Restorasyon Ve Konservasyon Çalışmaları Dergisi Sayı 08

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 53

Yıldız Holding, kültür mirasımızı gelecek nesillere

kalıcı eserlerle aktarmanın önemine inanıyor.

RESTORASYON KONSERVASYON ÇALIŞMALARI 3 AYLIK BİLİM DERGİSİ SAYI 8

03 Dolmabahçe Sarayı’nda
Endirekt-Önleyici Koruma
20 Mimar Sinan
Mescidi
30 Tarihi Aydos Kalesi; Yapı Taşları,
Harç ve Sıvalarının Petrografisi

37 Kentsel ve Arkeolojik
Sit Alanları’nda Koruma 48 ICOMOS Arkeolojik Mirasın
Korunması ve Yönetimi Tüzüğü
41 31

ISSN 1309-7016
SAHİBİ
İBB adına;
Kadir Topbaş
47 35 21
İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı

YÖNETİM
Genel Yayın
Yönetmeni (Sorumlu)
Y. Mimar
M. Şimşek Deniz
KUDEB Müdürü

Yazı İşleri Müdürü


İhsan İlze

YAYIN
Yayın Editörü 03
Nimet Alkan
Esra Kudde

Görsel Tasarım
Aynur Karagöl

Fotoğraf Editörü
Dilruba Kocaışık

Molla Hüsrev
Mahallesi
Kayserili Ahmet
Paşa Sokak No: 16

İÇİNDEKİLER
Fatih İstanbul
Posta Kodu: 34134

Kapak Fotoğrafı
Dilruba Kocaışık
“Dara Antik Kenti”
İÇİNDEKİLER
Tarihi Mirasın Korunmasında Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanları
Dergimizin
Endirekt-Önleyici Koruma ve İçinde Modern Yapılaşma ve Koruma
tüm sayılarına
www.ibb.gov.tr/kudeb Önleyici Bakım Sorunları Üzerine Yaklaşımlar;
adresinden Dolmabahçe Sarayı’nda MİLAS ÖRNEĞİ 37
ulaşabilirsiniz. Endirekt-Önleyici Koruma 03
Değerli Dostlar; 46
Tel: (212) 455 37 53
Tel: (212) 527 45 02 “Bu fakir’ül hakir’in mescidi”
ICOMOS Arkeolojik Mirasın
Faks: (212) 527 44 99 Mimar Sinan Mescidi 20
Korunması ve Yönetimi Tüzüğü 48
BASKI-CİLT TARİHİ AYDOS KALESİ
FSF Matbaacılık LTD. ŞTİ.
Restorasyon Konservasyon Testi 51
Firuzköy Caddesi No: 44
Yapı Taşları, Harç ve Sıvalarının
Avcılar/İstanbul Petrografisi ve Kaynak Alanları 30 Kılavuz 52
Tel: (212) 690 89 89
Editörden

Merhaba...
Öncelikle giderek artan ilginiz için rini ilgiyle okuyabilirsiniz. Bölümü işbirliği ile gerçekleşti.
teşekkür ediyoruz. Bu destekleriniz Sanat Tarihçi Sayın Sema Kurumlar arası örnek olması ge-
doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Doğan’ın, Mimar Sinan dehamızın reken bu birlikteliğe değerli katkıların-
Özellikle üniversitelerimizin, çeşitli di- İstanbul’daki tek hayratı olan ve ken- dan dolayı adı geçen bölüm hocaları-
siplinlerdeki akademisyenleri ve öğ- di adı ile anılan ve de döneminde baş- mızdan Sayın Prof.Dr. Sinan Öngen’e
rencileriyle yoğun ilgisi bizim için çok ka bir örneğine rastlanmayan şerefe- ve Sayın Yrd.Doç.Dr. Namık Aysal’ a
anlamlı. Bu ilgi; İl Özel İdareleri, Be- siz minare ve son cemaat yeri uygu- bu tür çalışmaların devamını dileyerek
lediyeler, Kültür Bakanlığı ve Vakıflar lamaları ile geçirdiği büyük yangın- teşekkür ediyoruz.
Bölge Müdürlükleri gibi kurumların dan sonra bakımsızlıktan, ilgisizlikten Günümüzün en çetrefilli sorunlar-
ilgili bölümlerinin katılımları ile daha bir ara temel kazıları ve bir tek mina- dan biri de kültür varlıklarının zen-
sevindirici duruma gelmiş vaziyette. resinden başka hiçbir şeyi kalmayarak ginliğiyle öne çıkmış ve dolayısıyla fi-
Şu anda Vakıflar Genel kültürel mirasımızdan silinmek üze- ziksel ve kültürel katmanlaşmaya sa-
Müdürlüğü’nün ilgili birimiyle, resto- re olan mescid yapısının, Sayın Prof. hip şehirlerin yaşanan gelişim ve mi-
rasyon çalışmalarında, çimento esaslı Dr. Semavi Eyice hocamızın büyük mari yapılaşma karşısında varlıkları-
harçların yerine kullanılabilecek mal- gayretleri sayesinde arazisi ile birlik- nı koruma ve sürdürebilme sorunudur
zemeler ve birim fiyatları açısından te kurtarılıp bugünkü duruma gelişini herhalde. Bu çerçevede size Milas ken-
önemli bir çalışma içindeyiz. Detaylı ibretle okuyabilirsiniz. tinde yapılan bir proje çalışması so-
bilgileri gelecek sayılarda sizlere ulaş- Sıbyan Mektebi ve çeşmesi ile nucunda Muğla Üniversitesi öğretim
tırabileceğimizi tahmin ediyoruz. küçük bir topluluk olan bu mekana, üyelerinden Şehir Plancı/Y.Mimar Dr.
Batı mimari üsluplarının bir ka- zamanın Mimarlar Odası İstanbul Mona Paşapur Hanım ve ekibinin ha-
rışımı olarak 1843-1855 yılların- Şubesi’nin başka bir yapı oturtmak zırladığı bir makaleyi sunuyoruz. Ma-
da Balyan ailesi tarafından inşa edi- için açtığı bir proje yarışmasının ol- kalesinin sonuç bölümünde “Açık kent
len, Boğaziçi’nin en göze batan ya- duğunu öğrenmek de işin en acı ta- müzeleri kent sokaklarıyla kucaklaşır-
pılarından Dolmabahçe Sarayı’nın, rafı hiç şüphesiz. ken, üst kotlarda bu müzeye seyir te-
bir kültürel miras olarak, çevre ko- Geçmişte uzun bir süre gerek rası oluşturan aktif kullanım mekan-
şullarının meydana getirdiği hasar- Asya’yı Avrupa’ya bağlayan ana ula- larının oluşması da sağlanmış olacak-
lardan korunması hususundaki, Sa- şım yolu olması gerek de Bizans ve tır.” gibi dikkat çekici bir noktaya gö-
yın Prof.Dr. Ahmet Ersen ve Sayın Osmanlı ordularının savaş önceleri türüyor bizi Mona Hanım.
Y.Mimar Jale Beşkonaklı’nın çalış- toplanıp konaklamaları gibi askeri ve Bilindiği gibi Müdürlüğümüz
masında, söz konusu eser üzerinden, sivil stratejik öneme sahip İstanbul, bünyesindeki Taş Eğitim Atölye-
kültür varlıklarımızın maruz kaldı- Sultanbeyli İlçesi sınırlarındaki Tari- si, her yıl Meslek Yüksek Okulu me-
ğı çevre koşullarından kaynaklanan hi Aydos Kalesi’nin yapı taşları, harç zunlarına sertifikalı “Taş Koruma ve
riskleri ve bu risklerin aktif hale gel- ve sıvalarının petrografisi ve kaynak Onarım” eğitim programı düzenle-
mesini engelleme amaçlı Endirekt alanları ile ilgili bu titiz çalışma Mü- mektedir. Konu ile ilgilenenler için
(Dolaylı)-Önleyici Korumanın tari- dürlüğümüz Konservasyon Laboratu- ilerleyen sayfalarımızda gerekli bil-
hi gelişimini, kapsamını, metodolo- varı ile İstanbul Üniversitesi Mühen- giler mevcuttur.
jisi, prensipleri ve koruma yöntemle- dislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Saygılarımızla

nimet alkan

HAKEM KURULU
Prof. Dr. Zeynep Ahunbay Doç. Dr. Yegan Kahya Y. Mimar M. Şimşek Deniz
Prof. Dr. Erol Gürdal Doç. Dr. Ahmet Güleç Y. Mimar (Rest.) Burçin Altınsay
Prof. Dr. Ahmet Ersen Doç. Dr. Y. Çağatay Seçkin Kimya Müh. Güven Gökçe
Prof. Dr. Nur Akın Yrd. Doç. Dr. Gülsün Tanyeli
Kimya Müh. Nimet Alkan
Prof. Dr. Hasan Böke Yrd. Doç. Dr. A. Vefa Çobanoğlu
Prof. Dr. Mustafa Erdoğan Yrd. Doç. Dr. F. Ahmet Yüksel Uzm. Rest. Konservatör
Prof. Dr. Ö. Bülent Seçkin Yrd. Doç. Dr. Namık Aysal Gülseren Dikilitaş

İçerikteki metinlerde yer alan bilgi ve ifadelerin tüm sorumluluğu yazar(lar)ına aittir.
MAKALE 3

IMPORTANCE OF PREVENTIVE–INDIRECT CONSERVATION AND PREVENTIVE


MAINTENANCE IN THE PRESERVATION OF CULTURAL HERITAGE
INDIRECT–PREVENTIVE CONSERVATION OF THE DOLMABAHÇE PALACE
ABSTRACT
Indirect conservation or preventive conservation aims the preservation of the cultural heritage by con-
trolling the environmental factors related to the deterioration of building materials. Indirect conservation
of an historic building or museum basically includes the research on the building and its collection, risk
analysis, monitoring, periodic control, preventive conservation and preventive maintenance. Research
on the effects of environmental conditions on museum objects and historic buildings gained importance
especially after 1970s and the importance of preventive conservation and maintenance emphasized
in the international preservation documents together with the increasing emphasis on authenticity and
minimum intervention. After 1990s preservation problems of museums in historic buildings started to
be discussed independently from the museums in modern buildings and research focused on the joint
preservation of the historic buildings and the collections.
Preventive-indirect conservation of an historic building or a museum composed of research on the
building and the collection, analysis of the risks, monitoring, periodic control, preventive conserva-
tion and preventive maintenance. Visual analysis at the beginning of the research in Dolmabahçe Palace
pointed out preservation problems related to environmental factors. The research on the environmental
factors includes microclimate, moisture content of the building materials, soluble salts, and problems
related to unsuitable light, indoor pollution and biodeterioration.
The major risks that are found can be summarized as; The risk of deterioration due to rot fungi and
wood borers as a result of high relative humidity in the basement and wooden elements in contact with
the damp masonry. Airborne mould species discovered are known to be harmful to paper, wood and
textiles. There is risk of crystallization of sodium chloride on the first floor walls and of calcium sulphate
in the basement. There is also risk of deterioration due to high temperature and illumination level, visible

FOTOĞRAF: DİLRUBA KOCAIŞIK


light and ultraviolet radiation for the objects made of organic materials located near to the windows in
the rooms of southern and western exposure. High temperatures measured in summer create deteriora-
tion risk for book collection, paper objects and photographs. Indirect conservation methods suggested
include preventive measures, monitoring, periodical control and maintenance program proposed within
the concept of the indirect-preventive conservation.
04 MAKALE

Tarihi Mirasın Korunmasında Endirekt - Önleyici


Koruma ve Önleyici Bakım
Dolmabahçe Sarayı’nda Endirekt - Önleyici Koruma
JALE BEŞKONAKLI Endirekt (dolaylı) Koruma – ‘In- ICOM -CC tarafından Önleyici
AHMET ERSEN direct Conservation’ Bernard Koruma ‘Preventive Conservation’;
Feilden’in Conservation of Historic ‘gelecekteki bozulma ve kayıpları azalt-
1. Giriş Buildings adlı kitabında ‘Bozulma- mak ve önlemek için uygulanacak bü-
Endirekt-önleyici koruma ve önle- nın Önlenmesi – Prevention of De- tün önlem ve müdahaleler’ olarak ta-
yici bakım; özgünlük, kültürel öne- terioration’ kavramının eşanlamlısı nımlanmıştır (ICOM-CC 2008). Ön-
min korunması, en az müdahale ve olarak şu şekilde tanımlanmaktadır: leyici Koruma terimi başlangıçta
sürdürülebilirlik prensiplerinin tari- “Prevention (önleme, koruma, engelle- müze koleksiyonlarının korunması-
hi mirasın korunmasında yakın dö- me) kültürel mirasın çevresel koşulların na ilişkin belgelerde yer alsa da son
nemde giderek daha çok vurgulan- kontrolü, dolayısıyla hasar ve ayrışma- yıllarda yapısal miras için de Endi-
masına paralel olarak önem kazan- ya yol açan etkenlerin aktif hale gelme- rekt (dolaylı) Koruma tanımını kap-
mıştır. Özellikle geçtiğimiz yirmi yıl- sini engelleyerek korunmasıdır. Bu ne- sayacak şekilde kullanılmıştır.
da önleyici korumaya yönelik araş- denle iç bağıl nem, sıcaklık ve ışığın Genel anlamda Önleyici Koru-
tırmalarda önemli bir artış olmuş, kontrolünün yanında hırsızlık, van- ma ya da Endirekt (dolaylı) Koru-
koruma enstitüleri ve belli başlı bir- dalizm, kundaklama ve yangına yöne- ma: kültürel mirasın bozulmasını en
çok müze önleyici koruma planları- lik tedbirleri, uygun temizlik ve bakı- aza indirmek, dolayısıyla restoras-
nı uygulamaya başlamıştır. Müzeler mı içerir. Bozulmanın önlenmesinin te- yon müdahalelerini azaltmak ve yapı
ve anıtlar dışındaki diğer tarihi yapı- meli kültürel mirasın düzenli kontrolü- veya objelerin özgün malzeme ve
ların korunmasında düzenli bakımın dür… Bu denetlemeler önleyici bakım bütünlüğünü en uzun süre koruya-
önemi de paralel bir biçimde giderek (preventive maintenance) ve onarımın bilmek için uygulanacak yöntemler
önem kazanmaktadır. ilk aşamasıdır.” (Feilden 1982). bütünü olarak tanımlanabilir.

2. Endirekt - Önleyici Koruma Kavramlarının Tarihi Gelişimi

Sanat eserlerinin bozulmasını en- Seven Lamps of Architecture’da ; la bozulmanın önlenmesidir (Joki-
gellemeye yönelik önlemler hiç kuş- ‘Binalarınıza iyi bakın ki onları res- lehto 2001). SPAB’ın koruma ilkele-
kusuz yüzyıllardır uygulanmaktadır. tore etmeye gerek kalmasın… Eski bir ri National Trust’un kurulması son-
17. yüzyılda İtalya ve Almanya’da yapıyı endişeli bir dikkatle takip edin; rasında daha da yaygın biçimde uy-
fresklerin ve müze objelerinin bo- elinizden gelen en iyi şekilde, ne paha- gulama olanağı bulmuş ve görüşleri
zulmasını engellemeye yönelik ça- sına olursa olsun harabiyetten koru- diğer Avrupa ülkelerindeki uygula-
lışmalar yapılmış, İngiltere’de ise yun. Taşlarını bir tacın mücevherleri- maları da etkilemiştir.
bugünkü anlamda ev yönetiminin ni sayar gibi sayın; kuşatılmış bir şeh- Tarihi mirasın korunmasında
başlangıcı olan kılavuzlar hazırlan- rin kapılarını gözetler gibi gözetleyin; bakımın önemine Carta Del Resta-
mıştır (Lambert, 2010). gevşemişse demirle birbirine bağlayın, uro (1931) ve Venedik Tüzüğü’nde
Ruskin ve Morris’in İngiltere’de eğildiyse ahşapla destekleyin; görün- (1964) değinilmiştir. 1970’lerden iti-
19. yüzyılda tarihi yapıları koruma tünün çirkinliğine aldırmayın, koltuk baren konunun çok daha önem ka-
yaklaşımı günümüzdeki anlamıy- değneği bacağı kaybetmekten daha iyi- zanması ile bu yıllardan itibaren ya-
la koruma ve önleyici korumanın da dir’ demektedir (Ruskin, 1849). yınlanan birçok belgede vurgulan-
başlangıcı sayılabilir. John Ruskin William Morris (1834-1896), mıştır. Sürekli bakıma, 1975 Av-
(1819-1900) önderliğindeki resto- restorasyon yerine koruma ilkeleri- rupa Mimarlık Mirası yılı Amster-
rasyon karşıtı hareket, restorasyon ne bağlı ve yalnız bu konuyu amaç dam Kongresi sonuç bildirgesinde
mimarlarını yapıların tarihi özgün- edinecek Tarihi Yapıları Koruma ‘Mimarlık mirasının sürekli bakımı-
lüğünü tahrip ettikleri için eleştire- Derneği’nin ‘Society for the Protec- nın yapılması, uzun vadede masraf-
rek tarihi yapıların uygun bakım- tion of Ancient Buildings’ (SPAB) lı iyileştirme işlemlerini önleyecektir’
la restorasyona gerek duyulmadan kurulmasını sağlamıştır (Erder, maddesiyle yer verilmiştir (Ahun-
korunabileceğini savunmuştur. 1975). SPAB’ın önde gelen prensibi bay, 1999).
Ruskin 1849 tarihli kitabı The koruyucu onarım ve günlük bakım- 1999 yılında yayınlanan iki ICO-

Y. Mimar JALE BEŞKONAKLI, TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı, Dolmabahçe Sarayı, İstanbul; e-posta: bskonak@hotmail.com
Prof. Dr. AHMET ERSEN İTÜ Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü, Restorasyon Ana Bilim Dalı, Taşkışla, İstanbul.
MAKALE 05

MOS belgesinde tarihi mirasın ko- Dr. Harold Plenderleith’in 1956 yı- Koruma İçin Ekip Çalışması’ isimli
runmasında bakım, izleme ve teş- lında yayınlanan ‘Conservation of projeyi başlatmıştır (ICCROM, Te-
hisin önemi vurgulanmıştır. Burra Antiquities and Works of Art’ isim- amwork for Preventive Conserva-
Tüzüğü’nde bakım ve onarım şu şe- li kitabında eserlere müdahaleden- tion). Bu projeyle katılan Avrupa
kilde tanımlanmıştır: ‘Bakım bir ye- se önleyici korumaya ağırlık veril- müzeleri arasında bir bağlantı oluş-
rin dokusunun ve içeriğinin sürek- miş, bu kitap uzun süre bu alanda- turularak önleyici koruma çalışma-
li koruyucu bakımıdır ve onarımdan ki temel referans olarak geçerliliğini larını desteklemek amaçlanmıştır.
farklı tutulmalıdır. Onarım, restoras- sürdürmüştür (De Guichen ve An- 1998 yılında ICCROM Önleyici Ko-
yon ve yeniden yapımı içerir. Eğer ko- tomarchi, 2009). Garry Thomson’un ruma Göstergeleri hazırlanmıştır.
runacak doku kültürel öneme sahip ise 1978 yılında yayınlanan ‘The Mu- (ICCROM, 2002).
korumanın temeli bakımdır ve kültürel seum Environment’ ve Bernard Bir diğer ICCROM projesi Av-
önemin sürekliliği için şarttır’ (ICO- Feilden’in 1982 yılında yayınla- rupa Önleyici Koruma Stratejisi ile
MOS, 1999). nan ‘Conservation of Historic Buil- özel kurumlar dışında kültür ba-
ICOMOS Uluslararası Ahşap dings’ isimli kitapları da bu alanda- kanlıkları, müzeler ve konservas-
Komitesi’nin 1999 yılında yayınla- ki önemli kilit taşları olarak kabul yon kuruluşları da çalışmaya da-
nan ‘Tarihi Ahşap Yapıların Korun- edilmektedir. hil edilmiştir (Towards an European
ması İçin Prensipler’ adlı tüzüğün- İngiltere’de 2. Dünya Savaşı sü- Preventive Conservation Strategy,
de teşhis, izleme ve bakıma ilişkin resince British Museum ve Victoria 2000). 24 Avrupa ülkesinden ka-
şu maddeler yer almıştır: and Albert Museum koleksiyonla- tılımcıların olduğu projenin sonuç
Müdahale öncesinde ahşap rının kararlı çevre koşullarına sahip belgesinde önleyici koruma ‘kültü-
yapının durumu, bozulma sebepleri ve madenlerde oluşturulan depolar- rel mirasın kaybını azaltmak için ve
strüktürel sorunları eksiksiz ve hassas da saklanması ve bu süreçte yapılan halk yararına çok disiplinli yönetim’
bir biçimde teşhis edilmelidir. Teşhis, gözlemler koleksiyonların korun- olarak tanımlanmakta ve Avrupa
belgeye, fiziksel inceleme ve analize, ması için uygun çevre koşullarının koruma politikalarının mihenk taşı
eğer gerekliyse fiziksel koşulların belirlenmesini sağlamıştır (Brown olduğu belirtilmektedir.
ölçümü ve tahribatsız analizlere ve Rose, 1996). Büyük müzelerde ICCROM önleyici koruma prog-
dayanmalıdır. Bu durum zaruri küçük yapılan önleyici koruma araştırma- ramının UNESCO ile ortak çalış-
müdahaleleri ve acil tedbirleri ları için British Museum iyi bir ör- maları, Avrupa müzeleri ile yapılan
etkilememelidir. nek oluşturmaktadır. Koleksiyo- çalışmalar ve gelişmekte olan ülke-
Tarihi ahşap yapıların ve nun çeşitliliği yanı sıra müzenin ta- lerdeki müzelere yönelik çalışma-
kültürel öneminin korunmasında rihi bir yapıda olması ve bu neden- ları devam etmektedir. (UNESCO-
tutarlı bir düzenli izleme ve bakım le mekanik iklimlendirme sistemle- ICCROM, 2007-2010). 1990’lardan
stratejisi hayati önem taşımaktadır rinin yapılmasının zorluğu 1970’ler- itibaren önleyici koruma araştırma-
(ICOMOS, 1999). den başlayarak önleyici koruma ko- ları ve müze ve tarihi binalarda uy-
2003 yılında yayınlanan ICO- nusunda araştırmaların yapılmasına gulanması yaygınlaşmıştır. Birçok
MOS Tüzüğü, Mimari Mirasın Ana- yol açmıştır (Bradley, 2005). ülkede müzeler, kendi geliştirdikle-
liz, Koruma ve Strüktürel Restoras- Yapılan çalışmalarda en önem- ri önleyici koruma planlarını yürür-
yonu için Prensiplerin ‘İyileştirici li yeri kuşkusuz ICCROM, tarafın- lüğe koymuş veya araştırma kuru-
Önlemler ve Kontrol’ başlığında ‘te- dan yapılan araştırma, düzenle- luşları tarafından geliştirilen planla-
davinin semptomlardan çok temeldeki me ve eğitim faaliyetleri almaktadır. rı benimsemişlerdir.
nedenlere yönelik olması gerekliliği ve ICCROM, 1975 yılında, daha sonra Önleyici koruma standartları-
en iyi tedavinin önleyici bakım oldu- Önleyici Koruma adı altında devam nın oluşturulmasına yönelik ilk ça-
ğu’ kaydedilmiştir (ICOMOS, 2003). edecek olan Müzelerde Güvenlik, lışmalar arasında 1984 yılında UKIC
Çevre ve Aydınlatma Kursu’nu baş- (United Kingdom Institute of Con-
2.1. Önleyici Koruma latmıştır. 1981 yılında Prof. Dr. Ce- servation) tarafından hazırlanan ar-
Araştırmalarının Gelişimi vat Erder’in başkanlığı döneminde keolojik alanlardan çıkarılan eser-
Önleyici koruma konusundaki UNESCO’nun desteğiyle Afrika ül- lerin kalıcı depolanması için çevre-
araştırma ve düzenlemeler koruma kelerinde taşınabilir mirasın korun- sel standartlar, aynı yıllarda İngi-
konusunda olduğu gibi 1957 yılında ması için araştırma, eğitim ve tek- liz Standartları tarafından yayınla-
ICCROM’un kurulması ile yoğun- nik yardımlaşmayı hedefleyen Af- nan ‘Arşiv Dokümanlarının Depo-
laşmıştır. ICCROM, Getty Konser- rika Müzeleri İçin Önleyici Koruma lanması ve Sergilenmesi İçin Tavsi-
vasyon Enstitüsü ve Kanada Kon- ‘Preventive Conservation for Mu- yeler’ (BS 5454) sıralanabilir (ICC-
servasyon Enstitüsü başta olmak seums in Africa’ (Prema), programı ROM, 2002). Daha sonraki yıllar-
üzere koruma merkezleri ve büyük başlatılmıştır. Bu program daha da ABD ve Avrupa ülkeleri dışın-
müzeler tarafından gerçekleştirilen sonra Okyanusya ülkelerinde de da diğer ülkelerde de müze kolek-
bilimsel araştırmalar ve yayınlar pa- devam etmiştir (Bouchenaki ve Jo- siyonlarının sergilenmesi, depolan-
ralel bir biçimde gelişmiştir. kilehto, 2009). ması, taşınması ve belgelenmesin-
ICCROM’un ilk başkanı olan 1994 yılında ICCROM ‘Önleyici de temel alınacak esasların oluştu-
06 MAKALE

rulmasına veya kabulüne gerek du-


yulmuştur Günümüzde tarihi yapı-
lar ve müze koleksiyonlarını oluştu-
ran çok çeşitli türde objeler için uz-
manlaşmış kuruluşlar tarafından
hazırlanmış birçok kılavuz bulun-
maktadır.

