Professional Documents
Culture Documents
Full Download A Dan Z Ye Du Nya Tarihi Tas Cagindan Dijital Caga Stephen A Werner Online Full Chapter PDF
Full Download A Dan Z Ye Du Nya Tarihi Tas Cagindan Dijital Caga Stephen A Werner Online Full Chapter PDF
Full Download A Dan Z Ye Du Nya Tarihi Tas Cagindan Dijital Caga Stephen A Werner Online Full Chapter PDF
https://ebookstep.com/product/halklarin-du-nya-tarihi-chris-
harman/
https://ebookstep.com/product/sans-ta-permission-a-pleine-
vitesse-1-1st-edition-micha-ess/
https://ebookstep.com/product/aborto-de-la-a-a-la-z-1st-edition-
graciela-e-moya/
https://ebookstep.com/product/a-hora-do-vampiro-salem-s-lot-
stephen-king/
Medizinische Fachwörter von A Z 1st Edition Anna Marie
Seitz
https://ebookstep.com/product/medizinische-fachworter-von-
a-z-1st-edition-anna-marie-seitz/
https://ebookstep.com/product/comportamiento-organizacional-17th-
edition-stephen-p-robbins-timothy-a-judge/
https://ebookstep.com/download/ebook-34997408/
https://ebookstep.com/product/ajaib-istimewa-kacau-bahasa-
indonesia-dari-a-sampai-z-andre-moller/
https://ebookstep.com/product/c-von-a-bis-z-bis-c18-4th-edition-
jurgen-wolf/
fldan Z'ye
•• • •
DUNYA TARiHi
TAŞ ÇAGINOAN DiJiTAL ÇAGA
....., • • \J
Stephen A. Werner
Çeviren: Simge Aköz
Stephen A. Wemer
St. Louis bölgesinde bir üniversitede yardıma öğretmen olarak otuz yıldan fazla öğret
menlik deneyimine sahiptir. İnsan uygarlığı, mitoloji, din ve popüler kültür üzerine ders
ler verdi.
Dr. Werner aynı zamanda The Handy Christian Answer Book, How to Study Religion: A Guide
for the Curious, Life Hurts: An Exploration of the Pain and Suffering of Life ve Elvis and Apoca
lypse başlıklı kitapların yazarıdır.
Simge Aköz
DUNYA TARiHi
Stephen A. Werner
İngilizceden çeviren:
Simge Aköz
Say Yayınlan
Tarih
ISBN 978-605-02-0985-3
Sertifika no: 44233
Say Yayınlan
Ankara Cad. 22/12 • TR-34110 Sirkeci-'stanbul
Tel.: (0212) 512 21 58 • Faks: (0212) 512 50 80
www.sayyayincilik.com • e-posta: say@sayyayincilik.com
www.facebook.com/sayyayinlari • www.twitter.com/sayyayinlari
www.instagram.com/ sayyayinlari
iÇiNDEKiLER
GİRİŞ ...................................................................................................................... 11
TARİHİN TEMELLERİ... .
.................................... ............................................... 13
Neden Tarih Öğrenmeliyiz? ............................... . ................................................ 13
Tarihi Öğrenmenin İlginç Yolları .
........................ ............................................... 19
İnsanın Kökenleri . .
............................ ............... ..................................................... 23
ANTiK .
AKDENiZ. ' x
DEN ORTA ÇAu AVRUPA' SINA ..... . .. ...................... 29
Taş, Bronz ve Demir Çağları .. . ............................... .......... .................................... 29
Antik Mısır Kültürü ............... ................................................................ ......... ..... . 31
Antik Yunan Kültürü ............................................................................................ 34
Antik Roma Kültürü . .
................................. .................................... ...................... 41
Avrupa'nın Kabile Halkları ............................................................................. .... 51
İslam' ın Doğuşu .
........................................... ................................................. ...... . 55
Jimmy Carter ....... ... ....... .... .... ... .... .......... ........ ................. ........ ......... ....... ... ........ ..239
Grenada ................................................................................................................ 241
Basra Körfezi Savaşı. .
..................... ....................................... .. ...................... ..... . 243
Büyük Durgunluk . . . .
. .................. .... ....................................... ............................. 261
Amerika Birleşik Devletleri'nin 44. ve 45. Başkanları ........................... .. ...... 263
RUSYA VE SOVYETLER BİRLİGİ ........ ....... ... .. ........... ..... .... ...... ........ ..... ... .269
Rus Devrimi . .
.............. ........... .......................................................... .... .............. . . 270
Sovyetler Birliği .. . . .
...... . ....... ... ................................... .......................................... 275
Soğuk Savaş . . . .
............ ................ ........... .. ............................................................ 277
Sovyetlerin Afganistan İstilası. ............................................. ........ . .. .................. 287
Vladimir Putin .. .. . . .
...... . ........... .. ....... ...... . . .. ............. .. ............................. . . . ........ . 291
FELSEFE . . . . . .
............ ................................ ..... ........ ........ ......... ..................... . ...... .. 311
Antik Felsefe . .
... .......................... ........ .... . .. .
................ ............................. .. ........ . . 312
Orta Çağ Felsefesi .
............................... ..................................... ............ .... . . . ....... 317
Modem Felsefe ....................................................................................................322
Felsefe ve Hükümet ............................................................................................330
DİN . . 333
..... ............................................................................................................... .
HUKUK . . .
. .................. ....... .......................... ......................................................... 361
Antik Hukuk ........................................................................................................ 361
Uluslararası Hukuk ............................................................................................ 366
ABD Hukuk ve Adalet Sistemi .........................................................................369
Ünlü ABD Davaları .............................................................................................372
KEŞİFLER............................................................................................................ 571
Ünlü Antik Kaşifler ............................................................................................. 571
Dünyanın Çevresinin Gemiyle Dolaşılması.................................................... 571
Yirminci Yüzyılda Keşifler................................................................................. 574
Uzay: Son Sınır .. . ................. .
... ............................................................... ............. 581
Farklı Tipte Modem Kaşifler ............................................................................. 585
FELAKETLER . 589
..................................................................... ...............................
Depremler 591
........................................ .....................................................................
Hortumlar . . . . 598
............ .......................................................... ................ ...... ............
Seller . . 599
................ .................. ..................................................................................
Yangınlar . 603
........ .....................................................................................................
TIP VE HASTALIK . .
....................... .................................................................. 627
Erken Dönemde Tıp . .
............................................................ ... ........................... 627
Modem Tıbbın Kökleri .
......................................... ................................. ........... . 631
Mikroplarla Savaş . . .
. ......... .................... ........................ ............................... ...... . 634
Tıpta Kadın Liderler . .
...................... ............................... .............. ...................... 638
Tıpta Yeni Buluşlar .
...................................................................... ....................... 640
Salgınlar ................................................................................. . . . .
. . . . . ..... ... ..... ......... 647
Psikoloji ve Akıl Sağlığı . . .
...... ...... ........................................... ................. .......... . 653
Günümüzde Tıp Sorunları . .
..................... .................................................... ..... . 658
GiRiŞ
Bu tarih yolculuğuna hoş geldiniz! A'dan Z 'ye Dünya Tarihi kitabını, okuyucu
nun daha önceden geniş bir tarih bilgisi olduğunu düşünmeden, net ve düz
bir şekilde yazdım. İlk bölüm olan "Temel Tarih", tarihi bilmenin önemini
inceleyerek sizlere -yani okuyuculara- tarihi, ilginç kılacak şekilde nasıl öğ
reneceğiniz konusunda çok sayıda öneri sunuyor. Daha sonra kitabın ilk ya
rısı, tarih öncesi dönemden başlayıp daha sonra antik döneme ve oradan da
modem dünyaya ve güncel olaylara geçiş yaparak, tarihi normal, kronolojik
şekilde takip ediyor.
