Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 70

ATATÜRK ANADOLU'DA 1.

İtilâf devletlerinin tezatlı zafer politikası 62


2. Babıâlınin anlaşma ve uzlaşma politikası 66
Nurer UĞURLU başkanlığında bir kurul tarafından 3. Millî hakların savunulması 69
hazırlanmıştır. 4. Mustafa Kemal Paşanın Anadolu'ya gönderilmesi 76
Dizgi - Yayımlayan: 5. ''Âsi'' Mustafa Kemal ile mücadele 91
Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. 6. 16 Mart Moskova antlaşmasının tarihi üzerine 116
Baskı: Çağdaş Matbaacılık ve Yayıncılık Ltd. Şti. 7. Türk-İngiliz dostluğunun yenilenmesi 129
Mayıs 2000 8. Yeni Türkiyenin hudutları 133
1918-1922 yıllarında Osmanlı hükûmetleri 138
TEVFİK BIYIKLIOĞLU KRONOLOJİ 140

ATATÜRK ANADOLU'DA
(1919-1921)
Kudret ve kabiliyetten mahrum olanlara iltifat olunmaz.
(N. C. II., S. 645) ATATÜRK
CGAZETESİNİN
OKURLARINA ARMAĞANIDIR.
İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ

ÖNSÖZ 7 Bu günümüzü hazırlayan ''Türk İhtilâli''nin, henüz ilmî


ve tam bir tarihini yazamamış olmamız, en büyük
I kusurumuzdur. O vakitten beri, şöyle böyle, aradan kırk
TÜRK İSTİKLÂL MÜCADELESİ ÜZERİNE yıl geçti. Ortaya koyabildiklerimiz, aralarında çok
Prof. JÄSCHKE'NİN BİR İNCELEMESİ 13 değerlileri bulunmakla beraber, ''hatıralar, incelemeler
1. Tezat içinde zafer politikası 14 ve denemeler''i aşmamaktadır. Bu konu üzerine, içeride ve
2. Babıâlınin anlaşma politikası 19 dışarıda yazılanlar arasında, büyük kurtarıcının öz eseri
3. Millî hakların müdafaası 26 olan ''Nutuk'' tarih için en başta gelen bir kaynak
4. Mustafa Kemal Paşanın Anadolu'ya gönderilmesi 30 olarak kıymetini muhafaza etmektedir. Nutkun belgelerle
5. Âsi Mustafa Kemal'le mücadele 34 desteklenmiş olması ona müstesna ve ilmî bir değer de
6. 16 Mart 1921 Moskova andlaşması tarihçesi üzerine 43 vermektedir. Çünkü, her olayı ''Tarihin yargılamasına
7. Türk-İngiliz dostluğunun yenilenmesi 49 bırakmamız'' sırf tarihin vesikalara göre yazılmasından
8. Yeni Türkiye'nin sınırları 52 ileri gelmektedir.
EK: 1918 Osmanlı hükûmeti 54 Dahi yazarının, 1927 yılında, elindeki vesikalara göre
yazılmış olan Nutuk, büyük kurtarıcının 9 uncu ordu
II müfettişi olarak Samsun'a çıkışıyla (19 Mayıs 1919)
Prof. JÄSCHKE'NİN ''TÜRK İSTİKLÂL MÜCADELESİ başlar ve 10 Kasım 1924 gününe kadar beş yıllık olayları
TARİHİ''NE DAİR YAZISI ÜZERİNE MÜLAHAZALARIM içine alır. Atatürk, eserinde, 9 uncu ve 3 üncü Ordu
VE BU YAZININ TARTIŞILMASI 59 müfettişi (30 Nisan-8 Temmuz 1919), Doğu Anadolu (24
Ağustos-11 Eylül 1919), Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk ve amaç''ı da en ağır ve buhranlı şartlar altında bile,
Cemiyetleri temsil heyetleri reisi (11 Eylül 1919-24 daima gözönünde tutmuştur. Bununla beraber, o, bütün
Nisan 1920), Büyük Millet Meclisi Reisi (24 Nisan 1920-29 davranışlarında, en çok kendi kuvvetine dayanmıştır.
Ekim 1923), Başkumandan (5 Ağustos 1921-23 Ağustos 1923) ''Kudret ve kabiliyetten mahrum olanlara iltifat
ve en nihayet Cumhurbaşkanı (29 Ekim 1923) olarak Kasım olunmaz'' düsturu onun en güvenilir ''hayat ve politika
1924 başlarına kadar davranışlarını umumî efkâra felsefesi'' olmuştur. Bu görüşe göre kudret ve
açıklamış bulunmaktadır. kabiliyetten yoksun olanların değil düşmanlardan, hatta
Nutuk yazılırken muhteşem yazarının elinde yabancı arşiv dostlardan bile ''insanlık, adalet, mürüvvet icaplarını''
vesikaları yoktu. Hatta, Osmanlı sadaret ve hariciye istemeye ve beklemeye hakkı olamayacaklarını kabul etmiş
nezareti ve Genelkurmayımız arşivlerinden bile ve buna göre davranmıştır.
faydalanmamıştır. Bu büyük eser, Millî Mücadeledeki azim Millet ve devlet işlerindeki görüşlerini anlatmaya
ve enerjiyle adeta bir solukta denecek kadar kısa bir çalıştığımız Mustafa Kemal Paşanın karşısına taliin
süre sayılabilen üç ay içinde yazılmıştır. Bu başarının çıkardığı Vahidettin'in tutumu ise büsbütün başka idi.
hikmeti şudur: Onun Anadolu'ya geçişi ile Büyük Millet Mustafa Kemal Paşa Anadolu'ya geçinceye kadar devlet
Meclisinin açılması sırasında bir yıllık süre içinde her idaresini, tek başına ve rakipsiz elinde tutan bu son
işi şahsen kendisi idare etmiş, daha sonraki Osmanlı padişahı mütarekenamenin ağır şartlarını
davranışlarından farklı olarak, her emir kendisinden ve öğrenince sadrazamına şunu söylüyordu:
kendi imzasıyla çıkmıştır. Bu emirlerin asılları, hususî ''- Şartlar ne kadar ağır olursa olsun hemen kabul
kaleminde bulunduğu için, bu bir yıllık devre için, başka edelim. İngiltere'nin şarktaki bize dost politikası
kaynaklara pek ihtiyaç duymamıştır. Bu devre ait İtilâf değişmemiştir. Daha sonra af ve mürüvvetlerini
vesikaları çok sonra yayınlanmıştır. Genel Kurmayımız kazanabiliriz.''
harp tarihi dairesi ise ''Harp Tarihi vesikaları Osmanlı padişahı, bu ümit ve tahmininde aldandığını, iş
dergisi''ni, ancak, altı yıldan beri çıkarmaktadır. işten geçtikten sonra anlayabilmiş ve bu kitapta bir
Başvekâlet ve Hariciye arşivlerindeki ''Mütareke ve Millî fotokopisini koyduğumuz vesikanın da gösterdiği gibi,
Mücadele'' vesikalarının henüz yayınlanmamış, hattâ ilmî dostluğuna güvendiği devletin himayesine sığınmakla ancak
bir şekilde bile tasnif edilmemiş olması bilim dünyası canını kurtarabilmiştir. Diğer taraftan, Mustafa Kemal
için büyük bir boşluk teşkil etmektedir. Paşa, boynunda, Osmanlı Devletinin idam fermanı olduğu
Karşı taraf vesikaları, bir kısım Türk hatıraları ve halde, hayatına ve millî varlığa karşı tertip edilen
arşiv belgeleri meydana çıktıktan sonra dahi anlaşılan türlü suikast ağları arasında, şahsî emniyetini hiç
gerçek şudur: Mustafa Kemal Paşa, karşı tarafın, yani düşünmeden, Türk istiklâl ve vatanını kurtarmak için
İtilâf devletleriyle Amerika ve Yunanistan'ın niyet ve çarpışmaktan bir an geri kalmamıştır. Padişahın, Türk
takatlarini, Osmanlı Devletinin ve sarayının ne milletine ve millî duygulara hiçbir değer vermediği de
yapabileceğini gayet doğru olarak takdir etmiştir. şüphe götürmeyen bir gerçektir. Sayın Rauf Orbay'ın, bana
Askerlikte ve diplomaside karşı tarafın yapabileceklerini açıklamak lütfunda bulunduğuna göre, Vahidettin, Sadrazam
kestirmekte işlenecek bir hatanın, başarısızlıktaki Ahmet İzzet Paşa kabinesinin istifa ettiği gün,
etkisi, herkesce bilinen bir gerçektir. Atatürk'ün Dolmabahçe Camiinde Cuma Selâmlığına Bahriye Nazırına
''seziş'' kudret ve karar isabeti, ona başarıyı sağlayan (Rauf Orbay), ibretle okunacak şu sözleri söylemiş:
âmillerin başında gelir. Askerî yönetim sanatının en ''- Millet bir koyun sürüsüdür. Ona bir çoban lâzımdır. O
başta gelen bir ilkesi olarak yapılması gereken ''vazife da, benim.''
Vahidettin'in devlet idaresi ve Türk milleti hakkındaki ''Millî mukavemet'' cephesi kurabilmesi ise, Anadolu'ya
fikirlerini gördükten sonra kendisinin, hanedanın ve geçmesinden daha kolay olmamıştır. Türk ihtilâlinin,
Osmanlı İmparatorluğunun akibetlerine hiç şaşmamalıyız. şimdiye kadar, vesikalarla gerektiği gibi aydınlatılmamış
Mütareke yıllarında Osmanlı Devletini, kendi başına, Orta olan kısmı Mondros Mütarekesi'nin imza edilmesiyle Büyük
Çağ anlayışıyla idare eden Vahidettin'le, mütarekeden Millet Meclisi'nin toplandığı günler arasında bir buçuk
altı ay sonra Türk milletinin başına geçen Arıburnu ve yıllık bir süredir. Bu devrenin ilk altı ayında (13 Kasım
Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Paşanın yukarıda 1918-16 Mayıs 1919) Mustafa Kemal Paşa İstanbul'dadır. Bu
anlattığımız fikirleri karşılaştırılınca netice hakkında süre içinde, Türk mukaddeleri, istilâcılarla sarayın
hiç şüphe ve tereddüde düşülmeyeceğini sanıyorum. elinde gibi görünmektedir. İtilâf devletleri, birçok
Mütarekede, gerçekte, Vahidettin'in şahsında cehalet, sebep yüzünden, bu altı ay içinde, aralarında anlaşıp
taassup ve gerilikle Mustafa Kemal'in şahsında müspet Osmanlı Devletiyle barış yapamazlar. Bu sırada, İtilâf
bilim ve Batı anlayış ve kültürü çarpışmış ve beklendiği yardımıyla, Türk topraklarında ''Rumluk ve Ermenilik''
gibi ikincisi üstün gelmiştir. Mücadelenin ilk yaratılmak tehlikesi karşısında mahallî ''Müdafaai Hukuk
günlerinden itibaren Mustafa Kemal Paşaya katılan Sayın Cemiyetleri'' kurulmuştur. İstiklâl Mücadelemizi ilmî bir
Rauf Orbay'ın, Atatürk'ün millî mücadeledeki rolü metodla incelemek için, buna göre:
hakkında samimî düşüncesi ve kanaati de kesin ve açıktır: - Müttefiklerin doğu politikasını ve aralarındaki
''Mustafa Kemal Paşa mücadeleye atılmasaydı bu memleket anlaşmazlıkları,
kurtulamazdı. Anadolu'nun tehlikeye düşen yerlerinde, - Babıâli'nin tutumunu ve davranışını
batıda, doğuda ve güneyde başlayan bir yurtsever - Millî hakların korunması için mahallî Müdafaai Hukuk
düşüncenin mahsulü olan zayıf millî mukavemet hareketleri Cemiyetlerinin kurulması problemini,
Mustafa Kemal Paşa tarafından birleştirilmeseydi, her Bunun arkasından da:
biri ayrı ayrı kolayca bastırılabilirdi. Nur içinde - Mustafa Kemal Paşanın Anadolu'ya gönderilmesi
yatsın Büyük Kurtarıcı''. meselesini incelemek gerekmektedir. Büyük kumandanın,
Bu küçük kitabımızda da açıkladığımız gibi, Atatürk ve Anadolu'daki davranışları da:
eseri hakkında, yukarıdaki mütalâayı teyit eden birçok - Mustafa Kemal Paşa - İstanbul çatışmasını doğurmuştur.
vesika ve beyanlar vermiş bulunmaktayız. Bununla beraber, Âcizleri de Profesör Yeşke'nin ilmî bir şekilde ele
bütün bunlar arasında, Sayın Rauf Orbay'ın kanaati, özel aldığı bu sıra ile yukarıdaki problemleri, daha geniş
bir önem taşımaktadır. bir ölçüde ve Sayın Profesörün göremediği vesikaların da
Umumî efkâra sunduğum ''Atatürk Anadolu'da'' adlı bu yardımıyla işlemeyi uygun buldum.
küçük kitap Millî mücadelemizin, başından sonuna kadar Bundan sonra Ankara'da toplanan Büyük Millet Meclisinin
eksiksiz bir tarihi değildir. Bununla beraber, bu küçük karşılaştığı en önemli iki problem olarak:
incelemede, Millî Mücadelemizin başlıca olayları - Sovyet Rusya ile işbirliği
üzerinde, güçlükle bulabildiğim resmî ve özel belgelerin - Başta İngiltere olmak üzere Batı ile münasebet;
ışığı altında, dikkatle durulmuştur. Millî Mücadele Ve sonuncu mesele olarak da:
tarihimizin her bakımdan aydınlatılabilmesi için, - Atatürk ihtilâlinin, Yeni Türkiye'ye kazandırdığı
herkesin her şeyden ümit kesmiş bulunduğu mütarekenin ilk bugünkü hudutlarımızın elde edilmesi incelenmiş
altı ayında bir kahramanın neye dayanarak mücadeleye bulunmaktadır.
başlamış olduğu, üzerinde durulması gereken bir Bu küçük kitapta, Profesör Yeşke'nin bir makale çerçevesi
problemdir. Samsun'a çıkan Mustafa Kemal Paşa'nın bir içinde önümüzde serdiği yukarıdaki problemi, başvekalet
ve hariciye arşivlerinde uzun yıllar süren TEVFİK BIYIKLIOĞLU
araştırmalarıma, Millî Mücadele yıllarında dikkatle
tuttuğum ve ''Anadolu İhtilâlinin kısa askerî tarihi''
adını verdiğim şahsî notlarıma dayanarak daha geniş
ölçüde okuyucularıma sormak istedim. Bu çalışmalarımda,
lütfen, her çeşit maddî ve manevî yardımlarını
esirgemeyen ve Millî Mücadelede değerli hizmetleri geçmiş
olan zatlara kalbî şükranlarımı sunmayı bir vazife
bilirim. Sırası geldikçe metinde adlarını belirttiğim I
milliyetçi ve Atatürkçü yazarlarımızın, Atatürk ve Türk TÜRK İSTİKLÂL MÜCADELESİ ÜZERİNE
devrimleri üzerindeki yayınları geniş ölçüde Prof. JÄSCHKE'NİN BİR İNCELEMESİ
faydalandığım kaynakların başında yer almaktadırlar.
Bundan önce çıkardığım ''Trakya'da Millî Mücadele'' Almanya'da Münster Üniversitesi ''Doğu Semineri''
kitaplarım için olduğu gibi bana, devamlı yardımlarını Profesörlerinden Dr. Jäschke bundan 27 yıl önce, 1932'de
esirgemeyen Emekli valilerimizden Ali Seyfi Tülümen'e ''Türk Milletinin Hürriyet Mücadelesi'' başlıklı 16
minnettarlığım sonsuzdur. Çok çetin biyografik bilgileri sahifelik bir inceleme yayınlamıştı(1). Şimdiye kadar
tamamlamak yolundaki lûtuflarından ötürü Emekli Orgeneral VII. cildi çıkmış olan ''Dünya Harbinden Beri Türkiye''
Muharrem Mazlum Iskora'ya da teşekkür etmek isterim. Bu adlı ''Tarih Takvimi''nin(2) de müellifi olan Prof.
saydığım yurtsever zatların yardımı olmaksızın ne bu Jaschke'nin, 26 yıl süren araştırma ve incelemeden sonra
küçük kitap, ne de bundan sonraki yayınlarımın mümkün ''Türk Milletinin Hürriyet Mücadelesi'' üzerine çıkardığı
olamayacağını açıklarsam, gerçeğin ancak kendisini ifade ilk yazısını tamamlamak üzere, Die Welt des Islams
etmiş olurum. 1958-1959 kışı, ''Türk ordusu ve Türk ''İslâm Dünyası'' dergisinde, (N. S. Vol, V, No. 1-2,
Cumhuriyetinin kuruluşu'' adlı kitabını bütünlemek için, 1957) ''Beitrage zur Geschichte des Kampfes der Türkei um
Ankara'da çalışan Princeton Üniversitesi ihre Unabhangigkeit'' konulu 64 sahifelik yeni bir etüd
profesörlerinden Dr. A. Rustov'un, her yöndeki daha yayınlamış olduğu büyük memnunlukla görülmüştür.
yardımlarını da, buradan açıklamak benim için zevkli bir Prof., ikinci yazısınnı hazırlarken Sovyet kaynaklarından
vazifedir. başka 1937'den sonra çıkmış olan İngiliz ve Amerikan
Değerli edip ve düşünürümüz Hasan-Âli Yücel'in teşvik ve resmî vesikalarından(3) ve bizde çıkmakta olan ''Harf
uyarmalarının minnetdarıyım. Tarihi Vesikaları Derğisi'(4), ''Tarih Vesikaları''(5)
Türk Tarih Kurumu'nun gayretli ve bilgili Genel Direktörü gibi ana kaynaklardan da faydalanmış bulunmaktadır.
Uluğ İğdemir'in anlayışlı yardımları olmaksızın bu küçük Prof. Jäschke, sözü geçen son yazısında sırasıyla
kitap bile, çok kısa bir süre içinde çıkamazdı. Bu aziz aşağıdaki konuları incelemektedir:
dostuma ve tashihleri yapmak, kronolojik ve indeks 1. İtilâf devletlerinin tezatlı zafer politikası
levhalarını hazırlamak lûtfunda bulunan Doç. Şerafettin 2. Babıâli'nin uzlaşma ve tâviz politikası
Turan'a şükranlarım sonsuzdur. 3. Millî hakların savunulması
Bu küçük kitabımla Millî Mücadelemizin ilk devrinin bir 4. Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya gönderilmesi
az daha aydınlatılmasına en ufak bir hizmetim olmuşsa 5. ''Âsi'' Mustafa Kemal'le mücadele
bundan büyük bir zevk duyacağımı arzetmek isterim. 6. 16 Mart 1921 Moskova Andlaşması tarihi üzerine
7. Türk-İngiliz dostluğunun yenilenmesi
8. Yeni Türkiye'nin sınırları İngiliz Başvekili Loyd Corc'un 5 Ocak 1918, (6) Amerikan
Ek: 1918-1922 Osmanlı hükümeti. İstanbul'da İtilâf Yüksek Başkanı Wilson'un 8 Ocak 1918'de Türkiye hakkındaki
Komiserleri. Kaynaklar ve baskı esnasında yapılan beyanları (7), Osmanlı Devletinin paylaşılması planıyla
düzeltmeler ve ilâveler. ''Tezat'' halindedir. Lord Curzon da, 2 Ocak 1918 tarihli
Millî mücadele tarihimizin belli başlı problemlerini muhtırasında
içine alan yukarıki konular ısırasıyla özetlemeye
çalışacağım. Bunu yaparken Sayın Profesörün önemli Türk problemi hakkındaki fikirleri
olaylar hakkındaki ana fikirlerini olduğu gibi tanıtmaya ''Türklere de, kendi mukadderatlarını kendilerinin tayin
dikkat ettim. Dayandığı kaynaklara dair sahife altı etmeleri hakkı tanınmalı (self-determination) ve
notlarını vermedim. Daha fazla incelemek isteyenler Türklerin asıl vatanı olan Anadolu'nun hürriyet ve
aslına başvurabilirler. Sunduğum özetteki sahife altı istiklâlıyla toprak bütünlügü garanti altına alınmalı,
notları benimdir. fakat, Avrupa'daki yerleri Türklerden alınmalı, İstanbul
ve Boğazların idaresi başkalarına verilmelidir'' diyordu.
I. TEZAT İÇENDE ZAFER POLİTİKASI
Barış konferansında Yunan işleri
Anadolu'da İtalyan payı, İzmir meselesi komisyonunun İzmir raporu
Profesör Jäschke, Osmanlı İmparatorluğunun tasfiyesi İngiliz ve Amerikan liderlerinin Türkler lehindeki bu
için, I. Dünya Harbi yıllarında, İtilâf devletleri sözlerine rağmen, Venizelos, barış konferansından, Meis
arasında yapılan gizli anlaşmalarla bunlara aykırı adası - Marmara denizi çizgisinin batısında kalan
açıklamaları karşılaştırarak Türk problemlerinde Anadolu'nun Yunanistan'a bırakılmasını, 30 Aralık 1918
müttefikler ve ortakları arasındaki davranış ve görüş tarihli muhtırasıyla istemekten geri kalmamıştır. Yunan
farkları üzerinde durmaktadır. Harp içinde, Osmanlı arazi isteklerini incelemekle görevli komisyon, 30 Mart
toprakları müttefikler arasında paylaşılırken evvelâ, 26 1919 raporuyla, İtalyan üylelerinin itirazları
Nisan 1915 Londra anlaşmasıyla Antalya vilâyeti civarında karşısında, ''İzmir'in ve arka bölgesi''nin Yunanistan'a
Akdeniz bölgesinde haklı bir pay ve arkasından 17 Nisan verilmesini kabul ve tavsiye etmiştir.
1917 St. Jean de Maurienne anlaşmasıyla bütün Güney-Batı İzmir'de oturan Avrupa kolonisi, İstanbul İngiliz Yüksek
Anadolu birer nüfuz bölgesiyle birlikte, Rus hükümetince Komiserliği, bu delice kararın doğuracağı tehlikeler
tasdik edilmek kaydıyla, İtalya'ya ayrılır. üzerine dikkati çektiler. Kabine üyesi Lord Curzon bile,
''İzmir ve arka bölgesi'', hemen darbe katılmasını bir 18 Nisan 1919 muhtırasında şöyle diyordu.:
mükâfatı olarak, 1915'de, Yunanistan'a vaad olunmuştur. ''- Selânik kapılarının beş mil dışında asayişi
Fakat, her iki şart yerine getirilmediği için, harp sağlıyamayan Yunanistan'ın, Aydın vilâyetinde barış ve
sonlarında, ''İzmir meselesi'' açık kalmıştı. Bununla güvenlik sağlamakta nasıl görevlendirilebileceğini
beraber, müttefikler, Wilson'un barış notasına verdikleri anlayamıyorum''.
10 Ocak 1917 tarihli cevapta ''Yabancı unsurları, Batı
medeniyetine düşman Osmanlı idaresinden kurtarmayı ve Üç büyüklerin 14 Mayıs 1919 günkü kararları
Osmanlı Devletini Avrupa'da dışarı atmayı'' ana davalar Loyd Corc, komitenin tavsiyesine uymuştur, Amerikan
arasında göstermişlerdir. Başkanı Wilson, İngiliz Başvekilinden daha ileri giderek
21 Nisan 1919'da; 'Yunanlıları kendi yurtlarında, her
Loyd Core, Wilson ve Lord Curzon'un şeye hâkim yapabilmek için İzmir ve civarının,
Yunanistan'la birleştirilmesini'' istiyordu. Bu hava Gerçekte, İzmir'e, bir İtalyan çıkarmasını ihtimali pek
içinde, üç büyükler (Loyd Corc, Klemanso ve Wilson' 14 yoktu. Limandaki müttefik harp gemileri, böyle bir
Mayıs 1919'da ''Meğri batısında bir noktaya kadar'' hareketi önleyebilirlerdi.
uzanan bölgede Yunan mandasına karar verirler. İzmir'de Yunan işgali üzerine soruşturma yapmaya memur
Profesör jaschke, Yunanlıları İzmir'e çıkarmakta başlıca edilen Milletlerarası komisyonun 7 Ekim 1919 tarihli
hata ve sorumluluğun, Loyd Corc'da olduğunu, Üçler raporunda ''Mütarekeden beri, Aydın vilâyetinde
Konseyinin tutanağına dayanarak ileri sürmektedir: Hıristiyanlar, tehlikede değillerdi. Güvenlik şartları,
Loyd Corc, 5 Mayıs günkü Üçler Konseyinde, şöyle konuşur: mütarekenamenin 7 inci maddesine dayanılarak İzmir
-''İtalyanların, doğuda, bütün davranışları şüphelidir. istihkâmlarının işgalini gerektirmez. Asayişin korunması
Batı Trablus'da yapılan İtalyan seferi de gizlilik içinde için yapılan işgal, gerçekte, bir ilhakın bütün
tertiplenmişti. Şimdi de Anadolu'ya öyle bir sefer şekillerini göstermektedir'' denilmektedir.
yapmalarından şüphelenmekteyim. Günün birinde,
İtalyanları Anadolu'yu zaptetmiş bir halde görebiliriz. General Harbord ve Çörçil müttefikleri sorumlu
Onları, oradan çıkarmak güç olur. Rumlar öldürülmekte görüyorlar.
olduğundan Yunanlılara, İzmir'i işgal müsaadesi Amerikalı General Harbord da 16 Ekim 1919 tarihli
verilmelidir. Türkiye'de işgal kuvvetleri işini, raporunda ''İşgalden sonra İzmir'de çıkan
İtalyanlar, Paris'e dönmeden(8), çözmeliyiz. Mümkünse karışıklıklardan büyük devletlerin sorumlu olduklarını''
bugün öğleden sonra... İtalyanlarla birlikte bu iş kaydetmiştir.
görüşülecek olursa, daha evvel davranacaklardır''. Churchill'in bu konudaki kanaati ise şudur: ''hak, şimdi,
6 Mayısta da: ''Türkiye'deki Rumları korumak için, yan değiştirmiş bulunmaktadır. Galiplerden kaçan adalet,
Venizelos'a İzmir'e 2-3 tümen çıkarmak müsaadesi şimdi karşı tarafa gitmiştir''.
verilmelidir'' demesi üzerine Klemanso ve Wilson da razı ''Ermenileri kurtarma politikası'' da Yunan
olurlar. işlerindekinden daha çok ''tezat'' içindedir. Harpten
Aynı gün öğleden sonra, çıkarmanın teferruatı hemen sonra Kafkasya'da, Ermenilere yardım için faaliyete
görüşülürken askerî mütehassıslar şu mütalâada geçen ''Yakın Doğu Yardım Teşkilâtı'', (Neâr East
bulunurlar: Relief), biraz sonra siyasî anlaşmazlıklara yol açtı.
Bogos Nubar Paşa, On'lar konseyinden, 26 Şubat 1919'da,
İtilâf askerî mütehassıslarının şüphe ve tereddütleri Ermeniler için ''Maraş'la birlikte Kilikya'yı, altı doğu
''-Bu gibi bir hareketin mütareke hükümlerine uygun vilâyetimizi(9) ve Trabzon vilâyetinin bir kısmını ister
olduğuna emin olmadığımız için İtalyan ve Türk ve bir rakam söyleyemeden, Ermenilerin oralarda azlıkta
hükûmetine, bundan, haber verileceğini kabul ediyoruz''. olduklarını kabul etmez''. 22 Haziran 1919'da, Amerikalı
uzmanlar, ''Ermenistan'ın henüz işgal edilmeyen kısmını
Venizelos, Türklere, çıkarmadan işgal etmek için Ermenilere verilmek üzere 50 bin silâha,
12 saat evvel haber verilmesini istiyor. Ermenilerin dönmesini sağlamak için de 60 bin kişilik bir
Venizelos, üçlerin 10 Mayıs oturumunda ''Türklere, yabancı kuvvete ve kurulacak bir Ermeni hükûmetine yardım
çıkarmadan ancak 12 saat önce haber verilmesine'' önem ve asayişi korumak üzere de, yıllarca en az 30 bin
veriyordu. O, ''Türkleri ben çok iyi bilirim. Olaydan kişilik bir kuvvete lüzum olduğunu'' konferansa
biraz evvel, onlara söylenirse mukavemet etmezler. açıklarlar. Fakat, bu kuvvetleri kim verecekti? İngiliz
Bununla beraber hiç tehlike yok değildir'' diyordu.
kuvvetleri (22 bin kadar) (Batum müstesna) 15 Ağustos düşüncelerini gerçekleştirmeyi güçleştirici bir gayret
1919'dan itibaren Kafkasya'dan çekilirler. olarak sayıyordu.
Wilson, Senatonun tasdik etmesi kaydıyla
Ermeni mandasını kabul ediyor. Türk barışının geri bırakılması kararı.
İtalyanlar, böyle bir maceraya yanaşmazlar. Klemanso, 29 Wilson, Amerika'ya dönmeden önce, Osmanlı Devletiyle,
Ağustosta, Kilikya üzerinden Ermenistan'a 12 bin Fransız hemen hudutları tesbit eden kısa bir barış yapılması
göndermek vaadinde bulununca Wilson, bu teklifi iyi görüşülmüş, fakat, bu kararları uygulamak imkânı olmadığı
karşılar ve hatta buna k atılmak arzusunu da gösterir. anlaşılınca bundan vaz geçilmiş ve Üçler Konseyinin 27
Amerikan Başkanı, Senatonun muvafakati kaydıyla, 14 Haziran 1919 oturumunda, ''Türk probleminin, Amerika
Mayısta kabul ettiği ''Ermeni mandası''nı Akdeniz'e kadar Birleşik Devletlerinin bir manda kabul edip etmeyeceği
genişletmeye hazır olduğunu açıklark. Wilson, daha ileri anlaşılıncaya kadar geri bırakılması'' kararı
giderek, Amiral Bristol vasıtasıyla Damad Ferit'e verdiği verilmiştir.
21 Ağustos 1919 tarihli bir notada ''Ermenilerin, Amerikan Senatosunun kararını, hemen altı ay bir süre
Türkler, Kürtler veya diğer Müslümanlar tarafından bekleyen Loyd Corc, hiç farkında olmaksızın Türk davasına
Kafkasya'da veya başka yerlerde öldürülmesine mani en büyük yardımı yapmış oluyordu.
olmadığı takdirde, Osmanlı İmparatorluğunun Türklerle
meskûn kısımlar için barış prensiplerinin 12 inci Boğazlar problemi
maddesiyle vaad olunan istiklâl geri alınacağı gibi, bu Boğazlar için bir Amerikan mandası fikri, Curzon'da, 2
husus, Osmanlı İmparatorluğunun büsbütün dağılmasını ve Ocak 1918 tarihli ilk muhtırasında belirir. Ruslar ve
barış şartlarının Türkler aleyhine değiştirilmesini mucip Amerikalılar işten çıkınca çözülecek iki problem
olabilir'' demiştir. kalıyordu:
Osmanlı İmparatorluğunun Türklerle meskûn kısmının 1. Padişah İstanbul'da kalacak mıdır, yoksa Bursa veya
istiklâli tanınacağını barış prensiplerinin 12 inci Konya'ya mı gitmelidir?
maddesiyle bütün dünyaya açıklayan Amerikan başkanının, 2. Boğazların milletlerarası idaresi nasıl olmalıdır?
bu nota verildiği sıralarda, Türk idare ve hâkimiyetinde Bu iki problem üzerine yalnız müttefikler arasında değil,
olmayan Kafkasya'da Ermenilere mezalim yapılmasından Britanya kabinesi içinde bile uzun müddet bir anlaşmaya
Osmanlı Devletini sorumlu tutmasını ve Türk milletini her varılamamıştır.
türlü haklarından mahrum etmekle korkutmasını, galip Konseyin, 11, 12 ve 22 Aralık 1919 oturumlarında bir
devlet adamlarının içine düştükleri ''Tezad''ların en karar varılamadan, padişahın İstanbul, Bursa ve Konya'dan
büyüğü olarak vasıflandırmak mümkündür. Bu tezatlar hangisinde oturması uygun olacağı konuşulmuş ve en
içinde çırpınan Wilson'un, 14 Mayısta, Üçler Konseyine nihayet Curzon en doğru ve gerçekçi sözü ortaya atmıştır:
Loyd Corc'un getirdiği Türkiye'nin paylaşılması plânına, ''-Müttefiklerin, kuvvetle destekliyemeyecekleri bir
ne gibi bir ruh haleti içinde razı olduğu daha kolay barışı zorla kabul ettirmek bir felâket olur.''
anlaşılır. 14 Mayısta, senatonun tasvibi şartıyla,
Ermenistan mandasını kabul eden Wilson, Türkiye'nin İngilizler, Osmanlı Devletiyle yalnız
parçalanmasına mani olmak için, İstanbul'daki bazı Amiral Calthorpe'un mütareke yapması yetkisini alıyorlar.
nüfuzlu unsurların bütün Osmanlı Devletini Amerikan Osmanlı İmparatorluğunun çökmesinden sonra, Loyd Core,
mandası altına aldırmaya çalışmalarını, kendi Yüksek Harp Konseyinin 6 Ekim ve 3 Ekim ve 3 Aralık 1918
kararıyla, Boğazların, Mareşal Franchet d'Esperey'in
yüksek kumandasında, General Milne tarafından işgali ve olarak kalacak bir tabur bile veremeyeceğini sanmıştı.
Klemanso'dan da, Osmanlı Devletiyle mütarekenin yalnız Böylece, yalnız Kafkasya ve Kilikya ile birlikte Suriye
Amiral Calthorpe tarafından yürütülmesi müsaadelerini değil, Samsun ve Anadolu demiryolu boyundaki küçük
koparır. Bu kararlara göre, Franchet d'Esperey, Avrupa ve İngiliz garnizonları bile geri alınmışlardı. Geri kalan
Milne, Anadolu Türkiye'sinde bildikleri gibi kuvvetlerini kuvvetler ''Vatikanlaştırılan'' padişahın bir nevi
kullanacaklardı. Fakat, İstanbul'un her iki kıta üzerinde karakolu mesabesinde (derecesinde) idi.
olması, Mart 1920'ye kadar süren çekişmelere yol açar. 15
Eylül 1919'da, Churchill, Türkiye'nin, Allenby tarafından Venizelos'un sert bir barışı uygulamak işini üzerine
yenildiğini; 21 Eylül 1919 tarihli notasında ise Fransa, alması.
Bulgaristan'ın teslim olmasıyla diz çöktüğünü karşılıklı Müttefikler, zaferden sonra, Osmanlı hükümetinin her
iddia ederler. şartı kabul edeceğini sanmışlardı. Halbuki Ferit Paşa'nın
İngiltere, Osmanlı Devletinin talihini eline almak düşmesi, ''sert bir barışın, oldukça büyük bir kuvvete
isterse de, zaferden sonra, ordu kuvvetini azaltmak dayanması gerektiğini göstermişti. Fakat, bu kuvveti
zorunda kaldığından bu arzusuyla bu zaruret de ''tezat'' vermeye, ne Londra, ne Paris, ne de Washington hazırdı''.
halinde idi. Böyle bir barışı kabul ettirmeyi yalnız Venizelos üzerine
almıştı. Ama, onun dayandığı kuvvet de o kadar güvenilir
Sert bir barışı uygulamak için müttefiklerin (Eylül 1919'da Yunan ordusundaki kıralcı subayların
kuvvet çıkaramamaları. nisbeti %80 idi) bir halde değildi. Türkler, moral ve
On'lar konseyi, 30 Ocak 1919'da, Loyd Corc'un önergesi coğrafya bakımından daha iyi bir durumda idiler.
üzerine, ''Osmanlı İmparatorluğunda intizam ve asayişin Loyd Corc'un, Yunanlılara yardımı ise pek zayıf olmuştur.
korunması için gerekli askerî kuvvetlerin âdilâne ve Yunan üstünlüğü büyük olduğu sürece, Yunanlıları büsbütün
iktisadi bir şekilde paylaşılması'' hakkında rapor serbest bırakmaktan, gittikçe artan vicdan azabı
hazırlamakla bir askerî komisyonu görevlendirdi. Büyük müttefikleri alıkoymuştur.
Britanya, Suriye ve Ermenistan'da manda almak niyetinde Prof. Jaschke'ye göre: ''Diplomatik strateji yokluğu...
olmadığından, oralarda 1.084.000 kişilik bir kuvvet ve Türkiye hakkında müttefiklerin muayyen bir politika
bulundurmak külfetini üzerine alamayacağını açıklar. üzerinde anlaşmalaları, en nihayet Lord Curzon'un, daha
Amerikan Başkanı da, Asya'da askerî sorumluluk kabul 12 kasım 1919 önceden görüp: düşmanlarımızın en zayıfı ve
edemeyeceğini söyler. O vakit İngiliz kuvvetlerinin çoğu, en kötüsü, sonunda büyük bir zafer elde edecektir, dediği
Şam'daki Şerif hükümetini ve Ermeni cumhuriyetini korumak akibete yol açmıştır.''
için Suriye ve Kafkasya'da idi. Loyd Corc, beyhude yere,
İtalyanları ve Amerikalıları, Kafkasya'da bir hareket 2. BABIÂLİ'NİN ANLAŞMA POLİTİKASI
için kazanmaya çalıştı. Bunun yerine, İtalyanlar, 28 Mart
1919'da hiç arzu edilmeyen Antalya çıkarmasını yaptılar. Damat Ferit'in barış programı.
Fakat, iyi karşıladıkları ''Türk Millî Hareketi''nin Mütareke müzakerelerini ''İmparatorluğun toprak
kuvvetlenmesiyle İtalyan işgali de kendiliğinden bütünlüğü'' esasına göre idare etmeye yeltenen Damat
kalkmıştı. Loyd Corc da, 1919 yılında, yerlerine Ferit Paşa, sadrazam olunca ''On'lar Konseyi'' önünde 17
başkasını koyamadan, İngiliz kuvvetlerini, en az bir ve 23 Haziran 1919'da ''1878 hududuna kadar bütün
miktara indirmek zorunda kalır. Fransız Genel Kurmayı ise Trakya'yı, Ege adalarını ve padişahın hâkimiyetinde geniş
Aydın civarında Türklerle Yunanlılar arasında tampon
muhtariyet verilmek şartıyla, Arabistan'ı isteyince bu Birliği'' Wilson'a bir muhtıra göndererek ''Türkiye'ye
davranışı hiç ciddiye alınmaz. maliye ve iktisat alanlarında yardım etmesini ve 25 yıl
süre ile müşavirler göndermesini'' ister. Fakat, iki ay
Vahidettin'in ve Babıâli'nin İngiliz himayesini aramaları sonra, Amerikan sempatisinin Ermenilerin tarafında olduğu
VI.ıncı Mehmet Vahidettin ise, mütarekenin ilk gününden belli olunca, cemiyet, faaliyetini keser. Amerikan
başlayarak İngiltere ile dostluk bağlarının generali Harbord da ''dürüst bir plebisit yapılacak
kuvvetlendirileceğinden bahseder ve 1919 yılı ağustosunda olursa bütün imparatorluğun Amerikan mandasını
''İngiliz Muhibleri Cemiyetini'' kurdurur. Osmanlı istemesi''ni muhtemel görmüştür. Profesör Jaschke, çok
İmparatorluğunu parçalayan harp içi anlaşmalarının doğru olarak Mustafa Kemal Paşanın Amerikan mandasına
uygulanmasını önlemek amacıyla da Babıâli, devlet ve taraftarlık ettiğini kabul etmemekte ve onun ''kuvvetli
milleti ''İngiliz himayesi'' altına koymağa çalışır. ve tarafsız bir devletin yardımını,'' ''Türkiye'nin tam
Bunun için, Damat Ferit Paşa, 30 Mart 1919'da, Amiral istiklâli'' şartına bağladığını açıklamaktadır. Halbuki
Calthorpe'a bir proje vermiş ve birkaç ay sonra da (8 Harbord, Amerikan mandası için ''Osmanlı İmparatorluğunun
Eylül) bunun çabuklaştırılmasını Amiral Webb'den dış münasebetlerinin mutlak kontrolü''nü istemekte idi.
istemiştir. Gizli İngiliz vesikalarından öğrenildiğine
göre, İngiliz himayesini istemek için yapılan Vahidettin ve Damat Ferit'in tehcir işini kurcamaları
müracaatlara İngiltere, kulağını tıkamış ve ''Türk Vahiettin ve Damat Ferit'e yakın olan ''Hürriyet ve
meselesinin Paris'te çözüleceği'' cevabını vermiştir. İtilâf Partisi'' evvela, 1915 ''Ermeni tehciri''ni tel'in
ettiler. Vahidettin de, 24 Kasım 1918'de, bu tehciri
Ali Kemal Fransız himayesi peşinde yapanların cezalandırılacaklarını açıkladı. Damat Ferit,
Ne Babıâli, ne Vahidettin ve Sadrazamı Damad Ferit, 8 Nisan 1919'da, Boğazlıyan kaymakamını, sözde bu
''yenilmiş bir Türkiye'ye, müttefiklerin, bilhassa cürmünden dolayı ölüme çarptırınca yurtseverlerin
İngiltere'nin önemli bir tâvizde bulunamayacaklarını'' yaptıkları gösterilerden korkan Vahidettin, Şeyhülislâm
anlayabilmişlerdir. Damat Ferit kabinesinde Maarif Vekili Mustafa Sabri'den mahkeme kararının şeriata da
Ali Kemal de Fransız yüksek komiserine ''kendisine teklif uygunluğuna dair bir fetva almak zorunda kaldı.
edildiği takdirde, Türk hükümetinin Fransız himayesi''ni
kabule hazır olduğunu da söyler. Vahidettin ve Damat Ferit'in İttihad ve Terakki
düşmanlığı
Amerikan Mandacılığı Vahidettin ve Damat Ferit, mütarekenin yarattığı durumdan
Mustafa Kemal'e göre dış yardım şartları faydalanarak kin besledikleri ''İttihad ve Terakki''
Mütarekenin ilk günlerinde, ''İmparatorluğun toprak ileri gelenlerinde ''intikam'' almak ve bu yoldan da
bütünlüğü'' ve ''istiklâli'' gibi konuları savunur Müttefiklere yaranmak yolunu tuttular. Müttefikler,
görünerek yüksekten konuşan Osmanlı hükümdarının ve Tevfik Paşa'dan, 36 kişinin tevkifini istemişlerdi. Damat
devlet adamlarının, durumun ağırlığı karşısında, Ferit, ayrıca, 22 kişiyi divanı harbe verdi. Mahkeme, 5
''İngiliz ve Fransız himayesi''ni istemekten başka bir Temmuz 1919'da Almanya'ya kaçmış olan ''esas mücrimleri''
kuruluş çaresi düşünememeleri çok ibret alınacak bir idama ve şeyhülislâm Musa Kâzım Efendiyi sürgüne mahkûm
faciadır. İstanbul'da bir zamanlar moda olan ''Amerikan etmiştir. Fakat, bu arada, mevkuf olanların
mandası'' politikasına Babıâli'nin yanaşmadığı kaçırılmasından çekinen Damat Ferit'in arzusu üzerine,
anlaşılıyor. İstanbul'da Aralık 1918'de kurulan ''Wilson İngilizler, Fransız ve İtalyan yüksek komiserlerine
danışmadan veya bunlara haber vermeden, geri kalan 67
tutuğu, 28 Mayısta evvela Mondros'a, oradan da Malta'ya Babıâli'nin anlaşma politikasının iflâsı
sürmüşlerdir. Bu suretle, bütün teşebbüsler boşa çıkmıştı. Mütarekenin
Vahidettin, Müttefiklerin müdahalesine yol açar ilk gününden itibaren VI ıncı Mehmed Vahidettin'in ve
korkusıyla, bütün kabinelere ''sükûn ve asayiş''in Babıâli'nin gütmek istedikleri, İtilâf devletleriyle
korunmasına hususî bir dikkat edilmesini emrederdi. Bu anlaşma, bilhassa İngiltere ile dostluk politikası,
maksatla, İzmir ve Trakya'ya şehzadeler reisliğinde evvela, İzmir'nin müttefikler tarafından Yunanlılara
''Heyet-i nasihalar'' gönderilmişti. işgal ettirilmesine ve arkasından da Sevres antlaşması
gibi bir zillet ve esaret vesikasının Osmanlı devletine
Babıâli'nin anlaşma politikası ve İzmir işgali. imza ettirilmesine yol açmıştır.
