Professional Documents
Culture Documents
Subat 2022 Web 04 02 2022 53329866
Subat 2022 Web 04 02 2022 53329866
Subat 2022 Web 04 02 2022 53329866
“İyilik Treni”
Afganistan Yolunda
DAYANIŞMA
SENSiZ OLMAZ
2
İdealist bir grup hekim tarafından 1868 yılında
kurulan Hilal-i Ahmer, bugün
153 yıllık bir merhamet çınarı olarak
çalışmalarını sürdürüyor. İyilik çınarı Türk
Kızılay’ın 1868 yılından günümüze gelen şiarı:
“Vatana muhabbet, yaralılara muavenet!”
BAŞLARKEN
Dayanışma,
Sensiz Olmaz
Kızılay olarak 2022’yi “Dayanışma icra edildi. Şüphesiz bunda
Yılı” ilan ettik. Çünkü dünyada Türkiye’nin, yüzyıllardan beri
savaşlar, afetler, salgın hastalıklar hücrelerinde olan dayanışma
sürerken iyiliği yaymanın ve ruhunun dakikalar içinde
Dr. Kerem Kınık ulaştırmanın en önemli yolu harekete geçmesinin ve halkın zor
Kızılay
Genel dayanışmadan geçiyor. günlerde bir anda kenetlenebilme
Başkanı kabiliyetinin büyük rolü var.
Ocak ayının son haftasında başta
İstanbul olmak üzere Türkiye’nin Bunun bir örneğini yakın
pek çok yerinde yaşanan yoğun zamanda Afganistan için yapılan
kar yağışı sebebiyle ortaya çıkan bir yardım çalışmasında gördük.
manzarada dayanışmanın ne Dost ve kardeş ülke Afganistan’a
kadar vazgeçilmez olduğunu bir doğru hareket eden “İyilik
kez daha gördük. Treni"ni, başta Kızılay olmak
üzere on bir yardım kuruluşunun
İstanbul'da kar yağışı dolayısıyla Afganistan halkı için hazırladığı
kapanan yollarda şubelerimiz, gıda, giyim, battaniye, sağlık ve
gönüllülerimiz ve afet hijyen malzemesinden oluşan 750
uzmanlarıyla mağdurların acil ton yardımı taşıyor.
ihtiyaçlarını karşıladık. Yolların
açılmasını bekleyenlere çorba, Ayrıca elinizdeki sayıda Millî
atıştırmalık malzeme, su, içecek Mücadele’nin unutulmaz
ile kumanya ulaştırdık. Yolda kahramanlarından sağlık
kalanların araçlarına zincir görevlisi, savaşçı, gazeteci
takılmasında yardımcı olduk. ve diplomat Abdurrahman
Sadece biz değil valilikten Peşaveri’nin bizim için
kaymakamlıklara, belediyelerden yaptıklarını okuyunca dayanışma
vakıflara kadar devletimizin ruhunun bu topraklara nasıl
her kurumu o gece milletin sindiğini daha iyi anlayacaksınız.
emrindeydi. Kimi sokakta
kalanları otellere yerleştirdi, Tüm bu örnekleri aynı zamanda
kimi geceyi araçlarında geçirmek 2022’nin dayanışmanın
zorunda kalan insanlara mükemmel örneklerinin
yurtlarının kapılarını açtı, verileceğine de bir işaret
kimi sıcak lahmacun dağıttı… sayabiliriz.
Karın geçit vermediği yolların
Dayanışma, sensiz olmaz.
yakınlarında ikamet eden
evsahiplerini de unutmamak
lazım. Kimi yemek yapıp dağıttı
kimi evlerinin kapılarını yolda
kalanlara açtı ve o zorlu gece
atlatıldı.
Belki de başka zaman olsa
arkaplanında büyük bir mesai
ve vakit gerektirecek bir
organizasyon kusursuz bir şekilde
Türkiye Kızılay Derneği Adına Sahibi
Yönetim Adresi:
AY LI K DE RGİ
Sütlüce Mah. İmrahor Cad. No: 28 Beyoğlu/İstanbul
ŞU BAT 2 02 2
14
11 YARDIM KURULUŞU,
750 TON MALZEME,
46 VAGON ‘İYILIK TRENI’
YOLA ÇIKTI
16 20
“TURKOVAC ‘BIR OLMA’
ŞIARIYLA YÜRÜTÜLMÜŞ
BIR ÇALIŞMADIR”
BİLİNÇ, GÖNÜLLÜLÜK,
MOTİVASYON:
DAYANIŞMA HİKAYELERİ
34İBN BATTUTA’NUN
GÖZÜNDEN DAYANIŞMA
38“KITALARARASI BIR
DAYANIŞMA KÖPRÜSÜ”
Betal Ok Şehitoğlu
5
42
İRFAN MEDENIYETIMIZIN
ALAMET-I FARIKASI:
İMECE
Hasan Mert Kaya
56
52
OSMANLI DAYANIŞMA
TARIHINDEN ILGINÇ
“BIZ INSANLAR IÇIN,
DAYANIŞMA, YARDIMLAŞMA,
BIRLIKTE IŞ YAPMA
ÇOK ÖNEMLI”
BIR SAYFA
68
“BENIM YAPTIĞIM BIR IŞ,
BIRINE FAYDA SAĞLIYORSA
O IŞ DEĞERLIDIR”
74 GERÇEK BÜYÜ:
78 “ARAŞTIRMACILAR
GÜZEL HIZMET VERMEK
DAYANIŞMA IÇIN GAYRET GÖSTEREN
Arzu Şahin KURUMLARA SAHIP ÇIKIYOR”
6
ŞUBAT’IN DÜNYASI
Kış mevsimi başta İstanbul olmak üzere ülkemizin çeşitli yerlerinde yoğun kar
yağışıyla geçiyor. Bu soğuk mevsimde yine müzeler, sergi ve konser salonlar sürekli
adreslerimizden olacak.
BİRLİKTE
VA R O L M A K
İklim değişikliğinin canlılar için oluşturduğu tehlikeye sanatsal bir çerçevede dikkat çekmeyi amaçlayan
“Coexistence / Birlikte Var Olmak” sergisi, 10 ülkeden 20 sanatçının katılımı ile gerçekleşiyor. Küratorlüğnü
Beste Gürsu’nun üstlendiği sergi, “ben”in “biz”e dönüşmesinin temelinde yatan kültürel dinamiklere dikkat
çekerek çevresel felaketlere karşı ortak bir dünya kültürü inşa etmeye, yani birlikte varolmaya davet ediyor.
Tabularasa Transnational Art Platform tarafından projelendirilen ve İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nin ilk
uluslararası çağdaş sanat sergisi olma vasfını taşıyan etkinlik, ücretsiz olarak 24 Şubat’a kadar gezilebilir.
G Ü LT E N A K I N :
İNCELİKLER
TA R İ H İ
İstanbul Edebiyat Evi bizleri 22 Şubat’ta ince şeyler üzerine gerçekleşen bir sohbete davet ediyor.
Daha doğrusu çoğumuzun hafızasında “Ah kimsenin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya” dizesiyle
kazınan Gülten Akın’ı hatırlamaya. Bu naif şairimiz hakkında yapılan uzun soluklu bir çalışma Duygu
Kankaytsın ve Asuman Susam’ın çabalarıyla kitaplaştı. “İncelikler Tarihi” adıyla yayımlanan kitap Gülten
Akın’ın şiirine ve yaşamına ilişkin yakın okumalara yer veriyor. Aksu Bora ve Duygu Kankaytsın kitabın
hikayesini anlatmak üzere Kıraathane’de buluşuyor. 22 Şubat Salı günü akşam 19.00 gerçekleşecek olan
sohbet herkese açık.
“ D O K T O R J İ VA G O ”
Şubat ayında her zaman ulaşamayacağınız kült bir film izlemek isterseniz, size beş Oscar ve beş Altın
Küre’li bir önerimiz var. Rus edebiyatının büyük şairi Boris Pasternak’ın Nobel Ödüllü aynı adlı
romanından uyarlanan Doctor Zhivago / Doktor Jivago filmi, 4K çözünürlüğündeki yenilenmiş kopyası
ile Türkiye’de ilk kez 13 Şubat’ta Kundura Sinema’da seyirci karşısına çıkıyor. David Lean’in yönettiği
1965 yapımı Doctor Zhivago / Doktor Jivago filmi, Rusya’da 1917 Bolşevik İhtilali’nin hemen sonrasında
yaşanan iç savaş dönemini işliyor. Mısırlı aktör Omar Sharif başta olmak üzere Julie Christie, Geraldine
Chaplin, Rod Steiger, Alec Guinness, Klaus Kinski’yi buluşturan kadrosuyla bu filmi sinemaseverler
kaçırmasın diyoruz.
İ S T A N B U L’ D A N B İ Z A N S ’A :
Y E N İ D E N K E Ş F İ N YO L L A R I
1800-1955
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü ve Pera Müzesi’nin yürüttüğü ortak bir proje, Brigitte Pitarakis’in
küratörlüğünde önemli bir sergiye dönüşmüş. “İstanbul’dan Bizans’a: Yeniden Keşfin Yolları 1800-
1955” sergisi, Osmanlı başkentinin, bir bilim dalı olarak gelişmeye başlayan Bizans araştırmalarının
şekillenmesindeki merkezi rolünü irdeliyor. Bizans’a bilimsel bir yaklaşım getiren ve bu güne kadar yeterince
çalışılmamış bu gelişmeler; İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin Bizans koleksiyonları başta olmak üzere,
etkileyici bir arşiv seçkisiyle belgeleniyor. Bu arşivlerden derlenen kitap, baskı, harita, fotoğraf, belge, resim
ve de A. Tayfun Öner’in hazırladığı animasyonla, mutlaka görülmesi gereken bir içeriğe sahip olan sergi,
Mart 2022 tarihine kadar açık kalacak.
7
En lezzetlİ
et yemeklerİ
İle
yapIlır!
8 1868 D E R G İ / AY I N MÜZİKLERİ
S E VG İ
D AYA N I Ş M A K T I R
Müziğin insan ruhunu beseleyen ve
destekleyen, bir arkadaş veya yoldaş olarak
tanımlayabildiğimiz yönünü seviyoruz.
Çoğu zaman sanatın her alanında olduğu
gibi belirli şekillerde ifade edemeyeceğimiz
duyguları bir aktarma biçimidir müzik.
Sözler, notalar ve melodiler bir araya
gelerek hüzünlü, öfkeli veya sevgi dolu
hallerimizi aktarmamıza veya ortaya
çıkarmamıza vesile olur. Müziğin
ihtiyacımız olan sevgiyi hissetmemiz
veya aktarmamız hususunda araladığı
kapıyı ve dayanışma yolunu unutmamak
gerekir. Bu sayımızda dayanışmanın
temelini oluşturan sevgiye dair parçaları
derlemeye çalıştık. İyi dinlemeler.
@emrekadir
ÇALMA LİSTESİ
https://youtu.be/zPpHFjWwqOQ (02:17)
https://youtu.be/vzwOiQPdITw (04:47)
https://youtu.be/kocgYHIApkc (05:10)
https://youtu.be/4gh0WMMa76I (05:29)
Kalben - Denizdeyim
https://youtu.be/8aSWAYOKkp8 (03:31)
https://youtu.be/HQNV8IUIKJ0 (03:29)
https://youtu.be/cd9CVpAIWSE (03:34)
https://youtu.be/Km3FOg-ptWs (04:12)
Çalma Listesini
Dinlemek İçin
1868 D E R G İ / AY I N MÜZİKLERİ 9
GÜVENLI UÇUŞLAR
SAĞLIKLI YOLCULUKLAR
Birlikte çıkacağımız her yolculukta, rahatınız yerinde ve sağlığınız güvende.
KA R T P O S TA L L A R DA Y E D İ K U L E H İ S A R I
Yedikule hisarı ve civarının tarihi üzerine sürdürülen on yıllık çalışmanın verileri, Fatih Belediyesi
Kültür Yayınları tarafından istifademize sunuldu. Kitap 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başları arasındaki
zaman dilimini kapsayan kartpostallardan hareketle Yedikule’nin mimarisi, ticareti, endüstrisi ve
sosyal hayatı hakkında da önemli bilgiler veriyor. Türkçe ve İngilizce olarak iki dilde hazırlanan kitap,
Yedikule Hisarı’nın kulelerini bir dönem örten külahları da belgeler ışında tarihlendiriyor. Kulelerin
külahlarla örtülü olduğu dönemin en erken örneklerine 16. yüzyıla ait Schweigger’in gravürü ve
Matrakçı Nasuh’un minyatüründe rastlanıyor. 19. yüzyılda yapılan gravür ve resimlerde görünen
külahlar, 20. yüzyıla gelindiğinde ortadan kayboluyor.
B İ R R Ü YAY I H AT I R L A R G İ B İ
Şu an için Suriye, savaşın gölgesinde geçen uzun yılların sebep olduğu yıkıntı içinde can çekişen bir ülke.
Oysa 2011’den önce Suriye’de hayat, tıpkı bizim ülkemizde olduğu gibi, günlük rutininde akıp gidiyordu.
Peki savaştan önce Suriye’de hayatın günlük rutini nasıldı? Tarihî ve kültürel miras ne durumdaydı?
Suriye’nin uzak ve yakın tarihinin dönüm noktaları nelerdi? Ülkenin iç dinamikleri nasıl şekillenmişti?
Din adamları ile siyasetin ilişkisi hangi seviyedeydi? Suriye toplumunun çok çeşitli katmanları arasında
nasıl bir irtibat vardı? Kitap bu ve benzeri sorular çerçevesinde en uzun kara sınırını paylaştığımız güney
komşumuzun ayrıntılı ve çok boyutlu bir haritasını çiziyor.Hem Suriye’yi yakından tanıma hem de Suriye
topraklarında yaşayan insanların zaman içinde sürüklendiği farklı serüvenleri kavrama adına.
TA N B U R Î C E M İ L B E Y:
E FSA N E V E R EA L İ T E A RAS I N DA B İ R P O RT R E
Herkese nasip olmayacak türden bir yeteneğe sahip olan Tanburî Cemil Bey, 15 yaşlarından itibaren
İstanbul’un musiki meclislerinde tanınan simalardan biri oldu. Ses kayıt endüstrisinin tezahürüyle
şöhreti giderek arttı. Bu bakımdan o yaptığı ses kayıtlarıyla da, Türk müziğinin Osmanlı’dan
Cumhuriyet’e aktarımında başat bir ol oynar. Cemil Bey’i yaşadığı dönemin sıradan bir müzisyeni
olarak görmek mümkün değildir, o değişimi idrak edip bu değişime besteleri, yazıları ve en önemlisi
bıraktığı ses kayıtlarıyla bizatihi katkıları olmuş bir şahsiyettir. Eski ve yeninin tam merkezinde
bulunan Tanburî Cemil Bey, hem “eski”nin hem “yeni”nin göstergelerine sahiptir. Bu önemli ismin
bir portresini sunmaya çalışan kitap, sadece sanatçının kendisine değil, eserlerinin beslendiği sosyo-
kültürel atmosfere ve bunları aşan boyutlarına da ışık tutuyor.
B İ R Â L İ M İ N G Ö Z Ü N D E N K U D Ü S VA K I F L A R I
Bu kitap 17. yüzyılın sonu ile 18. yüzyılın başlarında Kudüs’te yaşamış muhaddis ve fakih kimliğiyle
tanınan Şeyh Muhammed Halîlî’ye ve onun Kudüs vakıflarıyla ilgili görüşlerine odaklanmaktadır.
İslâm tarihi boyunca Kudüs’te oluşturulan vakıf geleneğini, Şeyh Muhammed Halîlî’nin biyografisini
ve ardından dakaleme aldığı eserleri ele alan kitap, özellikle onun Kudüs’te kurduğu kütüphane vakfını
incelemeye tabi tutmuş. Bu kapsamda Halîlî’nin âlim kimliğini öne çıkartan kütüphane vakfında
yer alan kitaplar ile vakfiyesinden vakfın akarları ve şartları tespit edilerek değerlendirilmiş. Ayrıca
Halîlî’nin Osmanlı sultanı ve taşradaki temsilcileriyle ilgili düşünceleri ve Kudüs vakıflarını yaşatma
hususunda verdiği mücadele ele alınmış.
Ş E F İ K C A N H AT I R A L A R
II. Meşrutiyet’in ilanıyla gözlerini dünyaya açan Şefik Can, miladi takvime göre doksan altı, hicri
takvime göre doksan dokuz yaşına kadar aşk ile hayırlı ve bereketli bir ömür sürdü. İlk eğitimini âlim
bir şahsiyet olan babasından aldı. Sıkıntılar içinde askerî mektebe girdi ve Cumhuriyet’ten sonra Kuleli
Askerî Lisesi’nde ve Harp Okulları’nda eğitimini tamamladı. Subay olarak İstanbul, Vize, Kırıkkale,
Erzincan ve Konya gibi muhtelif şehirlerde vazife aldı. Kuleli Askerî Lisesi’nde yıllarca edebiyat
öğretmenliği yapan Şefik Can bu bereketli ömrüne nice hadiseler ve isimler sığdırdı. Bu sebeple onun
hatıralarından müteşekkil bu eser; 1. Dünya Savaşı, İstiklal Harbi, Cumhuriyet’in kuruluşu, 2. Dünya
Savaşı ve çok partili hayata geçiş gibi önemli hadislere dair sosyal, siyasi, askerî, iktisadi ve kültürel
açıdan mühim bir kaynaktır.
YA N K A P I D A N G İ R E N L E R -
MODERN TÜRK RESMİNİN ANALİZİ
Türkiye’nin modernleşme sürecini sanat üzerinden izleyen kitap “Modern Türk sanatı nedir?” sorusunu
cevaplamaya çalışıyor. Evdeki ve sokaktaki hayatın, kadının yaşamının ve özgürlüğünün, sanatçının bir
kimlik olarak ispatının, sanayinin gelişiminin, mimarinin hatta sporun modernleşme sürecinde katettiği
yolu Türk resim sanatının penceresinden sosyolojik bir perspektifle ele alıyor. Modernleşmenin Batılılaşma
ile özdeş tutulmasına dair bakışın eksik-fazla yönlerine değinerek, resim sanatı üzerinden kapsamlı bir
okuma yapıyor. Akademik arka planına rağmen herkesin Türk sanatı tarihinin belirli bir dönemini rahatlıkla
okuyabilmesi için hazırlanan kitapta Rafaello’yu, Monet’yi, Van Gogh’u tanırken Halil Paşa’yı, Müfide
Kadri’yi, Ali Avni Çelebi’yi bir arada görmek mümkün.
H U Z U R S U Z B İ R R U H U N PA N O R A M A S I :
YA K U P K A D R İ K A R A O S M A N O Ğ L U ' N U N
E D E B İ YA T V E D Ü Ş Ü N C E D Ü N YA S I
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan yakın dönem tarihimizde hem siyasi hem de edebi kişiliğiyle
dearzı endam isimlerden biridir Yakup Kadri Karaosmanoğlu. İki yıllık bir çalışmanın neticesinde
ortaya çıkan bu kitap, farklı isimler aracılığıyla Yakup Kadri’nin farklı yönlerine ve ilgilerine
odaklanıyor. Bir aydın olarak Yakup Kadri'nin son dönemlerinde oluşmaya başlayan dünya görüşü;
başlangıçta daha edebi bir karakterde mistik ve mitolojik bir tasavvurla karılırken ilerleyen yıllarda
giderek kabuğunu kırıp, yeni kurulan Cumhuriyet ile ulus devlet inşasına katkı sunan ideolojik bir
amaca doğru evrilmiştir. Onun zihin dünyasına bakış, aynı zamanda Cumhuriyet tarihinin zihniyet
dünyasında kapsamlı bir keşif turu yapmaya da imkan veriyor. Hem de Yakup Kadri’nin edebi dilini,
edebiyatının kaynaklarını ve açılımlarını da ihmal etmeden…
T O L S T OY- G A N D H İ M E K T U P L A Ş M A L A R I
Mohandas K. Gandhi,1910 yılında Johannesburg’un dışında ırkçılıkla savaşmak için kurduğu çiftlikte,
Tolstoy Çiftliği isimli kırsal bir topluluk yarattı. Çiftliğin ismi ünlü bir yazara duyulan hayranlık
sebebiyle tercih edilmiş değildi. Daha çok Tolstoy’un kötülüğe karşı direncinden, özellikle ahlaki
alanda gerçekleştirilmesi gereken kişisel ve toplumsal bir reformu savunmasından kaynaklanmıştı.