İnsanlık tarihi içerisinde, dünyada çok fazla olay olduğu için neyi dahil
edeceğim konusunda bazı seçimler yaphm. Bu nedenle A'dan Z 'ye Dünya
Tarihi kitabı, sadece bununla sınırlı kalmamakla beraber, çoğunlukla antik
Akdeniz dünyasına, daha sonra da Avrupa'ya ve en son Amerika Birleşik
Devletleri' ne odaklanacaktır.
İlk üç bölümün adları sırasıyla şunlardır: "Antik Akdeniz' den Orta Çağ
Avrupa' sına", "Avrupa' da Orta Çağ ve Rönesans" ve "İmparatorluklar, Kral
lıklar, Hanedanlıklar ve Devletler" Vandalları, Vikingleri, Haçlı Seferlerini
ve katedralleri öğreneceksiniz. Yolculuğumuz daha sonra "İlk Amerikalılar",
"Avrupa Kolonileri ve İlk Birleşik Devletler" ve "Amerikan İç Savaşı" bölüm
leri ile Kuzey Amerika'ya kayacak. Okuyucular, Höyükçüler gibi ilk yerlile
ri, Avrupalıların fetihlerini, Birleşik Devletlerin doğuşunu ve onu neredeyse
yok eden savaşı öğrenecekler.
Daha sonraki bölümler 1 800'lü yılların başlarından 1900'lere ve günümü
ze kadar Amerika tarihini inceleyecek. Birleşik Devletler' deki olaylar, Ame
rika'run küresel tarihe kahlması ve tüm dünyada son zamanlardaki önem
li olaylar dört bölüm halinde anlahlacak: "İç Savaş'tan 1 . Dünya Savaşı'na
Amerika", "Dünya Savaşları", "2. Dünya Savaşı Sonrası Amerika" ve "Yirmi
Giriş/ 11
Birinci Yüzyıl" . Ardından, dünya tarihinin diğer kısımlarım içeren iki bölüm
gelecek: "Rusya ve Sovyetler Birliği" ve "Asya Tarihi ve Kültürü"
A'dan Z'ye Dünya Tarihi kitabının ikinci yarısı on üç farklı başlık ile tari
he göz atacak . İnsanların hayatlarım nasıl anlamlandırdıkları ile ilgili kısım,
"Felsefe" ve "Din" bölümlerinde önünüze çıkacak . Diğer iki bölüm, tarihteki
ana öğelerin geçmişini detaylandıracak: "Hukuk" ve "Ekonomi ve İş Dünya
sı" . En önemli "Yüzyılın Davası" (aslında birden fazlaydılar) olan Üçgen Ti
caret ve Bernie Madoff'un sayısız insanı soyan Ponzi entrikası hakkında bilgi
edineceksiniz . Daha sonra çoğunlukla normal insanların çevrelerindeki sos
yal koşulları değiştirmek için nasıl mücadele ettikleri hakkında bir tartışma
gelecek: " İnsan Hakları Konulan" ve "Politik ve Sosyal Hareketler" . Kölelik,
işçi haklan ve eşit haklar konularındaki tarihi mücadeleleri öğreneceksiniz .
Bunları takip eden iki bölüm insanların yaratıcı ve sanatsal ifadelerini
inceleyecek: "Batı Sanatı, Fotoğrafçılık ve Mimari" ve "Müzik, Dans ve Ti
yatro" "İnsan Kültürünün İfadeleri" ve "Keşifler" bölümleri birçok insanın
kendilerini ifade etme ihtiyaçlarına ve insanların sınırları zorlayarak yeni
dünyalar ve yeni şeyler keşfetme arzusuna odaklanacak . "Felaketler" bölü
mü, hem doğal hem de insan yapımı felaketleri kapsadığı için diğerlerinden
bağımsız olacak . Son iki bölüm olan "Tıp ve Hastalıklar" ve "Bilim ve İcat
lar" ise insanların çevrelerindeki dünyayı anlamak ve doğal şeyleri daha iyi
kontrol etmek için genellikle insanların faydalanması için elde ettikleri bilim
sel başarıları inceleyecek .
Umarım bu yolculuğun sonunda, merakınız, hayranlık verici insanlık
tarihi alemini keşfetmeye devam edecek kadar canlanacaktır. Ayrıca, hem
umursamazlık ve körlük hem de hırs ve açgözlülük yüzünden insanların
yaptığı çok sayıda yanlışı ve atılan yanlış adımlan da öğreneceksiniz . Belki
de bizleri gelecekte tüm insanların küresel bir ekonomi içerisinde nasıl refah
içinde yaşayacağı ya da küresel iklim değişikliğine nasıl çözüm bulacağımız
konularında yönlendirecek kadar iyi tarih bilgisine sahip kişilerden birisi
olabilirsiniz .
l 12 / Dünya Tarihi
NEDEN TARİH ÖGRENMELİYİZ?
Tarihin Temelleri / 13 I
da keşfedebileceğiniz eski mezarlıklar var mı? Genellikle tarihi mezarlıklar
orada gömülü olan önemli kişiler hakkında rehberlik ederler. Yerel tarihinizi
öğrenmek için hangi müzeleri bulabilirsiniz?
Seyahat ederken tarihi inceliyor musunuz? Birçok kişi için seyahat etme
nin en ilginç tarafı başka yerlerin tarihini incelemektir. Örneğin ülkenin her
yerinde İç Savaş meydanları bulunabilir. (En çok savaş meydanı olan eyalet
ler Virginia, Tennessee ve Missouri'dir.)
Seyahat ederken ilginç tarihi yerler konusunda intemette araştırma yapın.
Ya da Birleşik Devletlerin bir yol atlasını edinin. Her eyaletin kendi haritası
vardır ve görülecek ve keşfedilecek her türlü ilginç yer kırmızı ile işaretlen
miştir.
l 14 / Dünya Tarihi
İşin sırrı kendi kişisel ilgi se
viyenize uygun detay oranını ya
kalayabilmektir. Yani mesela, bir
müzede, eğer çok detaylılarsa,
eser ile birlikte sunulan yazılı bil
gileri okumak zorunda değilsiniz
dir. Neyin ilginizi çektiğini bulun
ve o yönde ilerleyin . Okuma ya
parken, ilginizi canlı tutmak için
doğru detay seviyesine sahip olan Tarih öğrenmek sıkıcı olmak zorunda değildir.
makaleleri ve kitapları bulmaya Ancak size tarihi öğreten kişi geçmişi nasıl
canlandıracağını bilmiyorsa gerçekten donuk
çalışın .
hale gelebilir. İnsanlık tarihinin hikayesi aslın
da büyüleyici bir masaldır!
Tarihin Temelleri / 15 1
İnsanlık tarihinde uzaylılann rolü nedir?
Hiç! Uzaydan gelen yabanaların dünyayı ziyaret ettiği konusunda hiç ta
rihi kanıt yoktur. Ayrıca uzayda diğer yaşam türleri bulunması için göste
rilen onca çabaya rağmen uzaylıların var olduğu konusunda bilimsel kanıt
da yoktur. Gelişmiş teleskoplar evreni aramaya devam etmektedirler. Ancak
son otuz yılda güneş sistemimizin dışında da gezegenler bulunmuştur. Genel
kanı, uzayda yaşam varsa bu yaşamın bir gezegende olacağı konusundadır.
