Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 170

4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

İstanbul Üniversitesi
Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi

Spor Bilimlerine Giriş


DOÇ. DR. SELÇUK BORA ÇAVUŞOĞLU;DOÇ. DR. OSMAN
ATEŞ;DOÇ. DR. SELİN BİÇER BAİKOĞLU;DOÇ. DR. ORKUN
AKKOÇ;ARŞ. GÖR. CEMAL GÜLER;ÖĞR. GÖR. DR.
NESLİHAN FİLİZ;DOÇ. DR. SEVİM GÜLLÜ;ARŞ. GÖR. DR.
ATAMAN TÜKENMEZ;ARŞ. GÖR. HAMDİ ÖZDEMİR;ARŞ.
GÖR. DOĞA KURAL

about:blank 1/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

İÇİNDEKİLER

1. SPORDA PAZARLAMA
2. SPORDA YÖNETİM BİLİMLERİ
3. BEDEN EĞİTİMİ VE SPORUN TEMELLERİ
4. SPOR FİZYOLOJİSİ
5. BECERİ ÖĞRENİMİ
6. SPOR BİYOMEKANİĞİ
7. SPOR FELSEFESİ
8. SPORCU BESLENMESİ
9. GENEL ANTRENMAN BİLGİSİ
10. SPOR TARİHİ

about:blank 2/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

1. SPORDA PAZARLAMA
Birlikte Düşünelim

1) Spor pazarlaması kavramı nasıl tanımlanabilir?

2) Spor sektöründe pazarlama stratejisi oluşturmak ile başka sektörlerde pazarlama stratejisi belirlemek arasında ne
gibi farklar vardır?

3) Sporun pazarlanması ile spor yoluyla pazarlama arasındaki farklar nelerdir?

4) Spor pazarlaması bileşenleri nelerdir?

5) Spor sponsorluğu türleri nelerdir?

Başlamadan Önce

Spor sektörünün ticari yönünün her geçen gün önem kazanması, ekonomik başarıyı, sportif başarının önüne
koymaktadır. Spor endüstrisinin giderek büyümesi, yatırımcıların müşterilerle iletişime geçmesini gerekli kılmış ve
sporda kulüplerin bir pazarlama stratejisi geliştirmesinin önemini ortaya koymuştur. Spor pazarlamasını sadece spor
ürünlerini müşterilere satmak olarak düşünmek eksik kalacaktır. Spor pazarlaması aynı zamanda firmalar ile hedef
kitle arasındaki iletişim yoludur.

Bu bölümde spor pazarlaması kavramı ayrıntılı olarak ele alınacaktır. Spor sektörü içerisinde pazarlamanın önemi ve
uygulamalarından bahsedilecektir. Ayrıca spor pazarlaması bileşenleri olarak yer alan ürün, fiyat, yer/dağıtım,
tutundurma, insan, süreç ve fiziksel kanıt kavramları hakkında açıklamalar yapılacaktır. Spor yoluyla pazarlama
stratejisi oluşturma teknikleri ve satış arttırma yolları konu ile ilgili gerekli bilgiler ışığında anlatılacaktır.

Giriş
Spor, tüm dünyadaki insanların sevdiği, keyif aldığı, oynadığı ve katıldığı küresel bir ürün ve hizmettir. Günümüzde
spor ticarileşmiş ve uluslararası boyutta erişimi giderek kolaylaşmıştır. İnsanların, herhangi bir spor organizasyonuna
eş zamanlı ulaşması, teknolojinin gelişimiyle mümkündür. İşin eğlence boyutunun giderek gelişmesi, rekabeti
arttırmış ve sektörel temelde geliri oldukça yükseltmiştir, bu durum sporun içinde olmayı fırsat bilen yatırımcıların
atacağı adımları planlama mecburiyetini de beraberinde getirmiştir.

İngiltere Premier Ligi takımlarından Chelsea’yi satın alan Rus milyarder Roman Abramoviç, yaptığı açıklamada
“Hayır mesele para kazanmak değil. Para kazanmak için bundan çok daha risksiz yöntemlerim var. Paramı ortalığa
saçmak istemiyorum, ama mesele gerçekten eğlence ve bu da başarı ve kupalar anlamına geliyor.” demiştir
(Montague, 2018). Bu açıklama aslında spor sektöründe gelir elde etmenin kolay olmadığını belirtmiştir. Sportif
başarının önemini vurgulamış ve kupa kazanmanın spor sektörü içerisinde en önemli yatırım aracı olduğunu
söylemiştir. Ancak 1998-1999 ile 1999-2000 sezonunda Türkiye Basketbol Süper Ligi’nde iki kere art arda şampiyon
olan ve Avrupa kupalarında fırtına gibi esen TOFAŞ Spor Kulübü 2000-2001 sezonu başında profesyonel ligden
çekildiğini ilan etti ve sebep olarak da şampiyonlukların maliyetleri karşılamaması gösterildi. Aynı zamanda Forbes
dergisinin ilan ettiği en değerli spor kulüpleri listesinin birinci sırasında yer alan ve 5,5 milyar dolarlık bir değere
sahip olan Amerikan Ulusal Futbol Ligi takımlarından Dallas Cowboys (Badenhausen, 2020) son şampiyonluğuna
1996 yılında ulaşmıştır.

Spor sektörünün ticari yönünün her geçen gün önem kazanması, ekonomik başarıyı, sportif başarının önüne
koymaktadır. Spor endüstrisinin giderek büyümesi, yatırımcıların müşterilerle iletişime geçmesini gerekli kılmış ve
sporda kulüplerin bir pazarlama stratejisi geliştirmesinin önemini ortaya koymuştur.

Antik Olimpiyat Oyunları’nda iş adamlarının popüler bir sporcuyla olan ilişkinin potansiyel olarak kazançlı bir ilişki
üretebileceğini erken fark etmesiyle temelleri atılan spor pazarlaması kavramı, 1960’lı yıllara gelindiğinde firmaların
ünlü sporcularla olan sponsorluk anlaşmalarıyla devam etmiştir. Spor endüstrisinin giderek gelişmesi, artık spor
pazarlaması kavramını sponsorluk ilişkilerinden, müşteri odaklı pazarlama boyutuna taşımıştır (Shank ve Lyberger,
2014). Bu sebeple spor pazarlaması kavramını iki alt başlıkta incelemek daha doğru olacaktır (Smith ve Stewart,
2015):

1) Sporun Pazarlanması

about:blank 3/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
2) Spor Yoluyla Pazarlama

1.1. Sporun Pazarlanması


İlk olarak 1978 yılında Advertising Age adlı dergide ismi geçen spor pazarlaması kavramı en sade haliyle “pazarlama
ilkelerinin spor ürünlerinin ve sporla ilişkili, spor dışı ürünlerin tüketiciye aktarılma çabası” olarak tanımlanabilir.
Sporun dinamik bir endüstrisi olması ve her geçen dönem daha da büyümesi, spor pazarlaması kavramının sektör
içerisinde önemli bir rol oynamasını sağlıyor.

Genel anlamda pazarlama, tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarına yönelik ürünlerin düşünülmesi, üretilmesi,
fiyatlandırılması, dağıtımının yapılması ve tutundurma faaliyetlerinin yapılmasından sonra geri bildirim alma süreci
olarak tanımlanabilir (Koç, 2012). Bu tanımı spor pazarlaması kavramına uyarlarsak pazarlama ilkelerinin spor
sektörü içerisinde yer alan ürün ve hizmetleri kapsadığını görürüz.

Yaygın olarak satış promosyonu ile sponsorluktan ibaret olduğu düşünülen spor pazarlaması kavramı, spor
endüstrisinin benzersiz doğası nedeniyle biraz daha karışık ve dinamiktir. Spor sektörünü diğer sektörlerden ayıran en
temel farklılık, bu sektörde ürün üretilmesi için en az iki firmaya ihtiyaç duyulmasıdır. Örneğin, ayakkabı üreten bir
firma tek başına bu ürünü üretip tüm tüketicilere ulaştırabilirken spor sektörü bir firmaya daha ihtiyaç duyar.
Örneğin; spor karşılaşması için iki takıma ihtiyaç vardır ya da zamana karşı koşan bir atlet de bu duruma örnek olarak
verilebilir. Tüketicilerin çoğu bir futbol takımının antrenman maçını izlemeyeceği gibi, caddede hobi ya da egzersiz
amaçlı koşu yapan bir atlet de ilgi görmeyecektir. Spor pazarlaması faaliyetlerinde başarılı olmak için, kişinin, hem
spor endüstrisini hem de pazarlama ilkelerinin sportif içeriklere uygulamasını anlamış olması gerekir.

Spor pazarlamasını sadece spor ürünlerini müşterilere satmak olarak düşünmek eksik kalacaktır. Spor pazarlaması
aynı zamanda firmalar ile hedef kitle arasındaki iletişim yoludur. İnsanların büyük çoğunluğunun sporda bir rol
modeli vardır. Bu rol model bir sporcu olabilirken, diğer tarafta bir spor kulübü de olabilir. Sporcuların günümüzdeki
rolünü düşündüğümüzde, tüketicilerin satın alma davranışlarındaki etkilerini yadsımamak gerekir. Tüketiciler
sporculara güvenmek isterler. Onların kullandıkları ekipmanlar, tüketici nezdinde değerlidir. Rol modeller dönem
dönem değişebilir ancak tüketiciler sporu sevmeye devam edecekler ve sporla ilgili ürünleri tüketmeyi de
bırakmayacaklarını söylemek yanlış olmaz (Bashford, 2017).

Spor Pazarlaması Bileşenleri

Şekil 1. Spor Pazarlaması Bileşenleri

Pazarlama bileşenleri, başka bir deyişle, pazarlama karması, yönetimin, satışları etkilemek için kullanabileceği
araçlar topluluğunu tanımlar. Geleneksel formülü 4P diye ifade edilir (Kotler, 2005):

∎ Ürün (Product)

∎ Fiyat (Price)

about:blank 4/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
∎ Yer/Dağıtım (Place)

∎ Tutundurma (Promotion)

Firmaların pazarlama hedeflerini hedef pazarda takip etmek için kullandığı pazarlama araçlarının, artan rekabet ve
teknolojinin ilerlemesi ile sayısı artmış ve 7P olarak ifade edilmeye başlanmıştır:

∎ İnsan (People)

∎ Süreç (Process)

∎ Fiziksel Kanıt (Physical)

Ürün

Ürün kavramını incelerken üretici ve tüketici için ayrı ayrı düşünmek gerekir. Ürün, üretici için çeşitli fiziksel ve
kimyasal maddelerin oluşturduğu bir nesne iken, tüketiciler için, “potansiyel tatminler demeti” olarak tanımlanabilir
(Yükselen, 2006).

Spor pazarlaması içerisinde spor ürününü ele alacak olursak, öncelikle spor ürünleri ile spor dışı ürünlerin arasındaki
farkı belirlemek gerekir.

Fullerton ve Mertz (2008) spor pazarlamasının temel ilkelerini oluşturan tabloda spor pazarlamasını, sporun
pazarlanması ve spor yoluyla pazarlama olarak ikiye ayırmıştır. Ürün olarak baktığımızda ise spor ürünleri ve spor
dışı ürünler olarak belirtmişlerdir. Daha sonra da spor yoluyla pazarlama ile sporun entegrasyonuna dikkat
çekmişlerdir.

Spor ürünlerinden, seyir sporu ürünleri, oyunun ya da etkinliğin kendisi olarak tanımlanmaktadır. Katılım için alınan
biletler ile elektronik ortamdaki izleyici ve dinleyicileri de kapsamaktadır. Katılımcı spor ürünleri, lig ve turnuvalara
katılım, günlük katılım ile kamu ve özel tesislere erişim olarak belirlenmiştir. Spor eşyaları, giyim, ayakkabı ve
sporla ilgili ürünleri ise sporda kullanılan malzeme, kıyafetler ve hediyelik eşya vb. oluşturmaktadır.

Tablo 1.1: Spor pazarlamasının temel ilkeleri (Fullerton ve Mertz, 2008)

about:blank 5/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Çeşitli spor ürünlerinin aksine, pazarlamacılar spor platformlarını pazarlama stratejilerinin bir parçası olarak
kullanmaktadırlar. Spor platformları kullanılan spor dışı ürünlere örnek olarak otomobiller, sağlık hizmetleri, fast
food, su ve kola gibi içecekler verilebilir. Ancak bir spor salonunda içecek veya yiyecek satıldığında, bu bir spor
ürünü olup olmadığı tartışması devam etmektedir.

Spor pazarlamasının temel ilkeleri (Tablo 1.1), spor pazarlaması endüstrisinin bir alanı içerisinde satılan ürün dizisini
özetlemektedir. Spor pazarlamacıları, hangi ürünlerin hedef pazarları için önemli olduğunu anlamalı ve bu ihtiyaçları
karşılayacak bir strateji geliştirmelidir. Ayrıca, ürün stratejisi, pazarlama karmasının diğer unsurlarıyla tutarlı
olmalıdır. Ancak o zaman spor pazarlamacı mevcut fırsatlardan tam olarak yararlanabilir.

Bütünleşme seviyelerine baktığımızda, geleneksel bütünleşme, sporun pazarlama programının bir parçası olarak
kullanımını temsil eder ve tipik olarak bir pazarlama stratejisinin temel bileşenlerini içerir (hedef pazar ve ilgili bir
pazarlama karması kararları). Bu stratejiler lig, takım veya oyuncu gibi bir spor kuruluşuyla resmi bir ilişki
içermemektedir. Pazarlamacı, geleneksel bir pazarlama stratejisi kullanarak hedef pazarları belirler ve bu hedef
pazarlara hitap etmek için tasarlanmış ilgili ürün, dağıtım, fiyatlandırma ve promosyon stratejileri geliştirir.

Sporu ürünlerin pazarlanmasında bütünleşmeye yönelik geleneksel yaklaşımın aksine, sponsorluk (parasal destek),
pazarlamacının bir etkinlik, bir takım, bir oyuncu veya NCAA (Amerikan Basketbol Kolej Ligi) ya da IOC
(Uluslararası Olimpiyat Komitesi) gibi spor organizasyonları ile resmî bir ilişkiden yararlanmaya çalıştığı bir dizi
faaliyet içerir. Ancak sponsorluk faaliyetlerinde, bir sponsor (parasal destekçi) ve sponsorla uygun bir faaliyet olmak
üzere iki tarafı içerdiğini anlamak önemlidir.

Fiyat

about:blank 6/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Fiyat, genel olarak tüketicilerin bir ürün veya hizmeti elde edebilmek için ödemeleri gereken para olarak
tanımlanabilir. Pazarlama karmasının elemanlarından ürün, yer ve tutundurma maliyet yaratan faktörler olarak
görülürken fiyat gelir kalemidir. Bunun sonucunda firmalar fiyatlarını ürünlerinin farklılıklarını destekleyici seviyeye
kadar yükseltmek için çalışırlar (Kotler, 2005).

Fiyat denildiği zaman akla değişim süreci ve değer kavramları gelmektedir. Değişim süreci bir şeyi alma karşılığında
başka bir şey verme olarak tanımlanır ve bu değişim işlemi de ürünün değeri ile yakından ilgilidir. Değer kavramı
aşağıdaki gibi formüle edilebilir (Argan ve Katırcı, 2008):

Değer = Spor Ürününden Algılanan Yararlar / Spor Ürününün Fiyatı

Formülden de anlaşılacağı gibi spor ürününden algılanan yararlar ne kadar artarsa ya da ürünün fiyatı ne kadar
azalırsa değeri o kadar artacaktır. Ürünün değerinin artması ya da azalması sonrasında tüketicinin ürün ya da hizmete
ödemek isteyeceği bedel de azalacaktır. Spor ürünlerindeki fiyatın belirlenmesindeki bu hareketlenmeler fiyatlama
politikalarına da etki etmektedir.

Stratejik fiyatlamayı üç başlık altında incelemek doğru olacaktır (Leeds ve Allmen, 2017):

Değişken Bilet Fiyatlaması: Bazı karşılaşmaların diğerlerine göre daha ilgi çekici olduğu düşünülür. Rekabet ne
kadar fazla ise ürünün değeri o kadar artar. Bütün karşılaşmalar için aynı fiyatı uygulamak yerine maçtan maça farklı
bilet fiyatlaması yapmak takımların kârlılığını arttırabilir. Değişken bilet fiyatlaması o maç için beklenen talebe göre
fiyatı belirler.

Dinamik Bilet Fiyatlaması: Olağanüstü bir talep yaratacak olan bir yıldızlar karması maçı ya da aralarındaki rekabet
çok düşük seviyede olan iki takımın karşılaşmasının soğuk bir kış gününe denk gelmesi gibi sezon başında
bilinmeyen niteliklere bağlı olarak dinamik bilet fiyatlaması, takımların gelir elde etmesine olanak sağlar.

Ürün Gruplandırma: Ürünleri belirli gruplamalara göre tüketicilere ulaştırma anlamına gelmektedir. Örneğin; altı
maçlık kombine bilet uygulaması yapılan bir ürün grubunda üretici altı karşılaşmanın biletini de daha erken bir
tarihte satmış olması, tüketici ise izlemek istediği karşılaşmayı garanti altında alması açısından yarar sağlayacaktır.
Ürün gruplandırması iki tarafa da fayda sağlamalıdır.

Yer/Dağıtım

Geleneksel pazarlama anlayışına göre mal ve hizmetler üretildiği yerden tüketiciye doğru aktarılmaktadır. Ancak spor
pazarlamasında ürünün üretildiği yerden müşteriye taşınması olası değildir. Sportif ürün ve hizmetler (karşılaşma)
üretildikleri yerde tüketilirler. Medya bir dağıtım kanalı olarak görev yapmaktadır. Ancak tüketici medyanın
kendisine aktardığı kadar ürünü tüketir. Tam olarak organizasyonun içinde olamayabilir.

Tutundurma

Tutundurma farkındalığı arttırmak demektir. Dolayısıyla tutundurma insanları bir şeyden haberdar etme süreci olarak
tanımlanabilir. Bu süreç, potansiyel tüketicilere bir şeyleri anlatmak ve/veya onları bir şey hakkında bilgilendirmek
amacıyla dikkatlerini çekmek için çeşitli yöntemler içerebilir. Ayrıca pazarlamacı, tüketicinin dikkatini çektikten
sonra bunun devamlılığını da sağlamalıdır (Mihai, 2013).

Tutundurma genellikle taraflar ve müşterileri ürünü tüketmeleri konusunda özendirip harekete geçirmek için
tüketicilerden gelen isteklere yanıt vermek amacıyla kullanılmaktadır. Tutundurmanın amacı, tüketicilerin ürünü
seçme aşamasında farklılığı ortaya koyup mal ya da hizmetin alıcıda yer etmesini sağlamaktır. Tutundurma
faaliyetleri ile ürün ya da hizmet tüketiciye sunulduktan sonra piyasada kalması sağlanır.

İnsan

Pazarlamada 4P’den 7P’ye geçişte en önemli faktörlerden biri arasında gösterilen insan faktörü, müşteri ile iletişime
geçen çalışanı vurgulamaktadır. Özellikle tüketicilerin bir problemi olduğunda karşısında onunla ilgilenen bir
personelin olmasını ifade eder.

Spor sektöründe tüketiciler, gerek lisanslı ürün satın aldığında, gerekse karşılaşmanın yapıldığı sahada yaşadığı
sıkıntıları çözmek için kulüp yetkilileri ile iletişime geçebilmelidir. Bu şekilde taraftarın kulüp ile iletişime geçmesi
taraftar ilgisini arttıracak faktörler arasında yer sayılabilir (Serarslan, 2009).

Süreç

about:blank 7/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Süreç kavramı bir organizasyonun, bir spor kulübünün ne zamandır var olduğu ve bu dönem içeresinde
uygulamalarını ifade etmektedir. Uzun süredir yapılan organizasyonlar ile kuruluş yılı eski olan ve mücadelesini her
sene başarı ile sergileyen kulüpler tüketiciler nezdinde daha önde gelir.

Fiziksel Kanıt

Fiziksel kanıt kavramı, şirketlerin belirli bir yerinin olması, fiziksel olarak bir dağıtım kanalının ya da bayiliğinin
olması gerekliliğini ifade eder. Fiziksel kanıt bileşeni, yer/dağıtım bileşeninin içerisinden ayrılmıştır çünkü
yer/dağıtım bileşeni firmaların tüm dijital kanallarını da kapsamaktadır.

Spor Yoluyla Pazarlama

Spor yoluyla pazarlama, belirli bir ürün ya da hizmeti, tüketiciye tanıtmak için sporun kullanılmasını ifade eder.
Firmalar genellikle ünlü sporcuları hem hedef kitleye ürünü tanımak için hem de onlarla iletişim kurmak için
kullanırlar. En temel anlamda spor reklamları ve spor sponsorluğu kavramları spor yoluyla pazarlama teknikleri
içerisinde yer alır.

Sponsorluk

Sponsorluk kavramı yıllar içerisinde, hem tüketicilerin hem de şirketlerin istek ve ihtiyaçlarına göre değişime
uğramıştır. 1980’li yıllarda sponsorluk, ticari hedeflere ulaşmak amacıyla ticari bir kuruluş tarafından bir faaliyete
mali veya başka türden yardım sağlanması olarak tanımlanmaktaydı (Meenaghan, 1983). Ancak günümüzde
sponsorluk, sponsor ile sponsor olunan bir kuruluş arasında, insanları, grupları, etkinlikleri ve hatta medyayı
içerebilen bir yatırım olarak görülürken şirketin imajını büyük ölçüde etkileyen iki yönlü karşılıklı fayda sağlayan
ortaklık olarak tanımlanmaktadır (Allen, 2010).

Şekil 2. Alanlarına Göre Sponsorluk Türleri(Gerdald ve Sinclair, 2002)

Spor Sponsorluğu

Spor faaliyetleri söz konusu olduğunda sponsorluk kavramı daha fazla önem kazanmaktadır. Tüm faaliyetlerin
konusuna sponsorluk dahildir. Spor sektörü, medya ile iyi ilişkiler geliştirmesi ve aynı zamanda toplumsal açısından

about:blank 8/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
ilgi görmesi sebebiyle, sponsorluk yapan firmalar tarafından ilgi görmektedir ve yatırımlar bu alanda giderek
artmaktadır (Grassinger, 2003).

Spor pazarlaması açısından bir ortaklık olarak görülen spor sponsorluğu, hedef kitleyle iletişim kurmak ve marka
bilinirliğini arttırmak amacıyla hareket eder. Hedeflere ulaşmak için (Roy ve Cornwell, 2004);

∎ Amaç ve hedefler açıkça tanımlanmalı,

∎ Pazarlama ile sponsorluk hedefleri birbirleriyle örtüşmeli,

∎ Doğru tanımlanmış sponsorluk hedefleri, sponsor olunacak etkinliğin (organizasyon, takım, sporcu vb.) başarı
düzeyinin daha kolay ölçülmesini sağlar,

∎ Sponsorlukta ulaşılmak istenilen her şey açık ve anlaşılır olmalıdır.

Spor Sponsorluğunun Tarihsel Gelişimi

Eski Yunan ve Roma’da sosyal statülerini arttırmak amacıyla sporcuların desteklenmesi ile ilk uygulamalarına
rastlanan spor sponsorluğu kavramı aslında ticari olarak tohumlarını 1896 Olimpiyat Oyunları’nda sonra atmıştır.
1928 yılında Coca-Cola firmasının Olimpiyat Oyunları’nın tüm haklarını satın alması ile devam etmiştir. Modern
anlamda spor sponsorluğu faaliyetlerinin başlaması ise 1960’lı yıllara dayanmaktadır (Argan ve Katırcı, 2008). 1966
yılında kurulan Eczacıbaşı Spor Kulübü, Türkiye’de spor sponsorluğunun başlangıcına dair güzel bir örnektir.

Spor Sponsorluğunun Hedefleri

Soyer (2004)’e göre spor sponsorluğunun hedefleri iki başlık altında incelenmelidir:

∎ Ekonomik hedefler

∎ Psikolojik hedefler

Firmaların önceliği kârlarını maksimize etmek olduğu için, spor sponsorluğu kalemine önem verirler. Böylece spor
yoluyla ekonomik hedeflerine ulaşmış olurlar. Ancak firmaların sadece ekonomik hedefler doğrultusunda spor
sponsorluğu faaliyetlerini yürüttüklerini söylemek doğru olmaz. Aslında ekonomik hedeflerden ziyade, spor
sponsorluğu yapacak firmalar, psikolojik hedeflerine ulaşmayı öncelikli olarak amaçlar. Psikolojik hedeflerin
içerisinde, firma imajı, tanınırlık ve hedef kitlede ürün ile bağ kurma amaçlanır. Sporun olumlu imajından faydalanan
firmalar, marka sadakati ve olumlu geri bildirim almak amacı ile spor sponsorluğu faaliyetlerini sürdürürler.

Jobber ve Ellis-Chadwick (2012)’e göre ise spor sponsorluğu hedefleri şu şekilde sıralanmıştır:

∎ Tanıtımı arttırma: Sporun küresel medyada artan kapsamı nedeniyle, spor sponsorluğu aracılığıyla firmalar,
mesajlarını farklı karakterdeki insanlara ulaştırma fırsatı bulur. Örnek olarak Rolex firmasının ürünlerinin yüksek
gelirli kişilere hitap etmesi sebebiyle golf müsabakalarına sponsorluk yapması verilebilir.

∎ Eğlence fırsatları yaratma: Spor sponsorluğu kişilere hem eğlence hem de iş fırsatı sunar. Bu şekilde kişilerin
daha enerjik, hızlı ve hareketli olmasına destek olur.

∎ Toplumsal ilişkileri geliştirme: Özellikle kâr amacı gütmeyen, sosyal ya da eğitimle ilgili etkinliklere sponsorluk
yapan firmalar, yerel toplumsal ilişkileri geliştirebilirler. Örnek olarak, yerel futbol kulüplerinin bölgenin önemli
firmaları tarafından desteklenmesi verilebilir.

∎ Promosyonel fırsatlar yaratmak: Spor etkinlikleri, yalnızca müsabakalar esnasında görünen ürünler dahil
(meşrubatlar vb.) tüketicilere ürün satışı yapmanın etkili bir yoludur. Sponsorluk sayesinde ürünlerin tanıtımı,
müşterilerin, onları ilk kez kullanma ihtimalini arttırır.

Spor Sponsorluğu Türleri

Spor sponsorluğu yapacak olan firmalar ya da kişiler, pazar araştırmasını doğru yaparak belirledikleri hedef kitle
doğrultusunda, kendileri için en ekonomik sponsorluk türüne yönelmelidirler. Sponsorluk faaliyetinde bulunacak
kuruluşların imajını en doğru yansıtacak sponsorluk türüne yatırım yapmaları, uzun vadede kâr sağlayacaktır.

Bireysel Sporcu Sponsorluğu

about:blank 9/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Bir spor branşından başarılı olmuş ya da gelecek vadeden sporcuların gereksinimleri karşılamak yoluyla yapılan
sponsorluk türüdür. Sponsor firma bunun karşılığında, reklamlar aracılığıyla daha büyük kitlelere ulaşmayı hedefler
(Okay, 2005).

Tek bir sporcuya yatırım yapmak firmaların ihtiyaçlarını karşılar, fakat sporcunun yaşanabileceği olumsuz
durumlardan da hemen etkilenir. Örneğin; sporcunun yüz kızartıcı bir suç işlemesi, direkt olarak sponsorun imajını da
etkiler (Peltekoğlu, 2018).

Bireysel sporcu sponsorluğu yapmanın olumlu tarafına bakacak olursak, sporcuların kullandıkları malzemeler ya da
giydikleri kıyafetlerde yer alan sporcu firma markası, hedef kitleyi o ürünü satın almaya davet etmektedir (Argan,
2004).

Spor Takımları Sponsorluğu

Firmalar, bireysel sporcu sponsorluğu gibi tek bir sporcuya sponsorluk yapmak yerine, tüm takıma destek olma
yolunu seçmektedir. Bu sponsorluk daha maliyetli olsa da etkisi çok daha fazladır.

Takım sporları daha göz önündedir ve haftalık fikstürlerin yoğun olması sebebiyle medyanın ilgisini bu
karşılaşmalara yöneltir. Ülkemizde en fazla ilgi gören spor branşı futboldur. Özellikle futbol takımlarına yapılan
sponsorluk medyanın etkisiyle sadece karşılaşmayla sınırlı kalmaz. Öncesinde yapılan analizler ve maç bitimlerinde
yazılan köşe yazıları ve spor programlarıyla devam eder. Böylece sponsor marka hedef kitle ile daha fazla zaman
geçirir.

Spor Organizasyonları Sponsorluğu

Bireysel sporcu sponsorluğu ve spor takımı sponsorluğundan farklı olarak bir spor organizasyonuna sponsorluk
yapmak da mümkündür. Aynı zamanda hem sporcuyu hem de takımı bir arada tutan bu organizasyonların maliyeti
çok yüksek olduğu için, sponsorluklara ihtiyacı vardır. Spor organizasyonlarına spor olmanın avantajları şöyle
sıralanabilir (Argan, 2004):

∎ Kullanılan her türlü malzemede sponsor firmanın adı yer alır.

∎ Spor organizasyonunun yapıldığı yer ve ona ait programlarda reklamları mevcuttur.

∎ Organizasyon öncesinde ve sonrasında basılı materyallerin hepsinde sponsor firmanın reklamı bulunur.

Ülkemizde yer alan spor organizasyonlarına verilebilecek örnekler arasında futbolda Spor Toto Süper Lig,
basketbolda ING Basketbol Süper Ligi göstermek mümkündür. Dünya çapındaki büyük organizasyonlara
baktığımızda özellikle Kuzey Amerika’da yer alan tüm organizasyonlar her sene çok yüksek ücretle sponsor
bulmakta zorlanmamaktadırlar.

Bölüm Özeti
∎ Bu bölümde pazarlama kavramı üzerinde durulmuş ve spor sektörü içerisinde pazarlama stratejilerinin öneminden
bahsedilmiştir.

∎ Spor sektörünün ticari yönünün her geçen gün önem kazanması, ekonomik başarıyı, sportif başarının önüne
koymaktadır.

∎ Spor endüstrisinin giderek büyümesi, yatırımcıların müşterilerle iletişime geçmesini gerekli kılmış ve sporda
kulüplerin bir pazarlama stratejisi geliştirmesinin önemini ortaya koymuştur.

∎ Spor pazarlaması kavramının satış promosyonu ile sponsorluktan ibaret olduğu düşünülse de, spor endüstrisinin
benzersiz doğası nedeniyle biraz daha karışık ve dinamiktir.

∎ Spor pazarlamasını sadece spor ürünlerini müşterilere satmak olarak düşünmek hatalı olacaktır. Spor pazarlaması
aynı zamanda firmalar ile hedef kitle arasındaki iletişim yoludur.

∎ Sporda pazarlama stratejilerinin geliştirilmesinin oldukça önemlidir. Doğru bir pazarlama stratejisi giderek sportif
başarının önüne geçmektedir.

∎ Spor pazarlaması iki alt başlıkta incelenmektedir: sporun pazarlanması ve spor yoluyla pazarlama.

about:blank 10/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
∎ Spor pazarlamasının bileşenleri geleneksel olarak 4P diye ifade edilir ve ürün (product), fiyat (price), yer/dağıtım
(place) ve tutundurma (promotion) şeklinde sıralanabilir.

∎ Pazarlama araçlarının, artan rekabet ve teknolojinin ilerlemesi ile sayısı artmış ve 7P olarak ifade edilmeye
başlanmıştır: İnsan (people), süreç (process), fiziksel kanıt (physical)

∎ Spor yoluyla pazarlama, belirli bir ürün ya da hizmeti, tüketiciye tanıtmak için sporun kullanılmasını ifade
etmektedir.

∎ Sponsorluk, sponsor ile sponsor olunan bir kuruluş arasında insanları, grupları, etkinlikleri ve hatta medyayı
içerebilen bir yatırım olarak görülürken, şirketin imajını büyük ölçüde etkileyen, karşılıklı fayda sağlayan ortaklık
olarak ifade edilebilir.

∎ Alanlarına göre sponsorluğu beş türde incelemek mümkündür: Medya sponsorluğu, kültür ve sanat sponsorluğu,
eğitim sponsorluğu, neden ilişkili sponsorluk, spor sponsorluğu.

∎ Kulüplerin gelir elde etme için taraftarlarla iletişim halinde olmaları ve onların istek ve ihtiyaçlarına cevap
vermeleri gerekmektedir.

Kaynakça

Allen, S. (2010). How to become successful at sponsorship sales. 2nd edition. Trafford, Victoria.

Argan M. (2004). Spor Sponsorluğu Yönetimi, Detay Yayıncılık, Ankara.

Argan M, Katırcı H. (2008). Spor Pazarlaması. Nobel Yayın Dağıtım: Ankara.

Badenhausen K. (2020). The World’s Most Valuable Sports Teams 2020. Forbes.
(https://www.forbes.com/sites/kurtbadenhausen/2020/07/31/the-worlds-most-valuable-sports-teams-2020/?
sh=19323ce13c74 Erişim tarihi:19.10.2020).

Bashford, S. 2017. What You Need to Know about Sports Marketing in 2017 and Beyond.
(https://www.campaignlive.co.uk/article/need-know-sportsmarketing-2017-beyond/1424873. Erişim Tarihi:
15.10.2020).

Fullerton S, Mertz GR. (2008). The Four Domains of Sports Marketing: A Conceptual Framework. Sports Marketing
Quarterly. 17(2).

Geldard E., Sinclair, L. (2002). The Sponsorship Manual : Sponsorship Made Easy. The sponsorship Unit.

Grassinger GE. (2003). Sponsorluk Sözleşmesi, 1. Basım, Ankara: Seçkin Yayıncılık

Jobber, D, Ellis-Chadwick, F. (2012). Principles and Practices of Marketing. 7th edition. Berkshire: McGraw-Hill
Higher Education.

Koç E. (2012). Tüketici Davranışı ve Pazarlama Stratejileri. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Kotler P. (2005). A’dan Z2ye Pazarlama. İstanbul: MediaCat.

Leeds MA, Allmen P. (2017). Spor Ekonomisi. Çev: Çelik OB, Yenilmez İnce M. Ankara: Palme Yayıncılık.

Meenaghan, J.A. (1983) "Commercial Sponsorship", European Journal of Marketing, Vol. 17(7), 5-73.

Mihai AL. (2013). Sports Marketing Mix Strategies. SEA – Pratical Application of Sciences. 1(1). Bucharest.

Montague J. (2018). Oyunun Efendileri: Futbolun Süper Zenginlerinin Önlenemez Yükselişi. (Çev: Doruk Yurdesin).
1. Basım. İstanbul: İthaki Yayınları.

Okay A. (2005). Sponsorluğun Temelleri. İstanbul: Der Yayınevi.

Peltekoğlu FB. (2018). Halkla İlişkiler Nedir?, 10.Basım, İstanbul: Beta Yayınevi.

Roy DP, Cornwell TB. (2004). The Effects of Consumer Knowledge on Responses to Event Sponsorships,
Psychology& Marketing.21 (3).
about:blank 11/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Serarslan (2009). Futbol Pazarlaması. İstanbul: TFF FGM Eğitim Yayınları.

Shank MD, Lyberger MR. (2014). Sports Marketing: A Strategic Marketing. 5th edition. Abington: Routledge.

Smith ACT, Stewart B. (2015). Introduction to Sport Marketing. New York: Routledge.

Soyer F. (2004). Sporda Sponsorluk. Gazi Kitabevi. Ankara.

Yükselen C. (2006). Pazarlama İlkeler – Yönetim. Ankara: Detay Yayıncılık.

Ünite Soruları
Soru-1 :

TOFAŞ Spor Kulübü profesyonel ligden neden çekilmiştir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Oynayan oyunculardan bazıları takımdan ayrıldığı için

(B) Hiç şampiyon olamadıkları için

(C) Basketboldan para kazanılamadığını anladıkları için

(D) Artık sadece Türkiye’de oynamak istedikleri için

(E) Yeterince gelir kazanamadıkları için

Cevap-1 :

Yeterince gelir kazanamadıkları için

Soru-2 :

Spor sektörünü diğer sektörlerden ayıran temel fark nedir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Bir ürün sunmaktansa bir olay sunması

(B) En az iki firmaya ihtiyaç duyması

(C) Daha maliyetli olması

(D) İnsanların ilgisini daha çok çekmesi

(E) Her zaman kâr etmesi

Cevap-2 :

En az iki firmaya ihtiyaç duyması

Soru-3 :

Aşağıdakilerden hangisi “geleneksel bütünleşme” ile “sponsorluk bazlı bütünleşme” arasındaki farklardan biridir?

(Çoktan Seçmeli)

about:blank 12/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(A) Geleneksel yöntemdeki amaç tamamen spor kulübünün desteklenmesidir, sponsorluk bazlı yöntemde ise para
sadece pazarlamacıya gider.

(B) Geleneksel yöntemde pazarlamacının spor kuruluşlarıyla resmî bir ilişkisi yoktur, lakin diğer yöntemde ilişkileri
vardır.

(C) Sponsorluk bazlı bütünleşme sadece sıradan bir pazarlama stratejisinin temel maddelerini içerir.

(D) Sponsorluk bazlı bütünleşmede ne spor kulüpleri ne de sporcular para kazanır.

(E) Aralarındaki tek fark pazarlama yeridir.

Cevap-3 :

Geleneksel yöntemde pazarlamacının spor kuruluşlarıyla resmî bir ilişkisi yoktur, lakin diğer yöntemde ilişkileri
vardır.

Soru-4 :

I. Para tamamen satıcıya aittir.

II. Sponsor olunan spor kulübü de gelir elde eder.

III. Satıcının spor kulübüne ait yerlerin ismini verme hakkına sahip olur.

IV. Pazar seçimi tamamen satıcıya aittir.

V. Pazarlamacı istediği gibi ürün üretebilir.

Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri “sponsorluk bazlı bütünleşme”nin “geleneksel bütünleşme”ye göre sağladığı
faydalar arasında yer alır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Yalnız II

(B) II ve III

(C) I, II, III ve IV

(D) I, III ve V

(E) Hepsi

Cevap-4 :

II ve III

Soru-5 :

“Değer”, ”algılanan yararlar” ve ”fiyat” arasındaki ilişkilerden hangisi yanlıştır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Değer artarken fiyat değişmezse ürünün yararı artar.

(B) Eğer bir ürünün yararı artıyorsa bu ya fiyatının arttığı ya da ürünün değerinin arttığı anlamına geliyordur.

(C) Eğer ürünün fiyatı artıyorsa kesinlikle değeri azalmıştır.

(D) Hem değer hem de fiyat arttıysa kesinlikle ürünün yararı da artmıştır.

about:blank 13/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(E) Ürünün fiyatındaki artışa ya ürünün yararı ya da değeri etkili olmuştur.

Cevap-5 :

Eğer ürünün fiyatı artıyorsa kesinlikle değeri azalmıştır.

Soru-6 :

Aşağıdakilerden hangisi stratejik fiyatlandırmalardan “değişken bilet fiyatlandırması” kategorisine girer?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Bir maçın hava şartlarının kötü olduğu bir güne denk gelmesi

(B) Bir basketbol sezonundaki tüm maçlara biletleri sezonun başında almak

(C) Daha büyük takımların maçlarının bilet fiyatının daha fazla olması

(D) Bazı biletlerin önden satılması

(E) Çok fazla talep yaratacak bazı maç biletlerinin daha pahalıya satılması

Cevap-6 :

Daha büyük takımların maçlarının bilet fiyatının daha fazla olması

Soru-7 :

“Tutundurma” kavramı ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Üretilen ürünün nerede satılacağını anlatır.

(B) Bir ürün satın aldığında onu sana satan çalışanların satarken yaptığı eyleme denir.

(C) Ürünü satan firmanın fiziksel bir şubesi olması gerektiğini anlatan kavramdır.

(D) Daha köklü kulüplerin daha iyi satış yapmasının nedenine verilen addır.

(E) Tüketicinin ilgisini çekmek için yapılan eylemlere verilen addır.

Cevap-7 :

Tüketicinin ilgisini çekmek için yapılan eylemlere verilen addır.

Soru-8 :

“Spor sponsorluğu” ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Kendi firmalarının reklamlarını yapma imkânı sağlar

(B) Ürettikleri ürünlerin yaygınlaşmasını sağlar.

(C) İnsanlara hem iş hem de eğlence imkânı sağlar.

(D) Şirkete olan tek getirisi paradır.

(E) Yerel veya genel ilişkiler sağlanabilir.


about:blank 14/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Cevap-8 :

Şirkete olan tek getirisi paradır.

Soru-9 :

“Bireysel sporcu sponsorluğu”nun risklerinden biri aşağıdakilerden hangisidir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Eğer sporcu herhangi bir suç işlerse bu şirketi kötü etkiler.

(B) Sporcu başarısını kaybederse sponsorluk yapan şirket başarısız olur.

(C) Eğer sporcu sakatlanırsa hastane masraflarını şirket ödemek zorunda kalabilir.

(D) Sporcunun futbolda faul yapması durumunda şirket olumsuz etkilenebilir.

(E) Futbolcu firmayı desteklemek istemeyebilir.

Cevap-9 :

Eğer sporcu herhangi bir suç işlerse bu şirketi kötü etkiler.

Soru-10 :

“Spor organizasyonları sponsorluğu”nun yararları aşağıdakilerden hangileridir?

I. Maliyeti daha azdır.

II. Firmaya reklam yapma fırsatı sağlar.

III. Spor müsabakasının yayımlandığı televizyon programlarında firmanın reklamları vardır.

IV. Takım sporunu öne çıkartır.

(Çoktan Seçmeli)

(A) II ve III

(B) III ve IV

(C) I, II ve III

(D) II, III ve IV

(E) Hepsi

Cevap-10 :

II ve III

about:blank 15/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

2. SPORDA YÖNETİM BİLİMLERİ


Birlikte Düşünelim

1. Yönetim kavramı ve yönetim fonksiyonları nelerdir?

2. Liderlik tipleri nelerdir?

3. Yönetici ve liderlik arasındaki farkları nelerdir?

4. Stratejik yönetim süreci aşamaları nelerdir?

5. Toplam kalite yönetimi süreci nasıldır?

Başlamadan Önce

Yönetim kavramı, iş faaliyetlerinin insanlar aracılığıyla etkili ve verimli gerçekleştirilmesi olarak tanımlanabilir.

Yönetim sürecinin başarılı gerçekleştirilmesi için insan faktörünü iyi tanımalı, yönetmeli ve mevcut olan kaynaklarla
beraber iş birliği yapılarak hareket edilmelidir.

Yönetim süreci bir amaç çerçevesinde işletmede var olan tüm hareketleri kapsamaktadır. İşlerin sistematik hale
gelmesi, iş tanımlarının belirlenmesi, üretim sürecinin her aşamasının kontrol edilmesi, maksimum seviyede
verimlilik sağlanması, başarının ölçülmesi adı altında yönetim fonksiyonlarının etkin kullanılması gerekmektedir.

Spor yönetimi ise, bahsedilen yönetim sürecinin spor alanına özgü, hizmet ve faaliyetlerin aktarılma ve
gerçekleştirilme sürecidir. Bu bölümde sizlere, spor yönetim ve fonksiyonları, liderlik kavramı, spor yönetim
ilkelerinin aşama aşama uygulama süreci anlatılacaktır.

2.1. Yönetim Kavramı


Yönetim kavramı hakkında birden çok tanım yapılabilir. İngilizcede “liderlik etmek, kontrol etmek” anlamına gelen
yönetmek fiilinden meydana gelmektedir. Tüm yönetim türlerini belirtmek için aynı kavram kullanılır. Teorik olarak
bakıldığında ise yönetimin birkaç tanımı bulunmaktadır. Hedeflere ulaşılabilmesi için büyük önem arz eden
planlama, organize etme, uygulama ve denetim gibi temel fonksiyonları yönetme durumudur. Özalp ve Ark’a (2012)
göre ise yönetim, örgütün var olan kaynağının verimli bir şekilde planlanması, organize edilmesi, koordinasyon ve
denetleme ile de işletmenin amacına ulaşmasının sağlanmasıdır. Yönetim örgütün tüm bileşenlerini ve fonksiyonlarını
kontrol etmek, yöneticilerin tüm süreçlere hâkim olmasını sağlayacak kriterlere sahip olmasıdır. Yönetim, insanlar
aracılığıyla iş faaliyetlerini verimli ve etkili bir şekilde tamamlamaları için koordine ve entegre etme sürecini ifade
etmektedir (Robbins ve Coulter, 1999). Yönetim, örgütün hedeflerinin gerçekleştirilmesi amacıyla yönetim
fonksiyonlarına ilişkin kavram, ilke, teori, model ve tekniklerin sistematik olarak özveriyle uygulanmasıdır
(Baransel, 1979). Tanımlara bakıldığında yönetim kavramını insan ve araçlar oluşturmaktadır. Bireylerin performans
göstererek grup hedeflerine ulaşabilecek bir iş faaliyeti yapabilmesidir. Var olan insan kaynağıyla bir iş yapabilme
yeteneği diyebiliriz.

Yönetim Fonksiyonları

Yönetim fonksiyonları bir örgütün amaç çerçevesinde gerçekleştirdiği tüm aktiviteleri içermektedir. Henry Fayol’a
göre beş temel yönetim fonksiyonu vardır. Planlama, organize etme, koordinasyon, kontrol ve yürütme (Fayol, 1949).

about:blank 16/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Şekil 3. Henry Fayol’a Göre Beş Temel Yönetim Fonksiyonu

Planlama

Yönetimin en temel işlevi olarak yer almaktadır. Planlama fonksiyonunda işletmenin hedeflerine ulaşabilmesi için bir
eylem planı oluşturulur. Planlama aşamasında eyleme geçmek için strateji üretilir. Faaliyetin ne zaman, nerede ve
nasıl yapılacağına önceden karar verilir. İş alternatifleriyle ilgili bilgi toplanması, bilgilerin sentezlenmesi ve
değerlendirmek karar vermenin önemli parçalarını oluşturmaktadır. İşletme hakkında bu aşamada derinlemesine
analiz yapılır. Görev ve sorumlulukların tamamlanması için hedef ve yöntemlerin belirlenmesi sağlanır. Planlama
aşamasının eksik uygulanması organizasyonun veya işletmenin başarısızlığına neden olmaktadır. Yöneticiler
işletmenin amaç ve hedeflerine ulaşmak için tüm temel faktörleri belirlemek ve düzenlemekle sorumlu kişilerdir.
Planlama işlevi yöneticiler tarafından genellikle uzun vadeli süreci kapsar. Stratejik planlama, taktiksel planlama ve
organizasyonel planlama olarak üç farklı planlama yaklaşımından söz edilebilir. Planlamanın bazı temel unsurları
vardır (Akdemir, 1996):

∎ Planlama gelecekle ilgilidir.

∎ İşlerin sistematik hale gelmesini sağlar.

∎ Karar alma sürecinde alternatifler belirlenir.

∎ Kimlerin hangi işi yapacağı belirlenir.

Organize etme

İşletme hedeflerine ulaşılabilmesi için finansal, fiziksel ve insan kaynaklarının bir araya getirilip etkin bir ilişki
sağlanmasıdır. İşletmenin planlarını gerçekleştirmek amacıyla kaynakların düzenlenmesi, etkinliklerin tamamını
kapsayan bir işletme yapısı kurulmasını kapsayan bir süreçtir (Tengilimoğlu vd., 2012). Kaynakların dağılımı yapılır
ve görevler personellere devredilir. Yöneticiler bu aşamada üretkenliğe elverişli bir çalışma ortamı yaratmaya
çalışırlar. Planlama evresinde yapılan eylemlerin uygulanması ve faaliyetlerin üretken bir birim olarak çalışabilmesi
için tüm kaynaklar düzenlenmelidir. Organizasyon yapısına bu evrede karar verilir. Organizasyon yapısına göre
ilişkiler kurulur ve sürdürülür. En çok dikkat edilmesi gereken grup insan kaynaklarıdır. İnsan faktörü operasyonların
önemli bir parçasıdır. Yöneticilerin görevi, yetkin insan kaynağını işe almak ve organizasyon yapısını tasarlamaktır.
Çalışanlar işe alınır, eğitilir ve görevlendirilir. İşletmeni niteliği, konumu ve elde ettiği tüm kaynaklar varlıkların nasıl
gruplanacağını belirlemektedir.

about:blank 17/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Koordinasyon

Yöneticiler, işletmedeki faaliyetlerin her aşamasının koordine ederler. İşletmenin veya örgütün planlanan hedeflere
ulaşılması için personelin uyumlu hale getirilmesi koordinasyon olarak tanımlanır (Dalay, 2001). Fiziksel varlıklar,
insan kaynakları ve personel faaliyetlerinin kullanımı önceden belirlenen amaç ve hedeflere ulaşmak için birbiriyle
bağlantısı sağlanmalıdır. Koordinasyon yönetim tarafından iletişimi, denetimi ve yönlendirmeyi içermektedir. Tek
başına departmanların işletme hedeflerine ulaşması beklenemez. Farklı departmanların arasında iş birliğinin
sağlanması gerekmektedir. Koordinasyon grup çalışmaları için gerekli olan bir işlevdir. Tek bir kişinin çalıştığı yerde
koordinasyona gerek yoktur. Genel olarak bakıldığında bireysel ve grup çabalarının düzenli bir şekilde düzenlenmesi
koordinasyon fonksiyonun verimli kullanılmasına bağlıdır. Aynı zamanda paydaşlar ve işletmenin faaliyet gösterdiği
çevre ile ilişkilerin geliştirilmesinden sorumludur.

Yürütme

Faaliyetlerin yürütülmesi için gerekli olan emir komuta zincirinin oluşturulmasıdır. Aynı zamanda emir komuta
zincirinin aktif şekilde tutulmasını sağlar (Daft, 1997). Yürütme fonksiyonu çalışanların motive olmasını
sağlamaktadır. Personelin maksimum seviyede verimli performans göstermesine yardımcı olur. Yürütme
fonksiyonunun başarılı olabilmesi yöneticilerin verdiği görevlerin yapılabilir ve açık anlaşılır olmasına bağlıdır. Tam
olarak anlaşılamayan iş tanımı, görevde aksaklıklara neden olur. Görevin tanımlanması kadar personelin yönetici
tarafından tanınması da fonksiyonun etkin yürütülmesine katkıda bulunur. Doğru işin doğru kişiye verilmesi
fonksiyonun temelini oluşturur. Kontrol etme, düzensizliklerin tespiti, fırsatların belirlenmesi, yetkiyi merkezden
uzaklaştırma ve maliyetleri en aza indirmeye yardımcı olur. Kontrol ayrıca, işletmenin var olan kaynaklarının etkin
ve verimli şekilde kullanılmasını sağlar.

Kontrol

Organizasyonun hedeflere ulaşabilmesini sağlayacak faaliyetlerin standartlara göre başarının ölçülmesi ve varsa
hatanın düzeltilmesini ifade eder. Amaç yapılan faaliyetlerin standartlara uygunluğunun takibinin yapılmasıdır.
Amaçların ve stratejilerin ne derece işe yaradığının tespit edilmesini sağlayan fonksiyondur (Aslan, 2010). Etkili bir
kontrol mekanizması hataların önlenmesini sağlar. Kontrol, hedeflere yönelik ilerlemenin sağlanıp sağlanmadığının
tespitini yapar. Yöneticiler yetkisiz yapılan işlere müdahale eder. Çalışanlarını süreç hakkında bilgilendirir.
Çalışanlarını izleyerek performansları hakkında bilgi sahibi olur. Performans değerlendirmeleri yapılarak personele
geri bildirimde bulunulur. Yüksek performans verimine ulaşan çalışanlara ödül verilebilir. Yönetici sadece faaliyetleri
yönetmemeli, hedefleri ve prosedürleri yeniden düzenlemelidir. Mali tabloların ve fiziksel olanakları incelemek,
raporları kabul etmek ve onaylamak yönetici kontrolüne örnek olarak verilebilir.

2.2. Spor Yönetimi


Spor yönetimi, yönetim biliminin bir alt dalı olarak yer almaktadır. Yönetimin temel amacı, insan ve araç kaynağını
etkin ve verimli kullanarak hedefe doğru yol almaktır. Spor yönetiminde ise spor alanına özgü ürün, hizmet ve
faaliyetlerin gerçekleştirilme amacı vardır. Spor yönetiminde, spor faaliyetlerini organize edebilecek, spor elemanları
yetiştirebilecek yetenekli ve alanında uzman kişiler bulunmalıdır. Yönetim kavramının ilke ve felsefesini spor
alanında uygulanması olarak tanımlanmaktadır (İmamoğlu, 1992). Mevcut kaynakların verimli kullanılması, sürekli
kendini yenileyen ve yeni ufuklar peşinde koşan uzmanlar bağlı bulunduğu kurumu ve aynı zamanda ekibini
geliştirir. Spor yönetiminde amaca ulaşılabilmesi için işletmede insanlar arasında iş birliği ve koordinasyonun
sağlanması gerekmektedir. Her çalışan ortak hedef etrafında toplanmalıdır. Bireyler ve araçlar amaca uygun hareket
ettirilmelidir. Spor yönetiminin birçok alanı bulunmaktadır. Bu alanlardan bazıları şunlardır:

∎ Spor Sponsorluğu

● Spor Pazarlaması

● Spor Turizmi

● Spor Psikolojisi

● Spor İletişimi ve Halkla İlişkiler

Liderlik

Liderlik kavramını açıklamadan önce “Lider insan kimdir?” diye tanımlamaya başlamak, konunun anlaşılması
açısından daha açık ve net olacaktır. Lider, bağlı bulunduğu çevreyi etkileyebilen, yönlendiren ve yarar sağlayan

about:blank 18/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
kişidir, diyebiliriz. Başkalarını belli bir amaç doğrultusunda yönelten, etkileyen ve eyleme geçmelerini sağlayan
ilham veren kişidir (Bahçecik, 2018; Marquis ve Huston, 2018). Liderlik profili doğuştan gelen bir özellik değildir.
Yaşam tarzı bireyin lider olma fonksiyonunu etkileyebilir. Birey kendisini toplum içinde yaşayarak deneyimlemeye
çalışır. Bazen bu deneyimleme negatif yönde etki yapabilir. Bu durumda liderlik özelliklerini kazanma şansı zora
girebilir. Lider bir karar anında çevresine danışan, farklı görüşlere değer veren bir kişiliktir. Ancak son kararı yine
kendisi verir. Literatüre bakıldığında birden fazla liderlik çeşidi ile karşılaşırız. Lider görünmeyen fırsatı görür ve
değerlendirmeye çalışır. Yakaladığı fırsatı başkalarının da görmesini sağlar. Lider insan yakaladığı fırsatlar her zaman
hazırdır. Liderlik süreci, lider ise süreci yöneten insanı ifade eder. Aşağıda liderlik tipleri yer almaktadır:

Demokratik Liderlik Tipi

Demokratik liderlik kavramını incelemeden önce demokrasi kavramını anlamamız gerekiyor. Demokratik bir liderin
olduğu grupta problemin çözümünde herkesin katkı sağladığı bir ortam oluşturulur. Demokrasi kelimesinin geçmişi
Antik Yunan’a dayanmaktadır. Demokrasi halkın yönetimi anlamına gelmektedir. İnsanları yönetmek yerine, onların
karar verme gücünü hissettirmek ve duygu düşüncelerini rahatlıkla ifade edebileceği bir ortam yaratmaktır.
Demokratik liderlik kavramı 20. yüzyılın başlarında ilgi duyulan bir tip davranış olmaya başlamıştır. İnsanlar farklı
liderlik tarzlarının olup olmadığını incelemeye başlamış ve demokratik lider kavramı ortaya çıkmıştır. Astları karar
verme sürecine dâhil eden bir liderlik tipidir. Hiyerarşi kavramının esnetildiği, lider ve astların eşit söz hakkı sahibi
olduğu, geri bildirim etkili olduğu bir davranış tipidir. Lewin ve ark. (1939) demokratik liderin üç önemli unsurunu
şu şekilde belirtmiştir:

- Liderler astların rapor vermesini bekler.

- Liderler astların kendine güvenmesini ve işleri halletme yeteneği sergilemesini ister.

- Lider tek başına hareket etmez, astlarıyla beraber karar verme sürecine başkalarını dahil eder.

Otokratik Liderlik Tipi

Otoriter lider olarak da bilinen otokratik lider, yöneticinin işletmede verilen kararlar üzerinde mutlak kontrole sahip
olduğu liderlik çeşididir. Yönetim yetkisinin tümü otokratik liderde toplanır (Eren, 2001). Ekip üyelerine fikirleri
sorulmaz, düşüncelerinin bir değeri yoktur. Liderlerin verdiği tüm karar ve emirlere uymaları beklenir. Otokratik
liderliğin diğer liderlik tipleri gibi faydalarının yanında işletmeye ve çalışanlara dezavantajları da vardır. Otokratik
liderliğin faydalarına bakıldığında, karar verme sürecinde zamandan tasarruf sağlama, çalışanların kendilerinden
beklenen görevleri ve performans düzeyini bilmeleri ve planlama sürecine daha az insan dahil olduğu için daha az
strateji uygulama hatası meydana gelir. Otokratik liderliğin dezavantajlı durumları ise çalışanların kişisel olarak
kendilerine değer verilmediğini hissetmesi, ekip üyeleri arasında motivasyonun azalması ve isyan edebilme riskinin
artması olabilir. Bazı işletmelerde otokratik lider ideal bir lider olabilir. Bu iş yerleri, askerî kurumlar yani insan
hatasının bir güvenlik riski meydana getirebileceği ve can veya mal kaybına neden olabileceği yüksek riskli yerleri
içerir. Fakat diğer eğitim veya yaratıcı hizmetler gibi ortamlarda, otokratik bir lider tipi yönetici ekibinin
performansını negatif yönde etkileyebilir ve nihayetinde işletmenin başarısız olmasını sağlayabilir.

İşlemsel Liderlik Tipi

İşlemsel liderinin birincil hedefi iş yerinde düzenli bir yapı oluşturmaktır. Grubun başında işlemsel lideri olan
çalışanların kendi kendine motive edebilme eğiliminde olabilirler. Çünkü işlem lideri çalışanlarının performansını
arttırıcı ödüller ve cezalar kullandıkları yapılandırılmış katı bir ortam yaratmıştır. Genel olarak bakıldığında
ödüllendirme, tam serbest yönetim tarzlarını benimserler (Genç, 2005). Örnek olarak bir işlem lideri, satış ekibinde
yer alan çalışanının her gün beş müşteri satış gerçekleştirmesini isteyebilir ve bu hedefi gerçekleştiren çalışana hafta
sonu yemek ısmarlayabilir. İşlemse liderliğin faydalarına bakıldığında açıkça tanımlanmış kısa ve uzun vadeli
hedefler, ödüller, düzenli ve verimli bir komuta zinciri, çalışan güvenliğinin ön planda olmasıdır. İşlemsel liderliğin
dezavantajları ise esnek bir küçük çalışma alanı, çalışanlar liderlerin kendisini sürekli takip ettiğini hissetmesi, kişisel
inisiyatife ödül veya değer verilmez ve çalışanlar çalışma ortamlarında boğulmuş hissine kapılabilirler.

Dönüşümcü Liderlik Tipi

Liderlik tipleri incelendiğinde arasında dönüşümcü liderlik, en çok liderin kişiliğine odaklanan liderlik tipidir. Bu tip
liderle çalışanlara, liderin kişisel vizyonu ve şirketin misyon beyanı olabilecek, açıkça tanımlanmış bir başarı vizyonu
rehberlik eder. Dönüşümcü liderler, yenilikten yanadır ve genellikle işletmede kültür yaratma gayreti içindedir.
Çalışanlara rol model olur, şirket vizyonuna yakın davranma, kişiler arası ilişkiler liderler için yüksek öneme sahiptir,
ilham çalışanları motive etmek için kullanılan bir araçtır. Bir başka tanıma göre ise dönüşümcü lider, çalışanlarının
kendisini belli amaç ve hedeflere adamasını sağlamaktadır (Bruce, 2001). Dönüşümcü liderlerin olduğu işletmelerde

about:blank 19/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
karşılıklı saygı çok değerlidir. Ancak liderin onayını almak çalışanlar için bir öncelik haline gelir. İşlerini iyi
yapmaktan ve birbirlerini desteklemekten uzaklaştıran bir iş yeri ortamı yaratılabilir.

Karizmatik Liderlik Tipi

Karizmatik liderlik, başkalarını etkilemek için iletişim becerilerini, ikna yeteneğini ve cazibesini kullanan bir lider
tarafından tanımlanır. Karizmatik liderlerin iletişim kurma başarısı yüksektir. Konuşma dilini çok iyi kullanırlar.
İletişim kurdukları, önderlik ettikleri insanlarla duygusal düzeyde derin iletişim kurma becerisine sahiptirler.
Karizmatik liderlerin avantajlarından biri, ikna edici bir vizyonu ifade etme becerisidir. Karizmatik liderler aynı
zamanda çalışanlarında güçlü duygular uyandırma kapasitesine sahiptirler. Bir organizasyon içindeki herhangi bir
verimsizlik varsa inceleme ve deşifre etme konusunda farklı bir yeteneğe sahiptirler. Karizmatik liderlerin birden
fazla çözüm seçenekleri vardır. Kriz durumlarını iyi yönetirler. Kendine güvenleri yüksektir, şirketlerini uzun vadede
başarılı konuma getirirler. Karizmatik lider daha fazla çaba ile büyük işler yapılabileceğini, grupta yer alan diğer
üyelerin ihtiyaç ve değerlerine önem verdiğini hissettirir (Holloway, 2012).

Yönetici ve Liderlik Farkları

Yöneticiler klasik idarecidir, liderler ise yenilikçi bir yapıya sahiptir.

Yönetici kendini tekrarlar, liderler ise orijinal ve yeniliğe açıktır.

Yönetici işleri doğru yapar, liderler ise doğru işleri yapar.

Yönetici kısa vadede planlar yaparlar, liderler ise uzun vadede planlamalar yapar.

Yönetici tek adamdır, lider ise ekip adamıdır.

Yönetici emir verir, lider fikir ister.

2.3. Stratejik Spor Yönetimi


En basit tanımıyla strateji, bir işletme ile dış çevre arasındaki eşleşme veya arayüzdür (Viljoen ve Dann, 2003).
Strateji organizasyonun kendisini ve işleyiş şeklinin önemini pekiştirdiği için organizasyon yaşamının önemli bir
parçasıdır. Genelde bu yaklaşım stratejik yönetimin temelleri ile çelişmektedir. Yöneticinin spor organizasyonunun
geleceğini bilinçli olarak şekillendirmenin önemini vurgulamaktadır. Birçok spor organizasyonun hayatta kalması
için değişmesi gerekir. Strateji, organizasyonun hedefleri ile gerekli kaynaklar arasındaki dengeyi dikkate alan,
organizasyon paydaşlarının koordineli bir girişimle hayatta kalma araçlarını temsil eder.

Stratejik Yönetim Süreci

Stratejik yönetim süreci beş aşamadan oluşur:

Şekil 4. Stratejik
Yönetim Süreci

about:blank 20/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Strateji Analizi: Spor yöneticisinin ilk adımı, mevcut koşulların değerlendirilmesi, kendi ve rakip
organizasyonlarının, paydaş gruplarının ve iş ortamının kapasite ve eksiklerinin incelenmesi olmalıdır. Özellikle iç ve
dış ortamlarının kapsamlı bir şekilde incelemesinin yapılması önemlidir. Bunu yapabilecek araçlar arasında SWOT
analizi, paydaş ve müşteri ihtiyaç analizi, rakip analizi ve beş kuvvet analizi bulunur. SWOT analizi, bir kurumun
stratejik konumunu içeriden dışarıya incelemek için kullanır. SWOT analizi, bir kuruluşun sahip olduğu veya
karşılaştığı güçlü yönleri, zayıf yönleri, fırsatları ve tehditleri dikkate alır. Paydaşların ve müşteri ihtiyaç analizinin
yapılması gerekmektedir. Paydaşlar çalışanlar, oyuncular, üyeler, lig, hükûmet, topluluk, tesis sahipleri, sponsorlar,
yayıncılar veya hayranlardır. Rakiplerin eylemleri organizasyonun başarısını ve stratejik yaklaşımlarını önemli ölçüde
etkileyebileceğinden, bir soruşturmanın sistematik olarak yapılmasını sağlamak için rakip analizi kullanılır.

Strateji Yönü: İkinci aşama olan strateji yönünde, spor yöneticisi önceki aşamada toplanan verileri takiben gelecekle
ilgili karar vermelidir. Kararlar genelde kuruluşun kurulma amacını belirten “misyon” kavramına, kuruluşun uzun
vadeli hedeflerini içeren “vizyon”, ifadesine ve esas olanı belirlemek için performans ölçütlerini içeren bir dizi
hedefe yoğunlaştırılmalıdır (Hoye vd., 2006).

