Abdülhamid Ile Gazi Osman Paşa'nın Çocuklarına Ermeniler Sahip Çıkmıştı

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 4

Abdülhamid ile Gazi Osman Paşa'nın çocuklarına

Ermeniler sahip çıkmıştı


www.haberturk.com

Giriş: 07.03.2010 - 15:44 Güncelleme: 07.03.2010 - 15:44

Abdülhamid ile Gazi Osman Paşa'nın çocuklarına Ermeniler sahip çıkmıştı

AMERİKAN Temsilciler Meclisi'nin Dış İlişkiler Komisyonu'nun 1915 olaylarını "soykırım"


olarak kabul etmesi, Türkiye'yi ayağa kaldırdı.

Konu senelerden buyana yazılıp çizildiği ve son oylamadan sonra gazetelerimizde ve


TV'lerimizde de günlerdir bahsedildiği için, içimden 1915'te olup bitenler yahut tehcir
kararını alanlar hakkında birşeyler yazmak gelmedi. Bunun yerine, Ermeniler ile Türkler
arasında bir zamanlar normal şekilde seyreden şahsî ilişkilerden bahsetmek ve bazı
insanî öyküleri nakletmek istedim.

Meselâ, 1940'lı senelerde Fransa'nın İspanya sınırı yakınlarındaki Pau şehrinde yaşayan
bir ailenin, Sultan Abdülhamid'in büyük kızı Zekiye Sultan ile Plevne kahramanı Gazi
Osman Paşa'nın oğlu Nureddin Paşa'nın dramını...

Abdülhamid, kızlarından ikisini, Naime ve Zekiye Sultanlar'ı, Plevne Kahramanı Gazi


Osman Paşa'nın iki oğluyla, Kemaleddin ve Nureddin Paşalar ile evlendirmişti.

Evliliklerin, hükümdarın o senelerde memleketin en meşhur askeri olan Gazi Osman


Paşa'yı her zaman gözönünde tutmak istemesinden dolayı ısrarla ve bir yerde de zorla
yaptırıldığı söyleniyordu. Sultan Abdülhamid, muhaliflerinin Gazi Osman Paşa'yı
aleyhinde kullanabilecekleri endişesi ile Plevne dönüşünde "Mabeyn Müş'iri" yani "Saray
Maraşalı" unvânıyla Yıldız Sarayı'na almış ve vefatına kadar yanıbaşında tutmuş, askerî
işlerle ilgilenmesine izin vermemişti. Üstelik, Paşa'nın iki oğlu ile iki kızını evlendirmiş ve
dünür olmuştu.

Ama bu evliliklerden biri, çok büyük bir skandalla neticelendi...


Ortaköy, o senelerde "sultanlar sahili" idi ve yalılar hükümdarların çocuklarına tahsis
edilmişti.

Sultan Abdülhamid'in Gazi Osman Paşa'nın oğullarından Kemaleddin Paşa ile evli olan
kızı Naime Sultan kocası Nureddin Paşa ile bu yalılardan birinde yaşıyordu ve hemen
bitişiğindeki yalı, tahtından indirilmiş olan bir önceki hükümdarın, Beşinci Murad'ın kızı
Hadice Sultan'a aitti...

Sıradan bir devlet memuruyla evlendirilmiş olan Hadice Sultan, babasının tahttan
indirilmesinden amcası Sultan Abdülhamid'i sorumlu tutuyor, üstelik amcasının aleyhinde
"Kendi kızlarını Gazi Osman Paşa'nın oğullarına verirken bana bu adamı lâyık gördü"
diye heryerde konuşuyordu.

Kemaleddin Paşa'nın arada bir başka hanımlarla ilgilendiği zaten biliniyordu ve Hadice
Sultan hem kendisinin, hem de babasının intikamı olacağına inandığı bir plan hazırladı:
Kemaleddin Paşa'nın hanımlara olan zaafını kullanıp kendine âşık etmeyi ve gizliden
gizliye mektuplaşmayı başardı. İki yalı arasındaki yazışmalar aylarca devam etti, sıcak
ama yasak bir aşkın ifadesi olan mektuplar günün birinde her nasılsa Abdülhamid'in eline
geçti ve bütün İstanbul, bir anda Ortaköy'deki skandalı konuşur oluverdi.

Hükümdarın mektupları görmesini bizzat Hadice Sultan'ın sağladığı ve "Amcamdan


intikamımı aldım" dediği söyleniyordu.

Abdülhamid bir padişah ve bir baba olarak ihanete uğramıştı ve gazabı şiddetli oldu: Kızı
Naime Sultan'ı Kemaleddin Paşa'dan hemen boşattı, sabık damadını bütün unvanlarını
aldıktan sonra Bursa'ya sürgüne gönderdi, kızını bir başkasına nikâhladı ve yeğeni Hadice
Sultan'a da yalısından dışarıya adım atmasını yasak etti. Hadice Sultan'ın rezalete
tahammül edemeyen kocası Ali Vasıf Bey de karısını boşadı ve kayıplara karıştı.

Ama, asıl dramı padişahın diğer kızı Zekiye Sultan ile kocası Gazi Osman Paşazade
Nureddin Paşa yaşadılar.

Sultan ile Paşa'nın nikâhları 1889'un 20 Nisan'ında Yıldız Sarayı'nda kıyılmış, onlar da
Ortaköy'deki yalılardan birine yerleşmişlerdi.

