Professional Documents
Culture Documents
Bursa Kütüğü - 4
Bursa Kütüğü - 4
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
-O-
ODALAR
Vaktiyle Bursa’da evlilere mahsus ayrı ve bekârlara mahsus ayrı odalar vardı. 1676’da
başlıca odalar şunlardı: Yeni Tahtakale, Hacı İvaz Paşa, Hoca, Çember, Kazasker,
Hevâyîzâde, Hacı Ebubekir ve Kemer odaları (BS. 316/95).
1675’te Mücellidî mahallesinde öteden beri evlilere mahsus olan odaların sahibi, bunları
belediyeci kârhanesi yapıp, ehl-i sünnet ve cemaatten olmayan fâsık u fecereden işçiler koyup
birçok şeriata aykırı işler olduğunu itiraf eylediğinden, bunların çıkarılarak evli kimselerin
iskân ettirilmesi emredilmiştir (BS. 316/64). BK, IV/1
ODUN
1671’de padişah Bursa’ya seyahat edeceğinden saray mutfağı için her bir arabası
birbuçuk çeki olmak üzere sekiz bin araba Nilüfer ve on beş bin araba meşe odununa hesaben
33.000 araba odunun 16.500’ünü nefs-i Bursa ahâlisi ve on beş bin araba meşe, bin beş yüz
araba nilüfer odununu dahi köylüler vermeyi taahhüd eylemişlerdi (BS. 330/9). BK, IV/I
ODUN KORUSU
1505’te İsa Bey evkafında Bursa nahiyesinde olan Odun Korusu’nda günde bir akçe
cihet ile gözcü olan Ahmed hizmetinde ihmali görüldüğünden, azlolunarak yeri başkasına
verildi (BS. 19/376). BK, IV/1
OĞUL BEY
Bursalıdır. 1500 senesinde Mehmed, Aişe, İsmail adında üç evlâdı vardı (BS. 17/81).
BK, IV/1
OĞUL PAŞA
Demirtaş oğlu Umur Bey’in kızı olup 1417’de ölmüştür. Demirtaş Camii haziresinde
gömülmüştür. BK, IV/1
OĞUL PAŞA
Karesioğlu’dur. Bigadiç’in Eskere köyünü evlâdlarına vakfetmiştir. Kendi neslinden
1530’da o köyde sekiz hane kalmıştı (BA. Anadolu Vilâyeti, II, 285 defteri). BK, IV/1
OĞUL PAŞA KÖYÜ
İznik’tedir. 1845’te mamurdu (BAVD. 12780). BK, IV/1
OK
Bursa Okçular kâhyası Azeb oğlu Yusuf, 1486 senesinde Atranos kadılığından Alduk
tarafından 4.000 ve Beyce köyünden Koyuneri tarafından 6.250, Kozağacı köyünden
Süleyman oğlu Ali tarafından 11.500 okluk ağacın getirilip teslim edildiğini mahkemede itiraf
eyledi (BS.5/126). IV/2
OK
1516’da cebehane için 250.000 ok Bursa sancağından istenilmiş olduğundan Bursa’ya
yakın yerlerin okçularından istenilen okların tedariki emredilmiştir (BS. 27/255). BK, IV/2
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Tabancacılar, kundakçılar esnafları: Bunlar dahi hayme ihracı ferman olunmamış ise
sefere gitmezler. Yamakları; saatçiler, dülgerler, taşçılar, basmacılar, bakırcılar, dökmeciler
(Çadır:1).
Aşçılar esnafı: Sermayesi 20.400 akçe. Yamakları; at arabacılar, yoğurtçular, turşucular,
kebapçılar, dülbençilerin yarısı, bezzazların yarısı, ipek mancınıkçıları (Çadır:1).
Berberler esnafı: Sermayesi 21.600 akçe Yamakları; peştemalcılar, hamamcılar
dellaklarıyla beraber, usturacılar (Çadır:2).
Terziler esnafı: Sermayesi 36.000 akçe. Yamakları; kaftancılar, kapakçılar (Çadır:2).
Kazzazlar esnafı: Sermayesi 34.000 akçe. Yamakları; ipek kurtçuları.
Attarlar esnafı: Sermayesi 27.000 akçe. Yamakları; şekerciler, ketenciler, balmumcular,
kahveciler, kağıtçılar, miskçiler, nakkaşlar (Çadır:2).
Kılınççılar esnafı: Sermayesi 24.000 akçe. Yamakları; Sipah Çarşısı, bıçakçılar,
bezzazistanda kumaş satanlardan maada esnafın nısfı, makasçıların, demircilerin yarısı
(Çadır:1).
Okçular ve yaycılar esnafı: Sermayesi 13.200 akçe. Yamakları; okçular, çömlekçiler,
veznecilerin yarısı, çıkrıkçılar (Çadır:1).
Nalbantlar: Sermayesi 20.400 akçe. Yamakları; sırmakeşler, nalıncılar, cambazlar,
Nilüfer nehri oduncuları, nalburların iki hissesi (Çadır:2).
Muytablar (mutaf) esnafı: Sermayesi 30.000 akçe. Yamakları; kârhane işçileri,
urgancılar, keçeciler, külâhçılar, ketencilerin yarısı (Çadır:2).
Kazancılar esnafı: Sefere tayin olunmamış ise gitmezler. Yamakları; el kürekçileri
(çadır:1).
Arpacılar esnafı: Sermayesi 16.800 akçe. Yamakları; tavukçular, hancılar, kireççilerin
yarısı, bozacılar, harmancıların yarısı (çadır:2).
Çadırcılar esnafı: Bunlar seferden muaftırlar. Yamakları yoktur. Evvelce çadır
kolancıları bunları yamak idi (Çadır:1).
Çizmeciler esnafı: Sermayesi 6.720 akçe. Yamakları; dikicilerin nısfı, tacirlerin nısfı
(Çadır:2).
Seferde gidecek esnafa lüzumlu olan akçeyi kendi esnafı verir, kâfi gelmezse yamak
olan esnaf bu sermayeyi tamamlarlar. Bursa Sicillleri’ndeki “orducu” hakkında şu kayıtlar
vardır:
1518’deki Rumeli beylerbeyi ile giden asker-i hümayun için orducu hacet olduğundan
bir kasap, bir ekmekçi, bir bakkal, bir aşçı, bir bozacı, bir nalband tayin edilip gönderilmesi
(BS. 28/123).
1583’te şark seferine memur Ferhad Paşa, ordusuna Bursa’dan dört kasap, sekiz
ekmekçi, dört başçı, altı aşçı, altı bakkal, iki çuhacı, dört attar, dört saraç, dört pabuççu, dört
çizmeci, altı terzi, dört bezzaz, dört berber, iki hallaç, iki nalçacı, dört mutaf, dört semerci,
dört eskici, iki yaycı, iki kılıççı, iki teğeltici, iki kazzaz ki cümlesi yüz sekiz nefer olur.
Hemen ihracı ve her birinin sınıflarına müteallık ve lâzım olan havâiclerinin serîan ihzâr
edilmesi ve orducuların isimlerinin bir deftere yazılıp bir suretinin orducubaşıya verilmesi
emredilmişti (BS. 129/174).
1583’te şark seferine gönderilecek üç nefer kılıççı arzıhâl edip, fakir olduklarından ihraç
edilmemelerini rica eylemişlerse de orduya kılıççı çok lâzım olduğundan, başka esnaftan
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
(BS. 329/74) (Yük, yüz bin demektir. Daha ziyade para işlerinde kullanılıyor. 1.000 akçeye
bir kese akçe ve 100.000 akçeye bir yük akçe deniliyor. On binler, binler ve diğer haneler
aynen söyleniyor. Meselâ: 265.600 akçe olsa, altı yük altmış beş bin altı yüz akçe tarzında
söyleniyor, yazılıyor).
1653’te orducu ihracında eskiden beri cerrahların berber esnafına yamak oldukları
bildirildi (BS. 395/112).
1670’te padişahın Rumeli tarafına hareketleri mukarrer olduğundan İstanbul, Edirne ve
Bursa’dan aynı ordu gelmesi mümkün olmadığından, nısf ordu bedeli tahsili lâzım gelmekle
sanat sahibi esnaftan iki yük kırk bin akçenin tahsil ve irsali emredilmişti (BS. 295/129).
1672’de Bursa’dan mükemmel orducu ihracı emredildi (BS. 330/85).
1673’te Bursa’dan orducu bedeli olarak 480.000 akçenin tahsil ve irsali emredilmişti
(BS. 284).
1674’te nefs-i Bursa’dan mükemmel ve müretteb orduları ihraç ve askerlerin Tuna
köprüsünü geçmeden evvel eriştirilmesi ferman olunduğundan gayet acele olarak Edirne’ye
yetiştirilmesi istendi (BS. 316/126).
1675’te aynı ordu ihracı emredilmiştir (BS. 316/122).
1680’de öteden beri tersane ocaklıklarından olarak nefs-i Bursa esnaflarından her sene
tahsil olunagelen 480.000 akçenin ordu bedeli olarak tahsil ve irsali istendi (BS. 317/112).
1.4.1688’de gelen bir fermanda: “Nefs-i Bursa esnafının mevkufat defterinde dört yük
kırk dört bin akçe ve bi-hesab-ı esedî dört bin otuz altı esedî tamam kuruş ordu bedelleri olup
1688 senesine mahsuben tersane mühimmatı için tahsili elzem ve mühim olmakla, deruhte
olunup alına, mühürlü ve nişanlı mevkufat defteri sureti verilmekle mucibince cem’ ve tahsil
edilerek mübaşire teslim ve tersane emini Ali Efendi’ye teslim ettirilmesi” emr
buyurulmuştur. “Yüz on akçeden bir ayni esedî kuruş aldırıp, ziyade ve noksan
aldırılmaması” ilâve edilmiştir.
Hazine-i âmire defteri mucibince Bursa kazasının orducu bedeli:
Bedel-i Akçe Çadır Esnaf Bedel-i Akçe Çadır Esnaf
170.000 2 Atar esnafı 14.000 1 Keman-gîr
24.000 2 Bezzaz 10.000 1 Saraç
40.000 2 Ekmekçi 10.000 2 Nalband
14.000 2 Nalçacı 57.000 2 Bakkal
14.000 2 Çizmeci 16.000 2 Arpacı
14.000 2 Haffaf 20.000 1 Aşçı
12.000 1 Hallaç 18.000 2 Mutyab
14.000 2 Kazaz 11.000 2 Berber
12.000 1 Mumcu 45.000 1 Kasap
16.000 1 Semerci 16.000 1 Şemşir-gîr
10.000 2 Eskici 20.000 1 Başçı
20.000 2 Çuhacı
Toplam 444.000 akçe, 37 çadır
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ORHAN GAZİ
Osmanlı hükûmetini kuran Osman Bey’in oğludur. 678/1279 senesinde doğmuştur.
Babası zamanında birçok kaleleri ve yerleri zapt eylemiş ve Bursa’yı fetheylediği sırada
babası vefat etmekle (17 Ramazan 726/18 Ağustos 1326) günü tahta çıkarak müstakillen
padişah olmuştur. 46 yaşında idi. 35 sene padişahlık yapmış ve 761/1359 senesinde Bursa’da
ölmüştür. Kardeşi Alâeddin Paşa hükûmete iştirake ve babasının mirasını almaya razı
olmadığından, onun fikrinden istifade etmek üzere vezir edinerek kendisi idareyi eline
almıştır. Umumun hukukunu müdafaa için beylerin elinden hukuk işlerini almış ve her tarafa
kadılar göndererek ilk adliyenin temelini atmıştır. Hükûmet merkezini Bursa’ya nakletmiştir.
1327’de Akça Koca tarafından İzmit, Konur Alp ve Gazi Abdurrahman tarafından Kandıra
hisarı, Üsküdar kurbündeki Aydos kalesi alındı. 1328’de Hereke ve Karamürsel alındı.
1329’da Alâeddin Paşa’nın yardımıyla örfî kanunlar ve sikke ve kıyafet nizamları ihdas ve
yaya ve sipahi askerini ihdas eylediler. 1330’da Maltepe ve Tavşanlı önünde kayserin
ordusunu kırıp, İznik’i muhasara ve zapt eyledi. İznik, büyüklüğü ve şöhreti cihetiyle İstanbul
imparatorlarının İstanbul’dan sonra ikinci payitahtı mesabesinde idi. İznik’in zaptıyla
Asya’dan İstanbul imparatorlarına bir hayır kalmadı. Göynük civarında kalan bazı Rum
memleketleri, Osmanlı adaletini duyduklarından kendiliklerinden Orhan Gazi’nin oğlu
Süleyman Paşa’ya teslim oldular. 1331’de Alâeddin Paşa’nın ölmesiyle yerine Süleyman Paşa
geçirildi ve hemen Mudurnu ve Gemlik kazalarını zapt eyledi. Rum kayseri sulha ziyade
rağbet gösterip, birçok hediyeler gönderdiğinden barış yapıldı. 1332’ye kadar Osmanlılar
Anadolu’daki Türk beylerinin emlâk ve yerlerine dokunmamışlardı. Karesi Bey’in oğlu Aslan
Bey’in ölmesiyle oğulları arasında miras kavgası olmuş ve idaresizlikleri sebebiyle halkta
rahat ve emniyet kalmamış ve Osmanlı adaleti her tarafa şayi olduğundan herkes Osmanlıların
o taraflara gelmesi arzu ve dileklerini Orhan Bey’e bildirdiler. O da, 1333’te Rumlar ile barış
olmasını fırsat sayıp ibtida Manyas, Edincik ve Balıkesir’i ve sonra Bergama ve bütün Karesi
ili ve Mihaliç ve Kirmastı ovalarını iki sene içinde zapt ve ilhak eyledi. 1335’ten sonra bir
müddet sulh ve rahat üzere olup Bursa’da, İznik’te cami, medreseler, imaret, çeşmeler yapıldı.
Bu tarafın kasabaları ve Balıkesir harap iken, Bursa’da yüz bini mütecaviz nüfus birikti. Her
yandan şehirler büyüdü. Köyler imar oldu. Orhanlar, Yenice, Yeniköy, Yenihisar köyleri
yeniden yapıldı. Bunların yakınlarında Hisaralanı, Virancık/Örencik adıyla eski mamur
yerlerden kalan izler görülmektedir. Her şehirde cami ve medrese ve her köyde mescid ve
mektep ve çeşmeler ve yollarda köprüler yapılıp on sene içinde dört bin bina kurulduğu
söylenmektedir. Çoğu el-an mevcuttur. Devlete güzel hizmet eden erlere emlâk ve arazi
verilmiş ve bütün Osmanlı ülkesi imar olunmuş ve Bursa günden güne büyümüş, güzelleşmiş
ve hükûmetin başşehri olmaya layık bir hâle konmuştur. 1345 senesinde Rum kayseri ile
ahidname yenilenmiş ve İmparator Kantakuzenos’un kızı Teodora’yı Orhan Gazi tezvic
etmiştir. Ertesi sene bütün hanedanıyla beraber Üsküdar’a gelerek kayser ile görüşüp üç gün
ziyafette geçirdiler. Karesi, Saruhan, Aydın Beyleri gemiler peyda edip her sene Rumeli
yalılarına inerek Rum memleketlerini vuragelmişlerse de, Osmanlıların o tarihe kadar
gemileri olduğuna dair esaslı bir malûmat bulunmamıştır. Galata’yı zapt eden Cenevizlere
mukabele eden Osmanlılara karşı kayser, Cenevizlerle ittihad ve ittifak eylediğinden Orhan
Gazi, kaysere husumet ederek Süleyman Paşa, Karesi valisi Hacı İlbey ve Bursa muhafızı
Evranos Bey ve sergerdelerden Ece Bey ile Güğercinlik mevkiinde yaptıkları bir tertip ile
denizi aşmak için sallar yaptılar ve canlarını tehlikeye koyarak Rumeli’ye geçtiler ve şan
aldılar. 1357’de karşı yakadaki Gelibolu ve havalisini vurdular. Hâlâ oralara “Eceovası”
derler. Bu sıralarda İstanbul imparatorları ailesi erkânı arasında birçok münakaşa ve
münazaalar çıkmasıyla, imparatorun iltiması üzerine Süleyman Paşa adamlarını İstanbul’a
götürüp Balkan dağlarından inen düşmana galebe ve Bulgaristan’ı tekmil dolaşıp birçok mal
ve ganaim alarak fenalığı yatıştırdı. Bu sıralarda büyük zelzeleler olmuş, bütün şehirler,
hisarlar yıkılmış ve talihin açtığı bu yola yeniden asker sürüp 1358’de Gelibolu, Bolayır,
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Ertuğrul
(Erdoğdu Gazi)
Osman Bey=Osmancık
(Fahruddin)
Orhan Bey
(Şücaeddin)
Hanım
Hatun
BK, IV/27
ORHANGAZİ KAZASI
Asıl adı Pazarköy’dür, 1893 senesi İkincikânun ayında Gemlik kazasına bağlı bir nahiye
merkezi iken, Yenişehir kazasından Sölöz, Dutluca, Akmeryem, Heceler, Nazlıca köyleri de
ilhak olunarak o vakit üçüncü sınıftan adliye teşkilâtını hâvî bir kaymakamlık teşkiline irade-i
seniyye çıkarıldığından, o vakitten beri kaza hâlinde idare olunmaktadır. Merkezi, aynı isimle
anılır bir küçük kasabadır. Gemlik-Yalova şosesi üzerindedir. İstiklal Harbi esnasında yanmış
ise de ahâlisinin çalışkanlığı sayesinde yeniden imar olunmuştur. BK, IV/32
ORHAN GAZİ TÜRBESİ
Hisar’dadır. Sultan Osman Türbesi’nin doğusundadır. Her iki türbe de bir bina dâhilinde
iken mürûr-i zamanla Gümüşlü Künbed denilen bu kilise yıkılmış ve sonradan ayrı ayrı iki
türbe yapılmıştır. Bu türbede; Sultan Osman’ın oğlu Orhan Gazi, karısı Nilüfer Hatun, oğlu
Kasım Çelebi Yıldırım Bayezid’in oğlu Musa Çelebi Yıldırım Bayezid’in Musa adında iki
oğlu vardır. Bu, Yıldırım’ın sağlığında ölmüş ve babası Mudanya’nın Seki köyünü bu kabirde
Kur’ân okumak üzere vakfeylemiştir (BS. 239/190). Yıldırım Bayezid’in kızı Fatma, Sultan
Cem’in oğlu Abdullah, İkinci Bayezid’in oğlu Sultan Korkud, Muharrem 919/1513 Çarşamba
günü cenazesi Bursa’ya getirilerek defnedilmiştir (BS. 25/12). Bu türbe birçok defalar
yanmış, yıkılmış, harap olmuş ve her defasında tamir edilmiştir. Türbenin zemininde kilise
bulunduğu zamana ait zemin mozaikleri vardır (BS. 225/62). BK, IV/31
ORHAN HAMAMI Bk. Eski Yeni Hamam.
ORHAN MEDRESESİ
İznik’tedir. İlk müderrisi Kayserili Davud Efendi’dir. İnşası 736/1333’tedir. BK; IV/32
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Şaban Sitti Hatun Mustafa İklime Haydar Rabia Mehmed Erhundi Hasan
Bey Zağanos Paşa’nın karısı Bey Hatun Bey Hatun Bey Hatun Bey
Haydar Ahmed
Bey Çavuş
BK, IV/33
ORUÇ BEY
Hamza’nın oğludur. 1428’de yapılan Hacı İvaz Paşa vakfiyesinde adının geçmesine
bakılırsa Bursa âyânından olduğu anlaşılıyor. BK, IV/34
ORUÇ BEY
Bursalı Şücâeddin Bey’in oğludur. Timur Bey kızı Şahhûban’ın kocasıdır. 1574’te
ölmüştür. Kızı Fatıma vardı (BS. 126/90). BK, IV/34
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ORUÇ ÇELEBİ
Mehmed Çelebi’nin oğludur.1486’da Balaban Paşa vakıfları mütevellisi idi (BS. 5/89).
BK, IV/34
ORUÇ FAKİH
Şeyh Mirza’nın oğludur. İnönü kazasının Gökburun yaylasında Akçakoyunlu
taifesindendir (1486). BK, IV/34
ORUÇ GAZİ
Fatih’in gazilerindendir. Bursa’da ölmüştür. İstanbul’da Yeşil Tulumba civarında Oruç
Gazi Camii ve mahallesi vardır (SO. I/443, HC. I/39, BAVD. 21362, 1262). Şaban Çelebi,
Üveys Çelebi, Hacı Mustafa Muslihuddin ve Kasap Muhyiddin Mehmed adında dört oğlu
vardı (BAVD. 14480, 24309, 25493; BS. 31/422, 7/9, 8/135, 9/45, 338/23). BK, IV/34
ORUÇ HATUN
Ali’nin kızıdır (BS. 8/9). BK, IV/34
ORUNKUŞ
Hayreddin’in şöhretidir. Bursa’nın Balıklı köyündendir. Oğlu Hızır’ın 1479’da birçok
vakıfları vardı. İnebolu’da Orunkuş vakıfları da vardı. Kızı Emine Hatun vardır (BS. 3/207,
238/161, 284/63). BK, IV/34
ORUZ BEY
Aslan Bey’in oğludur. 1503’te İsmail ve Süli Bey adında iki oğlu vardı. Süli Bey
İnegöl’ün Alibey köyünde vefat etmekle, karısı Hamza kızı Kutlu ve oğulları Dursun, Resul
ve Yakub kalmıştı. Esasen Mekrî’den gelmişlerdi (BS. 19/148). BK, IV/35
OTAĞ
Karaman beylerbeyi Ömer Paşa’nın Bursa’da Hacı Ali Çavuş’a emanet bıraktığı on
sekiz hazneli bir otağı ve sokağı olup, sair levazım-ı mühimmatı ile acele eşkıya def’ine
memur Serdar-ı Ekrem Nasuh Paşa’ya irsali 1605’te emredilmiştir (BS. 209/161). BK, IV/49
OTAK YAKALARI
1486’da Bursa’da işlenen otak yakaları tezgâhlarının satılmasına emir geldiğinden, iki
ay müzayededen sonra beş bin akçeye satılmıştır (BS. 5/180).
1595 otağ-ı hümayun mühimmatı için yüz on kıt’a Vardar keçeleri kırmızıya boyanıp
vakit ve zamanıyla otağ-ı hümayun ambarına teslimi ve bedelinin hassa harcdan alınıp hak
sahiplerine verilmesi emredildi (BS. 189/90). İstanbul’da otağ-ı hümayun nazırı ve emini diye
birer teşkilât vardı. BK, IV/49
OTOPSİ
Bursalı Ramazan kızı Şahhûbân Hatun’un oğlu Ali’yi, ustası Satılmış oğlu Celal’ın
döverek ölümüne sebep olduğu iddia edilmiş ise de mahkemece Mevlânâ Ali Halife, Ramazan
oğlu Ali, Tabib Ahmed oğlu Mustafa ve Cerrah Hayreddin oğlu Pîr Ahmed Çelebi gönderilip
muayene ettirilmiş, müteveffanın üzerinde darp eseri olmadığı 1552 senesi Şubatında
mahkemeye haber verilmiştir (BS. 52/211).
10.1.1555’te Tahtakale’de vefat eden Abdullah oğlu Cafer’in Karamanlı Abdurrahman
tarafından vurularak öldüğü şikâyet edilmesi üzerine, hakim tarafından Tabib Hasan Halife ve
Cerrah Hacı Hasan gönderilip muayene edilmiş ve sol tarafından taun çıkardığı
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
anlaşıldığından; “ol yaradan adam ölmez, taundan ölmüştür” diye haber verilmiştir (BS.
54/80).
1561’de Bursa zindancısı Hemdem mahkemeye gelerek, Bursa sancakbeyi Bayezid
Bey’in hapseylediği Yarhisarlı Ramazan oğlu Hatib Ahmed’in öldüğünü haber vermiş ve
mahkemeden Mevlânâ Şemseddin Halife üzerine gönderilip görüldükte, ölünün açık kaşlı,
uzun boylu, kara yağız bir kimse olduğu anlaşılmış ve oradaki Müslümanlar da “Yarhisarlı
Hatib Ahmed’dir” diye haber vermişlerdi (BS. 92/97). BK, IV/49
OYUN DEDE
Hikmetîzâde bendelerinden olup Vefeyat-ı Latifî’de tercüme-i hâli ve bazı harikaları
yazılıdır. 1794’te ölmüş ve İsmail Hakkı Tekkesi civarındaki Akçeli Ebubekir Mektebi
kabristanına gömülmüştür (DŞ.). BK, IV/49
OSMAN
Resul’un oğludur. 1559 senesinde Bursa’daki sandıkçılar esnafına şeyh olmuştur (BS.
81/15). BK, IV/39
OSMAN
Kazıklı Ömer’in oğludur. Sipahilerdendir. İznik kazasındaki Söğüt perakende mukâtaası
reayasının eskiden Birinci Murad Hudâvendigâr vakfına verdikleri hukuk ve rüsumu vakfın
mütevellisinden alıp kırk elli nefer atlı ve yirmiden ziyade sekban ile dolaşmaya başlamış,
reayanın yem ve yiyeceklerini yedirip rüsumu kat kat fazlasıyla tahsil ve bazısının koyunlarını
sürüp ve bazılarının saman damlarını ve kilerlerini mühürleyip cebren ve zulmen evine
getirtip fukaraya eylediği zulme ve gadre nihayet olmadığından cümle reaya mahkemeye
gelerek tazallum ve şikâyet eylemişler ve müdafaa-i şer için kethüdayeri tarafından adam
gönderilmiş ise de, şeriata itaat etmeyip gelmediği ve bundan evvel de Ekmekçi Mustafa’yı
hançerle vurup katleylediği Sefer, Ali, Hüseyin adındaki kişileri bozahanede ve çarşıda
katleylediği ve bazı kimselerin tüysüz oğlancıklarını çekip cebren yanına aldığı ve Bursa
eşrafından Müderris Seyyid Mehmed Efendi’yi hiçbir sebep yokken dövdüğü ve sövdüğü ve
kethüdayerinin gönderdiği adama da itaat eylemediği, Bursa’daki sipahilerin ihtiyarları bî-
ihtiyar varıp şeriata davet murad eylediklerinde sekiz dokuz nefer sekban ile oturtup, üzerime
geleni öldürürüm dediği ve bundan başka yol kesen, mal yağma eden eşkıyadan olup “sâ’î
bi’l-fesad fi’l-arz” olmakla izâlesi vâcib olduğu ve şehir âyânından birçok kimseler de şakî,
zalim, katil olduğunu haber verdikleri için hakkından gelinmesine karar verildi. 1630 senesi
Birinciteşrin ayında idam edilmiştir. 34.755 akçe muhallefatı kalmıştır (BS. 249/69,155).
Osman’ın karısı, Kazıklı köyünden Mehmed kızı İsmihan mahkemeye gelerek;
Bursa’daki Ebu İshak mahallesi imamı Ahmed Halife’nin Osman’ın yatağı olduğunu her işi
bunun teşvikiyle yaptığını, yine bunun teşvikiyle kendisini de dövdüğünü, elbise, ev eşyası ve
bakır takımlarını alıp kumaş ve süslü elbiselerini soyup Ahmed Halife’nin evine koyduğunu
söylemiştir. Ahmed Halife bunları inkâr etmiş ise de yapılan araştırmalarda bu eşyalar ile
Osman’ın başkalarından çaldığı eşyalardan bazıları da orada bulunmuştur.
Bursa alimleri ve müderrisleri ve daha birçok zevat mahkemeye gelerek: “Osman’ın
fitne ve fesadı Ahmed Halife’nin tahriki ve teşviki iledir. Haramdan ictinabı yoktur. Karısının
da nâmahremden ictinab ve ihtirazı yoktur. Sâ’î bi’l-fesad fi’l-arzdır” diye padişaha bir de
arz-ı mahzar yapmışlardır (BS. 249/78).
Aynı sene padişahtan gelen bir emirde; “Kazıklıoğlu’nun zimmetinde çok alacağım
vardır. Bu paradan 250 adet filori altını, sekiz adet kuruş bezzazistanda İmam Ahmed nam
kimesnede olduğu” îlâm edildiğinden kendisinden kusursuz istenilmesi ve tahsil ve mirî için
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
OSMAN (Hacı)
Hacı Ali’nin oğludur. Bursalıdır. İstanbul’da iken İstanbul hakimi Perviz Efendi
imzasıyla 28.3.1568’de tescil ettirdiği bir vakfiye ile Bursa’da Kara Şeyh mahallesindeki
evini, Gökdere’deki değirmeni, değirmencinin oturduğu evi ve altmış bin akçe nakdini, Abdal
Mehmed Zaviyesi’ndeki fukaranın yedirilmesi için vakfeylemiştir (BS. 95/115). BK, IV/39
OSMAN (Serikli)
Eşkıyadır. 1797 senesi Ağustosunda verilen bir emirde Serikli Osman ile arkadaşlarının
idam ve izâleleri Bursa kazasında Demirtaş, Dimboz ve Aksu derbentçi köyleri ahâlisinden
istenilmiş ve tekasülleri görülürse derbentlikleri ref’ ve bölükbaşılarının azilleri tertip
olunacağı hakkındaki emir Gemlik tersanesinde bulunan Kaptan-ı Derya Hüseyin Paşa
maiyyetine giren Bursa mütesellimine vasıl olmakla takibata başlanmıştır. BK, IV/46
OSMAN (Seyyid)
Hasankalelidir. Divan-ı hümayuna arzıhâl vererek, mirasçısı olduğu amcası oğlu
Ömer’in muhallefatını almak üzere Bursa’ya gittiğini, Ömer’in, Kaşıkçıoğlu Mustafa’ya;
“Varisim zuhurunda verin” diye emanet eylediği yedibuçuk kese akçe ile bir gümüşlü eğer
takımı ve bir kılıcı, Bursa tahıl ağası Ahmed’e bıraktığını beşbuçuk kese akçeyi istemiş ise de
kendisine vermediklerini, hakkının iptaline çalıştıklarını ve hakimlere ve zâbıtlara sarf edip
“sana bir habbe” vermeyiz diye inad eylediklerini ve Bursa’da bunların birçok manileri olup
mukavemetin mümkün olmadığını bildirdiğinden adı geçen şahısların divan-ı hümayuna
celbleri 1783 senesi Şubatında emredilmiştir (BS. 1198). BK, IV/44
OSMAN (Sultan)
II. Bayezid’in oğlu Sultan Ahmed’in oğludur. Anası Sittîşah Hatun’dur. 1514’te ölmüş
ve Amasya’ya gömülmüştür (BS. 26/31,470). BK, IV/48
OSMAN (Şeyh)
Menteşe / Muğla’da doğmuştur. Kostamanulu Şeyh Şaban-ı Veli hulefasından İbrahim
Efendi’den icazet almıştır. Şirvan’a seyahat edip Bursa’ya gelmiş ve Pars Bey Camii
solundaki zaviyeye şeyh olmuştur. Cuma ve Pazartesi günleri Halvetî ayini yaparlardı. 1720
senesi Birincikânun ayında ölmüş ve Şehreküstü mezarlığına gömülmüştür. Dünya malına
katiyen meyletmemiştir. Kendisi mazanna-i kiramdandır (G. 186; SO. III/148). BK, IV/42
OSMAN (Tülek Seyyid)
İnegöllüdür. Başına topladığı haşerat ve eşkıya ile İnegöl nâibi efendiye musallat olmuş
ve korkutarak yerinden kaçırmıştır. İnegöl’de yapılan tahsilata mâni’ olmuş ve Bursa
mahkemesine celb edilenleri dahi gitmekten men’ eylemiştir. “Biz İnegöl’den başka bir yerde
mahkeme olmayız” diye cevap verdirmiştir. Arkadaşlarından Osman, Mehmed, Mürsel,
Çuhadar oğlu Mehmed, Hacı Ali, Ahmed’le beraber halktan nefisleri için cebren kırkar otuzar
akçe tahsil eyledikleri ve ahâliye zulmettikleri divan-ı hümayuna şikâyet edilmekle, bunların
muhakeme edilmek üzere tekrar celblerine 1755 senesi Martında emir verildi (BS. 280/107).
BK, IV/43
OSMAN AĞA
Göğüşzâde Hacı İbrahim Ağa’nın oğludur. 1810’da ölmüş ve Şehreküstü kabristanına
gömülmüştür. BK, IV/47
OSMAN AĞA
İstanbul’da Çivizâde mevkiindeki ocakta “mir piyade” zeametine mutasarrıf sekbanbaşı
iken 22.6.1812’de bazı eracif tefevvühüne başladığından Bursa’ya sürüldü. BK, IV/47
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
OSMAN AĞA
Yenişehirlidir. “Sarıcaoğlu” diye meşhurdur. Zengin olduğundan beş yüz askerle orduya
iltihak etmesi emredilmiştir. Ahâlinin eşyasını yağma eylediğinden idamı emredilmiş ise de
Bilecik voyvodası Ali Bey’in iltiması üzerine, aldığını sahiplerine iade etmek şartıyla 1814
Haziranında affedilmiştir (BS. 277/5). BK, IV/47
OSMAN AĞA
İnegöl’ün Yenice köyünden Ali Çelebi’nin oğludur. Sipahi oğlanları zümresinden iken
divan-ı hümayunda katledilmiştir. Oğulları Mustafa ve Mehmed ve ninesi Mustafa kızı Sittî
Hatun kalmıştır (BS. 259/10). BK, IV/48
OSMAN AĞA (Çubukçu)
Bursalıdır. Gayet hamiyetli ve hayırsever bir zattır. Yeşil’deki çeşmeye akan
Müftüsuyu’nun yolları harap ve çeşme kurumuş olduğundan, bir bahçesini satmak suretiyle
tedarik eylediği elli altmış lira ile bu çeşmeyi ve yollarını 16 Ağustos 1893’te yeniden inşa ve
tamir ettirerek suyunu akıtmıştır. BK, IV/48
OSMAN AĞA (Genç)
Bursalıdır. Sarayda çuhadardı. Kapıcıbaşılıkla affolundu. Başkapıkulu, topçubaşı,
çavuşbaşı, sipahiler ağası oldu. 1803’te azl olundu ve biraz sonra da öldü (BS. 3/437). BK,
IV/46
OSMAN AĞA (Seyyid Hacı)
Ali oğlu Seyyid Mehmed Ağa’nın oğludur. 20.10.1739’da Nalbandoğlu mahallesindeki
ailesi, serdengeçti ağası olarak sefere gitmiş iken ölümünü haber aldılar. Mustafa kızı Hatice
Hatun, anasıdır. Ali kızı Hatice Hatun da karısıdır. Mehmed Emin ve Ömer adında iki oğlu,
188.431 akçe muhallefatı kalmıştır (BS. 1152/81). BK, IV/43
OSMAN BEY
Hamza Bey’in oğlu Bâlî Bey’in oğludur. 1552’de babasının vakıflarına mütevelli idi.
Şahzâde Mevzune Hatun’un kardeşidir. Uşak’da da Bâlî Bey’in vakıf hamamı vardır (BS.
34/104). Ümeradandır. BK, IV/39
OSMAN BEY
Lâmiîzâde Ahmed Bey’in oğlu Mahmud Çavuş’un oğludur. Kendisi de cündîdir. Kale-i
Umur Bey mahallesinde 1629’da ölmüş ve babasının yanına Nakkaş Ali Camii mezarlığına
gömülmüştür. Anası İsmihan ve karısı Rabia Hatın’dur. Mirasında birçok binek atlarıyla beş
katırı kalmıştı. 208.961 akçe muhallefat bıraktı. Mahmud ve Mustafa adında iki oğlu kalmıştı
(BS. 240/75). BK, IV/40
OSMAN BEY
Hamza Bey evlâdından Bekir Bey’in oğlu ve Hamza Paşa’nın baba bir kardeşidir.
1630’da sağdı. Mahmud Bey, Ali Çavuş, Abdülbâkî, Halil Bey adında diğer kardeşleri vardı.
Hudâvendigâr sancakbeyi olmuş ve mîr-i mîrân rütbesi alarak paşa olmuştur. Ahmed Bey ve
Ebubekir adında iki oğlu vardır. BK, IV/40
OSMAN BEY
Hançerlizâde Abdurrahman Bey’in oğludur. 1693’te Sarı Abdullah mahallesinde
ölmüştür. Karısı Hacı Veli kızı Rahime Hatun’dur. Abdurrahman, Arif Mehmed, Ahmed ve
Asaf Bey adında oğulları ve Rabia Hatun adında bir kızı kalmıştır (BS. 368/1). BK, IV/42
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
OSMAN BEY
İzniklidir. Hayreddin Paşa sülâlesinden ve İbrahim Paşa oğullarındandır. Mustafa
Bey’in oğlu ve Hacı Ali Paşa’nın kardeşidir. Hicaz’a da gitmiştir. Oğulları Mehmed Ferhad
Bey, Mustafa Bey, Eyüb Bey, Nuh Bey ve Hasan Bey’dir.
26.9.1789’da İznik ahâlisi arz-ı mahzar yaparak; kendi intihablarıyla İznik beldesini
idare eden Osman Bey’den herkes memnun iken müzevvir ve eşirradan Kalleşoğlu Mustafa
ve Çelebioğlu İbrahim ve Oruçoğlu Abdullah ve Haracçıoğlu Ahmed ve Kapıcıoğlu Mehmed
ellerinde kadı’nın arzı ve ahâlinin mahzarı yok iken İstanbul’a gidip mahzâ fesad ve melânet
icadıyla Osman Bey aleyhine arzıhâl vermeye cesaret eylediklerinden bunların te’dîbi vesair
müzevvirlerin terhibi için hapsedilmiş olmakla çavuş mübaşeretiyle sürüldükleri ve tekrar
ederlerse başka türlü ceza verileceği emredildi (BADD. 4071).
13.1.1791’de kapıcıbaşılık rütbesi verilmiş ve süvari askeriyle Şumnu’ya muvasalat
eylemiştir. İznik’ten çıkardığı yüz süvari askerine ordudan ekmek ve arpa verilmeye
başlanmıştır.
1791 senesi Ağustosunda Karamürsel’de âyânlık iddiasıyla tuğyan eden Hamid Bey,
Koca Mehmed ve Tombazoğlu adındaki eşkıyaların tenkili için hareket eden Hudâvendigâr
sancağı müteselliminin askeri içerisine “Yetmiş Beşli” diye yeniçerilik iddiasında olan bazı
haşerat karışarak beraberce Karamürsel’e azimet ve sergerdeleri olan Devrekli Mustafa
Bayraktar ve arkadaşı Ahmed Bayraktar ile ittifak ve Karamürsel’in Yeniköy ve Murdehor
köylerini yağma ve eşyaları gasp ve Gebze kazasına bağlı Tavşancıl ve Hereke ve sair köylere
getirip sakladıkları ve bazıları dahi İznik’in Üreğli, Keramet, İnebeyli, Kara Ahmed köylerine,
Genceli taraflarına nakl eyledikleri haber alındıktan bu eşyanın istirdadıyla sahiplerine
iadesine ve bu eşkıyanın haklarından gelinmesine Osman Bey memur edilmiştir (BAZD.
3452).
26.9.1794’te has silahşörler arasına alınmış ve Çanakkale’de 56 zira’ bir kalyon inşasına
memur edilmiştir. Bu kalyonun mimarı Venedikli Yozeb ve burgucusu Yorgaki ve
tercümanlık ve kalfalığı dahi kardeşi Ecvan yapmakta idi. 1810’da sağdı. Orduya beş yüz
asker gönderdi. BK, IV/45
OSMAN ÇELEBİ
Demirtaş oğlu Umur Bey’in oğludur. 1428’de Varna muharebesine Germiyan beyi
olduğundan sancağı askeriyle gitmiş ve orada şehit olmuştur (SO. I/401, III/415). Germiyan
sancağına Germiyanoğlu Yakub Bey’in vasiyeti üzerine tayin edilmişti (SOT. 162).
Kahraman bir zat idi. BK, IV/38
OSMAN ÇELEBİ
Koca Mehmed Ağa’nın oğlu Sadrazam Mahmud Paşa’nın oğlu Süleyman Çelebi’nin
oğludur. İsfendiyar oğlu Hatice Sultan büyük anasıdır. 1488’de hassa harcdan 7 akçe yevmiye
almakta idi (BS. 7/418). BK, IV/38
OSMAN ÇELEBİ
Yeşil Camii nakışlarını yapan Nakkaş Ali’nin oğludur. Bursalıdır. Meşhur şair Lâmiî
Çelebi’nin babasıdır. İkinci Sultan Mehmed’in defterdarı idi. Ümeradandı. Defterdar iken
vefat eyledi. Karısı Dilşad Hatun’dur. Bursa’da vakıfları vardır. Mahmud Çelebi (Lâmiî),
Mustafa Çelebi adlarında iki oğluyla; Nefise, Aişe, Habibe, Hafsa adlarında da dört kızı vardı.
1512’den evvel ölmüştür. Mezarı Bursa’da Nakkaş Ali Camii haziresindedir (BS. 23/31,
5/450, 11/22, 23/312; SO. III/415). Kaplıca’da (Çekirge) bir hanı vardı. 1518’de Birinci
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Murad vakfının beş yüz müd arpası bu hana konulmuş o sene şiddetli yağmurlar yağıp
kervansarayı sel suyu basınca arpa ıslanmış bahasına kesr gelmiştir (BS. 28/54). BK, IV/39
OSMAN ÇELEBİ
İvaz’ın oğludur. Dergâh-ı âlî çavuşlarındandır. 8.12.1587’de Bursa’dan hassa harc
eminliğine tekrar tayin edilmiştir. Her sene Muharremde yeniden tayin edilmesi âdetti (BS.
170/139, 173/278). 1583’te Bursa zâbıtı ve subaşısı Süleyman oğlu Cafer Kethüda,
mahkemeye İvaz oğlu Osman Çelebi’yi getirip yüzüne karşı; “Eskiden beri kanun olduğu
üzere şehri muhafaza için yoldaşlarım ile kol gezerken Şehreküstü mahallesinde Osman
Çavuş dört hizmetkârı ve on, on beş kadar sarhoş kimseler ile yolumu basıp beni döğdüler.
Yoldaşlarım amcam oğlu olup varisi olduğum Kanber oğlu İbrahim’i de fena hâlde döğdüler
ve yaraladılar ve altı gün sonra aldığı yaradan öldü. Bunun dem ve diyetini Osman ile
hizmetkârlarından dava ederim” demiş ve onlar da inkâr eylemişlerdi. Bunun üzerine Cafer
Kethüda; “Gece içinde vakitsiz bir zamanda vaki olduğundan isbata kadir değilim. Buna ait
davadan ibra ü âm ile ibrâ ve iskât eyledim” demiştir. İvaz oğlu Osman Çelebi de o gece
Cafer Kethüda’ya rast gelmediğini, parasını ve eşyasını almadığını söylemiştir (BS. 150/66).
BK, IV/39
OSMAN ÇAVUŞ
Dergâh-ı âlî çavuşlarındandır. Bursa’da subaşı idi. İstanbul’a arza gönderip, “Bursa
asesler kethüdası Mehmed ihmalci ve keyf ve hevâsındadır. İstediğim kimsenin asesler
kethüdası olması iltizamımda dâhil olduğundan bunun ref’ edilip yerine, asesler kethüdası
olmaya layık, bu iş işin uhdesinden gelir kimse olan diğer Mehmed’e berat verilmesini” diye
rica etmiş ve 1588 senesinde Mehmed, asesler kethüdası tayin edilmiş ve beratı verilmiştir
(BS. 172/261). BK, IV/40
OSMAN DEDE
Bursa Mevlevîhanesi aşçıbaşısı iken 1895’te ölmüş ve Pınarbaşı’na gömülmüştür. Zarif
ve kibar bir zat idi. BK, IV/48
OSMAN EFENDİ
Ayvansaray imamıdır. Hükûmete verdiği arzıhâlde Fener ile Galata arasında Eflak
voyvodası Stefan’ın hanesinin birkaç defa taarruza uğradığını ve kolluk üzerlerine vardıkta
kaçtıklarını bildirmiş ve kolluk zâbıt ve neferlerinden soruldukta böyle bir mesele olmadığını
bildirdiklerinden yeniçeri ağası Yusuf Ağa’nın takriri üzerine 1786 senesi Eylülünde Bursa’ya
sürülmüştür (BS. 1200/90). BK, IV/44
OSMAN EFENDİ
Bursalıdır. İstanbul’da Çarşamba Pazarı’nda İsmail Medresesi’nde sakin iken yolsuz
işlerinden dolayı 1788 senesi İkincikânununda iki pençeli ve iki mumlu ferman sadır
olmadıkça salıverilmemek üzere Limni’ye sürülmüştür (BEZD. 3633)BK, IV/44
OSMAN EFENDİ (Mevlûdî)
Tuzpazarı mahallesinden Osman Efendi’nin oğludur. Birçok bestekâr yetiştiren ve
mûsıkîyi seven suyu havası güzel olan Bursa’da doğmuştur. Süleyman Çelebi’nin manzum
Mevlid’ini besteleyen sekbanın şakirdi Ubeyd Efendi’den kıraate mezun olmuştur. Mûsıkî
fenninde mahareti vardı. Güzel sesi ile Kur’ân-ı Kerim okumakta idi. Orhan Camii’nde devir-
han ve Mevlevîhane’de naathan iken 1597’de ölmüş ve Pınarbaşı’nda, Mevlevîhane karşısına
gömülmüştür (G. 526). Birçok beste ve nameleri vardı. Karısı, Abdullah kızı Zahide, büyük
kardeşi de Derviş Mehmed Efendi idi. 71.936 akçe muhallefatı kalmıştır (BS. 368/23). BK,
IV/40
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
esasında Söğüt şehrinde hasta olan ve yetmiş yaşını dolduran Osman Gazi vefat eylemekle,
cenazesi Bursa’ya getirilip gömüldü. Adaleti çok severdi. Cesur ve kahramandı ve eli gayet
açıktı. Mal depo etmeye, para istifi yapmaya asla rağbet etmedi. Öldüğü zaman bir iki takım
elbise ve silah ile birkaç beygiri ve bir sürü koyunu kalmıştı. O vakitte İslâm memleketlerinde
ahâli arasındaki nizalar ve hak davaları komutanların elinde iken Osman Gazi kadılar tayin
eylemiş ve komutan ve valilerin muhakemelere müdahale etmelerini men’ eyledi. Bu cihetle
hükûmet, aşiret/beyliğinden çıkıp keyfi işlere nihayet verildi. Adalete ve kanunlara dayanan
bir hükûmet kurdu (SO. I/55).
Osman Gazi, Bursa’nın alındığını duyduktan sonra 21 Haziran 726/22 Ağustos 1326’da
ölmüştür. Oğlu Orhan Gazi’ye hükûmet idaresine, takva ve diyanete müteallık hakîmâne
nasihatler yapmıştır (Fakat zamanımıza kadar intikal eden manzum vasiyetname başkasının
eseridir). “Kâmûsu’l-A’lâm”da fevkalâde cesur, harb hilelerinde mahir, azmi kavî, dindar,
kanaatkâr, dünyanın alayişlerine kapılmaz nadirü’l-vücud bir zat idi. Vefatında fukaradan bir
adamın muhallefatı kadar terekesi çıkmıştır” denilmektedir (KA. IV/3127).
Şeceresi şöyledir:
Süleyman
Şah
Ertuğrul
Bey
BK, IV/35
OSMAN GAZİ TÜRBESİ
Bursa’nın muhasarası esnasında Osman Gazi, Balabancık Hisarı’nın olduğu yere
gelerek muhasara tertibatını yaparken, şimdiki türbesinin olduğu yerdeki manastırı göstererek
güneşin ziyasından kubbesinin kurşunları parladığı için “Beni şu gümüşlü kubbenin altına
gömünüz” diye vasiyet eylemiş ve oraya gömülmüştür. Türbede yatanları:
Ertuğrul oğlu Osman Gazi, ölümü 22 Ağustos 1326.
Osman’ın oğlu Alâeddin Paşa, ölümü 1331.
Orhan’ın oğlu İbrahim (Asporça Hatun’un oğlu).
Asporça Hatun (Orhan Gazi’nin karısı).
I. Murad’ın oğlu Savcı Bey.
1485’te bu türbe tamamıyla harap olduğundan Mimar Üstad İshak ile mahkemeden
gönderilen mutemed ve ehl-i vukuf tarafından 10.000’den ziyade akçe ile tamir edilebileceği
keşfedilmiş ve padişaha arz edilmiştir (BS. 4/16).
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
1581 senesi Nisanında hassa harc emini Ahmed Çavuş mahkemeye getirilerek;
“Türbenin karşısında feth-i hâkânîden beri Osman Gazi’nin huddamının gömülü bulunduğu
kârgir bina (türbe) harap olup süprüntülük hâline gelmesi ve boş durması zarardır. Satılması
beyliğe faidelidir. Boş kalırsa mahalleye de zararı vardır, diyerek Hızır oğlu Mehmed’e sattı.
Bu da yıkıp arsasına bina yapmak ister” diye türbenin mütevellisi Abdüsselâm oğlu Alemşah
Çelebi, Ahmed Çavuş müvâcehesinde iddia etti. Bu mahalleye gidildiğinde türbe ve mezar
olduğu sabit olduğundan Mehmed’in yıktığı duvarın tekrar yaptırılması ve türbenin hâli üzere
kalması emredildi (BS. 132/102).
1281/1869 senesinde Orhan Türbesi’yle Sultan Osman türbeleri arasındaki evler ve
Orhan Türbesi’nin doğu tarafında Manastır Medresesi vardı. Hudâvendigâr eyaleti mütevellisi
Ahmed Vefik Paşa da meydanı tanzim ettirmiştir. Bursa hisarındaki Gümüşlü Kümbed
denilen bu türbeye Bursalılarca “Osmancık Türbesi” ve “Manastır” adları verilmişti. Şimdiki
hâlini 1868’de Sultan Abdülaziz tarafından yapılan inşaatta almıştır. Türbe, Osman Gazi’nin
kahramanlığı, hizmet ve asaletiyle kıyas kabul edilmeyecek bir şekl-i inhitat arz ederler.
İçinde daha birçok kimseler varsa da şahsiyetleri meçhuldür. BK, IV/37
OSMAN NURİ EFENDİ (Fabrikatör)
Bursa eşrafındandır. “Buldurîzâde” demekle maruftur. Haremeyn rütbesini haizdir.
Molla Arab Camii’ni tamir ettirdiği gibi, caminin doğu tarafındaki Molla Arab Mektebi’ni
yeniden tesis ve karşılık olmak üzere bir fırın, bir kahve ve iki dükkânı 1905’te
vakfeylemiştir. Bursa’da birçok hayırları vardır. Kükürtlü kaplıcalarının sahibi idi. BK, IV/48
OSMAN PAŞA
Arnavut’tur. Yeniçerilikten yetişmiş, zağarcıbaşı, kul kethüdası, yeniçeri ağası ve vezir
olmuş, Şam valisi iken azledilerek Trabluşşam’da oturması emredilmişti. 1704 senesi
İkinciteşrin ayında Anadolu valisi oldu. Bir müddet sonra azl ile İstanköy’e nefyi emredildi.
Müteakiben affedilerek tekaüden 1706 senesi Nisanında Bursa’ya gelmiş ve az sonra
ölmüştür. İşgüzâr idi (SO. III/423). BK, IV/42
OSMAN PAŞA
Beyrut civarında isyan eden Tahir Ömer’in büyük oğludur. Babası Mekke’de
öldürüldükten sonra ailesiyle beraber İstanbul’a getirilmiş, yedi sene sonra da 13.10.1782’de
Hudâvendigâr sancağının ber-vech-i maişet kendisine verilmesini istidâ eylediğinden mîr-i
mîrânlık rütbesi verilerek evlâd ve ıyâliyle Bursa’ya gönderildi. Valilik emrinde âyân ve
eşrafın marifetiyle muhtarı olan kimseyi mütesellim nasb eylemesi ve hasıl olan nemasından
üç bin kuruşunu kardeşi Şeyh Ahmed’e vermesi ve hükûmetin iradesine katiyen karışmaması
şartıyla Bursa mutasarrıfı olmuş ve senelerce Bursa’nın başına büyük bir gaile olmuştur.
1811’de ölmüş, Gökçedere kurbünde Eski Paşa kapısı yakınındaki mescid civarına
gömülmüştür. Kitap okumasını severdi. Kendisine de evvelce Şeyh Osman derlerdi (SO.
III/439). BK, IV/47
OSMAN PAŞA
Yeniçeri ağası Vezir Ağa Mahmud Paşa’nın oğludur. “Cebeci Osman Paşa” namı ile
meşhurdur. Vezirlik verilerek Rumeli’nde ve Anadolu’da birçok valiliklerde bulunmuş,
Rumeli seraskeri ve rikâb-ı hümayun komutanı da olmuştur. 1810 senesi Nisanında Limni’ye
gönderilmiş ve sonra aklını oynatarak Gelibolu’ya gönderilmiş, 1810 senesi Mayısında orada
ölmüştür. Oğlu Müderris Halil Efendi vardı. Osman Paşa’nın karısı 1810 senesinde afife
olmadığından Bursa’ya sürülmüş ve bu hâl zavallı Osman Paşa’nın aklını oynatmasına sebep
olmuştur (BAZD. 1803, SO. III/439). BK, IV/46
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
OSMAN PAŞA
Meclis-i Vâlâ-yı Ahkam-ı Adliye azasından olup 1860 senesi Haziranında meclisten
çıkarılarak rütbesi kaldırılmış ve kendisi Bursa’ya sürülmüştür (BS. 1276/22). BK, IV/48
OSMAN PAŞA (Türk)
Yusuf Ziya Paşa’nın kâhyası olmakla kapıcıbaşı olmuştu. 1802’de vezaretle Erzurum
valisi ve sonra da şark seraskeri olmuştu. Diyarbakır ve sonra da tekrar Erzurum valisi oldu.
Avdetinde tekaüden Bursa’ya gönderildi. Paşa Kapısı civarında Seyyid Ömerzâde konağına
misafir edildi. O günün akşamı katline emir geldi ve Bursa valisi Derviş Paşa’nın kethüdası
Müezzin Paşa bu işe tayin olunduğundan şehit edildi. 1816’da Emir Sultan’a gömüldü (SO.
III/440). BK, IV/47
OSMAN PAŞA (Vekil)
Mısır ümerasından iken ailesiyle birlikte Sinop’ta ikamete memur edilmişti. 1765
Haziranında Sinop’un suyu ve havasıyla imtizac edemediği ve kışın soğuğuna takat
getiremediğinden münasib bir mahalle nakledilmek ricasında bulunmak üzere ehl ü ıyâl ve
etbaıyla Sinop’dan bir gemiye binerek Karadeniz Kavağı’na geldiğini bildirmiştir. Fermansız
kalkıp gelmek büyük bir kabahat iken bunun illet ve mizacı hükûmetçe malum olduğundan,
bundan sonra fermansız bir tarafa ayrılmamak şartıyla yaptığı kabahate göz yumularak âb ü
hevâsı lâtif olan Bursa’da ikameti ferman olunmakla ıyâl ve etbaıyla kayığa binip
Mudanya’ya çıkıp Bursa’ya gitmesi ve Bursa kadısının dahi kendisine ikram ve hürmet
eylemesi ve padişahın devletinin devamı duasına başlaması ve fermansız bir adım bile başka
tarafa ayrılmaması kedisine de ayrıca fermanla bildirilmiştir (BS. 286/100). Mısır’da emir-i
haslık dahi yapmıştı. 1766’da kendisine günde 908 akçe tayinat bahası verilmesi ve İzmir
gümrüğünden dahi şehrî 1650 akçe aylık verilmesi emredildi. Kendisi hacıdır. 22.2.1769’da
kendisine maişet olmak üzere tekrar Dukakin sancağı verilmiş ve buna senede üç taksit ile
7.500 kuruş vermek şartıyla mîr-i mîrândan Kahraman Paşa, fermanla mütesellim nasb
olunmuştur. 1722’de Mısır valiliğine vezaretle tayin edilmiş ve az müddet sonra Mısır’da
ölmüştür (SO. III/432). Kibar ve nazik bir zat olduğundan Bursa’da bulunduğu on yedi sene
zarfında birçok kimselerin muhabbetlerini ve saygılarını kazanmıştı. BK, IV/43
OSMAN ŞAH
II. Bayezid’in oğlu Şehzâde Alemşah Sultan’ın oğludur. 1512’de Yavuz tarafından şehit
ettirilmiş ve Muradiye’deki türbelere gömülmüştür. Anası Abdullah kızı Hurşid Hatun’dur.
Bahadır Ağa mahallesinde bir küçük bahçe satın almıştı (BS. 25/273). Sağlığında Çankırı
livası mutasarrıfı idi (G. 58). Kız kardeşi Fatma Hatun vardı. BK, IV/38
-Ö-
ÖMER
Yenişehir’in Büyük Ayas köyündendir. Yenişehir civarında akan nehir üzerindeki
Sultan Bayezid’in bina eylediği köprü ekseri vakitlerde harap, Ömer de bu diyarın en mahir
duvarcısı olduğundan 1530’da avârız-ı divaniyyeden muaf olmak şartıyla köprücü tayin
edilmiştir. BK, IV/3
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ÖMER
Sultan Mehmed vakıflarının 1603’te mütevellisi idi. Evvelki mütevelliler vakfın
parasını yediklerinden vakıf zayıflamış, imaret kapanmış ve diğer işler de parasızlıktan sıkıntı
ve müşkilâtla görülür olmuştu. Bu zat vakfı ıslah eylemiştir (BS. 207/186). BK, IV/3
ÖMER
Atranoslu Akdereli oğlu Mehmed’in oğludur. Sincanlı oğlu Süleyman’la askerlik
yaptığından yapılan müsademede ölü olarak bulunmuş ve 1775’te başı kesilerek Anadolu
eyaleti divanına gönderilmiştir. BK, IV/6
ÖMER
Bursalı Keçelizâde’dir. Zenginlerdendir. Oğlu Osman ile yazacağı 400 askerle sefere
iştiraki 1783 senesi Martında emredilmiş ise de oğlu Şubat ayında öldüğünden seferden
affedilmiştir (BS. 1186/19,24). BK, IV/7
ÖMER
“Suhte Ömer” diye meşhurdur. İstanbul’da sipahi çavuşlarından Mehmed’in Osman
adında şâb emred (yüzü kıllanmamış) hizmetkârına tasallut eylediğinden 30.5.1784’te
Bursa’ya sürülmüştür. BK, IV/7
ÖMER
İstanbulludur. Müzevir ve müfsid bir adamdı. “Seyyid Ömer” diye meşhurdur. Kendi
hâlinde olmayıp türlü türlü hileler icad ederdi. Bâb-ı âlîde arzıhâller buyurtturmuş ve
tezviratına revaç vererek halkın zararına çalışmış ve aslı ve esası olmayan maddeler için
arzıhâl takdimine cesaret eylemiş ve bunun tezvirleri arz odasında toplanan meclis-i şeriatde
meydana çıkmış olduğundan, te’dîb için çavuş mübaşeretiyle 1822 senesi Temmuzunda
Mihaliç’e sürülmüştür. BK, IV/9
ÖMER
Bozokludur. Süleymaniye medreselerinden dördüncü medresede sakin iken medresenin
nizamını bozduğundan, arkadaşı Ünyeli Osman ile beraber Şeyhulislâm Abdülvehhab
Efendi’nin 12.12.1829 tarihindeki işaret-i aliyyesi mucibince Bursa’ya nefy edilmiştir. BK,
IV/9
ÖMER
Kasaptır. Kartallıdır. Bk. Nefy. BK, IV/5
ÖMER (Bitli)
İstanbul’da Esir Hanı’nda esirci idi. Yanındaki cariyeleri gündüzleri bazı evlere,
hamamlara yollayarak eşya çaldırdığından dolayı Bursa’ya sürülmüştür. Ancak gizlice
İstanbul’a giderek eskisi gibi hırsızlık yapmaya ve yaptırmaya başladığından Ayşe adındaki
Arap cariyesiyle beraber 1732’de Limni’ye sürülmüştür. BK, IV/5
ÖMER (Hacı)
İstanbul’da kapan tüccarlarındandı. Tophanelidir. Tüccarları, gemi reislerini aldattığı ve
zahire işlerini karıştırmakta olduğundan 1790 senesi Temmuzunda Bursa’ya nefy edilmiştir.
BK, IV/7
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ÖMER (Küçük)
Zilelidir. Gemlik’e yerleşmiştir. Müste’men gemilerine zahire sattığından Limni
kalesine kalebend edilmiş, 15.7.1779’da affedilmiştir. Gemlik’de ölmüştür (BAZD. 3673).
BK, IV/7
ÖMER AĞA
Hacı Mehmed’in oğludur. “Karakaşzâde” diye 1620’de şöhret olmuştu (BS. 234/9).
Bursalıdır. Celvetiye şeyhlerinin edip ve âlimlerindendir. 1637’de Edirne’de ölmüştür.
Tasavvuf ve ahlâktan bahseden iki kitapla bir divanı vardır (OM. I/147). BK, IV/4
ÖMER AĞA
Bursalıdır. 30.6.1784’te Hacı Yakub’un büyük kızıyla evlenmiş ve ertesi günü sabah
vaktinde dükkânına giderken Sipahi Pazarı yakınında Panayır köyünden Esad Bey tarafından
piştov kurşunuyla öldürülmüştür. Esad Bey bu kızı başkasına almak istiyordu. Kızdığından
Ömer Ağa’yı öldürmüştür (BS. 1198/37). BK, IV/7
ÖMER AĞA
Turnacıbaşılardandır. 1793’te Şubat ayında Bursa ağalığına ve zâbıtlığına tayin
edilmiştir. BK, IV/7
ÖMER AĞA (Hacı)
Bursa mütesellimi ve kapıcıbaşılarındandır (SO. IV/600). BK, IV/9
ÖMER BEY
Mustafa’nın oğludur. Zuamâdandır. Bursa zeametinin üç yılını 139.819 akçeye iltizam
eylemiştir. Yarar ve maslahat-güzâr olup Bursa şehrinin subaşılığını büyük bir başarı ile
yapmıştır. En meşhur eşkıya ve haramzadelerden ev ve kervan basan Köpek oğlu Kalender ile
Deli Memo’yu tutmaya muvaffak olmuş ve bunları mahkemeden aldığı îlâmla idam ederek
asayiş ve emniyeti temin eylemiştir. Hudâvendigâr sancakbeyi Mustafa Bey tarafından
Serdar-ı Ekrem Ferhad Paşa’ya yanlış ve hakikate aykırı yazılan bir arzla azledilmiş ise de
İstanbul’a gidip mahkemeden aldığı elindeki huccetleri göstermiş, 5.6.1586’da tekrar zeameti
kendisine tevcih edilmiş ve Bursa’ya tekrar subaşı olmuştur (BS. 170/185,243,84). BK, IV/3
ÖMER BEY
Yanyalı Ali Beyzâde’dir. Timar sahiplerindendir. Kendi hâlinde oturmayıp, Arnavut
eşkıyasını ve nice ehl-i garazı başına toplayıp ve gece ve gündüz silahla gezip cizyenin vesair
vergilerin tahsiline mâni’ olduğu, mutasarrıfı tarafında şikâyet edilmekle İstanbul’da bulunan
Ömer Bey’in beylik paralar tahsil olununcaya kadar Bursa’ya nefy olunması ve padişahın
emri olmaksızın bir adım hariç mahalle salıverilmemesi 27.11.1734’te emredilmişti. Ömer
Bey, Bursa’dan gönderdiği bir istidâ ile; “Yanya mutasarrıfı Mustafa Paşa’nın kendisine
garazı olduğundan ve türlü türlü iftiralar eylediğinden” bahseylemiş ve affını rica etmiş ve
bir ay sonra Yanya’da ikamet şartıyla affedilmiştir (BS. 280/116,118). BK, IV/6
ÖMER BEY
1760’ta Mudanya’da bir cami bina eylemiştir. BK, IV/6
ÖMER BEY
İnegöl âyânı Numan Bey’in oğludur. Birkaç süvari ve piyade askeriyle Davud Paşa
Sahrası’ndaki orduya gelmiştir. Kendisine ve orduya icab eden çadırlar verilmediğinden
kendisi ve askeri günlerce açıkta kalmış ve nihayet 10.8.1809’da on kıt’a sekban çergesiyle
bir kıt’a kubbe çadır verilmesi defterdarlığa emredilmiştir. BK, IV/7
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ÖMER BEY
Âyândan Bursalı Rıza Bey’in oğludur. İstanbul’da ölmüş ve Üsküdar’da Selimiye
Tekkesi’ndeki akrabaları yanına gömülmüştür. BK, IV/9
ÖMER BEY (Hoca)
Hoca Ali’nin oğludur. Hoca Alizâde Camii ve Mektebi’ni bu zat yaptırmıştır. Fakat asıl
camiyi 1439’da Hacı Ali yaptırmış ise de, bu zat harap olan camiyi yeniden inşa ettirmiştir.
1508’de ölmüştür. Bu ailenin Emir Sultan’a münasebeti vardır. Hoca Ömer Çelebi’nin La’lî
Çelebi, Ahmed Çelebi, Hoca Ali Çelebi adında üç oğlu vardır (BS. 25/68, 3/312, 119/7,
1260/100). Camisi civarında medfundur. BK, IV/2
ÖMER ÇAVUŞ
Kara Mustafa’nın oğludur. Dergâh-ı âlî çavuşlarındandır. BK, IV/3
ÖMER ÇELEBİ
Molla Yegânzâde Hüseyin Paşa’nın oğlu vakıflarının mütevellisidir. Müderrislerdendir.
1513’te mütevellilikten çekilmiş ve yerine kardeşi Şemseddin Çelebi mütevelli nasb edilmiştir
(BS. 25/335, 28/524). BK, IV/2
ÖMER ÇELEBİ (Seyyid)
Seyyid Ataullah Çelebi’nin oğludur. 1694’te Hoca Alizâde mahallesinde ölmüştür.
Karıları Abdullah kızı Saliha ve Abdullah kızı Hanım’dır. Seyyid Ahmed, Hasan, Mehmed
adında üç oğlu, Cemile, Rabia, Zeyneb, Şerefhan, Ayşe isminde beş kızı vardı (BS. 368/19).
BK, IV/5
ÖMER DEDE
Bursalıdır. Sûfiye tarikindendir. Hacı Bayram’dan irşada icazet almıştır. Evvelâ
Kayserili Şeyh Hamid Somuncu Baba ve sonra Hacı Bayram Velî Hazretlerinin yanında
tarikini ikmal etti (ŞN. 95). Ömer Sikkinî dahi derler. Tarikat-i Melâmiye-i Bayramiye bu
zattan başlar. Hacı Bayram’ın ölümünden sonra Akşemseddin tekkeye şeyh olmuşsa da, bu
zatın Hacı Bayram’ın hayatında kutub olduğu işaret edildiğinden şeyhlik buna intikal
eylemiştir. 1519’da ölmüştür. Mezarı Göynük/Torbalı kasabasındadır. BK, IV/2
ÖMER EFENDİ
Anadolu kazalarında kadılık yapmıştır. Karısı Mahmud kızı Ümmügülsüm ile cariyesi
Mülayim, Enarlı mahallesindeki evlerinde bir gece boğulmuşlardır. Yapılan tahkikatta
Ümmügülsüm’ün, yaramazlık ile şöhret aldığı anlaşılmıştır. Divane Kâmile’nin kızı Hanım
Bacı ve Kürkkapıcı karısı Hatice adındaki kadınla muaşakada bulunduğunu ve içli dışlı iken
son zamanlarda aralarında soğukluk hasıl olduğunu mahalleli haber vermişlerdir. Divane
Kâmile, o gece kızının evde yatmadığını ve Tuğcu Rıdvan’ın cariyesi Canfeda’nın alıp
gittiğini ve Tuğcu Rıdvan’ın evinde yattığını söylemiştir. Oradan aranıldığında, “Burada idi,
biraz evvel gitti” denilmiş ve Hanım Bacı gizlenmişti. Asıl haberin Tuğcu Rıdvan Bey’in
karısı diğer Hatice Hanım’da olduğunu ve onun hamamlarda dellâklık yapan bir cariyesi olup,
bazı geceler erkek şekline girip gece külâhıyla Ömer Efendi’nin evine gidip geldiği de
anlaşılmıştır. Yabanda olan Kadı Ömer Efendi, bu müthiş felâketi işitince hemen Bursa’ya
gelerek katillerin aranmasına çok ehemmiyet vermiş ve bunun mesaisiyle yakalanan kadınlar
hapse atılmıştır. Bu vaka 1617’de cereyan etmiştir (BS. 231/36). BK, IV/4
ÖMER EFENDİ
Habil oğlu Mehmed Efendi’nin oğludur. Uzun Ali Efendi’den ders görmüştür.
Müderrislik ve kadılıklarda bulunmuş ve Medine mollası olmuş ise de Medine’ye gitmeden
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
1678 Şubatında ölmüştür. Zamanının birinci sınıf âlim ve fazıllarından idi. Akranlarına her
cihetten faik idi. Şairdir. Mahlası “Avnî”dir (G. 361). BK, IV/4
ÖMER EFENDİ
Hüsameddin Efendi Tekkesi şeyhi Mehmed Efendi’nin oğludur. 17. asırda yaşamıştır.
BK, IV/5
ÖMER EFENDİ
Sinan’ın oğludur. İzniklidir. Âlim hekimlerdendi. Ömer Senâî’nin arkadaşıdır. 1704’te
tıbba ait iki eseri vardı. Ecnebi dillerine de vâkıftı (OM. III/296). BK, IV/5
ÖMER EFENDİ
Bursa’da başhekimdi. Padişah tarafından mahkeme-i suğra nâibliği verildi. 1716’da
nâib oldu (BS. 301/54). BK, IV/5
ÖMER EFENDİ
Hacı Abdurrahman Efendi’nin oğludur. Bursalıdır. Müderris iken 1717 senesi
Nisanında ölmüş ve Deveciler mezarlığında İshak hocası Ahmed Efendi yanına gömülmüştür
(G. 433; SO. III/389). BK, IV/5
ÖMER EFENDİ
Müderrislerden Abbas Efendi’nin oğludur. Bursa’da tababetle meşhurdu. 1746’da öldü.
Eli kalem tutan ve şiir yazan bir şairdi. Güzel bir hekimdi (SO. III/151). BK, IV/6
ÖMER EFENDİ
Kumlalıdır. Eşrefzâde Fahdreddin Efendi’den inabet aldı. Bursa’da Eşrefiye şeyhi iken
1769’da ani olarak öldü (SO. IV/592). BK, IV/6
ÖMER EFENDİ
Bursalı Halil Efendi’nin oğludur. 1840’ta doğmuştur. Ulucami’de dersiâm iken
Çarşamba Tekkesi şeyhi Edhem Efendi’ye damat olmuş ve kayınpederi, ölümünden bir sene
evvel, şeyhliği damadına terk eylemiştir. 1889’da Hicaz’a gitmiş ve Mekke’de ölmüştür.
Âbid, zahid, hoş-sohbet ve âlim bir zat idi. BK, IV/9
ÖMER EFENDİ (Fazıl)
Beypazarlı olduğu hâlde “Kayseriyeli” diye şöhret bulmuştu. Nakşibendî
şeyhlerindendir. 1857’de ölmüş ve Hindîler Tekkesi’nin karşısına Pınarbaşı Tekkesi’ne
gömülmüştür. Bursa’daki meşhur hareket-i arzı, vukuundan evvel haber vermiştir (KŞ). BK,
IV/9
ÖMER EFENDİ (Hacı)
Seyyid Ömerzâde’dir. 1764’te müderris idi (BS. 398/33). BK, IV/5
ÖMER EFENDİ (Hafız)
Eğinli Mustafa Paşa’nın kardeşidir. 1813’te ölmüş Bursa’da Emir Sultan’daki duvar
dibinde Mustafa Paşa’nın yanına gömülmüştür (SO. IV/468). BK, IV/7
ÖMER EFENDİ (Şeyh)
Vaizdir. Kavaklı Mescidi’nde oturup ömrünü tahsil-i ilm ü kemâle sarf eylemiş ve
hayatını va’z u nasihat ile geçirmiştir. 1592’de ölmüştür. Temenna’da Eşrefîler kabristanına
gömülmüştür (G. 199). BK, IV/3
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
-P-
PAMUK
Bursa’da pamuk alıp satmak hallaçlara münhasır iken bakkallar dahi sattıklarından
1606’da men’ edilmişlerdir (BS. 213/87). BK, IV/50
PAMUK EMİR KAHVESİ
1681’de Kayhan’da idi (BS. 357/18). BK, IV/50
PANKDÛZOĞLU
Mihaliçli eski bir ailenin soy adıdır. Bu aileden Lutfullah Ağa ve oğlu Mehmed Haşim
Ağalar meşhurdur (1810). BK, IV/50
PANBUÇUK KÖYÜ
1530 tarihli hazine kayıtlarına göre Orhan Gazi bu köyü Ferzend adında birisine temlik
eylemiş ve sonra kardeşi Hacı Murad oğlu İsa’ya kalmış ve bundan Yörgüç Paşa satın almıştı.
Miras suretiyle Yörgüç Paşa’nın oğlu Yunus Bey’e kalmış ve bunun da vefatıyla kızı Hatice
Hatun’a kalmıştır. Kapı ağalığından Turhal’a sancakbeyliğine tayin olunan Hüseyin Ağa,
Hatice Hatun’dan satın alarak İstanbul’daki Küçük Ayasofya Camii’ne vakfeylemiştir (Şimdi
bu isme tesadüf edemedim). BK, IV/50
PAPAZ AHMED EFENDİ
Bursalıdır. Uzun sakallı olması kendisine bu ismin verilmesine sebep olmuştur.
“Kavsîzâde” derlerdi. Tahsil ettikten sonda müderris olmuş, 1027/1617’de vefat eylemiştir.
Temiz ahlâklı, âlim bir zat idi (ŞN. II/448; G. 329). BK, I/72
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
PAPATYA KÖYÜ
Yenişehir kazasındadır. İznik’teki Gazi Süleyman Paşa Medresesi’nin vakfıydı. 1927’de
bu köyün 42 evi ve 174 nüfusu vardı. 1943’te bu köyün 586 seneden beri mevcut olduğu
görülmüştür. BK, IV/50
PARÇA EMİNİ
İstanbul gümrüğü mülhakatından Bursa şehrinin gümrükçüsüne fi’l-asıl “parça emini”
tesmiye olunurdu. Gümrük eminlerinin sakin olacakları mahallin ebniyesi vakf-ı hümayundan
inşa olunup bu evlerin kirası senede yirmi beş kese akçe tutmakla, bu meblağ vakfa İstanbul
gümrükleri eminleri tarafından îtâ olunmuş ve yeniden 17.6.1802’de ihdas olunan esham
faizleri dahi sahiplerine İstanbul gümrüğünden verilmesi emredilmiştir (BS. 281/106). BK,
IV/50
PARMAKSIZ EMİR
Bursa’da vakıfları olan Seyyid Hüseyin’in ve oğlu Seyyid İbrahim’in Bursa’daki
şöhretidir (1871) (BS. 112/243, 221/32). BK, IV/50
PARMAKSIZ MUSTAFA BEY
İsmail’in oğludur. Anası Abdullah’ın kızı Emine Hatun’dur. 1608 senesinde
Hudâvendigâr sancakbeyi iken, 1609 senesi Birinciteşrin ayında padişahın emriyle idam
edilmiş ve Pınarbaşı’ndaki kahvelerin hizasına gömülmüştür. Mezar taşı duvar inşaatında
kullanılmıştır. Karısı Abdullah kızı Rahime Hatun’dur. 1608 senesinde ölmüştür (BS. 217/81,
218/13).
1609 senesi Birinciteşrin ayında Anadolu beylerbeyi Mehmed Paşa tarafından Bursa
mahkemesine gönderilen Kurt Çavuş, Mustafa Bey’in Bursa Yahudilerinden Yakob oğlu
Aslan oğlu Yasef’le bazı esbab alıvermesi için elli bin akçe verdiğini ve Mustafa Bey’in katli
üzerine bu meblağın beyliğe ait olduğunu ve Mehmed Paşa tarafından Mustafa Bey’in
muhallefatına el konduğunu söylemiş, Yahudiler de inkâr etmiş ve birçok Müslümanlar da
bunlarla Mustafa Bey’in hiçbir muamelesi olmadığını ve bunun bir iftira olduğunu
söylediklerinden Kurt Çavuş bu işten kendi vazgeçmiş ve Yahudilerin incinmemeleri için
şeriat tarafından ellerine temessük verilmiştir (BS. 220/61). BK, IV/50
PARMAKSIZZÂDE
Mudanya zenginlerindendir. Eceliyle, evlâdsız olarak 17.9.1776’da Mudanya’da
ölmüştür. Seksen kese akçesi ve yirmi beş adet Mudanya gemisi, bir çiftliği ve bir yalısı ve
birçok mal ve eşyası kaldığından bunların beyliğe zaptı için sadrazam çuhadarlarından
Mahmud Ağa on gün sonra elinde bir fermanla Mudanya’ya gelmiş ve nesi varsa cümlesini
beylik namına zapt eylemiştir. BK, IV/51
PARS
Meşhur bir hayvanın adı olduğu gibi, Osmanlı hükûmeti saraylarında yapılan temizlik
işlerine de “pars” derlerdi. “Sarayda bu gün pars var” demek, “sarayda temizlik var”
demekti. Hırka-i Saadet denilen Topkapı Sarayı’ndaki Peygamberimizin emanetlerinin olduğu
daireye vaktiyle kırk kişi memur edilir, bunlardan iki kişi gündüz ve iki kişi gece nöbet
beklerlerdi. Akşamcılar Hırka-i Saadet’in bulunduğu odanın tozlarını süpürge ile alırlardı ki
buna “süpürge parsı” derlerdi. Sabah nöbetçileri dahi çinileri ve pencereleri yaş süngerle
silerlerdi, buna da “pars" derlerdi. Buradan çıkan tozlar bir bakracın içine konur ve temizlik
için kullanılan sular da, kapının yanındaki kuyuya dökülürdü.
1762 tarihinde Galata Sarayı’nda Pars kethüdaları vardı (Ata Tarihi, I/81). BK, IV/51
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
PARS BEY
Abdullah oğlu Bedreddin Mahmud Bey’in şöhretidir. Bu zat ikinci Murad zamanında
yaşamıştır. Vakfiyesinde bu zat hakkında, “Emiru’l-a’zam ve kadru’l-muazzam” tabirinin
kullanılmasından kendisinin büyük bir âmir ve kıymeti yüksek bir şahsiyet olduğu anlaşılıyor.
Çok şâyân-ı hayrettir ki bu zatın şöhreti “Bey Pars”dır. “Bey” sıfatı başta geliyor. Bunun
tedkikini dilcilere bırakıyorum. Yalnız buna “Pars Beyi” denilmesi, yukarıda izah eylediğim
veçhile “sarayın temizlik işleri beyi” manası da verilebiliyor. Ahmed Vefik Paşa’nın Lehçe-i
Osmânî’sinde; “beg”, Türkçede büyük, zengin ve kibar manasına ve “big”, amir, emir ve
tacdar manasına kullanıldığını yazıyor ki, Pars Bey vakfiyelerinde de “big” suretinde
yazılmasına göre “temizlik amiri” manası çıkarılabiliyor. Bedreddin Bey’in vakfiyesi
14.9.1445 tarihlidir. Ve aslı Topkapı Sarayı’ndaki müze arşivindedir. Bu vakfiyenin
münderecatına göre, bu da sonradan yazılmıştır. Asıl vakıfname yanmıştır. Bu vakfiyesinde
Abdullah oğlu Şerefüddin Yakub Bey’i mütevelli ve nazır tayin eylemiştir. Bundan sonra
aslah evlâda neslen ba’de neslin geçmesini ve bu nesil münkariz olursa Bursa hakimine şart
eylemiştir. Sonradan Umur Bey köyü adını alan Kozca ve Mazder köylerini hayır işlerine ve
Şehreküstü’deki zaviyesine vakfeylemiştir. Bu son vakıf yapıldığı zaman mütevellisi Hacı
Lala İsmail oğlu Musa Bey oğlu Umur Bey mütevelli idi. Bunun ifadesiyle asıl vakfiyeye lafz
ve mana cihetiyle mutabık olduğu vakfiyede tasrih edildi. Bursa Sicilleri’nde de 22.5.1555
tarihli bir vakfiyesi kayıtlıdır (BS. 53/7).
Başvekâlet Arşivi’nde bulunan Hudâvendigâr sancağı vakıflarına ait defterin bu hususa
ait kayıtları bu aile hakkında biraz malûmat vermektedir. Bedreddin Bey, Şehreküstü
mahallesinde bir zaviye yapmıştır ki bu zaviye “Yakub Bey Zaviyesi” diye şöhret bulmuştur.
Yakub Bey, Bedreddin Bey’in oğludur. 1530’dan evvel Yakub Bey evlâdından Umur Bey’in
kızı Döndü Hundî Hatun mütevellidir. Bu kadının yerine eri Hacı Lala oğlu Musa Bey’in oğlu
Umur Bey tasarruf ederdi (Kirmastı Defterindeki kayıt). 1530’da bunların evlâdı Mehmed,
Hasan, Yakub mütevellidirler. Kanunî Sultan Süleyman’dan beratları vardır. Tevliyeti evlâda
meşrut imiş. Bunların bir de kız kardeşleri vardır. Bu zaviyenin vakfından Kozca köyü,
Bedreddin Bey oğlu Yakub Bey’in bu köydeki zaviyesine vakfıdır. O tarihte köyün 31 evi
vardı.
Mazder köyü, Yakub Zaviyesi’nin vakfıdır (Kirmastı defterinde). Kanunî’den beratları
var. Bursa’daki vakıfları: Şehreküstü mahallesindeki bütün evlerin yerleri mukâtaası, Yenice
değirmen, Kazzazoğlu Bileciği mahallelerindeki evlerin yerleri mukâtaaları, kervansaray yeri,
dükkânlar yeri, Doğangözü Kervansarayı yeri mukâtaası, yarım bahçe, değirmenler, odalardan
senede 18,215 akçe hasılatı vardı.
Kanunî Süleyman’ın tasdikine iktiran eden vakfın kadrosu da şöyleydi:
Mütevelli hasılatı onda biri, diğerlerinin gündelikleri de şöyle idi. 10 nefer cüz okuyana
10 akçe, imama 3, müezzine 1, nakib, türbedar ve çerağcıya yarım, Kozca köyü imamına 1,
köy camisine 1 akçe ki cem’an 19 memur vardı. Diğer günlük masraflar da şöyle idi: Et 5,
ekmek 5, odun 2, muhtelif masraf yarım, çorba odunu 2, yemek 1,5, yağ ve hasırına yarım,
misafirhane 1, Kozca köyünün hasır ve beziri yarım akçe olmak üzere kabul ve tevzî
edilmiştir.
Kozca/Umur Bey, Mazder köylerini Murad Hudâvendigâr, kızı Erhundî Hatun’a mülk
verdi. Erhundî Hatun vefat edince kocası Bedreddin Bey oğlu Yakub Bey’e miras olarak
intikal eyledi. Yakub Bey de vakfeyledi. “Padişahın ve kadıların mektubları varsa da
yanmıştır dediler” diye köhne deftere kaydolunmuştur.
Yakub Bey de Çukurmescid mahallesi yerleri mukâtaalarını ve şehir altında Çatal
köyüne bitişik iki çiftlik yerini ve bahçe nısf mukâtaası ki cem’an 19.200 akçe eder, bunları
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
vakf-ı evlâd etmiştir. Bunlardan başka üç dükkân, bir bozahane ve bir değirmen, Balıkpazarı
kilise ve mezarının yeri ve Şehreküstü mahallesinde sekiz mumhane vakıflarıdır.
Bu aileden bazılarının vakıfları da şunlardır:
Musa Bey oğlu Umur Bey’in, 19.6.1453 tarihli vakfiyesi (BS. 194/8).
Musa Bey oğlu Koca Mehmed Çelebi’nin, 31.3.1501 tarihli vakfiyesi.
Musa Bey oğlu Koca Mehmed Çelebi’nin, Eylül 1504 tarihli vakfiyesi.
Musa Bey oğlu Koca Mehmed Çelebi’nin, 1534 tarihli vakfiyesi (BS. 40/77).
Bedreddin Bey oğlu Yakub Bey’in, 1500 tarihli vakfiyesi.
Bedreddin Bey oğlu Yakub Bey’in, Haziran ortaları 1533 tarihli vakfiyesi.
Yakub Bey
Pir Ali
BK, IV/51
PARS BEY CAMİİ VE ZAVİYESİ
Şehreküstü mahallesinde olduğundan bu ismi almıştır. Evvelâ bunu Bedreddin Pars Bey
yaptırmıştır. Oğlu Yakub Bey de birçok vakıflar bıraktığından “Yakub Bey Zaviyesi” adını
almıştır. Vaktiyle burası cami ve zaviye olmak üzere yapılmış ve sonraları da zaviye tekkeye
tahvil edlmiştir. Zaviyede gelip geçen misafirler yemek yer ve üç günden fazla kimse kalamaz
iken dervişler istilâ ve yerleşmekle tekkeye çevrilmiştir. Hicrî 1216/1801 yangınında cami ve
tekke yanmış, vâkıfın evlâdından Ahmed Baba Efendi tekkeyi şimdiki postahane ve İş
Bankası karşısında inşa eylemiş ve cami yerinde ibka edilmiştir. Cami yanında Şehreküstü
kabristanı vardır ki, birçok âlim, tarihçi ve şairler gömülmüştür. Burada Bedreddin Pars
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Bey’in ve oğlu Yakub Bey’in medfun bulundukları türbe vardır. Caminin minaresi vardır.
1904’te yolun açılması münasebetiyle kabristanın bir kısmı yola gitmiştir.
Eski devirlerde kadınlar her Cumartesi günü gün doğarken bu türbeye giderler,
mevlidler okurlar, kabrin sandukasına don, gömlek, yemeni vesaire örterler, bir hafta sonra
gidip alırlar ve muradlarına da ereceklerini zannederlerdi. Tabii şimdi kapanmıştır. Türbe de
kârgirdir. 1894’te Bursa valisi Münir Paşa zamanında mütevellisi Hacı Bahaeddin Efendi
tarafından cami ve türbe mükemmel bir surette tamir edilmiş ve ikisine de birer avize asılmıştı
(MİB. 26). BK, IV/54
PAŞA
Bu isim en evvel Osman Gazi’nin büyük oğlu Alâeddin Paşa’ya verilmiştir. O vakit
Türk kabilelerinde büyük kardeşe “ağabey” manasına “baş ağa” namı verildiğinden bu
münasebetle bu ünvan verilmiş ve giderek “paşa” suretine tahvil olunmuştur (KA. IV/3169).
Bazıları da “paşa” lafzının “pay” ile “şah”dan mürekkep olduğunu yani “pay-i şah”dan
sıygalandığını söylerler (LTC. II/32). BK, IV/55
PAŞA BABA Bk. Salih Efendi (Şeyh).
PAŞA BEY
1743’te İznik âyânı idi. İran seferi için Dikilitaş menziline erzak temin eylemiştir. BK,
IV/55
PAŞABULA HATUN
Çoban Bey evlâdından Paşalı Çavuş’un kızıdır (1513) (BS. 23/308). BK, IV/55
PAŞACIK AĞA
Yıldırım Bayezid’in ümerasındandır. Timur harbinde şehit olmuştur. Ankara’nın
Yabanabad kazasının Akçakilise köyünde medfundur (SO. II/37; BAVD. 24813). 1768’e
kadar bu köyde vakıfları vardı. Germiyan oğlunun çaşnigirbaşısı iken Yıldırım Bayezid’e
verdiği kızı Devlet Hatun’u bununla Bursa’dan gelen heyete teslim eylemiştir. Paşacık Ağa
Yıldırım’ın yanında kalmıştır. Oğlu Elvan Bey de çaşnigirbaşı olmuştur (A. 59). BK, IV/56
PAŞA ÇELEBİ
Mustafa oğlu Hoca İbrahim’in şöhretidir (1503) (BS. 19/2). BK, IV/55
PAŞA ÇELEBİ
Hoca Emir’in oğludur. Biçer oğlu Mustafa Çelebi’nin akrabasındandır (1505) (BS.
19/400). BK, IV/55
PAŞA ÇELEBİ (Mevlânâ)
Mevlânâ Ali’nin oğludur. Kendisi de alimlerdendir. 1511’de Sultaniye Medresesi
müderrisi idi (BS. 23/100). BK, IV/55
PAŞA ÇELEBİ MEDRESESİ
Bu da Kayan civarındadır. “Gökdere Medresesi” dahi derler. On iki hücresi ve bir
büyük dershanesi vardır. Üzeri kurşun kaplı iken 1629’da yalnız dershanenin kurşunları
kalmış, diğerleri satılarak kiremit örtülmüştür. 1906’dan sonda bir müddet kadınlar
hapishanesi olmuştur. Şimdi de budur. Bu medrese ve caminin idaresi için Paşa Çelebi nakit
akçe ile birçok dükkânlar ve bir debbağhane, Kaygan’da 12 dükkân, bir ahır ve azeb odaları,
Tatarlar Çarşısı’nda dükkânlar, bir tabdihhane, bir kârhane, Yoğurt Hanı civarında oda
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
BK, IV/55
PAŞA ÇELEBİ MESCİDİ
İbrahim Paşa Hamamı’yla Kız Muallim Mektebi civarındadır. Mahallenin adına nisbetle
Nalbandoğlu Mescidi dahi derler. Bu mescid camiye çevrilmiş ve muhtelif adlar almıştır. Bir
vakit, Irgandîoğlu Muslihuddin yaptırdığı için “Hoca Muslihuddin Mescidi” dahi denilmiştir.
BK, IV/55
PAŞA HATUN
Server Ağa’nın oğlu Ahmed Bey’in kızıdır (1480) (BS. 3/295). BK, IV/56
PAŞA KONAĞI
Bursa’dan gelip geçen vezirler, beylerbeyiler, mîr-i mîrânın konması için ayrılmıştır.
Çekirge’de idi (BS. 380/130). BK, IV/56
PAŞAMELEK HATUN
Kızıl Murad’ın kızıdır. Birinci Murad’ın karısıdır. BK, IV/56
PAŞAMELEK HATUN
Yıldırım’ın oğlu Emir Süleyman’ın kızıdır. İkinci Murad, Uluabad’ın Aklıkçı köyünü
buna temlik eylemiş ve bu kadın da Mehmed Paşa’nın kölelerinden Hacı Hamza’ya satmıştı.
BK, IV/56
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
PAŞA YİĞİT
Bursalıdır. 1479’da Yusuf ve Hacı Kasım adında iki oğlu vardı (BS. 3/109,166). BK,
IV/56
PAŞA YİĞİT
Bursalıdır. Meşhur Paşa Yiğit Bey değildir. 1484’te oğlu İbrahim, Ali Paşa, Mustafa ve
kızı Hatice Hatun vardı (BS. 4/126,180). BK, IV/56
PAŞA YİĞİT
Bursalıdır. 1508’de Emir mahallesindeki Kozpınar Çeşmesi suyunun ayağını Hacı
Seyfeddin Mescidi önüne iletip bir şadırvan bina eylemiştir (BS. 200/33). BK, IV/56
PAŞA YİĞİT
Bursalıdır. 1526 senesinde oğlu Hacı Yahşi’nin oğlu Pîr Ahmed Çelebi vardı (BS.
35/147). BK, IV/57
PAŞMAKÇIZÂDE Bk. Mehmed Efendi.
PAYGÂH
Hacı İvaz Paşa vakfından maruf bir ahır ki, Çelebi Sultan Mehmed’in vakfı olan “Hacı
İvaz Hanı” demekle maruf hana bitişiktir. Bu paygâhın dört yanı eskiden kubbeler olup orta
yeri açıktı. Yer yer tahta ile örtülmüştü. Şehirde yangın oldukça bu tahtalar yanarak çevre
yanındaki kubbelere fahiş zararı oluyordu. Kiremit ile dahi örtülmeye kabiliyeti olmadığından
1519 senesi Eylülünde kaldırılması için mütevelliye izin verildi (BS. 28/409). BK, IV/59
PAZAR
Bursa’da haftada iki defa Perşembe ve Pazartesi günleri, Atranos ve Keles kazalarında
Cuma günü, Tavşanlı’da Cumartesi günü ve Harmancık kazasında da Çarşamba günü pazar
kurulurdu. Bir asırdan beri böyle devam etmektedir. Ayrıca 1617’de Cumartesi günleri
Ulucami civarında pazar kurulduğu bilinmektedir. BK, IV/59
PAZARBAŞI MEDRESESİ
Bursa’da idi (1617) (BS. 332/139). BK, IV/59
PAZAR KÖYÜ
Orhan Gazi’nin İznik’te olan medresesinin ve imaretinin vakfıdır. Vaktiyle Gürle kaza
merkezi idi. Günümüzde bu köy Orhangazi kazasının merkezi olmuştur (Bk. Orhangazi). Bu
kasabada 1827’de Muradiye, Tekye, Orhan ve Şeyh camileriyle Arabzâde ve Rüstem
mescidleri vardı. BK, IV/59
PAZARLI
Osman Gazi’nin oğludur. Oğlu Murad Bey idi. Murad Bey’in de Bâlî ve Hamza Beyler
adında iki oğlu vardı. Ateri köyünde bir zaviye, mutfak ve kervansaray yaptırmıştı. Kendi
nefsi için zaviyenin kıble tarafında bir de türbe inşa ettirmiş olup evlâd ve ahfadı bu türbede
medfundur. Gitgide zaviye “Hamza Bey Zaviyesi” adını almıştır. BK, IV/59
PEK KÖYÜ
İznik’tedir. Sultan Bayezid, oğlu Mehmed Çelebi’nin ruhuna vakfeylemiştir. BK, IV/57
PEKSİMET
Vaktiyle ordunun ve donanmanın peksimetleri Bursa’da pişiriliyordu. 30.10.1660’ta
asker için peksimet tabh eden ekmekçi fırınlarının ekserisi bu seneki yangında yandığından
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ikibuçuk İstanbul kilesi buğdaydan bir kantar peksimet tabh ve her bir kantariye pişirme ücreti
yirmişer akçe verildiğinden miktar azaltılmış ve ancak iki bin kantar peksimetin tabh
ettirilerek İstanbul’a sevki emredilmiştir (BS. 317/1).