Dörtler konseyi Yunan işgal sahasını sınırlandırıyor.
Milletlerarası soruşturma için yapılan müracaat. 3. MİLLİ HAKLARIN MÜDAFAASI
''İzmir'in işgali'' Vahidettin ve eniştesi Danat Ferit'in
güttükleri anlaşma politikası için korkunç bir darbe Türk milliyetçiliğinin kökleri.
olmuştur. Onlar, bu açıkça haksız ve öldürücü taarruz Jäschke de, Türk milliyetçiliğinin köklerinin ''Genç
karşısında bile silâhlı bir mukavemeti delilik olarak Türkler'' devrine, kısmen de XIX uncu yüzyıla kadar
vasıflandırıyordular. İzmir işgali, yalnız şehre münhasır uzandığını kabul etmektedir. Profesör, Balkan Harbi
kalmaz. Yunanlıların alabildiklerine ilerlemeleri ve içinde (19 Ocak 1913) kurulan ''Müdafaa-i Milliye
Türklere karşı zulüm, öldürme ve yağma irtikâp etmeleri Cemiyeti'' ve İkinci Balkan Harbi sıralarında, Batı
Türkler arasında haklı heyecan uyandırınca, Dörtler Trakya'nın işgalinde ''Kuvayi Milliye'' adı altında bazı
Konseyi evvela, 19 Mayısta, Yunan işgalini, İzmir sancağı millî teşekküllerin kuruluş ve faaliyetlerini örnek
ve Ayvalık kazasıyla sınırlandırır. Yunanlılar, bu kararı olarak verir.
dinlemezler ve işgal sahalarını, Türk millî mukavemetiyle
karşılaşıncaya kadar genişlettikleri gibi, Türkleri yok Mütarekede kurulan millî cemiyetlerin müşterek karakteri
etme politikasına da vehşice devam ederler. Damat Ferit'e Mondros Mütarekesi'nden sonra kurulan ''Millî
vekâlet eden Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendinin, İzmir Cemiyetlerî''in hepsinin müşterek amacı, ''Millî
işgali sıralarında, Yunanlıların irtikâp ettikleri azınlıkların tecavüzlerine karşı millî hakların
fecayii tahkik etmek üzere bir ''Soruşturma komisyonu'' müdafaası'' idi. Trakya'da, bu mücadele, Batı Trakya'nın
gönderilmesi için 15 temmuzda yaptığı teklif yüksek durumu dolayısıyla güçleşmişti. Bunun sebebi, Batı
konseyce kabul olunmuştu. Bu türk şikâyetinden başka, Trakya'da, çoğunluk Türklerde olmakla beraber, burasının
Yunan fecayiini durdurmak ve işgalini sınırlandırmak için milletlerarası antlaşmalarla, Türkiye'den ayrılmış olması
yüksek konseye yapılan bütün müracaatlar müspet bir sonuç idi. Bundan başka her iki Trakya, Anadolu'dan yabancı
vermemiştir. Yunan kıtalarının taşkınlıklarını işgaline düşen Boğazlarla ayrılmış olduğundan kolayca
dizginlemek için bu birliklere İngiliz kontrol subayları savunulamazdı. Bu durum, Trakya'da halk ve idareciler
verilmesi ve Aydın bölgesinde Türk ve Yunan kuvvetleri arasında, fikir ve moralce savunma hazırlık ve azminin,
arasına İtilâf kuvvetleri yerleştirilmesi gibi teklifler tehlike altına giren diğer bölgelere kıyasla daha geri ve
dikkate alınmamış ve General Milne'nin, Batı Anadolu'da zayıf kalmasına sebep olmuştur(10). Kasım ve Aralık
Türklerle Yunanlılar arasında, hiçbir tarafın geçmemesi 1918'de İstanbul'da hep aynı maksatla, Vilâyat-i Şarkiye,
kaydıyla tesbit ettiği hatta da riayet olunmamıştır.
İzmir, Trakya-Paşaeli Müdafaai Hukuk gibi millî fetvası yayınlanmıştır. Bütün Batı Anadolu'da hatta
cemiyetler kurulmuş olduğu malûmdur(11). Samsun civarında, Havza'da, ''Reddi İlhak'' cemiyetleri,
Doktor Esat Paşanın (Işık) kurduğu ''Millî Kongre'', Yunan tecavüzüne karşı fiilî bir protesto ve ayaklanma
İstanbul'daki millî cemiyetleri bir araya toplayarak halinde, kendiliğinden meydana gelmiştir.
faaliyetlerini daha verimli bir hale sokmaya çalışmış ise Doğuda millî hareketin kaynakları.
de müspet bir sonuç elde edilememiştir. Elviye-i Selâse'de millî teşkilât.
Türkiye'nin doğu bölgesinde, millî hareketin kaynakları
İzmir Müdafaai Hukuk Cemiyeti'nin çalışmaları. daha eskidir. 1878'de, Rusya'ya bırakılan Kars, Ardahan
''Reddi İlh'ak' cemiyetinin ve kavramının doğuşu. ve Batum, daha Kerenski zamanında ''Kars İslâm
İzmir'de, ''Müdafaai Hukuku Osmaniye Cemiyeti'', millî Cemiyeti''ni kurarak teşkilâtlanır. Bilindiği gibi bu üç
duyguları uyandırmaya çalışılıyordu. Cemiyet, İzmir'in Türk livası, 1918'de, Brest-Litovsk andlaşmasının
Yunanistan'a verilmesini nasıl önlemek mümkün olacağında hükümleriyle, Osmanlı Devletine katılmıştır. Mondros
bir karara varamamakla beraber, bazı üyeleri İngiliz, Mütarekesi (11 inci madde) bu bölgedeki müttefik
Fransız, yahut İtalyan mandasını düşünüyorlardı. politikasının tereddüt ve şüphesini göstermektedir:
Cemiyetin faaliyetini destekleyen vali ve kumandan ''...Kafkasya'nın geri kalan kısmı, durum yerinde
Nurettin Paşa, silâhlı bir müdaafa fikri beslediği için inecelendikten sonra müttefikler tarafından istenilirse
İngilizlerin teşebbüsü üzerine 14 Mart 1919'da, boşaltılacaktır''(12) Böyle bir ihtimali Türk makamları
vazifesinden uzaklaştırılmış ve yerine Osmanlı Dahiliye gözönünde tutmuşlardı. Bu sebepten, Mutasarrıf Hilmi
Nazırı (13 Ocak - 4 Mart 1919) Ahmet İzzet Bey Beyin (Uran),
getirilmiştir. Bu olaydan beş gün sonra yapılan cemiyetin Kars Belediye Reisi Fahreddin (Erdoğan) Beye, verdiği
kongresinde İzmir'in talihi hakkında ciddî endişeler talimat üzerine toplanan ''Millî Kongre'', 5 Kasım
açıklamış ise de, hiç kimse, Amiral Calthorpe'un 14 Mayıs 1918'de ''Kars İslâm Şurası''adını alan bir geçici
günü, XVII inci kolordu kumandanı Ali Nadir Paşaya hükümet kurdu. Aralık 1918 ortalarında, İbrahim
verdiği ikinci nota ile bildirilen baskın tarzında bir Cihangiroğlu reisliğinde bir vilâyet kongresi açılır ve
Yunan işgalini akıl ve hayaline getirememişti. Notanın Fahreddin Bey idaresinde 12 üyeli bir hükümet (Millî
tamamıyla anlaşılmasından sonradır ki, İzmir'de, İslâm Şûrası) seçilir. Osmanlı kuvvetleri, 26 Aralık
mukavemete teşvik edenler olmuş ve 14 Mayıs akşamı, 1918'de Kars'ı bıraktıktan sonra şehre giren İngilizler,
''Reddi ilhak heyeti milliyesi''nin, ''Bahribaba hükümeti tanıdıklarını söyleyerek listesini istediler.
mezarlığında'', Türkleri toplanmaya çağıran meşhur ve Bundan sonra toplanan (17-18 Ocak 1919) 131 üyeli büyük
tarihî heyecanlı beyannamesi, İzmir sokaklarında kongre (Reis Doktor Esat Oktay), İbrahim Cihangiroğlu
dağıtılmış ve duvarlara yapıştırılmıştır. 14/15 Mayıs idaresinde ''Güney Batı Kafkasya geçici millî
gecesi İzmir Belediye Reisi Hacı Hasan Paşanın civar hükûmeti''ni kurmuştu. 12 Nisan 1919'da İngilizler,
şehir ve kasabalara yetiştirdiği her şeyi anlatan ''İzmir geçici hükümet üyelerini tevkif ve Malta'ya sürünce
elden gidiyor, Reddi ilhak'' metinli kısa telgrafı, İzmir ertesi gün de Kars, Ermenilerin eline geçer.
ve bütün memleketin uğramakta olduğu millî felâketi, en
veciz ve beliğ kelimelerle yayıyordu. Bu ''kara haber'', Yakup Şevki Paşanın 9 uncu ordu
yurtseverleri harekete getirmiş ve hemen ertesi günü kumandanlığından geri alınması
Denizli'de Müfti Ahmet Hulûsi'nin Türkleri, ''silâh ve General Milne'in ısrarıyla vazifesinden alınan Yakup
cephane azlığına bakmadan, yurt savunmasına çağıran'' Şevki Paşa geri çağırıldığını, nisan ortasında,
Erzurum'da iki İngiliz subayından öğrenir. Damat Ferit, 9 Pontos Devleti Propagandası, İngilizlerin
uncu ordu kumandanına, ayrıca: ''Erzurum'dan ayrılmadığı Samsun'u işgal etmeleri
takdirde, İtilâf devletleri, mütarekenameye dayanarak Diğer taraftan, Karadeniz kıyılarında, ''Pontos Devleti''
bütün Anadolu'yu işgal edeceklerdir'' der. propagandası yapılması Türkler arasında huzursuzluk
Mütarekenamede, ''karışıklık çıkması hâlinde işgal yaratmıştı. Buna, harp sonunda, buralarda ortaya çıkan
edileceği'' kaydı bulunan altı doğu vilâyetinin, asayişsizlik de eklenince İngilizler, 9 Mart 1919'da
Avrupa'nın harp yorgunluğu yüzünden böyle bir ihtimalle Samsun'a 200 asker çıkardılar. Bunun küçük bir kısmı
karşılaşması pek uzak idi. Fakat, Ermeni delegelerinin 26 Ermeni ve Rumları korumak için, Merzifon'a sürüldü. Bu
Şubat 1919'da, Paris Konferansından istedikleri hudut bölgede, asıl ''sükûn ve asayişi'' Türk birlikleri
belli olunca, Ermeni Cumhuriyetinin hudutlar üzerinde korumuştur (13).
tecavüzlere yeltenmesi beklenebilirdi. ''Türk
Ermenistanı'' denilen bölgenin merkezi Erzurum olduğundan 4. MUSTAFA KEMAL PAŞANIN
mukavemet hareketi buradan düzene konmalıydı. ANADOLU'YA GÖNDERİLMESİ

Şark vilâyetleri Müdafaai Hukuk Cemiyeti Profesör Jaschke'ye göre, Mustafa Kemal Paşanın,
ve Erzurum Kongresi mütarekede Yıldırım Ordular Grubu kumandanlığından geri
4 Aralık 1918 İstanbul'da ''Şark Vilâyetleri Müdafaai alınmasından sonra, İstanbul'da geçirdiği uzunca zaman
Hukuk Cemiyeti''nden sonra, 10 Mart 1919'da, bu (13 Kasım 1918 - 16 Mayıs 1919), henüz tarih bakımından
cemiyetin, Erzurum şubesi kurulmuştur. Nizamnamesinin 2 gerektiği kadar aydınlatılamamıştır.
inci maddesine göre cemiyetin amacı aşağıda
gösterilmiştir: ''Kanun çerçevesi içinde bütün ahalinin Loyd Core ve Vahidettin'in Mustafa Kemal'in
milli ve siyasî haklarının serbestçe gelişmesini talihindeki rolleri
hazırlamak, Müslüman ahalinin tarihî haklarını medenî Atatürk'ün sağlığında Amerikan elçisi olan ve kendisiyle
dünya önünde savunmak, işlenen cinayetlerin tarafsız bir uzun konuşmalar yapan General Sherill'e göre: ''Talih,
şekilde soruşturulmasını ve kabahatlilerin bir taraftan Yunanlıları İzmir'e çıkarırken öbür
cezalandırılmasını sağlamak...'' taraftan, onlara karşı koyacak Mustafa Kemal'i Samsun'a
25 Nisan 1919'da verilen karara göre, 17 Haziranda, getiriyordu. Bu dramda, Yunanlıları İzmir'e gönderen Loyd
cemiyetin ''Erzurum vilâyeti kongresi'' toplandı. En Corc ve Mustafa Kemal'i Anadolu'ya tayin eden Vahidettin
önde, hedef olarak ''Osmanlı camiasından ayrılmayı adındaki iki kukla, talihin âleti olmuşlardır.
önlemek için her türlü fedakârlığa katlanmak, bir Ermeni Vahidettin, Mustafa Kemal'i Samsun'a Ordu Müfettişi
tecavüzüne şiddetle karşı koymak ve bunun için köylerde, olarak göndermekle, başkenti, arzu edilmeyen
silâhlı bekçi teşkilâtı kurmak'' gibi hususlar geliyordu. şahsiyetinden kurtarmayı düşünmüştür.'' Hükümdar, Almanya
Fakat, bu teşkilât geciktirildi. Başında Hoca Raif'in seyahatinde (15 Aralık 1917 - 4 Ocak 1918) refakatindeki
bulunduğu, Erzurum şubesi, 12 Şubat 1919'da Trabzon'da Mustafa Kemal Paşa hakkında iyi intibalar edinmişti.
kurulan ''Muhafazai Hukuk Cemiyeti'' ile işbirliği ''Onu takdir ettiğini ve kendisine güveni olduğunu''
yapıyordu. Bu cemiyet de, Osmanlı Devletine bağlılığa açıklardı. Her ikisinin Enver Paşayı sevmemeleri, onları
önem veriyor ve istatistiklere dayanan muhtıralarla birleştiriyordu. Mustafa Kemal'in yurt sevgisi, herhalde,
''Wilson prensipleri''ne göre, barış konferansı önünde Vahidettin'in gözünden kaçmamış olmalıydı. Fakat,
millî hakları savunmak istiyordu.
hükümdar, kendi durgunluğu ile Mustafa Kemal'in ateşli Mustafa Kemal, zamanla İstanbul'da bir şey
ruhu arasındaki uçurumun farkına varamamıştı. yapılamayacağına inanır. Bunun için O, artık İstanbul'da
kendini emniyette görmemeye de başlar. Gerekirse sivil
Damat Ferit'in Mustafa Kemal Paşaya olarak Anadolu'ya geçerek ''Türk milletine felâketi
güveni neye dayanıyordu? anlatmak'' istiyordu. Bu sırada, general ''Allenby''nin
Acaba, Damat Ferid'in Mustafa Kemal'e güveni neye kendisini 6 ıncı ordu Kumandanlığına tayin ettirmek
dayanıyordu. Bunu, Ali Fuat Cebesoy'un hatıraları istemesini hemen reddetti. Bu ordunun karargâhının
aydınlatmaktadır. Hürriyet ve İtilâf Partisi ileri bulunduğu Nusaybin, nüfuz sahası dar bir sürgün yeri
gelenlerinden Mehmet Ali'nin kızıyla Cebesoy'un büyük olacaktı. Bu ordu, Allenby'nin emri üzerine, 9 Şubat
biraderinin evlenmiş olması her iki aileyi birbirine 1919'da XII üncü Kolorduya çevrilmiş ve kumandanı Ali
yaklaştırmıştı. Mehmet Ali, Mustafa Kemal'in İttihatçı İhsan Paşa, 2 Mart günü Haydarpaşa'da İngilizler
olmadığına, Cebesoy ailesinin teminatı üzerine kanaat tarafından yakalanarak hapsolunmuştu. Allenby, aynı
getirir ve faal bir vazife alması için yardım vaadinde zamanda, 9 uncu Ordunun da XV inci Kolordu hâline
bulunur. Mehmet Ali, İçişleri Vekili olunca bu vaadini getirilerek bu ordu kumandanı Yakup Şevki Paşanın geri
yerine getirmiştir. Cebesoy'a göre, Damat Ferit, Mustafa çağırılmasını istemekte idi.
Kemal lehindeki müdahalesinden dolayı Mehmet Ali'ye
kızmış ve onu 19 Mayıs 1919 kabinesine almamıştır. Mustafa Kemal Paşa 9 uncu Ordu Müfettişliğine
nasıl gönderildi?
Mustafa Kemal Paşanın İstanbul'da bir şey Müttefiklerin, Samsun dolaylarında, şikâyet ettikleri
yapılamayacağını anlaması emniyetsizliği düzeltmek gerekince, akla Mustafa Kemal
Mustafa Kemal Paşanın Anadolu'ya geçmeden önce, Paşa gelir ve Harbiye Nazırına bu işi çözmesi görevi
İstanbul'daki davranışları üzerine Jµaschke şunları verilir. Bunun üzerine ikinci başkan Kâzım Paşanın Ordu
anlatmaktadır: Müfettişliğiyle Anadolu'ya tayini iradesi çıkmadan (30
- Talât Paşa çekilmeden biraz evvel, daha cephede iken Nisan: önce, Damat Ferit, İngiliz Sefareti baştercümanı
Mustafa Kemal, padişaha Ahmet İzzet Paşayı sadrazam Ryan'a Mustafa Kemal Paşanın ''dürüstlüğü'', Fevzi Paşa
yapmasını tavsiye eder ve kendisinin de Harbiye (Çakmak) da, bir İngiliz subayına, ''Mustafa Kemal'in
Nazırlığına getirilmesini ister. Aynı maksat için, Alman ve Enver düşmanlığı hakkında teminat vermişlerdir.
İstanbul'a geldikten sonra, belki de 1919 yılı Şubat ayı Bunun arkasından kendisine geniş yetki verilen Mustafa
sonlarına kadar, kendi tâbirince ''Vatana ciddî Kemal Paşa, karargâhıyla birlikte 16 Mayısta İstanbul'dan
hizmetler''de bulunmak amacıyla çalışır. Padişahı bu yola yola çıkmış ve 19 Mayısta Samsun'a varmıştır.
getirmek için bütün gayretleri boşa gider. Tersine, Mustafa Kemal Paşanın, Samsun'a yola çıkarken Cevat ve
Vahidettin, Mustafa Kemal'i, kendisinin güttüğü ''anlaşma Fevzi Paşalara gizli maksadını açıklaması
politikası''na çekmeye çalışır. Ona: ''Sen akıllı bir Jaschke'ye göre, Mustafa Kemal'in Vahidettin'le son
kumandansın. Tecrübesiz arkadaşlarımızı aydınlatacağınıza görüşme tarihi kesin olarak belli değildir. Padişah, 16
eminim'' der. Mayıs selâmlığında, diğer asker büyükleri arasında,
Mustafa Kemal'i de kabul etmiş ve Damat Ferit'in
Mustafa Kemal Paşa 6 ıncı Ordu Kumandanlığını aracılığı üzerine ikisi arasındaki görüşme ise, 15 Mayıs
kabul etmiyor günü olmuştur. Bu günün sabahı Mustafa Kemal, Erkân-ı
Harbiyeye gitmiştir. Erkân-ı Harbiye Reisliğinde, Cevat
(Çobanlı) ve Fevzi Paşalar aynı günün sabahında, daha Müttefikler Mustafa Kemal Paşayı Anadolu'ya göndermekle
sonra (20 Mayıs 1948, Akın) Fevzi Paşanın anlattığına aldandıklarının farkına, Fevzi Paşaya göre, ancak üç
göre, Anadolu'da bir ''Millî İdare'' kurulması konusu hafta sonra, varabilmişlerdir.
üzerine konuşurlarken gelip bu görüşmeye katılan Mustafa 5. ÂSİ MUSTAFA KEMAL'LE MÜCADELE
Kemal Paşa ''Ben zaten bunun için Anadolu'ya gidiyorum''
demiş ve her üç kumandan bu hususta anlaşmışlar. Samsun'a çıkan Mustafa Kemal'in dayandığı kuvvet
Samsun'a çıkan Mustafa Kemal, maddî kuvvetten ziyade,
Millî Mukavemet teşkilâtını ilk önce düşünen kimdir? fikir kuvvetine ve karanlıklar içinde aydınlığa doğru yol
Daha Anadolu'ya geçmeden, Mustafa Kemal Paşanın arayan Türk gençliğine dayanıyordu. Millet, yorgundu ve
İstanbul'da Ali Fuat Cebesoy ve Kâzım Karabekir paşalarla ruh çöküntüsü içinde idi. Onun için, o vakit, İtilâf
buluşarak Anadolu'da bir millî mukavemet kurulması için devletlerine karşı, açıktan açığa düşmanlık göstermemek
bazı esaslar üzerinde görüştükleri ve Doğu Anadolu'da bir ve padişah ve halifeye bağlı kalmak gerekiyordu. Bunu
''Millî Hükûmet'' kurmak suretiyle Batı tehlikesinin kavrayan Mustafa Kemal, Yunanlılar üzerine zafer
kaldırılarak vatanın kurtarılması konuları üzerinde kazanıncaya kadar, ''hilâfet ve saltanatı düşmanların
düşünce birliğine vardıkları anlaşılmaktadır. Profesör elinden kurtarmak için'' mücadele ettiği inancını
Jäschke, ''Millî hedefleri ilk önce kimin görmüş olduğu bozmamaya dikkat etmiştir. Bununla beraber, Büyük Millet
meselesi üzerinde tartışmanın lüzumsuz olduğunu ve Meclisinin 25 Eylül 1920 günkü gizli oturumunda
Mustafa Kemal'in arkadaşlarının hizmetlerini küçültmenin Vahidettin'in hiyanetini açıklamıştı. İngilizlere karşı
haksızlık olacağını'' ileri sürmekte ve ''düşünmekle da, 16 Mart 1920 İstanbul baskınına kadar, açıkça
yapmak arasındaki büyük farkı'' haklı olarak düşmanlıktan çekindi. İngiliz haber subayları; 1919
belirtmektedir. Diğer taraftan, yazar, Mustafa Kemal'in, yılında, Anadolu'da serbestçe dolaşıyorlardı. Doğuda
İstanbul'dan uzaklaştırılmak için Anadolu'ya gönderildiği Yarbay Rawlinson ve Eskişehir'de General Solly-Flood gibi
fikrini kabul etmemekte ve o vakit, kendisinden korkulmuş İngiliz yüksek subaylarından, millî maksatların
olsaydı, onu tevkif etmek için gizli İngiliz polisine bir yürütülmesi için faydalanmayı da ihmal etmemiştir.
işaret yeterdi demektedir. Samsun'a hareketinden önce,
tevkifhanede Fethi Beyi ziyaret eden Mustafa Kemal'in İngilizlerin, ilk zamanlarda Mustafa Kemal hakkındaki
arkadaşına, ''hükûmet ve sarayın kendi hakkında gaflete düşünceleri
ve İngilizlerin de habersiz olduklarını ve üç günlük İngilizler, Mustafa Kemal'i, önceleri ''bir İttihatçı''
yolculuk sonunda her istediğini yapabileceğini'' yahut en az, ''İttihatçılık fikirlerini'' benimseyen
söylemiştir. birisi olarak görüyorlar ve birçok ittihatçı da
Beklemediği yetkiyle Anadolu'ya gönderilmesinden Mustafa kendisiyle işbirliği yaptıklarını kabul ediyorlardı.
Kemal'in kalbi ümitlerle dolu olarak sevinç içinde, yola Harbord komisyonunun ''Türklerin sınırı geçerek
çıktığı muhakkaktır. Ermenileri öldüreceklerine delâlet edecek birşey
Jµaschke, yola çıktıktan sonra, Mustafa Kemal'in tevkifi görmediklerini'' söylemesi, İngilizleri şaşırtmıştı. Lord
için arkasından bir torpito gönderilmiş olmasını pek Curzon, bunu duyunca ''ben katliâm ihtimallerine karşı
muhtemel görmemekte ve o vakit ''işgal altındaki daima şüpheli davranmıştım'' demekten kendini hükümetine
Samsun'da'' kolayca bunun yapılabileceğini düşünmektedir. tavsiye temişti. Rawlinsonda, Tiflis'e ''Müslüman ahali,
insanlık adına Ermenilerin hâkimiyeti altında
bulundurulmamalıdır'' diye telgraf çekiyordu.
Mustafa Kemal'le münasebette bulunmayı yasak etmişti.
İngilizlerin Mustafa Kemal'den şüphelenmeye başlamaları Kendi başına almış olduğu bu tedbirlerden kabinenin
Mustafa Kemal'e verilen vazifeyi Damat Ferit ve milliyetçi üyeleri, bilhassa Ahmet Ferit (Tek) Bey, Ali
İngilizler tasvip etmiş oldukları için, aldandıklarını Kemal'i çekilmeye zorlamışlardır. Hürriyet ve İtilaf
anlayınca da, önceleri ihtiyatlı davranmak zorunda Partisi de, kabineyi tutmamaya başladı.
kalmışlardır. Kafkasya'dan İstanbul'a dönen General Ali Kemal'den sonra, Mustafa Kemal'le mücadeleye girişen
Milne, 19 Mayısta, Mustafa Kemal'in ''Büyük Elazığ Valisi Ali Galip olmuştur. 25 Mayıs'ta, Vahidettin
karargâhı''nın vazifelerini anlamak ister. 28 Mayısta da tarafından kabul olunan Ali Galip, Sivas'tan geçerken
yapılan büyük ve heyecanlı mitinglerden sonra Amiral oradaki Hürriyet ve İtilafçıları, Mustafa Kemal'in
Calthorpe da, Sıvas'taki Ermeni muhacirlarının tehlikeli ileriden gönderdiği İbrahim Tali (Öngören) ve Sivas
durumundan kaygılanarak şikâyette bulunur. Milne'nin 6 Valisi Reşit Paşa'ya karşı kışkırtmaya ve hakkında
Haziran isteğiyle, Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa, kovuşturma yapılmakta olan Mustafa Kemal'in yakalanarak
Mustafa Kemal'den, İstanbul'a dönmesi ricasında bulunur. İstanbul'a gönderilmesi gerektiğini yaymaya çalışıyordu.
Amiral Calthorpe da, 17 Haziran ve 2 Temmuz'da, 27 Haziran'da Mustafa Kemal'in Sivas'a gelişi Ali Galip'i
Hariciye'ye Vekâlet eden Safa Beyden ''Sıvas ve Konya susturur.
bölgelerinde ciddî tahrikler ve Müttefiklerin
menfaatlerine aykırı hareketler yapan ve çeteler kurduran Mustafa Kemal Paşa'nın, İstanbul hükümeti tarafından
''Mustafa Kemal ve Cemal Paşaların, hemen geri azledilmesine, ordudan istifa etmekle cevap vermesi
çağırılmalarını, arkasından da, Mustafa Kemal Paşanın Damat Ferit ve Vahidettin'e göre milli hareketin manası
Erzurum'a gittiği anlaşılınca, ''Mustafa Kemal'in kanun Mustafa Kemal'i yola getirmek için Damat Ferit'in,
dışı'' muamelesi görmesini Osmanlı hükümetinden talep düşündüğü çarelerin yetersizliğinden çekilmesi
eder. Rawlinson da, İngiliz kumandanlığına Karabekir'in, 8 Temmuz'da, İstanbul hükümetince azlinden sonra Mustafa
mütareke gereğince silâh teslim etmekten kaçındığını Kemal Paşa, kendiliğinden ordudan çekilir. Bu suretle,
bildirir. Bunun üzerine General Milne, 2 Ağustosta, Dahiliye Vekili Adil Bey'in 29 ve Harbiye Nazırı Nazım
''Mustafa Kemal'in tevkifi için hiçbir şey Paşa'nın 30 Temmuz'da Mustafa Kemal'in yakalanması için
yapılmadığı''ndan şikâyette bulunur. Amiral Calthorpe da, verdikleri emir ve ''Fahri Padişah Yaverliği'' unvanının
İstanbul'dan ayrılmadan evvel (5 Ağustos) Ryan kaldırılması hakkındaki 9 Ağustos tarihli irade havaya
vasıtasıyla ''İttihatçılara karşı şiddetle hareket sallanan bir kılıç gibi boşa gitmiştir. Damat Ferit,
edilmesini'' Damat Ferit'ten istediğini hükümetine Harbiye Nezareti'nden, tevkif emrini çıkartmak için, beş
bildirir. gün uğraşmak zorunda kaldığını söylemişti. Paris'ten
dönüşünde, kendi deyişine göre Anadolu'yu ''karışıklık''
Osmanlı hükümetinin, İngiliz baskısı altında Mustafa içinde bulmuş, bundan fazla olarak 21 Temmuz'da kurduğu
Kemal'e karşı aldığı tedbirler 3'üncü kabine de, partisince iyi karşılanmamıştı.
O sıralarda, Damat Ferit Paris'te idi. Safa Bey de, Durumunun gittikçe zayıflaması, onu Mustafa Kemal'le
İngiliz komiserinin 17 Haziran notasını cevapsız anlaşma yoluna girmeye zorluyordu. O, hâlâ milli
bırakmıştı. Diğer taraftan Dahiliye Nazırı Ali Kemal, harekete, İzmir işgalinden galeyana gelen milli duyguyu
ertesi günü, Paris'teki Osmanlı heyetinin çalışmalarına istismara kalkışan ''haris ve gayrı memnun birkaç taşkın
engel olmamak mülahazasiyle, milli mukavemeti ve 23 genç''in eseri olarak kabıyordu. Vahiddettin de, hiçbir
Haziran'da, Calthorpe'un isteğiyle azledilmiş olan kuvvete dayanamayan bu adamların bağırıp çağırmalarını
''blöf'' olarak vasıflandırıyordu. Padişaha çekilen İngiliz Sefareti'nce ''Türklere karşı entrika''dan ve
telgrafların yerine verilmemesinden, Sivas Kongresi Mustafa Kemal'e karşı bulunmaktan kaçınması tenbih
kararıyla, Anadolu ile hükümet arasındaki posta ve edilmiş olmasına rağmen, İngiliz tefsirine göre ''kötü
telgraf irtibatı kesilmiş, bir yandan da, Anadolu'nun her bir tesadüf'' bu İngiliz binbaşısını, eylül başlarında,
yerinden Damat Ferit'i çekilmeye zorlayan telgraflar Damat Ferit'in kongreyi dağıtmak üzere, Sivas'a vali
yağdırılmıştı. Bu durumda ne yapacağını şaşıran Damat tayin ettiği Ali Galip'le Malatya'da buluşturmuştur.
Ferit, evvela, Mustafa Kemal'e karşı asker yollamayı İngilizlerin Türk işlerine karışmalarının ikinci misali
düşünmüş. Bu tedbir, iç harbe yol açar düşüncesiyle Damat Ferit'in Eskişehir'e yolladığı subay ve memurlara,
yüksek komiserlerce iyi karşılanmayınca bizzat kendisi oradaki İngiliz Generali Solly-Flood'ın yardım etmesi
gidip Mustafa Kemal'le konuşmayı, yahut Hadi Paşa'yı onun olmuştur. Lord Curzon, 18 Ağustos'ta, İttihat ve
yanına yollamayı düşünür. Milliyetçileri tenkil ve Terakki'ye veya mensuplarına karşı zor kullanılmaması
İstanbul'u tehlikeden kurtarmak için Eskişehir'e iki bin için talimat verdiğinden General Milne yetkileri hakkında
kişilik bir kuvvet göndermek istemesi de, General bazı tereddütler meydana çıkmıştı. Bu General, 17
Milne'ce ''kanun ve asayişi'' düzeltecek yeter bir tedbir Eylül'de İngiliz dışişlerinden ''Türk sivil makamlarını
olarak karşılanmamıştır. desteklemeye yetkili miyim, değil miyim'' diye soruyordu.
Tam bir aciz içinde kalan Damat Ferit, 1 Ekim'de istifa Aynı zamanda aşağıdaki üç amacın, birden yapılmasının
zorunda kalmıştı. Vahidettin, bu istifayı istemeyerek güçlüğünü de açıklıyordu: 1. Kanuni hükümeti desteklemek,
kabul etmiştir. 2. Devamlı olarak mütareke şartlarını kuvvetlendirmeye
devam etmek, 3. Tarafsız ve hareketsiz kalmak ve
Milli hareketin ilk günlerinde İngiliz politikası milliyetçilerin gittikçe artan isteklerine karşı
İlk zamanlarda, İngiliz politikası henüz yolunu bulamamış durabilmek.
bir haldedir. Calthorpe, 27 Temmuz tarihli raporunda General, en nihayet, 26 Ekim'de Londra'dan şu talimatı
şöyle yazmaktadır: ''birkaç hafta öncesine kadar, İngiliz alıyordu: ''Anadolu demiryolu boyunca sivil Türk
subayları büyük nüfuz sahibi idiler. Artık, bunları geri idaresini desteklemek için kuvvet kullanılmamalıdır. Bu
almak gerektiğini sanıyorum. Hep milliyetçiler kuvvetlerin orada kalmaları, milliyetçilerle açıktan
geleceğinden bu günlerde büyük tehalük gösterilen açığa muhasamayı davet etmek tehlikesini doğuracaksa
seçimlerin yapılması iyi bir şey olmayacaktır. Fakat, bütün bu kuvvetler geri alınmalıdır.'' İngiliz Harbiye
milli hareketi durdurmak için açıkça harekete geçmek, Nezareti'nin tarafsızlığı korumakta ne kadar titiz
Türk içişlerine karışmak olacaktır ki, bu da Wilson davrandığını göstermek için iki misali hatırlatmak
prensiplerine ve Türk anayasasına aykırıdır. Biz, isteriz: Anadolu'da, Yunan işgal bölgesinde bırakılan
meclisin İstanbul'da toplanmasına mani olsak bile içeride ağır toplarla cephanelerin İngilizler tarafından
toplanmasını ve ihtimal, Anadolu'da bir müstakil hükümet İstanbul'a taşınması kararını, barış konferansındaki
kurmalarını önlemek elimizde değildir...'' Yunan heyeti, 14 Ekim'de protesto etmiş idi. Barış
Bu raporuyla İngiliz Yüksek Komiseri'nin ileriyi, ne konferansının karar veya düşünceleri bilinmediği için
büyük bir isabetle gördüğünde şüphe yoktur. Fakat İngiliz Mustafa Kemal ile işleri konuşmanın caiz olamayacağı
Dışişleri Bakanlığı, bu rapora hiç kulak asmamış ve bunun bilindiği halde İngiliz Yüksek Komiserliği'nde Mustafa
mantıki sonuçlarına uymaya yanaşmamıştır. Binbaşı Noel'in Kemal ile geçici bir ''tarafsızlık anlaşması'' üzerinde
Kürt işlerini karıştırması, Türklerce İngiliz hiyaneti temasta bulunulması da gözönünde tutulmuştur. Bilhassa
için bir delil olarak ele alındı. Ona, 10 Temmuz 1919'da, Amiral de Robeck, İngiliz Yüksek Komiserliği'nin,
milliyetçiler aleyhinde bir politika güder görünmesinden idi. Londra'da da Osmanlı padişahının Konya'da mı, yoksa
kaçınmaya çalışmıştır. Bununla beraber, Amiral ''Bizim Bursa'da mı oturmasının daha uygun olacağı üzerinde
başlıca düşmanımız olan Mustafa Kemal gibi bir adama tartışmalar yapılır ve Lord Curzon'un ısrarıyla en
güvenmek, emniyetimiz için ağır bir tehlike'' olurdu, nihayet İstanbul'da kalmasına karar verilirken, Osmanlı
demekten de kendini alıkoymamıştı (11 Aralık 1919). Mebuslar Meclisi de, müstakil bir Türkiye'nin kabul
Venizelos, 20 Ekim 1919'da, ''Mustafa Kemal hareketinin edebileceği en son şartları tespit eden ''Milli Misak''ı
bastırılması mutlaka lazımdır'' diyor, General Milne de, kabul etmişti. 26/27 Ocak 1920'de İtilaf kontrolündeki
26 Aralık'ta, ''Mustafa Kemal hareketinin bastırılması Akbaş silah deposuna yapılan başarılı baskından sonra
şüphesiz lüzumludur, iğnelemek politikası hiç de tavsiye Milne, ''askeri durumunu kuvvetlendirmek'' lüzumunu
edilmez'' mütalaasında bulunuyordu. duymuştur. İngiliz takviye kuvvetleri Şubat 1920 sonunda
İngiliz Yüksek Komiserliği Türk milli hareketi karşısında yetişmişlerdi. Curzon, 10 Mart 1920, Lordlar kamarasında,
tarafsız davranmaya çalışıyor ''İstanbul'da işlerin İtilaf devletlerinin sabırlarını
Amiral de Robeck, 10 Kasım 1919'da Londra'ya yazdığı tüketecek bir dereceyi bulduğunu, her yerde zulüm ve
raporunda ''Mondros Mütarekesi müzakerelerinde Türk katliamlar işlendiğini'' söylemiş. Churchill de, daha
delegeleri, İstanbul'un işgal edilmesini kabul sonra ''İstanbul'da yakın bir ayaklanma ile karşı karşıya
etmemişlerdi. Biz de, teknik bakımından İstanbul'u işgal gelmiştik, ürkütücü katliamlar da beklenebilirdi. Bu
etmiş değiliz. Mütareke şartlarına göre işgal ettiğimizi durumda müttefikler, birlikte harekete geçmek zorunda
ilan etmek için gerçek bir sebep de yoktur ortada'' kalmışlardır'' demiştir. Türkleri ''cezalandırmak''
dedikten sonra, artık şimdi durumuna hakim olabilmek için maksadıyla girişilen İstanbul işgalini tasvip etmeyen
İstanbul'u işgal etmenin zaruretini belirtiyordu. Franchet d'Esperey'e, Milne ''hükümetimden aldığı emre
göre İstanbul'da yapılacak hareketler için hiçbir
Amiral de Robeck ve İstanbul'un işgali kimseden emir alamayacağım'' diyordu. Bu İngiliz
Lord Curzon ve Churchill'e göre İstanbul işgalinin baskınında Türk 10'uncu Kafkas Tümeni'nden altı er şehit
sebepleri düşmüş, birçok milliyetçi, hatta Rauf (Orbay), Kara
Profesör Jaschke'ye göre, bu işgalin sebepleri, Harbiye Vasıf, Faik (Kaltakkıran) ve Numan gibi milliyetçi bazı
Nazırı Cemal (Mersinli) ve Genelkurmay Başkanı Cevat mebuslar da Meclis'te yakalanarak tevkif olunmuşlardır.
(Çobanlı) paşaların açıkça itaatsizlik etmeleri idi. Bu
kumandanlar, General Milne'nin, 3 Kasım 1919'da, İzmir İstanbul işgali üzerine yorumlar, işgalin sonuçları
cephesindeki milli kuvvetlerin 3 km. geri alınmaları için İngiliz Komiserliği'nce Maliye uzmanı M. Graves bu
verdiği emri yerine getirmedikten başka kendiliklerinden tevkiflerin ''verdikleri netice itibarıyla gayet haklı
bazı Türk birliklerinin yerlerini de değiştirmişlerdi. Bu olduklarını, çünkü işgalin sonuna kadar başkentte hiç
haller, İngiliz kumandanının sabrını tüketmiş ve kanını ciddi ayaklanma tehlikesi çıkmadığını'' iddia eder.
başına sıçratmıştı. Bunun için, üç itilaf komiseri adına, Halide Edip Adıvar'ın fikri şudur: ''Biz, General Milne'e
Fransız Yüksek Komiseri DeFrance, 20 Ocak 1920'de ''47 müteşekkir olmalıyız. Çünkü İstanbul'da aldığı şiddetli
saat içinde, her iki Osmanlı generalinin vazifelerinden tedbirler, milli hareket prestijinin artmasına son derece
uzaklaştırılmalarını'' isteyen bir notayı Babıali'ye yardım etmiş oldu''. Birçok milliyetçi, bu arada Halide
verir. Bu davranış, Amiral de Robeck'in 6 Şubat 1920'de, Edip, İsmet Bey ve Fevzi Paşa Ankara'ya sığınmaya
''Türk içişlerine karışmamak politikası''ndan muvaffak olurlar. Vaktinde haber verilmediği için
vazgeçilmesi için yaptığı teklifin ilk müspet işaretleri Erzurum'da kalan İngiliz Yarbayı Rawlinson, Mustafa
Kemal'in elinde kıymetli bir rehine olarak kalmış ve daha emretmeleri, bu kabinenin zihniyetini aydınlatan
sonra, Malta mevkufları karşılığı olarak serbest olaylardır. Damat Ferit, ''Asiler''e karşı fetvanın,
bırakılmıştı. İşgalin, milli hareket için bir faydası da, İngilizlerin ısrarıyla çıkarıldığını iddia etmiştir.
