Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 11

ISBN:978-625-6879-13-3

INTERNATIONAL
IZMIR CONGRESS
ON HUMANITIES AND
SOCIAL SCIENCES
PROCEEDINGS BOOK
AZERBAIJAN, NIGERIA, INDIA, UZBEKISTAN, PHILIPPINES,
PAKISTAN, ALGERIA, LAOS, ROMANIA, BANGLADESH,
POLAND, LIBYA, MOROCCO, SUDAN, SAUDI ARABIA,
NAMIBIA, PORTUGAL, CHINA, BELGIUM, LITHUANIA,
MAURUTIUS, KOSOVO, TÜRKIYE

EDITORS
PROF. TIMILEHIN OLUBIYI
ASSOC. PROF. DR. MAGRUBA MATKULIEVA,
DR. BABAYEVA-SHUKUROVA FARAHILA FAZIL
AZERBAIJAN, NIGERIA, INDIA, UZBEKISTAN,
PHILIPPINES, PAKISTAN, ALGERIA, LAOS, ROMANIA,
BANGLADESH, POLAND, LIBYA, MOROCCO, SUDAN,
SAUDI ARABIA, NAMIBIA, PORTUGAL, CHINA,
BELGIUM, LITHUANIA, MAURUTIUS, KOSOVO, TÜRKIYE

INTERNATIONAL IZMIR CONGRESS


ON HUMANITIES AND SOCIAL SCIENCES
PROCEEDINGS BOOK

JULY 29-31, 2023


(ONLINE & FACE TO FACE PARTICIPATION)
ISBN: 978-625-6879-13-3

EDITORS
PROF. TIMILEHIN OLUBIYI
ASSOC. PROF. DR. MAGRUBA MATKULIEVA,
DR. BABAYEVA-SHUKUROVA FARAHILA FAZIL
BZT AKADEMİ YAYINEVİ®
BZT ACADEMY PUBLISHING HOUSE©
TURKEY, USA
TR: +90543 671 0123 GR: +491774586777
1th INTERNATIONAL IZMIR CONGRESS ON
HUMANITIES AND SOCIAL SCIENCES
JULY 29-31, 2023
ONLINE & IN-PERSON PARTICIPATION
ZOOM & IZMIR, TURKIYE

CONGRESS PROCEEDINGS
BOOK

EDITORS
PROF. TIMILEHIN OLUBIYI
ASSOC. PROF. DR. MAGRUBA MATKULIEVA,
DR. BABAYEVA-SHUKUROVA FARAHILA FAZIL
BZT AKADEMİ YAYINEVİ®
TÜRKİYE, GERMANY
TR: +90543 671 0123 GR: +491774586777
izmircongress@gmail.com
https://www.izmircongress.com/

All rights reserved


BZT AKADEMİ YAYINEVİ®
BZT ACADEMY PUBLISHING HOUSE
Publishing Date: 11.08.2023
ISBN: 978-625-6879-13-3
1ST INTERNATIONAL IZMIR CONGRESS ON HUMANITIES AND SOCIAL SCIENCES

,
CONGRESS ID
CONGRESS NAME
1ST INTERNATIONAL IZMIR CONGRESS ON HUMANITIES AND SOCIAL SCIENCES
DATE AND VENUE
JULY 29-31, 2023
ONLINE & IN-PERSON PARTICIPATION (IZMIR, TÜRKIYE)
(FROM 23 DIFFERENT COUNTRIES)
Azerbaıjan, Nıgerıa, Indıa, Uzbekıstan, Phılıppınes, Pakıstan, Algerıa, Laos, Romanıa, Bangladesh, Poland, Lıbya, Morocco,
Sudan, Saudı Arabıa, Namıbıa, Portugal, Chına, Belgıum, Lıthuanıa, Maurutıus, Kosovo, Türkiye
ORGANIZERS & PARTICIPANT INSTITUTIONS
BZT Academy, Türkiye
National Open University, Nigeria
Urgenc State Pedagogical Institute, Uzbekistan
Azerbaijan Ministry of Education, Azerbaijan
Cologne University, Germany
President of European Nursing Students Association, Norway
President of Organization Committee
Prof. Timilehin OLUBIYI
Presidents of Scientific Committee
Assoc. Prof. Dr. Magruba MATKULIEVA,
Dr. BABAYEVA-SHUKUROVA Farahila Fazil
President of Coordinators’ / General Coordinator
Dr. Baha Ahmet YILMAZ

