Professional Documents
Culture Documents
Jack Mingo - Dünyayı İnovasyonla Değiştiren Markalar
Jack Mingo - Dünyayı İnovasyonla Değiştiren Markalar
IACKMINGO
Ofset Hazırlık
Güncel Yayıncılık Ltd.
,,.""GÜNCEi
� YA1'HCUC
iÇiNDEKiLER
Sunuş . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7
Sony, müzigi nasıl ayaga kaldırdı? ....................... 9
işin özü sözü . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13
Life Savers, taşı gedigine nasıl oturttu? ...................14
Ticaret sezgisi .......................................17
Sears katalogunun yükseliş ve düşüş devri . . . . . . . . . . . . . . . . 18
M1V: Klipler radyo yıldızlarını nasıl öldürdü? ...............25
Marka savaşları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 31
Jell-0, nasıl bu kadar yayıldı? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 33
BIC, bilyelerini döndürmeyi nasıl başardı? . . . . . . ... . . . . . . . .38
Şaşkın macun, unutulmuşluktan nasıl kurtuldu? ............42
Şirket kültürü .......................................44
Post-it'e kendimizi nasıl kaptırdık? .......................45
Gatorade, piyasanın terini nasıl aldı? .....................52
Cracker Jack, hediyeli bir çerez haline nasıl geldi? ..........55
Kleenex ve Kotex, akıllı kagıtlar .........................59
En Büyük Barney, Elvis hariç ...........................65
Betty Crocker, kurabiye kraliçesi.........................68
Goodyear Zeplini'nin burnu havaya nasıl kalktı? ............71
Popsicle: Buz-kaymak ................................. 79
Rea der's Digest Kısa bir hikaye . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . 81
Spam, domuz pirzola nasıl bu hale geldi? .................86
Müşteri daima haklıdır ................................8 9
Kutsal baharatlar: l 960'1arın ayak izleri .................. 90
KFC, dünyayı nasıl kızarmış tavuk müptelası yaptı?..........94
Kodak+Müzik=Muzak .................................99
Bir slogan yeter . . . . . . .. . . .. . . . . . .. . . . . . . . .. .. . .
. . . . . . l 04
�er işin başı şirin bir maskot . . . ...... .............. .. .107
Borden'in sagmal inegi . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 108
Bardak deyip gec:me . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 113
Anti-komünist Lolipop . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 116
Hatıra hatıra, ne yazayım.? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 120
İşe dair bilge sözler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 124
1V Dinner: Akşam yemegi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 125
İş ve insana dair . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 129
WD-40: Bir petrol ürünü... yoksa tanrıların iksiri mi? . . . . . . . . . 130
Twinkies nasıl kremlendi? . . . . . . . . . ... . . . . . . . . . . . . .
. . . . . 133
Sunuş
CNBC-e Business
Dünyayı inovasyonla Degi�tiren Markalar/ 9
(*) Nane şekerinin markası olan Life Savers, İngilizcede can simidi anla
mına gelir. (ç.n.)
Dünyayı inovasyonla Degiştiren Markalar/ 1 5 ·
di. Bir gün, bir şekerci dükkanında Crane'in Life Savers şe
kerlerini gördü ve birden kafasında bir şimşek çaktı. Üründen
o kadar etkilendi ki, Crane'i tramvaylara reklam verme konu
sunda ikna edebilmek için trene atlayıp ta Cleveland ' a gitti.
Crane'e "bu nane şekerlerini tanıtmak için biraz para harcar
san, bir servet yapabilirsin," dedi.
Crane pek ilgilenmedi. Nane şekerlerini, asıl ürünü olan
çikolatanın hala bir yardımcı ürünü olarak görüyordu. Noble
ısrar edince Crane, ondan kurtulabilmek için, alaycı bir şekil
de Life Savers markasını satın alıp almak istemeyeceğini sor
du. Hatta, kusurlu hap makinesini de ona bedava verebilirdi.
Noble "ne kadar?" diye sorduğunda, Crane tamamen hazır
lıksız yakalanmıştı. "Beş bin dolar," deyiverdi.
