Thomas Laugstien Dispozitif Cev Yasemin

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 6

Dispozitif

Alm. Dispositiv. – Ar. tarkība, tasarruf, al- Öte yandan cinsellik dispozitifi teoremi psi-
i'dād al-taktīkī. – Fr. dispositif. – İng. appa-ra- kanalizden etkilenen düşünce tarzları için
tus. – İsp. Dispositivo. – Rus. dis-pozitivnost'. oldukça verimli teorik tartışmalara yol açtı.
– Çince zhuangzhi, buzhi, bu-shu. Söylem ve ideoloji teorisinde, Marksist dev-
let teorisinde ve teorik feminizmde Fouca-
Fransızca dispositif teriminin karşılığı (Lat. ult’nun teoremi ile kısmen birbirine karşıt
dispono, düzenlemek, Georges şöyle çeviri- motivasyona sahip, bağlantılar kuruluyordu.
yor “çeşitli noktalara sıralamak, yerleştir-mek”; Marksist sorunsallaştırmalarla bağlantısı özel-
dispositio, askeri yürüyüş, taktik dü-zenek, likle üç bağlamda kuruluyordu: Kavram ilk
kurum, [bir şey ya da biri üzerinde] tasar- olarak konunun/nesnenin ‘doğallaştırıcı’
ruf, talimat). Michel Foucault Cinselli-ğin bir kavranışına karşı çıkıyordu: “Cinsellik,
Tarihi’ndeki (2007) bu kavramıyla, Freud tarihsel bir tertibata [dispozitife] verilebile-
ile eleştirel bir biçimde kurulan bağ-lantı cek addır.” (Foucault 2007, 81) Diğer yan-
çerçevesinde, cinsellik ve iktidar ilişki-sini dan, yapıların içinde hareket eden ve bu
antagonist bir ilişki olarak kavrayan, “baskı yapı-ların ‘iktidarını’ perçinleyen direniş
varsayımı”na eleştiriyi dile getirir. Bundan formla-rını eleştirel bir biçimde aydınlatıyor
böyle Foucault, burjuva toplumunun “cinsel- ve ikti-dar yapılarına yönelen direniş biçim-
lik” anlayışının inşa edildiği kurumla-rın, pra- lerinden farklılığını ortaya koyuyordu. Son
tiklerin ve söylemlerin belirleyici yapısını dis- olarak araştırma pratiği açısından dispozitif
pozitif olarak adlandırıyor. Bu yaklaşıma göre sorun-salı “dışarıdan içeriye” ilerlemeye (PIT
cinsel baskı cinselliğe karşıt değil, daha çok 1979), ‘dışsal’ bir topluluktan hareketle, “[g]
onun kurucu bir unsurudur. Bu, Freud’un örünürdeki bir dışarıdalıktan temel oluş-
baraj imgesini anımsatmakta-dır: dürtünün turacak ‘çekirdek bir içerideliğe’ gitmekten-se”
enerjisinin önüne çekilen baraj, onu geriye kendilerini bir “içeridelik yanılsama-sı”nda
itmeye çalışırken tam da bu ener-jiyi artırır. dışa vuran, etkileri incelemeye yönelir (De-
1960’lı yılların sonuna doğru, Wilhelm leuze 2013, 62). Özcülük karşıtı yönelime
Reich’ın ve [1930’larda işçi hare-keti içinde uygun olarak Foucault dispozitif unsurları
cinsel politika mücadelesi veren] “Sex-Pol” “büyük ve görünür bir şebeke”yle bağlantı-
Hareketi’nin fikirlerini benimse-yen, Öğrenci landırır (2007, 81). Faşizm araştırmalarında
Hareketi’nin cinsel özgürleş-meye dair hara- bu, özgül faşist niteliği “unsurlarda değil de,
retli yönelimine karşı Fouca-ult şöyle bir argü- daha çok onların düzenlenişinde” ya da ek-
mantasyonda bulunuyordu: Cinsellik, iktidar lemlenişinde kavramak anlamına gelir (PIT
mekanizmasının bir efekti olduğundan, bu- 1980, I). “Teori ve pratikte stratejik boyut
rada söz konusu olan şey onu özgürleştirmek böylelikle toplumsal ilişkilerin ve nesnelerin
değil, bu cinsellik dispoziti-fini değiştirmektir. toplamının düzenlenişine ilişkindir, ona dair
Bu arada burada ima edi-len antik dö- talimat, faşist dispozitif” (Haug 1986, 171).
nem öğretmen-öğrenci ilişkileri-nin tekrar 1. Foucault kavramın analizinde terminolo-
canlandırılması perspektifi kuşku-suz belirsiz jik bir sabitleşmeştirme yapmaz, dolayısıyla
ve kullanışsız kalıyor. [kavramın] anlamı Fransızca terimin kulla-
nım bağlamlarına göre değişmektedir. Le
tarihsel eleştirel marksizm sözlüğü ● dispozitif

