Professional Documents
Culture Documents
2) İlaç, Organizma, Rseptör - 231010 - 150428 - 240101 - 135438
2) İlaç, Organizma, Rseptör - 231010 - 150428 - 240101 - 135438
Endobiyofaz
Ekzobiyofaz
Aktif İlaç Tipleri
Ferguson prensibine yani termodinamik aktivitelerine göre ilaçlar iki
alt grupta toplanır:
Yapı-Spesifik İlaçlar
İlaçların çoğu yapı-spesifik ilaçlardır. Bunların biyolojik aktiviteleri,
fizikokimyasal parametrelerden tamamen bağımsız olmamakla beraber
esas olarak kimyasal yapılarına bağlıdır.
Aktif İlaç Tipleri
Farmasötik Biyolojik
yararlanım •
yararlanım
B-Antagonizma
Ø Kimyasal Antagonizma
Ø Fonksiyonel Antagonizma
Ø Fizyolojik Antagonizma
Ø Farmakolojik Antagonizma
Ø Metabolik Antagonizma
Kimyasal Antagonizma: Antagonist agonistle kimyasal olarak etkileşir ve agonisti
inaktive eder. Örneğin; enzimler tiyol grupları üzerinden ağır metal iyonları (Cu+2,
Fe+3, Hg+2, Pb+2) ile reaksiyona girerek inaktive olurlar.
Fonksiyonel Antagonizma: Aynı enzime etki eden fakat zıt etki oluşturan iki agonist
arasında meydana gelir. Bronş düz kasında zıt etki yapan histamin ve izoproterenol bu
antagonizmaya örnektir.
İlaç Absorbsiyonu
Absorbsiyon, ilacın vücut yüzeyinden veya uygulama bölgesinden sistemik dolaşıma
alınması olarak düşünülebilir. Oral alınan ilaçlarda absorbsiyon gastrointestinal
mukozadan, lokal uygulanan ilaçlarda vücudun içinde veya dışında belirli bir
bölgeden olur.
Biyolojik Membranlar
Bir ilacın vücuda uygulandığı yerden absorbsiyonu, dağılımı ve atılımı gibi
farmakokinetik olaylar için biyolojik membranlardan geçmesi gerekir.
Biyolojik membranlar proteinler ve lipitler olmak üzere iki grup molekülden
oluşmuştur.
Absorbsiyon Mekanizmaları
İlaçların biyolojik membranlardan geçişleri:
Ø Pasif Difüzyon
Ø Kolaylaştırılmış Difüzyon
Ø Aktif Transport
Ø Endositoz: Pinositoz (Büyük M.A. sahip sıvı moleküllerin hücre içine alınması =
hücrenin içmesi) ve fagositoz (Büyük M.A. sahip katı moleküllerin hücre içine
alınması = hücrenin yemesi) yollarıyla olur.
Ø Ekzositoz: Büyük moleküllerin hücre membranının yarılması sonucu hücre
içinden dışına atılması işlemidir.
Þ Anahtar-kilit modeli
Þ Reseptör plastisitesi
Reseptörlerin Yapıları: Protein segmentleri. Örn: Lipoprotein,
glikoprotein, saf protein, nükleik asitler gibi maddelerden
oluşmaktadır.
Reseptörlerin büyük kısmı sitoplazmik membranın yüzeyinde,
yapılarının aktif kısmı hücre dışına bakacak şekilde konumlanmış
membran reseptörleridir (Örneğin, insülin, büyüme hormonu,
nikotin, glisin ve adrenerjik, muskarinik gibi nörotransmiter
reseptörleri).
Reseptörlerin bir kısmı ise hücre içinde, sitoplazma veya çekirdekte
bulunurlar = Hücre içi veya sitoplazmik reseptörler (Örneğin, steroit
ve tiroit hormon reseptörleri).