Noble, fiyatın çok iyi olduğunu düşündü ancak bu kadar
parası yoktu. New York'a döndü ve ancak 3.800 dolar topla
yabildi. Cleveland'a tekrar gitti ve Crane ile fiyatı 2.900 do
lara düşürmesi konusunda pazarlık yaptı. Kalan 900 dolar ile
de masraftan karşılayacaktı.
Ancak Noble , kendini birtakım sorunların içinde buldu.
Noble 'ın tadına baktığı partinin tadı çok güzeldi çünkü tazey
di. Ancak raflarda birkaç hafta bekledikten sonra şeker, için
de durduğu kartonun tadını almaya başlıyordu. Noble, şeke
rin tadını taze tutacak bir folyo ambalaj kullanmaya başladı
ancak şekerci dükkanlarının raflarında, satılmayı bekleyen
binlerce şeker vardı. Noble, eski ambalajları yenileriyle de
ğiştirmediği sürece, şekerciler yeni sipariş vermeyi reddedi
yorlardı.
Gerekli ambalaj değişikliklerini yaptı ancak şeker yine de
çok iyi satılmıyordu. Noble, hiçbir kan olmadan, sokak köşe
lerinde şekeri ücretsiz olarak dağıtmaya başladı. Neyse ki,
asıl işini hfila devam ettiriyordu ancak günler geçtikçe, şeker
işi, haftalık maaşının daha da fazlasını yemeye başlamıştı.
16 / Jack Mingo
0
Birden aklına dahiyane bir pazarlama fikri geldi: Şekerleri
neden sadece şekercilerde satıyordu ki? Eczaneleri, tütün
dükkanlarını, berberleri, restoranları ve harlan, Life Savers
satmaları konusunda ikna etmeye başladı. Onlara "nane şe
kerlerini, büyük bir 5 cent etiketiyle birlikte kasanın hemen
yanına koyun. Müşterilere para üstünü verirken içinde mutla
ka beş cent'lik bozukluk olsun, bakalım neler olacak," dedi.
İşe yaradı. Bozuklukları alan müşteriler, içgüdüsel olarak
ellerindeki beş cent'i kasiyere uzatıyor ve şeker paketini alı
yorlardı. Noble, sonunda ürününden para kazanmaya başla
mıştı.
Diğer şeker üreticileri de, içgüdüsel satışa yönlendiren bu
sihirli sergileme metodunu hiç vakit kaybetmeden keşfettiler.
Kasaların etrafı dolmaya başlamıştı. Noble, kendi yerini ga
rantiye alabilmek için, mağaza sahiplerine, en üstteki en iyi
yere Life Savers şekerlerini koymak şartıyla diğer şekerleri
de yerleştirebileceği büyük, bölümlere ayrılmış bir şeker ku
tusu tasarladı. Life Savers sergi kutulan, hala süpermarketle
rin ve eczanelerin kasalarının yanında yer almaktadır.
Bütün bunlar olurken şirket, ürün gamını, nane şekerinden
çıkarıp çok daha kapsamlı hale getirdi. Life Savers, dünyanın
en çok satan şekeri oldu. 1913'ten bu yana şirket, küçük tüp
ambalajlardan 44 milyarın üzerinde satış gerçekleştirdi.
Dünyayı İnovasyonla Degistiren Markalar/ 1 7
Ticaret sezgisi
Marka savaşları
(*)Yahudi inancına göre yenmesi günah olan gıdaları nitelemek için ha
hamlarca bazı ifadeler kullanılır. Kosher (kaşer), domuz eti içermeyen gı
daları ve pareve de, et ile süt veya süt ürünlerinin bir karışımı olmayan gı
dalan niteler. (ç.n.)
34 / Jack Mingo
(*) Wait, İngilizcede beklemek (is.), bekle (t) anlamlarına gelir. (ç.n.)
(**) Orator, İngilizcede hatip (is.), iyi konuşan kimse (is.); Woodward da
orman korucusu (is.) anlamlarına gelir. (ç.n.)
