Professional Documents
Culture Documents
Tebligat Hukuku
Tebligat Hukuku
Tebligat Hukuku
Öğrenme çıktıları
Bölüm içinde hangi bilgi, beceri ve yeterlikleri
kazanacağınızı ifade eder.
Tanım
Bölüm içinde geçen
önemli kavramların
Bölüm Özeti tanımları verilir.
Bölümün kısa özetini gösterir.
Dikkat
Konuya ilişkin önemli
Sözlük uyarıları gösterir.
Bölüm içinde geçen önemli
kavramlardan oluşan sözlük
ünite sonunda paylaşılır.
Karekod
Bölüm içinde verilen
Neler Öğrendik ve Yanıt Anahtarı
karekodlar, mobil
Bölüm içeriğine ilişkin 10 adet
cihazlarınız aracılığıyla
çoktan seçmeli soru ve cevapları
sizi ek kaynaklara,
paylaşılır.
videolara veya web
adreslerine ulaştırır.
Editörler
Yazarlar
BÖLÜM 5, 6
Doç.Dr. Tolga AKKAYA
BÖLÜM 7, 8
Dr.Öğr. Üyesi Cengiz Serhat KONURALP
T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 4040
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 2822
Öğretim Tasarımcısı
Doç.Dr. Canatay Hacıköylü
Grafikerler
Ayşegül Dibek
Gülşah Karabulut
E-ISBN
978-975-06-3841-1
Yargı Fonksiyonu
ve Türk Yargı
BÖLÜM 1 Teşkilatının BÖLÜM 2 Adli Yargı
Genel Esasları
Giriş ................................................................. 3 Giriş ................................................................. 25
Yargı Fonksiyonu ........................................... 3 Adli Yargı Kavramı ve Teşkilat Yapısı ........... 25
Hukuk Devleti Kavramı ........................ 3 Ceza Yargısı ............................................ 25
Yargı Fonksiyonu Kavramı ve İçeriği.... 4 Hukuk Yargısı (Medeni Yargı) ............ 27
Yargı Sistemlerinin Yapısı ve Türkiye’de İlk Derece Mahkemeleri ................................ 28
Mahkeme Teşkilatlanması ............................ 7 İlk Derece Ceza Mahkemeleri .............. 28
Yargı Ayrılığı ve Yargı Birliği Sistemleri.... 8 İlk Derece Hukuk Mahkemeleri ........... 30
Muhakemenin Temel İlkeleri ....................... 10 Bölge Adliye (İstinaf) Mahkemeleri ............ 34
Muhakeme Faaliyetine Genel Bölge Adliye Mahkemelerinin
Olarak Egemen Olan İlkeler ................. 11 Kuruluşu, Yapısı ve İşleyişi ................... 34
Muhakemenin Niteliğine Göre Bölge Adliye Mahkemelerinin
Egemen Olan İlkeler ............................. 15 Görev ve Yetkileri ................................. 35
Yargıtay (Temyiz Mahkemesi) .................... 36
Yargıtay’ın Kuruluşu, Yapısı ve İşleyişi ... 37
Yargıtay’ın Görev ve Yetkileri .............. 37
Türkiye’de İdarenin
Yargısal Denetimi, İdari İdari Yargıda Kanun
BÖLÜM 3 Yargılama Usulünün BÖLÜM 4
Temel İlkeleri ve İdari Yolları
Yargı Teşkilatı
Giriş ................................................................ 49 Giriş ................................................................ 75
Türkiye’de İdarenin Yargısal Denetimi ........ 49 Kanun Yolu Kavramı ...................................... 75
Yargı Birliği Sistemi .............................. 49 İdari Yargıda Kanun Yolu Türleri ........ 75
İdari Yargı Sistemi ................................ 50 Olağan Kanun Yolları .................................... 76
İdari Yargılama Usulünün Temel İlkeleri ..... 52 Genel Olarak ve İdari Yargılama
Yazılılık İlkesi ......................................... 52 Usulünde İstinaf .................................... 76
Re’sen Araştırma İlkesi ........................ 52 6545 Sayılı Kanun ile Getirilen İstinaf
Bölge İdare Mahkemelerinin Düzenlenmesi 53 Sistemi ................................................... 77
Mahkemeler Kuruluşu ......................... 54 İstinaf Yoluna Gidilemeyecek Olan
İdari Yargıda İvedi Yargılama Usulü ............ 56 Kararlar .................................................. 78
İvedi Yargılama Usulünün Uygulanacağı İstinaf İncelemesi ................................. 78
Dava Türleri .......................................... 59 Temyiz Yolu ........................................... 80
İdari Yargıda Merkezî ve Ortak Sınavlara Olağanüstü Kanun Yolları ............................. 84
İlişkin Yargılama Usulü ................................. 60 Yargılamanın Yenilenmesi .................... 85
Kanun Yararına Temyiz ........................ 86
Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel
Başvuru .................................................. 87
iii
Tebligatın Anlamı, Tebligatın Yapılabileceği
Tebligat Çıkarmaya ve Yer ve Zaman, Tebligat
BÖLÜM 5 Tebligat Yapmaya Yetkili BÖLÜM 6 Adresinin Değiştirilmesi,
Merciler ve Tebligat Tebliğ Evrakı ve Tebligat
Yapılabilecek Kişiler Giderleri
Giriş ................................................................. 99 Giriş ................................................................. 125
Tebligatın Anlamı, Hukuki Niteliği ve Tebligatın Yapılabileceği Yer ve Zaman ....... 125
Tebligat Hukukunun Kaynakları ve Tebligatın Yapılabileceği Yer ................ 125
Tebligat Türleri .............................................. 99 Tebligatın Yapılabileceği Zaman ve
Tebligat Kavramı ................................... 99 Tebligatta Uyulması Gereken
Tebligatın Hukuki Niteliği, Kapsamı Süreler .................................................... 128
ve Amacı ................................................ 100 Tebligat Adresinin Değiştirilmesi ................. 129
Tebligat Hukukunun Başlıca Tebligat Evrakı ve Tebligat Giderleri .......... 132
Kaynakları .............................................. 101 Tebliğ Mazbatalı Zarf ........................... 132
Tebligat Türleri ...................................... 102 Davetiye ................................................ 134
Tebligat Çıkarmaya ve Tebligat Yapmaya Tebligat Haber Kâğıdı ........................... 136
Yetkili Merciler .............................................. 105 Tebligat Evrakının Hazırlanması ve
Tebligatı Çıkarmaya Yetkili Merciler ... 105 Gönderilmesi ......................................... 137
Tebligatı Yapmaya Yetkili Merciler ..... 105 Tebligat Giderleri ................................. 139
Tebligat Yapılabilecek Kişiler ........................ 107
Muhatap ................................................ 107
Muhatap Yerine Tebligat
Yapılabilecek Kişiler .............................. 110
Tebligatın Temel Aşamaları ................. 114
Usulsüz Tebligat ve
BÖLÜM 7 Tebligat Usulü BÖLÜM 8
Tebligat Suçları
iv
Önsöz
Sevgili Öğrenciler,
Bu kitabın amacı, uzaktan eğitim alan Açıköğ- Kitabımızda okuduğunuz üniteler daha iyi an-
retim Fakültesi Adalet Önlisans Programı öğ- lamaya ve sınavlara hazırlanmaya yardımcı
rencilerine Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku olacak biçimde hazırlanmıştır.
hakkında genel bilgiler aktarmaktır.
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku kitabının ya-
Kitabımız temelde iki ana bölümden oluşmuş zılmasına katkıda bulunan Prof. Dr. Mustafa
olup, ilk dört üniteyi içine alan birinci kısımda Avcı’ya, Doç. Dr. Ali Rıza Töngür’e, Doç. Dr.
yargı örgütü ile ilgili detaylı bilgiler verilmek- Tolga Akkaya’ya, Dr. Öğretim Üyesi Cengiz
tedir. Bu kapsamda yer alan ilk bölüm, Türk Serhat Konuralp’e, ayrıca kitabın tasarımında
Yargı Teşkilatı’nın genel esasları ile ilgilidir. ve basımında katkıda bulunan Açıköğretim
İkinci bölümde, adli yargı teşkilatı ele alınmak- Fakültesi Dizgi Birimi’ne emeklerinden dolayı
ta olup, ilk derece mahkemeleri, Bölge Adliye teşekkür ederiz.
Mahkemesi ve Yargıtay’ın yapısı ve görevle-
ri incelenmiştir. Türkiye’de idarenin yargısal Kitabın öğrencilerimizin başarılarına katkıda
denetimi ve idari yargılama usulünün temel bulunmasını dileriz.
ilkelerinin açıklandığı üçüncü bölüm aynı za-
manda idari yargı teşkilatı ile ilgili de detaylı
bilgiler içermektedir. Dördüncü bölüm, idari Editörler
yargıda olağan ve olağanüstü kanun yolların- Doç. Dr. Esra YAKUT
dan söz etmektedir.
Dr.Öğr. Üyesi Filiz TEPECİK
Beşinci bölümden itibaren kitabımızın tebli-
gat hukukuna ait bilgiler veren ikinci kısmına
geçmekteyiz. Bu amaçla ilk olarak, tebligatın
hukuki anlamı, tebligat çıkarmaya, yapmaya
yetkili merciler ve tebligat yapılabilecek kişi-
ler açıklanmıştır. Altıncı bölüm de tebligatın
yapılabileceği yer ve zaman, tebligat adresinin
değiştirilmesi, tebliğ evrakı ve tebligat gider-
leri belirtilmiştir. Tebligat usullerinin anlatıl-
dığı yedinci bölümü tebligatın usulüne uygun
yapılmaması/yapılamamasının sonuçları ve
tebligat suçlarından söz eden son bölümümüz
izlemektedir.
v
Bölüm 1
Yargı Fonksiyonu ve Türk Yargı Teşkilatının
Genel Esasları
Yargı Fonksiyonu Yargı Sistemleri ve Türkiye’de Mahkeme
öğrenme çıktıları
Teşkilatlanması
1 2
1 Yargı fonksiyonunu ve bu kavramla
yakından ilgili olan hukuk devleti, yargı 2 Dünyada mevcut yargı sistemlerini öğrenip
bağımsızlığı ve tarafsızlığı gibi kavramları Türkiye’deki mahkeme teşkilatlanmasını
açıklayabilme genel hatlarıyla açıklayabilme
3
3 Muhakeme (Yargılama) faaliyetine egemen
olan temel ilkeleri ve bunların anlamını
öğrenebilme
Anahtar Sözcükler: • Yargı Fonksiyonu • Hukuk Devleti • Yargı Sistemleri • Mahkeme Teşkilatlanması
• Muhakemeye Egemen Olan İlkeler • Adil Yargılanma Hakkı
2
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
3
Yargı Fonksiyonu ve Türk Yargı Teşkilatının Genel Esasları
yürütme organı sahip olduğu yetkileri kullanırken Yargı denildiğinde, fonksiyonel anlamda yargı
veya üstlendiği görevleri yerine getirirken kanunla- ve organik anlamda yargı olarak farklı iki kavram
ra da uygun hareket etmek zorundadır. Anayasa’nın akla gelmektedir. Organik anlamda yargıya kısa-
125’inci maddesinde “idarenin her türlü eylem ve ca “yargı organı”, fonksiyonel anlamda yargıya ise
işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” denilerek idare- “yargı fonksiyonu” adı verilir.
nin yaptığı işlemlerin kanunlara uygun olmaması Yargı organı, bağımsız ve tarafsız mahke-
hâlinde bu işlemlere karşı idare mahkemelerinde meler olarak vücut bulur. Bu durum kaynağını
dava açılabileceği belirtilir. Anayasa’nın 9. maddesi hükmünde yer alan “Yargı
Üçüncü ve son koşul ise yargı organının huku- yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mah-
ka bağlı olmasıdır. Bu durum yine Anayasa’nın 11. kemelerce kullanılır.” ifadesinden almaktadır. Bu
maddesindeki ifadeden açıkça anlaşılabilmektedir. ifadeden de açıkça anlaşılacağı üzere, yargı orga-
Keza Anayasa’nın 138. maddesine bakıldığında, nının birçok mahkemeden oluşan çoklu bir yapısı
“hakimler... Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun vardır. Yargı organının diğer önemli özellikleri ise
olarak... hüküm verirler”. Anayasa Mahkemesini, bağımsız ve tarafsız olmasıdır.
iptal ve itiraz başvurusu ile denetlenmesi için önü- Yargı bağımsızlığı en özet tanımıyla, hâkimlerin
ne getirilen kanun bağlamaz. Bunun dışında kalan kararlarını verirken hiçbir etki ve baskı altında kal-
tüm kanunlar, yargı organı olan mahkemeleri bağ- madan karar verebilmeleri ve tüm yargısal faaliyet-
lar (Gözler, 2018, s. 82-84). lerinde özgür olmaları anlamına gelmektedir (Ata-
lı/Ermenek/Kaya, 2019, s. 19). Bununla birlikte,
yargı bağımsızlığının çok yönlü bir kavram olması
Hukuk devleti, devletin vatandaşlarının veya bir nedeniyle farklı yönleriyle ele alınması, tek bir un-
hukuki statü içinde egemenlik alanında bulunan sur ya da noktaya bağlanmaması gerekir. Bu farklı
kişilerin hukuken güvence altında oldukları ve yönler ise dış ve iç bağımsızlık, bireysel ve kurum-
devletin yasama, yürütme ve yargı erklerinin yap- sal bağımsızlık şeklinde ifade edilebilir.
mış oldukları işlem ve eylemlerde hukuk kuralla-
Dış bağımsızlık denildiğinde, hâkimin yargı-
rına riayet ettikleri sistemi ifade eder.
lamasını yürüttüğü somut uyuşmazlıkla ilgili tüm
yargılama sürecinde, diğer devlet erklerini (yasama
ve yürütme) temsil eden organlarından, gelmesi
Yargı Fonksiyonu Kavramı ve İçeriği muhtemel etkiye maruz kalmadan karar verebil-
Yargı erki, kuvvetler ayrılığı prensibine dayanan mesi anlamına gelir. Ayrıca, mahkemeler, siyasal
modern demokrasi anlayışında yasama ve yürütme partiler, sivil toplum kuruluşları, kamuoyu, med-
erki yanında yer alan ve “hukuk devletini” teminat ya, davanın tarafları gibi kişi ve yapılardan gelebi-
altına alan erk olduğu ifade edilmiştir. lecek etkilere karşı da korunmalıdır. İç bağımsızlık
ise mahkemelere gelecek etki ve baskıların yargı
Yasama ve yürütme erklerini kullanan organ-
dışı kurumlardan değil, diğer hâkimlerden veya
larının kendilerine tanınan hukuki sınırları aşıp
üst mahkemelerden gelmesi hâlinde bunlardan
aşmadıkları, aşmışlar ise öngörülen yaptırımların
etkilenmeden görev yapabilmesi anlamına gelmek-
uygulanabilmesi anılan bu erklerden ayrı ve ba-
tedir. Diğer bir ayrım olan bireysel bağımsızlık,
ğımsız bir yargı organının mevcut olması hâlinde
hâkimlerin, bireysel olarak baskı ve müdahalelere
mümkün olabilir. Dolayısıyla kuvvetler ayrılığı il-
maruz kalmamalarını, kurumsal bağımsızlık ise
kesinin temelini teşkil eden bağımsız yargı organ-
yargı organının kurumsal olarak olumsuz etkilere
ları, verdikleri kararlar ile hukuk devletinin tesis
karşı korunması anlamına gelir (Özkul, 2016, s.
edilmesine de hizmet etmiş olmaktadır. Siyasal
211-213).
iktidara karşı bireyin korunması ve ezdirilmemesi
gerekliliğini önemle vurgulayan ve insanı merkez
edinen demokratik bir anlayışın, siyasal ve anaya-
sal platformdaki görünümü olan kuvvetler ayrılığı, Yargı bağımsızlığı en özet tanımıyla, hâkimlerin
yalnızca yargı organlarının bağımsızlığı hâlinde an- kararlarını verirken hiçbir etki ve baskı altında
lam ifade edebilir (Gözler, 2018, s. 86). kalmadan karar verebilmeleri ve tüm yargısal faa-
liyetlerinde özgür olmaları anlamına gelmektedir.
4
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Yargının tarafsız olması ise hâkimlerin yargısal Hâkimlik teminatı; Anayasa’mızın “Hâkimlik
faaliyetlerinde çıkar ilişkisi içinde bulunmamasını, ve Savcılık Teminatı” başlıklı 139. maddesinde,
görevlerini yerine getirirken önyargısız davranmala- ikinci fıkrada belirtilen istisnalar hariç olmak üze-
rını, peşin hükümle hareket etmemelerini yalnızca re, hâkim ve savcıların görevlerinden azledileme-
adalet ve hukukun gösterdiği sınırlar içerisinde vic- yecekleri, kendileri talepte bulunmadığı takdirde
danlarına göre karar vermelerini ifade eder. Hâkim, Anayasa’da belirtilen yaştan (65 yaş) önce emekliye
adli veya idari uyuşmazlığa konu olan somut dava- sevk edilemeyecekleri, bir mahkemenin kapatılma-
da yargı makamı yani karar veren durumundadır sı veya kadronun kaldırılması nedeniyle ekonomik
ve uyuşmazlık konusu olaya uygulanacak kanun ve diğer özlük haklarından yoksun bırakılamaya-
maddesini resen tespit eder. Hâkimin bu faaliyeti cakları belirtilmiştir.
sırasında, davayı adil bir biçimde çözebilmesi, ta-
Yine Anayasa’mızın 140. maddesinde hâkimlik
rafların ve hukuk sisteminin kabul edebileceği bir
sonuca ulaşabilmesi için, herhangi bir etkiye maruz ve savcılık mesleğine ilişkin düzenlemelere yer ve-
kalmaması, bilgi ve tecrübesiyle, bunların yetme- rilmiştir. Buna göre; hâkimlerin, mahkemelerin
diği durumlarda akla dayanan vicdani kanaatine bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre
göre, hukuk kuralları çerçevesinde bir karar verme- görev yapacakları belirtilmiştir. Keza hâkim ve sav-
si gerekmektedir. Bu nedenle hâkim yargılama faa- cıların nitelikleri, atanmaları, hakları ve ödevleri,
liyeti sırasında, tüm önyargılardan arınmış şekilde aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevleri-
hukuka ve vicdanına göre, tarafgirlikten uzak şe- nin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak de-
kilde karar vermelidir. Ayrıca hâkim, tarafsız dav- ğiştirilmesi, haklarında disiplin kovuşturması açıl-
randığı kadar tarafsız görünmekle de yükümlüdür ması ve disiplin cezası verilmesi, görevleriyle ilgili
(Özkul, 2016, s. 214-215). veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dola-
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de yı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar
tarafsızlık kavramını objektif ve subjektif olmak verilmesi, meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk
üzere iki farklı açıdan ele almaktadır. Subjektif ta- veya yetersizlik hâlleri ve meslek içi eğitimleri ile
rafsızlık, mahkeme üyesi hâkim veya hâkimlerin diğer özlük işlerinin de mahkemelerin bağımsızlığı
kişisel tarafsızlıklarını ifade eder ve aksi kanıtlanın- ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla dü-
caya kadar var kabul edilir. Objektif tarafsızlık ise zenleneceği belirtilmiştir.
kurum olarak mahkemenin kişiler üzerinde bırak- Anayasa’mızın 159. maddesinde, hâkimler ve
tığı izlenimle alakalıdır. Yani hak arayanlara güven savcıların görevlerinin başlangıcından sonuna ka-
veren bir duruşa sahip bulunmasıdır. Buna göre, dar tüm mesleki ve özlük işlemlerinin yapılması
ilgili kişi söz konusu mahkemenin kendisi hakkın- için Hâkimler ve Savcılar Kurulu ihdas edilmiş
da tarafsız karar vermeyeceğini düşünmekte nesnel ve bu Kurulun, mahkemelerin bağımsızlığı ve
olarak haklı görülebiliyorsa, o mahkeme gerçekte hâkimlik teminatı esaslarına göre görev yapacağı
taraflı davranmamışsa dahi, objektif açıdan taraf- belirtilmiştir. Bu kapsamda, Hâkimler ve Savcılar
sız sayılamaz. Çünkü tarafsızlığı konusunda şüphe Kurulu on üç üyeden oluşur; iki daire hâlinde çalı-
duyulmasını haklı çıkarabilecek durumların varlığı şır. Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Ba-
bile onun tarafsız sayılmasını ortadan kaldıracak kanlığı Müsteşarı Kurulun tabii üyesidir. Kurulun,
yeterli bir engeldir. üç üyesi birinci sınıf adli yargı hâkim ve savcıları
Bu noktada yargının bağımsızlık ve tarafsız- arasından, bir üyesi birinci sınıf idari yargı hâkim
lığının sağlanmasında çok önemli bir husus olan ve savcıları arasından Cumhurbaşkanınca; üç üye-
hâkimlik teminatından da kısaca bahsedilmesinde si Yargıtay üyeleri, bir üyesi Danıştay üyeleri, üç
yarar bulunmaktadır. üyesi nitelikleri kanunda belirtilen yükseköğretim
kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğre-
tim üyeleri ile avukatlar arasından Türkiye Büyük
Yargının tarafsız olması hâkimlerin yargısal faali- Millet Meclisi tarafından seçilir. Üyeler dört yıl için
yetlerinde çıkar ilişkisi içinde bulunmamasını, gö- seçilir. Süresi biten üyeler bir kez daha seçilebilir.
revlerini yerine getirirken önyargısız davranmala-
rını, peşin hükümle hareket etmemelerini yalnızca
Fonksiyonel anlamda yargının anlaşılabilmesi
adalet ve hukukun gösterdiği sınırlar içerisinde
ve yasama ile yürütme fonksiyonundan ayırt edil-
vicdanlarına göre karar vermelerini ifade eder.
mesi için iki ölçüt önerilmiştir. Bunlar maddi ve
şeklî ölçütlerdir.
5
Yargı Fonksiyonu ve Türk Yargı Teşkilatının Genel Esasları
Maddi ölçüte göre yargı fonksiyonu; hukuki uyuş- Yapılan açıklamalar kapsamında yargı fonksiyo-
mazlıkları ve hukuka aykırılık iddialarını çözümle- nunu yukarıda belirttiğimiz iki ölçütü kullanarak
yen ve karara bağlayan bir devlet fonksiyonudur. şu şekilde tanımlayabilmemiz mümkündür:
Doktrinde maddi ölçüte göre yargının üç aşamada Yargı fonksiyonu, hukuki uyuşmazlıkların ve
yerine getirildiği belirtilmiştir. Bunlar, bir mah- hukuka aykırılık iddialarının bağımsız ve tarafsız
kemenin karar verebilmesi için gereken “hukuka yargı organı olan mahkemelerce kesin olarak çö-
aykırılık iddiası”; mahkemenin önüne getirilen zümlenmesi ve hükme (karara) bağlanması fonk-
hukuka aykırılık iddiasının gerçek olup olmadı- siyonudur.
ğını ortaya koyduğu “hukuka aykırılığın tespiti”
Yargının bağımsız ve tarafsızlığının ne anlama
aşaması ve mahkemenin hukuka aykırılığın gerçek
geldiğini açıklamıştık. Burada kesin hüküm verme
olduğu kanaatine varması hâlinde bu hukuka aykı-
yetkisinden kısaca bahsedilmesinde yarar vardır.
rılığın düzeltilmesi ve hukuk düzeninin tekrar tesisi
Kesin hüküm, yargı fonksiyonunun hukuka ay-
için “yaptırım uygulama” aşamasıdır.
kırılık iddialarını ve hukuki uyuşmazlıkları kesin
Diğer bir ifadeyle maddi ölçüte göre, yargı olarak diğer bir ifadeyle hukuken aksinin iddia
fonksiyonunun “iddia”, “tespit” ve “yaptırım” aşa- edilemeyecek şekilde çözümlemesi ve karara bağ-
malarını içeren bir fonksiyon olduğu ifade edilebi- lamasıdır.
lecektir. Daha özet bir söylemle yargı fonksiyonu,
hukuki uyuşmazlıkları ve hukuka aykırılık iddia-
larını tespit ederek çözümleyen ve hukuka uygun Yargı fonksiyonu, hukuki uyuşmazlıkların ve hu-
şekilde karara bağlayan bir devlet fonksiyonudur. kuka aykırılık iddialarının bağımsız ve tarafsız
Şeklî (organik) ölçüte göre yargı fonksiyonu; mah- yargı organı olan mahkemelerce kesin olarak çö-
kemelerin yani yargı organlarının yaptıkları iş ve zümlenmesi ve hükme (karara) bağlanması fonk-
işlemlerden oluşur. siyonudur.
Yaşamla İlişkilendir
“Hukuk Devleti, Demokrasi ve Temel Hak hakim ilkesi, idarenin kanuniliği, idarenin her
ve Hürriyetlerin Güvencelenmesi” türlü işlem ve eylemlerine karşı bağımsız mahke-
“…Hukuk devleti ilkesi, devletin her türlü melerde dava açma imkanının sağlanması, Ana-
işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına bağlılı- yasa yargısı denetimi, idari eylem ve işlemlerden
ğının sağlanması yoluyla devletin hukuk çerçe- dolayı kişilere verilen zararın tazmini güvencesi,
vesine alınmasını, hukukla bağlanmasını ve yö- temel hak ve hürriyetlerin anayasal ve kanuni
netimde keyfiliğin yerine kuralların ve adaletin güvence altına alınması, kanuni yönetim, hukuk
hâkim olmasını ve vatandaşların hukuki güvenlik önünde eşitlik ilkesi, temel hak ve hürriyetlerin
içinde bulunmasını gerekli kılar. Hukuk devleti kanunla sınırlandırılması, iyi niyet, ahde vefa,
ile hiçbir denetim ve sınırlamayı kabul etmeyen kimsenin sahip olduğu haktan fazlasını devrede-
“mutlak güç” kavramları, karşılıklı olarak bir- memesi, kimsenin kendi davasında hakim ola-
birlerini dışlayan kavramlardır. Hukuk devleti, maması, idari şeffaflık ve idari bilgi ve belgelere
kamu gücünün, sadece şekli olarak kanunlarla ulaşma imkanının sağlanması, devletin faaliyetle-
dizginlenmesini değil, aynı zamanda maddi açı- rinin önceden hesap edilebilirliği anlamında ge-
dan birtakım temel değerlere bağlı kılınmasını da nel olarak hukuki güvenlik ve öngörülebilirliğin
gerekli kılar… sağlanması, hak arama hürriyetinin benimsen-
mesi ve bu hürriyeti engelleyici her türlü fiili-hu-
Hukuk devletinin biçimsel gerekleri ile da-
kuki manilerin kaldırılması, suçsuzluk karinesi,
yandığı temel evrensel ilkeleri şu şekilde sırala-
suç ve cezaların kanuniliği (kanunsuz suç ve ceza
yabiliriz: Kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı,
olmaması, sanığın aleyhine olan cezai normların
hakimlerin tarafsızlığı, hakim güvencesi ve tabii
6
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
geçmişe yürümezliği), adil yargılanma hakkı, gü- Maddi anlamda hukuk devletinin gerçekleş-
venlik hakkı, makul bir süre içinde açık duruş- mesi için, hukuk devletinin biçimsel gerekleri ile
ma ve hakkaniyete uygun bir biçimde dinlenil- dayandığı temel ilkeler birbirlerini tamamlayıcı
me, kararların kamuya açık bir şekilde verilmesi, işlevleri yerine getirirler. Hukuk devletinin da-
hiç kimsenin suçluluğu hükmen sabit oluncaya yandığı temel ilkeler olmaksızın, sadece biçimsel
kadar suçlu sayılamaması, kanuna aykırı olarak gereklerin varlığı ile gerçek manada bireylerin
elde edilen bulguların delil olarak kullanılama- hak ve hürriyetlerinin güvencelenmesi, hukuk
ması, cezai sorumluluğun şahsiliği, genel müsa- devletinin asıl ve nihai amacını oluşturan adale-
dere yasağı, ceza hukukunda kıyas yasağı, cezai tin gerçekleşmesi ve devletin her türlü faaliyet-
normlarda yürürlük ötesi uygulanmazlık ilkesi, lerinde hukukun hakim kılınmasının sağlanabil-
idarenin takdir yetkisinin belirginliği ve sınırlı- mesi kabil değildir.
lığı, savunma hakkı, kararların gerekçeli olması, Bütün bu biçimsel gerekler ve temel ilkeler
kanunların genel, soyut ve gayri şahsi oluşu, te- dikkate alındığında, hukuk devleti kavramı, en
mel hak ve hürriyetleri sınırlayıcı nitelikteki hu- geniş anlamda, bütün fertlerin hukuk kurallarına
kuki normların belirginliği, anayasanın üstünlü- uymasını ve bu kurallar tarafından yönetilmesini,
ğünün benimsenmesi, kazanılmış haklara saygı, dar anlamda ise, devletin hukuki kurallara uyma-
kamu işlemlerinde “ölçülülük”, “uygunluk”, “ge- sını ve bu kurallarca yönetilmesini ifade eder. Ge-
reklilik”, “yüklenebilirlik” ve “belirlilik” ilkeleri, niş anlamda hukuk devleti kavramı kapsamında,
kısıtlamaların oranlı olması, hakların kötüye kul- kişilerin hukuka bağlılığının sağlanması yoluyla,
lanılmaması, kusurlu sorumluluk, kesin hükme bireyin hak ve hürriyetleri, sair kişilerin ihlalle-
saygı, zamanaşımı, mücbir sebep, idarenin takdir rine karşı da güvencelenmektedir…” (Küçük,
yetkisinin sınırlılığı, özel kuralın genel kuralı ge- 2004, s. 206-207).
çersiz kılması, aynı konudaki yeni hükmün eski-
sine önceliği.
Öğrenme Çıktısı
1 Yargı fonksiyonunu ve bu kavramla yakından ilgili olan hukuk devleti, yargı bağımsızlığı
ve tarafsızlığı gibi kavramları açıklayabilme
7
Yargı Fonksiyonu ve Türk Yargı Teşkilatının Genel Esasları
Yargı Ayrılığı ve Yargı Birliği çek ve özel hukuk tüzel kişileri) arasındaki hukuki
Sistemleri ilişkileri düzenleme altına alır. Kamu hukuku ise
Günümüzde dünyada hukuk sistemi adı verilen bir yönüyle devletin kendi kurumsal yapısı için-
ve yargı teşkilatlanmasını da içine alan başlıca dört deki ilişkileri düzenlerken diğer yönüyle kişilerin
sistemin olduğu kabul edilmektedir. Bunlar, Kıta devletle olan ilişkilerini düzenler. Bu bakımdan,
Avrupası (Roma-Germen) Hukuk Sistemi, Ang- yargı ayrılığı sisteminin kabul edildiği ülkelerde
lo-Sakson (İngiliz) Hukuk Sistemi, İslam Hukuku idari ve adli yargı yolu (kolu) ayrımı yapılmaktadır.
Sistemi ve Sosyalist Hukuk Sistemidir. Anılan bu Az önce de belirtildiği üzere; adli yargıda, kişiler
sistemlerin Batılı ülkeler tarafından en çok kabul arasındaki ihtilaflar özel hukuk kuralları kullanı-
görenleri ilk iki sistem olmuştur. Özellikle yargı larak çözümlenir. İdari yargıda, idarenin eylem ve
ayrılığı ve yargı birliği sistemlerinin anlaşılabilmesi işlemlerinden doğan ihtilaflar ağırlıkla kamu hu-
bakımından bunların genel özelliklerinin kısaca bi- kuku kurallarına dayanılarak çözülür. Yargı ayrılığı
linmesinde fayda vardır. sisteminin bir diğer özelliği, her bir yargı kolunda
derece olarak birden fazla yüksek mahkemenin bu-
Kıta Avrupası Hukuk Sistemi: İngiltere haricin- lunmasıdır (Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İda-
deki tüm Avrupa kıtasında yürürlükte olduğundan re Mahkemeleri, Yargıtay ve Danıştay), (Anayurt,
bu isimle anılmaktadır. Günümüzde Türkiye’nin 2018, s. 55).
de içinde yer aldığı pek çok ülkede uygulama alanı
bulan ve kaynağını Roma hukukundan alan hukuk Anglo-Sakson Hukuk Sistemi: İngiltere’den doğ-
sistemidir. Kodifiye edilmiş (kanunlaştırılmış/yazı- duğu için İngiliz Sistemi olarak da anılan bu sistem
lı biçimde derlenmiş) bir hukuk sistemidir. Kamu genellikle İngiltere ile birlikte eski İngiliz sömürge-
hukuku-özel hukuk ayrımı vardır. Yargı ayrılığı lerinde (ABD, Kanada, Yeni Zelanda, Hindistan,
(adli-idari yargı) sistemi egemendir. Avustralya ) uygulanmaktadır. Bu sistemde, yargı
kararlarının temel kaynağını daha önceden veril-
Yargı ayrılığı sisteminde, kişiler arasında uygu- miş olan içtihatlar oluşturur. Kamu-Özel hukuk
lanan hukuk ve bunu denetleyen mahkemeler (adli ayrımı yoktur ve yargı birliği sistemi egemendir.
yargı) ile kişilerle devlet arasında uygulanan hukuk
ve bunu denetleyen mahkemeler (idari yargı) ara- Yargı birliği sisteminde, adli ve idari yargı şek-
sında farklılık vardır. Bu bakımdan anılan sistemi linde bir yargı yolu ayrımı yoktur. Kişiler arasın-
benimsemiş ülkelerde teorik olarak kamu-özel hu- daki ihtilaflara hangi kurallar uygulanıyorsa, kamu
kuk ayrımı yapılmaktadır. Özel hukuk, kişiler (ger- otoritesi (idare) ile vatandaşlar arasındaki ihtilaflara
da o kurallar uygulanır. Diğer bir ifadeyle bu sis-
8
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
teme tabi ülkelerde adli ve idari yargı ayrımı yok- Yukarıda anılan her bir yargı kolunda bir yüksek
tur. Tek bir yapılanma içinde bulunan mahkeme- mahkeme faaliyet gösterir. Adli yargıda Yargıtay’ın
ler hem kişiler arasındaki ihtilafları hem de devlet (AY md. 154), idari yargıda Danıştay’ın (AY md.
ve kişiler arasındaki ihtilafları çözümler. Keza bu 155) yüksek mahkeme olarak görev yaptığı yu-
sistemde yalnızca tek bir yüksek mahkeme vardır karıda belirtilmiştir. Bunların dışında, Anayasa
(Anayurt, 2018, s. 56). yargısında (kanunların Anayasa’ya uygunluğunun
Daha önce de değinildiği üzere hukuk devleti denetimi ve bireysel başvuru konularında) görev
olabilme bakımından en önemli ölçüt, idarenin yapan Anayasa Mahkemesi (AY md. 146-153), adli
işlem ve eylemlerinin yargı denetimine tabi ol- ve idari yargı organları arasında çıkan hüküm ve
masıdır. Zira yürütme erkini kullanan kamu ma- görev uyuşmazlıklarının çözümü konusunda faali-
kamları (idare) haiz olduğu birtakım üstün yetki- yet gösteren Uyuşmazlık Mahkemesi (AY md. 158)
ler sayesinde kişi hak ve hürriyetlerine müdahale yüksek mahkemelerdir. Anayasa ve Uyuşmazlık
edebilmektedir. Bu nedenle idarenin faaliyetlerinin mahkemeleri kendi görev alanlarına giren konular
hukuk kurallarıyla sınırlanması ve bu sınırlara uyu- bakımından ilk ve son derece mahkemesi olarak
lup uyulmadığının yargı marifetiyle denetlenmesi görev yapmaktadırlar (Atalı/Ermenek/Kaya, 2019,
zorunludur. Önemli olan bu denetlemenin etkili s. 24).
yapılabilmesidir. Denetim etkili ve olması gerektiği
şekilde yargı organları tarafından gerçekleştiriliyor-
sa yargı ayrılığı ya da birliğinin pratikte bir önemi
bulunmamaktadır. dikkat
Türkiye’de yargı kolu ayrılığı, diğer bir ifadeyle adli
ve idari yargı ayrılığı söz konusudur.
dikkat
Türk yargı sistemi, Kıta Avrupası hukuk sistemi içe- Türkiye’de Mahkemeler ve
risinde yer almaktadır. Sınıflandırılması
Mahkeme kelime anlamı itibarıyla hâkim veya
hâkimlerden oluşan bir heyetin yargılama faali-
Türkiye’de Yargı Teşkilatının Genel yetinde bulundukları yer veya mekânı ifade et-
Yapılanması mektedir. Anayasa’mızın 9 ve 142. maddelerine
Türk yargı sisteminin Kıta Avrupası Hukuk bakıldığında; yargı yetkisinin Türk milleti adına
Sistemi içinde yer alması diğer bir ifadeyle yargı bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağı ve
ayrılığı sistemini kabul etmesi nedeniyle mahkeme mahkemelerin kuruluşunun, görev ve yetkilerinin,
teşkilatlanması da bu özelliğe göre olmuştur. Bu işleyişlerinin ve yargılama usullerinin kanunla dü-
kapsamda Türk yargı teşkilatı, taraflar arasındaki zenleneceği belirtilmiştir.
ihtilafın hukuki niteliği dikkate alınmak suretiyle Mahkemelerin genel yapısına bakıldığında
anayasa yargısı, uyuşmazlık yargısı, idari yargı ve farklı şekillerde sınıflandırıldığı görülmektedir. Bu
adli yargı olmak üzere dört farklı kol şeklinde ör- sınıflandırmalar; mahkemelerin kuruluş ve çalışma
gütlenmiştir. Bu farklı grupların kapsamına giren şekillerine, yargılamış oldukları uyuşmazlıkların
hukuki uyuşmazlıklar, en başta nitelik itibarıyla niteliklerine ve yargı teşkilatındaki derecelerine
tasnif edilmesinden sonra ilgili yargı koluna ait göre yapılmaktadır.
muhakeme usulüne göre çözümlenirler. Kuruluş ve Çalışma Şekillerine Göre: Kuruluş ve
Adli ve idari yargı kollarında birinci (ilk derece yargılama şekillerine göre mahkemeler, tek hâkimli
mahkemeleri) ve ikinci (istinaf mahkemeleri) dere- ve çok hâkimli mahkemeler olarak ayrılmaktadır.
ce yargılamasından sonra yüksek mahkemeler (Yar- Tek hâkimli mahkemelerde yargılamaların ve de-
gıtay, Danıştay) tarafından gerçekleştirilen temyiz ğişik işlerin tümü tek bir hâkim tarafından yerine
incelemesi yani üçüncü derece yargılama faaliyeti getirilmektedir. Örneğin, asliye ceza ve asliye hu-
söz konusudur. kuk mahkemeleri ile sulh hukuk mahkemesi bu
şekilde tek hâkimin görev aldığı mahkemelerdir.
9
Yargı Fonksiyonu ve Türk Yargı Teşkilatının Genel Esasları
Çok hâkimli veya heyetli mahkemelerde, yargılama ilk derece yargı mercileridir. İkinci derece mah-
faaliyeti en az üç hâkimden oluşan heyet tarafından kemeler, istinaf mahkemesi olarak da anılan bölge
yerine getirilmektedir. Örneğin, ağır ceza mahke- adliye/idare mahkemeleridir. Bu mahkemeler, ilk
meleri, asliye ticaret mahkemeleri bu şekilde görev derece mahkemesi tarafından verilen hükümleri,
yapan mahkemelerdir. kanunda belirtilen kişiler tarafından istinaf yoluna
Uyuşmazlığın Niteliğine Göre: Uyuşmazlığın başvurulması suretiyle önüne getirilmesi hâlinde
niteliğine veya yargılanan kişilerin niteliğine göre hem maddi (yargılama konu olayın ne şekilde ger-
mahkemeler, genel görevli ve özel görevli mahke- çekleştiğinin tespiti) hem de hukuki (ihtilafın çö-
meler olarak tasnif edilebilir. Genel görevli mahke- zümü için uygulanan kanun maddelerinin doğru
meler, görülecek davaların belirli konu ve kişilere uygulanıp uygulanmadığının tespiti) denetim ya-
göre sınırlandırılmadığı, aksi belirtilmedikçe aynı pan mahkemelerdir. Üçüncü veya üst derece görev
muhakeme kurallarının uygulanacağı tüm ihtilaf- yapan mahkemeler temyiz mahkemeleridir. Bunlar
ları çözmekle görevli mahkemelerdir. Özel görevli alt derecelerdeki mahkemeler tarafından verilen
mahkemeler ise belirli kişi veya konular bakımın- kararların hukukilik denetiminin yapıldığı yüksek
dan ortaya çıkan ihtilafları yargılamak üzere ihdas mahkemelerdir. Yargıtay ve Danıştay bu yargı mer-
edilmiş mahkemelerdir. Örneğin, aile mahkemesi, cilerindendir (Atalı/Ermenek/Kaya, 2019, s. 24).
icra ceza mahkemesi, çocuk ağır ceza mahkemesi
belirtilen şekildeki mahkemelerdir.
Yargı Teşkilatındaki Derecelerine Göre: Yargı teş-
kilatındaki derecelerine göre mahkemeler, ilk (bi- dikkat
rinci) derece, ikinci derece ve üst (üçüncü) derece Türkiye’de üç dereceli (ilk derece mahkemeleri, bölge
mahkemeler şeklinde ayrılırlar. İlk derece mahke- adliye/idare mahkemeleri, Yargıtay/Danıştay) mah-
mesi, bir hukuki ihtilafın ilk defa yargılanarak hük- keme teşkilatlanması vardır.
me bağlandığı mahkemedir. Örneğin, asliye hukuk
mahkemesi, ağır ceza mahkemesi, iş mahkemesi
Öğrenme Çıktısı
2 Dünyada mevcut yargı sistemlerini öğrenip Türkiye’deki mahkeme teşkilatlanmasını genel
hatlarıyla açıklayabilme
10
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Muhakeme Faaliyetine Genel Olarak Keza anılan hakkın kapsamına ceza muhakeme-
Egemen Olan İlkeler sinde en temel hak olarak kabul edilen masumiyet
Adil Yargılanma Hakkı: Avrupa İnsan Hakla- karinesinin de girdiği görülebilmektedir. Masumi-
rı Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. ve Anayasa’mızın 36. yet karinesi en özet tanımıyla, bir suç ithamı altın-
maddelerinde teminat altına alınan temel insan da kalan herkes suçluluğu hukuken ispat edilinceye
haklarından biridir. AİHS’nin 6/1. fıkrası hük- kadar masum sayılır (AİHS 6/2). Diğer bir ifade
münde “Herkes davasının, medeni hak ve yüküm- ile masumiyet karinesine göre bir kişi ancak kesin
lülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda hüküm hâlini almış bir mahkeme kararı ile hukuki
kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda bakımdan suçlu kabul edilebilir. Ceza muhakeme-
karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve ta- sinin ön yargılara dayanılarak itham edilen kişilerin
rafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak gerçekten o suçun itham edilen kişi tarafından iş-
ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına lendiği kabulüyle hareket etmesi bu karinenin ih-
sahiptir. Karar alenî olarak verilir. Ancak, demok- lalini oluşturur. Zira masumiyet karinesinin bir so-
ratik bir toplum içinde ahlak, kamu düzeni veya nucu olarak şüpheli veya sanığın kendisinin suçsuz
ulusal güvenlik yararına, küçüklerin çıkarları veya olduğunu ispatlamak mecburiyeti yoktur. Kişinin
bir davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği üzerine atılı suçu işleyip işlemediğinin ispatı iddia
gerektirdiğinde veyahut aleniyetin adil yargılamaya makamı olan savcılığa ait bir görevdir. Bu karine
zarar verebileceği kimi özel durumlarda ve mahke- öncelikle ceza soruşturma ve kovuşturması organ-
mece bunun kaçınılmaz olarak değerlendirildiği ölçü- larına hitap etmektedir. Bu organlar görevlerini ifa
de, duruşma salonu tüm dava süresince veya kısmen ederken suç konusu fiilin sanık tarafından işlendiği
basına ve dinleyicilere kapatılabilir.” ifadesine yer ön yargısından uzak durmalıdırlar. Masumiyet ka-
verilmiştir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere rinesi hem yargısal makamlarca yapılan beyanatla-
esasında adil yargılanma hakkı muhakemeye ilişkin rı hem de diğer bu konuda görev yapan (örneğin,
diğer tüm hakların içerisinde yer aldığı en kapsam- kolluk ve hükûmet makamları) tarafından yapılan
lı haktır. Anılan maddede mahkemelerin bağımsız açıklamaları da kapsar. Yargılama aşamasında mah-
ve tarafsızlığı, tabii hâkim ilkesi, aleni yargılanma kemenin kendisinde oluşan şüpheleri dile getirmesi
hakkı, hukuki dinlenilme ve meramını anlatabilme ve buna yönelik sorular sorması mümkün olsa da
hakkı ve usül ekonomisi ilkesi gibi diğer temel hak- sanığın suçluluğuna işaret eden açıklamalar yapa-
lara yer verildiği görülebilmektedir . maz. Yakalanan kişilerin kolluk tarafından medya-
da yer alacak şekilde teşhir edilmesi bu ilkeye ay-
11
Yargı Fonksiyonu ve Türk Yargı Teşkilatının Genel Esasları
kırı olduğu gibi bu kimselerin benzer şekilde sesli, Anılan ilke doğrultusunda taraflar yani davacı
görüntülü ve basılı medya organlarında suçlu ola- ile davalı veyahut da sanık ile iddia makamı tüm
rak yansıtılması ve buna ilişkin “suçun faili, katil, yargılama süresince eşit seviyede bulunmalı diğer
hırsız, terör örgütü üyesi” şeklinde suçluluğu peşi- bir söylemle usuli yönden eşit haklara ve imkânlara
nen kabul eden ifadelere yer verilmesi masumiyet sahip olmalıdır. Bu doğrultuda iddialarını ortaya
karinesi ve bununla bağlantılı olan lekelenmeme koyarken veya savunmalarını yaparken aynı şartla-
hakkına aykırılık teşkil edecektir (Özbek/Doğan/ ra sahip olmalı biri diğerine göre daha güçlü ya da
Bacaksız/Tepe, 2018, s. 57). zayıf bir hâlde bırakılmamalıdır. Silahların eşitliği
Anayasa’mızın 36. maddesinde adil yargılanma ilkesi kapsamında mahkeme önünde gerçekleşen
hakkına yer verilmiştir. Madde metninde: “Herkes, yargılama sürecinde davanın tarafları arasında,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı sahip olunan hak ve yükümlülükler bakımından
mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve tam bir eşitlik sağlanmış olmalı ve bu eşitlik tüm
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Hiç- yargılama boyunca devam etmelidir. Yargılama sü-
bir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bak- recinde yapılan her türlü usuli işlem, delil ve karşı
maktan kaçınamaz.” ifadesine yer verilmiştir. Bu- delil sunma, iddia ve karşı iddiada bulunma gibi
radan da anlaşılacağı üzere adil yargılanma hakkı hususlar da silahların eşitliği ilkesine uygun şekilde
kapsamında kalan “mahkemeye erişim hakkına” gerçekleştirilmelidir.
işaret edilmiştir. Anılan hak taraflar arasındaki bir Hukuki Dinlenilme Hakkı: Hukuki dinlenilme
ihtilafı mahkeme önüne götürebilmek ve bu ihtila- hakkı adil yargılanma hakkının en önde gelen un-
fın hukuki ve tarafları tatmin edecek biçimde ka- surlarından birini teşkil eder. Bu hakka göre her-
rara bağlanmasını talep edebilmek manasına gelir. kes mahkeme önünde dinlenilme hakkına sahiptir.
Bu hak bazı zamanlarda meşru bir amaç doğrultu- İlgiliye kendine yöneltilen suçlamalar bakımından
sunda, hakkın özüne dokunulmadan ve orantılılık düşüncelerini açıklama, dilekçe verme ve savunma-
ilkesine uygun olmak koşuluyla kısıtlanabilir. Buna sını yapabilme imkânının verilmesini teşkil eder.
dair örnek vermek gerekirse, kimi zaman mahke- Bu şekilde ceza yargılamasında şüpheli veya sanı-
meye başvurulmadan taraflar arasındaki ihtilafın ğın muhakemeye yön verme hakkını da kullana-
kovuşturmaya alternatif olarak belirlenen mahke- bilmesi sağlanmış olacaktır. Bu kapsamda anılan
me dışı usullerle çözülmeye teşvik edilmesi ve yön- hak hem aleyhe gösterilen deliller bakımından sa-
lendirilmesi, kanunlarla ön koşul şeklinde zorunlu vunmada bulunabilmesi hem de lehe deliller ortaya
kılınması hâlidir. koyabilmeyi içerir. Yargılamaya katılanlar, davanın
hakkaniyete uygun şekilde dinlenilmesi hakkını
sözlü duruşmalarda da kullanabilmelidirler. Bu du-
rum ise ilgilinin duruşma gününden önce usulüne
uygun şekilde davet edilmesini gerektirir (Tezcan/
dikkat Erdem/Sancakdar/Önok, 2019, s. 324).
Adil yargılanma hakkı temel insan haklarından biridir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. mad-
desi de medeni yargılamada hukuki dinlenilme
Burada değinilmesi gereken ve adil yargılanma hakkına ve unsurlarına yer vermiştir. Bu düzen-
hakkı çerçevesinde kalan önemli bir husus da “si- lemeye göre davanın tarafları ve davaya katılanlar
lahların eşitliği” ilkesidir. AİHS’nin md. 6/1, 3-(d) kendi hakları ile ilgili olan konularda hukuki dinle-
hükümlerinde, herkesin kendisine yöneltilen suç- nilme hakkına sahiptirler. Bu hak kapsamında ilgi-
lar bakımından hakkaniyete uygun bir yargılama linin kendisiyle bağlantılı olan yargılama hakkında
isteme hakkına ve iddia tanıklarını sorguya çekmek bilgi sahibi olma hakkı, açıklama ve ispatlayabilme
veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia ta- hakkı, yargılama makamının açıklamaları dikkate
nıklarıyla aynı koşullar altında davet edilmelerinin alarak değerlendirmesi ve kararların somut ve net
ve dinlenmelerinin sağlanmasını isteme hakkına bir şekilde gerekçelendirilmesi zarureti bulunur.
sahip olduğu belirtilmiştir (Öztürk ve Arkadaşları, Bilgi sahibi olma hakkı ile ilgilinin içinde bulun-
2018, s. 85). muş olduğu hukuki durumu ilgilendiren ve mah-
kemece verilecek hükme etki edebilecek tüm vakıa
ve hususlar hakkında önceden bilgilendirilmesi
12
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
anlamına gelir. Bu şekilde kişi, mahkeme önünde veya uyuşmazlığı yargılayacağı öncesinden belir-
meramını anlatabilecek ve haklarını korumak için lenmiş olan mahkeme anlamına gelir. Hukuki bir
gereken işlemleri yapabilecek, taleplerde bulunabi- ihtilafın tarafı olan hiç kimse tabii hâkim dışında
lecektir. Açıklama ve ispatlayabilme hakkı ise taraf- bir merci önüne çıkarılamaz. Olağanüstü veya is-
ların ve dava ile ilgili olan diğer ilgililerin ihtilaf tisnai mahkemelerin kurulması caiz değildir. Bu
konusuyla bağlantılı konular bakımından açıklama ilke AİHS’nin 6/1. fıkrası hükmünde; “Herkes
yapabilmesini ve delil ikame edebilmesi anlamına davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili
gelir. Hukuki dinlenilme hakkı kapsamında yer uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yönelti-
alan mahkemece dikkate alınma ve gerekçeli karar len suçlamaların esası konusunda karar verecek olan,
hakkı ise davacı ve davalı tarafça yapılan açıklama- yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme
ların ve ikame edilen delillerin mahkeme tarafın- tarafından… görülmesini istemek hakkına sahiptir.”
dan dikkate alınarak değerlendirmesini ve bunun biçiminde ifade edilmiştir. Tabii hâkim, mahkeme-
sonucunda davanın kabul veya reddine dair karar- nin yetkisi bakımından objektif ve genel kuralların
ların hukuki gerekçelerinin gösterilmesi anlamına varlığını gerekli kılar. Mahkemenin hangi alanda
gelir. Keza Anayasa’nın 141/3 hükmünde yer alan hüküm verme yetkisi olduğu, henüz başlangıçta
bütün mahkemelerin her çeşit kararının gerekçeli belirlenmiş olmalıdır ki toplum nezdinde ortaya
olarak yazılması gerektiği yönündeki düzenleme de çıkma ihtimali olan şaibeli kanaatler engellenebil-
hukuki dinlenilme hakkının mahkemeleri ilgilen- sin. Bu nedenle mahkemelerin madde, kişi, yer ve
diren gerekçeli karar unsuruna yönelik bir düzenle- görev bakımından yetkileri önceden belirlenmiş
me olduğu söylenebilecektir. olmalıdır.
Aleni Duruşma Hakkı: Aleni duruşma veya du- Suçun işlenmesinden veya ihtilafın doğmasın-
ruşmanın halka açıklığı ilkesi, duruşmanın herkese dan önce davayı görecek yargı yerinin belirlenmiş
açık olmasını ve hükmün de bu açık duruşmada olması şeklinde tanımlanan kanuni hâkim kavra-
verilmesini ifade eder. Anayasa’nın 141/1 hük- mı, adil yargılanma hakkının en önemli unsur-
münde: “Mahkemelerde duruşmalar herkese açık- larından olan “kanuni, bağımsız ve tarafsız bir
tır. Duruşmaların bir kısmının veya tamamının mahkeme önünde yargılanma” hakkının temelini
kapalı yapılmasına ancak genel ahlakın veya kamu oluşturmaktadır. Anayasa’mızın 37. maddesinde
güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde ka- düzenlenen kanuni hâkim ilkesi, yargılama ma-
rar verilebilir.” ifadesine yer verilmiştir. AİHS’nin kamlarının suçun işlenmesinden veya çekişmenin
6/1 hükmünde aleniyet ilkesinin adil yargılanma meydana gelmesinden sonra kurulmasına ya da
hakkının kapsamında kaldığı açıkça belirtilmiş- hâkimin atanmasına engel teşkil eder. Sanığın veya
tir. Bu kapsamda herkesin davasının kamuya açık davanın taraflarına göre hâkim atanmasına imkân
şekilde görülmesini isteme hakkına sahip olduğu vermez. Bu ilke ile suçun işlenmesinden sonra çı-
ifade edilmiştir. Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun karılacak bir kanun ile oluşturulacak mahkeme
(CMK) 182. maddesinde ve Hukuk Muhakemeleri önünde davanın görülmesi ve bu şekilde kişiye ya
Kanunu’nun (HMK) 28. maddesinde genel kural da olaya münhasır mahkeme kurulması yasaklan-
olarak duruşmaların halka açık şekilde yapılacağı mıştır (Tezcan/Erdem/Sancakdar/Önok, 2019, s.
öngörüldükten sonra kapalı yapılabilecek istisnala- 350).
ra yer verilmiştir (Kuru, Medeni Usul, 2018, s. 41). Tabii hâkim güvencesi, yalnızca mahkemele-
Duruşmanın aleni olması ve mahkeme karar- rin yargı yetkisi içinde yer bulan konuların belir-
larının bu aleni duruşmada herkesin öğrenebile- lenmesini değil, her bir mahkemenin kuruluşu ve
ceği şekilde öğrenilebilmesi yargılama faaliyetinin yer bakımından yargı yetkisinin belirlenmesi de
şeffaflığını sağlayarak kişilerin yargıya olan itimat dâhil olmak üzere mahkemelerin teşkilatlanmasına
ve güvenini sağlamaya yönelik bir ilkedir (Tezcan/ ilişkin tüm düzenlemeleri ifade etmekte, mahke-
Erdem/Sancakdar/Önok, 2019, s. 345). melerin görev ve yetki alanlarının açık ve anlaşılır
Tabii (Kanuni) Hâkim/Mahkeme İlkesi: Tabii biçimde tespit edilmesi gereğini ortaya koymakta-
(kanuni) hâkim veya mahkeme, ceza yargılaması dır. Bununla birlikte yalnızca ilk derece değil üst
bakımından suç oluşturan fiilden; hukuk yargıla- derece mahkemeler de bu kıstaslara uygun olmalı-
ması bakımından ise taraflar arasında ortaya çıkan dır. AİHM, bağımsızlık konusunda değerlendirme
ihtilaftan önce kanunla kurulmuş olan ve bu suç yaparken, mahkeme üyelerinin atanma ve görev-
13
Yargı Fonksiyonu ve Türk Yargı Teşkilatının Genel Esasları
den alınma usulüne, görev süresine, herhangi bir lir. Öncelikle olayın kapsamını ve güçlükleri yani
makamın üyelere emir verme yetkisine sahip olup delillerin çokluğu, sanık sayısının veya sanığa atılı
olmadığına, üyelerin her türlü yetkiden uzak kal- suçların çokluğu veya davaya konu edilen hukuki
malarını sağlayacak tedbirlerin alınıp alınmadığına meselelerin karmaşıklığı dikkate alınmalıdır. İkin-
ve mahkemenin genel olarak bağımsız bir görüntü cisi yargılamayı yürüten adli ve idari makamların
sergileyip sergilemediği hususuna önem vermekte- tutumudur. Bu makamların ihtilafı çözmek için
dir. Tarafsızlık ise mahkemenin veya bazı mahkeme gereken titizlik ve süratle gayret gösterip göster-
üyelerinin taraflar düzeyinde onların leh ve aley- mediklerine bakılmalıdır. Üçüncüsü sanığın veya
hine bir ön yargı veya çıkara sahip olmaması an- hukuk yargılamasında tarafların tutumu önemli-
lamına gelmektedir (Özbek/Doğan/Bacaksız/Tepe, dir. Yani bir yargılama sırasında dava kasıtlı olarak
2018, s. 71) . taraflarca uzatılmış ise bu durumda devlet sorumlu
Makul Sürede Yargılanma Hakkı: Adil yargılan- tutulamaz. Son kriter ise ilgili açısından yargılama-
ma hakkının unsurlarından olan makul sürede yar- nın sona ermesinin önemidir. Bazı davalar bakı-
gılanma hakkı da AİHS md. 6/1 hükmünde “Her- mından süratle hareket edilmesi elzem olabilmek-
kes davasını… makul bir süre içinde görülmesini tedir. Örneğin davacının kişisel hâllerine ilişkin
isteme hakkına sahiptir.” şeklinde ifade edilmiştir. davalar, velayet davaları, sağlığı ilgilendiren davalar
Adil yargılanma aynı zamanda hak arayanların yar- veya kişi hürriyetini sınırlandıran ceza davaları sü-
gılama işlemlerinin sürüncemede kalmasına karşı ratle sonuçlandırılması gereken davalardır (Öztürk
korumak, özellikle ceza davalarında bir suçla itham ve Arkadaşları, 2018, s. 79).
edilen şüpheli veya sanığın uzun bir süre hakkında- Yargılamanın makul sürede tamamlanıp ta-
ki ceza takibatının ne şekilde sonuçlanacağı endi- mamlanmadığının değerlendirilmesinde, genellik-
şesi ile yaşamasını engellemek amacı gütmektedir. le muhakeme işlemlerinin toplam süresine bakılır.