Hayatları refah içerisinde geçiyordu ve Zekiye Sultan'ın elinin açıklığı dillere destandı.
Yalıda verdiği iftarlarda diş kirası olarak her ramazanda 2 bin 500 altın dağıtır, bayram
sonrasında kâhyasının getirdiği hesabı gördükten sonra "Allah'a çok şükür" diye dua eder
ve dinî vazifesini yapmış olmanın verdiği zevkle, hemen gayet düşkün olduğu enfiyesini
çekerdi.

İşte, böyle bir servetin sahibi olan Zekiye Sultan ile kocası Nureddin Paşa, son
senelerinde pek kimselerin yaşamadığı bir sefalete düştüler...
Osmanoğlu ailesinin bütün mensuplarının 1924 Mart'ında Türkiye'den sınırdışı
edilmesinden sonra, Sultan ile kocası önce Paris'e, oradan da Nice'e gittiler ve bir müddet
Sultan'ın mücevherlerini satarak geçindiler.

Satacak kıymetli birşeyleri kalmayınca daha ucuz bir yer arayıp Fransa ile İspanya
arasında, Pirene Dağları'nın eteklerinde Pau adında bir kasabayı buldular ve Pau'da çok
küçük bir apartman dairesi kiraladılar.

Birkaç sene ellerindeki nisbeten değersiz eşyayı ve küçük mücevherleri satarak geçti,
günün birinde hiçbirşeyleri kalmadı ve asıl dram işte o zaman başladı: Artık ekmek parası
bile bulamayan Zekiye Sultan ile kocası, Pau'da otelcilik yapan bir Ermeni aileye iltica etti!
Fransa'ya İstanbul'dan gitmiş olan ve Sultan'ın babası Abdülhamid'in seneler önce iyiliğini
görmüş olan Ermeni otelci, Zekiye Sultan ile Nureddin Paşa'ya küçük otelinde bir oda
tahsis etti, her gün yemeklerini verdi ve son günlerine kadar kol-kanat gerdi.

Sultan Abdülhamid'in bir zamanlar Ramazan ayında iftara gelen misafirlerine diş kirası
olarak binlerce altın dağıtan büyük kızı Zekiye Sultan, hayata 1950 Temmuz'unda
Pau'daki bu otel odasında veda etti. Sultan'ın Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa'nın
oğlu olan kocası Nureddin Paşa da hanımının ardından sadece üç sene yaşadı ve o da
aynı otelde can verdi. Her ikisinin cenazelerini sığındıkları otelin sahibi olan İstanbullu
Ermeni kaldırdı ve Pau'ya defnetti...

Sultan ile kocasının şimdi kayıp olan mezarları, Türk ve Ermeni milletleri arasında
düşmanlık tohumlarının henüz atılmadığı zamanların hayallerde kalmış bir nişânesi
gibidir...

Abdülmecid'in gelini, zengin bir Ermeni ailenin yanına sığındı

ŞEHZADE Mehmed Abdülhalim Efendi, Sultan Abdülmecid'in çocuklarından Selim


Süleyman Efendi'nin oğluydu.

1894'te Ortaköy'deki saraylardan birinde dünyaya geldi, 1924 sürgününden sonra


Fransa'ya gitti, orada iki sene yaşayabildi ve hayata 26 Mayıs 1926'da veda etti.
Cenazesini Şam'a götürüp Sultan Selim Camii'nin avlusundaki hanedan mezarlığına
defnettiler.

Abdülhalim Efendi, 10 Ağustos 1913'te Samiye adında Çerkes bir hanımla evlenmiş ve
bir kızı ile bir de oğlu olmuştu.

Şehzadenin kızı Samire Sultan, Mısırlı bir diplomatla evlendi ve 1990'larda Amerika'da
vefat etti.

Ama, oğlu Şehzade Cengiz Efendi'nin hayatı çok hüzünlü oldu.


Annesi ile beraber Paris'te yaşayan şehzade, geçinebilmek için iki ayrı iş yapıyor,
gündüzleri Renault'nun otomobil fabrikasında çalışıyor, geceleri de boksör olarak ringe
çıkıyordu.

1950'nin 10 Ekim gecesi ringde bir yumruk yedi, bayıldı ve bir daha kendine gelemedi.
Beyni hasar görmüştü ve kaldırıldığı hastahanede birkaç saat sonra vefat ettiğinde henüz
25 yaşında idi.

Bahtsız şehzadenin annesi Samiye Hanım, Fransa'da tek başına ve beş parasız kaldı.
Paris'ten güneye, Akdeniz sahilindeki Nice'e taşınıp İstanbul'dan tanıdığı Hampartzumyan
adında zengin bir Ermeni ailenin yanına sığındı.

Osmanlı hükümdarı Sultan Abdülmecid'in oğlunun gelini Samiye Hanım, 1950'lerin


sonuna kadar, Hampartzumyan ailesi sayesinde hayatta kalabildi. Nice'de öldü ve mezarı
kayboldu.

Burada, Samiye Hanım'ın 18 Nisan 1935'te, Paris'ten Nice'de sürgünde yaşayan Son
Halife Abdülmecid Efendi'ye gönderdiği noter tasdikli bir belgeyi yayınlıyorum. Samiye
Hanım, bu belgede hanedan mallarının geri alınması halinde yapılacak ödemenin
önceden belirlenmiş oranını kabul ettiğini ifade ediyor.

Malların geri alınması hayali, hiçbir zaman hakikat olmadı...

Merak edenler için, Abdülhalim Efendi'nin ailesi hakkında bir ayrıntı daha vereyim:
Küçük Normal Orta Büyük Ekstra Büyük

Ana Sayfa
Yazı Boyutu
Paylaş

You might also like