1769-1770 senelerinde Bursa ve havalisindeki on dokuz kazadan müteveffa
Cizyedarzâde Hüseyin Ağa marifetiyle yirmi beş bin kile un mübayaa edilerek on bir bin
kantar peksimet tabh ve Mudanya yoluyla sefaine yüklenerek İstanbul’a gönderilmiştir (BS.
1203/141).
1771’de asker ve donanma ve kaleler için on beş bin kantar peksimet tabh ve
hazırlayarak ve âdeti vechile beher ikibuçuk kile undan bir kantar peksimet tabh ve her
kantariyeye otuz akçe pişirme ücreti nakden verilmesi (BS. 1185/1).
1777 senesi Birinciteşrin ayının dokuzuncu günü gelen bir emirde, Bursa’dan acele üç
bin kantar peksimet tabh için iktiza eden yedi bin beş yüz kile onun eskiden olduğu gibi Bursa
ve havalisindeki kazalardan rayici üzere satın alınarak Bursa’ya nakl olundukça fırınlara
taksim ve âdeti vechile otuz akçe pişirme ücreti verilerek Mudanya iskelesine nakil işlerine
sarf edilmek üzere avans olarak on bin kuruş Bursa kadısına ve Cizyedarzâde Hacı Hüseyin
Ağa’ya gönderildiği bildirilmiştir (BS. 337/46).
1790’da Bursa ve havalisi kazalarından beher kilesi 200 akçeden bahaları nakden
verilerek 2.500 kile dakik/un mübayaa ve her bir kantarına otuz akçeden ücreti tabhiye îtâ
olunarak âdeti vechile fırınlarda beher ikibuçuk kileden bir kantar olarak beş bin kile peksimet
imâl ve konması için iktiza eden çuval dahi on beş akçeye mübayaa ve tedarik ve bir taraftan
da Mudanya’ya nakil ve oradan İstanbul’a gönderilmesi ve ilkbahara kadar tekmil edilmesi ve
22.708 kuruş kırk akçe bedeline mahsuben 7.500 kuruş rikab-ı hümayun hazinesinden
çıkarılarak mübaşirle Bursa’ya gönderilmesi bildirilmiştir (BS. 1205/134,141). BK, IV/57
PERTEVÎ AHMED EFENDİ
1751 senesinde Hikmetî Mehmed Efendi’nin ölümü üzerine, İsmail Hakkı hulefasının
asli varisleri olduğundan 10.9.1752’de şeyhliğe geçirilmiştir. Bir ay sonra kendi rızasıyla
şeyhliği Hikmetî Efendi’nin oğlu Mehmed Efendi’ye terk eylediğinden Mehmed Emin
Efendi’ye meşrut hane sükna bedeli mahlulden ve Bursa ipek mizanı mukâtaasından verilen
yirmi akçe yevmiye Pertevî Ahmed Efendi’ye verilmiştir (BAYD. 30466). BK, IV/58
PERVİZ
Abdullah’ın oğludur. 21.3.1616’da Alacahırka mahallesinde oturduğu evin çardağında
döşek içinde, kendisi, zevceleri Abdullah kızı Meleknaz ve Mehmed kızı Kerime, teber ve
kılıç ile öldürülmüş olarak bulunmuşlardır (BS. 229/4). BK, IV/58
PERVİZ BEY
1606’da Bursa’da sancakbeyi idi. BK, IV/58
PERVİZ EFENDİ
Nişancı Abdi Bey’e ve sonra da Frenk İbrahim Paşa’ya köle oldu. İbn Kemal’in
oğlundan okuyup müderris oldu. Bağdad, Haleb, Şam, Mısır, Edirne kadılıklarında bulundu.
İstanbul kadısı ve kazasker oldu. İstanbul’da Otlukçu Yokuşu’nda bir medrese bina eyledi ve
bu medrese mühimmatı için Bursa’da Sarı Abdullah mahallesinde 30 oda ve Çelebi Sultan
mahallesinde bir ev ve bir han vakfeylemiştir (BS. 382/76, 338/82). Mekke kadısı oldu ve
muahharan ayrıldı. 1579 senesi Şubatında Mekke’de ölmüş ve Hazret-i Hatice yanına
gömülmüştür. Bursa’da kürsî-i va’ziye vakfeylemiştir (SO. II/40). Birçok telîfatı vardır. BK,
IV/58
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
PEZEVENK
Zina işlerini kolaylaştıran ve araya giren kimseye, yol gösterenlere deniliyor. “Gidi”
tabiri de aynı manayı ifade eder. Eski devirlerde birisine “gidi” dendiği zaman aleyhinde
hakaret davası açılırdı. Yavuz Selim’in oğlu Kanunî Süleyman, Manisa valisi iken gönderdiği
siyasetnamede zina üzerine şu hükümler vardı: “Kız ve oğlan kaçırmak, bir eve zorla girmek,
bir kadın yahut kızı kaçırmaya teşebbüs etmek suçlarını yapanın cezası inciğinin (dizinin
altındaki incik kemiği) kesilmesidir. Kız veya kadın kaçırarak zorla nikâh ettiren, zorla
boşatılacak ve sakalı kesilerek dövülecektir. Pezevenklik edenin ise alnı dağlanacaktır.”
(Manisa sicillerinden alınmış, Belleten, sy.21-22, s.41).
22.7.1603 tarihinde Bursa yeniçeri zâbıtı Mehmed Subaşı, Kızıl Yakub mahallesinden
Mahmud kızı Senem’i ihzâr edip, mahkemede yüzüne karşı, “daima pezevenklik edip evine
fahişeler, levendler toplayıp gece ve gündüz şarap içerek fısk u fücurdan hâlî değildir” diye
şikâyet etmiş ve şahitler de: “Senem evinde daima nâmahrem ile şarap içip müslümanların
karılarını kandırıp pezevenklik edip ve birçok cariyeleri dahi bazı haramzâdelere çıkarıverip
âhar diyara gönderip satarlar ve her zaman evinde fesad ve şenaatten hâlî değildir.
Mezburenin evine gelen eşkıyanın şerrinden iki aydan beri mescidimizde yatsı namazı
kılınmaz oldu ve müezzin ezana çıktıkta taş atıp sitem ederler, korkularından kimse dışarı
çıkmağa kadir değildir. Ve Ramazan-ı şerifte de gece ve gündüz içerler. Mahallemiz emin
değildir. Eğer bu defa hakkından gelinmezse, bizim mahallede karara mecalimiz yoktur. Her
vechile izâlesi lâzımdır” demişlerdi. Âyân-ı şehirden ve ümeradan Hançerli Sultanzâde Kasım
oğlu Mahmud Bey ve daha birçok kimseler de; “Bunun fesad ve şenaati güneş gibi
meydandadır. İzâlesi lâzım ve mühimdir. Mahallelisi şerrinden aciz kalmışlardır,
müslümanları mezburenin şerrinden kurtarmak büyük sevabdır” dediklerinden şehadetleri
sicile kaydolunmuştu (BS. 204/130). Tabii, bu karar üzerine derhal idam edilmiştir. BK,
IV/59
PINARBAŞI
Bursa hisarının güneyinde ve Uludağ’ın eteklerinde bulunan bir sahaya oradan bir
suyun çıkması münasebetiyle verilmiş bir isimdir. Vaktiyle Arapça ve Farsçaya meraklı
kadılar “Serpınar, Re’sü’l-ayn, Serçeşme” gibi gülünç isimler vermişlerse de halk dilinde
adını kaybetmemiştir. Hisar’ın dışarısında Zindankapısı seddinden Yerkapı’sına kadar olan
arazinin Birinci Murad’ın kızı Nilüfer Hatun’un vakfı olduğu 1538 tarihli bir kayıttan
anlaşılıyor (BS. 45/387) .
1552 tarihli bir kayıtta; “Kale duvarı, su seddi, Düsturhan vakfı ve kabirler arasındaki
Pınarbaşı sahrası Nilüfer Hatun’un Hıdırlık mahallesi mescidinin vakfıdır” denilmektedir
(BS. 52/341).
1571’de Pınarbaşı’ndan şehre giden suyun ziyadesi Orhan vakfından iki değirmene
verilir ve değirmenler yaz kış işlerdi. Bu su çok olduğu zaman “Tarhunoğlu” demekle maruf
Bâlî oğlu Hacı Mahmud’un o civardaki taş değirmenine verilirdi (BS. 114/87).
1575’te Nilüfer vakfından kale duvarı, su seddi, vakıf evler ve “Adacık” demekle maruf
mevziye muttasıl beş arazinin vakfa asla ve kat’â faydası olmadığı düşünülmüş ve Ahmed
oğlu Mustafa Çelebi’ye yılda 100 akçe ile mukâtaaya verilmiştir (BS. 126/200).
Aynı sene, Bursa ahâlisinden birçok kimseler mahkemeye giderek burasının kiraya
verilmesine itiraz etmişler; vakfiyesi görülmüş, sarahat olmadığı hâlde şahitler ve davacılar:
“Burada bayram günlerinde şehir halkı cem’ olup nice fukara taam pişirip ve bazı kimseler
meyve getirip Müslümanlara satarak geçinmektedirler. Başka günlerde de erkek ve kadınlar
esbablarını ve bezlerini getirip akarsuda yıkar ve bu sahraya serip kuruturlar. Bursa’nın
fethinden beri burası böylece tasarruf edilir. Bayram günlerinde ve sair zamanlarda burası
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
arasında kavga çıkmasına ve ahâlinin iki taraf olmasına sebep olmuştur. Kürsüde vaaz
verirken iyi Türkçe söylemediğinden Fars diliyle bir şeyler söylemiş ve ahâli anlayamamış,
nihayet bir tercüman bulmuşlar ve iki taraf olan ahâliyi teskin için hükûmet, Cezerî Kasım
Paşa Medresesi’nde murafaa için bir meclis kurmuştur (G. 86). Bu mecliste yine mesele
halledilememiş ve hatta her iki taraf, camide, aynı zamanda usüllerinin icrasına
kalktıklarından birçok kavgalar ve döğüşmeler de olmuştur. Rumeli Yenişehiri’nde irşada
meşgul Emir Sultan halifesinden Şeyh Hacı Halife o sırada Bursa’ya gelerek halka nasihatle
Abdurrahman Efendi’ye tâbî olmaya teşvik eylemiş ve ahâlinin çoğu Abdurrahman Efendi
tarafına geçmiştir. Pîr Emir’in ahbablarından ve Bursa’nın sayılı zenginlerinden Hoca
Alizâde, Musa Baba semtinde bunun adına bir mescid ve bir de zaviye yaparak aradaki bu
anlaşmazlığı gidermiştir. Burada ibadetle ve halkı ibadete teşvik ve irşad ile vakit geçirmekte
iken ölmüştür. İlim ve kemâl sahibi imiş. Molla Yegânzâde Yusuf Bâlî’nin oğlu İbrahim
Ahmed Efendi bu mescidi camiye tahvil eylemiş ve Pîr Emir’in kabri üzerine bir de büyük
kubbe bina eylemiştir. O zamanki inanışa göre bunun türbesini ziyaret edenler emellerine nail
olurlar ve bahtı kapalı, kısmeti çıkmayan kızlar ve dul kadınlar Cuma günü ziyarete gelirler,
bazı eşyalarını ve daha ziyade donlarını müezzine verirler, müezzin salâ verirken minareden
atar, aşağıda Türbedar Efendi alır, mezada çıkarır ve sonra da sahibine iade ederdi.
Ekseriyetle de tesadüfî olarak kısmetleri çıkarmış. Türbede yalnız yatmaktadır. Türbenin
dışarısında Şeyh Ali ve Şeyh Sabit Efendiler medfundur (DŞ). Ve Musa Baba mahallesinin
üst tarafındadır. Burasının evvelce adı Hatun köyü iken “Pîr Emir” olmuştur.
11.7.1513’te Pîr Emir Mescidi’nin Emir Sultan’a uzak mesafede bulunduğu ve bu
mescide yakın bir yerde cami olmadığı belirtilerek Cuma namazı kılınmasına izin verilmesi
İstanbul’a yazılmıştı (BS. 25/138).
Hoca Ali oğlu Hoca Mahmud’un oğlu Hoca Mehmed, bu mescide on bin akçe, bir
değirmen ve Hacı Ali mahallesindeki dört evi 1576’dan evvel vakfeylemişti (BS. 263/25).
1634’te mescid kubbesi ve eteklerindeki kurşunlar ve türbe kapısının tarafındaki
sofaların tuğla döşemeleri, tırabzanları ve türbe kapısı karşısında biribirine bitişik beş hücre
ve hücrelerin karşısında altlı üstlü iki hücre 5.575 ile tamir edilmiştir (BS. 252/21). BK, IV/61
PÎRÎ
Azeb Bey mahallesinden İlyas’ın oğludur. 1519’da padişah tarafından gelen bir emirde
Edirne’ye yarar, kâmil boyacı gönderilmesi emredildiğinden Alaca Mescid mahallesinden
Ahmed oğlu Mahmud ile beraber Edirne’ye sevk edilmiştir (BS. 28/5). BK, IV/63
PÎRÎ (Silk Pîrî)
Bursalıdır. Evlâd ve ahfadının adları tuhaf olduğundan şeceresini yazıyorum. 1479’da
hayatta idi (BS. 3/141).
Şeceresi şöyledir:
Silk Pîrî
Yahşi Oruç Gazi
Ahi Yaylı Beyi Yağmur
Ali Hamza İlyas Ramazan Musa
Mehmed
Züleyha
BK, IV/62
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
PÎRÎ (Şeyh)
Mevlevî şeyhidir. İkizceler ağnamı mukâtaasından verilen 15 akçeyi almakta sıkıntı
çektiğinden beytülmal mukâtaasından verilmesi 1633’te emredilmiştir (BS. 251/103). BK,
IV/64
PÎRÎ BEŞE
Mustafa’nın oğludur. Bursalıdır. 1658 senesi İkinciteşrin ayında Ada köyünde
düşmanları tarafından katledilmiştir. Mehmed, Ali, Fatma adında üç evlâdı ve Abdünnebi kızı
Amine Hatun adında bir karısı vardı (BS. 333/107). BK, IV/64
PÎRÎ ÇAVUŞ
Hacı Mehmed’in oğludur. Bursalıdır. İnegöl madeni emini iken katledilmiştir. Hanife ve
Raziye adındaki kızlarına 1587’de Mahmud Ömer Çelebi vasi tayin edilmiştir (BS. 173/31).
BK, IV/64
PÎRÎ ÇAVUŞ
Mehmed’in oğludur. 1593’ten 1612’ye kadar Bursa hassa harc emini idi (BS. 189/75,
214/37). BK, IV/64
PÎRÎ ÇELEBİ
Mevlânâ Mehmed Şah oğlu Muhyiddin Çelebi’nin oğludur (1486) (BS. 3/171). BK,
IV/63
PÎRÎ ÇELEBİ
İnebey’in oğlu merhum Hızır’ın oğludur. Fatma ve Hatice adında iki hemşiresi vardı.
1490’da Mekke yolunda ölmüştür (BS. 8/31). BK, IV/63
PÎRÎ ÇELEBİ
Hoca Kâbûnî oğlu Hoca Mehmed Çelebi’nin oğludur. 1491’de ölmüştür. Karısının adı
Melek’dir (BS. 8/404). BK, IV/63
PÎRÎ ÇELEBİ
Bursalı İshak Çavuş’un oğludur (1498) (BS. 5/319, 16/214). Kendisi ulemadandır.
Mevlânâ Hasan Çelebi ve Münevver adında iki kardeşi vardı (BS. 17/265). Anaları Murad
Çavuş’un kızı Hundî Hatun’dur (BS. 19/17,425). BK, IV/63
PÎRÎ ÇELEBİ
Hacı Hızır’ın oğludur. 1519’da oğlu Hızır Şah hayatta idi. BK, IV/63
PÎRÎ ÇELEBİ
Veli Şemseddin mahallesinden Yakub’un oğludur. 11.8.1550’de ölmüştür. Dört oğlu, üç
kızı ve karısı Mehmed kızı Belkıs kalmışlardır. Muhallefat olarak 628.531 akçe bırakmıştır.
Ölümünden evvel yaptığı vasiyette 3.000 altın kervansaray inşasına, 6.000 akçe vakfeylediği
mescide, 6.000 akçe Setbaşı köprüsüne, 2.000 akçe Setbaşı köprüsünün tamirine bırakmıştır
(BS. 61/53). 1537’ye kadar Yıldırım vakıflarının mütevellisi idi (BS. 45/113). Çocuklarının
adları şunlardı: Mehmed Çelebi, Mustafa Çelebi, Ahmed Çelebi, Mahmud Çelebi, Hânî, Aişe,
Fatıma ve Rabia. BK, IV/63
PÎRÎ ÇELEBİ
Bursalıdır. Ali Çelebi’nin oğludur. Ebulkasım Efendi’nin kardeşidir. Oğulları Mevlânâ
Mahmud Çelebi ve İbrahim Çelebi’dir. 1586’da Medine’de ölmüştür (BS. 173/61). BK, IV/64
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
PÎRÎ KADI
Yavuz Pîrî Efendi’nin şöhretidir. Babasının adı Mehmed’dir. İkinci Bayezid zamanında
Kadı Mahmud Efendi’nin hafidi ve babası Hasan Can Efendi’nin hemşirezâdesi ve damadı
olmakla Hoca Efendi tarafından terbiye edilmiştir. Müderris ve 1584 de Eyüb kadısı iken bir
dava için padişahı kızdırdığından azledilip Yedikule’ye hapsedilmiş ise de padişahın muallimi
şefaat ederek affettirmiştir. Galata kadılığına tayin edildi. 1587 senesi Haziranında Bursa
kadılığına tayin olunmuş ve 1588’de vefat etmiş ve Emir Sultan’ın batı tarafına gömülmüştür.
Zalimleri tutmakta ve siyaset etmede kılıç gibi olduğundan Yavuz Pîrî Efendi demekle şöhret
almıştı. Şairlerden birisi: “Havf etmesin mi kimse, Yavuz’dur efendimiz” demiştir (G.302).
BK, IV/64
PÎRÎ KADIZÂDE MEHMED EFENDİ
Bursalıdır. Müderris ve Ulucami’de dersiâm iken, 30.12.1710 Çarşamba gecesi ölmüş
ve Emir Sultan yolunda Nimetullah Veli meşhedi mukabelesinde gömülmüştür. Şeyh
Mehmed Mısrî’den inabet almıştı. Âlim, fazıl sûfîlerden idi (G. 42). BK, IV/65
PÎRÎ MEHMED ÇELEBİ
“Pîrî Mehmed Efendi”, “Pîrî Çelebi” dahi derler. Bursalıdır. Hünkâr imamı Abdülkerim
Efendi’den ve padişah muallimi Sadeddin Efendi’den ders görmüştür. Müderrislik yaptı,
Diyarbakır, Manisa ve Sakız mollası oldu. 1620 senesi Temmuzunda ölmüştür. Temiz ahlâklı,
âlim, edîb ve hayırlı bir zat idi (SO. II/45; ŞNZ. 362). BK, IV/64
PÎRÎ MEHMED PAŞA
Amasya’da doğmuştur. Mevlânâ Muhyiddin Cemal’nin oğludur. Yavuz zamanında
1517’de sadrazam olmuştur. 12.9.1519’da Bursa’ya İbrahim oğlu Hacı Mustafa’yı vekil
göndererek Hacı Habil oğlu Bâlî Çelebi’den elli bin akçeye Akbıyık Çayırı denilen mahalde
bir bahçeyi satın almış ve Pınarbaşı’nda bazı dükkânlar yaptırmıştır (BS. 28/423). İstanbul’da
camisi, medrese, imaret ve tabhanesi ve Silivri’de camisi vardır. Silivri’de medfundur (SO.
II/43). BK, IV/63
PÎR MECİD
“Hemşinzâde” demekle maruftur. Oğullarının adı Aziz ve Mevlânâ Pîr Mehmed Efendi
idi. Aziz’in oğlu Mehmed Çelebi’nin vakıfları vardı (BS. 170/24). BK, IV/65
PÎR KALEM HOCASI MEHMED EFENDİ
Pîr Kalem adında bir şahsa muallim olduğundan bu şöhreti almıştır. Müderrisliklerde
bulunmuş ve 1711’de ölmüştür (G. 422). BK, IV/65
PÎR MEHMED
Ahi Aydın oğlu Hacı Mehmed’in oğludur. 1511’de “Yatçı Mehmed” diye meşhurdu
(BS. 27/103). BK, IV/65
PÎR MEHMED ÇELEBİ
Kadifeci Timurtaş’ın oğludur. Anası Kumru Hatun’dur. 15.10.1513’te Hacı İlyas
mahallesinde ölmüştür. Abdürrezzak ve Mevzune Hatun kardeşleridir. Abdülkerim, Aişe,
Şahnisa, Aynîşah, Hanımşah, Hûbân Hatunlarla da baba bir kardeştirler. Vefatında 158.105
akçe muhallefat bırakmıştır (BS. 24/84). BK, IV/65
PÎR MEHMED ÇELEBİ
Mevlânâ Bedreddin’in oğludur. 1521’de vakıfları vardı. BK, IV/65
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Yenişehir’de Baba Hamamı denilen bir hamamı vakfetmiştir. Ayrıca her sene Yenişehir’de
padişah ambarından senede 95 müd buğday ve pirinç de veriliyordu.
1701 senesinde Bektaşîler, isimlerinde “baba, derviş, dede, sultan” gibi kelimeler
bulunan bütün zaviye ve türbelerin Bektaşî olduğunu iddia ederek zapt eylemişlerdi. Burası da
altmış seneden beri harap ve boş ve evliyaullah ayini icra edilemediğinden Bektaşîlerden
Elbistanlı Derviş Hacı Ahmed, zaviyeyi tamir edip gelip geçenleri doyurmuş ve türbenin
kandilini yakarak zaviyedarlığını almış ve burasını Bektaşî tekkesi haline koymuştur.
1804 tarih numaralı bir kayıt dahi “Yenişehir’de Postinpuş Baba demekle maruf Seyyid
Mehmed Buhârî’nin Bektaşî zaviyesi” denilmesinin sebebi işte bu değişikliktir (BAVD.
3240).
1815’te zaviyedarı olan Osman oğlu Mehmed Baba, vakfın toplanıp ambara depo edilen
zahiresini zapt ederek kimseye bir şey vermediği gibi, vakıftan vuku bulan mahlûlât yine
vakfa ait iken, bunu dışarıdan bazılarına sattığı için şikâyet edilmiş ve Bursa’da mahkeme
olunması emredilmişti (BAVD. 11951, 18786).
Postinpuş Baba’nın adı da Mehmed Kumarî oldu.
1840’ta zaviyedar Elbistanlı Ahmed arzıhâl ederek padişah ambarından tayin olunan
kırk beş müd buğday ile altı müd pirincin uzun zamandan beri verilmediğini inha ve
verilmesini rica eylemiş ve defterdarlık bu muamelenin yüz seneden beri meskut kaldığını
iddia etmiş, Sultan Abdülmecid de bu takririn bâlâsını kırmızı mürekkeple ve kendi el
yazısıyla “müddet-i malum olmak iktiza etmez mi” diye yazmıştır.
7.10.1850’de Postinpuş Baba Dergâhı mükemmelen tamir olunmuş ise de
vakfiyesindeki iradı şunun bunun elinde kalıp, taamiyesi için bir habbe bile kalmadığı Kadirî
şeyhlerinden zaviyedarı İsyanî Baba Efendi’nin istidâ eylemesi üzerine vakıf kayıtlarına
bakılarak evvelce taamiyeleri aynen verilip vakfiye mucibince senelik, gündelik, bayramlık ve
Receb ve Şaban ve Ramazan aylarında buğday, pirinç, sade yağ ve balmumu ve zağferan ve
saire bedeli olarak senede 18.496 kuruşa baliğ olup şart-ı vâkıf üzere zaviyedar ve
hademelerine ve saireye verilmesi lâzım gelmiş ise de, Vukuf köyünün hasılatı 1.550 ve
hamamın senelik icarı 40 kuruş olup cem’an 1.590 kuruş varidatı olduğu bin yüz doksan
dönümden ziyade tarla, bahçe ve sairesi varsa da, şunun bunun tasarrufuna geçerek maliyeden
tahsil edilmekte bulunduğu ve zaviyede Mehmed Buhârî ile sair zevat medfun olduğundan
1850 senesi Eylülün on altıncı gününden itibaren Yenişehir kazası emvalinden şehriye beş
yüz kuruş tahsisi, Vukuf köyünün hazineden idare edilmesi ve hasılatına mukabil dervişlerin
taamiyesi olmak üzere tahsil edilen ve yukarıda zikrolunan beş yüz kuruşun zaviyedara
verilmesi emredilmiştir (BAVD. 15417). BK, IV/67
PRUSYAS
Bu isimde Bitinya kıtasında iki hükümdar gelmiştir:
1- Topal Prusyas: Milâttan önce 237 tarihinden 192 tarihine kadar 45 sene hüküm
sürmüş ve Bergama hükümdarı Atala ve Bizans Cumhuriyeti ile harbedip memleketini istilâ
etmiş olan Gulvaları, yani eski Fransız ahâlisinden bir kısmını ihrac eylemiştir.
2- Birincinin oğlu ve varisi olup Avcı lakabıyla milâttan önce 192’den 148 tarihe kadar
44 sene hüküm sürmüş, meşhur Anibal’ı sarayına kabul etmiş ve bunun yardımıyla Bergama
hükümdarı Ömen/Eumenes’e galebe çalmış ve Bursa’yı tahkim ettirmiş iken, kendisi
düşmanları olan Romalılara teslim etmeye razı olarak Anibal’ı yola çıkarmış ve Anibal da
Gebze civarında kendisini zehirleyerek öldürmüştür. 167’de ittifak talebiyle Roma’ya gidip
alçakça harekette bulunmakla kadrini tenzil etmiş ve avdetinde bazı memleketler zapt eylemiş
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ise de Romalılar tarafından uyandırılan bir isyanda yaralanarak ölmüştür. Bursa şehrinin
banisi bunlardan birisidir (KA. 1509). Bk. Bursa. BK, IV/69
PUL
Vaktiyle geçen bir nevi nakiddi. 1581 senesi Şubatında Bursa’ya İstanbul’dan
gönderilen yeni puldan bezzazlara beş bin altmış akçe pul verilip nısfı Yahudilere ve nısfı
Müslümanlara verilmiş ve tamamen tahsil olunarak pul emini İsmail Bey’e teslim olunmuştur
(BS. 132/145).
1583 senesinde İstanbul darphanesinde kesilen puldan sol ulûfecilerden İsmail “havale”
tayin olunup “füls” ile gönderildi. “Elindeki deftere bakıp, Bursa’ya ne miktar pul tevzî ve
tayin olunmuş ise olageldiği üzere çarşı halkına âdet ve kanun üzere biri bir pul ve sekizi bir
akçe hesabınca dağıtıp akçesini bî-kusur tahsil eyleyip hazine-i âmireye gönderilmesi ve
Bursa’daki yeni pul tevziinden sonra eski pul ile satu-pazar edilmeyip yeni pul ile satu-pazar
eylemeleri tenbih” edilmelidir (BS. 152/218). BK, IV/69
PULLU ÇELEBİ (Şeyh)
Hacı Halife’nin yerine gelmiştir. 1493 Eylülünde İkizceler ağnamından günde yetmiş
akçe almakta idi (BS. 10/154). BK, IV/69
-R-
RABİA HANIM
Hamza Bey sülâlesinden Derviş Paşa’nın kızıdır. İnegöl’ün Hamza Bey köyünde sakin
idi. Bursa’ya gelmiş ve Hoca Alizâde mahallesinde misafir iken 1760 senesinde vefat
eylemiş, 282.905 akçe muhallefat bırakmıştır. Mirasına Âbidin Paşa oğlu Abdülkerim, Osman
ve Ömer Beyler konmuşlardır (BS. 394/4). BK, IV/70
RABİA HATUN
İskender’in kızıdır. Mecnun Dede mahallesindendir. 1574 senesi Temmuzunda Ahmed
oğlu Budak’ı İstanbul’a gönderip kendisine bir cariye alıp getirmek üzere bir miktar para
vermişti. Budak, İstanbul’da bunun verdiği para ile bir cariye alıp getirirken kendisine nikâh
etmiştir. Rabia Hatun mahkemeye müracaatla kendisinin rızası olmadığını söyleyerek nikâhın
feshine ve ayrılmalarına hüküm almıştır (BS. 118/136). BK, IV/70
RAD AKÇESİ
Yahudilerden âdet-i kadime ve kanun üzere her sene beylik için 4.800 rad akçesi almak
âdet olduğundan 1587 senesine ait rad akçesi tamamen hassa emini Osman Çavuş’a teslim
edilmiştir (BS. 170/145). BK, IV/77
RAİF EFENDİ
Tüccardan Fesçi Ata Bey’in oğludur. İstasyon caddesindeki Hasan Paşa Camii harap
olup birçok zaman kapalı kaldığından yeniden tamir ve inşa ettirmiştir. 1897’de bu camiyi
umuma açmıştır. BK, IV/72
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Kanunî Sultan Süleyman’ın huzurunda okumuş, ihsanlara nail olmuştur. Zahirî ilimlerle
meşgul olmuş, tabiatı temiz ve zihni doğrudur. Şiire mail ve gazelde bedelsizdir. Bir müddet
büyüklerin iltifatlarından mahrum kalmış ve 1567’de Yenişehir’de müderris iken vefat
eylemiştir. Yahya Bey’e nazire olarak yazdığı “Şah u Geda” ismiyle bir manzumesi, pek çok
eş’ârı vardır. Molla Câmî’nin Tuhfe’sini Türkçe’ye çevirmiştir. Daha birkaç eseri vardır.
Güzel yiğittir (Sehî Tezkiresi, 129; G. 468, SO. II/375; OM. II/180; KA. 2270). BK, IV/72
RAKABE
Bir vakfın tamirine iradı kâfi gelmezse, vakfın mahsulünü tamire sarf eylemek üzere
rakabe tutup tamir edilinceye kadar vakfın mürtezikalarına bir şey verilmez. Tamiri bitip
rakabe tamam olunca tekrar emir alınarak mürtezikaya verilir. Rakabe muvakkat mahiyette
olur. BK, IV/73
RAKIM
Bursalı şairdir. İsmail Hakkı Hazretlerinin oğlu Mehmed Şah Hakkı’ya 1726’da tarih
söylemiştir. BK, IV/72
RAKIM İBRAHİM EFENDİ
Bursalıdır. Şair ve malûmatlı bir âlim zattır. Ali Paşa Camii’nin imamı ve şer’iye
mahkemesinin ikinci kâtibi idi. 1749’da ölmüş ve Pınarbaşı’na gömülmüştür. Gayr-i matbu
divançesi ve Fatih’den zamanına gelinceye kadar Bursa kadılarının hâl tercümelerini gösterir
eseriyle “Vâkıât-ı Mısrî”, “Menakıbname-i Niyazî-i Mısrî” adında iki eseri ve “Lügat-i
Hayatü’l-Hayvan” adlı eserleri vardır (OM. II/189; SO. II/365; KA. 2251). BK, IV/72
RAMAZAN
Arabî aylarından bir ayın adıdır. Türkler yalnız Muharrem, Safer, Receb, Şaban,
Ramazan, Bayram adlarını erkekler için kullanır. Daha doğrusu çocuk bu aylardan hangisinde
doğarsa o ayın adı çocuğa takılır. BK, IV/73
RAMAZAN
1559’da pabuççular ve kavaflara, bu işlerde çok bilgili ve mütehassıs olduğundan, şeyh
tayin edilmiştir. BK, IV/73
RAMAZAN
Cansızoğlu (1615). BK. Külâbî.
RAMAZAN
Hassa mimarbaşısı Hüseyin Ağa’nın mektubuyla 21.6.1688’de Bursa ve havalisi
mimarbaşılığına tayin edilmiştir (BS. 363/39). BK, IV/74
RAMAZAN (Den Den)
Kocaeli’ndendir. Müderrislik yapmış, Kütahya, Konya ve Kite kadısı olmuş ve
Bursa’da Vaiziye Medresesi’nde müderris iken 1629’da vefat eylemiştir. Ahlâkı temiz ve
âlim bir zat idi (ŞNZ. II/500). BK, IV/74
RAMAZAN (Hacı)
Umur Bey köyündedir. Evlâdına bir tuzla vakfeylemiştir (BAVD. 25401). BK, IV/73
RAMAZAN (Hacı)
Ali’nin oğludur. Mimardır. 1551’de İbrahim Paşa Hamamı’nın külhanını 2.210 akçeye
tamir etmiştir (BS. 68/48). BK, IV/73
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
RAMAZAN (Hacı)
Bursalıdır. Oğlu Mehmed, Irgandı köprüsünü yaptıran Ali oğlu Hoca Muslihuddin’in
kızı Müslime Hatun’un kocasıdır. Habiboğlu Mescidi’nde sabah namazından sonra bir cüz
okunması için 1551’de vakıflar tayin eyledi. BK, IV/73
RAMAZAN BABA
Aydınlı ve bir kayda göre de Akkirmanlıdır. Seyahate çıkarak Bursa’ya gelmiş ve
Sekeleme (Işıklar) mevkiinde yerleşmiştir. Zeyniye tarikatı şeyhine aşk u niyaz ederek tarikat
usüllerini tekmil eylemiştir. Daima abdestli gezer ve ezanın okunmasını beklerdi. 1620’de
ölmüş ve Ramazan Baba Tekkesi’ne gömülmüştür (G.230).
Tekkeye birçok vakıflar bırakmıştır. Allah’ı bilen bir zat idi. Ahşab bir türbesi varsa da
o da yıkıldı. Ramazan Baba’nın buradaki zaviyesi daha evvel Simavna kadısı oğlu Bedreddin
Efendi’nin yaptırdığı bir cami idi. Bektaşîlerin eline geçmekle camiyi meydan odasına
çevirmişler ve mihrabı kaldırmışlardır. Yeniçerilerin kaldırılması ve Bektaşî tekkelerinin
yıkılması esnasında bu tekke de yıkılmış ve enkazı satılmıştır. Bursa’nın âyân ve eşrafı
hükûmete ve mahkemeye müracaat ederek burasının tekke olmayıp cami olduğunu ispat
etmişler ve yeniden camiyi inşa etmişlerdir. Harap olan bu mescid de yıkılmış, Şeyh Sabit
Efendi tekrar tekkeyi inşa ettirmiştir. Bu da yıkılmış ve orada yerleştirilen muhacirler için
ufak bir mescid yapılmıştı. Son zamanlarda bu da yıkıldı. Arsasını evkaf satmış, bu suretle ne
tekke kalmış ve ne de türbe (DŞ; BAVD. 21529; VD. II/408).
1845’te Bursa valisi Mustafa Nuri Paşa, Ramazan Baba Zaviyesi derununda Allah rızası
için bir mescid yaptırmış ve mescidin cemaati çok olduğu gibi etrafında dahi cami
bulunmadığından mescid 1273/1856’da camiye tahvil edilmiştir. BK, IV/73
RAMAZAN ÇAVUŞ
Kite kazasındaki Has Boğa Çavuş’un mütevellisi Ali’nin dedesidir. Ali, 1746’da
ölmüştür (BS. 384/81). Abdüsselam oğludur. Oğlu Hamza ve torunu Ali vardı. BK, IV/74
RAMAZAN EFENDİ
Şam müftüsü Hintli Abdullah Efendi’nin oğludur. “Hindîzâde” diye meşhurdur.
Bursa’da doğmuştur. Muîdzâdelerden ilim, tahsil edip müderris olmuş ve Trablus, Şam ,
Kütahya kadılıklarında bulunmuş, Bursa’ya gelmiş ve kırk gün sonra 1653 senesi Eylülünde
Bursa’da ölmüştür. Pınarbaşı yakınındaki Vezirîoğlu Mescidi mihrabı yakınına babasının
kabri yanına gömülmüştür. İlim deryası denecek derecede âlim idi (G. 354). BK, IV/74
RAMAZAN EFENDİ
1662’de Yıldırım Darüşşifası’nda başhekim idi (BS. 384/34). BK, IV/74
RAMAZAN EFENDİ (Mevlânâ)
Bursalıdır. Konya kadılığında bulunmuştur. Şark seferlerinde ordu-yı hümayunda
bulunarak çok hizmeti görülmüş olmakla oğulları Mevlânâ Abdullah ve Şeyh Mehmed’e
İkizceler ağnamı mahsulünden onar akçe yevmiye tahsis edilmiştir (BS. 187/209). BK, IV/73
RAMAZAN TOPU
7.2.1845’te Hudâvendigâr müşiriyetine gelen bir emirde: “Osmanlı memleketinde,
sahilde ve kale olmayan mahallerde, Ramazan ayında iftar ve imsak vakitlerinden maada
bayramlarda ve bazı sevinçlerde ve müşirler ve mutasarrıfların tebeddülatında, eyalet
merkezine duhullerinde vesair bahaneler ile atılan top masrafları mahalli emvalinden sarf ve
îtâ olunmakta ve bu hâl beyhude yere hazineye zararı mucib görünmekte olduğundan, bundan
sonra kale olmayan kazalarda Ramazanın iftar ve imsakini ilân için yüz dirhem barut
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
doldurularak bir kıt’a top atılması ve masrafının mahallinden verilmesi ve sair günlerde top
atmak suretiyle zaid masraflar vukuuna meydan verilmemesi ve her hâlde tasarrufa riayet
olunması hakkındaki emir Bursa’ya gelmiş ise de Hisar’da her sene Ramazan’da iftar ve
imsaki ilân için top atmak âdet olduğu ve Bursa büyük bir şehir olduğundan yüz dirhem barut
ile atılan topun her mahalden işitilmeyeceği âşikâr olduğundan bu topa en aşağı üç yüz
dirhem barut doldurulması lâzım geleceği Hudâvendigâr meclisinden mazbata ile inha
olunmuş ve iktizası tophane-i âmire müdürü beyden sorulduğunda, topun ziyade şemateti,
barut ve palastoryası âdetten ziyade sıkıştırılmakla hasıl olmakla barutun ziyadeliği ile hasıl
olmaz” dediği bildirilmiştir, denilmektedir (BAVD. 43917). BK, IV/75
RAMİ EFENDİ
Bursa bedesten kâhyasının oğludur. Şeyhulislâm Veli Efendi dairesindendir. Tâlik
yazısını 1768’de vefat eden Mustafa Tayyib Efendi’den öğrenmiştir. Hattat olmuştur.
Kemankeşlikte ve sair maarif işlerinde dahi emsalsizdi (TH. 733). BK, IV/75
RAPOR
Osmanlı hükûmetinde cinayetler hakkında rapor yazmak eskiden beri cari idi: 1572
senesi Ağustosunda Tomar oğlu İbrahim adında bir taşçı, Gökdere’de Soğuk Pınar mevziine
taş çıkarmaya gitmiş ve orada ölüsü bulunmuştur. Mahkemeden ve mutasarrıf tarafından
gönderilen kişiler keşifte bulunmuş ve raporlarında; “Cesed görüldükte karnı yarılıp
işkembesi ve cemi’ bağırsakları dışarı çıkıp beli ve oyluğu kırılmış bulunup ve yanındaki
büyük bir taşta çokluk kan bulunup bunlardan başka kılıç, bıçak ve gayrı nesne yarasından
yara bulunmamıştır” demişlerdir (BS. 116/51).
23.4.1615’te gelen bir emirde: “Hudâvendigâr sancakbeyi Mehmed Bey İstanbul’a
adam gönderip, Bursa kazasında bazı eşkıya ve haramzâdeler kavga edip yollarda ve evlerde
adam katl ve cerh edip, sulh ve siyasete memur olanların haberi yok iken Bursa kadısı ve
diğer kadılar her biri birkaç bin akçe alarak ve buradan düştü ve gayrı bahane etmekle
bildikleri gibi keşfedip, fesad sahiplerinin ellerine temessük vererek eşkıyanın fitne ve fesadı
çoğaldığını bildirmiş olduğundan bundan sonda mirlivanın subaşıları hazır olmadan onun
gibi yaralanarak ölen kimselerin cesedleri keşfolunmaya diye evvelce emir verilmiş iken
dinlemeyip nâibleriniz birkaç akçe almakla ehl-i fesada verdiklerinden bundan sonra subaşı
olmadan keşif yapılmaya” diye emredilmiştir.
1649’da Bursa esircilerinden İsmail oğlu Mahmud Beşe, yine esircilerden Dede oğlu
Ahmed’i dava edip yüz gün evvel Mariye adında bir cariyeyi ayıpların cümlesinden salim
olmak üzere yüz yirmi riyalî kuruşa satın aldığını, halbuki cariyede “südde” tabir olunur eski
bir maraz olduğunu iddia eylemiş ve Bursa’da başhekim olan Mehmed Efendi mahkemeye
çağırılarak cariye muayene ettirilmiş, südde marazı bulunduğunu ve bu hastalığın eski
olduğunu söylemiş ve yine etıbbadan diyaneti ile meşhur Abdurrahman oğlu Ali Çelebi ve Ali
oğlu İbrahim dahi mahkemede; “Südde marazı kadim olup yüz günde hadis olur ayıp değildir,
beş altı ayda ancak hasıl olur, eski ayıptır” demeleriyle cariye, satan adama iade edilmişti
(BS. 272/104).
RAŞİD EFENDİ
1763’te ölen Çarşamba Tekkesi şeyhi Kasım Efendi’nin yerine şeyh tayin edilmiş,
1782’de vefat eylemiştir. Daima zikir ve tevhid ile meşgul olurdu. Kendi okuyup yazması
yoksa da safdil, samimiyeti hoş, melek yaradılışlı bir zat idi. Üçkozlar şeyhlerine mensuptur
ve o ailedendir. BK, IV/77
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
RAŞİD EFENDİ
Hammamîzâde’dir. İstanbul kadısı iken padişahın rızasına aykırı hareket eylediğinden
1816 senesi Nisanında Bursa’ya sürülmüştür (BS. 1272/4). BK, IV/76
RAŞİD MEHMED EFENDİ
Bursalıdır. “Bakırcızâde” diye meşhurdur. 1780 tarihinde doğmuştur. Nüzhet Osman
Efendi’nin oğludur. 1816’da Bursa’da ölmüş ve Molla Fenarî Camii’nin batı tarafındaki
babasının mezarı yanına gömülmüştür. Bakırcılık sanatıyla meşguldü. Kendisi şairdi.
Müretteb divançesi ve “Zübdetü’l-Vekâyi’ der-Belde-i Celîle-i Bursa” adında Bursa’ya
müteallık mufassal bir vefeyatnamesi vardır. Kendi el yazısıyla yazılan bu kitabı, adliye
emeklilerinden iken vefat eden Mecdi Efendi ailesinden merhum tarihçi Ahmed Tevhid Bey
satın almış ve Ahmed Tevhid Bey de Türk Tarih Kütüphanesi’ne satmıştır. Bu kitabın bir
kopyası Fatih’te Millet Kütüphanesi Ali Emirî Efendi kitapları arasındadır. Nakşibendî
tarikinden idi. Şu beyit onundur:
Ehl-i Hak zerre-i havâdisle mükedder olmaz
Kîl ü kâli de cihanın kuru kavgadandır (KA. 2245, OM. II/196). BK, IV/76
RAŞİD MEHMED EFENDİ (Seyyid)
Bursalıdır. Müderrislik yaptı. Maraş kadısı oldu. 1857’de Beyrut mollası idi
(SO.II/355). BK, IV/77
RAUF EMİN EFENDİ
Bursalıdır. Sesi güzel hafızlardandır. Salihzâde Esad Efendi’ye imam olmuştur. 1813’te
padişaha imam oldu. 1821 senesi Nisanında ölmüştür. Üsküdar’da duvar dibinde medfundur
(SO. I/424). BK, IV/82
RECEB
Bursalıdır. İvaz’ın oğludur. Heft renk boyacı taifesinin 1684’te kethüdaları idi. Boyanın
has olmasına ve bakam ile ipek boyanmasına mâni’ olmaya çalışmış ve boyacıları
mahkemeye getirerek, kalp boyayla boya yapmayacaklarına dair esnafı taahhüd altına almıştır
(BS. 325/115). BK, IV/78
RECEB (Mevlânâ)
Bursa Kaplıcası’ndaki Hudâvendigâr Camii’ne dört akçe yevmiye ile ve senede Bursa
müdü ile altı müd hınta ve elli müd arpa ve dört müd kırmızı pirinç ceraye ile 1658 senesi
İkinciteşrin ayında hatib tayin edilmiştir (BS. 140/83). BK, IV/77
RECEB BEY
Mehmed Bey’in oğludur. Bursa subaşısı iken 25.1.1606’da vefatında karısı Abdullah
kızı Saime hayatta idi (BS. 209/135). BK, IV/77
RECEB ÇELEBİ
Bursa’daki on bir esirci taifesi üzerine 1558’de ilk defa mubassır tayin edilmiştir. BK,
IV/77
RECEB EFENDİ
Bursalıdır. Kasım Subaşı Halvetî Zaviyesi şeyhi iken, 1659’da vefat eylemiş ve o
zaviyeye gömülmüştür (SO. II/371). BK, IV/77
RECEB EFENDİ
İlâhîzâdelerdendir. Müderris iken 1717’de ölmüştür (G.433). BK, IV/78
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
RESUL (Hacı)
1687’de eşkıyadandı. Bk. Eşkıya. BK, IV/81
REŞAD EFENDİ
1876 Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Bursa mebusu olan Ahmed Bahaeddin Efendi’nin
ikinci oğludur. Baba Efendi Tekkesi şeyhi Saîd Efendi’nin oğlu Hasib Efendi’nin kızıyla
evlenmiş ve Rauf Bey adında bir oğlu olmuştur. 1883’te ölmüştür. BK, IV/81
REŞİD MEHMED EFENDİ
Vânîzâdelerdendir. 1764’te vefat eden Hüseyin Efendi’nin babasıdır. Yaniçoğlu
mahallesinde oturmakta idiler (BS. 397/93). Bk. Mehmed Reşid. BK, IV/81
REŞİD MEHMED EFENDİ
Emir Sultan şeyhi Lutfullah Efendi’nin oğludur. 1747’de şeyh olmuştur. Her şeyde
mahir ve serfiraz bir zat olup, kendi eliyle yaptığı saat tekkede mevcut idi. Çok güzel bir
hattattı. 1809’da ölmüş ve Emir Sultan’a gömülmüştür. BK, IV/82
REŞİD PAŞA Bk. Mustafa Reşid Paşa.
REVANÎ ÇELEBİ (Mevlânâ)
Musa Bey’in oğludur. 1523’te Hudâvendigâr İmareti mütevellisi idi. BK, IV/82
REYHAN MAHALLESİ MEKTEBİ
Kasapzâde Mehmed Çelebi’nin binasıdır. BK, IV/82
REYHAN PAŞA
İkinci Murad’ın tavâşîlerindendir. Yenişehir’de ölmüştür. Türbesi vardır (SO. II/425).
Reyhan Paşa’nın Bursa’da hanı, Pirinçpazarı’nda hamamı varsa da yerleri tesbit edilememiştir
(BS. 4/345, 17/62). Bursa’da Reyhan Paşa mahallesi vardır. Bu mahallede Reyhan Paşa’nın
camisi ve imareti vardır. Camii el-an mevcuttur. Ayrıca hamamına ve sonra da mescidine
getirdiği suyu vardır (BS. 28/79).
Reyhan Paşa’nın Yenişehir’de de zaviyesi ve imareti vardır (BS. 26/350). Yalova’nın
Subaşı/İskender köyü bu zaviyenin vakfıdır. Orada da mescidi vardır. Sultan Murad Yoğurdu
Kara mezraasını Reyhan Paşa’ya mülklüğe vermiş ve bu da Yenişehir’deki zaviyesine
vakfeylemiştir. Vakıfları kaydı şöyledir: Yoğurdu Kara köyünde 18 ev, beş köle, Yalova’da 4
köle Matbah-ı İlyas ve Zağanos mezraaları, Avas köyüne muttasıl olan Zülkadiroğlu yeri ki
mezraa diye kaydolunmuştur. Özbek Paşa âzadlısı Yusuf’dan ve Ahmed’den alınan ve
Yenişehir sınırında iki çiftlik. Bursa’da kervansaray ve hamam, kervansaray civarında 7
dükkân (1530’da yanmış) Abacıyan Çarşısı’nda 12 dükkân, Çilingirler Çarşısı’nda 5 dükkân,
birçok odalar (1530’da yanmış), mumhane, boyahane ve 208 kıt’a evlerin yerlerinin
mukâtaası, Timarhane kurbünde bir bağ, Yenişehir’de kapan (1530’da harap), Kütahya’da
dört pare köy, Edirne’de dört dükkân ve daha birçok yerler.
Şile kazasında Reyhan Paşa mezrası ve Gühender köyünü İkinci Murad’dan satın alıp
Yenişehir’deki zaviyesine ayrıca vakfeylemiştir. BK, IV/82
REYHAN TÜRBESİ
İznik’tedir. 14. asra aittir. Yenişehir kapısı dışında şosenin sahil cihetinde surlardan 260
metre ileride tarlalar içerisindedir. Kubbeli kısmında beş büyük ve üç küçük mezar vardır.
İlâve olunan giriş kısmında dahi üç mezar vardır (VD. I/61). BK, IV/83
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
RIDVAN
Abdullah’ın oğludur. Bursa’da cerrahtı. 1561’de Hacı Mustafa oğlu Veli’nin
boynundaki hanazir zahmetine ilaç ederken ölümüne sebep oldu, diye kardeşleri Alemşah, Ali
ve Selim mahkemede dava etmişlerse de bilâhare davalarından vazgeçmişlerdir (BS. 93/99).
BK, V/84
RIDVAN
Abdullah’ın oğludur. 1573’te Bursa reisü’l-etıbbâsı idi (BS. 117/177). BK, IV/84
RIDVAN AĞA
II. Mahmud’un haremağalarındandır. Padişahın musahiblerinden olan Alâeddin Ağa ile
birlikte iskan için Bursa’ya gönderilmişler ve Bursa gümrüğünden ikisine beş yüz kuruş maaş
verilmesi 1839’da emredilmiştir. BK, IV/84
RIDVAN AĞA
Bursa hisarı mehterbaşısı Mustafa Ağa’nın 1551 senesinde vefat etmesi üzerine yerine
tayin olunmuştur. BK, IV/84
RIFAT BEY
1896’dan evvel Bursa’da düyun-ı umumiye nazırı iken Emir Sultan Tekkesi’ni tamir ve
termim ettirmiş ve boyatmıştır. Kendisinin ve kardeşinin kitaplarını vakfederek bir kütüphane
vücuda getirmiştir. BK, IV/87
RIFAT EFENDİ
Başçı Tekkesi şeyhi “Paşa Baba” denilen Salih Efendi’nin oğludur. Babasının ölümü
üzerine kardeşi İzzet Efendi ile birlikte şeyh olmuş ve 45 sene şeyhlik yapmıştır. 1869’da
ölmüş ve zaviyeye gömülmüştür. Edîb, nükte söylemesini sever, irfan sahibi idi. Büyükler
bununla görüşmekten lezzet duyarlardı. Mısır Hıdivi İsmail Paşa Bursa’ya geldiğinde
Bademli Bahçe’de köşkünde bu zatla uzun müddet görüşmüş ve fazl ve kemâlini takdir
ederek çok hürmet göstermiştir (YŞ. 231). İsmail Paşa, Rıfat Efendi’yi birlikte Mısır’a
götürmüş ve oradan Hicaz’a giderek Bursa’ya dönüştür. BK, IV/87
RIFAT HÜSEYİN EFENDİ (Hacı)
Bursalıdır. Şairdir. 1794’te doğmuştur. Mekteb-i Sülüs muallimliği ile ömrünü
geçirmiştir. Müretteb divanı vardır. Kozmoğrafyaya ait “Hulâsatü’l-İrtifa” adlı bir risalesi
vardır.
Seherler daima vakt-i safâ-yı ehl-i irfandır
Seherler vakt-i rahmetdir seherler vakt-i ihsandır.
Kendisi hattat idi (KA. 2290; OM. II/192; SO. II/405). BK, IV/87
RIFAT MEHMED BEY
Bursalıdır. Üsküdarlı Seyyid Mehmed Tahir Paşa’nın büyük oğludur. Bursa’da kâtiblik
yapmıştır. Kırk sekiz yaşında iken Bursa mustahfız taburuyla gönüllü zâbıt yazılarak Rus
harbine iştirak eylemiş ve 1876’da Plevne civarında Teliç köyünde şehit düşmüştür. Bursa
mebusu Tahir Bey’in babasıdır. Divançesi vardır. Şairdir (OM. II/204). BK, IV/87
RIFAT MEHMED EFENDİ
İsmail Hakkı Tekkesi şeyhi Bahaeddin Mehmed Efendi’nin oğludur. 1812’de Bursa’da
doğmuştur. Beş altı yaşında iken babasının yerine şeyh olmuştur. Kırk sene kadar şeyhlik
yapmıştır. 1856’da ölmüştür. Fazıl bir zat idi. BK, IV/87
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
dört yüz akçe tutar mal almış ve emri-i padişahî mucibince bunun gümrüğü alınmayıp deftere
kaydolunmuş ve hâmile huccet verilmiştir (BS. 11/180). BK, IV/70
RUKİYE
İstanbul’da “Kolbaşı Rukiye” diye meşhur idi. Allah’ın rızasına aykırı hareket
eylediğinden “Gümüşservi Fatma” ile birlikte 10.4.1800’de divan-ı hümayun çavuşlarından
Osman Çavuş mübaşeretiyle Bursa’ya nefy edilmiş ve bir ay sonra da ıslah-ı nefs ederek fena
işlerden fariğ olduğundan affedilmiştir (BAZD. 3504). BK, IV/88
RUKİYE
Mustafa’nın kızıdır. Filboz mahallesinde 1682 senesi İkincikânun ayında ölmüştür.
Kocası Halil oğlu Müderris İbrahim Efendi’dir. Anası Yusuf kızı Kerime’dir. Halil ve
Abdurrahman adında iki oğluyla 49.980 akçelik mücevheratı kalmıştır (BS. 357/30). BK,
IV/88
RUKİYE HATUN
Şeyhulislâm Esad Efendi’nin kızıdır. 1620’de Bursa’da idi (BS. 234/43). BK, IV/88
RUKİYE HATUN
Bursa başmüderrisi Sa’dîzâde Abdullah Efendi’nin karısıdır. 1821 de ölmüş ve
Şehreküstü mezarlığına gömülmüştür. BK, IV/88
RUKİYE MOLLA HANIM
Seyyid İbrahim Efendi’nin kızıdır. Seyyid Ali Molla, Seyyid Abdullah, Erşed Molla
Efendi, Şerife, Fatma, Molla Kadın adlarında kardeşleri vardı. 11.9.1753’ten birkaç gün evvel
Enbiyaoğlu mahallesinde ölmüştür (BS. 389/19). 659.140 akçe muhallefatı kalmıştır. Evvelâ
Osman Efendi’ye, sonra da Esir Ebubekir Paşa’ya varmıştır. BK, IV/88
RUNKUŞ PAŞA
Karacabey kasabasında camisi ve mescidi vardır. 1451’den evvel ölmüştür. İkinci
Murad zamanında yaşamıştır. Nur İbrahim köyüyle Mihaliç’te 48 dükkân ve bir bezirhane ve
Kayaaltı’nda bir dolap değirmeni ve otuz baş susığırı ve daha birçok irad vakfeylemiştir (BA.
Anadolu Vilâyeti Defteri, c.II, 285). BK, IV/88
REİS EFENDİ (Saatçi)
Ulucami’nin Yürüyen Dede karşısındaki dükkânında en ince ve hassa saatleri tamir
edecek iktidarda bir zat idi. Bursa’da ilk “maktu fiyat” usülünü müma-ileyh koymuştur.
Yirminci asırda yaşamıştır. BK, IV/92
RÜSTEM
1554 Mart ayında Bursa’da alimler, salihler şer’î meclise gelerek “Bursa sancakbeyi,
zuamâ ve timar sahipleri sefere memur olarak gitmişler ve vilâyet boş kalmıştır. Şehri
muhafaza için kalan sipahilere serdar olan kimse de timar sahiplerinden olup sefere memur
olanları ve sairlerini zabt eylemeğe kadir değildir. Sipahi oğlanlarından birisinin serdar
olması lüzumludur” diye kadıdan rica etmişlerdi. Kadı da İstanbul’a arz ederek Rüstem’in
tayinini teklif eylemiş ve Rüstem, muhafazaya kalan sipahilere başbuğ tayin olunmuştu.
Verilen emirde sipahileri kendi hevâlarında gezmeye koymayıp, cümlesini yanına toplayıp
Bursa’nın etrafında muhafazası lâzım olan yerleri muhafaza etmesi istenmiş ayrıca eşkıyaların
hiçbir ferdin malına ve canına zara eriştirmek ihtimali olmasın denilmiş ve aksi takdirde
sipahilerin dirliklerinin alınmakla iktifa olunmayacağı, haklarından gelineceği ve bu bahane
ile reayadan celb ü ahz olunmaktan sakınılması da bildirilmiştir (BS. 327/131). BK, IV/89
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
RÜSTEM (Hoca)
Bursa tüccarlarından olup, Abdüllâtif Kudsî’nin ahbabı idi. Şeyh için Zeynîler
Yaylağı’nda birçok odalar bina ederek Zeyniye Zaviyesi fukarasına vakfeyledi (ŞN. 131).
1536’da Sekeleme mevzii kurbündeki Ayazma’nın ayağını sahibinden satın alıp Gurbetli
mahallesi mescidi önüne ve oradan Emir Sultan Camii’ne giden yolda bir çeşme ve bu
çeşmenin ayağını Taşkın Hoca mahallesi mescidi önüne iletip orada bir çeşme ve bir şadırvan
inşa ettirmiştir. Karamazak mahallesi mescidinin yukarısında dahi ahâliye bir çeşme ve
Karamazak’dan yukarıda dahi ana sudan bir budak vermiştir (BS. 45/97). Hacı Baba
mahallesinde dahi bir mescid bina etmiştir (BS. 330/64). BK, IV/89
RÜSTEM (Mevlânâ Kara)
Karamanlıdır. Birinci Murad zamanında Bursa’ya gelmiş ve kazasker bulunan Çandarlı
Hayreddin Paşa’ya; “Gazilerin gazadan aldıkları esirlerin beşte birisi padişahındır” demiş
ve iş Birinci Murad’a arz edilmiş. O da: “Allah’ın emri ise alınsın” diye emir vermişti.
Esirlerin geçecekleri yerlere “akıncı kadıları” tayin edilmişti. Bu zat için Aşık Paşazâde ve
İdris Bitlisî tarihleri, “Bursa’ya gelince halk buna izzet ve ikram etti. O vakit çok okumuş
kimseler yoktu. Bu ve Çandarlı Kara Halil alemi hile ile doldurdular. Takva kayboldu (takva:
günahtan sakınmak, kendini gözetmek, Allah’tan korkmak). Türlü türlü fetvaya başladılar
(fetva: bir mesele, bir dava hakkında şer’an icab eden müftü tarafından isim zikr edilmeksizin
yazılan fıkra, fıkıh ve şeriat sualine verilen resmî ve şer’î cevap). Yeniden akçe kestirdiler,
hile ve bid’at ihdas ettiler, kadıların rüşvet almasına sebeb oldular. Vezirlerin işlerine de
karışmağa başladı. Esirlerden geçitlik almasını, eski akçe ile alışverişin pazarlarda men’ini
ve eski akçenin başka iklime götürülmemesini icad eyledi” diyor ve Osmanlı ülkesinde
müzevir yok iken bunun icad eylediğini ve fesad ve tezvir tohumunu bunun ektiğini
yazıyorlar (A.188; B. 48,68).
Pınarbaşı’nda bir zaviye yaptırmış ve oradaki türbesine gömülmüştür. Bugün bunun ne
türbesinden ve ne de zaviyesinden bir eser yoktur. Bu zat oğlunun yüz sene yaşamasını hesap
ederek ve her gün yüz filori sarf edebilmesi için 3.600.000 filori bıraktı. O vakte göre yüz
filori büyük bir meblağdı. Oğlu bunu birkaç senede israfla harcayarak Hisar’daki Orhan
Hamamı’nın külhanında sefil bir hâlde öldü. Ve gömüleceği zaman kefen parasını kölesi
Firuz verdi ve gömdürdü. Âşık Paşa, bunun israflarından birisini şu hikâye ile anlatıyor: Yedi
yıl içinde bozahanelerde kebap çeviricilik ile geçirdi. Parası bol olduğu zamanlarda birisi
kendisine bir tazı getirmiş, buna yüz filori ile bin akçelik bir at ve bir kat da elbise vermiş.
Bursa’da Yıldırım İmareti yöresinde “Elaslan Bağı” denilen bağında bir tavşan bulunduğunu
buna haber vermişler. Bağa gitmiş, o tavşanı kim çıkarırsa yüz filori vereyim demiş. Tavşanı
çıkarmışlar, tazı tavşana varamamış, mirasyedi kızmış, tazıyı kılıcıyla çalmış, iki pare
eylemiş, ol kişiye yüz filori vermiş. İşte böyle sefahet âlemlerinde yüz sene hesabıyla
babasının bıraktığı serveti az zamanda israf eylemiş ve en nihayet Bursa bozahanelerinde
“kebap çevirici” olmuş ve hamam külhanlarında ölmüştür. Bu müsrif evlâdın adı
öğrenilmemiştir (A. 189). Âşık Paşazâde, bu hikâyede, yeminle mübalağa etmediğini
söylüyor. BK, IV/90
RÜSTEM EBUBEKİR PAŞA
Yençeri ocağından yetişti. Nizamiye askerinin ihdasında süvari oldu. Kısa zamanda
albay ve daha sonra süvari tuğgenerali olmuştur. Ferik ve sonra da vezir olarak Ankara,
Trabzon, Selanik ve Edirne valiliklerinde bulundu. 1856’da azlolunarak Bursa’ya sürüldü.
Bursa’da menfâ olarak iki sene kadar oturdu, 30 Mart 1858’de affolunarak İstanbul’a döndü
ve orada öldü, Üsküdar’da Nasuhî Tekkesi’ne gömüldü. Az süren Bursa’daki ikametinde iyi
bir hatıra bırakmıştı. BK, IV/89
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
RÜSTEM HALİFE
Göynüklüdür. Bursa’ya hicretle alış verişe başlamış ve Zeyniye şeyhlerinden Hacı
Halife’den icazet almıştır. Birçok kerametlerini Lâmiî Çelebi “Nefehat”ında yazmıştır.
1511’de ölmüş ve Nakkaş Ali Camii haziresinde Lâmiî Çelebi yanına gömülmüştür. Halim,
selim, sahî, kerim ve Allah’ın esrarına vâkıf gizli bir hazine idi. Mazannadır (G.227;
SO.II/377).
“Şeytan kulu” demekle maruf Kalender eşkıyası Bursa’yı bastığı zaman ahâli fevkalâde
bir halecana tutulmuştu. Va’z u nasihatleriyle cümlesini yatıştırmış ve manevî kuvvetlerini
tezyid etmişti (ŞN.356). BK, IV/88
RÜŞDÜ PAŞA
Âyândan Bursalı Rıza Bey’in oğludur. Mudanya’da ölmüştür. BK, IV/92
RÜŞDÜ ŞERİF EFENDİ
Bursalıdır. Dersiâm ve devriye mollası idi. Ayıntab, Trablus, Bağdad ve Beyrut mollası
oldu. 1880’de öldü. Âlim bir zat idi. Çok yaşamıştır (SO. II/384). BK, IV/92
RÜŞDİYE MEKTEBİ
Eski orta mekteplerinin adıdır. Karşılığı, mevkufat hazinesinden evvelce memurların
maaşlarından kesilen yüzde iki tenzilatından mahsub olunmak üzere Bursa ile beraber yirmi
beş vilâyet merkezlerinde yirmi beş rüşdiye mektebinin açılmasına Maarif Meclisi’nce karar
verilerek 1 Temmuz 1853’te irade çıkmıştı. Bursa Rüşdiye Mektebi inşaatı bittikten sonra,
iktiza eden hoca efendiler dahi tayin kılınmış, binanın döşenmesi dahi ikmal edilerek 17
Temmuz 1860 tarihinde lâzım gelen ulema, şeyhler, memurîn, vilâyet meclisi azaları ve
sıbyan mekteplerinden intihab olunan şakirdan olduğu hâlde açılma töreni yapılmıştır. Bu
mekteb şimdiki Kız Muallim Mektebi binasının olduğu yerde idi. 1875’te Hudâvendigâr
vilâyetinde 25 rüşdiye mektebi ile 1.081 talebesi vardı (Maarif-i Umumiye Nezareti Tarihçe-i
Teşkilat ve İcraatı s. 59, 160). BK, IV/92
-S-
SAAT KULESİ
Anadolu ve Rumeli’nin pek çok şehrinde “çalar saat kuleleri” vardır. Müslümanların
namaz vakitlerini bilmeleri için yüksek birer saat kulesi yapmak Türklerin âdetlerinden idi.
Eski devirlerde güneş ile irtifa tahtalarıyla namaz vakitlerini tayin için âletler kullanarak
saatleri ayar ederlerdi. Bursa’da Ulucami’de, Emir Sultan Camii’nde “muvakkithane” denilen
birer saat ayar merkezleri vardı. Hisar’daki saat kulesi 1890 tarihlerinde yapılmıştır. 13
İkincikânun 1893’te saat kulesinin yukarısından yarım metre mahalli şiddetli lodos
rüzgârlarının tesiriyle yıkılmıştır. Küfeki taşından kârgir olarak yapıldığı hâlde, rüzgârın
şiddetine tahammül edememişti. Tabii, derhal tamir edildi. Ayrıca birçok yerlerde ufkî ve
şakûlî “basita” denilen güneş saatleri vardı. O vakit akşam ezanın okunduğu zaman tam on iki
itibar edilip, saat birden başladığından alaturka denilen bu basitaların yapılması uzun
hesaplara muhtaçtı. Fakat bu güçlüğü Türkler halletmişlerdi. Bursa Kütüğü’nde hâl tercümesi
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
bulunan emekli Bursalı Yarbay Ali Hilmi Bey, bu hususta çok mütehassıs idi. Manastır’da
Askerî İdadî’de, Selanik’deki Müşir Hayri Paşa’nın yaptırdığı Hamidiye Camii’ndeki ufkî
basitanın hesaplarını bu zat yapmıştır. BK, IV/93
SABİT MEHMED EFENDİ (Şeyh)
Bursalıdır. Seyyid Baba sülâlesindendir. Mısrî şeyhlerindendir. Moralı Tekkesi şeyhi
Mustafa Lutfullah Efnedi’nin halifesidir. Şeyh Mehmed Şerif Efendi’nin oğludur. Eşrefîler
mahallesinde sakin olup, 15 İkincikânun 1902 de Ramazan Baba Tekkesi’ne şeyh olmuştur
(BAVS. 5/133). Pîr Emir civarındaki arazi muhacirlere verilip ebniyeler inşa ve mahalle teşkil
olunduğu vakitlerde, 27 Ağustos 1897’de Pîr Emir Camii’ne imam ve hatib olmuştu.
Işıklar’daki Askerî Lise yapıldığı zaman bahçesine ağaçlar dikmeye teşebbüs etmiş ise de
muvaffak olamamıştır. Oburluğu ile meşhurdu. Teferrüç mevkiinde bir eğlenti esnasında
sekiz okka sığır etinden yapılmış köfte ve bir küfeye yakın üzüm yediğini birçok kimseler
gözleriyle görmüşler ve o vakit Bursa’da çıkan “Bursa Gazetesi”ne yazmışlardır. BK, IV/93
SABRİ DEDE
Mevlevîhane aşçıbaşısı iken 1867’de ölmüş ve Pınarbaşı’na gömülmüştür. BK, IV/93
SABUN
Bursa’da öteden beri sabunhaneler vardı ve sabun satılırdı. Sabuncular ayrı dükkânda
yalnız sabun satarlardı. 1608’de sabuncular kâhyası, sabunculara tevzî eylediği sabundan bir
bakkala dahi gönderdiğinden, bakkal, daha önce bakkal dükkânında sabun alınıp satılmadığını
bildirerek mahkemeye müracaatla şikâyette bulunmuştur (BS. 217/85). 1537’de “Yeni Bina”
denilen mahalde Sabuncu İbrahim’in (BS. 45/28) bir sabunhanesi, 1567’de de Kamberler
mahallesinde başka bir sabunhane vardı (BS. 110/55). Bursa’da daha birçok sabunhaneler
vardı. BK, IV/94
SAÇMA
Sultan Mustafa Üsküdar’da Ayazma’da bir camiyi yaptırmış ve buna irad olmak üzere
Tekfurdağı, Gelibolu, Bursa ve İzmit’teki saçmahaneleri kapattırıp, saçma imâlini Üsküdar’da
inşa eylediği saçmahaneye hasr etmişti. Ve bundan başka fişenk, çubuk ve fındık kurşunu
imâlini dahi bu kârhaneye tahsis etmişti. 27.11.1760’ta Bursa saçmahanesinin men’i
emredilmiştir (BS. 392/55). Bursa’da attarlar kâhyası Mehmed, İstanbul’a giderek bu
saçmahanenin Bursa’daki acentalığını almış ve Bursa’da satmaya başlamış ise de bu işi
başaramayıp birtakım Yahudilere bırakmış ve Yahudiler de hilenin envaını yaparak kendileri
Bursa’da yaptıkları saçma ve kurşunları “İstanbul saçması” diye satmaya başladıklarından
Mehmed Ağa vekâletten azledilmiş ve Bursa’da kurşun saçma yapılması 16.3.1717 tarihli
emirle kat’iyyen men’ edilmiştir (BS. 1179/1). BK, IV/94
SADAKA
Yavuz Selim, padişah olduğu zaman birçok kimseleri katleylemiş ve babasını
zehirlemiş ve öldürülen kimselerin birçoklarının cenazeleri Bursa’ya gönderilmişti. Bursa’da
bu hâl aksi tesir yaptığından, ahâlinin mırıltısını susturmak için Bursa’ya altmış bin akçe
sadaka ile İstanbul haslar kadısı Mevlânâ Muslihuddin’i göndermiş ve bunun eline verdiği
liste ile bu para Bursa’daki şeyhlere, tekkelere ve icab eden yerlere dağıtılmıştır. Ayrıca
Bursa’da bin koyun kurban edilerek eti fakirlere dağıtılmıştı. 14.4.1513’te bu emir infaz
edilmiştir (BS. 25/96).
1546’da Kanunî Sultan Süleyman, Emir Sultan mahallesindeki fukaraya dağıtılmak
üzere 20.000 akçe sadaka göndermiştir (BS.49/36).
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
müfettiş vekili ayrı ayrı îlâm yazmışlar ve ahâliye 1788 senesi Ağustosu ortalarında arz-ı
mahsus yaptırıp İstanbul’a göndermişler ve işi bozmuşlardı (BS. 319/67). BK, IV/100
SADIK (Meddah)
Hassa musahiblerinden olup padişahın rızasına aykırı, beğenilmez hareketi zuhur
eylediğine binaen musahiblikten ihraç olunarak te’dîb için Bursa’ya gönderilmiştir. 1784
senesi Birinciteşrin ayında Bursa’ya gelmişti (BS. 1198/36). BK, IV/100
SADIK EFENDİ
Şairdir. Abdüssamed Efendi’nin oğludur. Bursalıdır. 1780’de ölen Üftade şeyhi Sırrî Ali
Efendi ve Üçkozlar şeyhi Sadreddin Efendi için tarih söylemiştir. BTK, IV/99
SADIK EFENDİ (Mehmed)
Çandarlı Hayreddin Paşazâdelerden Hacı Ali Paşa’nın oğludur. 1818’de
Pazarköy/Orhangazi voyvodası idi. Mehmed Nuri Bey’in kardeşi ve Ahmed Bey’in babasıdır.
BK, 10/100
SADIK EFENDİ (Şeyh)
Pınarbaşı’nda Şeyh Mehmed Aşık, Nakşibendî Tekkesi şeyhi iken 1783’te şeyhliği
Mustafa’ya terk eylemiştir. BK, IV/100
SA’DÎ
Bursalıdır. Mümin’in oğludur. Bursa’nın âyân ve eşrafındandır. 1511’de Orhan İmareti
mütevellisi idi (BS. 23/5). BK, IV/98
SA’DÎ
Nasuh’un oğludur. 29.8.1560’ta Simitçi Mustafa mahallesinde ölmüştür. Ahmed,
Hasan, Selimşah adında üç evlâdı ve 36.223 akçe mirası kalmıştır. BK, IV/98
SA’DÎ (Mevlânâ)
İmad Dede’nin oğludur. Alimlerdendir. Müderristir. 1524’te Muğla’da Şeyh
mahallesinde bina eylediği mektebe on bin akçe vakfeylemiştir (BS. 31/92). BK, IV/98
SA’DÎ (Mevlânâ)
Şeyh Kamercan Efendi’nin oğludur. 1616’da Bursa’da idi (BS.225/3). BK, IV/98
SA’DÎ (Seydî)
26.7.1671’de hassa başmimarı Ahmed Ağanın mektubuyla Bursa mimarbaşılığına tayin
olunmuştur (BS. 316/98). BK, IV/99
SA’DÎ BEY
Ahmed Beyin oğludur. 1559’da Kudüs’te ölmüştür. Anası Mevlânâ Muhyiddin kızı
Aişe Hatun’dur. Karısı, İsa Paşa kızı Sakine Hatun’dur. BK, IV/98
SA’DÎ ÇELEBİ
Bursalıdır. Bâlî Bey oğlu Tâcî Bey’in oğludur. Cafer Çelebi’nin kardeşidir. 1485’te
Soğanlı köyünde mukimdi (BS. 4/190). BK, IV/98
SA’DÎ ÇELEBİ
Akşehirli şeyh Tac Ahmed’in oğludur. Birçok alimlerden ders aldıktan sonra İstanbul ve
Filibe’de müderris oldu. Kanunî Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzâde Sultan Mehmed’e hoca
oldu. Şehzâdenin ölümünden sonra Bursa’da Muradiye Medresesi’ne müderris olmuştu. 1550
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
senesinde ölmüştür. Âlim, fazıl, müdekkik ve dinine sadık ve iyi ahlâklı, temiz kalpli bir zat
idi (ŞN.503). Edebî ilimleri tahsil ve tekmil etmişti. 17 yaşında bir kızı kalmış ise de
kendisinden biraz sonra o da vefat eylemiştir. BK, IV/98
SA’DÎ ÇELEBİ (Mevlânâ)
1518’de ölmüştür. Babası İsmail’dir. Ahmed Çelebi, Mahmud Çelebi, Abdullah,
Ebubekir ve İbrahim adında oğulları vardı. Karısı Beyi kızı Selçuk Hatun’dur (BS. 28/159,
209). BK, IV/98
SA’DÎ EFENDİ
1580’de ölmüştür. Ahmed, Hüseyin, İbrahim, Celil, Mehmed, Mustafa adında altı oğlu
ve Ümmühânî, Aişe, Muhsine adında üç kızı vardı (BS. 132/32). BK, IV/98
SA’DÎ EFENDİ
Bursa’da 1640’ta başhekimdi. Sadullah Efendi dahi derlerdi. Sunullah Efendi’nin
oğludur (BS. 243/120). BK, IV/98
SA’DÎ TEKKESİ
Yerkapı mahallesindedir. Şeyh Haydar Efendi, ibadethanesinin altında, şeyhlerin
haremlerinin oturduğu ve sıkıntı çektiklerinden ve tekkenin harap olduğu ve yıkılmaya
başladığından bahisle Bursa’ya gelen padişaha arzıhâl vermiş ve tamirini istirham eylemişti.
Bu zaviye şeyhlerinin haremlerine mahsus bir bâb dâhiliye menzili bina ve inşa ve zaviyenin
tamirine irade çıkmakla, 7.500 kuruşa bir ev alınarak, 1.360 kuruşla tekke tamir olunarak
cem’an 8.860 kuruş harcanmıştı (BS. 313/23). Bir sene sonra yapılan bir keşf-i evvel
raporunda, semahanenin sakfı, tavan döşeme tahtaları ve altında şeyhlere mahsus oda ile
dervişlere mahsus üç odanın 17.077 kuruş sarfıyla tamirine lüzum gösterilmiştir (BS. 313/80).
BK, IV/99
SADREDDİN EFENDİ
Enârî Tekkesi banisi Mehmed Emir Enârî’nin hafidi ve Konyalı Mustafa Efendi’nin
küçük oğludur. Büyük kardeşi Bedreddin Efendi’nin yerine şeyh olmuş ise de yaşı pek küçük
olduğundan babası kendisine vekâlet eylemiştir. Babasının ölümünden sonra şeyhliği kendisi
ifaya başlamış ve otuz sene inziva ve itikâfa devam etmiştir. Temiz ahlâkı ve herkesi irşad
etmesi Birinci Sultan Abdülhamid’in kulağına gitmekte İstanbul’a davet eylemiş ise de ihtiyar
ve rukûb ve nüzûle iktidarı olmadığından bahisle mazeret bildirmiştir. 79 yaşında iken 1781
senesinde, Cuma günü ikindi namazında tekbir ve tevhid ile meşgul iken “hu hu” diyerek
canını teslim eylemiş ve zaviyesine gömülmüştür. Allah’ını bilen ve herkesin kalbini anlayan
bir zat idi. Hastalara nefesinin şifa, muskalarının marazlılara deva ve kerametlerinin zahir
olduğunu söylerler. Kemal ve ilim sahibi idi. Şairdi. BK, IV/100
SADREDDİN EFENDİ (Şeyh)
Üftadezâde Hayredddin Efendi’nin biraderi “Mecnun Refik” nam zatın üçüncü oğlu
olup gençliğini seyahatle ve dolaşmakla geçirmiş ve bilâhare Bursa’ya gelerek Çarşamba
Tekkesi şeyhi Abdülmümin Molla’nın terk etmesiyle Çarşamba Tekkesi’ne ve Abdülmümin
Zaviyesi’ne şeyh olmuştur. Bilâhare Abdülmümin Zaviyesi’ni Rifâî şeyhlerinden Mahmud
Efendi’ye devretmiştir. 1808’de ölmüştür. Ceddi Üftade Hazretlerinin türbesine gömülmüştür.
Âlim bir zat olduğundan Hançeriye Medresesi’ne dahi müderris olmuştur. Evlâdsız ölmüştür.
BK, IV/100
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Haziran 1861’de Sardunya hükûmeti (İtalya) tebasından birisi, Mekteb-i Tıbbiye’ye mahsus
mührü taklit ederek, o vakit damgalı bir kağıt olan “varaka-i sahiha” üzerine bir tarafı
Osmanlıca diğer tarafı Fransızca diplomalar yazarak ve kendisini Mekteb-i Tıbbiye’nin
memuru şekil ve heyetine koyarak Bursa’ya gelmiş ve Bursa mutasarrıfı paşayı dahi
kandırarak, yollarda kendisine kolaylık gösterilmesi için buyrultular alarak kazaları
dolaşmaya başlamış ve elinde diploması olmayıp hekimlik, cerrahlık ve eczacılık yapanlardan
tutturabildiği kadar akçe alarak bu sahte diplomaları satmış ve kendisinin mekkârî ücretini
bunlara verdirdiği gibi, kendisini de beslettirmekte olduğu İstanbul’ca haber alınarak derdesti
için emir verilmiş ve bu vechile sahtekârlığı meydana çıkmıştır. BK, IV/105
SÂÎ
Bir haber veya mektup getirmek için bir yere gönderilen piyade, ulak ve tatara verilen
isimdir. Fakat, Türkiye’de sefere giden ordulardaki askerlere ve meselâ, Bursa’dan giden
askerlere, Bursa’daki ana, baba, ailelerinden aldıkları mektupları ve emanetleri bir ücret
mukabilinde askerlerin bulundukları mahalle kadar (Ordularda bir mahalden giden asker,
oranın sancakbeyinin veyahut alaybeyinin veyahut Bursa Redif Taburu’nun bulunduğu bir
mahalde toplu olarak bulunurdu. Diğer kıtaata dağıtılmazdı) götürüp tevzî eden ve
askerlerden aldıkları mektupları da Bursa’daki ailelerine getiren adama “Bursa Sâîsi” derlerdi.
Bunlar şehrin en emniyetli ve sözüne inanılır kimseleriydi.
1648’de sâîler şeyhi Ubeyd vefat edince yerine Hacı Nâsır tayin edilmişti. Bursa ahâlisi
ve sâîler taifesi Hacı Nâsır’ın akval, evza, etvarından ve ef’âlinden memnun olduklarından,
başkalarının bu işe müdahale edip, rencide ettirilmemesi fermanla emredilmiştir (BS. 271/65).
1758 senesi Eylülü nihayetlerinde Şam, Haleb, Ankara, Trablus, İzmir, Aydın ve İçel
vesaire beldelerin sâî ve paspanbaşılıkları “hâme-tahte’r-revancıbaşı”lar tarafından nasb
edilmesi âdet ve bunların imtiyazları dâhilinde olduğundan, Bursa Sâîbaşılığı’nı Hacı Saîd iki
seneliğine iltizam eylemiştir (BS. 391/122). BK, IV/105
SAÎD AĞA
Hasan Ağazâde’dir. Moskova ve Nemçe ile harp ve üzerlerine azimet mukarrer
olduğundan, sergerde tayin edilmiştir. 200 nefer piyade ile Hudâvendigâr mütevellisi Keskin
Hacı, İbrahim, toplayabildikleri kadar askerle Çuhacı Molla, Kurşunluzâde Hacı İbrahim,
İncirlizâde Abdi, Kaşıkçızâde Hacı Mustafa, Kesecizâde Hacı Hafız, ipek mizanı emini Hafız
Mehmed Emin’i maiyyetine alarak, kendi daire ve etbaıyla beraber Bursa’dan hareketle
evvel-baharda Vidin seraskeri Vezir Hasan Paşa ordusuna iltihak etmesi ve geç kalınırsa
veyahut noksan askerle gelirlerse haklarından gelinmekle iktifa olunmayıp Saîd Ağa’nın dahi
eman vermeksizin cezası tertip olunacağını muhakkak bilmeleri, fermanla kendisine 1789
senesi Martı ibtidalarında bildirilmiştir (BS. 308/10). BK, IV/107
SAÎD AĞA
Turnacıbaşılardandır. 1786’da Bursa ağalığına tayin edildi. BK, IV/106
SAÎD BEY
Bursa eşrafındandır. “Fesçizâde” diye meşhurdur. Fidan Hanı’nın doğu tarafındaki
ahırlarıyla Tuzpazarı Camii arasındaki Demir Hanı, 1854 zelzelesinde yıkılmış olmakla bunun
arsasındaki hissesini Ahmed Vefik Paşa Hastahanesi’ne hediye etmiştir. Hayırsever bir zat idi
(G. 439). BK, IV/109
SAÎD CAN EFENDİ
Kırk sene kadar, Pınarbaşı’ndaki Âşur Efendi Tekkesi’nde irşad ile vakit geçirmiştir.
1873’te ölmüştür. İlim ve bilgisine ve güzel huyuna herkes saygı göstermiş, bulunduğu
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
âlim ve fazıl olmuştur. Bursalıların saygı ve sevgisine mazhar olmuş, akranları ve emsalleri
arasında mümtaz olmuştur. Farisî dilinin en ince noktalarına vâkıf olduğundan, Gülistan,
Hafız-ı Şirazî Divanı, Mesnevî-i Şerif gibi nefis kitablardan tekkede ders verirdi. Tekkesi ilim
ve irfan kaynağıydı. Kendisi dünyadan elini çekmişti: Dünya işlerine karışmaktan nefret
duyardı. Bursa valisi Hüsnü Paşa’nın rica ve ısrarıyla, vilâyetin idare meclisi azalığına tayin
edilmiş ve zorla bu vazifeyi kabul etmişti. Edebiyatta ve şiirde çok geniş bilgisi vardı. Türkçe
ve Farsça divanları vardır. Sohbetinde bulunanlar yanından ayrılmak istemezlerdi. Nakşibendî
tacı giyerdi. Gayet vakarlı ve halim bir zat olup kemâlât sahibi idi. 1870’te vefat eylemiş ve
babasının yanına tekkeye gömülmüştür. “Baba Efendizâde” demekle meşhurdu. Mekke’de
medfun Hindli Mehmed Can Efendi’den inabet almıştır (OM. II/238). BK, IV/109
SAÎD MEHMED EFENDİ
Üçkozlar Tekkesi şeyhi Mehmed Tahir Efendi’nin oğludur. Bursa müftüsü ve büyük
alimlerden Uşaklı İbrahim Efendi’den âli ve ilâhî ilimler tahsil eylemiş, âlim ve fazıl bir zat
idi. Tarikat usüllerini de babalarından ikmal eylemişti. Ulucami’de senelerce dersiâm ve
Üçkozlar Tekkesi’nde de şeyh olmuştu. 11 Birincikânun 1914 Cuma günü vefat etmiş ve
tekkeye defnedilmiştir. Halim, selim, abid, zahid, doğru ahlâklı, orta boylu zayıf ve nahif bir
zat idi. BK, IV/110
SAÎD MEHMED PAŞA
Bursalıdır. II. Mahmud’un kızı Mihrimah Sultan’ın kocasıdır. Çavuşbaşı Alyanak Ali
Efendi’nin kız kardeşinin oğlu olup, 1819’da Galata Sarayı’na sonra da Enderun-i Hümayun’a
alınmıştır. Sarayda bazı vazifelerde bulunduktan sonra tümgeneral olmuş ve Boğazlar
muhafazasına tayin edilmiş ve biraz sonra da mareşal olmuştur. 1835’te Mihrimah Sultan’la
evlenerek padişahın damadı olmuştur. Ordu mareşalı, iki defa serasker, ticaret nazırı, kaptan-ı
derya olduktan sonra, Aydın, Edirne, Ankara, Şam valiliklerinde bulunmuş, 1861’de
başvekâlet teklif edilmiş ise de reddeylediğinden 50.000 kuruş maaşla tekaüd edilmiştir.
Bundan sonra derviş elbisesi giyerek dünyayı terk eylemiş ve maaşını ihtiyaç sahiplerine sarf
eylemiştir. 20 sene kadar böyle bir hayat geçirdikten sonda ölmüş ve Üsküdar’da Nasuhî
Tekkesi’ne gömülmüştür. İyi bir idareci, edîb ve salih bir kişiydi. İbadeti severdi (SO. III/47).
Mihrimah Sultan 1837’de çocuk doğururken vefat eylemiştir. BK, IV/108
SAÎD MUSTAFA EFENDİ
Baldırzâde Şeyhî Ömer Çelebi’nin oğludur. Şeyh Murad Efendi hulefasından Ali
Efendi’nin mürididir. Bursa şeyhlerinden olup 1759’da ölmüştür. Daha evvel Kara Babazâde
Şeyh İbrahim Efendi’den tahsil eylemiştir. İncirlice mahallesindeki Şeyh Hasan Efendi
Tekkesi’nde şeyhlik yapmıştır. 68 sene yaşamıştır. Emir Sultan’a gömülmüştür. Zamanını
ibadetle ve halkı talim ve tahsil ile geçirirdi. BK, IV/106
SAKAL
Eski devirlerde sakal bir kemâl işaretiydi. Çocukluğu bitirip de sakalı gelen herkes ve
bilhassa 25 yaşına gelen ekser ahâli için sakal salıvermek mecburiyeti vardı. Bir kanunda
tayin edilmemişse de, çok riayet edilir bir âdetti. Sakal salıvermek isteyenler, bilhassa bayram
namazlarında vaaz eden hocaya söylerler, o da sakal duası denilen bir duayı okurdu. Yavuz
Selim’den başka bütün Osmanlı padişahları sakal salıvermişlerdi. Nizam-ı Cedid’in
ihdasından sonda Osmanlı generalleri de sakal salıvermek mecburiyetindeydiler.
1485 tarihli bir sicil kaydında: “Hamamcı Ahmed oğlu Hüseyin’in kölesi Abdullah oğlu
İbrahim adında Bosnalı, sarışın tellak oğlanı sakallanıp sakalı geldiği ecilden destur
verildikten sonra tezkire yazılıp eline verildi” (BS. 4/322). denilmektedir. BK, IV/111
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
SAKAL TIRAŞI
Yavuz Selim, Manisa’da vali bulunan oğlu Kanunî Sultan Süleyman’a verdiği bir
salâhiyet emrinde; “Kız veya kadın kaçırarak zorla nikâh ettiren zorla boşatılacak ve sakalı
kesilecek” denilmektedir (Belleten, 21-22/38). BK, IV/111
SAKARYA KÖPRÜSÜ
II. Bayezid tarafından Sakarya suyu üzerinde yaptırılmakta olan köprünün harcı için
1495 senesi Eylülünde Bursa mizanından 150.000 ve Bursa gümrüğünden 50.000 akçe
Silahdâr İlyas ile gönderilmiştir (BS. 11/4). BK, IV/111
SAKAZÂDE
Alacahırka mahallesinde bir zatın şöhretidir. Çoktan beri hayat ve mematı malum
olmadığından, 1588 senesi İkinciteşrin ayında padişahtan gelen bir emr-i şerifle eşyası
satılmış, 51.708 akçe tutmuş ve Can Feda adındaki bir cariyesi Bursa’da 60.000 akçeye
satılmış ve teslim edilmişken, İstanbul’a gönderilmesi emredildiğinden İstanbul’a
gönderilmiştir (BS. 174/7). BK, IV/111
SALÂHİYET
1758 senesi Birinciteşrin ayının nihayetlerinde gelen bir hükümde: “Eski zamandan
beri Bursa ahâlisi dâhil-i şehirde olan erazil ve eşhas şerrinden hıfz u sıyanet için yeniçeri
ocağı tarafından tayin olunan yeniçeri zâbıtları gece ve gündüz şeriat marifetiyle kol gezip,
cürümle ahz ü habs olan eşkıyanın şer’an lâzım gelen cezaları mûmâ-ileyh marifeti ve
marifet-i şer’le yapılmaktadır. Hudâvendigâr mutasarrıfları da şehrin hariciyle ve
Hudâvendigâr livası hudud dâhilinde ve Bursa şehrinin etrafında zuhur eden yol kesicilik
vesair eşkıyanın şer ve mazarratlarını ibadullah üzerlerinden men’ ve def’ etmeye
memurdurlar. Ancak Bursa’da şer’an salb ve sıyanet vaki oldukda zâbıtları marifetiyle Bursa
beldesinin eski nizamı üzere icra ve infaz olunagelmektedir. Bir vakitler, gece nâibleri kol
gezmekteyken, bu da men’ edilmiştir” denilmektedir (BS.1172/92).
Bu emre göre, şehrin inzibatı kadıya ve şehir dışının zabt u rabtı sancakbeyine aittir.
Şimdiki polis ve jandarma vazifeleri gibi. 1760 senesi Haziranında verilen diğer bir emirde
de: “Vakıf arazide yazılı reayadan birinden ağır bir suç sadır olup, şer’an asılmak, siyaset
olunmak veyahut bir azası kat’ edilmeye müstehak olsa, kadının hükmü lâhık olduktan sonra,
huccet-i şer’iyye verilip, suçluya hakkında lâzım geleni siyasete memur olanlara yani
bunların voyvodalarına cürüm sadır olan mahalde icra ettirip, başka yere alıp gitmeye
koymayıp ve siyaset bedeli diye bir akçe ve bir habbe aldırmaması” bildirilmiştir (BS.