ACCEPTED PAPERS
53 Turkish Participants
68 Foreign Participants
%57 Foreign Participant Rate
%,43 Turkish Participant Rate

REFUSED PAPERS
2 Foreign Participants

EVALUATION PROCESS
All Submissions Have Passed a Double-Blind Referee Evaluation Process
All Responsibility for the Works Belongs to the Author
International IZMIR Congress on Humanities and Social Sciences

ESKİ TÜRK TARİHİNDE YARI TANRILAR

Dr. Said Mübin ÇALIŞ


Bağımsız Araştırmacı, Tarih, K.Maraş, Türkiye
ORCID: http://orcid.org/0000-0001-9435-4149

ÖZET
Antik toplumlar ile ilgili yapılan arkeoloji ve literatür araştırmaları sonucunda dünyadaki egemen
din anlayışının politeist bir yapıda sürdürüldüğü anlaşılmaktadır. Antik insanlar doğanın onlara getirmiş
olduğu ödüller ve cezaların kaynağını bulmaya uğraşırken; doğal düzenin kendilerinden çok daha güçlü
varlıklar aracılığıyla sağlandığını düşünmüşler ve bu açıklamayı doğanın her türlü ödülü ya da cezasına
karşılık gelen tanrı ya da tanrıçaların varlığıyla gerçekleştirmeyi uygun görmüşlerdir.

Antik dönemlerde insanlar, kendi aralarında bulunan bazı üstün yetenekli kişilere tanrısal özellikler
yüklemiş, yetenekleri ile ön plana çıkan bu kişiler kahramanlaştırılarak bunun kökeninde doğaüstü
güçler aranmıştır. Birçok antik toplumun mitolojisinde “yarı tanrı” olarak adlandırılan bu kişilere
ilişkin bilgilerin büyük bir bölümü destan ya da efsaneler aracılığı ile günümüze ulaşabildiğinden
dolayı yarı tanrı olan kişilerin de doğaüstü birtakım olayları gerçekleştirebilme gücüne sahip olduğu
görülebilmektedir. Dünya tarihinde en bilindik yarı tanrılara ise Sümer toplumundan Gılgamış ve Grek
toplumundan Achilles örnekleri verilebilmektedir. Bu kişiler tanrı ya da tanrıçalar gibi yaratma gücüne
sahip olmasalar bile, doğaüstü özellikleri nedeniyle yarı tanrı sıfatını üstlenebilmişlerdir.

Bozkır toplumları, kendi içerisinden çıkarmış oldukları üstün yetenekli kahramanları adlandırırken
onlara doğrudan “yarı tanrı” sıfatını kullanmamış olmalarına rağmen, diğer antik toplumlarda olduğu
gibi bu kahramanların da doğaüstü yetenekleri olduğu birçok eski Türk destan ve efsaneleri aracılığı ile
günümüze ulaşabilmektedir. Özellikle Türk mitolojisi ve destanları incelendiğinde eski Türk tarihinde
yarı tanrı özelliği taşıyan birçok kahramanın varlığı rahat bir biçimde görülebilmektedir. Bu çalışma,
eski Türklerde ön plana çıkan ulusal kahramanların gerçekleştirmiş olduğu doğaüstü olay ve durumları
açıklayarak, bu kahramanların bu özelliklerinin yarı tanrılar ile ne ölçüde örtüştüğünü ortaya koymayı
amaçlamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Yarı tanrılar, politeizm, eski Türkler, Türk kahramanları.

DEMIGODS IN ANCIENT TURKISH HISTORY

ABSTRACT
As a result of archeology and literature researches on ancient societies, it is understood that the
common religious form in the world is maintained as polytheistic. While ancient people struggled to

60
International IZMIR Congress on Humanities and Social Sciences

find the source of the rewards and punishments that nature brought them; they thought that the natural
order was provided by beings much more powerful than themselves, and they considered it appropriate
to realize this explanation with the existence of gods or goddesses corresponding to all kinds of rewards
or punishments of nature.

