Professional Documents
Culture Documents
Yöneti̇m Yaklaşimlarinin Dünü Ve Bugünü
Yöneti̇m Yaklaşimlarinin Dünü Ve Bugünü
BUGÜNÜ
Yirminci yüzyılın başlarında ortaya çıkan yönetime dair ilk tezler, klasik
yönetim yaklaşımları altında toplanabilir. Bu tezler de iki farklı gruba ayrılmaktadır:
bilimsel yönetim yaklaşımı (scientific management) ve yönetim süreci yaklaşımı
(administrative management).
çevreyi de etkilemezler. Bunun aksine açık sistemler çevre ile etkileşim içindedirler.
Organizasyonlar açık sistemlerdir, çevreyi etkiler ve ondan etkilenirler.
Organizasyon ve organizasyon yönetimi çevreye bağlıdır ve çevre şartlarının
değişmesinden etkilenir. Hükümet organları, işçi birlikleri, işçiler, rakip işletmeler,
kaynak sahipleri, tüketiciler birbirine bağlıdırlar, birbirinden etkilenirler. Yöneticinin
işi, organizasyonu hedefine taşımak için bu ilişkileri koordine etmektir. Örneğin
müşteriler işletmelerin velinimetidirler, bunu herkes bilir. Talep duyulmayan bir ürünü
piyasaya çıkarmak, organizasyonların sonu olabilir. Tüketicilerin ne tip ürünleri arzu
ettiğini araştırmadan piyasaya ürün çıkarmak gelirlerde düşüşlere yol açar. Sistem
yaklaşımı bu ilişkilerin bilinmesi üzerine kurulmuştur.
Diğer yandan sistem yaklaşımı, organizasyonların tek başlarına çalışmadıklarının
farkındadır. Organizasyonların hayatta kalmaları, çevreleri ile başarılı ilişkiler
kurmalarına bağlıdır. Bunlar ekonomik, politik, teknolojik ve sosyal ilişkilerdir.
Bunların herhangi birinin ihmal edilmesi, uzun vadede organizasyonun sonunu hazırlar.
Sistem yaklaşımında sistem içindeki sistemlerin (alt sistemler) varlığı önemlidir.
Bir işletmenin üretim, pazarlama, finansman fonksiyonlarının her biri işletme içinde bir
alt sistem oluşturur. Sistemler birbiri ile ilişkili olduğundan birindeki değişiklik diğerini
etkileyebilir. Sistemlerin fonksiyonları ayrı olsa bile, yapılacak değişikliklerin sistemin
bütününü etkileyebileceği göz ardı edilmemelidir.
Sistemin bir diğer özelliği sinerji potansiyelidir. Sinerji, organizasyon içindeki
birimlerin (alt sistemlerin) birlikte çalıştıkları takdirde, ayrı ayrı çalışmalarından daha
başarılı olmalarını işaret eder. Örneğin bir turizm acentesinin ulaşım, konaklama ve gıda
dağıtım zincirini oluşturması halinde iş hacmi, bu işleri tek tek yerine getiren
işletmelere rağmen çok daha fazla olacaktır. Ancak işletmelerin sinerjiden
yararlanabilmeleri için mevcut yapılarını bilmeleri ve çok iyi bir piyasa analizi
yapabilmeleri gerekir, aksi durum Allegis Corporation1 örneğinde olduğu gibi başarılı
bir işletmenin sonunu hazırlayabilir (Grant,R.M., 2002, s. 469).
1
Kârlı bir havacılık işletmesi olan UAL, 1987 yılında hava taşımacılığı yanında araba kiralama ve oteller
zincirini kurmaya çalışmasını müteakip 6 hafta içinde sahip olduğu kaynakları elden çıkarmaya başlamış
ve sonunda adını United Aırlines olarak değiştirmiştir.
İşletme Yönetimi 16
İkinci dalga sanayileşme ile geldi, bu akımın tarihi 1900’lere dayanır. İş ortamı,
kırsal alandan organizasyonlara kaydı. Kişiler bir ürünün tamamından değil, belli
parçalarının yapımından sorumlu idiler. Kitle üretimi, ihtisaslaşma, görev paylaşımı,
organizasyonların özünü oluşturuyordu. Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere gibi
ülkeler, endüstriyel gelişmeyi çok iyi değerlendirdiler ve zenginleştiler. Bu dalga, yeni
bir işçi tipini ortaya çıkarttı. “Mavi-yakalılar” denen bu işçiler tezgah başında veya
fabrikalarda beden gücüyle ücret karşılığı iş yapıyorlardı. Ama bu dalga da geçici
olacaktı.