1172/67). BK, IV/112
SALÂHADDİN BEY
Âyândan Bursalı Rıza Efendi’nin oğludur. Üç büyük mektepten diploma almış, zarif,
kibar, nazik bir zattır. Senelerce devlet memuriyetlerinde bulunmuş ve Başvekâlet Arşivi
müdür muavinliğini yüksek bir kudretle idare ederek, nezaket ve irfanı ile herkesi kendisine
meclub etmiştir. BK, IV/112
SALÂHADDİN EFENDİ
İznikli şeyhlerdendir. 1504’te ölmüştür (SO. III/232). BK, IV/112
SALÂHADDİN EFENDİ
Tahsil-i ilimden sonra müderris olmuş ve ilim ve fazileti Fatih Sultan Mehmed’in nazar-
ı dikkatini çekerek oğlu Bayezid’e muallim tayin eylemiştir. Dünya malına rağbet etmekten
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
vazgeçerek Bursa’ya gelmiş ve Bursa’da ölmüştür. Âlim, abid ve her türlü iyi huyları nefsinde
toplamış, faziletli ve iyi ahlâklı, eli açık bir zat idi (G. 304). BK, IV/112
SALGIN
Herkes muayyen olan borcunu devlete verdiği hâlde, bazen fevkalâde bir hâl zuhurunda
-meselâ Bursa’dan 50.000 - akçe taleb olunursa, buna “salgın” derler. Osmanlı hükûmetinin
bu salgınları, Türk milletinin bir çok elem ve ıstırap çekmesine sebep olmuştur. Tanzimat’tan
sonra bu usül kaldırılmıştır. BK, IV/113
SALI GÜNLERİ
Çok mesud günlerimizi Salılar getirdiği hâlde, henüz uğursuzluğu hakkında kanaat ve
akideyi taşıyanlar bulunmaktadır. Salı gününe bu saçma itikadlar, İstanbul’un
Osmanlılar/Türkler eline geçmesiyle Bizans Rumları tarafından meş’um addedilerek Salı
günlerinde bir uğursuzluk temennası örülmüştür. Bu kanaatin bilâhare Türklere de sirayet
ettiği anlaşılıyor. Yavuz, Edirne’den Salı günü hareket eylemiştir. Çaldıran seferini günü
gününe zapt edenlerin kaydına göre, İranîler: “Salı bizimdir” demişler, Sultan Selim de: “Ben
Salıyı bilhassa intihab ettim. Uğursuzluğu onlara, uğuru bize olsun” dediği meşhurdur. Çok
şükür ki, bu batıl itikad Türk kalbinden silinmiştir. BK, IV/111
SALİH
Sevindik’in oğludur. 1484’te Abdal Mehmed Zaviyesi’nin şeyhi idi. Buna koyun
rüsumundan on akçe yevmiye verilmekteydi (BS. 4/182, 10/154). Sekiz on sene bu vazifede
bulunmuştur. BK, IV/113
SALİH
“Altıntaşlı” demekle maruf, 1753’te ölen Hacı İbrahim Ağa’nın oğludur (BS. 389/23).
Annesi Gülbeyaz’dır. Bursalıdır. BK, IV/115
SALİH
Mehmed oğlu Şah Mehmed’in oğludur. Şakî, münafık ve müfsid olup, Hisar’da
oturduğu eve bir Müslüman kadını ile iki Yahudi getirerek şarap içtikleri haber alınarak,
1.6.1608’de üzerlerine varıldıkta, okla, yerağla (silahla) gidenlere hücum ederek, Subaşı
Yahya oğlu Mehmed Bey’in adamlarından birisini yaralamış ve zar zor tutularak mahkemeye
getirilmiş ve babası da mahkemeye gelerek, oğlunun daima kendisine asi olup, “fesad ve
şenaatten hâlî olmadığı ve hulâsa-i kelam vacibü’l-katl ve lâzımü’l-izâledir hakkından gelmek
büyük sevaptır” demiş ve mahalleli de; “Hazfi lâzım, sâ’î bi’l-fesad fi’l-arz” dedikleri
yazılarak huccet olunmuştur (BS. 217/14). Bu huccet ile subaşıya teslim edilen Salih, derhal
idam olunmuştur. BK, IV/113
SALİH
Bursalıdır. “Altıparmak” diye meşhurdur. Kabahati cihetiyle tutularak hapsedilmiş ve
sonra da İstanbul’a gelmemek üzere merhamet edilerek nefy olunmuşken, padişahın emri
hilâfına olarak Sarayburnu’nda sefineden çıkarak İstanbul’a girmiş ve tezvirattan hâlî
olmadığından tekrar tutularak hapsedilmiş ve emsaline ibret olmak ve bir defa daha avdet
ederse muhkem hakkından gelinmek üzere, tekrar merhameten Bursa’ya 1767 senesi
Haziranında nefy edilmiştir (BS. 1179/6). BK, IV/115
SALİH (Şeyh)
Mısırlıdır. Âmâdır. Kendisine, 1643’te Erzincanlı Seyyid Hüseyin vakıfları fazlasından,
yevmî 15 akçe tahsis edilmiştir (BS. 261/184). BK, IV/113
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
SALİH AĞA
1764’te hac yolunda vefat eden Şekerzâde Hacı Mehmed Ağa’nın oğlu ve müderris
Ahmed Efendi’nin kardeşidir. Annesi Hacı Mehmed Ağa kızı Hanife Hatun’dur. Bursalıdır.
BK, IV/115
SALİH ÇELEBİ
Bursa kadısı iken, 1659 senesinde idam edilen Şamlı Numan Efendi’nin oğludur (BS.
333/122). Bk. Numan Efendi. BK, IV/113
SALİH ÇELEBİ
Muhzırzâde’dir. Tatarlar mahallesinde doğmuştur. Aklı başına gelince İstanbul’a gitmiş
ve mûsıkîşinaslardan Gülşenî Derviş Ali’den ders alarak güzel bir mûsıkîşinas olmuştur.
Kendisi de birçok eserler bestelemiştir. Sanatlı bazı nağmeler icad etmiştir. 1666’da
İstanbul’dan Bursa’ya gelirken gemi batmış ve Salih Çelebi de boğulmuştur (G. 525). BK,
IV/114
SALİH ÇELEBİ
Muharrem oğlu Mehmed Efendi’nin oğludur. Attardır. Annesi Mehmed kızı Emine
Hatun’dur. Yaniçoğlu mahallesinde, 1733 senesi ortalarında ölmüştür. Birçok kıymetli
kitabları rubu tahtası ve divanları çıktığına göre kozmoğrafya ve şiire meraklı olduğu
anlaşılıyor (BS. 375/68). BK, IV/115
SALİH ÇELEBİ
İzmirlizâde Hacı Ahmed Ağa’nın oğludur. Babası 1767’de Kala-i Umur Bey
mahallesinde ölmüştür (BS. 1116/88). İsmail Efendi ve Nuh Çelebi adında iki oğlu vardı.
Annesi Hacı Şeyhî Ağa kızı Kerimeşah Hatun’dur. BK, IV/114
SALİHA HATUN
Osman’ın kızıdır. Havva adında bir kızı daha vardır. Abdal Mehmed mahallesinden Ali
oğlu Mustafa’ya 1587’de Uzuncarşı’da tesadüf ederek darp eyledikleri ve bunların
fahişelerden olup nâmahremden perhizleri olmadığı ve çarşıda yaramaz adamlar ile
konuştukları sabit olduğundan Bursa’dan sürülmüşlerdir (BS. 362/46). BK, IV/116
SALİHA HATUN
Mecnun Dede mahallesinden Hacı Receb’in kızıdır. 28.7.1694’te kızı Fatma ile
evlerinde katledilmişlerdir (BS. 369/4). BK, IV/116
SALİHA HATUN
Hızır oğlu Hacı Ahmed’in kızıdır. Hacı Ahmed oğlu Şeyh Hikmetî Mehmed Efendi’nin
karısıdır. 1743 senesi Birincikânun ayının ibtidalarında Tekke Mescid mahallesinde ölmüştür.
387.961 akçe muhallefatı kalmıştır. Kardeşi Mustafa Ağa vardı (BS. 383/77). BK, IV/116
SALİH DEDE
1818’de Bursa Mevlevîhanesi şeyhi idi. BK, IV/115
SALİH DEHÎ EFENDİ
Bursalıdır. Hafızdır. Müderris ve 1855’te Beyrut ve sonra Diyarbakır mollası oldu. Ve
sonra da öldü (SO. III/216). BK, IV/115
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
SALİH EFENDİ
Yıldırım Bayezid Darüşşifası’nda başhekim iken, vazifesine bakmadığından, mariz ve
hastaların işlerinin yüzüstü kaldığını Bursa kadısı îlâm etmekle, İstanbul’da padişahın
hekimbaşısı Mevlânâ Feyzî Mustafa Efendi’nin arzı üzerine, Tıbbiye Medresesi’nde şakird
olan Âlim Efendi, 24.5.1674’te yerine tayin edilmiştir (BS. 316/134). BK, IV/114
SALİH EFENDİ
Tüccardan Çalık Acem damadı, hafız, müderris Mehmed Efendi’nin oğludur.
“Hafızzâde” diye meşhurdur. Müderris iken 1720 senesi Martında ölmüştür (G. 435). BK,
IV/114
SALİH EFENDİ
Eşrefzâde Tekkesi şeyhi Lutfullah Efendi’nin oğludur. Tekkenin şeyhi olan kardeşinin
oğlu Abdullah Efendi ile aralarında muaraza vuku bulmuştur. Birbirlerine kırılmışlardır.
Tekkenin zikir günlerinde mukabeleye gelirse de dışarıda sofada zikrin nihayetine kadar
bulunurmuş. Her ne kadar Abdullah Efendi amcasının elini ve ayağını öper, ayağına yüz
sürer, rica ederse de mûmâ-ileyh içeriye girmezmiş. Bu hâl ile vakit geçirmekte iken
hastalanır ve biraz yatakta yatar. Bir gün ihvanlarıyla birlikte 70.000 tevhid-i şerif okunmasını
Abdullah Efendi’den iltimas eder. Arzusu reddedilmeyerek dervişleriyle birlikte Salih
Efendi’nin evine gidilir. Zikr-i şerife başlanır. Tevhidin hitamında bu da cânını cânânına
teslim eder. Büyük babasının yanına gömülür. 1734’ten evvel ölmüştür (YŞ. 56). BK, IV/116
SALİH EFENDİ
Kavaklı mahallesi imamı olup Abdal Murad’ın makamını ihya etmiştir. Fotra köyünde
emlâki olup, orada da bir zaviye bina edip, gelip geçeni doyurmaya başlamıştır. Ahmed Gazzî
Efendi’den inabet ve hilâfet almıştır. 1740’ta ölmüş ve bu köyde yüksek bir yere
gömülmüştür. Misafirlere çok ikram ederdi. BK, IV/115
SALİH EFENDİ (Faiz)
Feraizcizâde’dir. 1895’te Bursa’da basılan Fevaid mecmuasında şiirleri vardır. Kendisi
şairdir. Kütahya ve Rodos’dan Bursa mecmualarına şiirler göndermiştir. Kendisi Bursalıdır.
BK, IV/116
SALİH EFENDİ (Hoca)
İdadî Mektebi muallimi ve müderrisi ve Nakşibendî halifelerindendir. 1884’te ölmüş ve
Şehreküstü mezarlığına gömülmüştür. BK, IV/116
SALİH EFENDİ (Şeyh)
Bursalı Hacı Yusuf Ağa’nın oğludur. “Paşa Baba” namıyla maruftur. Biraz tahsil etmiş
ve babasının ölümünden sonra kendi hevâsında dolaşmış ve en nihayet sûfiyye tarikına
girerek Başçı Tekkesi şeyhi Mehmed Efendi’ye damat olmuştur. 1814’te şeyh olmuş ve 1825
senesi Ağustosunda vefat etmiş ve zaviyesine gömülmüştür. Salih, dindar ve fennî mûsıkîye
âşinâ olmakla bazı tekkelerde ve bir çok sohbetlerde de mevlid-i şerif okurdu. BK, IV/115
SALİH EFENDİ (Şeyh)
Başçı Zaviyesi şeyhi Rıfat Efendi’nin oğludur. 1869’da babasının vefatında küçük
olduğundan, zaviyede bir müddet tarikat usülleri icra olunamamış, imamlık ve hatiblik
başkalarına geçmiş ve zaviye de medreseye çevrilmiştir. Salih Efendi, büyüyünce bizzat
tarikat usüllerini icraya başlamıştır. BK, IV/116
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Mustafa Ağa’yı dikicibaşı tayin eyledik” dediler ve sicile kaydettirdiler (BS. 334/126). BK,
IV/118
SANAT MEKTEBİ
Bursa’da 1869 senesinde, Bursa valisi Hacı İzzet Paşa’nın çalışmasıyla, Hisar’da Filboz
mahallesinde “Islâhhane” adıyla “Türkmenoğlu Konağı” denilen evde açılmış ve 1880’de eski
Vilayet Matbaası’nın karşısında o vakit mevcut olan bir konağa, 1883 senesinde Kız
Rüşdiyesi’nin alt katına, 1884’te o vakit postahane binası olan ve şimdiki Atatürk Heykeli’nin
karşısındaki ve Kitapçı Ali Haydar’ın dükkânıyla Ziraat Bankası’nın bulunduğu yerdeki
tiyatro binasına ve daha birçok yerlere taşındıktan sonra, 1897’de şimdiki bulunduğu yere
yerleşebilmiştir. 1907’de bina dört kısımdan ibaretti. Derslerden başka marangozluk, terzilik,
kunduracılık, demircilik, mücellidlik sanatları gösterildiği gibi, son derece ilerlemiş bir de
mızıka bandosu vardı. Mektebe kimsesiz çocuklar alınırdı. 1907’de 200 yatılı talebesi vardı.
Mektep, valilerin başkanlığında bir komisyon tarafından idare edilirdi. Cumhuriyetten sonra
bu mektep asrîleşmiş, on yıl içinde 200.000 lira sarf edilerek, mektebin bütün noksanları
ikmal edilmiştir. Mektepte birçok elektrik motorları işlemektedir. Mükemmel dökümhanesi de
vardır. Mektepte marangozluk kısmı ilerlemiş ve en asrî mobilyalar yapılmaya başlamıştır.
Hulâsa bu mektep, esasen bir sanat şehri olan Bursa’ya birçok sanat sahibi yetiştirmiş ve son
asırlarda sönmeye başlayan Bursa sanatlarına yeni bir çığır açmıştır. 1923’te mektebin talebe
mevcudu 78 iken 1931’de 179’a çıkmıştır. Mektebin idaresi Maârif Vekâleti’ne geçince daha
ziyade inkişâf eylemiştir. BK, IV/119
SANCAK
Donanmamızın sancak bezleri Bursa’da dokunurdu. Her sene tersaneye 1.000 zira’ tafta
göndermek, Fatih zamanından beri âdet olmuştu. Vakti gelince Bursa kadıları bunu iştira
ederek tersaneye gönderirlerdi (BS.265/134). BK, IV/120
SANDAL
İpekten yapılan bir kumaşın adıdır. BK, IV/120
SARAÇ ESNAFI
Bursa’da saraçlık çok ilerlemişti. Çarşıda ayrıca bir saraçhane vardı. 1792’de bu esnafın
taamiyesi için 1.000 kuruş vakfı vardı ki senelik faizi 125 kuruş yapardı (BS. 342/1). Bu para
ile esnaf senede bir defa ziyafet yaparlar ve kıra çıkarlardı. BK, IV/120
SARAÇZÂDE MESCİDİ
1574’te bu isimde bir mescid vardı. BK, IV/120
SARAY
Bursa’da ilk Osmanlı sarayı, Hisar’da Şehâdet Camii karşısında, şimdiki Askerlik
Dairesi’nin ve Komutanlık binasının olduğu sahada idi. Burası, Sanatlar Mektebi’nden
Tophane bahçesine kadar devam eden geniş bir saha idi. Etrafı ayrıca ikinci bir hisarla
çevrilmişti. Orhan Gazi, I. Murad, Yıldırım bu sarayda otururlardı. İbn Batuta
Seyahatnemesi’nde bu saraya ait ufak bir malûmat varsa da bu binalara ait hiçbir resim ve
tafsilat elde edemedim. Sicillere bakınca:
1504 senesinde Bursa’da saraydar olan Hayreddin, sarayda hizmet eden yeniçerileri
hizmete yaramadıklarından İstanbul’a Kapı’ya gönderip yerine üç nefer oğlan istediğini,
Bursa kadısı arz eylemiştir (BS. 19/79).
1518’de sarayda hizmet eden dört oğlandan biri öldüğü, biri sakatlandığı ve biri de
levend olup çıkıp gittiğinden, üç oğlana ihtiyaç olduğu arz edilmiştir (BS. 28/197).
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
1582’de İstanbul Sarayı’na düğün için 5.000 tavuk, 2.000 kaz, 1.000 ördek ve 5.000
güvercin sipariş edilmiş ve Bursa’dan gönderilmiştir (BS.143/3).
1624 senesi Birinciteşrin ayında, Muradiye Camii mahallesinde, Gülruh Hatun’un
sarayının sakfı, pencereleri, avlu duvarları, avlu kapısı harap olup oturulmayacak bir hâle
geldiğinden ve çoktan beri kimse kiralamaya talib olmadığından, hassa mimarlarından
Süleyman oğlu Ebubekir tarafından keşfi yapılmış, 9.730 akçe sarfıyla tamir edilmiştir (BS.
243/64). Muradiye Sarayı denilen bina bu binadır.
1636’da Emir Sultan Camii civarındaki saray, İstanbul’da Sultan Süleyman
mahallesinde mukim, divan-ı sultanî rûznâmçecisi İbrahim Efendi’nin malı idi. Zamanın
geçmesiyle harap olduğundan, kendi malıyla tamir ve tecdid ederek vakfeylemiştir. Burası her
sene Emir Sultan’ı ziyaret için gelen sûfîlerin ve şeyhlerin fukaralarına ve sair zamanlarda
gelen misafirlerin oturmasına şart eylemiştir. Emir Sultan müderrisi Hacı Durmuş oğlu
Mehmed Efendi’yi de mütevelli nasb eylemiştir (BS.254/62).
1659 senesi Ağustosunda Bursa’da bulunan padişah kadıya bir hüküm gönderip;
“Bursa’da yeniden bina olunan sarayın vüsati olmayıp sık ve dar olduğundan, saraya bitişik
İmaret-i İsa Bey mahallesinden alınıp saraya zam ve ilhak olunan evler mukabelesinde, bu
mahalledeki 30 avârızhanesinden 15 hanesi tenzil olunarak 15 avârızhanesi bırakıldığı”
bildirilmiştir (BS. 346/67).
Aynı gün yazılan diğer bir hükümde; “Saray inşaatına nazır olan Dârüssaade Ağası
Mehmed Ağa arz edip Bursa’da yeniden inşa olunan Saray-ı hümayun, Harem Kapısı
kurbünde vaki Selçuk Hatun vakfından günde 15 akçe icâreli 13 bâb oda saraya lâzım
olmakla, yıkılıp icab eden mahalle ilhak olunmuş olduğundan vakfa, Bursa mizan-ı harîr
mukâtaasından günde 15 akçenin verilmesi” emredilmiştir (BS.346/66).
13.10.1671’de Avcı Sultan Mehmed Bursa’ya geldiği zaman oturması için İmaret-i İsa
Bey mahallesindeki “Yeni Saray” karşısında Meâlîzâde Seyyid Mustafa Çelebi’nin evi tahsis
edilmiştir. Burada bir has oda ve yeniden bir hamam, altı ahır, hassa saraçları için oda, Bursa
şehremini Mehmed Derviş Efendi tarafından inşa ettirilmiştir. Yaptığı masrafların tesbiti için
hassa mimarı Fazlı Çavuş ve İstanbul mimar kalfalarından Ahmed Usta ve Abdurrahim oğlu
Hacı Mustafa ve hadîka-i hassa kalfası Yakub oğlu Hüseyin Ağa’dan mürekkeb bir heyet
gidip yapılan inşaatı gözden geçirmişlerdir. Padişahın oturmasına mahsus olan oda 7,6 x
14,44 m. genişliğinde olup, tavanı yeniden tezyin ve inşa olunmuştur. Pencerelerine demir
geçirilmiş ve ceviz kapaklar yapılmış ve renk veren camlar takılmıştır. Odanın önüne 3,8 x
6,8 m. bir şehnişîn yapılmıştır. Odaya ikişer kanatlı üç kapı ve önüne bir merdiven
yapılmıştır.
Hamamı mermerden iki kurnalı yapılmıştır. Bu inşaat için 857.690 akçe sarf edilmiştir.
Ahırlar ve saraç odaları için de 5.053.816 akçe sarf olunmuştur.
İbrahim Paşa mahallesinde de sadrazam için yeniden bir saray ve fevkânî bir de hamam
yapılmıştır. 20,52 x 8,36 m. bir divanhane ve 9.12 x 4.56 m. iki oda ve 5,32 x 5,32 m. iki oda
ve 12,16 x 6,08 m. bir arz odası ve 8,36 x 5,32 m. bir kış odası ve 11,30 x 5,32 m. sadrazam
için diğer bir oda ve bir mükemmel hamam yapılmıştır. Her bir konforu haizdir. Bunun için
de 1.565.570 akçe sarf edilmiştir. Bu paradan eski binanın enkazı bahası ve vilâyet âyânının
yardımı olan 398.000 akçe çıkarılırsa, cem’an 1.167.700 akçe sarf edildiği tesbit edilir (BS.
330/5).
Aynı zamanda eski saraydaki simithanenin hassa ambarı ve buğday ambarının sakfı da
167.700 akçeye tamir edilmiştir (BS.330/8). Yine burada tarhana ve bulgur serecek yerin
sakfı, Hassa Uncubaşı Ahmed oğlu Ali Bey tarafından 87.785 akçe ile tamir edilmiştir (BS.
295/58).
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Yine bu sene padişah, nefs-i nefiseleri için şeker vesaire satın alınmak iktiza
eylediğinden Emir Mustafası denilen Abdurrahman oğlu Hacı Mustafa adındaki Mısır
tüccarından her kafeste 36 çift olmak üzere 112 kafeste 3.360 çift şeker satın alınarak Emir
Hanı’nda hıfz olunmuştur (BS. 330/90).
Bursa Sarayı’na öteden beri Saray Suyu denilen Pınarbaşı suyundan 13 lüle su akmakta
idi. 1799 senesi Birinciteşrin ayında Hassa Bostanbaşısı Hafız İsmail, “Emlâk-ı hümayundan
Bursa’daki saraya akan suda kimsenin alâkası yok iken, eski yolundan bazı kimseler gizlice
bir miktar su ayırarak evlerine akıtmaları yüzünden saray bahçesine su kâfi gelmediği cihetle
bahçenin harab” olduğundan şikâyet eylemiştir.
1818’de Hudâvendigâr mütesellimi kapıcıbaşılardan Hasan Ağa tarafından valilere
mahsus sarayın mobilyası tecdid edilmiş ve saray genişletilerek yeniden odalar bina ve ilâve
olunmuştur. BK, IV/120
SARAYOĞLU MAHALLESİ
Bursa’nın bir mahallesinin adıdır (BS. 114/9). Gitgide bu isim Arapçalaştırılmış “Veled-
i Saray”, “İbn Sarayî” gibi gülünç isimler almıştır. BK, IV/123
SARBANBAŞI
Ordulardaki deve kıtalarının başlarına, komutanına verilen isimdir. Bu develer,
hükûmetçe tayin olunan ücretle hizmete girdiği günden itibaren çalıştırılır ve ordunun
yüklerini, eşyasını taşırlardı. 1739 senesi Haziranının 28. günü Sofya sahrasından yazılan bir
emirde: “Seferler vukuunda, ordunun ağırlığını nakl için kullanılmak üzere âdet olan
ücretleri Beylik tarafından verilmek şartıyla çıkarılması ferman olunan mekkârî develerinin
kazalar ahâlisi tarafından tedarik ve ihracında büyük zahmetler ve birçok masraflar ihtiyar
edilmiş iken ‘sarbanbaşı’ namıyla tayin olunan adamlar müflis (kalleş, batakçı, edebsiz ve
hilekâr) ve desiseci, gevşek adamlar olduklarından bol bol vilâyet halkından aldıkları ücret
akçelerine kanaat etmeyip kendilerine teslim olunan develerin ekserisini yollarda satmışlar
veyahut değiştirerek orduya noksan ve işe yaramaz deve götürmüşlerdir. Bundan hizmette
olduklarınca bir kat daha beylikten ücret alıp hem hükûmete ve hem de ahâliye gadr ü teaddî
etmişlerdir. Diğerlerine ibret-i müessire olmak üzere bunların şiddetle cezalandırılacağı ve
zimmetlerinde kalan akçeler ve develerin bahaları tazmin ettirileceği” bildirilmiştir
(BS.1184/15).
20.2.1788’de Moskova seferi için Davud Paşa Sahrası’na çıkan Serdar-ı Ekrem’in
maiyyetindeki askerlerin zahire ve mühimmatını nakl ve sair hizmetlerde kullanılmak üzere
172 mehâr mekkârî develerini cem’ ve tahsil ve mahalline irsaline Bursa eşrafından Hacı
Mehmed oğlu Hacı Hasan “Sarbanbaşı” nasb ve tayin edilmiştir (BS. 319/1). BK, IV/123
SARI ABDULLAH EFENDİ
Emir Sultan şeyhi Abdurrahman Efendi’nin oğludur. Müderris ve bir müddet de Bursa
kadısı oldu. 1072/1661’de vefat eylemiştir. BK, I/25
SARI ABDULLAH MESCİDİ
Tüccardan Hoca Abdullah bina eylemiş ve bu mescidin mesalihi için de 5.000 akçe
vakfeylemiştir. 1565’ten evvel yaptırılmış (BS.110/57) ve 1938 senelerinde yıktırılmıştır.
Alimlerden birkaç Sarı Abdullah Efendiler varsa da bu cami ile alâkaları yoktur. BK, IV/123
SARIBEYOĞLU
Adı Mustafa’dır. 1736 senesinde kaçmış, “Gökçedağ” adındaki mahalle gelmek ihtimali
olduğundan, etrafında olan valiler ve kadıların hazır durmaları ve herhangisinin hükûmeti
dâhiline girerse tutulması 1736 senesi Şubatının nihayetlerinde cümlesine ve arpalık suretiyle
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Bursa sancağına mutasarrıf olan Mehmed Paşa’ya bildirilmişti. Aydın muhassılı Vezir
Hüseyin Paşa tekrar bu eşkıyanın üzerine varıp bölükbaşı ve avanelerinden birçoğunu katl ve
cemiyetlerini tefrik edip şakînin pek az kimse ile kaçarak Gökçedağ’a doğru gittiği Vezir
Hüseyin Paşa tarafından İstanbul’a bildirilmiş ve nerede görülürse üzerine varıp katl ve idam
edilmesi cümleye ferman olunmuş ve başları olan Sarıbeyoğlu’nun tutularak kesilmiş başının
İstanbul’a gönderilmesi emrolunmuştur (BS.377/90).
1739 senesi Martında Rakka valisi Vezir Ahmed Paşa da takibine memur edilmiş idi.
Ancak Sarıbeyoğlu, iskânları emrolunan birçok kabile ve aşiretlerden kendisine yardımcı
bulmuş ve harpler dolayısıyla Anadolu’daki eyalet ve sancakbeylerinin harpte bulunmasından
istifade ederek Maraş ve Antep sancaklarında ve Kurtkulağı ve Antalya civarlarında vaki
köylerde ve kasabalardaki ahâliye zulüm ve teaddî ve yollar keserek emval, eşya ve
mevâşîlerini yağma eylemiş olduğundan behemehal gâilesinin bertaraf edilmesi de ayrıca
Vezir Ahmed Paşa’ya bildirilmiştir. 1739 senesi Haziranında yakalanarak cezası tertip ve
gâilesi bertaraf edilmiş, kesilmiş başı İstanbul’a gönderilmişti. Daha sonra avanesi de
Gökçedağ etrafında gizlendiklerinden, o taraflarda takibata devam edilmişti. BK, IV/123
SARICA
Fatih zamanında mühendisti. Büyük topların dökülmesinde fikrinden çok istifade
edilmiştir (İstanbul’un Muhasarası ve Zaptı, 61). BK, IV/125
SARICA
Sarıca ve sekban taifeleri vardı. 1688’de Çorum sancakbeyi Mustafa Bey, bunların
serçeşmesi (subaşı) idi. 1688 senesi ibtidalarında divan-ı hümayuna yazdığı bir arzıhâlde;
kendi hâlinde olup üzerlerine hilâf-ı şer’ cürmü sabit olmayan sekban ve sarıca taifesinden
bazıları birer yol ile tutulup kalede hapsolunduklarını bildirmiş ve kabahatsiz olanların af ve
ıtlakını rica eylemiştir. Padişahın verdiği bir emirde, Anadolu kalelerinde hapsolunan sarıca
ve sekban taifesinin şer’le ahvallerinin görülüp cürümleri sabit olanların şer’le haklarında
lâzım geleni icra ve kabahatsiz olanların ıtlakı emrolunmuştur (BS.363/42). BK, IV/125
SARIKADI ZAVİYESİ
Karacabey’dedir. Bir çiftliği, dükkânları, başhanesi ve bakkal dükkânı vakıflarıdır (BA.
Anadolu Vilayet Defteri, cilt 2, Muvakkat numarası 285). Çiftlik, Mihaliç karşısındadır.
Evvelce sekiz değirmeni vardı. 1530’da bazısı harap olmuştu. On parça bağı ve altı dükkânı
varken, dördü harap olmuş başhane ile bakkal dükkânı kalmıştı. 21 baş irili ufaklı su sığırları
da vardı. BK, IV/126
SARNIÇ
Eski Kaplıca civarında Murad Hudâvendigâr vakfından, değirmen taşı çıkarılan yerin
adıdır. Burada Hamza Bey mahallesinden İsmail Efendi’nin mülk kestaneliğinden dört lüle su
cereyan etmektedir (BS.301/87). BK, IV/126
SARÂNİYE MEDRESESİ
Akbıyık Türbesi civarında idi. BK, IV/126
SARUCA PAŞA
I. Murad zamanında Rumeli’nin yayabaşısı idi. Karamanoğlu muharebesinde
Anadolu’da bulundu. İnebey Subaşı ile Saruca Paşa’ya 10.000 er koşulup, şehir, köy ve
etrafını tahrib ve talana memur edildi. Kosova meydan muharebesinde sol cenahta bulundu.
Çirmen’de medfundur. Çirmen’de cami, imaret ve zaviyesi vardır (B. 35,53,58,60; SO.
III/199). Yıldırım’ın ilk saltanat yıllarında ölmüştür. Kendi adı Ulu Bey olup “Saruca Paşa”
diye meşhurdu. BK, IV/124
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
SARUCA PAŞA
Saray’dan çıkmış, 1435’te vezir ve Varna muhafızı olmuştur. Mütekaid olup
Gelibolu’da uzun müddet oturdu. 1442’de Derbend muhasarasında tedbirleri beğenildi ve
tekrar vezirlik verildi. Fatih Sultan Mehmed padişahlıktan indirilip Manisa’ya gönderildiği
zaman İbrahim Paşa ile Saruca Paşa’yı beraber götürdü. 1451 senesine kadar padişahın
musahibi kalmıştır. Hatta 1451 Şubatında II. Murad ile Edirne’de Meriç nehri üzerindeki
Kirişçi adasına gidip seyre dalmışlardı. Dönüp sarayına gelirken Arda köprüsü başında bir
derviş oturuyordu. II. Murad yanına gelince bu derviş: “Hey Sultan Murad Padişah!
Günahlarına tevbe et ki, vaden yakındır” dedi.
Sultan Murad bu sözü işitince Saruca Paşa’ya ve sonra biraz geriden gelene İshak
Paşa’ya; “Tanık ol ki, bütün günahlarıma tevbe ettim” dedi ve üç gün sonra Edirne’de vefat
eyledi. 858/1454’te Halil, Şehabeddin Paşalarla birlikte azlolundu ve biraz sonra da öldü (SO.
III/199; B. 110,112; A. 139). Gelibolu’da cami ve imareti vardır. Oraya gömülmüştür. Bunun
Bursa’da vakıf dükkânları vardır. Vakfiyesi 858/1454 tarihlidir. Evlâdından Bursa’da Erhundî
Hatun Zaviyesi vardır (BS. 324/65). Karısı Gülçiçek Hatun, Malkara’daki İz’âr(?) Halil,
Canbazlar köylerini Medine’ye vakfeylemiştir (BS. 7/29). Oğlu Umur Bey vardır.
Gelibolu’daki cami ve imaretinden başka, Çirmen’de camisi ve Şarköy’de Yalı mahallesinde
vakıfları, Akçakızanlık’ta ve Uzuncaabad Hasköy’de camisi vardır (BAVD. 21382). Bursa
Yenişehir’de Ayazlar, Çeltikçi mezraları vardır (BAVD. 1042). Uzuncaabad Hasköy’deki
zaviyesini Şeyh Timur’a temlik eylemiştir. Bütün bu kayıtlara göre, her iki Saruca Paşa’nın da
aynı zat olması pek ihtimal dâhilindedir. Bu iki adam aynı kişi farz olunursa 120-130 sene
yaşaması lâzım geliyor ki, o zamanlar hemen ömr-i tabiî de bu kadar ve belki biraz daha
ziyade idi. Karısı Güneş Hatun’dur. Kızı Yakub Bey karısı Asıl Paşa Hatun’dur. 1467’de
tekmil mal ve mülkünü kızına hibe etmiştir. BK, IV/124
SASA BEY
Paşalı Bey’in oğludur. Padişahın emriyle 1511’de Bursa livası evkafını yazmıştır (BS.
23/7). Oğlu Çalapverdi vardı (3/135). Çalapverdi Bey 1479’da Bursa’da oturuyordu. BK,
IV/127
SATI ÇELEBİ
Habib Çelebi oğlu Mehmed Çelebi’nin oğludur. Babası Mehmed Çelebi 17.1.1559’da
evi içerisinde maktul bulunmuştur. Sa’dî Çelebi ve Mustafa adında iki kardeşi vardı. BK,
IV/127
SATI ÇELEBİ
“Mevlânâ Buhârî” denilen Abdülhak oğlu Mevlânâ İshak’ın oğludur (1508) (BS.
31/468). Satı Çelebi’nin Umur Bey köyünde kızı Ayşe Hatun vardı ki, 1588’de hayır işlerine
bazı vakıflar yapmıştır (BS. 84/118). BK, IV/127
SATI FAKİH
Bayram Bey’in oğludur. 1426’da Hacı İvaz Paşa vakfiyesinde şahitti. Hisar’da adıyla
anılan bir mahallesi vardır. Orada bir mescid bina eylemiştir. Arapçaya meraklı olan Bursa
kadılarından bazıları bu mahalleye “Sa’d Fakih”, “Sa’dî Fakih” adlarını vermişlerse de, bu
mahallenin adı Bursa Sicilleri’nde “Satı Fakih”tir. Oğlu Hüsam ve Mevlânâ Murad Fakih
vardı (BS. 22/169, 17/163). BK, IV/127
SAVAYICI ESNAFI
Bursa savayıcıları padişaha arzıhâl sunup sanatlarında üstada hizmet ve tekmil-i sanat
ederek kethüda, yiğitbaşı ve sair ustalar marifetleriyle “başka” çıkmadan ve “ham-dest (eli işe
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
kurtulmuştur”; köy halkından diğer dört kişi de, “böyle fesad üzere işitiriz” diye haber
verdiklerinden sicile kaydolundu (BS. 223/108). BK, IV/131
SEFER
Hamza’nın oğludur. 1559’da Mücellidî mahallesinde ölmüştür. Oğlu Ahmed ve kızları
Fatma, Emine ile 296.452 akçe muhallefatı kalmıştır (BS. 85/13). BK, IV/131
SEFER
Boyacı ustasıdır. 1655’te Elmalık mahallesinde ölmüştür (BS. 344/44). Dükkânındaki
boyacılığa ait âlât ve edevâtın listesi, numarası gösterilen sicilde kayıtlıdır. BK, IV/131
SEFER (Hacı)
Nebî’nin oğludur. Aşçı esnafının pişirdikleri yemeklerin iyisini ve yaramazını tefrik ve
aşçılık işlerinde vaki olan hususu teşhis ve temyiz için aşçılar esnafına 1587’de reis ve
kethüda nasb ve tayin edilmiştir (BS. 173/65). BK, IV/131
SEFERE GİTMEMEK
1606 senesi Haziranında verilen bir emirde: “Umum yeniçeri, şark seferi serdarı Vezir
Ferhad Paşa ve yeniçeriler kâhyası ile sefere memur oldukları ve serdar, Üsküdar’dan kalkıp
birkaç konak gittiği hâlde, sefere memur yeniçerilerin gelip mülâki olmadıklarının; Bursa
kazasında sakin, sefere memur olanların yerlerinden kalkıp İznik’te yeniçeriler kâhyasına
mülâki olmaları ve ‘hizmetimiz vardır, tarlalarımızı der-anbar edemedik’ gibi ihmal ve
müsaheleden gayet çekinmeleri ve bu seneyi sair senelere kıyas etmemeleri defaatle te’kîd
olunmuş ve Yeneçeri Ağası Hüseyin Ağa tarafından da mektublar gönderilmiş bulunduğu
hâlde henüz orduya mülâki olmadıkları; bu gibilerin dirliklerinin kesileceği” bildirilmiştir
(BS.214/140). BK, IV/134
SEFER SUBAŞI
1604’ten 1618 senesine kadar Bursa’nın subaşısı idi. Hayran’ın oğludur. Çok muktedir
ve idareli bir zattır (BS. 332/29, 223/65). BK, IV/131
SEFER ZAMANINDA İSTANBUL’UN MUHAFAZASI
1605’te Engürüs (Macar) ve şarka ve deryaya büyük sefer yapıldığından, Bursa, İzmir,
Tire, Manisa ve sair yerlerdeki yeniçeri ve korucularının oturakları (emeklileri) cümlesinin
İstanbul’a gelip odalarında mevcut bulunmak üzere, kasaba ve köylerde ve halkın toplantı
yerlerinde muhkem nida ve tenbih ettirilmesi ve hemen cümlesinin ihraçları için Yeniçeri
Ağası Hüseyin Ağa tarafından Bursa kadısına mektup gönderilmişti. BK, IV/134
SEHÂ ALİ EFENDİ
1774’te Defterdarlık dairesi mevkûfatçısı iken Bursa’ya sürülmüş ve emval ve eşyasının
beylik için zaptı emredilmiştir (BS. 1186/33). BK, IV/191
SEHÂBÎ ÇELEBİ
Bursalıdır. Emînlerdendir. 1511’de ölmüştür. Şairdir;
Aynıma almam bütün dünyayı yârim olmasa
Şehri çoktan terk ederdim şehriyârım olmasa (SO. III/9; KA. 2538).
Bu zatın adını Sicill-i Osmânî ve Kâmûsu’l-Â’lâm “Sehâbî” yazdıkları hâlde Latifî
Tezkiresi “Sehâyî” yazıyor ve “ismi müsemmâsına muvâfık ve sehâîlik namı bezl ü atâsına
mutâbık idi ve şiirlerinin ekserisi tercümedir” diyor. Şu murabba onundur:
Kanı şol dem kanı garrâsı geçerdin güzelin
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
birisinin de karısıdır. Hayreddin Paşa’nın veyahut oğlu İbrahim Paşalardan birisinin karısı
olması pek muhtemeldir. BK, IV/137
SELÇUK HATUN
1462’de vefat eden Sa’dülmelik’in kızıdır (BS.I/19). BK, IV/137
SELÇUK HATUN
Kasım Bey’in oğlu İlyas Bey’in kızıdır. 1480’de Bursa’daydı ve Bursalıdır (BS. 3/259).
BK, I V/137
SELÇUK HATUN
Bursalıdır. Balaban Paşa’nın kızıdır. Hamza oğlu Dursun Fakih’in karısıdır (1487).
1489’da kocası Dursun Bey hayatta idi (BS. 5/32,340, 8/63). BK, IV/137,140
SELÇUK HATUN
Azeb Bey’in kızıdır. 1507’de kardeşi Zübeyde vardı (BS. 20/13). BK, IV/140
SELÇUK HATUN
Abdullah Çelebi’nin annesidir. Mihaliç nahiyesinde Yenice Müslümanlar, Linoros,
Esemen, Akçasığır ve daha birçok köyleri hayır işlerine vakfeylemiştir. 1521’de sağ idi (BA.
Eski Anadolu Defteri 398). BK, IV/137
SELÇUK HATUN
Bursalıdır. Fatih zamanında yaşamıştır. İstanbul’da Beşiktaş’ta bir mescid bina
ettirmiştir. Daha sonra bu mescid yanarak harap olmuş ve 1667’de Dârüssaade Ağası olan
Abbas Ağa tecdid eylemiş ve böylece Selçuk Hatun’un adı unutulmuştur (SO. III/54). BK,
IV/137
SELÇUK HATUN
Çelebi Sultan Mehmed’in kızıdır. Annesi Abdullah kızı Kumru Hatun’dur. Amasya
müverrihi Hüseyin Hüsameddin Bey’in zan ve tahminine göre, 1408’de Amasya’da veyahut
Merzifon’da doğmuştur. 1424’te Anadolu beylerbeyi olan Karaca Paşa ile evlenmiş (TOEM
Sene 3, sayfa 957) ve Karaca Paşa’nın 1444’te Varna’da şehid olması üzerine dul kalmıştır.
Bu Karaca Paşa Ankara’da medfundur. Bununla Selçuk Hatun bir sene kadar geçinmiştir.
1425 senesinde Candaroğullarından İsfendiyar Bey’le yapılan muharebede İsfendiyar Bey
mağlup olmakla kızlarından birisini II. Murad’a vermiş ve II. Murad da iki kız kardeşini
İsfendiyar Bey’in oğullarına vermiştir ki, bu arada Selçuk Hatun da İbrahim Bey’e verilmiştir.
O vakte kadar Bursa’da emsali görülmemiş ve işitilmemiş büyük bir düğün yapılmış ve hatır
ve hayale sığmayacak miktarda mücevher verilmiştir. Çaşnigirbaşı Elvan Bey, Hadım
Şihâbüddin ve Reyhan Paşalar Kastamonu’dan gelini Bursa’ya getirdiler ve Selçuk Hatun’u
da Kastamonu’ya götürdüler. Selçuk Hatun’un İbrahim Bey’den Hatice Sultan adında bir kızı
olmuştur ki, Bursa’da “İsfendiyar oğlu İbrahim Bey’in kızı Hatice Sultan” diye maruftur.
Atpazarı’nda da camisi vardır. Bu Hatice, Sultan Fatih’in idam ettirdiği Sadrazam Bursalı
Mahmud Paşa’nın karısıdır. Selçuk Sultan’ın Yusuf Çelebi, İshak Bâlî, Hafsa Hatun adında üç
evlâdı daha varsa da, bunlar, vakfiyesini tanzim ettirdiği 888/1483 tarihinden daha evvel
ölmüşlerdi. Selçuk Hatun, Mehmed Bey adında diğer bir kocaya daha varmıştır ki, bundan da
Sultanzâde veyahut Hatice Hatun adında diğer bir kızı olmuştur. Bu Mehmed Bey’in Kul
Hızır oğlu Mehmed Bey olması pek muhtemeldir. Bu kadın da Yahşî Beyzâde Hamza Bey’in
oğu Mustafa Paşa ile evlenmiştir.
Selçuk Hatun uzun bir ömür sürmüş ve hükûmetin siyasî işlerine karışmış ve Bayezid
ile Sultan Cem vakasında bile Anadolu’nun Sultan Cem’e ve Rumeli’nin II. Bayezid’e
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
verilmesi suretinde hükûmeti ikiye taksim etmek cesaretinde bile bulunmuştur. 15 Şevval
890/ 26.10.1485 senesinde ölmüş ve babası Çelebi Sultan Mehmed’in yanına gömülmüştür.
Hayatta bulundukça 150 akçe yevmiye almıştı. Bursa’da 870/1465’te Nilüfer nehri üzerine
Mihraplı köprüyü inşa ettirmiş ve Bursa’da Hacı Seyfeddin köprüsü yanına bir mescid ve bir
zaviye bina etmiş ve Meydancık’ta da bir çeşme yaptırarak Devlengeç suyundan akıtmıştır
(BS. 31/459). Bursa mizanından aldığı 150 akçeden başka Manyas’ta Kayça(?) karyesi,
Karacabey’de Çobanyeri mevkii ve Çimendere köyü, Kite civarında Atlaslar köyü ve
Bursa’da Kılıç ve Soğanlık köyleri bunun malı idi.
Selçuk Hatun’un 1482 senesinin Haziranının ortalarında yaptığı bir vakfiyede
Manyas’ta Kayça(?), Mihaliç’te Çimendere ve Çobanyeri, Kite’de Atlaslar, Bursa’da Kılıç ve
Soğanlık köylerini vakfediyor ve annesi Kumru Hatun ve oğlu Yusuf Çelebi ve İshak Bâlî ile
Hafsa Hatun’un ruhlarına Kur’ân okunmasını ve İsfendiyar oğlu İbrahim Bey’den hasıl olan
kızı Hatice Hatun’un mütevelli olması ve her gün 15 akçe tevliyet verilmesini ve vefatında
Hatice Hatun’un Mahmud Çelebi’den hasıl olan kızı Hundî Hatun’a senede 1.500 dirhem
verilmesini şart eyliyor (BAVS. 77,155; SO. I/38).
Başvekâlet Arşivindeki Tapu Defterleri’ne nazaran da Uluabad nahiyesinde Sasa ve
Kara Çiftlik denilen ve Çelebi Sultan Mehmed’in verdiği on çiftlik yeri ve bir has çiftliği ve
II. Bayezid’in verdiği Hamitli köyünü, Selçuk Hatun, Bursa’da bina eylediği mescid ve
zaviyesine ve köprülerine vakfeylemiştir. Uluabad’daki Çoban Bey de aynı suretle vakıftır.
Mihaliç’te Kılıç köyü, Kastamonu’da olan mülklerine mukabil temlik edilmiş ve bunları da
vakfetmiştir.
Kastamonu’da evlâdının türbesi varsa da ismi yazılmamıştır. Üç cüz okunmakta
olmasına nazaran üç kişi olması zannedilmektedir (BS. 31/331). Her yıl Gelibolu iskelesinden
geçen 10.000 kayığın resmi buna aitti (BS. 4/462). BK, IV/137
1616 tarihli bir sicilde, Celâlî istilâsında, vakfın Irgandı başındaki 23 odadan 15 odası
ve Yeni Yiğit mahallesindeki 25 odadan beşi harap olmuş ise de, cami ile beraber 100.300
akçe ile tamir edilmiştir (BS. 229/14).
Şeceresi şöyledir:
Çelebi
Sultan Mehmed
Selçuk Sultan
BK, IV/139
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
parlak devri bunun zamanı idi. En meşhur komutanlar ve en meşhur amiraller ve en muktedir
defterdarlar bu zatın himmetiyle ve terbiyesiyle yetişmiştir. Kanunî’nin idam ettirdiği meşhur
defterdar İskender Çelebi, Mısır’dan getirdiği ve bilâhare defterdar olan ve Türk maliyesinde
kullanılan siyâkat rakamları ve yazılarını tadil ve ıslâh eden Abdüsselam Efendi bunun
zamanında yetişmiştir.
Daha şehzâde iken 1504’te altı aylık 31.667 şehriyesini Bursa ipek mizanından
almaktaydı (BS. 19/256). Trabzon valisi iken bile salyânesini Bursa mizanından almaktaydı
(BS. 10/246). 1507 senesi Haziranında bir mektupla müteferrikalarından Murad oğlu Mehmed
ve sipahi oğlanları kâtibi Mehmed Çelebi’nin eline bir mektup vererek Bursa’da tüccar Hoca
İlyas oğlu Hoca Mehmed Çelebi’den 40.000 akçe ödünç almış ve 20.000 akçesiyle kumaş
aldırmıştır (BS. 21/64).
24.11.1512’de Ankara’dan Bursa’ya gelmiş ve “Karaman cânibine sefere gidiyorum”
diye 6.4.1513’te Bursa’dan hareket eylemiştir. 16.4.1512’de Perşembe günü 17.4.1513’te
Sultan Ahmed’in cenazesi Bursa’ya getirilerek Muradiye’de Sultan Şehinşah’ın yanına
gömülmüştür (BS.25/39, 48).
22.7.1518’de yazılan fermanların Bursa’dan yazılmasına bakılırsa o tarihlerde Bursa’da
bulunduğu anlaşılıyor (BS. 28/197). Ulucami’nin doğu tarafındaki minare, Yıldırım’ın
Timurlenk ile harbe gitmesi dolayısıyla diğeri kadar yükselmemiş ve kısa yapılmış
olduğundan “güdük minare” denilmekteyken, bunu tekrar diğer minare gibi yaptırmıştır.
İstanbul’da hiçbir eseri yoktur. Şam’da ve Konya’da birer cami yaptırmıştır. İstanbul’daki
Sultan Selim Camii’ni oğlu Kanunî Sultan Süleyman yaptırmıştır. Kanunî Sultan Süleyman
çok süslü ve ipekli elbiseler giymesini severmiş. Bir gün Yavuz Selim oğlunu çağırarak;
“Bunları sen giyersen annen ne giysin?” diye muaheze ve daha sade giyinmesini ima
eylemiştir. Bir gün, yine Sinan Paşa, Yavuz’un bir keyifli zamanında: “Padişahım! Bilirim bir
gün beni de idam edeceksin. Yalnız, sana çok rica ederim, yarım saat evvel bana haber ve
mühlet ver de abdest alıp tevbe ve istiğfar edeyim” demiş, Yavuz da cevaben: “Bu benim
aklımdan geçmiyor değil, fakat yerine koyacak başkasını bulamadığım için yapmıyorum” diye
mukabele etmiştir. 7 Eylül 1520 Cumartesi gecesi ölmüştür. BK, IV/142
SELİM II (Sultan)
Edirne’de Sultan Selim Camii adıyla anılan ve Mimar Sinan’ın en nefis eseri olan bir
cami yaptırmıştır. 12.4.1569 senesinde bu camide çalışmak üzere Bursa’dan bennâ taifesiyle,
Minareci Ali Usta gitmiş ve bunların harçlıkları için 24 sikke altını Ali Usta’ya verilmiştir.
Yine bu camide çalışmak üzere taşçı ustaları da gitmiş ve bunların reisleri olan Üstad
Rıdvan’a da 16 sikke altın verilmiştir (BS. 343/59).
Not: Sultan Selim Camii’nin iki minaresinin emsali dünyanın hiçbir tarafında yoktur.
Bu minareler üçer şerefelidir. Minarenin kalınlığı İstanbul’daki Yeni Cami minareleri gibidir.
Her üç şerefeye ayrı ayrı yoldan çıkılır ve ikinci şerefeden üçüncü şerefeye gitmek veyahut
üçüncüden birinciye inmek için mutlaka en aşağıya kadar inip o şerefenin kapısından girip
çıkmak lâzımdır. Bu minarenin inşaatında Bursalı Minareci Ali Usta ile arkadaşlarının hizmet
eyledikleri anlaşılmaktadır. Bu usül, Bursalı Minareci Ali Usta’nın bir buluşu da olabilir. BK,
IV/143
SELÎME
Lala Paşa’nın kızıdır. 1490’da Bursa’da sağdı. BK, IV/144
SELİM EFENDİ
Tersane eminidir. Müfsidliğinden dolayı bir defa cezalanmışken yine münasebetsiz ve
akılsızca akvâl ve ahvâli görülmüş ve reisü’l-küttâb aleyhinde birtakım sözler söylemiş,
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
kendisinden büyük olanlara hürmetsizlik etmiş ve edeb dairesinden dışarı çıkmış olduğundan,
te’dîbi için, 1782 senesi Eylülünün sonlarında nefy edilmiş Bursa’ya muvâsalat eylemiştir
(BS. 1196/69; BABD. 7263). Bir ay sonra da İstanbul’a gelip evinde oturması ve tersane
eminliği vazifesine başlaması ve evvelki yolsuz hareketlerinden sakınması kendisine hitaben
yazılan bir fermanda emredilmiştir (BS.1169/69). BK, IV/144
SELÎME HATUN
Hoca Kâbûnîoğlu Mehmed Çelebi’nin kızı ve Mahmud Çelebi oğlu Bâlî Çelebi’nin
karısıdır. Kükürtlü Hamamı avlusundaki dört dükkân ve üç evi ve bir ahırı hayır işlerine
1516’da vakfeylemiştir (BS.10/154). BK, IV/144
SELÎME HATUN
Karaca Ahmed evlâdındandır. “Erzâde” demekle maruf Mehmed Çelebi’nin kızıdır. Ali
Bey oğlu Mevlânâ Nizamî Mehmed Efendi’nin karısıdır. 1624’te kızı Hatice Hatun, Abdi
oğlu İvaz Çelebi ile evlenmiştir. BK, IV/145
SELİM MEHMED EFENDİ
Hüseyin’in oğludur. Bursa kurbünde Gölpazarı köyündendir. Âlim ve fazıl bir zattır.
Yıldırım Medresesi’nde müderrislik yapmıştır. Sülüs ve nesih yazılarını Nefsîzâde İsmail
Efendi’den ve tâlik yazısını Siyâhî Ahmed Efendi’den öğrenmiş ve mükemmel bir hattat
olmuştur. Her fende eserleri ve münşeâtı ve üç lisanda şiirleri ardır. Kendisi hem şair ve hem
de muhaddistir. Galata kadılığında ve fetvâ eminliğinde bulunmuş, 1725’te hastalanarak
tebdil-i hava için Boğaziçi’nde Kanlıca’ya gitmiş, orada vefat eylemiştir. Zeki, fazıl ve temiz
tabiatlı bir zat idi (TH. 404; HH. 135). Divanı vardır (SO. III/55). BK, IV/144
SELİM MEHMED PAŞA
Sadrazamlık yapmış ve Şam valisi ve mîr-i hac iken azl ve vezirliği kaldırılarak 1831
senesi İkinciteşrin ayında Bursa’da ikamete memur edilmiştir. Tekrar Şam valisi olmuş, bir ay
sonra Şam’da oturduğu konak yanmış, kendisi de kurtulamayarak ölmüştür. BK, IV/144
SELİM PAŞA
Sabık Maraş valisi ve vezir iken, yol masrafını kendisi vererek, gelip Bursa’da oturması
16.2.1843’te emredilmiştir. Bursa’ya 1844 senesi Şubatı nihayetlerinde gelmiş ve affıyla
İstanbul’daki evinde oturmasına müsaade edilmesini rica eylemiş ise de, Maraş’ta birtakım
reayayı çengele vurmuş olduğundan ve bu mesele ahkâm-ı adliye meclisine havale
edildiğinden müracaatının cevapsız bırakılmasına lüzum görülmüştür (BAAD. 4969; BADD.
13316). BK, IV/144
SELİM ŞAH Bk. Selim II (Yavuz Sultan)
SELÎSÎ ŞEYH MEHMED EFENDİ Bk. Baldırzâde Şeyh Mehmed Efendi
SELMAN EFENDİ
Bursalıdır. Hüsn-i hatta malik ve hayli ilimlere vâkıf olduğu hâlde güç hâl ile
Rumeli’nde bir kadılığa tayin edilmiş ise de orada katl edilmiştir (KA. IV/2605). BK, IV/145
SELMAN EFENDİ
Vânî Efendi’nin üçüncü oğludur. Eniştesi Şeyhulislâm Feyzullah Efendi’den ders
görmüş ve bazı medreselerde müderrislik yapmıştır. 19.8.1703 tarihine tesadüf eden 5
Rebiulâhir 1115 Cumartesi günü maktûl düşmüştür (G. 410). BK, IV/141
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
SELVER AĞA
1487’de Has Boğa’nın Balıklı köyünde vakıflarının mütevellisi Bâlî Çavuş’un babasıdır
(BS. 7/23). BK, IV/145
SEMERCİ ESNAFI
1757 senesinde Bursa’da birinci sınıf 3 ve ikinci sınıf 13 ve üçüncü sınıf 19 ki, cem’an
35 semerci esnafı vardı (BS. 391/125). BK, IV/145
SERÂSER
Vaktiyle Bursa’da işlenen boyuna telli bir nevi ipek kumaşın adıdır. BK, IV/146
SERÇE MÜEZZİNOĞLU
1614’te Bursalı Mehmed Çelebi’nin şöhretidir (BS.226/46). BK, IV/146
SERÇEOĞLU
1568’de Bursa’da yaşayan Mustafa oğlu Mehmed Çelebi’nin soyadıdır (BS. 343/43).
BK, IV/146
SERGİ
Bursa’da ilk sergi, şimdiki Erkek Lisesi binasında, Sultan II. Abdülhamid’in cülûsunun
sene-i devriyesi olan 1 Eylül 1906 senesinde açılmıştır. O vakit Bursa valisi Tevfik Bey, bu
serginin tanzimi için bir komisyon kurmuş ve kendisi başta olmak üzere, büyük gayretler sarf
eylemişlerdir. Sergide başlıca şu kısımlar vardı:
1. Kız Mektebleri el işleri
2. Halıcılık
3. Antika ve el işleri
4. İpek kumaşlar
5. Havluculuk
6. İpekçilik
7. Singer dikiş makinası mamulâtı
8. Reji (Tütün inhisarı)
9. Mücevherât ve gümüş kaplar
10. Bursa Sanatlar Mektebi’nin yaptığı işler
11. Muhtelif işler ve İstanbul Sanayi Mektebi işleri
12. Orman ve meâdin işleri
13. Saraçlığa ve dericiliğe ait işler
14. Ziraat âletleri
15. Şekercilik ve pastacılık
16. Dokuma tezgâhları
17. Toprak mahsulleri
18. Yiyecek mahsulleri
19. Güzel sanatlar
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
1680’de derenin üst tarafına beş bahçe ihdas edilmiş, giden heyet tedkik eyledikte,
evvelce nehrin geçtiği yerde bu bahçeler ihdas edilmiş olduğunu, nehri eski mecrasından
ayırıp başka taraftan akıtmakla, nehrin köprünün altındaki seddi yıkarak köprüyü harap
eylediği gibi, oradaki evlerin de yıkılmasına sebep olduğunu görmüşlerdir. Bahçelerin kal’i ve
nehrin eski mecrasına akıtılması emredilmiştir (BS.276/70).
1681 senesi Temmuzunda köprünün üst tarafından hassa mimarı Ahmed Halife hazır
olduğu hâlde, mahallinde akd-i meclis olunarak nehrin doğusunda köprüye muttasıl Kara
Çelebizâde Mehmed Efendi vakfından dükkânlar ve nehrin batı tarafından üç kıt’a bahçe
ihdas ve nehrin eski mecrası evveline haksız yere taş duvarlar bina ve arasını toprak ile
doldurarak ve içine dut ağaçları dikerek bahçeler ihdas edildiği ve köprünün altındaki kârgîr
seddin ve dükkânlar ile üç evin ekseri mahallerinin de yıkılıp bâkî kalanının da yıkılmak
üzere olduğu gibi, bu bahçeler ihdas olunduğundan burada her çeşit edepsizlik ve fısk
yapıldığı şikâyet edildiğinden zararların def’i ve dükkânlar ile evlerin önlerine kârgir sed bina
olunması ve fakat nehrin mecrasının kapatılmaması emr ve tenbih edilmiştir (BS. 321/25).
1681’de Karaçelebi mütevellisi, hakimden aldığı izinle dokuz sed inşa eylemiştir. Tûlen
ve arzan birinci sed 720, ikinci kademe 120, üçüncü kademe 130, dördüncü kademe 180
beşinci kademe 80, altıncı kademe 70, yedinci kademe 120, sekizinci kademe 130 ve
dokuzuncu kademe 130 zira’ olup şehrin şark tarafına inşa eylediği kahvehane ve kasap
dükkânının tamirine cem’an 182.000 akçe sarf eylemiştir (BS. 321/54).
27.10.1738’de mahkemeden Mevlânâ Şiblîzâde Ali Efendi irsal olunup, ol dahi mimar
kaymakamı Numan oğlu İbrahim ve hulefasından Mehmed ile Setbaşı köprüsü ittisalinde
Sefer oğlu Arotin’in evine varıp Ömer Efendi oğlu müderris Mustafa Efendi ve Remzi
Mehmed Efendi oğlu Müderris Saîd Efendi, Ali oğlu Hüseyin Efendi, İbrahim oğlu Abdullah
Efendi huzurlarında şeriat meclisi kurularak harap olan köprünün tamire ihtiyacı olduğu ve
ashâb-ı hayrâttan Ahmed Ağa oğlu Hacı Eyyüb Ağa mecliste söze başlayarak, “Bu köprüyü
ben kendi malımla tamir eylemiştim. Lakin baş tarafı dar olup, gelip geçen arabalar zahmet
ve meşakkat çekip, genişletmeye muhtaç olmakla Arotin’in kapısı önünde on zira’ murabba
boş arsa üzerine etraftan “zebîl” (süprüntü) getirip koyduklarından maada gece ve gündüz
erazil-i eşkıya bu boş yerin Arotin’in evine ilâve edilmesi ve Arotin’in evinin avlusundan 15
zira’ arsası alınıp köprünün dar olan başına ilâve edilmesi faydalı olacağını” haber vermiş
ve mevcut kimseler de bu iddianın hakikat olduğundan bu iki yerin mübadelesiyle köprünün
baş tarafından genişletilmesi, gerek yük ile hayvan ve gerek arabaların gelip geçmelerinde
halka her vechile kolaylık olduğu haber vermeleriyle, ol vecihle yapılması tenbih edildi
(BS.380/55).
1847 senesi Birincikânun ayı nihayetlerinde, bu sene zarfında zuhur eden sel köprünün
altını oymuş ve iki adet kârgir ayakları birer zira’ irtifada boşta kalmış ve hâliyle terk
olunduğu hâlde mâzallâhü Teâlâ büsbütün yıkılacağı anlaşıldığından, iki ayağı kireç, harç ve
kereste ile 2.460 kuruşla tamir edilmiştir (BS.304/3). BK, IV/129
SEVİNÇ BEY
1424’te oğlu Mevlânâ Mehmed ulemadandı. Ulucami civarında evleri ve mülkleri vardı.
BK, IV/147
SEVİNÇ CAMİİ (Hacı)
Tahtakale’den Pınarbaşı’na giden cadde üzerindedir. Mahalle de adıyla anılmaktadır.
Baninin türbesi de camiye bitişiktir. 1900’de harap olduğundan cami ve türbe tamir edilmiştir.
Minaresi yoktur. Cami kârgir ve kubbelidir. Bir vakitler tekke de olmuştur. Eski devirlerde
Bursalılar, muradlarının olması için bu türbeye helva nezr ederlerdi. Hacı Sevinç başçıdır. Bu
camiden başka, Abdal Mehmed Mescidi’ni, Şeyh Hamid mahallesi mescidini bu Hacı Sevinç
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
inşa ettirmiştir. Bunların idareleri için de Debbağhane’de iki debbağ dükkânı ve beş oda ve
Gazi Demirtaş’ın Balıkpazarı’ndaki tekkesi karşısında bir boyahane ve birçok evlerin
arsalarında yer icarı vakfetmiştir. Bazı kimseler de bu camiye bazı evler, Kasım adında biri de
2.000 akçe vakfeylemiştir (Bursa tarihçileri, Abdal Mehmed Camii’nin Başçı Hacı İbrahim
tarafından yapıldığını söylüyorlar. Bursa Sicilleri ise “Başçı Hacı Sevindik” tarafından
yapıldığını yazıyor). BK, IV/148
SEVİNDİK (Hacı)
Başçıdır. Biri Şeyh Hamid mahallesinde, diğeri de kendi adıyla anılan ve Yeşil’in doğu
tarafındaki yokuştan aşağı inilirken tesadüf edilen mahallededir. Caminin batı tarafında bahçe
içinde bir kabir olup, banisi olduğu söylenmektedir (BS.45/374). 1539’dan evvel bina
edilmiştir. BK, IV/148
SEYDÎ (Hacı)
Hacı Mehmed’in oğludur. 1559’da Bursa’da Çifte taftacılar esnafının şeyhi idi (BS.
73/391). BK, IV/148
SEYDİ ALİ
“Cinci Arap” demekle meşhurdur. Bk. Cinci Arap. BK, I/139
SEYDÎ BEY
Musa’nın oğludur. 1512’de ölmüştür. Oğulları Şeyhî ve İbrahim Çelebilerle karısı
Kasım kızı Hatice kalmıştır (BS.25/246). BK, IV/148
SEYDÎ BEY
Kızıl Ahmed oğlu Mahmud Bey’in oğludur. 1523’te Bursa’da bulunuyordu (BS. 31/94).
BK, IV/149
SEYDÎ ÇELEBİ
Hoca Kasım oğlu Ahmed’in oğludur. 1485 senesinde Bursa’da hassa harc emini idi (BS.
4/328). BK, IV/148
SEYDÎ ÇELEBİ Bk. Taceddin (Seyyid).
SEYDÎ HAN
Karamanlı Evren oğlu Asıl Beyi’nin oğludur. 1518’de Bursa’da şerbetçi idi
(BS.28/241). BK, IV/148
SEYFULLAH BEY
Bostan’ın oğludur. 1622’de Bursa âyânındandı. BK, IV/149
SEYFEDDİN EFENDİ
Moralı Tekkesi şeyhi Bedreddin Efendi’nin oğludur. 1885’te ölmüştür. BK, IV/149
SEYFEDDİN KÖPRÜSÜ (Hacı)
Selçuk Hatun Mescidi civarındadır (BS. 152/205). 1843’ten evvel yaptırılmıştır. BK,
IV/148
SEYFEDDİN MAHALLESİ MEKTEBİ (Hacı)
Ahşap bir mekteptir. 1845’te tamir edilmiştir. BK, IV/148
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
SEYYİDLER
Temenna denilen mesirelerden Molla Arab’a giden yolun güneyinde bir zaviye olup,
Peygamberimizin sülâlesinden birçok kimseler burada medfundu. Hatta caminin banisi
“Seyyid Baba” da burada medfun iken Fabrikatör Osman Efendi burasını bahçesine ilhak
eylemiştir. Duvar dibinde kabirler vardı. Seyyid Baba 1718’de ölmüştür. Şairdir. Divan
sahibidir. Evvelce burası zaviye imiş, bu mahalleye de Seyyidler mahallesi derler (DŞ.). BK,
IV/149
SEYYİD NÂSIR Bk. Nâsır.
SEYYİD USÛL
Buharalıdır. Emir Sultan ve Seyyid Nasır ile beraber Bursa’ya gelmiştir. Şimdiki
bulunduğu mahalde sakin olmuş ve 1488’de vefatında oraya gömülmüştür. Zaviyesini Perî
Peyker Cafer Çelebi tamir ve tecdid etmiştir. Tekke Kâdirî sonra Sa’dî ve tekrar Kâdirî
olmuştur. Yanında medresesi varsa da harap olmuş ve sonra Perî Peyker Çelebi onu da tamir
ettirmiştir (G. 219). Eski Bursalılar evlerini satmak isterler ve müşteri bulamazlarsa buradan
bir kiremit alıp evlerinin üstlerine korlar, tez vakitte evlerine müşteri çıkacağını umarlardı.
1844 senesinde tekkenin beş yüz kuruş taamiyesi vardı. Kabristanında birçok zevat
medfundur. BK, IV/295
SEYYİD VELÂYET
Zeynî tarikatı ricalindendir. Birçok kerametler göstermiştir. Nesebi Hz. Ali’ye vasıl
olur. Zeyniye hulefasından Âşık Paşa oğlu Şeyh Ahmed’den feyz almıştır. Kirmastı’da
doğmuştur. 1522’de İstanbul’da ölmüş ve Aşık Paşa mahallesindeki türbesine gömülmüştür
(LTC. IV/95). Bk. Velâyet (Seyyid). BK, IV/149
SIDDÎKA HANIM
Baba Efendi Tekkesi şeyhi Saîd Efendi’nin kızıdır. Evkaf memurluklarında bulunan
Salâhî Efendi ile evlenmiş ise de kocası ölmüş ve birçok seneler dul kaldıktan sonra Yenişehir
müftüsü Mehmed Emin Efendi ile 1890’da evlenmiştir. 20 gün sonra Mehmed Emin Efendi
de vefat etti. Sıddıka Hanım ömrünü evinde ibaret ve Allah’ına dua etmek, yoksullara yardım,
fukarayı doyurmak ve giydirmek suretiyle geçirdi. Hayır işleriyle uğraşmakta iken 1905’te
vefat etti ve tekkeye gömüldü. Hayırsever ve hayır için hiçbir fedakârlıktan çekinmez iyi
ahlâklı bir kadındı. BK, IV/152
SIDDÎK ÇELEBİ (Mevlânâ)
Ahmed Paşa’nın oğlu Mevlânâ Hızır Bey’in oğludur. 1534’te kardeşleri Mevlânâ
Derviş Çelebi, Mevlânâ Celâl Çelebi ve kız kardeşleri Hatice ve Ayşe hayatta idiler (BS.
39/282). Kendisi alimlerimizdendir. BK, IV/152
SIR ABDÜLKADİR EFENDİ
İznik’te Eşrefzâde şeyhi Abdullah Efendi’nin oğludur. Babasının şehit olması üzerine
şeyh olmuş, gayet de mücahit, riyazat ve ibadetlerle meşgul olup geceleri uyumaz, zikir ve
tevhid ile uğraşırdı. Mahlası “Sırrî” idi. 1762’de ölmüştür. Türk ve Farisî edebiyatına vâkıf ve
her iki lisanda nazma muktedirdi. Bir divanı ile “Devrannâme” adında Türkçe bir eseri
vardır. BK, IV/168
SIR ALİ SULTAN (Şeyh)
Eşrefzâde Pîr Ahmed Efendi’nin oğludur. Babalarından esmâyı tekmil ile inâbet ve
hilâfet almış ve babasının vefatıyla şeyh olmuştur. Dervişlerini irşadla meşgul iken 1636’da
ölmüş ve babasının türbesine gömülmüştür. IV. Murad İznik’e geldiği zaman kendileriyle
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
görüşmüş ve sohbetinden memnun kaldığı için cami ve türbeyi mükemmel surette imar ve
çinilerle süsletmiş ve kendisine bir kılıç hediye eylemiştir. Kendisi âlim, fazıl ve şairdir.
“Tasdîku’l-Uşşâk” adında tasavvufa dair bir eseri ve bir de divanı vardır. BK, IV/168
SIRÇANİYE MEDRESESİ
Lala Şahin Paşa’nın Hisar’daki medresesinin şöhretidir. BK, IV/123
SIRRÎ ALİ EFENDİ
Üftâde şeyhi Hayreddin Çelebi Efendi’nin ortanca oğludur. Âlim ve fazıl bir zat idi.
1781’de ölmüştür. “Üftâdezâde” diye meşhurdu. BK, IV/168
SIYÂMÎ DEDE Bk. Aksu Köyü.
SIYÂMÎ EFENDİ
Vildan Efendi’nin oğludur. 1610’dan evvel ölmüştü. Oğlu Abdülfettah ve kızları
Seyyide ve Saliha vardı (BS.219/81). BK, IV/169
SİCİLLER
Bursa mahkemesinde kadıların gördükleri davaların kaydına muhsus sicillerdir ki, 1462
senesinden beri Bursa’da vuku bulan davalar, alım ve satım işleri, belediye işleri, vakfiyeler,
hükûmet ve vakfa ait binaların, köprülerin, camilerin, su yollarının inşaat ve tamiratı, vali ve
kadıların azl ve nasbları; Bursa’nın mâlî, sanat bakımından hâli, hulâsa Bursa’ya ait her türlü
olayların ve hatta ölüm, evlenme, boşanma hadiselerini günü gününe kaydeden çok kıymetli
birer resmî ve tarihî kaynaklardır. İstanbul’da Başvekâlet Arşivi’ndeki en eski kayıtlar
1557’den başlamasına nazaran Bursa Sicilleri, Türkiye’nin en kıymetli arşiv vesikalarıdır.
Bunlardan bazıları yangınlar ve hareket-i arzlar vesaireden dolayı aradan zayi olmuş ise de,
elde kalanları çok mühim vesikalardır. Geçirdiği safahâta gelince:
1533 senesi Birinciteşrin ayında Bursa kadılığına tayin olunan Kemal oğlu Davud
Efendi, sekiz sene Bursa’da kadılık yapmış, bu zat bu sicilleri tedkik eylemiş ve vakıflara esas
olmak üzere bir ciltli deftere kaydeylemiştir. Bu defter Bursa Sicilleri’ndeki vakıfların fihristi
mahiyetindeydi.
21.4.1543’te gelen bir emirde; “Nisâ taifesinden bâkir ve şebîb olanlar yakın velileri ve
kadının haberi yokken kendileri murad edindikleri kimselerle nikâhlandıklarından fitne ve
fesad ve bazıları da veli ve kadıların marifetiyle evlendikleri hâlde nikâhın sicile kayd
olunmamasından aralarında münazaa ve muhâsama vaki olduğu ve bazı vilâyetlerde de
siciller olmayıp perişan evrak olmakla ihtilâf ve ihtilâle ve halkın haklarının zayi olmasına
sebep olduğu anlaşıldığından; bu emrin vürûdanda her kaza, bilâd ve kasabâtta ve sair
pazarlarda, toplantı yerlerinde nida ettirip vilâyet halkına bu emrin tenbih ve ilân edilmesi ve
bundan sonra nisâdan bâkir ve şebîb olanlar, yakın akrabaları ve kadı marifeti ve velisi
olmayanlarda kadı marifetiyle nikâhlanalar. Bu emir mûcibince nikâhlandıkları vakit askerî
kassamlar ve nâiblerin tayin olunan mehri ve şahidlerinin isimlerini mücelled ve mahfuz
sicile kaydettirip eskiden beri kanun olduğu üzere tayin olunan nikâh resminden başka sicil
resmi diye tekrar akçe alınmaması ve aldırmamaları ve mahkemeden kalkmalı olduğu vakit
sicili bir sandığa veya bir keseye koyup mühürleyip kalkmaları, şeriata ve kanuna muhalif
şeyleri tescil etmemeleri” bildirilmiştir Ayrıca emrin devamında, “bu fermana muhalif
hareket eden kadı’nın özrünün makbul olmadığı, bu emrin bir suretinin zikrolunan ciltli ve
mahfuz sicile kaydedildikten sonra aslının bir mutemed kimseye emanet konulması ve bundan
sonra gelecek valiler ve hakimlerin her birinin bu sicilleri görmeleri ve mucibince amel
etmeleri” buyurulmuştur (BS.84/249).
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
1795 senesi Ağustos ortalarında verilen bir emirde; “İstanbul simkeşhanesine bağlı
Bursa’da kılapdancı kalfalarından Âzâriye’nin kendi hâlinde olmayıp zâbıtına ve
ustabaşısına itaat etmediği ve esnaf nizamlarını bozmakta olduğu ve imâl olunan beylik
halkalarının zarar ve tedennîsine sebeb olduğundan küreğe konulmak üzere İstanbul’a
ihzârı” emrolunmuştur (BS. 312/10). BK, IV/154
SİMSAR
1507 senesinde Bursa simsarı vardı (BS. 21/133). BK, IV/156
SİNAN
Abdullah’ın oğludur. 1551’de Bursa’da mevcut 17 taşçı esnafının şeyhleri idi. BK,
IV/163
SİNAN (Adanalı Hoca)
Yenişehir’in Büyükayas köyünde vakıf köprüsü vardır. Bu köprü 1563’te 68 sikkî altın
ile tamir edilmiştir (BS. 95/141). BK, IV/164
SİNAN (Bakkal)
Bursa’da birisi Tekke Mescid ve diğeri Hacılar Mescidi olmak üzere iki mescid bina
eylemiştir. Hacılar mahallesindeki mescid 1472’de yaptırılmıştır. Bundan evvel burada bir
mescid varsa da, bânîsi meçhuldür. 1524’ten evvel ölmüştür. Bu camilerin imam ve
müezzinine evler ve cüz için de ayrıca evler vakfeylemiştir (BS. 28/46,191,457, 35/385). BK,
IV/161
SİNAN (Hacı)
Abdullah’ın oğludur. Kadifecidir. 1510 senesi Martında Şeyh Paşa mahallesinde
ölmüştür. Karısı Hafsa ve oğulları Mustafa, Mehmed, Mahmud ve kızı Sittî Hatun kalmıştır
(BS. 22/5, 12). BK, IV/160
SİNAN (Hacı)
Hacı Mehmed’in oğludur. 1510 senesi Nisanında Orhan mahallesinde ölmüştür. İsa ve
Musa adında iki oğlu vardı (BS.22/7). BK, IV/160
SİNAN (Hacı)
Abdullah’ın oğludur. Tuzpazarı mahallesinde 1560’ta ölmüştür. Karıları Osman kızı
Ayşe, Abdullah kızı Tûtî ile oğulları Şaban, Receb, Hasan ve kızları Emine ve Selime’dir.
47.900 akçe mirası kalmıştır (BS.106/76). BK, IV/164
SİNAN (Hacı)
Hacı Hüseyin’in oğludur. Kazzazoğlu mahallesine bir cami yaptırmış ve ayrıca 1563’te
ecza vakfeylemiştir. BK, IV/164
SİNAN (Hacı)
Nusret Paşa’nın âzadlısıdır. 1563’te mescidi vardı (BS. 158/22). BK, IV/164
SİNAN (Hacı)
Hacı Mehmed Karamanî’nın oğludur. 1573’te “Sarıoğlu” diye meşhurdu (BS. 115/203).
BK, IV/164
SİNAN (Hacı)
İlyas’ın oğludur. 30.4.1577’de İpekçioğlu mahallesinde ölmüştür. Karısı Hacı İsa kızı
Halime ve kızları İsmihân ve Şahnisa ile 173.075 akçe muhallefatı kalmıştır. BK, IV/164
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
SİNAN (Hacı)
Bursa’da vakıfları, Manisa’da çeşmeleri vardı (1772). BK, IV/166
SİNAN (Hoca) Bk. Boyacıkulu.
SİNAN (Hoca)
Simavlıdır. Bursa’da ticaretle meşgul iken 1462 senesinde Bursa’da ölmüştür. “Hoca
Tarhan” diye meşhurdu. 855.595 akçe muhallefatı ve baba bir kardeşi Mehmed kalmıştı (BS.
1/44). BK, IV/157
SİNAN (Hoca)
“Siyah Dede” diye meşhurdur. 1490’dan evvel ölmüştür. Oğlu Hoca Mehmed Çelebi
Bursa âyânından idi (BS. 8/29). BK, IV/159
SİNAN (Hoca)
Bursalıdır. Abdullah’ın oğludur. Attardır. 1518’de ölmüştür. Tüccardır. Belediyenin
kuzeyinde bir evin avlusunda medfundur. Mükellef bir mezarı vardır. Oğlunun adı
Yakub’dur. Karısı Şemseddin kızı Bahtışâd Hatun’dur. Ölmeden evvel cariyelerini âzad
eylemiştir (BS.23/156). Orhan mahallesinde oturmaktaydı. BK, IV/161
SİNAN (Hoca)
Resul’un oğludur. Bursa’da bir değirmen ve değirmen suyunu geçiren bir köprü ve
birbirine bitişik altı dükkân vakfeylemiştir. Bunlar 1584’te tamir edilmiştir (BS. 152/115).
BK, IV/165
SİNAN (Mevlânâ)
Sultan Bayezid’in hocasıdır. Balıkesir’deki iki adet yektâ hamamları ve Üçpınar ve
Çayırhisar köyleri evlâdlarına vakfıdır. “Başvekâlet Arşivi’nde bulunan 1530 tarihli ve 285
muvakkat numaralı Anadolu Vilâyeti cilt 2”de vakıfları kayıtlıdır. BK, IV/162
SİNAN (Mimar)
Osmanlı hükûmeti zamanında yetişmiş mimarların en meşhur ve en mâhiri olup akıllara
hayret veren Süleymaniye ve Edirne’deki Sultan Selim Camileri mimarîdeki kudretine birer
delildir. Kanunî Sultan Süleyman zamanında “Başmimar” olduğundan, bunlardan başka 400
cami, su yolları, köprüler, hamamlar ve saraylar inşa eylemiştir. Süleymaniye Camii civarında
Ağakapısı denilen mahalde kendi adına bir cami ve bir mektep ve sebil yaptırmıştır. Bu
mahalle kendi adıyla anılmaktadır. Yüz yaşını geçtiği hâlde 1588’de ölmüş ve caminin
hazîresine gömülmüştür (KA. IV/2634). “Tezkiretü’l-Ebniye” adında bir kitap telîf eylemiştir
(SO.III/106). Her tarafta birer sanat eseri yarattığı hâlde Bursa’da bunun hiçbir eseri olduğuna
dair bir kayda tesadüf edilememiştir. Gençliğinde Bursa’da Ulucami’nin çarşı tarafına iki ve
Helvacı tarafına üçbuçuk pencerelik demirlerini 9.500 akçeye kavl edip ve 6.000 akçesini
peşin alıp imâl eylemiştir. 1503 senesi Birincikânununun dokuzu tarihini taşıyan bu kayıt
“BS. 19/15”tedir. Bir de Mehmed Ağa -ki, sonradan İstanbul’da Sultan Ahmed Camii’ni
yapmıştır- Mimar Sinan’ın kalfasıdır. Eski Bursalılar Ulucami’nin batı tarafı minaresinin
dibindeki avluya bakan pencerenin parmaklıklarına fevkalâde bir kıymet verirlerdi. İhtimal ki,
Mimar Sinan’ın taktığı parmaklık bu olsa gerektir. Bu zat Kayserilidir. Askerlik dolayısıyla
her tarafı dolaşmış ve her taraftaki abideleri görmüş ve fakat hiç birisinden bir şey kopya
etmeyerek kendi bulduğu mimarî tarzını kullanmıştır. Asıl adı Yusuf Ağa’dır.
Büyükçekmece’deki köprünün kitabesinde “Yusuf bin Abdullah” yazılıdır. BK, IV/165
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
SİNAN (Simitçi)
Kite’nin Altıntaş köyündendir. Bir gece köydeki evi basılıp kendisi, karısı Şehnüvâz ve
cariyesi Selver katledilmişti. Kite kazasında vaki olan fesadın faillerini bulup siyasete memur
olan Hacı Muslihuddin Bey’in, köyden getirdiği ahâliden kadın ve erkek birkaç kişi,
“Parmaksız Kasım” adındaki Hıristiyanın köye gelip gittiğini ve maznun olduğunu
söylemişler ve tutulan Parmaksız Kasım da birkaç Hıristiyan arkadaşıyla gidip öldürdüğünü
ve fakat kendisinin eve girmeyip dışarıda nöbet beklediğini ve katillerden birisinin Sinan’ın
sığırtmacı Nikola olduğunu itiraf eylemişti. 1521’de dava neticelendi, failler idam edildi (BS.
29/119,145). BK, IV/161
SİNAN BAHÇESİ (Acem)
Bu bahçe Bursa civarındadır. Fatih zamanında mülk ve vakıf olan bu arazinin timara
verilmesi emredildiğinden bu da timar olmuştur. Sonra yeni berat alındığı için mevkuf
kalmıştır. Bey sancağı mevkûfatını tutan Hamza oğlu Mehmed, mukâtaa için Acem Sinan’ın
kızı Ayşe, Hatun’u Bülbül’den 400 akçe alıp mukâtaa davasından vazgeçti (BS. 5/439) Fakat
Hamza oğlu Mehmed’in dört sene sonra bunu terk edeceğinden tekrar yeni mültezim ile de
ayrıca uyuşmaları gerekti. BK, IV/158
SİNAN BEY
Hamza Bey’in babası, meşhur Yaşhi Bey’in kardeşidir. Ümeradan olup Aydın beyi
oldu. 1425’te şehit oldu (SO. III/102). BK, IV/157
SİNAN BEY
Meşhur Paşacık Ağa’nın oğlu Elvan Bey’in oğludur. Germiyanoğlu’nun kızı Devlet
Hatun’u Yıldırım Bayezid aldığı zaman; babası, kızı Paşacık Ağa’ya teslim eyledi ve
gönderdi. I. Sultan Murad, Paşacık Ağa’yı alıkoydu ve saraya çaşnigirbaşı tayin eyledi. Bu ve
bunun oğlu Elvan ve bunun oğlu Sinan Bey sırasıyla Osmanoğulları yanında çaşnigirbaşı
oldular (A. 59).
1459’da Elvan Bey Mora sancakbeyi idi. II. Sultan Mehmed zamanında Mora’nın
ağzında Kerme hisarı vardı. Bunu, denizden gelen kâfir leşkeri zapt etti. II. Murad’ın
yıktırdığı hisarı yeniden yaptılar. Fatih haber alır almaz Sadrazam Bursalı Mehmed Paşa’yı
gönderdi. Kendisi de onu takiben yola çıktı. Mahmud Paşa’nın yaklaştığını haber alan Elvan
Bey, Hisar’dan çıkınca casuslarından haber alan kâfirler kaçtılar ve gemilerine bindiler. Fatih
de yetişti, Mora’nın “Karlıeli” sancağının altı hisarını fethettiler ve Ağrıbozu’da zapt ettiler
(A.152). 1481 senesi Eylülü ibtidalarında Bursa’nın Küçükbalıklı köyünde vefat eylemiştir.
Köylüler mezarına; “Paşa Sultan’ın kabridir” derler. Gayet sanatlı bir mezarı vardır. Sicill-i
Osmânî, Aydın beyi olduğunu yazıyorsa da ölüm tarihini yanlış tesbit eylemiştir. En doğrusu
mezar taşındakidir (SO. II/104). Kaya Çelebi, İlyas Çelebi, Gazi Çelebi, Musa Çelebi ve
Mustafa Bey adında beş oğlu vardır. Geyve’de yaptırdığı camiye “Ulucami” derler. Orada
imareti ve mektebi de vardır. Muğla kasabasında da bir hamamı vardır. Babasının ve bunun
vakıfları karışmıştır. Sinan Bey’in Bursa evleri ve kârhanesi ve çiftlikleri vardı. Yandıktan
sonra yapılmamıştır. Milas ve Balat’ta dükkânları, Edirne’de evleri ve Ergene kasabası
civarında çiftliği vardır. Yenice’de bir damda üç değirmeni, Göl kazasında mezraası,
Geyve’nin Alpagut köyünde bahçesi, birçok vakıfları vardır. Bunların hasılatı Geyve’deki
imaretine sarf olunur. Geyve’deki Akçakurak köyünü de imaretine vakfeylemiştir. Annesi
Fîrûze Hatun’dur. Bunun da birçok vakıfları vardır (BS. 23/37, 3/288, 5/32, 1173/18; BAVD.
25795). BK, IV/157
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
SİNAN BEY
Hacı Yusuf oğlu Pîrî Elvan Bey’in oğludur. 1479’dan evvel ölmüştür. Balıklı köyünde
mülkleri vardı (BS. 3/135). BK, IV/158
SİNAN BEY
“Defterdar Sinan Bey” adıyla meşhurdur. Hisar’da Zindankapısı civarında 1485’te bir
mescid bina eylemiştir. Oğlu Kasım Çelebi ve kızı Hatice Hatun’dur. Sicill-i Osmânî’deki
defterdarlar arasında bu zatın adına tesadüf edilmemiştir (BS. 4/459). BK, IV/158
SİNAN BEY
Abdullah’ın oğludur. 1488’de “Rakkas Sinan Bey” diye meşhurdu (BS. 7/80). Bursa’da
vakıfları vardı (BS. 27/296). BK, IV/159
SİNAN BEY
Bursalıdır. Bâlî’nin oğludur. 1521’de Bursa darphanesi emini idi (BS. 29/158). BK,
IV/161
SİNAN BEY
Ayas Bey’in oğludur. 1530’dan evvel Uluabat’ın Ayas köyünde bir zaviye yapmış ve
padişahın kendisine temlik eylediği Ayas köyünü bu zaviyesine vakfeylemiştir. BK, IV/166
SİNAN BEY
Hoca Bâlî’nin oğludur. Mısır kullarındandır (1574) (BS. 119/10). BK, IV/164
SİNAN BEY (Kiremitçizâde)
Pîr Mehmed Çelebi’nin oğludur. 1536’da ümerâdandı. Daha evvel Bursa’da koyun
subaşısı ve 1542’de de Pirinç Hanı’nın mütevellisi idi. 1552’den evvel ölmüştür.
Bursa’da Kiremitçi mahallesi denilen yerde bir mescid bina eylemiştir. Ölümünde oraya
gömülmüştür. Vakfiyesi 3.6.1533 tarihlidir (BS. 39/8). O mahallede, yine bu mescidin idaresi
için bir de hamam inşa eylemiş ve Anahor köyü civarında Nilüfer’le dönen üç değirmeni de
vakfeylemiştir. Arapçaya merak eden bazı kadılar “Kiremitçioğlu”nu Arapçaya çevirerek “İbn
Âcurrî mahallesi” demişlerse de kökleştirememişlerdir (BS. 41/253, 23/24, 48/74, 49/50,
81/95, 112/14, 54/82). Bunun mezarını halk eskiden “Kiremitçi Sultan” diye ziyaret ederdi.
Babası da İstanbul’da Aksaray civarında Horhor’da “Kızılminâre” demekle maruf mescidi
yaptırmıştır. Şeceresi şöyledir:
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Sinan Bey
Derviş Çelebi
Mustafa Çelebi
Selim Çelebi
Ayşe
Hatice
Muhyî Çelebi
Şahsene
BK, IV/163
SİNAN BEY (Nakkâş)
Fatih Sultan Mehmed’in sarayında yetişmiştir. Venedikli Mastori Pavli’nin şakirdidir.
Ressam ve nakkâştır. Hemen ressam Favli derecesindedir (Menâkıb-ı Hünerverân, 68). Mezar
taşı Bursa Müzesi’ndedir. Babasının adı Saatî’dir. XV. asırda yaşamıştır. Şiblîzâde Ahmed
Efendi bunun talebesidir (HH.267). BK, IV/159
SİNAN BEY (Sûfî, Hacı)
İnegöllü Sadrazam İshak Paşa’nın kâhyasıdır. Bursa’daki Beşikçiler Camii’ni
yaptırmıştır. Oraya bir de medrese yaptırmıştır. İnegöl’ün Köprühisar köyünde cami ve zaviye
yapmış ve öldüğü zaman oraya defnedilmiştir. İnegöl’de de mektebi vardır (BS. 1217/24,
388/150, 19/371; BAMD. 536). İnegöl’ün İsavirân köyünü padişah buna temlik eylemiş ve bu
da bu zaviyesine vakfeylemiştir. Balıklı ve Kanlıcı(?) köylerinde yerleri ve Ankara’da
başhanesi ve İnegöl’de dokuz dükkânı ve İnegöl’de adıyla anılan mahallesi ve Duhterişeref
mahallesinde evlâdlarının büyüklerine vakfeylediği evi vardı. Bir oğlu Bayezid Bey’dir. Diğer
oğlu Yakub Bey’in evlâdları 1737’ye kadar devam etmiştir. Yakub Bey’in kızı Hatice, onun
oğlu Osman Bey, onun kızı Ayşe Hatun, bunun oğlu Süleyman Bey, bunun oğlu Ali Bey,
bunun kızı Fatma Hatun, bunun kızı Mihrican Hatun, onun oğlu Ali Bey, onun oğlu Ali
Efendi’dir (BS. 300/153, 388/121, 219/62). Bir oğlu da Şeyh Mehmed Efendi’dir. BK, IV/159
SİNAN BEY MEKTEBİ
Kiremitçi mahallesindedir. Kiremitçi Sinan Bey yaptırmıştır. Sene 1811’de Gemlik
kazasının Gencali köyünde Çetikçioğlu Tuzlası denilen tuzla Kazan Aşmaz gulamı Hacı
Ali’ye satılmış ise de evlâdsız vefat eylediğinden tekrar vakfa iade kılınmıştır (BAVD.
10983). BK, IV/163
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
SİNAN ÇELEBİ
Mevlânâ Süleyman’ın oğludur. 1503’te Ulucami mütevellisi olmuştur. BK, IV/160
SİNAN ÇELEBİ
“Sarı Sinan” diye meşhurdur. Bursalıdır. Oğlu Mehmed Çelebi, Sultan Şehinşah’ın
1504’te hocası idi (BS. 19/151). BK, IV/160
SİNAN ÇELEBİ
Bursalıdır. 1523’te evvel ölmüştür.