Anadolu'da demiryolu üzerindeki İngiliz askerlerinin geri Ahmet Reşit Bey ise, bu marifetin, onun ahmaklığı eseri
alınması olmuştur. İzmit civarındaki çarpışmalar, olduğunu açıklamıştır. Her tarafa dağıtılan
Milne'i, birliklerini, Haziran 1920'de daha dar bir beyannamelerde, İngilizler, ''şeriat hamisi'' olarak
bölgeye, Tuzal-Kilye(!) çizisine kadar geri almaya gösterilmiştir. Eylül 1919 başlarında milli harekete
zorlamıştır. Bununla beraber, bir yıl sonra İtilaf karşı mücadeleye atılan Çerkez Ahmet Anzavur'a,
devletleri, Türk-Yunan Savaşı karşısında Vahidettin, 11 Nisan'da (1920) paşa unvanı tevcih
tarafsızlıklarını açıklayınca (13 Mayıs 1921) Derince'nin etmiştir. Fetvaya ve kendi beyannamesine (11 Nisan 1920)
iki mil doğusuna kadar milliyetçilerin ilerlemeleri dayanan Damat Ferit, Mustafa Kemal'e karşı son darbeyi
üzerine anlaşma yapıldı (Temmuz başları). indirmeye geçmişti. Anayasaya aykırı olarak ''Kuvayı
Mustafa Kemal'e karşı giriştikleri mücadelede Milliye'' kurmak töhmetiyle İstanbul'da bir Divan-ı Harp,
Yukarıda adı geçen Graves, Mustafa Kemal'e karşı Mustafa Kemal'i idama mahkum etmiş ve hüküm 24 Mayıs
girişilen mücadelenin bilançosunu şu suretle 1920'de, padişah tarafından tasdik olunmuştur. Fransız
özetlemektedir: ''Biz Mustafa Kemal'e ve Türkiye'deki en Başvekili Briand ise, 25 Haziran 1920'de, Fransız
canlı unsurlara karşı biçare Vahidettin'i ve Damat Meclisi'nde Musatfa Kemal'den ve Kuvayı Milliye'den
Ferit'i desteklemekle paramızı kötü bir ata koymuştuk. ''Bizde bunlara, yurtsever insanlar denir'' şeklinde
Fakat ne de olsa, sonuna kadar tuttuğumuz yolda devam bahsetmiştir.
etmek meziyetini göstermiştik... Aynı zamanda, himaye Mustafa Kemal, Damat Ferit'in darbesine, 2 numaralı
ettiğimiz bütün Hristiyanları sonunda bırakmış, ''Hiyanet-i Vataniye'' Kanunu'na dayanarak 3 Temmuz
memleketteki eski imtiyazlı durumumuzu ve büyük harpten, 1920'de, Damat Ferit'i idama mahkum etmekle karşılık
bilhassa Türkiye harbindeki zaferlerden beklediklerimizi vermiş ve Ankara Müftüsü tarafından bir karşı fetva
elden kaçırmıştık.'' çıkartmıştı. Damat Ferit'in kendi eliyle sancak verdiği
''Kuvayı İnzibatiye'', General Milne'in de tahmin ettiği
Dördüncü Damat Ferit kabinesinin zihniyeti ve davranışı gibi, ilk çarpışmada, milliyetçilere geçmişlerdir.
Damat Ferit'in Milli Harekete karşı giriştiği son Memlekette yer yer çıkartılan ayaklanmalar da, zamanla
mücadele söndürüldü.
Yüksek komiserlerin ''Milli hareketi resmen takbih Vahidettin'le eniştesi Damat Ferit'in, en büyük hayal
etmek'' için Babıali'yi sıkıştırmalarının sonucu, Damat kırıklığı dış politika alanında olmuştur. Topladıkları
Ferit'in, yeniden iktidara getirilmesi olmuştur. Millet bir 'Büyük Meşveret Meclisi'' 22 Temmuz 1920'de Barış
Meclisi İkinci Başkanı Hüseyin Kazım Bey'in bir itirazına Antlaşması'nın imza edilmesini kabul etmiştir.
Vahidettin şu cevabı verir: ''Ben istersem Rum Patriği'ni
de, Ermeni Patriği'ni de getiririm, Haham Başı'yı da Damat Ferit'in iktidardan çekilmesi
getiririm''. 5 Nisan 1920'de kurulan 4'üncü Damat Ferit Mebuslar Meclisi, 11 Nisan 1920'de kapatılmış olduğu için
kabinesinde Adliye Nazırı Bosnalı Ali Rüştü Bey'in Yunan antlaşma tasdik edilmemişti. Müttefikler bilhassa
ordusunun muvaffakiyeti için dua edilmesini ve Maarif Yunanlılar arasında da anlaşmazlık artmıştı. Bu şartlar
Nazırı Rum Beyoğlu Fahreddin Bey'in mektep kitaplarından altında, Damat Ferit'e, dostları İngilizler, artık
''Türk'' kelimesinin yerine ''Osmanlı'' sözünün konmasını çekilmesi tavsiyesinde bulunmuşlardır. Son 5'inci Damat
Ferit kabinesi, 31 Temmuz 1920'de, nasihat yoluyla, kuvvetli bir perde, bir set kurulmasını zaruri
anadolu'da milli hareketi durdurmak kararını vermişti. görmüşlerdir. Fakat, bu işte de, İtilaf devletleri,
İkinci İnönü zaferinden sonra da Vahidettin, artık Bolşevik aleyhtarı kuvvetlere yardım probleminde olduğu
Mustafa Kemal'e asi gözüyle bakmamaktadır. Fakat, gibi, mütereddit ve ayrı ayrı davranmışlardır. Bu arada,
padişah, Büyük Millet Meclisi'ni tanımak için kendisine General Thomson, 10 Mayıs 1919'da, biraz acele olarak,
yapılan teklifi kabul etmek cesaretini göstermemişti. ''İngilizlerin yerine İtalyan birliklerinin geleceği''
Mustafa Kemal'e karşı verilen idam hükmünü kaldırmak yolunda Azerbaycan hükümetine teminat vermişti. Ermeni
kararını da verememiştir. Vahidettin, Bu hareketleriyle, Başvekili Hatisyan'ın, ''Ermenistan aleyhindeki
bir İngiliz harp gemisiyle kaçmaktan başka bir şey hareketlerini kontrol için Erzurum'a kuvvetli bir askeri
yapamaz bir hale gelmiştir. heyet'' gönderilmesi için yaptığı teklif dikkate
6. 16 MART 1921 MOSKOVA ANTLAŞMASI alınmamış ve bunun yerine oraya Rawlinson'la birkaç er
TARİHÇESİ ÜZERİNE gönderilmiştir.
Londra Konferansı'nda Kafkasya meselesi
Profesör Jaschke'ye göre Türk-Rus dostluğunun kuruluşu 1919 yılı Aralık ayında başlayan ve 1920 Ocak ayında
uzun müddet yarı karanlık içinde kalmıştır. Rus devam eden Türk barış antlaşması için müttefikler arası
kaynaklarının yardımıyla bu durum, ancak bir parça hazırlık konuşmalarında, Batum'un, Danzig gibi serbest
aydınlatılmış bulunmaktadır. Yeni İngiliz, Rus, Türk bir şehir haline getirilmesinde ve Lazistan'ın Gürcülere
kaynaklarının yardımıyla bu problemi aşağıda bir özeti verilmesinde anlaşmaya varılmıştır. Damat Ferit ise,
verildiği gibi çerçevelemeye çalışmıştır. Bolşevikliği, şeyhülislamlık fetvalarıyla, Türkiye'den
uzakta tutmaya çalışıyordu. Azerbaycan ise, konferans
Kafkasya'da İtilaf politikası tarafından, 12 Ocak 1920'de fiilen tanınmasından mennundu
Kemalizmin, İttihat ve Terakki politikasının bir devamı ve içinde bulunduğu güç durumdan, İngiliz himayesinde
olmadığı, en iyi Kafkasya'da görülür. Bu yanlış İran'la birleşmek suretiyle çıkmaya çalışıyordu. Sir
anlayışla, İngiliz haber alma servisi, ''Enver Paşa'yı, Percy Cox de, Tahran'dan yazdığı bir raporda, bu
Şuşa'da (29 Temmuz 1919), Kemal'le sıkı temas halinde, birleşmenin ''her iki Azerbaycan'ı birleştirmek
yahut Bakü'de (10 Ocak 1920) iş başında sanıyordu. politikasını güden Turancılığa'' nihayet vereceği ve
Halbuki, İngilizlerin, İttihatçılık aleyhindeki Sivas ''Güney Hazer Denizi'nin İran ve Büyük Britanya
Kongresi yemininden (6 Eylül 1919) ve Anadolu'ya girerse kontrolüne girmesine'' yardım edeceğini bildiriyordu (11
Enver'in tevkif ettirileceğinden bilgileri vardı. Diğer Ocak 1920). Paris'teki İran heyeti ise, daima İran'ın bir
taraftan, İngilizler Enver'in başını getirecek olana 35 parçası olan ''Azerbaycan ve Ermenistan eyaletleri''nin
bin İngiliz birası vadetmişlerdi. 1918'de Osmanlı İran'a geri verilmesini Mart 1919'da istemişti.
hükümetinin Azerbaycan'a yaptığı silahlı yardımı
gözönünde tutan İngilizler, Mustafa Kemal'in de, Mustafa Kemal'in Kafkasya politikası
Azerbaycan ve Dağıstan'da bazı hareketlerde bulunmasından Mustafa Kemal'in, Bolşeviklerle ilk temas teşebbüsleri
endişe edebilirlerdi. 1919 yılı sonlarında, İngilizler, Mustafa Kemal, Amerikalı General Harbord'a
Mustafa Kemal'in Bolşeviklerle teması ve ''Türklerle ''Turancılık''ın ''hatalı bir anlayış'' olduğunu yazarken
Bolşeviklerin işbirliği'' hakkında bazı haberler alınınca şüphesiz, ister beyaz olsun, Ruslar için Kafkasya'nın er
Denikin kuvvetlerinin yenilmesinden sonra, bu iki yıkıcı geç iddia edecekleri bir saha olduğunu biliyordu. Enver,
kuvvetin (!) birleşmesini önlemek üzere, Kafkasya'da bu durumu 1918'de hiç anlayamamıştır. Mustafa Kemal'in,
200 yıl süren çarpışmalardan sonra, Rusya ile dostluk Azerbaycan'ın da Sovyetleştirilmesini (28 Nisan 1920)
kurmak fikri tamamıyla ihtilalci bir anlayıştı. Elinde kolaylaştırmış ve Mayıs 1920 ortalarında, ''Türk milli
hiçbir maddi kuvvet olmadan mücadeleye atılınca bu yola kuvvetlerinin mümessili'' olarak Sovyet Dışişleri
dökülmek zorunda kalmıştır. Daha Havza'da iken, Komiserliği'yle temasa geçmişti. Kurulmak üzere bulunan
Karabekir'le muhaberesinde Bolşeviklerle temasa girmek Milli Türk hükümetiyle ittifak konuşmalarına başlamadan
meselesi üzerinde durulmuştur. Bolşeviklerin misafir hemen önce Halil Paşa Moskova'dan silah, cephane ve para
olarak Erzurum ve Sivas kongrelerinde hazır bulundukları verilmesini istedi. O vakit, Moskova'da , TBM Meclisi'nin
hakkında hiçbir vesika gösterilememiştir. Çiçerin'in açıldığından haber alınamamıştı. Bolşevikler, Halil
Türkiye işçi ve köylülerine 13 Eylül 1919 tarihli dostça Paşa'dan yapılacak maddi yardıma karşılık Bitlis, Van ve
olmayan bildirisi aleyhte sayılır. Esrarlı Kırım Muş vilayetlerinden bazı yerlerin Ermenistan'a
''tuzak''ından sonra Avrupa'da Mustafa Kemal'in Bulat verilmesini istemişlerdir. Halil Paşa, yüz bin lira
Paşa müstear adıyla yaveri Azmi'yi Moskova'ya gönderdiği kıymetinde altınla Moskova'dan ayrılmış ve bunları
haberi Avrupa'da ortaya çıktı. Buna karşı, Halil Paşa'ya Karaköse'de Tümen Kumandanı Cavit Bey'e (General Cavit
verilen vazife tamamıyla gizli kalmıştır. Halil Paşa, Erdelhun) teslim etmiştir.
İstanbul'da, 8 Ağustos 1919'da mevkuf (tutuklu) bulunduğu Mustafa Kemal Paşa'nın ''Kafkas Seddi''ni yıkmak planı
Bekirağa Bölüğü'nden kaçmış ve Eylül 1919 ortalarında Bundan sonra, Türk-Sovyet münasebetlerinin ikinci safhası
Sivas'a gelmişti. başlamıştır. Mustafa Kemal, Kazım Karabekir'e yolladığı 6
Şubat 1920 tarihli bir yazıda, Kafkasya'da Bolşevik
Milli Mücadelede silah, cephane ikmali ve dış politika istilasını kolaylaştırmakla Kafkas Seddi'ni arkadan
Mustafa Kemal, onu ''Bolşeviklerle yolu açmak ve onlardan yıkmak ve her iki taraf hareketlerinin düzenli
silah, cephane ve para almak''la vazifelendirdi. işbirliğiyle Doğu kapılarını açmak istediğini açıklar.
Kazanılacak dostluğun kıymeti ''arkayı emniyete almak ve Bunun için, TBM Meclisi'nin dışişler hakkında ilk kararı
silah yardımı'' ile ifade olunabilirdi. Cephane kıtlığı Moskova'ya bir heyet gönderilmesi olmuştur. 26 Nisan
Anadolu'da, her vesiyle ile her yerde kendini 1920'de Türkiye ''Muvakkat İcra Heyeti'', Sovyet Rusya
hissettiriyordu. Daha Mondros Mütarekesi sıralarında bunu Halk Komiserler Meclisi'ne bir mektup yazarak ihtilalci
sezen Mustafa Kemal Paşa, 3 Kasım 1918'de, silah ve Rusya ile birlikte emperyalizme karşı mücadele azmini
cephanenin emniyet altına alınması lüzumunu Genel bildirmiş ve Azerbaycan'ın Sovyet Cumhuriyetleri
Kurmay'a hatırlatmıştır. Hemen arkasından kurulan Karakol çevresine girmesini telkin etmiştir.
Cemiyeti'nin esas vazifesi de (4'üncü madde) bu idi. Bekir Sami heyetinin birkaç ay süren yolculuğu esnasında,
Silah ve cephane problemi, bütün milli mücadele süresince Çiçerin'in 2 Haziran 1920 tarihli cevabı gelir. Bunda,
dış politikaya da müessir olmuştur. İskenderun sancağı, ahalisi karışık bütün bölgelerde ''serbest plebisit''
milli misak sınırları içinde olduğu halde, Güney yapılması istenmişti. Cemal Paşa da, Mustafa Kemal'e
cephesinden acele ikmal yapabilmek için Musatfa Kemal bu gönderdiği 11 Haziran 1920 tarihli mektubunda Sovyet
bölgeden, geçici olarak, vazgeçmeye katlanmıştı. Birçok hükümetinin, her şeyden önce, Türk-Ermeni sınırlarında
ıstırap içinde cepheye cephane yetiştiren Anadolu bir düzeltmeye önem verdiğini bildirir. 31 Mayıs'tan beri
kadınının kahramanlık türküsü Avrupa'ya kadar ulaşmıştı. Moskova'da bir dostluk antlaşması için konuşmalarda
Bakü'de Komünist Partisi'yle aylarca süren konuşmalardan bulunan Ermeni delegesi Şant da bu intibaı kazanmıştır.
sonra ''Moskova ile İhtilalci Türkiye'' arasında bir Fakat, Ermenilerle Sovyetler arasında, sadece Tiflis'te
köprü kurmaya muvaffak olan Halil Paşa (Kut), bir mütareke yapılmıştır ki bu durum da Anadolu ile
Kızılordu arasında vücude getirilen irtibatın kopmasına kördüğümü, kendi kılıcıyla kesmeye karar verir. Türk Doğu
sebep olmuştur. Kazım Karabekir, Maku (İran'da) üzerinden Ordusu, 28 Eylül'de, 1914 sınırını aşarak 30 Eylül'de
münazaalı Nahçivan bölgesine birkaç subay gaöndermek (6 Sarıkamış'ı, bir ay sonra da Kars'ı işgal etmişti.
Mayıs 1920) ve Sovyet Azerbaycan Harbiye Komiserliği'yle Ermenistan, 8 Kasım'da mütareke ve 2 Aralık 1920'de de
11'inci Kızılordu'ya birer mektup (23 ve 24 Haziran 1920) barış yapmak zorunda kalmıştır. Bu arada, Bekir Sami
yazmakla bu irtibatı kurmuştu. Bey'e Milli Misak'a aykırı arazi isteklerinin şiddetle
reddedilmesi talimatı verildi (16 Ekim) ve bu gibi aşırı
Bekir Sami Heyeti'nin Moskova konuşmaları isteklerin Sovyetlerin, ''Emperyalizme karşı birlikte
24 Temmuz'da başlayan konuşmalarla bir ay sonunda, bütün mücadele'' arzusunda şüpheler uyandıracağı hatırlatıldı.
önemli meseleleri açık bırakan bir geçici anlaşmaya Sovyet hükümeti buna aldırmadı ve tersine, 11 Ekim'de
varılmıştı. General Ali Fuat Cebesoy tarafından metni Erivan'a gelen elçi Legran'ı, Ermenistan'ın
yayınlanan bu anlaşmanın birçok maddesi 16 Mart 1921 Sovyetleştirilmesini hazırlamak ve Ankara Sefiri tayin
antlaşmasına uymaktadır. Fakat, hudutlar meselesine karar ettiği Budu Mdivani'yi de, Türk-Ermeni konuşmalarında
verilememişti. 28 Ağustos konuşmasında, Çiçerin, yine Van aracılık yapmakla vazifelendirdi. Bu aracılık kabul
ve Bitlis vilayetinden bazı yerlerin verilmesinde ısrar olunmamış, fakat 2 Aralık 1920'de Ermenistan
etmiş, sonunda Bitlis'ten bir küçük yerle yetineceğini Sovyetleştirilmişti. Bu suretle Taşnak hükümetinin aynı
açıklamıştır. Buna rağmen, büyük bir başarı elde günde imzaladığı antlaşma hukuken hükümsüz oluyordu.
edilmişti. Yarbay Seyfi Bey (General Düzgören) ilk silah Bundan sonra, Ankara'nın 6 Aralık'ta yaptığı yeni konuşma
kafilesini gönderebilmiş ve bunlar 22 Eylül 1920'de teklifini Çiçerin 9 Aralık'ta kabul etmekle beraber
Trabzon'da teslim alınmıştı. Polonya-Sovyet harbi bütün Gümrü'nün ve Kars'ın bazı kısımlarının boşaltılmasını da
Sovyet kaynaklarının bu uğurda kullanılmasını istedi. Sovyet Ermeni hükümetinin Gümrü Antlaşması'nın
gerektirdiği bir sırada, Türkiye'ye silah vermekle değiştirilmesi için istediği yeni bir konferans kabul
Sovyetlerin, Türk dostluğuna ne kadar kıymet verdikleri olunmadı. Bolşeviklere direnen Gürcü hükümetinin de
daha iyi anlaşılır. Sovyetleştirilmesiyle uğraşan Moskova için, Kafkas
Berlin'den Moskova'ya 16 Ağustos'ta gelen Enver Paşa, problemini, Ankara ile anlaşarak çözmek zarureti kendini
Mustafa Kemal'e yazdığı bir mektupla, Sovyet Harbiye göstermişti.
komiser yardımcısının, Anadolu'ya Azerbaycan birlikleri
göndermek istediğini haber veriyordu. Enver'in bu Sovyet Moskova antlaşmasının imzası
birliklerinin başında kendisinin bulunmak istediği Moskova elçiliğine tayin olunan (21 Kasım 1920) Ali Fuat
anlaşılıyor. (Cebesoy) ve Yusuf Kemal reisliğindeki Türk heyeti,
Kars'ta bir ay kaldıktan sonra Tiflis (21-31 Ocak 1921) -
Taşnak Ermeni hükümetiyle yapılan mütareke ve barış Bakû (1-8 Şubat 1921) üzerinden hareketle 19 Şubat
Durumu aydınlatmak zarureti karşısında, Bekir Sami Bey, 2 1921'de Moskova'ya varmışlardı. Şartlar 1920 yazına
Eylül'de rapor vermek üzere, Yusuf Kemal Bey'i nispetle daha uygundu. Bilhassa, Lenin ve Stalin, şahsen,
(Tengirşenk) Moskova'dan Ankara'ya gönderir. 6 Ekim'de konuşmaların çok çabuk yürümesine çalışmışlardır. O
başkente gelen Yusuf Kemal Bey bir milyon altın ruble de sıralarda, Londra Konferansı'nın da Türk barış şartları
getirmişti. Bekir Sami Bey'in raporundan, Sovyet arazi üzerinde konuşmalarda bulunması, Bolşevikleri
isteklerinin, Taşnak Ermeni hükümetini düşürmek için yumuşatmıştır. Stalin, 22 Şubat günkü ilk konuşmada
ileri sürüldüğü anlaşıldığından, Mustafa Kemal, bu İngiltere ile bir ticaret anlaşması yapılacağından
Türkiye ile bir ittifak yerine bir ''kardeşlik
anlaşması'' teklifinde bulundu. Para, silah ve insan Türk-İngiliz dostluğunun bozulması
yardımı vaadetti. ''Ermeni meselesini de, kendiniz İngilizlerde Mustafa Kemal hayranlığı
çözdünüz'' dedi. 10 Martta, Batum'un Türk birlikleri
tarafından işgali son dakikada güçlük çıkarmıştı. Rus limanlarının, 29 Ekim 1914'de, Osmanlı donanması
Lenin'in, Mustafa Kemal'e şahsi bir telgrafı ile mesele, tarafından bombardıman edilmesi, Türk-İngiliz dostluğunu
Sovyetler lehine çözüldü. Fevzi Paşa da, 10 Mart 1921'de, bozan ilk olay değildir. Daha geri gidilirse, 28 Temmuz
BM Meclisi'nde gizli bir oturumda, Sovyetlerle anlaşmanın 1914'de, İngiliz tezgâhlarında yapılmakta olan Osmanlı
lüzumu üzerine konuşmuştur. 17 Martta imzalanan antlaşma, harp gemilerinin müsaderesi, 1907 İngiliz-Rus anlaşması
aynı gündeki Londra antlaşması göz önünde tutularak, ve 1876'da, bir buhranda Türkiye'nin Rusya'ya ve
Çiçerin'in arzusu üzerine, 18 Martta açıklanmıştır. görülmemiş bir zulüm istibdada terkedilmiş olması ileri
Antlaşmadaki araziye ait hükümlerden (plebisitsiz Kars, sürülebilir. Birinci Dünya Harbi'nde, İngiltere,
Ardahan ve Artvin'in Türkiye'ye bırakılması, Batum yerine Anadolu'nun paylaşılmasına katılmamıştır. Fakat,
Sürmeli bölgesinin verilmesi ve Azerbaycan himayesinde Allenby'nin göz kamaştırıcı başarıları, İngiltere'yi
muhtar Nahçivan'ın kurulması) başka gizli noktalar da kendi başına, Osmanlı Devletiyle mütareke yapmaya ve
vardır. Bunlarla, Sovyet Rusya, Asya politikasında uygulanmasını ve her şeyden önce, İngiliz menfaatlerinin
değişiklik yaptığı takdirde istişare mecburiyetini ve 10 uğrayacağı zararlar düşünülmeden, sözde esaret altındaki
milyon altın ruble, iki tümene yetecek kadar silah ve ''azınlıkların kurtarılması''nı, eline almaya
cephane vermesini kabul etmekte idi. İbrahim Tali Beyin sürüklemiştir. Fakat, Kars ve İzmir olayları ''Rumların
de (Öngören) Ankara'nın delegesi olarak bulunduğu Doğu ve Ermenilerin İngiliz ordusunun itibarını yükseltecek
Milletleri Bakû Kongresinde (1-9 Eylül 1920), Zinovjev insanlar'' olmadıklarını göstermişti. Ermeni dostu
''Kemalizmin bir Komünist Hareketi olmadığını biliyoruz. sıfatıyla Türkiye'ye Amerikalılar, hattâ İngilizler, Türk
Fakat, İngilizlere karşı her ihtilalci mücadeleyi dostu olarak dönmüşlerdi. Kan dökülmesini önlemeye
desteklemeye hazırız'' demişti. çalışan İngiliz Yüksek Komiserleri ve yardımcıları, kısa
zamanda, Yunanlı müttefikin haklı olduğundan şüpheye
Kemalist İhtilâlinin Bolşeviklere sağladığı faydalar düşmeye başlamışlardı. Atina'daki İngiliz elçisi bir
Bu Bolşevik politikasının onlar için faydası, ''Kemalist raporunda, ''Yunanlıların şahsiyeti çekici değildir. Türk
ihtilâlinin, Sovyet bakımından umumî olarak, Sovyet karakteri ise, İngiliz duygularına daha yakındır'',
rejiminin kuvvetlenmesini ve bilhassa Kafkasya'da diyordu. Bilhassa, İngiliz Harbiye Bakanlığında, Mustafa
Bolşevik idaresinin yerleşmesini sağlıyan muazzam bir Kemal'e karşı hürmet duygusu, süratle duyulmaya
hareket'' olmasında idi. Mustafa Kemal'den başka Doğu başlamıştı. Lord Curzon şöyle diyordu: ''Şu menhus İzmir
Cephesi Kumandanı Kâzım Karabekir de idi. Mustafa çıkarmasından beri, her Türk, Mustafa Kemal'in temsil
Kemal'den başka Doğu Cephesi Kumandanı Kâzım Karabekir de ettiği yurtseverlik davasına derin bir sempatiden başka
Bolşevik dostluğunun samamî bir taraftarı idi. bir duygu besleyemez''. Bir taraftan, konferans, Osmanlı
Karabekir'in cenaze merasimine (28 Ocak 1948) Ankara'da, devletini Konya, Kayseri, Sivas ve Erzurum gibi Anadolu
Sovyet Elçilik Heyetinin katılması, bir Bolşevik şükran yayla şehirleri etrafında bir Beylik halinde küçültmeye
borcu olarak kabul olunabilir. çalışırken, tanınmış İngilizlerin kurdukları İngiliz-
Osmanlı Cemiyeti, Loyd Corc'a yazdığı bir mektupta
7- TÜRK-İNGİLİZ DOSTLUĞUNUN YENİLENMESİ ''yalnız İngiltere ve Hindistan menfaati adına değil,
dünya barışı için de, Türkiye'nin, Trakya, Anadolu ve Çanakkale'nin Anadolu yakasındaki Fransız ve İtalyan
başkenti İstanbul'dan mahrum edilmeyeceği yolundaki kuvvetlerinin geri alınmasında kendini göstermiştir. Tek
sözüne bağlı kalmasını'' istiyordu. (12 Şubat 1920). Loyd bir Fransız askerinin, Türkler tarafından vurulmasına
Corc, İngiltere'de, Türkler lehine uyanan sempati razı olmayan Poincar´e, Mustafa Kemal'le konuşmak üzere
duygularını teessüfle karşılarken, İzmir çıkarmasını General Harington'nun Mudanya'ya gitmesini kabul
tasvip etmeyen İngiliz Genel Kurmay Başkanı Sir Henry etmiştir. 23 Eylül 1922 tarihli müşterek Müttefik notası,
Wilson, eski Türk dostluğuna dönülmesini hararetle arzu Müttefik cephesinin görünüşte kurulduğuna işaret
ediyordu. sayılabilirdi. Çanakkale'de, Türk süvarisi aynı günde,
Bu zat, 1920 sonlarında ''doğru İngiliz politikası, ''tarafsız bölgeye'' girince İngiliz birlikleri daha dar
Mustafa Kemal'le dost olmaktır'' diyordu. 1921 bir mevzie yerleşmek üzere geri çekilmişler (24 Eylül) ve
sonlarında, Çörçil de, Mustafa Kemal'le anlaşmaya Türk kuvvetleri de ateş etmeden, karşılarında
yanaşmıştı. İstanbul'daki İngiliz kuvvetleri yerleşmişlerdi. Londra'da, o kadar sinirli bir hava
kumandanlığına yeni tayin olunan Sir Charles Harington'a, esiyordu ki İngiliz kabinesi, Lord Curzon'un muhalif
14 Aralık 1921'de, yazdığı bir mektupta, Genel Kurmay reyine karşı, 29 Eylülde, Harington'a, ''kendisi
Başkanı Wilson ''yapacağımız en doğru hareket tarafından tesbit edilecek kısa bir zamanda, kuvvetlerini
İstanbul'dan çıkıp gitmek ve Türklerle dost olmaktır'' tarafsız bölgeden geri çekmediği takdirde üzerlerine ateş
diyordu. Londra Konferansında, İngiliz esirleri işi edileceği''ne dair Türk kumandanına bir ültimatom
çözülmeyince bu vazife Harington'a verildi. Bu İngiliz verilmesi için talimat vermişti.
kumandanının Mustafa Kemal'le görüşmek düşüncesi İngiliz kabinesi, her an ''ültimatomun verildiği ve
gerçekleşememişti. muhasamatın başladığı'' haberlerini almak üzere aralıksız
toplantı hâlinde idi. Harington, ültimatomu, Türk
Türk zaferlerinin İngiliz-Türk münasebetleri üzerine kumandanına verilmemiş ve sadece cebinde saklamıştı.
tesirleri Çörçil'in de övdüğü gibi, Harington'un ''soğukkanlılığı,
Ankara'nın İstanbul mümessili Hâmit Beyle İngiliz Yüksek sabrı ve taktı'' Mudanya Konferansının başarısını
Komiseri Sir Horace Rumbold arasında 23 Ekim 1921'de sağlamıştır. Harington, İsmet Paşanın güvenini de
''esirlerin mübadelesi''ne dair olan anlaşma İngiliz-Türk kazandığı için konferansın birçok buhranları
münasebetlerinin düzelmesine yardım etmişti. Bununla geçiştirebilmiştir. Mustafa Kemal Paşa da, Harington'a
beraber, bu münasebetlerin yeni bir düzene girmesi için yazdığı bir mektupla, ''İsmet Paşa ile aralarındaki
Yunan ordusunun yok olması gerekiyordu (30 Ağustos 1922). karşılıklı saygı duygularından dolayı'' kendisine
Bu sırada Çanakkale'deki İngiliz kuvvetlerinin Türk teşekkürlerini bildirmişti.
kuvvetleri tarafından sıkıştırılmasından çıkan buhranda, Türk-İngiliz dostluğu, Musul meselesinin çözülmesinden
İngiliz kabinesi, takviye birlikleri göndermekle beraber, sonra, Amiral Field'in (14 Ekim 1929) merasimle kabulüyle
Mustafa Kemal'in ''müttefikleri İstanbul'dan çıkarmasını kesin olarak yenilenmiş sayılabilirse de, bu dostluğun
önlemek üzere kuvvet kullanılmasına'', 15 Eylül 1922 temel taşı, Mudanya'da atılmıştır.
karar vermişti. Yalnız Mustafa Kemal'in Müttefik
askerlerine ateş edeceğine ihtimal vermeyen ve 8. YENİ TÜRKİYE'NİN SINIRLARI
soğukkanlılığını muhafaza eden Lord Curzon olmuştur.
Çörçil'in, 16 Eylülde, Dışişleri Bakanlığına sormadan Mustafa Kemal'in milli hudutlar üzerine fikri
yayınladığı ateşli ve sert bildirisinin ilk sonucu,
Damat Ferit, 1914 hatta 1912 hudutlarını muhafaza bir sınır değildi. Fakat, ''dil farkına dayanan bir
hülyasını beslerken Mustafa Kemal, daha mütarekeden önce, hudud''a nisbetle daha sade idi.
imparatorluğun Arap kısımlarından vazgeçilmesi
gerektiğini anlamıştı. Atatürk, hatıralarında güney Trakya'da Türk hududu
hududun 26 Ekim 1918'de Haleb'in kuzey batısında, İngiliz Avrupa Türkiyesinde, 30 Ekim 1918'de, hudut, Meriç
süvari tümenine karşı kazandığı zaferle ''Türk boyunca uzanıyordu. Bu nehrin Talveg'i bu tarihten bir az
süngülerinin'' tayin ve tesbit etmiş olduğunu anlatır. evvel, 24 Eylül 1918 Berlin protokoluyla Türk-Bulgar
Erzurum ve Sivas kongrelerinde ''millî hududu'' çizmek hududu olarak tesbit olunmuştu. Bu, 6 Eylül 1915 Sofya
gerekince, O, Türk süngülerinin kanla çizmiş olduğu bu anlaşmasının yerini almıştır. Osmanlı Parlâmentosu, bu
hududu seçmiştir. Mustafa Kemal'e göre ''süngü, kuvvet, anlaşmayı, tasdik etmediği için Bekir Sami Bey,
şeref ve haysiyetin müdafaa edemediği hatlar, başka Londra'da, İsmet Paşa da Lozan'da, Trakya Batı hududu
hiçbir prensiple müdafaa edilemez.'' Mondros olarak, 29 Eylül 1913 İstanbul barış hududunu; Batı
Mütarekesinde (30 Ekim 1918), Erzincan Mütarekesinin (18 Trakya için de, Millî Misaka göre (3 üncü madde) plebisit
Aralık 1917) tersine olarak, bir ayırıcı çizi istemişlerdir. Lord Curzon, Wilson'un, ''kendi
gösterilmemiştir. Profesör Jaschke'ye göre, mütarekenin 7 mukadderatlarına serbestçe hâkim'' olmak prensibini
inci maddesi varken böyle bir çizinin tesbit edilmesi ortaya atmakla, dünya barışına bir darbe indirdiğini
hiçbir değer taşımaz. söyleyerek bu istekleri reddetmiştir. Mustafa Kemal'in,
Wilson prensipleri için söyledikleri, şüphesiz, onun
Mustafa Kemal'e göre güney hududumuz tarafından 22 Kasım 1920'de çizilen Türk-Ermeni hududu
Nitekim, Musul ve İskenderun, Mondros Mütarekesi için de tam yerindedir.
yürürlüğe girdikten sonra işgal olunmuşlardır. Mustafa
Kemal, 28 Aralık 1919 ve 24 Nisan 1920 nutuklarında Erzurum ve Sivas kongreleriyle Millî Misak arasındaki
''süngülerle çizilen güney sınırımızı'' şu suretle ayrılık
göstermiştir: İskenderun Güneyi - Antakya- Halep ve Katma Erzurum ve Sivas kongreleri beyannamelerinde 30 Ekim 1918
istasyonları arası - Cerablus - Fırat Köprüsü Güneyi - Mütareke hattı içindeki bölgeler ''bölünmez bir bütün''
Deyr-i Zor - Musul Güneyi - Kerkük ve Süleymaniye. olarak kabul edildiği halde Millî Misakta, bu hattın
Açıkladığına göre, bu çizgi, ''vatanımızın, Türklerle ve ''dahil ve haricinde'' denilmiştir. Doktor Rıza Nur'a
Kürtlerle meskûn kısmını'' içine almaktadır. Profesör göre, bazıları Suriye'yi de Millî Misak içine almak
''Eğer Wilson'un 12 inci maddesine göre (Osmanlı istemişlerse de, çoğunlukla bu fikir reddolunmuştur.
Devletinin Türkelrle meskûn kısmı) hareket etmek ''Hariç'' kaydıyla ne gibi bir amaç güdülmüştür?
icabederse, Kürt meselesinden dolayı, bu bölgede hudut İskenderun sancağı bu hattın içinde idi. Batı Trakya'ya
tesbiti güçleşir'' diyor. ve doğudaki üç sancağa da Millî Misakta ayrı maddeler
1921 Londra Konferansında, Ankara delegesi Bekir Sami konmuştur. Hamdullah Suphi Tanrıöver'in anlattığına göre,
Bey, İskenderun sancağı için, ''Arap dili hududu esasına Husrev Bey (Gerede) 22 Ocak 1920'de İstanbul meclisinin
göre muhtariyet'' istedi. 9 Mart ve 20 Ekim 1921 gizli bir oturumunda, Mustafa Kemal Paşanın gönderdiği
anlaşmalarında, üzerinde mutabık kalınan ve Lozan Barış misak metnini okumuştur. Bu metin şimdiye kadar
Antlaşmasına doğru gibi geçirilen ve Bağdat demiryolundan yayınlanmamıştır.
ibaret olan hudut demiryolu platformu Türk toprağında
kalacak) Mustafa Kemal'in istediği gibi savunulması kolay EK: 1918 OSMANLI HÜKÜMETİ
11.4.1920. Hadi Paşa: 2.5.1920. Ahmet Hamdi Paşa: 13.ƒ
Sultan: VI ıncı Mehmet Vahidettin 4.7.1918 (2-17.11.ƒ 5.1920. Zeki Paşa: 23.10.1920.-4.11.1922.
1922 yalnız Halife). Bahriye Nazırları: Ahmet Cemal Paşa: 28.3.1914. Hüseyin
Sadrazamlar: Mehmet Talât Paşa: 4.2.1917. Ahmet İzzet Rauf Bey: 14.10.1918. Ali Rıza Paşa: 11.11.1918. Şakir
Paşa: 14.10.1918. Ahmet Tevfik Paşa: 11.11.1918, (2) Paşa: 4.3.1919. Ahmet Avni Paşa: 2.4.1919. Ali Rıza Paşa
13.1.1919, (3) 24.2.1919. Damat Ferit Paşa: (4) 5.4.1920. (V.) 21.7.1919. Salih Hulûsi Paşa: 18.8.1919. Mehmet Hadi
(5) 31.7.1920. Dürrizade Abdullah Efendi (V.): 14.6.- Paşa (V.) 23.10.1919. Salih Hulûsi Paşa: 1.11.1919. Salih
11.7.1920. Tevfik Paşa: 21.10.1920-4.11.1922. Ali Rıza Hulûsi Paşa (V.) 8.3.1920. Bükat Esat Paşa: 14.3.1920.
Paşa (V.): 12.2.-14.4.1921 Kara Mehmet Sait Paşa: 5.4.1920. Hamdi Paşa: 31.7.1920.
Şeyhülislâmlar: Mustafa Kâzım Efendi: 8.5.1916. Ömer Salih Hulûsi Paşa: 21.10.1920-ƒ 4.11.1922.
Hulûsi Efendi: 14.10.1918. İbrahim El Haydari Efendi: Hariciye Nazırları: Ahmet Nesimi Bey: 4.2.1917. Mehmet
11.11.1918. Mustafa Sabri Efendi: 4.3.1919. İbrahim El Nabi Bey: 14.10.1918. Mustafa Reşit Paşa: 11.11.ƒ 1918.
Haydari Efendi: 2.10.1919. Dürrizade Abdullah Efendi: Yusuf Franko Paşa: 24.2.1919. Damat Ferit Paşa (V.):
5.4.1920. Mustafa Sabri Efendi: 31.7.1920. Mehmet Nuri 4.3.1919. Safa Bey: 6.6.1919-18.7.1919. Mustafa Reşit
Efendi: 26.9.1920-4.11.1922. Paşa: 2.10.1919. Safa Bey: 8.2.1920. Damat Ferit Paşa
Evkaf Nazırları: Mustafa Kâzım Efendi (V.) 4.2.1917. (V.): 5.4.1920. Safa Bey: 21.10.1920. Ahmet İzzet Paşa:
Abdurrahman Şeref Bey: 14.10.1918. (Kambur) Ahmet İzzet 13.6.1921-4.11.1922.
Bey: 11.11.1918. Hoca Vasfi Efendi: 4.3.1919. Mehmet Dahiliye Nazırları: İsmail Bey: 30.7.1918. Ali Fethi Bey:
Hamdi Efendi: 19.5.1919. Sait Bey (V.) 2.10.ƒ 1919. Ömer 14.10.1918. Mustafa Arif Bey: 11.11.1918. (Kambur) Ahmet
Hulûsi Efendi: 8.3.1920. Osman Rifat Paşa: 5.4.1920. İzzet Bey: (V.): 13.1.1919. Cemal Bey (Konya
Hilmi Paşa: 31.7.1920. Hüseyin Kâzım Bey: 13.6.1921. Sait Valiliğinden): 4.3.1919. Mehmet Ali Bey: 7.4.1919. Ali
Bey (V.) 20.8.1921-4.11.1922. Kemal Bey: 19.5.1919. İbrahim Ethem Bey (V.): 29.6.ƒ
Harbiye Nazırları: Enver Paşa: 3.1.1914. Ahmet İzzet Paşa 1919. Adil Bey (Defter-i Hakani Emini): 21.7.1919. Damat
(V): 14.10.1918. Abdullah Paşa: 11.11.1918. Cevat Paşa: Şerif Paşa: 2.10.1919. Ebu Bekir Hazım Bey: 8.2.1920.
19.12.1918. Ömer Yaver Paşa: 13.1.1919. Ali Ferit Paşa: Ahmet Reşit Bey (Rey): 5.4.1920. Reşat Bey (V.):
24.2.1919. Avni Paşa (V): 4.3.1919. Ahmet Abuk Paşa: 26.4.1920. Reşit Mümtaz Paşa: 31.7.1920. Ahmet İzzet
10.3.1919. Şakir Paşa: 2.4.1919. Şevket Turgut Paşa: Paşa: 21.10.1920. Ali Rıza Paşa: 13.6.1921. Salih Hulûsi
19.5.1919. Ali Ferit Paşa: 29.6.1919. Nazım Paşa: Paşa (V.): 24.6.-18.8.1922.
21.7.1919. Süleyman Şefik Paşa: 13.8.1919. Mersinli Cemal Adliye Nazırları: Halil Bey (Menteşe): 4.2.1917. Hayri
Paşa: 2.10.1919. Salih Hulûsi Paşa (V): 21.1.ƒ 1920. Efendi: 14.10.1918. Haydar Efendi (Gürcü), Mehmet Şerif
Mustafa Fevzi Paşa: 3.2.1920. Damat Ferit Paşa (V.): (V.): 11.11.1918. Damat Arif Hikmet Paşa: 13.1.ƒ 1919.
5.4.1920. Kara Mehmet Salih Paşa (V.): 8-18.4.ƒ 1920. Molla Mahmut Cemil Efendi: 24.2.1919. İsmail Sıtkı Bey:
Ahmet Hamdi Paşa (V.): 10.6-17.7.1920. Hüseyin Hüsnü 4.3.1919. Mehmet Cemil Bey: 26.4.1919. Vasfi Bey:
Paşa: 28.8.1920. Ziya Paşa: 21.10.1920-4.11.ƒ 1922. 19.5.1919. Mustafa Nuri Efendi: 21.7.1919. Kâzım Bey (Baş
Erkân-ı Harbiye Reisleri: Enver Paşa: 3.1.1914. Ahmet Müddeiumumi): 8.2.1920. Mehmet Celâl Bey 8.3.1920.
İzzet Paşa: 14.10.1918. Cevat Paşa: 3.11.1918. Mustafa (Bosnalı) Ali Rüştü Bey: 5.4.1920. Mustafa Bey
Fevzi Paşa: 24.12.1918. Cevat Paşa: 14.5.1919. Hadi Paşa: 21.10.1920. Arif Hikmet Paşa: 14.8.1921. Kâzım Efendi:
2.8.1919. Fuat Paşa: 12.9.1919. Cevat Paşa: 9.10.ƒ 1919. 20.8.1921-4.11.1922.
Şevket Turgut Paşa: 16.2.1920. Nazif Paşa (V.):
Devlet Şûrası Reisleri: Halil Bey: 4.2.1917. Reşit Akif 5.4.1920. Cemal Bey: 31.7.1920. Hüseyin Kâzım Bey:
Paşa: 14.10.1918. Damat Mehmet Şerif Paşa: 11.11.ƒ 1918. 21.10.1920. Mehmet Hadi Paşa (V.): 13.6.1921-4.11.1922.
Cemil Molla: 24.2.1919. Seyit Abdülkadir Efendi 4.3.1919. Posta Telgraf Nazırları: Hüseyin Haşim:?.9.1917.
Ethem Bey (V.): 19.5.1919. Rıza Tevfik Bey: 24.5.1919. Abdurrahman Şeref Bey (V) 14.10.1918. Rıza Tevfik Bey
Ethem Bey (V.): 19.6.1919. Vasfi Bey: 8.7.1919. Mustafa (V.): 11.11.1918. Yusuf Franko Paşa: 2.1.1919. Ethem Bey:
Sabri Efendi (V.) 28.7.1919. Rauf Bey: 18.8.1919. 24.2.1919. Mehmet Ali Bey: 4.3.1919. Bu nazırlık
Abdurrahman Şeref Bey: 2.10.1919. Cemil Molla: 11.3.1920. 12.4.1919 da kaldırılmıştır.
