Neom Tline

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 17

KENTSEL DÖNÜŞÜMDE YENİ BİR PERSPEKTİF: NEOM PROJESİ

Burak Hamza ERYİĞİT17


Erkan KÖSEDAĞ18

Özet
Kentler, kültürel, fiziksel, sosyal ve ekonomik gerekçelerle sürekli bir planlamaya tabidir. Bu planlamanın
içerisinde göç, nüfus artışı, doğal afetler ve sanayi bölgelerinin kent alanından çıkması ile oluşan çöküntü
alanlarının kente yeniden kazandırılması da yer alır. Çöküntü alanlarına yönelik yapılan yenileme çalışmaları
literatürde kentsel dönüşüm kavramı ile ifadelendirilmektedir. Her devlet farklı projeler ve gerekçeler ile
kentsel yenileme için çalışmalar yürütür. Bazı devletler sosyal konut projeleri yaparak dar gelirlileri
öncellerken, kimi devletler ise mali açıdan ekonomik yeterliliği bulunan vatandaşlarına daha modern konutlar
üreterek kentsel yenilemeye katkıda bulunurlar. Kentsel yenileme çalışmalarına ciddi kaynaklar ayıran
ülkelerden birisi de Suudi Arabistan’dır. Suudi Arabistan Prensi Muhammed bin Selman ülkesinin
kuzeybatısında yeni bir şehir inşa etmek için çalışmalar yürütmektedir. Küreselleşme iddiası, yeni çekim
merkezi olma isteği ve daha modern bir yaşam alanı sunulmak üzere başlatılan bu kente NEOM adı verilmiştir.
Projede insan yaşamını ilgilendiren ve kentsel yaşam sunan bölüm ise The Line olarak adlandırılan, 170 km
uzunluğunda 200 metre genişliğinde inşa edilmesi planlanan yapıdır. 2030 yılı sonuna kadar bu alanda dokuz
milyona yakın insanın yaşaması öngörülmektedir. Bu çalışmanın amacı kent literatüründe gelecek
dönemlerinde adı sıkça yer alabileceği düşünülen NEOM projesinin detaylarını incelemek ve kentsel dönüşümle
ilişkisini ortaya koymaktır. Çalışma literatüre katkı sağlamasının yanı sıra kentsel alanda kamu politikalarının
geliştirilmesine de yardımcı olabilmesi açısından önemlidir. Çalışmada kentsel dönüşüm kavramı tarihsel
süreci araştırılmış, Suudi Arabistan’ın NEOMProjesi detaylı olarak incelenmiştir. Nitel araştırma yöntemi
kullanılarak, çalışmada elde edilen veriler doküman analizi tekniği ile yorumlanmıştır. Çalışmanın sonunda
NEOM Projesinin kentsel dönüşüm projesi mi yoksa yeni bir kent tanımı mı olduğu, The Line yerleşim alanının
kentsel dönüşüm uygulama faktörleri ile ne kadar örtüştüğü sorularına cevap verilmeye çalışılmıştır.
Anahtar kelimeler: NEOM, Suudi Arabistan, Fütüristik Kent, The Line, Kentsel Dönüşüm

Giriş
İnsanlığın yerleşik hayata geçmesi ile birlikte ortaya çıkmaya başlayan kentler, zaman
içerisinde büyük değişimlere uğramıştır. Kentler sanayileşme ile birlikte hızla büyümüş,
artan nüfus hareketleri ile birlikte yeni çağdaş kentler ortaya çıkmıştır (Yılmaz, 2004:252).
Birleşmiş Milletler verileri incelendiğinde 1900’lü yıllarda kentsel nüfus toplam nüfusun
%13’üne denk gelirken 1950’de % 29’a, 2005’te % 49’a ulaşmıştır. 2030 yılında kent
nüfusunun toplam dünya nüfusunun % 60’ına (4,9 milyar) ulaşacağı tahmin edilmektedir.
(UN, 2015). Grafik 1'de görüldüğü üzere Dünya Bankasıda yayımladığı raporlarda benzer
verilere yer vermektedir.

17Doç. Dr., Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Yerel Yönetimler Bölümü,
burak.eryigit@marmara.edu.tr, Orcid No: 0000-0003-4113-6812.
18 Erkan KÖSEDAĞ, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yerel Yönetimler ve Kent Politikaları
Bölümü, erkan.kosedag@hotmail.com, Orcid No: 0000-0002-1079-5973.

93
Grafik 1: Yıllar İtibari İle Türkiye ve Dünya Kentsel Nüfusu

Kaynak: Dünya Bankası (Dünya Bankası Göstergeleri)

Kentsel nüfusun sürekli artması yerleşim alanlarının merkezden dışarıya doğru


genişlemesine sebep olmuştur. Özellikle göçün yoğun olduğu sanayi kentlerinin, kent
alanının dışında kalan dış bölgelerinde, genellikle sanayi bölgelerinin etrafında plansız
konutlar yapılmış, imar izni olmayan niteliksiz birçok yapı, alansal büyümeyi tetiklemiştir
(Yaman & Şahinbaş;2017). İnsanların kentsel mekânları tercih etmesi ve yoğunlaşması kent
yöneticilerini nüfus yoğunluğunun beraberinde getirdiği birtakım problemlere çözüm
bulmaları için harekete geçirmiştir (Bilici &Babahanoğlu, 2019). Modernleşme sürecinde
kentte ulaşım, altyapı hizmetleri, sağlık gibi birçok sorunlar çözülmeye çalışılmıştır. Fiziki ve
sosyal olarak belirli standartları yakalamış olan kentler, insanların yaşam memnuniyetini
öncelediği için memnuniyet açısından üst sıralarda yer almıştır (Yüksel & Yeşil, 2017). Bu
sebeple kentler arasında daha iyiye ulaşabilmek için sürekli bir rekabet oluşmuştur.
Kentsel alanda yaşanan bu olumsuzlukların giderilmesi ve oluşan rekabette daha iyi bir kent
ortamı sunulabilmesi için yapılan bir takım plan ve projeler kentsel dönüşüm kavramı ile
açıklanabilir. Bir başka deyişle kentsel dönüşüm, çöküntü alanlarında farklı sebepler ile artan
kentsel problemleri çözebilmek için işbirliği şeklinde ortaya konulan yeni yöntemlerle
kentsel sorunu çözüme kavuşturma projesidir (Donnison, 1993). Aynı zamanda kentin
fiziksel, sosyal ve ekonomik yapısında “yenileme”, “sağlıklaştırma”, “koruma”, “yeniden
canlandırma”, “yeniden geliştirme” ve “düzenleme” amacıyla uygulanan yöntemler (Çerçi,
2022) olarak da yorumlanabilir. Kentte yapılan bu dönüşüm bazen kamu bazen özel sektör
eliyle, bazen de kamu-özel sektör işbirliği şeklinde görülebilmektedir. Devlet eliyle yapılan
kentsel dönüşümler dar gelirlilerin insan onuruna yakışır bir konutta yaşamaları için
planlanabilirken, kimi durumlarda alım gücü yüksek kişilerin arzuladıkları toplu yaşam
alanlarında hayatlarını sürdürmeleri için de olabilir.
Suudi Arabistan son dönemde çözüm odaklı akıllı bir kent oluşturmak için harekete geçmiş
ve NEOM adı ile projesini kamuoyuna açıklamıştır. Proje, Suudi hükümetinin 2030 vizyonu