Şeceresi şöyledir
:
Sinan
Çelebi
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
alıvermek murad edip şefaatle : “Ver, yazık şu oğlancığın esvabcığını” demişse de, sarhoş
olan Mahmud, şütum-i galîza ve zina lafzı ile müderrise şetm etmiş ve bir taş alıp yüzünün
sağ tarafını yaralamış ve etini koparıp avurdunu delip dört tane dişini de sakatladığından
müşârun-ileyh çok hazer ve hayf eylemiş ve bu dava sicile kaydolunmuştur. BK, IV/166
SİNAN EFENDİ TÜRBESİ
Bursa’da ise de yeri belli değildir (BAVD. 15650). 1770’e kadar varsa da sonra
kaybolmuştur. BK, IV/166
SİNAN MEKTEBİ (Takkeci, Hoca)
Hisar’da Manastır mahallesindedir. Üstü kurşun kaplı ve kârgir bir mekteptir. Mudanya
Hanı ve yanındaki ev ve mektebe bitişik kârhane, bu mektebin vakfıdır. Üstüne sonradan
kiremit konmuştur. 1845’te mektep tamir ve kiremitleri aktarılmışken, derzleri ve sıvaları da
tamir edilmiştir. 1902’de ahşap ve bir katlı olan mektep, Vali Reşid Mümtaz Bey tarafından
yıktırılıp yerine dört dershaneyi havî iki katlı ahşap olarak yaptırılmış ve “Hamidiye Mektebi”
adı verilmiştir. 1920’de belediyece istimlâk ve Tophane Yiğitler Caddesi’ne ve yanındaki
evlere katılmıştır. Otuz kadar da vakıf dükkânı vardı. Hoca Sinan ile karısı Hatice Hatun da
bu mektepte medfundur. Bu mektepte muallime ücret ve talebeye de elbise veriliyordu.
“Takyeci Hoca Sinan, Manastır, Orhan Gazi, Hamidiye Mektebi” diyorlardı (BS. 78/145,
110/174, 223/9, 302/25). BK, IV/164
SİNAN MUALLİMHANESİ (Hoca)
Hacı Ali mahallesindedir. 40.000 nakit akçe ile Yenişehir’de hamamı ve Bursa’da
dükkânları vardı. 1556’da mamurdu (BS.75/9). BK, IV/163
SİNAN PAŞA
Mecdüddin İsa’nın oğlu Muslihuddin Musa’nın şöhretidir. Orhan Gazi Bursa’daki cami
ve imareti yaptırdığı zaman, 29.4.1360 tarihli vakfiyesinde bu zatı vakıflarına mütevelli
yapmıştır. BK, IV/157
SİNAN PAŞA
Bursa’da doğmuştur. Hızır Bey’in oğludur. Fatih Sultan Mehmed’e muallim, nedim ve
sonra da vezir olmuştur. Babasından tahsil eylemiş ve babasının ölümünden sonra Mevlânâ
Ali Kuşçu’dan matematik tahsil eylemiştir. Vezir iken kürsüye çıkar vaaz ederdi. 1486’da
ölmüş ve Eyüp’te, Hatibzâde yanına gömülmüştür. Aklî ve naklî ilimlere hakkıyla vâkıf, fazıl,
edîb ve akıllı bir zat idi. Osmanlı edebiyatının müessisi addolunabilir. “Tazarruât-ı Sinan
Paşa” hemen taklidi gayr-i kabil denecek derecededir (OM. II/223; SO. III/103; Ebu’z-Ziya
Tevfik, Nümûne-i Edebiyat-ı Osmâniye, 7). Ebuzziya Bey bu zatın 841/1437’de Bursa’da
doğduğunu yazıyor ve bunun hâl tercümesine ait Ebuzziya Kütüphanesi’nde neşr olunduğunu
bildiriyorsa da tesadüf edemedim. Buna “Hoca Sinan Paşa” da derler. Asıl adı Yusuf’tur.
“Sinaneddin Yusuf” diye adını yazanlar olmuştur. “Hoca Paşa” da derlerdi (LTC. VI/246).
NOT: XIV. asırdan beri Türklerde bazı isimleri değiştirmek ve yeni birer mahlas
konmak hemen âdet hükmüne girmişti. Ahmed’ler Şemseddin, Mehmed’ler Muhyiddin,
Mustafa’lar Muslihuddin, Ali’ler Alâeddin, Mahmud’lar Bedreddin, Yusuf’lar Sinaneddin
veyahut kısaca Sinan olmuştur. Mimar Sinan diye tanınan zatın asıl adı Yusuf’tur. Büyük
Çekmece kitabesinde “Yusuf bin Abdullah” diye yazılıdır. Kütüğümüzde “Sinan” maddesinde
adını bulamadığımız kimse için “Yusuf”a bakmak icap eder. BK, IV/158
SİNAN PAŞA
Bursalıdır. Salih’in oğludur. “Yularkastı” diye meşhurdur. Saraydan yetişmiştir. Sultan
Cem’in defterdarı olup Avrupa’da vefat eden Mehmed Bey’in kardeşidir. Şehzâde Cem’in
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
2. Bir zeamet ve timar mahlûl olunca ölen kimsenin harb ü darbe kadir evlâdı varsa ona
verilir. Çocuğu küçük ise tarafından cebeli göndermek şartıyla yine çocuğa tevcih olunur.
3. Evlâdsız vefat eden kimsenin dirliği cebelîden müstahık olanına verilir.
4. Kılıç hakkı terakkisiyle beraber 20.000 akçeyi geçemez.
5. Yalnız kılıç hakkı evlâda intikal edip, terakkisi intikal edemez.
Harp vukuunda bunların kâffesi memur oldukları zaman birlikte getirmeye mecbur
oldukları cebelileri ve hizmetkârlarıyla beraber 100.000’i geçerdi.
Bursa’daki sipahilerin ağalarına “kethüdâyeri” derlerdi. BK, IV/167
SİPAHİ MEHMED EFENDİ
Bursalıdır. Müderris ve Bosna mollası oldu. 1730’da ölmüştür (SO. IV/224). BK,
IV/168
SİPAHİZÂDE MEHMED EFENDİ
Ali’nin oğludur. Bursalıdır. Bursa alimlerinden tahsilden sonra, müderrislik yapmış,
Bağdad ve İzmir kadısı olmuştur. 1588’de İzmir’de ölmüştür. Âlim bir zat idi. Üç lisandan
nesir ve şiir yazmaya muktedirdi. “Esâmî-i Büldân” adında muhtasar ve Türkçe Lugat-ı
Tarihiyye ve Coğrafya tarzında bir eser ve ayrıca daha mufassal ve daha geniş mikyasta
Arapça iki tarihi ve daha birçok eserleri vardır (OM. III/65). Matematik ilmine de vâkıftı (ŞN.
II/451). BK, IV/168
SİRKE
İstanbul’daki sarayların sirkeleri Bursa’dan gönderilirdi. 1623’te gelen bir emirde;
“Helvahanede kurulan turşular için sarp sirke lâzım olduğundan Apolyont emini tarafından
5.000 vukiyye sarp sirke tedârik ve irsâli” bildirilmiştir (BS. 236/144).
1642’de nefs-i hümayun için envâından kurulan turşulara lâzım olan şaraptan dönme
4.000 vukıyye sarı sirke gönderilmesi (BS.259/144) emredilmiştir. Bu emirler son gönlere
kadar her sene gönderilmekteydi. BK, IV/168
SİRKEZÂDE
Bursalı müderris Abdurrahman oğlu İbrahim Efendi’nin soyadıdır. BK, IV/169
SİTTÎ HATUN
Demirtaş oğlu Oruç Bey’in kızı ve Fatih’in vezirlerinden Zağanos Mehmed Paşa’nın
karısıdır. Bursa’da Kamberler mahallesinde bir cami, bir de mektep yaptırmış ve su da
getirmiştir. Kamberler Camii kârgir ve kubbeli, küçük ve şirin bir camidir. 1459’da inşa
edilmiştir. Kitabesi vardır. Mektebi kârgir ve kubbelidir. Haraptır. Bursa kapanından 1479’a
kadar 30 akçe yevmiyesi vardı. BK, IV/169
SİTTÎ HATUN
Mevlânâ Ehaveyn’in kızıdır. 1512’de Bursa’daydı (BS. 23/364). BK, IV/169
SİTTİ HATUN
Hoca Mehmed Çelebi’nin kızıdır 1517’ye kadar uzun müddet Çırak Bey vakfının şart-ı
vâkıf üzere mütevellisi idi. Veli Şemseddin Mescidi müezzinine bir ev vakfeylemiştir (BS.
23/107, 27/13, 110/36). BK, IV/169
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
1864’te yağan şiddetli yağmurlardan hasıl olan sellerden Irgandı, Boyacı Kulluğu
köprüleri harap olduğu gibi buradaki bendler de harap olmuş ve köprü yıkılmıştır. Bunların
cümlesi esaslı bir tamir görmüştür. BK, IV/171
SÖLÖZ KÖYÜ
İznik’e bağlı idi. Bu köyde Hoca Mustafa’nın camisi vardır. İki Sölöz köyü vardı. Şimdi
bunlar, Orhangazi kazasına bağlanmıştır. 1927’de Sölöz-i Müslim köyünün 804, diğer Sölöz
köyünün 1.219 nüfusu vardı (BAVD. 25547). BK, IV/207
SU
Bursa bir su şehridir. Bursa’nın içerisinde soğuk suların muhtelif nevileri ve kaplıca
cihetinde muhtelif sıcak suları vardır. Bunun için, suları meşhur olan, cihanın hiçbir tarafında
bu kadar bol suyu bulunmayan şehrin bu vasfını tebârüz ettirmek için bunun üzerinde fazla
durmaya mecbur kaldım. Bursa suları için muhtelif şairler kasideler yazmış ve hatta kaplıca
için II. Murad şiir söylemiş ve bazı alimler gerek eski devirde ve gerekse son asırda birçok
kitaplar yazmışlardır. İnsanın yaşaması, temizliği için suya olan ihtiyacı malumdur. Bunu
takdir eden dedelerimiz Bursa’yı bol bol suya kavuşturmuşlardır. Bir evde dört-beş türlü su
aktığını Bursa Sicilleri bize gösteriyor. Evvelâ, Hâsib Şeyh Ahmed’in bir Miyâhiye’siyle
sulara ait kayıtları yazıyorum:
Miyâhiye
Bâreka’llâh zihî şehr-i güzîn vâlâ!
Habbezâ belde-i pâkîze-i cennet-âsâ!
Var mı bir şehir ki bu beldeye mânend ola
Cümle büldâna n’olsa müreccah Bursa
Şehr-i Bursa’da olan suları ta’dâd ideyim
Vâdi vü nehr ü havîzât u uyûn-i şettâ
Suların başı “Pınarbaşı” suyudur elhak
Anı tercih ider cümle miyâha hukemâ
Mu’tedil pâk sudur hem dahi “Nâib Pınarı”
Humsi zâyi’ olur ol âb-ı lezîzin hayfâ
Severim vakt-i sıbâdan beri âbî değilim
Katı şîrin gelür “Südlice”nin âbı bana
Var mı “Sahrınç” suyunun dünyâda bir mânendi
İtdirir hazm-ı ta’âmı ne kadar olsa revâ
Bir kez içmekle doyulmazdı “Umur Bey” suyunı
Bu da bir emr-i acîbdir anı kıl istisnâ
“Müftî” suyun olur olmaz suya tercih itmem
Hele şer’îce sudur iç ve aleyhi’l-fetvâ
Hoş gelür pirlere içmeğe bu âb-ı “Asâ”
Anı ızhâr-ı kerâmetle akıtmış Molla
Hâzım u mu’tedil ü müdrir olan “Yegni” sudur
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Arab Hacı kolu da Tahtakale civarındaki Paşa Çelebi Medresesi civarında ve yol
üzerindeki çeşmeye ve Acem Reis mahallesindeki mescidin avlusundaki çeşmeye (BS.
10/93). Demiroluk’tan I. Murad’ın Tuzpazarı’ndaki Çifte Hamamı’na (BS. 1206/22);
“Naldeliği” denilen yerden akan su da Karaağaç, Hoca Mehmed Karamanî, Kurtoğlu,
Eşrefîler, İshak Şah, Hacı Baba, Çıkrıkçıoğlu mahallelerine Gökdere üzerine yapılan bir
kârgir köprüden geçerek akmaktaydı. Yine Saray Suyu denilen bir kolu da vardı (BS. 253/3)
Bu suyu I. Murad vakfeylemiştir (BS. 39/189). Maksem’e gelen ve sonra “Manavzâde
Oluğu” denilen oluğu daha evvel I. Murad inşa ettirmiştir (BS. 235/123)
Hamdizâde bu oluğun tamiri için nakit akçe vakfeylemiş ve bu akçenin faizinden senede
2.000 akçesinin bu yolun tamirine sarf edilmesini şart eylemiştir (BS. 235/123)
Gümüş Suyu: Hüsâmeddin Tekkesi üzerinde Uludağ’daki pınarlardan çıkar. Gayet de
lâtif, sağ, hazımlı ve lezzetli bir sudur. Hüsameddin’den Küçük Temenna’ya iner. Çınarlar
altından akar.
Gül Baba Suyu: Mevkii bulunamadı.
Hacı Paşa Suyu: Mevkii bulunamadı.
Hayat Suyu: Mevkii bulunamadı.
Hekimşah Suyu: Mevkii bulunamadı.
İnci Suyu: Mevkii bulunamadı.
Kaplıkaya Suyu: Bursa’ya birbuçuk saatlik mesafede bir mesiredir. Asıl başı
Uludağ’da Âbıhayat Sahrası Suyu ve Erikli Yaylası suyudur. Bir iki pınar daha zam olup
derede toplanır ve akar. Gayet de sağ ve saf ve buz gibi soğuk bir sudur. Südde-i urûku ve
ciğerde olan süddeleri eritir. Ve cümle havâssından biri dalak illetine müptela olanlar içse ve
devam eylese dalağı eritir. İki değirmen döndürür. Saf bir sudur (Bu fikirler eski devirlerin
tecrübesidir)
Kadri Suyu: Bayram yerine akan güzel bir sudur.
Karapınar Suyu: Beyce Mahmud oğlu Mustafa Çelebi, Molla Yegân Yaylağı’ndan
getirip Gökdere civarında Seyyidler mahallesine akıtmıştır (19/400)
Karapınar Suyu (Diğer): Kestel köyüne yakın dağ eteğinden çıkar ve asıl menbaı iki
harktır. Büyük sudur. Pınarbaşı Suyu’na benzer. Soğuktur. Biraz kabacadır. Kestel köyüne
akar. Derununda münakkaş (nakışlı) alabalık bulunur. Seyre gidenler tutup yerler. Bu suyun
başı Uludağ’da Karagöl’de olduğu söylenmektedir.
Kavaklı Suyu: Gökdere kenarından çıkmış âlâ bir sudur. Hususi arkla şehre getirilmiş
ve Mahkeme mahallesinde Mahkeme’nin karşısına bir çeşme yapılmıştır. Hafif, lâtif ve
hazmettirici ve lezzetli bir mübarek sudur.
Kayabaşı Suyu: “Ayazma” suyundan başka bir şey değildir. Demirkapı Kilisesi’nin
küçük kapısı çivarından çıkar. Kilisenin altında maksemi vardır. Sekiz koldan Koca Nâib,
Hamza Bey, Çınarönü ve bu semtlere akar. Pınarbaşı’ndan kabaca ve soğukçadır. Bazıları,
“Hekimşah Suyu”nun bu olduğunu söylerler (BS. 95/196). Ayazma Suyu da derler.
Kısık Çeşmesi: Zeynîler semtinde Kısık Çeşmesi demekle meşhurdur. Lâtif bir sudur.
Oldukça hafiftir.
Kozpınar Suyu: Yeri meçhuldür. Ben bulamadım.
Kurtbasan: Yeri meçhuldür. Tesadüf edemedim.
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Kâtib Suyu: Abdal Murat yolunda Nâib Deresi kenarında bir güzel çeşmedir. Gayet de
saf ve soğuk bir pınar suyudur. Oradan Hisar’da Zindankapısı mahallelerine akar. Kabaca bir
sudur.
Kestane Suyu: Sarnıç Suyu’nun diğer adıdır. Bk. Sarnıç Suyu.
Leylek Pınarı: Birisi Ulûfeli Çınar gölgesinde, birisi Atıcılar’a yakın, biri de Athane
Bahçeleri ve daha başka bahçeler arasında çıkan bir suya derler. Eski zamanlar leylek geldiği
zaman akar ve yaz içinde leylek gittiği zaman kesilir bir su olduğundan bu ad verilmişti.
Mezid Bey Suyu: Hisar’da Filboz mahallesine akan bir suyun adıdır (BS. 116/221)
Müftü Suyu: Şeyhulislâm Kara Çelebizâde Abdülaziz Efendi, Uludağ’da Ayıalanı
mevkiinden çıkan bu suyu Bursa’ya getirmiştir. İshak Şah mahallesindeki evinin önünden
taksim olmaya başlar ve tuhaf bir tesadüf eseri olarak Deveciler mezarlığında kendi kabri
önünden akardı. Bursa Sicilleri’nde (302/22, 345/17 sahifelerinde), kayıtlı vakfiyesine göre
Müftü Suyu denilen bu suyu şehre şu suretle dağıtmıştır:
Su evvelâ evine çıkıyor. Evinin bahçe kapısında bir küçük, yine orada bahçe sulamak
için büyük, alt sofa karşısında iki burmalı çeşmeler ve yine bu çeşmeden evin içine ve bağ
içindeki havuza su veriyor. Evinin içinden kapının yanındaki üç burmalı çeşme ve ahır kapısı
yanındaki çeşmede nihayet bulur.
Evdeki bahçe sulamak için büyük burmalı çeşmeden Toprakbaşı’ndaki “iki tarafından
burmalı çeşme” olan makseme gelir. 1/4’ü Tatar koluna, 3/4’ü küpe ayrılır.
Tatar kolu; Çıkrıkçıoğlu mahallesinde Hacı Hasan’ın evi duvarındaki tamir olunan
çeşmeye, ondan medresesi önündeki hazineli çeşmeye, ondan Yeşil Camii altındaki üç
burmalı hazineli çeşmeye, ondan Meydancık’tan beri, yokuş dibinde Osman’ın kapısı altında
hazineli çeşmeye, ondan Kazzazoğlu Mescidi kapısına bitişik maksem çeşmesine gelir.
Burada ikiye ayrılır. 1/4’ü Hasan Efendi Camii yakınındaki çeşmeye, buradan Eşrefîler
Tekkesi önündeki hazineli çeşmeye gelir ve burada nihayet bulur.
Kazzazoğlu Mescidi kapısına bitişik maksem çeşmesinden suyun 3/4’ü Tatarlar
Çarşısı’ndaki çeşmeye, ondan Abdülaziz Efendi Tabhanesi’ne hisse, ondan Bekârhane
önündeki hazineli çeşmeye, ondan Selimzâde Camii civarındaki iki burmalı çeşmeye gelir.
Burada ikiye ayrılıyor. Birisi Çukur mahalledeki Hazineli çeşmeye, diğeri de çay kenarında
caddedeki Hazineli çeşmeye gider. Her ikisi burada nihayet bulduğu gibi Tatar kolu denilen
ana kol da burada sona erer.
Toprakbaşı’ndaki suyun 3/4’ü oraya konulan bir küpe gelir. Küpe gelen su iki müsavi
kısma ayrılarak yarısı Setbaşı Camii duvarındaki çeşmeye, ondan köprü korkuluğu üstünden
geçerek Selçuk Hatun mahallesinde bina olunan terazideki çeşmeye gelir. Buradan Tayyib
Hoca mahallesinde bina olunan terazideki çeşmeye, Sarı Abdullah Mescidi duvarına muttasıl
yapılan terazideki çeşmeye, Alboyacılar Çarşısı’ndaki çeşmeye uğrayarak Ulucami
avlusundaki dört burmalı ve çini hazineli çeşmeye gelir. Burada iki müsavi kısma ayrılarak,
birisi 20 burmalı büyük şadırvana ve diğeri 18 burmalı küçük şadırvana akarlar. Büyük
şadırvandan Şengül Hamamı’na bir miktar su verildikten sonra Pirinç Hanı karşısındaki üç
burmalı çeşmeye gelir. Ve küçük şadırvandan gelen su ile bu çeşmede tekrar birleşir. Buradan
Mudanya Hanı yolundaki çeşmeye ve buradan da Dinlendi Mescidi yakınındaki çeşmeye ve
ondan da Çatalfırın civarında caddedeki iki burmalı ve hazineli çeşmeye gelir ve bu kısım
burada nihayet bulur.
Toprakbaşı’ndaki maksemden küpe gelen suyun diğer nısfı Setbaşı Küprüsü’nün
ayağından ve Selçuk Hatun mahallesindeki terazi yanından geçip Kayan Camii duvarında ve
Dülgerler Hamamı’na karşı iki burmalı çeşmeye gelir. Buraya gelen suyun 1/4’ü Bedreddin
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Camii duvarındaki tamir olunan çeşmeye, oradan Atpazarı Hamamı yanında meydandaki iki
burmalı ve hazineli çeşmeye buradan da Atpazarı Mescidi’ndeki üç burmalı çeşmeye ve
oradan mescid haricindeki salma çeşmeye gelir ve bu kısım da burada sona erer.
Dülgerler Hamamı karşısındaki çeşmeden Kayân Camii’ndeki sekiz burmalı şadırvana
kifayet miktarı bir hisse verilir ve bu hisse de burada biter.
Dülger Hamamı karşısındaki çeşmeden bâkî kalan su Yoğurt Hanı önündeki hazineli
çeşmeye ve oradan Ebu İshak Camii kürbünde caddede hazineli çeşmeye ve oradan Deveciler
kabristanı karşısında tamir olunan maksem çeşmesine gelir. Burada su ikiye ayrılır:
Suyun 1/4’ü Kız Yakub mahallesi sokak ağzındaki hazineli çeşmeye ve buradan da
Demirtaş Camii avlusundaki hazineli çeşmeye gelir ve nihayet bulur.
Deveciler kabristanı karşısında tamir olunan maksem çeşmesinden ayrılan bu suyun
3/4’ünü ihtiva eden su, Abdal Mehmed Türbesi karşısında Başçı İbrahim Camii’ndeki sekiz
burmalı şadırvana ve oradan harem duvarındaki makseme gelir. Burada su üçe ayrılır. Bir
kısmı Hızır Yusuf Dede mezarı karşısındaki salma çeşmeye gelir ve nihayet bulur. İkincisi,
Eski Yeni Hamam’a gelir. Üçüncüsü de Hacı Yunus mahallesinde Bakkalzâde Fatma Hatun
duvarına bitişik terazili çeşmeye ve buradan da Havuz mahallesindeki çeşmeye ve ondan da
Kiremitçi Hanı evvelindeki hazineli çeşmeye gelir ve burada sona erer.
Muradiye Suyu: Müstakil bir su olup olmadığı tesbit edilemedi (BS. 346/67)
Nâib Deresi Suyu: Abdal Murad ile Seyyid Nâsır arasında bir deredir. Başı
Uludağ’daki pınarlardan toplanır. Zindankapısı’ndan bir miktarı Hisar’a gider. Artanı
Cilimboz deresindeki değirmenleri döndürür. Lâtif ve oldukça hafifdir.
Nilüfer Suyu: Bu su Orhaneli dağlarından gelir. Oradaki Nilüfer Pınarı’ndan çıkar.
Yollarda pınarlar karışıp büyük bir dere olup Misi köyü önünden akıp Mihraplı Köprü başına
yakın Murdarca Suyu, Delice, Göl ayakları ve Karapınar karışıp ve bir büyük nehir olup
Karacabey boğazından denize dökülür. Gayet tatlı ve lezzetli ve sağ bir sudur, mutedildir.
Mihraplı Köprü’de cümlesinden âlâ olur. Geçtiği yerlerde topraklardan lezzeti değişir.
Umur Bey Suyu: Umur Bey bu suyu bulup camisine ve hamamına akıttı. Güzel ve
hafif bir sudur (BS. 27/98)
Hoca Rüstem Suyu: Sekeleme mevkiindeki ayazmanın ayağını satın alıp Karamazak
mahallesine 1524’te getirmiştir. Oradan Gurbetlioğlu mahallesine ve Emir Sultan’a giden yol
üzerine çeşmeler ve Taşkın Hoca mahallesi mescidi evveline şadırvana aktırdı (BS. 45/97)
Sarnıç Suyu: Sarnıç, Hamza Bey mahallesi üzerinde bir dağın adıdır. Gayet âlâ
kestanesi olur. Meşhurdur. Sarnıç kestanesi Bursa havalisindeki kestanelerin cümlesinin
iyisidir. Bu su buradan çıkar. Hazmettirici bir sudur. Hamza Bey mahallesine iner. Marazları
eritir. Kestane bahçesinin içinden aktığı için Kestane Suyu da derler. Dört lüledir (BS.
301/87)
Soğuk Pınar: Soğucak Pınar da derler. Gökdere içerisinde bir kayadan çıkar. Aslında
gayet az, gayet leziz bir sudur. Bir vakitler değirmenciler çoğaltma sevdasıyla önünü açtılar,
sel de ziyade gelince önündeki taşları söktü, büyük bir su oldu. Pınarbaşı suyunun musluğu
imiş. Ameleler eşip kapadılar. Bu vecihle kesilen Pınarbaşı tekrar akmaya başladı. Kış günleri
sel ziyade geldikçe bozuluyordu. Her sene binlerce kuruş sarfıyla tamir edilmekteydi.
Sütlüce Suyu: Sarnıç bayırı altından çıkar. Yeni Kaplıca üzerinde Bademli Bahçe’de
duvar üzerinde çeşmeleri vardır. Bu da bir mübarek sudur. Eski devirlerde sütü olmayan
kadınlara içirirler, bol bol sütü geldiğine itikad ederlerdi. Başında gayet lâtiftir. Mecrasında
lezzeti değişir.
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Yaycılar Pınarı: Muradiye altında Kaplıcalar yolunda zuhur eyleyen bir büyük
pınardır. Saf ve soğuk bir sudur. Bir değirmen çevirecek kudrettedir. Gayet kaba bir sudur. Bu
suya yanlış olarak Yağcılar, Bağcılar Pınarı da denilmektedir. Bu suyun, kalenin üst
taraflarında Deve Tarlası’ndan inip Bursa kalesinin birbuçuk iki metre yer altından geçip
buradan çıktığını eskiden beri söylerler.
Yatağan Suyu: Pınarbaşı Suyu’nun üst tarafındaki Seyyid Nâsır, Hıdırlık
Mahallelerinden akar. Yatağan Dede Suyu da derler. Suyun 1/3’ü Pınarbaşı’nın üst
kısmındaki mahallelere aittir. 1508’den evvel de bu su vardı (BS. 45/177, 110/148)
Yeni Su: İbrahim Paşa, Hacılar, Sarı Abdullah, Kayganzâde Camii ve Davud Paşa
Hamamı önündeki çeşmelere akar (BS. 1188/104). Molla Yegân Yaylağı’ndan çıkar. Kasım
Subaşı ölmeden evvel para bırakmış ve bu suyun ayağının Bursa’ya getirilmesini vasiyet
eylemiştir. Oğlu Mehmed Çelebi bu vasiyeti yerine getirmiştir. “Başküp” denilen yere kadar
kârîz içinden ve ondan sonra da künkle 1524’ten evvel yaptırılmıştır (BS. 31/131). Hacı
Şemmâ’nın bu su için vakfı vardır.
Yeyni Suyu: Küçük Temennâ’da Seyyidler mahallesine akan bir mübarek sudur.
Emraza dokunmaz. İdrarı ziyadeleştirir. Gayet de hafiftir. Suyun miktarı çok azdır. Çok
hazmettirir. 1563’te ölen Cerrah Şücâ bu suyun şehre akıtılması için 30.000 akçe vasiyet
eylemiştir (BS. 95/65).
Zeynîler Suyu: Bu suyu Abdüllâtif Kudsî bulmuştur. Zeyniye Zaviyesi havuzuna akar.
Oradan da bazı evlere verilir. Asıl menbaı havuzun kıble tarafındaki sed kenarında bir taşın
altından çıkar. Lâtif ve hafif bir sudur. Birçok hâsseleri vardır (Hatta, Kutb-i âlem Şeyh
Ahmed Gazzî, Zeynîler Suyu’nun ta’mında zemzem lezzeti vardır demiştir.)
Soğanlık köyünün üst yanında Akça Hamam kurbünde bir bahçenin birkaç yerinden su
çıkmaktadır (BS. 11/175)
Bursa’da çok çeşmeler varsa da, şunları da söylemekten vazgeçemeyeceğim.
BURSA ÇEŞMLERİ
Çeşmenin Adı Bulunduğu Yer Sicil No
Başçı Hacı Sevindik BS. 28/202
Debbağlar civarında
Çeşmesi
Hacı İlyas Çeşmesi Mescidi önünde
Kara Şeyhî Çeşmesi Eski Gallepazarı’nda BS. 348/14
Kaygan Çeşmesi Kamberler Çarşısı’nda Sittî Hatun mahallesinde
Kerim Çelebi Çeşmesi Yıldırım’da Behlül Dede Tekkesi civarında BS. 170/48
Kızıl Yakub Çeşmesi - BS. 114/114
Kirişçikızı Çeşmesi Eski Tahtakale’de çifte
Laleli Çeşme Çatalfırın’da Şehabeddin Paşa’nın
Mehmed Derviş Bey Maksem Köprüsü’nün doğusunda 1891’de
Çeşmesi alaybeyi iken yaptırmıştır.
Münir Paşa Çeşmesi Akbıyık Zâviyesine bitişik(1890)
Ulucami’dedir. Kavak Suyu’dur Mermerdendir
Münir Paşa Çeşmesi
(1890).
Nazenin Avı Çeşmesi - BS. 90/116
Nesibe Hatun Çeşmesi Kavaklı Camii ittisalindedir (1857)
Öksüz Çeşme Selçuk Hatun mahallesindedir BS. 4/74
Re’fet Efendi Çeşmesi Karamazak mahallesinde, hakim iken yaptırdı.
Setbaşı Çeşmesi Başhane karşısında, Tatar Mehmed yaptırdı
Selçuk Hatun Çeşmesi Meydancık’tadır.
Karıştıran Süleyman Paşa
Alboyacılar Çarşısı’nda
Çeşmesi
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Bunlardan başka Abdal Murad Zaviyesi önünde Güğüm Pınarı Suyu vardır.
Müfettiş Suyu: Ahmed Vekif Paşa, Abdal Murad Türbesi’nin üstündeki dağlardan
Sultan Osman ve Orhan Türbelerine getirdiği suya bu ad verilmiştir. Vali Hacı İzzet Paşa bir
şadırvan inşa ettirmiş ve bu suyu akıtmıştır (G. 248).
Ayrıca bir de Çoban Bey Suyu vardır. Molla Arab cihetlerindedir. BK, IV/175
SUBALABANI
Balaban Ağa’nın şöhretidir. Balaban Ağa 1365’ten evvel ölmüştür. Türbesi, kalede
Saray mahallesindedir (BS. 21/9). 1485’te oğlu Muhyiddin’in kızı Nefise Hatun vardı (BS.
4/351). BK, IV/190
SUBAŞI
1501 senesine kadar Bursa subaşılığı müstakildi. Bunların vazifeleri, Bursa şehriyle
şehirden hariç, Bursa kadısının hükmettiği yerleri görüp gözetmek, adamları ve askerî
vasıtasıyla fesad ve şenâat edenleri tutup getirmek ve hakkından gelmek idi. Sancakbeyleri
yalnız sancağın âsâyişine memur idiler. Çakır Ağa, Çandarî İbrahim Paşa, Cebe Ali Bey,
Karıştıran Süleyman Paşa Bursa’da müstakil subaşı idiler (BS. 17/298). Subaşılık varidatıyla
bir zeamet addediliyordu. 1501’de Bursa zeameti sancakbeyliğine ilhak edilmiştir.
Sancakbeyleri de iltizama verip kendisine kim akçe verirse ona vermekteydi. Bu vechile
şehrin ve civarının âsâyişi bozulmaya başlamıştır. 1612 Nisanında Bursa’nın eşraf ve
muteberânı mahkemeye gelerek; “Mirliler tarafından subaşılığın maktuen iltizama
verilmesiyle subaşı olanlar fazla akçe kazanmakla mukayyed olup şehrin âsâyişine tekayyüd
etmediklerinden şehrin vaziyeti kötüleştiğini, eskisi gibi subaşılığın emanet suretiyle bir yarar
ve hizmetkâr kimseye verilmesini rica eylediklerini” bildirmişler ve 57. ağa bölüğünden bir
yeniçeri ağası ehl-i vukûf, yarar ve hizmet görür olmakla emanet tarikıyla Bursa subaşılığına
tayin olunmuştur (BS. 221/80)
1621 Ağustosunda Bursa subaşılığı sancakbeyine hâs bağlanıp, sancakbeyleri bu işe
mutasarrıf olup hariçten başkalarının müdahale etmemeleri emredildi (BS. 234/160). Bu
vechile Bursa şehir subaşılığı Bursa beyinin veyahut kaymakamının eline verdiği bir temessük
veyahut kadıya yazdığı bir mektupla bir ay veya üç ay veyahut gayr-i muayyen zaman için
tayin ediliyordu.
1636’da yazılan bir tezkirede, “Hizmetinin uhdesinden gelir ve her vechile mahall ü
müstahaktır” denilir ve bazılarında da “Her ay başı haklanmak- hesap görmek- şartıyla
verildiği ve âhardan kimse mâni’ olmayıp ve zahmet vermeyip vakt-i hâcette ibraz ede”
denilir ve sancakbeyinin imzasını taşırdı (BS. 253/173). BK, IV/190
SUBHİ
Bursalıdır. İmam ve hatib olan babasının adı da Subhi’dir. Tahsilden sonra kadı olmuş
ve sonra tasavvuf yolunu tutarak vahdaniyet esrarına vâkıf olmuştur. Arabî ve Farisî
edebiyatına vâkıf ve tasavvuf ilminde emsalsiz idi (G 480; KA. 2935). BK, IV/208
SUBHÎ MEHMED ALİ ÇELEBİ
Bursalıdır. XVI. asırda Bursa âlim ve şairlerindendir. Tahsil-i ilimden sonra kadı olmuş
ve sonra da şair olmuştur. Memican Efendi’ye intisab ederek İstanbul’da oturmuş ve Fatih
Camii’nde Mesnevî dersleri vermiştir. Türk ve Fars dillerine ve edebiyatına vâkıftır. Her iki
dilde yazılmış güzel şiirleri ve iki eseri vardır (OM. II/284; SO. III/219). BK, I/132
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
1584 senesi Haziran ayının ibtidalarında Musa Baba mevkiindeki Hançerli Sultan
Medresesi’nde Hasan oğlu Abdi bazı müfsidlere gece bu mahalleden Hüseyin oğlu Hasan
adındaki genci cebren çekip iki fahişe kadın ile şarap içtiklerinden mahkemeden Mevlânâ
Osman gönderilmiş ve mahalle halkından birçok kimse medreseye gidip nazar eylediklerinde
Abdi’nin odasında Dolapçı Ali karısı ve Hasan’ın kızı Kerime, Ahmed kızı Fatma adındaki
fahişelerle şarap içerken tutulup mahkemeye getirilmişler ve evvelâ Hasan adındaki genç
“Abdi bu gece beni cebren çekip medreseye koyup bana şarap içmemi teklif edip bana
zulmeylemiştir, hakkımı isterim” demiş ve Abdi ise kendi ihtiyarıyla geldiğini söylemiştir.
Mahalleli ise “Abdi’nin medresede daima bu gibi fesad sahibi kimselerle fısk u fücur edip
Müslümanların oğlancıklarını ve avratlarını cebren çekip ve ehl-i fesad suhteler yatağı olup
Müslümanlar bunun elinden zâr u zebun olmuşlardır” diye şehadet eylediler (BS. 164/21).
1586 senesi Martı ibtidalarında gelen uzun bir emirde Hudâvendigâr, Ankara ve Bolu
sancaklarında suhteler isyan ve tuğyan üzere olup Müslümanları katl ve birçoklarının genç
oğullarını çekip ve birçoklarının esvab ve erzaklarını gasb eylemekte ve Müslümanlardan
zekat namına cebren akçe aldıkları ve reayaya zulmeyledikleri haber alınmıştır. Bu
sancakların beyleri seferde ve bazıları da Tebriz’de olduklarından gönderilen mütesellimler de
bu vazifeleri başaramadıklarından ve bazıları da akçe gördüğü yere meyl eylediklerinden
fesad ve şenaatleri çoğalmıştır. Eski Silistre sancakbeylerinden Fazlı Bey, yarar ve bu civarın
ahvâline vâkıf olduğundan, bu sancakların beyleri seferden gelinceye kadar buraların
muhafazasına ve tutulmalarına çalışılması için memur edilmiştir. Bu gibi suhteler, her ne
suretle olursa olsun, behemehal tutulup haklarından gelinmesi ve muharebeye tutuşanların
demlerinin heder edilmesi ve takipte müsamahası görülenlerin şiddetle ceza görecekleri
bildirilmiştir (BS.173/294).
1613’te etraf memâlikteki suhteleri teftişe memur sabık Anadolu beylerbeyi Tekeli
Mehmed Paşa’nın Bursa’daki suhteleri teftiş için gönderdiği Mehmed Ağa, Çavuşbaşı Ali
Ağa, Bursa’da buldukları 20 kadar suhteyi kefalete bağlamışlardır (BS.223/135).
Aynı sene suhtelerden birisi kahvehanelerden oğlan çekmek murad eylediklerinde
yasakçılar ile sarhoş suhteler kavga etmişler ve suhtelerden birisi öldürülmüştür (BS.
245/247). Bunu fırsat ittihaz eden ehl-i örf taifesi “çarşıda kan oldu” diye dükkân
sahiplerinden “cerîme” toplamak suretiyle dükkân sahiplerini rencide ettikleri haber
alındığından, men’ edilmesi emredilmiştir (BS. 223/128).
18.5.1613 günü ikindi vakti Bursa’da eski Tahtakale Çarşısı ahâlisi mahkemeye gelip
bu çarşıda suhtelerden İlyas oğlu Ali’nin, silahla gezip birçok kimseleri yaraladığını ve bir
kimseyi öldürdüğünü haber vermişler, derhal yeniçeri zâbıtı Abdi Subaşı, Hudâvendigâr
sancakbeyinin mütesellimi Mahmud Ağa ve eşraf ve âyân bu çarşıya giderek katili
tutturmuşlar ve mahkemeye getirilerek maktulü Abdurrahman oğlu Abdî’nin karısı dava etmiş
ve çarşı halkı da şehadet eylediğinden sicile kaydolundu (BS. 223/16)
Bunlar numûne olarak konmuştur. Bunların yapmadıkları fenalık kalmamıştır. Osmanlı
hükûmetinin en kuvvetli bulunduğu bir zamanda bunların bu gibi fenalıkları yapması hayrete
değer. Faydalarından ziyade mazarratları dört asra yakın devam eylediğinden, medreselerin
kapanması kararı bu gibi fâcirleri kökünden kaldırmış ve memleketi selâmete ulaştırmıştır.
BK, IV/171
SUHUFÎ MEHMED EFENDİ
Hazret-i Mısrî Niyazî halifelerinden aşık ve arif bir zattır. Bursalıdır. 1733’te ölmüştür.
Mısrî Tekkesi’ne gömülmüştür. 76 sene yaşamıştır. Sahaf olduğundan bu ismi almıştır (OM.
I/103). Türk, Arap dilleriyle yazılmış birkaç eseri vardır. BK, IV/191
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
SULH
1779 senesi Mart ortalarında Bursa’ya gelen bir emirde: “Rusya ile sulh akdolunup,
senedât ve temessükât tarafeyn murahhasları arasında teati edilmekle Bursa’dan tertip
olunan serdengeçti bayrağı küşâdından, deve ve beygir vesair mekkârî bedelleri tahsiline
lüzum kalmadığından cümlesinin affolunduğu” bildirilmiştir (BS. 1191/13).
1792’de İkincikânun iptidalarında gelen diğer bir emirde Ruslarla sulh imza ve senedler
mübadele edildiğinden müretteb olan askerin çıkarılmasına lüzum kalmadığından, bu
askerlerin tanzimi için fukaradan alınan akçelerin, bir akçesi geri kalmamak üzere tamamen
ve kâmilen marifet-i şer’le ashabına red ve iadesi ve henüz alınmayanların tahsil edilmemesi
emredilmiştir (BS. 1206/6). BK, IV/192
SULTAN ABDULLAH (Şehzâde)
II.Bayezid’in oğludur. Fatih zamanında Saruhan sancakbeyi idi. Konya mirlivası Sultan
Cem’le Sultan Bayezid arasındaki saltanat davasında Sultan Cem Konya’dan firar etmekle
Sultan Abdullah, Konya livasına tayin edilmiş ve Konya’ya gitmek üzere iken Sultan Cem’in
seraskeri Mahmud Bey’in Çukurçemen mevkiinde baskınına uğramış ve Konya’ya
gidememiştir. Gedik Ahmed Paşa’nın tavsiyesiyle bir müddet Karahisar-ı Sahib’de kalmış ise
de 888/1483’te hastalanarak vefat eylemiş ve cenazesi Bursa’ya getirilerek Muradiye’de
defnedilmiştir. Kahraman bir şehzâde idi (G. 53). Aynîşah Sultan, kızıdır. BK, I/19
SULTAN AHMED (Şehzâde)
II. Bayezid’in Şehinşah’tan sonraki oğlu olup babası kendisini çok sevdiğinden veliahd
etmiş ve hayatta iken saltanatı Ahmed’e terk etmek istemiş ise de Sultan Ahmed gevşek, zevk
ve istirahata mâil ve gayet de halim ve sakin olduğundan bundan küçük olan Sultan Selim
Şah’ın celâdet ve şecaati yeniçerilerin malumu olduğundan Ahmed’in cülusuna mâni’
olmuşlardır. Babasının zamanında 30 sene Amasya mutasarrıflığında bulunup 918/1512’de
Yavuz Selim tahta çıkmakla Amasya valiliğine Davud Paşa’nın oğlu Mustafa Bey’i tayin
eylemiş ve Sultan Ahmed’i azille iktifa eylemiştir. Selim’in cülusundan muğber olan Sultan
Ahmed oğlu Sultan Alâeddin’i Bursa’nın zaptına memur eylemiş ve kendisi tekrar Amasya
mutasarrıflığını zapt eylemiştir. Bununla harbetmek üzere Yavuz Selim Bursa’ya gelmiş
919/1513 Saferinin sekizinci Perşembe günü Yenişehir ovasında Sultan Ahmed topladığı
askerle Yevuz Selim ile harp eylemiş ve attan düşerek tutulmuş ve Selim’in huzurunda Sinan
Ağa tarafından katledilmiştir. İdamı sırasında parmağındaki yüksüğü çıkarıp “Bunu biraderim
Selim Han’a ver, bizden yadigâr olsun, beni unutmasın” demiş, Sinan Ağa da yüksüğü teslim
edince Yavuz Selim gayr-i ihtiyari ağlamıştır. 919/1513 Saferinin 9. Cuma günü, cenazesi
Bursa’ya getirilerek Muradiye’de Sultan Şehinşah’ın yanına Sultan Selim’in emriyle
defnedildi (G. 56; KA. 784)
Anası Abdullah kızı Bülbül Hatun’dur.
Ali (Alâeddin), Osman, Fatma Sultan isminde üç evlâdı vardır. Osman Amasya’da
medfun olup (BS. 26/47) anası Abdullah kızı Sittîşah Hatun’dur (BS. 26/31). Fatma Sultan
Davud Paşa’nın oğlu Mehmed Bey ile evlenmiştir (BS. 23/65). Sultan Ahmed’e Bursa mizan-
ı haririnden senede 148.800 akçe salyâne tahsis edilmiş ise de son senelerde bunun iki mislini
muhtelif yerlerden tahsil eylemiştir. Oğlu Sultan Alâeddin’in dahi 20.000 akçe salyânesi
Bursa’dandı. Daha Amasya valisi iken teşkilâtı tıpkı saray teşkilâtı gibi idi.
Nişancı: Şemseddin oğlu Mehmed Çelebi
Kapı ağası: Firuz Ağa
Sipahi oğlanları kethüdası: Bâlî Bey vs.
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
kemâl tahsil etmiş ve tahsiline devam ederken de taundan vefat etmiş ve Zeynîler’e
defnedilmiştir. Sultan Selim Edirne’deki Mihal köprüsünü tamir ettiği zaman;
Genc-i vâfir verüp yine üste
Cisr-i virânı eyledi mamur,
tarihini söylemiştir. BK, IV/207
SUN’Î
İzniklidir. II. Bayezid asrı şairlerindendir (SO. III/235; KA. 2968; LT. 224). BK, IV/207
SUNULLAH ÇELEBİ
Abdülkerim’in oğludur. 1591’de Yıldırım Darüşşifası başhekimi idi (BS. 178/73). BK,
IV/207
SUNULLAH EFENDİ
Bostan Efendi oğlu mevâlîden Mehmed Efendi’nin oğludur. Kendisi müderristir. Babası
1655’te Reyhan mahallesinde ölmüştür (BS.333/45). BK, IV/207
SUNULLAH EFENDİ (Şeyh)
Ali Paşa mahallesinden Şeyh Mehmed Efendi’nin oğludur. Kendisi de şeyhtir. 1684
senesi Eylülünde ölmüştür. Karısı Mehmed Çelebi kızı Hatice Hatun’la oğlu Mehmed Çelebi
ve kızı Fatma Hatun ve 19.970 akçe mirası kalmıştır. Birçok kıymetli kitapları arasında
“İlâhiyât-ı Yûnus” adında bir kitabı vardı (BS. 357/120). BK, IV/208
SUNULLAH SUN’Î EFENDİ
Amasyalıdır. Gençliğinde Mısır valisi Ömer Paşa’nın imamı idi. Babası Hâbilzâde’dir.
İstanbul’da Atpazarı şeyhi Osman Efendi’den inabet almıştır. Bursa’ya gelip Nalbandoğlu
Tekkesi’ne şeyh oldu. 1683’te vefat etmiş ve Pınarbaşı’ndaki Üftade fukarası arasına
gömülmüştür. Âlim, arif ve tabir ilmine vakıf, Arabî makamı üzere okur ve güzel tâlik yazardı
(G. 175). Halvetî tarikatındandır (SO. III/294). Gençliğinde Mevlevî tarikatından iken tâlik
yazısını Derviş Abdi’den meşk etmiştir. Eserleri pek çoktur. (TH. 668). BK, IV/208
SÛR-İ HÜMÂYUN
Padişahın, çocuklarını sünnet ettirmek veyahut da evlendirmek için yaptığı düğündür.
1582’de yapılan bir düğün için Bursa’dan beş bin tavuk, iki yüz kaz, bin ördek, bin güvercin
alınması için tayin edilen ve kendisine akçe verilen Cebeci Mustafa Bursa’ya gelmiş ise de,
bunlar vaktiyle tedarik edilemediğinden hassa tavukçulardan Muharrem irsal olunmuş ve
Cebeci Mustafa’nın elinden akçeler alınarak Muharrem’e teslimi emredilmiştir. 1.323 şâhî
alınıp teslim edilmiştir (BS 143/3). BK, IV/209
SUSIĞIRLIK KÖYÜ (Küçük)
Kasım Bey bu köye 1756’dan evvel bir cami yaptırmıştı. Su sığırı eski devirlerde “Kara
Sığır, Dombay, Camus” denilen hayvana derlerdi. BK, IV/212
SÜKÛNÎ MEHMED EFENDİ
Mudurnulu Mehmed’in oğludur. Mudurnu’da doğmuş bir zattır. Âlim bir zat olup
Bursa’da Mısrî Niyazî’ye inkıyâd eyledi. Halife yaparak Gelibolu’ya gönderdi. Şeyhini
ziyaret için Bursa’ya gelmiş ve Ali Paşa Camii civarındaki Kasım Subaşı Zaviyesi’ne memur
edilmiştir. 1691’de ölmüş ve Deveciler mezarlığına gömülmüştü. İçi ve dışı mamur bir fazilet
ve irfan deniziydi. Asrının mümtaz ve fâzıl sîmâlarındandı. Türk ve Arap edebiyatına
hakkıyla vâkıf ve şair olup birkaç eseri vardır (G. 395; SO. IV/192). BK, IV/191
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Bâlî
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
SÜLEYMAN
Bursalıdır. Yıldırım vakıflarının kâtibi olup hüsn-i hatta sülüs ve nesihi Hüseyin
Hulûsî’den öğrenmiş ve eser bırakmaya son derece de gayret eylemiştir (TH. 221). BK,
IV/200
SÜLEYMAN
Celal oğludur. En usta kadifecilerdendir. 1620’de Bursa’daki kadifeci esnafı üzerine
ehl-i vukuf tayin edilmiştir (BS. 233/123). BK, IV/201
SÜLEYMAN
Mudanyalıdır. “Kubûroğlu” denmekle maruf eşkıyadandır. Kendi hâlinde olmayıp halka
zulüm ve teaddî ederek rahatsız etmekte, memleketin nizam ve intizamını bozmakta idi.
Başka bir yere nefy edilerek âlem rahat bulmuşken, para kuvvetiyle yolunu bularak kendisini
affettirmiş ve tekrar Mudanya’ya gelerek damadı Ahmed ile fesad ve ahlâksızlığa başlamıştır.
Evi civarında bir “cemiyethane” ihdas ve etraf havalinin eşkıyasını başına toplayarak gece ve
gündüz mahalle arasında silahla dolaşıp bazı sâliha hatunların evlerine girip ırzlarını ayaklar
altına almakta ve damadı da insan öldürmek âdeti olduğundan zavallı fakir halka türlü türlü
iftira ile hakimlere cezalandırtmakta olduklarından, bunların fesadlarından dağılmaya
başlayacaklarını Mudanya ahâlisi arzıhâl ile rica ettiklerinden Bursa kadısı ve
müteselliminden bunların ahvali sorulmuştur. 1758’de hakikat-i hâlin bildirilmesi
emredilmiştir (BS. 391/140). BK, IV/203
SÜLEYMAN
“Sincanlıoğlu” denmekle maruftur. Orhaneli’de âyânlık iddiasıyla taşkınlık yaparak
âdet-i veçhile birçok kimseleri öldürmüş ve mallarını zapt etmiştir. Arkasından Akdereli
oğullarından Mehmed oğlu Ömer ve Hacılar köyünden Rüstem oğlu Abdullah ve Döğenciler
mahallesinden Kozbaşı Deli Halil ile birçok fenalıklar yaptıklarından tutularak idam
edilmeleri ve kesilmiş başlarının Anadolu divanına gönderilmesi emredilmiştir. Takibe
gidenlere silah kullandıklarından cümlesi ölü olarak tutulmuş ve kesilmiş başları
Kütahya’daki Anadolu eyaleti divanına gönderilmiştir. 6.4.1775’te sicile kaydedilmiştir. BK,
IV/204
SÜLEYMAN
“Baklacıoğlu” denmekle maruftur. Maksem mahallesi ahâlisindendir. Karısını boşamış
ve biraz sonra da aklını oynatmıştır. O vakit Bursa Kadirî Tekkesi’nde bu gibi delilerin zincire
bağlanarak üfürükle iyi edildiği işitilmiştir. 29 Eylül 1857 Pazartesi günü zincirden boşanarak
tekkenin imamı Hacı Ali Efendi’nin üzerine hücum ederek boynunda kalan zincirin ucuyla
Şeyh Ali Efendi’ye vurmuş ve kaçmıştır. Bahçeler arasından dolaşarak Molla Arab
mahallesine çıkmış ve önüne gelene saldırarak yaralamış ve Setbaşı Köprüsü’nden geçerken
yaralı olarak tutulmuştur. Bir İslâm ve Ermeni çocuğuyla üç kişiyi öldürmüş ve beş kişiyi
yaralamıştır. BK, IV/206
SÜLEYMAN (Cerrah)
Bursalıdır. Abdullah’ın oğludur. İkizceler ağnamından on akçe yevmiyesini uzun
müddet almıştır. 1464’ten beri almaktaydı (BS. 10/153). BK, IV/198
SÜLEYMAN (Hacı)
Hacı Hasan’ın oğludur. Bursalıdır. 1429’da ölmüş ve Pınarbaşı’nda Nişancı Paşa mezarı
yanına gömülmüştür. BK, IV/197
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
SÜLEYMAN (Hacı)
Hacı Tavşan’ın oğludur. Kasaptır. Yetmiş bin akçe vakfedip bunun otuz bin akçesiyle
münasib bir mahalde bir mektep yapılmasını 1512’de vasiyet etmiştir (BS.25/59). Bu mektep
İmaret-i İsa Bey mahallesine yaptırılmıştır (Bk. Kasap Hacı Süle Mektebi). Kendisi İmaret-i
İsa Bey mahallesindendir (BS. 26/44). BK, IV/201
SÜLEYMAN (Hacı)
Bursalıdır. “Dumanzâde” denmekle maruftur. Bursa’nın çok zenginlerindendir. 1773
senesi Şubatında sair Bursa eşrafı gibi bedeninden tam teçhiz ile 100 süvari yazarak orduya
iltihakı kendisine bir fermanla bildirilmiştir (BS. 1186/9,14,21). Bir ay sonra gelen ikinci bir
emirde pîr u alîl olup bu hizmeti edaya bir türlü iktidarı olmadığı tahakkuk ettiğinden 3.000
kuruşu hazineye teslim etmek şartıyla seferden affedildiği bildirilmiştir (BS. 1186/14).
1790’da ölmüş, emvâl ve eşya, gulâm ve cevarîsinin mirî için zapt edilmesi emredilmiştir.
BK, IV/204
SÜLEYMAN (Hacı) Bk. Emin (Piç).
SÜLEYMAN I (Kanûnî Sultan)
8.7.1513’te Bursa’ya gelmiş, Mudanya’daki kendi zâtî eşyasını ve ağırlığını Bursa’ya
getirmek için Bursa kadısından deve tutulup gönderilmesini emretmiştir. Daha evvel şehzâde
idi (BS.25/175). BK, IV/201
SÜLEYMAN AĞA (Hacı)
“Tedbirsizzâde” denmekle meşhurdu. Seydî Ahmed oğlu Tedbirsiz Mehmed Beşe’nin
oğludur. Sağrıcı Sungur mahallesinde 10.5.1716’da yaralanarak öldürülmüştür. Mehmed
Çelebi adında bir oğlu, Fatma, Ayşe, Hatice, Ümmühan adında dört kızı 140.474 akçe
muhallefatı ve pek kıymetli tarih ve edebiyata ait kitapları vardı (BS. 372/93). Balıkpazarı
mescidine 600 akçe vakfetmiştir (BS. 386/30). BK, IV/203
SÜLEYMAN AĞA (Hacı)
Bursalıdır. Oğlu Seyyid Mehmed Paşa, Özi kalesi muhafızı iken Bursa’ya gelmiş ve
Çekirge’de 1762’de ölmüştür (BS. 397/17). BK, IV/204
SÜLEYMAN AĞA (Hacı)
Bursalıdır. Murad Ağa’nın oğludur. Tamburacıdır. Tuzpazarı Camii’nde mevlit
okunması ve caminin tamiri için 500 kuruşu 1807’de vakfetmiştir (BS. 303/49). BK, IV/205
SÜLEYMAN BABA
Mazannadan bir zattır. 1845’te ölmüştür. İsmail Hakkı Tekkesi civarında Akçeli
Ebubekir Mektebi’nde medfundur. Türbesi demir parmaklıkla muhattır. BK, IV/205
SÜLEYMAN BABA (Alemdar)
İzzeddin Efendi’nin müridlerindendir. Bursalıdır. Eşrefî dervişlerindendir. 1797’de
ölmüş ve Deveciler mezarlığına gömülmüştür. Mazannadandır (SO. III/91). BK, IV/205
SÜLEYMAN BEY
Saruhanoğlu’dur. 1344’te Aydınoğlu’yla Kostantiniyye’ye gidip, dönüşünde
Mudanya’da ölmüştür (Dİ. 278). BK, IV/196
SÜLEYMAN BEY
Savcı Bey’in oğludur. Kılcı köyü bu zatın iken, Hacı İvaz Paşa’ya verilmiştir. Osmanlı
hanedanındandır. 28.2.1427’de Hacı İvaz Paşa vakfiyesi yapıldığı zaman sağdı. BK, IV/196
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
SÜLEYMAN BEY
Bursalı ve Hicr’in oğludur. 1548’de İstanbul’da ölmüştür. Karıları Şahhûbânâ ve
Emine’dir. Evlâdları Pîr Mehmed, İzzeddin, Kumru ve Aynî’dir. 472.307 akçe muhallefatı
kalmıştır. BK, IV/201
SÜLEYMAN BEY
Çandarlılardan İbrahim Paşa’nın oğlu Mahmud Bey’in oğludur. Akşehir
sancakbeyliğinde 1629’da bulunmuştur. Kocaeli sancakbeyi olmuştur. 1639 senesi Martında
64 yaşında iken ölmüştür. Ahmed, Mahmud, Ali, Derviş Mehmed, Halil, Mehmed adında altı
oğlu kalmıştır (BS. 244/126). BK, IV/202
SÜLEYMAN BEY
Kapıcıbaşılardan olup 1790’da Gemlik’te elli bir zira’ bir firkateyn sefinesi inşa
etmiştir. Gemlik âyânıdır. 1820’de ölmüş ve muhallefatı mirîye zapt edilmiş iken yüz bin
kuruş mukabilinde veresesine terk edilmiştir (BAML. 24561). BK, IV/205
SÜLEYMAN BEY
Bursalıdır. Bursa evkaf muhasebecisi iken 1891’de ûlâ rütbesi tevcih olunmuş ve Bursa
evkafına çok hizmetler yapmıştır. Bursa eşrafındandır. BK, IV/206
SÜLEYMAN ÇELEBİ
Çandarlı Halil Paşa’nın oğlu olup, kazasker oldu. 1391’de babasının sağlığında
ölmüştür (SO. III/76). BK, IV/196
SÜLEYMAN ÇELEBİ
Şeyh Mahmud’un torunudur. Yıldırım Bayezid’in imamı ve ölümünden sonra Emir
Süleyman Çelebi’nin nedim ve musâhibi oldu. Ulucami’de imamlık yapmıştır. Meşhur
Mevlid kitabını bu zat yazmıştır. Mevlid’i yazmasına sebebin de şu olduğunu iddia edenler
vardır: Latîfî Tezkiresi’ne göre, Bursa’da bir vâiz vaaz ederken “Lâ nüferriku beyne ehadin
min rusülih” âyetini tefsir ederken, “Ben Hz. Muhammed’i İsa Nebî’den tafdil etmem” demiş
ve orada bulunan bir Arap âlim buna itiraz eylemiş, Bursalılar vâizden tarafa olmuşlar, Arab’a
ehemmiyet vermemişler, Arap Mısır’a ve Haleb’e giderek Arap imamlarından kendi lehine
fetvalar almış, bu sırada Süleyman Çelebi Mevlid’i yazmıştır. Şu beyitlerle Hz.
Muhammed’in diğer enbiyadan efdal olduğunu göstermiştir:
Ölmeyüb Îsâ göğe bulduğu yol
Ümmetinden olmağıçün idi ol
Hem dahi Mûsâ elindeki asâ
Oldı anın izzetine ejderhâ
Çok temennâ itdiler Hak’tan bular
Kim Muhammed ümmetinden olalar
Gerçi kim bunlar dahi mürseldürür
Lîk “Ahmed” efdal ü ekmel dürür
Zira ol efdalliğe elyakdürür
Anı öyle bilmeyen ahmakdürür.
Bir rivayete göre idam edilen bu vâizin göğsüne bu beyitleri hâvî bir levha asılmıştır.
Türklerden yüzlerce şair “Mevlid” diye şiirler yazmışsa da, hiçbirisi Süleyman Çelebi’nin
Mevlid’i yerini tutamamıştır. Latîfî, Süleyman Efendi’nin, Hacı İvaz Paşa’nın büyük oğlu ve
şair Atâî’nin kardeşi olduğunu azmaktaysa da, Güldeste bunu kabul etmemektedir. Kabri,
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Çekirge’ye giden yolun üstündedir. Sultan Hamid’in kurenâsından Hacı Ali Paşa, kabrini
yeniden yaptırmıştır. Vefatı 1422’dir. Hürmetle okunan Mevlid-i Şerif’i ölmez bir millî eser
ve dinî bir abidedir (LTC. IV/58; KA. IV/2620; G. 145; SO. III/76; LT. 55). Bursalı Mehmed
Tahir Bey “OM. II/221”de Süleyman Çelebi’nin I. Murad ümerasından -Ahmed Paşa’nın
büyük oğlu ve Şehzâde Süleyman Paşa’nın Rumeli fethine methiye yazan Şeyh Mahmud
Efendi’nin hafîdi ve Emir Sultan’ın hâs müridi olduğunu yazıyor. Mevlid’ini meşhur
şairlerimizden Ziya Paşa “sehlü’l-mümteni” diye medh ü senâ eylemiştir. Eskiden güzel bir
türbesi vardı. 1620’de yıkılmıştır. BK, IV/196
SÜLEYMAN ÇELEBİ
Bursalıdır. Annesi Çelebi Sultan Mehmed’in kızı Selçuk Hatun’un kızı Hatice
Sultan’dır. Hatice Sultan da İsfendiyar oğlu İbrahim Bey’in kızıdır. Babası, Fatih’in idam
eylediği Sadrazam Mahmud Paşa’dır. Mahmud Paşa da Hızır Dânişmend’in oğludur. Bu
hesaba göre Süleyman Çelebi anne cihetinden Osmanlı hanedanına ve İsfendiyaroğullarına ve
baba cihetinden de Dânişmend hanedanına mensuptur. Hayatını Bursa’da geçirmiş ve
babasının vakıflarının mütevelliliğini yapmıştır. Yahşi Bey’in oğlu ve İzmir fatihi Hamza
Bey’in kızı Hatice Hatun’la teehhül eylemiş ve bundan da Osman Çelebi dünyaya gelmişse de
geçinemediklerinden ayrılmışlardır. Vefatında Yeşil’deki türbesinin dışına ve kapının sol
tarafına gömülmüştür. Sandukası ve mezar taşı mevcuttur. Mezar taşında “mahbûbu’l-
kulûbi’l-ecmaîn” yazılmıştır ki, hakikaten hayatında nezaket ve irfanı, kibarlığı ve inceliği ile
tekmil Bursalıların sevgi ve saygısını kazanmıştır. “Mahmud Paşa” kısmında söylediğmiz gibi
Mahmud Paşa, Koca Mehmed Ağa’nın oğludur. Fakat Osmanlı tarihçileri bunu Hırvat
yapmışlar, buna ait çok risalecikler yazmışlardır. Eldeki resmî kayıtları ortadan kaldırmak için
Bursa kadısına gönderilen fermana istinaden yazılan şu kayıt tedkike değer: “Müteveffâ
Süleyman Çelebi b. Mahmud Çelebi b. Mehmed Ağa’nın vakıfnamelerin ve mülknamelerin
buldurup der-i devlete gönderesin diye Murad nâm hâdim-i saltanat-penâh yedinden hüküm
vârid olup ber-mûcib-i emr-i şerif teftiş olundukta mezkûr mütûnun, oğlu Osman Çelebi
yedinde iki vakıfname ve bir mülknamesi bulunup alındı, mühürlendi ve İstanbul’a
gönderildi.” Bu kayıt 30.3.1515 tarihlidir (BS. 26/398). Süleyman Bey’in karısı Hüsnî Hatun
da İstanbul’a gönderildi (BS. 26/400).
Şeceresi şöyledir:
Mehmed Ağa
Mahmud Çelebi
Süleyman Çelebi
Hüseyin
Hidayetullah Efendi
Hüseyin
(BS. 246/21, 26/401). BK, IV/197
SÜLEYMAN ÇELEBİ
Bursalıdır. Oğlu Şeyhî Çelebi 1559’da ölmüştür (BS. 80/43). BK, IV/201
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
SÜLEYMAN ÇELEBİ
Mustafa Bey’in oğludur. Şairdir. Bk. Muhîtî (BS. 209/66). BK, IV/201
SÜLEYMAN ÇELEBİ (Emîr)
Yıldırım’ın oğludur. Saruhan ve Karesi valisi iken Yıldırım ve Timurlenk’in Ankara
muharebesinde bulundu. Yıldırım’ın aleyhine harbin döndüğü bir sırada Sadrazam Ali Paşa
ile Evranos Bey ve Hasan Ağa gibi ümera ile Edirne’ye giderek padişahlığını ilân eyledi.
1411’de Musa Çelebi’nin üzerine yürüdüğünü haber alan vezirleri işlerin fenalaşacağını
söylemişlerse de, hiçbirisinin sözüne kulak asmamış ve nihayet Hasan Ağa, hamamda işret
etmekte olan Süleyman Çelebi’nin aynına giderek Musa’nın Edirne’ye girmek üzere
olduğunu söylemişse de, Hasan Ağa’nın sakal ve bıyığını kestirmekle Hasan Ağa’yı
gücendirmiştir. Musa Çelebi, Edirne’ye girerek tahta çıkmış ve Süleyman Şah da meyûsen
Edirne’den çıkıp giderken, yolda Düğüncüler köyünde tutulup katledilmiş ve cenazesi
Bursa’ya gönderilerek gömülmüştür. 7 sene 2 ay ve 16 gün padişahlık yapmıştır. İlk
hükümdarlığı sırasında aralıkla iş görmüş, ulûm, maarif ve sanayii çok ileri götürmüşse de iyş
ü işrete müptelâ olduğundan hiçbir işe bakmaz olmuş ve Yıldırım’ın büyük oğlu olması
dolayısıyla yanında kalmış olan Mihal ve Evranosoğulları gibi büyük komutanların
nasihatlerini dinlemediğinden başına bu felâket gelmiştir. Yıldırım’daki I. Yıldırım
Bayezid’in türbesini bu zat yaptırmıştır. Edirne’de Eski Cami’yi yaptırmaya başlamışsa da
tamamlayamamıştır. Kendisi âlim bir zat idi. Birçok alimler bunun adına birçok eserler
yazmışlar ve bol bol ihsanlara nail olmuşlardır. Hudâvendigâr Türbesi’nde medfundur (G. 40;
KA. 4207; BS. 214/170). Orhan adında bir oğlu ve bir de kızı kalmıştır. BK, IV/196
SÜLEYMAN ÇELEBİ EFENDİ
Bursalı Hacı Hasan Ağa’nın oğludur. Zevcesi Eminiye Tekkesi banisi Emin Efendi’nin
büyük kızı Hanife Hanım’dır. 1815’te ölmüş ve Habiboğlu mahallesindeki mektebin avlusuna
gömülmüştür. Hattat Tarhanzâde Abdullah Efendi’nin hafididir (MİB. 32). BK, IV/205
SÜLEYMAN EFENDİ
Kara Davud Efendi’nin oğludur. Babası okutmuştur. Âlim ve fazıl bir zattır. Zeynîler’de
babasının yanına gömülmüştür (G.294). BK, IV/200
SÜLEYMAN EFENDİ
Bursalıdır. Kadılardandır. 1543’te ölmüştür. Zahid, salih ve şairdi (SO. III/78). BK,
IV/201
SÜLEYMAN EFENDİ
Alâiyelidir. Müderris ve Kudüs mollası olup 1596’da İznik’te ölmüştür. Âlim ve itikadı
sağlam bir zat idi (SO. III/65). BK, IV/202
SÜLEYMAN EFENDİ
Alâiyelidir. Halvetî tarikatından olup Bursa’daki Hayreddin Efendi damadı Ali
Efendi’nin halifesidir. İstanbul’da Kasımpaşa’ya gitmiş ve şeyhinin daveti üzerine Bursa’ya
gelerek Fenarî Ahmed Paşa Zaviyesi’ne şeyh olmuştur. 16.4.1654 Çarşamba günü vefat etmiş
ve Ahmed Paşa Camii’ne gömülmüştür. Arif ve her şeyi bilen, zahid ve takva sahibi bir şeyh
idi. Kendisi şairlerdendi. Fenarî Ahmed Paşa’nın şeyhlerinin de belli başlı şunlardır: (G. 123;
SO. III/67)
Şeyh Ali Efendi (Hayreddin Efendi damadı)
Alâiyeli Süleyman Efendi. 1654’te ölmüştür.
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
1769’da ölmüş ve zaviyeye gömülmüştür. Âlim, mücahit ve beden riyazatına devam ederdi.
BK, IV/204
SÜLEYMAN EFENDİ (Şeyh)
Bursa hanedanından ve mutasarrıf tekaüdlerinden Mehmed Şerif Ağa’nın oğludur. 13
Ramazan 1238/ 25.5.1823’te Bursa’da Veli Şemseddin mahallesinde doğmuştur. 1837’de
İstanbul’a geldi. Divan-ı hümayun kalemine ve Maarif-i Adliye Mektebi’ne girdi. Büyük
kardeşi eski âyândan Bursalı Rıza Efendi’nin serasker mektupçuluğunda mektubî kalemine
devam eyledi. 1843’te sadaret mektubî kaleminde ve âmedî odasında bulundu. 1853’te
Anadolu Harp Ordusu Müsteşarlığı’na tayin edildi. Erzurum ve Kars havalisinde bulundu.
Avdetinde yine eski kalemine devama başladı.
1900 senesinde Göztepe’deki köşkünde ölmüş ve Selimiye Tekkesi’ndeki akrabaları
yanına gömülmüştür. Mevlevî tarikatına mensup, uzun boylu, kısa beyaz sakallı, zarif bir zat
idi. Temiz ahlâkı ve doğruluğu ile şöhret bulmuştur (SATŞ. 1690). Kendisi şairdir. Bursa’da
“Sıdkîzâde” demekle maruftur (OM. II/248). BK, IV/145
SÜLEYMAN FEYZÎ PAŞA
Rumeli valisi iken rütbesi ref’ olunarak ve eşyasının beylik için zabtı emredildiği hâlde
on beş yük miktarı nefsî eşyasını birlikte getirdiği haber alındığından bir malı geride
kalmamak şartıyla cümlesinin zabt ve defter edilmesi 1789 senesi Martı ibtidalarında Bursa
kadısına emredilmiştir (BS. 308/5). Bu zat tekrar affolunarak Sivas, Haleb, Rumeli valiliğinde
bulunmuş 1793’te tekrar Haleb valisi olmuş ve orada vefat etmiştir. Gürcüdür. Üzeyir Ahmed
Efendi’nin kölesidir. Birçok eserleri vardır. Çorum’da bir kütüphane yapmıştır (SO. III/90).
BK, IV/205
SÜLEYMAN HALİFE
Başçı İbrahim Zaviyesi’nin şeyhi Osman oğlu Abdülkadir vefat ettiğinde yerine Bursa
mukâtaasından on iki akçe yevmiye ile 3.10.1741’de şeyh tayin edilmiştir. Sahfî
evlâdlarından Şeyh Hamil Efendi, bu zaviye şeyhliğinin Mısrî halifelerine mahsus olduğunu
iddia etmiş ise de, yapılan duruşmada iddiasının esassız olduğu anlaşılmıştır (BS. 1184/69).
BK, IV/203
SÜLEYMAN PAŞA
Orhan Gazi’nin oğludur. 1356 senesinde Rumeli’nin istilâsına memur olarak Hacı
İlbeyi, Evranos Bey, Ece Bey’le bir gece sallarla Rumeli yakasına geçerek Çimni (Çimpe)
kalesini feth ve Rum imparatorunun iltiması üzerine, askerini İstanbul’a getirerek, Rumlara
imdat için Balkan’dan inen Bulgarları mağlup ve firara mecbur etmiş ve badehu Bolayır,
Gelibolu, Hayrabolu ve Tekfurdağı ile bütün o civarları fethederek Bolayır’ı merkez ittihaz
eylemiş ve İlbeyi dahi İpsala ve Malkara’yı ele geçirmişti. 23 sene sadaret ve serdarlıktan
sonra 1358’de avda iken atından düşüp vefat eylemiş ve Bolayır’da sarayı civarında
kendisinin bina ettirmiş olduğu mescidi haziresine gömülmüştür (KA. 2618). Lugat-ı
Tarihiyye ve Coğrafya (IV/58) biraz daha izahat vererek, sahilde sefine ve kayık
bulamadıklarından, öküz derisinden iki sal bağlayıp 80 nefer dilâverle karşıya geçti ve kalenin
süprüntü yığılmış mahallinden girerek kolaylıkla kaleyi aldıktan sonra orada bulduğu
kayıklarla, tasavvuren üç dört binden ibaret askerini de Rumeli’ye geçirip, Gelibolu ve
mülhakâtını fetheyledi, diyor.
Süleyman Paşa’nın yaptırdığı hayrat ve hasenata gelince:
1. Bursa’da Helvacıoğlu mahallesinde bir mescid yaptırmıştır (G.19).
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
2. Yenişehir’de bir medrese ve kendisine bir de türbe yaptırmıştır. Buna irad olmak
üzere Yenişehir’de bir kervansaray ve kapısı yanında iki dükkân yapıp vakfeylemiştir.
3. İznik’te bir cami ve bir medrese yaptırmıştır. Medreseye Mevlânâ Alâeddin ve Ali
Kûşî Medresesi de derler. Bunun idaresi için de, Karamürsel ve Yalova kazalarında bazı
köyler ve arazi ve Yenişehir’deki Papatya, Saruhanlar (Sadık) köyünü, İznik’te bostanlar ve
kale içinde bir bahçe ve Mardiç Kapısı’nın dışında bir bostan ve İznik’teki Camiî
mahallesinde bir ev ve Carlem Kapısı’nda bir yer vakfeylemiştir. Şile’de Erikli köyünü de bu
cami ve medreseye vakfeylemiştir. Medresesi İznik’te Maltepe mahallesinde ‘U’ şeklindedir.
Vakıflarına Karaoğlan evlâdlarını mütevelli tayin eylemiştir (BAVD. 13842; BAMR. 7227)
4. Göynük’te bir cami yaptırmış ve buna irad olmak üzere bir hamam vakfeylemiştir.
Hamam harap olmakla, mütevelliler tarafından çifte olmak üzere 1530’dan evvel
yaptırılmıştır. Ayrıca bir değirmen, bağ yeri, Eskihisar, Kürnüç, Boyalıca köylerini de
vakfeylemiştir (BAMR. 524)
5. Taraklıborlu’daki Çarşı Camii ve mektep ve bir de medrese ve ayrıca kale içinde
diğer bir cami bina eylemiştir (BAVD. 22697, 26755, 18474).
6. Zağferanbolu (Safranbolu)’da Eski Mescid’i yaptırmıştır.
7. Akyazı’da bir cami yaptırmış ve bu cami 1719’da zelzeleden harap olmuştur.
Kazgânî köyü vakfıdır (BAVD. 21602). Ayrıca Beklegör köyünde bir cami daha yaptırmıştır
(BAVD. 20465).
8. Geyve’de bir cami bina ve ayrıca bir de köprü inşa etmiştir. Köprü harap olduğundan
II. Bayezid buraya bir taş köprü yapmıştır. Büyükçöğde köyünü bu köprüye vakfetmişse de,
Bayezid tarafından yaptırılınca bu köy de İznik’te medrese vakıflarına ilhak edildi (BAVD.
21651, 21814).
9. Bolayır’da, kendisi hayattayken bir cami ve bir imaret yapmış ve Taşağıl Kışlağı ile
Lapseki’yi bunlara vakfeylemiştir. Bolayır’ın aşarı ve Ahî mahallesi de buraya vakfedildi
(BAVD. 24137).
10. Gelibolu’daki Eski Cami (BAMR. 7434).
11. Lapseki’de cami (BAVD. 24031).
12. Biga’da cami (BAVD. 24100).
13. Vize kalesi derununda Ulucami (BAVD. 3375).
Bunlardan başka Kavak kasabasında ve Malkara’da, İzmit’te birer cami yaptırmıştır.
Bunlardan başka Küre-i Nühâs’a tâbî Emirler (Emreli, Emirli) köyünde Şeyh Emre için
bir zaviye yapmış ve bu zaviyenin idaresi için birçok vakıflar bırakmıştır (BAVD. 3109,
3261, 21714, 25037, 25492, 26350). Bu köy de o zaviyenin vakfıdır.
Geyve Akhisar’ının Muğru köyünü Ahî Mustafa Zaviyesi’ne, Enil(?) köyünü Kara
Ahmed Seyyidî Zaviyesi’ne, Kirasiye(?) köyünü, Ahî Çoban’a vakfeylemiştir.
Akyazı’nın Bedel köyünü Süleyman Kadı Zaviyesi’ne; Sevaş, Toykıran köylerini
Tatabey Olanı(?) köyündeki Güzel Ahmed Zaviyesi’ne vakfeylemiştir (BAVD. 26177,
25483). Biga’daki Ezine’deki Ezine Pazarı’nı Ahi Yunus Zaviyesi’ne vakfeylemiştir.
Geyve’nin Ahır köyünü Ahi Hacı Zaviyesi’ne tahsis ve vakfeylemiştir.
Aile Vaziyeti: Seyyid Hüseyin Çelebi kızı Selçuk Hatun’la evlenmiş ve bundan Ömer
Çelebi dünyaya gelmiştir (Bizans Karşısında Türkler, 156). İsmail Bey, İshak Bey, Melik
Nasır Bey adında ayrıca üç oğlu daha vardır. Bunları Rumeli’ye geçerken beraber almış ve
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Melik Nâsır boğulmuştur. Süleyman Paşa bu oğlunun ölümünden çok müteessir oldu ve çok
ağladı (Prof. Mükrimin Halil, Düstürnâme-i Enverî, 1908 tab’ı, 83-84). Ayrıca İsfendiyar oğlu
Kötürüm Bayezid’in kızını aldı. İsmail ve İshak Beyler de bu kadından doğdu (DE. 84).
Bir kızı Sultan Hatun, 797 Ramazan’a tesadüf eden 1395 senesi Haziranında Sinop’ta
ölmüş ve hükûmet konağının arka tarafındaki, halk arasında “Aynalı Kadın” denilen türbeye
gömülmüştür.
İkinci kızı Eftendize Hatun, 799 Zilkade ibtidasına tesadüf eden 27.7.1397’de
Akşehir’de ölmüş ve İmaret Camii haziresine defnedilmiş, mezarını Çomar oğlu Mustafa
yapmıştır.
Osmanlı Türklerinde, evlâdlarına baba ve annelerinin adlarını koymak öteden beri
âdettir. Süleyman Paşa’nın kızına Eftendize adını koyması, Orhan’ın bu isimde bir karısı
olmasına bakılırsa, Süleyman Paşa’nın annesinin adı, Osmanlı tarihlerinin yazdıkları gibi
Nilüfer olmayıp, Eftendize olması akla geliyor. Fakat şimdilik ihtiyatla telakki edilmelidir.
Şeceresi şöyledir:
Orhan
Gazi
Süleyman
Paşa
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
SÜPRÜNTÜ
Bursa’da öteden beri süprüntü işleriyle meşgul olmak üzere bir çöplük subaşısı vardı.
Bunlar süprüntüleri mahallenin muayyen bir yerine döktürürlerdi. 1697 tarihli bir vesika buna
ait biraz izahet vermektedir. “Dâye Hatun mahallesinde Açıkbaş Şeyhin türbesinden Enarlı
nam mevzi ve ondan Hoca Menteş mahallesinden Uluyol’a varınca kadimden tarîk-i âm olup
herkes gelir ve geçer ve mezbele ilka olunur değilken civardaki bazı mahallât ahâlisi hilâf-ı
şer’î şerif-i kadîme mugayir mezbelelerini haric-i şehre ihrac etmeyip bu yola attıklarından
halk gelip ve geçemeyip kış günlerinde, sel ve yağmur vukuunda katiyen geçmek mümkün
olmayıp ve yaz günlerinde de bazı küçük çocuklar ateş yakıp taaffünü havadan başka
yangından da ahâlinin korkuları olmakla ve evvelce de buraları mezbelehane olmayıp yol
olduğu şer’an sabit olduğundan bunların bu zebilleri ihraç ve o mahalleri tathir ve bundan
sonra zebil ilka etmemek üzere tenbih” edilmelerine dair 1697 senesi İkincikânun ayında
fermanla emir verilmiştir (BS.377/91). BK, IV/208
SÜRGÜN
Fatih zamanında Bursa’dan İstanbul’a birçok kimseler sürgün (nakl-i hane) edilmiştir.
Bunların Bursa’daki emvâl ve gayr-i menkulleri Bursa’da mahkeme marifetiyle satılmıştır
(BS. 2/202).
1493’te Bursa’da bulunan iki kişi yirmi beş seneden beri Bursa’da oturduklarından
sürgün değil idüğüne mahkemece hüküm verilmiştir (BS. 10/181). BK, IV/209
SÜRSAT
Ordunun geçeceği yerlerde evvelce tayin olunan miktarda yiyecek maddeleri sevk edilip
bunların sattırılmasına “sürsat” denilirdi. Bu mesele çok iyi düşünülmüş bir idarî işti. Meselâ
Yenişehir menzilinden Martın birinci günü geçecek ordunun ihtiyacı için şu kadar arpa, şu
kadar buğday unu, şu kadar yağ ve mevsime göre meyve bulundurulup bunlar ordu kadısının
tayin ettiği fiyattan askerlere satılırdı. Hem askerler yiyeceklerini tedarik ederler ve hem de
yiyecek malı olanlar bunları satmakla faydalanırlardı.
1615’te askerin zahiresi babında sıkıntı çekilmemek için sürsat ihracı hakkındaki
fermanda, 50 bin kile arpa, 40 bin akçelik ekmek, 1.500 koyun ve 500 okka sade yağ sahipleri
ile birlikte Yenişehir sahrasında bulundurulması emredilmiştir (BS. 228/82,89).
1623’te Erzurum valisi Abaza Mehmed tuğyan ederek padişahın emrine itaat etmeyip
fitne ve fesaddan hâlî olmadığından izâlesi için Vezir Mahmud Paşa serdar tayin edilmiştir.
Dergâh-ı âlîden tayin olunan kullarıyla dört bölük ağaları, bölüğü halkı ile vesair askerlerle
Üsküdar’dan geçip sefere gideceklerdir. Bunlara ziyade sürsat zahiresi lâzım olduğundan
Bursa’dan İstanbul’a kilesi ile 3 bin kile arpa, 20 bin akçelik ekmek, 300 koyun, 300 okka
sade yağ ve 60 okka bal ve icabı kadar odun vilâyet halkına adalet üzere taksim edilerek
herkesin tahammüllerine göre tahsil ve toplanıp asker varmazdan evvel Yenişehir menziline
getirtilmesi ve sahipleriyle Bursa kadısının da Yenişehir’de bulunarak sattırılması
emredilmiştir (BS. 236/148).
1657’de gelen bir emirde: “Evvel-baharda karadan ve deryadan Rumeli’ne sefer
olduğundan sefere memur umum dergâh-ı âlî yeniçerileri ve altı bölük halkı vesair kapıkulları
yol zahireleri için çok zahire tedarik ve ihzâr olunması iktiza ettiğinden menziller ve
merhalelerde sürsat zahiresi eski kanun üzere, her İstanbul kilesi arpa on ikişer akçe ve yağın
okkası 12’şer akçeye ve iki ekmek bir akçeye ve etin okkası üçer akçeye ve balın okkası sekiz
akçeye olmak üzere Karıştıran menzile tayin edilenden maada Bursa kazasından İstanbul
kilesi dört bin kile arpa, ikişerlik olmak üzere yirmi bin akçelik ekmek, bıçağa yarar yedi yüz
elli re’s koyun ve 250 okka sade yağ ve 100 okka bal ve saman ve odun Büyükçekmece
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
menziline getirip ordu-yı hümayun nüzul eminine teslim edilmesi, kayıtsızlık sebebiyle zahire
sevk edilmeyip sıkıntı çekilirse sebep ve bâdi olanlar azl olmakla halas olmayıp muhkem nefy-
i beled ve azl-i ebed mukarrerdir” denilmektedir (BS.345/103).
1659’da sefer-i hümayun için Manyas, Kite, Kızılca Tuzla, Günyüzü, Nallı Karahisar,
Beypazarı, Kurupazarı, Gökçedağ, Mihaliççık, Bergama (Tırhala, Soma) Lefke’den sürsat
zahiresini acele kaldırıp Bursa sahrasında nüzül eminine teslim edilmesi; odun ve samanın
nakli güç olduğundan odunun arabasına sekiz akçe, samanın kantarına 30 akçeye ordu-yı
hümayuna karib mahallerden iştira edip teslim edilmesi emredildi (BS. 346/7).
1669 senesi Birinciteşrin ayında Bursa kazasından sürsat bedeli istenmiştir. Çok şâyân-ı
dikkat olduğundan bunun taksimatını aynen yazıyorum:
İstenilen miktar: 532.000
%10 zam : 53.000
Yekun : 585.000
Bunun 381.000 akçesi sanat sahiplerine, 62.200 akçesi muaflara, 60.000 akçesi hanlara,
5.200 akçesi odalara, 76.500 akçesi köylülere taksim edilmek suretiyle tahsil edilmiştir (BS.
301/108). Bu sicil kaydında tafsilat ve müfredat vardır.
1671’de Çardak’tan Bursa menziline varınca vaki olan menziller için Bursa kazasından
60.000 kile arpa, 500 kile un, 750 re’s koyun, 200 okka sade yağ, 150 okka bal, 500 kantar
saman ve 50 araba odun gönderilmesi ve bunların Tekirdağ iskelesine nakli için un ve arpanın
beher kilesine beylik tarafından birerbuçuk sefine navlu verilmek üzere Tekirdağ iskelesine
naklettirip kabza memur olanlara teslim edilmesi ve arpanın kilesi 40’ar akçe, unun 90 akçe,
sade yağın okkasına 30 akçe, balın okkasına 20 şer akçe ve samanın kantarına 30 akçe ve
odunun arabasına 70 akçe hesabı üzere bedelleri tahsil edip mal sahiplerine teslim ettirilmesi
emr olunmuştur (BS. 330/81).
1678 Nisanında sürsat zahire bedeli tahsili emredilmiştir. Cumhurun ittifakıyla şu
suretle hesap ve taksim edilmiştir:
Sürsat bedeli : 309.334
Gelen mübaşire cihet-i maişet : 51.000
İhzariye : 4.530
Yekun : 364.865
Esnaftan : 220.750
Odalardan : 3.255
Muaflardan : 40.000
Hanlardan : 31.000
Köylülerden : 69.250
Yekun : 364.865 (BS.316/95)
1679’da sürsat bedeli şöyle tahsil olunmuştur:
Sürsat bedeli : 309.334
Emri getiren mübaşire cihet-i maişet : 44.000
İhzariye : 3.000
Yekun : 356.334
Esnaflardan : 210.900
Hanlardan : 33.400
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Muaflardan : 40.000
Odalardan : 1.250
Köylülerden : 71.480
Yekun : 357.030 (BS. 326/95)
Muaflar şunlardır: Camcılar, İncici, dolapçı, desteciler, yastıkçılar, kadifeciler,
kemhacılar ve dibacılar
1681 senesi Ağustosunda üçte iki sürsat teklifi emrolunmuş ve bunu mevkufat defteri
mucibince tahsilini Hacı Osman Ağa iltizam etmiştir (BS. 321/60).
1688’de sürsat bedeli olarak 537.000 akçe sanat sahipleri ve köylülerden tahsil
edilmiştir (BS. 363/16,51,52). On bin akçe cumhurun ittifakıyla zammedilmiş ve rakam dâhil
edilmiştir. BK, IV/209
SÜRÛRÎ
En meşhur meddahlardandır. İshak Paşalıdır. 1933’te Bursa’da Setbaşı’ndaki Türk
Ocağı kahvesinde meddahlık yapmak için ilân yazdırmak üzere giderken Kayan’dan
Setbaşı’na gelen caddede düşerek ani surette ölmüştür. İstanbullu ise de, Bursa’yı sevdiğinden
bunu Bursalı zannederlerdi. BK, IV/212
SÜRÜCÜ
Sefer ilânında cepheye hareket edenlerin arkasından sürücü tayin edilir ki, bu zat her
tarafı yoklayarak sefere gitmeyenleri bulur ve sevk eder ve en nihayet kendisi de orduya
iltihak ederdi. Bir iki nümune yazalım:
1664’te Vezir Yusuf Paşa, sarayda yetişmiş vezirlerden olup emektâr ve iş bilir ve
hayatını devlet işlerinde geçirmiş olduğundan re’yinde isabet edeceğine padişahın itimadı
olduğundan Anadolu, Sivas, Karaman, Maraş, Adana, Haleb eyaletlerinde vaki sancaklarda
mütemekkin dergâh-ı âlî müteferrikaları, çavuşları, divân-ı hümayun ve defter-i hâkânî
kâtipleri ve şakirdleri, zuamâ ve erbâb-ı timar, sipahiler ve yeniçerileri ve cebeci ve topçu ve
top arabacı ve ale’l-umum sefere memur birden bine, binden yüz bine varıncaya kadar dirlik
tasarruf eden asker taifesi nevruzdan evvel Serasker Ahmed Paşa yanına varıp dernek ve
cemiyetle hazır ve mevcut olmak üzere yerli yerinden ihraç edip önüne gelen asker taifesini
sürüp acele irsal ve îsal etmeye çalışması ve dakika fevt etmemesi emredilmiştir (BS.
1073/107)
1745 Şubatında Aydın muhassılı Vezir Hacı Mehmed Paşa, düşmandan intikam almak
için yapılan muharebe sahasına Aydın’dan başlayarak Anadolu orta ve sol kollarından sefere
memur tayin edilen vezirler, mir-i miraylar, ümera, yeniçeriler, sipahiler ve silahdârlar ve
serdengeçti terakkilileri, cebeci, topçu ve umumen kul oğulları vesair esnafı ve asker
taifelerini sevk ve tesyire sürücü tayin olunmuştur (BS. 339/40). BK, IV/212
SÜTLÜ PİRİNÇ
İstanbullu bir ahlâksız adamın şöhretidir. Kendi hâlinde olmayıp habaisle mevsuf ve
gece ve gündüz kapıları, daireleri dolaşıp dedikodu yapacak hâllere cesaret eylediğinden
evvelce adaların birisine sürülmüşken bir kolayını bulup kendisini affettirmiş ve fakat yine
ahlâksızlığına devam eylediğinden ehl ü ıyâliyle Bursa’ya sürülmüştür (BAZD. 1848). BK,
IV/191
SÜVARİZÂDE MEHMED EFENDİ
Bursalıdır. Müderristir. 1699 senesi İkinciteşrin ayında ölmüştür (SO. IV/199). BK,
IV/212
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
-Ş-
ŞABAN (Kara)
Boluludur. Suhte eşkıyasındandır. 1660 senesi Şubatında “Bursa’da olduğu haber
alındığından elbette hüsn-i tedbir ve tedarik ile ele getirip hakkından gelip başını padişahın
huzuruna götürülmesi” emredilmiştir. Verilen emirde, “Firar etti” veyahut “bulamadım” diye
müsamaha ederse aman ve zaman verilmeyip onun yerine Bursa müteselliminin hakkından
geleceği bildirilmiş ve “Ya Şâkî Şaban’ın başı veya senin başın” diye şiddetli bir tehdidde
bulunulmuştur (BS. 346/31). BK, IV/213
ŞABAN BEY
İstanbul’da mizan ustası Mustafa, 1756 senesinde Küşade, Mahbube, Fatma adındaki üç
Arap cariyesini ve bir köçek oğlanını Şerbetçi Usta denilen bir kadına teslim etmiş ve
Bursa’da Şaban Bey’in evine misafir olmuşlardır. Şaban Bey, Şerbetçi Usta denilen kadını
haksız yere katlederek üç cariyeyi fuzulî olarak dava eylediğinden, Kapı kâhyası mübaşir
tayin edilerek Bursa’ya gönderilmiştir. Mahallinde süratle bu davayı görüp, bu cariyelerin
Mustafa’nın satın alınmış mülkü olduğu şer’an sabit olursa, cariyeleri alarak İstanbul’a
gönderilmesi ve sübut bulduktan sonra Şaban Bey muhalefet ederse, onun da cariyeler ile
birlikte İstanbul’a ihzârı emredilmiştir (BS.1172/69). BK, IV/214
ŞABAN ÇELEBİ
İsmail’in oğludur. Mizanoğlu mahallesindendir. 1655’te “Akrepzâde” demekle maruftu.
BK, IV/213
ŞABAN EFENDİ
Pîrî Efendi’nin oğludur. Eski Kaplıca garbındaki Şeyh İlâhî Zaviyesi şeyhi ve
mütevellisidir. Çok ihtiyar olduğundan 1621’de Ebubekir oğlu Mustafa’yı kâimmakam nasb
eylemişti (BS. 235/86). BK, IV/213
ŞABANOĞLU TÜRBESİ
1523’te Bursa’da böyle bir mahalle ve böyle bir türbe varsa da, hüviyeti ve yeri tesbit
edilemedi (BS. 31/16, 73/485). BK, IV/213
ŞADGELDİ BEY
Bayezid Paşa’nın evlâdıdır. 1496’da kızı Şahhûbân Hatun, Bayezid Paşa vakıflarının
mütevellisi idi (BS. 4/205). BK, IV/214
ŞADİ
Bursalıdır. 1507’de oğlu Mehmed’in oğulları Ahmed, Hasan ve Mustafa vardı (BS.