In ancient times, people ascribed divine features to some gifted people among themselves, and
these people were heroized and supernatural powers were sought in their origins. Hence most of the
information about these people can reach today through epics or legends who are called “demigods” in
the mythology of many ancient societies, it can be seen that people who are demigods have the power
to realize some supernatural events. The most well-known demigods in world history can be given as
examples of Gilgamesh from the Sumerians and Achilles from the Greeks. Even if these people did not
have the power to create like gods or goddesses, they were able to assume the title of demigods due to
their supernatural characteristics.

Although the steppe societies did not directly use the adjective “demigod” when naming the gifted
heroes they had drawn from themselves, they can reach today through many old Turkish epics and
legends in which these heroes have supernatural abilities, as in other ancient societies. Especially when
Turkish mythology and epics are examined, the existence of many heroes with demigod characteristics in
old Turkish history can be easily seen. This study aims to explain the supernatural events and situations
of the national heroes who came to the fore in the ancient Turks and to reveal to what extent these
features of these heroes overlap with the demigods.

Keywords: Demigods, polytheism, ancient Turks, Turkish heroes.

GİRİŞ
Antik toplumlar; yaşamda karşılaştıkları problemlere açıklamalar getirmek istemişler, bu açıklamaları
da kendinden üstün güç ve akıl sahibi olan varlıkların yaşamlarına etkisine bağlamışlardır. Antik dünya
dinleri incelendiğinde; inanılan tanrı ya da tanrıçaların büyük bir çoğunluğunun insanların yaşamda
karşılaştığı zorlukları temsil ettiği görülmektedir. Antik çağda insanların doğa ile olan ilişkileri ve bağları
günümüzden çok daha fazla olduğu için varlıklarının devamı; doğanın normal akışının bozulmamasına
bağlı olmakla birlikte, bu düzenin tanrı ya da tanrıçalar aracılığı ile sağlanabileceği inancı egemen
olmuştur. Antik yaşamın düzeni; yoğunlukla çok tanrılı inanç anlayışı ile sağlanmaktayken, daha sonra
insanlar zamanla bu tanrı ya da tanrıçalar arasından en güçlü olanını seçip tek tanrılı inanç sitemlerinin
dünyada egemen olmasını sağlamışlardır (Bamunusinghe, 2019).

Bozkır toplumları inançları ile ilgili bilgiler içeren antik kaynaklar incelendiğinde, bozkır
toplumlarının erken tarihlerinde çok tanrılı inanç sistemine dahil oldukları anlaşılmaktadır2. Herodotos;

2 İskit inançları ve panteonu ile ilgili Herodotos’ta şu bilgiler yer almaktadır: “Tanrılar içinde yaranmak istedikleri en başta
Hestia olmak üzere Zeus ve Toprak ki bunu Zeus’un karısı olarak tanırlar, sonra Apollon, Göksel Aphrodite, Herakles ve
Ares’tir. Bu tanrılar bütün İskitya’da ululanırlar; Şahane İskitler ayrıca Poseidon’u da kutlarlar. İskit dilinde Hestia’ya
Tabiti, Zeus’e, benim fikrimce pek doğru olarak, Papaios adı verilmiştir, Toprak’a Api, Apollon’a Oitosyros, Göksel Aph-
rodite’ye Argimpasa, Poseidon’a Thagimasadas derler. Ares dışında heykel, sunak, tapınak kurma gelenekleri yoktur,
yalnız Ares için yapılır.” (Herodotos, IV: LIX); “…Ares (savaş tanrısı) ayrı bir tapınma konusudur. Her bölgeden, toplantı
yerlerinde bu tanrı adına, bir tapınak yükselir. …Bu küçük tepeninen üstüne demirden yapılma bir pala dikilir, bu pala çok
eski olduğu için her bölgeden saygı görür ve Ares heykeli işte budur. Bu palaya her yıl sürü hayvanları kurban edecekler-
dir ve tabi at. Öbür tanrılardan daha cömertçe kurban edilir.” (Herodotos, IV: LVII). Yüe-çi – Kuşan toplumları inançları
ve panteonu ile ilgili detaylar içeren Rabatak Yazıtlarında ise şu bilgiler bulunmaktadır: “Kuşanlı Kanişka; dürüst, adil,
ilahi layık otokrat Nana’yı ve tüm tanrılardan krallığı alan. Tanrıları memnun ettiği gibi bir fermanı yayımladı ve sonra
Aryan’a koydu. …Tanrılar için, kim şanlı? ... Onun dedesi Kral Kujula Kadphises, dedesi Kral Vima Taktu, babası Kral
Vima Kadphises ve kendisi Kral Kanishka. Kralların kralı olarak, tanrıların ırkının rengini ... yapmak için emirler vermiş-
ti. Karalrang bu sığınağı yaptı ... Burada yazılı olan bu tanrılar kralların kralını [korusun], Kuşanlı Kanişka sonsuza dek
sağlıklı, şanslı, muzaffer olsun ve o tüm Hindistan’ın oğludur (Sims-Williams, 2012).”