Anayasa’mızın 19/7 hükmünde “Tutuklanan kişile- Bununla birlikte istisnai de olsa işlemlerin belirli
rin makul süre içinde yargılanmayı... İsteme hakları bir aşamasındaki makul olmayan tek bir gecikme
vardır.” ifadesine yer verilmiştir. Keza CMK’nın dahi bu hakkın ihlaline yol açabilir. Örneğin top-
190/1 – c. 1 hükmünde “duruşmaya ara veril- lamda beş yıl sürmüş olan bir davanın dört yılının
meksizin devam edilerek hüküm verilir.” denilmek tek bir bilirkişi raporunun beklenerek geçirilmesin-
suretiyle makul sürede yargılamanın sağlanması de olduğu gibi.
istenilmektedir. Bununla birlikte zaruri hâllerde Usul Ekonomisi İlkesi: Bu ilke de yukarıdaki
duruşmaya ara verilebilirse de bu “davanın makul bahsettiğimiz makul sürede yargılanma hakkının
sürede sonuçlandırılmasını olanaklı kılacak surette” devamı niteliğindedir. Usul ekonomisi ilkesi özel-
olmalıdır (CMK md. 190/1 – c. 2). likle hukuk davalarında davaların mümkün oldu-
“Geciken adalet, adalet değildir.” vecizesinde ğunca hızlı basit ve ucuz bir biçimde görülmesi
yer bulduğu üzere etkili ve tatminkâr bir yargısal gerekliliğini ifade etmektedir. Keza Anayasa’mı-
koruma ve çözüm için sürenin önemi büyüktür. zın 141/4 hükmünde “Davaların en az giderle ve
Ceza davaları bakımından dikkate alınması gere- mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının
ken süre, şüphelinin hakkında soruşturma başlatıl- görevidir.” ifadesine yer verilmiştir. HMK’nin 30.
dığı andan kovuşturma sonunda kesin hüküm ve- maddesi hükmünde de “Yargılamanın makul süre
rilinceye kadar geçen süredir. Diğer özel hukuk ve içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve ge-
idare hukuku davalarında ise bu süre dava açma iş- reksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.”
lemlerinin başlamasından, verilen hükmün yerine ifadesine yer verilmiştir. Bu hükümden de anlaşıla-
getirilmesine kadar geçen süre olarak dikkate alınır cağı üzere usul ekonomisi zamandan, gereksiz mas-
(Tezcan/Erdem/Sancakdar/Önok, 2019, s. 347). raftan ve emekten tasarruf edilmesi gerekliliğini or-
Bir yargılamada hangi durumlarda makul sü- taya koyar. Bununla birlikte hukuk yargılamasında
renin aşıldığı konusunda somut bir süre ölçütü usul kanunları ile öngörülen kesin sürelerin ve şe-
belirtilmiş değildir. Zira bunun yapılabilmesi çok kil şartlarının dışına çıkılması söz konusu olamaz.
da mümkün gözükmemektedir. Her somut olayın Örneğin davaya cevap süresi kanunda on beş gün
özelliklerine göre bu sürenin tespit edilmesi gerekir. olarak belirlenmişken, mahkeme yargılamayı hız-
AİHM’nin makul süre konusunda içtihatlarıyla landırmak gayesi ile bu süreyi yedi güne indiremez.
belirlemiş olduğu kriterler şu şekilde ifade edilebi- Veyahut da yazılı usulün geçerli olduğu bir yargıla-
14
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
mada masraf olmaması gerekçesiyle sözlü cevap da Tasarruf İlkesi: Bu ilke daha çok özel hukuktan
verilebileceği yönünde bir karar verilemez. doğan hukuki ilişkilerde tarafların hakları üzerinde
Usul ekonomisi ilkesi hâkime usuli takdir yet- serbestçe tasarruf edebilmelerini ifade eder. Özel
kisi verildiği hâllerde kullanılabilir. Bu noktada hukuk kaynaklı hukuki ilişkilerden doğan ihtilaf-
mahkeme zamandan, emekten ve masraftan tasar- ların çözümüne yönelik yargılama faaliyetinde ta-
ruf edilmesi için gerekli önlemleri almakla yüküm- sarruf ilkesi egemendir. Bu ilke medeni usul huku-
lüdür. Örneğin mahkemenin duruşma aralıklarını kunda tarafların yargılama konusunu belirlemede
belirlerken, bilirkişiye süre verirken usul ekonomisi ve yargılamanın sonlandırılmasında serbest olmala-
ilkesini göz önünde bulundurur. rı biçiminde ortaya çıkar. HMK’nin 24. maddesin-
de tasarruf ilkesinin unsurları olarak mahkemenin
iki taraftan birini talebi olmaksızın kendiliğinden
Muhakemenin Niteliğine Göre bir davayı inceleyemeyeceği, kanunda açıkça belir-
Egemen Olan İlkeler tilmedikçe hiç kimsenin lehine olan davayı açma-
Muhakemenin niteliğine göre uygulama imkânı ya veya hakkını talep etmeye zorlanamayacağı ve
bulan ilkeler de söz konusudur. Bunlar daha çok tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri
mahkemenin kendiliğinden işlem yapabilip yapa- dava konusu hakkında dava açıldıktan sonra da ta-
madığına diğer bir söylemle muhakemenin süje- sarruf yetkisinin süreceği ifade edilmiştir.
lerinin talebi olup olmadan mahkemenin hareket
edip edemediğine göre yapılan tasniflerdir. Bu ilke-
Delillerin veya Dava Malzemesinin
leri muhakemenin başlatılmasına ve yürütülmesine
ilişkin olanlar ile dava delillerinin veya malzeme-
Toplanmasına İlişkin İlkeler
sinin toplanmasına ilişkin ilkeler şeklinde sınıflan- Resen Araştırma İlkesi: Bu ilkeye göre bir yargı-
dırmak mümkündür. lamada tarafların yanında hâkimin de delilleri veya
dava malzemesini toplamakla görevli olmasını ifa-
de eder. Ceza ve idari yargılamada geçerli olan bu
Muhakemenin Başlatılmasına ve ilkeye göre hâkim tarafların getirmediği veya ileri
Yürütülmesine İlişkin İlkeler sürmedikleri davaya ilişkin vakaları kendiliğinden
Resen Harekete Geçme İlkesi: Resen harekete geç- araştırarak hükme esas alabilir. Bu ilkenin uygulan-
me ya da kovuşturma mecburiyeti ilkesi yargı mer- dığı davalarda hâkim ileri sürülen delillerle de bağlı
cilerinin ilgilinin talebine gerek kalmaksızın ken- değildir. Kendiliğinden delil toplayabilir. Bununla
diliğinden olaya el koyması anlamına gelmektedir. birlikte medeni yargılamada kural, tarafların yargı-
Özellikle ceza yargılamasında egemen olan bu ilkeye lamada ileri sürmedikleri iddiaların hâkim tarafın-
göre dava açma yetkisi yalnızca Cumhuriyet savcı- dan kendiliğinden göz önüne alınamayacağı, delil
lığındadır. Bu durum CMK’nın 160. maddesinde toplanamayacağı veya bunlara ilişkin hatırlatmada
“Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir bulunamayacağıdır. Öte yandan medeni yargıla-
suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğren- manın kapsamına dâhil olmakla birlikte, kamu
mez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar yararının ön plana çıktığı bazı uyuşmazlıklar da
vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.” kanunda açıkça resen araştırma ilkesinin uygulana-
şeklinde ifade edilmiştir. Resen araştırma mecburi- cağı öngörülmüş olabilir. Örneğin özel hukuk tüzel
yeti ilkesi ile savcılık organı harekete geçerek olayı kişisi olan bir derneğin amacının ahlaka ve kamu
araştırmak ve aydınlatmakla yükümlü olduğunu düzenine aykırı hâle geldiği gerekçesiyle fesih dava-
ortaya koyar. Diğer bir söylemle Cumhuriyet savcı- sı açılabileceği Medeni Kanun’un 89. maddesinde
sının tarafların ileri sürdükleri veya temin ettikleri düzenlenmiştir. Yine aynı şekilde HMK’nin 385/2
delillerle bağlı olmadığını şeklî değil maddi gerçeği hükmünde çekişmesiz yargı işleri yönünden aksine
araştırmakla yükümlü olduğunu ifade eder (Özbek/ bir düzenleme olmadıkça resen araştırma ilkesinin
Doğan/Bacaksız/Tepe, 2018, s. 65). geçerli olacağı ifade edilmiştir.
Hukuk yargılamasında bu ilkenin uygulanma Taraflarca Getirilme İlkesi: Taraflarca getirilme
alanı oldukça dardır. Yalnızca bazı çekişmesiz yargı ilkesi resen araştırma ilkesinin karşıtıdır. Bu ilkeye
işlerinde mahkemenin resen harekete geçebileceği göre mahkemece bir dava hakkında karar verilebil-
hâller kanunla düzenlenmiştir. mesi için gerekli olan dava malzemesinin toplan-
15
Yargı Fonksiyonu ve Türk Yargı Teşkilatının Genel Esasları
ması tarafların sorumluluğundadır. Dava malze- Taleple Bağlılık İlkesi: Taleple bağlılık ilkesi
mesi ile söylenmek istenen, ihtilafa ilişkin vakalar esasında tasarruf ilkesinin devamı niteliğindedir.
ve delillerdir. Anılan ilke daha çok özel hukuktan Buna göre hâkim, tarafların istemleriyle bağlıdır.
kaynaklanan ihtilaflara ilişkin davalarda uygula- HMK’nin 26. maddesinde “Hâkim, tarafların ta-
ma alanı bulur. Tasarruf ilkesi dava konusu hak ile lep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka
bağlantılı olarak dava üzerindeki taraf hâkimiyeti bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucun-
anlamına gelirken; taraflarca getirilme ilkesi vaka- dan daha azına karar verebilir. Hâkimin, tarafların
ların ve delillerin yargılamaya getirilmesi üzerinde- talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri
ki taraf hâkimiyeti anlamına gelir. HMK’nin 25. saklıdır.” şeklinde hükme yer verilerek bu ilke açık-
maddesinde bu ilke düzenlenmiştir. Düzenlemeye ça ifade edilmiştir. Taleple bağlılık ilkesinin geçerli
göre hâkim tarafların bildirmediği husus ve vakala- olduğu yargılamalarda örneğin kısmi alacağın talep
rı kendiliğinden inceleyemez ve kanunla belirtilen edildiği bir davada hâkim alacağın tümüne hükme-
durumlar haricinde kendiliğinden delil toplaya- demez. Özel hukuka ilişkin ihtilafların giderildiği
maz. Bu ilkenin yalnızca iki istisnası bulunmakta- medeni yargıda geçerli olan ilke taleple bağlılık
dır. Bunlar bilirkişi ve keşif delilleridir. Bu delillere ilkesidir. Ceza yargılamasında ve idare hukukuna
hâkim kendiliğinden başvurabilir (Kuru, Medeni ilişkin yargılamaların çoğunda bu ilke uygulanmaz.
Yargılama, 2018, s. 241).
Öğrenme Çıktısı
3 Muhakeme (Yargılama) faaliyetine egemen olan temel ilkeleri ve bunların anlamını
öğrenebilme
16
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
17
Yargı Fonksiyonu ve Türk Yargı Teşkilatının Genel Esasları
18
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
neler öğrendik?
A. Hukuk kurallarına bağlı olarak faaliyette bulu-
nan ve vatandaşlarına hukuki güvenlik sağlayan lerden hangisidir?
devlettir. A. Yargıtay Birinci Başkanlık Divanı
B. Yalnızca vatandaşların hukuk kurallarına bağlı B. Danıştay İdari Dava Daireleri Başkanlığı
oldukları devlettir. C. Hâkimler ve Savcılar Kurulu
C. Vatandaşların herhangi hukuki bir kısıtlamaya D. Yüksek Hâkimler Kurulu
tabi olmadan sınırsızca hareket edebildikleri
E. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
devlettir.
D. Kanunların sadece yürütme erkini bağladığı
devlettir. 5 Türkiye’nin içinde yer aldığı hukuk sistemi
E. Devlet erklerinin kendi alanlarında istedikleri aşağıdakilerden hangisidir?
düzenlemeleri yapabildikleri devlettir. A. Uzak Doğu hukuk sistemi
B. Anglo-Sakson hukuk sistemi
2 Hukuki uyuşmazlıkları ve hukuka aykırılık C. İslam hukuku sistemi
iddialarını çözümleyen ve karara bağlayan devlet D. Sosyalist hukuk sistemi
fonksiyonuna ne ad verilir? E. Kıta Avrupası hukuk sistemi
A. Şeklî anlamda yargı fonksiyonu
B. Maddi ölçüte göre yargı fonksiyonu 6 “İhtilafın hukuki niteliği” kriterine göre
C. Uyuşmazlık ölçütüne göre yargı fonksiyonu Türkiye’de yargı kolları aşağıdakilerden hangisinde
D. İçerik ölçütüne göre yargı fonksiyonu birlikte ve doğru olarak verilmiştir?
E. Doğrudan yargı fonksiyonu A. Adli Yargı/ İdari Yargı/ Askerî Yargı
B. Anayasa Yargısı/ Adli Yargı/ İdari Yargı/ Askerî
Yargı
3 “Bağımsız yargı” ifadesi kullanıldığında aşağı-
dakilerden hangisi söylenmek istenmiştir? C. Uyuşmazlık Yargısı/ İdari Yargı/ Anayasa Yargısı
D. Anayasa Yargısı/ Uyuşmazlık Yargısı/ Adli Yar-
A. Hâkimler karar verirken yürütme erkinin tavsi- gı/ İdari Yargı
yeleri dışında bir kısıtlamaya tabi değildirler. E. Uyuşmazlık Yargısı/ İdari Yargı/ Anayasa Yargı-
B. Ceza yargılamasında hâkimler, sanığın taleple- sı/ Askerî Yargı
rini karşıladıktan sonra özgür iradeleriyle karar
verirler.
C. Hâkimlerin kararlarını verirken hiçbir etki ve 7 Aşağıdaki haklardan hangisi Avrupa İnsan
baskı altında kalmadan karar verebilmelerini ve Hakları Sözleşmesi’nde madde başlığı olarak da
tüm yargısal faaliyetlerinde özgür olmaları anla- belirtilen haklardan biridir?
mına gelmektedir. A. Adil yargılanma
D. Hâkimler özel hukuk yargılamalarının tümün- B. Meramın anlatma
de tarafların talepleri olmasa da davaya ilişkin C. Makul sürede yargılanma
her konuyu araştırabilirler. D. Aleni duruşma
E. Hâkimler karar verirken kişisel (subjektif ) dü- E. Silahların eşitliği
şüncelerini de kullanarak sonuca varabilirler.
19
Yargı Fonksiyonu ve Türk Yargı Teşkilatının Genel Esasları
8 Yargılama sırasında tarafların iddialarını or- 10 Aşağıdakilerden hangisi “tabii hâkim” ilkesi-
taya koyarken veya savunmalarını yaparken aynı
ni açıklar?
şartlara sahip olmasını, birinin diğerine göre daha
neler öğrendik?
güçlü ya da zayıf bir hâlde bırakılmamasını salık A. Ceza yargılaması bakımından suç oluşturan
veren ilke aşağıdakilerden hangisidir? fiilden; hukuk yargılaması bakımından ise ta-
raflar arasında ortaya çıkan ihtilaftan sonra
A. Aleni duruşma hakkı
kanunla kurulan ve bu suç veya uyuşmazlığı
B. Silahların eşitliği yargılayacağı sonradan belirlenebilen mahke-
C. Resen araştırma medir.
D. Taraflarca getirilme B. Yalnızca gerçek kişilerin taraf olarak yer bulabi-
E. Tabii hâkim leceği yargılamaları yapan mahkemelerdir.
C. Ceza yargılaması bakımından suç oluşturan
9 Anayasa’mızın 141/4. madde hükmünde yer fiilden önce kurulmuş olması gereken; hukuk
verilen “Davaların en az giderle ve mümkün olan yargılaması bakımından ise ihtilafın ortaya çı-
süratle sonuçlandırılması yargının görevidir.” ifadesi, kışından sonra anlaşmak suretiyle de kurulabi-
muhakemeye ilişkin hangi ilkenin yansıması niteli- len mahkemedir.
ğindedir? D. Yalnızca tüzel kişilerin taraf olarak yer bulabile-
ceği yargılamaları yapan mahkemelerdir.
A. Adil yargılanma
E. Ceza yargılaması bakımından suç oluşturan fiil-
B. Tabii hâkim den; hukuk yargılaması bakımından ise taraflar
C. Usul ekonomisi arasında ortaya çıkan ihtilaftan önce kanunla ku-
D. Re’sen araştırma rulmuş olan ve bu suç veya uyuşmazlığı yargılaya-
E. Yargının sürekliliği cağı öncesinden belirlenmiş olan mahkemedir.
20
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Yanıtınız yanlış ise “Yargı Ayrılığı ve Yargı Yanıtınız yanlış ise “Muhakeme Faaliyetine
5. E 10. E
Birliği Sistemleri” konusunu yeniden gözden Genel Olarak Egemen Olan İlkeler” konu-
geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
1 Anahtarı
21
Yargı Fonksiyonu ve Türk Yargı Teşkilatının Genel Esasları
Araştır Yanıt
1 Anahtarı
22
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Kaynakça
Anayurt Ö. (2018), Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Küçük A. (2004), Hukuk Devleti, Demokrasi Ve
Kavramları, 18. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara. Temel Hak Ve Hürriyetlerin Güvencelenmesi,
Liberal Düşünce, Sayı 35 s. 201-216.
Atalı M./Ermenek İ./Kaya H.Ü. (2019), Yargı Örgütü,
2. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara. Özbek V. Ö./Doğan K./Bacaksız P./Tepe İ. (2018),
Ceza Muhakemesi Hukuku, 11. Baskı, Seçkin
Centel N./Zafer H. (2018), Ceza Muhakemesi
Yayınevi, Ankara.
Hukuku, 15. Baskı, Beta, İstanbul.
Özkul F. (2016), Anayasalarımızda Yargının
Gözler K. (2018), Türk Anayasa Hukuku Dersleri, 22.
Bağımsızlığı ve Tarafsızlığı, Ankara Barosu Dergisi,
Baskı, Ekin Yayınevi, Bursa.
S. 2016/3, s. 199-263.
Hanağası E./ÖZEKES M. (2014), Yargı Örgütü ve
Öztürk B./Tezcan D./Erdem M. R. ve Arkadaşları
Tebligat Hukuku, A.Ü. Yayınları, Eskişehir.
(2018), Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi
Kuru B. (2018), Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 2. Hukuku, 12. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara.
Baskı, Yetkin Yayınevi, Ankara.
Tezcan D./Erdem R./Sancakdar O./Önok R.M.
Kuru B. (2018), İstinaf Sistemine Göre yazılmış İcra ve (2019), İnsan Hakları El Kitabı, 8. Baskı, Seçkin
İflas Hukuku, 2. Baskı, Yetkin Yayınevi, Ankara. Yayınevi, Ankara.
Kunter N./Yenisey F./Nuhoğlu A. (2008), Muhakeme
Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku,
16. Baskı, Beta, İstanbul.
23
Bölüm 2
Adli Yargı
öğrenme çıktıları
1 2
Adli Yargı Kavramı ve Teşkilat Yapısı 2 Adli yargı ilk derece mahkemelerini, görev
1 Adli yargı kolunun görev alanını ve genel ayrımlarını ve çalışma usullerini genel
olarak teşkilat yapısını açıklayabilme hatlarıyla öğrenip ifade edebilme
3 4
3 Bölge Adliye Mahkemesinin görevleri ve Yargıtay (Temyiz Mahkemesi)
teşkilat yapısını genel hatlarıyla öğrenip 4 Yargıtay’ın yapısı ve görevlerini ifade
açıklayabilme edebilme
Anahtar Sözcükler: • Adli Yargı • Ceza Yargılaması • Hukuk Yargılaması • İlk Derece Mahkemeleri
• Bölge Adliye Mahkemeleri • Yargıtay • İstinaf • Temyiz
24
2
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
25
2
Adli Yargı
Ceza yargısı da medeni yargı gibi adli yargı kolu Ceza yargısı ile hukuk yargısı arasındaki önem-
içerisinde yer bulmasına rağmen anılan bu yargı li bir fark da ceza davalarında savcıların görev al-
kolundan önemli farklılıklar gösterir. Ceza yargı- masıdır. Cumhuriyet savcısı suç işlendiği haberini
sında suç teşkil eden fiillerin engellenmesi, bastı- alması hâlinde derhâl soruşturmaya başlayan ve
rılması ve yaptırıma tabi tutulması amaçlanırken devlet adına kamu davası açarak bu davayı yürü-
hukuk yargısında, özel hukuka dair hakların tespiti ten süjedir. Cumhuriyet savcısı bir suçun işlendi-
ve gerçekleştirilmesi amaç edinilir. Bu nedenle ceza ğini ihbar, şikâyet veya başka bir şekilde öğrenirse
yargısında kamu menfaati, hukuk yargısında ise derhâl işin aslını araştırmak için faaliyete başlamak
kişi menfaati ön plandadır. Bununla birlikte kimi zorundadır. Keza C. savcısı bu yapmış olduğu so-
durumlarda bir fiil aynı anda hem ceza hem de ruşturmanın neticesinden elde ettiği delillerden su-
hukuk yargısının konusuna girebilir. Örneğin suç çun işlendiği yönünde yeterli şüpheye ulaşırsa fail
teşkil eden bir fiilin gerçekleştirilmesi ceza yargısı hakkında bir iddianame düzenleyerek kamu davası
yönünden suç oluştururken hukuk yargılaması ba- açmakla yükümlüdür. Düzenlenen bu iddianame
kımından haksız fiil kabul edilir ve buna bağlanan ilgili ceza mahkemesine gönderildiğinde mahke-
hukuki sonuçları doğurur (Özbek/Doğan/Bacak- me kanunda belirtilen şekil ve içerik koşullarının
sız/Tepe, 2018, s. 122). varlığına kanaat getirdiği takdirde “iddianamenin
Ceza yargısı ve hukuk yargısı alanında uygu- kabulü kararı” vererek kovuşturma aşamasını baş-
lanan hukuk kurallarının nitelikleri, muhakeme latır. Bu kararın verilmesi ile savcılık tarafından
usulleri ve yargılamaya egemen olan ilkeler birbi- yürütülen soruşturma aşaması da son bulmuş olur.
rinden farklıdır. Ceza hukukunda uygulanan hu- Kovuşturma (mahkeme/yargılama) aşamasına
kuk kuralları kamu hukuku temelli iken hukuk geçilmesi ile soruşturma aşamasında “şüpheli” sı-
yargılamasında uygulanan kurallar özel hukuk te- fatını taşıyan fail “sanık” sıfatını alır. Kovuşturma
mellidirler. Ceza yargılamasında temel kanun Ceza sonunda mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde ise
Muhakemesi Kanunu iken hukuk yargılamasında “hükümlü” sıfatını alır. Buradan da anlaşılacağı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu uygulanır. Ceza üzere, ceza davasında hukuk yargılamasından farklı
yargılamasında kamu yararının ön planda tutul- olarak davacı ve davalı sıfatlarından değil sanık ve
ması ve bunun sonucu olarak resen araştırma ilkesi suç mağdurundan bahsedilir.
geçerlidir. Hukuk yargılamasında ise birey men- Yargılamaya egemen olan ilkeler yönünden de
faati ve taraflarca getirilme ilkesi hâkimdir. Keza ceza yargılamasının hukuk yargılamasından ayrıl-
hukuk yargılamasında hâkim kanunun açıkça be- dığı ilkeler mevcuttur. Bunların en önemlilerinden
lirttiği istisnai hâller (bilirkişi incelemesi ve keşif ) biri “masumiyet karinesidir”. Bu karineye göre,
dışında kendiliğinden araştırma yapamaz. Tarafla- suçluluğu hükmen yani kesinleşmiş bir mahkeme
rın getirdiği dava malzemesi ve deliller çerçevesinde kararı ile sabit oluncaya kadar herkesin masum sa-
yargılamayı bitirip hüküm verir. Ceza davalarında yılacağı anlamına gelir. Bu nedenle hakkında suç
hâkimin tarafların talepleri ile bağlı olma yüküm- isnadı bulunan kişi hüküm kesinleşinceye kadar sa-
lülüğü yokken hukuk yargılamasında hâkim yal- nık sıfatıyla anılır. Suçluluğuna dair hüküm kesin-
nızca tarafların talep ettiği hususlar bakımından leştiğinde ise artık bu kesinleşmeden itibaren “suç-
karar verebilir. lu” olarak adlandırılabilir. Bu noktada yine önemli
bir ilke “şüpheden sanık yararlanır.” ilkesidir. Bu
ilkenin iki anlamı bulunur. Yalnızca kusurlu sanık
cezalandırılabilir (kusur ilkesi) ve kusur sanığa usu-
dikkat
le uygun bir muhakemede izafe edilebilir (hukuk
Ceza yargısında suç teşkil eden fiillerin engel-
devleti ilkesi). Anılan ilkeye göre, mahkeme yap-
lenmesi, bastırılması ve yaptırıma tabi tutulması
mış olduğu yargılama neticesinde sanığın kusurlu
amaçlanırken hukuk yargısında, özel hukuka dair
olduğu kanaatine varmış, buna inanmış ve ikna
hakların tespiti ve gerçekleştirilmesi amaçlanır.
olmuş bulunmalıdır. Bunun gerçekleşmediği diğer
bir söylemle şüphe tümüyle ortadan kaldırılama-
dığı hâllerde sanık hakkında yüklenen suçun sanık
tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle
beraat kararı verilir (CMK 223/2-e).
26
2
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Hukuk Yargısı (Medeni Yargı) kısıtlama kararı verilmiş olan kişiye talep olmak-
Özel hukuk kuralları çerçevesinde gerçek ve sızın vasi atanabilir. Hâkimin yapmış olduğu bu
tüzel kişiler arasındaki iş ve ilişkilerden kaynakla- vasi atama işi resen harekete geçme ölçütü içe-
nan ihtilaflar hukuk (medeni) yargısında görülür. risinde çekişmesiz yargı işi olarak nitelendirile-
Yukarıda da belirtildiği üzere hukuk yargısının bilir. Çekişmesiz yargı işlerinde genellikle basit
amacı, özel hukuka dair hakların tespiti ve gerçek- yargılama usulü uygulanır. Hukuk Muhakeme-
leştirilmesidir. Özel hukuk dalının en geniş disip- leri Kanunu’nda yargılama usulleri, yargılama iş-
linini “medeni hukuk” oluşturur. Bireylerin kişisel lemlerinin şekline göre yazılı yargılama usulü ile
ve mülkiyet haklarını etkileyen evlenme, boşanma, basit yargılama usulü şeklinde ikiye ayrılmıştır
miras, mülk edinme, kira, borç ilişkisi, satış gibi (Kuru, 2018, 647).
konular medeni hukuk içerisinde tanzim edilmekte Basit yargılama usulü: Çoğunlukla daha hızlı
ve bu hususlara ilişkin davalar da hukuk yargısın- sonuçlandırılması gereken ve daha kısa bir incele-
da çözülmektedir. Keza ticari ilişkilerden ve işve- meye ihtiyaç duyan dava ve işler için öngörülen ba-
ren işçi ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar da sit bir yöntemdir. Yargılamanın kısa, basit ve hızlı
hukuk yargılamasının konusuna giren önemli işler- bir şekilde sonuçlandırılmasını amaç edinir (Kuru,
dendir (Kuru, 2018, s. 11). 2018, 609).
Hukuk yargılaması “çekişmesiz” ve “çekişmeli Yazılı yargılama usulü: Hukuk davalarında ku-
yargı” olmak üzere ikiye ayrılır. Çekişmesiz yar- ral yargılamanın yazılı usulde yapılmasıdır. Bu usul
gıda genellikle ortada ihtilaf konusu bir durum sayesinde detaylı uzun ve daha hatasız bir yargıla-
yoktur. Bu doğrultuda çekişmesiz yargı konusunu ma mümkün olur (Kuru, 2018, 156).
oluşturan işler bakımından “dava” kelimesi yerine Yukarıda anılan her iki usul arasındaki temel
“çekişmesiz yargı işi” tabiri kullanılır. “Davacı” ve farklılıklar şu şekilde ifade edilebilir. Basit yargıla-
“davalı” için de “ilgili veya talep sahibi” terimi kul- ma usulünde yazılı yargılamadan değişik olarak ce-
lanılmaktadır. Çekişmeli yargı ise taraflar arasında vaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri verilmez. Di-
vuku bulan bir ihtilaf hakkında mahkemece karar ğer bir ifade ile davanın tarafları yalnızca birer defa
verilmesidir. Çekişmeli yargıda kendisine ait bir dilekçe verebilirler ve bu dilekçelerin mahkemeye
hakkı ihlal edilen ya da ihlal tehlikesine maruz ka- sunulmasından sonra iddia ve savunmalarını de-
lan taraf (davacı) ile bu ihlali yaptığı iddia olunan ğiştirip genişletemezler. Diğer bir farklılık ise yazılı
karşı taraf (davalı) vardır. Diğer bir söylemle çekiş- yargılama usulünde taraflara eksik kalan delillerini
meli yargıda bir ihtilafın ve bu ihtilafın iki tarafının sunmaları için ek süre verilebilmesi öngörülmüş-
da bulunması zorunludur. ken basit yargılama usulünde bu şekilde bir süre
Çekişmeli ve çekişmesiz yargı arasındaki verilmesi söz konusu değildir. Son farklılık olarak
önemli farklılıklardan bir diğeri ise, çekişmeli basit yargılama usulünde yazılı yargılama usulü-
yargıda mahkeme sadece davanın taraflarından ne kıyasla ön inceleme ve tahkikat işlemleri daha
birinin talebi sonucunda harekete geçebiliyorken basitleştirilmiş olup, ihtiyaç hâlinde bu iki aşama
çekişmesiz yargıda mahkemenin yalnızca talep birleştirilebilmektedir.
sonucunda değil istisnai olmakla birlikte kendi-
liğinden de harekete geçebilmesi durumudur. Bu
doğrultuda çekişmesiz yargıda tasarruf ilkesiyle
birlikte resen harekete geçme ilkesi de uygulan- dikkat
ma imkânı bulmaktadır. Örneğin sulh hukuk Hukuk yargılaması “çekişmesiz” ve “çekişmeli
mahkemesinde görülmekte olan davada hüküm yargı” olmak üzere ikiye ayrılır.
giymesi nedeniyle cezaevinde olan ve hakkında
27
2
Adli Yargı
Öğrenme Çıktısı
1 Adli yargı kolunun görev alanını ve genel olarak teşkilat yapısını açıklayabilme
28
2
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
ceza mahkemeleri tek hâkimlidir. Kural olarak du- Çocuk Ceza Mahkemeleri
ruşmalarda Cumhuriyet savcısı da hazır bulunur 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu (ÇKK)
(Centel/Zafer, 2018, s. 501). ile çocuk ceza mahkemeleri kurulmuştur. Anılan
Kanun’un birinci maddesinde bu kanunun ama-
Ağır Ceza Mahkemeleri cının korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen
çocukların korunmasına, haklarının ve esenlikleri-
İlk derece ceza mahkemeleri içerisinde görev
nin güvence altına alınmasına ilişkin usul ve esasla-
itibariyle en ağır suçları yargılamakla görevli olan
rı düzenlemek olduğu ifade edilmiştir. Çocuk ceza
mahkeme ağır ceza mahkemesidir. Diğer mahke-
mahkemeleri, tek hâkimden oluşur ve her il merke-
melerde olduğu gibi bu mahkemenin görev alanı da
zinde kurulur. Ayrıca, bölgelerin coğrafi durumları
5235 sayılı Kanun’la düzenlenmiştir (md. 12). Bu
ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen
düzenlemeye göre ağır ceza mahkemeleri kanunla-
ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olum-
rın ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere,
lu görüşü alınarak, Adalet Bakanlığı tarafından
Türk Ceza Kanunu’nda yer alan yağma (md. 148),
kurulabilir. İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde
irtikâp (md. 250/1,2), resmî belgede sahtecilik (md.
çocuk mahkemelerinin birden fazla dairesi oluş-
204/2), nitelikli dolandırıcılık (md. 158), hileli iflas
turulabilir. Bu daireler numaralandırılır. Çocuk
(md. 161) suçları ile Türk Ceza Kanunu’nun ikinci
mahkemelerinde yapılan duruşmalara Cumhuriyet
kitap dördüncü kısmının dört, beş, altı ve yedinci
savcısı katılmaz. Bununla birlikte mahkemelerin
bölümünde tanımlanan suçlar (md. 318, 319, 324,
bulunduğu yerlerdeki Cumhuriyet savcıları, çocuk
325 ve 332. maddeler hariç) ve 3713 sayılı Terörle
mahkemelerinin kararlarına karşı kanun yoluna
Mücadele Kanunu’nun kapsamına giren suçlar do-
başvurabilirler (ÇKK md. 25/1).
layısıyla açılan davalar ile ağırlaştırılmış müebbet
hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis ce- Çocuk mahkemelerinin görev alanı, asliye ceza
zalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bak- mahkemesinin görev alanına girmekle birlikte fa-
makla görevlidir. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın illerin çocuk olduğu suçlar bakımından açılacak
yargılayacağı kişilere dair hükümler ile çocuklara davalardır. Suça sürüklenen çocuklar bakımından
özgü kovuşturma hükümleri saklıdır. açılacak davalar tek hâkimli özel yargı yeri olan ço-
cuk mahkemelerinde karara bağlanacaktır (ÇKK
Daha önce de belirtildiği üzere mahkemelerin
26/1).
görev kapsamının belirlenmesinde, ağırlaştırıcı
veya hafifletici nedenler gözetilmeksizin kanunda Çocuklar bakımından özel görevli olan diğer
yer alan suçun üst sınırı göz önünde bulundurulur bir ceza mahkemesi çocuk ağır ceza mahkemesi-
(5235 sayılı kanun md. 14). Ağır ceza mahkeme- dir. Adından da anlaşılacağı üzere normalde ağır
leri de asliye ceza mahkemeleri gibi genel görevli ceza mahkemesinin görev alanına girecek bir su-
mahkemelerdir. Bununla birlikte asliye ceza mah- çun failinin suça sürüklenen çocuk olması hâlinde
kemeleri tek hâkimli iken ağır ceza mahkemeleri yargılayacak mahkemedir. Bu mahkemelerde tıpkı
toplu mahkemelerdir. Bu mahkemede bir başkan ağır ceza mahkemelerdeki gibi bir başkan ve yeteri
ve yeteri kadar üye bulunur. Mahkeme başkan ve kadar üye bulunur. Mahkeme başkan ve iki üyenin
iki üyenin katılımı ile toplanır. Ağır ceza mahke- katılımı ile toplanır. Bu mahkemeler de bölgelerin
melerinin duruşmalarında Cumhuriyet savcısı da coğrafi durum ve iş yoğunlukları dikkate alınarak
iddia makamı olarak yer alır. belirlenen yerlerde Hâkimler ve Savcılar Kurulu-
nun olumlu görüşü alınmak suretiyle kurulur. İhti-
yaç olması hâlinde birden fazla daire oluşturulabilir
Özel Görevli Ceza Mahkemeleri (Özbek/Doğan/Bacaksız/Tepe, 2018, s. 966).
Genel görevli ilk derece ceza mahkemeleri olan Çocuk ceza mahkemelerinin bulunmadığı yer-
asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleri haricinde yar- lerde çocuklar tarafından işlenen suçlara ilişkin
gılanan kişinin sıfatından veya niteliğinden veya- soruşturma ve kovuşturmalar Cumhuriyet başsav-
hut da yargılama konusundan kaynaklanan farklı cılığı ve görevli mahkemelerce ÇKK hükümlerine
ceza mahkemeleri kurulmuştur. Bunlara özel gö- göre yapılır. Çocuk ceza ve çocuk ağır ceza mah-
revli ceza mahkemeleri adı verilmektedir. Bu başlık kemelerinde tercihen çocuk hukuku alanında uz-
altında anılan ceza mahkemelerinin önemli olanla- manlaşmış, çocuk psikolojisi ve sosyal hizmet alan-
rına değinilecektir.
29
2
Adli Yargı
larında eğitim almış olan hâkim ve Cumhuriyet ad koymak, kaynak göstermemek veya yanıltıcı,
savcıları arasından hâkimler ve savcılar kurulunca yetersiz kaynak göstermek gibi suçlar bu kapsam-
atama yapılır (ÇKK md. 28/1). da kalmaktadır. Fikrî ve sınai haklar mahkemeleri
Cumhuriyet başsavcılıklarında bir çocuk büro- de Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü
su kurulur. Cumhuriyet başsavcısınca yine çocuk alınarak Adalet Bakanlığınca ihtiyaç görülen yerler-
hukuku alanında uzmanlaşmış, çocuk psikolojisi de kurulur. Fikrî ve sınai haklar ceza mahkemeleri-
ve sosyal hizmet alanlarında eğitim almış Cumhu- nin bulunmadığı yerlerde bu mahkemelerin görev
riyet savcıları arasından yeteri sayıda görevlendirme alanına giren dava ve işlere o yerdeki asliye ceza
yapılır (ÇKK md. 29/1). mahkemeleri tarafından bakılır (6769 sayılı Kanun
md 156/1).
Çocuk bürosunun görevleri ÇKK’nin 30/1
hükmünde belirtilmiştir. Buna göre, suça sürük-
lenen çocuklar hakkındaki soruşturma işlemlerini İcra Ceza Mahkemeleri
yürütmek, çocuklar hakkında tedbir alınması ge- Bu mahkemeler İcra ve İflas Kanunu’nun 331
reken durumlarda, gecikmeksizin tedbir alınması- ile 354. maddeleri arasında tanımlanan icra hu-
nı sağlamak, korunma ihtiyacı olan, suç mağduru kukuyla bağlantılı suçları yargılarlar. İcra mahke-
veya suça sürüklenen çocuklardan yardıma, eğiti- mesi anılan bu suçlarla ilgili davaları görürken icra
me, işe, barınmaya ihtiyacı olan veya uyum güçlü- ceza mahkemesi sıfatıyla yargılama yapar ve ceza
ğü çekenlere ihtiyaç duydukları destek hizmetlerini mahkemesi gibi hareket eder. Bununla birlikte yar-
sağlamak üzere, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ve gılamada uygulanacak usul İcra İflas Kanunu’nun
sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde çalışmak, 346 ila 354. maddeleri arasındaki hükümlerdir. Bu
bu gibi durumları çocukları korumakla görevli ku- mahkemelerce verilen kararlara karşı Ceza Muha-
rum ve kuruluşlara bildirmek, bu Kanun’la ve diğer kemesi Kanunu’nda belirtilen kanun yollarına (iti-
kanunlarla verilen görevleri yerine getirmektir (Öz- raz veya istinaf ) başvurulabilir.
bek/Doğan/Bacaksız/Tepe, 2018, s. 966).
Çocuk ceza ve çocuk ağır ceza mahkemelerine
Adalet Bakanlığınca en az lisans öğrenimi görmüş
İlk Derece Hukuk Mahkemeleri
olanlar arasından yeterli sayıda sosyal çalışma gö- Hukuk mahkemeleri genel görevli mahkeme-
revlisi atanır. Atamada; çocuk ve aile sorunları ile ler olarak adlandırılan asliye hukuk ve sulh hukuk
çocuk hukuku ve çocuk suçluluğunun önlenmesi mahkemeleri olarak sınıflandırılmıştır (5235 sayılı
alanlarında lisansüstü eğitim yapmış olanlar tercih Kanun md. 4). Bu mahkemelerin görev alanı ceza
edilir (ÇKK md 33/1). Sosyal çalışma görevlileri- mahkemelerinin aksine belirli bir kişi veya sıfata
nin en önemli yükümlülüğü, görevlendirildikleri göre belirlenmemiştir. Kanunlarda aksi düzenlen-
çocuk bakımından derhâl bir sosyal inceleme ra- medikçe özel hukuk yargı alanına giren tüm işlere
poru hazırlayarak görevlendirmeyi yapan mercie bakarlar. Çoğunlukla sulh hukuk mahkemeleri çe-
sunmak ile suça sürüklenen çocuğun ifadesi alın- kişmesiz yargı işlerine, asliye hukuk mahkemeleri
ması veya sorgusu esnasında yanında bulunmaktır ise çekişmeli yargı işlerine bakarlar.
(ÇKK 34/1).
Asliye Hukuk Mahkemeleri
Fikrî ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi Hukuk mahkemeleri 5235 sayılı Kanun’un 5.
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun maddesine göre, her il merkezi ile bölgelerin coğra-
76. maddesi ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet fi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak
Kanunu’nun 156. maddesi uyarınca “fikrî mülki- belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Kurulu-
yet” suçlarına bakmakla görevlendirilen mahke- nun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca
meler fikrî ve sınai haklar mahkemeleridir. Fikir kurulur. Asliye hukuk mahkemeleri de bu şekilde
ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 71 ve 72. madde- kurulur. Dava sayısının çok olduğu yerlerde birden
lerinde fikrî mülkiyet suçlarının hangileri olduğu fazla asliye hukuk mahkemesi kurulabilir.
düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre eser sahi- Asliye hukuk mahkemeleri ilk derece özel hu-
binin izni olmadan eserin kamuya arz edilmesi ve kuk yargı mercileri arasında yer alan tek hâkimli
yayımlanması, başkasına ait esere kendi eseri olarak ve genel görevli mahkemelerdir. Özel hukuk yar-
30
2
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
gısı içinde sulh hukuk mahkemesinin ve diğer özel Özel Görevli Hukuk Mahkemeleri
görevli mahkemelerin görev alanı haricinde kalan Ceza yargılamasında olduğu gibi özel hukuk
tüm davalar asliye hukuk mahkemesinde görülür. yargılamasında genel görevli mahkemelerin (asliye
Bu nedenle adından da anlaşılacağı üzere asliye hu- hukuk ve sulh hukuk mahkemeleri) yanında dava
kuk mahkemeleri özel hukuk yargı kolu içerisin- konusundan kaynaklanan özel görevli mahkemeler
deki asıl (asli) görevli mahkemelerdir (5235 sayılı de yer almaktadır. Bu başlık altında özel görevli hu-
Kanun md 6, HMK md 2/2). kuk mahkemelerinden birkaçına değinilecektir.
Kanunlarda aksi yönde bir düzenleme olmadık-
ça, dava konusunun değerine ve miktarına bakıl-
Asliye Ticaret Mahkemeleri
maksızın mal varlığından kaynaklanan davalarla
şahıs varlığına ilişkin davalar asliye hukuk mahke- Asliye ticaret mahkemeleri en önemli özel gö-
mesince görülür. Bu mahkemelerde kural olarak revli hukuk mahkemelerinden biridir. Dava konu-
yazılı yargılama usulü uygulanır. sunun miktar ve değeri dikkate alınmaksızın ticari
nitelikteki davaların görüldüğü özel görevli hukuk
mahkemesidir.
Sulh Hukuk Mahkemeleri Ticari nitelikteki davalar nispi ve mutlak tica-
Asliye hukuk mahkemesinde olduğu gibi sulh ri davalar olmak üzere sınıflandırılır. Türk Ticaret
hukuk mahkemesi de 5235 sayılı Kanun’un beşin- Kanunu’nda (TTK) ve özel kanunlarda açıkça ticari
ci maddesi hükmüne göre her il merkezi ile böl- dava oldukları ve ticaret mahkemelerince görüle-
gelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu dikkate cekleri belirtilen davalar “mutlak ticari dava” kabul
alınarak belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar edilirler (TTK md. 5/2). Mutlak ticari davalarda
Kurulunun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığınca davalı veya davacının tacir olup olmamasının ve-
kurulur. Uyuşmazlıkların fazla olduğu yerlerde bir- yahut da yapılan işin ticari nitelikte bir iş olup ol-
den çok sulh hukuk mahkemesi kurulabilir. mamasının önemi bulunmamaktadır. “Nispi ticari
Sulh hukuk mahkemeleri de ilk derece yar- davalar”da ise esasında hukuk davası olan bazı dava-
gı mercileri arasında yer alan genel görevli ve tek lar, uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve
hâkimli mahkemelerdir. Bu mahkemeler HMK’nin ticari işletmeyi ilgilendirmesi nedeniyle ticari dava
4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen gö- sayılırlar (TTK 4/1). Nispi ticari davalar da asliye
revleri yerine getirirler. Bu doğrultuda sulh hukuk ticaret mahkemesinin görev kapsamına girerler.
mahkemelerinin görev sahası asli nitelikte olmayıp Asliye ticaret mahkemeleri yalnızca büyük il
sadece kanunda gösterilen işlerle sınırlıdır. Ayrıca veya ilçelerde kurulmuşlardır. Bu mahkemelerin
çekişmesiz yargı işlerinde de aksine bir düzenleme bulunmadığı yerlerde, asliye hukuk mahkemesi ti-
olmadıkça görevli mahkemenin sulh hukuk mah- cari davalara da bakmakla görevlidir. İş yoğunluğu-
kemesi olduğu HMK’nin 383. maddesinde ifade nun fazla olduğu yerlerde birden çok asliye ticaret
edilmiştir. HMK’nin 4. maddesi düzenlemesi dik- mahkemesi kurulabilir. Bu mahkemeler bazı dava
kate alındığında sulh hukuk mahkemeleri dava ko- konuları bakımından toplu mahkeme olarak görev
nusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; kira- yaparlar. Toplu mahkeme olarak yani bir başkan
lanan taşınmazların, İcra ve İflas Kanunu’na göre ve iki üyeden oluşan asliye ticaret mahkemelerinin
ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler görev alanı şu davalardan oluşur: Konusu para ile
ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak ölçülebilen ve üç yüz bin Türk lirasının üzerinde-
davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları ki davalar; iflas, iflasın kaldırılması, iflasın kapa-
konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan da- tılması, konkordato ve yeniden yapılandırmadan
vaları, taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaş- kaynaklanan iş ve davalar; TTK’de hâkimin kesin
tırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin dava- olarak karara bağlayacağı belirtilen işler ile davalar;
ları, taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin şirketler ve kooperatifler hukukundan kaynaklanan
korunmasına yönelik olan davaları, bu Kanun ile genel kurul kararlarının iptali ve butlanına ilişkin
diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh davalar; yönetim ve denetim organları aleyhine açı-
hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları görürler. lacak sorumluluk davaları, organların azline ve ge-
Sulh hukuk mahkemesinde görülen davalarda basit çici organ atanmasına ilişkin davalar, fesih, infisah
yargılama usulü uygulanır. ve tasfiyeye yönelik davalar.
31
2
Adli Yargı
Yukarıda belirtilen dava ve işler haricinde kalan iş dağılımı yapılır. İş mahkemesinin bulunmadı-
ihtilaflar ise tek hâkim tarafından karara bağlanır. ğı yerlerde bu mahkemelerin görevi asliye hukuk
Asliye ticaret mahkemelerinde kural olarak yazılı mahkemelerince yerine getirilir. İş mahkemelerin-
yargılama usulü uygulanır. de basit yargılama usulü uygulanır.
32
2
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
33
2
Adli Yargı
34
2
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Bölge Adliye Mahkemelerinin Görev Ceza yargısında, istinaf kanun yoluna başvura-
ve Yetkileri bilecek kişiler CMK’nin 260/1, 262. maddelerinde
Bölge adliye (istinaf ) mahkemelerinin görevleri belirtilmiştir. Buna göre şikâyetçi, mağdur, suçtan
5235 sayılı Kanun’da şu şekilde düzenleme altına zarar gören üçüncü kişiler, katılma talebi reddedilen
alınmıştır. Buna göre bölge adliye mahkemesi hu- ve karara bağlanmayanlar, sanık, avukatları, sanığın
kuk dairelerinin görevleri şunlardır: Adli yargı ilk yasal temsilcisi ve eşi ile Cumhuriyet savcıları isti-
derece hukuk mahkemelerinden verilen ve kesin nafa gidebilirler. İlk derece mahkemelerinden veri-
olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılan başvu- len 15 yıl ve üstü hapis cezalarına ilişkin hükümler
ruları inceleyip karara bağlamak, yargı çevresi içe- kendiliğinden istinafa tabidir (CMK md 272/1).
risinde bulunan adli yargı ilk derece hukuk mah- 3.000 Türk lirası ve altındaki adli para cezasına iliş-
kemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını kin mahkûmiyet kararları ile üst sınırı 500 gün adli
çözmek, yargı çevresindeki yetkili adli yargı ilk para cezasını gerektiren beraat hükümleri aleyhine
derece hukuk mahkemesinin bir davaya bakmasına istinafa gidilemez (CMK md 272/3). İstinaf kanun
fiili veya hukuki bir engel çıktığı veya iki mahke- yoluna başvuru süresi hükmün açıklanmasından
menin yargı sınırları kapsamının belirlenmesinde itibaren 7 gündür (CMK md 273/1). Karar, istinaf
tereddüt edildiği takdirde, o davanın bölge adliye yoluna başvuru hakkı olanların yokluğunda açık-
mahkemesi yargı çevresi içerisinde başka bir hukuk lanmışsa süre tebliğ tarihinden itibaren; yüzlerine
mahkemesine nakline veya yetkili mahkemenin ta- karşı verilmiş ise tefhim (açıklanma) tarihinden iti-
yinine karar vermek, kanunlarla verilen diğer gö- baren başlar.
revleri yapmak (5235 sayılı Kanun md. 36). Ceza mahkemeleri kararlarına karşı yapılan isti-
Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin gö- naf başvurularında gerekçe gösterme zarureti yok-
revleri ise: adli yargı ilk derece ceza mahkemele- tur. Diğer bir söylemle gerekçe gösterilmemiş olsa
rince verilen ve kesin olmayan hüküm ve kararlara da ceza yargısına egemen olan resen araştırma ilke-
karşı yapılacak başvuruları inceleyip karara bağla- sinin bir sonucu olarak istinaf incelemesi gösterilen
mak, yargı çevresi içerisinde bulunan adli yargı ilk gerekçelerle bağlı olmaksızın gerçekleştirilir (CMK
derece ceza mahkemeleri arasındaki yetki ve görev md. 273/4). Bununla birlikte Cumhuriyet savcısı
uyuşmazlıklarını çözmek, yargı çevresindeki adli tarafından istinaf yasa yoluna başvurulduğu du-
yargı ilk derece ceza mahkemeleri hâkimlerinin rumlarda gerekçe gösterilmesi zorunludur (CMK
davayı görmeye hukuki veya fiili engellerinin çık- md 273/5).
ması hâlinde, o davanın bölge adliye mahkemesi Hukuk yargısında, istinaf başvurusunda bu-
yargı çevresi içerisinde başka bir adli yargı ilk dere- lunulması için kanun koyucu tarafından mal
ce ceza mahkemesine nakli hakkında karar vermek, varlığına ilişkin davalarda parasal bir sınır öngö-
kanunlarla verilen diğer görevleri yapmaktır (5235 rülmüştür. Bu kapsamda, miktar ve değeri 5.390
sayılı Kanun md. 37). Türk lirasını aşmayan mal varlığına ilişkin davalar
Bölge adliye mahkemeleri de ilk derece mahke- bakımından istinafa gidilemez. Diğer bir söylem
meleri gibi bir olay mahkemesi statüsündedir. Bu ile belirtilen miktarın altında verilen ilk derece
nedenle istinaf incelemesinde gerekli görülmesi mahkemesi kararları kesindir. Bununla birlikte
hâlinde yargılama baştan itibaren tekrarlanabilir, manevi tazminata dair davalar belirtilen kesinlik
deliller yeniden incelenebilir. Dolayısıyla istinaf sınırının dışında tutulmuştur. Manevi tazminata
aşamasında yapılacak olan inceleme ve denetim ilişkin kararlar miktar ve değerine bakılmaksızın
yukarıda da belirtildiği üzere yalnızca hukukilik istinaf yoluna götürülebilir (HMK md. 341/2). İlk
yönünden bir inceleme değil hem maddi hem de derece hukuk mahkemelerinin mal varlığına ilişkin
hukukilik denetimini içeren bir inceleme olacaktır olmayan hükümlerine karşı her zaman istinaf yolu
(Centel/Zafer, 2018, s. 497). açıktır. Çekişmesiz yargı işlerine dair yargı karar-
larına karşı da hukuki yararı bulunan ilgililer özel
İstinaf incelemesine tabi tutulan ilk derece mah- kanuni düzenlemeler saklı kalmak koşuluyla kararı
kemesi bir ceza mahkemesi ise bu hâlde bölge adliye öğrenmelerinden itibaren iki hafta içinde istinafa
mahkemelerinin ceza dairelerince; bir hukuk mah- başvurabilirler (HMK md. 387).
kemesi olması hâlinde ise bölge adliye mahkemeleri-
nin hukuk dairelerince istinaf denetimi yapılacaktır. Hukuk mahkemelerinden verilen kararlara kar-
şı taraflar kural olarak kararın kendilerine tebliğ
35
2
Adli Yargı
edilmesinden itibaren iki hafta içerisinde istinafa derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın doğ-
başvurabilirler (HMK md. 345). Ceza yargılama- ruluğu onaylanmış olur. Bölge adliye mahkemesi,
sının aksine hukuk yargılamasında istinafa başvuru önüne getirilen istinaf başvurusunu haklı görürse
dilekçesinde istinaf nedenlerinin gösterilmesi zo- farklı sonuçlar ortaya çıkabilir. İlk derece yargıla-
runludur. Çünkü bölge adliye mahkemesi incele- ması sırasında hukuk davaları bakımından ağır bir
mesini gösterilen nedenler ile sınırlı olarak yapa- usuli hatanın (HMK md. 353/1 - a), ceza dava-
caktır (HMK md. 342/2 - e; md. 355). Bu durum ları bakımından da önemli bir hukuka aykırılığın
“taraflarca getirilme ilkesinin” bir sonucudur. İsti- (CMK md. 289) tespiti durumunda yeniden yar-
naf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesi hu- gılama yapılması için dosya kararı veren ilk dere-
kuk dairesi yalnızca kamu düzenine ilişkin hukuka ce mahkemesine geri gönderilir. Bununla birlikte
aykırılık hâllerini kendiliğinden dikkate alabilir. tespit edilen hukuka aykırılık, geri gönderme teşkil
Gerek ceza gerekse hukuk davalarında bölge etmiyorsa bu takdirde bölge adliye mahkemesi ilk
adliye mahkemeleri istinaf incelemesi sonucunda derece mahkemesinin kararını tümüyle kaldırarak
esas olarak üç farklı şekilde karar verebilir. Bunlar yeni bir karar verir.
şu şekildedir: İlk derece mahkemesinin kararı usul Bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı ka-
ve esas yönünden hukuka uygun görülürse istinaf nunda öngörülen koşulların gerçekleşmesi durumun-
başvurusu esastan reddedilir. Bu red kararı ile ilk da temyiz kanun yoluna gidilmesi mümkündür.
Öğrenme Çıktısı
3 Bölge Adliye Mahkemesinin görevleri ve teşkilat yapısını genel hatlarıyla öğrenip
açıklayabilme
36
2
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Yargıtay’ın Kuruluşu, Yapısı ve İşleyişi gerçekleştirilir. Ceza genel kurulu ve hukuk genel
Adli yargının sistematiğinde üçüncü derecede kurulu ilgili her daireden en az bir üye olmak ko-
(en üstte) bulunan ve temyiz mahkemesi mercii şuluyla Birinci Başkanlık Kurulu tarafından görev-
Yargıtay’dır. Yargıtay Anayasa’nın 154. madde- lendirilen yirmişer üyeden oluşur (Yargıtay Kanu-
sinde yüksek bir mahkeme olarak düzenlenmiş- nu geçici md. 16).
tir. Buna göre Yargıtay, adliye mahkemelerince Yargıtay’da mevcut durumda 20 ceza dairesi 23
verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine de hukuk dairesi mevcuttur. Her dairede bir baş-
bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme kan ve yeteri kadar üye bulunur. Heyet bir başkan
merciidir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve dört üyenin katılımıyla toplanır. Görüşülecek
ve son derece mahkemesi olarak bakar. Yargıtay dosyalar öncelikle dairede görevli tetkik (rapor-
üyeleri, birinci sınıfa ayrılmış adli yargı hâkim ve tör) hâkimler tarafından incelenir ve bu inceleme
Cumhuriyet savcıları ile bu meslekten sayılanlar sonucu heyete sunulur. Dosya hakkında heyetçe
arasından Hâkimler ve Savcılar Kurulunca üye karar verilir.
tam sayısının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. Temyiz incelemesi yönünden etkili olan diğer
Yargıtay Birinci Başkanı, birinci başkan vekilleri ve önemli Yargıtay organları Ceza Genel Kurulu ve
daire başkanları kendi üyeleri arasından Yargıtay Hukuk Genel Kuruludur. Genel Kurulların gö-
Genel Kurulunca üye tam sayısının salt çoğunluğu revleri şu şekilde belirlenmiştir: Yargıtay dairele-
ve gizli oyla dört yıl için seçilirler; süresi bitenler rinin bozma kararlarına karşı mahkemelerce veri-
yeniden seçilebilirler. Yargıtay Cumhuriyet Başsav- len direnme kararlarını inceleyerek karar vermek,
cısı ve Cumhuriyet Başsavcı vekili, Yargıtay Genel hukuk daireleri arasında veya ceza daireleri ara-
Kurulunun kendi üyeleri arasından gizli oyla be- sında içtihat uyuşmazlıkları bulunursa, Yargıtay
lirleyeceği beşer aday arasından Cumhurbaşkanı dairelerinden biri; yerleşmiş içtihadından dön-
tarafından dört yıl için seçilirler. Süresi bitenler mek isterse, benzer olaylarda birbirine uymayan
yeniden seçilebilirler. Yargıtay’ın kuruluşu, işleyişi, kararlar vermiş bulunursa, bu içtihatların birleşti-
başkan, başkanvekilleri, daire başkanları ve üyeleri rilmesi yoluyla kesin olarak karara bağlamak. İlk
ile Cumhuriyet başsavcısı ve Cumhuriyet başsavcı derece mahkemesi olarak ilgili dairelerce verilen
vekilinin nitelikleri ve seçim usulleri, mahkeme- hükümlerin temyiz yoluyla incelemesini yapmak,
lerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek
göre kanunla düzenlenir. (Yargıtay Kanunu md. 15).
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun birinci mad-
desinde, kuruluş ve işleyişi belirlenmiştir. Buna
Yargıtay’ın Görev ve Yetkileri
göre; Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve
kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadı- Yargıtay’ın birincil görevi bölge adliye mah-
ğı karar ve hükümlerin son inceleme mercii olup kemeleri tarafından verilen ve kanunun başka bir
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile bu Kanun ve adli merciine bırakmadığı temyizi kabil hükümle-
diğer kanunların hükümlerine göre görev yapan ri son mercii olarak inceleyip karara bağlamaktır.
bağımsız bir yüksek mahkemedir (Yargıtay Kanu- Temyiz kanun yolu da istinaf kanun yolunda ol-
nu md. 1). duğu gibi mahkeme kararlarının yeniden gözden
geçirilmesini sağlayan bir yöntemdir. Bununla
Yargıtay; Birinci Başkanlık, daireler, Yargıtay
birlikte temyiz incelemesinde yalnızca verilen ka-
Cumhuriyet Başsavcılığı, bürolar ve idari birim-
rarın hukuka uygunluğu yönünden bir denetleme
lerden oluşur. Yargıtay’ın karar organları şunlardır:
yapılır. Diğer bir ifadeyle istinaf kanun yolundaki
Daireler, Hukuk Genel Kurulu, Ceza Genel Ku-
gibi yeniden bir vakıa (yargılama konusu olayın
rulu, Büyük Genel Kurul, Başkanlar Kurulları, Bi-
ne şekilde gerçekleştiği) denetimi yapılmaz. Hu-
rinci Başkanlık Kurulu, Yüksek Disiplin Kurulu ve
kukilik (hukuka uygunluk) denetimi, yargılama
Yönetim Kuruludur (Yargıtay Kanunu md. 2, 3).
konusu olaya uygulanan kanun hükümlerinin
Adli yargıda, ilk derece ve istinaf mahkemele- doğru şekilde tespit edilip edilmediği ve tespit
rince verilen kararların hukuka uygunluk denetimi edilen kanun maddelerinin doğru bir şekilde uy-
kararın ilgili olduğu Yargıtay’ın hukuk veya ceza gulanıp uygulanmadığının kontrolünün yapılma-
daireleri ile hukuk veya ceza kurulları aracılığı ile sıdır (Atalı/Ermenek/Kaya, 2019, s. 70).
37
2
Adli Yargı
Aleyhine temyiz kanun yoluna başvurulan • İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl
mahkeme hükmünde Yargıtay tarafından yapılan veya daha az hapis cezalarını artırmayan
incelemede; alt derece mahkemesi tarafından ha- bölge adliye mahkemesi kararları,
talı bir işlem yapıldığının, delillerin tümüyle top- • Hapis cezasından çevrilen seçenek yaptı-
lanmadığının, delillerin yanlış değerlendirildiğinin rımlara ilişkin ilk derece mahkemesi karar-
veya hukukun yanlış uygulandığının belirlenmesi ları ile ilgili olarak bölge adliye mahkeme-
hâlinde “bozma” kararı verilerek dosya ilgili alt de- since verilen; seçenek yaptırımlara ilişkin
rece mahkemesine gönderilir. Yani Yargıtay, olay her türlü kararlar ve istinaf başvurusunun
yargılaması yapan bir mahkeme olmaması nede- esastan reddine dair kararlar,
niyle temyiz aşamasında yeniden delil toplanamaz
• İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen
(istisnai durumlar hariç) ve yargılama yapılamaz
ve 272. maddenin üçüncü fıkrası kapsamı
(Centel/Zafer, 2018, s. 498).
dışında kalan mahkûmiyet kararları hariç
Temyiz denetiminde de istinaf denetiminde olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin
olduğu gibi ceza ve hukuk yargılamasında farklı görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla
kurallar söz konusudur. Bu farklılıklara aşağıdaki kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerekti-
başlıklarda kısaca değinilecektir. ren suçlar ve bunlara bağlı adli para cezala-
rına ilişkin her türlü bölge adliye mahkeme-
Ceza Yargılamasında Temyiz si kararları,
İncelemesi • Adli para cezasını gerektiren suçlarda ilk
Temyiz kanun yolu CMK’nin 286 ila 307. mad- derece mahkemelerinden verilen hükümle-
delerinde düzenlenmiştir. Temyiz süresi, istinaf ceza re ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi
dairesi kararının ilgililerin yüzlerine karşı açıklan- kararları,
masından (tefhim) veya karar yokluklarında veril- • Sadece eşya veya kazanç müsaderesine veya
mişse kararın tebliğ edilmesinden itibaren 15 gün- bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece
dür. Temyiz kanun yoluna başvurabilecek kişiler; mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf
Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve katılan sıfatını başvurusunun esastan reddine dair kararları,
almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış,
• On yıl veya daha az hapis cezasını veya adli
reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette
para cezasını gerektiren suçlardan, ilk de-
suçtan zarar görmüş olanlardır (CMK md. 260/1).
rece mahkemesince verilen beraat kararları
Ayrıca, şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi ve eşi de
ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan
temyiz yoluna başvurabilir (CMK md. 262).
reddine dair kararları,
Temyiz istemi, hükmü veren mahkemeye bir
• Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer
dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine beyanda bu-
olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk
lunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçiri-
derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak
lir ve tutanak hâkime onaylattırılır (CMK 291/1).
bölge adliye mahkemesince verilen bu tür
Temyiz eden başvurusunda (istinafın aksine), kara-
kararlar veya istinaf başvurusunun esastan
rın hangi sebeple bozulmasını istediğini göstermek
reddine dair kararlar,
zorundadır (CMK md. 294/1).