21/51). BK, IV/214
ŞAH BEY
Bursalıdır. Okçuzâde Mehmed Paşa’nın oğludur (1587) (BS. 170/225). BK, IV/219
ŞAH ÇAVUŞ
Bursa’da 1583’te hassa harc emini idi. 1575’te Divân-ı hümayuna gidip Teslikara(?)
adası mukâtaatı nazırlığı emanetini istemiş ve eski eminlerin muhasebesinden bin filoriden
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ziyade hazineye vermeyi taahhüd ettiği hâlde üç senede 157.507 akçe noksan verdiğinden
kendisinden tahsili ve taallül ederse, emlâk ve eşyasından kat’an mecal vermeyip tahsil
edilmesi ve hâsıl olan akçeyi keseye koyup mühürleyip hazine-i âmireye gönderilmesi
emredilmiştir (BS. 127/182). BK, IV/214
ŞAHHÛBÂN
1484’ten 1504’e kadar sicillerde ismine rastlanmaktadır. Hundî Hatun’un kızıdır. Bk.
Hatice Hatun. BK, IV/215
ŞAHHÛBÂN HATUN
Mevlânâ Bâlî’nin karısıdır. Pınarbaşı’ndaki değirmenin sahibidir. Ömrü bu değirmenin
suyunu akıtmak davaları ile geçmiştir. Çünkü bu değirmene su ziyade geldiği zaman, senede
altı yedi ay kadar işlerdi. BK, IV/215
ŞAHHÛBÂN HATUN
Şemsi Bey’in kızıdır. Babasının vakıflarının 1570’te mütevellisi idi (BS. 112/2).
1580’de ölmüştür (BS. 135/140). Seyyid Nebi oğlu Seyyid Cafer’in karısıdır. BK, IV/215
ŞÂHÎ HATUN
Hisar’da Ortapazar’da medresesi bulunan ve Leys Çelebi denilen Defterdar Mevlânâ
Nureddin’in kızıdır. 1512’den evvel babası ölmüştür (BS. 23/159). BK, IV/215
ŞAHİN BABA
I. Murad zamanında yaşamış bir zattır. I. Murad, kendisine Orhaneli’nin Şeyh köyünü
vakfetmiştir. Şahin Baba da zaviyesine vakfetmiştir. BK, IV/216
ŞAHİN BEY
I. Bayezid’in ümerasındandır. Timur harbinde zayi olmuştur (SO. III/132). BK, IV/216
ŞAHİN PAŞA (Lala)
Abdullah’ın oğludur. Orhan Gazi tarafından terbiye edilmiştir. I. Murad’a lala
olduğundan bu adı almıştır. Efendisi tahta çıkıp padişah olunca, Rumeli beylerbeyi oldu.
Orhan devrinde de pek büyük hizmetleri görülmüş ve Gazi Evranos Bey, Hacı İlbey, Demirtaş
Paşa ile birçok şehirler fethetmiştir. Edirne ve Filibe şehirlerini fethedince vezirlik verilmiştir.
Zağra, Samatu ve Lehistan vesair o cihetteki şehir ve kasabaları zapt etmiş ve Çamurluova’da
Sırpları büyük bir inhizama uğratmıştır. Ferecek, Kavala, Dırama, Zihana vesair beldeleri ve
kaleleri teshir etmiştir. Filibe kendisine mâlikâne olarak verilmiş ve Filibe’yi merkez ittihaz
etmişti. Fırsat buldukça Balkanlardaki kaleleri ve geçitleri birer birer fethetmiştir. 1376’da
Niş’in fethi esnasında vefat etmiş ve Kirmastı’ya defnedilmiştir. Bursa’da bir mektep ve
medrese, bir han ve bir mescid, Kirmastı’da bir cami, zaviye, bir köprü ve Rumeli’nde
fethettiği şehirlerde cami ve medrese ve imaret gibi birçok hayratı ve Filibe önünde Meriç
üzerine mükemmel bir kârgir köprü bina etmiştir. Osmanlı hanedanından olmayanlardan en
evvel “Paşa” ünvanını bu zat almıştır. “Şehabeddin Lala Şahin Paşa” da derlerdi. Lala Şahin
Paşa, 1348 senesi Haziranında yaptığı bir vakfiyede 28 dükkân ile Kirmastı kasabasının
zeminin, Çardak, Oruç Bey, Behram, Çömlekçi, Geredeli, Ateri, Yenice, Üçerler köylerini ve
Bolu’nun İnesi köyündeki değirmenini, Bursa’daki Vezir Hanı’nı vakfediyor. Vakfiyesi Bursa
Vakıflar müdiriyetinde kayıtlıdır. Bolu’nun Alpagot köyündeki Şahin Bey Zaviyesi’ni de
vakfetmiştir (BAVD. 23480, 25930, 26032; SO. III/132; KA. 7871).
Şeceresi şöyledir:
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Abdullah
Şehabeddin
Lala Şahin Paşa
Selim Bey Ramazan Hamza Bey Musa Bey Bâlî Bey Umur Bey
Bâlî Mehmed Çelebi Yusuf Sinan Çelebi Elvan Bey Mahmud Yakub Koca Mehmed Hasan
Çelebi Çelebi Bey
Tâcî Fatma
Hatun
BK, IV/215
ŞAHKULU
Ali’nin oğludur. 1520’de Bursa’da çıraklık yapıyordu. BK, IV/216
ŞAH MEHMED
Hacı Halife zaviyesi şeyhi Mehmed’in oğludur. 25.12.1680’de bu tekkeye zaviyedâr
nasb edilmiştir (BS. 317/109). BK, IV/217
ŞAH MEHMED BEY
Sinan Paşa’nın oğludur. 1507’de Bursa’da idi (BS. 21/134). BK, IV/216
ŞAH MEHMED BEY
Ümeradan Şemsi Bey’in oğludur. 1534’te sancakbeyi idi. Kardeşi Mehmed Bey de
ümeradandı. BK, IV/216
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ŞAHZÂDE HATUN
Hamza Bey oğlu Bâlî Bey’in kızıdır. 1552 sonlarında Bursa’da kardeşleri Osman Bey
ile Mevzune Hatun vardı (BS. 34/104). BK, IV/218
ŞAHZÂDE HATUN
Bursalı Abdullah oğlu Yusuf’un kızıdır. Sarı Abdullah mahallesindendir. 22.5.1575
tarihinde hayır işlerine birçok vakıflar bırakmıştır (BS. 126/175). BK, IV/218
ŞAKİR ÇELEBİ
Bursalıdır. Şatırzâde’dir. 1827’de Bursa ihtisab nazırı idi. Bursa’daki dükkân gedikleri
öteden beri esnaf arasında alınıp satılmakta iken intizamı bozulduğundan tanzimi için
İstanbul’a müracaat etmiş ve dükkân gediklerinin ihtisab defterlerine kayıt olunarak her bir
gedikten -itibarına göre- kuruşta birer para mansûre hazinesi namına alınarak ellerine tezkere
verilmesi emredilmiştir. BK, IV/219
ŞAKİR EFENDİ
Bursalıdır. Feraizcizâde’dir. Kalem sahibi, çalışkan ve iyi düşünür bir zat idi. Bir
vakitler memuriyete girerek mektubî kalemi mümeyyizi olmuş ve sonra Kırklareli tahrirat
müdürlüğünde bulunmuştur. Kendi buluşu ve teşebbüsü ile Bursa’da Feraizcizâde matbaasını
ihdas ve Nilüfer adında beş sene devam eden edebî bir gazete neşretmiştir. 1872’de
“Hudâvendigâr”, 1894’te “Gündoğdu” haftalık mecmualarını çıkarmıştır. Dilimizin ve
harflerimizin ıslahı için “Persenk” adlı büyük ve kıymetli bir eser telîf etmiştir. 1911’de vefat
etmiş ve Demirtaş istasyon caddesindeki Faik Bey Medresesi karşısında Deveciler
kabristanına gömülmüştür (OM. II/276). BK, IV/219
ŞAKİR PAŞA
Bursa’da doğmuştur. Sadrazam Cevad Paşa’nın küçük kardeşidir. Mekteb-i Harbiye’den
kurmay çıkmış ve korgeneralliğe terfi etmiştir. 1913’te Afyonkarahisar’da eceliyle ölmüş ve
cenazesi Büyükada’ya getirilerek gömülmüştür. Tarihe hakkıyla vâkıftı. Beş cild “Yeni
Osmanlı Tarihi”, iki cilt “Salâhaddin Eyyûbî”, “Mısır Tarihi” ile ömrünün sonlarında
Galatasaray Lisesi programına uygun “İslâm ve Osmanlı Tarihi”ni yazmıştır. İnekçilik,
arıcılık, sütçülüğe dair birkaç eseri ve Salâhaddin Eyyûbî adlı bir piyesi vardı (OM. III/79).
BK, IV/219
ŞAP
Boyacılıkta ve sair sanayide kullanılan şap Gördes’de çıkmakta idi. 1487’de Gördes’te
bir şaphane vardı. Emanet suretiyle idare edilirdi (BS. 7/79)
1751’de Sadrazam Ali Paşa’nın İstanbul’da cami ve vakfı olmuş ve Gördes
şaphanesinde hasıl olan beylik şap urusu (hinterlandı) olan İzmir, Gördes, tevabii kasaba ve
köylerle Bursa ve Mudanya’ya nakl olunduğu zaman evvelâ bu şap ve sonra başkalarına ait
olan şaplar satılacaktır (BS. 387/8). Bu emir üzerine mirî şap satılmadan başkasının şap
satması men’ ediliyordu.
1795’te III. Sultan Mustafa’nın kızları Şah ve Mihrişah sultanların iştiraken malikâne
suretiyle uhdelerinde bulunan Gördes’te şaphane mukâtaasında imâl olunan şapın
Anadolu’daki urusu olan Bursa, Bilecik, Denizli, Aydın, Alaşehir, Eskişehir ve Tokat’tan,
Anadolu beldelerindeki şap işleyicileri ve devecileri birer yolunu bularak çalınmış şapları
getirip şap emininden aldık diyerek satmaya başladıkları anlaşıldığından ellerinde şap
mukâtaası emininden mühürlü ve ma’mûlün-bih tezkeresi olmayanların şaplarının mirî için
müsadere edilmesi ve Şarkî Karahisar şabının Tokat’tan beri tarafa geçirilmemesi ve
Frenklere bir dirhem şap satılmaması emredilmiştir (BS. 400/111). BK, IV/213
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ŞAŞI ALİ
Zincirci. Bk. Burma Ahmed.
ŞÂTIR ÇAVUŞ
Güney köyünde zaviyesi ve Tobi köyünde kervansarayı, çeşme yolları olan Has Boğa
Çavuş’un babasıdır. Bursalıdır (BS. 5/104). BK, IV/219
ŞEFİK BEY
Bursalı değilse de, Bursa’nın iftihar edeceği büyük binalardan Ulucami’nin yazılarını
yazdığından adını saygı ile anmayı bir borç bilirim. Reisü’l-ulema Mustafa İzzet Efendi’nin
şakirdidir. Mahir bir hattattır. 1876’da ölmüştür. Ulucami’nin içerisindeki ve batı duvarındaki
“tahassantü bi-zi’l-meleki ve’l-melekût” divanî levhasıyla doğu tarafındaki “Allahü veliyyü’t-
Tevfîk” celî hattiyla yazılan levha bu zatın ölmez eserlerindendir (HH. 177; SO. III/153). BK,
IV/220
ŞEHABEDDİN (Hacı)
Buharalıdır. Bursa’ya gelmiş ve Seyyid Nasır’ın mezarının olduğu mahalde bir mescid
bina ettirmiştir. 1451 tarihinde Şiilik isnad edilerek katledilmiş ve oraya gömülmüştür. Mezar
taşına on iki imamın adlarıyla beraber Bursalılardan bazılarının aleyhinde olan şu beyti
yazmıştır:
Fevt-i Hâc Şehabeddîn-i Velî
Çü Hüseyin şod bedest-i kavm-i Yezîd
Înçünîn cevr-i bî-günahi-i ân
Der cihân kes ne koft ve kes neşenîd
Hücceteş ra berûz-ı rüstâ hîz
Hest târîh-i o “Katl-i şehîd”
Hassas bir Bursalı tarafından bu taş parçalanmıştır. Babasının adı Şehabeddin oğlu Hoca
Muzafferuddin’dir. Kardeşi Hoca Cemaleddin’in vakıfları vardı (G. 215; BS. 28/259, 23/150).
BK, IV/220
ŞEHABEDDİN PAŞA (Hadım)
II. Murad’ın hamam ağalarındandır. Saraydan yetişmiştir. 1439’da sevahil muhafızı ve
sonra da Rumeli beylerbeyi ve sonra da vezir oldu. 1453’te infisal etmiş ve vefat etmiştir.
Filibe’de medfundur. Bursa’da Çatalfırın mevkiinde Lâleli Çeşmesi ve Filibe’de cami ve
imareti vardır (BS. 300/110; SO. III/176). BK, IV/220
ŞEHABEDDİN PAŞA CAMİİ
Bu mahalleye Şehabeddin Paşa derlerse de, buna ait hiçbir kayda tesadüf edemedim.
Camii belki Şehabeddin Paşa yaptırmış ise de, onun yaptırdığı camiden eser kalmamıştır.
Mevcut olan camiyi 1497’de Karamanlı Mehmed Çelebi bina etmiştir. Cami ahşaptır.
Minarelidir. Orada bir de Şehabeddin Paşa Mektebi vardır ki bunu da Hacı Mustafa adında bir
zat yaptırmıştır. Cami kapısında şu kitabe vardır.
Mehmed Çelebi bin Mehmed ol Karamanî
Bu hûb mescide oldu safâ ile bânî
Dokuz yüz üç yıla vâsıl olmuşdu tarih
Ki hurrem eyledi bu hazziyle dil-i cânı
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
1492 senesi Birincikânununda Bursalı müderris Mevlânâ Lutfullah Efendi’ye, bir kitap
hediyesi için in’am olarak Bursa mizanındaki salyânesinden 5.000 akçe verilmesini
bildirmiştir (BS. 10/32).
1500’de Defterdar İskender Bey oğlu Ahmed Çelebi’ye, filori alıvermek için, iki yüz
bin akçe göndermiş elli üçer akçe hesabı üzere 3.803 efrenciye filori alınmıştır (BS. 17/40).
1503’te şehriyesi olan 62.500 akçeyi Hoca İlyas oğlu Hoca Mehmed Çelebi vekâleten
almıştır (BS. 19/36).
1504 senesi Nisanında Şehinşah Çelebi, Bursa kadısına yazdığı bir hükümde: Bursa
mizanından takdir olunan salyânesine emin nasb olunan Mustafa oğlu Cafer tarafından lalası
Vezir Mustafa Paşa’nın oğluna bir iyi at bulup almasını ve salyâne akçesinden iki bin akçe
verilmesi ve atın Hacı İskender ile gönderilmesi ve Bursa’da olan Tabib Yahya’nın da
Konya’ya gitmesi için harçlık olarak bir miktar akçe verilmesi emredildiğinden iki bin akçe
de tabibe verilmiştir (BS. 19/99).
1504’te kumaş alınmak için Hoca İlyas oğlu Muhyiddin Çelebi’den 34.069 akçe ödünç
alınmıştır (BS.19/293).
1508’de gönderdiği bir hükm-i hümayunda eski defterdarı Abdullah oğlu Hamza
Ağa’ya, karz-ı hasenden otuz bin akçe borcu olmakla, 1507 salyânesinden kusursuz ve
kesirsiz teslim edilmesi emredilmiş ve Emin Dursun oğlu Bâlî’den 13.250 akçesi verilmiştir
(BS. 20/68).
1509 senesi Martında hademelerinden Sipahi oğlu Menemenli Sinan oğlu Hacı Mustafa
Bursa’ya gelecek Şehinşâh Çelebi için “iki donluk kırmızı, iki donluk mor uskorlat çuha, iki
donluk sarı ve iki donluk âsumânî, iki donluk yeşil, iki donluk saçma gayet iyi, sekizer ağaç
çuhalar ve on parça çatma ve dört paresi bin dörder yüzlük ve altı paresi bin akçelik ve on
pare bin(?) ve on pare rîşe, on pare kemha, on pare gayet iyi bandik cem’an kumaş bahaları ve
kirası olarak 35.316 akçe alıp akçeleri salyâne emini Sinan elinden alındı ve ayrıca getirdiği
elli bin akçelik de Bursa kadifesi alındı (BS. 20/218).
Şehinşâh Çelebi’nin defterdarı Abdullah oğlu Hamza ve daha evvelde İskender Bey
oğlu Ahmed Çelebi idi. Nişancısı Rüstem Bey oğlu Hızır Bey, dârüssaade ağası Hamza Ağa
vardı. Oğlu Mehmed Çelebi’dir (BS. 11/275, 10/172, 5/112). BK, IV/222
ŞEHİT
Osmanlı hükûmetinin teşkilinden lağvına kadar bütün harplere Bursalılar iştirak
etmişler ve her birisinde birçok fedakârlık ve kahramanlıklar göstermişlerdir. Bu hususta
birçok kimseler de canlarını feda etmişlerdir. 1127/1715 tarihli ve 372 numaralı sicil defteri
yalnız bir muharebede şehit düşen Bursalıların bazılarının adlarını yazmaktadır. Bursa’nın
Yunanlılardan istirdadı sırasında şehit düşenlerin cenazeleri de Osman Gazi Türbesi yanına
gömülmüş ve üzerlerine bir de âbide yapılmıştır. O vakit ki, Bursa gazeteleri de bu şehitlerin
adlarını yazmaktaydılar. BK, IV/222
ŞEHREKÜSTÜ MAHALLESİ
Bursa’da ilk teşkil olunan mahalledir. Kalenin dışarısında yapıldığı için bu isim
verilmiştir. Esasen Osmanlı memleketinin birçok yerlerinde ve Malkara, Tırnova, Yanbolu,
Antep, Tosya, Kütahya, Demirci ve Ladik kasabalarında bu isimde mahalleler vardır (BAVD.
18677; 872, 17072; BAMR. 4372). BK, IV/224
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ŞEMSEDDİN (Şeyh)
Ankarahisarlı Sûfî Çelebi’nin oğludur. İkizceler ağnamından on akçe yevmiyesi vardır
(BS. 26/503). BK, IV/225
ŞEMSEDDİN (Veli)
Hazret-i Emir hulefasından Hüseyin Hoca’nın halifesidir. 1470’te ölmüş ve
Okçular’daki Şerefüddin Paşa Camii’nin kıble tarafına gömülmüştür. BK, IV/225
ŞEMSEDDİN AHMED
Mehmed Hoşhun’un oğludur. 1485’te Murad Hudâvendigâr Türbesi’nde cüzhândı (BS.
58/88). Hoşhun’a “Dede Bâlî” de derlerdi (BS. 19/93). BK, IV/225
ŞEMSEDDİN AHMED EFENDİ
Esasen Tekelidir. “Molla Dinkoz” namıyla maruftur. Fatih devri ulemasındandır.
Yıldırım Medresesi’ne müderris olmuş, birçok kitaplara şerh yazmıştır. Birkaç eseri de vardır.
874/1469’da vefat etmiş ve Pınarbaşı’nda Mevlevîhane karşısına defnedilmiştir. Âlim, fazıl
bir zattır. Mevlid okumanın aleyhinde bulunduğu rivayet edilmektedir (G. 284; SO. III/160;
KA. 2871). Kükürtlü karşısında Hatice Sultan Türbesi hizasında, yolun güneyinde,
köşebaşında yazısız bir taş varken bilâhare “Molla Dinkoz” diye yazılmış ve bir müddet evvel
de kaldırılmıştır. BK, I/57
ŞEMSEDDİN AHMED EFENDİ
“Malatyalı” namıyla meşhurdur. Kadı Musa Efendi’nin oğludur. İznik’te doğmuştur.
Ulemadan Celalzâde Hızır Bey’den ders görmüş, Hocazâde ile arkadaşlık yapmıştır.
Hocazâde derecesinde bir mütebahhirdir. Vefatında Hocazâde, “rahat yatarım” demiştir ki,
fazlı onun ilmine fâik olduğuna şahittir. Tasavvufta emsalsiz kâmil idi. İznik ve Filibe’de
müderrislik yapmış ve İstanbul’a giderek Hicaz’a izin alıp gidip gelmiştir. 870/1470’te 33
yaşında vefat etmiş ve Zeynîler Camii’nin batı tarafına defnedilmiştir. Kabrini Sultan
Hamid’in kurenâsından Hacı Ali Bey, yeniden inşa eylemiştir. Birçok eserleri vardır. İnceden
ince mütalaaya, nazik ve tatlı bir takrire malik olmakla “Hayalî” diye şöhret bulmuştur. İlk
tahsili babasından görmüştü. Daima susar ve düşünürdü. Kadı Beyzavî’ye haşiyesi ve daha
birçok risaleleri vardır. Türk, Arap, Fars dillerinde şiirler yazar ve üç lisanın edebiyatına
hakkıyla vâkıftı. Hem âlim ve hem de şairdir. Genç yaşta vefatı büyük bir zâyiattır (G. 272;
SO. II/313; OM. I/291). BK, I/57
ŞEMSEDDİN AHMED EFENDİ
Mahmud Çavuşzâde Müderris Feyzullah Efendi’nin oğludur. Müderrislik yapmış,
Mekke ve İstanbul’da kadı olmuş, Anadolu ve Rumeli kazaskeri olup 1808’de II. Mahmud’un
cülusunda layık olmayan bazı sözler söylediğinden azledilerek Bursa’ya gönderilmiştir. 1809
Muharreminde vefat eylemiştir. Üftade Türbesi’nin karşısına defnedilmiştir. Vefatlarında
tesadüfen Bursa’da menfâ bulunan Sadrazam Muhsin Paşa, derya kaptanı Seyyid Ali Paşa ve
Şamlı Ragıb Paşalar cenazesinde bulunmuşlardır. Pek âlim değilse de gayet güzel söz söyler
ve bulunduğu meclislere şevk ve neşe verirdi (SO. III/167). BK, I/92
ŞEMSEDDİN AHMED EFENDİ
Mısrî Tekkesi şeyhi Mehmed Zeynelâbidin Efendi’nin oğludur. 1817’de babasının
ölümü üzerine kardeşi Mehmed Emin Zâik Efendi ile birlikte şeyh olmuştur. 1845’te tekkenin
yüz kuruş maaşı vardı. Şemseddin Efendi sağdı. BS. IV/227
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ŞEMSEDDİN EFENDİ
Eyüb Efendi Tekkesi şeyhi Eşrefzâde Ziyaeddin Efendi’nin oğludur. Babasının yerine
yanan tekkeye şeyh olmuş ve yangından sonraki zamanlara ait biriken taamiyesinin verilerek
yeniden inşasını istidâ etmiş ise de muvaffak olamamıştır. Bilâhare kendi tarafından iki hücre
ve bir tevhidhane inşasına gayret etmiş ve Çarşamba geceleri Eşrefî ayini üzere zikir icrasına
başlamışlardır. BK, IV/227
ŞEMSEDDİN EFENDİ
Kütahyalıdır. Nakşibendî olup Seyyid Ahmed Buhârî’ye mürid oldu. Sonra Bursa’ya
şeyh olmuştur. 1560 senesinde Kanunî Sultan Süleyman, nikris illetine tutulmuş ve
Şemseddin Efendi tarafından nefes edilerek nefesi tesir etmiş ve pek çok in’ama muvaffak ve
nâil olmuştur (SO. III/163). BK, IV/226
ŞEMSEDDİN EFENDİ
“Mevlânâ Şemsî Efendi” de derlerdi. İstanbul’da tahsilden sonra İran’a ve Arabistan’a
seyahat ederek mütenevvi ilimleri tahsil etmiş ve nağamat-ı mûsıkîde iktisab-ı maharet
etmiştir. Bu mahareti sayesinde Fatih’e sokulmuş ve Fatih’in teveccühünü kazanarak
kendisine refik edilmişti. Fatih’in gölgesi gibi hiç yanından ayrılmazdı. Bir gün kendisinden
sadır olan bir hareketten dolayı Bursa’ya te’dîb olunarak meczubane bir ömür sürmüştür.
Büyük bir yoksulluk ve sefalet içinde hayatı geçmiştir. Kendisi kızı “Yetîme”den başka hiçbir
kimse ile ülfet ve musahabet etmezdi. Yiyeceğe dair gelen hediyeleri “zehirlidir” diye
yemezdi. 1594’te ölmüş ve Bursa’da Dede Efendi Mescidi’ne gömülmüştür. Türkçe, Arapça
ve Farsça nazm ve nesirde muktedirdi. Kasideler tanzim edip büyüklere gönderirdi. Bu
kasideler suretâ medhi ve zımnen de zemmi tazammun ediyordu. İlm-i edvara müteallık
meşhur bir dairesi vardır. Mahlası “Nahîfî”dir (G. 333; ŞN. 231; KA. 2871). Hanende Usta
Şems diye anılırdı. Arabî, Farisî ve Hind diyarını ve dünyanın mamur yerlerini seyretmiştir.
Hânendelikte çok ileride idi. Acem diyarından sâzende “Abdülkadir” geldiği zaman Fatih
Sultan Mehmed adına bir eserin hem güftesi hem de bestesini yapıp ırlamıştır. Fasih ve beliğ
bir kimsedir. Şu şiir onundur:
Eşk-i çeşmim dembedem gözümden akar mâ gibi
Ten habâb olsa ne var kanlu yaşım deryâ gibi
(ST. 71). BK, IV/226
ŞEMSEDDİN EFENDİ
Eşrefzâde Cemaleddin Efendi’nin oğludur. 1809’da babasını ölümü üzerine zaviyesine
şeyh olmuş ve mahkeme-i şer’iyyede kısmet kalemine de kâtip olmuştur. Kendisi şairdir.
Mükemmel bir divanı vardır. Lâubâlî tabiatlı, hazır cevap, lâtifeci, sohbeti hoş bir zat idi.
1845’te ölmüş ve Eyüb Efendi Tekkesi’ne gömülmüştür. BK, IV/227
ŞEMSEDDİN EFENDİ
Moralı Tekkesi şeyhi Muhyiddin Efendi’nin oğlu Sadeddin Efendi’nin oğludur. 1872’de
evlâdsız ölmüştür. BK, IV/227
ŞEMSEDDİN EFENDİ
Şeyh Bahaeddin Efendi’nin kardeşidir. Yeni Kaplıca karşısındaki cami harap
olduğundan Mevlevî şeyhi Mehmed Şemseddin Efendi’nin anasıyla birlikte kendi
keselerinden sarf ettikleri para ile 9 Ağustos 1893’te mükemmel surette tamir ettirmişlerdir.
BK, IV/227
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Şemsi Bey’in Mâh-ı Devrân adında ikinci bir karısı daha vardır ki, Mâh-ı Devrân Yakub
Çelebi oğlu Mehmed Çelebi’nin kızıdır. Anası Zeyneb Hatun da Ahmed Paşa’nın kızıdır
(BS.19/310). BK, IV/224
ŞEMSİ ÇELEBİ
Bursa’da doğmuştur. 1512’de Kefe’de kadı idi. Şairdir (G. 478). 1520’de ölmüştür (SO.
III/163). BK, IV/224
ŞEMSİ EFENDİ (Kör Şeyh)
Bursa’da doğmuştur. Sultan Murad’ın hocası Şeyhulislâm Sadeddin Efendi’den ders
almıştır. Müderris olduktan sonra gözleri kör olmuş ve tekrar açılmıştır. 1620 senesi
Ağustosunda ölmüş ve Umur Bey Camii’ne gömülmüştür (G. 332). BK, IV/225
ŞEMSİNUR HANIM
Bahriyeli Abdülkadir Paşa’nın karısıdır. 1815’te Bursa’da ölmüş ve Şehreküstü
kabristanına gömülmüştür. BK, IV/228
ŞEM’ULLAH ÇELEBİ
Şücâ Bey’in oğludur. “Han Çelebi” diye meşhurdur. 1525’te Alâeddin Paşa vakıflarının
mütevellisi idi (BS. 31/482). BK, IV/224
ŞENLİK
Eskiden bir kale zapt olunur, padişahın bir evlâdı dünyaya gelir, birisi padişah olursa
şenlik yapılırdı. Son asırlarda da padişahlık cülûsu ve doğum yıllarını devreden senelerinde
şenlik yapılırdı.
1663 senesi İkinciteşrin ayında Uyvar kalesi fethedildiğinden sevinilecek bir haber ilânı
için Bursa’ya bir müjdeci gönderilmiştir. Allah’a şükürden sonra Bursa’nın âyânına haber
verilmiş kalelerde top ve tüfekler attırılıp eski âdet vechile Bursa üç gün ve üç gece tezyin,
her türlü şâdmanlıklar yapıldıktan sonra şeyhler, ibadet edenler, zahidler, salihler ve cümle
halk padişahın devam-ı devlet ve afiyeti için dualar yapmışlardır (BS. 1073/44).
23.10.1783 Çarşamba günü saat dokuzda I. Abdülhamid’in Sultan Murad adında bir
oğlu olduğundan Bursa’da üç gün top şenliği yapılmıştır (BS. 1198/50). BK, IV/229
ŞEREF
Hâcegândandı. Şam kapıkethüdası iken padişahın arzusu hilâfına hareketlerde
bulunduğundan 1833’te Bursa’ya sürülmüştür. BK, IV/230
ŞEREF MAHALLESİ (Duhter)
Bu mahallede Hoca Kemal kızı Şâhî Hatun’un vakıfları vardı. Bunun şöhreti Bursa’da
“Hoca Şeref kız kardeşi”dir. Git gide “Duhter-i Şeref” olmuş ve mahalleye bu ad verilmiştir.
Fars dilince ‘duhter’ kız demektir. Duhter-i Şeref’in manası ‘Şeref’in kızı’ demektir. Halbuki
“Şeref’in kız kardeşi” denmesi lâzımdı (BS. 19/296). Şâhî Hatun 1500’den evvel ölmüştür.
BK, IV/229
ŞEREF MEHMED EFENDİ
Bursalıdır. Eşrefzâde İkinci Eşref Efendi’nin oğludur. 1669’da İncirlice mahallesindeki
Eşrefzâde Tekkesi’nde dünyaya gelmiştir. Tahsilden sonra babasından inabet almış 1697’de
Eyüb Efendi Zaviyesi’ne şeyh olmuştur. Birkaç sene sonra Şeyh Zıbak (Zıbık) adında bir
şeyhin mahlûlünden Bursa’da esnafa şeyh olmuştur. 1732’de ailesiyle beraber üç defa Hicaz’a
gitmiş, dönüşte İstanbul’da Sultan Mahmud’un ve Mısır’da Fazıl Mehmed Paşaların
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ikramlarına nail olmuştur. Hicaz’dan avdetinin 15. günü taundan ölmüş ve Eyüb Efendi
Türbesi’ne gömülmüştür. 66 sene yaşamıştır. Uzun boylu, âlim, fazıl bir zat idi. Salı günleri
tekkede ve Perşembe günleri de Ulucami’de vaaz ve nasihat ederdi. Eli gayet açıktı. Fukaraya
merhamet âdeti idi. Bunları doyurur ve kendisi de bu muvaffakiyetinden memnun olurdu. Bir
gün Ulucami’ye giderken bir fakir yolunu keserek “Bu nasıl şeyhlik, nasıl dervişliktir? Ben de
tarikatınız kardeşlerindenim. Siz süslü elbise giyiniz de ben çıplak gezeyim, insafınız yok
mu?” diye söylenir. Şeyh de vaazdan dönüşte arkasında bulunan elbiseleri fakire vererek don
ve gömlek ile evine kadar gider. Bu gibi acaip hâlleri de vardı. Yağmur dualarına çıktığı
zaman yağmur yağarmış. Kendisi şairdir. Şiirde “Seyyid Şeref” mahlasını kullanırdı. Asıl adı
Şerefüddin’dir (SO. III/138; YŞ. 85; KA. 2850). BK IV/229
ŞEREFÜDDİN
Kırımlı Kemal’in oğludur. Kırım’da doğmuştur. Hafızüddin Mehmed Bezzaz’dan ders
görmüş ve memleketinin yağma edilmesi üzerine Bursa’ya gelmiştir. II. Murad alimlere çok
ikram ettiğinden buna vazife tayin etmiştir. Bu hâli üzere ömür sürmekte iken 1436’da ölmüş
ve Emir Sultan’a gömülmüştür. Bazı eserleri vardır (SO. III/139; G.303). BK, IV/230
ŞEREFÜDDİN EFENDİ
Bursalıdır. Enârî şeyhi Bedreddin Efendi’nin oğludur. 1768’de doğmuş ve alimlerden
Bekir Efendi’den ders görmüştür. 1801’de tekke yandığından Hisar’da Nasuhî Tekkesi’ne
geçmişler ve 1803’te tekke tekrar yapılmakla yerlerine gelmişlerdir. 1810 senesinde 50 kadar
dervişiyle Rus muharebesine gönüllü olarak gitmiştir. 21.11.1812 Perşembe gecesi “humma-
yı muhrika”dan ölmüş ve babasının yanına gömülmüştür. Temiz, kemâl sahibi bir zat idi. BK,
IV/230
ŞEREFÜDDİN EFENDİ
Üçkozlar şeyhi İbrahim Efendi’nin oğludur. 1769’da Bursa’da doğmuş ve biraz tahsil
etmiştir. Narlı şeyhi Bedreddin Efendi’ye intisab etmiş ve Üçkozlar Tekkesi’nde kardeşiyle
beraber ibadet ve tarikat ayinini icra etmekte iken Çarşamba Tekkesi şeyhliği açılmış ve oraya
tayin edilmiştir. 1824’te ölmüş ve Üçkozlar’a gömülmüştür. Ayrıca haffafhanede çalışarak
maişetini temin ederdi. BK, IV/231
ŞEREFÜDDİN PAŞA
II. Murad’ın hadım ağalarındandır. Sadık bir adamdı (SO. III/139). Akhisar’ın Gemiç
köyünde bir mescid ve bir zaviye vakfetmiştir. Orhan Gazi, nefs-i Mekece ile Dere, Kâkî
yaylağını, Emirler köyünü vermiş ve diğer padişahlar da mukarrer tutmuştur. Zaviyenin bir su
arkı olup çeltik ekilirdi. 1530’da zaviyenin 26 su sığırı, 360 koyunu varmış, senede 174 okka
yağ ve 100 okka peynir hasıl ve zaviyede sarf olunurmuş. Mekece Gölcük mezraası,
Köprühisar mezrası ve bir ormanı ve Mekece’de bir de hamamı vardır. Senede 33.093 akçe
umum hasılatı vardı. II. Murad’ın zamanında ölmüştür. BK, IV/230
ŞEREFÜDDİN PAŞA CAMİ
Herkes bu camiyi hadım ağalarından Şerefüddin Paşa’nın zannederlerse de çok
yanlıştır. Bu camiyi tüccardan Hoca Şerefüddin Paşa 1479’dan evvel yaptırmıştır (BS. 3/144).
Cami kubbeli ve kârgirdir. Minaresi de vardır. Okçular Çarşısı’ndadır. 1500’de bu camiye
Hoca Taceddin oğlu Ahmed Çelebi Vakıflar yapmıştır.
1694’te caminin kurşunları 9.850 akçe ile tamir edilmiştir (BS. 300/7). 1757’de
minaresi 8.370 akçe ile tamir edilmiştir (BS. 336/59). BK, IV/230
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ŞERİF (Hacı)
Bursalıdır. Kadifeci ve pek çok zengin olduğundan seferin hitamında cizyeden havale
suretiyle tedricî surette ödemek üzere sekiz arkadaşıyla beraber 900 kese istikraz ve
istidânesine kapıcıbaşılardan İznikli Ali Bey mübaşir tayin edilmiş ve hükûmet kendisinden
1789 senesinde 40.000 kuruş istikraz etmişti (BS. 308/1). BK, IV/231
ŞERİF ABDÜLMUTTALİB
1246/1830 tarihinde Bursa’ya ailesi, erkânıyla beraber misafir olarak oturtulmuş ve her
ay kendisine 10.000 kuruş maaş verilmiştir. BK, I/46
ŞERİF AĞA
Bursa eşrafındandır. Kendisinin verdiği ve su sahiplerine delalet ederek topladığı para
ile çoktan beri harap olan Gökdere suyundan “Oğuzlu su” yolunu tamir etmiştir. “Helvacı
Hacı Şerif Ağa” diye meşhurdur. BK, IV/231
ŞERİF BEY (Şekerci)
1881’de ölmüş ve Şehreküstü’ye gömülmüştür. BK, IV/231
ŞERİFE AFİFE HATUN
Ebulmeâlî Efendi oğlu Seyyid İbrahim Efendi’nin kızıdır. 1165/1751’de Kavaklı
mahallesinde vefat eylemiştir. Kız kardeşi Kerime Hatun vardır. 654.000 akçe miras
bırakmıştır ki ekserisi mücevherattır (BS. 388/68). BK, I/52
ŞERİF MEHMED EFENDİ
Bursalıdır. Sıdkızâde’dir. Mülkiye kaymakamlıklarında ve mutasarrıflıklarında
bulunmuştur. Süleyman Çelebi Efendi’nin kızı Fatma Hanım’la teehhül etmiştir. 1871’de
ölmüş ve Şeker Hoca Camii’ne gömülmüştür. Meşhur Bursalı Rıza Efendi’nin babasıdır. BK,
IV/231
ŞERİF SAĞMÂLÎ
Alimlerdendir. 1514’te II. Bayezid tarafından İkizceler ağnamından 10 akçe gündelik
tayin edilmiştir (BS. 26/325). BK, IV/231
ŞEVKET EFENDİ
Bursalıdır. Bursa askerî idâdîsinden yetişmiş zeki, çalışkan ve ecnebi dillerine vakıf,
kalemi kuvvetli bir zâbıt idi. O vakit ilk zâbıt rütbesi olan “mülâzim-i sânî” rütbesinde
bulunuyordu. Altı ay kadar çektiği mesane hastalığından 23 yaşında olduğu hâlde 18 Eylül
1893 Perşembe günü ölmüştür. Bir sene evvel Harbiye mektebinden çıkmıştı. Ölümü
Bursalıları çok müteessir etmiştir. BK, IV/232
ŞEVKİ (Molla)
Şemseddin oğlu Mevlânâ Muhyiddin’in lakabıdır. 1546’da Nişancı Mehmed Paşa
vakfiyesini yazmak için vekâlet eylemiştir. BK, IV/232
ŞEVKİ EFENDİ (Hacı)
Meşhur Kuşadalı İbrahim Efendi’nin hulefasındandır. İshak Şah mahallesindeki evini
tekkeye çevirmiş 4.11.1851 tarihinde vakfiyesini yaptırmıştır. 18.8.1858’de ölmüştür. Emir
Sultan yolundaki Sancaktar Baba Türbesi karşısındaki kabristana, yani Emirsultan yolu ile
Topraklı Yokuşu arasındaki kabristana gömülmüştür. BK, IV/233
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ŞEVKİ-İ KADÎM
Bursalıdır. Yavuz Selim, Trabzon beyi iken Fenarîzâdelerden Şemsi Bey’e intisab etmiş
ve Yavuz’un iltifatına mazhar olmuştu. Emir Sultan’ın menakıbını yazmıştır. 1543’te
tamamlamıştır (G. 478). Bursa’da Osman Gazi ve Orhan Gazi türbelerine türbedar olmuştur.
Kanunî Süleyman asrının tarihini “Süleymannâne” adıyla yazmışsa da tamamlayamamıştır.
Kendisi şairdi (KA. IV/2880). Hâl tercümesi yazan alimlerdendi. Emir Sultan’ın mensup
olduğu Nurbahşî tarikatındandır. 1554’te yazdığı “Menakıb-ı Emir Sultan” adındaki eserinin
kendi el yazmasıyla olan bir nüsha Üsküdar’da Selimiye Kütüphanesi’ndedir. Keşfü’z-zünûn
Zeyli ve daha birçok eserler yazmış; 61 fasıl üzerine müretteb Türkçe bir “Tabirnâme”si
vardır. Asıl adı Mehmed Şevki ve babasının adı da Ahmed idi. Emir Sultan’a gömülmüştür
(OM. III/72). BK, IV/232
ŞEVKİ MEHMED EFENDİ
Çömezkadı Ahmed Efendi’nin oğludur. Bursa’da doğmuştur. 1688’de ölmüştür.
Kaygan Camii mihrabı önüne gömülmüştür. Tam 100 yaşında ölmüştür. Âlim, fazıl, edası
şirin, meşrebi şuhtu. Beş altı telîfi vardır. Şairdir. Şiirlerinden:
Zerreler gibi yolunda gerçi olduk pâymâl
Dökmedin ey mihr-i enver bûse-i dâmânına
Âşık-i üftâdene ey dilber-i âlî-cenâb
Daima cevr eylemek düşmez uluvv-i şanına
(SAT. 187/206). BK, IV/232
ŞEYH ABDULLAH EFENDİ Bk. Hacı Halife.
ŞEYH ALİ PAŞA
Hacı Paşa mahallesinde 1463’te ölmüş ve 12.350 akçe muhallefatı karısı Rukiye ve kızı
Fatma’ya kalmıştır (BS. 1/83). BK, I/128
ŞEYH ÂŞUR ZAVİYESİ
Pınarbaşı Camii’ne muttasıl Şeyh Ahmed oğlu Şeyh Himmet Efendi hanesine bitişik idi.
1777’de mamurdu (BS. 337/21). BK, I/192
ŞEYH BEDREDDİN SİMAVÎ MESCİDİ
Bursa’da Sekeleme denilen Işıklar civarında Ramazan Baba Tekkesi’ndedir.
Yeniçerilerin (BA. M.Cevdet Tasnifi, Vakıflar Serisi, 21510) ilgasında Bektaşîliğin de
ortadan kaldırılması sırasında bu cami de Bektaşî Tekkesi diye yıktırılarak enkazının satıldığı
ve bu binanın pek garip olaylar geçirdiği anlaşılmaktadır. Buna dair olan vesikanın özü şudur:
Bursa’da sakin meşâyih, ulema, sulehâ şeriat meclisine gelerek Yıldırım Han’ın damadı Emir
Sultan’ın halifelerinden ve büyük müellif ve Nakşibendî tarikatı şeyhlerinden Ramazan
Efendi ve halifelerinden Şeyh Mehmed, Şeyh Ali Hazretlerinin Bursa’da medfun oldukları
Işıklar mevkiindeki türbe nezdinde Nakşibendî şeyhlerinden Bedreddin Simavî’nin bina
eylediği cami-i şerifinde imam, hatib ve zaviyede şeyh ve vakıflarına mütevelli olan Derviş
İbrahim, türbe, zaviye ve camiyi 1605 tarihinde yeniden tamir ve termim edip Bursa’da
Kaplıca vakfından Taraklı köyündeki çiftliği ve ittisalindeki bahçeyi ve Gönen kazasının
Halife köyünde ve Edremit’teki bahçeler ve zeytin ağaçlarını vakıf ve vakfiyesini yapmış iken
Allah’ın hikmeti doğru yoldan sapmış olan Bektaşîlerin ellerine düşmüş ve 1799 tarihinde
Hamdi Baba adında Bektaşî şeyhi de camiden minberi, kürsüyü kaldırıp ve mihrabı bir arşın
kadar örterek ve bir tarafında ocak ihdas ve ortasına “baba taşı” koyarak camiyi “meydan
odası” hâline koymuş ve türbeyi de yıktırmıştır. 1823’te Abdülhalim Baba, şeyh olmakla
türbeyi büsbütün ortadan kaldırmıştır. “Allah’ın inayetiyle bu gibi dinsiz ve yollarını sapıtmış
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
1492’de Şeyh Paşa öldüğü zaman oğlu Mustafa Çelebi pek küçük kalmış ve Hacı Hasan
kızı Gülçiçek Hatun vasi tayin edilmişti (BS. 10/73). Bu aileye ait sicil kayıtları şunlardır (BS.
10/32, 7/334, 2/60,185,236, 4/451, 12/169). BK, IV/235
Şeceresi şöyledir:
Bayezid
Şehabeddin
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Mevlânâ Şiblî
Mahmud Çelebi
Hasan Efendi
Ali Efendi
BK, IV/237
ŞİBLÎOĞLU
Malumdur ki, Şeyh Şiblî denilen zat sûfiye şeyhlerinin meşhurlarından ve büyük
evliyalardan olup 334/945 senesinde Bağdad’da ölmüştür. Bu zatın evlâd ve ahfadından
Mahmud Çelebi oğlu Bayezid Çelebi 1458 senesinde Bursa kadısı olmuş ve sonra Galata
kadısı iken İstanbul’da vefat etmiştir. Bayezid Çelebi’nin oğlu Ahmed Çelebi Bursa’ya
yerleşmiş ve anası Bülbül Hatun ve kardeşi Mahmud Çelebi ile 1512’ye kadar hayatını
Bursa’da geçirmiştir. En birinci hattattır (Bk. Ahmed Çelebi). Bursa’da Şible mahallesi
denilen ve Yeşil’den Emir Sultan’a giden yolun tam ortasında bir mescid yapmış ve Bursa’nın
kuzeyindeki Bayramyeri ile Atıcılar Meydanı arasında 20 müdlük bir yer alıp bu mescide
vakfetmiştir. “Şiblîoğlu” diye Bursa’da nam bırakmışlardır. Daha sonraları 1742’de Ali
Efendi adında bu aileden birisi Bursa mahkeme başkâtibi olmuş ve 1760’ta Bitpazarı’ndaki
mescidi yeniden yaptırmış, minber koyarak cami yaptırmış ve Yeniyol’un baş tarafında
yıkılan Sarı Abdullah Camii yanında da bir çeşme yaptırmıştır (Bk. Ali Efendi). BK, IV/237
ŞİMŞİRLİ DEDE
Hisar’da Ortapazar’dan garba giderken bir evin duvarı içinde mükellef mermer bir
kabirdir. Duvarlar arasında kalmıştır. Başında saray ağalarının giydikleri kavuk vardır.
Mezarın ortasından bir Şimşir ağacı çıktığından Bursalılarca bu isim verilmiştir. Okunabilen
yazısı şöyledir:
Birader-i ser-hâzin Anber Ağa
Salâh-ı hâl ile olmuş musaffa
Çünki erişdi bin elli birinde ana
Yirmi iki Muharremde kıldı azm-i beka
Dua iden (..... ………….)
Muharrem’in ola me’vâsı cennet-i a’lâ
Bu kitabeye nazaran bu kabirde yatan, saray hazinedârbaşı Anber Ağa’nın kardeşi
Muharrem olup 1641’de ölmüştür ve kendisi temiz huylu imiş (Bu yazıyı Doktor Tevfik
Edebey ile Şemseddin Ulusoy okumuşlardır). BK, IV/238
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ŞİNİK DEDE
Mehmed oğlu Mustafa Dede’nin şöhretidir. Ulucami’de 1624’te bir akçe yevmiye ile
akşamcı idi (BS. 238/140). BK, IV/238
ŞİRİN HATUN
Abdullah’ın kızıdır. II. Bayezid’in karısıdır. Sultan Abdullah’ın anasıdır. II. Bayezid
buna, Mihaliç Emakin köyünü vermiş ve;“Cümle şer’î hukukuyla ve rüsum u örfiyyesinin
kâffesini ve harcını ispençesini, koyun resmini, beytülmalini, kayıp malını, mefkud malını,
voyvodaları ve kaçkunları ile bağcıları ve âzadluların harcları vesair hasılları ile kesimlilerin
kesimleri ile ve ellicilerin yerleriyle mülkiyet vechi tahtı tasarrufunda ve havza-i hükûmetinde
olup enva-ı hakk-ı mülkiyet üzere tasarruf edip her ne vechile isterse intifa’ edip dilerse sata,
dilerse bağışlaya ve dilerse vakfede. Ve mülk-i mezbur serbest olup bâd-ı hevâsına hariçten
kimse dahl ve taarruz eylemeye” diye emretmiştir. Şirin Hatun, Bursa ve Mihaliç’te birer
mektep, Eyne(sil) ve Trabzon’da birer mescid bina etmiş ve bu hayırlarına bu köyü
vakfetmiştir. Şile’de dört değirmen (Koca Deresi’nde) dahi vakfetmiştir. Sultan Abdullah’ın
da Akşehir’de zaviyesi vardır. Bu masraftan artan para ile türbesinde cüz okunmasını,
bayramlarda ve namazlarda helva verilmesini de şart etmiştir. BK, IV/238
ŞİRİN HATUN
Timurtaş’ın karısıdır. 1464’te Umur Bey mahallesinde ölmüştür. Oğlu Mehmed ve kızı
Zeyneb vardır (BS. 1/65). BK, IV/238
ŞİR MAHMUD
Abdullah’ın oğludur. 1509’da Umur Bey mahallesine ölmüştür. Oğulları Bâlî, Sefer Şah
ile 283.280 akçe miras bırakmıştır. BK, IV/238
ŞİRMERD
Abdullah’ın oğludur. Boyacıdır. 23.5.1521’de kendisini Setbaşı köprüsünden atarak
ölmüştür (BS. 29/202). BK, IV/238
ŞİRUGAN YAĞI
Vaktiyle Bursa’da çok sarf olunurdu. Farisî dilinde şir, süt; revgan, yağ manasınadır.
İkisi bir arada gelirse susam yağına denirdi. “Şirlağan” da derlerdi. 1629’da bunu satan esnaf
mahkemeye başvurarak; “Öteden beri Bursa’ya dışarıdan gelen metaımız doğru Kapan
demekle meşhur hana inerek cümlesi bir yere toplanıp âdet üzere hükûmete râcî olan resmi
verilip sonra şirugan esnafı arasında taksim edilirdi” diyerek eskisi gibi yapılmasını
istemişlerdir (BS. 244/84). BK, IV/239
ŞİŞE
İstanbul’da Tekfur Sarayı’nda Sultan Mustafa vakıfları varidatından şişeci esnafı için
yeniden bina olunan fırın ve kârhanelerden maada İstanbul ve hariçteki Galata, Eyüb ve
Üsküdar kazalarında ve diğer mahallerde şişeci kârhanesi ihdas olunmayıp her türlü şişe imâli
ancak bu kârhaneye mahsus olmak üzere şart konmuştu. Şişeci kalfalarından olup usta ve
ihtiyarlarına inkiyad etmeyen Mustafa ve Hasan Ustalar şişeci ensafına mahsus bin okka
hırdavat ile Bursa’ya kaçarak ve mer’î olan şurûta mugayir olarak Bursa’da şişeci kârhanesi
ihdası teşebbüsünde bulundukları haber alınarak gönderilen mübaşir Haremeyn kapıcısı
marifetiyle tutularak İstanbul’a gönderilmeleri ve Bursa’da ihdas ettikleri fırın ve kârhanesi
şeriat marifetiyle kapatılarak bundan sonra Bursa ve Edirne’de şişe kârhanesi ihdas
ettirilmemesi 18.2.1682’de emredilmiştir (BS. 1192/71).
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Halbuki bundan evvelki tarihlerde ve hatta ilk devirlerde bile Bursa’da cam ve şişe imâl
edilmekte idi. Az miktarda olduğundan ayrıca camcı esnafı teşkilâtı kurulmamıştı. BK,
IV/239
ŞUAYİB ÇELEBİ
1574’te ölmüştür. Bursalıdır. Abdurrahim, Abdülalîm, Abdülkerim adında üç oğlu
vardır. 208.869 akçe vakfetmiştir. BK, IV/240
ŞÛRÂ ÇELEBİ
Yenişehirlidir. Mevlevî dervişlerinden rind-meşreb bir zattır. Yusuf Sîneçak
Hazretlerinden Mesnevî esrarını aldıktan sonra bir müddet perişân hâlde seyahat etti. Bir
zaman Şam Mevlevîhanesi’nde oturdu. Bu esnada Ruhî, Mezâkî, Samtî gibi aşık şairler
kendisinden istifade ettiler. 1582’de vefat etmiştir. Meczub tabiatlı idi. BK, IV/241
ŞÜCÂ
Karaca’nın oğludur. 1491’de II. Bayezid’in bina ettiği birinci Yeni Han ki, şimdi Koza
Hanı adını almıştır, bunun bina emini idi. “Şücâeddin” de derlerdi. BK, IV/240
ŞÜCÂ (Hacı)
Abdullah’ın oğludur. 1503’te Bursa’da mücellid idi (BS. 19/93). BK, IV/240
ŞÜCÂ (Mevlânâ)
Bursalıdır. Müderris iken 1492 senesi Eylülünde Umur Bey mahallesinde ölmüş ve Pîr
Mehmed, Veli ve kızı Fatma kalmıştır (BS. 9/111). Muhallefatı arasında birçok kitaplardan
başka bir katırı, bir atı ve iki ineği, Dilber, Şehdâne ve Kumru adında üç cariyesi ve iki kölesi
kalmıştır. BK, IV/240
ŞÜCÂ (Mevlânâ)
Fazıl Vildan Efendi’nin kardeşidir. 1494 senesinde Yıldırım vakfından iki akçeli bir cüz
tevcih olunmuştu (BS. 10/217). Beytülmalden 10 akçe yevmiye de almakta idi (BS. 4/183).
BK, IV/240
ŞÜCÂ BEY
İbrahim’in oğludur. Fazlullah adında kardeşi vardır. 1560 senesinde Sofya’da ölmüştür.
Karısı Süleyman Bey kızı Fatma Hatun ve kızı Ayşe Hatun vardı (BS. 80/79). BK, IV/240
ŞÜCÂ ÇELEBİ
Beylik’in oğludur. 1495’te İkizce ağnamından günde 10 akçe (BS. 11/10) verilmişti.
1507’de de sağdı (BS. 22/170). BK, IV/240
ŞÜCÂEDDİN (Hacı) Bk. Habiboğlu
ŞÜCÂ EFENDİ
Ali’nin oğludur. 1637 senesi Mart ibtidalarında Orhan mahallesinde ölmüştür.
Şemseddin ve İvaz adında iki küçük çocuğu birçok kitapları ile 21.707 akçe muhallefatı
kalmıştır (BS. 250/86). BK, IV/241
ŞÜCÂ EFENDİ (Mevlânâ)
Hızır’ın oğludur. 1570’te Ahmed Paşa Medresesi müderrisi idi (BS. 112/23). BK,
IV/240
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Mevlânâ Şükrullah
Mevlânâ
Şemseddin Ahmed
BK, IV/241
ŞÜKRULLAH (Mevlânâ)
Lutfullah’ın oğludur. Ahi Ürgüplüoğlu vakıflarının 1503’te mütevellisi idi. Bu sene
ölmüştür. Oğlu Mevlânâ Şemseddin Çelebi’nin oğlu Mevlânâ Bâlî Çelebi vardı (BS. 19/6,
12). BK, IV/224
ŞÜKRÜ BEY
Evkaf nazırı Bursalı âyândan Ali Rıza Efendi’nin büyük oğludur. Mutasarrıflıklarda
bulunduktan sonra 1879’da ölmüş ve beylerbeyine gömülmüştür (SO. III/157). BK, IV/241
ŞÜKRÜ EFENDİ
Şible mahallesindeki İbrahim Haydar Dede Zaviyesi’nin banisidir. İbrahim Dede’nin
vefatıyla 1911’de şeyh olmuştur. BK, IV/241
ŞÜKRÜ HALİFE (Ahmed)
Şeyh Mehmed Tahir’in oğludur. Mustafa oğlu Ali Efendi ile birlikte Zeynîler
Zaviyesi’ne şeyh olmuş ise de hissesini 1842’de Ali Efendi’ye terk etmiştir. BK, IV/241
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
-T-
TABHANE
Bursa’da Orhan, Hudâvendigâr, Yıldırım, Çelebi Sultan Mehmed, II. Murad, Ebu İshak,
Ali Paşa, Rüstem Paşa, Molla Fenarî, İsa Bey, Demirtaş Bey, Hamza Bey, Umur Bey,
Akbıyık, Veliyyüddinzâde Ahmed Paşa tabhane (hastahane yerine kış evleri) tesis etmişlerdir.
Hasta ve hâlsiz olan kimseler buralarda istirahat ederlerdi. BK, IV/251
TACEDDİN
“Seyyid Çelebi” diye meşhurdur. 1484’te oğlu Seyyid Hüseyin vardı (BS. 4/338). BK,
IV/244
TACEDDİN
Sinan’ın oğludur. 1485’te Bursa’da mizan emini idi (BS. 4/355). BK, IV/244
TACEDDİN (Hacı)
İbrahim’in oğludur. Bursa’da mescidi yanındaki hamamını da vakfetmiş, 1568 senesi
Birincikânun ayında vakfiyesini yaptırmıştır (BS. 111/22). BK, IV/245
TACEDDİN (Hoca)
Musa’nın oğludur. “Kazancı” diye meşhurdur. Ali Paşa mahallesinde 30.1.1498’de
ölmüştür. Vefatında karısıyla babası kalmıştır. Ölümünden evvel bir mescid inşası için yüz
bin ve mektep inşası için 50 bin ve kervansaray için 50 bin akçe vakfetmiştir. Mirasından
karısı 122.841 ve babasına 840.038 akçe miras kalmıştır. Tekmil muhallefatı 1.225.299
akçedir. Bunların çoğu Efrenciye ve Eşrefiye altınları idi. Mescie binası için yer aranmış ve
Çukur mahallesi halkı mescidleri çöküp ve harap olduğunu, vakıfları bulunmadığını
söylemeleriyle bu akçe ile bu mescidin tecdidine izin verilmiştir (BS. 13/221, 16/294,
12/312). BK, IV/245
TACEDDİN (Harbende)
Tahsil-i ilim ederek alimler katarına girmiş, Bursa’da Molla Yegân Medresesi’nde
müderris iken 1611’de ölmüştür. Derviş tabiatlı bir alimdi (ŞNZ. 339). BK, IV/245
TACEDDİN (Mevlânâ)
Yusuf’un oğludur. 1460’ta ulemadan Molla Yegân vakfiyesinde şahitti. BK, IV/244
TACEDDİN (Mevlânâ)
Yahya’nın oğludur. 1467’de Yerkapı mahallesinde ölmüştür. Oğlu Abdurrahim ile
35.677 akçe muhallefatı kalmıştır. Kendisi tabibdir (BS. 2/41). BK, IV/244
TACEDDİN (Seyyid)
İstanbul’daki reisü’l-etıbbâ iktidarını ve ehliyetini tasdik ettiğinden 8 akçe gündelik ile
Yıldırım Timarhanesi hekimliğine tayin edilmiştir (1525). BK, IV/245
TACEDDİN HALİFE
Nebi’nin oğludur. 1562’de Bursa’da alimlerdendi. Mâh-ı Dervan Sultan davalarında
şahitti. BK, IV/245
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
TACEDDİN KÜRDÎ
Urumiyeli Siraceddin’in şakirdi olup Davud Kayserî’nin yerine İznik müderrisi oldu.
Ganimet malları için İznik’in fethinde Orhan Gazi kendisinden sorup fetva istemiş ve bu da
“Eğer Lala Şahin köle değilse, aldığı mal ona helâldir; köle ise, beytülmalindir” dedi. Lala
Şahin aldığı bu mallar ile hayratını yaptı. Çandarlı Halil Paşa bunun damadıdır (SO. II/45;
ŞN. 27). BK, IV/245
TACEDDİN İBRAHİM (Karamanlı Şeyh)
Karamanlı “Yahşi Fakîh” adında bir zatın oğludur. Seydişehir’de tahsil ederek Ispartalı
Pîrî Efendi’den tahsil görmüş ve Abdüllâtif’in vefatıyla seccadelerinde 16 sene şeyhlik
yapmış bu tarikata sülûk edenleri terbiye ve irşad ederken 1467’de vefat etmiş ve Abdüllâtif
Türbesi’ne defnedilmiştir. Âlim ve fazıl, keşf ve keramet sahibi idi. Manavgatlıdır deniyor (G.
97; SO. II/46; ŞN. 131; KA. 1607). BK, IV/244
TÂCÎ BEY
Hamza’nın oğludur. 1484’te karısı Ahmed Çelebi kızı Rabia Hatun, Ahmed Çelebi kızı
Hundî Hatun’dan İsa Bey mahallesindeki evini satın almıştır (BS. 4/127, 8/29). BK, IV/246
TÂCÎ BEY
Bâlî Bey’in oğludur. Soğanlı köyünde oturmakta idi. Sa’dî Çelebi, Cafer Çelebi adında
iki oğlu vardı. Cafer Çelebi’nin oğlu Bâlî Çelebi de müderris ve şairdi. Afyon ve berşe
mübtela olup 1534’te bu yüzden ölmüştür. Çünkü günde yedi dirhem afyon yemeye
başlamıştı (BS. 4/190,320, 127/39).
Şeceresi şöyledir:
Bâlî Bey
Tâcî Bey
BK, IV/246
TÂCÎ EFENDİ
1608’de ölmüştür. Karısı Ümmî Hatun’dur. Mehmed, Abdülkadir, Abdurrahim,
Mustafa, Rahime adında evlâdları vardır (BS. 216/1). Kendisi müderris ve kadılardandı. BK,
IV/246
TÂCÎ HATUN
Mevlânâ Muhyiddin Efendi’nin kızıdır. 1514’te bir kölesini âzad etmiştir (BS. 26/175).
BK, I V/246
TACİR KÖYÜ
İznik’tedir. Orhan Bey vakfıdır. 1927’de bu köyün 704 nüfusu vardı. BK, IV/246
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
TACİZ
Ahmed adındaki kişi, faslolunmuş davalara tesaddî ile daima divan-ı hümayunu ve
ricalini tacizden hâlî kalmadığından te’dîb için 1739 senesi Ağustosunda Bursa’ya sürüldü
(BS. 1184/26). BK, IV/247
TACÜ’N-NİSA HATUN
İsfendiyar’ın kızıdır. İnegöl’de medfun İshak Paşa’nın karısıdır. Türbesi İshak Paşa
Camii yanındadır. Manyas kazasının Kızılca Kilise, Samanlı (İlyas), Güney, Salur köylerini
Maskara Ömer çiftliğini, İnegöl’deki imarete vakfetmiştir (BA. Kâmil Kepecioğlu Tasnifi,
Vilâyet-i Anadolu Defteri cilt II, muvakkat numarası 285). BK, IV/246
TACÜ’T-TEVARİH
Hasan Can Efendi’nin oğlu Şeyhulislâm Sadeddin Efendi tarafından iki cilt üzerine
yazılmıştır. Senyör Banati tarafından İtalyancaya tercüme olunarak birinci cildi 1646’da
Viyana’da ve ikincisi 1652’de Madrit’te basılmıştır. Bu tarihi Bursa’da yazdığı rivayet
edilmektedir (KA. 2568). BK, IV/246
TAFTA
Canfes gibi bükülmüş ibrişimden, ipekten dokunmuş bir nevi zarif kumaştır. Bursa
Sicilleri’ne göre her sene tersaneye Bursa’dan tafta gönderilmesi âdetmiş. Sicillere göre:
1604 senesi Şubatında “Derya yüzüne çıkacak donanma gemileri için 600 zira’ tafta ki
1.200 endaze olur, mutad-ı kadim üzere satın alınıp gönderilmesi” (BS.211/89);
1615 senesi Mayısında “Çifte tafta, sade tafta, valâ işleten Müslümanlardan Hacı
Mehmed, Üstad Ahmed, Abdullah oğlu Maksud, Abdi oğlu Üstad Ali, Ahmed oğlu Üstad
Mehmed, Veli oğlu Hüseyin, Abdullah oğlu Rıdvan, Halil oğlu Hayrullah, İpekçi Ahmed oğlu
Hacı Mustafa, Abdullah oğlu Üstad Veli, Mustafa oğlu Hacı İbrahim, Abdünnebi oğlu
Mustafa, Ahmed oğlu Hüseyin ve kefere Üstad Yorgi oğlu Şahin ile daha birçok ustalar
meclise gelip aramızda sonradan peyda olmuş bazı ehliyetsiz ve hamdest, eli işe yaraşmayan
kimselerin sanat ahvalinden haberleri olmayıp işledikleri kalb olmakta ve emtiayı değer
bahasından ziyade satarak müşterilere ve bize gadr etmekte olduklarından ehliyetsiz kimseleri
aramızdan çıkarıp bundan sonra kalp iş yapmayacaklarına ve muhalefet edenlere mahkeme
vasıtasıyla te’dîb ettireceklerini” karar altına almışlardır (BS. 228/68);
1640 senesi İkincikânun ayında gelen bir emirde “Donanma gemileri için bin zira’
‘Bursa taftası’ ki, 2.000 çöp eder. Olageldiği üzere eskiden satın alınan yerlerden gayet âlâ
ve güzidesinden satın alıp işe yaramazının satın alınmaması” emredildi (BS. 361/208).
1645 senesi Girit meselesi için donanmaya mutad-ı kadim olan bin zira’ tafta satın
alınarak gönderilmesi (BS.264/128);
1651’de gemiler için bin zira’ Bursa taftası toplanması ve bahası için Galle Bacpazarı
ve şarap öşrü ve Bursa keferesinin “arak rakısı” emini olanlardan alınarak hak sahiplerine
tamamen verilmesi (BS. 329/95);
1672’de bin zira’ taftanın tersaneye gönderilmesi (BS. 330/88);
1674’te tersanenin ocaklığından olan bin zira’ tafta tahsil olunup tafta işe yaramayıp
telef ve zayi olmakla taftanın bedeli için kırk bin akçe marifet-i şer’le cemi, tahsil ve
tersaneye gönderilmesi (BS. 284/82) emredilmiştir. BK, IV/247
TAHİR BEY
Yıldırım ümerasından olup Timur harbinde şehit oldu (SO. III/248). BK, IV/248
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Abdülhalim, Mehmed Fahreddin adında üç oğlu vardı. Rıfat Bey meşhur Bursalı Tahir Bey’in
babasıdır (Muallim Vehbi, Bursalı Tahir Bey, s. 8). Karısı Ali Efendi kızı Zeyneb Hanım ve
anası Hüseyin Efendi kızı Havva Hanım’dır (OM. II/204). 1869 senesi Martında Bursa
mahkemesinde mirasçılar arasında Mehmed Rıfat Bey’in 9.000 kuruş sakladığına dair bir
dava açılmıştı (BS. 1278/2). BK, IV/248
TAHRİR
Eski devirlerde emlâk ve arazi vakıflarının bir deftere yazılmasına “tahrir” derlerdi.
Sarayda toplanan bu defterlere de “mevkufat defterleri” deniliyordu. Defterdarlığa bağlı
ayrıca bir kalemdi. Bursa’nın emlâk ve arazisi XV. asır ibtidalarında, II. Sultan Murad
zamanından beri yazılmaya başlanmıştır. Saklı ve silintisiz olan bu defterlerden Başvekâlet
Arşivi’nde birçokları vardır.
Bursa’nın ilk emlâk arazi ve vakıf defterleri Halil Bey, Çakır Ağa, Mevlânâ Kirmastî,
Şiblîzâde Ali Çelebi, 1512’de Karagözoğlu Hasan, 1572’de Hüseyin Çelebi, 1591’de
Muallimzâde Mehmed Efendi, Bursa büyük yangınından sonra vakıfları Mevlânâ Davud
Efendi ve bundan evvel de Kazasker Yusuf Efendi, 1776’da Vezir Osman Paşa, 1820’de
ihtisab memuru Hafız Mehmed Ağa tarafından yazılmıştır. 1838’de Bursa’nın yalnız erkek
nüfusu yazılmıştır. Bundan bir müddet sonra da, 1844’te kadın ve erkek cümlesinin nüfusları
yazılmış ayrıca vilâyetlerde nüfus müdürleri yerine ceride müdürlükleri ihdas edilmişti. BK,
IV/249
TAHTABAŞI
Vaktiyle mahkemelerde bir vazife idi. 1756 Temmuzu nihayetinde Bursa Kısmet-i
Askeriye tahtabaşısı İsmail, hırsız ve mürtekib olduğundan mahkemelerde kullanılmaması
hakkında emir verilmiş iken yine bir kolayını bularak mahkemeye sokulmuş ve Hancı Damadı
Halil’in terekesinden çaldığı on sekiz altını herkesin gözü önünde koynundan çıkarıldığı
cihetle şeriata hizmet edenler arasında bunun gibi gaddar, hilekâr ve müfsidin mahkemeden
def’inin büyük sevap olacağı gibi sairlerine de ibret olacağından tahtabaşılığından çıkarılarak
yerine her vechile layık ve müstehak olduğunu âyân ve eşrafın haber verdikleri Dellal Molla
Ömer, kadı tarafından tahtabaşı tayin edilmiştir (BS. 390/1). BK, IV/250
TAHTAKALE
Sebze, soğan ve meyvenin satıldığı mahaldir. Şimdiki “hal” yerine vaktiyle Türkler
tarafından kullanılan bir tabirdir. Her şehir ve kasabada birer “Tahtakale” vardır. Arapça
meraklıları bunu “tahte’l-kal’a” şekline sokarak “kalenin altı” diye mana vermişlerse de doğru
değildir. Bursa’da şimdi Tahtakale denilen yer biraz kaleye yakın ise de sonradan
Bitpazarı’nda Davud Paşa Hanı ile ve Yoğurt Hanı’na ve 1555’te Pirinç Hanı’na Tahtakale
denilmiştir. Sebze, soğan ve patates gibi toprak mahsullerinin satıldığı yer demektir. BK,
IV/250
TAHTALI MESCİD
Hisar’da Zindankapı tarafında bir mescidin adıdır. Her şehirde bu isimde bir mescid
vardır. 1574’te Yıldırım civarında da böyle bir mescid vardı. BK, IV/250
TALİB ÇELEBİ
Sinan Halife’nin oğludur. 1537’de babası ölmüştü. BK, IV/250
TALİB MEHMED EFENDİ
İmam Kürd Mustafa Efendi’nin oğludur. Bursa’da doğmuştur. Müderris, Kütahya,
Erzurum kadılıklarında bulunduktan sonra 1706 senesi Birinciteşrin ayında Erzurum’da
ölmüştür. Âlim, fazıl, mûsıkî ilmine hakkıyla vâkıf bestekârlardan idi. Şairdi. Müretteb bir
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
divanı vardı (G. 482). Farisî gazellerinde “Azîm” mahlasını kullanıyordu. Kibar, insaniyetli,
gayet temiz tabiatlı bir şairdi. Şu şiir onundu:
Çeşm-i insâf gibi kâmile mîzân olmaz
Kişi noksanını bilmek gibi irfân olmaz
Gönüldür sıdk-ı dâ’vâ-yı hulûsa şâhid-i âdil
Meyân-ı rast-güyân-ı muhabbette yemin olmaz
(OM. II/297; ST. 436). BK, IV/250
TARHAN
İngiltere’deki rütbe imtiyazları gibi bizde de tarhan rütbesi vardı. Bu gibi adamların
kendi eşyasından ve metaından gümrüklerde gümrük alınmaz; bac ve sair vergilerden de hiç
birisi alınmazdı. Yavuz Selim birkaç kişiye bu payeyi vermiştir (BS. 26/384). Kanunî Sultan
Süleyman da birkaç Yahudi tüccarlara bu payeyi vermiştir. BK, IV/254
TARHANA
Un ve yoğurttan yapılan bir Türk yemeğidir. Kurutulur ve kışın çorbası yapılırdı.
İstanbul saraylarının tarhanası Bursa’dan gönderiliyordu. Bk. Bulgur. BK, IV/254
TARHAN BEY
II. Murad’ın ümerasından Azeb Bey’in oğludur. 1456’da ölmüş ve Muradiye
civarındaki Azeb Bey Türbesi’ne gömülmüştür. Bursalıdır. BK, IV/269
TARHUN MUSTAFA
1523’ten evvel Bursa’da vakıflar bırakmış birinin adıdır (BS. 31/51). BK, IV/254
TARİH
Bursa tarihine ait şu eserler yazılmıştır:
1. “Ravza-i Evliya”: 1059 hicrî 1650 tarihinde vefat eden Baldırzâde Selisî Mehmed
Efendi yazmıştır. Tab’ edilmemiştir. Haraççı Kütüphanesi’nde ve İstanbul’da Veli Efendi
Kütüphanesi’nde birer nüsha vardır (Mezarı, Abdal Mehmed Camii haziresindedir.)
2. “Bursa’da Medfun Ricalullah’ın Terâcüm-i Ahvâli”: 1055 hicrî 1645’te vefat eden
şuarâdan Sehî Mehmed Çelebi yazmıştır. Basılmamıştır (Sehî Mehmed Efendi Temenye
kabristanındadır.)
3. “Gülzâr-ı Sulehâ, Vefeyât-ı Urefâ”: Beliğ İsmail Efendi’nin Güldeste’sine zeyl olmak
üzere Bursalı Eşrefzâde Şeyh Ahmed Ziyaeddin Efendi yazmıştır. Basılmamıştır (Setbaşı’nda
mektep karşısındaki Eyüb Efendi Tekkesi’ne gömülmüştür. 1809’da ölmüştür.)
4. “Gülzâr-ı İrfan”: Narlı şeyhi Fahreddin Mehmed Efendi tarafından yazılmıştır.
Bursa’nın fethinden 1263/1845 tarihine kadar meşahirin hâl tercümelerinden bahseder. Bir
nüshası İstanbul’da Atıf Efendi, bir nüshası da Fatih’te Ali Emirî Efendi’nin Millet
kütüphanelerinde vardır. Kendinden evvel gelenlerin tarihlerinden de topladığı için çok
uzundur. 1855’te ölen bu zat Bursa’da Narlı Tekkesi’nde medfundur.
5. “Vefeyâtnâme”: Emir Sultan Müderrisi Sahaf Süleyman Halis Efendi yazmıştır ki,
eskeriya parçaları Orhan Kütüphanesi’ndeki Baldırzâde Vefeyatnâmesi’nin kenarlarında
vardır.
6. “Ravzâtü’l-Müflihûn”: Gazzîzâde Abdüllâtif Efendi yazmıştır. Mufassal bir
vefeyatnâmedir. Bir nüshası Orhan Kütüphanesi’ndedir. Bursa’nın vefeyâtına, sularına,
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
kaplıcalarına, mesirelerine dair de ayrıca muhtasar eserleri vardır. 1831’de ölmüş ve Gazzî
Tekkesi’nde büyük babası yanına gömülmüştür.
7. “Zübdetü’l-Vekâyi’ der Belde-i Celîle-i Bursa”: Bursa’ya ait bir mufassal
vefeyâtnamedir. Bakırcızâde Mehmed Raşid Efendi tarafından yazılmıştır. Henüz
basılmamıştır. Muharririn el yazısıyla yazılmış bir nüshasını adliye tekaüdlerinden Mecdî
Efendi ailesinden Tarihçi Tevhid Efendi satın almış ve Türk Tarih Kurumu’na satmıştır. Bir
kopyası da Fatih’te Millet Kütüphanesi’nde Ali Emîrî Efendi kitapları arasındadır. Raşid
Efendi, 1239/1814’te ölmüş ve Molla Fenarî Camii batısındaki babasının yanına
gömülmüştür.
8. “Güldeste-i Riyâz-ı İrfân ve Vefeyât-ı Dânişverân-ı Nâdiredân”: Bursa’da medfun
sultanlar, şehzâdeler, vezirler, şeyhler, alimler ve sairelerinin hâl tercümelerinden bahseder.
Bursalı Şair Eşref Bey tarafından 1884’te Hudâvendigâr matbaasında basılmıştır.
1142/1729’da ölmüş Yeniyer mezarlığına gömülmüştür (Bursa’da Yeniyer diye iki kabristan
vardır. Birisi Namazgâhtan Işıklar’a giden şosenin sağ tarafında ve diğeri Çatal Fırın’ın aşağı
tarafında Arabayatağı tesmiye olunan Hoca Hasan mezarlığının alt tarafında Mer’a mezarlığı
denilen yerdir ki Beliğ Efendi burada yatmaktadır.)
9. “Kadılar”: Bursa’nın fethinden 1740 senesine kadar Bursa’ya gelen kadıların hâl
tercümelerini hâvîdir. Bursalı Şair Râkım İbrahim Efendi yazmıştır.
10. “Bursa Rehberi”: 1917’de Ertuğrul mutasarrıflığında bulunan Rauf Bey tarafından
haritalarla resimlerle süslenmiş gayet kıymetli bir kitaptı. Çok teessüf edilir ki, bu kıymetli
eser yanmış ve yok olmuştur. Bu zıya’ muharririnden ziyade Bursa tarihi için çok eseflere
değer (Bursa Mecmuası, Muhyiddin Baha, 1917, s. 20)
11. “Bursa Tarihi Klavuzu”: Bursa Leylî Rüşdiye-i Askeriye muallimlerinden süvari
mülâzımı Abdülkadir Efendi tarafından açık bir lisanla yazılmış ve 1327 Rumî/1911 tarihinde
Bursa Vilâyet matbaasında basılmıştır (Abdülkadir Efendi yüzbaşılığa terfi ederek kıtasıyla
Kafkas muharebelerine iştirak eylemiş ve orada şehit olmuştur.)
12. “Bursa Rehberi”: Abdülkadir Kadrî Efendi tarafından 1913’te Muin-i Hilâl
Matbaasında basılmıştır.
13. “Hâtıra Yahud Mir’ât-ı Bursa”: Eski Şam kadılarından Bursa’da vefat eden Hasan
Tâib Efendi tarafından yazılmış ve 1323 Rumî/1907’de Hudâvendigâr Vilâyeti matbaasında
basılmıştır.
14. “Bursa ve Civarı”: Marie Delone ve Abdülhamid’in saray kimyageri Bonkofski Bey
tarafından yazılmış ve Ahmed Ata Bey tarafından tercüme edilmiştir. 1298 Rumî/1880’de
Osmanlı Gazetesiyle tefrika edildikten sonra Kırk Anbar matbaasında basılmıştır (Kaplıcalara
ve Bursa tarihine ait malûmat vardır.)
15. “Bursa Kaplıcaları ile Tedavi”: Doktor Nüzhet Şakir tarafından 1930’da İstanbul’da
Amidî matbaasında basılmıştır.
16. “Bursa”: A. Cemal tarafından yazılmış 1939’da İstanbul Kanaat Kütüphanesi
tarafından basılmıştır.
17. “Bursa ve Uludağ Seyyahlara Rehber”: Konya mebusu Osman Şevki Uludağ
tarafından yazılmış kıymetli bir eserdir. 1928’de basılmıştır.
18. “Yeşil Camii”: Konya mesubu Osman Şevki Uludağ tarafından 1933 senesinde
Bursa’da Bizim Matbaa’da basılmıştır.
19. “Bursa ve Mülhakatı”: Bir seyahat hatırasıdır. Matbudur.
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
bina etmiştir. 1487’de ölmüş ve mescide gömülmüştür. Kendi hâlinde bir zat idi (G. 193; SO.
III/240). BK, IV/255
TAŞKIN HOCA MESCİDİ
Bu mescidi Taşkın Sûfî bina etmiştir. 1486 Mayısında Abdullah kızı Gülcihan, imam
için bir ev, 1487’de Çelebi oğlu Hacı Bâlî, 1491 Martında Abdullah kızı Gülşah, 1549’da
Hacı Hasan imama bir ev ve 1551’de Nizamoğlu on bin akçe vakfetmişlerdir (BS. 51/68).
Mescid birçok defalar tamir görmüşse de son şeklini 1904’teki tamirde almıştır. BK, IV/255
TAŞKÖPRÜLÜZÂDE Bk. İsamüddin Ebulhayr (Ahmed)
TAŞOCAĞI KANUNU
“Bir karye toprağında mermer, kaygan ve küfeki kaşı çıkarıldıkta taş toprağa tâbî
olmakla taş çıkarıp satanlardan taşın bahasından şer’ ile müteveccih olan öşürleri sahib-i
arza alıverilmek kanun iktisazındandır” (BS. 336/128). En iyi taş, Derekızık köyü ile Kaplıca
kurbünde Değirmen Taşocağı’ından ve Fenarî Ahmed Paşa’nın vakıfından Manastır Hamamı
altındaki bahçe kurbündeki taş ocaklarında çıkan taşlardı (BS. 112/52, 11/100). BK, IV/255
TATAR
“Kaht sebebiyle bazı Tatar taifesi gelip, Kite caniblerine dökülüp, bazı kimseler
ehillerini ve ıyâllerini icare tarikıyla ve kimi beslemek üzere alıp götürüp İstanbul ve diğer
vilâyetlerde satmak istedikleri ve bunların ehl-i İslâm oldukları haber alındığından ehl-i
İslâmın şeriat hilâfına alınıp satılmasına padişahın rızası olmadığından her nerede bulunursa
kurtarılması ve ellerindeki temessüklere bakmayıp alıp sattırılması külliyen men’i” 1560
senesi Ağustosunda emredilmiştir (BS. 81/195). BK, IV/256
TATARLAR KÖPRÜSÜ
Gökdere üstündedir. 1533’te bu köprünün üzerinde bir macuncu dükkânı ve 1611’de
civarında bir su kuyusu vardı (BS. 25/109, 334/25). Bu köprüyü Şeyhulislâm Bursalı Esîri
Mehmed Efendi 1679 senesi Temmuzunda seksen bin akçe sarfıyla yenilemiştir. Yolun batı
tarafındaki korkuluğu olan sed ile yolun ekser yerleri gasp olunarak üzerine yedi dükkân ve
bir fevkânî kahve ve altında bir ahır ihdas edilmiş ve önlerine de ikişer zira’ yol üzerine
direkler dikerek sofalar ve pîşgûnlar koyarak yol daraltılmıştır. Sokak başında köprünün
karşısındaki bakkal dükkânının üzerinden yola dörtbuçuk zira’ tecavüz edilip bir fevkânî oda
ihdas edilmiştir. Doğu tarafında da köprünün aşağı tarafı karşısında yola ağaç dikilerek ve
duvar yapılarak yol daraltılmıştır. Yüklü ve uzun keresteler ile gelip geçen arabalar, hayvanlar
ve karşılaşan araba ve hayvanlar izdiham ve sıkıntı husule getirmişlerdir. Araba, deve vesair
hayvanlar ile Bursa’ya gelen her nevi zahire, emval, kereste, odun, kömür ve cümle levazım
ve mühimmat, Arap, Acem ve cümle Anadolu vilâyetlerinden gelenler bu yoldan gelip
geçtiklerinden yolun tevsîi için bu binaların cümlesinin yıkılması emredilmiş ve yıkılmıştır
(BS. 276/16). BK, IV/256
TATİL
Eskiden mahkemelerde bayram ve hafta tatili yoktu. 1525 senesi Ağustosunda Şevvalin
birinden üçüne kadar üç gün, Kurban bayramında dört gün tatil yapılması emredildi (BS.
31/323, 355)
Bir müddet sonra da hafta tatili olmak üzere Perşembe günü olarak tayin edilmişken
19.1.1842’de yazılan bir buyrultuda; “Bâb-ı âlî ve bâb-ı seraskerî ve beylik hazineler ve
memurîn-i sâirenin tatilleri eğer ki Perşembe gününe mahsus ise de ertesi Cuma olmak
münasebetiyle esker memurîn ol gün dahi tatil etmekte bu cihetle eyyâm-ı sâire kadar Cuma
günlerinde iş görülmemekte olduğundan tatil gününün Cuma gününe tahvili hem işlerin
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
görülmesini kolaylaştıracağı ve hem de Cuma gününe bir hürmet icra olunmuş bulunacağına
binaen zikrolunan Perşembe tatilinin Cuma gününe tahviline” irade-i seniyye çıkmıştır. Bu
buyrultuda Sadrazam İzzet Mehmed Paşa’nın imzası vardı.
1. Haziran 1935’ten itibaren tatilin Pazar günü olması kanunu kabul edilmiş ve 27
Mayıs 935 tarih ve 207 numaralı Resmî Gazete ile ilân edilmiştir. BK, IV/256
TAUN HASTALIĞI
Veba denilen bu hastalık bazı seneler sârî surette hükmünü Bursa’da icra etmiştir.
1429’da büyük bir taun olmuş ve Emir Sultan ile daha birçok meşhur kimseler bu hastalıktan
ölmüştür.
6.3.1492’de bu hastalık bir sene on bir ay sürmüş ve birçok kimseler ölmüştür (BS.
10/49,50).
1504 senesi Mayısında başlamış ve birçok kimseler ölmüştür. İki günde yirmi beş kişi
öldüğü görülmüştür (BS. 19/123). 1505 senesi İkincikânun ayına kadar devam etmiştir.
1551’de yine bu hastalık hükmünü icra etmiştir. 1761’de pek çok telefata sebep
olmuştur. BK, IV/257
TAVUK
1556’da verilen bir emirde; “Bursa’ya dışardan gelen tavuklar doğru Tavukpazarı’na
gelip gayri yerde indirilmemesi kethüdaları pazar edip diğerlerine hisse vermesi ve buna
muhalefet edenlerin cerimeye müstehak olmaları ve şehirli bazı kimseler kendileri yemek için
serbest tavuk alıp bunlara hiçbir kimsenin mâni’ olmaması” emredildi (BS. 72/2).
1595 senesi Mayısında gelen bir emirde: “İstanbul’da saray matbahları için Bursa’dan,
Kite’den, Atranos ve Simav’dan altışar bin tavuk tedarik olunup hassa tavukçulardan Ali’nin
nezaretiyle kavî kafeslere konup kira davarlarıyla münasib mahal ve iskelelere nakl ve
oradan da navlun ile gemilere yüklenip gönderilmesi ve bedelinin hassa mukâtaat
akçelerinden alınıp verilmesi ne kadar tavuk alınmış ise adedi ve bahası ile yazılması”
bildirilmiştir. “Bazı kimselerin ‘biz doğancı, köprücü, çeltikçi, muafız’ demelerine ehemmiyet
verilmemesi ve bu işe bazı topçu, cebeci kapıkulları vesairenin mâni’ olmamaları dahl ve
taarruz etmemeleri” de ilâve edilmiştir (BS. 189/96). BK, IV/257
TAYYİB EFENDİ
Emir Sultan şeyhi Tayyib Efendi’nin oğludur. Babasının katlinden iki ay sonra dünyaya
gelmiş ve şeyhlik kendisine verilmiş ise de 1810’da ölmüştür. BK, IV/259
TAYYİB EFENDİ (Şeyh)
Emir Sultan şeyhi Mehmed Reşid Efendi’nin oğludur. Babasının ölümü üzerine 1802’de
şeyh olmuştur. Güzel yazı yazar kitabet kaidelerine vâkıf olduğundan bir müddet vakfın
kâtipliğini yapmıştır. Bazı işleri görmek için İstanbul’a giderek bazı ahbablarının kendisine
verdikleri külliyetli bir meblağ ile gelirken yolda yörükler tarafından şehit edilmiştir. BK,
IV/259
TAYYİBÎ
Hattat ve Şairdir. Bk. Mustafa Tayyibî Efendi.
TÂZ ALİ
Osman Gazi’nin arkadaşlarındandır. Kara Demirtaş Paşa’nın babasıdır. İznik
muhasarasında bulunmuş ve Orhan Gazi zamanında ölmüştür (SO. III/240). BK, IV/259
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Tekkelerin lağvı emri geldiği zaman Bursa’da on bir Nakşibendî, bir Mevlevî, altı
Kâdirî, beş Celvetî, on üç Halvetî, iki Rufâi ve iki Sa’dî cem’an kırk tekke vardı. BK, IV/261
TEKKE MAHALLESİ
Şehreküstü mahallesinin diğer adıdır (1558). BK, IV/260
TEKKE MESCİDİ
Bakkal Sinan tarafından yaptırılmıştır. 1518’de esaslı bir tamir görmüştür (BS. 26/477,
28/46). BK, IV/260
TEKVARDIM SUFİ
Bâlî’nin oğludur. Bursalıdır (1495) (BS. 10/236). BK, IV/260
TEKVARDIM SUFİ
Bursalı Hızır Sûfî oğlu Mevlânâ Hayreddin Hızır’ın şöhretidir. 1502 Hatuniye
vakıflarının mütevellisi iken İstanbul’da vefat etmiştir. Hoca Hasan kızı Hatice’nin kocasıdır
(BS. 2/190, 16/107,112, 17/38, 10/150, 19/95). BK, IV/260
TEMENNA / TEMENYE
Cumhuriyet Köşkü’nün civarına verilen isimdir. Manzarası çok güzeldir. Heyelan
dolayısıyla yıkılan evlerin yerlerine yenileri yapılmadığından birkaç eve inhisar etmiştir.
Büyük ve Küçük Temenye diye ikiye ayrılır. Manasının ne demek olduğunu bilmiyorum.
Fakat Karamürsel’de ve Amasya’da Temenna mahalleleri vardır. BK, IV/265
TEŞHİR Bk. Yusuf.
TEVFİK EFENDİ
Bahri Dede Tekkesi şeyhi Arif Efendi’nin oğludur. 1859’da doğmuştur. Babası
ölümünden yedi ay evvel şeyhliği oğluna 25 Ağustos 1897’de terk eylemiştir. Tekkeyi tamir
ettirmiştir. Kardeşi Ferik İsmail Paşa da türbeyi yadigârları olarak yaptırmıştır. Bir müddet
asker olmuş ve sonra da çıkarak dairesinde kâtiplik yapmıştır. BK, IV/265
TEVFİK EFENDİ
Moralı şeyhi Muhyiddin Efendi’nin oğlu 1893’te vefat eden Hasan Efendi’nin oğludur.
BK, IV/265
TEVHİD EFENDİ Bk. Ahmed Tevhid Efendi (Seyyid).
TEZVEREN SULTAN
Şeyh Konevî mahallesinin doğusunda Haydarhane Hamamı’nın yakınında bir sokak
içinde bir evin içerisinde ahşap bir türbedir. Eski devirlerde bunun sandukasının üstü bir
“Hicaz odası” gibi idi. Yemeniler, örtüler, gömlekler ile dolmuş ziyaretçileri eksik değildi.
Türbedarın ifadesine göre adı “Ataullah Efendi” imiş. Her türlü illete deva, maddî ve manevî
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
hastalara şifa olduğuna eski devirlerdeki saf insanlar itikad ederlerdi. Kimin nesidir belli
değildir. Bir kapısı da Kuzguncuk’tadır. Kurşuncu Ahmed Ağa’nın evindedir (DŞ.). BK,
IV/265
TİMURTAŞ PAŞA (Gazi) Bk. Demirtaş Paşa (Gazi).
TİMURTAŞ PAŞA (Kara) Bk. Demirtaş Paşa (Kara).
TOHUM
3 Şubat 1841’de tohumluk tedarikinde müşkilâta tesadüf eden İnegöl ahâlisine kavi
kefil göstermek ve aynı sene tediye eylemek şartıyla istedikleri miktarda âşar zahiresi
verilmesi hükûmetçe münasib görülmüş ve isteyenlere tohum dağıtılmıştır (BAİD. 1879). BK,
IV/266
TOKMAK Bk. Eşkıya.
TOMRUK
Tevkifhanelere verilen isimdir. 1617’de Bursa’daki mirliva tomruğu İbrahim Paşa
mahallesinde idi (BS. 332/71). BK, IV/268
TOMRUK MÜDÜRÜ
Eski devirlerin hapishanelerine deniliyordu. 1846’da Bursa’da bir tomruk müdürü vardı
(BS. 313/2). BK, IV/266
TOP
İlk Osmanlı hükûmetinin teşekkülünde top henüz icad edilmemişti. Fatih zamanında top
icad edilmiş ve Türkiye’ye sokulmuştu. Ordu gittiği yerde kendi topunu dökerdi. Erzurum’da
ve Larende’de ve daha birçok yerlerde top dökmek için tophaneler vardı. 1487’de
İstanbul’dan Larende’ye top dökmek için gönderilen malzeme üzerine emin olan Sinan ve
Kâtib Karagöz oğlu İnebey adında iki silahdârla bu malzemeleri Larende’ye iletmek üzere
tutulan 78 kira devesinin deve başına 162 akçe kiraları cem’an 13.416 akçe olup bu akçeler
Bursa hassa harc emini Seyyid Çelebi tarafından verilmiştir (BS. 5/39). BK, IV/268
TOPAL BOSTAN
Haydar’ın oğludur. 1598’de Bursa subaşısı Hayran oğlu Sefer, mahkemeye getirip
“Eşkıyadır, haramzâdedir. Kadı Şeyhî Efendi huzurunda şirret, şekâvet ve yol kesiciliği sicile
yazılmıştı” demiş, şahitler de “Yol kesici, kâtil ve hırsızdır. Şer’ ile hakkından gelinmesi
sevaptır. Şirret ve şekâveti defalarla sabit olmuştur” dedikleri sicile kaydolunmuş ve subaşıya
teslim edilmiştir (BS. 351/6). BK, I/274
TOPALOĞLU Bk. İdam.
TOP ATMAK
Bursa’daki sarayda bayramlarda ve sair günlerde atılan topların 1658 senesindeki
masrafı olarak üç bin akçe sarf olunmuştur. Bu toplar Ramazan ve Kurban bayramında ve
Bursa’ya yeni kadı geldiğinde, Bursa’ya muhafız tayin olunan Kenan Paşa, Bursa’ya geldiği
zamanda ve donanma ferman olunan günlerde beş defa atılmıştır (BS. 347/21).