Strateji Geliştirme: Strateji geliştirme adlı üçüncü aşamada spor yöneticisi, yönün nasıl gerçekleştirilebileceğini
planlamalıdır. Burada, spor yöneticisi ve ekibi, organizasyon için en iyi yöntemleri veya stratejileri hayal etmek için
birlikte çalışmalıdır. Bu, kuruluşun benzersiz koşullarını benzersiz çevre koşullarıyla eşleştirmek gibi temel
zorlukların ele alınmasında en çok ihtiyaç duyulan stratejik yönetim sürecinin en yaratıcı parçasıdır. Bu
gerçekleştiğinde, yararlanmaya değer fırsatlar bulunacaktır. Mevcut sınırlı sayıda strateji vardır ve bunlara genel
rekabet stratejileri denir. Porter'a (1985) göre, organizasyonun doğası ne olursa olsun üç genel strateji vardır: Maliyet
liderliği, farklılaşma ve odaklanma. Maliyet liderliği, ürün ve hizmetleri mümkün olan en düşük maliyetle mümkün
olduğunca çok müşteriye tedarik ederek maliyet lideri olmayı ifade eder. Farklılaştırma, rakiplerin kopyalaması zor
olan farklılaştırılmış bir ürün ve hizmet kümesi sağlamak anlamına gelir. Ve son olarak odaklanma, pazar payına
hâkim olmak amacıyla pazardaki bir nişe bir dizi ürün ve hizmet sağlamak anlamına gelir. (Hoye vd., 2006).

Strateji Uygulama: Dördüncü aşama, strateji uygulama aşamasıdır. Bu noktada yön belirlendiğinde ve o yöne nasıl
ulaşılacağına dair araçlar netleştiğinde, onları eyleme dönüştürme görevi başlar. Kararın ardından tüm departmanlar
aktif hale gelmeli ve sürece dahil olmalı ve stratejiye ulaşmak için nasıl katkıda bulunabileceklerini
değerlendirmelidir. Tüm departmanlarda, stratejiyi desteklemek için gerçekleştirilmesi gereken bir dizi faaliyetin
altını çizen bir plan hazırlanmalıdır. Hedefler, Anahtar Performans Göstergeleri (KPI) veya başka yollarla
belirlenmeli ve ölçülmelidir.

Strateji Değerlendirme: Son aşama, stratejik değerlendirmeyi içerir. Stratejinin işleyip işlemediğini veya gerekli
değişikliklerin olup olmadığını belirlemek için değerlendirme gereklidir. Bir strateji nadiren ilk seferde
mükemmeldir, bu nedenle değişiklikler her zaman önemlidir. Çoğu zaman bu, stratejinin uygulanma biçiminde
yalnızca küçük bir düzeltme anlamına gelir. Ancak bazı durumlarda stratejinin yeniden tasarlanması gerekir. Bu,
strateji analizine geri dönüşü gerektirir. Aslında stratejik yönetim süreci hiç durmadan sürekli kendini yenileyen,
dönüştüren ve her zaman en iyi sonuçları elde etmek için değişim gösteren bir süreçtir.

2.4. Spor Organizasyonları Politika ve Stratejileri


Yönetim Politikaları

Bir organizasyon bünyesinde uygulanacak veya uygulanan yönetim politikaları, üst yönetimde yer alan karar vericiler
tarafından açık ve anlaşılır şekilde belirtilmelidir. Yönetim politikaları önemli kararların alınmasında performans
göstergelerinden daha fazla felsefi unsur içerir. Yönetim politikası, yöneticilerin eğitim, kültür ve yetenek yoluyla
edindikleri açıklanması zor bir şeyi yansıtır. Belirli kurumsal değerleri koruyarak rehberlik eder. Yönetim
politikalarının kısa bir zaman içerisinde stratejik hedefe ulaşması veya rekabet avantajı elde etmek için yetenekleriyle
kurumsal kaynakları kapsaması beklenmemektedir. Organizasyon politikası ve özellikle kalite politikası yapısal
olarak organizasyonun kurumsal kültürü ile bağlantılıdır. Özellikle güçlü organizasyon kültürleri ile karakterize
edilen organizasyonlar için önemlidir. Bir kuruluşun politikası, belirli bir stratejinin geliştirilmesi ve uygulanması için
uygun motivasyonel destek sağlayabilecek davranışlar oluşturmada ve düşünme kalıplarını teşvik etmede çok önemli
bir rol oynar. Yeni politikalar oluşturmak sadece bir gereklilik değil, bir zorunluluktur.

Yönetim Stratejileri

Stratejiler, stratejik hedefleri gerçekleştirmeyi amaçlayan karmaşık karar alma ve sıralı süreçlerdir. Bu nedenle
stratejiler geleceğe yönelik karar alma süreçleridir. Bu karar alma süreçleri stratejik düşünceye dayanmaktadır ve
stratejik rekabet gücünün gelişimi ve başarısı için organizasyonel önemli seçenekleri sergilemektedir. Kararlar,
stratejik hedeflerin gerçekleştirilmesi ve kuruluşun varsayılan görevi yerine getirme şekli hakkında bilgi veren akıllı
planlar açısından gerçekleştirilebilir. Bu planlar, 4-5 yıllık bir zaman aralığında çizilir ve stratejik planlar olarak

about:blank 21/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
bilinir. Ancak önemli olan oluşturulmuş planların sayısı değil, belirli bir stratejik rekabet gücünü karşılayabilecek
stratejilerin mevcut stratejiler arasından seçilme şeklidir. Stratejiler arasındaki fark büyüktür. Başarı ile başarısızlık
arasında gidip gelebilir. Bu yüzden optimum stratejiler geliştirmek için organizasyonun durumunu ve rakiplerin
dinamiklerini iyi algılamak gerekir. Stratejik hedefler kuruluşun misyonunu yerine getirecek üç aşamayı içerir:

● Geliştirme aşaması

● Uygulama aşaması

● Değerlendirme aşaması

Spor Organizasyonları Yönetimi

Spor organizasyonları yönetimi dört tür eylem ve kararın uygulanmasına bağlıdır.

1. İlk olarak, aşağıdakilere bağlı olan hedefleri aramaya odaklanır: Kuruluşun tarihi, geleneksel misyonlar, kimlik,
finansman modları. Bu arayış, yeni teknolojik gelişmelere, yeni yasal kısıtlamalara, spor ürün ve hizmetlerinin
tüketimine ve sponsorların medya baskına yönelmektedir.

2. İkinci olarak, hedefler belirlendikten sonra bir dizi hedef arasında ayrım yapma yeteneğini ifade etmektedir.
Mümkün olduğu kadar kesin bir şekilde hedeflerin tanımlanmaları gerekir. Hedefler zamana göre eşleştirilecektir.

3. Üçüncüsü, öncelikli hedeflerin belirlenmesine atıfta bulunur, üç kaynak kategorisine odaklanır:

● İnsan kaynakları

● Mali kaynaklar

● Maddi kaynaklar

Yöneticinin görevi bu üç tür sınırlı kaynak nedeniyle zor olabilir.

4. Dördüncü ve son eylem ise sonuç kontrol aşamasıdır. Spor organizasyonlarının yönetimi tutarlı bir karar ve eylem
sürecidir. Var olan gerekli araçları geliştirme, elde etme ve sonuçları değerlendirme yeteneğini içerir. Diğer bir
ifadeyle spor yönetimi, kıt kaynakların spor uygulamaların gerçekleştirilmesinde işlenebilecek rasyonel
organizasyonu anlamına geldiğini söyleyebiliriz.

Toplam Kalite Yönetimi

Toplam kalite yönetimi, bir kuruluşun rekabet gücünü, ürünlerinin, hizmetlerinin, çalışanlarının, süreçlerinin ve
ortamlarının kalitesinin sürekli iyileştirilmesi yoluyla en üst düzeye çıkarmaya çalışan bir iş yapma yaklaşımıdır.
TKY, stratejik temelli, müşteri odaklılık, kalite saplantısı, bilimsel yaklaşım, uzun vadeli bağlılık, takım çalışması,
sürekli süreç iyileştirme, eğitim ve öğretim, kontrol yoluyla özgürlük, amaç birliği ve çalışan katılımı olmak üzere 11
kritik anahtar unsurdan oluşur (Goetsch ve Davis, 2016). TKY'nin temel unsuru müşteri odaklılık, sürekli iyileştirme,
stratejik temelli ve toplam çalışan katılımıdır.

Müşteri Odaklılık

Herhangi bir kuruluş müşteriye bağlı olduğundan, kuruluş hem mevcut hem de gelecekteki müşterilerin ihtiyaçlarını
belirlemeli, müşteri gereksinimlerini karşılamalı ve müşteri beklentilerini aşmaya çalışmalıdır (Evans, 2017).
Goetsch ve Davis'e (2016) göre, “Toplam kalite ortamında, müşteri memnuniyetine ulaşmada organizasyon,
müşterilerin ihtiyaç ve beklentilerini karşılamalıdır (Ahmad vd., 2019). Müşteri odaklılık bir kuruluşun başarısı için
önemli bir faktördür. Çünkü herhangi bir yapılacak kalite girişiminin başlangıç noktasıdır. Müşteri memnuniyetini
ölçmede hizmet kalitesi hayata kalmanın anahtarıdır. Hem finansal hem de operasyonel performansa önemli katkı
sağlayan dört TKY unsurundan biridir.

Sürekli İyileştirme

Ürün geliştirme ve teslimat hizmetleri, ortamlar içindeki süreçler de dahil olmak üzere insanlar tarafından yürütülür.
Toplam kalite yönetiminde ürün ve hizmetleri sürdürmek ve kalite iyileştirmesi yapmak gerekir. Evans (2017),
sürekli iyileştirmenin tüm sistemler ve süreçler aracılığıyla yönetimin bir parçası olması gerektiğini vurgulamıştır.
Hizmet ve imalat endüstrilerinde sürekli iyileştirme, rekabet gücünü, verimliliği, kaliteyi ve performansı arttırmanın
en yararlı yönü olarak kabul edilmektedir (Li vd., 2016).

about:blank 22/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Stratejik Temelli

Goetsch ve Davis'e (2016) göre, “toplam kalite organizasyonunun stratejik planı, ona pazarda sürdürülebilir bir
rekabet avantajı sağlayacak şekilde tasarlanmıştır.” Rekabet avantajları, kurumu TKY uygulamasıyla yönlendirir,
zaman ufku içinde dünya lideri kaliteye ulaşabilir. Bu terim, diğerlerinin yanı sıra vizyon, misyon, geniş hedefler ve
üst yönetim sorumluluğu olan kalite için liderliğe ihtiyaç duyulan geniş hedeflere ulaşmak için yürütülen
faaliyetlerden oluşur (Evans, 2017). Stratejik yönetim, organizasyon hedeflerini belirlemek, organizasyonun
politikalarını geliştirmek, hedeflere ulaşmak için plan belirlemek ve politikaların ve planların uygulanması için
kaynakları yönetmek için bir yaklaşımdır (Mohamed vd., 2015).

Toplam Çalışan Katılımı

Toplam çalışan katılımı ve ekip çalışması, yeni beceriler öğrenme ve uygulama fırsatları aracılığıyla çalışan
motivasyonunu ve başarısını artırabilir. İş gücünün bilgi, beceri ve motivasyonunun artması şirketin başarısına
öncülük edecektir. Çalışan katılımını etkin bir şekilde kullanmanın algılanan örgütsel performans üzerinde olumlu bir
etkisi vardır. İnsan yönetimi hem finansal hem de operasyonel performansa önemli katkı sağlayan dört TKY
unsurundan biridir (Abusa ve Gibson, 2011).

Kriz Yönetimi

Kriz, tanımı gereği, bir bireyin veya kuruluşun bütünlüğünü, itibarını veya hayatta kalmasını tehdit eden bir olay, ifşa,
iddia veya koşullar kümesidir. Halkın güvenlik, değerler veya uygunluk duygusuna meydan okur. Organizasyona
verilen fiili veya potansiyel zarar büyüktür ve organizasyon kendi başına buna derhal bir son veremez (Sawalha vd.,
2013). Kriz, çalışanları rahatsız eden ve organizasyonda istikrarsızlığa yol açan herhangi bir acil durum olarak
tanımlanmaktadır. Kriz, bir bireyi, grubu, kuruluşu veya bir bütün olarak toplumu etkiler. Çok kısa sürede ortaya
çıkarlar ve çalışanlarda korku ve belirsizlik duygusu yaratırlar. Üstlerinin krizin erken belirtilerini fark etmesi ve
çalışanları bu konuda bilgilendirmesi esastır. Lerbinger (2012) krizi “şirketin itibarını ve istikrarını tehdit eden
beklenmedik bir olay” olarak tanımlamanın yanı sıra yedi tür krizi kategorize etmiştir:

● Doğal afet

● Teknolojik krizler

● Yüzleşme krizleri

● Kötü niyet eylemleri

● Yanlış yerleştirilmiş yönetim değerleri

● Aldatma eylemleri

● Yönetim suistimali

Kriz Yönetimi Araçları

Oluşturan olaya ve yaratılan etkilere ve sonuçlara bağlı olarak, krizin bir yönetişim yöntemi ve duruma özel olarak
uyarlanmış bir iletişim modu ile çözülmesi gerekecektir. Olay farklı iş faaliyetlerini etkilediğinde, kriz yönetimine
genellikle koruma önlemlerinin bir parçası olan bir iş sürekliliği planı eşlik eder. Bir kriz durumunda, bir şirket önce
ifşa olması durumunda önleme stratejilerini, ana yönergeleri ve müdahale stratejilerini tanımlamak için kullanılacak
bir kriz yönetim planı kullanacaktır (Sapriel, 2003). Daha sonra kriz merkezi kurulacaktır. Kriz merkezi, bilgi için
takas odası olarak hizmet veren ve bir acil durum veya afet sırasında eylemi koordine eden bir ekip, ofis veya
kurumdur. Bu Kriz Yönetimi Ekibi (CMT), karar vermek için komuta ve kontrol etmeli ve bitmeyen tartışmalarda
kaybolmamalıdır. CMT, felaketi çevreleyen lojistikle aynı anda ilgilenmeli, bilgiyi merkezileştirmeli ve iletişim
stratejisini tanımlamalıdır. Bunun için, bu ekip farklı becerilere sahip az sayıda kişiden oluşur; durum alanındaki
uzmanlar, kilit karar vericiler, iletişim uzmanları, insan kaynakları yönetimi ile ilgili olanlar ve avukatlar (Boeck,
2005).

Yöneticiler, danışmanlar ve araştırmacılar geleneksel olarak finansal performans ve büyüme sorunlarına odaklanmış,
ancak kurumsal krizlerin etkili yönetimine çok az önem vermişlerdir. Örgütsel ve endüstriyel faaliyetlerin olumsuz
etkileri, üretimin küçük "dışsallıkları" olarak ele alınmıştır. Yakın zamana kadar bu tür krizlere odaklanmanın
gereksiz olduğu söylenebilir. Ancak bugün, kirlilik, endüstriyel kazalar ve ürün kusurları gibi krizler daha büyük bir
boyut kazanmıştır. Kurumsal krizler, insan yaşamına ve doğal ve sosyal çevrelere büyük zararlar veren, insanlar,
organizasyonel yapılar, ekonomi ve/veya teknolojinin neden olduğu felaketlerdir. Büyük bir organizasyonun hem
mali yapısını hem de itibarını kaçınılmaz olarak zayıflatırlar.
about:blank 23/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Bölüm Özeti
● Bu bölümde spor yönetimi kavramı üzerinde durulmuştur. Yönetim kavramından bahsedilerek spor yönetimi ile
arasındaki fark anlatılmaya çalışılmıştır.

● Yönetim örgütün tüm bileşenlerini ve fonksiyonlarını kontrol etmek, yöneticilerin tüm süreçlere hâkim olmasını
sağlayacak kriterlere sahip olması şeklinde tanımlanabilir.

● Yönetim sürecinin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi için fonksiyonların etkin kullanılması gerekmektedir.

● Literatür incelendiğinde temel olarak beş yönetim fonksiyonundan bahsedilmektedir. Planlama, organize etme,
koordinasyon, kontrol ve yürütmedir.

● İşletmenin hedeflerine ulaşabilmesi, kaynakların dağılımının yapılması, personelin uyumla hale getirilmesi,
faaliyetlerin yürütülmesi için emir komuta zincirinin oluşturulması ve sürecin takip edilmesi yönetim fonksiyonları
ile sağlanmaktadır.

● Spor alanına bakıldığında, yönetim felsefesinin spora özgü faaliyetlerde gerçekleştirilmesi stratejik yönetim
sürecine bağlıdır. Geleceğin bilinçli olarak planlaması, uygulanması ve değerlendirilmesi stratejik hedeflere ulaşmada
etkili bir yönetim felsefesidir.

● Yönetim biliminin bir alt dalı olarak yer alan spor yönetiminde spor alanına özgü ürün, hizmet ve faaliyetlerin
gerçekleştirilme amacı bulunmaktadır. Spor yönetiminde, spor faaliyetlerini organize edebilecek, spor elemanları
yetiştirebilecek yetenekli ve alanında uzman kişilerin bulunması gerekmektedir.

● Spor yönetiminin spor sponsorluğu, spor pazarlaması, spor turizmi, spor psikolojisi, spor iletişimi ve halkla ilişkiler
gibi birçok alanı bulunmaktadır.

● Bağlı bulunduğu çevreyi etkileyebilen, yönlendiren ve yarar sağlayan kişi lider olarak adlandırılır. Demokratik
Liderlik Tipi, Otokratik Liderlik Tipi, İşlemsel Liderlik Tipi, Dönüşümcü Liderlik Tipi ve Karizmatik Liderlik Tipi
şeklinde farklı liderlik türleri bulunmaktadır.

● Stratejik yönetim süreci strateji analizi, strateji yönü, strateji geliştirme, strateji uygulama ve strateji değerlendirme
şeklinde beş aşamadan oluşmaktadır.

● Spor organizasyonları yönetimi dört tür eylem ve kararın uygulanmasına bağlı bulunmaktadır. Bunlardan ilki
hedefleri aramaya odaklanmaktır. İkincisi hedefler belirlendikten sonra bir dizi hedef arasında ayrım yapmaktır.
Üçüncüsü, öncelikli hedeflerin belirlenmesidir. Dördüncü ve son eylem ise sonuç kontrol aşamasıdır.

Kaynakça

Abusa, F. M., ve Gibson, P. (2011). TQM implementation in developing countries: a case study of the Libyan
industrial sector. Benchmarking: An International Journal, 20(5), 693-711.

Ahmad, A., Khaled, A., Mohammad A. L., Jais, A. A. A., Ibrahim, R. (2019). Budget hotels' online guest reviews
regarding customer satisfaction. The Journal of Social Sciences Research, 5(2), 522-534.

Akdemir, A. (1996). İşletme Bilimine Giriş, Birlik Ofset Yayıncılık, Eskişehir.

Aslan, B (2010). Bir Yönetim Fonksiyonu Olarak İç Denetim, Sayıştay Dergisi, Sayı 77, ss.63-86.

Baransel, A. (1979). Çağdaş Yönetim Düşüncesinin Evrimi, Cilt: I, İstanbul,

Bruce J. A. (2001) Developing Potential Across a Full Range of Leaderships: Cases on Transactional and
Transformational Leadership. Mahwah, NJ: Lawrence Erlbaum Associates Incorporated, s. 66.

Daft, R. L. (1997). Management, Dryden Press, Orlando.

Dalay, İ. (2001). Yönetim ve Organizasyon İlkeleri Teoriler ve Stratejiler, Sakarya Üniversitesi Yayınları, Adapazarı

Eren, E. (2001) Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi, Genişletilmiş 7.Baskı, Beta Basım Yayın Dağıtım Aş.,
İstanbul.

about:blank 24/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Evans, J. R. (2017). Quality & Performance Excellence: Management, Organization, and Strategy (8th Ed.). Boston,
USA: Cengage Learning.

Fayol, H. (1949) General and industrial management. (C. Storrs, Trans.). London, England: Pitman

Genç, N. (2005), Yönetim ve Organizasyon: Çağdaş Sistemler ve Yaklaşımlar, 2. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara.

Goetsch, D. L., ve Davis, S. B. (2016). Quality Management for Organizational Excellence: Introduction to Total
Quality Management. 8th ed., New Jersey: USA, Prentice Hall

Holloway, K. (2012).“An Examination of The Relationship Between Charismatic Leadership and Job Satisfaction”,
(PhD Thesis, Capella University, Minneapolis)

Hoye R., Smith A., Westerbeek H., Stewart B., Nicholson M. (2006) Sport Management Principles and Applications

İmamoğlu A.F. (1992)Fonksiyonel açıdan spor yönetiminin anlam ve önemi. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi
Dergisi, 8, 1, 22-33.

Lewin, K., Lippitt, R., & White, R. K. (1939). Patterns of aggressive behavior in experimentally created social
climates. Journal of Spcial Pscyhology, 10, 271-301.

Li, J., Papadopoulos, C. T., Zhang, L. (2016). Continuous improvement in manufacturing and service systems.
International Journal of Production Research, 54, 6281-6284.

Mohamud, G. Y., Muhamud, A. S., Mohamed, B. H. (2015). The relationship between strategic management and
organizational performance in Mogadishu-Somalia. European Journal of Research and Reflection in Management
Sciences, 3(2), 42-51.

N.S.W.: Prentice Hall.

N.S.W.: Prentice Hall.

N.S.W.: Prentice Hall.

Özalp İ, Koparal C, Berberoğlu G, (2002). Yönetim ve Organizasyon. (Editör: Özalp İ). 5.Baskı, Eskişehir, Anadolu
Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayınları, s. 3.

Porter, M. (1985). Competitive Strategy: Creating and Sustaining Superior Performance. Simon & Schuster, New
York

Robbins, S. p., ve Coulter, M. (1999). Management (6th ed.). Prentice Hall Upper Saddle River, New Jersey.

Tengilimoğlu, D. Işık, O., Akbulut, M. (2012) Sağlık İşletmeleri Yönetimi, Nobel Akademik Yayıncılık, Ankara.

Viljoen, J. & Dann, S. J. (2002). Strategic management (4th ed.). Frenchs Forest,

Viljoen, J. & Dann, S. J. (2002). Strategic management (4th ed.). Frenchs Forest,

Viljoen, J. & Dann, S. J. (2002). Strategic management (4th ed.). Frenchs Forest,

Viljoen, J. ve Dann, S. (2003) Strategic Management, 4th edn. Frenchs Forest: Prentice Hall.

Ünite Soruları
Soru-1 :

Aşağıdakilerden hangisi yönetim fonksiyonlarından değildir?

(Çoktan Seçmeli)

about:blank 25/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(A) Planlama

(B) İletişim

(C) Organizasyon

(D) Yürütme

(E) Kontrol

Cevap-1 :

İletişim

Soru-2 :

Faaliyetin ne zaman, nerede ve nasıl yapılacağının belirlendiği fonksiyon aşağıdakilerden hangisidir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Kontrol

(B) Yürütme

(C) Koordinasyon

(D) Planlama

(E) Organize etme

Cevap-2 :

Planlama

Soru-3 :

“İşletme hedeflerine ulaşılabilmesi için finansal, fiziksel ve insan kaynaklarının bir araya getirilip etkin bir ilişki
sağlanmasıdır.” cümlesinde bahsedilen yönetim fonksiyonu aşağıdakilerden hangisidir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Organizasyon

(B) Planlama

(C) Koordinasyon

(D) Yürütme

(E) Kontrol

Cevap-3 :

Organizasyon

Soru-4 :

Aşağıdakilerden hangisi spor yönetim alanlarında yer almaktadır?

(Çoktan Seçmeli)

about:blank 26/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(A) Spor pazarlaması

(B) Spor turizmi

(C) Spor psikolojisi

(D) Spor iletişimi

(E) Hepsi

Cevap-4 :

Hepsi

Soru-5 :

Aşağıdakilerden hangisi liderlik tiplerinden değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Demokratik liderlik tipi

(B) Otokratik liderlik tipi

(C) Erdemli liderlik tipi

(D) Dönüşümcü liderlik tipi

(E) İşlemsel liderlik tipi

Cevap-5 :

Erdemli liderlik tipi

Soru-6 :

Kararlar üzerinde mutlak kontrole sahip liderlik çeşidi aşağıdakilerden hangisidir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) İşlemsel liderlik tipi

(B) Demokratik liderlik tipi

(C) Dönüşümcü liderlik tipi

(D) Otokratik liderlik tipi

(E) Karizmatik liderlik tipi

Cevap-6 :

Otokratik liderlik tipi

Soru-7 :

Aşağıdakilerden hangisi yönetici ve liderlik arasında farklar arasında yer almaz?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Yönetici klasik idareci, lider yenilikçidir.


about:blank 27/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(B) Yönetici kendini sürekli yeniler, lider tekrarlar.

(C) Yönetici işleri doğru yapar, lider doğru işleri yapar.

(D) Yönetici tek adam, lider ekip adamıdır.

(E) Yönetici emir verir, lider fikir verir.

Cevap-7 :

Yönetici kendini sürekli yeniler, lider tekrarlar.

Soru-8 :

Aşağıdakilerden hangisi stratejik yönetim süreci aşamalarındandır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Strateji analizi

(B) Strateji yönü

(C) Strateji geliştirme

(D) Strateji uygulama

(E) Hepsi

Cevap-8 :

Hepsi

Soru-9 :

Aşağıdakilerden hangisi toplam kalite yönetiminin unsurları arasında değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Müşteri odaklılık

(B) Sürekli iyileştirme

(C) Strateji temelli

(D) Kriz yönetimi

(E) Toplam çalışan katılımı

Cevap-9 :

Kriz yönetimi

Soru-10 :

Aşağıdakilerden hangisi kriz türleri arasında yer alır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Doğal afet

(B) Teknolojik krizler


about:blank 28/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(C) Kötü niyet eylemleri

(D) Yönetim suistimali

(E) Hepsi

Cevap-10 :

Hepsi

about:blank 29/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

3. BEDEN EĞİTİMİ VE SPORUN TEMELLERİ


Birlikte Düşünelim

1. Beden eğitimi ve sporda temel kavramlar nedir?

2. Eğitim ve öğretimde beden eğitimi ve sporun yeri nasıl ve niçin önemlidir?

3. Beden eğitimi ve sporun genel ve özel amaçları nelerdir?

4. Beden eğitimi ve sporun diğer bilimlerle ilişkisi nedir?

5. Beden eğitimi ve sporda meslek alanlarının geleceği nedir ve niçin önemlidir?

6. Türk eğitim ve spor kurumları içindeki yeri ve işlevi nedir?

Başlamadan Önce

Beden eğitimi ve spor kavramları güncel hayatımızın her alanında karşımıza çıkmaktadır. Çünkü bireyin biyolojik,
psikolojik ve sosyal gelişimini destekleyen hatta bireyin koruyucu sağlık önlemlerini almasına katkı sağlayan
kavramlardır.

Özellikle örgün eğitim ve öğretim yıllarında çocukluktan başlayarak bireye beden eğitimi ve spor alışkanlıkları
kazandırılmak istenmektedir. Bu sayede bireyin kendisi başta olmak üzere topluma da katkıları oldukça fazla
olacaktır.

Ayrıca öğrenme ve gelişme için hareket ve bununla birlikte aktif yaşam çok önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu
duruma ek olarak bu alan bireylere yetişkinlik yıllarında da çeşitli iş ve kariyer imkanları sunmaktadır.

Bu sebeple bu bölümde beden eğitimi ve spor kavramları tanıtılacak ve bu kavramların önemi tartışılacaktır.

3.1. Beden Eğitimi ve Spor


İnsanlığın yaşamı boyunca hareket eylemi oldukça önemli bir yer teşkil etmiştir. İnsanlar tüm devirlerde hayatlarını
sürdürebilmek için hareket etmek zorunda kalmışlardır. Bu durum genellikle besin bulmak için olurken bazı
zamanlarda da canını kurtarmak için vahşi hayvanlardan kaçarken gerçekleştirdiği bir eylem olarak ortaya çıkmıştır.
Yerleşik hayata geçilmesinden sonra ise bir grup insan topraklarını değerlendirmek için hareket etmek zorunda
kalmıştır. Toprakların işlenmesi dışında kalan bir grup ise toprak bütünlüğü korumak ve daha çok besine ulaşmak için
ordulara katılım göstermiştir. Ordudaki disiplin ve bütünlüğü sağlamak aynı zamanda askerlerin kuvvetlerini
geliştirmek için hareket ve beden eğitimi beslenmek kadar temel ihtiyaç olmuştur. Askerî disiplinde hareket ve beden
eğitimi önemi sürdürürken normal yaşamda özellikle Sanayi Devrimi sonrasında farklılıklar ortaya çıkmıştır. Bu
durum insan gücünün üretimdeki yerini makinelerin almasına olanak tanımış ve insanların belirli bir mesaide
çalışmasını sağlamıştır. Düzenli çalışma ve makinelerin desteğiyle insanlar geçmiş yıllara oranla daha hareketsiz bir
yaşam sürmeye başlamış ve kendileri için daha çok serbest zaman bulmuştur. Tüm bu durumlar hareket, beden
eğitimi ve sporda yepyeni tanımları karşımıza çıkarmıştır.

Temel eylem olan hareketi Aristoteles “değişiklik” olarak tanımlarken; Newton, “kütlenin yer değiştirmesi” olarak
tanımlamıştır. Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından hareket, bir cismin durumunu ve yerini değiştirmesi, vücudu
oynatma, kıpırdatma ya da kımıldanma olarak tanımlanmaktadır. İnsanın hareketi, alan zaman içinde gelişen bir
olgudur. İnsan, vücudunun belirli bir bölümünü hareket ettirebildiği gibi tamamını ya da başka bir cismi de hareket
ettirebilir (Sayan, 2011).

Beden eğitimi nedir? Beden eğitimi “etkinlik” demektir. Vücudun yapı ve fonksiyonunu geliştirebilmeyi, eklem ve
kasların kontrollü aynı zamanda dengeli bir biçimde gelişmelerini sağlamayı, okul çağı sonrası iş rekreatif
faaliyetlerin süresi içinde harcanan fiziki gücü en ekonomik tarzda kullanmayı, dolayısıyla uzuvların kontrolünü,
metotlu bir şekilde hareket etmesini öğreten bir faaliyet sistemidir (İnal, 2003). Beden eğitimi, organizmanın
bütünlüğü ilkesine dayalı tüm kişiliğin gelişmesidir. Genel eğitiminin ayrılmaz bir parçası olup eğitimi tamamlar.
Sağlıklı, güçlü ve mutlu olma, dengeli kişilik, toplumsallaşma, kültürleşme ve vatandaşlık eğitimidir (Kasap, 1993).
Keten beden eğitimini; insan davranışlarının bilimin öncülüğünde hareketlerle ifade edilmesi olarak tanımlamıştır.

about:blank 30/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Ayrıca insan hareketlerinin bilimsel açıdan onların istekleri doğrultusunda geliştirilerek fiziksel, ruhsal, kültürel,
ahlaki ve sosyal yönden ideal insan oluşturulmasına beden eğitimi denir (Keten, 1993).

Literatür incelendiğinde beden eğitimi ile ilgili pek çok tanım karşımıza çıkmaktadır. Nitekim bu tanımlardan birini
yapan Selim Sırrı Tarcan, Türkiye’yi İsveç jimnastiği ile tanıştırmış, voleybol ve boks sporlarının altyapı
kuruculuğunu üstlenmiş ve en önemlisi 1922 yılında Türkiye Millî Olimpiyat Cemiyeti’nin tekrar kurulmasına
öncülük etmiştir. Tarcan 1932 yılında beden eğitimini; “cismen ve fikren en az yorgunluğa mukabil insana en çok
fayda temin eden ruhi ve mihaniki faaliyetler” olarak tanımlamıştır. Beden eğitiminde, beden bir araç olup, amaç tüm
kişiliğin eğitimidir. Diğer bir tanıma göre de beden eğitimi “sağlıklı, güçlü̈ , mutlu olmak, kişilik, karakter ve ahlaki
değerleri kazanmak, kültürleşmek, toplumsallaşma ve vatandaşlık eğitimi” demektir (Selçuk, 1990). Ayrıca
Karaküçük (1991) beden eğitimini; “Bedenen, ruhen, zihnen ve sosyal yönlerden, toplumun sağlıklı bir yapıya
kavuşmasını sağlayarak genel eğitimin oluşmasında önemli rol oynar.” olarak tanımlamıştır. Buna ek olarak beden
eğitimi; oyun, jimnastik gibi eğitici bütün bedensel etkinlikleri içeren genel bir kavram olup bedensel etkinlikler
içinde ve bedensel etkinlikler aracılığı ile yapılan eğitimdir (Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, 1983; Karaküçük,
1991). Tanımları incelediğimizde beden eğitiminin; bedenin sağlıklı, güçlü, disipline ve mutlu olması ayrıca ruhsal,
kültürel, sosyal, ahlaki ve etik değerleri önemsediğini görmekteyiz.

Spor sözcüğü ise Latincede “dağıtmak, birbirinden ayırmak” anlamına gelen disporte ve deportone sözcüklerinden
kaynaklanır. Bu sözcük, İngilizcede önceleri disport ya da desport biçiminde yer almış, zamanla ilk hecelerin
aşınması sonucu tek heceli sport sözcüğüne dönüşmüştür (Yıldız, 1979). Kelimenin kökeni Eski Fransızcada
“eğlence, fiziksel ve zihinsel zevk” anlamına gelen desport kelimesine dayanır (Hubscher 1992). Türk Dil Kurumu
(1992) sözlüğünde “Spor, belirli bir disiplinde ve kurallar dahilinde yöntemleri olan ve belirli bir çalışmalara
dayanan, eğlenmek, güç harcamak, içinde mücadelenin yer aldığı beden uğraşıdır.” biçiminde tanımlanmıştır.
Tanımları genel olarak değerlendirdiğimizde sporun fiziksel ve zihinsel özelliklerinin ön plana çıktığını görmekteyiz.

Daha detaylı incelediğimizde ise spor; özel koordinatif ve kondisyonel yeteneklerin geliştirilmesine yönelik motorsal
aktiviteleri, hedefe yönelik olarak motorsal eylemleri, belirli normları ve organizasyon yapıları olan eylemlerin
sportif aktivitelerle desteklenmesini, motorsal aktiviteler ile sanatsal ögelerin geliştirilmesini içerir (Beyer ve ark.,
1987). Spor az ya da çok dakiklik, incelik isteyen beden hareketlerinin doğrudan kendisinden zevk alırken eğlendiren
hatta dinlendiren ve genellikle bazı kurallara uyularak yapılan bir eylemdir (Özbaydar, 1986). Spor, insan ruhundaki
mücadele ve başarma azminin sistemli ve adil şartlar içerisinde çeşitli güçlükleri göze alarak bedenî bir yarışmaya
dönüşmesidir (Çeki, 1986). Tanımlardan anlaşılacağı üzere sporun esas faktörü yarışmaya dönük olması ve sonunda
rekora ulaşma gibi performansı zorlayan bir olgu olarak ortaya çıktığı şeklinde ifade edilir (Karakuş ve Küçük,
1999). Sporun görüldüğü gibi pek çok tanımı bulunmaktadır. Bu tanımlar daha ziyade modern spor için
yapılmaktadır. Modern spor, Orta Çağ’ın spora benzeyen faaliyetlerinden (geleneksel beden oyunları) doğmuştur.
Sanayi Devrimi’nin de etkisiyle pek çok spor, İngiltere’den çıkarak önce liman şehirlerine ve Kıta Avrupasının
başkentlerine, sonra Batı ülkelerinin iç kısımlarına ve diğer kıtalara yayılmıştır. Örneğin futbol 1872’de Le Havre’a,
1878’de Kopenhag’a, 1887’de Hamburg’a, 1893’te Cenova’ya, 1901’de Marsilya’ya; yine bu süre zarfında 1869’da
İsviçre’nin büyük şehirlerine, 1878’de Hannover’e, 1885’te Viyana’ya, 1886’da Budapeşte’ye ve 1888’de Paris’e
ulaşmıştır (Defrance, 1995).

Spor etkinliğinin tarihî gelişim süreci içinde, yarışmaların esas alındığı bilinmektedir. Sportif yarışmalarda, tüm
çağlarda, katılımcı olarak daima, toplumun en zinde ve yüksek atletik performansa yatkın gençlerini hedeflenmiştir.
Bu arada, insan gelişimini temel alan ve 19. yüzyılın başlarında Danimarka’da filizlenerek kısa bir sürede İsveç
toplumunca benimsenen İsveç jimnastikleri tüm dünyaya yayılmış ve okullarda beden eğitimi derslerinin temelini
teşkil etmeye başlamıştır. Eğitim dünyasında, isminden de anlaşılacağı gibi, insan bedeninin eğitilmesini esas olan bu
dersin yerini alması, eğitim bilim araştırmacılarını harekete geçirmiş ve beden eğitimi uygulamalarının anlam ve
önemi yeterli ölçülerde vurgulanmıştır (Erkan, 2000). Spor, fiziksel gelişimin yanı sıra sosyal açıdan da önemlidir.
Birey spor yoluyla çevresini tanır, iletişim kurar ve kendine olan öz güveni artar. Karizmatik bir yapıya sahip olarak
toplum içindeki yerini sağlamlaştırır. Psikolojik açıdan ise, kendini kontrol etmeyi, soğukkanlı olabilmeyi, iradesini
kullanabilmeyi ve başarıya güdülenme gibi pek çok olumlu davranışı kazanır. Özellikle çocuk ve genç yaşta spor
yapılmıyorsa, bireyin sağlıklı bir gelişim süreci geçirmesi çok zordur (Sevim, 1997). Bu sebeple aynı zamanda spor,
kurallara bağlı olarak çeşitli, küçük ve özel çevrelerde uygulanabildiği gibi büyük ve uluslararası organizasyonlar,
kurumların bir parçası olarak uygulanan bedensel alıştırmalar, oyunlar ve müsabakalar şeklindeki oluşumlar olarak
açıklanmaktadır (Grupe ve Mieth, 1998).

3.2. Beden Eğitimi ve Sporda Temel Kavramlar


Oyun

Canlıların hareketlilik kazanması ve pek çok durumu öğrenmesi için oyun oldukça önemli bir kavramdır. Bu nedenle
beden eğitimi ve sporun en temel kavramı oyun olarak belirtilebilir. Oyun üzerine ilk teori ise 19. yüzyıl sonlarında
about:blank 31/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
gelişmiştir. Bu konuda görüş belirten Lazarus, oyunun kendiliğinden ortaya çıkan hedefi olmayan, mutluluk getiren
serbest bir aktivite olduğunu söylemiştir (Özdoğan, 2000). Oyun; her yaş kesimindeki ferdin, kendi iç dünyasında
meydana gelen ve hareket içgüdüsünden kaynaklanan fizik, moral ve toplumsal kişilik yeteneklerinin gelişmesini
sağlayan, belirli kurallara dayandırılan, gönüllü olarak yapılan, ferdi ve grup halindeki davranışlarıdır (Tortop 2005).
Çünkü oyun, sporu topluma yaygınlaştırabilecek önemli bir araçtır. Oyunun esnek, dinlendirici, eğlendirici ve çok
çeşitliliği gibi özellikleriyle spor toplumun çeşitli kesimlerine de indirgenebilir. Bu sebeple geniş kitlelerin serbest
zamanlarını değerlendirmelerine imkân sağlar. Ayrıca oyun, organizmanın gelişimiyle birlikte basit ve bireysel
oyunlardan, daha canlı kompleks ve sosyal faaliyetlere doğru gelişmektedir (İnal, 2003). Huizinga'ya (1955) göre
oyun, belirli, kesin zaman ve yer kuralları içinde özgürce kabul edilmiş, ancak kesinlikle bağlayıcı kurallara göre
yürütülen, amacını kendi içinde taşıyan ve sıradan hayattan farklı olan, bilinçli ve gerilim duygusunun eşlik ettiği
gönüllü bir etkinlik ya da uğraşıdır. Huizinga’ya göre;

- Oyun özgür bir eylemdir.

- Bu eylemle maddi bir kazanç, bir kâr beklenmez.

- Oluşumu, kendi yer ve zaman sıralaması, belirlenmiş kuralları ve düzeni içindedir.

- Toplumsal öbekleşmeyi kolaylaştırır (Huizinga, 1955).

Roger Caillois ise oyunu eğlenmek için yapılan, belirli bir mekân ve zamanda sürdürülen, umulmadık sonuçları
olabilen, gönüllü olarak yapılan bir etkinlik olarak tanımlamıştır. Caillois’e göre oyun şu özellikleri içerir:

• Özgürdür: Oyun oynamak zorunlu değil, gönüllü̈ bir eylemdir.

• Ayrıktır: Belirli bir mekân ve zamanla bağlıdır. Koşulları bellidir.

• Belirsizdir: Oyunun nasıl biteceği öngörülemez.

• Üretken değildir: Oyunun bitimindeki maddi durum, oyun başladığı zamanla aynıdır.

• Kuralları vardır: Oyunda, sadece oyunun kuralları geçerlidir.

• İnandırmaya dayalıdır: Gerçek hayata zıt, ikinci bir gerçekliğin veya ondan bağımsız bir gerçek dışılığın
kabulünü içeren bir farkındalık duyulmasını gerektirir (Caillois, 2001).

Eğitsel Oyunlar: Eğitsel oyunlarda, oyunun irade, fedakarlık ve neşe dışında bir amaç taşımaması, oyunun etkisinin
yaşanarak ve tehlikelerin göze alınarak bilinmeyen, ani durumların yaratıcı hareketlerle otomatik olarak başarılması
temel fikirdir (Koç ve Çobanoğlu, 1994).

Sportif Oyunlar: Sportif oyun; oyunun belirli kural ve aletlerle başka bir gruba karşı yenme ve üstün gelme
amacıyla oynanmasıdır (Yaylacı, 1999). Sportif oyunlar, eğitsel oyunlardan geliştirilmiştir. Eğitsel oyunlardan oyun
aracı, takım arkadaşları, rakip oyuncularla ilgili durumlarda farklılık gösterirler. Bu farklılıklar ise oyun kuralları ile
belirlenerek, oyunların özelliklerini oluşturur. Sportif oyunlar, takım sporlarının değişik formlarda uygulanmasına
temel oluştururlar (Koç ve Çobanoğlu, 1994). Günümüzde ise sportif oyunlar çok daha ileri giderek ülkelerin güç ve
gövde gösterisinin yapıldığı arenalar şeklini almıştır (Yörükoğlu, 1980).

Egzersiz ve Fiziksel Uygunluk

Egzersiz; fiziksel özelliklerinde azalma meydana gelmiş kas ve eklemlerin, azalan fiziksel özelliklerini tekrar
kazandırmak veya normal kas ve eklemlerin fiziksel özelliklerini daha da geliştirmek için yapılan hareketler olarak
tanımlanmaktadır. Hareketlerin doğru olarak yapılmasını ve fiziksel dayanaklıkla ilgili olarak, vücudun mevcut
kondisyon durumunu ifade etmesi fiziksel uygunluktur (Şahin, 2004).

Yarışma ve Müsabaka

Belli kurallarla ferdi olarak yapılan zaman, ağırlık, mesafe, teknik ve beceri gibi ölçülerle sonucu belli olan
faaliyetlerdir. Aynı zamanda bir ödül almak için belirli bir işi, başkalarından daha iyi yapma çabasına girişmeye ve
sürdürmeye yarışma denir. Müsabaka ise, belli kurallarla birden fazla ferdin yine birden fazla ferde karşı yaptığı
zaman, ağırlık, mesafe ve teknik beceri gibi ölçülere karşı yapılan sportif faaliyetlerdir (Şahin, 2004).

Amatör ve Profesyonel

about:blank 32/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Beden eğitimi ve spor faaliyetini maddi veya benzeri bir menfaat amacı gütmeden yapan kimseye amatör denir
(Şahin, 2004). Sporda amatörlük aynı zamanda ideoloji, spor organizasyonları ağı ve bir atletik uygunluk sistemidir.
Amatör ideal her zaman sıkı çalışma, takım fedakârlığı ve adil oyun değerlerini aşılayarak bireyleri, toplumu
iyileştirmek ve ilham verici performanslarla topluluk gururunu yaratmak olmuştur. Katıldığı müsabaka ya da yarışma
karşılığında toplanan hasılattan pay alan sporculara profesyonel denir (Şahin, 2004). Profesyonel sporcular yaşamak
için spor yaparlar. Yıllarca süren eğitimle seçtikleri alanda en üst sıralarda yer almaya çalışırlar. Profesyonel
sporcular, doğal yetenek, dayanıklılık ve rekabet gücü olan kişilerdir. Mükemmel refleksleri ve koordinasyonları
vardır. Yoğun antrenman ve eğitim söz konusu olduğunda iyi disiplinlidirler.

Antrenman ve Performans

Antrenman; fiziki ve moral gücün, teknik ve taktik becerilerin organik ve psikolojik yüklenmelerle düzeltilmesi ve en
üst düzeye getirilmesi amaçlarına yönelik bir eğitim sürecidir. Diğer bir tanım ise organizmanın, en yüksek ferdi
başarıya fizyolojik ve psikolojik olarak uyumu için amaca hizmet eden bütün araçlarla, planlı bir yöneliş sürecidir
(Şahin, 2004). Kişinin uyguladığı spor dallarında ortaya koyduğu icra gücü veya düzeyidir. Aynı zamanda verim ve
başarı olarak da tanımlanır (Şahin, 2004). Spor performansı, spor katılımının ölçülme şeklidir. Spor performansı,
biyomekanik işlev, duygusal faktörler ve eğitim tekniklerinin bir karışımıdır. Atletik bir bağlamda performans, bir
sporcunun performansını mükemmellik veya başarıya doğru bir ilerleme olarak ölçtüğü mükemmellik arayışını
temsil etmek gibi popüler bir çağrışıma sahiptir.

Temel Motorik Özellikler

Temel motorik özellikleri dayanıklılık, kuvvet ve sürat oluşturmaktadır.

Dayanıklılık; uzun süreli spor çalışmaları sırasında organizmanın yorulmaya karşı gösterdiği yüksek dirençtir.
Organizmanın yüklenmeye uzun zaman ve kesintisiz olarak dayanma veya sık kesintilerle, yüklenmeleri mümkün
olduğu kadar sık tekrarlama yeteneğidir.

Kuvvet; bir dirençle karşı karşıya kalan kasların kısalabilme ya da bu direnç karşısında belirli bir ölçüde dayanabilme
yeteneğidir. Aynı zamanda kasın gerilim oluşturabilme ve yükü bir kuvvet dengesinde tutabilme yeteneğidir.

Sürat; insanın motorik aksiyonlarını en kısa zaman diliminde, en yoğun biçimde uygulamasıdır. Bir diğer tanım ise
sporcunun kendisini en yüksek hızda bir yerden bir yere hareket ettirebilme yeteneği ya da hareketlerin mümkün
olduğu kadar yüksek hızla uygulanma yeteneğidir. Hareket uyaranı ile uyarının kesilmesi arasındaki hızlı değişim
sonucu kas sistemi amaca uygun yüksek bir hareket frekansı oluşturur. Ancak, bu hareketlere uygun kuvvet
uygulamayla ulaşılabilir (Şahin, 2004).

Yardımcı Motorik Özellikler

Yardımcı motorik özellikleri esneklik ve koordinasyon oluşturmaktadır.

Esneklik; merkezî sinir sisteminin durumuna, yaşa, hava koşullarının derecesine, söz konusu harekette yer alan ilgili
kasların uyanıklık durumuna, antrenmanlarla değişikliğe uğrayan eklemlerin anatomik yapısına, eklem bağlarının
elastikiyetine ve yine antrenmanla değişen eklemleri çeşitli açılara doğru çeken kas gruplarının elastikiyetine ve
kuvvetine bağlı olarak meydana gelen yetenek durumudur.

Koordinasyon; amaca yönelik bir harekette, iskelet kasları ile merkezi sinir sisteminin uyum içerisinde çalışması ve
etkileşimidir. Aynı zamanda çalışmayı kolaylaştırmak ve başarıyı sağlamak için bir organizasyonun bütün
faaliyetlerinin ahenkleşmesi olarak tanımlanmaktadır (Şahin, 2004).

3.3. Beden Eğitiminin Genel Amaçları


Atatürk ilke ve inkılâplarının, anayasanın, millî eğitim temel kanunun ve Türk millî eğitiminin temel amaçları
doğrultusunda; öğrencilerin gelişim özellikleri de göz önünde tutularak, onların kişisel ve toplumsal yönden sağlıklı,
mutlu, iyi ahlaklı ve dengeli bir kişilik sahibi, yapıcı, yaratıcı ve üretken, millî kültür değerlerini ve demokratik
hayatın temel ilkelerini benimsemiş fertler olarak yetiştirilmeleri genel amaçtır. Bu kapsamada beden eğitiminin
genel amaçları:

about:blank 33/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Şekil 5. Beden Eğitiminin Genel Amaçları

● Bütün organ ve sistemlerini seviyesine uygun olarak güçlendirebilme ve geliştirebilme.

● Sinir, kas ve eklem koordinasyonunu geliştirebilme.

● İyi duruş alışkanlığı edinebilme.

● Beden eğitimi ve sporla ilgili temel bilgi beceri, tavır ve alışkanlıklar edinebilme.

● Ritim ve müzik eşliğinde hareketler yapabilme.

● Halk oyunlarımızla ilgili bilgi ve beceriler edinme ve bunları uygulamaya istekli olabilme.

● Millî bayramlar ve kurtuluş günlerinin anlamını ve önemini kavrayabilme, törenlere katılmaya istekli olabilme.

about:blank 34/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
● Beden eğitimi ve sporun sağlığa yararını kavrayarak serbest zamanlarını spor faaliyetleriyle değerlendirmeye
istekli olabilme.

● Temel sağlık kuralları ve ilk yardım ile ilgili bilgi, beceri, tavır ve alışkanlıklar edinebilme.

● Tabiatı sevme, temiz hava ve güneşten faydalanabilme.

● İş birliği içinde çalışma ve birlikte davranma alışkanlığı edinebilme.

● Görev ve sorumluluk alma, lidere uyma ve liderlik yapabilme.

● Kendine güven duyma, yerinde ve çabuk karar verebilme.

● Dostça oynama ve yarışma, kazananı takdir etme, kaybetmeyi kabullenme, hile ve haksızlığın karşısında olabilme.

● Demokratik hayatın gerektirdiği tavır ve alışkanlıklar kazanama.

● Kamu kaynaklarını iyi kullanma ve koruyabilme.

● Spor araç ve tesisleri hakkında bilgi sahibi olma ve bunları gereği gibi kullanabilmedir (Aracı, 2001).

Bu açıklamaya ek olarak beden eğitimi ve spor öğrencilerin; “kişilik, karakter, organik, sinir, kas, duygusal, zihinsel,
sosyal, bireysel ve toplumsal” birçok değer yargısı kazanmalarında en önemli derslerden biridir. Nitekim devletimiz
vatandaşının sağlığını korumak adına Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 59. maddesinde beden eğitimi ve sporun
önemini vurgulamışır: “Devlet her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır.
Sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder. Devlet başarılı sporcuyu korur” (TBMM, 2020).

3.4. Beden Eğitiminin Özel Amaçları


Beden eğitiminin genel amaçlarının paralelinde özel amaçları da bulunmaktadır. Bu bilgiler ışığında Lumpkin’e
(1990) göre beden eğitiminin 3 önemli amacı vardır. Bunlar ise şöyledir:

1) Bilişsel Amaçlar (Bilgi ve Anlama)

*Vücut fonksiyonları, sağlık, büyüme ve gelişme.

*Oyunun kuralları, oyunda beceri, strateji ve koruma.

2) Duyusal Amaçlar (Duygusal ve Sosyal açıdan)

*Kendine güvenme duygusu, kişilik gelişimi, iletişim kabiliyeti, değer ölçüleri, nezaketi, fair play duygusu.

*Kendine kontrol edebilme becerisi, disiplinli olması, eğlenceli olması, gevşemesi, nasıl kazanacağını ve nasıl
kaybedeceğini öğrenmesi, kendine ifade etme duygusu.

3) Psikomotor Amaçlar (Fiziksel Fitness ve Temel Hareket Becerileri)

*Temel hareketlerdeki biçimler, motorsal becerileri, duyusal-motor beceriler, temel oyun becerileri.

*Kas kuvveti ve dayanıklılığı, esneklik kardiovasküler dayanıklılık (Lumpkin, 1990).

Beden eğitimi ve spor çocuğun; hareket etme, motorsal beceriler yoluyla yaşantı edinme, mücadele etme ve takdir
edilme, başka çocuklarla oynama ihtiyaçlarını karşılar. Çocuklar, okula farklı çevrelerden gelirler. Bu nedenle, her
biri değişik yeteneğe, ilgi ve ihtiyaçlar sahiptir. Üst düzeyde gelişimlerini sağlayabilmek için öğretmen,
öğrencilerinin gelişim özelliklerini, ilgi ve ihtiyaçlarını iyi bilmelidir (Harmandar, 2004). Bu açıklamalara ek olarak
Tamer vd. (2001) beden eğitiminin özel amaçlarını şu şekilde sıralamıştır:

1. Öğrencilerin fiziksel (organik) gelişimlerine, yani fizyolojik kapasite ve özelliklerinin en iyi biçimde gelişmesine
yardımcı olma.

2. Sağlıklı olabilmek için iyi yaşama alışkanlıkları kazandırma.

3. Çok çeşitli motor becerileri (jimnastik, kendini ifade edebilme, estetik gibi) geliştirecek günlük fiziksel etkinliklere
katılma isteği uyandırma.
about:blank 35/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
4. Düzgün hareket etme ve duruş alışkanlıkları kazandırma.

5. Beden eğitimi ve spor etkinliklerinin önemini kavrama.

6. Fiziksel hareketin yapısını anlama ve yeni hareketler yaratabilme.

7. Hayal gücünü̈ , kişisel yapıcılık ve yaratıcılığını geliştirme.

8. Yaşam boyu zevk alarak yapılabilecek fiziksel etkinlikleri alışkanlık olarak kazandırma.

9. Çevresine uyum sağlamasına yardımcı olma.

10. İyi ve arzulanan sosyal alışkanlıklar kazanmasına yardımcı olma.

11. Grup ve takım etkinlikleri yoluyla başkaları ile sosyal ilişkide bulunarak onlarla anlatabilme ve dolayısıyla
sağlıklı bir iş birliği yapabilmeyi geliştirme.

12. İyi bir lider ve aynı zamanda iyi bir izleyici olabilme ve sorumluluklar kabul edebilme özellikleri geliştirme.

13. Estetik, duygu ve moral gelişimine katkıda bulunma.

14. Etkinlikler sırasında kendine güvenerek ve bilinçli olarak hareket etmesini sağlama.

15. Otoriteye saygı duyma, kurallara uyma, yeni kurallar geliştirme ve duruma göre kurallarda değişiklikler
yapmanın önemini kavrama.

16. Başkalarının varlığını da kabul ederek onlara karşı dürüst, hoşgörülü ve saygılı davranmayı geliştirme.

17. Kendini gerçekleştirme, güçlü ve zayıf yönlerini tanıyarak sınırlılıklarını bilme, kendine güven duyma ve
davranışlarını kontrol edebilme.

18. Demokratik bir ortamda başkaları ile yarışmak ve sonuçta yenmek ya da yenilmek gibi durumlarla karşılaşarak
deneyim kazanma.

19. Serbest zamanlarını yararlı bir biçimde kullanmayı aşılama. Bu amaçların her biri, öğrencilerin eğitim
düzeylerindeki ihtiyaç, ilgi ve yeteneklerine göre daha kesin ve ölçülebilir bir biçimde düzenlenebilir. Başka bir
deyişle, bu amaçlar, davranış düzeyinde daha özel bir biçimde dile getirilebilir.

Sosyal bir olay niteliğine sahip spor ve beden eğitimi faaliyetleri, bedensel ve ruhsal bir eğitim ortamı olarak
değerlendirilmektedir. Kişilerin sosyalleşmesine yardımcı olan, sosyal ilişkilerin ve toplumun sosyal yönden
kalkınmasında rol oynayan eğitim programları, insan unsurunun niteliğini geliştirip, üretimde ve uygarlık yarışında
daha başarılı hale getirmeyi amaçlar. Gelişmiş ülkelerde serbest zamanları değerlendirme amacıyla mesleki ve
kültürel faaliyetlerin yanı sıra, sportif etkinliklere de büyük önem verilir. Sosyal süre içinde, spor yoluyla birbirleriyle
ilgili birtakım kavramlar ortaya çıkar. Bu kavramlar arasında (Yamaner, 2001);

a) Rekabet,

b) Çatışma veya mücadele,

c) İş birliği,

d) Uyum,

e) Bütünleşme, sayılabilir.

3.5. Beden Eğitimi ve Spor Arasındaki Benzerlik ve Farklar


Beden eğitimi ile spor kavramları birçok açıdan birbirine benzemekte ve birbiri ile ilişki içerisindedir. Buna karşılık
beden eğitimi ve spor kavramlarını birbirinden ayıran bazı özellikler bulunmaktadır. Beden eğitimi ile spor
kavramının ortak yönleri her iki etkinlik türünün de birer eğitim aracı veya serbest zaman faaliyeti olması, teknik ve
bilimsel yönleri bulunması, estetik değerler içermesi ve sosyal ilişkileri geliştirmesi gelmektedir. Beden eğitimi ve
spor kavramlarını birbirinden ayıran temel özellikler ise Tablo 3.1’de sunulmuştur (Çoban ve Ünveren,2007).

Tablo 3.1. Beden Eğitimi ve Spor Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar.


about:blank 36/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Beden eğitimi ve spor arasındaki fark şu şekildedir: Beden eğitimi, bireyin beden ve ruh sağlığının gelişmesi için
yapılan hareketlerin tümüdür. Spor ise bireyin beden ve ruh sağlığının gelişmesi yanında, belli kurallara göre rekabet
içinde mücadele etme, heyecan duyma, yarışma ve üstün gelme amacını içerir. Açıklamalardan anlaşılacağı üzere
beden eğitimi ve spor temelde ortak bir noktadan başlıyor olsa da bir süre sonra aralarında bariz farklar
görülmektedir. Topkaya (2011) da beden eğitimini, ferdin beden ve ruh sağlığının gelişmesi için yapılan hareketlerin
bütünü olarak belirtmiştir. Sporu ise ferdin beden ve ruh sağlığının gelişmesi ve yanında belli kurallara göre rekabet
ölçüleri içinde mücadele etme, heyecan duyma, yarışma, yarışmada üstün gelme zamanını içerir şeklinde
tanımlamıştır.

3.6. Eğitim Kurumlarında Beden Eğitimi ve Sporun Önemi


Gelişmişlik düzeyi yüksek olan tüm ülkeler beden eğitimi ve spor öğretimine azami derecede önem göstermektedir.
Çünkü eğitim kurumlarında öğrenmenin kolaylıkla gerçekleşmesi için fiziksel ve zihinsel yönden güçlü çocuk ve
gençlere ihtiyaç vardır. Beden eğitimi ve spor hakkında yapılan tanımlara bakıldığında ise çocukların ve gençlerin
öğrenim için hazır bulunuş olmalarındaki katkı kolaylıkla anlaşılacaktır. Literatürü incelediğimizde de yazdıklarımıza
paralel tanımlar ile karşılaşmaktayız. Beden eğitimi ve spor, çocukların oyun hakkının ve serbest hareketinin okul
yaşamı içindeki yerini güvenceye alır, bedensel ve ruhsal eğitimi sağlayarak sportif etkinliklerden zevk almasını
mümkün kılar (Gallagher JJ, 2000). Aynı zamanda beden eğitimi ve spor kişisel deneyimlerini, yaratıcılıklarını
geliştirir. Yardımlaşma ve iş birliği yapma, arkadaşlarına ve oyun kurallarına saygı gösterme gibi sosyal davranışları
da kazanarak olumlu bir benlik gelişimi sağlar (Kemerlioğlu, 1996).

Zorba (2006) yaptığı çalışmada beden eğitimi ve sporu düzenli yapmada azalan ve yükselen değerlerini ortaya
koymuştur. Bu değerler:

about:blank 37/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Şekil 6. Beden Eğitimi ve Sporu Düzenli Yapmada Azalan ve Yükselen Değerler. Zorba(2006)

3.7. Beden Eğitimi ve Sporda Meslek Alanları ve Geleceği


Bu alanda temel meslek olarak ilk açıklamamız gereken beden eğitimi ve spor öğretmenliği olacaktır.

Beden eğitimi ve spor öğretmenliği hakkında en yalın tanım; beden eğitimi ve spor alanında ki bilgi ve deneyimlerini
aktarmak ve bu alanda yapılan aktiviteleri düzenlemek ile sorumlu kişiler (Başer, 2009) olarak yapılabilir. Özbek
(2008) ise bu mesleğin tanımını, beden eğitimi ve spor ders programını uygulamaya koyabilen, mesleki bilgi ve
donanıma sahip, genel kültür bilgisi olan “Türk Millî Eğitiminin ilkelerine bağlı” meslek türü olarak tanımlamıştır.
Beden eğitimi ve spor öğretmenleri almış oldukları eğitim doğrultusunda öğrencilerin beden eğitimi ve spora özgü
bilgi ve becerileri öğrenip sergilemelerine rehberlik ederler.

Bir diğer meslek olan antrenörlük ise “antrenmanın tanımında belirtilen amaca yönelik olarak yetiştirilmiş amatör
veya profesyonel olarak faaliyet gösteren kişi” şeklinde tanımlanabilir (Şahin, 2004). Antrenörün rolü, ilk aşamada
antrenörün öncelikle sahip olduğu sporcu ya da takımla olan ilişkisinden veya davranışlarından kaynaklanmaktadır.
Antrenör; kendi fonksiyonel tanımlamasında, kendi özel bilgisini ona güvenen sporcularının performanslarını
antrenmanda geliştiren ve onları yarışmaya hazırlayarak maç esnasında onları yöneten kişi olarak tanımlanır (Kale ve
Erşen, 2003).

Spor yöneticiliği mesleğinin tanımı “spor örgüt veya organizasyonunun belirlenmiş amaçlara ulaşması için insan ve
ham madde kaynaklarını en verimli ve uygun bir şekilde kullanan, olaylara ve kişilere yön veren kişi” olarak
yapılmaktadır (Basım ve Argan, 2009). Benzer bir tanım olarak, spor ve fiziksel aktivite ile ilgili ürün veya hizmet
üreten kuruluşların planlama, organizasyon yöneltme, kontrol, bütçeleme, liderlik etme ve değerlendirme
becerilerinin kombinasyonunu yapan kişi spor yöneticisidir (DeSensi, Kelly, Blanton ve Beitel 1990).

Rekreasyon liderliği bu alanda son yıllarda oldukça popüler bir meslek grubu olmuştur. Rekreasyon liderleri;
yöneldikleri insan gruplarına uygulamış oldukları sportif aktivitelerle onları zihinsel, bedensel, ruhsal ve sosyal
yönden daha olumlu bir düzeye getiren kişiler olarak tanımlanmaktadır (Kale ve Erşen, 2003).

about:blank 38/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Bölüm Özeti
● Beden eğitimi, organizmanın bütünlüğü ilkesine dayalı tüm kişiliğin gelişmesidir.

● Beden eğitimi, ilk çağlarda insanların yaşamlarını daha iyi sürdürmek için kullanılırken, keşiflerin artması ve
imparatorluk savaşlarının başlamasıyla askerî disiplin aracına dönüşmüştür.

● Spor ise “Belirli bir disiplinde ve kurallar dahilinde yöntemleri olan ve belirli çalışmalara dayanan, eğlenmek, güç
harcamak, içinde mücadelenin yer aldığı beden uğraşıdır.” biçiminde tanımlanmıştır.

● Bu iki kavramın temelini oluşturan ve tüm canlıların öğrenmesi için neredeyse ilk adım olan oyun; “belirli, kesin
zaman ve yer kuralları içinde özgürce kabul edilmiş, ancak kesinlikle bağlayıcı kurallara göre yürütülen, amacını
kendi içinde taşıyan ve sıradan hayattan farklı olan, bilinçli ve gerilim duygusunun eşlik ettiği gönüllü bir etkinlik ya
da uğraşı” olarak tanımlanmıştır.

● Oyun da kendi içinde eğitsel ve sportif olmak üzere ikiye ayrılmıştır.

● Beden eğitiminin genel amaçları içerisinde sinir, kas ve eklem koordinasyonunu geliştirebilme; tabiatı sevme,
temiz hava ve güneşten faydalanabilme ve iş birliği içinde çalışma ve birlikte davranma alışkanlığı edinebilme gibi
maddeler vardır.

● Özel amaçları ise bilişsel, duyusal ve fiziksel olarak üçe ayrılmaktadır.

● Beden eğitimi ve spor, çocukların oyun hakkının ve serbest hareketinin okul yaşamı içindeki yerini güvenceye
almakta, bedensel ve ruhsal eğitimi sağlayarak sportif etkinliklerden zevk almasını mümkün kılmaktadır.