Her ne kadar dört binden fazla gezegen bulunduysa da uzaylı yaşam türleri
hakkında hiçbir kanıt bulunamamıştır.
Bunun yanı sıra, 1930'lardan beri radyo teleskoplar (Bu alan radyo astro
nomi adıyla bilinir.) dış uzayı dinliyorlar. Radyo dalga boylarının kapsama
alanındaki her türlü radyasyon belirlendi ve bu da bize evreni anlamamız
konusunda yardım ediyor ama uzayda zeki varlıkların olduğunu ima edecek
hiçbir ses duyulmadı.
Ne yazık ki, Ancient Aliens (Antik Çağda Uzaylılar) gibi televizyon şovları
uzaylıların dünyayı ziyaret ettiği konusundaki iddiaları inceliyorlar. Ama ta
nınmış tarihçiler ya da bilim adamları bu iddiaları desteklemiyor.
Bazıları, eski insanları öylesine büyük taşları kaldırmaları mümkün olma
dığı için Mısır'daki piramitleri uzaylıların inşa ettiği iddiasını ortaya atıyor.
Mısır'daki Giza piramitlerinde otuz tondan daha ağır taşlar var. Sokakta gö
rebileceğiniz Hummer marka bir cip normal olarak üç ton ağırlığındadır. Bir
çok modern insana göre, makineleri olmayan eski insanların otuz tonluk bir
taş bloğu kaldırması imkansızdır. Ama görünüşe göre kaldırabilmişler. Taşı
sürükleme işi yüzlerce insan tarafından yapılmış. Ama yapılabilmiş. Uzaylı
ların onlara yardım etmelerine ihtiyaç duymamışlar.
Ayrıca, Mayalar gibi bazı kültürler kafa şekillendirme uygulamaları yap
mışlar. Bir bebeğin kafası, büyüme boyunca kafatasının çarpık bir şekilde bü
yümesine ve uzamasına olanak verecek şekilde uzatılmış . Bunun sonucunda
garip şekilli kafataslarının bulunması mümkün . Onlar uzaylı değil, bu top
lumlarının elit kademesi .
l 16 / Dünya Tarihi
boyunca köleliğe karşı olduğunu söylemek doğru değildir; durum bundan
çok daha karmaşıktır. Aynca Özgürlük Bildirgesi sadece Lincoln'un kontrolü
albndaki bölgedeki köleleri özgür bırakmıştır.
Tarihin miktarı konusuna gelince, evet öğrenilecek çok fazla tarih var.
Birçok insan tarihin incelenmesinin hayat boyu süren bir macera olduğunu
düşünür. Bu kadar tarih içerisinde, herkes öğrenecek ilginç kişiler ve olaylar
bulabilmelidir.
Tarihin Temelleri / 17 1
önemlidir. Özellikle tüm dünyada çok fazla ekonomik etkiye sahip olduğu
için Çin hakkında daha fazla bilgi edinmek gerekir.
2. İkinci Sorun
Amerikan tarihi incelenirken, her ne kadar yirmi altı eyalet ismi ve sayısız
şehir ve bölge Kızılderili kelimeleri ile adlandırıldıysa da, genellikle Kızıl
derililerin tarihi ve rolü en aza indirgenir. Kızılderililer Amerikan tarihinin
önemli bir parçasıdır ve onların tarihine, kültürüne, mirasına ve şu anki var
lıklarına daha fazla önem verilmelidir.
Ayrıca Kızılderili tarihi Sacagawea, Osceola, Tecumseh, Crazy Horse (Çıl
gın At), Sitting Bull (Oturan Boğa) ve Geronimo gibi kişilerle doludur. Bu
kişilerin dramatik hikayeleri ve Trail of Tears (Gözyaşı Yolu, Bazı Kızılderi
li halklarının anavatarundan sürülmeleri olayı) ve Wounded Knee Katliamı
gibi olaylar da öğrenilmeye değerdir.
Son olarak günümüzde Kızılderililer, özellikle Arizona, New Mexico,
Alaska ve Güney Dakota gibi eyaletlerde Amerikan toplumunun önemli bir
kısmını temsil etmektedirler.
3. Üçüncü Sorun
Afrika kökenli Amerikalıların Amerika'nın inşa edilmesin� ki rolleri ge �
nellikle görmezden gelinir. Örneğin, İç Savaş öncesinde Güney' in kültürü ve
ekonomisi tamamen pamuk üretimi ve satışına dayanıyordu. Afro-Ameri
kalı köleler pamuğu yetiştirip toplarlardı . Köleler, tarlaları hazırlar ve çiftlik
evlerindeki işlerin büyük kısmını
-�;
)"ftparlardı.
Wall Street, adını Manhattan'ın
alt ucunda inşa edilen bir duvardan
almıştır. Orada oluşturulan borsa
genellikle köle, şeker kamışı ve rom
getiren şirketlerin mallarını satardı
ve rom da, Karayipler ' de köle işçi
ler tarafından yetiştirilen şekerden
yapılırdı .
İç Savaş' tan sonraki yıllarda
Afro-Amerikanlar bilime, edebiya
ta, spora, müzik ve eğlence sektörü
deki rolleri ABD sınıfl arında genellikle gör mücadeleye önemli katkılar sun
mezden gelinmektedir. muşlardır.
l 18 / Dünya Tarihi
Tarih öğrenme konusunda başka sorunlar var mı?
Tarih öğrenmenin en önemli sorunu, çok fazla olmasıdır. Ne kadar öğ
renirseniz, öğrenilecek bir o kadar daha fazla şey olduğunu fark eder
siniz. Tarihi böylesine ilginç yapan şeylerin bir kısmı da buradadır.
Sürekli olarak geçmişteki daha harika insanları ve olayları öğrenmeye
devam edersiniz.
Bu nedenle, neye odaklanacağınız ve neyi atlayacağınız konusunda
bazı seçimler yapmanız gerekir. Ama ana konu sadece küçük bir dilimi
incelediğinizin ve öğrenilecek daha çok fazla tarih olduğunun farkın
da olmaktır.
4. Dördüncü Sorun
Geçmişi tartışırken, kadınların rolü yok sayılmakta ya da hafife alınmak
tadır. Son yıllarda çok sayıda yazar, akademisyen, öğretmen ve tarihçi kadın
ların rollerine ve katkılarına ışık tutmak için çalışmaktadırlar.
Tarihin Temelleri / 19 I
Bir diğer sorun ise eğitsel olması
gereken birçok web sitesinin rek
lamla dolu olmasıdır. Bu konu özel
likle üzücü çünkü internetin ana
amacı bir eğitim aracı olarak etkili
bir şekilde kullanılabilecek olmasıy
dı. Birçok web sitesinde reklamlar
eğitsel kullanımın önüne geçmiş
durumda.
l 20 i Dünya Tarihi
bu unutulmaz kişiyi öğrenmek için daha hızlı bir yol tercih ediyor; Hamilton
müzikalini izlemek gibi.) Ama ilginç ve iyi bir kitap bulursanız ev-iş arasında
gidip gelirken kitabı ne kadar hızlı bitirebileceğinize şaşırırsınız.