94
projesinin bir bileşeni olarak hükümet gelirlerinin çeşitlendirilmesi amacı ile
düşünülmüştür.
NEOM projesi aynı zamanda sosyal tabakalaşmayı arttırabilecek düzeyde bir projedir.
Yalnızca gelir düzeyi yüksek kişilere hitap edecek olan projeden dar gelirlilerin fayda
sağlamaları mümkün görülmemektedir. Bu proje sosyal tabaka oluşturması açısından
Brezilya yapımı “%3” isimli dizinin bir yansımasını içermektedir. “%3” isimli dizide bir grup
elit insanın kalabalık ve ilkel mahallelerden ayrılarak teknoloji ve doğanın iç içe girdiği bir
adada yaşadığı bir gelecekten bahsedilmektedir. Söz konusu dizide sosyal açıdan Dünya ikiye
bölünmüş, bir tarafında modern zengin elitler diğer tarafında ise sefalet içerisinde yaşayarak
hayatta kalma mücadelesi veren yoksullar bulunmaktadır. Elit insanların bulunduğu bölgeye
geçebilmek için her yıl belirli kişiler talepte bulunmakta, başvuru yapanların yalnızca %3’ü
belirli bir eleme usulü ile seçilerek yeni kent yaşamına kabul edilmektedir.
Suudi Arabistan’ın planladığı ve yapımına başladığı NEOM Projesinde, konut alanı olarak
akıllı kent özelliklerini maksimum düzeyde yansıtacak olan yaşam alanının ismi The Line’dır.
The Line içerisinde akıllı bir yaşamın yanı sıra konfor, eğlence, sağlık, eğitim, ulaşım, spor ve
daha birçok yaşam alanı sunulmakta, kent zengin elitlerin yaşam ve ziyaret alanı olarak
ortaya çıkmaktadır. NEOM sadece bir yaşam alanı olarak değil aynı zamanda sanayi ve
teknoloji üssü olarak da planlanmıştır. NEOM var olan kentsel dönüşüm gerekçelerini ve
modellerini bir kenara iterek tamamen yepyeni bir perspektif ile yeni bir kentsel dönüşüm
modeli veya kent modeli inşa etmenin başlangıcı olarak durmaktadır. Bu kent modeliyle ilgili
literatürde çok fazla yazın olmasa da projenin bitimi ile birçok yeni tanımlama yapılabileceği
gibi “geleceğin kenti” anlamına gelen fütüristik kent tanımlaması yapılabilecektir.
Bu çalışma gelecekte literatürde sıkça bahsedilebilecek olan ve sürdürülebilir kent, akıllı kent
ile kentsel dönüşüm kavramlarını bir arada ortaya koyan NEOM projesini incelemeyi
amaçlamaktadır. Çalışmada ilk olarak kentsel dönüşüm kavramına açıklık getirilecek ve
tarihsel gelişimi incelenecektir. Ardından Suudi hükümetinin 2030 vizyonu çerçevesinde
inşa etmeye başladığı NEOM projesi ve The Line yaşam alanına dair araştırmalar ortaya
konulacaktır. Çalışmanın son kısmında ise NEOM projesinin bir kentsel dönüşüm projesi mi;
yoksa yeni bir kent tanımı mı olduğu ve The Line yerleşim alanının kentsel gelişim ve
dönüşüm sürecinde görülen uygulama faktörleri ile ne kadar örtüştüğü sorularına cevap
aranacaktır.

Kentsel Dönüşümün Gelişimi


Türk Dil Kurumu’na göre kent “ilçe ya da ilçeden büyük olan yerleşim yeri” olarak
tanımlanmaktadır (TDK, 2022). Latincede “civitas”, Arapçada “Medine”, Yunancada “Polis”
kavramları kent kavramının yerine kullanılmıştır. Türklerde bu kelime ilkin 8. ve 9.
yüzyıllarda kale, şehir manasına gelen “kend” kelimesi olarak kullanılmış, zamanla “kent”
olarak dönüşmüştür (Mutlu, 2009). Kentler ekonominin yer aldığı, ticari faaliyetlerin yoğun
olduğu alanlardır. Tarihsel süreçte modern kentlerin doğuşu sanayileşme ve buna paralel
olarak artan teknolojik gelişmeler sonucunda ortaya çıkmıştır. Keleş, kenti; “yerine ve
zamanına göre geniş sayılabilecek biçimde bir araya gelmiş ve bir takım ayırt edici özellikleri
bulunan insanlar ve yapılar topluluğu” olarak tanımlamaktadır (2006:102). Tekeli ise insan
yerleşmesi olarak tanımlayarak “belli bir tarım dışı üretim, büyüklük, yoğunluk, heterojenlik

