Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 82

iktisat

d ergisi AYLIK DERGI


AĞ USTOS 2000 SAYI: 404 1.500.000 TL.

Devlet ve Kapitalizm (II)

• Yüks el Akkaya • Devrim Dumluda ğ • Mu stafa Erdo ğ du

• Fuat Ercan • Gündüz F ı nd ı kç ı oğ lu

• İ nci Özkan Kerestecioğ lu • Hatice Kurtulu p

• Tarı k Şengül • Mehmet Türkay

İFMC
İ Ü IKTISAT FAKÜLTESI MEZUNLARI CEMIYETI
YAYIN ORGANIDIR
a
cy
pe

Günümüzde tüm bilgiler dijital ortamda korunuyor.


Kitaplar disketlerin içinde saklan ı yor. Ama biz,
zaman ne kadar de ğ i ş irse de ğ i ş sin, bir müze
de ğ erinde olan ar ş ivimizi orijinal haliyle de
saklamay ı tercih ediyoruz. Kopyalar ı n ı dijital ortama
geçirmi ş olsak bile!
Çünkü biz, insan ı n geçmi ş ine ait olan her ş eye
sayg ı duyuyoruz. OSMANLI BANKASI
...çünkü aslolan insand ır.
=
enel olarak sosyal bilimler özel olarak da Türkiye için
devlet konusunun ne kadar önem ta şıd ığı n ı, iki sayı
içeriğ ini haz ı rlarken daha yo ğ un bir şekilde hiesettim.
dergisi AYLIK DERGI Doğ rusu neo-liberallerin bu anlamda i şi zor, ya da ba ş -
Sayı: 404 Ağustos 2000 Fiyatı: 1.500.000.-TL ka bir anlamda kolay. Zor çünkü devlet ya şam ı n her
İ.Ü. iktisat Fakültesi Mezunlar ı Cemiyeti
alan ı nda varl ığı n ı hissettiriyor, kolay çünkü neo-liberal analizler için
yayı n organ ıd ı r. iktisat Dergisi,
ayl ı k olarak yayı mlan ı r kapitalizmin i ş leyiş ine içkin olan bir dizi olumsuzluk devletin sorum-
Kurucuları ;
Nihat Batur, Oktay Emed, Resad Umur,
lulu ğ una yüklenerek ve "gizli elin" temiz bir i ş leyi şe sahip olduğ una
Sahibi; ili ş kin bir dizi yeni teori ya da öykü dinlemeye devam edeceğ iz.
İ.Ü. iktisat Fakültesi Mezunlar ı
Cemiyeti ad ına Ancak, devletle ilgili yaz ı lar, İ ktieat Dergisi'nin sayfa say ı s ı n ı a şı n-
Yönetim Kurulu Ba ş kan ı
Alpay Biber
ca beş yazı n ı n bu sayıya da konmas ı mümkün olamad ı . Her biri de-
Genel Yayın Yönetmeni; ğ erli olan ve tamamen benim iste ğ im üzerine yaz ı ları bir dizi yaz ı n ı n
Metin Sarfati
Sorumlu Yazı işleri Müdürü:
bu sayı ya konulamamas ı beni üzdü. istedi ğ imiz yaz ı ları n hepsi, ya-
Hikmet Akçiçek yı n kurulunun ortak kabulünü almas ı na rağ men, sayfa e ı n ı rlamas ı
Yayı n Kurulu:
Hikmet Akçiçek, Ilker Aktükün, nedeniyle yine yay ı n kurulunun belirlemesi ile içerik belirlendi. Aka-
Serhat Aligil, Fuat Ercan, O ğ uz Oyan,
Yasemin Öztürk, Metin Sarfati,
demik etik olarak beni oldukça üzen bu durumun belki de olumlu ya-
Mehmet Yavuzkan n ı , elimizdeki yaz ı ları n önümüzdeki say ı larda yayı nlanacak olmalar ı .
Özel Sayı Editörü:
Fuat Ercan
a
İ lk sayıda belirtti ğ im gibi, devlet konusunda çok daha yeni isimlere
Dan ış ma Kurulu:
ve orijinal çal ış malara yer verdik, çal ış maları n farkl ı alanlara da ğı l-
Oztin Aki3üç, Erdo ğ an Alkin, Kaya Ard ı ç,
m ış olması bu iki özel sayı n ı n olumlu yan ı n ı olu şturmakla birlikte,
cy
Taner 5erksoy, Nihat Falay, Tamer is ğ üden,
Kuwet Lordo ğ lu, Türker Minibas,
Murat Özyüksel, Nail Satl ı gan,
`devlet' konusunun kapitalizmin günümüzde ula ştığı a şamada ne
Ümit Ş enesen, Gül Günver Turan gibi i ş levler yüklendi ğ i sorusu, kan ı mca çok daha yoğ un tart ış ma-
Yayı n Kurulu Sekreteri:
İ smail Azolt ları gerektiriyor,
Yönetim Yeri;
belki de bu iki sayı n ı n en anlaml ı katk ı s ı , "devlet" konusunda farkl ı
Cumhuriyet Cad. Ceylan Apt. No:27/6
pe

80090 Taksim/ISTANBUL dü ş ünce ve yakla şı mları n kendi araları nda bir tart ış ma sürecini
Tel: (0212) 250 50 34 - 235 61 55
Faks: (0212) 255 17 73
ba ş latmae ı d ı r. Böyle bir diyalogun sadece farkl ı yakla şı mlara sahip
Internet adresi: www,ifmc.org ,tr okullar aras ı nda değ il, ama farkl ı disiplinler aras ı nda da gerçekle ş-
E-posta: dergigilfmc.orğ .tr
bilgigifmc.org.tr mesi gerekiyor. Devlet eğ er sosyal bir gerçeklik ise, bu sosyal ger-
Ofset Haz ı rl ı k-Bask ı :
Çekliğ i sahte ontolojik öncülleriyle e ı n ı rlayarak analiz
Mart Matbaac ı l ı k Sanatlar ı Ltd.
Tel: 0212 212 03 39 pbx etmenin mümkün olmad ığı n ı dü ş ünüyorum.
Dağıtı m:
Dünya Süper Da ğı tı m
Umarız bu iki sayı beğ eni ve ilginizi çekti, yer yer çok k ızd ı n ız, yer yer
Abone Koşulları : yeni sorular sordunuz. Devlet konusunu daha detayl ı tart ış maya
Yı ll ı k: 15 milyon TL.
Altı ayl ı k: 7.5 milyon TL. açma isteğ imiz devam ettiğ i için, ve bu iste ğ in ba ş ka platformlara
Üye, Öğ renci, Arş.-Gör.ve Öğ retim Üyesi:
sağ l ı kl ı ta şı nmas ı için kızg ı nl ı kları n ız ı , eleştirilerinizi ve katk ı ları n ızı
(Yıll ı k) 12 milyon TL.
Yurtd ışı : 60$ bekliyoruz. Yeni say ıda görü ş mek üzere...
Abone Hesap No:
Akbank Taksim 7097-DHU
isbankas ı Taksim 544077
Pergide yayınlanan yazı lar Cemiyeti
bag"lamaz; görüOer yazarlar ına aittir. Postlukla....
Yayınlamak amacıyla gönderilen yazıları n
iki nü sha olarak triümküne bilgisayar
Fuat ERCAN
diketiyle birlikte ulat ırılmaeini rica ederiz. e-posta: fuat_e@hotmail.com
içindekiler
Kapitalizm -Küreselle ş me ve Devlet ve Kent Mekan ı
Kalk ı nma Tartış maları Tarı k Ş engül
Aç ı sı ndan Devlet:
Eleştirel Önermeler-I

Fuat Ercan

Devlet, Ulusal Kalk ı nma ve


Kapitalizmin Dinamikleri
Mehmet Türkay Türkiye'de Kentsel-Metropoliten
Alanların Biçimlenmesinde
Devletin Rolü
a Hatice Kurtulu ş
cy
ı

Orijinallik Merak ı Tutkuya


Dönü ş ünce: Doktor Hikmet
Kıvı lcı ml ı'n ı n Çal ış maları nda
pe

Devlet
Devlet Üzerine İ ki Vulger Not
İ nci Özkan Kerestecio ğ lu
Gündüz F ı nd ı kçloğ lu

Devlet, sendikalar ve
Devletlerin Kalk ı nmac ı Korporist İ li şkiler-II
Kapasiteleri: Yüksel Akkaya
Kurumsal Bir Yakla şı m
Mustafa Erdo ğ du

G. Kore'nin sanayile ş me
sürecinde Devletin Rolü
Devrim Dumluda ğ
4
Kapitalizm-Küreselle ş me ve Kalk ı nma Tart ış maları

arı arrr
ı
Aç ı s ı ndan Devlet: Ele ştirel Önermeler-I*

"Ben ki, bu denli parlak ba şibosluklara reysel eermayeler aç ı s ı ndan ne kadar ya- Fuat Ercan"
dayanan-uyan, asla çözümleyemeyenim rarl ı olaca ğı n ı göstermek için yap ıyor. Ve
zaman lahirentirı i, tekil, çoğ ul zorlu, dünya ölçeğ inde etkin i ş lemeye ba ş layan
değisik, birimize ve hepimize ait." sermaye birikim süreci ya da islemek zorun- 'Özel eay ırn ız için yapılan
(f3orges,1988,39) da olan sermaye birikim Sürecinin aktörleri katkıların çokluğu nedeni ile
yazıyı oldukça genel
için, "ulus-devlet odakl ı haritalar ı n e ı n ı re ı z
hatlanyla yazmak zorunda
1-Küreeelle ş meci ve piyasa yönelimli bir ekonomide son derece yan ı lt ı c ı " olaca ğı - kalmarna ra ğmen, yazı tek
analizlerde oldukça önemli bir isim olan Ke- n ı belirtiyor. sayıda yayınlanamayacak
boyuta ula ş tı . Editörlük
nichi Ohmae s ı kça referans alan Ulus Dev- 2-Asl ı nda Ohmae'nin genel kabul gören konumunu kullanma gibi
letin Sonu adl ı çal ış mas ı nda hakl ı olarak ş u analizi, kiea erimli ç ı kar ili ş kileri içinde göz- bir haks ız uygulamaya
vurguyu yapar: "Ku ş kusuz, daha eski tarih- lerini dünya piyasas ı ndaki verili Olanaklar ı yönelmernek için, yaz ıyı
ki üç sayıda yayınlanman ın
lerde, ulusal ç ı kar ı n ba ş ka bir anlam ı vard ı . tüketmeye yöneltmi ş belirli bir kesim ve s ı - sağlı klı ibC,'41111 düş ündüm.
Bizim olanla ba ş kalar ı n ı n olan aras ı nda be- n ıfı n somut —tekil üyeleri için oldukça an- Diğer bölürnlerde,
kureeelle şıne ve
lirgin ve kesin bir ayr ı m çizgili eunard ı . Bu laml ı ve anlaml ı oldu ğ u kadar, gerçekten
kalkı nma/azgeli ş mişlik
a
toprak parças ı onlar ı n değ il, bizimdir; bu
fabrika onlar ı n değ il, bizimdir; bu firma on-
de i ş leyen bir süreci i şaret ediyor. Gerçek-
lesen bir süreci i ş aret etti ğ i ölçüde de ger-
olguları dolayında devlet
sorununu tartrbmaya
açacağız,
ları n de ğ il bizimdir. Ama bu gün Ohio'daki çekirge ili ş kin ipuçlar ı vermekle birlikte bu
" Marmara Üniversitesi
Honda fabrikas ı ya da Tennesee'deki Nie- tür analizler, gerçekli ğ in kendisini bütün-
cy
ean fabrikas ı için bu tür bir mant ı k ne ka- Iük1ü bizlere eunmamakta. Daha da kötü-
dar geçerli olabilir? Bunlar ı n her biri kimin sü, k ı sm ı olarak belirli bir s ı n ıf ı n (ki o S ı n ıfı n
"ç ı kar" lar ı na hizmet ediyor?" Ohmae ayn ı da eadece e ı n ı rl ı bir kesiminin) bireysel ve
kitab ı nda, Japonya'n ı n muazzam geli ş mesi- somut ihtiyaçlar ı ile ör-ti4en bu aç ı klama-
ne ili ş kin aç ı klama yaparken, hem yukar ı da lar, gerçekli ğ in bir bütün olarak alg ı lanma-
kendi eordu ğ u eoruya aç ı k bir cevap ver- e ı ve aç ı klanmas ı n ı önlemekte. Toplumsal
pe

mekte, hem son y ı llarda s ı kça yap ı lan ge- alanda ve somut düzeyde ya şanan çoğ ul
nelleme yönelimli bir yanl ış l ığ a dü ş memek- ili ş kiler ve bu ili ş kilere içkin olan güç ili ş kile- 1 New Left KevieWin bu
günlerde ç ı kan bir
te; "Yı llard ı r hep vurgulad ığı m gibi, böylesi- rin aç ı klama ve anlamaya yönelik çabalar ı
sayı s ında 0.Harvey1e
ne ola ğ anüstü rekabetçi olan Japonya de- da belirlemeei, soeyal olgunun gerçekçi bir bir eöyleşi yer almakta.
ğ il, sadece Japonya'daki bir avuç sektör ve şekilde analiz edilmesini önemli ölçüde 19707erden günümüze
oldukça zengin içerik-
daha önemlisi, bu eektörlerdeki güçlü birey- olumsuz yönde etkiliyor. Verili egemen aç ı k-
lere sahip çalışmaları
ler taraf ı ndan yönetilen bir avuç firmad ı r." lamalara yönelik ele ştirel yakla şı mlar ı n üzerine yapı lan
(Ohmae, 1996,88). Ohmae'nin çal ış mas ı na a şı rı reakeiyoner bir biçim almas ı , ele ştiri söyle şide, D.Harvey
oldukça kolay yazdığı
içkin olan aç ı klamalara kat ı lmamakla birlik- neenesine ili ş kin bütünlükIü yap ı ve ili ş kileri
Postmodern Durum
te, ulus-devletlerin sonu gelmese bile farkl ı analiz etme yerine, Sürecin aç ığ a ç ı kard ığı adlı çalışmasın ın h ızla
bir gerçeklikle kar şı karşıya olduğ unu gös- olumsuz eonuçlar üzerinde tak ı l ı p kalmaya tüketildigini söylerken,
birazcık da sistemli bir
termesi aç ı s ı ndan hakl ı oldu ğ unu ve daha neden oluyor. Alternatif aç ı klama biçimle-
biçimde kendisini
da önemlisi 'ulus-devlet ya da eermaye ad ı - rinin enerjisini tüketen, a şı rı reakeiyoner oldukça yeren L İ M İt5
na genellemeler dolay ı nda yap ı lan aç ı kla- analizler (reaksiyoner olmak her zaman ra- tü Capital adlı
çalışmasın ın bak fazla
maları n ne kadar anlams ı z oldu ğ unu i ş aret dikal olmak anlam ı na gelmiyor), kolayc ı ol-
okurı madığın ı oysa bu
etmesi oldukça anlaml ı . Hiç ku ş kusuz libe- duklar ı ölçüde, daha çok kabul görüyor. kitabı n kapitalizmin

ral-piyasa yönelimli yazar, bu vurgular ı be- Ama bu tür analizler, ne yaz ı k ki sisteme bütürı lük1ü yap ısın ı
de şifre etme aç ı sından
lirli mekaneal örüntülere eahip ekonomile- ili ş kin bütünlüklü yap ı ve mekanizmalar ı n oldukça önemli
rin, dünya ekonomisiyle bütünle ş melerinin bilgieini aç ığ a ç ı karmay ı engelleyici bir i ş lev olduğ unu vurgulamak-
ta. (Plarvey,2000),
genel olarak kapitalizm, özel olarak da bi- de yüklenmi ş oluyor.'
3-Sosyal bir gerçeklik olarak devlet ol- analizlerde ortak bir konumu payla şıyorlar.
gusuna yönelik analiz ve aç ı klamalarda, yu- Bu konumun, devlet ile toplumu ya da ekono-
kar ı da k ı saca aç ı klamaya çal ıştığı m olum- miyi ya da sermayeyi kar şı karşıya getiren
suz sürecin çok daha belirleyici oldu ğ unu dualist bir bilgi kuram ı na sahip olmaland ı r.
söylememiz gerekiyor. Liberal ve piyasa yö- E ğ er ele ştirel olmayan bir sosyal bilim-
nelimli analizlerde devlet, genellikle piyasa ci, verili güç ili ş kilerinden hareketle, egemen
karşı s ı nda ve ekonomik geli ş meyi olumsuz konumlar ı /durumlar ı yeniden üretecek bil-
yönde etkileyen ve art ı k -tarihsel olarak is- gi ve dolay ı s ıyla pratikleri i ş aret etmegi
leveizle ş en bir olgu olarak dile getirilirken, üstlenmisse, ele ştirel olan sosyal bilimci
di ğ er yandan ele ştirel ve sol yönelimli bir di- de, verili güç ili ş kilerinden görece ba ğı ms ı z
zi analizde, sermayenin dünya ölçeginde hi- olarak sosyal gerçekli ğ in gerçekçi bilgisini
per-mobil bir biçim ald ığı andan itibaren gü- üretmek zorundad ı r. Burada gerçekçi bilgi-
cünü önemli ölçüde kaybetti ğ i yönünde nin nötr olmad ığı n ı ve nötr olmad ığı ölçüde
aç ı klamalara yönelmekte (Moran, 1998). de, bu bilgiyi üreten sosyal bilimcinir ı kendi
Ya da son zamanlarda oldukça kabul gör- niyetinden ba ğı ms ı z olarak bizzat verili güç
meye ba ş layan yap ı salc ı ve kurumealc ı oku- ili ş kilerinin tan ı mlad ığı bir çerçevede de-
la göre, devlet uluslar aras ı sermayenin erlendirilm ekte.
özellikle finans sermayenin müdahaleleri 6. Kapitalizmin gelisimine paralel olarak
sonucurda verili i ş levlerini kaybetmi ş ve ge- aç ığ a ç ı kan uzmanla ş ma ve farkl ı la ş ma eğ ili-
rekli düzenlemeleri yapmak için donan ı ms ız minin önemli alanlar ı ndan biri sosyal bilimle-
kalm ışt ı r ( Hart-Landsberg ve Burkett).' rin kendi aras ı nda gerçekle şen ş izofrenik iç-
4-Bizim için belki de bu -tart ış malar ı bölümüdür. Bu i ş bölümü verili kapitalist sis-
a
daha da anlaml ı k ı lan boyut, devlet tart ış - temin feti ş izmini üretme konusunda oldukça
malar ı n ı n ço ğ unlukla azgeli ş mi ş ya da ge- önemli bir dizi i ş lev yüklenmistir. Sosyal olgu-
li ş mekte olan ülkelerin referans al ı narak nun içinde yer ald ığı sosyal ili ş kileri, farkl ı di-
cy
yap ı lmal ı d ı r. Teorik olarak yap ı lan -tart ış - eiplinlerin ara ştı rma nesnesine dönü ştüren
malarda yo ğ un ele ştiriler almas ı na karşı - uzmanla ş ma eğ ilimi, ele al ı nan sosyal ger-
l ı k, neo-liberal ya ola ele ştirel olmayan ikti- çekli ğ in bütünlüklü analizini önemli ölçüde
sad ı n tan ı mlad ığı reçetelerin s ı kl ı kla uygu- olumsuz yönde etkilemistir. Ozellikle kapita- 2 Yapr alcıı
ı ve kurumsalci
lanmaya konuldu ğ unu söyleyebiliriz. Neo-li- lizme ili ş kin aç ı klamalarda belirleyici bir i ş le- okulun devlet, Sorununa
yöklöirrt için bak:özel-
barel reçetelerin somut ya şamda uygula- vi olan iktisat disiplini bu anlamda özel bir i ş -
likie F.B.EUvan ve
pe

n ı rken, temel me ş ruluk kayna ğı n ı , devletin levi olmu ştur. Ele ştirel olmayan iktisat, dev- dr«1290)K,Eoyer ve
olumsuz bir dizi özelli ğ ini i ş aret etmekten lete ili şkin analizierinde, devleti sürekli olarak Dı Drache (1996).,4,çya
krizi doğrultusunda
al ıyor. Sonuçta gerçekte kapitalist ili ş kile- iktisat teorisinin d ışı nda b ı rak ı r. Devlet sor-
devlet ve kriz iliş kisi
re içkin olan tüm olumsuzluklar ı n kayna ğı gulanmadan veri olarak kabul edilir, piyasa için r7aylor(1998),

devlet olarak göterilmekte. Bu konuda mekanizmas ı na d ış sal olan devlet tan ı m ı , C,Jorition(1998).
3 Kalkinrnö ve devlet
belki de en çok feti ş leştirilen devletin borç- ayn ı piyasan ı n islerli ğ ini sürekli müdahalele- sorunu ;özellikle
lanma gere ğ inin ekonomiye nas ı l zarar ver- ri ile ya i ş lemez hale getirmekte, ya da piya- "gelişmesi devlet"

di ğ i ve enflasyona neden oldu ğ u yönündeki kavram ı ikinci bölümde


san ı n etkinli ğ ini azaltt ığı vurgulan ı r. 1 Bu an-
ele alinarak ince-
aç ı klamalard ı r. Oysa devletin artan borç- lamda ele ştirel olmayan iktisat yaz ı n ı nda iernecektir,
lanma gereğ i bizzat sermaye birikim süre- devlet, sosyal ili ş kilerden özellikle ekonomik 4 Pevlet sorunun
eleştirel olmayan ikti-
cinde belirli kesimlere kaynak aktarma yö- ili ş kilerden ayr ı ve kendine özgü (sui generis)
töt a şiindan çorunı lu
nüne bir i ş lev görmenin ötesinde pek fazla bir olgu olarak analiz edilmekte. analizi için detayl ı bilgi
da anlam ta şı m ıyor. Özellikle kalk ı nma yaz ı - 7-Asl ı nda devleti bir kara kutu gibi J,Hoilöway (1994).
5 lvlarxibı tı devlet analizi
n ı nda i ş aret edilen devlet, bir ara ştı rma analiz etme e ğ ilimi sadece ele ştirel olma-
çin anlamla iki derieme;
M=Mn:MM=M:

neenesi olarak var olu ş nedeni ve üzerinde yan iktisad ı n içinde oldu ğ u bir e ğ ilim de ğ il- t.Holioivöy ve
yer ald ığı gerçekli ğ i aç ığ a ç ı karmak için dir, oldukça anlaml ı katk ı lar ı olmas ı na S.Piccrotto(197) ve
5,Clark(1921), yine
analiz edilmernekte, bunun yerine devlet; ra ğ men', markeist analizlerde de 'devlet'
marbist devlet için
gerçekle ştirilecek de ğ i ş ikliklerin hem nesne- ş izofrenik disiplinler arac ı ayr ı m ı n tan ı m- Oldukça 31119111h k/t-
çaliçma 8.,Jetop
ei hem de öznesi olarak -tan ı mlanmak-ta.' land ığı çerçeve içinde analiz edilmektedir.
(19901. Daha ele ştirel
5-Asl ı nda oldukça farkl ı gerekçelerden Marksist devlet analizleri de s ı kl ı kla, analiz bir çerçeve için
hareket eden bu aç ı klamalar, devlete ili ş kin neenesi olarak sosyal gerçekli ğ in kendine 1-1,5ülalp (1993).
özgü iliskieel ontolojisi üzerinden -tart ış - kavram ı da kapitalist ili ş kiler içinde feti-
maları sürdürmek yerine, Marx' ı n bütünlük- sistik bir nitelik kazan ı r. Böyle bir alg ı lama-
lü katk ı s ı n ı genellikle iktisat jargonuna in- da, devlet ekonomiden ayr ı -tutuldu ğ u ölçü-
dirgeyerek, sosyal gerçekligi kendi içinde de, e ı nif ve çat ış ma ili ş kileri de ekonomik
kompart ı manlara ay ı rmakla kal ı nmam ı s, alana içkin ve devletin belirleyicili ğ inin d ı -
daha önemlisi soyutlama düzeyine ili ş kin şı nda kalan olgular olarak analiz edilmesi-
sermaye birikimi , üretim tarz ı ve devlet gi- ne neden olur (Hollaway,1994). Devleti ka
bi kavramlar, -tarihsel ve toplumsal gerçek pitalist sosyal ili ş kiler dolay ı nda ı tan ı mla-
li ğ in -tan ı mlad ığı daha somut gerçekliklerle d ığı m ı z andan itibaren, ister istemez kapi-
bir tutulmustur. Aç ı k bir de ğ isle devlet ko- talime rengini ve dokusunu veren sermaye-
nusunda epietemolojik bir yan ı lg ıya düsül- birikim mekanizmas ı ve bu mekanizman ı n
müstür.' Di ğ er yandan sermaye ve sömü- hem öznesi hem de nesneei olan s ı n ıfları
H kavramlar ı ekonomik alana ait kabul ya da aktörleri, bu aktörlerin kendi ç ı karla-
edildi ğ i ölçüde, devlet ya da politik olan ise r ı doğ rultusunda geli ştirdi ğ i stratejilerle
ekonomik alana göre tan ı mlanm ıştı r. ve bu etratejilere ya şama geçirecek teorik
8-Olabildi ğ ince zenginli ğ i ile Marksist- bir dizi çal ı smalar(Ohmae gibi), bu de ğ is-
ler aras ı nda tart ışı lan 'devlet' sorununu kerı lerle örtüoen mesrula ştı rma ve ege-
su basl ı klar alt ı nda s ı ralayabiliriz; menlik biçimieriyle kars ı las ı r ı z. 5u anlamda
-Lenin ve daha sonra Kalp Miliband ı n devlet: sermaye birikiminin belirli tarihsel
örı cülü ğ ünü yapt ığı devletin kapitalist s ı n ı - ve toplumsal ko ş ullarda olu ş ma süreci -
fı n aracı oldu ğ u görüs, yani yap ı sal bir dizi özellikle- daha somut
-kapitalist ekonomik islevlerle politik ba ğ lam-ba ğı ml ı e ı n ı feal ve mekansal özel-
i ş levleri kesisti ğ i anlamda devletin anali-
a
liklerin kesi şti ğ i noktada biçimlenir. 5u an-
zini yapan erken dönem F'oulantzas' ı n ya- lamda devlet, genellikle egemen s ı n ı fı n be-
p ı salc ı görüsü, lirlemesi dolay ı nda hareket eder, ama dev-
cy
-ya da geç dönem Foularıtzas' ı n devle- let genellikle egemen s ı n ıfı n her bir bireyin
ti s ı n ıf çat ış malar ı n ı n alan ı olarak tan ı m- k ı sa erimli ç ı karlar ı n ı n ötesinde daha yap ı -
lad ığı görü ş , sal de ğı skenler do ğ rultusunda kararlar
-devleti yabanc ı la ş m ı s sosyal ili ş kiler al ı r /alabilir. Yine ayn ı devlet, s ı n ıflara ra ğ -
sonucu aç ığ a ç ı kan imajsal bir kurum ola- men kapitalist sistem krize girdi ğ i andan
rak tan ı mlayan analizler, itibaren, krize müdahale etmek için müda-
pe

6 tu
-Gramsciarı anlamda, devleti hegemo- halelerde bulunabilir. Yine devlet, kapitalist analiz • vuryjar,
nik politik ideolojinin hem belirledi ğ i hem sosyal ili ş kiler toplam ı n ı n sosyalizasyorı u bu yazinin daha

belirlendi ğ i alan olarak tan ı mlayan ele al ı s- biçiminde


gibi çok daha hayati bir dizi i ş levi yerine ge-
eie ahnara.k a ğyieninek
lardan bakeedebiliriz(011man,1993).' tirir. Hukuksal yap ı lar ı n olu ş turulmas ı , istenen eeria,ilenrileye
Asl ı nda yukar ı da s ı ralad ığı m ı z analizle- ulus gibi bir bütünlestirici alg ı lanman ı n çainailacakair /ni:ma
sorunun ni. i• kuram ı
rin hemen hemen hiç biri, di ğ erini d ı slama- sa ğ lanmas ı , sisteme uygun vatanda ş ye-
.2ç- i5indi3m .en ipin
makta, ama her biri tek bas ı na devleti ta- ti ştirmek için e ğ itim sistemi ve daha bir bak: F.Er. •
n ı ml ı yor dedi ğ imizde, gerçekli ğ in eksik ve çok alan ı yer yer hakim s ı n ı fa ra ğ men ya- 7 Markalan . anal-
sinia.n . jınimaai
yetersiz bir tan ı m ı n ı bize vermi ş olur. Ve par.' 5u anlamda tek tip bir kapitalist n zaman
gerçekli ğ in tek boyutlu analizine yönelindi ğ i devlet -ten baheedemeyiz. Daha çok serma- as ari (i,UniaWnaam)
ölçüde, devlete ili ş kin bu aç ı klama tarzlar ı ye birikiminin belirleyicili ğ inde ,ki bu belirle- anlamlı bir çal ı :ama
olarak bak; Ciyak
evrensel ve mutlak bir devlet tar ıı mlanma- yicilik sermayenin spekülatif mant ığı ndan iile5i-role (1993),
s ı na neden oluyor. 5u yöndeki tek boyutlu dolay ı belirli tarihsel ve toplumsal /mekan- 8 Er konuda oijukça

ve sosyal bütünlü ğ ü kendi içinde kompart ı - sa4iskii açilimlar için


sal konumlara göre biçirnlenir, olu ş an dev-
E.M.liVıoid(1990)•
manlara ay ı ran devlet analizleri, sonuçta let biçimlerinden söz edebiliriz. Burada ,JUip (1957). H.G
devlet ile ekonomiyi ayr ı alanlara ili ş kin ol- sermaye birikimi derken, gerek ele ştirel ol- 9 5u konuda eierprel
ter rinin öncü iie- len-
gular olarak tan ı mlayan liberal devlet ana- mayan iktisat, gerek Marx' ı iktisat disipli-
ierinden CI3U5 Iffn .nin
1 izleriyle ayn ı konuma dü ş üyorlar.' nin içine hapeederı anlay ış lardan farkl ı ola- çalı kmaları nizel bir
9-Oysa 'devletin toplumdan ayr ı bir rak, sosyal ili ş kiler ve bu ili ş kilere içkin olan anla m tiyon(i935)
ve ('199iie-:).6u yönde
T4I

ş ey olarak görülmesi kapitalizme özgü bir güç ve esitsizlik ili ş kiler anlam ı nda kullan ı -
dana detayll nii2i
durumdur, asl ı nda para kavram ı gibi devlet yorum. P.Keliner (1959)
_
=1:11
10-Böyle bir çerçeve dolay ı nda devlete ama bu u ğ rak sermayenin olmazsa olmaz
baktığı m ı zda, oldukça sorunlu olan aç ı kla- ko ş ulu de ğ ildir."
ma tarz ı olarak, devleti bir üstyap ı kuru- 13-Sermaye birikimi süreci, sermaye
mu olarak tan ı mlamaya neden olan, alt birikiminin sosyal döngüsünü olu şturan
yap ı -üst yap ı kavramla ştı rmas ı n ı n sefale- para, ticari ve üretken sermayenin tarih-
tinden de kurtulmu ş oluruz. Kapitalizmde sel süreç içinde farkl ı la ş an belirleyicili ğ ine
sömürü ili ş kilerinin gerçekle ş ti ğ i her alan- yol açar. Sermaye birikimi kendi içinde
da kapitalizmin temel varolu ş biçim olan farkl ı i ş levler üstlenen kapitalistlerin belir-
devletin varl ığı n ı göz ard ı edemeyiz, i ş çi ile leyicili ğ ini öne ç ı kartt ığı gibi, sermaye biri-
sermaye aras ı ndaki sözle ş melerin genel kim süreci, ayn ı zamanda mekansal olarak
çerçevesini olu şturan hukuksal olu ş um- öncelikle kendi belirledi ğ i alanlarda geli ş i-
dan, i ş çi ile sermaye aras ı ndaki ili ş kinin mini tamamlad ı ktan sonra birikim ko ş ulla-
d ış a vuran parasal ili ş ki yani ücret olu ş u- r ı n ı dünya ölçe ğ inde olu şturma sürecine
mu gibi tüm alanlarda devletin etkin ola- girer. Bu anlamda, sermaye birikiminin
rak varl ığı n ı görürüz. Var olan bütünlüklü
farkl ı i ş levlerinin -tarihsel olarak egemen
i ş leyen bir mekanizmad ı r ve bu mekaniz-
oldu ğ u mekan ve anlarla , belirli bir serma-
may ı tan ı mlayan ili ş kiler toplam ı n ı n kendi-
ye birikiminin art ı k belirli mekanlardan di-
si bu varolu ş un süreklili ğ ini sa ğ lamakta-
ğ erlerine yönelme zorunlulu ğ unu ya ş ad ığı
d ı r. Bu anlamda alt-yap ı usta yap ı dola-
anlar, devletin farkl ı la ş mas ı na ve değ i ş - 10 Kapitalizmi tan ımlayan
y ı ndaki bir devlet anlay ışı oldukça yetersiz
mesine neden olacakt ı r. Çünkü tüm bu de- bu temel mekanizma
bir kavramlast ı rmad ı r. dolayında kürecelleme
ğ i ş iklikler sadece emek ile sermaye ara-
11-Kapitalizmi tan ı mlayan temel ili ş ki- olğ ucnun analizi için
a
ler a ğı n ı n sermaye birikim süreci oldu ğ unu
s ı ndaki verili çeli ş kilerin de ğ i ş erek çat ış - bak:Ercan (backıda)
11 Cu konuda ğ örebildiğim
man ı n biçimini belirlemeyecek, fakat daha
i ş aret etti ğ imiz ölçüde, dinamik ve sürekli kadarıyla oldukça
da önemlisi sermayeler aras ı çeli ş ki ve ça-
aY7 İ3Mil çalışma
çeli ş kiler içeren bir dizi de ğ i ş imin var oldu-
cy
t ış malar ı n niteli ğ ini de belirleyecektir. D.hiarvey.in Limits
Limit To
ğ unu ve bu evrelerin her bir a ş amas ı nda, Capital (1282)adl ı
Böylece, sermaye birikiminin tarihsel ge-
gerek kapitalistler ile di ğ er s ı n ı flar (özde çalışmal ıdı r.
li ş imi, belirli bir dizi ya ş am biçimi ve bu ya- 12 Mekan3a1 ölçcklerin
i ş çiler) aras ı ndaki ili ş kilerin ve gerekse ka-
ş am biçimine paralel sosyal ili ş kiler üret- ğ örecelilecmeci olarak,
pitalistlerin kendi aralar ı ndaki ili ş kilerin - kdiı ii bir dille
ti ğ i ölçüde, devletin bu de ğ i ş en ili ş kilerde
birikimin ula ştığı a ş amaya göre- farkl ı la- çsvireceğirııı mekansal
ki konumu da farkl ı olacakt ı r. farklı la ı manın ulus
ş aca ğı n ı ve bu farkl ı la ş maya ba ğ l ı olarak
pe

14-Bu anlamda ulus-devlet formasyo- devlet üzerindeki etki-


da devletin renk ve dokusunun de ğ i ş ece ğ i- leri için oldukça anlaml ı
nun, sermayenin dünya ölçe ğ inde birikim bir çalııına için
ni söyleyebiliriz.
sürecinin bir an ı na tekabül etti ğ ni söyle- bak:5.,Jeccop(2000),
12-Devlet sorununu sermaye birikim
bu kavrarnlaprmayı
yebiliriz (Hollaway, 1994,36). Ve sermaye
dolay ı nda tan ı mladi ğı m ı z andan itibaren, ;yeniden ölçeklenme'
birikiminin toplam döngüsünün dünya öl- kavramı doğ rultu s unda
bir ba ş ka vurgunun daha yap ı lmas ı gereki-
çeğ inde çok daha etkin gerçekle şti ğ i an- ele alan ve devletin
yor; Sermaye kavram ı ne ulusal ne de yönetim işlevinin nas ı l
uluslar aras ı bir öze sahiptir. Sermaye bi- da, verili mekansal tan ı mlamalar büyük cıl5rıı ii ıt ı:iğ ürı iı, yani

rikiminin varl ığı ontolojik olarak devlet kav- h ı zla de ğ ismekte, yerel ve farkl ı l ı klar ı n tü- devlete ili şkin bazı
i0evlerin farkl ı biriıın-
ram ı na ba ğ l ı de ğ ildir (Bryn,1987). Serma- ketilmesi veya yerel ve farkl ı olanlar ı n
erce karOanrnacı na
ye birikim sürecinin temel belirleyeni, daha dünya ölçe ğ indeki sermaye birikim süre- şkin bak: E.
cinde yer almak için gerçekle ştirdikleri Swynedouw (2000) ve
fazla kar elde edebilmek için k ı sa sürede
mekansal
daha az girdi ile daha fazla ürün ya da tüm eylemlilikler/stratejiler, mekanlar
farkl ıla ş manı n devlet
hizmet üretmektir." Kapitalizmi tan ı mla- aras ı yeni i ş bölümlerine yol açt ığı ölçüde, merkezli analizler

devletin daha önce üzerinde yükseldi ğ i sa- üzerindeki etkileri için


yan bu üç temel özellik, kapitalizmin ba-
Nı Brerı nner(1999).
TM=İTdrirr==.

şı ndan beri mekansal olarak dünya ölçe- bit mekanlara ba ğ l ı varolu ş tarz ı 12 ve güç 13 Ulus-devlet ve güç
ğ inde i ş leyen bir sistem olmas ı na yol aç- tekelini elinde tutma tarz ı h ı zla de`gie- ilişkileri ve bu iliçkinin
tarihsel dönü ş üm
m ış tı r. Bu anlamda Ohmae'nin tan ı mlad ığı cel(tir. Böylece devletin de ğ i ş en yeni ili ş -
eğitimleri için
"Bizim olanla ba ş kalar ı n ı n olan aras ı ndaki kiler dolay ı nda de ğ i ş imi, en az ı ndan bu de- bak:E.Ağ new(1995),
belirgin ve kesin bir ayr ı m çizgili" olu ştur- ğ i ş imden stratejik olarak ç ı karlar ı olanlar 14 5e bölümün kaynakları
yer sorunu nedeniyle
mak, kapitalizmin esitsiz gelisimine ba ğ l ı için cle ğ iecektir, 13 ya da Ohmae'in vurgu-
bir sonraki bölümün
olarak gerçekle ş en tarihsel bir u ğ rakt ı r lad ığı gibi de ğ i ş mek zorunda kalacakt ı r." sonunda verilecektir.
=
Devlet, Ulusal Kalk ı nma ve Kapitalizmin Dinamikleri
Türkiye'de eon yirmi y ı ld ı r gündemi be- fazlas ı doğ rudan yabanc ı yatı rı m almaz- Mehmet Türkay*
lirleyen, bu çerçevede neyin, nas ı l ta ı-tışı - ken, bu yat ı rı mları n üçte ikisi sekiz geli ş-
laca ğı na dair ideolojik hegemonyae ı n ı ku- mi ş ülkeye gitmektedir; geli ş mekte olan
ran neoliberalizm eon birkaç y ı ld ı r ba ş lan- ülkelerde bir milyar ı n üzerinde inean ı n ge-
g ı ç argümanlar ı n ı k ı smen gözden geçirme- liri dü ş ük büyüme h ı z ı , durgunluk yada ge-
ye yöneldi. Su gözden geçirme ve/veya ye- rileme neticesinde 30 y ı l önceki düzeyinin
niden tan ı mlaman ı n önemli bir k ı sm ı n ı dev- alt ı na inmi ştir; Küzeyde 100 milyon insan
let ve kalk ı nma sorunlar ı olu şturmaktad ı r. yoksulluk s ı n ı rı n ı n alt ı nda ya şarken, bir
13u gözden geçirme i ş leminin gerekçelerini milyarı n üzerinde insan temiz içme euyun-
uluslar aras ı kurumlar ı n küreeelle ş menin dan yoksun bulunmakta,yakla şı k bir milyar
ortaya ç ı kard ığı sonuçlara ili ş kin rapor- insan eğ itim olanaklar ı ndan yoksun ya şa-
lardan izlemek mümkün. Örne ğ in UNCTAD, makta ve 840 milyon açl ı k çekmekte yada
1997de yay ı nlad ığı Ticaret ve Geli ş me güvenilir yiyece ğ e eri ş ememektedir. Bun-
Rapor' unda Küreeelle ş menin Yedi Günah' lar ı n yan ı nda trilyonerin zenginli ğ i 48 en
olarak tan ı mlad ığı olumeuzluklar ı ortaya az geli ş mi ş ülkenin birle ş ik ulusal gelirleri-
koymu ş ve ileride sistemin i ş leyi ş ini tehdit nin 1.5 kat ı na ç ı km ıştı r.' Benzer rakamlar ı Kapitalizmin
edecek tehlikelere kar şı önlem al ı nmas ı her alandan vermek mümkün, ama bu ka- bir sistem
gerekti ğ ini vurgulam ış tı r. Birle ş mi ş Millet- dar ı bile gelinen noktan ı n vehametini g be-
ler'in 1997 İ nsani Geli ş me Raporu ya şa-
olarak
termeye yetmektedir. Dünya Bankas ı 'n ı n
nan süreç sonunda her düzeyde ortaya
a
eon dönem raporlar ı nda benzer vurgular kendini
ç ı kan kutupla ş ma ve farkl ı la ş may ı çarp ı c ı öne ç ı kmaya ba ş lam ıştı r. Bu geli şmeler yeniden
rakamlarla ortaya koymu ştur. Buna göre akademik dünyada da kar şı l ığı n ı bulmu ş,
üretel2ilmesi
cy
dünya nüfusunun yüzde 10'nunu temsil ortaya ç ı kan olumeuzluklar ı denetleyebile-
eden en az geli ş mi ş ülkeler dünya ticare- cek ve a şacak Kalk ı nmac ı Devlet ve benze-
ve bu
tinden yüzde 0.3 pay almaktad ı rlar, tüm ri formülasyonlar ileri eürülmeye ba ş ları - anlamda
geli ş mekte olan ülkelerin yüzde 5o'einden m ışt ı r. - süreklili ğ ini
Bu çerçevede kapitalizmin sahip oldu-
ea ğ layabilme-
ğ u özellikleriyle tüm dünyada denetimini
pe

kurdu ğ u, yayg ı n olarak "küreeelle ş me" ola- sini mümkün


rak tan ı mlanan tarihsel a şaman ı n gelinen k ı lan ilk ve
safhas ı nda ulusal kalk ı nma motifi ve bu
en temel
motifi hayata geçirecek temel aktör ola-
rak devlet konusunda yapay bir tart ış ma-
dinamik, güç
n ı n gündeme gelmeye ba ş lad ığı n ı izlemek- ili ş kileridir.
teyiz. Ba ş layan bu tart ış malar ı n verimli
bir alana yönlendirilebilmeei için, öncelikle
`devlet', `ulueall ı k' ve "kalk ı nma" kavramla-
rı n ı n ele al ı nmas ı ve izleyen a şamada da
bütüneel bir değ erlendirmeye gitmek ge-
rekmektedir.
İ lk a ş amada vurgulanmae ı gereken
nokta tüm kavramlar gibi devlet, ulueall ı k
ya da kalk ı nma kavramları n ı n 12a ğ lam ba-
Doç.Dr., Marmara
ğı ml ı olduklarıd ı r. Bu ba ğı ml ı l ı k, aç ı k oldu ğ u
f3F.
üzere, zaman ve mekan uneurlanyla bera- Iktisat Bölümü
ber ve bunlarla kar şı l ı kl ı etkile ş im halinde
1 UNCTAD, Human Deve-
olan toplumsal ili şki biçimleri çerçevesinde
lopment Report,1997.
anlam kazanmaktad ı r. Bu noktadan hare- 2 Bu konuda bkz„ Erdoğ-
ketle, ulus ve buradan türetilen ulueall ı k du, (1999)
kategorilerinin, kapitalizmin aoayo-ekono- ma kategorileri yukar ı daki mekanizmala-
mik, -tarihsel bir sistem olarak ortaya ç ı - r ı n e ş zamanl ı olarak yer ald ığı bir içeri ğ e
k ışı ve geli ş mesi çerçevesinde de ğ erlendi- sahiptir.
rilmesi tart ış man ı n selameti aç ı s ı ndan Kapitalist bir ili ş ki a'g ı içinde devletin
kritik bir öneme sahiptir. yer ve i ş levine ili ş kin sürmekte olan tar-
Kapitalizmin bir sistem olarak kendini t ış malar ı sakl ı tutarak ş öyle bir vurgu
yeniden üretebilmesi ve bu anlamda sürek- yapmak mümkündür; kapitalizm ve devlet
lili ğ ini mümkün k ı lan ilk ve konusunda hareket noktas ı olu ş turacak
en temel dinamik, güç ili ş kileridir. Söz ko- kritik kategori kapitalist özel mülkiyet-
nusu güç ili ş kilerini hem tan ı mlayan hem tiri Böyle bir ili ş ki a ğı içinde devletin ye-
de söz konusu ili ş kilerin sonucunda yeni- rine getirmesi gereken temel i ş lev ise özel
den üretilen esas motif ise e ş itsizliktir. mülkiyetin tesis edilmesi ve süreklili ğ ini
Tüm düzeylerde hüküm süren güç ili ş kileri sa ğ layacak kurumsal ve hukuksal yap ı n ı n
ve buna ba ğ l ı olarak ortaya ç ı kan e ş itsizlik olu ş turulmas ı d ı r.'Esasa ili ş kin bu özelli ğ i
motifi, kapitalizmin geçirdi ğ i tarihsel de ğ i- kapitalizmin tüm süreç ve pratiklerinde
ş im süre ş lerinde zaman ve mekana ba ğ l ı izlemek mümkündür. Di ğ er taraftan bu
olmak üzere farkl ı mekanizmalar ı harekete vurgu sadece marksist literatür içinde
getirmektedir. Devlet, ulus/ulusall ı k ve kal- anlam kazanmamaktad ı r. Karl Folanyi,
k ı nma kategorilerini söz konusu mekaniz- Büyük Dönü ş üm'cle liberallerin devlet mü-
malar ı n i ş leyi ş i çerçevesinde ele almak bu dahalesine ili ş kin yakla şı mlar ı n' bu vurgu-
kategorilerin hangi zaman ve hangi mekan- ya paralel bir biçimde ifade ederken" ,
da ne tür bir i ş lev yerine getirdikleri ve na- Ludwing von Mises bu çerçevede ş öyle bir
a
s ı l bir misyon yüklendliklerinin anla şı lmas ı n ı temel vurgu yapmaktad ı r, "Liberalizmin
kolayla şt ı racakt ı r. prograrn ı ....tekbir sözcükle özetlenecek
Sistemin özüne ili ş kin ve bu anlamda olursa, ş udur: mülkiyet, yani: üretim
cy
bir süreklili ğ e sahip, e ş itsizlik motifinden araçlar ı üzerinde özel mülkiyet Libera-
1E~ türeyen, bu motifinin besledi ğ i ve beslen- lizmin bütün öteki talepleri bu temel ta-
di ğ i korunma/rekabet, d ış lama/içorme, lepten kaynaklan ı r"." Dolay ı s ı yla kapita-
türde ş le ştirme/farkl ı la ştı rma gibi birbirini lizmin ortaya ç ı kt ığı ve yay ı ld ığı tüm za-
kar şı l ı kl ı l ı k esas ı na dayanarak etkileyen man ve mekanlarda devlet, toplumun üze-
ve/veya tamamlayan mekanizmalar ı kapi- rinde, s ı n ı flar aras ı ili ş kileri düzenleyen
pe

talizmin tarihsel olu ş um sürecinde aç ı k teknik bir kurum de ğ il, s ı n ı f tavr ı olan
bir biçimde izlemek mümkündür. Kapitaliz- toplumsal bir yap ı lanmad ı rö Farkl ı pers-
min kalk ı nma süreci içinde belirli bir me- pektiflerden, farkl ı referanslarla yap ı lan
kanda süreç içinde farkl ı zamanlarda ancak paralellik gösteren yukar ı daki vur- 3 Su konuda bkz, Mandel,
(1278), Wall', (19
farkl ı mekanizmalar devreye girebilece ğ i gular bu yaz ı da devlet konusundaki kabul
4 8u konu en geniş haliy-
gibi ayn ı mekanda belirli bir zamanda ea ve hareket noktas ı n ı olu şturacakt ı r. Bu le Enaela. (1992).de
anl ı olarak da devreye girebilmektedirler. noktada kapitalist bir toplumsal ili ş ki a ğı tartiOrrıaktadık
5 Literatürdeki tart ıe-
Di ğ er taraftan belirli bir zaman ve mekan- içinde devletin bu temel i ş levini nas ı l bir
rnalar bu kabulden aon-
da söz konusu mekanizmalardan birinin örgütlenme ve yap ı yla yerine getirece ğ i na sürecin nasıl iş lediğ i
a ğı rl ı kl ı olarak genel e ğ ilimi belirlemesi de sorusu, kar şı m ı za uluela ş ma ve ulusal ya da i şlemesi gerekti-
ğ ine olarak elli--
mümkündür. Söz konusu mekanizmalar ı n devlet sorununu ç ı karmaktad ı r.
mekeedir Su yazın ın ko-
birbirini tamamlayan ili ş ki biçimi esas ifa- Ulusla ş ma süreci egemenli ğ e dair bir nusu dişinda kalmaai
desini kapitalizmin e ş itsiz ve birle ş ik ge- irade beyan ı anlam ı na gelmektedir. Dola- nedeniyle bu tarkloma-
lara g irilmeyecektir. Su
li ş me dinami ğ inde bulmaktad ı r.' y ı s ıyla bu süreç, mekan ve /veya co ğ rafya-
konuda ikkz..,
Di ğ er bir deyi ş le, söz konusu mekaniz- ya dair temel bir iddiaya sahiptir. Belirli (293).
malar kapitalist sermaye birikiminin e ş it- bir co ğ rafi alanda ya ş ayan topluluklar ı bir 6 rolanyi, (1936), e. 219-
MP=1~1H1.1.U1

252.
siz ve birle ş ik geli ş me dinami ğ inin zaman araya getirmek ve bu topluluklar ı n ya şam 7 Miaeo, (1927)'den ak-
ve mekanla ili ş kili gerekliliklerine ba ğ l ı ola- alanlar ı n ı , tan ı mlanan ulusall ığı n egemen- tar-an Elmar Altvater,

rak ortaya ç ı kmakta ve üstlendikleri i ş le- lik alan ı olarak ilan ederek, bu irade beya- (d9S4).
8 Su konuda bkz. Swe-
vi yerine getirmektedir. 5u çerçevede ba- n ı n ı n uluslararas ı siyaset ve hukuk çerçe- ezy, (1970), a.239-
k ı ld ığı nda devlet ulus, ulusallik ve kalk ı n- vesinde kabul görmesini sa ğ lamak, ulus- 252.
!asma sürecinin kritik asamas ı d ı r. 5u Kapitalist temelde in ş a edilmeye çal ı -
a ş ama geçildikten eonra ulusla ş ma Süre- şı lan bir uluela ş ma projesinin de ğ erlendi-
cinin in ş a a ş amas ı ba ş layacakt ı r. Nandy' rilebilmeei, öncelikle tarihsel/toplumsal bir
nin vurgueuyla insa a ş amas ı , bir ülkede sistem olarak kapitalizmin kendisini yeni-
ya ş ayan nüfusun kültürel ve ideolojik tür- den üretebilmek için gerekeindi ğ i asgari
desle ştirilmeeinin kibarca ifade edilmesi- ko ş ullar ı göz önüne almay ı gerektirmekte-
dir. 3 Ulueall ığı n bir kurgu olmas ı ve bu an- dir. Kapitalizmi tan ı mlayan ilk ve en temel
lamda içerdi ğ i bile ş enler aç ı s ı ndan bir gerekeinimin, özel mülkiyetin kurumla ş ma-
ş emsiye kavram olu şturmas ı ulusla ş ma e ı n ı ve eüreklili ğ ini garanti alt ı na alacak
sürecinin ilk ve en belirgin özelli ğ idir. Ulus- hukuki ortam ı n olu şturulmas ı oldu ğ u da-
la ş ma sürecini önceleyen ve ya ş anacak ha önce vurgulanm ış tı . 5u ortam ı n olus-
süreci tan ı mlayan ise bir ulus bilincinin or- turulmae ı ayn ı zamanda kar etme ko ş ul-
Kapitalist
taya ç ı kart ı lmae ı ve yayg ı nla ştı r ı lmas ıd ı r. lar ı n ı n garanti alt ı na al ı nmas ı ve gerçek-
Bu bilinç çerçevesinde farkl ı topluluklar ı le ş mesi anlam ı na da gelmektedir. Kar ko-
temelde in ş a
bir biçimde bir araya getirerek bir üst ai- ş ullar ı n ı n olu ş umunu belirleyen ise mikro edilmeye
diyet çerçevesinde türdes vareaymak ve ve makro düzeylerde korunma/rekabet çal ışı lan bir
dolay ı s ıyla Söz konusu üst aidiyet d ışı nda mekanizmae ı n ı n devreye eokulabilmesidir.
ulu5la ş ma
kalanlar ı bu sekilde d ış lamak tüm uluela ş - Bu mekanizmalar ı n hayata geçirilebilmeei
ma eüreçIerinin mant ığı nda vard ı r. Di ğ er için denetlenebilen bir pazar ı n gereklili ğ i projesinin
taraftan bu d ı slamayla ortaya ç ı kan fark- kendili ğ inden ortaya ç ı karmaktad ı r. değ erlendirile-
l ı la şt ı rma ayn ı zamanda kurgulanan ulu- Fazar ı n denetlenebilmesinden burada
sun özelliklerini tan ı mlama anlam ı na da anla şı lmas ı gereken, kurgu d ışı nda kalan
öncelikle
gelmektedir.
a sermayenin rekabetinden korunmak, içeri-
5u a şama, her ulusla ş ma projesinin de de nihai olarak sermaye birikiminin tarihsel/
temel bileserı lerine ba ğ l ı olarak farkl ı l ı klar Sa ğ lanmas ı na hizmet edecek olan pazar ı n toplumsal bir
cy
arz edecektir. Söz konusu Süreçte de ğ i ş ik iç entegrasyonunu sa ğ layacak müdahale-
sistem olarak
uluslasma projeleri aras ı nda ortaya ç ı kan lerin gerçekle ş tirilmesidir. Söz konusu

r farkl ı l ı klar önemlidir. Ancak, söz konusu pratik, sermaye birikimi Sürecinin denet- kapitalizmin
farkl ı l ı klara içerik ve anlam kazand ı racak lenmesi anlam ı na gelmektedir. Amin' nin kendisini
olan, ulusal in ş a sürecinin nas ı l bir top- vurgusuyla, birikimin kontrol edilmesi, lo-
yeniden
lumsal ili ş ki biçimi veri al ı narak gerçekle ş - kal burjuvazi ve devletin Sürecin su be ş te-
üretebilmek
pe

tirildi ğ idir. Geçen in ş a süresi içinde ulusal mel ko ş ulu üzerinde kontrolünün olmas ı
olarak tan ı mlanan birimlerin kendi içlerin- anlam ı na gelmektedir: İ çin
de farkl ı la ş mas ı , veri -toplumsal yap ı ve - emek gücünün yeniden üretimi süre- gereksincii4i
uluslararas ı sisteme baglanma biçimleri- cinde,
ne göre de ğ isen bir biçimde ortaya ç ı k- , ulusal
asgari
- art ığı n merkezilestirilmesi
maktad ı r. Di ğ er bir deyi ş le, ulusalli ğı n bir kapasitenin yat ı r ı mlar ı yönlendirmeeinin koş ulları göz
kurgu oldu ğ u noktae ı ndan hareket edildi- garanti alt ı na al ı nmas ı nda, önüne almay ı
ğ inde, bu kurgunun bilesenleri aras ı nda - pazar ve tamamlay ı c ı di ğ er kapasi-
gerektirmek-
d ı slama/içerrne mekanizmae ı ayn ı mant ı k- tenin en az ı ndan seçilmi ş ürünlerde dünya
la islemeletedir. Dolay ı e ıyla ulusall ığı n ima pazar ı nda rekabet edebilir hale gelmesi tedir.
etti ğ i homojenlik bu a ş amada söz konusu sürecinde,
isleyisin mant ığı na uygun olarak ortadan - ulusal kaynaklar üzerinde
kalkmaktad ı r. Ulusal düzeyde de bölgeler, - eon olarak ise gerek lokal olarak ge-
s ı n ı flar ve kesimler arae ı nda ve bu düzey- listirilein gerekse ithal edilsin, teknolojinin
lerin kendi içlerinde sietemin isleyi ş iyle or- lokal kontrolünde'
KTISAT DERGISI•AĞUST•S200.

taya ç ı kan nimet, risk ve maliyetler, ge- 9 Nandy, (1996), a. 265.