• Yukarıdaki bentlerde yer alan sınırlar içinde
Ceza yargılamasında, istinaf mahkemesince ve-
kalmak koşuluyla aynı hükümde, cezalar-
rilen kararlardaki cezanın türü ve miktarına göre
dan ve kararlardan birden fazlasını içeren
temyiz kanun yoluna başvuru kapatılmıştır. Diğer
bölge adliye mahkemesi kararları.
bir ifadeyle istinaf mahkemeleri tarafından verilen
bazı kararlar kesindir. Bu kararların hangileri oldu-
ğu CMK’nin 286/2. fıkrasında (286/3. fıkrasında- Hukuk Yargılamasında Temyiz
ki istisnalar hariç) şu şekilde belirtilmiştir: İncelemesi
• İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl Hukuk yargılamasında temyiz kanun yolu
veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne HMK’nin 361 ila 373. maddelerinde düzenlen-
olursa olsun adli para cezalarına karşı isti- miştir. Buna göre, bölge adliye mahkemesi hukuk
naf başvurusunun esastan reddine dair böl- dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararları-
ge adliye mahkemesi kararları, na karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde
38
2
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
temyiz yoluna başvurulabilir (HMK md. 361). • Yargı çevresi içindeki ilk derece mahkeme-
Temyiz dilekçesi, kararı veren bölge adliye mahke- leri hâkimlerinin davayı görmeye hukuki
mesi hukuk dairesine veya temyiz edenin bulun- veya fiili engellerinin çıkması hâlinde, dava-
duğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi- nın o yargı çevresi içindeki başka bir mah-
ne veya ilk derece mahkemesine verilebilir (HMK kemeye nakline ilişkin kararlar,
md. 365/1). Temyiz incelemesinde, istinaf kanun • Geçici hukuki korumalar hakkında verilen
yolunun aksine Yargıtay, tarafların ileri sürdükleri kararlar kesindir.
temyiz sebepleriyle bağlı değildir ve kanunun açık
hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da incele-
yebilir (HMK md. 369/1). Hukuk ve Ceza Yargılamasında
Hukuk yargılamasında da ceza yargılamasında ol- Temyiz İncelemesinde Ortak Noktalar
duğu gibi bazı kararlar bakımından temyiz yolu ka- Hem ceza hem de hukuk davalarına ilişkin
patılmıştır. Bu kararların hangileri olduğu HMK’nin temyiz denetiminde Yargıtay tarafından üç farklı
362/1-(a) bendinde belirtilmiştir. Buna göre: biçimde karar verilebilir. Bunlardan ilki “onama”
• Miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını kararıdır. Yargıtay ilgili dairesi kendisine yapılan
(bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin başvuruda, istinaf mahkemesince verilen kararda
kararlar, hukuka aykırı bir yön bulunmadığı kanaatine va-
rırsa onama kararı verir. İkinci karar “düzelterek
• Kira ilişkisinden doğan ve miktar veya de-
onama” kararıdır. İstinaf mahkemesince hükmedi-
ğeri itibarıyla temyiz edilebilen alacak da-
len kararda birtakım hatalar tespit edilmesine rağ-
vaları hariç olmak üzere 4 üncü maddede
men, bu hatalar yeniden yargılamayı gerektirmeye-
gösterilen davalar ile (23/6/1965 tarihli ve
cek düzeyde basitse düzelterek onama kararı verilir.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan do-
Sonuncu karar ise “bozma” kararıdır. İstinaf mah-
ğup taşınmazın aynına ilişkin olan davalar
kemesinin hükmünde tespit edilen hukuka aykırı-
hariç) özel kanunlarda sulh hukuk mahke-
lıklar, düzelterek onama kararı verilmesi için uygun
mesinin görevine girdiği belirtilen davalarla
olmadığı takdirde karar bozularak, tekrar karar ve-
ilgili kararlar,
rilmek üzere ilgili istinaf mahkemesine gönderilir
• Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece (Atalı/Ermenek/Kaya, 2019, s. 71).
mahkemeleri arasındaki yetki ve görev
Bölge adliye mahkemesi tarafından, ilk derece
uyuşmazlıklarını çözmek için verilen karar-
mahkemesinin kararına karşı gidilen istinaf tale-
lar ile merci tayinine ilişkin kararlar,
binin reddine karar vermişse, Yargıtay tarafından
• Çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar, verilen bozma kararından sonra dosya istinaf mah-
• Soybağına ilişkin sonuçlar doğuran davalar kemesine değil kararı bozulan ilk derece mahkeme-
hariç olmak üzere, nüfus kayıtlarının düzel- sine gönderilir.
tilmesine ilişkin davalarla ilgili kararlar,
Öğrenme Çıktısı
4 Yargıtay’ın yapısı ve görevlerini ifade edebilme
39
2
Adli Yargı
Yaşamla İlişkilendir
“Yargıtay, 12. Ceza Dairesi, E. 2018/458, K. maddesinde kesin hukuka aykırılık hali olarak
2018/5572, T. 16.5.2018 düzenlendiği gözetilmeden gerekçesiz hüküm
… kurulması,
Dava: Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan 2- ) Sanık hakkında internette facebook
sanığın mahkumiyetine dair hüküm, sanık tara- hesabı üzerinden suç tarihi itibariyle üst sınırı
fından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gere- 3 yıl hapis cezasını gerektiren TCK’nın 134/2.
ği düşünüldü: maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçu-
nu işlediğinin iddia edilmesi karşısında, sanık
Karar: Sanığın, 23.03.2009 tarihinde işlediği
hakkında, karar tarihinden önce 05.07.2012
sabit görülen özel hayatın gizliliğini ihlal suçun-
tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
dan dolayı TCK’nın 134/2, 62/1 maddeleri ge-
giren 6352 Sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleş-
reğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına
tirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik
ve CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün
Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara
açıklanmasının geri bırakılmasına dair Ulus As-
İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında
liye Ceza Mahkemesi’nin 24.02.2010 tarihli,
Kanun’un Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011
2009/95 esas, 2010/10 Sayılı kararı…,dosya in-
tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair
celendi:
düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlen-
Temyiz dilekçesi içeriğine göre, özel hayatın miş olup; temel şekli itibariyle adlî para cezasını
gizliliğini ihlal suçuna dair mahkûmiyet hükmü- ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis ce-
nün temyiz edildiği belirlenerek bu suçla sınırlı zasını gerektiren bir suçtan dolayı; a ) Soruştur-
olarak yapılan temyiz incelemesinde: ma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 Sayılı
1- ) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ceza Muhakemesi Kanununun 171. maddesin-
6/1, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141, deki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılma-
5271 Sayılı CMK’nın 34/1, 230 ve 1412 Sayı- sının ertelenmesine, b ) Kovuşturma evresinde,
lı CMUK’nın 308/7. maddeleri uyarınca mah- kovuşturmanın ertelenmesine, c ) Kesinleşmiş
keme kararlarının, Yargıtay denetimine olanak olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelen-
verecek biçimde açık ve gerekçeli olması ve Yar- mesine, karar verilir.” hükmü gereğince, kovuş-
gıtayın bu işlevini yerine getirmesi için gerekçe turmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiği
bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen gözetilmemesi,
görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışıl- Sonuç: Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın
ması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldü-
reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi ve ulaşı- ğünden, sair yönleri incelenmeksizin hükmün
lan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen bu sebeplerle 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi
fiilinin ve bunun nitelendirilmesinin belirtilmesi, uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı
delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun
ve hükmün CMK’nın 230. maddesine uygun şe- olarak BOZULMASINA, 16.05.2018 tarihinde
kilde gerekçe içermemesinin CMUK’nın 308/7. oybirliğiyle karar verildi.”
40
2
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Adli yargı, ceza hukuku ve özel hukuktan doğan ihtilaflara bakan, bu yönüyle dava çeşitliliği ve kendi içinde
“görev” adı verilen iş bölümü en kapsamlı olan yargı koludur. Diğer yargı kollarının görev alanına girmeyen
davalar adli yargıda çözümlenir.
Türk adli yargı sistemi gerek ceza yargısı gerekse hukuk yargısı yönünden üç dereceli (basamaklı) bir yapı-
lanmayı haizdir. İlk derece mahkemeleri hukuk ve ceza mahkemeleri olarak ikiye ayrılmaktadır. İkinci derece
mahkemeleri ise bölge adliye mahkemeleri oluşturur. Üçüncü ve son derece mahkeme ise Yargıtaydır. Yargıtay
diğerlerinin aksine bir yüksek mahkemedir. Kural olarak (kanunlarda istisnai bir düzenleme öngörülmemişse)
tüm davalar ilk derece mahkemesinde açılarak karara bağlanır. Bu mahkemelerin kesin olmayan kararlarına
karşı ikinci derece mahkemeler olan bölge adliye mahkemelerine kanun yoluna (istinaf ) başvurmak mümkün-
dür. İkinci derece mahkemelerin yani bölge adliye mahkemelerinin vermiş oldukları kararlara karşı da üçüncü
ve en üst derece mahkeme olan Yargıtaya temyiz kanun yoluna gitmek mümkündür.
Ceza mahkemeleri genel görevli mahkemeler olarak adlandırılan asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleri ile özel
kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemeleri olarak sınıflandırılmıştır. Asliye ceza mahkemeleri adından da
anlaşılacağı üzere asıl veya temel ceza mahkemeleridir. Kanunda ayrıca görevli kılınan hâller saklı kalmak
üzere ağır ceza ve özel görevli mahkemelerin görevleri dışında kalan tüm dava ve işler asliye ceza mahkeme-
since görülür. Asliye ceza mahkemelerinin kurulduğu yerlerde bir Cumhuriyet başsavcılığı da kurulur. Asliye
ceza mahkemeleri tek hâkimlidir. Kural olarak duruşmalarda Cumhuriyet savcısı da hazır bulunur. Ağır ceza
mahkemeleri, kanunlarda sayılan hükümler saklı kalmak kaydıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet
hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla görevlidir. Ağır ceza
mahkemeleri toplu mahkemelerdir. Bu mahkemede bir başkan ve yeteri kadar üye bulunur. Mahkeme, başkan
ve iki üyenin katılımı ile toplanır. Ağır ceza mahkemelerinin duruşmalarında Cumhuriyet savcısı da iddia
makamı olarak yer alır.
Hukuk mahkemeleri genel görevli mahkemeler olarak adlandırılan asliye hukuk ve sulh hukuk mahkemeleri
olarak sınıflandırılmıştır. Bu mahkemelerin görev alanı ceza mahkemelerinin aksine belirli bir kişi veya sıfata
göre belirlenmemiştir. Kanunlarda aksi düzenlenmedikçe özel hukuk yargı alanına giren tüm işlere bakarlar.
Çoğunlukla sulh hukuk mahkemeleri çekişmesiz yargı işlerine asliye hukuk mahkemeleri ise çekişmeli yargı
işlerine bakarlar. Kanunlarda aksi yönde bir düzenleme olmadıkça, dava konusunun değerine ve miktarına ba-
kılmaksızın mal varlığından kaynaklanan davalarla şahıs varlığına ilişkin davalar asliye hukuk mahkemesince
görülür. Bu mahkemelerde kural olarak yazılı yargılama usulü uygulanır.
Sulh hukuk mahkemeleri de ilk derece yargı mercileri arasında yer alan genel görevli ve tek hâkimli mahke-
melerdir. Bu mahkemeler HMK’nin 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen görevleri yerine getirirler.
Bu doğrultuda sulh hukuk mahkemelerinin görev sahası asli nitelikte olmayıp sadece kanunda gösterilen
işlerle sınırlıdır. Ayrıca çekişmesiz yargı işlerinde de aksine bir düzenleme olmadıkça görevli mahkemenin sulh
hukuk mahkemesi olduğu HMK’nin 383. maddesinde ifade edilmiştir. Bu mahkemelerde kural olarak basit
yargılama usulü uygulanır.
41
2
Adli Yargı
İkinci derece mahkeme statüsünde olan bölge adliye mahkemelerinin kanuni temeli 5235 sayılı Kanun’un
25. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre bölge adliye mahkemeleri, bölgelerin coğrafi durumları ve iş yo-
ğunluğu göz önünde tutularak belirlenen yerlerde, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak
Adalet Bakanlığınca kurulur. Hâlihazırda 15 bölge adliye mahkemesi faaliyet göstermektedir. Bunlar Ankara,
İstanbul, İzmir, Antalya, Samsun, Gaziantep, Adana, Bursa, Erzurum, Konya, Sakarya, Diyarbakır, Kayseri,
Trabzon ve Van Bölge Adliye Mahkemeleridir.
Bölge adliye mahkemeleri, başkanlık, ceza daireleri başkanlar kurulu, hukuk daireleri başkanlar kurulu, dai-
reler, bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, bölge adliye mahkemesi adalet komisyonu ve müdür-
lüklerden oluşur.
Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin görevleri şunlardır: Adli yargı ilk derece hukuk mahkemelerin-
den verilen ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılan başvuruları inceleyip karara bağlamak, yargı
çevresi içerisinde bulunan adli yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını
çözmek, yargı çevresindeki yetkili adli yargı ilk derece hukuk mahkemesinin bir davaya bakmasına fiili veya
hukuki bir engel çıktığı veya iki mahkemenin yargı sınırları kapsamının belirlenmesinde tereddüt edildiği
takdirde, o davanın bölge adliye mahkemesi yargı çevresi içerisinde başka bir hukuk mahkemesine nakline
veya yetkili mahkemenin tayinine karar vermek, kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin görevleri ise: adli yargı ilk derece ceza mahkemelerince verilen ve
kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvuruları inceleyip karara bağlamak, yargı çevresi içeri-
sinde bulunan adli yargı ilk derece ceza mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek, yargı
çevresindeki adli yargı ilk derece ceza mahkemeleri hâkimlerinin davayı görmeye hukuki veya fiili engellerinin
çıkması hâlinde, o davanın bölge adliye mahkemesi yargı çevresi içerisinde başka bir adli yargı ilk derece ceza
mahkemesine nakli hakkında karar vermek, kanunlarla verilen diğer görevleri yapmaktır.
Adli yargının sistematiğinde üçüncü derecede (en üstte) bulunan ve temyiz mahkemesi mercii Yargıtaydır.
Yargıtay Anayasa’nın 154. maddesinde yüksek bir mahkeme olarak düzenlenmiştir. Buna göre Yargıtay, adliye
mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son ince-
leme merciidir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.
Yargıtayda mevcut durumda 20 ceza dairesi 23 de hukuk dairesi mevcuttur. Her dairede bir başkan ve yeteri
kadar üye bulunur. Heyet bir başkan ve dört üyenin katılımıyla toplanır.
42
2
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
1 Adli yargının görev alanı aşağıdakilerden 5 İlk derece ceza mahkemelerinin kuruluşu ile
hangisidir? ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?
A. Ceza hukuku ve idare hukukundan doğan da- A. Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görü-
neler öğrendik?
valar şü alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından kuru-
B. Ceza hukukundan doğan davalar lur.
C. Özel hukuktan doğan davalar B. İçişleri Bakanlığının görüşü alınarak Adalet Ba-
D. Ceza hukukundan ve özel hukuktan doğan da- kanlığı tarafından kurulur.
valar C. İçişleri Bakanlığının görüşü alınarak Hâkimler
E. Ceza hukuku, idare hukuku ve özel hukuktan ve Savcılar Kurulu tarafından kurulur.
doğan davalar D. Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Hâkimler
ve Savcılar Kurulu tarafından kurulur.
2 Türk adli yargı sisteminde derece bakımın- E. Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü
dan mahkeme teşkilatlanması aşağıdakilerden han- alınarak Adalet Bakanlığı tarafından kurulur.
gisinde birlikte ve doğru olarak verilmiştir?
A. İlk derece mahkemeleri/ Ceza mahkemeleri/ 6 Çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme
Hukuk mahkemeleri kural olarak aşağıdakilerden hangisidir?
B. İlk derece mahkemeleri/ Bölge adliye mahke-
A. Asliye hukuk mahkemesi
meleri/ Yargıtay
B. Asliye ceza mahkemesi
C. İlk derece mahkemeleri/ Bölge adliye mahke-
meleri/ Danıştay C. Sulh hukuk mahkemesi
D. İlk derece mahkemeleri/ Bölge adliye mahke- D. Sulh ceza hâkimliği
meleri/ Sayıştay E. Ağır ceza mahkemesi
E. İlk derece mahkemeleri/ Bölge idare mahkeme-
leri/ Yargıtay 7 Türk Ticaret Kanunu’nda ve özel kanunlarda
açıkça ticari dava oldukları ve ticaret mahkemele-
3 Ceza yargısında genel görevli mahkemeler rince görülecekleri belirtilen davalara ne ad verilir?
aşağıdakilerden hangisinde birlikte ve doğru olarak
A. Nispi ticari davalar
verilmiştir?
B. Gayrınispi ticari davalar
A. Asliye ceza mahkemesi ve ağır ceza mahkemesi
C. Gayrımutlak ticari davalar
B. Asliye ceza mahkemesi ve sulh ceza hâkimliği
D. Mutlak ticari davalar
C. Ağır ceza mahkemesi ve icra ceza mahkemesi
E. Kesin ticari davalar
D. Ağır ceza mahkemesi ve sulh ceza hâkimliği
E. Asliye ceza mahkemesi ve çocuk ceza mahke- 8 Bölge adliye mahkemeleri tarafından yapılan
meleri
istinaf incelemesi ile ilgili aşağıdaki ifadelerden
4 Hukuk yargısının amacı aşağıdakilerden han- hangisi doğrudur?
gisidir? A. Hem maddi hem de hukukilik denetimini içe-
ren bir incelemedir.
A. Ceza hukukuna dair hakların tespiti ve gerçek-
leştirilmesi B. Hukukilik denetimi içeren bir incelemedir.
B. Suç teşkil eden fiillerin engellenmesi, bastırıl- C. Maddi denetim içeren bir incelemedir.
ması ve yaptırıma tabi tutulması D. Herhangi bir denetim söz konusu değildir.
C. Özel hukuka dair hakların tespiti ve gerçekleşti- E. Hukuki denetimi talebe bağlı, maddi denetimi
rilmesi zorunlu olan bir incelemedir.
D. İdarenin işlem ve eylemlerinden doğan hak ih-
lallerinin tespiti ve engellenmesi
E. Haksız fiillerin engellenmesi, bastırılması ve
yaptırıma tabi tutulması
43
2
Adli Yargı
44
2
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Araştır Yanıt
2 Anahtarı
Ceza yargısı ve hukuk yargısı alanında uygulanan hukuk kurallarının nitelikleri,
muhakeme usulleri ve yargılamaya egemen olan ilkeler birbirinden farklıdır. Ceza
hukukunda uygulanan hukuk kuralları kamu hukuku temelli iken hukuk yargıla-
masında uygulanan kurallar özel hukuk temellidirler. Ceza yargılamasında temel
kanun Ceza Muhakemesi Kanunu iken hukuk yargılamasında Hukuk Muhakeme-
leri Kanunu uygulanır. Ceza yargılamasında kamu yararının ön planda tutulması
Araştır 1 ve bunun sonucu olarak resen araştırma ilkesi geçerlidir. Hukuk yargılamasında ise
birey menfaati ve taraflarca getirilme ilkesi hâkimdir. Keza hukuk yargılamasında
hâkim kanunun açıkça belirttiği istisnai hâller (bilirkişi incelemesi ve keşif ) dışın-
da kendiliğinden araştırma yapamaz. Tarafların getirdiği dava malzemesi ve deliller
çerçevesinde yargılamayı bitirip hüküm verir. Ceza davalarında hâkimin tarafların
talepleri ile bağlı olma yükümlülüğü yokken hukuk yargılamasında hâkim yalnızca
tarafların talep ettiği hususlar bakımından karar verebilir.
Ceza yargılamasında genel görevli mahkemeler asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleridir.
Kanunda ayrıca görevli kılınan hâller saklı kalmak üzere ağır ceza ve özel görevli mahke-
melerin görevleri dışında kalan tüm dava ve işler asliye ceza mahkemesince görülür. Ağır
ceza mahkemeleri kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, Türk Ceza
Kanunu’nda yer alan yağma (md. 148), irtikâp (md. 250/1,2), resmî belgede sahtecilik
(md. 204/2), nitelikli dolandırıcılık (md. 158), hileli iflas (md. 161) suçları ile Türk
Ceza Kanunu’nun ikinci kitap dördüncü kısmının dört, beş, altı ve yedinci bölümünde
tanımlanan suçlar (md. 318, 319, 324, 325 ve 332. maddeler hariç) ve 3713 sayılı
Terörle Mücadele Kanunu’nun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar ile ağır-
Araştır 2 laştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren
suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla ağır ceza mahkemeleri görevlidir.
Hukuk yargılamasında ise genel görevli mahkemeler asliye hukuk ve sulh hukuk mah-
kemeleridir. Özel hukuk yargısı içinde sulh hukuk mahkemesinin ve diğer özel görevli
mahkemelerin görev alanı haricinde kalan tüm davalar asliye hukuk mahkemesinde
görülür. Sulh hukuk mahkemeleri de HMK’nin 4. maddesinde ve diğer kanunlarda
belirtilen görevleri yerine getirirler. Bu doğrultuda sulh hukuk mahkemelerinin görev
sahası asli nitelikte olmayıp sadece kanunda gösterilen işlerle sınırlıdır. Ayrıca çekiş-
mesiz yargı işlerinde de aksine bir düzenleme olmadıkça görevli mahkemenin sulh
hukuk mahkemesi olduğu HMK’nin 383. maddesinde ifade edilmiştir.
45
2
Adli Yargı
Araştır Yanıt
2 Anahtarı
Ceza yargısında, 3.000 Türk lirası ve altındaki adli para cezasına ilişkin mahkûmiyet
kararları ile üst sınırı 500 gün adli para cezasını gerektiren beraat hükümleri aleyhine
Araştır 3 istinafa gidilemez.
Hukuk yargısında ise 2020 yılı için miktar ve değeri 5.390 Türk lirasını aşmayan mal
varlığına ilişkin davalar bakımından istinafa gidilemez.
46
2
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Kaynakça
Anayurt Ö. (2018), Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kuru B. (2018), İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve
Kavramları, 18. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara. İflas Hukuku, 2. Baskı, Yetkin Yayınevi, Ankara.
Atalı M./Ermenek İ./Kaya H.Ü. (2019), Yargı Örgütü, Kunter N./Yenisey F./Nuhoğlu A. (2008), Muhakeme
2. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara. Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku,
16. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul.
Centel N./Zafer H. (2018), Ceza Muhakemesi
Hukuku, 15. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul. Özbek V. Ö./Doğan K./Bacaksız P./Tepe İ. (2018),
Ceza Muhakemesi Hukuku, 11. Baskı, Seçkin
Gözler K. (2018), Türk Anayasa Hukuku Dersleri, 22.
Yayınevi, Ankara.
Baskı, Ekin Yayınevi, Bursa.
Öztürk B./Tezcan D./Erdem M. R. ve Arkadaşları
Hanağası E./ÖZEKES M. (2014), Yargı Örgütü ve
(2018), Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi
Tebligat Hukuku, A.Ü. Yayınları, Eskişehir.
Hukuku, 12. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara.
Kuru B. (2018), Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 2.
Baskı, Yetkin Yayınevi, Ankara.
47
Bölüm 3
Türkiye’de İdarenin Yargısal Denetimi, İdari Yargılama
Usulünün Temel İlkeleri ve İdari Yargı Teşkilatı
1 2
Türkiye’de İdarenin Yargısal Denetimi İdari Yargılama Usulünün Temel İlkeleri
öğrenme çıktıları
3 4
Düzenlenmesi İdari Yargıda İvedi Yargılama Usulü
3 İdari yargı teşkilatlanmasını 4 Özel yargılama usullerinden ivedi
derecelendirerek açıklayabilme yargılama usulünü açıklayabilme
5
İlişkin Yargılama Usulü
5 Merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargılama
usul farklılığını açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Yargı Birliği Sistemi • Resen Araştırma İlkesi • Yargı Çevresi
• Bölge İdare Mahkemesi • Danıştay • İvedi Yargılama Usulü
48
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
GİRİŞ
Türkiye Cumhuriyeti yargı örgütü dört yargı kolundan oluşmaktadır. Bunlar sırasıyla Anayasa yargısı,
adli yargı, idari yargı ve uyuşmazlık yargısıdır. Bunların dışında her ne kadar 1982 Anayasası’nın yüksek
mahkemeler kısmında yer almasa da seçim yargısına ilişkin Yüksek Seçim Kurulu ve hesap mahkemesi
olarak nitelendirilen Sayıştay da vardır. Bu çerçevede adli yargının temyiz mercii olarak Yargıtay, idari
yargının temyiz mercii olarak ise Danıştay yüksek mahkemeler olarak örgütlenmiştir.
İdari yargılama alanında Türk hukuk sisteminde, ilk derece mahkemeleri; idare ve vergi mahkemeleri,
yeni yapılan değişiklik ve düzenlemeler ile istinaf mercii; bölge idare mahkemeleri ve temyiz mercii ise
Danıştay olarak düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu mahkemelerin oluşumu, çalışma şekli ve yargılama usulü
ise 2575 sayılı Danıştay Kanunu, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mah-
kemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda
düzenlenmiştir.
Bu ünitede öncelikle Türkiye’de idarenin yargısal denetimine ilişkin genel ve kısa bir bilgi verildikten
sonra, idari yargılama usulünün temel ilkeleri yine özet olarak açıklanmaya çalışılmıştır.
Resim 3.1
Yargı Birliği Sistemi
Yargı birliği sisteminde idarenin taraf olduğu uyuşmazlığın içeriği ne olursa olsun, görevli ve yetki-
li mahkemeler, adli yargı içerisinde yer almaktadırlar. Adliye mahkemelerinin verdikleri kararlar da adli
yargı düzeninin içinde yer alan bir yüksek mahkeme tarafından denetlenmektedir. Ortak hukuk sistemi
(common law) veya adli idare sistemi de denen yargı birliği sisteminde, uzmanlaşmış idare mahkemeleri
49
Türkiye’de İdarenin Yargısal Denetimi, İdari Yargılama Usulünün Temel İlkeleri ve İdari Yargı Teşkilatı
olabilir ve fakat bu uzmanlaşmış idare mahkeme- ve işlenmiş bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
lerinin verdiği kararlara karşı genel yargı düzeni Bu nedenle kısaca belirtilecek olan Türk idari yar-
içerisinde yer alan üst mahkemelere başvurulduğu gı sisteminin özelliklerini şu şekilde sıralayabili-
için idari yargı düzeni bulunmamaktadır. Bu idare riz (Gözübüyük/Tan, 1999, s. 22-23). İdari yargı
mahkemeleri de uzmanlaşmış iş mahkemeleri ve sistemimizin kaynağı Anayasa’dır. İdari yargılama
trafik mahkemeleri gibi adliye mahkemeleri içinde usulünün kaynaklarını başta Anayasa, uluslararası
yer almaktadırlar. Bu sistem, İngiltere gibi Anglo- sözleşmeler ve kanunlar oluşturur.
Sakson ülkelerinde uygulanmaktadır (Yıldırım/ İdari davaların ilk defa görüldüğü yargı yer-
Avcı, 2015, s. 307). lerine ilk derece idari yargı yerleri denmektedir.
Türkiye’de ilk derece idari yargı yerleri sırasıyla; ida-
İdari Yargı Sistemi re mahkemeleri, vergi mahkemeleri ve Danıştay’dır.
İdarenin, idare hukuku kurallarının uygulan- İdari yargıda Danıştay dışındaki ilk derece yargı
masından kaynaklanan uyuşmazlıklara bakan mah- yerleri mahkeme biçiminde örgütlenmiştir. Bun-
kemelerin yer aldığı, adli yargının dışında, kendine lardan idare mahkemeleri genel görevli idari yargı
özgü kuralları ve yargılama usulleri olan ayrı yargı yeridir. İdari yargı alanında iki yüksek mahkeme
düzenine idari yargı sistemi denir. Bu sistemde ida- bulunmaktadır. Bunlardan birisi Danıştay, diğeri
renin yargısal denetimi kural olarak genel mahke- de Bölge İdare Mahkemeleri’dir. Anayasa’nın 155.
meler olarak adlandırılan adliye mahkemelerinde maddesinde yüksek idari yargı yeri olarak düzen-
değil, sırf bu amaçla kurulmuş, kendi üst mahke- lenen Danıştay, idari mahkemelerce verilen ve
meleri veya kanun yolları bulunan ve idari yargı kanunun başka bir idari yargı yerine bırakmadığı
düzeni içinde yer alan idari mahkemeler tarafın- karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Ka-
dan yapılmaktadır. Ayrıca idari yargı, idari rejimin nunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece
ögelerinden de birisini oluşturmaktadır (Yıldırım, mahkemesi olarak bakar. Bunun dışında Danıştay
2015, s. 5 vd). Kanunu’nun 23. maddesinde Danıştay’ın idari ni-
telikteki görevleri de sayılmıştır. Dolayısıyla Danış-
İdari yargı düzeninde, çeşitli ilk derece idari
tay sadece idari yargının yüksek mahkemesi değil,
yargı yerleri ve bunların üstünde de Danıştay ve/
aynı zamanda bir danışma ve inceleme merciidir.
veya Bölge İdare Mahkemesi adı verilen üst yargı
Bu özelliği ile Danıştay, merkezi idareye yardımcı
yerleri bulunmaktadır. Türkiye’de ilk derece idari
kuruluşlardan birisi olarak karşımıza çıkmaktadır
yargı yerleri, idare ve vergi mahkemeleri, üst derece
(Yıldırım/Avcı, 2015, s. 318-323).
idari yargı yerleri de bölge idare mahkemeleri ve
Danıştay’dır (Yıldırım, 2015, s. 5 vd).
Uyuşmazlık çıkması hâlinde idari yargının gö-
rev alanına giren birçok idari işlemler, kanunlarla İdari yargılamanın kaynaklarından olan
adli yargının görev alanına dâhil edilmiştir (Yıldı- kanunların bazıları şöyledir: Danıştay
rım, 2015, s. 6 vd). Kanunu, İdari Yargılama Usulü Kanunu,
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahke-
meleri ve Vergi Mahkemelerinin Kurulu-
şu ve Görevleri Hakkında Kanun, Vergi
Usul Kanunu, Uyuşmazlık Mahkemesi-
dikkat
Fransa ve Türkiye gibi Kara Avrupası hukuk sis- nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun,
temi içinde yer alan ülkelerde uygulanan sistem Hâkimler ve Savcılar Kanunu, Tebligat
“Yargı Ayrılığı” sistemi ya da bir başka ifadeyle Kanunu ve Kamu Hizmetleri ile ilgili
“İdari Yargı Sistemi”dir. İmtiyaz Şartlaşma ve Sözleşmelerinden
Doğan Uyuşmazlıklarda Tahkim Yoluna
Başvurulması Hâlinde Uyulması Gereken
İlkelere Dair Kanun(Coşkun/Karyağdı,
İdari Yargı Sisteminin Özellikleri
2001, s. 33-45; Akyılmaz/Sezginer/Kaya,
Türk idari yargı sisteminin sahip olduğu özel- 2016)
likler idare hukuku doktrininde çokça incelenmiş
50
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
İdarenin yargısal denetiminin İdare mahkemeleri ile idari Yargı birliği/Yargı ayrılığı
anayasal sınırlarını araştırınız yargı sistemini ilişkilendiriniz ayrımını anlatınız
51
Türkiye’de İdarenin Yargısal Denetimi, İdari Yargılama Usulünün Temel İlkeleri ve İdari Yargı Teşkilatı
52
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
güvenliği ve yüksek menfaatleri ile birlikte yabancı savcılık kurumu ceza yargılamasında olduğu gibi
devletlere de ilişkin ise Başbakan veya ilgili bakan, kamu adına talepte bulunan bir merci değildir.
gerekçesini bildirmek suretiyle, söz konusu bilgi ve İdari yargıda yer alan savcılar temel olarak dos-
belgeleri vermeyebilir. Verilmeyen bilgi ve belgelere ya üzerinden görüş bildirme yetkisine sahiptirler.
dayanılarak ileri sürülen savunmaya göre karar ve- Bu aslî yetkinin dışında Danıştay başsavcısı tara-
rilemez (Yıldırım/Avcı, 2015, s. 314-315). fından münhasıran kullanılabilen bir olağanüstü
Re’sen araştırma ilkesinin benimsenmesi, hukuk kanun yolu olarak kanun yararına temyize iliş-
yargılamasına oranla bilirkişi, keşif gibi yöntemlere kin yetki ve görev de bulunmaktadır. 6545 sayılı
az başvurulması idari yargılamayı az masraflı ve ba- Kanun ile değişik İYUK’un 51. maddesine göre;
sit bir hâle getirmiştir (Gözübüyük, 2006, s. 349; “İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mah-
Kalabalık, 2013a, s. 242). kemelerinin kesin olarak verdiği kararlar ile istinaf
veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleş-
İdari yargılama hukukunda hukuk yargıla-
miş bulunan kararlardan niteliği bakımından yü-
masından farklı olarak savcılık kurumu bulun-
rürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler,
maktadır. Danıştay’da savcılık kurumu teşekkül
ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya
ettirilmiştir. Ancak idare ve vergi mahkemeleri
kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına
ile bölge idare mahkemelerinde savcılık kurumu
temyiz olunabilir”.
bulunmamaktadır. İdari yargıda teşekkül ettiren
Öğrenme Çıktısı
2 İdari yargıya hakim olan temel ilkeleri açıklayabilme
İdari yargılama usulündeki Yazılılık ilkesi ile Mahkeme Taraflarca getirilme ilkesi ile
‘Re’sen Araştırma’ ilkesini evrak dosyasını İlişkilendi- ‘Re’sen Araştırma’ ilkesinin
araştırınız riniz. ayrımını anlatınız
53
Türkiye’de İdarenin Yargısal Denetimi, İdari Yargılama Usulünün Temel İlkeleri ve İdari Yargı Teşkilatı
İdari yargıda yapılan yeni düzenlemeler ile bölge idare mahkemesi sayısının yediye düşürülmüş olduğu
görülmektedir. Bölge idare mahkemelerinde çeşitli sayılarda uzmanlaşacak daireler açılarak bölge idare
mahkemelerine bir bakıma üst yerel son derece mahkemesi özelliğinin verildiği de belirtilebilir (Bilgin,
2016a, s. 151 vd).
Resim 3.2
Mahkemeler Kuruluşu
Bölge idare mahkemelerinin kuruluşu, oluşumu, görev ve yetkileri konusu 2576 sayılı Kanun’da düzen-
lenmiştir. 6545 sayılı Kanun ile Bölge İdare Mahkemelerinin Oluşumunu düzenleyen 2576 sayılı Kanun
hükmü tümüyle değiştirilmiştir. Yeni düzenleme ile bölge idare mahkemelerinde, bölge idare mahkemesi
başkanlığı, istinaf daire başkanlarından oluşan başkanlar kurulu, istinaf daireleri ve bu dairelerde buluna-
cak müdürlükler ile adalet komisyonları yer almaktadır. Bölge idare mahkemeleri, başkanlık, başkanlar
kurulu, daireler, bölge idare mahkemesi adalet komisyonu ve müdürlüklerden teşekkül etmektedir. Bölge
idare mahkemeleri idare ve vergi davalarına bakacak şekilde idare ve vergi olmak üzere en az iki daireden
oluşacaktır ve fakat Adalet Bakanlığı’nın teklifi üzerine idare ve vergi davalarına bakacak istinaf dairesinin
sayısı, HSYK tarafından arttırılıp azaltılabileceği de hüküm altına alınmıştır. Kanaatimizce bölge idare
mahkemelerinin sayılarının azaltılması nedeniyle bölge idare mahkemelerindeki istinaf dairelerinin sayısı
çoğaltılmalıdır (Bilgin, 2016a, s. 151 vd).
54
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Manisa, Muğla, Uşak, Konya Bölge İdare Mahke- istinaf yolu açık olan kararlara karşı istinaf başvu-
mesi yargı çevresinin; Adana, Afyonkarahisar, Ak- rusunda bulunulduğunda daire bu görevini yerine
saray, Antalya, Burdur, Isparta, Karaman, Konya, getirecektir. Nitekim, dava değeri beş bin (2020
Mersin, Niğde, Samsun Bölge İdare Mahkemesi yılı için yedi bin) TL’nin altında kalan davalar ile
yargı çevresinin; Amasya, Artvin, Çorum, Giresun, ivedi ve merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargılama
Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Tokat, Trabzon şehir- usullerinin uygulandığı davalarda istinaf başvuru
lerinin mülkî idare sınırları olarak oluşturulması yolu kapalı olduğundan bu yola başvurulamayacak
karar altına alınmıştır (Bilgin, 2016b, s. 6-7). olup istinaf dairesi de bu yönde gelen başvuruları
Bölge idare mahkemesi içerisinde yer alan isti- değerlendirmeyecektir. b) İlk derece mahkemelerince
naf dairelerinin davalara ilişkin olarak vermiş oldu- yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen
ğu nihai kararlar kural olarak kesindir. Ancak bölge kararlara karşı yapılan itirazları inceleyerek karara
idare mahkemelerinin İYUK’un 46. maddesine bağlamak: 6545 sayılı Kanun ile 2576 ve 2577
göre, temyize açık olan kararları Danıştay’da tem- sayılı Kanunlar’da yapılan değişiklikler öncesinde
yiz edilebilir. de mevcut bölge idare mahkemelerince ilk derece
mahkemeleri tarafından verilen yürütmeyi dur-
durma istemleri hakkında verdikleri kararlara karşı
Bölge İdare Mahkemelerinin ve yapılan itirazlar incelenmekte idi. Yeni düzenleme-
Dairelerinin Görevleri de farklı bir değişiklik öngörülmemektedir. Kana-
6545 sayılı Kanun ile, idari yargıda istinaf sis- atimizce bu düzenlemenin korunmuş olması, hak
teminin uygulanmasına yönelik olarak konan bir arama özgürlüğü ve hukuki güvenlik ilkelerini de
başka hüküm bölge idare mahkemesinin görevle- kapsayan hukuk devletinin sağlanması noktasında
rine ilişkindir (Avcı, 2015, s. 38). Bu hüküm ile son derece isabetli olmuştur. c) Yargı çevresi içinde
bölge idare mahkemelerinin temel görevi istinaf bulunan ilk derece mahkemeleri arasındaki görev ve
başvurularını inceleyip karara bağlamak olarak dü- yetki uyuşmazlıklarını çözmek: İdare ve vergi istinaf
zenlenmiştir (Avcı, s. 38). daireleri arası söz konusu olacak iş bölümüne göre,
6545 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile 2576 sa- her daire kendi konusuna giren uyuşmazlık türü
yılı Kanun’a eklenen 3/D maddesinde, bölge ida- bakımından önüne gelen uyuşmazlıkla ilgili görevli
re mahkemesi dairelerinin görevleri hüküm altı- ve yetkili mahkemeleri belirleyecektir. d) Yargı çev-
na alınmıştır. İstinaf mahkemesi olarak çalışması resi içinde bulunan yetkili ilk derece mahkemesinin
öngörülen dairelerin görevleri arasında; ilk derece bir davaya bakmasına fiili veya hukukî bir engel çık-
mahkemelerince verilen ve istinaf yolu açık olan tığı veya iki mahkemenin yargı çevresi sınırlarında
nihai kararlara karşı yapılan istinaf başvurularını tereddüt veya iki mahkemenin de aynı davaya bak-
inceleyerek karara bağlamak vardır (Avcı, 2015, maya yetkili olduklarına karar verdikleri hâllerde, o
s. 41-42). İlk derece mahkemeleri tarafından ve- davanın bölge idare mahkemesi yargı çevresi içinde
rilen her karar, bölge idare mahkemesi dairele- bulunan başka bir mahkemeye nakline veya yetkili
rinin istinaf incelemesine tabi değildir. Ayrıca, mahkemenin tayinine karar vermek: Bu bent altında
Danıştay Kanunu’nun 25. maddesine göre, Da- üç önemli konu ile ilgili görevler düzenlenmiştir.
nıştay Kanunu’nun 24. maddesinde düzenlenen Buna göre; 1. Bölge idare mahkemesinin yargı çev-
Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak bakacağı resi içinde bulunan ilk derece mahkemesinin bir
davalara ilişkin olarak verilen nihai kararlara karşı davaya bakmasına fiili veya hukuki bir engel olması
da istinaf kanun yoluna başvurulamaz, bunlara kar- hâlinde, bölge idare mahkemesinin ilgili istinaf da-
şı temyiz kanun yoluna başvurulabilir (Avcı, s. 42). iresi bu olayı kendi yargı çevresi içindeki başka bir
İstinaf dairelerinin görevleri 2576 sayılı Kanun’un ilk derece mahkemesine nakledebilir. Bu durum
3/D maddesinde beş bent olarak sayılmıştır. Buna özellikle birden fazla hâkimin reddi veya çekilmesi
göre; a) İlk derece mahkemelerince verilen ve istinaf hâlinde gündeme gelebilir (Bilgin, 2016a, s. 155).
yolu açık olan nihâi kararlara karşı yapılan istinaf 2. Bölge idare mahkemesinin yargı çevresindeki
başvurularını inceleyerek karara bağlamak: İstinaf ilk derece mahkemelerinin yargı çevresi sınırları
dairelerinin temel görevi, İYUK’un 45. maddesi arasında tereddüde düşüldüğü hâllerde, ilgili isti-
uyarınca yapılan istinaf başvurularını karara bağla- naf dairesi yetkili ilk derece mahkemesini belirle-
maktır. İlk derece mahkemelerince verilen nihai ve yebilir. 3. Bölge idare mahkemesi yargı çevresinde
55
Türkiye’de İdarenin Yargısal Denetimi, İdari Yargılama Usulünün Temel İlkeleri ve İdari Yargı Teşkilatı
yer alan iki ilk derece mahkemesinin de kendisini İlk İnceleme Üzerine Verilecek
aynı davayı görmeye yetkili olduğuna karar vermesi Kararlar ve Duruşma
hâlinde de istinaf dairesi yetkili mahkemenin han- İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. mad-
gisi olduğunu belirler. Bölge idare mahkemesinin desi dava dilekçesi üzerinde yapılacak olan ilk in-
ilgili istinaf dairesine yetkili mahkemeyi belirleme celeme üzerine verilecek kararları düzenlemektedir
yetkisinin verildiği görülmektedir. e) Kanunlarla (Çağlayan, 2011, s. 173-210; Gözübüyük, 2005,
verilen diğer görevleri yapmak: Kanunlarla verilen s. 474-479; Kalabalık, 2013b, s. 244-293; Gözü-
görevler arasında 4483 sayılı Memurlar ve Diğer büyük/Tan, 2013, s. 738-894; Candan, 2005, s.
Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Ka- 481-540). İdari yargı yerlerinin görevli olduğu da-
nun hükümleri uyarınca yapılan itirazlar hakkında valarda verilen görev ret ile yetki ret kararları, ha-
karar vermek görevi sayılabilir (Bilgin, s. 155). sım düzeltme ve dilekçesinin reddi kararları dışın-
da kalan, idari merci tecavüzü nedeniyle merciine
tevdi, davanın ehliyet yönünden reddi, kesin ve yü-
rütülebilir işlem olmadığı gerekçesiyle incelenmek-
sizin ret, süresinde açılmayan davaların süre aşımı
dikkat nedeniyle reddi kararlarına karşı istinaf veya temyiz
İdari yargıya getirilen istinaf sistemi kendine yoluna gidilebilmektedir. Karar düzeltme kanun
özgü ve eksik ya da kısmi istinaf olarak nitelen- yolu kaldırıldığı için bu yola başvurulamayacaktır
direbileceğimiz bir sistemdir. Yeni düzenlemeye (Bilgin, 2016a, s. 161-162). İdari Yargılama Usu-
göre, ilk derece mahkemelerinin bazı kararları lü Kanunu’nun 17 ve 19. maddelerinde ise, idari
ilk derecede kesinleşmekle istinaf incelemesine yargı yerlerindeki duruşma konusunu hüküm al-
tabi olmamaktadır. Ayrıca ilk derece mahkeme- tına almıştır (Işıklar, 2011, s. 45-100). Bölge idare
lerinin bazı kararları da doğrudan temyiz ince- mahkemelerindeki istinaf dairelerinde taraflar du-
lemesine tabi tutulmuş ve istinaf başvurusuna ruşma yapılması talebinde bulunabileceği gibi idari
konu edilmemiştir. yargı yeri de kendiliğinden duruşma yapılmasına
karar verebilir (Fiş Üstün, 2016, s. 465).
Öğrenme Çıktısı
3 İdari yargı teşkilatlanmasını derecelendirerek açıklayabilme
56
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
usulüne tabi olan uyuşmazlıkların bir an evvel yar- cevap dilekçesi verme safhalarının kaldırıldığı anla-
gı mercileri önüne getirilerek karara bağlanmasına şılmaktadır. Anılan davalarda taraflar, birer dilekçe
yönelik meşru bir amaca dayandığı anlaşılmaktadır. ile iddia, savunma ve delillerini ibraz edebilecektir.
İvedi yargılama usulüne tabi davalarda yargılama Böylece dava dosyası, bir an evvel tekemmül ede-
sürecinin hızlandırılması amacı da dikkate alındı- rek esas hakkında karar verme aşamasına gelecektir.
ğında, dava konusu kurallarda belirtilen dava açma, Bu bağlamda, yargılama sürecinin hızlandırılması
temyiz yoluna başvurma ve temyize cevap verme amacıyla cevaba cevap ve ikinci cevap safhalarının
sürelerinin, dilekçelerin hazırlanması ve eklerinin kaldırılarak taraflara birer dilekçe ile iddia ve savun-
temin edilmesini imkânsız kılacak veya büyük ölçü- ma hakkı tanınması kanun koyucunun takdir yet-
de güçleştirecek kadar kısa olmayıp dava ve cevap kisi kapsamındadır. Dava konusu kuralla, davacının
hakkının kullanımına ölçüsüz bir sınırlama getirme- cevaba cevap hakkı ortadan kaldırılmakla birlikte,
mektedir” (Anayasa Mahkemesi kararı, Karar Tari- idari yargılama usulünde uygulanan re’sen araştırma
hi:19.03.2015, Esas: 2014/149, Karar: 2015/31; ilkesi uyarınca mahkemeler uyuşmazlığın çözümü-
Avcı, s. 48-49). Yine Anayasa Mahkemesi, ivedi yar- ne etki edecek her türlü bilgi ve belgeyi taraflardan
gılama usulünde, savunma dilekçesi verme süresinin veya üçüncü kişilerden isteme yetkisini haizdir. Bu
on beş günle sınırlandırılmış olmasını ve bu sürenin duruma bağlı olarak, ivedi yargılama usulüne tabi
bir defaya mahsus olmak üzere en fazla on beş gün davalarda yargılamanın hızlandırılması amacıyla da-
uzatılabileceğini düzenleyen kanun hükmünü de vacıya cevaba cevap hakkı tanınmaması hak arama
Anayasa’ya aykırı bulmamıştır: “İvedi yargılama usu- özgürlüğünü imkânsız kılacak veya büyük ölçüde
lüne tabi olan işlemleri tesis eden idari makamların, güçleştirecek nitelikte değildir” (Anayasa Mahkeme-
kural olarak bu işlemlere karşı açılacak davaların çö- si kararı, Karar Tarihi:19.03.2015, Esas: 2014/149,
zümünde gerekli bilgi ve belgeleri bünyelerinde bu- Karar: 2015/31; Avcı, s. 50). İdarenin cevap dilek-
lundurdukları ve bu bilgileri hukuki yönden savun- çesinde yeni iddialar ileri sürmesi karşısında, davacı-
ma dilekçesine dönüştürecek uzman personele sahip nın bu iddialardan bihaber olması veya bu iddialara
olmaları gerektiği gözetildiğinde, savunma dilekçele- cevap verememesi sebebiyle bu davalarda davacıların
rini sunabilmeleri için öngörülen on beş günlük sü- adil yargılanma hakkının ortadan kaldırılmamasına
renin yeterli ve makûl olduğu sonucuna ulaşılmak- da özen gösterilmelidir. Adil yargılanma hakkının
tadır. Ayrıca davanın niteliğine göre sürenin yetersiz gerçekleştirilmesi bakımından, idarenin yeni iddia-
kalması durumunda savunma verme süresi on beş larda bulunması durumunda davacının bu iddialara
gün süreyle uzatılabilmektedir. Kaldı ki, idari yargı karşı cevaplarının alınması gerekir.
mercileri idarenin savunma dilekçesinde ileri sürdü- 6545 sayılı Kanun ile idari yargıya getirilen ivedi
ğü hususlarla bağlı olmayıp re’sen araştırma ilkesi yargılama usulünde, İYUK madde 11 hükmünün
uyarınca uyuşmazlığın çözümü için gerekli gördüğü uygulanmayacağı da hüküm altına alınmıştır. İfade
her türlü incelemeyi kendiliğinden yapma yetkisine etmek gerekir ki idareye başvurunun amacı, idare-
de sahiptir. Bu itibarla, ivedi yargılama usulüne tabi nin hukuka aykırı olduğu iddia edilen işlemlerinin
davaların bir an evvel sonuçlandırılması amacıyla dava yoluna gitmeden düzeltilmesinin sağlanmasıdır
kamu yararı gözetilerek savunma verme süresinin on (Avcı, s. 50). Türkiye’de idari başvuru yoluyla uyuş-
beş günle sınırlandırılması kanun koyucunun takdir mazlıkların çözümünün son derece sınırlı olması,
yetkisinde olup kuralda hukuk devleti ilkesi ile çeli- idari başvuru yoluyla çoğunlukla bir netice alına-
şen bir yön bulunmamaktadır” (Anayasa Mahkeme- maması ve uygulamada idari başvurunun, hukuka
si kararı, Karar Tarihi:19.03.2015, Esas: 2014/149, aykırı olduğu iddia edilen idari işlem ve eylemlerin
Karar: 2015/31; Avcı, s. 49). Ayrıca, ivedi yargılama kaldırılmasında zaman kaybından başka bir sonuç
usulüne tabi davalarda savunmanın verilmesi veya doğurmaması, kısacası idari başvurunun etkili bir
savunma verme süresinin geçmesiyle dosyanın te- yol olmaması nedeniyle ivedi yargılama usulünde
kemmül etmiş sayılacağı kabul edilerek cevaba cevap böyle bir düzenleme getirilmesinin isabetli olduğu
ve ikinci cevap safhaları ortadan kaldırılmıştır. Ana- ileri sürülebilir (Avcı, s. 50). Anayasa Mahkemesi,
yasa Mahkemesi, bu düzenlemenin de Anayasa’ya ivedi yargılama usulünde, İYUK madde 11 hük-
aykırı olmadığına hükmetmiştir: “İvedi yargılama münün uygulanmayacağı şeklinde getirilen kanun
usulüne tabi davalarda yargılama sürecinin bir an hükmünün Anayasa’ya aykırı olmadığını şu gerek-
önce tamamlanması amacıyla cevaba cevap ve ikinci çelerle ifade etmiştir: “Dava konusu kuralda, ivedi
57
Türkiye’de İdarenin Yargısal Denetimi, İdari Yargılama Usulünün Temel İlkeleri ve İdari Yargı Teşkilatı
yargılama usulünde, 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesinin uygulanmayacağı öngörülmüştür. Buna göre, ive-
di yargılama usulüne tabi davalara konu olan idari işlemlere karşı ilgililerin, dava açmadan önce işlemin geri
alınması, kaldırılması veya değiştirilmesi istemiyle idareye başvurması hâlinde ivedi yargılama usulüne tabi
uyuşmazlıklar için öngörülen otuz günlük dava açma süresi işlemeye devam edecektir. İlgililerin haklarında
tesis edilen işleme karşı idareye başvurmaları ve bu başvurunun olumsuz şekilde sonuçlanması, uyuşmazlığın
yargı mercii önüne getirilmesini belli bir süre geciktirmektedir. Kanun koyucunun bu durumu dikkate alarak
ivedi yargılama usulüne tabi olan işlemlerden doğan uyuşmazlıkların bir an evvel yargı mercileri önüne getiri-
lerek çözümlenmesi amacıyla, bu işlemlere karşı ilgililerin dava açmadan önce idareye yaptıkları başvurunun
dava açma süresini durdurmayacağını öngören kuralı ihdas ettiği anlaşılmaktadır. İvedi yargılama usulüne
tabi olan işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların bir an evvel yargı mercileri önüne getirilerek çözümlen-
mesi amacıyla kamu yararı gözetilerek, bu işlemlere karşı dava açılmadan önce idareye yapılan başvuruların
dava açma süresini durdurmayacağına yönelik kural kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamındadır. Ayrıca
dava konusu kural, ilgililerin haklarında tesis edilen işleme karşı idareye başvuru hakkını ortadan kaldırmadı-
ğı gibi dava açma hakkına yönelik herhangi bir sınırlama da getirmemektedir” (Anayasa Mahkemesi kararı,
Karar Tarihi: 19.03.2015, Esas: 2014/149, Karar: 2015/31; Avcı, s. 51).
Belirtmek gerekir ki ivedi yargılama usulünün uygulanacağı uyuşmazlıklara ilişkin davaların hızlı bir
şekilde sonuçlandırılabilmesi için ara kararı verilmesi, keşif, bilirkişi incelemesi ya da duruşma yapılması
gibi işlemlerin ivedilikle tamamlanmasının düzenlenmesi, kanaatimizce öngörülen usulün amacına uygun
ve yerinde olmuştur (Avcı, 2015, s. 51). 2577 sayılı Kanun’un 17/5. maddesine göre, duruşma daveti-
yelerinin taraflara en az otuz gün önce gönderilmesi gerekmektedir. İvedi yargılama usulünde bu otuz
günlük sürenin aranmaması yönünde açık bir düzenleme yapılmalıdır (Bilgin, 2016b, s. 126). Zaten ivedi
yargılama usulünün mahiyeti gereği bu hükmün bu usule ilişkin davalarda uygulanabilirliği kanaatimizce
bulunmamaktadır. Fakat kanun koyucunun bu konuda açık bir düzenleme yapması da gerekmektedir.
6545 sayılı Kanun ile 2577 sayılı Kanun’a eklenen 20/A maddesinde, ivedi yargılama usulünün uygu-
lanacağı işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar tahdidi olarak belirlenmiştir. Buna göre, ilk bakışta, ka-
muyu doğrudan ilgilendiren ve vakit kaybetmeksizin çözümlenmesinde kamunun doğrudan menfaati olan
işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların ivedi yargılama usulünün uygulanacağı uyuşmazlıklar olarak be-
lirlendiği görülmektedir ki kanaatimizce ilgili maddede belirlenen işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar,
kamu yararı gereği ivedilikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklardır yani düzenlemenin yapılış amacına
uygun olduğu görülmektedir (Avcı, 2015, s. 51-52).
Resim 3.3
58
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
59
Türkiye’de İdarenin Yargısal Denetimi, İdari Yargılama Usulünün Temel İlkeleri ve İdari Yargı Teşkilatı
Öğrenme Çıktısı
4 Özel yargılama usullerinden ivedi yargılama usulünü açıklayabilme
Bu yönüyle ivedi yargılama usulüne iliş- İvedi yargılama usulünde olduğu gibi merkezi
kin hükümde düzenlenmiş olan temyiz ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usulünün geti-
incelemesi istinaf incelemesine benzetil- riliş amacının yargılamanın hızlandırılması olduğu
miştir (Avcı, 2015, s. 54). görülmektedir. İvedi yargılama usulünde getirilen
süreler, idari yargılama usulündeki genel sürelere
Merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usu- (Kaplan, 2016, s. 288-355; Kalabalık, 2013b, s.
lünün uygulanacağı davalar, Milli Eğitim Bakanlı- 276-293; Gözübüyük, 2013, s. 394-424; Gözübü-
ğı (MEB) ile Ölçme, Seçme, Yerleştirme Merkezi yük/Tan, 2014, s. 812 vd.) oranla kısaltılmış iken
(ÖSYM) tarafından yapılan merkezi ve ortak sınavlar, merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usu-
bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları lünde süreler, ivedi yargılama usulüne göre daha
hakkında açılan davalardır. ÖSYM tarafından yapı- da kısaltılmıştır. İvedi yargılama usulünde dava
lan tüm sınavlara karşı açılacak olan davalar da bu açma süresi otuz gün iken (Bilgin, 2014, s. 61-64)
madde kapsamında belirtilen yargılama usulüne tabi merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usulün-
olacaktır (Bilgin/Erarslan, 2016, s. 123 vd). Kanun de dava açma süresi on gün olarak belirlenmiştir.
koyucu sadece iki kurumun yapacağı sınavlara karşı İlgililerin sınavlara ilişkin kendilerine tebligat ya-
açılacak davalarda ivedi yargılama usulü getirmiştir. pılmasından ya da tebligat yerine geçen internet
Milli Eğitim Bakanlığı ile ÖSYM dışındaki bakanlık üzerinden duyurunun yapılmasından itibaren on
ve kamu idarelerinin kendi içlerinde veya ülke çapın- gün içinde yetkili idare mahkemesinde dava açma-
da yapacakları sınavlara karşı açılan davalarda normal sı gerekir. Burada davanın açılacağı mahkeme genel
yargılama usulü söz konusu olur (Avcı, 2015, s. 80). olarak idari işlemi tesis eden MEB ve ÖSYM’nin
Diğer bakanlıkların Milli Eğitim Bakanlığı’na ya da bulunduğu yer idare mahkemesi olan Ankara İdare
ÖSYM’ye yaptırdığı sınavlara açılacak davalarda, Mahkemeleri’dir. Bunun tek istisnası kamu görevli-
20/B maddesinde öngörülen yargılama usulü uygula- lerine ilişkin 2577 sayılı Kanun’un 33. maddesinde
ma alanı bulur (Bilgin/Erarslan, s. 123 vd.). sayılan özel yetki kurallarından birinin var olması-
dır (Bilgin/Erarslan, 2016, s. 124).
60
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Milli Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve için gerekli olan bilgi ve belgeleri taraflardan isteye-
Yerleştirme Merkezi tarafından yapılan merkezi ve bilir, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırabilir. İvedi
ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile yargılama usulüne tabi davalarda dosyanın tekem-
sınav sonuçları hakkında açılan davalarda, ivedi yar- mülünden itibaren en geç bir ay içinde karar veri-
gılama usulünde olduğu gibi, İYUK’un 11. mad- lebilmekte iken merkezi ve ortak sınavlara ilişkin
desi hükmünün uygulanmayacağı düzenlenmiştir. yargılama usulünde, bu süre on beş gündür (Avcı,
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 11. maddesine 2015, s. 80).
göre yapılan başvurularda idari işleme karşı dava MEB ve ÖSYM’nin yaptığı sınavlara karşı açı-
açma süresi durmakta ve idarenin başvuruya vere- lan davalarda mahkeme tarafından verilen dava
ceği cevaptan sonra dava açma süresi kaldığı yer- konusu işlemin iptali veya davanın esastan red-
den işlemeye devam etmektedir (R.Yıldırım, 2006; di kararlarına karşı temyiz için Danıştay’ın ilgili
Bilgin/Sezer, 2008; Eroğlu, 1978, s. 358; Gözü- dava dairesine temyiz başvurusu yapılabilir (Bil-
büyük/Güven, 1996, s. 235; Çırakman, 1976, s. gin/Erarslan, 2016, s. 129-130). İdari Yargılama
210; T. Yıldırım, 1998; Bilgin, 2013, s. 389-430; Usulü Kanunu’nun temyizi düzenleyen 48. mad-
Bilgin/Erarslan, 2016, s. 12-125). İvedi yargılama desinin, tüm İYUK’un diğer maddelerinde oldu-
usulünde olduğu gibi, merkezi ve ortak sınavlara ğu gibi, ivedi ve merkezi ve ortak sınavlara ilişkin
ilişkin yargılama usulünde de idareye başvuru ya- yargılama usullerinin uygulandığı davalarda da
pılmış olması, işlemeye başlamış olan dava açma bu usulleri düzenleyen hükümlere aykırı olma-
süresini durdurmamaktadır. Bu nedenle davaların yan hükümleri kıyasen uygulanır. İvedi yargılama
zaman aşımı gerekçesiyle idari yargı yerleri tara- usulünde, ilk derece mahkemesi tarafından verilen
fından reddedilmemesi ve olası hak kayıplarının nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on
önüne geçebilmek için bu kurala dikkat edilmesi beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabilmekte
gerektiğini söylemek yanlış olmasa gerektir. iken merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargılama
İvedi yargılama usulünde olduğu gibi, merke- usulünde, bu süre yine beş güne düşürülmüştür
zi ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usulünde de (Çağlayan, 2008). Merkezi ve ortak sınavlara iliş-
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesine kin yargılama usulünde, ivedi yargılama usulünde
göre ilk inceleme yapılacaktır (Çağlayan, 2015, s. olduğu gibi, temyiz dilekçelerinin üç gün içinde
173-210). incelenip tebliğe çıkarılacağı düzenlenmiştir. Tem-
İYUK’un 17/5. maddesine göre, duruşma da- yiz dilekçelerine karşı tarafın cevap verme süresi
vetiyelerinin taraflara en az otuz gün önce gönde- ise, ivedi yargılama usulüne oranla kısaltılmıştır.
rilmesi gerekmektedir. Merkezi ve ortak sınavlara İvedi yargılama usulünde bu süre on beş gün iken,
ilişkin yargılama usulünde bu otuz günlük sürenin merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usu-
aranmaması yönünde açık bir düzenleme yapılma- lünde bu süre beş gün olarak düzenlenmiştir. Son
lıdır. Zaten merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yar- olarak ivedi yargılama usulünde, temyiz isteminin
gılama usulünün mahiyeti gereği bu hükmün bu en geç iki ay içinde karara bağlanacağı ve kararın
usule ilişkin davalarda uygulanabilirliği kanaati- en geç bir ay içinde tebliğe çıkarılacağı düzenlen-
mizce bulunmamaktadır. Fakat kanun koyucunun miş iken merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargıla-
bu konuda açık bir düzenleme yapması da gerek- ma usulünde, temyiz isteminin en geç on beş gün
mektedir. içinde karara bağlanacağı ve kararın en geç yedi
gün içinde tebliğ edileceği hüküm altına alınmıştır
Yine ivedi yargılama usulünde, savunma süre-
(Avcı, 2015, s. 80).
sinin dava dilekçesinin tebliğinden itibaren on beş
gün olduğu ve bu sürenin bir defaya mahsus olmak İdari yargıda ivedi yargılama usulünde olduğu
üzere en fazla on beş gün uzatılabileceği düzenlen- gibi, merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargılama
miş iken, merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargıla- usulünün uygulanacağı davalarda da yürütmenin
ma usulünde, bu süre üç gün olup, bir defaya mah- durdurulması (Aslan, 2009; Özay, 2007, s. 12;
sus olmak üzere en fazla üç gün uzatılabilmektedir. Günday, 2000, s. 16) talebine ilişkin olarak veri-
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/5. madde- lecek kararlara itiraz edilemeyeceği hüküm altına
sine göre; dosyanın tekemmülünden sonra kendi- alınmıştır. Bu düzenlemenin yine yargılamanın hız-
sine dosya esastan havale edilen hâkim, altı aylık landırılması amacına yönelik olduğunu söylemek
bir süre içinde karar verebileceği gibi, karar vermek yanlış olmaz. İvedi yargılama usulüne tabi olan da-
61
Türkiye’de İdarenin Yargısal Denetimi, İdari Yargılama Usulünün Temel İlkeleri ve İdari Yargı Teşkilatı
valarda yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlara karşı itiraz hakkının ortadan kaldı-
rılmasının, yürütmenin durdurulması müessesesini etkisiz hâle getirmek suretiyle hak arama özgürlüğünü
daralttığı belirtilerek açılan davada Anayasa Mahkemesi, ilgili düzenlemeyi Anayasa’ya aykırı bulmamıştır
(Anayasa Mahkemesi Kararı, Karar Tarihi: 19.03.2015, Esas: 2014/149, Karar: 2015/31; Avcı, 2015, s. 81).