Tolstoy, Hintli bir devrimciye yazdığı mektubunda, Hindistan’ın özgürleşmesi için tek yolun şiddeti
reddetmek ve sevginin yasasına boyun eğmek olduğunu yazmıştı. Bu mektuptan sonra Gandhi,
dünyaca ünlü yazara ilk mektubunu yazdı ve bu bir süre devam etti. Bu mektuplarda tartışılan temel
konu kötülüğün nasıl engellenmesi gerektiğiydi.
D İ J İ TA L
D AYA N I Ş M A
KADİR EMRE AKCİ
Bırakmam Seni
rak takımını desteklemediği bir futbol dünyası kovid öncesi bir araya getirecek bir çözüm üretilmiş. Dolayısıyla yüz yüze
dönemde kimsenin aklına bile gelmemiştir diye düşünüyo- olmasa da telefon üzerinden konuşup anlaştığınız kişiyle el
ruz. Fakat karşı karşıya kaldığımız durum insan sağlığının sıkışabiliyorsunuz. Sonuç olarak güven faktörü yine işin için-
önceliği ve virüsün yayılımının önünü almak amacıyla spor de oluyor ama bir ön elemeye olanak sağlayacak bir sistem-
müsabakalarını ancak uzaktan izleyebileceğimiz bir dünyaya den bahsediyoruz.
kapı araladı. Taraftarın tribündeki itici desteğinin yanı sıra
tribün gelirlerinin azalması da takımlar için bir sorun oldu. Haydi
Bu soruna taraftarın manevi desteğini de arkasına alacak
bir çözüm üreten Beşiktaş Kulübü, taraftarına dayanışma İçişleri Bakanlığı tarafından 2020 yılı içerisinde yayına alı-
imkanı sunan bir platform sundu. birakmamseni.org üze- nan HAYDİ mobil uygulaması, açılımı olan Hayvan Durum
rinden kulübün kuruluş yılına atıfla 1903 adet blok sabit bir İzleme isminden de anlaşılacağı üzere, doğada yaşayan veya
ücretle satışa çıkartıldı. Web tabanlı bu kampanya üzerinden insanlarla birlikte yaşayan her türlü hayvanın durumuyla il-
dayanışmaya katılarak bilet alan taraftarların fotoğrafları ise gili bir bildirim ve takip sistemi. Hayvanların doğal koşullar
yine web sayfasında bir pano halinde sergilendi. sebebiyle veya insan faktörü sebebiyle maruz kalabilecekleri
yaralanma/yaralama, sokağa atma, aç/susuz bırakma, kötü
Al Senin Olsun davranma, gücünü aşan yük yükleme, zararlı yiyecek içecek
verme, hayvanların gürültüye neden olması, çevrenin kirle-
Aslında kültürümüzde var olan bir dayanışma yöntemini tilmesi suretiyle hayvanın zarar görmesi, trafikte hayvana
dijital mecraya taşıyabilmiş bir uygulamadan bahsedeceğiz. çarpıp yardım etmeme, işkence, eziyet, zarar verme, cinsel
alseninolsun.net adresi altında hizmet veren bu uygulama ilişkide bulunma, hayvanların cinsel içerikli yayınlarda
adından da rahatlıkla anlaşılacağı üzere insanların artık kullanılması, bakımlarını ihmal etme, hayvanların dövüştü-
ihtiyaç duymadıkları eşyalarını gerçekten ihtiyacı olan insan- rülmesi suretiyle kumar oynama/oynatma, tehlike arz eden
lara duyurup onlarla paylaşmalarını sağlıyor. Site üzerinden hayvanları üretme, ülkeye sokma gibi idari veya adli işlem
üyelik modeliyle çalışan sisteme kayıt olduktan sonra elden yapılması gereken konularda vatandaşa ihbarda bulunabile-
çıkartmak istediğiniz ürünlere dair ilanlar oluşturabiliyor- ceği bir hizmet sunuyor. 2021 yılı içerisinde 167.200 kişinin
sunuz. Burada ikinci el piyasasını besleyecek bir istismarın cep telefonuna indirdiği uygulama üzerinden bildirilen
önüne geçmek için veren ve alan tarafları telefon aracılığıyla toplam 27.758 ihbara anında müdahale edilmiş.
14 1868 DERGİ / ‘İYILIK TRENI’ YOLA ÇIKTI
11 Yardım Kuruluşu,
750 Ton Malzeme, 46 Vagon
‘İyilik Treni’ Yola Çıktı
F O T O Ğ R A F A A / R A ŞI T A Y D O Ğ A N
1868 DERGİ / ‘İYILIK TRENI’ YOLA ÇIKTI 15
27 Ocak’ta "İyilik Treni"nin seferi dolayısıyla Tarihi Ankara Türk milletinin Batı medeniyeti gibi vicdanını askıya alan
Garı 1. Peron'da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ulaştırma bir millet olmadığını dile getiren Soylu, şunları kaydetti:
ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ve Diyanet İşleri
Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın da katılımıyla tören düzen- "Dünya sadece 2022 yılından müteşekkil değildir. Bizden
lendi. sonra yüzyıllar yaşanacaktır. Nasıl ecdadımız bize büyük
bir asalet emanet etmişse, dünyanın her noktasına yardımı
Karaismailoğlu törende yaptığı konuşmada, Türkiye'nin emanet etmişse, kardeşliğin nasıl olacağını emanet etmişse
bütün mazlumların ve iyiliğe muhtaç olan herkesin yanında aynısını devam ettirmekte sorumluyuz ve mükellefiz. Bunu
bulunduğunu söyledi. altını çizerek söylüyorum. Son 4 yıldır dünyanın en çok
yardım yapan ülkesiyiz, milletiyiz. Oysa Amerika bizden
Dost ve kardeş ülke Afganistan halkının da yanında olduk- daha zengin, Avrupa bizden daha zengin. Gönlü zengin
larını ifade eden Karaismailoğlu, "2 trenimiz 47 vagondan olan bu işin hassasiyetinde olan bir milletin evladıyız. Bunu
oluşmakta ve yaklaşık 750 ton iyilik malzemesi taşımakta. 4 hep beraber devam ettirmeliyiz ve oradaki kardeşlerimize
bin 168 kilometre yol kat edecek. İran, Türkmenistan üze- elimizi hep beraber uzatmalıyız."
rinden Afganistan'a ulaşacak." dedi.
TCDD Taşımacılık Genel Müdürü Hasan Pezük de Ba-
Karaismailoğlu, Bakü-Tiflis-Kars hattından sonra güney hat kü-Tiflis-Kars demiryolu hattı ve orta koridor üzerinden
olarak tabir edilen İstanbul-Tahran-İslamabad trenlerinin Çin'e, Rusya'ya kadar giden trenlerin, artık İran ve Türkme-
de çalışmaya başladığını anımsatarak, trenin 16 günde bu nistan üzerinden Pakistan'a, Afganistan'a kadar ulaşmaya
koridor üzerinden gideceğini dile getirdi. başladığını anlattı.
"Elimizi hep beraber uzatmalıyız" Yardım treninin Türkiye'den sonra İran, Türkmenistan
ve Afganistan parkurlarında 4 bin 168 kilometre yol kat
İçişleri Bakanı Soylu da Afganistan'da 12,9 milyon çocuğun edeceğini belirten Pezük, "TCDD taşımacılık ailesi olarak
soğuk hava şartlarında yardıma muhtaç olduğuna dikkat bu organizasyonun içinde olmaktan, Afgan kardeşlerimize
çekerek, iyilik medeniyetinin evlatları olmaktan büyük bir destek olmaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyoruz.
onur duyduklarını kaydetti. Demiryolunun bölge ülkeleri arasında bereket, dostluk ve
kardeşliği çoğaltması için çaba göstermeye devam edeceğiz.
Dünyanın dört bir yanında zor durumdaki insanların yardı- 'İyilik Treni'miz bunun en somut örneğini oluşturmaktadır."
mına koşan ve insanlığın yanında olmayı seçen Türkiye'nin, diye konuştu.
Afganistan halkının her zaman yanında olacağını ifade
eden Soylu, "Biz tesadüfi bir coğrafyada yaşıyor değiliz. Biz "İyilik Treni", AFAD koordinasyonunda bir araya gelen
yalnız bir millet de değiliz. Tarihimiz var, kültürümüz var, Türk Kızılay ile Türkiye Diyanet Vakfı, İHH, Deniz Feneri,
inancımız var, inancımızın ve değerlerimizin öğrettikleri ve Beşir Derneği, Hayrat Yardım Derneği, Sadakataşı, Aziz
emrettikleri var. Bizim onlardan sarfınazar etmemiz ve bu Mahmud Hüdayi Vakfı, Yedi Başak Derneği, ANDA Der-
coğrafyada huzurumuzu sadece bu coğrafyaya ait düşünme- neği ve Umuda Koşanlar Derneğinin Afganistan halkı için
miz belki de yapacağımız en büyük gafletlerden birisidir." hazırladığı gıda, giyim, battaniye, sağlık ve hijyen malze-
dedi. mesinden oluşan 750 ton yardımı taşıyor. Trenin 46 vagonu
bulunuyor.
16 1868 DERGİ / BILINÇ, GÖNÜLLÜLÜK, M O T I VA S Y O N : D AYA N I Ş M A H I K AY E L E R I
Hiç tanımadığımız bir kişinin derdini dert edinip, sorununa çözüm arama-
nın ve bu duruma gönül vermenin temelini dayanışma kavramı oluşturuyor.
Zaman ve mekân sınırlarından bağımsız bir şekilde gerçekleşen bu eylemler,
gönüllülüğün sürdürülebilir bir hareket olmasında da oldukça önemlidir.
Dayanışma bilinci
Van’ın Muradiye ilçesinde yaşayan ve gönüllü olarak ihtiyaç sahibi insanların KUAFÖRLÜKTEN EMEKLI OLAN
evlerini onaran, inşa eden Selçuk Yay ve ekibi, dayanışmanın bir başka örne- 6 2 YA Ş I N D A K I S E V I M Z E N G E L ,
ği, bir başka hikayesidir. Muradiye ilçesinde yalnız yaşayan Hanife Teyze’nin D A R Ü L A C E Z E ' D E 1 5 Y I L D I R YA Ş L I V E H A STA
içinde yaşanması mümkün olmayan evini gönüllü ustalarla birlikte yıkıp, KADINLARIN SAÇLARINI KESIP BOYUYOR,
yeniden inşa etmek belirttiğimiz gibi hiç tanımadığınız bir insanın derdine or- MANIKÜR, P E D I K Ü R L E R I N I YA P I Y O R V E
Y I K A N M A L A R I N A YA R D I M C I O L U Y O R .
tak olmakla ilgilidir. Bu ilgi sadece sözde de kalmamış, fiilen de uygulanarak
toplumsal bir dayanışma ile yaralar bir nebze olsun sarılmıştır. F O T O Ğ R A F A A / İ S L A M Y A K U T
18 1868 DERGİ / BILINÇ, GÖNÜLLÜLÜK, M O T I VA S Y O N : D AYA N I Ş M A H I K AY E L E R I
En güzel örnekler
sundaki 30 öğrenciyi kendi kurduğu makara sistemi ile tek tek FOTOĞRAF AA / CIHAN OKUR
1868 DERGİ / BILINÇ, GÖNÜLLÜLÜK, M O T I VA S Y O N : D AYA N I Ş M A H I K AY E L E R I 19
kurtarmıştır. Turhan amcamızın bir kimsenin sözlü uyarısını ailesi sel felaketi yaşandıktan sonra bölgeyi terk etmemiş ve
işitmeden, gönüllü olarak üstlendiği sorumluluk bilinci, daya- afetzedelere yardım etmek için Kızılay gönüllüsü olmuştur.
nışmanın en güzel örnekleri arasındadır.
Bu iyilik hikayelerinin içerisinde dayanışmanın özünü net
Dayanışmanın özü bir biçimde görebiliyoruz. Bugün 180 bini aşan gönüllüleri-
miz her gün bir gönüllülük, bir dayanışma hikayesi yazıyor.
Yangınların ardı sıra kesilmediği yaz aylarında, Manavgat’ta Hikayelere ortak olup olmamak bizim elimizde. Geleceği
72 yaşındaki Ali Sinan Kerimol, kendi aracıyla yangından dayanışmanın vermiş olduğu güç ve birliktelik ile inşa etmek,
etkilenen köylere hazırlanan sıcak yemeklerin ulaştırılması gönüllülük kültürünü ülkemizde yaygınlaştırmak dileğiyle.
için gönüllü olmuş, Batı Karadeniz’e tatil için gelen Kaşıtoğlu
TURKOVAC aşımızın arkasındaki ekibi çok merak ediyo- hadan itibaren seri üretime kadar tüm süreç ele alındığın-
ruz. Kaç kişilik bir ekiple ne kadar sürede üretim aşaması- da kamu, üniversite ve özel sektör işbirliğinin en önemli
na gelindi? ürünlerinden biridir. TÜSEB’in tüm personeli bu sürecin
idari ve bilimsel kısımlarının tamamında mesai bağımsız
25 Mart 2020'de, Prof. Dr. Aykut Özdarendeli ve ekibinin vi- çalışarak aktif olarak yer aldı. Özellikle burada TÜSEB’de-
rüsü konfirme etmesinin ardından virüsün DNA dizilimi çı- ki çalışma arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim. Aşı
karıldı ve Ağustos 2020'de hayvan deneyleri çalışması başla- üretiminin teknik boyutu ele alındığında, üretim virüslerin
dı. 4 Ekim 2020'de TURKOVAC için Faz 1, 10 Şubat 2021'de laboratuvar ortamında üretilen canlı hücreler kullanılarak
Faz 2 çalışmasına başlandı. 22 Haziran 2021 tarihinde ise çoğaltılması anlamına gelen “inokülasyon” adı verilen aşama
TURKOVAC, Faz 3 çalışmasına geçen ilk yerli Covid-19 aşısı ile başlamaktadır. Bu aşamada deney yapabilmek için uzun
oldu. Bu çalışmalardan Ar-Ge, hayvan deneyleri, Faz 1 ve mesai saatleri gerekmektedir. Ekip arkadaşlarımız TURKO-
Faz 2 aşaması TÜSEB tarafından desteklendi. Faz 3 aşaması VAC’ın üretimi için aşı üretim tesisinde basınçlı bir ortamda
ise tamamen TÜSEB'in bilimsel ve mali koordinasyonunda tulumlarıyla yemeden içmeden çalıştı. Sadece bu aşama göz
yürütüldü. Faz 3 aşamasında Cumhuriyet tarihimizin en önüne alındığında şunu çok rahat diyebiliriz ki TURKO-
geniş kapsamlı klinik çalışması yapıldı, 41 merkez ve 28 ilde VAC böyle bir özverinin ürünü. Gerçek bir ekip ruhuyla
710 personel ile çalışmalar devam etti. Nihayetinde 22 Aralık “beraber olma”’nın ötesinde “bir olma” şiarıyla yürütülmüş
2022 tarihinde yerli aşımız TURKOVAC, Türkiye’de Acil bir çalışmadır.
Kullanım Onayı (AKO) aldı. Böylelikle Türkiye COVID-19
aşısı üretebilmiş ve yaygın kullanıma geçirmiş dünyadaki 9 TURKOVAC son aşamaya geldiğinde ne hissettiniz? Bu
ülkeden biri oldu. süreçte siz ve ekibiniz yoğun günler-geceler yaşamış olma-
lısınız. O zamanlara dair okurlarımızla birkaç unutamadı-
Yaklaşık 500 kişilik bir ekibin 18 ay boyunca zaman mefhu- ğınız anınızı paylaşır mısınız?
mu olmadan çalışmasının neticesidir TURKOVAC. Hatta
klinik araştırmada görev alan sağlık profesyonellerini de TURKOVAC çok büyük bir başarı!... Büyük ve güçlü
eklediğimizde bu sayı binleri geçmektedir. Preklinik saf- Türkiye yolunda atılmış çok önemli bir adım. Savunma
22 1868 D E R G İ / “ T U R KO VA C ‘ B I R O L M A’ Ş I A R I Y L A Y Ü R Ü T Ü L M Ü Ş B I R Ç A L I Ş M A D I R ”
F O T O Ğ R A F A A / A Y T U Ğ C A N S E N C A R
S AĞ L I K B A KA N I FA H R E T T I N KO C A , A N KA R A Ş E H I R H A STA N E S I ’ N D E
H AT I R L AT M A D O Z U O L A R A K T U R KO VA C A Ş I S I YA P T I R I R K E N
sanayi alanındaki başarımızın sağlık alanı muadili olarak Öncelikle aşının geliştirilmesi, sonrasında Faz çalışmaları-
değerlendirmemiz lazım. İnşallah TÜSEB olarak bu azim ve nın yürütülmesi, Acil Kullanım Onayı (AKO) ve seri üretim
çalışma yöntemi ile daha çok başarılı sonuçlar ortaya koyaca- aşamasına geçilmesi, bu süreçlerin organize edilmesi ve
ğız. Az konuşup çok çalışmaya odaklandık. Söyleyecek çok yürütülmesi kolay olmadı. Vaktimizin çoğunu İstanbul-Anka-
sözümüz, anlatacak çok şeyimiz var. Bizler bu yola çıkarken ra arasında yolda geçirdik. Uzun süren toplantılar, binlerce
“Kader gayrete âşıktır” dedik, yolumuzu böyle yürüdük. Ne telefon görüşmesi yaptık. Tabir-i caizse kurumda uyuduk
mutlu ki gayretlerimiz karşılığını buldu. Şahsım ve ülkem uyandık denebilir. 2021 yılının Ramazan ayında, TURKO-
adına çok mutluyum. Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’nın VAC’ın Faz 3 aşamasına geçmesi için oldukça yoğun çalıştı-
da belirttiği gibi, 50 yıl sonra ülkemizde hücreden başlayarak ğımız dönem, ekip arkadaşlarımızla kurumumuzda bulunan
üretim safhasına kadar Türk bilim insanları tarafından yüzde mutfakta hazırlayıp hep birlikte iftar yaptık. Eminim ki sade-
yüz yerli bir aşı üretilmiş oldu. Türkiye, 24 yıl sonra üretim, ce biz değil, bu sürece katkı sunan herkes aynı fedakârlıkla
50 yıl sonra ise antijenden itibaren aşı geliştirmiş oldu. çalıştı. İşte tam da bu yüzden tarihi bir başarıya imza attık.
1868 D E R G İ / “ T U R KO VA C ‘ B I R O L M A’ Ş I A R I Y L A Y Ü R Ü T Ü L M Ü Ş B I R Ç A L I Ş M A D I R ” 23
F O T O Ğ R A F A A / E R H A N A K D O Ğ A N
24 1868 D E R G İ / “ T U R KO VA C ‘ B I R O L M A’ Ş I A R I Y L A Y Ü R Ü T Ü L M Ü Ş B I R Ç A L I Ş M A D I R ”
TURKOVAC’ın ihtiyaç olan ülkelere sunulmasına dair bir çalışmanız var mı?
Bizim önceliğimiz kendi ülkemizin ihtiyacını karşılayacak kadar doz aşı üre-
timini gerçekleştirmek. Bunun yanı sıra özellikle aşıya ulaşmada sıkıntı çeken
ülkeler için aşı üretimde planlamalar yapıyoruz. Yıllar boyunca hep mazlum
halkların yanında olduk. İlk aklıma gelen; Sultan II. Bayezid zamanında İspan-
ya'dan gelen mazlumları kabul etmiş bir ecdadın torunları olarak, tarih boyunca
olduğu gibi bugün de bizler bu noktada da gerekeni yapmak için elimizden
gelen çabayı sarf ediyoruz.