Ayrıca, sesli bir kitaba başladıktan sonra eğer kitabın ilginizi çekmediğini
fark ederseniz, kitabı bitirmek zorunda değilsiniz! Başka bir şey bulun! Tarihi
öğrenmenin hilesi, araştıracak ilginç konular bulmaktır. Ve onlardan çok var.
Tarihin Temelleri / 21 1
- Beyzbol (1994-2010, on bölüm)
- Caz (2001, on bölüm)
- Savaş (2. Dünya Savaşı, 2007,
yedi bölüm)
- Vietnam Savaşı (2017, on bölüm)
- Country Müziği (2019, sekiz bö-
lüm)
1 22 / Dün y a Tarihi
olduğudur, 200 ile başlayan yıllarla değil. Oldukça kafa kanşhrıcı olabilir
ama listeyi incelerseniz daha manhklı gelecektir. (Eğer 1-99 arasındaki yıllar
olmasaydı, yüzyıl sayıları ile yıl sayılan birbiriyle uyacağından sorun orta
dan kalkacakh.)
2000-2099 (2001-2100) 21 .
Sorunu daha iyi anlayabilmek için her kahnda beş oda bulunan üç katlı bir
bina düşünün. Birinci kattaki odaları 1-5 arasında numaralandırmak mümkün
dür. Bu durumda ikinci kattaki odalar 101-105 ve üçüncü kattakiler 201-205 ara
sında olur. Ama bu durum ikinci kat yerine üçüncü katta olacak olan 20 numa
ralı odayı arayan bir kişi için son derece kafa kanşhna olabilir. Bu sorunun üs
tesinden gelmek için çok katlı binalar 1 ile 99 arasındaki sayılan kullanmaktan
kaçınırlar. Ama tarih öğrenirken 1 ile 99 arasındaki yıllan görmezden gelmemiz
mümkün değildir çünkü birinci yüzyılda çok önemli olaylar olmuştur.
İNSANIN KÖKENLERİ
Tarihin Temelleri / 23 1
Kutsal Kitap insanın kökenleri
hakkında ne söylüyor?
Hıristiyan ve Yahudi Kutsal Kitap
larının ikisinde de bulunan Yaratılış
Kitabı, insanın kökenleri ile ilgili
iki ayrı hikaye anlatır. İlk hikayede
Tanrı dünyayı, güneşi, ayı, yıldızla
rı, bitkileri ve hayvanları altı günde
yaratır. İnsanlar da altıncı günde
Yaratılışçılar, Adem ile Havva ve Cennet Bah yaratılır:
çesi hikayeleri de dahil olmak üzere insanın
Sonra Tanrı dedi ki: İnsanları
kökenleri hakkında Kutsal Kitap'ta yazılanla-
ra inanırlar. kendi suretimizde, bize benzer ya
ratalım. Denizdeki balıklara, ha
vadaki kuşlara, evcil hayvanlara, tüm vahşi hayvanlara ve dünyadaki tüm
sürüngenlere egemen olsunlar. Tanrı insanı kendi suretinde yarattı, insanlar
Tanrı'nın suretinde yaratıldı; insanları erkek ve dişi olarak yarattı. (1:26-27)
İkinci hikaye:
Sonra Tanrı insanı yerdeki topraktan yarattı, burnuna yaşam soluğunu
üfledi ve insan yaşayan bir canlı oldu.
1 24 / Dün y a Tarihi
Kutsal Kitap'ı okumanın farklı yaklaşımları nelerdir?
Kutsal Kitap'ı okuma konusunda iki yaklaşım vardır: harfi harfine açıklama
yaklaşımı ve harfi harfine açıklamama yaklaşımı.
Tarihin Temelleri / 25 1
lesini nasıl anlayacağınız tamamen
bağlamına dayalıdır.
Bağlamcılann bakış açısı şu şe
kildedir: Kutsal Kitap' ı insanlar yaz
dıysa, içinde tarihi hatalar olabilir.
Dört farklı insan İsa'nın hikayesini
yazdılarsa, bu kişilerin hikayeyi an
lahşları arasında farklılıklar olacak
hr. Eski insanlar, çevrelerindeki dün
yayı açıklayacak bilime sahip değil
lerdir, bu nedenle genellikle mitleri
anlathlar. Tipik olarak bağlamcılar,
Bağnaz Hıristiyanlar Kutsal Kitap'ı harfi Yarahlış Kitabı'nın ilk kısmındaki
harfine yorumlarlar, bu da dünyanın 6000
hikayelerin dini mitler olduğuna ve
yaşında olduğu gibi inanışlara sebep olabilir.
evrenin nasıl yarahldığının bilimsel
ya da tarihi bir açıklaması olmadığına inanırlar.
Bağlamcılar, Yunus'un hikayesinin bir ders verme amaçlı olduğunu düşü
nürler. Yunus Kitabı, dini nefret hakkında çok temel bir öğretici hikaye olarak
ortaya çıkar. Bağlamcılar Yunus'un üç gün boyunca bir balığın midesinde
yaşadığına inanmazlar çünkü bu fiziksel olarak imkansızdır. Bağlamcılar, bi
limi olmayan, çok az yazılı tarihi olan ve kendilerinden önce olanları bilmek
için arkeolojiye de sahip olmayan eski insanlar gibi düşünmeye çalışmanız
gerektiğine inanırlar. İki tip bağlamcı vardır.
l 26 / Dün y a Tarihi
- Bağlamcı yaklaşım; tamamen insan ürünü
- Bağlama yaklaşım; Tanrı' dan esinlenen bir insan ürünü
Hangi yaklaşım size daha manbklı geliyor?
Lucy Kimdir?
1974 yılının Kasım ayında, Amerikalı Donald C. Johanson (1943-) Af
rika, Etiyopya' da kısmi bir iskelet bulduğunda paleoantropolojinin en
yaygın şekilde yayınlanmış buluşlarından birisini yapmışhr. Ü ç mil
yon yıldan daha eski olan australopitek türündeki kadın iskeleti, her ne
kadar kafatası çıkarılamadıysa da, şimdiye kadar bulunan en eksiksiz
hominid fosiliydi. Yaratık 106.6 santimetre boyundaydı ve maymu
numsu olsa da kesinlikle dik şekilde yürüyordu. Johanson buluşu
nu 1979 yılında "Lucy" adıyla duyurdu. Bu isim, fosilin bulunduğu
kampta çok sevilen Beatles şarkısı "Lucy in the Sky with Diamonds"dan
alınmışh.
Yaklaşık 3,5 milyon yıl önce, Australopitekler adı verilen birkaç hominid
türü ortaya çıktı. Muhtemelen tropik yağmur ormanlarından geniş çayırlara
göç ederken evrimleşmişler ve dik şekilde yürümeye başlamışlardı. Yaklaşık
2,5 ile 1,4 milyon yıl önce yaşamışlardı.
Tarihin Temelleri / 27 1
Australopitekler'den, Homo habilisler (homo, "insan" ya da "adam" demek
tir) gibi ilk insanlar ortaya çıkh. Homo Habilisler yaklaşık 2,8 milyon yıl önce
evrimleşti. Bunlar taş gereçler kullanan ilk türlermiş gibi görünmektedir.
Daha sonra, yaklaşık 1,8 milyon yıl önce ortaya çıkan homo erektus lar gel-
di. Bu tür ise bizim türümüz olan Homo Sapiens'i (yani "düşünen insanı" ) or
taya çıkardı. Ancak Neandertal insan olarak da adlandırılan Homo Neandert
halensis adında farklı bir tür de evrimleşti. Bu dört "homo" türünden sadece
insanlar, yani Homo Sapiens hayatta kaldı.