dispositif teknik açıdan düzenek, aygıt ya da lar, yasa-lar, idari önlemler, bilimsel sözceler,
mekanizma olarak anlaşılır; hukuki açıdan felsefi, ahlâki ve hayırseverce önermelerden
kendisini, neden ve motiflere dayalı olanın –kısacası, söylenmemiş olduğu kadar söylen-
tersine, geçerli talimat, buyruk olarak göste- miş her şeyden– oluşan, bütünüyle heterojen
rir; özellikle de askeri açıdan belli bir strate- bir bütündür. (…) Dispositifin kendisi ise,
jinin gerçekleşmesi için (materyal) önlemle- bu unsurlar arasında kurulabilecek ilişkiler şe-
rin toplamı olarak anlaşılır. Antik retorikte bekesidir.” (2011, 119).
dispositio tematik materyalin tertibine, düze- İncelenecek olan unsurlar değil
ne konulmasına işaret eder (krş. Coseriu de, eklem-lenme ise, dispozitif ikinci olarak
1981, 164 ve devamı). – Foucault, cinsellik unsurların “konum değiştirmeler ve işlev
efektlerinin üretimini vurgulamak için, [bu] değişiklikleri arasında bir tür oyunu” (120)
ifadenin semantik çok katmanlılığını kullanır içerir. Bu dü-şünce özellikle “Söylemlerin
(“söz konusu olan … incelikli bir söylemler, taktik çokde-ğerliliği kuralı” (2007, 77 ve
bilgiler, hazlar ve iktidarlar şebekesidir”, “cin- devamı) [başlı-ğı altında] ifadesini bulur; bu-
sel olanın parıldayan ışık denizidir”; 2007, 60 rada şu söyle-nir: bireylerdeki sosyal bünyenin
– alıntının ikinci kısmı Türkçe çevi-ride yok, düzenleni-şinin iktidarını oluşturan “dayanak
ç.n.) noktaları” –içsel efektler, benliğin gizlenmiş
Bu anlamlar diğer dillerde de bir “hakikati-ne” ulaşma arzusu– aynı zamanda
bohçada toplanamaz. İşte, Foucault’nun “direniş noktaları” olarak da rol oynarlar, yani
modern di-siplin rejimleri üzerine (1976) in- birey-sel ya da kolektif muhalefetin motifleri
celemesinde ilk defa ortaya çıkan kavramın hali-ne gelebilirler. Foucault böylesi bir moti-
“düzenek”, “kurum”, “işletme” vs. biçimind- vasyona sahip direnişin, kendisini ortaya çı-
eki Almanca çevirisi onu Alman okur için karan buyurucu düzeneği değiştiremeyeceği,
tanınmaz bir hale getiriyordu. Cinselliğin aksine bu yapıların “iktidarını” yeniden üre-
Tarihi’nin [Al-manca] çevirmeni de bu du- teceği konusunda ısrar eder.
rumdan yakını-yordu (Raulf 1977, 196 Foucault’nun üçüncü tanımlaması
ve devamı; krş. Kammler 1986, 244). dispozitifi onun “kökeni” (120) ve “işlevi”
Foucault’nun İngiliz-cede alımlanmasında, (119) açısın-dan “belirli bir tarihsel andaki
kavramın apparatus olarak çevrilmesin- başlıca işlevi acil bir ihtiyaca (urgence)” verilen
den dolayı, bu kavramın neredeyse farkına bir yanıt olarak kavrar; bu, örneğin “özünde
varılmadı – onun böylesi bir çevirisi, Foucault merkanti-list bir ekonomi açısından yük
tarafından kullanılan başka bir terimle aynı olarak görüle-bilecek hareketli bir nüfusun
kefeye konulmasına yol açıyordu ve bu da bu asimile edilme-si olabilir” (120). Araştırmayı
kavramı Althusser perspektifinden anlamaya belirleyen ba-kış açısı, ki bu çok farklı yapısal
yöneltiyordu. unsurların dispozitif olduğu kabulünden yola
[Kavramın açıklanmasına yönelik] çıkar, aynı zamanda “stratejik bir zorunluluk”
talep üze-rine Foucault tarafından geliştirilen (a. y.) altında belirli bir etkileşimdir. Bu kend-
sosyo-analitik bir kategori olarak dispozitif isini, her bir tekil bireyin etrafını saran düzen-
tanımı (2011, 118-23) öncelikle yapısalcılığın leyici pratiklerin mekânsal düzeneklerin ve
açık-lama ilkelerini temel alıyordu. İlkin dene-tim mercilerinin, dile getirilen ya da aynı
burada söz konusu olan şey “söylemler, ku- zamanda sessiz uygunsuz beklentiler aracılı-
rumlar, mimari biçimler, düzenleyici karar- ğıyla bir özne efektinde eklemlenerek içsel ola-