● Beden eğitimi ve sporun düzenli yapılması halinde iş yaşamında verimlilik artışı olması, sağlık problemlerini
kaynaklanan işe gidilen gün sayısının azalması, kişinin kendisini daha enerji dolu hissetmesi, kişisel saygı anlayışının
artması, yaşama daha mutlu bakma anlayışı kazanması, kendine olan güveni anlayışında artış sağlanması gibi
kazanımlar olmaktadır.

● Beden eğitimi ve spor arasındaki en temel farklar, sporun yarışma aracı olması ve seyir zevkine hitap etmesidir.

● Bu alandaki güncel meslekler ise beden eğitimi ve spor öğretmenliği, antrenörlük, spor yöneticiliği ve rekreasyon
liderliğidir.

● Spor yöneticisi spor örgüt veya organizasyonunun belirlenmiş amaçlara ulaşması için insan ve ham madde
kaynaklarını en verimli ve uygun bir şekilde kullanan, olaylara ve kişilere yön veren kişi olarak tanımlanabilir.

Kaynakça

Aracı, H. Okullarda beden eğitimi, 3. baskı, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2001.

Bağırgan T. (1992). Spor bilimlerinde beden eğitimi ve spor ikilemi. Spor Bilimleri 2. Ulusal Kongresi Bildirileri,
Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu Yayını No: 3, ANKARA, sayfa 189-198.

Basım, H. N. ve Argan, M. Spor yönetimi. Detay Yayıncılık, Ankara: 2009.

Başer, S.A. (2009). Öğretmen niteliklerinin beden eğitimi dersi alan öğrencilerin bu derse karşı olan tutumlarına
etkisi. Yüksek Lisans Tezi, Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Bolu.

Beyer, E. Röthing, P. Becker, H. Karl, H. and Kayser, D. “Worterbuch der Sportwissenshaft” Verlag Karl Hoffmann,
1987.

Caillois, R. Man, play and games. Chicago: University of Illinois Press, 2001.

Çoban, B. ve Ünveren, A. Beden eğitimi ve oyun öğretimi. Oğuzhan Zierek (Editör). Ankara: Nobel Yayın Dağıtım,
2007.

Defrance, J. (1995). L’autonomisation du champ sportif. 1890-1970. Sociologie et sociétés, Le Sport, Volume 27,
Issue 1, printemps 1995, p. 15–31.

Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, DPT Yayınıcı, Ankara, 1983.

about:blank 39/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Erkan, N. Yaşam boyu spor. Bağırgan Yayınevi, Ankara, 2000.

Gallagher JJ. (2000).Teaching for understanding and application of science knowledge, School Science and
Mathematics, 100 (9), 310-319.

Grupe, O. and Mieth, D. Lexikon der Ehtik im Sport Verlag Karl Hoffmann Schondorf, 1998.

Gümüşgül, O. ve Görali M. (2014) Milli Eğitim şuraları kapsamında beden eğitimi dersi. Sportif Bakış: Spor ve
Eğitim Bilimleri Dergisi, 14-29.

Harmandar, İ.H. Beden eğitimi ve sporda özel öğretim yöntemleri, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara: 2004.

Hubscher, R. L'histoire en mouvements (Fransızca). Armand Colin, Paris: 1992.

İnal A. N. Beden eğitimi ve spor bilimi, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara: 2003.

Kale, R. ve Erşen, E. Beden eğitimi ve spor bilimlerine giriş. Nobel Yayın Dağıtım, Ankara: 2003.

Karakış, S. ve Küçük, V. (1999). Eğitimin bütünlüğü içerisinde orta dereceli okullarda beden eğitimi ve spor
etkinlikleri. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 1.

Karaküçük, Suat (1991), Beden eğitimi öğretmenlerinin faaliyet alanları, Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Yayınları,
Ankara.

Kasap, H. Eğitimde beden eğitimi yöntemlerinin yeri ve önemi, İstanbul: 1993

Kemerlioğlu, E. Eğitim sosyolojisi, Saray Kitap Evleri, Ankara: 1996.

Keten, M. Türkiye’de spor, İkinci Baskı, Ankara, 1993.

Kıranbağlı, M. Beden eğitimi öğretmenlerinin el kitabı, Optimal Eğitim Yayınları, İstanbul: 1995.

Koç, Ş. ve Çobanoğlu, Y. (1994). İlköğretimde beden eğitimi dersinin uygulanmasında sınıf öğretmenlerinin
görüşlerine ilişkin bir araştırma”, (Eğitim Kurumlarında Beden Eğitimi ve Spor II. Ulusal Sempozyumu, MEB
Yayınları), Manisa.

Özbek, O. Beden eğitimi öğretmeni meslek etiği, Spor Yayınevi, Ankara: 2008.

Özdemir, S. ve Yalın, H. Öğretmenlik Mesleğine Giriş, Nobel Yayınları, Ankara: 1999.

Özdoğan B. Çocuk ve oyun, 1.Baskı, Anı Yayıncılık, Ankara: 2000.

Sabri ÖZBAYDAR, İnsan davranışlarının Sınırları, Spor Psikolojisi, İstanbul: 1986.

Sayan, M. Hareket ve beceri öğretimi, Spor Yayınevi ve Kitapevi, Ankara: 2011.

Selçuk, H. İlk ve orta öğretim kurumlarında beden eğitimi, Ders Kitapları A.Ş. İstanbul: 1990.

Sevim, Y. Antrenman bilgisi. Tutibay Yayınları, Ankara: 1997.

Sunay, H. Gündüz, N. (2001). Ortaöğretim kurumlarında uygulanan beden eğitimi ve spor derslerine ilişkin amaçların
gerçekleşme düzeyleri ile öncelikleri üzerine bir araştırma. II. Ulusal Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği
Sempozyumu, Uludağ Üniversitesi, Bursa, sayfa 75-77.

Şahin, M. H. Beden eğitimi ve sporda temel kavramlar sözlüğü. Nobel Yayın Dağıtım 2. Baskı, Ankara: 2004.

TBMM (2020). https://www.tbmm.gov.tr./anayasa/anayasa82htm. E.T. 20.10.2020

Topkaya, İ. Sınıf öğretmenliğinde beden eğitimi öğretimi. Kriter Yayınevi, İstanbul: 2011.

Tortop, Y. (2005). Sınıf öğretmenlerinin beden eğitimi dersi ve eğitsel oyun uygulamaları. Sağlık Bilimleri Enstitüsü̈ ,
Beden Eğitimi ve Spor Ana Bilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi, Afyon: Afyon Kocatepe Üniversitesi, 2005.

Türk Dil Kurumu. Türkçe sözlük, Milliyet Yayınları, İstanbul: 1992.

about:blank 40/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Yamaner, F. Beden eğitimi ve sporda temel ilkeler, Ekin Kitapevi, Bursa: 2001.

Yaylacı, F. (1999). İlköğretim okullarında beden eğitimi ders programı ve uygulamaların değerlendirilmesi, İnönü
Üniversitesi, S.B.E. Yayımlanmamış̧ Doktora Tezi), Malatya.

Yıldız, D. Türk futbol tarihi. Eko Matbaası, İstanbul: 1979.

Yörükoğlu, A. Çocuk ruh sağlığı, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara: 1980.

Zorba, E. Herkes için spor. Morpa Yayınları, İstanbul: 2006.

Ünite Soruları
Soru-1 :

Aşağıdakilerden hangisi spor tanımı için yanlıştır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Özel koordinatif ve kondisyonel yeteneklerin geliştirilmesine yönelik motorsal aktivitelerdir.

(B) Hedefe yönelik olarak motorsal eylemlerdir.

(C) Kütlenin yer değiştirmesidir.

(D) Belirli normları ve organizasyon yapıları olan eylemlerin sportif aktivitelerle desteklenmesini sağlar.

(E) Motorsal aktiviteler ile sanatsal ögelerin geliştirilmesini içerir.

Cevap-1 :

Kütlenin yer değiştirmesidir.

Soru-2 :

Selim Sırrı Tarcan beden eğitimini “Cismen ve fikren en az yorgunluğa mukabil insana en çok fayda temin eden ruhi
ve mihaniki faaliyetler.” olarak tanımlamıştır. Türk sporu için önemli bir yere sahip olan Tarcan aşağıdakilerden
hangisinin ülkemize gelmesinde öncülük yapmamıştır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Voleybol

(B) Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi

(C) Boks

(D) Yüzme

(E) Jimnastik

Cevap-2 :

Yüzme

Soru-3 :

about:blank 41/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Huzinga’ya göre oyun, belirli, kesin zaman ve yer kuralları içinde özgürce kabul edilmiş, ancak kesinlikle bağlayıcı
kurallara göre yürütülen, amacını kendi içinde taşıyan ve sıradan hayattan farklı olan, bilinçli ve gerilim duygusunun
eşlik ettiği gönüllü bir etkinlik ya da uğraşıdır. Bu bilgiler ışığında aşağıdakilerden hangisi Huzinga’nın oyun
özelliklerinden değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Oyun özgür bir eylemdir.

(B) Bu eylemle maddi bir kazanç, bir kâr beklenmez.

(C) Belirli bir mekân ve zamanla bağlıdır.

(D) Oluşumu, kendi yer ve zaman sıralaması, belirlenmiş kuralları ve düzeni içindedir.

(E) Toplumsal öbekleşmeyi kolaylaştırır.

Cevap-3 :

Belirli bir mekân ve zamanla bağlıdır.

Soru-4 :

I. Dayanıklılık

II. Kuvvet

III. Sürat

IV. Koordinasyon

V. Güç

VI. Esneklik

Yukarıdakilerden hangisi veya hangileri temel motorik özellikler arasında yer alır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) I, III, V

(B) I,II, IV

(C) II, III, V

(D) I, IV, VI

(E) I, II, III

Cevap-4 :

I, II, III

Soru-5 :

Aşağıdakilerden hangisi beden eğitiminin genel amaçlarındandır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Beden eğitimi ve spor etkinliklerinin önemini kavrama

about:blank 42/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(B) Tabiatı sevme, temiz hava ve güneşten faydalanabilme

(C) Fiziksel hareketin yapısını anlama ve yeni hareketler yaratabilme

(D) Çevresine uyum sağlamasına yardımcı olma

(E) Estetik, duygu ve moral gelişimine katkıda bulunma

Cevap-5 :

Tabiatı sevme, temiz hava ve güneşten faydalanabilme

Soru-6 :

I. Rekabet

II. Çatışma veya mücadele

III. İş birliği

IV. Uyum

V. Bütünleşme

Yukarıdakilerden hangileri sosyal süre içinde spor yoluyla ortaya çıkan kavramlardır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) I, III, IV, V

(B) I, II, IV

(C) I, II, III, IV

(D) I, IV, V

(E) Hepsi

Cevap-6 :

Hepsi

Soru-7 :

Aşağıdakilerden hangisi beden eğitimi ve sporun toplumdaki ve özellikle yaygın eğitim sürecinde önemi arasında
değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Çevresel yönden beden eğitimi ve sporun önemi

(B) Kişisel yönden beden eğitimi ve sporun önemi

(C) Toplumsal yönden beden eğitimi ve sporun önemi

(D) Ekonomik yönden beden eğitimi ve sporun önemi

(E) Çocuk ve gencin kişiliğinin gelişmesinde beden eğitimi ve sporun faydaları önemi

Cevap-7 :

Çevresel yönden beden eğitimi ve sporun önemi

about:blank 43/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Soru-8 :

Aşağıdakilerden hangisi beden eğitimini spordan ayıran farklar arasında değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Yarışma amacı taşımamaktadır.

(B) Meslek dalı değildir.

(C) Seyir vasıtası değildir.

(D) Profesyonel bir uğraşı değildir.

(E) Bireysel ilişkileri etkilemez.

Cevap-8 :

Bireysel ilişkileri etkilemez.

Soru-9 :

I. Kişisel saygı anlayışının artması

II. Vücudu fiziki ve ruhi streslerin olumsuz etkilerinden korunması

III. Yaşama daha mutlu bakma anlayışı kazanması

IV. Sinirli ve hiperaktif kişilik yapısının sakin ve huzurlu hale dönüşmesi

IV. Kendine olan güven anlayışında artış sağlanması

Yukarıdakilerden hangileri beden eğitimi ve sporu düzenli yapmada azalan ve yükselen değerler arasındadır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) II, III, IV, V

(B) I, II, IV

(C) II, III, V

(D) I, II, III, V

(E) Hepsi

Cevap-9 :

Hepsi

Soru-10 :

Aşağıdakilerden hangisi beden eğitimi ve spordaki meslek alanlarından değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Beden eğitimi ve spor öğretmeni

(B) Antrenör

(C) Fizyoterapist
about:blank 44/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(D) Spor yöneticisi

(E) Rekreasyon liderliği

Cevap-10 :

Fizyoterapist

about:blank 45/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

4. SPOR FİZYOLOJİSİ
Birlikte Düşünelim

1. Toparlanma sedanter bireylerde nasıl hızlandırılır?

2. Laktik asit eliminasyonu hangi yollarla olur?

3. Aerobik ve anaerobik enerji sistemleri arasındaki farklar nelerdir?

4. Hangi durumlarda protein enerji kaynağı olarak kullanılır?

5. Toparlanmada glikojen depoları hangi kaynaklardan yerine konur?

Başlamadan Önce

Fizyoloji canlıların biyokimyasal, mekanik ve fiziksel fonksiyonlarını inceleyen bilim dalıdır. Fizyolojinin alt bilim
dalı olan spor fizyolojisi insan organizmasının kassal çalışmalara uyumunu ve egzersize nasıl cevap verdiğini,
antrenmanların fizyolojik temellerini inceleyerek sporcularda performansın arttırılmasını amaçlayan bilim dalıdır.
Ayrıca spor fizyolojisi canlının bulunduğu ortama nasıl adaptasyon sağladığını, alıştığını ve bu süre zarfında
meydana gelen fizyolojik değişiklikleri de incelemektedir.

İnsan sağlığı üzerinde pek çok faydası olan egzersizin fizyolojik etkilerinin incelenmesi spor fizyolojisinin içerisinde
yer alan konulardan biridir. Canlı varlıklar yaşamlarının devamlılığını sağlayabilmek için enerjiye ihtiyaç
duymaktadır. Enerji en küçük yapı taşımız olan hücrenin içerisinde üretilmekte ve bu sayede birçok fizyolojik
tepkime meydana gelmektedir. Kas hücrelerinin çalışabilmesi ve bu çalışmalarını belli bir tempoda sürdürebilmeleri
için kullandıkları enerji adenozin trifosfat (ATP) moleküllerinin parçalanması ile ortaya çıkmaktadır. Sportif açıdan
vücudun iş yapabilme yeteneği ortaya çıkan enerjinin kas hücrelerinde kullanımıyla ilgilidir. Kullanılan enerji
depolarının tekrardan yerine konabilmesi ve bu sirkülasyonun devamlılığı ile organizma yaşamını
sürdürebilmektedir.

Bu bölümde enerji sistemlerinin nasıl işlediği, biyolojik enerji üretimi için gerekli olan besin gruplarını ve egzersiz
sonrası boşalan enerji depolarının nasıl ve ne kadar sürede yerine konduğu anlatılmaktadır.

4.1. Enerji Sistemleri


Metabolik süreçlerin bilinmesi kişinin fiziksel aktivite içerisindeyken sınırlarını belirlemesinde oldukça önemlidir
(Sloan & Weir, 1970). Fiziksel aktivite sırasında yüksek düzeyde enerjiye ihtiyaç duyulmaktadır (Bar-Or, 1987).
Egzersiz sırasında aerobik ve anerobik enerji sistemleriyle ATP yapılmaktadır. Ortaya çıkan ATP’nin kaynağı ise
protein, karbonhidrat ve yağ gibi enerjiden zengin olan organik fosfat bileşiklerden oluşmaktadır (Samuel & Toriola,
1988; Sloan & Weir, 1970). Egzersiz sırasında kullanılan enerjinin kaynağı tamamen yapılan egzersizin türüne,
süresine ve şiddetine bağlı olarak değişiklik göstermektedir.

Canlılarda enerji üretimi ile ilgili maddelerden ATP yapım ve yıkımı sonrasında ATP’nin tekrardan sentezlenmesi
döngüsünde birçok metabolik aktivite gerçekleşmektedir. Fiziksel aktivitenin sınırlarını belirleme yönünde enerji
sistemlerinin rolü oldukça önemlidir. Kas kasılabilmek için belli bir düzeyde enerji ihtiyacına gereksinim
duymaktadır. Kas kimyasal enerjiyi mekanik işe çeviren bir mekanizmadır. Fiziksel aktivitenin meydana gelebilmesi
için 3 tür enerji sistemi mevcuttur. Bunlardan ilki ATP fosfojen sistemi, ikincisi anaerobik glikoliz- laktik asit ve
üçüncüsü oksijen (aerobik) sistemlerdir (Foss & Keteyian, 1998). Bu sistemlerin amacı fiziksel aktivite sırasında ATP
üretiminin devamlılığını sağlamaktır.

about:blank 46/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Besinlerin parçalanması ile oluşan enerji, tüm kas hücrelerinde depolanabilen ve adenozin trifosfat (ATP) olarak
bilinen kimyasal bir bileşiğin yapımında kullanılmaktadır. Fonksiyonlarını yerine getirebilmek için hücre sadece
ATP’nin parçalanmasıyla ortaya çıkan enerjiden faydalanabilmektedir. ATP’nin yapısı karmaşık bir nükleozid olan
adenozin ve daha basit bir yapı olan üç tane fosfat grubundan meydana gelmektedir. İki fosfat grubunun birleşmesiyle
oluşan bağa ‘Yüksek Enerji Bağı’ diğer adı ile ‘Fosfat Bağı’ denilmektedir. Bu fosfat bağı önemli bir enerji kaynağı
olarak kabul edilmektedir. Bu bağlardan biri koptuğunda yani 1 mol ATP parçalandığında 7 ile 12 kilokalori enerji
oluşmaktadır. Bu oluşan enerji kas hücrelerinin çalışabilmesi için gerekli olan yegâne enerjidir (Fox vd. 2012).

Enerjinin bir dizi tepkime sonucunda başka bir enerjiye dönüşmesine biyokimyasal açıdan ‘Eşleşme Reaksiyonu’
denilmektedir. Anaerobik metabolizmada ATP’nin yenilenmesi ile ilgili olarak açıklanan metabolik sistemlerden ikisi,
ATP-kreatin fosfat ve laktik asit sistemidir.

about:blank 47/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Çizim 1. ATP’nin Yapısı.

Aerobik ve Anaerobik Enerji Sitemleri

Kas hücresinin hem kasılması hem de gevşemesi için ATP’ye ihtiyaç vardır. Bu ATP bütün hücrelerde başlıca iki
metabolik yolla elde edilir. Bu metabolik yollar sistemin oksijen kullanıp kullanmamasına göre adlandırılmıştır.
Oksijen kullanılmayan metabolik yol Anaerobik Enerji Sistemi olarak adlandırılırken oksijen kullanılan metabolik
yol ise Aerobik Enerji Sistemi olarak adlandırılmıştır. Kas kasılması ve gevşemesinde sadece ATP kullanılır. Bu ATP
üretiminde aerobik ve aneorobik yollar iç içe geçmiş olup öncelikle anaerobik sistemler çalışmaya başlarken aerobik
sistemler ikincil olarak devreye girmektedir.

Anaerobik Enerji Sistemleri

Anaerobik Enerji (ATP-PC (Fosfojen) Sistemi)

Kısa sürede tamamlanması planlanan ve yüksek yüklenme şiddeti ile yapılan egzersizlerde kullanılan enerji
sistemidir. Hazır enerji sistemi olarak da adlandırılmaktadır ve kas dokusunun içinde depo halde bulunan ATP ve
kreatin fosfatın (PC) bileşiminden elde edilmektedir ve bunların tümüne birden ‘Fosfojen Sistemi’ denilmektedir
(Yıldız, 2012). Kas hücresinin kasılması için sadece ATP’den elde edilen enerji kullanılır. Şiddetli ve yoğun yapılan
egzersizler sırasında öncelikle kas hücrelerinde hazır olarak bulunan ATP ile kasılma ve gevşemeler gerçekleşir.
ATP’nin yeniden sentezlenebilmesi için ortamda bulunan ADP’ye yüksek enerjili fosfat bağı eklenmesi
gerekmektedir (Greenhaff, et.al., 1994). Kas hücresi içerisinde tükenen ATP’nin yerine en hızlı şekilde konması için
kreatin fosfatın parçalanması ile açığa çıkan enerji kullanılmaktadır. Yani kısa süreli ve şiddetli egzersiz için öncelikle
kas depolarında hazır halde bulunan hazırdaki ATP harcanmaktadır. Daha sonra kreatin fosfat parçalanarak elde
edilen enerji ile yeniden sentezlenen ATP kullanılarak kasın işlevi devam etmiş olmaktadır. Kasta hazırda bulunan
ATP’nin yaklaşık 2-3 katı kreatin fosfat bulunur. Kas içinde bulunan kreatin fosfat sınırlıdır ve yüksek şiddette ve
kısa süreli yapılan egzersizlerde kasın kasılması için gerekli olan enerji bu şekilde sağlanmış olmaktadır (Akgün,
1994).

Laktik Asit Sistemi (Anaerobik Glikoliz)

Kaslarda kullanılan ATP’nin yerine konmasında etkili diğer bir enerji sistemi ise kaslarda depo halde bulunan
glikojenin kısmi parçalanması sonucunda laktik asite kadar indirgendiği metabolik yoldur. Glikojenin laktik aside
kadar indirgenerek ATP’nin elde edildiği metabolik enerji sistemi 1930 yılında Gustov Embdlen ve Otto Meyerhof
tarafından bulunmuştur (Günay, Cicioğlu ve Kara, 2006). Anaerobik glikolizde sadece glikoz tepkimeye girerek
laktik aside kadar indirgenir. Gerekli glikoz ise glikojenden (depo glikoz) elde edilmektedir. Bu enerji üretim
sisteminde 1 mol glikoz enzimlerin aracılığı ile 12 adet kimyasal tepkimeye girerek net 2 mol ATP ve 2 mol laktik
asit elde edilmektedir. Anaerobik glikoliz sonucunda ortaya çıkan ATP kasta harcanırken laktik asit öncelikle
difüzyon ile hücre dışına çıkarak dolaşıma geçmekte ve yorgunluk belirtileri ortaya çıkarmaktadır. Biriken laktik asit
ph’ı düşürerek metabolik asidoza sebep olurken bu metabolik asidoz negatif geri bildirim ile glikozun parçalanmasını
engellemektedir. Bu metabolik sistemle yaklaşık 2-3 dakikalık maksimum düzeyde devam eden egzersiz için gerekli
ATP karşılanmış olmaktadır (Hultman & Sahlin, 1980).

Anaerobik Eşik – Laktat Eşiği

Wasserman ve Mcllroyan aerobik eşiği solunumsal eşik olarak tanımlamışlardır (Wasserman & Mcllroy, 1964).
Anaerobik eşik, yapılan işin şiddetinin ya da anaerobik metabolizmanın ivmelendiği andaki oksijen tüketimi olarak
tanımlanmaktadır (Wasserman et.al., 1973). Anaerobik glikolizin yoğun olarak devrede olduğu şiddetli ve yoğun
egzersiz esnasında, oluşumu artan laktik asitin kana geçişinin hızlanmasıyla birlikte kandaki konsantrasyonunun
artmaya başlamasıdır (Myers & Ashley, 1997). Anaerobik eşik, aerobik enerji üretiminin gerekli ATP’yi
karşılayamadığı durumlarda anaerobik metabolizmanın devreye girmesiyle gerekli oksijen miktarını belirlemek için
kullanılır (Nikolic & Ilic, 1992). Anaerobik eşiğin belirlenmesi, kan-laktat seviyesinin egzersiz şiddetini periyodik
olarak arttırdığımız sırada kandan ölçülebilmektedir (Davis vd. 1976). Kan laktat seviyesi egzersiz şiddeti ile artarken
bu artış kandaki tampon mekanizmalarının yardımı ile laktat elimine edilmeye çalışılır. Kandaki laktadın
eliminasyonunun yetersiz kalması sonucunda laktat birikimi kandaki asit baz dengesini asidite yönünde bozarak
enerji üretimini baskılamaya başlamaktadır. Ayrıca kanda biriken laktat seviyesinin artması yorgunluk belirtilerinin
çıkmasına sebep olarak egzersizin sonlandırılmasına neden olmaktadır.

Genel olarak kan laktat eşik değeri 4 mMol/L olarak kabul edilmektedir. Fakat yapılan çalışmaların sonuçları kişisel
farklılıkların kan laktat eşik değerini etkilediği ve 2,1-12,6 mMol/L arasında değişikliklerin olduğunu göstermektedir
(Åstrand & Rodahl, 1986).

Aerobik Enerji Sistemi

about:blank 48/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Mitokondri içerisinde karbonhidrat ve yağların oksijen molekülü ile bir dizi tepkimeye girmesi ile ATP, su ve
karbondioksitin açığa çıktığı enerji sistemine aerobik enerji sistemi denmektedir. Aerobik enerji sistemin ilk
basamağını glikolizdir. Glikoliz stoplazma içerisinde bulunan bir dizi enzim ile glikoz molekülünün pürvik aside
kadar parçalanmasıdır. Glikoliz ile oluşan pirüvik asit ya laktik asite dönüşmekte ve hücreden uzaklaştırılmakta ya da
asetilkoenzim-A’(AsetilKo-A)’ya dönüşerek mitokondriye girmektedir. Mitokondriye giren asetilkoenzim-A bir dizi
enzimatik tepkimeye girerek su ve karbondioksite kadar indirgenir ve bu döngüye Krebs Siklusu ya da Sitrik Asit
döngüsü denilmektedir. Bu yolla aneorobik glikolizin yaklaşık olarak 20 katı ATP üretilmiş olmaktadır. Bu enerji
sisteminde ATP üretimi daha uzun sürdüğü için aneorobik sistemlerden sonra devreye giren enerji sistemidir. Aerobik
sistemde tepkimeler mitokondride iki koldan devam etmektedir. Birinci kolda asetilkoenzim-a enzimatik sistem ile
parçalanarak karbondioksite kadar parçalanırken hidrojen iyonları ortaya çıkarmaktadır. İkinci kolda Elektron Taşıma
Sistemi (ETS) üzerinde hidrojen iyonları serbest oksijen ile tepkimeye girerek su oluşurken ATP sentezlenmiş
olmaktadır.

Çizim 2. (Aerobik) Sisteminin Bir Özeti

4.2. Aerobik Sistem ve Enerji Kaynakları


Aerobik Sistemde Yağ ve Proteinin Yeri

Şimdiye kadar enerji kaynağı olarak karbonhidrat besin grubu içerisinde yer alan glikojen ve glikozun parçalanmasını
inceledik. Bundan sonraki kısımda ise enerji kaynağı olarak kullanılan yağ ve protein incelenmektedir. Yağ ve protein
de karbonhidrat gibi ATP sentezlenmesi için aerobik yolda karbondioksit, su ve enerjiye dönüşebilmektedir. Yağlar
vücutta fosfolipid, kolesterol ve trigliserid şeklinde bulunmaktadır. Yağlar lipoliz sonucu en küçük yağ asitlerine
kadar indirgenir. Bu yağ asitleri krep siklusuna ve elektron taşıma sistemine girebilmek için beta oksidasyonu
dediğimiz bir dizi tepkimeye girmesi gerekmektedir. Bu tepkimelerde ATP harcanmaktadır. Beta oksidasyonuna
uğrayan yağ asitlerinden stearik asit (16 karbon bağı) ve palmik asit (18 karbon bağı) beta oksidasyonu sonrası kreps
siklüsüne dahil olabilmektedir. Bu siklüs sona erdiğinde sırasıyla stearik asitten 147 ve palmitik asitten 130 ATP elde
edilmiş olmaktadır. Yapılan egzersizin süre, şiddet ve yoğunluğuna göre gerekli olan enerji ihtiyacının %30-%80’ini
yağların oksidasyonu sonucunda sağlanmaktadır (Akgün, 1986).

Enerji kaynağı olarak protein vücudun en son olarak başvurduğu kaynaktır. Uzun süreli ve dayanıklılık gerektiren
müsabakalarda ve karbonhidrat eksikliğinde protein enerji kaynağı olarak önem kazanmaktadır. Proteinler amino

about:blank 49/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
asitlere kadar parçalandıktan sonra krep siklüsüne girebilmek için deaminasyon işleminin gerçekleşmesi
gerekmektedir.

4.3. Antrenman Çeşitliliğinde Enerji Sistemlerinin Örtüşmesi


Enerji sporcuların antrenman ve müsabaka sırasındaki fiziksel çalışmayı gerçekleştirmek için gerek duydukları
kapasite olarak değerlendirilmektedir. Egzersiz sırasında artan enerji gereksinimini karşılamak için yukarıda
bahsettiğimiz enerji sistemleri devreye girmektedir. Enerji sistemleri yapılan egzersizin şiddet, yoğunluk ve süresine
göre farklı şekillerde çalışma esnasında görevler üstlenmektedir. Kısa süreli yapılan maksimal egzersizlerde acil
enerji sistemi ve laktik asit (anaerobik glikoliz) enerji sistemlerine bağımlı çalışmaktadır. Örneğin 100 metre gibi
yüksek şiddette ve kısa sürede gerçekleşen spor dallarında ATP üretimi fosfojen-ATP sistemi ile karşılanmaktadır.
Bununla birlikte yine yüksek yoğunlukta ve 2-3 dakikalık kısa süreler içerisinde gerçekleşen 800 metre koşusunda
ATP üretimi için laktik asit (anaerobik glikoliz) enerji sistemine ihtiyaç duyulmaktadır. 1500 metre ve maraton
koşularında ilk çıkış anı ve yarışın son anındaki sprintlerde anaerobik enerji sistemleri kullanılırken, sabit yüklenme
evresindeki gerekli enerji aerobik yolla karşılanmaktadır.

4.4. Egzersiz Sonrası Toparlanma


Egzersiz sonrası belirli bir süre sporcunun dinlenmesinin amacı vücudun egzersiz önceki fizyolojik değerlerine
dönmesini sağlamaktır. Bu gerçekleşen süreçte vücudun antrenman öncesi istirahat haline dönmesine toparlanma
denilmektedir (Köseoğlu ve Kin, 2008). Antrenman ve toparlanma periyotlarının doğru planlanması sporcular için
hayati önem arz etmektedir. Antrenman ve toparlanma ilişkisi iyi ayarlanmadığında sporcuların performanslarında
düşme meydana gelmekte hatta sporcuda sürantrene durumu oluşabilmektedir (Bompa & Gregory, 2009; Silva,
1990). Egzersiz sonrası toparlanma süreci toparlanma oksijenine, kullanılan enerji depolarının yenilenmesine ve
oluşan laktik asit seviyesine bağlıdır (Rubai & Moddy 1991).

Toparlanma Oksijeni (Dinlenme Oksijeni)

Antrenman bittikten sonra dinleme durumuna geçince enerji ihtiyacında düşüş olmaktadır. Ancak, yapılmış olan
antrenmanın şiddeti, yoğunluğu ve süresine bağlı olarak oksijen tüketimi antrenman bitmesine rağmen yoğun bir
şekilde bir süre daha devam ettikten sonra azalmaya başlamaktadır. Normal şartlarda dinlenik haldeyken kullanılan
oksijenden daha fazla oksijen antrenman sonrası dinlenme süresinde kullanılmaktadır. Buna da toparlanma oksijeni
ya da dinlenme oksijeni denmektedir (Fox et.al., 2012). Toparlanma oksijeni egzersiz sırasında kullanılan enerji
kaynağının yenilenmesi ile birlikte oluşmuş olan laktik asidin atılması ve dinlenme sırasında vücudun antrenman
öncesi durumuna geri gelmesini sağlamak için normalden fazla tüketilen oksijendir. Buna oksijen borçlanması da
denmektedir. Oksijen borçlanması terimi genellikle yanlış anlaşılmaktadır. Egzersizde tüketilen fazla oksijenin sanki
vücudun başka bir bölgesinden ödünç alındığı ve daha sonra yerine konduğu izlenimi oluşturmakta ve insanlarda bir
yanılsamaya neden olmaktadır.

Dinlenme oksijeni ya da oksijen borcu iki şekilde meydana gelmektedir. Bunlardan ilki hemoglobin, miyoglobin ve
plazmada eriyik halde bulunan depo oksijenin egzersizde kullanılmasından dolayı egzersiz sonrası toparlanma
sürecinde yenilenmesine bağlı olarak oluşmaktadır (Rubai & Moddy 1991). İkinci olarak, anaerobik enerji sistemleri
olan fosfojen ve glikojenin yenilenmesine bağlı olarak oluşmaktadır (Fox et.al., 2012).

Yapılan maksimal bir egzersiz sonrası oksijen borcunun oluşum nedenleri:

♦ Egzersizde aktif kaslara yönlendirilmiş kan akışının normale dönmesini sağlamak için %10 kadar ekstra oksijen
kullanımı toparlanma sırasında karşılanır.

♦ Şiddetli egzersizde solunum sayısı arttığı için solunum kaslarında daha çok oksijene ihtiyaç duyulur.

♦ Fosfojen depolarının toparlanma döneminde yerine konması.

♦ Laktik asidin uzaklaştırılması ve oksidasyonu.

♦ Boşalan oksijen depolarının yerine konması.

♦ Metabolik fonksiyonların normale döndürülmesi (Günay, 2001)

Oksijen borçlanması yapılan egzersizin şiddeti ile doğru orantılıdır. Hafif şiddetli egzersizlerde oksijen borçlanması
ya çok az görülür ya da görülmezken, orta şiddetli egzersizlerde oksijen borcunda artış olduğu gözlenmektedir.

about:blank 50/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Egzersiz şiddeti arttıkça laktik asit birikimi artmakta dolayısıyla bu oluşan laktik asidin eliminasyonu için daha fazla
oksijene ihtiyaç duyulmakta ve oksijen borcunun arttığı görülmektedir.

Hızlı Dinlenme (Alaktasit) ve Yavaş Dinlenme (Laktasit) Oksijen Borcu

Maksimum yapılan antrenman sonrasında oksijen tüketimi aniden düşer, sonrasında yavaşlayarak azalır ve sabitlenir.
Oksijen borçlanması iki aşamada incelenmektedir. Birinci aşama oksijen tüketiminin hızla azaldığı Hızlı dinlenme
Evresi veya diğer adıyla Alaktasit Evredir. Oksijen tüketiminin yavaşlayarak azaldığı ve sabitlendiği evreye ise Yavaş
Dinlenme ya da Laktasit Evre denilmektedir (Günay, Cici ve Kara, 2006).

Hızlı Dinlenme (Alaktasit Evre):

Dinlenmenin ilk birkaç dakikalık dönemini kapsayan ve fazla oksijen tüketiminin gerçekleştiği kısımdır. Egzersiz
sırasında biriken laktik asit hızlı dinlenme evresinde vücuttan uzaklaştırılmamaktadır. Bu nedenle bu evreye Hızlı
Dinlenme ya da Alaktasit Evre denilmektedir. Bu evrede egzersizde artan oksijen tüketimi hızlı bir şekilde düşme
gösterir. Bu nedenle hızlı toparlanma dönemi de denmektedir (Nikocic & Ilıc, 1992). Vücuttaki oksijen depolarının
ve fosfojenlerin (ATP, keratin fosfat) yerine konması için gerekli oksijen bu dönemde karşılanır.

Yavaş Dinlenme (Laktasit Evre):

Egzersiz sırasında artan oksijen tüketimi ilk olarak hızlı bir şekilde azalma göstermektedir. Daha sonra oksijen
tüketimi yavaşlayarak azalmakta ve normale dönmektedir. Oksijen tüketiminin yavaşlayarak azalıp normale döndüğü
bu döneme Yavaş Dinlenme Evresi denir. Kanda ve kaslarda biriken laktik asit bu evreden vücuttan
uzaklaştırılmaktadır. Bundan dolayı Laktasit Evresi de denilmektedir (Nikocic & Ilıc, 1992). Yapılan egzersizin
şiddetine, yoğunluğuna ve süresine göre laksikasitin vücuttan uzaklaştırılması 1 saat ya da daha uzun sürebilmektedir
(Rubai & Moddy, 1991). Yavaş dinlenme evresinde laktik asitin uzaklaştırılmasından başka faaliyetlerde
gerçekleşmektedir. Bu faaliyetlerden bazıları benden ısısının artışı, tüketilen oksijen miktarında artış, glikojen
depolarının yenilenmesi ve kalbin oksijen tüketimidir.

Enerji Kaynaklarının Toparlanma Sırasında Yenilenmesi

Bu kısımda iki sorunun cevabını aramaktayız. İlk olarak antrenmanda hangi enerji kaynakları kullanılmaktadır?
İkinci olarak ise kullanılan bu enerji kaynakları nasıl yerine konmalıdır? Antrenman esnasında değişik oranlarda
tüketilen enerji kaynaklarının ilki fosfojen enerji kaynağı iken diğer enerji kaynakları ise yağ, kas ve karaciğerde
depo halde bulunan glikojendir. Yağların yenilenmesinin bu bölümde bahsedilmemesinin sebebi egzersiz sırasında
kullanılan yağların karbonhidratların yenilenmesi esnasında yeniden oluşmasıdır.

ATP-Kreatin Fosfat Depolarının Yenilenmesi

Antrenman esnasında ilk birkaç dakika içerisinde tüketilen ATP ve kreatin fosfatın büyük bir kısmı zaman
geçirmeksizin yenilenmektedir. Bu yenilenme yaklaşık olarak 1-2 dakika içerisinde gerçekleşmektedir. Yenilenmenin
ilk 30 saniyesinde depoların %70’i tamamlanırken geri kalan %30’luk kısmı 3-5 dakika içerisinde tamamlanmaktadır

about:blank 51/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(Consolazio, Johnson & Pecora, 1963). Kas fosfojenleri egzersizde aktif kullanılan kas grubunda kanlanma daha
fazla olduğu için daha erken yenilenirken kanlanmanın nispeten daha az olduğu pasif kas gruplarında daha geç yerine
konmaktadır.

Fosfojen yenilenmesinin büyük kısmı aerobik enerji sistemleri tarafından karşılanmaktadır. Yenilenen ATP’nin bir
kısmı kas hücrelerinde direk olarak depolanırken ATP’nin geri kalan kısmı kreatin fosfatın yenilenmesi için
kullanmaktadır. Yenilenen kreatin fosfat kas hücresinde depolanır. Kreatin fosfatın yenilenmesi ATP’nin yüksek
enerjili bağlarından çıkan enerji ile yenilenmektedir (Greenhaff et. al., 1994).

Kas Glikojen Kaynaklarının Yenilenmesi

Karbonhidratlar karaciğer ve kasta glikojen şeklinde, periferik kanda ise glikoz şeklinde bulunmaktadır. Egzersiz
sırasında depo halde bulunan bu enerji kaynakları kullanılırken egzersiz sonrası toparlanma sırasında ise tekrardan
yerine konmaktadırlar.

Uzun yıllar kaslarda depo halde bulunan ve egzersizde kullanılan glikojenin toparlanmanın ilk birkaç saatlik
kısmında laktik asitten yenilendiği düşünülmekteydi. Lakin son dönemde yapılan çalışmalar kas glikojenin tamamen
toparlanmasının birkaç gün sürmekte olduğunu göstermektedir. Bu kas glikojen depolarının yenilenme süresi 2
etmene bağlıdır (Fox et.al., 2012).

1. Glikojen tüketimi gerektiren antrenman çeşidi,

2. Besinlerle alınan ve toparlanma esnasında tüketilen karbonhidrat miktarı.

Kas glikojen kaynaklarının kullanılması ve yenilenmesi incelenirken iki tür antrenman tipinden söz edilebilir:

1. Uzun süren ve dayanıklılık gerektiren hafif yoğunluktaki antrenmanlar,

2. Kısa süren yüklenme tipi yüksek yoğunluktaki antrenmanlardır.

Uzun Süren Dayanıklılık Antrenmanları

Dayanıklılık antrenmanlarının ardından toparlanma evresinin ilk saatlerinde kas glikojeninin küçük bir kısmı yerine
konulmaktadır. Kas glikojen depolarının tam manasıyla yerine konması birkaç günlük sürede beslenme yoluyla
alınan karbonhidratlar ile yerine konmaktadır (Akgün, 1994). Karbonhidrat içerikli beslenme yapılmaz ise 5. günün
sonunda bile kas glikojen depolarının küçük bir kısmı yerine konmuş olur. Dayanıklılık antrenmanlarından sonra
depoları en hızlı doldurma yolu toparlanmanın başında bolca karbonhidrat alımı ile gerçekleşmektedir.
Toparlanmanın başında alınan karbonhidrat ile kas glikojeninin %60-70’lik kısmı ilk 10-12 saatte yerine
konmaktadır. Yoğun antrenman sonrasında tüketilen karbonhidrat çeşidinin glikojen depolarının doluş süresini
etkilemediği gösterilmiştir. Antrenman öncesinde kas glikojen depolarının tam olarak dolu olmadığı durumlarda kas
yorgunluğu gözlenmektedir. Bu nedenle antrenman ve müsabaka programlaması yapılırken kas glikojen depolarının
dolu olması göz önünde bulundurulmalıdır.

Kısa Süren Yüklenme Antrenmanları

Bu antrenman tipinde kas glikojeni beslenmeden bağımsız olarak ilk 30 dakikası ile 2 saatlik kısmında yerine
konulmaktadır. Tam toparlanma için normalden fazla karbonhidrat alımına ihtiyaç yoktur. Diyet çeşidinden bağımsız
olarak 24 saat sonunda kas glikojeni toparlanmış olmaktadır. Toparlanmanın ilk iki saatinde kas glikojen depolarının
%39’u, 5. saatin sonunda %53’ü ve 24 saatin sonunda %100’ü yenilenmiş olmaktadır (Akgün, 1994).

Karaciğer Glikojen Depoları

İnsanlar üzerinde yeterli çalışma yapılamadığı için karaciğer glikojenin yenilenme hızı ile ilgili yeterli veri yoktur.
Egzersiz sonrasında normal beslenme ile karaciğer glikojen depoları kas glikojen depoları ile benzer sürelerde
yenilenmekte ve bu da 24 saati bulmaktadır. Egzersiz sonrası beslenme yeterli olmaz ise karaciğer glikojen
depolarının dolması birkaç gün uzayabilmektedir (Günay ve ark., 2006).

Laktik Asidin Uzaklaştırılması

Egzersiz sonrasında kan dolaşımında ve kaslarda biriken laktik asit değişik yollar ile elimine edilmektedir. Bu
eliminasyon yolları:

about:blank 52/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Şekil 7. Egzersiz Sonrasında Kan Dolaşımında Ve Kaslarda Biriken Laktik Asidin Eliminasyon Yolları

Toparlanma döneminde aerobik enerji sisteminde enerji kaynağı olarak laktik asidin kullanımı laktik asit
eliminasyonunda majör role sahiptir. Egzersiz sonrası laktik asidin uzaklaştırılması için enerjiye gereksinim
duyulmaktadır. Bu enerji gereksinimi aerobik enerji sistemleri kullanılarak elde edilmektedir. Laktik asit hem aerobik
enerji sisteminde enerji kaynağı olarak kullanılırken elimine olmakta hem de aerobik enerji sisteminde oluşan ATP
kullanılarak laktik asit uzaklaştırılmış olmaktadır (Günay ve ark., 2006).

Toparlanma süresinde 2 çeşit dinlenmeden söz edilebilir. Bunlardan ilki salt oturarak olan dinlenmedir ve buna pasif
dinlenme de denir. İkinci dinlenme tipi ise hafif jogging yapılarak dinlenme şekli olan aktif dinlenmedir. Yapılan
çalışmalar ağır egzersiz sonrası kan ve kasta biriken laktik asidin aktif dinlenme ile toparlanmanın daha çabuk
tamamlandığı gözlemlenmiştir. Yoğun egzersiz sonrasında yapılan aktif dinlenmede normal bireylerde maksimal
laktik asit atılımı VO2Max.’ın %30-45 olarak kaydedildiği düzeyde gerçekleşmektedir. Profesyonel sporcularda ise
maksimal laktik asit atılımı VO2Max.’ın %50-65 arasındaki yoğunlukta gerçekleşmektedir (Günay, 2001).

Oksijen-Miyoglobin Depolarının Yenilenmesi

Oksijen vücutta az da olsa depo halde bulunur. Oksijen kas dokusunda kandaki hemoglobine benzer yapıdaki
miyoglobine bağlı halde depolanır. Bu depoların miktarı kas kitlesi ile doğru orantılıdır. Miyoglobinin oksijen
depolamaktan başka bir görevi daha vardır; o da oksijeni kandan hücre içerisine mitokondriye ulaştırmaktır.
Miyoglobine bağlı az miktardaki depo oksijeni özellikle kısa süreli yüklenme tipi egzersizlerde kullanıldığı için önem
arz etmektedir (Akgün, 1994). Yüklenme tipi antrenmanlarda kullanılan miyoglobine bağlı oksijen dinlenme
döneminde hızlıca yerine konulmaktadır. Toplamda 1 saat süren ve kendi içerisinde 15 saniye yüklenme 15 saniye
dinlenme periyotlu egzersizlerde gerekli ATP’nin yaklaşık %20’lik önemli bir bölümü okside miyoglobin
depolarından elde edilmektedir. Bu yüklenme periyotlarında harcanan miyoglobine bağlı oksijen 15 saniyelik
dinlenmede hızlıca yerine konmaktadır (Hultman & Sahlin, 1980).

about:blank 53/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Bölüm Özeti
● Fiziksel aktivitenin meydana gelebilmesi için 3 tür enerji sistemi bulunmaktadır. Bunlardan ilki ATP fosfojen
sistemi, ikincisi anaerobik glikoliz- laktik asit ve üçüncüsü oksijen (aerobik) sistemlerdir.

● Organizmanın yaşamsal devamlılığı, enerji üretebilme yeteneğine bağlıdır. Canlılar kassal faaliyetler sırasında
artan enerji ihtiyacını ATP’den karşılamaktadırlar.

● Kas hücresinin hem kasılması hem de gevşemesi için ATP’ye ihtiyaç bulunmaktadır. Bu ATP bütün hücrelerde
başlıca iki metabolik yolla elde edilir. Bunlardan oksijen kullanılmayan metabolik yol Anaerobik Enerji Sistemi
olarak adlandırılırken; oksijen kullanılan metabolik yol ise Aerobik Enerji Sistemi olarak adlandırılmaktadır.

● Anaerobik Enerji Sistemi kısa sürede tamamlanması planlanan ve yüksek yüklenme şiddeti ile yapılan
egzersizlerde kullanılan enerji sistemidir.

● Aerobik enerji sistemi ise mitokondri içerisinde karbonhidrat ve yağların oksijen molekülü ile bir dizi tepkimeye
girmesi ile ATP, su ve karbondioksitin açığa çıktığı enerji sistemine denilmektedir.

● Enerji, sporcuların antrenman ve müsabaka sırasındaki fiziksel çalışmayı gerçekleştirmek için gerek duydukları
kapasite olarak değerlendirilmektedir.

● Enerji en küçük yapı taşımız olan hücrenin içerisinde üretilmekte ve bu sayede birçok fizyolojik tepkime meydana
gelmektedir.

● İnsan vücudunda yapılan egzersiz yoğunluğuna, şiddetine ve süresine göre vücudun ihtiyaç duyduğu ATP miktarı
fosfojen sistem, anaerobik glikoliz (laktik asit sistemi) ve aerobik glikoliz olmak üzere 3 şekilde elde edilmektedir.

● Egzersiz sonrası belirli bir süre sporcunun dinlenmesinin amacı vücudun egzersiz önceki fizyolojik değerlerine
dönmesini sağlamaktır. Bu gerçekleşen süreçte vücudun antrenman öncesi istirahat haline dönmesine toparlanma
denilmektedir.

● Egzersiz sonrasında boşalan enerji kaynaklarının tedarik edilmesi, oluşan laktik asidin vücuttan uzaklaştırılması ve
iyi bir toparlanma sağlanması sporcuların sakatlanma riskini en aza indirmektedir.

● Yukarıda bahsettiğimiz bölümde sporcu için gerekli olan enerji kaynaklarının nasıl sağlandığından ve egzersiz
sonrası toparlanma sürecinden bahsedilmiştir.

Kaynakça

about:blank 54/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Åstrand, P. O. &Rodahl, K. (1986).Textbook of WorkPhysiologyPhysiologicalBases of Exercise. 3th ed. McGraw-
Hil.

Akgün, N. (1986). Egzersiz Fizyolojisi, Ege Üniversitesi Basımevi, 2. Baskı, Bornova-İzmir.

Akgün N. (1994). Egzersiz ve Spor fizyolojisi. Ege Üniversitesi Basımevi, 5. Baskı. İzmir.

Bar-Or, O. (1987). The wingate anaerobic test. An update on methodology, reliability, andvalidity. Sports Med, 4:
381-394.

Bompa, T. O. & Gregory, H. (2009). Rest andrecovery. In: Bahrke MS, Ewing S, eds. Periodization: Theory and
Methodology of Training. 5th ed.Leeds: Human Kinetics Publishers; p.99-107.

Consolazıo, C.C. F., Johnson, R. E. andPecora, L. J. (1963). Physiological measurement of metabolic function in
man, McGraw- Hill Book Company, New York.

Davis, J. A., Vodak, P., Wilmore, J. H., Vodak, J. & Kurtz, P. (1976). Anaerobic threshold and maximal aerobik power
for three modes of exercise. J Apple Physiol, 41: 544-550.

Foss, L. M. &Keteyian, J. S. (1998). Fox’ s physiolojical basis for exercise and sport, Sixth Edition.

Fox, E. L., Bowers, R. W. & Foss, M. L. (2012). The physiological basis of physical education. Çeviri: Cerit M.
Beden Eğitimi ve Sporun Fizyolojik Temelleri, 2. Baskı. Ankara, Spor Yayınevi ve Kitapevi, 10-14.

Greenhaff, P. L., Bodin, K., Söderlund, K. & Hultman, E. (1994). The effect of oral creatine supplementation on
skeltal muscul phospho creatine resynthesis. Am J Physiol, 226;725-730.

Günay, M., Cicioğlu, İ. & Kara, E. (2006). Egzersize metabolik ve ısı adaptasyonu. Gazi Kitap evi, Ankara.

Günay, M. (2001). Spor Fizyolojisi, Gazi kitabevi, Ankara.

Hultman, E. &Sahlin, K. (1980). Acide-base balance during exercise. Exerc Sports Sci, 8:41-128.

Köseoğlu, A. & Kin, A. (2008). Supramaksimal bir bacak egzersizi sonrası farklı sürelerde uygulanan bacak
masajının toparlanmaya etkisi. 10.Uluslararası Spor Bilimleri Kongresi Özet Kitabı. p. 49.

Myers, J, Ashley E. (1997). Dangerous Curves: Perspective on exercise, lactate, andtheanaerobicthreshold. Chest,
111: 787-795.

Menzies, P., Menzies, C., Mciintyre, L., Paterson, P., Wilson, J. & Kemi, O. J. (2010). Blood lactate clearance during
active recovery after an intense running bout depends on the intensity of the active recovery. J Sports Sci, 28: 975–
982.

Nikolic, Z. &Ilic, N. (1992). Maximaloxygenuptake in trainedanduntrained 15 years old boys. Br J Sports Med, 26 :
36-38.

Rubai, B. J. & Moddy, J. M. (1991). Effects of respiration on size andfunction of theathleticheart. Journal Sports Med
Phys Fitness, 31: 257-264.

Samuel, A. A. &Toriola, A. L. (1988). Effects of different running sprogrammes on body fatand bloodpressure in
school boys aged 13-17 years. J Sports Med PhysFitness, 28: 267-273.

Sılva, J. M. (1990). An analysis of the training stress syndrome in competitiveathletics. J Applied Sport Psychol,
2(1):5-20.

Sloan, A. W. & Weir. J. B. (1970). Nomo grams for prediction of body densityand total body fat from skinfold
measurements. J Appl Physiol, 28: 221-222.

Wasserman, K. & Mcllroy, M. B. (1964). Detecting of anaerobicmetabolism in cardiac patients during exercise. Am J
Cardiol, 14: 844-852.

Wasserman, K., Whipp, B. J., Koyal, S. & Beaver, W. L. (1973). Anaerobic threshold and respiratorygas exchange
durin gexercise. J App lPhysiol, 35: 236-243.

Yıldız, S. A. (2012). Aerobik ve Anaerobik Kapasitenin Anlamı Nedir? Solunum Dergisi, 14: 1–8.
about:blank 55/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Ünite Soruları
Soru-1 :

ATP ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Hücre içinde enerji ATP olarak depolanır.

(B) ATP’de enerji adenozin nükleozidinin parçalanması sonucu elde edilir.

(C) ATP bir nükleozid olan adenozin ve üç tane fosfat grubundan meydana gelmektedir.

(D) ADP’ye bir adet fosfat molekülü eklenmesi ile ATP oluşur.

(E) ATP’de enerji fosfat bağlarının parçalanması ile açığa çıkar.

Cevap-1 :

ATP’de enerji adenozin nükleozidinin parçalanması sonucu elde edilir.

Soru-2 :

Egzersize başlarken ilk olarak hangi enerji sistemi devreye girer?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Glikoliz

(B) Aerobik enerji sistemi

(C) ATP-keratin fosfat (PC) enerji sistemi

(D) Kreps siklusu

(E) Elektron taşıma sistemi (ETS)

Cevap-2 :

ATP-keratin fosfat (PC) enerji sistemi

Soru-3 :

Aşağıdakilerden hangisi glikolizin tanımıdır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) ATP’nin parçalanıp enerji açığa çıkmasıdır.

(B) Hücrede yağ asitlerinden karbonhidrat elde edilmesidir.

(C) Hücre içinde glikozun enzimatik yolla pirüvata kadar parçalanmasıdır.

(D) Mitokondride ve ETS’de ATP sentezlenmesidir.

(E) Amino asitlerden glikoz sentezlenmesidir.

about:blank 56/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Cevap-3 :

Hücre içinde glikozun enzimatik yolla pirüvata kadar parçalanmasıdır.

Soru-4 :

Aerobik enerji üretimi hücrenin hangi organelinde gerçekleşir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Ribozom

(B) Çekirdek

(C) Lizozom

(D) Golgi cisimciği

(E) Mitokondri

Cevap-4 :

Mitokondri

Soru-5 :

Aşağıdaki maddelerden hangisi enerji sistemlerinde enerji kaynağı olarak kullanılmaz?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Vitaminler

(B) Glikoz

(C) Yağ asitleri

(D) Amino asitler

(E) Laktik asit

Cevap-5 :

Vitaminler

Soru-6 :

100 metre gibi yüksek şiddette ve kısa sürede gerçekleşen spor dallarında ATP üretimi en çok hangi enerji
sisteminden karşılanır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Aerobik enerji sistemi

(B) Fosfojen ATP sistemi

(C) Glikoliz

(D) Lipoliz

(E) Kreps Siklusu

about:blank 57/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Cevap-6 :

Fosfojen ATP sistemi

Soru-7 :

Maraton koşularında sporcular gerekli ATP’yi hangi enerji sisteminden karşılar?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Anaerobik enerji sistemi

(B) Fosfojen ATP sistemi

(C) Aerobik enerji sistemi

(D) Protein sentezi

(E) Glikoneojenez

Cevap-7 :

Aerobik enerji sistemi

Soru-8 :

“Egzersiz sonrası vücudun egzersiz öncesi istirahat haline dönmesine ……. denir.” Cümlesinde boş bırakılan yere en
uygun ifade aşağıdakilerden hangisidir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Dinlenme

(B) Toparlanma

(C) Antrenman

(D) Rejenerasyon

(E) Alaktasit

Cevap-8 :

Toparlanma

Soru-9 :

Aşağıdakilerden hangisi oksijen borçlanmasının tanımıdır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Egzersiz sırasında kullanılan enerji kaynağının yenilenmesi ile birlikte oluşmuş olan laktik asidin atılması ve
dinlenme sırasında vücudun antrenman öncesi durumuna geri gelmesini sağlamak için normalden fazla tüketilen
oksijendir.

(B) Egzersizde tüketilen fazla oksijenin sanki vücudun başka bir bölgesinden ödünç alınması ve daha sonra yerine
konmasıdır.

(C) Akciğerde inspiryum sonunda biriken oksijen miktarıdır.

about:blank 58/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(D) Akciğerde ekspiryum sonrası kalan oksijen miktarıdır.

(E) Akciğerde ekspiryum ve inspiryum arasındaki oksijen farkıdır.

Cevap-9 :

Egzersiz sırasında kullanılan enerji kaynağının yenilenmesi ile birlikte oluşmuş olan laktik asidin atılması ve
dinlenme sırasında vücudun antrenman öncesi durumuna geri gelmesini sağlamak için normalden fazla tüketilen
oksijendir.

Soru-10 :

Aşağıdakilerden hangisi maksimal egzersiz sonrası oksijen borcunun oluşum nedenidir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Egzersizde aktif kaslara yönlendirilmiş kan akışının normale dönmesini sağlamak

(B) Fosfojen depolarının toparlanma döneminde yerine konması

(C) Laktik asidin uzaklaştırılması ve oksidasyonu

(D) Boşalan oksijen depolarının yerine konması

(E) Hepsi

Cevap-10 :

Hepsi

about:blank 59/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

5. BECERİ ÖĞRENİMİ
Birlikte Düşünelim

1. Beceri nedir?

2. Beceri nasıl sınıflandırılır?

3. Motor öğrenme kavramı nedir?

4. Beceri öğreniminde açık ve kapalı döngü sistemlerindeki temel farklar nelerdir?

5. Geri bildirim niçin önemlidir ve çeşitleri nelerdir?

6. Beceri transferi nasıl gerçekleşmektedir?

7. Alıştırma planlamasında nelere dikkat etmek gereklidir?

Başlamadan Önce

Yürüme, koşma, oturma, fırlatma veya tutma gibi hayatımızın en temel eylemlerinin genel adının beceri olduğunu
biliyor muydunuz?

Bir başka şekilde açıklamak gerekirse, bu eylemlerde uzmanlaşmak için kaç saat ya da ne kadar tekrar yaptığınızı
hatırlıyor musunuz?

Beceri kavramı hayatımızın merkezinde yer almakta ve biz bir hareketi çok iyi yapan birini gördüğümüzde o kişiyi
“becerikli” olarak tanımlarız.

Bu şekilde tanımı yapmamıza rağmen, her hareket kendi içinde beceri bileşenlerine sahiptir.

Tanımların genel olması sebebiyle bu bölümde beceri kavramının öğrenilmesi, sınıflandırılması, geri bildirimin hangi
şekillerde olduğu ve beceri transferi açıklanıp ve bu kavramların önemi tartışılacaktır.

5.1. Beceri Nedir?


Doğum ile başlayan hayat, yaşamın devamlılığını sağlayabilmek için yıllar geçtikçe yeni becerileri kazanmayı
mecbur kılmaktadır. Bir bebeğin gelişimini izlediğinizde, isteklerini belli etmek için farklı beceriler kazanmaya
başladığını kolaylıkla göreceksiniz. Çocukluk ve gençlikle birlikte temel olan hayatta kalma ve yaşamı sürdürme
becerilerinin yanına istekler doğrultusunda yeni beceriler eklenecektir. Yaşamımızı temel ve özel anlamda bu kadar
etkileyen beceri kavramının tanımını incelediğimizde ise bunun “kısa süre içerisinde güç kazanma, hareketleri
öğrenebilme ve değişik durumlarda amaca uygun, çabuk şekilde tepki gösterebilme yeteneği” (Yaşar, 1997) olarak
açıklandığını göreceğiz. Beceri, herhangi bir konuda deneyim edinmiş ve düzen içerisinde hareketi uygulanmasıyla
ortaya çıkar. Örnek verecek olursak yürüme becerisi 1 yaşındaki bebek için büyük beceri gerektirirken yetişkinler
için normal olarak tanımlanmaktadır.

Beceri kavramını daha detaylı incelediğimizde vücut hareketlerimizin oluşmasını sağlayan motor beceri kavramıyla
karşılaşacağız. Motor terimine baktığımızda, bu “Hareketi etkileyen tüm biyolojik ve mekanik faktörlerin temelini
oluşturur.” şeklinde tanımlanmaktadır. Motor beceri en genel tanımıyla, birey veya grup halinde yapılan öğrenme ve
deneyimi barındıran hareketler olarak açıklanır (Özer ve Özer, 2004). Ayrıca motor beceri, bir hareketin yapılmasında
kuvvetin gerekli şekilde kullanılmasını anlamına gelmektedir. Bu kullanım, deneyim ve öğrenme ile hareketin doğru
bir şekilde yapılmasını ifade etmektedir. Bununla birlikte motor beceri, öğrenilmiş hedefe yönelik bir ya da birden
fazla vücut parçasının hareketi ya da istemli hareket görevi olarak belirtilmektedir (Gallahue ve Ozmun, 2006). Aynı
zamanda motor becerileri zekâ, yaş, genel motivasyon kaygısı, yorgunluk, çevresel faktörler ve spora katılım düzeyi
ile (kondisyon düzeyi, antrenman durumu) yakından ilişkilidir. En genel anlamda öğrenilmiş harekete örnek olarak
yürüme becerisini verebiliriz. Bu beceri bir süre sonra daha karmaşık ve öğrenilmesi zor becerilere zemin
hazırlayacaktır.

Motor beceri öğrenmeden kasıt ise başlangıçta aşırı dikkat ve beceri gerektiren bir işin tekrarlayan egzersizler
sonucunda hızlı ve mükemmel olarak yapılabilir hale gelmesidir. Bisiklete binmek, araba kullanmak, bir müzik

about:blank 60/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
aletini çalmak gibi beceriler buna örnek olarak verilebilir. Aslında motor beceri kazanma, özellikle başlangıçta, motor
adaptasyonu da gerektirir (Taubert, 2010). Motor becerinin öğrenilmesi, becerinin kazanılması, pekiştirilmesi ve
öğrenilmesi süreçlerinden geçer. Motor becerilerin kazanılması sırasında erken dönemde hızlı bir öğrenme olur.
Egzersizlere devam edildiğinde daha bir yavaş ve uzun öğrenme dönemi (beceriyi sürdürme) sonucu mükemmelliğe
ulaşılır. Öğrenme süresi öğrenilecek işe göre değişir (Doyon ve Benali, 2005).

5.2. Motor Becerilerin Sınıflandırılması


Motor beceriler; hareketin tamlığı ya da bütünselliği, hareketin başlangıç ve bitişi ile çevrenin sabitliği olmak üzere
üç grupta sınıflandırılır.

Hareketin tamlığı ya da bütünselliği ise kendi içinde kaba ve ince motor beceri olmak üzere iki gruba ayrılır.

Kaba motor beceri; büyük kas gruplarını ilgilendiren hareketlerdir. Kaba motor becerilere örnek olarak koşma,
yürüme, sekme, kayma, atlama vb. hareketler verilebilir (Gallahue, 2006). Buna ek olarak kaba motor becerilerde
geniş ve kapsamlı kas hareketleri vardır. Kaba motor beceriler öncelikle duruş kontrolü ve yürümeyle ilgili tüm
beceriler bebeklik döneminde gelişir. Örneğin bebekler yürümeyi genellikle 1 yaşında öğreniyor olmasına rağmen
yürümeyle ilgili sinirsel yollar daha önce şekillenir. Ayrıca kaba motor gelişim becerileri çocuklarda bireysel
değişiklik gösterebilir (Santrock, 2010). Aynı zamanda kaba motor hareketler ile çocuklar vücut farkındalığı, vücut
bölümlerini tanıma ve onları ayırt etme, farklı hareketleri yapabilme gibi becerilere katkı sağlayarak onların
gelişmesini sağlayabilir ve bunları organize etme yeteneğini geliştirebilmektedir. Bu beceriler; dinamik hareketler
sırasında duyu-motor sistemlerin koordinasyonu, yön, zaman ve uzaysal farkındalığı kapsamaktadır. Temel motor
hareketler döneminde tüm çocuklar, atlama, koşma, fırlatma, sıçrama, yakalama gibi kaba motor hareketleri
geliştirme dönemindedirler (Özer ve Özer, 2016).

İnce motor beceri ise; ekstremitelerin fonksiyonunu gerektiren küçük kas gruplarının kullanımıdır (Gallahue ve
Ozmun, 2006). Ayrıca ince motor beceri, temel olarak el ve parmak gibi vücut bölümlerindeki küçük kas ve küçük
kas gruplarına dayanan hareket ve duyusal algı ve dikkat gibi çeşitli psikolojik aktivitelerle iş birliği yaparak belirli
bir görevi yerine getirme yeteneğini ifade eder (Wei, 2016). Bu tanımlara ek olarak Kişioğlu (2007) ince motor
becerileri kapsayan kas grupları özellikle ellerin istemli ve koordineli bir biçimde çalışmasını, bunun yanı sıra istemli
göz hareketlerini sağlayan kas gruplarını sağlamakta olduğunu belirtmiştir. El-göz koordinasyonu olarak tanımlanan,
ellerin ve gözlerin istemli bir hareket doğrultusunda belli bir eş güdüm içerisinde çalışmasını sağlayan beceriler bu
gelişim alanının çok önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. İnce motor beceriler; öz bakım, beslenme, giyinme gibi
birçok günlük yaşam aktiviteleri için gerekli olan becerilerdir (Van der Linde ve ark., 2013)

Hareketin başlangıcı ve bitişi olan beceriler; kesintili, seri ve devamlı beceri olarak üç gruba ayrılır.