Ahmet Reşit Bey (V.): 5.4.1920. Rıza Tevfik Bey: İaşe Nazırları: (Kara) Kemal Bey: 22.8.1918. Doktor Celâl
31.7.1920. Mustafa Arif Bey: 21.10.ƒ 1920. Tevfik Paşa Muhtar Bey: 14.10.1918. Raşit Bey: 11.11.1918. Ahmet
(V.): 18.8.1921-4.11.1922. İzzet Paşa (V.) 2.1.1919. Abdurrahman (Vefik) Bey:
Maliye Nazırları: Cavit Bey: 4.2.1917. Abdurrahman 13.1.1919. Bu nazırlık 20.1.1919 da kaldırılmıştır.
Efendi: 11.11.1918. Tevfik Bey (Biren, Divanı Heyet-i Vükelâya memur nazırlar (devlet nazırları): Ali
Muhasebattan): 4.3.1919. Şevket Turgut Paşa: 19.6.1919. Rıza Paşa, Reşit Akif Paşa: 20.5.1919. Tevfik Paşa, İzzet
Ata Bey: 24.2.1919. Ferit Bey (Tek) 5.7.1919. Tevfik Bey Paşa, Abdurrahman Şeref Bey: 22.5.1919. Haydari-ƒ zade
21.ƒ 7.1919. Faik Nüzhet Bey: 11.3.1920. Reşat Bey: İbrahim, Ahmet Abuk Paşa, Çürüksulu Mahmut Paşa, İsmail
5.4.1920. Abdullah Bey: 21.10.1920. Faik Nüzhet Bey: Hakkı Paşa, Topçu Rıza Paşa: 24.5.1919.
14.8.1921. Tevfik Bey: 3.11.1922. Mebuslar Meclisi Reisleri: Halil Bey: 14.10.1918.
Maarif Nazırları: Nazım Bey: 30.7.1918. (Kara) Mehmet Celâlettin Arif Bey: 26.1. ve 10.3.1920. Reşat Hikmet
Sait Paşa: 14.10.1918. Rıza Tevfik Bey: 11.11.1918. Yusuf Bey: 31.1.-28.2.1920.
Ziya Bey: 13.1.1919. Ali Kemal Bey: 4.3.1919. Sait Bey: Âyan Meclisi Reisleri: Ahmet Rıza Bey: 1918. Musta2fa
19.5.1919. Abdurrahman Şeref Bey: 8.3.1920. Rum Beyoğlu Asım Efendi 31.3.1919. Tevfik Paşa: 10.1.1920.
Fahrettin: 5.4.1920. Abdullah Bey (Kâmil Paşazade) (V.) İstanbul'da İtilâf Yüksek Komiserleri:
26.4.1920. Hadi Paşa: 31.7.1920. Abdullah Efendi: İngiliz: Amiral Sir Somerset Arthur Gaugh-Calthorpe
21.10.1920. Sait Bey 20.8.1921-3.11.1922. (yardımcısı Amiral Richard Webb) 13.11.1918-5.8.1919.
Nafia Nazırları: Ali Münif Bey: 4.2.1917. Mehmet Ziya Amiral Sir John de Robeck (Yardımcısı Webb): 11.9.1919.
Paşa: 14.10.1918. Şevket Turgut Paşa (V.): 24.2.1919. Sir Horace Rumbold (yardımcısı Nevile Henderson):
Ahmet Avni (İsmail Sıtkı, V): 4.3.1919. Ş.Turgut Pş.: 17.10.1920.
2.4.1919. Ferit (Tek): 21.5.1919. Abuk Ahmet Paşa: 21.ƒ Fransız: Amiral Amet 13.11.1918. Defrance: 30.3.1919.
7.1919. Tevfik Bey: 8.3.1920. Doktor Cemil Paşa: General Pell´e: 10.2.1921.
5.4.1920. Osman Rifat (V.) 26.4.1920. Zeki Bey: 31.7.ƒ İtalyan: Kont Sforza (yardımcısı Lodif´e): 13.11.1918.
1920. Ali Rıza Paşa: 11.2.1921. Safa Bey: 13.6.1921. Ali Maissa: 14.8.1919. Marki Garroni: 22.11.1920.
Rıza: 18.8.1921. Safa Bey: 24.6.-4.11.1922.
Ticaret ve Ziraat Nazırları: Mustafa Şeref Bey: 4.2.1917.
Mehmet Ziya Paşa (V.) 14.10.1918. Kostaki Vayani:
11.11.1918. Mehmet Ziya Bey (V). 12.2.1919. Abdullah Bey:
24.2.1919. Ethem Bey (Dirvana) 4.3.1919. Abuk Ahmet Paşa
(V.): 28.7.1919. Tahir Hayrettin Bey: 18.8.1919. Mehmet
Hadi Paşa: 14.9.1919. Abdurrahman Şeref Bey (V.):
8.2.1920. Mehmet Ziya Bey: 8.3.1920. Hüseyin Remzi Paşa:
sonuna kadar onun idare ettiği İstiklâl Savaşımızla (19
II Mayıs 1919-24 Temmuz 1923) Türk vatanı her taraftan
PROFESÖR JASCHKE'NİN ''TÜRK İSTİKLÂL saldıran üstün düşmanların pençelerinden kurtarılmış,
MÜCADELESİ TARİHİ''NE DAİR YAZISI ÜZERİNE yeniden bir vatan yaratılmış ve yeni bir Türk devleti,
MÜLÂHAZALARIM VE BU YAZININ TARTIŞILMASI ''Türkiye Cumhuriyeti'' kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti,
Türk İhtilâlinin ilk siyasî neticesidir. Atatürk bununla
Türk İhtilâlinin Önemi, M.Kemal'in Seziş kuvveti da yetinmemiş ve en büyük askerî zaferlerden sonra hiç
Atatürk'ün liderliğindeki ''Türk Kurtuluş Savaşı'' ve kimsenin aklından geçirmeye cesaret edemeyeceği
''Türk devrimleri'' daha doğru bir deyimle ''Türk ''devrimler''i başarıyla uygulamıştır. ''Atatürk
İhtilâli'' Birinci Dünya Harbi sonlarında, birçok millet Devrimleri'' Türk İhtilâlinin yapıcı ve kurucu
tarafından girişilen kurtuluş savaşının ve ihtilâllerin safhasıdır. O, en büyük bir asker olduğu halde, savaşı,
en başarılısı ve iç ve dış sonuçları bakımından en ancak millî varlığı kurtarmak için başvurulacak bir çare
önemlisidir (14). olarak görürdü. Ona göre, savaşın rolü; ancak, barış
Birinci Dünya Harbi'nde Türk vatanı, galiplar arasında içinde, medeniyet yolunda çalışmaya ve ilerlemeye yol
paylaşılmış, mütareke ile de en can alacak yerleri işgal açmaktır. Savaştan sonraki devrimlerle de, Türk
olunmuş ve Türk milletinin istiklâl ve hürriyeti fiilen milletinin, yüzelli yıldan beri hasretini çektiği Batı
sona ermişti. En fenası, ''Birinci Dünya Harbi'ni medeniyet dünyasına katılmasını mümkün kılmıştır.
kazanmış olanların diktasına karşı hiçbir şey
yapılamayacağı fikrinin memlekette umumî bir hâl alması Türk İhtilâli üzerinde içeride ve dışarıdaki araştırmalar
idi. Bu devletlerin merhametlerinden, Wilson Atatürk, bu mutlu sonuçlara nasıl ulaşabilmiştir? Bunda,
prensiplerine sığınmaktan başka bir çare aranmuyordu. onun dehâsının, Türk milletinin fedakârlık ve kahramanlık
Mustafa Kemal, yabancıların merhametine inanmazdı. Wilson gibi yüksek meziyetlerinin, maddî ve manevi
prensiplerine de bel bağlamazdı. Milletçe, mütareke kuvvetlerinin, coğrafya faktörünün rolleri nelerdir?
şartlarının galipler tarafından kötüye kullanılmasına Birinci Dünya Harbi'nden, yenilmiş, fakir, silâhsız çıkan
karşı devletçe ve milletçe dayanmak, mümkün olduğu kadar Türk milletinin, bütün dünyayı dize getiren, Batı
silâh teslim etmemek ve Anadolu'nun elverişli yerlerinde âlemine, haklarını kabul ettirebilmesinin sır ve hikmeti
toplanmak, fırsat gözetmek fikrinde idi''. nelerdir? Atatürk, ne biçim sihirli prensiplere dayanarak
Bundan başka: ''Milletler, harpte yorulmuşlardır. zaferlerini sağlayabilmiştir?
Anadolu'da, yeni bir harbe tutuşmak istemeyeceklerdir'' Onu başarıya ulaştıran bu esrarlı prensiplerin, dün
diyordu. olduğu gibi, bugün de yarın da, bize ve istiklâlleri için
Daha mütarekede, Mustafa Kemal'i, o zamanın çarpışmak zorunda kalacak milletlere, en doğru yolu
şahsiyetlerinden ayıran ilk şey, ondaki bu teşhis kuvveti gösterecek tükenmez bir ilham ve kuvvet kaynağı olduğunda
idi. Zaman, yalnız onun doğru düşünmüş olduğunu ispat şüphe yoktur. Bilim dünyasının, bu başarısının sırlarını
etmiştir (15). çözmeye ve birçok karanlık noktaları aydınlatmaya
Türk milletinin en ümitsiz ve en zayıf bir zamanında çalışmasının sebeplerini bunda aramalıdır.
mücadeleye atılan Mustafa Kemal Paşa, ''esaret ve Şimdiye kadar, içeride Kurtuluş Savaşımızı ve
teslimiyet'' taraflısı Osmanlı padişah ve hükûmetinin devrimlerimizi incelemek ve yaymak için çok şeyler
yıkıcı müdahalesini de kırarak istilâcılara karşı, bütün yapılmıştır. ''İnkılâp Tarihi'' dersleri yüksek öğretim
dünyayı şaşırtacak zafer kazanmasını bilmiştir. Başından ders programlarımızla 1934'den beri yeralmış
bulunmaktadır (16). Atatürk'ün, kendi eliyle yüksek mütareke kabineleri listesi üzerinde kendi düşüncelerimi
himayesinde, kurduğu ''Türk Tarih Kurumu'' (12 (Nisan kısaca teker teker sunmayı bir vazife saymaktayım.
1931), ölümünden sonra devlet eliyle kurulan ''Türk Batı bilim dünyasında, şüphesiz, Türk İhtilâli üzerine
İnkılâp Tarihi Enstitüsü'' (15 Nisan 1942 Maarif Vekili çalışmakta olan başka bilginler de vardır. Bundan sonra,
Hasan Âli Yücel'in öncülüğüyle) ön safta sayılması sırasıyla, bu zatların, Türk devrimleri üzerindeki
gereken ana kültür kurullarımızdandır. Bundan başka, yayınları da bu sahifelerde tanıtılacaktır.
''Türk Devrim Ocakları'' (12 Nisan 1947, Genel Başkan
Şair Behçet Kemal Çağlar) ve ''Mustafa Kemal Derneği'' (6 I. İTİLÂF DEVLETLERİNİN TEZATLI
Kasım 1947) gibi millî kurullarımız da, kendilerine düşen ZAFER POLİTİKASI
vazifeleri yapmaya çalışmaktadırlar.
Avrupa'da ve Amerika'da ''Yakın Doğu Enstitüleri'', Loyd Corc'un uyuşturucu bir demeci
''Doğu seminerleri'' de bıkmadan araştırıyorlar. Bu 1. Loyd Corc'un, Türkiye hakkındaki 5 Ocak 1918
enstitü ve seminerlerde, bütün ömürlerini, Türk Kurtuluş demecinin, daha önce, harp içinde, Osmanlı
Savaşı'nı ve Türk devrimlerini incelemeye vakfetmiş İmparatorluğunun Anadolu ile birlikte paylaşılması için
mütevazi bilim adamları bulunması çok ümit verici bir yapılan anlaşmalarla ''tezat'' halinde olduğu
olaydır. Sadece bunları hatırlamak da hiçbir şey ifade meydandadır. O, bu yeni demecinde hiç de samimî değildi.
etmez. Eserlerini tanıtmak ve çalışmalarında onlara Bununla, o, profesörün de işaret ettiği gibi, Osmanlı
yardım etmek bizim için bir borçtur. Bu yöndeki Batılı Devletinin 1918 yılı başlarında, harpten çıkmasını
yayınların, dikkatle göz önünde tutulmasındaki büyük sağlamak amacını güdüyordu. Halbuki, Loyd Corc'un bu
faydayı açıklamaya lüzum görmüyorum. Millî Mücadele demeci, Osmanlı Devletinde hiçbir tepki uyandırmamıştır.
tarihimizin, bizim için ve bütün dünya için ibret O vakit, iktidarda bulunan İttihat ve Terakki Partisi ve
alınacak bir ders olabilmesi, bunun en ince noktalarına Enver Paşa, ordu saflarından gelen bazı muhalefet (18) ve
kadar ilk elden vesikalara dayanılarak yazılmasıyla uyarmalara rağmen, sonuna kadar Almanya ile birlikte
mümkündür. yürümekten vazgeçmemişlerdir.
Yakın tarihimizin çeşitli problemleri üzerine, Türk ve
yabancı vesika ve ana kaynaklara dayanarak makale, Wilson prensiplerinin gerçek manası
monografi ve kitaplar yayınlayanların ve aralıksız, bütün 2. Anadolu'nun paylaşılması ve İstanbul'un Ruslara
bir ömür boyunca çalışmakta olanların ön safında, bırakılması için yapılmış olan müttefikler arası gizli
Almanya'da, Münster Üniversitesi Doğu Semineri Profesörü anlaşmalar Wilson prensiplerine aykırıdır. Türk
Dr. Jµaschke gelmektedir (17). Bunun için sayın milletinin de lehinde görünen 12'inci maddeyi dünyaya
profesörün, şimdiye kadar yayınlanmış olan vesikalara ilân etmiş bulunan Wilson, Jµaschke'nin de belirttiği
göre ''İslâm dünyası'' dergisinde çıkan son yazısının gibi İzmir işgaline karar veren konsey konuşmaları
geniş bir özetini yukarıda sunmuş bulunmaktayım. Konu, sırasında Türk İzmir ve arka bölgesinin Yunanistan'a
her bakımdan bizce önemli olduğu için yalnız bu özeti verilmesi lehinde oy vermiştir. Bundan başka, ABD.,
vermekle yetinmeyerek Jµaschke'nin dokunduğu problemler Osmanlı Devletinin Mondros Mütarekesi'yle boşalttığı
üzerinde, belki onun göremediği bir kısım yeni vesikalara Kafkasya'da, Ermenilere yapılacak her türlü tecavüzden
dayanarak, daha fazla durmayı faydalı buldum. Bu amaçla Osmanlı Devletini sorumlu tutmak ve bu tecavüzler
Profesörün sekiz bölümde ele aldığı problemlerle Osmanlı önlenmediği takdirde, Wilson prensiplerinden Türkler
lehindeki 12 inci maddenin hükümsüz sayılacağı tehdidinde
bulunmak gibi anlaşılması gerçekten güç garip politikası'', Türk milletini de, bu yeni düzeni kurmak
hareketlerde bulunmuştur. Amerika'nın barış konferansında amacıyla mücadeleye ve ihtilâle sürüklemiş bulunuyordu.
ve mütareke devrindeki davranışlarıyla Wilson
prensiplerinin birbirine ne kadar taban tabana zıt olduğu İtilâf devletlerinin Kafkasya ve Anadolu'yu
görülüyor. Gerçi, amerika, Sevr Antlaşmasını imzalayanlar boşaltmalarının gerçek sebepleri
arasında yoktur. Fakat, Paris Barış Konferansında, 3. İngilizler, Kafkasya'daki kuvvetlerini ''terhis'' ve
çoğunluğu Türk olduğunda hiç şüphe olmayan Trakya ve ''tasarruf'', en nihayet son Osmanlı Meclisinin
İzmir'le birlikte Batı Anadolu'nun Yunanlılara toplandığı sıralarda İstanbul'da kuvvetli bulunmak
bırakılması veya işgal ettirilmesi için geçen düşüncesiyle geri çekilmişlerdir. (ilk boşaltma 26
konuşmalarda, kendi prensiplerine aykırı olarak Ağustos 1919, Batum'un bırakılması 4 Temmuz 1920).
Yunanlılar lehinde oy vermiştir. Sonunda da Sevr Fransız ve İtalyanlar ise, oraya asker göndermemişlerdir.
Antlaşmasıyla (10 Ağustos 1920) tesbit ve tâyini Fakat, Fransızların Klikya'yı, İngilizlerin Samsun
kendisine bırakılmış olan Osmanlı-ƒ Ermeni hududunu, dolaylarını ve Anadolu demiryollarını bırakmalarında Türk
içinde hiçbir Ermeni bulunmayan bütün Doğu baskısını en başta hesaba katmalıdır. Millî Türk
vilâyetlerimizi bırakacak gibi çizen (22 Kasım 1920) kuvvetleriyle çatışmamak için, Sivas Kongresinden hemen
kişinin de Wilson olduğu bir gerçektir. Durum böyle sonra, Merzifon ve Samsun'daki İngiliz müfrezeleri geri
olunca, insanın, acaba Wilson da, Loyd Corc gibi alınmıştır (Merzifon 20 Eylül, Samsun 4 Ekim 1919).
Türklerin bütün ümitlerini ''Wilson prensipleri''ne Anadolu demiryolunu tutan İngiliz kuvvetlerine gelince,
bağlayarak başka kurtuluş yolları aramamaları için mi bu bunlar, Mustafa Kemal Paşanın emriyle harekete geçen Garp
uyuşturucu 12 inci maddeyi ortaya atmıştır, diyeceği Cephesi Kumandanı Ali Fuat Paşanın (Cebesoy) kuvvetleri
geliyor. Mustafa Kemal, Türk milletini ''Wilson karşısında Eskişehir'den İzmit'e kadar geri atılmışlardır
prensipleri'' hülyasından vazgeçirmek için Sivas (20-28 Mart 1920) (20).
Kongresinde oldukça uğraşmak zorunda kalmıştır (19). Fransızlar ise, Urfa (9 Şubat - 11 Nisan 1920), Maraş (21
Birinci Dünya Harbi'nden sonra, dünya nizamını kurmaya Ocak - 10 Şubat 1920), Gaziantep (1 Nisan 1920 - 8 Şubat
gelenler, sendeleme ve sayıklama geçiriyorlardı. İdealist 1921) Adana cephesi (21 Ocak 1920 - 20 Ekim 1921)
devlet adamı Wilson, milletlere ve bu arada biz Türklere savaşlarından sonra Klikya'yı muhafaza edemeyeceklerini
de hürriyet vadederken hırçın politikacı Klemanso, anlamışlar ve üç yıl (Kasım 1918 - 20 Ekim 1921)
Osmanlı Devletinin etrafını esaret çemberiyle çevirmeye tutunmaya çalıştıkları Klikya'yı ve dolaylarını kesin
çalışıyordu. Loyd Corc da, yeryüzüne yeni harplerin olarak boşaltıp çekilmişlerdir. Bu boşaltmada ve yeni
tohumlarını saçıyordu. Türk milletinin Avrupa hak ve Türk devletiyle yapılan Ankara Anlaşmasını (20 Ekim 1921)
adaletine inancı sarsılmış ve havaya yeni bir Ortaçağ'ın imza etmekte Suriye'yi muhafaza kaygısı da sezilmektedir.
karartısı çökmeye başlamıştı. ''Milletlerin kendi Türk millî mücadelesi olmasaydı, pekâlâ, zayıf
mukadderatlarına hâkim olmaları'' prensibi, mühim kuvvetlerle de olsa, İtilâf devletleri işgal sahalarında
işlerde, eşit olarak, her millet için kabul kalabilirlerdi. Buralardan çekilişlerinin gerçek
olunmadığından haksızlığa uğrayan milletler, zorla kabul sebepleri üzerinde önemle durmayı faydalı gördüm. Bunda
ettirilen antlaşmalar üzerine yamalar yapmak suretiyle Sayın Profesörün de bana katılacağına eminim.
değil, yeni yapıcı bir anlaşmaya ulaşmak için çalıştılar. 4. Yunanlıları, her türlü hak ve adalet prensiplerine ve
Bunu yapanlar ''yeni düzen'' kurmak fikriyle mücadeleye mütareke hükümlerine aykırı olarak İzmir'e gönderen (15
atılmışlardır. İşte, İtilâf devletlerinin ''tezatlı zafer Mayıs 1919) ve bu tecavüzden bir yıl sonra (22 Haziran
1920) sadece kendi çıkarlarını sağlamak için Yunan sıyrılmak mümkün olamazdı. Damat Ferit'in yaptığı gibi
ordusunu Bursa-Uşak-Nazilli çizgisine kadar ilerleten ve şahsî tanışıklığa (22) veya eski tarihî dostluklara
birçok masum Türk kanının akıtılmasına sebep olan güvenerek çocukça teklif ve isteklerde bulunmanın (23)
Müttefiklerde vicdanî endişe ve mülâhazaların varlığını herkese gülünç olmaktan başka bir şeye yaramayacağını
kabul etmek çok iyimserlik olur sanırım. Bununla beraber, anlamayanların, devlet idaresine kalkışmaları ne kadar
bu tecavüzler yapılırken bizi savunan akıl ve mantık acınacak bir haldir. İtilâf devletlerinin ise, yenilmiş
sahibi Batılılar, hattâ İngilizler yok değildi. bir Osmanlı Devletine mecbur olmadıkça, önemli tâvizlerde
bulunmayacakları aşikârdı. Bütün mesele, müttefikleri,
eski kararlarından vazgeçirtecek kadar kuvvetli bir baskı
2. BABIÂLİNİN ANLAŞMA VE UZLAŞMA yapabilmekte idi. Müttefikler, haksız olarak, Türk
POLİTİKASI milletinin yok edilmesine ve Türk vatanının
paylaşılmasına karar vermişler ve aralarında bu konuda
Vahidettin'in ve mütareke Osm. hükümetlerinin anlaşmışlardır. Atatürk'ün dediği gibi ''Nasfet ve
davranışları merhamet niyaz etmekle millet ve devlet işleri
V. Mehmet Reşad'ın ölümüyle (3 Temmuz 1918) Osmanlı görülemez'' (24). Gerçekten Babıâli'nin, Mütarekede
tahtına gelen VI ıncı Mehmet Vahidettin, Osmanlı güttüğü politika ''anlaşma ve uzlaşma'' değil, düpedüz
devletini, kendi bildiği gibi idareye başlamıştı (21). esarete götüren ''mümaşat ve riyakârlık''dan başka bir
Dört buçuk sene süren saltanatında, iktidara geldiği şey değildi. Sivas Kongresinden sonra, İstanbul'da
hükümetler, onun talimatı dışına çıkmamışlardır. Karışık işbaşına gelen Ali Rıza Paşa hükûmetinin de diğer Osmanlı
bir zamanda Osmanlı tahtına çıkan Vahidettin'in, devlet Mütareke hükümetlerinden farksız olduğunu anlatmak için,
idaresini elinde tutmasında, şüphesiz, Birinci Dünya bu hükûmet harbiye nazırının Sivas'ta Üçüncü Kolordu
Harbi sonlarında, Avrupa merkez devletleri Kumandanlığına gönderdiği 1 Kasım 1919 tarihli şirfe
hükümdarlarının, hatta hanedanlarının tahtlarını telgrafnamenin bazı parçalarını sunmak isterim: ''...Pek
kaybetmelerinin tesiri çok olmuştur. Osmanlı padişahı, aşikârdır ki İtilâf devletlerinden herhangi birisine
kendisinin ve hanedanının, ancak İtilâf devletlerinin karşı bugün silâh kuvvetiyle bir muvaffakiyet istihsali
teveccühünü kazanmakla yerinde kalabileceklerine inanmış düşünülemez. Devletin gelecekteki selâmetini sağlayacak
ve bu teveccühünü en ön plânda tutmuştur. Vahidettin 27 muvaffakiyetleri elde etmek için en güvenilir silâh,
Ocak 1919 günü, başkâtibi Ali Fuat Türkgeldi'ye tahtını siyaset ve efkârı umumiyeye haklarımızı tanıtmak
kurtarmak için istilâcılara niçin boyun eğmek zorunda olacağında şüphe yoktur... Müttefik işgal kuvvetlerine
kaldığını şu sözlerle anlatmıştır: ''...Bizi tazyik ile karşı mahallî silâhlı bir ayaklanma tertibi veyahut
Meclis-i Mebusanı dağıttırdılar. Fikirlerini ihsas değil, İtilâf İtilâf kuvvetlerini muharebe ile tardetmek üzere
âdeta açıktan açığa ihsas ediyorlar... karşımızda memleket içinden silâhlı kuvvetler tertip ve sevki, ne
müracaat edecek kuvvet olarak yalnız sizi tanırız... İngiliz ve ne de Fransızlara karşı muvaffakiyet veremez.
istediklerimizi yapmazsanız sizi de tanımayız demek Belki bu gibi hareketlerin, muhasamatın iadesi suretinde
istiyorlar''. telâkkisiyle, devleti, her bakımdan yeni birtakım
Müttefikleriyle birlikte yenilen Osmanlı Devleti hakkında güçlüklere sokacağında şüphe edilemez...''.
Müttefiklerin yargıları, şüphesiz, ağır olacaktı. Bütün
sorumluluğu, İttihat ve Terakki hükûmetinin sırtına M. Kemal'in zulum ve istilâya karşı davranışı
yüklemekle bunun sonuçlarından kurtulmak ve işin içinden
Mustafa Kemal Paşa'nın görüşü ise büsbütün başka idi. olan Yunan ordusu, ne doğudaki Erivan Ermenileri
Urfa, Maraş ve Antep'i işgal eden ve buralarda türlü tehlikesi, ne de Urfa, Maraş, Antep, Adana ve Mersin
tecavüzlerde bulunan Fransızları, memleketin yüksek bölgelerine yayılan Fransız kuvvetleri ve bunları
menfaatleri için, hoş tutmayı isteyen ve Kuvay-ı destekleyen yerli Ermeniler, millî mukavemeti, bu iç
Milliyenin o vakit İstanbul'da sözcülüğünü yapan zatlara ayaklanmalar kadar uğraştırıp zayıflatmamış ve
verdiği 12 Kasım 1919 tarihli cevap bu görüşü şu suretle hırpalamamıştır. Bunun içindir ki, BMM. Başkanı Mustafa
açıklamıştır: ''...Fransızların hoş tutulmasında ne Kemal Paşa, meclis açıldıktan sonra, millî mücadeleyi
kazancımız olacağına doğrusu bizim aklımız ermiyor. Garp yürütebilmek için her şeyden önce, bütün millî gücü, bu
zihniyeti, tabasbus ve riyakârlığın hassaten zulüm ve iç ayaklanmaları bastırmakla kullanmıştır. O, bunda çok
itisafına uğradığı bir milletten çıktığını görürse, o haklıydı. Millî hükûmet, Anadolu'ya hâkim olduktan sonra,
milletin yaşamak hakkı olmadığına, zelil, hakir, duygusuz dış düşmanlarla savaş daha kolay olacaktı. Nitekim de
bulunduğuna hükmeder ve haince maksadlarını tatbikte bir böyle olmuştur.
beis görmez. Tersine, yapılan haksızlıklardan, zulümden
avazımız çıktığı kadar bağırmalı, düşmanlıklarını dilimiz 3. MİLLİ HAKLARIN SAVUNULMASI
döndüğü derecede yüzlerine vurmalıyız ki hayatımıza
kasdetmiş olan Avrupa nazarında yaşamak hakkına sahip Millî Cemiyetlerin Kurtuluş Savaşı'ndaki rolleri
olduğumuz anlaşılsın. Mümaşat ve riyakârlıktan ibaret Yakın tarihimizde olduğu gibi (Genç Osmanlılar, İttihat
olan Babıâli politikasının mürevvici değiliz. Muhterem ve Terakki Cemiyeti) Birinci Dünya Harbi sonundaki
heyetinizin de, aynı ruh ve fikirle millî siyasetimizi batışımızda da kurtuluş mücadelesini, ne isimde olursa
takip etmesini vatanın selâmeti namına rica ederiz. olsun, millî cemiyetlerin yüklenmesi gerekiyordu. Bu
Mustafa Kemal''. tarihî vazifeyi, Osmanlı Devletini, başındaki birkaç
Bütün mütareke boyunca, Babıâli'nin İngiliz, Fransız, kişinin diktatörce karariyle Birinci Dünya Harbi'ne sokan
İtalyan ve Amerikan yüksek komiserleri nezdinde yaptığı ve sonunda Türkiye'yi batıran ''İttihat ve Terakki
teşebbüsler, Atatürk'ün tasvir ettiği tabasbus ve Partisi'', kendi kendini feshetmişti (5 Kasım 1918).
riyakârlık kadrosunu geçmemiştir. Millî hakların, barış yoluyla savunulması vazifesini,
Kasım ve Aralık 1918'de, İstanbul'da ve kısmen Anadolu ve
Fetvacılar ve Millî Mücadele Trakya'da kurulan ''Müdafaai Hukuk Cemiyetleri''
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyin divanı harpce idamına yüklenmiş bulunuyorlardı. Bu vazifeyi türlü siyasî,
dair verilen hükmün padişah tarafından bir fetvaya içtimaî ve iktisadî içtihatların çarpıştığı ''siyasî
dayatıldığını anlatmakla Profesör Jµaschke çok önemli bir partiler'' yapamazlardı.
noktaya daha dokunmuş bulunmaktadır. Türlü isimdeki Millî Müdafaai Hukuk Cemiyetlerinin en
''Taassub ve medrese'', Boğazlıyan kaymakamının zayıf tarafı, her birinin yalnız memleketin bir
asılmasında olduğu gibi (25) Millî mücadelenin de şeriata bölgesinin haklarını savunmakla kendilerini görevli
aykırı olduğuna dair fetvalar yazmakla memleketin esaret saymaları idi. Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'ya geçtikten
ve cehalet altında kalması için düşmanla işbirliği sonra (19 Mayıs 1919) ilk iş olarak Erzurum Kongresinde
yapmaktan bile çekinmemiştir (25a). ''Halife (10-20 Temmuz 1919), ''Doğu Vilâyetleri Müdafaai Hukuk
fetvaları''nın, Anadolu içerisinde sebep olduğu ''İç Cemiyeti''nin adını ''Doğu Anadolu Müdafaai Hukuk
ayaklanmalar'' Anadolu'da ''Millî mukavemet'' Cemiyeti''ne çevirmiş ve cemiyetin nizamnamesinde çok
düşmanlarının en tehlikelisiydi. Ne İzmir'den ilerlemekte önemli değişiklikler yapmıştır. Millî mücadelenin
temelini ve kadrosunu ise ''Türk milletinin birliğini''
sağlayacak olan ''Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk İtilâf baskısıyla tevkif ve yerleri değiştirilen
Cemiyeti'' teşkil etmişti (26). Anadolu ve Rumeli'de Kumandanlar
kurulmuş olan bütün millî cemiyet ve reddi-ilhak Profesör Jµaschke, 9 uncu Ordu Kumandanı Yakup Şevki
heyetlerini birleştiren Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Paşa'nın İngiliz İşgal Ordusu Kumandanı General Milne
Cemiyeti, Sivas Kongresi beyannamesinde (11 Eylül 1919) tarafından verilen bir emirle vazifesinden geri
belirtildiği gibi (2 ve 3 üncü maddeler), ''Osmanlı alındığını yazmakla Mütareke devrinin en acıklı bu
camiasının bütünlüğü, millî istiklâlimizin sağlanması, noktasına dokunmuş oluyor. Mütareke devrinde,
hilâfet ve saltanatın masuniyeti için millî kuvvetleri ''Memleketin menfaatlerine göre hizmet etmeye çalışan
âmil ve millî iradeyi hâkim kılmak, Osmanlı memleketinin Türk kumandanları İngilizlerin gazabına uğrayarak tevkif
herhangi bir cüzüne karşı yapılacak müdahale ve işgale, veya azil'' olunmuşlardır. En ileride İngilizler olmak
bilhassa vatanımız içinde müstakil bir Rumluk ve üzere, İtilâf devletleri böylelikle Yıldırım Orduları
Ermenilik kurmak maksadını güden hareketlere karşı Aydın, Gurubu Kumandanı Mustafa Kemal Paşanın, daha Mütarekenin
Manisa, Balıkesir cephelerinde mücahedat-ı milliyede ilk günlerinde, Başkumandanlık Erkânıharbiye Reisliğine
olduğu gibi, müttehidan müdafaa ve mukavemet esası''nı yazdığı gibi ''Türk ordusunun kendileri tarafından sevk
kabul etmişti. Bu suretle, Sivas Kongresinde Rumluk ve ve idaresi''ni sağlamış oluyorlardı. İngiliz işgal
Ermenilik kurulması tasavvurlarına karşı olduğu gibi aynı kumandanlığının emriyle tevkif edilen ve görevlerinden
şiddetle İtilâf devletlerine karşı da mukavemet edilmesi uzaklaştırılan veya geri çağırılan kumandanların listesi
kararlaştırılmıştır. Bu gerçek, daima gözönünde tutulması oldukça uzundur. Bir fikir vermiş olmak için belli başlı
gereken en önemli bir olaydır. Anadolu ve Rumeli Müdafaai kumandanların isimlerini veriyorum.
Hukuk Cemiyetinin tarihî misyonu: Tevkif olanlar
1. Millî Mücadeleyi zafere ulaştırmak ve vatan 1. Kars'ta 12 inci Tümen Kumandanı Albay Ali Rifat (1876-
topraklarından düşman çizmelerini çıkarmak ve, 1953) (28),
2. Milletin ileriye doğru hamlelerine engel olan, mazinin 2. Batum'da 5 inci Tümen Kumandanı Albay Mürsel (Baku)
bütün yıkıntılarını, molozlarını ortadan kaldırmaktı. (1882-1945),
Millî Mücadele, ancak Türk milletinin elbirliğiyle 3. Kafkas İslâm Ordusu Kumandanı Nuri Paşa (Killigil)
yapılabilirdi. Bu birlik çeşitli sosyal kanaat sahibi (1890-1949),
siyasî partilerle değil, ancak her sınıftan Türk halkını 4. Şark Ordular Grubu Kumandanı Halil Paşa (Kut) (1881-
içinde toplayan ''Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk'' 1957),
cemiyetiyle yapılabilirdi. Mustafa Kemal Paşanın, 5. 6 ıncı Ordu Kumandanı Ali İhsan Paşa (Sabis) (1882-
Anadolu'ya geçer geçmez, daha önce kurulmuş olan bütün 1957),
Müdafaai Hukuk Cemiyetlerini Anadolu ve Rumeli Müdafaai 6. 9 uncu Ordu Kumandanı Yakup Şevki Paşa (Sübaşı) (1876-
Hukuk Cemiyeti ve kendi bayrağı altında toplamasının 1939),
maksadı bu idi. Bu cemiyet, Büyük Millet Meclisi 7. Eski Samsun Kumandanı Refet Paşa,
kurulmadan önce Türk milliyetçiliğinin, padişaha, 8. İstanbul Muhafızı Ali Sait Paşa (Akbaydoğan) (1876-ƒ
hükûmetine ve İtilâf devletlerine karşı başarıyla 1950),
mücadele eden ilk siyasî teşkilât idi. Mustafa Kemal de, 9. Erkânı Harbiyei Umumiye Reisi Cevat Paşa (Çobanlı)
Millî Mücadele hareketinin ve cemiyetin ruhu ve lideri (1870-1938),
idi (27).
10. Erkânı Harbiyei Umumiye Birinci Şube Müdürü Yarbay çektiği de tevsik olunmamıştır. Gerçekte, yakup Şevki
Basri Bey (General Basri Saran) (1885-1934), Paşa mütarekeye aynı hareketlerinden dolayı İstanbul'da
11. Osmanlı Harbiye Nazırı Cemal Paşa (Mersinli) (1873- İngiliz İşgal Ordusu Kumandanı General Milne'e hesap
1941), vermek üzere İstanbul'a çağrıldığını, Şubat 1919
12. Çürüksulu Mahmut Paşa (1865-1930), ortalarından itibaren biliyordu. Göz rahatsızlığını ileri
13. Kurmay Albay Kara Vasıf (1880-....), sürerek yola çıkmasını geciktirebilmişti. Fakat, İngiliz
14. Eski Bahriye Nazırı ve tanınmış deniz karargâhının ısrarı karşısında, en nihayet, hükûmetin
kumandanlarımızdan Rauf Bey (Orbay) (1881), emrine uyarak İstanbul'a getirmiştir (29). Yakup Şevki
15. Eskişehir Mevki Kumandanı Yarbay Atıf Bey (Ateş) Paşanın İstanbul'a geri çağırılmasının gerçek sebebini
Geri çağrılan ve yerleri değiştirilen kumandanlar: ''Mütareke sıralarında Elviyei Selâsedeki Türk ordusunu
16. Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) (13.7.1881-10.11.ƒ tam mevcutlu ve techizatlı olarak Erzurum bölgesine
1938), çekmeye muvaffık olması''nda aramalıdır. Bu suretle,
17. Refet Bey (General Refet Bele) (1881), Erzurum'da kuvvetli bir Türk Ordusu bulundukça, buralarda
18. XVII inci Kolordu Kumandanı Nureddin Paşa, bir Ermenistan kurulmayacaktı. Büyük M.Kemal'in Erzurum'a
19. XX inci Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa (Cebesoy), gelerek işi eline alması İngiliz plânını büsbütün suya
20. XII inci Kolordu Kumandanı Fahrettin Bey (Org. Altay) düşürmüşdür.
(1882),
21. XIII inci Kolordu Kumandanı Cevdet Bey, Samsun'un İngilizler tarafından işgali sebebi
22. I inci Kolordu Kumandanı Albay Cafer Tayyar Bey Profesör Jµaschke'nin burada dokunduğu problemlerden biri
(General Cafer Tayyar Yılmaz) (1877-1958), de Karadeniz güney kıyılarında asayişi sağlamak
23. 2 inci Ordu Kumandanı Nihat Paşa (Anılmış) (1878- bahanesiyle Samsun ve Merzifon'un İngilizler tarafından
1954), işgali problemidir. 9 uncu Ordu Kumandanı Yakup Şevki
24. 2 inci Ordu Müfettişi Cemal Paşa (1873-1941), Paşanın Mondros Mütarekesinin imzasından bir ay sonra
25. Erkânı Harbiyei Umumiye Reisi M.Fevzi Paşa (1876- Osmanlı Harbiye Nezaretine gönderdiği raporlarla 9 uncu
1950). Ordu Kıtaatı Müfettişi Mustafa Kemal Paşanın Samsun'a
Osmanlı hükûmeti, İtilâf devletlerinin her arzularını çıktığı günlerde harbiye nezaretine ve Sadrazam Damat
yapmakla onları teskin edebileceğini ve ''İngilizlerin Ferit Paşaya çektiği telgrafların ışığı altında (30) bu
bize dost olacaklarını, bize merhamet ve şefaat'' meseleler, biraz daha aydınlatılmış bulunmaktadır.
edeceklerini umuyordu. Osmanlı İmparatorluğunun bu yanlış Osmanlı harbiye nezaretinin 30 Kasım 1918 tarihli şifre
politikasını, hayatıyla ödediğini, bir ibret dersi olarak telgrafına göre, ''Anadolu kuzey kıyılarındaki Türk
daima gözönünde bulundurmak bugünkü nesil için bir limanlarını ziyaret eden İngiliz ve Fransız harp
borçtur. gemileri, Samsun'da mütareke hükümlerinin henüz
uygulanmamış olduğunu ve Hristiyanları toptan öldürmek
Yakup Şevki Paşanın geri çağırılması için Müslüman ahalinin silâhlandırıldığını'' bildirmeleri
Diğer taraftan, 9 uncu Ordu Kumandanı Yakup Şevki Paşa, üzerine, İngiliz ve Fransız fevkalâde komiserleri
geri çağrıldığını, Profesör Jµaschke'nin ileri sürdüğü şikâyette bulunmuşlardır. Sinop'ta çıkan karışıklık
gibi, Nisan 1919 ortalarında Erzurum'da iki İngiliz dolayısıyla buraya da iki gemi gönderilmiştir (31). 9
subayından öğrenmiş değildir. Damat Ferit Paşanın da, uncu Ordu Kumandanının kanaatince ''İtilâf subayları Rum
Yakup Şevki Paşaya İstanbul'a dönmesi için telgraf ahalinin sözlerine kapılmaktadırlar. Samsun'da ve
Batum'da vapur bekleyen çok sayıda terhis erleri vardır. çeteleri ve İstanbul'da kaydettiği Rumları, Trakya'ya,
Ahalinin silâhlandırılmış olduğu iddiası, Rum çeteleri İzmir'e ve Karadeniz kıyılarına göndermektedir. Fener
tarafından şekavetlerini daha serbest yapabilmek için Patrikhanesi Merkez Komitesi de, bu cemiyete yardım
uydurulmuş bir haberdir. Gizlice silâhlandırılmış olan etmektedir''.
Rum eşkıyası İtilâf donanmasının gelmesiyle taşkınlığa Yukarıda verdiğimiz çok önemli vesikaların tanıklığıyla
başlamışlardır. Musul ve Irak bölgelerinden gelerek meydana çıkan gerçek şudur ki, Samsun dolaylarında umumî
Samsun'da toplanan Alman ve Avusturya askerleri de gitmek harp içinde âdi şakavet ve soygunculuk karakteri taşıyan
için gemi beklemektedirler. 9 uncu Ordu Kıtaatı Müfettişi asayişsizlik Mondros Mütarekesiyle birlikte, İtilâf
Mustafa Kemal Paşada, hükûmete yolladığı 22 Mayıs 1919 devletlerinin bu bölgedeki müdahale ve işgaliyle siyasî
tarihli raporunda, Samsun'a çıktığı günlerde bölgenin bir renk almış bulunmaktadır. Bu işgalin gayesi de,
asayiş durumunu şu suretle tasvir etmektedir (32): Samsun dolaylarındaki Rum ahali arasında Pontos hükûmeti
''Umumî harp seferberliğinin başlarında Samsun livası kurulmasını teşvik ederek Türk vatanının parçalanmasını
içinde asker kaçaklarından ve Müslüman, Ermeni ve Rum sağlamaktı. Mustafa Kemal Paşanın Samsun'da Anadolu'ya
unsurlarından bir takım çeteler âdi hırsızlık ve katl ayak basmasıyla, bu bölgedeki Pontos şekaveti de bir
yaparlardı. Rum ve Ermeni tehciri sıralarında bu bütün olarak kurtuluş davası çerçevesi içinde ele
unsurlardan bazı çeteler siyasî bir mahiyet almış, Rus alınmıştır. Büyük kurtarıcının Samsun'a gelir gelmez, 3
istilâsı başlayınca Ruslar tarafından teşvik ve denizden üncü Kolordunun 5 inci Kafkas ve 15 inci Tümenleriyle
takviye edilmiş, fakat sıkı kovalama karşısında tehlikeli Potnosculara karşı açtığı mücadele, 1920 ve 1921 hattâ
bir hâl almamıştı. Rus bozgunundan sonra Mütarekeye kadar 1922 yıllarında da merkez ordusu birlikleri tarafından
şakavet devam etmiştir. Mütarekeden sonra, Yunanlılık yine evvela TBMM. reisi ve daha sonra Başkumandan Mustafa
emeli güden bütün Rumlar her yerde şımardılar. Samsun Kemal Paşanın talimatıyla, tasfiye edilmiştir. Profesör
havalisinde de Pontos hükûmetini kurmak için birleştiler. Jµaschke'nin de belirttiği gibi 9 uncu Ordu Kumandanı
Bütün Rum çeteleri bu maksat uğrunda, siyasî bir şekil Yakup Şevki Paşanın, mütarekenin ilk aylarında Samsun
aldı. Son zamanlarda Samsun havalisindeki Rum nüfusunu dolaylarında başlayan temizleme hareketi, bütün mücadele
arttırmak için Rusya'da ne kadar Rum var ise buraya süresince büyük birliklerle devam etmiş ve oldukça
getirilmesine çalışılmıştır. Bugün, Samsun havalisinde 40 kabarık bir yekûn tutan kuvvetlerimiz, asıl muharebe
kadar Rum çetesi vardır. Buna karşılık Türk ahali, cephesinden uzak olan Orta Anadolu'da Rum siyasî
hükûmet tarafından korunamadığından bazı Laz çetelerini çeteleriyle uğraşmak zorunda kalmışlardır.
