Professional Documents
Culture Documents
Unesco Emsal
Unesco Emsal
Unesco Emsal
Çaldağı’nın güney eteklerinden gelen kalsiyum oksit içeren suların oluşturduğu görkemli
beyaz travetenler ve geç Helenistik ve erken Hıristiyanlık dönemlerine ait kalıntılar içeren
Hierapolis arkeolojik kenti, antik çağlardan bügüne kadar ulaşsan en çarpıcı merkezlerden
biridir. Antik kentin M. Ö. II. Yüzyılda Bergama krallarından II. Eumenes tarafından
kurulduğu, adını ise Bergama’nın kurucusu Telephos’un eşi Hiera’dan aldığı sanılmaktadır.
Eski kaynaklara göre metal ve taş işlemciliği, dokuma kumaşları ile ünlü olan kent, Büyük
Konstantin döneminde Frigya bölgesinin başkentliğini yapmış, Bizans döneminde
Piskoposluk merkezi olmuştur. Bu özellikleri ile alan UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer
almaktadır. Ege’nin Antik kentlerinden biri olan kutsal Frigya Hierapolisi UNESCO Dünya
Miras Listesi’ne 1988 yılında girmiştir.
Denizli ilinin 18 km. kuzeyinde yer alan Hierapolis antik kentinin Arkeoloji literatüründe
“Holy City” yani Kutsal Kent olarak adlandırılması, kentte bilinen bir çok tapınak ve diğer
dinsel yapının varlığından kaynaklanmaktadır. Kentin hangi eski coğrafi bölgede yer aldığı
tartışılır. Antik coğrafyacı Strabon ile Ptolemaios verdikleri bilgilerde, Karia bölgesine sınır
olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Hierapolis’in bir Frigya kenti olduğunu
ileri sürerler. Antik kaynaklarda, kentin Hellenistik dönem öncesi adıyla ilgili bir bilgi
bulunmamaktadır. Hierapolis olarak adlandırılmadan önce kentte bir yaşamın var olduğunu
Ana Tanrıça kültünden dolayı bilinmektedir.
Doğa ile tarihin eşsiz buluşması Pamukkale’de bulunan ve “Kutsal Kent” anlamına gelen
Hierapolis’te Nekropol, Domitian Kapısı, mitolojik birçok sahnenin temsil edildiği tiyatro,
Frontinus Caddesi, Agora, Kuzey Bizans Kapısı, Gymnasium, Tritonlu çeşme binası, Apollon
Kutsal Alanı, su kanalları ve Nympheumlar, surlar, Aziz Philippus Martyriumu ve Köprüsü,
Direkli Kilisesi, Katedral ve Roma Hamamı kalıntıları görülebilmektedir.
2010-2013 yılları arasında St. Philippus Kilisesi’nde yapılan kazı çalışmaları sonucu St.
Philippus’a ait mezar ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca, Apollon Kutsal Alanın güneyinde
Plutonium (Cehennem Kapısı) tespit edilmiştir. Tarih boyunca, termal suyun içindeki
kalsiyumun çökelmesi ile oluşan doğa harikası Pamukkale travertenleri 2700 metre
uzunluğunda ve 160 metre yüksekliğindedir. Bu nedenle parlak beyaz rengiyle Pamukkale’yi
20 km. uzaklıktan görmek mümkündür. Pamukkale’de sıcaklıkları 35-36 dereceyi bulan beş
sıcak su kaynağı mevcuttur.
7. Xanthos-Letoon (Antalya-Muğla) 1988
Xanthos
Yakındaki yerleşmin adıyla, Kınık olarak da anılan Xanthos (Arnna), Fethiye-Kaş üzerinde,
Fethiye’ye 46 kilometre uzaklıkta, Kınık köyünün yakındaki Eşen çayının ayırdığı Antalya-
Muğla il sırındadır. Kent, Likya bölgesinin (Teke Yarımadası) idarî ve dinî merkeziydi.
Xanthos, dağlık Likya eyaletinin en eski ve en büyük kentidir. Xanthos ırmağının vadisinde
kuruludur. Pers istilasına değin bağımsız yaşamıştır. Pers istilasında kentlerini kahramanca
savunan Xanthos’lular, istilayı önleyemeyeceklerini anlayınca önce tüm kadın ve çocuklarını
öldürmüsler, sonrada kenti ateşe vererek ve bu alevlerin içine kendilerini atarak topluca
intihar etmişlerdir. Xanthos kelimenin tam anlamıyla bir felaketler kentidir. Kent esas olarak
Likya Akropolu, Roma Akropolu ve bunların dışında kalan kısımlardan oluşmaktadır. En
ilginç yapıları Roma Tiyatrosu ve bu tiyatronun batı kıyısındaki yapılardır. Bunlardan en
kuzeydeki Harpy Monument olarak tanımlanmakta olup tek parça bir kaya üzerine oturulmuş
bir aile mezarıdır.