Söz konusu alanlarda bu iradeyi orta-
Bu konuda aynca bkz,,
çerli güç ili ş kilerinin gereklerine ba ğ l ı ola- ya koyabilecek olan tek yap ı ise, yukar ı da Wolf, (1992), s,354-
rak e ş iteiz bir biçimde da ğı lacakt ı r. Di ğ er da vurguland ığı gibi, ulusal devlet olarak 333,, Williams, (1996),
Motly, (1992)
bir deyi ş le, kapitalist geli ş me kendi içinde tarih eahneeine ç ı km ış t ı r. 5u çerçevede
10 Su konuda bkz., Wolf,
velveya merkezinde de periferiler ve marji- bak ı ld ığı nda kapitalist bir model arac ı l ığı (19,32), ,296-309
nalle ş me yaratmaktad ı rG ile uluelasma Sürecinin hayata geçirilme- ı l Amin, (1990), ,10-11
ı‘k
=T
ei, egemenlik sorunu -temelinde ulusal s ı n ı r bul görmü ştür. 5u kabulün, pratik önerile- 4
ve ulusal pazar gereklili ğ ini üst üste geti- ri farkl ı la ş makla birlikte ideolojik referans-
rerek çak ıştı rmaktad ı r. Di ğ er bir deyi ş le lar ı bugün de geçerlili ğ ini korumaktad ı r:"
olu şturulan ulus bilinci ve bu bilinçle ta- Modernle ş me Kuram ı 'm en net haliyle
n ı mlanan co ğ rafi s ı n ı rlar ı n iktisada tercü- temsil eden yakla şı m, bir so ğ uk sava ş ide-
mesi yada iktisattaki kar şı l ığı ulusal pa- olo ğ u olan W.W. Rostow' un " İ ktisadi Büyü-
zar olmaktad ı r. Ulusal s ı n ı r ile ulusal pa- menin A ş amalar ı :Anti Komunist Manifes-
zar aras ı ndaki bu çak ış ma velveya ta" çal ış mas ı d ı r. 15 koetow, bu çal ış mas ı n-
tamamlama bu düzeylerdeki olu şturu- da iktisadi büyümeyi merkeze alarak, bü-
lacak denetimin me ş ruiyetinin sa ğ lanma- yümenin gerçekle ş mesi için gerekli olan
s ı nda da devam etmektedir. 5u nokta a ş amalar ı ve gerçekle ştikten sonra yol
önemlidir, çünkü her iki düzey yada alan- açaca ğı a ş amalar ı n neler olaca ğı n ı , Avru-
da, ulusal in ş a süreci ve ulusal pazar ı n pa'n ı n ya şad ığı dönü ş ümden hareketle an-
olanaklar ı n ı n denetlenmesi pür iktisadi lat ı r. Bu yakla şı mda büyüme öncesi en kri-
kategorilerle anla şı lmayacak kadar kar- tik a ş ama ulusla ş ma olarak tan ı mlan-
ma şı k bir yap ıya sahiptir. Bu durum, verili maktad ı r. kostow'a göre; Tarihsel bir ger-
toplumsal ili ş ki ve yap ı n ı n öZellikleri ve çek olarak, dönü ş üm sürecinde reakeiyo-
bunlar ı n kapitalist sermaye birikiminin ge- ner bir ulusçuluk, kar motifi gibi çok önem-
reklerine göre dönü ş ümüyle ortaya ç ı kan li, güçlü, harekete geçirici bir motiftir. Bu
yeni yar ı ve ili ş kilerle tan ı mlanmaktad ı r. vurgu, kapitalist bir projenin ortaya ç ı kma
Bu noktada her iki düzeydeki me ş ruiyetin sürecinde özel mülkiyetin -tesis edilmesi ve
sa ğ lanmas ı na dönük dönü ş üm sürecinde süreklili ğ inin sa ğ lanmas ı nda egemenlik
a
kar şı m ı za kilit kavram olarak kalk ı nma ç ı k- alan ı n ı n önemini ortaya koymas ı aç ı s ı n-
maktad ı r. dan önemlidir. Kapitalizmin kurulu ş ve i ş -
Kalk ı nma kavram ı , uluslararas ı siste- leyi ş mant ığı nda bir egemenlik iddias ı ola-
cy
min 11.Dunya Sava şı n ı n sona ermesiyle' rak ulusla ş man ı n ve pazar ı n denetiminin
ba ş layan yeniden yap ı lanma sürecinde yer ve önemi, modernle ş me yada kalk ı n-
yayg ı n olarak kullan ı lmaya ba ş lanm ış t ı r. mayla tan ı mlanan böyle bir çerçevede an- N
Bu süreçte kalk ı nma kavram ı n ı n do ğ rudan lam kazanmaktad ı r.
muhatab ı esas olarak siyasal ba ğı ms ı zl ı k- Kalk ı nma olarak ifade edilen sürecin
lar ı n ı yeni kazanm ış eski sömürgelerdir. karma şı k yap ı s ı sakl ı tutularak, yaz ı n ı n
pe

Bu dönemde uluslar aras ı düzeyde yayg ı n takip eden k ı sm ı nda iktisadi süreçler üze- 12 Bu konuda nkz.Fre tı on
kabul gören anlay ış a göre, söz konusu ül- rinde durulacakt ı r. Bu çerçevede bak ı ld ı - (1 9 3.91 . İnsel, (1993)
13 5ı, konuda bkz, fipp5,
kelerin ulusla ş ma süreçIerinin ba ş ar ı yla ğı nda, modernle ş me perspektifinin, hare-
sonuçland ı r ı labilmesinin ilk ve temel ş art ı ket noktas ı ve varsay ı mlar ı n ı n mant ı ki so- Scriffrin
iktisadi kalk ı nmalar ı n ı sa ğ lamalar ı d ı r. Di- nucu olarak kalk ı nma kavram ı n ı iktisadi
14 v
ii) bir deyifie, taklit
ğ er taraftan kalk ı nma kavram ı ulusal dü- büyüme ile özde ş le ştirip, bu haliyle merke- edilebiiirliğ in temel ak-
zeyde, egemen s ı n ı flar ve /veya yönetici zi bir konuma yerle ş tirmi ş olmas ı n ı n özel- törıliı olan devlet,
elitler aç ı s ı ndan me ş ruiyet arac ı olarak 19707iyıllarda ortaya
likle vurgulanmas ı gerekmektedir.' Bu vur-
ç ı karı krizle beraber ye-
da bir i ş lev yüklenmi ştir. Dolay ı s ıyla kal- gunun önemi Bat ı Avrupa' n ı n ya ş ad ığı dö- rini piyasaya bı rakin ı -
k ı nma, her iki düzeyde ya ş anacak süreci nü ş ümün tekrar edilebilirli ğ i anlay ışı nda tır. Ancak nihai hedef
yine, piya s a ilifkileri
tan ı mlayan temel bir anlay ış olarak alg ı - iktisadi büyümenin velveya sanayile ş me-
çerçevesinde yeniden
lanmaya ba ş lanm ışt ı r." Il. Dünya Sava şı nin ta şıyı c ı bir rolle tan ı mlanm ış olmas ı - tan ı mlanan kalkinma-
sonras ı nda kalk ı nma kavram ı na atfedilen d ı r. Zaman ve mekandan ba ğı ms ı z böyle Ar. Bu a nlamda mo-
dernleş me, port mo-
bu yer ve önem esas referanslar ı n ı Mo- bir ak ı l yürütmenin değ erlendirilebilmesi
dern söyler-, arac ı 4yla
nurnrn~myrnimm

dernle ş me Kuram ı lnda bulmaktad ı r.' için Bat ı Avrupa'n ı n ya ş ad ığı iktisadi bü- yeniden tan ı mlanmak-
Kurgulanm ış kar şı tl ı klara dayal ı bir yüme sürecinin niteli ğ i ve sonuçlar ı üzerin- -,çadı r. Su konuda bkz,
Jame ı on, (1990),
yöntem ve do ğ rusal -tarih anlay ışıyla bu de durmak gerekmektedir.
ecnurman, (1996).
kuram, Bat ı Avrupa'da ya ş anan söz konu- Toplumsal/tarihsel bir sistem olarak 15 Rostowv (1971)

su dönü ş ümün zaman ve mekandan ba- kapitalizmin genel anlamda kurumsal çer- 16 Bu konuda bkz., Fİ3M-
ming, (1979), Arnd,
ğı ms ı z olarak tekrarlanabilir ya da taklit çevesinin esasa ili ş kin netlik kazand ığı (1931), Içgüden, vd.,
edilebilirli ğ ini ileri sürmü ş ve yayg ı n bir ka- 18.yüzy ı l ı n ikinci yar ı s ı ndan 19. yüzy ı l ı n (1995), Erc a n, (19904
==,
ba ş lar ı na kadar geçen sürede bugün ge- dokuz kat, gerilemi ş olmas ı d ı r. Manifaktür
li ş mi ş ülkeler olarak tan ı mlanan ülkelerin üretimindeki bu gerileme söz konusu ülke-
ya ş ad ığı iktisadi dönü ş ümde korunma/re- lerin kapitalist kalk ı nma potaneiyellerinin
kabet mekanizmas ı n ı devreye sokmalar ı bu süreçte tahrip oldu ğ u anlam ı na gel-
süreç aç ı s ı ndan kritik bir öneme sahiptir. mektedir. Bu tarihsel gerçek, söz konusu
Di ğ er bir deyi ş le, söz konusu ülkeler "ulu- dönemde, bu tahribata maruz kalan top-
sal" kalk ı nma süreçIerini, yeterli de ğ il an- lumlar ı n ya ş anan kapitalietle ş me süreci-
cak olmazsa olmaz bir ko ş ul olarak korun- ne kendi adlar ı na iradi müdahalede bulu-
ma /rekabet mekanizmas ı yla ya şam ış lar- nabilme ş anslar ı n ı n ortadan kalkt ığı anla-
d ı r. Elbette ulusal kalk ı nma sürecinin bu m ı na gelmektedir. Bu a şamayla birlikte
çerçevede anlaml ı hale gelebilmeei, çok söz konusu toplumlar ı n gerçe ğ i, kendi
yönlü, karma şı k bir do ğ aya sahip toplum- aralar ı nda farkl ı l ı klar sakl ı kalmak kayd ıy-
sal kurulu ş süreci içinde de ğ erlendirildi- la, iradeleri d ışı nda asimetrik güç ili ş kileri-
ğ inde mümkün olacakt ı r. Bu çerçevede ko- nin belirledi ğ i bir içerilme sürecini ya ş am ış
runma prati ğ inin ilk etapta anlam kazan- olmaland ı r. I3u günün
d ığı yer, tan ı mlanm ış bir egemenlik alan ı - Di ğ er taraftan söz konusu korunma geliş mi ş
d ı r. Dolay ı s ıyla "kalk ı nma" sürecinin gerek- prati ğ i Bat ı Avrupa'n ı n kendi içinde de
ülkeleri,
li k ı ld ığı , ayn ı zamanda bu süreci mümkün sanayile ş me süreci aç ı s ı ndan önemli
ve anlaml ı k ı lacak olan egemenlik alan ı n farkl ı la ş malan beraberinde getirmi ştir. tan ı r
tan ı mlanmae ı ve me ş ruiyetinin sa ğ lanma- İ ngiltere'nin hegemonyas ı na dayanarak haliyle
s ı na yönelik pratikler bu toplu durum için- dayatmaya çal ış t ığı serbest ticaret ilke-
kalk ı nman ı n
de yer almaktad ı r. Çünkü kapitalist bir sine kar şı duran di ğ er Avrupa ülkeleri, ka-
uluela ş ma sürecinde söz konusu me ş ru-
a
pitalist eanayile ş melerini belirli bir olgun-
ta şıyı cı
iyetin sa ğ lanmas ı kalk ı nman ı n bir "ulusal luga geVrebilmi ş lerdir.' Bu kar şı koyu ş kriter' olan
birlik" çerçevesinde amaç olarak tan ı m- kapitalist sermaye birikimin mant ığı na manifaktür
cy
lanmas ı ile kar şı l ı kl ı etkile ş im halinde var uygun bir tav ı rd ı r.
üretim
olmaktad ı r. Kapitalist sermaye birikim sürecinde
Bu günün geli ş mi ş ülkeleri, tan ı mland ı - uzun dönemde de ğ erlendirildi ğ inde bir art ışı n ı ve
ğı haliyle kalk ı nman ı n ta şıy ı c ı kriteri olan iradi -tasarruf olarak ortaya ç ı kan korun- nihai olarak
manifaktür üretim art ışı n ı ve nihai olarak ma prati ğ inin nihai amac ı daha güçlü re-
sanayile ş me
sanayile ş me süreçlerini korunma prati ğ i- kabet edebilme ko ş ullar ı n ı sa ğ lamakt ı r.
pe

nin esas oldu ğ u bir süreçte ya ş am ış lard ı r. Su bütünsellik içinde bak ı ld ığı nda rekabet
süreçierini
Bu anlamda dünya manifaktür üretimin- edebilir hale gelme süreci, korunma prafi- korunma
deki esas e ı çramalar ı n ı 1860'Itakip eden, ğ ini içinde ta şı maktad ı r. Bu iki pratik pratiğ inin
koruma oranlar ı n ı n yüzde 33 ile yüzde 7 aras ı ndaki tamamlay ı c ı l ı k ve kar şı l ı kl ı l ığ a
esas oldu ğu
aras ı nda de ğ i ş ti ğ i bir dönemde gerçekle ş - dayal ı ili ş kinin aç ı k bir biçimde görülmesi-
tirmi ş lerdir. Söz konusu süreçte dünya ni engelleyen pür iktisat ideolojieinin ser- ['ir süreçte
manüfaktür üretiminde bugünün geli ş mi ş best rekabet mitidir. Rekabeti tan ı mla- ya şami ş larchr.
ülkelerinin pay ı 1930 itibar ıyla toplam yan eerbeetlik ilkesi, korunmay ı tan ı mla-
39.5 iken, ayn ı y ı l itibar ıyla bugünün azge- yan iradi bir pratik olarak müdahale' ye
li ş mi ş olarak adland ı r ı lan ülkelerinin pay ı kar şı kullan ı lmaktad ı r. Ancak serbest re-
60.5 tir. Bat ı Avrupa'n ı n, İ ngiltere d ışı n- kabet miti İ ngiltere'nin hegemonyas ıyla
da, ya ş ad ığı , korunmay ı esas alan süreç beraber dü ş ünüldü ğ ünde anlam kazana-
sonunda 1913 itibar ıyla söz konusu pay- cakt ı r. Güçlü olan ı n bilgisinin "gerçek" ol-
17 E3kz, Bairoch/Kozul-
lar, bu günün geli ş mi ş ülkeleri için 92.5 ve du ğ u ba ğ lam ı nda' ele al ı nd ığı nda söz ko-
Wright, (1996), 5,15-
KTI SAT DERGISI • ATOS20",

bu günün azgeli ş mi ş olarak tan ı mlanan ül- nusu dönemde klasik iktisatç ı lar tarafı n- 16"dki tablolar
keleri için 7.5 olarak de ğ i ş mi ştir:' dan ileri sürülen eerbeetlik ilkesi, İ ngilte- 18 5kz, Seruchenkon,
(1962), Chann, ,azul-
Bu de ğ i ş imin ortaya koydu ğ u bugün re'nin taearruflar ı na me ş ruiyet sa ğ lama-
Wribıht, (1994)
için anlam ı n ı kaybetmemi ş gerçek ise, bu- ya dönük bir i ş lev yerine getirmi ş tir. Bu- 19 Bu konuda bkz, Founa-
günün azgeli ş mi ş ya da çevre ülkeleri ola- rada gerekli olan iradeyi gerçekle ş tirme ult, (1980), F'ietore,
(1991)
rak adland ı r ı lan ülkelerin ayn ı süreçte ma- potaneiyeline sahip yap ı art ı k güçlü ulus 20 Bu konuda bkz. Fre-o-ton,
nifaktür üretimindeki paylar ı n ı n yakla şı k devlet olarak kar şı m ıza ç ı kmaktad ı r. (1952), Amin (1988)
=',
Ya ş anan geli ş melerle dönemin pratik ğı maliyet ve riskleri yüklenmek üzere eş
ve dü ş üneel süreçIerinde egemen hale ge- anl ı olarak sisteme içerilmislerdir.' Bu
len pür iktisat ideolojisi klasik iktisatç ı la- içerilme süreciyle beraber art ı k söz konu-
r ı n kendi içlerinde serbeetlik ve müdahale su azgelismi ş ülkelerin ya şayaca ğı süreç,
kavramlar ı na dönük tart ış malar ı n s ı n ı rla- acimetrik güç ili ş kilerine ba ğ l ı , kendi içinde
r ı n ı da belirlemektedir. Bu anlamda pür önemli farkl ı l ı klar arz etmekle beraber, ba-
iktisat ideolojisinin tan ı mlad ığı tart ış ma ğı ml ı bir kapitalistle ş me olacakt ı r.'
kapitalizmin, farkl ı biçimlerle de olsa, Dolay ı siyla Bat ı Avrupa deneyiminin
me ş ruiyetini sa ğ lamaya dönük bir i ş leve taklit ya da tekrar ı olu ş an yap ı sal ili ş ki
sahiptir. Bu me ş ruiyetin genel olarak Ba- çerçevesinde mümkün de ğ ildir. Bu durum-
t ı için ima ettikleriyle Bat ı d ışı toplumlar da Il. dünya Sava şı sonras ı nda azgelismi ş
aç ı s ı ndan ima ettikleri tamamen farkl ı - ülkelerin önüne konan kalk ı nma amac ı n ı ,
la ş maktad ı r.' Bu süreçte Bat ı , kendi yeniden yap ı lanan kapitalist sistemin ve
içinde birbirlerine kar şı korunma prensibi- bu süreçte geçerli olan sermaye birikimi
ne göre davran ı rken, di ğ er toplumlar ı de- dinami ğ inin gerekleri çerçevesinde de ğ er-
netleyerek eerbestlik ilkesine ba ğ lam ış t ı r. lendirmek gerekmektedir.
Bu ilkenin d ışı na ç ı kmaya dönük bir irade [3u çerçevede bak ı ld ığı nda her bir az-
bu a ş amadan sonra, geni ş leyen kapitaliz- geli ş mi ş ülkenin verili toplumsal yap ı lar ı ve
min güç ve/veya çekim merkezleri arac ı n- uluslararas ı kapitalist sisteme içerilme
daki dengenin seyrine ba ğ l ı olarak ortaya biçimleri ya ş ayacaklar ı ya da ya ş ad ı klar ı
Kalk ı nma
ç ı kacakt ı r. "kalk ı nma' deneyiminin e ı n ı rlanrıı çizerek kavram ı
Dünya ekonomisinin Söz konusu süreç- birbirinden farkl ı la ştı racakt ı r. BU farkl ı - ulusal ve
te ortaya ç ı kan kompozisyonu o dönem-
a lasman ı n arkas ı nda söz konusu dönemde
uluslar aras ı
den bugüne hemen hemen degismeden gel- geçerli olan so ğ uk sava ş ko ş ullar ı , bu or-
mi ş tir. Aradan geçen süre göz önüne al ı n- tamda azgeli ş mi ş ülkelerin jeopolitik ko- güç ili ş kileri
cy
d ığı nda ş öyle bir teepitte bulunmak müm- numlar ı , uluelararas ı la ş an üretici serma- çerçevesinde
kün hale gelmektedir; Ulusal kalk ı nma bu- yenin strateji ve gereksinimleri gibi bir dizi
bir me ş ruiyet
günün geli ş mi ş kapitalist ülkelerinin 18.yy faktörün devreye girmesi de önemli b ı r yer
sonu 19.yy ba şı nda ya ş ad ı klar ı Süreci ta- tutmaktad ı r. Brezilya'n ı n deneyimini Gü-
arac ı
n ı mlayan bir kategoridir ve bu haliyle o dö- ney Kore'den, Türkiye'nin deneyimini her olmaktan
neme aittir. Geçerli olan güç dengelerini ikieinden ya da bir ba ş ka azgelismie ülke- ba ş ka bir
pe

kendi lehlerine çevirme güç ve yetene'ğ ine nin deneyiminden farkl ı la ş t ı ran bu faktör-
sahip ülkeler ulusal kalk ı nmalar ı n ı , tekno-
anlam ifade
lerdir. Dolay ı e ı yla bu deneyimlerden her-
lojik yenilikleri üretim sürecine uygulama hangi biri de di ğ erleri için örnek te ş kil ede- etmemektedir.
yetene ğ i, toplumsal s ı n ı flar aras ı ndaki memektedir. Tüm bu farkl ı l ı klar ı n kesi şti ğ i
ili ş kileri kalk ı nma için manüpüle etmek gibi tek alan vard ı r, o da her bir ülkenin kendi
dinamiklerin yan ı nda, di ğ er kategorisinde- kalk ı nma deneyimlerini kapitalist bir ili ş ki
ki ülkelerin ulusal kalk ı nma potanciyelleri- a ğı içinde ya şam ış ve ya ş ıyor olmalar ı d ı r.
nin kendileri taraf ı ndan tahrip edildi ğ i bu Bugün gelinen noktada azgelismis olarak
süreçte sa ğ lam ı slard ı r. Di ğ er bir deyi ş le tan ı mlanan ülkelerin kendi içlerinde ve
kapitalizmin eeitsiz mant ığı na uygun ola- uluslararas ı sistemde kar şı kar şı ya kal-
rak di ğ er kategorieindeki ülkeler ulusal d ı klar ı yap ı sal özellikler ta şı yan sorunlar,
kalk ı nma prati ğ inden d ış lanm ış lard ı r. ya ş amları sürecin ba ş lang ı çta tan ı mlar- 21 5u durumun en uç dr-

Bugün azgeli ş mi ş olarak tan ı mlanan d ığı haliyle bir kalk ı nma süreci olmad ığı n ı me.,j;ui Afrika krtau,,
ulu urtıı r' eu„e ı r. 5kz..
söz konusu ülkelerin söz konusu dönemde bütün aç ı kl ığıyla ortaya koymaktad ı r. Do-
geçerli güç ili ş kilerine ba ğ l ı olarak ulusal lay ı c ı yla, kalk ı nma kavram ı ulusal ve ulus-
IMIIMIM=F=1M2

Ercan, (1996)

kalk ı nma prati ğ inin d ışı nda tutulmac ı n ı 22 Cu sürece iliçkin Ler-
lar arac ı güç ili ş kileri çerçevesinde bir
tı rm.alarin ka y i-şanı lı bir
mümkün k ı lan e ş itsiz ili ş ki biçimi ayn ı za- me ş ruiyet arac ı olmaktan ba ş ka bir an- de'4erleedirmei
manda sisteme içerilme anlam ı na da gel- lam ifade etmemektedir. 5u anlamda, tek 5kz. Er ıy-Ke:5kUlok

mektedir. Geçerli olan sistemin nimetle- ' ::e, (1924


tek ülkelerin ya ş ad ı klar ı deneyimler, ulus-
23 7.. .. •. ı
rinden faydalanma eürecinden d ış lanan lar arac ı sisteme farkl ı entegrasyon bi-
ülkeler, sistemin i ş leyi ş inin ortaya ç ı kard ı - çimleri olarak anlam kazanmaktad ı r. El- Keyer, (1253)
s=]2=
bette Söz konusu entegrasyon sürecinde de. Dolay ı s ı yla küreeelle ş me eöyleminde
ortaya ç ı kan nimet ve külfetlerin da ğı l ı m ı ulus devletin as ı nd ığı ve giderek yok ola-
her ülkenin kendi deneyiminde geçerli olan ca ğı na ili ş kin ideolojik vurgu keyneeyen
veri ko ş ullara göre farkl ı laçacakt ı r. ulus devlet formuna iliskindir, bu da ulus
Bu noktan ı n önemi, art ı k, ulusal en- devletin olas ı tek formu de ğ ildir.' Yeni
tegrasyon sürecini tan ı mlayacak olan te- formuyla ulus devletin söylemi yine "kal-
mel ili ş ki biçiminin, bu prati ğ in hayata k ı nma" üzerine oturtulmaktad ı r.
geçme sürecini de belirleyecek olmas ı d ı r. Art ı k sürecin esas aktörü piyasad ı r.
Söz konusu belirleme ise yukar ı da kapita- Bu yeni süreçte, kapitalist bir ili ş ki a ğı
lizmin süreklilik arz eden, esaea ili ş kin içinde devletin sahip oldu ğ u nitelik ve yeri-
özellikleri olarak vurgulanan mekanizma- ne getirdi ğ i islevler daha görünür bir hal
lar ı n ı n i ş leyecegi bir süreç olacakt ı r. Böy- almaktad ı r. Geli ş mi ş ya da azgelismi ş her
le bir çerçeveye oturtuldu ğ unda ulueall ı k bir ülkenin deneyimi kendi içinde farkl ı la ş -
kavram ıyla ima edilen hak ve ç ı karlar ı n bir makla birlikte, ulus devletler bu süreçte
ba ş ka de ğ isle nimet ve külfetlerin kurgu- yeniden yap ı lanma yoluna girmislerdir.
lanan ulusun bilesenleri aç ı s ı ndan tür- Uluslararas ı düzeyde geçerli güç dengele-
de ş li ğ inin sa ğ lanmas ı , zaman ve mekana rindeki pozisyonlar ı na göre, teorik olarak
ba ğ l ı olarak söz konusu mekanizmalar ı n ulu şa ait egemenlik haklar ı n ı yatay ve di-
kapitalist bir ili ş ki a ğı içinde geçerli olan key olarak devrederek yeni sürece uyumlu
esitsiz isleyis mant ığıyla e ı n ı rlanacakt ı r. hale gelmi ş lerdir.'
Di ğ er bir deyi ş le kapitalizm dünya gene- Yeniden yap ı lanman ı n ulusal düzeyde-
Yeni
linde kendini nas ı l yeniden üretiyorea, ki yarle ı malan da ayn ı mant ı kla hayata formlarıyla
ulusal düzeyde de ayn ı marı tı kla yeniden
a
geçmi ş , refah devleti uygulamalar ı n ı n ulus devlet-
iiretecektir ya da üretmektedir. taefiyesi ve özelle ştirme bu sürece dam-
ler, uluslar-
5u çerçevede bakt ığı m ı zda ll. Dünya gas ı n ı vurmuetur. Bu çerçeveden baktığı -
aras ı la ş an
cy
Sava şı 'ndan 1970'li y ı llar ı n bas ı na kadar m ı zda yeni formlar ı yla ulus devletler,
geçen sürede kalk ı nman ı n temel aktörü uluslararas ı lasan sermayenin bir anlam- sermayenin
olarak tan ı mlanan devlet, uluslararas ı da taseronlu ğ unu Lietlenmislerdir. İ lk pa-
bir anlamda
sisteme entegrasyonun aktörü olarak ragrafta verilen rakamlar ı n tan ı mlad ığı
ç ı kmaktad ı r. Di ğ er bir deyi ş le keynesyen tablo böyle bir süreçte ortaya ç ı km ış t ı r taeron1u4-
anlay ışı n yönlendirdi ğ i devlet müdahalesi, ve bu sürecin yönlendiricisi de ulusal dev- nu üstlen-
planlama ve korumaya dönük tasarruflar
pe

letler olarak kar şı m ı za ç ı kmaktad ı r. 5u mi ş lerdir.


uluslararas ı sistemle uyum içinde isle- ba ğ lamda devlete,içinde bulundu ğ u ili ş ki
mistir." 5u sürecin do ğ al sonucu olarak a ğı n ı göz ard ı ederek tas ı mad ığı velveya
da ülke içi sermayeler aras ı nda farkl ı las- tas ıyamayaca ğı anlamlar yüklemek an-
malar ortaya ç ı km ışt ı r. Örne ğ in, Türki- cak aç ı k ya da kapal ı ideolojik tercihlerle
ye'de birikimi belirli bir olgunlu ğ a ula ş an mümkündür. Sonuç olarak Dünya Banka-
sermaye kesimlerinin talepleri de bu du- s ı eski bas ekonomisti Stiglitz' in kendi
ruma ba ğ l ı olarak farkl ı lasmaya ba ş la- referans çerçevesinde Asya krizi ile ilgili
m ış , ulusal pazar ı n olanaklar ı d ı s ı nda bir vurgusunu hat ı rlamakta fayda var.
uluslar aras ı pazar ı n olanaklar ı n ı da kul- Stiglitz, Asya'da ya ş aran deneyimde hü-
lanmaya dönük bir taleple ortaya ç ı km ış - kümetlerin ve dolay ı s ıyla devletin yerine
lard ı r. 5u talep, kriz kosulanna uyum getirdi ğ i islevi, "maliyetleri toplumsallas-
sa ğ lamaya dönük olarak yeniden yap ı lan- t ı r ı rken kar ı özelle ştirmek" olarak tan ı m-
d ı r ı lan uluslararas ı sistemin e ğ ilimleriyle lam ı st ı r. Elbette bu durum Stiglitz için
uyumlu bir etkile ş ime sahiptir. Bu a şa- geçici bir sapma, uygun politikalarla dü-
madan sonra dünya genelinde "ulusal zeltilebilir bir durum olarak ifade edilmi ş -
devlet", yukar ı da vurgulanan niteliklerine tir. Temel yan ı lg ı da burada kar şı m ı za
uygun bir biçimde, yeni entegrasyon süre- ç ı kmaktad ı r, devletin yerine getirdi ğ i bu 24 Bu konuda bkz. Je5op,
cinin aktörü olarak ve bu sürecin gerekli- (19‘392).
i ş lev geçici ve düzeltilebilir bir sapma de-
25 5u -konu bkz., Jea
liklerine göre yeniden yap ı lanarak, gerekli ğ il, yap ı sal, devletin var olu ş una içkin bir (19,99b)
i ş levleri yerine getirecektir, getirmektedir islevdir. 26 5t: (1998).
Kayma kça s.53-92

Alvater, E.(1984): "Neoliberal Kar şı Devrimin Hiç de Jessop,B, (1999a): Globalization and the National 4
Gizli Olmayan Çekicili ğ i", IFMC Iktisat Dergisi, Aral ı k. State, http://w~.comp.lancaster.ac.0 k/soci-

Amin, 5.,(1990): Delinking, Zed Books Ltd. , London o logy/soc012rj.html

Amin, 5., (1993): Avrupa Merkezcilik, Bir İ deolojinin Keyder, Ç., (1983), Toplumsal Tarih Çal ış maları, Dost

Eleştirisi, Ayrı ntı Yay ı nları . İ stanbul Kitapevi, Ankara.

Arnd, H.W.,(1981): "Economic Development: A 5eman- Mandel, E., (1978): Late Capitalism, Verso, London.

tic History", Economic Development and Cultural Marcussen, H.5., Torp, J., E., (1982). Internationaliza-

Change, Vol.29, No.3, pp.455-466. tion of Capital: Prospects For Third World, Zed Bo-

Bairochf., Kozul-Write,P., (1996): Globalization oks, London.

Myths: Some Historical Reflection on Integration, In- Moty, A.J., (1992): "The Modernity of Nationalizm;Na-

dustialization and Growth in The World Economy, tions, States and Nation-States in the Contempo-

U lJGTADIOSG/Dp/113. raray World", Journal Of International Affaire,VVinter,

Chang, H.J, R. Kozul-Wright,81994): "Organising Deve- pp.307-323.

lopment: Comparing the Systeme of Entrepreneurs- Nandy, A., (1996): "State," The Development Dicti-

hip in 5weden and South Korea", the Journal of Deve- onary, A Guide to Knowledge as Pover, s.264-

lopment studies, 4,pp 859-891. 274, ed. Wolfgang Sachs, Zed Books Ltd. London

Engels, F.,(1992), Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Pieterse, J. N.; (1991): "Dilemmas od Development Dis-

Kökeni, Sol Yay ı nlan,Ankara course: The Crisis of Developmentalism and the Com-

Ercan,F,(1996a): Geli ş me Yazı n' Açı s ı ndan: Modernizm, parative Method", Development and Change,

Kapitalizm ve Azgeli ş mi ş lik, Sarmal Yayı nları, Istanbul. Vol.22,pp.5-29.

Ercan,F.,(1996b): "Üretken sermayenin Uluslarars ı - Polanyi, K., (1986): Büyük Dönü şüm: Ça ğı m ı zı n Siyasal
a
la ş mas ı ve Uluslararas ı Yeniden Yap ı lanma Sürecinde ve Ekonomik Kökenleri, Çev. Ay ç e Bu ğ ra,Alan Yay ı nc ı -

Batı Afrika: Ekonomik Yap ı ve Ekonomik Geli ş me l ı k,Istanbul.

(1960-1985)", Öneri ,G.2, s.2. Preston,P.W., (1982): Theories of Development, Routh


cy
Erdo ğ du, M.(1999): Developmental Capac ıty and Role and Kegan Paul Publisers, London.

of States in Tecnological Change: An Analysis of The kostow, IN.W.,(1971): The Stage of Economic Growth:

Turk ı sh and South Korean Car Manufcturing Indust- A Non Communist Manifesto, Cmbridge Uni. Press.,

ries., PhD Thesis, University of Manchester, School of London.

Economic Studies. Schiffrin, A.(ed),(1997): So ğ uk Sava ş ve Üniversite;

Ersoy, M., Keskinok,Ç., (ed), (1984). Üretim Tarzlar ı n ı n Sava ş Sonras ı Yı lları n Entelektüel Tarihi, Çev.Musa
pe

Eklemlenmesi Üzerine, Birey Yoplum yayinlar ı ,Ankara. Ceylan, Kiz ı lelma Yay ı nc ı l ı k, Istanbul.

Ersoy, M.,(ed),(1992). Emperyalizm, Geli ş me ve Ba- Schuurman,F.J.(ed) ,(1996): New Directions in Deve-

ğı ml ı l ı k Üzerine, V Yay ı nlar ı , Ankara. lopment Theory, Zed Books, London.

Flamming,R.A, (1979): "Economic Growth and Econo- Simpeon,C. (ed),(2000): Üniversiteler ve Amerikan im-

mic Development: Counterparts or Competitors?", paratorlu ğ u; So ğ uk Sava ş Döneminde Sosyal Bilim-

Economic Development and Cultural Change, Vol.28, lerde Para ve Siyaset, Çev. Musa Ceylan, K ı z ı l Elma Ya-

No.1, pp. 47-61. yı nc ı l ı k, Istanbul.

Foucault, M., (1980). "Truth and Power"., ed C.Gordon, Stubbs, k., Underhill, G.R.D.(ed), (1994). Political Eco-

F'ower/Knowledge, SelectedInterviews and other Wri- nomy And The Chang ı ng Global Order, The Macmillan

tings 1972-1977, By Michel Foucault, Harvester Whe- Press Ltd.,London

atsheaf, New York. Sweezy, P.M., (1970): The Theory of Capitalist Develop-

Gerschenkron, A„(1962). Economic Backwardness in ment, Monthly review Press, New York.

Historical Perspective, Harward Uni. Press. Cambirdge. Tipps,D.C.,(1973): "Modernization Theory and the

Gülalp, H.,(1993): Kapitalizm, S ı n ıflar ve Devlet, Belge Comparative Study of Societies:A Critical Perspec-
Inn.=P=M=

Yay ı nları , Istanbul. tive", Comparative Studies in Society and History,

Insel, A.,(1993): iktisat İ deolojisinin Ele ştirisi, Birikim VoI.15, s.199-236.

Yay ı nları , Istanbul. Williams, M.,(1996). Rethinking Sovereionty,

Isgüden,T,Türkay,M.,Ercan,F, (1995): Geli ş me iktisadi. Globalization, Theory and Practice, ed.,Elenore Kfman-

Kuram-Ele ştiri-Yorum, Beta yay ı nları , Istanbul. Gillian Youngs, Pinter, New York, pp.109-122.

Jameson, F„(1984): "Postmodernizm, or the Cultural Wolf, E.R.,(1982): Europe And The People Without His-

Logic of Late Capitalism", New Left Review, no.146, tory, University of California Press, London.
=
Devlet Üzerine İ ki Vülger Not
A ş a ğı daki iki vülgarizasyon notu s ı ra- tan ç ı kar ı r. Gelir da ğı l ı m ı n ı n fiyatlar ı boz- Gündüz
s ıyla iki ortodoks kaynaktan besleniyor. İ lk mayan (lump-sum) transferlerle yap ı lmas ı Fındıkçıeğlu
notta ço ğ unlukla Dünya 13ankael kaynakla- mümkün görülmedi ğ ine göre, yol devletin pi-
r ı -ve bu arada iyice me ş hur hale gelen yasaya müdahalesine aç ı lm ış olur. Önemli
Stiglitz- devreye girerken, daha teorik olan olan, müdahalenin niteli ğ idir. Ş imdi, bu tarz
ikincisinde neoklasik siyasal iktiead ı n baz ı bir temati ğ e uygun bir örnek vereyim.
alt alanlar ı , üstü örtük olarak, kullan ı l ıyor. Bas ı nda da e ı k s ı k yer almaya ba ş layan
Ekte e ğ lenmek amac ıyla yazd ığı m bir bilme- gelir da ğı l ı m ı konusuyla ba ğ lant ı l ı olan gelir
ce yer al ıyor. da ğı l ı m ı nda e ş iteizlik ve büyüme ili ş kiyi olu-
yor. Bu konu yeni değ il ve, dolay ı s ıyla, geni ş
Not 1: Devlet, Kalk ı nma, Gelir Da ğı l ı m ı bir literatüre sahip. A şa ğı daki -tart ış mada
Dünya Bankael ve IMF Türkiye'de sos- geni ş ölçüde Abhijit Banerjee & Eether Duf-
yalietlerin ve/veya sosyalist olmayan eol- loo'nun çok yeni bir cal ış mas ı ndan yararlan ı -
culann genellikle dü ş ündü ğ ü gibi "kötü ço- l ıyor ("Inequality and Growth: What Can the
cuklar" m ı ? Güncel olduklar ı için Dünya Data Say?", mimeo, MIT, Haziran 2000).
Bankas ı 'n ı n son dönemde hangi kavramla- Bunun nedeni çal ış man ı n mevcut literatürün
r ı n ortaya at ı ld ığı çal ış malara yak ı nl ı k duy- baz ı ögelerini ba ş ar ıyla içermeeidir. E ş iteiz-
du ğ unu bir ölçüde göeterebilece ğ ini yand ı - lik-büyüme ili ş kisi ABD'den Türkiye'ye geni ş
Dünya
ğı m iki seminere sunulan tebli ğ lere a ğı rl ı k bir yelpazedeki ülkeler için anlaml ı bir soru-
13anka51
verece ğ im. 5eminerler Nisan 2000 ve Ha-
a
dur. Ba ş lang ı çta Kaldor-Pasinetti "Camb-
kaynakiannt
ziran 2000 tarihlerinde Waehington D.C. ridge denklemi" veya yakla ş im ı arac ı l ığıyla
okurken,
ve Paris'te gerçekle ş mi ş . 5u tip eeminerler eş iteizlik ve büyüme aras ı nda pozitif bir ili ş -
genelletirrl-
cy
zorunlu olarak bu kurumlar ı n yönetimlerinin ki oldu ğ u dü ş ünülüyordu. Iki e ı n ıfl ı bir model-
Stiglitz 1~11111
cari e ğ ilimine uygun -tebli ğ leri içermek zo- de çal ış anlar ı n hiç tasarruf etmedi ğ i varsa-
5,endromuyla
runda almazlar. Ancak, tamamen farkl ı yı ld ığı ve tasarruf-yat ı rı m e ş itli ğ i yaz ı ld ığı
kar şı kar ş ıya
noktalara ve bak ış aç ı lar ı na odaklanmalar ı için tüm büyüme tasarruf eden s ı n ı fı n yat ı -
kaitnaca4mi
ihtimalini de dü ş ük görüyorum. Verdi ğ im r ı mlar ı ndan kaynaklanlyordu. Pazar (reali-
iddia
örnek de kan ı mca Dünya Bankas ı eepriein- zaeyon) sorununun getirdi ğ i tanditin s ı n ı rla-
etmiyorum
pe

de ve Dünya Bankael kaynaklar ı nda refe- r ı içinde e ş iteizlik, ceterie paribus, daha h ı z-
rans veriliyor. Dünya Bankas ı kaynaklar ı n ı l ı büyüme demekti. Sonra i ş ler de ğ i ş meye
ama, çok da
okurken, genelle ştirilmi ş Stiglitz eendro- ba ş lad ı . 0 kadar ki, Dani Rodrik (Harvard)
uza4a
muyla karşı kar şıya kal ı naca ğı n ı iddia etmi- son çal ış maları ndan birisinin ad ı n ı "Demok-
dü0lmüyor.
yorum ama, çok da uza ğ a dü ş ülmüyor. rasilerde Neden Daha Yüksek Ücret Ödenir
?" koydu. E ş iteizlik ve büyüme aras ı nda ne-
Büyüme, Gelir Da ğı l ı m ı , Etkinlik gatif bir ili ş ki oldu ğ u dü ş ünülmeye ba ş land ı .
İ lk temay ı geliri yeniden da ğıtmak ve et- Ayn ı zamanda e ş iteizlik ve demokrasi ara-
kinlik (dolay ı siyla, büyüme) ili ş kiyi olarak s ı nda da negatif bir ili ş ki bulunuyor. 5aner-
eaptıyorum. 26-28 haziran 2000 tarihli jee & Dufloo'nun çal ış mas ı mevcut ara şt ı r-
Paris Konferans ı bu konuyu ele alan su- malardan iki noktada ayr ı l ıyor: non-para-
numlara (da) sahne olmu ş bulunuyor. 18- metrik bir yakla ş imla veriler inceleniyor ve
20 Nisan tarihli Waenington konferans ı na ayrı ca basit bir analitik modelle motive edili-
da bak ı labilir. yor. E ş iteizlik ve büyümenin eeviyelerinden
■İ■1■',

Çok k ı saca temay ı ş ekillendireyim. (1) çok, değ i ş im h ı zları aras ı nda doğ rusal olma-
I M I= Z : =1= F t

Kalk ı nma do ğ rusal de ğ ildir ve e ş iteizdir yan bir ili ş ki bulunuyor. Makul görülen bir pa-
(uneven). (2) Herhangi bir eksik rekabet/pi- rametre de ğ erleri aral ığı nda e ş iteizlik kat-
yasa ba ş ar ı e ızl ığı ögesi büyümeyle ilgili ola- say ı s ı nda -Gini katsay ı s ı - geni ş dalgala ı-k-
rak gelir da ğı l ı m ı na bir rol verilmesinin yolu- malar daha dü ş ük bir büyüme h ı z ı yla ba ğ lan-
nu açar. Yani, büyümenin gelir da ğı l ı m ı ndan t ı l ı . Ayr ı ca, geni ş ölçekte dalgalanmalar gelir
ba ğı ms ı z oldu ğ u modelleri gerçekçi olmak- da ğı l ı m ı n ı n uçlar ı nda, ya çok e ş itlikçi ya da
çok e ş itsiz gelir da ğı l ı m ı değ erlerinde ortaya + Dg)(1 + aDy) (1 - g) (1 + Dy) durumunda
ç ı kıyor. Da ğı l ı m uçlardaysa gelecekte bu da- talep eder. Heeaplan ı rea: a 1-0. Keza A
ğı l ı m ı düzeltmek için eni hareketlerin orta- için: a g. Bu iki şart herhangi bir grubun
ya ç ı kmas ı ve bunun da büyüme h ı z ı n ı düsür- ekonomiyi bloke etmesinin sadece ekonomi-
meei beklenebilir. Ozellikle, devrimler veya kö- deki a ğı rl ığı az oldu ğ u zaman, yani büyüme-
ş eli reformlar büyümeyi negatif etkiler. Bu- den yararlanamayaca ğı n ı dü ş ündü ğ ü zaman
nun nedeni gelir da ğı l ı m ı üzerindeki payla ş im mümkün olaca ğı n ı gösteriyor. Gelir da ğı l ı m ı -
pazarl ığı nin bir etkinlik kayb ı na yol açmas ı n ı n çok esiteiz oldu ğ u bir durumda gelirden
olarak gösteriliyor. Asl ı nda, ili ş ki süreksiz pay alamayan kesimin büyümeye zarar ver-
çünkü ya büyüme f ı reat ı kaç ı r ı lm ıyor, ya da me pahas ı na geliri o anda yeniden da ğıtma-
mevcut ç ı kar gruplar ı ndan birisi di ğ erinden y ı tercih etmesinin sebebi budur. Modelin ba-
bir -transfer talep ederek paylasim müzake- sitli ğ i ve "Oleon tezinde" oldu ğ u
relerini baslat ıyor. Fakat ili ş kiyi süreklilestir- gibi kö şeli reformlar ı n te şvikleri de ğ i ştirerek
mek de mümkün. Bu durumda esitsizlik ve etkinli ğ i art ı rmas ı ihtirnalini göz ard ı etti ğ i
büyüme aras ı nda tere bir U ş eklinde bir de asikard ı r. Fakat ilginç olan bu modelin he-
fonksiyon do ğ uyor. Ortalardaki makul gelir saplanabilir bir biçime eokuldu ğ unda eldeki,
da ğı l ı m ı de ğ erlerinde büyüme azamilesiyor, çok kullan ı lan, 5arro ve Perotti veri kümele-
uçlarda dü ş üyor. İ ki s ı n ıf!' bir toplum glüsü- rine oldukça iyi uyum ea ğ lamael. Sonuç: Ge-
nelim: A ve 5. A'n ı n toplam üretimin 7,, g ka- lir da ğı lim ı n ı çok bozmay ı n, yoksa bir esikten Gelir da4 ı l ı m ı
dar ı n ı ald ığı n ı varsayal ı m. Ekonominin her sonra büyüme dogrueal olmayan bir sekilde uçlarclaysa,
dönemde yabanc ı yat ı r ı mlar, teknolojik de- negatif etkilenir. ilginçtir, sa ğ lam bir ekono-
gelecekte bu
ğ i ş me, idari reform, As ticaret anlasmael vb metri bilgisi ve k ı sa bir çal ış madan sonra or-
da ğı l ı m ı
a
nedenlerle bir büyüme f ı reat ı yakalad ığı n ı da taya ç ı kabilecek tezler gelir da ğı l ı m ı na dikkat
varsayal ı m. Üretim y, yeni ç ı kan fı reat ı n ya- çekenleri "neo-popülizmle" suçlayanlar ı , ta- düzeltmek
ratt ığı potansiyel büyüme imkan ı da Dy ol- mamen ortodoks irtisad ı n içinde kalarak, için geni ş
cy
sun ve bu olas ı l ı k da zamandan ba ğı ms ı z bir zor durumda b ı rakabilecek gibi görünüyor.
hareketlerin
olas ı l ı k da ğı l ı m ı F(Dy) kabul etsin. Ama bu Kan ı mca, Dünya 5ankael'n ı n kalk ı nma iktisa-
potansiyel büyüme otomatik olarak gerçek- di seminerlerinde sunulan tebli ğ lerin mesaj ı ortaya
leşecek de ğ il. A ve B'den biri ekonominin tü- da bundan farkl ı değ il. ç ı kmas ı ve
münü bloke ederek potaneiyelin realize olma- Gelir da ğı l ı m ı konusunu a şa ğı daki bas-
bunun da
el için gereken idari düzenlemelere raz ı olmak l ı klar ı n yol göstericili ğ inde ele almak yarar-
büyüme h ı z ı n ı
pe

için bir tazminat talep edebilir. Bu talep bir l ı olabilir.


pazarl ı k sürecine ve gecikmeye yol açacakt ı r. - Büyüme kuramlar ı çerçevesinde gelir dü ş ürmesi
Potansiyel üretim art ı s ı n ı n bir bölümü bu sü- da ğı l ı m ı n ı n rolü: normatif ve ampirik. Örnek: beklenebilir.
reçte kaybedileceğ i için kazanç art ı k aDy büyümeden herkes e ş it derecede yararla-
olur, 0 < a <1. Politik süreç devletin de pa- nabilir mi ? Daha da normatifi: büyüyen bir
zarl ığ a dahil olmas ıyla iyice karmasiklasabi- pastay nas ı l adil da ğı t ı r ı z ?
lir. B' ılin blokaj ı gerçekle ştiren grup oldu ğ unu - Büyüme ve enflasyon
varsayal ı m. B'nin blokaj ı seçip eeçmemeei - Büyüme ve gelir da ğı l ı m ı
A'dan ne kadar tazminat alabilece ğ ini olü- - Büyüme ve çürüme
sündügüne ba ğ l ı d ı r. A grubu 5 taraf ı ndan - Büyüme ve yönetim (governance)
talep edilen 192 kadar bir tazminatla kar şı - Büyüme ve askeri harcamalar (veya
kar şıyad ı r ve bu transferi kabul ederek eko- "peace dividend")
nominin önünü açarsa kazanc ı (2 — D2)(1 + - Büyüme ve verimlilik
aDy) olabilecektir. A transfer talebine hay ı r - Büyüme ve devlet
KTI S T DERGISI • AGUSTO200.

derse B geli ş meyi bloke edecektir: yani yeni Gelir da ğı l ı m ı na bu veya benzeri bir e ı n ıf-
büyüme fı rsat ı kaç ı r ı lacaktı r. Bu takdirde A land ı rmaya dayal ı olarak sistematik biçim-
grubunun eline g geçer. İ ki durumu kar şı la ş - de bakı l ı rsa tart ış ma yararl ı olabilir. Ael ı n-
tı r ı nca maksimum transfer miktar ı n ı n da, Dünya E3ankael bu tip ara ştı rmalar ı za-
agDy=Dg(1 + aDy) e ş itli ğ i tarafı ndan karak- ten yapt ı r ı yor. Bu konular metot aç ı s ı ndan
terize edildi ğ i görülebilir. 5 bu k ı e ıdi dikkate bo ş lukta say ı lamaz. Gelir da ğı l ı m ı na dikkat
al ı r ve Dg kadar bir tazminat ı sadece (1 — g çekmenin ötesinde sayg ı de ğ er bir sol argü-
man, örneğ in, çürürne-büyüme-gelir da ğı l ı m ı litz'in ortodokei içindeki "zay ıf heterodoks"
ili ş kisini modern bir teknolojiyle ele alm ış ol- konumuyea zaten uzun zamandan beri her-
mak durumunda. Saheen bu konulardaki kesin bildi ğ i bir tav ı r al ıştı r. 5u, çok geni ş
"sol" argümanlar ı n da temellendirilebilecegi bir entelektüel arazide derinlik kaybetme-
çal ış maları Dünya Bankas ı kaynaklar ı nda den ürün verehlen çok nadir türden- aka-
-

da bulabildigimi dü ş ünüyorum. ilginç olan, demieyen, sartsiz bir piyasa ask ı n ı n bay-
bu temaya yol açan geli ş melerin iktisat te- raktar ı değ il ve bu biliniyor. Ama, Dünya
orieinin çekirde ğ inden gelmesi ve Stiglitz'in Bankas ı 'nda çal ışan uzmanlar ı n ço ğ unun
de içinde say ı labilecegi bu araçlar ı nda orto- Stiglitz'vari görü ş lere sahip oldu ğ unu, çün-
doks, sonuçlar ı nda heterodoks çekirdek te- kü, ean ı lan ı n aksine, ço ğ u ABD üniversite-
orinin pek çok durumda piyasaya müdahale sinin zaten bu tarz bir e ğ itim verdi ğ ini
için teorik bir imkan tan ı mal ı d ı r. unutmayal ı m.. Ne Dünya Bankas ı 'nda, ne de
IMF' de çal ış an veya çal ış m ış tan ı d ı klar ı m Uluslararas ı
Joseph Stiglitz aras ı nda "neoliberal" yaftae ı yap ı st ı r ı labi-
kurulu ş lar ı n
Bu bölüm bir "Stiglitz dipnotudur". Jo- lecek kimseye rastlamad ı m. Nerede bu "ne-
seph Stiglitz'in Dünya Bankas ı 'ndan ayr ı l- oliberaller" derseniz, akademik iktisatç ı lar
fazlas ıyla
d ı ktan sonra söyledikleri ve Kudiger Dorn- aras ı nda say ı lar ı az: daha çok jurnalizm soyut ilgi ve
buech'un cevab ı n ı göz önüne al ı nca, kan ı m- yapanlarda ve finans profeeyonellerinde bu b ecerileri
ca şa şı lacak bir durum görünmüyor. Bu eğ ilim görülüyor. Ayr ı ca, Dünya Bankas ı
olan
tart ış mada Stiglitz'in kendisini aç ı kça Stiglitz'e bas ekonomietlik teklif ederken
haks ı z duruma dü ş ürecek ifadesi Dünya 1960'lar ı n sonundan itibaren yazd ı klar ı n ı iktisatç ı lar ı
Bankas ı ve IMF'nin ABD'cleki en iyi okullar ı n bilmiyor muydu? Tam rekabetçi bir piyasa istihdam
en iyi ö ğ rencilerine çekmeyi hiç basarama-
m ı s oldu ğ u iddias ı d ı r. En iyi öğ renciler, ikti-
a
bile bilgiyi etkin kullanamaz ve etkin olmaz
etmesinin
diyen bir iktieatç ı yı -Greenwald-Stiglitz
sattaki akademik entelektüel hiyerar ş i ge- teoremi- yanl ış l ı kla m ı seçtiler? Stiglitz'in
hem söz
re ğ i genellikle teoriyle u ğ ras ı rlar. Bunun an- neyi elestirdi ğ i "Whither Socialism?" de bile konusu
cy
Effl•
lam ı bu insanlar ı n uygulamal ı matematikçi görülebilir. Bu kitapta a ğı rl ı k merkezi öyle- iktisatç ı lar,
olmaya e ğ ilimli olmalar ı d ı r. Nitekim pek çok sine kaym ış ki, eoeyalizm ve piyasa sosya-
hem söz
tan ı nm ış üniversitenin iktisat doktora lizmi elestirisine ayr ı lan sayfalar Walras
programlar ı nda uzmanl ı k alanlar ı yaz ı l ı rken (Arrow-Debreu) formalizminin ele ştirisine konusu
"iktisat teorisi (matematikeel iktisat)" ayr ı lanlar ı n yan ı nda sönük kal ıyor. Sadece kurumlar
ibaresiyle kars ı la şı r ı z. Yani, teoriden kae ıt Stiglitz'in Washington'da istihdam edilme-
pe

aç ı s ı ndan
matematikeel iktieatt ı r. Uluslararas ı kuru- si bile "Waehinton koneeneüsünün" içerik
lu ş lar ı n bu tür fazIaelyla soyut ilgi ve bece- değ i ş tirdi ğ inin bir i şareti olarak görülebilir.
mutlu
rileri olan iktisatç ı ları istihdam etmesinin sonuçlar
hem söz konusu iktisatç ı lar, hem söz konu- Not 2: Toplumsal Talepler karşı sı nda Devlet vermeme
su kurumlar aç ı s ı ndan mutlu sonuçlar ver- Bu notta devletin rasyonel aktör teori-
olas ı 1141 bana
meme olas ı l ığı bana yüksek görünüyor. yine uygun bir çerçevede nas ı l görülebilece ğ i-
Stiglitz'in bu iddias ı her zaman do ğ ru da ne dair bir vülgerlestirme yer al ıyor. İ lgili lite- yüksek
de ğ ildir çünkü bu kurulu ş larda, özellikle ratürün kö ş e ta ş lar ı Herschell Grossman, görünüyor. .

ara ştı rma bölümlerinde, hem isim sahibi ol- Darı Usher, Daron Acerno ğ lu, John Koemer,
gun akademisyenler, hem de prestijli üni- Michael Taylor, Timur Kuran, Jack Hirshleifer
versitelerin mezunlar ı yayg ı n olarak çal ış - gibi ieimlerden yola ç ı karak kurgulanabilecek
maktad ı r. 0 zaman Stigliz'in iddiay ı , üstü bir "rasyonalite, devlet, devrim" uzay ı n ı n ko-
örtük olarak, en iyi okullar ı n doktora prog- ordinatlan olarak dü ş ünülebilir.
T DERGISI • AG T• 200•

ramlar ı ndan matematikeel iktisat alan ı n- Devlet toplumsal aktörlerin kendisine


da uzmanla ş arak mezun olanlar ı n IMF ve devrettikleri yetkiyi kullanan bir acente m ı ,
Dünya Bankas ı 'nda çal ış maya ikna edilemi- yoksa kendi ba ğı ms ı z amaç fonksiyonunu
yor olduklar ı n ı m ı söylüyor? Böyle söylüyor- toplumsal ve ekonomik k ı s ı tlar alt ı nda
sa, Dornbusch'a hak vermemek zor görünü- maksimize etmeye çal ış an bir ayg ı t m ı ? Op-
yor. Iktisat matematikeel iktisattan ve timize etti ğ i amaç fonksiyonu yöneten eli-

• "high-brow theory" 'den ibaret de ğ il. Stig- tin faydas ı n ı m ı temsil ediyor? Öyleyse, bu
elit toplumsal Dr s ı n ı fta, dolayl ı olarak da ba ş ka ortamlara transfer edilebilece ğ ini
olsa, Dr k ı smi örtü ş me ve/veya temsil ili ş - savunmak aras ı nda büyük Dr fark var. Tür-
kisi içinde mi? Devlet toplumeal aktörlerin kiye'nin mevcut Anayasas ı na ve mevcut si-
(s ı n ıflar, ç ı kar gruplar ı , bireyler...) acente- yasi kurumlar ı na yönelik ele ştirileri, hakl ı da
eiyee, söz konusu toplumeal aktörler ter- olsalar, tarihi olarak Anglo-Amerikan ve
cihlerini nas ı l toplula şt ı r ıyorlar ve devlet Frans ı z ekolleri aras ı nda yap ı lm ış bir terci-
farkl ı ç ı karlar aras ı nda bir denge unsuru, he dayand ı rmaya çal ış mak, olsa olsa bir ol-
bir konsensüs oda ğı yea, bu koneeneüee gu-kar şı t ı (counter-factual) tarih al ıştı r-
nas ı l ula şı l ıyor? Kolektif aksiyon problemini mael yapmay ı istemekten veya aç ı kça nor-
çözme sürecinin oda ğı nda bizzat devlet yer matif bir tercihi ifade etmekten öte bir de-
al ıyorea, -toplumsal aktörlerin kendisine ğ er ta şı mayacakt ı r. Oyun-teorik ve tercih-
delege ettikleri yetkinin ş ekillenmesi de biz- teorik (game-theoretic & choice-theore-
zat devletin içiyle, devleti bir "acente/tem- tic) bir analitik siyasal iktisat tarz ı n ı ter-
eilci" (agent) ve toplumeal aktörleri de cih edenlerin bile çal ış malar ı nda kurumsal
"mülk sahibi" (principal) olarak gören me- çerçeveyi eoyutlad ı klar ı n ı ço ğ u zaman ba ş -
tafor aç ı klay ı c ı olabilir mi ?siyaset bilimiy- tan söylediklerini ve gerçek tarihin bir ter-
le iktisad ı n kesi ş me kümeeinde yer alan bir cih/kurumsal dizayn alternatifleri dizisi
literatürün terimleriyle eorareak: devlet olarak görülmeeini önermediklerini ifade et-
acente m ı , yoksa mülk sahibi mi ? ("Agent mekte yarar var. Tarihi olarak ço ğ u zaman
Çok say ı da
or proprietor ?" Veya, "agert or principal".) tercihlerin yap ı laca ğı küme tek bir nokta-
Ayr ı ca, devletin "mülk sahibi" oldu ğ unu dü- dan ibaret olabiliyor.
entelektüelin
ş ünmek için nedenler olsa bile, konunun Devletin hakikaten toplumeal aktörlerin sürekli olarak
a
devletin "sanki acenteymi ş " gibi ele al ı nma- acenteei oldu ğ u tezini gerçekçi bulmaz ve, savunduklar ı
s ı nda normatif veya aç ı klay ı c ı yararlar bu- olsa olsa normatif bir siyaset felsefeyi es-
tez
lunabilir mi ? teti ğ i yaratmakta kullan ı labilece ğ ini dü ş ü-
toplumsal
cy
Devletin acente olarak görüldü ğ ü yak- nerek bir yana b ı rak ı p, ikinci tezi ele al ı rsak
la şı m Anglo-Amerikan siyasi dü ş üncesine ş u soruyu eorabiliriz: "mülk rahibi" devlet talepleri
aittir ve net ifadesini kontraktaryen gele- hangi ko ş ullarda eankj acenteymi ş gibi
hemen
nekte bulur. Devletin mülk sahibi olarak gö- davranarak amaç fonksiyonunu optimize
rüldü ğ ü yakla şı m ise dünyan ı n geri kalan edebilmektedir? Yani, devlet ne zaman top-
kar şı laman ı n
k ı em ı için uygun olarak dü ş ülülür ve bazen lumsal taleplere hassas olmas ı n ı n kendi gerekli
de K ıta Avrupa'e ı na atfedilir. Tipik olarak (ve temsil etti ğ i ç ı karlar ı n) bekas ı aç ı s ı n-
pe

oldu ğ u
Fransa'ya, daha özel olarak da bazen la- dan rasyonel oldu ğ unu dü ş ünebilir? Neden
ş eklindedir.
kobenizme" atfedilen bu yakla şı m ı n bu at ıf- devlet e ı k e ı k toplumeal talepleri kar şı la-
lara hak verdirip verdirmedi ğ i, verdiriyorsa mamayı optimal strateji olarak görmekte
bu at ıflarla sinirli kal ı p kalmad ığı ayr ı bir ve benimeemektedir? Üetelik, bu dönemler-
konu olabilir. Benim kan ı m "jakobenizmin" de entelektüellerin önemli bir k ı emin ı n dev-
bu konuyla ilgili olmad ığı ve, ayr ı ca, son y ı l- lete ak ı l verdi ğ ini ve bu stratejinin devletin
larda ülkemizde aç ı kça yanl ış bir popüler uzun dönemli ç ı karlar ı aç ı s ı ndan da yanl ış
kullan ı ma alet edildi ğ i yönünde olmakla be- oldu ğ unu iddia etti ğ ini, fakat ikna edici pla-
raber, bu kan ıy ı burada uzun uzun tart ış a- nlad ığı n ı görüyoruz. Daha aç ı k konu ş ursak,
mam. Ancak, Anglo-Amerikan siyasi kültü- çok sayı da entelektüelin yürekli olarak sa-
rünün -genellikle bizzat Anglo-Amerikan si- vunduklar ı tez toplumsal talepleri hemen
yaset teorieyenleri taraf ı ndan ileri sürü- kar şı laman ı n gerekli oldu ğ u ş eklindedir. An-
len- farkl ı l ığı ve toplumeal talepleri kar şı la- cak, bu entelektüeller görü ş lerini "acente
yarak koneeneüee ula ş ma kapasitesinin devlet" görü ş üne dayand ı rmay ı ve/veya di-
yüksekli ğ i iddialar ı yanl ış görünmüyor ve bir rekt olarak siyaset felsefeyi düzleminde
ilk yakla şı m olarak eavunulmas ı mümkün. ifade etmeyi -amaçlar ı aç ı s ı ndan muhte-
Ancak, bu görü ş leri kabul etmeye e ğ ilimli ol- melen hakl ı olarak- yetersiz bulmakta, tez-
makla anglo-amerikan siyasi kültürünün bir lerini ayn ı zamanda devletin ve temsil etti-
kurumsal dizayn ı n eseri oldu ğ unu ve iyi di- ğ i güçlerin ç ı karlar ı aç ı s ı ndan da rasyonel
zayn edilmi ş kurumlar/anayasayla beraber bir stratejinin ö ğ eleri olarak eunmay ı dene-
mekteler. Don k ı rk y ı lda pek ba ş ar ı kazan- cepheeindeki k ı e ı d ı ifade edebilir. İ kinci 'asit
d ı klar ı Söylenemez. prestij/güvenilirlik (credibility) noktas ı nda
Mülk eahibi devlete (proprietor etate) doğ maktad ı r. Kredibilite me ş rulu ğ un zo-
kar şı olman ı n ve acente devleti (agent sta- runlu ko ş ullar ı aras ı ndad ı r. Üçüncü k ı s ıt da
te) arzulaman ı n bizzat devlet noeyonuna yöneten elitin herhangi bir yolla devrilme
kar şı olmak olmad ığı aç ı k oldu ğ u gibi, bu olas ı l ığı ndan kaynaklanabilir. Burada elitin
görü ş ü eavunmak mülk sahibi devletin dev- bekae ı aç ı s ı ndan ç ı karlar ı n ı aynen koruya-
letsizli ğ e göre bir -Pareto anlam ı nda- iyi- rak nöbet devretmesinden değ il, devrimle,
le ştirme olmad ığı n ı söylemeyi de gerektir- darbeyle veya reformla, hatta eeçimle, tüm
mez. En az ı ndan, kom ş u cemaatler devlet dayanaklar ı n ı kaybetrnesinden bahsediyo-
olarak örgütlenmi ş leree, herhangi bir ş ekil- ruz. Görünürdeki iktidar ı n, herhangi bir du-
de devlet olarak örgütlenmek ilgi konusu ra ğ an etokastik Süreci izleyerek, birkaç Si-
cemaatin tüm bireyleri için bir ilerleme ola- yasi parti aras ı nda el de ğ i ştirmesi devletin
bilir. Freneip olarak, hiçbir devletin olmad ı - ve yönetici elitin -ve dayand ığı gücün- ger-
ğı yan yana varolan bir hayali cemaatler çekten toplumsal aktörlere ve yurtta ş lara
dünyas ı n ı n devletlerden olu şan bir dünyaya kar şı hesap verecek durumda oldu ğ unu
göre daha etkin bir denge olabilece ğ i iddia (accountability) göstermez. Mülk sahibi
edilebiliree de, bu iddia fazla ilginç veya ye- Mülk sahibi devlet ve yönetici elitin dav- devletten
ni bir görü ş de ğ ildir. isteniree, devletin mülk ran ışı n ı n yukar ı da belirtilen üç k ı e ı t altı nda
bahsetmek
sahibi olmaktan öteye geçip, toplumsal ta- ekillenece ğ ini vareayalim. Önce, devletin
lepleri kabul etmemekten de öte, bu talep- kredibiliteei yönetici elitin gücünü koruma-
devlet
lere Söz hakk ı dahi vermemeyi ve bu yolla s ı n ı n ne kadar olas ı oldu ğ una ba ğ l ı olabilir. kar ş itli ğ int
a
bo ğ may denedi ğ i duruma y ı rt ı c ı devlet Dü ş ük bir olas ı l ı k söz konueuyea, devlet he- gerektirmez
("predatory state") diyebilir ve mülk sahibi sap verir olmay ı istemeyecektir. İ kinci ola-
ve acente
devletin a şı r ı bir varyant ı olarak görebiliriz. rak da, elitin devrilmeme olae ı l ığı -dolay ı -
devlet
cy
{Bu duruma "fa ş izm" vb adlar takmamakta e ıyla devletin kredibiliteei- yurtta ş lar ı n eli-
yarar var çünkü burada kullan ı lan kavram- ti devirme olae ı l ığı na ba ğ l ı olacakt ı r. Tabii, savunuculari
lar çerçevesinde "predatory etate" en- yurtta ş lar ı n eliti herhangi bir yolla devirme
siyasi
düstriyel organizasyon literatüründe kulla- olae ı l ığ i devirme yönünde bir tercih olu ştur-
n ı lan bir noeyorı a atı fta bulunmaktad ı r ve malar ı na oldu ğ u kadar, devirme kapasitele-
merebe göre
tekelci bir blokajla etkin olmayan bir durum rine veya olanaklar ı na da ba ğ l ı d ı r. Mülk ea- siyasi
pe

yaratmay ı ifade etmektedir. Fa ş izmin et- hibi devletin en kötü etkiyi yaratabilece ğ i yelpazenin
kin olmasa da mümkündür, y ı rt ı c ı devlet fa- durumlardan birisi, söz konusu devletin
ş izmin kulland ığı dozda ş iddet kullanmaya-
çeşitli
toplumun devleti yöneten eliti devirme is-
bilir, fa ş izmin kitle taban ı na ve/veya "kitle te ğ inin oldu ğ u, fakat devirme kapasitesinin yerlerinde
ruhu anlay ışı na" eahip olmayabilir vb.} Do- -henüz- olmad ığı na inand ığı durumdur. Bu
. lay ı elyla, mülk sahibi devletten bahsetmek durumda yöneten elit toplumsal aktörler
devlet kar şı tl ığı n ı gerektirmez ve acente kar şı s ı nda -belki kendi dayand ığı ve k ı smen
devlet eavunucular ı Siyasi me ş rebe göre Si- temsil ili ş kisi içinde oldu ğ u toplumsal ak-
yasi yelpazenin çe ş itli yerlerinde -Türki- törler hariç, ki yine de bilinmez!- paranoya-
ye'de bu yer herhangi bir yer, mesela "a şı r ı ya varan bir ku ş ku içine dü şebilir. Dahas ı ,
sa ğ ", olmasa da- bulunabilirler. uzun dönemli plan yapamad ı kça k ı sa dö-
Yöneten elitin ve varsa dayand ığı s ı n ı f- nemli rant maksimizaeyonuna gidecek ve
lar ı n temsilcisi olarak amac ı n ı makeimize belki de kendi eonunu haz ı rlayacak bir "ken-
eden mülk sahibi devlet bekae ı n ı neye da- disini gerçekle ştiren beklentiler" earmal ı na
DERG İS İ • AGUSTOS 200 .

yand ı racakt ı r? Her şeyden önce devletin dü ş ebilecektir. Bununla ba ğ lant ı l ı olarak,
vergi alabilmesi gerekir: vergi alamayan devlet yurtta ş lar ı n bilinç durumunu de ğ i ş -
devlet zay ı f devlettir. Devlet vergi almama- tirece ğ i veya ellerine yeni imkanlar verece ğ i
y ı tercih edebilir: ancak istedi ğ i anda alabi- gerekçeeiyle ekonomik geli ş meyi yava ş lat-
lecek güç ve preetijde olmas ı gerekir. Güç- mak bile ieteyebilir. ("Kapitalizm geli ş ince
lü devlete etkinlik niteli ğ ini de atfediyorsak, i ş çi S ı n ı fı doğ acak. 0 zaman ne yapaca ğı z
bir ilk yakla şı m olarak Laffer e ğ risi vergi ?" sendromu gibi.) Fakat bu olaell ı k gerçek-
4
ten de yüksek olabilir: toplum gerçekten de yebilir. (b) Devlet de "öğ renme süreci" ya-
ekonomik geli ş meyle veya demokratikle ş - ş amaktad ı r ve aeimptotik raeyonaliteye
meyle do ğ ru orant ı l ı olarak eliti devirme ni- sahiptir. Bu iki noktay ı da reddetmek dev-
yetinden vazgeçmekeizin devirme imkanla- lete irrasyonalite atfetrnek olaca ğı ndan bu
r ı n ı artı rabilir. Bu durumda mülk sahibi dev- durumda ikna etmeye çal ış man ı n bir yarar ı
lete ak ı l verenlerin akl ı na devlet kat ı nda iti- zaten yoktur.
bar edilmemesi do ğ ald ı r. Devlete raeyonalite atfediyorsak eül2-
Ayr ı ca, yönetici elitin potansiyel ayak- jektif ve objektif potansiyel var kalma ola-
ta kalma olas ı l ığı ndan da bahsedebilir ve s ı l ı klar ı aras ı nda bir ayr ı m yapamay ı z: ras-
bu olas ı l ığı sosyolojik ve jeopolitik faktörle- yonel beklentiler tan ı m olarak sübjektif ve
re ba ğ layabiliriz -Leninist jargonda "zay ıf objektif beklenti da ğı l ı mlar ı n ı n ayn ı oldu ğ u
halka" olma veya olmama durumu. Devlet anlam ı na gelir. Bu noktada s ı n ıf sava şı , et-
politikalar ı toplumsal aktörlerin talepleriy- nik çat ış ma, jeopolitik sorunlar vb konular ı n
le ne kadar uyu ş uyorea elitin aktüel ayak-
dü ş ük bir potansiyel var kalma olas ı l ığı na
ta kalma olas ı l ığı n ı n potansiyel ayakta kal-
yol açt ığı n ı ve önemsenmemeleri talebinin
ma olas ı l ığı na o kadar yakla ş aca ğı n ı da dü-
kabul edilemeyece ğ ini tespit edebiliriz. Bu
sünebiliriz ve devlete ak ı l veren entelektüel-
durumda yönetici elit kredibilite kaybedebi-
lerin vareay ı m ı da muhtemelen budur. An-
lir ve Laffer e ğ risinin yanl ış tarafı nda kala-
cak, acaba devletin potansiyel ayakta kal-
rak güvenilir bir vergi sistemi kuramayabilir.
ma olas ı l ığı ne kadard ı r? Bu olas ı l ı k yüksek-
Öte yandan, mülk sahibi devletin bekas ı
Devlete
ye toplumsal talepleri kar şı layarak sanki
olas ı l ığı uygulad ığı politikalardan ba ğı ms ı z rasyonalite
acente davran ışı göstermenin, yukar ı daki
olarak yüksek olabilir. Bu durumda da dev- atfediyorsak
a
varsay ı mla, devletin aktüel ayakta kalma
let acente gibi davranma müsevvi ğ ine sa-
iiI2jektif ve
olaell ığı n ı art ı raca ğı n ı söyleyebiliriz. Ancak,
hip olmay ı p, tek tehdit vergi cepheeinden
aktüel ayakta kalma olas ı l ığı n ı n devletin
gelecektir. "Llmurunda olmama durumu" objektif
cy
topluma uyum Ba ğ lay ı c ı politikalar izleme-
olusurea kamu görevlerinin yerine getiril- potansiyel
eiyle artmas ı n ı n devletin kredibilitesine, is-
mesi bile yönetici elitin öncelikli hedefi ol- var kalma
teniree "devlet olma niteli ğ ine", zarar vere-
mayabilir ve, hatta, özel mülkiyetin korun-
ceğ i bir esik de varolabilir. Yani, bu strate- olas ı l ı klar ı
mas ı bile özel ellere b ı rak ı labilir.
ji monotonik olmayabilir ve entelektüeller
Sonuç olarak, devleti yöneten elitin aras ı nda Pir
bu k ı r ı lma noktas ı n ı da kaç ı rabilirler. Nite-
velveya dayand ığı gücün/s ı n ı fı n bekas ı ola- ayr ı m
pe

kim, pek çok durumda devlet talepleri kabul


s ı l ığı çok dü ş ükse veya çok yüksek olmakla yapamay ı z.
etmenin zaaf olarak alg ı lanaca ğı n ı ve kredi-
beraber devlet politikalar ı ndan bag ı me ı zea,
biliteyi art ı rmay ı p tersine azaltaca ğı n ı dü-
mülk sahibi devletin sanki acente gibi dav-
ş ünmektedir ve hakl ı olmas ı ihtimal dahilin-
ranmas ı beklenemez. Ayr ı ca, kontraktar-
dedir. Daha da önemlisi, yönetici elitin po-
tansiyel ayakta kalma olas ı l ığı dü ş ük olabi- yen bir bak ışı "sanki" perspektifiyle öne sür-

lir. Dü ş ük bir potansiyel olas ı l ı k söz konu- mek pozitif bir aç ı klamaya katk ı sa ğ lama-

suyla, toplumsal talepleri kar şı lamamak yacakt ı r. Bu durumda devletin -kendi da-

optimal strateji olarak yönetici elitin önü- yand ığı güç veya s ı n ı f d ışı ndan gelen- top-

ne ç ı kmaktad ı r. [3u durumda entelektüelle- lumsal talepleri kar şı lamae ı n ı istemek de

rin devleti ikna etme stratejisi tamamen yönetici elit tarafı ndan ciddiye al ı nmaya-

yanl ış temeller üzerine kurulmu ş olacakt ı r cakt ı r. ş artlar böyleyse, Laffer e ğ risinin di-

ve tek ç ı k ış noktaları yönetici elitin asl ı nda nami ğ ine bakmak vergi tandidi ac ı s ı ndan,
yüksek olan bu olas ı l ığı dü ş ük gördü ğ ü, ya- elitin ayakta kalma olas ı l ığı na tehdit olu ş -
,
mm=nrrmı=rr.