Trabzon havalisinden getirerek mal ve namuslarını 4. MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN
muhafaza zorunda kalmışlardır. Bu suretle 13 Müslüman ANADOLU'YA GÖNDERİLMESİ
çetesi faaliyettedir. Hakiki durum budur. Samsun'da nüfus
ekseriyeti Rumlardadır. Bunlar hükûmete karşı M.Kemal'in Mütarekede mücadeleye atılması bir tesadüf
soğukturlar. Fakat liva içinde ezici çoğunluk sonucu değildir.
Türklerdedir''. Yine Mustafa Kemal Paşanın 25 Haziran Her hareket, bilhassa ihtilâl, önceden yalnız bir fikir
1919 tarihli raporuna göre: ''İstanbul'da, Galata'da, hazırlığının değil, ancak bir fikir savaşının sonucu
Minerva hanının üçüncü ve dördüncü katlarında, Rum olarak yapılabilir. Bunun için, Millî Mücadelemizde,
muhacir komisyonu gibi aldatıcı bir ad altındaki Kordas Mustafa Kemal'in uzun yıllardanberi uğrunda savaştığı bir
yahut Etniki Eterya Cemiyetinin bir şubesi de fikrin, bir idealin etkisi çok büyüktür. Mücadelemizde
çalışmaktadır. Bu vaziyet, Yunanistan'dan gönderilen ''Fikri düşünenle uygulayanın aynı büyük adamda
birleşmiş'' olduğunu görmekteyiz. O, gençliğinden beri, gibiydiler. Gecenin sona erip ortalık ağardığına herkes
''Vatanına büyük faydaları dokunacak'' büyük bir fikir üzülmüştü. Mustafa Kemal neler söylememişti! Oradakilerin
taşıyordu (33). Onun için, Mustafa Kemal Paşanın Birinci hepsi, Meşrutiyeti Abdülhamit'in kanlı ellerinden
Dünya Harbi sonunda, Türk istiklâlini ve Türk milletini kurtarmakla milletin kurtulmuş olduğunu, her işin yoluna
kurtarmak için mücadeleye atılmasını, yalnız Mütarekeden girdiğini sanmıştı. Daha yapılacak çok şey olduğunu ve
sonra uğradığımız haksızlıkların bir sonucu olarak kabul düzeltilecek içtimaî hastalıklarımızı onun ağzından
etmek pek sathi bir görüştür. Birinci Dünya Harbi işitmekle oradakilerin gözleri açılır gibi olmuştu.
felâketinden sonra, birçok liyakatli ordu kumandanları Mustafa Kemal, anlaşılıyordu ki, milletin dertlerini
arasından, Mustafa Kemal Paşanın, 9 uncu Ordu Kıtaatı kendine dert edinmişti. O içini yakan memleket
Müfettişi olarak Anadolu'ya gönderilmesinin ve kendisinin dertlerinin ateşiyle durmadan konuşmuştu. Genç Mustafa
de bu vazifeyi yüklenmesinin gerçek sebepleri üzerinde ne Kemal'in asıl ıstırabı 'Türk milletinin Batı dünyasından
kadar durulsa yerindedir. Bunu, yukarıda da işaret çok geri kalmış olması''ndan ileri geliyordu. Ona göre
ettiğim gibi, gençliğinden beri memleket ve millete, asıl dava, Türkleri çağdaş medeniyete ulaştırmaktı.
büyük hizmetlerde bulunmak için taşıdığı ''büyük Mustafa Kemal, o toplantıdakilerin ne kumandanı, ne de en
fikir''de ve onun ''inkılâpçı'' karakterinde aramalıdır. yaşlısı idi. Sofra sonunda, herkeste beliren kanaat şu
O, İkinci Meşrutiyetle birlikte rütbe ve vazifesi ne idi: ''Mustafa Kemal millet mukadderatı hakkındaki
olursa olsun, iç ayaklanmalar ve harpler gibi devletin düşüncelerini, etrafındakilere, zorla, rütbe ve mevkiine
tümünü ilgilendiren meseleler üzerinde durmadan fikir dayanarak değil, fikir kuvvetiyle kabul ettirebilecek
yürütüyordu. İkinci Meşrutiyet inkılâbının (1908) daha ileriyi görebilen bir yurtseverdir'' (36).
ilk aylarında Genç Kurmay Mustafa Kemal, yapılan inkılâbı
yeter görmemekte ve ''İnkılâbı tamamlamak gerektiği''
tezini açıkça savunmaktadır (34). Daha genç subaylığında M. Kemal'in İttihat ve Terakki'ye ve Enver'e muhalefeti
''gelecekte büyük işler başında bulunmak fikri ve sebepleri
istidadı cemiyet içinde yaşamak ve toplayıcı, tesir II. Abdülhamit'in (1876-1909) istibdadına ve kötü
edici'' vasıfları arkadaşlarının dikkatini çekiyordu idaresine karşı, ilk zamanlarda, bütün Türk idealistleri
(35). O, küçük ve büyük rütbeli ordu mensupları arasında gibi, İttihat ve Terakki ile birlikte yürüyen Mustafa
fikirlerini açıklamakta çekinmezdi. 1910 yılında, Selânik Kemal, biraz sonra, idaresini beğenmediği cemiyetten
civarında, topçu 15 inci Alay subaylarının yaptıkları bir ayrılmış, bu cemiyeti halk arasında itibardan düşüren
atlı tatbikat sonunda, Makedonya'nın bir garnizonunda, hareketlerden uzak kalmış ve bunları ilerisi için bir
tertip edilen bir akşam yemeğinde konuşan kolağası ibret dersi olarak gözönünde tutmuştur. Kendini mesleğine
Mustafa Kemal'in inkılâpçı fikirleri oradakileri çok vermekle beraber, idare başındakilerden daha çok vatanın
düşündürmüştü. Bu toplantıda, Arnavutluk ayaklanmasını mukadderatıyla yakından ilgileniyordu. O Osmanlı
bastıran Türk ordusunu tebrik eden bir Alman albayına, İmparatorluğunu çökerten iç ayaklanmalar ve birbirine
Mustafa Kemal şunları söylemişti: ''Türk ordusu vatanı, eklenen İtalyan (1911-1912), Balkan (1912-1913) ve
dış tecavüz ve istilâdan, milleti taassup ve fikir Birinci Dünya Harbi'nde (1914-1918) vatana, rütbesi ve
esaretinden kurtardığı gün vazifesini yapmış olacaktır''. nüfuz sahası genişledikçe büyük hizmetler yapmıştır.
Akşamdan ortalık ağarıncaya kadar süren bu karşılıklı Enver'le, Sofya ataşemiliteri iken başlayan mücadelesi,
tartışma, Mustafa Kemal'in fikir üstünlüğü altında Birinci Dünya Harbi'nin sonuna kadar gittikçe
gerçekleşmişti. Oradakiler onun sözlerinden, büyülenmiş genişleyerek devam ettir. Sofya Ataşemiliteri Yarbay
Mustafa Kemal Bey, Alman askerî ıslâhat heyetinin Osmanlı mukadderdi (42). Arkadaşları ve büyük bir subay kitlesi,
ordusunda görevlendirilmesi ve Osmanlı Devletinin Birinci ona, memleketi kurtaracak lider gözüyle bakıyorlardı.
Dünya Harbi'ne girmesi aleyhinde idi (37). Bununla
biraber, Gelibolu yarımadasındaki Arıburnu ve Anafartalar Türk ordusunun kurtuluştaki rolü
muharebelerinde Albay Mustafa Kemal Bey (Albaylığa Türk milletini, tarih boyunca olduğu gibi, bu kere de
yükleşi 1 Haziran 1915), Boğazları ve İstanbul'u ancak ordu kurtaracaktı. Gerçekte de eğer Mustafa Kemal
kurtarmıştı (38). Biraz sonra Mustafa Kemal Paşa olmasaydı, Millî Mücadele hareketi olmayacak (43) ve
(Generalliğe yükleşi 1 Nisan 1916), Hicaz sefer kuvveti, başarıyla sonuçlanmayacaktı (44).
Yıldırım Orduları Grubu ve Genel Olarak Osmanlı Birinci Dünya Harbi sonunda, Mustafa Kemal Paşa, sükûn ve
ordularının sevk ve idaresi işlerinden dolayı Osmanlı huzur içinde yetişmiş müstesna bir ''istidat ve
umumî karargâhı, Osmanlı hükûmeti ve bilhassa Başkumandan liyakat''in üstünde, dünyayı ve Osmanlı İmparatorluğu'nu
Vekili Enver Paşa ile mücadele girişmişti (39). alt üst eden büyük olaylar ve fırtınalar içinde
Bütün İttihat ve Terakki devrinde (1908-1918) cemiyet, sertleşmiş ve yoğurulmuş kuvvetli bir ''karakter'' olarak
bilhassa Enver, Mustafa Kemal'e daima ''Muarız ve rakib'' da dikkati çekiyordu.
gözüyle bakmıştır. Gerçekte o, İttihat ve Terakkinin Birinci Dünya Harbi içinde İtilâf devletlerinin yalnız
anladığı gibi bir komiteci ve ''günlük politikacı'' Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalamakta yetinmeyerek bin
olmamıştır. ''Suikastları'' ve ''Hükûmet darbe''lerini yıllık Türk vatanı Anadolu'yu da aralarında
hiçbir suretle hoş görmemiştir (40). Umumî harpte, paylaştıklarının (45) herkesçe ve Türklerce öğrenilmesi
Osmanlı Devletinin müttefiki Almanya'nın, Türkiye içinde ve bunun fiili tatbikatı olan Mondros mütareke olayları,
nüfuz elde etmeye çalışması ve bu harpten sonrası için Mustafa Kemal Paşa'nın mücadeleye atılması için en
yerleşme hazırlıkları yapması gizlenmeyecek bir hâl elverişli şartları hazırlamış bulunuyordu. Türk vatanının
almıştı. Her cephede, silâhla İtilâf tecavüzlerine yurdu parçalanmasını önlemek için, 1919 yılı başlarında
koruyan Mustafa Kemal, müttefik de olsa bir yabancı mücadeleye girişilmediği takdirde, son fırsat da
devletin memleket içinde nüfuz elde etmesine seyirci kaçırılmış olacaktı. 1919 yılı mayıs başlarında
kalamazdı. Umumî harp tecrübesi, Mustafa Kemal'e, her ''Anadolu'da asayişin korunmasını düzenlemek ve mütareke
yabancı nüfuz ve kontrolüne mukavemet zaruret ve şartlarının uygulanmasını sağlamak'' için, 9 uncu ordu
imkânlarını vermişti (41). Mondros Mütarekesi'yle kıtaatı müfettişi olarak görevlendiğini haber alan
Yıldırım Orduları grubu Kumandanı (31 Ekim 1918) olarak dostları ve onun ihtilâlci fikirlerini bilen yakınları,
ırk ve coğrafya bakımından gelecekteki Türkiye'ye ait Anadolu'da hiç kimsenin yapamayacağı bir mücadeleye
olması gereken toprakların elimizde kalması için mücadele atılacağını bekliyorlardı.
etti, İskenderun ve Antakya dolaylarının elimizde ''Samsun bölgesindeki asayişsizliği yerinde görüp tedbir
kalmasına çalıştı. O, bu faaliyetleriyle, çoğu subay almak'' görevine, Mustafa Kemal Paşa'nın seçilmesi,
olmak üzere, aydın Türkler arasında o vakit için, pek aydınlanması gereken çok önemli bir sorumdur. Damat Ferit
alışılmamış olan Batı anlayışında bir millî bilinç (şuur) kabinesinde Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Bey gibi Hürriyet
geliştirmiştir. Henüz kırk yaşında bile olmayan Mustafa ve İtilâf Partisi ileri gelenlerinin Mustafa Kemal Paşayı
Kemal Paşa, üstün bir kumandan ve teşkilâtçı olarak bu vazife için aday göstermelerinin yanında, kendisinin,
temayüz etmişti. Bundan başka bozulan Osmanlı Devleti ile Enver Paşanın ve İttihad ve Terakkinin muhalifi olduğu
yakın işbirliğinde bulunmamış ve Enver'le mücadele etmiş inancıyla birlikte, her ihtimale karşı İstanbul'dan
olmasının onu, yeni millî hareketin başına getirmesi uzaklaştırılması gereken bir şahsiyet sayılması bu
tayinde etkili olmuştur (46). Mareşal Fevzi Çakmak'ın XII ve XX inci kolordular), Müfettişliğin müracaatlarını
aşağıdaki notu bu son ihtimali kuvvetlendirmektedir. dikkate alacaklardı. Aynı zamanda müfettişlik bölgesi
''Mustafa Kemal Paşanın, Ahmet Rıza Beyle beraber içideki dört vilâyetle (Erzurum, Trabzon, Sivas, Van) iki
hükümeti ele almak ve Ferit Paşayı sadaretten müstakil liva (Erzincan ve Canik) doğrudan doğruya, beş
uzaklaştırmak istediğinden, Ferit Paşa tarafından vilâyetle (Diyarbakır, Bitlis, Mamuretülaziz, Ankara,
İstanbul'dan uzaklaştırılmak istediğini Harbiye Nazırı Kastamonu) iki müstakil liva da (Maraş ve Kayseri)
Şakir Paşa, Erkânı Harbiye Umumiye reisi olduğum cihetle müfettişlik bölgesine bitişik oldukları için Mustafa
bana bildirmişti. Sureti zahirede Pontuscuların Kemal'in vereceği talimatı yapacaklar veya dikkate
faaliyetine mani olmak üzere Müslümanlarla Rumlar alacaklardı (50). Bu tarihî talimatla gerçekte, evvelâ
arasında bir kıtal zuhurunu bertaraf etmek vazifesiyle bütün Anadolu ve kısa bir zamanda bütün memleket Mustafa
gidiyordu. Harbiye Nezaretinde Cevat Paşa ve Mustafa Kemal Paşanın kontrolü altına girmiş oluyordu. Nitekim,
Kemal Paşa ile görüştüğümüz sırada, Mustafa Kemal'in o, Samsun'a gelir gelmez, müfettişlik bölgesiyle komşu
Anadolu'da bir mukavemet tesis etmesi ve bizim de her vilâyet kolorduları da atlıyarak Doğu Trakya, Batı
vecihle yardımda bulunmaklığımız, lüzumuna karar Anadolu, İstanbul ve bütün memleket işleriyle yakından
vermiştik.'' Bu tayini, Osmanlı padişahı Vahidettin'in 30 uğraşmaya başlamıştır (51).
Nisan 1919 tarihli irade ile tasdik etmesi, hükümdarın Mustafa Kemal Paşaya bu kadar geniş salâhiyetler veren
Mustafa Kemal Paşanın şahsından hiç şüphelenmediğini tarihî talimatın, ordu ve memleket üzerindeki sıkı işgal
göstermek bakımından çok manalıdır. Veliahdliğinde, kontrolüne rağmen nasıl hazırlanıp kabul olunduğu da
birlikte yaptıkları Almanya seyahatinde ve Mütareke gerçekten aydınlanması gereken bir muammadır. Bu
devrinde İstanbul'da kendisiyle yaptığı konuşmalarda (47) talimattan Mustafa Kemal Paşa Anadolu'ya varıncaya kadar,
Vahidettin'de Mustafa Kemal Paşanın kendisine bağlılığını İtilâf işgal orduları kumandanı General Milne'e, Harbiye
sarsacak bir intiba uyanmamış olduğu da kabul olunabilir. Nezaretindeki İngiliz irtibat subayına ve İngiliz Yüksek
Aksi takdirde bu tayini tasvip etmeyeceği muhakkaktır. Komiserliğine bilgi verildiğine dair şimdiye kadar bir
Bir dergide (48) Mustafa Kemal Paşanın 9 uncu Ordu vesikaya rastlanmamıştır. O vakit Osmanlı hükûmetini
Kıtaatı Müfettişliğine ''Zat-ı hazreti padişahinin şahsî idare eden sivil kişilerin, bilhassa Damat Ferit Paşanın
nüfuzu ve kat'i arzusiyle'' tayin edilmiş olduğuna dair bu talimatın önemini anlayacak kabiliyette olmadıkları
yayınlanan bir vesika, şimdilik resmî arşiv vesikalarıyla kabul olunabilir. Mustafa Kemal Paşanın ''İstanbul'dan
teyide muhtaç olmakla beraber, dikkate alınması gereken uzaklaşmasını arzu edenlerin icadettikleri sebep, Samsun
yeni bir sebep olarak yer almış bulunmaktadır. ve havalisindeki asayişsizliği mahallinde görüp tedbir
Müfettişlik talimatını bilmemekle beraber bu tayinden, almak için Samsun'a kadar gitmesiydi (52). O, ''Bu
önceden İngiliz yüksek komiserliğine bilgi verildiği vazifenin ifası için bir makam ve salâhiyet sahibi olmaya
anlaşılıyor (49). mütevakkıf olduğunu'' ileri sürmüş, bunda hiçbir beis
görmemişler. O tarihte, Erkânı Harbiyei Umumiyede bulunan
Ordu Müfettişi M.Kemal Paşaya geniş yetkiler veren ve ''maksadını bir dereceye kadar sezen zatlar''
talimat müfettişlik vazifesini bulmuşlar. Müfettişliğin
9 uncu Ordu kıtaatı Müfettişliğine tayin olunan Mustafa salâhiyetine dair olan talimatı da, bizzat Mustafa Kemal
Kemal Paşa'nın emrine, müfettişlik vazifelerini tesbit Paşa yazdırmış (53). Burada, bu talimatın mana ve
eden 6 Mayıs 1919 tarihli talimata göre, XV inci ve III genişliğini anlıyan Erkânı Harbiyei Umumiye Reisi Cevat
ünçü kolordular verilmişlerdi. Komşu kolordular da (XIII, Paşa ve İkinci Reis Kâzım Paşa (İnanç) gibi
arkadaşlarının onun gerçek maksatlarını ''bir dereceye İlk önce, 6 Mayısta tez elden Vükelâ meclisinden
kadar sezmiş ve bu kadarını tasvip etmiş olmaları geçirilip ''Azimetçe iltizami istical buyurulması''
doğrudur. Nitekim Anadolu'da ''bir şeyler yapacağından'' kaydiyle M. Kemal Paşa'ya tebliğ olunan Talimatnâmenin,
hiç şüphe etmeyen Cevat (Çobanlı) ve Kâzım Paşa ertesi günü Harbiye Nezaretinden resmî bir tezkereyle
(İnanç)lara Mustafa Kemal Paşanın verdiği cevap, sadece Sadarete sunulduğu görülmektedir. 6 Mayıs tebliğiyle
''evet bir şeyler yapacağım''dan ibaret olmuştur. Erkânı M.Kemal Pş.nın, bir an önce İstanbul'dan hareketini
Harbiye Reisliğinden o sıralarda çekilen Fevzi Paşa sağlamak ve talimatın usulüne uygun olarak bütün hükûmete
(Çakmak) da, memleketin uğradığı felâketlerden çok maledilebilmesi için titizlik gösterildiği gözden
dolgundu. Bu muhterem zat ''İstanbul'daki rahatımızı feda kaçmamaktadır. Hükûmet ve Harbiye Nezaretinin bu talimat
etmemek için koskoca memleketi veriyoruz, bu ne akıldır'' işindeki davranışında bir taraftan sinirli bir
diye yakınıyordu. acelecilik, diğer taraftan da talimatın doğurabileceği
sorumluluktan kaçınmak istendiği göze çarpmaktadır. Bu
M.Kemal Paşa Anadolu'ya gitmeden önce gerçek arada, Talimatın Vükelâ Meclisinden çıkması için aradan
maksatlarını en yakın arkadaşlarına bile açmamıştır. on günlük bir zaman geçmiş olduğu da dikkati çekmektedir.
Mustafa Kemal Paşa, İstanbul Erkânı Harbiyesinin başında Talimat ikinci defa olarak Vükelâ Meclisince kabul
bulunan Cevat, Fevzi ve Kâzım paşaların, ilerisi için, olunduğu gün, M.Kemal Pş. Samsun'a yaklaşmaktaydı.
yardımlarını bu suretle sağlamış bulunuyordu. Zaten, Mustafa Kemal Paşa, Cevat, Fevzi ve Kâzım Pş.lardan
onların anlayışlı yardımları olmasaydı, müfettişlik başka, İstanbul'da görüştüğü arkadaşlardan Ali Fethi
salâhiyetlerini tesbit eden talimatın yazılıp, İtilâf (Okyar), İsmet (İnönü), Ali Fuat (Cebesoy) ve Kâzım
Kumandanlığının haberi olmadan, Osmanlı Vükelâ Meclisinin Karabekir'le kurtuluş çareleri ve Anadolu'da mücadele
de tasdikinden geçirilmesinin mümkün olmayacağı yolları konusunda daha açık görüşmüştür. Fakat, hiç
şüphesizdir. Müfettişlik yetkilerini tesbit eden kimseye, hatta yukarıda adları geçen yakın arkadaşlarına
Talimatın Osmanlı Vükelâ Heyetince ne vakit okunarak dahi, İstanbul'dan hareketinden önce gerçek maksadını
tasvip olunduğu da üzerinde durulacak önemli bir açıklamamıştı. Eğer, gerçek maksadını, İstanbul'dan
noktadır. 9 uncu Ordu Müfettişi M. Kemal Pş. Hz. ne ayrılacağı sıralada, yukarıda adları geçen yakın
yazılan 6 Mayıs 1919 gün ve 2690 sayılı tezkereye göre arkadaşlarına dahi ifşa etmiş olsaydı, kurtuluş
(Hr.Ta.V.D. sayı I, vesika 4) bu talimatnâme, en geç, 6 hareketinin daha ilk adımında muvaffakiyetsizlikle
Mayıs 1919 günü, Vükelâ Meclisinde okunarak kabul olunmuş karşılaşacağı gibi, işini kolaylaştıran müfettişlik
ve ertesi 7 Mayıs 1919 günü de şifreyle gereken makamlara salâhiyetlerini tesbit eden talimatı da belki elde
tebliğ olunmuştur. Bununla beraber, aynı talimatın bir edemezdi. O, ''millî sır'' dediği, batı anlayışında yeni
daha 7 Mayıs 1919 günü Harbiye Nezaretinden Sadarete bir Türk devleti kurmak ve memleketi tehdit eden
gönderildiği anlaşılmaktadır. Bu tezkerenin Vükelâ Ermenilik, Rumluk istilâsına ve İtilâf devletlerinin Türk
Meclisinde 17 Mayıs günü okunarak talimatın uygun vatanını paylaşma kararlarına karşı silâha sarılmak lüzum
görüldüğü Prof. Tayyib Gökbilgin'in Osmanlı Vükelâ ve zaruretini ancak, Anadolu'ya geçtikten sonra, adım
Meclisi tutanakları üzerinde yaptığı incelemelerle tesbit adım ve Erzurum ve Sivas kongrelerinde millî karar
edilmiş bulanmaktadır. 18 Mayıs 1919 günü Dahiliye hâlinde açıklamış ve uygulamıştır (54). Mustafa Kemal
Nezaretleriyle birlikte Harbiye Nezaretine de bildirilen Paşayı Anadolu'ya geçmeden önce ve geçtikten sonra
bu kararın ikinci defa Vükelâ Meclisinden geçirilmesine İstanbul'dan destekleyecek milliyetçi asker ve
neden lüzum görüldüğü araştırılacak önemli bir işlemdir. büyüklerin, onun, ancak, barış şartlarını hafifletecek
kadar Anadolu'da bir mukavemet hareketi yaratmasına Genel olarak, Yunanlıların İzmir'i işgalleri (15 Mayıs
taraftar olduklarını sanıyorum. Millî hareketin bilhassa 1919) Millî Mücadele'in ve Kurtuluş Savaşı'mızın en başta
İtilâf devletlerine karşı silâhlı bir mukavemet hâlinde gelen bir sebebi olarak gösterilir. Gerçekte yukarıda da
genişlemesinin çıkar bir yol olmadığına inanmışlardı işaret edildiği gibi Türkiye, Müttefikler arasında
(55). İşgal altındaki İstanbul'da işbaşında bulundukça paylaşılmıştı. Türkiye diye, Anadolu'nun ortasında her
gerçek inançlarını gizlemek zaruretinde oldukları da türlü istiklâlden yoksun bir beylikten başka bir şey
düşünülebilir. Bununla beraber, hepsi tecrübeli, kalmıyordu. Mustafa Kemal Paşanın, ne şeklide olursa
yurtsever olan bu zatların Anadolu'da başlayan mukavemet olsun bu felâketi anlatmak için Anadolu'ya geçmek
hareketine muvazi olarak Mustafa Kemal Paşanın zaferi istemesinin sebebi bu idi. İstanbul'dan ayrılmadan önce
elde etmesindeki hizmetleri de büyük olmuştur. İzmir'in de Yunanlılar tarafından işgali, onun
İngiliz Yüksek Komiseri Amiral De Robeck, Curzon'a tasarladığı mücadelenin bütün milletçe daha kolay
yazdığı 17 Eylül 1919 tarihli raporunda, isabetli bir benimsenmesini sağlamıştır. Bununla beraber, taze Yunan
görüşle, millî hareketin, İstanbul'dan, bilhassa, Harbiye ordusuna karşı savaş, çok buhranlı safhalardan geçerek
Nezaretinden desteklendiğini belirtmiştir. İtilâf son zafere kadar üç yıl ve dört ay (15 Mayıs 1919-11 Ekim
makamları arasında, M. Kemal Paşayı ele geçirememekten ve 1922) süren bir Türk-Yunan ölüm-kalım mücadelesi hâlini
millî hareketin bütün Türk milletinin benimsediği bir almıştı. Fakat öyle bir mücadele ki, bütün gizli ve açık
ihtilâl halinde genişlemesinden sinirli ve hırçınlık paylaşma andlaşmalarının ve anlaşmalarının talii, bunun
havası esiyordu. akibetine bağlı idi.
Hınçlarını Harbiye Nazırı Cemal ve Erkânı Harbiye Reisi Mustafa Kemal Paşanın 9 uncu Ordu Müfettişliğine tâyin
Cevat paşaları çekilmeye zorlamak suretiyle, millî edilmeden önce 6 ıncı orduda Ali İhsan Paşanın yerine
hareketi desteklemeye çalışan Ali Rıza Paşa Hükûmetinin gitmek istememesinin sebebini de, Profesör Jaschke'nin
itibarını kırmak ve Türkleri korkutmak politikasını işaret ettiği gibi, tasarladığı mücadele bakımından uygun
gütmeleri, beklediklerinin tam tersine olarak Millî görmesinden aramalıdır.
Hareketi kuvvetlendirmekten başka bir sonuç vermemiştir.
9 uncu Ordunun XV inci ve 6 ıncı Ordunun XIII üncü
Millî Mücadeleyi ilk düşünen kimdir? Kolordulara çevrilmesinin sebepleri
Burada, sayın Profesör Jµaschke'nin de dokunduğu millî Diğer taraftan, Yakup Şevki Paşanın (Sübaşı) kumandanı
mücadeleyi ilk düşünen ve başlayanın kim olduğu sorumuna bulunduğu 9 uncu Ordunun XV inci Kolordu ve 6 ıncı
da cevap vermek isterim. Hiç şüphesiz, bütün mana ve Ordunun XIII üncü Kolorduya çevrilmesi, General Milne ve
şümuliyle, millî Türk kurtuluş hareketini düşünüp Allenbey'in istekleriyle olmamıştır. Essasen, Osmanlı
başlayan ve uygulayan Mustafa Kemal Paşadır. Bunu, kabul ordusunun mütareke mevcuduna indirilmesi tamamlandıkça,
ve tasdik etmek bir millî vazife olduğu gibi, ilmî bir seferberliğe mahsus bir makam olan ordu
zarurettir. Bununla beraber eğer Harp Okulundan ve Harp kumandanlıklarının da, 1919 yılı başlarında, ''ordu
Akademisinden yüksek vasıfta, mesleğinde ve umumî hayat müfettişliklerine çevrilmesi Harbiye Nezaretince
görüşünde derece derece olgun asker yetişmeseydi, bunlar kararlaştırılmıştı''. Bu düşünceye göre, sırasıyla 2
arasından bir Mustafa Kemal (Atatürk) çıkamazdı. Hatta, inci, 6 ıncı ve 9 uncu ordu kumandanlakıları
Türk toplumunda, Atatürk ve yandaşlarını tutup kaldırılmıştır. İlk olarak 2 inci Ordu Kumandanlığı,
destekleyecek bir millî olgunluk tarih boyunca vücut ''Yıldırım Kıtaatı Müfettişliği''ne çevrilmiş (28 Aralık
bulmamış olsaydı İstiklâl savaşı gerçekleşemezdi (56). 1918) ve İtilâf baskısı etkisiyle Nihat Paşa (Anılmış) bu
müfettişlikten geri alınarak(57) yerine Mersinli Cemal sekiz ay süren yazışma sonunda bundan vazgeçmek zorunda
Paşa Konya'ya gönderilmiştir (2 Şubat 1919). 6 ıncı kaldı.
Ordu'nun XIII ücüncü Kolorduya ve 9 uncu Ordunun XV inci Doğu hududumuzda, Brest-Litovsk antlaşmasıyla (3 Mart
Kolorduya çevrilmeleri de İngilizlerin isteğiyle 1918) anavatana kavuşan üç livada (Batum, Kars ve
olmamıştır. Ardahan) plebisit de yapılmış (14 Temmuz 1918) idi.
Mondros Mütarekenamesinin 11 inci maddesinin, haksız
Ali İhsan ve Şakup Şevki paşaların İstanbul'a olarak ve zorla genişletilmesi sonucunda bu üç liva
çağrılmaları boşaltılmış (31 Ocak 1919) ve buralarda osmanlı idaresine
Onların maksadı sadece bu orduların, mütareke hükümlerine son verilmişti(59). Boşaltma sırasında, 9 uncu Ordu
göre küçültülmesinden daha beterdi. Büyük Britanya, Kumandanı Yakup Şevki Paşa, İngilizlerce, bırakılan
Musul'un (3 Kasım 1918) ve Musul vilâyetinin (8-30 Kasım bölgede millî hükümetler ve teşkilât kurmakla
1918) işgaliyle yetinmiyordu. Doğu ve Güney-Doğu suçlandırılmış ve bu davranışından ötürü hesap vermek ve
Anadolu'da, barış antlaşmasıyla düşündüklerini daha kolay sorguya çekilmek üzere İstanbul'a çağırılmıştır (General
yapabilmesine engel olan kumandanları ve Türk Milne'in Harbiye Nezaretine 18 Şubat 1919 tarihli
kuvvetlerini ortadan kaldırmak, Britanya'nın, o vakit yazası), Osmanlı Harbiye Nezareti ile İngiliz işgal
için başlıca amacıydı. ''İngilizler, Kürdistan ve Kürtlük kumandanlığı arasında iki ay süren bir yazışmadan, Yakup
fikrini Erzurum, Diyarbakır ve Harput taraflarına sokarak Şevki Paşa, Osmanlı Harbiye Nezareti tarafından
Osmanlı Devletini parçalamak amacını güdüyorlardı. Ali İstanbul'a çağırılmış ve 9 uncu Ordu da ilga olunarak bu
İhsan Paşa, Süleymaniye'de kurulan Şeyh Mahmud'un Kürt orduyu teşkil eden dört tümenden (3 üncü, 9 uncu ve 11
Hakimliği vesilesiyle Musul vilâyetinden esmekte olan inci Kafkas tümenleriyle 12 inci Tümen XV inci Kolordu
Kürtlük havasını, 6 ıncı Ordunun işgalindeki yerlere kurulmuş ve kolordu kumandanlığına da General Kâzım
sokmamaya ve kuvvetlerini Musul vilâyeti hududuna karşı Karabekir tâyin olunmuştur. (3 Nisan 1919)(60). Bilindiği
topluca tutarak bu teşebbüsü durdurmaya muvaffak gibi Yakup Şevki Paşa İstanbul'a gelince (26 Nisan 1919)
olmuştu.'' Bu ordunun büyük kısmı, Carablus-Resülayın- gözlerinin tedavisi için Haydarpaşa Hastanesine yatmış,
Nusaybin-Cizre çizgisinde bulundurulmakla Musul burada nezaret altında tutulmuş ve hastahaneden
vilâyetinin boşaltılmasından sonra şımarmış olan ayrıldıktan sonra da evinde yakalanarak Malta'ya
aşiretlerin tecavüzlerini de önlemişti. Bu tedbirle, sürülmüştür (6 Mayıs 1920).
mütarekenamede, altı Doğu vilâyetimizde asayiş İngilizler, doğuda üç livayı boşaltırken, ordusunun bütün
bozukluğuna dayanılarak buraların işgaline de meydan silah, cephane ve teçhizatiyle 1914 sınırları gerisine
verilmişti. Bunun içindir ki, Allenby, İstanbul'da, çekmeye muavvak olan yurtseven ve mefküreci Yakup Şevki
Osmanlı Hariciye ve Harbiye nazırlarına, 7 Şibat 1919'da Paşayı da, vazifesinden uzaklaştırmakla, Doğu
verdiği ultimatom karakteri taşıyan 12 maddelik vilâyetlerimizde istediklerini kolayca
istekleriyle ''6 ıncı Ordunun silâhsızlandırılarak gerçekleştirebileceklerini sanmışlardı.
silâhlarının teslimini ve ordu kumandanı Ali İhsan Yukarıda anlatıldığı gibi 6 ıncı Ordu'nun XIII üncü ve 9
Paşanın da vazifesine son verilmesini'' ileri sürdü(58), uncu Ordu'nun XV inci Kolordu'ya çevirmeleri,
Osmanlı Harbiye Nezareti, 6 ıncı Orduyu, XIII üncü İngilizlerin zorundan ziyade onların isteklerine aykırı
Kolorduya çevirmişti. General Milne, bu kolordunun da olarak güçlükle yapılabilen bir olaydır.
dağıtılarak jandarma hâline getirilmesini istedi ise de, 9 uncu Ordu Müfettişliğine tâyin olunan Mustafa Kemal
Osmanlı Genel Kurmayının ısrarlı mukavemeti karşısında Paşanın Anadolu toprağına ayak bastıktan sonra zayıf bir
İngiliz müfrezesinin bulunduğu Samsun'da tevkif şehrinde çoğunluk Rumlarda olmakla beraber Canik (Samsun)
edilebileceği de bahis konusu olmuştur. Anadolu'ya, büyük livasında Türkler ezici ekseriyette idiler. Mustafa Kemal
bir mücadeleye hazırlanmış olarak giden ''Arıburnu ve Paşa, Samsun'a geldiği sıralarda ''bütün Samsun livası
Anafartalar'' kahramanının Samsun'da, kendini kolay kolay Rumları, Yunanlılık duygusuyla şımarmışlardı. Pontos
İngilizlere yakalatmıyacağı hiç şüphe götürmez. hükûmetini kurmak için birleşmişlerdi. Samsun
bölgesindeki Rum nüfusunu arttırmak için Rusya'da ne
5. ''ÂSİ'' MUSTAFA KEMAL İLE MÜCADELE kadar Rum var ise buraya getirilmesine çalışılmıştır''.
Samsun livasında, o vakitler 40 kadar Rum çetesi
9 uncu Ordu Kıtaatı Müfettişliğiyle(61) Samsun'a giden faaliyette idi. Buna karşılık Türk ahali de, hükûmet
Mustafa Kemal Paşa ile İngilizlerin zoru ve baskısı tarafından korunamadığından Trabzon bölgesinden bazı Laz
altında, Osmanlı hükümeti arasında açılan mücadele, 8 çeteleri getirterek mal ve canlarını muhafaza kaygusuna
Haziran 1919'da, Arıburnu ve Anafartalar kahramanının düşmüşlerdi. Bu maksatla 13 Müslüman çetesi faaliyette
İstanbul'a geri çağrılmasıyla başlamıştır(62). Bu geri idi(64). Samsun'un (9 Mart 1919) ve arkasından
çağırma ile açılan Mustafa Kemal-İstanbul mücadelesinin Merzifon'un (..........) İngilizler tarafından işgali ve
çeşitli ve heyecanlı safhalarını gözden geçirmeden önce, Orta Anadolu'da İngiliz kontrol subaylarının faaliyeti,
18 gün gibi pek kısa bir süre sonra, onu, Osmanlı ''Pontos hükûmeti'' plânını gerçekleştirmeye doğru
hükûmetinin niçin geriye, İstanbul'a getirmek istediği yöneltilmiş bir teşebbüstü. Mustafa Kemal Paşa, Samsun'da
konusu üzerinde biraz durmak gerekmektedir. kaldığı altı gün (19-24 Mayıs 1919) içinde Samsun livası
asayişinin düzeltilmesi için gerekli tedbirleri almış ve
Osmanlı Hükümeti M. Kemal Paşa'yı niçin geri çağırmıştı? buradan ordu ile ilk temasını yapmıştır.
Mustafa Kemal Paşanın Anadolu'ya gönderilmesinden ilk
önce şüpheye düşen İstanbul'daki İngiliz Başkumandanı Mustafa Kemal'in Mücadele programını açıklayan ilk vesika
General Milne olmuştur. İngiliz kumandanının; ''9 uncu Onun, Samsun'dan ayrılmadan iki gün önce, oradaki İngiliz
Ordu Müfettişinin büyük bir karargâhla niçin Sıvas'a temsilcileriyle de temas ettiği, son zamanda elimize
gönderildiğini'' anlamak için yazılan 19 Mayıs 1919 geçen bir vesikadan anlıyoruz(65). Bu şifre telgraf
tarihli mektubuna, Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa şudur: ''Bugün, erkânı harbiyemden birkaç zatı, suret-i
(1861-1924)nın verdiği 24 Mayıs 1919 tarihli cevapta ''Bu mahsusada Samsun İngiliz siyasî mümessili Yzb. Horst,
müfettişliğin, geniş bir bölgeye dağılmış olan askerî kontrol memuru Yzb. Zolther siyasî kontrol memuru
birliklerinin her türlü hallerini teftiş ve verilen Yzb. Mill ile temaz ve mülâkat ettirdim(66). Samsun
emirlerin ne dereceye kadar uygulandığını görmek'' ve sancağında şakavetin esbap ve âmilleri tamamen 21 Mayıs
fazla olarak ''o bölgelerdeki tüfek sürgü kollarıyla top 1919 ve 53 munaralı şifre ile arzettiğim kanaat dahilinde
kamalarının çabuk sevkine ve hiçbir asayişsizilğin olmak üzere bizzat İngilizler tarafından itiraf
çıkmamasına gayret etmekle'' görevlendirdiği edilmiştir. İzmir işgaliyle hâdis olan müessif vakalara
açıklanmıştır(63). nakl-i kelâm suretiyle İngiliz subayları, Osmanlı
İstanbul'da, İngiliz Kumandanlığı'yla Harbiye Nezareti hükûmetinin, Türkiye'yi kendi kendine idare edemeyeceği,
arasında, Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya gönderilmesi birkaç sene olsun ecnebi müdahale ve siyanetine müftekir
sebepleri üzerinde, kendisi Samsun'a vardıktan sonra, bu bulunduğu zemininde bir fikir ileri sürmüşlerdir.
ilk tartışmalar yapılırken Samsun'da da, Mustafa Kemal, Kendilerine verilen cevapta, Samsun livasındaki şakavetin
ilk çalışmalarına başlamış bulunuyordu. O vakit Samsun harp zamanında Rumlardan başladığı ve Rusların bu
şakaveti takviye ve idare eyledikleri ve bu yüzden mühim Mustafa Kemal Paşanın sadarete yolladığı yukarıdaki 22
kıtaların o zaman bu havalide tatbikatta bulundurulmasına Mayıs 1919 tarihli raporundan çıkarılabilecek fikirler şu
lüzum hasıl olduğu hattâ ordunun müracaatı üzerine suretle özetlenebilir:
hükûmetin o zaman, Bafra tehcirini de yapmak zorunda a. Samsun bölgesi Rumların siyasî emellerinden
kaldığı, bugün için Rumlar, Müslümanları tehyiç ve dilgir vazgeçerlerse asayiş kendiliğinden düzelir.
eden siyasî emellerinden vazgeçerlerse şakavetin deral b. Türklüğün yabancı mandasına ve kontrolüne tahammülü
kalkacağı ve bu takdirde İslâm çetelerinin ortadan yoktur.
kaldırılması mümkün ve lüzum görülürse askerî tedbirlerle c. Yunanlıların İzmir'de hakları yoktur, bu işgal
tenkili tabiî bulunacağı bildirilmiştir. Osmanlı geçicidir.
hükûmetinin idare tarzı hakkındaki fikirlerine de sırf d. Millet, millî hâkimiyet esasını ve Türk
hususî mahiyette ve zatî kanaat olmak üzere, Türklüğün milliyetçiliğini kabul etmiştir. Bunun için çalışacaktır.
ecnebi idaresine tahammülü olmadığı, İngilizler gibi, en Bu rapordaki fikir ve görüşleri, ne İstanbul hükûmetinin,
medeni milletlerden mütehassıs zatların müşavir olarak bilhassa ne de İngilizlerin tasvip etmeyecekleri şüphe
iyi karşılanacağı, Yunanlıların, Osmanlı memleketlerinin götürmeyen bir gerçektir. Bu raporu okuyan Osmanlı
hiçbir yerinde hâkimiyet hakları olmayacağı Hükûmetinin ve İngiliz Umumî Karargâhının Mustafa Kemal
anlatılmıştır. İzmir hakkındaki suallerine de, vakanın Paşayı Anadolu'ya göndermekle ne kadar yanlış
tamamıyla millî ve hayatî bir mesele olduğu ve en basit davrandıkları, diğer taraftan Türk milletine ne büyük
bir köylü için de böyle telâkki olunduğu ve İzmir'in iyilik ettikleri kabul olunmalıdır. Bu rapor, gerçekte,
Türklerce İstanbul kadar mühim bulunduğu, hiçbir ecnebi, bir ihtilâl programından farksızdı. Artık, bundan sonra
bilhassa Yunanistan gibi hayalperver bir hükûmetin Osmanlı hükûmetinin ve İngilizlerin Anadolu'ya geçmekteki
işgaline razı olunamayacağı, kuvvetle yapılan bu işgalin gerçek maksadı gittikçe meydana çıkan Mustafa Kemal
muvakkat bulunacağı, milletin yekvücut olup hâkimiyet Paşayı, Anadolu'dan önceden güzel sözler ve hile ile,
esasını, türk duygusunu hedef ittihaz ile hükûmet-i arkasından ellerideki bütün vasıtalara başvurarak
hazıraya bütün ruh ve vücudiyle muti ve münkad bulunduğu İstanbul'a geri getirmeye çalışacaklarından şüphe ve
sırasıyla teşrih ve teati-i efkâr ve hissiyat mahiyetinde tereddüt edilebilir mi? Samsun'da kaldığı altı gün içinde
olan bu mülâkat hususiyetini muhafaza etmiştir. 9 uncu (19-24 Mayıs 1919), O, henüz İstanbul'a geri
Ordu Kıtaatı Müfettişi Mustafa Kemal, 22 Mayıs 1919''(67) çağırılmamıştır. Samsun'da, artık yapacak mühim bir işi
Samsun'a çıktıktan üç gün sonra, sadarete yazılan bu kalmayınca bu kıyı şehrinden ayrılarak güneye inmesi,
rapor, bütün millî mücadelenin ilk ana programını teşkil müfettişlik görevleri icabı idi(69), Mustafa Kemal Paşa,
ettiği gibi Mustafa Kemal Paşanın ne gibi fikirlerle Samsun'da asayişin korunmasını sağlayacak tedbirleri
yüklü olarak bu vazifeyi kabul ettiğini de açıkça aldıktan ve ordu ile ilk teması yaptıktan sonra ikinci
göstermektedir. Samsun'a gider gtimez, müfettişliğin problem olarak İzmir'in Yunanlılar tarafından işgalini
kendisine geniş yetkiler veren talimatını da aşarak bütün ele aldı.
memleket mukadderatıyla ciddî olarak uğraşmaya
başladığının bundan daha açık bir delili bulunamaz. Saray İzmir İşgalinin Millî Mücadele üzerine tesiri
ve işgal kuvvetleri, onun bu gerçek niyetlerini, daha ''Yunanlıların İzmir'e çıkışının, Mustafa Kemal Paşanın
İstanbul'da iken sezmiş olsalardı, Anadolu'ya Anadolu'ya geçisiyle aynı günlere rastlaması, pek garip
göndermeyecekleri şüphesizdi(68). olduğu kadar hayırlı bir tesadüf olmuştur. Çünkü, Yunan
darbesi en miskin ruhlarda bile:
- Bu kadarı da olmaz! isyanını yaratmıştı. Bütün gönüller Ferit'in, konferansta ''tam istiklâl ve vatanın bazı aslî
ıstırap içinde idi. Sanatını bilen basiretli bir lider kısımlarında çokluğun azlığa feda edilmemesi'' davasını
için bundan daha büyük cesaret ve kuvvet kaynağı savunması için Anadolu'nun bütün millî teşkilâtı
olamazdı. Mustafa Kemal, milyonların gönül ıstırabından, tarafından sadrazama ve doğrudan doğruya padişaha telgraf
millî mukavemet iradesini yoğuracaktı(70). çekilmesi yolunda, 3 Haziran 1919'da Anadolu'daki sivil
ve ordu makamlarına talimat(72) vermesi de, hiç şüphesiz
İzmir işgali karşısında Osmanlı Hükûmetinin ve müessir olmuştur.
