Professional Documents
Culture Documents
PC 4 - Secme Ve Secilme Hakki Ve Siyasi Partiler Rejim-4
PC 4 - Secme Ve Secilme Hakki Ve Siyasi Partiler Rejim-4
Soru 1: Seçme ve seçilme hakkının demokratik rejim için önemini kısaca açıklayınız.
Soru 2: Seçme ve seçilme hakkına ilişkin Anayasal sınırlar nelerdir? Bu hakkın
sınırlandırılması nasıl mümkün olabilir? Açıklayınız.
Soru 3: Yukarıda Anayasa Mahkemesinin kararının bazı kısımları verilmiştir. Sizce
yukarıda verilen kısım açısından Anayasa Mahkemesi nasıl bir karar verebilir?
Gerekçeleri ile açıklayınız.
Soru 4: Anayasanın hükümlülerin seçme ve seçilme hakkına ilişkin ilgili maddesini,
İHAM’ın Mahkumlara ilişkin kararı açısından değerlendiriniz.
-II-
Seçme ve Seçilme Hakkı
AYM Kararı, Mansur Yavaş ve Cumhuriyet Halk Partisi, B. No: 2014/5425, 23/7/2014.
26. Somut başvuruda Cumhuriyet Halk Partisi, 30/3/2014 tarihinde yapılan Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde hukuka aykırılıklar bulunduğu iddiasıyla
YSK’ya başvurmuş, söz konusu seçimin iptalini talep etmiş, talebinin reddi üzerine bireysel
başvuruda bulunmuştur. Demokratik hayatın vazgeçilmez öğesi kabul edilen siyasi partilerin
kendilerini ifade etmelerinde en önemli yol olan seçimlere ilişkin hususların siyasi partilerin
tüzel kişiliğine ait haklardan olduğunda kuşku bulunmamaktadır. Bu nedenle söz konusu
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde birtakım usulsüzlükler yapıldığı
iddialarıyla YSK’ya yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin bir siyasi parti olan CHP’nin
tüzel kişiliğine ait haklarını etkilediği açıktır. Bu nedenle başvuru ehliyeti bakımından bir
eksiklik bulunmamaktadır.
2. Kabul Edilebilirlik Yönünden
28. Başvuru dosyasının incelenmesinde öncelikle Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü
fıkrasında çizilen çerçevede başvurunun Anayasa Mahkemesinin konu bakımından yetkisi
içinde olup olmadığı hususunun ortaya konulması gerekmekte olduğundan bu dosya
bakımından Anayasa’nın 79. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi ve 6216 sayılı
Kanun’un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası yönünden bir değerlendirme yapılmamıştır.
…
30. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller
kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa
Mahkemesine başvurabilir.”
31. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre, Anayasa Mahkemesine yapılan bir
bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için, kamu gücü tarafından müdahale edildiği
iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına
da girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı
dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar
verilmesi mümkün değildir (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18; B. No: 2012/917,
16/4/2013, § 16).
32. AİHS'in Türkiye'nin taraf olduğu Ek 1 Nolu Protokolün 3. maddesi şöyledir:
"Yüksek Sözleşmesi Taraflar, yasama organının seçilmesinde halkın kanaatlerinin
özgürce açıklanmasını sağlayacak şartlar içinde, makul aralıklarla, gizli oyla serbest
seçimler yapmayı taahhüt ederler."
33. AİHM içtihatlarına göre, anılan maddede geçen “yasama” ifadesi mutlak anlamda
ulusal parlamento anlamına gelmemekte, söz konusu ifadenin devletlerin anayasal yapısı
ışığında yorumlanması gerekmekte, federal devletlerde federe devletlerin parlamentoları da
bu madde anlamında “yasama” organı olarak kabul edilmektedir (Mathieu-
Mohin ve Clerfayt/Belçika, B. No: 9267/81, 2/3/1987; Matthews/Birleşik Krallık, B.
No: 24833/94, 18/2/1999, § 40).
34. Bunun yanı sıra AİHM, kapsam ve güç bakımından yeterli yasama yetkisine sahip
olmayan yerel yönetim seçimlerini “yasama organı” seçimi kapsamında görmemektedir
(X/Birleşik Krallık, B. No: 7215/75, 5/11/1981; Clerfayt, Legros/Belçika, B.
No: 10650/83, 17/5/1985; Booth-Clibborn/Birleşik Krallık, B. No: 11391/85,
5/7/1985; Malarde/Fransa, B.No: 46813/99, 5/9/ 2000; Molka/Polonya, B. No: 56550/00,
11/4/2006).
-III-
Siyasi Partiler ve Kapatılma Usulü
- IV-
Karşılaştırmalı Hukukta Siyasi Partilerin Kapatılması
(…)
45. Venedik Komisyonu, İnsan Hakları Avrupa Mahkemenin 11. Madde hakkındaki
içtihatlarından aşağıdaki ilkelerin çıkarılabileceği görüşündedir:
(…)
8) Acil bir sosyal ihtiyaç nedeniyle bir siyasi partinin kapatılma gerekçesi incelenirken
özellikle:
a. gerekçe olarak gösterilen demokrasiye yönelik tehdidin yeterince yakın olduğuna dair
inandırıcı kanıtların var olup olmaması (söz konusu tehdidin varlığının ispatlanmıs olması
kaydıyla);
önem kazanmaktadır.
(…)
57. Bu değerlendirme açısından özellikle ilkelerin üçüncü paragrafı büyük önem taşımaktadır:
3. Siyasi partilerin yasaklanması veya kapatılması yalnızca, demokratik anayasal düzeni
yıkmak için siyasi araç olarak şiddetin kullanılmasını savunan veya şiddet kullanan ve
bu şekilde anayasa ile güvence altına alınmış hakları ve özgürlükleri zayıflatan partiler
söz konusu olduğunda haklı olabilir. Bir partinin Anayasanın barışçıl bir şekilde
değiştirilmesini savunması tek başına yasaklama veya kapatılma için yeterli bir sebep
olmamalıdır.
58. Bu paragrafın özü, Venedik Komisyonunu yalnızca şiddet tehdidini veya şiddet
kullanımını siyasi partilerin kapatılmasının yegane meşru kriteri olarak görmesidir. Bir
başka deyişle, sadece amaçların (hedeflerin) değil, kullanılan araçların tümünün
demokrasiden uzak olması gereklidir ve ikinci olarak bir partinin demokrasiye uymayan
görüşlere sahip olması tek başına o partinin kapatılması için yeterli değildir. Kapatma
tedbirinin meşru olabilmesi için ilgili partinin bir şiddet eylemi tehdidinde bulunması
gereklidir.