ni yanl ış alg ı lad ığı n ı savunma noktas ı nda- turan faktörlerin dinami ğ i de kredibilite
b ı r. Bu ç ı k ış zay ıf bir ç ı k ışt ı r çünkü: (a) Dev- aç ı s ı ndan incelenmelidir. Daha da önemlisi,
let prensip olarak kendi bekae ı n ı n gere ğ ini argümanlar ı n ait oldu ğ u düzlemi ay ı rarak,
daha iyi görebilecek durumdad ı r ve, en acente devlet görü ş ünü ait oldu ğ u siyaset
az ı ndan, kendi durumunu böyle görmekte- felsefeyi düzleminde savunmak ve acente
dir. Ayr ı ca, prensip olarak devlet de ente- devlet esprieiyle zaten ba ğ da ş mayan ikna
lektüellerin durumu yanl ış alg ı lad ığı n ı söyle- etme rolünden vazgeçmek olabilir.
Devletlerin Kalk ı nmac ı Kapaeiteleri:
Kuramsal Bir Yakla ı m

Giri ş Bal ı ve sald ı rgan bir küresel okyanueta büyük M. Mustafa


Ekonomik kalk ı nma, bir çok faktörden et- ölçüde istedi ğ i yönde ilerleyebilein?" Erdoğdu*/**
kilenen çok karma şı k bir süreçtir. Bu süreç, Bu çal ış ma ilk olarak, arzulanan sonuç-
sadece ekonomi ile s ı n ı rl ı değ ildir. Ülkelerin ları sağ lamada etkin bir araç olabilecek bir
tarihsel, eosyokültürel ve siyasal yap ı lan ile devlet mekanizmas ı n ı n sahip olmas ı gereken
yakı ndan ilgilidir. Geli ş mekte olan ülkeler, ideal nitelikleri ortaya koymaya çal ışacak-
uluslararas ı ve bölgesel egemen güçlerin bü- tı r. idealler, bir deniz feneri gibi bizim gidece-
yük ölçüde sekillendirdi ğ i bir dünyada, özgün ğ imiz yönü tesbit etmekte büyük fayda ea ğ -
jeo-politik konumlann ı n sa ğ lad ığı olanaklar larlar, ancak hiç bir zaman tam arzuland ığı
veya olanake ı zl ı klar çerçevesinde kalk ı nma şekliyle gerçekle ş mezler. Önemli olan, bu ide-
sava şı vermektedir. Ba ş döndürücü bir h ızla al duruma ula ş ma çabas ı nda olmak, bunu
küreselle şen dünyada, ulusal kalk ı nmac ı yak- da bir öncelikler e ı ralamae ıyla ve her geli ş -
la şı mlar ı n ba şarıya ula ş mas ı gittikçe daha menin bir di ğ erini nas ı l etkileyece ğ ini iyi de-
zor hale geliyor. Ülkelerin ba ğı ms ız çizgiler iz- ğ erlendirerek yapmakt ı r. Do ğ al olarak bu
leyebilmeei, günümüzde art ı k neredeyse ola- makalede önerilen şekilde gerçekle ştirilecek
naks ız görülüyor Ancak biliyoruz ki, geli ş mek- iktisadi kalk ı nma, özellikle 1970'lerin sonun-
a
te olan ülkelerin her biri hegemonik güçler ve dan bu yana çoğ u iktisatç ı tarafı ndan "kut-
uluslararas ı kurulu ş larla ili ş kilerinden farkl ı lanan" denetimeiz serbest piyasa mekaniz-
mas ıyla gerçekle ştirilemez. Yaz ı m ı z ı n ilk bö-
Kapitalist
ş ekilde etkileniyor. Örnegin, çokuluslu ş irket-
cy
lerle olan ili ş kilerinden baz ı ülkeler zararl ı ç ı - lümünde, serbest piyasa mekanizmas ı n ı n ekonomilerde
karken, bu ş irketler kar şı s ı nda pazarl ı k gücü neden h ı zl ı ve uzun süreli bir iktisadi geli ş me devletin rolü,
elde edebilmi ş baz ı ülkelerde ise, bu ili ş ki, ya- sa ğ lamada yetersiz kald ığı konusu üzerinde
ekonomi
bancı sermaye yatı r ı m ı n ı n yap ı ld ığı ülkeye ka- durulacak ve iktisadi öncelikleri belirleme,
zanç sa ğ layabiliyor. Buradan hareketle iddia kaynak da ğı l ı m ı n ı sa ğ lama ve piyasa meka- disiplininin
edilebilir ki, dalgal ı denizde eörf yapan spor- nizmas ı n ı n aksakl ı klar ı n' giderme konular ı n- clo .vjuunclan
pe

cu nas ı l, rüzgar ı doğ ru kulland ığı takdirde da literatürde devlete biçilen rol k ı saca ele
17u yana en
büyük ölçüde istedi ğ i yönde ilerleyebiliyorsa, al ı nacaktı r. Daha sonra, h ızl ı iktisadi kalk ı n-
s ı n ı rl ı pazarl ı k gücüne sahip bir geli ş mekte mayı sa ğ lamada üzerine dü ş en rolü en iyi
tartimal ı
olan ülke de, küresel okyanusun do ğ urdu ğ u gerçekleetirebilecek devletin "kalk ı nmac ı konulardand ı r. .

dalgalan do ğ ru kullanabiliree, zamanla pa- devlet" olaca ğı noktas ı ndan hareketle, böy-
zarl ı k gücünü art ı rabilir ve istedi ğ i yönde iler- le bir devletin özellikleri ve ortaya ç ı kma ko-
lemeyi ba şarabilir. Kalk ı nma çabae ı ndaki ge- ullar ı Ard ı ndan, kalk ı nma-
14mekte olan ülkeler, hegemonik bir güçle c ı devleti olu şturan unsurlar ı n birbirleriyle
olan ili ş kilerinde, her iki ülkenin ç ı karlar ı n ı n nasil etkile ştikleri analiz edilecek, son ola-
çakıştığı noktalarda, söz konusu ülkenin rak da, kalk ı nmac ı bir devlet yar ı s ı na ula ş -
destek rüzgAr ı n ı arkalar ı na alarak, ç ı karları n man ı n mümkün olup olmad ığı sorusuna ce-
çatıştığı durumlarda da, bu ülkelerin y ı k ı c ı vap aranacakt ı r.
etkilerinden kendilerini koruyacak ölçüde ta- Marmara Üniversitesi/2,F
*' Frederick I. Nixson, Fat 12e-
vizler vererek, amaçlad ı kları kalk ı nma yönün- 2. İ ktieadi Gelimecle Devletin Rolü
yine, Kwon-Hyun ğ Lee,
de ilerleyebilirler. Kalk ı nma eüreçlerinin ba ş - Kapitalist ekonomilerde devletin rolü, Mustafa 5aldan ve AH Er-
ları nda çok olumsuz ko ş ullara sahip Japon- ekonomi disiplininin do ğ usundan bu yana doğdu'ya bu tebli ğin son
çeklini almas ı ndan önce
ya, Güney Kore, Tayvan gibi ülkelerin bugün- en tart ış mal ı konulardand ı r. Hemen hemen
yaptıkları çok yararl ı ele-
kü durumları dü ş ünüldü ğ ünde, bunun müm- herkes, devletin ekonomide bir rol oynama- tirilerden dolayı teKkkiirii

kün oldu ğ u görülecektir. 0 halde isabetli so- s ı gerekti ğ inde hemfikirdir. Ancak, ne za- bir borç bilirim. 9,201 ola-
rak, ortaya konulan ğdrüş -
ru ş udur: "Kalk ı nmak isteyen bir ülke ne gibi man ve ne ş ekilde bir rol oynamae ı n ı n uy- lerdeki olası her türlü hata
niteliklere sahip olmal ı d ı r ki, son derece dal- gun olaca ğı konusunda ciddi fikir ayr ı l ı klar ı bana aittir.
mevcuttur. Bu konudaki fikirlerin bu kadar azaltma do ğ rultusunda eçi görülmemi ş
farkl ı olmas ı n ı n nedeni, belki de Chang' ı n bask ı lar altı nda kald ı lar ve kalk ı nma için
(1994: 7) ifade etti ğ i gibi, devlet müdaha- özel bir ekonomik yakla şı m ı n gerekli oldu ğ u
lesinin verimlilik, etik, güç, özgürlük ve me ş - görü ş ü yade ı nd ı (Wade, 1990: Keynez-
ruiyet gibi bir çok tart ış mal ı hususu bün- yen ekonomiye yöneltilen bu sald ı r ı lar o ka-
yesinde bar ı nd ı rmas ı d ı r. iktisadi geli ş mede dar ba ş ar ı l ı olmu ştur ki, bu gör4ün uygu-
devletin ve pazar ı n ekonomideki göreli rol- layicilan ş imdilerde kendilerini aktivist
lerinin ne olmas ı gerekti ğ i özellikle 1929 makroiktieatç ı lar olarak adlandirmay ı ter-
Baki dünya burı al ı mindan sonra sürekli cih etmektedirler. Woo'ya (1990: 404) gö-
- tart ış ma konusu olmu ş tur. Bu tarihte or- re, kalk ı nma iktisadina yönelik neoklasik
taya ç ı kan büyük bunal ı m, pazar ı n "görün- sald ı r ı daha da ba ş ar ı l ı olmu ştur. Woo'nun
meyen el" in insaf ı na terkedildi ğ i zaman, belirtti ğ i gibi alternatif bir paradigma ola-
geni ş halk kesimlerine ç ı kan faturan ı n ne rak ortaya ç ı kan kalk ı nma iktisadi ş imdi-
kadar büyük olabilece ğ ini göstermi ştir. Bu lerde genellikle neoklasik iktisad ı n uygula-
dönemde hem Keynezyen iktisat, hem de mal ı bir dal ı olarak görülme e ğ ilimindedir.
kalk ı nma iktisadi, pazar ı n sa ğ lad ığı ola- Günümüzde yayg ı n olarak kabul gören
naklar üzerinde genel olarak iyile ştirmenin neoklasik iktisat yakla şı m ı , bireyci felsefeyi
mümkün olmad ığı ş eklindeki neoklasik yak- ve k ı sa dönemi temel alan bir yap ıya sahip-
la ş im ı n reddi olarak ortaya ç ı km ıştı r. Key- tir. Neoklasik iktisat yakla şı m ı, fiyat ı temel
nezyen iktisat, geli ş mi ş ülkelerdeki iktisadi alan piyasa mekanizmaelyla, ekonominin
Günümüzde
olaylar ı n analizinde neoklasik iktisat ı n ye- devlet müdahalesi olmaks ı z ı n otomatik ola- yayg ı n olarak
rini almak üzere ba ç buyur edilirken, rak nas ı l koordine olacağı na odaklanmakta- kabul gören
a
kalk ı nma iktisadi da az geli ş mi ş ülkelerde- k ı r. Bu yakla şı m ı n ba şar ı s ı , tam rekabet ko-
neoklasik
ki ekonomik analizlerde neoklasik iktisad ı n ş ullar ı n ı n gerçekle ş mesine ba ğ l ı d ı r. Tam re-
yerini alm ış tı r (Woo, 1990: 404). kabet ko ş ullar ı n ı n gerçekle ş mesi halinde pi- iktisat
cy
1950'lerde ve 1960'larda iktisatç ı larin yasa mekanizmas ı , özel mallar ı sa ğ larnada yakla şı m ı ,
•1111112EM ço ğ unlu ğ u piyasa mekanizmas ı n ı n ba ş ar ı - kaynaklar ı n etkin kullan ı lmas ı n ı sa ğ layabil-
bireyci
s ı zl ı klarin ı düzeltme yönünde devlete mektedir. Ancak, tam rekabet gerçek ha- 4
önemli roller verme yakla şı m ı n ı benimse- yatta nadiren gerçekle ş ir. Kald ı ki, tam re-
felsefeyi ve
mislerdi. Kalk ı nma iktisatç ı lar ı , az geli ş mi ş kabetin mümkün oldu ğ u ender durumlarda k ı sa dönemi
ülkelerdeki market ba şar ı s ı zl ı klar ı n ı n geli ş - bile, piyasa mekanizmay ı etkinli ğ i sadece k ı -
temel alan bir
pe

mi ş ülkelerdekinden daha fazla oldu ğ una sa dönemde sa ğ layabilmekte, uzun dönem-


i ş aret ederek, devletin müdahaleci rolünün de -toplumsal aç ı dan en yüksek fayday ı sa ğ -
yap ıya
art ı r ı lmas ı için gerekçe olu ş turmu ş lard ı lama bak ı m ı ndan yetersiz kalmaktad ı r. sahiptir.
(Shapiro, 1994: 4). Ancak, neoklasik ikti- l\leoklasik görü ş ü savunanlar ı n iddia et-
sat görü ş ünün öldü ğ ü ş eklindeki görü ş, ti ğ i gibi piyasay ı , iktisadi kalk ı nmay ı sa ğ la-
fazlas ıyla abart ı lm ışt ı . Bu görü ş ü savu- man ı n en uygun aracı olarak görmek de ger-
nanlar, güçlerini yeniden organize ettiler ve çekçi de ğ ildir. Herş eyden önce gerçek ya-
kendilerinden beklenenden çok daha güçlü şamda, neoklasik iktisat ı n varsay ı mlar ı na
olduklar ı n ı kanitlad ı lar. Ileoklasik iktisat uymayan bir çok durum ortaya ç ı kar. Piya-
görü ş ünün yeniden canlanmas ı n ı n bir neti- salarda eksik rekabet ko ş ullar ı geçerli ola-
cesi olarak kalk ı nma politikas ı na ili ş kin dü- bilir, üretim azalan maliyetlere -tabi olabilir,
ş ünce en geç 1970'lerin ikinci yar ı s ı ndan tüketiciler yetersiz bilgiye sahiptir ve/veya
itibaren, özellikle ingilizce konu ş an akade- reklamlarla yanl ış yönlendirilmi ş lerdir vs.
mik çevrelerde ve uluslararas ı kalk ı nma ku- Bu sebeplerden dolay ı piyasa mekanizmay ı ,
rulu ş lar ı nda, 1950'lerin ve 1960larin dev- özel mallar ı sa ğ lamada bile öngörüldü ğ ü
KTISAT DER. İ İ • AGUSTOS200

lete a ğı rl ı kl ı rol Biçen reçetelerinden, piya- kadar kusursuz de ğ ildir. Kald ı ki, piyasa
sa ve devletin "uygun rolleri" ş eklindeki ne- mekanizmas ı tüm iktisadi sorunlara çözüm
oklasik rollere do ğ ru büyük bir dönü ş üm getirememektedir. Burada üç husus önem
gösterdi. Bu durumun sonucu olarak da, ta şı maktad ı r: İ lk husus, piyasa mekaniz-
geli ş mekte olan ülkeler, dünya ekonomisine mas ı n ı n, iktisadi bir faaliyetin amaçlanm ı -
entegre olma ve devlet müdahalesini yan d ış sall ı klara yol açmas ı durumunda i ş -
=3
[evini etkin bir ş ekilde yerine getirememeei- yol açan faaliyetleri cayd ı rı c ı politikalarla
bir. İ kinci husus iee, kaynak da ğı l ı m ı nda et- devlet, ulusal teknolojik kapasite olu ştur-
kinli ğ i sa ğ layaca ğı na inan ı lan kueureuz bir mada ve zamanla katma de ğ eri daha yük-
tam rekabet modelinde bile , eo şyal olarak sek olan mal ve hizmetlerin üretilmeeinde,
arzulanan türde bir gelir da ğı l ı m ı na ula ş ma belirleyici bir role sahip olabilir (Erdo ğ du,
olana ğı olmamas ı d ı r. Kusursuz bir tam re- 1994: 69). Teknolojik geli ş me ve endüstriyel
kabet modeli, adaletten uzak bir gelir da ğı - dönü ş ümün h ı z kazanmas ı nda, devletin iyi
l ı mina yol açabilir. Üçüncü husus da, iktisa- yönlendirilmi ş pro-aktif etkinliklerinin rolü
di kalk ı nma, i ş sizlik ve enflasyon gibi sorun- yadsinamaz. Devletin iktisadi geli ş meyi h ız-
lar piyasa mekanizmas ı tarafı ndan otoma- land ı rmak ve eüreklili ğ ini garanti alt ı na ala-
tik olarak çözümlenememektedir. bilmek için kaynak da ğı l ı minda etkin rol üst-
Yukarıda say ı lan durumlarda piyasa me- lenmesi, statik de ğ il dinamik bir yakla şı mla
kanizmas ı ba ş arı s ı z olmakta ve yap ı lan yatı - belirlenmi ş uzun döneMli politikalar uygula-
r ı mlar sosyal aç ıdan en iyi sonucu sa ğ laya- mas ı gerekir. Ayr ı ca devlet, talebi art ış gös-
mamaktad ı r. Juetman ve Teubal (1991: 1181) teren ve olumlu d ış sall ı k yayan sektörlerde
bu "basit" ya da ortodoks piyasa ba ş ar ı sı z- teknolojik geli ş meyi te ş vik edecek politikalar
Piyasan ı n
liklar ı n ı n yan ı s ı ra iktisadi kalk ı nma sürecinin, uygulamal ıdir. Yüksek teknoloji endüstrileri,
alternatif geli ş me yollar ı ya da yap ı sal de- ğ elimelerinin erken a ş amalar ı nda ço ğ u za- yetersizlikleri
ğ i ş menin tipinin seçilmesi gibi konularda kar- man 'bebek endüstri" özellikleri gösterirler. aç ı kça ortada
şı karşıya kald ığı daha stratejik ba şarı sı zl ı k- Böyle durumlarda korumac ı l ı k uygulanmas ı ,
oldu ğ u halde,
lara dikkat çekmektedirler. Bunlar, sadece yurt içi üretimi ve buna ko ş ut olarak da ma-
piyasa ba ş arı elzliklar ı n ı değ il, ayn ı zamanda liyet dü ş ürücü ö ğ renmeyi sa ğ layabilir.
neoklasik
yap ı sal değ i ş menin kritik bir dönerne ş nokta-
a
Önemli olan, bu ş ekildeki ö ğ renmenin aktif iktisat
e ı nda, hem kamu hem de özel sektördeki ka- olarak desteklenmesidir. Aksi takdirde an- anlay ıı
rar alma mekanizmalar ı nda ortaya ç ı kabile- cak s ı n ı rl ı bir teknolojik yetkinlik ea ğ ları abilir
devletin rolünü
cy
cek muhtemel ba şar ı s ı zl ı klar ile, yeni endüst- ve bu da, daha sonraki teknolojik geli ş me h ı -
rileriri altyap ı gereksinimlerini koordine ede- zı n ı olumsuz bir ş ekilde etkileyebilir. mülkiyet
cek kurumlar ı n olmamas ı gibi olumsuzluklar' riyaean ı n yetereizlikleri aç ı kça ortada haklar ı n ı ve
içermektedir. Juetman ve Teubal hakl ı ola- oldu ğ u halde, neoklasik iktisat anlay ışı
tam rekabet
rak, piyasa mekanizmas ı n ı n ya da mevcut devletin rolünü mülkiyet haklar ı n ı ve tam
kurumları n, ortaya ç ı kacak bu sorunlara çö- rekabet ko ş ullar ı n ı ea ğ lamayla s ı n ı rl ı tut-
ko ş ullar ı n ı
pe

züm getirece ğ ine inanmak için bir neden ol- may ı tercih etmektedir. Piyasa mekaniz- s4lamayla
mad ığı n ı ifade etmektedirler. H ızl ı ekonomik mas ı na a şı r ı güvenen neoklasik iktisat s ı n ı rl ı
kalk ı nma için bu sorunlara çözüm aray ışı , bi- yakla şı m ı , iktisadi kalk ı nman ı n gerçekle ş -
tutmay ı
zi devlet müdahalesi için en önemli nedene mesinde, devletin öncelikli buldu ğ u alanlar-
yöneltmektedir: kar şı la ştı rmal ı üetünlükler daki faaliyetleri te şvik etme ve destekleme tercih
merdiveninde yükselebilmek için do ğ ru yap ı - gere ğ ini yads ı ma e ğ ilimindedir. Bir ülkenin etmektedir.
sal değ i ş imi sa ğ layabilecek te şvik mekaniz- ekonomik ba ş ar ı s ı nda, s eçici bir eanayi po-
maları n ı n olu şturulmas ı . litikac ı uygulanmas ı n ı n çok önemli bir rolü-
Geli ş mekte olan ülkeler, geli ş mi ş ülkeler- nün oldu ğ u, bu yakla şı mda ihmal edilmek-
den özellikle be ş eri eermaye ve birikmi ş tek- tedir. Grabowskrnin (1994: 414) ifade et-
nolojik kapasite aç ı s ı ndan geride kalm ış lar- ti ğ i gibi 'bu bak ış aç ı e ı na göre devlet, do ğ a-
d ı r. Bu nedenle, Söz konusu ülkelerin geli ş - s ı gere ğ i yagmac ı olma e ğ ilimindedir. Ba ş -
mi ş ülkelerin iktisadi geli ş mi ş lik düzeyini ya- ka bir deyi ş le, devleti olu şturan bireylerin
kalayabilmeleri için muazzam bir telafi edici ve gruplar ı n, toplumun ç ı karlar ı ile çat ış ea
çabaya ihtiyaçlar ı vard ı r. Devlet, ekonomide da, kendi ç ı karlar ı n ı n pe ş inde ko ş acaklar ı
sa ğ lad ığı te şvikler, finansman kolayl ı klar ı ve kanaatindedirler' (Grabowski, 1994: 414).
hem destekleme hem de disiplin amac ıyla Bu görü ş ü benimseyenler, politikac ı ları n el-
koydu ğ u kurallarla, piyasa ve piyasa d ışı ku- lerindeki gücü kötüye kullanman ı n çekicili-
rumlar ı n performane ı n ı ciddi Ç ekilde etkile- ğ ine kap ı lacaklar ı ve kamu sektöründe gö-
yebilir. iktisadi ğ e4meye yol açan çabaları rev yapanlar ı n özel sektördeki giri ş imcile-
destekleyici, koordine edici ve dura ğ anl ığ a rin farkedemedikleri f ı rsatiar ı değ erlendi-
remeyece ğ i inanc ı ş eklinde ortaya ç ı kan, durumlarda, ekonomik rantlar ı n rekabet
yoğ un bir kötümeerli ğ e sahiptir. Neoklaeik sonucu yok olmas ı gerekmez ve müdahale
iktisat anlay ışı n ı n uygulamaya geçmesi iktisadi liberalizmden (laiseez-faire) daha
demek, devletin küçülmesi ve "aeli görevle- Fareto optimum sonuçlar verebilir. Ulusla-
ri" olarak adland ı rı lan alanlar ı n d ışı nda fa- raras ı ticaret, kar şı la ştı rmal ı üstünlükler-
aliyet göstermemesi anlam ı na gelmekte- den ziyade ölçek ekonomileri tarafı ndan
dir. Böylesi bir durum büyük ölçüde ekono- belirlendi ğ i ve uluslararas ı pazarlar a şı r ı
mik liberalizasyon ve özelle ştirmenin ger- kar elde eden oligopolistik firmalar taraf ı n-
çekleştirilmesi demektir (Wade, 1990: 13). dan kontrol edildi ğ i zaman, "etratlik tica-
Neoklasik iktisat literatürü hakl ı ola- ret politikas ı " yabanc ı firmalar taraf ı ndan
rak, 1960'lar ı n kalk ı nma iktisatç ı ları n ı n kazan ı lan iktisadi rantlar ı yerel firmalara
devletin ekonomik sisteme etkin bir sekilde do ğ ru kayd ı rabilir.
müdahale etme yönünde e ı n ı re ı z bir kapa- Shapiro'nun (1994: 12) alt ı n ı çizdi ğ i gi-
siteye sahip oldu ğ u ş eklindeki z ı mni varsa- bi, neoklasik iktisat literatürü seçkin ikti-
yı mlar ı n ı n önemli bir zay ıfl ı k oldu ğ una dik- eat tarihçilerinin katk ı lar ı na ve ülkeler ara-
kat çekmi ştir. 1960'lar ı n kalk ı nma iktieat- e ı ndaki büyüme farkl ı l ı klar ı na ili ş kin gös-
ç ı lar ı , Shapiro'nun (1994: 10) i şaret etti ğ i terdi ğ i ilgiye kars ı n, tuhaf bir tarih ve za-
gibi, devlet müdahale etmeli mi etmemeli man d ışı yakla şı ma sahip bulunmaktad ı r. Neoklasik
mi konusuna odaklan ı rken, devletin kendi- 5u literatürün temsilcileri adeta tarihi,
iktisatç ı lar,
sine biçilen rolü gerçekle ştirecek politik ve vareay ı mlar ı na uyacak sekilde yeniden
kurumsal kapasiteye sahip olup olmad ığı - yazma egilimindedirler. Örne ğ in, e ğ er bir ül- yüksek
na gereken önemi göstermemi ş lerdir. Dev- ke ekonomisi h ı zl ı büyüyorea bu durum söz performans!'
leti değ ismenin motoru olarak görürken,
a konusu ülkede piyasa mekanizmas ı n ı n iyi
uzak d ıfgu
onun gerekli siyasal özerkli ğ e ve belirlenen istedi ğ i, e ğ er terei oluyorsa kötü devlet po-
hedefleri yerine getirebilecek yöneteel ka- litikalar ı n ı n piyasa mekanizmas ı n ı n i ş leme-
ekonomilerinin
cy
pasiteye sahip olup olmad ığı n ı analiz et- sini engelledi ğ i ş eklinde yorumlanabilmek- ba şar ı smda
memek, o dönemde gösterilen çok önemli tedir. Neoklaeik iktisat ı n kaynak da ğı l ı m ı n- devlet
kuramsal bir zafiyet olmu ştur. Dolay ı s ıyla, da ortaya ç ı kan etkinsizliklerin her zaman
üretim etkineizliklerine yol açaca ğı seklin-
politikalar ı n ı n
o dönem kalk ı nma iktieatç ı lar ı n ı n ço ğ untu-
ğ unda görülen devletin kaynak da ğı t ı m ı n ı deki vareay ı m ı na dayanan bu yorum, kötü hayati
piyasadan çok daha iyi sa ğ layaca ğı dü- ekonomik performanslar ı , fiyat sistemin- önemini
pe

ş üncesi, gerekçesi olmayan bir inançtan den "eaptir ı lm ı s" politika rejimleriyle iliski-
görmezden
öteye ğ idememietir. 5ütüneel bir devlet lendirmektedir. Ayn ı sekilde, ithal ikamesi
teorieine sahip olmamalar ı n ı n bir eonucu şeklinde ortaya ç ı kan korumac ı politikala- gelme
olarak bu kuramc ı lar, ekonomik ve politik r ı n erken a şamaları d ışı nda ba şar ı l ı olama-
alanlar ı bir birinden ayr ı tutan neoklasik ik- d ığı ve liberal politikalar do ğ rultusunda ge-
tisat yakla şı m ı n yanl ışı m yeniden üretmis- li şen di ş ticarete dayal ı sanayile ş menin
lerdir. 5u yanl ış l ığı n alt ı n ı çizen yeni litera- çok ba ş ar ı l ı oldu ğ u, dolay ı s ıyla da az geli ş -
tür, tart ış may ı olmasa gerekti ğ i gibi, piya- mi ş ülkelerin de bu rotay ı takip etmeleri
sa akeakl ı klar ı konusunun ötesine ta şı m ış - gerekti ğ i iddia edilmektedir (örneğ in bkz.
t ı r. Art ı k piyasa aksakl ı klar ı na dikkat çek- 5alaesa, 1981; Krueger, 1981).
mek, devlet müdahalesini hakl ı göstermek Nedense neoklasik iktisatç ı lar, yüksek
için yeterli görülmemektedir. İ ronik bir ş e- performansl ı uzak do ğ u ekonomilerinin ba-
kilde bu durum tam da, Shapiro'nun (1994: şar ı s ı nda devlet politikalar ı n ı n hayati öne-.
11) ifade etti ğ i gibi, bilginin elde edilmesi ve mini görmezden gelme eğ ilimindedir. 5u du-
stratejik ticarete ili ş kin yap ı lan çal ış mala- rum, Uluslararas ı Para Fonu (IMF) ve Dün-
Tr~Tr4r11=1,Z=

r ı n bir sonucu olarak, potansiyel piyasa ya Bankas ı gibi güçlü uluslararas ı kurulu ş -
aksakl ı kları n ı n bilinenden çok daha geni ş lar tarafı ndan da büyük destek gören, ide-
oldu ğ unun ortaya ç ı kt ığı tarihlere denk olojik bir tercih oldu ğ u izlenimi vermektedir.
dü ş mektedir. Stratejik ticaret modelleri- Arneden' ı n (1994: 627) dikkat çekti ğ i gibi
nin savunucular ı n ı n i ş aret ettikleri gibi, Dünya Bankas ı , 'tabiat' gere ğ i politik bir or-
azalan maaliyetlerin söz konusu oldu ğ u ganizaeyondur'. l Orta düzey yönetimi çok
=,
sayg ı duyulan iktieatçllardan olu ş urken, nizmae ı yoluyla uygulad ığı seçici müdaha-
üst düzey yönetimi sanayile ş mi ş ülkelerin leler, ekonomik geli ş menin uzun dönem ihti-
özellikle de A1319'nin ç ı karları na hizmet eden yaçlar ı aç ı s ı ndan hemen her zaman, piya-
politik atanm ış lardan olu ş maktad ı r. Dünya sa güçlerinin ba ş arabilece ğ inden çok daha
Bankas ı , yap ı eal uyum programlar ı n ı dee- uygun sonuçlar sa ğ lam ış tı r. Bebek en-
teklemek için sa ğ lad ığı finansman kolayl ı k- düstriler tezi temelinde anahtar baz ı eek-
lar ı n ı neoklaeik iktisat politikalar ı uygulama törlerin desteklenmesi ş eklindeki stratejik
koş uluna ba ğ layarak, bir çok ülkenin hükü- sanayi politikas ı , bu ülkelerin iktisadi ba-
metleri üzerinde bask ı olu şturmada aktif şar ı s ı nda merkezi rol oynam ıştı r. Sir çok
rol oynam ış-tı r. IMF ve Dünya Bankae ı nin yazarı n hakl ı olarak ortaya koydu ğ u gibi
"serbest piyasa ideolojiei"ni deeteklemede (örneğ in, Amsden, 1989; Wade, 1990; Lall,
büyük entellektüel ve finansal güce sahip ol- 1991; Jenkins, 1991) d ış a yönelik olmak, bir
maları na ra ğ men, bu ideoloji gittikçe artan çok yeni sanayile ş mekte olan ülkenin d ış
bir ş ekilde ele ştirilmektedir. Bunun yak ı n ticarete ve di ğ er alanlara ili ş kin seçici mü-
zamanlardaki en önemli nedeni, 1997 y ı l ı n ı n dahalelerde bulunmamas ı anlam ı na gelme-
yaz aylar ı nda güneydoğ u Asya'da ba ş layan mi ştir. Bu ülkelerden özellikle ihracat ı n'
küresel finansal kriz için önerilen neoklaeik gerçeklestirdikleri ürünler için geni ş bir iç
reçetelerin içe yaramamasi ve daha da kö- pazara da sahip olanlar, ihracatç ı firmala-
tüsü, krizin ba ş ka bölgelerdeki ülkelere de ra sa ğ lad ı klar ı önemli düzeyde te şviklerin
yayı lmae ı d ı r. Su "küresel finansal anar- yan ı s ı ra, firmalar ı n kendi ba ş lar ı na alt ı n-
dünya genelinde devletlerin ekonomik dan kalkmalar ı büyük zorluklar ta şıyan ye-
olaylar üzerindeki etkilerinin azalm ış olma- ni aktivitelere girmelerini özendirmi ş , onla-
a
e ı nin rolü oldu ğ u yönünde güçlü kan ıtlar ra rehberlik hizmeti vermi ş ve belirli bir sü-
vard ı r. Örne ğ in, bu krize ili ş kin World Deve- re d ış rekabete kar şı korumuetur.
lopment'da yay ı nlanan dört ülke çali ş mae1 2, Özellikle do ğ u Asya ülkelerinin iktisadi
cy
krizin yaln ı zca gerekli ve zaman ı gelmi ş bir geli ş mesinde devletin rolü üzerine yap ı lan
piyasa düzeltmeyi oldu ğ u ve gereken uygun yeni ara ştı rmalar ı n bir sonucu olarak, ne-
politikan ı n daha fazla liberalizasyon oldu ğ u °klasik aç ı klamalar art ı k ne kuramsal tar-
görü ş ünü reddetmektedir. Hatta, Chang'a t ış malarda ne de uluslararas ı kalk ı nma ku-
(1998:1560) göre IMF'nin önerisi olan fi- rulu ş lar ı n ı n yönetimlerince otomatik olarak
nansal liberalizasyon, neredeyse yapı lmas ı kabul edilmektedir. Sir zamanlar ba şı çeken
pe

gerekenin tam tereidir. Gerçekte Güney devlet öncülü ğ ünde kalk ı nma modeline yö-
Kore'nin ya şad ığı kriz, 'fazla düzenlemeden nelik olarak ortaya ç ı kan kar şı devrimimin
de ğ il, aksine gere ğ in -nden az düzenleme- ele ştirileri, art ı k Killick'in (1989) ifadesiyle
den doğ an bir krizd ıı Charı g,1998: 1555). `a şı r ıya kaçm ış bir reaksiyon' olarak görül-
Devletin iktisadi geli ş medeki rolü konu- meye ba ş lanm ıştı r. Yerine, 1990'lardaki
sunda özellikle yüksek performansl ı uzak uluslararas ı tart ış ma ve kalk ı nma çabalar ı
do ğ u ekonomileri' üzerine yap ı lan çal ış ma- konusundaki ajanday ı belirleyen bir uzla ş - 2 Krizin genel bir değerlen-
dirmesi için bakiniz Wade
lar, neoklaeik dü ş ünceyi eavunanlar ı n yan- ma olarak, devlet ve piyasa öncülü ğ ünde
(199B), Güney Kore için
l ış a ğ ac ı ta ş ladiklarini göstermektedir. kalk ı nma modelleri aras ı nda daha dengeli Chang (1998), Malezya
Wade'in (1990: 345) alt ı n ı çizdi ğ i gibi, uzak bir yakla şı m ortaya ç ı kmaya ba ş lam ıştı r. için Jomo (1998). Tayland
icin Lauridsen (1998) ve
do ğ unun ba şar ı l ı yeni sanayile ş en ülkele- Örneğ in, yak ı n tarihli bir Dünya Bankas ı ya-
Endonezya için Kobi şon ve
rindeki devlet müdahaleleri, neoklaeik yak- yı n ı (1997: 4), 'piyasa ve devlet faaliyetleri- ,osşer (199B).
la şı m ı n kabul edebilece ğ i "iyi müdahale" dü- nin birbirlerini tamamlay ı c ı oldu ğ u' olgueu- Örneğin gelişmiş ülke kate-
goriş e alı mmadan önceki
zeyinin çok ötesine taem ı etir. H ı zl ı geli ş me nu teyid etmektedir. Ayn ı yayı n 'devletin
dönemi kapsamak üzere:
gösterdikleri dönemlerde bu ülkeler, iddia ekonomik ve sosyal geli ş me için merkezi bir Japonya, Güney Kore ve
edildi ğ i gibi serbest ticarete fazla bel ba ğ - öneme sahip oldu ğ unu' kabul etmekle birlik- Tayvan.

lamam ı elardir. Bilakis, bu süreçte devletin te hemen bu konudaki rolünün, 'geli ş meyi
3 Bu terim Ingilizce interme-
do ğ rudan rolü öne ç ı kmaktad ı r. Kuzeydo ğ u do ğ rudan ea ğ lay ı ci de ğ il fakat bir partner, diate kelimesinin Türk-
Asya ülkelerinin deneyimleri aç ı kça göster- kolayla ştı r ı c ı ve katalizör' oldu ğ unun alt ı n ı ça'deki tam karşılığı değil-
dir. Ancak-, anlam açışın-
mektedir ki, devlet bürokrasisinin bir kom- çizmektedir. Su al ı ntı ları n ima etti ğ i gibi, dan bu kelimeyi karç ıladığı
binaeyon ş eklinde do ğ rudan ve fiyat meka- ş imdilerde piyasa ve devlet aras ı ndaki tar- şöylenilebilir.
Z22=13"
tı smalar, neoklaeik görü ş ü savunan ikti- deki dar görü ş lü anlay ışı düzeltici bir i ş leve
eatçllar ve di ğ erleri aras ı nda iki farkl ı görü- sahiptir (Martinussen,1997: 238-41). ikti-
ş ür kar şı karşıya gelmesiyle s ı n ı rl ı değ ildir. sadi geli ş me konusundaki tart ış man ı n özü
Birbirinden farkl ı l ı klar gösteren bir çok yeni HAIA ekonomik performans ı belirlemede pi-
dü ş ünce ve öneri geli ştirilmi ştir. yasa ile kurumsal faktörlerin görece önemi
Su makalenin odakla ştığı iikalk ı nmac ı oldu ğ u halde, tart ış man ı n odak noktas ı pi-
devlet" kuram ı n ı n geli ş mesinde, geç sana- yasan ı n kapasitesinden, devletlerin kapa-
yile ş menin ba ş ar ı labilmeei için devlet mü- sitesine do ğ ru kaym ış bulunuyor. Böylece,
dahalesine merkezi bir önem atfeden Ale- art ı k iktisadi geli ş me sürecine geç kat ı lan
xander Gerschenkron (1962) öncü konu- ülkeler aras ı ndaki büyüme farklar ı n ı aç ı kla-
mundad ı r. Neoklasik yakla şı m ı n -tersine ik- y ı c ı kritik de ğ i ş ken olarak, etkin kurumlar ı n
tisadi geli ş meyi gerçekle ştirmede devlete olu şturulmas ı görülmeye ba ş lanm ıştı r,
önemli rol biçer Gerschenkron, sanayi yat ı - Su yakla şı mlar ı birle ştirici nokta, piyasa
r ı mlar ı n ı çekici hale getirerek geleneksel ih- güçlerinin kendi ba ş lar ı na ba şarı l ı iktisadi
racat yap ı s ı n ı değ istirebilmek için piyasa sonuçlar sa ğ layamayaca ğı d ı r. Sir k ı sm ı , pi-
sinyallerinden daha fazlae ı na ihtiyaç oldu- yasan ı n elinden kaynak da ğı l ı m ı rolünü zorla Farkl ı türdeki
ğ una dikkat çekmi ştir. Myrdal (1959) az alacak ve standart etatik kar şı la ştı rmal ı
geli ş mi ş ülke devletlerinin mevcut ş ekliyle
devlet yap ı lan,
üstünlükler ve verimlilik göetergelerini gör-
iktisadi büyüme ve geli ş meyi sa ğ lamada mezden gelebilecek güçlü bir devletin gerek- devlet
motor i ş levi göremeyecek derecede "yumu- li oldu ğ unu savunmaktad ı r. Örne ğ in John- etkinliklerinin
ş ak" olduklar ı ş eklinde genellemede bulu- eisin (1982), basard ığı iktisadi "mucize" yi
ba ş ar ı s ı
nurken, Gerschenkron gelene ğ ini takip sa ğ lamada katk ı s ı olan kurumsal ön ko ş ul-
a
eden ve 1980'lerin ortalar ı ndan itibaren li- lar ve yap ı lar ı belirlemek amac ıyla, Japon yönünden de
teratürde yerini almaya ba ş layan yeni dev- devletini incelemistir. Bu çal ış man ı n sonucu farkl ı
let kuramlar ı , özellikle uzak do ğ u ve Afri- olarak Johnson devletin rolünü, geleneksel
kapasiteler
cy
ka'daki devlet yap ı lar ı aras ı ndaki farkl ı l ı klar kaynak da ğı l ı m ı n ı sa ğ lama ve oyunun kural-
üzerinde durmaktad ı r. Su yeni kuramlar, lar ı n ı koyma ile s ı n ı rl ı gören "piyasa-rasyo-
olu ştururlar.
geli ş mekte olan ülke devletlerinin eosyal nel" yakla şı m ı n tersine, Japonya'n ı n ekono- Mevcut
temelleri, kurumsal yap ı lar ı ve i ş lev görme mik ba şar ı s ı n ı sanayile ş mede aktif rol alan yap ı lar,
biçimleri aç ı s ı ndan büyük farkl ı l ı klar gös- ve daha çok stratejik sonuçlarla ilgili olan
devletin
terdiklerini vurgulamaktad ı r. Evans' ı n "plan-rasyonel" devlete ba ğ lamaktad ı r.
pe

(1995: 11) ifade etti ğ i gibi, 'devletler birbir- Hatta Güney Kore üzerine yapt ığı çal ı sma- oynayabilece ğ i
lerinin ayn ı de ğ illerdir. Kendi iç yap ı lar ı ve ya dayanarak Ameder (1989), sanayile ş - roller dizisinin
toplumla olan ili ş kileri aç ı s ı ndan büyük meye geç ba ş layan ülkelerin kaynak da ğı ll-
neler
farkl ı l ı klar gösterirler. Farkl ı türdeki devlet m ı n ı ilerde dinamik kar şı la ştı rmal ı üstünlük-
yap ı lar ı , devlet etkinliklerinin ba ş ar ı y ı yö- lerini olu şturacak aktivitelere yöneltebilme-
olaca ğı nı da
nündeki de farkl ı kapasiteler olu ştururlar. leri için önemli fiyatlar ı n "yanl ış " olmaeln ı belirler.
Mevcut yap ı lar, devletin oynayabilece ğ i rol- sa ğ lamalar ı gerekti ğ i dü ş üncesini eavun-
ler dizisinin neler olaca ğı n ı da belirler. Elde maktad ı r. Benzer ş ekilde Tayvan üzerine
edilecek sonuçlar hem bu rollerin mevcut yaptığı çal ış ma temelinde Wade (1990),
ko ş ullara uygunlu ğ una, hem de ne kadar iyi uzak dlo ğ unun ekonomik ba şarı kazanm ış ül-
gerçekle ştirilebildi ğ ine ba ğ l ı d ı r.' Yeni devlet kelerindeki yüksek yat ı r ı m oranlar ı n ı n kay-
kuramlar ı , geli ş mekte olan ülke devletleri- na ğı n ı n, bu ülkelerdeki rekabeti gerekti ğ i şe-
nin hepsinin ekonomik geli ş me ve de ğ i ş imi kilde e ı n ı rland ı ran ya da h ı zland ı ran devlet
deeteklemede ba ş arı s ı z olmad ı klar ı n ı vur- aktiviteleri oldu ğ unu iddia etmektedir.
gulamaktad ı r. Devletin ve siyasi yöneticile- Bu yazarlar ı n neoklaeik rakiplerinden ay-
_ DERGIS • A U STO2. 0

rin sosyal geli ş meyi desteklemedeki yeter- r ı ld ı klar ı temel nokta, kalk ı nma sürecine geç
sizlikleri ve/veya ieteksizlikleri konusundaki kat ı lan ülkelerin ekonomik performanslann-
güçlü vurgu, rasyonel devletin ekonomistle- da görülen çe ş itlili ğ in, bu ülke devletlerinde-
Hn do ğ ru rehberli ğ i alt ı nda kalk ı nmaya ön ki kapasite farkl ı l ı klar ı ndan kaynakland ığı id-
ayak olacak etkin politikalar eeçmeye muk- dias ı d ı r. "Kantin oldu ğ u yerde rant aray ışı -
tedir oldu ğ u ve bu seçimi yapaca ğı yönün- n ı n da olaca ğı " görü ş ünü kabul etmelerine
==,
Diyagram I: Kalk ı nmac ı Devleti Olu ş turan Unsurları n Bi rbirleriyle Etkile ş imi

Devletin Me ş ruiyet'
A
Devletin Yönetim Kapasitesi Devletin Görece Özerkli ğ i

Siyasi istikrar H ı zl ı iktisadi Geli ş me Iktisadi Kalk ı nma İ çin


Motivasyon

Toplumda Birlik Devlet ve Toplumun içselle ş mesi

ra ğ men bu yazarlar ı n problemin çözümü yö- keler, devlet ve özel sektör firmalar ı aras ı n- Fiyat
nündeki önerileri, "devleti iktisadi olaylar ı n da bu tür kar şı l ı kl ı l ı k esas ı na dayal ı ili ş ki ya-
sapt ı rı c ı
d ışı na ç ı karmaya çal ış mak de ğ il, yetkin bir ratmada daha az ba ş ar ı l ı olabilmi ş lerdir
bürokrasinin -temini yoluyla rant aray ışı n ı (Shapiro, 9-10).
müdahaleleri
bloke etmektir" (örne ğ in bak ı n ı z Evans, Devlet ve iktisadi kalk ı nma konusundaki önerenlere
19'59, 1995). Fiyat sapt ı r ı c ı müdahaleleri en önemli kuramc ı lardan Feter Evane, yap- göre, bu
önerenlere göre, bu müdahaleleri gerçekle ş - tığı arnpirik baz ı çal ış malara dayanarak üç
tiren devletin ba ş ar ı l ı sonuçlar alabilmcei
a
ayr ı devlet tipi tan ı mlamaktad ı r: yagmac ı
müdahaleleri
için kendisinden dee -tek alan özel cektör fir- (predatory), vasat' (intermediate) ve kal- gerçeklepren
maları na performans kriterleri uygulayabile- k ı nmac ı (de,velopmental). Yagmaci devlet devletin
cy
cek durumda bulurı mael gerekir. Örne ğ in kavram ı , ekonomik ve sosyal geli ş meyi sa ğ -
baar ı ll
Arneden'a (1989) göre, Güney Kore'yi ben- lamak aç ı s ı ndan çok dü ş ük bir kapasiteye
zer politikalar uygulayan ülkelerden ay ı ran sahip, -tutars ı z ve etkinlikten uzak bir devlet sonuçlar
ve ba ş ar ı n ı n kayna ğı ngla yatan olgu, güçlü yönetimini ifade etmektedir. Evans'a göre alabilmesi için
bir devlete sahip olmasa ve bu devletin de böyle devletler, devleti ve onun kaynaklar ı n ı
kendisinden
özel sektör firmalar ı n' disipline etme konu- kendi özel ç ı karlar ı n ı tatmin etmek için kul-
pe

sunda istekli olmas ı d ı r. Devlet, firmalar ı te- lanan ve ço ğ u kez siyasi gücü elinde tutan
destek alan
kelci davran ıştan al ı koymayı sa ğ layacak şe- otokratik bir lider önderli ğ indeki bir seçkin özel sektör
kilde, banka sistemi ve fiyatlar ı kontrol et- keeimi tarafı ndan kontrol edilirler. Evane bu firmalar ı na
mek dahil, çok geni ş olanaklara eahip olmu ş tür devlete Zaire'yi örnek göstermektedir.
performans
ve özel eektör firmalar ı n gittikçe a ğı rla ş ar, Su devletten büyük farklar gösteren ve Max
ihracat yükümlülüklerini yerine getirme kar- Weber'in ideal-tip bürokraeieini and ı ran, iyi kriterleri
şı l ığı nda dü ş ük maliyetli finansman ve ihti- geli ş mi ş tutarl ı bir bürokraeiye sahip devle- uygulayabi-
yaç duyulan dövizi ea ğ lama ş eklinde ödül- ti de Evans, kalk ı nmac ı devlet olarak tan ı m-
lecek durumda
lendirmi ştir. Dahas ı , Kore devleti uzun-dö- lamaktad ı r. Güçlü bir iç a ğ ve homojen bir
nem yat ı r ı mlar ı finanee edebilmek için, orta yönetim kültürüne sahip olan böyle bir dev-
bulunmas ı
tabakay ı vergileyebilecek ve eoeyal harca- let, güvenlik politikalar ı nglan ekonomik politi- gerekir.
malar ı görece dü ş ük tutabilecek fiskal oto- kalara kadar kendisinden gerçekle ştirmeei
riteye sahip olmu ştur. Dolay ı s ıyla, devletin beklenen bir çok i ş levi ba şar ı yla yerine geti-
elde etti ğ i "ganimetleri" politik olarak tercih rebilecek kapasiteye eahiptir. Ayr ı ca kalk ı n-
etti ğ i keeimlere da ğı tt ığı bir ''rant pe ş inde mac ı devlet, toplumdaki Siyasi güç ve ç ı kar
KTISAT DE RGISI •AGUSTOS200

ko şanlar cenneti" olu ş mam ıştı r. Konsantre odaklar ı na kar şı önemli ölçüde özerkli ğ e de
ve korunmas ı ndan kaç ı n ı lmarn ış bir endüst- eahiptir. Bu, kalk ı nmac ı devletin tamamen
riyel yap ı n ı n varl ığı na ra ğ men devlet, ülke Siyasi güç ve ç ı kar odaklar ı ile toplumun di-
içinde yo ğ un rekabeti sa ğ lama ba ş arı s ı n ı ğ er kesimlerinin ç ı karlar ı nglan izole oldu ğ u
4 5u konuda aye ı n;ı l ı bir
göetermi ş, firmalar ı "öğ renmeye" ve gittikçe anlam ı na gelmemektedir. Tam tersine kal- çalir na için b.aKı nız, ErAoğ -
daha üretken olmaya zorlami ştı r. Di ğ er ül- kinmaci devlet, özel eektördeki önemli ç ı kar du (1999).
==1]3

gruplar ıyla, özellikle büyük i ş gruplar ıyla s ı k ı ba ğ lant ıya sahip olmas ı gerekir ki, Evans
ili ş ki halindedir. Ancak aralar ı nda net bir iç bunu "içsellesmis özerklik" (embedcled au-
bölümü vard ı r. Siyasi seçkin kesim, k ış a dö- tonomy) olarak adland ı rmaktad ı r.
nemden ziyade uzun döneme ili ş kin stratejik Kalk ı nmac ı devleti anlamam ı z ı büyük öl-
karar alma konusunda egemenli ğ i elinde tu- çüde kolaylast ı rm ı ssa da Evans, bir devle-
tar. Uygulamayı ise, özel sektörün günlük tin kalk ı nmac ı karakter kazanabilmesi ve bu
aktivetelerine do ğ rudan müdahale gitmeye- karakteri sürdürebilmesinde ba ş ka faktör-
cek, ancak genel çerçevesi çizilmi ş ekonomik lerin de çok önemli rolleri oldu ğ u konusunda
aktiviteleri daha ayr ı ntı l ı bir ş ekilde formüle yetersiz kalm ıştı r. Su faktörler: devlet yö-
edecek olan, devlet bürokrasisine b ı rak ı r. netiminin mesruiyeti, toplumda birlik, siyasi
Evans'a göre Güney Kore, kalkı nmac ı devle- istikrar ve ekonomik kalk ı nma için motivas-
te ili ş kin en iyi örnek olarak öne ç ı kmaktad ı r. yondur. Sir ülkenin ba şar ı l ı ve sürdürülebilir
Evans, "ya ğ mac ı" ve "kalk ı nmac ı " devlet gibi bir iktisadi kalk ı nmay ı ğ erçekle ştirebilmesi
iki uç devlet tipi aras ı na, yönetim kapasite- için, bu yedi bilesene, tatminkAr ölçüde sa-
sini belli düzeyde olusturabilmis Brezilya ve Hp olmas ı gerekir. Do ğal olarak her ülke, bu
Hindistan gibi bir çok geli ş mekte olan ülke- sayı lan unsurlara farkl ı ölçülerde sahiptir.
Devleti
nin 'vasat" devlet tipini yerlestirmektedir. Su unsurlar ı n bir ülkede ne ölçüde ortaya yönetenler
Su ülkelerin devletleri, zaman zaman d ış ç ı kabildi ğ i ve o ülkenin özel ko ş ullar ı içinde meşru olarak
güçlerden, siyasi güce sahip seçkin kesimle- nas ı l bir etkile ş im içinde oldu ğ u, o ülkedeki
rinden ve ç ı kar gruplar ı ndan ba ğı ms ı z pozie-
algı lanmaz ve
devletin belirli bir dönemdeki kalk ı nmac ı ka-
yonlar alabilmislerdir. Su devletlerin, iç yap ı - pasitesini belirleyecektir. Bu yedi unsur, bir "me ş ru
ları parçal ı , bölünmü ş ve istikrars ı z olmakla ülkede olumlu sonuç verecek kalk ı nmac ı po- politikalar"
birlikte, ya ğ mac ı devletlerden çok daha ba-
a litikalar ı n haz ı rlanmas ı nda ve ba ş ar ı yla uy-
uygulamazlarsa,
sar ı l ı icraatlarda bulunabilmektedirler gulanmas ı nda kritik öneme sahiptir (bu un-
(Evans, 1989, 1995). H ı zl ı ekonomik kalk ı n- surlar ı n bilesenleri için Tablo 1'e bak ı n ı z). devlet
cy
man ı n sa ğ lanmas ı için gerekli önceliklerin Kalk ı nmac ı politikalar ı n ba şarıyla uygulana- faaliyetlerinin
28
tespit edilerek gerekli politikalar ı n uygula- bilmeleri için ilk kosul, devleti yönetenlerin ve
hem toplumda
maya geçirilmesinin en iyi kalk ı nmac ı bir dev- amaçlar ı n ı n toplum taraf ı ndan me ş ru ola-
let yap ı s ı ile gerçeklestirebilece ğ i dü ş ünce- rak alg ı lanmas ı d ı r. E ğ er devleti yönetenler
destek
sinden hareketle, bir sonraki bölümde böyle me ş ru olarak alg ı lanmaz ve "mesru politika-
bir devlet yap ı s ı n ı n karakteristik özellikleri- lar" uygulamazIarea, devlet faaliyetlerinin hem de ciddi
pe

nin neler oldu ğ u belirlenme çal ı s ı lacakt ı r. hem toplumda destek bulmamas ı , hem de
I* muhalefetle
ciddi bir muhalefetle kar şı karşıya kalmas ı
3. Devletlerin Kalk ı nmac ı Kapaeiteleri olas ı l ığı büyüktür. Bu da, istenen sonuçlara karşı karşıya .
Kalk ı nmac ı devlete ili ş kin en kapsaml ı ula şı lamamas ı na neden olur. İ kinci kosul, ı kalms
ve yeni teorik çal ış malar bile (örne ğ in bak ı - devletin toplumu h ızl ı kalk ı nma do ğ rultu-
olas ı lı4t
n ı z, Johnson, 1982; Sandbrook, 1986; sunda harekete geçirebilmesi için toplumda
Evans, 1989, 1995; ve Weiss, 1998), kal- tatminkAr düzeyde birlik duygusunun olma-
büyüktür,
k ı nmac ı devletlerin ortaya ç ı kmas ı yla ilgili s ı d ı r. E ğ er toplumda yeterli düzeyde birlik
ş artlar ı ve kalk ı nmac ı devletlerin evrimini duygusu yoksa, ortaya ç ı kabilecek çat ış -
belirleyen karma şı k yap ı yı tam olarak orta- malar amaçlanandan çok farkl ı sonuçlar ı n
ya koya mamlOardir. Literatürde kalk ı nma- ortaya ç ı kmas ı na, hatta bir sivil savasa yol
c ı devlete ili ş kin özellikle "gören özerklik" ve açabilir. Kalk ı nma yönündeki politikalar ı n,
"devletin yönetim kapasitesi" üzerinde du- böyle bir durum ,.5z konusu oldu ğ u taktirde
rulmu ştur. Kalk ı nmac ı devlet konusunun etkin bir sekilde uy ğ ulanamayaca ğı aç ı kt ı r.
en önemli kuramc ı lar ı ndan Peter Evans, Üçüncü kosul, Sueschemeyer ve Evans' ı n
=rt!!!=M:Ml17r.