Kesintili beceriler; tanımlanmış başlangıç ve aynı zamanda biçimi olan bununla birlikte kısa süren becerilerdir.
Örnek olarak bir topu fırlatmak, tüfek ateşlemek veya bir ışık düğmesini açmak gibi çok kısa bir hareket süresi olan,
genellikle kolayca tanımlanmış bir başlangıcı ve sonu olan becerilerdir. Özellikle birçok spor aktivitesinin içinde
bulunan vurma, tekme atma ve fırlatma becerilerinin yanı sıra düğmeleri bağlama, yazma ve ayakkabı bağlama gibi
günlük beceriler göz önüne alındığında hem spor hem de günlük eylemlerde kesintili beceriler önemlidir.

Seri beceriler; kesintili becerilerin art arda yapılarak daha karmaşık hareketlerin ortaya çıkmasıdır. Burada "seri"
kelimesi, başarılı performans için elemanların sırasının genellikle kritik olduğunu ifade eder. Örnek olarak araba
viteslerini değiştirmek, daha büyük bir hareket oluşturmak için sırayla bağlanan üç ayrı vites kolu hareket elemanı
(gaz pedalı ve debriyaj elemanları ile birlikte) ile seri bir beceridir. Diğer örnekler arasında bir jimnastik rutini ve
yemek pişirme türleri yer alır.

Devamlı beceriler; herhangi bir başlangıcı veya sonu olmayan becerilerdir. Tekrarlı ve ritmik hareketlerdir. Yüzme,
koşma ve örgü örme gibi dakikalarca devam eden eylemler, devamlı beceridir. Akılda tutulması gereken önemli bir
nokta, kesintili ve sürekli beceriler birbirlerinden oldukça farklı olabilir. Bu becerilerde performans elde etmek için
farklı süreçler gerektirir ve sonuç olarak biraz farklı şekilde öğretilmeleri gerekmektedir.

Son olarak çevrenin sabitliğine göre beceriler; açık ve kapalı beceri olmak üzere iki gruba ayrılır:

Açık beceri; eylem sırasında çevresel şartların değişken olduğu ve hareketlerin tahmin edilemediği ve bilinmediği,
anlık tepkiler sonucunda yapılan hareketlere açık beceri hareketleri denir. Buna örnek olarak, özellikle takım
oyunlarında topun ve rakip oyuncunun durumuna göre anlık tepki verme eylemiyle futbolda penaltı atışı esnasında
kalecinin göstereceği tepkisel hareket verilebilir (Smith, Canger 2004; Schmidt ve Craig 2008).

about:blank 61/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Kapalı beceri; bireyin hareketlerinin mekân unsuruna uyumunu gerektiren becerileridir. Çevre (rakip, yapılan sporun
gereçleri, vs.) sabittir, hareket etmez. Çevredeki ögelerin konumları yeteneğin uygulanmasının öncesinde ve
sonrasında aynıdır (Yakupoğlu 1997). Kapalı beceri çalışmaları çevrenin sabit, sporcunun yapacağı hareketle ilgili
herhangi bir belirsizliğin ya da kuşkunun olmadığı durumlardan oluşmaktadır (Schmidt ve Craig 2008).

5.3. Motor Öğrenme


Bir becerinin ortaya çıkabilmesi için “motor” teriminin tanımını (Hareketi etkileyen tüm biyolojik ve mekanik
faktörlerin temelini oluşturur.) tekrar hatırlamalıyız. Bu sebeple motor öğrenme kavramı beceri öğrenimi açısından
oldukça önemlidir. İlk olarak öğrenmenin tanımını incelediğinde, basit bir şekilde kalıcı davranış değişikliği
oluşturulduğu bilinmektedir. Kalıcı davranış değişikliğine ek olarak öğrenme, hedef görev ile ilişkili davranışsal veya
uyarlanabilir bir değişimdir (Liu, Mayer-Kress ve Newell, 2004).

Öğrenmenin beyinde gerçekleşmesi için kısa ve uzun süreli belleklerin çalışmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Kısa süreli
bellek; sınırlı bir kapasiteye sahip olup karar verme, tekrarlama, kodlama ve gerçekleştirme gibi süreçler olarak
tanımlanmaktadır. Ayrıca bilginin saklanması için kısa süreli duyu hafızası ve uzun süreli hafızadan farklı, ön bir
depolama alanı olduğu düşünülmektedir (Schmidt ve Lee, 2011). Kısa süreli belleğe örnek olarak, arayacağımız
telefon numarasının hatırlanması diyebiliriz. Bu bellek türünde bilginin kalma süresi ve uzunluğu limitlidir. Kısa
süreli belleğin çalışması 20-30 saniye içerisinde gerçekleşip ardından bilgiler kaybolur. Örneğin; 7 sayı dizisi
hatırlanabilirken, 10 sayı dizisinin hatırlanması daha zordur. İlk öğrenme gerçekleştikten bir süre sonra sözlü şekilde
tekrar yapılmazsa hızlı bir şekilde bilgiler unutulmaya başlanır (Edwards, 2011). Keleş ve Çepni’ye (2006) göre
kapasitesi sınırlı olan kısa süreli belleğin en etkili şekilde kullanılabilmesi için bilgilerin parçalanarak verilmesi ve
tekrarların yapılması gereklidir. Uzun süreli bellek, kısa süreli bellekte saklanan bilgilerin kaybolmasını engellemek
ve kalıcılığını sağlamak için tekrarlar sonucunda aktarıldığı yere denir. Çok büyük bir kapasiteye sahiptir yani alınan
bilgi miktarının ve depolanma süresinin bir sınırı yoktur. İyi öğrenilmiş bilgiler, anılar ve öğrenilmiş motor beceriler
burada depolanır. Örnek olarak; çocukken oturduğumuz evin telefon numarasını hatırlamamızı ya da bisiklete
binmeyi unutmamızı uzun süreli bellek sağlamaktadır (Schmidt ve Lee, 2011; Edwards, 2011). Bu bellek türünde
alınan bilgi miktarının sınırı yoktur ve unutma süreci oldukça yavaştır (Reed, 2004).

Eren (2002) öğrenmeyi, “İnsanlar yaşamları boyunca çevre ile etkileşimleri sonucu bilgi, beceri, tutum ve değerler
kazanırlar.” olarak tanımlamıştır. Öğrenmenin temelini bu yaşantılar oluşturur. Bundan dolayı öğrenme, kişilerde
oluşan kalıcı değişmeler olarak tanımlanmıştır. Bu bilgiler ışığında öğrenmenin kalıcılığının sağlanması için
vücudumuzda “görme, işitme, dokunma, tat ve koku” duyuları ile algılanan uyarıları beyinde ilişkilendirme,
tekrarlama gibi birden çok beyin işleminin gerçekleşmesi gereklidir. Bireyde kalıcı davranış haline gelen öğrenme
ise, bireyin sahip olduğu zihinsel yapılar ve bilişsel süreçlerin sonunda gerçekleşir. Bu yapılar duyusal kayıt, çalışan
bellek ve uzun süreli bellektir (Yılmaz, 2005). Öğrenmenin vücudumuzda nasıl gerçekleştiğini açıklayan, kısa süreli
bellekten uzun süreli belleğe geçiş süreci üzerine yapılan başka bir tanım, bilgiler ilk olarak duyular yoluyla dış
dünyadan alınır. Gözlerden resim, kulaklardan ses, burundan koku, dilden tat ve ciltten dokunsal mesajlar alınır.
Organlarca algılanan bu sinyaller, elektrik uyarısına dönüştürülerek çok karmaşık sinir ağlarıyla beyne iletilir. Tüm
bu mesajlar elektriksel olarak önce "çok kısa süreli" hafızamızda toplanır. Bu alanda henüz elektrik sinyali olan bilgi
20 saniye kadar bekleyebilir. Bu süre sonunda bu alan boşaltılır ve yerlerine aralıksız olarak yeni mesajlar gelir. "Kısa
süreli" hafızaya geçen bilgiyse elektrokimyasal değişimlere yol açarak korunur. Bilginin bu alandaki yaşamı 20
dakika ile 1 gün arasında değişir. Eğer bilgi yeterince sık veya gerektiği kadar tekrar edilirse veya öğrenilirken çok
yoğun bir enerjiyle yüklenirse, bu bilgi uzun süreli belleğe yerleşir. Bu tür bilgiler beyin hücrelerinde, yani
nöronlarda kalıcı kimyasal değişikliklere yol açar ve nöronlar yaşadığı sürece korunur (Şenel, 2003).

Motor öğrenme ise, deneyim ile bir hareketin öğrenilmesi ve böylece motor performansta meydana gelen ilerlemeyi
ifade eder (Şahin, 2004). Uyarana verilen tepkinin miktarı, yönü ve süresini düzenleyen, incelikle ayarlanmış
hareketlerin edinilmesine motor beceri öğrenme denilebilir (Adams, 1987). Örneğin tenis oynama becerisi anlık
olarak değişen uyaran koşullarına tepki olarak hassas ve doğru hareketlerle tepki vermeyi içerir. Her becerinin algısal,
bilişsel ve motor bileşenleri vardır ve bunların yoğunlukları beceriye göre değişir. Örneğin bir zamanlar çok
çalışılmış olan Mors kodu kullanarak telgraf çekme becerisinde, bilişsel göreli olarak daha fazladır. El-göz
koordinasyonu daktilo yazmada açıkça önemlidir ama yazılan şeyi önceden okuma becerisinde bilişsel bileşen de
önemlidir (Inhoff ve Gordon, 1997). Bireyin belli bir hareketi öğrenip gerçekleştirmesi, kişinin o anki kapasitesini
yansıtan içsel bir süreç ya da durumdur. Bu beceri öğrenimi de motor performans ölçülerek değerlendirilir.

Erden ve Akman’a (2001) göre beceri öğretiminde aşağıdaki 7 temel aşamaya yer verilmesi gerekir:

1) Becerinin nasıl yapıldığının gösterilmesi: Bu aşamada öğretmen becerinin tümünü̈ öğrencilere birkaç kez gösterir.
Elbise dikmek, voleybol oynamak gibi karmaşık becerilerde, beceriyi oluşturan alt beceriler tanımlanır ve alt
beceriler bütünüyle gösterilir. Örneğin, voleybolda smaç vurmayı öğretiliyorsa öğreten birkaç kez smaç vurur.

about:blank 62/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
2) Becerinin temel noktalarının gösterilmesi: Öğreten becerinin yapılması için gerekli temel noktalara öğrencinin
dikkatini çeker. Örneğin, smaç vururken ayakların pozisyonu, kolların geriye çekilişi, dizler üzerinde nasıl
sıçrayacağını ve topla buluşmayı öğrencilere gösterilerek anlatılır.

3) Becerinin tekrar gösterilmesi: Yukarıdaki açıklamalar yapıldıktan sonra beceri öğretmen tarafından tekrarlanır.

4) Öğrencilere becerinin basit bir kısmının yaptırılması: Öğrencilere, örneğin topu blok pozisyonunda, blok tutma
gibi beceriyi oluşturan davranışlardan en basiti yaptırılır. Davranışı doğru yapanlar pekiştirilir. Sonra diğer
davranışlar öğretmenin rehberliğinde gösterilir.

5) Bütün beceriyi göstermelerine yardım edilmesi: Öğrencilerin beceriyi bir bütün olarak göstermeleri istenir.
Örneğin smaç vurulur, beceri gösterilirken hatalar düzeltilir, doğru davranışlar pekiştirilir.

6) Bütün becerinin yeniden yapılmasının sağlanması ve gözlenmesi: Öğrenciden beceriyi sergilemesi istenilir ve
beceri gözlenir. Sonunda pekiştireç geri bildirim ve düzeltme verilir.

7) Beceriyi kendi kendilerine yapmalarının sağlanması: Bu aşamada öğreten becerinin yapılması sırasında müdahale
etmez. Öğrenci beceriyi tek başına gösterir. Beceri gelişinceye kadar tekrar yapılır.

5.4. Açık ve Kapalı Döngü Sistemi


Beceri öğrenme aşamasında gerçekleşen süreçler vardır. Becerinin öğrenme aşamasında doğru olup olmadığı aynı
zamanda öğrenmenin kalıcı olması için uzun süreli belleğe gönderilip gönderilmeyeceği bu aşamalarda netlik
kazanmaktadır.

Açık döngü sistemi bireylerin çabuk ve farklı hareketleri kontrol edebilmeleri için kullanımı merkezce belirlenmiş,
önceden planlanmış komutların etkileyiciye gönderilmesini ve bir geri bildirim olmaksızın uygulanmasını sağlayan
kontrol tipidir. Önceden planlanmış yönergeler, uygulanmış olan işlemlerle birlikte bu işlemlerin sırasını ve
zamanlamasını da belirler. Programın başlatılması ile birlikte sistem, işlemleri herhangi bir değişiklik olmadan
bütünüyle uygular. Geri bildirim geniş ölçüde kullanılmadığından, beceri öğrenimi aşamasında hataları saptama ve
düzeltme yeteneği, neredeyse yoktur (Schmidt ve Craig 2008).

Kapalı döngü sistem ise, hareketin uygulanmasında kendi hatalarımızın farkına varmaktır. Bu sistemim çalışması için
kısa süre bellekte iki bilgi kaynağına ihtiyaç duyulmaktadır: gerçek eylemin duyusal niteliklerinin temsili ve
amaçlanan eylemin duyusal niteliklerinin temsili. Bu işlem bir girdi (uyarı) ile başlar ardından yönetici tarafından
(uyarının tanımlanması, tepki seçimi, tepki programlaması) istenen durum belirlenir etkileyici sisteme (motor
program, omurilik, kaslar) bilgi gönderilir ve çıktı (hareket) elde edilir (Schmidt ve Craig 2008).

Örneğin bir araba yarışı sürücüsünün debriyajı ve gaz kolunu kontrol etmek için kullandığı sistem açık döngü
sistemini, en iyi pozisyonu yakalamak için görsel ve dokunsal geri bildirimleri almak, çarpışmadan kaçınmak,
nereden fren yapacağını, nerede vites değiştireceğini ve gaza yükleneceğini belirlemek gibi işlemler için ise kapalı
döngü kontrol sistemini kullanacaktır.

about:blank 63/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Çizim 3. Açık döngü sistemi (Schmidt ve Craig 2008)

Çizim 4. Kapalı döngü sistemi (Schmidt ve Craig 2008)

about:blank 64/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

5.5. Geri Bildirim


Geri bildirim kavramı, bilim insanları tarafından İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru kapalı döngü kontrol
sistemi terimi geliştirildikten sonra popüler bir kavram haline gelmeye başlamıştır. İlk zamanlarda duyu organlar
tarafından iletilen hareketle ilgili her türlü duyu bilgisine geri bildirim denirken, son yıllarda geri bildirim kelimesi bu
tanımdan çok daha fazla anlam içermektedir. Geri bildirimin en önemli işlevi öğrenme ortamı üzerindedir ve geri
bildirimler öğrenme işlemi üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Öğretici, öğrenmekte olan bireye hareketi hakkında
yapay geri bildirim sağlayarak öğrenme işlemine etki edebilir. Ayrıca bireyler, kendi yaşantısından doğal geri
bildirimler yoluyla yeni davranışlar öğrenebilir. Özellikle günlük hayat içerisinde doğal geri bildirimler önemli etkiye
sahiptirler. Bu yolla bireyler, başkalarının davranışlarını ya da kendi davranışlarının sonuçlarını görerek yeni
davranışlar öğrenebilirler (Schmidt, 2004). Bu tanıma benzer olarak Bee (1997) geri bildirimi, sporcuların yapmış
olduğu hareket ile ilgili beklenen sonuç veya performansta, hareketi yapabilmeleri için beceriyi uygulayan kişiye hem
kendi hem de dışardan onun hareket kalitesini tasdikleyecek veya düzeltmeleri sağlayacak bilgi şeklinde açıklamıştır.

Sporcu, öğrenme sürecinde, duyuların önemi ile atmış olduğu ciritin hedefine ulaşıp ulaşmadığını görerek bilir.
Dokunma ile hareketin nasıl hissedildiğini öğrenerek doğru ve yanlış tutma arasında bilgiye sahip olur. Sporcunun
uyguladığı tekrar sayısı arttıkça performansın sonucu hakkında bilgisi artarak performans ve sonuç arasındaki farkı
daha iyi öğrenmesini sağlayacaktır (Karageorghis, 2010). Hareketin sonucu olarak ortaya çıkan teknik bilgiye geri
bildirim denir. Geri bildirim öğrenme performansıyla ilgili hareket hakkında verilen bilgidir (Schmidt, 2004). Bunula
birlikte geri bildirimin asıl amacı davranışların tekrar düzenlenmesidir. Beceri öğrenimi için yapılan çalışmalarda
hareket sonrasında verilen geri bildirim çok önemlidir. Geri bildirim, performans ile ilgili bilginin hareketi yapan
tarafından alınmasıdır. Bu bilgiler beden duyumu ile alındığı gibi bir de vücut dışından gelen bilgi ile de sağlanabilir
(Aşçı, 2003).

Geri bildirim doğrudan yapılan görev ile ilgiliyse içsel geri bildirim olarak adlandırılır. İçsel geri bildirim, duyular
aracılığıyla kaslar, eklemler ve tendonlardan alınan öğrenenin kendisi hakkında edindiği bilgidir. İçsel geri bildirimler
yapılan bir hareket sonrasında hareketi yapan bireyler tarafından dışsal bir kaynağa (mekanik cihazlar veya
antrenörler) gerek duyulmaksızın kendiliğinden ve doğrudan az veya çok direk olarak gerçekleşirler. Örneğin teniste
doğrudan servisten alınan sayı, futbolcunun attığı gol, basketbolcunun attığı faul atışının başarılı olması içsel geri
bildirime örnek olarak verilebilir. Bu sebeple, yapılan her eylem sırasında ya da sonrasında içsel geri bildirimden söz
etmek mümkündür (Wuest ve Bucher, 2006).

Dışsal geri bildirim; performansın doğal sonucu hakkında bilgi vermez. Bu geri bildirim dışsaldır ve antrenör, takım
arkadaşı, ayna veya video gösterimi yoluyla verilir. Dışsal geri bildirim, sözel olarak da verilebilir. Sporcunun bir
performans hatasını nasıl düzelteceğini anlatırken kullanılabilir veya sözel olmayan yollardan da sunulabilir. Bir
antrenör, sporcusunun bir hatasını nasıl düzeltebileceğini gösterir veya videoda tekrar gösterim yoluyla sporcusunun
hatasını nasıl düzeltebileceğini anlatır (Christina & Corcos, 1988). Bazen arttırılan/artırılmış geri bildirim olarak da
adlandırılmaktadır. Dışsal geri bildirim, düzeltme yapan öğretmenin sesi, 100 metre koşusundan sonraki kronometre,
dalma hakeminin puanı, oyun filmleri ve bu tip suni anlamlar ile öğrenen kişiye ölçülmüş performans sunuşlarını geri
ileten bir bilgi sisteminden oluşmaktadır. Bu duruma ek olarak dışsal geri bildirim, içsel geri bildirimin ötesinde yer
almaktadır (Schmidt, 2004).

Christina ve Corcos’a (1988) göre genel anlamda geri bildirimlerin fonksiyonu, performans hatalarını düzeltme
bilgisi olup şu mesajları içerir:

● Performans sonucu (Sonuç Bilgisi)

● Performansla ilişkili hareket ürünü duygusu (Kinestetik Geri Bildirim)

● Doğru veya yanlış yapılan beceri parçalarını belirlemek (Performans Bilgisi)

● Hatanın sebebini anlama

● Hatanın düzeltilmesi için tekniğin değiştirilmesi

Sonuç bilgisi; hareketi yapan kişiye hareketin başarısı ve doğruluğu ile ilgili çoğunlukla sözel bilgi verme şeklidir.
Beceriyi uygulayanların çoğu yaptığı hareketin sonucunu merak eder ve bu sebepten dolayı bir geri bildirim devreye
girerek kişiye hareketin sonucu ile ilgili bilgi verir. Bu bilgilendirme kimi zaman bir antrenör, kimi zaman bir
öğretmen, kimi zaman bir elektronik sayaç veya kimi zaman bir video kaydı olabilmektedir (Weinberg, 2014).
Performans bilgisi ise tüm eğitmen ve antrenörler tarafından beceriyi uygulayan kişiye yapmış olduğu hareketin,
kinestetiği ile ilgili bilgi verilmesi olarak açıklanmaktadır. Buna ek olarak kinestetik geri bildirim, bir hareketin daha
çok tekniği ile ilgilenip, o hareketin hızı, akışı gibi bilgilerin beceriyi uygulayan kişiye iletilmesidir (Schmidt, 2004).

about:blank 65/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Dışsal geri bildirimin sonuç bilgisi veya performans geri bildirimi veren antrenör genellikle sözel geri bildirimi
aşağıdaki gibi kullanılmaktadır:

● Hatalar ile ilgili verilen sözel geri bildirim.

● Hatalar ve arkasında hareketin geliştirilmesi ile ilgili verilen geri bildirim.

● Sadece doğru hareket ile ilgili verilen geri bildirim (Niznikowski, 2013).

5.6. Beceri Transferi


Son olarak öğrenilen becerilerin transferi söz konusudur. Bu sebeple transfer; bir işte öğrenilen bilgilerin başka bir işe
aktarımıdır. Eğitim ve öğretimde transferi kolaylaştırmak birçok eğitim programının önemli hedeflerinden birisidir.
Beden eğitimi ve spor etkinliklerinin öğretiminde bir becerinin öğretim sıralaması, transfer ilkelerinin doğrultusunda
yapılabilir (Şahan, 2003). Schmidt ve Wrisberg (2008) ise transferi bir performans ayarında öğrendiklerinize başka
bir ayara adapte edilebilecek kavram olarak tanımlamıştır.

Beceri transferi kavramını daha yakında incelediğimizde, Kasap (1999) belirli bir seviyede daha önce
gerçekleştirilmiş bir öğrenmenin daha sonra öğrenilecek bilgi veya hareketleri daha kolay bir hale getirmesini beceri
transferi olarak tanımlamıştır. Bir örnek vermek gerekirse bir voleybol oyuncunun teniste servis vuruşu yapmayı daha
kolay öğrenmesi olabilir. Erdil’e (2014) göre insanın beceri kazanmasındaki en önemli bilgi sınıflarından biri,
öğrenim transferidir. Transfer kavramı bir veya daha fazla görev öğrenilmesinin veya yapılmasının diğer iki
görevlerin öğrenilmesini veya edinilmesini olumlu veya olumsuz etkileyebileceğini belirtir. Sınıfta veya spor
salonundaki çoğu öğretme işlemi, transfer olacağı prensibine dayanır.

Bu bilgilere ek olarak beceri transferi yakın ve uzak olmak üzere ikiye ayrılır. Sofo (2007) yakın transferi; daha önce
öğrenilen bilgi, beceri ve davranışların, aynı şekilde, öğrenilenlerin tekrarı ile ilgili olarak tanımlamıştır. Eğer işler
arasında ayırt edilebilir benzerlikler yoksa bir işteki eğitimin, diğer işteki performansı geliştirmeyi etkilemediğine
dayanan bir prensiptir. Kasap’a (1999) göre yakın transfer; becerilerin ya da taktik çalışmalarının yakın gelecekte
gerçek bir ortama aktarılmasıdır. Bir becerinin öğrenilmesi aşamasında ortam ne kadar gerçek ortam koşullarına
yakın olursa o kadar büyük bir transferden bahsedilebilir. Bazı durumlarda hazırlık alıştırmalarının bir başka duruma
iyi bir transfer oluşturabilmesi için benzer koşulları taşıyan alıştırma setlerinin kurulması gerekir.

Mestre (2005) uzak transferin tanımını; orijinal görevin koşulları ile transfer görevin koşulları arasındaki
benzerliklerin çok az olması durumunda gerçekleşmesi olarak yapmıştır. Uzak transfer örneği olarak İspanyolca
bilgisinin Fransızca öğrenirken kullanılması verilebilir. Sofo (2007) da benzer olarak uzak transferi; yeni öğrenilen
bilgi, beceri ve davranışların; farklı ortamlarda öğrenmeyle elde edilenlerden kullanılmasını açıklamak olarak
tanımlamıştır. Buna göre uzak transfer, asıl olan eğitime eş değer olmayan durumlarda bilgi, beceri ve davranışların
uygulanmasıdır.

5.7. Alıştırma Uygulamaları


Yeni beceriler öğrenilirken uygun alıştırma planlamaları yapılmalıdır. Bu sebeple programlanması gereken bazı
adımlar vardır. Öncelikle alıştırma sonucunda ulaşılması gereken hedef olması gerekmektedir. Çünkü iyi bir
performans için kısa, orta ve uzun süreli hedefler belirlemek ve süreci takip ediyor olmak önemlidir. Hedefler daha
önceden belirlenirse dikkat ve enerji daha etkili bir şekilde kullanılır ve müsabakalarda alınan başarı oranı da buna
bağlı olarak yükselir. Hedefler belirli, gözlenebilen, ölçülebilen, kaydedilebilir, olumlu, zaman tanımlı ve ulaşılabilir
zorlukta olmalıdır (Moritz, Feltz, Fahrbach ve Mack, 2000). Ayrıca Locke ve Latham (1985) hedefi, önemli bir
motivasyon yöntemi olarak değerlendirmiş buna ek olarak öğrencileri belirli performans hedeflerini benimsemeye
teşvik etmeyi belirtmiştir. Çünkü endüstride çok sayıda uygulaması olan bu yöntemin beden eğitimi ve sporda da
öğrenme için güçlü etkileri vardır.

Alıştırma uygulamalarında bir öğretim programı tasarlamak büyük bir sorundur. Bu programlama; becerilerin haftada
kaç gün uygulanması gerektiğini, her gün ne kadar pratik yapılacağını ve uygulama süresince ne kadar dinlenmenin
sağlanacağını böylece yorgunluğun bir sorun haline gelmemesi gerektiğini içermelidir. Planlanması gereken ilk
aşama, öğrencilerin ne sıklıkla pratik yapacaklarıyla ilgilidir. Eğitmenin temel amacı, becerileri "gerçek" bir durumda
gerçekleştirmek için maksimal öğrenmeyi gerçekleştirmektir. Çoğu eğitim programı, belirli becerilerin uygulandığı
sınırlı bir süreyi kapsar (örneğin, haftada belirli günler). Temel bir becerinin öğrenilmesi için yapılan uygulamada,
denemeler arasında dinlenme az olur. Örneğin, bir becerinin 30 saniyelik uygulama denemeleri varsa, 5 saniyelik
dinlenme süreleri gerektirebilir veya belki hiç dinlenmemelidir (sözde sürekli uygulama). Diğer yandan, becerinin

about:blank 66/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
özelleştirilerek uygulanması uygulama çok daha fazla dinlenmeyi (örneğin 30 sn.) gerektirir (Schmidt ve Wrisberg,
2008).

Bölüm Özeti
● Kısa süre içerisinde güç kazanma, hareketleri öğrenebilme ve değişik durumlarda amaca uygun, çabuk şekilde
tepki gösterebilme yeteneği beceri olarak tanımlanmaktadır.

● Motor beceri ise bir hareketin yapılmasında kuvvetin gerekli şekilde kullanılmasını anlamına gelmektedir.

● Motor beceriler; hareketin tamlığı ya da bütünselliği, hareketin başlangıç ve bitişi ile çevrenin sabitliği olmak üzere
üç grupta sınıflandırılır. Beceri öğrenme aşamasında gerçekleşen süreçler vardır.

● Hareketin tamlığı ya da bütünselliği ise kendi içinde kaba ve ince motor beceri olmak üzere iki gruba ayrılır
bunlardan ilki büyük kas gruplarını ilgilendiren hareketleri olan kaba motor beceri; diğeri de ekstremitelerin
fonksiyonunu gerektiren küçük kas gruplarının kullanımı olan ince motor beceridir.

● Hareketin başlangıcı ve bitişi olan beceriler; kesintili, seri ve devamlı beceri olarak üç gruba ayrılmaktadır.

● Kesintili beceriler, tanımlanmış başlangıç ve aynı zamanda biçimi olan bununla birlikte kısa süren beceriler iken;
Seri beceriler, kesintili becerilerin art arda yapılarak daha karmaşık hareketlerin ortaya çıkmasıdır. Devamlı beceriler
ise herhangi bir başlangıcı veya sonu olmayan becerilerdir.

● Becerinin öğrenme aşamasında doğru olup olmadığı aynı zamanda öğrenmenin kalıcı olması için uzun süreli
belleğe gönderilip gönderilmeyeceği bu aşamalarda netlik kazanmaktadır.

● Açık döngü sistemi bireylerin çabuk ve farklı hareketleri kontrol edebilmeleri için, kullanımı merkezce belirlenmiş,
önceden planlanmış komutların etkileyiciye gönderilmesini ve bir geri bildirim olmaksızın uygulanmasını sağlayan
kontrol tipidir.

● Kapalı döngü sistem ise, hareketin uygulanmasında kendi hatalarımızın farkına varmaktır. Özellikle kapalı döngü
sisteminde beceri öğrenirken geri bildirim çok önemlidir.

● Geri bildirim, sporcuların yapmış olduğu hareket ile ilgili beklenen sonuç veya performansta, hareketi
yapabilmeleri için beceriyi uygulayan kişiye hem kendi hem de dışardan onun hareket kalitesini tasdikleyecek veya
düzeltmeleri sağlayacak bilgi olarak tanımlanmaktadır. Son olarak öğrenilen becerilerin transferi söz konusudur.

● Beceri transferi, belirli bir seviyede daha önce gerçekleştirilmiş bir öğrenmenin daha sonra öğrenilecek bilgi veya
hareketleri daha kolay bir hale getirmesidir.

● Tüm bu aşamaların gerçekleşmesinden sonra yeni beceriler öğrenilirken hedefler belirlenerek uygun alıştırma
planlamaları yapılmalıdır.

Kaynakça

Adams, J. A. (1987). Historical review and appraisal of research on the learning, retention and transfer of human
motor skills. Psychological Bulletin, 101,41-74.

Aşçı, H. ve Kirazcı, S. Spor bilimlerinin psikolojik temelleri. Nevzat Mirzeoglu (Ed). Ankara: Bağırgan Yayınevi.
2003.

Bee, R. B. F. Yapıcı geri bildirim. Çeviren: Aksu Bora ve Onur Cankoçak, Gökçe Ofset ve Matbaacılık, Ankara. 1997

Chrıstına, W. R. and Corcos, M. D. (1988). Coaches Guide to Teaching Sport Skills: Program Level 2 Sport Science
Curriculum. Human Kinetics Books. Champaign: Illinois. p: 85 – 97.

Doyon, J. and Benali, H. (2005). Reorganization and plasticity in the adult brain during learning of motor skills. Curr
Opin Neurobiol; 15:161–167.

Edwards,W.H. (2011). An Introduction to Motor Learning and Motor Control. Cengage Learning. Wadsworth. 1st ed.
USA: p: 33-34,86, 210-218.

Erden, M. ve Akman, Y. Gelişim ve öğrenme. 10. Baskı. Ankara: Arkadaş Yayınevi. 2001.

about:blank 67/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Eren, A. (2002). Öznel tercihler sistemi olarak öğrenme. Bilim Teknik, Ekim, (92-93)

Erdil, G. Sporda bilateral transfer, Akademi, İstanbul 2014.

Gallahue, L.D. and Ozmun, J.C. Understanding motor development: Infants, children, adolescents, Adults. 6th Ed,
New York: McGraw-Hill Companies; 2006.

Inhoff, A. W. and Gordon, A. M. (1997). Eye movements and eye-hand coordination during typing. Current
Directions in Psyhological Science, 6, 153-157.

Karageorghis, C. I. and Terry, P. C. Inside sport psychology. Human Kinetics, 2010.

Kasap, H. Spor becerilerinin öğrenme ve performansında transfer etkisi. Beyaz Yayınları, 50, 1999.

Keleş, E. ve Çepni, S. (2006). Beyin, bellek ve öğrenme. Kastamonu Eğitim Dergisi, 15 (1): 93-104.

Kişioğlu, Ş. (2007). Gelişimsel dil bozukluğu riski olan çocukların sosyal-duygusal ve dil gelişimleri arasındaki
ilişkinin normal dil gelişimi gösteren akranları ile karşılaştırılması, Yüksek Lisans Tezi. Hacettepe Üniversitesi,
Ankara.

Liu, Y.T. Mayer-Kress, G. and Newell, K.M. (2004). Beyond curve fitting to inferences about learning. Journal of
Motor Behaviour, 36,233-238.

Locke, E.A. and Latham, G.P. (1985). The application of goal setting to sports. Sport Psychology Today, 7, 205-222.

Magill R.A. and Anderson D. Motor learning: concepts and applications.10.th edition New York: McGraw-Hill 2014.

Mengütay, S. Okul öncesi ve ilkokullarda beden eğitimi ve spor. s. 3-6, Tutibay Yayınları, Ankara, 1999.

Mestre Jose P. (Ed.), Transfer of Learning from a modern multidisciplinary perspective, Greenwich, CT: Information
Age, 2005.

Moritz, S.E., Feltz, D.L., Fahrbach, K.R. and Mack, D.E. (2000). The relationship of self-efficacy measures to sport
performance: a meta analytical rewiew. Resarch Quarterly for Exercise and Sport, 71:280-294.

Niznikowski, T., Sadowski, J. and Mastalerz, A. (2013). The effectiveness of different types of verbal feedback on
learning complex movement tasks. Human Movement, 14(2), 148-153.

Özer, D. S. ve Özer, K. Çocuklarda motor gelişim. Ankara: Nobel Yayıncılık, 2016.

Reed, S.K. Cognition Theory and Applications. Belmont: Thomson-Wadsworth, 2003.

Santrock, J. W. Yaşam boyu gelişim, gelişim psikolojisi. Çeviri: Galip Yüksek, Nobel Yayın, 2010.

Schmidt, R.A. and Craig, A.W. Motor learning and performance a situation based learning approach Human Kinetics,
2008.

Sevim, Y. Antrenman bilgisi, Tutibay Ltd. Şti. Geliştirilmiş̧ Baskı, Ankara, 1997.

Sofo, F. (2007). Transfer of training: a case-study of outsourced training for staff from bhutan, International Journal
of Training and Development, 11: 2.

Smith, M.A. and Canger J. M. (2004). Effects of supervisor big five personality on subordinate attitudes, Journal of
Business and Psychology; 18(4) 93-138.

Şahan A. (2003) On yedi ile yirmi dört yaş gençlerde tenis becerisinin gelişimine etki eden faktörlerin araştırılması,
Yüksek Lisans Tezi,Antalya,2003.

Şenel, F. (2003). İnsan ve Sağlık. Bilim Teknik, Nisan, (99)

Taubert, M., Draganski, B., Anwander, A., Müller, K., Horstmann, A., Villringer, A. ve ark. (2010). Dynamic
properties of human brain structure: learning-related changes in cortical areas and associated fiber connections.
Journal of Neuroscience ; 30:11670–11677.

about:blank 68/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Van der-Linde, B. W., Van-Netten, J. J., Otten, E., Postema, K., Geuze, R. H. and Schoemaker, M. M. (2013). A
systematic review of ınstruments for assessment of capacity in activities of daily living in children with
developmental co-ordination disorder. Child: Care. Health and Development, 1-12.

Yakupoğlu, S. (1997).“Kapalı ve açık beceri gerektiren bireysel spor dallarındaki sporcuların kişilik özellikleri. 1.
Uluslararası Spor Psikolojisi Sempozyumu; 10–12 Ekim Mersin.

Yılmaz, S. (2005). Bilgi isleme modeline dayalı bir dersin fen bilgisi öğretmen adaylarının manyetizma konusundaki
başarılarına etkisi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 28, 236-243.

Wei, X. (2016). Research on status quo of fine motor skill of children aged 3 to 6: case analysis of kindergartens in
nanchong, sichuan. Asian Social Science 12(4).

Weinberg, R. S. and Gould, D. Foundations of sport and exercise psychology, 6E Human Kinetics, 2014.

Wuest, D. A. and Bucher, C. A. Foundations of physical education, exercise science and sport, 14th Edition, Boston:
McGraw-Hill, 2006.

Ünite Soruları
Soru-1 :

“Bir hareketin yapılmasında kuvvetin gerekli şekilde kullanılmasıdır.” şeklinde verilen tanım, aşağıdakilerden hangi
kavramın açıklamasıdır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Öğrenme

(B) Motor öğrenme

(C) Psikomotor gelişim

(D) Zihinsel gelişim

(E) Motor beceri

Cevap-1 :

Motor beceri

Soru-2 :

Motor beceriler; hareketin tamlığı ya da bütünselliği, hareketin başlangıç ve bitişi ile çevrenin sabitliği olmak üzere
üç grupta sınıflandırılır. Aşağıdakilerden hangisi bu sınıflandırmaya girmez?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Kaba motor beceri

(B) İyi motor beceri

(C) Kesintili beceri

(D) Devamlı beceri

(E) Kapalı beceri

Cevap-2 :
about:blank 69/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
İyi motor beceri

Soru-3 :

Çevrenin sabit, sporcunun yapacağı hareketle ilgili herhangi bir belirsizliğin ya da kuşkunun olmadığı durumlardan
oluşan beceri hangi sınıflamada bulunmaktadır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Açık beceri

(B) Kapalı beceri

(C) Seri beceri

(D) Kesintili beceri

(E) Devamlı beceri

Cevap-3 :

Kapalı beceri

Soru-4 :

I. Yönetici

II. IGirdi

III. Çıktı

IV. Etkileyici

Yukarıda açık döngü sistemindeki yönergeler verilmiştir. Bunlar hangi sırayla çalışmaktadır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) I, II, III, IV

(B) II, IV, I, III

(C) II, III, IV, I

(D) I, IV, II, III

(E) II, I, IV, III

Cevap-4 :

II, I, IV, III

Soru-5 :

Aşağıdakilerden hangisi kapalı döngü sistemde etkileyici içinde bulunur?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Motor program

(B) Tepki programlaması

about:blank 70/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(C) Uyarının tanımlanması

(D) Tepki seçimi

(E) Çıktı

Cevap-5 :

Motor program

Soru-6 :

Öğrenen, içsel geri bildirim aşamasında hangisi aracılığı ile kendisi hakkında bilgi edinmez?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Duyular

(B) Kaslar

(C) Eklemler

(D) Tendonlardan

(E) Antrenör sesi

Cevap-6 :

Antrenör sesi

Soru-7 :

Geri bildirimlerin fonksiyonları arasında hangisi yoktur?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Hatanın düzeltilmesi için teknikte ısrar edilmesi

(B) Sonuç bilgisi

(C) Kinestetik geri bildirim

(D) Performans bilgisi

(E) Hatanın sebebini anlama

Cevap-7 :

Hatanın düzeltilmesi için teknikte ısrar edilmesi

Soru-8 :

Teniste doğrudan servisten alınan sayı, futbolcunun attığı gol, basketbolcunun attığı faul atışının sayı olması, hangi
geri bildirim türüne örnek olarak verilir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Genel

(B) İçsel

about:blank 71/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(C) Dışsal

(D) Sözel

(E) Hiçbiri

Cevap-8 :

İçsel

Soru-9 :

Hareketi yapan kişiye hareketin başarısı ve doğruluğu ile ilgili çoğunlukla sözel bilgi verme şekli, hangi geri bildirim
fonksiyonudur?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Sonuç bilgisi

(B) Kinestetik geri bildirim

(C) Performans bilgisi

(D) Hatanın sebebini anlama

(E) Tekrar etme

Cevap-9 :

Sonuç bilgisi

Soru-10 :

Bir voleybol oyuncunun teniste servis vuruşu yapmayı daha kolay öğrenmesi hangi transfer türüdür?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Kinestetik

(B) Fiziksel

(C) Yakın

(D) Estetik

(E) Uzak

Cevap-10 :

Yakın

about:blank 72/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

6. SPOR BİYOMEKANİĞİ
Birlikte Düşünelim

1. Biyomekanik ve spor biyomekaniği hangi alanlarda kullanılır?

2. Spor biyomekaniğine neden ihtiyaç duyulur?

3. Spor biyomekaniğinin sporcu, antrenör, fizyoterapist ve spor hekimlerine ne gibi faydaları olabilir?

4. Sürat ve hız arasında bir fark var mıdır?

5. Sporda biyomekanik ölçümlerde hangi yöntemler kullanılır?

Başlamadan Önce

Citius, fortius, altius. Olimpiyat oyunlarının en büyük sloganı haline gelen bu sözün anlamı “Daha hızlı, daha güçlü,
daha yüksek.” şeklindedir.

Sporcular bu ilkeyle antrenmana ya da müsabakaya çıkarken, antrenörler, kondisyonerler ya da spor bilimciler bu


ilkelere ulaşabilmek için vücudunun sınırlarını biyomekanik açıdan bilmelidirler.

Aksi durumda yaralanma riski doğacaktır. Bu sloganı olimpiyat ruhuna sahip tüm sporcular ilkeli bir şekilde uygular.
Fakat bu ilkelere körü körüne bağlanmak yerine, spor biyomekaniğinin ışığında spor hayatına sağlıklı ve doğru
şekilde devam edilmelidir.

Çünkü yaralanmaksızın eklem ve kasların ne kadar hızlı çalışabileceğinin, kas kuvvetinin nasıl doğru şekilde
uygulanabileceğinin, daha ileri ya da daha yükseğe hangi vücut açılarıyla sıçranabileceğinin cevabı spor
biyomekaniğindedir.

Bu sebeple olimpiyatların sloganını hayata geçirmeye bu kadar uygun olan bu bilim dalının temel kavramları bu
bölümde anlatılacaktır.

6.1. Biyomekanik Nedir?


Biyomekanik, klasik tanımıyla, “mekanik bilimi kullanılarak canlıların hareketlerinin incelenmesi” olarak
tanımlanmıştır (Hatze, 1974). Fakat daha basit anlatımıyla biyomekanik, biyo kelime kökü ve mekanik kelimesinden
oluşmaktadır. Biyo, canlı organizmaları inceleyen bilim dalı olan biyoloji kelimesinin kökü olup mekanik ise belli
kuvvetlerin etkisi altındaki cisimlerin durgun veya hareketli hallerini inceleyen bilim dalıdır. Temelde fizik,
matematik, bilgisayar ve biyoloji gibi bilim dallarını kullanır (Arslan, 2017).

Yaptığımız hareketleri; yürüme, koşma, sıçrama, konma, oturma, kalkma gibi aktivitelerin birçoğunu biyomekanikle
açıklayabiliriz. Örneğin, yürüyüşle kıyaslandığında koşarken kasların ve eklemlerin daha fazla zorlandığının
hissedilmesi ya da belli bir yüksekliğe sıçramanın o yükseklikten aşağı inilmesinden daha zor gelmesi gibi soruların
cevapları biyomekanikle açıklanabilir. Bir atın ya da çitanın koşusu, maymunun ya da kedinin denge becerisi, bir
balinanın yüzme becerisi hatta bir bitkinin kimyasal bir maddeden uzaklaşması (kemonasti) ya da ışığa yönelmesi
(fototaksi) dahi biyomekanikle açıklanabilir.

6.2. Spor ve Egzersiz Biyomekaniği


Spor ve egzersiz biyomekaniğini, egzersiz ve spor esnasında uygulanan ya da maruz kalınan kuvvetler ve etkilerinin
insan vücudu üzerindeki incelemesi olarak tanımlayabiliriz (McGinnis, 2013). Bir başka ifadeyle vücudun kas ve
iskelet sistemiyle veya ilişkide olduğu diğer yapılar üzerinde (ağırlık, direnç, partner, rakip top, raket vb.) açığa çıkan
kuvvetleri ve birbirleriyle etkileşimini inceleyen bilim dalıdır (İnal, 2013).

Spor ve egzersiz biyomekaniği birçok sporda, spor aktivitesinde ya da spor müsabakasında karşılaşılan durumları
inceler ve açıklamaya çalışır. Usain Bolt, diğer atletlere göre daha yavaş koşuyor gibi görünse de nasıl oluyor da
neredeyse tüm 100 m yarışlarını bir dönem kazanıyordu (Čoh, 2019)? Roberto Carlos'un 1997 FIFA Konfederasyon
Kupası'nda Fransa'ya attığı serbest vuruş golü nasıl oldu da dışarı gidecekken bir anda yön değiştirdi ve gol oldu? İşte
spor ve egzersiz biyomekaniği bu merak uyandıran soruları yanıtlamaya çalışır.
about:blank 73/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Biyomekaniğin Egzersiz ve Spordaki Önemi

Antrenörlerin, kondisyonerlerin ya da beden eğitimi öğretmenlerinin egzersiz ya da spor uygulamalarındaki birincil


amaçları sporcuyu ya da öğrenciyi doğru mekanikte (kas ve iskelet sisteminin uygun eklem açılarında ve kas
kuvvetlerinde çalışması) antrene etmektir. Zira tersi durum yaralanmalara yol açabilir. Spor ve egzersiz
biyomekaniğinin insan hareketinde kullanılan uygulamaları iki ana alana ayrılabilir. Bunlardan birincisi performans
artışı, ikincisi ise yaralanmanın önlenmesi (azaltılması) ve tedavisidir (Knudson, 2007).

Performans Artışı

Sporcuların performansı birçok yolla arttırılabilir. Günümüzde antrenörler, fizyoterapistler ya da kondisyonerlerin


koordineli çalışmasıyla performans artışı daha da verimli hale getirilmiştir. Antrenörler sporcuların teknik ve taktik
becerilerini arttırırken, fizyoterapistler sporcularda uygun eklem açıları ve dengeli kas gelişimini sağlar.
Kondisyonerler ise sporcuların müsabakaya göre gereksinimlerini (kuvvet, dayanıklılık, çabukluk) belirler ve antrene
eder. Fakat bu üç branşın sporcuya katkıları çok dengeli görünse de özellikle teknik branşlarda spor
biyomekaniğinden de faydalanmak gerekir. Örneğin bir sprinterin sağ kolunu savurma hızı sol koluna göre 2m/s daha
fazla ise bu, sporcunun performansına olumsuz yönde etki eder. Uzun mesafe koşucuları üzerinde yapılan birçok
çalışma antrenörlere ekonomik koşu tekniği konusunda ipucu vermiştir (Peter R. Cavanagh ve diğerleri, 1985; Cirillo
& Messier, 1989). Ya da bir futbolcu destek ayağının dizini-optimal açılardan- 3º fazla bükerse bu topun yataydaki
hızına etki edecektir. Bahsedilen iki örnekteki hız ve açı değerlerini çıplak gözle anlamak zor olsa da spor
biyomekaniği ölçüm metotlarıyla anlaşılıp analiz edilebilir. Teknik branşlarda antrenörler deneme yanılma
yöntemiyle doğru hareket paternini bulmaya çalışırken, bu metotların uygulanmasıyla sporcuların da zaman
kaybetmemesi sağlanmış olacaktır (Knudson, 2007: 6).

Yaralanmaların Önlenmesi ve Tedavisi

Sporculara güvenli egzersiz yaptırmak, yaralanmaları önlemek ve tedavi etmek spor biyomekaniğinin bir diğer temel
uygulama alanıdır. Spor biyomekaniği, hangi kuvvetlerin bir yaralanmaya neden olabileceğinin tespitinde,
yaralanmaların tekrarlamasının (veya ilk etapta meydana gelmesinin) nasıl önleneceğini ve -yaralanmadan sonra-
rehabilitasyona hangi egzersizlerin yardımcı olabileceğini belirlemede spor hekimleri ve fizyoterapistler için
yardımcıdır (McGinnis, 2013, s. 9-10). Yaralanmaların nasıl olduğu mekanik olarak ortaya konulduğu takdirde,
önlenmesi de daha kolay bir hal almaktadır. Örneğin, ön çapraz bağ yaralanmalarının nedenlerini biyomekanik açıdan
ortaya koyan birçok araştırma vardır (Boden, Griffin, & Garrett Jr., 2000; Hewett, Ford, & Myer, 2006). Sporcuların
yaralanma sonrasında kendilerine uygulanan terapinin faydalı olup olmadığını (amaçlanan kas kuvveti, eklem hareket
açıklığı vs.) ya da geçirilen ameliyat sonrası ne kadar kuvvet kaybı yaşadığını bize sayısal olarak gösteren birçok
hareket analiz sistemleri de bulunmaktadır. Bu sistemlerden ilerleyen bölümlerde bahsedilecektir.

6.3. Temel Anatomik Kavramlar


Vücut yapılarını tanımlarken bazı temel terim ve yönlerin iyi bilinmesi gerekir. Bu anlamda kullanılan anatomi
terimleri bütün dünyada ortak bir dil halinde karşımıza çıkmaktadır. Bugün sağlık alanında kullanılan terminolojinin
büyük bir kısmını anatomi terimleri oluşturmaktadır (Sarsılmaz, 2016).

Anatomik Pozisyon

Vücuttaki belirli bölgelerin yerlerini tarif ederken, temel bir pozisyona ihtiyaç duyulur. Bu pozisyona anatomik
pozisyon adı verilir. Ayakta dik duran bir kişinin yüzü, gözleri ve el ayaları karşıya bakacak şekilde, kolları gövdenin
yanlarında sarkık ve ayak topukları bitişik duruşuna anatomik pozisyon denir.

Resim 1. Anatomik duruş (Bartlett, 2007, s. 5).

about:blank 74/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Anatomide Yön ve Hareket Bildiren Terimler

Şekil 8. Anatomide Yön ve Hareket Bildiren Terimler

about:blank 75/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Resim 2. Anatomik yön bildiren terimler (Arslan, 2017, s. 3)

Anatomide Düzlem Ve Eksen Bildiren Terimler

Anatomide kullanılan üç temel düzlem ve eksen vardır. Anatomik tanımlar ve yer belirlemeler bu üç ana düzlem
referans alınarak yapılır.

about:blank 76/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Şekil 9. Anatomide Düzlem Ve Eksen Bildiren Terimler

Resim 3. Anatomik düzlemler ve eksenler (Arslan, 2017, s. 3)

6.4. Temel Biyomekanik Kavramlar


about:blank 77/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Mekanik, farklı bakış açılarına göre çeşitli alt dallara ayrılabilir. Bunlar; rijit cisim mekaniği, değişebilir cisim
mekaniği, akışkanlar mekaniği, rölativistik mekanik ve kuantum mekaniği gibi sınıflar (daha farklı sınıflandırmalar
da vardır) olmakla birlikte, biz bu kısımda sadece spor ve egzersiz biyomekaniği ile en yakından ilgili olan rijit cisim
mekaniğini açıklayacağız.

Skaler ve Vektörel Büyüklükler

Doğrultu ve yön belirtmeyen, yalnızca sayısal değeri ve birimi ile ifade edilen niceliklere skaler büyüklük denir.
Uzunluk, kütle, hacim vb. gibi.

Belli bir başlangıç, bitiş noktası, şiddeti (sayısal değer) ve yönü olan büyüklüklere ise vektörel büyüklük denir.
Kuvvet, pozisyon, hız, ivme vb.

Newton’un Hareket Kanunları

Birinci Kanun: Eylemsizlik ilkesi olarak bilinir. Eğer bir cisme etki eden net kuvvet sıfır ise cisim duruyorsa
durmasına, hareket ediyorsa hareketine devam eder. Kısaca Newton’un burada belirtmek istediği, her cisim kendi
hareket durumundaki değişime direnir. Bu durumda olan cisimler statik denge altındadır. Cisme etkiyen bileşke
kuvvet sıfır ise, ΣF = 0 şeklinde matematiksel olarak ifade edilir.

Örneğin, sabit hızla buz üzerinde kayan bir buz patenci, statik denge altındadır. Patencinin kayma hızı değişirse, yani
dışarıdan bir etkiye maruz kalırsa (sürtünme, itme veya çekme gibi) statik denge kaybolmuş olur (Arslan, 2017: 5).

Resim 4.

Bu tenis topu uzayda hiçbir dirence ve sürtünmeye maruz kalmazsa üzerine başka kuvvet etkiyene kadar hareketine
aynı hız ve doğrultuda devam eder (Blazevich, 2007, s. 42).

İkinci Kanun: Dinamiğin temel prensibi olarak da bilinir. Bir cisim üzerine etkiyen net kuvvet sıfırdan farklı ise
cisim, kuvvet doğrultusunda ivmeli hareket yapar. İvmenin yönü net kuvvetin yönü ile aynıdır. Bu durumda olan
cisimler dinamik denge altındadır ve matematiksel olarak ΣF(net kuvvet) = m(kütle).a(ivme) denklemi ile formüle
edilirler. Bir cismin ivmesi ona etkiyen net kuvvetlerle doğru orantılıyken, cismin kuvvetiyle ters orantılıdır.

Resim 5: İki buz patencinin kayma hareketi esnasındaki net kuvvetleri

Resim 5 incelendiğinde; Bu buz pateni yapan sporcunun kütlesinin 59 olduğunu biliniyor ve yatayda etkiyen
kuvvetin büyüklüğü de biliniyorsa sporcunun yataydaki ivmesi hesaplanabilir [havadaki direnç ve buzdaki sürtünme

about:blank 78/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
ihmal edilecek (Knudson, 2007, s. 137)]

Yapılan bu hesaplama göstermektedir ki sporcunun pozitif ivmesi var ve bu ivme her saniye 3,4m/s hızlanıyor.

Şeklin sağ tarafındaki sporcuya bakıp sürtünmenin olduğunu da hesaba katarsak ivme şu şekilde değişecektir;

Üçüncü Kanun: Etki tepki prensibi olarak da bilinir. Bir cisme etki eden kuvvete cisim de aynı büyüklükte, aynı
doğrultuda fakat zıt yönde bir kuvvet uygular. Resim 6’nın sol tarafında ayakta duran bir sporcunun yer tepki
kuvvetinin yukarı (F = YTK), fakat -Resim 6’nın sağ tarafında- ileri doğru bir sıçrama hareketi yapan bir sporcunun
yer tepki kuvveti kuvvetin uygulandığı yöne doğru değiştiği görülmekte.

F1 = YTK1 Fy = YTKy , Fx= YTKx , F2= YTK2

Resim 6: Sporcunun hareketine göre tepki kuvvetinin yön değiştirmesi

6.5. Rijit Cisim Mekaniği


Rijit cisim mekaniği, statik ve dinamik olmak üzere ikiye ayrılır. Genel olarak rijit cisim mekaniği kuvvet etkisi
altındaki bir cismin davranışını inceler. Statik, belli bir kuvvet altındaki cisimlerin hareketsiz hallerini ya da sabit
hızla hareket eden objelerin denge halindeki durumlarını, dinamik ise hareket halindeki cisimlerin durumlarını
inceler. Bobsled (Bobsleigh) sporundan örnekle açıklamak gerekirse; kızağını hareket ettirmeden duran sporcu statik
durumdadır ve hızla koşmaya başladığı evrede ise dinamik hareket etmektedir. Müsabaka sırasında kızağının sabit
ivmeyle hareket ettiği yani dengede olduğu durum da statik dengeye örnektir. Dinamik konusu iki alt başlıkta
incelenir. Bunlardan ilki olan kinematik; hareket halindeki objeleri konum (kat edilen yol), süre, hız ve ivme
açısından değerlendiren bir alt daldır (Arslan, 2017: 33). Bir futbolcu topa vurduğunda topun aldığı yol, topun hızı,
topun kendi eksenindeki dönüş hızı, ivmesi, kaleye ulaşıncaya kadar geçen süre, bunların hepsi kinematik değerlere
örnektir. Kinetik ise bir sistemin hareketini sağlayan kuvvet ve momentlerin etkisini inceleyen bilim dalıdır.
Kinematik, kütle (m) ve kuvvet (mg) ölçümleri yapılarak hareketi oluşturan kuvvetlerin miktarını da hesaplamaktadır.
[1] Örneğin, topa falso vuran bir futbolcu, topa düz vuran bir futbolcuya göre, farklı kaslarını farklı kuvvetlerde
çalıştıracaktır. Bu sebeple diz ve kalça ekleminde farklı momentler oluşacaktır. Ayrıca destek ayağının yere
uyguladığı kuvvetin (yer tepki kuvveti) büyüklüğü ve yönü değişecektir. İşte bu örnekte geçen kas kuvvetleri,
momentleri ve yer tepki kuvveti kinetik değerlendirmelerle incelenir.

about:blank 79/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Tablo 6.1 Rijit cisim mekaniğinin sınıflandırılması

6.6. Doğrusal Kinematikler


Doğrusal kinematik, doğrusal hareketleri tanımlamakla ilgilenir. Hız, mesafe ve doğrultuyla ilgili tüm soruların
çözümüyle ilgilenir. Örneğin elimizde tuttuğumuz bir futbol topunu yuvarladığımızda, hareketin başladığı bir
pozisyon (konum) vardır. Top belli bir süre yol aldıktan sonra durur ve toplamda belli bir yer değiştirmiş olur.
Ayrıca yuvarladığımız top belirli bir hızda harekete başlar fakat sonra yavaşlayıp (ivme-deselerasyon-) durur.
Anlatılan harekette kullanılan terimler doğrusal kinematiklerdir.

Konum (Pozisyon)

Mekanik olarak pozisyon, bir cismin uzaydaki yeri olarak tanımlanır. Bir cismin, hareketin başlangıcında, bitişinde
ya da hareket esnasında uzayda nerede olduğunun bilinmesi önemsiz gibi görünse de oyun taktiği açısından son
derece önemlidir. Takımların ya da oyuncuların stratejilerinin, rakibin ya da birbirlerinin konumuna göre belirlendiği
dikkate alındığında, açık alan ya da salon sporlarından futbol, tenis, buz hokeyi ya da basketbolda oyuncunun
pozisyonunun ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.

Resim 7’de sürat koşucusu yapan sporcular görülmektedir. Bu sporcuların konumlarının tespit edilebilmesi için bir
başlangıç noktasına ihtiyaç vardır. Çünkü sürat koşularından 100 m, 200 m ve 400 m’nin her birinin başlangıç
noktaları farklı yerdedir. Hangi branştan olursa olsun, belirlenen bir koşucunun -resim 7’deki anın- sabit bir referans
noktasına (dünyanın kendi ekseni ve güneşin etrafında döndüğünü düşünürsek tam anlamıyla bir sabitlemek mümkün
olmuyor tabi ki.) göre uzaklığının ölçülmesiyle sporcunun konumu belirlenir.

about:blank 80/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Resim 7: Sürat koşucularının konum ve yer değiştirmeleri (McGinnis, 2013, s. 55)

Yer Değiştirme

Bir sporcunun ilk konumundan son konumuna doğru en kısa yol boyunca çizilen yönü ve doğrultusu belli olan
uzaklığa “yer değiştirme” denir. Yer değiştirme vektörel bir büyüklüktür ve ∆ ile gösterilir. Yer değiştirmenin
matematiksel formülü ise şu şekildedir:

Bir sporcunun yaptığı hareketin tanımlanabilmesi için, vücudunun ya da kullandığı ekipmanın (top vs.) pozisyonunun
yanında, alınan yolun da bilinmesi gerekir. Futbolda birkaç pasın ardından atılan gol sonrasında topun aldığı yol bu
şekilde bulunabilir. Ya da teniste uzun bir ralli sonrasında topun ya da sporcunun aldığı yol da bu şekilde bulunabilir.

Resim 7’de sporcuların yarıştaki sıralaması bulunmak istenirse sporcuların yer değiştirme miktarlarını sıralanmalıdır.
400 m yarışlarında birinci kulvardaki (en iç) sporcuyla sekizinci (en dış) kulvardaki sporcu arasındaki en kısa uzaklık
88 m’dir (Dapena, 2005). Sporculardan en dış kulvarda olanlar en önde başlarlar çünkü virajda en dışarda
olduklarından daha fazla yol kat ederler. Yani resim 7’de sporcuların ne kadar yer değiştirdiğini bulabilmek için -
formülden de anlaşılacağı üzere- sporcuların ilk ve son konumlarının bilinmesi gerekir.

Soru: Olimpik bir havuzda (uzunluğu 50 m) yüzmeye başlangıç noktasından başlayan bir sporcu toplamda 100 m
yüzerek başlangıç noktasında sonlandırmıştır. Bu sporcunun yer değiştirmesi ne kadardır?

Yüzücünün 100 m yüzmesi için 50 m bir yöne yüzdükten sonra ters yöne de 50 m yüzmesi gerekir. Yani;

about:blank 81/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Tablo 6.2. 12. IAAF Dünya Atletizm Şampiyonası 100 m finalistlerinden Usain Bolt ve Tayson Gay’in 10 m’lik
aralıklarla süre ve sürat ölçümleri (McGinnis, 2013, s. 62)

Yukarıda bulunan sonuç, ortalama sürat değeridir. Eğer 100 m içindeki anlık sürat değişikliği hesaplanmak istenirse
belirli pozisyonlar arasındaki sürelerin bilinmesi gerekir. Tablo 6.2’de iki elit 100 m koşucusunun her 10 m’yi geçiş
süreleri ve hızları verilmiştir.

about:blank 82/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Atletlerin hızlanıp yavaşladığı yerler tablodan takip edilebilir. 100 m çok hızlı koşulan bir yarış olduğu için belirli
nokta arasındaki süreler -yani süratler- birbirine yakın değerler olduğu görülmektedir.

Ultra maraton koşan koşucularda ya da bisikletçilerde anlık hız kavramı önemlidir. Bu tarz müsabakalar değişik
topoğrafyaya sahip coğrafyalarda yapıldığı için atletler aynı sürede yarışı bitirseler dahi çok ayrı özellikte olabilir. Bir
tanesi yokuşu daha hızlı çıkabilecek güçteyken diğerinin dayanıklılığı daha iyi olduğu için müsabakayı aynı anda
bitirmiş olabilirler. Eğer bir müsabakanın sürat ve süre analizini yapacaksak ortalama yerine anlık süre ve hız
değerlerini dikkate almamız, müsabakayla ilgili daha doğru yorumlar yapmamızı sağlar.

Hız; bir cismin birim zamanda yaptığı yer değiştirmedir. Yer değiştirme belli bir yöne doğru yapılan hareket
olduğundan, vektörel bir büyüklüktür. Matematiksel gösterimi ise;

100 m koşusunun dünya rekorunun sürati bir önceki örnekte hesaplanmıştı. Şimdi hem 100. koşu dünya rekorunun
hem de 100 m serbest yüzme rekorlarının hızları hesaplanacaktır.

100 m serbest yüzme yapan bir sporcu 50 m ileriye yüzüp 50 m de geriye yüzer. Dolayısıyla toplam yer değiştirme
sıfırdır. Matematikte de 0 /sayı= 0 olduğu için sporcunun hızı sıfırdır.

İvme

Birim zamandaki hız değişikliğine ivme denir. Tanımdaki zaman 1 saniyedir. İvme vektörel bir büyüklüktür ve
şeklinde gösterilir. Matematiksel formülü ise;

Matematiksel formülden de anlaşılacağı üzere ivme pozitif ya da negatif olabilir. Eğer son hız ( ) ilk hızdan
daha yavaşsa hız değişimi negatif değerdir, dolayısıyla ivme de negatif çıkacaktır. Bu durumu bir sporcunun
yaşadığı düşünülürse sporcu artı yönde yavaşlıyordur (Resim 5’teki 2. buz patenci örneğindeki gibi). Buna
deselerasyon (negatif akselerasyon) denir. Bu hareket pozitif yönde yavaşlamadır. Eğer ilk ve son hızın ikisi de
negatifse ve son hız da ilk hızdan büyükse; bu sporcu da negatif yönde hızlanmadır.

Resim 8’de bir yüzücünün dönüşü gösterilmektedir. Hareket yönü sağa doğru pozitiftir ve yüzücü -1. konumda- sabit
hızda yüzmektedir (hızında bir değişim olmadığı için de ivmesi sıfırdır). Yüzücü, duvara dokunduğunda hareketinde
negatif akselerasyon görülür (konum 2), sonrasında bir an hızı sıfırlanır ve yön değiştirir. Bu kısımdan sonra yüzücü
hızla duvarı iter ve negatif yönde hızlanır (konum 3).

about:blank 83/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Resim 8: Bir yüzme yarışı sırasında yüzücünün yön değiştirme hareketi (Knudson, 2007, s. 114)

6.7. Açısal Kinematikler


Kinematiğin bir diğer bölümü de açısal kinematiktir. Açısal kinematik, açısal hareketin bir tanımıdır. Vücudumuzdaki
çoğu eklemin hareketleri farklı eksen ve düzlemlerde olduğundan ya da birçok eklemin iki hatta üç farklı rotasyonu
olabildiğinden, sportif hareketlerin anlaşılması açısından açısal kinematikler oldukça gereklidir.