2.1.1. Eşyaları İle Birlikte


Korunan ve Sergilenen Tarihi
Yapılarda Önleyici Korumaya
İlişkin Prensipler
Tarihi yapı ile içinde sergilenen eş-
yaların bir arada korunması ve ge-
tirdiği sorunlara ilişkin tartışmalar
1980’lerden başlayarak gündeme
gelmiş ve 1991 yılında AIC (Ameri- Şekil 1. Önleyici bakım ve onarım maliyetlerinin karşılaştırılması (NSW Heritage Office, 2004).
can Institute for the Conservation of
Historic and Artistic Works) ve APT ‘Önleyici koruma Vakfın koleksiyonu- lebilirliğin yakın dönemde giderek
(Association for Preservation Techno- nun bozulma oranının azaltılması ve daha çok vurgulanmasına paralel
logy) tarafından New Orleans Tü- hasardan korunması için tasarlanan olarak önem kazanmaktadır. Bun-
züğü yayınlanmıştır. bütün önlemleri içerir. Bunlar ara- lara ilave olarak düzenli bakımın
New Orleans Tüzüğü’nde, bir- sında çevresel kontrolün çeşitli yönle- restorasyon maliyetini önemli mik-
çok tarihi yapının eşyaları ile ko- ri, biyolojik bozulmanın önlenmesi ve tarda azalttığı yönündeki tespitler
runduğu, yapı ve eşyaların eşit bir mekanik zararlardan korunma yer alır de bakıma önem verilmesine neden
dikkatle korunması ve koruma (The National Trust, 1996). Natio- olmuştur (Şekil 1).
standartlarının aynı biçimde yüksek nal Trust’un önleyici koruma politi- 1970’lerden itibaren Avrupa ül-
olması gerekliliği kabul edilmekte- kası: bakım ve temizlik (housekee- kelerinde ve Amerika’da oluşturu-
dir. Tarihi yapı ve eşyaların gerek- ping); personelin eğitilmesi, çevre- lan kurumlar tarihi binaların özel-
sinimlerinin birbirine karşıt olması- sel kontrol; bağıl nem, sıcaklık, ışık likle özel mülkiyetteki tarihi evlerin
nın şart olmadığı her ikisine de uy- ve çevresel koşulların izlenmesi, bi- periyodik kontrolü ve bakımı üze-
gun olacak teknik çözümlerin bu- yolojik zararlıların kontrolü, ziyaret rine çalışmalar yapmıştır. Restoras-
lunabileceği, sabit standartlar yeri- saatlerinin düzenlenmesi, ziyaretçi yon maliyetinin giderek artması ve
ne tarihi yapı ve eşyaların yararına sayısı ve gezilebilen kısımların dü- büyük restorasyonların aslında bi-
esnek ve geçerli prensiplere dayalı zenlenmesi, paketleme, depolama nalardaki basit sorunların zamanın-
koruma yaklaşımlarının önemi vur- ve taşıma ile yapısal çalışmalar baş- da giderilmemesi, yapıların bakımı-
gulanmaktadır. Hedef, yapı ve eş- lıklarından oluşmaktadır (Sandwith nın yeterince ve uygun biçimde ya-
yaların özgün karakterini korumak, ve Stainton, 1991). pılmamasından kaynaklandığının
disiplinler arası işbirliği ile gereken Vakfa bağlı bütün yapılarda ge- bilincine varılması ile tarihi yapı-
bakım seviyesini sağlamak olma- çerli olan ve koruma uygulamala- larda restorasyonun yerine önleyici
lıdır. Yapı ve objelerin koruma ge- rının her yapıda aynı düzeyde ger- bakımın tercih edilmesi gibi önemli
reksinimleri yeterli araştırma sonu- çekleşmesine yardımcı olan bir ba- bir aşama gerçekleştirilmiştir. Ame-
cunda tanımlanmalı ve birinden bi- kım ve temizlik kılavuzu bulun- rika Birleşik Devletleri, Avustral-
rine zararlı olacak uygulamalar ya- maktadır. ‘The National Trust Ho- ya ve Avrupa ülkelerinde tarihi yapı
pılmamalıdır ( The New Orleans usekeeping Manual’ tarihi evler ve sahiplerini yapıların koruyucu bakı-
Charter, 1996). koleksiyonunda bulunan farklı tür- mı konusunda bilgilendirmek ama-
İngiltere’de National Trust’a de objeler için uygun bağıl nem, sı- cıyla kılavuzlar yayınlanmıştır.
bağlı yapılar, Milli Saraylar ile yapı caklık ve ışık seviyeleri, objelerin Hollanda’da 1973 yılında ku-
ve koleksiyon benzerlikleri nede- temizleme ve taşınma yöntemle- rulan “The Monumentenwacht
niyle koruma uygulamaları açısın- ri gibi bakım bilgilerini içermektedir Nederland”ın kuruluş amacı, sahip-
dan iyi bir örnek oluşturmaktadır. (Sandwith ve Stainton, 1991). lerine binalarını nasıl iyi durumda
Kurum geleneksel bakım ve temiz- tutacaklarını öğreterek ve önleyi-
lik yöntemleriyle bilimsel koruma 2.1.2. Tarihi Yapıların Önleyici ci koruma ile tarihi binalardaki bo-
yöntemlerinden oluşan bir önleyici Bakımına Yönelik Oluşumlar zulmaları önlemektir. Monumen-
koruma politikası sürdürmektedir. Önleyici bakım tarihi mirasın ko- tenwacht yapıların durumlarını in-
1996 tarihli National Trust koru- runmasında özgünlük, kültürel celeyip raporlayan ve gerektiğin-
ma politikaları belgesinde önleyici önemin korunması ve en az mü- de düşmüş birkaç kiremidin yerine
koruma şu şekilde tanımlanmıştır: dahale prensiplerinin ve sürdürü- yerleştirilmesi gibi çok küçük ona-
MAKALE 07

rımlar yapan ekiplerle çalışmaktadır Öncelikle tarihi yapı veya mü- olarak ikiye ayrılabilir.
(Weaver, 1986). Hollanda’dan son- zenin endirekt – önleyici koruma İkinci aşamada ölçüm ve deney-
ra Monumentenwacht benzeri or- açısından durumu tespit edilmeli- sel çalışma ile sorunların tam tanı-
ganizasyonlar diğer Avrupa ülkele- dir. ICCROM tarafından hazırlan- mı yapılmalı ve yaygınlığı tespit edil-
rinde de yaygınlaşmıştır. Belçika’da mış olan ‘Önleyici Koruma Göster- melidir.
1991 yılında kurulan Monument geleri’ bir müzenin önleyici koruma Üçüncü aşamada, sorunun endi-
Watch Flanders, Danimarka’da durumunun tespiti için kullanılabi- rekt koruma yöntemleri ile çözüm-
2000 ve Macaristan’da 2005 yılın- lecek bir kendi kendini değerlendir- lenmesi olasılığı araştırılmalıdır. So-
da oluşturulan organizasyonlar, me aracıdır. runun endirekt yöntemlerle çözüle-
Hollanda’dakine benzer bir yapı- Müzenin yapısal çerçevesi, mediği durumlarda doğrudan mü-
ya sahiptir (Lipovec, 2008; Foster ve Finans ve planlama, dahale yapılmalıdır. Müdahale ön-
Kayan, 2009). İngiltere de 1999 yı- Personel ve eğitim, celikle özgün tarihi dokunun korun-
lında kurulan Maintain Our Heri- Koleksiyon, masını hedeflemelidir.
tage, 2002-2003 yıllarında kısıtlı bir Bina, Yapı elemanı ya da objenin
bölgede bir deneme yapmıştır. Ara- Çevre ve seçilen müdahaleye dayanıp
larında farklılıklar olmakla birlik- Halkın katılımı olmak üzere 7 dayanmayacağına karar verilmelidir.
te finansmanın büyük kısmı kamu ana başlıktan oluşmaktadır (ICC- En uygun müdahale yöntemi
kaynaklarından kalanı ise mülk sa- ROM, 2002). ve en uygun zaman belirlenmelidir.
hiplerinden karşılanmaktadır. Hol- Müze ya da tarihi yapının yöne- Müdahale sonrasında devam-
landa’da yapıların inceleme periyo- timinin bu çalışmadaki görevleri ön- lılığı sağlayacak periyodik bakım
du 12-24 aydır. İzlenen yapılar ara- leyici korumaya yönelik hedeflerin planlanmalıdır.
sında tarihi evlerin yanı sıra kamu belirlenmesi, önleyici koruma plan-
2.2.2.1. Yapı ve Koleksiyona
yapıları ve kiliseler de bulunmakta- lamasını ve uygulanmasının sağlan-
İlişkin Araştırmalar
dır (Foster ve Kayan, 2009). masıdır. Önleyici korumaya yöne-
Japonya’da benzer bir denetle- lik bütçe planlaması da yapılmalıdır. Yapı ve koleksiyona ilişkin araştır-
me sistemi, tescil edilmiş tarihi yapı- Önleyici konservasyon çalışmaları- malar yapı malzemelerinin risklere
lar için bölgesel yönetim bünyesin- nı yapacak disiplinler arası bir ekip karşı hassasiyetini belirlemek ama-
deki koruma birimleri tarafından uy- oluşturulmalı ve görev tanımları ya- cı ile yapılmalıdır. Yapının mimari
gulanmaktadır. Bu çalışmada görev- pılmalıdır. Personelin önleyici ko- özellikleri, yapı elemanları, bölüm-
li sayısı kısıtlı olduğu için zaman za- ruma planını uygulamak için yeter- leri ve tesisatın özellikleri, yapı mal-
man gönüllülerden de yardım alın- li eğitimi olmalıdır. Müzenin afet za- zemeleri ve yapım teknikleri, daha
maktadır. Bölgesel ekipler yapıları rarlarını önlemek ve acil müdahale önce yapılan onarımlar ve korun-
dolaşarak durumunu saptamakta ve etmek için resmi planları ve bu ko- muşluk durumu bu incelemelerde
üst kurula rapor etmektedir. Üst ku- nuda eğitimli personeli olmalıdır. tespit edilmelidir.
rulun incelemesinde ise ayrıntılı ha- Yangın, deprem, su baskını gibi afet- Koleksiyonla ilgili çalışmalar ob-
sar tespiti yapılmakta, önleyici koru- ler ve hırsızlık, vandalizm durumun- jelerin detaylı bir biçimde analiz
ma önlemleri veya gerekiyorsa ona- da yapılacak müdahaleler ayrı ayrı edilmesi ve belgelenmesini içermeli-
rıma karar verilmektedir. planlanmalıdır. dir. Bu amaçla bütün objeleri konum
2.2.2. Endirekt-Önleyici ve detaylı bilgileriyle içeren müze
2.2. Endirekt-Önleyici Koruma Metodolojisi envanteri oluşturulmalıdır. Envan-
Korumanın Kapsamı ve terde koleksiyondaki objelerin ko-
Tarihi yapılar ve müzelerde
Metodoloji runmuşluk durumu, geçirdiği ona-
endirekt-önleyici koruma:
2.2.1. Kapsam rımlar da kaydedilmelidir. Koleksi-
Yapı ve koleksiyona ilişkin
yondaki eserlerin kıymetlendirme-
Müze, tarihi yapı veya tarihi evler ve araştırmalar,
si, önemlerine göre değerlendirilme-
müze-saraylar gibi eşyalarıyla koru- Bozulmaya yol açan risklerin
si ve sıralaması ile konservasyon ön-
nan tarihi yapılarda endirekt - önle- analizi,
celiğine göre değerlendirilmesi ve sı-
yici koruma ancak kapsamlı ve sü- İzleme,
ralaması yapılmalıdır. Koleksiyonda-
rekli bir koruma stratejisi olarak ka- Periyodik kontrol,
ki eserlerin konservasyon önceliğine
bul edilip uygulandığında başarı- Önleyici koruma ve
veya önemine göre özel koruma iş-
ya ulaşılabilir. Önleyici koruma ta- Önleyici bakım aşamalarından
lemleri ya da ortam koşulları gerek-
rihi yapı ve koleksiyonun korunma- oluşmaktadır.
tirenler belirlenmelidir.
sı ile görevli müzeciler, konservatör- İlk aşamada, yapı ve koleksiyon
ler, mimarlar, teknisyenler gibi farklı sorunlarının tespiti için kontrol edil- 2.2.2.2. Tarihi Yapı ve
meslekten çalışanları bir araya geti- melidir. Bu inceleme; Koleksiyon İçin Risk
ren bir ekip çalışmasıdır. Bu çalışma 1 Yapı elemanlarının ve tesisatın Oluşturan Etkenler ve Tespiti
içerisinde yapı, koleksiyon ve çev- korunmuşluğunun ve işlevselliğinin Endirekt – önleyici koruma tarihi
resel koşullara ilişkin planlamaların kontrolü yapı ve koleksiyonlar için risk oluş-
yapılması gerekmektedir. 2 Çevresel koşulların izlenmesi turan etkenlerin önlenmesi ile ko-
08 MAKALE

runmasını hedeflemektedir. Yapı ların iyileştirilmesi için gereken ça- 2.2.3. Ölçüm ve Deneysel
ve koleksiyonun önleyici koruma- lışmalar yapılmalıdır. Bu nedenle dış Çalışma
ya yönelik değerlendirilmesi yapı- ve iç bağıl nem ve sıcaklığı izlemek Görsel analiz ve izleme ile tespit edi-
larak olası riskler tespit edilmelidir. için bir sistem oluşturulmalıdır. len sorunların tam tanımının yapıl-
Risk değerlendirmesi, dört aşama- İzleme; temel, orta ve ileri sevi- ması ve yapıdaki yaygınlığının tespi-
dan oluşmaktadır. Bunlar; yapı veya ye olmak üzere üç farklı kapsamda ti ölçüm ve deneysel çalışmalarla ya-
objenin tanımı, tehlike oluşturan et- ele alınabilir. Temel seviyede müze pılmalıdır. Bu çalışmalar yapı malze-
kenlerin tanımlanması, risklerin ta- veya tarihi yapının kendi persone- meleri, koleksiyonun türü ve özellik-
nımlanması ve koruyucu önlemlerin li ve temel ölçüm cihazları ile ya- leri ve tespit edilen sorunlara bağlı
tanımlanmasıdır. pılabilecek ölçümler yapılmalıdır. olarak düzenlenmelidir.
Tarihi yapı ve koleksiyon için risk Bu amaçla bağıl nem ve sıcaklık öl-
2.2.4. Periyodik Kontrol
oluşturan etkenler; afetler, insanlar çer veya data logger, lüxmetre, renk
ve çevresel koşullardan kaynaklan- solması göstergeleri gibi baz cihaz- Yapı ve koleksiyon, hasar ve bozul-
maktadır. Deprem, tsunami, sel, ka- lar temin edilmeli ve personelin bu maları tespit etmek, erken müda-
sırga ve yangın gibi afetler kültürel konuda yeterli eğitimi olmalıdır. hale etmek ve koleksiyonu yapıdaki
mirasa hızlı ve yıkıcı zarar vermekte- Orta ve ileri seviyede, bu ölçümle- sorunlardan kaynaklanan risklerden
dir. İnsanlardan ve kullanımdan do- re ilave olarak daha ayrıntılı izleme korumak için periyodik olarak kont-
layı oluşan zararlar; yapıya ve obje- yöntemleri kullanılabilir. rol edilmelidir. Bu kontrol temeller,
ye yanlış müdahale, hırsızlık, vanda- duvarlar, çatı örtüsü ve taşıyıcı sis-
lizm dışında yoğun kullanım nede- temi, döşemeler, kapı ve pencereler,
niyle oluşan bozulmalardan da kay-
Yapı ve koleksiyon, sıhhi tesisat, ısıtma sistemi, elektrik
naklanmaktadır. Uygun olmayan hasar ve bozulmala- ve elektronik donanımı içermelidir.
Kontrol, yapı ya da objenin
çevresel koşullar; sıcaklık, nem, kir- rı tespit etmek ve er-
özelliklerine göre günlük, haftalık,
lilik ve ışık ile bu koşullara bağlan- ken müdahale etmek, aylık, mevsimlik, yıllık ya da daha
tılı biyolojik bozulma ve çözünebilir
koleksiyonu yapıdaki uzun süreli olabilir. Tespit edilme-
tuzlardan kaynaklanan sorunlar ise
sorunlardan kaynak- diği takdirde ciddi koruma sorun-
zaman içerisinde kültürel mirasa öz-
larına yol açabilecek durumlar ve
günlük değerini kaybettirecek ölçü- lanan risklerden ko- hassasiyeti olan kısımlar günlük ya
de önemli zararlar vermektedir. rumak için, periyodik da haftalık kontrollerle izlenmeli-
Kanada Konservasyon Enstitü- olarak kontrol edil- dir. Yapıya ilişkin kontroller müze
sü (CCI) tarafından yapılan araştır- koruma personeli, deneyimli us-
malarda kültürel mirasa en çok zarar
melidir.
talar, teknikerler, konservatörler
veren on etkenin; ile uzman mimar veya mühendis-
Fiziksel etkenler (darbe, deprem ler gibi farklı mesleklerden çalışan-
etkisi, vibrasyon), Bağıl nem ve sıcaklık yapı ya da
lar tarafından yapılabilir. Kontrol
Hırsızlık ve tahribat (vandalizm), mekân içerisinde farklı değerleri
sadece görsel inceleme ile yapıla-
Bilgi kaybı (yanlış etiketleme, olan bütün kısımlarda ölçülmelidir.
bileceği gibi bazı yapı kısımlarının
etiketin düşmesi gibi nedenlerle kültürel Sıcaklık ve bağıl nem termohigrog-
kontrolü basit ölçüm ve muayene-
mirasın kaybı veya zarar görmesi), raf, data logger veya düzenli aralık-
yi gerektirmektedir. Özellikle sıva
larla ölçüm yapılarak, bağıl nem ve ve kaplama altında kalan ahşap ve
Yangın,
sıcaklık ölçüm cihazlarıyla ölçülebi- metal kısımların kontrolü sorunun
Su (yağmur, fırtına, sel, tsunami),
lir. Data logger – kayıt cihazı kullanı- gözle görünür hale gelmesinden
Zararlılar (küf, mantar, ahşap
mı daha az işgücü gerektirdiğinden önce tahribatsız inceleme yöntem-
zararlıları, kemirgenler, kuşlar),
ve verilerin bilgisayara aktarımı ve leriyle yapılmalıdır.
Kirleticiler (iç ve dış hava
değerlendirilmesini kolaylaştırıldı-
kirliliği), 2.2.5. Önleyici bakım
ğından en çok tercih edilen yöntem-
Işık (aydınlık seviyesi, görünür
dir. Kayıt cihazının ölçüm sıklığının Kaynakların bir bölümünde bakım
ışık, morötesi ve kızılötesi ışınım),
bağıl nem ve sıcaklık dalgalanmala- restorasyonu da içermekte; büyük
Uygun olmayan sıcaklık,
rını doğru ölçebilecek biçimde ayar- bir kısmında ise minimum müdaha-
Uygun olmayan bağıl nem
lanmasına dikkat edilmelidir. Dış sı- le ve tarihi bütünlüğün ve otantik-
olduğu tespit edilmiştir (CCI, Ten
caklık ve bağıl nem değerlerinin en liğin korunması ilkelerine bağlı ola-
Agents of Deterioration 2009).
yakındaki meteoroloji istasyonunun rak önleyici ve koruyucu önlemler ile
2.2.2.3. İzleme kayıtlarından öğrenilmesi mümkün- basit ve temel müdahalelerden oluş-
Çevre koşullarının denetimi, önle- se de iç mekânla birlikte ölçülmesi maktadır. Burra Tüzüğü’nde bakım
yici korumanın en önemli unsurla- en doğrusudur. Doğru sonuçlar için ‘bir yerin dokusunun ve içeriğinin sü-
rından birisidir. Bağıl nem, sıcaklık, ölçüm cihazlarının belirlenmiş olan rekli koruyucu bakımı’ olarak tanım-
ışık, hava kirliliği ve biyolojik zarar- zaman aralıklarında kalibrasyonu- lanmakta ve restorasyon ve yenile-
lılar izlenmeli ve kontrolü ve koşul- nun yapılması gereklidir. me içeren onarımdan ayrı tutulmak-
MAKALE 09

tadır. (ICOMOS, 1999). English He- goriye ayrılmaktadır (English Heri- pılma sıklığı veri olarak kabul edil-
ritage tarafından bakım ‘bina, anıt tage, 2004). mektedir (Feilden, 1989). Örne-
veya peyzajın dokusunu muhafaza et- NSW Heritage Office tarafın- ğin tescilli yapıların %90’ını ah-
mek için gereken rutin çalışmalar’ ola- dan önleyici bakım, yapılma ama- şap yapıların oluşturduğu ve koru-
rak tanımlanmaktadır (English Heri- cı, yapan kişiler ve yapılma sıklığı- mada sürekliliğe büyük önem ve-
tage, 2004). Dünya Miras Listesi Yö- na göre sınıflandırılmaktadır. İyileşti- rilen Japonya’da, çevresel koşulla-
netim Kılavuzu’nda bakım ‘bina veya rici bakım; bir binayı belirli bir koru- rın tarihi yapılarda neden olduğu
alanın kültürel öneminin ve kaynakla- ma standardına ya da koruma proje- tipik sorunlar ve oluşma sıklığı, ta-
rının hasar görmeden sürdürülebilmesi sinde istenilen belirli bir düzeye ge- rihi yapıların tasarımından kaynak-
için yapılabilecek bütün pratik ve teknik tirebilmek için yapılan müdahaleler, lanan kendine özgü bozulma tür-
önlemler’ olarak tanımlanmaktadır (örneğin yerden yükselen nemi önle- leri ile ilgili çalışmalar ve geçmiş
(Feilden ve Jokilehto, 1993). Bernard mek için yapılan işlemler), periyodik onarımların yapılma sıklığı bilindi-
Feilden bakımı ‘önleyici ve iyileşti- bakım; öngörülebilen tekrarlayan so- ğinden anıtların bakım-onarım pe-
rici bakım’ olarak ikiye ayırmakta ve runları önlemek için yapılan çalışma- riyodları da belirlidir.
restorasyondan farklı ele almaktadır lardır (örneğin dere oluk temizliği, Eşyaları ile birlikte korunan ta-
(Feilden, 1982). boya yapılması). Acil iyileştirici ba- rihi yapılarda rutin temizlik ve ba-
Koruma ile ilgili organizasyonla- kım ise müdahale edilmediği takdir- kım önleyici bakımın ilk aşaması-
rın yönetmeliklerinde bakım; yapılış de yapının hızlı ve önemli bir biçim- dır. Bu işlem aynı zamanda objeler
amacı, sıklığı, yapılacağı mevsim ve de bozulmasına yol açacak durumla- ve mekânların durumunun kontrol
kapsamı ile ilgili farklı sınıflara ayrıl- ra acil olarak müdahale edilmesidir edilmesini de sağlamaktadır. Günlük
maktadır. Önleyici bakım kapsama (NSW Heritage Office, 2004). veya geziye kapalı günlerde yapılan
göre sınıflandırıldığında, ev yönetimi Öncelik sırasına göre bir sınıf- rutin temizlik dışında yapının kon-
kapsamındaki rutin temizlik işlemle- lama yapıldığında düşme, devrilme ser, davet gibi özel kullanımlarından
ri, çatı ve derelerin temizliği, pencere olasılığı olan tehlikeli unsurlar gibi sonra yapılan temizlik de bu kap-
ve kapıların işlevselliğinin kontrolü hemen müdahale edilmesi gerekli samda ele alınmalıdır. Rutin temiz-
gibi temel temizlik ve kontrol işlem- unsurlar, acil müdahale: yapıda hızlı lik ve bakım dışında temel periyodik
lerinden başlayarak uzmanlık veya bozulmaya neden olabilecek unsur- bakım yapı ve koleksiyonun özellik-
yüksek ve geniş cephelere iskele ku- lar, örneğin tıkalı giderler, periyodik lerine göre uygulama sıklığına göre
rulması gibi özel uygulamalar gerek- bakım sürecinde müdahale edilme- sınıflandırılabilmektedir. Örneğin:
tiren daha geniş kapsamlı çalışmala- si gereken unsurlar ve gözlem altın- Haftalık veya aylık periyodik
ra kadar içermektedir. Bakımı yapan da tutulması gereken unsurlar olarak bakım: rutin temizlikte kullanılan
kişiye göre bir sınıflandırma yapıldı- belirlenmektedir (Feilden, 1989). metotlarla temizlenemeyen kısımla-
ğında ise yapı veya müzenin kendi Yılın belirli dönemlerinde yapıl- rın temizliği,
personeli ile yapılabilecek basit işler ması gereken bakım görevleri ara- Dört aylık periyodik bakım:
ile dışarıdan hizmet alımı ile yapıla- sında bulunulan iklim bölgesine çatı, dere ve olukların kontrolü,
bilecek özellikli çalışmalar olarak iki- göre farklılaşan, sonbaharda yap- pencerelerin ve kapıların işlevselliği-
ye ayırmak mümkündür. rak temizliği ve dere ve olukların nin kontrolü,
English Heritage tarafından kontrolü ve temizliği, kış mevsi- Altı aylık periyodik bakım:
bakım; inceleme (durum tespi- minde teraslar, pencere denizlikle- gider ve dere temizliği,
ti ve raporlama), özellikli görev- ri gibi kar biriken kısımların temiz- Senelik periyodik bakım: iç ve
ler (örneğin işlevselliğin kontrolü, liği benzeri bakım çalışmaları sıra- dış dekorasyon elemanlarının
dere ve olukların temizliği) ve basit lanabilir. kontrolü, küçük çaplı onarımlar,
onarım (örneğin düşmüş kiremit- Bakım ve onarımın kaç yıl aray- mekanik ve elektronik sistemlerin
lerin yerine konması, kırık camla- la yapılması gerektiğinin saptan- gözden geçirilmesi olarak tanımlan-
rın takılması) olarak üç ana kate- ması için önceki onarımlarının ya- maktadır (Feilden, 1989).

3. Tarihi Yapılarda Çevre Koşullarından Kaynaklanan Riskler

Yapının içinde bulunduğu sıcaklık, 3.1. Sıcaklık ve Bağıl Nem akrilik boyaların gevrekleşmesine
bağıl nem, güneş ışınları, rüzgâr, Uygun olmayan sıcaklık değerle- neden olurken; sıcaklık farkları, ısıl
kirleticiler gibi çevre koşulları, yapı ri tarihi yapı ve müze koleksiyonla- hareket sonucu malzemelerin kendi
malzemelerinin ayrışmasının temel rında risk oluşturmaktadır. 30oC’nin içinde farklı genleşmeleri ve bir ara-
nedenleridir. Yapıların çevre koşul- üzerindeki yüksek sıcaklık fotoğraf da kullanılan malzemelerin farklı
larından nasıl etkilendiği ve bu et- filmi, asitli kâğıt gibi malzemelerin genleşme özellikleri nedeniyle olu-
kileşimin miktarı, yapının mima- bozulma hızının artmasına ve reçi- şan kuvvetler nedeniyle ayrışmaya
ri özellikleri ve malzeme seçimiyle nelerin yumuşamasına yol açmak- neden olmaktadır.
doğrudan ilgilidir. tadır. Çok düşük sıcaklık plastik ve Benzer biçimde bağıl nem de-
10 MAKALE

ğerleri de yüksek bağıl nem, düşük tan ve Michalsky, 2009). Buna göre: neden olmaktadır.
bağıl nem ve değişken bağıl nem B kontrol seviyesi: %30 - %70 ba-
olmak üzere farklı kategorilerde ğıl nem, 5 – 30°C sıcaklık, günlük 3.3. Biyolojik etkenlerden
ele alınmalıdır. %75’in üzerindeki ±%10 bağıl nem, ±5°C sıcaklık far- kaynaklanan riskler
yüksek bağıl nem metallerde hızlı kı. Bu sınırlar içinde hassas objeler Organik malzemelerin bulunduğu
korozyona, kumaşların renklerinin için orta düzeyde, orta hassaslık- ortamın bağıl nem sıcaklığı ve buna
solmasına sebep olmakta ve biyo- ta objeler için düşük hasar riski bu- bağlantılı malzeme rutubet mikta-
lojik zararlılara uygun ortam oluş- lunmaktadır. C kontrol seviyesi: Ba- rı değeri biyolojik etkenlerden kay-
turmaktadır. Düşük bağıl nem or- ğıl nem %25-75, sıcaklık genellik- naklanan riskleri belirlemektedir.
ganik malzemelerin kırılganlaşma- le 25°C’den düşük, seyrek olarak Rutubet miktarı %18’in altında olan
sına neden olmaktadır. Değişken 30°C’nin üzerindedir, günlük fark- ahşap elemanlarda ahşap zararlıla-
bağıl nem ise çözünebilir tuzla- lar belirtilmemiştir. Bu değerler ara- rı, %18’in üzerinde olan ahşap ele-
rın kristalleşmesi/çözünmesi nede- sında küf ve hızlı korozyon riski manlarda ise ahşap zararlılarına ila-
niyle yapı malzemelerinin ayrışma- yoktur. Yüksek hassasiyette objeler ve olarak küf ve çürüklük mantar-
sına ve organik malzemelerin hig- için yüksek mekanik hasar riski, di- larından kaynaklanan zararlar söz
roskopik nem içeriğindeki değişim- ğer objeler için orta veya düşük se- konusudur. Zeminden yükselen ru-
lerden kaynaklanan genleşip daral- viyede düşük risk söz konusudur. D tubet, duvardan ıslanma gibi ne-
malardan dolayı dönme, bükülme, kontrol seviyesinde ise sadece bağıl denlerle zaman zaman veya sürekli
parçaların birbirinden ayrılması gibi ıslanan ve rutubet miktarı %20’den
hasarlara yol açmaktadır. fazla olan ahşaplarda ise yüksek se-
Tarihi binalarda viyede çürüklük mantarı hasarı ris-
3.1.1. Tarihi Yapılar İçin Uygun ki bulunmaktadır (BS EN 335–1, Ri-
Sıcaklık Ve Bağıl Nem Değerleri bağıl nem ve sıcaklı-
dout, 2001).
Tarihi binalarda bağıl nem ve sıcak- ğın kontrolü için me-
lığın kontrolü için mekanik sistem- 3.4. Kirleticilerden
kanik sistemlerin kaynaklanan riskler
lerin kullanılabilirliği, özgün doku-
ya zarar verilebileceğinden çok kı- kullanılabilirliği, öz- Kapalı ortamdaki hava kirliliği
sıtlıdır. Müzeler ve eşyaları ile bir- gün dokuya zarar ve- kaynağına göre; havalandırma yo-
likte korunan tarihi binalar için uy- luyla dışarıdan yapıya giren ve yapı
gun bağıl nem ve sıcaklık değerleri- rilebileceğinden çok içerisinde üretilen kirleticiler ol-
nin belirlenmesi için birçok araştır- kısıtlıdır. mak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kir-
ma yapılmıştır. Araştırmalarda bü- leticiler havadaki zararlı gazlar, sı-
tün yapılar için uygulanabilecek or- vılar ve asılı parçacıklardan oluş-
tak değerler yerine yapı ve koleksi- maktadır. Kültürel mirasa zararlı
yonun özellikleri ve yapının bulun- nemin %75’in altında tutulması he- gazlar; asetik asit, hidrojen sülfür,
duğu bölgenin iklim koşulları temel deflenmektedir. Bu değerin altında azot dioksit, ozon ve kükürt diok-
alınarak bağıl nem ve sıcaklık araş- Hızlı korozyon ve küf oluşumu ön- sittir (Tetreault, 2009). Asılı parça-
tırmaları yapılmıştır. Araştırmala- lenmektedir. Çoğu obje için ani ya cıklar görsel kirlilik oluşturması-
rın sonuçlarına göre eşyaları ile bir- da kümülatif bir zarar söz konusu- nın yanında rutubet çeken madde-
likte korunan tarihi binalarda ka- dur. Eğer koleksiyonda bu koşullar- ler de içerebilir. Birikmiş parçacık-
bul edilebilecek bağıl nem değerleri da risk taşıyan objeler varsa vitrin, lar içindeki zararlı maddelerin ru-
en az %30 ile en fazla %75 arasında dolap, özel bölgeler veya odalar, tubetli ortamda obje veya yapı ele-
değişmektedir. Örneğin karışık ko- depolar oluşturularak iklim kontro- manları ile teması ile oluşan kim-
leksiyonları olan tarihi yapılar için lü sağlanması önerilmektedir. yasal reaksiyonlar malzemelerin
%30 ile %70 arasında, çok değerli bozulmasına yol açmaktadır.
tarihi eşyanın bulunması durumun- 3.2. Çözünebilir tuzlardan
kaynaklanan riskler 3.5. Uygun Olmayan Işık
da %50 ile %60 arasında (Brown
ve Rose, 1996), Amerika’nın ku- Çözünebilir tuzlar, hava kirliliği, Işık nitelik ve miktar olarak kontrol
zey doğusunda bulunan tarihi evler deniz suyu serpintisi, buz önleyi- edilmediği takdirde sıcaklık, bağıl
için kış aylarında %35 yaz aylarında ci tuzlar, toprak ve yanlış restoras- nem dalgalanmaları, iklimsel hare-
%60 bağıl nem değerleri uygun bu- yon malzemeleri gibi farklı kaynak- ketlilik gibi çevresel koşullarla bir-
lunmuştur (Kerschner, 1991). lardan dolayı ve zeminden yükse- likte özellikle organik malzemeler-
Kanada Konservasyon len su veya yağmur suyu ile çözün- le üretilmiş tarihi yapı elemanla-
Enstitüsü’nün (CCI) sınıflandırma- müş olarak yapıya girebilmektedir. rı ve müze objelerine fiziksel, me-
sında belirli bağıl nem ve sıcaklık Değişken bağıl nem nedeniyle çö- kanik, kimyasal ve biyolojik zarar-
değerleri içerisinde hangi tür mal- zünebilir tuzların kristalleşmesi/çö- lar verebilmektedir. Işığın organik
zemeler ve koleksiyon objeleri için zünmesi özellikle sıvalı, boyalı yü- nesnelere verdiği zarar birikebi-
risk olduğu tanımlanmıştır (Grat- zeyler ve duvar resimlerinde hasara len bir zarardır. Dolayısıyla oluşa-
MAKALE 11

bilecek bozulma, malzemenin ışığa solmasına neden olmaktadır. Mo- rötesi ışınım nedeniyle oluşmak-
maruz kalma süresi ve aydınlanma rötesi ışınım (100-380nm) renkle- tadır. Kızılötesi ışınım (750nm’den
seviyesi ile orantılıdır. Görünür ışık rin solmasına, doku ve bağlayıcı- uzun) ise verdiği enerji ile sıcaklı-
(400-750nm) çevreyi görmemi- ların zayıflayarak çürümesine ne- ğın artmasına, eserlerin ısınması-
zi sağlamakla birlikte aynı zaman- den olmaktadır. Kâğıt ve kumaşın na ve nem dengesinin bozulması-
da fotokimyasal olarak aktif mal- sararması ve kırılganlaşması, ya- na yol açarak çatlama ve dökülme
zemelere zarar da vermekte, özel- pıştırıcıların bozulması gibi zarar- gibi geriye dönüşsüz hasarlara se-
likle uzun sürede doğal boyaların lar yüksek enerjiye sahip olan mo- bep olmaktadır.