Ancak kanaatimizce yürütmeyi durdurma kararlarına karşı itiraz yolunun kapatılmış olması hukuk devleti
ilkesiyle bağdaştırılamaz. Kanun koyucu tarafından yargı faaliyetlerinin hızlandırılması için yapılması ge-
reken usul; hukuk devletinin öncelikli ve önemli müesseselerini kaldırmak olmamalıdır. Bir başka ifadeyle,
hukuka aykırılıkların denetlenmesini sınırlamak yerine, daha işlevsel ve hızlı hâle getirmek olmalıdır.
Resim 3.4
Yargılamanın hızlandırılabilmesi amacıyla, ivedi yargılama usulünde olduğu gibi, merkezi ve ortak
sınavlara ilişkin yargılama usulünde de ara kararın verilmesi, keşif, bilirkişi incelemesi ya da duruşma
yapılması gibi işlemlerin ivedilikle sonuçlandırılacağı hüküm altına alınmıştır (Bilgin/Erarslan, 2016, s.
128). Yargı kararlarının hızla sonuçlandırılmasını amaçlayan düzenlemeler yapılırken, hukuk devletinin
bir gereği olarak adil yargılanma hakkının ve hak arama özgürlüğünün kısıtlanmaması gerekir.
İYUK madde 20/B-2’de Milli Eğitim Bakanlığı ile Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından
yapılan merkezi ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav sonuçları hakkında açılan da-
valarda verilen yürütmenin durdurulması ve iptal kararlarının söz konusu sınava katılan kişilerin lehine so-
nuç doğuracak şekilde uygulanacağı düzenlenmiştir (Avcı, 2015, s. 82; Bilgin/Erarslan, 2016, s. 143-144).
Bu düzenlemeye göre, hükümde belirtilen nitelikte bir sınava karşı açılan davada sınavın iptal edilmesi
hâlinde, sınava katılan kişilerin sınavı kazanmış kabul edilmesi gerekmektedir. Sınav sorusunun iptal edil-
mesi, sınav sonucunun yanlış değerlendirilmesi ve benzeri durumlarda da idare tarafından sınava katılan
kişilerin lehine olacak şekilde işlem tesis edilmelidir. Çünkü hukuki güvenliğin sağlanması ve kazanılmış
haklarla birlikte haklı beklentilerin korunması, hukuka bağlı idarenin temel görevidir. İlgili düzenlemenin
amacının idarenin bu temel görevini sağlamak olduğu belirtilebilir (Avcı, 2015, s. 82).
Temyiz kanun yolunda Danıştay, hukuka uygunluk denetimi yapmaktadır (Avcı, 2015, s. 53). Merkezi
ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usulünün uygulanacağı uyuşmazlıkların temyiz incelemesi ise bundan
farklıdır. Şöyle ki; İYUK’un 20/B maddesine göre, merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usulünün
uygulanacağı uyuşmazlıklarda Danıştay, evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda, sadece ilk inceleme
üzerine verilen kararlara karşı yapılan temyizi haklı bulduğu hâllerde kararı bozmakla birlikte dosyayı
62
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
ilk derece mahkemesine geri göndermektedir. İlk Ancak kanaatimizce konuya ilişkin Danıştay’ın
derece incelemesi üzerine verilen, davanın görev 16. Dairesinin bu kararının isabetli olduğunu
yönünden reddi, ehliyet yönünden davanın reddi, söylemek mümkün değildir. Çünkü bir defa, da-
idari davaya konu oluşturacak kesin ve yürütülebi- vada bu yargılama usulünün uygulanabilmesi için
lir işlem olmadığından incelenmeksizin ret ya da İYUK’un 20/B maddesinde kabul edilen esas kri-
süre aşımı nedeniyle davanın reddi gibi kararların ter, sınavın MEB ve ÖSYM tarafından düzenlen-
temyizi üzerine, Danıştay tarafından, bu kararların mesi ve sınavın merkezi ve ortak bir sınav niteli-
bozulması hâlinde, dava dosyası hakkında karar ğinde olmasıdır. İlgili düzenlemede sınavlara ilişkin
verilmesi için ilk derece mahkemesine geri gönde- olarak bunun dışında başka bir özelliğin aranmadı-
recektir. Bunun dışında Danıştay, evrak üzerinde ğı görülmektedir. Dolayısıyla MEB ve ÖSYM tara-
yaptığı inceleme sonunda, maddî vakalar hakkında fından yapılan sınavlar arasında bir ayrım yapılarak
edinilen bilgiyi yeterli görürse veya temyiz sadece dava konusu olması hâlinde, bazılarının bu yargı-
hukuki noktalara ilişkin ise yahut temyiz olunan lama usulünün kapsamına girdiğini kabul etmek
karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi müm- kanaatimizce doğru bir yaklaşım olmayacaktır.
kün ise işin esası hakkında karar vermektedir. Aksi MEB ve ÖSYM tarafından yapılan bütün sınav-
hâlde gerekli inceleme ve tahkikatı kendisi yapa- lara ilişkin olarak dava konusu olması hâlinde, bu
rak esas hakkında yeniden bir karar vermektedir yargılama usulünün uygulanması gerekir. Ayrıca,
(Bülbül, 2002, s. 94; Avcı, s. 54). Temyiz üzerine Danıştay’ın 16. Dairesinin bu kararında belirttiği
verilen kararlar kesindir. Danıştay’ın bu davalarda gibi, “bir kuruma veya bir gruba münhasır olarak
verdiği kararların kesin olduğunun hüküm altına yapılan sınavlar” şeklinde bir ayrım yapmak sure-
alınmış olması, bu davalara karşı ilk derece mahke- tiyle, bu tür sınavların, İYUK’uun 20/B maddesi
melerince ısrar yoluna başvurulamayacağını da ifa- kapsamında yer alan merkezi ve ortak sınavlar ara-
de etmektedir. İlgili daire kararları hakkında ısrar sında kabul edilmemesi de kanaatimizce isabetli
yoluyla Danıştay Dava Daireleri Kurullarına baş- olmamıştır. Çünkü merkezi ve ortak niteliğe sahip
vurulamaz. Bu kararlara karşı 6545 sayılı Kanun ile sınavların tamamı özünde bir gruba münhasır ola-
2577 sayılı Kanun’un eski düzenlemesinde yer alan rak yapılır. Örneğin, Kamu Personeli Seçme Sınavı
karar düzeltme yolu da kaldırıldığından aynı daire- ve Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş
ye karar düzeltme başvurusunda da bulunulamaz Sınavı gibi sınavlar da bütün diğer sınavlar gibi
(Bilgin/Erarslan, 2016, s. 131-132). aslında bir gruba yöneliktir. Dolayısıyla, kanaati-
mizce Danıştay’ın 16. Dairesinin bu kararı; sınav-
ların ilgili düzenleme kapsamına girip girmediğine
Merkezi ve Ortak Sınavlar Konusunda ilişkin olarak yaptığı ayrımın gerekçesi noktasında
Danıştay’ın Yaklaşımı isabetli olmadığı gibi, İYUK’un 20/B maddesi kap-
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/B mad- samında yer alan merkezi ve ortak sınavların hangi-
desinde düzenlenmiş olan merkezi ve ortak sı- leri olduğunun belirlenmesi noktasında da isabetli
navlara ilişkin yargılama usulünün uygulanacağı olmamıştır. Tekrar etmek gerekirse, kanaatimizce,
merkezi ve ortak sınavların neler olduğu bahsinde MEB ve ÖSYM tarafından yapılan bütün sınavlara
Danıştay’ın değişik dava dairelerinin farklı yakla- ilişkin olarak dava konusu olması hâlinde, bu yar-
şımlarının olduğu ve bu konuda Danıştay’ın dava gılama usulünün uygulanması gerekir.
dairelerinin vermiş olduğu kararlar arasında bir is- Danıştay 12. Dairesi ise, avukatlık mesleğin-
tikrarın bulunmadığı görülmektedir (Bilgin/Erars- den idari yargı hâkim adaylığına geçmek isteyenler
lan, 2016, s. 132-133). için yapılacak yazılı sınavı, İYUK’un 20/B madde-
si kapsamında yer alan merkezi ve ortak sınavlar
arasında kabul etmiştir (Danıştay 12. Dairesi, Ka-
rar Tarihi: 30.09.2014, Esas: 2014/7668, Karar:
dikkat 2014/5994; Bilgin/Erarslan, 2016, s. 133-134).
Danıştay 16.Dairesi, hâkim adaylığı sınavını,
Yine Danıştay 12. Dairesi, Kamu Personeli Seç-
İYUK’nun 20/B maddesi kapsamında yer alan
me Sınavı ile ilgili bir davada, bu sınavın İYUK’un
merkezi ve ortak sınavlar arasında görmemiştir
20/B maddesi kapsamında yer alan merkezi ve
(Bilgin/Erarslan, 2016, s. 132-133).
ortak sınavlar arasında olduğuna hükmetmiştir
63
Türkiye’de İdarenin Yargısal Denetimi, İdari Yargılama Usulünün Temel İlkeleri ve İdari Yargı Teşkilatı
(Danıştay 12. Dairesi, Karar Tarihi: 09.09.2015, olmadığıdır. Bu yargılama usulünün uygulanabil-
Esas: 2015/3691, Karar: 2015/4698 Sayılı Kara- mesi için, ilgili düzenlemede, sınavların özelliği-
rı; Bilgin/Erarslan, s. 136-137). Bu noktada, ka- ne ilişkin olarak başkaca bir kriterin aranmadığı
naatimizce, Danıştay 12 ve 2. Dairelerinin ilgili görülmektedir. Dolayısıyla bir sınavın yukarıda
düzenlemeye ilişkin kararları daha isabetli olmuş- belirtilen iki kritere aynı anda sahip olması duru-
tur. Çünkü Danıştay 12 ve 2. Daireleri; sınavlara munda, bu sınavın İYUK’un 20/B maddesi kapsa-
ilişkin davalarda, ilgili düzenlemede esas alınan mında yer alan merkezi ve ortak sınavlar arasında
iki kriterin var olup olmadığına göre bu yargıla- bulunduğunun kabulü için yeterli olmalıdır. Kısa-
ma usulünün uygulanıp uygulanmayacağına karar cası, yine belirtmek gerekirse, MEB ve ÖSYM ta-
vermişlerdir. Bunlardan birincisi, sınavın MEB ve/ rafından yapılan bütün merkezi ve ortak sınavlara
veya ÖSYM tarafından yapılıp yapılmadığı, ikin- kanaatimizce İYUK’un 20/B maddesi hükümleri-
cisi ise, merkezi ve ortak nitelikte bir sınav olup nin uygulanması gerekmektedir.
Yaşamla İlişkilendir
“Anayasa’da yürütmenin durdurulması mü- nin durdurulmasına ilişkin kararlara karşı itiraz
essesesine yer verilmekle birlikte yürütmenin yolunu kaldırdığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla,
durdurulması istemi hakkında verilen kararlara ivedi yargılama usulüne tabi davalarda yargılama
karşı itiraz yolu öngörülmesini zorunlu kılan her- sürecinin hızlandırılmasına yönelik olarak yü-
hangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, rütmenin durdurulmasına ilişkin kararlara karşı
yürütmenin durdurulması kararına karşı itiraz itiraz yolunun ortadan kaldırılması, kanun koyu-
yoluna başvuru hakkı tanınıp tanınmaması ka- cunun takdir yetkisi kapsamında olup, yürütme-
nun koyucunun takdir yetkisindedir. Yürütme- nin durdurulmasına ilişkin kararın tekrar gözden
nin durdurulmasına itiraz üzerine verilen kararlar geçirilmesini sağlayan itiraz yolunun kaldırılmış
yürütmenin durdurulması kararı gibi ara kararı olmasının adil yargılanma hakkını zedeleyen bir
niteliğinde olduğundan, davanın esası hakkında yönü bulunmamaktadır.”
verilecek karar yönünden herhangi bir bağla-
yıcılığı yoktur. İvedi yargılama usulündeki esas Kaynak: (Anayasa Mahkemesi Kararı, Ka-
amaç yargılamanın en kısa süre içerisinde kesin rar Tarihi: 19.03.2015, Esas: 2014/149, Ka-
hükümle sonuçlandırılmasını sağlamaktır. Ka- rar: 2015/31, Resmî Gazete Tarih ve Sayısı:
nun koyucunun da belirtilen amaç çerçevesinde, 13.06.2015/29385).
ivedi yargılama usulüne tabi davalarda yürütme-
64
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Araştırmalarla
İlişkilendir
Danıştay Başkanlığı Teşkilat Şeması
Başkan
Başsavcılık Başkanvekilleri
İdari Dava Vergi Dava İdari Dava Vergi Dava Genel Kurul İçtihatları
İdari Daire
Daireleri Daireleri Daireleri Kurulu Daireleri Kurulu Birleştirme Kurulu
Kaynak: (http://www.danistay.gov.tr/kurumsal-2-tekilat-emas.html)
Öğrenme Çıktısı
5 Merkezi ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usul farklılığını açıklayabilme
65
Türkiye’de İdarenin Yargısal Denetimi, İdari Yargılama Usulünün Temel İlkeleri ve İdari Yargı Teşkilatı
Hukuk devletinin temelini oluşturan ‘denetim’ düşüncesinin ve mekanizmalarının önemli bir bileşenini
idarenin iş, işlem ve eylemleri üzerinde gerçekleştirilen veya uygulanan yargısal denetim oluşturmaktadır
(Erkut 2000, s. 89). Yargısal denetimin de en önemli amacı hukuk devleti ilkesini gerçekleştirmektir. İdare-
nin yargısal denetimi ve bu denetimi yapacak olan yargı yerlerinin örgütlenmesi konusunda Dünya’da yargı
birliği sistemi ve idari yargı sistemi olmak üzere başlıca iki sistemin bulunduğu görülmektedir.
İdari yargılama usulünün en temel ve ayırt edici iki özelliğinin yazılılık ve re’sen araştırma ilkesi olduğu
görülmektedir. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda yazılı yargılama usulünün uygulanacağı ve idari yargı
hâkimlerinin gerekli evrak ve her türlü bilgiyi davanın taraflarından ve ilgili diğer yerlerden isteyebileceği
hüküm altına alınmıştır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında idari yargı tek dereceli olarak Danıştay şeklinde örgütlenmiştir. Daha sonra
1982 tarihinde 2575 sayılı Danıştay Kanunu, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri
ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu ile, Danıştay’ın yanında ilk derece mahkemeleri olarak idare ve vergi mahkemelerinin kurulması
neticesinde idari yargıda kural olarak iki dereceli yargılama sistemine geçilmiştir. Bölge idare mahkemeleri-
nin de sürece eklenmesiyle üç dereceli yargı sistemi güncel halini almıştır.
66
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
6545 sayılı Kanun ile idari yargıya getirilen bir başka yenilik ivedi yargılama usulüdür. Yargılamayı hızlan-
dırmak maksadıyla idari yargıya getirilen ivedi yargılama usulü, Fransa’dan alınmıştır.
İvedi yargılama usullerine ilişkin getirilen kuralların yargılamanın hızlandırılması amacına uygun olarak
yargılama sürecini basitleştirdiği, hafifleştirdiği ve süreleri de kısalttığı görülmektedir
İdari Yargılama Usulü Kanunu’na 20/B maddesi eklenmek suretiyle ivedi yargılama usulünde olduğu gibi
merkezi ve ortak sınavlara ilişkin olarak yeni bir yargılama usulü öngörülmüştür. Merkezi ve ortak sınavlara
ilişkin yargılama usulünün uygulanacağı davalar, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Ölçme, Seçme, Yerleştir-
me Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılan merkezi ve ortak sınavlar, bu sınavlara ilişkin iş ve işlemler ile sınav
sonuçları hakkında açılan davalardır. Kanun koyucu sadece iki kurumun yapacağı sınavlara karşı açılacak
davalarda ivedi yargılama usulü getirmiştir.
67
Türkiye’de İdarenin Yargısal Denetimi, İdari Yargılama Usulünün Temel İlkeleri ve İdari Yargı Teşkilatı
68
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
8 İvedi yargılama usulünün uygulandığı dava- 10 ÖSYM tarafından yapılan bir sınava katılan
larda verilen kararlara karşı yapılacak kanun yolu öğrenci Ö, sınavdaki bir soruya karşı iptal davası
başvurusu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi açmak istemektedir.
neler öğrendik?
doğrudur?
Buna göre, Ö davasını aşağıdaki illerden hangisin-
A. Kararın tebliği tarihinden itibaren 15 gün için- de açmalıdır?
de bölge idare mahkemesine gidilebilir.
B. Kararın tebliği tarihinden itibaren 30 gün için- A. Eskişehir
de bölge idare mahkemesine gidilebilir. B. Antalya
C. Kararın tebliği tarihinden itibaren 15 gün için- C. İstanbul
de Danıştay’a gidilebilir. D. Ankara
D. Kararın tebliği tarihinden itibaren 30 gün için- E. İzmir
de Danıştay’a gidilebilir.
E. Kararın tebliği tarihinden itibaren 5 gün içinde
Danıştay’a gidilebilir.
69
Türkiye’de İdarenin Yargısal Denetimi, İdari Yargılama Usulünün Temel İlkeleri ve İdari Yargı Teşkilatı
Yanıtınız yanlış ise “Türkiyede İdarenin Yar- Yanıtınız yanlış ise “Bölge İdare Mahkeme-
1. A 6. A
gısal Denetimi” konusunu yeniden gözden lerinin ve Dairelerinin Görevleri” konusunu
geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
Yanıtınız yanlış ise “İdari Yargı Sisteminin Yanıtınız yanlış ise “İdari Yargıda İvedi Yar-
2. E 7. C
Özellikleri” konusunu yeniden gözden ge- gılama Usulü” konusunu yeniden gözden
çiriniz. geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Bölge İdare Mahkemele- Yanıtınız yanlış ise “Merkezi ve Ortak Sı-
5. B 10. D
rinin Kurulması” konusunu yeniden gözden navlara İlişkin Yargılama Usulü” konusunu
geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
3 Anahtarı
Anayasa m. 125’te “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu
açıktır..” hükmü düzenlenmiştir. Bu anlamda idarenin yargısal denetimin
Araştır 1 anayasada mevcut haliyle idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin denetlene-
bileceği yönündedir.
İvedi yargılama usulüne tabi davalarda, dava açma, temyiz yoluna başvurma ve
temyiz dilekçelerine cevap verme sürelerinin kısaltılmasının hak arama özgür-
lüğünü ve adil yargılanma hakkını zedelediği iddiasıyla açılan davada, Anayasa
Araştır 4 Mahkemesi ilgili kuralı Anayasa’ya aykırı bulmamıştır. İvedi yargılama usulüne
tabi olan uyuşmazlıkların bir an evvel yargı mercileri önüne getirilerek karara
bağlanmasına yönelik meşru bir amaca dayandığı kararın gerekçesi olmuştur.
70
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Kaynakça
Akyılmaz, B./Sezginer, M. (2001). İdare Hukuku Çağlayan, R. (2015). İdari Yargılama Hukuku.
Dersleri. Konya: Sayram Yayınevi. Genişletilmiş ve Güncellenmiş 6. Baskı. Ankara:
Seçkin Yayınevi.
Akyılmaz, B./Sezginer, M./Kaya, C. (2016). İdari
Yargı Mevzuatı. Ankara: Seçkin Yayınevi. Çırakman, E. (1976). “İdari Davalarda Süre”, İdare
Hukuku ve İdari Yargı ile İlgili İncelemeler. Ankara:
Aslan, Z. (2009). İdari Yargıda Yürütmenin
Danıştay Yayınları.
Durdurulması. 2. Baskı. İstanbul: Alfa Yayınları.
Danıştay 12.Dairesi, Karar Tarihi: 30.09.2014,
Avcı, M. (2015). “6545 ve 6552 sayılı Kanunlar
Esas: 2014/7668, Karar: 2014/5994
ile İdari Yargıya İlişkin Kanunlarda Yapılan
Sayılı Kararı.Bkz. http://emsal.danistay.
Değişiklikler Üzerine Bir İnceleme”. Legal Hukuk
u y a p . g o v. t r / Ve r i B a n k a s i I s t e m c i We b /
Dergisi. C. 13, S. 152, İstanbul.
GelismisDokumanAraServlet. Erişim
Avcı, M. (2011). “Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Tarihi:02.02.2017.
İdari Yargıda Uygulanması”. Kazancı Hakemli
Danıştay 12. Dairesi, Karar Tarihi: 09.09.2015,
Hukuk Dergisi. Cilt: 7, Sayı: 87-88, İstanbul.
Esas: 2015/3691, Karar: 2015/4698
Bereket, Z. (1996). Hukukun Genel İlkeleri ve Sayılı Kararı.Bkz. http://emsal.danistay.
Danıştay. Ankara:Yetkin Yayınları. u y a p . g o v. t r / Ve r i B a n k a s i I s t e m c i We b /
Bilgin, H. (2013). “Polonya Yargı Sistemi Üzerine GelismisDokumanAraServlet. Erişim
İzlenimler”. Türkiye Barolar Birliği Dergisi. S. 107, Tarihi:02.02.2017.
Ankara. Erkut, C. (2000). “İdari Yargıya Başvuru Haklarının
Bilgin, H. (2014). “6545 sayılı Yasayla İdari Yargıya Sınırı ve İdari Davaların Kapsamı”. 2000 Yılında
Getirilen Yenilikler”. Adalet Dergisi. S.50, Eylül, İdari Yargı Sempozyumu. Ankara.
Ankara. Eroğlu H. (1978). İdare Hukuku. 3. Baskı. Ankara:
Bilgin, H. (2016a). “Beşinci Yargı Paketiyle İdari Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi
Yargıdaki Son Değişiklikler Hakkında Bir Yayınları.
İnceleme”. KTO Karatay Üniversitesi Hukuk Fiş Üstün, G. (2016). “İstinaf Kanun Yolunun
Fakültesi Dergisi. C. 1, S. 2, Temmuz, Konya. Özellikleri ve Temyize Etkisi”. Hukuk ve Adalet
Bilgin, H. (2016b). 99 Soruda İdari Yargıda İstinaf Eleştirel Hukuk Dergisi. Legal Yayıncılık & Doğuş
Başvuru Rehberi. Ankara: Adalet Yayınevi. Üniversitesi, C. 8, S. 20, İstanbul.
Bilgin, H./Eraslan, Y. (2016). “6552 Sayılı Kanunla Gözübüyük, A. Ş. (2006). Yönetim Hukuku. 24. Baskı.
2577 sayılı Kanunda Yapılan Değişiklikler”. KTO Ankara: Turhan Kitabevi.
Karatay Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. Sayı: Gözübüyük, A. Ş. (2013). Yönetsel Yargı. 32. Baskı.
2, Cilt:1, Temmuz, Konya. Ankara: Turhan Kitabevi.
Bülbül, E. (2002). “Fransız İdari Yargılama Gözübüyük, A. Ş. (2005). Yönetsel Yargı. Güncellenmiş
Hukukunda İvedi Yargılama Usulleri Reformu”. 21. Baskı. Ankara: Turhan Kitabevi.
Danıştay ve İdari Yargı Günü Sempozyumu.
Gözübüyük, A. Ş./Dinçer, G. (1996). İdari Yargılama
Danıştay Başkanlığı Yayını. Ankara.
Usulü. 1. Baskı, Ankara: Turhan Kitabevi.
Candan, T. (2005). Açıklamalı İdari Yargılama Usulü
Gözübüyük, A. Ş./Tan, T. (2013). İdare Hukuku,
Kanunu. Ankara:Maliye ve Hukuk Yayınları.
İdari Yargılama Hukuku. C. II, Güncellenmiş 6.
Coşkun, S./Karyağdı, M. (2001). İdari Yargılama Baskı. Ankara: Turhan Kitabevi.
Usulü-Örnek İçtihatlar-Yorumlar. Ankara: Seçkin
Gözübüyük, A. Ş./Tan, T. (2014). İdare Hukuku,
Yayınevi.
İdari Yargılama Hukuku. C.II, Güncellenmiş 7.
Çağlayan, R. (2008). İdari Yargıda Kanun Yolları. 2. Baskı Ankara:Turhan Kitabevi.
Baskı, Ankara: Seçkin Yayınevi.
Gözübüyük, A. Ş./Tan, T. (1999). İdare Hukuku-
Çağlayan, R. (2011). İdari Yargılama Hukuku. İdari Yargılama Hukuku. C.II. Ankara: Turhan
Genişletilmiş ve Güncellenmiş 2. Baskı. Ankara: Kitabevi.
Seçkin Yayınevi.
71
Türkiye’de İdarenin Yargısal Denetimi, İdari Yargılama Usulünün Temel İlkeleri ve İdari Yargı Teşkilatı
Günday, M. (2000). “Yürütmenin Durdurulması Kayar, N. (2015). İdari Yargı, Kuruluş ve İşleyiş.
Kararları ve Uygulamada Karşılaşılan Bazı 3.Baskı. Bursa: Ekin Yayınevi.
Sorunlar”. İdari Yargı Sempozyumu. Danıştay
Özay, İ. H. (2007). “İdari Yargıdan İtiraz Yolu ile
Yayın Bürosu Yayınları, No: 59. Ankara.
Anayasa Mahkemesine Gönderilen Konularda
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulu’nun Yürütmenin Durdurulmasına İlişkin Sorunlar”.
29.02.2016 gün ve 54 Sayılı Kararı. (2016). T.C. Danıştay ve İdari Yargı Günü 139.Yıl Sempozyumu,
Resmî Gazete, (29640, 01.03.2016). Danıştay Tasnif ve Yayın Bürosu Yayınları, No:74.
Ankara.
Işıklar, C. (2011). “İdari Yargıda Duruşma”. Türkiye
Adalet Akademisi Dergisi (TAAD). S.4, Y.2, Özay, İ. H. (1996). Günışığında Yönetim. İstanbul:
Ankara. Alfa Yayıncılık.
Kalabalık, H. (2013a). İdari Yargılama Usulü Özkan, G. (2014). “4734 sayılı Kamu İhâle
Hukuku. Genişletilmiş ve Güncellenmiş 5. Baskı. Kanunu’nda Öngörülen Zorunlu İdari Başvuru
Konya:Sayram Yayınları. Yolları”. Türkiye Adalet Akademisi Dergisi (TAAD).
s. 17, Y. 5, Nisan, Ankara.
Kalabalık, H. (2013b). İdari Yargılama Usulü Hukuku.
Genişletilmiş ve Güncellenmiş 6. Baskı. Konya: Sezer, Y./Bilgin, H. (2008). “Danıştay Kararlarında
Sayram Yayınları. İdari Başvurular”. Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dergisi. C. 57, S. 4, Ankara.
Kaplan, G. (2016). İdari Yargılama Hukuku. Bursa:
Ekin Kitabevi.
72
Bölüm 4
İdari Yargıda Kanun Yolları
1 2
Kanun Yolu Kavramı Olağan Kanun Yolları
öğrenme çıktıları
1 Kanun yolu kavramını ve türlerini 2 İdari yargıda yer alan olağan kanun
açıklayabilme yollarını kavrayarak açıklayabilme
3
Olağanüstü Kanun Yolları
3 İdari yargıda yer alan olağanüstü kanun
yollarını kavrayarak açıklayabilme
74
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
75
İdari Yargıda Kanun Yolları
dikkat
İYUK’nun 27.maddesinde düzenlenmiş bulunan yürütmenin durdurulması talepleri konusunda mah-
kemeler tarafından verilen kararlara yapılan itirazı bir kanun yolu olarak kabul etmemek gerekir. Çünkü
bu itirazlar üzerine verilen kararlar, uyuşmazlıkları nihâi olarak çözen kararlardan değildir (Çağlayan
2016, s. 568; Kaplan, 2016, s. 382).
Öğrenme Çıktısı
1 Kanun yolu kavramını ve türlerini açıklayabilme
76
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
bulunduğu görülmektedir (Bilgin, 2016a, s. 166 şen kararlar ile ivedi ve merkezi ve ortak sınavlara
vd; Ömerbaş, 2009, s. 97-101; Oğurlu, 2012, s. ilişkin yargılama usulünün uygulanacağı uyuşmaz-
119-142; Akyılmaz, 2012, s. 71-78; Odyakmaz, lıklar hariç olmak üzere ilk derece mahkemesi olan
2012, s. 187-231). Ancak idari uyuşmazlıkların idare ve vergi mahkemelerinin vermiş olduğu nihai
idari davaya konu edilmeden önce mutlaka idare kararlara karşı, davayı görmekle yetkili ve görevli
içinde çözümlenmesi için gerekli düzenlemeler de ilk derece mahkemelerinin yargı çevresindeki bölge
yapılmalıdır. Bunun için idarenin kendi işlemle- idare mahkemesine istinaf başvurusunda bulunul-
rinin gerekçeli olarak oluşturulma safhalarını da ması gerekmektedir (Avcı, 2015, s. 60).
içeren Genel İdari Usul Kanunu’nun yasama orga- İYUK’un 45. maddesine göre, idare ve vergi
nı tarafından mutlaka çıkartılması gerekmektedir mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda
(Bilgin, 2008, s. 209-224; Sezginer, 2009, s. 34- aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulun-
57; Bilgin, s. 166). Danıştay’ın içtihat mahkemesi duğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine,
olma niteliğinin korunması, yargılamanın güvenli kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf
ve hızlı sonuçlandırılması bakımından bölge idare yoluna başvurulabilir. (Bilgin, 2016a, s. 168)
mahkemelerinin istinaf kanun yolu incelemesini
Yine İYUK’un 45. maddesine göre, istinaf in-
yapmak üzere kurulmasının bir ihtiyaç hâline gel-
celemesi, temyiz kanun yolunun şekil ve usulleri-
diği görülmektedir. Mahkemelerin verimli, etkili,
ne tabi kılınmıştır (Avcı, 2015, s. 61 vd.; Bilgin,
süratli ve güvenli çalışmalarını sağlamak ve dene-
2016b, s. 55 vd.). İstinaf başvurusuna konu olabilen
tim yargılamasını güçlendirmek üzere bölge idare
kararlara karşı yapılan kanun yolu başvurularında,
mahkemelerinin istinaf mahkemesi hâline getiril-
dilekçelerdeki hitap ve istekle bağlı kalınmaksızın
mesi gerekliliği ortaya çıkmıştır (Avcı, 2011, s. 188
dosyalar bölge idare mahkemesine gönderilmekte-
vd.; Avcı, 2015, s. 58).
dir (Bilgin, s. 4). Bölge idare mahkemesi, yaptığı
inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararını
hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddi-
İstinaf kavramı sözcük olarak; “yeniden baş- ne karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların dü-
lamak”, “baştan başlamak” anlamına gelmekle zeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak
birlikte Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre ise aynı kararı verir. Bölge idare mahkemesi, ilk derece
“mahkemenin verdiği kararı kabul etmeyerek mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı tak-
bir üst mahkemeye götürme” olarak tanım- dirde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece
lanmaktadır. (Türk Dil Kurumu Sözlüğü) mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir.
Yukarıda da kısaca belirtildiği üzere, istinaf in-
6545 sayılı Kanun ile Getirilen İstinaf celemesi yapan bölge idare mahkemesi, kural olarak
Sistemi ilgili kararı tekrar ilk derece mahkemesine gönder-
Adli yargıda olduğu gibi idari yargıda da zaman memekte ve işin esası hakkında karar vermektedir.
içinde oluşan iş yükü fazlalığı idari yargıda istinaf Ancak bu kuralın istisnaları yine İYUK’un 45.
sistemini gündeme getirmiştir. 6545 sayılı Kanun maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, bölge idare
ile idari yargıdaki itiraz kanun yolu kaldırılmış ve mahkemesinin istinaf incelemesi yaptığı ilk derece
istinaf sistemi getirilmiştir (Avcı, 2015, s. 59-60). mahkemesi kararlarına ilişkin olarak işin esasına
Bölge idare mahkemeleri de istinaf mahkemeleri girmeyip ilgili kararı veren mahkemeye gönderdiği
olarak yeniden düzenlenmiştir. üç durum söz konusudur. Bunlar şu şekildedir: 1.
İlk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan
Bölge idare mahkemesi istinaf daireleri üç de-
istinaf başvurusunu haklı bulması, 2. Davaya gö-
receli yargılamanın yapıldığı yargılama sistemi
revsiz veya yetkisiz mahkeme tarafından bakılmış
içinde ikinci derecede kalan kanun yolu başvuru
olması, 3. Davaya reddedilmiş veya yasaklanmış
yerleridir. Bölge idare mahkemesi istinaf daireleri,
hâkim tarafından bakılmış olması. Bu durumlar-
ilk derece mahkemeleri olmadığı için, bu dairelerde
dan en az birinin varlığı hâlinde bölge idare mah-
doğrudan dava açılamaz.
kemesi istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece
İstinaf kanun yolunun düzenlenmesiyle birlik- mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek
te, Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baka- dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare
cağı davalar ve ilk derece mahkemelerinde kesinle- mahkemesinin bu konuda verdiği kararların kesin
77
İdari Yargıda Kanun Yolları
olması karşısında ilk derece mahkemelerinin bölge taraf otuz gün içinde istinaf dilekçesine cevap verebi-
idare mahkemesinin kararına uymak zorunda ol- lir. Karşı tarafın süresi içinde cevap vermemesi veya
duğu görülmektedir (Avcı, 2015, s. 65). cevap vermesi durumunda bu cevap ile birlikte, ilk
derece mahkemesi istinaf başvurusunu bölge idare
mahkemesine gönderir (Bilgin, 2016a, s. 168).
İstinaf Yoluna Gidilemeyecek Olan
Burada kısaca belirtmek gerekir ki istinaf dai-
Kararlar
relerine gelen dosyaların incelenme ve karara bağ-
Kural olarak idare ve vergi mahkemelerince veri- lanma süresine ilişkin İYUK’ta bir hüküm bulun-
len bütün kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabi- mamaktadır. Bu hususta İYUK’un 20. maddesinin
lir. Ancak kanun koyucu İYUK’un 45. maddesinde geçerli olduğunu söylemek gerekir. Buna göre, böl-
bu konuda iki istisna getirmiştir. Konusu beş bin ge idare mahkemeleri görmekte oldukları davalara
(2020 yılı için yedi bin) TL’yi geçmeyen vergi dava- ilişkin her türlü incelemeyi re’sen yaparlar. Bölge
ları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan idare mahkemeleri davaya ilişkin olarak gerekli
iptal davalarında idare ve vergi mahkemelerince ve- gördükleri belge ve evrakın gönderilmesini ve her
rilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz. İlk türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve kamu ku-
derece mahkemesinin bu kararları kesindir (Bilgin, rum ve kuruluşları dâhil ilgili diğer yerlerden talep
2002, s. 181; Bilgin/Sezer, 2009, s. 113-148). İvedi edebilirler. Bölge idare mahkemesinin bu talepleri-
yargılama usulü ile merkezi ve ortak sınavlara ilişkin ne süresi içerisinde uyulmamasının suç teşkil etti-
yargılama usulüne tabi olan davalarda istinaf yolu- ğini de ifade etmek gerekir (Bilgin, 2016b, s. 101).
na başvurulamaz. Bu davalarda istinaf makamı olan
bölge idare mahkemeleri yerine doğrudan doğruya
Danıştay’a temyiz yolu getirilmiştir. İvedi yargılama Hukuki ve Maddi Denetim
usulü uygulanacak olan, ihaleden yasaklama kararı İstinaf mahkemelerinin, ilk derece mahkemele-
hariç ihale işlemleri, acele kamulaştırma işlemleri, rinin kararlarını hukuki ve maddi açılardan bir kez
Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları, 2634 sayılı daha incelemeleri, adil karar verilmesine güvence
Kanun uyarınca yapılan satış, tahsis, kiralama iş- teşkil etmektedir (Çağlayan, 2016, s. 740; Bereket
lemleri, 2872 sayılı Kanun uyarınca verilen ÇED Baş, 1996, s. 94). İlk derece mahkemelerinin, ka-
kararları, 6306 sayılı Kanun uyarınca alınan Cum- rarlarının tekrar inceleneceğini bilmeleri, karar ve-
hurbaşkanı kararlarına karşı istinaf kanun yoluna rirken daha dikkatli ve titiz davranmalarına sebep
başvurulamaz (Bilgin, 2016a, s. 169-170). olabilir, bu bakımdan istinaf kanun yolunun geti-
rilmiş olması olumludur.
78
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
79
İdari Yargıda Kanun Yolları
teknik bir konuda aldığı görüşe, uzman görüşü gili delillerin bazı şartlar altında zamanından önce
veya bilimsel mütalaa; bu görüşü veren kişiye de toplanıp emniyet altına alınmasını sağlamak için
özel bilirkişi denilmektedir (Pekcanıtez/Atalay/ kabul edilmiş bir müessesedir” (Pekcanıtez/Atalay/
Özekes, 2011, s. 537; Avcı, 2011, s. 95). İdari Yar- Özekes, 2011, s. 731-732; Avcı, 2011, s. 96).
gılama Usulü Kanunu’nda, uzman görüşü konusu Delil tespitini düzenleyen İYUK 58. madde sa-
düzenlenmediği gibi, HMK hükümlerine de bir dece açılmış olan davalarda delil tespitinden söz
gönderme yapılmamıştır. Ancak kanaatimizce ida- etmektedir. Ancak İYUK 31. maddede bu konuda
ri yargıda uzman görüşünden yararlanılmamasını HMK hükümlerine gönderme yapıldığı ve HMK
gerektirecek bir durum söz konusu değildir. İdari hükümlerinde de açılacak olan davalarda delil tes-
yargılama usulünde uzman görüşü delili, takdiri pitinin mümkün olduğu düzenlendiği için, idari
bir delil olarak kullanılabilir niteliktedir. yargılama usulünde, açılacak olan davalarda da delil
tespitinin idari yargı yerlerinden istenebileceği belir-
Delillerin Tespiti tilebilir (Çağlayan, 2011, s. 240; Avcı, 2011, s. 96).
Kısaca delil tespiti şu şekilde tanımlanmaktadır:
“ileride açılacak veya açılmış olan bir dava ile il-
Resim 4.1
Temyiz Yolu
Genel Olarak
İdari yargıda temyiz, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda, ilk derece yargı yerleri tarafından verilen nihai
kararlar ile istinaf mahkemesi olarak oluşturulmuş bulunan bölge idare mahkemeleri tarafından verilen ve
temyize açık olan nihai kararların hukuka uygunluk bakımından denetiminin yapıldığı bir kanun yolu
olarak düzenlenmiştir (Kaplan, 2016, s. 450 vd.).
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen nihai kararlar ile istinaf mahkemelerinin temyize açık
olan nihai kararlarına karşı temyiz makamı Danıştay dava daireleri iken, Danıştay dava dairelerinin ilk
derece mahkemesi olarak baktığı davalarda temyiz makamı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Vergi
dava daireleri davaya bakmış ise temyiz mercii Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’dur. Temyiz süresi
kural olarak otuz gündür. Ancak ivedi yargılama usulüne ilişkin davalarda bu süre on beş gündür. MEB
ile ÖSYM tarafından yapılan merkezi ve ortak sınavlara ilişkin kararlarda temyiz süresi beş gündür. İYUK
80
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
madde 46’ya göre bu süreler, kararın tebliği tari- doğuran işlemlere karşı açılan iptal davaları, d) Bel-
hinden itibaren başlayacaktır. Temyiz başvurusuna li bir ticari faaliyeti süresiz veya otuz gün (otuz gü-
cevap süresi de kural olarak otuz gün olarak düzen- nün altındaki faaliyetten men kararları hakkındaki
lenmiştir. Ancak bu süre, ivedi yargılama usulünde davalarda bölge idare mahkemesi kararı kesindir)
on beş, MEB ile ÖSYM tarafından yapılan merkezi yahut daha uzun bir süreyle engelleyen işlemlere
ve ortak sınavlara ilişkin yargılama usulünde ise beş karşı açılan iptal davaları, e) Müşterek kararname
gün olarak belirlenmiştir. ile yapılan veya müşterek kararname ile yapılma-
Danıştay’da temyiz kanun yoluna tabi dava- mış olsa da daire başkanı ve daha üst düzey kamu
ları dört grup hâlinde belirtmek mümkündür: 1) görevlilerinin atama, naklen atama ve görevden
Danıştay’ın İlk Derece Mahkemesi Olarak Gördüğü alma işlemlerine karşı açılan davalar, f ) İmar plan-
Davalar: Danıştay idari ve vergi dava dairelerinde ları, (İmar Kanunu 18. madde uygulamaları dâhil)
ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülen davalara parselasyon işlemlerinden kaynaklanan davalar, g)
karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Bu davalara kar- Tabiat Varlıklarını Koruma Merkez Komisyonu ve
şı doğrudan idari ve vergi dava daireleri kurullarına Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nca iti-
temyiz başvurusu yapılabilir. Temyiz süresi, kural raz üzerine verilen kararlar ile 2960 sayılı Boğaziçi
olarak otuz gündür. 2) İvedi Yargılama Usulünün Kanunu’nun uygulanmasından doğan davalar, h)
Uygulandığı Davalar: İvedi yargılama usulü öngö- Maden, taş ocakları, orman, jeotermal kaynaklar
rülen davalarda istinaf yolu açık değildir. Bu davalar ve doğal mineralli sular ile ilgili mevzuatın uygu-
doğrudan temyiz edilebilir. Bu davalar şunlardır: a) lanmasına ilişkin işlemlere karşı açılan davalar, ı)
2886 sayılı ve 4734 sayılı Kanun’lar uyarınca ihale Ülke çapında uygulanan öğrenim ya da meslek
mevzuatına ilişkin davalar (ihaleden yasaklama ka- veya sanatın icrası veyahut kamu hizmetine giriş
rarları hariç), b) Acele kamulaştırma işlemleri, c) amacıyla yapılan sınavlar hakkında açılan davalar,
Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararları, d) Turizmi i) Liman, kruvaziyer limanı, yat limanı, marina, is-
Teşvik Kanunu uyarınca yapılan satış, tahsis ve ki- kele, rıhtım, akaryakıt ve sıvılaştırılmış petrol gazı,
ralama işlemleri, e) 2872 sayılı Çevre Kanun’a göre boru hattı gibi kıyı tesislerine işletme izni veril-
verilen ÇED sonucu alınan kararlar (idari yaptırım mesine ilişkin mevzuatın uygulanmasından doğan
kararları hariç), f ) 6306 sayılı Afet Riski Altında- davalar, j) 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin
ki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması
uyarınca alınan Cumhurbaşkanlığı kararları. İvedi Hakkında Kanun ve 4283 sayılı Yap-İşlet Modeli
yargılama usulüne tabi davalarda, temyiz yoluna ile Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulma-
başvuru süresi on beş gündür. 3) MEB ile ÖSYM sı ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi
tarafından yapılan merkezi ve ortak sınavlara ilişkin Hakkında Kanun’un uygulanmasından doğan da-
Yargılama Usulünün Uygulandığı Davalar: MEB ve valar, k) 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun
ÖSYM’nin yaptığı sınavlara karşı açılan davalarda uygulanmasından doğan davalar, l) 5403 sayılı
mahkeme tarafından verilen dava konusu işlemin Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun
iptali veya davanın esastan reddi kararlarına karşı uygulanmasından doğan davalar, m) Düzenleyici
Danıştay’da temyiz kanun yoluna başvurulabilir. ve denetleyici kurullar tarafından görevli oldukla-
Bu usule tabi olan davalarda, temyiz başvuru süre- rı piyasa veya sektörle ilgili olarak alınan kararlara
si beş gündür. 4) İYUK’un 46. maddesinde Sayılan karşı açılan davalar (BİLGİN, 2012, s. 337-340).
Davalar: Bölge idare mahkemesinin ilgili istinaf Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak gördüğü
dairesi kararlarından İYUK 46. maddede sayılan davalar, ivedi yargılama usulünün uygulandığı da-
kararlarına karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Bu valar ve MEB ile ÖSYM tarafından yapılan mer-
davalar şunlardır: a) Düzenleyici işlemlere (Danış- kezi ve ortak sınavlara ilişkin Yargılama usulünün
tay Kanunu madde 24 kapsamında olanlar hariç) uygulandığı davalar doğrudan Danıştay’da temyiz
karşı açılan iptal davaları, b) Konusu yüz bin (2020 edilebilir iken, İYUK’un 46. maddesinde sayılan
yılı için yüz yetmiş altı) TL’yi aşan vergi davaları, davalar, istinaf incelemesinden sonra üçüncü de-
tam yargı davaları ve idari işlemler hakkında açı- rece olarak Danıştay’da temyiz edilebilir (Bilgin,
lan davalar, c) Belli bir meslekten, kamu görevin- 2016a, s. 171-174; Bilgin, 2016b, s. 199-200).
den (müstafi sayılmaya ilişkin uyuşmazlıklar dâhil)
veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu
81
İdari Yargıda Kanun Yolları
Temyiz Nedenleri
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. madde-
sinde düzenlenen temyiz sebepleri şunlardır: Görev dikkat
ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, hukuka Mahkemeler tarafından verilen nihaî kararlar
aykırı karar verilmesi ve usul hükümlerinin uygu- temyiz edilebilir.
lanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya Yürütmeyi durdurma niteliği itibariyle nihâi bir
eksikliklerin bulunması durumlarında temyiz mah- karar olmasına rağmen, yürütmeyi durdurma
kemesi yapacağı inceleme sonunda kararı bozar. kararının “temyiz” edilmesi mümkün değildir.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda yer alan temyiz Yürütmeyi durdurma kararına karşı, ancak itiraz
sebeplerinin hepsinin bir hukuk kuralının doğru uy- edilebilir.
gulanmaması ile ilgili olduğu görülmektedir. Temyiz
sebepleri arasında belirtilen görev ve yetki konusu-
nun aslında usule ilişkin bir konu olduğu ve usul hü- Temyiz Usulü
kümlerine aykırılığın ayrıca hükümde düzenlendiği Bir mahkeme kararının temyiz incelemesi-
görülmekte ise de kanaatimizce görev ve yetki konu- ne tabi olabilmesi için, davanın taraflarından en
sunda yapılan hatanın basit bir usul hatası olmadı- az birinin mahkemenin verdiği kararın temyiz
ğını belirtmeye gerek bulunmamaktadır. Ayrıca ifa- incelemesinden geçirilmesini talep etmesi gere-
de etmek gerekir ki İdari Yargılama Usulü Kanunu kir (Çağlayan, 2013, s. 616; Kalabalık, 2013, s.
madde 32/2’ye göre, bu Kanun’un uygulanmasında 369; Gözübüyük/Tan, 1999, s. 1014; Yıldırım/
yetki kamu düzenindendir (Avcı, 2015, s. 71-72). Avcı, 2015, s. 417). Davanın taraflarından birinin
İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 49’da temyiz yönünde bir talebi olmadığı sürece, kara-
belirtilen ‘hukuka aykırılık’ ifadesine, Anayasa, rı veren ilk derece yargı yeri re’sen verdiği kararın
milletlerarası antlaşmalar, kanunlar, idarenin genel temyizen incelenmesini isteyemez. Ayrıca, temyiz
düzenleyici işlemleri, hukukun genel ilkeleri ve örf- kanun yoluna başvuranın bir menfaatinin veya ki-
âdet hukuku girer (Gözübüyük/Tan, 2012, s. 1035; şisel hakkının ihlal edilmiş olması da gerekir. Yani
Kuru, 2001, s. 4533-4534; Sivrihisarlı, 1978, s. 27; ilgili kararı temyiz etmede bir menfaatinin ya da ki-
Avcı, 2015, s. 71-72). Mahkeme içtihatları, temyiz şisel bir hakkının bulunması, kararın bozulmasının
sebebi değildir. Ancak Danıştay İçtihatları Birleştir- kendisine bir fayda veya kişisel hak sağlaması ge-
me Kurulu kararları, mahkemeleri bağlayıcı nitelikte rekir. Aksi hâlde temyiz başvurusu ehliyet şartının
olduğu için (Danıştay Kanunu, mad. 40/4), içtihadı sağlanamamış olması nedeniyle reddedilecektir.
birleştirme kararlarına aykırılığın temyiz sebebi ola- Bilindiği üzere taraf ve dava ehliyetine ilave olarak
rak kabul edilebilecek bir hukuka aykırılık olduğu idari yargıda dava şartları arasında, iptal davaların-
izahtan varestedir (Avcı, s. 72-73). da menfaat ihlali, tam yargı davalarında ise kişisel
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. mad- hak ihlali şartı bulunmaktadır (Çağlayan, s. 602-
desinde, görev ve yetki dışında bir işe bakılmış 610; Kalabalık, s. 372; Gözübüyük/Tan, s. 1017
olması, hukuka aykırı karar verilmesi ve usul hü- vd.; Yıldırım/Avcı, s. 417).
kümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek
nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması şek-
linde üç temyiz sebebi öngörülmüştür (Çağlayan,
2013, s. 622; Nohutçu, 2012, 423; Kalabalık, dikkat
2013, s. 367; Gözübüyük/Tan, 1999, s. 995; Yıl- İYUK’nun 48.maddesine göre; “yürütmenin
dırım/Avcı, 2015, s. 415-416). Ayrıca Danıştay’a durdurulması” isteği bulunan temyiz dilekçeleri,
göre temyiz dilekçesinde açıkça temyiz nedeninin karşı tarafa tebliğ edilmeden dosya ile birlikte,
belirtilmesi gerekmektedir (Danıştay 7. Dairesi, yürütmenin durdurulması istemi hakkında ka-
Karar Tarihi:16.05.2007, Esas:2005/2994, Ka- rar verilmek üzere kararı veren bölge idare mah-
rar:2007/2371; Yıldırım/Avcı, s. 416). Temyiz kemesince Danıştay Başkanlığı’na; Danıştay’ın
incelemesinde sadece hukuka uygunluk denetimi ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda,
yapılabilir. Yani karara konu olaya maddi hukuk görevli dairece konusuna göre İdari veya Vergi
kuralının yanlış uygulanması nedeniyle ilgili karar Dava Daireleri Kurulu’na gönderilir.
temyiz edilebilir (Kaplan, 2016, s. 452).
82
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Resim 4.2
83
İdari Yargıda Kanun Yolları
ilişkin yargılama usulünün uygulanacağı davalar bozma kararı üzerine ilgili merci, dosyayı öncelikle
hâriç) temyiz kanun yolunda yeniden bir yargıla- inceler ve varsa gerekli tahkik işlemlerini tamamla-
ma yapılmamaktadır. Bir başka ifadeyle, ilgili mer- yarak yeniden karar verir. Bölge idare mahkemesi,
cii tarafından incelenen olaylar ve deliller yeniden Danıştay tarafından verilen bozma kararına uyabi-
değerlendirilmemektedir. Temyiz mahkemesi ku- leceği gibi kararında ısrar da edebilir. Bölge idare
ral olarak yeni bilgi ve belge araştırması yapamaz, mahkemesi temyiz incelemesi sonucunda bozulan
dava dosyası üzerinden inceleme yapar (Çağlayan, kararının, temyiz merciinin kararından daha isabetli
2002, s. 94; Avcı, 2015, s. 74). Ancak ilgili merciin olduğunu veya İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun
vermiş olduğu karardan sonra ortaya çıkan ve veri- 49. maddesinde belirtilen temyiz sebeplerinin bu-
len kararı etkileyecek nitelikte olan olay ve deliller lunmadığını düşünüyorsa, temyiz merciinin bozma
temyiz kanun yolunda ileri sürülebilir (Gözübü- kararına uymayıp kendi kararında ısrar edebilir. Bu
yük, 2007, s. 493; Gözübüyük/Tan, 2012, s. 1028; durumda kendi kararını veya kararının gerekçesini
Avcı, s. 74). Çünkü bütün yargılama faaliyetlerinin değiştiremez. Bölge idare mahkemesinin ısrar kara-
yapılışındaki amaç, maddi gerçeğin ortaya çıkarıl- rı da yeni bir karar niteliğinde olduğundan dolayı
masından ibarettir (Avcı, s. 74). taraflarca temyiz edilebilir. Bölge idare mahkemesi,
Temyizen verilen karar üzerine yapılacak işlemi bozmaya uymayarak kararında ısrar ederse, ısrar ka-
düzenleyen İYUK’un 50. maddesine göre; temyiz rarının temyizi hâlinde, talep konusuna göre Danış-
incelemesi sonucunda verilen karar, dosyayla birlikte tay İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulu’nca ince-
kararı veren merciye gönderilir. Bu karar, dosyanın lenir ve karara bağlanır. Danıştay İdari ve Vergi Dava
geldiği tarihten itibaren yedi gün içinde taraflara teb- Daireleri Kurulları kararlarına uyulması zorunludur
liğe çıkarılır. Temyiz incelemesi sonucunda verilen (Yıldırım/Avcı, 2015, s. 419).
Öğrenme Çıktısı
2 İdari yargıda yer alan olağan kanun yollarını kavrayarak açıklayabilme
84
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Yargılamanın Yenilenmesi
Bir davanın mahkemede görülmesi sırasında taraflardan biri, elinde olmayan nedenlerden dolayı haklılı-
ğını ispatlayamamış olabilir. Bu durumda mahkemenin verdiği nihai karar, kesin hüküm niteliğinde olacak
ve söz konusu kesin hüküm nedeniyle gerçeğe aykırı sonuçlar ortaya çıkabilecektir. Ayrıca mahkeme nihai
hükmünü verdikten sonra ortaya çıkan yeni durumlar, söz konusu hükmün gerçeğe aykırılığını ortaya çıka-
rabilir. İşte bu gibi durumlarda kural olarak 2577 sayılı Kanun’da sınırlı olarak sayılan nedenlere dayanılarak
esas hükmün kaldırılmasını ve davanın yeniden incelenmesini sağlayan olağanüstü kanun yoluna “yargı-
lamanın yenilenmesi” denir (Yıldırım, 2001, s. 419; Çağlayan, 2002, s. 62; Yıldırım/Avcı, 2015, s. 422).
Resim 4.3
85
İdari Yargıda Kanun Yolları
2. Karara esas olarak alınan belgenin, sahteliği- tümünü değiştirebilir. Yargılamanın yenilenmesi
ne hükmedilmiş veya sahte olduğu mahke- üzerine, eski hükmün bir bölümünün veya tamamı-
me veya resmi bir makam huzurunda ikrar nın değiştirilmesine karar verilmesi ile birlikte yeni
olunmuş veya sahtelik hakkındaki hüküm karar eski kararın yerini almaktadır (Gözübüyük,
karardan evvel verilmiş olup da yargılama- 2006, s. 463; Yıldırım/Avcı, 2015, s. 424).
nın yenilenmesini isteyen kimsenin karar
zamanında bundan haberi bulunmamış
olması (Gözübüyük, 2006, s. 459; Kuru/
Arslan/Yılmaz, 2013, s. 645; Yıldırım/Avcı, dikkat
2015, s. 422), Yargılamanın yenilenmesi istemi üzerine verilen ka-
3. Karara esas olarak alınan bir ilam hükmü- rarlara karşı yeniden yargılamanın yenilenmesi yolu-
nün, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bo- na gidilemez (Yıldırım R./Avcı, 2015, s. 423-424).
zularak ortadan kalkması,
4. Bilirkişinin kasıtlı gerçeğe aykırı beyanda Kanun Yararına Temyiz
bulunduğunun mahkeme kararıyla belir-
Kanun yararına temyiz, Danıştay’ın kanunları
lenmesi,
yorumlama ve içtihat birliğini sağlama görevini
5. Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi tamamlayan bir olağanüstü kanun yoludur (Avcı,
olan bir hile kullanmış olması, 2015, s. 75). Olağanüstü kanun yolu olarak kanun
6. Vekil veya kanuni temsilci olmayan kim- yararına temyizin temel amacı, yargı mercilerinin
seler ile davanın görülüp karara bağlanmış verdiği kararlarda içtihat birliğinin sağlanması; baş-
bulunması, ka bir deyişle, yürürlükteki hukukun Türkiye ge-
7. Çekinmeye mecbur olan başkan, üye veya nelinde birlik içinde uygulanmasının sağlanmasıdır
hâkimin katılmasıyla karar verilmiş olması (Yıldırım/Avcı, 2015, s. 425).
(Umar, 1963, s. 282), 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun
8. Tarafları, konusu ve sebebi aynı olan bir 51. maddesinde kanun yararına temyiz yoluna, ‘ni-
dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir teliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir
kararın verilmesine neden olabilecek kanu- sonuç ifade eden’ kararlara karşı başvurulabileceği
ni bir dayanak yokken aynı mahkeme ya- düzenlenmiştir. Kanun yararına temyiz için esas
hut başka bir mahkeme tarafından önceki hükmün yürürlükteki hukuka aykırı olması gerek-
ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş mektedir. Yürürlükteki hukuka aykırılık İYUK’un
bulunması (Umar, 1963, s. 282; Yıldırım/ 49. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen temyiz
Avcı, 2015, s. 423), sebepleri ile aynıdır. Başka bir deyişle, kararların
9. Hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürri- yürürlükteki hukuka aykırı olması için; görev ve
yetleri Korumaya Dair Sözleşme’nin veya yetki dışında bir işe bakılmış olması, hukuka aykırı
eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, karar verilmesi veya usul hükümlerinin uygulan-
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kesin- masında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya
leşmiş kararıyla tespit edilmiş olmasıdır. eksikliklerin bulunması gerekmektedir (Yıldırım/
Avcı, 2015, s. 425).
