Professional Documents
Culture Documents
20 Koku Ve Tat
20 Koku Ve Tat
20 Koku Ve Tat
• Depolarizasyon ORN’nun
somasına yayılır, aksonda eşik
değere ulaşıldığında aksiyon
potansiyeli tetiklenir.
• Glutamat salgılanır.
• Odorant yoğunluğu ORN’nun aksonundaki aksiyon potansiyellerinin frekansı ile
kodlanır, yoğunluk artışı frekansı arttırır.
• Silya membranındaki Na+/Ca2+ antiporteri ve Ca2+ ATPaz pompası artmış olan
kalsiyumu hücre dışına atar. Reseptör potansiyeli dinlenim durumuna döner.
KOKU DUYUSUNDA ADAPTASYON
• Odorantlara uzun süreli veya tekrarlayan maruziyetler koku algısını azaltır.
• Koku duyusunda adaptasyon saniyeler içerisinde gelişir.
• Kalsiyum silya içine girdikten sonra kalmoduline bağlanır. Ca2+-kalmodulin
kompleksi CNG kanallarına bağlanarak bu kanallara cAMP’nin bağlanışını azaltır.
• Ca2+-kalmodulin kompleksi ayrıca, fosfodiesteraz enzimini aktive eder. cAMP 5’-
AMP’ye parçalanarak CNG kanallarının açılışı baskılanır.
BULBUS OLFAKTORYUS İÇİNDEKİ
NÖRAL DEVRELER
• Bulbus olfaktoryus, olfaktör epiteldekine benzer şekilde, işlevsel olarak dört
bölgeye ayrılır.
• ORN’larının aksonları bulbus olfaktoryus’a uzanır. Aynı tip odorant reseptörünü
eksprese eden nöronların aksonları bulbus olfaktoryus’ta aynı glomerüllerde
sonlanır.
• Bulbus olfaktoryus’ta mitral, püskülsü (tiftik), periglomerüler ve granül
hücreleri bulunur.
• Mitral ve püskülsü hücreler glutamat salgılayan eksitatör nöronlardır.
• Periglomerüler ve granül hücreleri GABA salgılayan inhibitör ara nöronlardır.
• Glomerüllerde, ORN’ları bulbus
olfaktoryus nöronları ile sinaps yapar.
• ORN’larından köken alan
glutamaterjik aksonlar mitral,
püskülsü ve periglomerüler hücrelerin
dendritleri ile eksitatör bağlantı kurar.
• Bir glomerül ve o glomerülde sinaptik
bağlantı yapan tüm projeksiyon
nöronları aynı odorant reseptöründen
bilgi alır.
• Aynı glomerül içinde birkaç bin ORN
aksonu, 20-40 projeksiyon nöronu ile
sinaps yapar (konverjans). Böylece
koku ileten nöron sayısı bulbusta
100’de 1 oranında azalır.
• Mitral ve püskülsü hücrelerin
glomerül içine uzanan dendritleri
primer (apikal) dendrit olarak anılır.
Glomerüllerin dışı gliyal hücreler ve
periglomerüler hücreler tarafından
sarmalanmıştır.
• Periglomerüler hücrelerin dendritleri
glomerül içinde mitral/püskülsü
hücrelerin primer dendritleri ile
karşılıklı bağlantı yapar; aksonları ise
bir glomerülden diğerine uzanır ve
farklı glomerüller arasında bağlantı
kurar.
• Granül hücrelerinin aksonu bulunmaz; dendritleri, mitral ve püskülsü
hücrelerin sekonder (lateral) dendritleri ile eksternal pleksiform tabakada
resiprokal bağlantı kurar.
• Projeksiyon nöronları ile ara nöronlar arasındaki resiprokal bağlantılarda
projeksiyon nöronları glutamat salgılayarak ara nöronları uyarırken ara nöronlar
GABA salgılayarak projeksiyon nöronlarını baskılar.
• Bulbus olfaktoryus’ta işlemden geçen koku bilgisi projeksiyon nöronlarının
aksonları ile olfaktör kortekse iletilir. Bu aksonlar lateral olfaktör traktusu
oluşturur.
BULBUS OLFAKTORYUS’UN KOKU İLETİMİNDEKİ GÖREVİ
• Her odorant belirli bir odorant reseptör kombinasyonunu ve dolayısıyla bulbus
olfaktoryus’ta belirli bir glomerül kombinasyonunu aktifler.
• Ayrıca, bir odorant reseptörü farklı odorant moleküller ile aktiflenebildiği için
aynı odorant reseptörüne sahip ORN’lardan bağlantı alan bir glomerül (veya
bir mitral/püskülsü hücre) farklı odorantlar ile aktive olabilir.