Dünyayı İnovasyonla Degiştiren Markalar/ 35
pikniklerin ve kilise grup yemeklerinin aranılan gıdası haline
geldi. Ancak işin aslı, Wait, insanların bu ürünü bırakın satın
almalarını, denemelerini sağlamak için bile olağanüstü çaba
harcamıştı. Sonunda, büyük bir bezginlikle, tüm şirket işleri
ni Woodward'a 450 dolar karşılığında satmayı önerdi.
Woodward, Grain-0 için kurmuş olduğu üretim ve dağı
tım sistemini, bu ürün için de uygulayabileceğini düşünerek
teklifi kabul etti. Ancak kısa süre içinde fark etti ki, sistemi
nizin iyi işlemesi, insanlar ürünü satın almayınca hiçbir işe
yaramıyordu. Jell-O'nun satılmamış haldeki kutuları depo
sunda bekliyordu. Bir gün, depo sorumlusu A. S. Nico ile bir
likte depoda yürürlerken, birden bire tüm Jell-0 işini ona 35
dolara satabileceğini söyledi. Nico önce ona, sonra da satıl
mamış üıiin kutularına baktı ve teklifi reddetti.
Ancak Nico, bir süre sonra bu kararından pişman olacaktı.
Jeli-O, sonunda aradığı pazarı bulmuştu. 1902 yılında Wood
ward, bu üründen yılda 250 bin dolarlık satış yapmaya başla
mıştı. Gümüş tepsilerdeki kristal kaselerin içinden lezzetli tat
lıları servis eden ünlü oyuncu ve opera sanatçılarının fotoğraf
larını kullanarak reklam yapmaya başladı. Reklamlarında ve
tarif kitaplarında yer almaları için Maxfield Parrish ve Nor
man Rockwell gibi ünlü oyuncularla anlaşma yaptı. Tarifleri
doğrudan müşterilere göndererek, doğrudan posta kampanya
ları başlattı ve Jell-O'nun ferahlığını ve çok yönlülüğünü an
latmak için, kasaba şenliklerinde, kadın kulüplerinde boy gös
terecek iyi giyimli bir pazarlamacı ekibi görevlendirdi.
Jeli-O, radyolara da çok reklam verdi. l 930'lardaki Jack
Benny şovunun sponsorluğunu üstlendi ancak Jell-O'nun asıl
altın çağı 19 50'lerde yaşandı. Hazırlanmasının kolay olması
ve tariflerde çok yönlü olarak kullanılabilmesi, Amerikan ti
pi ev hanımlığının dahi güçlerini bir araya getirdi. Jell-0
merkezlerinde, 2200 farklı Jell-0 yiyecek tarifi hazırlandı.
36 / Jack Mingo
Bilmediğiniz Jeli-O
Şirket kültürü
Dişe diş kana kan bir rekabet bu. Hepsini mahvedecegim. Beni
mahvetme/erinden önce onlarm hepsini mahvedecegim. Burada
Amerikan tarz1 evrim yasasmdan bahsediyoruz.
Ray Kroc
Ve kalem kırıhr
Ford Motor Company 'nin birden bire gözden düşen yöne
ticilerinden biri, bir sabah işe geldiğinde kovulduğunu fark
etti ve birisinin, bir baltayla masasını parçalara ayırdığını
gördü.
Dünyayı inovasyonla Degiştiren Markalar/ 45
(*) İn. Al Götür Beni Bu Top Oyunundan. Tin Pan Alley tarafından söyle
nen ve beyzbolun bir nevi marşı haline gelen şarkı. (ç.n.)
56 / Jack Mingo
(*) Burada söz konusu olan deyim Cracker Jack'tir. Eski İngilizcede 1 )
Mükemmel, 2) Olağanüstü kaliteye sahip bir kişi ya da şeyi tanımlamak
için kullanılır. Bu ürün de adını, o satış temsilcisinin ürünü tanımlarken bu
deyimi kullanması nedeniyle almıştır. Türkçeye tam olarak çevirmek
mümkün değildir. (ç.n.)