Yukarıda sayılan şartlardan birinin oluşması
hâlinde mahkemelerin daha önce vermiş olduğu ni- İYUK’un 51. maddesi idari yargıda kanun yara-
hai kararlar yeniden incelenecektir. Yargılanmanın rına temyiz yoluna gidebilmek için bir takım şartlar
yenilenmesi kararını inceleyecek yargı mercii esas öngörmüştür. Kanun’da belirtilen şartlar şu şekilde
kararı vermiş olan mahkemedir (Danıştay 5. Da- belirtilebilir: İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge
iresi, Karar Tarihi: 21.02.2011, Esas: 2009/5516, idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar-
Karar: 2011/915; Yıldırım/Avcı, 2015, s. 423). dan olması, kararların olağan kanun yolu (istinaf
ve temyiz) denetiminden geçmeden kesinleşmesi
Yargılamanın yenilenmesi üzerine yapılacak yar-
ve nihayet niteliği bakımından hukuka aykırı bir
gılama neticesinde, mahkeme yargılamanın yeni-
sonucu ifade etmesi.
lenmesi nedenlerinden birinin var olması hâlinde,
somut olaya göre eski kararının bir bölümünü veya
86
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Resim 4.4
Kanun yararına temyiz yolu, Danıştay’ın kendi- arasındaki içtihat birliğini sağlamaktır. Kararın Res-
liğinden harekete geçip karar verdiği bir olağanüstü mi Gazete’de yayımlanması diğer yargı organlarının
kanun yolu değildir. Kanun yararına temyiz için karara daha iyi vakıf olması ve söz konusu karar ışı-
İYUK’un 51. maddesinde belirtilen kişiler tarafın- ğında kendi kararlarını inşa etmesini sağlar (Bilgin,
dan Danıştay’a bir başvuruda bulunulması gerek- 2016b, s. 192).
mektedir. İYUK’un 51. maddesi gereğince kanun
yararına temyiz, Danıştay Başsavcısı tarafından ya-
pılan bir talep üzerine gidilen bir olağanüstü kanun
Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel
yoludur. Danıştay Başsavcısı söz konusu başvuruyu Başvuru
ilgili bakanlığın talebi üzerine veya kendiliğinden Bireysel başvuru, kamu gücünün; Avrupa İnsan
de yapabilir. İYUK’un 51. maddesinde belirtilen Hakları Sözleşmesi’nde öngörülen bireylere ilişkin
ilgili bakanlık, davada taraf olan bakanlık veya vesa- temel hak ve hürriyetleri ihlal etmeleri durumun-
yet makamı olan bakanlıktır. İYUK’un 51. maddesi da, bireylerin tüm kanun yollarını tükettikten son-
kapsamında esas hükmün taraflarının davalarında ra başvurabilecekleri olağanüstü hukuki bir yoldur
kanun yararına temyizini isteme hakkı yoktur. An- (Aydın, 2011, s. 12; Yıldırım/Avcı, 2015, s. 427).
cak davanın taraflarının Danıştay Başsavcısı’na veya Türkiye’de 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan
ilgili bakanlığa başvurarak esas hükmün kanun ya- referandum ile Anayasa’da birtakım değişiklikler
rarına temyizini istemeye hakkı olduğu söylenebilir yapılmıştır. Bu değişikliklerden biri de Anayasa
(Bilgin, 2016b, s. 191-192). Mahkemesi’ne bireysel başvuru (Anayasa şikâyeti)
Kanun yararına temyiz kanun yolunda, kanaati- hakkının ihdas edilmesidir. Anayasa Mahkemesi’ne
mizce sınırlı olarak işletilen bir yol olması, istisnai bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi’nin bireyle-
ve olağanüstü niteliği ve kesinleşmiş kararlar aleyhi- rin temel hak ve özgürlüklerini ortadan kaldırmaya
ne başvurulması göz önüne alınarak, yargılamanın yönelik faaliyetler üzerinde yaptığı bir denetimdir.
yenilenmesi müessesesinden farklı olarak bir süre Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruları incele-
kısıtlamasının bulunmadığı görülmektedir. Nite- mesi, usul hukuku bakımından incelendiğinde, ola-
kim İYUK’nun 51. maddesinde de kanun yararına ğanüstü bir kanun yolu olduğu açıktır (Hamdemir,
temyiz yoluna ilişkin bir süre öngörülmemiştir. 2013, s. 25; Yıldırım/Avcı, 2015, s. 427). Çünkü
Kanun yararına temyiz kararı Resmi Gazete’de bireysel başvuru için tüm olağan kanun yollarının
yayımlanır. Kanun yararına temyiz kararının Resmi tüketilmesi gerekmektedir.
Gazete’de yayımlanmasındaki amaç, yargı mercileri
87
İdari Yargıda Kanun Yolları
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılabilmesi için birtakım esasa ve usule ilişkin şartların oluş-
ması gerekmektedir. Esasa ilişkin şartlar; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve bu sözleşmeye ek
protokollerde yer alan özgürlüklerin ihlali, olağan kanun yollarının tüketilmesi, güncel ve kişisel bir hakkın
ihlali ve kamu gücü işlemidir. Usule ilişkin şartlar ise; görevli ve yetkili mahkeme, temsil, başvuru süresi ve
başvuru harcı ve adli yardımdır. Anayasa’nın 148. maddesi ve 3216 sayılı Kanun’un 45. maddesi gereğin-
ce, Türkiye’de bireysel başvuruları incelemekle görevli mahkeme Anayasa Mahkemesi’dir (Yıldırım/Avcı,
2015, s. 427-428).
Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurunun kapsamı Anayasa’da öngörülen bütün temel hak ve hürri-
yetler değildir. Bireysel başvuru, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kapsamında güvence altına alınan
temel hak ve hürriyetler ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek olarak Türkiye’nin taraf olduğu proto-
kollerde güvence altına alınan temel hak ve hürriyetleri kapsar. AİHS’de güvence altına alınan temel hak
ve hürriyetler şunlardır: İnsan haklarına saygı yükümlülüğü, yaşama hakkı, işkence yasağı, kölelik ve zorla
çalıştırma yasağı, özgürlük ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı, kanunsuz ceza olmaz ilkesi, özel ve
aile hayatına saygı hakkı, düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, ifade özgürlüğü, toplantı ve dernek kurma
özgürlüğü, evlenme hakkı, etkili başvuru hakkı, ayrımcılık yasağı, olağanüstü hâllerde yükümlülüklerin
askıya alınması, yabancıların siyasal etkinliklerinin kısıtlanması ve hakların kötüye kullanılmasının yasak-
lanması (Yıldırım/Avcı, 2015, s. 428).
Bireysel başvuru, ihlale karşı öngörülen yargısal başvuru yollarının tüketildiği tarihten itibaren 30
gün içerisinde yapılmalıdır.
Resim 4.5
88
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Anayasa Mahkemesi’nde temel hak ve hürriyet- Mahkemesi kararları ve Anayasa’nın yargı denetimi
lerin korunması amacıyla bireysel başvuruda bulu- dışında bıraktığı işlemler hakkında bireysel başvu-
nulabilmesi için, temel hak ve hürriyetin ihlali her- ru yolu kapalıdır (Yıldırım/Avcı, s. 428).
hangi bir kişi tarafından değil, kamu gücü kullanan Anayasa Mahkemesi’nin esasa ilişkin yaptığı
tarafından gerçekleştirilmiş olmalıdır (Şirin, 2013, inceleme sonucunda, başvurucunun hakkının ih-
s. 263 vd.; Yıldırım/Avcı, 2015, s. 428). Kamu lal edildiğine ya da edilmediğine karar verir. İhlal
gücü sayesinde devlet, işlemlerinde kamu yararı kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının
amacını gerçekleştirmek için diğer kişiler üzerinde ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
üstün ve nitelikli yetkilere sahiptir. Kamu gücü kul- hükmedilir. Anayasa Mahkemesi esas denetiminde
lanılan işlemler neticesinde temel hak ve hürriyet- yerindelik denetimi yapamamakta, idari eylem ve
lerin ihlal edilmesi bireysel başvuru yolu için yeterli işlem niteliğinde karar verememektedir.
değildir. Kamu gücü olan işlem ayrıca icrai nitelik-
Anayasa Mahkemesi’nin tespit ettiği ihlaller bir
te bir işlem olmalıdır (Hamdemir, 2013, s. 190;
mahkeme kararından kaynaklanmışsa ihlali ve so-
Yıldırım/Avcı, s. 428). Dolayısıyla her türlü kamu
nuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
gücü kullanılan işlem bireysel başvurunun konusu
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir.
olamaz. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Ku-
Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bu-
ruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un
lunmayan hâllerde başvuru lehine tazminata hük-
45. maddesinin 3. fıkrasına göre; “Yasama işlemleri
medilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması
ile genel düzenleyici idari işlemler aleyhine doğru-
yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
dan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi, Anayasa
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal
Mahkemesi kararları ile Anayasa’nın yargı denetimi
kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
dışında bıraktığı işlemler için de bireysel başvuru
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden ka-
söz konusu olmaz”. Bu bağlamda yasama işlemleri,
rar verir (Yıldırım/Avcı, 2015, s. 429).
genel düzenleyici nitelikteki idari işlemler, Anayasa
Tablo 4.1 İdari yargıda ilk derece mahkemelerinde kesinleşme, istinaf ve temyiz kanun yolu bakımından İdari
yargılama usulünde yapılan son yenilikleri bir tabloda şu şekilde gösterebiliriz:
89
İdari Yargıda Kanun Yolları
Yaşamla İlişkilendir
“Kendilerinin belirli bir işlemden doğrudan etkilenme tehdidiyle ya da tehlikesiyle karşı karşıya
olduklarını ve dolayısıyla potansiyel olarak mağdur olduklarını iddia eden başvurucular ile yalnızca
ulusal hukukları değiştirmeyi veya toplumun menfaatinin korunmasını amaçlayan başvurular arasında
dikkatli bir ayrım yapılmalıdır. Bu son bahsedilen türdeki ve içtihatta “halk davası” (actiopopularis)ola-
rak isimlendirilen başvurular, bireysel başvuru hakkı kapsamında kabul edilmemiştir.(Klass ve diğerleri/
Almanya, B.No:5029/71, 6/9/1978, ɠ 33). Dolayısıyla bireylerin, kendi bireysel haklarının ihmal
edildiğini ileri sürmeksizin, toplumun menfaatlerinin ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahke-
mesine Bireysel Başvuruda bulunma hakları bulunmamaktadır.(B.No:2014/11438,24/7/2014, ɠ
20)./somut olayda, başvurucuların ihlale neden olduğunu ileri sürdükleri kamu gücü işlemi, Atatürk
Orman Çiftliği arazisi üzerinde uygulanması kararlaştırılan nazım imar planları, ulaşım şeması ve ula-
şım uygulama projesinin kabul edilmesine ilişkin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 13/8/2010
tarihli işlemi olup, bu işlem nedeniyle başvurucuların mağdur statüsüne sahip olup olmadığının tespit
edilmesi gerekmektedir./Başvurucular tarafından, AOÇ arazisinin tarımsal amaçla kurulduğu, başvu-
ruya konu olan planlarda öngörüldüğü gibi kentsel yeşil alan –rekreasyon alanı olarak tasarlanmadığı,
başvuruya konu plan ve projelerin AOÇ’nin kuruluş amacına aykırı olduğu, çevrenin tüm insanların
ortak varlığı olduğu, korunmasının gelecek kuşakların haklarını da etkilediği; Ankara’da yaşayan bir
yurttaş ve başvuru konusu meclis kararının iptali istemiyle dava açan kamu tüzel kişilerinin temsilcileri
olarak anayasal haklarının ihlal edildiği ileri sürülmüştür./Görüldüğü üzere başvurucular tarafından
kamu yararı temelli genel ifadelere yer verilmiş, ancak, ihtilaf konusu meclis kararı ile uygulamaya
geçirilen plan ve projeler nedeniyle bireysel olarak doğrudan maruz kalınan sağlık, mülkiyet, özel ha-
yat vb. huşulara yönelik somut bir etkiden ise bahsedilmemiştir./Başvurucular, başvuruya emsal teşkil
etmek üzere AİHM tarafından esastan incelenmiş olan Taşkın ve Diğerleri/Türkiye, Okyay ve diğer-
leri/Türkiye, Lopez Ostra/İspanya ve Öner Yıldız/Türkiye kararlarından bahsetmiş ise de ; söz konusu
kararlarda, ihlal iddiasında bulunanlar tarafından yaşadıkları yerin yakınında bulunan tesislerin faali-
yetlerinin (siyanürle altın çıkarma; termik santralden yayılan tehlikeli gaz; deri atığı tesisinden çıkan
duman, koku ve kirlilik; çöp toplama alanında meydana gelen metan gazı patlaması) kendi sağlık ve
yaşamları açısından risk oluşturduğunun ileri sürüldüğü (bkz. AİHM, Taşkın ve Diğerleri/Türkiye,
B.No:46117/99,10/11/2004;Okyay ve Diğerleri/Türkiye,B.No:36220/97,12/7/2005;Lopez Ostra/
İspanya,B.No:16798/90,9/12/1994;Öneryıldız/Türkiye,B.No:48939/99,30/11/2004),dolayısıyla söz
konusu faaliyetler ile başvurucuları arasında doğrudan ve kişisel bir bağın kurulduğu, somut başvuru
açısından ise böyle bir bağın kurulmadığı görülmektedir./buna göre, başvuruya konu meclis kararı ile
AOÇ arazisi üzerinde uygulamaya geçilen plan ve projelerin başvurucuları güncel ve kişisel olarak
doğrudan etkilediğinin başvurucular tarafından ortaya konulamadığı görüldüğünden başvurucu-
ların mağdur statülerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.”
90
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Araştırmalarla
İlişkilendir
6545 sayılı Kanunla getirilen bir başka ye- Mahkemesi, idari yargıda kararın düzeltilmesi
nilik, İYUK’nun 54.maddesinin yani ‘kararın müessesini kaldıran kanun hükmünü Anayasa’ya
düzeltilmesi’ kanun yolunun kaldırılmasıdır. Ay- aykırı bulmamıştır: “İdari yargıda istinaf sistemi-
rıca idari yargıdaki yeni düzenlemeler ve istinaf nin kabul edilmesiyle birlikte temyiz aşamasın-
sisteminin gelmesi ile İYUK’nun 47.maddesi dan sonra bir de kararın düzeltilmesi yoluna baş-
olan temyiz edilemeyecek kararlar da kaldırılmış- vurulmasının yargılamanın uzamasına sebebiyet
tır. Belirtmek gerekirse, istinaf mahkemelerinin vereceği düşüncesiyle karar düzeltme yolunun
bulunmaması nedeniyle kendine özgü bir kanun kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, idari yar-
yolu olarak yargılama sistemine getirilmiş olan gıda davaların gereksiz yere uzamasını önlemek
kararın düzeltilmesi kurumunun kaldırılması, amacıyla kamu yararı gözetilerek karar düzeltme
bölge idare mahkemelerinin istinaf mahkemesi yolunun ortadan kaldırılmasını öngören kural,
niteliğini kazanması ve kural olarak istinaf ince- kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında
lemesinde işin esası hakkında yeniden bir karar olup temyiz mercii tarafından verilen kararın
vermesi veya ilk derece mahkemesi kararındaki aynı merci tarafından tekrar gözden geçirilmesi-
maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise, ni sağlayan karar düzeltme yolunun kaldırılmış
gerekli düzeltmeyi yaparak karar vermesinin bir olmasının adil yargılanma hakkını zedeleyen bir
sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Anayasa yönü bulunmamaktadır.”
Öğrenme Çıktısı
3 İdari yargıda yer alan olağanüstü kanun yollarını kavrayarak açıklayabilme
91
İdari Yargıda Kanun Yolları
Mahkemelerin hukuka aykırı olarak verdiği kararların hukuka uygunluğunun sağlanması amacıyla, söz
konusu ilk derece mahkemesi kararlarının bir üst mahkemede incelenebilmesi için taraflara çeşitli hukuki
başvuru yolları tanınmıştır. Taraflara tanınan bu yollara yazılı hukuk kurallarında ve doktrinde genel olarak
“kanun” yolları denmektedir. Kanun yolları kanunda; istinaf, temyiz, kanun yararına temyiz ve yargılama-
nın yenilenmesi olarak düzenlenmiştir.
Olağan kanun yolları, ilk derece mahkemesinin verdiği nihâi kararın kesinleşmesine engel olan “kanun”
yollarıdır. 2577 sayılı Kanun’a göre olağan kanun yolları; 45.maddede düzenlenmiş olan ‘istinaf ’ ve 46.mad-
dede düzenlenmiş olan ‘temyiz’dir.
İlk derece mahkemelerinin verdiği nihâi kararların kesin hüküm hâlini aldıktan sonra başvurulabilen “ka-
nun” yollarıdır. İlk derece mahkemelerinin verdiği kararlar kural olarak olağan kanun yollarının tüketil-
mesiyle veya kanunda olağan kanun yolları için öngörülen sürelerin geçirilmesiyle kesinleşmektedir. Kural
olarak olağan kanun yollarının tüketilmesiyle veya olağan kanun yolları için öngörülen süre içinde olağan
kanun yollarına başvurulmaması neticesinde kesinleşen bir mahkeme hükmü ile aynı konu, aynı taraf ve
aynı sebebe dayanılarak bir davanın açılması mümkün değildir.
92
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
1 Mahkemelerin hukuka aykırı olarak verdiği 5 Aşağıdakilerden hangisi İdari Yargılama Usul
kararların hukuka uygunluğunun sağlanması ama- Kanunu’nda yer alan ve başvurulabileceği zikredi-
cıyla bir üst mahkemede incelenebilmesi için taraf-
neler öğrendik?
len delillerden biridir?
lara tanınan hukuki imkâna ne ad verilir?
A. Yemin
A. Kesin hüküm B. Tanık
B. Kanun yolu C. İkrar
C. Yazılı yargılama D. Soybağı tespiti için inceleme
D. Üç dereceli yargılama E. Bilirkişi
E. Yargı ayrılığı
6 İdare ve vergi mahkemelerince verilen nihai
2 Aşağıdakilerden hangisi idari yargılama siste- kararlar ile istinaf mahkemesinin temyize açık olan
mimizde mevcut kanun yollarından biri değildir? nihai kararlarına karşı gidilen kanun yolu merci
A. Karar düzeltme ve süresi (kural olarak) aşağıdakilerden hangisinde
B. Kanun yararına temyiz birlikte ve doğru olarak verilmiştir?
C. Yargılamanın yenilenmesi A. Bölge İdare Mahkemesi- 30 gün
D. İstinaf B. Bölge İdare Mahkemesi- 15 gün
E. Temyiz C. Danıştay- 15 gün
D. Danıştay- 30 gün
3 İdari yargılama sistemimizde istinaf incele- E. Anayasa Mahkemesi- 10 gün
mesi aşağıdakilerden hangisinde yapılır?
A. İdare Mahkemesi 7 Aşağıdakilerden hangisi temyiz incelemesine
B. Vergi Mahkemesi tabii davalardan biri değildir?
C. Bölge İdare Mahkemesi A. Belirli bir meslekten, kamu görevinden veya
D. Danıştay öğrencilik statüsünden çıkarılma davaları
E. Anayasa Mahkemesi B. İmar planı ve parselasyon işlemlerinden kay-
naklanan davalar
4 Aşağıdaki mahkemelerden hangisine doğru- C. Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı
dan dava açma veya başvuruda bulunma imkânı Kanunu’nun uygulanmasından doğan davalar
bulunmamaktadır? D. Düzenleyici ve Denetleyici Kurulların görevli
oldukları piyasa ile ilgili davalar
A. Danıştay
E. Konusu yedi bin TL’yi geçmeyen vergi davaları,
B. Vergi Mahkemesi
tam yargı davaları ve iptal davaları
C. Anayasa Mahkemesi
D. İdare Mahkemesi
E. Bölge İdare Mahkemesi
93
İdari Yargıda Kanun Yolları
94
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
1. B Yanıtınız yanlış ise “Kanun Yolu Kavramı” 6. D Yanıtınız yanlış ise “Temyiz Yolu” konusunu
konusunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
3. C Yanıtınız yanlış ise “İstinaf İncelemesi” ko- 8. C Yanıtınız yanlış ise “Yargılanmanın Yenilen-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. mesi” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
4 Anahtarı
95
İdari Yargıda Kanun Yolları
Kaynakça
Akyılmaz, B. (2012). “İdari Yargıda Uzlaşma”. İdari Çağlayan, R. (2002). “İdari Yargıda Yargılanmanın
Yargılama Usulünün 30.Yılında İdari Yargı Yenilenmesi Sebepleri ve Sınırları”. Atatürk
Sempozyumu. Ankara. Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi. C.
6, S.1-4, Erzincan.
Akyılmaz, B./Sezginer M./ Kaya C. (2019). Türk İdari
Yargılama Hukuku. Ankara: Savaş Yayınevi. Çağlayan, R. (2002). İdari Yargıda Kanun Yolları. 1.
Baskı. Ankara: Seçkin Yayınevi.
Alangoya, H. Y. (2003). Medenî Usul Hukuku Esasları.
İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları. Çağlayan, R. (2016). İdari Yargılama Hukuku. 8.
Baskı. Ankara: Seçkin Yayınevi.
Aslan, Z./Berk, K. (2002). İdare Hukuku ve İdari
Yargıya İlişkin Temel Kanunlar. İstanbul: Alfa Çağlayan, R. (2011). İdari Yargılama Hukuku. 1.
Yayınları. Baskı. Ankara: Seçkin Yayınları.
Avcı, M. (2015).“6545 ve 6552 sayılı Kanunlar Çınar, A. R. (2010). “İstinaf ”. Fasikül Aylık Hukuk
ile İdari Yargıya İlişkin Kanunlarda Yapılan Dergisi. Yıl:2, Sayı: 8, Ankara.
Değişiklikler Üzerine Bir İnceleme”. Legal Hukuk
Erem, F. (1950). “İstinaf Mahkemeleri”. Ankara
Dergisi. C.13, S. 152, İstanbul.
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. C.VII, S. 12,
Avcı, M. (2011). “Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Ankara.
İdari Yargıda Uygulanması”. Kazancı Hakemli
Erkut, C./Soybay, S. (2001). Anayasa ve İdari
Hukuk Dergisi. C.7, S. 87-88, İstanbul.
Yargılama Hukukuna İlişkin Kanunlar. 5. Baskı.
Avcı, M. (2011). “İdari Yargıda İstinaf ”. Türkiye İstanbul: Beta Yayınları.
Barolar Birliği (TBB) Dergisi. S. 96, Ankara.
Fiş Üstün, G. (2016). “İstinaf Kanun Yolunun
Aydın, Ö.D. (2011). “Türk Anayasa Yargısında Yeni Özellikleri ve Temyize Etkisi”. Hukuk ve Adalet
Bir Mekanizma: Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Eleştirel Hukuk Dergisi. Legal Yayıncılık & Doğuş
Başvuru”. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Üniversitesi, C. 8, S. 20, İstanbul.
Dergisi. C.XV, S.4, Ankara.
Gözübüyük, A. Ş. (2006). Yönetim Hukuku. 24. Baskı.
Bereket Baş, Z. (1996). “İdari Yargılama Hukuku Ankara:Turhan Kitabevi.
Açısından İstinaf ve Kabulü Sorunu”. Danıştay
Gözübüyük, A. Ş. (2007). Yönetsel Yargı. Güncellenmiş
Dergisi. C. 27, S. 11, Ankara.
26. Baskı. Ankara: Turhan Kitabevi.
Bilgin, H. (2016a). “Beşinci Yargı Paketiyle İdari
Gözübüyük, A. Ş./Tan, T. (2012). İdare Hukuku,
Yargıdaki Son Değişiklikler Hakkında Bir
İdari Yargılama Hukuku. C. II. Güncellenmiş 5.
İnceleme”. KTO Karatay Üniversitesi Hukuk
Baskı. Ankara: Turhan Kitabevi.
Fakültesi Dergisi. C.1, S.2, Temmuz, Konya.
Gözübüyük, A. Ş./Tan, T. (2003). İdare Hukuku,
Bilgin, H. (2008). “İdari Usul Yasasının Gerekliliği
İdari Yargılama Hukuku. C. II. Ankara: Turhan
Üzerine Bir İnceleme”. Türk İdare Dergisi. Yıl: 80,
Kitabevi.
Sayı: 460, Eylül, Ankara.
Hamdemir, B. (2013). Türk Anayasa Hukukunda
Bilgin, H. (2002). “İdari Yargıda Delil Tespiti”. Adalet
Bireysel Başvuru. (Yayınlanmamış Doktora Tezi).
Dergisi. Y.93, S.10, Ocak, Ankara.
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Bilgin, H. (2012). “Üçüncü Yargı Paketinde İdari Kamu Hukuku Anabilim Dalı, Konya.
Yargıda Yargılamanın Hızlandırılmasına İlişkin
Kalabalık, H. (2013). İdari Yargılama Usulü Hukuku.
Getirilen Yenilikler”. Türkiye Barolar Birliği
Genişletilmiş ve Güncellenmiş 6. Baskı. Konya:
Dergisi. S. 103, Ankara.
Sayram Yayınları.
Bilgin, H. (2016b). 99 Soruda İdari Yargıda İstinaf
Kaplan, G. (2016). İdari Yargılama Hukuku. Bursa:
Başvuru Rehberi. Ankara: Adalet Yayınevi
Ekin Kitabevi.
Bilgin, H./Sezer, Y. (2009). “Not Tespit Davaları”.
Kuru, B. (1963). “İstinaf Mahkemeleri Kurulurken”.
Türkiye Barolar Birliği Dergisi. S. 81, Mart-Nisan,
Adalet Dergisi. Sayı: 5-8, Ankara.
Ankara.
Kuru, B. (2001). Hukuk Muhakemeleri Usulü. 6.
Baskı. İstanbul: Demir Yayınları.
96
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Kuru, B./Arslan, R.-Yılmaz, E. (1995). Medenî Usul Sivrihisarlı, Ö. (1978). Hukuk Yargılamasında
Hukuku. 7. Baskı. Ankara:Yetkin Yayınları. Maddî Hukuka İlişkin Temyiz Nedenleri ve
Yargıtay Denetiminin Kapsamı. İstanbul: İstanbul
Kuru, B./Arslan, R./Yılmaz, E. (2013). Medenî Usul
Üniversitesi Yayınları.
Hukuku. 24. Baskı. Ankara:Yetkin Yayınları.
Şirin, T. (2013). Türkiye’de Anayasa Şikâyeti (Bireysel
Nohutçu, A. (2012). İdari Yargı. 5. Baskı. Ankara:
Başvuru). 1. Baskı. İstanbul: 12 Levha Yayınları.
Savaş Yayınevi.
Tanrıver, S. (1995). “Adliye Mahkemeleri ile Üst
Odyakmaz, Z. (2012). “30.Yılda İdari Yargı İle İlgili
Mahkemelerin Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki
Öneriler, İdari Yargılama Usulünün Sorunları”.
Kanun Tasarısı ile ilgili Bazı Düşünceler”. Banka
İdari Yargılama Usulünün 30. Yılında İdari Yargı
ve Ticaret Hukuku Dergisi (BATİDER). C. XVIII,
Sempozyumu. Ankara.
S. 1-2, Ankara.
Odyakmaz, Z. (1993). Türk İdari Yargılama Usulünde
Umar, B. (1963). “Türk Medenî Usul Hukukunda
Kararlara Karşı Başvuru Yolları. 1. Baskı. İstanbul:
İadei Muhakeme”. İÜHFM. C. XXIX, S.1-2,
Alfa Yayınları.
İstanbul.
Oğurlu, Y. (2012). “Mukayeseli İdari Yargıda Süreler
Üstündağ, S. (2000). Medenî Yargılama Hukuku. Cilt:
ve Makul Süre Problemi”. Danıştay Başkanlığı,
I-II, 7. Baskı. İstanbul: Nesil Matbaacılık.
Danıştay ve İdari Yargı Günü 144.Yıl Sempozyumu.
Ankara. Yıldırım Deren, N. (2003). “Teksif İlkesi Açısından
İstinaf ”. Türkiye Barolar Birliği-İstinaf
Ömerbaş, N. (2009). “İdari Yargılama Usulünde
Mahkemeleri Uluslararası Toplantısı. Ankara.
Hızlandırıcı Mekanizmalar”. 141.Yıl Danıştay
Başkanlığı Sempozyumu. Ankara. Yıldırım, K. (2003). “Kanun Yolu Olarak İstinaf ”.
Türkiye Barolar Birliği-İstinaf Mahkemeleri
Pekcanıtez, H./Atalay, O./-Özekes, M. (2011).
Uluslararası Toplantısı. Ankara.
Medenî Usul Hukuku. 11. Baskı. Ankara: Yetkin
Yayınları. Yıldırım, K. (2000). Hukuk Devletinin Gereği: İstinaf.
İstanbul: Nesil Matbaacılık.
Sezginer, M. (2009). “İdarenin İşleyişi, Yargıya
Yansımaları ve Genel İdari Usul”, T.C. Adalet Yıldırım, R. (2001). “Türk İdari Yargısında
Bakanlığı ile İsveç Krallığı Ulusal Mahkeme Yargılamanın Yenilenmesi”. Prof. Dr. Nuri Çelik’e
Yönetimi Arasında Yargı Alanında İşbirliği Armağan. C. I, İstanbul.
Programı, İdari Yargıda İstinaf Semineri. Antalya.
Yıldırım, R./Avcı, M. (2015). Türk İdari Rejimine
Giriş. 1. Baskı. Ankara: Astana Yayınları.
97
Bölüm 5
Tebligatın Anlamı, Tebligat Çıkarmaya ve Tebligat
Yapmaya Yetkili Merciler ve Tebligat Yapılabilecek Kişiler
öğrenme çıktıları
1 2
1 Tebligatın anlamını, hukuki niteliğini, Yetkili Merciler
tebligat hukukunun kaynaklarını ve tebligat 2 Tebligat çıkarmaya ve tebligat yapmaya
türlerini açıklayabilme yetkili mercileri sıralayabilme
3
Tebligat Yapılabilecek Kişiler
3 Tebligat yapılabilecek kişileri
belirleyebilme
Anahtar Sözcükler: • Tebligat • Tebligat Çıkarmaya Yetkili Merciler • Tebligat Yapmaya Yetkili Merciler
• Muhatap • Muhatap Yerine Tebligat Yapılabilecek Kişiler
98
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
99
Tebligatın Anlamı, Tebligat Çıkarmaya ve Tebligat Yapmaya Yetkili Merciler ve
Tebligat Yapılabilecek Kişiler
Kişilerin kendilerini ilgilendiren işlemleri öğ- kullandırılmamış olması nedeniyle mahkeme kararı
renmeleri ve buna bağlı haklarını kullanabilmeleri kaldırılır ve tebligatın usulüne uygun olarak yapıl-
tebligata bağlıdır. Mevzuata göre yapılması öngö- ması gerekir (Yılmaz/Çağlar, 2013, s.43).
rülen hukuki veya usuli işlemlerin sonuç doğura- Tebligat yargılamanın uzamasını engellemek
bilmesi için, bu işlemlerin ilgilisine usulüne uygun bakımından da önemli ve etkili bir araçtır. Yargı-
olarak bildirilmesi gerekir. Aksi takdirde söz konu- lama usulünde öngörülen sürelerin işlemeye baş-
su işlemler sonuç doğurmaz. laması tebligatın usulüne uygun yapılmasına bağ-
Tebligat yargılamalar bakımından özellikle te- lıdır. Tebligatın usulüne uygun ve geçerli olarak
mel yargısal haklardan olan hukuki dinlenilme yapılması hâlinde ilgililer kendilerini ilgilendiren
hakkı ve adil yargılanma hakkı ile doğrudan ilgi- usul işlemleri hakkında bilgi sahibi olacağından
lidir. Tebligat, Anayasa’da güvence altına alınan yargılamanın sürdürülmesi için gerekli işlemlerin
iddia ve savunma hakkının tam olarak kullanılabil- yapılması gecikmeyecektir.
mesinin ve hak arama hürriyetinin önemli güven- Kamu hukuku alanındaki (örneğin vergi uygu-
celerinden biridir. Kanunlarda öngörülen sürelerin lamaları) işlemlerin sonuç doğurması da ilgilisine
başlangıcına esas alınması, örneğin idari yargıda usulüne uygun olarak tebligat yapılmasına bağlıdır.
dava açma süresinin başlangıcına esas alınması ba-
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun da yargıla-
kımından tebligat mahkemeye erişim hakkıyla da
ma usulü bakımından tebligatın önemine değinen
doğrudan ilişkilidir (AYM, 19.9.2019, 2018/144
bir kararına göre, “Yargılamanın sağlıklı bir biçim-
E., 2019/72 K., RG 26.11.2019 T., 30960 S.).
de sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili de-
Örneğin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre,
lillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların
davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer
yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilme-
ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki
si, öncelikle tarafların duruşma gününden haberdar
dinlenilme hakkına sahiptir. Hukuki dinlenilme
edilmesi ile mümkün olur. Kişinin hangi yargı mer-
hakkının unsurlarından biri ise ilgililerin yargılama
ciinde duruşması bulunduğunu, hakkındaki iddia ve
ile ilgili bilgi sahibi olmasıdır. Bu bağlamda dava
isnatların nelerden ibaret olduğunu bilmesi, …. usu-
dilekçesinin davalıya tebliğ edilmeden yargılama
le uygun tebligat yapılması ile sağlanabilir.” (HGK,
yapılması veya tarafa duruşma davetiyesi usulüne
23.11.2011, 11-554/684)
uygun tebliğ edilmeden duruşma yapılması hâlinde
tarafın bilgilenme hakkı ve dolayısıyla hukuki din-
lenilme hakkı ihlal edilmiş olur. Yargılamada tebli- Tebligatın Hukuki Niteliği, Kapsamı
gatın usulüne uygun olarak yapılmamış olması ne- ve Amacı
deniyle hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmesi Tebligatın önemli bir niteliği şeklî bir işlem ol-
hâlinde adil yargılanma hakkı da ihlal edilmiş olur. masıdır. Zira tebligatın nasıl, nerede, ne zaman ve
hangi şekilde yapılacağı ayrıntılı usul kurallarıyla
belirlenmiştir.
dikkat Tebligatın diğer bir niteliği de resmî bir işlem ol-
Hak arama hürriyeti: Herkes, meşru vasıta ve yol- masıdır. Tebligatı diğer bilgilendirme işlemlerinden
lardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önün- ayıran, tebligatla yapılan bilgilendirmenin resmî ola-
de davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile rak yapılmasıdır. Bu bağlamda telefonla, mektupla,
adil yargılanma hakkına sahiptir (AY m. 36). faksla, e-posta veya mesaj ile yapılan bildirimler Teb-
ligat Kanunu’nda öngörülen biçimde ve resmî şekil-
de yapılmadığından, mevzuatta ayrı ve özel bir dü-
Yukarıda açıklandığı üzere hukuki dinlenil- zenleme olmadıkça, tebligat olarak nitelendirilemez.
me hakkının, başka bir deyişle savunma hakkının,
Bununla birlikte tebligata ilişkin sadece Tebli-
kullanılabilmesi için tebligat önemli olduğundan,
gat Kanunu’nda değil özel kanunlarda da düzen-
tebligatla ilgili işlemlerin aynı zamanda belgelendiril-
lemeler yer alabilir. Hatta özel düzenlemeler ile
mesi gerekir. Örneğin, yargılamaya ilişkin işlemlerin
Tebligat Kanunu’ndaki tebligat usulüne ilişkin ge-
taraflara veya ilgililere usulüne uygun olarak tebliğ
nel hükümlerden farklı usuller belirlenmiş olabilir.
edildiğine ilişkin belgeler mahkeme dosyasına ko-
Bu durumda tebligatın bu özel hükme göre yapıl-
nulmalıdır. Aksi hâlde hukuki dinlenilme hakkının
100
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
ması gerekir. Tebligat yapılması gereken, bununla daha sağlıklı ve güvenli yürütülmesi, yargıya güve-
birlikte özel hüküm bulunmayan durumlarda ise nin korunmasıdır (Deliduman, 2014, s.30 vd.).
tebligatın Tebligat Kanunu’nun genel hükümleri- Tebligat konusunu teşkil eden işlem hakkında
ne göre yapılması gerekir. Belirtmek gerekir ki çok muhatabın bilgilendirilmesi yanında buna bağlı
gerekli olmadıkça tebligat usulleri konusunda karı- olarak çoğu zaman kanunlarda öngörülen sürelerin
şıklık olmaması bakımından genel tebligat usulün- işlemeye başlamasını sağlar, başka bir deyişle süre-
den farklı ve istisnai düzenlemeler yapılmasından lerin başlangıcı için gerekli bir işlemdir. Örneğin,
kaçınmak gerekir (Yılmaz/Çağlar, 2013, s.68). hukuk mahkemesinde açılan davaya cevap süresi,
Tebligat Kanunu’nun 1’inci maddesinin ve dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilmesiyle başla-
özel kanunlardaki tebligata ilişkin düzenlemele- yabilir (HMK m. 127, I).
rin kapsamı dışında kalan hâllerde tebligatın nasıl
yapılacağını taraflar serbestçe kararlaştırabilirler.
Örneğin, HMK’ye göre (m. 438) tahkimde teb-
Tebligat Hukukunun Başlıca
ligat taraflarca aksi kararlaştırılmamışsa Tebligat Kaynakları
Kanunu’nun hükümlerine göre yapılır. Bunun- Tebligat hukukunun başlıca kaynaklarını aşağı-
la birlikte taraflar tebligatın nasıl yapılabileceğini daki şekilde sıralayabiliriz:
serbestçe kararlaştırabilirler. Tahkim uygulamasın- • 7201 sayılı Tebligat Kanunu (19.2.1959
da pratik olması bakımından taraflarca tebligatın T., 10139 S. RG). Bu Kanun’da 11/01/2011
faksla, kargo şirketlerinin kurye hizmetleriyle veya tarihli ve 6099 sayılı Kanun’la önemli deği-
e-posta gibi araçlarla yapılması kararlaştırılabilir şiklikler gerçekleşmiş olup son önemli de-
(Yılmaz/Çağlar, 2013, s.53). ğişiklik ise elektronik tebligat konusunda
Tebligat mahkeme tarafından yargılamayla ilgili yapılmıştır.
olarak yapılmakta ise hukuki niteliği itibarıyla bir • Tebligat Kanununun Uygulanması-
mahkeme usul işlemidir. Örneğin, dava dilekçesinin na Dair Yönetmelik (25.01.2012 T.,
davalıya tebliğ edilmesi veya duruşma davetiyesi- 28184 S. RG). Bu Yönetmelik Tebligat
nin taraflara tebliğ edilmesi mahkeme usul işlemi- Kanunu’nun uygulanmasına ilişkin esas-
dir. Usul işlemleri tür, içerik ve yapılma biçimleri ları göstermek amacıyla çıkarılmıştır.
bakımından sınırlandırılmıştır. Usul işlemleri şekle Tebligat tüm ayrıntılarıyla Yönetmelik’te
bağlıdır ve kanunda öngörülen şekilde yapılmak düzenlenmiş ve tebligat işlemlerinde kul-
zorundadır. Bu bağlamda tebligat işleminin kanun- lanılması öngörülen örnek formlara da Yö-
da öngörülen usul ve şekle uygun olarak yapılması netmelik ekinde yer verilmiştir.
ve belgelendirilmesi gerekir. Tebligatın varlığı ve • Elektronik Tebligat Yönetmeliği
geçerliliğine ilişkin hükümler usule ilişkindir. (6.12.2018 T., 30617 S. RG). Bu Yönet-
melik, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Teb-
ligat Kanunu uyarınca tebligat çıkarmaya
Dar anlamda usul işlemi yargılamanın
yetkili makam ve merciler tarafından Posta
ilerlemesi için yapılan, etkileri ve koşul-
ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT)
ları usul hukuku tarafından düzenlenen
vasıtasıyla yapılacak elektronik tebligata
işlemlerdir. Geniş anlamda usul işlemi ise
ilişkin hususları düzenlemektedir.
yarattığı asli ve doğrudan etki usul huku-
kunda ortaya çıkan işlemlerdir. • Yukarıdaki genel düzenlemelerden baş-
ka 5584 sayılı Posta Kanunu, 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 2004 sa-
Tebligatın doğrudan ve dolaylı amaçları bulun- yılı İcra ve İflas Kanunu, 5271 sayılı Ceza
maktadır. Tebligatın doğrudan amaçları tebligatın Muhakemesi Kanunu, 213 sayılı Vergi Usul
konusu olan hukuki veya usuli işlemin muhatabına Kanunu gibi genel kanunlarda da tebligata
ulaşması (teslim işlevi), muhatabın bilgilendirilme- ilişkin hükümler yer almaktadır.
si (bilgilendirme işlevi) ve bilgilendirme işleminin
• İkili ve çok taraflı uluslararası sözleşme-
belgelendirilmesidir (belgelendirme işlevi). Tebli-
ler. Bu sözleşmelerin başlıcaları 1965 tarihli
gatın yargılama hukuku bakımından dolaylı amaç-
Hukuki veya Ticari Konularda Adli ve Gay-
ları ise yargılamanın hızlandırılması, yargılamanın
101
Tebligatın Anlamı, Tebligat Çıkarmaya ve Tebligat Yapmaya Yetkili Merciler ve
Tebligat Yapılabilecek Kişiler
ri Adli Belgelerin Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Sözleşme (17 Haziran 1972 T, 14218 S
RG) (Tebligata İlişkin Lahey Sözleşmesi) ve 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi
(23 Mart 1972 T., 14137 S., RG) sayılabilir.
• Adalet Bakanlığı Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Hukuki Alanda
Uluslararası Adli Tebligat İşlemlerine İlişkin 63/3 Sayılı Genelge” (16.11.2011 T.) hükümleri
yurt dışında bulunan yabancılara ve Türk vatandaşlarına; Türkiye’de bulunan yabancı devlet diploma-
tik temsilcileri ve bu temsilciliklerde çalışan Türk vatandaşlarına yapılacak tebligatlara ilişkin usul ve
esasları düzenlemektedir.
• Tebligat hukukuyla ilgili yargı kararları ve bilimsel eserler: Yargı kararları ve bilimsel eserler teb-
ligat hukukunun bağlayıcı olmayan yardımcı kaynaklarıdır.
102
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
müesseselerde bulunan şahıslara yapılacak tebli- • Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuru-
gatın kendi memurları vasıtasıyla yaptırılabileceği luşları ve üst kuruluşlarına,
belirtilmektedir. • Kanunla kurulanlar da dâhil olmak üzere
Doğrudan tebligat, tebligatı çıkaran mercii tara- tüm özel hukuk tüzel kişilerine,
fından, aracı kullanmaksızın ve doğrudan muhataba • Noterlere,
yapılan tebligattır. Örneğin, mahkemenin duruşma-
• Baro levhasına yazılı avukatlara,
ya katılan taraflara kararı imzasını almak suretiyle
tevdi etmesi tebliğ hükmündedir. Kanun’a göre celse • Sicile kayıtlı arabuluculara ve bilirkişilere,
esnasında veya kalemde, soruşturmaya, davaya ya • İdareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya
da takibe ait evrakın, taraflara, ilgili üçüncü kişilere, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamu-
katılana veya vekillerine tutanağa geçirilmek suretiy- ya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı
le veya imza karşılığında, tebliğ konusu belirtilerek mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler
tevdii, tebliğ hükmündedir (TK. m. 36/I) ve süreler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan
bu tarihten itibaren işlemeye başlar. kişilerin bağlı bulunduğu birimlere elektro-
İlan yoluyla tebligat, adresi meçhul sayılanlara nik tebligat yapılması zorunludur.
basın ve yayın araçlarıyla yapılan tebligattır. Teb- Yukarıda sayılanlar dışında kalan gerçek ve tü-
ligat yapılmasına ilişkin Kanun ve Yönetmelik zel kişilere ise talepleri hâlinde elektronik tebligat
hükümlerine göre tebligat yapılamayan ve tebliğ adresi verilir. Bu durumda dahi elektronik tebligat
memuru tarafından adresi tespit edilemeyen, adres adresi bulunanlara tebligatın elektronik yolla ya-
kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi bulunmayan pılması zorunludur. Başka bir deyişle, Kanun’da
ve tebligatı çıkaran merci tarafından adres araş- sayılan kurum ve kişiler dışındakilere bu kişiler ta-
tırması yapılmasına rağmen adresi bulunamayan rafın e-tebligat adresi talep edilmedikçe e-tebligat
kişinin adresi meçhul sayılır ve bu kişilere ilanen yapılamaz.
tebligat yapılabilir (TK m. 28; TY m. 48).
Elektronik tebligat ise Kanun ve Yönetmelik’te Konusu Bakımından Tebligat Türleri
belirlenen gerçek ve tüzel kişilerin, belirli niteliklere Tebligat, konusu bakımından ise kazai, mali ve
sahip elektronik posta adreslerine Kanun ve Elektro- idari tebligat olmak üzere üç türe ayrılabilir.
nik Tebligat Yönetmeliği hükümleri uyarınca Posta
ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi tarafından ku- Kazai tebligat yargı organları tarafından yapılan
rulan ve işletilen Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi tebligattır. Dar anlamda yargı organları mahkeme-
üzerinden elektronik ortamda yapılan tebligattır. lerdir. Geniş anlamda ise yargı organlarına mahke-
meler yanında, savcılıklar ve icra iflas organları da
Kanun elektronik tebligat yapılması zorunlu (Yılmaz/Çağlar, 2013, s.637) dâhildir. Kazai teb-
olan gerçek ve tüzel kişileri sınırlı olarak saymıştır. ligat bakımından yargı organları geniş anlamıyla
Tebligat Kanunu’nun 28.2.2018 tarihli 7101 sayılı dikkate alınmalıdır. Buna göre kazai tebligata iliş-
Kanun’la değişik 7/a maddesine göre; kin hükümler savcılıklar ve icra organları için de
• 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol geçerlidir. Ancak noterler, yargı yeri kabul edileme-
Kanunu’na ekli cetvellerde yer alan kamu yeceğinden, kazai tebligata ilişkin hükümlere göre
idareleri ile bunlara bağlı döner sermayeli tebligat yapamaz (Yılmaz/Çağlar, 2013, s.631).
kuruluşlara,
Mali tebligat, Tebligat Kanunu’nda mali tebli-
• 5018 sayılı Kanun’da tanımlanan mahallî gat (TK m. 50) ve diğer mali tebligat (TK m. 51)
idarelere, olarak iki maddede düzenlenmiştir. Mali tebligat
• Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum Sayıştay tarafından yapılacak tebligatı, diğer mali
ve kuruluşları ile kanunla kurulan fonlar ve tebligat ise mali konularda yetkili kurumlar tara-
kefalet sandıklarına, fından yapılacak tebligatı ifade eder. Kanun’a göre
• Kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağ- diğer mali tebligatlar bakımından öncelikle kendi
lı ortaklıkları, müessese ve işletmelere, kanunlarındaki özel hükümler uygulanır, özel hü-
küm bulunmayan durumlarda ise TCK’nın genel
• Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamu-
hükümleri uygulanır. Diğer mali tebligat türleri
ya ait diğer ortaklıklara,
bakımından ise Vergi Usul Kanunu hükümleri uy-
103
Tebligatın Anlamı, Tebligat Çıkarmaya ve Tebligat Yapmaya Yetkili Merciler ve
Tebligat Yapılabilecek Kişiler
gulanır. Buna göre mali tebligat, usul ve esasları Ba- lesi gören yerlerden olmayan ve kendisine tebligat
kanlık tarafından tespit edilen özel zarf içerisinde yapılmayacak kişilerden olmayan yabancılara Teb-
kapalı olarak postaya verilen vergi, resim ve harçları ligat Kanunu ve Yönetmelik hükümlerine göre ya-
ve bunlara ilişkin her türlü yazıyı kapsayan yazılı pılan tebligattır. Muhatabın kendisine tebligat ya-
veya elektronik ortamda yapılan tebligattır. Mali pılamayacak kişilerden olması durumunda, genel
tebligatta Vergi Usul Kanunu gibi kanunlarda özel hükümlere göre tebligat yapılamaz. Bu durumda
olarak düzenlenen hükümler öncelikli olarak uygu- tebligat, tebligatı çıkaran merciin bağlı olduğu ba-
lanır (VUK m. 93 vd.). Özel hüküm bulunmayan kanlık aracılığıyla Dışişleri Bakanlığına gönderilir.
durumlarda ise Tebligat Kanunu ve Yönetmelik hü- Ayrıca Türkiye’de kendisine tebligat yapılamayacak
kümleri uygulanır. elçi, elçilik kâtibi kişileri de Dışişleri Bakanlığı be-
İdari tebligat ise kazai ve mali tebligatın dışında lirler (TY m. 45).
kalan hâllerde idare tarafından yapılan tebligattır. Yurt dışı tebligat ise yurt dışına yapılan tebli-
Buna göre, mahkeme, savcılık, icra organları gibi gat ve yurt dışından Türkiye’ye yapılan tebligat
kazai organlar ile mali açıdan yetkili olan kurumlar olmak üzere ikiye ayrılabilir. Yurt dışı tebligatta
dışında kalan kurumlar tarafından yapılan tebligat yabancı bir ülkede tebligat yapılacağı ve yabancı
idari tebligattır. İdari tebligatlar bakımından önce- ülke tarafından Türkiye’de tebligat yapılacağı için
likle özel hüküm varsa buna uyulmalı özel hüküm uluslararası tebligata ilişkin çok taraflı veya iki
bulunmuyorsa genel hükümlere göre tebligat yapıl- taraflı uluslararası sözleşme hükümleri de dikka-
malıdır (Yılmaz/Çağlar, s. 700). te alınmalıdır. Yurt dışına tebligatta, yabancı bir
ülkedeki Türk vatandaşına tebligat yapılabilece-
ği gibi, yabancı ülkenin kendi vatandaşına veya
Yapıldığı Yere Göre Tebligat Türleri başka bir ülke vatandaşına veya tüzel kişisine de
Yapıldığı yere göre tebligat, yurt içi tebligat ve tebligat yapılabilir. Bu durumda uluslararası an-
yurt dışı tebligat olarak ikiye ayrılır. laşmalar da dikkate alınarak Tebligat Kanunu’nun
Yurt içi tebligatta, tebligat yurt içinde yaşayan özel hükümleri uygulanarak tebligat yapılır (TK
Türk vatandaşlarına veya adresi yurt dışı muame- m. 25 vd.; TY m. 38 vd.).
Öğrenme Çıktısı
104
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
105
Tebligatın Anlamı, Tebligat Çıkarmaya ve Tebligat Yapmaya Yetkili Merciler ve
Tebligat Yapılabilecek Kişiler
106
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Hukuk Muhakemeleri
PTT tarafından yayımla-
Kanunu’nun 248’inci mad-
nan Tebligat İşletme Usul 5018 Sayılı Kamu Mali
desine göre, tanığı mahke-
ve Esaslarını inceleyerek, Yönetimi ve Kontrol
meye davet gerektiğinde,
tebligat yapmaya yetkili Kanunu’na ekli I, II, III, IV
tebligat telefon faks, elekt-
merci olarak genel olarak sayılı cetvelleri inceleyerek
ronik posta gibi araçlardan
belirtilen PTT’nin görev tebligat çıkarmaya yetki-
da yararlanmak suretiyle
ve yetkilerini tespit ediniz. li diğer kamu kurumları
yapılabilir. Bu düzenleme-
Tebligat İşletme Usul ve hakkında bilgi edinip, bu
deki bildirim işlemi tebligat
Esasları için bkz. (https:// bölümdeki örneklerle karşı-
ve tebligatın bir türü olarak
kms.kaysis.gov.tr/Home/ laştırınız.
doğrudan tebligat olarak ni-
Goster/105846).
telendirilebilir mi?
Muhatap
Muhatap, genel olarak tebligat yapılacak kişi olarak tanımlanabilir. Tebligat bakımından muhatap ise
asil veya onun adına kanuni veya iradi temsilci olarak tebligat yapılabilecek kişilerdir. Örneğin bir davadaki
taraflar, müdahiller (örneğin feri ve asli müdahil), tanıklar, sanıklar veya icra takibindeki alacaklı, borçlu
veya üçüncü kişiler ile bu kişilerin kanuni ve iradi temsilcileri muhataptır.
Tebliğ memuru muhatabın gerçekte o kişi olup olmadığını tespit etmek için kimlik isteme ve inceleme
yetkisine sahiptir. Tebliğ memuru, tebligat yaparken muhatabın veya Yönetmelik’e göre onun adına tebliğ
yapılacak kişilerin kimlikleri ile Yönetmelik’te belirtilen şartları taşıyıp taşımadıklarını da incelemeye yet-
kilidir (TY m. 36).
Öncelikle muhatap gerçek veya tüzel kişi olabilir.
107
Tebligatın Anlamı, Tebligat Çıkarmaya ve Tebligat Yapmaya Yetkili Merciler ve
Tebligat Yapılabilecek Kişiler
Gerçek Kişi izin verilmişse, o kişi bununla ilgili her türlü olağan
Gerçek kişilerde muhatap kural olarak kişinin işlemleri yapmaya yetkilidir (TMK m. 453).
kendisidir. Tebligat yapılabilmesi için muhatap Tebligat yapılacak kişi tutuklu veya hüküm-
hak ve fiil ehliyetine sahip olmalıdır. Hak ehliyeti lü ise Kanun ve Yönetmelik’teki özel hükme göre
ölümle sona erdiği için vefat eden bir kişiye tebligat tebligat yapılmalıdır. Tutuklu ve hükümlülere ya-
mümkün olmadığı gibi vefat eden kişinin yakın- pılması gereken tebligat da kural olarak muhatabın
larına da tebligat yapılamaz. Tebliğ memuru mu- bizzat kendisine yapılır. Tutuklu ve mahkûmlara
hatabın adresine gittiğinde, muhatabın öldüğünü ait tebliğlerin yapılmasını, bu kişilerin bulundu-
öğrenirse, tebligat evrakını tebligatı çıkaran mercie ğu kurumun müdür veya müdür yoksa orayı ida-
geri göndermelidir (TY m. 30/II). Kişinin ölü- re eden memuru temin eder (TK m. 19; TY m.
münden sonra ancak mal varlığına ilişkin davalarda 28). Bu durumda tebliğ evrakı o yeri idare eden
ve sadece mirası kabul eden mirasçıları belirlenerek müdür veya memura değil, müdür veya memur
onlara yeni bir tebligat yapılabilir. aracılığıyla bizzat muhataba teslim edilir (Yılmaz/
Tebligat yapılacak muhatap fiil ehliyetine de sa- Çağlar, 2013, s.348). Tutuklu veya hükümlü kısa
hip olmalıdır. Bu bağlamda fiil ehliyeti bulunmadı- süreliğine o yerde bulunmamakta ise (örneğin ifa-
ğı veya kısıtlandığı için kanuni temsilcileri bulunan- de vermek üzere mahkemeye götürülmüşse) evrak
lara veya bulunması gerekenlere yapılacak tebligat kurum müdürüne veya memuruna verilmez (Yıl-
mevzuata göre bizzat kendilerine yapılması gerekli maz/Çağlar, 2013, s.356). Bir yıldan fazla hürriyeti
olmadıkça bu temsilcilerine yapılır (TK m. 11/III). bağlayıcı ceza alanlarda ise kişiye kanuni temsilci
Kimlerin kanuni temsilci olabileceği de Türk Me- atanması gerektiğinden, tebligat ancak bu kişilerin
deni Kanunu’na göre belirlenir. Örneğin; fiil ehli- kanuni temsilcilerine yapılabilir (TMK m. 397/II;
yetine sahip olmayan veya sınırlı ehliyetsiz küçük- m. 407; TY m. 28/II). Sonuç olarak tutuklu veya
ler bakımından, aksine bir düzenleme yapılmamış hükümlünün kanuni temsilcisi veya vekili varsa
ise, velayet hakkına sahip anne ve baba küçüğün tebligat onlara yapılmalıdır. Tutuklu veya hüküm-
kanuni temsilcisidir. Reşit olup kısıtlanmasına ka- lüye tebligat yapılamazsa müdür veya memur ta-
rar verilen kişiler bakımından ise kanuni temsilci rafından belirtilen sebep tebliğ mazbatasına yazılır
vasidir. Yine bu kapsamda sınırlı ehliyetlilere, yö- (TY m. 28, III).
netimi kendilerine bırakılan mal ve hakları ile şah- Tutuklu veya hükümlünün hastanede bulun-
sa sıkı sıkıya bağlı hakları için tebligat yapılabilir. ması hâlinde dahi, tebligat aynı maddeye göre
Kanuni temsilcisi olmayıp da bulunması gereken- yapılabileceğinden, yukarıda açıklandığı üzere bu
lere ise usulüne göre kanuni temsilci tayin edilmesi kişilerin tutuklu veya hükümlü olarak bulunduğu
sağlanmalıdır (TY m. 19). Kişiye kayyum atanmış kurumun müdürü veya müdür yoksa orayı idare
ise, bu durumda da kayyumun görev alanına giren eden memuru tebligatı temin eder; tutuklu veya
konularda tebligat kayyuma yapılmalıdır. hükümlünün kanuni veya iradi temsilcisi varsa teb-
Tebligatın bizzat muhataba yapılması gereken ligat bunlara yapılır (TY m. 28/IV).
durumlarda ise kanuni temsilciye tebligat yapıl-
maz. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ile kısıtlılar
kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarını bizzat kullanabile-
dikkat
ceklerinden bu haklarla ilgili yargılama ve icra ta-
TMK m. 407’e göre bir yıl ve daha fazla hapis ce-
kiplerine ilişkin tebligatlar (İİK m. 57, II) kanuni
zası almış kişiye vasi atanır. İnfazla görevli makam
temsilcisine değil kişinin bizzat kendisine yapıl-
durumu hemen sulh hukuk mahkemesine bildir-
malıdır. Zira, karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı
mekle yükümlüdür.
sıkıya bağlı hakları kullanmada kanuni temsilcinin
rızası gerekli değildir (TMK m. 16). Ayrıca belir-
li bir meslek veya sanatla uğraşmasına izin verilen Tüzel Kişi
vesayet altındaki kişilere bu işle ilgili hukuki uyuş- Tüzel kişilerde ise tebligat tüzel kişinin yetkili
mazlık ve icra takiplerinde bizzat tebligat yapılma- temsilcisine yapılır (TK m. 12). Tüzel kişiler özel
lıdır. Zira vesayet altındaki kişiye vesayet makamı hukuk tüzel kişileri (örneğin; dernek, vakıf, koope-
tarafından bir meslek veya sanatın yürütülmesi için ratif vb.) ve kamu tüzel kişileri (örneğin; belediye,
108
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
köy gibi kamu idareleri ve üniversiteler veya Ka- hâlinde, tebligatın bunlardan birine yapılması tale-
rayolları Genel Müdürlüğü gibi kamu kurumları) bi geçersizdir. Zira kişi vekâlet yetkisinin mevcut
olarak ikiye ayrılır. Tüzel kişinin yetkili temsilcisi kapsamını üçüncü kişilere karşı bu şekilde sadece
ilgili kanunlara ve statülerine göre belirlenir. Tüzel tebligat bakımından daraltamaz (Yılmaz/Çağlar,
kişinin temsilcisi birden fazla ise bunlardan birine 2013, s. 222).
tebligat yapılması yeterlidir.
Bakanlıkların, genel bütçe kapsamındaki kamu
idarelerinin, özel bütçeli idarelerin, düzenleyici ve
dikkat
denetleyici kurumların, sosyal güvenlik kurumla-
İlk derece mahkemesinin nihai kararı veya ilamı
rı ile il özel idarelerinin, belediyelerin, köylerin ve
hem kendisini vekille temsil ettiren asile hem de
özel kanunlarına dayanılarak kurulmuş bulunan
vekiline tebliğ edilmişse mahkemenin kararına
teşekküllerle, şirketlerin, derneklerin ve vakıfların
karşı istinafa başvuru süresi vekile tebliğ tarihin-
yetkili temsilcileri, bağlı bulundukları kanunlara ve
den itibaren işlemeye başlar. İlam asile vekilden
statülerine göre belirlenir (TY m. 20/II).
sonra tebliğ edilmiş olsa dahi, istinaf süresi vekile
tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin
Gerçek veya Tüzel Kişinin Vekiline işlemeye başlayacağı ve sona ereceği tarih bakı-
Tebligat mından bu hususa dikkat edilmelidir.
Gerçek veya tüzel kişinin vekil ile temsil edil-
mesi durumunda ise muhatap kişinin vekilidir Vekil atanmış olsa dahi, yargılamada mutlaka
(Atalı/Ermenek/Üçüncü, 2018, s.20) ve kanunlar- asile tebligat yapılması gereken durumlarda, asile
da bizzat asile tebligat yapılması öngörülen istisnai tebligat yapılmalıdır. Örneğin, Hukuk Muhake-
hâller dışında mutlaka vekile tebligat yapılmalıdır meleri Kanunu’na göre, mahkeme taraflardan bi-
(TK m. 11). Asile tebligat yapılması geçersiz olup rinin isticvabına karar verirse, vekille temsil edil-
tebligata bağlanan sonuçlar doğmaz. mekte olsa dahi o tarafa bizzat davetiye gönderilir
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun ve isticvap edilmek üzere belirlenen gün ve saatte
10.7.1940 tarihli ve 7/75 sayılı kararında, “Tebliğ mahkemede hazır olması istenir. Kendisine isticvap
ve tebellüğe ve davayı her derecede takibe mezun olan davetiyesi gönderilen, mazereti olmaksızın duruş-
vekile ilam tebliği mümkün bulundukça müvekkile maya katılmazsa isticvap konusu vakıaları ikrar
tebligat yapılması kanuna muhalif ve bu sebeple teb- etmiş sayılacağı ihtar edilir (HMK m. 171). Bu
liği dahi hükümsüz olduğundan kanun yoluna müra- nedenle bu sonucun doğabilmesi ancak davetiye-
caat için muayyen olan müddet böyle yolsuz bir tebliğ nin bizzat tarafın kendisine tebliğ edilmesi hâlinde
üzerine cereyan etmeyeceğine...” karar verilmiştir. mümkündür.