Mustafa Kemal'in düşünceleri Görüldüğü gibi, 1919 Mayısını son haftasında ve haziran
Yukarıda, vesikalarla gösterdiğim gibi, Osmanlı hükûmeti, ayı başlarında, Mustafa Kemal Paşa, askerlere ve
hattâ Osmanlı Harbiye Nezareti, Yunan tecavüzüne karşı sivillere emredebilmek yetkisini veren müfettişlik
bile, silâh kullanmanın çıkar yol olmadığına inanıyor ve talimatını, millet ölçüsünde genişleterek, önce şahsen,
Yunan işgalini kaldırmak için ''siyasee başvurmak''dan ve bir millî irade sözcüsü ve millî lider olarak İstanbul
''İtilâf devletlerinin merhamet ve insaf''ına sığınmaktan hükûmetine ve işgal kuvvetlerine karşı, millî
başka çare görmüyordu. Yunan tecavüzüne karşı menfaatleri, çekinmeden, korkmadan savunmak üzere ortaya
seferberliğe lüzum görenler bile bunun için İtilâf atılmıştır.
devletlerinin müsaadesini elde etmeye çalışıyorlardı.
Fakat, Türk milletinin büyük talii, en büyük felâket Geri çağrılan Mustafa Kemal'in bir ay içinde millî
anımızda, kuvvet kullanmasını bilen, basiretli, sabırlı mükavemetin sivil ve askeri temellerini kurması
ve caseretli bir lidere rastlamasıdır. Mustafa Kemal, 9 uncu Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşanın İstanbul'a
işe, önce, Yunan tecavüz ve mezalimi hakkındaki fedakâr, geri çağrılması sebeplerini bir dereceye kadar çözmeye
kahraman Anadolu halkını aydınlatmak için, İstanbul'da çalıştıktan sonra, 8 Haziran 1919'da, Harbiye Nezareti
olduğu gibi(71) Anadolu'nun da her yerinde mitingler tarafından geri çağırılmasını sonuçlarını kısaca gözden
tertip ettirmekle işe başladı. Bu düşünce ile Mustafa geçirebiliriz.
Kemal, Havza'dan (25 Mayıs - 12 Haziran 1919), memleketin Osmanlı Harbiye Nezareti'nin 8 Haziran 1919 tarihli
her yerinde mitingler yapılması ve İstanbul'da protesto çağrısına itaat etmeyen Mustafa Kemal Paşa, ordu
telgrafları çekilmesi için, 28 Mayıs 1919'da sivil idare müfettişlik unvan ve yetkilerini bırakmaksızın, bir ay
ve ordu makamlarına talimat vermiştir. içinde (8 Haziran-8 Temmuz 1919) millî mukavemetin sivil
ve askerî temellerini atmıştı. O, yukarıda da açıklandığı
İstanbul ve Anadolu mitinglerinin tepkileri gibi, İzmir'in Yunanlılar tarafından işgali yüzünden
İstanbul mitinglerinin ilk tepkisi, işgal makamlarının, milletçe duyulan elem ve ıstıraptan ''Millî mukavemet
28 Mayıs günü 67 Türk devlet adamını Malta'ya sürmeleri iradesi''ni yoğurmuş ve bu mukavemeti sivilleştirmek ve
ve Anadolu mitinglerinin bir sonuc da Mustafa Kemal millete mal etmek için gerekli tedbirleri almıştır.
Paşanın İstanbul'a geri çağırılması olmuştur. Bu geri Çünkü, henüz acı hatıraları pek taze olan Birinci Dünya
çağrılışta, İngilizlerle Samsun'da yaptırdığı konuşma Harbi, Halkta pek haklı olarak asker idaresinden
hakkındaki raporun, 26 Mayıs 1919 ''Saltanat şûrası''nda yılgınlık uyandırmıştı. Mustafa Kemal, kendini millete
İngiliz mandasının istenmesine karar verildiğinin ajansla sindirmek ve milletten olmak istediği için muvaffak
memleket içine yayılması üzerine, Mustafa Kemal Paşanın 3 olacaktı.
Haziran 1919'da, Sadrazam Damat Ferit Paşa'yı ikaz
etmesinin, Paris Barış Konferansı'na gidecek Danat Osmanlı Hükümetinin Mustafa Kemal'i önce hile ile
geri getirmek, arkasından tevkif ettirmek ve ona ve verdiği emir de, ordu ve sivil idare tarafından
millete karşı kuvvet kullanmak yollarına sapması uygulanmamıştır.
İstanbul'a geri çağırıldıktan sonra (8 Haziran 1919) bu Mustafa Kemal - İstanbul mücadelesinin bu noktasında,
emre itaat etmeyen Mustafa Kemal Paşayı Babıâli, ordunun millî mücadele karşısındaki davranışını
müfettişlik vazifesinden uzaklaştırmaya karar vermeden bakımından Mustafa Kemal ile İstanbul arasında esaslı bir
önce, güzel sözlerle ve hile ile elde etmek çarelerini anmlaşmazlık ve fikir ayrılığı karşısında kaldığımızı
aramaktan vazgeçmemiş ve bu arada müfettişlik görmekteyiz. Osmanlı hükûmeti, hattâ Harbiye Nezareti
bölgesindeki kıtaları ve vilâyetleri emir ve nüfuzundan ''Bir millî kongre toplanmasına cihet-i askeriyenin
çıkarmağa çalışmıştır(73). Harbiye Nazırı'nın boşa giden yardım etmesini'', ''Heyet-i askeriyenin siyasî
iğfalkâr sözlerinden sonra son çare olarak bizzat padişah cereyanlara karışması'' şeklinde anlamakta ve ''yalnız
da, başkâtibi vasıtalarıyla, hava değişimi alması için resmî emirlere itaat etmenin bir namus vazifesi''
ısrarlı telkinlerde bulunmuş, bu da kabul olunmayınca 8 olduğunu hatırlatmakta ve ''ordu mensuplarının her türlü
Temmuzdan 1919 akşamı başkâtib ''hasbelicap memuriyet-i siyasî cereyanlardan uzak bulundurulmasını''
âliyelerine son verildiğinden h emen İstanbul'a avdet'' emretmektedir. Bu görüşün, sakalıı meydandadır. Bu
etmesi hakkındaki padişahın iradesini bildirmiştir(74). emirlerin işgal ve düşman baskısı altında bulunan
Mustafa Kemal Paşa da, aynı günde ve hemen aynı saatte İstanbul'dan verilmiş olması meşruiyetlerini şüpheye
askerlikten istifasını vermiştir. Geri çağırmanın resmî düşürecek mahiyette idi.
safhası bitmişti. Bunun arkasından ''âsi''yi kuvvet Mustafa Kemal Paşaya göre ise, memleketin istiklâli,
kullanarak yakalamak ve tutuşturduğ mukaddes ihtilâl varlığı tehlikededir. Mukadderatının idaresini eline
ateşini, silâhla söndürmek gelecekti. Bunu da yapmaktan almış olan millet, en seçkin evlâtlarını sinesinde
çekinmediler ve sırasıyla ''her ne nam ile olursa olsun toplayan ordudan, bir bütün olarak, yardım beklemektedir.
hususî birtakım teşkilât vukuuna ve ahaliden bu uğurda ''İstanbul hükûmetinin telâkki tarzı, yabancıların
malî ve bedenî metalipte bulunulmasına cihet-i askeriye düşüncesi, bu hususta esas olamaz. Türk ordusu, millî
ve mülkiyece katiyen meydan verilmemesi ve müteşebbisleri teşkilât ve millî birliğin yardımcısı ve dayanağıdır
hakkında takibat icrası meclis-i vükelâ kararıyla'' (76). İkinci Meşrutiyet'in ilk yıllarında olduğu gibi,
bildirmiş, ordu ile mensuplarının her türlü siyasî İttihatcılık-İtilâfçılık şeklindeki politikacılığın ordu
cereyanlardan uzak bulundurulması'' emrolunmuştur. 30 safları arasında yer almasının başlıca düşmanı olan
Temmuz tarihli emirle de ''Mustafa Kemal Paşa ile Rauf Mustafa Kemal Paşa, Millî Mücadele yıllarında, ordu
Beyin hükûmet kararlarına muhalif ef'al ve içinde belirecek yıkıcı siyasî ve içtimaî cereyanları
hareketlerinden dolayı hemen yakalanarak İstanbul'a önliyebilecek tecrübelere sahipti. Bunun için, millî
gönderilmeleri'' için Babıâlice mahallî memurlara emir mukavemetin siyasî temeli olan ''Müdafaai Hukuk''
verildiğinden kolorduca ciddî yardımda bulunulması XV cemiyetini, tamamıyla sivillerin idaresinde kurmuş ve
inci Kolordu'dan rica olunmuştur(75), Mustafa Kemal askerleri bunlardan uzak tutmuştu. Gerçi, ilk yıllarda ve
Paşanın başkanlığında toplanan Erzurum Kongresi (23 sonraları, büyük kumandanlardan, birdenbire mücadelenin
Temmuz-7 Ağustos 1919) kararıyla millî mukavemetin, ilk yüksek maksatlarını anlayamamak yüzünden, bazı ayrılıklar
önce, doğu vilâyetlerimizde teşkilâtlanmasını önleyemeyen yüz göstermiş ise de Mustafa Kemal Paşanın dirayetiyle bu
Osmanlı hükûmetinin, ''Mustafa Kemal Paşa ile Rauf anlaşmazlık kolayca ortadan kaldırılmış, bu kıymetli ve
Beyin'' yakalanarak İstanbul'a gönderilmeleri için tecrübeli kumandanlar, sonuna kadar millî orduda en
güzide hizmetlerde bulunmuşlardır.
ve cesur reisi Mustafa Kemal Paşa'nın mücadeleyi
Sıvas Kongresi'ne karşı Ali Galip - Bedirhaniler - Anadolu'da işgal sahası dışında toplanacak bir ''Millet
Noel Komplosu Meclisi''ne devredinceye kadar millî mukadderatı elinde
Mustafa Kemal Paşanın, daha Amasya'da (12-23 Haziran tutması gerekiyordu.
1919) iken, verdiği 18 Haziran 1919 kararıyla, 21 Mayıs
1919 tarihli bildiriye göre, Erzurum Kongresi'nden sonra İngiliz Yüksek Komiserliği'ne göre Ali Rıza Paşa Hükümeti
Anadolu ve Rumeli temsilcilerinin katılmalarıyla toplanan zamanında Mustafa Kemal duruma hâkim olmuştur.
Sıvas Kongresi'ni (4-11 Eylül 1919) dağıtmak ve Mustafa İngiliz Yüksek Komiserliği, Sıvas Kongresi'nden sonra,
Kemal Paşa ile arkadaşlarını yakalamak için Harput Valisi Damat Ferit hükümetinin devrilerek yerine Ali Rıza Paşa
Ali Galip vasıtasıyla yapılmak istenilen Ali Galip hükümetinin geçmesiyle durumda husule gelen değişikliği
Bedirhaniler - İngiliz Bnb. Noel suikastının (3-10 Eylül şu suretle anlatmaktadır: ''Hükümet, İtilâf devletleriyle
1919) akim kalması bu hiyanetin hazırlayıcısı Ferit Paşa işbirliği yapan ve kurtuluşu anlara itaatte gören ve bu
kabinesiyle Anadolu'nun münasebeti kesmesine (12 Eylül suretle imparatorluktan mümkün olanı koparmak isteyen bir
1919) sebep olmuştu. partiden, Türkiye'nin bütünlüğüne, istiklâline,
Türkiye'nin mütarekede yabancı işgali altında olmayan
Damat Ferit yerine geçen Ali Rıza Paşa Hükümetinin iç topraklara sahip olmasını kabul eden bir partiye
yüzü geçmektir... Mütarekeyi takip eden yeis ve yısıntı
Mustafa Kemal - İstanbul mücadelesinde (8 Haziran-30 günlerinde lütuf gibi görünen şartları bu sırada kabul
Eylül 1919) en nihayet, İstanbul, yere serilmiş ve ettirmek için işgal ordularına lüzüm vardır(80).
İngilizlerden, yüz bulamayan Damat Ferit Paşa'nın(77) Mustafa Kemal Paşa ile Ali Rıza Paşa hükümeti temsilcisi
yerine Ali Rıza Paşa kabinesi (2 Ekim 1919-8 Mart 1920) Salih Paşa arasında Amasya buluşmasında (21 Ekim 1919)
geçmişti. Milliyetçi bir hüviyet taşıyan bu kabinenin verilen kararlarla İstanbul hükümeti Anadolu'nun daha
İstanbul'da işbaşına geçmesi(78) Mustafa Kemal Paşa ve sıkı kontrolüne girmiş bulunuyordu(81). Hemen hepsi,
millî dava için, Damat Ferit'in düşürülmesinden sonra milliyetçi olan son Osmanlı Millet Meclisi'nin (12 Ocak
kazanılan ilk zaferdi. Gerçekte, saray yenildiğini kabul 1920 - 16 Mart 1920) işgal altındaki İstanbul'da, ''Millî
etmiyordu. Padişah, bu milliyetçi kabine vasıtasıyla Misak''ı (28 Ocak 1920) kabul etmesi, Ali Rıza Paşa
iktidar ve idareyi, tekrar eline geçirmeye çalışacak ve hükümetinin, Batı Anadolu'da Milne hattını Mustafa Kemal
bu kanaldan, Anadolu'da, millî iradeyi serbetçe Paşaya kabul ettirememesi, ''Kuvay-ı Milliye''nin
yürütmekte olan ''Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk güneyde, Fransızlara karşı başlayan baskı hareketlerini
Cemiyetini'', onun ''temsil heyeti''ni ve Başkanı Mustafa (Ocak 1920) durduramaması(82) ve müttefik işgalinde
Kemal Paşa'yı tasfiye çarelerini arayacaktı. İstanbul bulunan Gelibolu Yarımadası'ndaki Akbaş cephaneliği
için, Ali Rıza Paşa kabinesi ancak bir ''intikal baskını (26/27 Ocak 1920)(83), Müttefiklerin bilhassa
kabinesi'' idi. Birçokları, Ali Rıza Paşa kabinesinin İngilizlerin İstanbul'da ve Türkiye'deki durumlarını
işbaşına gelmesini, mücadeleyi kapayacak, şerefli ve güçleştirmişti. Mustafa Kemal ''kendi adamlarını
adilâne bir barış antlaşmasını sağlayacak bir olay koymamakla beraber İstanbul hükümetini tamamıyla nüfuzu
sanmışlardı. Gerçekte, mücadele bununla, ancak başarılı altına almıştı.''
bir yola girmiş oluyordu. Bütün Millî Müdafaai Hukuk
cemiyetlerini, kadrosu içinde toplayan ''Anadolu ve Ağır barış şartları karşısında bazı İngiliz devlet
Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti'nin(79) basiretli, sabırlı adamlarının uyarmaları
Bu sıralarda, Osmanlı barış şartlarını konuşmak ve tesbit barış şartları, Türkleri Bolşeviklere yaklaştırır. Barış
etmek için Londra'da Aralık 1919 ve Ocak 1920'de Fransa çabuk yapılmalı ve Müttefikler arasında sıkı dayanışmaya
ve İngiltere arasında gizli konuşmalar yapılmıştır. varılmalıdır. İstanbul'un ve İzmir'in Türklerden alınması
Burada , bu iki devlet arasında esaret ve paylaşmaya ve Ermenistan kurulması, ancak kuvvet zoruyla kabul
varan çeşitli projeler üzerinde durmayacağım. Osmanlı ettirilebilir. Eğer barış şartları yumuşakça olursa
Devleti'ne yüklenecek bu ağır şartlar karşısında, kuvvet kullanmaya lüzum kalmaz. Yalnız İstanbul'da ve
İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiserliği'nin ve İngiliz kıyılarda kuvvetli bulunmalıyız ve iç politikada
kabinesinden Lord Curzon'un uyarıcı fikir ve mütalâaları padişahın, mutedillerin durumunu kuvvetlendirmeliyiz.
çok dikkate değer bir mahiyettedir. İngiliz Yüksek Bunun için de Türk iç politikasına karışmamak usulünden
Komiser Yardımcısı Amiral Webb'e göre ''Eğer Türkiye'ye vazgeçmek zorunda kalacağız. Aşırı milliyetçilere, düşman
sert bir barış şartları yüklenecekse, müttefikler gözüyle bakmaya mecbur olabiliriz (84).''
kararlarını yeter kuvvetle desteklemey muktedir olmadıkça
ve millî hareketi kırmadıkça bu kararlı uygulayamazlar, Ali Rıza ve Salih Paşa kabinelerinden sonra Damat
28 Ocak 1920.'' Ferit'in tekrar işbaşına getirilmesi bir millî felaket
Fransızların 11 Ocak 1920 muhtırasına, İngiliz cevabını olmuştur.
teşkil eden Montagu muhtırasına Lord Curzon'un notu Yukarıdaki vesikaların ışığında, İstanbul işgalini (16
şudur: ''Adana vilâyeti Türk'tür. Tarafısız bir Mart 1920), Mustafa Kemal Paşanın Anadolu'da
Amerikalıya göre, harpten evvel bu vilâyette 290.000 kuvvetlenmesinin bir sonucu olarak görebiliriz. Diğer
Türk, 20.000 Rum ve 25.000 Ermeni vardı. Fransızlar, taraftan, İstanbul işgali, İzmir'in Yunanlılar tarafından
Sykes-Picot anlaşmasına dayanmakta ve bu vilâyetin, işgalinden sonra (15 Mayıs 1919) millî mücadele ve
Suriye'nin savunulması için lüzumlu olduğunu ileri mukavemetin halk tarafından benimsenmesini kolaylaştıran
sürmektedirler.'' ikinci olay olmuştur. Bu haksızlıklar ve tecavüzler
yapılmamalıydı. Yapıldığına ve millî mücadelenin
İstanbul işgalinin gerekçesi, İngilizlerin Türk iç zaferinde faydalı olduklarına göre, İngiltere'ye
politikasında tarafsızlıktan ayrılmaları müteşekkir olmalıyız. 1920 yılının ilk iki ayı olayları,
Yüksek Komiser Amiral de Robeck'in (bu zat, 18 Mart Ali Rıza Paşa hükûmetinin (2 Ekim 1919-8 Mart 1920)
1915'te, Çanakkale Boğazına saldıran Müttefik donanmanın yerine çok kısa ömürlü Salih Paşa kabinesinden sonra (8
kumandanı idi) 6 Şubat 1920 tarihli raporu ise, İstanbul Mart-5 Nisan 1920) tekrar Damat Ferit'i (5 Nisan-21 Ekim
işgalinin İngilizler bakımından, bir gerekçesi 1920) iktidara getirmiştir. İtilaf işgal kuvvetleri
sayılabilir: ''... Anadolu'da yepyeni bir durum kumandanı, Salih Paşa hükûmetine müracaatla Anadolu'daki
karşısında kalabiliriz. Her yerde fiili kontrolde ''Kuvay-ı Milliye''yi red ve takbih etmek ve bunu ilan
bulunamayız. Yalnız İstanbul'da ve kıyılarda duruma hâkim eylemek teklifinde bulunmuşsa da Salih Paşa hükûmeti buna
olabiliriz, o da çok kuvvet ve gemi kullanmak şartıyla... yanaşmamıştır. Bu teklifi fetvalarla desteklemek
Meclis açılınca, milliyetçi liderler İstanbul'a gelmeye suretiyle kabul eden Damat Ferit'in tekrar işbaşına
başladılar. Toplantılarda, Müttefiklere düşmanca bir dil gelmesinde ve fetvalar çıkarılmasında İngilizlerin tesiri
kullanılmıştır. Hükûmet çatırdamaktadır... General Milne, şüphe götürmeyen bir gerçektir. 4 ünlü (5 Nisan-21 Temmuz
İstanbul'da, askerî durumun kuvvetlendirilmesine lüzum 1920) ve 5'inci (221 Temmuz-21 Ekim 1920) Damat Ferit
göstermektedir. Bu da, ancak kuvvetleri toplamakla kabinelerinin İstanbul'da iktidara gelişi, memlekete,
yapılabilir. Bunun için Batum'u boşaltmak gerekiyor. Ağır kanlı iç savaşlar, karışıklıklar, düşman istilası ve
irtica gibi felaketler getirmiştir. Dış düşmanlarla ve iç milletinin kurtuluş ve istiklâl hamlesini kırmaya
irtica unsurlarıyla işbirliği yaparak Anadolu'ya saldıran çalışıyordu. Mustafa Kemal ve yakın arkadaşları,
yıkıcı kuvvetlere karşı Anadolu'da, Türk milletinin İstanbul'daki ''Birinci örfi idare divanı harbi''nin
başında Mustafa Kemal Paşa gibi gerçek bir kahramanın gıyaben verdiği 4 Mayıs 1920 tarihli bir kararla, ''resmî
bulunması, memleketi kurtarmış ve mücadeleye devam rütbe ve nişanlarının alınmasına'' ve ''idam'' cezasına
imkânını sağlamıştır. hüküm giymişlerdi (87).
Padişah-halife ve Damat Ferit hükûmeti, düşmanlarla
Mustafa Kemal'in BM Meclisini toplamasına karşı, Damat işbirliği yaparak (88) Yunanlılara karşı memleketi
Ferit'in aldığı yıkıcı tertipler savunan Kuvay-ı Milliye cephesinin gerisinde cehalet ve
Mustafa Kemal Paşa, 18 Mart 1920 günü İstanbul'daki taassubu, milliyetçiler aleyhine harekete geçirmişlerdir.
Millet Meclisinin, düşman tecavüzü karşısında, Halifenin ve Şeyhülislâm Dürrizâde'nin imzalarını taşıyan
müzakerelerine son verdiğini anlayınca, derhal 19 Mart ve gizli ajanlar ve düşman uçaklarıyla Anadolu halkının
1920'de ''Hilâfet ve saltanatın masuniyetini ve milletin üstüne yağdırılan fetvaların tutuşturduğu iç
istiklâlini, millî hudutlarımız içinde yaşamak hakkını ayaklanmalar, 1920 yılının ilk yarısında, Yunanlılara
sağlayacak bir barışı temin edecek tedbirleri düşünmek ve karşı tutulmuş olan Kuvay-ı Milliye cephesinin gerisinde
uygulamak üzere, millet tarafından fevkalâde yetkileri bütün Orta Anadolu'yu ve Batı Anadolu'nun bir kısmını,
haiz bir meclisi Ankara'da toplantıya çağırdı (85).'' kardeşin kardeşle boğuştuğu bir savaş sahası hâline
Ankara'da toplanan ''Türkiye Büyük Millet Meclisi bütün sokmuştu (89). Bu ayaklanmaların bastırılması için,
vasıtalarıyla bir ihtilâl meclisiydi.'' Meclis Yunanlılara karşı kullanılması hâlinde, belki cephemizin
hâkimiyetini uzaktan yakından kayıtlayıcı her şeyden yıkılmasını önleyebilecek taze ve seçkin, dört tümenden
titizlikle sakınılmıştır. Milletin kayıtsız, şartsız fazla bir kuvvetimiz gerilerde asıl düşman cephesinden
hâkimiyeti, olduğu gibi, meclisteki millet uzak yerlerde uğraştırılmıştır. En fenası, yıpranan ve
temsilcilerinin dahi vasfı olmuştur. kısmen maneviyatları bozulan bu kuvvetlerin, bir daha
Kendisine inanılan Mustafa Kemal'in Ankara'da toplanan yeniden düşmana karşı kullanılabilecek bir hâle
(23 Nisan 1920) Büyük Millet Meclisi'ne reis seçilmesi getirilmesi için çok emek ve zaman harcanmıştır.
(24 Nisan 1920), 19 Mayıs 1919'dan, Meclisin toplandığı Herhalde, bu iç ayaklanma ve boğuşmalardaki mal ve can
güne kadar geçen buhranlı günlerde olduğu gibi, bundan kaybımızın plânçosu, Yunanlıların ilk zamanlarda
sonra da millî davanın zafere ulaşacağına en sağlam bir verdirdikleri kayıplardan hiç de aşağı kalmaz. Cephe
teminattı. Mustafa Kemal Paşanın bu azimli davranışı gerisindeki bu yıkıcı iç ayaklanmalar, Ankara, Bursa,
karşısında, Damat Ferit hükûmeti de memleket ve milletin Eskişehir, Kütahya ve Afyon şehirlerinden başka bütün
varlığına kıyan en ağır sonuçlu tedbirlere başvurmaktan Orta Anadolu'yu kaplamıştı. Yeni toplanan Büyük Millet
geri kalmamıştır. Meclisi ve hükûmeti, bu kanlı boğuşmalar altında az
''Türkiye'nin, var olması veya tamamen ortadan kalkması'' kalsın çökecek bir hâle gelmişti. BMM Reisi Mustafa Kemal
bahis konusu idi. Böyle bir anda da, irtica, düşmanla Paşa'nın soğuk kanlılığı, cesareti ve Meclisin ona bel
birleşmişti. Şeyhülislâm Dürrizâde'nin 5 Nisan 1920 bağlaması, durumu kurtarmıştır.
tarihli fetvasıyla Millî kahraman Mustafa Kemal baği Dördüncü Ferit Paşa hükûmetinin en çok güvendiği
olarak vasıflandırılmış ve katlinin vacip olduğu ''Anzavur'' ve ''Kuvay-ı İnzibatiye'' teşebbüsleri,
bildirilmiştir (86).'' İrtica, 19'uncu yüzyılda olduğu İstanbul için büyük bir hayal kırıklığından başka bir şey
gibi, bu sefer de istilâcı düşmanlarla birlikte, Türk getirmemiştir (90).
b. ''Anadolu Müslümanları'' imzasıyla ''İstanbul
BM Meclisinin Mustafa Kemal'i askerî hareketleri idareye gençliğine ve kahraman ordunun zabit ve neferlerine''
memur etmesi başlıklı beyanname,
İç ayaklanmanın Ankara kapılarına kadar yayıldığı bir c. BMM reisi Mustafa Kemal Paşa'nın 25 Nisan 1920 tarihli
sırada toplanan BMM'nin ilk günlerde ''Millî Mücadeleye beyannamesi: ''Padişah ve halifeye isyan sözünü ortaya
atıldığından dolayı Mustafa Kemal Paşa ile arkadaşlarına atıyorlar. Millet Meclisi, padişahı kurtarmak,
teşekkür edilmesi'' ve ''harekâtı harbiyenin o vakte Anadolu'nun parçalanmasına mani olmak ve payitahtı ana
kadar olduğu gibi Mustafa Kemal Paşa tarafından idare vatana bağlamak için çalışıyor. Yemin ederiz ki padişaha
edilmesini'' istemesi (91) ona karşı beslenen sonsuz isyan sözü bir yalandan ibarettir. Maksatları, vatanı
güvenin en açık bir ifadesidir. Millî Müdafaa Vekâleti müdafaa eden kuvvetleri yok etmek, memleketi müdafaasız
(Fevzi Paşa, Çakmak) ve Erkânı Harbiyei umumiye vekâleti bırakarak elde etmektir...''
(İsmet Bey, İsmet İnönü) o günlerde vazifeye başlamakla d. Meclisin padişaha telgrafı: ''İstanbul'da, düşman
beraber, gerçekte, resmen ve fiilen başkumandan (5 askeri bulundukça, öz vatanın toprakları üstünden düşman
Ağustos 1921) olmadan önce de, bütün iç ve dış politikada ayakları çekilmedikçe, biz, mücahedemize devam edeceğiz.
olduğu gibi, bütün askerî hareketlerde onun yüksek Meclisin, ilk ve son sözü padişah ve halifeye
kararına uyulmuştur. Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'nun sadakattir.'' 28 Nisan 1920.
bütün kuvvet ve kudretini, ilk önce, iç ayaklanmaları e. 16 Mart 1920'den sonra, İstanbul hükûmetlerinin
bastırmakta kullanmıştır. İç güven sağlanmadan, ne millî akdettikleri ve edecekleri bütün antlaşma ve anlaşmalar
hükümetin otoritesi yürütülebilir, ne de muntazam bir hükümsüzdür. 29 Nisan 1920.
ordunun temelleri atılabilirdi. BMM kuvvetleri, ancak f. ''Hiyanet-i vataniye'' kanununun kabulü. 29 Nisan 1920
batıda, millî cephenin zayıflaması bahasına, duruma hâkim (I. Hilâfet ve saltanat makamını ve memalik-i şahaneyi
olabilmiştir: yabancılardan kurtarmak ve taarruzları def maksadıyla
kurulmuş olan BMM'nin meşruiyetine, kavlen veya fiilen
Anadolu'nun savunma tedbirleri veya tahriren muhalefet edenler veya ifsadda bulunanlar
Padişah ve Damat Ferit'in Anadolu'ya yönelttikleri vatan haini sayılırlar. 2. Bilfiil hiyanet-i vataniyede
öldürücü hareketler karşısında, BMM toplanmadan önce bulunanlar asılarak idam olunurlar.''
heyeti temsiliye reisi sıfatıyla, Mustafa Kemal Paşa ve g. Barış için heyetler göndermek ve barış yapmak hakkı
Meclis toplandıktan sonra, bütün Meclisin kararıyla Türk Büyük Millet Meclisine aittir. 2 Mayıs 1920.
milletini aydınlatmak ve iç ayaklanmaları bastırmak için h. BMM irşad ve şer'iye encümenlerinin memlekete ve İslâm
şu tedbirler alınmıştır: âlemine beyannameleri, 9 Mayıs 1920.
a. Gönen, Biga bölgesinde, Anzavur isyanını bastırmakla i. Damat Ferit'in vatandaşlık haklarıyla tecridi, 13
görevlendirilen 61'inci Tümen Kumandanı Kâzım ve 56'ncı Mayıs 1920 (92).
Tümen Kumandanı Bekir Sami beylere ''Millî birliği j. İstiklâl mahkemeleri kurulması. 18 Ağlustos ve 26
bozacak mülkî ve askerî memurlar hakkında'' heyeti Eylül 1920.
temsiliye reisi Mustafa Kemal imzalı 11 Nisan 1920 Dördüncü Damat Ferit kabinesinin, sözde Mustafa Kemal
tarihli beyanname ile azil, hapis ve idam gibi her türlü Paşa ve arkadaşlarına karşı aldığı tenkil tedbirleri,
cezaları uygulamak yetkisi verildi. gerçekte bütün Türk milletine karşı yöneltilmişti.
Bununla, Mustafa Kemal Paşa, şahsen ''âsi'' olmaktan
çıkmıştır. İstanbul'un davranışına karşı alınan tedbirler
de, bütün Türk milleti adına Büyük Millet Meclisi cezayı vermekti. O halde, kendi programımıza dahil
tarafından alındığı için er geç, milleti zorla esarete bulunan bir hareketi neye protesto etmeli?
mahkûm etmek isteyen padişah ve Damat Ferit hükûmetinin - Bu hareket mühim güçlüklerle karşılaşacak mıdır?
yenileceklerinden şüphe edilemezdi. - Hayır, bunun da sebebi şudur ki Mustafa Kemal ordusu,
Yukarıda ana çizgileriyle belirtilen tedbirler sayesinde öteden beriden toplanmış haydutlardan, sabıkalılardan ve
iç ayaklanmalar, büyük fedakârlık ve kuvvet kullanılması sırf yağma hırsıyla hareket eden birtakım şahıslardan
bahasına olsa da, kontrol altına alınmış, fakat Batı mürekkep, teşkilâtsız, inzibatsız ve mümaresesiz bir
Anadolu'da Yunanlılara karşı kurulmuş olan millî cephe de ordudur.
çok zayıf düşmüştü. Bu durum, dış düşmanların varmak - Fikrinizce harekât uzun sürecek mi?
istedikleri bir sonuçtu. Bu sırada Türk mukavemetini - Asker değiliz. Fakat, intibaım şu merkezdedir ki
büsbütün kırıp öldürücü barış antlaşmasını Türk milletine General Paraskevupolos'un ordusu şimdi sür'at ve şiddetle
kabul ettirmek işini yine Yunanistan üzerine almakla, hürekâta devam eyleyecek birkaç haftada Ankara surları
İzmir çıkarmasından sonra, altından kalkamayacağı ikinci önünde bulunacaktır.
bir maceraya atılıyordu. 22 Haziran 1920'de başlayan - Bazı haberlere göre Mustafa Kemal taraftarları arasında
Yunan taarruzu karşısında; Burhaniye-İvrindi-Soma- anlaşmazlık başgöstermiştir.
Akhisar-Salihli-Nazilli çizisindeki çok zayıf millî - Bu söylentilere dair henüz bir resmî havadis almadık.
cephemiz, iki günde çöktü. İki hafta içinde, Nazilli- Fakat doğru olduğuna kaniim. Zira vilâyetler ahalisi,
Alaşehir-Bursa çizisine kadar ilerleyen Yunanlılar, harbin o ağır tecrübesinden sonra, bütün kuvvetiyle barış
üçüncü bir taarruzla Doğu Trakya'yı (20-25 Temmuz 1920) ve sükûn istemektedir. Halbuki, Mustafa Kemal, her çeşit
ve Uşak bölgesini (29 Ağustos 1920)'de ele geçirdiler fedakârlıklar ve yoksulluklar usulünü, ilelebed devam
(93). ettirmekten başka bir şey istemiyor.
- Erzurum Ordusu Kumandanı Kâzım Karabekir'in Mustafa
Damat Ferit hükûmeti, 22.6.1920 Yunan taarruzunu tasvip Kemal ile münasebetini kestiği ve bu vilâyette
ediyor ve irticaa da taviz veriyor istiklâlini ilan ettiğine dair dolaşan başka söylentiye
Yunan istilâ ve tecavüz hırsının Anadolu'da ve Trakya'da ne dersiniz? Buna dair hiçbir bilgim yoktur (94).''
dört ay için duraklaması, Büyük Millet Meclisine Diğer taraftan, aynı kabinenin Maarif Nazırı da, okullara
Anadolu'da iç ayaklanmaları tasfiye etmeyi ve muntazam yayınladığı bir bildiride ''Darülfünun (Üniversite) ve
bir ordunun çekirdeğini kurmayı kolaylaştırmıştır. okullar öğrencilerinin, politika ile uğraşmalarını ve
Damat Ferit hükûmetinin, kolaylaştırdığı ve öncülüğünü dışarıdaki kulüplere grimelerini' ve ''öğretmenlerin bir
yaptığı 22 Haziran 1920 Yunan taarruzunu nasıl siyasi partiye gireceklerin öğretmenlikten
karşıladığı, aynı kabinede Adliye Nazırı Ali Rüştü çekilmelerini'' is temiş ve ''devletimiz, Osmanlı Devleti
Efendinin bir İstanbul gazetesine verdiği mülâkattan olarak kurulmuştur. Milletimiz Osmanlı milletidir''
açıkça anlaşılmaktadır. Bu konuşmanın Yunan taarruzuyla demiştir (95).
ilgili parçaları şudur: ''İrtica ve şiriatçilik''in, geçici olarak, Damat Ferit
''Hükûmet, Yunan ordusu tarafından yapılan harekâtı kabinesinde Türk toplumunu, İkinci Meşrutiyet'ten dahi ne
protesto etmek niyetinde midir? kadar geriye götürdüğünü göstermek üzere, umumi harp
- Hükûmetimiz Mustafa Kemal taraftarlarını resmen mahkûm içinde (1917) adliye nezaretine bağlanan şer'i
etmiş ve hilâfetle vatana hain olduklarını ilân mahkemelerle, kazaskerlik ve evkaf mahkemelerinin yeniden
eylemiştir. Binaenaleyh vazifesi, âsilere lâyık olduğu
şeyhülislamlığa geri verildiğini (4 Mayıs 1920) burada sormaktadır. İkdam gazetesinde çıkan imzasız bir makalede
açıklamak yerinde olur (96). ise ''yumuşamaya doğru mühim bir temayül olan bu farktan
Sayın Profesör Jaschke, baş tarafta, özette belirtildiği başka eski kabine ile şimdikinin, Anadolu'nun teskini
gibi İzmit bölgesindeki çarpışmalardan sonra General siyasetinde, hemen bir fark mevcut değildir'' denilmekte
Milne'in Kocaeli yarımadasındaki birliklerini daha toplu ve beyannamenin Anadolu üzerindeki muhtemel tepkisi
olarak ''Tuzla - Kilya'' çizgisine geri aldığını ve 13 üzerinde şu tahminlerde bulunmaktadır:
Mayıs 1921'de, Türk - Yunan çarpışması karşısında ''Milli ''Barış antlaşması henüz bize tebliğ edilmediği ve onun
kuvvetlerin Derince'nin iki mil doğusunu geçmemek üzere tarafımızdan kabul ve imzasına henüz karar verilmediği
bir anlaşmaya varıldığını'' kaydetmektedir. İngilizlerin bir devirde de Anadolu'da harekât-ı milliye adıyla
Kocaeli yarımadasında çekildiklerini çizinin ''Tuzla - yapılan isyanın muahedemizi hafifletmeye yardım edeceğine
Kilya'' olarak gösterilmesinde bir baskı hatası olduğunu dair birtakım efradı millete, bir zahap ve kanaat mevcut
sanıyorum. Kilya, Gelibolu yarımadasında ve Çanakkale olabilirdi. Fakat, muahedenin tebliğinden ve tarafımızdan
karşısında bir limandır. İngilizler, Tuzla - Şile'ye kabul ve imzasından sonra artık, böyle bir ümit kalmamış
kadar çekilmişlerdir. Diğer taraftan, İstanbul'daki olduğu gibi Anadolu'daki isyan hareketinin hikmet-i
Müttefik kumandanlarının kendi aralarında 13 Mayıs mevcudiyeti de kalmamıştır... Son Yunan taarruzu da,
1921'de kararlaştırdıkları tarafsız bölgeyi de, milli Kuvayı Milliyenin düşman taarruzlarına karşı sağlam bir
devletin tanıdığına dair bir vesikaya rastlayamadım. mukavemet teşkil etmekten pek uzak olduğunu, feci bir
surette göstermiştir'' denilmekte ve ''bugünkü şartlar
5'inci Damat Ferit kabinesinin Anadolu'ya karşı durumu içinde bu meseleye dair hükümetni siyasetinin, evvelki
öncekinden farklı mıdır? tecrübelerden ziyade muvaffakiyetle neticelenmek ihtimali
5'inci Damat Ferit kabinesinin (21 Temmuz - 21 Ekim 1920) ve imkânını görmekteyiz'' hükmüne varılmaktadır (97).