144
felsefelogos ● 2016/4

na aktarılır: böylece insan, “bireyselleş-menin” bu kavramı doğrudan devlet teorisinde (1978)


ve “normalleşmenin” belli bir biçi-mini tarih- ele aldı. Projekt Ideologie-Theorie “ideolo-
sel oluşumu ve işlevi çerçevesinde araştırmak jik olanı” onun gerçekliğinde “top-lumsal
için, bir dispozitife dair soru so-racaktır. ilişkilerde (…) dışsal düzenek olarak arama
Söylem teorisi boyutu genellikle ve araştırma” işine girişti (PIT, 1979, 180).
Fouca-ult’nun ikincil teoriselleştirme (1973) Feminist teorisyenler (Haug 1983, Ha-user
bağ-lamında tartışılır; bu konuyu ele alan 1983) Foucault’nun tematiğini, başkala-rınca
litera-tür kavramların manevra istasyonuna belirlenen bireysellik biçimi olarak “dişilliği”
benzer [trenlerin makas değiştirip farklı yön- üreten, böylesi cinsiyetlendirme dispozitifleri
lere gitmeleri anlamında, ç. n.] (örn. Kammler sorununa taşıdılar.
1986, Deleuze 2013). Ama burada özellikle Poulantzas’ın Foucault’un “mole-
yapısal bilinç dışılık boyutunu saptamak ge- küler mik-ro ağlara ufalanmış iktidarın, dev-
rekir: Cinsellik dispozitifi bir “söyleme geçi- letin gücü-nün hiç olmadığı kadar geniş bir
rilmeye” (Foucault 2007, 23 ve devamı) şu alana yayıl-dığı ve ağırlık kazandığı bir za-
anlamda etkide bulunur: talep edilen uysal manda ortaya çıktığı” (1978, 41) yönündeki
konuşma bedensel arzuyu ‘içeri’ye, ‘bilinç’e düşüncesine dair yaptığı gönderme ise bunun
iter. Efekt “spekülatif öğe” olarak “cinsi-yet”tir tersine dev-letin merkezi rolünde ısrarcıdır.
(116): tümüyle saklı olduğu düşünü-len Poulantzas Althusser’e dayanarak içinde
şey, bütün heterojen görüngülerde kendi- kapitalist dev-letin ekonomiye karşı göreli
ni ifşa eder. –Foucault’nun ihtiyaçların ya- otonomisini oluşturduğu ideolojinin özgül
bancılaşmış biçimde ifade edilmesi olarak materyelliğini düşünmek için Foucault’nun
kavradığı– “cinsellik” söylemi, bu ideyi işle- kavramını kul-lanır: “halk yığınlarının ken-
yişine zorlar. Buyurucu düzenek söylemlerde dilerini toplum-sal, ekonomik monadlardan
kendini yapısal olarak görünmez kılar; onlar- hukuksal-politik bireylere, kişilere, öznelere
da cinsellik hükmeder (bu Foucault’ya karşı dönüştürmeler” (58) yoluyla “karar merke-
bir biçimde, Althusser’in kullandığı anlamda zlerine kalıcı ola-rak mesafe koymalarının dis-
ideolojinin büyük “özne”si olarak kavranabi- pozitifleri” (53) içinde vs. – Geriye bakıldığında
lir). burada Marx’ın Yahudi Sorunu’nda (Haug
“Bireyselleşme” ve “normalleşme” 1993, 157) bahsettiği “özel olanın, politikanın
buna göre konuşma aracılığıyla (diskursif) ve ahlakın dispozitifinin taslağı” ile bağlar or-
dolayımla-nır. Bu görüş, Lacan’ın ortaya ta-ya çıkar. Ancak Marx toplumsal merci bün-
koyduğu “öz-ne efekti” ve Althusser’deki “ide- yesindeki yapısal modifikasyonlar konusuna
olojik dev-let aygıtları” düşüncelerinin de daha fazla eğilmemiştir. – Poulantzas için
temelinde yatar. Ama Foucault’nun nesnesi iktidarın dispozitiflerindeki normalleştirme
bunlara uymaz, çünkü Lancancılıktan farklı ve bireyselleştirme, “üretim ilişkilerinin ve
olarak analiz ideolojinin gerçek materyalite- toplumsal işbölümünün maddi biçimidir […]
sine yönelir ve “dilin” farazi nesnesine takılıp ve aynı zamanda devletin pratiğinin ve tekni-
kalmaz. ğinin maddi etkisi”dir (59).
2. Özcülük karşıtı kavram stratejisi ve yapı- 3. Marksist yeniden yorumlama çabaları,
sal perspektifin tarihsel-kökensel perspektif-le kavramı tekrar özcüleştirme ve bir tarihçinin
bağlantısı kavramın daha erken zamanlar-da eleştirdiği gibi, Foucault bağlamında, “söy-
Marksist teoriye girişini sağladı. Poulant-zas lem, bilgi, dil, iktidar” [gibi], “bir dolu kişi-