Homo Sapiens yaklaşık 200.000 yıl önce Afrika' da ortaya çıktı. Yaklaşık
90.000 yıl önce Asya ve Avrupa' ya göç etti. Ancak Avrupa' daki Homo Sapiens
ler in bir kısmı karıştı ve hala hayatta olan Neandertaller ile birlikte olarak
'
1 28 / Dünya Tarihi
TAŞ, BRONZ VE DEMİR ÇAGLARI
MÖ MÖ MÖ
geçmeye ve tannu geliştirmeye baş
2000000 3300 1200
ladılar.
Erken dönem insanlık tarihi araç gereç ve si Cilalı Taş Devri'nde insanlar, yi
lah yapımı için kullanılan malzemenin türü yecekleri toplamak yerine üretme
nü belirtecek şekilde Taş, Tunç ve Demir Çağ
yi öğrendiler. Artık hayatta kalmak
larına ayrılmıştır.
için avcılığa, balıkçılığa ve yabani
meyve ve yemiş toplamaya bağımlı değillerdi. Ekin yetiştirmeyi, hayvanları
evcilleştirmeyi, toprak kaplar yapmayı, lif ve kıllardan kumaş dokumayı ve
granit, kuvars ya da diğer sert taşları çekiçle döverek, bileyerek ve cilalaya
rak daha karmaşık araçlar ve silahlar yapmayı öğrendiler. Daha dayanıklı
evler ve topluluklar ve hatta müstahkem köyler oluşturarak gelecekte ortaya
çıkacak büyük uygarlıkların temelini attılar.
l 30 / Dünya Tarihi
Demir Çağı ne zaman başladı?
Bakır, demir madeninden daha düşük bir sıcaklıkta erir, bu nedenle insanlar
demir madenini eritmek için daha sıcak ateşler yaratmayı öğrenmek zorunda
kalmışlardır. Daha sonra işlenmiş demiri kömür ateşinde sürekli olarak ye
niden ısıtıp daha sonra çekiçle döverek demiri mahfaza etme ve sertleştirme
sürecini öğrendiler. Bu şekilde demir tunçtan daha sert hale gelmekle kalma
dı, aynı zamanda uzun süreli kullanımdan sonra da sertliğini korudu. Daha
sert demir üretmek için gereken bir sonraki teknolojik gelişme su vermekti ve
bu süreç sıcak demiri üst üste soğuk suya batırmayı içeriyordu.
Tunç, çok az bulunduğu için çok da maliyetliydi. Sonuç olarak demir
kullanmaya başlayana kadar insanlar doğa üzerindeki kontrollerini geniş
letemediler. Bu nedenle demire /1 demokratik metal" adı verildi. Demir araç
gereçlerin yaygın şekilde kullanımı yaşam standartlarında genel bir artış
anlamına geliyordu. Örneğin, demir baltalar tarım amacıyla ormanların te
mizlenmesini sağladı. Demir araç gereçler kuzuların kırkılması ve kumaşın
kesilmesi için kullanılabiliyordu ve ayrıca demir en önemli makine aracı olan
çarkların üretilmesi için kullanılıyordu . Çarkın içinde bir tahta parçası döner
ken bir demir bıçak da onu kesiyordu ve bu şekilde tahta tekerler için aks ve
çomaklar üretilebiliyordu.
51-30 Kleopatra
1 32 ! Dünya Tarih i
Daha sonra gelen en ünlü firavun
lar Tutankamon (Kral Tut) ve Ram
ses idi. Ancak Kral Tut ve Ramses'in
döneminde büyük piramitler 1200
yıldan daha eskiydi. Piramitler, on
lar için halihazırda antik dönemdi!
T arihler Olaylar
MÖ 3000-1200 Minos ve Miken Dönemleri
MÖ 1200-800 Karanlık Çağ
MÖ S00-500 Arkaik Dönem
MÖ 500-323 Klasik Dönem
MÖ 323-146 Helenistik Dönem
MÖ 146 Romalıların Yunanistan'ı ele geçirmesi
Minoslar Kimdir?
Antik Yunan uygarlığı, Avrupa'nın ilk gelişmiş uygarlığı olan Minoslarla
başladı. Minoslar yaklaşık MÖ 3000 yılından 1450 yılına kadar Akdeniz' deki
Girit adasında gelişen zengin ve barışçıl bir halktı. (Haritada Girit adasını
bulun.) İhraç edilebilen ilk tarımsal üretim fazlasını üretebilen ilk insanlar
olduklarına inanılır. Minoslar taş, alçı ve kereste kullanarak yapılar inşa et
miş, duvarları harika fresklerle boyamış, çömlek yapmış, kumaş dokumuş ve
boyamış, taş yollar ve köprüler yapmış ve oldukça gelişmiş drenaj sistemleri
ve su kemerleri yapmışlardı. Knossos şehrinde kraliyet ailesi duş sistemine
ve hatta sifonlu tuvaletlere bile sahipti.
l 34 ! Dü nya Tarih i
Neden Minoslar adı kullanılmıştır?
Girit adasındaki bu eski insanların kendilerine ne isim verdiklerini bilmiyo
ruz ve yazılan da çözümlenemiyor. Ancak Yunan mitolojisi Girit'te yaşayan
Kral Minos'un hikayesini anlatıyor. Minoslar adı da bu isimden geliyor.
Mikenler kimdi?
Mikenler, yaklaşık MÖ 1650 ila 1200 yılları arasında, Minoslardan öğrendik
leri kültürü ve becerileri ileriye taşıyarak gelişmişlerdir. Mikenler yetenekli
at binicileri, at arabası sürücüleri ve Ege Denizi'nde hüküm süren başarılı de
nizcilerdi. Miken kültürü tepelere inşa edilen ve akropolis adı verilen hisarlı
saraylarının çevresinde dönmüştür. Miken şehirlerine Miken, Argos, Korint
hos, Sparta ve Atina ve Thebai adındaki küçük şehirler dahildir.
Dorlar kimdi?
Truva Savaşı'ndan kısa bir süre sonra, demir kılıç avantajına sahip olan Dar
lar Mikenlileri istila edip yağmaladılar. Yunan anakarasının kuzeybatı ta
rafından gelen Darlar güneye doğru ilerlediler ve büyük Miken şehirlerini
yağmalayıp yakarak ve zengin deniz tacirlerini fethederek Yunanistan'ı MÖ
1200 yılından yaklaşık 800 yılına kadar devam eden Karanlık Çağlara ittiler.
Darlar kendi göçebe çobanlık ve avcılık hayatlarını tercih ederek, büyük
Miken şehirlerinin yaşam tarzını reddettiler. Bir kabile halkı olarak, sert bir
adalet mantığına sahiptiler ve dönemlerine klanlar arasındaki kan davaları
damga vurdu. Erkekler genellikle, artık demirden yapılmış olan silahlar ta
şırlardı. Darlar Tunç Devri'ni sona erdirip Demir Devri' ne girmişlerdi.
\ 36 Dü n va Tarihi
leşen sanat gerilemişti. Dorlann hükümdarlığında çok sayıda Miken şehri
terk edildi ve birçok bölge ve adanın nüfusu azaldı. Diğer ülkelerle ticaret
yapıldığına dair bir kanıt yoktur. Yunanistan' a fakirlik hakim olmuştu.