Letoon
Letoon adı, efsanelerden gelir. Tanrılar kralı Zeus, Leto’ya aşık olur ve birlikteliklerinden,
Leto ikiz çocuklarına hamile kalır. Zeus’un kıskanç karısından korkan Leto kaçar ve Delos’a
gelir. Burada çocukları Apollon ve Artemis’i doğurur. Hera’dan daha çok uzaklaşabilmek için
Likya’ya, Anadolu kıyılarına kaçar. Yolda karşılaştığı kurtlar ona Xanthos Nehri’ne kadar
kılavuzluk eder. Leto minnettarlık içinde nehri Apollon’a kadar ve o zamana kadar
“Termilles” adıyla bilinen yere Yunanca kurt anlamına gelen, Lykos sözcüğünden türetilmiş
olan “Likya” adını verir.
Xanthos ile birlikte 1988 yılında UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’ne dahil olan Letoon
ise bu dönemin en önemli dini merkezlerinden biridir. Xanthos ve Letoon içerdikleri
arkeolojik değerler açısından dünya mirasının önemli öğeleridir. Aralarında yaklaşık 4
kilometrelik bir mesafe bulunan yerleşimlerde, Likya dilindeki en uzun ve önemli metinlerin
görülebileceği taş yazıtlar yer almaktadır. 2200 kişi kapasiteli Xanthos Tiyatrosu, Hellenistik
Dönem’de yapılarak Roma Dönemi’nde yenilenmiştir. Tonozlu girişleri, yarım daire
orkestrası ve theatron ile bir bütün oluşturabilecek sahne binası Roma Devri özellikleridir.
Tiyatronun kuzeyindeki dört yanı portikolarla çevrilmiş kare meydan Roma Agorası’dır.
1840 yılında keşfedilen Letoon kutsal alanında 36 oturma sıralı tiyatro, bazilika, yazıtlar, üç
tapınak, imparatorluk kült binasına bağlı yuvarlak bir portiko ve L biçiminde bir stoa
bulunmaktadır. Leto’nun tanrısal ikiz çocukları Apollon ve Artemis anneleriyle birlikte birer
tapınak ile onurlandırılmışıtr. Bu tapınaklardan en büyüğü batıda bulunan ve peripteros
tarzında yapılmış, 30,25 metre x 15,75 metre ölçülerindeki Leto Tapınağı’dır.
16. Ani Arkeolojik Alanı (Kars) 2016
Ani, dörtgen ve daire planlı çok sayıda burçla güçlendirilmiş surlarının uzunluğu 4 bin 500
metre, yüksekliği ise 8 metre kadardır. Üzerinde kükreyen bir aslan kabartması ve Manuçehr
tarafından koydurulan kitabenin bulunduğu Orta Kapı (Aslanlı Kapı) yedi girişi bulunan
kentin görkemli kapılarından biridir. Kuzeydeki bu kapının sağında, iki dairesel planlı burç
ile korunan Çifte Beden Kapısı (Kars Kapısı), solunda ise taştan satranç tahtası bezemeli
Hıdrellez Kapısı yer alır. Acemoğlu ve Mığmığ deresi (Tatrcık) kapıları doğuya, Arpaçay’a
açılır. Arpaçay yönüne açılan bir diğeri de Divin Kapısı’dır. Arapaçay’ın karşı kıyısına ulaşan
eski kervan yolu (İpek Yolu) buradaki köprüden Divin Kapısı’na ulaşıyordu. Suyolu kapısı
ise, kentin batıya açılan tek kapısıdır. Türkiye Ermenistan sınırını oluşturan Arpaçay aynı
zamanda Ani’yi de doğudan sınırlamaktadır.
İçkale’de 4. Yy’da başlayan yerleşim, kapalı kent modelinden açık kent modeline geçişin
bölgedeki ilk örneğini belgelemesi bakımından önemlidir. Yerleşimin yoğun ticaret akslarının
üzerinde yerleşmesi, ilerleyen zamanlarda çok kültürlü bir ticari merkez olarak gelişmesine
neden olmuş, bu da kenti Ermeni, Gürcü, Bizans ve Selçuklu kültürlerinin buluşma noktası
haline getirmiştir.