Dünyayı inovasyonla De�iştiren Markalar/ 5 7
KOTEX
Kiınberly-Clark 'ın savaş zamanındaki kar amacı gütmediği
müşterisi, Yaralı Fransızlar İçin Amerikan Yardımı (American
Fund for the French Wounded) adlı kuruluş olmuştu. Kuru
mun, Kimberly-Clark'a minnettar olan bir yetkilisi, şirketin iş
lerinin, iptal edilen siparişler nedeniyle çok etkilendiğini bili
yordu. Bu nedenle şirkete, yararlı olabilecek bazı bilgileri ak
tardı: Savaş sırasında Fransız hemşireleri, adet dönemleri gel
diğinde Pamukağıt pedlerini kullanmışlar ve bunların, kullan
dıktan sonra atılabilen hijyenik pedler olduğunu fark etmişler
di. Kimberly-Clark, Amerikan kadınlarının bu yeni ürün için
hazır olup olmayacağı konusunda ne düşünürdü?
o zaman kadar, adet döneminde kullanılan pedler keçeden
yapılıyor ve her seferinde yıkanması gerekiyordu. Oldukça
kapsamlı ancak gizli olarak yürütülen pazar araştırmaları sı
rasında şirket, kadınların bu keçe pedinden nefret ettiklerini
ve yeni bir ürünü seve seve kabul edeceklerini gördü.
1 920 ' nin başlarında Kimberly-Clark, Cel lunapsı·ı adında ilk
kullan at hijyenik bezini piyasaya sürdü.
Ancak pazarlama sorunu vardı. Adet ürünleri, daha önce
kamuoyunda ne gösterilmiş ne de reklamı yapılmıştı. Şirketin
pazarlamacıları, markada geçen ve bebek bezinin kısaltması
olarak kullanılan "naps" ifadesi yüzünden kadınların, bu ürü
nü eczanelerden istemeye utandıklarını fark ettiler. Bu neden
le ürünün adını, kalabalık eczanelerde söylendiğinde hiçbir
anlam ifade etmeyecek bir sözcükle değiştirmeye karar verdi
ler. Bunun için, Kotex sözcüğünü seçtiler.
Adı değiştiğinde ve müşterilerinin utanmalarını hepten en
gellemek amacıyla paketinin, içeriği açık etmeyecek şekilde
tasarlanmasına rağmen, birçok mağaza bu ürünü teşhir etme-
KLEENEX
Kimberly-Clark aynı dönemde, ince mendiller halinde Pa
mukağıt üretmeye karar vermişti. Sonuçta ortaya Kleenex
çıktı. Ancak pazarlama konusunda yanıldılar ve bu yüzden
ürün neredeyse başarısızlığa uğruyordu.
Her birinde yüz adet pamukağıt mendili bulunan ilk kutu
ların üzerinde "Kleenex Hijyenik Krem Temizleyici" yazı
yordu. Kimberly-Clark bu ürünün, makyaj ve krem temizli
ğinde kullanılacak atılabilir bir kumaş parçası olarak uygun
bir pazar bulduğunu düşündü. Yumuşak küçük mendillerin,
bu kadar evrensel kullanım alanı olacağını tahmin bile etme
mişlerdi.
Tek sorun fiyatıydı: kutusu altmış beş cent. Altmış beş
cent'in, avam halk tarafından verilebilecek bir rakam olmadı
ğını bildikleri için, Kleenex ürününü zenginlik ve cazibe ile
özdeşleştirip toplumun üst tabakasını ve sanat dünyasını he
def kitle olarak seçtiler. Hollywood'daki makyözlere promos
yon ürünleri gönderip en iyi Hollywood modacılarının "krem
temizlemek için yeni bilimsel yöntemi" kullandıkları gerçe
ğini oturtmaya çalıştılar. Ayrıca, uzun bir çekim gününün so
nundaki bir film yıldızını mendil kullanırken göstererek rek
lam yaptılar. Bu pohpohlamaya rağmen mendil satışları çok
düşük oldu.