Dorlar Yunan anakarasına sahip olunca, birkaç Miken topluluğu, Atina
şehri gibi uzak bölgelerde hayatta kaldı ve Atina önceki uygarlığa geri dön
meyi hayal eden kişiler için bir sığınak haline geldi. Diğer Miken1iler Ege De
nizi' ni geçerek Anadolu kıyılarına (şimdiki Türkiye) yerleşti. Bu göçmen1erin
hepsi İyon Yunancası konuşuyordu.
Perikles kimdir?
Pericles (MÖ 495-429), gücünün zirvesinde olduğu dönemde Atina'yı yöne
ten öncü bir Yunan devlet adamıydı. "İlk Atina vatandaşı" olarak da adlan
dırılan Perikles, Sparta şehriyle yapılan Peloponez Savaşı'nın başlangıcında
ülkesini yönetti. Demokrasiyi teşvik etti ve çeşitli sanat ve mimari şekilleri
nin gelişimini destekledi.
Perikles aynı zamanda, Atina'daki Akropolis'te yer alan ünlü Athena ta
pınağı Parthenon'u inşa etti. Yunan mitolojisine göre Athena bir bakireydi.
Yunanca bakire kelimesi parthenostur ve tapınak Parthenon adını bu kelime
den almıştır.
1 38 / Dünya Tarihi
Atina 'da yer alan Parthenon, tanrıça Athena'ya adanmış bir tapınaktı. MÖ 447 ile 432 yılları
arasında inşa edilen tapınak, Dorik mimarinin önemli bir örneği ve günümüzde Yunanis
tan 'ın en popüler turistik merkezlerinden birisidir.
Yunan kadırgası kopyası, kendi zamanı için son derece etkileyici bir gemi olduğunu göster
mektedir.
j 40 I Dünya Tarihi
Büyük
İskender'in
İmparatorluğu
A R A B i S TA N
ve Yunanistan'dan
Hindistan'a ve Babil'e uz.anan
fetihleri (MÔ 334-323)
1 42 / Dünya Tarihi
Roma İmparatorluğu'nun en önemli yöneticileri kimlerdi?
Roma İmparatorluğu'nun 500 yılı (MÖ 27-MS 476), tarihe en dikkate değer
ve en şeytani liderleri sunmuştur. Ana imparatorlar, Balı uygarlıklarındaki
neredeyse tüm öğrencilerin bildiği isimlerdir:
l 44 / Dünya Tarihi
ya' daki Roma müttefiki Saguntum şehrini ele geçirdikten sonra, Alpleri ge
çerek İtalya'yı işgal etti ve orada Roma orduları tarafından karşılanıp yenildi.
İkinci Kartaca Savaşı'ndaki nihai muharebe MÖ 202 yılında Kuzey Afrika'nın
Zama şehrinde (Kartaca'nın güney batısı) yapıldı. General Scipio Africanus
(MÖ 236-183) yönetimindeki Romalılar, Hannibal yönetimindeki Kartacahla
rı burada yendi. Roma, Kartaca' dan tazminat almaya başladı ve aynı zaman
da Kartaca İspanya üzerindeki iddiasından vazgeçmeye zorlandı. MÖ 201 'de
iki güç elli yıl boyunca geçerli kalan bir barış anlaşması imzaladı.
Var olan en büyük imparatorluklardan birisi olan Roma İmparatorluğu, en güçlü olduğu
dönemde Akdeniz'i çevreleyerek Afrika'dan Britanya adalarına ve İspanya' dan Orta Doğu'ya
kadar uzanıyordu.
Tavia slept her usually sweet, sound sleep that night, despite the
strange surroundings of the hotel and the happenings of a busy day;
but Dorothy lay for a long time, unable to close her eyes.
In the morning, however, she was as deep in slumber as ever her
chum was when a knock came on the door of their anteroom. Both
girls sat up and said in chorus:
“Who’s there?”
“It’s jes’ me, Missy,” said the soft voice of the colored maid. “Did
one o’ youse young ladies lost somethin’?”
“Oh, mercy me, yes!” shouted Tavia, jumping completely out of her
bed and running toward the door.
“Nonsense, Tavia!” admonished Dorothy, likewise hopping out of
bed. “She can’t have found your money.”
“Oh! what is it, please?” asked Tavia, opening the door just a trifle.
“Has you lost somethin’?” repeated the colored girl.
“I lost my handbag in a store yesterday,” said Tavia.
“Das it, Missy,” chuckled the maid. “De clark, he axed me to ax yo’
’bout it. It’s done come back.”
“What’s come back?” demanded Dorothy, likewise appearing at
the door and in the same dishabille as her friend.
“De bag. De clark tol’ me to tell yo’ ladies dat all de money is safe
in it, too. Now yo’ kin go back to sleep again. He’s done got de bag
in he’s safe;” and the girl went away chuckling.
Tavia fell up against the door and stared at Dorothy.
“Oh, Doro! Can it be?” she panted.
“Oh, Tavia! What luck!”
“There’s the telephone! I’m going to call up the office,” and Tavia
darted for the instrument on the wall.
But there was something the matter with the wires; that was why
the clerk had sent the maid to the room.
“Then I’m going to dress and go right down and see about it,”
Tavia said.
“But it’s only six o’clock,” yawned Dorothy. “The maid was right.
We should go back to bed.”
Her friend scorned the suggestion and she fairly “hopped” into her
clothes.
“Be sure and powder your nose, dear,” laughed Dorothy. “But I am
glad for you, Tavia.”
“Bother my nose!” responded her friend, running out of her room
and into the corridor.
She whisked back again before Dorothy was more than half
dressed with the precious bag in her hands.
“Oh, it is! it is!” she cried, whirling about Dorothy’s room and her
own and the bath and anteroom, in a dervish dance of joy. “Doro!
Doro! I’m saved!”
“I don’t know whether you are saved or not, dear. But you plainly
are delighted.”
“Every penny safe.”
“Are you sure?”
“Oh, yes. I counted. I had to sign a receipt for the clerk, too. He is
the dearest man.”
“Well, dear, I hope this will be a lesson to you,” Dorothy said.
“It will be!” declared the excited Tavia. “Do you know what I am
going to do?”
“Spend your money more recklessly than ever, I suppose,” sighed
her friend.
“Say! seems to me you’re awfully glum this morning. You’re not
nice about my good luck—not a bit,” and Tavia stared at her in
puzzlement.
“Of course I’m delighted that you should recover your bag,”
Dorothy hastened to say. “How did it come back?”
“Why, the clerk gave it to me, I tell you.”
“What clerk? The one at the silk counter?”
“Goodness! The hotel clerk downstairs.”
“But how did he come by it?”
Tavia slowly sat down and blinked. “Why—why,” she said, “I didn’t
even think to ask him.”
“Well, Tavia!” exclaimed Dorothy, rather aghast at this admission of
her flyaway friend.
“I do seem to have been awfully thoughtless again,” admitted
Tavia, slowly. “I thanked him—the clerk, I mean! Oh, I did! I could
have kissed him!”
“Tavia!”
“I could; but I didn’t,” said the wicked Tavia, her eyes sparkling
once more. “But I never thought to ask how he came by it. Maybe
some poor person found it and should be rewarded. Should I give a
tithe of it, Doro, as a reward, as we give a tithe to the church? Let’s
see! I had just eighty-nine dollars and thirty-seven cents, and an old
copper penny for a pocket-piece. One-tenth of that would be——”
“Do be sensible!” exclaimed Dorothy, rather tartly for her. “You
might at least have asked how the bag was sent here—whether by
the store itself, or by some employee, or brought by some outside
person.”