Şekil 2. A: Birin-
ci kat 164 nu-
maralı oda tavan
eteği, B: Birinci
kat 32 numara-
lı salonda ona-
rım öncesi tespit
edilen çiçeklen-
me ve boya dö-
külmeleri

Şekil 3. A ve
B, Bodrum kat
onarımı ön-
cesi çürüklük
mantarlarının
oluşturduğu
hasarlar

4. Dolmabahçe Sarayı’nda Çevre Koşullarından Kaynaklanan


Koruma Sorunlarına İlişkin Tespitler

Dolmabahçe Sarayı’nda uygun ol- duğu kısımlarda çözünebilir tuzlar- rak bodrum katta tespit edilmek-
mayan çevre koşullarından kaynak- dan kaynaklanan zarar daha yoğun le birlikte diğer katlarda da özellik-
lanan sorunların belirlenmesi için olarak tespit edilmiştir. Birinci kat- le taşıyıcı elemanların kâgir kısım-
görsel tespitler ile çevresel koşulla- ta duvarlarında da ağırlıklı olarak ların içinde kalan kısımlarında tes-
rın tespit edilebilmesi için ölçümler tavan silmesine yakın yükseklikler- pit edilmiştir.
ve sorunların tespitine yönelik de- de çiçeklenme ve kalemişi, boyalı
ney ve analizler yapılmıştır. yüzeylerde kabarma ve dökülmeler 4.2. Ölçüm ve Deneysel
tespit edilmiştir (Şekil 2). Çalışma
4.1. Görsel inceleme Ahşap ve boyalı yüzeylerde ve Dolmabahçe Sarayı’nda çevresel
Görsel incelemede bodrum katta bazı objelerde küf lekeleri ve ah- koşullardan kaynaklanan koruma
diğer katlardan daha yoğun olarak şap zararlılarının açtığı delikler, sorunlarının tespiti ve endirekt ko-
duvarlarda ve zeminde çözünebilir onarımlarda açığa çıkan ahşap ele- ruma yöntemiyle azaltılması ve ön-
tuzlardan kaynaklanan çiçeklenme manlarda çürüklük mantarları ve lenmesine yönelik bir metodolo-
ve kabuklanmalar tespit edilmiştir. ahşap zararlılarından kaynaklanan ji oluşturulabilmesi için sıcaklık, ba-
Özellikle daha önceki yıllarda ya- bozulmalar tespit edilmiştir (Şe- ğıl nem, ışık, kirlilik, çözünebilir
pılmış olan onarımlarda kullanılmış kil 3). Biyolojik etkenlerden kay- tuzlar ve biyolojik zararlılara yöne-
portland çimentolu sıvaların bulun- naklanan bozulmalar ağırlıklı ola- lik araştırma, ölçüm ve analizler ya-
12 MAKALE

pılmıştır. Sorunların tespiti önce- Testo 606 Malzeme rutubeti ölç- rı ile yağ ve protein içerip içermedi-
likle ön inceleme ve görsel analiz- me cihazı ile yüzey ve yüzeyin 2mm ğinin tespiti için çözünebilir tuzlar,
ler ile yapılmıştır. Daha sonra tespit altına kadar olan kısımların rutubet yağ, protein analizi ve iletkenlik öl-
edilen sorunlara sebep olan çevre- miktarı ölçülmüştür. Sıva ve harç çümleri yapılmıştır. Kimyasal ana-
sel etkenlerin ve bunların kapsamı- örneklerinin rutubet miktarı, etüv- lizlerde fazla miktarda tuz ve yüksek
nın belirlenmesi için ölçüm ve labo- de kurutularak ağırlık farkı dene- iletkenlik değerleri tespit edilen ör-
ratuvar analizleri yapılmıştır. yi ile tespit edilmiştir. Duvar yüzey neklerde çözünebilir tuzların türleri-
sıcaklıklarının ölçümü belirlenen nin belirlenmesi için X Işını Kırınım
4.2.1. Sıcaklık, Bağıl Nem ve mekânlarda iç ve dış duvarlarında analizi yapılmıştır (Tablo 1).
Rutubet Miktarı Ölçümleri farklı yüksekliklerde, döşeme ve ta-
Dolmabahçe Sarayı’nın farklı bö- vanda TFA Scantemp 410 kızılötesi 4.2.3. Biyolojik Zararlılara
lümlerinin iç iklim koşullarının be- termometre ile yapılmıştır. Yoğuş- İlişkin Araştırmalar
lirlenmesi için 2005-2009 yılları ara- ma olup olmadığının tespiti için yü- Küf, mantar ve zararlılardan kaynak-
sında yapılan ortam bağıl nem ve zey sıcaklığı ölçümü ile birlikte or- lanan sorunlar ile ilgili yapıda gö-
sıcaklık ölçümleri ‘Testo 175 H1 ve tam bağıl nem ve sıcaklığı da öl- rülebilir kısımlarda olan ahşaplar ve
H2’ elektronik sıcaklık ve bağıl nem çülmüştür. Yoğuşma sıcaklığı Testo yapılan onarımlarda açığa çıkarılan
veri toplama cihazları ile yapılmış- 635 Nem ve Sıcaklık Ölçer ve psik- sıva ve kaplama altındaki ahşapların
tır. Ölçümlerde elde edilen veriden rometrik diyagram kullanılarak he- görsel incelemesi yapılmıştır.
her ay için en yüksek, en düşük ve saplanmıştır. İç hava örneklerinde bakteri ve
ortalama sıcaklık ve bağıl nem de- mantar ölçümü, Selamlık kısmında
ğerleri ile günlük farklar hesaplan- 4.2.2. Çözünebilir Tuzlara sıcaklık ve bağıl nem değerleri takip
mıştır. Kısa süreli ölçümler ve du- İlişkin Araştırmalar edilmekte olan mekânlar arasından
var içlerindeki boşluklarda yapılan Görsel incelemede boya kabarma- örnek seçilen bodrum ve zemin kat-
ölçümler Testo 635 Nem ve Sıcak- sı, çiçeklenme gibi çözünebilir tuzlar- ta birer ve birinci katta iki mekânda
lık Ölçer ve standart ve sağlam ba- la ilintili sorunlar tespit edilen kısım- yapılmıştır. Mekânlardan alınan hava
ğıl nem ve sıcaklık probu kullanıla- lardan alınan sıva ve harç örneklerin örneklerinden laboratuarda kültür
rak yapılmıştır. klor, sülfat, karbonat ve nitrat tuzla- üretilerek türleri ve yoğunluğu tes-

Tablo1. XRD analizi sonuçları


Örnek Yeri: Türü:
No:
17 Birinci K. No: 28/1 kuzey (cephe) du- Sıva Kalsiyum sülfat (Gypsum -CaSO4.2H2O)
varı tavan eteği Sodyum klorür (Halite - NaCl)
18 Birinci K. No: 28/1 kuzey (cephe) du- Boya tabakası %65,6 Kalsiyum sülfat (Gypsum - CaSO4 . H2O)
varı tavan eteği %34,4 Kalsiyum magnezyum karbonat (Dolomite - CaMg(CO3)2)
19 Birinci K. No: 28/1 kuzey (cephe) du- Kartonpiyer %100 Kalsiyum sülfat - Gypsum (CaSO4.2H2O)
varı tavan eteği
14 Birinci K. No: 164 Sıva %65,5 Kalsiyum sülfat (Gypsum -CaSO4. 2H2O)
Doğu (iç) duvarı tavan eteği %34,5 Kalsiyum magnezyum karbonat (Dolomite - CaMg(CO3)2)
15 Birinci K. No: 164 Sıva %56,2 Sodyum sülfat (Thenardite Na2 SO4)
Batı (cephe) duvarı tavan eteği %2,9 Sodyum klorür (Halite - NaCl)
%1,5 Quartz (Si O2)
%15,6 Kalsiyum karbonat (Calcite - CaCO3)
% 23,7Kalsiyum sülfat (Gypsum - CaSO4.2H2O)
23 Selamlık deniz cephesi, çatı seviyesi Parapet altı taş (küfeki) %31,2 Kalsiyum sülfat (Gypsum -CaSO4. 2H2O)
%48,5 Coesite (SiO2)
%20,3 Kalsiyum karbonat (Calcite CaCO3)
30 Bodrum kat 50 numaralı salon ze- Tuğla duvar (onarım harcı) %65,2 Kalsiyum sülfat (Gypsum - CaSO4.2H2O)
min kotu %34,8 Kalsiyum magnezyum karbonat (Dolomite - CaMg(CO3)2)
35 Bodrum kat 50 numaralı salon ze- Tuğla duvar (onarım sıvası -yüzey) %100 Kalsiyum sülfat (Gypsum -CaSO4.2H2O)
min +120cm
21 Birinci kat 32 numaralı salon ta- Sıva (yüzey) %65,9 Kalsiyum sülfat (Gypsum - CaSO4.2H2O)
van eteği % 34,1Kalsiyum magnezyum karbonat (Dolomite - CaMg(CO3)2)
43 Zülvecheyn Sıva (yüzey) Kalsiyum sülfat (Gypsum -CaSO4.2H2O)
Kalsiyum demir oksit (Calcium Iron Oxide Ca Fe4 O6)
Çinko sülfür (Zinc Sulfide Zn S)
MAKALE 13

pit edilmiştir. Ölçümler, İ.Ü. Tıp Fa-


kültesi Mikrobiyoloji ve Halk Sağlı-
ğı Ana Bilim Dalı Çevre Sağlığı Bilim
Dalı laboratuvarında yapılmıştır.

4.2.4. İç ve Dış Kirlilik İle İlgili


Araştırmalar
İç ve dış kirlilikten kaynaklanan so-
runların tespiti için gözlemler, toz
örneğinin içeriğine ilişkin analiz,
parçacık sayısı tespiti yapılmış ve
dış ortam hava kalitesi verilerinden
yararlanılmıştır.
Dolmabahçe Sarayı çevresinin
hava kalitesi verileri, Çevre ve Or-
man Bakanlığı, Türkiye Hava Kalitesi
İzleme Ağı’ndan temin edilmiştir.
Yüzeyler üzerinde biriken to-
zun içeriğinin tespit edilmesi için
toz örneğinin klor, sülfat, karbonat
ve nitrat ile yağ ve protein ölçümü
yapılmış ve örnek mikroskop altın-
da incelenerek içeriği belirlenmiştir.
Ayrıca örnek seçilen on mekânda iç
ortam havasında parçacık miktarı
tespit edilmiştir.
Şekil 4. Dolmabahçe Sarayı birinci kat 31 numaralı odada günışığı hareketi, 1 Eylül,
4.2.5. Uygun Olmayan Işıktan
A: saat 8.00, B: 10.00, C:12.00, D: 14.00, E:16.00, F: 18.00
Kaynaklanan Zararlara İlişkin
Araştırmalar mı ile örnek olarak seçilen iki oda- lı olduğu durumdaki görünür ışık ve
Uygun olmayan ışıktan kaynak- da mekânların üç boyutlu rölövesi morötesi ışık değerleri ve geçirgen-
lanan risklerin tespit edilebilmesi çizilerek hesaplanmıştır. lik yüzdeleri ölçülmüştür. Aydın-
için görsel tespitler sonrasında ör- Morötesi ışık ölçümleri EDTM lık seviyesi ölçümleri Kyoritsu Illu-
nek seçilen mekânlarda aydınlık UV1365E UV Transmission and Po- minometer 5200 ile yapılmıştır. Öl-
seviyesi ile görünür ışık ve moröte- wer Meter ile görünür ışık ölçümle-
çümler gün ışığından en fazla etki-
si ışınım ölçümleri yapılmıştır. ri EDTM Visible Light Transmissi-
on and Power Meter ile yapılmıştır. lenen güney ve batı cephelerindeki
Mevsimlere göre güneş ışığının
mekânların içine ne kadar girdi- Pencere açık iken, tek ve çift pence- mekânlarda en yoğun olarak geldiği
ği ArchiCAD Mimari Çizim Yazılı- re kanadının, stor perdenin kapa- saatlerde yapılmıştır (Şekil 4).

5. Sonuçlar ve Öneriler

5.1. Uygun Olmayan lık ölçülmüştür. Özellikle kütüp- te ahşap oyma üzerine altın varak-
Sıcaklık ve Bağıl Nem hanede yaz aylarında tespit edilen lı ve kalemişi bezemelerde zemin-
Bağıl nem ve sıcaklık ölçümlerinin 30ºC ve üzerindeki yüksek sıcak- den ayrılma ve kopmalara neden
değerlendirilmesi ile mekânların lıklar kitap ve fotoğraf koleksiyo- olmaktadır.
bağıl nem ve sıcaklık değerleri ara- nu için risk oluşturmaktadır. Isıtma 2009 yılında Dolmabahçe
sındaki, mekânın konumu, bulun- dolayısıyla kış aylarında bodrum Sarayı’nda yapılan ölçümlerde ba-
duğu kat, kullanım, ısıtma ve ha- katta, cam ve demir üstyapı nede- ğıl nemin bodrum katta kış ayla-
valandırma gibi etkenlere bağlı niyle Kristal Merdiven Salonu’nda rında en düşük %27 ile yaz ayla-
farklar tespit edilmiştir (Şekil 5-6). günlük sıcaklık farklarının yük- rında en yüksek %93 arasında de-
Yüksek sıcaklık kâğıt, fotoğraf sek olduğu tespit edilmiştir. Kristal ğiştiği tespit edilmiştir. İşlev veril-
baskıları ve negatifleri gibi hassa- Merdiven Salonu tonoz seviyesin- miş olan ve düzenli havalandırılan
siyeti olan malzemelerin ömrünü de gece ve gündüz arasındaki sı- odalarda ölçülen en yüksek bağıl
azaltmaktadır. Bütün katlarda gü- caklık farkının 25ºC’ye kadar yük- nem %80, düzenli havalandırılma-
neye ve batıya bakan mekânlarda seldiği tespit edilmiştir. Bu fark ba- yan odalarda ise %93’e kadar yük-
yaz aylarında 30ºC üzerinde sıcak- ğıl nemdeki günlük farkla birlik- selmektedir. Bodrum katta şu anda
14 MAKALE

tarihi obje bulunmamakta; ancak


yaz aylarında yüksek bağıl nem
tespit edilen kısımlarda, yapı ele-
manları için risk bulunmaktadır. Şekil 5. 2009
Zemin ve birinci katta seyrek yılı ortalama
de olsa %75’in üzerinde bağıl nem bağıl nem de-
ölçülmüştür. Zemin katta bağıl ğerleri
nem %33-77 arasında değişmek-
tedir. Aylık ortalama değerler ise
%46-64 arasındadır. Birinci katta
bağıl nem %37-77 arasında değiş-
mektedir. 2009 yılında aylık orta-
lama bağıl nem %49-67 arasında-
dır. Zemin ve birinci katın değerle-
Şekil 6. 2009
ri CCI tarafından yapılan sınıflan-
yılı en yüksek
dırmada B seviyesine yakındır. Ba-
bağıl nem de-
ğıl nemin %75’in üzerinde oldu-
ğerleri
ğu veya sıcaklığın 30°C’nin üze-
rinde olduğu zamanlarda, kont-
rollü havalandırma ile değerler re-
ferans değerlerin altına indirilme-
lidir. Korunmuşluk durumu veya
malzeme-yapısal özellikleri ne-
deniyle bu koşullarda risk altında
olan objeler izlenmelidir.

5.2. Zeminden Yükselen


Rutubet ve Yoğuşma
Bodrum kat duvarlarında yapılan öl- Şekil 7. Bod-
çümlerde, mekânların cephe duvar- rum kat 36
larının ara duvarlarından daha rutu- numaralı
betli olduğu tespit edilmiştir. Zemin- odada yüzey
den yükselen ve dış zeminden yapı- sıcaklıkları
ya giren rutubet, iç mekânlardaki ba- ve yoğuşma
ğıl nemi yükseltmektedir. Çevre dre- tespit edilen
najının kontrolü ve gereken kısımla- dönemler
rın iyileştirilmesi ve zeminden yük-
selen rutubeti önlemek için yürütü-
len çalışmaların etkinliğinin izlenme-
si gereklidir. Bodrum katta doğu ve
batıya bakan mekânlarda yapılan öl-
çümlerde ısıtma yapılmayan dönem-
de zemine yakın seviyelerde yoğuş-
ma olduğu tespit edilmiştir (Şekil 7).
Bu kısımlarda ısıtma sisteminin et-
kin kullanımı, lokal ısıtma veya nem
alma gibi yöntemler uygulanarak yo-
ğuşmanın önlenmesi gereklidir.

5.3. Çözünebilir Tuzlardan kristallenme olasılığı vardır. leri bodrum katta onarım ve ısıtma
Kaynaklanan Riskler Birinci katta hiçbir mekânda sisteminin kurulması öncesinde-
Birinci kat mekânlarında alçı ile %80’in üzerinde bağıl nem tespit ki dönemde tespit edilmiştir. Ayrıca
imal edilmiş tavan eteği hizasından edilmemiştir, dolayısıyla bugünkü bu örneğinde alındığı zemine yakın
alınan örneklerde kalsiyum sülfat ortam koşulları devam ettiği sürece seviyelerde ısıtma yapılmayan ay-
tespit edilmiştir. Tavana yakın sevi- sodyum sülfatın kristallenme ola- larda yoğuşma oluştuğu ölçümler-
yelerde olan bu kısımlar çatı onarı- sılığı bulunmamaktadır. Kalsiyum le de tespit edilmiştir. Bu nedenle
mı öncesi ıslanmış olmalıdır. Birinci sülfatın denge bağıl nem değeri bodrum katta halen çiçeklenme gö-
katta tespit edilen sodyum klorürün olan %99’a yakın bağıl nem değer- rülmesi olasıdır (Tablo 2).
MAKALE 15

Tablo 2. Tespit edilen çözünebilir tuzların çiçeklenme olasılığı

Çözünebilir tuzlar Denge bağıl nem Yeri Çiçeklenme olasılığı


Kalsiyum sülfat %99 Birinci kat Yok
Bodrum kat Var
Sodyum klorür %75 Birinci kat Var
Sodyum sülfat %82.8 Birinci kat Yok

0 7 mm
Tablo 3. Dolmabahçe Sarayı’nda iç hava örneklerinde yapılan bakteri ve mantar ölçümü sonuçları
Şekil 8. Toz örneğinin mikroskop altında çe-
kilen fotoğrafı, varak parçacığı ve havlar Mekân: Toplam Bakteri Mantar cinsleri ve sayıları:
sayısı:

5.4. Biyolojik Etkenlerden Bodrum kat 78/1 numa- 63 5 Alternaria spp., 6 Aspergillus spp.
Kaynaklanan Riskler ralı oda (Ofis)
Bodrum katın ısıtılması dolayısıy- Zemin Kat Medhal Salon 17 7 Aspergillus spp., 8 Penicillium spp., 6 Cladosporium
la bağıl nemin yaz mevsimi dışında spp., 2 Fusarium spp., Mucor
yüksek seviyelere çıkmaması, biyo-
lojik etkenlerden kaynaklanan risk- Birinci Kat Süfera Salonu 15 11 Penicillium spp., 10 Aspergillus spp., 2 Clamidiespo-
leri azaltmıştır. Bodrum katta zemine rium spp., 2 Alternaria spp., 1 Botryis Cinerea sp.
yakın seviyelerde zeminden yükse- Birinci Kat Kütüphane 14 3 Penicillium spp., 2 Alternaria spp., 1 Aspergillius spp.
len rutubet nedeniyle duvar içerisin-
deki ahşaplarda çürüklük mantarları,
bağıl nemin %85’in üzerinde olduğu
mekânlarda veya duvar veya çatıdan
ıslanması halinde duvar içlerindeki
ahşap elamanlarda çürüklük mantar-
ları ve ahşap zararlıları, bağıl nemin
%75’ten yüksek olduğu dönemlerde
küf ve ahşap zararlılarından kaynak-
lanan riskler bulunmaktadır.
İç hava örneklerinde yapılan öl-
çümde tespit edilen küf mantarları;
Alternaria spp., Aspergillus spp., Pe-
nicillium spp., Cladosporium spp.,
Fusarium spp., Mucor, Clamidiespo-
rium spp., ve Botryis Cinerea, tarihi
yapılarda görülen türlerdir. Bu tür-
lere ait küfler, ahşap, kâğıt, karton,
tekstil ve boyaların bozulmasına ne-
den olabilmekte ve insanlar için de
allerji ve bundan kaynaklanan has-
talıklara neden olmaktadır (Tablo 3).

5.5. Kirleticilerden
Kaynaklanan Riskler
Hava kalitesi izleme ağından elde
edilen azot dioksit ve kükürt diok-
sit değerleri CCI tarafından iç or-
tam için belirlenen referans değer-
lerle karşılaştırmasında; kükürt di-
oksit konsantrasyonunun kış ayları
dışında minimum referans değerle-
re yakın olduğu ve iç mekânda he-
deflenen değerden düşük olduğu,
Ocak ayında ise bu değerden az da
olsa yüksek olduğu görülmektedir.
Azot dioksit miktarı ise yıl boyunca Şekil 9. Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan parçacık sayısı ölçümü sonuçları
16 MAKALE

hedef değerlerden yüksektir. Teks-


til ürünleri ve kireçtaşı, azot dioksit-
ten en fazla zarar gören malzeme-
lerdir. Azot dioksitin yapı eleman-
ları ve müze objeleri üzerindeki et-
kisi izlenmelidir.
Toz örneğinin mikroskop ile in-
celenmesinde çok miktarda lif ve
toz içerdiği tespit edilmiştir (Şekil
8). Kimyasal analizde çözünebilir
tuzlara rastlanmamıştır. Sütun baş-
lıkları, silme, konsol ve ayna üstle-
ri gibi sık ve kolay temizlenemeyen
Şekil 10. Dolmabahçe Sarayı batı cephesi pencerelerinde mor ötesi ve görünür ışığı belirli bir
yüksek seviyelerdeki kısımlarda yo-
oranda engelleyen özgün renkli camlar ve stor perdeler
ğun toz birikimi tespit edilmiştir.
Asılı parçacık miktarı ölçümle- yüksek değerler ölçülmüştür. Mo- dan kaynaklanan ısınma, görünür
rinin sonuçları değerlendirildiğin- bilyaların sarayın geziye açık ol- ışık ve morötesi ışınımın etkileri ve
de mekân büyüklüğü ile birlikte mayan kısımlarında örtülmesi, ge- yüksek aydınlık seviyesi nedeniy-
mekânda bulunan objelerin sayısı- ziye açık kısmında ise dönüşümlü le ayrı bir koruma öncelik bölgesi
nın ve halı, perde, kitaplar gibi te- olarak örtülmesi, uygun ve düzen- oluşturmaktadır. Yapılan ölçümler-
mizlenmesi zor objelerin varlığının li temizlik yapılması toz nedeniy- de pencerelerde bulunan camların
dağılımda etkili olduğu görülmek- le oluşabilecek zararı azaltacak ön- özelliklerine göre değişmekle bir-
tedir (Şekil 9). Ölçülen her üç par- leyici koruma yöntemlerinden bir likte iki kanadın da kapalı olması
çacık boyutunda en düşük değerler kısmıdır. halinde morötesi ışınımın %30-70,
Muayede Salonu’nda ölçülmüştür. görünür ışığın ise %25-40 arasında
Geniş ve yüksek bir mekân olan 5.6. Uygun Olmayan Işıktan engellendiği tespit edilmiştir. Stor
Muayede Salonu’nda aydınlatma Kaynaklanan Riskler perdelerin kapalı tutulduğu du-
elemanları, halı ve perdeler dışında Dolmabahçe Sarayı’nda farklı ışık rumda ise morötesi ışınım %90-96,
tarihi obje bulunmamaktadır. Tari- geçirgenlikleri olan dört tür cam görünür ışık ise %88-91 oranında
hi halılar ve çok sayıda eşya bulu- bulunmaktadır (Şekil 10). Gü- önlenmektedir. Güneşin pencere-
nan mekânlar, çok sayıda kitabın ney ve batı cephelerinde pencere- lere geldiği saatlerde stor perdeler
bulunduğu Kütüphane de ise daha lere yakın kısımlar güneş ışığın- mutlaka kapalı tutulmalıdır.

6. Çevresel Koşullardan Kaynaklanan Risklere Yönelik


Endirekt - Önleyici Koruma Yöntemleri

Önleyici koruma ve bakım, temel ken önlemleri içermelidir. Bu aşa- rarlara ilişkin önleyici koruma aşa-
önlemler, orta düzeyde önlemler ve mada hassasiyeti olan malzemele- malarına belirten çizelgelerden bir
ileri düzeyde önlemler olarak üç kı- rin daha uzun süre korunması he- örnek Tablo 4’te verilmiştir.
sımda ele alınabilir. Temel önlemler deflenmelidir. Orta seviyedeki ko-
belli başlı risklere karşı alınabilecek ruma stratejisi kısmi mekanik ya da 6.1. Periyodik kontrol ve bakım
önlemleri içermektedir. Bu önlem- elektronik sistemlerin kurulmasını Tarihi bir binanın işlevselliğinin
ler, en az müdahale ile alınabile- gerektirebilir. İleri düzeyde önlem- korunması aynı zamanda koru-
cek, hassasiyeti olan kısımlar ya da ler, temel ve orta düzeyde önlemle- ma gereksinimlerinin karşılanma-
objeler değil; yapının ya da kolek- re ilave olarak, belirli bir riske karşı sını hedefleyen bir bakım progra-
siyonun geneli düşünülerek alınan yüksek hassasiyeti olan yapılar veya mı ancak araştırma, deneysel çalış-
önlemlerdir. Tarihi yapılar ve farklı koleksiyonlar ile belirli bir obje tü- ma ve farklı uzmanlıkların bir ara-
malzemelerden oluşan koleksiyon- rünü barındıran müzeler ve arşivler ya getirilmesi ile oluşturulabilir.
lar için uygundur. Yapıda herhan- için alınacak önlemleri içermelidir. Dolmabahçe Sarayı ve benzeri eş-
gi bir mekanik sistemin kurulması- Yüksek hassasiyette malzemelerin yaları ile birlikte korunan tarihi ya-
nı gerektirmeyen endirekt önlemle- uzun süre korunmasını hedefleme- pılarda periyodik kontrol, yapının
ri içermektedir. lidir (Grattan ve Michalsky, 2009). tümünde strüktürel sorunların, yü-
Orta düzeyde önlemler temel Dolmabahçe Sarayı’nda endi- zey bozulmalarının, tesisat sorun-
önlemlere ilave olarak farklı yapı rekt koruma yöntemlerinin belir- larının ve koleksiyonun kontrolü-
tiplerinin veya farklı türde koleksi- lenmesi çalışması kapsamında çev- nü içermelidir. Müze olarak kul-
yonları olan müzelerin alması gere- resel koşullardan kaynaklanan za- lanılan bir tarihi yapıda periyodik
MAKALE 17

Tablo 4. Bağıl nemden kaynaklanan risklere yönelik önleyici koruma aşamaları

BAĞIL NEM

Temel önlemler: İzleme:


Bağıl nem ve sıcaklığın izlenmesi
Koruyucu önlemler:
Bağıl nemin %75’in altında tutulması
Mevsimsel bağıl nem dalgalanması
±%10 kısa süreli bağıl nem dalgalanması
Rutubetli veya ıslak alanların önlenmesi
Doğal ve kontrollü havalandırmanın arttırılması
Vantilatör kullanarak belli mekânlarda ve mevsimlerde havalandırma yapılması
Uzun süredir aynı iklim şartlarında bulunan yapılarda iklim şartlarını değiştirecek uygu-
lamalardan kaçınılması
Objelerin yapı içerisinde daha uygun ortamlara taşınması
Objelerin yer değişikliği yapılırken bulunduğu ve taşınacağı mekânın bağıl nem ve sıcak-
lık değerlerinin dikkate alınması

Orta düzeyde önlemler: İzleme:


Duvar nem ve sıcaklıklarının ölçülmesi
Koruyucu önlemler:
Bağıl nemin ortalama değerlerde (%50-65) tutulması
±%10 Mevsimsel ve kısa süreli dalgalanma
Nem denetimi kontrollü ısıtma
Objelerin hassasiyetlerine göre tasnif edilmesi
Yüksek hassasiyeti olan objelerin ayrı bölümlerde tutulması
İklim kontrollü oda ve vitrinler oluşturulması
Nem absorblayıcılar kullanılması

Gelişmiş önlemler İzleme:


Mekânların bağıl nem-sıcaklık haritalarının çıkarılması
İleri tekniklerle gözle görülmeyen kısımların incelenmesi
Koruyucu önlemler:
Tam iklim kontrolü
±%5 Mevsimsel ve kısa süreli dalgalanma
Yapı ve koleksiyonun gereksinimleri doğrultusunda ve koruma kurallarının izin verdiği
biçimde iklimlendirme sistemi kurulması

Tablo 5. Periyodik kontrol zaman aralığı, yapacak kişiler ve yöntem

Duvarlar

Çatlak 1 yıl İnşaat mühendisi Görsel inceleme


Düşeyden ayrılma Restoratör mimar Basit ölçüm

Kabuk oluşumu, renklenme, 1 yıl Restoratör mimar Görsel inceleme


çiçeklenme, sıva-boya kabarması, liken, bitki oluşumu Restorasyon teknikeri Basit muayene
Örnek alımı

Yoğuşma Ekim, Kasım, Nisan, Mayıs Restoratör mimar Ölçüm

Döşemeler

Islanma Her gün Koruma memuru Görsel inceleme

Sehim, çökme, esneme: Gezi güzergâhı: Her ay Restoratör mimar Görsel inceleme
Ahşap tozuması, çürüklük mantarları (ahşap döşeme) İnşaat mühendisi Basit ölçüm
Parçalanma, ufalanma, çiçeklenme (taş döşeme) Gezi güzergâhı dışı: 1 yıl Restorasyon – yapı teknikeri
Yapı ustası, marangoz- dülger

Tavanlar

Islanma Her gün Koruma memuru Görsel inceleme

Taşıyıcı elemanların kontrolü: 1 yıl Restoratör mimar Görsel inceleme


Sehim, bölgesel kırılma, esneme İnşaat mühendisi Basit ölçüm
Ahşap tozuması Restorasyon – yapı teknikeri
Mantar Yapı ustası, marangoz- dülger

Yüzey bozulması: 3 - 6 ay (bozulmanın derecesine ve Restoratör mimar Görsel inceleme


Bezemeli yüzeyler yüzeye göre) Restorasyon teknikeri, kalemkâr

Yüzey bozulması: 1 yıl Restoratör mimar Görsel inceleme


Boyalı yüzeyler Restorasyon teknikeri, kalemkâr
18 MAKALE

kontrol müze koruma memurla- Dolmabahçe Sarayı için öneri- tespit edilen sorunlar, daha ölçüm
rı, deneyimli ustalar, teknisyenler, len periyodik kontrol şemasından ve deneysel çalışmalar ile daha de-
teknikerler ve mimar, mühendisler bir bölümü Tablo 5’te verilmiştir. taylı incelenmeli; bunların sonu-
gibi farklı çalışanlar tarafından ya- Görsel inceleme, basit muayene ve cunda önleyici koruma ve bakım
pılabilir. ölçümler ile yapılan kontrollerde müdahaleleri belirlenmelidir.