Avukatlık Kanunu gereğince, vekalet ehliyeti-
ne ve ruhsatına sahip kişilere tebligat yapılabilir. İsticvap, tarafın aleyhindeki davanın temeli-
Vekilinin kendisine bizzat ulaşılamıyorsa yanında ni oluşturan vakıalar ve onunla ilgili husus-
çalışan memur veya yardımcılarına da tebligat ya- lar hakkında mahkeme tarafından HMK’de
pılabilir (TK m. 17). Vekilin göreve başlaması ilgili öngörülen usule göre sorgulanmasıdır.
makama veya karşı tarafa bildirilmemişse asile teb-
ligat geçerlidir. Vekâlet ilişkisi istifa, azil, ölüm, iflas
veya fiil ehliyeti kaybı nedeniyle sona ermişse, bu İlamlı icra takibi yapılması hâlinde de icra
durum karşı tarafa veya mahkemeye bildirilmediği emrinin borçlu asile mi yoksa vekiline mi tebliğ
müddetçe vekile tebligat geçerlidir. edileceği belirlenmelidir. Bu konuda yapılacak de-
Eğer tebligat hem vekile hem de asile yapıl- ğerlendirmede davaya vekâletin kanuni kapsamı
mışsa, tebligata bağlanan hukuki sonuçlar veki- dikkate alınmalıdır. Kanun’a göre, davaya vekâlet,
le tebliğden itibaren doğar. Vekil birden çok ise kanunda özel yetki verilmesini gerektiren hususlar
bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer saklı kalmak üzere, hüküm kesinleşinceye kadar,
tebligat birden fazla vekile yapılmışsa bunlardan vekilin davanın takibi için gereken bütün işlemleri
ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır yapmasına, hükmün yerine getirilmesine, yargılama
(TY m. 18/I). Kişinin birden fazla vekili bulunması giderlerinin tahsili ile buna ilişkin makbuz vermesine
109
Tebligatın Anlamı, Tebligat Çıkarmaya ve Tebligat Yapmaya Yetkili Merciler ve
Tebligat Yapılabilecek Kişiler
ve bu işlemlerin tamamının kendisine karşı da yapı- tebligat yapılamazsa, tebliğ imkânsızlığı oluşursa
labilmesine ilişkin yetkiyi kapsar (HMK m. 73, I). tebligat TK m. 21’e göre yapılır.
Buna göre, borçlu davada kendisini vekille temsil Kanun’a ve Yönetmelik’e göre muhatap adına
ettirmişse vekalet yetkisi, hükmün yerine getiril- kendilerine tebligat yapılması mümkün olan kişile-
mesini ve bu işlemin kendisine karşı yapılmasını da rin o davada hasım olarak ilgileri varsa muhatap adı-
kapsadığından, icra emri borçlunun vekiline tebliğ na kendilerine tebliğ yapılamaz (TK m. 39; TY m.
edilmelidir. Bununla beraber, örneğin mahkeme 62). Örneğin, aralarında boşanma davası olmasına
ilamı icra takibine konu yapılmadan önce vekâlet rağmen aynı evde oturan eşlerden birine, diğerini
ilişkisinin sona ermesi ihtimali gerçekleşirse tebli- ilgilendiren bir tebliğ işlemi yapılması usulsüzdür.
gat asile (borçluya) yapılmalıdır (Tartışmalar için
Muhatap yerine tebligat yapılabilecek kişi mu-
bkz. Yılmaz/Çağlar, 2013, s.241 vd.).
hatabın geçici olarak başka yere gittiğini bildirirse,
Kanun’a ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği’ne tebliğ memuru kişinin bu beyanını, adı ve soyadı
göre, baroya kayıtlı avukatlara elektronik yolla ile sıfatını tebliğ mazbatasına yazar. Tebliğ mazba-
tebligat yapılması zorunludur. Buna göre avukatla tasını beyanda bulunana imzalattırır ve evrakı ona
temsilin söz konusu olduğu durumlarda avukata teslim eder. Muhatap yerine tebligat yapılabilecek
öncelikle elektronik tebligat yapılmalıdır. Elektro- kişi evrakı almak zorundadır. Evrakın bu kişiye ve-
nik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılama- rildiği tarih, tebliğ tarihi sayılır.
ması hâlinde Kanun’da belirtilen diğer usullerle
Muhatap yerine tebligat yapılabilecek kişiler;
tebligat yapılır (TK m. 7/a, I; ETY m. 5). Avukata
yazılı olarak tebligat yapılabilecek durumlarda ise, • Muhatapla birlikte aynı konutta sürekli ola-
avukatın bürosunda yapılacak tebligatlar, resmî ça- rak oturan kişiler,
lışma gün ve saatleri içinde yapılır (TK m. 11/2; • Meslek veya sanatını belirli bir yerde sürekli
TY m. 18/I). olarak icra edenler bakımından bu kişilerin
sürekli memur veya yardımcıları,
• Tüzel kişilerin veya ticarethanelerin yetkili
Muhatap Yerine Tebligat Yapılabilecek
temsilcilerinin memur veya yardımcıları,
Kişiler
• Er ve erbaşlar dışında kalan askerî şahıslar
Tebligat bakımından muhatabın, kişinin kendi-
bakımından, bağlı olduğu birlik veya kuru-
si (asil) veya onun adına kanuni veya iradi temsilci
mun nöbetçi amir veya subayı,
sıfatıyla tebligat yapılabilecek kişiler olduğunu yu-
karıda belirttik. Bununla birlikte muhatap yerine • Otel, hastane, tedavi veya istirahat evi,
bir başkasına tebligat yapılması ancak Kanun’da fabrika, okul, öğrenci yurdu gibi içine ser-
öngörülen hâller ve kişiler bakımından mümkün bestçe girilemeyen veya arananın kolayca
olabilir. bulunması mümkün olmayan bir yerde
bulunanlar bakımından ise o yerin idarecisi
Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak ki- veya ilgili kısmın amiridir.
şinin görünüş itibarıyla on sekiz yaşından aşağı ol-
maması ve açık bir şekilde ehliyetsiz bulunmaması
gereklidir (TK m. 22; TY m. 34). Bu nedenle mu- Aynı Konutta Oturan Kişilere veya
hatap yerine tebligat yapılacak kişi yaş ve ehliyet Hizmetçiye Tebligat
şartını sağlamalı (Atalı/Ermenek/Üçüncü, 2018, Muhatap tebliğ adresinde bulunmaz veya he-
s.161), tebligatın önemini anlayabilecek ve muha- men bulundurulması mümkün olmazsa, Kanun’da
taba ulaştırabilecek durumda olmalıdır. Bu neden- sayılan muhatap yerine tebellüğe elverişli başka bir
le akıl hastalığı, akıl zayıflığı veya diğer bir hastalık kişiye de tebligat yapılabilir. Kendisine tebliğ yapı-
ya da engel sebebiyle kendisi ile anlaşma imkânı lacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile
olmayan kişiye tebligat yapılmaz (TY m. 34, II). aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden
Tebliğ memurunun muhatap yerine tebligat ya- birine yapılır (TK m. 16; TY m. 25) ve bu tarih
pılan kişinin görünüş itibarıyla on sekiz yaşından tebliğ tarihi sayılır; muhatap tebliğ sırasında ko-
küçük olmadığını ve açıkça ehliyetsiz olmadığını nutta ise onun yerine başkasına tebligat yapılması
tespit etmesi yeterlidir. Ancak şüphe ederse kim- usulsüzdür.
lik incelemesi yapabilir. Bu şartlar oluşmadığı için
110
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Muhatap yerine diğer kişiye tebligat yapılabil- muhatabın emri altında çalışan kişilere yapılmalı-
mesi için muhatapla birlikte, aynı adreste oturma dır. Muhatabın başka bir yerdeki çalışanına bu dü-
sürekli olmalıdır (Atalı/Ermenek/Üçüncü, 2018, zenlemeye göre tebligat yapılamaz.
s.162 vd.). Birlikte oturanların muhatabın akraba- Buna karşılık muhatap ile aynı adresi kullanan
sı olması şart değildir. Akraba olmaksızın birlikte ancak muhatabın çalışanı olmayan kişilere de teb-
oturan kişilere de tebligat yapılabilir. Muhatabın ligat yapılamaz. Örneğin, aynı büroda gider ortağı
hizmetçisi, uşağı gibi sürekli olarak yanında oturan olarak birlikte çalışan avukatlardan birinin takip
çalışanlarına da muhatap yerine tebligat yapılabilir. ettiği dava ile ilgili tebligatlar, o davada vekâlet
Tebligatın usulüne uygun yapılmış sayılabilme- yetkisi bulunmayan aynı büroda çalışan bir başka
si için muhatap adına tebligat yapılan kişinin aynı avukata yapılamaz.
konutta oturduğunun, tebliğ sırasında muhatabın Muhatap yerine tebligat yapılacak kişi tebligat
orada bulunmadığının tebligat mazbatasında ya- yapılan yerde çalışıyor olmalıdır. Muhatabın iş or-
zılması gerekir. Tebligatın muhatap yerine neden tağına veya başka bir yerde çalışan memuruna ya-
diğer kişiye yapıldığı ve tebligat yapılan kişinin pılan tebligat usulsüzdür. Bu durumda da tebligat
kimlik bilgileri mazbatada yazılmalıdır, aksi hâlde mazbatasında muhatabın iş yerinde bulunmadığı
tebliğ usulsüzdür. Ayrıca muhatapla birlikte oturan için çalışanına tebligat yapıldığı ve çalışanın kim-
kişiye değil de aynı sitede veya apartmanda yaşayan liği belirtilmezse tebligat usulsüzdür.
komşusuna, kapıcıya, yöneticiye veya aynı konut-
ta misafir (geçici) olarak bulunan kişilere yapılırsa
tebligat usulsüzdür. Tüzel Kişilere ve Ticarethanelere
Tebligat
Tüzel kişilere (örneğin; dernek, vakıf, koopera-
Meslek ve Sanat Erbabına Tebligat
tif, ticaret şirketleri, kamu idareleri, kamu kurum-
Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sana- ları vb.) tebligatta tebligat yapılması gereken mu-
tını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde hatap tüzel kişiliktir. Bununla beraber tüzel kişiler
tebliğ aynı yerdeki sürekli memur veya yardımcı- fiil ehliyetlerini yetkili organları aracılığıyla kullan-
larından birine, meslek veya sanatını evinde icra dıklarından, yukarıda açıklandığı üzere (Bkz. Tüzel
edenlerin memur ve yardımcılarından biri bulun- Kişiler) tebligat tüzel kişiliğin yetkili temsilcisine
madığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya yapılır. Birden fazla yetkili temsilcisi varsa bunlar-
hizmetçilerinden birine yapılır (TK m. 17; TY m. dan herhangi birine yapılan tebligat geçerlidir (TK
26/II-III). m. 12; TY m. 20). Tüzel kişi vekille temsil edil-
Örneğin serbest meslek mensubu olan avukat- mekte ise tebligat vekile yapılmalıdır.
ların, mali müşavirlerin bürolarında görevli çalı- Belirtmek gerekir ki tüzel kişilerden, Kanun’da
şanlarına, bir pastanede çalışan kalfaya, berberin elektronik tebligatı düzenleyen 7/A maddesinde
çırağına tebligat yapılabilir. Bu durumda tebligat belirtilmiş olanlara (örneğin; dernek, vakıf, şirket
dikkat
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun güncel kararlarına göre, avukat yanındaki stajyer avukatlara, tebligata konu işlem
bakımından avukatın yazılı oluru olmadıkça avukatın “çalışanı” sıfatıyla tebligat yapılması usulsüzdür. 1136 sayılı
Avukatlık Kanunu’nun 15’inci maddesinde; “Avukatlık stajı bir yıldır. Stajın bu kısmında yer alan hükümler uyarınca
ilk altı ayı mahkemelerde ve kalan altı ayı da en az beş yıl kıdemi olan (bu beş yıllık kıdem hesabına Kanunun 4 üncü
maddesinde yazılı hizmette geçen süreler de dahildir.) bir avukat yanında yapılır. Stajın hangi mahkeme ve adalet
dairelerinde, ne surette yapılacağı yönetmelikte gösterilir.” denmektedir. Avukatlık stajı kanuni bir zorunluluk olup
mesleki bilgi ve tecrübeyi kazanmak amacıyla yapılmaktadır. Dolayısıyla avukat ile stajyer avukat arasındaki ilişki iş
akdi ya da hizmet akdine dayalı olmayıp kanuni bir ilişkidir. Bu nedenle avukat stajyerinin, Tebligat Kanunu’nun 17.
maddesinde sayılan daimî çalışan veya müstahdem sıfatını taşımadığı kabul edilmelidir. Bu durumda tebligat usule
aykırı yapılmış olmakla birlikte, muhatap (avukat) tebligattan haberdar olmuşsa, muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ
tarihi olarak kabul edilir. Bkz. YHGK, 7.2.2019, 2017/2-1287, 2019/90 (Kazancı)
111
Tebligatın Anlamı, Tebligat Çıkarmaya ve Tebligat Yapmaya Yetkili Merciler ve
Tebligat Yapılabilecek Kişiler
gibi tüm özel hukuk tüzel kişileri vb.) elektronik tebligat yapılması zorunludur. Elektronik yolla tebligatın
zorunlu bir sebeple yapılamaması durumunda ise Kanun’da belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır. Buna
göre aşağıdaki hükümler zorunlu nedenlerle elektronik tebligat yapılamaması durumunda uygulanır.
Tüzel kişiliğin yetkili temsilcisi mutat iş saatlerinde iş yerinde bulunmazsa veya tebligatın yapılacağı
sırada evrakı alamayacak durumda ise tebligat oradaki memur veya yardımcılarından birine yapılır (TK
m. 13; TY m. 21). Tebliğ memuru, tebliğ mazbatasına yetkili temsilcinin yerinde bulunamadığını ve bu
nedenle tebligatın memur veya yardımcılarından birine yapıldığını yazmalıdır. Zira yetkili temsilci varken
memur veya yardımcılara yapılan tebligat usulsüzdür.
Kendisine tebliğ yapılacak memur veya yardımcının, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli için-
de görev itibarıyla tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak
müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gereklidir. Bu kişilerin de bulunmaması
durumunda, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilerek tebligat o yerdeki diğer bir memur veya yardımcıya
yapılır (TY m. 21/II-III). Tüzel kişilere yapılacak tebligatta, aşağıdaki şemada gösterilen sıra izlenmelidir.
1. Tüzel kişiliğin
yetkili temsilcisi
3. Bu kişilerin de bulunmaması
halinde o yerdeki diğer bir
memur veya yardımcı
Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari temsilcilere yapılan tebligat da geçerlidir
(TK m. 12/II).
Tüzel kişiliği olmayan topluluklarda ise (adi ortaklık, miras ortaklığı gibi) tebligat tüm ilgililere veya
varsa topluluğun yetkili temsilcisine yapılmalıdır.
“Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde tica-
ret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak
yetki verdiği kişidir” (TBK m. 547, I). Ticari temsilci, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı, işletme
sahibi adına işletmenin amacına giren her türlü işlemleri yapmaya yetkili sayılır (TBK m. 548).
112
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
yapılması tebligatın tamamlanması ve buna bağ- Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı
lı olarak sürelerin işlemesi bakımından yeterlidir vasıtasıyla yapılır (TK m. 27/II). Bu komutanlıklar
(Yılmaz/Çağlar, 2013, s. 297). tebliğ evrakını, tebligat yapılacak şahsın bulunduğu
En yakın üst tebliğ evrakını en kısa sürede mu- yabancı ülkedeki birlik veya kurum komutan veya
hataba ulaştırmalıdır. Er ve erbaş tebliğ yapılacağı amirine gönderir. Tebligatı, kıta komutanı, kurum
sırada orada bulunmuyorsa, bulunmama sebebine amiri gibi en yakın üst yapar. Kıta veya bir kurum
göre, tebliğ merciine iade edilebileceği gibi (ör- yoksa tebligat en yakın amiri tarafından yapılır. Bu
neğin erin firar durumunda olması hâlinde), erin hâller dışında yurt dışında bulunan asker kişilere
görev nedeniyle farklı bir yerde bulunması hâlinde tebligat, Yönetmelik’in 46’ncı maddesinin atfıy-
tebliğ evrakı kendisine ulaştırılmaya çalışır. la 38’inci maddenin birinci fıkrası veya 43’üncü
madde hükümlerine göre tebliğ yapılır. Buna göre
yabancı ülkelerde görevli Türk askerlerine yabancı
7179 sayılı Asker Alma Kanunu’na göre, ülkelerde bulunanlara ilişkin genel tebligat usulüne
er ihtiyaçları Devlet tarafından üstlenilen veya yabancı ülkelerde bulunan Türk vatandaşları-
rütbesiz asker kişileri, erbaş ise ihtiyaçları na tebligat usulüne göre yapılabilir.
Devlet tarafından üstlenilen onbaşı ve ça-
vuş rütbelerini haiz asker kişileri ifade eder.
Otel, Hastane, Fabrika ve Okul Gibi
Yerlerde Tebligat
Er ve erbaşlar dışında kalan askerî şahıslara, bir-
Tebliğ yapılacak kişi otel, hastane, tedavi veya
lik veya kurumda tebligat yapılması gerektiğinde,
istirahat evi, fabrika, okul, öğrenci yurdu gibi içine
tebliğin yapılmasını muhatabın nöbetçi amiri veya
serbestçe girilemeyen veya arananın kolayca bu-
subayı temin eder. Bu kişiler tarafından muhatap
lunması mümkün olmayan bir yerde bulunuyorsa,
derhâl bulundurulamaz veya tebellüğden kaçınırsa
tebliğin yapılmasını o yeri idare eden veya muha-
ya da diğer bir sebeple tebliğin temini mümkün ol-
tabın bulunduğu kısmın amiri temin eder. Muha-
mazsa, tebliğ o nöbetçi amiri veya subayına yapılır
tap bulunursa tebligat doğrudan kendisine yapılır.
(TK 14/II; TY m. 23). Belirtmek gerekir ki er ve
Örneğin, bir okulda görevli bir öğretmene tebligat
erbaşlar dışındaki asker kişilere birlik veya kurumu
yapılmasını okulun müdürü veya müdür yardım-
dışında (örneğin ev adresinde) tebligat yapılabile-
cısı temin etmelidir. Bu usul izlenmeden okulun
ceği gibi bu tebligatta genel hükümler uygulanır
güvenlik görevlisine, okulda görevli bir başka öğ-
(Yılmaz/Çağlar, 2013, s. 299).
retmene veya okul hizmetlisine tebligat yapılması
Sefer hâlinde olan birlik veya müesseseye men- usulsüzdür.
sup askerî şahıslara tebligat, bağlı bulundukları
İdareci veya ilgili kısmın amiri muhatabın
Kara, Deniz veya Hava Kuvvetleri Kumandanlıkla-
derhâl buldurulmasını sağlayamazsa, muhatap
rı vasıtasıyla yapılır (TK m. 15). Bu durumda tebli-
tebellüğden (tebliğ evrakını teslim almaktan) ka-
gatı, kıta komutanı, kurum amiri gibi en yakın üst
çınırsa veya tebligat yapılması mümkün olmazsa,
yapar (TY m. 24). Maddenin hükûmet gerekçesine
tebligat idarecilere veya kısım amirlerine yapılır
göre, sefer hâlindeki birliklerin yerlerinin gizli kal-
(TK m. 18; TY m. 27). Kurum müdürü veya kısım
ması ilkesi geçerli olduğundan ve hareket hâlindeki
amiri tebligatı almak zorundadır (TK m. 54). Bu
birlikte görevli asker kişiye tebligat yapılması pek
durumda mazbatada muhatap yerine tebligat yapı-
zor olduğundan tebligat kıta komutanı, kurum
lan kişinin kimliği belirtilmelidir.
amiri gibi en yakın üst tarafından yapılır. Bu dü-
zenleme de tebligatın tebliğ memuru tarafından Muhatabın uzun süreli olarak bulunduğu yer-
bizzat muhataba yapılacağı kuralına istisna teşkil den ayrılması durumunda, TK m. 18’e göre teb-
eder. Bu durumda tebliğ tarihi tebliğ evrakının ko- ligat yapılamaz ve tebligat evrakı tebligatı çıkaran
mutanı veya amiri tarafından muhataba ulaştırıldı- mercie iade edilmelidir. Örneğin, öğrenci yurdun-
ğı tarihtir (Yılmaz/Çağlar, 2013, s. 303). da kalan bir öğrencinin yaz tatili nedeniyle yurtta
bulunmadığı bir tarihte tebligatın merciine iade
Yabancı ülkede bulunan Türk askerî şahısları-
edilmeyip kurum idarecisine yapılması usulsüzdür
na yapılacak tebligat ise bağlı bulundukları Kara,
(Atalı/Ermenek/Üçüncü, 2018, s. 170).
Deniz, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma
113
Tebligatın Anlamı, Tebligat Çıkarmaya ve Tebligat Yapmaya Yetkili Merciler ve
Tebligat Yapılabilecek Kişiler
Tebligatı Çıkaran
İlgili tebligat talebinde Merci
bulunur veya Tebligatı Tebliğ evrakını
çıkaran merci Tebliğ evrakını muhataba ulaştırır
kendiliğinden hazırlar (TY m. 35) ve tutanakla
harekete geçer. belgelendirir.
PTT Görevlisi veya
İlgili veya Merci
Yetkili Memur
114
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Öğrenme Çıktısı
Yaşamla İlişkilendir
E-Tebligatın Sistemi
1. Sisteme Giriş
• Kullanıcı Panelinden; kullanıcı adı, şifre ve sms doğrulamasından geçerek ya da e-imza veya
mobil imza ile kimlik doğrulamasından geçerek PTT UETS hesabına giriş yapılır.
2. İleti Hazırlama
• Gönderici tarafından UETS iletisi hazırlanır ve elektronik imza ile imzalanır.
3. Delil Oluşturma
• PTT tarafından gönderinin alındığına dair delil oluşturulur ve gönderici bu delile sistemden
bakabilir.
4. Zaman Damgası
• PTT aldığı iletiyi elektronik imza ile imzalar, zaman damgası ile damgalar ve zarflar.
5. UETS Posta Kutusuna Gönderim
• Posta kutusuna gönderim (alıcının e-tebligat hesabı)
6. E-Posta Ulaştı Delili
• Gönderinin alıcının posta kutusuna ulaştığına ilişkin delil oluşturulur ve gönderici bu delile
sistemden bakabilir.
7. SMS ve E-Mail ile Bilgilendirme
• Posta kutusuna UETS iletisi geldiğine dair bilgi vermek amacıyla UETS sistemi tarafından
alıcının cep telefonuna ve e-mail ile bilgilendirme mesajı gönderilir.
8. E-Posta Okuma
• Posta kutusuna gelen iletiyi okuma ve iletiye ilişkin delilleri doğrulayabilme.
9. Okuma Delili
• Gönderinin alıcısı tarafından okunduğuna ilişkin delil oluşturulur ve gönderici bu delile sis-
temden bakabilir.
Kaynak: http://www.etebligat.gov.tr/e-tebligat-nasil-calisir/
115
Tebligatın Anlamı, Tebligat Çıkarmaya ve Tebligat Yapmaya Yetkili Merciler ve
Tebligat Yapılabilecek Kişiler
Tebligat, tebliğ kelimesinin çoğuludur. Tebliğ ise yazılı bildirme, haber verme anlamına gelir. Tebligat, hukuki
bir işlem hakkında ilgili kişilerin bilgilendirilmesi amacıyla, mevzuatta belirlenen yetkili merciler tarafından
yazılı olarak, ilanen veya elektronik ortamda yapılan bildirim ve bu bildirimi belgelendirme işlemi olarak tanım-
lanabilir. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere tebligatın önemli iki unsurundan biri bilgilendirme diğeri ise bel-
gelendirmedir. Kişilerin kendilerini ilgilendiren işlemleri öğrenmeleri ve buna bağlı haklarını kullanabilmeleri
tebligata bağlıdır. Tebligat yargılamalar bakımından özellikle temel yargısal haklardan olan hukuki dinlenilme
hakkı ve adil yargılanma hakkı ile doğrudan ilgilidir. Tebligatın önemli bir niteliği şeklî bir işlem olmasıdır. Zira
tebligatın nasıl, nerede, ne zaman ve hangi şekilde yapılacağı ayrıntılı usul kurallarıyla belirlenmiştir. Tebligatın
diğer bir niteliği de resmî bir işlem olmasıdır. Tebligatı diğer bilgilendirme işlemlerinden ayıran, tebligatla ya-
pılan bilgilendirmenin resmî olarak yapılmasıdır. Tebligat Kanunu’nun 1’inci maddesinin ve özel kanunlardaki
tebligata ilişkin düzenlemelerin kapsamı dışında kalan hâllerde tebligatın nasıl yapılacağını taraflar serbestçe
kararlaştırabilirler. Tebligat yapılış şekline, konusuna, yapıldığı yere göre farklı türlere ayrılabilir. Yapılış şekli
bakımından tebligat Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracılığıyla yapılan tebligat, memurla tebligat,
doğrudan doğruya tebligat, ilan yoluyla tebligat ve elektronik tebligat olmak üzere sınıflandırılabilir. Tebligat,
konusu bakımından ise kazai, mali ve idari tebligat olmak üzere üç türe ayrılabilir. Kazai tebligat yargı organları
tarafından yapılan tebligattır. Mali tebligat, Tebligat Kanunu’nda mali tebligat (TK m. 50) ve diğer mali tebligat
(TK m. 51) olarak iki maddede düzenlenmiştir. Mali tebligat Sayıştay tarafından yapılacak tebligatı, diğer mali
tebligat ise mali konularda yetkili kurumlar tarafından yapılacak tebligatı ifade eder. İdari tebligat ise kazai ve
mali tebligatın dışında kalan hâllerde idare tarafından yapılan tebligattır. Yapıldığı yere göre tebligat, yurt içi
tebligat ve yurt dışı tebligat olarak ikiye ayrılır.
Tebligat çıkarmaya yetkili merciler, diğer kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak üzere, Kanun’da ve
Yönetmelik’te sayılmıştır. 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli; (I) sayılı cetvelde yer alan
genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler, (III) sayılı cetvelde
yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlar, (IV) sayılı cetvelde yer alan sosyal güvenlik kurumları, vakıf yük-
seköğretim kurumları, il özel idareleri, belediyeler, köy tüzel kişiliği, barolar, noterler tarafından (NK m. 190)
Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca tebligat çıkarılabilir. Tebligat Kanunu ve Yönetmelik hükümleri uyarınca
tebligat çıkarmaya yetkili merciler tarafından yapılacak yazılı veya elektronik tüm tebligatlar, kural olarak, Tebli-
gat Kanunu hükümlerine göre Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü (PTT) tarafından veya ilgili merciin
memuru vasıtasıyla yapılır. Kanun’a göre memurla tebligat yapılması da mümkündür. Memurla tebligata ilişkin
olarak biri genel diğer özel hüküm niteliğinde Kanun’da iki ayrı düzenleme bulunmaktadır. Kural olarak tebligatı
çıkaran merci, PTT gibi bir aracı kurum veya memur gibi aracı kişi kullanarak tebligat yapar. Kanun’un izin
verdiği bazı hâllerde ise tebligatı çıkaran merci, bir aracı kullanmaksızın tebligatı doğrudan kendisi de yapabilir.
Yabancı ülkede yapılacak tebligatta ise tebligat yapabilecek merciler hem Tebligat Kanunu ve Yönetmelik hem
de ikili ve çok taraflı uluslararası sözleşme hükümlerine göre belirlenmelidir.
116
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Muhatap, genel olarak tebligat yapılacak kişi olarak tanımlanabilir. Tebligat bakımından muhatap ise asil veya
onun adına kanuni veya iradi temsilci olarak tebligat yapılabilecek kişilerdir. Gerçek kişilerde muhatap kural ola-
rak kişinin kendisidir. Tebligat yapılabilmesi için muhatap hak ve fiil ehliyetine sahip olmalıdır. Tüzel kişilerde
ise tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılır. Tüzel kişinin yetkili temsilcisi ilgili kanunlara ve statülerine
göre belirlenir. Tüzel kişinin temsilcisi birden fazla ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Gerçek veya
tüzel kişinin vekille temsil edilmesi durumunda ise muhatap kişinin vekilidir ve kanunlarda bizzat asile tebligat
yapılması öngörülen istisnai hâller dışında mutlaka vekile tebligat yapılmalıdır. Eğer tebligat hem vekile hem de
asile yapılmışsa tebligata bağlanan hukuki sonuçlar vekile tebliğden itibaren doğar. Kanun’a ve Elektronik Tebli-
gat Yönetmeliği’ne göre, baroya kayıtlı avukatlara elektronik yolla tebligat yapılması zorunludur. Muhatap yerine
bir başkasına tebligat yapılması ise ancak Kanun’da öngörülen hâller ve kişiler bakımından mümkün olabilir.
Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kişinin görünüş itibarıyla on sekiz yaşından aşağı olmaması ve açık
bir şekilde ehliyetsiz bulunmaması gereklidir. Muhatap yerine tebligat yapılabilecek kişiler muhatapla birlikte
aynı konutta oturan sürekli olarak oturan kişiler; meslek veya sanatını belirli bir yerde sürekli olarak icra edenler
bakımından bu kişilerin sürekli memur veya yardımcıları; tüzel kişilerin veya ticarethanelerin yetkili temsilcile-
rinin memur veya yardımcıları; er ve erbaşlar dışında kalan askerî şahıslar bakımından, bağlı olduğu birlik veya
kurumun nöbetçi amir veya subayı; otel, hastane, tedavi veya istirahat evi, fabrika, okul, öğrenci yurdu gibi içine
serbestçe girilemeyen veya arananın kolayca bulunması mümkün olmayan bir yerde bulunanlar bakımından ise
o yerin idarecisi veya ilgili kısmın amiridir.
117
Tebligatın Anlamı, Tebligat Çıkarmaya ve Tebligat Yapmaya Yetkili Merciler ve
Tebligat Yapılabilecek Kişiler
1 Tebligat türleri bakımından yapılan sınıf- 5 Tebligatın konusu bakımından yapılan ayrı-
landırmada aşağıdakilerden hangisi yapılış şekline ma göre, usul ve esasları Bakanlık tarafından tespit
göre tebligat türleri arasında yer almaz?
neler öğrendik?
118
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
8 Mahkemede görülmekte olan bir davada ya- 10 Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak
pılacak tebligat bakımından aşağıdakilerden hangi- kişinin görünüş itibarıyla …….. yaşından aşağı ol-
si “muhatap” olarak kabul edilmez? maması ve açık bir şekilde ehliyetsiz bulunmaması
gereklidir.
neler öğrendik?
A. Davacı
B. Davalı Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yeri aşağıdakiler-
C. Davacının vekili den hangisi doğru şekilde tamamlar?
D. Davalıyla birlikte aynı konutta sürekli olarak A. on üç
oturan eşi B. on dört
E. Davalının kanuni temsilcisi C. on beş
D. on yedi
9 Vekille takip edilen dava ve işlerde, vekile teb- E. on sekiz
ligat ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A. Vekilinin kendisine bizzat ulaşılamıyorsa yanın-
da çalışan memur veya yardımcılarına da tebli-
gat yapılabilir.
B. Tebligat hem vekile hem de asile yapılmışsa teb-
ligata bağlanan hukuki sonuçlar asile tebliğden
itibaren doğar.
C. Kişinin vekille temsil edilmesi durumunda mu-
hatap kişinin vekilidir.
D. Baroya kayıtlı avukatlara elektronik yolla tebli-
gat yapılması zorunludur.
E. Avukatın bürosunda yapılacak tebligatlar, resmî
çalışma gün ve saatleri içinde yapılır.
119
Tebligatın Anlamı, Tebligat Çıkarmaya ve Tebligat Yapmaya Yetkili Merciler ve
Tebligat Yapılabilecek Kişiler
Yanıtınız yanlış ise “Yapılış Şekli Bakımın- Yanıtınız yanlış ise “Memur veya Kolluk Va-
2. A 7. E
dan Tebligat Türleri” konusunu yeniden sıtasıyla Tebligat” konusunu yeniden gözden
gözden geçiriniz. geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Yapılış Şekli Bakımın- Yanıtınız yanlış ise “Gerçek veya Tüzel Ki-
4. C 9. B
dan Tebligat Türleri” konusunu yeniden şinin Vekiline Tebligat” konusunu yeniden
gözden geçiriniz. gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Konusu Bakımından Yanıtınız yanlış ise “Muhatap Yerine Tebli-
5. D 10. E
Tebligat Türleri” konusunu yeniden gözden gat Yapılabilecek Kişiler” konusunu yeniden
geçiriniz. gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
5 Anahtarı
120
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Araştır Yanıt
5 Anahtarı
Kişi tutuklu veya hükümlü ise tebligatın Kanun ve Yönetmelik’teki özel hü-
kümlere (TK m. 19; TY m. 28) göre yapılması gerekir. Bu nedenle, genel hük-
Araştır 3 me göre, tutuklu veya hükümlünün meslek ve sanatını icra ettiği iş yerindeki
çalışanlarına tebligat yapılamaz. Başka bir deyişle muhatabın tutuklu veya
hükümlü olması özel bir durum olup bu duruma özgü tebligat hükümlerinin
uygulanması gerekir.
121
Tebligatın Anlamı, Tebligat Çıkarmaya ve Tebligat Yapmaya Yetkili Merciler ve
Tebligat Yapılabilecek Kişiler
Kaynakça
Akcan R./ Albayrak, H. (2015). Tebligat Hukuku, Ankara: Seçkin Yayınevi.
Akkan, M. (2018). “Tebligat Kanunu Çerçevesinde Elektronik Tebligat”, MİHDER, S. 39, s. 23-91.
Arslan, R. / Yılmaz, E. / Taşpınar Ayvaz, S. / Hanağası, E. (2019). Medeni Usul Hukuku, 5. Baskı, Ankara:
Yetkin Yayınevi.
Atalı, M./ Ermenek, İ./ Üçüncü, S. H. (2018). Tebligat Hukuku, İstanbul: Seçkin Yayınevi.
Ay, H./Alparslan, M. (2017). Vergi Uygulamalarında e-Tebligat ve e-Haciz, 3. Baskı, Ankara: Seçkin Yayınevi.
Deliduman, S. (2014). Tebligat Hukuku Bilgisi, 5. Baskı, Ankara: Yetkin Yayınevi.
Erdönmez, G., (2017). Pekcanıtez Usul-Medeni Usul Hukuku, C. I, Editörler: Pekcanıtez, H., Özekes, M.,
Akkan, M., Taş Korkmaz, H., 15. Baskı, İstanbul: On İki Levha Yayınları.
Kurt Konca, N. (2014). “Türk Hukukunda Tebligata İlişkin Güncel Sorunlar ve Çözüm Önerileri”, TBB
Dergisi, S. 114, s. 239-273.
Kuru, B. (2016). Medeni Usul Hukuku, İstanbul: Legal Yayınevi.
Muşul, T. (2008). Tebligat Hukuku, İstanbul: Arıkan Yayınevi.
Özbay, İ. (2012). “6099 sayılı Kanun ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik Çerçevesinde
Tebligat Hukukundaki Son Değişiklikler”, EÜHFD, 1-2, C. XVI, s. 115-157.
Özbay, İ. (2014). “6099 sayılı Kanun ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği Çerçevesinde Elektronik Tebligata
İlişkin Düzenlemelere Bakış”, Prof.Dr.Ejder Yılmaz’a Armağan, C. II, Ankara, s. 1419-1450.
Özekes, M./ Hanağası, E. (2018). Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi.
Peksöz, V. (2016). “Adres Değişikliği Halinde Tebligat”, İÜHFM, C. LXXIV, S. 1, s. 349-372.
Ruhi, A. C. (2012). Tebligat Hukuku Bilgisi, 2. Baskı, Ankara: Seçkin Yayınevi.
Tahiroğlu, F. (2016). “Teblıgat Kanunu Hükümleri Çerçevesınde Tebligat Çıkarmaya Yetkili Merciler”,
İÜHFM, C. LXXIV, S. 1, s. 389-396.
Tanrıver, S. (2016). Medeni Usul Hukuku, C. I, Ankara: Yetkin Yayınevi.
Yılmaz, E./ Çağlar, T. (2013). Tebligat Hukuku, 6. Baskı, Ankara: Yetkin Yayınevi.
122
Bölüm 6
Tebligatın Yapılabileceği Yer ve Zaman, Tebligat Adresinin
Değiştirilmesi, Tebliğ Evrakı ve Tebligat Giderleri
öğrenme çıktıları
1 2
Tebligatın Yapılabileceği Yer ve Zaman Tebligat Adresinin Değiştirilmesi
1 Tebligatın yapılabileceği yeri, zamanı ve 2 Tebligat adresinin değiştirilmesinin
koşullarını açıklayabilme sonuçlarını ifade edebilme
3
Tebligat Evrakı ve Tebligat Giderleri
3 Tebligat evrakının türlerini, hazırlanmasını
ve tebligat giderlerini açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Tebligat Adresi • Bilinen En Son Adres • Adres Kayıt Sistemi
• Tebligat Adresinin Değiştirilmesi • Tebligat Mazbatası • Davetiye • Tebligat Giderleri
124
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
125
Tebligatın Yapılabileceği Yer ve Zaman, Tebligat Adresinin Değiştirilmesi, Tebliğ Evrakı ve
Tebligat Giderleri
tüzel kişinin bilinen en son adresinin tespitinde Muhatabın yeni adres, aynı PTT merkezinin
kuruluş belgesine (örneğin derneklerde dernek tü- diğer bir tevzi bölgesinde veya başka bir PTT mer-
züğüne veya ticaret şirketlerinde şirket ana sözleş- kezinin yetki alanı içinde ise, tebliğ evrakı yeni ad-
mesine) bakılmalı, bu belgelerde yerleşim yeri be- reste tebliğinin temini için memur tarafından bağlı
lirlenmemişse işlerinin yönetildiği yer yerleşim yeri olduğu merkeze iade edilir. Bu durumda dağıtım
olarak kabul edilmelidir. Tüzel kişilerin yerleşim merkezi tarafından tebligatın adresine ulaştırılması
yerleri ve dolayısıyla tebligat adresleri tüzel kişiliğin gerekir (TY m. 30/IV).
kayıtlı olduğu sicildeki bilgilerinden yararlanılarak
da tespit edilebilir (Peksöz, 2016, s. 353).
Adresten Başka Yerde Tebligat
Muhataba bilinen en son adresi dışında başka bir
adreste veya yerde de tebligat yapılabilir. Buna göre,
dikkat
bir gerçek kişiye, adresinden başka bir yerde tebligat
yapılabilmesi, o kişinin kabulü hâlinde mümkündür
Yerleşim yeri adresi ile tebligat adresi farklı olup,
(TY m. 17/I). Örneğin, muhataba kabul etmesi
yerleşim yeri adresi olmayan bir adres tebligat
hâlinde tebligat adresi dışında restoran, kıraathane,
adresi olarak kabul edilebilir.
park ve benzeri yerlerde tebligat yapılabilir.
Ayrıca tebliğ yapılacak kişinin, tebliği çıkaran
Tebligatı çıkaran merci tarafından tebliğ maz- mercie, PTT merkezine veya tebliğ memuruna
batasında muhatabın sadece bir adresine yer verile- müracaat etmesi durumunda ise tebligat o yerde
bilir. Tebliğ mazbatasında muhatabın birden fazla yapılır (TK m. 10I/III; TY m. 17/II).
adresine yer verilirse, tebliğ mazbatası tebligatı çı- Adresten başka yerde tebligat sadece muhataba,
karan mercie iade edilir (TY m. 35/V) kanuni temsilcisine veya vekiline yapılabilir. Bun-
Tebliğ memuru tebliğ mazbatasında yazılı adres- ların dışında kalan, muhatap yerine tebligat yapıla-
teki maddi hatalara rağmen tebliğ adresini ve mu- bilecek kişilere, muhatabın adresi dışında tebligat
hatabı bulmuş ise tebligatı yapmalı ve hata ile ilgili yapılamaz, bu kişilerin muhatabın adresi dışında
düzeltmeyi tebliğ evrakının üzerine not düşmelidir. başka yerlerde kendilerine tebligat yapılmasını ka-
Örneğin, tebliğ adresindeki bazı bilgiler (sokak, bul etmesi geçersizdir.
mahalle, cadde ismi vb.) değişmiş ise, tebliğ evra-
kında eski bilgi yazılı olsa dahi tebligat yapılmalıdır.
Adres Kayıt Sistemindeki Yerleşim
Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine
meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç, mu-
Yeri Adresine Tebligat
hatap veya muhatap yerine tebligat yapılabilecek Uygulamada muhatabın bilinen en son adresi-
kişi gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, nin tespit edilememesi, bu adresin tebligata elve-
tebliğ memuru, adreste bulunmama sebebini bi- rişli olmaması nedeniyle hukuki süreçlerin yürü-
lebilecek komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar tülmesinde yaşanan sorunları engellemek amacıyla
heyeti üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araş- adres kayıt sistemi oluşturulmuştur (Yılmaz/Çağ-
tırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imza- lar, 2013, s.177; Peksöz, 2016, s. 355).
latmalı ve imzadan çekinmeleri hâlinde bu durumu Bilinen en son adresin tebligata elverişli ol-
yazarak mazbatayı imzalamalıdır (TY m. 30/I). madığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması
Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak hâlinde, muhatabın “Adres Kayıt Sisteminde (AKS)”
ayrıldığı öğrenilir ve fakat yeni adresi tebliğ memu- bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi
ru tarafından tespit edilemezse tebligat evrakı, teb- olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır; ayrı-
ligatı çıkaran mercie geri gönderilir (TY m. 30/II). ca başka bir adres araştırması yapılmaz (TK. m.10/
II; TY m.16/II). Adres kayıt sistemindeki yerleşim
Tebliğ adresine gidildiğinde muhatabın adresini
yeri adresine tebligat yapılması için tebligatı çıka-
değiştirdiği öğrenilir ve yeni adres bilgisi tespit edi-
ran merci tarafından tebligat evrakı üzerine adresin
lebilirse, tebliğ memuru, yeni adresi tebliğ evrakına
AKS adresi olduğuna dair açıklama yazılır.
yazarak kendi yetki alanı (bölgesi) içinde olmak
şartıyla tebligatı muhatabın yeni adresinde yapma- Bu durumda, gösterilen adres muhatabın adres
lıdır (TY m. 30/III). kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste
126
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrıl- çıkarılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilme-
mış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak ev- si halinde, tebligat, muhatabın adres kayıt
rakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat
birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza Kanununun 21/2. maddesine göre çıkarı-
karşılığında teslim eder ve teslim alanın adresini ih- lacaktır. Tebligat Kanunu’nun 10/2 ve 21/2.
maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, muha-
tiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın
tabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri ad-
kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıl- resine başka adresi bilinmiyor diyerek doğrudan
dığı tarih, tebliğ tarihi sayılır (TK m.21/II). Muh- 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması doğru
tar, ihtiyar heyeti azası, zabıta amir ve memuru yu- olmaz. Bu davranış Anayasanın 36. maddesine
karıdaki fıkralar uyarınca kendisine teslim edilen aykırı olur ve muhatabın savunma hakkının kı-
evrakı kabul etmeye mecburdur (TK m.21/III). sıtlanması anlamına gelir. Tebligat Kanununun
21/2. maddesi aynı zamanda özünde cezalandır-
mayı da amaçlayan bir düzenleme içermektedir.
.... Somut olayda şikâyet konusu yapılan tebliga-
dikkat tın, Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesi göz ardı
Muhataba AKS adresinde tebligat yapılabilme- edilerek, takip talebinde ve ödeme emrinde, borç-
si için bilinen en son adresin tebligata elverişli lunun adresi Mernis adresinden farklı bir adres
olmadığının tebligatı çıkaran merci tarafından olarak gösterildiği halde bu adrese önceden hiçbir
tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan
tespit edilmesi gerekir.
doğrudan TK.’nun 2l/2. maddesine göre Mernis
adresine tebligat çıkartıldığı ve dolayısıyla bu teb-
Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine ligatın yukarıda açıklanan usule aykırı bir teb-
tebligat hükümleri sadece gerçek kişiler için uygu- ligat olduğu görülmektedir.” (Yargıtay 12. HD,
lanabilir. Tüzel kişilere AKS adresinde tebligat ya- 19.9.2013, 21372/29142)
pılamaz. Zira AKS sistemi gerçek kişiler bakımın-
Tapu idareleri tarafından yapılacak tebligatlar
dan düzenleme içermektedir.
bakımından da bilinen en son adresin tespiti ve
Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine AKS adresine tebligat bakımından özel düzenleme
tebligat yapılabilmesi ve TK. m.21/II’nin uygulana- bulunmaktadır. Buna göre, tapuda kayıtlı olan ta-
bilmesi için bilinen en son adresin tebligata elverişli şınmazların malikleri ile miras, kamulaştırma, ceb-
olmadığının tebligatı çıkaran merci tarafından tes- ri icra veya mahkeme ilamı ile hak sahibi olanlar
pit edilmesi gerekir. Başka bir deyişle önce bilinen mevcut adreslerini veya değiştirmişlerse yenisini
en son adrese (hatta bilinen en son adres AKS adresi bulundukları yerin tapu idaresine bildirmek zorun-
olsa dahi) normal yolla tebligat yapılmalıdır. Nor- dadır. Davetiyeler ve tebligatlar bu suretle bilinen
mal yolla tebligat çıkarılmadan doğrudan TK m. en son adrese gönderilir. Hak sahibi adres bildir-
21/II uyarınca tebligat yapıldığı şerhi ile AKS adre- memişse adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri ad-
sine tebligat yapılamaz. Muhatabın bilinen en son resi tebligat adresi olarak kabul edilir (TK m. 49).
adresinin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması
ve tespit edilmesi zorunlu şarttır: Yargıtaya göre, bu
şartın dikkate alınmaması AY’ın 36’ncı maddesin- İlanen Tebligat
deki hukuki dinlenilme hakkına aykırı olur. Kendisine bilinen adresinde tebligat yapılama-
yan, tebliğ memuru tarafından adresi tespit edile-
“Tebligat Kanunu’nun 10.maddesine eklenen meyen ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi
ikinci fıkra ile gerçek kişilere yapılacak tebligatla bulunmayan kişinin adresinin tespiti için tebligatı
ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiş-
çıkaran merci tarafından adres araştırması yapılır.
tir. Muhatabın adresi takip alacaklısı (veya
davacı) tarafından bildirilecek ve normal
Tebligatı çıkaran merci, muhatabın adresini önce-
tebligat çıkarılacaktır. İlk defa bildirilen likle resmî veya özel kurum ve dairelerden, bunlar-
adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki dan sonuç alınamadığı takdirde kolluk vasıtasıyla
adresi veya başka bir adresi olması arasın- araştırabilir ve tespit ettirebilir. Yapılan araştırmala-
da fark bulunmamaktadır. Her iki adres de ra rağmen muhatabın adresinin tespit edilememesi
Tebligat Kanunu’nun 10/1. maddesi kap- hâlinde adres meçhul sayılır ve ilanen tebligat ya-
samında bilinen adrestir. Bildirilen adrese pılır. Bu durumda tebligat belirli bir adreste değil,
127
Tebligatın Yapılabileceği Yer ve Zaman, Tebligat Adresinin Değiştirilmesi, Tebliğ Evrakı ve
Tebligat Giderleri
tebligatı çıkaran merci tarafından uygun görülen basın ilan organlarında duyuru yapmak suretiyle yapılır
(TK m.28, II; TY m.48). Belirtmek gerekir ki ilanen tebligat başvurulması gereken son çaredir.
128
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
ki her çeşit tebliğ evrakı ve davetiyelerin, ilgililere ulaşması ve ilgililerin tebliğin veya davetiyenin gerekleri-
ni yerine getirebilmesi için bu evrakı çıkaran merci tarafından tayin edilecek müddetin hesabında, evrakın
gönderileceği yerin yakınlık veya uzaklığı, mevsim koşulları, ulaşım araçlarının durumu gibi hususlar
dikkate alınır.
Öğrenme Çıktısı
1 Tebligatın yapılabileceği yeri, zamanı ve koşulları açıklayabilme
129
Tebligatın Yapılabileceği Yer ve Zaman, Tebligat Adresinin Değiştirilmesi, Tebliğ Evrakı ve
Tebligat Giderleri
35’inci maddeye göre tebligat yapılamaz (Peksöz, adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak
2016, s.362). Yeni dava bakımından da öncelikle evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına
35’inci maddenin şartlarının sağlanması gerekir. asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bundan
Adres değişikliği bildirimi, Kanu’nda öngö- sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapıl-
rülen istisnalar dışında, dilekçeyle veya beyanın mış sayılır. Buna göre, adres değişikliğini bildirme-
tutanağa geçirilmesiyle yapılabilir (Yılmaz/Çağlar, yen taraf hakkında tebliğ memuru tarafından ayrıca
2013, s. 657). Örneğin, İİK m. 21 uyarınca ilamda bir adres araştırması yapılmadan öncelikle adres ka-
veya 38’inci maddeye göre ilam hükmünde sayılan yıt sistemindeki yerleşim yeri adresine tebligat yapı-
belgelerde ipotek senedinde yazılı adresini değişti- lır. Adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adres kayıtlı
ren alacaklı veya borçlu durumu noter aracılığıyla değilse, bu durumda tebligat eski adrese tebliğ evra-
(bu husus bildirimin ispatı için gerekli bir şarttır) kının kapıya asılması suretiyle yapılır ve bu işlemin
birbirine bildirmedikçe tebligat aynı adrese yapılır. yapıldığı tarihte tebligat yapılmış sayılır.
dikkat dikkat
Kanun’un 35’inci maddesine göre tebligatın Yönetmelik’e göre, muhatap gösterilen adresten
usulüne uygun olarak yapılabilmesi için daha sürekli olarak ayrılmış ve yeni adresi de tebliğ
önce aynı adrese Kanun’da öngörülen usullere memurunca tespit edilememişse tebligat evrakı
göre tebligat yapılmış olmalıdır. Daha önce ya- tebliği çıkaran mercie geri gönderilir (TY m.
pılan tebligat usulsüz ise 35. maddeye göre teb- 30, II).
ligat yapılması mümkün değildir.
130
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Yaşamla İlişkilendir
“DAVA: Mahallî mahkemesinden verilmiş adreste usulüne uygun şekilde yapılmış bir teb-
bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye ligat bulunmadığından noterce yapılan tebligata
davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde dayanılarak Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine
temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kâğıtlar göre tebligat yapılması usulsüzdür. Bu durumda
okunup gereği görüşülüp düşünüldü: taraf teşkili sağlandığından söz edilemez. Mahke-
KARAR: Dava, akde aykırılık nedeniyle kira mece yöntemine uygun bir şekilde dava dilekçesi-
akdinin feshi ve tahliye istemine ilişkindir. Mah- nin davalıya tebliğ edilerek işin esası hakkında bir
kemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm
davacı tarafından temyiz edilmiştir. tesisi hatalıdır. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
Davalıya, dava dilekçesi ve duruşma günü- SONUÇ: Davacının temyiz itirazlarının ka-
nün tebliğine ilişkin yapılan tebligat, muhatabın bulü ile kararın yukarıda yazılı nedenle BOZUL-
adresten ayrıldığından bahisle bila tebliğ iade edil- MASINA, bozma sebebine göre de sair temyiz
mesi üzerine, aynı adrese daha önce noter kanalı itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadı-
ile ihtarname tebliğ edildiğinden bahisle Tebligat ğına, istek hâlinde peşin alınan temyiz harcının
Kanunu’nun 35. maddesi gereğince tebligat ger- temyiz edene iadesine, 11.07.2011 tarihinde oy-
çekleştirilerek davalının yokluğunda yargılama birliğiyle karar verildi.” Yargıtay 6. Hukuk Dai-
yapılmıştır. Mahkeme tarafından daha önce aynı resi, 11.7.2011, 3589/7838 (www.kazanci.com)
Öğrenme Çıktısı
2 Tebligat adresinin değiştirilmesinin sonuçlarını ifade edebilme
131
Tebligatın Yapılabileceği Yer ve Zaman, Tebligat Adresinin Değiştirilmesi, Tebliğ Evrakı ve
Tebligat Giderleri
132
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
133
Tebligatın Yapılabileceği Yer ve Zaman, Tebligat Adresinin Değiştirilmesi, Tebliğ Evrakı ve
Tebligat Giderleri
134
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
5. Davetiyeyi çıkaran merciin mührünü ve mahkeme başkâtibinin ve diğer mercilerde yetkili memu-
run imzasını içermelidir.
Davetiyede yukarıda açıklanan kayıtların (özellikle tebligatın konusu, davet edilen kişinin hangi mer-
cide ve hangi gün ve saatte hazır bulunması gerektiği) bulunması yeterli olup tebligat konusu evrak yer
almaz. Tebligatta ise davetiyeden farklı olarak tebliğ mazbatalı zarf içinde tebligatın konusu olan evrağın
da yer alması gerekir.
Davetiyede davet edilen şahsın hangi mercide ve hangi gün ve saatte hazır bulunması gerektiğini ve bu
merciin yerinin belirtilmesi de önemlidir. Belirlenen gün ve saat bakımından yönetmelikte ve özel düzen-
lemelerde belirlenen süre koşulu dikkate alınmalıdır. Yönetmelik’e göre (m. 15), davetiyelerin, ilgililere
ulaşması ve davetiyenin gereklerini yerine getirebilmesi için bu evrakı çıkaran merci tarafından belirlenecek
sürenin hesabında, evrakın gönderileceği mahallin yakınlık veya uzaklığı, mevsim koşulları, ulaşım araçla-
rının durumu gibi hususlar dikkate alınır. Bazı hâllerde mevzuatta özel süreler de öngörülebilir. Örneğin,
bir hukuk davasında, hâkim dinlemek üzere tarafları mahkemeye davet edecekse, tarafların mahkemeye
gelmeleri için belirleyeceği süre iki haftadan az olmamalıdır (HMK m. 144).
Davetiyeye kanunen yazılması gerekli diğer hususlar da davetiyenin içeriğinde yer almalıdır. Zira da-
vetiyede belirlenen yer, gün ve saatte ilgilinin hazır bulunmamasına önemli hukuki sonuçlar bağlanmış
olabilir. Davetiye veya celpnameye yazılması icap eden hususlardan kasıt meşruhatlı (açıklamalı, uyarı,
ihtar içeren) davetiye gönderilmesidir. Örneğin, HMK m. 171 uyarınca taraflardan birinin isticvap için
mahkemeye davet edilmesi hâlinde isticvap davetiyesinde belirlenen gün ve saatte isticvap olunmak üzere
hazır bulunması gerektiği belirtilir; ayrıca, isticvap konusu vakıalar gösterilir; ilgili tarafın geçerli bir özrü
olmaksızın gelmediği veya gelip de sorulara cevap vermediği takdirde, isticvap konusu vakıaları ikrar etmiş
sayılacağı ihtarı yapılır. Davetiyenin HMK m. 171’deki sonuçları doğurabilmesi için bu unsurları içer-
mesi gereklidir. Örneğin, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun İfade veya “Sorgu İçin Çağrı” başlıklı 145’inci
maddesine göre, ifadesi alınacak veya sorgusu yapılacak kişi davetiye ile çağrılır; çağrılma nedeni açıkça
belirtilir, gelmezse zorla getirileceği yazılır.
T. C.
………………………………..…………
………………………………………..…
Dosya no
TAAHHÜTLÜ Adres:
No. …………………………………………………….
…………………………………………………
…………………………………………………
135
Tebligatın Yapılabileceği Yer ve Zaman, Tebligat Adresinin Değiştirilmesi, Tebliğ Evrakı ve
Tebligat Giderleri
DAVETİYE
136
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Muhatabın
Adı ve Soyadı:…………………………………...
Barkod/Dosya no:……………………………….
Adınıza olan tebliğ evrakı:…………………………………
sebebiyle ……………………………………’e teslim edilmiştir.
Oradan alabileceğiniz duyurulur.
Tebligatı Teslim Alan Tebliğ Memurunun Tarih: …/…/… Saat: …./…. Tebliğ Memurunun
Muhtarın Adı-Soyadı Adı-Soyadı
Adı-Soyadı İmzası İmzası
İmzası ve Mührü
137
Tebligatın Yapılabileceği Yer ve Zaman, Tebligat Adresinin Değiştirilmesi, Tebliğ Evrakı ve
Tebligat Giderleri
Tebliğ evrakı PTT işletmesine tevdi edildikten sonra PTT işletmesi tarafından tebliğ evrakının tebliğ
mazbatası haricinde kalan kısımlarının tebliği çıkaran merci tarafından tamamen doldurup doldurulma-
dığı, posta pullarının tarifeye göre yapıştırılıp yapıştırılmadığı, evrakı tevdi edenin huzurunda incelenir.
Tevdi edilen evrak usulüne uygun değilse, sebebi tevdi listesinde yazılarak iade edilir. Tebliğ evrakı, barkod
numaraları vasıtasıyla kayıtlı posta otomasyon sistemine kaydedilir. Sistem üzerinden kabul listesi düzen-
lenir ve kabul listesinin bir örneği tebligatı çıkaran mercie verilir. Kabul edilen tebliğ evrakı, sistem üze-
rinden takip edilir. Tebliğ evrakının teslimi ile mazbatalarının çıkış merciine iade işlemleri de Yönetmelik
hükümleri kapsamında yapılır (TY m. 77).
138
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
139
Tebligatın Yapılabileceği Yer ve Zaman, Tebligat Adresinin Değiştirilmesi, Tebliğ Evrakı ve
Tebligat Giderleri
Öğrenme Çıktısı
3 Tebligat evrakının türlerini, hazırlanmasını ve tebligat giderlerini açıklayabilme
140
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Tebligatın yapılabileceği
1 yeri, zamanı ve koşullarını
açıklayabilme
Kural olarak tebligat, tebliğ yapılacak kişiye bilinen en son adresinde yapılır. Birden fazla bilinen adres varsa
tebligat bu adreslerden yalnız birine çıkarılmalıdır. Bilinen en son adresin tespitinde tebliğ isteyenin beyanı,
muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır. Tebligat hukuku bakımından
gerçek kişinin “yerleşim yeri” ile “tebligat adresi” birbirinden farklı kavramlardır. Kişinin “yerleşim yeri”,
“sürekli oturma yeri” ve “tebligat adresi” birbirinden farklı olabilir. Tebliğ adresine gidildiğinde muhatabın
adresini değiştirdiği öğrenilir ve yeni adres bilgisi tespit edilebilirse, tebliğ memuru, yeni adresi tebliğ evra-
kına yazarak kendi yetki alanı (bölgesi) içinde olmak şartıyla tebligatı muhatabın yeni adresinde yapmalıdır.
Muhataba bilinen en son adresi dışında başka bir adreste veya yerde de tebligat yapılabilir. Buna göre, bir ger-
çek kişiye, adresinden başka bir yerde tebligat yapılabilmesi, o kişinin kabulü hâlinde mümkündür. Adresten
başka yerde tebligat sadece muhataba, kanuni temsilcisine veya vekiline yapılabilir. Bilinen en son adresin
tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın “Adres Kayıt Sis-
teminde (AKS)” bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese
yapılır; ayrıca başka bir adres araştırması yapılmaz. Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine tebligat
yapılabilmesi ve TK. m.21/II’nin uygulanabilmesi için bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının
tebligatı çıkaran merci tarafından tespit edilmesi gerekir. Başka bir deyişle önce bilinen en son adrese (hatta
bilinen en son adres AKS adresi olsa dahi) normal yolla tebligat yapılmalıdır. Kendisine bilinen adresinde
tebligat yapılamayan, tebliğ memuru tarafından adresi tespit edilemeyen ve adres kayıt sisteminde yerleşim
yeri adresi bulunmayan kişinin adresinin tespiti için tebligatı çıkaran merci tarafından adres araştırması
yapılır. Yapılan araştırmalara rağmen muhatabın adresinin tespit edilememesi hâlinde adres meçhul sayılır
ve ilanen tebligat yapılır. Kanun’a ve Yönetmelik’e göre, tebligat kural olarak çalışma gün ve saatlerinde
yapılabilir. Bununla birlikte gece vakti de tebligat yapılabilir. Resmî ve adli tatil günlerinde de tebligat ya-
pılması mümkündür.
Tebligat adresinin
2 değiştirilmesinin
sonuçlarını ifade edebilme
Tebligat Adresinin
Değiştirilmesi
Kanun’a ve Yönetmelik’e göre, muhataba veya adresinde bu Yönetmelik’in gösterdiği usullere göre onun ye-
rine tebellüğ edebilecek kişilere tebligat yapılmasından sonra muhatap adresini değiştirirse, yenisini hemen
tebliği çıkarmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen
yeni adrese yapılır. Adres değişikliğini bildirme zorunluluğu kendisine daha önce usulüne uygun olarak
tebligat yapılan kişiler bakımından geçerli olup, aksi halde böyle bir zorunluluk yoktur. Adresini değiştiren
kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde,
adres araştırması yapılmasına gerek olmadan, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın
kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba
yapılmış sayılır. Adresini değiştiren ve yenisini bildirmeyen kişiye TK m. 35 uyarınca eski adresinde tebligat
yapılabilmesine ilişkin bu hüküm sadece yargı organlarının çıkardıkları tebligatlarda uygulanabilir. Adresini
değişikliğini bildirmeyen kişilere yapılacak tebligatın şartları gerçek ve tüzel kişiler bakımından farklı şekilde
düzenlenmiştir. Gerçek kişiler bakımından, 35’inci maddeye göre tebligat yapılmadan önce muhatabın
ilk adresinde usulüne uygun bir tebligat yapılmış olmalıdır. Tüzel kişiler bakımından ise daha önce o adreste
usulüne uygun tebligat yapılması şartı aranmamıştır.