PROF. D R . AY K U T Ö Z D A R E N D E L I
TÜSEB olarak desteklediğiniz diğer aşı çalış- bulundurulduğunda bu aşı teknolojisini ülke- Vatandaşlarımızın
maları ne durumda? Onlardan bahsedebilir mize kazandırmanın muhtemel gelecek pande- bu beklentisi,
misiniz? miler için de önemli olduğunu düşünüyoruz.
milletimizin yerli
TÜSEB destekli toplam 7 adet Kovid-19 aşı ça- TURKOVAC’ın ortaya çıkması esnasında ve aşımıza olan
lışması devam etmekte olup üniversitelerle olan hâlâ, akademisyenlerimiz, Ar-Ge ve klinik itimadı bizim en
iş birliklerimiz kapsamında bazı aşı çalışmala- araştırma ekiplerimiz, üretici firma, Aykut büyük motivasyon
rında hayvan deneyleri aşaması tamamlanmak Hocamız ve ekibi, birbiriyle deyim yerindeyse kaynağımız oldu.
üzeredir. Bunlar rekombinant temelli aşılar tam bir eşgüdüm içerisinde çalıştı ve çalışıyor.
olup, inaktif aşılar değildir. Bunun yanı sıra TÜSEB olarak, desteklediğimiz aşı çalışmala-
inovatif bir çalışmanın ürünü olan intranazal rında uyguladığımız modelin başarılı olduğunu
sprey (burun spreyi) aşı çalışmamız var. Bu aşı ve ürüne dönüştüğünü -ki bu model dayanışma
çalışmasında Ar-Ge süreci devam ediyor. Bu esaslıdır- gördük. TÜSEB’in desteklediği, fon-
çalışmaya biz özellikle ehemmiyet veriyoruz. ladığı, üretim süreçlerini yürüttüğü bir sürecin
Teknolojisi, üretimi ve kullanımı göz önünde neticesi.
26 1868 DERGİ / HZ. PEYGAMBER DÖNEMINDE D AYA N I Ş M A V E YA R D I M L A Ş M A
HZ. PEYGAMBER
DÖNEMINDE
DAYANIŞMA VE
YARDIMLAŞMA
ADNAN DEMİRCAN
1868 DERGİ / HZ. PEYGAMBER DÖNEMINDE D AYA N I Ş M A V E YA R D I M L A Ş M A 27
Hz. Peygamber’in (sas) tebliğ ettiği son ilahi mesaj, bölünme paylaşma, toplumun birlik ve beraberliğini pekiştiren, sorun-
ve çatışmanın olağan, ekonomik sömürü ve yağmanın güç- ların daha kolaylıkla aşılmasını sağlayan önemli bir dinamik
lünün hakkı olarak kabul edildiği bir toplumda nazil oldu. olmuştur.
Peygamber Efendimiz, bir taraftan insanlara tevhit inancı-
nı tebliğ edip Allah’tan başka ilah tanımamaları yönünde Bir yaşam biçimi olarak dayanışma
telkinde bulunurken; diğer taraftan zulmü, adaletsizliği,
baskıyı ve sömürüyü ortadan kaldırmak, dayanışma ve yar- Dayanışma ve yardımlaşma bir yaşam biçimidir, bu yönde
dımlaşmayı toplumu inşa edici bir ilke olarak hayata geçir- irade ortaya koymakla mümkün olur. Sadece maddi des-
mek için çaba harcıyordu. Yüce Allah, gönderdiği “İyilik ve tekle ifade edilmez. Hz. Peygamber’in ve onun döneminde
takva hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yaşayan Müslümanların hayatlarında iyi olmak ve iyiden
yardımlaşmayın.” (Maide, 2) gibi ayetlerle yol gösterirken yana olmak, salih olmak ve ıslah için çalışmak temel yakla-
Hz. Peygamber de telkinleriyle ve uygulamalarıyla Müslü- şımlarıdır. Toplumda iyi ilişkiler kurmak, insanların so-
manlara örnek ve yol gösterici olmuştur. runlarıyla ilgilenmek önemlidir. Allah Elçisi, “Mümin cana
yakındır. Yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurula-
Hz. Peygamber döneminde dayanışma ve yardımlaşma, mayan kimsede hayır yoktur” buyurur. (Ahmed b. Hanbel,
cemaat ve ümmet dediğimiz ilk dönem İslam toplumunun II, 400) Müslüman, çevresiyle iyi ilişkiler kurar, sıla-i rahim
üzerine oturduğu ilkelerden biridir. Allah Elçisi’nin hatır- yapar, hiçbir şey yapamazsa tebessümü bir sadaka olarak
lattığı gibi Müslümanlar bir vücudun uzuvları gibidirler. değerlendirir. Bunun yansımalarıyla hayatın her aşamasında
Onlardan birisinin yaşadığı bir sorun diğerlerini de rahatsız karşılaşırız. Allah Elçisi, “Bir Müslüman bir ağaç diker de
eder (Buhari, “Edeb”, 27). Bu duruş, Müslümanların birbirle- onun meyvesinden bir insan yahut hayvan yerse muhakkak o
riyle ilgilenmelerini, herhangi bir sorunla karşılaştıklarında yenilen şey, ağacı diken kimse için bir sadaka olur” buyurur.
elbirliğiyle bunun üstesinden gelmelerini sağlamıştır. (Buhârî, “Edeb”, 27)
Dayanışma ve yardımlaşmaya teşvik Müslümanlar arasında Allah Resulü Mekke’deyken Müslümanlar müşriklerin baskı
bir paylaşım kültürü geliştirmiştir. Yiyeceklerini ve sahip ve işkencelerine maruz kalıyorlardı. Özellikle güçlü bir kabi-
oldukları maddi imkânları yakınlarıyla ve ihtiyaç sahipleriyle leye mensup olmayıp Mekke’ye birisinin himayesinde gelen-
28 1868 DERGİ / HZ. PEYGAMBER DÖNEMINDE D AYA N I Ş M A V E YA R D I M L A Ş M A
ler veya köle olarak getirilen zayıflar daha büyük sıkıntılarla attığı adımlar ve kendisine destek olan Müslümanlar geçtiler.
karşılaşıyorlardı. Bu süreçte maddi durumu iyi olanlar bu Hicretin birinci yılında Hz. Peygamber, her bir muhacire
imkânları din kardeşlerinin maruz kaldıkları zulmü ortadan Ensar’dan bir kardeş ilan etti. Bu kardeşler, karşılaştıkları
kaldırmak için kullanma yolunda önemli adımlar attılar. Hz. sorunlarla baş edebilmek için birbirlerine destek olacaklardı.
Ebu Bekir varlıklı Müslümanlardan biriydi. Sahip olduğu Bu yardımlaşma ve dayanışma aralarında miras ilişkisi ku-
sermayenin büyük bir kısmını Müslüman olmuş kölelerin rulacak şekilde hayata geçirilmişti. Kardeşlerden evi olanlar,
özgürlüklerine kavuşmaları için kullandı. Medine’ye hicret diğer kardeşlerinin aileleriyle evlerini paylaştılar. Böylece kısa
ettiğinde sahip olduğu maddi varlığın büyük bir kısmını har- sürede barınma sorunu çözülmüş oldu. Bekâr olan Müslü-
camış, sermayesinin yaklaşık onda biri kalmıştı. manlar için ise Mescid-i Nebevi’de barınabilecekleri bir yer
hazırlandı. Suffe denen bu yerde kalan Müslümanların yemek
Medine’ye hicretten sonra muhacirlere en büyük desteği En- ihtiyacı, imkân sahibi Müslümanların gayretiyle giderilmeye
sar dediğimiz Medineli Müslümanlar yaptılar. Ensar, “yardım çalışılıyordu. Hurma bahçesi sahibi Müslümanların getir-
edenler” anlamına geliyor. Mekke’de sahip oldukları varlığın dikleri hurma salkımları Suffe’nin tavanına asılıyor, yemek
çoğunu bırakıp Medine’ye hicret eden muhacirlerin barınma ihtiyaçlarının önemli bir kısmını buradan karşılıyorlardı.
ve geçim sıkıntısıyla karşılaşmasının önüne Allah Elçisi’nin Ayrıca imkânı olan Müslümanlar, başka destekleriyle de on-
1868 DERGİ / HZ. PEYGAMBER DÖNEMINDE D AYA N I Ş M A V E YA R D I M L A Ş M A 29
lara katkıda bulunuyorlardı. Kendileri de bir iş bulduklarında re) de denmiştir. Müslümanların bir kısmının sefere katılmak
çalışarak ihtiyaçların karşılanması için sorumlu bir şekilde için bineği ve ihtiyaçlarını karşılayabilecek maddi imkânları
davranıyorlardı. Burada barınan Müslümanların eğitimiyle yoktu. Hz. Peygamber, Müslümanlardan sefere katılacaklara
özel olarak ilgilenen Allah Elçisi, aynı zamanda İslam toplu- yardım etmelerini istedi. Herkes imkânları ölçüsünde destek
munun ahlaki ve fikri altyapısını hazırlıyordu. vermeye çalıştı. Hz. Ömer malının yarısını, Hz. Osman ise
yüklü bir meblağ verdi. Hz. Ebu Bekir ise malının tamamını
Müslümanların karşılaştıkları sorunların üzerinden elbirliğiy- getirip Mescid-i Nebevi’de malların toplandığı yere koydu.
le gelinmesi yönündeki irade, birçok sorunu kısa sürede çözme Allah Elçisi Hz. Ebu Bekir’e ne getirdiğini sorunca, servetinin
imkânı veriyordu. Bir Yahudi’nin kölesi iken Müslüman olan tamamını getirdiğini söyledi. Ailesine ne bıraktığı sorusu-
Selman-ı Farisi’nin efendisiyle yaptığı kölelikten kurtulma na ise “Allah’ı ve Resulü’nü” şeklinde cevap vermişti. Hz.
anlaşması, ona bazı maddi yükümlükler getirmişti. Hz. Osman’ın katkısıyla ordunun yaklaşık üçte ikisinin ihtiyaçları
Peygamber hem Selman’ın taahhüt ettiği paranın ödenmesi karşılanmıştı.
hem de dikme sözü verdiği hurma fidanlarının dikilmesi için
yardım edilmesini istemiş ve kısa sürede bu işin üstesinden İnfak, sosyal yardımlaşma ve dayanışma kültürünün tezahür
gelinmiştir. ettiği kavramlardan biridir. Yüce Allah Müslümanları “Al-
lah yolunda sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça asla iyiliğe
İmkân ölçüsünde destek eremezsiniz.” (Âl-i İmran, 92) ve benzeri emir ve tavsiyeleriyle
infaka teşvik etmektedir. İnfakın gösteriş için değil Allah rıza-
Askerî faaliyetler sırasında da Müslümanların birbirlerine des- sı için yapılması önem arz etmektedir. Ayrıca infak sırasında
tek olmalarına ihtiyaç duyuluyordu. Tebük Gazvesi, uzak bir karşıdaki insanın rencide edilmemesi de önem arz etmektedir.
bölgeye ve dönem olarak uygun olmayan bir zamanda gerçek- Böylece bir infak kültürü geliştirilmiştir.
leşmişti. Bu sebeple gazveye “Zorluk Gazvesi” (Gazvetü’l-Us-
30 1868 D E R G İ / B U R S A’ D A Ö R N E K B I R D AYA N I Ş M A TA S AV V U F TA R I H I V E E D E B I YAT I KÜTÜPHANESI
F O T O Ğ R A F A A / B ÜŞ R A N U R Y I L M A Z
1868 D E R G İ / B U R S A’ D A Ö R N E K B I R D AYA N I Ş M A TA S AV V U F TA R I H I V E E D E B I YAT I KÜTÜPHANESI 31
Tasavvuf tarihinin önde gelen uzmanlarından Prof. Dr. Süleyman Uludağ ile
geleneğimizdeki dayanışmanın dinî kökenlerini ve öğrencisi Prof. Dr. Mustafa
Kara ile bir dayanışma örneği olarak kurdukları Tasavvuf Tarihi ve Edebiyatı
Kütüphanesi’ni konuştuk.
F O T O Ğ R A F A A / B ÜŞ R A N U R Y I L M A Z
Zekat, kurban gibi ibadetleri toplumsal dayanışmaya katkısı Yakınlarda Bursa’da öğrenciniz Mustafa Kara ile birlikte
bağlamında nasıl değerlendirirsiniz? kitaplarınızla bir tasavvuf kütüphanesi kurdunuz. Bu da
örnek bir dayanışma örneği. Kütüphanenin kuruluş ve açılış
Zekat, kurban ve fitre gibi farz veya vacip olan ibadetler top- süreci nasıl gerçekleşti?
lumda birliği ve dayanışmayı artırır, çekişmeleri ve ihtilafları
en aza indirir, toplum hayatında güvenin, huzurun ve barışın İslam tarihinde eser ve kitap yazanlar kadar kitapsevenler ve
yerleşmesine katkıda bulunur. Bunların yerine getirilmesi ve okurların sayısı da bir hayli fazla. Kitap vakfı da eski bir gele-
mecburi ibadetler oluşunun sırrı, hikmeti ve amacı budur. Bü- nek. Camilerin, medreselerin ve tekkelerin kütüphaneleri var-
tün bunlar paylaşımın güzel örnekleridir. Varlıklı müminlerin, dı. Bu kitapların çoğu bu kütüphanelere vakfedilmiş ve bağış-
yoksul ve muhtaç durumdaki mümin kardeşleriyle iyilikleri lanmış. Hayatları boyunca satın aldıkları veya istinsah ettikleri
paylaştıkları gibi sıkıntıları ve dertlerini de paylaşmaları güzel- ya da bizzat telif ettikleri eserlerden oluşan özel kütüphanele-
liklere güzellik katar. Kur’an’daki ifadeyle Müslüman cema- rini vakıflara ait kütüphanelere vakfeden ve bağışlayan alim,
atini birbiriyle kenetlenmiş ve kaynaşmış bir toplum haline arif ve sanatkarlarımızın sayıları da çok. Kayseri Yüksek İslam
getirir (Saf, 61/4). Enstitüsü’nde tasavvuf tarihi, inşad ve hitabet dersleri verirken
1868 D E R G İ / B U R S A’ D A Ö R N E K B I R D AYA N I Ş M A TA S AV V U F TA R I H I V E E D E B I YAT I KÜTÜPHANESI 33
F O T O Ğ R A F A A / S A L I H Ş E R E F
1970’te Rizeli talebem Mustafa Kara oldu ama bu yöndeki tekliflere fazla şeyhi Gazzeli Ahmed Efendi (1644-
ile tanışmıştık. O tarihten itibaren bu itibar etmedi. Kültür ve Turizm Ba- 1738) de dergâhını burada kurmuştu.
alanda birlikte çalıştık. Mustafa Kara, kanlığı’nın bu yöndeki teklifini olumlu Süleyman Çelebi Anadolu Lisesi ile
kalemi de hitabeti de iyi bir tasavvuf buldu. Meseleyi birlikte istişare ettik ve Süleyman Çelebi İmam-Hatip Okulu da
tarihi akademisyeni. Ayrıca tarikat ve bakanlıkla bir protokol imzaladık. Buna bu civardadır. İnşaatı bitmek üzere olan
tekke ile ilgili asa, tac, hırka, destar, keş- göre bakanlık Bursa’daki eski Merkez mevlevihane de bu semttedir. Tasavvuf
kül, tığ, ibrik, teber gibi objeleri (cihaz-ı Bankası’nın bulunduğu binada bize 700 Kültürü ve Edebiyatı Kütüphanesi Bur-
tarikat) toplamada ve korumada da metrekarelik bir yer ayıracak, burada sa’da ve Türkiye’de bu isimle kurulan ilk
hevesi ve merakı olan bir araştırıcı, iyi ikimize birer de oda tahsis edecek, biz kütüphanedir. Bu alana ilgi duyan ve
bir koleksiyoncu. Bunların hepsi Bursa de kitaplarımızı bakanlığa verecektik. tasavvufa merakı olanlara açıktır. Allah
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakülte- Fakat banka binası depreme dayanıklı Teala’dan niyazımız bu kütüphanenin
si’ndeki büyükçe odasında, bir kısmı olmadığı gerekçesiyle yıkılınca bize gelişerek ve okuyucularıyla buluşarak
da evinde bulunmakta idi. Kitaplarına Tahtakale’de bir bina tahsis edildi ve biz uzun yıllar devam etmesi, dinimize ve
ve dergi koleksiyonlarına talip olanlar de kitaplarımızla oraya taşındık. Halveti milletimize hayırlı olmasıdır.
34 1868 DERGİ / İBN B AT T U TA’ N U N G ÖZ Ü N D E N D AYA N I Ş M A
İbn Battuta’nun
Gözünden
Dayanışma
BETÜL OK ŞEHİTOĞLU
1868 DERGİ / İBN B AT T U TA’ N U N G ÖZ Ü N D E N D AYA N I Ş M A 35
“şehirlerine gelen yabancıları-misafir etme, onlarla “Şehre girdiğimiz zaman çarşıdan geçerken
ilgilenme, yiyeceklerini ve konaklayacakları yeri dükkanlardan çıkan bazı insanların hayvanları-
sağlama, onları eşkiyanın ve vurguncuların elle- mızı çevirerek dizginlerine sarıldıklarını gördük.
rinden kurtarma, şu veya bu sebeple haydutlara Aniden başka bir grup çıkıp onları durdurdu
katılanları temizleme” gibi konularda mahirdirler. ve çekişmeye başladılar. Aralarındaki münakaşa
Anadolu’nun birçok ilinde ahilerle karşılaşmış ve uzayınca bazıları hançerlerini çekip ötekilere
onların misafirperverliklerini hayretle karşılamış- saldırmaya kalkıştı. Konuşuyorlar ama hiçbir şey
tır. Antalya’da şeyhin yanına sırtında yırtık elbise- anlamıyorduk. Korkmaya başladık. Bu adamların
lerle ahilerin fityan birliğindeki bir genç geldiğini, yol kesen eşkıya Cermiyanhlar olduğu kuşkusuyla
Türkçe konuştuğunu o sıralar Türkçe’yi anla- kaygılandık. Öyle ya, şehir; onlara aitti. Mahmıza,
madığını ve şeyhin tercüme ederek Battuta’yı ve canımıza kastetmiş olabilirlerdi. Sonra Hak Teala
yanındaki dostlarını yemeğe davet ettiğini söyle- bize Arapça bilen, hacca gitmiş bir adam gön-
mesi üzerine şaşırdığını anlatır. Bu kişinin ahilerin derdi. Ona sorduk, bunlar ne istiyor diye. Şöyle
önderlerinden olduğunu söyler. Gölhisar (Kulhi- cevap verdi: "Bu adamlar yiğit ahilardır!" Bizimle
sar) toprakları içerisinde karşılaştığı, dayanışma ve ilk karşılaşanlar Ahi Sinan'ın adamları, sonradan
misafirperverliğe ilgi çekici bir örnek daha verir: onları durduranlar ise Ahi Tûmân'ın gençleriymiş.
1868 DERGİ / İBN B AT T U TA’ N U N G ÖZ Ü N D E N D AYA N I Ş M A 37
Her iki taraf da bizim kendi yanlarında konuk olmamızı istiyorlar, bu yüzden
çekişiyorlarmış. Gösterdikleri yüksek misafirperverliğe şaşmamak mümkün değil!
Sonunda işi kur'a çekmek suretiyle hallettiler, barıştılar. Kim kazanırsa önce o ta-
rafın tekkesine konuk olmamıza karar verildi. Kur'a, Ahi Sinan'ın takımına düştü.
Sinan bunu haber alınca kendi yoldaşlarından bir grupla bizi karşıladı. Beraberce
onun tekkesine gittik. Hemen yiyecek sundular. Dinlendikten sonra Ahı Sinan
bizi hamama götürdü. Benim bütün hizmetimi o görmüştür. Öteki yoldaşlarından
üçü-dördü de bir arkadaşımın hizmetini üzerlerine almışlardı. Hamamdan çıkınca
tekrar büyük bir sofra kurdular. Çeşitli meyveler, tatlılar, ikram ettiler. Yemekten
sonra Kur'an-ı Kerim'den bazı bölümler okuyan hafızları dinledik.”