“Goodness! if it were your money would you have been so
curious?” demanded Tavia. “I don’t believe it. You would have been
just as excited as I was.”
“Perhaps,” admitted Dorothy, after a moment. “Anyway, I’m glad
you have it back, dear.”
“And do you know what I am going to do? I am going to take that
old man’s advice.”
“What old man, Tavia?”
“That Mr. Schuman—the head of the big store. I am going to go
out right after breakfast and buy me a dog chain and chain that bag
to my wrist.”
Dorothy laughed at this—yet she did not laugh happily. There was
something wrong with her, and as soon as Tavia began to quiet
down a bit she noticed it again.
“Doro,” she exclaimed, “I do believe something has happened to
you!”
“What something?”
“I don’t know. But you are not—not happy. What is it?”
“Hungry,” said Dorothy, shortly. “Do stop primping now and come
on down to breakfast.”
“Well, you must be savagely hungry then, if it makes you like this,”
grumbled Tavia. “And it is an hour before our usual breakfast time.”
They went down in the elevator to the lower floor, Tavia carrying
the precious bag. She would not trust it out of her sight again, she
said, as long as a penny was left in it.
She attempted to go over to the clerk’s desk at the far side of the
lobby to ask for the details of the recovery of her bag; but there were
several men at the desk and Dorothy stopped her.
“Wait until he is more at leisure,” she advised Tavia. “And until
there are not so many men about.”
“Oh, nonsense!” ejaculated Tavia, but she turned to follow Dorothy.
Then she added: “Ah, there is one you won’t mind speaking to——”
“Where?” cried Dorothy, stopping instantly.
“Going into the dining-room,” said Tavia.
Dorothy then saw the gray back of Garford Knapp ahead of them.
She turned swiftly for the exit of the hotel.
“Come!” she said, “let’s get a breath of air before breakfast. It—it
will give us an appetite!” And she fairly dragged Tavia to the
sidewalk.
“Well, I declare to goodness!” volleyed Tavia, staring at her. “And
just now you were as hungry as a bear. And you still seem to have a
bear’s nature. How rough! Don’t you want to see that young man?”
“Never!” snapped Dorothy, and started straight along toward the
Hudson River.
Tavia was for the moment silenced. But after a bit she asked slyly:
“You’re not really going to walk clear home, are you, dear? North
Birchland is a long, long walk—and the river intervenes.”
Dorothy had to laugh. But her face almost immediately fell into
very serious lines. Tavia, for once, considered her chum’s feelings.
She said nothing regarding Garry Knapp.
“Well,” she murmured. “I need no appetite—no more than I have.
Aren’t you going to eat at all this morning, Dorothy?”
“Here is a restaurant; let us go in,” said her friend promptly.
They did so, and Dorothy lingered over the meal (which was
nowhere as good as that they would have secured at the Fanuel)
until she was positive that Mr. Knapp must have finished his own
breakfast and left the hotel.
In fact, they saw him run out and catch a car in front of the hotel
entrance while they were still some rods from the door. Dorothy at
once became brisker of movement, hurrying Tavia along.
“We must really shop to-day,” she said with decision. “Not merely
look and window-shop.”
“Surely,” agreed Tavia.
“And we’ll not come back to luncheon—it takes too much time,”
Dorothy went on, as they hurried into the elevator. “Perhaps we can
get tickets for that nice play Ned and Nat saw when they were down
here last time. Then, if we do, we will stay uptown for dinner——”
“Mercy! All that time in the same clothes and without the
prescribed ‘relax’?” groaned Tavia. “We’ll look as though we had
been ground between the upper and the nether millstone.”
“Well——”
They had reached their rooms. Tavia turned upon her and
suddenly seized Dorothy by both shoulders, looking accusingly into
her friend’s eyes.
“I know what you are up to. You are running away from that man.”
“Oh! What——”
“Never mind trying to dodge the issue,” said Tavia, sternly. “That
Garry Knapp. And it seems he must be a pretty nappy sort, sure
enough. He probably knew that girl and was ashamed to have us
see him speaking to one so shabby. Now! what do you care what he
does?”
“I don’t,” denied Dorothy, hotly. “I’m only ashamed that we have
been seen with him. And it is my fault.”
“I’d like to know why?”
“It was unnecessary for us to have become so friendly with him
just because he did us a favor.”
“Yes—but——”
“It was I. I did it,” said Dorothy, almost in tears. “We should never
allow ourselves to become acquainted with strangers in any such
way. Now you see what it means, Tavia. It is not your fault—it is
mine. But it should teach you a lesson as well as me.”
“Goodness!” said the startled Tavia. “I don’t see that it is anything
very terrible. The fellow is really nothing to us.”
“But people having seen us with him—and then seeing him with
that common-acting girl——”
“Pooh! what do we care?” repeated Tavia. “Garry Knapp is nothing
to us, and never would be.”
Dorothy said not another word, but turned quickly away from her
friend. She was very quiet while they made ready for their shopping
trip, and Tavia could not arouse her.
Careless and unobservant as Tavia was, anything seriously the
matter with her chum always influenced her. She gradually
“simmered down” herself, and when they started forth from their
rooms both girls were morose.
As they passed through the lobby a bellhop was called to the
desk, and then he charged after the two girls.
“Please, Miss! Which is Miss Dale?” he asked, looking at the letter
in his hand.
Dorothy held out her hand and took it. It was written on the hotel
stationery, and the handwriting was strange to her. She tore it open
at once. She read the line or two of the note, and then stopped,
stunned.
“What is it?” asked Tavia, wonderingly.
Dorothy handed her the note. It was signed “G. Knapp” and read
as follows:
“Why, what under the sun! How did he come to know about it?”
demanded Tavia. “Goodness!”
“He—he maybe—had something to do with recovering it for you,”
Dorothy said faintly. Yet in her heart she knew that it was hope that
suggested the idea, not reason.
“Well, I am going to find out right now,” declared Tavia Travers,
and she marched back to the clerk’s desk before Dorothy could
object, had she desired to.
“This note to my friend is from Mr. Knapp, who is stopping here,”
Tavia said to the young man behind the counter. “Did he have
anything to do with getting back my bag?”
“I know nothing about your bag, Miss,” said the clerk. “I was not on
duty, I presume, when it was handed in. You are Miss——”
“Travers.”
The clerk went to the safe and found a memorandum, which he
read and then returned to the desk.
“Your supposition is correct, Miss Travers. Mr. Knapp handed in
the handbag and took a receipt for it.”
“When did he do that?” asked Tavia, quickly, almost overpowered
with amazement.
“Some time during the night. Before I came on duty at seven
o’clock.”
“Well! isn’t that the strangest thing?” Tavia said to Dorothy, when
she rejoined her friend at the hotel entrance after thanking the clerk.
“How ever could he have got it in the night?” murmured Dorothy.
“Say! he’s all right—Garry Knapp is!” Tavia cried, shaking the bag
to which she now clung so tightly, and almost on the verge of doing a
few “steps of delight” on the public thoroughfare. “I could hug him!”
“It—it is very strange,” murmured Dorothy, for she was still very
much disturbed in her mind.
“It’s particularly jolly,” said Tavia. “And I am going to—well, thank
him, at least,” as she saw her friend start and glance at her
admonishingly, “just the very first chance I get. But I ought to hug
him! He deserves some reward. You said yourself that perhaps I
should reward the finder.”