95
ve bütünleşme düzeyine varmış ya da bu düzeyi aşmış” kişilerin etkileşimlerinden
bahsetmiştir (2011:18).
Kentli nüfusunun giderek artması, konut alanlarının azalmasına sebebiyet vermiş, teknolojik
gelişmelerle birlikte insanların sosyal yaşamları değişmiş ve teknolojinin kullanıldığı yeni
mekân fikirleri ortaya atılmıştır. 1980 sonrası neoliberal politikalar sonucunda kentler
arasında rekabet olgusu artmış, kent sakinleri daha iyi bir kent konusunda beklentiye
girmiştir. Yeni mimari çizimler ile geleceğin kentleri çok katlı ve kompleks bir şekilde
çizilmiştir. Tüm bunların sonucunda kentsel dönüşüm projeleri, kentli insanların yaşam
kalitesini yükseltebilmek için genel olarak uygulanmaya başlamıştır (Selçuk & Aydoğdu,
2014).
Kentsel dönüşüm kavramı literatürde birçok şekilde yer almaktadır. Kavramdaki ‘dönüşüm’
kelimesi, TDK tarafından “olduğundan başka bir biçime girme” olarak tanımlamıştır. Kentsel
dönüşüm ise kentin imar planını ile uyuşmayan ve ruhsatlandırılması yapılmamış binalarının
yıkılarak, planlara uygun bir şekilde toplu yerleşim alanlarının oluşturulması olarak
tanımlamaktadır. Bu tanımlardan yola çıkarak kentsel dönüşüm kavramına kenti başka bir
biçime getirme girişimi de denilebilir. Roberts ve Sykes (2008), kentsel dönüşümü
belirlenmiş bir alanda çevresel, fiziksel, ekonomik ve sosyal olanakları sürekli iyileştirmek
amacıyla uygulanan kapsayıcı bir vizyon olarak tanımlamıştır. Bu tanım kentsel dönüşümün
sürekli devam etmesi, kentlerin gelişen teknolojik gelişmeler ve sosyal durumlar karşısında
değişim ve dönüşümünü ifade etmektedir. Kentlerde yaşanan değişimler ve dönüşümleri
sürekli şekilde gündemde tutan gerekçelerden en önemlisi olarak görülen durum, kentlerin
nüfusundaki her geçen gün yaşanan yoğunlaşmadır (Tekeli, 2011).
İkinci Dünya Savaşı sonrasında politika, ekonomi ve sosyal alanda yaşanan değişimler,
yönetsel alanda değişiklikleri beraberinde getirmiştir. Bu değişim kentlerin planlamasına da
etki etmiştir. Kentlerin dönüşümünü zorunlu hale gelmesi, Avrupa’da her dönem meydana
gelen savaşlardır (Diefendorf, 1989:128). Bu sebeple ilk olarak kentlerin çöküntü haline
gelen bazı bölgelerinin sağlıksız çevre ve yaşam koşulları iyileştirilmiştir (Kurtuluş, 2006).
İlk dönemlerde kamu eliyle yapılan fiziksel mekâna yönelik planlama yaklaşımı, sonraki
dönemlerde birçok aktörün (özel sektör, STK’lar, uluslararası kuruluşlar) katılımı ile
eşgüdüm halinde gerçekleştirilmiştir. Modernizmin de etkisiyle 1960’lı ve 1970’li yıllarda
geleneksel planlama anlayışı, daha yenilikçi ve işbirliğine açık bir hale gelmiştir (Üstündağ,
2016).
Kentsel Dönüşümün tarihsel gelişimi beş dönemde incelenmelidir. Bu dönemlerden ilki 1910
öncesi dönemdir. Bu dönemde 1851 yılında İngiltere’de konut yasası kabul edilmiş,
Fransa’da Paris kentinin dönüşümü için EugèneHaussmann’ın çalışmaları yer almıştır. Bu
dönem kentsel dönüşümün kentsel yenileme modelini yansıtmaktadır. 1910-1940 yılları
arasında ise sanayi devrimi sonrasında oluşan işçi bölgelerinin kenti olumsuz hale getirmesi
sonucunda kentsel dönüşümün düşünsel temelleri oluşmuştur (Üstün, 2009:14). 1940-1960
yılları arasındaki dönemde İkinci Dünya Savaşı’nın etkileri hissedilmiştir. Bu dönemde savaş
dolayısı ile yıkılan kentler yeniden inşa edilmiştir. Bu dönem dönüşüm alanının tamamen
yıkılarak tüm bileşenleri ile yeni bir kentin inşa edildiği politikaların izlendiğ dönem
olmuştur (Öngören, 2013:13).
1960-1980 arası dönemde tarihi yapıların korunmasına yönelik gelişen düşünce sonrasında
kentsel yenileme modeli ortaya çıkmıştır. Bir bölgenin tamamen yıkılıp yapılması ekonomik

96
anlamda güçlükler meydana getirmiş, sadece çöküntü alanlarının yenilenmesi fikri ile
dönüşüm gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde kentsel dönüşüm kamu eliyle finanse edilmiştir.
1980 sonrası dönem ise kentsel dönüşümün en yoğun dönemi olmuştur. Bu dönemde liberal
ekonomi politikalarının da etkisi ile kentsel dönüşümde kamu kaynakları azaltılmış, özel
sektör, sivil toplum gibi yeni paydaşlar kentsel dönüşüm işine dâhil edilmiştir. Bu dönemde
sağlıklaştırma ve yeniden canlandırma yöntemleri kullanılmıştır.

Kentsel Dönüşüm Planlarını Etkileyen Faktörler ve Yöntemler


Yönetimler kentsel dönüşüm planlaması yaparken birçok faktörü bir arada değerlendirerek
planlamalıdır. Bu faktörler kentte yapılan dönüşümün başarısını yakından
ilgilendirmektedir. Literatürde en temel faktörler sosyal, ekonomik, yönetsel ve fiziksel
faktörler olarak ifade edilmiştir. Sosyal faktör, kentsel dönüşüm yapılacak alan hakkında
karar vericilerin istedikleri gibi karar vermek yerine alınacak kararlarda katılımcı bir anlayış
sergilemelerini gerekli görmektedir. Yerel halkın beklenti ve taleplerinin değerlendirilmesi,
ekonomik ve sosyal şartların uygun hale getirilmesi için toplum temsilcilerinin sürece dâhil
edilmesi, halk toplantıları yapılması gerekmektedir. Ayrıca sosyal faktör ile dönüşüm
yapılacak olan alanda sağlıklı ve dengeli bir çevre oluşturmak için eğitim, sağlık vb. kamu
hizmetlerine bireylerin ulaşımını sağlayarak yaşam koşullarının iyileştirilmesi
hedeflenmelidir. Bir diğer faktör olan ekonomik faktör ise kentsel dönüşümün maliyet
yönetiminin belirlenmesi durumudur. 1980 sonrası liberal ekonomi politikaları ile birlikte
kentsel dönüşüm maliyetleri yalnızca kamunun yüklendiği maliyet olmaktan çıkmış, süreç
içerisine yerel yönetimler, özel sektör, sivil toplum örgütleri, uluslararası kuruluşlarda
kentsel dönüşüm süreçlerine dâhil edilmiştir. Özel sektörün işin içine girmesi ile birlikte
dönüştürülen alanlarda yapılan planlamalarda dönüşüm alanı çevresine gelir getirici yeni iş
sahaları oluşturulmaktadır. Bu sebeple dönüşecek alanın maliyetini çıkarmak ve yapılan
dönüşümü, elde edilecek fayda ile birlikte değerlendirmek gereklidir (Kaymak, M. & Gürün F,
2018:51)
Bir başka faktör ise yönetsel faktördür. Yönetsel faktör kentsel dönüşümün uygulanması
aşamasında ilgili kanun ve yönetmelikleri birbiriyle örtüşmesi veya birbirlerini tamamlaması
durumudur (Kaymak & Gürün, 2018). Dönüşüm uygulamasında her farklı durum için
hazırlanmış çözümlerdense mecut olarak öngörülen sorunların çözümü gerekmektedir.
Uygulamalarda paydaşların katılımlarını özendirici planlama yaklaşımları ile farklı
etaplandırmalar öngören yöntemler kullanılmalıdır (Ataöv&Osmay, 2007). Bu bağlamda
kanunların kentsel dönüşüm uygulamaları için düzenleyici ve tıkanıklıkları giderecek şekilde
birbirlerini tamamlayıp bütünlemeleri gerekmektedir (Özden, 2006:219). Fiziksel faktör ise
dönüşüm alanının en etkin şekilde kullanılması, gereksiz ve atıl alan oluşturmadan kentsel
yayılmayı önleme durumudur. Daha önce çöküntü alanı olarak belirlenen alanların yeniden
kullanımı sağlanarak kent alanının verimli kullanılması ve gereksiz yayılmanın
sınırlandırılması sağlanmalıdır.
Kentsel dönüşüm çatı bir kavram olsa da dönüşümün uygulama biçimleri birbirinden
farklılıklar göstermektedir. Literatürde birçok dönüşüm modelinden bahsedilmektedir.
Ataöv ve Osmay kentsel dönüşümün ikinci dünya savaşı sonrasında savaş dolayısı ile tahrip
olan alanların yenilenme ve yapılandırılması olarak yapıldığını, daha sonrasında ise