Görüldüğü üzere İbn Battuta Anadolu topraklarına geldiğinde gittiği birçok yerde
gerek ahi birlikleriyle gerekse halk ile geçirdiği ilginç diyaloglardan örnekler verir.
Bunun yanı sıra tekke ve zaviyelerde, düğün merasimlerinde, bayramlarda çeşitli
kutlama ve törenlerde Anadolu’da dayanışmanın çok fazla olduğunu, diğer gezdiği
coğrafyalara kıyasla kadınların da bu toplumsal arenada yer aldıklarını söylemiştir.
38 1868 D E R G İ / “ K I TA L A R A R A S I B I R D AYA N I Ş M A KÖ P R Ü S Ü ”
“KITALARARASI BIR
DAYANIŞMA KÖPRÜSÜ”
F O T O Ğ R A F A A / S E V D E S E VA N USAK
1868 D E R G İ / “ K I TA L A R A R A S I B I R D AYA N I Ş M A KÖ P R Ü S Ü ” 39
Tanzanya’ya yerleşmeye nasıl karar verdiniz Afrika’da neredeyse tek başınıza bir iyilik
ya da doğrudan sorayım: Dayanışma hikaye- hareketinin öncüsü oldunuz. Yaptığınız faa-
niz nasıl başladı? liyetlerden bahseder misiniz?
Gönüllü STK çalışmaları, gazete ve dergilere Yaşadığım Maasai bölgesinde elektrik yoktu,
fotoğraf çekimleri için birçok kez gittim Afri- aslında su da yoktu. Bölgede kuyu da bulun-
ka’ya. Ancak artık orada yaşamama sebep olan muyordu. Benim kaldığım dönemde de yemek
şey, bir fotoğraf gezisi sırasından eşimle tanış- ve içmek için gereken suyu, yağan yağmuru
mam oldu. Bundan 10 yıl kadar önce eşimle biriktirerek kullanıyorduk. Bölge halkı da
Tanzanya’da tanıştık ve kısa bir süre sonra da çukurlarda biriken çamurlu suyu birçok şey
evlendik. Eşim Tanzanyalı bir Maasai, uzunca için kullanıyordu. Buna içmek de dahil. 5-6 yıl
bir süre Masai Mara bölgesinin (Maasaliland) önce bölgede çok ciddi bir kuraklık oldu, tüm
içerisinde yer alan bir Maasai köyünde kaldım. büyükbaş hayvanlar susuzluk ve yiyecek bu-
Köyün adı Elerai. Daha doğrusu birkaç ay lamadıkları için ölmeye başladılar. Bölgeden
köyde kalıyordum, sonra bir süre Türkiye’de göç etmeye başlayan aileler de oldu. Yağmur
kalıyordum. Arada fotoğraf çekmek için başka sezonunda yağmur da yağmadı. Neredeyse
ülkelere gittiğim de oluyordu.Ancak birkaç iki yıl boyunca bölgeye bir damla yağmur
yıldır, yılın büyük bir kısmında Tanzanya’da düşmedi. Bölge halkı Maasailer hayvancı-
bulunuyorum. Son 3 yıl içinde Tanzanya’daki lık yaptıkları için bundan çok etkilendiler,
hayatımda da birçok yenilik ve değişiklik oldu. zaten hayvanlarının neredeyse tamamını bu
Bu dayanışma hikayesi o zaman kurumsallaş- kuraklıkta kaybettiler. Ben de bu dönemde
tı aslında. Elerai köyünde yaşarken bireysel Türkiye’deki STK’larla görüşüp bölgeye su
olarak bölge halkı ve çocuklar için yaptıkla- kuyuları yapılabilmesi için harekete geçtim.
rım Türkiye'de de duyulunca, 2018 yılında Bölge şehirlere uzak ve kırsalda kaldığı için
Uluslararası İyilik Ödülleri’ne layık görüldü kuyu açmak çok zor oldu. Ancak uzun uğraş
projelerim… Sonrasında da kendimi bambaşka ve gayretler sonucu 4 derin su kuyusu açılma-
çalışmaların içinde buldum. Tanzanya’da bir sına yardımcı oldum. Bunlarla birlikte bölgeye
yerel dernek kurarak bu çalışmaları kurumsal- katkı sağlaması için sebze tohumları getirdim
laştırdık. Ve ardından Dar es Salaam’a yerleş- Türkiye’den. Ve bunları da eşimle birlikte
tik. Projelerimize yeni projeler ekleyerek de kuyulardan birinin yakın olduğu araziye
dernek çalışmalarına başlamış olduk. ektik. Burada da çok verimli sonuçlar aldık.
40 1868 D E R G İ / “ K I TA L A R A R A S I B I R D AYA N I Ş M A KÖ P R Ü S Ü ”
Yaşadığım Maasai bölgesinde elektrik yoktu, aslında su da yoktu. Bölgede kuyu da bulunmuyordu. Benim
kaldığım dönemde de yemek ve içmek için gereken suyu, yağan yağmuru biriktirerek kullanıyorduk.
Sonrasında köylerdeki evlerin etrafına su kuyularımızın sayıyı her geçen gün miz var. Yine sürdürebilir gelir temini
binlerce meyve fidanı diktik. Zaten bu artıyor. Neredeyse uzun ömürlü, derin için kadınlara yönelik atölye proje-
çalışmalar duyulunca da Uluslaraarası sondajlı kırk su kuyumuzu tamamladık. lerimiz bulunuyor. Ayrıca heyecanla
İyilik Ödülleri’ne aday gösterilmişim. Okullara, medrese ve mescidlere, köy beklediğimiz yeni başlayacak olan solar
Ödülle birlikte “Artık kurumsallaşın ve merkezlerine, tarım ve hayvancılık ya- kiti/elektrik desteği projemiz var. Yetim
projelerinizi arttırıp daha çok insana pılan bölgelere kuyular açmaya devam çocuklarımızla da ilgileniyoruz gıda
ulaşın” diyen o kadar çok insan oldu ki, ediyoruz. Okullara fidanlar dikiyoruz desteği, eğitim desteği yapıyoruz yetim-
biz de söz dinledik. Tanzanya’da yerel bol bol. Öğrenciler okul bahçesinde hanelere. Bayramlarda da çocuklarımızı
dernek kurulumundan sonra projele- meyve yiyebilsin diye. Eğitime destek ve ailelerimizi de unutmuyoruz.
rimize partner olması için Türkiye’de olması için üniforma projesi, çanta ve
de derneğimizi kurduk. Paylaşmaktır kırtasiye projesi, genç kızlar için ped Bu faaliyetlere destek için kimlerle ve
Hayat Derneği bundan 2.5 yıl önce ve hijyen kiti projesi yapıyoruz. Ayrıca nasıl bir işbirliği ve dayanışma içinde-
böylece kurulmuş oldu. Biz de özellikle yeni dönem okullara hijyen ve sağlığı siniz?
bu son iki yılda projelerimizi, bölge- desteklemek için tuvaletler yapmaya
nin ihtiyaclarına göre çeşitlendirdik. başlayacağız. Ailelere sürdürebilir gelir Türkiye’den ve Avrupa’dan STK’larla
Hikayemizin başlamasına sebep olan temini için keçi projemiz, tarım desteği- ortak projeler yapıyoruz. Ama en çok
1868 D E R G İ / “ K I TA L A R A R A S I B I R D AYA N I Ş M A KÖ P R Ü S Ü ” 41
İRFAN MEDENIYETIMIZIN
ALAMET-I FARIKASI:
İMECE
H A S A N M E R T K AYA
F O T O Ğ R A F A A / A B D U L L A H S Ö Y L E M E Z
1868 DERGİ / İRFAN MEDENIYETIMIZIN ALAMET-I FARIKASI: İMECE 43
Köy veya küçük kasabalar gibi küçük yerleşim birimlerinde yazılı olmayan
hukuka, yani örfe dayalı, herkes tarafından kabul gören bir dayanışma bilincine
dayanan imece, bugünkü anlamıyla literatüre Bayramilerin Ankara ovasında baş-
lattığı ''burçak imecesi'' uygulamasıyla birlikte girmiştir. İmece kelimesi ''emgek'',
kökünden gelmekte olup ''emek harcamak'', ''zahmet çekmek'' ile ilişkilendirilmiş-
tir. İlk olarak Göktürk Abideleri'ninde rastladığımız bu kelime farklı anlamlarda
kullanılmış olmakla birlikte genel olarak ''emek'', ''zahmet'', ''eziyet'' anlamlarına
sahiptir. Eski Uygur Türkçesi döneminde emgek kelimesinin karşılığı ''ämgäk'',
''ızdırap'', ''acı'' ve ''zahmet'' olarak belirtilir. Bununla beraber bazı yörelerimizde
yardımlaşma için imece yerine farklı kelimelerin kullanıldığını görürüz. İmece,
Rize ve çevresinde ''eğrat'', Denizli ve Samsun’da ''eğret'', Konya'da ''höbük'', Orta
Anadolu’da (Kırşehir, Kayseri, Ankara, Yozgat) ''höbül'', Çankırı’da ''ödünç'',
Kırşehir’de ise ''ortak'' isimleriyle bilinir. Benzer şekilde ''kubaş'', ''kubaşık'' (Te-
44 1868 DERGİ / İRFAN MEDENIYETIMIZIN ALAMET-I FARIKASI: İMECE
F O T O Ğ R A F A A / B U R A K A K AY
kirdağ, Giresun, Sivas, Kayseri, Anakara) ''kubaş- İşler, dul, yetim, kocası gurbette olan kadınlar
ma'' (Çankırı, Ankara, Konya) kelimeleri de imece ve yaşlıların işleri, fakir ve yetim olanların çeyiz
yerine kullanılmaktadır. ve düğün işleri, sel, deprem ve yangın gibi doğal
afetlere uğrayanların evlerini yapmak veya tamir
İşi kolay kılalım etmek, yol, köprü okul, cami, köy odası yapımı ile
ilgili işler, köye gelen misafirlerin ağırlanması gibi
Herkesin birbirini tanıdığı, yüz yüze ilişkiler daha çok maddi olduğu kadar manevi veçhesiyle
kurduğu küçük yerleşimlerde öne çıkan imece, öne çıkan uygulamalar da imecenin kapsamına
tarlanın sürülmesi, ekinlerin biçilmesi, mahsulün girmektedir.
taşınması, unun öğütülmesi, pekmezin kaynatıl-
ması, bulgur ve erişte kesilmesi ekmek ve salçanın Bu gelenek sayesinde tarlasını sürmeye gücü yet-
yapılması hayvanların kışlık yiyeceklerinin tedarik meyen insanların işi kolaylaşmıştır. Böylece imece
edilmesi gibi ortaklaşa geçimlik etkinlikleri kolay ortak yaşamı kolaylaştıran, yardımlaşmanın verdiği
kıldığı gibi kilim, hasır dokuma ve benzeri daha ni- manevi doyumu her an hissettiren, ürününü her
telikli işlerin kolayca öğrenilmesini de sağlamıştır. sofraya koyduğunda tarladan getirdiği günleri
1868 DERGİ / İRFAN MEDENIYETIMIZIN ALAMET-I FARIKASI: İMECE 45
Hediyeleşme, kişinin çevresindeki insanlara varlığın ve gelirlerinin bir kısmını Yüce Allah’ın
ikramda bulunması da yardım ve dayanışmanın Kur’an’da belirlediği gruplara (Tevbe, 60) veri-
tezahürlerindendir. Sosyal ilişkilerin sağlam yorlardı. O dönemde ayete uygun olarak zekâtı
bir zeminde gelişmesi için insanlar arasındaki Hz. Peygamber’in görevlendirdiği zekâtâmilleri
ilişkilerin geliştirilmesi önem arz etmektedir. topluyorlardı. Ayrıca çeşitli günahların kefareti
Allah Elçisi, “Kendisine bir ikramda bulunulan olarak ihtiyaç sahiplerine yardım edilmesi ya da
kişi, imkânı varsa karşılığını versin. İmkânı yok köle azat edilmesi de yardımlaşma ve dayanışma-
ise kendisine ikramda bulunanı hayırla yâd etsin. nın bir unsuru haline getirilmiştir.
Çünkü hayırla yâd eden kimse, teşekkür etmiş
olur. Bunu yapmayan ise nankörlük etmiş olur” Hz. Ömer’in hurma bahçesi
buyurur. (Tirmizî, “Birr”, 87)
Allah Elçisi’nin “İnsan ölünce şu üçü dışında
Müslümanlar dayanışma ve yardımlaşmaya teşvik amelleri kesilir: Sadaka-i cariye (sürekliliği olan
edilmekle birlikte bu hususta tamamen serbest hayır), faydalanılan ilim, arkasından dua eden ha-
bırakılmış değillerdi. Sahip oldukları maddi yırlı evlat” sözüyle (Müslim, “Vasiyye”, 14) Müs-
1868 DERGİ / HZ. PEYGAMBER DÖNEMINDE D AYA N I Ş M A V E YA R D I M L A Ş M A 47
İstanbul’da Kar
Dayanışması
Gece boyunca kar yağışının en yoğun olduğu yerlerde ilçe belediye ekipleri ve bazı
sivil toplum kuruluşları, yolda kalan araçlardaki vatandaşlara, çay, çorba, su ve
yiyecek dağıttı.
1868 D E R G İ / İ S TA N B U L’ D A K A R D AYA N I Ş M A S I 49
I RTA K
FOTOĞRAF AA / KENAN
İ S TA N B U L' D A Y O L L A R D A M A H S U R K A L A N VATA N D A Ş L A R
CAMILERDE MISAFIR EDILDI
Ocak ayının son günlerinde İstanbul’da mesai saatinin Herkes seferber oldu
bitimiyle evlerine gitmek üzere yola çıkan vatandaşlar, kara
yoluyla ulaşımın durma noktasına geldiği kentte metro Kuzey Marmara Otoyolu Yassıören-Odayeri arasında
ve metrobüs duraklarına akın edince, buralarda izdiham araçlarında mahsur kalanların yardımına ise İl Jandarma
yaşandı. Bazı metrobüs duraklarında, üst geçitlerde adım Komutanlığı ekipleri yetişti. Mahsur kalan vatandaşlar
atacak yer kalmadı. Kar yağışı nedeniyle bazı tramvay sefer- bölgeden jandarmaya ait araçlarla tahliye edildi.
leri iptal edildi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ulaştırma ve Altyapı Ba-
Trafiğin durduğu noktalarda pek çok kişi araçlarında mah- kanı Adil Karaismailoğlu ve AFAD Başkanı Yunus Sezer de
sur kaldı. Trafiğin durduğu ana hatlarda, binlerce İstanbul- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı üzerine
lu, yoğun kar yağışının altında araçlarında yardım bekledi. İstanbul'a geldi.
Gece boyunca kar yağışının en yoğun olduğu yerlerde ilçe Bakan Soylu, Karayolları 1. Bölge Müdürlüğündeki toplan-
belediye ekipleri ve bazı sivil toplum kuruluşları, yolda tının ardından Mahmutbey Gişeler civarında araçlarında
kalan araçlardaki vatandaşlara, çay, çorba, su ve yiyecek mahsur kalan vatandaşları ziyaret etti.
dağıttı. Birçok vatandaş aracını yol kenarlarına bırakarak
yaya olarak evlerinin yolunu tuttu. Soylu, yürüyerek birkaç saatini geçirdiği bölgedeki gözlem-
50 1868 D E R G İ / İ S TA N B U L’ D A K A R D AYA N I Ş M A S I
F O T O Ğ R A F A A / İ S T A N B U L B Ü Y Ü K Ş E H I R B E L E D I Y E S I
İ S TA N B U L' U N A R N AV U T K Ö Y
ILÇESINDE HAMILE KADIN,
Y O Ğ U N K A R YA Ğ I Ş I N E D E N I Y L E
AMBULANSIN YOLDA KALMASI
ÜZERINE ITFAIYE EKIPLERINCE
H A STA N E Y E Y E T I ŞT I R I L D I .
F O T O Ğ R A F A A / T Ü R K K I Z I L A Y
FOTOĞRAF AA1
O S M A N L I D AYA N I Ş M A
TA R I H I N D E N I LG I N Ç
B I R S AY FA
1868 DERGİ / “OSMANLI D AYA N I Ş M A TA R I H I N D E N ILGINÇ B I R S AY FA” 53
Hocam Osmanlılarda vakıflar nasıl bir yer tutuyordu? Osmanlı dayanışma tarihinin
ilginç bir sayfasını oluşturan “aykırı
Vakıflar Osmanlı’da başta eğitim-öğretim olmak üzere sosyal ve ekonomik
açıdan çok geniş bir alanda faaliyet gösteriyorlar. Nakit para, ev, dükkan,
vakıfları” İstanbul Medeniyet
bağ, bostan gibi menkul ve gayrimenkul gibi birçok varlık vakfedilebilirdi. Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Küçük ölçekli vakıflar mütevazı varlık ve gelirlere sahipken, Haremeyn, öğretim üyesi Doç. Dr. Kenan Yıldız
padişah ve paşa vakıfları gibi daha büyük ölçekli olanlar ise değişik yerlerde ile konuştuk.
bulunan birçok gayrimenkul ve gelire sahipti. Bütün Osmanlı tarihi boyun-
ca, bahsettiğim şekilde küçük ve büyük ölçekli binlerce vakıf kurulduğunu
biliyoruz. Tabii bütün bu vakıfların işletme şartlarını belirleyen ve “vakfiye”
adı verilen bir kuruluş belgesi düzenleniyordu. Hukuki bir zorunluluktu bu.
Elbette. Vakıf kurmak belli bir sınıf veya zümreye mahsus değildi. Herkes
isteği doğrultusunda, maddi imkânları nispetinde bir vakıf kurabilirdi. Bu
ortamın sağladığı bir sonuç olarak, başta İstanbul olmak üzere imparatorlu-
ğun hemen her bölgesinde küçük veya büyük binlerce vakıf kuruldu. Vakıf
sahipleri veya onların nesillerine sağladığı maddi getiri yanında umulan
manevi karşılık da bunda etkili olmuştur.
Vakıf kurmak belli bir sınıf veya zümreye mahsus değildi. Herkes isteği
doğrultusunda, maddi imkânları nispetinde bir vakıf kurabilirdi.
olduğu mutlaka belirtilirdi. Buna göre gayrimüslim kurucuları şunlardır: Âkile? bt. Harun b. İbrahim (Ya-
vakıfları, Hıristiyan ve Yahudilerin mabetlerini temsil hudi), Mansur b. Abdullah (Yahudi), Gâliye bt. Sadun
eden ortak bir terim olan “kilise”ye değil, “kiliseye ge- Kallâş (Yahudi), Musa b. Davud b. Yakub (Yahudi),
len giden fukaraya” şart edilmeliydi. Osmanlı’da gay- Panayot v. Rafir (Rum), Semha bt. Musa (Yahudi),
rimüslimler tarafından kurulmuş olan diğer vakıfların Benyamin v. Musa (Yahudi), Limon v. Yani (Rum),
şartlarına bakıldığında “fukarâ” ibaresinin ön planda Halepli Sefer (Ermeni), Sakyas v. Hacader v. Zirek
olduğu görülmektedir. (Ermeni), Anica bt. Radul v. Angili (Rum), Mihail v.
Toma (Rum) ve Nikolaki v. Şahin (Rum).