Kimberly-Clark 'taki pazarlama bölümü denemeye devam
etti. Mendilleri, tıpkı oyun kağıtlarında o lduğu gibi üst üste
yerleştirip iki tanesini birbiriyle yer değiştirecek şekilde ko-
64 / Jack Mingo
Texas 'tan nasıl oldu da iki metre boyunda, mor ve yeşil bir
dinozor çıktı ve iki ila üç yaşındaki bütün çocukların beyin
lerini ve kalplerini fethetti?
Öncelikle, şirket tarafından anlatılan ve Time ve diğer ha
ber kaynaklarınca da doğrulanan bir efsaneden bahsedelim.
Sıradan bir anne ve öğretmen olan Sherly Leach, 1 988 yılın
da yaramaz çocuğu Patrick ile birlikte Dallas 'taki merkez
otobanda ilerliyordu. Çocuğunu, onu birkaç dakika rahat bı
rakmasını sağlayabilecek kadar nasıl oyalayabileceğini düşü
nüyordu. Patrick' in ise o aralar yalnızca, parlak renklerle be
zeli bir çizgi karakterin olduğu neşeli bir müziğe sahip "Wee
sing" isimli klibi gördüğünde kıçı oturak görüyordu. Sonra
birden, gel zaman git zaman, Leach ' in aklına bir fikir geldi,
bir ilham, bir şimşek çakması. "Aklıma gelen şey şuydu: Ne
kadar zor olabilir ki? Ben de yapabilirim," diyordu Time 'a.
Kendisi gibi öğretmen olan Kathy Parker'den yardım istedi,
biraz borç para buldu ve perde! Mary Kay kozmetik ve Am
way tarzında, annelerden annelere satılan Bamey kasetleriyle
oluşan kırsal endüstri.
Bu öykü, bir basın danışmanının hayaliydi. Gerçek olama
yacak kadar güzeldi. Asıl öykü ise pek o kadar basit değil.
"Wee sing" klibine bir bakalım. Sahnenin birinde, sevimli
bir oyuncak ayı canlanır ve hiçbir telif hakkı olmayan bir dizi
şarkının içinden aptal sesler çıkararak geçen bir grup çocuğa
abilik eder. Tesadüfe bakın ki Barney de işte o oyuncak ayı
olacaktı ancak onu geliştirenler, orijinal olmak istediler ve
onu, canlanıp hiçbir telif hakkı barındırmayan bir qizi şarkının
66 / Jack Mingo
(*) 1 980'li yıllarda Amerika'da çok popüler olan bir kadın yönetici. (ç.n.)
Dünyayı İnovasyonla Degiştiren Markalar/ 7 1
Popside: Buz-kaymak
(*) İng. Orta Batı. Amerika 'nın dört coğrafık bölgesinden biri. (ç.n.)
82 / Jack Mingo
Abraham Lincoln
ri olacağını düşündü.
İ şte Will Rogers 'm yaptığı bu gözlem, Sanders ' ı kabuğun
dan çekip çıkardı. Kırkından sonra başlayan yeni hayatında,
tamamen farklı şeyler yapmaya karar verdi. "Ta yukarılar
dan" Florida'ya doğru uzanan 25 no 'lu otobanın üzerinde
Kentucky sınırlarında küçük bir benzin istasyonu kurdu. İs
tasyonun içine küçük bir restoran açarak yolculara yiyecek
satmaya başladı.
Sanders, verdiği yiyeceklerin çok özel olmadığını fark et
ti. Yeni yiyecekler üretmeye karar verdi. Tadı tuzu olmayan
kızarmış tavuklarını hal yoluna koymaya çalışırken, bir yan
dan da kendini baharatlara verdi. B aharatlarla haftalarca sü
ren araştırmasının sonucunda, kendi kutsal kasesinic» buldu -
1 1 bitki ve baharattan elde edilen Harlan Sanders Kentucky
Fried chicken (kızarmış tavuk) gizli tarifi .
Sanders, yiyeceği istasyonunda servis yapmaya başladı.