Açısal Yer Değiştirme

Açısal yer değiştirme, bir cismin birim zamandaki açısal yer değiştirme miktarıdır. Yunancadaki teta (θ) açısıyla
gösterilir. Aşağıdaki şekilde bir [BC] (BC doğru parçası) B merkezi üzerinde 360 döndürülerek çember
oluşturulmuş. BC doğru parçasının üzerindeki C noktasının aldığı yol hesaplanırken, r yarıçaplı çemberin çevresinin
hesaplanması gerekir. Matematiksel olarak ifade edecek olursak: 2πr. Yarıçapın r olduğunu az önce belirttik, 2π ise
360 ’nin radyan karşılığıdır. Radyan, bu dairede r yarıçap uzunluğundaki, S yay parçasını gören merkez açıya eşit
açı ölçme birimidir. 1 Radyan yaklaşık 57,3°’dir. Matematiksel bir gösterimle:

IBCI 360° değil de şekildeki gibi θ açısı kadar yer değiştirirse, bu açısal yer değiştirme şu şekilde hesaplanır.

S = r . θ (radyan cinsinden)

Resim 9: BC doğru parçası ve doğru parçasının 360◦ etrafında döndürüldüğünde oluşturduğu daire ve teta (θ) kadar
döndürüldüğünde oluşturulan daire dilimi (McGinnis, 2013, s. 169)

Örnek: Aşağıdaki şekilde görüldüğü üzere dönme merkezinden R = 20 cm uzağında bulunan bir pedal bulunmaktadır.
Bu pedal 60° derece döndürülecek olursa ayağın uç noktası kaç cm yol almış olur? (π=3,14) (Arslan, 2017, s. 39)

about:blank 84/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Derece değerinin radyan olması gerektiğini ve dereceden radyana dönüştürme formülünü yukarıda belirtmiştir.

Açısal Hız

Açısal hız, birim zamanda yapılan açısal pozisyon değişimidir. Saniyede taranan (alınan yol) derece ya da saniyede
taranan (alınan yol) radyan olarak belirtilir ve omega (ω) ile gösterilir. Bir açısal hareketin gerçekleştiği belli bir
sürede yapılan açısal yer değişikliği bize ortalama açısal hızı verir. Açısal hareketin fazla yapıldığı teknik bir sporda
yapılan hareket paternlerinin tamamı önemli olsa da ani açısal hız değişimin olduğu kısımlar daha önemlidir. Bir disk
atıcı dönüşe başladığında diskin hızı ile diski elinden çıkardığı andaki hızları çok farklıdır. Ya da bir tenisçinin topa
vurmak üzere raketi savurduğu hızla topla buluştuğu andaki hızları farklıdır. İşte spor branşlarında yapılan hareketin
birim zamandaki hızı yani anlık açısal hız önemli bir konudur.

Açısal hız matematiksel olarak açısal pozisyon değişiminin zamana bölünmesiyle bulunur.

Şeklinde gösterilir.

Örnek: Aşağıdaki şekilde 0,5 saniyede yapılan 40°’lik diz ekstansiyon hareketi görülmektedir. Buradaki açısal hızı
hesaplayınız (Knudson, 2007, s. 122).

about:blank 85/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Açısal hareket saat yönünün tersine yapıldığı için sonuç artı yönlüdür.

Açısal İvme

Açısal hız değişimine açısal ivme denir ve yunanca alfa (α) ile gösterilir. Matematiksel gösterimi ise, α = ∆ω / ∆t
şeklindedir. Açısal ivmenin birimleri ise eğer açısal hız derece cinsinden ölçülmüşse derece/s/s, radran cinsinden
ölçülmüşse radyan/s/s’dir.

Örnek: Bir çekiç atıcı çekici elden çıkardığı andaki açısal hızı 280 derece/s’dir. Atıcı atışını 2,4 s.’de tamamladığına
göre bu çekicin ortalama açısal ivmesi nedir?

6.8. Biyomekanikte Kullanılan Ölçüm Ve Değerlendirme Yöntemleri


Duruş/Postür Analizi: İnsanların iki ayak üzerinde dengede durması vücudun tamamında kas kuvveti dengesi,
eklem ve kasların koordineli çalışması ve postür[2] gibi birçok etmene bağlıdır. Günümüzde bu tarz analizler
videografi ve fotografi yöntemiyle yapılmaktadır. Bu ölçümler sayesinde kişilerde ekstremitelerin birbirlerine göre
konumları ve ağırlık merkezi hattına uzaklıkları tespit edilip kişilerde oluşabilecek eklem ve kas ağrılarının önüne
geçilebilmektedir. Bu yer çekimi hattından sapma en son ayak hareketine etki eder. Ayakta da basma sorunlarına yol
açabilir.

about:blank 86/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Resim 9: Duruş/Postür Analizini

Resim 9’da 6, 7, 8 nolu hatlarda sırasıyla baş gövde ve bacaklardaki yer çekimi hattından sapmayı görebilirsiniz
(Hébert-Losie & Rahman, 2018).

Ayak Analizi: Sabit duruş ya da yürüyüş esnasında ayak analizi pedobarografi denilen yöntemle yapılır. Bu yöntem,
pedobar denilen basınç algılayıcı cihazla yapılır. Bu cihaz, ayaktan gelen basınç verilerini kırmızı, mavi, sarı ve yeşil
(bazen renk tonlarını da) renkte görünmesini sağlar. Bu şekilde ayak basış pozisyonu (eversiyon/inversiyon)
anlaşılabilir. Yürüme ya da duruş esnasındaki bu bozukluklar kişide ayak bileği, diz, kalça ve belde ağrılara sebep
olabilir. Spor biyomekaniği alanında sık kullanılan bu yöntemle, sporcularda oluşabilecek yaralanmalar önceden
tespit edilip önleyici tedaviler uygulanır.

Resim 10: Ayak tabanının yere uyguladığı maksimal kuvvetin, temas alanının kuvvet uygulamasının zamana göre
değişiminin ve tepe basıncının renklerle gösterimi (Sinclair , Bosch, Rosenbaum, & Böhm, 2009)

Modelleme Yöntemiyle Hareket Analizi: Sporda kullanılan modelleme, yapılan sportif hareketi gerçeğe yakın
görüntülüler haline getirmektir. Bu tarz modellemelerle sporcuların müsabaka anında ya da antrenmanda yaptığı
hareketler bilgisayar ortamında incelenip 3 boyutlu analizi yapılabilir (Resim 12). Sporcuların kinematik (hız,
konum, ivme vs.) verilerine ve kuvvet platformundaki verileriyle kas kuvvetlerine ulaşılabilir (Resim 11). Bu
sistemlerden bir tanesi Stanford Üniversitesi’nin geliştirdiği OpenSim yazılımıdır. Modelleme, simülasyon ve analiz
yapılabilen OpenSim açık kaynak kodlu bir yazılımdır. Modellemesi yapılacak olan harekete göre sporcunun
vücudunun belli bölgelerine işaretçiler (belirteç/marker) yerleştirilir. Yüksek hızlı ve kızılötesi kameraların olduğu bir
laboratuvarda sporcunun işaretçiler yardımıyla üç boyutlu uzayda verileri toplanır. Bu toplanan veriler işaretçilerin üç
boyutlu konumu, sporcunun eklem açısı, hızı veya açısal ivmesi gibi kinematik değerleridir. Bir kuvvet platformu
yardımıyla yer tepki kuvveti ve sonrasında kas kuvvetleri hesaplanır.

Resim 11: İşaretçi ve yer tepki kuvveti sayesinde kas kuvveti elde edilmiş Rectus Femoris kasının gösterimi (Delp, ve
diğerleri, 2007)

about:blank 87/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Resim 12: Yön değiştirme yapan bir futbolcunun işaretçi görüntüsü (Reinbolt, Seth, & Delp, 2011)

Fakat sportif hareketlerde bu sistemlerde bazen sorunlar yaşanmaktadır. İşaretçilerin kamerada algılanamadığı ya da
farklı parlak cisimlerin işaretçi gibi algılandığı durumlar yaşanmaktadır. Bazen de hızlı gerçekleşen hareketlerde
işaretçiler düşmekte ya da kameralar tarafından algılanamayacak bir açıda konumlanmaktadır.

Spor biyomekaniğinde kullanılmaya da uygun olan ölçüm araçlarından bir tanesi de giyilebilir analiz sistemleridir.
Xsens bunlardan bir tanesidir (US Patent No. US 8,165,844 B2 , 2012 ). Bu sistem sayesinde sporcular laboratuvar
sınırlarına bağlı kalmadan geniş bir alanda (atletizm sahası, basketbol salonu, futbol sahası vs.) spor uygulamalarını
yapabilirler (Resim 13). İvmeölçer ve jiroskop (açısal hız ölçer-yön ölçer) yardımıyla kinematik verilere ulaşabilen
bu sistem kuvvet platformuna entegre edilerek kas kuvvetlerine ulaşılabilir. İşaretçilerin kullanıldığı sistemden farklı
olarak bu sistem spor biyomekaniğindeki ölçümler için daha uygundur. Çünkü bu sistemde sporcular uyguladıkları
branşları, alan ve hareket kaygısı olmadan yapabilirler.

Xsens giyilebilir hareket analiz sistemleri (Schepers, Giuberti, & Bellusci, 2018)

Bölüm Özeti
● Biyomekanik, mekanik bilimi kullanılarak canlıların hareketlerinin incelenmesi olarak tanımlanmaktadır.

● Spor ve egzersiz biyomekaniğini ise egzersiz ve spor esnasında uygulanan ya da maruz kalınan kuvvetler ve
etkilerinin insan vücudu üzerindeki incelemesidir.

● Spor, insan vücudunun limitlerinin zorlandı bir alandır.

● Spor biyomekaniği -diğer alt dallarla birlikte- bu limitlerin belirleyen bir bilim dalıdır.

● Bu sebeple sporda biyomekaniğin kullanılması hem performans artışı bakımında hem de yaralanmaları önleme
bakımından büyük bir öneme sahiptir.

about:blank 88/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
● Bunu kavramış bilinçli spor bilimciler, antrenörler ve sporcular daha başarılı olacaklardır. Bununla birlikte
antrenörlerin basit bir şekilde yapabileceği kinematik hesaplar ve toplayacakları veriler, sporculara teknik ve taktik
anlamda büyük artılar getirecektir.

● Spor ve egzersiz biyomekaniğinin insan hareketinde kullanılan uygulamaları iki ana alana ayrılabilir. Bunlardan
birincisi performans artışı, ikincisi ise yaralanmanın önlenmesi (azaltılması) ve tedavisidir.

● Spor biyomekaniği mutidisipliner ve çalışma alanı çok geniş (mühendislik, tıp, fizyoterapi vs.) olduğu için
antrenörlerin topladıkları bu kinematik verileri her alanda değerlendirebilir ve analiz edebilir.

● Bu sayede spor biyomekaniği ve geniş çalışma alanı sporun her dalında başarıya ulaşılabilir.

● Mekaniğin alt dallarından olan rijit cisim mekaniğini spor ve egzersiz biyomekaniği ile en yakından ilgili olanıdır.

● Kuvvet etkisi altındaki bir cismin davranışını inceleyen rijit cisim mekaniği, statik ve dinamik olmak üzere ikiye
ayrılır. Statik, belli bir kuvvet altındaki cisimlerin hareketsiz hallerini ya da sabit hızla hareket eden objelerin denge
halindeki durumlarını, dinamik ise hareket halindeki cisimlerin durumlarını incelemektedir.

● Spor ve egzersiz biyomekaniğinin iyi anlaşılabilmesi için temel anatomik kavramların çok iyi bilinmesi
gerekmektedir.

● Doğrusal kinematik, doğrusal hareketleri tanımlamakla ilgilenir. Hız, mesafe ve doğrultuyla ilgili tüm soruların
çözümüyle ilgilenmektedir.

● Açısal kinematik ise açısal hareketin bir tanımıdır. Vücudumuzdaki çoğu eklemin hareketleri farklı eksen ve
düzlemlerde olmakta ya da birçok eklemin iki hatta üç farklı rotasyonu olabilmektedir.

● Biyomekanikte kullanılan ölçüm ve değerlendirme yöntemleri arasında duruş/postür analizi, ayak analizi ve
modelleme yöntemiyle hareket analizi gösterilebilir.

Kaynakça

Arslan, Y. Z. (2017). Biyomekanik Uygulamalar İçin Temel Biyomekanik. N. E. Akalan, & Y. Temelli içinde, Temel
Kinezyo- Mekanik (s. 1). İstanbul: İstanbul Medikal Sağlık ve Yayıncılık Hiz. Tic. Ltd. Şti.

Bartlett, R. (2007). Introduction to Sports. New York: Taylor & Francis e-Library.

Blazevich, A. (2007). Sports Biomechanics The Basics: Optimising Human Perforfance. London: A&C Black
Publishers Ltd.

Boden, B. P., Griffin, L. Y., & Garrett Jr, W. E. (2000). Etiology and Prevention of Noncontact ACL Injury. The
Physician and Sportsmedicine, 53-60.

Cirillo, K. J., & Messier , S. P. (1989). Effects of a verbal and visual feedback systemon rrunning technique,
perceived exertion andrunning economy in female novice runners. Journal of Sports Sciences, 113-126.

Čoh, M. (2019). Usaın Bold –Bıomechanıcal Model Of Sprınt Technıque. Physical Education and Sport, 1-13.

Dapena, J. (2005). The "Loud Gun" Startıng System Currently Used At The Olympıc Games. The "Loud Gun"
Startıng System Currently Used At The Olympıc Games. Bloomington IN, USA: Special to Track & Field News.

Delp, S. L., Anderson, F. C., Arnold, A. S., Loan, P., Habib, A., John, C. T., . . . Thelen, D. G. (2007). OpenSim:
Open-Source Software to Create andAnalyze Dynamic Simulations of Movement. IEEE TRANSACTIONS ON
BIOMEDICAL ENGINEERING, 1940-1950.

Hatze. (1974). The Meaning of the term: "Biomechanics". Journal of Biomechanics, 189-190.

Hébert-Losie, K., & Rahman, F. (2018). Reliability of postural measures in elite badmintonplayers using Posture Pro
8. Physiotherapy Theory and Practice, 483-494.

Hewett, T. E., Ford, K. R., & Myer, G. D. (2006). Anterior Cruciate Ligament Injuriesin Female Athletes Part 2, A
Meta-analysis of Neuromuscular InterventionsAimed at Injury Prevention. Clinical Sports Medicine Update, 490-
498.

about:blank 89/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
https://ethz.ch/en.html. (2020). https://movement.ethz.ch/research/past-project-gallery/sports-biomechanics.html:
https://movement.ethz.ch/research/past-project-gallery/sports-biomechanics.html adresinden alındı

https://movement.ethz.ch. (tarih yok). 2020: /research/past-project-gallery/sports-biomechanics.html adresinden alındı

https://ssrc.ac.ir/lab/en/page/223/sport-biomechanics-lab. (2020). https://ssrc.ac.ir/lab/en/page/223/sport-


biomechanics-lab: https://ssrc.ac.ir/lab/en/page/223/sport-biomechanics-lab adresinden alındı

https://ssrc.ac.ir/lab/en/page/223/sport-biomechanics-lab. (2020). https://ssrc.ac.ir/lab/en/page/223/sport-


biomechanics-lab: https://ssrc.ac.ir/lab/en/page/223/sport-biomechanics-lab adresinden alındı

İnal, H. S. (2013). Spor ve Egersizde Vücut Biyomekaniği. İstanbul: Papatya Yayıncılık.

Knudson, D. (2007). Fundamentals of Biomechanics. Chico,CA: Springer.

Luinge, H. J., Roetenberg, D., & Slycke, P. (2012 ). US Patent No. US 8,165,844 B2 .

McGinnis, P. M. (2013). Biomechanics of Sport and Exercise. Champaign, Illinois: Human Kinetics.

Peter R. Cavanagh, Andrew, , G. C., Kram, , R., Rodgers, , M. M., Sanderson, , D. J., & Hennig , E. M. (1985). An
Approac To Biomechanical Profiling Of Elite Distance Runners . International Journal of Sport Biomechanics, 36-
62.

Reinbolt, J. A., Seth, A., & Delp, S. L. (2011). Simulation of human movement: applications using OpenSim.
Elsevier / Procedia IUTAM, 186-198.

Sarsılmaz, M. (2016). Anatomi. İstanbul: Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık Tic. Ltd. Şti.

Schepers, M., Giuberti, M., & Bellusci, G. (2018). Xsens MVN: Consistent Tracking of Human. XSENS
TECHNOLOGIES B.V., 1-8.

Sinclair , M. F., Bosch, K., Rosenbaum, D., & Böhm, S. (2009). Pedobarographic Analysis Following Ponseti
Treatmentfor Congenital Clubfoot. Clinical Orthopaedics and Related Research, 1223-1230.

Ünite Soruları
Soru-1 :

Biyomekanikle ilgili aşağıdakilerden hangisi doğru değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Sadece mühendislerin çalışma alanıdır.

(B) Mekanik bilimi kullanılarak canlıların hareketlerinin incelenmesidir.

(C) Multidisipliner bir çalışma alanıdır.

(D) Belli kuvvetlerin etkisi altındaki cisimlerin durgun veya hareketli hallerini inceler.

(E) Çalışma alanlarından bazıları tıp ve fizyoterapidir.

Cevap-1 :

Sadece mühendislerin çalışma alanıdır.

Soru-2 :

Aşağıdakilerin hangisi spor biyomekaniğinin konusu değildir?

about:blank 90/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(Çoktan Seçmeli)

(A) Bir futbolcunun topa vuruş hızını arttırmak.

(B) Bir yüksek atlayıcının sıçrama yüksekliğini geliştirmek.

(C) Bir basketbol oyuncusunun kaygı düzeyini kontrol etmek.

(D) 100 m. koşucusunun hızını tespit etmek.

(E) Voleybolculara omuz yaralanmalarını önleyici egzersiz önermek.

Cevap-2 :

Bir basketbol oyuncusunun kaygı düzeyini kontrol etmek.

Soru-3 :

Aşağıdaki anatomik terimlerden hangisi yanlıştır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Vücutta başa daha yakın kısımlar için superior daha altta kalan kısımlar için de inferior terimi kullanılır.

(B) Vücudun ön cephesi için anterior, arka cephesi için ise posterior terimi kullanılır.

(C) Anatomik duruşta, vücudu yukarıdan aşağıya doğru bir çizginin tam ortadan geçtiği düşünülürse, bu çizgiye
yakın kısım medial, uzak kısım ise lateraldir.

(D) Ekstremitelerin (uzuvların) vücuda yakın kısmı için proksimal, uzak kısmı için ise distal terimi kullanılır.

(E) Herhangi bir uzvun vücudun orta hattından uzaklaşmasına adduksiyon, yakınlaşmasına ise abduksiyon denir.

Cevap-3 :

Herhangi bir uzvun vücudun orta hattından uzaklaşmasına adduksiyon, yakınlaşmasına ise abduksiyon denir.

Soru-4 :

Aşağıdaki anatomik duruş tariflerinden hangisi doğrudur?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Ayakta dik duran bir kişinin yüzü, gözleri ve el ayaları karşıya bakacak şekilde, kolları gövdenin yanlarında
sarkık ve ayak topukları bitişik duruşuna anatomik pozisyon denir.

(B) Sırtüstü yatan bir kişinin yüzü, gözleri ve el ayaları karşıya bakacak şekilde, kolları gövdenin yanlarında sarkık
ve ayak topukları birbirinden ayrı duruşuna anatomik pozisyon denir.

(C) Yüzüstü yatan bir kişinin, kolları iki yana 90º açık pozisyonda ve ayak topukları bitişik duruşuna anatomik
pozisyon denir.

(D) Ayakta dik duran bir kişinin yüzü, gözleri ve el ayaları karşıya bakacak şekilde, kolları 90º abduksiyonda ve ayak
topukları bitişik duruşuna anatomik pozisyon denir.

(E) Ayakta dik duran bir kişinin yüzü, gözleri karşıya ve el geriye bakacak şekilde, kolları 90º abduksiyonda ve ayak
topukları bitişik duruşuna anatomik pozisyon denir.

Cevap-4 :

about:blank 91/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Ayakta dik duran bir kişinin yüzü, gözleri ve el ayaları karşıya bakacak şekilde, kolları gövdenin yanlarında sarkık ve
ayak topukları bitişik duruşuna anatomik pozisyon denir.

Soru-5 :

Aşağıdakilerden hangisi skaler büyüklüğe örnektir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Hız

(B) İvme

(C) Hacim

(D) Konum

(E) Pozisyon

Cevap-5 :

Hacim

Soru-6 :

100 m. koşusunu 10 saniyede bitiren bir sporcunun ortalama hızını ne kadardır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) 5m/s

(B) 10km/sa

(C) 20m/s

(D) 10m/s

(E) 15km/sa

Cevap-6 :

10m/s

Soru-7 :

Aşağıdaki ifadelerden hangisi ivmeyi verir?

(Çoktan Seçmeli)

Cevap-7 :

Soru-8 :

360º’nin radyan karşılığı kaç π’dir?

about:blank 92/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(Çoktan Seçmeli)

(A) 5π

(B) 2π

(C) 4π

(D) π

(E) 3π

Cevap-8 :

Soru-9 :

Biyomekanik ölçüm sistemlerinden “Opensim” ile aşağıdakilerden hangisi ölçülemez ya da hesaplanamaz?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Eklem açıları

(B) İşaretçi (belirteç) konumu

(C) İşaretçi (belirteç) hızı

(D) Kalp ritmi

(E) Açısal ivme

Cevap-9 :

Kalp ritmi

Soru-10 :

Aşağıdakilerden hangisi spor biyomekaniği ölçüm ve analizlerinde işaretçi kullanılan sistemlerin yerine
giyilebilir sistemlerin daha sık kullanılmasının sebeplerinden biri değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Giyilebilir sistemlerin geniş alanlarda (spor salonları, futbol sahası vs.) kullanılabilir olması.

(B) Sportif hareket esnasında işaretçi kullanılan sistemlerde işaretçilerin kameralar tarafından algılanamaması.

(C) Giyilebilir sistemlerin daha doğru kinematik ölçüm yapması.

(D) Hızlı hareketler esnasında işaretçilerin düşmesi.

(E) Giyilebilir sistemlerde sporcular uyguladıkları hareket kaygısı olmadan yapabilirler.

Cevap-10 :

Giyilebilir sistemlerin daha doğru kinematik ölçüm yapması.

about:blank 93/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

7. SPOR FELSEFESİ
Birlikte Düşünelim

1) Felsefe ve felsefenin alt disiplinleri nedir?

2) Spor felsefesi nedir? Neden önemlidir?

3) Spor felsefesi araştırmaları hangi konuları inceler?

4) Spor felsefesinde çalışılan konulara dair temel tartışmalar nelerdir?

Başlamadan Önce

Spor felsefesi, spor bilimleri ile ilişkili diğer araştırma alanlarına kıyasla daha genç bir çalışma alanı olsa da sportif
etkinliklere dair felsefi düşünceler belki de sporun tarihi kadar eskidir.

Platon’da da Aristoteles’te de sporun Antik Yunan eğitiminin önemli bir parçası olmasına dair ifadeler bulunur.

Bunun yanında, Rousseau gibi beden eğitiminin, çocuğun eğitiminin içerisinde önemli bir yer alması gerektiğine
inanan düşünürlerin yanı sıra felsefe tarihinde oyun ve spor üzerine yazmış olan Nietzsche, Heidegger, Sartre,
Wittgenstein gibi diğer bazı düşünürler de vardır. Ancak, spor felsefesi olarak ayrı bir disiplinin ortaya çıkışı 20. yy.ın
ikinci yarısında Kuzey Amerika’daki spor bilimi ve felsefe alanlarındaki akademisyenlerin ortak çabaları ve
katkılarıyla gerçekleşmiştir.

Bu bölümde, temel olarak felsefe ve spor felsefesinin ne olduğuna kısaca değindikten sonra spor felsefesi alanında
sıkça ele alınan konu ve kavramlara dair bazı tartışmaların özetlenerek alana dair genel bir tanıtım yapılması
amaçlanmıştır.

Bölüm sınırlılıklarından dolayı, alanda tartışılan konu ve kavramların bir kısmına ve tartışmaların içerisindeki bazı
görüşlere yer verilmiş olup temel bir perspektif verilmekle yetinilmiştir.

7.1. Felsefe ve Felsefenin Alt Disiplinleri


Felsefe kelimesinin etimolojik kökenine bakıldığında Yunanca philosophos, Latince philosophia kelimelerinden
geldiği görülür. Kelime, “sevgi (love)” anlamına gelen philo ve “bilgelik (wisdom)” anlamına gelen sophia
kelimelerinin birleşimiyle “bilgelik sevgisi (philosophia)” anlamına gelir. Bununla beraber, yaygın olarak bir dünya
görüşünü ya da yaşama anlayışını ifade etmek için de bireysel ve kurumsal bazda “felsefem”, “felsefemiz” gibi
ifadelere rastlarız ancak bu ifadeler, kökleri Antik Yunan’a dayanan bir bilgi üretme alanı olan felsefenin sadece eş
sesli kullanımlarıdır. Bu noktada, Batı felsefesinin temelinin Antik Yunan’a dayandığını söylemekte fayda vardır.
“Yunanlılar, doğruya ve bilgiye, doğrunun ve bilginin kendisi için yönelmiş olan bir bilimin, bir felsefenin ilk
yaratıcılarıdır. Bunu, Eski Doğu’nun hiçbir yerinde bulamıyoruz. Eski Doğu kültürü, bilgi ile ya dinî ya da teknik
bakımdan ilgilenir” (Gökberk, 2012 s. 14). Başlangıçtaki bu özgün anlama göre, Antik Yunan’da her türden
araştırmacıya filozof adı verilmiştir (Cevizci, 2013 s. 641). Bununla beraber, “‘Bilgelik sevgisi’ anlamına gelen ve
başlangıcında bir bütün olan felsefe (philosophia) bugün birçok disiplini içinde toplayan, her alanla (yani hem var
olan şeylerle hem de onların bilgisiyle) ilgisi olan bir bilgi türünün adı olmuştur” (Mengüşoğlu, 2014 s. 17).

Elbette ki felsefenin ne olduğu sorusunun da bir felsefe sorusu olduğunu hatırda tutulmak gerekir. Bununla beraber,
felsefenin ne olduğu da hem içinde bulunulan çağa hem de o felsefeyi üreten filozofa göre farklılık gösterir. Felsefe,
zaman zaman “düşünme üzerine düşünme” şeklinde tanımlanır ki bu da bir anlamda, hem bir iddiayı savunurken
dayandığımız argüman ya da argümanları tekrar tekrar değerlendirmemiz hem de yaşamımızdaki kararlarımız ve
seçimlerimiz için “doğru” ve “yanlış” yargılarına varmamızı sağlar.

Russell (2000, s. 137), felsefenin değeri üzerine yazarken şu ifadeleri kullanır: “Felsefe de bütün öteki öğrenimler
gibi, en başta bilgiyi amaç edinir. Onun amaçladığı bilgi, bilimlerin yapısına birlik ve dizge getiren ve bizim
yargılarımızın, ön yargılarımızın, kanılarımızın temellerinin eleştirel incelemesinin bir sonucu olan türden bir
bilgidir.”

Felsefenin fildişi kuleden yapıldığına ilişkin genel kanının aksine, yaşamın her boyutunda çeşitli işlevleri yerine
getirir. Bireysel boyutta bakıldığında, felsefe insan olarak varoluşumuzun anlamıyla ilgili bazı temel soruları ele alır.

about:blank 94/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
İnsanlar, yaşamlarında zaman zaman “Niçin bu dünyadayım?”, “Hayatımın bir amacı var mı?”, “Bir şeyi doğru ya da
yanlış kılan nedir?”, “Zihin bedenden farklı mıdır?”, “Ölümden sonra insana ne olur?” türünden felsefi sorular
sorarlar (Cevizci, 2013 s. 643). Sokrates, Atina demokrasisi tarafından tanrılara inanmama ve gençlerin ahlakını
bozmayla suçlarıyla yargılandığında, -Platon tarafından kaleme alınan Sokrates’in Savunması adlı eserde aktarıldığı
şekliyle- “Sorgulanmamış hayat, yaşamaya değmez!” der (Platon, 38a5-6, çev: 2016). Bu açıdan bakıldığında, felsefe
insanın anlam arayışında bir rehber, bir yol göstericidir. Dolayısıyla bir eğitim müfredatı içerisinde felsefe ve
felsefeye ilişkin herhangi bir dersin en belirleyici katkısı, öğrencilerin eleştirel düşünme becerisini geliştirmesidir.
Çünkü felsefe, ezberlenecek bilgiler sunmaz. Doğası gereği, sorgulama ve anlama becerisi gerektirir.

Felsefenin genellikle dört alt dalı olduğu ifade edilir. Bunlar:

Şekil 10. Felsefenin Dört Alt Dalı

7.2. Spor Felsefesi Nedir?


Spor felsefesi, ilgilendiği problemleri spordan alan temelde bir felsefi çalışma alanıdır. Öyleyse, ilk başta sözü edilen
alt disiplinlere dair çalışmalar içerir. Bu çalışmaların birçoğu aksiyoloji (Bu alanda etik çalışmalar nispeten daha çok
olsa da estetik çalışmalara da sıkça rastlanır.) ve metafizik alanındadır.

Hardman & Jones (2010 s. 2) spora dair çalışmaların çoğunun, genellikle sorgulanmamış sonuçlara ulaşmaya dair
daha etkili araçlar sağlamaya yarayan techne’ye diğer bir deyişle bil-yap’a (know-how) odaklandığını; felsefenin
sporu eudaimonia açısından yani genel iyiliği, değeri veya erdemi açısından değerlendirdiğini dile getirir.

Türk spor felsefesinin bir akademik araştırma alanı olarak gelişmesine öncülük etmiş olan Erdemli ise, alanın doğası
gereği metafizik bir bilgi ortaya koyduğunu ifade ederek “Spor felsefesi ya da sporun felsefesi ‘Sporun özünü soran,
onun ne olduğunu bilmeye, onun bilgisine ulaşmaya uğraşan bir bilgi işidir.’” der (Erdemli, 2002 s. 25).

7.3. Dünya ve Türkiye’de Spor Felsefesinin Gelişimine Bir Bakış

about:blank 95/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Spor felsefesinin dünyada görünür olmaya başlaması 19. yy.ın ikinci yarısına rastlar. Kretchmar, bu disiplinin
gelişimini üç aşamada açıklar: “Birincisi, eklektik (seçmeci) bir eğitim felsefesi yaklaşımının; ikincisi, birbirine rakip
felsefi sistemlerin ya da düşünce ekollerinin güçlü yönlerine yönelen ilginin; üçüncüsü de temel bir felsefi disiplinin
kategorileri ve metotlarının egemen olduğu" evredir. Bununla beraber, salt felsefi temellere oturan bir spor felsefesi
geleneği, 1973 yılında Amerika'daki Brockport Üniversitesinde uluslararası katılımlı olarak düzenlenmiş olan Spor
Çalışmaları Felsefe Topluluğu (Philosophical Society for the Study of Sport ) toplantısı ile yayımlanan Spor Felsefesi
Dergisi (the Journal of the Philosophy of Sport) ile başlamıştır (Kretchmar, 2009).

Günümüzde, spor felsefesi hem spor bilimleri hem de felsefe alanından gelen akademisyenlerin çalışmalarıyla
öncülük ettiği, görece yeni bir çalışma alanı olmakla beraber dünyanın çeşitli bölgelerinde örgütlenmeye devam
etmektedir. Bu sebeple, Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya’da spor felsefesi birlikleri kurulmuştur ve yenileri de
kurulmaya devam edilmektedir. Bu birliklerin çıkardığı akademik dergilerin yanı sıra diğer bazı dergilerin çeşitli
sayıları ya da bölümleri de alandaki çalışmalara ayrılmaktadır. Bunun yanı sıra, Kuzey Amerika, Kanada ve
Avrupa’daki çeşitli okullarda alanla ilgili lisansüstü eğitim programları bulunmaktadır. Dolayısıyla, genç bir
akademik disiplin olan spor felsefesi, dünyanın dört bir yanından yapılan katkılarla gelişmeye ve büyümeye devam
etmektedir.

Ülkemizde spor felsefesi çalışmaları, ilk kez 11-12 Kasım 1990 tarihlerinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesinde düzenlenen Türk Alman Kültür Diyaloğunda Spor Felsefesine Yeni Yaklaşımlar isimli sempozyumla
başlamıştır (Spor Bilim b.t.). Ülkemizde spor felsefesi alanında belirtildiği şekilde bir örgütlenme ve akademik
yayıncılık anlayışı henüz oluşmamıştır. Hâlihazırda, Türkiye’de spor felsefesi çalışmalarının ortaya çıkışı ve gelişimi
felsefeci ve sporcu Prof. Dr. Atilla Erdemli’nin akademik çalışmaları ve kitapları ile başlamış olup son yirmi yıl
içerisinde disiplinler arası çalışan az sayıda akademisyenle devam etmektedir. Bunun yanı sıra, spor bilimleri
alanında lisans ve lisansüstü eğitim veren programların müfredatlarında spor felsefesi, spor tarihi ve felsefesi, fair
play ve olimpizm, serbest zaman felsefesi vb. alanla ilgili dersler verilmektedir.

7.4. Spor Felsefesinde İncelenen Bazı Önemli Konu ve Kavramlar


Oyun ve Spor

Spor felsefesindeki en temel sorunlardan biri de spor ve oyunun ne olduğunun soruşturulmasıdır. Bu soruşturmalara
verilen cevaplar genellikle hem metafizik hem de etik cevapları içerir. Dolayısıyla, bu çeşit cevaplar hem sporun ve
oyun doğasının ne olduğu, hem de ne olması gerektiği ile ilgili cevaplardır.

Huizinga (2013)’nın deyişiyle “Oyun kültürden eskidir.”. Homo Ludens (Oyun Oynayan İnsan) kitabında oyunun
toplumsal işlevi üzerine incelemeler yapan Huizinga’ya göre, kültür yaratan bir varlık olarak insan, oyuna kendinden
bir şey katmamıştır, çünkü insanlardan önce hayvanlar da oyun oynuyorlardı. Aslında, oyun insanlarda da
hayvanlarda da içgüdüseldir.

İnsan yavrularının yani çocukların günlük yaşamı oyun ile doludur, çocuklara verilecek eğitimler de eğitici oyunlarla
süslenir. Eğitim anlamında bakıldığında, oyunun işlevsel bir yanı ortaya çıkar. Ancak oyun, doğası itibariyle ‘amacı
kendisinde olan bir eylem’dir, diğer bir deyişle oyun, başka hiçbir şeyin aracı değildir. Bununla beraber, oyun
geliştirilip yetişkin elinde spora evrildiğinde ‘amacı kendisinde olan bir eylem’ olmaktan uzaklaşabilir. Huizinga
(2013) oyunu şu şekilde tanımlar: “Oyun, kurgusal olduğu bilinen ve gündelik hayatın dışında yer alan, bununla
birlikte oyuncuyu da tamamen içine çeken, gönüllü, özgür bir eylemdir.” Bununla beraber, oyunun özelliklerini şu
şekilde sıralar:

● Oyun gönüllü bir eylemdir. Diğer bir deyişle, çocuk ve hayvanın aksine yetişkinin oyun oynaması gerekli değildir.
Yetişkin sadece oyundan keyif aldığı için oynar.

● Oyun, -mış gibi yapmadır. Diğer bir deyişle, oyun içerisinde gündelik yaşamda başkaca bir yaşama vardır; oyuncu,
belirli bir zaman için başkası olur.

● Oyun, gündelik yaşamdan zaman ve mekân açısından farklıdır. Diğer bir deyişle, oyun; arena, oyun masası, tenis
kortu, sahne vb. alanlarda oynanır; belirli bir zaman içerisinde başlar ve biter.

● Oyun gerilim içerir. Diğer bir deyişle, her oyunun kendi ait kuralları vardır; bu kurallar içerisinde oynanan her
oyun, oyuncuların kendi çabalarıyla başarıya ulaşmaya çalıştığı bir etkinliktir, bu nedenle, belirsizlik içerdiğinden
gerilim içerir.

● Oyun, düzen yaratır. Diğer bir deyişle, bir düzen ve ahenk içerisinde olan oyun, güzellik yaratma eğilimindedir.

about:blank 96/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
● Oyun, hiçbir maddi yarar ve çıkar içermez. Diğer bir deyişle, oyun, kâr amacıyla yapılan; sonunda bir ürün elde
edilen bir etkinlik değildir.

Türkçe çevirisi olmayan Man, Play and Games adlı eserinde Caillois (2001), Huizinga’nın oyun tanımını ve oyunun
kültürün gelişmesindeki rolünü açıklamakta yeterli olduğunu ancak maddi çıkarları göz ardı ettiğini ifade ederek
eleştirir. Caillois, bu sözleriyle para ile oynanan şans oyunlarını da oyun tanımına dahil eder. Oyunun özelliklerini
Huizinga’ya benzer şekilde şöyle sıralar:

● Özgür

● Ayrışık

● Belirsiz

● Verimsiz (kâr elde edilmeyen)

● Kurallarla yönetilen

● Kurgusal (Hayalî)

Bununla beraber, Caillois (2001) oyunu dört kategori halinde ele alır:

1. Agon: Yarışmalı oyunları tarif eder. mutlak eşitlik sağlanması güçtür; çalışma, sabır, tecrübe ve nitelik gerektirir.

İki tip olabilir:

a. Fiziksel (ör. Futbol)

b. Zihinsel (ör. Satranç)

2. Alea: Şans oyunlarını tarif eder. Yetişkin insanlara hastır; kazanan kaybeden göre daha şanslıdır.

3. Mimicry: Simülasyon ve taklit oyunlarını tarif eder. Hayalî bir karakter yaratılır; gerçek hayattaki kişilikten bir
süreliğine uzaklaşılır. (ör. anne rolü oynayan küçük bir kızın oynadığı evcilik oyunu)

4. Ilinx: Diğer bir deyişle vertigo ya da baş dönmesi adı verilen bu oyun tipinde amaç, anlık olarak insanın dengesini
bozarak haz verici bir panik duygusu yaratmaktır. (ör. kamikazeye binmek ya da serbest paraşüt yapmak)

Bu bölümde, son olarak hem oyunu hem de sporu tanımlayan Suits’ten söz etmek gerekir. Suits (2012), Çekirge –
Oyun, Yaşam ve Ütopya adlı eserinde bir oyun tanımı yapmaya çalışır ve bu tanımını günlük yaşamda oyun olarak
adlandırılan etkinliklerle sınayarak düzenler. Bununla beraber, ekonomik ve psikolojik açıdan otonom hale gelmiş;
diğer bir deyişle hiçbir yoksunluk içerisinde olmayan, ütopya düzeninde yaşayan insanların yapacağı tek şeyin oyun
olacağını ve hatta o düzende yapılan her şeyin oyun olacağını iddia eder.

Şimdi Suits’in oyun tanımına biraz daha yakından bakalım. Suits (2012), oyunu kısaca şu şekilde tanımlar: “Oyun
oynamak gereksiz engelleri aşmak için girişilen gönüllü bir çabadır.” Suits’in ifade etmek istediği şey, Huizinga ve
Caillois’in söyledikleriyle paralellik gösterir: İnsan, oyun oynamak için -aşılacak- suni engeller yaratır ve bu engelleri
aşmak için gönüllü çaba gösterir, çünkü oyun oynamak ister. Bu oyuna dair tasarıyı bir örnekle anlatmak gerekir.
Günlük yaşamımızda 100 m koşusu denilen bir etkinlik yoktur. Bu etkinlik, ancak atletizm bağlamında anlam
kazanır. İnsan bir yere yetişmek için koşar, bir şeyden ya da birinden kaçmak için koşar, egzersiz yapmak için koşar
vs. ancak bu koşu etkinliği 100 m olarak belirlenip bir atletizm pistinde, belirlenmiş kurallarla, diğer koşucularla
rekabet içerisinde gerçekleşen bir etkinlik olduğunda o zaman bu etkinlik bir oyun, diğer bir ifadeyle yarışmalı oyuna
dönüşür. O halde, Suits’e (2012) göre böyle bir oyun etkinliğini belirleyen bazı özellikler vardır. Bu özellikler,
oyunun amacı, kuralları, oyunda izin verilen araç, gereç ve yöntemler ile oyuncu tavrı (ya da diğer bir deyişle,
oyunsal tavır)’dır. Burada yaşanmış bir olaydan örnek verirsek, Suits’in ne demek istediği daha iyi anlaşılacaktır:
1980 yılında Boston Maratonu’na katılan Rosie Ruiz, hem maraton seçmelerinde hem de maraton yarışında yan
yolları ve metro hatlarını kullanarak çok kısa mesafe koştuktan sonra bitiş çizgisine varmış ve ipi göğüslemiştir.
Birincilik ödülü verilen Ruiz’in hilesi kısa sürede ortaya çıkınca, spor tarihindeki skandallardan birine imza atan kişi
olarak kayıtlara geçmiştir (Beinsports, b.t.). Suits’in ifadesiyle bir koşu etkinliği düzenlenmiş ancak oyuna katılan ve
bitiş çizgisine diğerlerinden önce ulaşarak oyunun amacını gerçekleştiren bu kişi, oyunda belirlenen kurallara
uymadığı ve dolayısıyla oyun için izin verilen araç, gereç ve yöntemleri kullanmadığı için oyuncu tavrına sahip
olmadığı açık ve seçik ortadadır; bu nedenden de bu etkinlik bir karşılaşmalı oyun olan koşu etkinliği olsa da bu kişi
bu oyunu oynamamıştır. Suits (1967), bunu şöyle ifade eder: “Kuralları çiğnemek, amaca ulaşmayı imkânsız hale

about:blank 97/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
getirir, çünkü kişi kurallara uymazsa, oyunu (gerçekten) oynayamaz; kişi oyunu oynayamazsa, oyunu (gerçekten)
kazanamaz.” der.

Suits, oyunu bu şekilde tanımlarken oyun ve spor ilişkisini de inceler. Önceleri tüm sporların aynı zamanda oyun
olduğunu ifade eden Suits, sonraları bazı sporların ortaya koyduğu oyun tanımına uymadığını fark eder; çünkü bu
etkinliklerin amaçları ve değerlendirme sistemleri farklıdır. Buradan yola çıkarak da sporu iki kategoriye ayırır:

1. Sportif performanslar (jimnastik, buz pateni, atlama vb.): İdeallere göre ortaya koyulan performanslardır ve
değerlendiricileri gerektirir. Bu tür etkinliklerin özü performanslar ya da belirli standartlardır.

2. Sportif oyunlar (futbol, basketbol, boks, güreş vb.): Kurallara dayalı oyunlardır ve kural uygulayıcılarını gerektirir.
Bu tür etkinliklerin özü kurallardır.

Bununla beraber, Suits’in sportif oyunlara dair temel özellikleri, genel spor tanımı açısından önemlidir:

Şekil 11. Suits’in Sportif Oyunlara Dair Temel Özellikleri

O halde, spor etkinliklerinde bir mücadele, rekabet ya da karşılaşma olduğunu; bu mücadelenin bir beceriyi test etme,
iyileştirme, geliştirme, mükemmelleştirme vs. amaçlarını taşıdığı, tek başına değil en az iki kişilik ya da takımlık
rakip arasında eşzamanlı ya da eş zamansız yapıldığı; kuralların zaman ve mekana göre değişiklik göstermediği,
kural uygulayıcı ve denetleyicilerinin olduğu kurumsallaşmış bir yapıya sahip olduğunu özetlemek gerekir.

Olimpizm

Olimpizm, Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) tarafından yayımlanan Olimpik Anlaşma’nın 1. maddesinde spor
“kültür ve eğitimi insanlığın yararı için bir araya getiren bir dünya görüşü (yaşama felsefesi)” olarak tanımlanır.
Bunun yanında aynı maddede “Çaba harcamanın hazzına, iyi örneğin eğitimsel değerine, sosyal sorumluluğa ve
temel evrensel etik değerlere saygıya dayanan bir yaşama biçimi oluşturmayı amaçlar.” ifadesi yer alır (IOC, 2018).

Reid (2015), “Olimpizm - Bir Spor Felsefesi Mi?” adlı yazısında, bu ilk maddede “insanların doğasına ve nasıl
yaşamaları gerektiğine dair metafizik ve etik iddiaların yanı sıra evrensel etik ilkelerin olduğuna dair iddiaların da
saklı olduğunu” dile getirir. Reid (2015), olimpizmin sporun ne olduğunu metafizik olarak tanımlamasa ya da
tartışmasa da olimpizmin sosyal amaçlarının, sporun ne olması gerektiğini dikte ettiğini söyler. O halde, olimpizm,
bir anlamda sporun evrensel etik ilkeler çerçevesinde nasıl yapılacağını belirlemeye yarayan bir anlayıştır.

Reid (2015, s. 371-377) olimpizmin bir spor felsefesi olmasından çok sporla neyin başarılabileceğine dair bir dünya
görüşü olduğunu dile getirir ve bu bağlama dair ana ilgileri şöyle ifade eder:

● Spor yoluyla insani mükemmeliyet teorisi

● Spor yoluyla eğitim teorisi

● Spor yoluyla adalet teorisi

about:blank 98/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
● Spor yoluyla dünya topluluğu teorisi

Bu çerçevede bakıldığında, olimpizmin aslında spor yoluyla birey ve toplumun hem yerel hem de evrensel olarak
gelişiminin amaçlandığı görülmektedir. Olimpizmden söz ederken, kitabın Spor Tarihi bölümünde de dile getirildiği
şekli ile Modern olimpiyatların, Antik olimpiyatlardan hareketle doğduğunu ve bu yüzden de Antik Yunan
ideallerinden etkilendiğini ifade etmek gerekir. Bu noktada karşımıza önemli bir kavram daha çıkar: Aretē.

Çoğunlukla “erdem” olarak çevrilen bu kavram, Antik Yunan eğitiminde ruh ve beden sağlığının bütünlüğü olarak
dile getirilmekle beraber, bir ‘mükemmeliyet’ anlayışıdır. Dolayısıyla, bu kavramı açıklamak için “Sağlam kafa
sağlam vücutta bulunur.” (bir Greko-Romen deyişiyle “Mens sana in corpore sano”) ifadesi yeterli değildir, çünkü
kavram, insanın tüm yönleriyle erdemli bir yaşama içerisinde olmasına ifade eder. Sokrates’ten başlayıp, Platon ve
Aristoteles’e ve hatta Romalı Stoacılar’a uzanan aretē anlayışı, iyi bir yaşamın ana odağı olmuştur (Reid, 2015 s.
372). Antik Yunan kültüründen beslenen olimpizm, “Olimpiyat oyunlarında önemli olan kazanmak değil,
katılmaktır.” sözünü anlamak ve yaşamak için anahtar rolü üstlenir.

Erdemli (2008, s. 432) “Gerçekte bir oyun olarak sporda da kurallara uymaktan çok daha fazla şey vardır. Bunların
hepsiyle spor bağlamında insan yeniden yaratılır ve artık kurallara uyan sportmence olanın üstüne çıkılır ve genel
geçer olan “insanca”ya ulaşılır. İşte “Olimpizmin alanı burasıdır.” sözüyle olimpizmin, spor yoluyla ‘insana yaraşır’
bir yaşama kültürü oluşturmayı amaçladığını ima eder. Bu da olimpizmin yukarıda ifade edilen ana ilgilerle
örtüşmektedir. Pratikte de IOC’nin toplumda olimpizmin gelişmesi için toplumda aktif yaşamı; sporda cinsiyet
eşitliği ve kadının güçlendirilmesini, sosyal gelişmeyi; toplumsal barışı ve mülteciler gibi azınlıkları destekleyen
proje ve çalışmalarının olduğu görülmektedir.

Fair Play

Türkçe karşılığı “adil oyun” olmasına karşın, bu kullanım yaygınlaşmadığından genel olarak kabul gören hali ile
kavramı burada fair play olarak ifade etmek uygundur. Fair play, rekabete dayanan spor ve oyun etkinliklerinde,
sadece kurallara uymayla sınırlı olmayan bir oyuncu tutumunu işaret eder. Kurallara uymak zorunludur, kural ihlalleri
cezai karşılık bulur. Peki ya bu ihlaller fark edilmezse, yine de doğru olanı yapmak mümkün müdür? Ya da herhangi
bir kurala dayanmayan ancak doğru olduğuna inanılan bir durumla karşılaşılmışsa o durumda oyunu veya
karşılaşmayı kaybetmek adına doğruyu yapmak mümkün müdür?

Pawlenka (2014 s. 355) fair play kavramının “sportmenlik” ve “adalet” kavramlarıyla yakın ilişki içerisinde olduğunu
dile getirir. Bu nedenledir ki, fair playe uygun olmayan davranışlar spor dünyasında genellikle ‘sportmenlik dışı
davranış’ olarak dile getirilir. Bununla beraber, Feezell (akt. Pawlenka 2014 s. 356) sportmenliğinin özünün kendine
hâkim olma (irade), fair play, doğruluk, cesaret ve dayanıklılık gibi çok sayıda diğer başka erdemi içerdiğini dile
getirir. Bu bakış açısıyla, sportmenlik, fair playi de kapsayan, spor alanında daha geniş bir anlayışı ifade eder.

Erdemli (2008), fair play kavramının Türkçe kullanımı için sportif erdem kelimesini önerir ve bu kavramı iki
boyutuyla şöyle dile getirir: 1. Kurallara İlişkin Sportif Erdem ve 2. Yaşama İlkesi Olarak Sportif Erdem. Sportif
erdeme, yani fair playe dair bu iki boyut, adlarından da anlaşılacağı üzere, sporu ve oyunu kurallarına sadık olarak
gerçekleştirmek ve kuralların kapsamadığı an/alanlarda bile sporun birleştirici, geliştirici, yüceltici vb. gücünden
kaynaklanan davranışları yapmak anlamlarına gelir. Örneğin; bir basketbol karşılaşması esnasında hiç kural ihlali
yapmazsanız, ilk boyutu yaşamış olursunuz. Buna karşın, bir koşu yarışmasında sakatlanan rakibi taşıyarak yarışı
tamamlamasını sağlar ve -kazanma- güdüsünü yenerek, sporun ve oyunun herkes için eşit şartlar içerisinde
yapıldığında keyifli olduğuna inanarak davranırsanız ikinci boyutu yaşamış olursunuz. Elit sporcular açısından ikinci
boyutu yaşamak çoğunlukla profesyonelliğe aykırı gibi görünse de fair play ödüllerinin genelde bu tür davranışlara
verildiğini de biliriz.

Loland (2015, s. 333) rekabet/karşılaşma içeren sporun, ne seviyede yapılırsa yapılsın etik açıdan tartışmaya açık bir
alan olduğunu söyler. Bununla beraber, fair playin temel ahlaki idealler olan fırsat eşitliği ve iyi davranışa dayanıyor
göründüğünü ifade eder.

Uluslararası Fair Play Komitesi’nin tanımı ise şöyledir: “Fair play, sadece spora değil aynı zamanda günlük yaşama
açısından da bütünleyici olan bir dizi temel değeri kapsayan ve bünyesinde barındıran bileşik bir kavramdır. Adil
rekabet, saygı, dostluk, takım ruhu, eşitlik, dopingsiz spor, ahlaki bütünlük, beraberlik, hoşgörü, özen, mükemmeliyet
ve keyif gibi yazılı ve yazılı olmayan kurallar fair playin hem sahada hem de saha dışında deneyimlenebilir ve
öğrenilebilir temel ilkeleridir” (Fairplay international, b.t.).

Sonuç olarak, fair play, spora dair birçok ahlaki değerlerle ilişkilendirilen ve bir dizi ahlaki değeri de kapsayan geniş
bir kavramdır. Bununla beraber, spor eğitimi içerisinde, küçük yaşlardan itibaren fair play anlayışı ile yetişmiş
sporcuların fair playi, diğer bir deyişle sportif erdemi bir yaşama ilkesi olarak içselleştireceği açıktır.

about:blank 99/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Sporda Doping

Sporda doping, sporun adil bir düzende -eşit şartlarda- yapılmasını engelleyen ve dolayısıyla karşılaşmalardaki
‘hileci’ sporculara haksız avantaj sağlayan -kurallara aykırı- çeşitli eylemleri kapsar. Doping; ‘performans arttırıcı
ilaçların kullanımı’, ‘gen dopingi’ ve ‘mekanik doping (motor dopingi)’ vb. türlerle ilişkilendirilir (Wikipedia, b.t.).

Belki de spor tarihine geçmiş en büyük doping olayı, Fransız bisikletçi Lance Armstrong’un yıllarca uyguladığı
doping programıdır. Yıllarca süren sistemli doping programı sayesinde, Armstrong özgün performansının çok üzerine
çıkarak Fransa Bisiklet Turu’nda 7 kez madalya kazanmıştır. Ancak elbette ki, Armstrong bu programı tek başına
yürütmemiştir. Bir program dahilinde sistemli olarak doping yapan Armstrong, birlikte mücadele ettiği ekiple böyle
bir programa liderlik etmiş; ancak -zaten yıllardır var olan şüphelere ilişkin soruşturma devam ederken- ekipten bir
bisikletçinin basına bilgi sızdırmasının ardından bu sansasyonel olay kendi itirafıyla ortaya çıkmıştır. Bir zamanlar
kanseri yenen bir elit sporcu olarak rol model olan Armstrong, bu skandalla beraber kahramanlıktan sahtekârlığa
geçiş yapmıştır.

Dünya Anti-Doping Ajansı (WADA), her sene bir Anti-Doping Kuralları kitabı yayınlar. Bu kitapta, doping sayılan
maddeler ve yöntemler yer alır ve bu yayın her sene güncellenir. 2021 için yayımlanmış olan kural kitabında doping
tanımı şöyle yapılmıştır: “Doping, madde 2.1’den 2.11’e kadar belirtilmiş olan bir ya da daha çok anti-doping kural
ihlalinin gerçekleşmesi olarak tanımlanır.” (WADA, 2020). Burada sözü edilen kural ihlalleri ise şöyledir:

2.1. Yasaklı maddelerin ya da metabolitlerinin veya izlerinin sporcunun örneğinde bulunması.

2.2. Yasaklı maddenin ya da yöntemin sporcu tarafından kullanımı ya da kullanımına teşebbüs edilmesi.

2.3. Sporcu tarafından örneğin verilmesinden kaçınma, verilmemesi ya da örneğin verilmesinin reddedilmesi.

2.4. Sporcunun yer bildirimi kusuru yapması.

2.5. Sporcu ya da diğer bir kişi tarafından doping kontrolünün herhangi bir bölümüne dair tahrifat yapılması ya da
yapmaya teşebbüs edilmesi.

2.6. Sporcu ya da sporcu destek kişisinin yasaklı madde ya da yöntemi bulundurması.

2.7. Sporcu ya da diğer bir kişi tarafından yasaklı madde ya da yöntemlerin ticaretinin yapılması ya da buna teşebbüs
edilmesi.

2.8. Sporcu ya da diğer kişi tarafından herhangi bir yasaklı madde ya da yasaklı yöntemin müsabaka içinde herhangi
bir sporcuya uygulanması ya da buna teşebbüs edilmesi veya müsabaka dışında yasaklı herhangi bir madde ya da
yöntemin müsabaka dışında herhangi bir sporcuya uygulanması ya da buna teşebbüs edilmesi.

2.9. Anti-Doping ihlali ile ilgili, sporcu ya da diğer bir kişi tarafından suç ortaklığı yapılması ya da yapılmaya
teşebbüs edilmesi.

2.10. Ceza almış sporcuyla ya da diğer bir kişiyle iş birliği yapılması.

2.11. Sporcu ya da diğer bir kişi tarafından yetkililere bildirim yapılması konusundaki yıldırıcı eylemlerin yapılması.

WADA’nın 1999’da kurulması ve Anti-Doping Kuralları kitabının da ilk kez 2003 yılında yayımlanmasından önce,
organize sporda yasaklı maddeler (ör. uyuşturucular) ve uygulamalar (ör. kan dopingi ve gen dopingi) IOC tarafından
belirlenmişti ki bunların kullanımı doping olarak adlandırılır (Schneider, 2014 s.350).

Murray (2015, s. 316), literatürde sporda biyomedikal teknolojilerle ilgili anti-doping eleştirilerinin, temkinli biçimde
kabulden (tipik olarak, sağlığın tehlikeye atılmaması varsayımıyla) ılımlı kabule (transhümanizmle örneklenen türe)
uzanan bir dizi değişik tutum olduğunu dile getirir. Bununla beraber, dopingi destekleyen argümanların, dopingin
yanlış bir şey olmadığını; bir kısmının da doping kullanımından, bireysel bağımsızlığın, teknoloji kullanımının ya da
sporun anlamına dair özel bir düşüncenin olumlu bir göstergesi olarak övgüyle söz ettiğini ifade eder. (Murray, 2015,
s. 317) Buna karşın, anti-dopingi destekleyen argümanların ise dopingin bir hile olduğu ve haksız avantaj sağladığı;
dopingin, kullananlara, diğer sporculara, topluma ve spor camiasına zarar verdiği; dopingin, sporun doğasını bozduğu
ve dopingin doğal olmaması ve kişiyi, insanlıktan çıkardığı gibi iddialar öne sürdüğü dile getirilir. (Schneider, 2014,
ss. 350-351)

Spor Estetiği/Sporun Estetiği

about:blank 100/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Edgar (2015 s. 69) bir felsefi disiplin olarak Estetik’in birbiriyle ilişkili ama farklı iki konuyu kapsadığını dile getirir:
güzellik ve sanat. Ona göre, bir yanda “güzelliğin doğası ve diğer estetik özellikler ile bu özelliklerin, bulundukları
yerdeki haz alma duyusuyla algılanması”, diğer yanda “sanatın doğası ve -güzelliğin temel bir özellik olup
olmamasına bakılmaksızın- sanat eserlerinin değerini anlamamız ve yorumlamamız” estetiğin konusudur.

Sporun estetik bağlamında incelenmesi de spordaki felsefi araştırmaların temel çalışma alanlarından biridir. Estetik
ve spor çalışması öncelikli olarak iki alana odaklanır. İlki, sporu izleme ve yapma deneyiminin estetik niteliklerle
ilişkisiyle ilgilenir: Spor estetik değerleri ortaya çıkarır mı? Öyleyse, bu değerler nelerdir ve bu değerler spora içkin
midir yoksa rastlantısal mıdır? İkincisi, spor ile sanat arasındaki ilişkiyi inceler: Spor bir çeşit sanat mıdır? Öyleyse,
sporu sanat yapan nedir? (Devine & Frias, 2020)

Bu noktada, “Spor ne için yapılır?” ve “Spor ne için izlenir?” diye sorabiliriz. Sporun ne için yapıldığı, estetik bir
problem olmamakla beraber, spor olayının amacı estetik bir problem olarak karşımıza çıkabilir.

Spor olayının izlenme biçimini ilkin ve önemle amacın belirlediğini dile getiren Erdemli (2008, s.454) burada iki
amaçtan söz eder:

● Spor olayının amacı

● Spor olayını izleyenin amacı

O’na göre, spor olayının amacı ‘salt sportif başarı’dır. Ancak burada sözü edilen başarı ‘kazanmak’ değildir. “Salt
sportif başarı: spor olayının en yetkin biçimde gerçekleştirilmesidir. Spor dediğimiz oyunun en yüksek uyumla
gerçekleştirilmesidir. Böylece orada verilen mücadelenin insana yaraşır ve insanı yüceltir oluşu, orada
gerçekleştirilen güzellik ve bunların hepsinin bütünleştiği yüksek bir insan olayıdır salt sportif başarı”. (Erdemli,
2008 s. 455)

Edgar (2013, ss. 100-120) uyumlu ve güzel güzel olana özel bir biçimde odaklanmanın, spor estetiğine dair çok kısıtlı
ve tutucu bir bakış olduğunu dile getirirken, bu tutumun bazı sporların çirkin olduğunu, bunun da sadece biçimsiz/
çarpık hareketlerin ortaya çıkmasıyla değil, aynı zamanda başarısızlık ve yenilgi tehlikesiyle de ortaya çıktığını ifade
eder. O halde, Erdemli’nin deyişiyle ‘salt sportif başarı’, ‘spor olayının en yetkin biçimde gerçekleştirilmesi’
olmadığında, kazanmak uğruna ya da kaybetme anında yapılan eylemler sporu çirkinleştirebilir. Bununla birlikte,
elbette ki buz pateni, ritmik jimnastik vb. bazı sporlarda algılanan estetik özelliklerin, boks, güreş vb. diğer bazı
sporlardan çok daha fazla olduğunu dile getirmek gerekir. Ancak burada bahsedilen ‘estetik özellik’ yine zarafet,
uyum ve güzellik gibi kavramlarla ilişkilidir.

Bu noktada, Mumford’un (2012) ‘taraftar izleyici (partisan)’ ve ‘salt izleyici (purist)’ ayrımını hatırlamakta fayda
vardır. Buna göre, taraftar izleyici oyunla güçlü bir duygusal bağlılık kurar ve bu çeşit bir izleyicinin amacı, asli
olarak, takımını desteklemek ve takımının kazandığını görmektir, bundan dolayı güzel bir şekilde kaybedilen bir maçı
izlemektense, çirkin bir şekilde kazanılan bir maçı izlemeyi tercih eder; salt izleyici sporda daha yüksek bir güzellik
arayışındadır; kazanma ya da kaybetme görmek istese de hangi tarafın kazandığı ile ilgilenmez.

Mumford’a (2012) göre, salt izleyici etkinlikle ilişkilendirilen çok uç ya da coşkun duygular yaşamazken, daha geniş
ve çeşitli bir estetik deneyim yaşar. Dolayısıyla, salt izleyici etkinliğin sonucu değil, süreciyle ve yarattığı güzellikle
ilgilidir, bu yüzden de güzel oynanmış bir oyunu, sonucu ‘kazanma’ olan herhangi bir oyuna tercih eder. O halde, salt
izleyici sporun özüne değer verdiğini ve sporun kendisinden kaynaklı estetik hazza yönelir.

Şimdi, spor etkinlikleri içerisinde hem oynayan hem de izleyenin deneyimlediği belli başlı hazlardan söz etmek
gerekir: “Bedensel haz temeldir. Estetik haz ise, sporda gerek sporcu gerekse de izleyici olarak duyulabilecek hazzın
en yüksek düzeyidir. Oyundan duyulan haz bu ikisinin arasında bulunur ve her ikisinden de pay alır.” (Erdemli, 2008,
s. 76).

Yukarıdaki ifadelerden de görüldüğü üzere, spora ilişkin tartışmalar sporu izleyen ve/veya yapanlar açısından ‘estetik
haz’ alma üzerinden yürütülebileceği gibi, sporun bir sanat olup olmadığı ile de ilişkilendirilebilir. Erdemli (2008 s.
447), spor için “içinde güzellik bulunmasına karşın sanat olmayan bir alan” der. Bununla birlikte ‘sportif güzellik’
ifadesini kullanır ve sportif güzelliği şöyle açıklar: “Sportif hareketi mekanik bir hareket olmaktan çıkartır; yaratıcı
bir hareket olmasını gerektirir. Sportif hareket güzellik özelliğine sahip oldukça gelişen, incelen, insanlaşan bir
hareket olur” (Erdemli, 2008)

Buna karşın, sporun bir sanat olmadığını çünkü amacının güzellik değil, zafer olduğu yönünde iddialarda bulunan
düşünürler de vardır (Best, 1985; Edgar, 2013). Bu bağlamda bakıldığında, ‘zafere giden yolda her şey mübah’
anlayışı, gerçekte sporun doğasına aykırıdır ve spordan elde edilen estetik hazzı bozar.

about:blank 101/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Bölüm Özeti
● Bu bölümde felsefe ve spor felsefesinin ne olduğunun yanı sıra, spor felsefesinde yaygın olarak tartışılan oyun ve
spor; olimpizm, fair play; sporda doping; spor estetiği/sporun estetiği gibi konu ve kavramlara değinilmiştir.

● Spor en temelde bir fiziksel beceriyi ortaya koyma ve bunu bir rakip kişi ya da takımla eş zamanlı veya eş
zamansız olarak yarıştırmaktır. Bunun için aynı etkinliğe giren herkes için geçerli olan kuralları belirleyen ve
denetleyen bir kurumlaşmış yapıya ihtiyaç bulunmaktadır.

● Felsefe, kelime anlamıyla “sevgi (love)” anlamına gelen philo ve “bilgelik (wisdom)” anlamına gelen sophia
kelimelerinin birleşimiyle “bilgelik sevgisi (philosophia)” anlamına gelmektedir.

● Spor felsefesi ise ilgilendiği problemleri spordan alan temelde bir felsefi çalışma alanıdır.

● Spor felsefesinin dünyada görünür olmaya başlaması 19. yy.ın ikinci yarısına rastlamaktadır.