Reseptörler, nöromediyatörler ve hormonlar gibi endojen maddelerle
etkileşmek üzere genetik olarak tasarlanmış makromoleküllerdir ve bu
etkileşim sonunda hedef hücrede spesifik bir etki oluşur.
L + R [LR*]
Ø İlaç-reseptör arasında birden fazla sayıda aynı veya farklı bağlar oluşur.
Bağ tipi Örnek Enerji Bağ tipi Örnek Enerji
-
Od
Kovalan CH 3 OH 40-110 Dipol-dipol : NR3 1-7
C+
d
İyonik + _ 5 Hidrofobik R
CH 2
CH 2 1
R4N I
etkileşmeler
CH 2
R CH 2
Van der
Hidrojen OH 1-7 Waals 0.5-1
O C C C
etkileşmeleri
İyon-dipol + 1-7
R4N : NR 3
Kovalent bağlar
Ø En kuvvetli bağlardır; fakat seyrek görülürler. Çünkü ilaçların büyük
çoğunluğu reseptörlerle geri dönüşsüz kovalan bağlar yapabilecek
fonksiyonel gruplara sahip değildir.
Ø Bu tip etkileşmelere giren ilaçlar, uzun süreli hatta geri dönüşsüz
farmakolojik etki gösterdiklerinden, bu durum genellikle istenmez.
Ø Ancak antibakteriyel, antiparaziter, antifungal ve antikanser gibi bazı
farmakolojik etkilerde kovalan bağ oluşumu istenir.
Ø Biyolojik ortamlarda bu bağların oluşumu, normal vücut pH’sı ve
ısısında olmakta ve aynı şartlarda parçalanmaları da enzimatik veya
katalitik şartlar gerektirmektedir.
Ø Bu amaçlarla kullanılan ilaç molekülleri taşıdıkları fonksiyonel
gruplara göre alkilasyon, açilasyon ve fosforilasyon gibi
reaksiyonlar üzerinden reseptörle kovalan bağlar oluştururlar.
Alkilasyon
Kanser tedavisinde kullanılan alkilleyici ajanların etki mekanizmaları,
reseptör proteinlerinde bulunan serbest amino gruplarının veya nükleik
asitlerdeki adenil veya fosfat gruplarının alkilasyonu ile kovalan bağ
oluşturmaları esasına dayanır.
Reseptör
CH 2 CH 2 Cl + CH 2 _ x- protein nükleik asit CH 2 CH 2 X Reseptör
R N R N CH 2 Cl R N
CH 2 CH 2 Cl CH 2 CH 2 Cl (x = S-, COO-, R2PO4-, S, N, O) CH 2 CH 2 Cl
Nitrojen mustart İmonyum
(Örn: Mekloretamin)
CH 2CH 2 X Reseptör
R N
CH 2 CH 2 X Reseptör
! Çoğu seçici değildir ve çok sayıda protein ve nükleik asitle reaksiyona girerler.
Açilasyon
b-Laktam halkası taşıyan penisilin ve sefalosporin gibi antibiyotikler,
bakteri hücre duvarında spesifik açilasyon yapan ilaçlardır ve bakteri
hücre duvarı sentezinde hayati önemi olan transpeptidaz enzimini,
serinin hidroksil grubundan spesifik olarak açilleyerek etkilerini
gösterirler.
Reseptör C C
C C
+ HO Serin, transpeptidaz O C N
C N
O O
b-Laktam antibiyotik Reseptör
(Örn: Penisilin, sefalosporin)
Penisilloil-enzim kompleksi
Fosforilasyon
Organofosfat bileşikleri aktif yörelerinde serin taşıyan büyük bir enzim
grubunu fosforillerler.
Buna en bilinen örnek, organofosfat insektisitlerin asetilkolinesteraz ve
butirilkolinesteraz ile fosforilasyon reaksiyonudur.