145
tarihsel eleştirel marksizm sözlüğü ● dispozitif

liksizleştirilmiş yeni büyük öznelerin” (Ho- Böylece ortaya çıkan, “görünürdeki bir dışa-
negger 1982, 508) tekrar ortaya çıktığı yere rıdalıktan ‘çekirdek bir içerideliğe” (Deleu-ze)
“ekonomiyi” ya da “devleti” koymak gibi geri dönüş yolu olmasına rağmen Fouca-ult
bir tehlikeyi içinde barındırıyor. Bu nedenle aşkın felsefi yorum ile kendi söylemi arasında
eleştiri için daha çok tarihsel materyalist bir şebeke kurmuştur. Bu nedenle Haber-
yapısöküm yöntemi tavsiye edilir. mas Foucault’nun iktidar kavramının “bilinç
Gilles Deleuze dispozitifle- felsefesinin kendi repertuarından alındığına”
ri “diyagramın” yapısal bir ilişkisinin inanmaktadır (1985, 323). Ancak sorun
somutlaştırmaları ola-rak kavrar. Böylece daha çok kendi prestijlerini “de facto ve aynı
öncü yaklaşımı, Fouca-ult’nun Bentham’ın zamanda de jure […] düşüren görüş-lerden
panopticon’ununu bir “kendi ideal biçimine kaçması gereken: normalliği kendi içlerinde
indirgenmiş iktidar mekanizması” olarak: taşımalıdırlar” (Derrida 1972, 86), felsefi
“politik teknolojinin kendi özel kullanımından söylemlerden oluşan aporetik temel yapıda
ayırabileceği ve ayırması gerektiği bir biçimi- yatmaktadır. Bunun filozof onu “baş-kasına
ni” (1976, 264) tanımlamak için kullandığı (yani kendisi için) yansıtır yansıtmaz” mı (96)
kavrama kaydırır. “Diyagram” Deleuze’de olması gerektiği yoksa Foucault’nun burada
her özel alanda ken-di kendini somutlaştıran, sadece kendi felsefi ideolojik çevresi-ne karşı
“maddeleri” orga-nize eden bir “biçim’” soyut diplomatik mi davrandığı ayrı bir konudur.
bir şemadır (2013, 47-48). Poulantzas “bu söz- En azından Haug’un bilinç felsefe-sinin dis-
de müthiş buluşu” “yapısalcılığın eski yapısal pozitifi (1984) üzerine çalışması, Habermas’ın