● Ülkemizde spor felsefesi çalışmaları, ilk kez 11-12 Kasım 1990 tarihlerinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesinde düzenlenen Türk Alman Kültür Diyaloğunda Spor Felsefesine Yeni Yaklaşımlar isimli sempozyumla
başlamıştır.

● Spor felsefesinde incelenen bazı önemli konu ve kavramlar bulunmaktadır. bunlar, oyun ve spor, olimpizm, fair
play, sporda doping, spor estetiği/sporun estetiği şeklinde sıralanabilir.

● Oyun, kurgusal olduğu bilinen ve gündelik hayatın dışında yer alan, bununla birlikte oyuncuyu da tamamen içine
çeken, gönüllü, özgür bir eylemdir.

● Olimpizm, Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) tarafından “kültür ve eğitimi insanlığın yararı için bir araya
getiren bir dünya görüşü (yaşama felsefesi)” olarak tanımlanmaktadır.

● Fair play, rekabete dayanan spor ve oyun etkinliklerinde, sadece kurallara uymayla sınırlı olmayan bir oyuncu
tutumunu işaret etmektedir.

● Doping, sporun eşit şartlarda yapılmasını engelleyen ve dolayısıyla karşılaşmalardaki ‘hileci’ sporculara haksız
avantaj sağlayan, kurallara aykırı çeşitli eylemleri kapsamaktadır.

● Spor estetiği, sporu izleme ve yapma deneyiminin estetik niteliklerle ilişkisiyle ilgilenmektedir. Ayrıca spor ile
sanat arasındaki ilişkiyi de incelemektedir.

Kaynakça

Best, D. (1985). Sport Is Not Art, Journal of the Philosophy of Sport, 12:1, ss. 25–40.

Caillois, R. (2001). Man, Play and Games. Chicago: University of Illinois Press.

Cevizci, A. (2013). Felsefe Sözlüğü. 8. basım. İstanbul: Paradigma Yayıncılık.

Devine, JW ve Frias, FJL. (2020). Philosophy of Sport. Zalta, EN. (Ed.)The Stanford Encyclopedia of Philosophy.
Erişim adresi: https://plato.stanford.edu/archives/fall2020/entries/sport/.

Edgar, A. (2013). Aesthetics of Sport. Sport, Ethics and Philosophy, 7:1, ss. 80–99.

Edgar, A. (2015). Aesthetics of Sport. Mcnamee, M ve Morgan, WJ. (Ed.). Routledge Handbook of The Philosophy of
Sport. içinde. Londra ve NY: Routledge.

Erdemli, A. (2002). Temel Sorunlarıyla Spor Felsefesi. İstanbul: E Yayınları.

Erdemli, A. (2008). Spor Yapan İnsan. İstanbul: E Yayınları.

Fairplayinternational (b.t.). What is Fair Play?. Erişim adresi: http://www.fairplayinternational.org/what-is-fair-play-

Gökberk, M. (2012). Felsefe Tarihi. 23. basım. İstanbul: Remzi Yayınevi.

Hardman, A. ve Jones, C. (Ed.). (2010). Philosophy of Sport: International Perspectives. Newcastle upon Tyne:
Cambridge Scholars Publishing.
about:blank 102/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Huizinga, J. (2013). Homo Ludens. 4. basım. (M.A. Kılıçbay, Çev.). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Loland, S. (2015). Fair Play. Mcnamee, M ve Morgan, WJ. (Ed.). Routledge Handbook of The Philosophy of Sport.
içinde. Londra ve NY: Routledge.

Massengale, J.D. ve Swanson, R. A. (Ed.). History of Exercise and Sport Science. içinde Kretchmar, R.S.(2009).
Philosophy of Sport. New York: Human Kinetics;182- 201.

Mengüşoğlu, T. (2014). Felsefeye Giriş. 2. basım. Ankara: DoğuBatı Yayınları.

Mumford S. (2012). Emotions and aesthetics: an inevitable trade-off?. Journal of the Philosophy of Sport, 39:2, ss.
267-279.

Pawlenka, C. (2014). Fair Play. Torres, CR. (Ed.). The Bloomsbury Companion To The Philosophy of Sport. içinde.
Londra: Bloomsbury.

Platon. (çev. 2016). Sokrates’in Savunması. (A. Çokona, Çev.). İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları.

Reid, HL. (2015). Olympism – a philosophy of sport? Mcnamee, M ve Morgan, WJ. (Ed.). Routledge Handbook of
The Philosophy of Sport. içinde. Londra ve NY: Routledge.

Russell, B. (2000). Felsefe Sorunları. 2. basım. (V. Hacıkadiroğlu, Çev.) İstanbul: Kabalcı Yayınevi.

Schenider, A. (2014). Doping. Torres, CR. (Ed.). The Bloomsbury Companion To The Philosophy of Sport. içinde.
Londra: Bloomsbury.

Sporbilim. (b.t.). Spor Felsefesi. Erişim adresi: http://www.sporbilim.com/sayfa.asp?mdl=haber&param=400.

Suits, B. (1967). What is a Game?. Philosophy of Science, 34:2, ss. 148-156.

Suits, B. (2012). Çekirge Oyun Yaşam ve Ütopya. 2. basım, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

Suits, B. (2007). The Elements of Sport. Morgan, WJ. (Ed.), Ethics in Sport. içinde. 2.basım. IL: Human Kinetics, ss.
9-19.

WADA (2021). World Anti-Doping Code 2021. Montreal: World Anti-Doping Agency. Erişim adresi: www.wada-
ama.org

Ünite Soruları
Soru-1 :

Aşağıdakilerden hangisinde felsefe alt disiplini-tanımı eşleştirmesi doğru verilmemiştir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Epistemoloji: Düşünme ve akıl yürütme kurallarıyla ve pratiğiyle ilgilenir.

(B) Metafizik: Gerçekliğin doğası, şeylerin ilk nedenleri vb. sorunlarla ilgilenir.

(C) Etik: İyi ve kötü, doğru ve yanlış olan nedir? Doğru ve yanlış olan davranış nedir? vb. sorunlarla ilgilenir.

(D) Estetik: Güzelliğe ve beğeniye ilişkin sorunlarla ilgilenir.

(E) Aksiyoloji: Değer sorunlarıyla ilgilenir.

Cevap-1 :

Epistemoloji: Düşünme ve akıl yürütme kurallarıyla ve pratiğiyle ilgilenir.

about:blank 103/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Soru-2 :

Aşağıdakilerden hangisi felsefeye ilişkin doğru bir ifade değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Felsefe, düşünmek üzerine düşünmektir.

(B) Felsefe, bilgelik sevgisidir.

(C) Felsefe, doğruya ve bilgiye, doğrunun ve bilginin kendisi için yönelmiş bir çalışma alanıdır.

(D) Felsefe, bir dünya görüşüdür.

(E) Felsefe, bilimlerin yapısına birlik ve dizge getiren ve bizim yargılarımızın, ön yargılarımızın, kanılarımızın
temellerinin eleştirel incelemesinin bir sonucu olan türden bir bilgidir.

Cevap-2 :

Felsefe, bir dünya görüşüdür.

Soru-3 :

Aşağıdakilerden hangisi Huizinga’ya göre oyunun özelliklerinden biri değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Oyun, gönüllü bir eylemdir.

(B) Oyun, -mış gibi yapmadır.

(C) Oyun, manevi yarar ve çıkar içermez.

(D) Oyun, gerilim içerir.

(E) Oyun, gündelik yaşamda zaman ve mekan açısından farklıdır.

Cevap-3 :

Oyun, manevi yarar ve çıkar içermez.

Soru-4 :

Aşağıdakilerden hangisi Caillois’in ortaya koyduğu oyun türlerinden biri değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Alea

(B) Arete

(C) Agon

(D) Mimicry

(E) Ilinx

Cevap-4 :

Arete

about:blank 104/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Soru-5 :

Aşağıdakilerden hangisi Suits tarafından ‘oyunsal tavır’ diye ifade edilen tavır için uygun bir örnektir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Futbolda orta saha oyuncusuyken topa elle dokunup pas vermek

(B) Golfte topu götürüp elle deliğe yerleştirmek

(C) Maratonda yolun bir kısmını kestirme yoldan gitmek

(D) Futbolda stratejik faul yaparak, takımına avantaj sağlamak

(E) Hiçbiri

Cevap-5 :

Hiçbiri

Soru-6 :

Aşağıdakilerden hangisi ya da hangileri sporu belirleyen temel özelliklerdendir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Yarışma/karşılaşma içermesi

(B) Kurallı olması

(C) Kurumlaşmış/kurumsallaşmış olması

(D) Belirli bir takipçisinin olması

(E) Hepsi

Cevap-6 :

Hepsi

Soru-7 :

Aşağıdakilerden hangisi Reid’e göre olimpizmin temel teorilerinden biri değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Spor yoluyla finansal refah teorisi

(B) Spor yoluyla insani mükemmeliyet teorisi

(C) Spor yoluyla eğitim teorisi

(D) Spor yoluyla adalet teorisi

(E) Spor yoluyla dünya topluluğu teorisi

Cevap-7 :

Spor yoluyla finansal refah teorisi

about:blank 105/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Soru-8 :

Aşağıdakilerden hangisi bir fair play örneği değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Maratonda sakatlanan diğer bir yarışmacıyı organizasyon ekibinin yanına kadar taşımak

(B) Futbolda, takımının küme düşmesine neden olsa ve hakem/ler fark etmese de yaptığı faulü söylemek

(C) Bir eskrim maçında, maçın kazananı ilan edildikten sonra hakemlerin puanı yanlış hesapladığını söyleyerek maçı
kaybetmek

(D) Boksta, rakibinin maç esnasında sakatlandığını fark edip, sakatlanan bölgeye yumruk atmak

(E) Hentbolda, karşı takımın bir takımın eksik oyuncuyla oynamak zorunda kalması üzerine, aynı sayıda kişiyle
oyuna çıkmak

Cevap-8 :

Boksta, rakibinin maç esnasında sakatlandığını fark edip, sakatlanan bölgeye yumruk atmak

Soru-9 :

Aşağıdakilerden hangisi WADA 2021 Anti-Doping Kuralları kitabında belirtilen bir ihlal değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Sporcu tarafından örneğin verilmesinden kaçınma, verilmemesi ya da örneğin verilmesinin reddedilmesi

(B) Sporcunun yer bildirimi yapması

(C) Sporcu ya da diğer bir kişi tarafından doping kontrolünün herhangi bir bölümüne dair tahrifat yapılması ya da
yapmaya teşebbüs edilmesi

(D) Sporcu ya da sporcu destek kişisinin yasaklı madde ya da yöntemi bulundurması

(E) Sporcu ya da diğer bir kişi tarafından yasaklı madde ya da yöntemlerin ticaretinin yapılması ya da buna teşebbüs
edilmesi

Cevap-9 :

Sporcunun yer bildirimi yapması

Soru-10 :

Aşağıdakilerin hangisi sporda estetik konusuna dair bir araştırma sorusu olamaz?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Spor sanat mıdır?

(B) Spor neden izlenir?

(C) Sporun estetik değeri var mıdır?

(D) Sporda performans arttırmanın yolları nedir?

(E) Sportif etkinlikler güzellik yaratır mı?

about:blank 106/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Cevap-10 :

Sporda performans arttırmanın yolları nedir?

about:blank 107/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

8. SPORCU BESLENMESİ
Birlikte Düşünelim

1. Sporcu beslenmesi nedir? Enerji alımı ve harcaması nedir?

2. Temel besin ögeleri ve bu besinlerin sporcularda alımı ne olmalıdır?

3. Sıvı dengesi nedir? Sıvı alımı ne olmalıdır?

4. Müsabaka sırasında sıvı takviyesi yapılmalı mıdır?

5. Yüksek protein alımı atletik performansı yükseltir mi?

Başlamadan Önce

Beslenme ihtiyacını karşılayabilmek dengeli ve doğru beslenme yöntemlerini uygulayabilmeyi gerektirir.

Sporcuların temel besin ögelerini nasıl ve hangi besin ögelerinden alması gerektiği, ne kadarı sıvı alması gerektiği bu
bölümde anlatılacaktır.

Ayrıca farklı spor türlerine göre temel besinlerin kullanımı aktarılacaktır.

Beslenme bağışıklık sistemi başta olmak üzere genel sağlığı korunmasından atletik performansa kadar çok geniş bir
yelpazede hayatımıza etki eder.

Özellikle atletik iş sırasında vücudun enerji ihtiyacı artar. Bununla paralel yapım ve yıkım işlerinde de ciddi artış söz
konusudur.

Sporcuların beslenmesi atletik performanslarına doğrudan etki edeceğinden bu konu üzerine özellikle durulması
gerekir.

Bu bölümde sporcuların temel besin ögelerini nasıl kullanması gerektiği, müsabaka öncesi ve sonrası nasıl
beslenilmesi gerektiği anlatılacaktır.

8.1. Sporcu Beslenmesi


Egzersiz; planlı ve programlı olarak gerçekleştirilen, fiziksel uygunluğun bir veya daha fazla ögesini geliştirmeye ya
da korumayı amaçlayan tekrarlayıcı vücut hareketleridir. Düzenli aktivite (egzersiz), kardiyovasküler fonksiyonel
kapasiteyi artırır ve miyokardın oksijen ihtiyacını azaltır. Egzersizle kilo kontrolünü sağlanır ve kronik hastalıkların
riski azalır. Egzersizin diyabet, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalık riskini azaltmada, kan lipid profilini
düzenlemede, uyku kalitesini artırmada, bağışıklığı güçlendirmede olumlu etkileri vardır.

Sporcuların performansını etkileyen faktörlerden genetik yapı, uygun antrenmanın yanında yeterli, dengeli ve sağlıklı
beslenmeleri de sağlığın korunmasında, performansın geliştirilmesi son derece önem taşımaktadır.

Antrenman ve müsabakalar sırasında spora özgü fizyolojik gereksinimleri anlamak için;

● Yeterli enerji alımı,

● İdeal makro ve mikro besin düzeylerinin temini

● Yeterli sıvı alımının bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekir.

Yüksek şiddette egzersiz ve müsabaka programı uygulayan sporculara yeterli enerji sağlamak, performansı en üst
seviyeye taşıyabilmek için sağlıklı beslenme alışkanlıklarına sahip olmak gerekir (Ersoy, 2004).

8.2. Sporcularda Enerji Gereksinmesi

about:blank 108/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Sporcularda enerji gereksinmesini etkileyen pek çok faktör vardır. Kısaca bu faktörler; spor biçimi, antrenman
kapsamı, yoğunluğu, formu, antrenman dışı faktörler (yaş, cinsiyet, ağırlık, yağ ve kas oranı, hastalık, sportif
yaralanma durumları), yiyeceklerin termik etkisi ve iklim koşulları da sporcuların enerji ihtiyaçlarını değiştirir.
Sporcuda kaliteli düzenli ve ihtiyaca yönelik beslenme planı yapıldığında performansı yükselttiği, toparlanma
süresini kısalttığı son çalışmalarla desteklenmiştir.

Tablo 8.1: Günlük enerji gereksinim hesaplama formülleri). (Gropper, 2009).

about:blank 109/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Tablo 8.2: Bazı aktiviteler için tahmini enerji harcamaları. (Insel, 2004).

about:blank 110/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

8.3.Sporda Besin Gereksinimleri


Başarılı bir antrenman ve performans için yani spor süresince harcanan enerjiyi desteklemek güç dayanıklılık, kas
kütlesi, kas kuvveti ve genel olarak sağlığı korumak için yeterli kalori alınımını sağlamak gereklidir. Örneğin;
ortalama bir fitness programına devam eden (örn. 30-40 dk./gün, haftada 3 gün) bir kişi günlük normal beslenmesine
(35-40 kcal/kg/gün ya da ortalama 1800-2400 kalori/gün) günlük gereksinimlerini karşılar. Fakat günde 90 dk.
antrenman yapan sporcuların günde 45-50 kcal/kg/gün enerji (bazen daha fazla) enerji almaları gerekmektedir. Temel
ilkelerle sporcuların, enerji gereksinimleri harcadıkları enerjiyle doğru orantılı olarak yüksek olup bu enerjinin %45-
55 kadarının karbonhidratlardan (3-5 gr/kg/gün), %10-15 inin proteinlerden (0.8-1 gr/kg/gün), %25-30’nin ise
yağlardan (0.5-1.5gr/kg/gün) karşılanması gerekmektedir (Baysal, 2007).

Sporcularda ideal vücut kompozisyonunu korumak adına; enerji Gereksinmesi, harcanan enerji eşit bir şekilde
olmalıdır.

about:blank 111/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Birim; Kilokalori (kkal)=4184Joule = 4.18KJ

● Bazal metabolizma (%60-70)

● Fiziksel aktivite (%15-30)

● Yiyeceklerin termik etkisi (%10)

● Vücut ısısının denetimi (<%10)

Vücudun enerji elde etmesi için glikojen depoları son derece önem taşımaktadır. Bu yüzden karbonhidrat tüketimi
sporcularda önemlidir. Sporcu beslenmesinde temel planlama; yüksek karbonhidrat, yeterli sıvı alımı, orta düzey
protein, düşük miktarda yağ ve posa şeklindedir. Fakat müsabaka veya antrenman öncesi, sırası ve sonrasında
beslenme, sıvı alımları değişir. Sporcunun performansını artırmaya yönelik bir planlama yapılmaktadır. Sporcu
beslenmesinde amaç; hedeflenen sağlığı korumak-geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun
gereksinimi olan besin ögelerini yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir
davranışı elde etmektir. Performansı olumlu yönde desteklemek için beslenme sisteminde en önemlisi düzgün
beslenme alışkanlıklarının kazanılması, egzersiz öncesi, sırası ve sonrası beslenme planlarının doğru enerji
gereksinimlerine göre yapılmasıdır. Sporcunun beslenmesi, antrenman aşamasına, spor tipi (şiddet ve süre), kilo ve
vücut kompozisyonu hedeflerine göre değişmektedir. Ancak planlama yapılırken en önemlisi besin zamanlamasına
dikkat edilmesidir.

8.4. Egzersiz ve Karbonhidrat Alımı


Karbonhidratlar, canlılarda bulunan organik moleküllerin en büyük 3. grubunu oluşturmaktadırlar.

Karbonhidratlar canlılarda enerji kaynağı (nişasta, glikojen, vb.) ve yapı maddesi (selüloz, pektin vb.) olarak
kullanılırlar. Canlıların yaşamsal olayları için gereksinim duydukları enerjinin kaynağı karbonhidratlar tarafından
oluşturulmaktadır. Sağlıklı bireylerde günlük enerji ihtiyacımızın ortalama %55-60’lık bir kısmı karbonhidratlardan
gelen enerjiyle karşılanmaktadır. Karbonhidrat açısından zengin besinlerin birkaçı ekmek, makarna, patates, tahıllar,
bakliyatlar olarak sıralanabilir.

Karbonhidratlar dışında enerji olarak elde ettiğimiz proteinler de karbonhidratlarla eş kalori değerine sahiptirler
ancak, karbonhidratların en önemli iki özelliği bize karbonhidrat tüketmenin önemini vurgulamaktadır:

1) Beynimiz, enerji kaynağı olarak glikozu kullanır ve bu temelde karbonhidratlardan elde edilir.

2) Diyet lifleri polisakkaritlerden elde edilirler ve sağlığımız için çok önemli bir yere sahiptirler.

Karbonhidratlar enerji metabolizmasında anaerobik ve aerobik metabolizmada kullanılır. Gerekli olan enerjiyi
karbonhidrattan kolayca sağlanır. Özellikle 90 dakikanın üzerinde süren yarış ve antrenmanlarda besinsel
zamanlamada ergojenik yardımcılar olarak görev alırlar. Müsabaka / antrenman 3-4 saat öncesinde tüketilen 300-400
gr CHO içeren bir öğünün performansı arttırdığı gösterilmektedir. Son yıllarda egzersizden 45 dakika-1 saat önce
ağırlık başına 1 gr karbonhidrat alımının da iyi tolere edildiğine dair çalışmalar mevcuttur (Morifuji, 2009).
Karbonhidrat alımı, kas glikojeni ve dayanıklılık egzersiz kapasitesi arasında doğru orantılı bir bağlantı vardır.
Geçmişte glikojen depolarını en üst düzeyde doldurmak ve dayanıklılık sporuna devam etmek için ‘glikojen
yükleme’ diyeti uygulanırdı. Ancak 2013’ten bu yana artık bu yöntem yorgunluk, irritabilite, baş dönmesi,
antrenmanlarda başarı düşüklüğüne neden olduğu için kullanılmamaktadır. Sporcunun tüketmesi gereken
karbonhidrat alımı; sporcunun günlük enerji gereksinmesinden, spor tipinden, cinsiyet ve çevresel faktörlerden
etkilenir. Antrenmanların genelinde 5-7 gr/kg/gün karbonhidrat alımı antrenman gereksinimini karşılarken, günde 5-6
saat spor yapan ‘elit’ sporcularda ise 12 gr/kg/gün (60 kilo bir sporcuda 420-720 gr) düzeyine çıkabilmektedir)
(Drisell ve Wolinsky, 2011). Dayanıklılık sporlarında önerilen günlük karbonhidrat ihtiyacı, 6- 10-12 g/kg/gün, total
enerjinin %60-65’idir. Karbonhidratlar sadece günlük kalori gereksiniminin bir kısmını karşılamakla kalmazlar.
Colombani ve ark. 2013 yılında bu alanda yapılan tüm çalışmalara göre; gerçek yaşamdakine benzer ortamların
yaratıldığı testler, sporcular yemek sonrası (postprandiyal), gerçek zamanlı gerçek mesafeli antrenman yapılan (150
adet derlemeden çalışma ) gösteriyor ki gerçek yaşamı taklit eden çalışmalarda performans öncesi ya da performans
süresince ‘ ergojenik karbonhidrat’ kullanımının 70 dakikaya kadar olan egzersizlerde etkisiz olduğu ancak 70 dakika
üzerinde egzersizlerde etkisinin olabileceği sonucuna varılmıştır (Colombani, 2013).

Karbonhidratlar yapılarına göre ve fonksiyonel olmak üzere ikiye ayrılırlar.

1. Yapılarına göre; monosakkaridler (glikoz, fruktoz, galaktoz vb.), disakkaridler (sakaroz-maltoz, laktoz),
polisakkaridler (nişasta, glikojen) ayrılır.
about:blank 112/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
2. Fonksiyonel olarak; karbonhidratlar glisemik indekslerine göre (Gİ) sınıflandırılır.

Karbonhidratların kaynakları genel olarak örneklendirmek gerekirsek, basit karbonhidrat kaynakları; çay şekeri,
reçel, bal, pekmez, şekerlemeler, meyve ve meyve sularıdır. Kompleks karbonhidratlar ise ekmek, pirinç, makarna,
kurubaklagiller, sebzeler, tahıl ürünleridir.

Glisemik indeks (Gİ); glisemik indeks ilk kez 1980’lerin başında karbonhidrat içeren besinlerin tokluk kan glikoz
yanıtının referans bir besinle kıyaslayarak sınıflandıran bir yöntemdir. Yiyeceklerin kan şekerini yükseltme hızı
olarak tanımlanır. 50 gr. CHO içeren bir besinin sindirimden sonra kan glikozunda ve insülin salınımda neden olduğu
artıştır. Karbonhidratları kan şekerinde yaptıkları artışa göre sınıflandırır. Besinin tek başına tüketilmesi ya da
sindirim hızına bağlı olarak farklılık gösterir. Besinlerin sindirim hızı; posa içeriğine, pişirme tekniğine, besinin yağ
ve protein içeriğine, olgunluğuna göre değişiklik gösterir. Laktoz ve diyetsel lif içeriği yüksek olan meyve ve
sebzelerin (bitkilerin çeşitlerine göre değişmekle birlikte) glisemik indeksleri düşüktür. GI düşük besinlerin yararları
kilo kontrolü, koroner kalp hastalığı ve şeker hastalığı geliştirme riski daha düşüktür (Türker, 2016).

Glisemik yük; Harvard Üniversitesinde araştırmacılar tarafından ilk kez tanımlanmıştır. Glisemik yük kalp
hastalıkları ve tip 2 diyabet için belirleyici olarak rapor edilmiştir. Glisemik Yük (GY) = GI * KH gramı / 100 olup.
Bir besinin GI yüksek olabilir ama GY düşük olabilir. Örneğin havucun GI yüksektir ancak 50 gr. havuç bir anda
tüketimi zor olduğu için GY düşük olarak karşımıza çıkar. Egzersiz öncesi yemeklerde glisemik indeksi düşük
karbonhidratların kullanımının performans üzerine etkileri üzerine çalışmalar çok fazladır. Genellikle dayanıklılık
sporları yapan sporculardaki araştırmalarda kesin sonuçlar elde edilmemiştir. Egzersiz öncesi düşük glisemik indeksli
yemek tüketiminin stres hormonlarındaki artışı engellediği ve iyileşmeyi hızlandırdığı gösterilmiştir. Açlık ile
kıyaslandığında, uzun süreli yüksek yoğunlukta egzersizden 3 saat önce ve egzersizin ortasında düşük ve yüksek
glisemik indeksli besinlerin tüketiminin sprint performansını arttırdığı gösterilmiştir.

Spor Dallarına göre Karbonhidratların Gereksinimi ve Planlaması;

Sağlıklı bireylerde yeterli ve dengeli beslenmeleri için günlük alınması gereken enerjinin %55-60’ının CHO, %12-
15’inin proteinden kullanılmalıdır.

İdmandan önce karbonhidrat gereksinmesi ve planlanması; antrenman ve yarış öncesi yemeğin amaçları
sporcunun açlık hissetmesini engellemek ve çalışan kaslar için kan şekerini ideal düzeyde tutmaktır. Yemek yemeden
ve su içmeden sabah erken saatlerde antrenman yapan sporcular karaciğer glikojen depolarını tüketme riskini taşırlar.
Özellikle antrenman dayanıklılık antrenmanıysa performansta azalma olur.

Yarış / Maç öncesi yemek tüketimi; sporcunun diyetinin en fazla değişkenlik gösteren bölümdür. Kişisel toleransa
bağlıdır. Sporcular genellikle belirli yiyeceklerin performanslarını etkileyeceğine inanırlar. Özellikle takım
sporlarında kişisel inançlar vardır. Spor tipine göre değişebilir. Dehidratasyonu engellemek, yeterli kas ve karaciğer
glikojen düzey temin etmek, aşırı açlık hissinden korunmak ve yarışa hazırlanırken güven duymak maç/yarış öncesi
beslenmede dikkat edilmesi gereken kurallardır.

Yarışma öncesi genel öneriler

Aşağıdaki gibi özetlenebilir.

● 1-2 bardak su tüketimi,

● Düşük enerjili (300-500 kcal) öğün tüketimi,

● Eğer yarışa fazla zaman varsa daha büyük porsiyon yemek planlanması gerekir.

● Yüksek karbonhidrat, düşük yağ, orta düzey protein düzenlenir.

● Aşırı liften kaçınılmalıdır. Sıvı yemekler yarış öncesi mideyi rahatsız etmedikleri için oldukça popülerdir.

Egzersiz öncesi karbonhidrat içerikli yemekler karaciğer glikojen depolarını olumlu yönde etkiler. Fizyolojik
faktörler ve kişisel tercihler göz önüne alınarak yarış öncesi yemeğin karbonhidrattan zengin, yağsız ve kolay
sindirilebilir olması önerilir.

8.5. Proteinler
Proteinler vücudun yapı taşlarını oluşturan ve değişik amino asitlerden oluşan organik moleküllerdir. İnsan
vücudunun kuru ağırlığının %20'sini proteinler oluşturur. Proteinler yapısal (primer, sekonder, tersiyer, quarterner
about:blank 113/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
yapı), biyolojik fonksiyonlara göre (enzimler, taşıyıcı proteinler, depo proteinler, kas proteinleri, yapısal proteinler,
düzenleyici proteinler), içeriklerine göre (basit proteinler, konjuge proteinler), besinsel içeriğine göre (tam proteinler
ve inkomplet proteinler) olmak üzere sınıflandırılır. Amino asitler enzimler, hormonlar, immunglobulinler,
hemoglobin, pıhtılaşma faktörleri, plazma proteinleri, lipoproteinler ve taşıyıcı proteinlerin yapımında, DNA
sentezinde ve doku yapı ve onarımında kullanılırlar. Aminoasitlerin fazlası vücutta depolanmaz, bu fazla amino
asitler ya karaciğere gönderilerek yıkılır ve üreye çevrilerek atılır. Ya enerji için yakılır, ya da yağa çevrilir. 20 çeşit
amino asit vardır. Bunlardan sekizi esansiyel amino asitlerdir. Esansiyel amino asitler vücut içinde yapılamadıkları
için yiyecekler ile dışarıdan alınmak zorundadırlar. Yeni doku oluşumu sırasında bütün esansiyel aminoasitlerin bir
arada bulunması şarttır. Bir tanesi bile eksik olsa, proteinler enerji kaynağı olarak kullanılırlar ve azot bilançosu
negatifleşir. Sonuçta vücuttaki hayati fonksiyonlar aksar ve çocuklarda büyüme yavaşlar.

Sporcularda Protein Gereksinmesi

Sporcularda protein gereksinmesini etkileyen birçok faktör vardır. Bu faktörler yaş, cinsiyet, vücut kitlesi/form
düzeyi, beslenme şekli, egzersizde hangi fazda olduğudur. Sporcuların amacı yağsız vücut kütlesini (lean body mass)
arttırmaktır. Bu kas büyüklüğünde ve dolayısı ile kas kütlesindeki artış protein sentezindeki artış ile sağlanır. Artmış
protein sentezi (+) azot dengesine yol açar: Anabolizma (Kas kütlesinin devamı ise yıkımın engellenmesi ile
gerçekleşir (örn. dayanıklılık sporları yapanlarda)). Katabolizma ise protein yıkımı negatif azot dengesine yol
açmaktadır. Dayanıklılık sporlarında sadece karbonhidrat tüketimi, güç sporlarında ise sadece protein tüketimi
önemlidir genel anlayışı yanlıştır. Tüm sporcuların spor yapmayanlara göre protein ihtiyacı yüksektir. Dayanıklılık
sporu yapanlarda: yağsız vücut kitlesini sabit tutmak ve enerji sağlamak için amino asitlere ihtiyaç duyarlar. Direnç
sporcuları için ise yağsız vücut kitlesini arttırmak için protein ihtiyaçları vardır (Insel, 2004).

Dayanıklılık Egzersizlerinde Protein Gereksinimi

Proteinler uzamış, sürekli, orta-ağır aktivitelerde kullanılırlar (dayanıklılık = endurance) (> 90 dk). Uzamış ya da
yüksek şiddetli egzersiz negatif protein dengesine yol açar. Düzenli antrenman yapılması egzersiz süresinde protein
oksidasyonunu azaltıcı etkiye sahiptir. Araştırmacılar dayanıklılık spor çalışmaları sırasında günlük olarak 1,2-1,8
g/kg/gün protein tüketilmesini önermektedirler. Ağır dayanıklılık egzersizi yapan sporcuların normal erişkinlere
oranla neden daha fazla proteine gereksinim duymasının nedeni büyüme, onarım ve optimum immün sistem
fonksiyonunu sürdürmek içindir. Dayanıklılık egzersizleri vücudun nitrojeni kullanma etkinliğini arttırmaktadır.
Aminoasitler yineleyen kas kasılması (ve özellikle eksentrik kasılma) sonucu kaslarda ortaya çıkan travmayı onarmak
için kullanılmaktadır. Yeterli protein sağlanamaması letarji, anemiye yol açacak ve egzersizin olumlu etkilerini
ortadan kaldıracaktır.

Güç Egzersizlerinde Protein Gereksinimi

Güç antrenmanı yapan sporcular RDA’nın yaklaşık iki-üç katı kadar (1.6-1.7 gr/kg/gün) proteine ihtiyaç duyarlar. Bu
fazladan protein kas fibrillerinde ortaya çıkan hasarların onarımında ve güç antrenmanına yanıt olarak kas dokusunun
yeniden şekillenmesinde görev alır. Güç sporcularında protein döngüsü (sentez ve yıkım) artar. Nitrojen dengesini
devam ettirebilmek ve artmış protein sentezini destekleyebilmek için protein gereksinimleri artmaktadır. Protein
döngüsü egzersiz şiddeti, egzersiz süresi, kondisyon durumu, kullanılan enerji ve cinsiyetten etkilenmektedir.
Egzersiz şiddeti protein döngüsünü doğrudan etkilemektedir. Egzersiz süresinin uzaması ise daha fazla proteinin
yıkılmasına ve aminoasit oksidasyon ürünlerinin artmasıyla sonuçlanmaktadır. Örneğin glikojen deposu bitmiş bir
şekilde 60 dakika boyunca bisiklete binen bir kişi, glikojen deposu dolu bir kişiye oranla 2,4 kat daha fazla proteinini
kullanır. İdmanlar sırasında dayanıklılık egzersizi ile protein döngüsü artmaktadır. Eğer enerji glikojenden
sağlanabiliyorsa protein döngüsü azalmaktadır. Vücuttaki proteinleri korumak adına yeterli enerji ve karbonhidrat
alımı önem arz etmektedir.

Fazla Protein Alımının Olası Yan Etkileri

Proteinlerin parçalanması sonucu oluşan artık maddelerin atımı (ürik asit) böbreklerden idrar yolu ile olur. Bu da
sporcularda su kaybına yol açar. Fazla protein alımı böbreklerin üzerine aşırı yük binmesi bu organda fonksiyon
gören dokuların kaybına neden olur ve organların erken yaşlanmasına zemin hazırlar. Fazla protein alımı İdrarla
kalsiyum atımını artırmaktadır.

8.6. Yağlar
Yağlar gerek sporcuların performansı gerekse sağlıklı yaşamları için çok önemlidir. Yağlar yiyeceklerin içerisindeki
en yoğun enerji kaynaklarıdır. Esansiyel yağ asitleri vücutta sentezlenemeyen ancak besinlerle alınması gereken yağ
asitleridir. İnsan vücudu ortalama – 2600 kcal enerji sağlayacak kadar glikojen deposuna (karaciğer ve kasta) sahiptir.

about:blank 114/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Buna karşılık vücut yağının her 400 gr’ı yaklaşık 3500 kalori enerji sağlamaktadır (1 gr uzun zincirli yağ asidi =9
kcal). Yani 74 kg bir sporcunun eğer vücut ağırlığının %10’u yağ ise, vücudunda yaklaşık 57000 kaloridir.

Yağların yaşamsal maddelerden olup, yağlar dinlenme ve egzersiz süresince ana enerji kaynaklarıdır. Yağlar, ekstra
enerjiyi az bir alanda saklamak için ideal bileşiklerdir. Yağlar karbonhidrat ve proteinlerin iki katından daha fazla
enerji sağlamaktadırlar (9 kcal/gr’a karşılık 4 kcal/gr). İnsanlar esansiyel yağ asitlerini (linoleik asit (bir omega 6
yağıdır) ve α-linolenik asiti (bir omega-3) sentezleyemez. Yağlar yaşamın temelinde yer almaktadırlar: Hücre
çeperinin, beynin ve omuriliğin ana yapısal elemanlarıdır ve deri ve diğer dokuların yumuşak ve katlanabilir olmasını
sağlamaktadırlar. Vücudu sararak iç organları koruma görevleri vardır. Tatları güzeldir. Yiyeceklere tat ve doku
katarak daha lezzetli olmalarını sağlar (Ersoy, 2004).

Egzersiz Süresince Enerji Kaynağı Olarak Yağların Kullanımı

Her ne kadar kas glikojeni olmadan maksimum performans imkansız olsa da yağlar da egzersiz süresince yağlar iyi
bir enerji kaynağıdır ve egzersiz süresince yağların depolandıkları yerlerden mobilize edilmesi ve kullanımı egzersiz
performansını arttırmaktadır. Yağlar; kas yağları, yağ dokusu yağları, kan lipoproteinleri ve egzersiz süresince
tüketilen yağlardan mobilize olmaktadırlar.

Yağlar ve Spor

Karbonhidratlar iyi bir enerji kaynağı olmalarına karşın, bir saatten fazla aralıksız devam eden oksijen tüketiminin
%60-80 olduğu uzun mesafe koşu, bisiklet, yürüyüş gibi spor dallarında enerji ihtiyacının %70’i yağlardan
karşılanmaktadır. Yağların enerji olarak kullanılmasıyla kaslardaki glikojen depolarının boşalması da gecikmiş olur.

Lipoliz; yağ dokusu ya da kas dokusundaki yağın serbest yağ asitleri ve gliserole yıkılma işlemidir. Egzersizde
sempatik sistem uyarılır, sempatik sinir sisteminin hormon-duyarlı lipaz ve epinefrin üretimini uyarması ile bu işlem
başlamaktadır. Ayrıca GH, TSH ve kortizol de lipolizi uyarırken insulin ise lipolizi inhibe etmektedir.

Yağ Dokusu Yağları

Vücudun en büyük enerji deposudur. Egzersiz süresince yağın kullanımı aşağıdaki şekillerdeki gibi olmaktadır.

Şekil 12. Egzersiz Süresince Yağın Kullanımı

Kas İçinde Yer Alan Yağlar

Kas içinde depolanan yağlar egzersiz sırasında önemli bir enerji kaynağıdır. Kas içinde TG depolanması lipid
oksidasyonu ve enerji üretimini sağlayacak kas mitokondrisine yakın olmasını ve böylece kandan taşımaya ihtiyaç

about:blank 115/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
olmadan bu işlemin yapılabilmesine yol açması avantajıdır. Kas içinde depolanan yağ miktarı kas fibril tipine,
beslenme durumuna, fiziksel aktivite tipine göre değişim gösterir.

8.7. Egzersiz Süresi ve Enerji Kaynağı Seçimi


Egzersiz süresi uzadığında karbonhidrat metabolizmasından yağ metabolizmasına doğru bir kayma olmaktadır.
Artmış lipoliz ise TG’lerin gliserol ve serbest yaş asitlerine yıkılmasına yol açmaktadır. Bu durum artmış epinefrin ile
ilişkilidir. Diyet yağları ise hafif-orta şiddetli sporlarda ana enerji kaynaklarıdır. Diyetin içeriği bir egzersizde hangi
maddenin kullanılacağını belirleyen faktörlerin başında gelmektedir, Bir sporcu yüksek karbonhidratlı bir diyet
tüketiyorsa, egzersiz süresince daha fazla glikojeni enerji kaynağı olarak kullanacaktır. Eğer diyet yüksek yağ
içeriyorsa enerji kaynağı olarak daha fazla yağ kullanılacaktır. Egzersiz süresince karbonhidratlar ve yağ
metabolizmasının ilişkisinde ise yüksek şiddetli egzersizler sırasında glikojen miktarı azalınca, glikoliz hızı ve
piruvat oluşumu azalır. Krebs döngüsü metabolitleri azalır. Yağlar Krebs döngüsü ile metabolize edilirler. Sonuçta
yeterli krebs döngüsü öncülü yoksa yağlar az yakılabilir. Örneğin altı saatten fazla açlık yağ oksidasyonunu uyarır ve
egzersizden önceki saatlerde ya da egzersiz başlangıcında karbonhidrat tüketimi, açlığa oranla, tüm antrenman ya da
yarış boyunca yağ oksidasyon hızını belirgin arttırır. Egzersiz şiddeti ve süresi yağ oksidasyon hızını belirleyen
etmenler arasında yer alır. Egzersiz intansitesi (yoğunluk) arttıkça yağ oksidasyonunun hızı azalmaktadır. Egzersiz
süresi uzadıkça yağlar daha fazla oranda enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır. Egzersizin tipi ve süresi de yağ
oksidasyonunu etkiler, örneğin koşu, bisiklete binmeye oranla daha fazla yağ yakılmasına yol açar.

8.8. Sıvı Dengesi


Vücudun sıvı dengesini sağlamak için hipotalamik osmoreseptörler ve damar çeperinde yer alan baroreseptörlerin
inputlarının birlikte çalışması gerekir. Sıvı dengesi sıvı alımının sıvı kaybı ile eşit ya da biraz üzerinde olması ile
sağlanır. Uygun sıvı dengesi kan volümünün sabit tutulmasını sağlar. Kan volümünün normal olması vücut ısısının
sabit tutulabilmesi için deriye yeterli kan ulaşmasını sağlar.

Egzersiz süresince kaslarda ısı üretilir. Açığa çıkan ısı vücut ısısını dengede tutabilmek için vücut merkezine
(core=çekirdek) (göğüs, baş ve karın) gönderilir. Artan merkez ısısı deriye daha fazla kan akımına yol açar. Serin ve
orta dış ortam ısılarında bu ısı konveksiyon, radyasyon ve evaporasyon (buharlaşma) ile vücuttan uzaklaştırılır.
Çevresel faktörler termoregülasyon üzerinde ciddi bir etkiye sahiptir. Çevre ısısı yüksek olduğunda vücut hem
egzersiz ile oluşturulan hem de çevreden absorbe edilen ısı ile baş etmek zorunda kalır. Bu olduğunda vücudun
ısısının sabit tutulması sadece terin buharlaşmasına bağlı hale gelir. Özellikle çevre ısısının 36 0 C ve üzerine
çıktığında hidrasyon yaşamsal önem taşımaya başlamaktadır. Vücut ısısının kritik düzey olan 3.50 C artması stres
hormonlarını açığa çıkartarak sistemik enflamasyona (sitokin salınımına) ve ısı çarpmasına neden olmaktadır.
Rutubet artan ısının vücuttan uzaklaştırılmasını çevresel ısıya oranla çok daha fazla etkiler. Rutubet arttıkça
buharlaşan ter miktarı azalır, yani ter ısıyı çevreye aktaramadan damlamaya devam eder. Bu durumda yeterli sıvı
alımı ısı stresini azaltmakta kilit noktadır (Convertino, 1996).

Vücudun sıvı dengesi idrardaki su miktarının ve idrar sodyum miktarının azaltılması, susama hissinin uyarılması, su-
elektrolit alımı ve atımının kontrol mekanizmaları ile ayarlanır. Susuzluğa yanıt olarak ADH (Antidiüretik hormon)
ve renin-anjiotensin II aldesteron sistemi böbrekler tarafından su ve tuz atımını azaltır ve susuzluk hissinde artışa
neden olur. Bu hormonlar hücre dışı sıvılarının osmolalite, Na içeriği ve volümünü ayarlar. Sonuçta sıvı dengesinin
ayarlanmasında çok kritik rol oynamaktadırlar. Tüm gün boyunca vücuttan; ter, idrar, gastrointesitnal sistem,
solunum sisteminden su kaybı olur. Böbrekler zorunlu olarak idrar üretimi ile hormonların etkisi ile su ve solüt
atımını sağlar. Ancak çevre ısısı yükseldiğinde vücut fonksiyonunu sürdürebilmek amacı ile yeni hormonal
düzenlemeler yapar. Bu hormonal düzenlemeler ile vücut su ve elektrolitleri idareli kullanmaya başlar. Böbreklerden
daha fazla suyun geri emilimi için hipofiz bezinden ADH salınır. Sonuçta idrar rengi koyulaşır. Aynı zamanda böbrek
üstü bezinden aldesteron salgılanarak böbrek tübüllerinden sodyum geri emilim arttırlarak osmotik basınç sabit
tutulur. Bu tepkimeler aynı zamanda susama hissini uyarır. Ancak; sıvı kaybının akut olarak arttığı durumlarda,
susama hissinin uyarılması gecikebilir. Susama hissinin uyarılması için 1,5-2 litre sıvı kaybı gerekecektir ki bu
derecedeki bir kaybın vücut ısısı kontrolü üzerinde ciddi etkisi olacaktır. Sıvı kaybının akut olarak arttığı durumlarda
sporcular yeterli sıvı alımı için susama duyularına güvenmemelidirler. Sporcu susama hissine değil, zamanı temel
alarak kendini rehidrate etmelidir. Sıvı alımı ile kaybı arasında dengesizlik dehidratasyona, dehidratasyon ise
hipertermi, sıcak basması ve sıcak çarpmasına yol açacaktır. Erkeklerde terleme daha fazla olduğu için kadınlara göre
daha fazla sıvı kayıpları olmaktadır. Sporcular arasında dehidratasyon ve buna bağlı performasında azalma
düşünüldüğünden çok daha sık meydana gelmektedir.

Sporcularda Günlük Sıvı Gereksinimi

about:blank 116/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Sporcunun vücut boyutuna, fiziksel aktivite durumuna, çevresel faktörlere bağlı olarak sporcunun günlük tüketmesi
gereken sıvı miktarı değişmektedir. Su ve elektrolitler için DRA (Diyetisyen Referans Alımı)’nin önerdiği değerler
erkekler için 3,7 L/gün (yaklaşık 16 bardak) ve kadınlar için 2,7 L/ gündür (yaklaşık 12 bardak).

Günlük su gereksiniminin yaklaşık %20’si meyve ve sebzelerdeki sudan, geri kalan %80’i ise içeceklerden (su,
meyve suyu, süt, çay, kahve, çorba, spor içecekleri ve diğer içecekler) elde edilir. Sporcuların çalıştığı ve antrenman
yaptığı veya yarıştığı ortamların sıcak olması sıvı gereksinimleri 10 L/gün düzeyine ulaştırabilir. Protein
katabolizması sonucu oluşan üreyi atmak için gereken sıvı ve aşırı elektrolit alımı günlük sıvı ihtiyacını daha da
arttırır (130 ml/1000 kcal için).

Kayıp Sıvıyı Yerine Koyma

Egzersiz öncesi, egzersiz süresince ve sonrasında sıvı ve elektrolit replasmanı ile ilgili çok farklı düşünceler vardır.
Mümkün olduğu durumlarda sıvı tüketimi terleme ile kaybedilen sıvı miktarını karşılayacak şekilde ayarlanmalıdır.
Çalışmalar tek başına suyun terle kaybedilen sıvının kaybını karşılamakta yetersiz kalabileceğini göstermiştir.

Yeterli Hidrasyon için Öneriler (Genel Kurallar)

Sıvı kaybımı izlenmesi; sporcuların egzersiz öncesi ve sonrası kilo ölçümleri yapılmalıdır. Özellikle sıcak havalarda
sıvı kayıplarına daha fazla dikkat edilmelidir. Egzersiz öncesi ve sonrası sıvı alımı kısıtlanmamalıdır ve sporcular sıvı
kayıplarını anlamak için susuzluk hislerine güvenmemelidirler. Yeterli hidratasyonu sağlamak adına erken sıvı
alımına başlanmalı ve düzenli aralıklarla devam edilmelidir (Maughan ve Shirreffs, 2008).

Egzersiz öncesi, süresince ya da sonrasında alkol tüketilmemelidir (Diüretik etki gösterir ve yeterli sıvı replasmanını
engeller). Egzersiz öncesi ve sonrasındaki birkaç saat kafeinli içecek tüketilmemelidir (Diüretik etki gösterir ve
yeterli sıvı replasmanını engeller). Egzersize başlamadan 2-3 saat önce 400-600 ml su ya da spor içeceği içilmelidir.
Egzersizden 10- 20 dakika önce 450-550 ml serin su ve egzersiz süresince her 15-20 dakikada bir su bardağı veya bir
çay bardağı su alınmalıdır.

Egzersiz süresince sıvı alımı spor türünden, çevre ısısından ve tolerasyona göre değişmekte olup; her 15-20 dakikada
bir 150-350 ml sıvı tüketilmelidir. Ayrıca egzersiz 1 saatten uzun sürecekse hiponatremiyi ve kas kramplarını
engellemek için 0,5-0,7 gr soydun verilmesi unutulmamalıdır.

Sporcularda Egzersiz Sonrası Sıvı Alımı

Egzersiz sonrası 4-6 saatte hidratasyondan emin olabilmek için kilo kaybının %25-%50 fazlası sıvı alımı olmalıdır.
Egzersiz süresince kaybedilen her 0,5 kg için 450-675 ml sıvı tüketilmelidir. Eğer sporcu gün içerisince çok sayıda
spor etkinliğine katılıyorsa sıvı kaybının %80’i bir sonraki etkinlikten önce yerine konulmalıdır (Yıldız, 2011).

Bölüm Özeti
● Bu bölümde üç temel besin ögesi karbonhidratlar, yağlar ve proteinlerin sporcularda kullanımı hakkında genel bilgi
verilmiştir. Ayrıca doğru beslenme stratejileri, enerji harcaması ve doğru enerji alımı anlatılmıştır. Spor branşlarına
göre kg başına temel besin ögelerinin alımı detaylı açıklanmıştır. Diğer yandan müsabaka öncesi, sırası ve sonrası
beslenme ile ilgili bilgi verilmiştir. Sonraki bölümde ise sıvı dengesinin etkisi, günlük sıvı ihtiyacı, hidrasyon, kayıp
sıvıyı yerine koyma, yarışma öncesi, yarışma sırası ve yarışma sonrası doğru sıvı alımı anlatılmıştır.

● Genetik yapı sporcuların performansını etkileyen faktörlerdendir. Uygun antrenmanın yanında yeterli, dengeli ve
sağlıklı beslenmeleri de sağlığın korunmasında, performansın geliştirilmesi son derece önem taşımaktadır.

● Spor biçimi, antrenman kapsamı, yoğunluğu, formu, antrenman dışı faktörler (yaş, cinsiyet, ağırlık, yağ ve kas
oranı, hastalık, sportif yaralanma durumları), yiyeceklerin termik etkisi ve iklim koşulları sporcularda enerji
gereksinmesini etkileyen faktörler arasındadır.

● Başarılı bir antrenman geçirmek ve spor süresince harcanan enerjiyi desteklemek, güç dayanıklılık, kas kütlesi, kas
kuvveti ve genel olarak sağlığı korumak için yeterli kalori alınımını sağlamak gerekmektedir.

● Sporcularda ideal vücut kompozisyonunu korumak için enerji gereksinmesinin, harcanan enerji eşit bir şekilde
olması gerekmektedir.

● Canlılarda bulunan organik moleküllerin en büyük 3. grubunu oluşturan Karbonhidratlar, canlılarda enerji kaynağı
ve yapı maddesi olarak kullanılmaktadır.

about:blank 117/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
● Vücudun yapı taşlarını oluşturan ve değişik amino asitlerden oluşan organik moleküller olan proteinler, insan
vücudunun kuru ağırlığının %20'sini oluşturmaktadır. Sporcuların yaş, cinsiyet, vücut kitlesi/form düzeyi, beslenme
şekli, egzersizde hangi fazda bulunduğu protein gereksinmesini etkilemektedir.

● Yağlar yiyeceklerin içerisindeki en yoğun enerji kaynaklarıdır. Özellikle dinlenme ve egzersiz süresince ana enerji
kaynaklarını oluşturur. Yağlar gerek sporcuların performansı gerekse sağlıklı yaşamları için çok önemli bir
konumdadır.

● Egzersiz süresi uzadığında karbonhidrat metabolizmasından yağ metabolizmasına doğru bir kayma olmaktadır ve
yağlar daha fazla oranda enerji kaynağı olarak kullanılmaktadır.

● Sporcuların vücut sıvı dengesini koruması gerekmektedir. Uygun sıvı dengesi kan volümünün sabit tutulmasını
sağlamaktadır.

● Su ve elektrolitler için Diyetisyen Referans Alımı’nın önerdiği değerler erkekler için 3,7 L/gün ve kadınlar için 2,7
L/ gündür.

Kaynakça

Ersoy, G. (2004) Egzersiz ve Spor Yapanlar İçin Beslenme, Nobel Yayın Dağıtım. 3.Baskı, s.3-4,Ankara.

Baysal, A. (2007). “Beslenme” kitabından, yazarı: A Baysal, Yenilenmiş 11. Baskı, Hatiboğlu Yayınları:93, Hatipoğlu
Yayınevi, Ankara.

Maughan, R.J, Shirreffs, S.M., (2008). “Development Of İndividual Hydration Strategies For Athletes”. Int J Sport
Nutr Exerc Metab.18(5):457-72.

Convertıno, V.A, Armstrong, L.E, Coyle, E.F, Mack, G.W, Sawka, M.N, Senay, L.C, Sherman, W.M., (1996).
“American College Of Sports Medicine Position Stand. Exercise And Fluid Replacement”, Med Sci Sports Exerc, 28
( 1 )1–11.

Yıldız G., Kayataş M., Candan F., (2011). Hiponatremi; Güncel Tanı Ve Tedavisi, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp
Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı, Sivas.

Morifuji M., Kanda A., Koga J., Kawanaka K., Higuchi M., “Post-exercise carbohydrate plus whey protein
hydrolysates supplementation increases skeletal muscle glycogen level in rats”, Amino Acids, Jul 11, 2009.

Insel P., Turner RE., Ross D., “Nutrition”, Secon edition, American Dietetic Association, Jones and Bartlett
Publishers, pp. 317, Canada, 2004

Driskell, J., & Wolinsky I. (2011). Nutritional Assessment of Athletes. Boca Raton, FL: CRC Press..

Colombani, P. C., Mannhart, C., & Mettler, S. (2013). Carbohydrates and exercise performance in non-fasted
athletes: a systematic review of studies mimicking real-life. Nutrition Journal, 12(1), 1-6.

Gropper SS., Smith JL., Groff JL., “Advanced Nutrition and Human Metabolism”, Fifth edition, Wadsworth,
Cengage Learning, pp. 291. USA, 2009.

Türker, P. F. (2016). Glisemik indeks, glisemik yük ve obezite. Türkiye Klinikleri Beslenme ve Diyetetik-Özel
Konular, 2(1), 35-39.

Ünite Soruları
Soru-1 :

Aşağıdakilerden hangisi temel besin ögelerinin alımı ile ilgili olarak doğrudur?

(Çoktan Seçmeli)

(A) %35 protein

about:blank 118/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(B) %50-55 karbonhidrat

(C) %5 yağ

(D) %50 protein

(E) %20 karbonhidrat


Cevap-1 :

%50-55 karbonhidrat

Soru-2 :

Aşağıdakilerden hangisi sporcularda ideal vücut kompozisyonunu korumak adına enerji gereksinimi ile ilgili
yanlıştır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Vücut ısısının denetimi < %10

(B) Yiyeceklerin termik etkisi %10

(C) Fiziksel aktivite %15-30

(D) Bazal metabolizma %60-70

(E) Sıvı alımı %20

Cevap-2 :

Sıvı alımı %20

Soru-3 :

Dayanıklılık sporlarında karbonhidrat alımı kg. başına ne olmalıdır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) 3 gr

(B) 4 gr

(C) 5-7 gr

(D) 8-10 gr

(E) 10 -12 gr

Cevap-3 :

5-7 gr

Soru-4 :

Müsabaka ve antrenman öncesi beslenme ile ilgili verilen seçeneklerden hangisi yanlıştır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Yüksek karbonhidrat, düşük yağ, orta düzey protein düzenlenir.

(B) Aşırı liften kaçınılmalıdır.


about:blank 119/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(C) Düşük enerjili (600-700 kcal) öğün tüketimi verilir.

(D) Eğer yarışa fazla zaman varsa daha büyük porsiyon yemek planlanması gerekir.

(E) 1-2 bardak su tüketimi önerilir.


Cevap-4 :

Düşük enerjili (600-700 kcal) öğün tüketimi verilir.

Soru-5 :

Aşağıdakilerden hangisi sonucu vücudun sıvı dengesi dengelenir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Vücudun sıvı dengesi idrardaki su miktarının ve idrar sodyum miktarının azaltılması

(B) Susama hissinin uyarılması

(C) Su-elektrolit alımı ve atımının kontrol mekanizmaları ile ayarlanır.

(D) ADH hormon etkisi

(E) Mekanoreseptörlerin uyarılması

Cevap-5 :

Mekanoreseptörlerin uyarılması

Soru-6 :

Enerji ihtiyacının yüksek bir bölümünün yağlardan karşılandığı spor branşı aşağıdakilerden hangisidir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Dayanıklılık sporları

(B) Kuvvet sporları

(C) Güç sporları

(D) Takım sporları

(E) Halter sporu

Cevap-6 :

Dayanıklılık sporları

Soru-7 :

Düzenli egzersiz yapan birinin günlük enerji alımı kaç kalori olmalıdır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) 1500-1700

(B) 1700-2000

(C) 1900-2200

about:blank 120/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(D) 1800-2400

(E) 2200-2600
Cevap-7 :

1800-2400

Soru-8 :

Erkek ve kadınların sıvı alımı günde kaç bardak olmalıdır?

(Çoktan Seçmeli)

(A) 6-4

(B) 10-8

(C) 14-10

(D) 16-12

(E) 18-14

Cevap-8 :

16-12

Soru-9 :

Glisemik indeksle ilgili verilen bilgilerden hangisi doğrudur?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Yiyeceklerin kan şekerini yükseltme hızıdır.

(B) Glisemik indeksi yüksek yiyecekler faydalıdır.

(C) Glisemik indeksi yüksek yiyecekleri yemek stres hormonlarının salınımı arttırır.

(D) Glisemik indeksi yüksek yiyecekleri yemek iyileşmeyi azaltır.

(E) Egzersizden önce yüksek glisemik indeksli yiyecekler tüketilmelidir.

Cevap-9 :

Yiyeceklerin kan şekerini yükseltme hızıdır.

Soru-10 :

Aşağıda verilen bilgilerden hangisi doğrudur?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Dayanıklılık sporu yapanlar günlük kg. başına 3 gr. protein almalıdır.

(B) Güç sporu yapanlar günlük kg. başına 1,6-1,7 gr. protein almalıdır.

(C) Dayanıklılık sporu yapanlar günlük kg. başına 2 gr. KHO almalıdır.

(D) Güç sporu yapanlar günlük kg. başına 4 gr. protein almalıdır.

about:blank 121/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(E) Güç sporu yapanlar günlük kg. başına 3 gr. KHO almalıdır.
Cevap-10 :

Güç sporu yapanlar günlük kg. başına 1,6-1,7 gr. protein almalıdır.

about:blank 122/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

9. GENEL ANTRENMAN BİLGİSİ


Birlikte Düşünelim

1. Antrenman nedir?

2. Antrenmanın amaçları nelerdir?

3. Branşın gereklilikleri antrenmana nasıl yansıtılmalıdır?

4. Takım sporları ve bireysel sporların antrenman programları nasıl olmalıdır?

5. Bireysel özellikler (eksiklikler, asimetriler, yaş, cinsiyet veya difonksiyonlar) antrenman programına nasıl
yansıtılmalıdır?

Başlamadan Önce

Antrenman kavramı; tarih öncesi dönemdeki savaşçılardan, günümüz sporcularına uzanan geniş bir zaman diliminde
birçok gelişim ve değişime maruz kalmıştır.

Antrenman bilimi ile ilgili kaynaklar bize bu bilimin temelini anlama ve uygulama safhasında yardımcı olsa da
birlikte düşünüp cevabını bulmamız gereken birçok soru hâlâ cevabını aramaktadır.

Bu bölümde antrenman kavramına genel bir bakış açısı kazanacağız. Antrenman ve hareket deyince aklımıza gelen
kas ve genel fizyolojiden hareketle antrenman değişkenlerine göz atacağız. Antrenman değişkenleri ışığında beş
biomotor yetiyi tanıyıp onları nasıl antrene edeceğimize dair bir bakış açısına sahip olacağız.

9.1. Antrenman nedir?


Antrenman kavramı otoritelerce, farklı olarak tanımlanmıştır. Hollman’a göre tıp açısından “Antrenman,
organizmada fonksiyonel ve morfolojik değişmeler sağlayan ve sporcuda verimin yükseltilmesi amacıyla belirli
zaman aralıkları ile uygulanan yüklenmelerin tümüdür.” (Hare, 1982).

Mellerowics/Meller antrenmanı, “Güç yeteneğinin yükseltilmesi ve spor dallarında başarıya ulaşılmasını sağlamak
amacıyla sporcunun bedeni ve psikosomatik gelişiminde son derece etkin olan yöntem.” şeklinde tanımlamıştır
(Salas, 2012).

Harre “Spor antrenmanı, sporda gelişimi sağlamak için bilimsel, özellikle pedagojik ilkelere göre yönlendirilen
süreçtir. Bu süreç planlı ve sistemli biçimde etkilenerek sporcuların bir veya daha çok spor dalında üstün başarıya
ulaşmasını amaçlar.” şeklinde bir tanım getirmiştir (Bondarchuk, 1988).

Ulich ise “Beceri ve yeteneklerin eylem planı ve eylem yapılarının optimalleşmesini sağlayan düzenli ve planlı bir
süreç” tanımlamasını eylem psikolojisi açısından getirmiştir (Conley, 2000). Kısaca; belirli bir amaç doğrultusunda,
planlı ve programlı olarak, bir sistem içerisinde uygulanan alıştırmaların tümüne antrenman denir.

Antrenman bilimi birçok yardımcı bilimden etkilenir.

about:blank 123/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Doğru bir antrenman yönteminin uygulanabilmesi için antrenman biliminin ilişkili olduğu diğer yardımcı bilimlerle
de sıkı bir ortak çalışma içerisinde olması gerekmektedir. Performans çıktısının optimum düzeyde olması bu ilişkinin
mükemmel olmasıyla doğru orantılıdır.

Antrenmanın Amaçları

Şekil 13. Antrenmanın Amaçları


about:blank 124/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Antrenmanın Ögeleri

Bir antrenmanda yapılan yüklenmelere organizma akut ve kronik cevaplar verir. Organizmada oluşan bu yapısal
reaksiyonlar gelecek yüklenmelerin planlanmasında, sportif verimin kontrolünde ve yaralanmalardan korunma
safhasında antrenöre gerekli çıktıyı vererek antrenman planlamasının temelini oluşturur (Abadejev, 1976).

Organizmanın gösterdiği yapısal reaksiyonlar bir birim antrenmandaki “antrenman ögeleri” değişkenleriyle doğrudan
ilişkilidir. Antrenman ögeleri birim antrenmanın planlanmasında kritik öneme sahiptir (Allen, 2006).

1) Antrenmanın Kapsamı

Antrenmanda yapılan niteliğin toplam miktarına anlamına gelmektedir (Brooks, 2000): koşulan toplam mesafe,
kaldırılan toplam yük, antrenmanın toplam süresi…

2) Antrenmanın Şiddeti

Performans çıktısının derecesiyle eş anlamlıdır (Conley, 2000). Kaldırılan yük (kg), koşulan hız (m/sn).

3) Antrenmanın Yoğunluğu

Antrenman çalışma ve dinlenme süreleri arasındaki ilişkinin zaman olarak açıklanması anlamına gelmektedir
(Gilliam, 1981).

Antrenman İlkeleri

Bir bireyin yüklenme ve bu yüklenmeye uyumu aşağıda bulunan tabloda belirtilen özelliklere bağlıdır.

about:blank 125/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Yüklenme Prensipleri

Antrenmanın organizma üzerinde oluşturduğu akut ve kronik etkiler, antrenman şiddeti ve hacmiyle doğrudan
etkilidir. Organizma üzerinde antrenmanın oluşturduğu etkileri optimize edip performansı arttırırken, yaralanma
riskini en aza indirmek gerekmektedir.

Performansı arttırmak yüklenme-dinlenme ilişkisi sürecinin iyi yönetilmesiyle mümkündür. Bu durum yüklenme
prensiplerinin performans artışının optimizasyonunda oynadığı kritik yolu gözler önüne sermektedir.

1) Yavaş Yavaş Arttırma Prensibi

“Hiç değişmeyen, aynı kalan yüklenmeler zamanla etkisini kaybeder.” Antrenman yükleri zaman içerisinde
hedeflenen gelişim doğrultusunda arttırılmalı veya azaltılmalıdır. Antrenman yüklerindeki artırım veya azaltım
aşağıdaki faktörlere bağlıdır.

about:blank 126/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Şekil 14. Antrenman Yüklerindeki Artırım Veya Azaltımın Bağlı Olduğu Faktörler.

Yavaş yavaş arttırma prensibi antrenman ilkelerinden; hacim ve şiddet ilkelerinin manipülasyonu ile
gerçekleştirilebilir.

2) Sıçrama Fazla Arttırma Prensibi

Antrenmanların sayısında, kapsamı veya şiddetinde yapılan ani yükselmeler bu prensibin temelini oluşturmaktadır.
Antrenman yaşı düşük sporcular için uygun değildir. Bu prensibin uygulanma süresinin artması sporcuyu
yaralanmaya açık hale getirir.

3) Değişkenlik Varyasyon Prensibi

Antrenmanın monoton şekilde sürdürülmesinin önüne geçmek adına, antrenman ilkelerinde ve antrenman içeriğinde
yapılan manipülasyonlar bu prensibin temelini oluşturur. Antrenmanın sürekli aynı yük ve içerik olarak sürdürülmesi
organizmada plato evresine sebep olur ve gelişimi yavaşlatır.

Dinlenme ve Toparlanma

Sporcular düzenli antrenmanlar sonucu fizyolojik ve psikolojik sınırları zorlayan, zorlu bir yaşam geçirmektedirler
(Armstrong, 2007). Antrenman elde edilen uyumu en üst düzeye çıkarabilmek adına sporcular yüklenme ve dinlenme
arasında bulunan dengeyi sağlamak zorundadırlar. Yüklenme ve toparlanma arasındaki dengenin optimum düzeyde
sağlanması, sporcunun antrenman verimini arttırarak performans gelişiminin de optimum düzeyde olmasını
sağlayacaktır (Chiu, 2003).