1980'1i y ı llar ı n sonlar ı na do ğ ru bu kavram- (1985: 49) belirtti ğ i gibi, 'devletin ekonomik
lara "devlet ile toplumun iç şellesmesi" ola- değ i ş ime etkin bir ş ekilde önayak olabilmesi
rak düsünebilece ğ imiz "embeddedne ş s" için, egemen s ı n ıf kar şı s ı nda "göreli özerkli-
kavram ı n ı ilave etmi ştir. Evans'a göre ğ e" sahip' olmas ı d ı r. Göreli özerklik sadece
(1995: 12) dönüstürücü kapasiteye sahip kollektif amaçlar ı formüle edebilmek için de-
olabilmesi için bir devletin, iç uyuma ve d ış ğ il, uygulayabilmek için de gereklidir. Dör-
EMEZZ212=
Devletin Me ş ruiyet' Devletin Görece Özerkli ğ i
• Kamu yöneticilerine güven • Ç ı kar gruplar ı n ı n zayıf olmas ı
• Ülke güvenlik ve ç ı karlar ı n ı n gözetim' • Gergin jeopolitik ortam
• Adil gelir da ğı l ı m ı • Devleti yönetenlerin me ş ruiyeti
• F ı rsat e ş itli ğ i
• Hukukun üetünlü ğ ünün sa ğ lanmas ı
• Refah art ış ları ndan ayr ı ms ı z Devletin Yönetim Kapasitesi
yararlanma • Uyumlu bürokrat ayg ı t
• Liyakate dayal ı kamu istihdam ı
• Kariyerde liyakate dayal ı yükselme
Toplumda Birlik • Uzun dönemli kariyer ödüllendirmeleri
• Adil gelir da ğı l ı m ı • Kamu görevlilerinin tatminkar
• F ı reat eeitli ğ i gelir düzeyi
• Hukukun üetünlü ğ ünün ea ğ lanmas ı • Kamu görevlilerinin toplumda eayg ı nl ığı
• Refah art ı elar ı ndan ayr ı ms ı z • Devleti yönetenlerin meeruiyeti
yararlanma • Devlet ve toplumun içeelleemeei
• Dil ve kültür birli ğ i
• Köktenci ideolojilerin taraftar
Devletin
bulamamae ı Devlet ve Toplumun içeelle ş meei belirledi ğ i
• Irkç ı taleplerin olmamas ı • Kamu ve özel sektör yard ı mlaemas ı hedefleri
• Devleti yönetenlerin mesruiyeti • Kurumeallaem ı e toplumsal ileti ş im
ba şar ıyla
• Hayat standartlar ı nda düzenli art ış • Uzlaemac ı kültürün yerleemeei
a • Devleti yönetenlerin meeruiyeti gerçekle ş -
• Gelir da ğı l ı m ı nda adalet tirebilmek i ş in
iktisadi Kalk ı nma İ çin Motivaeyon • Hukukun üstünlü ğ ünün sa ğ lanmas ı
göreli
cy
• Ba ğı me ı zl ığ a yönelik d ış tehditler • Toplumda birlik
• Gergin jeopolitik ortam • Siyasi istikrar
özerkli ğ inin
• Doğ al kaynaklar ı n yetersizli ğ i yan ı s ı ra, belli
• Ulusal onurun zedelenmi ş olmas ı Siyasi istikrar endüstriyel
• Teknoloji gerili ğ i • Ç ı kar gruplar ı n ı n zay ı f olmas ı
• Ki ş i ba şı na gelir düzeyinin düeüklü ğ ü
s larla da
ag
• Gergin jeopolitik ortam
içselle ş mi ş
pe

• Adil gelir da ğı l ı m ı • Devleti yönetenlerin rneeruiyeti


• Hukukun üstünlü ğ ünün sa ğ lanmas ı • Gelir da ğı l ı m ı nda adalet olmas ı
• Toplumda birlik • Hukukun üetünlü ğ ünün sa ğ lanmael
gerekir.
• Devleti yönetenlerin meeruiyeti • Toplumda birlik
• siyasi istikrar • Hayat etandartlar ı nda düzenli art ış

düncü koeul, devletin ekonomik kalk ı nmay ı me, devletin ba şarı l ı sonuç almae ı n ı n be ş in-
gerçekle ştirmek için gerekli do ğ ru kararlar ı ci koeuldur. Bunun yan ı nda, `amaçlar ı n ve
alabilecek ve uygulamaya geçirebilecek yö- politikalar ı n sürekli müzakere edilebilece ğ i,
netim kapasitesine sahip olmas ıd ı r. Devlet devleti topluma ba ğ layan çok güçlü ve ku-
yönetiminde böyle bir kapasite yoksa, do ğ - rumsallaem ı e eosyal ba ğ lar olmal ı d ı r'
ru politika ş ans eseri seçilmi ş bile olsa, kö- (Evans, 1992: 162). Bu ba ğ lar, ilgili tarafla-
tü uygulama nedeniyle arzulanan sonuç el- ra ihtiyaç duyduklar ı bilgiyi sa ğ lamak için
KTITDERGISI•A T •00•

de edilemiyebilir. Evans' ı n (1989) ifade etti- hayati önemi olan bir mekanizman ı n yan ı s ı -
ğ i gibi, devletin amaçlar ı n ı formüle edebil- ra, devlet ile özel sektörün planlanan politi-
mek için sadece yeteri kadar özerk olmas ı kan ı n içeri ğ i ve uygulanmas ı na ili ş kin karar
yeterli de ğ ildir. Devletin belirledi ğ i hedefleri üzerinde e şgüdümlü çalleabilmeleri olana ğı -
ba şar ı yla gerçekleetirebilmek için göreli n ı sa ğ lar (Weies, 1998: 55). Alt ı nc ı koeul,
özerkli ğ inin yan ı s ı ra, belli endüstriyel a ğ lar- kalk ı nma programlar ı n ı n etkin bir ş ekilde uy-
la da içeellesmie olmas ı gerekir. Bu içsellee- gulanabilmesi için gerekli siyasal istikrar ı n
=T,
varl ığı d ı r. Aksi takdirde ortaya ç ı kabilecek 1. Mesruiyetin temelleri bütünüyle sub-
siyasi karma ş a, toplumun dikkatini ülke kal- jektif olabilir. Su nedenler söylece say ı -
k ı nmas ı na yard ı mc ı olacak konulardan ziya- labilir:1) S ı rf sevgi veya duygusal tesli-
de, ç ı kar çat ış mas ı n ı körükleyecek konulara miyet; 2) Otoritenin, etik, estetik veya
çekecektir. Söyle bir durum, tutarl ı kalk ı n- bunları n dışı ndaki diğer ba ğ layıcı de-
mac ı politikalar uygulanmas ı n ı çok zorla ştı - ğerlerin aeli ifadesi olarak mutlak hak-
rı r ve özel sektörde, yat ı r ı m yapma konu- lı lığı olduğ u hususunda rasyonel bir
sunda ietekeizli ğ e yol açar. Yedinci ko ş ul, inanç; 3) Kurtulusun otoriteye itaate
iktisadi kalk ı nma için ülkede yeteri düzeyde bağ lı oldu ğ u ş eklindeki dinsel tutumun
motivaeyon olmae ı d ı r. E ğ er bir ülkede ikti- yönlendirdiği inanç;
sadi kalk ı nma için yeterli ölçüde istek veya 2. Toplumdaki bireylerin, bir tür bireysel
zorunluluk yoksa, o ülke ineanlar ı n ı n h ı zl ı bir ç ı kar sa ğlayacaklan beklentisi.
kalk ı nma için kendilerini zorlamalar ı n ı bekle- Weber (1969,: 82-3), geçmiste bir oto-
memek gerekir. Çünkü, iktisadi geli ş me yarı n ritenin me ş rularak görülmesi için ço ğ u
için bugünden yap ı lmas ı gereken özverilere kez oy birli ğ ine ihtiyaç duyuldu ğ unu, günü-
gereksinim duyar. Yeterli neden olmad ı kça müzde ise, daha çok toplumun ço ğ unlu ğ u- İ kti6adi
bir toplumun böylesi özverilerde bulunmas ı - nu olu şturanlarca onaylanan bir otoritenin
geli ş me
n ı beklemek a şı r ı farkl ı görüelere sahip bir az ı nl ı k taraf ı ndan
ukarda say ı lan kalkinmac ı devlete kerhen kabul edildi ğ ini, ifade etmektedir. yar ı n için
ili ş kin yedi unsur, kendi aralar ı nda ve mo- Söyle durumlarda otorite asl ı nda, ço ğ un- bugünden
deli daha karma şı k hale getirmemek için luk taraf ı ndan az ı nl ığ a dayat ı lmaktad ı r.
yap ı lmas ı
ilave edilmeyen d ı esal faktörlerle, sürekli Weber'e göre, s ı kça ortaya ç ı kan ba ş kair
gereken
a
etkile ş im halindedir (bu uneurlar arac ı n-
daki ileti ş im için Diagram 1'e bak ı n ı z). Su
durum ise, zor kullanan, ac ı mas ı z veya sa-
dece enerjik oldu ğ u için öne ç ı kan bir az ı n- özverilere
etkileeimlerin niteli ğ ine göre de zaman l ığı n, iktidar ı ele geçirmesi ve basları g ı çta gereksinim
cy
içinde, say ı lan yedi unsurun her birinde otoriteye muhalif olanlarca bu az ı nl ığı n
duyar. Yeterli
zay ı flama ya da güçlenme söz konusu ola- zamanla me ş rularak görülmeye baelan-
cakt ı r. Modele dahil edilmeyen ancak çok mas ı d ı r. Buradan yola ç ı karak, meeruiye- neden
önemli olan iki faktör, söz konusu ülkenin tin dinamik ve zamanla elde edilebilir oldu- olmad ı kça
sahip oldu ğ u lider kalitesi ve di ğ er ülkele- ğ u saptamas ı n ı yapabiliriz. Kan ı mca, dev-
bir toplumun
rin etkileridir. Büyük öneme sahip bu iki leti yönetenleri me ş ru ı lan faktörler: iyini-
faktörün incelenmesi, ba ş l ı ba şı na ayr ı bir yetli olarak alg ı lanmalar ı , ülke güvenli ğ ini
böylesi
pe

çal ış man ı n konusu olabilir. Su nedenle, bu güvence alt ı na ald ı klar ı izlenimini vermeleri, özverilerde
iki faktör d ış ar ı da b ı rak ı lacakt ı r. Bu çal ış - "adil" bir gelir da ğı l ı m ı Ba ğ lay ı c ı yönde poli- bulunmas ı n ı
ma, yukar ı da Bay ı lan yedi unsurun kalk ı n- tikalar uygulamalar ı , "sosyal adalet"i sa ğ -
beklemek a şı rı
mac ı devlet aç ı s ı ndan incelenmesi ve bu lama yönünde politikalar ı ya ş ama geçir-
unsurlar ı n birbirleriyle olan etkile ş imlerinin meleri, vatanda ş lar için e ş it fı rsatlar sa ğ -
analiziyle yetinecektir. lamalar ı , ve ülke geneline yay ı lan refah ar-
t ışı Ba ğ lay ı c ı politikalar uygulamalar ı d ı r.
3. 1. Devletin Meruiyeti Su say ı lanlar, Weber'in me ş ruiyetin sa ğ -
Manuel Caetele'in (1992: 57) belirtti ğ i lanmas ı na ili ş kin olarak ortaya koydu ğ u ve
gibi, devlet mekanizmas ı n ı bir arada tu- yukar ı da an ı lan, vatanda ş lar ı n bireysel ç ı -
tan, gücün elde edilmesi ve kullan ı lmae ı nda karlar ı n ı n gözetileceğ i hususundaki beklen-
gerekli olan kural ve ilkelerin belirlenmesin- ti ile uyumludur. Devleti yönetenlerin me ş -
de can al ı c ı rolü oynayan, "me ş ruiyet ilke- ru bir yolla iktidara gelmeseler bile, uygula-
TEP1M7IMP17==.

si"dir. Max Weber'in (1969: 71) ifade etti ğ i d ı klar ı politikalar dolay ı e ıyla me ş rularak
gibi, sosyal davran ış lar ve daha özelde görülmeye ba ş lanabilecekleri de, göz ard ı
eoeyal ili ş kiler, bireylerin me ş ru bir otorite- edimemelidir.
nin var oldu ğ u ş eklindeki fikirlerinin bir so- Caetelle'in (1992: 56-7) i şaret etti ğ i
nucu olarak biçimlenir. Weber'e göre (1969: çok önemli bir hueue,`toplumbilim kuramc ı -
75), otoritenin me ş ruiyeti a şa ğı daki iki lar ı n ı n ço ğ unlu ğ unun demokratik devlete
yolla teminat alt ı na al ı nabilir: ili ş kin me ş ruiyet kavram ı na, sadece kendi
=191
toplumlar ı n ı n şekillendirdi ğ i anlay ış aç ı s ı n- 3. 2. Toplumda Birlik
dan bakabilmelerinin neden oldu ğ u dü ş ün- Toplumda birlik, ekonomik performane ı n
ce tuteakl ığı d ı r. Böylesi bir kavramla şt ı r- yüksek olmas ı n ı sa ğ layan einerjik etkileri ve
mada devlet, sivil toplum kar şı s ı nda ege- devletin toplumu h ı zl ı ekonomik geli ş me için
menlik veya uzla ş ma kurabildi ğ i zaman daha kolay harekete geçirebilmesi aç ı s ı n-
me ş rudur. Me ş ruiyetin bu özel şekli, devle- dan, kalk ı rmac ı devletin bir di ğ er merkezi
tin toplumu mevcut ş ekliyle -temsil etme il- uneurudur. Toplumda birlik duygusu zay ıf-
kesine teslim oldu ğ unu önceden varsayar. sa, ortaya ç ı kmas ı muhtemel çat ış malar
Ancak biliriz ki, tarih boyunca devlet erkini devlet politikalar ı n ı n ba şar ı s ızl ığ a u ğ rama-
ele geçirip mevcut düzeni de ğ i ştirmek iste- s ı na, hatta sivil bir sava şa yol açabilir. Do-
yenler, sivil toplumu oldu ğ u ş ekliyle me ş ru- ğ al olarak, böyle durumlarda etkin kalk ı n-
iyetlerinin kayna ğı olarak görmemielerdir. mas ı politikalar uygulanmas ı mümkün de-
Bununla birlikte, tarihte görülen bir çok ğ ildir. Toplumda birlik ve onun sonuçlar ı
askeri diktatörlük örne ğ inde gözlendrgi gi- olan uzla ş ma ve uyum, ekonomik aç ı dan da
bi, sadece ç ı plak bir gücün aleti de olma- büyük önem ta şı rlar. Uzla ş ma ve uyum, i ş -
m ış lard ı r. 5u konudaki en iyi örnekler, ulu- birli ğ ine ve i ş birli ğ i de genel olarak toplum-
sal ba ğı ms ı zl ı k sava şı veren "devrimci dev- da verimlili ğ i art ı racak bir sinerjinin do ğ ma-
letler"dir. Böyle devletler, hiçbir zaman s ı na yol açar. Burada savunulan görü ş e gö- Toplumda
halklar ı n ı n taleplerine boyun egme yoluyla re, toplumda uzla ş ma ve uyumun sa ğ lan-
birlik duygusu
me ş ruiyet kazanmaya çal ış marn ış lard ı r. mas ı için gelir da ğı l ı m ı n ı n düzelmesi, sosyal
Tersine, kendilerini, kendi ç ı kar ve gelecek- adaletin sa ğ lanmas ı , fı rsat e ş itli ğ inin varl ı - zay ıfsa,
lerinin nerede oldu ğ undan habersiz e ı n ı fla- ğı , ya ş am standard ı n ı n yükselmesi, herke- ortaya
n ı n ve uluslar ı n kurtar ı c ı s ı olarak görmü ş -
a
sin e ğ itim ve sa ğ l ı k hizmetleri ba şta olmak
ç ı kmas ı
Castelle'e göre, daha sonra kalk ı n- üzere, devlet hizmetlerinin tümünden ay-
mac ı olan devlet ayg ıt ı n ı n (Güney Kore'de- r ı ms ı z olarak yararlanabilmesi, ortak bir di-
muhtemel
çat ış malar
cy
ki Fark rejimi, Singapur'daki Halk ı n Eylem lin konu ş ulmas ı , köktenci ideolojilerin fazla
=İl
Partisi kontrolundaki devlet, Tayvan'daki taraftar bulamamae ı , ı rkç ı taleplerin olma- devlet politi
Kuomintang devleti ve Hong Kong'taki sö- mas ı ve devleti yönetenlerin me ş ru olarak
kalar ı n ı n
mürge devleti) ilk reflekeleri, yönetimlerine alg ı lanmalar ı gerekir.
geldikleri toplumlar ı n fiziksel, sosyal ve ku- Düzgün bir gelir da ğı l ı m ı , sosyal adale- ba ş arı s ızl ığ a
rumsal ya ş ayabilirliklerini kurmak olmu ş - tl sa ğ lama yönünde kararl ı l ı k ve fı rsat uğ ramas ı na,
pe

tur. Geli ş me süreci içerisinde kendi kimlik- e ş itli ğ i olmadan toplumda birli ğ i sa ğ lamak hatta sivil bir
lerini politik anlamda da olu ş turur, güçler- pek mümkün görünmemektedir. Adaletsiz
dirdimi ş lerdir. Hong Kong'u k ı smen d ışarda bir gelir da ğı l ı m ı n ı n bulundu ğ u ve hukukun
sava şa yol
b ı rakacak olursak yukar ı da say ı lan di ğ er üstürlü ğ ünün kurulamad ığı bir ülkede, han- açabilir.
üç ekonomide de, Castells'e (1992) göre, gi politikalar ı n uygulanaca ğı yönünde uz-
çal ış an s ı n ıflar ya bask ı alt ı nda tutulmu ş , la ş ma sa ğ lamak, çok zor gerçekle ş ir. Bir
ya da kalk ı nma sürecine dahil edilmi ştir. ülkeyi yönetenler dürüstse ve yönetilenler
Öte taraftan egemen s ı n ı flar, ya devlete adil bir düzen içinde olduklar ı na inan ıyor-
tabi hale getirilmi ş , ya da etkisizle ştiril- larsa, bu durum, hem devleti yönetenlerin
mi ş lerdir. Bu ülkelerde devlet gücünü elle- me ş ruiyetini, hem siyasi istikrar ı , hem de
rinde tutarlar, bu yolla halklar ı n kalk ı nma devlet faaliyetlerinin etkinli ğ ini art ı m'. Ge-
yönündeki çabalar ı na ortak edebilmi ş ve lir da ğı l ı m ı n ı n düzgün olmad ığı bir ülkede
me ş ruiyet kazanabilmi ş lerdir. ise, huzursuzlu ğ un ve ş iddetli ç ı kar çat ış -
Daha önce de ğ inildi ğ i gibi, devletin malar ı n ı n olmas ı kaç ı n ı lmazd ı r. Bu nedenle,
KTISATDERGI SI• AGU T•200.

me ş ruiyeti, uygulanan baz ı politikalar ı n iktisadi geli ş menin sa ğ lad ığı olanakları n
sonucu olarak artar. Me ş ru politikalar, toplumda "adil" bir ş ekilde da ğı l ı m ı n ı n sa ğ -
sosyal ya ş am ı olumlu yönde etkiler, ülke lanmas ı sadece etik olarak de ğ il, iktisadi
vatanda ş ları na güvence içinde ve adaletin olarak da merkezi bir öneme sahip-Gir. Bu
hüküm sürdü ğ ü bir ülkede ya şad ı klar ı duy- amaca ula ş mak için toprak reformu ve
gusunu verir ve z ı mni olarak bu ortam ı n emekten ziyade sermayeyi vergilendirecek
sa ğ lay ı c ı lar ı n ı da me ş rula ştı r ı r. politikalar uygulanabilir. Özellikle tar ı ma
dayal ı bir toplumda uygulanacak toprak Cardoso'nun (1979: 51) gözlemledi ğ i
reformu, ekonomik de ğ i ş imin önünde engel `devlet sadece s ı n ıfeal ç ı karlar ı n konusu
olu şturma eğ ilimi yüksek geni ş topraklara olamaz. Çünkü bu tür ç ı karlar bir organi-
sahip bir s ı n ı fı n zay ı flatı lmas ı nedeniyle, zasyon gerektirir ve böyle bir organizasyon,
devletin görece özerkli ğ ini de art ı racakt ı r. bir insan toplulu ğ unun sosyal a ğı ndan ba ş -
ka bir ç ey olmad ığı ndan, kaç ı n ı lmaz olarak
3. 3. Devletin Görece Özerkli ğ i kendi ba şı na var olur ve kendine özgü ç ı kar-
Devlet, sosyal s ı n ı f analizinde ço ğ u za- ları olur. Rueschmeyer ve Evans' ı n (1985:
man, toplumdaki egemen s ı n ı fı n veya s ı n ı f- 68) ifade ettikleri gibi, devletin müdahale-
lar ı n, bu s ı n ı flara tabi olan s ı n ıflar üzerin- lerinin yaratt ığı deneyim, devlet bürokrasi-
de hukuki, kurumsal ve ideolojik olarak ta- sinin kapasitesini art ı r ı r ve devletin toplu-
hakkümlerini kuracak bir ayg ıt olarak be- mu temsil etme rolünü üstlenme yetene ğ i-
timlenir. Su formülasyonda devlet, egemen ni peki ştirir. Kaynaklar ı n devletin kontrolü
e ı n ıflar ı n bir arac ı d ı r ve devlet politikalar ı alt ı nda -toplanmas ı n ı n bir sonucu olarak
da ancak egemen s ı Mflar ı n ç ı karlar ı n ı ga- müdahale, devletin özel sektör taraf ı ndan
ranti alt ı na al ı r. Egemen s ı n ı flar, özellikle üretilen kaynaklara ihtiyac ı n ı azaltı r ve do-
tabi olan s ı n ı flar belli ölçüde siyasi bir gü- lay ı s ıyla da özerkli ğ ini art ı r ı r. Su karşı l ı kl ı Egemen
ce sahipse, ç ı karlar ı n ı gözetmeyi kolayla ş - etkile ş imin tek formu ise de, özerkli ğ in, ka- s ı n ıflar,
tı rmak amac ı yla ödün vermeye ve baz ı hak- pasitenin ve müdahalenin artmas ı ş eklin-
özellikle tabi
lar ı tan ı maya raz ı olabilirler. Marksist ge- deki geli ş me, pürüzeüz sekilde ilerler. Devle-
lene ğ i takip eden baz ı kuramc ı lar, egemen tin özerk olmas ı ve -toplumsal amaçlarla
olan s ı n ıflar
e ı n ıflar ı n devlet üzerindeki kontrolunun her uyum içinde etkinlik gösterme kapasitesi belli ölçüde
zaman çok güçlü olmad ığı n ı farketmi ş ler-
a ise, daha sonraki müdahaleleri ba şar ıyla siyasi bir
dir. Bu gözleme göre, e ğ er toplumdaki ç ı - gerçeklestirme kapasitesini art ı r ı r.
kar gruplar ı yeterince güçlü de ğ ilse, devlet
güce sahipse,
Devlet politikalar ı n ı n, yap ı sal dönü ş üm
ç ı karlar ı n ı
cy
görece özerk politikalar uygulayabilmekte- ya da kalk ı nmac ı bir proje geli ş meye yönelik
32
dir. Böylesi bir durumda, devleti yönetenler amaçlar ı tutarl ı olacaksa, bir dizi ko ş ulun gözetmeyi
belli bir ç ı kar grubundan ziyade, genel ola- yerine getirilmesi zorunludur. Bunlardan ilki,
kolayla ş t ı r-
rak ülke ç ı kar ı n' gözetebilirler. Ülke ç ı kar ı , bürokratlar ı n yetkin olmas ı ve organizasyo-
ülkenin savunmas ı ndan toplumun manevi- na ili ş kin hedeflere ula ş ma yükümlülü ğ ünün
mak amac ı yla
yat ı n ı değ i ştirmeye te ş ebbüse kadar va- altı na girmi ş olmaları dir. Sir di ğ eri ise, dev- ödün vermeye
ran, her türlü insani etkinlik olabilir. let politikalar ı n ı olu şturan anahtar kurum-
pe

ve baz ı
Sueschmeyer ve Evans' ı n (1985: 49) lar ı n, ç ı kar gruplar ı n ı n bask ı lar ı na karşı ye-
haklar ı
ifade ettikleri gibi, 'ba şar ı l ı bir ekonomik clö- teri kadar yal ı tı lm ış olmalar ı d ı r. Kuzeydo ğ u
ntiiinı sa ğ layabilmek için devletin egemen Asya devletlerinin iç organizasyonlar ı ndaki tan ı maya raz ı
s ı n ıflar kar şı s ı nda "görece özerkli ğ e" sahip üç özellik bu aç ıdan örnek olu şturmaktad ı r: olabilirler.
olmas ı gerekir.' Su kuramc ı lara göre, bürok- ekonomi bürokratlar ı n ı n kalitesi ve prestiji
ratik ayg ı t ı n görece özerkli ğ i önemlidir. (Evans' ı n devletin özerkli ğ ine ili ş kin analizi-
Çünkü, sadece kollektif amaçlar ı n ne oldu- nin oda ğı ); güçlü bir bilgi toplama kapasite-
ğ unun ortaya konmas ı için de ğ il, ayn ı za- si; ve endüstriyel de ğ i ş imi koordine etme gö-
manda onlar ı n uygulanabilmesi için de belir- revinin verildi ğ i anahtar bir kurumun yarat ı l-
li düzeyde özerkli ğ e gerek vard ı r. kuesch- mas ı . Su şartlar ı n önemi, a şa ğıdaki şartla-
meyer ve Evans' ı n (1985: 49) belirttikleri rı n yerine getirilmeeine sa ğ lad ığı katk ıya da-
gibi, 'devlet egemenli ğ in konusu olmaktan yanmaktad ı r: bürokrasinin özerkli ğ ini ve ç ı -
kaçamaz. Ancak, bu egemenli ğ in alaca ğı kar kurumlar ı ndan yal ıtı lmas ı n ı amaçlayan
,Tİ AT DERİ İ • AGU T•200.

ş ekli ve bu "egemenlik pakt ı "n ı n genel karak- politikalar ı n olu şturulmas ı ve uygulanmas ı ,
terini, toplumdaki güçlü s ı n ı flar veya kesim- bürokrasinin özel ç ı kar bask ı ları na karşı ko-
ler ile devlet ayg ı t ı n ı n çe ş itli k ı s ı mlar ı ara- runmas ı ve dolayı s ıyla devlet kurumlar ı n ı n
s ı ndaki kar şı l ı kl ı ili ş ki belirleyecektir. Ayn ı özel ç ı karlar ı değ il, toplumun geni ş kesiminin
zamanda, devletin egemenli ğ in bir arac ı ol- ç ı karlar ı n ı kollarnas ı .
mas ı ona kaç ı n ı lmaz olarak toplumu -temsil Devletin görece özerkli ğ i, zay ı f ç ı kar
etme şeklinde ikinci bir rol biçmektedir.' gruplar ı, gergin jeo-politik konum ve devlet
=32 DM =M
yöneticilerinin mesruiyeti ile yak ı ndan ilgili- alma ve uygulama konusundaki daha yüksek
dir. E ğ er ç ı kar gruplar ı zayıfea, devletin kapasiteye sahip olmas ı na dayanmaktad ı r
otoriteeine ba ş kald ı racak gücü kendilerin- (Martinuseen, 1997: 41-2).
de bulamayacaklard ı r. Böylece, kalk ı nmac ı Devletin yönetim kapasitesi için, liyaka-
politikalar fazla zorlukla kar şı la şı lmadan te dayal ı içe almay ı kurumealla ş t ı rmak mer-
uygulanabilecektir. Jeo-politik gerginlik, ulu- kezi öneme sahiptir. Bunun yap ı lamad ığı du-
sal güvenli ğ i bir öncelik konusu haline geti- rumlarda devlet, siyasi olarak kayr ı lan, i ş siz
receğ inden, -toplumda devletin önemi ve ro- kitleleri emecek bir iç alan ı gibi görülmeye
lü artacakt ı r. Böyle bir durum, devletin kal- baçlan ı r. Böylesi durumlarda en ba şarı l ı bi-
k ı nma amac ıyla da kullan ı labilecek olan gö- reyler devlet için de ğ il, özel sektör için çal ış -
rece özerkli ğ ini art ı racakt ı r. Di ğ er taraf- may ı tercih edebilir ve devletin yönetim ka-
tan, devleti yönetenlerin meçru olarak alg ı - pasitesi zay ı flar. Devletin yönetsel kapasi-
ları mas ı , onlar ı toplum ç ı karlar ı n ı gözetme- tesi için ayr ı ca, yöneticilerin meçru olarak
de duyulan güverı den dolay ı ayr ı ca güclen- alg ı lanmae ı , devlet ve toplum aras ı nda ye-
direcek ve böylelikle devletin ç ı kar gruplar ı terli düzeyde içeelle ş me olmal ı d ı r ki, devlet
kar şı s ı ndaki konumunu deetekleyerek, dev- politikalar ı pürüzsüz bir ş ekilde uygulanabil-
letin görece özerkli ğ ini art ı racakt ı r. sin. Dahasi Evane' ı n (1995) i şaret etti ğ i gi-
,

bi, kariyerde ilerlemede organizasyona ili ş kin


3. 4. Devletin Yönetim Kapasitesi tutarl ı l ığı n varl ığı , kamu görevlilerini toplum-
Ideal Weberiarı modelde bürokrasi, dev- sal amaçlar için birleçtirir. Evans, çok zorlu Yönetim
let politikalar ı n ı n etkin bir ş ekilde uygulan- ve liyakate dayal ı bir kamu personel s ı navı -
kapasitesine
mas ı n ı n arac ı d ı r. Weber'in etkisi alt ı nda, n ı n sonucu olarak içe alman ı n ve uzun dö-
sahip
a
devletin çoğ u kez iktisadi kalk ı nma ve büyü- nemli kariyer ödüllendirmelerinin kamuda
meyi ea ğ lamada önemli bir öncü ve katalizör - toplumsal uyum duygusunu ve kararl ığı n ı olmayan E*
oldu ğ u varsay ı ld ı . Ancak bir çok ülkede, bek- art ı rd ığı n ı belirtmektedir. devletten,
cy
lentilerin gerçekle ş medi ğ i görüldü. Bunun
doğ ru etkinlik Efi~
nedenini en iyi aç ı klayan husus, kötü yöne- 3. 5. Devlet ile Toplumun lçselle ş mesi
tim kapasitesi oldu. Yönetim kapasitesi, bir Evans (1995: 41), dönü ştürücü amaçla- beklemenin
organizaeyonun yönetime ili ş kin yetenekleri- rı n ı gerçeklestirmede en ba şarı l ı olan devlet- a in
ni (yapmalar ı gerekeni yapabilecek donan ı - lerin, amaçlar ı n ı formüle etmek ve uygulaya-
iyimserlik
ma sahip olup olmad ı klar ı ) ele alan geni ş bir bilmek için sadece ç ı kar gruplar ı karşı s ı nda
olduğ u
pe

kavramd ı r. 'Devletin kapasitesinden anla şı l- yeterli özerkli ğ e sahip olmad ı klar ı, bu devlet-
mas ı gereken, sorunlar ı n neler oldu ğ unu lerin ayn ı zamanda belirli endüstriyel a ğ lar- aç ı ktı r.
tespit ederek çözümü sa ğ layacak idari ye- la içselle ştigi şeklinde çok önemli bir sapta-
tenekleri gelistirebilmek; finans, beçeri ser- ma yapmaktad ı r. Bu içeelle ş me, ayn ı za-
maye ve bilgi kaynaklar ı na ula ş arak onlar ı manda hem ekonomi bürokrasisini özel ç ı kar
yönlendirebilmek; gelecekte gerçekle ştirile- gruplar ı n ı n etkilerinden büyük ölçüde yal ı -
cek etkinliklere rehberlik edebilmek için mev- tan, hem de organize olmu ş iç gruplar ı ve
cut program sonuçlar ı n ı de ğ erlendirebilmek; bürokratlar aras ı nda görü ş al ış veri ş i teme-
ve belirlenmi ş programlar ı etkin bir şekilde linde yard ı mlaçmac ı ba ğ lant ı lar ı olu şturan
uygulamaya koyabilmektir' (Umeh, 1992'den bir dizi kuruma dayanmaktad ı r. Evans' ı n
al ı nt ı yapan Turner ve Hulme, 1997: 90). (1995: 50) ileri sürdü ğ ü görü ş e göre, `yete- -
Yönetim kapasitesine sahip olmayan bir rince tutarl ı ve uyumlu bir devlet ayg ı t ı na
devletten, do ğ ru etkinlik beklemenin aç ı n sahip olundu ğ u bir durumda, devlet kapasi-
iyimserlik oldu ğ u aç ı ktı r. istenilen sonucu ve- tesini korumak için, ç ı kar gruplar ı karşı s ı nda
recek devlet etkinliklerini sa ğ laman ı n önko- tam yal ıt ı m şart de ğ ildir.' Hatta Evans,
ş ulu, iç tutarl ı l ığı olan, geni ş kapsaml ı bir bü- gayri resmi ili ş ki a ğ lar ı n ı n bürokratlara, liya-
rokratik ayg ıtı n varl ığı d ı r. Daha önce değ inil- katin tek bas ı na sa ğ layamayaca ğı bir iç tu-
di ğ i gibi 1960'lar ve 1970'ler itibariyle kalk ı n- tarl ı l ı k ve kurum kimli ğ i sa ğ lad ığı n ı ifade et-
ma görece yeni kavramealla ştı rmalarda, bir mektedir. Ancak Evans, bu ili ş ki a ğ ları n ı n
toplumun geli ş mesi, daha önemli becerilerin alaca ğı karakter ve yol açaca ğı sonuçlar ı n
kazan ı lmae ı na ve devlet yönetiminin karar olumlu olmas ı n ı n tümüyle kamu görevlilerinin
=U, seçiminde uygulanacak ödüneüz eeçim yön- 3. 6. Siyasi İ etikrar
teminin ba ş ar ıyla uygulanmas ı na ba ğ l ı oldu- Siyasi istikrar, iktisadi kalk ı nmayı sa ğ -
ğ unun alt ı n ı çizmektedir. Kamu görevlilerinin layabilmek için gerekli bir di ğ er merkezi un-
görevlerine, akrabal ı k ya da Hemsehrilik gibi eurdur. Siyasi karga ş a içindeki bir ülkede,
ba ğ lar ı n sonucu olarak de ğ il de, konular ı nda iktisadi kalk ı nmaya yönelik ba ş ar ı l ı politi-
ölçülebilir yetkinli ğ e sahip 0 Imalar ı nn bir so- kalar uygulanabilece ğ ini hayal etmek bile
nucu olarak kabul edilmeleri durumunda, ku- güçtür. kichard ve reggy Muegrave'in
rum üyelerinin kendi içlerinde de etkin per- (1989: 586) içaret ettikleri gibi, iktisadi
formans göstermeye büyük de ğ er atfetme- kalk ı nma politikalarm ı n etkin bir ş ekilde uy-
leri beklerı ebilir. Evans'a (1995: 49) göre ni- gulanabilmesi ve gerekli ekonomik dönü ş ü-
hai sonuç, "bürokrasinin bürokrasi-d ışı urı - murı sa ğ lanabilmesi için, önemli ölçüde si-
surlar ı "n ı n formel örgüt yap ı s ı n ı güçIerı dirdi- yasi istikrara ihtiyaç vard ı r. Siyasi ietikra-
ğ i, "güçIendirilmi ş W eberyanizmiidir. Evans, r ı n olmamas ı belireizlikle,re yol açar ve top-
hem özerklik hem de içselle ş menin bir di ğ eri lumun dikkatini ülke kalk ı nmas ı ni sa ğ laya-
olmadan kötü sonuç verece ğ inin alt ı n ı çiz- cak konulardan ziyade, ç ı kar çat ış mas ı n ı
mek-te ve kalk ı nmac ı devletin e ı rr ı n ı n, bu iki- körükleyecek konulara çeker. Böyle bir du-
sinin ideal ala şı m ı nda yatt ığı n ı ileri sürmek- rum, kalk ı nmac ı politikalar ı n tutarl ı bir ş e-
tedir. Evans'a göre (1995: 72) etkin bir dev- kilde uyguları maeln ı zorla şt ı r ı r ve ortadaki
let, 'iyi geli ş mi ş, tutarl ı ve iç uyuma sahip bir belirsizlik de özel sektörde yat ı r ı m yapma
bürokrasi ile yo ğ un kamu ile özel cektör Da ğ - konusunda ieteksizli ğ e yol açar. Siyasi
tikrar, bu olumsuzluklar ı n ortadan kald ı r ı l-
Toplumda birlik
lar ı na sahiptir ve bu etkinlik sadece iki unsu-
run bir arada oldu ğ u durumda geçerlidir'. İ ç- mas ı n ı n yan ı s ı ra -yönetimde, eureklili ğ in bir ve devlet
a
eelle ş mie özerklik kavram ıyla Evarı e, bize sonucu olarak- bürokratlar aras ı nda uyu- yöneticilerinin
devletlerin dönü ştürücü kapasitelerini tes- mun artmas ı n ı da sa ğ lar. Bu durum ise
meru olarak
pit edebilmek için çok önemli bir zihineel araç hem uzun döneme ili ş kin -tutarl ı ekonomik
alg ı lanmas ı,
cy
5LWIrtiktadir. politikalar ı n uygulanabilmeeirı i ve hem de
lçeelle ş mi ş özerklik kavrarmyla Evar ı s, özel kesim ile kamu kesimi aras ı nda uygu- Siyasi
devlet yap ı s ı ve özerklik konusuna kitlerı mi ş lanacak politikalar ı n içeri ğ i ve uygulaman ı n
istikrar ı n
bulunan kik ı nmac ı devlet -takt ı ş mae ı n ı , nas ı l olmay ı gerekti ğ i konusunda bir ili ş ki
sa ğ lanmas ı nda
devletin dönü ş üm görevini nas ı l etkin ola- a ğı kurulmas ı n ı kolayla şt ı r ı r. Bir ülkede si-
rak gerçekle ştirebilece ğ i konusuna, bura- yasi ietikrarm sa ğ lanmas ı nda ş u hususlar büyük öneme
pe

dan da devlet-ekonomi ba ğ ları tı e ı na kay- merkezi öneme sahiptir: devleti yönetenler sahiptir.
d ı rmaktad ı r. Böylece ı çeelleerni ş özerklik d ıı rı da kalan ç ı kar gruplar ı n ı n güçsüz ol-
kavram ı dikkati, birbiriyle çeli şti ğ i görüntü- may ı , gergin jeo-politik ortam, devleti yö-
sünü veren iki çeyi birlikte gerçekle ştirme- netenlerin me ş ru olarak alg ı lanmae ı , gelir
eine çevirmektedir: kalkinmac ı kapasiteye da`gilimirgda toplumda birlik, "sos-
sahip olabilmek için devletin "Weberyan bü- yal adaletiiin ea ğ ları mael, refah ı n sürekli
rokratik yal ı t ı m" ile 'çevredeki sosyal yap ı olarak artmas ı ve toplumda "adil' bir ş ekil-
ile yo ğ un ili ş ki içinde olmas ı ". Linda Weiss'in de da ğı ' mae ı .
(1998: 55) içaret etti ğ i gibi, Japonya, Gü- Toplumda birlik ve devlet yöneticilerinin
ney Kere ve Tayvan gibi kalk ı nmac ı devlet me ş ru olarak alg ı ları mae ı , siyasi istikrar ı n
yap ı s ı gösteren ülkelerde çe ş itli devlet bi- sa ğ lanmas ı nda büyük öneme sahiptir.
rimleri, özel sektör ile ili ş kilerini hem resmi Toplumda birlik olmamas ı halinde ortaya
Hem de gayri resmi olarak yürütmek üzere, ç ı kabilecek ç ı kar çat ış malar ı sivil sava ş a
bir dizi ba ğ olu şturmaya özen göstermek- varan olumsuzluklar yaratabilir. Di ğ er ta-
tedir. 13u ba ğ lar ilgili devlet birimlerirı e, uy- raftan halk, devlet yöneticilerinin me ş ru
gulanacak politikalar ı n içeri ğ i ve uygulama- olarak alg ı lanmamae ı durumunda, devlet
n ı n nas ı l olmas ı gerekti ğ i konusunda yeter- etkinliklerini desteklemedi ğ i gibi engelleme-
li bilgiye sahip olmay ı sa ğ laman ı n yan ı s ı ra, ye de kalk ış abilir. Böylesi durumlar, uygula-
özel sektörle e ş güdümlü hareket etme ko- nan kalk ı nmac ı politikalardan sonuç alma-
nusunda anla ş ma anlam ı na gelebilecek ha- mamae ı na yol açar. Siya s i istikrar, top-
yati bir mekanizma sa ğ lamaktad ı r. lumdaki her türlü muhalefeti etkisiz hale
getirecek otoriter bir yörı etimle sa ğ lanabi- de bir potansiyel ta şı rsa da, söz konusu
lir. Ancak, böylesi bir rejim me ş ruiyet ta şı - ülkeye h ızl ı kalk ı nmak için gerekli, ancak zor
mayaca ğı için, toplumdaki gerginli ğ i art ı r ı r. ve kimi zaman me ş akkatli kararlar ı n uygu-
Aç ı kt ı r ki, böyle bir durum söz konusu oldu- lanmas ı n ı erteleme lüksü tan ı r. Zengin do-
ğ unda, -toplumda uzla ş ma ortam ı ortadan ğ al kaynaklar ı olan bir ülkenin yurtta ş lar ı ,
kalkar ve iktisadi kalk ı nma için motivasyo- kendilerini iktisadi geli ş me için zorlama ih-
nu sa ğ lamak imkans ı zla şı r. Sa ğ lanan is- tiyac ı hieeetmeyebilirler. Böyle bir durum,
tikrar k ı r ı lgand ı r ve sürdürülmesi zordur. devlet yönetimini de atalete sevkedebilir ve
iktisadi kalk ı nma, ülkenin gündeminde ön-
3. 7. iktisadi Kalk ı nma İ çin Motivaeyon celi ğ i olan bir gereklilik olarak görülmeyebi-
iktisadi kalk ı nma sadece üretim fak- lir. Do ğ al kaynaklar ı n k ı t olmas ı , bir ülkede
törlerine sahip olmakla sa ğ lanamaz. Ayn ı kalk ı nmay ı motive edici bir faktör olarak
zamanda, bu faktörleri kalk ı nma için kulla- görülebilir. Bunun nedeni, do ğ al kaynaklar ı n
ma istek ve kararl ı l ığı na da ihtiyaç vard ı r. yetersizli ğ inin yol açt ığı , di ğ er ülkelere ba-
Yeterli düzeyde te ş vik unsuru veya zorun- ğı ml ı olman ı n yaratt ığı tedirginliktir. Böy-
luluk yoksa, bir toplumun iktisadi kalk ı nma lesi bir durum, söz konusu ülkede, bu prob-
çabası içine girmesini beklememek gerekir. lemi çözmek için bir ş eyler yapmak gerekti-
Çünkü iktisadi kalk ı nma, yar ı n için bugün- ğ i ş eklinde bir görüsün genel olarak kabul
den yap ı lmas ı gereken özverilere gereksi- görmesine olanak tan ı r. 5u problemin çö-
nim duyar. K ı sa dönemde hayat standar- zülmesi için yap ı labilecekler ise: mevcut
d ı n ı dü ş üren böyle bir durumun toplum ge- kaynaklar ı n en verimli ş ekilde kullan ı lmas ı
nelinde tercih edilmesi zordur. Bir toplu- konusunda gösterilecek hassasiyet ve da- Bagims ı zl ığı n
a
mun iktisadi kalk ı nma için motive olmas ı n- ha az kaynakla üretim gerçekle ştirecek bir
tehdit alt ı nda
da ş u husuelar ı n önem ta şı d ığı söylenebi- endüstriyel dönü ş ümün gerçekle ş tirilmesi-
lir: ba ğı me ı zl ığ a yönelik A ş tehditler ve
olmas ı,
dir. 5u durum, söz konusu ülkede kaynak
cy
gergin jeo-politik ortam, do ğ al kaynaklar ı n da ğı l ı m ı n ı en etkin ş ekilde sa ğ layabilmek iktisadi
ve/veya teknolojik geli ş mi ş lik düzeyinin ye- için planları-lar ı n önemini de art ı rabilir. Ay- kalk ı nma için
tersizli ğ i, ulusal onurun zedelenmi ş olmas ı , n ı zamanda, yetersiz do ğ al kaynaklar ne-
çok güçlü bir
gelir da ğı l ı m ı nda "adalet'', toplumda birlik, deniyle kalk ı nma için be ş eri sermayeye ve
refah ı n sürekli olarak artmas ı ve -toplumda dolay ı s ı yla da e ğ itime verilen önem artar.
motive edici
"adil" bir ş ekilde da ğı lmas ı , "sosyal ada- Do ğ al kaynaklardan ziyade be ş eri serma- faktördür.
pe

letin temini, devleti yönetenlerin me ş ru yeye dayal ı bir kalk ı nma modeli ise, asl ı nda
olarak alg ı ları mas ı ve siyasi istikrar. daha ba ş ar ı l ı sonuçlar vermektedir. Yirmi
Ba ğı ms ı zl ığı n tehdit alt ı nda olmas ı , ik- — otuz y ı l gibi uzun dönemli yüksek büyüme
tisadi kalk ı nma için çok güçlü bir motive h ı z ı gösteren bir çok ülkenin do ğ al kaynak-
edici faktördür. Amerika, Rusya, Japonya lar aç ı s ı ndan fakir oldu ğ u bilinmektedir.
ve Almanya dahil olmak üzere bir çok ülke, Geç sanayile ş en Japonya, Güney Kore ve
geli ş me süreçIerinin erken a ş amalar ı nda, Tayvan gibi ülkeler bu aç ı dan iyi örneklerdir.
siyasi ba ğı ms ı zl ı klar ı n ı koruyabilmek için 5u ülkeler, do ğ al kaynaklar aç ı s ı ndan fakir-
yoğ un bir endüstrile ş me çabas ı içinde ol- dirler ancak be ş eri sermaye aç ı s ı ndan im-
mu ş lard ı r. Ülke ba ğı ms ı zl ığı n ı n tehdit al- renilecek durumdad ı rlar ve bu bile ş imin te-
t ı nda oldu ğ u bir durumda devlet, halk ı n ı n eadüfi oldu ğ unu iddia etmek zordur.
deste ğ ini de yan ı na alarak kendi kendine
yeterli olacak bir endüstrile ş me süreci 4. Kalk ı nmac ı Devleti Olu ş turan
ba ş latabilir. Yurtta ş lar ı n ço ğ unlu ğ unun Unsurlar ı n Birbirleriyle Olan Etkileimi
devlet yöneticilerini me ş ru olarak görmele- Kalk ı nmac ı devleti olu şturan yukar ı da
ri halinde yöneticiler, toplumu h ı zl ı bir aç ı klanan yedi unsura ili ş kin etkile ş im, a ş a-
iktisadi geli ş me için harekete geçirme ğı da belirtildi ğ i gibi gerçekle ş mektedir: İ lk
olana ğı bulurlar ve genel kabul gören ide- olarak, bir -toplumda ç ı kar çat ış malar ı n ı be-
1!TIFT=TI

oloji, ulusal dayan ış ma ve kalk ı nma olur. lirli bir ölçüde kontrol alt ı nda tutmak ve
Do ğ al kaynaklar ı n bollu ğ u, bir ülkenin kollektif amaçlar için bir uzla ş ma olu ştur-
iktisadi geli ş mesine katk ı sa ğ lama yönün- mak, me ş ruiyeti kabul edilen bir devlet yö-
4
=1:Lr
netimi söz konusu olunca çok daha kolay inanc ı n ı tas ı d ı klar ı nda, bu toplumdaki ça-
4
olacakt ı r-. Devletin icraatlar' toplum tara- tış malar ı azalt ı c ı ve birlik duygusunu art ı r ı -
fı ndan me ş ru olarak alg ı land ığı nda, toplum- c ı yönde bir etkide bulunur. Toplumsal birlik;
da çat ış malardan ziyade refah art ı rı c ı po- siyasi istikrar ı n, devlet ile toplum içeelles-
litikalar öncelik kazan ı r ve ülkedeki kaynak- meeinin ve ekonomik kalk ı nma için motivas-
lar ı n h ı zl ı iktisadi kalk ı nma için kullan ı lmas ı yonun, çok önemli bir harc ı d ı r. Toplumsal
kolaylas ı r. Devletin me ş ru olarak alg ı lan- birli ğ in bir çok bileseni vard ı r. Bununla birlik-
mas ı , siyasi istikrar ı n sa ğ lanmas ı nda da te, bu bile ş enlerin en önemlilerinin hakkani-
önemli bir faktördür. Siyasi istikrar ı n varl ı - yet ve adalet oldu ğ u söylenebilir. Hakkani-
ğı ise, iktisadi geli ş me için sa ğ lam bir zemin yet ve adalet siyasi istikrar ı n, devlet ile
olu şturur. Bir taraftan devlet kalk ı nmaya toplum içeellesmeeinin ve ekonomik kalk ı n-
yönelik uzun dönemli politikalar uygulayabi- ma için motivasyonun sa ğ lanmas ı nda bü-
lirken, di ğ er taraftan özel eektör spekülatif yük öneme sahiptir. Ülkedeki refah art ışı n-
kazanç aray ı slar ı ndan ziyade üretime yö- dan sadece ayr ı cal ı kl ı bir kesim de ğ il, top-
nelir- ve yat ı r ı m gayretini art ı rı r. Bunun ne- lumdaki bütün bireyler faydaland ığı nda
deni, siyasi istikrar sayesinde girisimcile- ekonomik kalk ı nma için motivasyon arta-
Hn, rieklerini ve olas ı kazançlar ı n ı daha iyi cakt ı r. Bir taraftan motivasyon kalk ı nma-
neeap. edebilmeleridir. Di ğ er taraftan siya- n ı n gerçekle ş mesine yard ı mc ı olurken, di ğ er Ülkedeki refah
si istikrar sayesinde, kamu görevlilerinin taraftan sa ğ lanan ba şarı lar bu motivas-
art ışı
gereksiz yere görev yerlerinin de ğ i ştirilme- yonu art ı rmada etken olacaktı r.
sinden kaynaklanan sak ı ncalar azalacak ve toplumda
kariyerlerinde yükselmeleri kay ı rmac ı l ı ktan 5. Kalk ı nmac ı Devlet Kurmak 'dil" olarak
a
ziyade, perFormanslar ı ndaki ba ş arıya ba ğ l ı Olanakl ı m ı d ı r?
payla şı labilir-
olacakt ı r. Liyakate dayal ı olarak kariyerde Yukar ı da özellikleri say ı lan kalk ı nmac ı
se, h ızl ı
yükselme ise, devletin yönetim kapaeiteei- devletin, sadece bir- kaç ülkenin same eseri
cy
ni, dolay ı s ıyla da devlet müdahalelerinin et- sahip oldu ğ u tanrı vergisi bir özellik oldu ğ u kalkı nma ve
kinli ğ ini artı r ı r. Dahas ı , istikrarl ı bir bürok- düsünülmemelidir. Örne ğ in Güney Kore, siyasi
ratik yap ı olusturulabilmeei halinde, kamu Tayvan ve Japonya gibi kalk ı nmac ı devlet
istikrar,
sektörü ve özel sektör aras ı nda daha dü- yap ı s ı için örnek olarak gösterilen uzak
zenli bir ba ğ olu ş mas ı kolaylasacakt ı r. E ğ er do ğ u ülkelerinde mevcut duruma ula ş abil-
devlet
ülkedeki refah art ışı toplumda "Adil' olarak mek için yo ğ un politik mücadele, ideolojik etkinlikleri için
pe

paylae ı labiliree, h ı zl ı kalk ı nma ve siyasi is- kampanya ve kurumsal düzenlemeler yap- me ş ruiyet
tikrar, devlet etkinlikleri için me ş ruiyet ka- mak gerekmistir. Bu gerçe ğ in fark ı na var-
kazand ı m
zand ı r ı c ı hale gelebilir. d ığı m ı z zaman, baz ı ortodoks iktisatç ı lar ı n
Devlet yönetiminin me ş ruiyeti, toplum sosyal, politik ve ekonomik değ isimlerdeki hale gelebilir.
ve devlet aras ı ndaki organik uyumu Ba ğ la- insan faktörünü gözard ı edip, mevcut
yı c ı bir uneurdur. Devleti yönetenler vatan- yap ı lar ı veri kabul eden tarih d ışı yaklas ı m-
sever olarak alg ı land ı klar ı , "adil" davrand ı k- lar ı ndan kaç ı nabiliriz.
lar ı ve konular ı na hakim olduklar ı zaman, Bir kalk ı nmac ı devletin ortaya ç ı kı s ı ,
kamu ve özel sektör aras ı nda güven olusur birbiriyle sürekli etkile ş im halinde olan bir
ve yard ı mla ş ma artar. Yard ı mlasmac ı bir çok uneura ba ğ l ı d ı r. Aç ı kt ı r ki, kendilerine
atmosferin ortaya ç ı kt ığı böyle bir durum- özgü eoeyoekonomik ve kültürel miraslar ı ,
da da devlet, daha me ş ru olarak alg ı lanma- jeopolitik ve do ğ al kaynaklara ili ş kin özellik-
ya ba ş lar. Dahas ı , kamu görevlilerinin me ş - leri baz ı ülkelerde kalk ı nmac ı bir devlet
ruiyeti, devlet etkinliklerinin itibar ı n ı , dolay ı - yap ı c ı n ı n ortaya ç ı kmas ı n ı kolayla ştı rabilir.
KTISAT DERGI Sİ • A TOS200.

s ıyla da devletin iç görme kapasitesini ar- Örne ğ in, yukar ı da say ı lan uzak do ğ u ül-
tı m- . Kamu görevlilerinin me ş ruiyeti, onlar ı n kelerine egemen olan Konfüçyüs fel-
faaliyetlerini ki ş isel de ğ il, toplum ç ı karlar ı eefeein ı n otorite, hiyerar ş i, düzen ve grup
do ğ rultusunda gerçeklestirecekleri şeklin- daymn ı smae ı gibi konulara verdi ğ i önem, bu
deki beklenti nedeniyle, kamu görevlilerine ülkelerde yüksek düzeyde yard ı mla ş ma ve
z ı mni bir- özerklik de ea ğ lar. Ayr ı ca, vatan- uzla ş ma sa ğlanmas ı nda yads ı namaz bir
daslar kamu görevlilerinin me ş ru oldu ğ u katk ı s ı olmu ştur. Bu toplumlardaki kül-
türel, dilsel, ve ı rksal homojenlik de bu ül- Bu eayı lanlardan önemli bir k ı sm ı n ı bir olgu
kekelerdeki anahtar gruplar aras ı nda olarak kabul etmek d ışı nda yap ı labilecek
ola ğ anüstü düzeyde uzla ş ma ve yard ı m- fazla bir ş ey yoksa da, kalk ı nmac ı bir devlet

qW/ 111£71;<,1
laema sa ğ lanmas ı nda etkin olan faktörler- kurma yönünde yap ı labilecek az ı mear-
dir. Dahas ı , Öni ş 'in (1992: 519) belirtti ğ i mamas ı gereken ş eyler de vard ı r. Örne ğ in,
kalk ı nmac ı devlet yapis ı na sahip çok zor bir siyasi konu olsa da, devlet yöne-
kuzeydo ğ u Asya ülkeleri, e ş ine az rastlan ı r timini ülkenin kritik bir dönemeç noktas ı n-
baz ı tarihsel olaylar ı n sonucu olarak or- da elinde tutarlar, ülkedeki servetin kök-
taya ç ı kan, baz ı karakteristik özelliklere tenci bir ş ekilde yeniden da ğı l ı m ı n ı sa ğ -
saniplerdir. Bu özellikler, bu ülkelerde layabilirler. Gelir da ğı l ı m ı nda düzelme
ekonomik politika amaçlar ı do ğ rultusunda sonucunu do ğ uracak böyle bir düzen-
uzla ş ma olu ş mas ı nda, büyük öneme sahip- lemenin, devletin görece özerkli ğ ini ve mes-
tir. Bu aç ı dan önemli bir faktör, Tayvan ve ruiyetini art ı rma yönünde muazzam bir et-
Güney Kore örneklerinde, iktisadi geli ş- kisi olabilir. Dahas ı , k ı sa dönemde aksi yön-
menin ba ş lang ı c ı nda ve Japonya örne ğ inde de bir sonuca neden olsa da, böyle bir ey-
de İ kinci Dünya Sava şı 'n ı n hemen ard ı ndan lem uzun dönemde siyasi istikrar, toplum-
önemli düzeyde bir servetin yeniden da birlik, devlet ve toplumun içselle ş meei,
da ğı l ı m ı operasyonunun ya ş anmas ı d ı r. ve iktisadi kalk ı nma için motivasyon sa ğ - Devletlerin
Suna ek olarak, Kore ve Tayvan'da ya ş anan lama gibi olumlu etkilere sahip olacakt ı r.
organizasyonel
nüfusun çok büyük k ı sm ı n ı n daha önce Kamu kesiminde istihdam ı n liyakate dayal ı
ya ş ad ı klar ı yerleri de ğ istirme zorun- bir ş ekilde yap ı lmas ı ve hukukun üstün- düzenlemeleri,
lulu ğ urun ortaya ç ı kmas ı , devletin toplum- lü ğ ünün sa ğ lanmas ı da, devlet gücünü elin- devletin
daki görece özerkli ğ inin artmas ı nda etkili
a de tutarlar taraf ı ndan ya ş ama geçir-
ekonomik ve
olmu ştur. Dahas ı , görünü şte olumsuz ol- ilebilecek husuelard ı r. Bunlardan ilki dev-
du ğ u izlenimini b ı rakan gergin jeo-politik letin yönetsel kapasitesinin artmas ı nda
sosyal hayata
müdahale şekli
cy
ş artlar ve do ğ al kaynaklar ı n yok denecek önemlidir. ikincisi ise, devleti yönetenlerin
düzeyde bulunmas ı , bu ülkelerde siyasi is- me ş ruiyetiri, toplumdaki birlik duygusunu ve uygulan-
tikrar ı n ve h ı zl ı iktisadi kalk ı nman ı n sa ğ lan- ve siyasi istikrar ı art ı rmada etkendir.
makta olan
mas ı yönünde, motive edici faktörler ol- Evans, keuschemeyer ve Skocpol'un
muslard ı r. Bunun nedeni, bu ülkelerin (1985: 253) ifade ettikleri gibi, devletler, politikalar ı n
ba ğı ms ı z bir ş ekilde ayakta kalabilmelerinin bir toplumdaki bütün grup ve s ı n ıflar ı n hepsi, siyasete
pe

ancak h ı zl ı sanayile ş me yoluyla mümkün siyasetlerinin anlam ve metodlar ı n ı etkiler-


konu olan
olabilece ğ i yönünde toplumda yayg ı n bir ler. Ço ğ u zaman alg ı landi ğı gibi, sosyal an-
inanc ı n olusabilmi ş olmas ı d ı r. la ş mazl ı klar ve ç ı karlar, devleti siyaset
ç ı karlar ı
Elbette bu say ı lanlar kuzeydo ğ u Asya yoluyla etkileyen de ğ i ş mez kabul edilmesi etkiler.
ülkelerinin ba ş ka ülkelerde tekrarlanmas ı gereken veriler de ğ illerdir. Devletlerin or-
zor, hatta imkAns ı z baz ı karakteristik ganizaeyo ne I düzenlemeleri, devletin
özellikleridir. Aç ı kt ı r ki, ülkelerin kendi ekonomik ve sosyal hayata müdahale ş ekli
jeopolitik yerle ş imleri, kültürel yap ı lar ı , et- ve uygulanmakta olan politikalar ı n hepsi,
nik ve dinsel da ğı l ı mlar ı ile sahip olduklar ı siyasete konu olan ç ı karlar ı etkiler. Benzer
do ğ al kaynaklar üzerinde çok s ı n ı rl ı kont- ş ekilde, etnik farkl ı l ı k ve milliyetçilik gibi kol-
rolleri söz konusudur. Dahas ı , her ülke lektif kimlikler, devlet, sivil toplum ve birey-
farkl ı s ıosyoekonomik de ğ i ş imlere sa hne ler aras ı ndaki ili ş kilerden do ğ an ideolojik
olur ve ülkeler isteseler dahi kendi tarih- anlamland ı rmalard ı r. Bunlar toplumun
lerinden kaçamazlar. Sömürge olup ol- dayan ış ma duygular ı d ı r ve içinde bulunulan
KTI AT DERGI SI• AGU STOS200•

mamak, nüfusun çok büyük k ı sm ı n ı n daha duruma ba ğ l ı d ı r. Örne ğ in, HobsIgawn'a


önce ya ş ad ı kları yerleri de ğ i ştirme zorun- (1991) göre, tipik olarak etnik ve ulusal top-
lulu ğ unun ortaya ç ı kmas ı , toprak reformu luluklar kendi birliklerini, kültürel miras, or-
yap ı l ı p yap ı lmamas ı gibi sosyal yap ı y ı tak kahramanlar, ortak normlar, gelenekler
derinden etkileyen de ğ i ş imler, bir ülkede vb. taeavvurlar yan ı s ı ra, büyük ölçüde uy-
kalk ı nmac ı bir devletin ortaya ç ı k ı p ç ı k- durma ve tahayyül etmeye dayanan
marnas ı nda çok önemli rol oynamaktad ı r. yarat ı c ı tarih yaz ı m ı na dayand ı r ı rlar.
1
=IT,
Bir kalk ı nmac ı devletin kurulmas ı için, Özetleyecek olursak, her ülkenin kendine
yap ı lacak değ i ş ikliklerin hangi s ı rayla ger- özgü bir tarihsel miras ı ve jeopolitik konumu
çekle ştirildi ğ i büyük önem tas ı maktad ı r. vard ı r. Bu özgün durum, sahip oldu ğ u devlet
Sosyal degisimler çok karmas ı kt ı r. De ğ isim yapı s ı üzerinde de etkendir. Dolay ı s ıyla, bir
unsurları kendi aralar ı nda tekrar ı mümkün ülkenin kendine özgü sartlar ı n ı n bir ürünü
olmayan bir sekilde etkileçirler ve geri dön- olarak ortaya ç ı kan kalk ı nmac ı devlet
dürülmesi çok zor bir yap ı olustururlar. Bu yap ı s ı n ı , baska bir ülkede aynen kurmak
durum, her de ğ isikligin yeni ç ı kar gruplar ı n ı n mümkün de ğ ildir. Bununla birlikte, her ülkenin
olusmas ı na neden olmas ıyla ve bu ç ı kar kendi özel koçullar ı do ğ rultusunda kalk ı n-
gruplar ı n ı n güçlerini art ı rma veya hiç de ğ ilse mac ı devletin yukarıda idealize edilen yedi
koruma çabas ı içinde olmalar ıyla yak ı ndan bilesenini belli düzeylerde gerçeklestirmek
ilgilidir. Devletin görece özekli ğ i en iyi gelir mümkündür ve bu süreçte de insan faktörü
da ğı l ı m ı n ı n düzgün, dolay ı s ıyla ç ı kar grup- çok önemlidir. E ğ er bu yedi unsura ıtatminkAr
lar ı n ı n zay ıf oldu ğ u durumlarda sa ğ lanabilir. düzeyde ulaçmak mümkün olmussa, halk ı n-
Düzgün bir gelir da ğı l ı m ı ayn ı zamanda top- maç ı bir devletten baheedebiliriz. Do ğ al
lumda birli ğ i, devletin meçruiyetini, siyasi is- olarak bir devletin kalk ı rı mac ı kapasitesi'
tikrar ı ve iktisadi kalk ı nma için motivasyonu yukarı da sayı ları niteliklere ne ölçüde sahip
art ı rı r. Dolay ı s ıyla, kalkinmaci bir devletin olunabildigine 'sa ğ l ı olacakt ı r.
ortaya ç ı kabilmesi için öncelik, gelir
Her ülkenin
dag ı l ı m ı rıı esasli bir ş ekilde düzeltmeye veril- Kayma kça
melidir. Aksi takdirde, bulunduklar ı zemini dile» H. (19b2) Asia's Next Giant: South
kendine özgü
gittikçe güçlendirme e ğ iliminde olan ç ı kar Korea and Late Industrialization. New York. Oxford bir tarihsel
a
gruplar ı , böyle bir de ğ isimin daha sonra ger- Uhiverefy Hres-
miras ı ve
çeklesmesini engelleyebilirler. Devletin yöne- Arnedeh, Alice H. (1994) Why Isn't the Whole World
jeopolitik
tim kapasitesini art ı rmak bir di ğ er öncelik Experimenting with the East Aslan Model to
cy
olmal ı d ı r. Devlette istenen yöneteel kapa- Develop?: Review of The E - .9.5"G Aslan Miracle, World konumu
siteye ula şı lamad ığı takdirde, kalk ı nma lğ ov ∎nmont, Icin. .?, No. 4, pp. 627-633. vard ı r. Bu
yönünde baear ı elde etmeyi ummak aç ı r ı bir • 3 . ) The procese of industrial
özgün durum,
iyimserlik olur. Ku konuda liyakate dayal ı is- development and alternative development strate-

tihdam ve kariyerde yükselmeyi sa ğ layacak gies. In The Newly Induetrializin ğ Countries in the
sahip oldu ğ u
ve eiyasilerin keyfi uygulamalar ı ndan World Economy. New York, Herğ ainon. devlet yap ı s ı
pe

korunacak bir kamu personel politikas ı n ı n Cardoso, Fernando !--İ6nrio,uc; (1979) Dependency and
üzerinde de
kurumeallast ı r ı lmas ı büyük önem tas ı mak- Development in Latin America (Expanded and
etkendir.
tad ı n. Devletin arzulanan yöneteel kapasit- Revised Ed.). 5erkeley and tondon. UniverPity of

eye ulasabilmesi için, çok iyi e ğ itim alm ı ç California.

kapasiteli bireyleri kendisine çekebilmesi Ceereelis, Manuei (1992) Four Aslan Tigere With a

gerekir. Bunu yapabilmenin iki temel Dragon Head: A Comparative Analysis of the

kosulundan biri kamu sektöründe elde edilen State, Economy, and Society in the Asian Pacific

gelir düzeyinin tatminkAr olmas ı ise di ğ eri, Rim. in R. P. AppelPaum and J. HenderPon (eds.),

kamu için çal ı sman ı n toplumda sayg ı gör- 5 -Ter.eb and Development, in the Asian Eacific

rnesidir. Kamu sektöründe gereksinim tondon, Sa ğ e HunlicationP.

duyulandan fazla ietihdama izin verilmemesi Chanğ , Ha-Joon (7994) The Political Economy of In-

bu iki koçulu sa ğ lamaya da yard ı mc ı olacak- dustrial Policy. New York, St. fvfartih .5 Pre55.

t ı r. Siyasi nedenlerle ihtiyaç olmad ığı halde Ch3h2, Ha-Joon (1998) Korea: The Misunderstood

kamu sektöründe istihdam edilen kamu per- Crisis. World Development, Vol. 26, No. 8, ne. 1555-

sonelinin tasfiye edilmesi, devletin iyi e ğ itim . 1561.

alm ı ç kapasiteli bireyleri kendisine çekebil- Erdoğdu, M. Mustafa. (1994) The Role of Govern-

mesi için ihtiyaç duydu ğ u finarı sal kayna ğı ment in National Capability Building in Developing

sa ğ laman ı n yan ı s ı ra, yetkin olmayan per- Countries. Bas ı lmam ı g Maatı r Tezi, The University of

sonelinden ar ı nd ı rı lm ı s bir kamu sektörünün Marı cheter.

prestiji artacak ve kamu için çal ı sman ı n Erdoğdu, M. Mustafa. (1999) The Developmental

toplumda eayg ı nligi astacakt ı r. Capacity and Role of States in Technological Chan-

=',
ge: An Analysis of the Turkish and South Korean Econornics, Lor-Jen, Mac

Gar Manufacturing Industries. Bas ı lmam ı ^ Doktora Lauria'seu, Taurt.3,5 '• The Financial Crisis in

Tezi, The University of Marichester. Thailand: Causes, Conduct and Consequences,

Evans, Feter (1995) Embedded Autonomy: States World Development, Ve!. 26, No, 8. pp. 1575 - 97.

3, Industrial Transformation. Princeton. Princeton ]>,(latiiitinLsosen. John (1997) Society, State & Market;

Uravereity PrP A Guide to Competing Theories of Development.

Evahs, 3eT •• p. • 'T Predatory, Developmental and Londor> & New jersey, Zei• aooks Ltd.

Other Apparatuses; A Comparative Political Mu » İ-av". 13Tcharh E. ana' Muyarave, Pe„?2y 5.

Economy Perspective on the Third World State. ) Public Finance in Theory and Practico New

, o1 Forum, Vol. 4, No. 4. Pererner, ps.5597-7.

E o•s, 3e-fer (1992) The State as Problem and Vyrd.;1, ti (1939) Value in Social Theory. (Ed)

Solution: Predation, Embedded Autonomy, and Paul Yorki. Harner and 5rothers.

Structural Change. In S. i-/,9,3,9r{,i and R. k. Kaufitıan Or4, The East Asian Model of Develop-

(enis) The Folitics of Economic Inter- ment and the Turkish Case: A Comparative Analy-

haf:form/ Coastrarffs, Pist.rih ıffive Con rlic7;5, and the sis. f.':71i et ı:::üe.s ini • . V01.19, Nh ı rh.4,
State. Princeton, Princeton Uhiveru . Press. 4 .a

E ✓,315, P.. k e u rr9cherrı eye ı-. P. •-7. - 4 konser. Andr,. (1. "• • Contes-

Bringing the State eack In (eds.). York, Ge ıb ting Reform: Indonesia's New Order And the IMF.

World Development, vol. 26. No. 8. pp,

• • Yroh. /7.lexat»7er (1962) Economic Back- 7auescieetneyer. Pietrich Eve4hei, IKK The

wardness in Historical Perspective. State and Economic Transformation: Toward an

.3rvar.:T University Press. Analysis of the Conditions Underlying Effective In-

har5 (1994) The Successful Develop-


a tervention. 3 ,i(71fıl 3he 9TaT-e, •uh İt7,

mental State: Where Does It Come From? V.TorM E1/29i1'3, G. keiis he• ' t(enridee.

pr. 413 - 422. Caratrir i 7


cy
• ) Nations and Nationalism erdiit'-uipt The State and

since 1730: Programme, Myth, Reality. .22-9merT9.3e, Economic Stagnation in Tropical Africa. World

Can)hrMae firheersTfy,,ı)-6.5. 33/. 74. Ne. 3.

,Je'rîkftS. ihys (1991) The Political Economy of In- Shaph)ro. Hele '7 (1.99Kt) Engines of Growth: The

dustrialization: A Comparison of Latin American State and Transnational Auto Companies in erazil,
and East Asian Newly Industrializing Countries. .b idge Litl ı ver: • . fı'ı
pe

Development • • • .3.3No.2. p.137-227. Tur • Heirrie, Pasitia• Governance,

Johh,33h. Chahhe• • MITI and the Japanese Administration 3, Development: Making the State

Miracle. Stara. 9rrforj Umiven3i1;y Press. Work. Lo.ro,-,_ Macrnillan Press 1 faT

Jorno, K. 5. nr .;1 LiheralMatioe. Crises, (1990) Governing the Market:

Economic Theory and the Role of Government in

No. a. on. 1553- • East Asian Industrialization. Princeton, Princeton

jL15 .7,-"13/1, Pfoshe and Morris Teuhal (19791) A Struc- Urr rsity Pres .

turalist Perspective on the Role of Technology in The Asian Debt-and-develop-

Economic Growth and Development. World Develop- ment Crisis of 1997-?: Causes and Consequences.

ment. Vol.19, No.79. n5.1167- 1153. World Development. Vol. 25, No. 5, pp. 1535-1553.

Tohy (1933) A Reaction too Far: Economic Weher, Max (1969) faasic, Conmeh ıfb in aosiology. New

Theory and the Role of the State in Developing . The Citaw F,'ef, 5,

Countries. Lor . eionment The Myth of the F'owerless

,tirse2er, En• • . "Export-led industrial growth State: Governing the Economy in a Global Era.

reconsidered," in W. Hong and L. Krause (eds.), C . •

Trade and Gi 7,,,eih of ',),re Advanced Ueveloning •. •. ■ The art of economic develop-

Countries in the f'acific 6ayhr. SeJui, Kortta Develop- ment: markets, politics, and externalitiee. inter-

ment Institute. isational Ori?anie)-7tion, 44. 3, eumnier.

(1997) Explaining Industrial Success World Bank (1.1)97) World Development Report 1997:

• in the Developing World, In 3ualaauhr .••

and Lal'. 5. (e.$), Current issres in On. -men?)