homolo-jisi” olarak tanımlamıştır (1978, 60). Foucault eleştirisi sayesinde Foucault’nun ik-
Bu “gizli tanrı”nın ekonomik temeli yoktur; tidar felsefesinin dispozitifi-ne ilişkin soruyu
De-leuze’de (46) denir ki “tüm ekonomi” soran vurucu noktaya ka-vuşmuştur.
“örne-ğin atölye ya da fabrika, hâlihazırda bu 4. Poulantzas Foucault’nun analizlerindeki
ilti-dar mekanizmalarının var olduğundan aporetik düğümü, “iktidara karşı şu meşhur
yola çıkar”. Anti-Ödipus’ta(Deleuze/Guat- ‘direnişlerin’ eksikliğinde” görür; Foucault
tari 1972) yer alan “somut” ve “soyut maki- “en önce esas olarak sömürü nedeniyle or-
neler” arasında ayrıma uygun olarak De- taya çıkan mücadelelerin olduğu gerçekliğini”
leuze şu tespitte bulunur: “Somut makineler yanlış değerlendirmektedir (71; bkz. 137).
düzenek-lerdir (...) soyut makine ise formel Buna göre iktidarın dispozitifi kendisinin
olmayan diyagramdır.” (2013, 59) Yeniden temellendirmediği çatışkılı bir alanda düşü-
bir açım-lamasında bir Foucault yorumcusu, nülebilirdi. Poulantzas bunda –“ideoloji
aynı şe-kilde ‘soyut’ ve ‘somut’ dispozitiflerden ken-disi için sadece fikirlerde var olduğu için
bahsedilebileceği görüşüne varmıştır (Kam- ideolojik doktrine etme ve normalleştirmeyi
mler 1986, 163). Vs. vs. Deleuze bu “soyut radikal biçimde birbirinden ayıran Fouca-
makine” olarak ifade edilen, yine “so-yut dis- ult’nun yaklaşımının tam tersine” (59)– ideo-
pozitif” olarak da anlaşılabilecek di-yagramı, lojik toplumsallaşmanın biçimlerinin özgül
“Kantçı şematizme benzer” (2013, 100) bir maddiliğini kavrar. Bu Projekt Ideologi The-
şey olarak belirlemiştir. İktidarın dispoziti- orie’sinin alımlama anlayışıydı (PIT 1979 ve
finden tüm görmelerin ve konuşma-ların bir 1980; Haug 1993).
aşkın “Apriori”sine gnoseolojik ola-rak geri Habermas ise tam tersine
bakıştır. Foucault’nun kav-ramlarını, iktidar yapısını