Ani antik kentinde birçok sur, kale, kiliseler ve camiler bulunmaktadır. “1001 kilise şehri” ve
“40 kapılı şehir” gibi isimlerle de anılan Ani Kayalık üzerinde yükselen konumu, sokakları,
çarşıları ve bitişlik evleriyle en iyi zamanlarındaki, Bysantion’u andırıyor. 90’larda yaşanan
Ermenistan depremi ile ağır hasar gören büyük Katedral ile örenyerindeki bir başka yapı olan
Aziz Pirkitch veya diğer adıyla Keçel Kilisesi’nde bir mezarlık sessizliğinde hâkim.
Aziz Pirkitch Kilisesi – Halaskar Kilisesi
Ani'nin güney doğusunda büyük katedrale yakın bir noktada inşa edilmiş olan Aziz Prkich
(Kutsal Kurtarıcı) kilisenin yarısı sonradan yıkılmıştır. Kilise M.S. 1035 yılında yapılmış
olup zemini dairesel kesitli kümbet planlıdır. Kilise mimarisi kubbeli ve iki kısımdan
oluşmuştur. İç mekanda sekiz köşegen mevcut olup doğu istikametindeki yarım kubbe diğer
kubbeden daha geniştir. İki düzlemden meydana gelen sütunlar bu bölümü de ayırmaktadır.
Hovhannes-Sembat III tarafından yaptırılan kilise 1291 ve 1342 yıllarında Atabekler
tarafından restore ettirilmiştir. 1930'lu yıllarda (bazı kaynaklara göre 1957) ise bir yıldırım
düşmesi sonucu kilisenin yarısı yıkılmıştır. Halaskar (Amenaprgiç) Kilisesi de denmektedir.
Ani Katedrali ± Meryem Ana Kilisesi-Fethiye Camii Yazıtlara ve tarihçilere göre kilisenin
temelleri Bagratlı Kralı II. Sembat tarafından M.S. 990 yılında atılmış ancak Kral Sembat
öldükten sonra kiliseyi eşi kraliçe KATRANİDE tarafından 1001 yılında bitirilmiştir.
Kilisenin mimarı aynı yüzyılda İstanbul Ayasofya Kilisesinin tamiratını yapan TİRİDAT
ustadır. Katedral 1064 yılında Sultan Alparslan'ın Ani'yı feth etmesinden sonra camiye
çevrilmiş ve ilk fetih namazı kılınmıştır. Bu sebeple büyük katedrale Fethiye Camii `de
denilmektedir.
17. Aphrodisias (Aydın) 2017
Tanrıça Afrodit’e adanmış birçok eski çağ kentinin ortak adı. Aphrodisias ya da Afrodisyas
adlı kentlerin en ünlüsü, Anadolu’nun güneybatısında, eski Karia bölgesinde, günümüze
Aydın’ın Karacasu ilçesine bağlı Geyre mahallesinin bulunduğu yerde bulunan Antik Yunan
kentidir. Arekolojik kazılar başladıktan sonra Geyre taşınmıştır. Tarih boyunca, içinde
bulunduğu nehir havsasının doğal özelliklerinden beslenen kentin Antik Dönem’deki en
büyük zenginlik kaynağını ise kentin kuzeyinde, Babadağ eteklerinde yer alan mermer
ocakları sağlamıştır. Kent günümüze kadar korunabilmiş anıt yapıları ile Türkiye’nin en
önemli arkeolojik alanlarından biridir. Yerlesşim tarihi MÖ 5. Bin yıl ortalarına kadar uzanan
Aphrodisias, MÖ 6. Yy’da küçük bir köy görünümündeyken MÖ 2. Yy’da Menderes
Vadisi’ndeki yoğun şehirleşme döneminde kent devleti (polis) statüsü kazanmıştır. İlk Afrodit
tapınağı da bu devrine yapılmıştır. Bu görünüm MÖ 2. Yy’da ızgara planlı kentin kuruluşu ile
değişmiştir.
7.
https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-44429/xanthos-letoon-antalya---mugla.html
https://www.kulturportali.gov.tr/portal/xanthosletoon
16.
https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-162856/ani-arkeolojik-alani-kars.html
https://turkishmuseums.com/blog/detail/turkiye-nin-unesco-alanlari-ipek-yolu-uzerinde-bir-
buyulu-kent-ani/10051/1
17.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Afrodisias
https://kvmgm.ktb.gov.tr/TR-44400/afrodisias-antik-kenti-aydin.html
https://muze.gov.tr/muze-detay?SectionId=AFR01&DistId=AFR
FOTOĞRAF
6. https://www.howturkey.com/denizli.php
7. https://www.howturkey.com/antalya_mugla.php
16. https://www.howturkey.com/kars.php
17. https://www.howturkey.com/aydin.php