REFERANSLAR
1- Ahunbay, Z., 1999, Tarihi Çevre Koruma ve Restorasyon, İstanbul.

2- Bouchenaki, M., Jokilehto, J., 2009, “From Rome Centre to ICCROM, Milestones on the Path of the International
Centre”, ICCROM Newsletter, 35, pp.1-6.

3- Bradley, S., 2005, “Preventive Conservation Research and Practice at the British Museum”, JAIC 44, No.3, Article 2,
pp.159 -173.

4- Brown, J.P., Rose, W.B., 1996, “Development of Humidity Recommendations in Museums and Moisture Control in
Buildings”, APT Bulletin, 27/3, pp.12-24.

5- BS EN 335-1, 2006, Durability of wood and wood-based products. Definitions of use, classes.

6- CCI, 2009, Ten Agents of Deterioration. (http://cci-icc.gc.ca)

7- De Guichen, G., Antomarchi, C., 2009, “Fifty Years of Preventive Conservation with ICCROM”, ICCROM Newsletter, 35, p.13.

8- English Heritage, 2004, Grants for Historic Buildings, Monuments and Designed Landscapes - Maintenance Plans. (www.englishhe-
ritage.org)

9- Erder, C., 1986, Our Architectural Heritage: From Consciousness to Conservation, UNESCO, İngiltere (Carta Del Restauro: Mad-
de 1, Venedik Tüzüğü: Madde 4).

10- Erhardt, D., Mecklenburg, M.F., Tumosa, C.S, McCormick-Goodhart, M., 1995, “The Determination of Allowable RH
Fluctuations”, Waac Newsletter, 17, p.1.

11- Feilden, B.M., 1989, “From Restoration to Maintenance: A Case Study of Norwich Cathedral”, APT Bulletin, 21,
No.3/4, pp.23-29.

12- Feilden, B.M., 1982, Conservation of Historic Buildings, Butterworth Scientific, England.

13- Forster, A.M., Kayan, B., 2009, “Maintenance for historic buildings: a current perspective”, Structural Survey, 27, No.3,
pp.210-229.

14- Grattan, D., Michalski, S., 2009, Environmental Guidelines for Museums - Temperature and Relative Humidity, CCI. (http://cci-icc.
gc.ca/crc/articles/enviro/index-eng.aspx.)

15- ICCROM Teamwork for Preventive Conservation, (http://www.iccrom.org/pdf/ICCROM_01_Teamwork_en.pdf)

16- ICCROM, 2002, Preventive Conservation Indicators, (ed.: Menegazzi, C., Putt, N.)

17- ICCROM, 2002, Standards in Preventive Conservation, (ed.: Alcantara, R.) (http://www.iccrom.org/eng/02info_en/02_04pdf),
(pubs_en/ICCROM_doc04_StandardsPreventiveConser.pdf)

18- ICOM-CC, 2008, Uluslararası Müzeler Konseyi, Konservasyon Komitesi. (http://www.icom-cc.org)

19- ICOMOS, 1999, The Burra Charter: The Australia ICOMOS Charter for the Conservation of Places of Cultural Significance. (http://
www.icomos.org/australia/burra.html)

20- ICOMOS International Wood Committee, 1999, Principles for the Preservation of Historic Timber Buildings. (http://www.ico-
mos.org/iiwc/charter-eng.htm)

21- ICOMOS, 2003, Principles for the Analysis, Conservation, and Structural Restoration of Architectural Heritage. (http://www.interna-
tional.icomos.org/charters/structures_e.htm)
MAKALE 19

22- Jokilehto, J., 2001, A History of Architectural Conservation, 2. Baskı, İngiltere.

23- Kerschner, R.L., 1991, “A Practical Approach to Environmental Requirements for Collections in Historic Buildings”,
Journal of the American Institute for Conservation, 31, 1.

24- Lambert, S., 2010, “Italy and the history of preventive conservation”, CeROArt, 6/2010.

25- Lipovec, N.C., Van Balen, K., 2008, “Practices of Monitoring And Maintenance of Architectural Heritage in Europe:
Examples of ‘Monumentenwacht’ Type Of Initiatives and Their Organisational”, CHRESP: Cultural Heritage Research Meets
Practice, Slovenia, p.238. (http:// www.chresp.eu)

26- National Trust Policy Papers, 1998, Historic buildings, the conservation of their fixtures, fittings, decorations and contents, The Na-
tional Trust, İngiltere.

27- NSW Heritage Office, 2004, Preparing a Maintenance Plan, Information Sheet 1.1. çevrimiçi sürümü. (www.heritage.
nsw.org.au)

28- Ridout, B., 2001, Timber decay in buildings, The Conservation Approach to Treatment, İngiltere.

29- Ruskin, J., 1889, The Seven Lamps of Architecture, İngiltere, 6. Baskı, p.196.

30- Sandwith, H., Stainton, S., 1991, The National Trust Manual of Housekeeping, The National Trust, İngiltere.

31- Tétreault, J., 2009, Pollutants, Ten Agents of Deterioration, CCI.


(http://cci-icc.gc,.ca/crc/articles/mcpm/index-eng.aspx)

32- The New Orleans Charter: Forging a Strategy to Preserve Historic Structures and Artifacts, 1996, “Museums in His-
toric Buildings”, APT Bulletin, 27, no.3, pp.57-60.

33- Thomson, G., 1999, The Museum Environment.

34- UNESCO-ICCROM, 2007-2010, Partnership for the Preventive Conservation of Endangered Museum Collections in Developing Countries.

35- Weaver, M.E., 1986, “Historic Preservation Maintenance in the Netherlands, The Monumentenwacht”, APT Bulle-
tin, 18, no.3, pp.10-11.
20 MAKALE

“Bu fakir’ül hakir’in mescidi”


Mimar Sinan Mescidi1

FOTOĞRAF: DİLRUBA KOCAIŞIK


SEMA DOĞAN

Osmanlı Devleti’nin en güçlü


çağında yaşayan ve devletin toprak-
larının dört bir köşesinde yüzlerce
eser meydana getiren Mimar Sinan,
kendi hayratını dünyanın başşehri
konumunda, devletin ve ilmin mer-
kezi, “korunan şehir” İstanbul’da
yapmıştır. Suriçi İstanbulu’nun
önemli fakat neredeyse hiç bilinme-
yen bu eseri, orijinal yapısından sa-
dece minaresi ve temel kalıntısı ile
günümüze intikal etmiş; sonraki ta-
rihlerde aslına uygun şekilde resto-
re edilerek ibadete açılmıştır.
“Mimarbaşı Sinan Ağa” adıy-
Mescidin günümüzdeki durumu
la da bilinen Mimar Sinan’ın Mesci-
di2, Fatih Yenibahçe’de, Vatan Cad- cidini inşa etmeden önce adını ta- saptandığı ve kendisini tam anla-
desi ile Hırka-i Şerif Camii arasın- şıdığını bildiğimiz mahalle, ne ya- mıyla tanıttığı vakıfnameden; Mi-
da, Akşemseddin Caddesi, Mimar zık ki bugün artık tamamen ortadan mar Sinan’ın tek bir mescid vak-
Sinan Mahallesi’ndedir. Ancak İs- kaldırılmıştır. fettiğini, bunun da Yenibahçe’de,
tanbul Büyükşehir Belediyesi şehir Mescid, konumu itibarıyla ken- yakınında sıbyan mektebi ve çeş-
meclisinin 16 Temmuz 2008 tarih- di adını taşıyan bir çocuk parkı ile mesi ile ufak bir topluluk meyda-
li kararına göre, tarihi İstanbul’daki evler arasında sıkışıp kalmış vazi- na getiren Mimar Sinan Mesci-
mahalle sayılarının azaltılmasına yettedir. Üzerinde tarih kitabesi yok di olduğunu öğreniyoruz3. Mes-
yönelik olarak yeni düzenlemele- ise de -vakfiye tarihinden yola çı- cid, Tezkiretü’l-ebniye’de “Yeni-
re gidilmiş; eski ismi ile Mimar Si- kılarak- 981/1573 tarihli olduğu bahçe yakınında bu aciz kulun mes-
nan Mahallesi lağv edilerek, Hoca tahmin edilen mescid, Mimar Si- cidi”4, Tezkiretü’l-bünyan’da ise:
Üveys ve Hasan Halife mahalleleri nan tarafından kendi hayratı ola- “bu fakir-ül hakirin mescidi”5 şek-
Akşemseddin Mahallesi adı altında rak yapılmıştır. Tarihsiz olmakla be- linde kaydedilmiştir. Bunun yanı
birleştirilmiştir. Yani Sinan’ın mes- raber, tasdik tarihinin (994/1586) sıra tezkirelere dayanılarak Mimar

SEMA DOĞAN, Sanat Tarihçi/İSAM, e-posta: semadogan@hotmail.com

1
Bu hususta 1955 yılında Semavi Eyice tarafından çok kısa bir yazı yayımlanmıştı: bkz. “Bir fakir’ül hakir’in mescidi”, İstanbul Sanat Edebiyat Dergisi, C.2,
Sayı 6, s.26-27.

2
İ.H.Konyalı, 1948, Mimar Koca Sinan, İstanbul, s.96-104; Hüseyin Ayvansarayi, 2001, Hadîkatü’l-Cevâmi (haz. A.N. Galitekin), İstanbul, s.264-265; Sema-
vi Eyice, 1955, Istanbul, İstanbul, s.82-83; Semavi Eyice, M.İ. Tunay, B. Tanman, tsz., Fotoğraflarla Fatih Anıtları, İstanbul, s.89; Erdem Yücel, 1969-70,
“Mimar Sinan Mescidi”, Sanat Tarihi Yıllığı, 3, s.49-58; Fatih Camileri ve Diğer Tarihi Eserler, 1991, İstanbul, s.169; Aptullah Kuran, 1992, “Mimar Sinan’ın
Mescidleri”, Semavi Eyice Armağanı, İstanbul, s.142-143; a.g.y., 1986, Mimar Sinan, İstanbul, s.314; N. Esra Dişören, “Mimar Sinan Mescidi”, Dünden Bu-
güne İst. Ans., C.5, s.468-469; İ. Aydın Yüksel, 2004, Osmanlı Mimarisinde Kanuni Sultan Süleyman Devri (926-974/1520-1566), C.6, İstanbul, s.369-370;
Sema Doğan, “Mimar Sinan Mescidi”, DİA, 30, s.89-90.

3
İbrahim Ateş, Mimar Sinan Vakfı, s.76; a.g.y., 1988, “Vakfiyesinin İhtiva Ettiği Bilgiler Işığında Mimar Sinan”, Mimarbaşı Koca Sinan Yaşadığı Çağ ve Eser-
leri I, İstanbul, s.17; İ.H.Konyalı, 1948, Mimar Koca Sinan, İstanbul, s.72; Aygen Bilge, 1972-73, “Mimar Sinan Hakkında Araştırmalar II”, Sanat Tarihi Yıllı-
ğı 5, s.168.

4
Sai, Tezkiretü’l-ebniye, s.68; a.e. (s.nşr. Zeki Sönmez, 1988, Mimar Sinan ile İlgili Yazmalar-Belgeler, İstanbul); a.e. (nşr. R. Melul Meriç, 1965, Mimar Si-
nan Hayatı, Eseri I, Ankara, s.86.

5
Sai, Tezkiretü’l-bünyan (s.nşr. Zeki Sönmez, Mimar Sinan ile İlgili Yazmalar-Belgeler içinde), s.32.
MAKALE 21

Sinan’a ait yapıların listesini ve- müne dayanarak ve eski eserin de


ren kaynakların hepsinde, bu mes- burada yalnız minare olduğunu ile-
cid onun eseri olarak gösterilmiş- ri sürerek inşaatlara izin vermesi de
tir. Evliya Çelebi de bu mescidi “Ye- ciddi boyutta sıkıntılara yol açmış-
nibahçe kurbinde bâlâdaki hayrat- tır. Bu düşünce ile yalnız minare bı-
ları bina iden Mi’mar Sinan b. Ab- rakılarak, mescid arazisinin ve çev-
dülmennan mescidi” şeklinde zik- resindeki kalıntıların değerlendiril-
retmiştir.6 Hadîkatü’l-Cevâmi ya- mesi için Mimarlar Odası İstanbul
zarı Ayvansarayî ise, bu mescid- Şubesi’nin aracılığıyla Devlet Gü-
den bahsederken büyük bir yanılgı- zel Sanatlar Akademisi’nce kültür
ya düşüp, “Mimar Sinan Mescidi der sitesi yapılmasına dair proje yarış-
kurbi Ağa kapısı” deyişi ile mescidi maları10 yapılmışsa da, Prof.Dr. Se-
Süleymaniye Camii yakınında gös- mavi Eyice’nin gayretleri ile mes-
termiştir7. Bir başka kaynakta da, cid ve arazisi kurtarılmıştır. 1976 yı-
mescidin yerinin 1546 tarihli İstan- lında Vakıflar İdaresi tarafından
bul Vakıfları Tahrir Defteri’nden öğ- ihya edilerek tekrar ibadete açı-
renildiği söylense de, bu vakıf def- lan bina, eski temeller üzerine ye-
terinin düzenlendiği tarihte mescid Gurlitt’in 1910 tarihli çizimiyle Mimar Sinan niden inşa edilirken; C. Gurlitt’in
inşa edilmemiş olduğu için, bu bil- Mescidi (C. Gurlitt, 1999, İstanbul’un Mimari 1918’den önce çizmiş olduğu kro-
gi yanlıştır8. Yine Hadîka’da mes- Sanatı (çev. Rezan Kızıltan), Ankara) ki11, Ali Saim Ülgen’in bir Mimar
cidin yakınında bir mekteb ve çeş- Sinan eseri yayınlamak üzere Tarih
mesinin de olduğu bilgisi verilmişse Kurumu adına hazırlamış olduğu
de, mekteb günümüze gelememiş- restitüsyon çalışmaları12 ve 1973’te
tir. Kitâbesiz çeşme ve su haznesi yapılan kazı sonuçları esas alınmış-
ise halen mevcuttur. tır. Yangından az hasarla kurtulan
Yüzyıllar boyunca geçirdiği yan- minare de 1938 ve 1962 yıllarında
gın ve deprem gibi tabii âfetlerden gördüğü onarımlarla bu küçük abi-
zarar gören Mimar Sinan Mesci- denin son hatırası olarak günümü-
di, oldukça geniş bir alanı yakan ve ze ulaşabilmiştir.
büyük hasarlara sebep olan 1918 Mescidin Gurlitt tarafından çizilen planı Mescidin İstanbul’un sıklıkla
Fatih Yangını’nda9 neredeyse tama- yangınlara maruz kalan bir bölgede
men yanmış; yangından sadece mi- tilasına uğramasıyla mescidin içi- olması, 1918 Yangını’na kadarki sü-
naresi ve duvarları kurtulabilmiştir. ne de gecekondular yapılmaya baş- reçte de yanmış olabileceği ihtimali-
Fakat ne yazık ki bu şekilde yıllar- lamış ve bu gecekondular birkaç yıl ni akla getirir. Kaynaklardan öğren-
ca bakımsız kalan mescidin bir süre sonra iki katlı beton evlere dönüş- diğimize göre, Yenibahçe havalisi-
sonra duvarları da temel hizasına müştür. Dönemin bazı idarecileri- ni de içine alan 1693’teki yangın ve
kadar indirilmiştir. 1950’li yıllardan nin “tarihi eserlere beş metre açıklık- neredeyse İstanbul’un yarısını yok
itibaren İstanbul’un gecekondu is- tan itibaren inşaat yapılabilir” hük- eden 1782 yılı yangınlarında13 muh-

6
Evliya Çelebi, Seyahatname, I, s.313; Evliya Çelebi Seyahatnamesi (Haz. O.Şaik Gökyay), 1996, C.I, İstanbul, YKY, s.128.

7
Hüseyin Ayvansarayi, Hadîkatü’l-Cevâmi, I, s.199; a.e. (haz. Ahmed Nezih Galitekin), 2001, İstanbul, s.264-265.

8
Ö.L. Barkan-E.H. Ayverdi, 1970, İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri 953 (1546) tarihli, İstanbul, s.290.

9
1918 Fatih Yangını’nın hemen ardından İstanbul Şehremaneti tarafından Keşfiyat ve İnşaat Türk A.Ş.’ye yaptırılan İstanbul şehri haritasında, yangın alanları
açık surette görülür. Üç paftadan oluşan harita 1/5000 ölçeklidir. 1.pafta tarihi İstanbul, 2.pafta Beyoğlu-Galata, 3.pafta Üsküdar’dır.

10
“Mimar Sinan’ın, Fatih, Akşemsettin Mahallesindeki Mescidinin ve Çevresindeki Kalıntıların Değerlendirilmesi Altkomisyonu Raporu”, 1970, Mimarlık, 85, s.16.

11
C. Gurlitt, 1999, İstanbul’un Mimari Sanatı (çev. Rezan Kızıltan), Ankara, s.76.

12
Ali Saim Ülgen, 1989, Mimar Sinan Yapıları (katalog), (Filiz Yenişehirlioğlu-Emre Madran), Ankara, levha 177. Atatürk’ün emriyle Türk Tarih Kurumu tara-
fından hazırlanması düşünülen büyük bir Mimar Sinan kitabı için A.S. Ülgen tarafından yapılan çizimler arasında Mimar Sinan Mescidi’nin bir planı ve bir res-
titüsyon taslağı da bulunuyordu. Bu Sinan kitabı hiçbir vakit yayınlanamamış ise de, Ülgen’in çizimleri ölümünden yıllar sonra Türk Tarih Kurumu tarafından
iki büyük albüm halinde yayınlanmıştır.

13
Mustafa Cezar, 1963, “Osmanlı Devrinde İstanbul Yapılarında Tahribat Yapan Yangınlar ve Tabii Afetler”, Türk Sanatı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri I, İstanbul,
s.344, 363; Derviş Efendizade Derviş Mustafa Efendi, 1782 Yılı Yangınları (Harik Risalesi) (haz. Hüsamettin Aksu, 1994), İstanbul, s.54. Tomas Lopez tarafından
hazırlanan 1782 yılı yangını sonrası yangın alanlarını gösteren harita için: bkz. Ayşe Yetişkin Kubilay, 2010, İstanbul Haritaları 1422-1922, İstanbul, s.115.
22 MAKALE

A.S.Ülgen tarafından yapılmış olan, Mimar Sinan Mescidi, mekteb ve çeşmenin restitüsyon çizimi

T. Lopez tarafın-
dan yapılan 1782
yılı yangını sonra-
sı hasarlı alanları
gösterir harita

temelen bu mescid de hasar gör- de mevcut değildir. Ancak Sultan ve de Ayverdi’nin 19.Asırda İstan-
müştü. Ama ne yazık ki, ne bu ha- Abdülmecid döneminde 1847-48 bul Haritası’nda15 tespit edebildi-
sarlara ne de daha sonrasında ta- yıllarında Mühendishâne-i Berrî-i ğimiz mescidin 1870’lerde sağlam
mir ve onarımlar geçirdi ise bunlara Hümâyun öğrencileri tarafından çi- ve ibadete açık olduğunu söyleye-
ait hiçbir bilgi ya da belge elimiz- zilen İstanbul camileri haritasında14 biliriz. Yalnız 1894 yılında meyda-

14
Bu harita için bkz. S.Eyice, 2006, Eski İstanbul’dan Notlar, İstanbul, s.54-55.

15
E.H. Ayverdi, 1958, 19.Asırda İstanbul Haritası, İstanbul, pafta D5. Haritanın orijinal baskısı 1870’e doğrudur. Yeni harflerle sokakların adları yazılmak su-
retiyle E.H. Ayverdi tarafından 1958 yılında yayınlandı.
MAKALE 23

Mühendishane öğrencilerinin çizdiği İstanbul camileri haritasında Yenibahçe/Fatih bölgesi


[123: Mimar Sinan Mescidi, 131: Kaptan Sinan Paşa C. , 97: Eski Ali Paşa C. (Mesih Mehmet Paşa C.),
122: Hüsrev Paşa C. (burasının Bâli Paşa C. olması kuvvetle muhtemeldir. Çünkü haritada yalnız camiler gösterilmiştir. O mahalde yer alan Hüs-
rev Paşa Türbesi ile karıştırılmış olmalıdır.),
135: Çıkrıkçı C. (Ç.Kemalüddin, Sarıgüzel), 170: İskender Paşa C.]

na gelen ve mescidin hemen yakı- gın sonucunda zamanla harap ol- alan olarak tasvir ettiği bu semte
nındaki Bâli Paşa’nın türbesi ile ca- muşsa da, evvelce burasının gös- babasının duyduğu sevgiden do-
misinin kubbesini, mihrab duvarını terişli, muteber bir mahalle oldu- layı, Mimar Sinan’a Sultan Selim
ve son cemaat yerini tümüyle yıkan ğu anlaşılıyor. Evliya Çelebi’nin de Medrese ve Camii’ni yaptırmış-
şiddetli zelzelede16 de yine mescidin İstanbul’un başlıca mesire yerlerin- tır18. Ayrıca o bölgede pek çok ha-
ne dereceye kadar etkilendiğini bi- den biri olarak bildirdiği Yenibah- yır eseriyle karşılaşıyoruz; örne-
lemiyoruz. çe17, fetihten sonra gezilecek gözde ğin Sinan’ın inşa ettiği Bâli Paşa
Sinan’ın kendi hayratına yerlerden olmuştur. Öyle ki, Yavuz Camii19, yakınındaki Hüsrev Paşa
mekân olarak seçtiği semt Yeni- Sultan Selim de Yenibahçe’yi ziya- Türbesi20, yine Hüsrev Paşa’nın
bahçe, döneminin makbul köşele- ret etmeyi pek sevmiştir. Kanûnî çarşısı ile Sarıgüzel Caddesi’nde
rinden biriydi. Her ne kadar böl- Sultan Süleyman, Evliya Çelebi’nin Hadîka’da Terkim Mescidi olarak
ge geçirdiği çok sayıdaki yan- gönül açıcı, neşe verici bir yeşil adlandırılan İskender Paşa Camii,

16
Mustafa Cezar, a.g.m., s.392; Feriha Öztin, 1994, 10 Temmuz 1894 İstanbul Depremi Raporu, Ankara, s.118; Mehmet Genç- Mehmet Mazak, 2000, İstan-
bul Depremleri - Fotoğraf ve Belgelerde 1894 Depremi, İstanbul, s.38. Depremle ilgili yayınlarda Mimar Sinan Mescidi’ne dair hiçbir kayda rastlanamamıştır.

17
Evliya Çelebi Seyahatnamesi (haz. O.Şaik Gökyay), C.I, s.206.

18
a.e., C. I, s.129.

19
Cami her ne kadar Sultan II.Bayezid dönemine ait olarak gösterilse de, bunun yanlış olduğu vakfiyesinde hiçbir şüpheye yer vermeyecek surette ortaya çıkmış-
tır: bkz. Hilal Kazan, “İstanbul’da Bâli Paşa Camii Vakfiyesi ve Yeni Bilgiler”, Vakıflar Dergisi, C.29, s.55-75; S.Eyice, 1991, “İstanbul’da Bâli Paşa Camii ve Mi-
mar Sinan”, Prof.Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Araştırma Merkezi, s.507-524; Aydın Yüksel, a.g.e., s.59-68.

20
W. Müller-Wiener, 2001, İstanbul’un Tarihsel Topografyası (çev. Ülker Sayın), İstanbul, s.510-511; Aydın Yüksel, a.g.e., s.212.
24 MAKALE

evvelce Lykos, sonraki adıyla Bay-


rampaşa deresinin geçtiği yere ya-
pılan Vatan Caddesi’nde, evveliya-
tıyla bir dispanserin bugün ise bir
vakfın kullanımında olan Şah-ı Hu-
ban Kadın Sıbyan Mektebi21 ve bu
mektebe yakın, esas büyük cami-
si Beşiktaş’ta olan ve Kanûnî Sul-
tan Süleyman’ın damadı sadrazam
Rüstem Paşa’nın kardeşi Kaptan-ı
deryâ Sinan Paşa’nın yaptırdığı
Kaptanpaşa (Kaptan Sinan Paşa, Si-
nan Paşa) Mescidi.
Hayrat sahiplerinin vakfettikle-
ri eserleri yaşadıkları yerin yakının-
da kurdurduklarını düşünecek olur-
sak, bir zamanlar bu adı geçenlerin
konaklarının da bu bölgelerde ol-
duğu tahmin edilebilir. Bu fikri des-
tekleyen en güzel örnek, Sinan’ın
Süleymaniye’deki evini yapma-
dan önce oturduğu düşünülen,
Yenibahçe’deki mescidine yakın
Şehnâmeci Evi adıyla ünlenen evi-
dir22. Gülru Necipoğlu Sinan23 adlı
kitabında, bu evi mescidin yanın-
da olarak bildirirse de, vakfiyesinde
kaydedildiği üzere ev Sarugez (Sarı-
güzel) Hamamı yakınındaki Çıkrık-
çı Kemal Mahallesi’ndedir 24. Sinan
yapısı bu hamam, Sarıgüzel semtin-
de İskender Paşa Camii sırasında,
yokuşun başındadır. Hamamın kar-
şısında da Sarıgüzel (Çıkrıkçı Ke-
malüddin) Mescidi vardır25. Yalnız
haritalarda bu mescidin mahallesi
tespit edilememiştir26. 1894 depremi Ayverdi’nin 19. Asır’da İstanbul Haritası’nda Mimar Sinan Mescidi ve çevresi
raporlarında Çıkrıkçı Kemalüddin
Mahallesi’nin hasarlarına dair kayıt içerisinde mahalle kaybolup gitmiş- bi sıfatıyla tesadüf edilir” der. Ayrı-
bulunduğuna27 ve vakfiyede de ma- tir. Ayverdi, buna dair “mahalle ola- ca Sarıgez Mescidi namı ile zikro-
halle adı açık surette okunabildiği- rak ismi olmayıp, baninin ismine me- lunduğunu ve son teşkilatta Hoca
ne göre, öyle görünüyor ki zaman sela V.III-119’da yalnız mülk sahi- Üveys Mahallesi içine dahil edildi-

21
Turgut Kut, 1997, “İstanbul Sıbyan Mektepleriyle İlgili bir Vesika”, İstanbul Armağanı 3, İstanbul, s.370; Emine Naza, 1994, “Şah-ı Huban Hatun Türbesi ve
Sıbyan Mektebi”, D.B.İst.Ans, C.7, s.127-128; Aydın Yüksel, a.g.e., s.654-655.

22
Konyalı, a.g.e., s.154.

23
Gülru Necipoğlu, 2005, The Age of Sinan, London, s.148.

24
İbrahim Ateş, a.g.e., s.79; İ.H.Konyalı, a.g.e., s.57.

25
E.H. Ayverdi, a.g.e., pafta D4.

26
İstanbul Şehri Rehberi, 1934, İstanbul, Kocasinan Cd., s.6,7, Pafta 8L, mahalle no:86, 89; J. Pervititch, Sigorta Haritalarında İstanbul, İstanbul (Axa Oyak-Tarih
Vakfı). Bu çalışmada Yenibahçe ve çevresini gösteren planlar yer almadığından söz konusu mahalle tespit edilememiştir. Bunun gibi bazı bölgelerin farklı gerekçelerle
çizilmemiş olduğu dikkati çeker ki muhtemelen bu bölgelerin bağ, bahçe veya yangın alanı olmasından dolayı çizilmesinin kayda değer görülmediği düşünülebilir.