146
felsefelogos ● 2016/4

sadece “stratejik eylem” zorlamalarından mekanizmalarına odaklanan somut müdaha-


açıklama çabasının içine düştüğü çıkmazlar lelerinde yatmaktadır – ama anlaşılmayan
olarak görür. Eleşti-rel Teori’nin mirasçıları direnişlerin diyalektiğine kapılmadan. Sorun
Foucault’nun “mo-dernliğin çelişkili onun başkalarının belirlediği toplumsallaş-
görüngülerine kavramaya gücü yetmeyen tırmanın dispozitiflerindeki değişikliği düşü-
çerçeveleme kavramında” (1985, 343), hem nülebilir yapacak şekilde “farklı işlevselleşti-
öncüllerini ve hem de düş-manlarını tekrar rilip işlevselleştirilemeyeceği” (Haug 1993,
gördüler: Marcuse’nin Fo-ucault’nun bir 48) sorunudur.
“tek boyutlu toplumun yeni vizyonu” ile “İnsanların olası kendi yaşamlarını
(Honneth 1986, 219) sistem teorik olarak kendile-rinin belirlemelerini –perspektifsel
aydınlanmanın diyalektiğinin çözümü ile toplum-sallaşma biçimi olarak– dışladığını
uğraşır ve “geç kapitalist toplum-ların ente- söyleyen (Hauser 1983, 142) ve PIT’nin
grasyon biçimlerini analiz etmek için uygun (1979) yakla-şımını belirleyen, Foucault’nun
araçları” sunmazken (223); “kont-rol edilmiş, teorik ön varsayımlarına yönelik eleştiri, öz be-
[…] aynı zamanda da ticarileş-miş ve yönetilen lirleme-yi ‘içeriden/içten’ düşünmeye ayarttığı
özgürleşmenin çağdaş gö-rüngülerini” (341) süre-ce Habermas Okulu’nun eleştiri figürünü
“yüceltmenin baskıcı çö-zülüşü” (1964, 76ff) yeniden üretme tehlikesi içerir. Başkaları
olarak en azından “öz-gürleştirici bir yücel- tarafından belirlenen toplumsallaşma dispo-
menin çözülüşü perspek-tifini” açık bıraktığı zitiflerini mutlak bir öz belirlemeye çevirme
şeklinde (Habermas, 341) yorumlaması. “Dil ideali Marx’ın, devlet sosyalizmi deneyimi ile
gibi […] sosyal uyumsal bir mekanizmanın krize girmiş olan, vizyonları ile bir bağ kurar.
bireyselleşme etkisini toplumsallaşma olarak Bu vizyonlara karşı Foucault’nun yak-laşımı
açıklayabile-ceği” varsayımı – ve “iktidar tarihsel olarak haklıymış gibi gözükü-yor.
teorisyeni Fou-cault’nun” bilinç felsefesel Haug “yapısal hegemonya” (1985) baş-lığı
olarak “kurum-salcı Gehlen” gibi bastırdığı altında kendi kendine toplumsallaşmayı
(Habermas, 337) – kendi ideal başarılı ‘öznelerden’ değil de toplumsallaşma dispo-
toplumsallaşması-nı iktidar dispozitiflerin- zitiflerinden doğru düşünmek gerektiği yö-
den uzak tutan İkti-darın Eleştirisi (Honneth nünde düşünceler geliştirdi. (Foucault için
1986) pozisyonu-nu getirir. düşünülemez olan) iktidar efektleri dış güçler
Sadece ‘açık tutulan’ bir özgürleşim tarafından belirlenen yapılar üretmeyen, daha
perspek-tifi bu nedenle “Foucault’nun yararlı çok toplumsal yetkinlik yani buyurucu değil
kısmı-nı” (Hauser 1983, 140) onun bir ‘teori’ ‘hizmete hazır’ düzenekler oluşturan böylesi
de-ğil, daha çok bir iktidarın analitiğini getir- dispozitiflerin gerçekliği ile oynamaktadır-
mek istemesinde temellendiğini (Foucault lar. Aslında belki de Marksist Foucault eleş-
2007, 65) görecektir. Poulantzas “ikinci de- tirisinde mesele aynı zamanda Jürgen Ha-
receden epistemolojik söylemi Foucault’dan” bermas’ı ayakları üzerine çevirmektir de.
(1978, 60)i, onun düşüncelerini yorumlama
mücadelesinde özne felsefesi pozisyonuna Kaynakça
geçirme çabalarını, onun somut analizlerin-
den ayrı tutmayı tavsiye eder. Dispozitif kav- E. Coseriu, Textlinguistik. Eine Einführung,
ramının operatif değeri, onun “iktidarın” so- 2. Baskı, Tübingen 1981; G. Deleuze, Fouca-
yut tasarımlarına karşı, tahakkümün işleyiş ult, (1986), İstanbul 2013; G. Deleuze ve F.