Sporcular hacim ve şiddet olarak baskın antrenmanlar sonucunda yıpranmaktadırlar. Bu yıpranma durumu iyi bir
toparlanma ile desteklenerek, performans gelişimi sağlanmalıdır. Aksi takdirde sporcunun performansı azalacak,
yaralanma riski artacaktır (French, 2008).

Toparlanmayı etkileyen etmenler kişiden kişiye değişkenlik gösterir, bu etmenleri sporcuların bireysel özellikleri göz
önünde bulundurularak, antrenörler tarafında iyi bilinmeli ve antrenman programlarına dahil edilmelidir (Goodger,
2007).

about:blank 127/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Sürantrenman

Aşırı antrenman, antrenman içi ve dışı stres yaratan etmenlerin uzun süre devam ettirilmesi sonucu ortaya çıkan,
verim düzeyindeki azalmaların gün yüzüne çıktığı bir durumdur (Transkanen, 2011).

Sürantrenman durumu sonucunda fizyolojik ve psikolojik olarak yetersiz uyum durumları ortaya çıkmaktadır.
Sürantrenman durumunun oluşması sonucunda verim düzeyinin eski haline dönmesi zaman almaktadır (Coutts,
2007).

Sürekli aşırı çalışma yüklenmeleri, sempatik ya da parasempatik aşırı çalışma yüklenmeleri olarak ortaya
çıkmaktadır. Sempatik aşırı çalışma, uzun süreli yüklenmelere karşın bir yanıt olarak ortaya çıkarken, parasempatik
aşırı çalışma yüklenmeleri ise nöroendokrin sisteminin tehlikeye düşeceği, aşırı antrenman durumunun ileri bir
safhası olarak ortaya çıkmaktadır (Hug M, 2003).

9.2. Enerji Sistemleri


Anaerobik Alaktik Sistem

Birincil anaerobik sistem olarak tanımlanmaktadır. Fosfat sistemi, ATP-PC sistemi olarak da bilinmektedir. Fosfat
sistemi, ATP’nin dönüştürülme süresi içerisinde kullanılan, 3 tepkimeyi içermektedir (Hug M, 2003).

Yüksek şiddetli çalışmalarda iskelet kaslarında ATP’nin düşük düzeyde yedeklenebilmesinden dolayı 10 sn. kadar bir
süre enerji sağlamaktadır.

Bu sistem sprint, halter, gülle atma, sıçrama gibi yüksek güç çıktısı gerektiren yüksek şiddetli çalışmalarda baskın
olarak kullanılır (Hug M, 2003).

about:blank 128/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Anaerobik Laktik Sistem

İkincil anaerobik sistem ise glikolitik sistem olarak da tanımlanan anaerobik laktik sistemdir. 20 sn., 2 dk. arası süren
egzersizlerde baskın olan enerji sistemidir. Bu sistem için birincil enerji kaynakları, kan glikozu ve glikojen
yedekleridir (Gastin, 1995).

Başlangıçta ATP oluşumu hızlı glikosiz ile elde edilirken, etkinliğin süresi 2 dk.ya yaklaştıkça ATP oluşumu yavaş
glikosiz yolu ile sağlanmaya başlamaktadır.

Hızlı glikosiz sonucu laktik asit oluşmakta ve bu laktik asit hızlı bir şekilde laktata dönüşmektedir. Eğer egzersiz
şiddeti çok yüksek ve uzun süreli ise vücut laktik asiti laktata çevirememektedir. Bu durum sonucu biriken laktik asit
egzersizi sonlandıracak seviyeye kadar birikmektedir (Cheneviere, 2009).

Aerobik Sistem

Anaerobik laktik sistemde de olduğu gibi, aerobik sisteminde enerji kaynakları kan glikozu ve glikojen yedekleridir.
Aerobik sistemde enerji O2’e bağlı olarak açığa çıkar (25).

Kaslar

Kasların temel görevi hareketi gerçekleştirmektir. Kaslar 3’e ayrılır:

Şekil 15. Kas Türleri

Kasların dört tane ortak özelliği vardır.

about:blank 129/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Kas Kasılma Çeşitleri

İzometrik Kasılma: Statik biSr kasılmadır, kasın boyunda bir değişiklik olmaksızın, kasın geriminde bir artış söz
konusudur.

Konsantrik Kasılma: Kasın tonusu aynı kalırken, kasın boyunun kısaldığı bir kasılma şeklidir.

Eksantrik Kasılma: Dinamik bir kasılma şeklidir, kasın tonusu ve boyunda artış meydana gelir.

İzokinetik Kasılma: Hareket eşit hızda sürdürülürken, hareketin her açısında uygulanan maksimum kuvvet
değerlendirilmesi şeklinde gerçekleştirilir. Yaralanma dönüşü sporcularda sıklıkla kullanılır, bunun için özel
geliştirilmiş cihazlar vardır.

Kaslar tek tek izole olarak değil, gruplar halinde çalışırlar. Bu durum kasların grup hareketleri olarak adlandırılır.
Kasların grup hareketlerini dört ana başlıkta inceleyebiliriz.

about:blank 130/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Kas Fibril Tipleri ve Özellikleri

İskelet kası fibrilleri özelliklerine göre Tip 1 ve Tip 2 olarak iki ana gruba ayrılır. Tip 2 fibrilleri ise kendi içinde Tip
2a ve Tip 2b olarak iki grupta incelenir. Tip1 lifler genel olarak yorgunluğa karşı dirençli ancak güç üretme
yetenekleri düşük liflerdir. Zengin kapilleri olup mitokondria ve aerobik enerji sisteminde gereksinim duyulan
enzimleri bol miktarlarda içerirler. Bu lifler yavaş kasılma hızı ve düşük myozin ATPaz aktivitesine sahiptir.

Tip 2 lifler hızlı kasılırlar ve yüksek myozin ATPaz aktivitesine sahiptirler. Güç üretimleri yüksek olup yorgunluğa
karşı duyarlıdırlar. Tip 2a lifleri, tip 2b ile tip 1 arasında bir özelliğe sahiptir. Tip 2b liflerinin aksine, bol miktarda
mitokondria ve aerobik sistem enzimlerine sahip olup kanlanması da belirgin ölçüde fazladır.

Biomotor Özellikler

Biomotor özellikler fiziksel uygunluğun bileşenlerindendir. Sportif performansın ortaya konması aşamasında hiçbir
biomotor özellik birbirinden ayrı olarak düşünülemez. Bir futbol maçı esnasında gerçekleşen ayak içi pas hareketini
ele aldığımızda, kuvvet, esneklik, koordinasyon gibi biomotor yetiler ayak içi pas tekniğinin kullanılması esnasında
baskın olarak kullanıldığını görüyoruz. Aynı şekilde sırt üstü yüzme tekniği ele alındığında, koordinasyon, kuvvet,
esneklik ve dayanıklılık gibi biomotor özelliklerin baskın olarak kullanıldığını görüyoruz.

Biomotor yetileri 5 ana başlıkta inceleyebiliriz:

about:blank 131/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

1. KUVVET

Kas ya da kas grubunun en üst düzeyde kuvvet ya da tork üretilmesi olarak tanımlanabilir. Kuvvet sinir kas
sisteminin, dış dirençlere karşı kuvvet üretebilmek yeteneği olarak tanımlanmaktadır (Hardee, 2006).

Kuvveti Etkileyen Etmenler

Motor birim katılım; kas kasılması sırasında kasılmaya katılan motor birimleri ifade eder (Mc Call, 1999). Motor
birim ateşleme hızı; kas kasılması sırasında devreye giren motor birimlerin devreye girme hızını ifade eder (Kjaer,
2006). Gerilme kısalma döngüsü; eksantrik ve konsantrik evrelerin kas etkinliğinin bütünlüğünü tanımlamaktadır
(Fry, 2004).

Kas fibril tipi; kas fibril tipleri, kuvveti doğrudan etkilemektedir. Tip 1 ve Tip 2 kas tiplerinin baskın olduğu kişiler
baskın olan fibril tipinin özelliklerinin çıktıları kuvvet gelişimlerini etkilemektedir (Bompa, 2015).

Kuvvetin Sınıflandırılması

Kuvvet antrenmanları 4 ana başlık altında incelenebilir:

about:blank 132/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Hipertrofi

Hipertrofi estetik, sağlık ve performans açısından kişilere katkılarından dolayı spor bilimleri dünyasında üzerinde en
çok konuşulan konuların başında gelmektedir. Hipertrofi çağımızda vücut geliştirme sporcuları ile özdeşleşmiş olsa
da sedanter bireyler ve performans sporcuları içinde oldukça elzem bir konudur. Kas kesitinin enine ve boyuna
büyümesi olarak adlandırılır. Hipertrofi sürecinde aktin ve miyozin kasılgan proteinleri aktif bir rol oynar. Hipertrofi
antrenmanı sonucu sporcularda kuvvet artışı ile beraber güç çıktısında artış, bunun akabinde performans artışı
sağlanacaktır.

Hipertrofiye etki ettiği söylenen metabolik stres, mekanik gerilim ve kas hasarı olmak üzere üç adet mekanizma
vardır. Bu üç adet mekanizmanın da hipertrofik gelişime etkileri olsa da, mekanik gerilim kavramı literatürde
hipertrofi çıktısıyla en çok ilişkilendirilen kavramdır.

about:blank 133/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Mekanik Gerilim

Gerilim altındaki zaman (time under tension), kasların gerilim altında kaldığı süre mekanik gerilimi ifade eder.

Hipertrofi antrenmanlarına yönelik iki yaklaşım mevcuttur:

Sarkoplazmi Hipertrofi

Sarkoplazmik hipertrofi kas liflerinin hacminde meydana gelen artış, kas çeperinin büyümesi olarak adlandırılır. Kas
çeperinin içeriğinde bulunan toplam madde miktarındaki artış olarakta anlatılabilir. Kas hücre sıvısının hacminde
gerçekleşen artıştır. Ödem benzeri yapı gösterir. Bu ödem benzeri sıvı kas büyüklüğünün yaklaşık %20’sini temsil
etmektedir. Sarkoplazmik hipertrofi sonucu; kas çeperinde bir artış görünmesine rağmen, güç çıktısında bir artış söz
konusu değildir. Sarkoplazmik hipertrofi genellikle vücut geliştiricilerin kullandığı bir hipertrofi şeklidir. Düşük-orta
şiddet, yüksek hacimli çalışmalar sarkoplazmik gelişimi arttırmaktadır.

Myofibril Hipertrofi

Myofibriler hipertrofi; aktin ve miyozin flamentleri ile birlikte kas fibrillerinin çapındaki artış olarak tanımlanır.
Myofibriler hipertrofide kasılgan proteinlerin sentezlenmesi kaynaklı güç çıktısında bir artış meydana gelir.
Myofibriler hipertrofi ile birlikte myofibril yoğunluğu artmaktadır. Yüksek şiddetli, düşük hacimli çalışmalar ile
myofbiriler gelişim sağlanabileceği yapılan çalışmalarda görülmüştür.

Maksimal Kuvvet

about:blank 134/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Maksimum istemli kasılma ile sinir kas sisteminde en yüksek düzeyde kuvvet üretme yeteneği olarak
tanımlanmaktadır.

Güç

Motor birim katılımı az olmasına rağmen, motor birim ateşleme hızının en üst seviyede olduğu kuvvet antrenman
türüdür. Olimpik kaldırışlar, çabuk kuvvet çalışmaları, plometrik çalışmalar güç antrenmanlarına en net örneklerdir.
Günümüzde oldukça popüler olan birçok güç antrenman metodu vardır.

Kuvvette Devamlılık

Sinir kas sisteminin uzun bir süre boyunca tekrarlı olarak, kuvvet üretebilme yeteneğini sürdürme yeteneği olarak
tanımlanmaktadır.

2. SÜRAT

Biomotor yetilerden sürati iki başlık altında inceleyebiliriz:

Sürat sportif verimi etkileyen temel biomotor özelliklerden biridir. Diğer biomotor özelliklere göre geliştirilmesi,
genetik faktörlerden çokça etkilendği için sınırlıdır (Jeffreys, 2006). Çıkış sürati, ivmelenme, maksimal sürate ulaşma
about:blank 135/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
ve maksimal sürati koruma olarak üç başlıkta incelenir (Weyand, 2005).

Çıkış sürati; 0-5 metre arasını kapsar, başlangıç hızı olarakta adlandırılır.

İvmelenme; hareket hızını en kısa içerisinde değiştirebilme yeteneği olarak tanımlanmaktadır (McGinnis, 2005).

Maksimal sürate ulaşma; kişiler maksimum hızlarına genel olarak sprinte başladıktan 3-5 saniye sonra ve ortalama
35-40. metrede ulaşırlar (McGinnis, 2005 & Gambettei 1996). Maksimal sürati koruma; maksimal sürate ulaşıldıktan,
bu hızı sürdürebilme yeteneğini ifade eder (Gambetta, 1996).

Çeviklik

Dış uyaranlara karşı durma, hızlı yön değiştirme ve yeniden hızlanma biçiminde verilen tepkiler çoğu spor dallarında
görülmektedir (Djevelikian, 1993). Bu özellikler çeviklik özelliği olarak değerlendirilmektedir (Blackburn, 2006).
Kaynaklar göre çeviklik sadece süratin bir parçası olarak görülmemeli, yavaşlama, yön değiştirme ve yeniden
hızlanma bütünlüğünde algılanmalıdır (Cissik, 2004).

Çeviklik dış uyaranlara karşı, hızlı yavaşlama, yön değiştirme ve hızlanma özelliklerinin bütünleşik bir şekilde
uygulanması olarak tanımlanmaktadır (Plisk, 2008). Yabancı kaynaklarda çeviklik; çeviklik (agility) ve yön
değiştirme (change of direction) olarak da karşımıza çıkmaktadır. Çeviklik kavramı açık beceri, yön değiştirme
kavramının ise kapalı beceri çalışmalar olarak değerlendirildiğini unutmamalıyız.

Sürati Etkileyen Faktörler

3. DAYANIKLILIK

Dayanıklılık vücudun yüklenmelere ve yorgunluğa uzun süre dayanabilme yeteneğidir (Jannsenn, 2001). Dayanıklılık
organizmanın yüklenmeler sonunda hızlı bir şekilde toparlanabilmesi şeklinde ortaya çıkıyor. Dayanıklılığın
geliştirilmesi ve arttırılması, kalp ve dolaşım sisteminin perforAmansının artmasıyla gerçekleşir (Armstrong, 2007).

Dayanıklılık, çeşitli biçimlerde sınıflandırılmaktadır. Organizmanın yorgunluğa karşı direnç yetisi, şiddet ve
dayanıklılık yönünden değişik spor dallarında değişik biçimlerde ortaya çıkar. Örneğin düşük şiddetli aktiviteleri
uzun süre sürdürebilme yeteneği aerobik dayanıklılık, görece yüksek şiddetli aktiviteleri uzun süre sürdürebilme
yeteneği anaerobik dayanıklılık olarak adlandırılmaktadır (Dallam, 2008).

Dayanıklılık Antrenmanlarının Sınıflandırılması

Dayanıklılık antrenmanlarının sınıflandırılması ile ilgili birçok farklı yaklaşım söz konusu olmasına rağmen
dayanıklılık antrenmanları fizyolojik çıktılar göz önüne alınarak aerobik ve anaerobik dayanıklılık olmak üzere iki
şekilde sınıflandırılır (Hoffmann, 2008).

Dayanıklılık Antrenman Metotları

Dayanıklılık antrenman metotlarının seçiminde birçok değişken söz konusudur. Performans sporcularında; branşın
gereklilikleri, mevkisel farklılıklar ve antrenman içeriği. Sedanter bireylerde ise kişinin sağlık durumu, antrenman

about:blank 136/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
yaşı gibi durumlar antrenman metodunun seçiminde önemli bir yer tutmaktadır.

Aşağıda bulunan tabloda dayanıklılık antrenman metodlarına bazı örnekler verilmiştir:

Dayanıklılık Çalışmalarının Organizmada Yarattığı Etkiler

1) Organizmanın toparlanma yeteneğini arttırır (Astrand PO, 2003).

2) Vital kapasite artar (Astrand PO, 2003).

3) Kalp kası güçlendirilir (Fontana P, 2011).

4) Aktif kılcal damarların sayısı artar (Fontana P, 2011).

5) Organizmanın enerji kapasitesi artar (Joyner MC, 2008).

Dayanıklılığı Belirleyen Faktörler

1) Enerji oluşum düzeyi (Pyne, 2009)

2) Oksijen kullanabilme kapasitesi (Pyne, 2009)

3) Laktik asitin ötelenebilme yeteneği (Pyne, 2009)

4. ESNEKLİK

about:blank 137/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Esneklik kas ve kasın boyunu uzatıp eklem hareket aralığını arttırmak üzere uyguladığımız egzersizlerdir (Best TM,
1995). Mobilizasyon ise bir eklemin ya da bir dizi eklemin tüm hareket genişliğinde hareket edebilme yeteneğidir.
Mobilizasyon geniş açıda eklemlerin hareket edebilme yeteneği olarak da tanımlanmaktadır (Rietveld, 2019).

Esnekliği Etkileyen Faktörler

1) Eklem yapısı

2) Tendon ve ligamentler

3) Yaş

4) Cinsiyet

5) Genel vücut ısısı ve kas ısısı

6) Günün farklı zaman dilimleri (10-11, 16-17 saatleri arası esneklik en üst seviyededir.)

7) Hareketsizlik

8) Yetersiz kas kuvveti

5. KOORDİNASYON

Koordinasyon koordinatif özelliklerinin alt bileşenlerinin gelişiminde öğrenme süreçleri ve biyolojik olarak da
merkezi sinir sistemi ile iskelet kaslarının iş birliği olarak adlandırılabilir. Koordinasyon çok karmaşık bir biomotor
yetidir. Diğer biomotor yetiler ile doğrudan ilişkilidir. Bu sebepledir ki karmaşık becerilerin uyum içerisinde hızlı bir
şekilde sergilenmesi olarak da adlandırılabilir.

Bölüm Özeti
● Antrenman kavramı; tarih öncesi dönemdeki savaşçılardan, günümüz sporcularına uzanan geniş bir zaman
diliminde birçok gelişim ve değişime maruz kalmıştır.

● Organizma üzerinde fizyolojik, psikolojik vb. değişikliklere sebep olan planlı, belli bir amaç doğrultusunda yapılan
yüklenmelere antrenman denir.

● Antrenman bilimi birçok yardımcı bilimden direkt olarak etkilenir. Antrenman biliminin gerekliliklerinin sahaya
uygun bir şekilde aktarılabilmesi adına antrenman bilimiyle ilişkili diğer yardımcı bilimlerden de faydalanmak
gerekmektedir.

● Antrenmanın organizma üzerinde yarattığı etkiler antrenman ögelerinin (antrenmanın şiddeti, antrenmanın hacmi
ve antrenmanın yoğunluğu) doğru bir şekilde planlanmasıyla kontrol altında tutulur ve şekillendirilir.

about:blank 138/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
● Organizmanın antrenmana verdiği cevaplar birçok değişkene (yaş, cinsiyet, antrenman yaşı…) bağlı olarak farklılık
gösterir.

● Her antrenman bir amaç doğrultusunda yapılır. Antrenmanların amaçları kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir.

● Antrenmanın amacı; bir performans sporcusu için 100 metre koşu derecesini aşağıya çekmekken, bir sedanter için
rahat merdiven çıkabilmektir. Antrenmanların amaçlarına ulaşması için iyi bir toparlanma gerekmektedir.

● Antrenman ile organizmada yaratılan harabiyet toparlanma safhasında yerine koyularak gelişme sağlanır. Bu durum
fazlaya tamamlama olarak adlandırılır.

● Toparlanma süresi ve sıklığı yaratılan harabiyet ile yani antrenman esnasında baskın olan enerji sistemiyle direkt
olarak ilgilidir.

● Antrenmanlar 5 biomotor yeti üzerinde şekillenir. Bu 5 yeti farklı antrenman şekilleri, farklı fizyolojik cevaplar,
farklı yüklenme ve dinlenme sıklıkları ile antrene edilir.

● Enerji Sistemleri Anaerobik Alaktik Sistem, Anaerobik Laktik Sistem ve Aerobik Sistem olmak üzere üç başlıkta
incelenebilmektedir.

● Temel görevi hareketi gerçekleştirmek olan kaslar üçe ayrılmaktadır: çizgili kaslar, düz kaslar ve kalp kası.

● Kasların dört tane ortak özelliği bulunmaktadır. Bunlar; uyarılabilme, kasılabilme, iletilebilme ve vizkositedir.

● Kuvvet, sinir kas sisteminin, dış dirençlere karşı kuvvet üretebilmek yeteneği olarak tanımlanmaktadır.

● Sportif verimi etkileyen temel biomotor özelliklerden biri de sürattir. Diğer biomotor özelliklere göre geliştirilmesi,
genetik faktörlerden çokça etkilenmektedir.

● Vücudun yüklenmelere ve yorgunluğa uzun süre dayanabilme yeteneğine dayanıklılık denilmektedir.

● Esneklik, kas ve kasın boyunu uzatıp eklem hareket aralığını arttırmak üzere uygulanan egzersizlerdir.

● Biyolojik olarak merkezi sinir sistemi ile iskelet kaslarının iş birliği koordinasyon olarak adlandırılabilmektedir.

Kaynakça

Hare, D. Principles of sports training. Berlin, Germany. Sportverlag 1982

Eduardo Salas, Kurt Kraiger, Kimberly A. Smith The Science of Training and Development in Organizations: What
Matters in Practice

Bondarchuk, A.P. Constructing a Training System. Track Tech. 102:254-269, 1988.

Conley, M. Bioenergetics of exercise training. In: Essentials of Strength Training and Conditioning. T.R. Baechle and
R.W. Earle, eds. Champaign, IL: Human Kinetics, 2000, pp. 73-90.

IFF, M.C, YU Verkhoshanksy Supertraining and Supertraining International 1999

Stone, M.H, M.E Stone and W.A Sands Principles and Practice of Resistance Training Champaign. Human Kinetics
2007

Heidt, Sweeterman, Carlonas, Traub and F.X. Tekulve Avoidance of Soccer Injurie with Pre-Season Conditioning.
Journal of Sports Medicine 28:659662, 2000.

Dunlavy, W.A. Sands, J.R Mcneal, M.H. Stone, S.A Smith, M. Jemni and G.G Haff Strength Performance assesment
in an simulated men’s gymnastics still ring cross. Journal of Sport Medicine 6:93-97, 2007.

Stone, M.H, M.E Stone and W.A Sands Principles and Practice of Resistance Training Champaign. Human Kinetics
2007

Abadejev, I. Basic training principles for Bulgar- ian elite. Int Olympic Lifter 3:12-13, 1976.

Allen, H., and A.R. Coggan. Training and Rac- ing with a Power Meter. Boulder, CO: Velo Press,2006.

about:blank 139/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Brooks, G.A., T.D. Fahey, T.P. White, and K.M. Baldwin. Exercise Physiology: Human Bio- energetics and Its
Application. 3rd ed. Mountain View, CA: Mayfield, 2000.

Conley, M. Bioenergetics of exercise training. In: Essentials of Strength Training and Conditioning. T.R. Baechle and
R.W. Earle, eds. Champaign, IL: Human Kinetics, 2000, pp. 73-90.

Gıllam, G.M. Effects of frequency of weight training on muscle strength enhancement. J Sports Med 21:432-436,
1981.

Armstrong, L.E., D.J. Casa, M. Millard-Stafford, D.S. Moran, S.W. Pyne, and W.O. Roberts. 2007. American College
of Sports Medicine position stand. Exertional heat illness during training and competition. Med Sci Sports Exerc
39:556–572.

Chiu, L., and J. Barnes. 2003. The fitness-fatigue model revisited: Implications for planning short- and long- term
training. Strength Cond J 25(6):42.

French, D.N., K.G. Thompson, S.W. Garland, C.A. Barnes, M.D. Portas, P.E. Hood, and G. Wilkes. 2008. The effects
of contrast bathing and compression therapy on muscular performance. Med Sci Sports Exerc 40(7):1297–1306.

Goodger, K., T. Gorely, D. Lavallee, and C. Harwood. 2007. Burnout in sport: A systematic review. Sport Psychol
21:127–151.

Tanskanen MM, Kyröläinen H, Uusitalo AL, Huovinen J, Nissilä J, Kinnunen H, Atalay M, Häkkinen K. Serum sex
hormone-binding globulin and cortisol concentrations are associated with overreaching during strenuous military
training. J Strength Cond Res. 2011 Mar;25(3):787–97.

Coutts AJ, Reaburn P, Piva TJ, Murphy A. Changes in selected biochemical, muscular strength, power, and endurance
measures during deliberate overreaching and tapering in rugby league players. Int J Sports Med. 2007 Feb;28(2):116–
24.

Hug M, Mullis PE, Vogt M, Ventura N, Hoppeler H. Training modalities: over-reaching and over-training in athletes,
including a study of the role of hormones. Best Pract Res Clin Endocrinol Metab. 2003 Jun;17(2):191–209.

Hug M, Mullis PE, Vogt M, Ventura N, Hoppeler H. Training modalities: over-reaching and over-training in athletes,
including a study of the role of hormones. Best Pract Res Clin Endocrinol Metab. 2003 Jun;17(2):191–209.

Gastin, PB, Costill, DL, Lawson, DL, Krzeminski, K,McConell, GK. Accumulated oxygen deficit during
supramaximal all-out and constant intensity exercise. Med Sci Sports Exerc 1995;27:255-63.

Gastin, PB. Energy system interaction and relative contribution during maximal exercise. Sports Med 2001;31:725-
41

Cheneviere, X, Malatesta, D, Peters, EM,Borrani, F. A mathematical model to describe fat oxidation kinetics during
graded exercise. Med Sci Sport Exer 2009;41:1615-25.

Hardee, J.P., N.T. Trıplett, A.C. Utter, K.A. Zwetsloot, and J.M. Mcbrıde. Effect of in- terrepetition rest on power
output in the power clean. J Strength Cond Res 26(4):883-889, 2012

Mccall, G.E., W.C. Byrnes, S.J. Fleck, A. Dıckınson, and W.J. Kraemer. Acute and chronic hormonal responses to
resistance train- ing designed to promote muscle hypertro- phy. Can J Appl Physiol 24:96-107, 1999.

Kjaer, M., P. Magnusson, M. Krogsgaard, J. Boysen Mÿller, J. Olesen, K. Heınemeıer, M. Hansen, B. Haraldson, S.
Koskınen, B. Esmarck, and H. LANGBERG. Extracellular ma- trix adaptation of tendon and skeletal muscle to
exercise. J Anat 208(4):445-450, 2006.

FRY, A.C. The role of resistance exercise intensity on muscle fibre adaptations. Sports Med 34:663- 679, 2004

Bompa, T.O., and C.A. Buzzichellı. Periodization Training for Sports. 3rd ed. Champaign, IL: Human Kinetics,
2015.

Jeffreys, I. 2006d. Optimising speed and agility development using target classifications and motor control principles.
Part 2. Professional Strength and Conditioning Journal 4: 12–17

about:blank 140/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Weyand, P.G., and J.A. Davis. 2005. Running performance has a structural basis. The Journal of Experimental
Biology 208: 2625–2631.

McGinnis, P.M. 2005. Biomechanics of sport and exercise. 2d ed. Champaign, IL: Human Kinetics.

Gambetta V. 1996. How to develop sport–specific speed. Sports Coach 19 (3): 22–24.

Djevalikian, R. (1993). The relationship between asymmetrical leg power and change of running direction. Chapel
Hill: University of North Carolina.

Blackburn, J.T., Mynark, R.G., Padua, D.A., & Guskiewicz, K.M. (2006). Influences of experimental factors on
spinal stretch reflex latency and amplitude in the human triceps surae. J Electromyogr Kinesiol, 16(1),42-50.

Cissik, J.M. (2004). Means and methods of speed training, part I. Strength and Conditioning Journal, 26(4), 24-29.

Plisk,S.S.(2008).Speed,agility,andspeed-endurancedevelopment.InT.R.Baechle&R.W. Earle (Eds.), Essentials of


strength training and conditioning (3rd ed., p 458-485). Champaign, IL: Human Kinetics.

Chelladurai, P., Yuhasz, M., & Sipura, R. (1977). The reactive agility test. Perceptual and Motor Skills, 44, 1319-
1324.

Janssen, P. 2001. Lactate threshold training. Champaign, IL: Human Kinetics.

Armstrong, L.E., D.J. Casa, M. Millard-Stafford, D.S. Moran, S.W. Pyne, and W.O. Roberts. 2007. American College
of Sports Medicine position stand. Exertional heat illness during training and competition. Medicine and Science in
Sports and Exercise 39(3): 556-572.

Dallam, G., and S. Jonas. 2008. Championship triathlon training. Champaign, IL: Human Kinetics.

Hoffman, J. 2002. Physiological aspects of sport training and performance. Champaign, IL: Human Kinetics.

Astrand PO, Rodhal K. Textbook of Work Physiology: Physiological Bases of Exercise. Champaign, IL: Human
Kinetics, MacGraw-Hill Series in Health Education, Physical Education, and Recreation; 2003.

Fontana P, Betschon K, Boutellier U, Toigo M. Cardiac output but not stroke volume is similar in a Wingate and
VO2peak test in young men. Eur J Appl Physiol. 2011;111(1):155-8.

Joyner MJ, Coyle EF. Endurance exercise performance: The physiology of champions. J Physiol. 2008;586(1):35-44.

Pyne, D.B., I. Mujika, and T. Reilly. 2009. Peaking for optimal performance: Research limitations and future
directions. Journal of Sports Science 27(3): 195-202.

Best TM. Muscle-tendon injuries in young athletes. Clin Sports Med. 1995;14:669–686.

Rietveld, T.; Vegter, R.J.; Van der Slikke, R.M.; Hoekstra, A.E.; Van der Woude, L.H.; De Groot, S. Wheelchair
mobility performance of elite wheelchair tennis players during four field tests: Inter-trial reliability and construct
validity. PLoS ONE 2019, 14, e0217514.

Ünite Soruları
Soru-1 :

Aşağıdakilerden hangisi antrenman biliminin etkilendiği yardımcı bilimlerden değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Anatomi

(B) Fizyoloji

(C) Tıp

about:blank 141/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(D) Beslenme

(E) Siyasi bilimler


Cevap-1 :

Siyasi bilimler

Soru-2 :

Aşağıdakilerden hangisi antrenmanın amaçlarından değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Çok yönlü gelişim

(B) Branşa özgü gelişim

(C) Sporcuyu sadece fiziksel olarak hazırlamak

(D) Yaralanmaları önlemek

(E) Gerekli stratejiyi geliştirmek ve uygulamak

Cevap-2 :

Sporcuyu sadece fiziksel olarak hazırlamak

Soru-3 :

Aşağıdakilerden hangisi antrenmanın ögelerinden değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Antrenmanın şiddeti

(B) Antrenmanın yeri

(C) Antrenmanın kapsamı

(D) Antrenmanın yoğunluğu

(E) Antrenmanın süresi

Cevap-3 :

Antrenmanın yeri

Soru-4 :

Aşağıdakilerden hangisi antrenman ilkeleri arasında yer almaz?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Özel olma ilkesi

(B) Yüklenme, yorgunluk ve uyum ilkesi

(C) Geriye dönüş ilkesi

(D) Giderek artan yüklenme prensibi

about:blank 142/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(E) Azaltma yöntemi
Cevap-4 :

Geriye dönüş ilkesi

Soru-5 :

Antrenmanın organizmada yarattığı etkiler aşağıdakilerden hangisiyle daha az ilgilidir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Yaş

(B) Cinsiyet

(C) Antrenman yaşı

(D) Antrenman yeri

(E) Genetik faktörler

Cevap-5 :

Antrenman yeri

Soru-6 :

Gülle atma egzersizinde kullanılan baskın enerji sistemi hangisidir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Aerobik sistem

(B) Anaerobik laktik sistem

(C) Laktat toleransı

(D) Anaerobik alaktik sistem

(E) Vo2 Max

Cevap-6 :

Anaerobik alaktik sistem

Soru-7 :

Aşağıdakilerden hangisi kasların çeşitlerinden değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Kalp kası

(B) Çizgili kaslar

(C) Renkli kaslar

(D) Düz kaslar

(E) İskelet kasları

about:blank 143/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Cevap-7 :

Renkli kaslar

Soru-8 :

Kasın tonusu ve boyunda uzamanın meydana geldiği kasılma şekli aşağıdakilerden hangisidir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Konsantrik

(B) Eksantrik

(C) İzometrik

(D) Statik

(E) Onsantrik

Cevap-8 :

Eksantrik

Soru-9 :

Biomotor yetiler hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?

I. Dayanıklılık

II. Sürat

III. Kuvvet

IV. Esneklik

V. Koordinasyon

(Çoktan Seçmeli)

(A) I, II ve III

(B) IV ve IV

(C) Hepsi

(D) I, II, III ve IV

(E) II, III ve IV

Cevap-9 :

Hepsi

Soru-10 :

Hipetrofiye etki ettiği söylenen üç mekanizma aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Kasılabilme, mekanik yük, kas hasarı


about:blank 144/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(B) Mekanik gerilim, kas hasarı, metabolik stres

(C) Myofibril hipertrofi, sarkoplazmik hipertrofi

(D) İzometrik kasılma, eksantrik kasılma, kas hasarı

(E) Kasılabilme, uyarılma, izotonik kasılma


Cevap-10 :

Mekanik gerilim, kas hasarı, metabolik stres

about:blank 145/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

10. SPOR TARİHİ


Birlikte Düşünelim

1. Tarihte yapılan ilk sportif etkinlikler neler olabilir?

2. Eski çağlarda yapılan sporlarla şimdi yapılan sporlar arasındaki temel değişiklikler nelerdir?

3. Eski çağlara dair literatürde spor olarak adlandırılmış olan avcılığın spor sayılması doğru mudur?

4. İçinde yaşanılan çağın ve coğrafyanın yapılan sporlara etkisi var mıdır? Eğer öyleyse bu etkiler neler olabilir?

Başlamadan Önce

Spor Tarihi başlığı altında burada aktarılan bilgiler, tarih öncesi çağlardan başlayarak insanlık tarihiyle paralel
biçimde gelişen beden kültürünün izini takip etmemize yarar.

Bu çerçevede, bu bölüm içerisinde beden ve hareket kültürünün gelişimi, beden eğitimi ve spora bakışın tarihsel ve
düşünsel açıdan değişimi de genel olarak verilmiştir.

Bu değişimler, şimdi spor olarak adlandırdığımız etkinliklerin ne tür değişimler geçirdiğini ve hangi coğrafyalarda
filizlenerek günümüze ulaştığını gösterir.

Bu bağlamda bölüm, tarih çağları ana başlıkları altında spor tarihi literatüründeki temel olarak bilinmesi gereken
bilgileri aktarmaya adanmıştır.

Türk tarihi bağlamında, Selçuklu ve Osmanlının yanı sıra Tanzimat’tan ve Erken Cumhuriyet’ten beri süregelen
spordaki kurumlaşma ve kurumsallaşma çabalarıyla ortaya konan gelişmeler bu bölümün sınırlılıklarından dolayı
kapsam dışı bırakılmıştır.

Dolayısıyla, bu bölümün çerçevesi dünya spor tarihi olarak belirlenmiştir. Bununla beraber, spor tarihi literatürünün
bazı konularda daha geniş kaynaklara sahip olduğunu ve bu çerçevede, bazı başlıkları aktarırken de hem bu nedenden
hem de -bölüm sınırlılıkları- nedeniyle temel bilgilerle yetinildiğini ifade etmek gerekir.

10.1. Bir Tarihsel İnceleme Alanı Olarak Spor Tarihi


Yaşamımızda sıklıkla duyduğumuz, tarihe gönderme yapan bir ifade vardır: “Tarih tekerrürden ibarettir.” Bu ifade
genel olarak, geçmişi bilmenin ve anlamanın şimdiyi ve geleceği kurarken bize yol göstereceği inancını besler. Ancak
tarih, ne sadece nasıl düşündüğümüzü ve eylediğimizi cevaplar ne de gelecekte ne olacağını tahmin edeceğimiz bir
araç işlevi görür. Tarih, özel bir bakış açısı sunar ve -iyi yapıldığında- neden öyle düşündüğümüz, neden öyle
eylediğimiz ve gelecekte nasıl düşünmeli ve eylemeliyiz konusunda bize daha aydın bir bakış açısı sağlar (Mechikoff
ve Estes, 2006, s. 3). Spor tarihi açısından geçmişi incelediğimizde belirli sosyal, politik ve ekonomik bağlamlarda
sporun organizasyonu, amacı ve anlamı üzerine verilen mücadeleleri de öğreniriz (Coakley, 2009, s. 87). O halde,
burada çeşitli başlıklar çerçevesinde sporun geçmişini, bugününün ve geleceğini aydınlatarak sporu ve sporun ilişkili
olduğu olguları, tüm bu bağlamlarda daha iyi anlamamız açısından bize yol gösterecek. Bununla beraber, ileri
okumalarla her bir başlık için daha derinlemesine araştırma ve inceleme yapmak da mümkündür. Özetle, burada bir
ders kitabı sınırlılığı içerisinde olduğumuzdan dolayı, bu bölümde her bir başlığa ilişkin önemli ve temel bilgileri
vermekle yetineceğiz.

10.2. Sporun Tarihsel Kökenlerine Dair


Bu bölüm boyunca, bir çatı terim olarak kullandığımız spor kelimesinin tarihsel açıdan ele aldığımız beden eğitimi,
rekreasyon, spor vb. kavramlarının hepsini kapsadığını söylemekte yarar vardır. Spor kelimesi ilk olarak 14. yy.da
İngiltere’de, ulusallaşma hareketi sırasında ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, İngilizceyi Latince sözcüklerden arındırmak
için sözcüklerin başındaki Latince ekler atılır ve bu sırada dysport, disport gibi kullanımlardan spor (İngilizce sport)
kelimesi ortaya çıkar. Dilimizde spor olarak karşılık bulan kelime, köken itibariyle “eğlenmek, oyalanmak” anlamına
gelmektedir (Erdemli, 2008).

about:blank 146/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Kitabın Spor Felsefesi bölümünde spor ve oyun kavramları çeşitli bakış açıları bağlamında tanımlandığından, burada
tekrar tanımlanmayacaktır, ancak yine de beden eğitimi ve spor arasındaki temel farka değinmek gerekir. Beden
eğitimi, spor gibi yarışma içermez ve genellikle beden yoluyla çocuk ve gencin eğitimini amaçlar, bu yüzden de
genellikle devlet yönetimi tarafından şekillendirilip koordine edilir. Bunun yanında, rekreasyon kavramı, burada
serbest zaman içerisinde yapılan eğlenme amaçlı sportif etkinlikleri ifade etmek için kullanılmaktadır. Dolayısıyla, bu
çeşit etkinliklerden söz ederken zaman zaman rekreatif etkinlik ifadesi kullanılacaktır.

Gültekin ve Arıhan’a (2012) göre, fiziksel güç, dayanıklılık, hız ve esneklik gerektiren ve içeriğinde savunma ve
saldırı gibi unsurları içeren pek çok sporun ilkel biçimlerini tarih öncesinde ve eski çağlarda görmek mümkündür ki
bu bağlamda ilk ortaya çıkan avcılıktır. Spor tarihine ilişkin literatürün eski çağ incelemelerinde devletin
başındakilerin bir çeşit rekreatif etkinlik olarak yaptığı avcılıktan spor olarak söz edildiğine sıkça rastlanır. Ancak,
avcılığın günümüzdeki anlamıyla spor olarak adlandırılmasının çok tartışmalı bir konu olduğunu dile getirmek
gerekir.

Fişek’e (1985) göre, tarihin ilk sporları “savunma-saldırı” kökenliydi ve o dönemki insanlar, yırtıcı hayvanlarla göğüs
göğüse mücadele ediyorlardı, sonraları yumruklarını sıkmayı ok ve yayı, mızrak ve kılıcı kullanmayı öğrendiler ve
buradan bu hayatta kalma mücadelelerinin barışçıl benzetimi olarak “temas sporları” ortaya çıktı. Dolayısıyla bu
bağlamdaki ilk sporlar; güreş, boks, eskrim ve okçuluk vb. sporlardır. Ardından, bir-iki bin yıl sonra “taşıma
ulaştırma” sporlarının ortaya çıktığını ifade eden Fişek, insanların bir yerden başka bir yere gitmek, yırtıcı hayvanlar
ya da diğer insanlardan kaçmak için araçlı-araçsız yöntemler kullandıklarını ve bu bağlamda yüzme, kürek, yelken,
kızak, kayak, binicilik ve atletizm vb. sporların ortaya çıktığını dile getirir. Bu bakış açısından değerlendirildiğinde en
son “takım sporları” ortaya çıkmıştır. Ancak, burada takım sporlarının ilk çağlarda bazı bölgelerde yapılsa da bireysel
sporlar gibi yaygın olmadığını dile getirmek gerekir.

Spor tarihi bağlamında tarihsel gelişimini ve dönüşümünü incelediğimiz etkinliklerden söz ederken, sporlaşma
(sportization) kavramının da açıklanması önemlidir. Spor tarihi literatüründe, “tesadüfi bir şekilde insanlar tarafından
bulunan ve geliştirilen bazı bedensel aktivitelerin ‘sporlaşma (sportization)’ yani; sporun kabulünü sağlayan kurallara
kavuşması sürecinden geçtikten sonra sistemleşen hareketlerin spor olarak kabul gördüğü”, bununla beraber
“sporlaşma sürecine giren etkinliklerin en az iki kişi/grup arasında bir etkinlik olarak yapılması, bu etkinliklerin
katılımcılarının ve izleyicilerinin olması ve toplumda kabul görmüş kendine özgü kurallarının olması gerektiği
vurgulanır.” (Karahüseyinoğlu, 2007). O halde, sporun tarihsel değişim ve gelişim süreciyle ilgili olarak,
Guttmann’ın ortaya koyduğu premodern spor, diğer bir deyişle ‘modernlik öncesi’ ve modern spor döneminden söz
etmek gerekir. Amman (2017), sporu “modern spor” olarak adlandırıldığında karşımıza “yeni ve özgün” bir olgu
çıktığını dile getirir.

Guttmann’ın (akt. Coakley, 2006, s. 60) araştırması, modern sporun daha önceleri yapılan fiziksel oyun ve
müsabakalarda bulunmayan yedi özelliğinin olduğunu gösterir:

about:blank 147/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Şekil 16. Modern Sporun Daha Önceleri Yapılan Fiziksel Oyun Ve Müsabakalarda Bulunmayan Yedi Özelliği
(Guttmann’ından akt. Coakley, 2006, s. 60)

Sonuç olarak; insanlık tarihini tarih öncesi çağlardan itibaren incelediğimizde, insanın kültür yaratan bir varlık olarak
içinde yaşadığı dünyayı değiştirip dönüştürdüğünü görürüz. Dolayısıyla, ilkin hayatta kalma amacıyla doğaya ve
çevreye hükmetme çabasına giriştiğini, bu amaçla koştuğu, atladığı, zıpladığı, tırmandığı, yüzdüğü, dövüştüğü vs.
etkinliklere girdiğini ve bu etkinliklerin hepsinin insanın bedensel beceri kapasitelerinden kaynaklı olduğunu biliriz.
Bununla beraber, bir homo faber olarak mızrak, ok, cirit vb. çeşitli aletler yapmış ve bu aletleri de yine beden
kültürünün bir parçası olarak kullanmıştır. Bunun yanı sıra; kurt, köpek, at, eşek gibi çeşitli hayvanları da yine kendi
yaşayışına uygun olarak ehlileştirmiş ve kullanmıştır. Dolayısıyla tarihsel ve felsefi bakış açısıyla; beden eğitimi,
spor, oyun ve rekreasyon için insanın hareket ve beden kültürüyle, içinde bulunduğu dünyayı dönüştürüp
değiştirmesi, kendini de bu dünyaya uyumlu hale getirme çabalarının ürünüdür diyebiliriz. O halde, burada sözü
edilen beden kültürünün ögelerini incelemek, günümüze kadar farklı coğrafyalarda yapılmış olan sportif etkinlikler
ve doğdukları kültürler hakkında bize fikir verir.

Öyleyse, burada çağlar boyunca sporu ele alırken aslında spor ve oyunun değişimini ve dolayısıyla bu özellikleri
kazanma sürecini de takip etmiş olacağız.

10.3. Çağlar Boyunca Beden Eğitimi ve Spor


Bu başlık altında tarih çağları paralelinde farklı coğrafyalardaki spor ve oyunun örneklerini inceleyeceğiz.

İlk Çağ Uygarlıklarında Beden Eğitimi ve Spor

Sporun bu döneme ilişkin gelişimini ve değişimini arkeolojik kalıntı ve buluntular, diğer bir deyişle yapılar ve
nesneler; yazıtlar; tabletler; resim, minyatür, heykel, fresk, duvar kabartması gibi sanat eserleri vb. kaynaklardan
about:blank 148/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
öğreniriz.

İlk Çağ toplumları genellikle su kenarlarına yerleşmiş, o yüzden de kurdukları uygarlıklar genellikle nehir ve kıyı
uygarlıkları olarak adlandırılmıştır. Mezopotamya, Nil ve Akdeniz Havzası’ndan Asya’da Çin’e kadar uzanan çeşitli
bölgelerde tek tanrılı dinî inanışların başlamasına kadar çoğunlukla tanrı ve tanrıçalara adanmış yarışmalı şenliklerin,
sportif etkinliklerin ve oyunların yer almış olduğunu, bunun yanı sıra, halk kesiminin yanı sıra yöneticilerin ve
asillerin sportif oyunların yanı sıra çeşitli rekreatif etkinliklere katıldığını biliyoruz. Şimdi bunlara biraz daha
yakından bakalım.

Sümer ve Asur

Yeryüzündeki en eski uygarlık, Sümer uygarlığı olarak kabul edilir. Güney Mezopotamya’da Sümer adı verilen
verimli topraklarda kurulmuş olan -kendi kralları olan şehir devletlerinden oluşan- Sümer uygarlığının geçmişi MÖ
4000’e kadar dayanır. Sümerler, modern insanın anladığı şekliyle uygarlığın yaratıcısı olarak görülürler. Çivi yazısı
icat ederek dünya tarihinde okur-yazarlığı başlatmak; dairenin 360 derece olduğunu bulmak; zamanı 60’lı bölümlerle
saniye, dakika ve saate ayırmak ve tekerleği bulmak gibi insanlık tarihinin seyrine yeni bir yön veren bir dolu
gelişime imza atmışlardır.

Sümerlerin bölgedeki hâkimiyetleri, Babillilerin MÖ 2004’te başa geçmesine dek sürmüştür (“History”, 7 Aralık
2017). Sümerler, evrenin güçlü ve ölümsüz tanrılar tarafından yaratıldığını ve insanların da tanrılara hizmet etmek
için yaratıldıklarına inanırdı. “Onlara göre, insanların yaşamı tanrıların merhametindeydi ve insanlar, emirlere riayet
etmeliydi” ki bu görüş, İlk Çağ’daki diğer uygarlıkların yanı sıra “Mezopotamya’daki tüm uygarlıklara da hâkim
olmuş ve tek tanrılı dinlerin doğuşuna yol açmıştır” (Olivova, 1982 akt. Mechikoff ve Estes, 2006, s. 29).

Zamanla, yöneticiler tanrılara mutlak itaatten çıkarak, tanrıların yeryüzündeki temsilcileri olarak görülmeye
başlanmış, daha sonraları bunun da ötesine geçerek yöneticilerin “yeryüzünün kralı” olduklarına inanılmaya
başlanmıştır. Bu yüzden de sadece tanrıların ve kralların benliklerini gösterme hakkı olduğuna, sıradan insanların bir
değerinin olmadığına o yüzden gözden çıkarılabilir olduklarına inanılmıştır (Mechikoff ve Estes, 2006, s. 30).

Sümer şehir devleti Uruk’un kralı olan Gılgamış’ı anlatan Gılgamış Destanı tarihin en eski yazılı destanıdır. Bir kral
olarak Gılgamış’ın gücünü, idealize edilmiş erkeklik idealini ve vücut güzelliğini anlatan bu destan, bir kahramanlık
öyküsüdür. Destan, Gılgamış’ın boğa, aslan gibi hayvanların yanı sıra tanrıça İştar tarafından Gılgamış’ı öldürmek
için gönderilen ve sonra dost olduğu Enkidu ile güreşini de (Bkz. Resim 1) detaylarıyla aktarır. (Antiktarih, 7 Eylül
2019; Wikipedia, b.t.)

Resim1. Gılgamış’ın Enkidu ile güreşi

Kaynak:http://fightland.vice.com/blog/wrestling-in-mythology-gilgamesh-vs-enkidu

Sümer’de güreşin yanı sıra iki tekerlekli, dört koşumlu, sürücünün ayakta durmasını sağlayan platforma sahip yarış
arabalarıyla yapılan atlı sporlar, şehir yarışları şeklinde düzenlenen koşu yarışları ve şans oyunlarını da içeren masa
üstü oyunları yaygındı. Bunun yanı sıra, “kralların bölgelerini işaretleyerek hâkimiyetine ve krallığına sahip çıktığı”
anlamına gelen uzun mesafe koşular yaptığı da rivayet edilir (Kyle, 2014, s. 26).

Arkeolojik kazılar sonucu günümüze ulaşmış olan bir tablette Asur kralı Asurpanipal’in Elam prensleriyle karşılaştığı
okçuluk müsabakaları düzenlediği görülmektedir. Bu tablette şöyle yazar: “Elam prensleri Asurpanipal’in sarayına
kaçıyor, okçuluktaki ustalıklarıyla övünüyorlar. Bunun üzerine kral bir ok atma yarışması düzenliyor, tırnaklarını
yarış meydanında bir taşa sürterek sertleştiriyor…” (Alpman, 1972, s. 12). Bunun yanında, Asurpanipal’den önceki
kralın çok iyi bir aslan avcısı olduğu ve hükümranlık sürdüğü süre boyunca 1000 tane aslan öldürdüğü rivayet edilir
(Kramer, 1969 akt: Mechikoff ve Estes, 2006, s. 31).

Uzun yıllar Asurlular, Kassitler ve Elamların egemenliği altında kalmış Babil’e ait duvar kabartmasında iki boksörün
mücadelesi görülmektedir (Bkz. Resim 2).

about:blank 149/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Resim 2. Babilli boksörler

Kaynak:https://www.gettyimages.ae/detail/news-photo/terracotta-relief-depicting-a-boxing-fight-babylonian-
news-photo/150616370

Sümer, Asur ve Babil birbirini izleyen uygarlıklar olduğundan, genel itibariyle Mezopotamya’da güreş, boks, atlı
araba yarışları, koşu yarışları, okçuluk ve avcılık gibi etkinliklerin düzenlendiğini kısaca ifade etmek gerekir. Halkın
büyük bir kitlesi için sağlık, neşe ve eğlence değer ve niteliği taşıyan faaliyetler bu kültür içinde pek yer
almamaktadır” (Alpman, 1972, s. 13).

Mısır

MÖ 3150 civarında Kuzeydoğu Afrika’da bulunan Nil Nehri vadisinde doğmuş olan Mısır uygarlığı, yaklaşık 3 bin
yıl sürmüş ve 30 hanedanlık dönemi geçirmiştir. Piramitleri, mumyaları ve bir çeşit resim yazısı olan hiyeroglifleri ile
ünlü Antik Mısır’da hem bir siyasi hem de bir dinî lider olan firavun, tanrı ve tanrıçaları onurlandırmak için törenler
düzenlerdi. Antik Mısır’da hayatta kalma büyük miktarda fiziksel fitness, sağlık ve şansa bağlıyken; festivaller ve
dinî gelenekler, zorlu balıkçılık ve tarım işlerine bir mola sağlardı (Mechikoff ve Estes, 2006 s. 35).

“Spor, birçok ünlü Mısır monarkının kendilerini, halka sunma/gösterme aracı idi… Bu onun gerekliliği ve en ideal
durumda, gerçek fiziksel gücü de hem bir savaşçı hem de bir avcı ve sporcununkine sahip olması idi” (Decker ve
Guttmann, 1992). “Eski Mısırlıların katılmamış olduğu bir sporu düşünmek mümkün değildir. Benni Hassan kaya
mezarları; atletizm, yüzme, güreş, dans, cimnastik, hokey, yoga ve birçok diğer sporun gösteri alanı idi.” (Touny,
1991). Aslında, Eski Mısırlılar hem bedenlerini eğitmek ve güçlendirmek hem de eğlence ve rekreasyon amaçlı spor
yapmıştır (Mechikoff ve Estes, 2006, s. 34). Ayrıca, firavunların temel kuralları belirlediği, oyuncuların üniforma
giydiği, kazananın ödül aldığı hakemli yarışmalar da düzenlenirdi. Bununla beraber; avcılık, okçuluk ve ciridin yeri
hükümdarlıkta ayrıydı, çünkü bu etkinliklerde, beceri ve güç gösterisi üst düzeyde olurdu. Ayrıca, Eski Mısır’da masa
oyunları da rekreatif bir etkinlik olarak oynanırdı. Örneğin ismini yılan tanrısı Mehen’den alan kıvrılmış bir yılan
şeklindeki oyun ve 3*10 otuz kareden oluşan ve piyonlarla oynanan Senet.

Resim 3. Beni Hassan’da bulunan Khnumhotep II’nin mezarına ait duvar resimleri

Kaynak:https://benihassan.com/dictionary/Khnumhotep+II+Tomb+3/General+view+of+the+chapels+east+wall/

Eski Mısır’da kız çocuklarının da hentbol gibi oyunlar oynadığını, dans ettiğini, jimnastik yaptığını söylemek gerekir.
Bunun yanında, bazı kaynaklar kadınların da jimnastik, yüzme, kürek vb. yarışmalara katıldığını ve bunun yanı sıra
jonglörlük yaptığını dile getirir (Mark, 11 Nisan 2017; Gillen, 1987). Ayrıca, bir rekreatif etkinlik olan yüzme için,
bölgede yaşayan timsahlara dikkat etmek gerekirken, asillerin böyle bir sorunu dert etmesi gerekmediği çünkü
onların kendilerine ait yüzme havuzlarının olduğu da ifade edilir (Mechikoff ve Estes, 2006 s. 34).

Anadolu Uygarlıkları

about:blank 150/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Burada, İlk Çağ başlığı altındaki Anadolu uygarlıklarında spor konusunda bazı özellikleriyle diğerlerinden daha çok
ön plana çıkan iki ana uygarlık ele alınmıştır: Hititler ve Urartular. Bununla beraber, Anadolu topraklarında sporun
etkilerini Antik Yunan, Doğu Roma (Bizans), Selçuklu ve Osmanlı üzerinden de açıklamak mümkündür. Ancak sözü
edilen başlıkların bir kısmı bu bölümün sınırlarını aşarken, diğerleri de farklı başlıklar altında anlatılacaktır.

Hititler

Hititler, diğer bir deyişle Etiler’in Anadolu’daki varlığı MÖ 2000’lere dayanır. Hitit İmparatorluğu ilk devirlerde
küçük küçük prensliklerden meydana gelmiş feodal birer devlet halindeydi. Bu prensliklere gönderilen valilerin hepsi
imparatora bağlıydı. İmparator hem dinî lider hem de savaş zamanı başkomutandı. Kral kendi veliahtını seçer, bunu
da Pankuş denilen asiller meclisi onaylardı. Kralın birinci eşi tavanna unvanı ile kraliçe olurdu ve kral olmayınca ona
vekalet ederdi (Çay, 2009). Hitit İmparatorluğu aynı zamanda Hatti ülkesi olarak da anılırdı ve kralları da kendilerine
Hatti ülkesi kralı diye tanımlardı (Çınaroğlu, 2020). Ülkenin başkenti Hattuşaş (Çorum’un Boğazköy bölgesi) idi.
Günümüzde Boğazköy, Yazılıkaya, İvriz ve Kemalpaşa’da Hititlere ait kaya kabartmalarına rastlanır. Ancak, “Hititler,
kendilerine ait maddi kalıntıların bulunması ve onlarla eşitlenmesinden çok önceleri ilk başta Tevrat’tan sonra da yeni
çözülen Eski Mısır ve Babil yazılı kaynaklarından tanınıyorlardı” (Karaöz ve Gültekin, 2012, s. 38).

Diğer İlk Çağ uygarlıklarında rastlanan aksine “Hitit kralları hayatları boyunca hiçbir zaman tanrılaştırılmadı, fakat
kralın ölümü her seferinde saygılı bir şekilde ‘O bir tanrı oldu.’ ifadesiyle dile getirilirdi.” (Gurney, 2001 akt. Karaöz
ve Gültekin, 2006, s. 42).

Anadolu’da ilk büyük krallığı kuran Hititler’in Yunan ve Roma edebiyatını etkileyen mitolojilerinin yanı sıra duaya,
fala ve büyüye inanışları vardı. Tarihçiler genellikle Hitit uygarlığını iki ya da üç krallık dönemine bölerek anlatır.
Örneğin Eski Krallık Dönemi (MÖ 1650-1400) ve Yeni Krallık Dönemi (MÖ 1500-1200). Hititlerle ilgili diğer bir
önemli unsur ise tarihteki ilk yazılı anlaşmanın taraflarından biri olmasıdır. Kadeş Anlaşması “MÖ 1274 tarihinde II.
Ramses ile Muvattalli arasında Kadeş önünde büyük bir meydan savaşı yapılmış ve Kadeş Barış Antlaşması ile
sonuçlanmıştır. Bu antlaşmaya bağlı olarak II. Ramses savaştan önce aldığı yerleri boşaltmış, Kadeş şehri Hititlere
kalmıştır” (Çorum İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, b.t.).

Hititler’de de “avcılık günlük hayatın bir parçası olarak karşımıza çıkar. Günümüze ulaşan bazı vazo resimleri ve taş
kabartmalar üzerinde av sahneleri mevcuttur.” (Karaöz ve Gültekin, 2006, s. 47) Hititlerde de tanrıları memnun
etmek için düzenlenen bayramların ve şenliklerin yanı sıra yas günlerinde de sanatsal ve sportif etkinlikler
düzenlenmiştir. Bunun yanı sıra, arkeolojik kaynakların yorumlarında gülle atma, koşu, halat çekme ve atlı araba
yarışlarına rastlanmıştır (Carter, 1988). Ayrıca; duvar kabartmaları, tablet metinleri ve vazo bezemelerine yansımış
av, atletik yarışmalar, güreş, boks, dans ve akrobatik jimnastik hareketlerine de rastlanmıştır. Hititler’e özgü bir
etkinlik de boğa akrobasisidir ki bu etkinlik, boğa sırtında yapılan saltoları içerir.

Urartular

MÖ 13. yy.dan itibaren konfederasyon dönemi yaşamış olan Urartu Krallığı, MÖ 9-6. yy. arasında önemli bir
uygarlık konumundaydı. Başkenti Tuşpa (Van) olan Urartu Krallığı aynı zamanda Van Krallığı olarak da bilinir.
Yaşadıkları dönemin en gelişmiş maden işçiliği zanaatına sahip olan Urartular, kültürlerine ait unsurları da maden
kemerlere, ok kılıflarına vs. işlemişlerdir. Bunun yanı sıra, kurmuş oldukları kaleler, tapınaklar, barajlar, sulama
kanalları ile yakalamış oldukları yüksek mimari seviyeyi eserlerinde göstermişlerdir (Akurgal, 1993 akt. Belli,
Çakmaklı ve Gültekin, 2006, s. 56).

Resim 4. Urartu işlemeli kemer

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Urartular

“Kemerler, Urartu’da yüksek sınıftan kişilerce birer rütbe simgesi olarak taşındığı gibi koruyucu olduğuna inanılan
bir özelliğe de sahiptir.” (Sevin, 2003 akt. Belli, Çakmaklı ve Gültekin, 2006 s .60). Bunun yanı sıra, Urartu işlemeli
about:blank 151/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
maden eserlerinde dansçılar, akrobatlar ve müzisyenler ile boğa ve aslan avı sahnelerine dair görüntülere de rastlanır.
At yetiştiriciliği konusunda oldukça gelişmiş olan Urartularda, süvariler arasında at yarışları düzenlendiği de
bilinmektedir. Van Ovası’nın kuzeydoğusunda yer alan Sıhke (Bostaniçi) Köyü yakınlarında at yarışlarının
düzenlendiği hipodrom benzeri bir alanda bulunan çivi yazılı bir dikili taşta bu yarışlara dair şöyle yazılıdır: Tanrı
Haldi’nin kudretiyle, İşpuini oğlu Menua der ki; Bu yerden Menua’nın bindiği Arsibini adlı at, 11.20 m atladı (Payne,
2006).

Maden işçiliği konusunda hünerli olan Urartu Krallığı’nda, ok atma yarışmaları da düzenlendiği rivayet edilir ki Kral
II. Argişti (MÖ 714-684)’ya ait bir çivi yazılı taş üzerinde şunlar okunmaktadır: “Rusa’nın oğlu Argişti, Gilurani
ormanının önünden, Batu oğlu İşpilini’nin bahçesine kadar, okunu 485 m uzaklığa fırlattı” (Belli, 2007. Akt. Belli,
Çakmaklı ve Gültekin, 2006, s. 68).

Orta ve Ön Asya Uygarlığı

Eski Türkler

Orta Asya’dan başlayarak bütün tarih çağlarında dünyanın öteki kıyılarında da çeşitli uygarlıklar kurmuş olan
Türkler’in İlk Çağ’da Asya’da kurduğu uygarlıklara dair bilimsel ve tarafsız kaynak çok sınırlıdır. Türklerle ilgili
bilgilere ulaşılan Çin belgeleri de her zaman olumlu yargıları yansıtmamaktadır (Alpman, 1972, s. 29).

Türk kültürü içerisinde yer alan bu sporlar atla yapılan ve atsız sporlar olarak ikiye ayrılabilir. Bunlar yuğ (yas) ve
toy (şenlik) günlerinde icra edilmekteydiler (İmamoğlu, Taşmektepligil ve Türkmen, 1997).

Yaklaşık MÖ 3000’den itibaren Türkler tarafından bir çekme hayvanı olarak arabalara koşulan ve askerî amaçla savaş
arabalarında kullanılan atlar, daha sonraları binek hayvanı olarak kullanılmaya başlanmış; bunun yanında etinden,
sütünden (mayalanma yoluyla kımız), derisinden faydalanılmıştır (Alpman, 1972, s. 30).

Sportif oyunların birçoğu; doğum, evlenme, bayram vb. etkinlikleri kutlamanın yanı sıra ölüm, yenilgi vb. olaylarda
da moral kazanmanın aracı olmuştur. Şimdi burada, günümüzde halen bazıları “geleneksel sporlar” adıyla
yaşatılmaya çalışılan sportif oyunlardan kısaca söz etmek gerekir:

● Gök-börü: Genellikle kesilmiş ve içi temizlenmiş bir oğlağı, atın eyeri ile bacaklar arasına sıkıştırıp belirli bir alan
içerisinde rakipten kaçarak avı yakalatmamaya çalışmak oyunun amacıdır.

● Kız-börü: Gök-börü oyununun gelin tarafından kaçırılan oğlağın damat ve damadın tarafından yakalanması
şeklinde oynanan türüdür.

● Beyge: Evlenme çağındaki genç kızlarla talipleri arasında gerçekleşen bu oyunda, önceden duyurulan yer ve
zamanda toplanan taliplerin, hızlı ve çevik bir at üzerinde taliplerinden kaçan kızı yine at üzerinde takip ederek
yakalamaya çalışması amaçlanır.

● Çöğen: Polo oyununa benzer bir çeşit atlı hokeydir (Spor bilim, b.t.).

● Atlı Cirit: Bir çeşit savaş idmanı olarak kullanılan cirit, yedişer kişilik iki takım arasında at üzerinde karşı takıma
ciridi isabet ettirerek sayı kazanmayı amaçlayan bir oyun türüdür (GSDF, b.t.).

Bunların yanı sıra, “ata sporumuz” olarak sayılan güreş de Eski Türklerin gündelik yaşamının bir parçasıydı. Güreş
sözcüğü, kür ve eş sözcüklerinin birleşmesiyle oluşur. “Kür sözcüğü eski Türk yazıtlarında (Orhun ve Yenisey) da sık
sık geçmektedir ve manası ‘güçlü, sarsılmaz, kuvvetli’ anlamına gelmektedir. Eş ise eski ve yeni Türkçede ‘arkadaş’
anlamına gelmektedir. Kür-eş-mek Mek’de kendisine denk başka biriyle aynı mücadeleyi paylaşmak ve yarışmak
anlamına gelmektedir.” (TGF, 5 Şubat 2015).