Siz yakınlarda önemli bir çalışma yayınladınız:
“Aykırı Vakıflar: Osmanlıda Fukarâ-yı Müslimîni de Genellikle gayrimüslimlerin çok büyük bir bölümü
Gözeten Gayrimüslim Vakıfları” adlı makalenizde kendi manastır ve kiliselerinin fukarasına, hatta kimi
arşiv belgelerine göre tespit ettiğiniz 14 gayrimüslim yerlerde doğrudan din adamlarına vakıf kurmuşlardı.
vakfının ortak bir özelliği var… Ancak benim vakıflarını incelediğim 14 gayrimüslim
ise, Müslümanların fukarası veya kurumu için aynı şeyi
Evet. Bu 14 vakıf, sayısız gayrimüslim vakfı arasında yapmışlardı. Yani diğer dindaşlarından çok farklı bir
farklı bir yerde duran “aykırı vakıflar”. Bu vakıfların tavır geliştirmiş ve maksatları bakımından ortaklaşmış
1868 DERGİ / “OSMANLI D AYA N I Ş M A TA R I H I N D E N ILGINÇ B I R S AY FA” 55
olmaları, mevzubahis gayrimüslim- Musa, evinin hemen yanında cema- yorumda bulunmaya imkân vermiyor.
leri sıra dışı kılmaktaydı. Mesela atine ait sinagog dururken, vakfını Zira, sistemin bir baskısı var idiyse,
Kudüs’te yaşayan Âkile, Mansur ve Medine Müslümanlarına yönlendir- aykırı vakıf sayısının da doğru oran-
Gâliye, vakıflarını doğrudan Kubbe- miş ve vakfından Haremeyn’e bir pay tılı olarak çok daha fazla olması bekle-
tü’s-Sahrâ Camii’ne hasretmişlerdir. ayırmıştı. nirdi. Bazı tarihçilerin provokatif bir
Bir başka Kudüslü olan Musa b. tanımlama ile “İslamlaştırma” dönemi
Davud mülkünü, nihai olarak Kub- Peki sizce bu aykırılığın sebebi ne dedikleri 17. yüzyıla ait kayıtlar bile
betü’s-Sahrâ Camii ve Haremü’l-Ha- olabilir? çok istisnai durumda. Ama şunu net
lil’e vakfetmişti. Bunun da ötesinde, olarak söyleyebiliriz: Kültürel ba-
göreve yeni başlayan her mütevellinin Buna birtakım spekülatif cevaplar ve- kımdan içiçe geçmiş olan Osmanlı
Kubbetü’s-Sahrâ ile el-Aksa camileri- rilebilir ancak. Siz bu vakıfları kuran- toplumunun birbiri ile sadece ticari ve
ne bağışta bulunması şartını vakfiye- ların nasıl bir motivasyonla kurdukla- sosyal ilişki geliştirmediğini görüyo-
sine eklemişti. Bunlara benzer şekilde rına dair somut bir veri yok elimizde. ruz. Katı dinsel bir kategorikleştirme
Benyamin v. Musa, Sakyas v. Haca- Ancak az sayıda örneğine rastladı- ve ötekileştirme tavrı göstermiyor
der v. Zirek ve Nikolaki v. Şahin de ğımız ve bu nedenle “aykırı” duran Osmanlılar. Bunun da ötesinde, sosyal
herhangi bir bekleme, neslin kesilmesi vakıfların varlığı bizleri, özellikle ve ekonomik dayanışmayı, bugün-
gibi bir ön şart olmaksızın vakıflarını temelsizliği ortaya konulmuş “İslam- den anlaşılması oldukça zor olan bir
kısmen veya tamamen Müslümanlara laştırma” (Islamization / confessiona- kapsayıcılık içerisinde gerçekleştirmiş
hasretmişlerdi. lization) veya “baskı ve zorlama” gibi olduğunu verdiğimiz örnekler üzerin-
sathî bir gerekçe ve dayanak aramaya den ileri sürülebiliriz.
Yine Karaim Yahudisi Benyamin v. itebilir mi? Mevcut kayıtlar böyle bir
56 1868 DERGİ / “BIZ INSANLAR IÇIN, D AYA N I Ş M A , YA R D I M L A Ş M A , BIRLIKTE I Ş YA P M A Ç O K Ö N E M L I ”
TEMA Vakfı deyince aklımıza ilk anda sadece ağaçlandırma geliyor aklımıza. Oysa faali-
yet alanınız ağaçlandırmayla sınırlı değil… Faaliyet alanlarınız nelerdir?
Vakıf olarak temel odağımız toprak olmakla birlikte dünya üzerinde ekosistemi oluşturan su,
orman, hava, biyolojik çeşitlilik gibi tüm doğal varlıkların korunması ve insan kaynaklı iklim
değişikliğine dair politikaların ve toplumsal bilincin oluşturulması için çalışıyoruz. Vakıf
olarak çalışmalarımızı; Orman, Savunuculuk ve Çevre Politikaları, Kırsal Kalkınma, Eğitim,
Örgütlenme ve Gönüllülük adı altında 5 ana başlıkta yürütüyoruz.
Ağaçlandırma çalışmaları yaparak, başta erozyonla mücadele olmak üzere ormanların ve sun-
duğu hizmetlerin korunması konusunda farkındalık sağlamayı amaçlıyoruz. Tarım alanlarını,
çayır ve meraları koruyor, bu alanların amacı dışında kullanılmasını önlemeye çalışıyoruz.
Doğal varlıkların korunması ve doğru şekilde yönetilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin
yapılmasına öncülük ediyoruz. Önemsediğimiz bir diğer çalışma alanımız eğitim. Ağaçlan-
dırma faaliyetlerimizi gerçekleştirirken bir yandan da doğayı anlayan, koruyan, seven nesiller
yetiştirmek misyonlarımızdan biri. Doğayı tanıyan, seven, koruyan; kendisini doğanın sahibi
değil de bir parçası olarak gören nesiller için çocuklarımızın daha fazla doğayla iç içe olması
gerektiğini savunuyoruz. Bu sebeple Millî Eğitim Bakanlığı ile var olan protokolümüz aracılı-
ğıyla, seviyesi okul öncesinden liseye uzanan çocuk ve gençlere, 81 ilde ücretsiz doğa eğitimle-
ri veriyoruz. 29 yılda 4 milyondan fazla çocuğa bu çalışmalarla ulaşmış olmanın mutluluğunu
yaşıyoruz.
F O T O Ğ R A F A A / B I N N U R E G E G Ü R Ü N K O Ç A K
Tabii ki tüm bunları ülke çapında 81 ilde yaklaşık 650 noktada mak için, doğal varlıkların korunmasında verilecek bu mücade-
örgütlenmiş gönüllü temsilcilerimiz aracılığyla gerçekleştiriyo- lenin bir halk hareketi olmasını amaçladılar. Bu mücadelenin
ruz. Buradan Kurucu Onursal Başkanlarımız, Toprak Dedemiz kalbinde gönüllülerin yer almasını istediler.
merhum Hayrettin Karaca ve Yaprak Dedemiz Ali Nihat Gök-
yiğit’i de saygı ve sevgiyle anmak isterim. 29 yıl önce TEMA Toplumsal bir varlık olarak yalnız yaşaması mümkün olmayan
Vakfı’nı kurarken, vakfın bir halk hareketi olmasını hedefle- biz insanlar için, dayanışma, yardımlaşma, birlikte iş yapma
mişler ve bugün geldiğimiz noktada TEMA Vakfı, Türkiye’nin çok önemli. Birlikte yaşamanın bir gereği bu. Kurucu Onursal
dört yanından 980 bini aşkın gönüllüsüyle temsil ediliyor. Başkanlarımız bunun kıymetini çok iyi biliyordu. Bu sebeple
her zaman TEMA Vakfı’nı gücünü gönüllülerinden alan bir
TEMA Vakfı çok uzun zamandır tabiatın korunması ile halk hareketi olarak tanımladılar. Bugünse vakfımız her gün
iklim değişikliğine dair toplumsal bilincin oluşması için daha yaşanabilir bir dünya için çalışan, giderek daha da büyü-
büyük mücadele ediyor. Dayanışmanın bu mücadeledeki yen bir aile. Toplumun hemen her kesiminden 980 bini aşkın
payı nedir? gönüllünün desteğini almış durumda. Bugüne kadar sürdürdü-
ğümüz çalışmalar dayanışma ruhu içerisinde gönüllülerimizin
Kurucu Onursal Başkanlarımızın TEMA Vakfı’nı kurarken üstün gayretleri sayesinde gerçekleşti. Bununla beraber insan-
amaçları; topraklarımızı tehdit eden erozyon ve çölleşme ile ların gönüllü olarak inandıkları bir değer uğruna çalışmaları,
mücadele edilebileceğini göstermek, tehlikeye dikkat çekmek, onlara kendilerini bir sorunun çözümüne ortak hissettiriyor.
toprağa sahip çıkmak, koruyucu çözümler üretmek, ağaçlan- Özellikle çevre konularında çalışan sivil toplum kuruluşlarında
dırma yapmak, doğal varlıkları korumak ve bu mücadelenin aktif rol almanın, kişide dayanışma ruhunu kuvvetlendirdiği
devlet politikası haline gelmesini sağlamaktı. Bu hedefe ulaş- biliniyor.
1868 DERGİ / “BIZ INSANLAR IÇIN, D AYA N I Ş M A , YA R D I M L A Ş M A , BIRLIKTE I Ş YA P M A Ç O K Ö N E M L I ” 59
F O T O Ğ R A F A A / D E N I Z H A N G Ü Z E L F O T O Ğ R A F A A / H A L I L S A Ğ I R K A Y A
Geçen yaz yaşanan orman yangın- kat yangına sebep olanlar bu bilgiyi gezegendeki çevre, iklim ve biyolojik
larından sonra doğaya karşı daha davranışa dönüştüremiyorlar. Şunu çeşitlilikteki değişimler arasındaki
ciddi bir bilinç oluştuğunu düşünü- akıldan hiç çıkarmamak gerekiyor; ilişkiyi bilerek doğayla uyumlu,
yor musunuz? yaşanan iklim değişikliği nedeniyle doğayı koruyarak, doğaya olan
büyük orman yangınlarının oluşma yükümüzü azaltacak davranışları
Geçen sene yaşanan büyük orman riski geçmişte olduğundan kat ve kat benimsemeliyiz.
yangınları küçücük bir kıvılcımın yüksek. Ormanlar, içinde binlerce
ne kadar büyük bir felakete sebep canlı türünün yaşadığı, hem bizim Dünyada su kaynakları bilinçsizce
olduğunu tekrar gözler önüne serdi. hem de içindeki canlılar için vazge- kullanım sonucu tükenme tehli-
Ülkemizi yangın yerine çeviren çilmez birer doğal varlıklardır. Or- kesiyle karşı karşıya. Türkiye bu
bu felaket sırasında, zarar gören man yangınları, milyonlarca canlının açıdan ne durumda?
bölgelere yardım ulaştırılması için yaşam alanının tahrip olması ve çok
tüm Türkiye seferber oldu. Yangın sayıda canlının da yanarak hayatını Doğal varlıklarımız arasında önemli
yerlerine koştular, yangın söndürme kaybetmesi demektir. Bu anlamda bir yer tutan su, tüm canlılar için
çalışmalarına destek oldular, yardım- büyük orman yangınları, bir kentin büyük bir değere sahip. Biz, suyu ha-
lar yaptılar, bu felaketin yok ettiği tamamen yanmasının yarattığı fela- yat-hak-varlık üçgeninde konumlan-
ormanlarımızı yeniden yeşertmek kete eşdeğerdir. dırıyoruz ve suya ulaşma hakkının
için bağışlar yaptılar. Tüm bunlar temel ve yaşamsal bir hak olduğunun
halkımızın, ormanlara ve doğasına Yaşadığımız gezegende her bir altını çiziyoruz. Suyu hiçbir zaman
sahip çıktığını, birlik ve beraberlik canlının yaşam hakkı var ve her bir bir kaynak olarak görmedik. Suya
içinde olduğunu gösteriyor. Ancak canlı dünyamızın devamlılığı için bakışımız, gezegenimizde yaşamın
benzeri felaketlerin yaşanmaması önemli bir işleve sahip. Biz insanlar; temellerinden birini oluşturan suyu
için önlemler almaya ve yangın riski- doğanın sahibi olmadığımızı, dünya- doğal bir varlık olarak korumak;
nin yüksek olduğu dönemlerde daha nın diğer canlılarla paylaştığımız bir tüm canlıların su hakkını ve diğer
da dikkatli olmaya ihtiyaç var. Bun- yer olduğunu ve doğaya verdiğimiz bir ifade ile ekosistem hakkını gözet-
larla birlikte en önemli noktalardan yükün farkında olarak davranışla- mektir. Ancak yanlış yönetim, aşırı
biri; hangi davranışlarımızın hangi rımızı şekillendirmeyi unutmama- kullanım, mevzuat eksikliği, iklim
sonuçları doğuracağını bilmek. Or- lıyız. Aç gözlülükten uzak, daha az krizi ve kirlilik gibi sebeplerle su
manda kontrolsüzce ateş yakmanın tüketmeyi ve paylaşımcı olabilmeyi varlıklarımız hayati bir tehdit altında
felaket getirdiği artık herkes tarafın- hatırlamalıyız. Gezegenimiz sağlıklı bulunuyor.
dan biliniyor. Herkes bunu biliyor fa- ise biz de sağlıklıyız. İnsan sağlığı ile
60 1868 DERGİ / “BIZ INSANLAR IÇIN, D AYA N I Ş M A , YA R D I M L A Ş M A , BIRLIKTE I Ş YA P M A Ç O K Ö N E M L I ”
Toplumsal bir varlık olarak yalnız yaşaması mümkün olmayan biz insanlar için,
dayanışma, yardımlaşma, birlikte iş yapma çok önemli.
TEMA Vakfı olarak Türkçeleştirdiğimiz kıtlığı çekilen bir ülke haline gelmemiz Hayrettin Bey’in çok üstünde durduğu
IPCC raporu da (Hükümetler Arası olası görünüyor. birkaç konu vardı. Biri tüketim konusun-
İklim Değişikliği Paneli) iklim değişikli- daki hassasiyetiydi. Doğanın korunması
ğinden en fazla etkilenecek bölge olarak Hayrettin Karaca, TEMA Vakfı’nın için karar vericilerin bizler yani tüketici-
ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz bir halk hareketi olduğunu vurgulu- ler olduğunu düşünürdü. İhtiyaç olma-
Çanağı’nı gösteriyor. Ülkemizde yağışla- yor. Gönüllülerinizle ilgili yaşadığınız yan hiçbir şeyin alınmaması gerektiğini
rın %20-40 oranında azalacağı, kuraklı- ilginç hatıralardan birkaçını okurları- söyler ve bu konuya çok dikkat çekerdi.
ğın ve orman yangınlarının artacağı, su mızla paylaşır mısınız? Diğeri ise yerli malı kullanmanın önemi.
sıkıntısının çekileceği öngörülüyor. Marka konusuna reaksiyon gösterirdi,
Kurucu Onursal Başkanlarımızın iki- üzerinde büyük harflerle markası yazılı
Bir ülkenin su varlığı açısından değer- sinin de en önemli özelliği, müthiş bir bir kıyafetli kimseyi gördüğünde mut-
lendirilmesi Falkenmark göstergesi ile tevazu sahibi olmaları. Gönüllülerle iliş- laka yorum yapardı. “Ne kadar reklam
yapılıyor. Buna göre yıllık kişi başına kileri her zaman bir aile ferdiymişçesine aldın da bunu giyiyorsun?” derdi. Herke-
yararlanılabilir su miktarı 1700 m3’ten yakından ve samimiydi. Gönüllülerimiz si bu konuda uyarmaya çalışırdı. Her iki
fazla olanlar su stresi olmayan, 1000-1700 merhum Hayrettin Karaca’yı her zaman kurucumuzun da çok hassas olduğu bir
m3 arasında olanlar su stresi çeken, 500- arayabileceklerini bilirdi, Hayrettin Bey diğer konuysa Türkçe sözcük kullanımı
1.000 m3 arasında olanlar su kıtlığı olan, onlarla sürekli iletişim halindeydi. Keza ve Türkçe konuşulmasına verdikleri
500 m3'ten az olan ülkeler ise kesin su şimdilerde de bir sıkıntıları olduğunda özen.
kıtlığı çeken ülkeler sınıfında yer alıyor. ya da sadece sesini duymak için bile
Türkiye, 2021 yılı kişi başına düşen A. Nihat Gökyiğit’i arayabiliyorlar. Bu İkisi de gönüllülere karşı sevecen ve yapı-
su miktarı 1. 339 m3 oranı ile su stresi durum her zaman Vakfımız ve gönüllü- cıydı. Bir sorun varsa, bu sorunu sadece
çeken ülkeler arasında yer alıyor. İklim lerimiz arasında büyük bir sevgi, saygı konuşarak ya da başkalarına yükleyerek
değişikliğine bağlı olarak yağışlardaki ve dayanışma ruhunun artmasına neden değil, “Ben ne yapabilirim? Elimi taşın
azalma ve artan nüfus ile gelecekte su olmuştur. altına koyarak nasıl çözerim?” diyerek
1868 DERGİ / “BIZ INSANLAR IÇIN, D AYA N I Ş M A , YA R D I M L A Ş M A , BIRLIKTE I Ş YA P M A Ç O K Ö N E M L I ” 61
F O T O Ğ R A F A A / G Ö K S E L C Ü N E Y T İĞ D E
yaklaştılar. Bütün bu noktaların dışında pek çok faktö- TEMA Vakfı’nın son dönemde yoğunlaştığı çalışma
rün TEMA Vakfı’nın kurulmasına, bugünlere gelmesine alanları ve projeleri neler?
ve bir çığ gibi büyüyerek kocaman bir halk hareketine
dönüşmesine büyük bir katkı verdiğine inanıyorum. Çok Doğal varlıklarımızı korumak için 5 ana başlıkta yürüt-
tecrübeli, akıllı ve çalışkan iki büyüğümüz ve onlarla tüğümüz faaliyetlerimize hız kesmeden devam edeceğiz.
beraber müthiş bir uyum içinde davranan gönüllüleri- 2022 yılı için, faaliyet alanlarımız çerçevesinde yine
miz, genel merkez çalışanlarımızın özverili katkılarıyla oldukça yoğun bir çalışma programı hazırladık. Tüm
Vakfımız bugüne kadar gelmiş ve yaşamına devam çalışmalarımızın odağında iklim değişikliği konusunda
ediyor. Bundan sonraki yıllarda da yetişen gençlerimizin yapacağımız çalışmalarımız olacak. Ayrıca toprağa, suya
ve bize katılacak tüm vatandaşlarımızın emeği ve gönlü ve havaya geri dönüşmez zararlar veren kömür ve metalik
ile devam edeceğimize inanıyorum. madencilik konusunda savunuculuk çalışmaları yapmaya
devam edeceğiz.
Toprağın iyiliği için çalışan TEMA Vakfı’na gönüllü
olmak isteyenler nasıl bir yol izlemeli? Bir yandan "1 Milyon Gönüllü" kampanyamız gibi var
olan çalışmalarımızı sürdürürken, kırsal kalkınma ve
Gönüllülerimiz, başta toprak olmak üzere tüm doğal eğitim projelerimize de yenilerini eklemek için çalışıyo-
varlıklarımızın korunması için ülke genelinde yürüttüğü- ruz. Son dönemde yoğunlaştığımız çalışmaların başında
müz çalışmalarımızın çok önemli bir parçasını oluştu- bizim için manevi değer de taşıyan, Kurucu Onursal
ruyor. Tüm faaliyetlerimizi, Türkiye’nin dört bir yanın- Başkanlarımızın adlarını verdiğimiz iki projemiz geliyor.
daki TEMA Vakfı gönüllüleri ve onlara liderlik eden İl Birisi, doğal yaşlı ormanlarımızı korumak amacıyla
Temsilcileri, İlçe/Mahalle Sorumluları ve Genç TEMA başlattığımız ve merhum Hayrettin Karaca’ya atfettiği-
Başkanları aracılığıyla gerçekleştiriyoruz. miz “Hayrettin Karaca Doğal Yaşlı Ormanlar” projesi,
diğeri ise; Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğinin tanınması,
Gönüllümüz olmak isteyenler başvurularını iki şekilde öneminin fark edilmesi ve korunmasına katkı sağlamak
gerçekleştirebilir. Web sitemiz üzerinden gönüllü formu- amacıyla başlattığımız Ali Nihat Gökyiğit’e atfettiğimiz
muzu doldurabilirler. Web sitemizden gönüllü formu- “Ali Nihat Gökyiğit Biyolojik Çeşitlilik” projesi.
muzu dolduran ve gönüllülük bağışını gerçekleştiren
gönüllülerimizin bilgileri otomatik olarak gönüllü kayıt 29 yıldır çevre sorunlarına karşı duyarlı, bilinçli ve etkin
sistemimize yansıtılmaktadır. Bir diğer seçenek ise, il ve bir kamuoyu oluşturmaya bıkmadan ve yorulmadan
ilçelerdeki TEMA Vakfı İl Temsilcisi ve İlçe Sorumlula- devam ediyoruz. Bundan sonrası için de aynı istek ve
rından gönüllülük formu temin ederek doldurmalarıdır. heyecanla çalışmalarımıza ve ‘umut yeşertiyoruz’ demeye
devam edeceğiz.