97
canlandırma, sağlıklaştırma, koruma vb. olarak çeşitlendirildiğini söylemiştir. Kentsel
dönüşüm modellerinden ilki kentsel yenilemedir (Ataöv&Osmay, 2007).
“Kentsel Yenileme”, kentsel dönüşüm uygulamalarında tercihen en çok uygulanan fakat en
maliyetli olan uygulama biçimidir (Tekeli, 2011). Kentte yer alan mevcut yapı alanlarından
iyileştirme olanağı bulunmayan yapıların bir kısmının ya da tamamının yıkılarak alanın
yeniden imar edilmesi şeklinde tanımlanabilir. “Kentsel Yeniden Geliştirme” (Urban
Redevelopment) iyileştirmeye imkân vermeyecek düzeyde çöküntü durumda olan ve
özellikle alt gelir gruplarının konutlarının yıkılarak kentin o bölgesinin yeniden planlanarak
dönüştürülmesi olarak tanımlanabilir. Söz konusu uygulama modeli büyük maliyetler
gerektirmesine rağmen kentsel dönüşümde sıklıkla başvurulmaktadır (Özden, 2008).
“Kentsel Temizleme” (Urban Clearence) bu model çöküntü alanının tamamen yıkılarak yeni
bir planlama yapılmasını ifade eder. Genel olarak yerel yönetimlerin kamulaştırma yolu ile
kent alanının devralınarak temizlenmesi olarak görülür. Ancak arazi bedellerinin yüksek
olması dolayısı ile zorunlu durumlar dışında çokta başvurulan bir yöntem olarak
görülmemektedir (Muharrem,2012:57).
“Kentsel Yeniden Canlandırma” (Urban Revitalization) ekonomik ve fiziksel olarak değil,
farklı nedenlerle işlevselliğini kaybetmiş olan yapıların belirli bir plan çerçevesinde yeniden
işlevsel hale getirilmesi olarak tanımlanabilir. Genellikle kent merkezinde kalan ya da tarihi
mekânların olduğu bölgelerde yer alan işlevsiz alanlara uygulanarak bu alanların kente
kazandırılması hedeflenmektedir. Bu yöntem birçok farklı uygulama modelini içeren
bütünleştirici bir kavramdır (Özden, 2008).
“Kentsel Koruma” (Urban Conservation) kent içinde kalmış kentin kültürel değerlerini
yansıtan tarihi yapıların kentsel gelişim nedeni ile korunmasını sağlamak, tarihi bölgelerde
düzensiz ve plansız yapılaşmaların önüne geçmek için yapılan çalışmalar olarak
tanımlanabilir (Öngören G, 2013).
“Kentsel Sağlıklaştırma” (Urban Rehabilitation) kentin atıl hale gelen bölgelerinin
planlanarak zamanla tekrar değerlendirilmesi, atıl olan yapıların kısmen yenileme ile
yeniden kullanıma açılması olarak tanımlanmaktadır (Yaman M, 2011). Sağlıklaştırmada
yetersiz altyapı ve çevrenin rehabilite edilerek ilgili alanın yeniden yaşanabilir bir alan haline
dönüştürülmesi amaçlanmaktadır.
“Kentsel Soylulaştırma”(Urban Gentrification) dönüşüm yapılacak alanda sosyal tabakanın
değiştirilerek, oluşacak yeni sosyal yapı ile kent çevresinin korunması amaçlanmaktadır. Bu
yöntem sınıfsal farklılaşmayı hızlandıran bir yöntemdir. İlk olarak İngiltere’de Ruth Glass
tarafından uygulanmıştır. 1994 yılında Londra’da işçilerin yaşadığı bölgelere orta ve üst sınıf
için yeni konutlar inşa edilmiş ve bu sınıfların bu bölgelere yerleşmeleri sağlanmıştır.
Böylelikle dönüşüm bölgesi üst sınıfın ihtiyaçlarına göre yenilenmiş, alt gelir grubundaki
insanlar mevcut yeni sosyal çevre ile uyum sağlayamadığı için kendi kültürünü yaşamak
istediği bölgeye göç etmeye zorlanmıştır (Çeker, A. & Belge, R, 2015).

Kentsel Dönüşümde Yeni Bir Perspektif: NEOM Projesi


Suudi Arabistan’ın Riyad kentinde 24 Ekim 2022 tarihinde düzenlenen “Geleceğin Yatırım
Girişimi” isimli konferansta Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman

98
tarafından duyurulan NEOM projesi, yeni yaşam tarzı, stratejik ticaret konumu, doğa ve temiz
havanın bir arada buluştuğu, inovasyon, teknoloji ve yaşanabilirliğin merkeze alındığı bir
proje olarak ortaya konuldu. Çalışmanın bu bölümde Suudi Arabistan’ın 2030 vizyonu, NEOM
projesinin ortaya çıkışını tetikleyen gelişmeler, projenin paydaşları, projenin konumu,
teknolojik ve ekonomik boyutları incelenecektir. Bu bilgiler, NEOM projesinin kavramsal
çerçevede ifade edilen kentsel dönüşüm yöntemleri ve gerekçeleri ile örtüşüp örtüşmediğini
kavramamızı pekiştirecektir.
ABD’li küresel danışmanlık şirketi McKinsey tarafından Suudi Veliaht Prens Muhammed bin
Salman’ın liderliğini yaptığı bir rapor hazırlanmıştır. Bu rapor Suudi Arabistan’ın 2030
vizyonunu ortaya koyarak Suudi Arabistan’ın küresel ticarette etkin rol alacak bir çekim
merkezi olması için atılacak adımları kapsamaktadır. 6 Haziran 2016'da yayınlanan raporda
Suudi Arabistan’da 2030 yılına kadar yapılması düşünülen bir dizi program ve proje ele
alınmıştır. 2030 vizyonuna ulaşabilmek amacıyla belirlenen takvime göre 24 farklı kuruluşa
(bakanlıklar, enstitüler, kurumlar) görevler verilmiştir. Plan özel sektörün ekonomideki
rolünü arttırmayı hedefleyerek Suudi Arabistan’da yüksek katma değerli yeni sanayi
bölgeleri oluşturmayı amaçlamış, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi ve serbest piyasa
oluşturulmasını hedeflenmiştir (Faudot, 2009). Planın orta vadeli hedeflerinin 2025, nihai
hedeflerinin ise 2030 yılında tamamlanması öngörülmektedir.
Petrol fiyatlarının düşmesi ile birlikte 2014 yılından bu yanadır bütçesi sürekli olarak açık
veren Suudi hükümeti, azalan döviz rezervleri, artan işsizlik ve bunlar sonucunda artan iç
huzursuzluğu giderebilmek amacı ile 2030 vizyonunda üçayaklı bir plan ortaya koymuştur.
Bunlardan ilki başkent Riyad’ın İslam dünyasının merkezi haline gelmesi için statüsünün
korunarak geliştirilmesi, ikincisi Suudi Arabistan’ın küresel aktör olması ve yatırım merkezi
haline dönüştürülerek ekonomisinin çeşitlendirilmesi ve üçüncüsü ise Suudi Arabistan’ın
jeopolitik konumunun güçlendirilerek Dünya’nın ticaret merkezi olmasıdır (Vizyon 2030,
2022). Suudi hükümeti, Suudi Arabistan’ı çekim merkezi yapabilmek için yeni ekonomik
koşullar oluşturarak ekonomik çeşitliliği arttırmayı hedeflemektedir. Bunun için petrol
dışınde elde edilen gelirin yaklaşık olarak yedi kat artırılarak 163 milyar Riyal’den 1 trilyon
Riyal’e çıkarılması, yıllık sekiz milyon olan umre ziyaretçi sayısının otuz milyona çıkarılması
ve üç Suudi şehrinin Dünya’da ki belirli endekslerde yapılan sıralamalarda ilk yüz içerisinde
yer alması ve tanınması hedefler arasındadır. Tüm bu çalışmaların amacı petrole olan
bağlılığın azaltılması ve gelirlerin çeşitlendirilmesi üzerine kurulmuştur (Farag, A. A;(2018).
Suudi hükümeti “Vizyon 2030” planını uygulayabilmek için ulusal petrol şirketi
SaudiAramco’nun%5’ni özelleştirerek yaklaşık 100 milyar doların “Kamu Yatırım Fonuna”
aktarılmasını planlamıştır. Vizyon 2030 programına ayrılan bu kaynakla yeni çekim
merkezlerinin oluşturulması da sağlanacaktır. Planda en fazla bütçenin ayrıldığı başlık
teknolojisi, mimarisi ve çevre düzenlemeleriyle yeni bir kent ideali olarak sunulan NEOM
Projesi’dir (Faudot, A,2009).