1682 senesi Birincikânun ayı tarihli bir kayıtta Ramazan ayı görüldüğü vakit, Ramazan
bayramının ilk günü sabah ve akşamında Kurban bayramının ilk günü sabah ve akşamında ve
Bursa’ya yeni hakim teşrif ettiği günde dörder top atılması ve bu top masrafının hassa
mukâtaa malından verilmesi meşrut idi (BS.99/321). BK, IV/268
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
TOPÇUZÂDE
Şahinoğlu Bâlî’nin oğulları Ahmed ve Mehmed’in 1490’daki şöhretleridir (BS. 8/44).
BK, IV/266
TOPRAK KADILARI
Emlâk ve arazi davalarına bakan nâiblerdir. 1574’te Alâiye’den Kıbrıs’a sürülen birçok
kimseler dağılıp bir kısmı da Bursa’ya gelmiş olduğundan bunların tutularak mal ve mülk
almışlarsa “Toprak Kadıları” marifetiyle değer bahalarıyla satılarak akçeleri kadı huzurunda
kendilerine teslim edilerek Kıbrıs’a sürülmeleri emredilmiştir (BS. 118/234). BK, IV/268
TOPUKLUZÂDE
Hacı Mürüvvet oğlu İsmail’in oğlu Hacı Kemaleddin’in soyadıdır. 1484’te
vakıfnamesini yaptırmıştır (BS. 252/132). BK, IV/266
TULUMBA HORTUMU
Bahası kapı çuhadarından alınmak üzere Bursa’daki yangın tulumbaları için serasker
kapısı mevcudundan üç yangın tulumbası hortumunun Bursa’ya gönderilmesini Bursa
mütesellimi Mehmed Efendi bildirmiş ve hortumlar alınmıştır. 1831 Temmuzunda Bursa’ya
gelmiştir (BABD. 5745). BK, IV/268
TUR ALİ BEY
Bâlî Bey’in oğludur. Bursalıdır. “Malkoçoğlu” diye meşhurdur. 1507’de Bursa’da idi.
BK, IV/269
TUR BÂLÎ
Bursalıdır. Hamza’nın oğludur. Acıca mahallesinde 1574’ten evvel ölmüştür. Vakıfları
vardır (BS. 24/118). BK, IV/266
TURBULA HATUN
Hacılar mahallesinde 1574’te sakin bir ebenin ismidir. “Benli Ebe” diye maruftu (BS.
118/193). BK, IV/266
TURHAN BEY
Paşa Yiğit’in oğludur. Bursalıdır. II. Murad ve Fatih’in ümerasındandır. Oğulları
Ahmed ve Hacı Ömer Beyler de ümeradandır. Oğlu Ömer Bey, Uzun Hasan muharebesinde
esir olmuştu. Kurtulmuş ve 1489’da Mısır harbinde kaybolmuştu (SO. III/254) Turhan Bey,
Mora’da beylerbeyliğinde bulunmuştur. İhtiyar olduğu hâlde İstanbul muhasarasına da iştirak
etmiştir. BK, IV/269
TURŞUCU MEDRESESİ
Bursa’dadır. Karabıyık Mahmud tarafından bina edilmiştir. 1548’de medrese mevcut idi
(BS. 49/10, 73/426). BK, IV/269
TURŞUCU MESCİDİ
İznik’te bir mescidin adıdır. Mahalle de bu adı almıştır. 1530’dan evvel yapılmıştır. Bu
mescid için hayır sahipleri İznik’te Erenler dağı altında bir yer ile bir kıt’a çayır, Ömerköy’ü
altında beş kıt’a tarla, şehir içinde mahallesinde üç dükkân, şehir içinde Mahmud Çelebi’nin
vakfeylediği sekiz dükkân, şehir içinde beş dükkân, şehir içinde beş dükkan arsası, mescidin
harem ciheti, Deliklikaya altında bir pâre yer, Mermerada civarında iki tarla vakfedilmiştir.
Bunların kiralar gelirleri imam, müezzin, mescidin çerağı ve hasırına sarf olunacak ve
Mahmud Çelebi’nin ruhuna günde bir cüz Kur’ân-ı Kerim okunacaktır. BK, IV/269
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
TUZ
Mudanya ile Gemlik arasında tuzlalar vardı. “1620’de Bursa’da tuzun vukiyyesi ikişer
akçeye furuht olunagelip lâkin 1620’de çok yağmur yağdığından memlahalar bozulmuş ve tuz
az olmakla vukiyyesinin üç akçeye satılmasına müsaade” edilmişti (BS. 232/197). BK,
IV/278
TUZCU BABA
“Tomrukönü” denilen tuzcuların içerisinde küçük bir türbe idi. 1331’de vefat etmişti.
1891’de buraları yanmış ve Tuzcu Baba Türbesi de harap olmuştur. Taşı, Mecnun Dede
Türbesi’ne nakledilmiştir. BK, IV/278
TUZPAZARI CAMİİ
Muntazam ve kârgir bir camidir. Minaresi vardır. Ali Bey adında birisi yaptırmıştır.
1479’dan çok evvel yaptırılmıştır. Çarşıda kendi adıyla anılmaktadır. Orhan Camii’nin 150
metre kadar kuzeyindedir. BK, IV/278
TUZPAZARI MEKTEBİ
Tuzpazarı mahallesindedir. 1845’te kârgir ve üzeri kurşun kaplı bir mektep idi.
TUZPAZARÎ Bk. Muhyiddin (Mevlânâ).
TÜFENK TAŞIMAK
Dergâh-ı âlî kullarıyla dirlik tasarruf eden timar ve zeamet sahiplerinden maada
herkesin tüfenk taşıması 1528 senesi Birinciteşrin ayında men’ edildi.
1599’da hassa cebehanesi olan beylik tüfenklerden seferde zayi ve telef olan nice tüfenk
reaya ellerine birer tarikle düşüp beylik tarafına toplanması faydalı olacağından köylerde ve
kasabalarda kimin elinde bulunursa beylik için zapt edilip cebehaneye teslim ettirilmesi
1599’da emredilmiştir (BS. 351/117).
1643’te askerlerden gayrı avcıların ve reayanın ellerinde tüfenk bulunmakla nice fesad
ve şekâvete bâis olduğundan Bursa kethüdayeri Seyyid Mustafa tarafından cem’ ve defter
ettirilmesi fermanla emredildi (BS. 261/193)
1659’da Vezir İsmail Paşa’ya yazılan bir fermanda; “Malum ola ki bundan evvel
Anadolu’ya bir defa bir vezir-i namdâr çıkarıp yaya kalemine tâbî dergâh-ı âlî yeniçerileri ve
cebecilerinden maada saruca ve sekban elinde bulunan tüfenk teftiş olunup toplanması eski
kanun iktizasından iken birkaç seneden beri bu kanun icra olunmayıp müsamaha olunmakla
herkes tüfenk sahibi olup ve gittikçe ziyadeleşip ‘celâlî’ çıkmasına sebep olmakla o kanun-ı
mukarrer üzere bu vazifeye sen tayin edildin. Allah’ın inayetiyle lâyık olduğu cezası verilen
Abaza Hasan’ın yanında olan yardımcıları ve bunların adamları ile buna tâbî olmayıp fakat
memleketi yıkmakta ve hükûmete karşı isyanı sırasında onun gibi şekavette bulunanları gerek
vezir ve mîr-i mîrân, mirlivadır, gerek molla, kadı ve müderris ve yeniçeri ve sipahi ve
müteferrika ve çavuş ve zaimdir asla tehir etmeyip durmadan her nerede bulursan ve her ne
mahalde haber alırsan önüne gelene aman vermeyi ve uzak yerde haber aldığına bölük
gönderip getirtip sipahi ve yeniçeri ocakları tarafından tayin olunan zâbıtları marifetiyle ve
mukaddema haklarında mecmu büyük alimler imzalarıyla verilen fetva-yı şerife mucibince
şer’ ile haklarından gelip bir vechile aman ve zaman vermeyesin. Akçe ve pulu ve himaye ve
rica ve gayri tarik ile kurtarırsan Peygamberizim Hz. Muhammed Mustafa’nın ruh-i şerifleri
hakkı içün sana her bir vechile aman vermeyip ben senin hakkından gelirim. Ona göre, var
kuvvetini himmetli kullarına verip memur olduğun Anadolu, Karaman, Adana, Maraş
eyaletlerinde gezdiğin yerlerde vilâyet ahâlisinden ve bu memleketlerde oturanlardan ve
bilcümle fukara ve reâyadan bir kimse sana gelip şikâyet ederse mübaşir gönderip beherhâl
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
huzurunda murafaa-i şer’ edip üzerine sabit olduktan sonra mazlumun hakkını zalimden
kurtarıp kendiye teslim edip şer’ ile hakkında lâzım geleni icra eyleyesin. Her uğradığın
kazanın kadısı ve nahiyelerde vaki olan şer’î davaları görmek için kaza dairesinin sınır ve
hududuna kadar beraber götürüp şeriat ahkâmını icra ettirtesin. Her uğradığın kasaba köy,
şehir, pazar vesair halkın toplandığı yerlerde dört tarafını muhkem teftiş ve tahkik edip
yukarıda söylenen iki taifeden maada saruca ve sekban ve atlı ve piyade ve reaya ve
sairelerin ellerinde bulanan tüfenk cinsinden ne varsa ellerinden alıp vermekte taallül
edenleri aman vermeksizin asıp, siyaset edip cümlesini topladıktan sonra bunları cebehaneye
gönderip eline verilen hatt-ı hümayun ve ferman hükümlerini yerine getirtesin, eşkıyayı
kurtarıp başını ve dinini zâyî eylemekten çekinesin” (BS. 346/52) Bu ferman Bursa’da
bulunan padişah tarafından yazılmıştır.
Bu emirden bir iki ay sonra Anadolu eyaletinde tüfenk toplamaya memur Vezir İsmail
Paşa’nın buyrultusu ile Derviş Ağa Bursa’ya gelerek Bursa’da ve köylerdeki büyük ve küçük
tüfenkler toplanmış ve asker tayfaların ellerindekilerin de defteri yapılmıştır (BS. 346/44).
BK, IV/266
TÜRÂBÎ (Seyyid)
Seyyid Osman’ın oğludur. 1507’de karısı Hacı kızı Hatice’yi boşamıştır (BS. 21/215).
BK, IV/269
TÜRBELER
Bursa öteden beri Türkiye’nin bir kültür merkezidir. Bugün de İstanbul ve Ankara’dan
sonra bu şerefi muhafaza etmektedir. Vaktiyle Bursa’da birçok ilim adamları, tasavvuf erbabı
ve yüksek komutanlar, hükümdarlar, büyük sanatkârlar ve güzel sanat erbabı ressamlar,
şairler ve hülâsa her nevi fazilet ve sanat sahibi zatlar yetişmiştir. Bunlardan ekserisinin
üzerlerine türbeler yapılmıştır. Bursa türbelerini bugünkü vaziyetlerine göre kârgir ve ahşap
olmak üzere iki kısma ayırabiliriz.
Kârgir Türbeler:
Abdal Mehmed Türbesi: Camii civarında ve mahallesindedir. Türbeyi 1441’de II.
Murad yaptırmıştır. Kitabesi vardır. Türbe bugün mamurdur.
Abdüllâtif Kudsî Türbesi: Zeynîler’dedir. Harap olmuş ise de kubbesi sağlamdır.
Molla Hüsrev’in mezarının güney batısındadır.
Ahmed Paşa Türbesi: Veliyyüddinzâde Şair Ahmed Paşa’nındır. Muradiye’de Geyikli
Medrese içersindedir. Az harap olmuştur, muntazamdır.
Azeb Bey Türbesi: Mahallesindedir. Camii yanındadır. 1450’de yapılmıştır. Tamire
muhtaçtır. II. Murad’ın komutanlarındandır.
Çelebi Sultan Mehmed Türbesi: “Yeşil Türbe” demekle maruftur. Kârgirdir. İçi ve
dışı çinilerle süslüdür. Türbenin altında bir mahzen vardır ki, ölüler oraya konmuş ve türbede
birer mezar yapılmıştır. Çelebi’nin ve kızı Selçuk Sultan’ın mezarları kıymetli çinilerle
süslenmiştir. Türbede daha birkaç kabir vardır.
Çoban Bey Türbesi: Mahallesindedir. Molla Arab civarındadır. Türbe kârgir ise de çok
harap olmuştur. 1943’e kadar bu zatın hüviyeti meçhul kalmış ise de son günlerde Osman
Gazi’nin oğlu olduğu anlaşılmıştır. Türbede daha birçok kabirler vardır.
Devlet Hatun Türbesi: Bursalıdır. Buna “Hundî Hatun Türbesi” derler. Beyaz
mermerden yapıldığı için “Ak Türbe” adı da verilmiştir. İçerisinde Yıldırım’ın karısı ve
Çelebi Sultan Mehmed’in anası Devlet Hatun medfundur. Mezarı mermerdir.
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
3. Yıldırım oğlu Süleyman Çelebi; 1380/1410 Musa Çelebi tarafından şehit edildi (BS.
26/293, 239/176, 21/58, 253/164).
4. Süleyman oğlu Orhan Çelebi; 1416-1428
5. Süleyman oğlu Musa Çelebi; Yıldırım sağ iken ölmüştür.
6. II. Bayezid’in oğlu Mehmed Çelebi; 24.3.1505’te Kite’de vefat eden Sultan
Mehmed’in cenazesi Bursa’ya getirilmiştir. Buraya gömülmüştür. Müdebbir ve muktedir idi.
(SO. I/68; BS. 23/269, 26/293, 73/137, 35/320, 34/59, 114/25, 110/79, 135/128, 19/359,
84/104).
Daha üç mezar varsa da kimlere ait olduğu anlaşılamadı. Türbe 15,30 x 14,85
genişliğindedir.
Muradiye Türbeleri: Burada on bir türbe vardır. Sırasıyla şunlardır: Dış kapıdan
girince tam karşıya ve biraz sola gelen türbe Sultan Ahmed Türbesi’dir. Buradan başlayalım:
1. Sultan Ahmed Türbesi: Bu türbenin son zamana kadar Fatih’in oğlu Sultan
Mustafa’ya ait olduğu zannediliyordu. Halbuki tedkikat, bu türbenin Sultan Mustafa’ya ait
olmadığı ve Yavuz Selim’in katlettirdikten sonra pişman olduğu biraderi Sultan Ahmed
namına yaptırıldığını meydana çıkarmıştır. 19.5.1513 tarihinde Sultan Selim tarafından
gönderilen bir fermanda Sultan Ahmed ve kardeşi Sultan Şehinşah ve Şehinşah’ın oğlu Sultan
Mehmed ve Korkut’un kabirleri üzeirine türbe yapılması ve harc edilen akçenin darphane
mahsulünden verilmesi emrolunmuştur. Silahdârlardan Abdullah oğlu Bedreddin Mahmud
Bey bina emini ve Mehmed ve Safer oğlu Ali Çelebiler de binanın masraf kâtibi tayin
olunarak Bursa’ya gönderilmişlerdir (BS.25/90). Bu türbenin mimarı, Mimar Alâeddin’dir
(BS. 25/186). Bu türbede şunlar medfundur:
a) Sultan Bayezid oğlu Sultan Ahmed; 1465/1513
b) Sultan Bayezid oğlu Şehinşah; 1460
c) Şehinşah oğlu Sultan Mehmed,
d) Sultan Ahmed’in anası ve Bayezid’in karısı Bülbül Hatun,
e) Sultan Korkut; 1469/1513
f) II. Bayezid kızı Hatice Hatun
2. II. Murad Türbesi: Yolun tam karşısına gelir. Gayet muhteşem saçaklı bir kapıdan
girildikten sonra direkler üzerine oturtulmuş açık bir kubbenin altında yalnız II. Murad’ın
kabri vardır. Kendi vasiyeti üzerine türbesinin ortası açık bırakılmıştır. Kabrinin üzerinde bir
kitabe vardır. Çok sade bir şekildedir. II. Murad, 3.2.1451 Çarşamba günü öğle vakti vefat
etmiştir.
3. Alâeddin Türbesi: II. Murad Türbesi’nin içerisinde ve doğu tarafındaki küçük bir
kapıdan girilirse burada dört kabre tesadüf edilir. Küçük kubbeli bir türbedir. Harice kapısı
yoktur.
a) II. Murad’ın oğlu Sultan Ahmed
b) II. Murad’ın oğlu Alâeddin
c) II. Murad’ın oğlu Küçük Ahmed
d) II. Murad’ın kızı Şâhzâde Hatun
4. Mustafa Sultan Türbesi: Kanunî Sultan Süleyman’ın oğludur. Anası Mah-ı Devran
Sultan’dır. 1553’te babasının gözü önünde boğdurulmuştur. Bu türbede şu zevat vardır:
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Hızır Yusuf, Hüsameddin, Hacı Yakub, Hindî Dede, Gâr-ı Aşıkân, Karaca Ahmed, Kaygılı,
Kasap Cömert, Küşterî, Molla Gürânî (Hüseyin Erzincanî), Mehmed Karamanî, Nimetullah,
Seyyid Nâsır, Seyyid Nattâ’, Sûfî Mehmed Efendi, Reyhan Paşa, Pars Bey, Tezveren,
Üçkozlar, Üftade, Tuzcu Baba, Yahşî Bey’dir. Bunların çoğu da yıkılmıştır. BK, IV/270
-U-
UBEYD BEY
Sultan Bayezid’in oğlu Sultan Mahmud’un kızı Hançerli Sultanzâdelerden Kasım
Bey’in oğludur. 8.2.1573’te Bursa’da ölmüş ve Abdal Musa’daki aile kabristanına
gömülmüştür. BK, IV/279
UBEYD EFENDİ
Nakşibendî şeyhi Hacı Ahmed Efendi’nin oğludur. Bursa’da yetişerek asrındaki
alimlerden ders almış ve kendisinin şen yaratılışı iktizasınca mûsıkîye ve hattatlığa merak
etmiş ve bu iki fenni de tahsil etmiştir. Sesi çok güzel olduğundan tekkelerde zakirlik ederdi.
Tâlik yazı yazmakta çok kudret kazanarak güzel bir hattat olmuştu. Eli çok süratli idi.
Hocazâde Abdülaziz Efendi’ye intisab ederek Anadolu’da ve Mısır’da kadılıklarda
bulunmuştur. Şeyhulislâm Bahâyî Efendi Âsitânesi’nde ömrünün son günlerini geçirerek
gümrük ve mizan-ı harir mukâtaalarından birkaç akçe yevmiye almakta idi. 31 Ağustos 1657
Çarşamba günü vefat etmiş ve Pınarbaşı’nda babasının yanına gömülmüştür. Süleyman Çelebi
mevlidini besteleyerek “Sekban”dan talim edip kıraate mezun olmuştu (G. 525). BK, IV/279
UBEYDULLAH (Mevlânâ)
Abdullah’ın oğludur. Ulemadandır. 1587’de Gördele(?) kadısı idi. “Lem’îzâde” diye
meşhurdur (BS. 170/143). BK, IV/279
UBEYDULLAH BEY
Bursa zeameti subaşısı iken 1596’da azledilmiştir. BK, IV/279
UBEYDULLAH EFENDİ
Eminiye Tekkesi bânisi Emin Efendi’nin biricik oğludur. Anası ricalden Abdülgani
Ağa’nın kızı Ümmügülsüm’dür. Babasından sonra şeyh olmuş ise de beş ay sonra İstanbul’da
6.2.1813’te taundan vefat etmiştir. Oğlu Üftade Efendi de bir gün sonra ölmüştür. Galata
Mevlevîhanesi civarında Abdülgani Ağa’nın yanına gömülmüştür. İstanbul gümrüğünden
almakta olduğu 120 akçe taamiye oğluna tevcih olunmuştur. BK, IV/279
UBEYDULLAH EFENDİ
Edirne’de kürsü vaizlerinden idi. Kendisi şeyhti. Vazifesinden hariç mucib-i fesad olur
sözler söyleyerek hükûmetin rızası hilâfına hareket ettiğinden te’dîb için 15.8.1826’da Edirne
kadısının îlâmı üzerine Bursa’nın Mihaliç kazasına nefy edilmiştir. BK, IV/279
UĞURLU SUYU
Gökdere suyundan ayrılmıştır. Çoktan beri harap kalmış ise de eşraftan Hacı Şerif
Ağa’nın delâletiyle ve su sahiplerinin yardımıyla 1890’da tamir edilmiştir. BK, IV/282
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ULUBAT GÖLÜ
Katırlı sahil silsilesi güneyindeki çöküntüden hasıl olmuştur. Buna Apolyont, Abolot,
Abilyont, Uluabad da derler. Doğudan batıya 23,4 km. ve genişliği de 10,8 km.dir. Denizden
9 m. yüksektir. Hiç bir yerinde beş metreden fazla derinliği yoktur. Bu göl Atranos çayı ile
beslenir. Bazı kıyıları kamışlı sazlarla örtülüdür. Göldeki adalardan birçok eski eserler, bazı
burçlar, sahilde rıhtım eserleri görülüyor. Muhiti üç mile yakın olan Kız Adası (Halil Bey
Adası) bir köprü ile karaya bağlıdır. BK, IV/283
ULUBAT KÖPRÜSÜ
Bu köprü tarihlerde çok meşhurdur. Burada birçok muharebeler olmuştur. Güya
Osmanlı padişahları bu köprüden geçmezlermiş. Yıldırım’ın oğulları arasında bu köprü
başında çetin savaşlar olmuştur.
1743’te Ulubat gölüne akan Kirmastı suyu üzerindeki mecralarda “Zaimoğlu” denilen
bend ve sedler vardı ki bunlar 840.000 akçe ile tamir edilmiştir (BS. 338/69)
1845’te köy önünde Apolyont gölünün ayağından Mihaliç boğazına akan nehir
üzerindeki ahşap köprü 60.750 kuruşla inşa edilmiştir.
21 Temmuz 1920 milâdî ve 8 Temmuz 1336 rumî tarihine tesadüf eden Perşembe günü
Bursa’nın Yunanlılar tarafından işgalinden bir gün evvel bu köprü millî kuvvetler tarafından
berhevâ edilmiştir. BK, IV/283
ULUBAT KÖYÜ
Apolyont köyü de derler. 1927’de 280 hanesi, 1.240 nüfusu vardı. Sahile bir köprü ile
bağlı bir küçük adanın üzerindedir. Bu köyde pek çok eserler vardır. BK, IV/283
ULUCAMİ
Yıldırım Bayezid tarafından 1394 senesinde başlattırılmış 1399 senesinde inşası hitam
bulmuştur. Yirmi kubbeli büyük bir camidir. Ortadaki kubbenin üzeri tel ile örtülmüş ve altına
bir büyük şadırvan yapılmıştır. Cami gayet ferah ve gönül açacak bir şekildedir. Bugün eski
Türk yazılarının bir müzesi gibidir. Caminin inşası hakkında birçok hikâyeler vardır.
Yıldırım, Engürüs seferine çıkmış ve “bu seferde zafer kazanırsam yirmi cami
yaptıracağım” diye ahdetmiş. Avdetinde, “yirmi kubbeli bir cami yaparsanız bu ahdiniz
yerine gelir” demişler. Bunun üzerine bu camiyi yaptırmıştır. Mimarı meçhuldür. Caminin
inşaatında Orhan Gazi’nin camisi, han ve hamamı, etrafındaki yüksek kale duvarları
taşlarından istifade edilmiştir. Cami kesme taştan muntazam bir bina iken her nedense üzeri
kalın bir kireç tabakasıyla sıvanmıştır. Bunun eski hâline getirilmesi, yani sıvaların kazınması
camiyi çok güzelleştirecektir. Caminin, ikisi yanda ve birisi de kuzey cihetinde olmak üzere
üç kapısı vardır. Bir de doğu tarafına küçük bir kapı açılmıştır ki bu da cenaze namazını
kıldırmak için imamın çıkmasına mahsustur. Bunların üzerleri sonradan birtakım tahta
çıkmalarla örtülmüştür ki, caminin görünüşünü çok çirkinleştirmiştir.
Yıldırım’ın ölümünden sonra Bursa kadısı Mehmed oğlu Hamza oğlu Mehmed Efendi
tarafından 826 Şevval evahirinde, yani 1422 senesi Birinciteşrin ayında bir vakfiye tanzim
ettirilmiş ve Ulubat hisarı ve köyünü ve bu caminin batısındaki medreseye bitişik dört tarafı
yol olan dükkânların cümlesini ve caminin kuzeyindeki dükkânları ve evleri vakfetmiştir.
Bursa Evkafı’nda bir tomar hâlinde uzun bir vakfiyesi vardır.
1494’te İstanbul’dan gönderilen akçe ile Sultan İmareti mütevellisi Bâlî Çelebi ve Kâtib
Nazîrî Çelebi’ye ödünç verilen paralar da alınarak cami tamir edilmiştir (BS. 10/258). Bu sene
caminin kuzeyindeki hamam kapısı denilen mahaldeki dükkânlar kâmilen yanmış ve yeniden
yaptırılmıştır (BS. 10/311).
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
1514’te daha o kadar şöhret kazanmamış olan Abdullah oğlu “Mimar Sinan”,
mahkemede caminin mütevellisi Sinan ile pazarlık ederek çarşı tarafına iki ve helvacı tarafına
üçbuçuk pencerenin demirlerini 9.500 akçeye tamirine mutabık kaldılar ve Mimar Sinan, altı
bin akçesini peşin aldı (BS. 19/15).
1514 Haziranında Yavuz Selim tarafından verilen bir emirde, bu camiyle Emir
Hazretleri Camii’nde En’am okuyacak 41 ilim sahibine yevmiye üçer akçe vazifelerini
kazançları helâl olan kimselerden istikraz edilip verilmesi bildirildi (BS. 26/139).
1551 senesi İkincikânun ibtidasında Ulucami vakfından yedi dükkân ile bir ekmekçi
fırını yanmış ve dokuz bin akçeyle tamir edilmiştir.
1557’de caminin harap olan yerleri 25.000 akçe ile tamir edilmiştir.
1562’de cami 10.000 akçe ile tamir edilmiştir.
1567’de caminin kurşunları, camları, pencereleri ve vakfından olan hamam ve
dükkânların su yolları 27.500 akçe ile tamir edilmiştir (BS. 110/35).
1572’de Pınarbaşı’nda Nakkaş Mehmed, aldığı işi beş ay zarfında ikmal etmek ve her
şey kendine ait olmak üzere üç bin akçeye talib olmuş ve bu parayı Hoca Şücâ oğlu Zeynî
Çelebi kendi kesesinden vermiştir (BS. 113/86).
1572 senesi İkinciteşrin ayında caminin üç kubbesi akmaya başlamış, vakfın parası
olmadığı iddia edildiğinden Sultan Mehmed vakfından bu paranın verilmesi muvafık
görülmüş ve mütevelli ile kâtibin hesaplarına bakılmaya başlanmıştır (BS. 116/37).
1573 senesinde Sultan Mehmed vakfı fazlasından Ulucami’ye hasır, kandil, mihrap
cihetine dört kâlîçe alınması için ferman gelmiştir (BS. 116/103).
1583’te vakıfları az olduğundan hasılatı masrafına kâfi gelmemeye başlamış, hasır
kandiller ve yağ bazı hayır sahipleri tarafından verildiği hâlde vakfın yirmi beş bin akçeden
fazla borcu olduğu görülmüş ve bu borcu kapamak için Kemal adındaki kadı, İkizciler ağnam
resmini kendisi toplamak şartıyla her sene bunun mahsülünden camiye yirmi bin akçe
vermeye taahhüd etmiş ise de başka bir hizmete gittiğinden işin hayli karışık ve bulaşık
kaldığı İstanbul’da padişaha arzedilmekle İkizceler ağnamından her sene yirmi bin akçenin
Ulucami mütevellisine nakden verilmesi ve caminin başkalarına muhtaç bırakılmaması
hakkında ferman gelmiştir (BS. 150/189).
1681’de Yeşil mahallesinden Mehmed oğlu Hacı Şeyhî, 2.200 esedî kuruş vakfedip
haftada beş gün ilim sahibi birisi tarafından sabah namazından sonra ders verilmesini ve
haftada beş gün tecvid kaideleri ve Kur’ân okutması için ilim sahibi birisi tarafından öğle
namazından sonra isteyenlere ders verilmesini şart eylemiştir. Bunlara senede otuz kuruş
verilecektir (BS. 357/4).
1717’de Selçuk Hatun mahallesinden ve bu vakıfların mütevellisi Şerife Rukiye Hatun,
nesih hat ile bir büyük kelâmullahı, Ulucami’de “Yeşil Vav” kurbünde vaz’ olunup kıraat ve
sevabını ceddi ve kendi akrabası ruhuna hibe olunması şartıyla vakfeylemiş ve caminin
kayyumbaşısına teslim edilmiştir (BS. 300/161).
1741’de batı tarafındaki büyük kapı üzerine yeniden sakf ve tavan bina ve ihdas ve yine
haremin doğu tarafında küçük kapısı tecdid edildi. Caminin büyük pencerelerinden birine
yeniden cam ve tel konuldu (BS. 338/36).
1724’ten evvel kurşun tamiri için Abdülmu’ti Çelebi tarafından vakfedilen paranın asıl
malı hesabı görülerek 1.500 kuruş ve murabaha 180 kuruş olduğu görülmüştür (BS. 300/168).
(Abdülmu’ti Çelebi kurşunların tamiri için 5.610 kuruş terk ve vakfetmiş ve bunun
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
murabahasıyla tamir edilmekte bulunmuştur. 1784’te 701 kuruş ve bir rub’ murabaha hasıl
olmuştur).
1741 senesi Şubatında Ulucami müezzinleri, muvakkitleri, Ramazan-ı şerifte temcid ve
salâtı müterakkib olanların oturmaları için hususi odaları olmadığından çok sıkıntı çekmekte
idiler. Hayır sahiplerinden Şeyhulislâm Abdülaziz’in, caminin kuzeyinde bina eylediği kârgir
çeşmelerin üzerine iki oda bina olunması muvafık ve bunun 120 kuruşla vücuda geleceği
anlaşıldığından Dârüssaade Ağası Beşir Ağa tarafından 120 kuruş teberru edilmiş ve ayrıca da
bir tahtânî oda inşa edilmiştir (BS. 338/36).
1743’te caminin dışarısında ihdas olunan iki muvakkit ve müezzin odaları masrafları ve
caminin maksurelerinin tamiri ve müezzin mahfilinin tamiri ve yeniden konulan dört adet
demir fanus ve kandiller için üç adet demir çarh, şadırvan ve su yoları ve caminin şark
tarafına açılan kapı üzerine sakf ve kapıları sakfları ve (Bu dünya-yı mâfihâ on iki burç
üzerine olduğu gibi cami-i şerif de on iki sütun ve yirmi kubbe üzerine olup biri ortada havuz
üzerinin kafesi ile örtüldüğünden) on dokuz kubbenin kurşunlarına cem’an 498.390 akçe sarf
edilerek tamir edilmiştir (BS. 338/69).
Mihrap kubbesi ile sağ ve soldaki kubbelerin kurşunu ve batı tarafındaki minaresinin
kurşunu 1744 senesi Martının ibtidalarında esen şiddetli lodos rüzgârından kalkmış
olduğundan 18.100 akçe ile tamir olunmuştur (BS. 338/94).
1755’te mihrabının iki tarafında Hoca İlyaszâde Hacı Mehmed Çelebi’nin vaz’ ve
yakılmasını şart eylediği iki büyük bal mumu vardı (BS. 336/35).
1757’de “bayram salâsı” vaktini ilân için atılan topun vaktini haber vermek için
beşbuçuk kuruş verilmesi öteden beri âdet olduğu (BS. 391/127).
1808 Nisanında camideki fazla kilimlerin telef ve zayi olmaması için şehrin muhtarı
(halkın seçtiği) Mehmed Bey Efendi ile Kürdzâde Hacı Mehmed Ağa, Hacı Mustafa
marifetiyle ve marifet-i şer’ ile müzayede ile satılarak yerine Uşak’tan büyük kilimler
mübayaası emredildiğinden 744 kuruş baha ile 93 kilim satılmıştır. Camide dokuz ve
kütüphanede on dokuz kilim ve 36 seccade kalmış ve bunlar da kayyumlara teslim edilmiştir
(BS. 277/1).
1732 senesi Birincikânununda minarenin külâhı, iki şadırvan ve su yolları ve yirmi
kubbede 129 cam telleri ve 14 büyük alt kat pencerelerini camları, caminin tabanına döşenen
tuğlaların tamiri, direklerdeki kûfi, celi ve sair muteber yazılar ve nakışların tamiri,
havlusunda iki büyük şadırvanın kubbeleri ve cami ittisalinde iki büyük sofaların sakfı ve
nakışlı tavanları ve camiye bitişik mektebin tamiri için 176.244 akçe sarf olunmuştur (BS.
300/94).
1801’de Müftü Abdülaziz Efendi, caminin son cemaat mahalli olmadığından iki sofa
bina eylemiş ve oraya su da getirmişti. 1801’de bunlar yanmış ve ateş de camiye sirayet
etmişti.
1814’te Nureddin Paşa zamanında cami tamir görmüş ve 1854 zelzelesinde büsbütün
harap olmuş ve altı sene harap bir hâlde kalmıştır.
1860’ta tekrar inşa edilmiş ve 1889’da garp tarafındaki dükkânlar yandığı sırada
minarenin külâhlarındaki kurşunlar erimiş ve tahtaları tutuşturmuştur. Şark tarafındaki minare
de bu sırada ateş almış ve söndürülmüştür (G. 321).
1893’te tekrar cami tamir ettirilmiştir. BK, IV/283
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ULUCAMİ MİNARELERİ
Batı tarafındaki minareyi Yıldırım Bayezid yaptırmıştır. Kitabesi varsa da sıvanmış ve
okunmak imkanı bulunamamıştır. (Şimdi bir kısmı okunmaktadır.)
Doğu tarafındaki minareyi de Yıldırım yaptırmış ise de tamam olmadan Timur harbi
başladığından yarım kalmış ve buna “Güdük Minare” denmiştir. Yavuz Selim, bu minareyi
diğeri gibi yaptırmıştır. Şengül Hamamı’nı da yaptırıp bu camiye vakfettiğini Lâmiî Çelebi
Letâifnâme’sinde bildirmektedir.
1670 senesi İkinciteşrin ayında ahşap çardağı tarafındaki (batı) minarenin külâhına
yıldırım düşmüş ve kurşunu, tahtaları ve bakır alemi yanmış ve yeniden yaptırılmıştır.
Sandıkçılarbaşı’na giden (yol üzerindeki) diğer minare (doğu) de termim olunmuş ve ikisine
31.960 akçe sarf olunmuştur (BS. 295/13).
Caminin mihrabını Abdülaziz oğlu Hacı Mehmed, abanozdan çivisiz ve geçme olarak
1399’da inşa eylemiştir. Duvarlardaki yazıları Sultan Mahmud, Mustafa Şefik, Hattat İzzet
Yesârî ve daha birçok zevat yazmışlardır. Kütüphane sonradan yapılmıştır. 3.285 kitap vardı.
Memalik-i İslâmiye’de bulunan mushafların en büyüğü burada bulunmaktadır ki, açıldığı
zaman bir metreden fazla bir mahalli kaplamaktadır.
Müezzin mahfilini 1582’de Mütevelli Nev’î Mustafa yaptırmıştır. Bundan büyük birçok
cami varsa da bunun kadar sade ve şirin bir cami yok gibidir. Bursa tarihiyle uğraşarak
hayatını bu uğurda feragatle feda eden Şemseddin Ulusoy, bu cami hakkında uzun yazılar
yazmıştır. Ve tekmil Bursalılar da her nedense bu camiyi göz bebekleri gibi muhafaza
etmekte müttefik idiler. BK, IV/287
ULUDAĞ
Anadolu’nun kuzey batısında Burşa şehrinin güney doğusunda yüksek ve tek bir dağ
olup kuzeybatıdan güneydoğuya doğru 40 km. imtidadındadır. İrtifaı 2.530 m. kadardır.
Eteklerinin aşağı kısımlarında meşe, kestane, ceviz, çınar vesair ağaçları ve güzel meralarla
pek çok ve nefis suları hâvîdir. Daha yukarıları çam ağaçlarının envaını hâvî olup dağın
nihayet tepeleri ve üstündeki yaylalar karla mesturdur. Üstünün manzarasına doyum olmaz.
İstanbul, Karadeniz, Marmara ve Çanakkale boğazı ve Sakarya vadisi buradan seyrolunabilir.
Atranos nehri güney batı eteklerini dolaşarak, o cihetten inen çayları aldığı gibi doğu
eteklerinden inen sular da İnegöl ve Gölsu vasıtasıyla Sakarya ırmağına dökülüyor. Bursa
şehri bu dağın kuzeybatı eteklerinde olup, şehrin üstünde derece derece akar soğuk suları,
mesireleri vardır. Vaktiyle bu dağda birçok kilise ve manastırlar bulunduğundan buna “Cebel-
i Ruhban”, “Keşiş Dağı”, “Olimpos” adları veriliyordu. Teselya’da ve Kıbrıs’ta da Olimpos
dağı bulunduğundan ayırt etmek için buna “Bitinya Olimpos”u derlerdi (KA. 3866).
Bu dağın Osmanlı devrinden evvelki hâlini mütalaa edebilmek için sayın Konya
mebusu ve Doktor Osman Şevki Uludağ’ın “Uludağ” adlı eserini okumak kâfidir.
Bursa’nın fethinden evvel buralarda birçok manastırlar mevcut iken fetihten sonra
bunları şeyhler ve dervişler işgal ederek zaviye şekline koymuşlardır. Bursa’daki şeyhler ve
alimler her sene yaz vaktinde Uludağ’daki sayfiye yerlerine göçerler ve orada aylarca
otururlardı. Hatta bazı medresedeki talebeler bile bu yaylaya çekilirlerdi.
Vaktiyle Bizans İmparatorları dinlenmek, istirahat etmek üzere Uludağ’a gelirler ve bir
iki ay sonra da sağlam ve dinç bir fikirle İstanbul’a dönerlerdi. Hammer’in izahına göre
Bursa’daki alimlerin birçoğu, şairlerin ekserisi, o büyük lâyemut eserleri Uludağ’ın sakin ve
serin yaylalarında yazmışlardır. Bursa tarihlerini ve Tacü’t-Tevârih’i, Kara Çelebizâde
Tarihi’ni Gülşen-i Maarif’i vs. yazanlar hep Uludağ’ın sakin yaylalarında selâmet-i fikirle
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ULU HOCA
1511’de yaşamış bir tüccardır. Şemseddin’in oğludur (BS. 23/9). Bursa kazasında bir de
“Ulu Hoca Çiftliği” vardı (BS. 252/138). BK, IV/291
ULUVİRAN KÖYÜ
İznik’tedir. Hayreddin Paşa vakfındandır. Şimdi bu köyün adı değişmiştir. BK, IV/291
ULVÎ
Adı Şah Ali’dir. Bursalıdır. II. Murad ve Fatih devri alimlerindendir. Kendisi şairdir.
Birkaç eseri varsa da tab’ edilmemiştir (OM. III/303).
II. Murad’ın mâdihlerindendir. “Heft Peyker” adlı Türkçe bir manzumesi vardır. Şiirleri
İran şuarasının eserlerini taklit gibi görünüyor (KA. 3174). Fatih asrı ortaları şairlerindendir
(SO. III/492).
Zahirî ilimleri tahsil edip âlim ve sahib-i kemâl olmuş ve şiirleri oldukça rağbet
bulmuştur. II. Murad ve Fatih Sultan Mehmed’e birçok kasideler yazıp arzeylemiş birçok
in’am ve ihsanlara nail olmuştur. İhtiyarladığı zaman İstanbul’a gitmeye kudreti
kalmadığından Bursa’dan kasideler yazıp göndermeye devam etmiştir. Şiirlerinde tasavvuf
kokusu vardır:
Can ki gussan çekmedi âlemde dil-şâd olmasın
Dil ki virâne değil aşkınla âbâd olmasın
Şâd olup her kim ki ola âzâde servin bendesi
Tâ ebed bend-i gamından hiç âzâd olmasın (ST. 66). BK, IV/291
ULVÎ (Hüseyin)
Bursalıdır. Hacı Ahmed’in oğludur. Tarihçi ve şairdir. 1711’de Rusya seferinde
bulunarak gözüyle gördüğü şeyleri “Mir’at-ı Zafer” adında güzel bir tarihçe yazmıştır. Bu
tarihin önsözünde sipahiler zümresi zâbıtı olduğunu yazıyor (OM. III/105; KA. IV/3174; ST.
491).
Arz-ı i’lâma ne hacet sûziş-i derd-i gamı
Sinede her mûy aşıka bir zebân-ı hâldir. BK, IV/292
ULVÎ (Müderris)
Bursalıdır. I. Selim’in şairlerinden ve Molla Megân’ın evlâdındandır. Müderris iken
1519’da ölmüştür. Ömrünün sonlarında müderrisliği terk ederek Nakşibendî tarikatına sülûk
edip bir köşeye çekildi. Divanı basılmamıştır. Şairdir (OM. III/304; KA. 3174). BK, IV/292
UMUR
“Eymur” veyahut “Omur”, Üçoklardan Dağhan boylarından bir zatın adıdır. Gerek
Selçuk ve gerek Osmanlılardan birçok kimseler bu ismi almıştır. Bazıları bunu “Ömer”den
alınmış zannedilmişse de doğru olmasa gerektir. Evvelâ diğer Umur’lardan bahsedelim: BK,
IV/10
UMUR
Dâye Hatun mahallesinden Karagöz’ün oğlu Mehmed’in oğludur. (1512’de) (BS.
25/183). BK, IV/10
UMUR BEY
Lala Şahin Paşa’nın oğlu Musa Bey’in oğludur. Ümeradan kibar bir zattır. 13.2.1470
tarihinde ölmüş ve Gemlik kazasının Umur Bey köyüne gömülmüştür. Bu zatın adı da köye
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ad verilmiştir. Umur Bey köyünün eski adı Kozca köyü idi. Vakfiyesi (Evaili C.evvel 857
hicrî) tarihine tesadüf eden 1453 senesi Haziranının ortalarında tanzim edilmiştir. Bu
vakfiyede “iftiharü’l-âyan ve’l-ekâbir, müstecmiu’l-meâlî ve’l-mefâhir, hâvi’l-fünûnü’l-
menâkıb ve’l-menâsir” elkablarının kullanılmasına bakılırsa, birçok iyi huyları olduğu ve
fazilet saçtığı anlaşılıyor (BS. 194/18). Koca Mehmed Çelebi, Hasan ve Yakub Çelebiler adlı
üç oğlu ve Döndü Hatun isminde bir kızı vardır. Döndü Hatun meşhur Bedreddin Pars Bey’in
kardeşi Şerefüddin Yakub Bey’in oğlu Yel Umur Bey’le evlenmekle, Yel Umur Bey’in anası
da Birinci Sultan Murad Hudâvendigâr’ın kızı Erhundî Hatun olmakla bu kadın dolayısıyla
Pars Bey ailesi Osmanlı hanedanıyla karışmıştır. Ana şeceresi şöyle:
Abdullah
Lala Şahin
Paşa
Umur Bey
Mustafa Fatma
İbrahim Mahmud
Çelebi
Sunullah Mahidevran
La’lî
Halime
Zahide
Ayşe
Fatma
Huban
Bacı Fatma
Şahdevran
Mihman
Mustafa Çelebi
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
BK, IV/18
UMUR BEY
Bedreddin Pars bey’in kardeşi Şerefüddin Yakub Bey’in oğludur. Anası, Sultan I.
Murad’ın kızı Erhundî Hatun’dur. Osman Askerî adında bir oğlu olmuştur. Karısı, Umur
Bey’in kızı Döndü Hatun’dur. Lala Şahin Paşa ve Osmanlı hanedanıyla karışmışlardır. Yakub
Bey adında diğer bir oğlu Döndü Hatun’dandır. Diğer Umur Bey’den bunu ayırmak için buna
“Yel / Yalî Umur Bey” dahi derlerdi. BK, IV/19
UMUR BEY
Aydın oğlu Mehmed Bey’in oğlu İsa Bey’in oğlu Musa Bey’in oğludur. 1403’te Aydın
oğulları hükûmetine “İkinci Umur Bey” diye hükümdar olmuştur (Dİ. 279,281). BK, IV/10
UMUR BEY
Minnet’in oğludur. 1479’da Bursa’ya gelmiş ve gitmiştir (BS. 3/228). BK, IV/10
UMUR BEY
Şeyh Paşa’nın oğludur. Karaviran köyünün 1486’da yayabaşısı idi (BS. 5/350). BK,
IV/10
UMUR BEY
Germiyanoğullarındandır (Dİ. 293,294). BK, IV/10
UMUR BEY
Asıl adı “Ulu Bey” olup, “Sarıca Paşa” diye şöhret alan zatın oğludur. Çirmen
kasabasında medfundur. Babası Sarıca Paşa da orada gömülmüştür. Zaviyesi ve Hasköy’de
hamamı, vakıf dükkânları ve Bursa’da da vakıfları vardır. 1504’te vakıfları mamurdu (BAVD.
16598; BS. 19/207) Oğlu Mustafa Bey, Mehmed Bey ve Yusuf Bey vardır (1504) (BS.
16/59). BK, IV/10
UMUR BEY (Gazi)
Aydın oğlu Mehmed Bey’in oğludur. 1348’de Aydın emiri idi (Dİ. 279,280). BK, IV/10
UMUR BEY
Osman Gazi’nin arkadaşlarından Aygud Alp’in oğlu Kara Ali Bey’in oğlu, Kara
Demirtaş Paşa’nın oğludur. Kara Demirtaş’ın Yahşi, Umur, Oruç, Ali, Mahmud Beyler
adında beş oğlu vardı ki Umur Bey ikinci oğlu oluyor.
Umur Bey, Yıldırım Bayezid’in İstanbul muhasarasına iştirak eşmiş (A. 66) ve Ankara
muharebesinde babasıyla beraber yaralanmış ve Timurlenk’e esir düşmüş, Musa Çelebi’nin
yanında bulunmuş ve Çelebi Sultan Mehmed’e pek büyük hizmetlerde bulunarak Anadolu
beylerbeyi olmuştur. Düzme Mustafa muharebesinde büyük fedakârlıklar göstermiştir. II.
Murad zamanında vezirlik rütbesini almıştı (SO. I/401; KA. II/1103). Siyasi hayatı Osmanlı
tarihlerinde yazılı olduğundan yalnız hayırseverliği bakımından bazı malûmat vereceğiz:
1. Bursa’da Akçardak denilen mevki ki, sonraları “Umur Bey mahallesi” olmuştur.
Burada bir cami ve bir de kütüphane inşa ettirmiştir. Bu tesisine yardım olmak üzere caminin
doğu-güneyinde bir hamam ve Tuzpazarı’nda bir kervansaray bina ve Ayazma’daki evleri,
bahçeleri, Aşağı Bursa altındaki bahçeler, değirmen ve mezraalar ve kâfirleriyle beraber ve
Bursa nahiyesindeki Kelesen ve Akköyleri, İnegöl nahiyesinin İsaviranı köyünde iki değirmen
ve bahçesini ve kâfirlerini ve Ankara’da Destarlı adlı köyünü ve ne kadar mezraaları varsa
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
müctehidînin tecviz edenlerinin kavline göre zükur ve inas memlüklerini camiye vakfeyledi.
İnegöl tevabiinden İsaviranı köyündeki değirmeni, üzüm bağını ve Bursa’daki Tuzpazarı
Hanı, Akçardak’daki hamamı Bursa’daki camiye ve Karahisar-ı Devle’deki hamamın
tamamını Karahisar’da bina eylediği camiye ve medrese mesalihine vakfeyledi ve Hızır oğlu
Mevlânâ Alâü’l-mille ve’d-dîn Ali’yi nazır tayin eyledi (24.4.1440) tarihlidir. Diğer bir
vakfiyesi daha vardır (BSVD. 5/158). BK, IV/11
Umur Bey’e, vezir olduğu için Umur Paşa ve Hicaz’a gittiğinden Hacı Umur Bey ve
senelerce cenklerde bulunduğundan Gazi Hacı Umur Paşa da derlerdi.
Umur Bey’in şeceresi:
Aygud Alp
Yahşi Bey Gazi Hacı Umur Paşa Oruç Bey Ali Bey Mahmud Çelebi
Mehmed Bey
Şah Hûbân
Osman Bey
Mehmed Bey
(…) Bey
Seyfuddin Bey
Mehmed
Ömer Bey
Mahmud Çelebi
Hasan Çelebi
Yusuf Çelebi
Mehmed Çelebi
Hâni Hatun
Hatice Hatun
BK, IV/18
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
hamamı, Yeniyer mezarlığı yakınındaki Ulgarlar mahallesinde yaptığı camiye vakıf olmak
üzere 1585’te yaptırmıştır. Köyde 1927’de 1.735 nüfus vardı. Bu köyden ulemadan ve ünlü
şeyhlerden Mehmed Ağazâde Ahmed Bey oğlu Ahmed Baba Efendi ve Türkiye Cumhuriyeti
başvekillerinden Celal Bayar, Doktor Osman Niyazi gibi daha birçok âlim, fen, idare adamları
yetişmiştir. Köy civarında Yazır, Balabanlar mevkileri olmasına nazaran köyün Balaban Bey
tarafından kurulduğu söylenmekte ve zannedilmektedir. Habib Ağa adında bir zatın konağı da
vardır. Köyün camisini Pars Bey bina eylemiş ve kardeşi Yakub Bey’le evlâd ve ahfadı da
birçok vakıflar bırakmıştır. Pars Bey bu köyü ve Gemlik perakendesini vakfetmiştir (BAVD.
12993, 24556) Köyün çeşmesi öteden beri vardı. 1572 senesi sonunda Umur Bey mütevellisi
Ali tarafından esaslı bir tamir görmüştür (BS. 144/95) Bu köyde yetişen Celal Bayar, başvekil
iken kendi kesesinden bu suyu demir borular içerisine almış ve sıhhî bir şekle koymuştur. BK,
IV/19
UMUR BEY MUSALLASI
“Namazgâh” denilen Işıklar yolundaki üstü açık mahalli Umur Bey vakfeylemiştir.
Buraya mermer minber ve mihrap yaptırmış ve etrafını muntazam duvarla çevirmiştir.
Eskiden bayram namazlarını şehir halkı büyük yerlerde ve hep beraber kıldıklarından, bahar
ve yaz aylarına tesadüf eden bayram namazları burada kılınırdı. Ayrıca, yağmur yağmadığı ve
kuraklık olduğu zaman da halk buraya toplanarak bir arada dua ederlerdi. BK, IV/17
UMUR BEY TÜRBESİ
Dört mermer direk üzerine kondurulmuş ve etrafı açık bir türbedir. Türbe, caminin
güney tarafındadır. Taşın dış kitabesi Arapça “el-Mü’mûnûne lâ-yemûtüne, bel yunkalûne min
dâri’l-fenâi ilâ dâri’l-bekâ / ed-Dünya evvelühâ bükâün ve evsatuha anâün ve âhiruha fenâün
/ ed-Dünya mezraatü’l-âhire / Lev beka sakinühâ ma-harabet mesâkinuhâ. Fe in künte mâ
tedrî mebne’/ l-mevtü fa’lem bi-enneke lâ tebkî ilâ âhiri’d-dehri. Ruviye enne Davud
aleyhisselâm rae alâ re’si kabrin”
Tercümesi: Müminler ölmezler, belki dâr-ı fenadan dâr-ı bekaya nakledilirler.
Dünyanın ibtidası ağlamak, ortası mihnet ve meşakkat, sonu yok olmaktır. Dünya ahiretin
çiftliğidir. Eğer dünyanın halkı ölmeselerdi yerleri, yurtları harap olmazdı. Eğer ölümün ne
zaman geleceğini bilmezsen, şunu bilmiş ol ki, sen dünyanın sonuna kadar kalamazsın.
Rivayet edilmiştir ki, Davud Aleyhisselâm bir mezarın başında şunları gördü:
Baş taşının iç kitabesi; “Mektûbun fîhi melektü elfe senetin ve fetahtü elfe medînetin ve
hezemtü elfe ceyşin ve iftezahtü elfe bikrin sümme sırtü ma rae”
Tercümesi: Şöyle yazıldığını: Bin sene saltanat sürdüm, bin memleket fethettim, bin
orduyu hezimete uğrattım, bin bakire kızı bozdum, sonra gördüğün neticeye vardım.
“Raeytü’d-dehre muhtelifen yüdevviru la huznen yedûmü ve la sürûren”
Birinci beytin tercümesi: Gördüm ki, zaman karışık dönüyor; ne keder devam ediyor, ne
sevinç.
Ayak taşının iç kitabesi:
“Şeyyedet bihe’l-mülûkü kusûran femâ bakıye’l-mülûku vele’l-kusur”
İkinci beytin tercümesi: Dünyada birtakım padişahlar saraylar yapmışlar. Neticede ne
padişahlar kalmış, ne de saraylar.
Ayak taşının dış kitabesi: “Eizzetü zü’l-ihsâni Umur Bey bin Timurtaş Bey saka’llâhu
serahu bi’r-rahmeti ve’r-rıdvâni ve kesâhü hılele’l-magfireti ve’l-gufrani kad tüvüffiye
hicrete’n-nebiyyi aleyhisselâm fî evâil-i şehri Zilkade senetü hamsin ve tis’ine ve semâni
mie”.
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Tercümesi: İhsan sahibi azizlerden Timurtaş Bey oğlu Umur Bey, -Cenab-ı Hak onun
toprağını rahmet ve rızasıyla sulasın ve ona mağfiret ve gufran libaslarını giydirsin-
Peygamberimizin hicretinden 865. yılında Zilkadenin ibtidalarında vefat etmiştir (VD. Halim
Baki Kunter, c. II, s.445). BK, IV/15
UMUR ÇELEBİ
İzniklidir. İznik’in Sermahfel mahallesindeki “Kabak Çiçeği” denilen evini ve
“Haznedar” denilen diğer menzili ve iki evin arasındaki bahçesini ve bir çini kârhanesini ve
bir ekmekçi dükkânı ve on bin nakit akçesini hayır işlerine vakfeylediği 1530’da yazılan İznik
vakıfları defterinde 317 sahifede yazılıdır. Bu defter Başvekâlet’te Kâmil Kepecioğlu tasnifi
arasındadır. BK, IV/10
UN
İstanbul’daki sarayların unu Bursa’dan gönderiliyordu. 1587 senesi Birincikânun ayında
gönderilen bir emirde İstanbul’a gönderilen un az geldiğinden simitçibaşı hassa harc emini ve
kadırga reislerinden hangisinin ihmalinden ileri geldiğini Bursa kadısının bizzat un ambarına
varıp un miktarını yoklama etmesi emredilmiştir (BS. 173/165).
1622’de nefs-i nefîs-i hümayun için irsali lâzım gelen hassa unun sevki emredilmiştir
(BS. 236/172). BK, IV/294
URGAN BEY
Bursalı Bolkoç Bey’in babasıdır. 1561’de Bursa’da idi (BS. 92/37). BK, IV/294
UZGUR
Kirmastı’da bir köyün adıdır. Adı şimdi değişmiştir. Uzgur, İsa Bey’in babasıdır. İsa
Bey’in Kirmastı’da 1572’den evvel vakıfları vardı. Evlâda meşruttur. BK, IV/296
UZGUROĞLU
Mihaliç’te mescidi ve zaviyesi vardır. Bk. İsa Bey. BK, IV/49
UZUN AYNÎ Bk. Emir Fatması.
UZUNÇARŞI
Orhan Camii kurbündedir. BK, IV/296
-Ü-
ÜÇ BIÇAKLI
Ali oğlu Hüsam’ın şöhretidir. 1491’de Bursa’da bulunuyordu ve sağdı (BS. 5/385). BK,
IV/280
ÜÇ GÖZLÜ
1507 senesinde vefat etmiştir. İskender Bey’in babasıdır (BS. 21/121). BK, IV/280
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ÜÇKOZLAR TEKKESİ
Buna “Mehmed Safiyyüddin Zaviyesi” de derler. Üçkozlar denilen mahaldeki Molla
Fenarî cihetinde ve Kuzguncuk mahallesinin üstündedir. Zeynüddin Hafî hulefasından
Abdullâtif Kudsî ile birlikte Safiyyüddin, Açıkbaş Mehmed, Ali Efendiler adında üç kardeş
gelmişler ve Abdüllâtif, Zeynîler’de ve bu üç kardeş de Üçkozlar mevkiinde birer tekke
yapmışlardır. Bu tekkeyi sonradan Muhyiddin Efendi büyütmüştür. 1819 senesinde Sadrazam
Halil Hamid Paşa’nın oğlu Bursa valisi Nurullah Mehmed Paşa’nın hazinedarbaşısı Mustafa
Paşa tarafından türbe ve tekke yeniden inşa edilmiştir. Buna “Abdurrahman Efendi Tekkesi”
de denilmektedir. Güldeste, bâniyi Muhyiddin Efendi göstermektedir. Üçkozlar denilmesine
sebep, üç ceviz ağacı bulunmasındandır. Gitgide Üç Kuzular olmuştur. Muhyiddin Efendi,
Safiyyüddin Efendi’nin damadıdır. 1680’de ölmüştür. Eserleri basılmamıştır.
1849 senesi Eylülün ibtidalarında tekke harap olduğundan tevhidhanesi ittisalindeki
kadınlar ibadethanesi ve dört odanın döşemeleri ve kiremitleri 4.416,5 kuruşla tamir edilmiştir
(BS. 304/15). BK, IV/280
ÜÇ KOZLAR TÜRBESİ
Ahşaptır. Muhyî Efendizâde Abdi, oğlu Mehmed Efendi ve bunun oğlu Abdurrahim
Efendiler medfundur. BK, IV/280
ÜFTADE (Mehmed Muhyiddin Efendi)
Bursa’nın âb-ı rûy-ı irfânıdır. 1489’da Arablar mahallesinde doğmuştur. Babası
Mehmed, Manyas’tan gelmiştir (BS. 150/11). Babasını icbarıyla ‘kazzaz’ olmuş, bir taraftan
ilim ve kemâl tahsil etmiştir. Babasının ölümünden sonra ibadetle ve taatle bî-karar olmuş ve
Selçuk Hatun mahallesinde mazannadan Muslihuddin adındaki bir ihtiyarın hayırlı dualarını
almıştır. Muk’ad Hızır Dede’ye sekiz sene hizmet etmiş ve ölümünden sonra keşfe mazhar
olmuştur. 1580 senesinde 93 yaşında vefat etmiştir. Ölümünde vasiyeti üzere küçük oğlu
Mehmed Efendi şeyh olmuş ve büyük oğlu Mustafa Efendi küçük kardeşinden inabet almıştır.
1550’de “Üftade” mahlasını almıştır. Ulucami ve Doğan Bey Mescidi’nde müezzin ve
imam iken hizmetine mukabil bir iki akçe tayin edilmiş, vazifeyi aldığı gece rüyasında
‘mertebenden üftade oldun’ hitabına mazhar olması üzerine terk-i vazife etmiş ve bu mahlası
almıştır.
Kendi kesesinden Üftade Camii ve Tekkesi’ni bina etmiştir. Bu tekkede gelenleri doğru
yola sevk etmekle ömrünü geçirmiş ve Cuma günlerinde Emir Sultan’da hatiblik yapmıştır.
Halvetiye tarikatını inkişaf ettirmiştir. Bir hutbe mecmuasıyla divançesi vardır. Kendisi
hem âlim ve hem de şairdir (OM. I/21).
Ehl-i irfân dediler sen çıkmayınca aradan
Bilemezsin kimdir kendüyi pinhan eyleyen
Sen çıkınca aradan
Kalır seni Yaradan BK, IV/281
Şeceresi şöyledir:
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Mehmed
Mehmed Hayreddin
Efendi Çelebi
Ahmed Hasib
Efendi
Rukiye Hanım
(Kocası Pîrkadızade Mehmed Bey)
Burhaneddin
Efendi
Üftade
Efendi
Muhtar Efendi
(Son şeyhtir)
BK, IV/281
ÜFTADE CAMİİ
Yerkapı mahallesi civarındadır. Üftade Hazretleri tarafından 1572’de yaptırılmıştır.
Kubbesi ahşap ve kurşun örtülüdür. Zarif bir minaresi vardır.
1687’de şeyhulislâmlardan Ali Efendi 800 şerifî altun vakfeylemiş ve Müderris Ebu
Meâlîzâde İbrahim Efendi’yi mütevelli tayin etmiştir (BS. 363/8).
1770’te Kutub İbrahim Efendi, camiyi yeniden inşa ve türbeyi tamir ettirmiştir.
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
1841’de caminin harimindeki köşk tamir edilmiş, 1843’te vali olan Rıza Paşa da cami
ve türbeyi mükemmelen tamir ettirmiştir.
1845’te Bursa’yı ziyaret eden Sultan Abdülmecid türbeye bir Kâbe örtüsü göndermiştir.
1859’da zelzeleden yıkılan cami ve türbe tekrar tamir edilmiştir.
1866’da cami ve türbe vezir Rıza Paşa tarafından yeniden tamir ve inşa edilmiştir. Bu
Rıza Paşa, mecalis-i âliyeye memur eski seraskerlerden Hasan Rıza Paşa’dır. Bu cami ve
türbe için pek çok para vakfetmiş ve senede 10.000 kuruş gönderilmesini şart eylemiştir
(BAVD. 16401). BK, IV/281
ÜFTADE EFENDİ
Eminiye Tekkesi bânisi Emin Efendi’nin oğlu Ubeydullah Efendi’nin oğludur. Pek
küçük iken babasıyla İstanbul’a gitmiş, 1813’te babası, ertesi gün de kendisi vefat etmiştir.
Galata Mevlevîhanesi yakınındaki kabristana gömülmüştür. BK, IV/282
ÜMMÎ HATUN
1567’de Umur Bey Camii müezzinine bir ev vakfetmiştir (BS. 110/75). BK, IV/292
ÜMMÎ SİNAN
Bursalıdır. Şairdir. 1551’de ölmüştür. İstanbul’daki Ümmî Sinan ile karıştırılmamalıdır.
BK, IV/293
ÜMMÜHANÎ HATUN
Bursalı Ahmed Bey’in kızıdır. Tekke mahallesinden Kara Velizâde Mehmed Bey’in
karısı iken kocası ölmüş ve Hamza Beyzâdelerden Bekir Bey’in oğlu ümeradan Osman
Bey’le 1622’de evlenmiştir (BS. 244/105). Mehmed Bey’den Veli Bey adında bir oğlu
olmuştur. BK, IV/292
ÜMMÜGÜLSÜM
Mahmud’un kızıdır. Kadı Ömer Efendi’nin karısıdır. Tekke mahallesinde 1618 senesi
Eylülünde evinde katledilmiştir. Oğlu, Mustafa oğlu Mehmed Çelebi’yi, Nalband oğlu
Mehmed’i ihzâr ve her biri müvâcehesinde davasını takdir edip bir âhar diyarda iken Mehmed
hevâsına tâbî birkaç eşkıya ile geçe evi basıp Ümmügülsüm’ü ve cariyesi Mülâyim’i katledip
evde mevcut yirmi beş bin akçelik emval ve erzakı yağma ettiklerini söylemiş ve Mehmed de
“fi’l-vaki’ bundan evvel Kasab Yusuf, Aynî oğlu Mustafa ve Kel Hüseyin, Acem Yusuf ve
Tuğcu Yusuf ve isimleri malum olmayan iki Mihaliçli ile ittifak edip mezbur Yusuf,
Ümmügülsüm ile evvelce muamelesi olup mersum Kel Hüseyin’e haber iletip götürmekle bir
gece yarısında eve varıp beni sokak başında bekçi koyup mezbur içeri girip Ümmügülsüm ve
Mülâyim’i katledip alınması mümkün emvali ve erzakı aldıktan sonra bana dört yüz akçe
verdiler. Esbabları Mihaliçliler alıp götürdüler” diye itiraf etmiştir (BS. 332/59). BK, IV/293
ÜMMÜGÜLSÜM
Bursalıdır. İstanbul’da Ka’riye-i Ali Paşa-yı Atik mahallesinden Mustafa oğlu
Ahmed’in evine gidip kendisine ecnebi olan ermeni Kevork ile beraber tutulduğundan
Bursa’ya nefy edilmiş ve 1754’te Bursa’ya gelmiştir (BS. 280/132). BK, IV/293
ÜMMÜGÜLSÜM
Abdullah oğlu İbrahim’in kızıdı. 1764 senesi Eylülünde Cami-i Kale mahallesinde katl
olunmuştur. Kocası Ömer oğlu Süleyman Beşe’dir. Katlinde Bursa’da değildi. Anası İvaz kızı
Kezban’dır. Seyyid Süleyman, Şerife Zeyneb, Şerife Afîfe adında üç evlâdı ve 44.054 akçe
muhallefatı kalmıştır (BS. 397/97). BK, IV/293
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ÜMMÜGÜLSÜM
Eminiye Tekkesi şeyhi Mehmed Emin Efendi’nin kızıdır. Mevlevî şeyhi Nizameddin
Efendi ile evlenmiş ve son Mevlevî şeyhi Şemseddin Mehmed Efendi dünyaya gelmiştir. BK,
IV/293
ÜMMÜGÜLSÜM HANIM
Ricalden Abdülgani Ağa’nın kızıdır. Bursa Eminiye Tekkesi banisi Emin Efendi ile
teehhül eylemiştir. Abdullah, Safiye, Necibe adında üç evlâdı olmuştur. 1818’de Hicaz
dönüşünde Kurtkulağı menzilinde ölmüştür. BK, IV/293
ÜMMÜGÜLSÜM HATUN
Mahmud’un kızıdır. Mustafa Bey oğlu Mehmed Çavuş’un karısıdır. 1588’de Bursa’da
oturmakta idi. Bursalıdır (BS. 172/23). BK, IV/293
ÜRYÂNÎ FÂZIL ALİ EFENDİ
İzmit’te Lokmanlar köyünden Abdurrahim Efendi’nin oğludur. Bağdad’da tahsilini
yapmış, Bursa’da Sultanî Medresesi’ne müderris olmuş, 1700’de vefat etmiş ve Pınarbaşı’na
gömülmüştür. Âlim ve fazıl ve aklî fenlerde mahir bir pîr idi (SO. III/523). Bu aileye ait
siciller; 290/86, 300/116’dir. Sülâlesinden pek çok alimler yetişmiştir.
Şeceresi şöyledir:
Abdurrahim
Efendi
BK, IV/294
ÜRYÂNÎZÂDE MEHMED EFENDİ
Bursa’da reisü’l-müderrisîn iken 1750’de ölmüş ve Pınarbaşı’nda babasının yanına
gömülmüştür (SO. III/593). BK, IV/294
ÜSTAD AHMED
Murad’ın oğludur. Bursalıdır. Senelerce mimarlık yapmıştır (1560). BK, I/68
ÜSTAD ALİ
Bursa’daki selâtin camilerinin kurşuncubaşısı olan Mustafa nâehil olduğundan
İstanbul’daki hassa mimarbaşısı Kasım Ağa (“Koca Kasım Ağa” namıyla maruftur.
Köprülülerin sadarete geçmeleri bunun tavsiyesiyle olmuştur. İstanbul’da “Yeni Cami”yi
yapan mimardır. 1659’da ölmüştür.) tarafından yerine tayin edilmiştir (BS. 268/54). Bursa
mimarbaşısı Ahmed Dede de 1650’de ref’ edilerek vazifesi buna tevcih edilmiştir. Yani
Bursa’da neccar (dülger, marangoz, doğramacı), taş tıraş eden, kereste satan ve sair binaya
müteallık ustaların üzerine mimar tayin edilmiştir (BS. 329/96). BK, I/143
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ÜVEYS (Hacı)
Abdullah’ın oğludur. Kadifeci iken 1513’te Bursa’da Abdurrahman mahallesinde
ölmüştür (BS. 25/154). BK, IV/295
ÜVEYS (Mevlânâ)
Bahşayiş’in oğludur. 1479 senesi Ağustos ibtidasında Ulucami mütevellisi idi.
Zamanında yapılan Fatih’in oğlu Mustafa’nın türbesi için Ulucami kurşunundan satmış ve
bilâhare parasını tamamen geri almıştır (BS. 3/144). BK, IV/295
ÜVESY BEY
Mahmud Bey’in oğludur. Zuamâdandır. Oğlu Cafer Çelebi vardır. Uzun müddet
yaşamıştır. 22.4.1573 tarihinde “kıyamette sadakalarının gölgesi altında gölgelenen sadık ve
dindar adamlar ve hayır sahibi olanların arasına dâhil olmak murad eylediğinden”
Kirişçikızı mahallesindeki iki evini ve Bedreddinoğlu mahallesinde birbirine mülâsık dokuz
hücreyi vakfedip hasılatını Manavgat kazasının Erme köyünde bina eylediği mektebin
mühimmatına sarfını şart eylemiştir (BS. 26/80). BK, IV/296
ÜVEYS ÇELEBİ
Bursalıdır. Mustafa’nın oğludur. Filboz mahallesinde 27.2.1514’te ölmüştür. Kızları
Zeyneb, Ayşe, Fatma ile 14.068 akçe muhallefatı kalmıştır. BK, IV/296
ÜVEYS ÇELEBİ (Mevlânâ)
Mehmed’in oğludur. 1500’de ölmüştür. Oğlu Mehmed ve kızaları Sittîşah ve
Hanımşah’tır. Karısı Mevlânâ Muslihuddin’in kızı Zâde’dir (BS. 17/218; 223). BK, IV/295
ÜZEYİR BEY
Yenişehir’deki Kızılca köyünün başka bir adıdır. Şimdi köyün adı Kızıl olmuştur.
1927’de köyün 63 evi ve 270 nüfusu vardı. Vaktiyle bu köyü Hızır Bey satın alıp sonra
oğulları ümeradan Vezir Mehmed Paşa’ya ve kardeşi ümeradan Kasım Bey’e intikal etmiş ve
mülkiyet üzere mutasarrıf imişler. Sonra köyün iki tarafında Dinboz, Kazlıca derbentlerini
muhafaza etmek şartıyla avârız-ı divaniyye ve tekâlif-i örfiyyeden muaf tutulmuşlardır. BK,
IV/296
ÜZEYİR EFENDİ
Bursalı Şeyh Safiyyüddin Efendi’nin oğludur. 1508’de doğmuş ve birçok alimlerden
tahsilini ikmalden sonra Allah’ın aşkının cezbesine tutularak babasının tarikatı olan Zeyniye
tarikatına girmiş ve kemâle ermiştir. Kardeşlerinden sonra zaviyedar olmuş ve 1582’de
ölmüştür. Âlim ve fazıl bir zat idi (ŞN. I/103). BK, IV/296
-V-
VÂDÎ EFENDİ
Bursalıdır. Asıl adı Mehmed Çelebi’dir. Şeyhulislâm Esad Efendi’den tahsil görmüş ve
terk-i tahsil ile Bursa’da kısmet mahkemesine kâtip olarak karnını doyurmaya başlamış iken
3.4.1649 Cuma gecesi ölerek Şerefüddin Paşa Camii’ne gömülmüştür. Su ve ateşi, marifet ve
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
belâheti, nezaket ile hamakati bir yere toplamış ve Bursa’nın Hoca Nasreddin’i olmuştur.
İşitilmemiş nâdirâtı vardır.
Zariflerden birisi kendisine; “Acem Şahı için bir kaside yazarsanız çok ihsan alırsınız”
demiş, bu da kasideyi yazmış ve göndermiş ve “İran uzaktır” diye çok bekletmişlerdir. Sonra;
“Şah sana bir büyük fil hediye etti, yolda, geliyor” demiş. Vâdî buna kanarak evinin kapısını
ve ahırını fil alabilecek bir hâle koymak için çok masraf etmiştir. Nihayet; “Fil yolda öldü”
diye birçok mersiyeler yazdırmışlardır. Şairdi (G. 515; SO. IV/609) Müretteb divanı vardır
(OM. II/479). BK, IV/298
VAHÎD ÇELEBİ
Sofyalıdır. İstanbul’da büyümüştür. Asıl adı Mehmed’dir. Çok güzel söz söylerdi.
Maksem Camii’ne imam ve Selimzâde Camii’ne hatib ve Bab Mahkemesi’ne de kâtip
olmuştur. Güzel yazısı ve düzgün ifadesi sebebiyle akranlarına fâik oldu. 1683’te ölmüş ve
Pınarbaşı’nda Üftade yoluna gömülmüştür. Mahlası “Resmî” idi. Şâir ve hattattır. Şiirde şûh
ve tatlı bir ifadesi vardır (G. 517; OM. II/480). BK, IV/297
VÂHİDÎ
İsmi Abdülvâhid’dir. Kara Davud Efendi oğlu Süleyman Çelebi’nin oğludur. 1594’te
Bursa kadısı Nazırzâde Mehmed Efendi’nin dânişmendi olmuştur. Zeyniye şeyhi Abdülaziz
Efendi’den inabet almıştır. Vefatında ceddi Davud Efendi Mescidi’ne gömülmüştür. Şairdir
(G. 517). BK, IV/297
VAHYÎ
İzniklidir. Kadılıklarda bulunmuştur. 1521’den biraz evvel ölmüştür. Güzel söz söyler,
arif, fazilet sahibi bir şairdi:
Eksik olmaz gönlümün bahsi ten-i sad-çâk ile
Fi’l-mesel bir tıfla benzer dâim oynar hâk ile
Mihr-i âlem ruhlarından aldı çün bir zerre tâb
Haşre dek yanar çerağındır söyünmez âfitâb (LT. 358). BK, IV/297
VAHYÎZÂDE ŞEYH EBU ABDULLAH MEHMED
İzniklidir. Ahmed’in oğludur. Ârif ve fazıl bir zat idi. Tahsilini bitirdikten sonra
İstanbul’a giderek tahsilini ikmal etmiş ve ömrünün son günlerinde Üsküdar’da Atik Valide
Darülhadisi’nde muhaddis ve camisinde vaiz olmuştur. 1609’da vefat edip bu caminin
mihrabı önüne defnolunmuştur. İznikli Ali Bey’in akrabasındandır. 78 sene yaşamıştır.
Nureddinzâde’nin halifesidir. İlim ve irfan deniziydi. Birçok telîfatı vardır. Kendisi şairdir
(ŞNZ. 410; OM. I/182). BK, IV/297
VAHYÜDDİN EFENDİ
Koca Mehmed Paşa’nın oğlu Sadrazam Mahmud Paşa’nın oğlu Süleyman Çelebi’nin
oğlu Osman Çelebi’nin oğludur. Mahmud Paşa’nın karısı Çelebi Sultan Mehmed kızı Selçuk
Hatun’un kızı Hatice İsfendiyar Hatun olduğundan ana cihetinden Osmanlı hanedanına ve
İsfendiyar ailesine mensuptur. 1630’da şeyh idi (BS. 246/21). BK, IV/297
VAHYÜDDİN EFENDİ
Moralı Tekkesi şeyhi Bedreddin Ahmed Efendi’nin oğludur. Babasının yerine şeyh
olmuş ise de üç sene sonra 1871’de ölmüştür. BK, IV/297
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
VAİZİYE MEDRESESİ
Şimdiki Müftülük dairesinin arka tarafındadır. Yani Ulucami’nin batı tarafındadır.
Yıldırım Bayezid bina eylemiştir. Bu medreseye bitişik dükkânlar ile bu civardaki evleri ve
Ulubat Hisarı’nı ve köyünü, 1495 senesi Ağustos ayının sonlarında yaptığı vakfiye ile
vakfeylemiştir (BS. 222/91). BK, IV/299
VAİZ KAPÂYÎ
Mehmed Efendi’nin şöhretidir. Celvetî tarikatından ve Bursa şeyhlerinden olup 1722’de
120 yaşında olduğu hâlde Bursa’da ölmüştür (BS. 4/219). BK, IV/299
VAKIFLAR
Bursa’da pek çok hayır sahipleri yetişmiştir. Bunlar varlarını yoklarını hayır işlerine
tahsis eylemişlerdir. A (Avârız), M (Cami imamına), T (Taamiye), Ş (Şem’, yani muma), V
(Münasib hayrata) vakfeylemişlerdir ki, şu listede bu remizleri kullanacağız:
VAKFIN Mahallesi
ADI CİNSİ
-A-
Atpazarı M, A
Ahi Şemseddin V
Altıparmak A, T
Ahmed Bey M, A
Abdal Mehmed M, A
Akçeli Ebubekir Muallimhanesi V
Alacahırka M, A
Rum Ahmed Değirmeni V
Ahmed Dâî M, A, Ş
Akköprü V
Alacamescid M, A
İklimşah V
Ahmed Bey Muallimhanesi V
Derviş Ahmed Değirmeni V
Abdal Çelebi Su Demirtaş Mah.
Ambarcı Mehmed Çelebi
Alacacı ve Bürüncükçü Esnafı V
Şerife Ayşe Hatun V
Âmine Hatun V Kara Şeyh Mah.
Ali Şemseddin V
Altıntaşlızâde Karısı Şerife V
Abdurrahim Çelebi (Tarhanazâde) V
Kara Ali Paşa M, V
Âbide Hatun V
Pîr Ahmed Çelebi Mektebi V Dâye Hatun Mah.
Hacı Abbas Su Süzenkefen Mah.
Pîr Ahmed Çelebi Mektebi V Abdal Mah.
Alboyacı Esnafı V
Alâeddin Bey Mahallesi A
Alişir Su
Arab Hacı Su
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Küçük Demirtaş T
Demirtaş Mahallesi Su, Ş
Demirci Esnafı V
Dikici Esnafı V
Devlengeç Suyu V
Davudkadı M
Defterdar V
Devlet Hatun Kirişçikızı Mahallesi V
Dede Efendi V
Davud Efendi V
Darphane A
-E-
Eskici Esnafı T
Erhundî Hatun V
Eflatunzâde V
Eşrefîler M, A, T
Elvan Bey M, A
Ebu İshak M
Efdalzâde (Küçük) V
Elaldı Hatun V
Esediye Medresesi V
Ertuğrulzâde Hatib
Ebî Şahme Mustafa V
Enbiyaoğlu M, A
Ebu Meâlî Efendi V
Emin Ağa V
-F-
Fındıklı Suyu V
Fincanlı Hacı Ömer V
Fatma (Kazzaz Camii, Kaygan’da) V
Fazlullah Paşa M, A
Naime Hatun ve Hacı Mehmed V
Filboz A
Fatma Hatun (Debbağlar Mahallesinde) V
-G-
Gülruh Sultan V
-H-
Hekimşah Su
Hacılar Mahallesi (ve mühimmatı) M, A, T
Hasan Çelebi/Kaftancı (Hacılar V
Mahallesinde
Hasan Çelebi, Fazlullah Mahallesinde V
Hasan Paşa Medresesi M, A
Hasan Çelebi V Ahmedbey Mah.
Habiboğlu M, A
Helvayîoğlu M, A
Hacı Hurrem V
Hoca Hasan Vidilli A, V
Hasan Efendi Camii V
Hasan Koca Su, V
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Kavukçu Esnafı V
Karaköylü M, A
Kademeri M
Karamanîzâde Mehmed Çelebi V
Kurtoğlu M, A
Karakâdî M
Kayganoğlu, mühimmat A
Kanber Müezzin M, A
Kazzazoğlu M, A, T
Kazzaz Esnafı V
Kalaycılar V
Kuyumcular Esnafı V
Koca Nâib A
Kavaklı M, A
Karamazak A
Koçaş Hacı Mustafa V
Karaabalı V
Kasap Süle V
Kazasker Efendi V
Koca Efendi ve Salih Efendi V
Katır Mahmud V
Karaağaç Mahallesi M, A
Kara İnebey (Küçük) V
Kasap Hasan M, A
Kavaflar V Kaygan
Kaplıcalı Mustafa Çelebi V
Karıştıran Süleyman Paşa V
Kazganîzâde V, Ş
Kale-i Umur Bey Mahallesi A
Kulagî ve Kulak Mustafa V
Kirişçikızı M, A
Kösec Hacı Mehmed V
Keçeciler V
Kizler mahallesi M, A
Kürekçi Mustafa Çelebi V
Kemal Bey V
Köseler M, A
Kösec Hacı Mehmed V
Keresteci Esnafı V
Kerime Hatun V
Kökçüler Esnafı V
-L-
Lutfullah Efendi V
Lâmiî Çelebi V
Hoca Laçin V
-M-
Hacı Mehmed (Belgradlı) V
Hacı Mehmed Ağa (Çavuş) Mevlid
Mesud Makramevî Mahallesi A
Meydancık M, A
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Mantıcı M, A
Mehmed (Hacı) V
Mecnun Dede Zaviyesi M, A
Muhyiddin (Gedizli) V
Murad-ı Sânî Mahallesi A
Malatyalı Mehmed Çelebi V
Manastır Mahallesi A
Mizanoğlu Mahallesi M, A
Maksem Mahallesi, Müezzin M, A
Mâh-ı Devran Hatun V
Mizanî Ömer Ağa V
Mücellidî Mahallesi M
Muîdzâde Âbide Hatun V
Muhyiddin Bey V
Molla Gürânî Mahallesi A
Mükrime Hatun V
Mehmed (Hacı Kefeli) V
Hoca Menteş Mahallesi M, A
Molla-yı Cedid V
Mehmed Karamanî V Zeynîlerde
Mutyablar (Mutaflar) V
Molal Arab A, T
Hoca Mehmed Karamanî M, A
Hacı Ağa V Manastır Mah.
Mehmed karısı Mevlid Yunus Hoca Mah.
Mutyab Hacı Mehmed V
Menteşzâde Mehmed Efendi V
Şeşbeşzâde Hacı Mehmed Efendi V
-N-
Nasreddin Paşa V
Nimetullah Efendi V
Nalbandoğlu mahallesi M, A
Namazgâh mahallesi M, A
Nakkaş Ali Mahallesi ve tamir A
Nalcı Esnafı V
Nalband Esnafı V
Nasuhzâde Zaviyesi V
-O-
Orhan Mahallesi A
Oluksuyu V
Hacı Ömer karısı İhsan V
Osman Efendi P
-P-
Peştemalcı Esnafı V
Postalcı Esnafı V
Pembe Emir V
Hacı Piyale V
Pazarcı Hacı Pîrî V
Pîr Ahmed Çelebi Mektebi V Dâye Hatun
-R-
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Hacı Ramazan V
Ronkuş oğlu Hayreddin V
Raziye Hatun V
Hacı Receb V
Rukiye Hatun (dersiye) V
Reyhan Paşa Su, M, A
Rukiye Hatun V Alişar köyü
Rabia Hatun (Kalecamii’ne) Ş
Rüstem Hoca V
-S-
Satı Fakih M, A, T
Hacı Seyfeddin M, A, T
Hacı Sevinç M, A
Simitçi M, A
Hacı Sefer Odaları V
Hacı Sevindik M
Seyyidler M, A, T
Semerci Esnafı V
Hoca Sinan V
Sipahi Pazarı Esnafı V
Sarayoğlu Camii mühimmatı V
Sarayoğlu A
Süzenkefen M, A
Selçuk Hatun M, A
Sipahizâde V
Sivasîler M, A
Hoca Sinan (Muğlalı) V
Sakine Hatun V
Hacı Süleyman V, Hatib Hoca Ali Mah.
Hacı Süleyman Ağazâde V Dâye Hatun Mah.
Sincanlı Oğlu İbrahim V
Sagrıcı Sungur A
Sarı Abdullah M, A
Sûfîzâde V
Saliha Hatun V
Sûfîzâde Mustafa Bey V
Hacı Salih Mevlid Reyhan Paşa’dan
-Ş-
Şeref Kız Kardeşi M, A
Şeyh Konevî Su, M, A
Şahhûbân ve Hacı Mustafa V
Şehabeddin Paşa M, A, T
Kara Şeyh Çeşme, M, A
Veli Şemseddin M, A
Şeyh Şiblî M, A
Şehabeddin V
Şeker Hoca M, A
Şerefüddin Paşa A
Şehreküstü M, A
Şiblîzâde Ali Efendi Değirmen, V
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Hacı Şeyhî V
-T-
Tablazâde V
Turgut Hoca Mescidi Ş
Topçuzâde V
Taşkın mahallesi M, A
Turşucu Ali Çelebi V
Tuzpazarı M, A, T
Tatarlar M, A
Tatar Ayşesi V
Takyeciler Esnafı V
Tefsirhan A
Tekke Mescid M, A
Hamam Tekke V
Tarhunzâde V
Büyük Temenye M, A
Küçük Temenye M
Dâye Hatun Su, M, A, T
Debbağlar V
-Ü-
Üçkozlar M
Ümmü Kızı M
Emetullah Hatun (Alâeddin Bey Medresesi) V
Üryanîzâde Mevlid
-V-
Veziroğlu mahallesi A
-Y-
Yahşî Bey M, A, T
Yenice Su, A
Yeni Yiğid M, A, T
Eski Yiğid M
Yaniçoğlu M, A
Yeni Bezzaz M, A
Yeğni Suyu V
Yıldırım Han Mahallesi A
Hacı Yakub Mektebi V
Hoca Yunus Mahallesi M, A
Hacı Yakub V
Hacı Yusuf Ağa V
Yeni Su V
-Z-
Zahide Hatun (Vaaz için) V
Zeynîler Mevlid, M
Zağferanlık Mevlid, M, A
Zindankapı mahallesi A
Bursa şehrinde bu vakıflar olduğu gibi Bursa köylerinin de birçok vakıfları vadır.
Hulâsa Bursalılar hayırsever olduklarını her surette göstermişlerdir. Bu kayıtlar 1708 tarihini
taşıyan Bursa Sicilleri’nden alınmıştır (BS. 1174/84). BK, IV/299
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
BURSA VALİLERİ
Görev Yılları Adı Açıklamalar
1359 I. Murad Mutasarrıf. 1359’a kadar.
1443 Cebe Ali Bey
1479 Mustafa Bey
1484 Ahmed Bey
1484 İshak Bey
1486-1487 Karagöz Paşa
1499 Kasım Bey
1501 Mustafa Paşa
1503 Mehmed Bey Hamza Bey oğlu Mustafa Paşa’nın oğlu. 1507’de
mîr-i mîrân oluyor. 1508’e kadar.
1512-1513 Mahmud Bey Mehmed Bey’in oğlu.
1522 Mustafa Bey
1523 Mehmed Şah Bey Sinan Bey’in oğlu.
1523 İskender Bey
1524 Şah Veli Bey Üveys’in oğlu.
1527 Mehmed Bey
1537 Muhyiddin Bey Abdullah’ın oğlu.
1538 Mehmed Bey (2. defa)
1543 Ali Bey
1546 Mesih Bey
1550 Mehmed Bey Kefe sancağından mazûl iken Bursa’ya tayin
olundu. “Yeşilce Mehmed Bey” derlerdi.
1551 Bâlî Bey Malkoçoğlu.
1551 Hasan Bey
1552 Behram Bey
1553 Ahmed Bey
1553 Geyvan Bey Abdurrahman’ın oğlu.
1554 İbrahim Bey Çandarlı İsa Paşa’nın oğlu. Nahçıvan seferinde
kahramanlık gösterdiğinden, 25 bin akçe terakki
ile tayin edilmiştir.
1559 Hüseyin Bey
1559 Bayezid Bey
1561 Muhyiddin Bey Şemseddin Bey’in oğlu.
1561 Mehmed Bey
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
mütesellim olmuştur.
29.3.1777 Vezir Yeğen Hacı Mehmed Paşa Arpalık olarak. Mütesellimi Hafız Ali.
2.7.1777 Mustafa Paşa Arpalık olarak tevcih ve Hanya muhafızı tayin
olunmuşken, sefineye binerse illeti
ziyadeleşeceğinden Bursa’ya tahvil ve İkinciteşrin
ayında vezareti kaldırılarak, kethüdası Ali oğlu
İsmail Ağa mütesellim olarak idaresi ve Bursa
terâdî(?) olunmak üzere, maişet için tevcih
olunduğu. 1778 Birincikânunda Bursa’da
ölmüştür. “Mirâhûr”, “Ağa babası” da derlerdi.
Aralık 1778 Vezir Yeğen Mehmed Paşa Bender kalesi muhafazası şartıyla, Bender ve
Köstendil sancakları da ilhaken. Mütesellimi
Derviş Paşazâde Abdülgaffar Bey. Mütesellimi
Abdülkadir, esâfil-i nastan olduğundan azl, İsmail
Ağa.
Nisan ibtidası Çatalcalı Vezir Ali Paşa Özi muhafazası şartıyla ve Köstendil sancağı
1781 ilhakıyla.
1782 Vezir Süleyman Paşa Tırhala mutasarrıfı iken, Silistre muhafazası
şartıyla, arpalık suretiyle ve Köstendil sancağı ile
beraber tayin olunmuş ve Bursa’ya, mütesellimi
Hafız İsmail Bey’i tayin etmiştir.
Eylül 1782 Vezir Süleyman Paşa Kavala ve Selanik sancakları da ilhakıyla Özi
kalesi muhafazasına memur edilmiştir
13.10.1782 Şeyh Osman Tahir Ömerzâde. Mirlivalik rütbesiyle, maişet için.
1782 İsmail
1784 Esad Bey Cizyedar damadı.
1784 Hafız İsmail
1785 Esad Bey
1788 Hacı Abdülkadir
1790 Mahmud Ağa Sonra mirlivalığa terfi etmiş ve paşa olmuştur.
1790 İsmail Ağa
1792 Mehmed Ağa Mustafa Ağa’nın oğludur.
1793 Seyyid Mehmed Bey
1793 Hacı Abdülkadir
1799 Ömer Ağa
1801 İsmail Ağa
1802 Ömer Ağa
1810 Vezir Ahmed Paşa Kocaeli ile beraber.
1811 Derviş Hasan Paşa
Ağustos 1812 Hacı Aziz Ahmed Paşa Kocaeli ile beraber.
Kasım 1813
Vezir İbrahim Paşa
12.1.1815 Vezir Hacı Mustafa Paşa Kocaeli ile beraber. Evvelce Aziz Ahmed Paşa’nın
kethüdası idi. 1815 senesi Mayısında aidat ve (...)
mutasarrıfı tarafına verilmek üzere, Eskişehir
sancağının emir ve idaresi de kendisine verildi.
1815 Haziranında vezirliği kaldırılarak, Midilli’de
ikamete memur edildi.
1815 Vezir Nurullah (Nuri) Paşa Halil Hamit Paşazâde. Kocaeli ve Eskişehir
beraber.
8.4.1817 Vezir Derviş Mehmed Paşa Bursa’da oturmak ve Kocaeli ve Eskişehir’e
mütesellim göndermek üzere.
19.3.1818 Vezir Seyyid Hasan Paşa “Kasapbaşı” adıyla maruftur. Yeniçeriağası idi.
Karesi, Kocaeli ile beraber tevcih ve biraz sonra da
vezirlik ve Eskişehir mutasarrıflığı da beraber
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
verilmiştir.
1818 Vezir İçelli Ahmed Paşa Haleb valiliğinden gelmiştir.
28.7.1819 Balıkesir, Eskişehir ve Kocaeli de beraber tevcih.
Temmuz 1819 Süleyman Paşa
1819 Vezir Derviş Mehmed Paşa
1819 Darendeli Hasan Rıza Paşa Kocaeli ilhakıyla
1819 Ispartalı Seyyid Ali Câmî Paşa 23.1.1820’de sadrazam olmuştur.
1819 Vezir Nurullah Paşa(2. defa) Kocaeli ile beraber.
14.8.1820 Darendeli Hasan Rıza Paşa Kocaeli ile beraber.
1821 İzzet Mehmed Paşa
1821 Vezir İbrahim Paşa Kocaeli ve Karesi beraber (Büyükdere’de Boğaz
muhafazası şartıyla).
Eylül Vezir Galib Mehmed Saîd Paşa Kocaeli ile beraber (Karadeniz boğazının Rumeli
nihayetleri sahili muhafızı).
1823
1825 Vezir Hüseyin Paşa Yeniçeriağası. Kocaeli ile beraber. Karadeniz
Boğazı’nın Rumeli sahili muhafazası şartıyla,
Hudâvendigâr, Kocaeli, Menteşe sancaklarıyla
beraber tevcih olunmuştur. Ve kendisi
Büyükdere’de oturmuş ve Bursa’yı mütesellim ile
idare etmiştir. Halil Bey, Mehmed Ali Ağa,
Şehsuvar oğlu Hamdullah Paşazâde Derviş Bey,
Musa Ağa ve ihtisab nazırlığıyla beraber Hafız
Mehmed Ağa ve tekrar Derviş Bey, sırasıyla
mütesellim olmuşlardır.
1833 Hafız Mehmed Ağa Valilik iradı mukâtaat hazinesinden zabtolunmak
üzere mütesellim olmuş.
1834 Hafız Mehmed Ağa Mütesellim.
1835 Hacı Ahmed Arif Ağa Mütesellim adıyla valilik yapmışlardır.
1836 Ahmed Fevzi Paşa Hudâvendigâr eyaleti müşiri kaptan-ı deryâ.
Mütesellim vekili mevâlîden Hasan Hüsnü Efendi.