62 1868 DERGİ / ABDURRAHMAN P E Ş AV E R I S I N I R L A R I A Ş A N B I R D AYA N I Ş M A H I K AY E S I
A B D U R R A H M A N P E Ş AV E R I
SINIRLARI AŞAN BIR
D AYA N I Ş M A H I K AY E S I
MÜCAHİT ARSLAN
1868 DERGİ / ABDURRAHMAN P E Ş AV E R I S I N I R L A R I A Ş A N B I R D AYA N I Ş M A H I K AY E S I 63
Abdurrahman Peşaveri, 1886’da Peşaver’de doğmuştur. Peşaver o dönemde I. Balkan Savaşı’nın başlaması
Britanya sömürgesi olan Hindistan’ın Kuzey-Batı Sınır Eyaleti’nin başkentiy- üzerine Hint Müslümanları “Hilal-i
di. Günümüzde Peşaver, Pakistan’ın Hayber-Peştunya Eyaleti’nin başkentidir.
Babası, 1870’de Keşmir’den Peşaver’e göç etmiş, Babür kökenli zengin bir
Ahmer Cemiyeti Türk Yardımlaşma
tüccar olan Hacı Gulam Samdani idi. Peşaveri, kardeşleri gibi iyi bir eğitim Fonu” teşkil etmişler; bu fona tüm
alarak 12 yaşında hafız olmuş, ilk ve orta tahsilini Peşaver’de tamamlamasını Hindistan’dan Müslümanlar yoğun ilgi
müteakip, yüksekokul eğitimi için Hindistan’da Aligarh İslam Koleji’ne gön- göstermişti.
derilmişti. Keşmirli bir aileye mensup olduğu için beyaz tenli olan Peşaveri
güreşe meraklıydı. Osmanlı tarihini okumuş ve Türklere karşı duyduğu hay-
ranlık ve sevgiden dolayı kardeşleri kendisine “Türki Lala” (Türk Ağabey)
diye hitap ederlerdi.
P E Ş AV E R L I A B D U R R A H M A N BEY CEPHEDE.
DERGISI
F O T O Ğ R A F A A / Y E D I K I T A K Ü L T Ü R V E T A R I H
Hint Müslümanlarının yardım kam- panyasına verecek hiçbir şeyi olmayan toplanan paraların yarıdan fazlası Hint
panyalarına büyük bir iştiyakla katılımı genç bir kadın kalabalığın içinde dört Müslümanlarının yardımlarıdır.
açısından şu iki örnek çok çarpıcıdır: aylık bebeğini yardım için bağışladığı-
Peşaver’deki yardım kampanyasına nı; açık artırmayla yapılacak satıştan Hem toplanan paraların teslimi hem
verecek hiçbir şeyi olmayan yirmi elde edilecek meblağı da kampanyaya de zorda bulunan Osmanlı Ordusu’na
yaşındaki Gulam Muhammed ile yirmi vereceğini ilan etmiştir. Bebek açık yardım için Hindistan Hilal-i Ahmet
bir yaşındaki Gulab Din kendilerini artırmaya çıkarılmış; bu durumdan çok Cemiyeti bir Tıbbiye heyetini İstanbul’a
satışa çıkarmışlar; satıştan elde edi- etkilenen Peşaverli bir zengin bebeği göndermeye karar verir. Hindistan’ın
len parayı da yardım olarak vermeyi satın almış; bebeğin annesi aldığı tüm önde gelen Müslüman ailelerinden ve
vadetmişlerdir. Böylece kendilerini parayı yardım için vermiş; Peşaverli Eyüp Sultan Hazretlerinin torunların-
satın alacak şahsa ömür boyu köle gibi zengin ise bebeği annesine iade etmiş dan Dr. Ahmed Muhtar Ensari gönüllü
hizmet etmeyi kabul etmişlerdir. Diğer ve tüm eğitim masraflarını üstlenmiştir. olarak Tıbbiye heyetinin başkanlığını
taraftan, yine Peşaver’de yardım kam- 1913 yılında tüm dünyada Osmanlı için kabul eder. Gönüllü tıp heyetinde beş
1868 DERGİ / ABDURRAHMAN P E Ş AV E R I S I N I R L A R I A Ş A N B I R D AYA N I Ş M A H I K AY E S I 65
F O T O Ğ R A F A A / Y E D I K I T A K Ü L T Ü R V E T A R I H DERGISI
Peşaveri, hastabakıcılık etmiş; onları “evlatlarım” diyerek bağrına basmıştır. Enver Paşa kendilerini ziyaret
görevinin yanı sıra Hindistan etmiştir. Heyet bir an evvel cephe hattına giderek bir sahra hastanesi kurmayı arzu
etmektedir.
gazetelerine düzenli olarak heyet
hakkında haber gönderir. Hazırlıklar tamamlamış ve tıp heyeti 1913 Şubat ayında Çatalca’ya gelmiştir. Sahra
hastanesinin kurulduğu yer cephe hattına iki kilometre mesafedeki Ömerli köyü
civarıdır. Hava şartlarının çok sert olması ve yoğun bir çamur, hareket etmeyi bile
zorlaştırmıştır. Geceleri ise dondurucu soğuk ısıtıcıları bile yetersiz bırakmıştır.
Böyle bir ortamda heyet, askerlerin de yardımıyla dört beş gün içinde, yaralı ko-
ğuşları, ameliyat odası ile genel muayene odası olan tam teşekküllü ahşap bir sahra
hastanesinin kurulumunu tamamlamıştır. Tıp heyetinin cephe hattına bu kadar
yakın bir bölgede hastane kurması, Türk askerine büyük bir moral olmuştur. O
günlerde, cephe hattında Bulgarlarla geçici ateşkes bozulmuş ve şiddetli çatışmalar
başlamıştır. Hastane yaralılarla dolmuştur. Savaş şartlarının ağırlaştığı ortamda,
heyet insanüstü bir gayret göstermiş, satın aldıkları içi yiyecek dolu sandıkları
cephedeki Türk kardeşlerine gönderdiklerinden haftalarca sadece peynir ve ekmek
yemişlerdir.
Kuşatma altındaki Edirne’yi 40 gün savunma emri alan ama 5,5 ay kahramanca
savunan Mehmet Şükrü Paşa’nın teslim olmak zorunda kalmasıyla 26 Mart 1913’te
Edirne’nin Bulgarlar tarafından işgali heyeti derin bir acıya sevkeder. Peşaveri kız
kardeşine gönderdiği mektuba üzüntüsü şöyle yansır: “Sevgili kardeşim, Edirne
ellerimizden kaydı gitti. Allah bizleri korusun! Bu menfur hadise karşısında çare-
sizliğimizi tarif bile edemiyorum. Lakin takdir-i ilahiye kim karşı gelebilir? Hayatı
pahasına Edirne’yi savunan Şükrü Paşa’yı tarih her daim hayırla yâd edecektir”
Enver Paşa, heyet başkanı Dr. Ensari’den bir grup ve hasta bakıcıyla Çanakkale’de
de bir sahra hastane kurmasını ister. Bunun üzerine heyetin yarısı gemi ile Çanak-
kale’ye gider ve sahra hastanesini kuruncaya dek Çanakkale Hastanesi’nde görev
yaparlar. Kendilerine çok dostane ve samimi ilgi gösteren Cumhuriyet döneminde
Dışişleri Bakanlığı da yapacak olan Tevfik Rüştü Aras’tır. Sahra hastanesini kurar-
lar. Peşaveri gönderdiği mektupta, yaralılara gösterdikleri ilgi ve gayretli çalışmala-
rı ile Çanakkale halkının takdirini kazandıklarını, çevre köy ve kasaba sakinlerinin
kendilerini ziyaret ettiklerini kaydeder ve Türk kardeşlerinden en çok duyduğu
cümleyi Türkçe yazarak gönderir: “Efendim! Hint Hastanesi çok iyi”.
1868 DERGİ / ABDURRAHMAN P E Ş AV E R I S I N I R L A R I A Ş A N B I R D AYA N I Ş M A H I K AY E S I 67
F O T O Ğ R A F A A / Ş E B N E M C O Ş K U N
yeti Rauf Orbay ile Süveyş’te tanışırlar. edildi. Teşkilat-ı Mahsusa’nın gözü kara • Dr. Abdul Rauf, The Balkan Warsand
British India: A Case Study of NWFP, The
Dr. Ensari heyetten Hindistan’a dönme- cengaveriydi. Irak Cephesi’nde İngi- Balkan Wars at their Centenary International
yenler olduğunu, Rauf Bey’den kendileri lizlere karşı Arap aşiretlerini ayaklan- Symposium, 20-21 October2013
ile ilgilenmelerini talep eder. dırmak üzere propaganda faaliyetleri • TBMM Zabıt Ceridesi, Yüz Altmışıncı İçti-
ma, sayfa 238, tarih: 16.02.1338
yürüttü. Kutülamare kahramanı Halil
Dönmeyenler arasında Abdurrahman Paşa’nın emrinde görev aldı. Mütareke • Prof. Puri, Abu Salman ShahJahan. (1976).
“Ghazi AbdurRehman Shaheed Peshawari”,
Peşaveri de vardır. İstanbul’da yaşanan- döneminde İngilizlerin en çok aradıkları der. Muhammad Yusuf (brother of AbdurReh-
man Shaheed), Educational Press, Karachi
ları anbean Hindistan’a bildiren Peşaveri kişiler arasındaydı. Rauf (Orbay) Bey ile
22 Temmuz 1913’te kız kardeşine şöyle gizlice Anadolu’ya geçti. Millî Mücade- • Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti Salnamesi,
1329-1331, İstanbul, 1915. s.240.
yazar: “Sevgili Kardeşim, Enver Paşa le’nin isimsiz kahramanıydı. Amasya’da
68 1868 D E R G İ / “ B E N I M YA P T I Ğ I M BIR IŞ, BIRINE FAY D A S A Ğ L I Y O R S A O I Ş D E Ğ E R L I D I R ”
1868 D E R G İ / “ B E N I M YA P T I Ğ I M BIR IŞ, BIRINE FAY D A S A Ğ L I Y O R S A O I Ş D E Ğ E R L I D I R ” 69
Şehir, şehirdeki mimari eserler bilhassa önplana çıkı- bir duygu ve bilgiyi karşımdakine verme çabası var.
yor çalışmalarınızda. Nedir sizi çeken? Çünkü tasarımlarımın arkasında mutlaka bir hikaye, bir
geçmiş, bir gerçeklik, bir yaşanmışlık bulunuyor. Geriye
Öncelikle İstanbul benim için önemli bir ilham kayna- kalan tüm bu anıları fantastik bir ögeyle buluşturmak
ğı. Taşına, toprağına, havasına, dokusuna, yapılarına, kalıyor. Ama her bir desenin, bir ögenin bir dili, anlat-
konumuna hayran olduğum bir şehir İstanbul. Her bir mak istediği bir derdi, bir mesajı oluyor.
mimari yapısı ayrı bir hikaye ve ben bu hikayeyi tasarım
diliyle anlatmak için heyecanlanıyorum. Kimi zaman NFT artık ciddi şekilde gündemde. Sizin de NFT dün-
kimsenin önemsemediği bir tarihi eseri, kalıntıyı kendi yasında çalışmalarınız var. Sizce bu iş nereye gider?
tasarım dilimle bir çalışmaya dönüştürüyorum ve o
tarihi yapıya dikkatleri çekmeye çalışıyorum. Yanı sıra Tasarım uygulamalarını kullanarak oluşturduğumuz
tarihi figürlerin, kişilerin hayat hikayeleri de bana ilham desen aslında bir dijital sanat oluyor. Dijital sanat
olan bir başka şey. Tasarımlarımda ayrıca bana ilham geleceği parlak olan bir alan. Her şey dijitalleşiyor. Bu
olan hayvanları da kullanıyorum. Tüm bunlar fantastik dönüşüm sürecinde sanatın gelenekselde kalması yersiz
bir dünyayı temsil ediyor. Burada hem soyut hem somut olurdu. Sanat da dönüşüm içerisinde. Dijital uygulama-
1868 D E R G İ / “ B E N I M YA P T I Ğ I M BIR IŞ, BIRINE FAY D A S A Ğ L I Y O R S A O I Ş D E Ğ E R L I D I R ” 71
D O L M A B A H Ç E S AAT K U L E S I
lar üzerinden sanat eserinin üretilmesi,
üretilen sanat eserlerinin dijital ortamda
satışa sunulması artık yeni dünyanın yeni
sektörü. Benim yaptığım çalışma dijital
sanata bir örnek. Gelenekselle kıyaslama
olamaz, olmamalı zaten. Fiziksel olsun,
dijital olsun, her bir sanat eserinin ken-
disi de kaynağı da sanatçısı da özeldir,
ayrıdır, kendi statüsünde değerlendiril-
melidir. Dijital sanatta NFT de dediğimiz
kripto artlar oldukça gündeme geldi. Ben
de bu serüvende yer almaktayım. Açıkça-
sı mesele fiziki satışın yerini almasından
ziyade, dijitalleşen dünyada aynı zaman-
da dijital varlıkların da yer aldığı ve bu
varlıklara yatırım yapıldığını, bunun bir
piyasasının, sektörünün olduğudur. Şu
an gelinen noktada bir yağlı boya tablosu
da, sadece bir çizgiden oluşan dijital bir
tasarımın da bir karşılığı, bir değeri ve
bir alıcısı bulunmakta. Nasıl ki o tablo-
nun tek sahibi olmak bir değer ve yatırım
aracı ise, aynı şekilde dijitalde de NFT
olarak olarak bir dijital tasarıma -bu ister
düz bir çizgi olsun, ister bir küp, ister o
yağlı boya tablonun görseli- sahip olma-
nın bir değeri ve yatırım aracı özelliği
bulunmakta. Ancak NFT ve kripto art
çok yeni bir alan. İlerleyen zamanlarda
dijital sanat programları, uygulamaları
daha da profesyonelleşecek, gelişecek,
gerçek tasarımlar NFT dünyasında hak
ettiği konuma gelecek. Ancak fiziki
bir esere sahip olmanın değeri de asla
kaybolmayacak. Bu değer yüzyıllardır
kendini koruyor zaten.
72 1868 D E R G İ / “ B E N I M YA P T I Ğ I M BIR IŞ, BIRINE FAY D A S A Ğ L I Y O R S A O I Ş D E Ğ E R L I D I R ”
Sanat dayanışmanın neresinde sizce? sırf maddi getirisi olsun diye sanat Daha iyi bir dünyaya erişmek için
yapmak, sanatın estetik doğasına aykırı. sanat neler yapabilir?
Sanatın ne amaçla kullanıldığı, neyi Sanat etkileyendir, başka hiçbir aracın
anlattığı, neyi dert ettiği sanat topluluk- yapamadığı şekilde duyulara doku- Sanatın ulaşma hızı, fark ettirme hızı,
larını oluşturan faktör. Toplumsal bir narak farkına vardırandır. Böylesi bir duyuları harekete geçirme özelliği
varlık olarak ve Yaradan’ın bize vermiş aracı iyilik için, dayanışma sağlamak başka bir araç, kanal, kaynakta yok.
olduğu sorumluluk gereği, attığımız için neden kullanmayalım? Alın size Sanat, insana yansıyanı anlatma dilidir.
her bir adım, yaptığımız her bir iş ve “hoş bir seda”. Kendi çalışmalarımda da Örneğin, muhteşem bir sanat eseri olan
hareketten sorumluyuz. Ben buna iyilik naçizane tarihi figürlerin mücadelesine, gökyüzü, sanatçı için bir ilhamdır.
halinde bulunma diyorum. Benim yap- bir milleti ayakta tutanın tarihi yapıları- Sanatçı bunun farkına varır, içindeki
tığım bir iş, bir taşı alıp başka bir yere na/geçmişine sahip çıkmasına, canlıla- coşkuyu sanatla buluşturur; bu bir
koymam birine fayda, iyilik sağlıyorsa, rın yaşam alanlarına saygı duyulmasına karakalem çalışması da olabilir, bir fi-
en azından bir gülümseme oluşturu- dikkat çekmeye çalışıyorum. Bu da bir lografi de olabilir, bir grafik tasarım da.
yorsa o zaman o iş değerlidir diyorum. dayanışmadır kendimce. Ama dikkat edilecek nokta, sanatı ne
Sanat da öyle. Bölmek, ötekileştirmek, için kullandığımızdır. Hoş bir seda için
1868 D E R G İ / “ B E N I M YA P T I Ğ I M BIR IŞ, BIRINE FAY D A S A Ğ L I Y O R S A O I Ş D E Ğ E R L I D I R ” 73
MIMARSINAN, SÜLEYMANIYE
mi, daha iyi bir insan olmak için mi, bir dayanışma
ve iyi bir dünyaya erişmek için mi? Görünmeyen sa-
natçı Banksy’in duvarlara çizmiş olduğu çalışmalar
iyi bir dünya için mesaj verme eylemi taşımıyor mu?
Dikkatleri çekmiyor mu? Bu, sanatla anlatılan bir
iyilik halidir. Sanat tüm politik ve maddi görüşler-
den uzak olarak, iyi mesaj verme halini taşımalıdır.
Bu benim düşüncem.
Gerçek Büyü:
Dayanışma
ARZU ŞAHİN
1868 DERGİ / GERÇEK BÜYÜ: D AYA N I Ş M A 75
Bir nesli büyüten ve onlara büyülü bir dünyanın kapıları- da kim ki Birleşmiş Milletler'de konuşuyor diye düşünebi-
nı açan Harry Potter filmlerinin üç silahşörlerinden birisi lirsiniz. Ama bütün bildiğim cinsiyet eşitsizliği konusunun
Emma Watson. Canlandırdığı Hermione Granger karakteriy- umurumda olduğu ve bu durumu iyileştirmek istiyorum.
le büyük beğeni toplayan İngiliz asıllı oyuncu bu filmlerden Şimdi olmazsa ne zaman, ben olmazsam kim" diyen Emma
önce sadece okul gösterilerinde rol aldı. Altı yaşından itiba- Watson uzun süre ayakta alkışlandı.
ren oyuncu olmak isteyen Watson, daha çocukken hayaline
ulaştı. 2001-2011 yılları arasında serinin 9 filminde oynayan Watson sadece eşitsizlikle mücadele eden kadınlarla dayanış-
ve büyük övgüler, ödüller alan oyuncunun kariyeri Harry ma içine girmedi. Ünlü oyuncu son olarak Filistin’de zorla
Potter’dan sonra da başarılı filmlerle devam etti. evlerinden ve yurtlarından edilenler için harekete geçti. İşte
ne olduysa bundan sonra oldu.