Neom Projesinin Konumu ve Paydaşları


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman’ın “Geleceğin Yatırım Girişimi” isimli
konferansta “hayal kuramayanların bizimle pazarlık yapmamaları ve NEOM’a gelmemeleri
gerektiğini söylüyorum”; şeklindeki ifadesi NEOM’un gelecek beklentilerini ortaya

99
koymaktadır. NEOM’un kelime anlamı incelendiğinde Yunancada yeni anlamında kullanılan
“Neo” ve Arapçada gelecek anlamında kullanılan “Mustaqbal” kelimesinin ilk harfinin
birleşimi ile “Yeni Gelecek” olarak tanımlanmıştır. Neom projesi Veliaht Prens Muhammed
bin Salman, JaponyaSoftBankGroupCorp.'un başkanı ve CEO'su Masayoshi Son,
BlackstoneGroup'un başkanı Stephen A. Schwartzman, Boston Dynamics CEO'su Marc
Raibert, Siemens AG'nin eski başkanı Klaus Kleinfeld; tarafından yürütülmektedir. Bu proje
Kamu Yatırım Fonu tarafından finanse edilmektedir (Farag, 2018).
NEOM hayal gücünden ilham alan inovasyon ve teknolojiyi bir araya getirerek gelecekte
yaşanabilecek kentsel sorunlarını akıllı sistemlerle çözmeyi hedefleyen bir kentleşme
modelidir. NEOM için Kızıldeniz kıyı şeridi boyunca, Akabe Körfezi'ne bitişik ve deniz ticaret
yollarının bulunduğu Süveyş Kanalı yakınında, Mısır, Ürdün ve Suudi Arabistan’ı resmi olarak
kapsayan üç ülkeyi resmi olarak kapsayan, Asya, Afrika ve Avrupa kıtaları için köprü olması
düşünülen stratejik bir konum seçilmiştir. Yer seçimi NEOM'u ticaret, yenilik ve bilgi için
küresel bir merkez haline getirmek için büyük önem arz etmektedir. NEOM topografyası,
iklimsel özellikleri, coğrafi konumu, bozulmamış doğası, kışın karla kaplı dağ sırtları, el
değmemiş plajları ve mercan resifleri ile kesintisiz kıyı şeridi, birkaç muhteşem ada, huzurlu,
çöl, ılıman sıcaklıklar, Kızıldeniz meltemleri ve hepsinden öte Akabe Körfezi ve Kızıldeniz'in
güzel manzaralarına hâkim bir bölgededir (Farag, 2018). Bu proje için kullanılacak alanda
genellikle ilkel kabileler yaşamakta, kullanılacak alan 26.500 km2’lik bir büyüklükte yer
almaktadır.

Harita 1: NEOM Projesinin Konumu

Kaynak: (NEOM, 2022)

NEOM’un vergi sistemi, bağımsız bir şekilde ekonomik bölge olarak işletilmesi, bölgeye
özgün yasalarının ve vergi sisteminin olması için gerekli olan yasal düzenlemeler

100
yapılacaktır. Projenin 500 milyar dolara mal olması beklenmektedir. İlk safhanın 2025 yılına
kadar tamamlanması öngörülmekte, tamamının ise 2030 yılına bitmesi planlanmaktadır.

The Line Yerleşim Alanı


NEOM projesi üç bölümden meydana gelmekte olup her bölüm farklı bölgelerde inşa
edilmekte ve farklı amaçlar taşımaktadır. Turistik çekim merkezi Trojena, bilişim vadisi ve
küresel çekim merkezi olarak düşünülen Oxagon ve kentsel yerleşim alanı olan The Line,
NEOM’un üç inşa alanıdır (NEOM, 2022). Bu bölümlerden ilki 1500 ile 2600 metre rakımda
olan ve 60 km2 lik bir alana inşa edilmesi planlanan Trojena bölgesidir. Bu bölge eko turizm
ilkelerine dayalı bir alan oluşturarak, doğayı korumayı ve yaşam kalitesini arttırmayı
hedeflemektedir. Dağ turizminin farklı bir açıdan ele alındığı Trojena’da yıl boyunca
sıcaklıklar sıfırın altında yer alacaktır. Bu bölgede doğa ile iç içe ultra lüks dağ evleri, tatil
köyleri, yeni eğlence alanları, farklı yemek destinasyonları, su sporları, yürüyüş ve dağ
bisikleti, yıl boyunca kayak yapabilme imkânı gibi farklı aktiviteler planlanmaktadır(NEOM,
2022).

Çizim 1: Trojena Bölgesinin Mimari Çizimi

Kaynak: (NEOM, 2022)

NEOM’un bir diğer bölümü ise Oxagon’dur. Bu bölüm geleceğin teknolojik ürünlerinin
üretildiği fabrikaların yer aldığı, yenilikçi ve girişimci fikirleri buluşturmayı hedefleyen bir
pazar olarak planlanmıştır. Oxagon’da yeni nesil liman, fiziksel ve dijital tedarik zinciri ile
küresel pazarlara yeni bir bağlantı sunulacaktır. Bu bağlantı ile tedarik süreçleri 2-3 hafta
yerine 12-24 saatte çözülecektir. Oxagon’da güneş ve rüzgâr enerjisi üretimi dışında
Kızıldeniz boyunca büyük bir hidrojen üretim tesisi inşa edilecektir. Bu tesisin suyu

101
arındırarak hem enerji hem de oksijen üretmesi, sürdürülebilir enerji ve çevre için önemli
bir tesis olması planlanmaktadır19.