61
International IZMIR Congress on Humanities and Social Sciences

İskit inançları, tanrı ve tanrıçaları ile ilgili bilgiler vermiş, onların baş tanrılarının Papaios3 olduğunu ve
bu tanrının Grek baş tanrısı Zeus’a denk geldiğini aktarmıştır4. Papaios’un Grek tanrısı Zeus’a görevi
ya da özellikleri bakımından eşlenmesi durumu, onun göksel özellikleri ağır basan bir tanrı olduğunu
düşündürmektedir. Dolayısı ile bozkır toplumları; diğer toplumların da kendi inanç sistemlerinde
uygulamış olduğu gibi güçlü olan tanrıyı ön plana çıkarıp tek tanrı anlayışına doğru yönelmiş, diğer
tanrı ya da tanrıçalar ise zamanla önemini kaybederek unutulmuştur. Tüm bu bulgu ve karşılaştırmaların
sonucunda İskit baş tanrısı olan Papaios’un, tek tanrı inancına evrilmiş olan ortaçağ bozkır toplumları
tarafından Kök Tengri5 adı ile varlığına devam etmiş olduğu varsayılabilmektedir (Çalış, 2002).

Yarı tanrılar; dış görünüşü olarak normal bir insan formunda bulunmasına rağmen bazı olağanüstü
özellikler ve tanrısal güçleri barındırması nedeniyle diğer insanlardan üstün görülen varlıklardır. Yarı
tanrılık bazı toplumlarda kişiye doğuştan gelebileceği gibi bazı toplumlarda sonrada edinilebilmektedir.
Yarı tanrı kavramının çeşitli toplumlarda birçok örneği görülebilmektedir. Yazılı kaynakları günümüze
kadar çok iyi korunmuş olması nedeniyle yarı tanrı olan kişiler ile ilgili en detaylı bilgiler Grek toplumuna
aittir (Talbert, 1975; Burkert, 2008).

Antik Grek kaynaklarında “hemitheos” olarak adlandırılan yarı tanrılar, diğer toplumlardaki yarı
tanrılarla özellikleri bakımından büyük oranda benzeşmektedirler. Grek toplumunda öne çıkan yarı
tanrılara bakıldığında karşımıza Herakles, Achilles, Dionysos, Aristaeus, Asclepius gibi karakterler
çıkmaktadır. Bu karakterler, tanrısal gücünü Zeus’un çocuklarından olmalarına borçlu olmakla birlikte
anneleri insandır. Dolayısı ile Grek toplumundaki yarı tanrıların ortaya çıkışı, tanrıların insanlar ile
evliliğinden kaynaklanmaktadır. Grek yarı tanrıları, sahip oldukları doğaüstü tanrısal güçler nedeni ile
kendilerini halkın koruyucuları olarak görmektedirler (Hansen, 2005; Talbert, 1975).

Sümer toplumuna bakıldığında ise efsanevi Sümer Kralı Gılgamış’ın 1/3 insan, 2/3 tanrı olduğu
Gılgamış Destanı’nda anlatılmaktadır. Gılgamış; Grek yarı tanrılarından farklı olarak insan bir baba olan
Lugalbanda ve tanrıça bir anne olan Ninsun’dan dünyaya gelmiş, tanrısal özelliklerini anne tarafından
almıştır. Kral Gılgamış; bedensel gücünden dolayı diğer insanlara göre daha gelişkin bulunmakla birlikte,
kendini diğer insanlardan üstün olarak görmektedir. Gılgamış’ın çoğunlukla tanrı ya da tanrıçalar ile
iletişim halinde olduğu ve bu özelliklerini kullanarak kendini halkın koruyucusu olarak betimlediği
saptanmaktadır (Bottero, 2013; Çığ, 2000).