NH
NH Serin
R X Serin R O CH2 CH Enzim
+ HO CH2 CH
P Enzim P CO
R1 O (S) CO R1 O (S)
Organik fosfat
N H ......... : O=C
O H ......... : N
O H ......... : O
H H
O CH 3
N
N N H N
H N
N N
R
R
Adenin-Timin Proteinler
İyon-dipol ve dipol-dipol etkileşmeleri: Atomlar arası elektronegativite
farkından dipoller oluşur.
- - -
R d+
d
- R d
+
d
- +
R d d d
+ d
d
+ +
d d
C O C O C O R CH 2 O CH 2 R' R C N
R' R'O R'NH
d+ dipol-dipol
Yük-transfer etkileşmeleri: Bir çeşit moleküler dipol-dipol etkileşmesidir.
Elektron donörü molekül ile elektron akseptörü bir molekülün temasa gelmesi
ile donör taraftan akseptör tarafa yük transferi gerçekleşir. Bu etkileşmenin
gücü, *donör molekülün iyonizasyon potansiyeli ile akseptör molekülün
elektron afinitesi arasındaki farkla orantılıdır.
CN
Cl Cl
Reseptör
Cl Cl
CN OH
O C CH3 C O
CH2 CH3
HC CH CH
HC
O C
CH2 CH3
HC CH
C O
CH3 CH3
HN
CH
HC
CH3 CH2
NH
Örnek: Dibukain molekülünün olası bir reseptörle yapabileceği bağlar (Van der
Waals etkileşmeleri dikkate alınmamıştır)
Hidrofobik
Hidrojen bağı
Yük transfer İyon veya iyon dipol
H
H
N +
N CH2CH2 N CH2CH3
O Hidrofobik
CH3CH2CH2CH2O CH2CH3
Hidrofobik
İlaç-Reseptör Uygunluğu ve Stereokimyasal Faktörler
İzomerler birbirlerine çok benzeyen, fakat yapıdaki bir farklılıktan dolayı
birbirinin aynısı olmayan moleküllerdir.
Yapısal izomerler
Geometrik izomerler
İzomerler Konfigürasyon izomerleri
Stereoizomerler Optik izomerler
Konformerler (rotomerler)
Yapısal İzomerler: Aynı molekül formülüne sahip fakat atomların bağlanmaları farklı
olan moleküllerdir (1-propanol, 2-propanol gibi).
Stereoizomerler: Atomların bağlanmaları aynı fakat uzaysal konumlanmaları farklı
Konfigürasyon izomerisi: Asimetrik veya katı (rijit) yapı gösteren bir molekülde atom
veya grupların uzaydaki bağıl konumlanması (bir konfigürasyondan diğerine geçiş
ancak bağ kırılması ile olabilir).
Konformasyon: Belirli bir konfigürasyondaki bir molekülde, tek bağlar etrafındaki
rotasyon ve deformasyon nedeniyle (bağ kırılması ile değil!) molekülü oluşturan
atomların bir anlık kazandıkları uzaysal düzenlenmelere denir.
Geometrik izomerler (cis/trans izomerleri; syn/anti; Z/E): Olefinik veya halkalı
yapılarda, bağ etrafında kısıtlanmış dönüş sonucu meydana gelen stereoizomerlerdir.
Fizikokimyasal özellikleri farklıdır.
H COOH HOOC H CH 3 CH 3 CH 3 CH 3 I
C C Cl
C C
C C H3C CH 3
H COOH H COOH H Br
X X X X
b d d b b d d b
c c c c
Diastereomer çiftlerinde, aynı grupların aynı tarafta olduğu izomer eritro-, ters
tarafta olduğu izomer ise treo- olarak adlandırılır. Eritroz ve treoz molekülleri eritro
ve treo izomerlerine örnek olarak verilebilir.
Eğer molekülde birden fazla, örneğin iki asimetrik merkez varsa ve bunlar hem
aynı sübstitüentleri içeriyor, hem de simetrikse bileşik aşiraldir; dolayısıyla
bileşiğin optik çevirmesi sıfır olur ve mezo izomer olarak adlandırılır. Bu
durumun güzel bir örneği mezo-tartarik asittir (Şekil 3.28).