Çizim2: Oxagon Bölgesinin Mimari Çizimi

Kaynak: (NEOM, 2022)


NEOM projesinin kent alanı ve insan yaşamını en çok ilgilendiren kısmı ise insanların
konutsal yaşam alanı olarak inşa edilecek olan The Line’dır. The Line insanı ilk sıraya
yerleştirme hedefi ile yeni bir kentsel deneyim sunmak ve geleceğin şehri nasıl olması
gerektiğine dair örnekler içermektedir. Araç yollarının olmadığı, karbon emisyonunun sıfır
olduğu, tamamen yenilenebilir bir enerji ile çalışması planlanan The Line, geleneksel
şehirlerden farklı olarak, ulaşım ve altyapıdan ziyade insanların sağlığı ve refahını ön planda
tutmayı amaçlamaktadır. Deniz seviyesinden 500 m. yükseklikte, 200 m. genişliği, 170 km.
uzunluğu olacak bu yapının tamamlanması ile 9 milyon kişiye yaşam alanı sunması
beklenmektedir (NEOM, 2022.)

19 A Blueprınt For Advanced And Clean Industrıes - https://www.neom.com/en-us/regions/oxagon

102
Çizim 3: The Line Üst Görünümü

Kaynak: (NEOM, 2022)

The Line yaşam alanı içerisinde iklimin yıl boyunca ideal seviyede tutulması
planlanmaktadır. Sakinler yaşam alanı içerisinde bir uçtan diğer uca 20 dakikalık bir
zamanda ulaşabilecek, yüksek hızlı trene ek olarak beş dakikalık yürüyüş ile tüm tesislere
ulaşmaları sağlanacaktır. The Line, alışılagelmiş yatay ve dikey mimarinin daha ötesine
geçerek 500 metre yüksekliğinde, çok katmanlı dikey mimari ile inşa edilerek, günümüz
toplumunun önemli sorunlarından biri olan doğanın korunmasını önceleyecektir. Bu tasarım
kentsel alanda yaşayan insanlara hızlı hareket etme fırsatı tanırken, kentin tüm işlevlerine
rahatlıkla katılım sağlama imkânı sağlayacaktır. NEOM yetkilileri bu yeni modele “Sıfır
Yerçekimi Şehircilik” adını vermişlerdir. Bu dikey konsept açık parklar, yaya alanları,
okulları, evler ve işyerlerini katmanlar şeklinde birleştirmekte, böylelikle tüm günlük
ihtiyaçlara beş dakika gibi kısa bir sürede erişilmesine olanak vermektedir. Sıfır Yerçekimli
Şehircilik, merkezi bir noktadan yayılan geleneksel şehir modeli yerine yaşam alanının her
yerini merkezi kılmaktadır20. Bu model modern şehirlerin karşı karşıya olduğu ulaşım
sorunu, araçların yarattığı hava kirliliği ve merkezden çevreye yayılmaya çalışan konut
alanları gibi birçok soruna çare olabilir21.
The Line yerleşim alanı, Suudi Arabistan çölü boyunca 170 kilometrelik bir çizgi halinde 500
metre yüksekliğinde bir yapı olarak düşünülmüştür. Bu yapının sağ ve sol duvarlarının ayna
ile kaplanacak olması karasal hayvanların geçiş yollarını tıkayacağı ya da göçmen kuşların
ölümlerine sebep olabileceği fikrini ortaya atabilir. Bu durum doğanın akışını bozabilecek
sorunları beraberinde getirecektir. Ancak The Line'ın mühendisleri yapılması düşünülen
aynalı cephede çarpışmaları önleyici cephe uygulamaları uygulanacağını ve göçmen kuşların
uçuş rotaları ile uyumlu doğal koridorların bırakılarak bu sorunların çözüleceğini
belirtmektedir (NEOM, 2022). Bu sorunu çözebilmek için karasal hayvanlar ve su akışları için
yer düzleminde koridorlar düşünülmektedir.

20THELINE EXHIBITION COMES TO RIYADH TO SHOWCASE ITS REVOLUTIONARY DESIGNS FOR LIVABILITY.
HTTPS://WWW.NEOM.COM/EN-US/NEWSROOM/THE-LİNE-EXHİBİTİON-RİYADH
21
https://www.dezeen.com/2022/08/11/the-line-megacity-interview-tarek-qaddumi/

103
Çizim 4: The Line Aynalı Duvar Görünümü

Kaynak: (NEOM, 2022)

The Line'ın gerçekten inşa edilip edilmeyeceği konusu geçmişte sürekli olarak sorgulanmış bir
durumdur. Özellikle küresel pandemi dolayısı ile yaşanan ekonomik sorunlar sebebi ile programın
uygulamasında çekilen güçlükler, NEOM ve bileşenlerinin uygulanmasını da doğal olarak
geciktirmiştir. Bunun dışında bölgede arazilerin kamulaştırma işlemlerinde kabileler ciddi şekilde
direnç göstererek süreci uzatmışlardır. Özellikle 2007 yılında el-Khuraybah köyünün yerinin
değiştirilmesi talebi ve verilen ek tazminatlar kabile üyeleri tarafından reddedilmiş, bu kararı
savunan Huveyti kabilesi üyesi Suudi Arabistanlı aktivist Abdurrahim El Huveyti kimliği belirsiz
kişilerce öldürülmüştür (Doğru Haber, 2022)
NEOM inşa süreci ise tüm hızıyla devam etmektedir. NEOM'un şehir planlama direktörü
TarekQaddumi fizibilite çalışmalarının tamamlandığını, ilk etap için kazık çalışmalarının
başladığını söylemektedir (Tarek, 2022). Bu durum projenin bir sunumdan ibaret olmadığını
ortaya koymaktadır. Fotoğraf 1’de görüldüğü üzere bir çizgi boyunca temel kazısı yapılmış, iş
makinelerinin çalışmaları devam etmektedir.

104
Fotoğraf 1: The Line İnşaat Alanı Görüntüsü

Kaynak: Sosyal Medya Uygulamaları (Twitter.Com)

The Line tamamlandıktan sonra robotların insanlara hizmet edebilmeleri içinde çalışmalar
yapılacağı, böylelikle fütüristik şehir imajı oluşturulacağı belirtilmektedir. NEOM’un
genelinde robotların güvenliğe yardım edeceği, lojistik işlerde çalışacağı, kafeteryalarda
sipariş alacakları ve birçok alanda robot teknolojisinin olabileceği belirtilmektedir (Tarek,
2022). NEOM’da yıl boyunca belirlenen akıllı bir iklimlendirme yapılması düşünülmektedir.
The Line yerleşim yeri hattı boyunca doğal havalandırmanın yanı sıra optimal miktarda ışığa
izin verecek bir teknoloji geliştirilmesi ve özellikle kamusal alanın sürekli olarak
soğutulmasının sağlanarak iklimlendirme yapılması planlanmaktadır.