Yarı tanrı olan kişilerin tanrı ya da tanrıçalar gibi yaratma özelliği bulunmamaktadır. Yarı tanrılar;
diğer insanlar gibi ölümlü olabilmekle birlikte, acıkma, susama, yaşlanma ve savaşlarda yaralanabilme
gibi insana ilişkin birçok özelliği daha ağır basan varlıklardır. Yarı tanrıların normal insanlardan en
önemli farkı ise sürekli tanrı ya da tanrıçalar ile iletişim halinde bulunmaları, halk ile tanrılar arasındaki
bağlantıyı sağlayabilmeleri, doğaüstü güçleri ve bu özelliklerini halkın sorunlarını çözebilmek amacıyla
kullanmalarıdır. Çok tanrılı din anlayışının egemen olduğu antik toplumların mitolojilerinde sıklıkla
karşımıza çıkan yarı tanrılar, tanrılar ve tanrıçalar ile iletişim görevini üstlenirken, özellikle Orta
Doğu’da tek tanrılı din anlayışının dünyada egemen olması ile tanrı ile iletişim görevini peygamberler
üstlenmeye başlamıştır. Peygamberler tanrıdan aldığı buyrukları doğrudan halka iletirken, yarı tanrılar

3 Günümüz Türk dilinde “baba” sözcüğünün eski Türkler tarafından kullanımı incelendiğinde, bu sözcüğün
“Apa” biçiminde var olduğu dikkat çekmektedir. Konu ile ilgili Kül Tegin Yazıtı’nın doğu yüzünde bulunan;
: ”Kişi oğlunda üze eçüm apam Bumın Kağan…” tümcesinde bu örnek gö-
rülebilmektedir. “Apa” sözcüğünün Herodotos tarafından Grek dilinde kayıt altına alınırken “Papaios” biçimine dönüşmüş
olduğu düşünülebilmektedir. Kül Tegin Yazıtı’ndaki bu bölüm ile ilgili bk. (Orkun, 1986).
4 Papaios ile ilgili Herodotos’ta şu ayrıntılar dikkat çekmektedir: “Skyth dilinde Hestia’ya Tabiti, Zeus’e, benim fikrimce pek
doğru olarak, Papaios adı verilmiştir.” (Herodotos, IV: LIX).
5 : Mavi gök.

62
International IZMIR Congress on Humanities and Social Sciences

bazı durumlarda tanrı ya da tanrıçalara karşı çıkabilmiş, onların her istediğini koşulsuz yerine getiren
varlıklar olmamışlardır (Hansen, 2005).

ESKİ TÜRK TARİHİNDE YARI TANRI ÖZELLİĞİ TAŞIYAN KARAKTERLER


Eski Türkler ile ilgili yazılı kaynakların sınırlı olması ya da oluşturulmuş olan yazılı kaynakların
kayalar, taşlar ve gündelik eşya gibi tahrip olma potansiyeli yüksek nesneler üzerine işlenmesi; Türklerin
erken dönemleri ile ilgili detaylı araştırma yapmak olanaklarını kısıtlamaktadır. Dolayısı ile erken Türk
tarihi ile ilgili araştırma yapmak istendiğinde, Türklere komşu olan antik toplumların günümüze kadar
ulaşabilen Türkler ile ilgili kayıtları incelenmektedir.

Yarı tanrı kavramının MÖ III. binyıldan tek tanrılı din anlayışının yaygınlaşmasına kadar geçen
süreçte çeşitli toplumlar tarafından popüler olarak kullanıldığı görülmektedir. Belirtilen bu dönemde
Türklerin kendi yazılı kaynaklarının oldukça sınırlı olmasından dolayı eski Türklerde yarı tanrı
kavramının doğrudan kullanılıp kullanılmadığı ile ilgili herhangi bir bilgi yoktur.