Bu yoğun temponun içinde Oxford Üniversitesi’nde aldığı
eğitimin yanı sıra ABD'deki Brown Üniversitesi’nde İngiliz İsrail jetlerinin önceki yıl Gazze'yi günlerce bombaladığı
Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olan Watson, 2014 savaş sırasında Bad Activist Collective isimli eylemci grubu-
yılında Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Ka- nun “Dayanışma bir eylemdir” yazılı pankartlarla yürüdüğü
dınların Güçlendirilmesi (UN Women) birimi tarafından iyi gösterinin fotoğrafına Instagram hesabında yer veren Emma
niyet elçisi seçildi. Genç oyuncu sosyal medya hesabından bu Watson, Yahudi lobisi ve İsrail tarafından anti-semitik ilan
haberi duyurduğunda “Kadın hakları, kimliğimle ayrılmaz edildi.
bir şekilde bağlantılı. Hayatımda o kadar derin ve köklü bir
yeri var ki daha heyecan verici bir fırsat düşünemiyorum" İngiliz asıllı oyuncu paylaşımında yazar Sara Ahmed'in şu
ifadelerini kullandı. sözlerine de yer verdi: "Dayanışma, mücadelemizin aynı oldu-
ğunu veya acılarımızın aynı olduğunu veya aynı geleceği um-
“Ben olmazsam kim” duğumuzu varsaymaz. Dayanışma bağlılığın ve [bu yönde]
çalışmanın yanı sıra aynı duygulara veya aynı hayatlara sahip
2016 yılında BM’de düzenlenen kadın-erkek eşitliği konulu olmasak bile aynı zeminde yaşadığımızın kabulünü içerir."
toplantıda "Okulum bana kız olduğum için bir sınır koy-
madı, bana kılavuzluk edenler kız olduğum için bir gün Bu gönderinin ardından Emma Watson’a tepkiler en tepeden
sahibi olacağımdan fazla ileriye gidemeyeceğimi düşünmedi. gelmeye başladı. Benyamin Netanyahu hükümetinde bilim
Bugün beni ben yapan etkenler bunlar. Bu Harry Potter kızı bakanı ve BM daimi temsilcisi olarak görev yapmış Dan-
76 1868 DERGİ / GERÇEK BÜYÜ: D AYA N I Ş M A
F O T O Ğ R A F A A / S E L Ç U K A C A R
ny Danon, ünlü oyuncuya Harry Potter filmleri üzerinden yönetmen Ken Loach, prodüktör James Shamus ve Oscar’a
vurmaya çalıştı. Danon "Bir anti-semit olmaya Gryffindor'dan aday gösterilen yönetmenler Asif Kapadai ile Mira Nair gibi
10 puan" derken, İsrail'in mevcut BM Daimi Temsilcisi Gilad dünya sinemasının önde gelen isimleri yer aldı.
Erdan da "Kurgu Harry Potter'da işe yarayabilir ama gerçek
hayatta yaramaz" ifadelerini kullandı. Bildiride, ‘Uluslararası hukuk çerçevesinde insan hakları
için mücadele eden Filistinlilerle anlamlı dayanışma da dahil
Kırktan fazla isimden destek olmak üzere, “dayanışma bir eylemdir” paylaşımını destek-
lemek için Emma Watson’a katılıyoruz’ ifadesine yer verildi.
Emma Watson’a yönelik bu saldırıların ardından oyuncuya Metinde ayrıca İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün geçen yılki
Hollywood’dan destek geldi. İngiltere merkezli “Filistin’e des- raporunda İsrail’in apartheid suçları işlediğine işaret ettiği
tek veren sanatçılar” girişimi tarafından bir bildiri yayımlandı belirtilerek, “İşgalci güç İsrail ile askerî işgal ve apartheid
ve bu bildiri 40’tan fazla ünlü isim tarafından imzalandı. sistemi altındaki insanlar olan Filistinliler arasındaki temel
Bildiriyi imzalayanlar arasında Susan Sarandon, Mark Ruf- güç dengesizliğini biliyoruz” vurgusu yapıldı.
falo, Viggo Mortensen, Peter Capaldi, Maxine Peake, ünlü
1868 DERGİ / GERÇEK BÜYÜ: D AYA N I Ş M A 77
Watson’ın paylaşımında olduğu gibi dayanışmanın bir eyleme nasıl dönüştüğü ise
tüm bu yaşananlarla herkes tarafından görüldü, deneyimlendi.
Tüm çocuklara ilham verdi sında “Şimdi olmazsa ne zaman, çalıştığı “anti-semitizm” kurgusu-
ben olmazsam kim" diyen Emma nu bozduğu için bu kadar öfkeyle
Kendi hayallerinin peşinden koşan Watson, elini taşın altına koyarak karşılandı. Watson’ın paylaşımında
başarılı oyuncu Emma Watson, İsrail yıllar boyu dünyanın gözleri önünde olduğu gibi dayanışmanın bir eyleme
işgaline ses çıkardığı anda üst per- yok edilmeye çalışılan Filistin için nasıl dönüştüğü ise tüm bu yaşa-
deden aşağılanmak istendi. Ancak adeta büyülü sözleri fısıldadı. Belki nanlarla herkes tarafından görüldü,
daha 9 yaşındayken canlandırdığı de onun bu sözlerinin etki alanını deneyimlendi. Filmleriyle bir döne-
Hermione Granger’den aldığı ilham- bilenler ünlü oyuncunun cesareti- min çocuklarına ilham olan Emma
la gerçek dünyada, gerçek büyünün ni kırmak için sıraya girdi. Emma Watson bu çıkışıyla gerçek hayatta
dayanışmadan geçtiğini herkese bir Watson’ın eylemi Yahudi lobisinin dünya çocuklarına ilham verdi, ver-
kez daha hatırlattı. BM konuşma- dünyada bir tabu haline getirmeye meye devam ediyor.
78 1868 D E R G İ / “A R A Ş T I R M A C I L A R G Ü Z E L H I Z M E T V E R M E K I Ç I N G AY R E T G Ö S T E R E N KURUMLARA SAHIP ÇIKIYOR”
“ARAŞTIRMACILAR
GÜZEL HIZMET VERMEK
IÇIN GAYRET GÖSTEREN
KURUMLARA
SAHIP ÇIKIYOR”
F O T O Ğ R A F A A / A IŞ E H Ü M E Y R A B U L O V A L I
1868 D E R G İ / “A R A Ş T I R M A C I L A R G Ü Z E L H I Z M E T V E R M E K I Ç I N G AY R E T G Ö S T E R E N KURUMLARA SAHIP ÇIKIYOR” 79
İSAM Kütüphanesi’nin kuruluş sürecinden ve dostları tarafından “hocaların hocası” un- Türkiye Diyanet Vakfı
kısaca bahseder misiniz? vanına lâyık görülmüştür. Journal of Turkish
İslam Araştırmaları
Studies’in 6. ve 7. sayıları Orhan Şaik Gökyay
Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) İslâm Ansik- Armağanı adıyla yayınlanmıştır (1984). Büyük
Merkezi (İSAM)
lopedisi’ni yayıma hazırlamak maksadı ile bir titizlikle koruduğu kitaplarını ISAM’a Kütüphane ve
küçük bir ansiklopedi kütüphanesi şeklinde bağışlamıştır. 10 binden fazla eserden oluşan Dokümantasyon
oluşturulan, fakat yıllar ilerledikçe ansiklope- Gökyay koleksiyonu, kütüphane binasının 3. Müdürü Mustafa Birol
di faaliyetimizin paralelinde ilmî çalışmaların katında özel bölümünde hizmete sunulmak- Ülker ile kütüphanenin
gereği olarak gelişen ve büyüyen İSAM Kü- tadır.
işleyişini,
tüphanesi; dinî ilimler, İslâm ve Türk tarihi,
kültürü ve medeniyeti başta olmak üzere sos- • Kasım Küfrevî (ö. 1992): 146’sı yazma, 3679
koleksiyonlarını ve
yal bilimlerin birçok alanını kapsayan zengin eser ihtiva eden kütüphanesi kızı Semra Nasır- araştırmacılarla
bir kütüphanedir. İSAM tarafından yürütülen lı tarafından 2006’da bağışlanmıştır. Koleksi- dayanışmasını
gerek TDV İslâm Ansiklopedisi’nin gerekse yonun tamamına yakını Arapça, Osmanlıca, konuştuk.
diğer araştırma ve yayın faaliyetlerinin süratli İngilizce ve Farsça eserlerden oluşmaktadır ve
ve sağlıklı bir şekilde organize edilebilmesi İslam diniyle ilgili temel kaynakların genelde
için modern yöntemlerle çalışan kütüphanede ilk baskıları bulunmaktadır.
yeni yayımlanan kitap ve süreli yayınlar dü-
zenli takip edilerek araştırmacıların hizmeti- • Prof. Dr. Nihat M. Çetin (ö. 1991): 1953’te
ne sunulmaktadır. Yüksek lisans ve doktora İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap-
öğrencileri ile öğretim üyeleri ve öğretim Fars Filolojisi Kürsüsüne girmiştir. 1965-1967
görevlilerine açık olan kütüphane, araştırma yılları arasında İstanbul Yüksek İslam Enstitü-
kütüphanesi niteliğindedir. Her geçen gün sünde müdürlük yapmış, TDV İslâm Ansiklo-
üye sayımız artıyor. pedisi’nin ilim heyeti ve müellif kadrosunda
yer almıştır. Hayatı boyunca İslam kültür ve
Kütüphanedeki koleksiyonlar hakkında sanatlarıyla meşgul olmuştur. Şahsî koleksiyo-
bilgi verebilir misiniz? nundaki 4 bin civarında eser İSAM Kütüpha-
nesinde yer almaktadır.
İSAM Kütüphanesi, bünyesinde bulundur-
duğu eserlerin konusu itibariyle bir sosyal • Ayrıca Prof. Dr. Nejat Göyünç (ö. 2001),
bilimler kütüphanesidir. Modern kütüpha- Yavuz Argıt (ö. 2009), A. Ragıp Akyavaş (ö.
necilik anlayışı çerçevesinde yayın sağlama, 1969), Erzurumlu Rasim Efendi (Erverdi, ö.
süreli yayınlar ve mübadele, kataloglama ve 1950), Dr. Hidayet Nuhoğlu, Kathleen R. F.
tasnif (teknik hizmetler), arşiv (kadı sicilleri Burrill (ö. 2005), İsmail Otar (ö. 2005), Dr.
dahil), dokümantasyon, okuyucu hizmetleri, Numan Külekçi, Fethi Gemuhluoğlu (ö. 1977),
dijitalleştirme ve baskı ile cilt atölyesi birimleri Prof. Dr. Suphi Saatçi, Cüneyd Kosal
şeklinde örgütlenmiştir. (ö. 2018), Prof. Dr. Baykan Sezer (ö. 2002),
Prof. Dr. Nihat Keklik (ö. 2017), Prof. Dr. İnci
İSAM Kütüphanesi koleksiyonunu satın alma Enginün, Mehmet Sofuoğlu (ö. 1987), Prof.
dışında bağış ve mübadele yoluyla da sürekli Dr. Bilge Seyidoğlu (ö. 2014), Prof. Dr. Oluş
geliştiriyor. İSAM Kütüphanesinde aralarında Arık ve Prof. Dr. Rüçhan Arık bağış koleksi-
bazıları rahmetli olmuş önemli şahsiyetlerin yonları bulunmaktadır.
bağış koleksiyonları bulunmaktadır. Onlardan
bazılarıyla ilgili bilgiler verebilirim size: • Satın alma yoluyla temin edilen bazı koleksi-
yonlar ise Ziyad Ebüzziya (ö. 1994), Prof. Dr.
• Orhan Şaik Gökyay (ö. 1994): 70 yıllık Tahsin Yazıcı (ö. 2002), Hilmi Oflaz (ö. 1998),
hocalık hayatında binlerce öğrenci yetiştirmiş- Prof. Dr. Günay Tümer (ö. 1995), H. Fahrettin
tir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Başaran (ö. 1981), Albert Hourani (ö. 1993),
tarafından kendisine 7 Haziran 1989 tarihinde Timuçin Tanaslan (ö. 2015), Jacques Waar-
yapılan bir törenle fahri doktorluk payesi veril- denburg (ö. 2015) ve Mahmut Şakiroğlu’na (ö.
miş ayrıca çeşitli kuruluşlarca birçok ödüle 2013) aittir.
80 1868 D E R G İ / “A R A Ş T I R M A C I L A R G Ü Z E L H I Z M E T V E R M E K I Ç I N G AY R E T G Ö S T E R E N KURUMLARA SAHIP ÇIKIYOR”
FOTOĞRAF AA / ARIF H Ü D A V E R D I Y A M A N
Bir de ilgiyle kullanılan veritabanla- yayınevi ve kurumlar tarafından bası- dönemde aldığınız tedbirler ve araştır-
rınız var. En son gelişmeler nedir bu lan ilmî yayımlarda yer alan makaleler macılara sunduğunuz imkânlar neler?
konuda? ile sempozyum ve kongrelerdesunulan
tebliğleri kapsıyor. Kovid-19 salgını döneminde İSAM Kü-
Kütüphanenin en önemli özelliklerinden tüphanesi olarak araştırmacılara hizmet
biri de veri tabanlarımızdır. Çok ilgi çe- Veri tabanında hâlihazırda 115.663 bib- vermek için çeşitli tedbirler aldık, İSAM
ken bazılarından bahsedeyim: Osmanlı- liyografik künye var. Dijital izni alınan idaremiz Pandemi Kurulu oluşturdu.
ca makaleler veri tabanımız var. Osmanlı 95.683 makalenin tam metin PDF’lerine Bu kurulumuz “Kütüphane Kullanım
döneminde yazılmış dini, tarihi ve edebi şu an herkes ulaşabiliyor. Devamlı ge- Rehberi” hazırladı. Bu rehberi de dönem
dergilerde yer alan önemli makaleler bu liştirilip güncelleniyor bütün veritaban- dönem virüs salgınının gidişatına göre
veri tabanında PDF formatıyla yer alıyor. larımız. Bir de arşiv veri tabanlarımız güncelleyerek uygulamaya koydu. Rande-
Künye ve PDF'leri veri tabanına kayde- var. Mesela Hüseyin Hilmi Paşa Evrakı, vu sistemi ile haftanın 7 günü sabah saat
dilen eserler, üye olmadan ve hiçbir ücret Cüneyd Kosal Türk Musikisi Arşivi, 09.00 ile gece 23.00 arasında 3 vardiya/
ödemeden araştırmacıların ulaşımına Mehmed Safayhi Evrakı, Yusuf İzzeddin randevu saatleri dilimlerinde çay ikramı-
açık. İlahiyat Fakülteleri Tezler Katalogu Efendi Ailesi Evrakı gibi koleksiyonu- mızla beraber hizmete devam ediyoruz.
veri tabanımız, ilahiyat fakültelerimizde muzdaki evrakların katalog bilgilerine
devam eden ve tamamlanan tezleri takip ulaşabilir, ihtiyaç duyduklarını bizimle Kütüphane kullanıcılarından ne gibi
etmekte ve araştırmacılara duyuruyor. iletişime geçip temin edebilirler. dönüşler alıyorsunuz. Bizimle paylaşır
Çok ilgi gören bir başka veri tabanımız mısınız?
ise Türk Tarih, Edebiyat, Kültür ve Sa- Pandemi sürecinde İSAM Kütüphanesi,
nat Tarihi Makaleleri Veri Tabanı. Başta araştırmacılarla büyük bir dayanışma Kütüphanemizin kullanıcısı olan araş-
akademik dergiler olmak üzere, çeşitli gösterdi, göstermeye devam ediyor. Bu tırmacılardan her zaman destek ve katkı
1868 D E R G İ / “A R A Ş T I R M A C I L A R G Ü Z E L H I Z M E T V E R M E K I Ç I N G AY R E T G Ö S T E R E N KURUMLARA SAHIP ÇIKIYOR” 81
Bu röportajı yaptığımız karlı ve soğuk İstanbul günlerinde bile okuyucularımız için nöbetçilerimizle
beraber sabah 9.00’dan gece 23.00’e kadar kütüphanemizi açık tutuyoruz.
F O T O Ğ R A F A A / T D V İ S A M
alıyoruz. Kurumsal olarak faaliyetlerimizde bizi destekliyor, yonel desteğini gördüm, çok sayıda fotokopi aldım. Nezih ve
katkıda bulunuyorlar. Koleksiyonun gelişmesinde her türlü zengin yemekhane imkânlarından faydalandım. Kısacası tüm
tavsiye ve teklifleri bizim için çok değerli oluyor. Bağış koleksi- personelin her konuda desteğini gördüm. İstanbul’da olma-
yonların İSAM’a verilmesinde onların tavsiye ve yönlendirme- dığım zamanlarda da İSAM’ın veritabanlarına sık sık başvu-
si çok makbule geçiyor. İlgi sahalarıyla alakalı yerli ve yabancı ruyorum. İSAM’da çok profesyonel ve modern bir ekip var.
dilde çıkan yeni eserleri tavsiyeleri üzerine bizde koleksiyonu- Kadroların sürekliliği sayesinde her geldiğimizde tanıdığımız
muza ekliyor ve hizmetlerine sunuyoruz. Veri tabanlarımızın isimlerle çalışabiliyoruz. Ancak bu ekip yeni şartlara ve imkân-
geliştirilmesine kullanıcı dostu eklemeler yapılmasına katkıda lara uyum sağlayarak dinamik yapısını koruyor ve bu sayede
bulunuyorlar. Bizde bu ilgilerinden dolayı memnun oluyoruz. İSAM eskimeyen bir kurum olma mahiyetini koruyor. Ben
Bu vesile ile şu hususu ifade etmemiz gerekiyor: İSAM kütüp- de bu zengin kütüphaneye kendi çalışmalarımdan beş kitap
hanesi özelinde müşahede ediyoruz ki okuyucu ve araştırma- hediye etmekten gurur duyuyorum. Bundan sonra da profesör
cılar kendilerine güzel hizmet vermek için gayret gösteren, olarak İSAM’da çalışmaya devam edeceğim ve her zaman
çaba sarf eden kurumlara sahip çıkıyorlar, destekliyorlar bizde öğrencilerimi buraya yönlendireceğim. En kalbi duygularla
onlardan aldığımız bu güç ve moralle daha güzel hizmetler teşekkürlerimi arz ederim.”
vermek için daha çok çalışıyoruz. Bu röportajı yaptığımız karlı
ve soğuk İstanbul günlerinde bile okuyucularımız için nöbet- Yine bir diğer kullanıcımız Prof. Dr. Cem Behar’ın sözleri:
çilerimizle beraber sabah 9.00’dan gece 23.00’e kadar kütüp- “Siz burada kütüphane kurmamışsınız, siz kütüphane oluş-
hanemizi açık tutuyoruz.Kütüphanemizin kullanıcılarından turmuşsunuz. Kütüphaneler kurulmaz oluşturulur. Dünyada
Prof. Dr. Olivier Bouquet bakın ne diyor: birçok kütüphaneyi gezdim ve çalıştım, istifade ettim. İSAM
Kütüphanesi’nin bir ruhu var. İçine girdiğiniz zaman bir kü-
“Saygıdeğer İSAM Yetkilileri ben ilk defa bir Fransız dokto- tüphanede bulunması gereken asli özellikleri taşıyor. Kütüp-
ra öğrencisi olarak 1997’de İSAM’a geldim ve yirmi seneden haneler bazı bakımlardan mabetlere benzer. Saygı ile girilir,
beridir ne zaman Türkiye’de bulunsam sıklıkla bu kütüpha- saygı ile çıkılır. İçerisinde her zaman barış ve huzur vardır.
nede çalışıyorum. Türkiye’de İSAM Kütüphanesi alanında Her zaman bir şey öğrenilerek çıkılır. Teşbihte hata olmaz.
tek ve özel bir kurum. Eskiden Beyazıt ve Atatürk Kitaplığı İSAM Kütüphanesi sessiz, sakin, huzurlu. Düzenli ve kullanış-
gibi başka kütüphanelere de gidiyordum fakat artık sade- lı, personel güler yüzlü ve yardım sever. Seçkin bir koleksiyo-
ce İSAM’da çalışıyorum çünkü burası akademik camia ile nu var. Belli ki eserler seçilerek kafa yorularak temin edilmeye
buluşup fikir teatisinde ve bilgi alışverişinde bulunabildiğim çalışılmış. Sahanızla alakalı eserlerin hemen hemen çoğunu
bir ortam sunuyor ve her türlü talep ve ihtiyaçlarımı burada bir arada bulabiliyorsunuz. Siz burada gerçek bir kütüphane
karşılayabiliyorum. Ne zaman İSAM’a gelsem herkesin profes- oluşturmuşsunuz.”