The State In A Changing World. OxforM,

LihMersity,famss
OxforrT
Güney Kore'nin Sanayile ş meei Sürecinde Devlet
Bu yaz ı da Güney Kore'nin h ı zl ı sanayi- daha çok ikinci Dünya Sava şı sonras ı kapi- Devrim
le ş me süreci ve dünya ekonomisinde önem- talist ve sosyalist olmak üzere ikiye ayr ı lan Dumludağ %
li bir noktaya geli ş inin temelinde yatan et- ekonomik sistemde, azgeli ş mi ş olarak isim-
kenlerin neler oldu ğ u üzerinde durulacakt ı r. lendirilen ülkelere kapitalist yoldan kalk ı n-
Neden Güney Kore? Sorusunun cevab ı man ı n mümkün olabileceğ ini, İ ngiltere'nin
aç ı kt ı r; Güney Kore, günümüzde azgeli ş - gerçekle ş tirdi ğ i dönü ş ümü, modernle ş me
mi ş, üçüncü dünya veyahut geç sanayile- kavram ı n ı da kullanarak, azgeli ş mi ş ülkele-
ş en ülkeler olarak tan ı mlanan ülkeler ara- rin de gerçekle ştirebilecegini vurgulam ışt ı r.
s ı ndan s ıyr ı larak geli ş mi ş ülkeler ile olan Alexander Gerschenkron ise sanayile ş -
aç ığı (gap) önemli ölçüde kapatm ış tı r. Bu- menin Rostow'un belirtti ğ i gibi ayn ı , tek bir
rada vurgulanan, sanayile ş menin, geli ş mi ş - yoldan değ il, farkl ı yollardan sa ğlanabilece-
lik seviyesinin kriteri sadece ekonomik bü- ğ ini vurgulam ıştı r (1962). Gerschenkron'a
yüme de ğ il, ayn ı zamanda ki ş i ba şı na dü ş en göre ise her toplumsanayile ş me sürecine
milli gelir, gelir da ğı l ı m ı ndaki e ş itlik, e ğ itim kendi kurumsal özellikleriyle kat ı lmaktad ı r
seviyesi gibi faktörlerdir. Kore ba ş ar ı s ı di- ve İ ngiltere'nin sanayile ş me sürecini ta-
ğ er yandan, bir çok iktisatç ı n ı n y ı llard ı r öne mamlamaslyla birlikte di ğ er ülkelerin ayn ı
sürdü ğ ü ekonomik geli ş me modelleri aç ı s ı n- seviyeye ula ş mas ı için bir tak ı m müdahale- Geli ş mi ş lik
dan önemlidir. Özellikle ikinci dünya sava- lerde bulunmas ı gerekti ğ ini vurgulamakta-
şı ndan sonra birçok geli ş me iktisatç ı el, ge- b ı r. Burada aç ığı kapatma rolünü ekonomi-
seviyesinin
li ş mi ş ülkeler ile azgeli ş mi ş ülkeler aras ı n- ye devlet müdahaleyi üstlenmektedir. Buna kriteri
a
daki farkl ı l ı klar ı tan ı mlad ı ktan sonra, azge- göre geri kalm ış l ı k düzeyi ne kadar yüksek sadece
li ş mi ş ülkelerin hangi yollardan sanayile ş e- ise, sanayile ş en ülke seviyesine ula ş mak
bileceğ i üzerine tahminlerde bulunmu ş lar, için, kurumsal yap ı s ı o derece güçlü olmal ı -
ekonomik
cy
~IZ modeller ileri sürmü ş lerdir. d ı r, böylelikle aradaki aç ığı n kapat ı lmas ı büyüme de ğ il,
Güney Kore'nin gösterdi ğ i ba ş ar ıy ı an- için güçlü bir devlet müdahalesine imkan
ayn ı zamanda
lamak için önce, sanayile ş mi ş ülkeler ile sa- doğ ar. Gerschenkron Sovyet ve Alman mo-
nayileemeyen veya geç aanayieen ülkeler dellerini örnek göstermi ş ve iki ülkenin ya-
ki ş i 12a şı na
aras ı ndaki farkl ı l ı klar ı incelemek gerekir. nayile ş mesinin temelinde yatan yo ğ un dev- dü şen milli
19.yy'dla sanayi devriminin gerçekle ş mesi ile let müdahalesinin önemini vurgulam ışt ı r.
gelir, gelir
pe

birlikte, kapitalist üretim tarz ı na sahip ül- Burada önemli olan bir nokta da, Al-
keler ile, bu dönü ş ümü gerçekle ş tiremeyen manya, Fransa ve di ğ er Bat ı Avrupa ülkele-
da ğı l ı m ı ndaki
ülkeler aras ı nda önemli farkl ı l ı klar ortaya riyle Amerika'n ı n sanayile ş me süreçIerini eş itlik, e ğ itim
ç ı kt ı . Bu gün geli ş mi ş ülkeler, geli ş mekte İ ngiltere ile e ş anl ı ya şamamalar ı ve İ ngilte-
seviyesi gibi
olan ülkeler ve azgeli ş mi ş ülkeler ayr ı m ı te- re'nin rekabet gücünden korunmak için yo-
mellerini sanayi devrimindeki dönü ş ümden ğ un devlet müdahalesine ba şvurmalar ı . Bu
faktörlerdir.
almaktad ı rlar. Rostow'a göre, ba şta İ ngil- a şamada Ameden sanayile ş meyi üç a şa-
tere olmak üzere, sanayile ş mi ş ülkelerin iz- mada inceliyor; ilk sanayi devrimi18ı .yy son-
ledi ğ i yol, di ğ er ülkeler taraf ı ndan da izlene- lar ı nda yap ı lan icatlar ı n üretimde kullan ı l-
cek, böylece üçüncü dünya ülkeleri de İ ngil- mas ı sonucu İ ngiltere'de gerçekle ş iyor. İ n-
tere ve di ğ er ülkelerin seviyesine ula ş abile- giltere bu dönemde öncü olman ı n avantaj ı -
cektir (1960). Ancak burada kostow'un n ı ya şıyor. İ kinci sanayi devrimi ise yüzy ı l
gözden kaç ı rdli ğı nokta, İ ngiltere'nin geli ş - sonra Almanya ve Amerika'da yeni ürünler
mesi s ı ras ı nda karşı s ı nda daha önceden ve süreçIerin meydana getirilmesi ile ger-
bu dönü ş ümü ya ş am ış bir ülkenin bulunma- çekle ş iyor. İ ngiltere ile olan rekabette ba-
mas ı d ı r. Halbuki üçüncü dünya ülkeleri ola- ş ar ı l ı olabilmek için bulu ş un belirleyici olma-
rak tan ı mlanan ülkeler sanayile ş me süreci- d ığı durumda önem kazanan yenile ştirme,
ne girdiklerinde, kar şı lar ı nda bu süreci da- geli ş tirme oluyor. Yirminci yüzy ı la sanayile-
ha önceden tamamlam ış ülkeler ile kar şı - ş ememi ş olarak giren ülkelerin ise sanayi-
la ş m ış larve ba ğı ms ı z bir sanayile ş me süre- le ş meyi gerçekle ş tirebilme ko ş ullar ı tekno-
ci izleyememi ş lerdir. Rostow'un üzerinde lojik bilgiye ula ş mak (1989). Yani Ameden'e
.^

durdu ğ u ekonomik büyümenin a ş amalar ı , göre, sanayile ş me ilk olarak İ ngiltere'de bu- M.Ü. Iktisat Bölümü
=,
I4ar sayesinde gerçekle ş iyor, daha sonra olarak alg ı lan ı r ve ba ğı ms ı z aktör olarak
Almanya ve Amerika'da yenilikler sayesin- uygulayaca ğı politikalarla sanayile ş meyi
de, bugün geri kalm ış ülkelerde ise bilgi kolayl ı kla h ı zland ı raca ğı dü ş ünülür. 0 halde,
transferi sayesinde gerçekle ş mekte. Gü- tüm sanayile ş mekte olan ülkelerde devlet
ney Kore'de bu amaçla e ğ itime çok büyük müdahaleleri ayn ı yönde olacak ve ayn ı so-
bir nem verilmi ş i şgücünün oran ı n ı n nuçlar ı verecektir. Halbuki devlet somut bir
yükselmesi amac ıyla), kurulan ş irketlerin nesne olmaktan çok, toplumdaki ili ş kiler
ba şı na d ış ar ı dan profesyonel yöneticiler tarafı ndan belirlenir ve böylece her toplum-
getirilmi ş ve onlar ı n sahip oldu ğ u teknolojik da, kendine özgü bir biçim halini al ı r. Örne-
bilgiden faydalan ı lmaya çal ışı lm ıştı r. Ö ğ - ğ in Geç sanayile ş en Japonya, Tayvan, Bre-
renme yoluyla sanayile ş en ülkelerde (Gü- zilya ve Türkiye gibi ülkeler aras ı nda, Türki-
ney Kore, Türkiye Tayvan, Brezilya, Hindis- ye'de devletin ithal ikameci dönemde verdi-
tan), sanayile ş me bulu ş lar veya yenilikler- ğ i eübvanelyonlar ı denetleme, do ğ ru sektö-
den farkl ı olarak bilgi transferi temelinde re yönlendirme gibi çal ış malar ı olamazken,
gerçekle ş iyorsa da bu ülkelerin baz ı lar ı nda Japonya, Güney Kore ve Tayvan'da sübvan-
özellikle de Güney Kore'de ve Tayvan'da di- siyonlar ı alanlar ı , devlet derı etlemi ş ve di-
ğ er ülkelere oranla daha h ızl ı bir büyüme sipline etmietir. Burada vurgulanmas ı ge-
Devletin
oran ı n ı n sa ğ lanmas ı n ı n -temelinde farkl ı yö- reken ba ş ka bir nokta da, Güney Kore'nin
netim anlay ışı yatmakta. Gerçekten de ekonomik ba şar ı s ı n ı anlamak için, tek de- ekonomiye
geç geli şen ülkelerin benzer dönemlerde, ğ i ş ken üzerinde durulmarrı as ı gerekti ğ idir. müdahalesi
benzer politikalar uygulad ı klar ı göz önüne Devletin ekonomiye müdahalesi elbette,
elbette,
al ı n ı rsa, baz ı ülkelerin ba şarı l ı , baz ı lar ı n ı n ekonomik geli ş menin sa ğ lanmas ı nda önem-
da ba ş ar ı s ız olmas ı politikalar ı n uygulan ışı , li yer tutmu ştur, ancak tek ba şı na bu ba- ekonomik
a
toplumsal ili ş kiler, ülkedeki e ğ itim seviyesi ş ar ı n ı n sebebi olarak gösterilmesi yeterli geliş menin
gibi temel kriterlere ba ğ l ı olacakt ı r. Aksi olmayac,akt ı r. Güney Kore'nin bugünkü ba-
sa ğ lanmas ı nda
halde önerilecek her politikan ı n her ülkede şar ı s ı n ı n temellerini görebilmek için ülkede
cy
ayn ı sonuçlar ı vermesi gerekirdi [Güney sanayile ş menin -tarihsel sürecine bakmak önemli yer
MJIM
Kore ve Türkiye e ş dönemlerde olmasa da ba ş ar ı n ı n temellerini görmek aç ı s ı ndan sa- tutmu ştur,
(Güney Kore 1960'larda, Türkiye 1980'ler- n ı rı m pek de yanl ış olmayacakt ı r.
ancak tek
de) ihracata yönelik sanayile ş me uygula- Kore, Yi harı edanl ığı n ı n 14.yy'dan beri
d ı klar ı halde ayn ı sonuçlara ula şamam ış - süren hükümranl ığı n ı n sona ermesi ile birik- ba şı na bu
lard ı r]. Her ne kadar iki ülke de geç sanayi- te 1910 y ı l ı ndan 1945 y ı l ı na kadar Japon- ba şarı n ı n
pe

le ş en ülkeler grubuna dahil olsalar da, ya'n ı n kolonisi olarak kalm ış . Ancak Kore
sebebi olarak
uyuglanan ithal ikameci politikalar ı n sonuç- daha 1876 yı l ı ndan itibaren kap ı lar ı n ı d ış
lar ı da farkl ı olmu ştur. Güney Kore'de koru- ticarete Japonya2n ı n bask ı s ı sonucu aç- gösterilmesi
nacak bebek endüstriler dikkatlice seçilmi ş m ış . Genelde 19.yy'da koloniler serbest d ış yeterli
yani selektif davran ı lm ış ve firmalar ı n k ı sa ticaret politikas ı uyguluyorlar ve ülke hangi
olmayacakt ı r,
zamanda d ış rekabete açilmalar ı için ge- mal ı n üretiminde kar şı la ştı rmal ı üstün ise
rekli bask ı kurulmu ş ken, Türkiye'de uzun dö- ki, bu koloniler için tar ı msal ürünler de olu-
nemli firmaları n kapasite geni ş letmeleri, yor, o mal ı ihraç ediyor ve di ğ er mallar ı it-
d ış rekabete aç ı lmalar ı yönünde bir bask ı hal ediyor. Bu durumda kolonilerde ekono-
kurulmam ış ve iki ülkede uygulanan politi- mik büyümenin sa ğ land ığı bir gerçek. Ancak
kalar farkl ı sonuçlar vermi ştir. bu durum sanayile ş mi ş ülkeler ile aradaki
Güney Kore ba ş ar ı s ı , bu ba şar ı da kimin, aç ığı n kapat ı lmas ı n ı sa ğ layamarn ış t ı r
nas ı l pay ı oldu ğ u sorusunu da gündeme ge- (Deynolds 1985). 1850-1914 aras ı nda ko-
tirmi ştir. Piyasa mekanizmas ı , ekonomiye lonilerin tümünün serbest d ış ticaret poli-
müdahalenin az olu ş u mu; yoksa tam ter- tikas ı izlemeleri elbette rastlant ı de ğ il. La-
sine ekonomiye yo ğ un devlet müdahalesinin issez faire prensibi sanayi devriminin slo-
varl ığı m ı bu ba şar ıy ı getirmi ştir. Güney gan ı olmu ş ea da Ingiliz hükümeti, uluslara-
Kore ekonomisinde ileride incelenecegi üze- ras ı düzeni, hukuk düzenini yerine oturtmak
re yo ğ un bir devlet müdahalesi sözkonusu- amac ıyla yo ğ un devlet müdahalelerinde bu-
dur. Ancak burada üzerinde durulmas ı ge- lunmu ş . Almanya ve Amerika'da İ ngiltere ile
reken nokta; devlet müdahalesinin tan ı m ı - aradaki fark ı kapatmak için yo ğ un devlet
d ı r. Genellikle, devlet, ba ğı ms ı z bir aktör müdahalesine ba ş vurmu ş lard ı r. Artı sden,
=IT
kolonilerin böyle bir politika izleyernemelerk- sonras ı at ı l sermayenin spekülatif amaçl ı
ni, bastaki hükümetlerin politik, sosyal, et- topra ğ a yönelmesi önlenmis, bu kapasite-
nik, dinsel çat ı simalardan dolay ı güçsüz nin sanayilestme sürecine yönlenmesi 53 -

kalmalar ı na ve bundan dolay ı ela ekonomik ları m ı s, büyük toprak sahiplerinden elde edi-
gelismeyi sa ğ layacak aktörleri harekete len kaynaklar da imalat ve ticaret sektörü-
geçirecek güç -ten yoksun kalmas ı na ba ğ la- ne yönlendirilmistir. Geç oanayilieen ülkele-
makta (1989). Sanayilesmis ülkelerin, eko- rin sanayilesme sürecinin, sarayilesmeleri-
nomik büyümelerini devam ettirebilmeleri ni tamarnlam ı s ülkeler taraf ı ndan doğ al
için kars ı lar ı na serbest d ı s -ticaret politi- olarak etkilesime maruz kald ığı daha önce
kas ı uygulayarak, pazarlar ı n ı sanayilesmis vurgulanmist ı . Güney Kore modeli bu duru-
ülkelere açmas ı g ereken ülkelerin var olma- ma güzel bir örnektir. Gelismis ülkelerin va-
s ı gere ğ i, hiyerarsik güç iliskileri içinde sö- roldu ğ u, kapitalist üretim tarzm ı n hakim
mürgelerin varl ığı n ı pekistirmistir. oldu ğ u ve uluslararas ı ekonomik düzenin bu
Japon sömürgesi olman ı n Kore üzerin- do ğ rultuda ,,,y ıı arı cl ıı ve her ülkenin kendi-
deki etkileri neler olm ı_Jstur? 1960 sonras ı ne özgü bir sekilde, hiyerarsik düzenin içinde Japon
Kore ekonomisinin genislerneye baslama- isbölümüne kat ı ld ığı bir ortamda, ba ğı ms ı z sömürgecili ğ i,
s ıyla birlikte, yaz ı alan ı nda İ ngilizce ç ı kan bir 'itika izlemek pek mümkün olamamak-
Kore'de
ya:yinlarda Japon sornürgecili ğ inin bu gün- ts 9ürı ey Kore, so ğ uk savasdöne,minde
kü gelismenin temelini olus ıturdugu ve mo- kutuplasman ı n sonucunda, Amerika yüzy ı llard ı r
d errileome süreci ni h ı zland ı rd ığı kabul edil- rSirl•• Devletleri'nin yo ğ un etkisine maruz varolan
mi ş tir. iMason'a göre, Japon oörrirğ eciii ğ i. kalm ı y ve uygulad ığı sarlayile, politikala-
sanayile ş me
insanlar ı n ya ş am standartlar ı n ı önemli öl- r ı da bu iliskiden etkiler ı mistir. Ülkeye savas
çüde düsürse de, d :ha sonraki dönemde sonras ı yo ğ un bir sekilde Amerikan yard ı m ı için gerekli
a
Kore'nin ekonomik --iismesinin temellerini yap ı lm ı stir. 1956-58. y ı llar, aras ı nda 270 olan ko ş ullar ı n
olusturmustur ı• ı . Mı cak Japon milyon *dar yard ı m yap ı lmis ve bu rakam
önünü t ı kayan
Kore'd izy ı llard.r varolan sa u . Kore milli gelirinin yüzde isabet
cy
nayileçme 101 gerekli olan kosullar ııı önünü ıı ir. Bu dönemde yap ı lan yard ı nlar, eski yap ı lar ı
t ı kayan eski yap ı lar ı y ı karken, tar ı m ürünle- sermo sa ğ lamas ı amac ı yla dil- y ı karken,
ri pazara açilm ı s,
ı finans, ticaret ve tas ı - kre(diler olarak firmalara aktar ı l-
tar ı m ürünleri
macil ı k sektörleri için gerekli altyap ı tesis- m ı s, ülkeye döviz girisi, iç pazar yönelik üre-
leri kurulmus -t;:r. 1930'larda, Japonya'n ı n tim yapan ve devlet tarafı ndan korunan be- pazara
genisleme sürecinde Kore'de a ğı r sanayi be k endus ıtrilere, ure-iarnde kullanmak üzere aç ı lm ış ,
pe

ürünleri üreten fabrikalar kurulmus ve Kore ara mal ı ithal etme kolayl ığı sa ğ larn ı st ı r.
finans, ticaret
halk ı n ı n büyük k ı sm ı tar ı m kesiminden ko- Ayr ı ca Japonlar ı n Güney Kore'deki mallar ı ,
par ı larak bu fabrikalarda çal ı smaya zorlan- politik kanallar kullan ı larak de ğ erlerinin al- ve ta şı mac ı l ı k
m ı st ı r. Sarkayilesme sehirlesmeyi getirmis, t ı nda girisimcklere transfer edilmistir ve rektörleri için
Japonya'n ı n yönetimi ele geçirdikl eri zaman bunlar ı n sonucunda sermaye birikimi süreci
gerekli altyap ı
ikiyüzbin civar ı nda olan Seo dün nüfusu, hizlanm ı st ı r.
sömürgecili ğ in sona ermesi ile birlikte bir Ancak Güney Kore veya di ğ er geç sana- tesisleri
milyona yaklasm ı st ı r. yilesen ülkelerin uygulad ı klar ı politikalar ı n kurulmu ş tur.
1945-1960 dönemine damgas ı n ı vuran s adece sanayilesmis ülkeler taraf ı ndan et-
temel Olaylar; öncelikle, Japon sömürgecili- kilenip belirlendi ğ ini Söylemek yanl ı s olur.
ğ inin sona ermesi, ülkenin kuzeyde komü- [ı5iu sekilde de ğ erlendiriliree gelismekte olan
nist yöne,timin, güneyde de Amerika 5irlesik bir ülkede, uygulanan politikalar ya d ı s ko-
Devletleri destekli yönetimin b.a.a geçmesi sullar ya da iç kosullar -tarafı ndan belirl en-
ile ikiye ayr ı lmas ı , Kore savasin ı n ortaya mis olur. Halnuki böyle bir ülkede iki etkenin
ç ı kmas ı , savas öncesinde ve sonras ı nda de belirleyici oldu ğ u ve zaman içerisinde bi-
Lmrm=rwmT= ,-,

yap ı lan -toprak reformlar ı ve ava sonras ı risinin di ğ erine olan oran ı n ı n daha fazla
giderek a`girl ı k kazanan Amerikan yard ı mla- olabileceğ ini ve de ğ isebilece ğ ini kabul et-
r ı . Güney Kore'nin h ı zl ı earlayilesmesinin ar- mek daha do ğ ru olacakt ı r (politickal eco-
kas ı nda yatan en önemli iki etken; yap ı lan nomy frarnework). Meydana gelen olaylar ı
toprak reformu ve Amerikan yard ı ruland ı r. aç ı klamak-ta hem iç hem de diç etkenlerin
Toprak reformunun yap ı lmas ı ile birlikte ge- a ğı rl ığı n ı , b eraber kar şı l ı k etkilesimi göz
lir da ğı l ı m ı ndaki farkl ı l ı klar azalt ı lm ı s, savas önüne almak gerekecektir. Bu durumda
Güney Kore'nin ekonomik ba ş ar ı s ı , tek ba- olmu ştur. Amerikan yard ı mlar ı n ı n azalmas ı

_JA!1£1 ÇJf! FT
şı na ne aadece devlet müdahalesi ile ne de ile birlikte ihracata yönelik sanayile ş me po-
d ış güçlerin özellikle Amerika Birle ş ik Dev- litikas ı n ı n benimsenrnesi sonucu, devlet
letleri'nin etkisi ile aç ı klanabilir. eübvansiyonlar ı n ı n verildi ğ i firmalar ı disip-
Sonuçta, 1960 y ı l ı na kadar, sava ş son- lin alt ı na alm ış , 'ba ş ar ı l ı olanlar ı ödüllencli-
ras ı dönemde Amerikan yard ı mlar ı birçok rirken, ba ş ar ı s ı z olanlar ı cezaland ı rmi şt ı r
aç ı dan ülkenin ileride gerçekle ştirece ğ i eko- (Ameden 1989). Güney Kore'yi di ğ er geç
nomik siçraman ı n temellerini olu şturacak geli ş çekte olan ülkelerden ay ı ran en önemli
etkilerde bulunmu ş tur. Öncelikle, ithal ika- farkl ı l ı k, uygulanan yo ğ un devlet müdahale-
meci süreçte, iç pazara yönelik üretim ya- sinin di ğ er geç sanayile ş en ülkelere göre
pan firmalar ı n döviz ihtiyac ı kar şı lanm ış, daha farkl ı olmas ı ndan kaynaklanmaktad ı r.
firmalar ı n büyük ölçekli üretime geçi ş i dü- Devletin temel amac ı küçük ölçekli üretim-
ş ük faizli kredilerle desteklenmi ş , e ğ itim den büyük ölçekli üretime geçi ş in sa ğ lan-
alan ı na büyük miktarda fon ayr ı larak nite- mas ı , dayarliDs ı z tüketim mali üretiminden,
likli i ş gücürfiin art ışı sa ğ lanm ışt ı r (ki bu du- ag ı r sanayi mallar ı üretimine geçi ş yap ı l-
rum sanayile ş me sürecinde Güney Kore'ye mas ı . İ ç pazara yönelik üretim daha karl ı
büyük avantajlar sa ğ lam ış t ı r). olsa da, firmalar devlet deste ğ i ve müda-
Amerika Birle ş ik Devletlerinin yapt ığı halesi sonucu iç pazara yönelik de ğ il, daha 1960 y ı l ı na
yard ı mlardan elde etmek istedi ğ i sonuç, Gü- dü ş ük kâr marj ı olan ihracata yönelik üreti-
kadar, sava ş
ney Kore'de tüketim mallar ı üretimini sa ğ la- mi seçmek zorunda kal ıyorlar. Geç aanayi-
yacak bir yap ı olu şturmak ve sonunda ülke- leen ülkelerin ortak bir özelli ğ i, büyük öl- 5 orı ra ı
nin karşı la şt ı rmal ı üstünDi ğ e dayal ı bir politi- çekli hiyerarçik bir yap ı lanmaya sahip ve dönemde
ka izleyerek (tar ı msal ürünlerin ihrac ı ) ulus- profesyonel yöneticiler tarafı ndan yöneti-
a
lararas ı ekonomik düzende yer almas ı n ı sa ğ - len firmalar ı n a ğ irl ı kta olmas ı . Kore'de bu
Amerikan yar-
lamakt ı . Amerikan Hükümeti ülkedeki a şı r ı büyük ölçekli ve çeçitli alanlarda üretimde d ı mlar ı birçok
değ erlenrni ş kur politikas ı na ve enflasyonist bulunan gruplara chaebol derı mekte. 1986 aç ı dan ülkenin
cy
ortama karşı tepki göstermekteydi. 1960 yı - y ı l ı nda Fortune Dergisi'nde petrol üreten
ileride gerçek-
l ı nda askeri darbenin olmas ıyla birlikte kuru- firmalar ı n d ışı ndaki be ş yüz firma arac ı n-
lan ve yönetime geçen cuntan ı n ilk içi Ameri- da, Güney Kore'nin 10 chaebol'ü yer al ı rken, letirece ğ i
kan Hükümetine devalüasyon yapma sözü di ğ er geli ş mekte olan ülkelerden toplam 7 ekonomik
vermek oldu. Ayr ı ca ülkeye giren Amerikan firma listeye girel9ilmi ş (Fortune 1987).
siçraman ı n
yard ı mlar ı n ı n gittikçe azalmas ı , ithal ikameci 1975 y ı l ı nda 50 chaei9ol çeçitli alanlarda
temellerini
pe

aüreçte korunan ve ekonomik büyümesi bu faaliyet gösteren 398 firmay ı kontrol


yard ı mlara ba ğ l ı olan endüstriler için tehlike ederken, 1986'cla bu rakam 547ye ç ı km ış - olu şturacak
i şaret etmeye ba ş lad ı . Bu durumda ekono- t ı r (Zeile 1989). Chaebol'ler aileler veya ku-
etkilerde
mik stratejinin de ğ i ştirilmesi kaç ı n ı lmazd ı ve rucular taraf ı ndan holding ş eklinde yöneti-
ithal ikameci politikadan ihracata yönelik sa- len ve kendi içlerinde hiyerarçik yap ı lanma- bulunmu ş tur.
nayile ş me politikas ı na geçildi. Ku dönemde ya sahip olan ve ço ğ unlukla 1960 sonras ı
1960 yı l ı nda milli gelirdeki y ı ll ı k art ış oran ı kurulan veya 1960 öncesi kurulan ve daha
yüzde 9 bunun içinde ihracat ı n y ı ll ı k art ı ç sonraki dönemlerde ekonomik büyümesini
oran ı yüzde 41, 1970 y ı l ı nda milli gelir art ı ç gerçekle ştiren firmalard ı r.
oran ı ise yüzde 37'dir (Amsden 1989). Burada önemli olan nokta, Güney Ko-
Güney Kore'nin 1960 sonras ı h ı zl ı bir re'de devletin müdahalede gösterdi ğ i de-
sanayile ş me süreci ya şamas ı n ı n temelini netleme ve disiplin etmedeki ba ş ar ı s ı tek
olu şturan Japon sömürgecili ğ i döneminde ba şı na belirleyici ve yeterli mi yoksa devlet
sanayile ş menin ilk ad ı mlar ı n ı n at ı lmas ı , es- ve iç dünyas ı ili ş kisinde belirleyici olan ba ş -
ki kurumlar ı n dönü ştürülmesi, sava ş son- ka faktörler var m ı ? Acaba Türkiye'de dev-
ras ı dönemdeki toprak reformu ve Ameri- let, Güney Kore'de oldu ğ u gibi firmalar ı de-
kan yard ı mlar ı sonucunda sa ğ lanan h ı zl ı netlemeye, yönlendirmeye kalk ış abilir miydi,
sermaye birikimi, e ğ itime büyük fonlar ı n ay- yoksa zaten toplumsal ili ş kilerin bir yans ı -
r ı lmas ı sonucu nitelikli i ş gücünün artmas ı - mas ı olmas ı dolay ı s ı yla, daha en ba şı ndan
n ı n yan ı s ı ra; 1961'de yönetimi ele geçiren itibaren böyle bir politika uygulamaya giri-
askeri cuntan ı n izledi ğ i politikalar da sana- ş emezdi. 0 halde Güney Kore'de devletin
yile ş me sürecinin h ı zlanmas ı nda belirleyici uygulad ığı politikalara iç dünyas ı n ı n gös-
=1:5',
terli ğ i uyum, ancak iç dünyas ı n ı n nas ı l bir d ı r. Devlet müdahalesi Güney Kore modelin-
toplumsal yap ı içinde yer ald ığı n ı anlamak de önemli bir etkendir, ancak önemli olan bu-
ve toplumdaki temel kurumlarla olan ili ş ki- nu sanayile ş mekte olan her ülke için önerile-
sini anlamak sayesinde olur. Bu aç ı dan ba- bilecek bir davran ış kal ı b ı olarak alg ı lamak-
k ı ld ığı nda Uzakdo ğ u ülkelerinde i ş dünya- tan çok, Güney Kore'de toplumsal yap ıya
s ı nda, hiyerar ş ik yap ı lanmas ı n ı n, karşı l ı kl ı l ı k özgü ş artlar içerisinde bu müdahalenin or-
ilkesinin, ş ebeke sistemleriyle birbirleriyle taya ç ı ktığı n ı görebilmektir.
etkile ş imde olmalar ı belirleyici faktörlerdir.
Ancak Uzakdo ğ u ülkelerinin kendi aralar ı n-
Kaynaklar
da da farkl ı la ş malar olabilmektedir. Japon-
Alam, M.S. Governmente and Markete in Economic
ya'da zaibatsu denen firmalar yatay olarak
Development 5trategiee: Lessone from Korea, Ta-
sistem içerisinde yap ı lan ı rken, Çin'deki fir-
iwan and Japan, Praeger Punliahera 1989
malar sistem içinde dikey olarak organize
Amadei A.H, Aisa's Next Giant: South Kores and
olmaktad ı rlar. Tayvan'da küçük firmalar
Late Induetrialization, New York, Oxford University
ekonomide önemli bir yere sahip iken, Gü-
Press 1989
ney Kore firmalar ı genellikle büyük ölçeklidir
Fortune. The International 500. Auguat 1987
ve örne ğ in di ğ er uzakdo ğ u ülkelerinden
Johnson, C. "Political Inetitutionae and Economic
farkl ı olarak d ışar ı dan profesyonel yöneti-
cileri -transfer etmeyi benimsemi ş lerdir
Performance: The Government — Bueiness Relati- Uzakdo ğ u
onship in Japan, 5outh korea and Taiwan" in The Fo-
(Whitley 1992). ülkelerinde i ş
1960 sonras ı hükümetin uygulad ığı sa- l İ tİ C İ 31 Economy of the New Asian Induetrialism, edt.

Frederic C. Peyo Cornell Univeraity Press 1987


dünyas ı nda,
nayile ş me politikalar ı kadar önemli bir di ğ er
konu, finans piya ş alarin ı n durumudur. Gerschenkron„A. Economic Backwardnese in Nieto- hiyerar ş ik
a
1960'larda iyice azalan Amerikan yard ı m ı rical Perspective. Camnridge, Masa.: Harvard Univer-
yap ı lanmas ı -
daha önceleri ithal ikameci süreçte firmalar aity Press 1962
n ı n, kar şı l ı kl ı -
için önemli bir fon kayna ğı olu ş turrnaktayd ı . Mason, E.S. The Economic and Social Modernizati-
cy
Ancak 1960 sonras ı devletin birçok ticaret on of the Repulı lic of Korea. Canridge, Masa. Har- l ı k ilke5inin,
bankas ı n ı kamula ştı rmas ı ve 19601 ı y ı llar yard Uuiveraity Press 1980 ş ebeke
boyunca faiz oranlar ı n ı dü ş ük tutmas ı bu Orı i, t State and Market The Political Economy of
sistemleriyle
dönemde gerçekle ş en h ı zl ı sanayile ş meyi Turkey in Cpmparative Perspective, Bo ğ aziçi Univer-
olumlu yönde etkilerni ştir. Böylelikle finansal sity Press 1988
birbirleriyle
kaynaklar devletin elinde tek merkezde top- F"eynolda,
- L. Economic Growth in the Third World, etkile ş imde
pe

lanm ış ve buradan yat ı r ı m yap ı lacak alanla- 1550-1980 . New Havan, Gonne Y316 University Press olmalar ı
ra da ğı t ı lm ışt ı r. Bu durum da devlete önem- ko5tow, W.W. The Stagee of Economic Growth: A
li bir güç, kazand ı rmi ş t ı r, finansal kayna ğ a belirleyici
Non Communist Manifesto. Camnridge, England:
sahip olan devlet h ı zl ı sanayile ş meyi gerçek-
Camnridge Univeraity Press 1960 faktörlerdir.
le ş tirebilmek için bu kayna ğı n neall da ğı tı la-
Wade, R. Governing the Market: Economic Theory
ca ğı n ı belirleme f ı rsat ı n ı yakalam ıştı r. Kay-
and the role of Government in East Asian Industri-
nak i ş bölürnünü belirleyen devlet, bu avan-
alization, Princeton University Press 1990
taj ı 60 ve 70'li y ı llar boyunca sanayile ş me
Wade, R. "State Intervention and Export Oriented
politikas ı olarak kullanm ı st ı r.
Development in South Korea" in 9evelopmental Sta-
Sonuç olarak geç sanayile ş en ülkeler
tea in kaat Aeia edited ny Gordon White St. Martinla
içerisinde Güney Kore h ı zl ı bir sanayileme-
Press New York 1988
yi ba şarm ıştı r. Bu ba ş ar ı n ı n arkas ı nda, ta-
Whitley, R. Business Systems in Eaet Aeia: Firms,
rih boyunca ilerideki sanayile ş menin altya-
Markete and Societiee, Sage punhcations, 1992
pis ı n ı olu şturan etkenler (e ğ itim alan ı na ve-
rilen önem, d ış yard ı mlar) ve devletin ekono- \No°, J. En Race to the Swift: State and Finance in

miye, denetleyici, disiplin alt ı na al ı c ı bir e- Korea Industrialization, Columnia Univereity Press

kilde müdahalesi, bilgi transferinin gerçek- 1991

letirilmei yatmaktad ı r-. Bu etkenler, Gü- Zeile, W. Induetrial Policy and Organizational Ef-

ney Kore'yi di ğ er geç sanayile ş en ülkeler ficiency: Tke Korcan Chaebol Examined Program in

aras ı nda farkl ı k ı lmaktad ı r. Ancak ba ş ar ı da Eaat Aaian Bueineaa and Development. 18eaearch,

tek ba şı na devlet müdahalesinin etkisi, d ış Working F'aper no: 50, Inatitute of Governmental af-

yard ı mlar ı n ı n etkisi belirleyici olmamakta- fairs, Univereity of California. Davis, 1989
Devlet ve Kent Mekan ı

rI Fi
! ı 7ı ç
I. Giriş kinin kuramsalla ştı r ı lmae ı na ili ş kin bir çok H. Tarı k Şengül*
Kent mekan ı n (yeniden)üretimi ve dönü- çaban ı n içine dü ştü ğ ü s ı k ı ntı lardan birisi,


ş ümü sürecinde devlet önemli bir aktör ola- a şa ğı da da görece ğ imiz gibi, belli bir zaman
rak karşı m ı za ç ı kmaktad ı r. Bu sürecin ve bu diliminde ve belli toplumlardaki kentsel yap ı -
süreçte devletin oynad ığı rollerin kavranma- lanmalar ı ve devletin bu süreç -teki rolünü eo-
s ı sadece kentsel de ğ i ş imi anlaman ı n değ il, yutlay ı p, genel geçer bir kuram haline getir-
ayn ı zamanda devleti anlaman ı n da ön ko- meleridir. Sosyo-rnekansal ili ş kilerin de ğ i ş i-
ş uludur. Ancak bu tür bir çaban ı n dikkate mi bu kurameal çabalar ı da büyük ölçüde bo-
değ er güçlüklerle kar şı la ş mas ı kaç ı n ı lmaz- a ç ı karmakta ve aç ı klay ı c ı l ı klar ı n ı önemli öl-
d ı r. Günümüzde çok az şey devletin d ışı nda çüde e ı n ı rlamaktadir. Çal ış man ı n ikinci bölü-
gerçekle ş mektedir. Hemen her sosyal sü- mü bu nedenle gerek geli ş mi ş ülkelerde, ge-
reçte bir biçimde devletin parmak izini gör- rekse azgeli ş mi ş ülkelerde Ikinci Dünya sa-
mek mümkündür. Benzer biçimde ya şam ı m ı - ya şı sonras ı ya ş anan kentle ş me deneyimini
z ı etkileyen eureçIerin ço ğ u giderek artan bi- gözden geçirmektedir.
çimde kentlerde gerçekle ş mektedir. Bu ne- K ı saca özetlemek gerekirse, bu çal ış -
denle, kentin bir iktidar oda ğı olmad ığı kapi- mada kent ve devlet ilikini, biri kurameal
talist toplumlarda, kent ve devlet konusunu di ğ eri ampirik olmak üzere, iki temel eksen
Devlet ve kent
di ğ er eureçIerden ay ı rarak, kendi ba şı na in- etraf ı nda tart ışaca ğ iz. Kuramsal eksen-
İ I İş kİ'S İ t in
celemenin anlam ı nedir sorusu me ş ruiyet de, devlet ve kent ili ş kinin naell kavrameal-
kazanmaktad ı r. (Saunders 1986).
a la ş t ı r ı labilece ğ i sorunu ile ilgilenece ğ iz. clo ğ ast
Ku ş kusuz kapitalist toplumlarda kent- Ampirik ekeende ise, tart ış mam ı z ı n ana eadece
sel düzeyde gerçekle ş en toplumsal süreç- temas ı n ı gerek geli ş mi ş ülkelerde gerekse
kuramsal
cy
leri daha makro süreçler -den eoyutlayarak de azgeli ş mi ş ülkelerde devlet kent ili ş kisi-
incelemenin önemli açrnazIar ı vard ı r'. An- nin İ kinci Dünya Sava şı sonras ı nda ald ığı düzeyde ve bir
cak kentsel sorunun daha geni ş süreçlerin farkl ı biçimler olu şturuyor. Sonuç bölümü defaya
(olu şturucu) bir parças ı oldu ğ unu öne sür- ise yap ı lan tart ış ma çerçevesinde genel bir
mahsus
mek, kentsel mekan ı n özgünlüklerinin olma- de ğ erlendirmeyi içeriyor.
d ığı anlam ı na gelmemektedir. Çal ış man ı n
olmak üzere
pe

birinci bölümünde hem kentin hem de ken- Il. Devlet ve Kent ortaya
te ili ş kin olarak devletin belli özgünlükleri- Bu bölümde önce kapitalist toplumlar- konabilecek
nin oldu ğ unu göstermeyi amaçl ı yoruz. Da- da kent sorununun ne derece özgün bir so-
bir şey
ha aç ı k bir anlat ı mla, kapitalist toplumlar- run olarak kar şı m ı za ç ı kt ığı n ı tart ışt ı ktan
da kentin ve kente ili ş kin olarak devletin sonra, bu süreçte (yerel) devletin oynad ığı
önemli özgünlüklerinin oldu ğ u ve yeterli bir rolün bir de ğ erlendirmesini yapaca ğı z.
toplumsal analizin ya da siyasal strateji-
nin bu özgürlükleri anlamadan ba şar ı l ı ol- Il. I. Kent Sorunu
mas ı n ı n mümkün olmad ığı n ı öne sürecegiz. Kentin ne oldu ğ u sorusu çe ş itli bak ış
Bu amaca yönelik olarak kent ve (yerel) aç ı lar ı nda farkl ı ifade bulmaktad ı r. En çok °OTU, Siyaeet Biliaı i
devlet kavramlar ı üzerinde ayr ı de ğ erlen- kullan ı lan tan ı m ıyla, kentin tar ı meal olma- ve Kamu Yönetimi
dirmeler yapt ı ktan sonra bu iki olguyu bir yan aktivitelerin mekan' oldu ğ u görü ş ü ge- Bölümü O ğ retim Uyesi
biriyle ili ş kilendirmeye çal ış aca ğı z. nel bir do ğ rultuya i ş aret etmekle birlikte,
Kenti kendi baçira
Ancak hemen belirtmek gerekir ki, devlet yetersizdir. Tar ı msal olmayan aktivitelerin baOgimee bir
ve kent ili ş kisinin do ğ as ı sadece kuramsal hemen tamam ı kentte meydana gelmekle birirnmiçesine ele alan
yakla şorna ş ikago Okulu
düzeyde ve bir defaya mahsus olmak üzere birlikte, bunlar ı n ço ğ u kente özgü de ğ ildir.
ve iNeberci yakla şı m ı n,
ortaya konabilecek bir ş ey değ ildir. Tüm top- Kentin ne türden tar ı meal olmayan aktivi- bazi edinimleri örnek
lumsal ili ş kiler gibi, bu ili ş kide, gerek daha telerin mekan' IL,dlu ğ unun tan ı mlanmael olarak gbaterilebilir. Cu
tür yaklagnlarin
makro süreçlerdeki de ğ i ş melerin gerekse de gereklidir Bir çO.1:::.11<tivite, örneğ in üretim
ele ştirileri için bknz.
daha içeel sayı labilecek dinamiklerin süreci kent iieti;;'_1çek -te örgütlenmekte ve (Castelle 1977 ve
yürekli dönü ş üme u ğ ramaktad ı r. Bu ili ş - yerine getirilmektedir. Haroey 1973)
==, Snkago Okulu'nun i ş leveelci yaklas ı m ı bir gürı lünün arlas ı lmas ı nda önemli ipuçlar ı
yana b ı rak ı l ı rea, bu tür bir özgürlü ğ ün sap- sa ğ lamaktad ı r. Caetelle'in yaklaç ı m ı n ı n iç-
tanmas ı na iliskin olarak en sistematik çaba kin oldu ğ u yap ı salc ı l ı k ve islevselcilik sorun-
Castelle'ten gelmistir (Castells 1977). Cas- lar ı bir yana b ı rak ı lacak olursa, konumuz
tells kapitalist kentin özgürlü ğ ünün eme ğ in aç ı s ı ndan en önemli sorunu, bu tür bir ta-
yeniden üretiminin merkezi olmas ı ndan kay- n ı mlaman ı n kent sorununu kollektif tüke-
nakland ığı n ı öne sürmektedir. Kapitalist timle s ı n ı rlamas ı d ı r. Üretim ve sermaye bi-
üretim süreci bölgesel ya da uluslararas ı öl- rikim sürecinin kentsel ölçe ğ in üzerindeki öl-
çekte gerçeklesirken, siyasal süreçler ulusal çeklerde belirleniyor olmas ı , kentin bu alan-
ve giderek artan biçimde uluslararas ı ölçek- da özgürlü ğ ünün bulunmad ığı sonucunu
te belirlenip , örgütlenmektedir. Bu tür bir iç- hakl ı k ı lmamaktad ı r. Bu noktada Harvey'in
bölümü içinde, kapitalist kent birlikte tüke- yaklas ı m ı kentin üretim ve sermaye birikim
timin, yani eme ğ in yeniden üretiminin, mer- süreçlerinde ne tür bir özgürlü ğ ünün oldu-
kezi olarak karç ı m ı za ç ı kmaktad ı r. Di ğ er bir ğ unu göstermesi aç ı s ı ndan önemlidir.
anlatı mla, günümüzün kapitalist kentleri gi- Lefebvre'in kapitalist birikim eüreçleri-
derek emek gücünün topland ığı mekanlara nin krizini çözmesinde (kent) mekan ı n ı n
dönüsmüs, kent sorunu büyük ölçüde emek merkezi bir rolünün bulundu ğ u önermesin- Günümüzün
gücünün yeniden üretiminin sa ğ lanmas ı so- den yola ç ı kan Harvey, üretim ve genisletil-
kapitalist
runu ile özdeslesmistir. mis üretimin gerçeklestigi sermayenin bi-
Sa ğ l ı k, e ğ itim, konut, ulas ı m gibi hiz- rinci çevriminde ortaya ç ı kan as ı r birikimin
kentleri
metler söz konusu yeniden üretim süreci- ikinci çevrime yap ı lan aktar ı mlarla geçici giderek emek
nin merkezinde yer almakla birlikte, serma- de olsa çözüldü ğ ünü öne sürmektedir. İ kin- gücünün
a
ye için karl ı değ ildir. Ancak emek gücünün ci çevrimde ise en önemli yat ı r ı m alan ı kent
topland ığı
yeniden üretiminde oynad ı klar ı rol bu hiz- mekan ı d ı r. Yap ı l ı çevreye aktar ı lan birinci
metlerin belli ölçüler içinde sa ğ lanmas ı n ı çevrimdeki aç ı n birikim böylece kullan ı l- mekanlara
cy
da zorunlu k ı lmaktad ı r. 5u paradoke söz makta ve aç ı n birikim sorunu cözülmek -te- dönü ş mü,
11•1Kra konusu birlikte tüketim araçlar ı n ı n devlet dir. Bu önerme bize kentin önemi konusun-
kent sorunu
tarafirı dan saglarmael ile bir ölçüde çözül- da ip uçlar ı vermekle birlikte, özgürlü ğ ü ko-
müçtür (Castells 1977). Ancak bu süreç nusunda çok çey söylememektedir.
büyük ölçüde
çözdügü sorunlar kadar da sorun yarat- Ancak Harvey'in bu konuya iliçkin de ğ er- emek gücünün
maktad ı r. Çünkü, çal ı san sin ıflar ı n müca- lendirmesi bu noktada son bulmamaktad ı r. yeniden
pe

delesi giderek artan biçimde devletin bu Sermaye birikim süreçleri mekan kullan ı r-
üretiminin
alanlara müdahalesinin artmas ı na yol aç- ken ayn ı zamanda mekanda s ı n ı rlamakta-
m ı çt ı r. Sonuç devletin bu hizmetleri sa ğ la- d ı r. 5u gerek sermaye birikim sürecinin en sa ğ lanmas ı
makta yetersiz kalmas ı ve bir mali kriz ile stratejik metal ı olan emek gücü için, ge- sorunu ile
kars ı lasmas ı dir. Castells için yerel siyase- rekse de sermayenin bizatihi kendisi için
özcleOe ş m i ştir.
tin özgürlü ğ ü kollektif tüketimin örgütlen- geçerli bir durumolur. Emek gücünün me-
mesi sürecinde ortaya ç ı kan çeliçki ve mü- kansal ufku en az ı ndan k ı sa erimde s ı n ı r-
cadelelerde yatmaktad ı r. lamakta, mekana ba ğı ml ı hale gelmekte-
Kuskusuz bu tür bir yaklaç ı m kentin öz- dir. Öncelikli olarak, çal ı san s ı n ı flar ı n yaçam
KTISATDER ISI •A USTOS200

2 (Sieei.lbellie'ir
ç• .•:nin (ve de

neiz
H3r •• belireb-
aaha eietayli ve eleiii birel
bir deerleeiibiirrneee-i lçin
bkr.z. (20G0c),
3=Er
mekarıı ile cal ı ma mekani aras ı nda yapa- p ı land ı nlmi ş bütünlük olu şturma sürecinin
ca ğı gürlük yolculuk mesafesinin belli bir şı - çimentoyu olma rolünü cynamaktad ı r8 .
n ı n vard ı r. Bu tür bir mekansal s ı n ı rlama Özetlemek gerekirse, yerel ba ğı ml ı l ı k
yerel emek piyasas ı n ı yaratan temel etmen temelinde in ş a edilen bir bütünlük kuruldu-
olarak karşı m ı za ç ı kmaktad ı r. Di ğ er bir an- ğ u ölçüde kent ve, kentsel süreçler daha
lat ı mla bir çalisan dahil oldu ğ u kentsel rnakro süreçler kar şı s ı nda bir görece bir
emek pazar ı taraf ı ndan tan ı mlanan bir özerklik kazanmakta ve önemli hale gel-
kentsel alanda ya ş amaktad ı r ve bu pazara mektedir. Bu özerkli ğ in görece olma ı , da-
ba ğı ml ı hale gelmektedir. Sir kentten (emek ha makro süreçler kar şı s ı ndaki görece za-
pazar ı ndan) di ğ erine gitmek (göç) ciddi yı f korumdan kaynaklanmaktad ı r. Su za-
maliyetleri olan bir stratejidir. Ku ş kusuz yı fl ı k nedeniyle in ş a edilen bütünlük her an
sermaye için bu tür bir k ı s ı tlama ayn ı güç- da ğı tmaya haz ı r haldedi5.
te de ğ ildir. Bir çok de ğ erlendirmede serma- Gerek Castells'in gerekse de, Harvey'in
yenin hareketlili ğ inin, çal ış an kesimlerin ha- yakla şı m ı n ı n, kerı teel çal ış malar alan ı na ha-
reketlili ğ i ile kar şı la ştı r ı ld ığı nda, yüksek ol- kim olar liberal bak ış açilar ı n ı n biegemonya-
du ğ unu hakl ı olarak vurgulamaktad ı rlar. s ı n ı rı k ı r ı l ı r, kentin ve kentsel s ıireçIerir radi-
Ancak, bu durumu mutlak bir ba ğı ms ı zl ı k kal bir çerçeve içinde anla ş ( lmas ı na önemli
olarak alg ı lamak do ğ ru değ ildir. Çal ış arı lanrı katk ı s ı olmu ştur. Ancak her iki yakla ş imda
yerel ba ğı ml ı l ığ indarı farkl ı olsa da, sermaye önemli bir dizi sorunu barı nd ı rmaktad ı r.
için de yere,' ba ğı ml ı l ı k olu ş maktad ı r. Çünkü, Yakla şı mlar ı n Pati merkezli anlay ış lar ı bir
sermaye belli bir `kentsel bölgeye yat ı r ı m yana b ı rak ı lea bile, kuramsal amprisizm so-
yapt ığı andan itibaren bu alana belli bir ba- runu her iki yakla şı mda da mevcuttur. Di-
a
ğı ml ı l ığı olu ş maktadir. çünkü bu alana yap- ğ er bir arlat ı m13, Her iki yakla şı mda belli bir
tığı yat ı nmdan .vazgeçmerin belli bir m a liye- dönemde belli ülkelerin deneyimlerini ge,nelle-
ti vard ı r. Ancak yat ı r ı mlar ı n ı ba ş ka bir yerek kendi kuramsal çerçevelerini geli ştir-
cy
kentsel bölgeye kayd ı rman ı r getirece ğ i ya- mi ş lerdir. Castells daha çok ingilere ve K ı ta
rarları' belli bir süre içinde bu ma liyetin üze- Avrupali deneyimlerinden yola ç ı k ı p refah
rine geçti ğ i noktada bu tür bir karar ı alabi- devleti dönemindeki kentsel yap ı ları baz al ı r-
lecektir. Aksi durumda söz konusu serma- ken, Harvey Kuzey Amerika derı eyimirı de,rı
ye içinde yerel ba ğı ml ı l ı k olu ş maktad ı r esirı lerı rrı i ştir9 Su nedenle, örneğ in Cas-
(Harvey 1985). Söz konusu yat ı nm ı n yerel tells'in yakla şı m ı , refah devletinin çözülü ş ü-
pe

emek pazar ı na ba ğı ml ı l ığı rı ederliyle emek ve ne paralel olarak aç ı klayı c ı li ğı n ı önemli ölçü- 4 5u no
sermaye aras ı na ortak bir mekansal hare- de yitirmiçtir. İ ki yakaç ı m ı na zay ı fl ı klar ı n ı n tereek•
mu o • • rin
ket alan ı n ı n olu ş mas ı n ı beklemek yan ı lt ı c ı oldu ğ u bir ba ş ka nokta, (devlete bak ış ları ile
no el e ukknrs5inkini
olmayacakt ı r. Harvey belli emek pazarlar ı ilgilidir. Her iki yakla şı mda da, devletin kent- o le sürmekte Ye çonkrononn
ile tan ı mlanan kentsel bölgelerde bir yap ı - sel süreçler içinde önemli i ş levler gördü ğ ü .11111.55r olooneo üst
• o m . -eanflekseroiro
land ı r ı lm ış bütünselli ğ in bu tür bir ba ğı ml ı - kabul edilmekle birlikte, yeterli bir kuramsal-
onItlo o ru vut2u15-
l ı ktan kaynaklanan biçimde oluçma e ğ ili- la ştı rman ı n yap ı ld ığı n ı söyleyebilmek müm- makt 1 oo •

minde oldu ğ unu belirtmektedir. Ancak Har- kün değ ildir. Castells'in sosyal hareketler,
5 6:• !
vey'in de dikkat çekti ğ i gibi, bu durum bir Harvey'in ise sermayenin mant ığı üzerindeki
eğ ilirrı dir ve gerçekle ş mesi çe ş itli faktörlere vurgusu devlet konusunda doyurucu bir Hala. 000 . •troiro

ba ğ l ı d ı r. Surlar ı n en ba şı nda bu bütünlü ğ ü kursom el o ter


analizi geli ştirmelerini engellemi ştir. Bu ne-
sorueuenen e i • 5z
kurmaya yönelik 'bütünle ştirici' bir otorite- denle, bu bölümün geriye kalan k ı sm ı nda, ge- etkileno(keni ..:,:”-,ebili ı-
nin var olmas ı gelmektedir. Su ise (yerel) rek Castelle gerekse de Harvey'in sa ğ lad ığı 5trurole- birlikte Harvey
dede ayni sorunun
devletten ba ş kas ı değ ildir Böylece Har- kuramsal araçlar ı da kullanarak, (yerel) dev-
derin mevcuttur,
vey'in ş emas ı nda devlet, bir yandan yandan letin kentsel süreglerde oynad ığı rollere bi- 6 Sondöneme: Heor.•
üretim sürecini içeren birinci çevrim ile, ya- raz daha detayl ı olarak değ l ı eceğ lz. saknleekji

p ı l ı çevreyi de içeren ikinci çevrim aras ı nda- çoerneo. -in .o.••


olarak kullenolr oe: ı n ı n fr
ki a şı r ı birikirnder do ğ an sermaye ak ı ç ı r ı Il. II. (Yerel) Devlet nedeni 5e Avr4e loKrt-

yönlendirirken, ki bu ço ğ u durumda ulusal Devletin kentsel süreçlerde oynad ığı rol- lerini belirleyen toplum-
sal ernseikleriro giderek
devlet olmaktad ı r, kentsel düzeyde de, ye- lerin analizi, kaç ı n ı lmaz olarak devletin, daha
Kuzey fmerikee deney-
rel devlet yerel ba ğı ml ı l ı ktan olu ş an bir ya- özel olarak -ta yerel devletin nas ı l tan ı mlana- imine . enzeme,.bidir. .
ca ğ ' sorununu gündeme getirmektedir. Dev- rak, yukar ı da da k ı saca değ indi ğ imiz, kapi-
letin kuramsalla ştı r ı lmae ı sorunu bu maka- talist toplumsal ili ş kilerin esiteiz geli ş mesi
lenin hedeflerini a şan bir eorundur. Ancak konusunu biraz daha detayl ı olarak tart ış -
biz kendi -tartış mam ı za ı s ı k tutmas ı aç ı s ı n- mak yararl ı olacakt ı r. Çünkü devletin kendi
dan iki önemli noktay ı vurgulayarak tart ış - içinde i ş leveel ve toprakeal farkl ı la ş mas ı n ı n
maya girmek yararl ı olacakt ı r. geri plan ı nda e ş itsiz geli ş menin yaratt ığı
Birinci nokta, Foulanetaz ve Jeesop'u farkl ı la ş ma vard ı r. Yerel devletin ortaya ç ı -
izleyerek, devlet iktidar ı n ı n belli bir kurum- kışı bu duruma bir yan ı t olarak de ğ erlendir-
salla ş mayı da içeren toplumsal ili ş ki oldu ğ u- mek yanl ış olmayacakt ı r. Duncan' ı n bu nok-
dur. Di ğ er bir anlat ı mla, kapitalist devlet tay ı çarp ı c ı biçimde özetlmektedir: `Soeyal
sadece özgün bir kurum de ğ il, ayn ı zamanda ili ş kilerin esitsiz geli ş mesinden dolay ı , bir
siyasal güçler aras ı ndaki dengelerin özgün yandan farkl ı yerlerde farkl ı politikalara ihti-
bir ifadesidir. Bu nedenle, ister merkezi ister yaç varken, di ğ er yandan da bu farkl ı politi-
yerel düzeyde olsun, devletin analizi kendi kaları formüle edip uygulayabilecek yerel
d ışı ndaki toplumsal güçlere referans verme- devlet kurumlar ı na gereksinim ortaya ç ı k-
den yap ı lamaz (Boulantaz 1978). Bu anla- maktad ı r. Yerel devlet kurumlar ı n ı n kökenin-
y ış a paralel olarak vurgulmak istedi ğ imiz de yerel sosyal ili ş kilerin heterojenligi ve bu
ikinci nokta ise, devletin daha somut bir ta- heterojenlikle basa ç ı kmada merkezi yöne-
n ı m ı n ı n üç temel öiğ eye referanela yap ı labile- timlerin zorlanmas ı vard ı r, Ancak yerel dev-
cegidir. Bu üç boyut, belli bir kurumsal yap ı letin geli ş imi iki uçlu bir b ı çakt ı r. Çünkü yerel
ve iç örgütlenme, devletin içinde ve etraf ı n- gruplar bu olu ş umu kendi ç ı karları n ı , bir çok
da olu ş an belli temsiliyet biçimleri ve devle- durumda merkezi düzeyde güçlü ç ı karlarla
a
tin kendi d ışı ndaki ili ş kilere belli müdahale bi- çat ış an bir biçimde, savunmak için kullana-
çimleri olarak tan ı mlanabilir (Jeeeop 1990). bilirler (Duncan ve digerleri 1988:114).
Bu bölümün geriye kalan k ı sm ı nda, söz ko- Böylece Harvey'in yakla şı m ı ile tutarl ı
cy
nusu üç boyutu s ı ras ıyla ele alarak, devletin bir biçimde, Duncan yerel devleti kapitaliz-
kentsel düzeydeki rollerini ve örgütlenmesini min esitsiz geli ş mesine bir yan ı t olarak
tarti ş aca ğı z. görmekte, ancak bir yandan da bu tür bir
Devletin bir kurumlar toplam ı na indirge- kurumsal yap ı n ı n yerel gruplar ı temsil etti-
mek do ğ ru olmasa bile, kurumsal yap ı lan- ğ i ölçüde devlet içinde önemli çeli ş kilerin
man ı n devletin önemli bir boyutu oldu ğ u kayna ğı olabilece ğ ini eavunmaktad ı r. Kı sa-
pe

söylenebilir. Ancak bu yekneeak bir yap ı lan- ca yerel devlet ayn ı anda bir yandan mer-
ma de ğ ildir. Kendi içinde önemli ayr ış malar kezi yönetimin yerel düzdeydeki temsilcisi
ve farkl ı lasmalar mevcuttur. Bir yanda ya- olarak yukar ı dan a ş a ğı ya do ğ ru empoze
sama, yürütme ve yarg ı organlar ı n ı n ayri ş - edilen politikalar ı n uygulanmas ı na arac ı l ı k 7 Devlet konusunda farkl ı
mas ı , di ğ er yanda merkezi ve yerel devlet etmekte, ama ayn ı zamanda da yerel güç- perspektiflerin kapsaml ı
bir dev4erlendirmesi için
ayg ıtlar' farkl ı la ş mas ı devlet ayg ı t ı n ı n ne lerin kendi ç ı karlar ı n ı savunduklar ı bir araç
fı roz_ Alford ve Friedland
derece karma şı k bir yap ı s ı n ı n oldu ğ unu konumuna gelmektedir. Bu gerilim merkezi (1965).
gösteren örneklerdir. Daha da önemlisi, bu yönetim yerel yönetim çeli ş kieinin de geri- ,5 Ancak devletin farkl ı bir-
imleri aras ı ndaki
çok say ı daki kurum aras ı nda ço ğ u durum- eindeki temel çeli ş ki olarak sürekli kendisi- ellş kileri Weberci anak-
da önemli çeli ş kiler ortaya ç ı kmaktad ı r ve ni hieeettirmektedir. Böylece merkezi yö- izge oldu ğ u gibi, basitçe,
bürokasinçel
bu nedenle de devletin bütünlü ğ ü verili bir netimin yerel düzeydeki temsilcisi olarak
olarak görmek yanl ış-tı r.
durum de ğ ildir'. Devletin kurumsal anlamda belli `ulusal' bütünlü ğ ün kurulmas ı n ı sa ğ - Örne ğ in merkezi ve yerel
bütünlü ğ ünün sa ğ lanmas ı bu amaca yöne- larken, yerel güçlerin -temsilcisi olarakta yönetimler aras ı ndaki
çeliş kiler açalg ı da daha
lik proje ve stratejilerin basar ı e ı na ba ğ l ı d ı r. yerel düzeyde bir görece özerk yap ı n ı n
detayl ı gösterecelgimiz
Bu noktada bizim aç ı m ı zdan yerel devletin olu şturulmas ı na katk ı da bulunmaktad ı r. gibi, çoğ u durumda

bu tür bir örgütsel yap ı lanma içinde nerede Üzerinde durmak istedi ğ imiz ikinci bo- merkezi devlet

düzeyinde orgütlenmt
durdu ğ u sorusu önem kazanmaktad ı r. Da- yut temeiliyet biçimleridir. Bu temeiliyet
ç ı kar gruplar ı ile yerel
rr

ha da önemli bir soru devlet ayg ıtı n ı n niçin kanallar ı n ı n bir ucunctn, her kesimin kat ı l ı - düzeyde Orgütlerı mi ş
ç ı kar gruplar ı n ı n
merkezi ve yerel yönetim ayg ıtlan olarak m ı na olanak veren çfiulculuk varsa, di ğ er
aras ı nda ortaya ç ı kan
farkl ı la ş maya gerekeinme duydu ğ udur. ucunda da kat ı l ı m kanallar ı n' tamamen ka- çeliçkinin dolayı rı li bir
Bu eorular ı n yan ıtlanmas ı na yönelik ola- patan bir raison d'etat durumu söz konu- ifagesigir,
=',
i_Ldur. Ancak her iki durumda bir ideal tip- mak-tad ı n Saunders'in öngörüsii a şa ğı da
le ştirmedir. Devletin içinde farkl ı ve ço ğ u daha detayl ı tart ış aca ğ imiz refah devleti
durumda birbiriyle çeliçen çe ş itli temsili- dönemine referansla yap ı lm ış bir ideal tip-
yet kanallar ı mevcuttur. Korporatist tem- le ştirmedir. 5u dönem için bile sorunlu olan
eiliyet biçimi daha çok örgütlü kesimlerin bu anlay ış , refah devletinin çökü ş ü ile bir-
temeiliyeti anlam ı na gelirken, parlemente- likte büyük ölçüde aç ı klama gücünü yitir-
rizm temsilcilerin arac ı l ığı n ı öngörmekte- mi ş tir». Dolay ı s ıyla kentleri tan ı mlayan
din Bunlar ı n yan ı nda daha enformel ancak toplumsal ili ş kilerin tan ı mlamas ı n ı yapma-
belki de daha yo ğ un kullan ı lan bir -temsili- dan, bu ölçegin daha geni ş ölçekler kar şı -
yet biçimi, patronaj ili ş kilerini ön plana ç ı - s ı nda daha demokratik yap ı lanmalara ola-
karan temsiliyet anlay ı s ı d ı r. Bunlar ı n ta- nak sa ğ lad ığı n ı varsaymak ciddi bir mekan
mamen d ışı nda kalan bir temsiliyet biçimi feti ş izmi hatas ı ile sonuçlanmaktad ı r.
ise, kurumsal yap ı lar ı n parças ı haline gel- Devlet kent ili ş kisi çerçevesinde devlete
meden d ış ar ı dan etkide bulunmay ı hedefle- ili ş kin tart ış aca ğı m ız üçüncü boyut, devletin
yen sosyal hareketlerdir. Belli bir anda bir kentsel alana müdahale biçimleridir. 5u mü-
yerel ya da ulusal ölçekte kat ı l ı m mekaniz- dahalenin bir biçimsel bir de öze ili ş kin iki dü-
malar ı bu çok sayı daki kat ı l ı m biçiminin bir zeyde değ erlendirilmesi gerekmektedir. Bi-
kombinasyonunu içermekte, ço ğ u durumda çimsel anlamda, devletin kente müdahalesi-
da bu siyasal sistem aç ışı ndan önemli ge- nin üç farkl ı biçimindeki söz edilebilir. Bunlar,
Güç ve 17a5ki
rilimiere yol açmaktad ı r. do ğ rudan müdahale (kiral ı k konut sa ğ lama
Kentsel düzeyde kat ı l ı r-na ili ş kin tart ış - vb.), destekleme (kira yard ı m ı vb.) ve düzen-
boyutu
malarda en önemli boyutlardan birisi yerel leme (kira kontrolu vb.) olarak s ı ralanabilir.
a
devletin kat ı l ı m aç ı s ı ndan sa ğ lad ığı ola- Belli bir anda (yerel) devletin kente müdaha-
naklara ili ş kindin Daha aç ı k bir anlat ı mla, lesinden söz etti ğ imizde, asl ı nda bu üç fark-
kentsel
yerel devleti en az ı ndan hakim söylem çer- l ı müdahale biçiminin belli bir kombina şyonun-
düzeyde en
cy
çevesinde çekici k ı lan unsur, yerel devletin dan söz etmi ş olmaktayız.
merkezi devletle kar şı la şt ı r ı ld ığı nda daha Üzerinde daha detayl ı durmak istedi ğ i- önemli
kat ı l ı ma aç ı k oldu ğ u varsay ı m ı d ı r. 5u tür miz boyut ise, devletin bu farkl ı müdahale
araçlardan
bir liberal söylem çerçevesinde, yerellikle biçimlerinin içeri ğ ine, amaçlar ı na ve farkl ı
demokrasi nerede ise özde ş lestirilmekte- kesimler aç ı s ı ndan sonuçlar ı na ili ş kindir. 5u
dir (Dahi 1961). Ne var ki yerelli ğ i ço ğ ulcu- noktada temel soru devletin hangi alanlara insanları n
pe

luk aç ı s ı ndan anlaml ı bulan bak ış aç ı lan ve kimlerin ç ı karlar ı na hizmet edecek biçim- mekanda
sadece liberal görü ş ile ş irin' de ğ ildir. Ra- de müdahale etti ğ idir. 5u çerçevede dikkat
kodlanmasidir.
dikal Weberciler taraf ı ndan geli ştirilen ikili çekilmesi gereken en makro boyut devletin
devlet görü ş ü de benzer bir bak ış aç ı s ı n ı birinci çevrim ile ikinci çevrim aras ı ndaki
payla ş maktad ı r. 5u görü ş e göre, merkezi sermaye ak ışı n ı düzenlemek konusunda
yönetim üretime ili ş kin konulardaki uzman- üstlendi ğ i roldür. Ku ş kusuz üretimi içeren
[a ş mas ı ba ğlam ı nda, daha çok korporati şt çevrimden yap ı t ı çevreyi de içeren ikinci çev-
temsiliyet biçimlerini içinde bar ı ndirirken, rime nas ı l ve ne miktarda kaynak aktar ı mi-
kentte ya ş ayan tüm vatanda ş lar ı ilgilendi- n ı n yap ı laca ğı n ı n çerçevesini büyük ölçüde
ren birlikte tüketim ile ilgilenmeleri nede- birikim stratejileri belirlemektedir. Ancak
niyle, yerel devletler ço ğ ulcu kat ı l ı m kanal- gerek bu stratejilerin belirlenmesi düzeyin-
lar ı n ı n geli ş imine daha uygun platformlar de, gerekse de bu süreçler belirlendikten 9 ton dönemde gerek
sa ğ lamaktad ı r (Saunders 1979, 1986). sonra ortaya ç ı kan kaynaklar ı n nas ı l kulla- geli ş mi ş ülkelerde
gerekse de azgeli ş mi ş
Gerek yerelli ğ in demokratikle ş meyle öz- n ı laca ğı konusunda, devlet önemli roller
ülkelerde büyük ölçekli
KTI SAT DERGI S I•AGUSTOS200•

desle ştirilmesi, gerekse de buna temel ha- ustlenmektedir. Örne ğ in birinci çevrimden sermaye de kentleri ken-

z ı rlayan ço ğ ulculu kat ı l ı m kanallar ı dü ş ün- ikinci çevrime aktar ı lan kaynaklar ı n ne ka- disi için önemli bir
yatı rı m ve rant alan ı
cesi önemli bir yan ı lg ıya i şaret etmektedir. darı n ı n sermayenin yeniden üretimine hiz- olarak görmeye
Yerel ölçekte ulusal ölçek gibi kendi içinde met eden altyap ı, ileti ş im, planlama ve ben- ba ş lam ıştı r. Bu
çerçevede kent siyase-
- toplumsal ili ş kileri ve eş itş izlikleri bar ı nd ı r- zeri alanlara, ne kadar ı n ı n ise emeğ in yeni-
tinin de önemli aktörleri
maktad ı r. Ortaya ç ı kan temsiliyet biçimle- den üretimini içeren hizmet:Wre: yönlendirile- haline gelmi ş lerdir (Bknz
ri ise bu ili ş kilerin dolay ı ml ı bir ifadesi ol- ceğ i yorucu kentsel sorunun merkezinde Jonas ve Wilson 1999).
yer almaktad ı r (Logan ve Molotch 1987). mas ı (kent planlamas ı , kentsel yenileme vb.)
Sermayenin ve emek gücünün yeniden - İ nsan eermayeeine yat ı r ı m yap ı larak
üretimine katk ı da bulunmaya yönelik i ş levler üretimde kullan ı lan vae ıfl ı i şgücünün sa ğ -
yan ı nda, doğ rudan siyasal otoritenin ielerli- lanmas ı na yönelik hizmetler (e ğ itim vb.)
ğ inin sa ğ lanmas ı na ve sistemin me ş ruiyeti- - Talebin yönlendirilmeeine yönelik i ş levler.
nin eürdürülmeeine yönelik üçüncü bir alan- Il. Emek gücünün kollektif. tüketim ara-
dan daha söz edilebilir. Bu durum bir yandan c ı l ığı ile sa ğ lanmas ı na yönelik i ş levler
güç ve bask ıyı gerektirirken, ayn ı zamanda - Günlük yeniden üretimin sa ğ lanmas ı -
bir r ı zan ı n sa ğ lanmas ı n ı da gerektirmekte- na yönelik hizmetler (kiral ı k konut vb)
dir. Güç ve baskı boyutu de ğ erlendirildi ğ in- - Geni ş letilmi ş yeniden üretime yönelik
de, kentsel düzeyde en önemli araçlardan hizmetler (sa ğ l ı k, e ğ itim, kültürel hizmetler
birisi insanlar ı n mekanda kodlanmas ı cl ı r. Ki- vb.).
min nerede yaead ığı , hangi kurumda çal ıştı - Toplumsal düzen ve kontrolun sa ğ -
ğı , hangi kurumlara üye oldu ğ u giderek ar- lanmas ı na yönelik i ş levler
tan biçimde kay ıtlara geçirilen bilgiler haline - Bask ı araçlar ı (polis ve zab ı ta hiz-
gelmektedir. Bu ise sadece merkezden ger- metleri)
çekle ştirilebilecek bir kontrol de ğ ildir. Kent - Ola ğ anlaet ı rmaya yönelik hizmetler
planlamas ı kurumunun aeli i ş levlerinden biri- (i ş sizlik yard ı m ı )
ni bu tür bir kodlamay ı sa ğ lamaktı r ve çoğ u - Meeruiyetin sa ğ lanmas ı na yönelik gö-
durumda yerel devletin sorumlulu ğ u alt ı n- revler
dad ı r. Daha somut olarak kentsel düzenin Belli bir anda yerel devletin kentsel ala-
sa ğ lanmas ı na yönelik polis ve zab ıta hiz- na müdahalesi bu üç katagoride ble ğ erlen-
a
metleri de ço ğ u durumda yerel devlet -tara- dirdi ğ imiz alanlardaki devlet etkinli ğ inin
fı ndan gerçekle ştirilmektedir. belli bir kombinasyonunu içermektedir. Bu
Kentsel düzenin sa ğ lanmas ı , polis ve kombinaeyonun belirlenmesi ise siyasal
cy
zab ı ta hizmetleri, planlama i ş levleri yan ı n- mücadelelerin bir eonucudur. Örne ğ in emek
da, ikinci bir grup i ş lev meeruiyetin sa ğ lan- gücünün üretimine a ğı rl ı k veren bir kombi-
mas ı na iliekindir. Yerel devletin bir dizi nasyonda yerel devletin daha çok çal ış an
`sosyal' hizmeti bu gruba dahil edilebilir. s ı n ı flar lehine müdahale etmesi söz konu-
sa ğ l ı k, i ş sizlik yard ı m ı , kütüphane- suyken, sermayenin ihtiyaçlar ı n ı ön plana
ler ve benzeri hizmetler, eme ğ in yeniden koyan bir müdahale anlay ışı sermayenin
pe