Eski Türk destanları, efsaneleri ya da yazılı kaynaklarında doğrudan yarı tanrı olarak adlandırılan
karakterler bulunmamasına rağmen, sergilediği özellikler bakımından diğer toplumlardaki yarı tanrılarla
büyük oranda benzeşen karakterlerin ya da kahramanların varlığı dikkat çekmektedir. Eski Türk destanları
ve efsanelerinde yer alan kahraman incelendiğinde büyük bir çoğunluğunun olağanüstü özellikler taşıdığı
anlaşılmaktadır. Yarı tanrı özelliği taşıyan kişileri barındıran Türk destanları incelendiğinde bunların
en eski Türk destanları olduğu dikkat çekmektedir. Bu duruma örnek olarak Oğuz Kağan Destanı, Er
Sogotoh Destanı, Ergenekon Destanı verilebilmektedir (Düzgün, 2012).

Türk hükümdarları, tanrıdan aldığı ilahi yetkiler çerçevesinde kendini göğün altındaki bütün
toprakların sahibi konumunda gördüğü bilinmektedir. Bu inanış; Hun toplumunda daha kapsamlı
bir biçimde kabul görmüş ve Hunlar, kendi hükümdarlarına “göğün oğlu” sıfatını kullanmayı uygun
görmüşlerdir (Grakov, 2008; Ögel, 1979; Kafesoğlu, 2009). Hunların kendi yöneticilerine “göğün
oğlu” sıfatını uygun görmeleri, yöneticilerin bazı tanrısal güçler barındırdığı inancının varlığını ortaya
koymaktadır. Bu durum, Hunların erken dönemlerinde ya da Hunlardan önceki dönemlerde bozkır
toplumlarında yarı tanrı inancının varlığının daha güçlü olabileceğine ilişkin izlenimler oluşturmaktadır.

Türk kahramanları, tanrı tarafından boşluğu doldurmak için gönderilmiştir. Kahramanlar genelde
tanrı ile halk arasında bir köprü görevi üstlenmektedir. İnsanların gücünün yetmeyeceği ve kötü giden
bir durumu değiştirmek, bu yolla kendi yazgılarını oluşturmak üzere dünyaya gönderildiği çıkarımı
yapılabilecek Türk kahramanları; bedensel özellikleri ile diğer insanlara göre oldukça güçlü bir
durumdadır. Bu durumun en belirgin ayrıntıları Oğuz Kağan Destanı’nda görülebilmektedir. Oğuz
Kağan Destanı’nda (Bang ve Arat, 1970):

“Yine günlerden bir gün Ay Kağan’ın gözü parladı. Doğum ağrıları başladı ve bir erkek çocuk
doğurdu. Bu çocuğun yüzü gök, ağzı ateş gibi kızıl, gözleri ela, saçları ve kaşları kara idi. Perilerden
daha güzeldi. Bu çocuk anasının göğsünden ilk sütü emdi ve bir daha emmedi. Çiğ et, çorba ve şarap
istedi. Dile gelmeye başladı. Ayakları öküz ayağı gibi, beli kırt beli gibi, omuzları samur omuzu gibi,
göğsü ayı göğsü gibi idi. Vücudu baştan aşağı tüylü idi.”

Oğuz Kağan; yalnızca bedensel özelliklerinin diğer insanlardan üstün olması ile ön plana çıkmamış,
Tanrı ile iletişimi ve bunun sonucunda birtakım doğaüstü olayları gerçekleştirmesiyle de diğer
toplumlardaki yarı tanrılar ile benzeşen özellikler sergilemektedir. Oğuz Kağan’a gökten inen eş ile
ilgili şu anlatımlar bulunmaktadır (Bang ve Arat, 1970):

63
International IZMIR Congress on Humanities and Social Sciences

“Yine günlerden bir gün Oğuz Kağan bir yerde Tanrıya yalvarmakta idi. Karanlık bastı. Gökten bir
gök ışık indi. Güneşten ve aydan daha parlaktı. Oğuz Kağan oraya yürüdü ve gördü ki o ışığın içinde bir
kız var, yalnız oturuyor. Çok güzel bir kızdı. Başında ateşli ve parlak bir beni vardı, demir kazık (kutup
yıldızı) gibiydi.”