27
Feriha Öztin, a.g.e., s.117.
MAKALE 25

1918 yangınında yok olan mahalleleri gösteren İstanbul haritasında Yenibahçe semti (S.Eyice Koleksiyonu)

ğini kaydetmiştir28. Yani Sinan’ın diye bahsedecek kadar alçak gönül- kapalı yan yana iki bölümden olu-
yaşadığı muhtemel görülen evi, İs- lü olan büyük eserlerin ustası, kendi şur. Bunlar yazlık ve kışlık bölümler
kender Paşa Camii’ne yakın bir hayratı olan küçük ama bir zaman- olarak adlandırılırsa da aslında şeh-
mevkide idi. Ne yazık ki bu eve dair lar şahsının ve döneminin ihtişamı- rin sokak dokusuna uyum sağlamak
bilgilerimiz sınırlıdır. Vakfiyesin- nı yansıtan mescidini de evinin ya- için, son cemaat yeri, caminin enine
den anlaşıldığı üzere iki kat halin- kınlarına inşa ederek vakfiyesini de olan giriş cephesi önüne yapılama-
de çok sayıda odası olan bu konak- o bölgeye atfetmiştir. dığından ve minare de burada inşa
ta Necipoğlu, Sinan’ın yakın dos- Eserlerinde her zaman yenilikler edildiğinden yan tarafa alınmıştır.
tu Sâî Mustafa Çelebi ile sohbet- denemekten hoşlanan Sinan, mes- Bu da Osmanlı Mimarisi’nde baş-
ler kurduğunu söyler. Konak aslın- cidinde de yeknesaklıktan kaçınmış ka benzerine rastlanmayan bir uy-
da Kanûnî Sultan Süleyman’ın sa- ve alışılmışın dışında bir plan tipi gulamadır. Böyle son cemaat yeri-
ray tarihçisi İranlı Fethullah Ârifî aramıştır. Burada kullandığı planın, nin Osmanlı mimari geleneklerine
Çelebi’nin konağıdır. Bu sebep- mescidinin yakınında, yapımı aynı aykırı bir şekilde yapılmasına bir ör-
ten şöhret bulmuştur. 1561-62 yıl- yıllara tarihlenen Şah-ı Huban Ka- nek olarak da, Sinan’ın ölüm yılı-
ları arasında Şehnâmeci Fethullah dın Mektebi’nde uyguladığı yaz- na yakın bir tarihte inşaatı yapılan
Ârifî Çelebi’nin ölümünden sonra lık ve kışlık mektep planı29 ile ben- Eğrikapı’daki İvaz Efendi Camii30
Sinan tarafından satın alınan kona- zer olduğunu görüyoruz. Sokak do- gösterilebilir.
ğın içinde bir de meyveli, meyvesiz kusuna uydurularak tasarladığı ca- Bugün mescide giriş-çıkışı sağ-
ağaçların ve akarsuyun bulundu- minin düzensiz şekli özellikle dik- layan kapı, mescid ve minare ara-
ğu bahçesi vardır. Açıkça görülür ki, kat çekicidir. Enlemesine dikdört- sında olup, üstü tamamen kapatıl-
Sinan bu bölgeyi oldukça benimse- gen plan gösteren mescid, eyvan mış olan, yazlık dediğimiz kısmı as-
miş; kendinden “bu fakir’ül hakirin” tarzında önü açık, diğeri tamamen lında pencereli duvarla çevreleyen

28
E.H. Ayverdi, 1958, Fatih Devri Sonlarında İstanbul Mahalleleri, Ankara, s.17.

29
Hadîka (haz. A.N.Galitekin), s.185; Aygen Bilge, 1969, “Mimar Sinan Hakkında Araştırmalar”, Mimarlık, 67, s.28.

30
S. Eyice, 1996, “İstanbul’un XVI. Yüzyılda Yapılmış Az Tanınan bir Eski Eseri: İvaz Efendi Camii, Mimarisi ve Çinileri”, Prof.Dr. Şerare Yetkin Anısına Çini Ya-
zıları, İstanbul, s.59-84.
26 MAKALE

avlunun giriş kapısıdır. Mihrab ak- şesine düz sütunçeler yerleştiril-


samında olmayan, son derece de miş, üzeri sivri kemerle son bul-
mütevazı bu kapının solunda baca muştur. Mihrab duvarında dört, ba-
tipi minare, sağ tarafında ise iba- tıda altı, kuzeyde üç, doğu duvarın-
det mekânı yer alır. Yazlık diye sözü da ise iki pencere vardır. Bu duva-
edilen bölüm yukarıda da izah edil- rın üst katında kalem işi ile pence-
diği üzere, içerisinde mihrabı olan re görünümü verilmiştir. Alt pen-
ve mescidi kısmen L şeklinde ku- cerelerin üstü alınlık şeklinde ka-
şatan, oldukça geniş bir son cema- lem işi ile bezenmiştir. Hemen üze-
at yeri olarak niteleyeceğimiz yer- rinde bir âyet kuşağı, mescidi çepe-
dir. Bu bölüm, 1990’lı yıllarda de- çevre dolanır. Kuzeybatıdaki müez-
mir doğrama ile bölünerek kadın- zin mahfilinin hemen yanından ka-
lar kısmı olarak da kullanılmış- dınlar mahfiline çıkılır. Hadîka’nın
tır. Minareyi de içine alan önünde- Hâkîzâde Halîl Efendi’nin yaptırdı-
ki kısım ise, duvarına çeşmeler ya- ğını söylediği minber, geçirdiği yan-
pılarak abdesthane olarak kullanıl- gınla yok olmuştur.
mıştır. Bugün tamamen sıfırlanmış Sinan’ın diğer bazı ahşap çatı- Kaptan Sinan Paşa Mescidi’nin Gurlitt tara-
olan girişin; yine o yıllarda iki ba- lı mescidlerinde olduğu gibi, burada fından yapılan çizimi
samakla sağlanıyorken, evveliyatıy- da mescidin bünyesinden ayrı ola-
la önündeki sokaktan altı basamak- rak avlu kapısının yanına yerleşti- nildiğine göre, yine böyle bir baca
lı bir merdivenle çıkılacak yüksek- rilmiş, sekiz köşeli ve bir bacayı an- minaresi varmış33. Banisi Kaptan-ı
likte olduğu da Gurlitt’in planın- dıran, şerefesiz, kesme taştan mi- deryâ Sinan Paşa’nın 1554’te ölü-
da görülür. Yarım yuvarlak niş şek- nare ile karşılaşılır31. 10m yüksek- münden önce yaptırmış olabileceği
lindeki mihrabın her iki tarafında liğindeki minare yatay bilezik ile mescidde, Sinan bu değişik minare
da iki katlı pencere vardır. Doğu ta- üçe bölünmüş ve düz bir yüzeyin modelini kendi mescidinden önce
rafındaki üç pencere iptal edilerek meydana getireceği yeknesaklık- denemiş olmalıdır. Ne yazık ki bu
dolap olarak kullanılmakta, diğer tan kurtulmuştur. Mermerden olan mescid günümüze gelememiştir34.
mekân ile ortak olan duvarda ise iki ezan okuma yerinin minare kom- Yine Fatih Çarşamba’da Sadrazam
tane pencere yer almaktadır. Altta- pozisyonunun estetiğini bozma- Siyavuş Paşa’nın damadı Hıramî
ki pencereler dikdörtgen, üstteki- yan çerçeveli mihrap şekilli açıklık- Ahmed Paşa tarafından 16.yüzyıl’ın
ler de sivri kemerli alçı vitray olarak ları, taşçılık sanatının güzel örnek- sonlarında kiliseden çevrilme mes-
yapılmıştır. Tavan pasalı ahşaptan- lerini sergilemektedir. Pencerele- cidinin ahşaptan minaresinin de
dır ve duvarlar alt pencere hizasına rin hemen üstü palmet motifleri ile baca şeklinde olduğu dikkati çe-
kadar ahşapla kaplanmıştır. Mina- bir taç gibi kuşatılmış ve üst örtü- ker35. Ayrıca Karadeniz kıyılarında
reyi de kısmen içine alan bu bölüm- sü de basit bir kubbecik ile sonlan- bazı mescid minarelerinin de tahta-
de hanımlara ait bir bölüm de ya- mıştır. Osmanlı Mimarisi’nin kla- dan baca şeklinde dört ezan pence-
pılmıştır. Bu bölüm cemaatin az ol- sik çağında şerefesiz minare Mi- resine sahip basit minareler olduğu
duğu zamanlarda kullanılan ikin- mar Sinan’ın buluşudur ve denedi- bilinmektedir.
ci küçük bir mescid vazifesi görür. ği tiplerden en güzelini kendi mes- Döneminde sıkça kullanılan ve
Buradan yine sade bir kapı ile hari- cidine inşa etmiştir. Bu şekilde bir Mimar Sinan’ın eseri olan sakıf-
me geçilir. Tuğla-taş sıralarıyla ör- başka örneğine daha rastlamadığı- lı cami tipinin örneklerinden Ka-
gülü duvarları yine iki kat pence- mız bu minare, Urfa Ulu Camii mi- zasker Abdurrahman, Defterdar,
re süsler. Tavanı da aynı özellikte- naresinin minyatür bir benzeri sa- Ferruh Kethüdâ, Odabaşı, Rama-
dir. 1981 yılında taştan yapılan dik- yılabilir. Sinan’ın listelerinde32 yer zan Efendi (Bezirgân) ve Hacı Ev-
dörtgen mihrab son derece yalın- alan Yenibahçe’deki Kaptanpa- had camilerinde, binanın çok mü-
dır. Çokgen mihrab nişinin iki kö- şa Mescidi’nin de, Gurlitt’ten öğre- tevazı bir mimariye sahip olmasına

31
Semavi Eyice, 1963, “İstanbul Minareleri”, Türk Sanatı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri, İstanbul, s.62; a.g.y, 1951-53, “İstanbul’da Bazı Cami ve Mescid
Minareleri”, Türkiyat Mecmuası, 10-11, s.255; Aygün Ülgen, 1996, Klasik Devir Minareleri, İstanbul, s.142-146.

32
Zeki Sönmez, Mimar Sinan ile İlgili Yazmalar, Belgeler, TE, s.68 / TM, s.86; R.Melul Meriç, Mimar Sinan Hayatı, Eseri I, TE, s.86 / TM, s.30; Doğan Kuban,
1967, “Mimar Sinan ve Türk Mimarisinin Klasik Çağı”, Mimarlık, 49, s.38.

33
C. Gurlitt, a.g.e., s.76.

34
Hakkında fazla bilgi olmayan Kaptanpaşa Mescidi için: bkz. Hadîka (A.Nezih Galitekin), s.182; Tahsin Öz, 1962, İstanbul Camileri, I, Ankara, s.122; Aptullah
Kuran, “Mimar Sinan Mescidleri”, Mimarbaşı Koca Sinan Yaşadığı Çağ ve Eserleri I, s.217.

35
Semavi Eyice, 1963, “İstanbul Minareleri”, Türk Sanatı Tarihi Araştırma ve İncelemeleri, s.82, resim 163.
MAKALE 27

karşılık, bazılarının içlerinde zengin 1817) ve sonraları sırasıyla Halil günümüze kadar gelebilmiştir. Hiç-
bir çini kaplama olduğunu kalın- oğlu Hâfız Ömer (30 Ağustos 1824), bir süslemesi ve kitâbesi olmayan,
tılardan anlıyoruz. Yine bu grupta Mustafa oğlu Mehmed Halîfe (9 sivri kemerli, som mermerden ayna
olan ve bugün ayakta kalanlardan Haziran 1830), Mehmed Esad Efen- taşı olan çeşmenin sol tarafında bir
Takkeci İbrâhim Ağa Mescidi’nin di oğlu Mehmed Tâhir Efendi (9 seki yapılmıştır. Hemen yanındaki
çatı altına gizli, son derece de mü- Eylül 1830) ve Mehmed oğlu Meh- su haznesi de etrafını saran evlerin
zeyyen bir ahşap kubbesi olduğu- med Halîfe’nin (15 Ekim 1836) ad- arasında kalmıştır.
nu da biliyoruz. Günümüze ulaşan ları yer alır37. Konyalı da, yanmadan Mescidin günümüze ulaşan bir
yegâne örnek de budur. Bugün kır- önce mektepte görevli son hocanın hazîresi de yoktur. Ayrıca böyle bir
ma çatı ile örtülü olan Mimar Sinan Kırımlı Hâfız Ömer Efendi olduğu- hazîrenin varlığından da haberdar
Mescidi’nin de, bu örneklerde oldu- nu bildirir. Eğitime öncelikle önem değiliz. Yalnız Evliya Çelebi, Sultan
ğu gibi, duvarlarının en güzel, ih- veren Sinan, mektebinde verilen Ahmed devrinde Abdülkadir Kad-
tişamlı devrini yaşayan İznik çini- eğitim hususunda okuma, yazma, ri Çelebi olarak meşhur bir bilgi-
leri ile kaplı olduğuna ve esas cami Kurân-ı Kerim derslerinin yanın- nin Mimar Sinan Mescidi alanın-
mekânının üstünün çatı altında giz- da özellikle dil öğretimini de öngör- da gömülü olduğunu kaydetmiş-
li altın yaldızlı bir kubbe ile kapa- düğünü vakfiyesinde bildiriyor. Öğ- tir40. R.Ekrem Koçu da Abdülkadir
tılmış olduğuna ihtimal verilebilir. retilen yabancı dilin hangi dil ol- Çelebi’nin 16.yüzyıl’ın ikinci yarı-
Ancak bu bölgeyi defalarca silip sü- duğu belirtilmemişse de, o tarihler sında yaşamış, divan sahibi bir şair
püren yangınların ve bilhassa 1782 için Arapça ve Farsça olması tahmin ve âlim, aynı zamanda döneminin
Yangını’nın bu bölgeden geçtiği çok edilebilir38. Döneminin eğitim mü- gençleri arasında namlı bir silahşör
açık olarak bilindiğine göre, bu fe- esseselerine göre üstünlüğü olan bu olduğunu ve otuz iki yaşında vefat
laketlerin birinde bu tavanın yok ol- uygulama da o devir için oldukça ederek Mimar Sinan Mescidi me-
duğu tahmin edilebilir. önemli ve ileri bir adımdır. zarlığına gömüldüğünü41 bildirmiş-
Vakfiyesinden ve kaynaklardan Yine “133 nolu ve 20.İstanbul se de, ne yazık ki bunu teyit edecek
öğrenildiğine göre, mescidle birlikte Esası” adlı defterde, mektep mu- herhangi bir ize rastlanmamıştır.
Fatih Yangını’nda tamamen yanan allimlerinden başka bazı görevli- Mimar Sinan’ın, hayratının sü-
sıbyan mektebi de mescidin yakı- lerin tayini hakkında da bilgi veri- rekliliğini sağlamak için hazırlattığı
nında olup, buraya avlunun için- lir. İmamlık ve müezzinlik görevine vakfiyesi de günümüze kadar gel-
den merdivenle giriliyordu. Altın- getirilenler ile bunların dışında Mi- miştir. Mimar Sinan Vakfiyesi ve
daki bodrumu ile kareye yakın bir mar Sinan vakfından aldıkları üc- vakıfları ile ilgili ilk ve detaylı araş-
planda olan mektebin üzerinin ah- retle cüzhanlık, aşırhanlık, en’am ve tırmaları yapan İ.H. Konyalı, Mimar
şap bir çatı ile örtülü olduğu kabul ihlas-hanlık görevlerine tayin edi- Koca Sinan adlı eserinde onun iki
edilebilir36. Vakıflar Genel Müdür- len şahısların tayinleri ile ilgili bir vakfiyesinden söz ederek, 971/1563
lüğü Merkez Arşivi’nde kayıtlı “133 kısım özet kayıtların Vakıflar Genel tarihli vakfiyeyi Mimar Sinan’a mal
nolu ve 20.İstanbul Esası” adlı def- Müdürlüğü Arşivi’ndeki Küçük Ev- etme yanlışlığını yapmıştır. Oysa ki
terde, mektepte görev yapanlardan kaf Kadı adlı ve 9 nolu siyâkat defte- bu vakfiye, Süleymaniye bina emîni
yalnızca altı muallimin adları ile ta- rinin 150/56. sayfasında bulunduğu Sinan Bey’e aittir. İbrahim Ateş,
yin tarihleri hakkında bilgi sahi- da bildirilir. Mescid’de görevli son Mimar Sinan Vakfı adlı çalışması ile
bi olmak mümkündür. Bu belgeler- imamın da, vakfiyesinde şart edil- bu iki vakfiye üzerinde yaptığı kar-
de, Mimar Sinan Mektebi’nde öğre- diği üzere mektepte hocalık da ya- şılaştırmalarla 971 tarihli vakfiyenin
tim hizmeti ile görevlendirilen mu- pan Hâfız Ömer Efendi; son müez- Mimar Sinan’a ait olmadığını gös-
allimlerden ilk olarak tayin tarihi zinin ise Ahmet Efendi olduğu yine termiştir. Sinan’a ait, asıl vakfiye ol-
verilmeyen Osman oğlu Süleyman Konyalı’dan öğrenilir39. duğu kesin olan ve ne zaman ka-
Halîfe’nin, onun ölümüyle Hacı Ali Mescidin yanında bulunan çeş- leme alındığı bilinmeyen elimizde-
oğlu Hâfız İbrâhim Halîfe (17 Ocak me de geçirdiği onarımlar sayesinde ki sûret, Sinan’a yakın bir dostlu-

36
Konyalı, a.g.e., s.99.

37
İbrahim Ateş, a.g.e., s.52-53.

38
a.e., s.101.

39
Konyalı, a.g.e., s.99.

40
Evliya Çelebi, Seyahatname, I, s.366-367; Evliya Çelebi Seyahatnamesi (haz. O.Şaik Gökyay), C.I, s.154.

41
R.Ekrem Koçu, “Abdülkadir Çelebi (Şuurizade)”, İstanbul Ansiklopedisi, I, s.117-118. Bu kayıtlar karşısında akla acaba bu kişi daha önce yaşamış olan Atik
Sinan’ın mescidi (Kumrulu) yakınına mı gömülmüştü diye de bir soru gelebilir.
28 MAKALE

ğu olduğu bilinen Manavgatlı Ru- lirler için, çeşitli mülkler bırakmış- nin ruhuna bağışlayacak ve bunlar
meli kazaskeri İvaz Efendi tarafın- tır. İçinde sundurma, köşk, havuz- için de günde 3 akçe alacak, 2 ak-
dan tasdik edilmiştir42. Bu vakfiyeye lar ve akarsuyun olduğu, mescide çesi müezzinlik için 1 akçesi de cüz
göre Sinan, Yenibahçe’de bir mes- bitişik bir bostanı, mescid ve çevre okuma karşılığı olacaktır. Müezzin
cid, yakınında bir mekteb ve çeş- mahallelerde çok sayıda ev, dükkân aynı zamanda mektebin kalfalığı-
me, Süleymaniye’deki evinin ya- ve 300.000 gümüş akçeyi vakfede- nı yapacak ve her gün dilediği yer-
nında bir mekteb, Eyüp (haslar) ka- rek; geliri ile “kıyamete kadar” ya- de bir cüz okuyarak vakıf sahibi-
zasına bağlı Soğanlı köyüne, Vize şatılmasını ve kendisinden son- nin ruhuna hediye edecektir. Bu-
Urgaz köyüne ve Kayseri’ye bağ- ra başmimar olacakların evkafına nun için de 4 akçe verilecektir. Mü-
lı Ağırnas köyüne birer çeşme yap- nezaret etmesini de şart koşmuş- ezzinin bir başka görevi de mesci-
tırmıştır. Bâli Paşa’nın eşi Hümâ tur. Sinan’ın bütün bu vakıflarının din kayyımı olmasıdır. Yani mesci-
Hatun’un yaptırdığı caminin çeş- idaresi için kendi seçimiyle toru- di açıp kapayacak, çırağları yakacak,
mesine su yolu vakfedip, bugün nu Derviş Çelebi’yi mütevelli olarak gerekirse süpürecektir. Bununla bir-
medfun olduğu Süleymaniye’deki görevlendirdiği vakfiyesinde, şahit- likte müezzin mektepte ferrâşlık da
kabir yerini hazırlatmıştır. Ayrı- lik eden kırk bir kişiden on tanesi yapacaktır. Bunlar için de kendisine
ca yolların kaldırımlanması, hayatta mimardır. Konyalı bu mimarlardan ayrıca 1 akçe verilecektir. Bunlar-
olan eşi ve evlatları ile Kayseri’den Mehmet Subaşı adı ile kaydedilen dan başka vakıf mesciddeki iki çırağ
getirterek müslüman ettiği karde- kişinin, Sultanahmet Camii’ni inşa için senede dördü bir akçelik cin-
şinin torunları ile yine müslüman eden mimar Mehmed Ağa (Sedef- sinden 80 akçalık yağ mumu ve her
olup sekban olan diğer kardeşinin kar) olduğunu kaydeder44. sene Berat gecesinde yakılmak üze-
çocuklarına para ayırmıştır43. Sinan, Vakfiyede yer alan şartlara göre; re 100’er akçalık iki bal mumu tayin
bunlardan başka ölen yakınları- Süleymaniye’deki evinden başka etmiştir. Mescid ve mektebin hasır
nın ruhlarına Kur’ân-ı Kerim okun- bütün akarları kiraya verilerek, vak- ihtiyacı için de yılda 160 akçe ayrıl-
ması ve Muharrem’in onuncu günü fedilen paranın onda biri işletile- mış idi. Vakıf mektep öğrencilerinin
Süleymaniye’deki evinde yemek cektir. Elde edilen gelirler de vak- yetimleri için de günde 1’er akçe
hazırlanıp fakir fukaraya dağıtılma- fiyede bahsi geçen harcamalar için tahsis etmiş ve her sene ramazan
sı, yemekten sonra hatim duası ya- kullanılacaktır. Mütevelliye günde sonunda, bu çocukların giydirilme-
parak ruhuna bağışlayacak üç kişi 10, tahsildara 3, katibe 4 akçe tahsil lerini şart etmiştir. Ayrıca mekte-
ile o duada bulunan fakirlere dağı- edilmiştir. Ayrıca vakfiyesinin vazi- be yakıt gideri olarak 150 akçe odun
tılmak üzere ayrıca para vakfetmiş- fe kısmında mescidde imam olacak parası tahsis edilmiştir. Bütün bun-
tir. Sinan “Şehnâmeci Evi” adıyla şahsa, günde beş vakit camide bu- ların yanında mescidin bulunduğu
şöhret bulmuş evini de vakfiyesinde lunup mihraba geçmesi için günde Mimar Sinan Mahallesi’nin zaman
belirttiği üzere kardeşinin torunları- 3 akçe ve her gün bir Yâsîn okuyup zaman meydana gelebilecek ihti-
na bırakmıştır. sevabını vakıf sahibinin ruhuna ba- yaçlarının giderilmesi için, günlük
Mimar Sinan kendi imkanları ile ğışlaması için de 1 akçe verilmesini 1 akçe ayrılmasına dair çeşitli hü-
inşasını gerçekleştirdiği bu entere- şart koşmuştur. İmam aynı zaman- kümler bulunmaktadır.
san planlı ve minareli mescidinin da mektebin muallimliğini de ya- Sinan, vakfiyesinde, mescidin-
evkafına, yani kısaca caminin ihti- pacaktır. Müezzin ise her yatsı na- de ihtiyaç duyanların okuması için
yaçlarını, bakımını, görevlilere ve- mazından sonra Tebâreke sûresini Hülviyyat adlı bir fıkıh kitabı vak-
rilecek ödenekleri sağlayacak ge- okuyarak sevabını vakıf sahibi- fettiğini de bildirmektedir. Ancak

42
İ.H. Konyalı, Mimar Koca Sinan, s.51; S. Eyice, “İstanbul’un XVI. Yüzyılda Yapılmış az Tanınan bir Eski Eseri: İvaz Efendi Camii, Mimarisi ve Çinileri”, Prof.
Dr. Şerare Yetkin Anısına Çini Yazıları, s.84.

43
Bu husus şu bakımdan dikkat çekicidir ki, Sinan, yaşamı boyunca Anadolu’da Ürgüp ve Keçibürüngüz’de yaşayan akrabalarını her zaman koruyup gözetmiş-
tir. Kıbrıs’ın fethi üzerine Orta Anadolu’dan bir miktar hıristiyan asıllı halkın gönderilmesi kararlaştırıldığında, Sinan’ın kendi soyundan olan bazı yakınlarının
bu kararnameden muaf tutulması için padişaha müracaatta bulunduğunu belirten bir belge de bilinmektedir. Buna mukabil vakfiyeden, ailenin sonradan müs-
lüman olduğu anlaşılmaktadır. Sinan’ın dilekçesine karşılık Sultan II.Selim’in Akdağ kadısına gönderdiği hüküm için: bkz. A. Refik, 1977, Türk Mimarları (haz.
Zeki Sönmez), İstanbul, s.116; A.Kuran, Mimar Sinan, s.16.

44
Konyalı, a.g.e., s.66. Henüz Mehmed Subaşı adlı kişinin Sedefkar Mehmed Ağa olduğunu teyit edecek kesin bir bilgiye sahip değiliz. Ancak mevcut bazı
bilgileri bir araya getirdiğimiz zaman birbirleriyle örtüştükleri görülmektedir. 16 Safer 992 tarihli bir hükümden, Sinan’ın 1584’te hacca gittiğinde yerine Meh-
med Subaşı’nın vekalet ettiğini biliyoruz (bkz. Refik, a.g.e., s.133). Mehmed Ağa’nın hayatının kaleme alındığı Risâle-i Mimariyye adlı eserde, Sultanahmet
Camii’nin mimarı Mehmed Ağa’nın, büyük ustanın öğrencisi olduğu anlatılır. Sinan’ın hacca giderken makamını emanet edecek kadar güvenini kazanan bu mi-
marı vakfiyesinde şahit olarak kaydetmesi, Mehmed Ağa ile öğrenci-usta veya meslektaş olmadan başka, yakın bir dostluğunun olabileceğini de akla geti-
rir. 10 Safer 994 (31 Ocak 1586) tarihli bir başka hükümde, inşaat halindeki Manisa Murâdiye Camii’nin aniden ölen mimarı Mahmud Ağa’nın yerine, inşaa-
tı tamamlamak üzere Sinan’ın talimatıyla Mehmed adlı bir mimarın görevlendirildiği kayıtlıdır (Refik, a.g.e, s.135; Feridun Emecen, 1989, XVI. Asırda Mani-
sa Kazası, Ankara, s.103). Bu mimarın da, Sinan’ın hac yolculuğu öncesinde ocağı emanet ettiği kişi, daha sonra 1606’da Mimarbaşı olan Sedefkâr Mehmed
Ağa’nın olması, aksi ispat edilinceye kadar kuvvetle muhtemel görülmektedir (Selçuk Mülayim, 2010, Sinan bin Abdülmennan, İstanbul, s.104).
MAKALE 29

yalnız mescidde okunmasını da şart alınmıştır46. mal olarak aynı üstadın yapısı ola-
koşmuştur. Mimar Sinan’ın kendi adına bilir. Çünkü mektebin beraberin-
Sinan’ın aslının her ne kadar hı- vakfetmiş olduğu mescidin çevre- de olan türbesi de aynı üstâdın bir
ristiyan olduğu biliniyorsa da, vakıf sinde aynı büyük mimarın eserle- eseri olarak bilinmektedir47. Gü-
şartlarından müslümanlığı ne kadar rinden oluşan bir site meydana ge- neydoğusunda bulunan, 1918
benimsemiş olduğu açık olarak an- tirilmiş olması da ayrıca dikkati çe- Yangını’ndan sonra kullanılamaz
laşılmaktadır. Hatta kendisini der- ker. Gerçekten bu mescidin he- hale gelip ortadan kaybolan ve gü-
vişhane bir şekilde kaydetmesi, bir men yakınında, ele geçen belge- nümüze kadar gelebilen basit bir
tarikat mensubu olduğunu da dü- ler sayesinde kesin olarak Mimar krokisinden anlaşıldığına göre de-
şündürür. Sinan’ın eseri olduğu açık şekilde ğişik bir biçimde bir bacayı andı-
İbrahim Ateş, vakıf sahibi ortaya çıkmış olan ve Bâli Paşa’nın ran bir minaresinin olduğu öğre-
Sinan’ın ölümünden sonra iki yüz eşi Hümâ Hatun’un 1563 veya he- nilen Kaptanpaşa (ö.1554) Mescidi
yıl gibi uzun bir süre vakfa mü- men öncesi ya da sonrasında yap- de, yine Sinan’ın eserlerinden biri-
tevelli olan kişilere dair bir kay- tırmış olduğu cami vardır. Ayrıca dir. Böylece Mimar Sinan’ın evinin
da rastlanmadığını söyler ise de, burada, belki de yine Sinan’ın elin- de bulunduğu bu bölgede, Sinan’ın
Ahmet Refik, kaynak bildirmeden den çıkan bu karı kocanın türbe- adını taşıyan mescidi de onun bir
1675’te Mimar Sinan Vakfı’nın na- leri de vardı ise de, günümüze ka- takım eserleriyle adeta çerçevelen-
zırının o zamanlar başmimar olan dar gelmemişlerdir. Daha aşağıda miş bulunmaktadır.
Ahmed Ağa, mütevellilerinin de ise Kanûnî Sultan Süleyman dö- Sinan’ın kendi eseri olan mesci-
onun soyundan gelen Abdülbaki neminin vezirlerinden 1544 tari- dinin günümüze orijinal haliyle ge-
ile Mehmed Ağa45 olduklarını ya- hinde ölen Hüsrev Paşa’nın sanat lememesi de ayrıca hüzün vericidir.
zar. Ancak Ateş, son mütevellile- bakımından oldukça iddialı tür- Bir zümre tarafından bu mescidin
rin isimleri ile tayin tarihlerini bil- besi bulunmaktadır. Yangınlar- ihya edilmesine şiddetle karşı çıkıl-
dirmiştir. Belgeleri ile bildirilen Mi- dan çok zarar görmüş olmakla bir- masına ve sadece minarenin muha-
mar Sinan Vakfı’nın son mütevel- likte, bu türbe dış mimarisinin iti- faza edilerek mescidin bütün kalın-
lisi Tevfik Bey’in 1933 tarihindeki nalı ve gösterişli yapısına hâlâ sa- tılarının silinip ortadan kaldırılma-
ölümüyle, vakıfnamede şart koşul- hip bulunmaktadır. Ayrıca Hüs- sına ısrar edilmişse de, bu aksi gö-
duğu gibi mütevellilik görevini de- rev Paşa Türbesi’nin aynı vezir ta- rüş başarılı olamamıştır. Çağa dam-
vam ettirecek kimsenin olmama- rafından çevresine veya yakını- gasını vurmuş bir mimarın devasa
sı neticesinde, 10 yıldan fazla bir na inşa edilmiş bir çarşı ile birlik- eserlerinin yanındaki bu mütevazı
süre sahipsiz kalmıştır. Bu neticede te olduğu da kaynaklardan öğre- hayratı ne yazık ki geç fark edilmiş
Vakıflar Kanunu’nun 39. madde- nilmektedir; ancak bugün Hüsrev ve Mimar Sinan hatırasını yaşatacak
si gereğince de Mimar Sinan Vakfı, Paşa Çarşısı’ndan hiçbir iz kalma- mescid, yeniden ayağa kaldırılarak
1943 yılında mülhak vakıf olmak- mıştır. Mescidin yakınında Şah-ı ibadete açılmıştır48.
tan çıkıp mazbut vakıflar arasına Huban Kadın Mektebi de bir ihti-

45
A. Refik, a.g.e., s.58.

46
İbrahim Ateş, a.g.e., s.54, 59.