üretimine katk ı da bulunma i ş levini görür- taleplerini ön plana koymu ş olacakt ı r.


ken, ayn ı zamanda devletin me ş ruiyetinin izleyen bölümde, yukar ı da yapt ığı m ı z 10 Geli ş mi ş ülkeler ve
azgeli ş miz ülkelerin
sa ğ lanmas ı na da katk ı da bulunmaktad ı r. soyut tart ış may ı eomutlaet ı rmaya yönelik
kentsel deneyimlerini
Ancak hemen belirtmek gerekir ki, yerel olarak, kent ve devlet aras ı ndaki ili ş kinin karsdastirirken, tüm
devletin kendini yarat ı lan kat ı l ı m söylemi ikinci dünya eavae ı eonrae ı ndaki dönü ş ü- ülke deneyimlerini içer-
menin mümkün olmad ığı
çerçevesinde devletin me ş ruiyetinin in şa- müne gerek geliemie gerekse de geliemekte
gerçe ğ ine dikkat çekmek
alma önemli bir katk ı da bulunmaktad ı r. olan ülkeler çerçevesinde genel hatlarlyla istiyoruz Burada yap-
mak istedi ğ imiz bir dizi
Özetlemek gerekirse, devlet ister do ğ - de ğ erlendirece ğ iz.
geli şmi ş ülke ile
rudan müdahale biçiminde olsun, ister azgeli ş mi ş ülkeyi
destekleme biçiminde isterse de düzenle- Devlet ve Kent ili ş kisinin Dönü ş ümü kar ş ila ştirelakigr.
Azgeli ş mi ş ülkeler
me biçiminde, devlet merkezi ve yerel dü- Devlet ve kent ili ş kisinin yak ı n tarihine
derken, daha çok Türkiye
zeylerden yapt ığı müdahalelerle, kentsel geli ş mie ve geli ş mekte olan ülkelerin dene- yi de, izere,cek bicimde
düzeyde eu üç temel i ş levi yerine getirmek- yimlerini bir araya getirerek bakmak, dene- Güney Avrupa ve Latin
Amerika ülkelerinin özel-
tedir: (Cockburn 1977, Saunders 1979) yimler aras ı ndaki önemli farkl ı la ş malar ne-
likle, ithal ikarnecili'ge
I. Üretimin ve sermaye birikimin sürme- deniyle, oldukça sorunludur'. Ancak kar şı - yönelmi ş olanlar ı n.
sine yönelik i ş levler laet ı rmal ı bir de ğ erlendirmenin önemli ya- değ e,rlendirmemize dahil
ediyoruz. Geli ş mi ş
- üretim için gerekli ancak kendini üret- rarlar ı da vard ı r. Farkl ı laema ve benze ş me ülkelere ili ş kin olarak ise,
ken olmayan kentsel altyap ı n ı n sa ğ lanma- noktalar ı n ı n tespit edilmesi özellikle gelie- Kuzey Amerika, Ingiltere
Lall./Aıl.]1;1,11-1

e Kita Avrupali
s ı (ula şı m, altyap ı , ileti ş im vb). mie ülkelerde uygulanan kentsel politikala
ülkelerinin deneyimlerini
- Üretimin organieyon ve yeniden yap ı - ra ayak uydurmaya zorlanan azgeliemie ül- kaba hatlanyla ele
land ı r ı lmas ı na yönelik hizmetlerin sa ğ lan- keler aç ı s ı ndan önemlidir. Ayn ı zamanda alaca ğı z.
==,
tüm farkl ı la ş malara kar şı n, a ş a ğı da da bunun önemli bir parças ı n ı olu şturmakta-
gösterece ğ imiz gibi, önemli benze ş me nok- d ı r, kaynak aktar ı m ı na olanak tan ı m ıştı r
talar ı n ı n da oldu ğ unu tespit etmekte ken- (Harvey 1985)". Geni ş ölçekli refah devleti
di ba şı na önemlidir. uygulamalar ı bu a şı r ı birikimin ikinci çevrime
Gerek geli ş mi ş gerekse de azgeli ş mi ş aktar ı lmas ı ile mümkün olabilmi ştir. Ku şku-
ülkelerde, devlet ve kent ili ş kisinde iki temel suz kentsel alanlar bu tür bir aktar ı m ı n ve
dönem tespit etmek mümkündür. Ikinci de refah devleti uygulamalar ı n ı n merkezin-
Dünya sava şı ndan 1970' li y ı llaruı sonlar ı na de yer alm ışt ı r. Castelle'in çerçevesine ili ş -
kadar süren birinci dönem, kent-devlet ili ş - kin yapt ığı m ı z tart ış man ı n gösterdi ğ i gibi,
kisinin olarak emeğ in yeniden üretim bu tür bir kurguya s ı n ı rla mak gerekmese de,
Sürecinde kuruldu ğ u bir aral ığ a tekabül et- bu dönemde kentleri özgün k ı lan, birlikte tü-
mektedir.1980'l ı y ı llarda ba ş lay ı p halen sü- ketimin örgütlendi ğ i alanlar olmalarld ı r.
ren ikinci dönemde ise, bu ili ş ki birincil ola- ea ğ l ı k, konut, ula şı m ve benzer
rak sermayenin yeniden üretimi ile karekte- alanlarda yap ı lan yat ı rı mlar kentsel alanla-
rize edilmektedir. Izleyen iki bölümde bu iki rı n bu hizmetler etraf ı nda tan ı mlanmas ı n ı n
dönemi s ı ras ıyla ele alaca ğı z. da en önemli nedeni olmu ştur'.
Ancak hemen belirtmek gerekir ki, gerek Öte yandan azgeli ş mi ş ülkelerde durum
geli ş mi ş ülkeler gerekse de azgeli ş mi ş ül- oldukça farkl ı d ı r. Sermaye birikiminin ye-
keler için yapaca ğı m ı z değ erlendirmeler tersizli ğ inin getirdi ğ i s ı n ı rlama, geli ş meci
belli bir ülke deneyimine referans vermek- devleti kentsel alanlara yap ı lan yat ı r ı mlar ı
ten çok genel e ğ ilimleri yane ı tmay ı amaç- olabildi ğ ince s ı n ı rlamaya itmi ştir. Kaynak-
lamaktad ı r. Bu nedenle her iki döneme ili ş - lar ı n öncelikli olarak sarı ayile ş meye yönlen-
kin de ğ erlendirmemiz de birer ideal tipi
a dirilmesi, kentsel altyap ı ve birlikte tüketi-
temsil etmektedir. me ayr ı lan kaynaklar ı n oldukça s ı n ı rl ı kal-
Ill. I. Emeğ in Yeniden Üretimi ve Devlet mas ı na yol açm ış t ı r. Ancak paradoksal bir 11 Ancak bu aktar ı m ı n ne
cy
miktarda, hangi alanlar-
Ikinci Dünya Sava şı n ı izleyen y ı llarda durum olarak ayn ı dönem, bu ülkelerde
da ve hangi einifla ı n ve MEIN
geli ş mi ş ülkelerde Keynesci birikim strate- kentlerin k ı real kökenli göçü en yo ğ un ya- katmanlar ı n lehine kul-
jileri hakim hale gelirken, azgeli ş mi ş ülke- şad ığı dönem olmu ştur. Bunun anlam ı , lan ı laca ğı da siyasal
mücadeleler tarafı ndan
lerde ithal ikameci sanayile ş me modelleri kensel altyap ı ve hizmetler konusunda a şı - belirienmif7tir, Cu neden-
a ğı rl ı k kazanm ıştı r. Bu etratejilerin önemli r ı bir talebin olu ş mas ı d ı r. Ancak, yukar ı da le çearlimler aras ı ndaki
sermaye transferi,
farklar ı yan ı nda, ortak özellikleri devletin sözünü etti ğ imiz yap ı sal e ı n ı rlama, belli
blarveyUn ço ğ u durumda
pe

birikim sürecindeki merkezi rolüdür. İ ki de- dönemler hariç, devletlerin bu taleplere du- varsaydi ğ in ı n aksine,
neyim aras ı ndaki en önemli fark ise, geli ş - yars ı zl ığı ile eonuçlanm ışt ı r. Di ğ er bir anla- otomatik değ ildir,
Asl ı nda gelimis ülkeler
mi ş ülkelerde devletin a şı r ı birikimin yarat- tı mla, kentle ş me sürecinde ortaya ç ı kan
aras ı ndaki farkl ı refah
t ığı sermayeyi yönlendirme rolünü üstleni- talepler kar şı lanm ıyarak, bu sürecin gerek- devleti uygulamalar ı n ı n
ş i karşı s ı nda, azgeli ş mi ş ülke devletlerinin tirdi ğ i çözümlerin bulunmas ı yerel toplu- gerisinde de bu
mücadelelerin farkl ı l ığı
geli ş meyi s ı n ı rl ı bir sermaye birikimi ile ger- lukları n ineiyatifine b ı rak ı lm ıştı r. Gecekon-
vard ı r.
çekle ştirme sorunu ile kar şı karşıya kalma- du, informal sektör ve benzeri türden olu- 12 Yerel devletin geli ş mi ş
lar ı d ı r. Di ğ er bir anlat ı mla, birinci dönem ş umlar, bu tür bir yerel topluluk temelli çö- ülkelerde birlikte tüke-
tim alan ı na kapsaml ı
boyunca, geli ş mi ş ülke devletleri a şı r ı biri- zümler olarak ortaya ç ı km ıştı r. müdahalesi üretim
ken sermayeyi nas ı l kullan ı p, birikim süreci- Yerel devletin bu dönemde ele alaca ğı - sürecine herhangi bir
katk ı yapmad ığ i
ni bunal ı mdan ç ı karaca ğı n ı kurgularken, m ız son i ş levi me ş ruiyet ve toplumsal kont-
anlam ı na gelmemekte-
azgeli ş mi ş ülke devletleri, geli ş meyi s ı n ı rl ı rola yöneliktir. Bu i ş levin yerine getirilmesin- dir, Eme ğ in yeniden üre-
sermaye birikimiyle nas ı l sürekli k ı lacaklar ı de de, geli ş mi ş ülkelerle azgeli ş mi ş ülkeler timine yapt ığ ] katk ı n ı n
dolayl ı olarak üretim
sorunu ile kar şı kar şıya kald ı lar. aras ı nda ciddi farklar vard ı r. Geli ş mi ş ülke-
sürecine yaptiai katk ı lar
Bu durum devlet ve kent aras ı ndaki, bü- lerin bir ço ğ unda polis ve güvenlik hizmetle- yan ı nda, altyap ı ve ben-
r= •

yük ölçüde devlet taraf ı ndan kurulan, ili ş ki- rinin önemli bir k ı sm ı yerel devletin elindedir. zeri olanaklar ı sunarak
yerel devlet sermayeye
nin de oldukça farkl ı biçimlerde geli ş mesine 5u türden zor ve kontol ayg ıtlar ı n ı n yan ı nda
doğ rudan da destek
yol açm ış t ı r. A şı r ı birikim, yukar ı da da de- me ş ruiyetin r ıza yoluyla elde edilmesine yö- vermektedir_ Ancak bu

ğ indi ğ imiz gibi, geli ş mi ş ülkelerde üretimi dönemde asil ön plana


nelik eğ itim ve benzeri hizmetler de yerel yö-
çıkan i ş lev emeğ in
içeren birinci çevrimden, do ğ rudan üretken netimlerin kontrolundad ı r. Bu anlamda sos- yeniden üretimine
olmayan ikinci çevrime, ki kentsel yat ı r ı mlar yal kontrol i ş levleri yerel devletin sorumlulu-
=II
ğ una b ı rak ı lm ıştı r. Ancak azgeli ş mi ş ülkele- Ancak bu çeli ş kiler yaratan bir stratejidir.
rin ço ğ unda bu islevler merkezi yönetimin Daha önce de de ğ indi ğ imiz gibi, azgeli ş mis
elindedir. Di ğ er bir anlat ı mla, merkezi yöne- ülkelerin ço ğ unda, Söz konusu dönem h ızl ı bir
timin yerel düzeydeki do ğ rudan uzant ı lar ı n- kerıtle ş me dönemi olmu ş, bu durum güçsüz
ca yerine getirilmektedir. yerel yönetimler üzerindeki baek ıyı daha da
Ancak bu ülke kenterinde daha yap ı sal art ı rm ışt ı r. Kent yoksullar ı n ı n yerel yönetim-
bir sorun, yukar ı da da eöz etti ğ imiz gibi, ler üzerinde yaratt ığı baekl, bir çok durumda
devletin kente müdahalesinin e ı n ı rl ı l ığı n ı n yerel yönetimlerle merkezi yönetimler aras ı n-
kendisi bir me ş ruiyet sorunu yaratmae ı d ı r. da dikkate değ er gerilim ve çeli ş kilere yol aç-
Ancak çoğ u durumda, devletin kentsel alan- m ıştı r. 13u çeliskilerin de etkisiyle, yerel yöne-
lara yetersiz müdahalesinin bir krize dönü ş- timler ekonomik olarak olmasa bile siyasal
mesini önleyen baz ı tampon mekanizmalar olarak önemli aktörler haline gelmi ş lerdir.
ortaya ç ı km ıştı r. İş gal edilen gecekondulara Yukar ı da özetledi ğ imiz müdahale ve yö-
verilen mülkiyet haklar ı bu tür bir tampon rı etel örgütlenme biçimlerinin ne tür temel-
mekanizman ı n iyi bir örne ğ ini olu şturmakta- liyet biçimleri ile örtü ştü ğ ü sorusu da ilginç
d ı r. Kentsel düzeyde ortaya ç ı kan patronaj baz ı sonuçlara götürmektedir. Geli ş mi ş ül-
ili ş kileri de kent yokeullar ı n ı n siyasal eiete- kelere ili ş kin genel kan ı, en az ı ndan Türkiye
ıme dahil edilebilmesine olanak eaglayarak, gibi azgeli ş mi ş ülkelerde, söz konusu ülkeler-
benzer bir i ş levi yerine getirmi ştir. de yerel düzeyde kat ı l ı m mekanizmalar ı n ı n
K ı saca özetlemek gerekiree, İ kinci Dün- geli ş mie oldu ğ u yönündedir. Ancak bu ülke-
ya Sava şı sonras ı kenteel geli ş imin merke- lerde yap ı lan değ erlendirmeler terli yönde-
zinde emek gücünün yeniden üretimi vard ı r. dir. Her ne kadar Saundere yerel düzeyin
a
Geliçmiç ülkelerde bu sürecin organizasyo- çoğ ulculu ğ a açı k oldu ğ unu öne sürüyorea
nu refah devleti taraf ı ndan yap ı l ı rken, az- da, bir ço ğ u için, refah devletinin a şı rı geli ş -
geli ş mi ş ülkelerde bu i ş lev devletin kentsel mi ş li ğ i ve günlük ya şama yayg ı n müdahalesi
cy
alana e ı n ı rl ı giri ş i nedeniyle büyük ölçüde kentlileri yerel düzeyde kat ı l ı m ı n ı te şvik et-
13 ku tür bir r ,•• deti
yerel topluluklar ı n kendisine kalm ışt ı r. mek bir yana, cayd ı rı c ı niteliktedir(Young • ni

Yukar ı da özetledi ğ imiz müdahale anla- 1991, Cochrane 1995)'. Refah devleti bir an-
.• ı l ı k nraet
yış lar ı çerçevesinde, yerel devletin bu süreç- lamda bir yandan yerel düzeyde kapsaml ı kldukça
te nas ı l bir rol üstlendi ğ i, daha genel olarak- hizmetler sa ğ larken, ayn ı zamanda bu hiz- kenteel
ı iüknemole
ta, devletin kendi iç örgütlenmeeinin nas ı l metlerden yararlananlar ı da paeifize edip,
..Ike gelen
pe

etkilendi ğ i sorusu gündeme gelmektedir. ba ğı ml ı hale getirmi ştir. Hizmeti hiçbir çaba Seundere, da bu dikeunc-
Geli ş mi ş ülkelerde devletin kentsel alana göstermeden elde eden insanlar kat ı l ı m için ç tkla(;)maktad ı r
(Saunders 1990)_
yo ğ un müdahalesi yerel devletin de güçlen- bir gerek görmemektedirler'.
Üçüncü yol yaklaim ı da
mesi anlam ı na gelmi ştir. E ğ itim, sa ğ l ı k, ko- Azgeli ş mi ş ülkelerde ise terli bir du- bu tür bir ele ştirinin
nut ve benzeri hizmetlerin gerçekle ştirilmesi rum söz konusudur. Kentsel hizmetleri üzerinde yükselmektedir
(Giddens 1994).
kenteel düzeyde kapeaml ı bir yerel devlet ea ğ lamada devletin gösterdi ğ i duyars ı zl ı k,
14 ku Bur bir mant ı k çe ş itli
örgütlenmesini zorunlu k ı lm ıştı r. Di ğ er bir özellikle kent yoksullar ı rıı n siyasal Süreçle- yönlerden eleetirilebilir.

anlatı mla, söz konusu dönemde yerel devlet re aktif kat ı l ı m ı n ı te ş vik etmi ştir. Bu kesim Ancak
c3k bu tür bir eleçtkri
bu roakalerin amaçlar ı n ı
refah devletinin önemli bir parças ı haline bir yandan kendi olanaklar ı ile kenteel so- aemaktad ı r. Söz konusu
gelmi ştir. Ancak bir çok yazar bu türden bir runlar ı n ı çözmeye yönelirken, di ğ er yandan anlayiç gellymiy ülkelerde
kensel sosyal hareket-
ekonomik önemin siyasal alana aktar ı lmadi- da devletin ay ı rcl ığı em ı rl ı kaynaklardan
lerin niçin bu dönemde
ğı n ı ve yerel devletin siyasal olarak merkezi olabildi ğ ince pay alabilmek için kurumsal yükseldi ğ ini aç ı klamaktan
otoritenin gölgesinde kald ığı na dikkat çek- düzeyde de, kat ı l ı m sa ğ lamaya özen gös- uzakt ı r (Bknz. Fickvance
1995).
mektedir ( Cockburn 1977, Cochrane 1995). termi ştir. Bu tür bir kat ı l ı m ı n demokratik
15 Bu tür bir kat ı lı m ı n çoğ u
KTISAT DERG ISI• A USTO S200.

Ayn ı dönemde azgelismi ş ülkelerde bu olup olmad ığı ku ş kusuz tart ış maya aç ı k- durumda patronaj
ili ş k1çok daha farkl ı bir çerçevede geli ş mi ştir. t ı r'. Ancak, burada dikkat çekmek istedi- iliçkilerine, dayan ıyor
olmas ı , vatanda ş l ı k
Devletin kenteel alana s ı n ı rl ı müdahalesi, ye- ğ imiz olgu, azgeli ş mi ş ülke kentlerinde,
temelli bir kat ı l ı m mod-
rel düzeyde devletin geli ş mi ş ülkelerdekine kent yokeullar ı n ı n yo ğ un bir kat ı l ı m iste ğ i elnn yani co4lculu ğ un

benzer biçimde gelismeeine olanak vermemi ş , delirrı esinin önünde de


gösterip, bunun mekanizmalar ı n' ya yarat-
ciddi bir engel olarak
bu durum yerel yönetimlerin ekonomik an- tı klar ı ya da mevcut kanallar ı manipüle görülmektedir (Tekeli
lamda güçsüz kalmas ı ile sonugları m ıştı r. ederek kulland ı kland ı r (Roberts 1995). Su 1994).
nedenle, Türkiye gibi ülkelerde kat ı l ı m ı ye- Geli ş mi ş ülkelerin kentle ş me deneyimi
N
tersizli ğ i eorunundan çok kat ı l ı m ı n içeri ğ i ve yerel devletin ya şad ığı bu dönü ş üm Key-
ve hedeflerine yönelik bir sorun söz konu- nesci kentten port-Keyneeci kente geçi ş
sudur. Kat ı l ı m ı n boyutuna bak ı ld ığı nda iee, olarak değ erlendirilirken, yerel devletin de
geli ş mi ş ülkelerden daha kat ı l ı mc ı bir siya- port-Fordist bir yap ı lanmaya yöneldi ğ i
sal yap ı lanman ı n oldu ğ u söylenebilir. öne sürülmektedir (Harvey 1989; Mayer
Özetlemek gerekirse, İ kinci Dünya sa- 1994; Storker 2000). Geli ş mekte olan ül-
va şı ndan 1970'li y ı llar ı n sonuna kadar uza- kelerde de benzer e ğ ilimler görülmekle bir-
nan dönemde, gerek geli ş mi ş gerekse de likte, bu sürecin ayn ı yoğ unluk ve biçimde
azgeli ş mi ş ülkelerde, kentsel geli ş menin ya şand ığı n ı s öyleyebilmek zordur.
merkezinde eme ğ in yeniden üretimi sorunu Devletin kentsel alana müdahalesine
vard ı r. Geli ş mi ş ülkelerde bu süreç devletin ili ş kin olarak iki temel politika de ğ i ş ikli ğ inin
yo ğ un müdahalesi ile ş ekillenirken, azgelis- ön plana ç ı kt ığı gözlenmektedir. Birinci de-
mis ülkelerde bu sürecin adli aktörü yerel ğ i ş im kentsel hizmetlerin sa ğ lanmas ı ndan
topluluklar olmu ştur. devletin h ı zla çekilmeeidir. E ğ itim, sa ğ l ı k,
ula şı m ve benzeri türden hizmetlerin sa ğ -
III. II. Sermayenin Yeniden Üretimi ve lanmas ı ndan devlet dereceli olarak çekilir-
Kent Mekan ı : 1980 Sonras ı ken, çekilmedi ğ i alanlarda da hizmetin
Gelismis ülke kentleri ile azgeli ş mi ş ülke sa ğ lanmas ı n ı ihale ve benzeri yöntemlerle ülkelerde
kentlerinin ortak k ı lan bir ba ş ka nokta, 1980 özel sektöre b ı rakm ış tir. 5u yönelim bir an- yerel
sonras ı ya ş ad ı kları dönü ş ümündür. Bu iki lamda refah devletinin çözülüsünün kent-
y>#1Btimler
grup kent için de eme ğ in yeniden üretimini ön sel düzlemdeki yane ı maeld ı r. Benzer biçim-
plana ç ı karan kentlesme deneyimleri, Key-
a de yerel devlet özellikle çal ış an keeimlere
emeğ in yeniden
nesci ve ithal ikrameci geli ş me stratejilerinin yönelik kira ve i ş sizlik yard ı m ı gibi uygula- üretiminde
1970'li y ı llarda içine dü ştü ğ ü bunal ı m ve bu- malardan da dereceli olarak uzakla ş m ış tı r. üstlendikleri
cy
nun sonucunda hakim hale gelen neo-liberal Kent mekan ı na ili ş kin düzenlemelerde de
rolleri ikinci
politikalarla birlikte, son bulmu ş tur. giderek geveekle ştirilmi ş , planlama kurum-
Geli ş mi ş ülkelerde devletin içine girdi ğ i lar ı güçlerini önemli ölçüde yitirmi ştir. plana iterken,
mali kriz, azgeli ş mi ş ülkelerde iee izlenen Birlikte tüketim kentleri özgün k ı lan sermayenin
ithal ikameci politikalar ı n t ı kan ışı giderek faktör olmaktan ç ı karken, kentler ekonomik
desteklenmesi-
artan ve merkezden çevreye, IMF ve Dünya geli ş menin odaklar ı haline gelmektedir.
ne yönelik bir
pe

Bankas ı gibi kurulu ş lar ı n arac ı l ığı ile, yay ı - Sermayenin hareketlili ğ i ve ulus devletlerin
lan neo-liberal politikalar ı n uygulanmas ı na bu alanlarda daha az müdahaleci hale gel- müdahale
yol açm ıştı r. Ancak neo-liberal politikalar ı n meleri, yerel girisimcilerin liderli ğ inde, yerel anlay ıı na
bir önceki dönemle ayr ıştığı nokta sadece birimlerin kendisini aktive etmeye ba ş lam ış ,
yönelmilerdir,
devlet merkezli geli ş me stratejilerinin ya yerel birimler uluslararas ı mekaneal i ş bölü-
da sosyal devlet uygulamalar ı n ı n sona er- münde kendilerine daha iyi bir konum elde
mesi de ğ ildir. Ayn ı zamanda sermaye biri- etmeye yönelik olarak birbirleriyle yar ış ma-
kim eüreçlerinin cografyas ı da dikkate de- ya itilmis, dünya kentleri hiyerar ş iei olarak
ğ er biçimde de ğ i ş meye ba ş lam ıştı r. Ulus adland ı r ı lan yap ı lanma içinde kentler ken-
devletlerin bu süreçte oynad ı klar ı rol mar- dilerine olabildi ğ ince avantajl ı bir yer elde
jinalle ş memekle birlikte, üretimin örgütlen- etmeye yönelik olarak stratejiler izlemeye
mesinde ve sermayenin dola şı m ı nda küre- baslam ış lard ı r. Bu yeni olu ş um içinde yerel
selle ş menin giderek güçlenen bir olgu hali- devlet ekonomik büyümeye yönelik koalis-
16 Kentlerin sermye birikr
ne geldi ğ i aç ı kt ı r. Neo-liberal politikalar ı n yonlann olu ş turulmas ı na ve stratejilerin
mi açiöinddn önemli
İnTfir:MTMEMI=Tr

ve küreeelle ş me sürecinin gerek geli ş mi ş belirlenmesine yönelik yerel düzeyde olu- ve bu sürece evlik
gerekse de azgeli ş mi ş kentler üzerindeki ş an, bu yeni e ğ ilimin merkezinde yer almak- eder. re ı -liberal ööylem-

le eklemelennidinde ise
etkisi dramatiktir. Bu çerçevede kentlerde tad ı rlar. Di ğ er bir anlat ı mla, geli ş mi ş ülke-
bu tür •
devletin üstlendi ğ i rollerle de benzer dra- lerde yerel yönetimler eme ğ in yeniden üre- *"•'Çrll ıı":C ■ r '•

matiklikte de ğ i ş iklikler olmu ş tur. Bu de ğ i- timinde üstlendikleri rolleri ikinci plana daha yo ğ un . i•ide
kenti rant elde etmenin
ş iklikleri a şa ğı da devlet stratejilerinin üç iterken, sermayenin desteklenmesine yöne- meyru :dram olarak kul-
b ğ esi etraf ı nda tart ış aca ğı z. lik bir müdahale anlay ışı na yönelmi ş lerdir. 12,nrnd-dya
Geli ş mi ş ülke kentleri için özetledi ğ imiz n ı n kenti temsil edebilmesi mümkün görül-
bu eğ ilimler büyük ölçüde azgeli ş mi ş ülke memektedir. Bu tür bir yönelimin yerel dev-
kentleri içinde geçerlidir. Devletin, merkezi ve let aç ı s ı ndan en önemli sonucu, yönetim
yerel yönetim düzeylerinde, birlikte tüketim olgusunun kurumsal yap ı c ı n ı n geçmi şteki
alan ı ndan özelle ştirme ve benzeri politikalar- belirgin çizgilerle tan ı mlanm ış l ığ in ı yitirme-
la çekilirken, yine geli ş mi ş ülkelerdekine ben- eidir. Kamu ile özel aras ı ndaki ayr ışı m ı n
zer biçimde, sermaye merkezli politikalara büyük ölçüde çöktü ğ ü bir dönemde, yöneti-
yöneldi ğ i gözlenmektedir. Sermaye birikim min kurumsal yap ı s ı da belirginli ğ ini yitir-
süreçlerini uzun süre belirleyen geli ş meci ide- mekte, kurumsal s ı n ı rlar ı daha az belirgin
oloji ve stratejilerin sona ermesi, daha önce yöneti ş im yap ı lar ı ortaya ç ı kmaktad ı r.
birinci çevrime yönlendirilen kaynaklar ı n ikinci Böylece kent yönetimi bir yandan daha ge-
çevrimlere aktar ı lmas ı na da olanak sa ğ la- ni ş bir içerik kazan ı p, devlet örgütlenmesi-
m ıştı r. Kamu sektörünün elinde biriken kay- nin d ışı na ta ş arken, bir yandan da enfor-
naklar özellikle daha önceki dönemde ihmal mel ve esnek bir yap ı kazarimaktad ı r.
edilmi ş bulunan kentsel altyap ı s ı n ı n iyile ştir- Ku ş kusuz bu tür bir yeni yap ı lanma
mesine yönelik yat ı rı mlara yönlendirilmi ştir. ge ş mi ştekinden oldukça farkl ı bir yönetim
Ancak hemen belirtmek gerekir ki, bu ül- felsefesini -temsil etmektedir. Kuramsal
kelerde ya ş anan dönü ş üm kendi içeel dina- düzeyde varsay ı lan devlet, kapitalist giri-
miklerinden çok, Dünya Bankas ı ve benzeri ş imciler ve yerel topluluklar etraf ı nda olu-
uluslararas ı kurulu ş lar ı n dayatmalar ı ndan ş an bir ittifak ve bu temelde olu ş acak bir Yerel devlet
kaynaklanmaktad ı r. Bu nedenle de, ortaya ço ğ ulculuktur. Ancak yöneti ş im örnekleri- sermayeyi
ç ı kan çeli ş kiler geli ş mi ş ülkelerle kar şı la şt ı - nin bir ço ğ unda ortaya ç ı kan durum bu
desteklemeye
a
r ı ld ığı nda çok daha derindir. Hali haz ı rda varsayim ı n gerçekçi olmad ığı yönündedir.
yetersiz olan birlikte tüketimin daha da ge- Kamu-özel i ş birli ğ i kavram ı n ı n varsaydi ğı yönelik
ri plana itilmesi, bu ülkelerde özellikle bu tür güç birli ğ i devlet ve giri ş imciler aras ı nda politikalara
cy
hizmetlerden yararlanan kent yoksullar ı n ı n yayg ı n biçimde gerçekle ş mektedir. Bir çok
yönelirken,
durumunu daha da kötüle ştirmi ştir (Ro- durumda yerel topluluklar ı n bu tür koalis-
berte 1995). Sermayeye yönelik kentsel yonlar içinde temsil edilmesi ya gerçekle ş -
kent yönetimi
-11
ise, endüstiyel büyümeyi hedefle- memekte ya da sembolik düzeyde kalmak- anlay ışı da
yen sermayenin sinirlili ğ i nedeniyle bat ı da- tad ı r (Lovering 2000). önemli bir
kine benzer bir yerel yari ş mac ı l ı k yerine za- Bu çerçevede temsiliyet kanallar ı ve bi-
değ i ş ime
pe

ten mevcut olan rant merkezli bir kentsel çimleri h ı zl ı bir de ğ i ş ime ugramaktadir. K ı -
geli ş me anlay ışı n' güçIendirmi ştir. saca ifade etmek gerekirse, yerel yöneti- u ğ ramaktad ı r.
Yerel devlet sermayeyi desteklemeye ş im yap ı lar ı dahka çok örgütlü ç ı karlar ı n
yönelik politikalara yönelirken, kent yöneti- temsiliyetine duyarl ı bir kurguya sahiptir.
mi anlay ışı da önemli bir de ğ i ş ime u ğ ra- i ş veren dernekleri ve odalar ı ve benzeri tür-
maktad ı r. Mevcut yaz ı n bu değ i ş imi yöne- den örgütlenmeler ço ğ u durumda yöneti-
timden yöneti ş ime geçi ş olarak adland ı r- ş im yap ı lar ı n ı n me ş ru üyeleri haline gel-
maktad ı r (Harvey 1989). Bu de ğ i ş imin ge- mektedir. Ayn ı tür bir temsiliyet biçimi ye-
risinde kent yönetiminin art ı k devletin öte- rel topluluklar içinde geçerlidir. Yöneti ş im
sinde bir boyut kazand ığı vurgusu vard ı r. yap ı lar ı na ço ğ unlukla örgütlü gruplar ula-
Devlet merkezli birikim stratejilerinin ge- ş abilmektedirler. Di ğ er bir anlat ı mla, yeni
çerlili ğ ini yitirmesinin, sermaye ve yerel yap ı lanma bireysel bir kat ı l ı mdan çok, yerel
topluluklar ı içeren biçimde, çok aktörlü bir düzeyde korporatist bir temsiliyet yap ı s ı n ı
yönetim yar ı s ı na yol 'açt ığı öne sürülmek- öngörmektedir. Bu tür bir olu ş umun en
KTISATDERG Iİ • A USTOS200.,

tedir. Bu anlay ış a göre, kentlerin kendileri- çarp ı c ı olumsuz özelli ğ i örgüteüz gruplar ı
ni pazarlamalar ı geni ş kat ı l ı ml ı bir yönetsel tamam ıyla d ış lay ı c ı olmas ı d ı r.
yap ı ve süreci de gerektirmektedir. Geç- Yerel yönetim yap ı lar ı ndaki ve temsili-
mi şte oldu ğ u gibi devlet kurumlar ı n ı n bu yet kanallar ı ndaki de ğ i ş im azgeli ş mi ş ülke-
tür bir sorumlulu ğ u tek ba ş lar ı na yerine lerin kentleri dikkate al ı nd ığı nda daha az
getirmeleri mümkün de ğ ildir. Yerel aktörle- çarp ı c ı d ı r. Çünkü, yukar ı da da de ğ indi ğ imiz
rin desteğ ini almayan bir yönetim anlay ışı - gibi, bu ülkelerde kentsel süreçIerin belir-
M31==t1T
lenmeeinde yerel topluluklar büyük ölçüde kentin, daha makro süreçIerden koparma-
kendi sorunlar ı n ı çözerken, kurumsal ola- dan, belli özgünlüklerinden Söz edilebilece-
rak taramlanmam ı e olsa da yönetim yap ı - ğ ini ve ayn ı nedenle de, yerel devletin dev-
lar ı n ı n bir parças ı haline çok önceden gel- let ayg ı t ı içinde özgün bir yerinin oldu ğ unu
mi ş lerdi. Bu nedenle, günümüzde geliemie göstermeyi hedefledik. Ancak konuya ili ş -
ülkelerde yayg ı n hale gelen yönetim anla- kin belli soyut de ğ erlendirmelerin mümkün
y ışı ve modellerinin prototipleri çok daha ve gerekli olmas ı na ra ğ men, devletin kent
önce azgeliemie ülkelerde ortaya ç ı km ıştı . mekan' ile ili ş kisinin belli bir tarihsellik ve
(Yerel) devletin etraf ı nda gelieen patronaj ampirik olarak aç ı k uçluluk içerdi ğ ini de
ili ş kileri ve bu çerçevede yerel topluluklar ı vurgulad ı k.
saran siyasal a ğ lar, ne derece demokratik Bu de ğ erlendirmeye paralel olarak, ikin-
olduklar ı tart ış mal ı olsa da, kamu-özel i ş - ci bölümde, İ kinci Dünya Savael sonras ı
birli ğ inin ve de yerel topluluklar ı n kat ı l ı m ı - döneme ili ş kin olarak devlet-kent ili ş kisini
n ı n özgün bir ifadesi olmu ştur. iki temel döneme ay ı rarak gözden geçirdik.
Bununla birlikte yeni yap ı lanman ı n bu ül- 1970'li y ı llar ı n sonuna kadar süren birinci
kelerdeki katı l ı m kanallar ı aç ı s ı ndan daha dönemde kent devlet ili ş kisini merkezinde
olumlu bir durum yaratt ığı n ı eöyleyebilmek emek gücünün yeniden üretimi sorunu var-
zordur. Yukar ı da da belirti ğ irniz gibi, kentsel ken, 1980 sonras ı nda, de ğ i ş en siyasal
süreçIere katı l ı m bu ülkelerde ço ğ ulcu bir ni- dengeler sonucunda, sermayenin yeniden
telikten çok patronaj ili ş kilerine dayanmak- üretiminin bu süreçte öncelik kazand ığı n ı
tad ı r. Yeni e ğ ilimler ise bu durumu ortadan gösterdik.
kald ı rmak ya da zay ıflatmaktan çok daha Tarihsel olarak bak ı ld ığı nda, kente ili ş -
dinamik bir hale getirmi ş , söz konusu a ğ la-
a
kin iki temel projenin var oldu ğ u görülmek-
ra yeni ve daha güçlü aktörlerin eklemlen- tedir (Lefevbre 1991, Logan and Molotch
meeine yol açm ıştı r. Daha da önemlisi, yö- 1987). Birinci proje kentleri ya şam mekan'
cy
rı etieim anlay ışı bu tür yap ı lanmalara me ş - ve kullan ı m de ğ eri olarak gören bir anlay ış
ruiyet kazand ı rmaya baelam ı etir'. taraf ı ndan çerçi evelenmektedir. İ kinci anla-
Özetlemek gerekirse, 1980 sonras ı dö- y ış ise, kentleri de ğ i ş im de ğ eri ve rant elde
nem hem geli ş mi ş ülkelerde hem de azgelie- etme arac ı olarak görmektedir.
mie ülkelerde, kentlerin h ı zl ı dönüeümüne Kapitalist kent do ğ as ı gere ğ i ikinci an-
ş ahit olmuetur. Bu dönü ş ümün en önemli lay ışı n birinci anlay ış üzerindeki üetünlü ğ ü-
pe

özelli ğ i emeğ in yeniden üretiminin önceli ğ ini nü varsaymaktad ı r. Ancak bu üstünlük


yitirmesi, buna kar şı n sermayenin destek- hiçbir zaman tam de ğ ildir. Kenti bir ya şam
lenmesine yönelik politikalar ı n ön plana ç ı k- mekan' olarak görenlerin verdikleri müca-
mas ı olmu ştur. Bu süreç içinde kentlerin deleler her dönemde de ğ ieim de ğ eri temel-
yönetimi de s ı n ı rlar ı belli olan yerel devletin li önemli s ı n ı rlamalar getirmi ş , dik-
sorumlulu ğ unun die ı na ta ş arak, sermaye- kate de ğ er kazan ı mlar elde etmi ştir (8en-
nin de içinde aktif biçimde yer ald ığı koalie- gül 2000c). Ancak son yirmi y ı l ı n bir de-
yonlar ı n sorumlulu ğ una girmeye ba ş lam ış - ğ erlendirmesi yap ı ld ığı nda, gerek geli ş mi ş
t ı r (8engül 2000a). Bununla birlikte, terli ülkelerde gerekse de azgeliemie ülkelerde,
yöndeki bir söylemin varl ığı na kare ı n, kent- kenti bir ya ş am mekan' ve kullan ı m de ğ eri
lerde yerel topluluklar ı n temeiliyeti s ı n ı rl ı olarak gören anlay ışı n önemli mevziler yi-
kalm ı e, bunun gerçekle şti ğ i durumda ise, tirdi ğ i gözlemlenmertedir. Ancak neo-libe-
kat ı l ı m ı n çerçevesi, daha yaearal ı r kentler ral politikalar sonucunda ortaya ç ı kan
yaratmaktan çok, daha fazla rant elde et- kentlerin yaratt ığı sorun ve -toplumsal çe-
me kay ı ları tarafı ndan belirlenmi ştir. liekilerin de saklanarnaz hale geldi ğ i aç ı k-
t ı r. Bu tür bir çeli ş kinin varl ığı , kentleri kul-
III. Sonuç lan ı m de ğ eri etraf ı nda gören keeimlere ye-
Giri ş bölümünde de belirti ğ imiz gibi, bu ni projelerle ortaya ç ı kabilme -Fı rsatlar sun-
çal ış mada yerel devlet-kent ili ş kisi çerçe- maktad ı r.
vesinde iki boyutlu bir de ğ erlendirme yap- 5u mücadelelere ili ş kin olarak yerel
may ı amaçlad ı k. Birinci bölümde kapitalist devletin nerede durdu ğ u konusuna k ı saca
de ğ inerek bitirmek yerinde olacakt ı r. Dev- of Difference. Oxford: 5Iackwell

let konusunda yapt ığı m ı z tart ı sma devle- Jorı as, H. I. J. and Wilson, R. (1999) The Urban

tin siyasal güç iliskilerinin bir ifadesi oldu- Growth Machines. Alhany: New York University

ğ unu bir kez daha vurgulad ı . Tam da bu ne- F'ress,

denle, devleti yeknesak bir ayg ıt, yerel dev- Lefebvre, H. (1991): The Production of Space. Oxford:

leti de merkezi yönetimin basit bir uzant ı 5lackwell.

olarak görmek yanl ı st ı r. Bu niteli ğ i yan ı n- Logan, J. ve Molotch, H. L. (195, 7): Urban Fortunes:

da, yerel devletin yerel bask ı lara aç ı k bir ni- The Political Economy of the Place. Kaliforniya: Ca-

teli ğ i de vard ı r. Di ğ er bir anlat ı mla, belli s ı - lifornia University Press.

n ı rlar içinde de olsa, yerel devlet kenti kul- Mayer, M. (1994) 'Post-Fordist City Politics', A.

lan ı m de ğ eri etraf ı nda görenlerin bask ı lar ı - Amiri (der.) Post-Fordism: A Reader. Oxford:

na aç ı k bir nitelik arz etmektedir. [3u yüz- içinde.

den, yerel devlet, kentleri yasand ı r k ı lmaya F'ahl, K. (1975) Whose City? Londra: Penguin.

yönelik projelerin mücadele stratejisinin Fickvance, C. (1995) 'Where Have Urban Movements

tek oda ğı olmasa bile, önemli hedeflerinden Gone?', C. Hadjimichalis (der.) Europe at the Mar-

birisi olmak durumundad ı r. Ancak, yukar ı - gins. Londra: Wiley

da yapt ığı m ı z de ğ erlendirmenin bir baska Foulantzas, N. (1978) State, Power, Socialism.

bulgusu da, kentlerin dolay ı s ıyla da yerel Londra:Verso.

devletin, daha makro ölçeklerde gerçekle- Roberts, 5. (1995) The Makina of Citizens: cities of

sen süreçIerden özerkliginin s ı n ı rlar ı n ı n ol- peasants revisited. Londra: Arnold,

dugudur. 5u nedenle, kullan ı m de ğ erini te- eassen, 6. (1991) The Global City: New York, Lon-

mel alan bir projenin sadece yerel ölçekli bir don, Tokyo. Princeton University Press: Prince,ton

proje olarak kalmamas ı da basar ı s ı n ı n ön


a NJ.

kosuludur. Saunders, E. (1979) Urban Politics: A 5ociological

Kayna kça Interpretation. Hutchinon: Londra


cy
Alford, K. ve Friedland, K (1935): Powere of Theory: Saunders, P. (1986) Social Theory and the Urban

Capitalism, the State and Democracy. Camhridge: Question, Hutchinson: London.

CUF'. Saunders, P. (1990) A Nation of Home Owners.

Castells, M. (1977) Urban Queetion. Londra: Arnold Londra: Unwin Hyman.

Cochrane, A. (1993) Whatever Happened to Local Savage, M. ve Warde A. (1993) Urban Sociology, Ca-

Government. Buckingham: Open University Press. pitaliem and Modernity, Macmillan: Londra.
pe

Cocklgurn, C. (1977) Local State. Pluto: Londra Storker, G. (2000) The New Politice of British

Dahi, K. A. (1961) Who Governs? New Haven: Yale Local Government. Londra: Macmillan.

University Press Ş engül, H. T. (1999) 'Türkiye'de Yerel Yönetimler:

Duncan, 5. ve di ğ erleri (1988) 'Policy Variation in Lo- Deneyim ve Söylemin Dönü ş ümü', iktisat Dergisi,

cal State: Uneven Development and Local Social say ı 388

Relations, International Journal of Urhan and Kegi- Ş engül, H. T. (2000a) 'Siyaset ve Mekansal Ölçek

oral Kesearch, V.12, 107-28. Sorunu: Yerelci Stratejilerin Bir Ele ştirisi'. A. Torlak

Duncan, 5. ve G000lwin, M (1989) The Local State (der) Küreselle ş me: Emperyalizm, Yerelcilik ve i ş çi

and Uneven Development. Polity: Oxford S ı n ıfı . Ankara: Imge Yay ı nlar ı

Dunleavy, P. ve Oteary, 5. (1987) Theories of the Ş engül, H. T. (2000b) 'Yerel Yönetimden

State. Mcmillan: Londra Yöneti ş ime' Ça ğ da Yerel Yönetimler, Mart 2000

Gicidens, A. (1994) Between Left and Right. Camb- Ş engül, H. T. (2000c) 'Radikal Kent Kuramlar ı na

ridge: F'olity ili ş kin Ele ştirel Bir De ğ erlendirme: Alternatif Bir

Harvey, D. (1973) Social Justice and the City. Lond- Yakla şı ma Do ğ ru', Amme Idaresi Dergisi, V. 20, r1.2
IM'ff=Mr=IM~

ra: Arnold Tekeli, I. (1994) 'The patron-client relationship,

Harvey, D. (1985) Urbanisation of Capital. 5altimo- land-rent economy and the experience of "ur-

re: John Hopkine University Press banisation without citizens", S. J. Neary et.31.

Harvey. D. (1989) 'From Managerialism to Urban (eds) The Urhan Experience., London: E and En

Entrepreneurialism: the transformation of urban Sporla içinde.

governance'. Geografisker Annaler 715, 3-17 Tekeli, I. (1996b) 'Bir Demokrasi Projesi Olarak Yerel

Harvey, D. (1996) Justice, Nature and Geography Habitatlar, Ada, Kentliyim ,


==,
Türkiye'de Kentsel-Metropoliten Alanlar ı n
Biçimlenmeeinde Devletin Rolü

Giri ş : çal ışı lacakt ı r. Bunu yaparken as ı l çaba, Hatice Kurtulu ş *


1950'lerle birlikte h ı z kazanan k ı rdan dönü ş en kentlerde tarihsel mülkiyet yap ı s ı
kente göç sürecinde göç alan kentlerin ge- ile devletin müdahalesi ya da müdahale-
çirdi ğ i dönüsüm ve çevrelerine do ğ ru yay ı - sizli ğ i (asl ı nda tam da bir müdahale ola-
larak yeniden biçimlenmeleri analiz edilme- rak) aras ı ndaki ba ğ lant ıy ı çözümlemeye
ye çal ışı l ı rken değ iskenierden baz ı lar ı na çal ış makt ı r.
a şı r ı vurgu yap ı l ı rken baz ı lar ı ihmal edil- Bu ba ğ lant ı Türkiye Cumhuriyeti'nin ku-
mistir. Örne ğ in bugünkü anlamda kentlerin rulu ş undan itibaren üç ayr ı politik dönem
varl ığı n ı ve biçimsel-yap ı sal özelliklerini ka- için ayr ı ayr ı ele al ı nacakt ı r. Bu dönemlerin
pitalist üretim ili ş kileri ve sermaye birikim birincisi toplumsal de ğ ismenin yava ş an-
süreciyle ba ğ lant ı land ı rarak aç ı klayan cak kurumsal de ğ ismenin h ı zl ı oldu ğ u
yakla şı mlar genel-evrensel teorik çerçeve- 1920'lerden 1950'lere kadar olan dönem-
ler kurmaktad ı rlar. (1) dir. Bu kurulu ş dönemi olarak adland ı r ı la-
Bu ve bunun gibi kurulmu ş evrensel te- cakt ı r. İ kinci dönem Türkiye'de h ı zl ı bir k ı r- Kentsel
oriler elbette yüksek bir genellerne kapasi- dan kente göçün ya ş and ığı 1950'lerden
dönüüm,
tesine sahiptirler. Ancak bu teoriler yerel
a 1980'lere kadar olan dönemdir. Bu top-
dön4en
olan ı n -tarihsel farkl ı l ı kl ı r ı n ı analizlerine ka- lumsal degieme dönemi olarak adland ı r ı la-
tabilecek kadar çok degiekenle kurulmad ı k- cakt ı r. Üçüncü dönem ise 1980'Ier-den iti- nesnenin
cy
lar ı için, kapitalizm alt ı nda ortaya ç ı kan baren kentsel alanlar ı n aç ı kça ve dolays ı z tarihsel
kentsel biçim-yap ı lasma farkl ı l ı klar ı n' aç ı k- olarak sermaye birikim arac ı olarak görül-
özellikleri ile
lamakta zorlanmaktad ı rlar. Bu anlamda dü ğ ü ve sunuldu ğ u dönemdir. Biz bu yaz ı -
gerek kentsel geli ş me teorileri gerekse da sonuncu dönemi kapitalist kentin yer- dönü ş,türücü
rant teorileri Türkiye'de bugün var olan lerne dönemi olarak adland ı raca ğı z. etkinin niteli ğ i
kentsel yap ı lar ı n baz ı parçalar ı n ı açiklaya-
aras ı ndaki bir
pe

bilmektedirler. Kurulu ş Dönemi: Topraklardaki Mülkiyet


dizi 17ağ lanti ile
Oysa kentsel dönü ş üm, dönü ş en nes- Devirlerinin 5a ğ ladi ğ i Olanaklar
nenin tarihsel özellikleri ile dönüstürücü Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulu ş u ve hi- qerçeklemek-
etkinin niteli ğ i aras ı ndaki bir dizi ba ğ lant ı lafetin kald ı rilmaelyla birlikte genç Türkiye te ve kendine
ile gerçekle ş mekte ve kendine has yerle ş im Cumhuriyeti Devletinin Hazineci, Osman-
has yerleim
örüntüleri yaratmaktad ı r. Bu ba ğ lant ı lar l ı 'da miri olarak adland ı r ı lan devlete ait
çözümlenebildi ğ i oranda kentsel yap ı lar ı n ekilebilir arazilerin yan ı nda Emvali IvIetruke
örüntüleri
betimlenebilme sans ı yükeelmektedir. Ol- ve Tasfiye içanunlanyla, Türk-kum ahalinin yaratmaktad ı r.
gular ı n aç ı klanmas ı n ı , bir mozayi ğ in parça- mübadelesiyle ve Osmanl ı 'da F'adisahl ı k
lar ı n ı n tamamlanarak resmin tamam ı n ı n yapm ış ki ş ilerin tapulu ta şı nmazIann ı n
anla şı lmas ı olarak görüreek, çözümleyebil- millilestirlmesi ile geni ş bir arazi stokuna
di ğ imiz her ba ğ lant ı , baz ı parçalar ı aç ı k- sahip olmu ş tur. (2)(Tablol))
lanm ış olan mozayi ğ e eksik bir parçan ı n Bu -topraklardan miri arazi, çift-Hane
ilaveeine katk ı da bulunacak ve resmi biraz ad ı verilen köylü ailesinin isletti ğ i tar ı m
daha netlestirecektir. topraklar ı ndan olu ş mas ı na kar şı n, taefiye
Böyle bir yönterneel çerçeveden yola ve mübadele yolu ile hazineye devrolan
ç ı karak kaleme al ı nan bu yaz ı da Türkiye topraklar genellikle gayri müelüm az ı nl ığ a
Cumhuriyeti'nin kurulu ş undan itibaren ait ve ço ğ unlu ğ u feodal dönemin büyük
devletin, kentlerin ve metropoliten alanla- kentlerinin çevrelerinde toplanm ış olan ge- M.Ü., liE3F
r ı n biçimlenisi üzerindeki rolü çe ş itli politik ni ş arazilerdi. Bunlar ı n aras ı nda büyüklü ğ ü Iktisat Bölümü
dönemler esas al ı narak analiz edilmeye 5000-7000 dönüm aras ı nda de ğ i ş en ge- Arrst ı rma Görevlisi
Tahlol. Osmanl ı 'da Türkiye Cumhuriyeti'ne Geçi ş Sürecinde Özel Mülkiyet Hakk ı Devirleri

1858 Arazi Kanunnamesinde 1920'lerin Geçi ş Döneminde Topraktaki


Özel Mülkiyetin Da ğı l ı m ı Özel Mülkiyetin Yeniden Da ğı l ı m ı

Türk Medeni Kanunu ile Özel Mülkiyetin Da ğı l ı m ı

Özel mülk araziler


: Müslümanlar ı n Bireysel özel mülkiyet
: Gayri-müalimlarin > Bireysel özel mülkiyet

Hilafetin Kald ı rı lmas ı , Emvali Meruke ve


Tasviye Kanunlar ı ve Mül9adele ile Hazineye
Devralan Araziler

Gayri müslim az ı nl ı ktan Milli Emlak İdareaine devrolanlar

Fadisahlar ı n özel mülkleri


Hassa Hazineairı in mülkleri Türkiye Cumhuriyeti Hazinesine devrolanlar
a
Osmanl ı Düzeninde Miri Arazinin Da ğı l ı m ı 19201erin Geçi ş Döneminde Miri Arazinin Da ğı l ı m ı

Geniç Miri Arazinin Kontrolu


cy
=LE Yerel Bey Türkiye Cumhuriyeti Hazinesine devir
(Müteaellim) Yerel Earaf ı n özel mülkü

Tı mar sahib) >. Türkiye Cumhuriyeti Hazinesine devir


pe

Miri Arazinin İş letilmeei


Çift-Hane Küçük köylü mülkiyeti

Osmanl ı Düzeninde Vak ıf Arazilerinin 1920'lerin Geçi ş Dönemine Vak ıf Arazilerinin Da ğı l ı m ı


Da ğı l ı m ı

l'adisah vak ıflar ı na ait topraklar


Kamu hizmeti için kurulmuç vak ıf topraklar ı Vak ı flar Genel Müdürlü ğ ü'nün kontrolüne geçen
kamu hizmeti vak ıf arazileri

Gayri müslim az ı nl ı k vak ıflar ı > Vak ıflar Genel Müdürlü ğ ü'nün kontrolüne geçen
Gayrimüslim vak ıf arazileri

Terkedilmi0k ve bakimeizl ı k nedeniyle devir


=,,
^-i ^ır^h^ıa^ıc^x^^,i,

ya da sat ı s yoluyla Müslüman ki0erin mülkiyetine


geçen vak ıf arazileri

Müslüman vak ıflar' Vak ıflar Genel Müdürlü ğ ü'nün kontrolüne geçen
Müslüman vak ıf arazileri
=t131
nis çiftlik arazileri de bulunmaktaycl ı ..(5) otomobil ula şı m ı na da uygun planlanmak-
Di ğ er yandan Türkiye Cumhuriyeti Me- tad ı r (6).
deni Kanununun ş ekillendirdi ğ i özel mülki- Bu y ı llarda ülkede iç göçIer ıblen kaynak-
yet hakk ı Osmanl ı 'da 1856 Arazi Kanun- lanan önemli bir nüfus hareketi yoktur.
namesinde tan ı mlanan özel mülkiyet hak- Mübadele ile gelen nüfusun yerle ştirilmesi
k ı n ı n devrimi de olanakl ı k ı lm ış t ı r. 19 yüz- ise hazinenin elinde biriken topraklar eaye-
y ı lda özellikle büyük kentlerin çevrelerinde einde önemli bir arazi arz ı eorunu yarat-
yayg ı nla ş an özel mülk arazilerin büyük bö- mamaktad ı r. Ankara d ışı ndaki kentlerde
lümü (daha çok müslüman asker bürokrat nüfus ve büyüme bask ı s ı olmad ığı için
elit ve yerel e ş rafa ait geniç çiftlik alanla- kentlerin çeperlerindeki arazilerde herhan-
r ı ) yeni medeni kanun ile özel mülk etatüle- gi bir arazi kullan ı m de ğ i ş ikli ğ i bask ı s ı da
rini korumuslard ı r. Osmanl ı 'da vak ıflara yoktur.
ait olan araziler ise Vak ı flar Genel Mareei- Böylece, önemli bir arazi talebi ile kar şı
nin kontrolüne geçmitir. Osmanl ı 'da gerek kar şı ya olmayan devlet elinde biriken ara-
padi ş ah vak ı flar ı na ait gerekse özel ki ş ile- zileri gelece ğ e yönelik olarak planlamak ye-
rin mallar ı n ı vakfetmesiyle olu ş an büyük rine çe ş itli biçimlerde elinden ç ı karm ış t ı r.
vak ıf arazileri bulunmaktad ı r (4). Bu vak ıf Bunlar ço ğ unlukla sava ş s ı ras ı nda ülkeyi
arazilerinden bir k ı sm ı yine osmanl ı n ı n terkeden ya da vatana ihanetten suçla-
Cumhuriyetin
önemli kentlerinin içinde ve çevresinde bu- nan gayri müslim az ı nl ığ a ait terkedilmi ş ilk y ı llar ı nda
lunmaktad ı r. topraklard ı r. Su topraklar ı n de ğerlendiril- Türkiye'de
Bu devirlerle birlikte 1920'lerin ortala- mesi ve kontrolu için olu ş turulan Milli Em-
r ı nda kentleri çevreleyen k ı rsal topraklar-
kurumsal
lak Mareein elindeki topraklar ı n büyük k ı s-
daki mülkiyeti örüntüsü kabaca ş öyle gö-
a m ı n ı tahsis ya da eat ış yoluyla h ı zla elden yap ı larda
rünmektedir: Devlet hazinecine devrolmue ç ı karm ışt ı r (7). Di ğ er yandan daha çok yo ğ un bir
araziler, özel mülk etatüsündeki büyüklü memura ucuz konut üretimini sa ğ lamak
modernizas-
cy
küçüklü çiftlikler, vak ıf arazileri ve küçük için kurulmu ş olan Emlak Kredi Bankas ı na
kbylünün geçimlik üetimini sürdürdü ğ ü 10- devrolan arazilerin de çok küçük bir k ı sm ı
yon hareketi
150 dönüm büyüklü ğ ünde tarlalar. Bu mül- bu amaca hizmet edecek ş ekilde tasarruf görülmesine
kiyet biçimleri ile bunlar ı n üzerinde devletin edilirken, büyük k ı sm ı da yine sat ış yolu ile kar şı n 1,u
tasarrufu, müdahalesi ve müdahalesizli ğ i elden ç ı kar ı lm ışt ı r.
dönü ş üm
sözü edilen dönemlerin herbirinde farkl ı Oysa elinde böyle bir arazi ctoku bulun-
toplumsal
pe

yerleeme biçimlerine kaynakl ı k edecektir. durmak, devlete, planlama için bulunmaz