“Mr. Knapp could not possibly have been the finder. The bag was
merely returned through him.” Dorothy spoke positively.
“Don’t care. I must be grateful to somebody,” wailed Tavia. “Don’t
nip my finer feelings in the bud. Your name should be Frost—
Mademoiselle Jacquesette Frost! You’re always nipping me.”
Dorothy, however, remained grave. She plainly saw that this
incident foretold complications. She had made up her mind that she
and Tavia would have nothing more to do with the Westerner, Garry
Knapp; and now her friend would insist on thanking him—of course,
she must if only for politeness’ sake—and any further intercourse
with Mr. Knapp would make the situation all the more difficult.
She wished with all her heart that their shopping was over, and
then she could insist upon taking the train immediately out of New
York, even if she had to sink to the abhorred subterfuge of playing ill,
and so frightening Tavia.
She wished they might move to some other hotel; but if they did
that an explanation must be made to Aunt Winnie as well as to Tavia.
It seemed to Dorothy that she blushed all over—fairly burned—
whenever she thought of discussing her feelings regarding Garry
Knapp.
Never before in her experience had Dorothy Dale been so quickly
and so favorably impressed by a man. Tavia had joked about it, but
she by no means understood how deeply Dorothy felt. And Dorothy
would have been mortified to the quick had she been obliged to tell
even her dearest chum the truth.
Dorothy’s home training had been most delicate. Of course, in the
boarding school she and Tavia had attended there were many sorts
of girls; but all were from good families, and Mrs. Pangborn, the
preceptress of Glenwood, had had a strict oversight over her girls’
moral growth as well as over their education.
Dorothy’s own cousins, Ned and Nat White, though collegians,
and of what Tavia called “the harum-scarum type” like herself, were
clean, upright fellows and possessed no low ideas or tastes. It
seemed to Dorothy for a man to make the acquaintance of a strange
girl on the street and talk with her as Garry Knapp seemed to have
done, savored of a very coarse mind, indeed.
And all the more did she criticise his action because he had taken
advantage of the situation of herself and her friend and “picked
acquaintance” in somewhat the same fashion with them on their
entrance into New York.
He was “that kind.” He went about making the acquaintance of
every girl he saw who would give him a chance to speak to her! That
is the way it looked to Dorothy in her present mood.
She gave Garry Knapp credit for being a Westerner and being not
as conservative as Eastern folk. She knew that people in the West
were freer and more easily to become acquainted with than Eastern
people. But she had set that girl down as a common flirt, and she
believed no gentleman would so easily and naturally fall into
conversation with her as Garry Knapp had, unless he were quite
used to making such acquaintances.
It shamed Dorothy, too, to think that the young man should go
straight from her and Tavia to the girl.
That was the thought that made the keenest wound in Dorothy
Dale’s mind.
They shopped “furiously,” as Tavia declared, all the morning, only
resting while they ate a bite of luncheon in one of the big stores, and
then went at it again immediately afterward.
“The boys talk about ‘bucking the line’ about this time of year—
football slang, you know,” sighed Tavia; “but believe me! this is some
‘bucking.’ I never shopped so fast and furiously in all my life.
Dorothy, you actually act as though you wanted to get it all over with
and go home. And we can stay a week if we like. We’re having no
fun at all.”
Dorothy would not answer. She wished they could go home. It
seemed to her as though New York City was not big enough in which
to hide away from Garry Knapp.
They could not secure seats—not those they wanted—for the play
Ned and Nat had told them to see, for that evening; and Tavia
insisted upon going back to the hotel.
“I am done up,” she announced. “I am a dish-rag. I am a disgrace
to look at, and I feel that if I do not follow Lovely Lucy Larriper’s
advice and relax, I may be injured for life. Come, Dorothy, we must
go back to our rooms and lie down, or I shall lie right down here in
the gutter and do my relaxing.”
They returned to the hotel, and Dorothy almost ran through the
lobby to the elevator, she was so afraid that Garry Knapp would be
waiting there. She felt that he would be watching for them. The note
he had written her that morning proved that he was determined to
keep up their acquaintanceship if she gave him the slightest
opening.
“And I’ll never let him—never!” she told herself angrily.
“Goodness! how can you hurry so?” plaintively panted Tavia, as
she sank into the cushioned seat in the elevator.
All the time they were resting, Dorothy was thinking of Garry. He
would surely be downstairs at dinner time, waiting his chance to
approach them. She had a dozen ideas as to how she would treat
him—and none of them seemed good ideas.
She was tempted to write him a note in answer to the line he had
left with the clerk for her that morning, warning him never to speak to
her friend or herself again. But then, how could she do so bold a
thing?
Tavia got up at last and began to move about her room. “Aren’t
you going to get up ever again, Doro?” she asked. “Doesn’t the inner
man call for sustenance? Or even the outer man? I’m just crazy to
see Garry Knapp and ask him how he came by my bag.”
“Oh, Tavia! I wish you wouldn’t,” groaned Dorothy.
“Wish I wouldn’t what?” demanded her friend, coming to her open
door with a hairbrush in her hand and wielding it calmly.
Dorothy “bit off” what she had intended to say. She could not bring
herself to tell Tavia all that was in her mind. She fell back upon that
“white fib” that seems first in the feminine mind when trouble
portends:
“I’ve such a headache!”
“Poor dear!” cried Tavia. “I should think you had. You ate scarcely
any luncheon——”
“Oh, don’t mention eating!” begged Dorothy, and she really found
she did have a slight headache now that she had said so.
“Don’t you want your dinner?” cried Tavia, in horror.
“No, dear. Just let me lie here. You—you go down and eat.
Perhaps I’ll have something light by and by.”
“That’s what the Esquimau said when he ate the candle,” said
Tavia, but without smiling. It was a habit with Tavia, this saying
something funny when she was thinking of something entirely foreign
to her remark.
“You’re not going to be sick, are you, Doro?” she finally asked.
“No, indeed, my dear.”
“Well! you’ve acted funny all day.”
“I don’t feel a bit funny,” groaned Dorothy. “Don’t make me talk—
now.”
So Tavia, who could be sympathetic when she chose, stole away
and dressed quietly. She looked in at Dorothy when she was ready
to go downstairs, and as her chum lay with her eyes closed Tavia
went out without speaking.
Garry Knapp was fidgeting in the lobby when Tavia stepped out of
the car. His eye brightened—then clouded again. Tavia noticed it,
and her conclusion bore out the thought she had evolved about
Dorothy upstairs.
“Oh, Mr. Knapp!” she cried, meeting him with both hands
outstretched. “Tell me! How did you find my bag?”
And Garry Knapp was impolite enough to put her question aside
for the moment while he asked:
“Where’s Miss Dale?”
Two hours later Tavia returned to her chum. Garry walked out of
the hotel with his face heavily clouded.
“Just my luck! She’s a regular millionaire. Her folks have got more
money than I’ll ever even see if I beat out old Methuselah in age!
And Miss Tavia says Miss Dale will be rich in her own right. Ah,
Garry, old man! There’s a blank wall ahead of you. You can’t jump it
in a hurry. You haven’t got the spring. And this little mess of money I
may get for the old ranch won’t put me in Miss Dorothy Dale’s class
—not by a million miles!”
He walked away from the hotel, chewing on this thought as though
it had a very, very bitter taste.
CHAPTER VIII
AND STILL DOROTHY IS NOT HAPPY