Çizim 4: The Line Aynalı Duvar Görünümü

Kaynak: NEOM Resmi Web Sitesi https://www.neom.com/en-us

105
Genel Değerlendirme ve Sonuç
NEOM projesi başlı başına mekânsal bir proje değil, bir kentin ihtiyaç duyduğu
sürdürülebilirliği sağlayan, enerji ihtiyacını karşılayan, bilişim ve turizm altyapısı
güçlendirilmiş bir proje olarak ortaya çıkmıştır. Bu proje Suudi Arabistan’ın gelir çeşitliliğini
arttırabilmek amacı ile çekim merkezi olarak tasarladığı kentsel alanı ilgilendiren bir
projedir. Proje içerisinde yer alan The Line yerleşim alanı ise araştırmanın ana konusunu
ilgilendiren bölümdür.
The Line’ın yapım gerekçeleri incelendiğinde bir yandan, kentsel yaşam düşünülürken diğer
taraftan ekonomik üretkenliği destekleyen bir yaşam alanı inşa edilmeye çalışılmaktadır.
Trafik sorunlarının çözülmesi, çevresel çöküntü alanlarının giderilmesi, gecekondu tarzı
yapıların giderek artması, toplumda artan sosyal kopukluklar gibi birçok gerekçe, The Line’ın
yapımı için öne sunulmaktadır. Bu gerekçeler kentsel dönüşüm uygulanan alanlar içinde
geçerli olan gerekçeler içerisinde yer almaktadır.
The Line yerleşim alanı çevresel mekânlarla birlikte daha iyi bir insan yaşamını ve konforu
sunan bir planlama içerir. Bu planlama günümüzde kentsel dönüşüm içinde geçerli bir
durumdur. Kentsel dönüşümde dönüştürülen alanda ulaşım yolları, okul, sağlık ocağı, ibadet
alanları, yeşil alan, rekreasyon alanları vb. bütünleşik yapılar dönüşüm içerisinde
planlanmaktadır. Tüm bu çalışmalar insan onuruna yakışır bir konutta yaşayabilmek için
yapılan kentsel çalışmalardır. The Line’da buna benzer yapılar katmanlı yapı içerisinde yer
almakta, trafik sorunu ve yollar çözülmekte, eğitim ve sağlık kuruluşları ile doğal parklar ve
bahçeler, rekreasyon ve eğlence alanları sakinlerin en kısa sürede ulaşabileceği uzaklıkta
planlanmaktadır.
Kentsel dönüşüm kentteki belirlenmiş olan alanda ekonomik, sosyal, fiziksel ve çevresel
imkanlarının devamlı iyileştirilmesine işaret eder. Süreklilik kavramı sürdürülebilir yaşam
alanına karşılık gelmektedir. NEOM projesi ve The Line yerleşim alanı sürdürülebilir bir
kentsel yaşamını öngören önemli bir planlama içerir. Gerek ekolojik çevre gerekse
yenilenebilir enerji bu sürdürülebilirliği arttıran önemli etkenlerdir. Projenin finansmanı
hem kamu sektörü hem de özel sektördür. Bu işbirliğinin benzeri son dönem kentsel
dönüşüm projelerinde de rahatlıkla görülebilir. Ayrıca The Line projesinde kentsel
dönüşümün sosyal, ekonomik, yönetsel ve fiziksel faktörleri bir arada bulunmaktadır.
Kentsel dönüşümün sosyal faktörü düşünüldüğünde sağlıklı ve dengeli bir çevre
oluşturulması hedeflenmiş, sakinlerin eğitim, sağlık vb. kamu hizmetlerine beş dakikalık
yürüme mesafesinde ulaşmaları planlanmıştır. Ekonomik faktörde kamu kaynağı için
ARAMCO hisselerinin %5’i satılarak buradan elde edilen 100 Milyar Dolar ile proje
başlatılmış, akabinde özel sektörden Dünya’nın önemli isimleri projeye finansörlük etmek
için sözleşmeler imzalamıştır. Yönetsel faktörde NEOM’un yasal zemini hazırlanmıştır.
Fiziksel faktörde ise dikey mimari kullanılarak atıl durumda kalabilecek çöküntü alanları
verimli olarak kullanılmıştır. Böylelikle The Line kentsel dönüşümün başarılı olabilmesi için
gerekli tüm faktörleri karşılamaktadır.
Kentsel dönüşümde birçok farklı model uygulaması bulunmaktadır. The Line bu
modellerden Kentsel Temizleme (Urban Clearance) biçimine kısmen uygunluk
göstermektedir. Her ne kadar temizlenecek bir alan olmasa da kentsel temizlemede olduğu
gibi dönüşüm yapılacak yeni alan bulunarak kamulaştırma yoluna gidilmiştir. Ancak The Line

106
bugüne kadar yapılmış kentsel dönüşüm uygulamalarının dışında farklı bir yöntem olarak
yeni bir dönüşüm tarzı oluşturmaktadır. Çöküntü alanını dönüştürmek, yenilemek veya
rehabilite etmek değil de yeni bir kentsel alan inşa edilmektedir.
Dünyanın başka bölgelerinde The Line’a teknolojik kullanımın olarak benzeyen farklı
yerleşim alanları da bulunmaktadır. Örneğin Danimarkalı stüdyo BIG, Malezya kıyılarında
1.821 hektarlık üç yapay ada inşa etmiştir. OMA firması ise Çin'de otomatikleştirilmiş
araçları kullanacak "akıllı mobilite ağı" ile araçsız bir şehir geliştirmektedir. Ancak her ikisi
de The Line’a teknolojik olarak benzerlik gösterse de birbirinden çok farklı projelerdir22.
Sonuç olarak NEOM projesi genel anlamda bir kentleşme projesi olarak görünse de The Line
yerleşim alanı bir değişim dönüşümün izlerini taşır. NEOM içerisinde yer alan üç ayrı bölgede
yeni bir şehir inşa edilirken, The Line yeni bir yerleşim alanı olarak inşa edilmektedir. Oxagon
oluşturulacak olan şehre sürdürülebilir enerji sağlaması ve NEOM’un küresel bilişim ve
finans merkezi haline dönüştürülmesi için, Trojena turizm alanında önemli bir destinasyon
merkezi olarak NEOM’un çekim merkezi haline gelmesi için önemlidir. The Line ise insan
yaşamını konforlu hale getirmeyi amaçladığı için bir kentsel dönüşüm projesi olarak ortaya
çıkmaktadır.
The Line’ın kentsel dönüşüm projelerine benzeyen bir başka yönünün ise yerel halkın belirli
gerekçeler ile bu projeye karşı çıkmasıdır. Dünya genelinde birçok kentsel dönüşüm projesi
protestolara sebebiyet vermiş, birçok aktivist arkasına aldığı toplumsal destek ile devasa
yatırımların yapıldığı bu tip projelere karşı eylemlerde bulunmuştur. The Line içinde benzer
tepkiler bölgede köy yaşamını tercih eden kabile üyeleri tarafından gösterilmiştir.
Ayrıca The Line yerleşim alanı kentsel dönüşüm projelerinde yer alan faktörler ve bir alanın
dönüşümü için uygulanan kentsel dönüşüm yöntemleri kapsamında incelendiğinde durum
biraz daha netlik kazanabilir. The Line’ın kuramsal çerçevede belirtilen kentsel dönüşüm için
gerekli olan faktörleri karşıladığı gerçeği yadsınamaz. Ancak mevcut dönüşüm modellerine
kısmen uysa da başlı başına yeni bir dönüşüm örneği sergilediği söylenebilir. Bu yeni
modelde mevcut arazi istimlâk edildikten sonra araziyi kullanan kişilerin yeni yerleşim
alanında barınmaları ekonomik olarak mümkün görünmemektedir. Oysaki kentsel
dönüşümde belirli şartlarla da olsa arazi sahipleri yapılan konutlarda ikame edilebilir. Bu
sebeple The Line yöntem olarak biraz farklılaşmaktadır. Kentsel yenileme olarak değil
kentsel yapılanma olarak ortaya çıkmaktadır. The Line için NEOM tasarlayıcıları “Sıfır
Yerçekimli Kent” ifadesini kullanılmışlarsa da “Lojistik Şehir”, “Fütüristik Şehir”, “Geleceğin
Şehri”, “Akıllı Kent” gibi farklı isimleri de kapsayan yeni bir sınıflandırma daha uygun
olacaktır.