Mütesellim mirâhûr-ı şehriyârî yayalılarından
Kâmil Ağa.
Temmuz 1837 Vezir Dilâver Paşa Hudâvendigâr eyaleti feriki ve Kütahya muhassılı.
Eylül 1837 Mazhar Paşa Hudâvendigâr eyaleti mirlivası. Bolu muhassılı.
1838’de mütesellimi hâcegândan Ahmed İzzet
Efendi.
30.3.1838 Vezir Dilâver Paşa Hudâvendigâr eyaleti feriki. Mütesellimi Hacı
Mustafa Ağa idi.
1839 Vezir Dilâver Paşa (2. defa) Eyaletin adı “Redife-i hassa eyalet-i
Hudâvendigâr” olmuş ve Kütahya ve Karahisar
mutasarrıflığı da beraber verilmiştir.
1839 Tayar Paşa Hudâvendigâr eyaleti ferikliğine Kütahya ve
Karahisar muhassılı.
Ocak 1840 Vezir Hacı Mehmed Akif Paşa Kocaeli mutasarrıfı olup Hudâvendigâr, Bolu,
Viranşehir ve Karesi sancakları ilhakıyla eyalet
müşiri olmuştur.
1840 Kânî Bey Bursa muhassılı.
Temmuz 1840 Ferik İsmet Paşa Hudâvendigâr umûr-ı zabtiye memuru.
1841 Ahmed Fevzi Paşa Bursa eyaleti müşiri. Eyaleti kaymakamı Mustafa
Paşa.
1841 Dilâver Mehmed Paşa (3. defa) Bursa eyaleti müşiri.
14.9.1844 Vezir Mehmed Salih Paşa
16.7.1845 Mustafa Nuri Paşa Hudâvendigâr eyaleti müşiri.
1.4.1848 Mustafa Nuri Paşa Rütbe-i bâlâ tevcihiyle ibka ve maaşı 68.500
kuruşa iblağ edildi.
1848 İzzet Mehmed Paşa. (2. defa) Sadr-ı esbak. Bursa’ya gelmedi.
Ekim 1848 Sarım İbrahim Paşa
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Eski devirlerde eyaletler sancaklara taksim edilirdi. Bundan küçük mülkî teşkilât yoktur.
Eyalette ya vezir rütbesinde veyahut beylerbeyi rütbesinde bir zat ve sancaklarda da
sancakbeyi olarak yine vezirlerden birisi veyahut da beylerbeyinin Arapçası olan mîr-i
mîrândan birisi bulunurdu. Gerek eyaletteki kimseye ve gerekse sancaktaki beye “mutasarrıf”
denilirdi. Meselâ, “Anadolu beylerbeyisi” denildiği gibi, “Anadolu eyaleti mutasarrıfı” da
denilmeye başlanmıştı. Bir müddet sonra da “vali” ve “mutasarrıf” denilmiştir. Bunların
arasındaki zamanda da “Anadolu eyaleti müşîri”, “Ankara sancağı ferîki” veyahut “Anadolu
eyaleti muhassılı” ve “Ankara sancağı muhassılı” denilmiştir. Bunların suret-i tayinleri
hakkında biraz malumat vermeyi faydalı bulurum: Sarayda hükümdarın bulunduğu yerde bir
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
VÂLİDÂN
Solak’ın oğludur. Alâeddin Bey’in 1332 tarihli vakfiyesinde, şahit olarak bu zatı
görüyoruz. Büyük bir zatın vakfiyesinde şehadet etmesine bakılırsa, Osmanlı hükûmetinin
kuruluşunda hatırı sayılır şahsiyetlerden olması lâzım gelir. BK, IV/307
VANÎ MEHMED EFENDİ
Van’da doğmuştur. Vanlı Bistam’ın oğludur. Tahsil-i ilm ü kemâl etmiş ve Tebriz ve
Karabağ ve Gence’ye sefer ederek pek çok alimlerden ve Molla Nureddin Efendi’den istifade
ederek tefsir, tarih ve Kısas-ı Enbiya’dan büyük ihtisas kazanmıştı. Birkaç tarike girmiş ve
derviş olmuş ise de hepsinden, “tabıma uymadı” diye çıkmıştır. Köprülü Mehmed Paşa’nın
tavsiyesiyle, IV. Avcı Sultan Mehmed İstanbul’a celb ederek Valide Camii’ne vâiz ve
1682’de Peç seferine beraber götürmüştür. Son derece güzel söz söyler, va’z u nasihatte
emsali bulunmaz bir zat olduğundan, padişahın imamı ve şehzâdelerin de hocası olmuştu.
Kendisine Kestel kalesi ile birçok köyler temlik edilmiş ve cizye ve gümrüklerden günde bin
dirhem ulûfe verilmişti. Bir gün padişahı kızdırdığından Kestel’e nefy edilmiş ve orada iskan
olunmuştur. 12.10.1685 günü vefat eylemiştir. Kestel köyünde yaptırdığı cami önünde
medfundur. Altı eser telîf eylemiştir. Başka milletlere, derviş ve şeyhlere taassubuyla
meşhurdu (G. 209; KA. VI/4679; OM. II/50)
11.2.1671 tarihli vakfiyesiyle Kestel köyündeki cami, medrese ve imaretine şu emlâki
vakfeylemiştir: Kendisine temlik olunan hâvass-ı hümayun köylerinden Kazıklı (Susığırlığı),
Kestel, Ada; İnegöl nahiyesinde Bedre ve Yenişehir kazasındaki Koyunhisarı köyleridir (BS.
295/24; BAVS. 31) Erzurum cizyesinde mutasarrıf olduğu 200 akçe yevmiyesi hazineye irad
kaydolunarak, mukabelesinde, 1671’de bu köyler verilmişti (BS. 295/144). Bu köylerin
sınırları alâmetler konularak tahdid edilmiştir ki, çok dikkate değer.
Üsküdar kazasında Bahçekale civarında “Mustafaviyye” kasabası kurbünde bir cami ve
hayratlar yapmış olduğundan, Mustafaviyye köyünün adı “Vaniköy” olmuştur. Boğaz
içindedir.
Şeceresi şöyledir:
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Şeyh Ali
Hazreti Ali evladından
Şeyh Yusuf
Şeyh Halil
Molla Rüstem
Molla Bistam
BK, IV/325
VANÎ YUSUF RUŞEN EFENDİ
Bursa’da müderris idi. Nakşibendî tarikatındandır. 1833’te Bağdad taraflarına gitmiş ve
Hacıkara köyündeki han ve kasaphane ve boyahane maişeti için buna verilmiştir. BK, IV/326
VAPUR İSKELESİ
Gemlik vapur iskelesi şehre uzak olduğundan, yolcular bu iskeleden yarım saat kadar
sandal ile bir yol almaya mecbur oldukları gibi, kış günleri de birçok sıkıntı çektiklerinden, bu
iskelenin iptaliyle şehir civarında bir iskele inşası 16 Ağustos 1893’te muvafık görülmüştür.
BK, IV/326
VARİL
Büyük ve Küçük Kumla köylerinde varil tahtası çıkmakta idi. Her sene seksen bin varil
tahtası gönderilirdi. Bu varillere barut konurdu (1802) (BAAD. 20426). BK, IV/326
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
VARİLCİ
Bursa ve civarı halkı çok güzel varil yaparlar. 1790’da Akdeniz ve Karadeniz’e çıkacak
donanma sefineleri için varil ve fıçıların vakit ve zamanıyla inşasında kullanılmak ve
yevmiyeleri tersane sergisinden verilmek üzere Mudanya, Apolyont, Mihaliç’ten beşer,
Gemlik’ten üç ve Pazarköy’den on ve Bursa’dan sekiz nefer varilcinin tersaneye gönderilmesi
(BS. 1205/141); 1787’de Mudanya’dan on beş, Gemlik’ten on, Kestel’den üç nefer varilci
gönderilmesi emredilmiştir. BK, IV/327
VARVARA
Trabzonludur. Müslüman olmuş ve sonra da irtidad eylemiştir. Bursa’ya nefy edilmiş ve
1838 senesi Birincikânun ayında af ve ıtlak olunmuştur (BAZD. 3826). BK, IV/327
VÂSIF MEHMED EFENDİ
Mihaliçli Hasan Efendi’nin oğludur. Müderristir. 12.7.1725’te ölmüştür. Nişancı’da
medfundur. Şair ve münşî idi (SO. II/145). BK, IV/327
VÂSIF MEHMED EFENDİ
Kâtiplerdendir. Muaccelat kâtibi idi. Sultan Aziz zamanında, 1860-1876 arasında
ölmüştür (SO. IV/601). BK, IV/327
VÂSIF PAŞA
Bursalıdır. Müdür ve muhassıl ve 1844’te mîr-i mîrân olarak Ankara, Turhal, Varna,
Hersek mutasarrıflıklarında bulundu. 1860’tan biraz sonra ölmüştür (SO. IV/601). BK,
IV/327
VASİLİKİ
Yanyalı bir Rum kızıdır. Tepedelenli Ali Paşa’nın nikâhlı karısıdır. Tepedelenli’nin
idamından sonra bu kadın bir çok akrabalarıyla beraber Bursa’ya sürülmüş ve senelerce
Bursa’da oturduktan sonra, 1829 senesi Eylülünde affedilmiştir. Ali Paşa ile 1822’de
evlenmişti. Affından sonra İstanbul’a gelmiş, kendisine tahsis olunan maaşı alarak Fener’de
oturmuş ve sonra İtalya’da Floransa şehrine giderek oranın zenginlerinden birisiyle
evlenmiştir. 1861’de İstanbul’a kocası gelmiş; Tepedelenli Ali Paşa’nın idamından evvel iki
üç milyon lira kıymetindeki nakit, eşya ve kıymetli mücevheratı bir mağaraya sakladığını,
bunu saklayanları katleylediğini, kendisinden başka bunu bilen kimse olmadığını karısı
kendisine söylemiş ve bu da inanmış, maiyyetine iki üç kişi alarak bu hazineyi çıkarmaya
müsaade istemiş, müsaade verilmiştir. İstanbul’da senelerce oturduğu hâlde bunu kimseye
söylemeyerek, kırk sene sonra bundan bahseylemesi, şuuruna halel gelmesinden midir,
bilinememiş olduğundan, bunun neticelenmesi için taharriyata müsaade edilmiştir. Bir sene
sonra Yanya ve civarında on iki mahalde araştırma ve kazı yapmış ise de, hiçbir şey
bulunamamış ve gelen Vasiliki’nin, Ali Paşa’nın karısı olmayıp, bir beslemesi olduğu ve asıl
Vasiliki gelirse bu defineyi çıkarması memul olduğu ve Vasiliki’nin çağırıldığı bildirilmiştir.
BK, IV/327
VEFİK PAŞA (Ahmed) Bk. Ahmed Vefik Paşa
VELÂYET (Seyyid)
1481’de ölen Seyyid İshak’ın oğludur. 1451’de Kirmastı’da doğmuştur. Âşık Paşa
evlâdından Şeyh Ahmed’den inabet almış ve onun kızı Raika Hatun’u almış ve İstanbul’da,
Âşık Paşa’da adıyla anılan zaviyeye şeyh olmuştur. 1522’de ölmüş ve tekkesine
gömülmüştür. Mazannadan ve sâdâtların kibarlarındandır (SO. IV/609). Bk. Seyyid Velâyet.
BK, IV/333
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
VELÂYÎ
1619’da kullanılan bir nevi âlet-i cerîhadır (BS. 235/8). BK, IV/332
VELED (Hacı)
Arablar mahallesinden Mürsel’in oğludur. 1582’de Hicaz’a gitmiş ve hac yolunda
ölmüştür. Kardeşleri Ömer ve Melik, kızları Rahime, Ayşe ve karısı Mustafa kızı Kerime
vardı. 108.972 akçe muhallefatı kalmıştır (BS. 148/13). BK, IV/332
VELİ
Yusuf oğludur. 22.2.1497’de sakin olduğu Kazzazoğlu mahallesinde, yetim ve küçük
çocuklar için bir darüttalim yapmış ve masrafı ve cüz okunması için 900 eşrefî altını
vakfeylemiştir. Kendisi de kazzazdır (BS. 12/177). BK, IV/330
VELİ (Hacı)
Süleyman’ın oğludur. Senelerce gülistancılık yapmıştır. Doğruluğu ve ihtisası cihetiyle
bu sanatta çok ileri gitmiştir. Her sanata bir şeyh tayini emrolunmakla, 3.12.1552’de
gülistancı esnafı mahkemeye toplanarak bu zatı kendilerine şeyh intihab eylemişlerdir (BS.
73/381). BK, IV/330
VELİ (Hoca)
Mustafa Bey’in oğludur. Nalbandoğlu mahallesinde, 1534 senesi Birincikânun ayında
ölmüştür. İki karısı, iki oğlu ve üç kızı ve 156.050 akçe muhallefatı kalmıştır (BS. 159/68).
BK, IV/330
VELİ (Seyyid)
Seyyid Mehmed’in oğludur. 1507’de tabiblik yapmakta idi. Birisine yanlış ilaç
verdiğinden men’ edildi (BS. 21/165). BK, IV/330
VELİ AĞA
Veli oğlu Hasan’ın oğludur. Bursalıdır. Bursa’da pazarbaşı iken, 1759 senesi Eylülünde
ölmüştür. Oğulları Hüseyin ve Nimetullah ile karısı Süleyman kızı Ümmühânî vardı (BS.
1172/19). BK, IV/331
VELİ DEDE
Karedeniz sahil halkındandır. Gençliğinde Bursa’ya gelerek Üftade Hazretlerine intisab
eylemiş ve dervişlikten icazet almıştır. Rüya tabirinde mahirdi. Rüya tabir edenler arasında bir
benzeri yoktu. Ulucami’de öğle ve ikindi namazlarından sonra, herkes gördükleri rüyaları
söylerler ve tabirini rica ederlerdi. 1601’de ölmüş ve Pınarbaşı’na gömülmüştür (G. 236). BK,
IV/331
VELİ EFENDİ
İsmail’in oğludur. 1585’te Yıldırım Darüşşifası ikinci hekimi idi. BK, IV/331
VELİ HALİFE MESCİDİ
1545’ten evvel inşa edilmiştir. Celâlî istilâsında yanmış ve vakfı dahi muhtel olmuştu
(BS. 222/49). Bunun için Tahtakale, Ulucami ve Yıldırım civarında dükkânlar ve meyve ve
dut bahçeleri vakfedilmişti. BK, IV/331
VELİ PAŞA (Hacı)
Kemahlıdır. Şam valiliğinde bulunmuştur. Defaatle emirü’l-hac olmuş ve 1829’da
Bursa’ya sürülmüş ve 1829’da rütbesi de kaldırılarak, tekrar bir türbe aşağı olan kapıcıbaşılık
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
(bir vakitler vezir ve mîr-i mîrân rütbelerini ref’ etmek ve tekrar iki derece aşağıda olan
kapıcıbaşılık rütbesine indirilmesi âdet hükmüne geçmişti) verilmiş ve Bursa’da, çiftliğinde
ziraatla meşgul iken, 1837’de ölmüş ve Karabaş Tekkesi’ne gömülmüştür. Bursa’nın Süle
köyünde bir çiftliği vardı. BK, IV/331
VELİ SUYU (Hacı)
Pınarbaşı makseminden çıkarak Tekke, Bulgarlar, Kurşunlu, Mizanoğlu mahallelerine
akar. 1816 senesi Birinciteşrin ayında yolu harap olduğundan, 1.125 kuruşla tamir edilmişti.
BK, IV/332
VELİ ŞEMSEDDİN (Şeyh)
Emir hulefasından Hasan Hoca’dan izin almıştır. Hayatını vakfederek halka va’z u
nasihatle geçirmiş ve 1480 tarihlerinde ölmüş ve Bursa’da bina eylediği caminin yanına
gömülmüştür. Âlim ve fazıl bir zat idi (G. 197). Camisini, “Yahni Kapan” adında birisi imam
iken tamir ettirdiğinden “Yahni Kapan” diye şöhret bulmuştur. Alimlerden “Gazâlîzâde”
burada gömülüdür. BK, IV/330
VELİ USTA
Hızır’ın oğludur. Bursa’da mimarbaşı idi. 1570-1580’e kadar bu vazifeyi yapmıştır (BS.
132/33). BK, IV/331
VELİYYÜDDİN
Abdullah’ın oğludur. Mudanya’nın Mürsel köyündendir. Sandıklılı Mehmed Ağa oğlu
Hacı Ahmed Ağa’nın kızı Hatice’yi öldürmüş ve eşyasını yağma etmiş olduğundan, kısasla
hükm olunarak, Hudâvendigâr sancağı mütesellimine, 4.2.1808’de teslim ve idam edilmiştir
(BS. 277/79). BK, IV/331
VELİYYÜDDİN
Alâiye eşrafındandır. Hükûmetin rızası hilâfına hareket ve sonra da kendi hâlinde olmak
üzere affolunmuşken “yine tek durmayıp, garaz ve nefsaniyet iddiasıyla, ahâliyi fesada
vermekte ve tekâlif vukuunda kendi nefsi için lüzumsuz meblağlar zammederek, cebren tahsil
ve halka zulüm etmekte olduğundan”, terbiyesi için 1816 senesi Birinciteşrin ayında Bursa’ya
sürülmüştür (BS. 1272/25). BK, IV/331
VELİYYÜDDİN EFENDİ HÜSEYNÎ
İlyas’ın oğludur. II. Murad’ın 1526’da Edirne’de yaptığı bir vakfiyede “Veliyyüddin bin
İlyas” ve 1434 tarihli diğer bir vakfiyede de Veli bin İlyas suretinde imzası vardır. 1428’de
kazasker olmuştur. Âlim ve gayet âdil bir zat idi. Oğlu, meşhur Şair Ahmed Paşa’dır (SO.
IV/610; ŞN. I/217; ET. 163). Mezarı ve mahall-i vefatı meçhuldür. BK, IV/330
VELİYYÜDDİN EFENDİ MEKTEBİ
Şehabeddin Paşa mahallesindedir. Ahşaptı. 1845’te tamir edilmiştir. BK, IV/332
VEYSEL KARÂNÎ
1495’te Şeyh Amir oğlu Halil Baba adında birisi bu soyadını almış ve Gemlik yolunun
doğu tarafında ve Atıcılar’ın kuzeyinde bir de zaviye yapılmıştır (Eskiden Bursa kadınları
buraya gider, mevlid okurlar ve kurban keserlerdi.) (BS. 11/31, 12/229, 10/181). BK, IV/332
VİLADİSLAS
Lehistan kralı Jagellon’un oğlu olup 1439’da babasının yerine Lehistan kralı olmuş ve
1440’ta Avusturyalı Albert’in vefatında bunun oğlu yerine Macaristan krallığına intihab
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
-Y-
YADİGÂR
Musa’nın oğludur. Babası Ermeneklidir. Kasım ve Hacı Musa adında iki oğlu vardı.
1508’de ölmüştür (BS. 20/87). BK, IV/334
YADİGÂR
Bursa tüccarlarındandır. 1587’den biraz evvel ölmüştür. Karısı Dilâram, evvelâ cariyesi
iken âzad eylemiş ve sonra 1550’de nikâh edip almıştır. Hoca Yadigâr’ın Acem vilâyetinden
bârhanesi geldikte, kadının parasıyla da satın almış olduğu iki yük kadar da ipeği gelirdi.
Kadın yüz binden fazla akçeye malikti. Bu kadın, Hoca Yadigâr öldükten sonra, Hüsam oğlu
Şemseddin’e varmıştır (BS. 170/217). BK, IV/334
YAĞMA
Kızılbaş ile cenk olunduktan sonra, Sarıklu taifenin eşyaları yağma olunmuş ve Cebeci
Mahmud “bu taifenin birkaç yüklü develerini alıp, bunlardan iki yüklü ve bir boş deveyi nüzul
götüren kiracılardan üç yoldaşa verip, bu yüklerin içinde bir altın çerağ, bir altın sürahi, bir
altın tepsi ve içi filori dolu bir gümüş maşraba ve bir gümüş tepsi ve diğer bazı eşya bulunup,
kiracılar alıp bel’ eyledikleri ve bunun kadı nâibi Mustafa’nın dahi malumu olduğu” 1514
senesi Birinciteşrin ayında mahkemeye müracaatla iddia olunmuştur (BS. 26/324). BK,
IV/334
YAĞMUR
14 Mart 1858 Pazar günü Bursa’da çok şiddetli bir lodos fırtınası olmuş ve yağan
yağmur sularının çokluğundan Bursa ovası bir göl hâlini almıştır. BK, IV/334
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
YAĞMURSUYU
1573’te Bursa’da yaşayan Habib Çelebi’nin babasının adıdır (BS. 118/68). BK, IV/334
YAHŞİ
Mustafa’nın oğludur. Şehabeddin Paşa mahallesindedir. 1536’da binbaşı idi (BS.
41/253). BK, IV/341
YAHŞİ BEY
Bursa’da adıyla anılan mahallede Gülçiçek Camii’nin şimalinde bir çıkmaz sokak
içerisinde bir kaç ayak merdivenle inilir mağara gibi bir yerde gömülmüştür. Gülçiçek Hatun,
Yıldırım’ın anasıdır ve I. Murad’ın karısıdır. Bu Yahşi Bey de Gülçiçek Hatun’un oğludur.
Fakat I. Murad’dan başka birisiyle evlenmiş ve ondan doğmuştur. Gülçiçek Hatun’un bu
ikinci kocasının adı tesbit edilememiştir. BK, IV/340
YAHŞİ BEY
Hızır’ın oğludur. “Avdancıkoğlu” demekle maruftur. İğdir Suyu üzerine bir köprü
yapmak için yirmi bin akçe vakf ve Halil oğlu Nasuh’u bu işe memur etmişti. Nasuh, köprü
yapmayıp parayı yediğinden, İstanbul’a gönderilmesi emredildiğinden, on bin akçesini vermiş
ve kendisi de savuşmuştur (BS. 3/322). Bursa’da Atpazarı civarında Ahmed Dâî Camii
denilen camiyi Yahşi Bey 1471 senesi Haziranında yaptırmıştır. Avdancık köyünden
olduklarından bu şöhreti almışlar. BK, IV/340
YAHŞİ BEY
Ali Paşa’nın oğludur. 1505 senesinde Sultan Hatun’un vekili idi (BS. 19/416). 1516’da
Tarsus sancağı beyi idi (BS. 27/107). BK, IV/340
YAHŞİ BEY
Bayezid Paşa’nın ve Muradiye taraflarında camisi olan Hamza Bey’in ve Hafsa
Hatun’un babasıdır. BK, IV/340
YAHŞİ BEY
Kara Demirtaş Paşa’nın oğludur. Rumeli’nde birçok fütuhata mazhar olmuştur. Babası
gibi bir kahramandı. Timurlenk’le yapılan Ankara muharebesinde şehit düştü. BK, IV/340
YAHŞİ FAKİH
Sultan Orhan’ın imamı İlyas Fakih’in oğludur. İbtida “Osmanlı vukuatını”, babasından
naklen bu zat yazmıştır. Çelebi Sultan Mehmed, Rumeli’ye geçmek üzere yola çıktığı zaman,
1413’te hastalanmış ve bu zatın evinde misafir kalmıştır (SO. IV/643; A. 84). BK, IV/340
YAHŞİ HALİL BEY
Bayezid Paşa’nın eniştesidir. II. Murad tarafından İzmir beyi Cüneyd’in tenkiline
memur edilmiş ve kaynı Bayezid Paşa’nın intikamını almak arzusu dahi memuriyetine
munzam olup, evvelâ Cüneyd’in oğlu Kurt’u ve biraderi Bayezid’i esir ederek Edirne’ye
göndermiş ve sonra Cüneyd Bey’i dahi tutup, kendisine imdad için gönderilen Bayezid
Paşa’nın kardeşi Hamza Bey’e teslim eylemiş ve Hamza Bey de Cüneyd hanedanını imha
edip, kesilmiş kafalarını Edirne’ye göndermiştir. Cesur ve harpçı bir zat idi (KA. 2060). BK,
IV/340
YAHUDİ
Bursa Yahudilerinden bir miktarı İstanbul’a nakledilmişti. Bu sürgün Yahudiler için
gelen Ases Yusuf, sevk edilecek Yahudilerden Samuel ile karısını Bursa’da bulup, karısı
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
sefere kudreti olmayacak derecede hasta bulunduğundan, Samuel sevk olunmuş ve karısına,
on beş güne kadar İstanbul’a getirip ve subaşıya teslim edip huccet getirmek için diğer bir
Yahudi 14.12.1496’da kefil olmuştur (BS. 12/106).
1497’de Yahudi kadınları da Müslümanlar gibi çarşaf giymekte idiler (BS. 13/183).
1518’de Menahim, İstanbul darphanesinde kesilen pullardan Bursa’da satmak için,
sekizi bir akçe hesabı üzere sarrafiyesi ile beraber 24.000 akçelik pul verilip Bursa’ya
gönderildi (BS. 28/222).
1522 senesi Birinciteşrin ayında gelen bir emirde, “Bursa Yahudilerinden Davit,
padişaha arzıhâl edip ticaret ve alış veriş etmek için kasabalarda ve şehirlerde dolaşırken
şehirli, levend ve sair halk, Yahudilerden mal almak için kimi davacı ve kimi şahid olup, ‘sen
bizim ağzımıza, dinimize küfür ettin’ veyahut ‘Müslüman oldun’ diyerek, olanca kazancımızı
ellerimizden alıyorlar’. Bu davaların Bursa’da görülmeyip, elimizdeki ‘hükm-i şerif’
mucibince İstanbul’da görülmesini rica eylemiş ve hakikaten ellerine evvelce böyle bir hüküm
verilmiş olduğundan, bu gibi davalara Bursa’da bakılmayıp, davacıların İstanbul’a
gönderilmesi ve eskiden kanun olan bu işin divan-ı hümayuna bakılması İstanbul ve Edirne
Yahudilerinin dahi ellerine bu gibi hükm-i şerif verildiği” bildirilmiştir (BS. 50/5).
1541 senesi Haziranında, bu emir tekrar edilmekle beraber, “Yahudiler bu gibi dava
edilirse, dinlemeyip def’ edesiniz. Eslemeyeni seğidip ziyade inad edenleri yazıp, her kim ise
isimleriyle padişaha bildirip ve görüldükten sonra bu hükmü Yahudilerin ellerinde ibka
edesiz” diye emredildi.
1552’de Yahudi tellal Nagob’un her işi hile ve hurda ile olduğu gibi, daima fesad ve
şenaatte bulunduğunu Bursa Yahudileri padişaha bildirdiklerinden, tellallıktan men’ edilmişti.
Devam ettiği haber alındığından tekrar men’i ve eğer devam ederse ehl-i örf eline verilip,
gereği gibi siyaset olunacağının kendisine bildirilmesi emredildi.
1561’de Martino oğlu İstefanoz adında Frenk, mahkemeye başvurarak, Yasef oğlu İsrail
adındaki Yahudiden dava etmiş ve “Buna bir altın yakut taşlı yüzük emanet kodum, iadesini
isterim” demiş ve Yahudi de, “evvel emanet vermişti, fakat kayboldu” demesiyle tazmini
emredilmiştir (BS. 93/35).
1561’de Bursa’daki kebeci Yahudilerin cümlesi mahkemeye gelerek, kâhyaları Asfon
oğlu Salamon’dan dava etmişler ve bunun doğru bir adam olmayıp, dışardan gelen kebeleri
eskisi gibi Çırapazarı’na, Balıkpazarı’na, Gallepazarı’na indirmeyip, gizlice evine indirip,
hıyanetlik ve hile yaptığını söylemişler ve kendilerine gadr ettiğini bildirmişlerdir. Bu adam
kâhyalıktan çıkarılmış ve istedikleri Sason oğlu İbrahim, kâhya nasb edilmiştir (BS. 81/47).
1561’de Bursa’ya gelen bürüncük kumaşı, aralarında, müsavaten taksim olunmakta
iken, Yahudi İshak ile Abraham 589 zira’ beraber bürüncek almışlar ve fakat Abraham
kumaşın hepsini zabtedip arkadaşına yarısını vermediğini dava eylemiş ve davasını şahitlerle
ispat eylediğinden, kumaşın yarısı davacıya verilmiştir (BS. 93/155).
22.2.1571’de gelen bir emirde, Bursa Yahudileri İstanbul’a müracaat ederek, “Biz
senede 20.345 akçe harac verirken, harac toplamağa gelen adamlar bize ziyade teaddî
eylediklerinden, haraca altı bin akçe zammedip, 26.345 akçe maktu olmak üzere, her sene
Yahudiler getirip hazineye teslim etmeyi taahhüd eylediklerinden” bundan sonra Yahudilere
harac toplamak için kul ve havale gönderilmeyeceği bildirildi (BS. 114/172).
1584 senesi Eylülünde Bursa subaşısı Mehmed Çavuş, Bayezid Paşa mahallesinde
damga emini Abdullah oğlu Ramazan’ın evinde, Gallepazarı emini, Yahudi iken Müslüman
olan Abdullah oğlu Mehmed’in nâmahrem kadınlarla işret eylediğini haber vermiş ve ev
basılıp birçok sarhoşlar bulunmuş ise de, Mehmed ile kadın bulunamamıştı. Kapıya nöbetçi
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
konularak sabahleyin bu evden, zuamâdan Ebrî Bey’in karısı Mustafa kızı Emine adında bir
kadının çıktığı görülmüş ve tutularak mahkemeye götürülmüştür. Kadın ifadesinde, “Benim
öteden beri Mehmed ile muamelem vardır. Ramazan’ın ehli ve ıyâli olmadığından, dün
öğleden beri Mehmed ile şarap içtik. Siz gelip bastığınız zaman, Ramazan’ın Yahudi olan
kaynanası beni sandık içine sakaldı ve Mehmed kaçtı” dedi. Başta imam olmak üzere mahalle
halkı da mahkemeye gelerek; “Mehmed bu karıyla ve başka fahişe avratlarla buluşmakta ve
birkaç defa da fahişeler için birbirine kılıç çıkarıp kan olayazmıştır. Ve bunlar namaza da
gelmezler” diye haber verdiler. Hamza oğlu Ebrî Bey de mahkemeye gelerek, “Ben zeamette
iken karım Emine basılmış ve damga emini Mehmed kaçmıştır. Ve bu adam Yahudi
Abraham’ın evinde saklıdır” demesi üzerine, yasakçıbaşı ve subaşı giderek Mehmed’i
tutmuşlar ve mahkemede Mehmed de, “Emine ile beraber Ramazan’ın evinde idik. Gece cem’
olmak müyesser olmamıştı” demiş ve Emine de aynı ifadede bulunmuştur. Şahitler de,
“Mehmed fasık ve facirdir, daima fahişelerle buluşur. Evvelce Yahudi iken dahi avratlarla
tutulup, siyaset olunmak üzereyken korkusundan Müslüman oldu. Yasak Müslümanıdır”
dediler (BS. 169/15).
1577 senesi Nisanında gelen bir emirde, Bursa Yahudileri dergâh-ı âlîye adam gönderip,
“Evvelce Bursa zimmîlerinden Bursa’ya meta getiren ve alıp gidenlerden Bursa’da gümrük
alınmazken, Bursa gümrük mültezimleri kanuna aykırı olarak gümrük istediklerini
bildirmişlerdir. Halbuki Bursa gümrükleri kanunnamesinde, ‘memâlik-i mahrûseye dâhil olan
zimmîlerden Bursa’ya meta getirip ve alıp gidenlerden bir visade gümrüğü alınmayıp harbî
ve hâric-i memâlikte olan kefereden alınır’ diye kaydolduğundan”, Bursa Yahudilerinden bu
gibi ahvalde gümrük alınmaması ve alınmış varsa ve sabit olursa geriye iadesi emredilmiştir
(BS. 131/2).
1577 Birincikânununun altıncı günü Bursa Yahudilerinden Salamon oğlu Aydın
mahkemeye gelerek, Yahudilerden İlyas, Bıyıklı Abraham, Salomon, Şemayel, Davit, Yasef
adındaki tacirleri mahkemeye ihzâr edip müvâcehelerinde, “Eğer sen Bursa Yahudilerinin
Bursa’ya getirdikleri metalarından gümrük alınmamasına dair İstanbul’a varıp, muradımız
üzere bir emr-i şerif ibraz edip ve Bursa mahkemesindeki sicill-i mahfuza kaydettirip, hakim,
mucibince amel edecek olursan sana her ettiğimiz alış verişten yüzdebuçuktan bin filoriye
çıkınca ücret verelim diye kavl ve ahd edip ve ayinimiz üzere elime temessük verdiler. Ben de
İstanbul’a varıp, sekiz sene oturup ve kendi kesemden beş yüz filori harcedip, istedikleri gibi
bir emr-i şerif istihsal edip getirdim. El-an bu emrin hükmü ile amel olunur. Ben dahi hakkımı
isterim”, demiştir. İlyas itiraf edip, “Emr-i şerif getirdiği zaman amel olunmamıştır, sonradan
amel olunmuştur” demiş ve Bıyıklı Abraham inkâr etmiş ve yeminden nükûl eylemiş olduğu,
Aydın talebiyle sicile kaydolunmuştur (BS. 130/58).
1578’de Bursa Yahudilerinden Abraham veled-i Levi, divan-ı hümayuna arzıhâl edip,
Bursa’da birçok kimselere borcu olduğu ve fakat mal ve rızkı ve emlâki bulunmadığını ve
edasına kâdir olmadığını bildirerek, kazancının bir miktarını kendisinin ve ehl ü ıyâlinin
nafakası için tayin olunup, bir miktarı dahi taksitle alacaklılarına verilmesini istemiştir. Bunun
iddiası doğru ise kazancının bir miktarını ehl ü ıyâlinin nafakasına ayırıp, bir miktarının dahi
taksitle alacaklılarına verilmesi emrolunmuştur (BS. 155/377).
1581’de Yahudilerden bürüncükçü İsak oğlu Arslan, Avram oğlu Davit, Samuel oğlu
Musa, Yagop oğlu Davit mahkemeye gelerek, “Öteden beri Bursa’ya gelen bürüncük
aramızda taksim ve tevzî olunurken, içimizden Abraham oğlu Bayram adındaki Yahudi,
bizden gizli bürüncük alıp satmakla esnaflık kaidelerini ihlâl etmiştir. Bu işlere bakmak üzere
Yahya oğlu Yagop’u, Yahudilere pazarbaşı nasb” edilmesini istemişler ve istekleri yerine
getirilmiştir (BS. 132/14).
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
YAHYA EFENDİ
Şeyh Abdülbâkî Efendi oğlu Mevlânâ Abdülhâdî Efendi’nin oğludur. Mehmed Emin
Efendi’nin kardeşidir. 1742’de Bursa’da müderrisken İstanbul’a gitmiş ve orada ölmüştür.
Sarı Abdullah Efendi mahallesindeki evinde Saadet ve Hediye isminde iki kızı kalmıştır (BS.
383/19). BK, IV/343
YAHYA EFENDİ
Kastamonu’daki Hacı Şaban Veli’nin halifesidir. Bursa’da ölmüştür (SO. III/148). BK,
IV/343
YAHYA EFENDİ (Şeyh)
Kahirelidir. Altıparmak Mehmed Efendi’den tahsil eylemiştir. Mısır kaleminde bazı
menasıbda bulunmuştur. Sûfiye tarikatına girmiş ve Şeyh Ahmed Efendi, Bursa’da kendisine
meşrut olan Eyüb Efendi Zaviyesi’ne bunu şeyh tayin eylemiştir. Haftada iki gün Ulucami’de
va’z u nasihat vermekteydi. 13.11.1666’da öldü. Türbeye gömüldü. Gülen yüzlü, fazilet ve
ilim ve edeb sahibi ve müfessir idi (G. 137). Hüdâî Aziz Mahmud Efendi’ye de dervişlik
yapmıştır (SO. VI/638). BK, IV/343
YAKUB
Bursalıdır. Darphane Mescidi ve Atranos’taki fakirlerin avârızları için 50 bin akçe
vakfeylemiş, 1590’da ölmüştür. Bunun yalnız 29.000 akçesi Atranos fukarasına aitti (BS.
242/45). BK, IV/345
YAKUB (Derviş)
Nebi’nin oğludur. Pınarbaşı’ndaki Kalenderhane şeyhidir. Gece evinde Ayşe adında
fahişe bir kadınla şer üzerinde iken tutulmuştur. Tekrar 1521’de yine bu kadının evine
vardığından, yakalanmış ve mahkemeye getirilmiştir (BS. 29/23). BK, IV/344
YAKUB (Hacı)
Bursa eşrafındandır. Çuhacıdır. Hacı Süleyman’ın damadıdır. 1773’te yazacağı 200
askerle sefere memur edilmiştir (BS. 1186/19). BK, IV/346
YAKUB (Kara)
Kadılardandır. Kıbrıs’a sürülmesi emrolunup, 1619 Ağustosunda yola çıkarılmışsa da,
evlâd ü ıyâlinin feryad ve figanlarına merhameten Bursa’da oturmasına izin verilmiş
olduğundan, her nerede bulunursa kaldırıp Bursa’ya gönderilip, evlâd ü ıyâliyle bir yerde
oturması ve Kıbrıs’a ve sair mahalle gönderilmemesi fermanla emredilmiştir (BS. 187/204).
BK, IV/345
YAKUB (Mevlânâ)
Seyyid Ali’nin oğludur. Müderris olup hacdan gelmiş, 1524’te ölmüştür. Şeker Hoca
mahallesi mescidi kurbünde bir türbede medfundur. Birkaç eseri vardır. Şeyh Sa’dî’nin
Gülistan’ını Arapçaya tercüme ve şerh eylemiştir. Yanında kardeşi Mehmed medfundur ki,
Mehmed bundan evvel, 1473’te ölmüştür. Türbeleri kubbelidir (G.287). BK, IV/344
YAKUB (Nisârî)
Acemistan’da doğmuştur. Bursa’ya hicret eylemiş ve Dâye Hatun Camii yanına
yerleşmiştir. Her yerde tarih anlatırdı. Ve bu hususta bir tane idi. 1656’da ölmüş ve “Hacılar
Kozu” mevkiine gömülmüştür. Şairdir (G.507). BK, IV/346
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
YAKUB (Sürmeli)
Mihaliçlidir. Eşkıyalardandır. On beş arkadaşıyla ve Atranoslu Halil’in teşvikiyle,
Bursa’da sipahilerin Kethüdayeri Mehmed Ağa’yı katletmek üzere, 1639 senesi Eylülüne
tesadüf eden 1032 Zilkadesinin yirminci Cumartesi gecesi silahlı olarak, Bursa’nın Tekke
mahallesindeki Mehmed Ağa’nın evini basmış ve Mehmed Ağa’nın, maiyyeti ile dışarı
fırlaması üzerine yapılan müsademede firara mecbur kalmışsa da, Mehmed Ağa yakalayarak
mahkemeye götürmüş ve şahitler de eşkıyadan, vâcibü’l-izâle olduğunu yüzüne karşı
söylediklerinden idam edilmiştir (BS. 383/24). BK, IV/345
YAKUB ÇELEBİ
I. Murad’ın oğludur. 1360’ta doğmuştur. Babası zamanında birçok muharebelerde
bulunarak, cesaret ve kahramanlığını göstermiştir. Kosova muharebesinde babasıyla beraber
kahramanca harbetmiş ve babasının şehadeti sırasında, Yıldırım Bayezid tarafından
boğdurulmuş ve 10.8.1389’da ölen bu zatın cenazesi, I. Murad’ın cenazesiyle birlikte
Bursa’ya gönderilerek, gizlice defnedilmiştir (KA. VI/4802). Kabri, Çekirge’de Murad
Hudâvendigâr Türbesi’ndedir (G. 39). BK, IV/344
YAKUB ÇELEBİ
Kadı Celal oğlu Hızır Çelebi Bey’in oğludur. Ulemadandır. “Yakub Paşa” diye
meşhurdur. 1484’te Bursa’da bulunuyordu (BS. 4/102). Bursa’da doğmuştur. Sultaniye
Medresesi’ne ve Fatih medreselerine müderris olmuş ve Bursa kadısı olmuş ise de, bir sene
sonra vefat edip, Molla Fenarî Camii’ne gömülmüştür. Âlim, müdakkik, muhakkik, temiz
ahlâklı, fâzıl, her vechile akranına fâik idi. Üç telîfi vardır (LTC. 220; G. 278). BK, IV/344
YAKUB DEDE
Eşrefzâde İzzeddin Efendi’nin halifelerindendir. 1744’te ölmüş ve Bursa’ya
defnedilmiştir. Yirmi sene sonra kabri açıldığı zaman, çürümemiş olduğu görülmüştür. Kâmil
bir şeyhti (BS. 4/649). BK, IV/346
YAKUB EFENDİ
“İlâhîzâde Efendi” diye maruftur. Bursalıdır. Tahsil-i ilim etmiş, Nakşibendî tarikatına
intisab etmiş ve bu tarikattaki büyüklerden birisinin duasını almıştır. 1571’de Hakim Çelebi
Zaviyesi’ne şeyh olmuş ve bir müddet sonra şeyhlikten kendi arzusuyla çekilerek, 1590’da
Bursa’da ölmüş ve Yoğurtlu Dede Zaviyesi’nde İlâhîzâde Mustafa Efendi’nin kabri yanına
gömülmüştür. Her türlü ilimlere vâkıftı. İçi ve dışı mamurdu (ŞN. II/525; G. 145; SO.
IV/648). BK, IV/344
YAKUB EFENDİ (Şeyh)
İstanbul’da doğmuştur. Mustafa’nın oğludur. Şeyh Ramazan Efendi’den hilâfet almıştır.
Şerbetçi Şeyh Mehmed Efendi’ye hizmet eylemiş ve icazet alarak, Bursa’da Karaağaç
mahallesinde kilise iken padişahın izniyle mescide tahvil edilen ve sonra da harap olmakla,
kapıcıbaşılardan Nurullah oğlu Hacı Mehmed tarafından, hakimin izniyle zaviye hâline kalb
ve tamir ve civarına da sûfîler için bir kaç hücre inşa edilen zaviyeye şeyh olmuştur. Burası
mescid iken de burada imamdı. 1642’de vefat eylemiş ve bu zaviyeye gömülmüştür. Sesi çok
güzel ve tesirli idi. Âlim ve zahid bir zat idi (G.137; SO. IV/648; BS. 214/112). BK, IV/345
YAKUB HOCA
Cüneyd’in oğludur. “Kara Dânişmend” namıyla maruftur. 1463 senesi Nisanı
nihayetlerinde Karaağaç mahallesinde ölmüş ve karısı Gülşah ve kızı Hacer ile 55.955 akçe
muhallefatı kalmıştır (BS. 1/19). BK, IV/344
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
1518 senesi İkinciteşrin ayının 22’nci Pazar günü Bursa’da büyük bir yangın olmuş ve
dokuz gün mahkeme kapalı kalmıştır (BS. 28/248). Bu yangında Şeyh Hamid mahallesi ve
Balıkpazarı civarındaki bozahaneler yanmıştır (BS. 28/4,57,68). Bu yangında şu mahalleler
yanmıştır: Nalbandoğlu, Balıkpazarı, Çırapazarı, İbrahim Paşa, Çırak Bey, İsa Bey İmareti,
Bînevâ, Kamberler, Şehreküstü, Kazzazoğlu, Zağferanlık, Bezircioğlu, Nizamoğlu, Arablar,
Çömlekçiler, Başçı İbrahim, Yerkapı ve Darphane mahalleleri ve civarları.
1519’da Bursa’da kundakçılar türemiş. İncirlice mahallesinde asesler bölüğünden
Hamza oğlu Mustafa ve Şeyh Paşa Mahallesi’ne Yusuf oğlu Hüseyin od komakla zan altına
alınmışlarsa da beraat etmişlerdir (BS. 28/2, 5).
1519’da Şehzâde mahallesine, Bursa aseslerinden Deveci Ali ve Armağan tarafından
gündüzün, öğle vakti ateş konmuş, Müslümanlar erişip ateşi söndürmüş ve mahkemede
cürümlerini itiraf etmişlerdir (BS. 28/6).
Zindankapısı’na yakın bir yerde yangın çıkmış ve aseslerden Abdullah oğlu Kasım ve
Ali oğlu Veli’den şüphelenilmiş ve bunlara, “gelin, ev tutuştu yoldaşlık edin” denildiği vakit,
“bizim nemize gerek” deyip, geçip gittikleri haber verilmiştir. Ve “ehl-i örf eline verin,
meydana çıkar” dediklerinden, bu asesler subaşıya etmiş olundu ki, hakikat-ı hâli onlardan
istintak eyleye (BS. 28/56). Bu yangında yanıp harap olan selâtin evkafını tamir ettirmek
üzere, 1519 Mayısının 24’üncü günü Hekimşahî ile Kasım Bey ve Kâtib Ali oğlu Mustafa
Çelebi Bursa’ya geldiler (BS. 38/351). Bu yangında Davud Paşa’nın 59 vakıf dükkânı,
Darphane mahallesinde Kazzaz Hacı Muhyiddin Mektebi için vakfeylediği evler, ümeradan
Canbaz Mustafa Bey’in on yedi oda ve üç dükkânı da yanmıştır (BS. 29/105).
1544 senesi Şubatında Bursa’da yangın olmuş ve Orhan vakfından 163 dükkân yanmış
ve tamir edilmiş. Caminin sakfı da tamir edilmiştir (BS. 48/153). Hisar kapısı içinde Koca
Efendi’nin iki dükkânı ve iki hücresi de yanmıştır (BS. 73/276).
1559 senesi Mayısının 26. günü Hasan Paşa vakfından beş dükkân, Hacı İvaz Paşa
vakfından altı dükkân ve Çırak Bey vakfından da altı dükkân yanmıştır.
1560’ta Şahin Lala vakfının dükkânları ve Mehmed Bey vakfının bazı yerleri yanmıştır.
1568 senesi Birinciteşrin ayının 25 Salı gününe tesadüf eden hicrî 3 Cemaziyelevvel
sene 976’da da, Bursa’nın üst yanında, dağda her taraftan ateşler peyda olup, bir nice gün
yanıp ve sönmeyip gittikçe ziyade olup hatta şehre karib yerlere inip zarar ihtimali olmağın,
Bursa’da tellallar bağırıp, kadı efendi ve umumen şehir halkı çıkıp Salı günü ateşi
söndürmeye muvaffak oldular O gün şehirde, mahkeme de dâhil olduğu hâlde, her taraf tatil
edilmiş ve herkes yangın söndürmeye gitmiştir (BS. 110/199).
1584 senesi Mayısında Sandıkçılar ve Attarlar Çarşısı yanmış ve yalnız Orhan
vakfından 35 dükkân ve Orhan Hamamı ve Emir Hanı denilen Orhan Hanı yanmıştır.
1559 Ulucami etrafındaki yangında, ihtisab eminlerinin oturdukları çardak dahi
yandığından, arsası padişahın emriyle Ulucami avlusuna katılmıştır (BS. 190/11).
1608, Celâlîler Bursa’yı basmış ve Eski Tahtakale ile Kaygan civarı, Kütahya, Yeni
Gallepazarı ve Katır hanları, Gelincik Çarşısı’ndaki Yeni Han ile Veli Halife, Hoşkadem
Makramevî, Yıldırımda Hüseyin Paşa, Yegânoğlu, Ertuğrul camileri yanmış ve daha birçok
hane, dükkân, odalar ve Tamburacılar Çarşısı büsbütün yanmıştır.
1639’da küçük kazzazhane yandı.
1659’da Yahudiler mahallesindeki Rüstem Paşa Hamamı’na bitişik Yehûdhane kâmilen
yanmıştır. Ekmekçi fırınlarının da ekserisi yanmıştır. Bu yangına “ihrak-ı azîm” denmiştir
(BS. 317/1).
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
1727’de Kaygan Çarşısı’nda çıkan bir yangın Bursa’yı tamamen harap etmiştir.
1744’ten biraz evvel debbağhaneden çıkan büyük yangında Şengül Hamamı’na muttasıl
Şeyh Paşa vakıflarının bir çoğu yandı (BS. 338/85).
1763 Kaygan Çarşısı’nda çıkan yangın etrafa sirayet ederek, Ebu İshak Zaviyesi ve
Şerefüddin Paşa Camii’ne bitişik Nalburlar Hanı’nı yaktı (BS. 331/11).
1755’te Kazzazhane, Saraçhane, Geyve Hanı ve civarı kül olmuştur.
1760’ta Bakır Çarşısı yangını olmuştur.
1761’de Mahkeme-i Suğrâ, Çırapazarı yangınları çıkmıştır.
1771, 1773’te Kaygan ve Batpazarı yangınları çıkmıştır.
1776 senesinde Mahkeme mahallesinden çıkan bir yangın, şehrin zengin yerlerini harab
etmiştir.
1770 senesi Birincikânun sonlarında, Mudanya’da Kara Mustafa Paşa Hanı’nın yarısı ve
civarındaki dükkânlar yanmıştır (BS. 1191/2).
1780’de Orhan Camii civarındaki imaret ve kilerinin yarısı yanmıştır.
1801 senesi Birincikânun ayında İznik’te bir yangın olmuş ve Çandarlılardan Mirahur
Hacı Ali Bey’in evi ve eşyası kâmilen yanmıştır.
1801 senesi Birincikânun ayının 18’ine tesadüf eden 1216 Şaban 11. Salı günü
ikindiden sonra, Hisar’da “Yeşil Tulumba” civarındaki bir evden yangın çıkmış ve Bursa’nın
üçte ikisini kül hâline getirmiştir. Yanan yerler arasında Şehreküstü Camii ve Zaviyesi ve Pars
Bey’in türbesi, Yahudilerin üç senâvîsi ve Nakkaş Ali mahallesinden 39, Mantıcı
mahallesinden 62, Karaağaç mahallesinden 29 ve Kırkmerdiven mahallesinden 30, Çukur
Mahalle’den 48 ev ile Ulucami ve civarı ta Setbaşı’na kadar yanmıştır (BS. 281/5,38).
Mengenehane ve Enârî Tekkesi de yanmıştır (BS. 281/86) (Orhan Türbesi, Kapamalı Mektep,
Alâeddin Bey mahallesi ve Ahmed Paşa Fenarî mahalleleri de kâmilen yandı).
Bu yangın için şairler şiirler yazmıştır. Bir tanesini örnek olarak yazıyorum:
Târîh-i İhrâk-ı Kebîr-i Bursa
Dirîğ ey dil harâb oldu der u dîvâr-ı Bursa’nın
Yıkıldı hâke gitti serteser âsâr-ı Bursa’nın
Yeşil Türbe’den etdi ibtida bu ateş amma, tâ
Kenar-ı şehre dek yandı kamu ahcâr-ı Bursa’nın
Bu tufan-ı belâdan Nuh-meşrebler bulur mahlas
Yakdın kûh-ı âhın olsa da hep nâr-ı Bursa’nın
Dil-i mazlûma nisbet itdi sûz-i şûle-pertâzı
Dil-i eytâma nisbet bâra gitti kâr-ı Bursa’nın
Bir ateş çıktı yaktı hankâh u mescidin der-sû
Bin iki yüz on altıda kül oldu dâr-ı Bursa’nın
Havaya çıktı bir ateş Yeşil Türbe yanından bes
Bin iki yüz on altıda kül oldu dâr-ı Bursa’nın
1856 senesi Eylülünün ikinci günü, Pazartesi günü saat dörtte Gemlik’te
Balıkpazarı’ndan yangın çıkmış ve hava rüzgârlı olduğundan, söndürülemeyerek beş yüz
kadar bina, han ve hayli eşya yanmış ve ahâli açıkta kalmıştır. İstanbul ve Bursa’dan çadırlar
ve İstanbul’dan on bin kıyyeden ziyade un gönderilmiştir.
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
1850 Ağustosunun yirminci Çarşamba gecesi saat dokuz raddelerinde, Bursa’da Pirinç
Hanı’nda bir odadan yangın çıkmış ve bu odanın yanında bulunan odanın içinde üç adet varil
barut bulunmakla, bunlar derhal ateş almış ve hanın bu tarafı büyük bir gürültüyle yıkılmış ve
Bursalıları heyecana düşürmüştür. Bu odanın altında, bir mahfuz mahalde yirmi barut fıçısı
varsa da, bunlar ateş almamış ve büyük bir kazanın önü alınmıştır.
1863 senesi Eylülünün yirmi altıncı Cumartesi günü, Setbaşı’nda bir simitçi fırınından
çıkan yangın, bu esnada şiddetle esen doğu rüzgârı sebebiyle tevsî ederek etrafa sirayetle,
Setbaşı köprüsünden ta Umur Bey Camii’ne kadar, iki taraflı birçok eyleri yakmış ve
Gökdere’yi geçerek Hacı Ali Camii’nin son cemaat mahalliyle, civarındaki birçok evleri de
kül etmiştir ki, bu yangına “Setbaşı harîk-i kebîri” denilmiştir. Eyüb Efendi Tekkesi de bu
arada yanmış ve kül olmuştur (G. 134).
1863 senesi Martının 25. Çarşamba gecesi Bursa’da büyük bir yangın olmuş ve üç
koldan genişleyerek, sekiz saat devam etmiş; 233 dükkân yanarak otuz bin lira ziyan
görünmüş ve yangın esnasında Bursa valisi Nevres Paşa tarafından alınan tedbirler üzerine,
altmış kadar hırsız yakalanarak cezalandırılmıştır. İçerisinde birçok kıymetli eşya bulunan
İpek Hanı, bin müşkilâtla bu yangından kurtarılmıştır.
1870’te “Kaygan Büyük Yangını” olmuştur.
1889 senesi Birincikânun ayının altıncı Cuma gecesi, Bursa belediye dairesiyle,
misafirhane-i hümayun ittisalinde zuhur eden yangın söndürülmüş, valinin ve memurların
büyük gayretleri görülmüştür. Üç bin liralık mefruşat ve tezyinatı kurtarıldığından, Gâr-ı
Âşıkân Tekkesi şeyhi Seyfeddin Efendi tarafından bir manzume söylenmiştir:
Der-akab ol hazret-i vali Rıza Paşa dilîr
Bir yetişdi belli oldu na’ra-ı şîrânesi
1889’da Ulucami civarı ve Müftülük dairesine kadar yerler, Ulucami minare külâhları
yanmış.
1900 Tuzpazarı ve Kapalıçarşı yanmıştır.
1906 Mart yirmide, Kayan’da büyük yangın olmuştur. BK, IV/347
YANIK ALİ
Hırsızlardandır. Bursa zeylinde Oruç Bey köşkü yakınında, İsa kızı Emine’nin evini
bastığı için hapsedilmiştir. 1564 senesi İkinciteşrin ayının sekizinde Bursa zindanında
ölmüştür. Mahkemeye ölümü haber verilince, şeriat tarafından üzerine varılıp dikkatle
muayene edilerek, cerahat eseri ve başka bir nesne bulunmayıp, eceliyle öldüğü görülmüş ve
sicile kaydolunmuştur (BS. 95/202). BK, IV/353
YANİ (Topal)
Çoban olup, birçok koyun hırsızlığı yapmış ve Apolyontlu yeniçeri Hasan Beşe’yi
öldürerek, eşyasını aldığı ve birçok şahitler de katlini mucib fesadlarını haber verdiklerinden,
arkadaşı Köse Andriya ile beraber vücudlarının izâleleri için, Bursa mirliva subaşısı Hüseyin
Bey’e, 1632 İkincikânununda teslim edilmişlerdir. BK, IV/354
YANİÇOĞLU MESCİDİ
Hisar’dadır. Kavaklı mahallesindeki mescidin üstündeki kitabede: “A’mere hâzihi’l-
mescidi’l-mübareketi es-Sultan / Murad bin Muhammed Han halleda’llâhü mülkehü Hacı
Mahmud bin Hacı / Hayreddin bin Yanic gafera’llâhu lehüm fî şehri’s-Safer / hateme’llâhu
bi’z-zafer senete erbaa ve erbain ve semâne mie” yazılıdır. Bu kitabeye göre cami, 1440
senesi Temmuzunda inşa edilmiştir. Bânisi de Yaniçoğlu Hacı Hayreddin oğlu Hacı
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Mahmud’dur. Caminin medhalinin sağ tarafında “Veled-i Yanic Hazretleri, 736” hicrî ki,
milâdî 1335 tarihli, uydurma bir taş dikilmiştir. Karşısında, çeşme üzerinde ufak bir minare
yapılmış, bu da bazıları tarafından çan kulesine benzetilerek, caminin kiliseden bozma
olduğuna dair de bir rivayet çıkmıştır. Camiyi bina eden tüccardan Hoca Mahmud bir çok
vakıflar ve Zindankapısı’nda da bir dükkân vakfeylemiştir (BS. 3/28). Cami kârgir ve
kubbelidir.
1478 İkinciteşrin 26’da Kamber Ağa bir ev vakfeylemiştir (BS. 118/98).
1501 senesi Şubatında Hacı Musa kızı Ayşe Hatun, altı ev ile altı bin dirhem
vakfettiğini, bir kitabe ile caminin duvarına yazmıştır.
1573 senesi Temmuzunda, Abdülaziz kızı Mısır Hatun da bir ev vakfeyledi. Cami
bugün mamurdur. Bir vakitler “Sultan Yaniç” dahi denilmiştir.
Denizli’de mezarların duvarları yapılırken, 735 Ramazan hicrî ve 1335 senesi Nisanında
vefat eden “Yaniç Bey bin Ali” adına bir mezar taşı bulunmuştur. Ladik denilen Denizli’de o
tarihlerde hükûmet süren Yaniç Bey’in mezar taşıdır ki, Bursa’da uydurma konan mezar
taşına, tarihleri tevafuk ediyor. Bursa’da tüccarlık eden Hoca Mahmud, bu Yaniç Bey’in
hafidi midir? Kitabede ve sicillerde hiçbir ima yoktur. İnançoğullarıdan Ali Bey oğlu Yaniç
Bey’in de Hayreddin adında bir oğlu olduğuna dair bir kayda da rastlayamadım (OTEM sene
XV, 255).
1567’de bir de Yaniçoğlu Mektebi vardı (BS. 113/68). BK, IV/353
YANKESİCİ
Haydarî dervişleri kıyafetinde, kulakları delik Keşmirli Cebrail oğlu Haydar adında
birisi Bursa’da, Tavukpazarı önünde Rumelili Oruç Gazi oğlu Musa’nın cebinden 193
akçesini çarpmışsa da Musa, farkına vararak elinden almış ve kendisini mahkemeye
götürmüştür (BS. 21/152). BKIV/354
YAPAĞI (Kırkma)
1802’de verilen, hayretlere değer bir emirde; Bursa, Balıkesir, Kapıdağı, Erdek,
Bandırma, Mihaliç, Edincik, Mudanya, Biga, Marmara adası, Kara Biga, Çan içi, Gönen,
Manyas ve Bergama’da hasıl olan yapağıların başkasına satılmayıp ve verilmeyip Sarraf
Artin’in adamlarına nakit akçe ile satılması ve kimsenin yapağılarını saklamayıp ve Türk ve
Türkmen makulelerine ve İzmir ve bilâd-ı âhara satılmaması, mükerreren evvelce emir
verilmiş ve maden mukâtaası defterlerinde de, 1776 senesi Martında bu yolda emir verildiğine
dair kayıtlar mevcut olduğu ve Sarraf Artin’in satın aldığı yapağıların İstanbul’a getirildiği ve
Frengistan’a nakledildiği zamanlarda olmak üzere iki defa gümrük alındığı cihetle beylik
tarafına büyük faidesi olduğu, maden mukâtaa kaleminden bildirildiğinden, Sarraf Artin ve
adamlarından başkasına yapağı satılmasının külliyen men’i ve hilâfına cevaz ve rıza
gösterilmemesi fermanla emredilmiştir (BS. 280/101). BK, IV/354
YARIŞ YERİ
Bursa’da Balıklı köyü civarındadır. Çok eskidir. 1491’den çok evvel yapılmıştır.
1552’de Nebi oğlu Mevlânâ Taceddin, her yarış oldukta 255 akçe mukabilinde at seyirtmek
üzere, Nusreddin oğlu İlyas adında âkil ve baliğ bir oğlanı tuttuğu sicile kaydolunmuştur (BS.
67/105). BK, IV/354
YASAKÇIBAŞI
1573’ten evvel Bursa’da bir vazifeydi. Bunlar, adlarından da anlaşılacağı üzere,
hükûmetin men’ eylediği şeyleri takibe ve eşkıyaları tutmaya memurdular. Bunlar,
İstanbul’daki sekbanbaşı tarafından tayin edilirdi. 1604’te yeniçeri ağası kaymakamı
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
sekbanbaşından, Bursa kadısına gelen bir mektup, bu işi aydınlatmaya kâfidir. Bu mektupta:
“Bursa kadılığı hududu içinde yasakçıbaşı ve eşkıya zabtına memur Mehmed Subaşı
azledilmiş ve yasakçıbaşılık ve kolluk hizmetlerinden, cümle yoldaşlarıyla beraber ref’
edilmiştir. Yerine dergâh-ı âlî yeniçeri ve yayabaşılarından Mehmed Subaşı, her vechile
hizmetinin uhdesinden gelmeğe kadir ve eşkıya zabtına ve Bursa civarının hıfz ve hırasetine
muktedir olduğundan tayin edilmiştir. Bunu, eskiden beri cari olan usüle göre yasakçıbaşılık
hizmetinde ve kolluklarda ve eşkıya zabtında kullanılıp, âhardan başkasının müdahale ve
taaruz ettirilmemesi ve Bursa’daki yeniçeri serdarları ve korucu ve ihtiyar yoldaşlar, bunu
üzerlerine başbuğ zâbıt bilip, sözünden ve reyinden dışarıya bir iş yaptırılmaması ve lâzım
gelen işleri için müracaatı çorbacıya yapıp, kendisine her vechile mutî ve münkad olmaları ve
levend taifeleri hiç nesne değillerken, burma astar ve yağmurluk ve gürde ve varsak takınıp,
önlüklü papuç ve yakalı dolama ve şebkülâh giyip, yeniçeri adıyla gezip fukarayı incittikleri
dahi haber alındığından, bunları tutup muhkem haklarından geldirile. Bursa’da olan ve gelip
geçerken ölen yeniçeri ve acemi oğlanlarının mal-ı mirîye ait muhallefatlarını dahi bunun
tarafından zabtettirilmesi” bildirildi (BS. 209/187). Bu emre göre yasakçıbaşılara “çorbacı”
denilebilirmiş. İzmir ve civarında son günlere kadar “patron” yerine “çorbacı” tabiri
kullanılırdı. BK, IV/354
YASTIK
Vaktiyle Türk evlerinin kendilerine mahsus döşeme tarzı vardı. Pencere önlerine baştan
başa veyahut da yalnız köşelere yüksekçe minder konur ve bunun kenarlarına da, üzerine
kadife veya kumaş kaplanmış ve içi ot veyahut kıtık veyahut yün doldurulmuş yastıklar konur
ve bunların üzerlerine de ayrıca birer örtü konurdu. Bunun için Bursa’da yastıkçılık sanatı çok
ilerlemişti. 1737’de ikisi Hıristiyan olmak üzere, kırk beş yastık tezgâhı vardır (BS. 391/125).
Yastıkların envaı da şunlardır:
Büyük boy yedilik yastık, küçük boy sekizlik yastık, büyük boy nevzuhur yastık, küçük
boy nevzuhur yastık, Bilecik sıragüllü yastık, mâî ve yeşil Bilecik yastık, Bilecik pervazlı
yastık (BS. 397/1).
1880 senesi Haziranında gelen bir emirde; “Firaş-ı hümayun için Bursa’dan satın
alınacak yastıklar bahası için, Bursa mukâtaalarından bin esedî kuruş tayin ve havale
olunmakla, yastıkların bir an evvel eriştirilmesi” emredilmiştir (BS. 317/130). Saray için
yastıkların Bursa’dan alınması, bu sanatın Bursa’da ne kadar ileri gittiğini gösterir. BK,
IV/355
YATAĞAN DERE SUYU
Pınarbaşı’ndan Pınarbaşı, Hıdırlık, Seyyid Nasır mahallelerine akan bir güzel suyun
adıdır (BS. 110/148, 213/23). BK, IV/355
YATAK
Bursa’da hırsızlara yataklık yapan Hacı İbrahim, marifet-i şer’le tutulup ikrar ve itirafı
huccet olunmakta iken, Bursalılardan ve mahkeme kâtiplerinden bazıları mezburuna muîn
olmakla “elbette sulh olun” diye huccet verdirmeyip, hakkın kaybolmasına sebep oldukları
şikâyet edildiğinden, İstanbul’dan Bursa kadısına verilen bir emirde, behemehâl bu gibi
davalarda hasımları karşılaştırıp hak üzere iş yapılması 1680 tarihinde emredilmiştir (BS.
317/131). BK, IV/356
YAVUZ
1912’de Bursa’da çıkan bir gazetenin adıdır. BK, IV/356
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Armağan
Zağanos Paşa
Mevlânâ
Mehmed Yegan
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
YENİ CAMİ
“İstanbul’da Valide Sultan tarafından bina olunan cami için ziyade neccar ve bennâ ve
meremmetçi lâzım olmakla, Bursa’da bunlardan ne kadar varsa âlet ve esbablarıyla
cümlesini, mükemmel ve müretteb yiğitbaşılarıyla birlikte İstanbul’a gönderilmeleri ve
ücretleriyle bennâ hizmetinde çalıştırılacakları” 1598 senesi Ağustos ayında Bursa kadısına
emredilmiştir (BS. 201/149).
Not: İstanbul’da Yavuz Selim’in yaptığı tersaneler, Sarı Selim’in Edirne’de yaptığı
Mimar Sinan’ın şaheseri olan Sultan Selim Camii minareleri, Kanunî Sultan Süleyman’ın
İstanbul’daki Süleymaniye Camii’nin kireçleri ve taş inşaatında ve bu kere de,
Eminönü’ndeki Yeni Cami inşaatında Bursalı taşçıların kullanıldığı görülmüştür. BK, IV/359
YENİCE KÖY
İnegöl kazasındadır. 1679’da bu köydeki Ermenilerin cizyelerini toplamak için gelen
Mustafa, kırk iki nefer atlı ve on katar deve ile köylerine konup cizyelerini ziyade
istediğinden şikâyet etmişlerdir (BS. 317/102). 1927’de bu köyün 244 evi ve 1.198 nüfusu
vardı. BK, IV/366
YENİCE KÖY
Orhaneli’ndedir. İstanbul hassa bostancılarının hastalarına ocaklık idi. Bunun için
tekâlif-i örfiyye ve şâkkadan muaf ve müsellemdi. Bunun lağvı üzerine, gelip geçenlerin
ziyadeliğinden ve tekâlif-i şâkkanın ziyadeliğinden ahâlinin çoğu tahammül edemeyerek
dağıldıklarından, 1830 da yeniden ahâli iskân edilmiştir. Bunların dağılmamalarına itina
edilmiş, kadılara ve sancakbeyine tamim edilmiştir. 1927’de 363 nüfusu vardı. BK, IV/366
YENİCE KÖY
Mustafa Kemal Paşa kazasının bir köyüdür. 1927’de bu köyün 413 nüfusu vardı. BK,
IV/367
YENİCE KÖY
“Yenice-i Müslim” de derler. Mudanya kazasına bağlı bir köydür. Vaktiyle bu köydeki
Hıristiyanlar Bursa’da sakin olup, beylik taylara hizmet ederler ve beyliğe harclarını verirler
ve sipahiye yer icaresi verirlerdi. 1521 senesi Birincikânununda bu köyün timara verilmemesi
ve her kim “taylara ağa” olursa, arpalık olarak verilmesi emredildi. 1927’de bu köyün 15 evi
ve 96 nüfusu vardı. “Yenice-i Müslim” derlerdi. BK, I V/366
YENİCE MAHALLESİ MESCİDİ
İznik’tedir. Ali oğlu Sefer Bey 1530’da bu mahallede bazı hâlî yerler vakfedip
üzerlerine evler bina olunmuştur. İmam için üç bin akçe vakfedilmiştir. İznik şehri içinde,
Kapan kurbünde bir dükkân da vakfeylemiştir. Ayrıca, imama 5.000 ve müezzine bin akçe
vakfolunmuştur. Yine Ali Bey oğlu Sefer Bey bu mahalleye bir muallimhane inşa etmiştir ve
altı bin akçe vakfeylemiştir. Mustafa Bey kızı Ümmî Hatun da bin akçe vakfedip, senede bir
hatim indirmesini şart koymuştur. BK, IV/367
YENİÇERİ
I. Murad’ın teşkil eylediği bir asker sınıfıdır. İlk teşkil edildiği sırada reaya denilen
İslâm ve Hıristiyan çocukları toplanarak, bunların talim ve terbiyeleri için askeri, İslâm
ailelerine birer ikişer tevzî edilir ve bunlar bu ailenin kendi evlâdı gibi okutulur; atıcılık,
binicilik ve sair kılıç kullanmak gibi sporlarla uğraşır ve o ailenin evlâdlarından hiçbir farkı
olmadan yetiştirilirdi. Büyüdükten sonra yeniçeri ortalarına verilirdi. Bu vechile esaslı bir
terbiye gören bu gençler, Hıristiyan evlâdı olsa bile yine Tük terbiyesi gördüğü için, bu millet
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ve hükûmete çok büyük hizmetler etmişlerdir. Kanunî zamanında İstanbul’da yeniçeri ortaları
teşkil olunarak ve bu acemi oğlanları bir araya toplanarak talim ve terbiyelerine bakılmaya
başlandıktan sonra, her nedense bunların ahlâkları bozulmaya başlamış; Fatih zamanında,
Yavuz Selim’in İran seferinde görülen serkeşlikleri günden güne derecesini artırmıştır.
Yeniçerinin heyeti mecmuasına “kapıkulu” derler ki, son asrın ıstılahatına göre “hassa
askerleri”dir. Bunlar da, yeniçeriler, acemi oğlanları, cebeciler, topçular, toparabacılar,
hücreciler ve sakalar adıyla yedi kısma ayrılırlar. Her birisinin vazifeleri adlarından anlaşılır.
Bk. Yeniçeri Ocağı. BK, IV/359
YENİÇERİ OCAĞI
Yayabeyler, bölüklüler, sekbanlar adıyla üç kısımdır. Yayabeyler, bir numaradan yüz
bire kadar numara alan ortalardan ve bölüklüler de bir numaradan altmış bire kadar numara
alan ortalardan ve sekbanlar da birden otuza kadar numara alan ortalardan teşekkül eder.
Yayabeylere “cemaat” ve bölüklülere “ağabölüklüleri” veyahut sadece “bölük” ve sekbanlara
da, yanlış olarak “seymen” dahi denilirdi. Teşekkül tarihlerine göre bunlar birbirinden farklı
bazı imtiyazata maliktiler.
Yeniçeriler, bu söylediğimiz üç kısımdan başka diğer üç kısma daha ayrılırlar:
Korucular, oturaklar ve fodlahoran. Korucular, yeniçeri umum efradı arasında ayrılarak,
İstanbul, Bursa, Edirne’deki sarayların muhafazasında kullanılırlar. Oturaklar, emeklilerden
ibarettir. Fodlahoran dahi ölen yeniçerilerin eytamıdır. Bunların cümlesinin yeniçeri
ocağından muhassasatı vardır. Muvazzaf yeniçerilere “ulûfe” adıyla ve yevmiye itibarıyla
üçer aylığı birden verilir. Ve ayrıca da tayinat dahi verilirdi.
Umum yeniçeri ocağı “yeniçeri ağası” denilen bir zatın komutasında olup, bundan başka
ocağın sekbanbaşı (kul kethüdası veyahut kethüda bey), zağarcıbaşı, turnacıbaşı, muhzır ağa,
büyük ve küçük hasekiler, başçavuş, kethüdayeri, kâtip/yeniçeri efendisi namlarıyla büyük
zâbıtânı vardı. Ortalar da “çorbacı” adında bir bölükbaşısının idaresinde bulunurdu.
Her ortanın odabaşı, vekilharç, bayraktar, başeski, aşçı ustadan ibaret birer subay
heyetleri vardı. Her ortanın kendisine mahsus bir arması, bir de flâması vardı.
Acemi oğlanları bir araya toplandıktan sonra, 59 ortaya bölünmüş ve umum acemi
oğlanlarının ağaları yeniçeri ağası ise de, işlerinin çokluğundan bunlara vekâlet suretiyle
“İstanbul ağası” nezaret ederdi. Bu acemi oğlanları ortalarının dahi, her birinin birer çorbacı,
meydan kethüdası ve kapıcı adlarıyla üç subayı bulunurdu.
Yeniçeriler, ibtidaları gayet mutî ve münkad olup birçok seferlerde ve ezcümle meşhur
Kosova, Niğbolu, Varna muharebelerinde kahramanlık ve mertlik göstermiş ise de, 1740
tarihinde Sultan I. Mahmud ve bir gözü kör olan Sadrazam Foçalı Hacı Ahmed Paşa’nın
zamanlarında; askerliğe mahsus ulûfelerinin bey’ ve şirasına müsaade olunması üzerine,
bunlardan sıkıntısı olanlar malik oldukları ulûfeyi asker olmayanlara ve onlar da başkalarına
satmaya başladıklarından ve ulûfesiz askerin kışlaya devam etmeyecekleri gayet tabii
olduğundan, orta zâbıtları kışlaları boş bırakmamak için, boğazı tokluğuna hammal ve
serserileri celb ve tahrire mecbur olduklarından, yeniçeri kışlaları birtakım edebsiz ve ahlâksız
kimselerle dolarak ve bunların yeniçerilik imtiyazlarından istifade ederek yapmadıkları
edebsizlik ve sivil halka etmedikleri zulüm kalmamıştır. Edeb ve itaat gibi iyi ahlâklardan
tamamıyla mahrum olan bu haşerat, gittikleri muharebede ilk fırsatta ordunun hazinesini
yağma ederek savuşmakta ve “er meydanı” olan harp sahasını terk ederek kaçmaktaydılar.
Fazla olarak, kabahati başkomutana yükleterek; “Bizi sattı, izin vermedi. Eğer izin verseydi
düşmanı pâyitahtlarına kadar sürecektik” gibi saçma laflarla cahilleri heyecana
düşürüyorlardı. İstanbul’da da birçok isyanlar ve ihtilaller yapmışlardır. Nihayet II. Mahmud
ve bütün hamiyetli Türklerin birlikte gösterdikleri medeni bir cesaretle, 9 Zilkade 1241
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Perşembe günü hicrî tarihine tesadüf eden 15.7.1826’da bu ocak kökünden lağvedilmiş ve
emre itaat etmeyip, serkeşlik eden bazı ileri gelenleri idam edilmiştir (Cevdet Tarihi,
XII/154). Bursa Sicilleri’ndeki yeniçerilerine ait kayıtlara gelince:
1486 senesi Birincikânun ayında Bursa ve tevabiinde bulunan köylülere verilen acemi
yeniçeriler kethüdalığına Mahmud oğlu Kara Ahmed tayin edildi (BS. 5/242).
1516’da Bursa’nın Hacı Mümin köyünde Evranos oğlu Bâlî’ye verilen bir acemi, kara
yağız, elâ gözlü, açık kaşlı, uzun boylu, Şirmerd adındaki Bosnalı acemi oğlanı, Bâlî’ye
emanet tarikıyla verilmişti ki, Türkçe öğretip ve hizmet yollarını dahi göstermek için. Bu
çocuğun vebadan öldüğünü, mahkemede acemi oğlanları kâhyası Hacı Hızır oğlu Pîrî Çelebi,
müvâcehesinde altı şahitle isbat eylemiştir.
1518’de Rumeli’nden toplanan acemi yeniçeri oğlanlarından, Anadolu vilâyetine
dağılmak üzere irsal olunanlardan birisi, sancı zahmetinden Çeltikçi köyünde ve diğer birisi
de humma-yı muhrika zahmetinden ölmüşlerdir (BS. 28/103).
1538’de Anadolu’daki bölük halkının acele İstanbul’a gelmeleri emrolunduğundan,
Anadolu kadıları, kazaları altındaki yerlerde nida ve tenbih ettirip, bir saat evvel erişmelerinin
temini ve geç kalanların özürlerinin kat’an makbul olmayacağı fermanla bildirildi (BS.
45/55).
1551’de yeniçerilerden başka bir kimsenin yakalı kaftan ve yeniçeri papucu giymesi
padişah tarafından şiddetle men’ edildi.
1584 senesi Birincikânun ayının sonlarında verilen bir emirde; yeniçeri ve acemi oğlanı
ve cebeci, topçu ve sair padişah kulları, alış verişe ve çarşı işlerine karışıp ve çarşılarda
dükkân tutup, çarşı ve pazar ve iskelelerde gemilerle gelen metaları ve keresteleri alıp
madrabazlık yapmakta ve odun gemilerine girip, Müslümanların o günkü narha göre
almalarına mâni’ olup, ziyadeye satarak, rençberlere, sair erbâb-ı sanayiye mahsus olan işlere
karıştıkları ve bunlara kadı ve muhtesib müdahale edemeyip, her meta ve kereste, odun,
meyvenin narhlarını bozduklarından, bundan sonra bunların çarşu işlerine karışmayıp, kendi
hâllerinde yat ve yerağları (savaş aletleri) ve saire ile cenk ve cidale lâzım ve mühim olan
hususları öğrenmekle meşgul olmaları için, her taifenin ağalarına hükm-i hümayun
verilmiştir. Karışanları, ağalarına bildirip men’ ve def’ edilmeleri ve ağaları men’ etmezlerse
doğruca divan-ı hümayuna yazıp bildirilmesi ve bu fermanın icrasında ihmali görülenlerin
haklarından gelineceği bildirildi (BS. 152/194).
1596 senesi Eylül sonlarında; Bursa’dan sefer-i hümayuna memur yeniçerilerin bir
çokları, memur oldukları sefere gitmeyip, korucu olanlar koruculuk hizmetine gelmeyip ve
başlarına nice eşkıyayı toplayıp, yeniçeri ve acemi oğlanı kisvesi giydirerek reayaya zulüm ve
tecavüz eyledikleri ve bazılarının ehl ü ıyâllerini çekip, cebren nikâh ettirip ve yollar basıp,
her türlü fesadı yaptıkları anlaşıldığından, bunların şer’le haklarından gelinmesi
emrolunmuştur (BS. 190/95). Bunlar, bu fenalıklarından başka, birçok kimselerin nikâhlı
karılarını ve bazılarının bâkire kızlarını çekip tasarruf ettikten sonra, hakimin izni olmadan,
murad eyledikleri kimselere verdikleri ve kiminin genç oğullarını çektikleri ve çarşıdaki
esnafın kazançlarına mâni’ oldukları ve birçok eşkıya dahi yeniçeri olmadıkları hâlde yakalı
çuha ve bârânî giyip ve başlarına kırmızı ve burma astar sarınıp, yeniçeri ve acemi oğlanı
kıyafetinde gezdiklerinden, şiddetle men’leri de te’kîden bildirildi.
Nisan 1600 ibtidalarında yeniçeriler, Serdar İbrahim Paşa ile hareket edeceklerinden,
Anadolu vilâyetlerine Mumcu Mustafa, yeniçeri ağası Hasan Ağa’nın mektubuyla
gönderilmiştir. Ne kadar yeniçeri yoldaşları ve korucu ve sair kimler varsa hemen yat ve
yerağlarıyla yola çıkmaları ve bu tarihten sonra çavuş, müteferrika ve zuamâ ve bölük halkı
ve yeniçeri, velhasıl askeri taifesinden her kim bulunursa katledilmelerine ferman çıktığı da
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
bildirilmiştir (BS. 201/134). Bu emrin derkenarında ise; “Bu sefere olan ikdamımız hiçbir
seferde olmamıştır. Bizzat kendimiz veziriazam hazretleriyle gidiyoruz. Bu zamanda ocağa
tedarik görüp gelmeyen, bundan sonra yoldaşımız değildir” diye ilâve edilmiştir.
1603 senesi İkinciteşrin ayı nihayetlerinde verilen bir emir, acemi yeniçeri oğlanı nasıl
alınacağını sarahatle göstermektedir ki, bu da şudur: “Zimmi reayadan yeniçerilik oğlanı için
oğlan almak kanun-i kadim olmağın, Bursa’ya bir kulum bu emrimle kadılığınıza vardıkta, ele
ve güne tenbih ve te’kîd edip köylerde, beldelerde ve haslarda ve evkaf ve timarlarda velhasıl
hiçbir ferdi alıkomayıp, reayanın ne kadar oğlanı varsa babalarıyla kulumun yanına getirtip,
bizzat nazar edip, görüp; reayadan her hangisinin müteaddid oğulları varsa, içinden bir
yararını ki, on yaşından yirmi yaşına varınca ola, yeniçerilik için alıp, yazıp dahi hıfzeyleye.
Amma müteaddid olmayan reayanın oğlunu almaya. Müteaddidin biri alındıktan sonra,
bâkîsini babasna vere, onlara kimse taarruz eylemeye. Bu emir üzerine yarar oğlanı
yazdıktan sonra, tebdil eylemeye. Her oğlan ki alınır, kendi adı, babası ve köyü ve sipahisi
adların ve oğlanın hilye ve evsafını ve alâmetlerini yazıp, mufassal deftere kaydettikten sonra,
gaybet edecek olursa kim idiğü ve kandan idüğü, deftere müracaat olunup malum olunduktan
geru ele getirile ve onun gibi oğlan cem’ olunduğu esnada, hile ile hariçten oğlan katmayalar
ve ihtiyat edip, katan kimse katmayıp yerli raiyyet oğullarından cem’ ile, hile ve telbisten
ihtiyat ile yeniçeri oğlanı cem’ olunup yüz, yüz elli nefere yetiştiği gibi, mutemediyle adam
koşup İstanbul’a yeniçeri ağasına göndereler ki, yolda ve izde tamam ve mazbut olup, bir
kimse ketm ve gaybet etmek ihtimali olmaya. Defter iki nüsha olup, birisi koşup gönderdiği
adam ile bile göndere ki, yeniçeri oğlanları yeniçeri ağasına defter ile teslim eyleye.
Sonradan defterler birbirleriyle mukabele olunup, gönderilen oğlanın tebdil ve tağyire mecal
ihtimali olmaya ve oğlan koşup gönderdiği adama te’kîd ile ısmarlaya ki, oğlanları İstanbul’a
getirirken gezdirmeyip ve kimseden bir habbe nesne almayıp ve taarruz ettirmeyip doğru
yoldan getire. Amma yolda konakları şaşırıp bir köye tekrar konmayalar ki, köy halkı yeniçeri
oğlanına ekmek vermekte ve evlerine alıp hıfz eylemekte muzayaka lâzım gelmeye.
Ve ol yerlerin kadıları, subaşıları, paşaları, voyvodaları ve vakıflar mütevellileri ve
timar erleri, hiç ahad yeniçeri oğlanı hususunda cem’ olmak için karışmayıp ve dahl ve
taarruz etmeyip, müstakil mezkur kulum kendisi toplayıp, alıp göndere. Meğer ki oğlanın
ihzârı hususunda kadılara ve subaşılara ve sipahilere her ne der ise ol vakit bunun vech ve
münasib gördüğü üzere amel edeler. Ondan gayrı hususlarda dahl eylemeyeler. Zira, bu
babta vaki olan husus buna raci olup, bundan sual olunsa gerektir, bilmiş olalar. Gereği gibi
mukayyed olup, bir ahadın oğlanlarını onda alıkomayıp ve gizlemek ve kaçırtmak veya bir
vechile hile etmek ihtimali olmaya. Gereği gibi sakınalar ki, bu hususta kendisi veya adamları
bir ahaddan bir akçe ve bir habbe nesne almayalar ve emrime muhalif iş işlemeyeler. Bu
ferman mucibince amel etmelidirler. Sonradan teftiş ettirsem gerektir. Her kimin timarında
veya evinde ve köyünde bir oğlan gizleyip, mezbura göstermemiş ve kaçırmış olan veya hile
ile hariçten oğlan katmış veyahut nev’an-mâ ihmal ve müsahele etmiş olan her kim ise kat’an
mecal vermeyip, siyaset ettirilecektir, bilmiş olalar. Bu babda kulumun ‘şükür ve şikâyeti’
müsmir ve müessirdir. Ona göre mukayyed olup, ihtiyat üzere olalar.
Oğlan alındıkta vezirler, voyvodalar, kadılar, subaşılar ve eminler ve bazı kimseler
birer ikişer köy himayet ettirip, oğlan aldırmayıp, varan yayabaşılardan dilek edip alıkorlar
imiş. Bu hususta kat’an padişahın rızası olmadığı ve bir köye himayet olunup, oğlan
alınmadığı bilinirse neticesi yayabaşına ait olup, kat’an, yapacağı özür ve bahanenin makbul
olmak ihtimali yoktur. Enva-ı ikâb ve itâbımla muâteb olmak mukarrerdir. Ve bazı köyler
reayası; ‘biz maden reayasıyız, elimizde avârız-ı divaniyyeden muaf olmak için, oğlan
alınmamak için emirlerimiz vardır’ diye yeniçeri oğlanını vermekte inad ederler imiş. Bu
babda padişahın emri bunun üzerinedir ki, şol karye halkının, hükümlerin aynıyla yeniçeri
oğlanı alınmaya ve avârız-ı divaniyye ve tekâlif-i örfiyyeden muaf yazılmak ile, yeniçeri
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
oğlanı vermemek ister ise, asla dinlemeyip, onun gibi reayanın oğlanlarını dahi alındığı gibi
yeniçeri oğlanı alalar ve ellerinde, yeniçeri oğlanı alınmaya, diye ellerinde hükümleri varsa,
alıp kadı marifetiyle mühürleyip padişaha göndereler” diye emredilmiştir (BS. 207/166).
1614’te Bursa’daki yeniçeri yoldaşların zabt u rabtında yayabaşı vefat etmekle, dergâh-ı
âlî yayabaşılarından Bektaş, subaşı tayin olunmuştur (BS. 223/1267).
1614 senesi Temmuzunun sonlarında gelen bir emirde; “Yemiş muhafazasına memur
edilen bölük halkı gitmeyip, evlerinde oldukları haber alınmıştır. Silahdâr çavuşlarından
Rıdvan Çavuş Bursa’ya gönderilmiştir. Gitmeyenleri, çavuşları mübaşeretiyle evlerinden
çıkarıp yemiş muhafazasına gönderesiniz. İnat ve muhalefet edenleri, isim ve resimleriyle
yazıp arz eyleyesiniz ki, sonra haklarından gelinmek için emr-i şerifim gönderile” denmiştir
(BS. 227/143).
1688’de Bursa’daki yeniçerilerden bazıları kendi hâllerinde olmayıp, sancak işlerine
karışarak; “Bu sene tekâlif affolunmuştur” diye reayayı tahrik ederek tahsilata mâni’
olduklarından men’ edilmesi emredildi (BS. 363/31).
1789’da harp ve darbe kâdir olup yeniçerilik iddiasında olanların, sefer-i hümayunda
isbat-ı vücut eylemeleri emrolunduğundan, Bursa’da ne kadar turnacı, haseki tekaüdleri, eski
ağalar ve alemdarlar ve kul oğulları ve acemi oğlanları ve sair yeniçeri ocağına mensup
olanlar varsa bunların cümlesinin sefere gelmeleri, gelmeyip memleketinde kalanların isim ve
resimleriyle reaya defterine kaydolunup, bir daha yeniçerilik rütbesine nail olamayacakları
bildirildi (BS. 1205/146).
1794’te Bursa ve mahallatından beş yüz nefer yeniçeri yazıldı ve Kadifeci Halil oğlu
Emin sergerde tayin edildi (BS. 1209/14).
Not: Yeniçerilerin mutlaka Hıristiyan olması şart olmadığı yukarıda söylenmiştir.
İsimlerini saydığım şu yeniçerilere dikkat ediniz ki, babaları Abdullah olmadığına göre bunlar
Türk çocuklarıdır. 1623 senesi Eylül tarihli bir sicilde:
Kara Veli oğlu Mehmed Ağa - Bursa’da Sipahi Kethüdayeri
Mustafa oğlu Abdi Beşe
Mahmud oğlu Mustafa Beşe
Ahmed oğlu Mustafa Beşe
Haydar oğlu Pîrî Beşe
Edhem oğlu İbrahim (BS. 236/130). BK. Yeniçeri. BK, IV/360
YENİ HAN
II. Bayezid’in Bursa’da yaptırdığı ve bugün “Koza Hanı” denilen hanın eski ismidir.
Bundan sonra da, şimdi Pirinç Hanı dediğimiz han yapıldığından Koza Hanı’na “Birinci Yeni
Han” ve diğerine de “İkinci Yeni Han” adları verilmiştir. Bir vakitler Birinci Yeni Han’a
(Koza Hanı’na) “Yeni Tahtakale” adı da verilmiştir (BS. 1562/33). Bk. Hanlar. BK, IV/366
YENİ KAPLICA Bk. Hamam.
YENİ KÖY
Gemlik kazasında 1796 senesinde mevcut bir köyün adıydı. İstanbul baruthanelerinde
imâl olunan siyah barutu koymak için yapılan varillerin tahtaları bu köyden gelirdi. Buradaki
tahtacı esnafı, yüz tahtayı kırk paraya ve kapaklık tahtaların dahi beherini birer paraya ve
Gemlik iskelesine teslim etmek üzere pazar edilmiş ve otuz bin fıçı ve on bin dip tahtasının
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Döküntükaya’ya, ondan Güçlük boğazından balıkçılar kulübesine, ondan yine batıya teveccüh
edilerek Gökerçiftlik kayasına, ondan Hisarcık nam mevzide olan balıkçılar kulübesine,
ondan Harab Han civarına, ondan Ayazma köyüne giden yol ile güneye (kıbleye) müteveccih
Eşekçikayası’na, ondan Beşkaraklık’a, ondan doğuya müteveccih İnkaya’ya, ondan Beşlik
nam mevzide olan balıkçılar kulübesine, ondan Eski Ayazma Pınarı’na, ondan Kanlı Geçidi
kurbünde Sögütçük’e, ondan Uzundil ve göl ile Deli Ahmed yalısına, ondan Aydın karyesi
göletine, ondan “Öküzöldüğü” nam mevziye, ondan Balıklagû karyesi göletine, ondan Fisiyos
eğreğine, ondan Tuzlu Balıkçık’a, ondan Çardak köyünün sığır eğreğine, ondan bâlâda
zikrolunan Armutçukuru’na müntehi olur. Bu göl, 1530’dan evvel geniş ve tahdid olunan
yerlerde iken, zamanlar geçmesiyle çekilip az kalmış ve gölün bıraktığı yerlerin hass-ı
hümayun tarafından zabtolunmak icab eden dört tarafında olan vakıf ve timar köylüleri ol
yerler için; bizim köyümüzün hududundadır, diye zabtedip havass-ı hümayuna gadrederler,
diye haber verildiğinden, civarında olan köyler ahâlilerinin haber verdikleri üzere, göl
bıraktığı yerler kadîmîsi üzere göl ile mean hass-ı hümayun tarafından zabtolunması 1530’da
yazılan defter-i hâkânîye kaydedilmiştir.
1512 senesinde Yenişehir dalyanı Yusuf oğlu Simavlı Mehmed, üç yılını on altı bin
akçeye tutmuştur (BS. 23/225). Bu gölün şimdi mevcut olup olmadığını bilmiyorum. BK,
IV/369
YENİYER MEZARLIĞI
Bursa’da bu isimde iki kabristan vardır. Birisi Namazgâh’tan Işıklar’a giden yolun sağ
tarafındadır. Diğeri de, Çatalfırın’ın aşağısında, “Arabayatağı” denilen Hoca Hasan
mezaristanının alt tarafında, “Mera Mezarlığı” denilen yerdir (OM. II/102). Namazgâh
tarafındaki Yeniyer mezarlığı Tatar muhacirlerine verilmiş ve evler yapılmıştır. BK, IV/369
YERKAPI
Bursa kalesinin kapılarındandır. Şimal tarafındadır. Buna “Bâb-ı zemin” dahi derler.
Bursa’da bu isimde bir de mahalle vardır. 1639 tarihine kadar diğer kapıların bekçisi olduğu
hâlde bu kapının bekçisi olmadığı görüldüğünden üç akçe vazife ile kapıcı tayin edilmiştir
(BS. 361/82, 226, 276). BK, IV/369
YEŞİL CAMİ
İznik’tedir. Çandarlı Hayreddin Paşa bina eylemiştir. BK, IV/370
YEŞİL CAMİ
Çelebi Sultan Mehmed tarafından yaptırılmıştır. Bursa’nın, sanat ve ziynet itibariyle en
yüksek bir âbidesidir. Bu caminin planını ve hesaplarını Ahi Bayezid oğlu Hacı İvaz Paşa
yapmış ve bu inşaatta kendisi ile Abdullah oğlu Timurtaş adında diğer Bursalı bir mimar
nezaret eylemişlerdir. Cami, düz bir kemerle sanatkârâne yapılmış iki kubbeden ibaret olup,
yan taraflarında da, gelen misafirlerin barınmaları için zaviyeler inşa edilmiştir. Bu odaları,
bazıları o vaktin hükûmet daireleri zannetmişlerse de, doğru değildir. Bursa Sicilleri bunları
birkaç yerde zaviye olarak kaydetmektedir. Hükûmet dairesi olmadığına en birinci delil
Orhan, Çekirge’deki I. Murad, Yıldırım Bayezid camilerinde de ve hatta Yeşil’den daha sonra
yapılan II. Murad Camii’nde de aynı odaların mevcut bulunmalarıdır. Demek ki Bursa’da beş
hükûmet dairesi olması lâzım gelir ki, bunun isabetsiz olduğuna en birinci delildir.