47
Z. Sönmez, a.g.e., s.72; Aziz Doğanay, 2009, Osmanlı Tezyinatı Klasik Devir İstanbul Hanedan Türbeleri 1522-1604, İstanbul, s.347-353.

48
Bu yazımızı hazırladığımız sırada Vakıflar Müdürlüğü’nün yeni bir girişimde bulunacağı haberi alınmıştır. 1976 yılı restorasyonunda yalnız mescidin ihyasına
gidilmişken, bu yeni restorasyon çalışmasına mektebin ne dereceye kadar dahil edileceği ve projenin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bilinmez.
30 MAKALE

TARİHİ AYDOS KALESİ


Yapı Taşları, Harç ve Sıvalarının
Petrografisi ve Kaynak Alanları
Aydos antik kenti ve kalesi, stratejik konumu nedeniyle
Ortaçağ’da ve sonrasında uzun süre merkez olma
niteliğini korumuştur.
MAKALE 31

PETROGRAPHY OF CONSTRUCTION AND CEMENT MATERIALS FROM


HISTORICAL AYDOS FORTRESS AND THEIR SOURCE REGIONS
ABSTRACT
The historical Aydos fortress is situated on the Anatolian part and to the north of the highest point of
Istanbul city. Being a strategic observation point on the main road from Istanbul to Anatolia, its construc-
tion dates back to Byzantine period. Later during Ottoman time the Aydos fortress undergone many
times to restoration.
Nearly unique building material from nearby Paleozoic rock units was used. This is obviously Lower
Paleozoic quartz arenitic (sandstone) rock type from Aydos formation. This very resistant rock was
worked as block which in tern was attached by carbonate plaster during the construction of the fortress.

FOTOĞRAF: FATİH KOCAIŞIK


Petrographical investigation under the microscope clearly shows quartz arenite rock texture with almost
rounded quartz grains and fine micaceous matrix. Different rock particles were attached with carbonate
cement.
Finally we were able to show once more that main building materials for the ancient constructions
were assemblages from nearby natural sources.
32 MAKALE

SİNAN ÖNGEN Kalenin duvarlarının özgün nı istifi içerisinde yer alan ve Ay-
NAMIK AYSAL alt kısımlarındaki tuğla işçiliğin- dos Formasyonu olarak isimlendi-
MUSTAFA BAYKIR den, geç Bizans yapısı olduğu an- rilen (Önalan, 1982) kuvars arenit
M. OKAY ŞAHİN laşılmaktadır. Kalenin daha son- türü kumtaşlarının kullanıldığı gö-
raki Osmanlı döneminde de iki rülmüştür. Harç ve sıvalarda kul-
Giriş kez onarımdan geçtiği bilinmek- lanılan agregaların ise yine bölge-
İstanbul Anadolu yakasında Sul- tedir. Görüldüğü üzere, en geniş deki dere yataklarından elde edi-
tanbeyli ilçesi sınırları içerisinde, yeri 50m, uzunluğu ise 120m ka- len kırıntılı malzeme olduğu; ku-
İstanbul’un en yüksek tepesi Ay- dardır. Kalede yapılan yüzey araş- varsit, kuvars arenit, çört ve kireç-
dos Dağı’nda (537m) günümüzde tırması ve müze kazısının bulun- taşı gibi bölgede yayılım sunan di-
tarihi bir kale kalıntısı yer almak- tuları incelendiğinde, Geç Bizans ğer formasyonlara ait parçaları ve
tadır; bu konumdaki Aydos kenti Dönemi’nden daha öncesine da- tuğla kırıklarını da içerdiği mikros-
ve kalesi, antik çağda ve sonrasın- yanan bir buluntu ya da izlere rast- kop incelemelerinde gözlenmiş-
da kavimler yolu üzerinde önem- lanmamıştır. Kalenin en erken dö- tir. Kalede bulunan iki adet sarnıç-
li bir ara istasyon durumunday- nemi olan Geç Bizans Dönemi’nde tan küçük olanın tabanında bulu-
dı. Stratejik konumu nedeniyle, kullanılan tuğlalarda atölye işare- nan bolca kırmızı çamurdan, bu-
Ortaçağ’da ve sonrasında uzun bir ti ya da bir tılsım olarak “Theologos nun malzeme çökertme havuzu
süre merkez olma niteliğini koru- …” ile başlayan bir cümlecik görü- olarak kullanıldığı; dolayısıyla kale
yan antik şehir, Asya-Anadolu ta- lür. Modern Yunanca’da ilahiyat- duvarlarının altında kullanılan tuğ-
rafıyla, İstanbul-Avrupa arasında- çı olarak kullanılan kelime, döne- laların burada imal edilmiş olabile-
ki ana ulaşım yolunun geçtiği, as- minde Tanrı sözü ya da kutsal emir ceği düşünülmektedir. Ayrıca kale
keri ve sivil ulaşım yolu açısından anlamında olmalıdır (A. Çakmak, içinde herhangi bir yerleşim düze-
da önemli bir noktaydı (http://wi- kişisel görüşme) ni saptanamadığından, kalenin bir
kimapia.org/16680600/tr/Aydos- Kale duvarlarında ağırlıklı ola- ön karakol işlevi olduğu da düşü-
Kalesi). rak İstanbul Paleozoyik zama- nülmektedir.

Şekil 1. İnceleme alanının yer bulduru haritası (haritalar, http://sehirrehberi.ibb.gov.tr/map.aspx adresinden alınmıştır)

Prof.Dr. SİNAN ÖNGEN, İ.Ü. Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü


Yrd.Doç. Dr. NAMIK AYSAL, İ.Ü. Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü
Jeo.Müh. MUSTAFA BAYKIR, İBB, KUDEB Rest. ve Kons. Lab.; e-posta: mustafa.baykir@ibb.gov.tr
Jeo.Müh. M. OKAY ŞAHİN, İBB, KUDEB Rest. ve Kons. Lab.; e-posta: okaysahin84@gmail.com
MAKALE 33

İnceleme Alanının Jeolojisi

Kurtköy Formasyonu (Ok)


Stratigrafik olarak İstanbul Paleo-
zoyik istifinin tabanında yer alan bi-
rimdir. Haas (1968) tarafından Kurt-
köy Tabakaları, Kaya (1978) tarafın-
dan Kurtköy Arkoz Birimi olarak ta-
nımlanan bu birim, ilk kez Öna-
lan (1982) tarafından “Kurtköy For-
masyonu” olarak adlandırılmıştır.
Birim genel olarak mor renkli çakıl
taşı, kumtaşı ve çamur taşlarının ar-
dalanmasından oluşur. Formasyona
ilişkin değişik kayaç fasiyesleri deği-
şik bölgelerde ve stratigrafik yönden
değişik düzeylerde ortaya çıkmakta-
dır. Formasyon egemen olarak mor
renkli, kaotik düzenli iç yapılı, taba-
kalanması belirsiz, tabaka kalınlıkla-
rı 15-20m’yi bulabilen çakıl taşların-
dan oluşmuştur. Formasyon önceki Şekil 2. Aydos Formasyonu kuvars arenitlerinin genel görünümü (senklinal şeklinde kıvrımlı tabakalar)
araştırmalara göre (Baykal ve Kaya,
1963; Haas, 1968; Kaya, 1978), Pa- metamorfik kuvars taneleri ile %1 rıntıları ile mikalar en fazla görülen
leozoyik zamanı Orta Ordovisiyen civarında beyaz mika saptanmış- diğer minerallerdir. Ayrıca yer yer
döneminden daha yaşlı olarak kabul tır. Bu taneler arasında ender ola- de demirli kumtaşları bulunmuştur
edilmiştir. rak demiroksitle boyanmış ve bo- (Önalan, 1982).
Petrografik gözlemde bol ku- zuşmuş feldspat tanelerine de rast-
vars ve daha az oranda metamorfik lanır. Kuvars taneleri arasında ba- Aydınlı Üyesi (Osga)
(kuvars, şist, killi kuvarslı şist), vol- zen basınç erimesi görülen ve de- Sarımsı beyaz, bej renkli, silis çi-
kanik (spilit ve andezit türü) kayaç miroksitli kısımlar da bulunmakta- mentolu ve sıkı tutturulmuş su-
parçaları ile bazı çamur taşı parça- dır. Yer yer derecelenme de göste- barkoz ve feldspatlı litik arenitler-
ları bulunmuştur. Çakıllar 0,5–5cm. ren kuvars arenitler çoğunlukla iyi den egemen kayaç türleridir. Bazı
arası çapta, bazen küt köşeli ço- boylanmışlardır. kesimlerde çok az oranda rastla-
ğunda yuvarlaktır. Bunlar genellik- nan killi hamur, çoğunlukla mika
le ufak taneli ara madde, yer yer de Gözdağ Formasyonu (Osg) görünüşlü malzemeye dönüşmüş-
çakıl taneleri ile bağlanmıştır. Ge- Aydos Formasyonu üzerine uyum- tür. Tane boyu, ince-iri kum boyu
nelde konglomera görünüşlü birim lu ve tedrici geçişle gelir. Alt kesim- arasında değişmektedir. Birimin
içerisinde kumtaşı bantları ve çakıl- de ince ve dalgalı paralel ince kat- %75’ten fazlasını oluşturan plüto-
lı kumtaşları da mevcuttur (Öna- manlı ve yeşilimsi koyu gri şeyl se- nik kökenli kuvars taneleri çoğun-
lan, 1982). viyelerinden oluşmaktadır (Öna- lukla küt köşeli, orta–iyi boylanmış-
lan, 1982). Gözdağ Formasyonu ge- tır. Yaklaşık %1 opak mineral ile
Aydos Formasyonu (Oa) nellikle boz-yeşilimsi kahve renk- ortalama %10 kaolinleşmiş feld-
Aydos Formasyonu, Kurtköy For- li, bazı kesimlerde iyi çimentolan- spat taneleri de kayaçta yer alır. Yer
masyonu üzerinde uyumlu olarak mış, oldukça sert; bazı kesimler- yer kuvars arenit olgunluğuna ula-
yer almaktadır. Bu birim önceki ça- de ise daha gevşek tutturulmuş ka- şan birim, bazen de tipik subarkoz
lışmalarda Önalan (1982) tarafın- yaçlardan oluşur. Bol kuvars kırın- özelliği göstermektedir (Önalan,
dan “Aydos Formasyonu” olarak tılı şeyl, feldspatlı vake, demirli are- 1982). Bu birim, Önalan (1982) ta-
adlandırılmıştır. Yüzeyde pembem- nit, oolitik şamosit, kireçli vake taş- rafından “Aydınlı üyesi” olarak ad-
si boz renkli, iyi çimentolanmış, yer ları gibi yer yer değişik bileşimler- landırılmıştır.
yer 1-2cm. kalınlığında silttaşı ve den oluşmuştur. Genel olarak kir-
şeyl ara seviyeli kuvars arenitlerden li, iyi boylanmamış, zayıf olgun ka- Belgrad Formasyonu (Tmb)
oluşmaktadır. Bu kuvars arenit- yaçlardır. İçinde bulunan kırıntıla- İstanbul Paleozoyik istifi üzerin-
ler içinde %95’ten fazla ince kaba rın %60-70’ini oluşturan kuvarsla- de uyumsuz olarak yer alır. Genel-
kum boyunda plütonik kökenli ku- rın çoğunluğu plütonik kökenli ku- likle zayıf tutturulmuş çakıl taşı ve
vars taneleri bulunur. Ayrıca örnek- varslardır. Seyrek ve düzensiz da- kumtaşlarından oluşur. Neojen yaş-
lerde seyrek, yeniden kristallenmiş ğılmış bazı metamorfik kuvars kı- lı kırıntılı çökeller, tipik özellikleri ile
34 MAKALE

“Belgrad Formasyonu” olarak ad- ve çakıllar ile tabanda yer yer çapraz Alüvyon (Qal)
landırılmıştır (Baykal ve Kaya, 1966). tabakalı kumtaşlarından oluşur. Bi- Güncel dere yatakları boyunca izle-
İnce bir örtü şeklinde Paleozoyik bi- rim içerisinde yer yer 20cm’ye kadar nen kırıntılı ve kaba kırıntılı malze-
rimleri üzerinde uyumsuz (diskor- değişen boyutlarda çeşitli kayaç blok melerden oluşmuştur. Ağırlıklı ola-
dan) olarak yer alır. En fazla kalınlığı ve çakılları da bulunmaktadır (Gö- rak blok, çakıl, kum ve silt boyutun-
20m kadardır. Kil, ara seviyeli kum zübol ve Aysal, 2008). da malzeme beraberliği gözlenir.

Kale Duvarlarında Kullanılan Kayaçların Petrografisi

Aydos Kalesi’nin duvarların-


da yapıtaşı olarak kullanılan
malzeme, çoğunlukla yukarı-
da Aydos Formasyonu olarak
belirtilen kuvars arenitlerden
kaynaklıdır (Şekil 2 ve 4). Ya-
pılan petrografik analizler-
de, kayacın genellikle silis çi-
mentolu, yer yer killi serizitik
ve klorit çimento ile tutturul-
muş kuvars, kuvarsit ve plü-
tonik – metamorfik kaynak
alanlardan taşınan parçalar
ile silisli çört parçaları içer-
diği gözlenmiştir. Öncelikle
kuvars taneleri orta-iyi dere-
cede yuvarlak biçimlidir. En-
Şekil 3.
der olarak killeşmiş feldspat
İncele-
tanelerine de rastlanmış-
me alanı-
tır. Kuvars taneleri genellik-
nın jeolo-
le dalgalı sönme de gösterir
ji harita-
(metamorfik kaynak kayaç-
sı (MTA,
ları). Dalgalı sönme gösteren 2005’ten
kuvarsların yanı sıra, yaklaşık alınmıştır)
aynı boyda çört taneleri de
dikkati çeker (Şekil 5 A, B ve
C). Harç ve sıva örneklerinde
çok farklı malzeme parçala-
rının kullanıldığı gözlemlen-
mektedir. Köşeli kuvars, ku-
varsit, kireçtaşı ve tuğla par-
çaları; ise bağlantı materya-
li olarak hidrolik kireç kulla-
nılmıştır. Ender olarak ikincil
jips oluşumları izlenmektedir
(Şekil 5 D, E, F).

Kızdırma Kaybı, Asitle Muamele ve Elek Analizleri

Aydos Kalesi yapıtaşı, sıva ve harç oranı ve bu agregaların boyut dağı- dan, geriye kalan malzemenin tü-
örneklerinin 105±5oC, 550±5oC ve lımları Tablo 1’de verilmiştir. münün asite dayanıklı silisli malze-
1050± 5oC’de yapılan kalsinasyon Aydos Formasyonu’ndan elde me olduğu anlaşılmaktadır. Harç ve
(kızdırma kaybı) analiz sonuçla- edilen asitte kayıp değerleri ince- sıva örneklerin de kullanılan kar-
rı ile, asitle muamele sonucunda re- lendiğinde, kuvars arenitlerde asit bonatlı çimento miktarına göre
aksiyona girmeyerek parçalanma- kaybı %0,91 gibi, CaCO3 içeriği de CaCO3 içeriği %11,14 – 48,48 ara-
dan kalmış olan silikatlı agregaların %0,66 olarak bulunmuştur. Bun- sında değiştiği anlaşılmaktadır.
MAKALE 35

Tablo 1. Kızdırma kaybı, asitte kayıp ve elek analizi sonuçları

Örnek Kızdırma Kaybı (%) Asitte (%) Elekte Kalan (%)


No
Nem 550 oC CaCO3 Kayıp Kalan 5000 2500 1000 500 μ 250 μ 125 μ 63 μ <63 μ
μ μ μ

1 1,41 1,62 23,84 12,35 87,65 0 2,88 1,73 11,13 34,74 19,96 14,01 15,55

2 0,08 0,44 0,66 0,91 99,09 -

3 0,99 1,92 31,94 31,97 68,03 4,3 5,07 3,75 21,57 31,9 13,8 10,1 9,51

4 0,73 1,91 27,14 23,68 76,32 3,62 2,02 4,08 19,64 35,3 18,29 10,85 6,2

5 3,02 2,06 26,52 23,22 76,78 20,02 8,73 3,28 17,95 24,12 11,1 7,09 7,72

6 1,8 2,05 25,13 24,94 75,06 0,95 7,04 5,54 22,78 31,16 14,35 8,11 10,08

7 4,77 3,47 15,43 2,07 97,93 5 9,23 8,58 11,36 20,77 19,88 18,48 6,7

8 6,11 5,41 47,89 42,49 57,51 24,79 8,19 3,85 10,43 15,13 15,27 11,06 11,27

9 5 4,38 48,48 46,9 53,1 4,89 6,35 9,01 15,99 19,55 18,78 12,5 12,92

10 15,14 1,97 11,14 0,26 99,74 0 0 0 0,49 27,66 21,75 20,44 29,66

11 4,02 2,78 22,31 16,87 83,13 25,01 3,01 2,25 13,32 23,98 13,68 9,18 9,58

12 5,4 4,8 38,7 44,02 55,98 17,92 9,5 8,49 16,6 16,14 12,59 8,96 9,81

13 5,46 4,13 30,42 33,46 66,54 10,37 3 2,66 17,15 29,46 15,02 8,72 13,61

14 5,33 3,08 26,32 28,42 71,58 0,87 5,56 3,09 17,92 31,46 17,33 10,56 13,23

15 2,97 2,82 19,9 19,39 80,61 6,9 5,75 3,01 15,17 29,41 16,76 10,48 12,52

16 1,91 2,18 13,65 18,19 81,81 1,68 4,59 2,53 23,96 32,8 14,13 10,29 10,01

17 5,49 5,67 38,48 37,06 62,94 2,63 7,21 9,16 18,01 22,27 17,63 11,86 11,23

18 46,15 53,85 46,15 46,15 53,85 5,86 8,95 5,86 13,93 16,19 17,45 15,12 16,64

19 6,65 2,47 33,48 40,72 59,28 0 2,25 5,15 20,13 34,7 17,15 12,88 7,73

20 1,58 1,91 15,85 16,38 83,62 1,76 1,81 1,9 19,93 33,03 16,54 11,3 13,74

21 2,31 2,18 18,07 19,92 80,08 1,76 1,81 1,9 19,93 33,03 16,54 11,3 13,74

22 7,88 3,85 31,93 42,56 57,44 2,34 4,91 3,74 21,4 30,7 15,96 9,77 11,17

23 13,33 9,04 33,83 46,17 53,83 1,62 1,14 3,98 16,65 32,17 18,2 12,19 14,05

Sonuçlar

Aydos Kalesi yapısında kullanılan ka-


yaçların Aydos Formasyonu’na ait ku-
varsarenit oldukları kesin bir şekilde
ortaya konmuştur. Antik çağda, ola-
ğan şekilde yapı malzemelerinin ye-
rel kaynaklardan faydalanılarak kulla-
nıldığı bilinmektedir. Dolayısıyla kul-
lanılan kale taşı bloklarının Aydos
Formasyonu’na ait kaya birimlerinden,
harç ve sıva örneklerinin de yakın çev-
redeki Paleozoyik zamana ait kayaç
türlerinden toplandığı; sıva harçlarının
içerisinde katkı malzemesi olarak kul-
lanılan tuğlanın da kale içindeki sarnıç-
larda hazırlandığı belirlenmiştir. Şekil 4. Aydos Kalesi duvarlarında kullanılan işlenmiş kuvarsarenit blokları
36 MAKALE

Şekil 5. A) Aydos
Kalesi duvarların-
da kullanılan kuvarsit-
ler. Kahverenkli çörtler
arasında köşeli kuvars
taneleri (Tek nikol)

B) Dalgalı sönmeli ku-


varslar arasında ince
taneli çörtler (Çift nikol)

C) Kuvars ve çört tane


sınırlarında kloritik-
serizitik çimento

D) Harç ve sıva
olarak malzeme: kar-
bonatlı matriks içeri-
sinde kuvars kırıntıları
(Çift nikol)

E) Karbonatlı harç içe-


risinde kuvarsit çakılla-
rı (Çift nikol)

F) Harç içerisinde kul-


lanılan tuğla kırıkları
ve kalsit (hidrolik kireç;
Tek nikol)

REFERANSLAR
1- Baykal, A.F., Kaya, O., 1963, “İstanbul bölgesinde bulunan Karbonifer’in genel stratigrafisi”, M.T.A. Dergisi, 61, Ankara.

2- Baykal, A.F., Kaya, O., 1966, “İstanbul Boğazı kuzey kesiminin jeolojisi”, T.J.K. Bülteni, 44, s.31-43.

3- Gözübol, A.M., Aysal, N., 2008, “Cebeciköy kireçtaşı ocaklarında litolojik ve yapısal kökenli işletme sınırları”, İstanbul
Yerbilimleri Dergisi, C.21, S.1, s.25-35.

4- Haas, W., 1968, “Das Alt-Palaozoikum von Bithynien (Nordwest Turkei)”, N.Jb. Geol. Palaont., Abh.131.2, Stuttgart,
s.60-68.

5- Kaya, O., 1978, İstanbul Ordovisiyen ve Silüriyeni, H.Ü. Yerbilimleri Enstitüsü Yayını, C.4, S.1-2, Ankara.

6- Önalan, M., 1982, Pendik Bölgesi ile Adaların Jeolojisi ve Sedimenter Özellikleri, İstanbul Üniversitesi Yayınlanmamış Doçent-
lik tezi, İstanbul.
MAKALE 37

APPROACHES UPON MODERN STRUCTURING AND PROTECTION ISSUES IN


URBAN AND ARCHAEOLOGICAL SITES; MILAS SAMPLE
ABSTRACT
Urban conservation in Europe which is accelerated after the second World War, have started upon well-
qualified, monumental structures and environmental protection. Assets associated with cities to the
urban life have been provided historical continuity with preservation of the cultural assets above ground
and also archaeological remains underground in time. This movement in Turkey has not started simulta-
neously with Europe; therefore, rich historical character of almost every Anatolian city had been started
to be lost. In spite of that loss most of our cities have very rich physical and cultural layers. Recent
theoretical and practical studies help to protect these structures but they were not sufficient enough as
intended.
The article examines protection issues and interventions regarding archaeological layers; moreover,
consisted of cultural components for historical cities experiencing modern architectural structuring proc-
ess. An excavation area in an archaeological site of Milas is used as a case study on this article.

Kentsel ve Arkeolojik Sit Alanları İçinde Modern Yapılaşma


ve Koruma Sorunları Üzerine Yaklaşımlar;
MİLAS ÖRNEĞİ
MONA PAŞAPUR bir araya gelişleri farklılaşır. Ancak ettikleri değerlendirilebilir, uygu-
SEDA ŞAHİN “yerleşim sürekliliği” ve bunun so- lanması gereken stratejik önerile-
nucunda oluşan “fiziksel ve kültü- ri teorik ve pratik olarak ortaya ko-
Giriş rel katmanlaşma”, birçok Anadolu yulabilir.2
Modern mimari yapılaşma süreci, kentinin ortak özelliği olarak orta- Çok katmanlı kentlerde, bir yan-
dünya kentlerinin tümünün yaşa- ya çıkmaktadır; ki bu da onları “çok dan gelişim ve yaşam devam eder-
dığı ortak bir dönem olarak değer- katmanlı kent” olarak tanımlamayı ken, bir yandan da tarihsel katman-
lendirilebilir. Ancak tarihte derin bir mümkün kılar.1 laşmanın korunabilmesi oldukça
geçmişe sahip olan kentler için bu Geçmişten katmanlaşarak ge- karışık ve önemli bir konudur. Bu
durum biraz daha farklılaşmaktadır. len bir kültür sentezinin izleri, kentlerin korunabilmeleri için kul-
Anadolu, doğal ve konumsal ni- Türkiye’nin hemen her bölgesinde, lanılan mevcut araç ve yöntemler,
teliklerine bağlı olarak, çok eski dö- farklılaşan şekilleri fakat benzer içe- birçok durumda çok boyutlu sorun-
nemlerden itibaren sürekli yerleşi- rikleriyle karşımıza çıkar. Ülke ge- lar karşısında yetersiz kalmaktadır
me maruz kalmıştır. Bu tarihsel sü- nelinde neredeyse tüm kentlerimiz, ve zaman içinde içerdikleri katman-
reklilik içinde Anadolu toprakları, bu katmanların süzgecinden geçe- ların önemli bir kısmının yok olma-
farklı kültürel ve sosyal yapılara sa- rek, tarihi ve kültürel varlıkları ile sı ve çok katmanlı niteliklerinin yiti-
hip birçok uygarlığın gelişimi için bugünkü kentlerin kültürel bileşen- rilmesiyle sonuçlanmaktadır.3 Kent-
zemin oluşturmuştur. Anadolu’nun lerini oluşturmuşlardır. Bu kültürel ler için kültürel bileşenlerinin oluş-
farklı bölgelerinde, değişik uygar- bileşenler, sosyo-ekonomi, mimari, tuğu medeniyet katmanlarına, ko-
lıkların yansıması olarak gelişen ya- sanat, turizm, kültür gibi alt başlık- ruma ya da müdahale politikaları-
pılı çevrelerin nitelikleri, içerik- larla irdelenerek; bir kentin küresel- na ilişkin ülkemiz genelindeki ek-
leri, dönemleri ve bu dönemlerin leşme sürecinde yitirdikleri ve elde siklikler, ilgili kurum ve bireyler için

* Öğr.Gör.Dr. MONA PAŞAPUR (Y.Mimar, Şehir Plancı), Muğla Üniversitesi, e-posta: monamikla@mu.edu.tr
Mimar SEDA ŞAHİN, e-posta: sahin_seda@hotmail.com

1
Altınöz, A.G.B., “Çok Katmanlı Kentteki Tarihsel Katmanlaşmayı Çözümlemek: Kent Arkeolojisi”, http://www.metropolistanbul.com/public/temamakale.
aspx?tmid=&mid=13, (14.06.2010).

2
Paşapur, M., Etikan, S., Çıkın, T.A., Mayıs 2010, “Multidisipliner Ölçekte Markalaşma Stratejisi Geleceğe Uzanan Bir Marka Kültür Turizm Kenti Milas Örne-
ği”, (Disiplinlerarası Turizm Araştırmaları Sempozyumu’nda sözlü bildiri olarak sunulmuştur.).

3
Altınöz, a.g.m.
38 MAKALE

çözümsüz bir hal almaktadır. Taşınmaz kültür varlıkları, ait ol- Nitekim bizlere bu konuyu ir-
Bu problem karşısında bir bilim- dukları zaman diliminin ve toplumla- deleten ve ülkeler boyutunda ele
sel çalışma alanı olarak ortaya çıkan rın fiziki çevredeki birer yansımaları- alma çabasına iten, Milas ken-
ve gelişen “kent arkeolojisi” (urban dırlar. Tasarım boyutunda ise, bir uy- tinde bir öğrenci grubu ile yapı-
archaeology), çok katmanlı kentlerin garlığın ürünü, kendinden önceki- lan projelendirme çalışması olmuş-
geleceğini tasarlayabilmek için geç- lerin yeni bir yorumu ya da yeniden tur. Bilindiği üzere Milas kenti, Ege
mişlerini tam olarak anlamak ge- yapılanması olabilmektedir. Bu iti- Bölgesi’ndeki önemli Karia kentle-
rektiği görüşünden hareketle, geç- barla makalenin amacı, kültür varlık- rindendir. Karia’dan Cumhuriyet’e
mişten gelen verileri araştırarak, larının önemli bir bölümünü oluştu- uzanan çok katmanlı bir kentin bu
belgeleyerek ve değerlendirerek, ran kent, bu varlıkların kentsel alan- medeniyet katmanlarına ilişkin ko-
tarihsel sürekliliğin devamı olarak da korunmaları ve kullanımları ile il- ruma veya müdahale politikalarının
kentin geleceğinin şekillenmesine gili önerilerle planlama ve tasarım çözümsüzlüğü, diğerlerinden daha
katkıda bulunmaya çalışır.4 boyutu içindeki yerini tartışmaktır.5 farklı değildir.