Anadolu'daki kurtuluş hareketini, Sayın Projesör Gerçekte, BMM'nin aldığı karşı tedbirlerle dördüncü Damat
Jaschke'nin ileri sürdüğü gibi, ''Nasihat''le bastırmak Ferit kabinesinin çıkardığı iç ayaklanmalar bastırılmış
yoluna girdiği noktası üzernide durmak gerekmektedir. Bu ve kontrol altına alınmış olduğu gibi Yunan taarruzu da
yeni Damat Ferit hükümetinin de, Anadolu'ya karşı genç milli Türk devletini, ciddi buhranlara rağmen,
tutumunda, eskisinden farkı büyük değildir. Beşinci Damat Mustafa Kemal Paşa'nın azim ve cesareti sayesinde
Ferit kabinesi de, önceki dördüncü Damat Ferit kabinesi yıkamamıştır. 5'inci Damat Ferit hükümetinin imzaladığı
gibi ''sayısını çok mahdut sandığı erbab-ı isyanın tedip (10 Ağustos 1920), esaretten ve parçalanmaktan başka bir
ve tenkili ve asayişin iadesi matlup'' olduğunu şey ifade etmeyen Sevr antlaşması ise, Türk milletinin,
açıklamıştır. Dördüncü Damat Ferit kabinesi iktidara düşmanların tahminlerinin tersine olarak, mukavemet ve
geldiği günlerde yayınladığı beyannamede de ''Anadolu'nun mücadele azim ve kararını kuvvetlendirmiştir.
teskini'' için yine aynı siyaseti tutmuştu. Yalnız o 5'inci Damat Ferit hükümeti niçin çekildi?
vakit ''İsyana, iğfal veya tehdide kapılarak katılmış İç ayaklanmaların bastırılması ve Yunan taarruzunun,
olanların affa nail olmaları için bir haftalık bir beklenilen sonucu vermemesi ve en nihayet Sevr
pişmanlık ve dahalet şartı'' koınmuş iken, bu defa mühlet antlaşmasının da, Büyük Millet Meclisi ve bütün Türk
kaydı kaldırılmıştır. Alemdar gazetesi, beyannamedeki milleti tarafından nefretle karşılanması Damata Ferit
''umumi af'' meselesini ''biraz geniş ve etraflı'' politikasının iflas ettiğini bütün dünyaya ispat etmişti.
bulmakta ve bu hususun kesin icraat bekleyen Avrupa Bununla, artık, İstanbul hükümetinin, Mustafa Kemal ve
devletleri üzerinde ne gibi bir tepki yaratacağını arkadaşlarına, hatta Türk milletine karşı giriştiği
''tenkil hareketi'' kapanmış bulunuyordu. Milli 1917 Bolşevik ihtilalinden sonra, Rus hakimiyeti,
mücadelenin akibeti, bir Türk - Yunan mücadelesi şekline Kafkasya üzerinden kalkmış ve çok önemli bu geçit
dökülmüştü. Bu tarihi mücadeleyi kazanmak da fedakâr Türk bölgesinde milli devletler kurulmuştu. Fakat ergeç,
milletine ve kahraman Başkumandanı Mustafa Kemal Paşa'ya Sovyet Rusya'nın bu bölgeyi eline geçirmeye çalışacağı ve
mukadder olacaktı. bunda muvaffak da olacağı gözönünde tutulmalıydı. Yalnız,
Sovyet Rusya'nın, bize dost bulunduğu bu sıralarda
Yeni Tevfik Paşa kabinesinin politikası Kafkasya'daki meşru Türk haklarını gerçekleştirmek imkânı
Damat Ferit'in yerine İstanbul'da iş başına geçen (21 de beliriyordu. Mustafa Kemal Paşa, ''Pan Turanizm'' ve
Ekim 1920) Tevfik Paşa hükümetinin, Anadolu'ya karşı ''Pan İslamizm'' gibi hayaller peşinde koşmaksızın Brest-
tutumu ise büsbütün başka idi. Bu kabine ''Bünye-i Letovsk antlaşmasının hudutları içinde kalmaya,
vatanda hâdis olan ve devletin varlığını belli olmayan Anadolu'ya ayak bastığı anlardan itibaren kararlı idi.
akibetlere doğru sürükleyen ikiliği, devlet ve milletin Milli mücadelemizin, Çar Rusyası veya bugünkü dev Sovyet
vakarıyla uygun bir surette kaldırarak milli varlığımızı Rusya ile karşılaşmamış olması büyük bir talih eseri
korumak'' politikasını güdüyordu. Bu politikanın açık olmuştur (99).
ifadesi şudur ki Anadolu, Yunanistan'a karşı yalnız Büyük kurtarıcı Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a çıktığı
başına giriştiği mücadelede muvaffak olmazsa İstanbul, günden itibaren Sovyet Rusya durumunu da çok yakından
tekrar Anadolu'ya yeniden hakim olacak, aksi takdirde, takip ediyordu. Kafkasya'daki İngiliz işgalinin
yani Büyük Millet Meclisi, Yunan ordusunun hakkından Anadolu'yu doğudan kuşatmak ve Sovyet Rusya ile ihtilalci
gelecek olursa İstanbul Anadolu'ya bağlanacak ve Osmanlı Türkiye'yi birbirinden ayırmak politikasını güttüğünü de
hükümeti de fiilen ve resmen tarihten silinecekti. biliyordu (100). Samsun'a gelişinden BMM açılıncaya
Birinci İnönü zaferi (10 Ocak 1921) ve Ethem isyanının kadar, (19 Mayıs 1919-23 Nisan 1920) iç savaşlarla
tenkili, (22 Ocak 1921) ikinci ihtimalin üstün geleceğini uğraşmakta olan Sovyetlerle, fiilen temas ve münasebet
gösteren ilk ümit verici alamet sayılabilir. Prof. kurulamamıştır. Prof Jaschke'nin ihtimal verdiği gibi,
Jaschke'nin yazdığı gibi, İkinci İnönü zaferinden (1 Mustafa Kemal Paşa'nın, karargâhından bir subayı Kırım'a
Nisan 1921) sonra, padişahın, Anadolu'yakarşı tutumu veya Kurmay Başkanı Kâzım Bey'i (Dirik), daha 1919
değişmiş ve önce fetvalarla ''vatan haini ve âsi'' ilan yılında, o vakit İngiliz işgalindeki Batum'a
ettiği vatan şehitlerinin mübarek ruhlarına İstanbul göndermediğini Sayın Husrev Gerede de teyit etmektedir
camilerinde mevlitler okutturmuştur. (101). Yalnız, İstanbul'da, ''Bekirağa Bölüğü'' diye
anılan askerî tevkif evinden kaçarak (7/8 Ağustos 1919)
Eylül 1919 sonlarında Sivas'a gelen eski şark orduları
6.16 MART MOSKOVA ANTLAŞMASININ grubu kumandanı Halil Paşayı (Kut) ''Bolşeviklerden para
TARİHİ ÜZERİNE ve silâh yardımı sağlamak'' vazifesiyel Rusya'ya
gönderdiği anlaşılıyor. Bu, Anadolu'nun; Sovyetlerle
''Türkiye'nin mevcudiyet ve istiklaline hürmet eden münasebete girmek için yaptığı ilk teşebbüs olarak kabul
milletlere, Türkiye halkı derin ve samimi muhabbetini olunabilir.
izhar ve ispatta kusur etmez. M. Kemal 2 Ocak 1922. 1920 başlarında, Moskova'ya gidebilen Halil Paşa,
(98)'' Anadolu'ya ilk silâh ve para yardımı sağlamıştır (102).

Sovyet Rusya - Kafkasya ve Mülli Mücadele Mustafa Kemal Paşa - Harbord - G. Picot
Her bakımdan ''müstakil ve her bir Türkiye kurmak'' veya Ermeniler sebebiyet verirse her türlü mukabsele
davasıyla mücadeleye atılan Mustafa Kemal Paşa, meşru ve vatanidir. Bunları, ahaliye, ora merkez heyetine
''Müttefikler arasındaki anlaşmazlıklardan ve batılıları böylece anlatınız. Mustafa Kemal.''
Sovyet Rusya'dan ayıran derin uçurum''dan hiç şüphesiz,
pek ustalıkla ve hiçbir tarafa kendini kaptırmadan TBMM-Sovyet Rusya münasebetleri
faydalanmayı bilmiştir. O, Türk davasını yürütebilmek Fransa, George Picot'nun Sivas anlaşmasına riayet etmemiş
için, hem batı, hem Sovyet Rusya veyahut aynı zamanda her ve 1919 yılı sonlarında ve 1920 başlarında Urfa, Maraş,
ikisiyle de temas ve konuşmalarda bulunmuştur. Ayintap ve bütün Adana cephesinde, Fransızlarla
Sovyetlerle temastan önce, Amerikalı General Harbord (22 çarpışmalar tekrar başlamıştır (104).
Eylül 1919) ve Fransa'nın Suriye Yükesk Komiseri George Batı ile yapılan ve hayal kırıklığından başka bir şey
Picot (Kasım 1919) ile Sivas'ta yaptığı konuşmalarda, getirmeyen bu ilk temaslar, Fransa ve İngiltere'nin,
''Siyasî Amerika mandası'' veya ''iktisadî Fransız kendi aralarındaki menfaat çatışmalarını, Türklerin
mandası'' lehine açık bir kabul ifade edecek bir vaidde zararına ortadan kaldırıp anlaşmaları ve İstanbul'un
bulunmamış, sadece, bu iki büyük devletin, Türk davası haksız yere, İzmir işgaline benzer bir şekilde işgali,
için sempatisini kazanmaya çalışmıştır (103). Mustafa Mustafa Kemal Paşa'nın Ankara'da topladığı TBM Meclisini
Kemal Paşa, Güney cephesi kumandanlarına verdiği ve hükümetini, ister istemez, Sovyetlere yanaştıracaktı.
talimatta (28 Kasım 1919 ve 15 Aralık 1919 tarihli iki Bu sıralarda, Sovyet kuvvetleri de (II inci Bolşevik
şifre) Fransız devlet adamıyla yaptığı anlaşma hakkında ordusu) Azerbaycan'a girerek, burada Sovyet idaresini
şu bilgiyi vermiştir: ''...Fransız Suriye fevkalâde kurmuşlardı (28 Nisan 1920). Buna rağmen, Sovyetler
Komiseri George Picot ile vaki olan mülâkatta onların Kafkasya'da daha ileri giderek Ermenistan ve Gürcüstan'ı
Ermenileri geri çekeceklerine, ahaliye zulüm da işgal edecek durumda değillerdi. Bununla beraber, TBMM
yapmayacaklarına dair olan vaidlerine karşılık biz de hükümetinin karşısında bulunduğu umumî iç ve dış durum da
müsellâh bir tecavüz yaptırmayacağımızı temin ve (iç ayaklanmalar, hükümetin henüz yeteri kadar
kendileri sebebiyet verirlerse mesuliyetin onlara raci kuvvetlenmemiş olması, Batum'da İtilâf kuvvetlerinin
olacağını ihtar eyledik. Binaenaleyh, bu vaide istinaden bulunması, Sovyetlerle umumî mahiyette bir anlaşmaya
silâhlı hiçbir teşebbüste bulunulmaması pek muvafıktır. varılmamış olması, Batı devletlerinin, San- Remo
Fakat, kazanılan fırsattan âzami surette faydalanılarak kararlarını zorla Türk milletine kabul ettirmeye
millî teşkilâtı faal surette ilerletmek, gerekince kat'i Yunanistan'ı memur etmeleri, o sıralarda bir Ermeni
bir harekete hazırlanmak hareket düsturumuz olmalıdır.'' hareketinin Sovyetlerce ve Batıda iyi karşılanmayacağı
28 Kasım 1919'da Urfa mutasarrıfına verdii talimat daha v.s.), derhal doğuda bir hareket yapılması için elverişli
kesindir: ''...Gayemiz, vatanın kurtulmasıdır... değildi (105).
Mütarekeye, Milletlerarası hukuka aykırı en ufak hareketi TBMM hükümeti kurulunca, Sovyetlerle ili resmî temas,
protesto etmekten çekinmeyiniz. Millî teşkilâtı Meclis Reisi Mustafa Kemal Paşanın 26 Nisan 1920 tarihli
kuvvetlendirmeye himmet ediniz. Fransızlar, Türklere telgrafıyla başlar. İkinci teşebbüs, BMM hükümetininin
zulüm yapmayacaklarına, Osmanlı memurlarının haklarına Sovyet Rusya ile temasta bulunarak bir antlaşmaya varmak
tecavüz etmeyeceklerine, Ermeni çetelerini işgal maksadıyla Moskova'ya bir heyet göndermeye karar vermesi
mıntakalarında geri çekeceklerine dair söz vermiş olmuştur. Hariciye Vekili Bekir Sami Beyin
olduklarından ahalimiz ve millî teşkilât tarafından başkanlığındaki bu heyet İktisat Vekili Yusuf Kemal
silâhlı bir tecavüz yapılmamalıdır. Fakat, Fransızlar (Tengirşenk), Lazistan Mebusu Osman beylerle Doğu
cephesinden katılan Doktor İbrahim Tali (Öngören), Kurbay gördüklerinden yeni faaliyetlere girişmişler ise de, Rus
Yb. Seyfi Beyler (General Seyfi Düzgören), Paris'te elçisi Opmal leyhindeki şikâyetler ve bu gibi hareketlere
Osmanlı murahhaslarına ağır barış şartlarının tebliğ karşı yapılan takibât neticesinde açık komünist
edildiği 11 Mayıs 1920'de Ankara'dan yola çıkmış ise de, tahrikatına son verilmiştir.''
Kafkasya yolunun kapalı olmasından Trabzon'dan deniz ''Bolşeviklik tahrikatı, Anadolu hükûmetince yakından
yoluyla Tuapse'y ve oradan da uzun bir tren yolculuğuyla kovalanıyordu. Bolşevik elçisi Opmal'ın Büyük Millet
19 Temmuz 1920'de Moskova'ya varabilmiştir (106). Meclisinde ve Arif Oruç vasıtasıyla Ethem çetelerinde
Bu arada, Doğu cephemizde, 9 Haziran 1920'de yapılan kurduğu teşkilât ve Mustafa Suphi vasıtasıyla doğu
seferberlikle XV inci Kolordunun mevcudu 22 bin insan hudutlarımızda oynadığı roller vaktinde haber alınarak,
(ancak 9 bini muharip) 200 makineli tüfek ve 69 topu birer birer söndürülmüştür. İstanbul'daki Bolşevik
bulmuştu. Doğu cephesi kumandanı Kâzım Karabekir Paşa, 23 teşkilâtı da bidayette İngilizler ve Yunanlılar aleyhinde
Haziran 1920'de, Sarıkamış, Kars istikametinde taaruza olduğundan önceleri müsamaha ve teşvik görmüş ise de
geçmeyi düşünüyordu. Meclis Reisi Mustafa Kemal Paşa, 21 Lozan sulhundan sonra orada dahi Bolşeviklik tahrikatına
Haziran 1920 tarihli telgrafıyla vekiller heyetinin, nihayet verilmiştir. Esasen, Ruslarla açık görüşmelerde
düşünülen hareketi, kat'i olarak geciktirmeye karar Türkiye'de Bolşeviklik tahrikatına müsamaha etmeyeceğimiz
verdiğini, doğu cehesine bildirdi. Vekiller heyeti bu açıkça bildirilmiş, tarla sahibi olan köylerimizde
geciktirme kararını, biraz yukarıda açkılanan umumî tahrikat sökmeyeceği gibi Türkiye'de sanayide çalışan
sebeplerden başka, Çiçerin'den 15 Haziran 1920 günü proleter amele de pek az olduğundan bu cihetten birşey
alınan 3 Haziran 1920 tarihli mektubu üzerine 20 Haziran kazanmayacaklarına Ruslar da kani olmuşlardı. Bununla
1920'de vermiştir (107). Askerî harekete geçmeden önce beraber, gizli tahrikat devam etmişse de neticesiz
yolda bulunan Bolşevik heyetiyel temas edilmesi uygun kalmıştır.'' Mustafa Kemal Paşa, bu tehlikeli akımları
görülmüştü. Temmuz, Ağustos ve kısmen Eylül 1920 ayları, kontrol altına almış ve memleketin Sovyet peyki olmasını
Moskova ve Ankara'da siyasî müzakerelerle geçtiğinden önlemiştir. Bu suretle, memleketin, menfaatlerine göre,
doğu cephemizde askerî hareket yapılmamıştır (108). doğu ve batı ile anlaşmak imkânını sağlamıştır.
Bu devredeki olaylar şu suretle özetlenebilir: b. Moskova'da, Bekir Sami Bey heyetiyel Sovyet hükümeti
a. Sovyetlerle işbirliği, Anadolu'da ''Bolşeviklik lehine arasında 24 Temmuz - 24 Ağustos 1920'deki konuşmalarla
kuvvetli bir temayül belirmesine yol açmış'' ve Büyük bir dostluk antlaşması projesi hazırlanmış, fakat
Millet Meclisinde, Sovyet milletler komiserliğinin bir Çiçerin'in, bu antlaşmanın kabulünü ve yardımı Ermenilere
genelgesinin okunması, komünistliğin mahiyeti üzerine Van, Bitlis ve Muş vilâyetlerinden yer verilmesine
tartışmalara yol açmıştı. Memlekette, halk arasında hattâ bağlaması, imzayı geciktirmiştir. Moskova konuşmaları
silâlı kuvvetler içinde mahiyeti ve sonuçları bilinmeden, sırasında Sovyetler, Menşevik Ermenistan'la imzaladıkları
Bolşeviklik lehine kuvvetli sempati seziliyordu. bir barış antlaşmasıyla (10 Ağustos 1920) Ermenilere,
''Rusların Anadolu'daki gizli komünist faaliyetini Nahçıvan bölgesini bırakmışlardı. Bununla Culfa-Şah tahtı
kontrol edebilmek üzere Mustafa Kemal Paşa da dahil olmak demir yolu da Erivan'ın kontrolüne bırakılıyordu.
üzere bütün baştakiler, (yoldaş) ismini alarak ve kırmızı c. 1 Eylül 1920'de Zinoviyef'in başkanlığında toplanan
tepeli kalpak giyerek bir komünist gösterisi yapılmıştı. ''Bakü Kongresi''ne Moskova heyetimiz adına katılan Dr.
Fakat, Ruslar, milliyet ve vatan duygulu M. Kemal ve İbrahim Tali Bey, istiklâl için savaştığımızı açıkladı.
arkadaşlarını, gerçek Bolşevik mefkûreli saymayarak Ethem Enver Paşa ile Bahaeddin Şakir bey de kongrede
gibi çapulcuları daha ziyade kendilerine yakın bulunmuşlar. Bolşevikler, ''Dünya federasyonu''
peşindedirler. Bakü'deki ''Türk Komünist Partisi'' macerasına son vermiştir (111). Bundan sonra birkaç
lehimizde değildi. Bir kısmı, Türk esirlerinden arkadaşıyla Batum'dan Türkistan'a giden (Ekim 1921) Enver
kurdukları tümenle Türkiye'ye girip bir darbe ile Paşa, Türkistan'da, Buhara Cumhuriyeti Reisi Osman Hoca
hükûmeti ele geçirmek, bir kısmı da Ankara hükümetinin ile birlikte, 9 ay kadar (20 Ekim 1921-4 Ağustos 1922)
kendiliğinden yıkılmasını beklemek ve Türkiye'de Komünist Bolşeviklere karşı mücadele etmiş ve bayram sabahı çok
Partisi kurmak taraflısı. Mustafa Suphi ve 17 arkadaşı yakın mesafeden başlayan bir çarpışmada Rus makineli
teşkilât için 17 Ocak 1921 günü Kars'tan Erzurum'a tüfek ateşiyle şehit düşmüştür. Arkadaşı, eski Bahriye
gitmişlerdir (109). Nazırı Cemal Paşa da Enver Paşa'dan 14 gün önce (21
d. Moskova'da hazırlanan ''dostluk antlaşması''nın geri Temmuz 1922) Tiflis'te sokakta şehit edilmişti(112).
kalması üzerine, heyet başkanı Bekir Sami Bey 11 Eylül Ermeni meselesinin çözülmesi
1920'de, Kafkasya'ya gitmişti (110). 18 Eylül 1920'de Trabzon'a gelen Yusuf Kemal Bey,
e. Kafkasya yolu açılıncaya kadar Sovyet silâh, cephane birlikte getirdiği ''dostluk antlaşma projesi''ni ve
ve para yardımı toplama ve transit merkezi Rostov'dan Bekir Sami Beyin raporunu buradan telgrafla Ankara'ya
Karadeniz kıyısındaki Tuapse'ye yöneltilmiş ve buradan vermiş ve tamamlayıcı bazı şahsî intibalarını da bunlara
Lazistan Mebusu Osman Beyin nezaretinde, motor ve eklemişti. Moskova'nın bazı siyasî düşüncelerle,
vapurlarla Trabzon'a (bir buçuk milyon altın ruble, Ermeniler lehine isteklerde bulunduğu ve Ermeni
silâh, cephane) ve Alman tüfek cephanesi (1726 sandık) meselesinin tarafımızdan çözülmesine karşı ciddî bir
Garp Cephesi için, Samsun ve İnebolu'ya gönderiliyordu. mukavemet göstermeyeceği anlaşılıyordu.
Lenin, Moskova'da Yusuf Kemal Beyin kulağına şunu
Millî Mücadele ve Enver Paşa söylemişti:
f. Mustafa Kemal Paşa, Türkiye'nin istiklâl ve varlığını ''- Ermenilerle muahede yapmakla hata ettik. Biz,
kurtarmak için, çok güç şartlar altında Sovyetlerle düzeltmeye çalışacağız. Biz yapamazsak siz tashih
işbirliği kurmaya ve batıda Yunanlılara karşı kullanılmak edersiniz (113).''
üzere silâh, cephane ve para yardımı elde etmeye Lenin'in bu sözleri, doğu hudut meselemizin çözülmesini
çalışırken, Enver Paşa da boş durmamıştır. Enver Paşa, çok kolaylaştırmıştır.
Türk esirlerinden, Dağıstan ve Kafkasya'dan teşkil Bu sıralarda, 24 Eylül 1920'de, Ermenilerin, doğu
edeceği kuvvetlerle, 1921 ilkbaharında, Anadolu'da ve sınırlarımızın birçok noktalarında, bilhassa Bardiz'de
''İslâm İhtilâl Cemiyetleri Birliği'' ve ''Halk Şûralar taarruza geçmeleri, doğu sınırlarımızda iki taraf
Fırkası''nın yardımıyla, Anadolu'da idareyi eline arasında durumu gerginleştirmişti. Anlaşılan,
geçirmek gibi hayaller peşinde de koşmuştu. Sakarya Yunanlıların batıda geniş bir bölgeyi ele geçirmeleri ve
muharebesi sıralarında Batum'a gelen Enver Paşa'nın Ankara-Moskova anlaşmasının henüz gerçekleşmemesi, Erivan
Trabzon'da ''Kayıkçılar kâhyası Yahya''ya kurdurduğu bir Ermenilerini S´evres antlaşmasının büyük Ermenistan
taburun başına geçerek Ankara'ya gitmeyi ve hâlâ hakkındaki vaidlerini gerçekleştirmek yolunda harekete
kendisine taraftar sandığı bazı eski dost ve geçirmişti. Hiç şüphesiz, Çiçerin'in Türk-Sovyet
arkadaşlarının da katılmalarıyla, Mustafa Kemal Paşa'nın antlaşmasının imza edilmesini, Ermenilere Van, Bitlis ve
yerine geçmek gibi delice teşebbüslerde bulunduğu da Muş vilâyetlerinden toprak verilmesine bağladığı
anlaşılıyor. Bu gizli teşebbüse ait vesikaların Erivan'da da öğrenilmişti. Bilhassa, bu olayın Ermenileri
Trabzon'da ele geçmesi ve asıl Sakarya meydan son tecavüze teşvik ettiğini sanıyorum.
muharebesinin kazanılması Enver Paşanın Anadolu
Doğu cephemizde, 28 Eylül 1920 günü, merkezde, 9'uncu ve vermekte ve her milletin kendi mukadderatını kendisi
12'nci Tümenlerimizin baskınıyla başlayan ve süratle tâyin etmesi prensibi gereğince onların mahallî
gelişen ileri hareket neticesinde, 30 Eylülde Sarıkamış muhtariyetler kurmalarını desteklemektedir'' dedikten
ve Merdenek işgal olunmuş ve bu suretle askerî sonra ''sarsılmaz bir enerjiyle yurdunun bağımsızlığı ve
emniyetimiz bakımından çok önemli ''Soğanlıdağ ve refahı için savaşan Türk milletine ve onun hükûmetine en
geçitleri'' ele geçirilmişti. Cephemizin sağ kanadında samimî dileklerimizi ifade etmeme müsaade buyurun''
Bayezit bölgesindeki 11'inci Tümenle Trabzon ve tarzında bir dostluk gösterisinde de bulunmuştu. Lenin'in
civarındaki 3'üncü Kafkas Tümenimiz yerlerinde imzasıyla gelen bu telgraf da, Türk-Ermeni meselesinin
bırakılmışlardı. tarafımızdan çözülmesinin ve Gümrü antlaşmasının yeni
Bu durumda, Ruslarla ve Gürcülerle bir anlaşmaya varmadan başlamakta olan Türk-Sovyet dostluğunu bozmak şöyle
Kars'a taarruz edilmesini Doğu cephesi kumandanlığı dursun, kuvvetlendirdiğini gösteren yeni bir vesika
mahzurlu görünüyordu. Sarıkamış ve Merdenek'in işgali olarak ileri sürülebilir (114).
Ermenileri bizimle barışa yanaştıracak bir zafer
olmamıştır. Mustafa Kemal Paşaya göre, ''Ermeni Moskova antlaşması ve Gürcü hareketi
hareketinin siyasî hedefi Ermeni meselesinin çözülmesi Bu arada, Sovyetlerle yeni şartlara göre, dostluk
için Rusları ve Ermenileri bizimle ciddî müzakerelere antlaşmasını müzakere ve neticelendirmek üzere seçilen
yanaştırmaktır. Ancak Kars'ın işgali suretiyle Ermenilere muahede heyetimiz (115) (Yusuf Kemal Tengirşenk,
vurulacak kat'i bir darbe, Ermenilerle, doğrudan doğruya Büyükelçi Ali Fuat Paşa, Doktor Rıza Nur, Ataşemiliter
veya Bolşevikler vasıtasıyla, barış imkânını Saffet ve Kur. Yb. Seyfi beyler) 20 Ocak 1921'de
hazırlayabilir.'' karayoluyla Moskova'ya gitmek üzere Kars'tan hareket
Bu düşünceyle, Vekiller Heyeti, 11 Ekim 1920'de, Doğu etmişti. Heyetimiz, 19 Şubat 1921'de Moskova'ya vardıktan
cephesi kumandanlığına ''askerî durumun arzedeceği üç gün sonra Menşevik Gürcistan elindeki üç sancak
fırsatlardan faydalanmak suretiyle Ermenilere karşı kısımlarının da kurtarılmasına geçildi. Ankara'daki Gürcü
başlanılan hareketi devam ettirmek yetkisini'' vermiştir. elçisiyle yapılan anlaşmaya göre (23 Şubat 1921) Ardahan
28 Ekim 1920'de başlayan Türk taarruzu, 30 Ekimde Kars'ın (24 Şubat 1921), Artvin (6 Mart 1921), Ahısha (7 Mart
geri alınmasıyla neticelenmiş ve ileri hareketimizin 1921), Ahilkelek (14 Mart 1921) ve en nihayet Batum (11
Gümrü yönünde devam ettirilmesi karşısında Erivan Mart 1921) Türk birlikleri tarafından işgal olundu. 18 ve
hükûmetiyle 18 Kasım 1920'de, önce 7 gün müddetle yapılan 20 Mart 1921 günleri Batum'da, iki taraf arasında
mütareke, 5 Aralık 1920 gününe kadar on gün daha çarpışmalar oldu. 16 Mart 1921'de imza olunan Türk-Sovyet
uzatılmıştır. Türkiye'ye, Kars, Sarıkamış ve Kağızman'dan dostluk antlaşması, Ankara'da Vekiller Heyetince kabul
başka, Kulp ve Iğdır'ı da bırakan 2 Aralık 1920 ''Gümrü olunmuş (21 Mart 1921) ve bunun hükümlerine göre, Batum,
antlaşması'' Türk-Sovyet dostluğunda hiçbir aksaklık Ahıska ve Ahileklek Bolşevik Gürcülere bırakılmıştır
husule getirmemiştir. Türk taarruzu, Menşevik (116).
Ermenistan'da, Türk-Ermeni barışının imzalandığı 2 Aralık
1920'de, Sovyet rejimi kurulmasını da kolaylaştırmıştı. Moskova antlaşmasının, Kafkas cumhuriyetleri ve Ukrayna
Mustafa Kemal Paşanın, Dağıstan muhtariyetinin ilân ile yapılan anlaşmalarla sağlamlaştırılması
edilmesi münasebetiyle memnuniyetini bildiren bir Sovyet Rusya ile 16 Mart 1921 Moskova antlaşmasıyla
telgrafını Lenin, 7 Ocak 1921'de verdiği cevapta ''... tespit olunan hudutlar, 13 Ekim 1921 Kars antlaşmasıyla
Sovyet Rusya, topraklarındaki bütün milletlere muhtariyet
Sovyet Gürcü, Ermeni ve Azerbaycan hükümetleri tarafından 17 Aralık 1925 Türk-Sovyet ''Tarafsızlık antlaşması'' ile
da kabul olunmuştur. kuvvetleşen Türk-Sovyet dostluğuna Türkiye, bu
Moskova antlaşmasını müzakere ve imza eden heyet başkanı antlaşmanın Sovyetler tarafından bozulduğu 7 Kasım 1945
Yusuf Kemal Bey, Ankara'ya dönüşünde, beraberinde yılına kadar bağlı kalmıştır. Şunu da hiçbir vakit
muahedenin aslıyla birlikte dört yüz bin altın da hatırdan çıkarmamak gerekir ki Sovyet Rusya İkinci Dünya
getirmişti. Harbi sonunda ortaya attığı ''Çanakkale'de Sovyetlere
Yukarıda, kısaca anlatıldığı gibi, Mustafa Kemal Paşa, dayanak noktaları verilmesi'' ve ''1921 Türk-Sovyet
memlekete komünizmi sokmadan ve Sovyet işgali altına hudutlarının düzeltilmesi'' yolundaki isteklerinden,
(117) düşmeden, iki tarafın gerçek menfaatlerine uygun henüz resmen vazgeçmiş bulunmamaktadır.
bir Türk-Sovyet işbirliği ve dostluğu kurmaya muvaffak
olmuştur. Bu dostluk, Batı devletleriyle de anlaşmaya ve 7. TÜRK-İNGİLİZ DOSTLUĞUNUN YENİLENMESİ
devamlı barışın temellerini atmaya hiç de engel
olmamıştır (20 Ekim 1921 Türk-Fransız Ankara anlaşması, Mütareke yıllarında İngiliz tüşmanlığının sebepleri
24 Temmuz 1923 Lozan antlaşması ve Boğazlar Birinci Dünya Harbi sonlarında, Mondros Mütarekesi imza
mukavelenamesi). olunmadan önce, Fransız hükûmeti, Loyd Corc'un talebi
Moskova antlaşmasını, yukarıda belirtildiği gibi Kafkas üzerine ve bir dostluk gösterisi olarak Şark ordularının
cumhuriyetleriyle imzalanan Kars muahedesi takip etmişti. İstanbul'a yöneltilen sağ kanadının kumandasını, İngiliz
Fransa ile varılan Ankara anlaşmasına (20 Ekim 1921) Selânik Kuvvetleri Kumandanı General Milne'e vermeyi
rağmen, Türk-Sovyet dostluğu, 1922 yılı başlarında, kabul etmişti. Aynı zamanda, Mondros'ta bulunan Fransız
Ankara'yı General Frunze başkanlığındaki Ukrayna Amirali Amet'nin de ortadan silinerek Türklerle mütareke
heyetinin ziyareti sırasında bu Karadeniz cumhuriyetiyle konuşmalarının yalnız İngiliz Amirali Calthorpe (kaltorp)
de imzalanan dostluk anlaşmasıyla, bir kat daha tarafından yürütülmesini de hoşgörmüştü. Bununla, Fransa,
kuvvetlenmiş bulunuyordu. Millet Meclisi Reisi ve mütareke konuşmalarını ve bu anlaşmanın uygulanmasını,
Başkumandan Mustafa Kemal Paşa, Türk-Ukrayna önceden İngiltere'ye bırakmış oluyordu (119). Osmanlı
antlaşmasının TBMM tarafından tasdik edildiğini ve Devletinin Filistin'de Allenby ordularının taarruzuyla
tasdikname vesikalarının Sıhhiye Vekili Dr. Rıza Nur Bey çökertildiğini ileri süren İngiltere, kendi başına,
reisliğindeki bir heyet tarafından takdim edileceğini Müttefiklerini karıştırmaksızın, Osmanlı Devletiyle
bildiren 10 Nisan 1020 tarihli Fransızca telgrafnamesinde imzaladığı mütarekenamenin uygulanmasını da üzerine almış
bilhassa şu hususları açıklamıştı: ''... Rus dostluğu her bulunuyordu. Mütarekenameyi imza eden İngiliz Amirali
vakit ve geçmişte olduğu gibi Büyük Millet Meclisi Calthorpe, önceleri Mondros'tan ve hemen arkasından
hükûmeti politikasının temelini teşkil etmektedir. İngiliz yüksek komiseri olarak İstanbul'a geldikten
Emperyalist ve kapitalist devletlerin yeni metodları sonra, mütarekenamenin uygulanması işini de kendisi
karşısında, her iki memleketimizin, her vakitten daha yürütmüştür. Mütarekenamenin imzası sıralarında elimizde
kuvvetli bir blok teşkil etmeleri lüzumuna inanmaktayım. bulunan Musul şehriyle, bu vilâyetin bazı kazaları,
Rusya'nın, birçok vesilelerle bize yaptığı yardımlar, İskenderun ve Adana vilâyeti, hep, Amiralin yüksek
bizce, özel bir önem kazanmaktadır... Bu yardımın, komiserliği zamanında, onun Babıâli'ye verdiği ültimatom
geçirmekte olduğumuz şartlar içinde de, devam edeceğini ve notalarla haksız ve mütarekenameye aykırı olarak işgal
kuvvetle ümit etmekteyim (118).'' olunmuştur. Daha sonra, hiçbir sebep yok iken, İzmir'e
bizzat giderek hiçbir Türk mukavemetine meydan
verdirmeden Yunan birliklerinin karaya çıkarılmasını (15 Samsun bölgesiyle Doğu Karadeniz kıyılarında Rum ahali
Mayıs) sağlayan da yine aynı zattır. İngiltere, arasında Pontosculuğu da destekleyen İngilizlerdi. 6 ıncı
İstanbul'da İtilâf orduları arasında kumanda meselesini Ordu Kumandanı Ali İhsan Paşanın da Osmanlı Harbiye
düzenleyen, Müttefikler arası 3 Aralık 1918 Londra Nazaretine yazdığı 15 Ocak 1919 tarihli raporunda
anlaşmasına da riayet etmeyerek, Fransız Şart Orduları belirttiği gibi ''İngilizler, Türklerden gayri bütün
Kumandanı General Franchet d'Esperey karargâhının kavimleri kışkırtarak istiklâl daiyesine düşürüp Osmanlı
İstanbul'a gelmesinden sonra dahi, İstanbul'da kumandayı padişahlığını parçalamak emelindedirler.''
elinde muhafaza etmekte devam etmiştir. Mütarekenin ilk yedi ayında yapıldığı anlatılan
Batum işgal ve tecavüzlerini 27'nci İngiliz Tümeni haksızlıkların kısa ve eksik plançosu bile Türk
Kumandanı General Walker ve Batum Askerî Valisi General milletinde ve Türk ordusunda, bütün iyi niyet
Thomson yapmışlardı. Çanakkale'yi de 28'inci İngiliz duygularımıza rağmen, İngilizlere karşı uyanan
Tümeni işgal etmişti. Musul haksızlığı ve bu cephede düşmanlığın ve duyulan hıncın en kadar haklı ve yerinde
mütarekeye aykırı işgaller, Irak İngiliz ordusu Kumandanı olduğunu gösterecek bir yeterlikte olduğunu sanıyorum.
General Marshal ve Süvari Tümeni Kumandanı General Cassel 16 Mart 1920 İstanbul işgalini, Mebusan Meclisi
(Kassel)'in emirleriyle yapılmıştır. erzurum'dan tecavüzünü ve Şehzadebaşı baskınını da yapanların İngiliz
Edirne'ye ve İzmir'e kadar dağıtılan İtilâf kontrol birlikleri olduğu buna eklenirse, İngilizlere karşı
subaylarının hepsi İngilizdi. duyulan husumetin kaynakları kolayca anlaşılır.
Bundan başka, Osmanlı Harbiye Nazırıyla (Ömer Yaver Paşa)
Hariciye Nazırını (Mustafa Reşit Paşa) İngiliz sefaretine Atatürk'ün dış politika anlayışı
çağırarak, mütarekename ile hiçbir ilgisi olmayan ve bu Bu olayların başında bulunanlara şahsen hiçbir kabahat ve
anlaşma hükümlerini aşan 6'ncı Ordu hakkındaki kusur yüklemek doğru olmayacağı bilinen bir gerçektir. Bu
isteklerini bir ültimatom hâlinde bildiren zatın da şekilde davrananlar ancak hükümetlerinin emirlerini
Mareşal Allenby olduğu unutulmamalıdır. yapmışlardırr. O hâlde, asıl mesele, Büyük Britanya
''Ermenistan ve Kürdistan'' işleriyle en çok uğrdaşanlar İmparatorluğuna, tuttuğu politikanın yanlış olduğunu
da İngilizlerdi. Allenby isteklerinin gayesi de bu idi. fiilen göstermek ve onu Türk dostluğuna yanaştırmakta
Bu konuda Meraşel Fevzi Çakmak'nı fikri şudur: idi. Açıkçası, İngiltere'ye ve büyük batılı devletlere
''İngilizler, Kafkasya'yı işgal ettikten sonra Armeni Türk milleti hakkında verdikleri ''ölüm kararını''
hükümetini teşkil ile Kars'ı ele geçirmişler ve Vilâyatı değiştirtmekte idi. ''Millî hudutlar içinde müstakil ve
Şarkiyeyi de Ermenistan ve Kürdistan namıyla kendilerine her hür bir Türkiye yaratmak'' davasıyla mücadeleye
bağlı birer hükümetçik hâline koymaya teşebbüs atılan Mustafa Kemal Paşa için irsî düşman ve devlet
etmişlerdi. Fakat, Yakup Şevki Paşanın Kafkasya'dan politikasında silinmeyen kin ve unutulmayacak düşmanlık
Erzurum'a çektiği ordusu tam ve mücehhez bir halde elde yoktu ve olamazdı (120). Devlet idaresinde ve dış
bulundukça bunu yapmaya muvaffak olamadıklarından Yakup politikada ancak ''o zamanki menfaatler muvazenesi''
Şevki Paşayı İstanbul'a celbedip Malta'ya sevk ile hâkim olabilirdi. Atatürk'ün dediği gibi, ''Türkiye'nin
Erzurum ve Sarıkamış'a da Miralay Rawlinson'u icrayı mevcudiyet ve istiklâline hürmet eden milletlere, Türkiye
faaliyete memur etmişlerdi. Büyük Mustafa Kemal Paşanın halkı derin ve samimi muhabbetini'' göstermekte kusur
Erzurum'a gelerek işi ele alması İngiliz plânını akamete etmezdi.
uğratmıştı.'' İngiltere'ye ve batılı devletlere, Türk milletinin
varlığını, yaşama hakkını ve Türkiye'yi yok etmek için
Yunanistan'ı kullanmanın yanlış olduğunu isbat etmek geçmesiyle bütün Millî Mücadelede devam eden basiretli,
gerekiyordu. Buna muvaffak olduğumuz takdirde, başta azimli ve hesaplı çalışmalarıyla tespit olunmuştur (123).
İngiltere olmak üzere, batılı devletlerin, hatta Mondoros Mütarekenamesinin ''Muhasemat, 1918 yılı Ekim
Yunanistan'ın menfaatlerini Türkiye ile dost olmakta ayının 31 inci günü, mahallî saatle öğle vakti, nihayet
göreceklerine şüphe yoktur. bulacaktır'' şeklindeki sonuncu maddesi (25 inci madde),
her iki taraf ordularının bulundukları çizgileri
Türk-İngiliz dostluğunun temeli aşmamalarını gerektirir. Millî Misakımızın 1 inci maddesi
Sayın Profesör Yeşke'nin yukarıda özetini verdiğimiz de 30 Ekim 1918 günü düşman ordalarının işgali altındaki
yazısında da belirttiği gibi Türk-İngiliz dostluğunu çiziyi ''Mütareke Hattı'' olarak kabul etmiştir.
sağlayan en büyük ve tarihî olay, Başkumandan Atatürk'ün Müterakenamenin 7 inci maddesindeki''Müttefikler
Yunan ordusunu beş gün içinde (26-30 Ağustos 1922) yok emniyetlerini tehdit edecek vaziyet zuhurunda herhangi
etmesi yani Büyük Zaferimiz olmuştur. Bundan sonra, bir sevkülceyş noktasını işgal hakkını haiz
Mustafa Kemal Paşa, o zamanki kuvvet ve kudretinin olacaklardır'' kaydının, hiçbir gerekçe ileri sürmeden
sınırlarını gayet iyi hasep ederek, isteklerinde ölçülü koca vilâyetlerin İtilâf, hatta üçüncü bir devlet
davranmış ve âkibeti meçhul yeni maceralara atılmaktan tarafından işgaline hak vermeyeceği hiç itiraz
kendini korumuştur. hiç şüphesiz, Türk ordularının kaldırmayan bir gerçektir. Bununla beraber,
İzmir'den sonra Çanakkale Boğazı bölgesindeki İngiliz mütarekenamede, bir mütareke hattı tesbit edilmiş
kuvvetlerini sıkıştırdıkları 1922 Eylül ayının son olsaydı, yapılan tecavüzlerin daha açıkça anlaşılmasına
günlerinde durum çok buhranlı idi. Bu günlerde onun yardım edeceği gibi bir fayda mülâhaza olunabilir.
yanlış ve acele bir kararı, Büyük Britanya ile yeni bir Güney hududumuz
harp açılmasına ve kazanılan zafer meyvalarının elden Güney hududumuz için Bekir Sami-Briand arasında yapılan
kaçmasına sebep olabilirdi. Mustafa Kemal Paşanın ve Mustafa Kemal Paşa tarafnıdan kabul olunmayan 11 Mart
soğukkanlılığı ve ileriye doğru olarak görebilmesi ve 1921 Türk-Fransız anlaşması esastır. Bu anlaşmanın hududa
hesaplı davranışı, Türkiye'yi zaferden sonra yeni ait 14 üncü maddesi şudur: ''Yeni hudut, İskenderun
maceralara atılmaktan ve Batı Trakya'nın ve Musul'un Körfezinde ve Payas'ın güneyinde bir noktadan başlayarak
işgali gibi elde edemeyeceği teşebbüslerde bulunmaktan hissolunacak surette düz olarak Meydani Ekbez'e doğru
alıkoymuştur. Diplomatik sahada Türk-İngiliz dostluğunu gider. Bu köy ve istasyon Suriye'de kalır. Oradaki
hazırlayan ikinci olay, Lozan Konferanslarında, Boğazlar Mersevi mevkiini Suriye'ye ve Karnebi mevkii ile Kilis
mukavelenamesinde Türk-İngiliz menfaatlerinin şehrini Türkiye'ye bırakacak surette güney doğuya yönelir
uzlaştırılması olmuştur (121). ve Çobanbey istasyonunda Bağdat demir yoluna kavuşur ve
Nusaybin'e kadar demir yolunu takip eder. Demiryolunun
8. YENİ TÜRKİYE'NİN HUDUTLARI plâtformu Türk arazisinin içinde kalır. Hudtu,
Nusaybin'den sonra Arzanah kuzeyinde Fırat'ın dirseğine
Mustafa Kemal Paşa ve hudutlarımız kavuşur ve Cezirei İbni Ömer'e kadar güneye doğru Fırat'ı
takip eder.''