82 1868 D E R G İ / “ B I R Ş E Y YA P ! ” E D E B I METINLERDE D AYA N I Ş M A
D İ V Â N U L U G Â T I ' T - T Ü R K H A R I T A
Şerefi hepimizin kipinde ifade ettiği dayanışma duygusu ise dikkat çekicidir:
“Ağalar toplanırlar, kayığı batana yardım ederlermiş. Hasta-
Eserlerinde bu toprakların yaşadığı sosyal ve ekonomik sına, sağına bakarlar, yetişirlermiş.”
değişimleri anlatan Memduh Şevket Esendal”, öykülerinde
“dayanışma” duygusuna geniş bir yer verir. Bir kitaba da Türkiye’nin şehirleşme ve sanayileşme sürecinin sancılarını
ismini veren “Mutlu Bir Son” hikayesinde “Hep buradayız romanlarında ve hikâyelerinde anlatan yazar Orhan Kemal,
değil mi? Daha çok görüşeceğiz. Çok hasbihâl edeceğiz. İş- bu sürecin sebep olduğu trajedileri anlatırken bir yandan
çoktur ama insan bir metot içinde ve arkadaşlarının samimi- da ezilenlerin dayanışmasını da vurgular. Bir roman olarak
yet havası içinde çalışınca her şeye vakit bulur. Doğru değil “Cemile” tam da bunun örneklerinden biridir. Dayanış-
mi? Yaa! Biz hep samimi adamlarız. Bir memleket kurmak ma duygusundan mahrum kalmanın sonuçları da Orhan
kolay mı? Bunun şerefi hepimizedir.” cümleleriyle “daya- Kemal’in meseleleri arasındadır. “Eskici ve Oğulları”nda bir
nışma” duygusunun geleceğin inşasındaki payı ifade edilir. aile tam da bu sebeple trajedi yaşar mesela.
Esendal’ın “Gödeli Mehmet” hikayesinde “geçmiş” zaman
1868 D E R G İ / “ B I R Ş E Y YA P ! ” E D E B I METINLERDE D AYA N I Ş M A 85
ORHAN KEMAL
D AYA N I Ş M A N I N Ş E H R I
A H I Y U VA K I R Ş E H I R
MELİH USLU
Anadolu’ya özgü bilgeliğin bu topraklara 1272 tarihli bir vakfiyeye yansıdığı kadarıy- Tarihte yeniden
yerleşmesine öncülük yapmış şehirlerden biri la şehirde bakkal, terzi, kasap, ayakkabıcı, canlanışını
olan Kırşehir, köklü tarihiyle de dikkat çeki- marangoz, eskici, ketenci, helvacı, çırpıcı,
yor. Kırşehir ve çevresi, Türklerin Anadolu’ya bıçakçı, bezci, kumaşçı, elbiseci ve saraç gibi
Selçuklu döneminde
geldiği erken dönemlerden itibaren yoğun bir meslek gruplarının hizmet verdiği Türkmenpa- yaşayan Kırşehir,
Türk iskânına sahne oldu. Hacı Bektaş Veli, zarı adıyla bilinen bir çarşının varlığından söz dayanışmanın ve
“Vilayetnamesi”nde 13. yüzyılın ortalarından ediliyor. Ayrıca Kırşehir’den Konya’ya giden bilgeliğin şehridir.
sonra kentte 18 bin hane halkının yaşadığı- yolun Kızılırmak istikametinde, Kesikköprü Büyük Anadolu
nı belirtiyor. O yıllarda Kırşehir’in ilim ve adıyla bilinen bir kervansaray mevcuttu. Yine fikriyatına yön
güzel sanatlar alanlarında yıldızının yeniden 1297 ile 1338 yılları arasında Kırşehir darp-
parlamaya başladığını görüyoruz. Bunun en hanesi yoğun bir faaliyet içindeydi. Bütün
vermiş pek çok şair,
önemli nedeni ise Kırşehir’e vali olarak atanan bunlar, şehrin Selçuklu döneminde ve özellikle düşünür ve mutasavvıf
Cacaoğlu Nureddin’in hoşgörülü bir siyaset 13. yüzyılın ortalarından sonra hareketli bir yetiştiren kadim kentte
güderek idaresi altındaki şehri bayındır bir ticari ve ekonomik faaliyet içinde olduğuna keşfedilecek çok yer var.
duruma getirmesinde yatıyor. Kültüre büyük kanıt oluşturuyor. Bu dönemde Kırşehir’e yolu
önem verilen bu dönemde Kırşehir, Ahi Evran, düşmüş seyyahlar, kenti büyük imaretleriyle
Âşık Paşa, Cacabey, Süleyman Türkmani, güzel iklime sahip bir yer olarak tarif ediyor.
Ahmedi Gülşehri ve Hacı Bektaş Veli gibi Ayrıca şehrin merkezi idareye ödediği verginin
isimleri yetiştirerek Anadolu’nun en önemli oldukça yüksek olduğundan bahsediyorlar. 14.
düşünce merkezlerinden biri haline gelmiş. yüzyılın ortalarında Eretna Beyliği’nin eline
Taptuk Emre ve Yunus Emre’nin de bu yörede geçen şehir, ardından Sivas merkezli bir devlet
yaşadığı düşünülürse tarihte Kırşehir’in neden kuran Kadı Burhaneddin’in idaresine girmiş.
“Gülşehir” olarak anıldığını daha iyi anlayabi- Kadı Burhâneddin’in ilk işlerinden biri, Os-
liriz. manlı ve Karamanoğulları sınır kesiminde yer
alan şehir surlarını tamir ettirmek olmuş. An-
Ticaretin getirdiği… kara Savaşı’nın ardından 1402 yılında Timur
tarafından Karamanoğulları’na verilen şehrin
Kırşehir, Selçuklu döneminde Anadolu’daki yaylak ve kışlak mahallerine Dulkadiroğulla-
şehirler arasında önemli bir ticari ve ekonomik rı’na mensup konargöçer Türkmen grupları
fonksiyona sahipti. Kuşkusuz bunda şehrin gelmeye başlamış. Bu gelişme, Kırşehir’in
hem ahiliğin merkezi olmasının hem de o Dulkadiroğulları idaresine girmesinde önemli
dönemde doğu-batı ve güney-kuzey ana yolları rol oynamış. Dulkadiroğulları Hanedanlığı
üzerinde bulunmasının önemli bir rolü var. mensupları, şehirde yöneticilik yapmışlar.
Nitekim bu faaliyetlerin bir göstergesi olarak Fatih Sultan Mehmet döneminde, Kırşehir’de
88 1868 D E R G İ / D AYA N I Ş M A N I N Ş E H R I A H I Y U VA K I R Ş E H I R
bu idareciler bulunmaktaydı. Osmanlı, ilk yıllarda bu beyliğin içinde olmasıydı. Peki ahilik tam olarak ne demek? En genel
haslarına dokunmamıştı. Ancak şehir, Fatih’in hükümdar- anlamıyla şöyle tarif edebiliriz: Kökleri eski Türk törelerine da-
lığının son yıllarında kesin olarak Osmanlı idaresine girdi. yanan ve Anadolu'da yüksek bir gelişim gösteren esnaf, zanaat-
Böylece Kırşehir ve çevresi, Osmanlı hâkimiyeti altında tekrar çı, çiftçi ve benzeri bütün çalışma kollarını içine alan ocak. Bir
eski huzurlu günlerine kavuştu. diğer ifade ile aslında toplumun genelini kapsayan mesleki bir
dayanışma. 19. yüzyılın ortalarına doğru şehirdeki dükkân ve
Ahilik geleneği iş yeri sayısı, 100’ün üzerindeydi. Bu mekânlar, kalenin eteğin-
de ve daha ziyade günümüzde Uzunçarşı denilen yer ile daha
Osmanlı idaresinin Kırşehir’deki ilk yıllarında şehir halkının sonraki yıllarda ortadan kalkan Taşhan’da yoğunlaşıyordu. Bu
içinde ziraatla uğraşanların bulunduğu, ayrıca Cemaat-i Ehl-i dükkân ve iş yerleri arasında terzi, manifaturacı, çuhadar, do-
Hirfet adı altında 69 kişiden oluşan bir esnaf zümresi kurul- kumacı, kılcı ve bohçacı gibi isimler altında doğrudan doğruya
muştu. Farklı mesleklerle uğraşan bu topluluk, şehrin Osmanlı tekstil ve dokuma sanayi ile uğraşanların sayısı fazlaydı. Bunu
öncesi ticari faaliyetinin bir göstergesi… Ayrıca 1584 yılında çilingir, kalaycı, demirci, kaynakçı, nalbant, nalçacı ve zincirci
şehirde bir boyahane ile bir bezirhanenin varlığı biliniyor. gibi meslek dalları takip etmekteydi. Bunun yanında saraç,
Şehrin Osmanlı döneminde ekonomik bakımdan en önemli kürkçü, semerci ve pabuççu gibi deri işleriyle uğraşanlar da
özelliği, ahilik kurumunun kurucusu olarak kabul edilen Ahi vardı. Diğer yandan şehirde en az dört tane bezirhane mev-
Evran’ın burada bulunması ve dolayısıyla pek çok esnaf, sa- cuttu. Bundan başka Kırşehir’de halıcılık da tarihi bir geçmişe
natkâr ve ticaret zümresinin burası ile geleneksel bir bağlantı sahiptir.
1868 D E R G İ / D AYA N I Ş M A N I N Ş E H R I A H I Y U VA K I R Ş E H I R 89
F O T O Ğ R A F L A R A A / S E R K A N G Ü N E R
Keşfetmeye değer
Kırşehir, birçok ziyaretçi için ilk bakışta güzelliklerini sergileyen yerlerden biri
olmayabilir. Ancak ona biraz zaman ayırıp şehrin seslerine kulak verdiğinizde,
sokaklarında gezinip anlamaya çalıştığınızda size zenginliklerini sunmaya
başlıyor ve onu tanıdıkça seviyor insan…
Millî mücadele şehri ait, ibadet ve sığınma amacıyla yapılmış oksijen ihtiyacını karşılamak amaçlı
15 civarında, irili ufaklı yeraltı şehri havalandırma bacaları görülebiliyor.
Ahiliğin, dayanışmanın, kültürün ve tespit edilmiş. Kümbetaltı, Dulkadirli
inancın şehri Kırşehir, Sivas ve Erzu- İnli Murat, Yarımkale, Kepez, Uyluk ve Paylaşılamayan kent
rum kongrelerinin ardından 24 Aralık Kabadurak gibi isimler taşıyan bu eski
1919’da Mustafa Kemal Paşa’nın geldiği yerleşim alanlarının en gözdesi, Mucur Kırşehir, birçok ziyaretçi için ilk bakışta
ve büyük bir coşkuyla karşılanarak Millî Yeraltı Şehri. Mucur ilçesinin Hamidiye güzelliklerini sergileyen yerlerden biri
Mücadele öncesinde önemli görüşmeler Mahallesi’ndeki bu mekân, ülkemizin olmayabilir. Ancak ona biraz zaman
yaptığı yerlerden biri. O günlerden gü- önemli tarihi yeraltı şehirlerinden biri. ayırıp şehrin seslerine kulak verdiği-
nümüze kalan en önemli yapılar, tarihi Erken Hristiyanlık döneminde, 3. ve nizde, sokaklarında gezinip anlamaya
Kırşehir konakları. Osmanlı’nın son, 4. yüzyıllarda insan gücüyle oyulan bu çalıştığınızda size zenginliklerini sun-
cumhuriyetin ilk yıllarında inşa edilen kovuklar kompleksi, detay zenginliği maya başlıyor ve onu tanıdıkça seviyor
bu yapıların en iyi örneklerini Yenice nedeniyle Kapadokya’daki benzerleriyle insan… Sahi, Kırşehirli halk ozanı Neşet
ve Kayabaşı mahalleleri ile Kalehöyük kıyaslanıyor. Yerden yedi-sekiz metre de- Ertaş’ı dinlemeden, onun derinlikli
eteklerinde görebilirsiniz. Öte yandan rinlikte, yumuşak kayalara oyularak inşa ezgilerine kulak vermeden Kırşehir’i ve
yapılan araştırmalar, Kırşehir’in Roma edilmiş Mucur Yeraltı Şehri’nin Aşıkpa- Anadolu’yu anlamak mümkün olabilir
döneminde önemli bir siyasi merkezi şa Türbesi yakınlarına kadar uzandığı mi? Abdallık geleneğinin son büyük
olduğunu, hatta kısa bir süre eyalet baş- tahmin ediliyor. 42 odaya sahip olan temsilcisi olan “Bozkırın Tezenesi”, bir
kenti yapıldığını ortaya koyuyor. Zengin yeraltı şehrinde, dehlizler, ahırlar, ibaret Kırşehir yolculuğu için sizi fazlasıyla
mimari ve kültürel katmanlara sahip yerleri, gizli yollar ve geçitler bulunuyor. havaya sokacak. Kırşehir’de başka neler
olan Kırşehir, yeraltı kentleri açısından Ayrıca yeraltı şehrinde, özel bölmelerin mi var? Tarih boyunca, sahip olduğu
da çeşitlilik gösteriyor. Bölgede, Hris- girişlerini kapatmak amacıyla yapılmış, zenginlikler nedeniyle paylaşılamayan
tiyanlığın Anadolu’ya yayıldığı yıllara büyük hacimli kapak taşları ile şehrin kent, günümüzde de birçok kültürün
1868 D E R G İ / D AYA N I Ş M A N I N Ş E H R I A H I Y U VA K I R Ş E H I R 91
K
Hİ
1868 D E R G İ / İ STA N B U L’ DA E S N A F D AYA N I Ş M A S I 93
İNSANI YARDIM
FINANSMANI
VE ZEKÂT
FOTOĞRAF AA / RAUF M A L T A Ş
1868 D E R G İ / İ N S A N I YA R D I M F I N A N S M A N I V E Z E KÂT 95
Dini bir yükümlülük olmasının yanı sıra, ekonomik ve sosyal etkileri ile
önemli bir yardım ve kalkınma aracı olan zekâtı Kızılay Akademi’den
Dr. Selman Salim Kesgin 1868 için yazdı.
Dünyanın farklı bölgelerindeki afet ve Bir dini vazife ve sosyal adaleti sağlama mektedir. Türkiye’de de birçok insani
insani krizlerin çeşitlenerek artması insa- aracı olan zekât müessesi bu yönüyle yardım kurumu bağışçılarının zekâtları-
ni yardım çalışmalarının finansmanını insani yardımın finansmanı için önem- nı yardım çalışmalarının finansmanında
da etkilemektedir. Birleşmiş Milletler’in li araçlar sunmaktadır. Bu konudaki kullanmak için zekât toplama ve dağıt-
ilgili verilerine bakıldığında ulusla- çalışmalar dünya genelinde 200 milyar ma programları uygulamaktadır.
rarası ölçekte acil insani ihtiyaçların dolar ile 1 trilyon dolar arasında değişen
ancak 2/3’ü için finansman bulunduğu oranlarda zekât potansiyelinin varlığına Zekâtın kurumsal bir yapıya kavuşturul-
görülmektedir. İhtiyaçlar ve finansman işaret etmektedir. Birleşmiş Milletler’in ması, zekât kapasitesinin geliştirilerek
arasındaki bu boşluğun büyümesi hiç 2022 yılı içinde dünya genelinde acil ekonomik ve sosyal güvenlik mekaniz-
şüphesiz sahadaki yardım çalışmalarının ihtiyaç sahibi 183 milyon kişi için talep malarının iyileştirilmesi, zekâta dayalı
kapsamını ve mahiyetini etkilemektedir. ettiği toplam fonun 41 milyar dolar ol- yeni fon ve finansman araçları oluşturul-
Bu nedenle insani yardım ve kalkınma duğu dikkate alındığında zekâtın insani ması insani yardım çalışmaları için oldu-
alanında çalışma yürüten kurumlar yardım çalışmaları için ne kadar önemli ğu kadar ekonomik ve sosyal kalkınma
farklı finansman araçlarıyla insani bir kaynak olduğu görülmektedir. Bu yani şenlendirme çalışmaları içinde
yardım çalışmaları için kaynak geliştir- konuda Birleşmiş Milletler kurumlarının önemli bir kaynaktır. Zekâtın kalkınma
me arayışına yönelmişlerdir. Bu süreçte ve uluslararası sivil toplum kuruluşları- alanına bakan yönü “zekât alan kişinin
önce çıkan en önemli kaynaklardan biri nın önemli çalışmaları bulunmaktadır. zekât verecek kişi hâline dönüşmesini
İslami sosyal finans sektörüdür. Örneğin bir zekât fonu kuran UN- sağlayan bir zekât modeli” ifadesi ile
HCR bu fonun harcamalarını da İslam daha somut olarak vurgulanabilir.
İslami sosyal finans sektörü; zekât (zo- fıkhı çerçevesinde gerçekleştirmekte ve
runlu sadaka), sadaka (gönüllü sadaka), raporlamaktadır. UNHCR bu konuda İhtiyaç sahibi kişinin varlık sahibi
infak (süreklilik içeren gönüllü sadaka), GiveZakat isimli mobil uygulaması da kişinin malı üzerindeki hakkı olarak da
vakıf (hayra mal tahsisi) gibi hayırsever- Google Play ve AppleStore platformları tanımlanan zekât bu yönüyle hak temelli
lik gibi yapılarla toplumda servetin den- üzerinden kullanıma açmıştır. yardım anlayışı için de önemli araçlar
geli dağılımı konusunda önemli araçlar sunmaktadır. Yardım alan ve veren ara-
sunmaktadır. Bu araçlar üretime ve OXFAM, Save The Children ve Islamic sındaki hiyerarşiyi ortadan kaldıran bu
değer oluşturulmasına katılım ve katkı Relief gibi uluslararası yardım kurum- anlayış,yardım eylemini sadece yardım
sağlayan herkesin adil bir şekilde oluşan larının zekât konulu özel program ve eden tarafın cömertliği ve iyilikseverliği
değerden yararlanmasını başka bir projelerinin varlığı dikkate alındığında ile açıklamayan ve bir yükümlülük ola-
deyişle, toplumsal unsurların tümünü zekât uygulamalarının insani yardım rak gören bakış açısını yansıtır.
kapsayıcı ortak yararı tesis etmektedir. sektöründeki yaygınlığı dikkat çek-
96 1868 D E R G İ / İ N S A N I YA R D I M F I N A N S M A N I V E Z E KÂT
F O T O Ğ R A F A A / T Ü R K K I Z I L AY
Bir dini yükümlülük, ekonomik ve sosyal dirençlilik aracı, nansman araçları, zekât ve insani yardım, zekât konulu araştır-
finansman kaynağı, ekonomik aktivite, sosyal dayanışma malarbaşlıklarına odaklanan "Zekât Konuşmaları" bu konulara
kurumu olması yönüyle farklı kimlikleri olan zekât çalışmaları dair farklı tecrübeleri ilgilisinin istifadesine sunmaktadır. Bu
hâlihazırda önemli bir kaynak olduğu kadar gelecekte de yar- konuşmalarında zekât alanında çalışmaları bulunan Malez-
dım kurumlarının gündeminde önemli yer tutacaktır. Bunun ya, Endonezya, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık,
için de dini boyutunu merkeze alan bir bakış açısıyla ekonomik Pakistan başta olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarındaki
ve sosyal etki boyutunu geliştirici zekât uygulamaları için kurumların ve uluslararası kurumların tecrübeleri bizatihi bu
çalışmalar yürütülebilir. kurumların ilgili yöneticileri tarafından paylaşılmaktadır.
Bu süreçte Türkiye Kızılay Derneği ve İbn Haldun Üniversitesi Dini bir yükümlülük olmasının yanı sıra, ekonomik ve sosyal
iş birliği ile düzenlenen ve zekâta ilgi duyan tüm kurumların ve etkileri ile önemli bir yardım ve kalkınma aracı olan zekâtın
araştırmacıların katılımına açık olan "Zekât Konuşmaları" we- bütüncül bir bakış açısı ile ele alınması onun birey ve toplum
binar serisi önemli bir yere sahiptir. Zekât Konuşmaları, zekâta hayatındaki olumlu etkilerinin artarak devam etmesini sağlaya-
dayalı yeni fon ve finansman araçları oluşturulması amacıyla caktır. Bu nedenle zekâtın toplanması ve dağıtılması süreçleri-
dünyanınfarklı bölgelerindeki zekât tecrübelerini derinlemesi- ni merkeze alacak şekilde iletişim, güven, şeffaflık, raporlama
ne inceleyen bir öğrenme, istişare ve araştırma platformudur. gibi bileşenleri olan zekât modellerinin geliştirilmesi önemli
Zekât ve toplumsal dayanışma, zekâtın sosyal finans işlevi, bir konudur.
zekâtın sosyal ve ekonomik etkileri, zekâta dayalı yeni fon ve fi-
97
98