Ortaçağ Türk yazılı kaynakları incelendiğinde Türklerde devlet yöneticilerinin doğaüstü güçleri
olduğuna ilişkin bazı izlenimler oluşmaktadır.

“Tengri teg Tengride Bolmış Türk Bilge Kağan: Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağan”

Erken dönem bozkır toplumlarının dini anlayışındaki kralın yetkisini tanrısallaştırması, karşımıza
“kut” kavramı ile çıkmaktadır. Kut inanışı gereği hükümdar kendi egemenliğini Kök Tengri’ye bağlar
ve onun tarafından toplumu idare etmek üzere gönderildiği düşünmektedir. Kut: tanrının sadece
hükümdarlara uygun gördüğü zaman verdiği ya da ondan aldığı güçlü bir ruh olarak açıklanabilmektedir.
Kut aynı zamanda yaşamın mayası anlamına da geldiği bilinmektedir (Tellioğlu, 2005; Grakov, 2008).

Genel bir tarifle kut, siyasi iktidar anlamındadır. Yönetme hakkı hükümdara tanrı tarafından ilâhî
bir lütuf olarak verilmiştir. Kağan, Tanrı irade ettiği, kendisine kut (devlet, baht, iyilik, talih) ve ülüğ
(kısmet) verdiği için idare etme hakkına sahiptir. Türk Kağanı âdeta göğün, tanrının yeryüzündeki
temsilcisi gibidir (Ahmetbeyoğlu, 2020).

Sir Gerard Clauson’un yazdığı An Etymological Dictionary Dictionary of Pre-Thirteenth Century


Turkish adlı sözlükte ise kut kavramı şu şekilde açıklanmaktadır:

“Temel olarak tanrısal güçten zevk alan, daha yaygın olarak ise şanslı, mutlu ve kutsanmış (Clauson,
1972).”

9 – 10 yüzyıllar arasında yazıldığı bilinen Irk Bitig’in kırk yedinci ırkında ise konu ile ilgili şu
bilgiler yer almaktadır (Tekin, 1993):

“Er ümeleyü barmıs teŋrike sokusmıs kut kolmıs kut bermis agılıŋta yılkıŋ bolzun özüŋ uzun bolzun
temis ança biliŋler edgü ol”; “Bir adam ziyarete gitti ve bir tanrıyla tanıştı. Ondan kut istedi. Tanrı ona
kut verdi ve dedi ki ‘Ağıllarınıza hayvan alın! Ömrün uzun olsun!’ Şunu bilin: alamet iyidir.”

Kül Tigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk adına oluşturulan Orhun Yazıtları’nda kut kavramı ile ilgili şu
bulgulara ulaşabilmek mümkündür:

Kültegin yazıtı güney yüzünde (Orkun, 1987);

“Tengri yazlıkadukın üçün özüm kutım bar üçün kağan olurtım.”

“Tengri buyurduğu için ve şansım olduğu için kağan oldum.”

Ortaçağda yazılan çeşitli Türk kaynakları incelendiğinde kut, Tanrı tarafından genelde yöneticilere
verilmekle birlikte halkın içinden herhangi bir kişiye de verilebilmektedir. Tanrının kut verdiği kişinin
bazı olağanüstü güçlere sahip olduğu ve bu özellikleri ile toplumdaki diğer insanlardan ayrıldığı
saptanmaktadır.

64
International IZMIR Congress on Humanities and Social Sciences

SONUÇ
İnsanların antik dönemlerde başa çıkamadıkları günlük olaylar karşısında başka insanlardan gelen
somut yardımlar dışında yardım isteyebildikleri en büyük kaynak tanrı ya da tanrıçalar olmuştur. Çok
tanrılı inanç sisteminde tanrı ya da tanrıçalar çeşitli görevler üstlenmiş ve böylece insanlar günlük
yaşamda problem yaşadığı herhangi bir olayla örtüşen tanrı ya da tanrıçadan yardım dilemiştir.