22
Neom'un Şehir Planlamasından Sorumlu Yönetici Tarek
Qaddumi https://www.dezeen.com/2022/08/11/the-line-megacity-interview-tarek-qaddumi/

107
Kaynakça
Ataöv, A., &Osmay, S. (2007). Türkiye’de Kentsel Dönüşme Yöntemsel Bir Yaklaşım. Middle
East Technical UniversityJournal of TheFacult of Architecture, 24(2), 57-82.
Bilici, Z., &Babahanoğlu, V. (2019). Akıllı Kent Uygulamaları ve Konya Örneği. Akademik
Yaklaşımlar Dergisi, 2(9), 124-139.
Çerçi, R. (2022). Bir Kentsel Dönüşüm Örneği: Haussman Projesinde Paris. Kent ve Çevre
Araştırmaları Dergisi, 4(1), 60-72.
Çeker, A. & Belge, R. (2015). İstanbul’da kentsel dönüşüm kapsamında gerçekleşen bir olgu:
Soylulaştırma . Türk Coğrafya Dergisi , (65) , 77-86 .
Diefendorf, J. M. (1989). Urban Reconstruction in Europe After World War II. Urban
Studies(26), 128-143.
Doğru Haber, S. (2022, 23 10). Doğru Haber. Prens Selman Neom Projesi İçin Evini Vermeyen
Aktivisti Katletti: https://dogruhaber.com.tr/haber/657142-prens-selman-neom-projesi-
icin-evini-vermeyen-aktivisti-katletti/ adresinden alınmıştır
Donnison, D. (1993). The Challenge of Urban Regeneration for Community Development
Community. Development Journal, 28(4), 293–298.
Dünya Bankası. (2022, 10 23). Göstergeler Sayfası:
https://data.worldbank.org/indicator/SP.URB.TOTL.IN.ZS?contextual=default. adresinden
alınmıştır
ES, Muharrem (2012), “Kentsel Dönüşüm”, Büyüteç, Ankara Sanayi Odası Sonuçları, 55-67
Farag, A. A. (2018). The Story of NEOM City: Opportunitie sand Challenges. New Citie sand
Community Extensions in Egypt and the Middle East, 35-49.
Faudot, A. (2009). Saudi Arabia and the Rentier Regime Trap. A critical assessment of the plan
Vision 2030, 94-101.
Kaymak, M., & Gürün, F. (2018). 2017 Şehircilik Şûrası ve Kentsel Dönüşüm. Anadolu Bil
Meslek Yüksekokulu Dergisi, 13(49), 42-61.
Keleş, R. (2006). Kentleşme Politikası. Ankara: İmge Yayınevi.
Kurtuluş, H. (2006). Kentsel Dönüşüme Modern Kent Mitinin Çöküşü Çerçevesinden Bakmak.
TMMOB Şehir Plancıları Odası(36), 7-11.
Mutlu, A. (2009). Eski "Kent Hava"larına Kavuşmak. Şehir ve Medeniyet Dergisi, 14-17.
NEOM. (2022, 10 23). Neom Resmi Web Sitesi: https://www.neom.com/en-us adresinden
alınmıştır
Öngören, G. (2013). Kentsel Dönüşüm Hukuku. İstanbul: Öngören Hukuk Yayınlar.
Özden, P. (2006). Türkiye'de Kentsel Dönüşümün Uygulanabilirliği Üzerine Düşünceler.
İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi(35), 215-233.
Özden, P. P. (2008). Kentsel Yenileme-Yasal-Yönetsel Boyut Planlama Uygulama. İstanbul:
İmge Yayınevi.

108
Roberts, P., &Sykes, H. (2008). Urban Regeneration: A Handbook.London: Sage Publications
Ltd.
Selçuk, B., & Aydoğdu, İ. (2014). Kentsel Dönüşüm Üzerine Düşünceler: Kazanım mı Kayıp
mı? Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 15(2), 33-53.
Tarek, Q. (2022, 10 23). Dezeen. Ropörtaj: https://www.dezeen.com/2022/08/11/the-line-
megacity-interview-tarek-qaddumi/ adresinden alınmıştır
Tekeli, İ. (2011). Kent, Kentli Hakları, Kentleşme ve Kentsel Dönüşüm. Tarih Vakfı Yurt
Yayınları, 18-20.
Türk Dil Kurumu. (2022, 10 23). TDK: https://www.tdk.gov.tr/ adresinden alınmıştır
UN 2015. (2022, 10 23). Birleşmiş Milletler: http: //www.un.org/esa/population/
publications/WUP2005/2005wup.htm adresinden alınmıştır
Üstün, G. (2009). Kentsel Dönüşümün Hukuki Boyutu. İstanbul: On İki Levha Yayıncılık.
Üstündağ, Ö. (2016). Kentsel Dönüşüm Çalışmalarında Coğrafyacıların Rolü Nedir? Ne
Olmalıdır? Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 23(2), 50-62.
Vizyon 2030, B. (2022, 10 23). Vision 2030.SaudiVision2030 -Kingdom of SaudiArabia 2022:
https://www.vision2030.gov.sa/media/rc0b5oy1/saudi_vision203.pdf adresinden
alınmıştır
Yaman, F. T., & Şahinbaş, U. (2017). Türkiye’de kentsel dönüşüm. Anadolu Bil Meslek
Yüksekokulu Dergisi, 12(47), 53-77.
Yaman, M. (2011). Kentsel Dönüşüm Uygulamaları Ankara Büyükşehir Belediyesi : Dikmen
Vadisi 3. Etap Örneği. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (s. Yayınlanmamış
Doktora Tezi). Ankara.
Yılmaz, N. (2004). Farklılaştıran ve Ayrıştıran Bir Mekanizma Olarak Kentleşme. Sosyal
Siyaset Konferansları Dergisi(48), 250-267.
Yüksel, M., & Yeşil, M. (2017). Kent ve Yaşam (Ordu Kenti Örneği). Atatürk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, 21(2), 679-693.

109

You might also like