Kızaıınış tavuğu, yöre halkı ve müdavim seyahatçiler arasın
da ünlendi. Hatta Kentucky valisi Ruby Laffon, yol üstü lez
zetlerine yaptığı katkıdan dolayı 1 935 yılında kendisine Ken
tucky eyalet nişanı verdi. Bu nişan pek öyle önemli bir şey
değildi (Kentucky eyalet nişanını almayanı dövüyorlardı)
ama Harlan, albay unvanındanc••ı hoşlandığı için bunu sürek
li kullanmaya başladı.
Sanders hayatında ilk defa bir şey başardığını hissediyor
du. Hayatı rayına oturmuştu. Otoyol müdürlüğü, eyaletler
arası yolcular için yeni bir yol yapmaya karar verene kadar iş-
(*) Holy Grail. Efsaneye göre Hz. İsa'nın, son yemekte şarap ya da su içer
ken kullandığı kap. (ç.n.)
(**) ABD'nin bazı eyaletlerinde verilen onur nişanının İngilizce adı Colo
nel'dir. Kentucky eyaletinde Sanders'a verilen nişan da Colonel nişanıdır.
Colonel İngilizce'de aynı zamanda Albay anlamına gelir. Burada Colo
nel'in ikili anlamına yapılan göndermeyi Türkçeye olduğu gibi aktarmak
mümkün değildir. (ç.n.)
96 / Jack Mingo
leri uzun bir süre yolunda gitti. Yeni yol, Sanders 'in benzin
istasyonundan 1 1 kilometre uzaktaydı. Dalga dalga akan ara
baların ayağı birden kesilmeye başladı.
Yine de sadık birkaç müşterisi, o ünlü tavuklardan almak
için yollarını değiştirip istasyona geliyorlardı. Sanders ucu
ucuna geçinebiliyordu. Yıllar böylece geçti. Sanders'ı yeni
den harekete geçiren şey 65 yaşında emeklilik maaşı almaya
başlaması oldu.
Hiçbir şey hissetmeyen ancak geleceğinin de güvende ol
duğunu bilen bir halde, bu ilk maaşından gelen parayla, kızar
mış tavuğunun özel tarifini, diğer restoranlara imtiyazlı bayi
lik (franchise) şeklinde vermeye karar verdi. Bölgeyi dolaştı
ve tavuğunu satabileceği potansiyel yatırımcı ve restoranları
gezdi.
Birçok restoran onunla anlaşmayı kabul etti. Sanders, tari
fin imtiyazlı bayilik hakkın ı verirken herhangi bir ücret iste
medi. B aharatlı gizli karışımı verdi ve onlardan bu lisans kar
şılığında, yalnızca bir onurlandırma sistemi olarak, parçaları
na ayırdıkları ve sattıkları her tavuk için ona beş cent verme
lerini istedi.
Geçmiş günleri "ilk başta işler yavaş ilerledi ?JlCak sonra
tutmaya başladı. Sonunda Bay Woolworth' ün, ' ne alırsan beş
cent' dükkanlarıyla nasıl oluyor da bu kadar büyük bir iş ku
rabildiğinin farkına vardım. Meğer bu bozukluklar damlaya
damlaya göl oluyormuş" diye hatırlıyordu.
Peki bu gizli karışımın içinde ne vardı? Bunu sadece bir
kaç kişi biliyor. Albay, imtiyazlı bayilik vermeye başladığı sı
rada iki farklı baharat şirketiyle anlaşmış ve gizli formülün
yarısını birine, diğer yarısını da ötekine vererek, her ikisinin
aynı anda formüle ulaşmasını engellemişti. Ancak bir "aya
küstü gıda avcısı" olan Gloria Pitzer, Dallas Talk Show prog
ramına katıldığında, Albay telefonla canlı yayına katılıp ona,
Dünyayı inovasyonla Degiştiren Markalar/ 97
Kodak+Müzik=Muzak
Sevgili anneciğim:
Az da olsa geviş getirmeye başladığım için
çok heyecanlıyım. Biz kızlar artık sütümüzü Borden'e
veriyoruz!
Sevgilerle, Elsie
Anti-komünist Lolipop
iş ve insana dair