Antik dini ve mitolojik anlatımlar dikkate alındığında tanrı ya da tanrıçalar günümüzdeki dinlere
göre daha fazla günlük yaşama müdahale eden ve insanlara daha yakın konumda bulunan varlıklardır.
Birçok antik topluma ilişkin dini anlatımlarda sıradan herhangi bir günlük olaya tanrı ya da tanrıçaların
müdahalesi dikkat çekmektedir. Günlük insan yaşamına kutsal müdahaleler bazı durumlarda doğrudan
tanrı ya da tanrıçalar eliyle yapılmaktayken, bazı durumlarda ise yarı tanrılar aracılığıyla yapılmıştır.
Tanrı kavramından farklı olarak günlük yaşamını normal insan bedeninde ve onların arasında geçiren
yarı tanrılar; hem gönderildiği halkın koruyucusu olarak görülmüş, hem de tüm kutsal varlıkların halk
ile iletişiminde aracı olmuşlardır.

Erken Türk tarihi ile ilgili doğrudan yarı tanrı kavramına ilişkin herhangi bir yazılı bulguya
rastlanılmamasına rağmen çeşitli doğaüstü güce sahip insanların varlığı, eski Türk tarihinde yarı
tanrıların varlığı ile ilgili bazı şüpheler uyandırmaktadır. Çeşitli antik toplumlarda tanrısal güce sahip
olmadan ya da yarı tanrı olmadan sergilenemeyecek birçok özellik; Türk efsane, destan ve yazıtlarında
geçen bazı karakterlerde görülebilmektedir. Türklerin yazıyı işlevsel olarak kullanmaya başladığı
dönem ile çok tanrılı din anlayışının önemini yitirmesi döneminin arasında kronolojik olarak yakınlık
bulunmakla birlikte bu dönemde oldukça silik de olsa çok tanrılı inanca ve yarı tanrılığa ilişkin izler
bulunabilmektedir.

KAYNAKLAR
Ahmetbeyoğlu A 2020. Eski Türklerde Kut ve Töre Bağlamında Hükümranlığın Hududları, Turkish Journal of
History, (71): 29-50.
Bamunusinghe S 2019 Polytheism in Ancient World Religions: Egyptian, Babylonian, Greek and Roman Religi-
ons, The Faculty Journal of Humanities and Social Sciences, (45): 1-7.
Bang W, Arat R 1970. Oğuz Kağan Destanı, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 39 pp.
Bottero J 2013. Gılgamış Destanı, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 298 pp.
Burkert W 2008. Greek Religion, Cambridge: Harvard University Press, 493 pp.
Clauson G 1972. An Etymological Dictionary Dictionary of Pre-Thirteenth Century Turkish, Oxford: At the Cla-
rendon Press, 988 pp.
Çalış, S 2022. Antik Çağda Bozkır Toplumları İnancındaki Tanrıça Ögeleri ve Yayılım Alanları, In: Arslanyürek
Y., Çabuk M. (eds.), Tarih Araştırmaları, Ankara: Sonçağ Akademi, pp. 433-448.
Çığ M 2000. Gilgameş, İstanbul: Kaynak Yayınları, 95 pp.
Düzgün Ü 2012. Türk Destanlarında Merkezi Kahraman Tipinin Tipolojisi, Folklor/Edebiyat, 18(70): 9-46.
Grakov B 2008. İskitler, İstanbul: Selenge Yayınları 379 pp.
Hansen, W 2005. Classical Mythology: A Guide to the Mythical World of the Greeks and Romans. Oxford: Oxford
University Press, 393 pp.
Herodotos, Tarih, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 817 pp.
Kafesoğlu İ 2009. Türk Milli Kültürü, İstanbul: Ötüken Yayınları 466 pp.
Orkun H 1987. Eski Türk Yazıtları, Ankara: Türk Dil Kurumu, 962 pp.

65
International IZMIR Congress on Humanities and Social Sciences

Sims-Williams N 2012. Bactrian Historical Inscriptions of the Kushan Period, The Silk Road, (10): 56-57.
Talbert C 1975. The concept of immortals in Mediterranean antiquity. Journal of Biblical Literature (94): 419-436.
Tekin T 1993. Irk Bitig: The Book of Omen, Wiesbaden: Harrassowitz Verlag, 133 pp.
Tellioğlu İ 2005. Kimmer ve İskit Göçlerinin Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Etkileri, Atatürk Üniversitesi Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, (27): 237-245.

66

You might also like