Üçüncü değişim dalgası enformasyonla geldi. Enformasyon çağı -bilgi toplumu
veya sanayi ötesi toplum olarak da adlandırılmaktadır- 1970’lerde başladı. Toplumlar
imalat aşamasından, hizmet aşamasına geçmeye başladılar. Teknolojik gelişmeler
sonucunda ihtisas gerektirmeyen mavi yakalı işçilerin çalışmalarına olan ihtiyaç azaldı.
Cemiyetlerin ihtiyaçları, imalatla ile birlikte hizmet sektörlerine kaymaya başladı.
Çalışanlar imalat sektörlerinden; muhasebe, bankacılık, profesyonel yöneticilik gibi
hizmet sektörlerine geçmeye başladılar. Bilgisayar yazılımları, işletmeciler, pazarlama
araştırmacıları, fast-food işlerinde çalışanlar artmaya başladı. Ofislerde masa başı işlerle
meşgul olan bu kişilere “beyaz yakalılar” deniyor.
Bu dalgalar cemiyetleri etkilediği gibi, işletme yönetiminde de farklılıklar
meydana getirdi. Uluslar arası pazarlar, teknolojik gelişmeler, işçilerin
kompozisyonundaki değişmeler, kadının iş hayatına girmesi ve benzeri gelişmeler
organizasyon yapılarında değişmelere yol açtı. Bu bölümde yukarıda sayılan
gelişmelerin, çağımız yönetim anlayışına getirdiği yeni yaklaşımları inceleyeceğiz.
Dünya giderek büyük bir köy halini almaktadır. Kanada başbakanı 1960 yılında
ABD ile komşu olmalarını açıklarken kullandığı ifade bu durumu çok iyi
açıklamaktadır: “ABD ile komşu olmak, fille aynı yatağı paylaşmaya benziyor. Filin
yaptığı en küçük hareketi bile hissediyorsunuz.” (Robbins, S.P., De Cenzo D.E.,1998
s.34). Yirmi birinci yüzyılda bunu Dünya sathında hissediyorsunuz. Japonya’da faiz
oranlarının yükselmesi Dünyadaki işletmeleri etkiliyor. Doğu Avrupa’da komünizmin
çökmesi ve Sovyetler Birliğinin dağılması serbest piyasa ekonomilerindeki işletmelere
yeni fırsatlar açıyor.
Deniz aşırı ülkelere mal satan işletmeler çok eskilere dayanır ama çok uluslu
şirketler 1960’lardan itibaren yaygınlaşmıştır. Bunlar iki üç ülkenin birleşmesi ile
kurulmuş, ancak 1 ülkede merkezi olan çok uluslu şirketlerdir. Gelirlerinin %60’dan
fazlasını, ortaklık yaptıkları ülkelerde kazanmaktadırlar (Robbins, S.P., De Cenzo
D.E.,1998 s.35).
Çok uluslu şirketler daha sonra kıtalararası işletmelere dönüşmüştür. Yeni
oluşumda işletme kararları sadece bir merkezde alınmamaktadır. İşletmenin faaliyette
bulunduğu bütün ülkelerde temsilcilikleri vardır ve çalışanları, o ülkenin insanlarıdır.
Kıtalararası kuruluşta çalışanlar kendi ülkelerine hizmet ettikleri gibi, çalıştıkları
işletmeye de hizmet vermektedirler. Alınan kararlar, içinde faaliyet gösterilen ülkenin
şartlarına uyarlanmıştır. Kıtalararası kuruluşa bir örnek Nestlèdir. Dünyanın hemen her
ülkesinde Nestlè var, en büyük gıda firması. Firma çok farklı tüketicilere, onların damak
tadına uygun ürünler sunabiliyor. Firma Avrupa’da öyle ürünler pazarlıyor ki, bu
ürünler ABD ve Latin Amerika’da bilinmiyor.
Global bir organizasyon nasıl ortaya çıkıyor? Bunun en basit şekli, yabancı
ülkelere ihracat yapmaktır. Diğer bir yol, yabancı temsilcilikler kiralamak veya yabancı
imalatçılarla anlaşma yapmaktır. Bir başka yol, organizasyonun lisansını veya satış
hakkını bir başka işletmeye anlaşma ile devretmektir. Doğal gıdalar ve fast-food
zincirinin oluşması bu şekilde olmuştur. Global organizasyonların başka oluşma
şekilleri de vardır. Kâr ortaklığı, mevcut bir işletmenin destekçisi olma veya onun satın
alınması, bunlar arasındadır.
İşletme Yönetimi 20