Ayrıca, Eski Türkler tarafından okçuluk, kayak, kızak ve günümüz futbola benzediği iddia edilen tepük adlı sporlar
da yapılmıştır. Bununla beraber, Yıldıran (1997 s. 54), futbol ile tepük oyunlarını materyal kullanımı açısından
değerlendirerek, aradaki farkın literatürün bir kısmında olduğu gibi “Tepük oyunu futbolun atasıdır.” iddiasını
desteklemeyeceğini şu sözlerle dile getirir: “Tepük oyununun XX. yüzyıl başlarında Uygurlarda tespit edilen ve
birkaç delikli madeni paranın ortasından at kıllarının sıkıştırılarak geçirilmesiyle imal edilen ‘tepgüç’ adlı bir çocuk
oyunu ile benzerliğini, gerek oyun aracının formu gerekse oynanma biçimi olarak da futbolun değil, kökeni Asya
halklarına dayandırılan badminton oyununun ayakların raket olarak kullanılmasıyla oynanan arkaik bir versiyonu
olabileceğini” ortaya koymaktadır.

about:blank 152/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Resim 5. Tepük oyununda kullanılan top

Kaynak: https://www.arkeolojikhaber.com/haber-tepuk-tepuk-oyunu-18625/

Hintliler

MÖ 2500’lere uzanan geçmişi ile Eski Hint uygarlığındaki beden eğitimi ve spor kültürü dinî törenlerle çok
ilişkilidir. Bir kutsal metin olan Antharvaveda’da bulunan mantra şöyle der: “Görev benim sağ elimde, zafer ise sol.”
(Punam, 2015).

İndus Vadisi uygarlığı dönemine ait olan Mohenco-daro adlı arkeolojik alanda bulunan bir dansçı heykeli, insanların
serbest zamanlarında dans edip şarkı söylediğini işaret eder. Yine aynı bölgede bulunan “Büyük Hamam (Great
Bath)” de Eski Hint uygarlığında yüzmenin varlığını gösterir (Kaur ve Chander, 2015).

Günümüzde de yaygın olarak yapılan, ruh-beden bütünlüğü çerçevesinde bir öz-disiplin anlayışı ile ön plana çıkan -
bir spor değil, egzersiz türü olan- yoganın geçmişi, Eski Hint uygarlığına dayanır. “Hindistan’da yoga sisteminde
karakterize edilen dinsel içerikteki beden kültürünün yanıda gerekten dünyasal anlamda yapılan güreş, sora eskrimi
ve ok atma gibi etkinliklere de rastlanmaktadır.” (Alpman, 1972, s. 51). Bazı kaynaklar da polo, judo, satranç gibi
spor ve oyunların Hindistan’da icat edilerek, diğer ülkelere buradan aktarıldığını iddia eder (Kaur ve Chander).

Çinliler

Çin’in kültürel tarihi, yaklaşık olarak MÖ 2500’e dayanır. Mısırlılar gibi Çinliler de Hristiyanlık öncesinde zengin bir
kültüre sahip olmuştur. Shang Hanedanı (MÖ 1500-1000)’den T’ang Hanedanı (MS 618-970)’e kadar uzanan
dönemde Çin, Doğu Asya’nın en uygar ve etkili ülkesi olmuştur (Mechikoff ve Estes, 2006, s. 36).

Beden kültürünün bazı uygulama alanlarında, Hintlilerin, Türklerin ve Moğolların karşılıklı etkileşimlerine Çin’de de
rastlanmaktadır. Hele Hintliler ve Çinliler birbirlerini öylesine etkisi altına almışlardır ki hangisinin diğerinden neyi
aldığını ayırt etmek zordur (Alpman, 1972, s. 39). Örneğin “Boks, Boddhidharma’nın MS 527 yılında Çin’e
gelmesiyle popüler olmuştur. Başlangıçta on sekiz hareketin yanı sıra hücuma yönelik taktikler öğrencilere
öğretilirken, zaman içerisinde sistem gelişmiş ve MS 1070 yılında Chio Yuan Shang Jen adında bir boks eğitmeni 170
hareket daha ekleyerek bir antrenman kitabı hazırlamış, bu kitap vejetaryen diyet, öz-disiplin ve cinsel kontrol gibi
şeyleri desteklemiştir.” (Mechikoff ve Estes, 2006, s. 37). Bununla beraber yine, Boddhidharma kanalıyla yoga da
Çin’e girmiştir. Bunun yanı sıra; kung-fu, ok atma, binicilik, güreş, halter, halat çekme, akrobasi, yüzme ve kürek
çekme gibi sportif etkinliklerin yanı sıra futbola benzer bir ayak topu oyununun oynandığı ve İmparator Huang-Ti
döneminde bu oyunun popülerlik kazandığı, teknik, taktik ve kurallarının geliştirildiği; yirmi beş bölümden oluşan
bir futbol el kitabı yazıldığı da bilinmektedir (Alpman, 1972, s. 45).

Yunanistan

Paideia: Yunan Kültürü İdealleri (Paideia: the Ideals of Greek Culture) kitabının yazarı Jaeger (1939), Batı
felsefesinin temelini oluşturan Antik Yunan kültürünün, aslında günümüz Batı dünyasına ilişkin “uygarlaşma”
tarihinin başlangıcını oluşturduğunu iddia eder. İleride göreceğimiz gibi Rönesans da yine bu kültürün yeniden
canlandırılmasıyla ortaya çıkmıştır.

Jaeger’e (1939) göre, Yunan kültürünü oluşturan kültür ideali, “yüksek türde bir insanın yaratılması” amacında
hareketle hem kişinin hem de toplumun gelişimi çerçevesinde “bir ideale göre kasıtlı bir şekilde insan karakterini
şekillendiren bir eğitim” anlayışına dayanıyordu. Jaeger, Yunanlıların insanı keşfetmesinin, öznel kişiliği keşfetmek
about:blank 153/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
anlamına gelmediğini ama insan doğasının evrensel kurallarını fark etmek anlamına geldiğini ve Yunanlıların
entelektüel ilkesinin “individüalizm (bireysellik)” değil, “hümanizm (insancılık)” olduğunu dile getirir. O halde, daha
önce incelediğimiz diğer uygarlıklarda olduğu gibi çok tanrılı dinî inanışları olsa da Yunanlıların insan anlayışı
diğerlerinden farklıdır ki Antik Yunan’daki bu değişim aslında “İnsan bu dünyada nasıl yaşamalı?” sorunundan
hareket eden Sokrates ile başlamış ve Platon, Aristoteles gibi düşünürlerle devam etmiştir.

Bu bağlamda önemli bir kavram olarak karşımıza çıkan aretē kavramından söz ettikten sonra, tarihe geçmiş en
organize ilk büyük sportif etkinlik olan Antik olimpiyatlara dair detayları aktardıktan sonra kadınlara özel olarak
düzenlenen Hera olimpiyatlarına değineceğiz.

Literatürde genellikle “mükemmellik/üstünlük” ya da “erdem” olarak karşılık bulan aretē kavramı, bir insan idealini
ortaya koyarken tüm yönleriyle gelişmiş bir insanı işaret eder. Elbette ki, bu ideal insanın fiziksel becerilerinin ve
sportif yeteneklerinin de üst düzeyde gelişmiş olması önemli bir unsurdur. Mcnamee (2008, s. 104) kavramı
“mükemmellik/ üstünlük” şekilde kullanarak, aretē’nin hem insanın gelişme amacına ulaşmasını sağladığını, hem de
bu amaca ulaşmasının bir bileşeni olduğunu ifade eder. Bununla beraber, iyi bir yaşamın sosyal ve tarihsel olarak
belirlenmiş olduğunu ve daha geniş bir kültürel geleneğin kurucusu olarak çeşitli ortak sosyal pratiklerde üretilen,
gösterilen ve edinilen ana erdemler yoluyla aretē’ye ulaşıldığını ifade eder. Reid (2011), bu kavramın “cesaret, öz-
disiplin, adalet ve bilgelik” gibi özellikleri içerdiğini dile getirirken, Miller (1991) buna “yetenek, beceri, gurur,
mükemmellik, yiğitlik ve asalet” gibi özellikleri ekler (akt. Lunt ve Dyreson, 2014, s. 18). Jaeger (1939, s. 3),
Yunanlıların insanları becerilerine göre sıraladığını ifade ederek, aretē’’nin her şeyin ötesinde bir şeyi yapabilme
becerisi, bir güç olduğunu hissettiklerini, kuvvetin ve sağlığın bedenin aretē’si, zekânın ve kavrayışın da ruhun
aretē’si olduğunu ifade eder.

Antik Olimpiyatlar

Antik olimpiyatlar, eski çağlardan günümüze ulaşmış en özgün, organize ve popüler sportif etkinliktir. Elis Şehir
Devleti’nin Olimpiya bölgesinde düzenlenen bu etkinliklerin en eski kayıtları MÖ 776’ya dayanır. Antik olimpiyatlar,
Panhelenik oyunların doğmasına etken olmuştur. Oyunların tarihleri, şehirden şehire gezen haberciler tarafından
duyurulur ve boyunca tüm Yunan site devletleri ve kolonileri arasındaki savaşlar durdurulur, diğer bir deyişle “Kutsal
Ateşkes” ilan edilirdi.

Bu bölümde, Panhelenik Oyunların hepsine değil, Olimpiya’da düzenlenen Antik olimpiyatlara odaklanacağız. Antik
olimpiyatlar; tüm Yunan kökenli, özgür, vergi borcu olmayan erkek vatandaşlara açıktı. “Bazı durumlarda, fiziksel
olarak yetenekli köleler ve düşük statüden gelen genç erkekler de sporcu olmaya zorlanır, diğer bazı durumlarda da
zengin patronlar ve devlet yetkilileri tarafından olimpiyatlara ve diğer oyunlara hazırlanmak için tutulurdu. Zafer
kazanan köleler ve kiralık sporcular nakit para ödülleri kazanır ve yaşam giderlerini karşılardı, yaygın mitin aksine
Yunanlılar arasındaki amatör ideallere karşın birçok erkek sporcu kendisini profesyonel olarak görürdü.” (Coakley,
2001, s. 62). Buna karşın, kadınlar ne sporcu ne de izleyici olarak yarışmalara katılamazdı; herhangi birinin
yarışmaları izlediği tespit edilirse de cezası Typaion dağından ölüme itilmek olurdu. Antik olimpiyat katılımcıların
birçoğu, tam zamanlı profesyonel sporculardı ve sponsorları vardı. Yarışlardan bir ay önce Elis’e gelen sporculardan
en iyi olanlar Olimpiya’ya giderdi. Antik olimpiyatlar, günümüzdeki Olimpiyat Köyü’nü andıran Olimpiya’da
düzenlenirdi. Olimpiya, yetkililer ve sporcular için ayrılmış seküler bölüm ve Zeus Tapınağı’nın bulunduğu tapınak
bölümünden oluşurdu. Zeus adına düzenlenen antik olimpiyatlar başlamadan, hakemler ve sporcular Zeus
Tapınağı’nın önünde toplanır ve kurallara uyacaklarına dair yemin ederdi. Ancak bu demek değildi ki, antik
olimpiyatlarda hiçbir şikeye ya da hileye rastlanmazdı. Rakiplerin kötü performans göstermeleri için büyülerin
yapılmasından, atlı araba yarışlarında atların zehirlenmesi için para verilmesine kadar çeşitli hilelere başvurulurdu.
Hile yaptığı tespit edilen sporcuların cezaları fiziksel şiddetten, stadyuma çıkan yolda -altında kendi hile
hikayelerinin yazılı olduğu- şampiyonların heykellerini yaptırmaya kadar uzanıyordu.

Antik olimpiyatlar, başladığı günden bittiği güne kadar sadece bireysel sporları içerdi, ancak spor branşları zaman
içerisinde genişletildi. Stadyum ve hipodromda düzenlenen bu etkinliklerin eklenme/çıkarılma tarihlerine göz atalım
(Young, 2004, ss. 20-21):

about:blank 154/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Şekil 17. Stadyum ve Hipodromda Düzenlenen Etkinliklerin Ekleme/Çıkarılma Tarihleri.

Antik Olimpiyat Programı (5 gün)

Hipodromda ve stadyumda düzenlenen etkinliklerde sadece bireysel sporlar yapılırdı. Yukarıdaki tabloda görüldüğü
gibi, antik olimpiyatlar birçok değişiklik geçirdi, ancak zirvesinde olduğu zamanlarda (yaklaşık MÖ 500) beş gün
sürüyordu. Program ise şöyleydi:

1. Gün:

● Sporcular ve hakemler Zeus tapınağı önünde, kurallara uyacağına dair yemin ederdi. Trompetçilerin ve habercilerin
müsabakaları yapılırdı. Müsabakayı kazananlar, yarışlarda anons yapma hakkı kazanırdı.

2. Gün:

● Hipodromda at yarışları düzenlenirdi. En ünlüsü dört atlı araba yarışıydı. Bunun yanında, taylı araba yarışları ve
binicilik yarışları düzenlenirdi. Kazananlar atı ya da at arabasını sürenler değil, at sahipleri olurdu.

● Öğleden sonra stadyumda pentatlon yarışları düzenlenirdi. Pentatlon; disk atma, uzun atlama, cirit, koşu ve güreş
müsabakalarından oluşurdu.

o Tüm sporcular aynı diski kullanır, müsabaka sporcular ısınmadan gerçekleşirdi.

about:blank 155/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
o Uzun atlamada, farklı şekillerde metal ya da taş ağırlıklar kullanılırdı. Uzun atlama yarışları, ardışık beş atlayıştan
oluşurdu; bu atlayışlar, ritim duygusu ve hareket uyumu gerektirirdi.

o Cirit müsabakalarında, sporcular ….

● Disk, uzun atlama ve cirit müsabakaları pentatlon harici düzenlenmezken pentatlon harici koşu ve güreş
müsabakaları vardı.

3. Gün:

● Bugün olimpiyatların doruk noktası sayılırdı. Zeus ve diğer tanrı/tanrıçalar adına 100 inek kurban edilir ve
olimpiyatlarda bulunan herkesin davetli olduğu bir ziyafet düzenlenirdi.

4. Gün:

● Stadyumda koşu yarışları düzenlenirdi. Bu yarışlar, birkaç çeşit olurdu:

o Stadyum yarışı, bir stadyum uzunluğunda yani 192 m olurdu.

o Diaulos, iki stadyum uzunluğunda olurdu.

o Dolichos, 7-24 stadyum uzunluğunda uzun mesafe bir yarış olurdu.

o Diaulos, zırhlı koşu yarışlarında sporcular miğfer, dizlik ve kalkan taşırdı.

● Öğleden sonra dövüş sporlarına ayrılırdı: güreş, boks ve pankreas (pankration). Bugünkü gibi ağırlık kategorileri
yoktu. Müsabakanın sonu, sporculardan birinin başparmağını havaya kaldırarak teslim olduğunu gösterdiğinde
gelirdi.

o Boks müsabakalarında, sporcular ellerine deri ipler sarardı.

o Güreş müsabakalarına, çıplak elle ve ayakta başlanır, yere üç kez değen sporcu yenilmiş sayılırdı.

o Pankreas (Pankration), bir çeşit güreşti; ısırmak, göz çıkarmak ve rakibin burnuna parmak sokma dışında her şey
serbestti.

5. Gün:

● Zafer kazanmış olan sporcuları onurlandırmak için ayrılan bugünde, sporculara kurdeleler, zeytin dalından taçlar
hediye edilirdi. Sporcular için verilen ziyafet yemeğine politikacılar ve hakemler katılırdı (The Olympic Museum,
2013).

Resim 6. Antik Olimpiyat Oyunlarındaki Spor Branşları

Kaynak:https://stillmed.olympic.org/media/Document%20Library/OlympicOrg/Documents/Document-Set-
Teachers-The-Main-Olympic-Topics/The-Olympic-Games-in-Antiquity.pdf

about:blank 156/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Antik Olimpiyatlarının Tarihe Geçmiş Sporcuları

● Elisli Coroebus: MÖ 776’da düzenlenen koşu yarışını kazanan ilk antik olimpiyat şampiyonudur. (Mallon ve
Buchanan, 2006).

● Krotonlu Milon (Croton of Milon) : İlk kez MÖ 540 yılında antik olimpiyat güreş şampiyonu olmuş, ardından
beş kez daha aynı unvanı almıştır. Pisagor’un öğrencisi olmuştur.

● Rodoslu Leonidas: MÖ 164-152 yılları arasında dört kez üst üste üç yarışı kazanarak antik olimpiyat koşu yarışı
şampiyonu olmuştur.

● Karyalı Melankomas: MÖ 49 yılında ve daha birçok sefer kazanmış olan bir antik olimpiyat boks şampiyonudur.
Rakiplerini, darbe almadan nazik, basit ama büyüleyici bir şekilde yenmesiyle ünlüdür.

● Spartalı Kniska: Spartalı Kral Arşidamos’un kızı olan Kniska, antik olimpiyat şampiyonu olan ilk ve tek kadındır.
MÖ 396 ve 392’de sahibi olduğu yarış atı dört kez kazanmış ve sahibini şampiyon yapmıştır (IOC, b.t.).

Hera Oyunları

Yunan site devletleri olan Sparta ve Atina’nın devlet yönetim anlayışları birbirinden farklı olduğundan,
vatandaşlarına verdikleri eğitim de farklıydı. Sparta’da asker yetiştirmeye daha ağırlık veren bir eğitim modeli vardı.
Buna karşın, Sparta’da ancak sağlıklı bir annenin sağlıklı çocuklar doğuracağına inanan ve her genç kızın bir asker
annesi olduğuna inanan bir anlayışla “evlenmemiş” genç kızların beden eğitimine -diğer site devletlerine kıyasla-
önem veriliyordu denilebilir (Christesen, 2012, s. 204). Ancak, Olimpiya’da, -özgür, Yunan erkeklerine özel- antik
olimpiyatların yanı sıra, (Zeus’un karısı) Hera onuruna düzenlenen ayrı bir festival de vardı. Bu festival, evlenmemiş
kızlar için koşu yarışlarını içeriyordu (PennMuseum, b.t.). Kazananlar olimpiyat şampiyonları gibi, zeytin dalından
taç, nar, bereket sembolleri ve Hera’ya kurban edilen ineğin bir parçasıyla ödüllendiriliyordu (Mechikoff ve Estes,
2006). Sporcu kadınlar, dizlerinin üstünde tek omuzu ve göğsü açıkta bırakan elbiselerle yarışırdı (Kolia, b.t.).

Resim 7. Spartalı koşucu kadın heykeli

Kaynak: https://www.britishmuseum.org/collection/object/G_1876-0510-1

Roma

Roma İmparatorluğu, Roma Cumhuriyeti'nin Augustus liderliğinde MÖ 1. yüzyılda yeniden örgütlenmesiyle kurulan
Antik Roma devletidir. Uzun yıllar Akdeniz çevresinde hüküm süren Roma İmparatorluğu, MS 375 yılındaki
Kavimler Göçü'yle başlayan karışıklıklardan sonra 395 tarihinde Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldı (Wikipedia,
b.t.).

Cumhuriyet döneminde, fiziksel egzersiz yapmak kişinin milli ve vatandaşlık görevini yerine getirmesinin
göstergesiyken İmparatorluk döneminde, kişinin zenginlik, asalet ve sosyal prestijinin göstergesiydi (McClelland,
2007, s. 2).

Romalılar, bin yıl boyunca bir takım sosyal ve politik değişimlerden geçti. Hem Cumhuriyet hem de imparatorluk
döneminde, Stoik ve Epikürcü felsefelerin Roma’daki sosyal ve politik düzene önemli etkileri oldu. Nihayetinde, bu
felsefeler Roma’yı içerden çökerterek ahlaki bozulma ve hedonistik sosyal ve politik düzene yol açtı. (Mechikoff ve
Estes, 2006, s. 83).

Romalı liderler, askerleri eğitmek ve kitleleri eğlendirmek için fiziksel müsabakaları ve oyunları kullanırdı.
Yunanlıların müsabaka ve oyunlarını alırken, amaçları sadık Roma askerleri yetiştirmekti. Bu nedenden de
Yunanlıların bireyselliğe ve savaşta yararsız olan fiziksel becerilere odaklanmasını eleştirirlerdi (Coakley, 2001, s.
about:blank 157/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
63). Bu anlamda, “Romalılar, Spartalılar gibi gibi askerî bir ulustu, o yüzden askerî amaçla yapılan egzersizler
oyunlardan daha önemliydi.” (Levinson ve Christensen, 1999, s. 122).

Koşu yarışları, top oyunları, eskrim gösterileri ve güreş müsabakaları gibi fiziksel etkinlikler dinî bayramlarda
yapılırdı. Yunanlılar gibi Romalılar da çok tanrılı idi. Bununla beraber onlar dünyayı yönetmek için tanrılar
tarafından seçildiklerine inanıyorlardı (Mechikoff ve Estes, 2006, s. 83).

Kültürel olarak, erken Romalılar atma ve yakalamaya dayanan ve hentbol türü oyunlardan keyif alırdı. Hamamlar
(thermae) popülerdi (Mechikoff ve Estes, 2006, s. 83). Bununla beraber, bu yerler sadece banyo yerleri değil, aynı
zamanda spor tesisleri idi. Başlangıçta yalnız yıkanma gibi sınırlı işe yarayan bu yerler, zamanla genişletilerek çeşitli
fiziksel egzersizlere, serbest zaman değerlendirme faaliyetlerine, kültürel çalışmalara ve entelektüel eğitime olanak
sağlayan bir yer haline gelmişlerdi (Alpman, 1972, s. 128).

MS 300’de Roma takviminin yarısı tatildi çünkü çoğu işi köleler yapıyordu. Romalıların birçoğu çalışıyorsa da yarı
zamanlı çalışıyordu. Bu da insanları eğlendirmek için diğer atlı araba yarışları ve boks maçları için ihtiyaç
doğuruyordu. Ayrıca zengin Romalılar, köleleri araba yarışlarını sürmek için de tutardı (Coakley, 2001).

Burada, Eski Roma dendiğinde ilk akla gelen gladyatörlerden de söz etmek gerekir. Gladyatör kelimesi, Romalılar
tarafından kullanılan gladius adlı savaş aletinden gelir (Mechikoff ve Estes, 2006, s. 87). Circus Maximus (Büyük
Sirk) ve Colosseum (Kolezyum)’da zengin Romalıları eğlendiren kanlı “gladyatör gösterileri Romalı yöneticiler
tarafından iki amaçla yapılırdı:

o Başıboş/işsiz halkı eğlendirmek ve,

o Sosyal açıdan ‘sakıncalı’ kişileri yani hırsızları, katilleri, itaatsiz köleleri ve Hristiyanları yok etmek” (Baker, 1988
akt. Coakley, 2001, s. 64).

Arkeolojik kalıntı ve buluntularda, kadın gladyatörlerin de bu gösterilerde yer aldığı görülmüştür. Bununla beraber,
“Romalı kadınlar da zaman zaman müsabakalara ve oyunlara katılır, isterlerse arenalardaki karşılaşmaları izlerlerdi.”
(Coakley, 2001).

Cumhuriyet döneminde, üst sınıftan zengin erkeklerin atlı araba yarışlarında, gladyatör müsabakaları ve Yunan
atletizm yarışlarında yer almaması düşünülemezdi. Buna karşın, İmparatorluk döneminde, iki kötü şöhretli imparator
olan Nero ve Caligula bu tür etkinliklere katılmıştır (Mechikoff ve Estes, 2006, s. 89). Bununla beraber, İmparator
Marcus Aurelius zamanında Roma kentinde 135 gün tatil edilerek, atlı araba yarışlarının düzenlendiğini ifade eden
kaynaklar da vardır (Davis, 1957 akt. Uslu, 2012, s. 89). Bununla beraber Doğu Roma yani Bizans
İmparatorluğu’nda atlı araba yarışları ön plana çıkar.

Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğu

Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesinin ardından yavaş yavaş paganizmden uzaklaşan ve 4. yüzyıldan itibaren
de tamamen Hristiyanlığın etkisine giren İmparatorluğun doğu kolu zamanla kendine has bir kimlikle farklı bir devlet
görünümü kazanmıştır (Uslu, 2012, s. 88). 1557 yılında Corpus Historiae Byzantinae adlı seriyi başlatan Alman
tarihçi Hieronymus Wolf, Bizans kelimesini Doğu Roma İmparatorluğu için kullanarak, bu tabiri bilim dünyasına
yerleştirmiştir (Byzantine Chronicle, b.t.). Bizans İmparatorluğu, Fatih Sultan Mehmed’in 1453’te İstanbul’u fethi ile
yıkılmış ve böylece tarih sahnesinde yeni bir çağ açılmıştır.

Günümüzde İstanbul Sultanahmet’te yer alan ve hipodrom adı verilen bölge, aslında Bizans’ta atlı araba yarışlarının
düzenlendiği alandı. Bununla beraber, hipodromun içinde yer alan Yekpare Dikili Taş (Theodosius Obeliski), Örme
ve Yılanlı Sütun gibi yapıların bazı parçaları günümüze kadar ulaşmıştır, bazıları da İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde
yer almaktadır.

Resim 8. Roma’da atlı araba yarışları

Kaynak: https://www.livescience.com/65258-ancient-rome-chariot-superstar.html
about:blank 158/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Yarışlar, bireysel olarak yarışan süvarilerin temsil ettikleri gruplar arasında geçer. Eleme usulü ile koşulur ve kazanan
bir üst kategoriye geçerek, en sonunda final koşar. Başlangıçta kırmızı ve beyaz isimli gruplara İmparator Augustus
döneminde mavi ve yeşil eklenerek 4 ana yarış takımına çıkmıştır. Bununla beraber, bu dört takımın toprak (yeşil),
hava (beyaz), ateş (kırmızı) ve suyu (mavi) temsil ettiği (Cameron, 1976 akt. Uslu, 2012, s. 89); bazı tanrı ve
tanrıçaların, diğer bir deyişle Venüs’ün yeşilleri, Neptün’ün mavileri, Mars’ın kırmızıları ve Jüpiter’in de beyazları
desteklediğine inanılırdı (Rambaud, 1871 akt. Uslu, 2012, s. 90).

Zaman zaman kölelerin de izinle izleyici olarak yer aldıkları hipodromda senatörler, askerler, tapınak rahip ve
rahibeleri, halktan kişiler kadın ve erkek ayrı düzen içinde kendileri için belirli yerlerde otururlar, yarışları başlatan
ve birinciye ödülünü verecek olan imparator ise özel locasında “katishma”da yerini alırdı… Roma’ya kıyasla,
Bizans’ta yarışla biletli olurdu. Bununla beraber, “demoi” denen kulüp yapılarında üyeler, destekçiler ve yarışçılar
yer alırdı (Uslu, 2012).

Yarışların sonunu, Ayasofya’nın da bir bölümünün zarar görmesine neden olan ciddi bir tarihsel olay getirmiştir: Nika
İsyanı. İsyan 13 Ocak 532 günü başlamıştır. İsyandan üç gün önce mavi ve yeşil grup üyeleri daha önceki olaylardan
dolayı tutuklanmıştı ve asılacaktı. Ancak aralarından ikisi kurtuldu ve kiliseye sığındı. Yarışlar esnasında İmparator
Justinianus’a onlara merhamet göstermesi için sürekli tempolu bir şekilde bağırdılar. Ancak ondan cevap gelmedi.
Daha sonra “Uzun yaşa merhametli maviler ve yeşiller!” diye bağırmaya başlayan grup, akşamında Nika, yani zafer
nidalarıyla şehirde ayaklanma başlattı ve ayaklanmalar esnasında Ayasofya’ya da zarar verecek yangın başlattı
(Malalas, 1986). 18 Ocak günü isyanı bastırmakta çaresiz kalan imparator, tahtı bırakacağını duyurur ancak
konuşmasıyla onu ikna eden eşi Theodora’nın yüreklendirmesiyle komutanlarından Belisarius’u ayaklanmayı
bastırmak için görevlendirir. Yeni imparatoru karşılamak için hipodroma giren kalabalık içerideyken kapıları
kapattıran Belisarius, hipodromu ateşe verdirir ve binlerce insanın ölümüne neden olur (Uslu, 2012, s. 93).

Orta Çağ’da Batı’da Beden Eğitimi ve Spor

Orta Çağ’da, neredeyse 1000 yıl boyunca beden eğitimine görece çok az önem verilmiştir. Bu durum, iki temel felsefi
inanıştan kaynaklanır:

1. Çilecilik (Asketizm): Roma’nın ahlaki çöküşünü reddeden Hristiyan toplumunun doğuşundan doğmuş olan,
nefsine fazlasıyla hâkim olma ve aşırı öz disiplini içeren, bedeni reddederek ruhu geliştirmeyi amaçlayan dini liderler
ve Katoliklerin manastır yaşamına dair “çilecilik anlayışı” ve

2. Skolastik Düşünce: Erken dönem Hristiyan bilginlerin yazılarının yanı sıra Aristoteles’in yeniden keşfi ile ortaya
çıkmış, bedeni ihmal ederek ruhun geliştirilmesini amaçlayan bir disiplin fikri (Adams, 1991, s. 12).

Diğer taraftan manastır duvarlarının içindeki bu ezici atmosferin tam aksine dışarıdaki şövalye, köylü ve halk
toplulukları arasında neşe ve canlılık taşıyan bir hayat tarzı devam etmiş ve bu elverişli ortamda beden eğitimi
faaliyetleri filizlenmek fırsatı bulmuştur (Alpman, 1972, s. 134). Roma zamanında popüler olan top oyunları, Orta
Çağ’da da oynanıyordu. Soule adı verilen top oyunu, köylüler arasında popülerdi ve günümüz futboluna benzerdi. Bu
oyun, belirsiz sayıda erkekten oluşan iki takım arasında oynanıyordu ve içi dolu deri topa sahip olmak amaçtı ve
oyun iki kale arasında oynanıyordu. Şiddetli geçen müsabakalardaki oyuncular için “Bir kemik için dövüşen köpekler
gibiydiler.” benzetmesi yapılırdı (Mechikoff ve Estes, 2006, s. 109).

Bununla beraber, bu dönem için şövalyelikten söz etmek gerekir. Hristiyan dünyası içinde önemli bir yere sahip olan
şövalyelik, Orta Çağ’ın bir yönü ile ihtişamını, savunma ruhunu, düşünce asaletini yansıtan bir kurumdu. Şövalyelik
eğitimi, tamamen değilse de kısmen eski Yunan eğitiminin iyi zamanlarıyla benzerlik gösterir (Alpman, 1972, s. 135).
Erken yaşlarından itibaren özel bir eğitimden geçen şövalyelerin, son eğitimi yedi şövalye becerisine sahip olmaları
için gerçekleşirdi. Bunlar: 1. iyi ata binme, hareket halinde inip binme hünerleri yapabilme, 2. sırtüstü ve yüzüstü
yüzme ve dalma, 3. güzel ok atma, 4. ip ve sırıkla tırmanma, 5. mücadele alıştırması olarak güreşme ve iyi kılıç
kullanma, 6. turnuvalarda, yani at üzerinde dürtücü silahlarla yapılan vuruşma yarışmalarında usta olma ve 7. sosyete
adabından, görgü kurallarından, danstan anlama (Alpman, 1972, s. 136).

10.4. Rönesans’tan Günümüze Beden Eğitimi ve Spor


Rönesans ve Reform, 1300-1600 yılları arasında, özellikle barut-matbaa-pusula üçlüsünün Batı’ya girişiyle ortaya
çıkmaya başlayan ve sosyoekonomik, politik, dinî vs. birçok açıdan dönüşüme yol açan bir aydınlanma sürecidir.

Rönesans’ın kelime anlamı “yeniden doğuş”tur. Dolayısıyla, bir yandan Orta Çağ’ın Batı düşün dünyasının, özellikle
Katolik Kilise egemenliğindeki din eksenli dünyayı anlamlandırma ve yaşama anlayışını aşmasını ifade ederken diğer
yandan Doğu’daki Antik Yunan eserlerinin Süryanice ve Arapça çevirilerinin değişik şekillerde Batı tarafından ele

about:blank 159/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
geçirilmesi sonucu öğrenilmesi ve dolayısıyla Antik Yunan ideallerine dönüşü temsil etmesi açısından, bir yeniden
doğmadır (Filiz, 2018, ss. 90-91).

Burada, beden eğitimi ve spora ilişkin şu noktayı dile getirmek gerekir: “Rönesans, Orta Çağ’a ait insan bedenine
karşı olan tavrın değişmesine yol açan bir entelektüel aydınlanmadır.”; “Reform, öncelikli olarak bir dinî hareketken,
tüm boyutları ve sosyal sınıflarıyla Batı’nın uygarlaşmasını etkilemiş” bir aydınlanmadır (Mechikoff ve Estes, 2006,
s. 133). Kısaca özetlemek gerekirse, sekülerleşen (laikleşen) dünya görüşleri, beden eğitimine ve sportif etkinliklere
olan bakışı da etkilemiştir. “Orta Çağ’da Tanrı istemiştir; bundan dolayı birey ‘Ben neyim? Ne olacağım?’ diye
sormaz; içinde bulunduğu durum zaten bu soruların hazır olan yanıtıdır.”...Çünkü “Rönesans’ta insan, artık büyük bir
organizmanın bir organı değil, ağırlık merkezi de yasası da kendisinde olan özgür bir ‘küçük dünya (mikrokosmos)’,
kendine göre özelliği ile bir bireydir (individiuum).’” (Gökberk, 2012).

Bu dönemde, ideal entelektüel insan profilinin çerçevesini çizen bir “Rönesans İnsanı (Rennaissance Man)” anlayışı
ortaya çıkmıştır. Bu anlayış, İtalyan Rönesansının önemli temsilcilerinden olan Leon Battista Alberti (1404-1472)
tarafından ortaya atılan “Bir insan isterse her şeyi yapabilir.” fikrinden hareketle açıklanabilecek olan; insanı evrenin
merkezine koyan, gelişme kapasitesinin sınırsız olduğunu öne süren ve kişinin kendi kapasitesini mümkün olan bütün
yönleriyle geliştirmesi ve her konuda bilgi edinmeye çalışması anlayışına dayanan ve dolayısıyla Rönesans
Hümanizminin dayandığı temel ilkeleri bünyesinde barındırması idealidir (Britannica, 22 Ekim 2020).

Ayrıca, Rönesans’ta Petrus Paulus Vergerius, Vittorino da Feltre, Aeneas Silvio Piccolomini, Baldassare Castiglione;
Reform’da William of Ockham, Desiderus Erasmus, Martin Luther, John Calvin, Thomas Elyot, Roger Ascham gibi
düşünürlerin dönemin felsefi ve eğitimsel teori ve pratiğini, dolayısıyla insanın bu dönem içerisinde nasıl
algılandığından hareketle beden eğitimi ve spora bakışı etkilediğini ifade etmek gerekir (Mechikoff ve Estes, 2006,
ss. 123-133).

Orta Çağ’da beden eğitimi nasıl ki şövalyeliğe özgüydü, bundan dolayı o süreçte genel olarak vücut bakımı ve beden
eğitimi reddedilmişti; 15 ve 16. yüzyıllarda, “yeniden doğuş” anlamına gelen Rönesans ile birlikte beden eğitimi fikri
de yenilendi. İnsanlık tarihindeki “geçiş dönemi” olarak adlandırılan bu Hümanist dönem boyunca, çok önemli
felsefeciler yaşadı ve eserler verdi. Tüm bu filozoflar, tamamen Hümanist bir eğitime dayanan ideal insanın ve ruhun
gelişiminin bedenin gelişiminden geçtiğini öne sürdü ve bu nedenle, gençler için fiziksel egzersizleri ve açık alan
oyunlarını tavsiye etti (Demirel ve Yıldıran, 2013, s. 200).

O halde, Rönesans ve Reform için genel anlamda şunu söylemek uygundur: Çok yönlü insan yetiştirme
düşüncesinden hareketle beden eğitimi ve sportif etkinlikler, insanı disiplin ve karakter yönünden geliştirmek için
kullanılmıştır.

Rönesans ve Reform döneminin etkisiyle Bilim ve Aydınlanma Çağı başlamıştır. Sırasıyla, 1560-1688 ve 1688-1789
yılları arasında anılan bu yeni dönemin ortak özelliği “şimdi ve burada yaşamak” anlayışıdır. Bu süreçte beden
eğitimi ve spor üzerine üretilen fikirlerin hala geçerliğini koruduğunu söylemek yanlış olmaz (Mechikoff ve Estes,
2006). Genel olarak, Batı’da kilisenin ağırlığının iyice azaldığı ve bilimin ağırlığının arttığı bu süreç, insan aklına ve
iradesine güvenin yeniden ortaya çıktığı ve dolayısıyla Hümanist insan anlayışının canlandığı ve geliştiği bir dönemi
tarif eder. Bu dönemin en önemli sloganı ise, Kant’ın 1784 yılında yayımlanan “Aydınlanma Nedir?” makalesinde
açıkladığı Sapare Aude, diğer bir deyişle “Aklını kullanma cesaretini göster!” ifadesidir.

Bilim ve Aydınlanma Çağı’nın bilim filozofları olarak adlandırılan Galileo Galilei, Francis Bacon ve Isaac
Newton’un dünyayı sistematik ve akılcı bir şekilde anlama ve anlamlandırma çabalarının yanı sıra, modern felsefenin
doğuşuna denk gelen bu süreçte Thomas Hobbes, Rene Descartes, George Berkley gibi filozofların insana ve ruh-
beden ikilemine dair metafizik görüşleri, François Rabelais, Richard Mulcaster, Michel de Montaigne, John
Comenius, John Milton gibi düşünür ve eğitimciler, ayrıca Jean-Jacques Rousseau, Johann Bernhard Basedow ve
John GutsMuths gibi sosyal eleştirmen, düşünür ve beden eğitimcilerin fikirlerini ve eserlerini etkilediğini ifade
etmek gerekir (Mechikoff ve Estes, 2006, ss. 140-155). Bölüm sınırlılıklarından dolayı detayları aktarılamayan bu
bilim insanı, filozof, düşünür ve eğitimcilerin görüşlerinin etkisinin, çeşitli şekillerde günümüzde de sürdüğünü
söylemeliyiz.

Batı’da Rönesans ile başlatılabilecek yenileşme, yeni ve üstün bir toplum düzeni kurma faaliyetleri; düşüncenin üstün
bir toplum düzeni kurulmasında önemli bir silah olduğuna işaret eden Aydınlanma, toplumu devrimci hareketlere
yönelten Fransız İhtilali ve bu amacı gerçekleştirebilecek maddi araçları ortaya koyduğu Sanayi Devrimi şeklinde bir
dizi tarihsel yaşanmışlıklar çizgisi izlemiştir (Schapiro, 1966, akt. Küçük, 2013, s. 433).

Sanayi devri, 18. yüzyıl ortalarında başlamış ve 1945’te II. Dünya Savaşı bitimine kadar da devam etmiştir. Buharlı
makinenin ve elektrik gücünün geliştirilmesi döneme damga vurmuştur. Nüfus; kırsaldan şehre, köyden kente doğru
yönelmiştir. Aslında bu dönem, fiziksel olarak daha az zorlayıcı bir hayatın başlangıcıdır. Bu noktada hem İngiltere

about:blank 160/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
hem de ABD’de küçük ama sesini duyuran bir eğitimci topluluğu, sağlığın iyileştirilmesi için hem kadınların hem de
erkeklerin egzersiz yapması gerektiğini savunmuştur (Levinson ve Christensen, 1999, s. 122).

Dolayısıyla bu süreç, Batı toplumlarında okul ve eğitim anlayışında olduğu gibi beden kültürü ve anlayışında da
büyük değişikliklere yol açmıştır. Bu dönemde, tarihsel ve toplumsal kökenleri, idealleri, dayandıkları ilkeler ve
organizasyon biçimleri açısından üç ayrı ekol ortaya çıkmıştır. Bunlar (Lumpkin, 1990; Erdemli, 1996; Orhun, 1999
akt. Mirzeoğlu, 2011, s. 28):

● Alman Turnen Uygulaması: Bu ekole damgasını vuran kişi Friedrich Ludwig Jahn’dır. Jahn, 1811-1819 yılları
arasında Berlin’deki ilk jimnastik okulunun açılmasına da önayak olmuştur (Mirzeoğlu, 2017). Kendisine, Turnavater
yani “jimnastiğin babası” denir. Okulda verilen eğitimde tahta beygir, paralel, barfiks, denge tahtası yanı sıra
tırmanma ağaçları, ipler, sırıklar, merdivenler kullanılmıştır. Bunun yanı sıra, oyunlarla koşu, sıçrama, ağırlık
kaldırma, eskrim ve güreş etkinlikler ile yapılmış ve milliyetçi söylemler, geleneksel şiir ve kutlamalar yapılmıştır
(Alpman, 1972, ss. 170-171).

Almanya’da başlayan bu akımdan Danimarka da oldukça fazla etkilenmiştir. 1799’da ilk özel jimnasyumu
Kopenhag’da kuran Franz Nachtegall programında zindelik, güç ve askerî beceri öncelikli amaçlardandı.
Nachtegall’ın müfredatında Guthmuths’un egzersizleri ve aletleri yer alıyordu. Bununla beraber, Nachtegall
Avrupa’nın erkek çocukları için ilk beden eğitimi ve okul programını oluşturur. Manual of Gymnastic adlı eserini
1828 yılında yayınlar ve bu da okul müfredatı olarak ilgili görür. Orta dereceli okulların jimnastik öğretmenleri
Nachtegall’ın direktörü olduğu Danimarka Kraliyet Askerî Jimnastik Enstitüsünde askerî öğrencilerle yan yana
eğitim görür (Mirzeoğlu, 2011, s. 28).

● İsveç Jimnastiği: On dokuzuncu yüzyılın başlarında Almanya’dakine paralel olarak bir kuzey ülkesi olan İsveç’te
Pehr Henrik Ling tarafından bilimsel ve fizyolojik esaslara dayatılan ve az zamanda birçok ülkede uygulama ortamı
bulan yeni bir sistem ortaya atılmıştır (Alpman, 1972, s. 186). 1799-1804 yıllarında Nachtegall’in jimnastik
derslerine devam eden Ling, eskrimle daha önceden yaraladığı kolunun iyileştiğini görerek egzersizin iyileştirici
etkisini tanımış ve cimnastiğe merak salmıştır. Ling liderliğinde 1814 yılında Stockholm Kraliyet Merkez Jimnastik
Enstitüsü kurulmuştur. Bu enstitüde 1-3 yıl arası, askerî, pedagojik, tıbbi ve estetik alanları da kapsayan eğitimler
verilmiştir. Bunun yanı sıra, enstitü 1864 yılında kadın öğretmenler için de kurslar düzenlemiştir (Mirzeoğlu, 2017).

● İngiliz Sporu: Turnen ve jimnastiğin yanı sıra bir üçüncü eğitim sistemi olarak beliren spor, İngiltere’de en yüksek
durumuna ulaşmıştır. İngiltere’deki hümanistler, jimnastiğin antik çağlardaki üstün amaçlarını tanımışlar, beden
eğitiminde yeni bir görüşün uyanmasına neden olmuşlardır (Alpman, 1972, s. 196). Avrupa’da jimnastik askerî
alanda daha geniş yer bulmasına rağmen, İngiltere’de aynı ilgiyi görmedi. İngiltere’de beden eğitimi daha çok spor
ve oyun olarak gelişti. Çalışan sınıflarda özellikle boks, kanlı sporlar, horoz dövüşü ve futbol ilgili gördü. Halk
oyunlarında bugün olduğu gibi yatılı okul çocuklarına uygun olarak kriket, Amerikan futbolu ve rugby önemli rol
oynadı (Mirzeoğlu, 2011, s. 29). Bununla beraber, İngiltere’de fair play kavramı ile bir sportmenlik/centilmenlik
anlayışı doğurmuştur. Bu bağlamda, oyun, spor ve hayat birbiri içine kaynaşmıştır (Alpman, 1972, ss. 199-201).

Modern Olimpiyatlar

Antik oyunların yapıldığı Olimpiya antik kentine ait yıkıntıların açığa çıkarılmasından dolayı eski oyunlara ilgi
artmıştı. Bunun üzerine, Pierre de Coubertin’in inisiyatifiyle 23 Haziran 1894 günü Paris, Sorbonne’da Uluslararası
Spor Kongresi organize edildi. Bu kongrede Coubertin, oyunların tekrar başlatılmasını teklif etti. Kongre sonunda
Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) kuruldu ve Pierre de Coubertin 1925’e kadar sürdüreceği başkanlık görevini
aldı. İlk modern olimpiyatlar, 1896 yılında Atina’da düzenlendi (McAloon, b.t.).

about:blank 161/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Resim 9. Antik Olimpiya Şehri Kalıntıları

Kaynak: https://visitworldheritage.com/en/eu/archaeological-site-of-olympia-greece/7d32eb45-1582-496a-b5b0-
338b417b3a80

Modern olimpiyatların antik olimpiyatlardan ilham alarak düzenlenmesinden kaynaklı olarak spor organizasyonu
açısından ikisi arasında bazı benzerlikler varken, temel farklılıklar da vardır. Bunların en önemlileri şöyledir:

Şekil 18. Modern Olimpiyatların Spor Organizasyonu Açısından Bazı Temel Farklılıkları.

Burada, olimpiyatların önemli simgelerinden bahsetmek gerekir ki bunların bir kısmı olimpizmin temel prensiplerinin
kodlaması, IOC’nin kuralları ve iç tüzüğünü açıklayan Olimpik Anlaşma’da yazılıdır. Bunlar “olimpik hareketin
tutkularını dile getiren olimpik slogan Citius-Altius-Fortius; olimpik sembol, beş kıtayı temsil eden birbirine geçmiş
aynı boyutta halkalar (Olimpik halkalar); olimpiyat meşalesi, IOC’nin otoritesi altında Olimpiya’da yakılan olimpiyat
ateşi için kullanılan ve IOC onaylı taşınabilir bir meşale ya da bunun bir replikası”dır (IOC, 17 Temmuz 2020). Bu
meşaleler, her olimpiyat oyunlarında o oyunlara özel tasarlanır.

Ayrıca, olimpiyat oyunlarının simgelerinden biri olan “olimpiyat yemini”nden de söz etmek önemlidir. “2018
PyeongChang Kış Olimpiyatları’ndan beri, sporcuların, hakemlerin ve antrenörlerin yeminleri birleştirildi. Her
temsilci, ‘tüm sporcular adına’, ‘tüm hakemler adına’, ‘tüm antrenörler’ adına diyerek kendi payını söyledikten sonra
bir sporcu ‘Olimpiyat oyunlarında, kurallara uyarak ve saygı duyarak, fair play ruhu içinde yer alacağımıza söz
veriyoruz. Kendimizi dopingsiz ve hilesiz spora adıyoruz. Bunu, sporun ihtişamı, takımlarımızın onuru ve
olimpizmin temel ilkelerine saygıdan ötürü yapıyoruz.’ yeminini eder.” (IOC, b.t.).

Modern olimpiyatlar tarihî, çok farklı ve önemli anlara sahip olmuştur. Bunlardan bazıları şöyledir:

about:blank 162/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap

Şekil 19. Modern Olimpiyatlar Tarihindeki Bazı Önemli ve Çok Farklı Anlar.

Bununla beraber oyunlar, 1916 yılında I. Dünya Savaşı, 1940 ve 1944 yıllarında II. Dünya Savaşı nedeniyle
yapılmamıştır. 2020 yılında Tokyo’da düzenlenmesi planlanan 32. Olimpiyat Oyunları, 2020 yılının ilk çeyreğinde
tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi yüzünden 2021 yılına ertelenmiştir.

Bölüm Özeti
● Bu bölümde beden eğitimi, spor ve oyun gibi etkinliklerin tarih çağları boyunca gelişimini izledik.

● Spor kelimesi ilk olarak 14. yy.da İngiltere’de, ulusallaşma hareketi sırasında ortaya çıkmıştır.

● İnsanların dünya üzerinden var olmaya başladığı andan itibaren beraber içine girdiği araçlı-araçsız vs.
mücadelelerin barışçıl benzetimi olarak ortaya çıkan sporların yanı sıra, keyif ve eğlence amaçlı oyunların İlk Çağ’da
Sümerler, Asurların yanı sıra Mısırlılar, Çinliler, Hintliler ve Türkler tarafından da yapılmaktadır.

● İlk Çağ Uygarlıklarında Beden Eğitimi ve Sporun gelişimini ve değişimini arkeolojik kalıntı ve buluntular, yazıtlar,
tabletler, resim, minyatür, heykel, fresk, duvar kabartması gibi sanat eserleri vb. kaynaklardan öğrenmekteyiz.

● Bu süreçte, en yaygın rastlanan etkinlikler; atlı araba yarışları, at yarışları, ok-mızrak atma, güreş, boks gibi daha
çok savaşa hazırlık olarak kullanılabilecek etkinliklerdir.

● Antik Yunan’daki çocuk ve gençlerin, Yunanlıların kendine has ideallerinden beslenen “bir ideale göre kasıtlı bir
şekilde insan karakterini şekillendiren bir eğitim” anlayışıyla yetiştirildikleri bilinmektedir.

● İnsanı her yönüyle mükemmelleştirme amacında olan bu eğitim anlayışından hareketle o dönemin en organize ve
popüler sportif etkinliği olan antik olimpiyatlar düzenlenmiştir.

● Antik olimpiyatlar, aynı zamanda modern olimpiyatların da esin kaynağı olmuştur. Elis Şehir Devleti’nin Olimpiya
bölgesinde düzenlenen bu etkinliklerin en eski kayıtları MÖ 776’ya dayanmaktadır.

● Orta Çağ’ın karanlık dönemlerinden sonra Rönesans ve Reform hareketleriyle yeniden canlanan ve hayat bulan
Batı düşünce dünyasının izleriyle beden eğitimi ve spora karşı bakış değişmiştir.

about:blank 163/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
● Bilim ve Aydınlanma Çağı ile beraber, Avrupa’da beden eğitimi ve spor ile ilgili okulların ve müfredatların
gelişmesine önayak olmuştur.

● Rekreasyon kavramı, serbest zaman içerisinde yapılan eğlenme amaçlı sportif etkinlikleri ifade etmek için
kullanılmaktadır.

● Sporlaşma (sportization), tesadüfi bir şekilde insanlar tarafından bulunan ve geliştirilen bazı bedensel aktivitelerin
spor olarak kabulünü sağlayan kurallara kavuşması sürecinden geçtikten sonra sistemleşmesidir.

● Modern sporun daha önceleri yapılan fiziksel oyun ve müsabakalarda bulunmayan yedi özelliği bulunmaktadır.
Bunlar laiklik, eşitlik, uzmanlık, rasyonellik, bürokratiklik, nicellik ve rekorlardır.

Kaynakça

Adams, W.C. (1991). Foundations of Physical Education, Exercise and Sport Sciences. Philadelphia; London: Lea
Febiger.

Alpman, C. (1972). Eğitimin Bütünlüğü İçinde Beden Eğitimi ve Çağlar Boyunca Gelişimi. İstanbul: Milli Eğitim
Basımevi.

Antiktarih (7 Eylül 2019). Gılgamış: Dünyanın İlk Destan Kahramanı. Erişim adresi:
http://www.antiktarih.com/2019/09/07/gilgamis-dunyanin-ilk-destan-kahramani/.

Belli, O. Çakmalı, Ö. D. ve Gültekin, T. (2012). Urartu Uygarlığında Spor. Yıldıran, İ. ve Gültekin, T. (Ed.).
Anadolu Uygarlıklarında Spor içinde. Ankara: Spor Yayınevi.

Britannica (22 Ekim 2020). “Humanism”. Erişim adresi: https://www.britannica.com/topic/humanism.

Byzantine Chronicle (b.t.). What’s in a name. Erişim adresi: https://byzantium.gr/history.html

Coakley, J. (2009). Sports in Society: Issues and Controversies. NY: McGraw Hill.

Carter, 1988

Christesen, P. (2012). Sport and Democracy in the Ancient and Modern Worlds. New York: Cambridge University
Press.

Çay, A. M. (2009). Tarih, Türk Tarihi ve Kültürü, Uygarlıklar. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Türkiye Kültür
Portalı Projesi Yayını. Erişim adresi: https://www.kulturportali.gov.tr/mrepo/eKitap/eb-Uygarliklar/

Çınaroğlu, A. (2020). “Hattiler”. Erişim adresi: https://aktuelarkeoloji.com.tr/kategori/bir-uygarlik/hattiler.

Decker, W., ve Guttmann, A. (1992). Sports and Games of Ancient Egypt. New Haven; London: Yale University
Press.

Demirel, D. H. Ve Yıldıran, İ. (2013). The Philosophy of Physical Education and Sport from Ancient Times to the
Enlightenment. European Journal of Educational Research, 2: 4, 191-202.

Erdemli, A. (2008). Spor Yapan İnsan. İstanbul: E Yayınları.

Filiz, N. (2018). Bir Oyun Teorisi ve Sporda Özgürlük Sorunu (doktora tezi). Erişim adresi: :
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ (509218).

Fişek, K. (1985). 100 Soruda Türkiye Spor Tarihi. İstanbul: Gerçek Yayınevi.

Gillen, B. (1986). Remember the Force, Hassan!. Juggler's World, 38: 2. Erişim adresi:
http://www.juggling.org/jw/86/2/egypt.html.

Gökberk, M. (2012). Felsefe Tarihi. İstanbul: Remzi Kitabevi.

GSDF (b.t.). Atlı Cirit. Erişim adresi: http://www.gsdf.gov.tr/tr/spor/atli-cirit/.

Gültekin T. ve Arıhan, S. A. (2012). Hitit Uygarlığında sSpor. Gültekin, T. ve Yıldıran, İ. (Ed.). Anadolu
Uygarlıklarında Spor içinde. Ankara: Spor Yayınevi.

about:blank 164/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
İmamoğlu, O., Taşmektepligil, Y. ve Türkmen, M. (1997). Türk Kültüründe Spor. Erişim adresi:
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/188350.

IOC (b.t.). Ancient Games. Erişim adresi: https://www.olympic.org/ancient-olympic-games/the-athlete.

IOC (b.t.). “What is the Olympic Oath”. Erişim adresi: https://www.olympic.org/faq/games-ceremonies-and-


protocol/what-is-the-olympic-oath.

IOC (2020). The Olympic Charter. Erişim adresi:


https://stillmed.olympic.org/media/Document%20Library/OlympicOrg/General/EN-Olympic-Charter.pdf

Jaeger, W. (1939). Paideia: The Ideals of Greek Culture. Oxford: Oxford University Press.

Kant, I. (1784). Aydınlanma Nedir?. Erişim adresi: https://web.itu.edu.tr/~girayg/comprehensive/docs/Kant%20-


%20Aydinlanma%20Nedir.pdf

Karahüseyinoğlu, M. F. (2007). Küreselleşme ve Geleneksel Türk Sporları (doktora tezi). Erişim adresi:
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ (196097).

Kaur, L. ve Chander, R. (2015). Ancient Indian Sports: A Historical Analysis. BEST: International Journal of
Humanities, Arts, Medicine and Sciences, 3:11, 75-78.

Kolia, E. I. (b.t.). Heraia - the women's race of Antiquity. Erişim adresi: https://visitworldheritage.com/en/eu/heraia-
the-womens-race-of-antiquity/04125c68-cdfd-4263-b8af-0d186949c43c

Küçük, S. (2013). Batı’nın Batılılaşması: Zihinsel Dönüşümün Eylemsel Kökeni. CBÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 11:2,
431-440.

Kyle, DG. (2014). Sport and Spectacle in the Ancient World. 2. Baskı. MA: Blackwell.

Levinson, D. ve Kristensen, K. (1999). Encyclopedia of World Sport from Ancient Times to the Present. NY; London:
Oxford Press.

Lunt, D. Ve Dyreson, M. (2014). A History of Philosophic Ideas About Sport. Torres, C. (Ed.). The Bloomsbury
Companion to the Philosophy of Sport içinde. London: Bloomsbury Publishing.

Mallon, B. Ve Buchanan, I. (2006). Historical Dictionary of the Olympic Movement. Lanham, Maryland: The
Scarecrow Press.

Mark, JJ. (11 Nisan 2017). “Games, Sports & Recreation in Ancient Egypt”. Erişim adresi:
https://www.ancient.eu/article/1036/games-sports--recreation-in-ancient-egypt/.

McAloon, J. J. (b.t.). “Pierre, baron de Coubertin”. Erişim adresi: https://www.britannica.com/biography/Pierre-


baron-de-Coubertin.

McClelland, J. (2007). Sport in Europe from the Roman Empire to Renaissance. OX: Routledge.

Mcnamee, M. (2008). Sports, Virtues and Vice, Morality playss. London: Routledge.

Mechikoff, R. A. ve Estes, S. G. (2006). A History and Philosophy of Sport and Physical Education from Ancient
Civilizations to the Modern World. 4. Baskı. NY: McGraw Hill.

Mirzeoğlu, N. (2011). Spor Biliminin Tarihsel Temelleri. Mirzeoğlu, N. (Ed.). Spor Bilimlerine Giriş içinde. Ankara:
Spor Yayınevi.

Mirzeoğlu, N. (2017). Spor Biliminin Tarihsel Temelleri. Mirzeoğlu, N. (Ed.). Spor Bilimlerine Giriş içinde.
Geliştirilmiş 2. Baskı. Ankara: Spor Yayınevi.

Payne, M. (2006). Urartu Çivi Yazılı Belgeler Kataloğu. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları.

PennMuseum (b.t.). The Women: Were the Ancient Olympics Just for Men?. Erişim adresi:
https://www.penn.museum/sites/olympics/olympicsexism.shtml.

Punam (2015). History of Games and Sports in India. IRJMSH, 6:12, 346-350.

about:blank 165/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Spor Bilim (b.t.). “Eski Türklerde Spor”. Erişim adresi: http://www.sporbilim.com/sayfa.asp?mdl=haber&param=2

TGF (25 Mart 2017). “Tarihçe”. Erişim adresi: http://www.tgf.gov.tr/tr/tarihce-2/.

The Olympic Museum (2013). The Olympic Games in Antiquity. Erişim


Adresi://stillmed.olympic.org/media/Document%20Library/OlympicOrg/Documents/Document-Set-Teachers-The-
Main-Olympic-Topics/The-Olympic-Games-in-Antiquity.pdf

Yıldıran, İ. (1997). Tepük Futbol mudur?: XI. Yüzyıl Türk Spor Faaliyetlerinden “Tepük” Oyununun Mahiyeti
Üzerine Bir Araştırma. Gazi Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, 2 (1), 54-62.

Young, D. C. (2004). A Brief History of the Olympic Games. Malden: Blackwell Publishing.

Wikipedia (b.t.). “Gılgamesh”. Erişim adresi: https://en.wikipedia.org/wiki/Gilgamesh.

Wikipedia (b.t.). “Roma İmparatorluğu”. Erişim adresi: https://www.amazon.com.au/Roma-


%C4%B0mparatorlu%C4%9Fu-Sebasteion-Kabartmalar%C4%B1-Diokletian/dp/1233450611.

Wolf, M. J. (13 Ağustos 2016). “The nine most historic moments in Olympic history”. Erişim adresi:
https://www.businessinsider.com/most-historic-moments-in-olympic-history-2016-8.

Editör Hakkında

Editör, Doç. Dr. Selçuk Bora Çavuşoğlu, 2004 yılında İstanbul Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek
Okulunda akademik hayatına başlamıştır. Bu süreç içerisinde birçok federasyonda farklı görev ve sorumluluklar alan
Çavuşoğlu, bir yıl Kanada’nın Vancouver şehrinde bilimsel çalışmalarda bulunmuş, ardından Amerika Birleşik
Devletleri’nin Boston ve North Carolina şehirlerinin farklı üniversitelerinde altı ay kadar spor sistemleri üzerine
araştırmalar yapmıştır. Halen İstanbul Üniversitesi – Cerrahpaşa, Spor Bilimleri Fakültesinde dekan yardımcılığı,
spor yöneticiliği bölüm başkanlığı ve spor yönetim bilimleri ana bilim dalı başkanlığı görevlerini yürütmektedir.

Doçentliğini Spor Bilimleri alanından alan Çavuşoğlu Yüksek lisans ve doktora eğitimlerini Marmara Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İletişim Fakültesinde tamamlayarak, spor iletişimi ve kişisel gelişim konuları üzerinde
uzmanlaşmıştır.

Doç. Dr. Selçuk Bora Çavuşoğlu, Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi, Fair Play Komisyonu üyesi ve Beşiktaş Spor
Kulübü kongre üyesidir.

[1] Bu bölümde sadece dinamik ve dinamiğin alt dalı olana kinematik konusu ele alınacaktır.
[2] Vücutekstremite ve diğer kısımlarının oluşturduğu hat ile ağırlık merkezi hattının birbirleriyle uyumlu
pozisyonudur.

Ünite Soruları
Soru-1 :

Aşağıdakilerden hangisi Guttman’ın modern spora dair ortaya koyduğu özelliklerden biri değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Laiklik

(B) Bürokratiklik

(C) Eşitlik

(D) Uzmanlık

(E) Nitellik

about:blank 166/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Cevap-1 :

Nitellik

Soru-2 :

Eski Türklerde oynanan ve “polo oyununa benzer bir çeşit atlı hokey” şeklinde tarif edilen oyunun adı nedir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Gök-börü

(B) Kız-börü

(C) Çöğen

(D) Beyge

(E) Tepük

Cevap-2 :

Çöğen

Soru-3 :

Antik Yunan’da çok yönlü bir eğitim ideali çerçevesinde insan yetiştirmeyi tarif etmek için kullanılan sistemin adı
nedir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Dolichos

(B) Paideia

(C) Stade

(D) Diaulos

(E) Arete

Cevap-3 :

Paideia

Soru-4 :

“Spor, birçok ünlü …….. monarkının kendilerini, halka sunma/gösterme aracı idi….Bu onun gerekliliği ve en ideal
durumda, gerçek fiziksel gücü de hem bir savaşçı hem de bir avcı ve sporcununkine sahip olması idi” (Decker, 2000)

Yukarıdaki cümlede yer alan boşluğa aşağıdaki hangi İlk Çağ medeniyetinin adı getirilmelidir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Mısır

(B) Sümer

(C) Çin

(D) İran
about:blank 167/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
(E) Yunan
Cevap-4 :

Mısır

Soru-5 :

Aşağıdakilerden hangisi antik olimpiyatlarda yer alan pentatlona dahil etkinliklerden biri değildir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Disk

(B) Cirit

(C) Pankreas

(D) Koşu (Stade)

(E) Uzun atlama

Cevap-5 :

Pankreas

Soru-6 :

Antik olimpiyat oyunları tarihine geçmiş Spartalı Kniska kimdir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) MÖ 776’da düzenlenen koşu yarışını kazanan ilk antik olimpiyat şampiyonudur.

(B) MÖ 49 yılında ve daha birçok sefer kazanmış olan bir antik olimpiyat boks şampiyonudur.

(C) İlk kez MÖ 540 yılında antik olimpiyat güreş şampiyonu olmuş, ardından beş kez daha aynı unvanı almıştır.

(D) MÖ 164-152 yılları arasında dört kez üst üste üç yarışı kazanarak antik olimpiyat koşu yarışı şampiyonu
olmuştur.

(E) MÖ 396 ve 392’de sahibi olduğu yarış atı dört kez kazanmış olan atın sahibidir.

Cevap-6 :

MÖ 396 ve 392’de sahibi olduğu yarış atı dört kez kazanmış olan atın sahibidir.

Soru-7 :

Bizans’ta düzenlenen atlı araba yarışlarındaki takım renkleri hangisinde doğru verilmiştir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Mavi-yeşil-beyaz-kırmızı

(B) Mavi-yeşil-beyaz-turuncu

(C) Kahverengi-sarı-beyaz-kırmızı

(D) Kahverengi-sarı-beyaz-turuncu

(E) Mavi-yeşil-kahverengi-sarı
about:blank 168/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Cevap-7 :

Mavi-yeşil-beyaz-kırmızı

Soru-8 :

Aşağıdakilerden hangisi “Bir insan isterse her şeyi yapabilir.” diyerek Rönesans insanını ortaya koyan düşünürdür?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Leon Battista Alberti

(B) Franz Nachtegall

(C) Friedrich Ludwig Jahn

(D) Johann Bernhard Basedow

(E) Petrus Paulus Vergerius

Cevap-8 :

Leon Battista Alberti

Soru-9 :

Aşağıdakilerden hangisi İsveç Jimnastiği’nin kurucusudur?

(Çoktan Seçmeli)

(A) Friedrich Ludwig Jahn

(B) Pehr Henrik Ling

(C) Johann Bernhard Basedow

(D) John GutsMuths

(E) Franz Nachtegall

Cevap-9 :

Pehr Henrik Ling

Soru-10 :

İlk modern olimpiyatlar ne zaman düzenlenmiştir?

(Çoktan Seçmeli)

(A) 1886

(B) 1892

(C) 1900

(D) 1906

(E) 1896

about:blank 169/170
4/15/24, 9:43 AM Ders : Spor Bilimlerine Giriş - eKitap
Cevap-10 :

1896

about:blank 170/170

You might also like