Cumhuriyetin ilk y ı llar ı nda Türkiye'de bir olanak sa ğ lamaktayd ı . Devletin bu y ı l- yap ı ya 17u
kurumsal yap ı larda yo ğ un bir modernizas- larda bu olana ğı kullanmam ı e olmas ı , An-
h ı zla yarı s ı -
yon hareketi görülmesine kar şı n bu dönü- kara'n ı n imar ı s ı ras ı nda ba ş layan ve
ş üm toplumsal yap ıya bu h ı zla yane ı ma-
marnaktad ı r.
1950'leden sonra yeni boyutlar kazanarak
maktad ı r. Bu nedenle bu y ı llarda kentlerde artan toprak epekülaeyonu, arazi i ş galleri
meydana gelen dönüeümler yap ı sal olmak- ve kaçak yap ı la ş ma için fı rsat olu şturan
tan çok biçimseldir. Su biçimsel dönü ş ümü önemli de ğ i ş kenlerden biridir.
özellikle iki kentte izlemek mümkündür. An- İ lk bak ışta, bu dönemde, devletin elin-
kara'da, orta büyüklükte bir feodal ş ehir- deki topraklar üzerinde aç ı k bir politikas ı
den yeni ulus-devlet için modern bir ba ş - yokmu ş gibi görünmektedir. Su dönemi in-
kent yarat ı lmakta ve bürokraeiden dolay ı celeyen ara şt ı rmac ı lar devletin daha çok
kentin ald ığı nüfus için gerekli konut ve elindeki topraklar ı n miktar ı , niteli ğ i ve yer-
resmi yap ı lar modern bir planlama çerçe- leri hakk ı nda bile yeterince bilgi sahibi ol-
miTrmrr.

vesinde in ş a edilmek istenmektedir. Istan- mad ığı ndan dolay ı bu topraklar ı n de ğ er-
bul'da ise sava ş sonras ı finans ve ticari lendirilememie ve elden ç ı kar ı lm ış oldukla-
faaliyetteki gerileme ve bürokrasinin bo- r ı ndan cözederler.
ealmae ı ndan dolay ı önemli bir nüfus kayb ı Oysa Milli Emlak İ dareci tebli ğ leri, Em-
ya ş anmas ı na ra ğ men 19.yüzy ı l ı n ikinci ya- lak Bankas ı Tarihi ara şt ı rmac ı , dönemin
r ı c ı ndan itibaren ba ş layan modern planla- meclis görü ş me tutanaklar ı ve dönemle
ma eylemi yava ş da olsa sürmekte ve kent, an ı lara bak ı ld ığı nda, devletin asl ı nda
sahip oldu ğ u topraklar üzerinde bilgisiz ve rak spekülasyonunun fark ı ndad ı r ve kentin
ihmalkar olmaktan çok, kapal ı bir politika imar ı için, topraklardaki spekülatif de ğ er
4
izledi ğ i görülmektedir. Bunun, genç cumhu- art ış lar ı n ı de ğ il, tapudaki arsa bedelini
riyetin bürokratlar ı n ı n, ba ğı ms ı zl ı k sava- esas almay ı önermektedir. Ancak tasar ı
şı nda eme ğ i geçmi ş e ş rafı n ve ilk mecliste meclisten bu ş ekliyle geçememietir. Tasar ı -
ve sonrakilerde yer alan toprak sahibi mil- n ı n ilgili maddeyi kamula şt ı r ı lacak alanlar ı n
letvekillerinin toprak sahibi olmalar ı na ve- dörtte birinin sahiplerine b ı rak ı lmas ı ko ş u-
ya topraklar ı n ı geni ş letmelerine olanak luyla kabul edilmi ştir (a.g.e.).
sa ğ layan bir politika oldu ğ unu söylemek 4. Falih k ı fk ı Atay' ı n cumhuriyetin ku-
mümkündür. rulu ş yı llar ı ile ilgili an ı lar ı nda Ankara'n ı n
Bu k ı sa yaz ı çerçevesinde bu politikay ı ba ş kent olma sürecinde ya ş anan toprak-
birkaç örnekle aç ı klamak mümkündür: lardaki spekülasyonu ve bürokratlar ı n
1. Milli Emlak İ daresinin 1922-1924 y ı l- Yansen Plan ı n ı nas ı l uygulanamaz hale ge-
lar ı na ait -tebli ğ leri aras ı nda tasfiye ve tirdiklerini uzun uzun anlatmaktad ı r (13).
emvali metruke kanunlar ı yla milli emlak Ş evket Süreyya Aydemir ise İ kinci
idaresine gecen gayrimenkullerin (ço ğ unlu- Adam adl ı kitab ı nda, kurulu ş yı llar ı nda
Kamu elinde
ğ u arazi olmak üzere) sat ışı na ili ş kin çok toprak, iskan ve yerle ş me i ş lerinin olumlu toplanm ış
say ı da tebli ğ bulunmaktad ı r (10). bir uygulama ve hatta yetkili bir mercii bu- olan bu
2. Emlak Bankas ı n ı n Tarihi ara şt ı rma- lamad ığı ndan sözederek bunu bir çe ş it sa-
mülkiyet d ışı
s ı nda bankan ı n çe ş itli zamanlarda sat ış a hipeizlik olarak de ğ erlendirmektedir (14).
ç ı kard ığı arazilerin al ı c ı bulamad ığı ve ar- 1965 y ı l ı nda Maliye Bakanl ığı Ba şda- topraklar ı n
sa fiyatlar ı n ı n dü ş ürülerek tekrar sat ış a n ış man ı olan Sinan Erderrı gil ise kurulu ş büyükçe bir
a
sunuldu ğ una dair belgeler ortaya ç ı km ış - y ı llar ı için ş unlar ı söylemektedir: '' Bu inti- k ı sm ı , devlet
t ı r. (11). kaller (devirler) memleketin gelecekteki çe-
3.13 Aral ı k 1924 günü T5Mfıl'ne sunu-
eliyle, kamu
ş itli ihtiyaçlar ı dü ş ünülerek idare edilse
cy
lan "Kurulmas ı Kararla ştı rı lan Yeni Kent idi, bu gün 5 Y ı ll ı k Kalk ı nma Plan ı n ı n öngör- yarar ı ve
İ çin Gerekli Olan Topraklarla, Batakl ı k Top- dü ğ ü i ş ler için gerekli arazi ve arsalar elde gelecek
raklar ı n Ş ehremanetince Kamula şt ı rı lmas ı bulundurulabilirdi. Halbuki göçmenlerin
tasavvuru
Hakk ı nda Kanun Tasar ı s ı " üzerine yap ı lan yerle ştirilmesi, topraks ı z çiftçinin toprak
tart ış malarda Ankara'n ı n ba ş kent olarak sahibi edilmesi, ş ehir ve kasabalar ı n imar ı olmadan,
imar ı s ı ras ı nda arazilerde meydana gelen gibi konularda devletin, o tarihte tayin ve kapal ı bir
pe

değer art ışı ve bu art ış a el koymaya çal ı - tesbit edilmi ş, de ğ il uzun vadeli, k ı sa vade-
-
politikayla
ş an spekülatörler konusu ele al ı nm ıştı r. li bir politikas ı bile bulunmamaktayd ı . Bu-
özel
Tasar ı da kamula ştı rma gerekçesi olarak nun bir sonucu olarak, ço ğ u hazineye be-
ş öyle denmektedir: "Medeni hiçbir ülkede, delsiz olarak intikal eden mallar plans ı z, mülkiyete
toplumel va do ğ al nedenlerden ötürü top- programs ı z ve gayesiz olarak elden ç ı kar ı l- transfer
raklarda görülen ola ğ anüstü de ğ er artışı m ış tı r." (15).
olmu ştur.
genellikle mülk sahiplerine b ı rak ı lmaz. Bu Su örneklerden de anlaOacagi gibi bü-
do ğ rudan do ğ ruya belediyelerin ya da top- tün bu süreçde devletin masumca, fark ı n-
lumun olur. Birçok hükümetlerde bu gibi ay- da olmadan bu arazileri elden ç ı kard ığı n ı ve
r ı cal ı kl ı topraklara al ışı lan ı n 8-10 kat ı vergi kentlerdeki spekülatif arazi al ış veri ş in
kesilmekte, ya da sözkonusu topraklar, gözden kaçirdigini dü ş ünmek fazla iyi ni-
sonradan yüksek fiyatlara sat ı lmak, ya da yetlidir. Devlet bu dönemde elindeki arazi-
uzun süreyle kiraya verilmek üzere belediye- leri k ı sa vadeli nakit para giri ş i için elden
ler taraf ı ndan kamula ştı rı lmaktad ı r. Ba ş - ç ı karmakta, arazi spekülasyonuna da bir
M/Al.] 1-1f/AMTUMMSI

lang ı çta gerekli olan de ğ er ilgiliye ödendi- çeş it zenginlik yaratma f ı rsat ı olmas ı ndan
ğ inden haks ı zl ığ a u ğ rayan da yoktur. Top- dolay ı göz yummaktad ı r. Böylece kamu
lumun ortak çabalar ı ndan doğ an ayr ı cal ı kl ı elinde toplanm ış olan bu mülkiyet d ışı top-
değ erlere toplumun sahip olmas ı n ı yasalar, raklar ı n büyükçe bir k ı sm ı , devlet eliyle, ka-
ahlak kurallar ı ve kamu oyu do ğ ru bulur." mu yarar ı ve gelecek tasavvuru olmadan,
(12). Su gerekçeden anla şı laca ğı gibi, asl ı n- kapal ı bir politikayla özel mülkiyete trans-
da genç hükümet Ankara'da varolan top- fer olmu ştur.
==t0',
Toplumsal De ğ i ş me Dönemi: Göç ve Burada ortaya ç ı kan fiili durumu müm-
k Arazi Talebi kün k ı lan olumeallik hazine topraklar ı n ı n
Türkiye'de Cumhuriyetin kurulu ş y ı lla- varl ığı d ı r. Buradaki olumsallik devlet için
r ı ndan 1940'lar ı n sonlar ı na kadar önemli de bir avantaj olu şturmaktad ı r. Göçün er-
bir göç hareketi olmamas ı arazi talebinin ken y ı llar ı nda, bir yandan, kentlerdeki yo-
de belli bir seviyede kalmas ı n ı sa ğ l ıyordu. ğ un nüfus art ışı na uygun alt yap ı l ı kentsel
Bu nedenle de kurulu ş y ı llar ı nda, toprakta- arazi üretmenin maliyetinin yüksekli ğ i, di-
ki spekülatif hareketlilik Ankara d ışı ndaki ğ er yandan bo ş hazine arazilerinden gelen
kentlerde yayg ı n olarak ortaya ç ı km ış de- herhangi bir gelir ya da kayda de ğ er bir de-
ğ ildir. II.Dünya sava şı y ı llar ı nda istanbul'un ğ er art ışı n ı n olmamas ı , devletin i şgal yo-
Avrupa yakas ı nda bir hareketlilik görül- luyla yerle ş ime müdahale etmemesinin
mekle birlikte, bu daha çok Alman i ş gali ba ş l ı ca nedenleridir.
korkusuyla topraklar ı n ı de ğ erinin alt ı nda Buradaki arazi talebi ile örtü şen mülk-
satarak Anadolu yakas ı na ta şı nanlardan süz hazine topraklar ı n yaratt ığı olumsall ı k,
kaynaklanmaktad ı r. devleti k ı sa vadede önemli bir mali-vicdani
1950'li y ı llarla birlikte Türkiye'nin ya ş a- yükten kurtard ığı gibi, yaratt ığı kendine
maya ba ş lad ığı yo ğ un göç hareketi kentler- has özel mülkiyet hakk ı (gecekondu mülki-
de önemli bir arazi talebini ortaya ç ı kar- yeti) sayesinde de uzun vadede de toplum-
m ışt ı r. Türkiye'de göçü ba ş latan sahici di- sal patlamalar ı bir ölçüde engellemi ştir. Bu Türkiye'de
namik ise kentlerde olu ş mu ş sanayi ve anlamda da, göçün özellikle ilk 10 y ı l ı nda, göçü
onun emek ihtiyac ı de ğ il, k ı rsal yap ı daki çö- devletin, müdahalesizli ğ i bir politikas ı ola-
ba ş latan
zülmedir. III)ünya Sava şı sonras ı nda dün- rak uygulad ığı n ı söylemek mümkündür.
sahici
a
yada olu şan yeni i ş bölümüne uygun olarak [3u y ı llarda siyasi otoritenin Sadece oy
Türkiye'ye yap ı lan yard ı m kapsam ı nda tar ı - kayg ışıyla gecekondu yap ı m ı na müsaade dinamik ise
m ı n makine ş mesi, zaten giderek küçülen etti ğ ini dü ş ünmek buzda ğı n ı n sadece yü- kentlerde
cy
topraklar ı i ş leten küçük köylü ailesinin top- zeyde kalan k ı sm ı n ı görmektir. ş unun arka-
olu ş mu ş
raktan kopmas ı na neden olmu ştur. s ı nda daha etkili bir kapitalist devlet poli-
Oysa 1950'lerin ba ş lar ı nda kentler, tikas ı oldu ğ u aç ı ktı r. Bu politikan ı n iki yüzü
sanayi ve
göçler ve do ğ al art ış la sahip olduklar ı nü- bulunmaktad ı r. Birincisi, yukar ı da sözü onun emek
fusu istihdam edebilecek sanayi kurulu ş u edildi ğ i gibi devletin vatanda şı n ı n bar ı nma
ihtiyac ı de ğ il,
sayı s ı na ve bu nüfusu barind ı rabilecek ko- hakk ı konusunda sorumlulu ğ unu ihtiyaç sa-
k ı rsal
pe

nut stokuna sahip de ğ ildirler. Bu nedenle, hibine devrederek büyük bir yükten kurtul-
bu y ı llarda ortaya ç ı kan arazi talebinin ni- mas ı , ikincisi ise çal ış t ı rd ığı i ş çinin bar ı nma yap ı daki
teli ğ i ve bunun kar şı lanma biçiminde devle- ihtiyac ı n ı kar şı lamak durumunda olan ser- çözülmedir.
tin oynad ığı rol kentlerin biçinglerimesi üze- maye sahibini bu yükten kurtarmakt ı r.
rinde belirleyici olmaktad ı r. Böylece 1950'li y ı llara hakim olan ilk yerle ş -
[3u dönemde ortaya ç ı kan arazi talebi- me biçimi, zamanla kenti bir ku ş ak gibi sa-
ne uygun kentsel arsa üretimi ise yerel racak olan gecekondu mahalleleridir.
—merkezi siyasi otorite eliyle üretilemedi ğ i 196011 y ı llardan itibaren i ş gal yolu ile
için farkl ı nitelikteki arazi talebinin yarat- gecekondu yapma faaliyeti, biçim de ğ i şti-
t ığı üç tür konut va arazi arz ı gerçekle ş - rerek ticarile ş mekte ve kentsel arazi pa-
mi ştir. Burada üç tip konut-arsa 'Çelebi ve zar ı içinde yer alan bir al ış -veri ş neenesi
buna uygun olarak ortaya ç ı kan üç tip ara- olamaya ba ş lam ış t ı r (16). Göçün ilk y ı lla-
zi arz ı görülmektedir. r ı ndaki bu masum bar ı nma biçimi, özellikle
1.Göçün ilk y ı llar ı nda kente göçenler 1970'lerin sonlar ı ve 1980'lerle birlikte ya-
1=MMni!1,1ğellt•ı--sq.ı.ı.,

bar ı nma sorunlar ı n ı , kentin eski yerle ş im sa d ışı güç örgütlerinin de devreye girdi ğ i
-

alanlar ı n ı n yak ı n çevresinde bulunan ve bir rant elde etme yoluna dönü ş mü ştür.
üzerlerinde bir faaliyet olmad ığı gibi kent- Göçün ilk y ı llar ı nda devletin müdahalesizli-
sel altyap ı hizmetlerinin de ula ş mam ış ol- gini, yerle ş menin maliyetini ğ öçenlere ve
du ğ u bo ş hazine ve vak ı f arazilerini i ş gal topluma ödeten bir politika olarak aç ı kla-
ederek yapt ı klar ı gecekondular yoluyla mak mümkünken, daha sonraki y ı llardaki
çözmü ş lerdir. müdahale ş izi4in arkas ı nda bir yan ıyla çok
daha içiçe geçmi ş ç ı kar il ş kileriyle devlet la kabul ederek, ço ğ unlu ğ u kamuya ait
aras ı ndaki ba ğ lant ı lar, di ğ er yan ı ]la da arazilerin özel mülkiyete transferinin sa ğ -
kenteel arazinin bir birikim arac ı olarak ğ ö- lanmas ı d ı r. Di ğ eri ise yine bu çak ış madan
rülmesinin me ş rulasmas ı yatmaktad ı r. do ğ an rantlar ı n belli kesimlerin elinde top-
2. 1950'leden sonra kentsel alanlarda lanmas ı n ı sa ğ lamal ı d ı r.
görülen nüfus art ışı n ı n yaratt ığı bir di ğ er
arsa talebi ise kentli orta s ı n ı fı n bar ı nma Kapitalist Kentin Yerle ş me Dönemi
ihtiyac ı nglan kaynaklanmaktad ı r. Geli ş en 1980'lerle birlikte Türkiye'de kentlesme
ticaret ve servis faaliyetinin kentlerin yeni bir boyut kazanmaktad ı r. Bu boyut
merkezi alanlar ı ndaki bina va arsa de ğ er- dünyada ya ş anan dönü ş ümün de bir yanel-
lerinin armas ı na neden olmaktad ı r. bu rı as ı olmakla beraber, 1920'li y ı llardan beri
alanlarda ya ş ayan nüfus bu de ğ er art ış la- kentsel alanlarda meydana gelen biçimsel
r ı n ı kar şı layabilecek güçte olmad ığı için ve yap ı sal dönü ş ümlerin de bir sonucudur.
kentin d ışı nda pareellenerek sat ı lan göre- Dünyada 1970'lerden itibaren, uygula-
Ulusal
celi olarak ucuz arazilerde konut aray ışı na nan yeni ekonomi politikalar ı dünyan ı n ileri
gitmektedir. sanayile ş mi ş ülkelerinin kentsel-metropo-
kalk ı nma
Böylece bir di ğ er arsa arz ı biçimi ola- liten alanlar ı nda oldu ğ u kadar, geç-az sa- stratejisi
rak parselasyon mekanizmas ı kar şı m ı za nayilesmis ülkelerinin kenteel-metropoli- aç ı s ı ndan
ç ı kmaktad ı r. Kentlerin çeperinde, genellikle ten alanlar ı nda da önemli dönü ş ümler ya-
ithal ikameci
köylünün elindeki tarlalar emlakç ı ve spe- ratmaya ba ş lam ış t ı r. Dünyan ı n pek çok
külatörler tarafindan sat ı rı al ı nmakta ve sanayile ş mi ş bölgesi, kapanan fordist fab-
stratejiden
harita mühendislerine pareelletilmektedir. rikalar, i ş sizlik, kronik enflasyon ve sanayi- ihracata
a
Daha sonra buran ı n imara aç ı lmas ı bek- nin yeree_,çim de ğ i ş iklikleri ile kar şı kar şı ya dayal ı
lenmekte ve iman ı arsalar olarak parsel kald ığı bu dönemde eski büyük sanayi
stratejiye
parsel eat ı lmaktad ı r. bu durum, kentlerin kentleri büyük bir h ı zla çekil de ğ i ştirmeye
cy
çevrelerine do ğ ru büyüme yönü ve biçiminin ve dünyada belli konularda uzmanlasan geçi ş olarak
belirlenmesinde belirleyici olmaktad ı r. kentler ortaya ç ı kmaya ba ş lam ış t ı r (18). adland ı rı lan
3. Bu dönemde kentteki orta s ı n ı f ı n ko- Türkiye de bu y ı llarda siyasi anlamda
dönemin,
nut talebine kar şı l ı k geli ş en bir di ğ er arz dramatik de ğ i ş imler ya şanm ış ve 3 y ı l sü
biçimi ise yap-eatç ı insaatç ı lar ı n ürettik- ren askeri yönetim 1985 y ı l ı nda yeniden si-
kentsel
leri çok katl ı apartmanlard ı r. Burada bir vil yönetime geçmi ştir. Siyasi olarak Özal alanlar,
pe

yada kentlerin eski yerle ş im alanlar ı naki iki dönemi olarak adland ı r ı lan bu dönemde özellikle de
katl ı evler, ev eahibinden belli oranda kat neo-liberal ekonomi politikalar ı , muhalefe-
metropoliten
kar şı l ığı nda al ı nmakta ve yerlerine çok tin olmad ığı Dr ortamda tam bir eerbestlik
katl ı apartmanlar yap ı lmaktad ı r. 1960Ia- içinde uygulamaya konulmu ştur. Ulusal kal- alanlar
rin ve 1970'lerin yayg ı n konut arz ı biçimle- k ı nma stratejisi aç ı s ı ndan ithal ikameci üzerindeki
rinden birini olu şturan bu mekanizma dev- stratejiden ihracata dayal ı stratejiye ge-
yans ı mas ı
let taraf ı ndan da hem in ş aat sektörünü çi ş olarak adland ı r ı lan bu dönemin, kenteel
canland ı rmas ı hem de giderek artan konut alanlar, özellikle de metropoliten alanlar
kaç ı n ı lmazd ı r.
talebinin bir k ı sm ı n ı kars ı lamas ı bak ı m ı n- üzerindeki yans ı mas ı kaç ı n ı lmazd ı r.
dan Kat Mülkiyeti Yasas ı ile legal hale ge- Bu dönemde kentsel alanlar ve kentle ş -
menin kendisi bir sektör olarak alg ı lanm ış
1950'lerden itibaren ba ş layan toplum- ve buna kentsel geli ş me sektörü denmi ştir.
sal de ğ irrie sürecinde hzla dönü ş meye Kentsel yat ı r ı mlar, tam da Harvey'in kapi-
ba ş layan kentlerin ald ı klar ı yeni biçim, bir talist kenti anlat ı rken i şaret etti ğ i gibi,
yan ıyla kentin sahip oldu ğ u mülkiyet örün- sermayenin ikinci döngüyü olarak destek-
.KTISAT DERİ Sİ • AGU T • S200

tüsü ve bu mülkiyetin co ğ rafi da ğı l ı m ı ile lenmi ştir. Sanayide meta üretiminde dü-
belli nitelikteki arsa taleplerinin çak ı sma- sen karl ı l ı k oranlar ı , finans ve hizmet sek-
slyla olu ş mu ştur. Devlet burada iki alanda törleriyle birlikte kenteel geli ş me sektörü-
belirleyici olmu ştur. Birincisi, bu sözü edi- nün ön plana ç ı kar ı lmas ı na neden olmu ş -
len çak ış man ı n yönlendirdi ğ i yap ı lasmay ı , tur. bu sektördeki aktörlerin hareket ye-
çe ş itli yasal düzenlemeler ve imar aflar ıy- tene ğ ini art ı racak düzenlemeler h ı zla ya-
salla ş m ış ve yerel yönetimler özellikle imar yapan pareelaeyon ve yapeatç ı in şaatç ı l ı k
4

nrı ı liRM:f4n~
planlamaelyla ilgili geni ş yetkilerle donat ı l- tamamen nitelik de ğ i ştirdi ğ i için kent yok-
m ıştı r. İ ki ba şl ı olarak yeniden tasarlanan eullar ı ve orta s ı n ıflar için bir konut sahibi
metropoliten kent yönetimleri anakent be- olma şans ı iyice azalm ıştı r.
lediyesi ve ilçe belediyeleri olarak ayr ı lm ışt ı r. 1980'lere kadar kentlerin olu ş umuna
Bu geli ş meler çerçevesinde özellikle doğ rudan müdahale etmeyerek kapal ı bir
metropoliten alanlarda büyük dönü ş ümler politika izleyen devlet art ı k aç ı k bir biçim-
ya şanmaya ba ş lam ıştı r. Kent merkezlerin- de kentsel geli ş me sektörüne destek ver-
deki mülkiyet, büyük ş irket ve ş irket grup- mekte ve hatta bu geli ş meyi engelledi ğ ini
lar ı n ı n ofielerinin bulundu ğ u gökdelenler, dü ş ündü ğ ü yasal çerçeveler' çe ş itli by-
çok katl ı lüx al ış -veri ş merkezleri, lüx otel- paelarla a ş maktad ı r. Kentsel geli ş me
ler ve lüks konutlar ı n in şaas ı ile el de ğ i şti- eektörünü büyük sermaye için daha da
rirken, kentlerin çeperlerindeki araziler bir cazip hale getirmek için devletin bu
yandan büyük toplu konut projeleri, al ış ve- dönemde sa ğ lad ığı olanaklar daha önceki
ri ş merkezleri ve baz ı kentsel fonksiyonla- dönemlerle k ıyaelanamayacak boyutlar-
r ı n deeantrilizaeyonu projelerine uygun dad ı r.
Kentsel
olarak h ı zla imara aç ı lmaya ba ş lam ıştı r. Örne ğ in 1984 y ı l ı nda, büyüyen kentler-
Bu projeler için gerekli arazi ise, hazine deki legal konut arz ı yetereizliklerini gider- geli ş me
arazilerinin yan ı nda geni ş özel mülk çiftlik- erek kaçak yap ı la ş ma ve gecekondula ş - sektörünü
'erinin sat ı n al ı nmas ı veya kamula şt ı rı lma- mayi engellemek için Ba ş bakanl ığ a ba ğ l ı
büyük
e ı yoluyla edinilmi ştir. olarak Toplu Konut idaresi kurulmu ştur.
sermaye için
1950'lerde kent yoksullar ı için bir idarenin, Emlak Bankael kredileriyle ger-
olanak olarak ortaya ç ı kan gecekondula ş -
a
çekleştirece ğ i büyük ölçekli toplu konut daha da cazip
ma hareketi ve orta e ı n ıflar ı n konut sahibi projeleri, büyük eermayeli in şaat ş irket- hale getirmek
cy
için devletin
KUM
bu dönemde
sa ğ lad ığı
olanaklar
daha önceki
pe

dönemlerle
k ıyas-
la na mayaca k
boyutlardad ı r.

O
■-
lerine ihale edilerek büyük bir Sermaye Society, Eds. Dear, M. and Scott, A.J., 91-122 ;

birikim olana ğı yarat ı rken, konutlar alt-or- 1985, The Urbanization of Capital, Basil E ı lackwell.

ta sin ı flar ı n ödeyemeyece ğ de ğ erlerle 2. Yavuz, F., 1980, Kentsel Topraklar, A.U. 55F

fiyatland ı r ı ld ığ i için kentlerdeki konut Baem Yay ı n Yük. Ok. Yay ı n ı .


sorununu çözememi ştir. 3. Kurtulu ş , H.,1999, The Roles of Çiftliks on the
Kentlerin çeperlerindeki geni ş kamu
Forrnation of the Metropolitan Fringe in the Expan-
arazilerinin tahsisi ve özel mülk arazilerinin
eion of Istanbul Metropolitan Area, Yay ı nlanmam ı s
sat ı n al ı nmas ı ya da kamula şt ı r ı lmae ı yoluy-
Doktora Tezi, Ş ehir ve 5ölg Planlama Bölümü, ODTÜ
la geni ş topraklar ı n toplu konut projeleri için
4. 5arkan,Ö.L., 1980, Türkiye'de Toprak Meselesi,
imara aç ı ld ığı bu dönemde kentte imars ı z
Toplu Eserler 1, Gözlem Yay ı nlar ı , 789-797 ; 1980,
arazilerde, dü ş ük maliyetli kaçak konut
imparatorluk Devrincle Toprak Mülk ve Vak ı flar ı n ı n
yap ı m ı giderek artan bir h ı zla sürmü ştür. 5u
durum, kentsel topraklar üzerinden elde Hususiyeti, Türkiye'de Toprak Meselesi, Toplu Eser-

edilen sermaye birikim olana ğı n ı n iki boyu- ler 1, Gözlem Yay ı nlar ı , 249-280.

tunu göstermektedir, Pir yanda, devlet eliy- 5. Tekeli, I., 1994, The Development of the İ stanbul

le gerçekle ştirilen geni ş çapl ı toplu konut Metropolitan Area: Urhan Administration and
projelerinin büyük sermayeli kent yat ı r ı m- Planning, IULA- EMME, letanbul.
Osmanl ı 'da
c ı s ı na sa ğ lad ığı birikim olana ğı , di ğ er yanda 6. Karpat, K.,1985, Population Movemente in the
yerel yönetimlerle patronaj ili ş kisi içinde olan 19.yüzy ı l ı n
Ottoman State in the Nineteenth Century, Ot-
kesimlerin, belediyelerin imar kararlar ı
toman Population, 1830-1914. The Univereity of V ığ e-
ikinci
üzerinde etkili olarak sa ğ lad ı klar ı birikim
conein Press, 86-105; Çelik, Z., 1986, The Kemarking
yar ı s ı ndan
olana ğı , 1980'lerden eonras ı n ı n kentlerini
biçimlendirmektedir.
a of letanbul. Univereity of Washington Press, Seatle; itibaren özel
Tekeli, I.,a.g.e. mülk arazi
Sonuç Yerine 7. Milli Emlak Idaresi Tebli ğ leri 1922-1924, Maliye
sahibi olma
cy
Osmanl ı 'da 19.yüzy ı l ı n ikinci yar ı s ı ndan Bakanl ığı Yay ı nlar ı
davran ışı nda
itibaren özel mülk arazi sahibi olma dav- 8. Yavuz, F.,a.g.e.

ran ışı nda görülen art ış Türkiye Cum- 9_ Milli Emlak idaresi Tebli ğ leri, a.g.e. ; Giiverö, M.,
görülen art ış
huriyeti Devletiyle birlikte h ı z ı n ı kesmeden 1998, Emlak Bankas ı Tarihi, yay ı nlanmam ış çal ı ma; Türkiye
sürmü ştür. Atay,F.R., Çankaya, 1952 Cumhuriyeti
Kurulu ş y ı llar ı nda varolan farkl ı tarih-
10. Milli Emlak idaresi Tebli ğ leri, a.g.s. Devletiyle
pe

sel mülkiyet biçimlerinin 20001i y ı llarda


11.Güvenç, M., a.g.e.
neredeyse tamam ı nn özel mülkiyete birlikte htz ı n ı
12. Yavuz, F.,a.g.e.
dönü ş mü ş oldu ğ u görülmektedir, 5u kesmeden
13. Atay, F.K., a.g.e.
sürecin ba şı nda beri devletin tasar-
14. Yavuz, F.,a.g.e.
sürmü ştür.
rufunun da bu yönde oldu ğ u bu yaz ı çer-
15. Aktaran: Yavuz. F., a.3e.
çevesinde ortaya koyulmaya çal ışı lm ışt ı r.
Devletin bu yöndeki tasarrufu, cum- 16. 5enyap ı l ı , T., 1992, A New Stage of Gecekondu

huriyetin kurulu ş y ı llar ı ndan bu güne kar- Housing in İ stanbul, Development of Istanbul Met-

ma şı kla ş an mekanizmalar arac ı l ığı sür- ropolitan Area and Low Cost Houeing, T.S.S.A;

mekle birlikte hiç de ğ i ş meyen temel bir Municipality of Greater _ stanbul; IULA- EMME,

devlet politikas ı olmu ş tur. Kentlerin Istanbul, 1,52-209; Erder, 5., 1996, Istanbul'a Bir
bugünkü görünümleri ise, tarihsel mülkiyet
Kent Kondu: Ümraniye, Ilet4im Yay ı nları
örüntülerinin yaratt ığı olumsall ı klar ı n, bu
17. Tekeli, I, a.g.e.
politika arac ı l ığı ile ne çe ş it bir sermaye
Maesey, D., 1984, Spatial Division of Labour,
1:41Effı l .i ti.-11. I• A TOS200.

birikim olana ğı na dönü ş türülmü ş ol-


MacMillan; Scott, A.J„1988, Metropolie : From the
du ğ unun göstergesidir.
Divieion of Labor to Urhan Form, University of

California Press; Lambooy, J.G. and Mouleart, F.,


Kaynaklar:
1. Harvey, D., 1981, The Urhan F'rocess Under 1996, The Economic Organization of Cities: An Ins-

Capitaliem: A Framework for Analysie, Ur- titutional Perspective, International Journal of Ur-

banization and Urhan Planning in Capitaliet ban and Kegional Keeearchee,V.20, N.2, 217-237.
Orijinallik Merak ı Tutkuya Dönü ş ünce:
Poktor Hikmet K ıvı lcı ml ı'n ı n Çal ış maları nda Devlet

Doktor Hikmet K ıvılc ı ml ı, Türkiye sosya- önces inin Vah şet Çagina karşı l ı k gelirken; Inci Özkan
lizm tarihinin belki de en fazla kendine has Toplumcul Devrim Çağı na da Barbarl ı k Ça ğı Kerestecioğlu*
özellikler -ta şıyan kalemi. Hem TKrolen Vatan karşı l ı k gelir, K ı vı lc ı rrı ll'ya göre: "Vah şet Çağı n-
F'artisine aktif siyasetin içinde yer alm ış bir da insan nevileri bat ı p çıktı lar, tarihcil devrim
eylerylci hem de bir teorisyen. Teorisinin ana çağı nda medeniyet çe ş itleri batı p ç ı kacaktı r.
çerçeves ini marksizm ve Marksist kavramlar Barbarl ı k çağı nda insan ı rkları değ i ştilen
belirliyor olsa da, "bize özgü bir sosyalist pro- toplumcu' devrim ça ğı nda medeniyet düzen-
je ve ideoloji" olu şturma kayg ı s ı ile özgün kav- len değ i ş iyor."'
ramlar üretiyor. Böylece barbarlar, tarihcil devrim yapan
Kıvı lcı ml ı 'n ı n dü şüncelerinin temelinde bir sosyalistler oluyor yani tarih öncesinin soe-
aya ğı Marx olu şturuyorea di ğ er ayağı da İbn-i yalistleri. Bu barbarlar ayni zamanda "ata-
Haldun olu şturur. İ bn-i Haldlun'u ke şfi, "soeya- ları m ı z" oluyor. Sosyalist dü ş ünce ve ilkeler-
lizm kayna ğı n ı yaln ız Batı kültüründen alamaz" le toplumsal tarihimizi, geleneklerimizi bar ış -
görü ş ünü kazanmas ı na ya da belki zaten sa- t ı rma ve uzla ştı rma çabas ı, Hikmet K ı vı lc ı m-
hip olduğu bu görü ş ü peki ştirmesine yol aç- lı'n ı n hemen bütün çal ış maları nda gözlenen
m ıştı r. Ancak bu ke şfin kendiliğ inden bir keş if bir motif. Di ğ er sosyalist hareketleri, örne-
olmad ığın ı belirtmek gerek. Ayni dönemde, Av- gin YÖN ve Tİ P'i eleştirirken de, "burjuva soe-
rupa solunda da benzer egilimlere rastlamak
a
yalizmi" nitelemesini yapar ve halktan kopuk-
mümkün. Özellikle Afrika'daki Müslüman ülke- luklar ı n ı vurgular. Halktan kopuk olmalar ı n ı n
lerin savaşı , örneğ in Cezayir'in ba ğı ms ızl ı k lide- kökeninde, Türkiye halk ı n ı n gelenek-görenek-
cy
ri 13in Bella'n ı n bir elinde Marx di ğer elinde 'erini sosyalizrne ayk ı n olarak alg ılamalan
65
Kur'an ta şı mas ı Avrupa solunu etkiliyor. Ro- yatar. Ve Doktor bunun tam tersini yapma-
ger Garaudy'nin "Soeyalizm ve lelarniyet" ya çal ışı r, "Atalar ı m ız ı " ilkel sosyalist, ilkel
isimli kitab ı nda da İ bn-i Halclun'u ke şfetti ğ ini komünist olarak tan ı mlar, "mülk Alah ı nd ı r"
görüyoruz. Bu kitap Mihri Belli ve Do ğan Avc ı - diyen İ slamiyet'in sosyalist nitelik ta şıd ığı n ı
oğ lu tarafı ndan Türkçeye çevrilmi ştir. vu ı rgular: " İ lk fütuhatç ı gaazi müslüman ulu-
Kı vı lc ı ml ı 'n ı n farkl ı l ığı n' alg ı lamakta en lardan hangisi dünya mal ı na mülküne mete-
pe

önemli kaynak ku ş kusuz "Tarih Tezi": Bu kita- lik verdi. Hiçbiri. Atalar ı m ı zı n gönül verdikleri İ.Ü. 55F
bı nda Marx ve bn - i Haldun'un yan ında, belki de islaml ı k da bu idi. Türkiye'nin da ğ daki, çölde-
onlardan daha fazla, antropolog L.H.Mor- ki yal ı nayak köylüleri lelaml ığ a bunun için ha-
gadı n etkisi belirgin bir biçimde görülür ancak H.Kiv ılcıml ı, "Tarih Tezi'
la tanla ba ş la ba ğ l ıd ı r."
Tarih ve Devrim
Morgan' ı n da, Haldun'un da isimlerinin geçme- Kıvı lc ı ml ı, İ slamiyet'die gördü ğ ü sosyalist Yay ı nevi, İstanbul,
mesi ilginçtir. K ı vılc ı ml ı tarihi, Morgarl' ı n yaptı - rengi, Oernanl ı'n ı n toprak düzeninde de görür: 1974. Kitap
ğı gibi ça ğ lara bir ba şka deyiş le "konak"lara "Osmanl ı lar toprak üzerinde ki şisel 'özel mül- Kı vılcımlı .nın ölümünden
bölen Tarihin dört büyük ça ğı ndlan/konağı n- üç yıl %nra baeılabil-
kiyeti' bilmeyen, ho ş karşı lamayan göçebe ge-
mipr. Oysa kitabın
dam söz eder. 500 bin yı l süren Vah şet Çağı 'emekleriyle, tarihte rönesans görevlerini yeri- ba ında eki Emine
(yani Paleolitik Ça ğ ); 50 bin y ı l süren Barbar- ne getirmekle yetiniyorlard ı ."' Miris toprak re- K ıvılcımlı'nı n notundan
l ı k Çağı (Neolitik Ça ğ ); 5 bin yı ll ı k Tarihcil Dev- jimini, kendi deyi ş iyle "dirlik düzeni"ni, toprak orfinalinin 1965den

rim Ça ğı ve 500 yı ll ı k Toplurncul Devrim Ça ğı . önce yazild ığını


meselesini çal ışan halk yararı na çözen, s ı n ıf-
anlıyoruz.
Vah şet ve Barbarl ı k ça ğ ları nda, a şağı, orta, ları lafta değ il fiilen ortadan kald ı ran, demok- 2 .187-200.
yukarı olmak üzere üçer konaktan söz etmek- ratik sosyal adaleti sa ğ layan bir düzen ola- 3 a.g.e.,
te ve bunlar ı n özelliklerini, birbirine geçi ş dina- rak görür. Bu düzenin bozulmas ı Kanuni dö- 4 H.K ı vılcıml ı. "O r manli
ıt^ıra^z^i i:

Tarih/nin Maddesi;- Cilt


miklerini belirtmektedir.' Burada tek tek bu neminde ba ş lar. K ı vı lc ı ml ı'n ı n kavramlarıyla
1, Bibliotnk Yayı nları,
dönemlerin özelliklerini belirtmeyi gerekli gör- belirtmek gerekirse, bu dönemde didik düzeni I s tanbul. 1289, .D.10.
müyorum. K ı vı lc ı ml ı'n ı n Osmanl ı ve Türkiye'ye "derebeyle ş mi ştir". Dirlik düzeninin, çiftçi ve 5 H.Kııalc ırnir "Tarih,
bakışı nda belirleyici oldu ğ unu dü şündü ğ üm dirlikçilerden olu şan iki zürnresinin yan ı na, Devrim, Soyalizm";
Tarih ve Devrim
noktalara k ısaca değ inmek istiyorum. üreticiyle devletin aras ı na iki s ı n ıf girer: ke-
Yay ınevi,
Vah şet ve Barbarl ı k çağ ları , tarih öncesi simci ve tefeci bezirgan, yani! mültezim.' 1974; a.164.
ça ğ lard ı n Tarihin Tarihcil Devrim Ça ğı, tarih Osmanl ı İ mparatorlu ğ u'nun toprak düze- 6 a.g.e.,
=',
nine yönelik bu ilgi sadece Hikmet K ı vı lc ı ml ı 'ya göçebe komünal geleneklerin devlette sürdü-
özgü de ğ il. Osmanl ı Devletinin toplumsal-eko- ğ ü tezinin Osmanl ı 'daki yöneten-yönetilen
nomik yap ı c ı , 1960'larda yo ğ un bir tart ış ma- ili ş kisini belireizie ştirdi ğ i, bu anlamda s ı n ıfeal
n ı n konusu oluyor. Asl ı nda -tarihçiler arac ı çat ış malar ı n üstünü örtme tehlikesi ta şı d ığı
akademik bir tart ış madan çok sosyalistler aç ı ktı r. K ı vı lc ı ml ı 'n ı n Osmanl ı 'n ı n kurulu şun-
aras ı politik bir tart ış ma bu. Osmanl ı düzeni- dan Kanuni'ye kadar varoldu ğ unu söyledi ğ i
nin feodal ya da yar ı -feodal olarak belirlenme- "s ı n ıfe ı z toplum" tezi, toprak rejimindeki yeni
si, sosyalist mücadelenin yönünü ve takti ğ ini düzenlemelerle bozulmaya u ğ ram ış sa da
belirlemede tayin edici bir etkiye sahip. Hik- devlet taban ı nda varl ığı n ı eürdürmü ştür. 5u
met K ıv ı lc ı ml ı'n ı n bu tartış malardaki konumu- yakla şı m ı n ı n bir uzantı el olarak K ıv ı lc ı mil or-
nu anlamak için, feodalizm ve ATÜT tart ış ma- duya özel bir önem ve de ğ er verir. Bu noktay ı
lar ı n ı k ı eaca hat ı rlamakta fayda var. biraz daha aç ı kl ığ a kavu şturmak aç ı s ı ndan
Aralar ı nda D.Avc ı oğ lu, M.Belli, 5.5oran, devletle ş me sürecini nas ı l ele ald ığı na bak-
H.5erk-tay gibi isimlerin de oldu ğ u, Osmanl ı mak anlaml ı olur.
Devletinin feodal üretim tarz ı üzerine kurulu Hı vı lc ı rnl ı 'n ı n "bize özgülük eaptamael,
oldu ğ unu savunanlar, art ı k ürünün do ğ rudan devletin do ğ u ş unun farkl ı olmas ı ndan kay-
üreticiden devral ı nma tarz ı n ı , yöneten-yöneti- naklan ı r. Devletin doğ u ş unu, bir toplumun
len ili ş kisinin feodal niteli ğ inin en önemli kan ıtı barbarl ı ktan medeniyete geçi ş i olarak tan ı m-
olarak gösterirler. Art ı k ürüne, Avrupa'da ol- layan yazar, bu geçi ş in tarihte iki farkl ı biçim-
du ğ u gibi emek-rant yani angarya yoluyla de- de kendini gösterdi ğ inden söz eder: Kentten
ğ il de, ürün-rant yani ayni vergiler yoluyla el geçi ş ve çadirdan geci. Kentten geçi şte
konulmas ı Osmanl ı 'n ı n feodal olmad ığı n ı değ il, devlet, "barbar toplumun yukar ı kona ğı ndaki"
kölecilik ça ğı n' ya şamam ı s oldu ğ unu gösterir. tar ı m toplumunun kendi iç dinamikleriyle
Bu tezin savunucular ı , Osmanl ı toplum yap ı s ı - kentle ş meei, isbölümü yaratmac ı ve dolay ı -
K ı vı lc ı ml ı 'n ı n
n ı "ekonominin askeri gereklere göre düzenlen-
a s ıyla s ı n ıfeal anlamda farkilla ş mael sürecinin "bize özgü"lük
di ğ i bir feodalizm" olarak tan ı mlar: sonucunda ortaya ç ı kar. Çad ı rdan geçi şte
saptamas ı ,
ATÜT tezini ileri cürenler ise, art ı k ürü- ise, "barbar toplumun orta kona ğı ndaki" gö-
cy
nün üreticiden al ı nma tarz ı n ı değ il, toprak çebe toplumu, d ış sal etkilerle çökmekte olan devletin
üzerindeki mülkiyet ili ş kisinin hukuki biçimini bir medeniyetin içine dalar. Bir yandan bu doguurı lı n
temel al ı rlar. Tezin en bildik eavunuculan medeniyeti fethederken, bir yandan da kendi-
farkl ı
aras ı nda İ .Küçükömer, S.DivitHo ğ lu, M.Sen- el değ i ş im geçirir ve "kendi komünist kan ör-
cer, A.Gevgilili say ı labilir. gütlenmesinin gitgide devlet örgütü biçimine olmas ı ndan
Bu teze göre, topra ğı n mülkiyetinin giri ş ini benimser." kaynaklan ı r.
devlete ait olmas ı , yarg ı yetkisinin merkez- Osmanl ı 'n ı n devletle ş meei bu ikinci modele
pe

den atanan kadrolarda olmasa, Birliklerin uygundur. Dayı Boyu' ıg ılaki ilkel komünist kan
parçalanamaz olu ş u ile rnevkii ve makamla- örgütü, kentlerde tar ı mla birlikte beliren e ı n ıf
r ı n soya çekim yoluyla el de ğ istirmeeinin farkl ı la ş mas ı na u ğ ramaks ı zı n kent kurmu ş ,
yasaklanm ış olmas ı Osmanl ı Devletinin fe- 'yukar ı barbarl ı k kona ğı "n ı ya şama ılan do ğ ru-
odal olmad ığı n ı n kan ı tiar ı d ı r. dan devlet örgütü biçimine atlam ı stı r. Os-
Hikmet K ı v ı lc ı ml ı 'n ı n bu iki tez kar şı s ı n- manl ı 'ya özgü bu devletlesme süreci, Doktora
daki konumu ATÜT dü ş üncesine yak ı n gö- göre, ordunun -toplumsal konumu aç ı s ı ndan
rünse de, onlar kadar keskin ve dolays ı z si- da "bize özgü" bir durum yarat ıyor. Klasik e ı -
yasal sonuçlara ulasmaz. Hatta siyasal n ıfl ı toplumda ordu, devletin bir parças ı olarak
hükümleri bak ı m ı ndan feodalizm tezi eavu- belirirken, Osmanl ı 'da ordula ş ma, devletle ş -
nuculanna yak ı nd ı r. H ı v ı lciml ı , Osmanl ı Dev- meden ayr ı olarak yasanyor. Daha do ğ rusu
letin kuruculann ı a ş iret demokrasisi gelene- "devlet, ordunun gölgesinde do ğ uyor.
7 b.kz. So:_eyalizrm ve
ğ ini çok uzun süre ya ş atan insanlar olarak Osmanl ı 'n ı n doğ u ş u ve devletle şmeei sü- roplurnal Mücadeleler
-

görür ve buradan e ı nife ı z toplum belirleme- recinde, "devletten önce'", "devletten özerk", -d.
eine gider. Osmanl ı Devletinin özgün geli ş i- "devlet içinde devlet" nitelemelerini kazanan 1734-1735,
T9R1n1=1111T1=FZP,

,9yni yerdü
mini bulmaya ve aç ı klamaya çal ışı rken "dev- ordu; bir ba ş ka çal ış mas ı nda çok daha ş a şı r-
9 Osre3eh
letin taban ı nda" varl ığı n ı sürdüren kan ak- tı c ı bir özellik kazan ı r. Marx' ı n "tümüyle geli ş- c,l,
rabal ığı na dayal ı göçebe demokrasisinin ru- mi ş gündeli ğ i ilkin ordu içinde buluyoruz" sö- 10
huna dikkat çeker ama feodal bir aristokra- zünden hareketle, Osmanl ı'da orduyu i şçi s ı n ı - 11 k , ılcı mlı. "Türkiye'de
' Geiiiirdr',
cinin varoldu ğ u ya da üretim biçiminin özel- fı ile özde ş leştiren H ıvı lc ı ml ı , yeniçerilerin ka-
. rirn
likleri konusunu yan ıtlamaz: zan kald ı rmalar ı n ı da ilk i şçi grevleri olarak yo- Y kdkdr,tuk
K ı v ı lc ı ml ı 'n ı n görü ş lerinin abart ı l ı oldu ğ u, rumluyor." Tabii ordunun bu ay ı rdedici IC/4.
K ıv ı lc ı ml ı için Osmanl ı ile s ı n ı rl ı kalm ı yor. Türki- yor.' Gerçekten de K ıvı lciml ı 'da, Türk ordusu
ye Cumhuriyeti de ayn ı miras ı devral ıyor. "Tür- zaman ve rnekandan yani tarihten ba ğı ms ı z
kiye'de ordu, her modernle ş me hareketine olarak ilk ç ı k ışı ndaki özelliklerini koruyor. "Türk
motor ve öncü kesildi. Bu; derin köklü ve an- ordusu Kayı hanl ı Gaazilerin Birlik düzeninclen
laml ı geleneklerimizdendir.' saptamas ı n ı ya- Gaazi Mustafa Kemal'in milli kurtulu ş una dek
pan K ı vı lc ı ml ı , orduya yönelik heyecan ı n ı ve hep ilerici, devrimci gelenekti bir orcludur. İ lk ga-
beklentilerini, 27 Mayı s' ı n hemen ertesinde azi-ilbler antika müstebitli ğ e karşı ezilen top-
Cemal GUreehe gönderdi ğ i telgrafta en aç ı k rak kölelerine niebî kurtulu ş getiren Tarihcil
biçimiyle ifadelendiriyor: "Tarihimizde daima devrimin devrimcileri idiler. Son Gaazi Kuvayi
kuvvetle çarpar] kalbirnizin; yi ğ it ordumuzun Milliyeciler modern müstebitli ğe, emperyaliz-
kötülü ğ e ba şeğ diri ş ini hu ş ulâ selamlar ı m. me karşı , ezilen köle uluslara milli kurtulu ş ge-
İ kinci Kuvayi Milliye GazArl ız kutlu olsun. Ger- tiren sosyal devrimin devrimcileri oldular. Türk
çek demokraside Allah yan ıtmas ı n." 28 Ma- ordusu, o devrimci gelene ğ in öz çocu ğ u olarak
y ı s sabah ı Vatan Partisi Genel Ba ş kan ı s ıfa- herşeyi ola ğ anüstü dupduru görmeyi h ızla ge-
t ı yla çekti ğ i bu telgrafı n ard ı ndan, 1 Haziran li ştiriyor." 'Gerek 1. Kuvayi Milliye günlerinin
1960'cla Milli Birlik Komitesi'ne birinci aç ı k gerek 27 May ı s ihtilalinin vurucu gücü olan or-
mektubu götürüyor ve "ikinci kuvayimilliye du ilbleri, tarihimizin o idealist dirlikçi gelenek-
partisi" kurmalar ı gerekti ğ ini söylüyor.' lerinin mümessilidir.' Bu sözleriyle K ı v ı lc ı ml ı ,
27 Mayı s'a yakla şı m ı ayn ı zamanda ro- marksist söylemden de alabildi ğ ine uzakla şı -
mantik motifler ta şıyor. 27 Mayı s' ı n haz ı rla- yor. Marksizmin tam da kar şı s ı nda oldu ğ u bir
y ı c ı s ı olarak gördü ğ ü dokuz subay ile Vatan yerde; dura ğ anl ı k, değ i ş mezlik ve idealizm nok-
Partisi aras ı nda ilginç benzerlikler kuruyor. tas ı nda duruyor.
1954; hem ihtilal haz ı rl ığı n ı n ba ş lad ığı , hem K ı vı lc ı ml ı 'y ı anlamaya çal ışı rken hayat ı n ı
Vatan Partisi'nin kuruldu ğ u yı l. 1957; dokuz da yazd ı klar ıyla birlikte ele almak gerek. Ko-
subay ile Vatan Partililerin birbirlerinden ha-
a
sova doğ umlu olu ş u, 1912 Balkan sava şı s ı ra- 13
bersiz tutukland ı klar ı yı l. Dokuz subayı n top- sı ncla yani Türkçülük ak ı m ı n ı n güçlendi ğ i y ı l-
land ı kları ev ile Vatan Partisi Genel Ba ş kan ı larda Türkiye'ye geli ş i, 1919'cla yani 17 ya şı n-
cy
K ı vı lc ı mIrn ı n evi, "ş a şı lacak derecede yanya- dayken Kuvayi Milliye gönüllüsii olarak Ayd ı n
na, ayn ı k ı y ı da sallanan iki konak.' cephesi direni ş ine katı l ışı , ailesinden ald ığı is-
27 May ı s sonras ı geli ş meler hayal k ı r ı kl ı - lami bilgi ve terbiye, sosyalist hareketlere ka-
ğı ile sonuçlansa da, K ı vı lciml ı orduya olan t ı lmadan önce Istanbul'da Türk Ocaktanna
güven ve inanc ı n ı 12 Mart'a kadar sürdürür. devam edi ş i, tüm bunlar Hikmet K ı vı lc ı rallin ı n
Soeyalizm projesinde ve aktif siyasetinde sonraki y ı llarda olu şturmaya çal ışt ığı tezleri-
a ğı rl ı kl ı önem kazanan "ordu öznesi", K ı v ı l- ni belirgin biçimde etkilemi ştir." 15
pe

5ers[v.•23
c ı ml ı 'ya yönelen ele ştirilerin de mihenk ta şı rıı Kı v ı lc ı ml ı 'n ı n tezlerinde, ordu kadar öne ç ı -
olu şturur görünüyor. D.Perinçek; "s ı niflarüs- kan iki tema Türkçülük ve İ siamc ı l ı kd ı r. Su eğ i- - -71 ,1 Ege tı r5r'
tü ordu" belirlemesine yönelik ele ştirileriyle, lim, "bize özgü" sosyalizm kurma çabas ı n ı n • i975_

K ı vı lc ı ml ı 'n ı n Türkiye toplumunu "s ı n ı fe ı z" ola- do ğ al bir sonucuclur. Türkiye'de, gelenek ve
16
rak alg ı lacl ı klar ı n ı söyledi ğ i Kadro ve Yön'cü- inançlarla sosyalizm aras ı nda hep bir uzak-
lere yapt ığı ele ştirilerin bir benzerini, K ı vı l- l ı k/kopukluk oldu ğ u saptamas ı n ı yaparak, ta-
c ı ml ı 'ya yap ıyor. Osmanl ı ordusunun görevini, rihimizin de dinimizin de, gerçekte sosyalizm- 17 1- • .
"Osmanl ı feodal merkezi ortoritesinin haki- le uyumlu oldu ğ unu göstermeye ve hep ele ş -
miyetini geni ş letmek" olarak ortaya koyan tirmi ş oldu ğ u Türk solunun halktan kopuktu-
Perinçek, yeniçerileri de K ı vı lc ı ml ı 'n ı n iddia et- 'Unu bu yolla a ş maya çal ışı r. 18
ti ğ i gibi gündelikçi bir i şçi ordusu de ğ il, "üre- İ slami de ğ erlere yapı lan göndermelere ça-
timden ve halktan kopuk devş irmelerden ku- l ış malar ı n ı n çoğ unda rastlamak mümkün.
rulu, Sultan ı n emrinde silahl ı bask ı gücü" bi- Ancak en tipik ifadeleri, Vatan Partisi' Genel
çiminde tan ı ml ıyor. Ferincek K ı v ı lc ı ml ı 'y ı , or- Ba ş kan ı olarak 1957 seçimleri öncesi yapt ığ i 19
dunun az geli ş mi ş ülkelerde s ı n ıflarüstü bir konu ş malarda bulmak mümkün. 15 Ekim
rol oynad ığı n ı iddia eden "modern revizyo- 1957'de, Eyüp Meydan ı nda yapt ığı konu ş ma-
nistler" aras ı nda görüyor.' ya "Muhterem vatanda ş ları m, sevgili i şçi kar-
Y.Küçük'ün "Doktorun tarih say ı n ı n teme- de ş lerim. Bugün Müslüman İ stanburumuzun
li, Türk ordusunun ilerici ve bunun da 400 ça- Istanbul'dan önce Müslüman olan Eyüp böl-
d ı rla ba ş layan yiğ itlik tarihinin 600 yı ll ı k de- gesinde Vatan Partisi'nin sesini duyurmaya
ğ iş mez oldu ğ u inanc ı d ı r. Bu inanc ı n ı hiç değ iş - geldik.'' diye ba ş lar ve "Allah r ızas ı için oy" 6- 20
tirmiyor." saptamas ı oldukça yrincle gözükü- ter.2° Kendisinin kurmu ş oldu ğ u İşsizlik ve Pa-
==:
hal ı l ı kla Sava ş Derneğ i'nin 1968'cle düzenle- ve ünlü k ı sal ığı na karşı l ık, K ıvı lc ı rrıll'n ı n
diğ i "Ya İş Ya Ekmek" yürüyü ş ünde de dinsel enflaeyonu, bütçe açığın ı yaeaklayan, aerrna-
motifiere rastlan ı r. Örneğ in pankartlardan yemin ne kadar ka‘r edeceğ ini heeaplayan, ei-
birinde "i şsizlik; ümmül habaletir. Hz. Mu- yaeetle u ğ ra ş mayı, örgütlenmeyi anayasal
hammed" yaz ı s ı vard ı r. bir zorunluluk haline getirerek, toplumsal mü
Hikmet K ıvı lc ı ml ı'm ı n görü şlerini yans ıtan oadeleleri h ı zland ırmaya çal ışan yakla şı m ı ...
önemli metinlerden birisi de, 1956 y ıl ı nda Is- Kı vı lc ı ml ı'n ı n "Anayasa co şkuyla
tanbul Ünivereitearnin siyasi partilerden Ana- karşı lad ığı , umutla ba ğ land ığı 27 Mayı eçı la-
yasa konusundaki görü şlerini sormas ı üzerine rı n hiç dikkatini çekmemi ştir. Ancak daha
hazı rlam ış olduğ u ve 27 Mayı e' ı n hemen erte- önce de belirtti ğ irmiz gibi Kıvı lc ı ml ı 27 May ı s
,

einde yayı nlayı p, da ğ rtarak hayata geçirmeye Sürecinde ya şad ığı hayal k ı rı kl ığı na ra ğ men,
çal ıştığı "Anayasa Teklifi"dir. Bu rnetrı e bakı l- orduyu "ilerici güçIer"in ba şı nda eayma tav-
d ığı nda tipik bir anayasal iktisatç ı yakla şı m ı rı ndan ve onun desteğ iyle gerçekle şecek dev-
ile karşı la şı l ı r. Kı vı lcı ml ı'll ı n anayaea teklifi, giz- rimci dönü şümlerden umudunu keemerni ş;
li ya da aç ı k her türlü enflasyon ve bütçe aç ı - bu tavr ı eoeyalist çevrelerin yo ğ un ele ştirile-
ğı n ı yasaklarken, vergilerin kirnlerden nae ı l al ı - rine konu olmu ştur.
nacağı n ı detaylanyla anlat ı r. Asgari ücretten Doktor Hikmet K ı vı lc ı ml ı tüm hayat ı bo-
çal ışma saatlerine, do ğ um izninden i şten çı - yunca, kimi zaman acelecilik içinde, hep bir
karı lma yöntemlerine, kre ş hizmetine kadar eylem adam ı olmu ştur. Öte yandan antro- Türkiye'de
çal ış ma hayatı n ı n her türlü ayr ı ntı s ı anayasal polojiden hukuka, do ğ a bilirnIerinden tarihe, sosyalist
madde haline getirilmi ş-Gir. Doktor, adeta, Siyasete uzanan bir yelpazede yazm ış oldu-
Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve siyasal tüm
dü şüncenin
ğ u metin lerle, adeta Türkiye'nin yerli
eorunlann ı yirmidokuz eayfal ı k taaansı ile çö- Man<'Idl ı r. Bu metinlerin arka plan ı nda, hep, devletçi-
zümler. Tasan, Sorunlar ı çözümleyecek ku- bize özgü alani ç ı karma ve onu yücel -tl-ne ça- milliyetçi
rumları ve ili ş kileri düzenleyen bir metin olmak-
a bac ı vard ı r. K ı vı lc ı ml ı 'ya yönelik milliyet
tan ziyade, çözümlerin kendisini anayaea çi/Türkçü suçlamalar ı da, bu çaban ı n ald ığı etkilerden
maddesi haline getirmi ştir. abartı l ı biçimden kaynaklan ı r. Türkiye toplu-
cy
Siyaeetle u ğ raş mak, te şkilatlanmak ve munun dinamiklerini, haz ı r reçutelerle anla-
MI=
do ğ ruluk, vatanda ş lar ı n vazifeleri olarak sa- mak yerine, kendi tarihinden kaynaklanan
mesinin bir
y ı l ı r. Oysa herkesin bildi ğ i gibi siyasetle u ğ - özellikleri gözönünde bulundurarak kavram- yolu da, kendi
ra ş mak ve örgütlenmek, tüm anayacalar ı n lar, yakla şı mlar üretmeye çal ışmak, takdirle dü ş ünsel
haklar bölümünde yer al ı r. K ı vı lc ı ml ı 'n ın hukuk kare ı lan ımaal gereken bir çaba. Ancak K ı vı l-
mantığı na olan yabanc ı l ığı kendini asl ı nda c ı ml ı'n ı n bu çaban ı n içini hak etti ğ i biçimde
tarihini
tüm metin boyunca hieeettirir. Haklar bölü- doldurdlu ğ unu söylemek güç. Oldukça şerna- so4ukkanl ı likla
pe

münde, kapsaml ı bir insan haklar ı perepekti- tik ve yüzeysel bir yakla şı mr var. Evrensel
ele
fi ile karşı la şı rı z: İş eiz kalmamak, dinlenmek, olanla yerel olan ı ay ı rdetme/dengeleme ko-
ucuzluk ve rahatl ı k, mülkiyet, fikir ve söz eer- nusunda da hassasiyet gösterdi ğ i söylene- almas ı ndan
ea ğ l ı kl ı olmak... Ancak bu hak ve hür- mez. Su da onun, ba ş l ı kta da belirtmeye ça- geçiyor.
riyetlerin özneei "Türk" -tür. K ı vı lc ı ml ı sadece l ıştığı m gibi, orijinal olma rnerak ı ndan hatta
ba ş l ı kta "vatanda ş" kavram ı n ı kulan ı r; daha tutkueundlan kaynaklan ı r. Bu tutku, asl ı nda
sonra Türk vatanda şı demeyi bile gereksiz Kı vı lc ı mll' ıl ı n yaln ızl ığı n ı n da nedenidir. Hep bir
bulur ve tüm maddelerin öznesini "her Türk" eylemlilik içinde olmas ı na ra ğ men yaln ız ve
diye belirler. anla şı lamam ış biridir. Çoğ unluk tarafı ndan
Bu taean, kapitalizm içinde soeyalizmin d ışlanan bu "son Ormanli eoeyalisti"min ya-
tohumlar ı n ı atma çabas ı olarak değ erlendiri- n ı nda yer alan küçük bir az ı nl ı k ise, onu bir
lebilir. Kıvı lc ı ml ı "Yön'ün Yönü"nde, eoeyaliet kahraman, bir rehber alarak kavrarn ıştı r. Kı -
ve kapitalist kalk ı nma aras ı nda eoeyalizmi, vı lc ı ml ı'y ı kahrarnanla şt ı rrnarr ı n da yok eay-
kapitalizmler içinde ise. Amerikan yolunu ter- man ı n da, onun Türkiye eoeyalizm tarihindeki
cih etti ğ ini söyler. Bu metin, eoeyalizm ve yerini anlamarn ıza yard ımc ı alamayaca ğı
Amerikan kapitalizmi aras ı ndaki alkı ern ı el ığı n aç ı k. Yazd ı klanyla pek çok soru ve tarti ş m a
ya da gel-gitin bir ifade olarak da okunabi- yaratan. KIVIICIr1111 ' 11141 eleştirel gözle okun-
lir. Yarg ı lama eürecine jürinin dahil edilmesi, maya, derinle ştirilmeye ihtiyac ı var. Tür-
yerel aeçimlerle olu şan yerel mahkemeler, kiye'de eoeyaliet dü ş üncenin devietçi-mil-
Amerikan sistemine duyulan cempatinin i şa- liyetçi etkilerden elyr ı labilmeeinin bir yolu da,
retleri gibidir. Öte tarafta ise Amerikan ana- kendi düeüneel tarihini soğ ukkanl ı l ı kla ele al-
yacac ı n ı n ekonomiye hiç el atmayan içeri ğ ine mas ından geçiyor.
=01
Devlet, Sendikalar ve Korporatist ili ş kiler Il
Türkiye'de Düzen ve Kalkı nma Arayı ş ları ideoloji/kültür alanlar ı büyük bir Yüksel Akkaya*
İ çinde Devlet, Sendikac ı l ı k ve eare ı ntlyla yeniden düzenlenmi ş ve kapita-
Korporatist İ likiler lizm öncesi dünyan ı n toplumeal biçimferi
Türkiye'deki çal ış ma ili şkileri ve sendika- yerini kapitalizmin içinde çok daha h ı zl ı ge-
c ı l ı k, ister sistem yakla şı m ı çerçevesinde, li ş ebilece ğ i bir kabu ğ a terketmi ş tir (Sav-
ister emek sermaye kar ş itli ğı çerçevesinde ran;1992: 51). Düzeni yerle ştirme çabalar ı -
değ erlendirilein ta şı d ığı özellikler ile ülkenin n ı n yoğ un oldu ğ u tek-parti yönetimi döne-
siyasal yapı s ı n ı aç ı kl ığ a kavu şturacak özel- mi, Schmitter'in devlet korporatizmi için
likler ta şı maktad ı r. Devletin çal ış ma haya- tan ı mlad ığı , alt birimlerin merkezi bürokra-
t ı na ve eendikalara müdahalesi,-sendikala- tik güce boyun eğ di ğ i, seçimlerin ya hiç ya-
r ı n devlet ile olan ili ş kileri incelendi ğ inde bu p ı lmadi ğı ya da plebieit niteli ğ inde oldu ğ u;
durum oldukça aç ı k bir ş ekilde ortaya ç ı k- parti sisteminin zay ıf, tek bir partinin teke-
maktad ı r. Cizre (1992: 46), "Türk sendika- linde veya egemenli ğ inde oldu ğ u; yürütme
c ı l ığı , toplumsal ve siyasal güç dengelerini, gücünün ideolojik olarak d ış lay ı c ı oldu ğ u ve
ülke için öngörülen geli ş me model ve etra- dar bir çevreden deveirildi ğ i; s ı n ı flara, etnik
tejilerini ve devletin siyasal rol ve önemini" farkl ı l ığ a, dile veya bölgecilrğ e dayanan alt
yane ı tan bir süreç ya ş ad ığı n ı belirtirken, kültürlerin bastirild ığ i sistem ile büyük ben- İ zmir iktisat
yukanda eavunulan tezi deeteklernektedir. zerlikler göstermektedir. Ancak, tüm bu
Yine Makal' ı n (1999) oldukça kapeaml ı olan
Kongresi,
benzerliklere ra ğ men, korporateit ili ş kiler
a
Türkiye'deki çal ış ma ili ş kilerini de ğ erlendi- aç ı e ı ndan bak ı ld ığı nda emek cephesi açie ı n- meslek
ren eseri konu ile ilgili oldukça önemli de ğ er- dan önemli k ı sitl ı l ı klann da ya ş and ığı bir esas ı na dayal ı
lendirmeler ve bilgiler sunmaktad ı r. Su k ı sa dönemdir. Bu sinirlilik hakl ı olarak, hem ni-
olarak
cy
incelemede devlet ile sendikac ı l ı k aras ı nda- celiksel hem de nitelikeel olarak güçlü bir i ş -
ki ili ş ki değ erlendirilerek, bû ili ş kinin boyutu çi e ı n ı fı n ı n ve örgütlenme gelene ğ inin olma- dü ş ünülse de,
ortaya konulmaya çal ışı lacakt ı r. y ışı ş eklinde dile getirilmektedir (Makal, Cumhuriyet'in
Türkiye, Cumhuriyet yönetimine, korpo- 1999: 153-160). ilaruncian
ratist uygulamalar ı n önemii kurumlanndan Sanayile ş me çabalar ı sonucunda sinirli
biri olan, toplumeal mutabakat ı arayan,
sekiz ay önce,
düzeyde de olsa bir i ş çi kitlesi olu ş mas ı yö-
pe