141
Tebligatın Yapılabileceği Yer ve Zaman, Tebligat Adresinin Değiştirilmesi, Tebliğ Evrakı ve
Tebligat Giderleri
Tebligat evrakı tebligatın mevzuata uygun şekilde gerçekleştirildiğini ve gerçekleştirilmiş sayıldığını veya
tebligatın yapılamadığı hâllerde bu durumu tespit eden ve gösteren belgelerdir. Tebligat Yönetmeliği’nde
tebligat evrakları örnekler hâlinde gösterilmiştir. Tebligat evrakı bu örnekler esas alınarak hazırlanmalıdır.
Yetkili mercilerce çıkarılacak tebliğ evrakı, teslim sırasında kolaylıkla ayrılabilecek şekilde, tebliğ mazbatalı
kapalı bir zarf içinde gönderilir. Tebliğ evrakının tebliğ mazbatası haricindeki kısımları, tebliği çıkaran mer-
ci tarafından doldurulur. Tebliğ mazbatası, tebligat memuru tarafından tebliğ işlemini tespit eden belgedir
(tutanaktır). Tebligat açısından en önemli belgedir. Kural olarak tebligat mazbatası mutlaka düzenlenmeli
ve tebliği yapan memur (PTT görevlisi veya memur vasıtasıyla tebligatta görevli memur) tarafından imza-
lanmalıdır. Memur mazbatayı açık, anlaşılır ve usulüne uygun olarak doldurmalıdır. Doğrudan doğruya
tebligat yapılan hâllerde mazbata düzenlenmesi gerekli değildir. Muhatabın belirli bir tarihte ve yerde belirli
bir yerde bulunması için gönderilen belge ise davetiyedir. Davetiyede davet edilen şahsın hangi mercide ve
hangi gün ve saatte hazır bulunması gerektiğini ve bu merciin yerinin belirtilmesi de önemlidir. Belirlenen
gün ve saat bakımından yönetmelikte ve özel düzenlemelerde belirlenen süre koşulu dikkate alınmalıdır.
Tebligat haber kâğıdı, tebligat evrakının numarası, tebliğ tarihi ve tebligat evrakının bırakıldığı yeri bildiren,
tebligat memuru tarafından doldurularak muhatabın kapısına yapıştırılan ve tebligatın yapıldığı tarihe esas
teşkil eden ihbarnameyi içeren belgedir. Yönetmelik’e göre, tebliğ olunacak her tür evrak, biri dosyasında
kalmak ve diğeri tebliğ edilecek kişiye verilmek üzere gerektiği kadar nüshadan oluşur. Tebligat giderleri
kural olarak tebligatın yapılmasını isteyen ilgili veya tarafça karşılanır. Tebliği çıkaracak merci tarafından
belirlenen sürede gerekli masrafı vermeyen, talebinden vazgeçmiş sayılır. Haklı (zaruri) sebeplerden dolayı
bu sürede tebligat masraflarının verilmemesi durumunda, tebligat yapılmasını isteyene yeni bir süre verilir.
142
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
1 Kural olarak muhataba tebligatın yapılması 4 Tebliğ zarfında gösterilen adres muhatabın
gereken ilk adres aşağıdakilerden hangisidir? adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o
adresten sürekli olarak ayrılmışsa, tebliğ memuru-
neler öğrendik?
A. PTT şubesi
nun yapması gereken işlemle ilgili aşağıdaki ifade-
B. Bilinen en son adresi
lerden hangisi doğrudur?
C. Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi
A. Tebliğ olunacak evrakı muhatabın adresindeki
D. Nüfusa kayıtlı olduğu yer
komşularına teslim eder.
E. Herhangi bir yer
B. Tebliğ olunacak evrakı, adresin kapısına asar.
C. Tebliğ olunacak evrakı tebligatı çıkartan mercie
2 Tebliğ memuru, tebliğ mazbatasında yazılı geri gönderir.
adresteki maddi hatalara rağmen tebliğ adresini ve D. Adres araştırması yapar, muhatabın yeni ad-
muhatabı bulmuş ise …………. ve hata ile ilgili resini öğrenirse tebligatı bu adrese yapar veya
düzeltmeyi tebliğ evrakının üzerine not düşmelidir. yapılmasını sağlar; adresi öğrenemezse evrakı
tebligatı çıkartan mercie geri gönderir.
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yeri aşağıdakiler- E. Tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya
den hangisi doğru şekilde tamamlar? ihtiyar heyeti azasından birine teslim eder ve
A. tebligatı yapmalı teslim alanın adresini ihtiva eden ihbarnameyi
gösterilen adresteki binanın kapısına asar.
B. tebligatı yapmadan merciine iade etmeli
C. tebligatı yeni adreste yapmalı
D. muhatap kabul ederse tebligatı yapmalı
5 Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adre-
sinde tebligat usulü ile ilgili aşağıdaki ifadelerden
E. adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinde hangisi yanlıştır?
tebligat yapmalı
A. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olma-
dığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması
3 I. Muhataba hâlinde, muhatabın “Adres Kayıt Sisteminde
(AKS)” bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen
II. Kanuni temsilciye
en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu
III. Muhatapla sürekli aynı konutta oturanlara adrese yapılır.
B. Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine
Adresten başka yerde tebligat yukarıdaki seçenek-
tebligat çıkarılmışsa tebliğ memuru tarafından
lerden hangilerine yapılabilir? ayrıca adres araştırması yapılmaz.
A. Yalnız I C. Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine
B. Yalnız II tebligat hükümleri gerçek ve tüzel kişiler için
uygulanabilir.
C. I ve II
D. Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine
D. I ve III
tebligat yapılabilmesi için bilinen en son adre-
E. I, II ve III sin tebligata elverişli olmadığının tebligatı çıka-
ran merci tarafından tespit edilmesi gerekir.
E. Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine
tebligatta, tebliğ memuru evrakı, o yerin muh-
tarına teslim eder ve teslim alanın adresini ihti-
va eden ihbarnameyi gösterilen adresteki bina-
nın kapısına yapıştırırsa ihbarnamenin kapıya
yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
143
Tebligatın Yapılabileceği Yer ve Zaman, Tebligat Adresinin Değiştirilmesi, Tebliğ Evrakı ve
Tebligat Giderleri
144
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
3. C Yanıtınız yanlış ise “Adresten Başka Yerde Teb- 8. D Yanıtınız yanlış ise “Tebliğ Mazbatalı Zarf ”
ligat” konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Adres Kayıt Sisteminde- Yanıtınız yanlış ise “Tebligat Evrakının Ha-
5. C 10. C
ki Yerleşim Yeri Adresine Tebligat” konusunu zırlanması ve Gönderilmesi” konusunu yeni-
yeniden gözden geçiriniz. den gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
6 Anahtarı
Adresten başka yerde tebligat sadece muhataba, kanuni temsilcisine veya veki-
line yapılabilir. Bunların dışında kalan, muhatap yerine tebligat yapılabilecek
Araştır 1 kişilere, muhatabın adresi dışında tebligat yapılamaz, bu kişiler muhatabın
adresi dışında başka yerlerde kendilerine tebligat yapılmasını kabul etmesi ge-
çersizdir.
İİK’nin 62’nci maddesine göre, “borçlu veya vekili, dava ve takip işlemlerine
esas olmak üzere borçluya ait yurt içinde bir adresi itirazla birlikte bildirmek
zorundadır. Adresini değiştiren borçlu yurt içinde yeni adres bildirmediği ve
Araştır 2 tebliğ memurunca yurt içinde yeni adresi tespit edilemediği takdirde, takip
talebinde gösterilen adrese çıkarılacak tebligat borçlunun kendisine yapılmış
sayılır.”
145
Tebligatın Yapılabileceği Yer ve Zaman, Tebligat Adresinin Değiştirilmesi, Tebliğ Evrakı ve
Tebligat Giderleri
Kaynakça
Akcan R./ Albayrak, H. (2015). Tebligat Hukuku, Özbay, İ. (2014). “6099 sayılı Kanun ve Elektronik
Ankara: Seçkin Yayınevi. Tebligat Yönetmeliği Çerçevesinde Elektronik
Tebligata İlişkin Düzenlemelere Bakış”, Prof.
Akkan, M. (2018). “Tebligat Kanunu Çerçevesinde
Dr.Ejder Yılmaz’a Armağan, C. II, Ankara, s.
Elektronik Tebligat”, MİHDER, S. 39, s. 23-91.
1419-1450.
Arslan, R. / Yılmaz, E. / Taşpınar Ayvaz, S. / Hanağası,
Özekes, M./ Hanağası, E. (2018). Yargı Örgütü ve
E. (2019). Medeni Usul Hukuku, 5. Baskı, Ankara:
Tebligat Hukuku, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi.
Yetkin Yayınevi.
Peksöz, V. (2016). “Adres Değişikliği Halinde
Atalı, M./ Ermenek, İ./ Üçüncü, S. H. (2018). Tebligat
Tebligat”, İÜHFM, C. LXXIV, S. 1, s. 349-372.
Hukuku, İstanbul: Seçkin Yayınevi.
Ruhi, A. C. (2012). Tebligat Hukuku Bilgisi, 2. Baskı,
Ay, H./Alparslan, M. (2017). Vergi Uygulamalarında
Ankara: Seçkin Yayınevi.
e-Tebligat ve e-Haciz, 3. Baskı, Ankara: Seçkin
Yayınevi. Tahiroğlu, F. (2016). “Tebligat Kanunu Hükümleri
Çerçevesinde Tebligat Çıkarmaya Yetkili
Deliduman, S. (2014). Tebligat Hukuku Bilgisi, 5.
Merciler”, İÜHFM, C. LXXIV, S. 1, s. 389-396.
Baskı, Ankara: Yetkin Yayınevi.
Tanrıver, S. (2016). Medeni Usul Hukuku, C. I,
Erdönmez, G., (2017). Pekcanıtez Usul-Medeni Usul
Ankara: Yetkin Yayınevi.
Hukuku, C. I, Editörler: Pekcanıtez, H., Özekes,
M., Akkan, M., Taş Korkmaz, H., 15. Baskı, Yeşilova, B. (2014). “Karar İncelemesi Tebligat
İstanbul: On İki Levha Yayınları. Kanunu nun 20 ve 21 Maddesi Hükümlerinin
Uygulama Alanlarının Mukayeseli Olarak
Kurt Konca, N. (2014). “Türk Hukukunda Tebligata
Belirlenmesi (HGK. 2.2.2005, 12-21/4)”, Prof.
İlişkin Güncel Sorunlar ve Çözüm Önerileri”,
Dr. Ejder Yılmaz’a Armağan, C. II, Ankara, s.
TBB Dergisi, S. 114, s. 239-273.
2073-2133.
Kuru, B. (2016). Medeni Usul Hukuku, İstanbul:
Yeşilova, B. (2014). “Tebligat Kanunu’nun 6099 S.K
Legal Yayınevi.
ile Değişik 10/II Ve 21/II Maddesi Hükümlerinin
Muşul, T. (2008). Tebligat Hukuku, İstanbul: Arıkan Uygulama Alanlarının Tespiti”, Ankara Barosu
Yayınevi. Dergisi, S. 3, s. 55-114.
Özbay, İ. (2012). “6099 sayılı Kanun ve Tebligat Yılmaz, E./ Çağlar, T. (2013). Tebligat Hukuku, 6.
Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik Baskı, Ankara: Yetkin Yayınevi.
Çerçevesinde Tebligat Hukukundaki Son
Değişiklikler”, EÜHFD, 1-2, C. XVI, s. 115-157.
146
Bölüm 7
Tebligat Usulü
Adreste Bulunmama veya Tebellüğden
Kaçınma
öğrenme çıktıları
İlanen Tebligat
1 2
1 Tebliğ imkânsızlığı, tebellüğden kaçınma
ve muhatabın geçici olarak başka 2 Muhatabın adresinin meçhul olması
yere gitmesi hâllerinde tebligatın nasıl durumunda tebligatın nasıl yapılacağını
yapılacağını ayırt edebilme açıklayabilme
Uluslararası Tebligat
3 4
4 Yabancı ülkede yapılacak, yabancı
Elektronik Tebligat ülkeden gelecek ve Türkiye içinde
3 Elektronik tebligatın kimlere zorunlu olarak bulunan yabancılara yapılacak tebligatı
ve ne şekilde yapılacağını kavrayabilme karşılaştırabilme
148
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
149
Tebligat Usulü
Muhatap tebligat adresinde bulunmuyorsa, teb- nin bitiminden itibaren üç ay daha saklanır (TebY
liğ memurunun, Tebligat Kanunu’nun 21. mad- m.33/1). Tebliğ evrakının bırakıldığı bu mercilerin
desinin 1. fıkrasına göre tebligat yapabilmesi için tebligatı muhataba ulaştırma yükümlülükleri yok-
muhatabın adreste bulunmama sebebini, adrese ne tur. Bu hâlde muhatabın tebliğ evrakını muhtarlık-
zaman döneceğini, sürekli olarak mı yoksa geçici tan veya kolluktan alması gerekir.
olarak mı adreste bulunmadığını araştırarak tespit Tebliğ memuru, tebliğ evrakını, o yerin muhtar
etmesi gerekir. Tebligat Kanununun Uygulanması- veya ihtiyar heyeti üyelerinde birine veyahut zabıta
na Dair Yönetmelik’in 30. maddesinin 1. fıkrasına amir veya memurlarına imza karşılığında teslim et-
göre, adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine tikten sonra teslim alanın adresini ihtiva eden ihbar-
meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak nameyi tebliğ evrakında belirtilen adresteki binanın
üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapıla- kapısına yapıştırır (TebK m.21/1). Muhatap ihbar-
bilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli name üzerindeki bilgilerden tebliğ evrakının kime
olarak bulunmazsa tebliğ memurunun, adreste bu- bırakıldığını öğrenir. Kapıya yapıştırılan ihbarname
lunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yö- on gün süreyle kapıda kalır (TebY m.33/2).
netici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi
Tebliğ memuru, ayrıca, muhataba haber verme-
üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak
leri için durumu mümkün oldukça en yakın kom-
beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması,
şularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da
imzadan çekinmeleri hâlinde bu durumu yazarak
bildirir (TebK m.21/1, TebY m.31/1 c.son). En ya-
imzalaması gerekir. Tebliğ memurunun böyle bir
kın komşuya iş bu durumu bildirme ancak şartlar
araştırma yapmadan ve bunu tutanağa geçirmeden
imkân verdiği ölçüde mümkündür.
tebligat yöntemini belirlemesi mümkün değildir.
Tebliğ memuru, Yönetmelik’te gösterilen adreste Muhatabın veya muhatap adına tebligatı kabu-
bulunmama sebebini bilmesi muhtemel kişilere le kanuna göre yetkili olan kişilerin tebliğ anında
ulaşarak bunların beyanlarını ve adları ile soyadla- adreste bulunmamaları hâlinde, TebK m.21/1’e
rını tebliğ mazbatasına yazacak; imzalarını alacak; göre yapılacak tebliğlerde, ihbarnamenin kapı-
imza vermekten imtina ederlerse bu hususu teb- ya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır (TebK
liğ mazbatasında belirtecektir. Bunlar yapılmadan m.21/1 c.son).
tebligat usulü belirlendiği takdirde tebligat usulsüz Muhatap veya muhatap adına tebligatı kabule
olur. Belirtilen kimselerin bulunması mümkün de- kanuna göre yetkili olan kişiler tebliğ anında ad-
ğilse veya kolay değilse tebliğ memurunun bu du- reste bulunmakla birlikte değişik sebeplerle teb-
rumu diğer bir deyişle araştırma güçlüğünü tebliğ liğ evrakını kabulden imtina ederlerse tebellüğden
mazbatasına yazması gerekir. kaçınma söz konusu olur. Tebellüğden kaçınma
Muhatap veya muhatap adına tebligatı kabule hâlinde de tebliğ imkânsızlığında geçerli olan tebli-
kanuna göre yetkili olan kişiler tebliğ anında adreste gat usulü uygulanacaktır. Bu hâlde tebliğ memuru
bulunamaz ve yapılan araştırma sonucu posta dağı- tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar
tım saatinden sonra adrese dönecekleri belirlenirse heyeti üyelerinde birine veyahut zabıta amir veya
TebK m.21/1 hükmü uygulanacaktır. Bu hâlde, memurlarına imza karşılığında teslim edecektir.
tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin Tebliğ memuru daha sonra tebliğ evrakını teslim
muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden birine veya- ettiği kişinin adresini ihtiva eden ihbarnameyi teb-
hut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında liğ evrakında gösterilen adresteki binanın kapısına
teslim eder (TebK m.21/1, TebY m.31/1). Muh- yapıştıracaktır. Tebellüğden kaçınma hâlinde du-
tar, ihtiyar heyeti üyeleri, zabıta amir ve memurları rumun en yakın komşularından birine, yönetici-
kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdur- ye veya kapıcıya bildirilmesi söz konusu değildir;
lar (TebK m.21/3). Muhatabın, muhtarlıkta resmî zira bu durumda muhatap veya muhatap adına
kaydının olup olmaması önemli değildir; muhata- tebligatı kabule kanuna göre yetkili olan kişiler za-
bın fiilen orada oturması yeterlidir. Kendisine teb- ten durumdan haberdardır (TebK m.21/1, TebY
liğ evrakı teslim edilen kişiler, tebliğ evrakını üç ay m.31/1-a). Tebellüğden kaçınma hâlinde de ihbar-
saklamakla yükümlüdürler. Tebliğ evrakının belirli namenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sa-
süre içermesi durumunda, bu evrak içerdiği süre- yılır (TebK m.21/1 c.son).
150
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
151
Tebligat Usulü
yaptığına, beyan sahiplerinin adlarına, soyadlarına ligat, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim
ve imzalarına tebliğ mazbatasında yer vermelidir. yeri adresine bu husus meşruhat verilerek çıkarıl-
Tebliğ memurunun yapmış olduğu araştırma ne- mışsa, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o ye-
ticesinde muhatap ölmüşse veya gösterilen adresten rin muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden birine
sürekli olarak ayrılmış ve yeni adresi de tebliğ me- veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılı-
murunca tespit edilemiyorsa tebligat evrakı, tebligatı ğında teslim edecektir. Muhtar, ihtiyar heyeti üye-
çıkaran mercie geri gönderilir (TebY m.30/2). leri, zabıta amiri ve memurları kendilerine teslim
Muhatap, gösterilen adresten sürekli olarak ay- edilen evrakı kabule mecburdurlar (TebK m.21/3).
rılmış olmakla birlikte yapılan araştırma sonucunda Tebliğ memuru daha sonra tebliğ evrakını teslim
muhatabın yeni adresi tebliğ memuru tarafından ettiği kişinin adresini ihtiva eden ihbarnameyi teb-
tespit edilmişse bu adres, tebliğ mazbatasındaki liğ evrakında gösterilen adresteki binanın kapısına
özel yere ve tebliğ evrakındaki adresin bulundu- yapıştıracaktır (TebK m.21/2, TebY m.31/1). Bu
ğu tarafa yazılır (TebY m.30/3). Yeni adres, tebliğ hâlde ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, teb-
memurunun dağıtım bölgesi dâhilinde bulunduğu liğ tarihi sayılır (TebK m.21/2, TebY m.32).
takdirde tebligat o adrese yapılır (TebY m.30/4
c.1). Yeni adres aynı PTT merkezinin diğer bir da- Kazai Tebliğlerde Muhatabın Daha
ğıtım bölgesinde veya başka bir PTT merkezinin
Önce Kendisine Tebligat Yapılan
mıntıkası içinde bulunursa tebliğ evrakı yeni adrese
tebliğinin temini için memur tarafından bağlı ol-
Adresini Değiştirmiş Olması
duğu merkeze iade olunur (TebY m.30/4 c.2). Bu Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre bir
durumda tebligat tespit edilen yeni adrese yapılır. yargı merciince muhataba veya adresinde muha-
Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair tap adına tebligatı kabule kanuna göre yetkili olan
Yönetmelik’in 15. maddesinde yer alan hususlar kişilere Kanun’un gösterdiği usullere göre geçerli
göz önüne alındığında tebligatın, tebliğ evrakında bir tebligat yapıldığı takdirde, muhatap, adresini
belirtilen tarihten önce yapılamayacağının anlaşıl- değiştirirse yenisini hemen tebliği yaptırmış olan
ması veya yeni adresin yabancı bir ülkeye ait olması yargı merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde
durumunda PTT merkezi tebliğ evrakını tebligatı bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese ya-
çıkaran mercie geri gönderir (TebY m.30/5). pılır (TebK m.35/1, TebY m.57/1). Adresini değiş-
tiren muhatap yeni adresini bildirmediği takdirde
bundan sonraki tebligatlar gerçek kişi muhatabın
Adres Kayıt Sistemindeki Adreste adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine ya-
Muhatap Hiç Oturmamış veya Bu pılacaktır. Muhatabın adres kayıt sisteminde yerle-
Adresten Sürekli Olarak Ayrılmış İse şim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde adres
Tebligat Usulü araştırması yapılmaksızın tebliğ olunacak evrakın
Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fık- bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır
rası ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır (TebK m.35/2,
Yönetmelik’in 31. maddesinin 1. fıkrasının c bendi TebY m.57/2). Bundan sonra eski adrese çıkarılan
ve 2. fıkrası bu hususta bir düzenleme yapmıştır. tebliğler muhataba yapılmış sayılır (TebK m.35/3,
Yönetmelik’in 31. maddesinin 2. fıkrasına göre TebY m.57/5).
gösterilen adres muhatabın adres kayıt sisteminde- Yurt dışındaki adresine daha önce tebligat ya-
ki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış pılmış Türk vatandaşı, yurt dışı adresini değiştirir
veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olursa tebliğ ve bunu tebliğ çıkaran mercie bildirmezse önce ad-
memuru tarafından Yönetmelik’in 30. maddesin- res kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine bakılır.
deki araştırma yapılmayacaktır. Bu hükümlerin uy- Adres kayıt sisteminden de yerleşim yeri adresi tes-
gulanabilmesi için adres kayıt sistemindeki adrese pit edilemezse, bu kişinin yurt dışında daha önce
tebligat yapıldığına ilişkin meşruhata yer verilmesi tebligat yapılan adresine Türkiye Büyükelçiliği veya
ve renkli bastırılan tebligat zarfında tebligatın ya- Konsolosluğunca 25/a maddesine göre gönderilen
pılması gerekir (TebY m.16/2, 31/1-c). bildirimin adrese ulaştığının belgelendiği tarihten
Muhatap, gösterilen adreste hiç oturmamış veya itibaren otuz gün sonra tebligat yapılmış sayılır
bu adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi teb- (TebK m.35/5, TebY m.57/3).
152
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Yargı mercileri tarafından yapılan tebligatlarda Tebligat Kanunu m. 35’in uygulanabilmesi için kural
olarak muhataba daha önce usulüne uygun geçerli bir tebligatın yapılmış olması gerekir. Bununla birlikte
Tebligat Kanunu’nda tüzel kişiler bakımından özel bir durum düzenlenmiştir. Daha önce tebligat yapıl-
mamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki (ana statü, sicil, tüzük ve kuruluş senedi gibi)
adresleri esas alınır ve TebK m. 35 hükümleri uygulanır (TebK m.35/4, TebY m.57/4). Yani bu hâlde de
tebligat eski adrese yapılacaktır.
Öğrenme Çıktısı
1 Tebliğ imkânsızlığı, tebellüğden kaçınma ve muhatabın geçici olarak başka yere gitmesi
hâllerinde tebligatın nasıl yapılacağını ayırt edebilme
153
Tebligat Usulü
154
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Yaşamla İlişkilendir
AYM’den ‘ilanen tebligat’ hak ihlali kararı tebligat yapılarak davaya katılımının engellendiği,
Anayasa Mahkemesi, mahkeme kararının adres dosyadan Yargıtay aşamasında haberdar olmasına
araştırması yeterince yapılmadan ilanen tebliğ edil- karşın temyiz başvurusunun reddedildiği, bu duru-
mesinin hak ihlali olduğuna hükmetti. mun adil yargılanma hakkını ihlal ettiği iddialarıyla
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Resmî Gazete’de yayımlanan karara göre, bir
hastanede 2003-2005 yılları arasında başhekim Yüksek Mahkeme, başvurucunun Anayasa’nın
olarak görev yapan M.A.Ç., 2004’te gece vardiyası 36. maddesinde güvenceye alınan adil yargılanma
personelinin taşınmasına ilişkin bir ihale komisyo- hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ih-
nu kararını onayladı. laline karar verdi. İhlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına
İhale maliyetinin mevzuata aykırı olduğu ge-
hükmetti.
rekçesiyle 2008’de M.A.Ç. ve ihale komisyonu üye-
leri hakkında Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkeme- Kararda, Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
sinde alacak davası açıldı. herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı
olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip
Yargılama süresince mahkemenin çeşitli yazış-
olduğunu, mahkemeye erişim hakkının da hak ara-
malarla belirlediği adreslere gönderilen tebligatlar
ma özgürlüğünün bir parçası olduğu belirtildi. Bu
M.A.Ç. ye ulaştırılamadığı için iade edildi.
bakımdan kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına
Mahkeme, 2012’de “başvurucunun MERNİS giren güvencelerden faydalanabilmesi için ilk olarak
adresinin Amerika’da olduğu, daha önce yurt dışı kişiye iddialarını ortaya koyma imkânı tanınması
tebligatının yapılması için yazışmalar yapıldığı an- gerektiği ifade edildi.
cak tebligatların yapılamadığını” belirterek dava di-
Mahkemenin yargısal süreçte ilanen tebligat
lekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar
kararından önce başvurucunun tebligata yarar açık
verdi.
adresleri dosyada bulunmasına rağmen bu adreslere
Yargılama sonunda mahkeme 2013’te ihale tebligat çıkarmadığı, bu konuda yapılması gerekli
nedeniyle Hazine adına oluşan 16 bin 998 lira za- hatta zorunlu olan araştırmayı yapmadığı aktarılan
rarın müştereken ve müteselsilen M.A.Ç. ve diğer kararda, şöyle denildi:
sorumlulardan tahsilini kararlaştırdı.
“Somut davada, başvurucunun tespit edilen
Gerekçeli karar başvurucuya ilanen tebliğ edi- yurt dışı ve yurt içi adreslerine tebligat çıkarılma-
lirken diğer davalıların temyizi üzerine Yargıtay 4. dan ya da bu adreslere çıkarılan tebligatların bila
Hukuk Dairesi yerel mahkemenin kararını onadı. ikmal dönme ihtimalinde dahi kanun ve yargısal
Karar düzeltme talebi üzerine dosyayı yeniden içtihatlarda belirtildiği üzere yeterli araştırma yapıl-
ele alan daire, tazminat miktarında uygun bir indi- madan yargılamanın sonlandırılması ve Yargıtay’ın
rim yapılması gerektiğine karar verdi ve ilk onama da bu doğrultuda tebliğ işlemlerinin usule uygun
kararını kaldırdı. olduğunu belirterek başvurucunun temyiz talebini
Bozma üzerine dosyayı tekrar görüşen yerel reddetmesi, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri
mahkeme, dairenin bozma kararına uydu ve 8 bin bağlamında öngörülebilirlik sınırları içinde değer-
499 lira tazminatın M.A.Ç. ve diğer davalılardan lendirilemeyecektir. Bu açıdan yapılan uygulama-
müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verdi. nın başvurucunun mahkemeye ulaşma imkânını
Bu kez kararı davacı taraf temyiz etti ve dosya ortadan kaldırdığı, bu suretle mahkemeye erişim
Yargıtaya gönderildi. M.A.Ç. ise dosyadan ancak bu hakkına yapılan müdahalenin orantısız oldu-
aşamada haberinin olduğunu ifade ederek karara ğu sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan gerekçelerle
ilişkin temyiz başvurusu yaptı ancak başvuru süre- Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan
sinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedildi. mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.”
M.A.Ç., ilanen tebligatın usulsüz olduğu, dos-
yada tebligat yapılabilmesi için yurt içi ve yurt dışı Kaynak: https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/
güncel adreslerinin bulunmasına rağmen ilanen aymden-ilanen-tebligat-hak-ihlali-karari/1462370
155
Tebligat Usulü
Öğrenme Çıktısı
156
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
1. 10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Tebligat Kanunu uyarınca yapılan elektronik
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli tebligat işlemleri, Posta ve Telgraf Teşkilatı Ano-
(I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer nim Şirketi tarafından kurulan ve işletilen Ulusal
alan kamu idareleri ile bunlara bağlı döner Elektronik Tebligat Sistemi üzerinden yürütülür.
sermayeli kuruluşlar Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, siste-
2. 5018 sayılı Kanun’da tanımlanan mahallî min güvenliğini ve bu sistemde kayıtlı verile-
idareler rin muhafazasını sağlayacak her türlü tedbiri alır
(TebK m.7/a/5). Elektronik tebligat adresi, Posta
3. Özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum
ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi tarafından, 7/a
ve kuruluşları ile kanunla kurulan fonlar ve
maddesi kapsamında kalan her bir gerçek kişi için
kefalet sandıkları
kimlik numarası, tüzel kişi için ise tabi oldukları
4. Kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağ- sistem numarası esas alınmak suretiyle sadece bir
lı ortaklıkları, müessese ve işletmeleri tane olacak şekilde oluşturulur ve sistemde kayde-
5. Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamu- dilir (TebK Ek Madde 2/1).
ya ait diğer ortaklıklar Elektronik tebligatın ne şekilde yapılacağı
6. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuru- Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 9. ve devamı
luşları ve üst kuruluşları maddelerinde düzenlenmiştir. Tebligat çıkarmaya
7. Kanunla kurulanlar da dâhil olmak üzere yetkili makam ve merci, elektronik tebligat me-
tüm özel hukuk tüzel kişileri sajını hazırlayarak UETS’ye teslim eder (ETebY
8. Noterler m.9/1). UETS, elektronik tebligat mesajını zaman
damgasıyla ilişkilendirerek muhatabın elektronik
9. Baro levhasına yazılı avukatlar tebligat adresine ulaştırır (ETebY m.9/2). Gizliliğin
10. Sicile kayıtlı arabulucular ve bilirkişiler sağlanması amacıyla tebliğ edilecek içerik ve ekli
11. İdareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya dokümanlar, UETS tarafından şifrelenir ve bunlar
sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamu- ancak muhatap tarafından görülür (ETebY m.9/3).
ya ait diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı Gerek UETS içi ve gerekse sistemler arası enteg-
mercileri, icra müdürlükleri veya hakemler rasyon yoluyla yapılan tebligata ait delil kayıtları,
nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili olan elektronik tebligat mesajının tamamının ulaştığı
kişilerin bağlı bulunduğu birimler (TebK anda üretilir (ETebY m.9/4). Elektronik yolla teb-
m.7/a/1, ETebY m.5/1). ligat, idareleri, kamu iktisadi teşebbüslerini veya
Tebligat Kanunu m.7/a/2’ye göre tebligatın sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait
elektronik yolla yapılması zorunlu olanlar dışın- diğer ortaklıkları; adli ve idari yargı mercileri, icra
da kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri hâlinde müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfa-
elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu tıyla temsile yetkili olan kişilerin bağlı bulunduğu
kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorun- birime yapılır. Temsile yetkili olan kişilerin ayrı bir
ludur (TebK m.7/a/2, ETebY m.5/2). Görüldüğü elektronik tebligat adresinin bulunması bu kuralın
üzere bu hâlde, gerçek ve tüzel kişilere talepleri uygulanmasına engel olmaz (ETebY m.9/5).
hâlinde elektronik tebligat adresi verilmektedir. Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi, elektronik
Ancak muhatap elektronik tebligat adresi alarak tebligatın muhatabın adresine ulaşıp ulaşmadığına
Ulusal Elektronik Tebligat Sistemine kayıt oldu- dair delil kayıtlarını tutar ve bu kayıtları, tebligat
ğunda, tebligatı çıkarmaya yetkili mercii muhata- çıkarmaya yetkili makam ve mercie derhâl ve en
bın bu adresine tebligat yapmak zorundadır. geç yirmi dört saat içinde bildirir. Süresinde bil-
Tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu dirim yapılmadığı için yeniden elektronik tebli-
olan gerçek ve tüzel kişilere ya da tebligatın elekt- gat çıkarılması durumunda bu tebligatın masrafı
ronik yolla yapılması zorunlu olmamasına rağmen PTT tarafından karşılanır (ETebY m.12). Delil
elektronik tebligat adresi alarak Ulusal Elektronik kaydı; tebligatın, tebligat çıkarmaya yetkili makam
Tebligat Sistemine kayıt olan gerçek ve tüzel kişi- ve merciden UETS tarafından teslim alındığına,
lere, elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebep- muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığına,
okunduğuna ve usulen tebliğ edilmiş sayıldığına
le yapılamaması halinde Tebligat Kanunu’nda be-
dair üretilen ve elektronik sertifika ile imzalanmış
lirtilen diğer usullere göre tebligat yapılır (TebK
kayıtlardır. Delil kayıtları, aksi ispat edilmedikçe
m.7/a/3, TebY m.12, ETebY m.16).
kesin delil sayılır (ETebY m.14).
157
Tebligat Usulü
Elektronik tebligat adresine elektronik tebligat mesajı ulaştığı konusunda bilgilendirilmek isteyen mu-
hatap, elektronik posta adresini veya kısa mesaj alma özelliği olan bir telefon numarasını PTT’ye bildirir.
Elektronik tebligat, muhatabın adresine ulaştığı anda PTT tarafından muhataba bilgilendirme mesajı ileti-
lir. Bu mesaj kısa mesaj alma özelliği olan telefona ücreti mukabilinde, elektronik posta adresine ise ücretsiz
olarak iletilir. Talep üzerine bilgilendirmelerin herhangi bir nedenle yapılamamış veya geç yapılmış olması,
tebligatın geçerliliğini etkilemez. Muhatabın bilgilendirilmesine ilişkin işlem kayıtları UETS tarafından
tutulur (ETebY m.10).
Muhatap elektronik tebligat adresine, güvenli elektronik imzasını kullanarak veya e-devlet kapısı üze-
rinden kimlik doğrulaması yaparak ya da PTT tarafından verilen şifre ile birlikte telefonuna kısa mesajla
gelen tek kullanımlık doğrulama kodunu kullanarak erişir (ETebY m.11).
Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda
yapılmış sayılır (TebK m.7/a/4, ETebY m.9/6). Beş günlük süre, elektronik tebligatın muhatabın elektro-
nik tebligat adresine ulaştığı günün ertesi gününden başlanarak hesaplanmalıdır.
Öğrenme Çıktısı
ULUSLARARASI TEBLİGAT
Tebligat, yalnızca ülke sınırları içinde yapılacak bir işlem değildir. Yargılaması devam eden bir davayla
ilgili evrakın ya da yargı mercileri dışında bir makamın işlemine ilişkin evrakın yurt dışında yaşayan bir
yabancıya veya yurt dışında yaşayan bir Türk vatandaşına tebliğ edilmesi gereği ortaya çıkabilir. Bunun ha-
ricinde yerleşim yeri Türkiye’de bulunan bir Türk vatandaşına veya yabancıya yabancı bir ülkeden tebligat
gelmesi söz konusu olabilir. Türkiye’den yurt dışında yaşayan bir muhataba veya yurt dışından Türkiye’de
yaşayan bir muhataba yapılacak tebligatın ne şekilde gerçekleşeceğine ilişkin hükümler, iç hukuk kuralları
ile uluslararası kurallardan meydana gelir.
Tebligat Kanunu’nun 25 ile 27. maddeleri arasında ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair
Yönetmelik’in 38 ile 47. maddeleri arasında yurt dışında yaşayan muhataba yapılan tebligat usulü ve yurt
dışından Türkiye’de yaşayan bir muhataba yapılacak tebligat usulü düzenlenmiştir.
Türkiye’den çıkarılacak tebliğin yurt dışında yaşayan muhataba yapılmasına ilişkin Tebligat Kanu-
nu’ndaki ve Yönetmelik’teki hükümlerin uygulanabilmesi için ülkesinde tebligat yapılacak devlet ile Tür-
kiye arasında tebligatın nasıl yapılacağına ilişkin iki taraflı bir sözleşme olmaması gerektiği gibi her iki
devletin tebliğ usulünü düzenleyen çok taraflı bir sözleşmeye de katılmamış olmaları gerekir. Türkiye ile
ülkesinde tebligat yapılacak devlet arasında böyle bir uluslararası sözleşme olduğu takdirde tebligat, söz-
158
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
leşme hükümlerine göre gerçekleştirilir. Bu nedenle yaşadığı ülkede bulunan Türk konsolosluğuna,
yurt dışında bir tebligat yapılmak gerektiği takdir- konsolosluk bulunmayan yerlerde Türkiye Büyü-
de tebliğin hangi esaslar uyarınca yapılacağını dü- kelçiliğine göndermektedir.
zenleyen bir uluslararası sözleşmenin mevcut olup Yabancı ülkelere gönderilecek tebliğ evrakı,
olmadığına bakılması gerekir. anlaşma hükümleri ve karşılıklılık esaslarına göre
düzenlenir (TebY m.39/1). Yabancı ülkelere gön-
Türkiye’den Yurt Dışında Bulunan derilecek tebliğ evrakında; muhatabın adı ve soya-
dı, tam adresi ve uyruğu gösterilir. Bu bilgiler yazı
Yabancılara Tebligat
makinesi ile yazılır (TebY m.39/2).
Türkiye ile ülkesinde tebligat yapılacak devlet
Tebliğ evrakı ve tebliğ mazbatalı kapalı zarf,
arasında tebligatın nasıl yapılacağına ilişkin iki
muhatabın bulunduğu ülke diline veya anlaşmalar-
taraflı bir sözleşme olmadığı gibi her iki devletin
la belirlenen dile tercüme ettirilir (TebY m.40/1).
tebliğ usulünü düzenleyen çok taraflı bir sözleşme-
Tebliğ evrakı, ilgili tarafından tebligatı çıkaracak
ye katılmamış oldukları hâllerde yabancı ülkede
mercie verilmişse, tercümenin noterlikte yaptırıl-
yaşayan, Türk vatandaşı olmayan, muhataba teb-
ması gerekir. İlgilinin bulunduğu yerdeki noter-
ligat usulü Tebligat Kanunu m.25’te düzenlenmiş-
likte o dili bilen mütercim bulunmaz ve ilgilinin
tir. Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığından görüş
tercümeyi şahsen veya vekili tarafından diğer bir
alarak her takvim yılı başında, tebligat işleriyle il-
şehirdeki noterlikte yaptırması imkânı da bulun-
gili anlaşmalar hükümlerini, karşılıklılık esaslarını mazsa, tercüme, tebligatı çıkaracak merci tarafın-
ve hangi ülkeler için avans olarak ne kadar tebligat dan tercüme yapılabilecek yerde bulunan denk bir
masrafı yatırılması gerektiğini Resmî Gazete’de ya- merci vasıtasıyla oradaki noterlikte yaptırılır (TebY
yımlar (TebY m.39/3). Bir takvim yılı içinde mey- m.40/2). Tebligat evrakı, ilgili merci tarafından
dana gelen değişiklikler de aynı usulle ilan edilir re’sen tanzim edilmişse, merciin mütercimi varsa
(TebY m.39/4). onun tarafından tercüme edilir ve merci tarafın-
Tebligat Kanunu’nun 25. maddesine göre ya- dan onaylanır. Aksi hâlde, o yerdeki noterlikte veya
bancı ülkede kendisine tebligat yapılacak kişi Türk diğer bir yerde bulunan denk bir merci vasıtasıyla
vatandaşı olmadığı takdirde, tebligat, o ülkenin tercüme ettirilir (TebY m.40/3). Şu kadar ki ilgili
yetkili makamı vasıtasıyla yapılır (TebK m.25/1 merci, adli mercilerden ibaret ise, tercüme, müter-
c.1, TebY m.42 c.1). Bunun için anlaşma veya o cim bulunabilecek yerdeki yetkili merciin istinabe-
memleket kanunları müsait ise, o yerdeki Türkiye si suretiyle yaptırılır (TebY m.40/4).
siyasi memuru veya konsolosu tebligat yapılmasını Dışişleri Bakanlığı ve tebliği çıkaran merci-
yetkili makamdan ister (TebK m.25/1 c.2, TebY in bağlı olduğu bakanlık tebliğ evrakını, Kanun
m.42 c.2). Tebliğ işlemi, devletin egemenlik yet- ve Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenip dü-
kisinin kullanımı görünümünde olduğundan Türk zenlenmediği yönünden inceler, varsa yanlışlık ve
temsilciliği tarafından Türk vatandaşı olmayan ki- eksiklikleri düzelttirir veya tamamlattırılır (TebY
şilere doğrudan tebligat yapılamaz. m.38/3).
Yabancı ülkelerde bulunanlara tebliğ olunacak Yabancı ülkelere gönderilecek olan ve belirli bir
evrak, tebligatı çıkaran merciin bağlı bulunduğu günü içeren tebliğ evrakının, tebliği çıkaran mer-
bakanlık aracılığıyla Dışişleri Bakanlığına, oradan ci tarafından, belirlenen günden en az üç ay önce
da o yerdeki Türkiye Büyükelçiliğine veya baş- ilgili bakanlığa gönderilmesi gerekir (TebY m.41).
konsolosluğuna gönderilir (TebK m.25/2, TebY
m.38/1). Dışişleri Bakanlığının aracılığına gerek
görülmeyen hâllerde, tebligat evrakı bakanlıklarca Türkiye’den Yurt Dışında Bulunan
doğrudan o yerdeki Türkiye Büyükelçiliğine veya Türk Vatandaşlarına Tebligat
başkonsolosluğuna gönderilebilir (TebK m.25/3, Tebligat Kanunu’nda ve Tebligat Kanununun
TebY m.38/2). Uygulamada, yargı işleri ve Ada- Uygulanmasına Dair Yönetmelik’te, yurt dışında
let Bakanlığına bağlı işler bakımından Adalet Ba- bulunan Türk vatandaşlarına tebligat bakımından,
kanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Türk vatandaşının resmî memur veya askerî şahıs
Müdürlüğü tebliğ evrakını doğrudan muhatabın sıfatı olup olmamasına göre bir ayrım yapılmıştır.
159
Tebligat Usulü
160
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Türkiye’de kendisine tebligat yapılamayacak olan bir yabancıya tebligat çıkarılması durumunda muha-
tap, tebliğ memuruna kendisine tebligat yapılamayacağını beyan eder veya tebliğ memuru bu hususu biz-
zat öğrenirse durum tebliğ mazbatasına şerh edilir ve tebliğ evrakı iade olunur (TebY m.45/1). Türkiye’de
kendilerine tebligat yapılamayacak olan elçi, elçilik kâtibi gibi kişiler Dışişleri Bakanlığı tarafından belir-
lenir (TebY m.45/5). Türkiye’de kendisine tebligat yapılamayacak olanlar; yabancı ülkelerin büyükelçileri,
konsolosları, maslahatgüzarları, elçilik müsteşarı, elçilik kâtibi, elçilik ataşesi, ataşe yardımcısı, bu şahıs-
ların eşleri ve birlikte ikamet eden çocukları, diğer aile fertleri ile diplomatik ayrıcalık ve bağışıklıktan
yararlanmaları kabul edilmiş diğer kimselerdir.
Muhatap, tebliğ yapılabilecek kişilerden olmasına rağmen, muhatabın adresi, ülke dışı muamelesi gö-
ren bir yer ise (örneğin yabancı diplomatik temsilcilik adresi) ve tebliğ memuru tebligatı yapamazsa durum
tebliğ mazbatasına şerh edilir ve tebliğ evrakı iade olunur (TebY m.45/2).
Bu hâllerde tebligatı çıkaran merci, tebliğ evrakını, bağlı olduğu bakanlık kanalıyla Dışişleri Bakanlığı-
na gönderir (TebY m.45/4).
Yaşamla İlişkilendir
Tebligata ‘evde yok’ yazan postacıya ceza Gittiği adresteki evde kimsenin bulunmadığını
Torbalı Sulh Ceza Mahkemesinde görülen dava tespit eden Şengül, tebligatın üzerindeki ‘Nereye
sonucunda Şengül, 6 ay hapis cezası aldı. İyi hâlden gittiği’ bölümüne ‘Evde yok’ diye yazarak evrağı
dolayı cezası 5 aya düşürülen postacı, denetimli iade etti .
serbestlikten yararlandı. Mahkeme, Ali Şengül’e Şengül’ün teslim ettiği evrak hâkim önüne
stadyumlarda maç izleme, içkili yerler ve kıraatha- gitti. Hâkim, “Nereye gittiği” bölümünün yeni
neler gibi toplumsal mekânlarda bulunmama cezası yönetmeliğe göre yanlış doldurulduğunu tespit
verdi. Talihsiz postacının beş yıl boyunca toplumsal etti. Bunun üzerine Şengül hakkında “görevi kö-
mekânlarda bulunması yasaklandı. tüye kullanmak”tan dava açıldı.
“Evde yok” diye yazdı Şengül, dava sonrasında 6 ay hapis cezası
21 yıldır, Torbalı PTT’de dağıtıcı olarak gö- aldı. İyi hâlden dolayı cezası 5 aya indirilen Şen-
rev yapan Ali Şengül, Torbalı Sulh Ceza Mahke- gül, denetimli serbestlik yasasından faydalandı ve
mesinin gönderdiği tebligat evrakını ilgili şahsa cezası ertelendi.
vermek için evrakın üzerinde yazılı adrese gitti.
161
Tebligat Usulü
Aynı hatayı 2. defa yaptı. li serbestlikten yararlandım. 2.sinde ise 3 bin lira
5 ay hapse girmekten denetimli serbestlikle cezaya çarptırıldım” dedi.
kurtulan 2 çocuk babası olan Ali Şengül, mes- Yapılan itirazlar sonrasında ceza yarıya indi-
lek alışkanlığı yüzünden aynı hatayı 2. kez daha rilerek askıya alındığını söyleyen Şengül, “Şu an
yapınca bu sefer para cezası ile stadyumlardaki cezam askıda bekletiliyor. 2 yıl daha beklemem
maçlara, kıraathanelere ve içkili mekânlara girme gerekiyor. Ne zaman ne olur onu da Allah bili-
yasağı ile cezalandırıldı. yor” şeklinde konuştu.
Meslek alışkanlığı yüzünden ceza aldığını
söyleyen Şengül, “Evde olmayan kişiler için teb- Kaynak: Haber Ekspres, (03 Temmuz
ligatların üzerine “evde yok” notu düşüyorduk. 2014), “Tebligata ‘evde yok’ yazan postacı-
Yeni yönetmeliğe göre evde olmayan kişinin ne- ya ceza”, https://www.haberekspres.com.tr/
rede olduğunu yazmamız gerekiyormuş. Ben de izmir/tebligata-evde-yok-yazan-postaciya-
meslek alışkanlığı olduğu için tebligata “evde ceza-h65551.html adresinden 14.05.2020 tari-
yok” notu düştüm. Bu yüzden de cezalandırıl- hinde alınmıştır.
dım. Aynı hatayı 2. kez yaptım. İlkinde denetim-
Öğrenme Çıktısı
4 Yabancı ülkede yapılacak, yabancı ülkeden gelecek ve Türkiye içinde bulunan yabancılara
yapılacak tebligatı karşılaştırabilme
162
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
1
Tebliğ imkânsızlığı, tebellüğden kaçınma ve
muhatabın geçici olarak başka yere gitmesi
hâllerinde tebligatın nasıl yapılacağını ayırt edebilme
Muhatap veya muhatap adına tebligatı kabule kanuna göre yetkili olan kişiler tebligat adresinde oturmalarına
rağmen tebligatın yapılacağı sırada adreste bulunmuyorlarsa tebliğ imkânsızlığı söz konusu olur. Muhatap
veya muhatap adına tebligatı kabule kanuna göre yetkili olan kişiler tebliğ anında adreste bulunmaz ve ya-
pılan araştırma sonucu posta dağıtım saatinden sonra adrese dönecekleri belirlenirse TebK m.21/1 hükmü
uygulanacaktır. Tebliğ memurunun muhatabın adreste bulunmama sebebini, adrese ne zaman döneceğini,
sürekli olarak mı yoksa geçici olarak mı adreste bulunmadığını araştırarak tespit ettikten sonra TebK m.21/1’i
uygulaması gerekir. Bu hâlde, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti
üyelerinden birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder. Daha sonra teslim
alanın adresini ihtiva eden ihbarnameyi tebliğ evrakında belirtilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. Tebliğ
memuru, ayrıca, muhataba haber vermeleri için durumu mümkün oldukça en yakın komşularından birine,
varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. TebK m.21/1’e göre yapılacak tebliğlerde, ihbarnamenin kapıya ya-
pıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Muhatap veya muhatap adına tebligatı kabule kanuna göre yetkili olan
kişiler tebliğ anında adreste bulunmakla birlikte değişik sebeplerle tebliğ evrakını kabulden imtina ederlerse
tebellüğden kaçınma söz konusu olur. Tebellüğden kaçınma hâlinde de tebliğ imkânsızlığında geçerli olan
tebligat usulü uygulanacaktır ancak tebligat en yakın komşulardan birine, yöneticiye veya kapıcıya bildiril-
meyecektir. Muhatabın tebligat adresinde bulunan ve muhatap adına tebligatı kabule kanuna göre yetkili olan
kişiler, tebligatın yapılacağı sırada, muhatabın geçici olarak başka yere gittiğini beyan ederlerse tebliğ memuru
muhatabın hangi sebepten ötürü adresten geçici olarak ayrıldığını, beyanda bulunanın adını soyadını ve sıfa-
tını tebliğ mazbatasına yazar. Tebliğ mazbatası beyanda bulunana imzalatılır ve tebliğ evrakı beyanda bulunan
bu kişilere verilir. Bu durumda tebligat, tebliğ evrakının muhatap adına tebligatı kabule kanuna göre yetkili
olan kişilere verildiği tarihte yapılmış sayılır. Muhatap adına tebligatı kabule kanuna göre yetkili olan kişilerin
muhatabın geçici olarak başka yere gittiğine ilişkin beyanlarını imzadan kaçınmaları ve tebliğ evrakını kabul
etmemeleri durumunda tebliğ memuru bu hususu tebliğ mazbatasına yazacak ve imzalayacaktır. Bu hâllerde
tebligat TebK m.21’e göre yapılacaktır. Bu durumda tebligat ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihten iti-
baren on beş gün sonra yapılmış sayılır.
163
Tebligat Usulü
İlanen Tebligat
Muhataba tebligatın yapılamaması, tebliğ memuru tarafından muhatabın adresinin tespit edilememesi, mu-
hatabın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi bulunmaması ve kişinin adresinin tespiti için tebligatı çıka-
ran merci tarafından adres araştırması sonucunda da adresin belirlenememiş olması hâlinde muhatabın adresi
meçhul kabul edilir. Adresi meçhul olanlara son çare olarak basın yayın araçları yoluyla ilanen tebligat yapılır.
Tebliğin ilan yoluyla yapılabilmesi için tebliği çıkaran merciin gerekçesini de belirterek ilan yoluyla tebliğe karar
vermesi gerekir. İlan, kendisine tebliğ yapılacak kişinin en güvenilir bir şekilde öğrenmesini sağlayabilecek ve
varsa tebliği çıkaran merciin bulunduğu yerde yayımlanan bir gazetede ve elektronik ortamda Basın İlan Kuru-
mu vasıtasıyla yapılır. Tebliğ olunacak evrak ve ilan sureti bir ay süreyle tebliği çıkaran mercide herkesin kolayca
görebileceği bir yere asılır. Tebliği çıkaran merci, gerekirse, ikinci defa ilan yapılmasına karar verebilir. İkinci ilan
da ilk ilandaki usullere uyularak yapılacaktır. İki ilan arasındaki müddet bir haftadan aşağı olamaz. Gerekiyorsa
ikinci ilan, yabancı memleket gazeteleriyle de yaptırılabilir. İlanen tebliğ, son ilan tarihinden itibaren yedi gün
sonra yapılmış sayılır. İlanen tebliğe karar veren merci, işin gereğine göre daha uzun bir süre tayin edebilir. Ancak
bu süre on beş günü geçemez.
Elektronik Tebligat
Muhatabın zorunlu elektronik tebligat kapsamına girip girmemesine göre elektronik tebligat, zorunlu elektro-
nik tebligat ve ihtiyari elektronik tebligat olmak üzere ikiye ayrılabilir. TebK m.7/a/1’de tebligatın elektronik
yolla yapılması zorunlu olan gerçek ve tüzel kişiler düzenlenmiştir. Tebligat Kanunu m.7/a/2’ye göre tebligatın
elektronik yolla yapılması zorunlu olanlar dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri hâlinde elektronik
tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur. Tebligat Kanunu
uyarınca yapılan elektronik tebligat işlemleri, PTT tarafından kurulan ve işletilen Ulusal Elektronik Tebligat
Sistemi (UETS) üzerinden yürütülür. PTT, sistemin güvenliğini ve bu sistemde kayıtlı verilerin muhafazasını
sağlayacak her türlü tedbiri alır. Tebligat çıkarmaya yetkili makam ve merci, elektronik tebligat mesajını hazır-
layarak UETS’ye teslim eder. UETS, elektronik tebligat mesajını zaman damgasıyla ilişkilendirerek muhatabın
elektronik tebligat adresine ulaştırır. UETS, elektronik tebligatın muhatabın adresine ulaşıp ulaşmadığına dair
delil kayıtlarını tutar ve bu kayıtları, tebligat çıkarmaya yetkili makam ve mercie derhâl ve en geç yirmi dört
saat içinde bildirir. Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün
sonunda yapılmış sayılır.
164
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Türkiye ile ülkesinde tebligat yapılacak devlet arasında tebligatın nasıl yapılacağına ilişkin iki taraflı bir sözleşme
olmadığı gibi her iki devletin tebliğ usulünü düzenleyen çok taraflı bir sözleşmeye katılmamış oldukları hâllerde
yabancı ülkede yaşayan, Türk vatandaşı olmayan, muhataba tebligat usulü TebK m.25’te düzenlenmiştir. Yaban-
cı ülkelerde bulunanlara tebliğ olunacak evrak, tebligatı çıkaran merciin bağlı bulunduğu bakanlık aracılığıyla
Dışişleri Bakanlığına, oradan da o yerdeki Türkiye Büyükelçiliğine veya başkonsolosluğuna gönderilir. Yabancı
ülkede kendisine tebligat yapılacak kişi Türk vatandaşı olmadığı takdirde, tebligat, o ülkenin yetkili makamı
vasıtasıyla yapılır. Bunun için anlaşma veya o memleket kanunları müsait ise, o yerdeki Türkiye siyasi memuru
veya konsolosu tebligat yapılmasını yetkili makamdan ister. Yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarına tebligat
bakımından, Türk vatandaşının resmî memur veya askerî şahıs sıfatı olup olmamasına göre bir ayrım yapılmıştır.
TebK m.25/a’ya göre yurt dışında bulunan resmî memur veya askerî şahıs sıfatı bulunmayan Türk vatandaşla-
rına tebligatı, o yerdeki Türkiye siyasi memuru veya konsolosu ya da bunların görevlendirecekleri bir memur
yapar. Tebligatın yurt dışında bulunan Türk temsilciliğine gönderilmesi üzerine tebligatın muhatabı olan Türk
vatandaşına bir bildirim gönderilecektir. Bu bildirimle muhatap tebligattan haberdar edilecek ve tebligatı Türk
temsilciliğinden alması için uyarı yapılacaktır. Bildirimin o ülkenin mevzuatına göre muhataba tebliğ edildiği
belgelendirildiğinde, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna baş-
vurulmadığı takdirde tebligat otuzuncu günün bitiminde yapılmış sayılır. Muhatap Türkiye Büyükelçiliği veya
Konsolosluğuna başvurduğu takdirde tebliğ evrakını almaktan kaçınırsa bu hususta düzenlenecek tutanak tari-
hinde tebliğ yapılmış sayılır. Yabancı bir ülkede resmî bir vazife ile bulunan Türk memurlarına tebligat, Dışişleri
Bakanlığı vasıtasıyla yapılır. Tebligatı Türkiye siyasi memuru veya konsolosu ya da bunların görevlendirecekleri
bir memur yapar. Yabancı ülkelerde bulunan askerî şahıslara yapılacak tebligat bağlı bulundukları Kara, Deniz,
Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı vasıtasıyla yapılır.
Bu komutanlıklar tebliğ evrakını, tebligat yapılacak şahsın bulunduğu yabancı ülkedeki birlik veya kurum ko-
mutan veya amirine gönderirler. Tebligatı, kıta komutanı, kurum amiri gibi en yakın üst yapar. Kıta veya bir
kurum yoksa tebligat en yakın amiri tarafından yapılır. Türkiye’de bulunan, kendisine tebligat yapılamayacak
kimselerden olmayan ve adresi de ülke dışı sayılan yerlerden olmayan bir yabancıya tebligatta Türkiye içinde
diğer kişilere yapılan tebligata ilişkin kurallar uygulanacaktır. Türkiye’de kendisine tebligat yapılamayacak olan
bir yabancıya tebligat çıkarılması durumunda muhatap, tebliğ memuruna kendisine tebligat yapılamayacağını
beyan eder veya tebliğ memuru bu hususu bizzat öğrenirse durum tebliğ mazbatasına şerh edilir ve tebliğ evrakı
iade olunur. Muhatap, tebliğ yapılabilecek kişilerden olmasına rağmen, muhatabın adresi, ülke dışı muamelesi
gören bir yer ise ve tebliğ memuru tebligatı yapamazsa durum tebliğ mazbatasına şerh edilir ve tebliğ evrakı iade
olunur. Yerleşim yeri Türkiye’de bulunan yerli veya yabancı kişilere tebliğ edilmek üzere yabancı bir ülkenin el-
çiliğinden veya havzasında bulunduğu valilik kanalıyla konsolosluğundan Dışişleri Bakanlığına tevdi olunan ev-
rak, Dışişleri Bakanlığı tarafından anlaşma hükümleri ve karşılıklılık esaslarına uygun görüldüğü takdirde, tebliğ
mazbatası, zarf içinde tebligatın mahiyetine göre ilgili bakanlığa gönderilir. İlgili bakanlık, tebligatı, muhatabın
bulunduğu yerdeki yetkili merci vasıtasıyla Tebligat Kanunu ve Yönetmelik hükümleri gereğince yaptırır.
165
Tebligat Usulü
1 Aşağıdakilerden hangisi ilanen tebligatın şart- 5 Kendisine tebliğ yapılacak kişi, imza atabile-
larından biri değildir? cek kadar yazı yazmayı bilmez veya diğer sebeplerle
imza atamayacak durumda bulunursa tebliğ nasıl
neler öğrendik?
166
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
9 Ulusal elektronik tebligat sisteminin güven- 10 7201 sayılı Tebligat Kanunu’na göre ilanen
liğini ve bu sistemde kayıtlı verilerin muhafazasını tebligatta, ilanen tebliğe karar veren merci aksini
sağlayacak her türlü tedbiri almakla görevli merci belirtmedikçe tebliğ ne zaman yapılmış sayılır?
neler öğrendik?
aşağıdakilerden hangisidir?
A. Son ilan tarihinden itibaren yedi gün sonra
A. İçişleri Bakanlığı B. Son ilan tarihinden itibaren on gün sonra
B. Adalet Bakanlığı C. Son ilan tarihinden itibaren on beş gün sonra
C. Hazine ve Maliye Bakanlığı D. Son ilan tarihinden itibaren otuz gün sonra
D. Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi E. Son ilan tarihinden itibaren kırk beş gün sonra
E. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
167
Tebligat Usulü
1. C Yanıtınız yanlış ise “İlanen Tebligat” konusu- 6. B Yanıtınız yanlış ise “Elektronik Tebligat” ko-
nu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
Yanıtınız yanlış ise “Tebliğ İmkânsızlığı ve Yanıtınız yanlış ise “Türkiye’den Yurt Dışın-
2. A 7. C
Tebellüğden Kaçınma” konusunu yeniden da Bulunan Yabancılara Tebligat” konusunu
gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
Yanıtınız yanlış ise “Tebliğ İmkânsızlığı ve Yanıtınız yanlış ise “Türkiye’den Yurt Dışın-
3. B 8. B
Tebellüğden Kaçınma” konusunu yeniden da Bulunan Yabancılara Tebligat” konusunu
gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.
4. E Yanıtınız yanlış ise “Elektronik Tebligat” ko- 9. D Yanıtınız yanlış ise “Elektronik Tebligat” ko-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
5. D Yanıtınız yanlış ise “Giriş” konusunu yeni- 10. A Yanıtınız yanlış ise “İlanen Tebligat” konusu-
den gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.
168
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Araştır Yanıt
7 Anahtarı
Tebliğin varlığı ancak tebliğ mazbatası ile ispat edilebilir. Tebliğ mazbatası,
yazılı bildirimin usulüne uygun olarak yapıldığını belgelendirir. Yazılı bildiri-
min yapıldığı tebliğ mazbatası ile belgelendirilmiş ancak mazbata Kanun’un
öngördüğü şekilde düzenlenmemişse usulsüz tebliğ söz konusu olur. Tebliğ
imkânsızlığı hâlinde tebliğ memurunun muhatabın adreste bulunmama se-
bebini, adrese ne zaman döneceğini, sürekli olarak mı yoksa geçici olarak mı
adreste bulunmadığını araştırarak tespit etmesi gerekir. Bu kapsamda tebliğ
memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel kişilere ulaşa-
rak bunların beyanlarını alması gerekir. Tebliğ memuru, böyle bir durumda,
beyanını aldığı kişilerin adları ile soyadlarını tebliğ mazbatasına yazacak, im-
zalarını alacak ve imza vermekten imtina ederlerse bu hususu tebliğ mazbata-
Araştır 1 sında belirtecektir. Tebliğ memuru bu hususları tebliğ mazbatasına yazdıktan
sonra sırasıyla yapacağı tüm işlemleri de mazbataya yazmak durumundadır.
Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden kaçınma hâllerinde işbu durum mazbatada
belirtildikten sonra TebK m. 21’deki kişilere tebliğ evrakının bırakılıp bırakıl-
madığı, ihbarnamenin kapıya yapıştırılıp yapıştırılmadığı, tebliğ imkânsızlığı
hâlinde en yakın komşuya veya yöneticiye ya da kapıcıya haber verilip veril-
mediği tebliğ mazbatasına yazılmalıdır. Muhatabın geçici olarak başka yere
gitmesi hâlinde tebliğ memuru muhatabın hangi sebepten ötürü adresten
geçici olarak ayrıldığını, tebligat adresinde muhatap adına tebligatı kabule ka-
nuna göre yetkili olan kişilerden beyanda bulunanın adını soyadını ve sıfatını
tebliğ mazbatasına yazar, beyan sahibinin imzasını alır ve tebligatın bu kişiye
yapıldığını mazbatada belirtir. Tebliğ mazbatasının tüm bu açıklamaları içer-
meden düzenlenmiş olması usulsüz tebliğe neden olacaktır.
169
Tebligat Usulü
Araştır Yanıt
7 Anahtarı
Kendilerine elektronik yolla tebligat yapılması zorunlu olan gerçek ve tüzel ki-
şiler için başvuru, zorunluluğun başladığı tarihten itibaren bir ay içinde ilgili
kurum, kuruluş veya birlik tarafından PTT’ye yapılır. Başvuruya şu bilgi ve
belgeler eklenir: a) Kamu kurum ve kuruluşları ile birlikler için Devlet Teşkilatı
Merkezî Kayıt Sisteminde (DETSİS) yer alan benzersiz numara ve sistem bilgi-
leri, DETSİS’e kayıtlı olmayanlar için tâbi oldukları sistem bilgileri, b) Merkezî
Araştır 3 Sicil Kayıt Sistemine (MERSİS) kayıtlı tüzel kişiler için MERSİS numarası ve
sistem bilgileri, MERSİS’e kayıtlı olmayan tüzel kişiler için tabi oldukları sistem
bilgileri, c) Türk vatandaşı gerçek kişiler için Türkiye Cumhuriyeti kimlik nu-
marası da dâhil olmak üzere kimlik bilgileri; yabancı gerçek kişiler için yabancı
kimlik numarası da dâhil olmak üzere kimlik bilgileri. PTT, bu belirtilenler
dışında da bilgi ve belge talep edebilir. Buna ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakan-
lığının uygun görüşü alınmak suretiyle PTT tarafından belirlenir.
Türkiye’nin de taraf olduğu 1965 tarihli Hukuki veya Ticari Konularda Adli
veya Gayri Adli Belgelerin Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Lahey
Sözleşmesi’nde uluslararası tebliğ usullerinin basitleştirilmesine ve süratlendi-
rilmesine yönelik hükümlere yer verilmiştir. Sözleşme, taraf devletlerin merke-
zi makam tayin ederek, tayin edilen bu merkezî makamlar vasıtasıyla tebligat
yapma usulünü getirmiştir. Bu durumda yargı mercileri adli belgeleri, yetkili
makam veya adalet görevlileri ise adli nitelikte olmayan belgeleri bağlı bulun-
dukları devletin herhangi bir makamını aracı kılmadan, tebliğ talep ettikleri
devletin merkezî makamına doğrudan gönderebileceklerdir. Türkiye bakımın-
dan bu görevi yerine getiren merkezî makam, Adalet Bakanlığı Uluslararası
Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüdür. Sözleşme’nin 8. maddesinde
Araştır 4 merkezî makam vasıtasıyla tebliğ usulünün yanında diğer bir önemli tebliğ
usulü düzenlenmiştir. Sözleşme’nin 8. maddesi merkezî makamlar vasıtasıyla
tebligat usulünü ortadan kaldırmamakta, sadece taraf devletlere alternatif bir
usule başvurma imkânı getirmektedir. Bu maddeye göre taraf devletlerden her
biri, adli belgelerin yabancı ülkelerde tebliğ işini, zor kullanmaksızın, doğruca
kendi diplomatik memurları veya konsolosluk görevlileri vasıtasıyla yaptıra-
bilir. Bununla beraber, tebligatın talep eden devletin vatandaşlarına yapılması
hâli dışındaki hâllerde, taraf devletlerden her biri, kendi topraklarında bu şe-
kilde tebligat yapılmasını engelleyebilir. Türkiye de sözleşmenin bu maddesi
uyarınca çekince ileri sürmüştür.
170
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Kaynakça
Atalı, M./ Ermenek, İ./ Üçüncü, S. H. (2019), Tebligat Hukuku, 2. Baskı, Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Bilgen, M. (2019), Tebligat Hukuku, 2. Baskı, İstanbul: Adalet Yayınevi.
Muşul, T. (2018), Tebligat Hukuku, 7. Baskı, İstanbul: Adalet Yayınevi.
Özbay, İ./ Yardımcı T. E. (2018), Tebligat Hukuku, 1. Baskı, İstanbul: Adalet Yayınevi.
Özekes, M./ Hanağası, E. (2016), Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınevi.
Ruhi, C./ Ruhi, A.C. (2019), Tebligat Hukuku Bilgisi, 5. Baskı, Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Toker, A. G. (2011), “15 Kasım 1965 Tarihli “Hukukî veya Ticarî Konularda Adlî ve Gayri Adlî Belgelerin
Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Lahey Sözleşmesi” Uyarınca Tebligat Yapılması”, Dokuz Eylül
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 13, Sayı 2, s.107-152.
171
Bölüm 8
Usulsüz Tebligat ve Tebligat Suçları
öğrenme çıktıları
1 Usulsüz Tebligat
1 Usulsüz tebligat hâllerini açıklayabilme
2 Tebligat Suçları
2 Tebligat suçlarını sıralayabilme
Anahtar Sözcükler: • Usulsüz Tebligat • Tebligatın Yokluğu • Tebliğ Tarihi • Öğrenme Tarihi
• Tebligat Suçu • Fail • Yalan Beyan • Yanlış Adres Bildirmek • Tebliğ Evrakının Muhataba Verilmemesi
• Tebliğ Evrakının Taliki ile İlgili Suçlar
172
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
GİRİŞ
Kitabımızın bu bölümünde ilk olarak usulsüz
tebligat konusu üzerinde durulacaktır. Usulsüz teb- dikkat
ligat ile tebligatın yokluğu arasındaki farklar ortaya 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun
konulduktan sonra hangi hâllerin usulsüz tebligat 27. maddesine göre davanın tarafları, müdahiller
teşkil ettiği ve usulsüz tebligatın hükümleri ele ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile
alınacaktır. Usulsüz tebligat konusunun incelen- bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sa-
mesinin ardından Tebligat Kanunu’nun 52 ile 57. hiptirler. Hukuki dinlenilme hakkı; yargılama ile
maddeleri arasında düzenlenen tebligat suçlarına ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ile
değinilecektir. ispat hakkını ve mahkemenin açıklamaları dikka-
Kanun koyucu, yargılama başta olmak üzere te alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve
birçok alanda tebliğ işlemlerine önemli sonuç- açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.
lar bağlamıştır. Tebliğ işlemlerine bağlanan bu
sonuçların doğabilmesi için tebligatın, tebligat
mevzuatında öngörülen hükümlere riayet edilerek Tebliğin; Tebligat Kanunu, Tebligat Kanu-
yapılması gerekir. Tebligatın şekline ilişkin kural- nunun Uygulanmasına Dair Yönetmelik ve ilgili
lara riayet edilmemesi tebligatın usulsüz olmasına mevzuatta öngörülen usullere aykırı olarak yapıl-
sebebiyet verecektir. Yargılama sırasında yapılan ması hâlinde usulsüz tebligat söz konusu olacaktır.
tebligat işlemlerinde, Tebligat Kanunu ve ilgili Bu kapsamda, tebliğ işlemlerindeki eksikliğin veya
mevzuatta düzenlenmiş olan tebliğ usullerinin ha- yanlışlığın önemli ya da önemsiz olarak nitelen-
talı olarak tatbiki söz konusu olursa hukuki dinle- dirilmesi usulsüz tebligatın meydana gelmesi ba-
nilme hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlali kımından bir farklılık arz etmeyecektir. O hâlde,
gündeme gelecektir. Tebligat hukukunun şekli bir tebliğ işlemi sırasında, tebligat mevzuatında ön-
hukuk dalı olduğu ve tebliğ işlemlerine sonuçlar görülen şekle herhangi bir aykırılık vuku bulursa
bağlandığı göz önüne alındığında tebligat mevzu- usulsüz tebligat ortaya çıkacaktır. Buna karşılık
atında yer alan tebliğ usullerine dikkat edilmesi Yargıtay yakın tarihli bir kararında, TebK m.10/2
gereği aşikârdır. ve TebY m.16/2’ye göre adres kayıt sistemindeki
Tebligat işlemlerinin emredici nitelikte olan şekil yerleşim yeri adresine çıkarılan tebligatlarda, tebli-
kurallarına uyularak yapılması zorunluluğu ve tebliğ gatın açık mavi renkli zarfla yapılmasının aranma-
evrakının resmî belge niteliğinde olması nedenleriy- sının, bu husus mevzuatta öngörülmüş olmasına
le, tebligatı gerçekleştiren görevlilerin ve tebliğ evra- rağmen (TebY m.16/2, m.79/2), aşırı şekilcilik
kını teslim alan kişilerin bazı fiillerinin ve işlemleri- olduğunu belirtmiştir. Bu karara göre icra dairele-
nin suç olarak düzenlenmesi gerekmiştir. rinde açık mavi renkli zarf bulunmaması hâlinde
beyaz renkli zarfa usulüne uygun şekilde adresin
muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri
USULSÜZ TEBLİGAT adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapıla-
Tebliğ işlemleri, Tebligat Kanunu başta olmak cağına dair şerhin yazılması durumunda salt zarfın
üzere Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair beyaz renkli olması nedeniyle tebligatın usulsüz
Yönetmelik ve ilgili mevzuatta tüm ayrıntısıyla dü- olduğu sonucuna varılamayacaktır (Yargıtay 12.
zenlemiştir. Tebliğ usulünü düzenleyen hükümler HD., T.23.05.2019, E.2019/6004, K.2019/8960).
şekle ilişkin olduklarından yoruma ve kıyasa mü- Yargıtayın vermiş olduğu bu karar, tebliğ işlemine
sait değillerdir. Tebligata ilişkin mevzuatta düzen- ilişkin olarak mevzuatta öngörülen tebliğ usulleri-
lenmiş olan tebliğ usulüne dair hükümlere en kü- ne harfiyen uyulması gerektiğinden bahisle eleştiri
çük ayrıntısına kadar uyulmalıdır. Tebliğ usullerine konusu olmuştur. Aynı hukuk dairesi daha önce
riayet edilmemesi, yargılamada yer alan ilgililerin, vermiş olduğu 01.03.2017 tarihli kararında mer-
yargılama hakkında tam ve doğru bilgiye sahip nis adresine çıkarılan tebligat evrakında, sadece
olamamalarına ve yargılama içerisindeki haklarını adresin başında “mernis adresi” ibaresinin yazılı
kullanamamalarına, diğer bir deyişle hukuki dinle- olduğu, bu şerh dışında, tebligatı çıkaran mercii
nilme haklarının ihlaline neden olacaktır. tarafından tebliğ zarfı üzerine “adresin muhatabın
173
Usulsüz Tebligat ve Tebligat Suçları
adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu dirim usulü kullanılarak bildirim gerçekleştirildiği
belirtilerek, bu adrese TebK m.21/2 uyarınca tebli- takdirde, yapılmış bir tebliğ işlemi yoktur. Böyle
gat yapılacağına dair meşruhat” verilmediği, ayrıca bir hâlde tebligatın yokluğu söz konusu olduğun-
tebliğ zarfının beyaz renkli olduğu gerekçeleriyle dan usulsüz tebligattan bahsedilemeyecektir. Ör-
yapılan tebliğin TebK m 23/1-8 ve TebY m.16/2’ye neğin Tebligat Kanunu’nda iadeli taahhütlü mek-
aykırı olup usulsüz olduğunu belirtmiştir (Yar- tupla, özel posta yoluyla veya faks yoluyla bildirim
gıtay 12. HD., T.01.03.2017, E.2016/11780, öngörülmediğinden, bu yöntemlerle yapılan bir
K.2017/2991). Tebligat Kanunu’nda ve Tebligat tebligatta ortada hukuken bir tebliğ işlemi mevcut
Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’te değildir. Bunun haricinde Tebligat Kanunu’nun bi-
usulsüz tebligatın tanımı yapılmamış ancak Tebli- rinci maddesine göre veya kendi kanunları uyarın-
gat Kanunu’nun 32. maddesinde ve Tebligat Ka- ca Tebligat Kanunu’na göre tebliğ çıkarmaya yet-
nununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 53. kili olmayan bir mercii de bu Kanun’a göre tebliğ
maddesinde usulüne aykırı tebliğin hükmü düzen- çıkarırsa ve bu tebligat sırasında yanlışlıklar olursa
lenmiştir. usulsüz tebligattan bahsedilemez çünkü hukuken
Tebligatın usulsüzlüğü ile tebligatın yokluğu tebliğ yapılmamıştır.
birbirinden farklıdır. Tebligat Kanunu’na göre bir Usulsüz tebligat hâlinde eski hâle getirme veya
tebligattan söz edebilmek için iki temel unsurun gecikmiş itiraz söz konusu olamaz. Eski hâle getir-
bulunması gerekmektedir. Bunlar yazılı bildirim ve me ve gecikmiş itiraz ile usulsüz tebligat kavramları
belgelendirmedir. Bu iki unsurun veya bu iki un- bağdaşmaz.
surdan birinin mevcut olmadığı hâllerde tebligatın
yokluğu söz konusu olacaktır. Örneğin tebliğ zarfı
boş ise yazılı bildirim unsuru gerçekleşmediğinden
tebligatın yokluğu durumu ortaya çıkacaktır. Teb- Eski hâle getirme, yargılamada, kanunda
ligat Kanunu’nda ve Tebligat Kanununun Uygu- belirtilen veya hâkimin kesin olarak be-
lanmasına Dair Yönetmelik’te tebligatın yokluğuna lirlediği süre içinde yapılması gereken bir
dair bir hüküm mevcut değildir. Yazılı bildirim ve işlemi elde olmayan sebeplerle yapamayan
belgelendirme unsurları mevcut olmakla birlik- ilgilinin söz konusu işlemi engelin ortadan
te, tebliğin Tebligat Kanunu ve ilgili mevzuattaki kalkmasından sonra yapabilmesi için baş-
usullere uygun olarak yapılmaması hâlinde usul- vurabileceği hukuki bir imkândır.
süz tebliğ meydana gelecektir. Örneğin kendisine
tebligat yapılacak şahıs adresinde bulunmayıp da
tebligat o sırada evde bulunan komşusuna yapılır- Eski hâle getirme talebinde bulunabilmek için
sa, Tebligat Kanunu’nun 16. maddesine göre mu- öncelikle usulüne uygun olarak yapılmış bir tebli-
hatabın komşusu muhatap adına tebligatı kabule gat olmalıdır. Böyle bir tebligat durumunda, ilgili,
kanuna göre yetkili olan kişilerden olmadığından, bu tebligat üzerine işlemeye başlayan kesin süre
ortada bir tebligat vardır ancak tebligat usulsüz içinde yapması gereken usuli işlemi herhangi bir
olarak yapılmıştır. Usulsüz tebligat ve tebligatın kusuru olmaksızın elde olmayan sebeplerle yapa-
yokluğu hâllerinde kanunun tebliğe bağladığı so- mamış olabilir. Böyle bir durumda, usuli işlemi ya-
nuçlar doğmaz. Bununla birlikte usulsüz tebliğ, pamayan ilgili, işlemin süresinde yapılamamasına
muhatabın tebliği öğrenmesiyle geçerli hale gelir- sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren
ken (TebK m.32/1, TebY m.53/1) tebligatın yok- kanunda öngörülen süre içinde eski hâle getirme
luğu durumunda tebliğin konusu olan hukuki işle- talebinde bulunarak ilgili işlemi yapabilecektir.
min ne olduğu öğrenilmiş olsa bile tebligat geçerli Usulsüz tebligat hâlinde ise kanunun tebliğe bağ-
hâle gelmez. ladığı sonuçlar tebliğin öğrenilmesiyle işlemeye
başlayacağından eski hâle getirme yoluna başvur-
Usulsüz Tebligatın Ortaya Çıkması ma imkânı mevcut değildir. Tebliğin öğrenilmesiy-
le birlikte yargı merciine tebliğin usulsüz olduğu
Usulsüz tebligatın söz konusu olabilmesi için
itirazında bulunulmalı ve öğrenmeyle birlikte baş-
öncelikle bir tebliğ işleminin bulunması gerekir.
layan kesin süre içinde söz konusu usuli işlem ya-
Tebligat Kanunu’nda öngörülmeyen bir yazılı bil-
pılmalıdır.
174
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
175
Usulsüz Tebligat ve Tebligat Suçları
yerine kendisine tebliğ yapılabilecek kimselere muha- bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olup
tabın bilinen en son adresi dışında bir yerde tebligatın olmadığını re’sen denetlemek zorundadır. Usulsüz
gerçekleştirilmesi usulsüz tebligata örnek verilebilecek tebligatın söz konusu olduğu ve muhatabın usulsüz
hâllerdendir. Yargıtayın usulsüz tebligat konusunda tebligatı öğrenmediği hâllerde mahkeme tarafından,
vermiş olduğu birçok karar vardır. muhataba, yeniden tebligat çıkarılması gerekir. Yar-
Örneğin Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, Tebligat gıtay Hukuk Genel Kurulu, 02.07.2003 tarihli ve
Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca muhatap adı- 2003/12-442 Esas, 2003/445 Karar sayılı kararında
na tebliği kabule yetkili kişiye tebligat yapılmadan tebligatın usulüne uygunluğunun, hâkimin resen
önce muhatabın adreste bulunup bulunmadığı göz önüne alınması gereken kamu düzeni yanı ağır
hususu tespit edilmediği gerekçesiyle tebligatın basan hususlardan olduğunu vurgulamıştır. Örneğin
usulsüz olduğuna karar vermiştir. Somut olay- icra dairelerinin tebligatları her ne kadar PTT veya
da taşınmazın açık artırma ile satışına ilişkin satış memur vasıtasıyla yapılıyor olsa da icra daireleri adı-
ilanı, Tebligat Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca; na yapıldığından icra takip işlemi olarak kabul edi-
“muhatabın birlikte oturan tebellüğe ehil annesi lir. İcra dairesinin icra takip işlemlerine karşı şikâyet
... imzasına tebliğ edildi” şerhi ile tebliğ edilmiştir. yolu öngörülmüştür. Eğer icra takip işlemlerinde
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, Tebligat Kanunu’nun kanuna aykırılık varsa şikâyet yoluna gitmek gerekir,
16. maddesindeki “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs icra dairesi bu işlemleri kendiliğinden düzeltemez.
adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı ko- O hâlde usulsüz tebligat söz konusu olduğu takdirde
nutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine borçlunun şikâyet hakkı mevcuttur çünkü icra daire-
yapılır.” hükmü nedeniyle tebliğ memuru tarafın- si, usulsüz tebligatı, kendiliğinden geçersiz sayamaz.
dan, muhatap borçlunun, adreste bulunup bulun- Tebligatın usulsüz olduğu, muhatap tarafından
madığı tespit edilmeksizin, borçlu ile aynı konut- ileri sürülebilir. Muhatap dışındaki kişilerin tebliga-
ta oturduğundan bahisle annesi imzasına tebligat tın usulsüz olduğunu ileri sürmeleri mümkün değil-
yapılmasını usulsüz bulmuştur (Yargıtay 12. HD., dir. Muhatap, açılmış olan davaya ilişkin bir işlemin
T.29.03.2016, E.2016/7000, K.2016/9306). kendisine usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini,
Diğer bir örnek vermek gerekirse Yargıtay 2. kural olarak tebligatı çıkaran mahkemede ileri sürebi-
Hukuk Dairesi 03.05.2018 tarihli kararında dava lecektir. Örneğin dava dilekçesi davalının iş yeri ad-
dilekçesinin ve ön inceleme duruşma gününün resine tebliğe çıkarılmış ancak davalının tebliğ işlemi
Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrası sırasında iş yerinde bulunmaması nedeniyle Tebligat
uyarınca tebligat zarfının üstüne MERNİS adresi Kanunu’nun 17. maddesi uygulanması gerekirken
olduğu belirtilerek, doğrudan davalının MERNİS tebligat komşu işyeri sahibine usule aykırı olarak
adresine tebliğ edilmesini usulsüz bularak, davalı- yapılmış olsun. Usule aykırı tebliği daha sonra öğre-
nın savunma hakkının kısıtlandığını kabul etmiş- nen davalı davanın açıldığı mahkemeye usulsüz tebliğ
tir. Zira TebK m.10/2 ve TebY m.16/2’ye göre ön- muhalefetinde bulunarak 6100 sayılı HMK’nin 127.
celikle muhatabın bilinen en son adresine tebligat maddesinde öngörülen iki haftalık cevap süresinin
çıkarılır, çıkarılan tebligatın “bila tebliğ” (tebliğ tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarihten itibaren
edilmeksizin) iade edilmesi hâlinde ise bu kez mu- başlamasına karar verilmesini talep edecek ve cevap
hatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adre- dilekçesini mahkemeye teslim edecektir.
sine Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fık- İcra daireleri tarafından yapılan tebligatların usul-
rasına göre tebligat çıkarılabilir (Yargıtay 2. HD., süz olmaları hâlinde ise yukarıdaki açıklamalar kapsa-
T.03.05.2018, E.2016/16677, K.2018/6058). mında, bu tebliği çıkaran icra dairesinin bağlı olduğu
icra mahkemesinde şikâyet yoluyla ileri sürülecektir.
Doktrinde yer alan diğer bir görüşe göre ise icra tebliğ-
Usulsüz Tebligatın İleri Sürülmesi lerinde usulsüz tebligat varsa öncelikle tebliği çıkaran
Tebliğ aşamaları ve tebliğ işlemleri, başta Tebli- icra dairesinde ileri sürülmeli, icra dairesi bu konuda
gat Kanunu’nda olmak üzere Tebligat Kanununun gerekli düzeltmeyi yapmadığı takdirde şikâyet yoluyla
Uygulanmasına Dair Yönetmelik’te çok sıkı şekil icra mahkemesine başvurulmalıdır (Erdönmez, 2017,
şartlarına bağlanmıştır. Tebliğ çıkaran merciler, teb- s.542-543; Özekes / Hanağası, 2016, s.153).
ligat mevzuatında yer alan hükümlere titizlikle ve
Usulsüz tebligat nedeniyle taraflardan birinin
harfiyen riayet etmek zorundadırlar. Yargı mercileri,
yokluğunda yargılama yapılıp karar verildiyse hu-
176
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
kuki dinlenilme hakkı ihlal edildiği için ilgili taraf Lehine karar verilen tarafın hileli davranışları
usulsüz tebligatı kanun yolu aşamasında ileri süre- neticesinde muhatap adına çıkarılan tebliğler usule
bilir. Örneğin ön inceleme duruşma günü davalıya aykırı olarak tebliğ edilmiş, bu nedenle muhatap
usulüne uygun şekilde tebliğ edilmeden, ön incele- yargılamaya dâhil olamamış ve verilen karar da ke-
me duruşması davalının yokluğunda yapılarak tah- sinleşmiş ise 6100 sayılı HMK’nin 375. maddesinin
kikat aşamasına geçilmiş, tahkikat duruşma günü 1. fıkrasının (h) bendi gereğince bu durum yargı-
ise davalıya daha önce usulüne uygun yapılmış bir lamanın iadesi sebebi teşkil edecektir. İlgili hükme
tebligat bulunmadığı hâlde Tebligat Kanunu’nun göre “lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden
35. maddesine göre yine usule aykırı olarak tebliğ hileli bir davranışta bulunmuş olması” yargılama-
edilmiş olsun. Usule aykırı bütün bu tebliğler ne- nın iadesi sebebidir. Hileli hareketin yargılamanın
deniyle davalının yokluğunda yargılama yapılarak iadesini gerektirmesi için hilenin verilen karara tesir
hüküm kurulması hâlinde davalı tebliğlerin usul- etmesi ve hileli davranışın lehine karar verilen ta-
süz olarak yapıldığını istinaf yolunda ileri sürebilir. rafın davranışı veya lehine karar verilen taraf adına
Usulsüz tebligata ilişkin mahkemenin vereceği hareket eden vekilinin davranışı olması gerekmek-
karar, ara karar niteliğinde olduğundan bu kara- tedir. Muhatabın yargılamaya dâhil olmasını en-
ra karşı ancak nihai kararla birlikte kanun yoluna gelleyerek hukuki dinlenilme hakkını elinden alan
müracaat edilebilir. Bununla birlikte mahkemenin her türlü davranış karara tesir eden hileli davranış
vermiş olduğu nihai kararın tebliği usulsüz olarak olarak kabul edilmelidir.
yapılmışsa, bu husus kanun yoluna başvuru konusu
yapılabilir. Örneğin ilk derece hukuk mahkemesinin
vermiş olduğu nihai kararın davalıya usule aykırı
olarak tebliğ edilmiş olduğunu ve davalının usulsüz dikkat
tebliği geç öğrendiğini farz edelim. Davalı usulsüz Tebligatın usulsüz olması bir vakıa teşkil ettiğin-
tebliği öğrendiği tarihten itibaren iki hafta içinde is- den, tebliğin usulsüz olduğunu tespit etmek için
tinaf dilekçesini kararı vermiş olan ilk derece hukuk tespit davası açılamaz. 6100 sayılı HMK’nin
mahkemesine vermiş ancak bu mahkeme istinaf baş- 106. maddesinin 1. fıkrasına göre tespit davası
vurusunun süresinde yapılmadığı gerekçesiyle istinaf yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki
dilekçesini reddetmiş ve ret kararını kendiliğinden il- ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir
giliye tebliğ etmiş olsun. Davalı, bu ret kararına karşı belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi
kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren bir talep edilebilir. Bu hükme göre tespit davasıyla
hafta içinde ilk derece mahkemesinin nihai kararının vakıaların tespiti mümkün değildir.
tebliğinin usule aykırı olduğunu ileri sürerek istinafa
başvuru süresini kaçırmadığından bahisle istinaf yo-
luna başvurulabilir. Ayrıca tebligatın usulsüz olması-
na rağmen yargılamanın devam etmesi kanun yolu
Usulsüz Tebligatın Hükümleri
mercii tarafından kendiliğinden dikkate alınmalıdır. Usulüne aykırı olarak yapılan tebliğ, kural ola-
rak, geçersiz olup yapılmamış sayılır (TebY m.53/1
c.2). Kanun’un tebliğe bağladığı hukuki sonuçlar
tebliğin usulsüz olması hâlinde doğmayacaktır. Bu-
Ara kararlar; dava görülürken ortaya çıkan, nunla birlikte bu geçersizlik mutlak bir geçersizlik
davaya ilişkin sorunların çözümlenmesi ama- değildir. Tebliğ, usulüne aykırı olarak yapılmış olsa
cıyla verilen, davayı ve yargılamayı sona erdir- bile, muhatap tebliği öğrenmişse tebliğ geçerli ka-
meyen aksine davanın ilerlemesine yardımcı bul edilir (TebK m.32/1, TebY m.53/1 c.1). Kanun
olan kararlardır. Ara kararlar, kural olarak an- koyucu, tarafların menfaatlerini ve usul ekonomisi
cak nihai kararlarla birlikte kanun yoluna gö- ilkesini gözeterek usulsüz tebligata rağmen muha-
türülebilir. Nihai kararlar ise yargılamaya son tabın tebligatı öğrenmesi durumunda tebligatın
veren ve hâkimin davadan elini çekmesi so- geçerli olacağını hükme bağlamıştır.
nucunu doğuran kararlardır. Davayı esastan
Muhatap, her ne şekilde olursa olsun tebliğ ev-
çözümleyen, taraflar arasındaki uyuşmazlığı
rakını veya davetiyeyi alırsa ya da bunların içeriği-
sona erdiren nihai kararlara hüküm adı verilir.
ni öğrenirse tebliği öğrenmiş sayılır (TebY m.53/1
177
Usulsüz Tebligat ve Tebligat Suçları
c.3). Muhatabın usulsüz tebliği öğrendiğini beyan tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarihin ayrıca ispatı
ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir (TebK ve araştırılması gerekmez. Bununla birlikte, Yargı-
m.32/2, TebY m.53/2). tay, bazı kararlarında muhatabın bildirdiği öğrenme
Muhatap usulsüz tebliği öğrendiğini açıkça be- tarihinin aksinin tanıkla ispat edilemeyeceğini; an-
yan edebileceği gibi, böyle bir beyanda bulunmazsa cak muhatabın usulsüz tebliği daha önce öğrendiği-
bile, tebliği ortaya koyan birtakım işlemlere giriş- niz yazılı belge ile ispat olabileceğini kabul etmiştir
mesi üzerine de bu durum ortaya çıkabilir. Buna (Yargıtay 12. HD., T.21.10.2008, E.2008/14436,
göre usulsüz tebliği öğrenme bakımından öncelikli K.2008/17953).
olarak muhatabın beyanı esas alınmalıdır. Bununla Muhatabın usulsüz tebliği öğrendiğini beyan
birlikte muhatap usulsüz tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarihe rağmen muhatabın yapmış olduğu iş-
etmeden bu tebliğe dayanarak bir işlem yapmış ise lemler muhatabın usulsüz tebliği daha önceki bir
yaptığı işleme göre usulsüz tebliği öğrendiği kabul tarihte öğrenmiş olduğunu ortaya koyuyorsa; mu-
edilmelidir. hatabın beyan ettiği tarih değil gerçek öğrenme ta-
Tebliğin usulüne aykırı yapılmış olması hâlinde, rihi tebliğ tarihi olarak esas alınacaktır. Örneğin adi
muhatabın tebliği öğrendiğinin ve bunun tarihinin haciz yoluyla takipte, ödeme emrinin usulsüz teb-
iddia ve ispatı mümkün değildir (TebY m.53/3). liği hâlinde, borçlunun ödeme emrine itiraz ettiği
Bu hükme göre muhatabın usulsüz tebliği öğren- tarih usulsüz tebliğin öğrenildiğini gösterir. Borç-
diği ve usulsüz tebliği öğrenme tarihi bizzat ken- lu, ödeme emrine itiraz ettiği tarihten sonraki bir
di beyanı ile sabit olur. Muhatabın usulsüz tebliği tarihi usulsüz tebliği öğrendiği tarih olarak beyan
öğrendiği ve muhatabın usulsüz tebliği öğrendiğini etmiş olsa bile öğrenme tarihi olarak ödeme emrine
bildirdiği tarihin aksi başka kimse tarafından id- itiraz etmek suretiyle daha önce öğrendiğini ortaya
dia ve ispat edilemez. O hâlde muhatabın, usulsüz koyduğu tarih esas alınır.
Yaşamla İlişkilendir
Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre lunun icra mahkemesine başvurusunda; ödeme
yapılacak olan tebligatta komşunun ismi tes- emri tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürerek
pit edilmeksizin tebliğ işlemi usulüne uygun tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltil-
gerçekleştirilemez ve tebliğ tarihinin öğrenme mesine karar verilmesini talep ettiği, mahkemece
tarihi olduğunun kabulü gerekir. şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.
T.C. Yargıtay 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ
12. Hukuk Dairesi imkânsızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1.
maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse
Esas Numarası: 2016/28492
veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapıla-
Karar Numarası: 2018/1663 bilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulun-
Karar Tarihi: 20.02.2018 maz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru,
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar
kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve me-
borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgi- murlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm
li dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen
dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber,
düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisin- adreste bulunmama hâlinde tebliğ olunacak şahsa
deki tüm belgeler okunup incelendikten sonra keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en
işin gereği görüşülüp düşünüldü : yakın komşularından birine, varsa yönetici veya ka-
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel ha- pıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı
ciz yoluyla başlatılan ilamsız icra takibinde, borç- tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır.
178
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Madde metni, iki hâli birlikte düzenlemiştir. cağının anlaşılması hâlinde Tebligat Yönetmeliği’nin
Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “te- 30. maddesinin 2., 3., 4. ve 5. fıkraları gereğince iş-
bellüğden imtina”dır. Muhatabın adreste bulunma- lem yapılacaktır. Bu itibarla; Tebligat Yönetmeliği’nin
ması hâlinde tebliğ memurunun ne şekilde davran- 30.maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belir-
ması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanununun tilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle,
Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 30. maddesinin imzadan çekinmeleri hâlinde, bu husus da belirtilerek,
birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim Tebligat Yönetmeliği’nin 35. maddesi gereğince muha-
yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligat- tabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat
lar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adı- saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden”, Tebligat
na tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligat
adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memuru- işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı
nun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhte- işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup
mel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı ola-
veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından cak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini
araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp im- sağlayacaktır. Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine
zalatması, imzadan çekinmeleri hâlinde bu durumu göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son
yazarak imzalaması gerekir...” hükmüne yer verildiği, cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin,
Tebligat Kanunu’nun ”Tebligat Mazbatası” başlıklı yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ
23. maddesinin 7. bendinde; “21 inci maddedeki tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilme-
durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaal- si, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı
lik muamelenin yapıldığının, adreste bulunmama ve mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.
imtina için gösterilen sebebin tebligat mazbatasına Somut olayda, borçluya yapılan ödeme emri
yazılmasının” emredildiği, ”Tebliğ mazbatasında bu- tebliğine ilişkin tebligat mazbatasının incelenmesin-
lunması gereken bilgiler ve tanzimi” başlıklı Tebligat de; ödeme emrinin; “adres tevziat saatlerinde kapalı
Yönetmelik’in 35. maddesinin (f) bendinde ise; ”30 olup, en yakın yan komşusu imzadan imtina ederek
uncu ve 31 inci maddelerdeki durumların gerçek- muhatabın çarşıda olduğunu beyan etti, T.K. 21.
leşmesi hâlinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin maddesine göre mahalle muhtarının imzasına tebliğ
yapıldığının, adreste bulunmama ve kaçınma için edildi, 2 nolu haber kağıdı kapıya yapıştırıldı, kom-
gösterilen sebebin tebligat mazbatasına yazılacağının” şusuna haber verildi.” şerhi ile tebliğ edildiği, tebli-
hüküm altına alındığı görülmüştür. gatta, haber verilen komşunun ismi tespit edilmek-
Burada Yönetmelik’in 30. maddesi, tebliğ memu- sizin tebliğ işleminin tamamlandığı görüldüğünden,
runa ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik yukarıdaki yasa ve yönetmelik hükümleri uyarınca
etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.
tahkik etmekle kalmayıp, tevsike yönelik olarak yap- O hâlde, mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin
tığı tahkikatın sonucunu Tebligat Kanunu’nun 23/7. kabul edilerek, Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi ge-
ve Tebligat Yönetmeliği’nin 35/f maddeleri gereğince reğince, tebliğ tarihinin, öğrenme tarihine göre düzel-
tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği tilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile
üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde, yapılan şikâyetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
işlemin usulüne uygun olup olmadığı hâkim tarafın-
SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabu-
dan denetlenebilir. Muhatabın, tebliğ adresinde ikamet
lü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle
etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak
İİK’nin 366. ve HUMK’un 428. maddeleri uyarınca
adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra ge-
(BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halin-
leceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi hâlinde ancak
de iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde
maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı
karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/02/2018
tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve
gününde oy birliğiyle karar verildi.
komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine
geçilebilecektir. Tahkikatta muhatabın adresten kesin Kaynak: https://www.emsal.co/komsunun-ismi-
olarak ayrıldığının ya da öldüğünün veya tebligatın, tespit-edilmeksizin-tk-21-maddeye-gore-tebligat-
tebliğ evrakında belirtilen tarihten önce yapılamaya- yapilamayacagi/
179
Usulsüz Tebligat ve Tebligat Suçları
Öğrenme Çıktısı
1 Usulsüz tebligat hallerini açıklayabilme
180
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Yanlış Adres Bildirmek Suçu bundan gecikme veya zarar meydana geldiği takdir-
Tebligat Kanunu’nun “Yanlış adres bildirmek” de bir yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır (TebK
başlıklı 53. maddesine göre Tebligat Kanunu uya- m.54/1). Kanun’da zikredilmiş olan bu suçun faili
rınca tebligat yapılması gereken hâllerde bir kimse muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimseler-
kendisine veya başkasına ait isim veya adresi yanlış dir. Muhatap adına tebligatı alan bu kişiler, tebligatı,
olarak bildirirse fail hakkında altı aydan iki yıla ka- en kısa zamanda muhatabına iletme yükümlülüğü
dar hapis cezasına hükmolunur. Bu suçun faili teb- altındadır. Muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak
ligatın muhatabının isim ve adresini yanlış bildiren kimselerin tebliğ evrakını muhataplarına en kısa za-
kişi, mağduru ise kamudur. Tebligat Kanunu’nda manda vermemeleri nedeniyle cezalandırılabilmeleri
yer alan bu suç kasten işlenebilen suçlardandır. için bundan mütevellit bir gecikmenin veya zararın
meydana gelmesi gerekir. Aynı maddenin ikinci fıkra-
Cezai sonuçları haricinde, yanlış adres bildirilmiş
sına göre kendisine yapılması gereken tebligatı alma-
olması nedeniyle davalı taraf hukuk mahkemesinde
yan muhatap ile muhatap adına tebligatı kabule mec-
görülen yargılamaya katılamamış ve verilen hüküm
bur olup da tebligatı kabul etmeyenler hakkında da
aleyhine kesinleşmişse yargılamanın iadesi yoluna
bir yıla kadar hapis cezası uygulanır (TebK m.54/2).
müracaat edebilecektir. İlk derece hukuk mahkeme-
lerinin kesin olarak verdikleri veya kesinleşmiş olan
hükümlerine karşı yargılamanın iadesi yoluna mü- Yalan Beyanda Bulunma Suçu
racaat edilebilecektir. Yargılamanın iadesi, bazı ağır Tebligat Kanunu’nun 55. maddesinde yalan
yargılama hatalarından ve noksanlarından dolayı, beyanda bulunma suçu düzenlenmiştir. Kanunen
maddi anlamda kesin hükmün bertaraf edilmesini daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde;
ve daha önce kesin hükme bağlanmış olan bir dava
1. Tebliğ memuruna kendisi hakkında yalan
hakkında yeniden yargılama yapılmasını sağlayan beyanda bulunan muhatap,
olağanüstü bir kanun yoludur. Yargılamanın iadesi
sebepleri, 6100 sayılı HMK’nin 375. maddesinde 2. Tebliğ işlemi sırasında tebliğ memuruna muha-
tap hakkında yalan beyanda bulunan muhatap
sınırlı olarak sayılmıştır. 6100 sayılı HMK’nin 375.
yerine kendisine tebliğ yapılabilecek kimseler,
maddesinin 1. fıkrasının (h) bendine göre lehine ka-
rar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davra- 3. Muhatap veya muhatap yerine kendisine
nışta bulunmuş olması yargılamanın iadesi sebebidir. tebliğ yapılabilecek kimselerden olmadığı
hâlde kimlik ve sıfatı hakkında tebliğ me-
Buna göre hasmın adresinin kasten yanlış bildiril-
muruna yalan beyanda bulunarak tebliğ ev-
mesi ve bu şekilde kararın kesinleştirilmesi yoluyla
rakını alan kimse
tebligat hilesi yapılması yargılamanın iadesi sebep-
lerinden biri olarak kabul edilebilecektir. Zira karşı yukarıda her bir maddede tanımlanan fiil dolayısıyla bir
tarafın yaptığı bu hile verilen karara tesir etmektedir. yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır (TebK m.55/1).
Yargılamanın iadesini isteme süresi hilenin öğrenildi- Bu suç kasten işlenebilen bir suçtur. Yalan be-
ği tarihten itibaren üç ay ve her hâlde iade talebine yan sebebiyle bir gecikme veya genel ya da özel
konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren on yıldır bir zarar meydana gelirse tebliğ memuruna yalan
(HMK m.377/1, c). Hükme etkili bir hilenin yapıl- beyanda bulunan fail için ceza arttırılmıştır. Buna
mış olduğunu sonradan fark eden taraf, ceza mah- göre muhatap tebliğ memuruna kendisi hakkın-
kemesinden bir mahkûmiyet hükmü ya da hukuk da yalan beyanda bulunursa veya muhatap yerine
mahkemesinden bir tespit hükmü almasına gerek kendisine tebliğ yapılabilecek kimseler tebliğ işle-
olmaksızın 6100 sayılı HMK’de belirtilen süreler için mi sırasında tebliğ memuruna muhatap hakkında
de doğrudan yargılamanın iadesine başvurabilecektir. yalan beyanda bulunursa ve yalan beyan sebebiyle
bir gecikme veya genel ya da özel bir zarar meydana
gelirse fail hakkında ayrıca üç aydan bir yıla kadar
Tebliğ Evrakının Muhatabına hapis cezasına hükmolunur. Yine muhatap veya
Verilmemesi ve Tebligatı Kabulden muhatap yerine kendisine tebliğ yapılabilecek kim-
Kaçınma Suçu selerden olmadığı hâlde kimlik ve sıfatı hakkında
Tebligat Kanunu’nun 54. maddesinde tebliğ ev- tebliğ memuruna yalan beyanda bulunarak tebliğ
rakının muhatabına verilmemesi suçu ve tebligatı evrakını alan kimsenin yalan beyanı nedeniyle bir
kabulden kaçınma suçu düzenlenmiştir. Muhatap gecikme veya genel ya da özel bir zarar meydana
yerine kendisine tebliğ yapılacak kimseler tebliğ evra- gelirse fail hakkında ayrıca bir yıldan beş yıla kadar
kını muhataplarına en kısa zamanda vermedikleri ve hapis cezasına hükmolunur (TebK m.55/2).
181
Usulsüz Tebligat ve Tebligat Suçları
Yaşamla İlişkilendir
Yargıtay, resmî evrakı alıcıya götürmediği tebligat evrakının ilgili kişiye teslim edilmediği,
hâlde ulaştırmış gibi gösteren postacının hapse apartman girişine bırakıldığı, iade makbuzunun
atılmasını istedi. da kendisi tarafından sahte olarak düzenlendiği
Yüksek Mahkeme, sahte tebligat makbuzu tespit edildi. Şikâyet üzerine ... hakkında İzmir
düzenleyen postacının para cezasıyla kurtulama- 5. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. Yargı-
yacağını belirtti. Yargıtay kararına konu olan olay lamada mahkeme, sanık postacıyı görevi ihmal
İzmir’de yaşandı. PTT’de dağıtıcı olarak görev suçundan …. para cezasına çarptırdı. PTT’nin
yapan sanık ..., İzmir İcra Müdürlüğünün gön- temyiz başvurusu üzerine dosya Yargıtaya gönde-
derdiği tebligat evrakını ilgili şahsa vermemesine rildi. Yargıtay 6. Ceza Dairesi ise tebligatı ilgili
rağmen teslim edilmiş gibi gösterdi. Alıcı … adlı kişiye vermediği hâlde teslim etmiş gibi gösteren
kişinin adreste olmadığını, bu nedenle tebligat postacı ...’ye görevi kötüye kullanma suçundan
evrakını bu kişinin yeğeni ….’ye teslim ettiğini değil sahte resmî belge düzenlemek suçundan
belirten postacı ...., tebligatın yapıldığını göste- ceza verilmesi gerektiğine karar verdi.
ren iade makbuzunu İcra Müdürlüğüne götürdü. Kaynak: https://www.memurlar.net/haber/56683/ev-
Ancak daha sonra yapılan inceleme neticesinde raki-adrese-teslim-etmeyen-postaci-hapse-girecek.html
Yaşamla İlişkilendir
Taşeron Postacının Yaptığı Tebligat Usulsüzdür. ÖZET: PTT personeli olmayan “taşeron fir-
Yargıtay, PTT personeli dahi olsa “taşeron fir- ma çalışanı” olan dağıtıcıya 7201 sayılı Yasa’ya
ma çalışanı” posta dağıtıcısının tebligat yapamaya- göre tebligat yapma görevi verilemeyeceği, bu
cağını, böyle bir personelle yapılan tebligatın usul- kişinin tebligat yapamayacağı… tebligat evrakını
süz olarak değerlendirilmesi gerektiğine karar verdi. muhatabına tebliğ etmediği hâlde bizzat tebliğ
etmiş gibi düzenlediği iddiası...
T.C YARGITAY 21. CEZA DAİRESİ
1. 7201 sayılı Kanun gereği tebligat işlem-
ESAS NO. 2015/5598
lerinde görevlendirilecek personelin PTT
KARAR NO. 2016/2977 Genel Müdürlüğü personeli olması zo-
KARAR TARİHİ: 30.03.2016 runlu olup, hizmet satın alınması suretiy-
MAHKEMESİ: Ağır Ceza Mahkemesi le kurulan hukuki ilişkiye dayalı olarak iş
SUÇ: Resmi belgede sahtecilik gördürülen taşeron firma çalışanına tebli-
gat görevi verilmesi yasaya aykırıdır.
HÜKÜM: Mahkumiyet
182
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
2. Şirket elemanı olup PTT İdaresi persone- Yukarıdaki açıklamaya göre; suç tarihinde
li olmayan sanığın üzerine atılı eyleminin PTT Başmüdürlüğüne bağlı taşeron şirket çalı-
sübutu hâlinde ise özel şirket elemanı ol- şanı olan “sanığın” posta dağıtıcısı olarak görev
ması nedeniyle kamu görevlisi sayılama- yaptığı, katılan adına ..... İş Mahkemesinin ....
yacağı eyleminin TCK’nin 204/1. mad- esas sayılı dosyasında çıkartılan dava dilekçesi-
desindeki resmî belgede sahtecilik suçunu ni ve duruşma gününü içeren tebligat evrakını
oluşturacağı muhatabına tebliğ etmediği hâlde bizzat tebliğ
1. TCK’nin 204/2. maddesinde yazılı “memu- etmiş gibi düzenlediği iddiasıyla TCK’nin 204/2.
run resmî belgede sahteciliği” suçu özgü suç- maddesi sevkiyle ‘memurun resmî belgede sah-
lardan olup, failinin anılan Yasa’nın 6. mad- teciliği’ suçundan açılan kamu davasında, yerel
desinde tanımlandığı şekliyle ‘kamu görevlisi’ mahkemece sanığın sübutu kabul edilen eyle-
niteliğini taşıması ya da özel yasası gereğince minin ‘görevi kötüye kullanmak’ suçunu oluş-
kamu görevlisi gibi cezalandırılabilen bir kim- turduğundan bahisle TCK’nin 257/1. maddesi
se olması gerekmektedir. uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği somut
olayda, tebligat evrakındaki sahteliğin şüpheye
KİT rejimine tabi bulunan PTT Genel Mü-
yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından;
dürlüğünde 233 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde
tebligat parçasındaki imzanın katılanın eli ürünü
Kararnameler kapsamında istihdam edilen perso-
olup olmadığına dair bilirkişi incelemesi yaptırıl-
nel, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
ması ve sonucuna göre şirket elemanı olup PTT
11/b maddesi uyarınca, “ifa ettikleri görevlerin-
İdaresi personeli olmayan sanığın üzerine atılı
den doğan suçlardan dolayı” kamu görevlisi sa-
eyleminin sübutu hâlinde ise özel şirket elemanı
yılmaktadırlar. Diğer taraftan, 7201 sayılı Tebli-
olması nedeniyle kamu görevlisi sayılamayacağı
gat Kanunu’nun 1. maddesi gereği anılan kanun
eyleminin TCK’nin 204/1. maddesindeki resmî
hükümlerine göre tebligat işlemlerini yapmakla
belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetil-
PTT Genel Müdürlüğü yetkili kılınmış ve anı-
meden eksik inceleme sonucu suç vasfının yanlış
lan Kanun’un 52. maddesi gereğince de “bu ka-
tayini ile yazılı şekilde karar verilmesi,
nunun tatbikinde görevli memur ve hizmetliler
ile mahalle, köy muhtar ve ihtiyar heyeti meclisi 2. Kabule göre de;
azalarının” işledikleri suçlarda “kamu görevli- Hüküm tarihinden önce 08.02.2008 günlü
si” sayıldıkları kabul edilmiştir. Açıklanan yasal 26781 sayılı Resmiî Gazete’de yayımlanarak aynı
düzenlemeler uyarınca 7201 sayılı Kanun gereği gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa’nın 562.
tebligat işlemlerinde görevlendirilecek personelin maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nin 231.
PTT Genel Müdürlüğü personeli olması zorunlu maddesi gereğince sanık hakkında “hükmün
olup, hizmet satın alınması suretiyle kurulan hu- açıklanmasının geri bırakılması”na karar verilip
kuki ilişkiye dayalı olarak iş gördürülen taşeron verilmeyeceği hususunun kararda tartışmasız bı-
firma çalışanına tebligat görevi verilmesi yasaya rakılması,
aykırıdır. Nitekim 5584 sayılı Posta Kanununun Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu iti-
“Ulaştırma Sözleşmeleri” başlıklı 10. maddesinin barla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu
gerek önceki metnine ve gerekse 29.4.2009 ta- sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1.
rihli ve 5893 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sa-
eklenen “PTT İdaresi postaların ayrım ve dağı- yılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZUL-
tım işlerini ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördü- MASINA, kazanılmış hakkın saklı tutulmasına,
rebilir” şeklindeki ikinci fıkrasına göre de tebligat 30.03.2016 gününde oy birliği ile karar verildi.
işlemlerinin taşeron firma çalışanına gördürül-
mesi yasaya uygun değildir. 5893 sayılı Kanun
Kaynak: Haberlerden, “Taşeron Postacının Yap-
değişikliği ile yalnızca ayrım ve dağıtım işleri iha-
tığı Tebligat Usulsüzdür” http://www.erolkara.
le yoluyla gördürülebilecek işlerden olup tebligat
net/2016/11/taseron-postac-tebligat-yapamaz.html
işlemleri kapsam dışında tutulmuştur.
183
Usulsüz Tebligat ve Tebligat Suçları
Öğrenme Çıktısı
2 Tebligat suçlarını sıralayabilme
184
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Tebligatın; Tebligat Kanunu’nda, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’te ve ilgili mev-
zuatta öngörülen usullere aykırı olarak yapılması hâlinde usulsüz tebligat söz konusu olacaktır. Usulsüz
tebligatın meydana gelebilmesi için bir tebliğ işleminin bulunması gerekir. Bu nedenle Tebligat Kanunu’nda
öngörülmeyen bir yazılı bildirim usulü kullanılarak bildirim gerçekleştirilirse veya Tebligat Kanunu’ndaki
usullere göre tebliğ çıkarmaya yetkili olmayan bir mercii tarafından Tebligat Kanun’a göre tebliğ çıkarılırsa
bu tebligat sırasındaki yanlışlıklar nedeniyle usulsüz tebligattan bahsedilemez. Usulüne aykırı olarak yapılan
tebliğ, kural olarak, geçersiz olup yapılmamış sayılır. Tebliğ, usulüne aykırı olarak yapılmış olsa bile, mu-
hatap tebliği öğrenmişse tebliğ geçerli kabul edilir. Bu hâlde muhatabın usulsüz tebliği öğrendiğini beyan
ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Muhatap, her ne şekilde olursa olsun tebliğ evrakını veya daveti-
yeyi alırsa ya da bunların içeriğini öğrenirse tebliği öğrenmiş sayılır. Tebliğin usulüne aykırı yapılmış olması
hâlinde, muhatabın tebliği öğrendiğinin ve bunun tarihinin iddia ve ispatı mümkün değildir.
2 Tebligat suçlarını
sıralayabilme
Tebligat Suçları
Kanun koyucu, tebligat hukukuna ilişkin suçları genel olarak Tebligat Kanunu içinde yer verilmiştir. Bu
kapsamda öncelikle Tebligat Kanunu’nun uygulanmasında görevli bulunan memur ve hizmetliler ile mahal-
le, köy muhtar ve ihtiyar heyeti ve meclisi, üyeleri işledikleri suçlar ile kendilerine karşı işlenen suçlardan do-
layı, Türk Ceza Kanunu’nun kamu görevlisine ilişkin hükümlerine göre cezalandırılacakları düzenlenmiştir.
Tebligat Kanunu’nda ayrıca yanlış adres bildirilmesi, tebliğ evrakının muhatabına verilmemesi, tebligatı
kabulden kaçınma, yalan beyanda bulunma suçları ile tebliğ evrakının taliki ile ilgili suçlar düzenlenmiştir.
185
Usulsüz Tebligat ve Tebligat Suçları
1 Usulsüz tebliğ nedeniyle, davalının yargıla- 5 Usulsüz tebligatın hükümleri ile ilgili aşağı-
ma hakkında bilgi sahibi olamaması ve bu nedenle daki ifadelerden hangisi yanlıştır?
kendisine yöneltilen iddialara karşı kendini savun-
neler öğrendik?
ma imkânını kullanamaması hangi yargısal hakkın A. Usulüne aykırı olarak yapılan tebliğ, kural ola-
veya ilkenin ihlaline neden olacaktır? rak, geçersiz olup yapılmamış sayılır.
B. Tebligat Kanunu’nun tebliğe bağladığı hukuki
A. Aleniyet ilkesi sonuçlar tebliğin usulsüz olması hâlinde kural
B. Hukuki dinlenilme hakkı olarak doğmayacaktır.
C. Usul ekonomisi ilkesi C. Tebliğ, usulüne aykırı olarak yapılmış olsa bile, mu-
D. Taleple bağlılık ilkesi hatap tebliği öğrenmişse tebliğ geçerli kabul edilir.
E. Yazılılık ilkesi D. Muhatap, her ne şekilde olursa olsun tebliğ
evrakını veya davetiyeyi alırsa ya da bunların
2 Muhataba teslim edilen tebliğ zarfının boş içeriğini öğrenirse tebliği öğrenmiş sayılır.
olması hâlinde aşağıdakilerden hangisi söz konusu E. Tebligat Kanunu’na göre tebliğin usulüne aykırı ya-
olacaktır? pılmış olması hâlinde, muhatabın tebliği öğrendiği-
nin ve bunun tarihinin iddia ve ispatı mümkündür.
A. Usulsüz tebliğ
B. Tebliğ imkânsızlığı 6 Tebliğ evrakının taliki ile ilgili suçlar genel
C. Tebellüğden imtina olarak hangi kanunda düzenlenmiştir?
D. Tebliğde yanılma
A. Tebligat Kanunu
E. Tebligatın yokluğu
B. Türk Ceza Kanunu
C. Ceza Muhakemesi Kanunu
3 Usulsüz tebliğe rağmen muhatap tebliği öğ- D. Hukuk Muhakemeleri Kanunu
renmişse tebligat hangi tarihte yapılmış sayılır?
E. Kabahatler Kanunu
A. Tebligatın usulsüz olarak yapıldığı tarih
B. Tebligatın usulsüz olarak yapıldığı tarihten beş 7 Aşağıdakilerden hangisi Tebligat Kanunu’nda
gün sonrası düzenlenmiş tebligat suçlarından biri değildir?
C. Tebligatın muhataba ulaştığını muhatabın bel-
A. Yalan beyanda bulunmak
gelendirdiği tarih
B. Tebligatı kabulden kaçınmak
D. Muhatabın tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarih
C. Tebliğ evrakını muhatabına vermemek
E. Muhatabın tebliği öğrendiğini beyan ettiği ta-
rihten bir hafta sonrası D. Görevi yaptırmamak için direnmek
E. Yanlış adres bildirmek
4 Kendisine tebliğ yapılacak şahsın tebliğ işlemi
esnasında evinde bulunmaması nedeniyle tebliga- 8 Usulsüz tebligat ile ilgili aşağıdaki ifadeler-
tın o gün muhatabın annesini ziyarete gelmiş olan den hangisi yanlıştır?
teyzesine yapılması hâlinde bu tebligatın akıbeti ile A. Usulsüz tebligatın söz konusu olabilmesi için
ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? öncelikle bir tebliğ işleminin bulunması gerekir.
A. Tebligat yapıldığı an geçerlidir. B. Tebligatın, Tebligat Kanunu’ndaki hükümlere
B. Tebligatın yokluğu söz konusudur. aykırı olarak yapılmış olması hâlinde usulsüz
tebligat ortaya çıkacaktır.
C. Tebligat usulsüzdür.
C. Muhatap, açılmış olan davaya ilişkin bir işle-
D. Tebligatın hükümlerini doğurması hiçbir şekil- min kendisine usulüne uygun olarak tebliğ
de mümkün değildir. edilmediğini, kural olarak, tebligatı çıkaran da-
E. Tebligat muhatap tarafından öğrenilse bile ye- vanın sürdüğü mahkemede ileri sürebilecektir.
niden yapılmalıdır. D. Yargılamanın devamı sırasında mahkemenin ve-
receği tebligatın usulsüz olmadığına ilişkin ara ka-
rara karşı tek başına kanun yoluna başvurulabilir.
E. Mahkemenin vermiş olduğu nihai kararın teb-
liği usulsüz olarak yapılmışsa bu husus kanun
yoluna başvuru konusu yapılabilir.
186
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
9 Muhatap adına tebligatı kabule kanuna göre 10 Tebliğ memuru (A), muhatap (B)’nin adre-
yetkili olan kimseler, tebliğ evrakını muhataplarına sine gitmiş ancak tebliği, (B)’ye ait daire kapısının
en kısa zamanda vermedikleri ve bundan gecikme önünde kendisini (B)’nin hizmetçisi olarak tanı-
neler öğrendik?
veya zarar meydana geldiği takdirde bu kimselerin tan ve (B) ile uzun zamandır anlaşmazlık yaşayan
karşılaşabilecekleri ceza aşağıdakilerden hangisidir? apartmanın kapıcısı (C)’ye yapmıştır.
A. Bir yıla kadar hapis cezası Bu durumda, Tebligat Kanunu’nda yer alan suçlar-
B. İki yıla kadar hapis cezası dan hangisi oluşmuştur?
C. Üç yıla kadar hapis cezası
A. Tebliğ evrakının taliki ile ilgili suçlar
D. Beş yıla kadar hapis cezası
B. Yanlış adres bildirme
E. On yıla kadar hapis cezası
C. Tebligatı kabulden kaçınma
D. Tebliğ evrakının muhatabına verilmemesi
E. Yalan beyanda bulunma
187
Usulsüz Tebligat ve Tebligat Suçları
1. B Yanıtınız yanlış ise “Usulsüz Tebligat” konu- 6. A Yanıtınız yanlış ise “Tebligat Suçları” konu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı
2. E Yanıtınız yanlış ise “Usulsüz Tebligat” konu- 7. D Yanıtınız yanlış ise “Tebligat Suçları” konu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
3. D Yanıtınız yanlış ise “Usulsüz Tebligat” konu- 8. D Yanıtınız yanlış ise “Usulsüz Tebligat” konu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
4. C Yanıtınız yanlış ise “Usulsüz Tebligat” konu- 9. A Yanıtınız yanlış ise “Tebligat Suçları” konu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
5. E Yanıtınız yanlış ise “Usulsüz Tebligat” konu- 10. E Yanıtınız yanlış ise “Tebligat Suçları” konu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
8 Anahtarı
188
Yargı Örgütü ve Tebligat Hukuku
Araştır Yanıt
8 Anahtarı
189
Usulsüz Tebligat ve Tebligat Suçları
Kaynakça
Atalı, M./ Ermenek, İ./ Üçüncü, S. H. (2019), Tebligat Muşul, T. (2018), Tebligat Hukuku, 7. Baskı, İstanbul:
Hukuku, 2. Baskı, Ankara: Seçkin Yayıncılık. Adalet Yayınevi.
Belgin Güneş, D. (2016), “Tebliğ Yokluğu”, İstanbul Özbay, İ./ Yardımcı T. E. (2018), Tebligat Hukuku, 1.
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C.LXXIV, Baskı, İstanbul: Adalet Yayınevi.
2016/1, s.221-231.
Özekes, M./ Hanağası, E. (2016), Yargı Örgütü ve
Bilgen, M. (2019), Tebligat Hukuku, 2. Baskı, Tebligat Hukuku, 2. Baskı, Eskişehir: Anadolu
İstanbul: Adalet Yayınevi. Üniversitesi Yayınevi.
Deliduman, S. (2014), Tebligat Hukuku Bilgisi, 5. Özen, M. (2007), “Ceza Hukukunda Fikri İçtima”,
Baskı, Ankara: Yetkin Yayınları. Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı: 73, s.132-
145.
Erdönmez, G. (2017). Pekcanıtez Usul-Medeni Usul
Hukuku, C. I, Editörler: Pekcanıtez, H., Özekes, Ruhi, C./ Ruhi, A.C. (2019), Tebligat Hukuku Bilgisi,
M., Akkan, M., Taş Korkmaz, H., 15. Baskı, 5. Baskı, Ankara: Seçkin Yayıncılık.
İstanbul: On İki Levha Yayınları.
190