Sadece bir tek şiral merkezdeki konfigürasyonları farklı olan diastereomerler ise
epimer olarak adlandırılırlar. Örneğin: Epitetrasiklin (s.63).
Stereokimyasal faktörler ve aktivitede önemi
(cis) (trans)
(+) (-)
Optik Geometrik
izomerler K(+) = K(-) B izomerler B K(cis) = K(trans)
C
A C A C
B B A C A
Biyolojik
membran
B B
A C
C A C
B B
A C A
Reseptör I Reseptör II
Sonuç olarak stereoizomerlerin aktiviteleri arasındaki farklılıklar:
•Esas olarak ilaç-reseptör etkileşmelerindeki farklılıklardan kaynaklanmaktadır.
•Ancak stereoizomerlerde reseptör yöresine ulaşmada da farklılıklar olabilir.
Çünkü bir molekülü oluşturan atomların cinsleri ve sayılarının yanı sıra,
sıralanmaları ve uzaysal konumları da o molekülün fiziksel, kimyasal ve
fizikokimyasal özellikleri üzerinde etkilidir.
Örnek: Dietilstilbesterol. Bileşiğin trans izomeri, cis izomerine göre 14 kez daha
fazla estrojenik aktivite göstermektedir.
HO OH
OH
HO HO HO
trans-Dietilstilbesterol cis-Dietilstilbesterol Estradiol
Optik izomeri ve farmakolojik aktivite
Optik izomerlerin aktiviteleri arasındaki farklar, çok eski yıllardan beri
bilinmektedir ve bu hem reseptör kavramının, hem de ilaç-reseptör etkileşmeleri
teorilerinin geliştirilmesinde önemli olmuştur.
H H OH
* *
HO CH 2 NH 2 CH 3 HO CH 2 NH 2 CH 3
OH
HO HO
Ar H Ar H
R-(-)-Epinefrin S-(+)-Epinefrin
Konformasyon izomerisi ve farmakolojik aktivite
• Her ne kadar konformerlerin sayısı teorik olarak sonsuz olsa da, molekül en düşük
enerjili konformerler halinde bulunmayı tercih eder ve bunların sayısı da kısıtlıdır.
a
e
a e
e
e
a a
• Büyük gruplar, sterik nedenlerle ekvatoryal durumda bulunmayı tercih ederler.
Örneğin, güçlü analjezik etkili trimeperidinde büyük olan fenil halkası daha çok
ekvatoryal durumda bulunmayı tercih eder.
H H
H
CH 3 + O H
H N CH 3 H H
CH 3
CH 3 C N+
CH 3 CH 2
O H O CH 3 H CH
H H 3
C O
CH 3 CH 2 H
Asetilkolin, histamin gibi etkin biyomoleküllerin, farklı biyolojik etkilere neden
olan farklı reseptörlerle etkileşmeleri konformasyonal esnekliklerine
bağlanmaktadır. Asetilkolinin muskarinik reseptörlerle geniş-yaygın
konformerinin (I); nikotinik reseptörlerle ise daha az yaygın konformerinin (II)
etkileştiği öne sürülmektedir.
+
O (CH 3)3 N
+ O CH 2
C CH 2 N(CH 3)3
CH 3 O C CH 2
CH 2
CH 3 O
I II
Asetilkolin
Histaminin A konformerinin H1-reseptörleri, azotlar arası
mesafesi daha az olan B konformerinin ise H2-reseptörleriyle
etkileştiği önerilmektedir:
H H
CH 2
H
C C C C CH 2
H + H
H C H H N C +
N NH3 N NH2
C C NH3 H N +
C C N H
C N C
H H H H C H
H
o H H
4.55 A o
3.60 A
A B C