Bütüncül Koruma Yaklaşımları ve Kentsel Arkeoloji

1950’lerde hızlanan kentsel geli- ması gerekli kültür varlıklarından gerekli düzey ve ayrıntıda ele alı-
şim ve yeniden yapılanma süreci- oluşan bu alanlar, sadece tek yapı- namamaktadır.10
nin sonucunda ortaya çıkan kent- lar olarak değil; bütünsel bir doku Günümüzde de korunması ge-
sel baskılar, kentlerdeki tarihsel oluşturarak korunduklarında bir rekli kentsel dokuların birçoğu, di-
dokuların tahribatına neden ol- anlam kazanmaktadırlar.7 Koru- ğer kültür katmanlarının üzerinde
maya başlar. Buna tepki olarak, manın anayasası olarak kabul gö- yer almaktadır. Bu açıdan, söz ko-
1960’lardan itibaren, koruma kav- ren 1964 Venedik Tüzüğü’nün 1. nusu kentler, kültürel sürekliliğin
ramının kentsel alanlardaki öne- ve 14. maddeleri, kültür varlıkları- bir devamı niteliğini taşırlar. Milas
mi ve etkinliği artarken; bu yön- nın soyutlanmış tekil eserler değil, da bu katmanlı kentlerden sade-
deki kuramsal tartışmalarla birlik- bir bütün olarak ayakta tutulma- ce birisidir. Türkiye’de 20.yüzyıl’da
te proje ve uygulamalar da hız ka- larını ve değerlendirilmelerini ön- kurulduğu bilinen birkaç yeni yer-
zanır. Bu süreçte ortaya çıkarak ge- görmektedir.8 Bu bağlamda korun- leşim dışında hemen tüm kentle-
lişen “bütünleşik koruma” (integ- ması gerekli kentsel dokular, plan- re ait geçmiş evreler, mevcut kent
rated conservation) kavramıyla bir- lama olgusunun önemli bir alt baş- dokusunun altında bulunmak-
likte kentsel korumanın genişle- lığını oluşturmaktadır.9 Türkiye tadırlar. Modern kentler, zengin
yen kapsamı, kentleri doğal, yapı- gibi 10.000 yıllık bir kentleşme sü- bir tarihi geçmişin üzerine yayıl-
lı, sosyal, ekonomik, kültürel ve ta- recinin izlendiği bir ülkede, koru- mışlardır. Kısaca, neredeyse tüm
rihsel bütünlükleri içinde ele alma- ma planlaması özel bir öneme sa- kent merkezleri, arkeolojik alanla-
yı gerekli kılmaya başlar.6 hiptir. Kentsel koruma planlama- rın üzerinde yer almaktadırlar. Bu
Kentin önemli bir bölümünü sı, hayata geçirilebilme boyutunda, olgu, yaşayan kentlerin gelişme,
oluşturan “korunması gerekli alan- kentsel tasarım çalışmalarından değişme gereksinimleri sırasın-
lar”, mimarlık ve şehir plancılığı- ayrı düşünülemez. Özel bir tasarım da sıklıkla karşılaşılan bir konuyu;
nın ortak kesitinde bulunan bir ilgi konusu olan bu alanlar, planlama- kentsel arkeolojiyi gündeme getir-
alanını oluşturmaktadırlar. Korun- nın klasik süreci ve yöntemleriyle mektedir.11

4
aynı yer.

5
Özcan, Z., 2006, “Planlamada Disiplinlerarası İlişkiler ve Kentsel Arkeolojinin Yeri”, Gazi Üniv. Müh. Mim. Fak. Der., Cilt 21, No 4, s.681-687.

6
Altınöz, a.g.m.

7
Kuban, D., 2001, Türkiye’de Kentsel Koruma, Tarih Vakfı Yurt Yay., İstanbul.

8
International Charter for the Conservation and Restoration of Monuments and Sites, Article 1 & 14, Venedik, 1964, www.international.icomos.org/cent-
re_documenta tion/chartres, (23.03.2005).

9
Ahunbay, Z., 1996, Tarihi Çevre Koruma ve Restorasyon, YEM Yay., İstanbul

10
Özcan, Z., Okçuoğlu, Y., 1993, “Koruma Amaçlı İmar Planlarında Kentsel Tasarımın Yeri: Divriği Örneği”, 2. Kentsel Tasarım ve Uygulamalar Sempozyumu,
MSÜ Yay., (ed. M. Çubuk), İstanbul, s.215-220.

11
Altınöz, a.g.m.
MAKALE 39

Kentsel arkeoloji, pahalı bir ey- samına giren arkeolojik sit alanları ile larının üretilmesi gelmektedir. Bazı
lemdir. Yukarıda da ifade edildiği birlikte korunması gerekli kentsel do- haritalar, kentlerin tarih içindeki
gibi, toprak altında bulunan ve ço- kuları içeren ve bu özellikleri ile bü- belli dönemlere ait kalıntı yerlerini
ğunlukla bir imar eylemi sırasında tünlük arz eden korumaya yönelik özel açıkça gösterebilirler.14
ortaya çıkan arkeolojik verilerin ko- planlama gerektiren alanlar, kentsel Kentsel arkeoloji adına strateji
runması gerekli bir kent dokusu- arkeolojik alanlardır.” şeklinde ta- üretebilmek için, bu bilgilerin hari-
nun altında yer alması durumun- nımlamaktadır. Yaşayan bir kent- talara işlenmesi özel bir önem taşır.
da, koruma kararları daha karma- te karşılaşılan bir arkeolojik kalın- Bir kentin kuruluş ve gelişme evre-
şık bir durum sergiler. Yer üstü ve tı alanını ve bu alanda gerçekleşti- lerinin şematik bile olsa haritalaştı-
yeraltındaki mimari miras, birbirle- rilecek tüm eylemleri de betimler. rılması, olası arkeolojik buluntuların
ri üzerinde karşılıklı bir etkiye sa- İster rastlantı ile ister bilimsel bir yerlerini işaret etmesi bakımından
hiptirler. Böylesi bir durumda karşı- araştırma sonucu bulunmuş olsun, arkeoloji-planlama ve tasarım evre-
laşılan ikilem, hangisinin korunaca- bir kentteki arkeolojik alanlar plan- lerinin başlangıcını oluşturacaktır.
ğı veya diğeri aleyhine öne çıkaca- lamayı etkiler. Böyle bir durumda Bir hafriyat sırasında karşılaşılabile-
ğıdır. Oysa her birinin varlığı diğe- yeni ve özel planlama kararlarının cek ve korunması gerekli eserlerin
ri için bir şans, bir artı değer olarak alınması zorunludur, kimi hallerde olası yerleri, kent gelişim haritaları
ortaya çıkarılmalıdır. O halde so- de -olumsuz bir tutum olmakla bir- incelenerek tahmin edilebilir. Plan-
run; bunun nasıl gerçekleştirileceği, likte- mevcut planlama girişimleri lama sürecinde, karşılaşılabilecek
korunması gerekli bu alanların za- bu duruma uydurulmaya çalışılır.13 eserler üzerindeki dolgu malzeme-
manla kent bütününe nasıl eklem- Bugün Türkiye’de kentler, hızlı sinin derinliği de önem taşır.15
leneceği ve kentlilerin hayatlarında- kentleşme ve yenileşmenin baskısı Bu tür verilerin planlama sıra-
ki yer ve öneminin anlaşılmasının altındadırlar. Kent içindeki arkeo- sında baştan elde edilmesi, planın
nasıl sağlanacağıdır.12 lojik varlıkların bulunmasıyla, daha uygulamaya geçirildiği dönemde
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Ko- sistematik bir yaklaşıma gereksinim beklenmedik durumlarla karşılaşıl-
ruma Yüksek Kurulu’nun 2005/702 olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu açı- masını önleyecektir. Bu nedenle ye-
sayılı karar ile değişik 1999/658 dan, planlama eyleminde de bel- rel yönetimlerin, planlama ve tasa-
sayılı ilke kararı, kentsel arkeolojik li veri ve çalışma standartlarının ge- rım evresine geçmeden bu ve ben-
alanları; “3386 ve 5226 sayılı kanun- rekli olduğu anlaşılmaktadır. Bun- zeri etütleri üretmesi veya plancı-
larla değişik 2863 sayılı kanun kap- ların başında kentsel gelişim harita- dan talep etmesi gerekir.16

Milas’ta Bir Kentsel Arkeoloji Alanı Üzerine Yapılan Çalışmalar

Çalışma alanı, Milas kenti 199 ada ki ilk izlenimlerimiz, Avrupa kentle- düğü gibi) yapılarla hızla kimlik değiş-
271 parsel’de bir konutun inşa edil- rinde örneklerini gördüğümüz tarihi tirmektedirler. Giderek Safranbolu,
mesi sırasında yapılan hafriyat kazıla- yapılar ve modern ekler birlikteliğini Muğla gibi hemen akla gelen bir iki
rında ortaya çıkan arkeolojik kalıntı- hatırlatmıştır. Avrupa ülkeleri gerçek- örnek dışında, fiziksel doku açısından
ları içermektedir. Bu kalıntıların pro- leştirdikleri başarılı koruma uygula- Kayseri’yi Kastamonu’dan, Kula’yı
jelendirme çalışmaları; Muğla Üni- malarıyla, tarihi kentsel ve kırsal yer- Nizip’ten ya da Tekirdağ’ı Niğde’den
versitesi 2008 Bahar dönemi öğrenci- leşmelerini canlı odak noktaları ola- ayırt edebilmek zor olacaktır. Bütün
lerinden bir grup tarafından gerçek- rak kullanırken, geleneksel Anado- bu olumsuz durumların giderildiği ve
leştirilmiştir. lu kentleri, her yerde rastlanan yeni kalan bütünlüklerin Batı’daki örnek-
Kentsel arkeolojik alan olarak ni- ve ayrıca çoğu da niteliksiz (sonuçları ler gibi korunup değerlendirildiği bir
telendirilebilecek çalışma alanında- son depremlerde, acı bir biçimde görül- Türkiye’ye ulaşmak gerekmektedir.17

11
Altınöz, a.g.m.

12
Özcan, 2006, a.g.m.

13
Archaelogical Institute- Bulgarian Academy of Sciences, 1999, “Bulgaria”, Report on the Urban Archaeology in Europe, Council of Europe Pub., Strasbourg, p.41.

14
Tuna, N., 1999, “Turkey”, Report on the Urban Archaeology in Europe, Council of Europe Pub., Strasbourg, p.217-228.

15
Özcan, 2006, a.g.m.

16
aynı yer.

17
Akın, M., Tapan, M., Sey, Y., “Tarihi Kültürel Mirasın Korunması” Vizyon 2023 Öngörü Panelleri ,Sürdürülebilir Kalkınma, http://www.tubitak.gov.tr/tubi-
tak_content_files/vizyon2023/csk/EK-13.pdf (01.20.2011).
40 MAKALE

Milas Şevketiye Mahallesi Kemerler mevkii, 270-271 parselleri gös-


teren İmar Planı

Sofya, St. Ge-


orge Kilisesi
(Rotunda)
(http://marvaogui-
de.com/index.php/
Bulgaria/Sofia.html,
20.04.2010)

Macaristan’ın Pécs kentine ait kentsel arkeoloji ve koruma örnekleri


(http://travel.webshots.com/album/321584404XEnBmk , 20.04.2010;
http://www.tripadvisor.com.tr/LocationPhotos-g274905-w2-Pecs.html,20.04.2010)

Atina,
Acropolis
Müzesi
(http://www.cbc.
ca/arts/artdesign/
story/2009/02/13/
acropolis-museum.
Sofya, St. George Kilisesi (Rotunda) html, 20.04.2010)
(http://www.skyscrapercity.com/showthread.php?p=51541325, 20.04.2010)
MAKALE 41

Konu hakkında M.K.T.V.K.K.


(Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Bölge Kurulu) tarafından,
2007 yılının Temmuz ayında belir-
li koruma kuramlarına bağlı kalına-
rak bir karar alındı. Bu kararın içe-
riğinde; söz konusu kalıntıların “rö-
lövelerinin alındıktan sonra, üst se-
viyesine kadar kumla, kalan kısmının
da toprakla doldurularak kapatılması
ve parselin arkeolojik kalıntı çıkmayan Atina, Ac-
kısmında inşaat yapılması isteğinin ropolis Mü-
prensipte uygun olduğu; ancak parse- zesi (yarı
lin ifrazına esas hazırlanacak belge- Atina, Acropolis Müzesi (iç mekan) açık mekân)
(http://www.ze-
ler ve vaziyet planı ile öneri sit sınır- (http://www.artknowledgenews.
utch.com/arc-
com/New_Acropolis_Museum.
larının işaretlendiği haritanın Kurul’a html?q=design+museum+london,
hi/acropolis-
museum-458,
iletilmesi ve söz konusu belgeler Ku- 20.04.2010) 20.04.2010)
rul’a iletilmeden alanda herhangi bir
inşai ve fiziki uygulamada bulunul-
maması” 18 konuları yer almakta idi. Kuzey Koridor / Kanal
Arkeolojik kalıntılar üzerine ya-
pılacak çalışmalar, Kurul kararına
üst üste
paralel hedeflerle başlatıldı. Rölö- bloklar
yarım
ve çalışmaları devam ederken kalın- daire
mekan Milas ilçesi Şev-
tılar hakkında yapılan yazılı kaynak Sütun
Blokları ketiye Mahal-
taramaları oldukça kısıtlı idi. Kurtar- ve Döşeme batı lesi Kemerler
ma kazıları sırasında elde edilen sik- koridoru
Mevkii, 199 ada
keler ve açığa çıkan kalıntılar üze- güney
271 parsel’de
mekanı
rine müze yetkililerince hazırlan- Milas Müzesi
mış olan rapor, tek yazılı kaynak- tarafından belir-
tı. Müze kontrolünde arazinin gü- Bosajlı Yapı
lenen mekanla-
neyinde başlanan kazı çalışmaların- rın şematik gös-
da, Hellenistik dönem malzemesi Bosajlı yapıya
eklenen duvar terimi
kullanılarak inşa edilen ve bağlantı-
sı bulunmayan bir geç dönem duva-
rına rastlandı. Yapılan kurtarma ka-
zılarında açmanın güneyinde bulu-
nan bronz sikkenin M.S.251-253 yıl-
larında Roma- Volusianus dönemi-
ne ait olması, bulunan kalıntıların
dönem analizleri için güçlü bir da- Görsel arşiv oluşturmak için ya- ni görmek gerekir. Bu nedenle, ala-
yanak teşkil etmekteydi. Kazı ala- pılan çalışmalar devam ederken, bir nın projelendirilmesi ve görsel bir
nının kuzeyinde yer alan kare plan- yandan da rölöve için ölçü alımına arşiv oluşturularak belgelenebilme-
lı mekan ve bu mekanın doğusunda- başlandı. Yer yer mekanlar oluştu- si, kısmen sosyal ve kültürel sorum-
ki yarım daire mekanın, işlik olduğu ran taş duvar kalıntıları, detaylı rö- luluğumuz için yapmamız gereken-
tespit edildi. Bu mimari mekanlarda löveleri alınarak 2 boyutlu olarak lerin bir parçasını oluşturdu. Mülk
50cm daha derine inildiğinde, künk projelendirildi. sahibi ile ortak fikirlerimizin olması,
ve kaba seramik parçaları bulundu. Kentsel arkeoloji, daha önce de üzerinde durduğumuz fikrin doğru-
İşlik mekanının kuzey dış bölümün- değinildiği gibi pahalı bir eylemdir. luğunu güçlendirdi. Arkeolojik ala-
de doğu-batı yönünde uzanan ve Ancak çalışmanın sürekliliği, sürdü- nın konservasyonu yapılarak ge-
önce koridor olarak adlandırılan me- rülebilirliği, bütüncül şekilde ele alı- rekli modern mimari müdahale ile
kanın, zeminde ele geçirilen içbükey narak planlanması ve uygulanma- korunmasına karar verildi; bunun
su olukları nedeniyle bir su tahliye sının kente nasıl bir geri dönüşüm üzerine dünyada yapılan çok sayıda
alanı olduğu anlaşıldı.19 sağlayacağını ve bunun önemi- örnek sıralanabilir.

18
Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı (18.07.2007)

19
Milas Müzesi Müdürlüğü, Şubat 2007, Kurtarma Kazısı Raporu, Muğla.
42 MAKALE

Milas ilçesi Şevketiye Mahallesi Kemerler mevkii, 199 ada 271 parsel’deki
arkeolojik kalıntılar için rölöve taslak çalışması

Milas, Şevke-
tiye Mahalle-
si Kemerler
mevkii, arke-
olojik kalın-
tılar
MAKALE 43

Tarihi kalıntıla-
rın korunması
üzerine Avrupa
örnekleri (Sof-
ya, Bulgaris-
tan) (http://www.
aip.de/People/
rarlt/eclipse2006/,
20.05.2010)
Tarihi kalıntıların korunması üzerine Avrupa ör-
nekleri (Macaristan’ın Pécs kenti, Erken Hristi-
yanlık dönemi tonoz mezar kalıntıları) (http://mar-
vaoguide.com/index.php/Hungary/Pecs.html, 25.06.2010)

Beçin
Kalesi’nden
Milas’a bir
bakış

Avrupa’da mimari kaliteye iliş- komisyon tarafından sunulan, ilişkilerini olumlu yönde etkilemek
kin kararlar üzerin konuştuğumuz- “Avrupa Birliği’nde Sürdürülebilir suretiyle; toplumsal bütünleşmeyi, iş
da, akademik bir değerlendirme ile bir Kentsel Gelişme için Çerçeve” alanlarının yaratılmasını ve kültür
ortaya çıkanları aşağıdaki madde- çalışmasını, turizmi ile bölgesel ekonomik
lerle açıklayabiliriz: c Çağdaş mimarlığı, kültürel ve gelişmeyi olumlu yönde etkileyen
Topluluk bünyesinde ve hükü- mimari mirasın muhafazası ufku ile bir etmen oluşturduğu savına
metler arasında, yıllardır sürdürü- donatarak, kültürel mirasın yaratıcı katıldığını belirtir.
len, mimari miras, yapılı çevre, sosyal yönetimini ele alan Avrupa Toplu- 3 a Kentsel tasarım ve mimar-

çevre ile ilgili çalışmaları ve özellikle, luğu Gelişme Perspektifi (European lık ile ilgili duyarlılığın ve kavrayış
1 a “Yarının kenti ve kültürel Spatial Development Perspective- seviyesinin, genel kamuoyu nezdin-
miras” teması ile ilgili olarak ilk ESDP) kavramının ortaya çıkışını de ve meslek ile ilgili karar verici
kez bir “anahtar eylem” içeren ve teyit eder. mercilerde yükselmesini sağlayıcı
düzeyli bir yapılı çevrenin oluştu- 2 a Tarihsel süreklilik, kamusal çaba sarf etme,
rulması sorununu ele alan beşinci alanların kalitesi, farklı toplumsal b Mimarlık hizmetinin özgül

araştırma ve geliştirme çerçeve katmanların bir arada olması ve niteliğinin kararlar alınır ve eylem-
programını (Research and Develop- kentsel çeşitliliğin getirdiği zenginlik ler uygulanırken göz önünde
ment Framework Programme- gibi, Avrupa kentlerinin ortak bulundurulması,
RDFP), paydası olan özelliklere, c Örnek kamusal yapılaşma
b Avrupa Birliği’nin bir amacı b Düzeyli bir mimarlığın, yaşam politikaları aracılığı ile mimari
olan yapı kalitesini muhafaza çevresini yücelterek ve sakinlerin düzeyin gelişmesini sağlama,
etmek ve geliştirmekle görevli kentsel ya da kırsal olsun çevre ile d Mimarlık alanındaki tecrübe ve
44 MAKALE

bilgilerin mübadelesini teşvik etme, jik yaklaşımlarda bulunmak üzere, lerinde kurulmuş bir uygarlık-
konularının üye devletlerce amaç- Karia dönemlerinden Cumhuriyet’e lar kentidir. Detaylı bir inceleme ve
lanmasını teşvik eder.20 uzanan bir Ege medeniyetler ken- gözlemle, günümüzde dahi kentin
Konu üzerine ülkemizde büyük ti olan Milas’ı irdelemek, markalaş- kültürel bileşenlerinde bu uygarlık-
küçük ölçekte yüzlerce örnekle de- ma sürecine hazırlanan kent içinde ların (Karia, Roma, Bizans, Selçuklu,
falarca karşılaşmaktayız. Ancak bu yardımcı olacaktır. Menteşe Beyliği, Osmanlı İmp.) etki-
kentleri irdelemek ve gerekli analo- Milas kenti Sodra Dağı’nın etek- lerinin varlığı olasıdır.

Değerlendirme ve Sonuç

Göreceli mimari tasarım değerlen- Başta kentsel koru- Tüm teknik disiplinlerin entegras-
dirmesinden uzak kalarak, bahset- yonu sağlansa bile, topluma kentli
tiğimiz bu modern yapılaşma çalış-
ma ve özelinde kent olma ve eser koruma bilinci yerleş-
malarında yapılan hafriyat kazıların- içindeki arkeolojik memişse korumanın sürdürülebilir-
da, çoğu zaman arkeolojik bir takım alanların korunması, liği sağlanamaz. Bu nedenle, ilköğ-
kalıntılara rastlanmaktadır. Kent- bir toplumsal bilinç retimden başlayarak örgün eğitim-
sel arkeoloji olarak adlandırılan her de, halk eğitiminde, başta kentte gö-
arkeolojik alan gibi, genel geçer bir sorunudur. revli yöneticiler olmak üzere hizmet
kuralla devletin malıdır. içi eğitimde, tüm eğitim kadrolarının
Kentsel arkeoloji öncelikle bir da bilgilendirilmesi ve koordinasyo-
devlet sorumluluğudur. Oysa bugün leri, arkeoloji meslek dalının sorum- nu gerekmektedir.25
Türkiye de dahil olmak üzere birçok luluğundadır; ancak, kentteki her- Eğer gelişmiş bir yaşam standar-
ülkenin koruma yasalarında tanım- hangi bir müdahaleden önce arke- dı yakalamanın koşullarından biri,
lı olarak yer almamaktadır. Fransa ologlar, mimarlık tarihçileri, plancı- kentsel kimliğin korunması ise bunu
gibi ülkelerde, koruma yasalarındaki lar ve yerel yöneticilerin koordinas- sağlamanın yollarından biri de kent
boşluğu kent planlama yasaları dol- yonunda hazırlanacak olası yerleşim içindeki arkeolojik alanların koru-
durmaktadır.21 evrelerini gösteren buluntu harita- narak sergilenmelerinden, ilgi çeki-
Kentlerin sahiplerinin yerel yö- larının elde edilmesi zorunludur. Bu ci birer “arkeopark”a dönüşmele-
netimler olduğu gerçeğinden hare- haritalar kentteki gelişme, dönüş- rinden geçmektedir. Hepsinden de
ketle, uygulamacı kuruluşların bün- me uygulamaları sırasında ortaya çı- önemlisi, toplumun, kentli olma bi-
yelerinde arkeologlar, restorasyon kabilecek sorunlara karşı tedbir alın- lincini sağlayacak bu “özel eğitim
uzmanı mimarlar ve kent plancıla- masına olanak sağlayacaktır.23 alanlarının” her evrede korunması-
rı istihdam etmeleri, plancıların da Gerek kazıların gerçekleşti- na katılması ve tüm ilgili disiplinler
ekiplerinde bu uzmanlık dallarından rilmesinde gerekde kent içinde- arasında işbirliğinin sağlanması an-
görüş ve destek almaları beklenme- ki bu alanların sürdürülebilirliği- lamına gelecektir.26
lidir. Fransa ve İskoçya gibi ülkeler- nin sağlanmasında ciddi kaynakla- Makalede incelenen Milas ör-
de ulusal düzeyde kentsel arkeoloji ra ihtiyaç duyulur. 1999 “Arkeolo- neğinde olduğu gibi katmanlı bir-
organizasyonları vardır.22 jik Mirasın Korunması İçin Avrupa çok kentte, karşılaşılan kentsel arke-
Özetlenen koşullar kent içinde- Konvansiyonu”nun 3.maddesi ay- olojik alanlar bir kent sorunsalı ol-
ki arkeolojik alanların korunması ve rılacak fonların sürekliliğini öngör- maktan çok mimari yapılaşmalar-
kent yaşamına entegre olmaları di- mektedir.24 la bütünleşebilirler. Açık kent müze-
siplinler arası koordinasyonun zo- Tüm bunların ötesinde, baş- leri kent sokaklarıyla kucaklaşırken,
runlu olduğunu göstermektedir. Ar- ta kentsel koruma ve özelinde kent üst kotlarda bu müzeye seyir terası
keolojik buluntulara rastlanan bir içindeki arkeolojik alanların korun- oluşturan aktif kullanım mekanları-
yerde kazı ve değerlendirme işlem- ması bir toplumsal bilinç sorunudur. nın oluşması da sağlanmış olacaktır.

20
2001/C73/04, Avrupa’da Mimari Kaliteye İlişkin Karar, Avrupa Birliği Konseyi’nin Kentsel Ve Kırsal Çevrede Mimari Kalite İle İlgili Kararı, 12 Şubat 2001.

21
Altınöz, a.g.m.

22
aynı yer.

23
aynı yer.

24
European Convention on the Protection of the Archaeological Heritage, Article 3, La Valetta, 1992, www.international.icomos.org/charters/arch, (30.11.2005).

25
Özcan, 2006, a.g.m.

26
aynı yer.
MAKALE 45

REFERANSLAR
1- Ahunbay, Z., 1999, Tarihi Çevre Koruma ve Restorasyon, YEM Yay., İstanbul.

2- Akın, M., Tapan, M., Sey, Y., Vizyon 2023 Öngörü Panelleri Sürdürülebilir Kalkınma / “Tarihi Kültürel Mirasın Korunması”,
http://www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_files/vizyon2023/csk/EK-13.pdf (01.20.2011).

3- Altınöz, A.G.B., “Çok Katmanlı Kentteki Tarihsel Katmanlaşmayı Çözümlemek: Kent Arkeolojisi”, http://www.metropolis-
tanbul.com/public/temamakale.aspx?tmid=&mid=13, (14.06.2010).

4- Archaelogical Institute- Bulgarian Academy of Sciences, 1999, “Bulgaria”, Report on the Urban Archaeology in Europe, Co-
uncil of Europe Pub., Strasbourg, p.41.

5- European Convention on the Protection of the Archaeological Heritage, Article 3, La Valetta, 1992, www.international.icomos.org/
charters/arch, (30.11.2005).

6- International Charter for the Conservation and Restoration of Monuments and Sites, Article 1 & 14, Venedik, 1964, www.internati-
onal.icomos.org/centre_documenta tion/chartres, (23.03.2005).

7- Kuban, D., 2001, Türkiye’de Kentsel Koruma, Tarih Vakfı Yurt Yay., İstanbul.

8- Milas Müzesi Müdürlüğü, Şubat 2007, Kurtarma Kazısı Raporu, Muğla.

9- Özcan, Z., 2006, “Planlamada Disiplinlerarası İlişkiler ve Kentsel Arkeolojinin Yeri”, Gazi Üniv. Müh. Mim. Fak. Der., Cilt
21, No 4, s.681-687.

10- Özcan, Z., Okçuoğlu, Y., 1993, “Koruma Amaçlı İmar Planlarında Kentsel Tasarımın Yeri: Divriği Örneği”, 2. Kentsel
Tasarım ve Uygulamalar Sempozyumu, MSÜ Yay., (ed. M. Çubuk), İstanbul, s.215-220.

11- Paşapur, M., Etikan, S., Çıkın, T.A., Mayıs 2010, “Multidisipliner Ölçekte Markalaşma Stratejisi Geleceğe Uzanan Bir
Marka Kültür Turizm Kenti Milas Örneği”, (Disiplinlerarası Turizm Araştırmaları Sempozyumu’nda sözlü bildiri olarak sunul-
muştur.).

12- Tuna, N., 1999, “Turkey”, Report on the Urban Archaeology in Europe, Council of Europe Pub., Strasbourg, p.217-228.