Yeni Türkiye'nin bugünkü sınırları, Mustafa Kemal Paşanın 20 Ekim 1921 Ankara Türk-Fransız anlaşmasında hudut,
mütareke imzalandığı günlerde, Yıldırım Ordular Grubu Nusaybin ile Cizre arasındaki eski yoldan ve (Cizre)
Kumandanı olarak başlayan (122) ve daha sonra Samsun'a kasabasının Türkiye'ye bırakılması gibi küçük düzeltmeler
bir yana bırakılırsa, Bekir Sami Bey anlaşmasında olduğu
gibi kalmıştır. Bilindiği gibi Lozan antlaşması da,
Ankara anlaşması hududunu olduğu gibi kabul etmiştir. Boğazlar anlaşması, Ege adaları ve Montreux anlaşması
Hatay'ın Türk toprakları dışında kalmış olmasını kendine Gayri askerî bölgeler rağmen, Lozan'da imzalanan
büyük bir kaygı edinen Büyük Atatürk, şahsi nüfuz ve ''Boğazlar Mukavelesi'' (24 Temmuz 1923) Türkiye
otoritesini kullanarak sağlığında hududumuzdaki bu büyük bakımından bir süre için, Boğazların emniyetini
haksızılğı da kaldırmaya muvaffak olmuş ve 5 Temmuz sağlayacak mahiyette idi. Ege adaları üzerinde hâkimiyet
1938'de, Türk ordusunun, bu öz Türk yurduna da barış problemi de, Lozan antlaşmasıyla (24 Temmuz 1923)
yoluyla girmesini sağlamıştı. Hatay, 23 Haziran 1939 çözülmüştü.Eski Boğazlar mukavelenamesinin yerini alan
Türk-Fransız anlaşmasıyla anavatana katılmış ve güney Montreux (Montrö) anlaşması ise (20 Temmuz 1936)
hududumuz bugünkü şeklini almıştır. Boğazlardaki ''gayrı askerî bölge'' kaydını kaldırmış ve
yeni duruma göre Türkiye'nin ve Karadeniz'de kıyıları
Avrupa yakasındaki hududumuz olan devletlerin emniyetlerini yeniden düzenlenmiş ve
Avrupa'daki hududumuzun en sakat tarafı, şüphesiz. 29 sağlamlaştırmıştır. İkinci Dünya Harbi'nde Türkiye bu
Eyüll 1913 Türk-Bulgar hududunun elde edilmemiş anlaşmaların hükümetlerine titizlikle bağlı kalmıştır.
olmasıdır. Bu suretle Kuleliburgaz (Pityon) - Karaağaç Millî Misakın birinci maddesinde sonradan yapılan
demir yoluyla birlikte Kızıldelice deresine kadar uzanan değişiklik
Meriç batısındaki bir bölge, Yunanistan'da kalmış oluyor. İstanbul'da toplanan son Osmanlı Mebuslar Meclisi'ndeki
Yalnız, Yunan tazminatına karşılık, Karaağaç istasyonuyla mebuslar tarafından, Sivas Kongresi kararlarına ve
küçük bir köprübaşı elimizde bırakılmıştır (124). Lozan Mustafa Kemal Paşa'nın talimatına göre, 28 Ocak 1920'de
Konferansı'nda, Batı Trakya'da plebisit yapılması kaleme alınan ''Ahdı Millî'' (Misakı Millî'' beyannamesi,
hakkındaki ''Millî Misak''ın üçüncü maddesinin isteği de, Meclisin 17 Şubat 1920 oturumunda okunarak kabul olunmuş
Lozan Konferansı'ndaki gayretlerimize rağmen, yerine ve ertesi günü de bu beyannamenin bütün parlamentolara ve
getirilememiştir. Buradaki Türk çoğunluğu, İstanbul basına bildirilmesi kararlaştırılmıştır. Osmanlı
Rumlarına bir karşılık olarak mübadeleden istisna Meclisince kabul olunan bu beyannamenin birici
edilmiştir. Batı Trakya Türklerinin durumunun, İstanbul maddesinde, Profesör Yeşke'nin işaret ettiği gibi ''...
Rum vatandaşlarımızın faydalandıkları eşitlik derecesinde hattı mütareke dahil ve haricinde dinen, ırken, emelen
düzelmesi, Türk-Yunan münasebetlerinin samimiyetine, müteahhit ve yekdiğerlerine karşı hürmeti mütekabile ve
Yunan hükümetin iyi niyetine, komşuluk ve dostluk fedakârlık hissiyatıyla meşhum ve hukuku ırkiye ve
anlayışına, daha çok oradaki kardeşlerimizin davranış ve içtimaiyeleriyle şeraiti muhitiyelerine tamamiyle
uyanışlarına kalmış gibidir. riayetkâr Osmanlı İslam ekseriyetiyle meskûn bulunan
aksamın heyeti mecmuası hakikaten veya hükmen hiç bir
Doğu hududumuz sebeple tefrik kabul etmez bir küldür'' kaydı vardır. Üç
Sovyet Rusya ile bugünkü doğu hududumuz, evvelâ Menşevik doğu vilayetimiz (Batum, Kars ve Ardahan) ve Batı Trakya
Ermenistan'la, arkasından Sovyet Rusya ve Azerbaycan, için beyannamede ayrı hükümler (2'inci ve 3'üncü
Ermenistan ve Gürcüstan'a imzaladığımız Gümrü (2 Aralık maddeler) kabul olunduğuna ve Hatay da 30 Ekim 1918
1920), Moskova (16 Mart 1921) ve Kars (13 Ekim 1921) mütareke hattı içinde bulunduğuna göre ''Mütareke hattı
antlaşmalarıyla tespit edilmiş bulunmaktadır. Tarafların haricinde'' kaydı (125), Milli Misakla, Mustafa Kemal
tam bir serbestlik içinde vardıkları bu anlaşmalar Paşanın arzu ve maksadı dışında bazı emeller beslendiği
dışında Türkiye'nin bir hırs ve emeli kalmamıştır. şüphesini uyandırabilirdi.
Profesör Yeşke'nin de Hamdullah Suphi Tanrıöver'in Türkiye'nin emniyetini sağlamış ve 5 Temmuz 1938'de Türk
hatırasına dayanarak ileri sürdüğü gibi Mustafa Kemal birliklerinin Hatay'a girmeleriyle de Güney hududumuzda
Paşanın, kendisine tevdi ettiği Sivas Kongresi bu öz Türk yurdu, barış yollarıyla anavatana kavuşmuştur.
beyannamesine uygun ve başta Mustafa Kemal Paşa olmak Bu iki olay, bütün ömrünü Türk toraklarının
üzere bütün Temsil Heyeti üyelerinin imzalarını taşıyan savunulmasında ve Türk sınırlarının kuvvetlendirilmesinde
bir metni ''1920 yılı başlarında Milli Misakı harcayan Atatürk'ün Türk vatanına, Milli Mücadele
hazırlamakla görevli komisyona verdiğini'' sayın Hüsrev yıllarından sonra yaptığı büyük hizmetlerin başında yer
Gerede teyit etmiş bulunmaktadır. Hüsrev Gerede'nin alacak kıymette birer başarıdır.
hatırladığına göre komisyon, Mustafa Kemal Paşanın 1918 - 1922 YILLARINDA OSMANLI HÜKÜMETİ
metnini pek az bir değişiklikle kabul etmiştir. Mustafa
Kemal Paşanın Hüsrev Gerede'ye verdiği metin, İstanbul 1958 yılı Ağustos ayında Başvekâlet arşivinde iradeler
Meclisi'nin basılacağı haber alınması üzerine, Hüseyin üzerinde yaptığım incilemelere dayanarak, Sayın Profesör
Rauf Beyin (Sayın H. R. orbay) kararıyla Ankara'ya Yeşke'nin boş bıraktığı bazı tarihleri tamamlamak ve bazı
gönderilmiştir. Büyük Millet Meclisi evrakı arasında ilaveler, düzeltmeler yapmak isterim:
bulunması muhtemel olan bu vesika bütün araştırmalara 1. İlk Talat Paşa kabinesi 22 Kanunu Sani (Ocak) 1332
rağmen henüz bulunamamıştır (126). (4.2.1917)'de kurulmuştu. Sultan Reşad'ın ölümü (3 Temmuz
BMM üyeleri 18 Temmuz 1920'de, gizli bir oturumda 1918) üzerine yeni hükümdar Mehmet Vahidettin, Talat
''Misakı Milli''ye sadakat yemini ettikleri gibi bir yıl Paşa'yı sadarete bırakmış, sadrazamın 6 Temmuz 1918'de
sonra, 10 Mayıs 1921'de Millet Meclisi'nde kurulan teklif ettiği Vükela Heyeti listesini tasdik etmiş ve
''Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Grubu'' nizamnamesi yeni hükümete 8 Temmuz 1918'de bir hattı hümayunla bazı
için kabul olunan iki temel umdeden birincisi ''Misakı talimat vermişti. Buna göre, Talat Paşa'nın 6 Temmuz
Milli esasları dairesinde memleketin bütünlüğünü ve 1918'de ikinci sadaretinin de listenin başına
milletin istiklâlini sağlayacak barışı elde etmek için kaydedilmesi gerekiyor. (Bk. T. V. 9 Temmuz 1334 / 1918,
milletin bütün maddi ve manevi kuvvetlerini bu esasa göre Numara 3289).
yöneltmekti (127). Yukarıda belirtildiği gibi, BMM'inde 2. Harbiye Nazırı Enver Paşa, Berlin'e giden sadrazam ve
sadakat yemini yapıldığı ve daha sonra bu misakın Meclis Maliye Nazırı Vekili Mehmet Talat Paşa'nın avdetine
Müdafaai Hukuk Grubu nizamnamesinin en önemli bir kısmı kadar, Meclisi Vükelâya, Şeyhülislam tarafından riyaset
olarak kabul olunduğu sıralarda, birinci maddedeki edilmek üzere, sadaret vazifelerinin Harbiye Nazırı Enver
''hattı mütareke dahil ve haricinde...'' hükmünden hariç Paşa ve Maliye umurunun, posta, Telgraf ve Telefon Nazırı
kelimesinin Mustafa Kemal Paşa tarafından çıkarıldığı Haşim Bey taraflarından vekaletenifası tensip edilmiştir.
anlaşılmaktadır. ''Misakı Milli''nin daha sonraki 3 Eylül 1334/1918.
metinlerinde bu ''hariç'' kelimesinin çıkarıldığı Buna göre, Enver Paşa, 3-27 Eylül 1918 sadrazam vekili
görülmüştür. olarak listede yer almalıdır. (Bk. T. V. 4 Eylül
Türkiye'nin bugünkü hudutları üzerindeki bu kısa 1334/1918, 3336 ve T. V. 28 Eylül 1334/1918, 3353).
araştırmadan da anlaşılacağı gibi, Milli Mücadele 3. Paris barış konferansına giden Sadrazam ve Hariciye
yıllarında hudutlarımızı tespit eden anlaşmalardan sonra, Nazırı Damat Ferit'in dışarıda bulunacağı süre için
Atatürk, bu hudutları, barış yoluyla düzeltmek için sadaretin Şeyhülislam Mustafa Sabri ve Hariciye Nezareti
çalışmalarına devam etmiş ve Montrö anlaşmasıyla (20 işlerinin Roma Sefiri Safa Bey tarafından yürütülmesi
Temmuz 1936) Boğazlar gibi en önemli bir bölgede irade tarihi 3 Haziran 1335/1919 olduğuna göre, Mustafa
Sabri Efendinin sadrazam vekilliği, 3.6.1919 - 18.7.1919 1 Haziran 1915 Mustafa Kemal'in Albaylığa yükselişi.
olarak düzeltilmelidir. Hariciye vekilleri bahsinde de, 6 Eylül 1915 Türk-Bulgar hududu hakkında Sofya
Safa Beyin Hariciye Nazır Vekilliği 6.6.1919 olarak anlaşması.
başlar (Bk. T.V., 12 Haziran 1919/1335, 3573). 1 Nisan 1916 Mustafa Kemal'in Generalliğe yükselişi.
4. İsmail Canbulat Beyin Dahiliye Nazırlığı tarihi, 26 Nisan 1916 İngiltere, Fransa ve Rusya arasında,
30.7.1918 değildir, doğrusu 16.7.1918'dir (Bk. T. V., Asya'daki
20.7.ƒ 1918/1334, 3297). Osmanlı topraklarının paylaşılması için yapılan
5. Doktor Nazım Beyin Maarif Nazırlığına tayin terihi, 30 anlaşma.
Temmuz 1334/1918 olmayıp 20 Temmuz 1918'dir (Bk. T. V., 9-16 Mayıs 1916 Sykes-Picot anlaşması.
21 Temmuz 1918/1334, 3298). 4 Şubat 1917 İlk Talât Paşa kabinesinin kuruluşu.
6. Kemal Beyin (Kara Kemal) İaşe Nazırlığına tayin tarihi 19-21 Nisan 1917 İngiltere, Fransa ve İtalya
22.8.1918 değildir, 18.8.1918'dir (Bk. T. V., 21.8.1918, arasında, St. Jean de
3324). Maurienne anlaşması.
7. HüseyinHaşim Beyin Posta ve Telgraf Nazırlığına tayin 7 Kasım 1917 Rusya'da Bolşevik İhtilâli.
tarihi 3.9.1917'dir. (Bk. T. V., 10 Eylül 1917/1333, 18 Aralık 1917 Osmanlı-Rus Erzincan Mütarekesi.
2999). 15 Aralık 1917-4 Ocak 1918 Veliahd Vahidettin'in
8. Ahmet Rıza Bey, Ayan Reisliğine 10 Ekim 1918'de tayin Almanya seyahati.
olunmuştur (Bk. Meclisi Ayan zabıt ceridesi, birinci 2 Ocak 1918 Lord Curzon'un Türkiye hakkındaki
içtima, 10 Ekim 1918). muhtırası.
9. 21 Ekim 1920'de kurulan Tevfik Başa kabinesinde Maarif 5 Ocak 1918 Loyd Corc'un Türkiye hakkındaki nutku.
Nazırlığına eski Hariciye Nazırı Reşit Paşa tayin 8 Ocak 1918 Wilson'un ''14 Madde''lik barış programı.
olunmuştur. Profesör Yeşke listesinden sehven Abdullah 3 Mart 1918 Merkezi devletlerle Sovyet Rusya arasında
Bey olarak gösterilmiştir. Abdullah Bey, 21 Ekim 1920'de Brest-
Nafia Nazırları listesinde yer alacaktır. (Bk. T. V., 23 Litovsk antlaşması.
Ekim 1920/1336, Numara 3988). 4 Haziran 1918 Osmanlı-Gürcü, Osmanlı, Ermeni ve
10. Bahriye Nazırı Esad Paşanın soyadı, ''Bükat'' Osmanlı-
olmayıp, ''Bülkat'' olacaktır. Azerbaycan Batum antlaşmaları.
KRONOLOJİ 8 Haziran 1918 Osmanlı-Kuzey Kafkasya antlaşması.
3 Temmuz 1918 V. Sultan Mehmed Reşad'ın vefatı.
19 Ocak 1913 Müdafaa-i Milliye Cemiyeti'nin kuruluşu. 4 Temmuz 1918 VI. Sultan Mehmet Vahidettin'in cülûsu.
29 Eylül 1913 Osmanlı Bulgar İstanbul antlaşması. 6 Temmuz 1918 İkinci Talât Paşa kabinesinin kuruluşu.
29 Ekim 1914 Rus limanlarının, Osmanlı donanması 14 Temmuz 1918 Elyiye-i Selâse'de plebisit yapılması.
tarafından 15 Eylül 1918 Kafkas İslâm ordusunun Bakû'yü işgali.
bombardıman edilmesi. 19 Eylül 1918 Filistin cephesinde Allenby taarruzu.
4 Mart - 10 Nisan 1915 Büyük Britanya, Fransa ve Rusya 24 Eylül 1918 Türk-Bulgar hududu hakkında Berlin
arasında protokolü.
''İstanbul anlaşması.'' 6 Ekim 1918 Hazer kenarındaki Derbend'in, Kafkas
26 Nisan 1915 Büyük Britanya, Fransa, Rusya ve İtalya İslâm
arasın- da Londra antlaşması.
ordusu tarafından zaptı. Loyd Corc'un, Yüksek İstanbul'a hareketi.
Harp Konseyinden, Boğazların General Milne 11 Kasım 1918 Teceddüt Fırkası'nın kurulması.
tarafından işgali ve Clemanso'dan, mütareke Ahmet Tevfik Paşa kabinesinin teşekkülü.
işlerinin Amiral Calthorpe tarafında 13 Kasım 1918 İtilâf donanması İstanbul'da.
yürütülmesi müsaadesini alması. Mustafa Kemal Paşanın İstanbul'a gelişi (M.
10 Ekim 1918 Ahmet Rıza Beyin Âyân Reisliğine tâyini. Kemal, 21 Aralık 1918'e kadar Akaretler'deki
14 Ekim 1918 Ahmet İzzet Paşa kabinesinin kuruluşu. evinde, 21 Aralıktan 16 Mayıs 1919'a kadar da
30 Ekim 1918 Mondros Mütarekenamesinin imzalanması. Şişli'deki apartmanda oturmuştur).
31 Ekim 1918 VII. Ordu Kumandanı Mustafa Kemal 15 Kasım 1918 Karadeniz Boğazının, İtilâf kuvvetleri
Paşanın, tarafından işgali.
Yıldırım Ordular Grubu kumandasını alması. Mustafa Kemal'in Vahidettin'le görüşmesi.
3 Kasım 1918 İngilizlerin Musul şehrini işgal 17 Kasım 1918 Bakû'nun Türk kıtaları tarafından
etmeleri. bırakılması.
Mustafa Kemal'in silâh ve cephanenin emniyet 29 Kasım 1918 Mustafa Kemal'in Vahidettin'le görüşmesi.
altına alınması hakkında Erkânı Harbiyeyi ikaz 3 Aralık 1918 İstanbul'da İtilâf orduları arasında
etmesi. kumanda
5 Kasım 1918 İttihat ve Terakki Fırkasının, kendi meselesini düzenleyen Londra anlaşması.
kendini 4 Aralık 1918 İstanbul'da ''Şark Vilâyetleri Müdafaa-i
fesh etmesi. Hukuk
Kars İslâm Şûrasının kuruluşu. Cemiyeti''nin kurulması.
6-12 Kasım 1918 İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin 11 Aralık 1918 Dörtyol'un Fransızlar tarafından işgali.
Çanakkale 14 Aralık 1918 İtilâf donanması İzmir'de.
Boğazını işgal etmeleri. 17 Aralık 1918 Mersin'in Fransızlar tarafından işgali.
8 Kasım 1918 Hazer kenarındaki Petrovsk'un Kafkas 20 Aralık 1918 Mustafa Kemal'in Vahidettin'le görüşmesi.
İslâm 24 Aralık 1918 Batum'un İngilizler tarafından işgali.
ordusu tarafından işgali. 26 Aralık 1918 Pozantıya kadar Adana vilâyetinin
8-15 Kasım 1918 Musul şehrinin 6 ncı Ordu tarafından Fransızlar
boşaltılması. tarafından işgali. Osmanlı kuvvetlerinin
8-30 Kasım 1918 Musul vilâyetinin İngiliz tarafından Kars'ı terketmeleri.
işgali. 28 Aralık 1918 2 nci Ordu Kumandanlığının lâğv edilerek
9 Kasım 1918 İskenderun'un İngilizler, Doğu Trakya Yıldırım Kıtaatı Müfettişliğinin teşkil edilmesi.
demir 30 Aralık 1918 Venizelos'un, Meis Adası-Marmara
yollarının Fransızlar tarafından işgali. çizisinin
10 Kasım 1918 Yıldırım Orduları Grubu ile 7 nci Ordu batısında kalan Anadolu'nun Yunanistan'a
Karargâhının lâğv edildiği ve Mustafa Kemal bırakılması hakkındaki muhtırası.
Paşanın Harbiye Nezareti emrine verildiğine 1 Ocak 1919 Ayıntap'ın İngilizler tarafından işgali.
dair, 7 Kasım 1918 tarihli kararın tebliği ve 3 Ocak 1919 Cerablus'un İngilizler tarafından işgali.
Mustafa Kemal'in, kumandayı, 2 nci Ordu 9 Ocak 1919 Uzunköprü-Hadımköy demiryolunun
Kumandanı Nihat Paşaya devrederek Yunanlılar tarafından işgali.
13 Ocak 1919 İkinci A. Tevfik Paşa kabinesinin tarafından tevkif edilmesi.
kuruluşu. 4 Mart 1919 Birinci Ferit Paşa kabinesinin kuruluşu.
14 Ocak 1919 Siftek ve Arappınar'ın İngilizler 9 Mart 1919 Bir İngiliz müfrezesinin Samsun'a çıkışı.
tarafından işgali. 10 Mart 1919 Şark Vilâyetleri Müdafaa-i Hukuk
15 Ocak 1919 Haydarpaşa istasyonunun İngilizler, Şark Cemiyetinin
demir Erzurum şubesinin açılması.
yolları müdüriyetinin Fransızlar tarafından 13 Mart 1919 Amerika Yüksek Komiseri Amiral Bristol'un
işgali. Samsun'u ziyareti.
17-18 Ocak 1919 Kars'ta, Güney-Batı Kafkasya geçici Millî 14 Mart 1919 İzmir Valisi Nurettin Paşanın İngiliz
hükûmetinin kurulması. baskısıyla
22 Ocak 1919 Batum'un Türk kuvvetleri tarafından azledilmesi.
boşaltılması. Konya istasyonunun İngilizler 16 Mart 1919 Harabnaz ve Telebyaz istasyonlarının
tarafından işgali. İngilizler
1 Şubat 1919 Kasaba-Aydın demiryolunun İngiliz ve tarafından işgali.
Fransız 24 Mart 1919 Urfa'nın İngilizler tarafından işgali.
kıtaları tarafından işgali. 28 Mart 1919 Antalya'nın İtalyanlar tarafından işgali.
2 Şubat 1919 Mersinli Cemal Paşanın Yıldırım Kıtaatı 30 Mart 1919 İzmir ve arka bölgesinin Yunanistan'a
Müfettişliğine tâyini. verilmesi.
3 Şubat 1919 Bir Fransız müfrezesi Çiftehan'Da. Damat Ferit'in, İngiltere himayesi altına girmek
7 Şubat 1919 Mareşal Allenby'nin 12 maddelik için Calthorpea'a bir proje vermesi.
ültümatomu. 3 Nisan 1919 Kâzım Karabekir'in XV inci Kolordu
9 Şubat 1919 6 ncı Ordunun, XIII üncü Kolorduya Kumandanlığına tâyini.
çevrilmesi. 8 Nisan 1919 Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyin idama
12 Şubat 1919 Trabzon'da ''Muhafaza-i Hukuk mahkûm edilmesi.
Cemiyeti''nin 12 Nisan 1919 İngilizlerin, Kars'taki geçici hükûmet
kurulması. üyelerini
18 Şubat 1919 Yakup Şevki Paşanın geri çağırılamsı için Malta'ya sürmeleri.
Gnl. 13 Nisan 1919 Kars'ın İngilizler tarafından işgali.
Milne'in Harbiye Nezareti'ne müracaatı. 16 Nisan 1919 Afyonkarahisar istasyonunun Fransızlar
21 Şubat 1919 Ali İhsan Paşanın 6 ncı Ordu tarafından işgali.
Kumandanlığından 18 Nisan 1919 Lord Curzon'un, İzmir'in Yunanistan'a
ayrılması. verilmesi kararı aleyhindeki muhtırası.
22 Şubat 1919 Maraş'ın İngilizler tarafından işgali. 21 Nisan 1919 Wilson'un, İzmir ve civarının
24 Şubat 1919 Üçüncü Tevfik Paşa kabinesinin kurulması. Yunanistan'la
26 Şubat 1919 Ermenilerin On'lar konseyinden Maraş, birleştirilmesi hakkındaki nutku.
Kilikya, 6 Doğu vilâyeti ve Trabzon'u istemeleri. 23 Nisan 1919 İtalyanların Paris Barış Konferansını
27 Şubat 1919 Birecik'in İngilizler tarafından işgali. terketmeleri.
2 Mart 1919 Ali İhsan Paşanın Haydarpaşa'da 26 Nisan 1919 Bir İtalyan taburu Konya'da.
İngilizler
30 Nisan 1919 Mustafa Kemal Paşanın, 9 uncu Ordu 19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal Paşanın 9 uncu Ordu Kıtaatı
Kıtaatı Müfettişi olarak Samsun'a çıkışı.
Müfettişliğine tâyini hakkındaki kararın Dörtler Konseyinin, Yunan işgalini, İzmir
Vahidettin tarafından tasdiki. sancağı ve Ayvalık kazasıyla sınırlandırması.
4 Mayıs 1919 Kuşadası'nın İtalyanlar tarafından İkinci Damat Ferit kabinesinin kuruluşu.
işgali. Gnl. Milne'in, Mustafa Kemal'in niçin ''büyük
5-6 Mayıs 1919 Loyd Corc'un, Üçler konseyinde, bir karargâhla Sivas'a'' gönderildiği hakkında
Anadolu'da Harbiye Nezaretine yazısı.
İtalyan işgaline muhalefetle İzmir'in İstanbul'da Fatih mitingi.
Yunanistan'a verilmesini istemesi. 20 Mayıs 1919 Üsküdar mitingi.
6 Mayıs 1919 9 uncu Ordu Kıtaatı Müfettişliğine tâyin 21 Mayıs 1919 Bir İtalyan müfrezesi Afyon'da.
edilen 21 Mayıs 1919 Mustafa Kemal Paşanın Samsun bölgesindeki
Mustafa Kemal Paşaya, müfettişlik vazifesi durum hakkında hükûmete raporu.
hakkında talimat verilmesi. 22 Mayıs 1919 Kadıköy mitingi.
11 Mayıs 1919 Fethiye, Bodrum ve Marmaris'in İtalyanlar 23 Mayıs 1919 Sultanahmet mitingi.
tarafından işgali. 25 Mayıs 1919 Ali Galip'in Vahidettin tarafında kabulü.
12 Mayıs 1919 İtalyanların Paris Barış Konferansı'na 26 Mayıs 1919 Saltanat Şûrasının, İngiltere mandasını
dönmeleri. istemeye
14 Mayıs 1919 Üçler Konseyinin, ''Meğri batısında bir karar vermesi.
noktaya'' kadar uzanan bölgede Yunan 27 Mayıs 1919 Bir İtalyan müfrezesi Malkara'da.
mandasına karar vermesi. 28 Mayıs 1919 İngilizlerin, İstanbul'daki ''67'' siyasî
Amiral Calthorpe'un, İzmir'in işgal edileceği tuttuğu
hakkında XVII inci Kolordu Kumandanı Ali Malta'ya sürmeleri. Ayvalık'ın Yunanlılar
Nadir Paşaya notası. tarafından işgali ve Ali Beyin (Çetinkaya)
Wİlson'un, Senato'nun tasdiki şartıyla Ermeni ateşle mukabelesi.
mandasının kabul etmesi. 30 Mayıs 1919 İkinci Sultanahmet mitingi.
Bir İtalyan müfrezesi Akşehir'de. 3 Haziran 1919 Mustafa Kemal'in, Havza'dan, Damat Ferit
15 Mayıs 1919 İzmir'in Yunanlılar tarafından işgali. hükûmetini ikaz etmeleri için Anadolu'daki
Mustafa Kemal Paşanın Vahidettin'le görüşmesi. sivil ve askerî makamlara talimat vermesi.
16 Mayıs 1919 Mustafa Kemal Paşanın İstanbul'dan 6 Haziran 1919 Gnl. Milne'in, Harbiye Nezaretinden,
Samsun'a Mustafa
hareketi. Kemal'in geri çağırılmasını istemesi.
17 Mayıs 1919 9 uncu Ordu Kıtaatı Müfettişi Mustafa 8 Haziran 1919 Mustafa Kemal Paşanın geri çağırılması.
Kemal 17 Haziran 1919 Amiral Calthorpe'un, Hariciye
Paşaya verilen talimatın Vükelâ Meclisince Nezaretinden,
kabul edilmesi. Mustafa Kemal ve Cemal paşaların geri
18 Mayıs 1919 İzmir'in işgali üzerine İstanbul'da çağırılmasını istemesi.
''millî matem Şark Vilâyetleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin
günü.'' Erzurum vilâyeti kongresinin toplanması.
17-23 Haziran 1919 Damat Ferit'in, On'lar konseyinde, hiçbir şey yapılmadığından dolayı şikâyeti.
1877 5 Ağustos 1919 Amiral Calthorpe'un, İttihatçılara karşı
sınırına kadar bütün Trakya'yı, Ege adalarını ve şiddetle
muhtariyet verilmek şartiyle Arabistan'ı hareket edilmesini istemesi ve İstanbul'dan
istemesi. ayrılışı.
22 Haziran 1919 Ermeni meselesi hakkında Amerikalı 15 Ağustos 1919 İngiliz kuvvetlerinin -Batum müstesna-
uzmanların raporu. Kafkasya'dan çekilmeleri.
25 Haziran 1919 Mustafa Kemal Paşanın Amasya'dan Sivas'a 21 Ağustos 1919 Wilson'un, Ermeni meselesi hakkında Damat
hareketi. Ferit'e notası.
27 Haziran 1919 Üçler Konseyinin, Türk problemini, 3-10 Eylül 1919 Mustafa Kemal Paşaya karşı, Ali Galip-
ABD'nin Bedir
bir manda kabul edip etmeyeceği anlaşılıncaya haniler-Noel komplosu.
kadar geri bırakması. Mustafa Kemal'in Sivas'a 4-11 Eylül 1919 Sivas Kongresi.
gelişi. 6 Eylül 1919 İttihatçılık aleyhinde Sivas Kongresi
28 Haziran 1919 Burdur'un İtalyanlar tarafından işgali. yemini.
2 Temmuz 1919 Calthorpe'un, Hariciye Nezaretinden, 8 Eylül 1919 Damat Ferit'in, İngiltere himayesine
Mustafa girmek için
Kemal'in ''kanun dışı'' muamelesi görmesini Calthorpe'a verdiği projenin çabuklaştırılmasını
istemesi. istemesi.
5 Temmuz 1919 İttihat ve Terakki ileri gelenlerinin 12 Eylül 1919 Anadolu ile Damat Ferit hükûmeti
idama, arasından
Şeyhulislâm Musa Kâzım Efendinin sürgüne münasebetin kesilmesi.
mahkûm edilmeleri. 13 Eylül 1919 Sovyet Hariciye Vekili Çiçerin'in,
8 Temmuz 1919 Mustafa Kemal'in istifa etmesi. Türkiye işçi
15 Temmuz 1919 Sadrazam Vekili Mustafa Sabri Efendinin, ve köylülerine beyannamesi.
İzmir'e bir milletlerarası soruşturma heyetinin 20 Eylül 1919 Merzifon'un İngilizler tarafından
gönderilmesini istemesi. boşaltılması.
21 Temmuz 1919 Üçüncü Damat Ferit kabinesinin kurulması. 22 Eylül 1919 Mustafa Kemal'in Sivas'ta, Amerikalı Gnl.
23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 Erzurum Kongresi. Harbord'la görüşmesi.
27 Temmuz 1919 Calthorpe'un, Anadolu'da bir müstakil 1 Ekim 1919 Üçüncü Ferit Paşa kabinesinin çekilmesi.
hükûmet 2 Ekim 1919 Ali Rıza Paşa kabinesinin kurulması.
kurulmasına mani olunamayacağı hakkında raporu. 4 Ekim 1919 Samsun'daki İngiliz müfrezesinin
30 Temmuz 1919 Osmanlı Dahiliye ve Harbiye nazırlarının, çekilmesi.
Mustafa Kemal'in yakalanması için emir 7 Ekim 1919 İzmir'de Yunan işgali hakkında soruşturma
vermeleri. yapan milletlerarası komisyonunun raporunu
Ağustos 1919 İngiliz Muhibleri Cemiyetinin vermesi.
kurulması. 16 Ekim 1919 İzmir'de Yunan işgali hakkında Gnl.
2 Ağustos 1919 Gnl. Milne'in, Mustafa Kemal'in tevkifi Harbord'un
için raporu.
20-22 Ekim 1919 Mustafa Kemal ile Ali Rıza Paşa hükûmeti 19 Mart 1920 Mustafa Kemal'in fevkalâde yetkileri haiz
temsilcisi Salih Paşa arasında Amasya görüşmesi. bir
25 Ekim - 30 Kasım 1919 Birinci Anzavur isyanı meclisi Ankara'da toplantıya çağırması.
(Manyas, Susurluk, 1 Nisan - 8 Şubat 1921 Gaziantep savaşları.
Gönen, Ulubat). 5 Nisan 1920 Dördüncü Damat Ferit kabinesinin
1 Kasım 1919 Fransızların, Ayıntap, Maraş ve Urfa'yı kurulması.
İngilizlerden devir alarak işgal etmeleri. 11 Nisan 1920 Osmanlı Meclis-i Mebusanının kapatılması.
3 Kasım 1919 Gnl. Milne'in, İzmir cephesindeki millî Dürri zade'nin Kuvayı Milliye aleyhindeki
kuvvetlerin 3 km. geri alınmasını istemesi. fetvası ve Damat Ferit'in Mustafa Kemal ve
12 Ocak 1920 Son Osmanlı Meclis-i Mebusanının millî hareket aleyhindeki beyannamesi.
toplanması. Vahidettin'in, Ahmet Anzavur'a ''Paşa''
Azerbaycan hükûmetinin, Londro ünvanını vermesi.
Konferansında resmen tanınması. 18 Nisan 1920 Kuvayı İnzibatiye'nin kurulması.
20 Ocak 1920 Fransız Yüksek Komiseri De France'ın, 21 Nisan 1920 Yakub Şevki Paşanın İngilizlar tarafından
Harbiye Nazırı Cemal ve Erkânı Harbiye-i tevkif
Umumiye Reisi Cevat Paşaların vazifelerinden edilmesi.
uzaklaştırılmaları hakkındaki müşterek İtilâf 23 Nisan 1920 Ankara'da TBMM'nin toplanması.
notası. 24 Nisan 1920 Mustafa Kemal'in TBMM Reisliğine
21 Ocak - 10 Şubat 1920 Maraş savaşları. seçilmesi.
21 Ocak - 20 Ekim 1921 Adana savaşları. 26 Nisan 1920 Türkiye ''Muvakkat İcra Heyeti''nin,
26-27 Ocak 1920 Akbaş silâh deposu baskını. Sovyet
28 Ocak 1920 Meclis-i Mebusanda Misak-ı Millî'nin Rusya Halk Komiserler Meclisi'ne mektubu.
kaleme 28 Nisan 1920 Azerbaycan'ın Sovyetleştirilmesi.
alınması. 29 Nisan 1920 TBMM'nde ''Hıyanet-i Vataniye'' kanununun
9 Şubat - 11 Nisan 1920 Urfa savaşları. kabulü ve İstanbul hükûmetlerinin, 16 Mart
12 Şubat 1920 ''İngiliz-Osmanlı Cemiyeti''nin, 1920'den sonra yapacakları anlaşma ve
Türkiye'nin, antlaşmaların hükümsüz olacağının ilânı.
Trakya, Anadolu ve başkentinden mahrum 6 Mayıs 1920 Kâzım Karabekir'in, Sovyetlerle temas
edilmemesi hakkında Loyd Corc'a mektubu. için
Şubat-Nisan 1920 İkinci Anzavur isyanı (Biga, Nahçıvan bölgesine birkaç subay göndermesi
Gönen, Kirmastı, Karacabey, Bandırma). (Tğm. Kâmil ve Celâl).
17 Şubat 1920 Misak-ı Millî'nin, Osmanlı Meclis-i Yakup Şevki Paşanın Malta'ya sürülmesi.
Mebusanın da kabulü. 11 Mayıs 1920 Bekir Sami Bey başkanlığındaki heyetin,
8 Mart 1920 Salih Paşa Kabinesinin kurulması. Ankara'dan Moskova'ya hareketi.
16 Mart 1920 İstanbul'un İtilâf kuvvetleri tarafından 13 Mayıs 1920 Damat Ferit'in vatandaşlık haklarından
işgali. tecridi.
18 Mart 1920 Osmanlı Meclis-i Mebusanının faaliyetine 24 Mayıs 1920 Mustafa Kemal'in idama mahkûm edildiği
son hakkındaki 11 Mayıs tarihli Divanı Harp
vermesi. kararının Vahidettin tarafından tasdiki.
3 Haziran 1920 Çiçerin'in Mustafa Kemal'e mektubu. 24 Eylül 1920 Doğu'da Ermenilerin ileri harekata
9 Haziran 1920 Doğu cephesinde seferberlik ilânı. geçmeleri.
22 Haziran 1920 Batı Anadolu'da Yunan taarruzunun 28 Eylül 1920 Doğu cephesinde Türk taarruzunun
başlaması. başlaması.
23-24 Haziran 1920 Kâzım Karabekir'in, Sovyet 28 Eylül 1920 Sarıkamış'ın geri alınması.
Azerbaycan 16 Ekim 1920 Misak-ı Millî'ye aykırı Sovyet
Harbiye Komiserliği ile, II inci Kızılordu'ya tekliflerinin
mektubu. reddedilmesi hakkında Bekir Sami Beye talimat
3 Temmuz 1920 Hıyaneti vataniye kanuna dayanarak Damat verilmesi.
Ferit'in idama mahkûm edilmesi. 21 Ekim 1920 İkinci Tevfik Paşa kabinesinin kurulması.
4 Temmuz 1920 İngilizlerin Batum'u terketmeleri. 30 Ekim 1920 Kars'ın geri alınması.
5 Temmuz 1920 Kur. Bn. Veysel (Gen. Ünüvar) idaresinde 8 Kasım 1920 Ermenilerle mütareke yapılması.
bir 21 Kasım 1920 Ali Fuat Paşanın (Cebesoy) Moskova
Türk müfrezesinin Doğu Bayezit'ten Nahcivan'a elçiliğine
gelişi. tâyin edilmesi.
18 Temmuz 1920 TBMM üyelerinin Misak-ı Millîye sadakat 22 Kasım 1920 Wilson'un, Osmanlı-Ermeni sınırını tespit
yemini etmeleri. etmesi.
19 Temmuz 1920 Bekir Sami Bey heyetinin Moskova'ya 25 Kasım - 5 Aralık 1920 Gümrü mütarekesi.
varışı. 2 Aralık 1920 Türk-Ermeni Gümrü barış antlaşması.
20-25 Temmuz 1920 Yunanlıların Batı Trakya'yı ele 7 Ocak 1921 Lenin'in, Mustafa Kemal'e telgrafı.
geçirmeleri. 10 Ocak 1921 Birinci İnönü zaferi.
22 Temmuz 1920 İstanbul'da toplanan ''Büyük Meşveret 20 Ocak 1921 Yusuf Kemal Bey (Tengirşek)
Meclisi''nin, barış antlaşmasının imzalanmasını başkanlığındaki
kabul etmesi. heyetin Moskova'ya hareketi.
24 Temmuz - 24 Ağustos 1920 Bekir Sami Bey heyetiyle 22 Ocak 1921 Çerkes Ethem isyanının tenkili.
Sovyetler arasında 19 Şubat 1921 Yusuf Kemal Bey başkanlığındaki heyetin
Moskova görüşmeleri. Moskova'ya varışı.
31 Temmuz 1920 Beşinci Damat Ferit kabinesinin 22 Şubat 1921 Moskova müzakerelerinin başlaması.
kurulması. 23 Şubat 1921 Ankara'da Gürcü elçisiyle anlaşma.
10 Ağustos 1920 Sevr antlaşmasının imzalanması. 24 Şubat 1921 Ardahan'ın Türk kuvvetleri tarafından
Sovyetlerle Menşevik Ermenistan arasında işgali.
antlaşması. 6 Mart 1921 Artvin'in işgali.
16 Ağustos 1920 Enver Paşa Moskova'da. 7 Mart 1921 Ahısha'nın işgali.
1-9 Eylül 1920 Bakü'de Doğu Milletleri Kongresi. 11 Mart 1921 Batum'un Türk kuvvetleri tarafından
11 Eylül 1920 Bekir Sami Beyin Moskova'dan Kafkasya'ya işgali.
hareket etmesi. Fevzi Paşanın, BMM'nde Sovyetlerle anlaşma
18 Eylül 1920 İstiklâl Mahkemelerinin kurulması. lüzumunu belirtmesi.
22 Eylül 1920 Sovyet Rusya'dan gönderilen ilk silâh Güney hududu hakkında Bekir Sami Beyle
kafilesinin Trabzon'da teslim alınması. Briand arasında varılan anlaşma.
14 Mart 1921 Ahılkelek'in işgali. 11 Ekim 1922 Mudanya mütarekenâmesi.
16 Mart 1921 Türk-Rus Moskova ''Dostluk ve kardeşlik'' 2 Kasım 1922 Saltanatın ilgası.
antlaşması. 24 Temmuz 1923 Lozan barış antlaşmasının imzalanması.
18 Mart 1921 Türk-Rus antlaşmasının açıklanması. 17 Aralık 1925 Türk-Sovyet tarafsızlık antlaşması.
21 Mart 1921 Türk-Rus antlaşmasının TBMM hükûmetince 12 Nisan 1931 Türk Tarih Kurumunun kuruluşu.
kabul edilmesi. Bolşeviklerin, Batum'un 4 Mart 1934 Üniversite ve Yüksek okullarda Türk
idaresini almaları. İnkılâp
1 Nisan 1921 İkinci İnönü zaferi. tarihi deslerinin başlaması.
15 Nisan 1921 Nahcıvan Türk müfrezesinin (Kur. Bnb. 20 Temmuz 1936 Boğazlar hakkında Montreux anlaşması.
Veysel) 5 Temmuz 1938 Türk ordusunun Hatay'a girişi.
Bayezit'e dönüşü (bu müfreze 8 ay Nahcıvan'da). 23 Haziran 1939 Hatay'ın anavatana katılması hakkında
10 Mayıs 1921 TBMM'nde ''Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Türk-
Hukuk Grubu''nun kurulması. Fransız anlaşması.
13 Mayıs 1921 İtilâf devletlerinin, Türk-Yunan savaşı 15 Nisan 1942 ''Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü''nün
karşısında tarafsızlıklarını açıklamaları. kuruluşu.
5 Ağustos 1921 Mustafa Kemal'in orduları 7 Kasım 1945 Sovyetler'in, 17 Aralık 1925 tarafsızlık
Başkumandanlığına antlaşmasını bozmaları.
seçilmesi. 12 Nisan 1947 ''Türk Devrim Ocakları''nın kuruluşu.
13 Ekim 1921 Kars antlaşması. 6 Kasım 1947 ''Mustafa Kemal Derneği''nin kurulması.
20 Ekim 1921 Fransızlarla Ankara antlaşması.
23 Ekim 1921 Ankara hükûmetinin mümessili Hamit Beyle
Sir
Horace Rumbold arasında, esirlerin
mübadelesine dair anlaşma.
14 Aralık 1921 İngiliz Genel Kurmay Başkanı Wilson'un,
İstanbul'dan çekilmenin doğru olacağı hakkında
Sir Charles Harrington'a mektubu.
21 Temmuz 1922 Cemal Paşanın Tiflis'te şehit edilmesi.
4 Ağustos 1922 Enver Paşanın Buhara'da şehit edilmesi.
30 Ağustos 1922 Başkumandanlık Meydan muharebesi.
15 Eylül 1922 İngiltere kabinesinin, Mustafa Kemal'in,
müttefikleri İstanbul'dan çıkarmasını önlemek
için kuvvet kullanılmasına karar vermesi.
24 Eylül 1922 Türk kuvvetlerinin, Çanakkale'de tarafsız
bölgeye girmeleri.
29 Eylül 1922 İngiliz kabinesinin, Türk kuvvetleri
tarafsız
bölgeden çekilmedikleri takdirde ateş edilmesi
hakkında Gnl Harrington'a talimat vermesi.

You might also like