Ekonomik ve Sosyal Konsey i ş levi gören bir netici kadroyu, bu dönemde ortaya ç ı kabile- Türkiye'de
kongre ile girmektedir. 17 ubat-4 Mart cek eorunlann çözümünde, ç ı kar uyu ş maz- korporatist
1923 tarihleri aras ı nda gerçekle ştirilen İ z- l ı klar ı nda i ş mücadelelerine kesinlikle izin
yönelimi sim-
mir iktisat Kongresi, meslek esas ı na dayal ı vermemeye, emek-sermaye aras ı ndaki çe-
olarak dü ş ünülse de, Cumhuriyet'in Han ı n- li ş kiyi, ç ı kar çat ış maları n ı devlet arac ı l ığı ile gelemekteclir.
dan sekiz ay önce, Türkiye'de korporatiet çözümlemeye itmi ştir. 1936 y ı l ı nda ç ı kar ı -
yönelimi simgelernektedir. Bu Kongre'de i şçi lan İş Kanunu ile,1909 yı l ı nda tan ı nm ış olan
ve i ş veren kesimi ortak zeminde politikalar grev özgürlü ğ ünün yasaklanmas ı da böyle
üretmekte, sorunlara birlikte çözüm ara- bir tercihin sonucu olmu ştur. Böyle bir ter-
maktad ı r. Ancak, her y ı l yap ı lmael dü şünü- cih i şçi örgütleri olan sendikalara so ğ uk
len bu tür kongreler (Ökçün;1971: 4) eürdü- bakmay ı da beraberinde getirmi ştir. Bu ne-
rülememi ş , böylece Ekonomik ve Sosyal denle, 1938 y ı l ı Cemiyetler Kanunu ile s ı n ıf
Konsey i ş levi gören ve korporatiet uygula- esas ı na dayal ı örgütlenmeler yani sendika
malar ı n önemli kurumlanndan biri olan böy- kurmak, kesinlikle yasaklanm ıştir. Böylece,
lesi bir yap ı la ş madan yoksun kal ı nm ıştı r. 1909 yı l ı nda ç ı kar ı lan Tatili E şgal Kanu-
1920'li ve 1930'Iu y ı llar rejimin oturtul- nu'nun imtiyazl ı ş irketler ile kamuya yönelik
clugu, düzenin yerle ştirildi ğ i y ı llar olup, dö- hizmetleri yerine getiren kurulu ş lar d ışı nda-
nemin temel özelli ğ i,toplumsal ya şam ı n çe- ki alanlarda, sinirli da olsa, sendika kurma
ş itli alanlar ı nda kapitalizmin yerle ş meyi ve hakk ı n ı tan ıyan düzenlemesi de yürürlükten
geli ş meeinin önünde yükselen birçok engelin kald ı r ı larak, sendikal örgütlenmeyi düzenle- Merirı
ortadan kald ı r ı lmas ı d ı r, Siyaset, hukuk, me yerine, kesin bir yasaklamaya gidildi. Bu İf5F, iktisat Bölümü
=17,
yasaklama 1946 y ı l ı nda Cemiyetler Kanu- nabilece ğ i art ığı büyütme yoluyla yat ı r ı m
nu'nda yap ı ları de ğ i ş ikli ğ e kadar Sürdü. kararlar ı n ı merkezi olarak e ş güdümleme
1946 y ı l ı nda devletten ba ğı ms ı z olarak ger- çabas ı olarak nitelendirilmekte; bir milliyet-
çekle ştirilmeye çal ışı lan, s ı n ıf perspektifi de çilik ideolojisi ile toplumsal e ı n ı flar ı n varl ığı -
içermesi umulan eendikala ş ma hareketi n ı n korporatiet bir toplum modeli yarar ı na
devletin sert müdahalesi ile kar şı la ş m ış, yade ı ndl ığı bir seferberlik retori ğ i, dönemin
eendikalara çeki düzen vermek için bir yasal önemli bir özelli ğ i olarak gösterilmektedir
düzenlemeye gidilmeye karar verilmi ştir. (Keyder; 1992: 49). Yasalar ve devletçi sa-
1947 y ı l ı nda ç ı kar ı lan Sendikalar Kanu- nayile ş me politikac ı uygulamas ı , i ş çilerin
nunun amac ı n ı Dönemin Çal ış ma Bakan ı S. haklar ı n ı n baet ı r ı lmas ı n ı , bunun sonucu
Irmak çok iyi aç ı klamaktad ı r: 'Türkiye'ye olarak da ücretlerin azalmae ı n ı gerektir-
yak ış acak ve Türk rejiminin Hürriyet zihniye- mi şti. Ancak, bir ba ş ka de ğ erlendirmede,
tine yak ış acak olan" sendika tipi "devletle bu dönemde, eendikala ş man ı n gereksiz ve
beraber" olan sendika tipidir. Ku ş kusuz bu eak ı ncal ı yay ı lmas ı n ı n nedeni "herkesin ç ı -
sendikalar "milli karakterli" olacakt ı r kanı n ı gözeten bir baba devlet anlay ışı n ı n
(TBMM Tutacak Dergisi, C. 4,1947: 301- do ğ al sonucu olarak gösterilmi ştir (I şı kl ı ;
302). B öylece, sendikalar, kayna ğı n ı yaea- 1992: 332). Bianchi (1984: 140) ise, bu dö-
Yap ı sal aç ıdan,
lardan alan, devletçe yarat ı lmak istenen, nemi S ı n ı rl ı devlet korporatizmi olarak" ni-
temel( edecekleri ç ı karlar ı n yap ı lanma ve telendirmektedir. Ona göre, bu dönem bo- zorunlu
ifade eureçIerinde denetirı lere tabi olan yunca devletçi iktisat politikalar ı nedeniyle, enimeemeyen
korporatiet örgütler olarak dü ş ünülmekte, kamu politikalar ı örgütsel alanda sinirli
devlet,
böyle bir kimli ğ e kavu şturulmak istenmek- devlet korporatizmi tipine yönelmi ş ; bunu
sendikala ş ma
a
tedir ki, bu da devlet kontrolüne önem ve- da ilk olarak siyasal demobilizaeyon, ikinci
ren bir korporatist yakla şı m ı içermektedir. olarak da yar ı resmi örgütlenmeler ile sa ğ - hakkı m geni ş
Yap ı sal aç ı dan, zorunlu üyeli ğ i benimse- lamak istemi ştir. Heper ve Cizre (991: 17; kesimlere
cy
meyen devlet, sendikala ş ma hakk ı n ı geni ş 1992: 47) ise, bu dönemdeki uygulamalar ı n
tammaktan
kesimlere tan ı maktan kaç ı narak sendika- korporatizm ile bir ili ş kisi olmad ığı n ı , devle-
la ş ma alan ı n ı mümkün oldu ğ unca dar tut- tin berimeeyip uygulad ığı modelin özel ç ı - kaç ı narak
maya özen gösterrni -tir. Su, bir bak ı ma karlar ı n ve toplumun kendili ğ inden geli ş imi- sendikala ş ma
kontrol edece ğ i alana tam egemen olma is- ni kamueal olan ile ipotek alt ı na alan pa-
alan ı n ı
teminin de sonucu olarak de ğ erlendirilebilir. ternalist bir devlet yakla şı m ı n ı n belirledi ğ i
mümkün
pe

Devlet, zay ıf, da ğı n ı k bir sendikac ı l ı k da ol- monizm oldu ğ unu belirtmektedir.
sa, sendikac ı l ığı n her alana yay ı lmas ı ndan Bu dönemde, kendisi de büyük bir i ş ve- oldu ğ unca dar
yana görünmemektedir. Böylece, Schmit- rene dönü ş en devlet, kendi güdümünde ve tutmaya özen
terci yakla şı m ı n bir unsuru olan, korpora- denetiminde olu şturdu ğ u örgütlenmeler
göstermi ştir.
tiet politika olarak, eendikalara üye ola- yolu ile çal ış ma hayat ı n ı kontrol alt ı nda tu-
caklar ı n e ı nirlar ı devletçe tespit edilip belir- tamay ı nca devlet korporatizminin sendikal
lenmi ş olmaktad ı r. örgütlenmeleri d ış layan otoriter özellikleri-
1947 Sendikalar Kanunu, asil faaliyet- ni ta şı yan uygulamalara ba ş vurdu ğ u görül-
lerden yoksun b ı rak ı lm ış, ç ı karlar ı n eavu- mektedir. Liberal korporatizmin Il. Dünya
nulmas ı nda siyasal ittifaklar kurmas ı ya- Sava şı 'ndan sonra söz konusu oldu ğ u, ç ı -
saklanm ış , üyelerinin ç ı karlar ı n ı korumak ve kar örgütlerinin varl ığı n ı gerekli k ı ld ığı n ı gö-
savunmak için devlete muhtaç b ı rak ı lm ış , zönünde tutareak, Türkiye için 1923-1946
çok say ı da, birbirleriyle rekabet eden, da ğı - aras ı dönemde liberal korporatiet uygula-
n ı k, küçük, yerel sendikac ı l ığı benimeerni ş malardan söz etmek pek anlams ı z kalacak-
olmaktad ı r. Su haliyle, bir yandan ço ğ ulcu t ı r, ancak sinirli düzeyde de olsa, kurum-
Kfi AT DERGI « • A TOS20.

bir düzenleme getirmekte, öte yandan yap- ealla şı p süreklilik ta şıyamam ış olsa da az
t ı r ı m ve kiertlamalar ıyla devlet korporatiz- çok devlet korporatizmi özellikleri ta şıyan
mi özellikleri ta şı maktad ı r. bu dönem, bir sonraki geli ş melere, uygula-
Su dönemin politikas ı , i ş çi e ı n ı f ı n ı n a ğı r malara ışı k tutaca ğı ndan tamamen gözar-
bask ı alt ı nda tutulmas ı nda ve korumac ı l ı k- d ı edilmemelidir. Bu dönemin belirgin özelli-
la beslenen bir sanayi burjuvazisinin kulla- ğ i bireysel i şçi-i şveren ili ş kileri bak ı m ı ndan
=U,
bireysel alanda i ş çilerin gözetilerek, baz ı 41 uygulamalar ile büyük benzerlikler gös-
haklarla donat ı lmas ı , böylece paternalist termektedir. Lehmbruchcu anlamda ise, bu
bir devlet anlay ışı n ı n benimsenmesi iken, dönem, 1947-1950 dönemi, devlet korpora-
toplu i ş ili ş kilerinde yasaklay ı c ı , devlet mü- tizminin i ş çi hareketini kontrol alt ı nda tu-
dahalecili ğ ini üst düzeyde tutarı (uyu ş - tarak devlete kar şı muhalefetini engelleme
mazl ı klar ı n çözülmesinde zorunlu tahkimin çabalar ı n ı n a ğı r bast ığı bir özellik ta şı mak-
öngörülmesi ve bunun devlet a ğı rl ı kl ı bir ya- tad ı r. Devlet, sendikalar ı sietemle bütün-
p ı ş eklinde düzenlenmesi gibi) otoriter bir le ştirip, rejime siyasal destek sa ğ lamak-
devlet anlay ışı n ı n benimsenmi ş olmas ı d ı r. ton çok kar şıtl ığı n ı önlemek için i ş çi hareke-
Dönem boyunca sendikalar ı n yasaklanmas ı tini denetim alt ı nda tutarak potansiyel
yönünde bir e ğ ilim ta şı nmay ı , devlet korpo- muhalefetini engellemeyi amaçlamaktad ı r.
ratizmini s ı n ı rlayan bir özellik olmaktad ı r. Bianchrnin (1984: 141) "güçsüz/s ı n ı rl ı
Ancak, bu dönem boyunca, korporatif izle- çoğ ulculuk' ("debilitating pluraliern") ola-
nimler b ı rakan söylemler ve s ı n ı rl ı uygula- rak nitelendirdi ğ i Dr yönetimi dönemi de bir
malar olmakla birlikte, bu uygulamalar yay- önceki dönem gibi tek partinin hakim oldu-
g ı nl ı k kazanarak sistematik bir biçim de ğ u, yönetime a ğı rl ığı n ı koydu ğ u bir dönem
alarnam ışt ı r (Makal, 1999: 159). özelli ğ i ta şı maktad ı r. Sermaye ve köylülük-
Schmitterci yap ı sal aç ı dan sendikal ör- le ittifak kurmu ş olan Dl7 ,1957 yı l ı na kadar
gütlenme de ğ erlendirildi ğ inde, devlet, dev- i ş çileri de bu ittifak ı n içinde dü ş ünmü ş, bu
EVI et,
let korporatizminin -tepeden yönlendirme ve nedenle i ş çilere yönelik olarak yasalar ara-
özerklikleri olmayan sendikac ı l ığı n varl ığı na c ı l ığı ile önemli Haklar tan ı m ışt ı r. Ku ş kusuz sendikalar ı
bile uzun süre s ı cak bakmam ış , ancak 1947 bunda bir önceki döneme göre hem nicelik siyasal, mali
y ı l ı ndaki itibaren böyle bir sendikac ı l ığı n olu-
a
hem de nitelik aç ı s ı ndan geli ş en bir i ş çi kit-
bask ı
ş umunu benimsemi ştir. 1947 Sendikalar lesinin olu ş mas ı da önemli bir etken olmu ş -
Yasas ı ile sendikalar ı n faaliyet alanlar ı n ı ve tur. Ancak, 1950'li y ı llar ı n ortas ı ndan iti-
arac ı q ı yla
cy
faaliyetlerini belirlerken mümkün oldu ğ unca baren karşı kar şı ya kal ı nan kriz nedeniyle, tepeden
k ı s ı tlamaya yönelmi, güçlü, ulusal düzeyde 1957 y ı l ı ndan sonra i ş çiler bu ittifak ı n d ı - ş ekillendir-
merkezi bir örgütlenmeyi benimsememi ştir. şı nda tutulmu ştur. Dr, ulusal düzeyde bir
meye çal ışı p,
Sendikalar ı n milliyetçi, toplumun genel ç ı - üst örgüt olan, ve sendikal' i ş çilerin yakla-
karlar ı n ı özel ç ı karlar ı n önüne koyan örgüt- şı k yüzde altm ışı n ı bünyesinde toplayan kontrol
le ı rneler olmas ı n ı tercih etmi ş tir. Söyle bir Türk- İ s'i ise i ş çilerin resmi temsilcisi olarak alt ı nda
pe

yakla şı m sonucunda sendikalar geli ş me ve tan ı mam ış , daha çok kendi siyasal iktidar ı -
tutmak
gerçek anlamda sendika olma f ı rsat ı n ı ya- na ba ğı ml ı k ı lmak için çabalarn ış tir. Cizre
kalayamam ı slard ı r. Su olumsuz geli ş meler (1992: 48), bu durumu, korporatist te şvik-
istemektedir.
daha sonraki y ı llar, sendikalar ı n yap ı lan ışı ler yerine sendikal evren üzerinde denetim-
üzerinde de etkili olmu ş tur. Devlet eliyle uy- ci ve güdümleyici s ı n ı rlamalann ezici bir bi-
gulanan bu korporatist yap ı land ı rman ı n çimde a ğı r bast ığı devlet korporatizmi ola-
temel nedeni, var- olan sendikalar ı n çok rak de ğ erlendirmektedir.
güçlü olmas ı de ğ il, geli ş me potansiyeline Schmitterci yap ı sal aç ı dan da de ğ er-
sahip olmas ı d ı r. Böyle bir yakla şı mla, henüz leddirildi ğ inde, Dr dönemi devlet korpora-
geli ş memi ş, küçük ve da ğı n ı k sanayide çal ı - tizmi özellikleri a ğı r basan bir dönem niteli-
ş an niceliksel aç ı dan geli ş memi ş olan bir ğ i ta şı maktad ı r. Devlet, sendikalar ı siya-
i ş çi e ı n ıfı n ı n gelecekteki geli ş me potansiye- sal, mali bask ı arac ı l ığı yla tepeden ş ekillen-
li dikkate al ı narak, Schmitterci anlamda dirmeye çal ışı p, kontrol alt ı nda tutmak is-
toplumsal bar ış sa ğ lanmak istenmektedir. temektedir. Bunu sa ğ lamak için de 1947
Su dönem boyunca izlenen politikalar, dev- Sendikalar Nanunu'ndan yararlanmaktad ı r.
ERGISI • AGUSTOS200

let korporatizminin var oldu ğ u otoriter Tahkirn kurullar ı na i ş çi ve sendika -temsilci-


devlet sistemlerinde, ç ı kar- gruplar ı n ı n ken- lerinin seçiminde son sözü Çal ış ma Bakan:
dili ğ inden olu ş mas ı na izin verilmeyip, dev- l ığ rn ı n söylemesi de bir ba ş ka korporatist
letçe yarat ı ld ığı ve ifade ettikleri ç ı karlar ı n kontrol ve bask ı arac ı olmu ştur.
niteli ğ i ve kapsam ı n ı n devletçe s ı n ı rland ı r ı l- 1961 Anayasas ı 'n ı n felsefesinden yola
d ığı ve -tepeden inme bask ı lara maruz kal ı n- ç ı kan 1963 y ı l ı nda yürürlü ğ e giren YEN İ
2=221:D',
Sendikalar Kanunu'nun (SK) temel nitelikle- mad ığı dile getirilmi şti. Türk- İş ise, böyle bir
ri özgürlükçü, ilerici, ço ğ ulcu, evrenselci ve düzenlemenin sendika özgürlü ğ ü ile çeli ş -
düzenleyici olarak belirtilmektedir (Talan; medi ğ ini savunmu ş , gereklili ğ ini dile getir-
1992: 156). Ancak, ço ğ ulculu ğ u benimseyen mi şti (Türk- İş ; 1970a; 1970b).
SK ile Birinci Kalk ı nma Plan ı 'n ı n amaçlad ığı 1970 y ı l ı nda 1317 say ı l ı yasa ile SK'nda
sendikalar ı n birle ş ip, güçlenmesi ilkesi birbi- yap ı lan de ğ i ş iklikle, sendikan ı n üyesi bulun-
rine ters dü ş en politikalar özelli ğ i ta şı mak- du ğ u federasyon ve konfederasyon tüzü ğ ü-
tad ı r (DPT; 1963: 106). Bunun yan ı s ı ra, ne göre sendikaca üet kurulu ş a verilmesi
1947 tarihli SK'nun yerini alan 1963 tarih gereken aidat ı , üst kurulu ş lar ı n talebi üze-
ve 274 sayı l ı yasan ı n sendikalar ı n bir an ön- rine i şveren üst kurulu ş aidatlar ı n ı sendika
ce güçlendirilmesi amac ı n ı ta şıyan bir çok aidatlar ı ndan keserek federasyon veya
hüküm de ta şı maktad ı r. Bu yöndeki geli ş - konfederasyona göndermek zorundad ı r.
meler, 1970 y ı l ı ndaki bir düzenleme ile farkl ı Böylece, üst kurulu ş lar ı n da daha güçlü
bir mecraya yönlendirilmek istenmi ştir. hale gelmesi yönünde bir korporatiet politi-
1970 yı l ı nda 1317 say ı l ı yaaa ile sendika sa- ka ve uygulama benimsenmis olmaktad ı r.
y ı s ı n ı belirli sendikalar lehine azaltmay ı ithal ikameci sanayile ş me politikalar ı -
amaçlayan düzenleme, bir devlet korpora- n ı n izlendi ğ i dönem boyunca bu düzenleme-
tizmi uygulamas ı olup, merkezi güçlü üet ör- ler ile sendikalar ı n i ş levlerinde büyük bir ge- ithal ikameci
gütü devlet taraf ı ndan, -tepeden müdahale nioleme yarat ı lm ış , sendikalar ı n k ı sa süre-
sanayile ş me
ederek olu şturmak istemektedir. Böylece, de güçlenmesi amaçlanm ış , bir önceki dö-
i ş çi sendikalar ı n ı n, liberal korporatizmde ol- neme göre daha geni ş bir siyasal faaliyet
politikalar ı nm
du ğ u gibi, zamanla, kendili ğ inden olu ş mas ı alan ı tan ı narak birer bask ı grubu haline gel- izlendiğ i
yerine devlet müdahalesi arac ı l ığı ile olu ştu-
a meleri sa ğ lanmak istenmi ştir. Toplu pazar- dönem
rulmas ı esas ı benimsenmi ş olmaktad ı r. l ı k hakk ı ile de donat ı larak gerçek ve özgür
boyunca
Anayasa Mahkemesi taraf ı ndan iptal sendikalara dönü ş me olanaklar ı yarat ı l-
cy
edilen 1317 say ı l ı yasa ile yap ı lan de ğ i ş ikli ğ e m ışt ı r. Su durum dönemin iktisat politika- sendikalann
göre ise, bir i ş çi sendikas ı n ı n Türkiye çap ı n- lar ı ile de uyumludur. İ ç pazara yönelik ithal i ş levlerinde
da faaliyet gösterebilmesi için kurulu bu- ikameci bir sanayile ş me döneminde iç pa-
büyük bir
lundu ğ u i ş kolunda çal ış an sigortal ı i ş çilerin zar ı n canland ı r ı lmaya çal ışı lmas ı, talep yel-
en az 1/3'ünü; i ş çi federaeyonlar ı n ı n ayn ı i ş - pazesini ayn ı anlama gelmek üzere ücretle-
geni ş leme
kolunda mevcut eendikalardan en az ikisi- ri artt ı rmay ı da gerektiriyordu. yarat ı lm ış,
pe

nin bir araya gelmeleri ve o i ş kolunda çal ı - Bu dönemin düzenlemeleri korporatiet kısa sürede
ş an sigortal ı i ş çilerin en az 1/3 ünü temsil te ş vikleri ve korporatist s ı n ı rlarnalara a ğı r
güçlenmesi
etmeleri; i ş çi konfederasyonlar ı , yukar ı da basan, liberal korporatist unsurlar ile dev-
belirtilen hükümlere göre kurulan sendika ve let korporatizmi unsurlar ı n ı n içiçe geçti ğ i amaçlanm ıştı r.
federasyonlardan en az 1/3 ünü ve Türki- bir özellik ta şı maktad ı r. Bianchi (1984:
ye'deki sendikal' i ş çilerin en az 1/3 ünün üye 142-146), bu özellikler nedeni ile olsa gerek,
s ıfat ıyla bir araya gelmeleri suretiyle kuru- bu dönemi "do ğ u ş halinde olan toplumsal
lacakt ı . Yasada de ğ i ş ikli ğ in yap ı ld ığı za- korporatizm" olarak de ğ erlendirmektedir.
man, Türklei zorlayan, üç y ı ll ı k geçmi ş i Cizre (1992: 49) ise, bu dönemi demokratik
olan, korporatiet ili ş kileri do ğ rudan (böyle te ş vikleri otoriter e ı n ı rlarnalar ı ndan daha
bir ili ş kiye s ı cak bakmayarak) ve dolayl ı ola- a ğ or basan, sendikalar ı devlet eliyle sis-
rak (sendikalar aras ı rekabete yol açarak) temle bütünle ştiren bir devlet korporatizmi
zorla şt ı ran Devrimci i şçi Sendikalar ı Kon- dönemi olarak de ğ erlendirmektedir.
federasyonu (DISK) ve henüz bir ay önce Ancak, D İ SK'in kurulmas ı ndan sonra
Kİ AT DER GIİ • AGU ST•200.

kurulmu ş olan Milliyetçi i ş çileri Sendikalar ı 1970 y ı l ı na kadar grev say ı s ı nda art ış mey-
Konfederasyonu (M İ SK) kurulu bulunuyor- dana gelmesi ve çal ış ma ili ş kilerinde sendi-
du. Devlet eliyle, oldukça merkezi, tekelleo- kal rekabetten dolay ı gerginlikler ya şarı ma-
mi ş , ulusal düzeyde bir korporatist üet ör- e ı nedeniyle, dönemin Adalet Partisi Hükü-
güt yarat ı lmas ı na D İ SK'ten ve bilim çevre- meti, sanayile ş menin sa ğ lanmas ı ve ekono-
lerinden yo ğ un t e pkiler gelmi ş , böyle bir dü- mik büyümenin gerçekle ştirilmesi kayg ı lar ı
zenlemenin sendika özgürlü ğ ü ile ba ğ da ş - ile de, daha önce anlat ı lm ış olan, 1317 say ı -
=U
Il yasa de ğ i ş ikli ğ i ile Türk- İş 'i tek faal konfe- "en çok i ş çiyi temsil eden" konfederasyon
4 derasyon haline getirmek, zaman içinde di- ilkesi uygulamas ı benimsenerek, korpora-
ğ er sendika ve konfederaeyonlar ı n taefiye- tist politika uygularnael olarak bu kurum ve
sini sa ğ lamak amac ı n ı gütmü ş tür. Böylece, kurulu ş larda Türk-I ş 'e -temsil hakk ı tan ı n-
giderek kontrolden ç ı kan ve eiyasile ş en i şçi m ışt ı r. Böylece, Lehmbruchcu i ş leveel an-
hareketi de kontrol alt ı na al ı nacak, s ı n ıf lamda, Türk-I ş ile devlet aras ı nda birlikte
mücadeleleri bast ı r ı lm ış olacakt ı . Ku ş ku- politika olu şturma ve bunlar ı uygulama i ş -
suz bu çaba, ulusal düzeyde, devlet eli ile birli ğ i olanaklar ı da yaratı lm ış olunuyordu.
merkezile ştirilmi ş , tekelci -temsil hakk ı ta- Ku ş kusuz, bu uygulama, i ş çilerin gözünde
n ı nm ış bir korporatiet uygulama olmakta- Türk-I ş 'i devlet nezdinde me ş rula ştı rarak,
d ı r. Cizre'nin (1992: 50) ifadesiyle bu yasal dolayl ı olarak güçlenmesine ve merkezle ş -
değ i ş iklik emek sektöründe yap ı sal olarak meeine olanak yaratm ış oluyordu.
korporatizmi güçlendiren bir ögedir. Ancak, Plan hedeflerine ula ş mak için ç ı karlar ı n
Anayasa'ya ayk ı rı oldu ğ u gerekçesi ile bu çat ış mac ı bir yoldan çok uzla şı larak sa ğ -
düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tara- lanmas ı n ı hedefleyen devlet, bu ortam ı n
fı ndan 1972 y ı l ı nda iptal edilmesi ile bu gönüllü sa ğ lanamad ığı zamanlarda çal ış -
amaç gerçekle ştirilememi ştir. ma ili ş kilerine müdahale etmekten kaç ı n-
1960-1980 dönemi, eendikalann, toplu mam ış , çat ış may ı grev ertelemeleri yolu ile Türkiye
pazarl ı k ve grev üzerinde yo ğ unla şt ı klar ı fa- sa ğ lamak istemi ştir. 1963-1975 dönemin-
ekonomisi:,
aliyet alanlar ı olmu ştur. Dönemin belirleyici de,12 y ı lda, toplam 50 grev ertelenmi ş ken,
iktisat politikalar ı çerçevesinde, ithal ika- 1976-1980 döneminde, 5 y ı lda, ertelenen
19701i
meci, iç pazara yönelik üretim yapan rek- grev say ı s ı 108 olmu ştur ( Tayanç; 1980: y ı llar ı n
a
törleri deetekleyici gelir politikas ı ve bu po- 70). Ku ş kusuz, hükümetlerin grev ertele- sonuna
litikan ı n uygulanmas ı n ı kolayla ştiran toplu meleri, ç ı kar grupları n ı n faaliyet alanlar ı n ı
geldi ğ ind e,
eözle ş meli, grev hakl ı sendikac ı l ı k birbirini e ı n ı rland ı ran, otoriter ş ekilde müdahale
ithal ikameci
cy
tamamlam ış -t ı r. Kamu kesimi ve ihracata eden devlet korporatizmi uygulamalar ı
dönük üretim yapan sektörlerde örgütle- özellikleri ile çak ış maktad ı r. sanayileş me
maııım
nen Türk- İş ile özel sektör ve iç pazara dö- Korporatist ili ş kide Bir Kurumealla ş ma
sürecinin
nük üretim yapan sektörlerde örgütlenen Çabas ı : 1978 Toplumsal Anla ş mas ı
DISK, 1970'li y ı llar ı n ortas ı na kadar i ş çile- Türkiye ekonomisi, 1970'li y ı llar ı n sonu-
t ı kanmastyla,
rin gelirlerinin art ışı nda önemli roller oyna- na geldi ğ inde, ithal ikameci sanayile ş me bir ekonomik
pe

m ış lardir. sürecinin t ı kanmas ıyla, bir ekonomik kriz ile kriz ile karşı
Türk- İş 'in kamu kesiminde a ğı rl ı kl ı ola- kar şı kar şıya gelmi ştir. H ı zl ı fiyat art ış lar ı ,
karşıya
rak örgütlenmi ş olmas ı , hükümetler ile iyi üretim darbo ğ az', d ış ödeme güçlü ğ ü ve gö-
ili ş kiler kurma politikas ı n ı izlemesine yol aç- reli yava ş büyüme h ı zlar ı şeklinde ortaya gelmi ştir.
t ı . Temsil etti ğ i üyelerinin ç ı karlar ı n ı çat ış - ç ı kan kriz; sanayi karlar ı ndaki a şı nmay ı te-
maya giderek almaktan çok, uzla şarak elde lafi edecek mekanizmalar ı n geli ştirileme-
etme yöntemini banimsedi. Bu "iyi ili ş kiler" mesi sonucu 1979 y ı l ı sonuna kadar mev-
politikac ı beraberinde "partiler üstü politi- cut çerçevede ta şı nd ı .1977 y ı l ı na göre reel
ka"yı da getirdi. "Partilerüstü politika", ka- ücretlerle yar ı yar ıya bir a şı nma ya şan-
mu kesiminde a ğı rl ı kl ı olarak örgütlenme, mas ı na ra ğ men, ücret paylar ı ndaki art ışı n,
hükümetlerle iyi ili ş kiler kurma gibi ietekler, iç pazar ı n geni ş lemesi u ğ runa göz yumula-
Schmitterci yap ı sal aç ı dan değ erlendirildi- cak düzeyi a ş mas ı ve karlar ı a şı nd ı rmae ı
ğ inde, Türk- İş 'in devletçe tan ı nmas ı n ı ve bunal ı m ı n temel nedeni oldu (Özkaplan;
gözetilmeeini, korporatist te ş iviklerle do- 1994: 133-135). Sendikal mücadele daha
murnmprın=7=

nat ı lmas ı n ı gerektiriyordu. İş te bu nedenle, da eertle ş mi ş ,1977-1980 döneminde grev-


sendika ço ğ ulculu ğ u benimsenmi ş olmas ı - de kaybedilen i şgünü toplam ı , 1972-1976
na ra ğ men, K İ T'lerde, Yüksek Hakem Kuru- dönemine göre 2.5 kat artm ıştı .
lu, Çal ış ma Meclisi, Sosyal Sigortalar Ku- Ekonomide bunal ı m ı n ya şand ığı bu dö-
rumu , Milli Prodüktivite Merkezi, Asgari nemde, 1978 yı l ı ba şı nda Hükümet de ğ i ş ikli-
Ücret Tesbit Komisyonu, Uluelararael Ça- ğ i oldu, sosyal demokrat bir parti kimli ğ ine
l ış ma Örgütü gibi kurum ve kurulu ş larda bürünmeye çal ış an CHP, yeni hükümeti kur-
Z=Ealff,
du. Yeni hükümet, 1978 yaz ı nda, korpora- du ğ u ekonomik durum göz önünde tutula-
tiet politikalar ı n ve uygulamalar ı n önemli rak, kamu kesimiyle yap ı lan toplu i ş sözle ş -
araçları ndan biri olan, hükümet ile i ş çi een- melerinde toplam ücret zamlar ı , i ş çinin sa-
dikalan aras ı nda korporatiet i ş birli ğ ini ku- tı n alma gücünü geriye götürmemek üzere,
rumealla ştı ran bir "toplumsal anla ş ma"ya 1976 toplam i ş çi gelir düzeyi ile toplu söz-
ba şvurdu. 20 Temmuz 1978 tarihinde " Hü- le ş me yürürlük Süresindeki fiyat art ış lar ı ve
kümet ad ı na Ba ş bakan Bülent Ecevit ile kurulu ştaki istihdam art ışı da dikkate al ı -
Türkiye i ş çi Sendikalar ı Konfederasyonu narak bulunacak gelir düzeyinde tutulacak-
ad ı na Genel Ba ş kan Halil Tunç aras ı nda ya- t ı r. Toplu pazarl ı klarda ücretler, eoeyal yar-
p ı ları görü ş meler ve ortak çal ış malar eo- d ı mlar vb. konular bu kurala göre eaptana-
nunda, demokrasiyi ve ekonomiyi güçlendir- cakt ı r" (Talan; 1982: 48). Ücretlerin bu
mek, kalk ı nmay ı sa ğ l ı kl ı ve dengeli olarak h ı z- masa göre tespitinin kar şı l ığı bir te şvik ola-
land ı rmak, refah ı toplumun tüm kesimlerine rak, Türk- İş 'e i ş güvencesi eorununun yasal
yaymak ve hakça bir düzeni gerçekle ştirecek düzenlemelerle çözümlenmesi sunulmakta-
yönde geli ş me s ini güvence alt ı na almak d ı r. Bu çözüm, " İş yasas ı n ı n 13,17 ve 24 ön-
amac ı ile bir Toplumsal Anla ş maya var ı l- cü maddeleri toplum gereklerine uygun bi-
m ıştı r" diye ba ş layan bir belge olu şturul- çimde ve çal ış anlar ı n haklar ı doğ rultusunda
mu ştur (Talan; 1982: 1). Böylece, Türkiye'de yeniden düzenlenecektir" ş eklinde formül- Süreklilik
ilk kez hükümet ile en büyük i şçi konfederas- le ştirilmektedir (Talas; 1982: 49). 5u yak-
kazand ı rı lma-
yonu aras ı nda toplumsal ve ekonomik ko- la şı m, ücret baet ı r ı m ı kar şı l ığı nda istihdam
ulları kapsayan bir diyalog olu ş mu ştur. güvencesi ea ğ layan tipik bir korporatiet po- yan, tam
Ancak, bu "Anla ş ma" kapeam bak ı m ı n- litika ve uygulamay ı içermektedir. anlam ıyla
a
dan oldukça S ı n ı rland ı r ı lm ış bulunmaktad ı r. Bat ı ülkelerinde uygulanan ve birer kor-
uygulanama-
Kamu kesiminde çal ışan i ş çileri ve onlar ı n poratiet politika ve uygulama arac ı olan
temsilcisi olan Türk-i ş' ile kamu kesiminin "Toplumsal Anla ş ma" hükümet ile i ş çi kuru-
yan, Toplumsal
cy
i ş vereni olan hükümeti kapeamaktad ı r. Bu lu ş undan olu ş an, ama i ş çi kurulu ş lar ı n ı n da Arı lama'n ı n
haliyle, Bat ı ülkelerinde örneklerine rastla- tamam ı n ı kapeamayan, i ş veren kuru lusunu ömrü, 1979 y ı lı
nan, i ş çi-i ş veren-hükümet'ten olu ş an üçlü d ış layan, ikili yap ı s ı ; kamu kesimi ile s ı n ı rl ı
sonlar ı nda
bir yap ı değ il, hükümet ve i şçi örgütünden tutulmas ı ; baglayic ı olmaktan çok gönüllü-
olu şan ikili bir yap ı özelli ğ i ta şı maktad ı r. i ş - lü ğ e dayanmae ı nedeniyle sinirli bir korpo- hükümet
veren sendikas ı olan Tİ SK'i bu yap ıya dahil ratiet uygulama olmu ştur. değ i ş ikliğ e ile
pe

etmedi ğ i gibi, bir hayli güçlenmi ş olan ikinci Türk- İş 'in özellikle güçlü oldu ğ u kamu geçerlili ğ ini
i ş çi üst örgütü olan D İ SK'i de d ış lam ıştı r. kesiminde toplu pazarl ı klara bir çeki düzen
Bu durum, hem i ş veren eendikas ı nca hem
yitirerek, sona
vermek, a şı r ı zam taleplerinden vazgeçmek,
de D İ SK ve M İ SK tarafı ndan ele ştirilmi ştin K İ T'leri verimli i ş letmeler haline dönü ştür- ermipr.
D İ SK ise, bu Anla ş may ı "ean sendikac ı - mek, sosyal yasalarda i şçiler yarar ı na de-
l ı k uygulamas ı " olarak de ğ erlendirmi ş , sert ğ i ş iklikler yapmak, ücretli kesimin üzerinde-
bir dille ele ştirmi ştir (DISK; 1979: 29-30). ki a ğı r vergi yükünü hafifletmek, i ş çilerin ka-
DISK'e göre, "S ı n ıf uzla ş mac ı l ığı n ı n sözcüsü mu kesiminde i ş letmelerin yönetimine ve
Türk- İş le, hükümet aras ı nda ekonominin sorumlulu ğ una kat ı lmalar ı n ı sa ğ lamak gibi
dar bogazdan ç ı k ışı için 'i ş çi e ı n ıfı m ı z ı n ya- ilkeleri içeren Toplumsal Anla ş ma beklenen
paca ğı fedakarl ı klar ı belirlemek' amac ıyla eonuçlan verememi ş ve sonuçta Türk-i ş
Anla ş ma yapm ış lard ı r" (DiSK; 1978: 1). yetkililerince bir kenara itilmi ş tir. Süreklilik
fı) İ SK'e ba ğ l ı engüçlü eendikalardan birisi kazand ı r ı lmayan, tam anlam ı yla uygulana-
olan Maden-i ş, Toplumsal Anla ş man ı n uzun mayan, Toplumsal Anla ş man ı n ömrü, 1979
vadeli politik amac ı n ı n "geli ş ip güçlenen i şçi y ı l ı sonlar ı nda hükümet de ğ i ş ikli ğ e ile ge-
KTI SATDERG ISI•AG STOS200

s ı n ı fı hareketini ve s ı n ıf sendikac ı l ığı n ı " bo ğ - çerlili ğ ini yitirerek, sona ermi ştir.
mak oldu ğ unu belirtmektedir (Maden- İş ; 1985 yı l ı nda kabul edilen 2821 eay ı ll OK,
1978). M İ SK de bu Anla ş mayı ele ştirmi ş , 274 say ı l ı SK'ndan farkl ı olarak, sendikala-
"güdümlü fa ş iet devlet sendikac ı l ığı " olarak r ı n örgütlenme düzeyi olarak i ş kolunu esas
nitelendirmi ştir (Devlet, 1978: 12-13). alm ış , i şyeri esas ı na göre i ş çi sendikas ı ku-
Anla ş maya göre "ülkenin içinde bulun- rulamayaca ğı n ı hükme ba ğ lam ış, bir i ş ko-
3==
lunda birden fazla sendika kurulabilece ğ ini tulmu ş , dolayl ı da olsa, üyelerinin ba şta
de belirtmi ştir (m. 5). Ayr ı ca, bu i ş kolu sen- Türk- İş olmak üzere diğ er eendikalara yö-
dikalar ı n ı n en önemli sendikal faaliyetlerden nelmesi ea ğ lanm ış tı r. Bu uygulamalar so-
biri olan toplu pazarl ı k hakk ı elde edebilmesi nucunda, kuruldu ğ u tarihten beri hükümet-
için öncelikle, 2822 say ı l ı Ti5GLK'na göre, o ler ile "iyi ili ş kiler" kurmay ı ilke edinen Türk-
i ş kolunda bulunan 55K'l ı i ş çilerin en İş daha da güçlendirilmi ştir. Üye say ı s ı aç ı -
10'unu üye olarak bünyesinde toplamay ı ge- s ı ndan oldukça güçlenen Türk- İş , merkezile-
rekmektedir (m.12). Yeni düzenleme ile, hem ş emedi ğ i, ba ğ l ı sendikalar üzerinde otorite
i ş kolu sendikac ı l ığı hem de 10 baraj ı be- sahibi olamad ığı için, korporatist politika-
nimsenerek güçlü, merkezi sendikalar yara- lar ı n uygulannıae ı nda ba şar ı şans ı n ı e ı n ı r-
t ı lmak istenmektedir. 1980 y ı l ı nda, 14 fede- lamaktad ı r. Yine, Türk- İş 'in heterojen bir
rasyon, 566 i ş kolu, 147 bölgesel , 155 yerel yap ıya sahip olmasi ise, bir ba ş ka olumsuz
ve 65 i şyeri sendikas ı kurulu bulunuyorken özellik olarak görünmektedir.
(9 İ E;1982: 90), yeni düzenleme sonras ı nda Toplu i ş sözle ş mesi kapsam ı na giren i ş -
1984 y ı l ı nda, 2821 say ı l ı Sendikalar Kamu- çiler aç ı s ı ndan durum de ğ erlendirildi ğ inde
nu'ndan sonra, tüzüklerini yeni yasal düzen- ise, korporatist politikalar ve uygulamalar
lemeye uyarlayan ve faaliyet gösteren sen- için bir ba ş ka s ı n ı rlama ile kar şı la şı lmakta-
dika eayle ı 158'e dü ştü. d ı r. Türkiye'de toplu i ş sözle ş meeinden sa-
Devlet, Schmitterci anlamda, yasalar dece sendikaya üye i ş çiler ile toplu i ş söz- Türkiye'de
arac ı l ığı ile güçlü, merkezi eendikalar yarat- le ş mesi yapm ış olan sendikaya dayan ış ma toplu i ş
may ı amaçlamaktad ı r. Sendika çoklu ğ u il- aidat ı ödeyen i ş çiler yararlanabilmektedir.
sözle ş mesin-
kesi, liberal korporatizmi, merkczile ş ip, te- Bu durumda, toplam ücretlilerin, 1980 y ı -
den sadece
kelle ş menin zamanla, birbirleriyle rekabet
a l ı nda 17'ei, 1985 y ı l ı nda 20'si, 1990 y ı -
etmeleri sonucunda, zay ıf olanlar ı n silinip l ı nda ise 7,, 16'el toplu sözle ş me kapsam ı n- sendikaya üye
gitmesi ş eklinde olu ş mae ı na yol açmas ı ne- da olmaktad ı r. Bu oranlar ayn ı zamanda i şçiler ile toplu
cy
deniyle i ş leveiz hale getirmektedir. toplam ücretlilere göre sendikala ş ma
i ş sözle ş mesi MIEE
1985 y ı l ı 5K ve T İ SGLK düzenlemeleri oranlar ı d ı r da. Oysa, 1992 y ı l ı nda, Alman-
yapm ış olan
mı, genel olarak değ erlendirildi ğ inde,, devlet, ya- ya'da eendikala ş ma ı oran ı 7,, 52 iken, toplu
salar arac ı l ığı ile ç ı kar gruplar ı olan i ş çi ve sözle ş me kapsam ı nda olan i ş çi oran ı top- sendikaya
i ş veren eendikalar ı na, s ı n ı rlamalar ı te şvik- lam ücretlilere göre 90'd ı r. Yine, 1985 y ı -
dayan ış ma
lerden a ğı r basan, merkezi, güçlü sendikala- l ı nda, Fransa'da sendikala ş ma oran ı 7010
aidat ı ödeyen
pe

r ı yasalar arac ı l ığı ile tepeden olu şturmay ı iken, toplu sözle ş me kapsam ı nda olan i şçi
amaçlayan, sendikalar ı n i ş lev alan ı n ı , -temsil oran ı toplam ücretlilere göre 7,, 90'd ı r i şçiler yararla-
edece ğ i ç ı karlar ı , üyelerin niteli ğ ini, örgütün (Petrol- İş, 1995: 286-287). nabilmektedir.
yap ı s ı n ı , faaliyetlerini, liderli ğ in nas ı l ve kim- Gerek eendikala ş ma gerekse toplu i ş
terden olu şaca ğı n ı denetleyen, devlet korpo- sözle ş mesi bak ı m ı ndan kamu kesimi korpo-
ratizmi politikalar ı n ı benimeemi ş görünmek- ratiet politikalar ı n olu şturulmas ı ve uygu-
tedir. Lehmbruchçu anlamda bak ı ld ığı nda lanmas ı için elveri ş li görünmektedir. Türk-
ise, grev ertelemesi ve YHK arac ı l ığı ile çat ı - Yin de a ğı rl ı kl ı olarak kamu kesiminde ör-
şan ç ı karlar ı n devlet müdahalesiyle, uzla ş - gütlenmi ş olmas ı bir ba ş ka katk ı sa ğ layan
tı r ı lmael özellikleri görülmektedir. özellik olmaktad ı r. Bu nedenle, 1980 son-
Gerek toplam nüfus içinde ücretlilerin rae ı dönem de ğ erlendirilirken Türk- İş ve Hü-
oran ı gerek ücretlilere göre sendikala ş ma kümetler aras ı ndaki ili ş kiler ve bu ili ş kilerin
oran ı korporatiet politikalar olu şturulmas ı niteli ğ i ele al ı narak korporatiet aç ı dan in-
için elveri ş li görünmemektedir. Ancak, celenmelidir.
KTİ SAT DERGI SI•AĞUSTOS200;

1980'1i yı llar boyunca, hem yasal düzenle- 1978 y ı l ı nda, iktidardaki eosyal demok-
meler hem de devlet müdahalesiyle korpo- rat parti olan CHP ile bir "Toplumsal Anla ş -
ratiet politikalar ı n gereksinim duydu ğ u ulu- ma" imzalayan, 1979 y ı l ı nda bu Anla ş ma'y ı
sal düzeyde tepe örgütü olu ş turulmu ş tur. ask ıya alan Türk- İş , 1980 yı l ı boyunca iki
Yasalar arac ı l ığı ile i ş kolu sendikac ı l ığı dü- büyük parti olan AP ile CHP'nin ortak hükü-
zenlenirken, Türkiye'nin ikinci büyük tepe ör- met kurmas ı yönünde görü ş bildirmi ştir.
gütü olan D İ SK 1991 y ı l ı na kadar kapal ı tu- 1980 Eylül'iindeki askeri müdahaleye kar şı
ç ı kmam ış, " Milletin ba ğ rı ndan ç ı kan ordu- maya ba şland ı . Reel ücretlerdeki sürekli dü-
muzun tam bir bütünlük içinde milletimize ş ü ş ler nedeniyle i şçilerin hayat şartları gi-
huzur ve güven veren bu davran ışı n ı n mille- derek bozuluyor, bu nedenle de i şçilerin een-
timiz ve memleketimiz için hay ı rl ı olmas ı n ı dikalara olan tepkisi art ıyordu. Bu durum,
temenni ile Türk- İş toplulu ğ u ad ı na" mem- ranitch'in de belirtti ğ i gibi, işçileri militan-
nunlukla kar şı lam ıştı r (Türk-i ş; Eylül 1980: la şmaya itiyordu. Grev hakk ı na getirilen s ı -
1). Her zaman hükümetler ve yönetenler ile n ı rlama ve yasaklamalar, daha güvenilir ve
iyi ili şkiler kurmak isteyen Türk- İş, 12 Eylül ba şarı şans ı yüksek oldu ğ u dü ş ünülen grev
1980 askeri yönetimi ile de bu türden ili ş- d ışı eylemleri gündeme getirdi. 1986 y ı l ı n-
kiler kurmu ş, olu şturulan yeni hükümete dan itibaren, i şçiler, sendikalar direni ş, i ş
genel eekreterini Sosyal Güvenlik Bakan ı yava ş latma, viziteye toplu ç ı kma, fazla me-
olarak vermi ştir. Türk- İş ve bağ l ı sendikala- saiye kalmama ve benzeri eylem türlerinin
Her zaman
rı n büyük bir bölümü, özellikle g ıda, tekstil yan ı s ı ra, üretimi do ğ rudan etkilemeyen,
ve metal i şkollar ı nda i ş çilerin DISK'e kay ı - ama gövde gösterisi yapmaya, kamuoyu hükümetler
şı ndan etkilenen sendikalar, askeri müda- olu şturmaya dönük eylemlere de yöneldiler. ve yönetenler
haleyi rakipleri kolay yoldan taeflye etme- 1988, 1989, 1990, 1991, 1992 y ı llar ı
ile iyi ili ş kiler
nin bir arac ı olarak değ erlendirmi şlerdir. kamu kesiminde grevlerin ve greve katı lan
Türk-l ş, her zaman oldu ğ u gibi, yeni hü-
kurmak
i ş çilerin say ı s ı n ı n artt ığı y ı llar oldu.
kümetlerle de iyi ili şkiler kurmak istedi. Ne Hükümetle iyi ili ş kilerden, çat ış man ı n art- isteyen
var ki bu ili ş kilerde 1980 öncesi kadar ba şa- tığı ili ş kilere do ğ ru yönelinmi ştir. Türk-I ş'in Türk- İş ,
rı l ı olamad ı . Bunda izlenen iktisat politikala- 3 Ocak 1991 "genel eylemi" ve Zonguldak
12 Eylül 1980
rı n ı n önemli etkisi oldu. D ış pazarlara yöne- grevi ile eylemlili ğ i bu gerginliklerin doru ğa
lik üretim yapmay ı amaçlayan politikalar re-
a ç ı ktığı anlar olmu ştur. 19801i y ı llar, sen-
askeri
kabet için maliyetlerin dü ş ürülmesinde en dikaları n hükümetlerle iyi ili ş kiler kurmakta yönetimi ile
önemli araç olarak ücretlerin dü ş ürülmesini zorland ığı , i şçilerin eiyasalla şt ığı y ı llar ol- de bu türden
cy
görmü ş lerdir. İ ç talebin k ı yı lmas ı yönündeki mu ştur. Bu durum, sendikac ı l ı k aç ı s ı ndan
ili ş kiler
uygulamalar sorunlar ı daha da derinle ştir- yeni yolları n, yeni yöntemlerin izlenmesini
mi ştir. Sorunlara çözüm bulunamamas ı kaç ı n ı lmazla ştı rm ıştı r. Böylece, Türkiye'de
kurmu ş ,
sendikal çevrelerde yeni politika aray ışları - sendikal anlamda sendikac ı l ı k gerçek kim- olu ş turulan
na neden oldu, diyalog ça ğ rı ları yerine eylem liğ ine kavu ş ma yönünde önemli ad ı mlar at- yeni
yapı lmas ı konusunda görü ş ler ortaya at ı l- maya ba ş lam ıştı r.
pe

hükümete
genel
sekreterini
Sosyal
Güvenlik
[3akani olarak
vermi ş tir.


ııı


=IT,
4 1980'li ve 1990'l ı yı llar, 'piyasa modelin- ülkemizde de sa ğ lanmas ı gereklili ğ ini dile
in" olumsuz boyutunun özel kesime göre getirmektedir. Olu şacak Konsey'in, çal ış -
kamu kesiminde daha çok tercih edildi ğ i y ı l- malar ve kararlar ı bak ı m ı ndan isti şari bir
lar olmu ştur. Hükümetler, sendikalar ile, organ niteli ğ inde olmas ı n ı , Konsey bün-
özellikle en güçlü tepe örgüt olan Türk-i ş ile yesinde toplumun önemli kesimlerinin geni ş
korporatist i ş birli ğ i içinde sorunlar ı a ş mak bir biçimde temsil edilmesini, Konsey'in hiç-
yerine, onları yok sayarak, çat ış maya girerek bir biçimde toplu pazarl ı k ve grev sistemine
sorunlar ı çözmek aray ışı içine girmi ş lerdir. müdahale edici karar ve -tavsiyede bulun-
1990'l ı yı llarda korporatist ili ş kilerde maya yetkili k ı l ı nmamasin ı , görevinin makro
kurumealla ş ma sürecinde en önemli geli ş - düzeyde toplumun tüm s ı n ı f ve -tabakalar ı n'
me Ekonomik ve Sosyal Konsey'in kurul- ilgilendiren ekonomik ve sosyal sorunlar ı n
mas ı olmu ş tur. 1980'li y ı llar ve 1990'l ı yı l- çözümü için öneri geli ş tirmekten ibaret
lar boyunca gerek i ş veren çevreleri ve k ı l ı nmas ı n ı , bünyesinde daimi ara ş t ı rma
hükümetler gerek akademik çevreler top- bölümleri olu şturulmas ı n ı savunmaktad ı r
lumsal uzla ş madan sözetmi ş , bunu sa ğ - (Türk-i ş ; 1995: 302-303).
layacak önemli araçlardan birisi olarak da 17 Mart 1995'te (5.02.0.F'PG.0.12-
Ekonomik ve Sosyal Konseyi (E5K) dile 383-3592 say ı l ı ) Ba ş bakanl ı k Genelgesiy-
getirmi ş lerdir. T İ SK, "milli ücret le, "Ankara Anla ş mas ı "mn 27. maddesinin
politikas ı n ı n olu şturulmas ı ", "ekonomik ve uygulanmas ı n ı teminen ve Avrupa Top-
1990'11
sosyal politikalar aras ı nda uyum sa ğ lan- lulu ğ una entegrasyon çal ış malar ı çer-
mas ı ", "i ş sizlikle mücadele edilmesi' için üç- çevesinde, i ş veren ve i ş çi çevrelerinden
y ı llarda
lü diyalo ğ a ihtiyaç duyuldu ğ unu, bunu da gelen talepler sonucunda Ekonomik ve Sos- korporatist
a
sürekli ve kal ı c ı bir diyalog ortam ı sa ğ - yal Konsey kurulmu ş-tur. ESK'in kurulu ş Iliş kilerde
layacak ve çeş itli kesimlerin temsil edil- gerekçesi olarak da "ekonominin istikrar ve
mesiyle -toplumsal uzla ş ma için elveri ş li bir
kurumsallama
geli ş mesini teminen bu olgunun temel un-
sürecinde en
cy
zemin yaratacak olan ESK'in sa ğ layaca ğı n ı surlar ı ni te ş kil eden toplumun çe ş itli
belirtmektedir (T İ SK; 1994: 6-11). kesimlerinin, gerek ülke ekonomisi, gerek önemli geli ş me
Türk- İş ise, ESK'in daha çok geli ş mi ş ve milletleraras ı platformda dengeli ve etkin
Ekonomik ve
demokrasinin hakim oldu ğ u ülkelerde, top- politikalar ile yönlendirilebilmesini, geli ş -
lumu olu ş turan kesimler aras ı nda kal ı c ı bir mesini sa ğ lamak ve Devlet, i şçi, i ş veren ili ş -
Sosyal
uzla ş ma ihtiyac ı ndan do ğ du ğ una dikkat kilerinde düzenli ve kal ı c ı bar ış ve milli uz- Konsey'in
pe

çekmekte, demokratik ülkelerdeki alt yap ı n ı lasma ortam ı n ı n sa ğ lanmas ı n ı ara şt ı rmak, kurulmas ı
olmu ştur. IKTI SAT DERG ISI • AGUSTOS200 .,
verimlilik, istihdam, i ş sizlik ve gelirler gibi Kaynaklar
konularda Hükümete isti ş ari nitelikte BIANCHI, k., (1984); INTEREST GROUP5 AND
görü ş vermek, konuyla ilgili mevzuat' haz ı r- POLITICAL DEVELOPMENT IN TURKEY , Princeton.
lamak, bu konuda Avupa Birli ğ i ile enteg- C,IZRE, ü., (1992); 'Korporatizm ve Türk Sendikac ı l ığı
rasyonu ve çal ış maları yönünde özel kurum ir, BIKIKIM, 41/1992.
ve kurulu ş lar ile gerekli koordinasyonu, ih- DEVLET, (1978); A ğ ustos
tiyaç halinde Bakanlar ı n ve uzmanl ı k gerek- DIE (1982; ISTATISTIK YILLI Ğ I, Ankara_
tiren konularda de meslek kurulu ş lar ı ile DISK (1978); DISK DERG İ S İ, Say ı : 44, A ğ ustos.

kamu kurum ve kurulu ş lar ı n ı n deste ğ ini DISK (1979) ; DISK DERGISI, Say ı :4-9, Ocak.
sa ğ lamak üzere; 'Uluslararas ı Çal ış ma DPT (1965); KALKINMA PLANI BIRINCI BE Ş YIL
Normlarin ı n Uygulanmas ı n ı n Geli ştirilmesi 1965-1967, Ankara.
İ çin Üçlü Dan ış malar Hakk ı nda' ILO'nun 144 HEPER, M. (EP.) (1991); SRONG STATE AND ECO-
sayı l ı sözle ş mesinin de bir gere ğ i" gösteril- NOMIC INTEREST GROUPS-THE PO5T- 1980 TUR-
mi ştir. EeK'n ı n i ş leyi ş i ve uygulamadaki KISH EXPERIENCE, Berlin, New York.
sorunlar ı ise daha geni ş çe değ erlendirmeyi I Ş IKLI, A. (1992); 'Ücretli Emek ve SendikalaamaUn
hak etti ğ i için bir ba ş ka yaz ı n ı n konusu ol- SCHICK, I. C. ve E.H. TONAK (eds.), GEÇI Ş SÜRECIN-
Cumhuriyet
maktad ı r. DE TÜRKIYE, Belge Yay ı nlar ı .
Cumhuriyet Türkiye'yi çal ış ma ili ş kileri KEYDER, Ç. (1992); 'Türkiye Demokrasisinin Ekonomi
türkiye'yi
aç ı s ı ndan de ğ erlendirildi ğ inde, devletin POliti ğİ ', in SCHICK, I. C. ve E.H. TONAK. (ede.), GEÇI Ş çal ış ma
çal ış ma hayatı na ve sendikal hayata yönelik SÜRECINDE TÜRKIYE, Belge Yay ı nlar ı . iı li şkileri
önemli müdahalelerine tan ı kl ı k etmektedir. MAKAL, A. (1999); TÜRKIYE'DE TEK PARTILI
aç ı s ı ndan
Düzen ve kalk ı nma aray ış lar ı içinde dönemin DÖNEMDE ÇALISMA ILI Ş KILERI: 1920-1946. Imge
de'erlendiril-
a
özelliklerine ve gereklerine ba ğ l ı olarak zaman Ki -tak:evi, Ankara.
zaman yok sayı lan sendikalar, zaman zaman OKÇLIN , G. (1971); TÜRKIYE IKTISAT KONGRESI di4inde,
da sorunlar ı birlikte a ş man ı n arac ı olarak 1923-IZMIR, Ankara.
devletin
cy
de ğ erlendirilmeye çal ışı lm ışt ı r. İ çbirli ğ ine Ğ ZKAPLAN, N. (1994); SENDIKALAR VE EKONOMIK
aç ı k sendikac ı l ı k desteklenirken, içbirli ğ ine ETKILERI (TÜRKIYE ÜZERINE BIR DENEME), Kavram
çal ış ma
kapal ı sendikac ı l ı k baz ı düzenleme ve yap- Yay., Istanbul. hayat ı na ve
tı rı mlar ile ya zay ı flat ı lmaya çal ışı lm ış ya da PETROL-I Ş (1995); PETROL-I Ş YILLIGI 1995-94. (s- sendikal
birli ğ ine zorlanmi ştı r. Bu durum ise çal ış - tanbul.
hayata
ma hayatı n ı ve sendikac ı l ığı yak ı ndan et- SAVRAN, S. (1992); TÜRKIYE'DE SINIF
yönelik
pe

MÜCADELELER İ (1919-1980), C.1., Istanbul.


Ekonomik ve Sosyal Konsey arac ı l ığı ile TALAS, C. (1982); TOPLUMSAL ANLA Ş MA, Ankara. önemli
kurumsalla ş ma sürecine giren korporatist TALAS, C. (1992); TÜRKIYE'NIN AÇIKLAMALI SOS-
müdahalele-
ili ş kiler ödün ve te şviklere ba ğ l ı olarak farkl ı YAL POLITIKA TARIHI, Bilgi Yay., Ankara.
özellikler ta şıyacaktı r. Ku ş kusuz, bu durum TAYANÇ, T. (1980); 'Geciktirilen Grevler Üzerine Bir
rine tan ı kl ı k
ödün ve te şviklerin her iki kesim taraf ı ndan De ğ erlendirme', in ODTÜ GELI Ş ME, 7(1-2). etmektedir.
kabulüne ya da reddine ba ğ l ı olarak geli şecek TBMM (1947); TUTANAK DERGISI, C.4.
ya da zay ıflayacakt ı r. Ancak, 21. Yüzy ı la gir- TISK (1994); DÜNYADA SOSYAL DIYALOG UY-
meye haz ı rlanan Türkiye'nin iki farkl ı yap ı GULAMALARI VE TÜRK CALI Ş MA HAYATI (Tekair),
göstermesi özellikle gelir da ğı l ı m ı ndaki uçu- lstanbul.
rumun büyümesi ve yoksullu ğ un yayg ı n- TÜRK-I Ş (1970a); TÜRK-I Ş DERGISI, Say ı :88.

'a şarak derinle ş mı esi toplumsal sorunlar ı TÜRK-I Ş (1970C); TÜRK-I Ş DERGISI, Say ı : 94.
derinle ştirirken sendikalar ı daha sorumlu ol- TÜRK-I Ş (1980); TÜRK-IS DERG İ S İ , Say ı :158.
maya it ımektedir. I şyeri ve i ş ile s ı n ı rl ı bir TÜRK-I Ş (1995): 17. GENEL KURUL ÇALI Ş MA
sendikac ı l ığı n yo ğ un korporatist ili ş kilere gir- RAPORU, Ankara.
KTISAT DERGI SI • AGU STO200.

mesi sendikal hareket için te şvikler ne denli


yüksek olursa olsun çok önemli sorunlar
yaratacak gibi görünmektedir. G. Kore ve
Brezilya örne ğ i bu aç ı dan oldukça önemli
derslerle doludur; bu örneklerin iyi de ğ erlen-
dirilmesi gerekmektedir.
İ nternete bağ lanman ı n en kolay ve en h ı zl ı yolu

a
cy
Ömür boyu abonelik 500 bin lira
pe

Saati 150 bin lira


... 7 Her ay 50 saat üstü bedava
s....?Kulland ığı n kadar öde!

Önce kullan, sonra öde!


Herkes sahip olabilir!

Tüm Akbank ş ubelerinde.

AK BAN K
Güveninizin Eseri

(02 I 2) 3 I 3 4 I 88
Akbank internet ş ubesine, dilerseniz www.akbank.com.tr , dilerseniz www.akbank.net.tr adresini t ı klayarak ula şabilirsiniz.
A.ONE
%40 IND
CARLOS FUENTES
GRAHAM FULLER
GORBACOV
ROMAN° PRODI
UM121 FRANCIS FUKUYAMA
JIANG ZEMIN
a
cy
KEMAL KARPAT
OSMANLIDA HO Ş GÖRÜNÜN

RONA AYBA Y
INSAN HAKLARINDA
pe

BIRINCI ÖNCELIK

BAKIR ÇAĞLAR
SINIR ASAN HUKUK

Öğ renci ve Öğ retim üyelerine


°040 + % indirim
Bilgi için: Kesi şim Yayıncılık ve Ileti şim Hizmetleri
1-71 Faks: 0 212 288 62 36 e-mail: ni ®bersa .com.tr

You might also like