Caminin içerisi renk renk çinilerle süslenmiş ve kemerlerin istinad duvarıyla birleştiği
mahalde dahi, çepeçevre bir çini kurdela ile kuşatılmıştı. Bunların üzerine ve pencerelerin
üzerlerine ve çinilerin üst kısımlarına ayet-i kerimeler ve hadisler yazılmıştı. Caminin ikinci
bir hususiyeti, o zamanın medeniyet ve sanat merkezi olan İran’da tahsil-i sanat eden Nakkaş
Ali tarafından da caminin çini olmayan kısımları güzelce boyanmış olmasıdır. Mihrab
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
etrafındaki yazılar, fukaranın doyurulmasına aittir. Caminin medhal kapısının üst tarafında da,
yine kabartma çinilerle süslenmiş ocaklar, çinilerle kaplanmış odalar mevcuttur. Bunlar da,
zaviye denilen misafirhane veyahut da kadınların namaz kılmalarına mahsus yerlerdi.
Caminin cephesi, senelerce uğraşılarak ve o vakit Osmanlı hududu dâhilinde ve bilhassa
Bursa’da çok bulunan gayet güzel mermerlerle süslenmiş ve ayrıca kapı ve pencerelerin
etraflarını istalaktit ve istalagmitlerle süslenmiş ve kûfî yazılarla bu süsler şereflendirilmiştir.
Etrafındaki pencerelerin demirleri birer sanat eseridir. Demirlere, kakma olarak altından
çiçekler ve süsler yapılmıştır. Hiçbirisinin, süve taşı dediğimiz çerçeveleriyle, üzerindeki
şekiller aynı değil, hep ayrı ayrıdır. Pencerelerin etrafındaki bu ıstalaktiler birer
koleksiyondur. Çok tedkike değer. Caminin kubbelerinin, şimdi kireçle sıvalı kaideleri ve
kubbelerinin üstleri yeşil renkteki çini (faience) ile kaplanmıştı. Kubbelerin üstlerinde bu
çinili kiremitler büyük bir hesap neticesi, şimdiki Marsilya kiremiti dediğimiz şekilde idi. Şu
kadar fark var ki, bunlar hem ufken ve hem de şâkûlen kavisli olarak ve her sırası başka bir
hesaba bağlı olarak, kubbeye tamamen yapışmak üzere hesap edilip pişirilmiş ve sonra da
üzerleri çinilenmiştir. Henüz kat’î olarak bilinemiyorsa da, Bursa’da Kiremitçi mahallesi
denilen yerdeki hamam ve camiyi yaptıran Pîr Mehmed Çelebi tarafından bu kiremitlerin
yapılması pek akla yakındır.
Çelebi Sultan Mehmed bu caminin inşaatında pek adilâne hareket ederek, mihrabını
işleyen Tebrizli ustalara, çinilerini yapan Mecnun Mehmed’e kapılarının tahta ve ceviz
kanatlarını yapan Hacı Ahmed oğlu Tebrizli Ali’ye ve boya ve nakışlarını yapan Nakkaş İlyas
oğlu Ali’ye, en nihayet de caminin mimarı olan Hacı İvaz Paşa’ya, isimlerini yazmalarına izin
vermiştir. Kendi adı da yalnız kapının kitabesinde yazılıdır. Kitabesi birçok kimseler
tarafından başka başka tercüme edilmiştir. Merhum Kütüphaneler müdürü Hasan Fehmi’nin
tercümesi şöyledir: “Sanatkâr fıtratın masnuu olan bu kerim makam cennet-i naîm
nüshalarından biridir. Biz onu dünya çiçekleriyle burada dokuduk, bütün dünyaya güzelliği
ile mağrurane göründü. Şehirler onun uğrunda birbirine girdiler. Felek dönmeye başlayalı
beri hiçbir şehir için bu kadar lutufkâr olmadı.”
Diğer bir tercümesi: “Rahman Rahim olan Allah’ın ism-i şerifiyle, ismet ve keremi
umum mahlukatına ve fıtratta yaratıcı ve yaratmış ve kudret-i kâmilesi her an bâhir bulunan
Allah’ın izniyle şu buk’a-yı cennet-i naîmden bir parça gibi, âlim ve aziz sıfat-ı celilesiyle
ukba bahçelerinden bir bahçe gibi dünyada cihanın küllîsine türlü türlü fayda ve fazilet ve
bunun dünunda misli yüksek tepeler ve şehirlere envâ-ı eltâf-ı ilâhiyesi eflâk gibi devreder
olmakla, hususen sultan-ı azam ve hakanü’l-ekrem, doğu ve batının, Acem ve Arabın sultanı,
dünya ve dinin muhafız ve hadimi, Sultan oğlu Sultan Mehmed bin Bayezid bin Murad bin
Orhan ve hilâfeti ve mülkü karada ve denizde dahi emri geçen ve bu buk’anın her şeyden
salim olarak tesisini ve rasânetini ve rükünlerinin şöhret ve kuvvetini emrederek itmamını ifa
ile muvaffak oldu.”
Başvekâlet Arşivinde senelerce hizmet eden emeklilerden, kıymetli alimlerimizden Bay
Haşim de: “Rahman ve Rahim olan Allah’ın ism-i şerifi ile ve umuma şamil keremine
sarılarak, sânî-i fıtratın eser-i sun’u ve kudret kuyumcusunun imâl-gerdesi bulunan bu ulu
buk’a ki, cennet-i naîmden bir örnekti. Kâdir ve âlim olan Allah’ın kudret eliyle dokunmuş
ahiret bahçelerinden bir bahçedir ki, hayat-ı dünyeviye çiçekleriyle bezenerek aktar-ı âleme
karşı harman ve dünyanın şehir ve memleketleri onun karşısında rehn-i hüsrandır. Çarh-ı
felek devre başladığından beri, ona benzer bir eser meydana koyamamıştır. Şark ve garbın
sultanı, Acem ve Arabın hakanı, Allah’ın yardımıyla kuvvet bulan ve dünya ve dinin ilticagâhı
ve penahı, padişah oğlu büyük padişah ve ulu hakan Orhan’ın oğlu Murad’ın oğlu Bayezid’in
oğlu Mehmed Han’ın vakfıdır. Cenab-ı Hak ruy-i zemin-i hilâfette daim ve sermedî etsin.
Murad ve âmal denizinde gemisini emniyetle yürütsün. Bu eser-i âlînin tesis ve ihkamını,
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
her tahtası evvelkinden noksan olmamak ve hile yapılmamak ve konmadan evvel tartıldıktan
sonra yerlerine konmak üzere tamirine emir gelmiştir (BS. 331/94).
1775’te kurşunları, hassa mimar kaimmakamı Seyyid Ali Ağa tarafından tamir
edilmiştir. Caminin büyük ve küçük kubbelerinin fena bulunan nakışlı sıvalarının tecdidi kireç
ve keten ve elvan boya ile nakkaşiye masrafının ve camiye akan Akçağlan suyunun yollarının
ve cebhe kapısının saçaklarının tamirleri yapılmıştır (BS. 331/125). Tabhane kubbesi üzerine
yeniden kurşun konduğu gibi, iki kapısının da tecdidi yapılmıştır.
1776’da caminin kapısı, camları ve nakışları, türbenin kubbesiyle beraber 499.012 akçe
ile tamir edilmiştir (BS. 1190/10).
1818’de kurşunları, 1844’te yine kurşunları 2.044 kuruşa tamir edilmiştir.
1846’da caminin kurşunları 540 kuruşa tamir edilmiştir (BS. 313/93).
Bazı tarih vesikalarına gelince:
Yazdığı eserlerde daima Türk düşmanlığı sezilen Baron Hammer, yazığı tarihin ikinci
cildinin 146. sayfasında bu cami hakkında: “Yeşil İmaret diye şöhret tutan bu mabed gerek
inşaatında istimal olunan muhtelif mermerlerin nedreti, gerek onu tezyin eden oymaların
zerafeti itibariyle Bursa’nın başlıca güzelliklerinden biridir. Sultan Mehmed Camii’nin
sütunlarla müzeyyen avlusu yoktur. Epeyce yükseklikte beyaz mermerden, basit bir taban
üzerine inşa edilmiştir. Duvarları haricen garip bir manzara gösterir. Bu duvarların bütün
cepheleri kırmızı, yeşil, mavi, kül rengi, sarı, siyah ve bezay renkte murabbau’ş-şekl büyük
mermer parçalarından mürekkep bir tuhaf mozayikle mesturdur. Pencereler ve tezyinatıyla
binanın zirvesine kadar yükselen kapı, kırmızı mermerden çerçeveler içine takılmıştır. Bu
mermerlerin üzerindeki yazılar o kadar sanatla hakkedilmiş ve o kadar iyi cilâlandırılmıştır
ki, harfler hakkedilmiş değil dökülmüş gibi görünüyor. Fakat bilhassa şark sanat-ı mimariye
ve oymacılığın bir bedia-yı hakikiyesi olan kapısı -üzerindeki tezyinatın zerafeti ve bunlarda
zevk-i selim itibariyle- bir sanatkârın nazar-ı dikkatini celbetmeye layıktır. Nefasette, Sultan-ı
Selçukî Alâeddin’in Sivas’ta inşa ettirmiş olduğu Kırmızı Medrese’yi geçebilmek için, -
itmamına üç senede kırk bir duka- altını sarf eylemiştir.” 1640 senesinde Bursa’ya gelen
Evliya Çelebi ise, kubbelerinin ve minaresinin yeşil çini ile mestur olduğunu söylüyor
(Seyahatname, II/15).
Merhum mimar Kemal Bey’in bir makalesinde: “Yeşil Camii’nin seyr ve temaşasına
hiçbir vakit doyulmaz. Mütalaa ve tedkikinde devam eyledikçe yeni yeni incelikler keşfolunan
bu kıymetli abideden ayrılmak arzu olunduğu zaman, gözler daima geriye munatıf kalır.”
(Bursa Salnamesi, 1324/186).
Mimari tarihi Profesörü Celâl Esad Bey, de “Türk Sanatı” adlı eserinin 147. sayfasında
şöyle diyor: “Bursa devri, 1325-1480 tarihine kadar Orhan zamanında yapılan binalarla
başlayan bu devrin mimarisi, ancak Çelebi Sultan Mehmed zamanında bir seciye almaya
başlar ve İstanbul’da bazı cami ve binaları da ihtiva ederek, İstanbul’daki Bayezid Camii’nin
inşasına kadar devam eder.” “Çelebi Sultan Mehmed, Bursa’da yaptırdığı Yeşil Camii ile,
Osmanlı mimarisinin esaslarını kurmuştur.” Mimari tarihinde bir dönüm noktası teşkil eden
Yeşil Camii mimarisi, iki kubbeyi birbirine “sepet kulpu” bir kemerle çok sanatlı bir surette
bağlamış ve camiye, şimdi büsbütün denecek derecede kaybolan renkli camlarıyla çiçekli
pencereler, güzel bir ziya vermiştir. BK, IV/370
YEŞİL İMARETİ
Cami civarındadır. 1930 senelerinde evkaf tarafından satılmıştır. Bunun yerine yüksek
bir bina yapılırsa türbenin kuzey tarafındaki manzarası bozulacağından, bina inşaası men’
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
edilmiş ve satın alan kimse de müşkil bir vaziyette kalmıştır. Bu imaretin işlemesi için Çelebi
Sultan Mehmed birçok vakıflar bırakmıştır. Fakat vakfiyesine hiçbir yerde tesadüf edemedim.
1631’de mahsül az olduğundan, kesim tarikıyla araziye mutasarrıf olan kimseler,
üzerlerine lâzım gelen toprak mahsullerini vermemeye başladıklarından, hasıl olan mahsul
ancak müstecirinin cerayelerine kâfi gelmiş ve imaret kapanmak lâzım gelmekle kapanmıştır.
Vakfın mütevellisi rikâb-ı hümayun kapıcıbaşılarından Gazanfer oğlu Osman Ağa başka
yerden ödünç zahire bularak imareti açmak istediğinden, kadı tarafından 10.2.1631’de
açılmasına izin verilmiştir (BS. 249/115).
1743 senesi 18 İkincikânun tarihli bir kayıtta, imarette bulunan kazan ocakları, kâriz,
kaldırım, musluklar, odun ambarı, ekmek fırını, üst kattaki kilerin altındaki tuz, yağ, bal ve
saire konan mevkilerin tamirleri ve yeniden pencere açılması ve bunlara 5 adet demir çerçeve
konması, pirinç ambarı, imaret şeyhinin oturacağı sofa ve kalburhane sofası ve talebenin
oturup yemek yedikleri yerdeki oturak tahtaları ve saire tamir edilmiştir (BS. 338/69).
1775 Haziranında aşhap sakfı 15.000 akçeye tamir edilmiştir.
1902 Ağustos nihayetlerinde Yeşil İmaret ambarı ki, -etrafı Emrî Efendi evi, Salih
Efendi kahvesi, Mahyacı evi ve yol ile mahdud 239 zira’ murabba mahal imaret ambarı
mahalli- çoktan beri yıkılmış ve arsa hâlinde kalmıştır. Bursa’daki bilcümle selâtin imaretleri
için Sultan Orhan imaretleri ambar ittihaz kılınıp, diğer imaretler ambarına lüzum
kalmadığından ve bu arsaya bazı kimseler de müdahaleye kıyam eylediklerinden, mezkur olan
bu yerin icareteyn suretiyle satılması evkaf nezaretinden bildirildiğinden icareteyn ile
başkasına furuhtu için irade-i seniyyesinin çıkarılması İstanbul’a arzedildi (BS. 292/94).
Caminin batı tarafında “Yeşil Misafirhanesi” adıyla ayrıca bir han vardı. Bu han
veyahut misafirhane cami ve medrese arasında idi. Bu tesislerin idareleri için Sağrıcı Sungur
mahallesinde, yani Pirinç Hanı’nın güneyindeki İpek Hanı’nı, Pirinç Hanı (Geyve Hanı) ve
daha birçok yerler vakfedilmiştir. Vakıflarının 1818 senesi hasılatı 1.060 dönüm dut bahçesi
ile beraber 265.970 akçe idi. BK, IV/380
YEŞİL MEDRESESİ
On altı hücreden ve bir büyük dershaneden ibarettir. Çelebi Sultan Mehmed tarafından,
caminin güneyinde bina olunmuştur. Buna “Sultaniye Medresesi” derlerdi. Bu medresenin şan
ve şöhreti Buhara ve Türkistan’a kadar gitmiştir. Buralarda bir hocanın, kurularak azametle
yürüdüğü görüldüğü zaman; “Ne o, Sultaniye Medresesi’ne müderris mi oldun?”“ diye lâtife
ederlerdi ki, bu darb-ı mesel, İslâm âleminde Sultaniye Medresesi’nin büyüklüğüne delalet
eder. Birçok alimler ve şairler yetiştirmiştir.
Sicilerdeki kayıtlara bakılınca:
980/1573’te hücrelerinin bazı yerleri harap olduğundan tamir edilmiş ve sıvaları
yenilenmiştir (BS. 116/102).
1617’de mütevelli kapıcıbaşılardan Kaya oğlu Hacı Nasuh tarafından dershane
kubbesinin kurşunları tecdid edilmiştir (BS. 231/33).
1632 senesi Nisanında kubbelerinin kurşunları düşüp çürüyerek, bazısı dahi geceleri
düşmekle sirkat olunarak harap olmuş olduğundan, hassa mimarlarından Veli oğlu Üstad
Mehmed ve sairleri tarafından, camiyle beraber 162.800 akçe ile tamir edilmiştir (BS.
236/78).
1645’te dershanenin ve camlarının tamiri ve yeniden on altı havale camının her biri 220
akçeden on altı hücre meremmeti ve kiremit aktarması ve dershane kurşunlarının ve medrese
duvarlarının tamirleri yapılmıştır (BS. 265/72).
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
1645 senesi Nisanında medrese avlusunun batı tarafındaki “Çanlı Dere” vadisinde
Memi oğlu Receb, bir bahçe ihdas edip, vadiden 54x10 zira’ bir yer gasbedip, sel geldiği
zaman suyu tazyik eylemekle vadinin kenarlarını yıkıp ve medreseye bitişik olan Babacan
köprüsünü dahi yıktığından, medreseye zararı olduğu mimar Abdülgani oğlu İbrahim Bey
tarafından keşfolunmasıyla, bahçenin ref’ine mahkemece karar verildi (BS. 265/71).
1684’te medrese dershanesinin kurşunları tamir edilmiştir (BS. 325/32).
1743’te medresenin tamiri ve batı tarafındaki büyük sokak kapısı üzerinde yeniden inşa
olunan sakfı ve nakışlı tavanı ve kurşunlarının tamiri ve Namazgâh (Çanlı) Deresi’nin
medreseye olan mazarratının men’ ve def’i için yeniden kireç ve horasanla bir duvar inşa
olunarak, çayın medreseye yapacağı mazarrat men’ edilmiştir (BS. 338/69).
1762’de medrese ve camiye gelen su yollarıyla ve medrese kubbelerindeki kurşunlar
tamir edildi (BS. 336/114).
1678’de kubbelerinin kurşunları lodosun şiddetinden kopmuş ve harap olmuş
olduğundan tamir edildi (BS. 331/94).
1775 senesi Haziranının sekizinde medresenin on altı hücresinin ahşaptan olan sakıfları
ve dershane üzerindeki kurşunları tamir edildi (BS. 331/125).
1818’de medresenin dershane kurşunları tamir edilmiştir. BK, IV/378
YEŞİL TÜRBESİ
Mimari ve süslerinin sanatkârane yapılış tarzıyla Bursa’ya şeref ve ziynet vermektedir.
İçerisinde Çelebi Sultan Mehmed yatmaktadır. Kapısındaki kitabede, 824/1421 senesi
Mayısında inşa edildiği yazılıdır. Kapılarını Tebrizli Hacı Ali yapmıştır. Hacı İvaz Paşa’nın
nezaretiyle yapılan türbe, hâvî olduğu tirşe rengindeki çinilerle “Yeşil Bursa” afakında bile
kendisini “Yeşil Türbe” diye andırmıştır. Çelebi’nin mezarı kıymetdâr çinilerden yapılmış
olup, üzerinde muhteşem kitabeyi hâvîdir. Türbenin içerisi kıymetdar çinilerle kaplıdır.
Çelebi’den başka, kendisine nisbet edilen mahallesi, camisi, köprüleri bulunan kızı Selçuk
Hatun’da buraya gömülmüştür. Çelebi Sultan, Timur vakası üzerine dağılan devleti,
Amasyalılara dayanarak ve anası cihetinden mensub olduğu Germiyanlılardan istifade ederek,
uzun bir dâhilî kavgadan sonra Anadolu’da ve Rumeli’de millî birliği tesis eylemiş ve
Osmanlı hükûmetinin ikinci banisi ünvanını hakkıyla kazanmıştır. Bursa’nın sanat
eserlerinden olan Yeşil Camii’ni, İpek Hanı’nı, Yeşil Medresesi’ni, Karamanoğlu’nun yaktığı
Orhan Camii’ni yaptırmıştır. Türbede şu kabirler vardır:
Türbede Çelebi Sultan Mehmed: 1370-1421
Selçuk Sultan (Çelebi’nin kızı): ölümü 26.10.1485
Hafsa Sultan
Ayşe Hatun
Dâye Hatun
Çelebi’nin oğlu Mustafa: 1428
Çelebi’nin oğlu Mahmud: 1428
Çelebi’nin oğlu Yusuf: 1428
Bursa Sicilleri’ndeki kayıtlara gelince:
1617’de tamir edildi (BS. 231/33).
1622’de türbenin kurşunları tamir edildi (BS. 236/78).
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
YILDIRIM İMARETİ
Cami civarındadır. Bugün yerine mektep yapılmıştır.
1562’de 52.500 akçe ile ve cami ile birlikte tamir edilmiştir (BS. 95/241).
1575’te imaret tamir edilmiştir (BS. 126/210).
1640’ta imaretin fırını, mutfağının bazı mevzileri ve harem-i şerifindeki muslukların
duvarı ve sakfı harap olduğundan tamir edilmiştir (BS. 361/110).
1671’de aşhane dahi denilen imaretin iki kubbesine seksen zira’ murabba kiremidi tamir
edilmiştir (BS. 295/86). BK, IV/384
YILDIRIM MEDRESESİ
Yirmi hücresi ve bir büyük dershanesi vardır. Medreselere yevmî elli akçe vazife ile on
beş hücre akçesi verilip, yılda Bursa müdüyle elli müd buğday ve otuz müd arpa ve kapıcı ve
muîd vazifelerinden başka, yirmi hücrenin her birine vazife tayin ve şart edilmiş olduğundan,
muntazaman verilmesi 1615 senesi İkincikânun ayında emredilmiştir (BS. 222/72).
1618 Martında medresenin bazı aksamı tamir edilmiştir (BS. 231/80).
1640’ta medresenin kuzeyinde vaki taş duvarın tamiri ve medresenin noksan
kiremitlerinin tamamlanması ve tamiri yapılmıştır (BS. 361/110).
1649’da medrese ve dershanesi tamir edildi (BS. 275/34).
1671 Haziranında medresenin kurşunları tamir edildi (BS. 295/86).
1849’da kiremit örtülü on dokuz hücre ve bir dershaneyi hâvî kârgir medrese, 10.115
kuruşla tamir edildi (BS. 304/15).
Son asırlarda bu medresenin müderrisine “reisü’l-müderrisin” denilirdi. Bursa’nın
meşhur alimlerinden Mustafa Rıza Efendi, 1893’te bu medreseye müderris olmuş ve evvelce
bulunduğu medreseler gibi bu medreseyi de esasından tamir ve termim eylemiştir. BK,
IV/383
YILDIRIM MESCİDİ
Yıldırım Camii civarında, Yıldırım tarafından bina edilmiştir. 1640’ta bu mescid tamir
edilmiştir (BS. 361/110). Şimdi bu mescid yoktur. BK, IV/387
YILDIRIM SUYU
Yıldırım Bayezid, Uludağ eteklerinden çıkan Akçağlan denilen suyu, birçok masraflar
yaparak Bursa’ya getirmiş ve cami, imaret, medrese, hastahanesine ve oradaki hamamına
akıtmıştır. Bu mevki zeminden yüksek olduğundan, buraya suyu teraziler, kemerler ile
getirmiştir.
1619 senesi Birinciteşrininde suyun mecrası olan sedde vaki dört kulenin evvelki kulesi
sedle beraber yıkılıp, yeniden binaya ve mecrasının bozulan yerlerinin tamir olunmasına
şiddetle ihtiyaç olduğundan, mahkemeden keşfi için Mehmed oğlu Mevlânâ Seyyid Mehmed
Efendi ve mimarlardan Süleyman oğlu üstad Bekir ve birçok bî-garaz ehl-i vukuf kimseler
gidip keşfetmişlerdir. Dört köşe kulenin, bennâ zira’ıyla kameti dokuz zira’ yeri yıkılıp,
külliyen mümhezim olup, seddin dahi on zira’ yeri yıkılmış olduğundan, kulenin 5.760 ve
seddin on zira’ yerine lâzım olan “elli künk, on vukiyye bezir yağı, yüz elli vukıyye lökün ve
elli kıt’a sicim ve on vukıyye keten ve üstadiye ve ırgadiyesine ve sair levazımına” 8.000 akçe
lâzım olduğu haber verilmiştir (BS. 187/158).
1637’de Birinciteşrin ayında su yolları tamir edildi (BS. 256/40).
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
gelinmek üzere iken bir yolunu bularak kurtulduğunu şahitler isbat etmekle ve Bursa âyânı
dahi; “Bu defa ihmal olunup hakkından gelinmezse, Müslümanlara zararı vardır, hakkından
gelinmesi lâzımdır”, dediklerinden idamına hüküm verildi. 24.5.1594’te sicile kaydolundu
(BS. 327/46). BK, IV/389
YUND
Lugat manası; hergele ile gezen terbiyesiz, yarı yabani kısraktır. Türkler ezelden beri
hayvan terbiyesine meraklı olduklarından, öteden beri yundlar vardı. 1518 senesi Mayısında
İnönü’deki hassa yundlar için Bursa’dan on nefer Türk oğlanına lüzum göründüğünden, bu
hizmete kabiliyetli olanlardan on nefer oğlan bulup, yundlar ağasına gönderip teslim edilmesi
emredilmiştir (BS. 28/180). BK, IV/388
YUNUS
İznikli bir sipahidir. Gece ile evine hırsızlar girip, evinin içinde karısını ve cariyesini
katl ve baldızını ve bazı adamlarını yaralamışlardır. O gece hırsızlar mahallenin diğer
kapılarını dışardan bağlamışlar ve Mehmed ile Hacı Kara’yı katleylemişlerdir. Yunus’un
evinden otuz bin akçelik esbabını ve erzakını da gâret eylemişlerdir. Bunu İznik ahâlisinden
zannettiğini ve hırsızları, katilleri bulup tayin etmezlerse, kendilerinin yaptığını padişaha
şikâyet eylemiştir. Bu işin meydana çıkarılması, 1517 senesi Temmuzunda fermanla
emredilmiştir (BS. 28/101). BK, IV/388
YUNUS
Mehmed’in oğludur. 1587’de otuz yedibuçuk vukiyye Kefe yağını, yasak iken, kapana
götürmeden satarken tutulmuş mahkemeye götürülmüştür (BS. 17/183). BK, IV/389
YUNUS BEY
Yörük Paşa oğlu Hüseyin Yâtî’nın oğludur. Babası 1543’te ölmüştü. BK, IV/389
YUNUS ÇELEBİ
Yörgüç Paşa’nın oğludur. 1505 senesi Martının üçünde, Bursa’da ölmüştür. Kimya,
Sittî, Emine adında üç kızı ve karısı Musa kızı Hatice kalmıştır. Şehinşah Çelebi’den aylık
ulûfeye mutasarrıftı (19/348). BK, IV/388
YUNUS ÇELEBİ
Ulvan’ın oğludur. 1568’de Demirtaş Hamamı’nı tutmuştur (BS. 110/24). BK, IV/389
YUNUS EFENDİ TÜRBESİ (İmam)
Kara Abdurrezzak mahallesindedir, ahşaptır. Yanında bir de türbedar odası vardır.
1845’te 9.032,5 kuruşla tamir edilmiştir. Burası Niyazî Hazretlerinin işaretiyle kazılarak üç
kabir bulunmuş ve birisine Yunus Emre, Taptuk Emre, Kara Abdurrezzak isimleri takılarak,
“Yunus Emre”nin Bursa’da adının ihyasına vesile olmak üzere birer de mezar taşı dikilmiştir
ki, “İmam Yunus Efendi”, “Yunus Emre” denilmesine göre, uydurma ve esassız bir şey
olduğu meydana çıkar. Aşağıdaki, tüccardan “Yunus Hoca Mescidi”nin burada olması
ihtimali vardır. Çünkü kayıtlarda yeri söylenmemektedir. BK, IV/389
YUNUS HOCA MESCİDİ
Avlusu, çatısı, suyu, beş adet hücreleri ve şadırvanı harap olduğundan, Bursa kadısı
Muallimzâde Efendi’den 1586 senesi İkinciteşrin ayında alınan izinle 24.000 akçe sarfıyla
tamir edilmiştir (BS. 170/119). BK, IV/389
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
YUSUF
Tayfur’un oğludur. Bursalı ve beytülmal yazıcısıdır. Evvelce Müslüman olup tekrar
mürted olan “Beki” ve “Yorgi” adında iki Hıristiyanın Müslüman oldukları sabit olduğundan
hapsedilmiş ve Yusuf bunlara; “Kadı ve kâhyası elimdedir, sizi ben kurtarırım”, diye rüşvet
aldığı cihetle, Yusuf’un teşhiri için subaşıya izin verilmiş ve başkalarının böyle bir iş
yapmaması için 18.6.1486 Cumartesi günü subaşı tarafından halka teşhir edilmiştir (BS.
5/115). BK, IV/391
YUSUF
Abdullah’ın oğludur. 1491 senesinde Bursa’da inşa olunan Yeni Han (Koza Hanı)’ın
masraflarını tutan kâtipti (BS. 7/423). BK, IV/391
YUSUF
“Kapan Musası” denilen Musa’nın torunudur. Musa oğlu Hoca Mehmed’in de oğludur.
1495’te Bursa’da âyândandı. BK, IV/391
YUSUF
Ramazan Baba Zaviyesi şeyhi Bursalı Ali’nin oğludur. Bu zaviyeye şeyh olmuş ve
1514’te ölmüştür. Yerine Mustafa Efendi şeyh olmuştur. BK, IV/391
YUSUF
Yavuz’un çaşnigiri idi. Arab memleketleri fetholununca Yavuz Selim bunu Bursa’ya
muştucu göndermiş ve Bursa’dan kendisine 28.200 akçe müjde bahşişi toplanmıştır.
Birinciteşrin ayında odasından kumaşlar, akçeler, kadehler ve kuşakları çalınmış ve yapılan
tahkikatta, eski asesbaşına hizmet eden diğer Yusuf’la yeni asesbaşına hizmet eden Edirneli
Mustafa ile beraber sandıklara anahtar uydurmak suretiyle çaldıkları anlaşılmış ve
mahkemeye verilmişlerdir. Mustafa Edirne’ye kaçmıştı (BS. 27/242,243). BK, IV/391
YUSUF
Kemal’in oğludur. Kanunî devrinde muhasibdi. Matematikten “Cevamiu’l-Hisâb”
adında mufassal bir eseri vardır. On beşinci asırda yaşamıştır. Bursalıdır (OM. III/309). BK,
IV/391
YUSUF
Mehmed’in oğludur. 1560’ta demircilik sanatında çok ihtisası olduğundan, demirciler
esnafına şeyh intihab edilmiştir (BS. 81/216). BK, IV/392
YUSUF
Mahmud’un oğludur. 1572 senesi İkinciteşrin ayında Ulucami’ye girerek, Kur’ân-ı
Kerim’deki bazı âyetleri çizip sildiği görülmüş ve soranlara; “Kur’ân-ı Kerim’i gökten
melekler indirdiği vakit şeytan da beraber inmiştir. Bunları şeytan ilâve etmiştir. Bu gibi
sözlerin Kur’ân’da yeri yoktur. Hasan adındaki bir hocadan ders aldım. O da böyle söyledi”
demiş ve bazı kimselerin de; “Aklı başında değildir” demeleri üzerine İstanbul’a
gönderilmiştir (BS. 116/49). BK, IV/392
YUSUF
Mir Ali’nin oğludur. Yerkapı civarında Halil’in bahçesinde dut ağacına çıkıp, bahçe
sahibinin izni yokken dut toplamış ve ağaçtan düşerek 1.7.1573’te helâk olmuştur (BS.
115/179). BK, IV/392
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
YUSUF
Pınarbaşı’ndandır. Kendisi eşkıyadan olup, taş gemisine ve Kıbrıs’a sürülmesi için
defaatle evamir-i şerife gelmişse de bir yolunu bularak savuşmuş ve hatununun dahi
nâmahremden ictinabı olmayıp, evine yabancı adamları aldığı tahakkuk eylediğinden,
haklarından gelinmesi divan-ı hümayuna arzedilmişse de, 1590 senesi Ağustosunda gelen bir
emirde, sicilleri suretleriyle beraber yarar adamlara koşulup İstanbul’a gönderilmesi ve
yollarda kaçmasına meydan verilmemesi emredilmiştir (BS. 178/143). BK, IV/392
YUSUF
Bursa subaşısıdır. Dergâh-ı âlî çavuşlarından Pîrî’nin eşyalarını çalan ve hizmetkârlarını
katleden İbrahim, Bursa zindanına atılmışken, zindandan çıkarmış, bazı eşya ve para ve bir
kılıç alarak kaçırmış olduğundan hapsedilerek İstanbul’a gönderilmesi, 1612 senesi Nisanı
sonlarında emredilmiştir (BS. 221/118). BK, IV/393
YUSUF
Ali’nin oğludur. Hisar’da Alâeddin Bey mahallesindendir. Mehmed oğlu Saîd Ağa’nın
oğlu, 19.7.1802’de evi yanarken eşyasını kurtarmaya çalışmış ve bu sırada Yusuf’un kendi evi
yanmıştır. İbrahim Ağa, Yusuf’a 13 kuruş vererek gönlünü hoş etmiştir (BS. 281/15). BK,
IV/395
YUSUF
İstanbul’da dilenciler kethüdası idi. Dilencilerden Feyzî, Kör Ali, Hafız Halil adındaki
kimseler kendi hâllerinde olmayıp, hükûmetin rızası hilâfına hareket eylediklerinden cümlesi
Bursa’ya 3.1.1819’da nefy edilmişlerdir. BK, IV/395
YUSUF
Arab’ın oğludur. Çoban Bey mahallesinde bir gece evinde katledilmiş ve karısı Hacı
Mehmed kızı dahi yaralanmıştır. Tahkikat sonunda, bu işi yapanların Bursa sancakbeyi
Halil’in kethüdası Ali’nin adamlarından Osman, çöplük subaşısı (temizlik işleri amiri) Osman
ve bölükbaşısı Ases Hamza ve Arnavut Bâlî oldukları anlaşılmıştır (BS. 131/157). BK,
IV/392
YUSUF (Boyacı)
Abdullah’ın oğludur. 1514 senesi Ağustosu nihayetlerinde Şeker Hoca mahallesinde
ölmüştür. Ulucami yanındaki boyacı dükkânında üç kazanı, on iki tokmak ve kalye taşı ile
boyacılığa müteallık eşyaları kalmıştı (BS. 24/151). BK, IV/391
YUSUF (Boyacı)
İbrahim’in oğludur. Bursa çorbacısı Mehmed Çavuş’u öldürmüş ve mahkemede suçunu
inkâr eylemiştir. Birçok şahitler de, çorbacının başına vurduğunu ve Boyacı Boğuk Cafer’in
de vurduğunu gördüklerine şehadet eylemişlerdir. 18.5.1669’da idam edilmiştir (BS. 301/26).
BK, IV/394
YUSUF (Hoca)
Hoca Ferec’in oğludur. Nakkaştı. BK, IV/393
YUSUF (Mevlânâ)
Ahmed’in oğludur. 1460’ta Bursa ulemasındandı. Molla Yegân vakfiyesinde şahitti.
BK, IV/390
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
YUSUF (Seyyid)
Seyyid Resul’un oğludur. Bursalıdır. 1559’da Bursa’da ölmüştür. Oğlu Mehmed ve kızı
Fatma kalmıştır (BS. 80/55). BK, IV/392
YUSUF (Şeyh)
Şeyh Yahya’nın oğludur. Mevlânâ Alâeddin’in babasıdır. 1554’te Bursa’da şeyhti (BS.
77/379). BK, IV/392
YUSUF AĞA
Bursalı Hacı Mehmed’in oğludur. 28.11.1657 senesinde Yerkapı mahallesinde
katledilmiştir. Karıları Karagöz kızı Ümümgülsüm, Nuh Ali Efendi kızı Hanım Hatun ve
oğulları Abdullah, Abdülkerim, Mustafa ve kızı Rabia ile 637.716 akçe muhallefatı kalmıştır
(BS. 333/89). BK, IV/394
YUSUF AĞA (Hacı)
Abdullah’ın oğlu Seyyid İbrahim Ağa’nın oğludur. “Keşkekzâde” demekle maruftur.
Süle köyünde, 1763 senesi Eylülünde ölmüştür. Karısı İbrahim Ağa kızı Emetullah’tır. Şerife
adında bir kızı vardır. 338.237 akçe muhallefatı kalmıştır (BS. 397/63). BK, IV/394
YUSUF BÂLÎ
Molla Yegân’ın oğludur. Babasından ve Hafızuddin Bezzazî’den tahsil etmiş, müderris
olmuş ve Sultaniye müderrisi iken, 1495 senesinden biraz evvel ölmüştür. Babası yanına
gömülmüştür. Âlim ve fazıl olup birkaç eser telîf eylemiştir (G. 254). BK, IV/393
YUSUF BÂLÎ
Mustafa’nın oğludur. Mezar taşına göre katledilmiş ise de, kimin nesi olduğu tesbit
edilememiştir. BK, IV/393
YUSUF BÂLÎ (Mevlânâ)
Molla Fenarî’nin oğludur. Kardeşi Şah Mehmed’in yerine Sultan Medresesi müderrisi
idi. 1442’de ölmüştür. Molla Yegân’dan sonra da Bursa kadısı olmuştu. Molla Fenarî
Camii’ne gömülmüştür. Emsalsiz âlim ve fazıllardandı. Bir ilim ve fazilet deryası idi (G.
245). BK, IV/390
YUSUF BÂLÎ ÇELEBİ
Selçuk Hatun’un oğludur (Selçuk Hatun’un 1483 tarihli vakfiyesinden) Bu vakfiye
yapıldığı zaman Yusuf Bâlî Çelebi ölmüştü. Türbesi varsa da yeri meçhuldür (BS. 116/19).
BK, IV/390
YUSUF BEY
“Hanım Yusuf Bey” diye meşhurdur. Abdullah’ın oğludur. 1511’de ümeradandı (BS.
23/20). BK, IV/391
YUSUF BEY
Abdullah’ın oğludur. 1704 senesi İkinciteşrin ayında Şehabeddin Paşa mahallesinde
ölmüştür. Karısı Abdülkerim kızı Hatice, kızları Âlime, Ayşe kalmıştır. Muhallefatı arasında
tıbba ve edebiyata ait birçok kitapları kalmıştır. 13.720 akçe muhallefatı çıkmıştır (BS.
1116/55). BK, IV/394
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
YUSUF ÇELEBİ
Çelebi Sultan Mehmed’in oğludur. II. Murad bunun gözlerine mil çektirmiştir. 1428’de
vebadan ölmüş ve babasının yanına, Yeşil Türbe’ye gömülmüştür. O sırada birçok kimseler
vebadan ölmüşlerdir (G. 45). BK, IV/390
YUSUF EFENDİ
İlâhîzâdelerdendir. Şeyhulislâm Sunullah Efendi talebesidir. Müderrisliklerden sonra
kadılığa heves etmiş, İzmit ve sair kadılıklarda bulunmuş, 1627’de ölmüş ve Yoğurtlu Baba
Zaviyesi’ndeki akrabaları yanına gömülmüştür. Arabî ilimlerinde âlim, fazıl ve kibar ve nazik
bir ilim mecmuasıydı. BK, IV/393
YUSUF EFENDİ
Bahir Mustafa Paşa’nın hazine kâtibi ve hâcegândandı. Divan-ı hümayun
mansıblarından bir çoğunu devretmişse de, adilik ederek memuriyete tayin olunanlardan iane
taleb eylemesi ve mazûl olduğu zaman uşaksız gezmesi gibi hâlleri görüldüğü ve 1783’te
sadrazama arzıhâl vermesi, rütbesinin ref’ini ve Bursa’ya bir miktar ulûfe ile sürülmesini
mucib oldu. Bursa’da öldü (SO. IV/666). Bunu nefyi hakkındaki fermanda: “Hoca olduğu
günden beri hükûmetin iyi ve kötü ihsanını görmüş ve hiçbir emek sarf etmediği hâlde küçük
evkaf muhasebesinden azledildiği zaman bir atiyye de verilmişti. Kendinin tabiat edindiği
rezilliğinden dolayı, maaşının azlığından ve hâlinden şikâyet ederek padişaha mektup
gönderdiği ve böylece hiçbir emek sarf etmediği hâlde aldığı rütbe ve inayetin şükrünü
bilmeyerek taciz eylediği görüldüğünden, hocalığı kaydı silinerek, Bursa ipek mizanı
mukâtaasından takas şartıyla yevmî altmış sağ akçe tevcih olunmuş ve bir daha İstanbul’a
gelmemek şartıyla Bursa’da ikameti” emredilmiştir (BS. 1198/43). Beş ay sonra, Ramazan
hürmetine affolunmuştu (BS. 1198/36). BK, IV/394
YUSUF EFENDİ (Gümüşkürsü)
Bursalıdır. Mısır’da Buhayra’ya kadı olmuş ve sonra da Bursa’ya gelerek, 1641’de
ölmüştür. Emir Sultan’a gömülmüştür (G. 369). BK, IV/393
YUSUF EFENDİ (Hafız)
Müderristi. 1620’de ölmüştür (G. 435). BK, IV/393
YUSUF PAŞA
Fenarlılardan Şemseddin Bey oğlu Muhyiddin Bey’in oğludur. Anası Fahrunnisa
Hatun’dur. 1616’da Aksaray sancakbeyi idi. Hatice Sultan, Hundî Sultan ve Hanzâde Sultan,
evlâdındandı. Bursa’da İbrahim Paşa mahallesinde oturmakta idi. Mehmed Bey adında bir
oğlu vardı. 1593’te kardeşi Derviş Paşa ile beraber gittiği Şehrizor’dan Ataullah adındaki bir
Hıristiyan İstanbul’a gelerek, parasını aldığını şikâyet eylemiş olduğundan, mahfuzen
İstanbul’a sevki emredilmiş ve gönderilmişti (BS. 184/97, 204/94, 332/29). BK, IV/393
YUSUF PAŞA
Tatar Koca’nın oğludur. Bursalıdır. 1736 senesi Temmuzunda Hudâvendigâr
sancağından ücretle yüz mehar mekkârî develeri istenilmiş ve Bursa’nın âyân ve eşrafı bunu
“sarbanbaşı” tayin eylemişler ve bu da kabul eylemişlerdir (BS 377/19). BK, IV/394
YUSUF SUBAŞI
Bursa subaşılığına 1619’da tayin edilmiştir. Kendisi yayabaşılardandı. Bursa’da yeniçeri
ve acemi oğlanı nam ve şeklinde gezen eşkıyanın tenkiline memur edilmiştir (BS. 233/126).
BK, IV/393
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
YUŞA
Demirtaş mahallesi imamı idi. Mustafa’nın oğludur. 1582’de mahalle halkı bunu ve
karısı Fatma’yı mahkemeye getirerek; “Fatma daima nâmahrem olan kimselerle görüşür,
yaklaşır, şer’a aykırı işlerde bulunur ve Yuşa dahi Fatma’yı muhafaza edemediğinden, her
ikisinin de mahalleden çıkarılmasını” istemiş ve mesele mahkemece tahakkuk eylediğinden
çıkmaları emir ve tenbih edilmiştir (BS. 140/53). BK, IV/395
YÜRÜYEN DEDE
Adı malum olmayan bir kimsedir. Mekke’de rüyasında bir büyük cami görerek,
havuzundan abdest almış ve hırkasını minbere çıkıp bırakmış ve uyanmıştır. Bu şekilde bir
caminin nerede olduğunu soruşturmuş ve Bursa’da olduğunu anlayınca Bursa’ya gelerek,
hırkasını rüyada koyduğu yerde bulmuştur. Camide ibadetle meşgul olarak, kıble tarafındaki
pencerelerin birisinde hayatını geçirmiş ve öldüğü zaman Pınarbaşı’na gömülmüştür. Ertesi
sabah cesedini camide bulmuşlar, ikinci defa yine götürüp Pınarbaşı’na gömmüşler, tekrar
gelmiş. Bunda bir hikmet var diye, cami duvarı dibine gömmüşlerdir. Her gece elli rekat
namaz kıldığı ve kendisinin mazannadan olduğu ve on beşinci asrın ibtidalarında yaşadığı
söylenmektedir. Birkaç sene evvel oradan kaldırılmıştır. Ve artık bir daha yürümemiştir (G.
225; SO. IV/652).
Eski Bursalılar yürümeyen çocukları, Cuma günü salâ vakti buraya getirirler, salarlar ve
çocuğun yürümeye başladığına itikad ederlermiş. Üzerinde bulunan defne ağacından da sıtma
tutanlar, üç yaprak alıp tütün gibi içerlermiş. BK, IV/390
YÜZLÜK
Kefere sikkesiyle “riyal” tabir olunan akçe yüzer paraya geçtiğinden, Osmanlı
memleketinde dahi padişahın sikkesiyle yüzlük çıkarılırsa işleri kolaylaştıracağı gibi, dışarıya
hazineler irsalinde kolaylık olacağı ve yüzlük kesilmesinin masrafı az olduğundan, beyliğe de
faydası olduğu zahir bulunduğundan, İstanbul darphanesinde “yüzlük sikkesi” ihtira ve
kesilmesine başlanmıştır. Bunun yüzer paraya geçmesine çalışılması ve fiyatının
düşürülmesine sebebiyet verilmemesi, 1789 senesi Eylülünde Bursa kadısına bildirilmiştir
(BS. 308/24). BK, IV/395
-Z-
ZAĞANOS PAŞA
Fatih Sultan Mehmed’in en çok sevdiği ve her sözüne itimad eylediği ve kendisine
değer verdiği vezirlerden birisidir. Karısı Demirtaş oğlu Oruç Bey’in kızı Sittî Hatun,
Bursalıdır. Oğlu Hamza Bey, Bursa’da tepede medfundur. Mezarına “Aydede” denilmektedir.
Diğer oğulları da Bursa’da oturmakta idiler.
Şeceresi şöyledir:
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Zağanos Paşa
Ali Bey Hamza Bey Ahmed Çelebi Mevlânâ Hasan Çelebi Mehmed Bey
Yakub Çelebi
BK,IV/396
ZAHİDE HATUN
“Parmaksız Emir” diye şöhret bulan Emir Hüseyin’in kızıdır. 1561’de sağdı. Bursalıdır.
BK, IV/396
ZAHİRE
Sarayların zahireleri Bursa’dan alınırdı. Her sene tarhana, bulgur ve aş buğdayı,
Koçhisar tuzu Bursa’dan tedarik ve satın alınarak saraya gönderilir, kilere teslim olunurdu.
1629 senesi Haziranında, her hafta bunların her birinden onar yük gönderilmesi emredildi
(BS. 244/131).
1747 senesi İkincikânununda verilen bir emirde, “Bursa’ya eskiden buğday ve arpa
civardaki kazalardan ve Eskişehir havalisinden, tüccarlar satın alıp getirmekteler iken, 1747
senesi kaht ve galâ istilâ etmekle Eskişehir’deki sancakbeyi faydalanmak için; bizim
zahiremiz kazamıza ancak kifayet eder, diye hilâf-ı vaki bahane ile, alıcı ve satıcıyı alış
verişten men’ eylediği Bursa kadısının gönderdiği îlâmdan anlaşılmakla, Eskişehir ve
havalisindeki kazalarda olan ambar sahiblerinden, yerli ahâliye kifayet edecek miktardan
fazla zahirelerinin satışına mâni’ olmaması” emredildi (BS. 384/61).
1787 Ağustosunda Rusya seferinde bulunan asker levazımatı için Bursa’dan 1.500
İstanbul kilesi buğday ve 2.000 İstanbul kilesi arpa mübayaası ve buğdayın nakliye ile
altmışar ve arpanın otuzar sağ akçeden icab eden bahaları, Mudanya iskelesine nakledilerek
teslimi esnasında verileceği bildirilmiştir (BS. 1202/83).
1788’de “Rumeliden İstanbul’a gelecek zahirelerin ekserisi, din düşmanı üzerine
memur asâkir-i İslâmın tayinatları için müretteb olmaktan nâşî, bu günlerde İstanbul’da
zahire hususunda sıkıntı görülmeğe başlamış olduğundan Anadolu’dan İstanbul’a zahire
celbine ihtiyaç hasıl olmuştur. Marmara sahilindeki kazalarda mevcud zahireleri iskelelere
indirerek, tevakkuf etmeksizin gemilere yükletilerek doğru İstanbul’a sevkine ferman
çıkmıştır. Bursa taraflarından külliyetli zahire celbini padişah istediğinden, bu babda rehavet
edenler ve zahireleri saklayanlar hakkında te’dîbat yapılacaktır. Zahireleri, diledikleri baha
ile bey’ ettirileceği malumunuz oldukta, iskele ve kazalardaki mevcut ve toplanmış zahirelerin
bi’l-ittifak meydana çıkarılması ve sahile indirilmesi ve bir tanesinin başka yere
gönderilmeyip İstanbul’a gönderilmesine dikkat edilmesi” bildirildi (BS. 319/72).
1788 senesi Birinciteşrin ayının altıncı günü verilen bir emirde, İstanbul lâzimesi için
Mudanya iskelesine nakl olunmak üzere, her bir kaza halkı mübayaa hisselerini tamamen ve
kâmilen vermeye taahhüd eyledikleri buğday ve arpanın temiz ve âlâsından acele yerli
yerinden toplayarak kâmilen Mudanya’ya nakil ve mübayaacı Hüseyin’e teslim ettirilmesi
emredilmiştir (BS. 319/64).
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
şirret ve eşkıyalık yaparak fukaraya eziyet ve cefa” eylediğini yüzüne karşı söylemiş ve fesad
ve kabahatine nihayet yoktur, diye haber verdiği sicile kaydolunmuştur (BS. 256/95). BK,
IV/398
ZATÎ SÜLEYMAN EFENDİ
Bursalıdır. Keşan’a gidip orada Halvetî şeyhi oldu. 1723’te öldü. Divançesi vardır.
Şiirleri mutasavvıfânedir. Bursalı İsmail Hakkı Efendi halifelerindendir (SO. II/342; KA.
2224). BK, IV/399
ZEHRA HANIM
1876 mebuslarından Bursa mebusu Ahmed Bahaeddin Efendi’nin kızıdır. Cizyedarzâde
Rasih Efendi’nin ortanca oğlu Safvet Bey’le evlenmiş ve Bursa mebusu Memduh Bey’le
Mustafa Bey dünyaya gelmiştir. Sâlihat-ı nisvandan asil ve necib bir kadındı. BK, IV/400
ZEKİ DEDE
Bursa Mevlevîhanesi şeyhidir. Bursalıdır. Hattattır. Nesih yazıları pek çoktur.
Osmangazi Türbesi’nin üstündeki kitabe bunun yazısıyladır. 1879’da ölmüştür. BK, IV/400
ZEKİ DEDE
Bursalıdır. Mevlevîdir. İstanbul’da Mesnevîhan ve Üsküdar Mevlevî Tekkesi’ne şeyh
olmuştu. 1882’de altmış beş yaşında ölmüştür. Şair ve Mevlevî ariflerindendir. Kâmil
Paşa’nın kütüphanesi müdürü ve fetvahanenin meşk hocasıydı. Tâlik yazı yazmakta bir tane
idi (HH. 249). BK, IV/400
ZELZELE
Bursa’da birçok zelzeleler olmuşsa da en meşhurları şunlardır:
1417’de Çelebi Sultan Mehmed zamanında büyük bir zelzele olmuştur. Bursa’da çok
evler, hamamlar yıkılmış ve çok adam telef olmuştur (A. 94).
1674’te büyük bir zelzele olmuş ve çok yerler yıkılmıştır (BS. 316/121).
20 Nisan 1850 Cumartesi gecesi şiddetli hareket-i arzda Mihaliç’te şiddetli olmuş, dört
kişi enkaz altında kalmış, Karaoğlan köyünde harap olmadık üç ev kalmıştır. İnegöl
köylerinde bazı zararlar olmuştur.
12 Şubat 1851’de gece saat dörtte Bursa’da şiddetli hareket-i arz olmuş ve sabaha kadar
devam etmiştir.
1855 senesi Martının birinci Çarşamba günü ve hicrî 1271 senesi Cemaziyelahirinin on
birinci günü saat dokuzda yer teprenmiş, Bursa’da büyük yapılardan hiçbirisi kalmamış,
Ulucami, Yıldırım, Şehadet, Emir Sultan camileri, Uzunçarşı, hanlar, hamamlar ile Yeşil
Camii ile, o güzel ve süslü türbe çatlamış ve şimdiki inhisarlar dairesinin olduğu yerde bir de
yangın başlamış, Tuzpazarı’na kadar önüne gelen binaları kül etmiştir. Bursa bir viraneliğe
dönmüştür. Üç aydan ziyade sürmüştür. Bu hareket-i arzda 84 cami ve birçok ev yıkılmış,
Bursa şehri Taşaksıçan su menbaları tarafından basılmıştır. Esasen hâl-i intihatta olan bu
şehrin en son tarihî olayı bu zelzeledir.
1857 senesi 17 Eylül Perşembeyi Cumaya bağlayan gece saat dördü beş geçe İstanbul
ve Bursa’da şiddetli bir zelzele olmuştur. Bir gûnâ sakatlık olmamıştır. Bu zelzelenin
vukuundan birkaç dakika evvel Bursa’da bulunan bilcümle hayvanatı şiddetli bir korku ve
telaş alarak titremeye başlamışlar ve yer altından şiddetli ve dehşet verici sesler işitilmiştir.
1857 senesi Birincikânununun yirminci Pazar günü Napoli’deki şiddetli zelzele
Bursa’da dahi görülmüş ise de, bir gûnâ mazarratı olmamıştır.
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
Merkezi Napoli olması muhtemel olan bu zelzele Napoli ahâlisine dehşet saldığından,
halkın bir kısmı gemilere ve bazıları da kırlara kaçmışlarsa da, çok telefat olmuştur. Yalnız
Napoli’de yirmi beş bin ölü vardı. İtalya’nın yirmi kadar kasabasında hissedilmiş ve mevcut
evlerin pek çoğu yıkıldığından birçok kimseler enkaz altında kalmışlardır. Portekiz’de dahi
tahribat yapmıştır. Bu hareketten dört gün sonra Vezüv yanardağı birden bire feverana
başlamıştı.
1858 senesi Nisanının yirminci Salı günü Bursa’da şiddetli bir hareket olmuşsa da bir
zararı dokunmamıştır.
1858 senesi Ağustosunun 18. Çarşamba günü saat dokuzda süreklice bir hareket
olmuşsa da hafif geçmiştir.
1860 senesi Haziranının on birinden itibaren Bursa’da mütevaliyen zelzele olmaya
başlamış ve bazıları pek şiddetli olmuşsa da ehemmiyetli bir zarar vermemiştir. BK, IV/400
ZEMZEM HATUN
Bursa’nın en zenginlerinden Çıngıllıoğlu kölesi Hacı Hasan’ın karısıdır. 1797’de kocası
ölmüş ve pek çok miras kalmıştır. BK, IV/402
ZEMZEM HATUN (Hacı)
Çalık Mustafa Ağa’nın kızıdır. Hafız Mehmed Efendi’nin de karısıdır. 19.2.1694’te
Şeker Hoca mahallesinde ölmüştür. Oğulları Hacı Ahmed Efendi, Hacı Salih Efendi ve kızı
Fatma Hatun kalmıştır (BS. 368/22). BK, IV/401
ZENCİRÎ ALİ EFENDİ
Halvetî şeyhlerindendir. 1545’te ölmüş ve Sa’dî Tekkesi’ndeki türbeye gömülmüştür.
1846’da tekke, Şeyh Haydar Efendi tarafından yaptırılırken türbenin üzeri örtülmemiş ve
sonra İstanbullu Veznedar Şeyh Cemil Efendi dergâhı kasr-ı yed suretiyle aldıktan sonra
türbeyi ahşap olarak yaptırmıştır. Beline zencir kuşandığından bu ismi almıştır. BK, I/132
ZERBAF Bk. Kemha.
ZERDE DEDE
Mazannadandır. Pınarbaşı’nda İzzeddin Camii mihrabı arkasında idi. Diğer bir rivayete
göre de, bu yoldan biraz gidilerek yol üstündeki kabre de bu ad veriliyordu. Bu zatlara zerde
nezr edip, muradları hasıl olursa zerde dökülmesi mutad idi. BK, IV/402
ZEVC-İ HÂMİS MEHMED EFENDİ
Menteşelidir. “Kadızâde” diye meşhurdur. Bursa’da müderrislik yapmış ve 1715 senesi
Birinciteşrin ayında ölmüştür (G. 405). BK, IV/402
ZEYBEK
Bir müddetten beri “Zeybek” tabir olunur bir rezil zümreye mahsus olan elbise ve
külâhı, asker taifelerinin mümtazı olan sipahi zümresi dahi giyerek, beynlerinde fark
kalmamakla, sipahilerin eskisi gibi kavuk üzerine sıvama destar sarınmak ve zâbıtân ve
vücuhu çatal destar telebbüs etmek üzere, alaybeyi ve çeribaşı ve neferata tenbih
buyurulmasını Anadolu eyaleti yoklamasına memur Mehmed Nail Efendi bildirmekle,
mucibince divan-ı hümayundan 10.7.1793’te emir verilmiştir (BAAD. 44553). BK, IV/402
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ZEYNEB
Kara Demirtaş oğlu Mahmud Bey’in kızıdır. 1510 senesi Haziranında ölmüş ve
Kapamalı Mekteb’e gömülmüştür. Bu mektep şimdi Şerbetçi Davud Ağa’nın hanesidir. BK,
IV/402
ZEYNEB
Fenarlı Ahmed Paşa’nın kızıdır. 1526 (BS. 35/147). BK, IV/402
ZEYNEB HANIM
Cizyederzâde Hacı Süleyman Ağa’nın oğlu Hacı Hüseyin Ağa’nın karısıdır. Hayırsever
bir kadındı. Oğlu Hacı Mahmud Efendi ile kızı Emetullah Hanım, 1782’den evvel ölmüşlerdi
(BS. 1189/95). BK, IV/402
ZEYNEB HATUN
İzniklidir. 1530’dan evvel, Turşucu mahallesindeki muallimhane için birçok vakıflar
yapmıştır. BK, IV/402
ZEYNEL
Mudanyalıdır. Bk İdam. BK, IV/405
ZEYNELÂBİDİN
Seyyid Şerefüddin’in oğludur. Umur Bey’in kızı Şâhî Hatun’un kocasıdır. 1467’de
karısı ölmüştür (BS. 2/89). BK, IV/405
ZEYNELÂBİDİN (Hacı)
Köseler mahallesinden Ebubekir’in oğludur. 1591’de kimsesi olmadığı hâlde ölmüştür.
13.827 akçelik muhallefatı kalmıştır (BS. 174/91). BK, IV/405
ZEYNELÂBİDİN AĞA
Zeynelâbidin Ağa oğlu Abdurrahman Ağa’nın oğludur. Bursalıdır. 1752 senesi
Şubatında Hacı Sevindik mahallesinde ölmüştür. Karısı, Mustafa kızı Rabia’dır.
Abdurrahman, Abdullah adında iki oğlu ve 80.491 akçe muhallefatı kalmışıtr (BS. 388/61).
BK, IV/406
ZEYNELÂBİDİN BEY
Seyyid Abdurrahman Bey’in oğludur. Hudâvendigâr vakıfları mütevellisi iken, 1637’de
ölmüş ve oğlu Ahmed kalmıştır (BS. 256/56). BK, IV/406
ZEYNELÂBİDİN BEY
Müderris Osman Paşa’nın oğludur. Yenişehir’de sakindi. Kapıcıbaşılardandı. 1796’da
İstanbul’a çağrılmıştır. Kıdemi itibariyle mirâlem, mirahur, çavuşbaşı ve sadaret kethüdası
olmuştur. 17.2.1821’de ölmüş ve Zeyrek’te babası yanına gömülmüştür (SO. II/434). BK,
IV/406
ZEYNELÂBİDİN ÇELEBİ
Ferah’ın oğludur. 1587’de Bursa’da müderristi (BS. 173/80). BK, IV/405
ZEYNELÂBİDİN ÇELEBİ EFENDİ
Abdullah’ın oğludur. 1586’da Bursa’da müderristi (BS. 170/117). BK, IV/405
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ZEYNELÂBİDİN EFENDİ
Ebu İshak Zaviyesi şeyhi Nattâ’ Hüseyin oğlu Seyyid Mehmed’in oğludur. II. Bayezid
zamanında sâdâta nazır ve İshak Paşa’ya damat oldu. 1494’te ölmüştür (SO. IV/559). BK,
IV/405
ZEYNELÂBİDİN EFENDİ
Bursalıdır. III. Murad’ın hocası Şeyhulislâm Sadeddin Efendi’den ders almış ve
müderris olmuştur. Bursa, Edirne ve İstanbul’a kadı olmuş ve Anadolu kazaskerliğine terfi
eylemiştir. 1616’da ölmüş ve Keskin Dede mezarlığına gömülmüştür. Âlim, fazıl ve zengindi.
Davaları derhal neticelendirir, hükmünü verirdi. Çok temiz ve doğru bir zat idi. Adalet ve
hakkaniyetten ayrılmamıştı. On sene kadar Yenişehir’de oturarak kadı ve müfettiş-i emval ve
emval nâzırı olduğundan çok zengin olmuştu (SO. II/432; ŞN. II/383). BK, IV/405
ZEYNELÂBİDİN EFENDİ
Bursa’da doğmuştur. Şeyhulislâm Abdülkadir Efendi ahfadından olduğundan,
“Kadrîzâde” diye şöhret almıştır. Babası, Seyyid Abdulah Efendi’dir. Şeyhulislâm Zekeriya
Efendi’den ders görmüş, İznik’te müderris; Atranos, Gemlik, Kite, Kayseri ve Maraş
kadılıklarında bulunmuş, 1634 senesi Eylülünde ölmüştür. Abdal Musa mevkiindeki Kadri
Efendi Mescidi’nde medfundur. Çok temiz ve salâh ile meşhur, halim, selim, şefkatli, herkese
lutfetmesini seven bir zat idi (G. 309). BK, IV/405
ZEYNELÂBİDİN EFENDİ
Bursalı Şa’ravî Abdurrahim Efendi’nin oğludur. “Şa’ravîzâde” diye meşhurdur.
Müderris ve Mekke mollası olup, 1658 senesi Temmuzunda ölmüştür (SO. II/433). BK,
IV/406
ZEYNELÂBİDİN EFENDİ
İlâhîzâde Seyyid Mehmed Efendi’nin oğludur. Anası, Süleyman Efendi’nin kızıdır.
Gelibolu’da doğmuş ve Bursa’da büyümüştür. İshak Efendi hocası Ahmed Efendi’den ders
görmüş ve müderrisliklerde bulunmuştur. 1708’de ölmüş ve Pınarbaşı’na gömülmüştür. Âlim
ve fazıl olup, Ulucami’de dersiâm idi (G. 338). BK, IV/406
ZEYNELÂBİDİN EFENDİ
Çelebi Sultan vakıfları kâtibi idi. “Kâtibzâde” diye şöhret almıştır. 1776’da ölmüş ve
türbenin önünde Ahmed Aziz Efendi yanına gömülmüştür. BK, IV/406
ZEYNELÂBİDİN MEHMED EFENDİ
Mısrî Tekkesi şeyhi Ahmed Efendi’nin oğludur. 1788’de tekkeye şeyh olmuş ve
1817’de ölmüştür. Vazifesi, Hafız Mehmed Emin ve Ahmed Şemseddin Efendilere tevcih
edilmiştir. BK, IV/407
ZEYNELÂBİDİN PAŞA
Hamza Bey sülâlesinden Osman Paşa’nın oğlu Ahmed Bey’in oğludur. “Derviş
Paşazâde” demekle meşhurdur. Hudâvendigâr ve Karesi sancaklarında birçok taraftarları
olduğu gibi, mahal ve müstahık olduğundan ve Rusya ile yapılacak muharebede dört yüz
nefer seçme ve yarar süvari askeriyle gelip din ve devlet uğrunda hizmette bulunmak şartıyla,
mîr-i mîrânlık rütbesiyle 22.5.1736’da Hudâvendigâr ve Karesi sancakları kendisine arpalık
olarak tevcih edilmiş, 1737 Nisanında ölmüştür. Mustafa, Abdülkerim, Osman, Ömer Beyler
adında dört oğlu; Saliha, Hatice, Rukiye, Rabia, Ümmügülsüm, Fatma adında altı kızı vardı.
BK, IV/406
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ZEYNELÂBİDİN PAŞA
Bursalıdır. Canik sancakbeyi ve sair büyük işlerde bulunmuş ve 1627’de Sivas’ın Zile
kasabasında ölmüştür. Karısı, Zile’de sakin Emine Hanım vardı (BS. 190/43). BK, IV/405
ZEYNELÂBİDİN PAŞA (Hacı)
Vezirlerdendir. 1817’de vezirliği kaldırılarak Bursa’da ikamete memur olmuştu. BK,
IV/407
ZEYNÎ ÇAVUŞ
Kanunî Süleyman’ın oğlu Sultan Bayezid’in adamlarından olup, Maksem’de sakindi.
24.7.1589’da tutulup divan-ı hümayun çavuşlarından Hasan Çavuş’la İstanbul’a gönderilmesi
emredildi (BS. 81/195). BK, IV/407
ZEYNÎ ÇELEBİ
“Hacı Paşa” diye anılan Hoca Muslihuddin’in oğludur. İbrahim Paşa ve Nalbandoğlu
mescidlerine vakıfları vardır. 1537’de oğlu Ahmed Çelebi vardı (BS. 45/91). BK, IV/407
ZEYNÎ ÇELEBİ
Habib oğlu Hoca Şücâ’nın oğludur. Bursa’nın zenginlerindendir. 1527’de kesesinden,
Pınarbaşı’nda oturan Nakkaş Mehmed’e üç bin akçe vererek, Ulucami mihrabını
nakşettirmişti (BS. 113/86). Orhan Camii vakıflarının 1571’de mütevellisi idi. 1587’de evvel
ölmüştür. Abdullah Çelebi, Pîr Mehmed Çelebi, Abdülbâkî Çelebi adında üç oğlu vardı (BS.
170/79). BK, IV/407
ZEYNİYE MEKTEBİ Bk. Demirli Mektep.
ZEYNİYE MEDRESESİ
Bu civarda ise de şimdi yeri belli değildir. BK, IV/407
ZEYNÜDDİN BEY MESCİDİ VE MUALLİMHANESİ
1515’te vakıflarının cabisi Hacı İlyas oğlu Mevlânâ Hızır Bâlî tarafından tamir
olunmuştur (BS. 26/403). BK, IV/402
ZEYNÜDDİN ÇELEBİ
Hızır Şah Efendi oğlu Mevlânâ Derviş Efendi’nin oğludur. Bursa beytülmalından on
akçe yevmiyesi vardır. Kendisi de alimlerdendi (BS. 4/183,390, 5/137,170). BK, IV/402
ZEYNÜDDİN EFENDİ
“Bâlî Bey” diye meşhurdur. Çalık Mustafa ile birlikte diğer hevâsına tâbî eşkıyalarla
Dimboz köyünde, Diyarbakır beylerbeyisi adamlarından Divane Ahmed ile Müfettiş Ahmed
Paşa’nın delibaşısı Mehmed’in yolunu basıp altı beygir, iki seyishane ve sair emval ve
erzakını yağma ederek, ziyade zulüm eylediklerinden, 1649 senesi Birinciteşrin ayı
nihayetlerinde İstanbul’a ihzâr edilmesi emrolundu (BS. 275/87). BK, IV/403
ZEYNÜDDİN EFENDİ
1802’de Mısrî Tekkesi şeyhi idi (BS. 281/29). BK, IV/405
ZEYNÜDDİN HÂFÎ ZAVİYE VE CAMİİ
Bursalılar kısaca “Zeynîler” derler. Bazı kayıtlarda “Taceddin”, “Abdüllâtif Kudsî
Zaviyesi” de denildiği vardır. Zeynüddin Hâfî Hazretleri, Bursa’ya gelmemişti. Bunun
halifelerinden Abdüllâtif Kudsî, 1448’de Bursa’ya gelerek burada oturmuş ve Bursa’daki
Acem tüccarlarından Hoca Bahşayiş bir zaviye ve Bursalı Hoca Ramazan da bir mescid bina
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
eylemiştir. Kazasker Muallimzâde Ahmed Efendi de mescidi camiye yakın eylemiş ve irad
olmak üzere bir çifte hamam ve on oda inşa ederek buraya vakfeylemiştir (BS. 338/75).
Kudüslü Abdüllâtif 1452’de ölmüş ve cami civarındaki türbeye gömülmüştür.
1472’de Fatih Sultan Mehmed, Yıldırım Camii’ne giden Akçağlan suyundan bir parmak
su verilmesini emretmiştir (BS. 284/5).
1679’da cami, türbe, zaviye, ev, hücreler ve iradından; Bursa’nın Koyunpazarı’ndaki
yağhane ve berber dükkânı ve türbenin tabanı, batı tarafındaki cami ve caminin üç billur
penceresi ve dört pencere kafesi ve münakkaş hücresinin sakfı ve mescidin kiremitlerinin
aktarılması, cem’an 62.533 akçe ile tamir edilmiştir (BS. 276/19).
1745’te caminin büyük kubbesiyle, minaresinin şerefesindeki dizme beyaz mermerler
rüzgârın şiddetinden harap olduğundan 40.500 akçe ile tamir edilmiştir (BS. 338/105).
Daha evvelleri Ahmed oğlu Hacı Halife, Abdüllâtif Zaviyesi için Hoca Mehmed
Mescidi mahallesinde 1487’de bir fırın almıştır (BS. 5/296). Abdüllâtif Kudsî’nin
ahbablarından Hoca Rüstem de, Uludağ’daki Zeyniye Yaylağı’nda yazın dervişlerin
oturmaları için birçok odalarla, bir zaviye inşa ettirmiştir. Bu caminin civarı, Londra’nın West
Minister Kilisesi gibi, Bursa’nın âlim ve fazıl kimselerin medfeni olmuş; Molla Hayalî, Molla
Hüsrev gibi en büyük alimlerimiz; birçok şair ve musannif ve müelliflerimizden dört yüze
yakın büyüklerimiz buraya gömülmüştü. Şimdi harabe hâlindedir.
1590’da Hazret-i Emir mahallesinden Abdülkerim oğlu Abdurrahman adındaki
hayırsever bir zat, Musa Baba mahallesi kurbündeki bahçesini Hacı Halife Zaviyesi’ne
vakfeylemiştir (BS. 189/6).
1600’de Zeyniye Tekkesi’nin şeyhi ve vakıflarının mütevellisi Abdullah Efendi,
tekkeye Molla Hüsam’ın vakfeylediği Gelincik Çarşısı kurbünde on evde, Meydancık
mahallesinde yedi evde ve bitişik olan ahır, Atpazarı’ndaki ahır harap olduğundan ve bunların
tamirleri için vakfın malı olmadığından, Atpazarı’ndaki ahır satılarak diğerlerinin tamirine
izin aldı (BS. 351/102).
1761 senesi Eylülünde cami ile zaviyenin tamiri için, evlâdından Şeyh Sadeddin Efendi
oğlu Şeyh Ahmed Efendi huzurunda muayene ve keşf olundukta, cami kubbesinin ve önünde
suffalarının ve türbe kubbesinin üzerindeki kurşunları ve minare külâhı büsbütün
düştüğünden, yeniden inşası ve caminin dört tarafındaki büyük münakkaş camlarından dört
adet cam, astarlarıyla ve iki adet cam dahi astarsız büsbütün münhezim ve minberin sağ ve
soluna asılan iki sancağın bezleri eskimekle, tecdidi ve zaviyeye bitişik şeyh odası denilen üst
kattaki bir oda ve önünde sundurmasıyla yıkıldığından, cümlesinin 40.720 akçe ile tamirine
izin verilmiştir (BS. 336/102). BK, IV/403
ZEYREK (Mevlânâ, Molla)
Asıl adı Mehmed’dir. İlmi ve faziletleri ile alimlerin başında gelir. Hacı Bayram
Velî’den ders almış ve açık zihinli olduğundan “Zeyrek” (zeki, akıl, anlayışı ve idraki
kuvveti) lakabını almış ve böylece şöhret bulmuştur. Mevlânâ Hızır Şah’tan da ders görmüş,
Bursa’da Muradiye’de ve daha sonra da İstanbul’da Fatih’in medreselerinden birisine
müderris olmuştu. Bir imtihan neticesinde medresesinin Hocazâde’ye verilmesine muğber
olarak Bursa’ya gelmiş ve Muradiye cihetinde oturmuştur. Hayırsevenlerden “Vidilli Hoca
Hasan” adında zengin tüccar, masrafı için günde yirmi akçe tayin eylemiş ve padişah
tarafından defaatle çağrıldığı hâlde gitmemiştir. 1474’te vefat etmiş ve Pınarbaşı’na
gömülmüştür. Âlim, fazıl, şair bir zat idi (G. 370).
Zeyrek adını Hacı Bayram Velî takmıştır. Ömrünün sonlarında, yüz akçe yevmiye ile
Bursa’ya müftü olmuşsa da vefat etmekle Pınarbaşı’na gömülmüştür (ŞN. 142). İstanbul’daki
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
medresesinin bulunduğu yokuşa bu zatın adı verilmiştir (SO. IV/104). Muradiye’de Vidilli
Hoca Hasan Mescidi kurbünde medfun olduğunu söyleyenler de vardır.
Şeceresi şöyledir:
Mevlânâ
Zeyrek Mehmed Efendi
Yahya Çelebi
BK, IV/407
ZIBAK (Şeyh)
1698’de Bursa’da esnafların şeyhi idi. Bursalı tuhaf bir zat idi. BK, IV/409
ZIBOKÇU
1521 senesi Haziranında Koca Nâib mahallesinden Mehmed kızı Mahtume’yi ehl-i örf
(sancakbeyi, mütesellimi, subaşı, çorbacıbaşı, asesbaşı vesaire gibi kimselere “ehl-i örf”
derler ki, bunlar yapacakları işlerde şahit ve ispatı dinlemezlerdi ve doğrudan doğruya icraata
mezun kimselerdi) mahkemeye ihzâr edip, “Mezbure zıbokçudur. Mahalle hatunlarını, bunun
ıdlâliyle fesad ederler” demişler ve şahidler de; “Ben zıbokçuyum, avratlarınzı sakının. Ol
hüner bende vardır” diye her vakit söylediğini duyduklarından, Mahtume te’dîb olundu ve
ehl-i örf talebiyle de tâzir edildi (BS. 29/147). BK, IV/410
ZÎBÂ HANIM (Hoca, Hacı)
III. Selim ile sarayda beraber büyüyen ve II. Mahmud zamanında Şeyhulislâm olan Hacı
Halil Efendi’nin karısıdır. Hacı Zîbâ Hanım, Çerkezdi. Evvelce Hoca Abdullah Efendi’nin
odalığı idi. Onun vefatında, III. Selim, o vakit hazine kethüdası bulunan ve bilâhare
şeyhulislâm olan Halil Efendi’ye odalık olarak vermiş ve; “Gönül kırıcı, kasvet vericidir,
fakat idareci ve diyanetkârdır” demiştir. Halil Efendi bu kadını aldıktan sonra, bunun emri ve
tahakkümü altında kalmıştı. Aklı kısa ve dili saçından uzun ve sözünü sakınmaz, dilini tutmaz
bir kadındı.
O zamanlarda Sultan II. Mahmud’u eli içine alan ve Tepedelenli Ali Paşa’nın katline
sebep olan ve Rum isyanının çıkmasını kolaylaştıran meşhur Halet Efendi ile Şeyhulislâm
Halil Efendi’nin araları açık olduğundan, bu münaferet kadınlar arasına da girmişti. Bir gün
beylerbeyi Havuzu Mesiresi’nde birbirlerine tesadüf eden bu Zîbâ Hanım’la Halet Efendi
zevcesi Lebibe Hanım kavgaya tutuşmuşlar ve cariye ve çocuklarıyla birbirlerine girmişlerdir.
Havuzbaşı Mesiresi’ni kadınlar hamamına çevirmişlerdi. Bu vakadan sonra Halet Efendi,
kocasından ziyade, Zîbâ Hanım’a kin bağlamıştı. Şeyhulislâm Halil Efendi, 28.2.1821’de
azledilerek Bursa’ya nefy edildi. Bursa’nın İstanbul’a yakınlığı ve Bursa’dan İstanbul’a gelip
giden Halil Efendi bendeleri ve aşçı ve çuhadarları, Halil Efendi’nin yine şeyhulislâm
olacağını ve düşmanlarından intikam alacağını söyleyerek, İstanbul’da birtakım şayiaların
çıkmasına sebep olmuşlardır. 17.5.1821’de Halil Efendi’nin menfâsı Karahisar’a tahvil
olunarak, haremi Zîbâ Hanım Bursa’da tevkif olunmuştu. Zîbâ Hanım’ın yanında kalan
aşçıbaşının damadı Aşçı Halil, İstanbul’da hemşerileri yeniçerilerden birisine muhataralı
sözler yazmış olması fitneyi tahrik kabilinden görülmüş ve Zîbâ Hanım’ın idamına sebep
gösterilerek yine Halet Efendi’nin desisekârlığı eserlerinden olarak, Halil Efendi’nin eski
odalar yakınındaki konağının ahırına, ağzı dikilmiş ve gübre içine gömülmüş bir siyah kuzu
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
bulunduğu haber verilmiş ve çıkarılarak bir küfe içine konarak, Sultan Mahmud’un huzuruna
götürülmüş ve güya Zîbâ Hanım’ın sihirbazlığı ispat olunarak, 1821 senesi Haziranının
ibtidalarında, idamı için iradesi istihsal ettirilmiş ve Yeniçeri ocağından mübaşirler Bursa’ya
gönderilmiştir. Bu cellatlar Bursa’ya vardıklarında Hacı Zîbâ Hanım’ı; “Seni, Efendi,
Karahisar’a istemiştir” diye bir arabaya bindirerek, Bursa dışarısına çıkararak biraz gittikten
sonra yoldan ayrılarak boğmuşlar ve üzerindeki elbisesini soyup çırçıplak bir çalı dibine
bırakmışlardır. Müslümanlığa sığmayan ve insaniyete yakışmayan, pek çirkin olan bu hâli
Bursa’nın asil ve nezih olan büyükleri duyunca çok müteessir olmuşlar ve hemen adamlar
gönderip, mutad merasimle defnederek insanlık, Türklük ve Müslümanlık namusunu yerine
getirmişlerdir.
Türkler indinde kadınlar pek muhterem tutulur, hatta Rumeli’deki ve Anadolu’daki
eşkıyalar ve haydutlar bir kervanı vurdukları vakit, içinde kadın varsa, yanlışlıkla isabet eder
korkusuyla kurşun atmazlardı. Kadınlara taarruz erkekliğe aykırı ve gayet meşum sayılırdı.
Osmanlı hükûmetinin sadık bir tebaası olan Arnavutlar’da adam öldürmek, tavuk kesmek gibi
pek basit ve kolay bir iş olduğu hâlde, karıların ırzına asla tecavüz ettikleri duyulmamıştı.
Karahisar’da menfâda bulunan Halil Efendi bu faciayı haber alır almaz, kederinden
nüzül isabet eylemiş, aklını oynatmış, vefat etmiş ve Afyonkarahisar’daki Gedik Ahmed Paşa
Camii mezarlığına gömülmüştür (KA. 2056; Cevdet Tarihi, XI/205). BK, IV/408
ZÎBÂ HANIM (Şerife)
Mısrî şeyhi Zâik Mehmed Efendi’nin kızıdır. Mısırlı Zeyneb Kâmil Hanımefendi’nin
kâtibi olduğundan, “Kâtib Hanım” diye maruftur. Şairdi. 1901’de ölmüştür (OM. II/179). BK,
IV/409
ZİBİL SUBAŞILIĞI
Bursa Zibil subaşılığını Atpazarı mahallesinden Cafer oğlu Şahkulu, bir yılını üç yüz
akçe mukâtaaya 1524 senesi Nisanında tutmuştur (BS. 31/84). Bu vazife, şimdiki belediye
temizlik işleri amirliğine muadil idi. Şu kadar fark var ki, şimdiki belediye süprüntüleri
kaldırmak için masraf yapıyor, eski devirlerde de, şimdi Avrupa’da, hatta bizim zamanımızda
Şam’da bile, belediyeler süprüntüleri satarlar ve mukabilinde kendilerine varidat temin
ederlerdi. Şam’daki hamamlar süprüntü ile ısıtılırdı. BK, IV/410
ZİHNÎ AHMED DEDE
1073/1662’de Bursa Mevlevîhanesi şeyhi idi. Âlim, fazıl, kibar bir zat idi (Yenikapı
Mevlevîhanesi, 113). BK, I/77
ZİHNÎ BEY
Askerî emeklilerinden ve Işıklar Lisesi muallimlerinden iken, bir kış gecesi Setbaşı’nda
büyük çınar ağacının yanında buzdan ayağı kayarak düşmüş ve ayağı kırılarak 8.12.1933’te
ölmüş ve ertesi Salı günü de askerî törenle Emir Sultan’a gömülmüştü. BK, IV/410
ZİNDAN
Hisar’ın güneybatı tarafındadır. Alacahırka mahallesi karşısındadır. Burası “Sultanın
Zindanı” olup hükûmete aittir. Bundan başka, subaşıların ve mîr-i mîrânın tomrukları vardı ki,
bunlar tevkifhane gibi olup zindan, mahkumlara mahsus bir cezaevi idi. BK, IV/410
ZİNDANKAPI MUALLİMHANESİ
Efdalzâde Muhyiddin Mehmed Çelebi’nindir. 1514’ten evvel yapılmıştır (BS. 26/252,
35/75). BK, IV/410
F T ra n sf o F T ra n sf o
PD rm PD rm
Y Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
bu
bu
2.0
2.0
to
to
re
re
he
he
k
k
lic
lic
C
C
w om w om
w
w
w. w.
A B B Y Y.c A B B Y Y.c
ZİRAAT MEKTEBİ
Geçit mevkiinde 7 Mart 1890’da temel atma töreni yapılmıştır. Mektep, “Hudâvendigâr
Hamidiye Ziraat-ı Ameliyat Mektebi” adıyla 1891’da açılmıştır. Bursa-Mudanya asfaltı
üzerindedir. Bursa’dan sekizbuçuk kilometre mesafede ve Bursa ovasının en iyi bir
yerindedir. Mektebin binalarından başka 956 dönüm araziyi ve müteferrik binaları hâvîdir.
Mektep yatılı ve parasızdır. Ziraata müteallık her türlü dersler ve ameliyatlar görülmektedir.
29 Mayıs 1893’te 60 şakirdi alabilecek şekilde tevsîine ve üç bin lira sarfına irade
çıkmış ve eşraftan Hacı Latif Bey’in riyasetindeki komisyon mektebi tevsî ve 2.448 lira sarf
eylemiştir. 16 Temmuz 1893’te bu kısım da açılmıştır.
Bu mektebin inşasında Vali Ahmed Münir Paşa’nın büyük hizmetleri ve çalışmaları
görülmüştür. 1901’de ayrı bir bina dâhilinde “Harir Dârüttahsili” adıyla bir de böçekçilik
kısmı açılmıştır. Ayrıca ayrılan dut fidanlıklarından her sene Türkiye’nin muhtelif yerlerine
yüz binlerce fidan gönderilirdi. Cumhuriyet devrinde mektep, çok tekamül eylemiş ve her
nevi fidan yetiştirilmiştir. BK, IV/411
ZİYA AHMED KAYA
Doktordur. Gemlik’te dava vekili Ahmed Efendi’nin oğludur. 1891’de Gemlik/Umur
Bey köyünde doğmuştur. Bursa İdâdîsi’nde okudu. Tıbbiye mektebine girdi. 1912’de doktor-
yüzbaşı çıktı. Balkan Harbi’ne de iştirak eyledi. Milli teşkilâtın arefesinde milis teşkilâtı
yaparken, tevkif edilerek Bursa İdare-i Örfiye Divan-ı Harbine verildi. Tahkikat neticesinde
adem-i mesuliyet kararı alındı. Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti’nin Gemlik şubesinde çalıştı.
İlmi kadar eli de kalem tutan şairimizdendi (SATŞ. 2089). Vatanını ve memleketini çok sever
ve herkese iyilik etmek isterdi. Bu vatanın yetiştirdiği fedakârlardan birisidir. Yaptığı ve
başardığı işleri büyük bir feragatle yapan ve emeği mukalibinde hiçbir şey istemeyen ve
emsali bulunmayan kıymetli ve değerli bir zattır. BK, IV/412
ZİYA BEY (İhtifalci Mehmed)
Eski saray baltacılar kethüdası İsmail Ağa’nın oğlu İsa’nın oğlu rikâb-ı hümayun
büyüklerinden Hafız Mehmed Arif’in oğlu Osman Vasfi’nin oğludur. Kendisi Mevlevî
tarikatına mensubdur. 1889’da Mesnevî okumaya izin almış ve ibtida Gümülcine’de Ramazan
aylarında, mahallesi mescidinde ve sonra da Bursa Mevlevîhanesi mescidinde Mesnevî-i Şerif
okumuştur. Bursa’da uzun müddet tarih tedkiklerinde bulunmuştur. Osman Celâleddin Ergun
ve Ahmed Kemal adında iki oğlu vardır. Cümlesi Mevlevî tarikatına intisab eylemişlerdir
(YM. 206,257,295). BK, IV/412
ZİYA PAŞA
Meşhur şair ve edîblerimizdendir. 1878’de hastalanarak, tebdil-i hava için Bursa’ya
gelmiş ve Bursa’nın edebiyat aleminde bir çığır açmışsa da tekrar Adana’ya gitmiş ve orada
ölmüştür (KA. IV/2981). BK, IV/411
ZİYAEDDİN AHMED EFENDİ
Eşrefzâde Fahrî Efendi’nin oğludur. Şeyh olup 1809’da vefat eylemiştir. Bursa
Vefeyatı’na zeyl yazmıştır. Âlim bir zattır (SO. III/238). BK, I/92
ZİYAEDDİN EFENDİ
1845 senesi Şubatında Bursa’da doğmuştur. Henüz beş aylıkken babası ölmüştür.
Tahsil-i ilme gayret etmekteyken, 17.9.1863 Cumartesi günü Setbaşı yangını genişleyerek,
bunların tekkesini müştemilâtıyla beraber kül etmiştir. Taşrada memuriyetlere girmiş ve Reji
Dairesi Muhakematı müdürü olmuş ve dava vekâleti de yaparken, 1900’de Simav’da
Ümmügülsüm
Şeyh
Emetullah
Mehmed
Ahmed
Hamza
Naci
TâcîMustafa
ElaldıTokatlı
Seyyid
Sinan
YahşiDerviş
Şeyh
Ruhuddin
Nureddin
Mahmud
Mehmet
Bayezid
Mustafa
Hatice
Sultan
Hafsa
Alâeddin
Mevlânâ
Halime
Yahya
Şahİbrahim
Refik
Naci
Halil
Kızı
Bâlî
Sinanüddin
Yusuf
Eyyühüm
Armağan
Mehmed
Zübeyde
Hoca
Hundi
Hoca
İsa
Ali
Yahya
Hatun
Sitti
Melekşah
Hoca
Hoca
Ahmed
Hoca
Paşa
Mahmud
Hoca
Saîd
Hatun
Abdürrezza
Abdülfettah
Nimetullah
Habibullah
Hoca
Nasrullah
Dayfullah
Abdullah
Mahmud
Mevlâna
Akbıyık
Mahmud
Kara Hoca
Şeyh
Yahşi
Umur rHatun
Hoca
Bey
Vefik
sBey
Bâlî
Şemseddin
Fahreddin
Bâlî
Mehmed
Arapşah
İbrahim
Çelebi
(Sadeddin)
aArapforAli
Çelebi
Saîd
Hatun
(1424)
(1434)
POruç
Kara
Kutlu
Muhyiddin
Hayreddin
Süleyman
Aksungur
Mehmed
Kaya
Mustafa
Ali
İbrahim
Hamza
Ahmed
İlyas
AydınHüsnü
Davud
Hasan
Ali
Aykut
Kutlu
Alâeddin
Ali
İsa
RukiyeFAli
Rıza
Halil
D Paşa
T el-
Bey
Paşa
(Taceddin)
Mustafa
(1429)
(1523)
(1434)
(1421)
Çelebi Ali
Paşa
Alp
Bey
Bey
n F T ra n sf o
PD rm
Mehmed
YAli
Efendi
Çelebi
Hatun
Dede
m
(Ferik
Mehmed
(Kimyacı
Çelebi
Efendi
elebi
Şemseddin
AhmedBey
(Mevlânâ
Hüseyin
Yahya
Hatun
Yusuf
Paşa
Abdülmümi
Mevlâna
(Ahmed
Dede
Mehmed
Yakub
Çelebi
Efendi
Ukkaşe
Hatun
Bedreddin
(öl.
Lutfullah
Cenderî
Paşa
Ağa
Demirtaş
Çelebi
Bey k Kara
1905)
Y
Y
Y
er
er
ABB
ABB
y
y
(Baldırzade)
Çelebi
Efendi
bu
bu
2.0
2.0
Selim
Derviş
Efendi
Emin
(Düsturhan)
nYegân)
Şemseddin
Muhyiddin
Çelebi
Çelebi
İlâhî
(Kocası
(Atina Paşa
Efendi to
to
Paşa re
re
Paşa karısı)
Paşa karısı)
he
he
Osman
Müftüsü) oğlu
Efendi)
Ahmed
k
k
lic
lic
C
C
Mustafa’dır)
w om w om
w
w
w .A B B Y Y.c w.
A B B Y Y.c
ölmüştür. Ailesi, kitaplarının kıymetini bilmeyerek zayi eylemiş ve bu meyanda Şemsi Efendi
Divanı da zayi olmuştur (Bay Şemseddin Ulusoy’dan). BK, IV/411
ZİYAEDDİN EFENDİ (Ahmed)
Eşrefzâdelerden Nâfiz Efendi’nin oğludur. Babasının vefatında şeyh olmuş ve Cuma
geceleri tekkeye gelen fukarayı ve dervişleri doyurup ve Eşrefî ayini yapmakta iken, 6.1.1907
Pazar günü vefat etmiş ve tekkedeki babasının mezarı yanına gömülmüştür. Kısa boylu, top
sakallı, güler yüzlü, halim, selim, mütevazi ve lâtife söyleyen ve kimseyi incitmeyen temiz ve
zarif bir zat idi. BK, IV/412
ZİYAEDDİN EFENDİ (Şeyh)
İshak Fakih oğlu Mevlânâ Muhyiddin Mehmed Çelebi’nin oğludur. 1492’de kardeşi
Mevlânâ İsmail Çelebi ve amcası Aydın Çelebi vardı (BS. 10/48). BK, IV/411
ZİYAEDDİN EFENDİ (Şeyh)
Eşrefzâde sülâlesindendir. 1762’de ölen Şeyh Fahreddin Efendi’nin oğludur. Bursa’daki
Eşrefzâdelerin Salı Tekkesi’ne şeyh olmuştur. Oğlu Şeyh Fahreddin Efendi vardı. BK, IV/411
ZOR AĞA
Orhaneli’nden “Yazıcıoğlu” demekle maruftur. 1766 senesi Eylülü sonlarına doğru
Seddülbahr kalesine nefy edilmek üzere İstanbul’dan Mübaşir Hüseyin Çavuş gelmiş ve Zor
Ağa ve arkadaşı Abdullah tevkif edilmişken Hamza Bey mahallesinden mahalle imamı
Ahmed, üç-beşyüz adam toplayıp; “Zor Ağa ile Abdullah’a ben kefilim, salıvermezseniz
büyük fesad çıkar” diye mahkemeden ıtlak ettirmiştir. Keyfiyet, padişaha arzolundukta, Bursa
ve Kite kazalarında oturmayıp, maskat-ı re’s olan Orhaneli’nde oturması ve Hudâvendigâr
kazalarından birisine geldiği haber alınırsa derhal tutulup Seddülbahr kalesinde kalebend
edilmesi, Hudâvendigâr sancağı mütesellimine emredilmiştir (BS. 1179/52). Bunun kabahati
de, arkadaşı Abdullah ile Bursa ve Kite kazalarında halka mazarrat ve ilân-ı fısk u fesad
eylemesi ve mürasele-i şer’iyye ile kendisini tutmaya gidenlerle harbe tutuşmasıdır. BK,
IV/412
ZÜBEYDE HATUN
II. Murad’ın musahiblerinden Azeb Bey’in kızı ve Selçuk Hatun’un kardeşidir. 1487’de
Bursa’da idi (BS. 5/275, 20/13). BK, IV/413
ZÜBEYDE HANIM
Hudâvendigâr valisi Vezir Aziz Ahmed Paşa’nın kızıdır. 1815 senesi Temmuzunda
Kepsut’ta bir mektep yapılması için vakıflar bırakmıştır (BAVS. 25). BK, IV/413
ZÜLEYHA HANIM
Eşrefzâde Abdullah Rumî’nin biricik kızıdır. İznik’in sekiz saat uzağında Tirse
köyünden tekkeye gelen ve şeyh tarafından terbiye edilen Abdurrahim Tirsî ile evlenmiştir.
BK, IV/400