13- 2001 / C73 / 04, Avrupa’da Mimari Kaliteye İlişkin Karar, Avrupa Birliği Konseyi’nin Kentsel Ve Kırsal Çevrede Mimari Kalite İle İlgi-
li Kararı, 12 Şubat 2001.
46 YAZI

Değerli Dostlar;
Restorasyon Konservasyon Ça- larımızdan bahsettik ve kendileri
lışmaları dergimizin yeni sayıla- en kısa zamanda Süleymaniye’deki
rını gecikmeli de olsa sizlere sun- merkezimizi ziyaret edecekleri-
manın mutluluğu içindeyiz. KU- ni ifade ettiler. İtalya’nın İstanbul
DEB olarak az maliyetle daha çok Başkonsolosu Sn. Gianluca Alberini
iş üretmenin gayreti içindeyiz. Der- de heyetiyle beraber KUDEB’e gel-
gimiz, her seferinde 3500 adet ba- di ve ortak çalışma alanları ve işbir-
sılıp, tüm ülkedeki ilgili kurumlara liği üzerinde görüş alışverişi yapıldı.
gönderiliyor. Dağıtım işini de kendi Daha sonra da kurum olarak ken-
imkânlarımızla gerçekleştiriyoruz. dilerine iade-i ziyarette bulunduk.
Bu süre içerisinde faaliyetlerimiz Anadolu’daki Belediyeler, Koru-
açısından en önemli gelişme, Ocak ma Kurulları ve KUDEB’lerle de bu
ayında KUDEB çalışma yönetmeli- dönem yoğun temaslarımız oldu.
ğinde yapılan değişiklik oldu. 5216 Trabzon Belediyesi heyeti ve Van
M. ŞİMŞEK DENİZ
sayılı Belediye sınırı ve Valilik sını- Mimarlar Odası ve Belediye yetkili-
rı örtüşen illerde (İstanbul ve Koca- leriyle ortak programlarımız oldu.
5216 sayılı Beledi- eli) KUDEB’in Daire Başkanlığı sta- Ünlü Arap TV kanalları El-Cezire
ye sınırı ve Valilik sı- tüsüne getirilmesi, bünyesinde, la- ve El-Hurra TV’de, KUDEB’in çalış-
nırı örtüşen illerde boratuar ve atölyeler kurulabilmesi maları ve Darphane-i Amire binasın-
karara bağlandı ve resmi gazetede da yapılan kuş evlerimizin restoras-
(İstanbul ve Kocae-
yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu yonları yer aldı.
li), KUDEB’lerin Dai- önemli ve önümüzü açan değişiklik TÜRKEV (Tarihi Türk Evle-
re Başkanlığı statüsü- için Kültür ve Turizm Bakanlığımı- ri Derneği) ve TAKÜTAY (Tari-
ne getirilip laboratu- za, Kültür- Müzeler Genel Müdür- hi Kültürümüzü ve Tabiat Varlık-
lüğümüze ve yönetmelik değişikli- larımızı Koruma ve Yaşatma Plat-
var ve atölyeler kura- ğinin gerçekleşmesi için destekle- formu) ile kültürel emanetin ko-
bilmesi değişikliğinin rinden dolayı Müzeler Genel Müd. runmasına yönelik daha çok eği-
resmi gazetede ya- Yrd. Sn. Nermin Beşbaşı’ya teşek- tim amaçlı bir protokol çalışma-
yımlanarak yürürlü- kürlerimizi bir borç biliyoruz. mız oldu. Çalışma Vakıflar Genel
İstanbul Valimiz Sn. Hüseyin Müdürlüğü’nce de desteklenecek.
ğe girmesi geçtiğimiz Avni Mutlu’ya 29 Mart 2011 tari- Katkılarından dolayı TÜRKEV Baş-
günlerin en önemli hinde bir ziyaretimiz oldu ve ken- kanı Sn. Prof.Dr. Cengiz Eruzun
gelişmesiydi. disine KUDEB’in çalışmalarını an- hocama çok teşekkür ediyorum.
lattık. Ahşap Restorasyon çalışma- Ahşap Eğitim Atölyesi ve İstanbul

Van Mimarlar
Odası ve bele-
diye yetkilileri
YAZI 47

Kültür Varlıkları Envanter çalış- İstanbul, Kasım ayında önem- versitesinin öncülüğünde yapı-
malarını İBB Meclisi’nin onayına li bir organizasyona hazırlanı- lacak kongrenin çalışma toplan-
sunduktan sonra İstanbul Kalkın- yor. Akdeniz Ülkeleri Kültür Mi- tılarından bir tanesinin KUDEB
ma Ajans’ına göndereceğiz. Ça- rası Kongresi İstanbul’da, Ali Taş Eğitim Atölyesi’nde yapılma-
lışmaların olumlu sonuçlanacağı- Emiri Efendi Kültür Merkezin- sı planlanıyor.
nı umut ediyorum. de gerçekleşecek, İstanbul Üni- Tekrar görüşmek dileğiyle...

Trabzon Belediye Başkan Yardımcısı Cengiz Çolakoğlu İtalya İstanbul Başkonsolosu Gianluca Alberini’nin KUDEB ziyareti

İtalya İstanbul
Başkonsolosu
Gianluca
Alberini ve be-
raberindeki
heyet

Trabzon Be-
lediye Başkan
Yardımcısı Sa-
yın Çolakoğ-
lu ve Trabzon
KUDEB birimi
çalışanları
1990
ICOMOS Arkeolojik Mirasın Korunması ve Yönetimi Tüzüğü

GİRİŞ yaratılması bu tür politikaların parçası olmalıdır.


İnsan topluluklarının kökenleri ve gelişimleri hakkın- Arkeolojik mirasın korunması uluslararası, ulusal, bölge-
da bilgilenmenin ve onları anlamanın, insanlığın kültürel ve sel ve yerel düzeydeki planlama politikalarıyla bütünleştiril-
sosyal köklerini tanımak bakımından çok önemli olduğu melidir.
genel kabul görmektedir. Halkın etkin katılımı arkeolojik mirasın korunması ile il-
Arkeolojik miras, geçmişteki insan etkinliklerinin temel gili politikaların bir parçası olmalıdır. Karar vermek için
belgesini oluşturmaktadır. Dolayısıyla, arkeolog ve diğer bi- bu gereklidir. Halka bilgi verilmesi bütünleşik korumanın
lim adamlarının onu günümüz ve gelecek kuşakların yararı- önemli bir bileşenidir.
na incelemesi ve yorumlayabilmesi için korunması ve doğ-
ru yönetimi şarttır. YASA VE EKONOMİ
Bu mirasın korunması yalnız arkeolojik tekniklerin uy- MADDE 3. Arkeolojik mirasın korunması bütün insanlar
gulanması ile başarılamaz. Daha geniş mesleki ve bilimsel için ahlaki bir görev olarak ele alınmalıdır. Bu aynı zaman-
birikime, becerilere gerek vardır. Arkeolojik mirasın bir bö- da ortak bir toplumsal sorumluluktur. Bu yükümlülük ilgi-
lümü mimari yapıtlardır ve mimari miras kapsamına giren li yasalarda yer almalı ve arkeolojik mirasın etkin yönetimi
kalıntılar 1964 tarihli Anıtların ve Sitlerin Korunmasıyla ilgi- için gerekli maddi kaynaklar sağlanmalıdır.
li Venedik Tüzüğü’ne göre korunmalıdır. Arkeolojik mirasın Arkeolojik miras bütün insanlığın malıdır. Dolayısıy-
diğer ögeleri yerel halkın yaşayan geleneklerinin parçasını la korunması için gerekli kaynağın sağlanması her ülkenin
oluşturur; bu tür yerler ve anıtların korunmaları ve yaşatıla- görevi olmalıdır.
bilmeleri için yörenin kültürel guruplarının katılımı gereklidir. Yasalar her ülkenin ve bölgenin gereklerine, tarihine ve
Bu ve başka nedenler dolayısıyla, arkeolojik mirasın geleneklerine uygun olarak arkeolojik mirasa yerinde koru-
korunması birçok disiplinin uzmanlarının etkin işbirliğine ma ve araştırılma olanağı sağlamalıdır.
dayandırılmalıdır. Ayrıca devlet yetkilileri, akademik araştır- Yasalar arkeolojik mirasın bütün insanlığın ve halk toplu-
macılar, özel veya kamu girişimcileri ile halk arasında işbir- luklarının mirası olduğu kavramından hareket etmeli, tek bir
liği gerekir. Bu tüzükle arkeolojik mirasın yönetiminin de- kişi veya ulusa bağlanarak sınırlandırılmamalıdır.
ğişik yönlerine ilişkin ilkeler ortaya konulmaktadır. Bun- Yasalar ilgili arkeolojik mercinin kararı olmadan anıt
lar arasında kamu yöneticilerinin ve yasa koyucularının so- ve sitlerle çevrelerinin değişiklik yapılarak yok edilmesini,
rumlulukları, envanterleme süreçlerinin gerektirdiği mes- zedelenmesini veya bozulmasını engellemelidir.
leki yetenekler, belgeleme, kazı, araştırma, sürekli bakım, Arkeolojik mirasın yok edilmesine izin verildiği durumlarda,
koruma, yeniden yapım, bilgi verme, sunuş, halkın erişimi yasalar tam bir arkeolojik araştırma ve belgeleme istemelidir.
ve kültür mirasının kullanılması ile arkeolojik mirasın korun- Yasalar arkeolojik mirasın bakım yönetim ve korunma-
masında görev alacak meslek adamlarının nitelikleri yer al- sını istemeli ve kaynak sunmalıdır. Arkeolojik miras yasala-
maktadır. rının çignenmesi durumunda, yapılacak yasal işlemler ta-
Bu tüzük hükümetler kadar bilim adamı ve uzmanların nımlanmalıdır.
koruma politika ve uygulamalarına yol gösterici ve fikir kay- Eğer yasalar arkeolojik mirasın yalnız tescil edilmiş bö-
nağı olan Venedik Tüzüğü’nün başarısından esinlenerek lümlerini koruyorsa, henüz tescil edilmemiş veya yeni bu-
hazırlanmıştır. lunmuş anıt ve sitlere , arkeolojik değerlendirilmeleri yapılın-
Tüzük evrensel geçerliliği olan temel ilkeleri ve yol gös- caya kadar geçici koruma sağlayacak olanak sağlanmalıdır.
terici kuralları yansıtmalıdır. Bu nedenle dar bölgelerin ve Bayındırlık projeleri arkeolojik miras için en büyük tehdit-
ülkelerin özel sorunlarını ve olasılıklarını ele alamaz. Bu tür lerden birini oluşturmaktadır. Bu nedenle, uygulama proje-
ihtiyaçları karşılamak için, tüzük bölgesel ve ulusal düzey- lerine geçilmeden önce arkeolojik etkilenme araştırmalarının
de ek ilkeler ve yönlendirici kurallarla desteklenmelidir. yapılması zorunluluğu getirilmeli, bu tür araştırmaların mali-
yetlerinin proje masraflarınna eklenmesi koşulu, yasaya ko-
TANIM VE GİRİŞ nulmalıdır. Bayındırlık projelerinin arkeolojik mirasa en az za-
MADDE 1. “Arkeolojik miras” temel verileri arkeolojik rar verecek şekilde planlanması geregi yasanın temel ilkele-
yöntemlerle ele edilen maddi mirastır .İnsan varlığının her tür rinden biri olmalıdır.
izini kapsar ve her tür insan etkinliğini yansıtan yerleri, terk
edilmiş yapıları, toprak ve su altındaki sitler de dahil olmak BELGELEME
üzere her tür kalıntıyı , bunlarla ilişkili taşınabilir tüm kültürel MADDE 4. Arkeolojik mirasın korunması onun içeriği ve ni-
malzemeyi içerir. teliği hakkında mümkün olabilecek en ayrıntılı bilgiye dayan-
dırılmalıdır. Arkeolojik kaynakları genel olarak gözden geçir-
BÜTÜNLEŞİK KORUMA POLİTİKALARI mek koruma stratejisi geliştirmek için gerekli bir araçtır. Bu
MADDE 2. Arkeolojik miras hassas ve yenilenemeyen bir nedenle, arkeolojik mirasın korunması ve yönetiminde temel
kültürel kaynaktır. Arkeolojik mirasın yokoluşunu en aza in- görev arkeolojik araştırma olmalıdır.
dirmek için arazi kullanımları denetlenmeli ve geliştirilmelidir. Envanterler de, bilimsel çalışma ve araştırma için temel
Arkeolojik mirasın korunmasıyla ilgili politikalar arazi veri tabanını oluştururlar. Envanter hazırlanması sürekli ve di-
kullanımı, gelişme ve planlama kadar kültürel, çevresel ve namik bir süreç olarak düşünülmelidir. Yüzeysel bir bilgi dahi
eğitim politikalarının önemli bir bileşeni olmalıdır. Arkeolojik koruma önlemleri alınması için bir başlangıç noktası oluştu-
mirasın korunmasıyla ilgili politikalar sürekli olarak gözden rabileceğinden, envanterler değişik önem ve güvenilirlik dü-
geçirilmeli, güncel tutulmalıdır. Arkeolojik rezerv alanlarının zeylerinde bilgiler içermelidirler.
ARAŞTIRMA UNESCO’nun 1956 tarihli tavsiyelerinin arkeolojik mirasın
MADDE 5. Arkeolojik bilgi temelde arkeolojik mirasın bi- bakım ve korunmasıyla ilgili ilkeleri uygulanmalıdır.
limsel araştırmasına dayanır. Bu araştırmalar zarar vermeyen
tekniklerden, örnek alma ve kazıya kadar değişen yöntemle- SUNUŞ, BİLGİ, YENİDEN YAPIM
ri kapsar. MADDE 7. Arkeolojik mirasın halka sunulması, çağdaş top-
Arkeolojik miras hakkında bilgi toplama işlemi sırasında, lumların kökenlerinin ve gelişimlerinin anlaşılmasına yardım
araştırmanın hedefi olan arkeolojik verilerin yok edilmeme- eden önemli bir yöntemdir. Bu aynı zamanda onun korunma-
si temel ilke olmalıdır; müdahaleler araştırmanın koruma- sı gerekliliğinin anlaşılmasına da yardım eden en iyi araçtır.
ya yönelik yönü veya bilimsel bakımdan gerekli olanla sınırlı Sunuş ve bilgi verilmesi mevcut bilimsel verilerin popü-
kalmalıdır. Dolayısıyla arkeolojik alanın tümünü kazmak ye- ler bir yorumu olarak ele alınmalı ve bu nedenle sürekli gün-
rine, mümkün olabildiğince zarar vermeyen tekniklerle araş- celleştirilmelidir. Sunuşta, geçmişi anlama yaklaşımlarının çok
tırma, yerden ve havadan belgeleme ve örnek alma yön- yönlülüğünün gözetilmesi gerekir.
temleri teşvik edilmelidir. Yeniden yapımlar deneysel araştırma ve yorum gibi iki
Belgelenecek ve korunacak veriler arasında bir tercih yap- önemli işleve hizmet ederler. Mevcut arkeolojik verilere za-
ma zorunluluğunu ortaya koyduğu, hatta bazen bir anıtın tü- rar vermemeleri için çok özenle yapılmalı; özgün nitelikleri ya-
müyle ortadan kalkmasına neden olabildiği için, kazı yap- kalayabilmek için bütün kaynaklarda mevcut bilgilerden yarar-
ma kararı , durum ayrıntılı olarak gözden geçirdikten sonra ele lanılmalıdır.
alınmalıdır. Mümkün ve uygun olduğunda, yeniden yapımlar doğru-
Kazılar kentsel büyüme, arazi kullanımı değişimi, soygun dan arkeolojik kalıntılar üstünde yapılmamalı ; yeniden yapım
ve doğal bozulma gibi etkenlerden zarar gören anıt ve sitler- oldukları anlaşılabilmelidir .
de yapılmalıdır.
Ender durumlarda, tehlike altında olmayan sitlerde de kazı MESLEKİ NİTELİKLER
yapılabilir. Burada amaç araştırma sorunlarına açıklık getir- MADDE 8. Arkeolojik mirasın yönetiminde birçok disiplin-
mek veya onları halka daha iyi sunabilmektir. Bu gibi durum- den yüksek akademik standartlara sahip kişilere gerek vardır.
larda kazı öncesinde sitin önemi ayrıntılı olarak bilimsel değer- Dolayısıyla ilgili alanlarda yeterli sayıda nitelikli uzman yetişti-
lendirmeden geçirilmelidir. Kazı kısmi olmalı, gelecekteki araş- rilmesi her ülkenin eğitim politikalarının önemli bir hedefi olma-
tırmalar için dokunulmamış bir kısım bırakılmalıdır. lıdır. Çok özel alanlarda uzman yetiştirilmesi uluslararası işbir-
Kazı tamamlandıktan makul bir süre sonra, belirli bir liği gerektirmektedir. Uzman eğitimi ve davranışı konusunda
standarda göre hazırlanacak kazı raporuyla araştırmanın standartlar oluşturulmalı ve bunlar korunmalıdır.
sonuçları bilim dünyasına duyurulmalı ve rapor ilgili arşive Üniversitelerdeki arkeoloji eğitiminin amacı belirlenirken
konulmalıdır. , koruma politikalarında vurgunun kazıdan yerinde korumaya
Kazılar UNESCO’nun 1956 tarihli Arkeolojik Kazılarda doğru değiştiği gözönüne alınmalıdır. Ayrıca, arkeolojik mira-
Uygulanması Önerilen Uluslararası İlkeler’ine ve kabul edil- sın korunması ve anlaşılmasında yerel halkın tarihinin araştı-
miş uluslararası ve ulusal mesleki standartlara uygun olarak rılmasının anıt ve sitleri araştırmak kadar önemli olduğu dikka-
yürütülmelidir. te alınmalıdır.
Arkeolojik mirasın korunması sürekli, dinamik bir gelişim
BAKIM VE KORUMA sürecidir. Dolayısıyla bu alanda çalışan uzmanların bilgileri-
MADDE 6. Arkeolojik miras yönetiminin genel hedefi, bü- ni güncelleştirmeleri için zaman verilmelidir. Arkeolojik mirasın
tün ilgili belge ve koleksiyonların da uzun vadeli koruma ve korunması ve yönetimi konusunu vurgulayan yüksek lisans
bakımını sağlayarak, anıt ve sitleri yerinde korumak olmalıdır. programları geliştirilmelidir.
Bu mirasın bazı ögelerinin yeni konumlara taşınması mirası
özgün ortamında koruma kuralının çiğnenmesi anlamına ge- ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ
lir. Bu ilke surekli bakım, koruma ve yönetime olan gereksini- MADDE 9. Arkeolojik miras bütün insanlığın ortak mirası-
mi vurgulamakta, ayrıca eğer kazıdan sonra gerekli bakım ve dır. Bu nedenle yönetiminde standartlar geliştirilmesi ve onla-
yönetim sağlanamayacaksa, arkeolojik mirasın kazılarak or- ra uyulması için uluslararası işbirliği gereklidir.
taya çıkarılmamasını ve çıkarıldıktan sonra her türlü etkene Arkeolojik miras yönetimi konusunda çalışan uzmanlar ara-
açık bırakılmaması gerekliliğini hatırlatmaktadır. sında bilgi ve deneyim alışverişi için uluslararası mekanizmalar
Arkeolojik mirasın korunmasını teşvik için yerel ilgi ve ka- oluşturulmasına acil olarak ihtiyaç vardır. Bu amaçla evrensel
tılım etkin olarak araştırılmalı ve desteklenmelidir. Bu ilke ve bölgesel düzeyde konferanslar, seminerler, kurslar ve ben-
özellikle yerli halkın ve yöresel kültür guruplarının mirası söz zerleri düzenlenmesine ve bölgesel lisansüstü eğitim merkezleri
konusu olduğunda önemlidir. Bazı durumlarda anıt ve sitlerin oluşturulmasına gerek vardır. Uzman gurupları aracılığıyla ICO-
korunmasını ve yönetimini yerli halka bırakmak doğru olabilir. MOS orta ve uzun vadede bu yönde çalışmalar yapmalıdır.
Kaynakların kısıtlı olmasına bağlı olarak, etkin bakımda Arkeolojik miras yönetimi standartlarının geliştirilmesi yö-
seçmeci davranmak gerekebilir. Bu durumda yalnız önem- nünde bir araç olmak üzere, uluslar arasında uzman değişimi
li ve gösterişli anıtlarla sınırlı kalınmamalı, anıt ve sitlerin önem konusu da geliştirilmelidir.
ve temsili karakterleri bilimsel olarak değerlendirilerek, değişik ICOMOS’un gözetiminde, arkeolojik miras yönetimi konu-
türleri içeren örneklere uygulanmalıdır. sunda teknik yardım programları geliştirilmelidir.

ICOMOS’un uzman komitelerinden Arkeolojik Miras Yönetimi Uluslararası Komitesi (ICAHM) tarafından hazırlanan bu tüzük, Ekim 1990’da İsviçre’nin
Lozan kentinde toplanan ICOMOS Genel Kurulu tarafından onaylanarak kabul edilmiştir. (Çeviri: Zeynep Ahunbay, 2002); www.icomos.org.tr
2011
SERT
İBB KU
DEB T
AŞ EĞ

IFIKA
İTİM A
TÖLYE

EGITIM LI
PROGR
3. dön
AMI
İBB KU
sertifi
DEB b
kalı “T
em eğ
a ş
ünyes
Korum
itimle
indeki

rimiz
a ve O
Temm
Taş Eğ
narım
itim A

uz 201

tölyes
eğitim
p r
i her y
o gramı
ıl Mes
lek Yü
ksek O
1-Kas düzen kulu m
ım 201 lemek ezunla
Ön Ka
yıt: 30 1 tarihle t e d ir.5 ay rına
Mayıs rinde sürece
Başvu
rular: - 24 Haz g erçekl k olan
İBB–K iran 2
0 eştiril
Kayse
rili Ah U DEB T 1 1 P rogram e cektir
met P aş Eği
tim Başlan .
aşa So Atölye gıç tar
kak No si Adr ihi: 4 T
16 Sül es: Mo emmu
eyman lla Hü z 2011
iye-Fa srev M
tih Tel a h a llesi
efon: 2
12 455
37 48
Test
Restorasyon Konservasyon
1. “Düzenli bakım” ve “önleyici koruma” 4. Mimar Sinan’ın kendi adını taşıyan mescidinde
kavramlarına yer veren uluslar arası denemiş olduğu …………………………… ve
belgelerden beşini sıralayınız. ……………………, Osmanlı mimarisinde fazla

1931,……………………………………………………………… örneği görülmeyen ender uygulamalardandır.

1964, ………………………………………………………………

1975, ……………………………………………………………… 5. Bir kentsel arkeolojik alanın korunması


sürecinde, hangileri planlama kararlarını
1999, ICOMOS,………………………………………………….
etkiler?
2003, ICOMOS, …………………………………………………
a. Alanın yer üstü durumu ( )
b. Arkeolojik mirasın korunmuşluk durumu ( )
2. 2. Endirekt – önleyici koruma metodu, c. Koruma sorunları ve tehditler ( )
a) ………………………...., d. Alanın kent hayatı içindeki yeri ( )
b) ………………………...., e. Şehirde yaşayanların alanla ilişkisi ( )
c) ………………………...., f. Kentsel gelişme potansiyeli ( )
d) ………………………...., g. Mevcut ulusal mevzuat ( )
e) ……………………….... h. Mevcut uluslar arası kararlar ( )

aşamalarından oluşmaktadır. i. Ekonomik potansiyel ( )


j. İzleme olanakları ( )
3. Rutubet miktarı %18’in altında olan ahşap
elemanlarda ………………………, rutubet 6. Ulusal, uluslar arası ve yerel planlama

miktarı %18’in üzerinde olanlarda buna ek kararlarının; kentsel gelişim, kültürel, doğal,

olarak …………………… kaynaklı zararlar çevresel ve eğitim politikaları ile birlikte ele

görülmektedir. Rutubet miktarı %20’nin alınmasını ve halkın katılımı ile etkinleştirilmesini

üzerinde olanlarda ise, yüksek seviyede öngören koruma politikası ……………………….

………………… riski söz konusudur. olarak adlandırılır.

1- Carta del Restauro - Venedik Tüzüğü-Amsterdam Bildirgesi - Tarihi Ahşap Yapıların Korunması için İlkeler - Mimari Mirasın Analiz, Koruma ve Strüktürel Restoras-
yonu için İlkeler 2- a) Yapı ve koleksiyona ilişkin araştırmalar, b) Bozulmaya yol açan risklerin analizi, c) İzleme, d) Önleyici koruma, e) Önleyici bakım 3- ahşap za-
rarlıları / küf ve çürüklük mantarları / çürüklük mantarı 4- son cemaat yerinin plan düzeninde yanda oluşu / şerefesiz minare 5- Hepsi 6- Bütünleşik Koruma
52 KILAVUZ

RESTORASYON KONSERVASYON ÇALIŞMALARI DERGİSİ’NE KATKI İÇİN YAZIM KILAVUZU

İçerik: Dergiye özgün yazı, derleme, proje tanıtımı, yarışma tanıtımı, yayın tanıtımı, çeviri yazı gibi alanlarda ve
daha önce yayımlanmamış olmak koşuluyla metin ve o metinle ilişkili görsel malzeme katkısında bulunulabilir.
Yazı Boyutu: Dergiye sunulacak yazılar, standart yazı sayfası (yak. 2000-2500 karakter) ile 10-15 sayfayı aşmamalı-
dır. Bu metin uzunluğu, konu ve içerik özellikleri dikkate alınarak arttırılabilir. Dipnotlar bu yazı hacim sınırlaması-
na dahildir.
Metin Yazım Özellikleri: Metin, Microsoft Word programıyla yazılmalıdır. Kullanılacak punto boyutu 10’dur. Ya-
zım karakteri olarak “Arial” kullanımı yeğlenmelidir. Paragraf ayrımları programın “önce-sonra aralık bırakma”
özelliği kullanılarak değil, paragraflar arasında bir satır boşluk bırakılarak yapılmalıdır. Metnin e-posta ile ya da CD
halinde yollanması olanaklıdır.
Gerekli iletişim bilgileri: UI Editör Nimet Alkan (212) 455 37 53
KUDEB Grafik Birimi (212) 455 37 73 Dilruba Kocaışık-Aynur KaragölK
Görsel Malzeme: Fotoğraf, harita, çizim vb. görsel malzemenin sayısının 25’i aşmamasına dikkat edilmelidir. Bu
sayı, konu ve içerik özellikleri dikkate alınarak değiştirilebilir. Yayımlanmak üzere gönderilen görsel malzeme, iki
koşulu da sağlamalıdır: Görsel, metindeki yerini belirtmek üzere, metnin içine yerleştirilmiş ve Şekil, Tablo ya da
Fotoğraf numarası verilerek görseli tanımlayıcı notu eklenmiş olmalıdır.
2. Görseller, orijinal hallerinin bulunduğu bir klasör ile mutlaka ayrıca gönderilmelidir. Siyah-beyaz ve renkli opak
fotoğraf, dia, bilgisayar çıktısı gibi farklı ortamlarda görsel yollanabilir. Görsel boyutu A3 formatını aşmamalıdır.
Görsellerin dijital imaj dosyası olarak JPG, TIFF, PSD gibi formatlarda da sunulması olanaklıdır. Mimari çizimler
Autocad programıyla değil, kağıt çıktısı olarak veya PDF, JPG, TIFF vb. formatlarda gönderilmelidir. Tablo-grafik
gibi görseller, hazırlandıkları orijinal program dosyası olarak gönderilmelidir (Excel dosyası gibi). Tüm dijital gör-
sellerde çözünürlük 300 DPI’dan düşük olmamalıdır.
Kaynak gösterme/ alıntı yapma: İki tür kaynak gösterme sistemi uygulanabilir:
11 1 Metnin içindeki kaynak göndermeleri, parantezli sistemle yapılır: (Yazar/ Yazarların soyadı, Yayın yılı, varsa
sayfa numarası). Aynı parantez ile birden fazla kaynağa referans verilecekse, aralarına noktalı virgül konmalıdır.
Örnek olarak: (Batur, 1994; Borrelli ve Urland, 1999, s.21; Caneva vd., 1998, s.21).
Bu sistem kullanıldığında, metnin sonunda bir kaynakça yer almalıdır. Alfabetik olarak sıralanmış kaynakçanın ya-
zım şekli şu şekilde olmalıdır:
Kitaplar için: Yazar Soyadı, Yazar adının ilk harfi., Basım Tarihi, Kitap Adı (italik), Yayınevi/ Kurum/ Basımevi
adı, Basım Yeri, varsa sayfa numarası/ aralığı.
Örnek: Bayramgil, O., 1959, Petrografi, İ.Ü. yayını, İstanbul.
Borrelli, E., Urland, A., 1999, ARC Laboratory Handbook, ICCROM, Rome.
Editör adı verilecekse: Editör Soyadı, Editör adının ilk harfi. (ed.), Basım Tarihi, Kitap Adı (italik), Yayınevi/
Kurum/ Basımevi adı, Basım Yeri, varsa sayfa numarası/ aralığı.
Örnek: Larsen, K.E. (ed.), 1995, Nara Conference on Authenticity: Proceedings,Tapir, Norway.

Makale/ Bildiriler için: Yazar Soyadı, Yazar Adının İlk Harfi., Basım Tarihi, “Makalenin Başlığı”, Makalenin
Bulunduğu Kitap/ Dergi/ Sempozyumun Adı (italik), Sayı/ Cilt no, Yayınevi/ Kurum/ Basımevi adı, Basım yeri,
varsa sayfa numarası/ aralığı.
Örnek: Güleç, A., 1986, “Ayasofya Müzesi Eski Aşevi Kapılarında Koruma Uygulaması”, İnşaat Dergisi, Ha-
ziran, İstanbul, s.44-48.
Böke, H., Akkurt, S., İpekoğlu, B., 2004, “Tarihi Yapılarda Kullanılan Horasan Harcı ve Sıvalarının
Özellikleri”, Yapı, S.269, YEM yayını, İstanbul, s.90-95.
2 2 Dipnot kullanımı tercih ediliyorsa, dipnotlar sayfa altında yer almalıdır. Programın otomatik dipnot verme
özelliği kullanılmamalı, dipnotlar ana metinle aynı yazı karakterinde, 10 punto boyutu ile yazılmalıdır. Metnin
içinde dipnot göndermeleri, sıra numarası verilerek yapılmalıdır. Dipnotlarda kaynağın yazım şekli 1. maddede
belirtildiği gibidir. Farklı dipnotlarda aynı yazarın eserinden farklı sayfalara gönderme yapılacaksa, ikinci dipnot:
Yazar soyadı, a.g.e., sayfa no.
şeklinde yazılmalıdır. Aynı esere ard arda iki dipnotta gönderme yapılması durumunda ise ikinci dipnotta:
a.e., sayfa no.
ifadesi yeterlidir.
3. Bir kaynaktan bire bir alıntı yapılacaksa metnin alıntı olan bölümü: “tırnak içinde ve italik olarak” yazılmalıdır,
kaynağı parantez içi veya dipnot ile belirtilebilir.

Özet: Dergide İngilizce özetlere de yer verildiğinden, makaleler İngilizce’ye çevrilmiş özetleri ile birlikte gönde-
rilmelidir. Özetler, makalenin tam adını içermeli; metnin anlaşılırlığı için çok gerekli olmadığı takdirde, başlık hariç
350 kelimeyi aşmamalıdır. Özet, sayfa sınırlamasına dahil değildir.
* Makalenin yazarının varsa akademik unvanı, geçerli e-posta adresi ve bağlı olduğu kurum, kuruluş, üniversite
ya da enstitünün adı belirtilmelidir.

You might also like