147
tarihsel eleştirel marksizm sözlüğü ● dispozitif

Guattari, Anti-Ödipus. Kapitalismus und 1986; C. Kammler, Michel Foucault. Eine


Schizophrenie I (1972), Frankfurt/M 1974; kritische Analyse seines Werks, Bonn 1986;
J. Derrida, Die Schrift und die Differenz H. Marcuse, One-Dimensional Man, Boston
(1967), Frankfurt/M 1976; M. Foucault, 1964; N. Poulantzas, Staatstheorie (1977),
Die Archäologie des Wissens (1969), Frank- Hamburg 1978; Projekt Ideologie-Theorie
furt/M 1873; M. Foucault, Überwachen und (PIT), Theorien über Ideologie, Batı Berlin
Strafen (1975), Frankfurt/M 1976; M. Fou- 1979; Projekt Ideologie-Theorie (PIT), Fasc-
ca-ult, Cinselliğin Tarihi, 4. Basım, İstanbul hismus und Ideologie, 2 cilt, atı Berlin 1980;
2007 (Historie de la sexualité, Paris 1976); U. Raulf, Das normale Leben. Michel Fou-
M. Foucault, “Michel Foucault’nun Oyunu” caults Theorie der Normalisierungsmacht,
(1977), Foucault, Seçme yazılar 1 - Entelek- Diss. Marburg, 1977.
tüelin Siyasal İşlevi içinde, 3. Basım, İstan-bul
2011, 118-57; J. Habermas, Der philo-so- Thomas Laugstien
phische Diskurs der Moderne, Frankfurt/M
1985; W. F. Haug, “Die Camera obscura des Çeviri: Yasemin Ahi / Muharrem Açıkgöz
Beuwßtseins. Zur Kritik der Subjekt-Objekt-
Artikulation im Marxismus”, Projekt Ideolo- ► Althusser Okulu, Altyapı, Belirlenimcilik
gie-Theorie Die Camera obscura der Ideolo- (II), Bilgi, Cinsellik, Dil, Disiplin, Eklem-
gie içinde, Berlin/W 1984, 9 -95; W. F. Haug, lenme/Düzenleme, Güçler İlişkisi, Hakikat,
“Strukturelle Hegemonie” (1981), Pluraler İdeoloji Teorisi, İdeolojik Devlet Aygıtla-rı/
Marxismus içinde, Cilt 1 Berlin/W 1985, Baskıcı Devlet Aygıtları, İktidar, Normal-
158 - 84; W. F. Haug, Die Faschisierung des leşme, Özcülük, Özne Efekti, Psikanaliz, Sex-
bür-gerlichen Subjekts. Die Ideologie der ge- pol, Söylem Analizi, Söylem Teorisi
sun-den Normalität und die Ausrottungspoli-
tiken im deutschen Faschismus (1986), AS ► Althusser-Schule, Artikula-tion/Glieder-
80, Hamburg2 1987; W. F. Haug, Elemente ung, Basis, Determinismus (II), Diskursanal-
einer Theorie des Ideologischen, Hamburg yse, Diskurstheorie, Disziplin, Essentialismus,
1993; K. Hauser, “Sexualität und Macht”, Ideologietheorie, ideologisc-he Staatsappa-
in: F. Haug (ed.), Sexualisierung der Körper, rate/repressiver Staatsapparat, Kräfteverhält-
Batı Berlin 1983, 125-59; C. Honegger, “Mi- nis, Macht, Normalisierung, Psychoanalyse,
chel Foucault und die serielle Geschichte”, Sexpol, Sexualität, Sprache, Subjekt-Effekt,
in: Merkur, Yıl 36, 1982, Sayı 5, 500-523; Wahrheit, Wissen
A. Honneth, Kritik der Macht, Frankfurt/M

148

You might also like