• Moleküler yapısı benzerlik gösteren odorantlar bulbus olfaktoryus’ta benzer
yerleşimli glomerülleri aktive ederken, yapısı farklı odorantlar yerleşimleri
farklı glomerülleri aktive eder.
• Periglomerüler ve granül hücrelerinin projeksiyon nöronları üzerinde sonlanan
bağlantıları lateral inhibisyon ve geribildirim tipi inhibisyona neden olur.
• Bu tip bağlantılar özellikle, odorantlar tarafından zayıf düzeyde aktiflenen
projeksiyon nöronlarını baskılar.
• Böyle bir düzenlemenin iki amacı olabilir:
- Sinyal-gürültü oranının ayarlanması: Arka planda gürültü oluşturan ve
önemsiz koku sinyalleri azaltılır; önemli koku sinyalleri ise güçlendirilerek ayırt
edilmeleri kolaylaştırılır;
- Benzer odorantların ayırt edilişinin kolaylaştırılması: Yapısı benzeyen
odorantların bulbus olfaktoryus’ta oluşturacağı benzer kemotopik haritalar
arasındaki kontrastlar artırılır. Böylece benzer odorantların diskriminasyonu
kolaylaşır.
KOKU İLETİMİ İLE İLİŞKİLİ ÜST
DÜZEY KORTİKAL ALANLAR
• Olfaktör korteks beş limbik alandan oluşur:
- Anteriyor olfaktör nükleus
- Amigdalanın kortikal nükleusu
- Olfaktör tüberkül
- Entorinal korteksin bazı bölümleri
- Piriform korteks
• Talamustan geçmeyen tek duyu kokudur.
• Beş bölge içinde en büyüğü piriform kortekstir, temel olfaktör kortikal alandır.
Koku bilgisinin çoğu piriform kortekse taşınır.
• Koku bilgisinin önemli bir kısmı olfaktör korteksten lateral hipotalamusa
gönderilir.
• Lateral hipotalamik alan iştah ile ilişkilidir.
• Ayrıca, amigdala ve piriform korteksten çıkan koku bilgisi hipotalamusun
mediyalindeki çekirdeklere iletilir.
• Bu nöral devre, koku duyusunun korku, saldırganlık ve üreme ile ilişkili
davranışları düzenlemesine aracılık eder.
• Entorinal korteks üzerinden hipokampusa ulaşan bağlantı ise koku ile ilişkili
belleği düzenler.
KLİNİK FİZYOLOJİ
KOKU İLE İLİŞKİLİ BOZUKLUKLAR
• En sık karşılaşılan koku bozukluğu olan spesifik anosmi belirli bir odorantın
varlığının algılanamamasıdır; çoğunlukla o odorantın bağlandığı reseptörü
kodlayan gende mutasyon vardır.
• Ayrıca anosmi ve hiposmilerin altında yatan en sık neden solunum yollarını
tutan enfeksiyonların yarattığı nazal konjesyondur. Bazen lamina cribrosa
kırıkları, enfeksiyonlar, Parkinson ve Alzheimer hastalıkları, meningiyom veya
nöroblastom gibi tümörlere bağlı olarak gelişen olfaktör sinir hasarları
sonucunda da görülebilir.
• Kallmann sendromu gibi genetik bozukluklar ve bazı ilaçlar (antibiyotikler,
anestezikler gibi) da anosmi/hiposmiye neden olabilir.
• 80 yaşın üzerindeki insanların %75’inde kokuların ayırt edilmesi bozulur.
• Koku algısındaki kalitatif bozukluklara ise dizosmi denir.
• Dizosmi nedenleri sinüs enfeksiyonları, olfaktör sinir hasarları ve kötü ağız
hijyenidir.
• Dizosmi ikiye ayrılır:
- Parosmi (troposmi): dış ortamda var olan koku uyaranı ile ilgili yanlış bir algı
söz konusudur. Hasta odorant moleküllerin kokularını birbirinden ayıramaz.
Kokladığı odorantın eskisinden farklı koktuğunu ifade eder. Genellikle kötü,
hoşa gitmeyen bir koku algısı (kakosmi) söz konusudur.
- Fantosmi: koku halüsinasyonudur; koku uyaranı olmadığı halde koku algısının
gerçekleşmesidir. Sıklıkla kötü koku algısı (kakosmi) bulunur; epileptik
nöbetlerde ve psikozlarda ortaya çıkabilir.
TAT FİZYOLOJİSİ