Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 69

Krediokrasi ve Borç Reddi Davas■ 1st

Edition Andrew Gross


Visit to download the full and correct content document:
https://ebookstep.com/product/krediokrasi-ve-borc-reddi-davasi-1st-edition-andrew-gr
oss/
More products digital (pdf, epub, mobi) instant
download maybe you interests ...

Andrew Huberman Notlar■ 4 Nöroplastisite 401 Stres


Kayg■ Depresyon Dikkat Eksikli■i ve Hiperaktivite
Bozuklu■u ve Travma 1st Edition Mahmut Abi Erkekadam
Org
https://ebookstep.com/product/andrew-huberman-
notlari-4-noroplastisite-401-stres-kaygi-depresyon-dikkat-
eksikligi-ve-hiperaktivite-bozuklugu-ve-travma-1st-edition-
mahmut-abi-erkekadam-org/

Andrew Huberman Notlar■ 2 Odaklanmay■ Konsantrasyonu


Haf■zay■ Ö■renme Kapasitesini ve Mutlulu■u artt■rman■n
bilimsel yollar■ 1st Edition Mahmut Abi

https://ebookstep.com/product/andrew-huberman-
notlari-2-odaklanmayi-konsantrasyonu-hafizayi-ogrenme-
kapasitesini-ve-mutlulugu-arttirmanin-bilimsel-yollari-1st-
edition-mahmut-abi/

Churchill 1st Edition Andrew Roberts

https://ebookstep.com/product/churchill-1st-edition-andrew-
roberts/

Pratique Grammaire B1 1st Edition Evelyne Sirejols

https://ebookstep.com/product/pratique-grammaire-b1-1st-edition-
evelyne-sirejols/
Dark Deleuze 1st Edition Andrew Culp

https://ebookstep.com/product/dark-deleuze-1st-edition-andrew-
culp/

A medida B1 guía didáctica 1st Edition Anaya

https://ebookstep.com/product/a-medida-b1-guia-didactica-1st-
edition-anaya/

Brooks and Co Andrew 1st Edition Elys

https://ebookstep.com/product/brooks-and-co-andrew-1st-edition-
elys/

Andrew Brooks Co 3 1st Edition Elys

https://ebookstep.com/product/andrew-brooks-co-3-1st-edition-
elys/

Ma vraie nature 1st Edition Andrew Carlson

https://ebookstep.com/product/ma-vraie-nature-1st-edition-andrew-
carlson/
ANDREWROSS
1956 yılında İskoçya'da doğan Andrew Ross, New York
Üniversitesi'nde Sosyoloji ve Kültürel Analiz B ölümü'nde
hocalık yapmakta ve Amerika çalışmaları programını yönet­
mektedir. Çalışmaları emek, kentsel çevre, işyeri organizas­
yonu gibi konulara yoğunlaşmıştır. Yayımlanmış çok sayıda
kitabı, makalesi ve gazete yazısı bulunmaktadır. Yakın geç­
mişte Birleşik Arap Emirlikleri'nde göçmen işçilerin kötü
koşullarda çalıştırıldığını dile getirdiği için bu ülkeye girişi
yasaklanmıştır.
Ayrıntı: 891
inceleme Dizisi: 265
Krediokrasi
ve Borç Reddi Davası
AndrewRoss

Kitabın Özgün Adı


Creditocracy
and 1he Case for Debt Refwal
lngilizce'den Çeviren
Emrullah Ataseven

Yayıma Hazırlayan
Damla Karadeniz

Son Okuma
Onur Koçyiğit

© OR Books LLC, New York C 2013 Andrew Ross

Türkçe yayım hakları Kalem Ajans aractlığıyla alınmıştır.

Bu kitabın Tıirkçe yayım hakları


Ayrıntı Yayınları'na aittir.

Kapak Fotoğrafı
Estate of Stephen Laurence Strathdee/
Et/ Getty Images Turkey

Kapak Tasarımı
Arslan Kahraman

Kapak Düzeni
Gökçe Alper

Dizgi
Esin Tapan Yetiş

Baskı ve Cilt
Kayhan Matbaactlık San. ve Tic. Ltd. Şti.
Merkez Efendi Mah. Fazı/paşa Cad. No: 812 Topkapı//stanbul
Tel.: (0212) 612 31 85 - 576 00 66
Sertifika No.: 10256

Birinci Basım: lstanbul, Haziran 2015


Baskı Adedi 2000

ISBN 978-975-539-991-1
Sertifika No.: 10704

AYRINTI YAYINLARI
Basım Dağıtım San. ve Tic. A.Ş.
Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No.: 3 Cağaloğlu - İstanbul
Tel.: (0212) 512 15 00 Faks: (0212) 512 15 il
www.ayrintiyayinlari.com.tr & info@ayrintiyayinlari.com.tr
Andrew Ross
Krediokrasi
ve Borç Reddi Davası
İNCELEME DiZiSi
SON ÇIKAN KİTAPLAR

ÇALIŞMAK SACLICA ZARARLIDIR KÜRESEL ÇARKIN DIŞINDA


Annie Th�baud-Mony KALANLAR
Kathrin Hartmann
BERABER
Richard Sennett AZINLICIN ZENGİNLICI HEPiMiZiN
ÇIKARINA MIDIR?
HAYATIN ANLAMI Zygmunt Bauman
Terry Eagleton
PSİKOLOJiDE SÖZ VE ANLAM
DUYURU ANALiZi
Michael Hardt-Anlonio Negri Sibel A. Arkonaç

KÜRESELLEŞMENİN SONU MU? ÇALIŞMA SORUNU


Arif Dirlik Kathi Weeks

İSYAN PAZARLANIYOR BENLİK YANILSAMASI


foseph Heath & Andrew Potler Bruce Hood

VAMPİRİN KÜLTÜR TARİHİ VAHŞİ HUKUK


Gülay Er Pasin Cormac Cullinan

TUHAF ALAN TÜRKİYE KENTLEŞMESİNİN


Burcu Canar TOPLUMSAL ARKEOLOJiSi
Erbatur Çavuşoğlu
ÜTOPYA
Nilnur Tandaçgüneş MARKSİZMDEN SONRA MARX
Tom Rockmore
AKIL HASTALICI VE PSİKOLOJİ
Michel Foucaulı OYUN, OYUNBAZLIK, YARATICILIK
VE İNOVASYON
İŞLETME HASTALICINA Patrick Bateson & Paul Martin
TUTULMUŞ TOPLUM
Vincenı de Ga�lejac iLAHİ GAZAP:
DEHA NEDİR? DAHi KİMDİR?
ETİN CİNSEL POLİTİKASI Darrin M. McMahon
Caro/ f. Adams
HARCIYORUM ÖYLEYSE VARIM
TOPLUMLA YÜZLEŞME Ekonominin Gerçek Maliyeti
Zülküf Kara Philip Roscoe

iKOMÜNİZM
Colin Cremin
İçindekiler

- Teşekkür............................................................................................................. 9
- Giriş.................................................................................................................... il
BÜYÜK BANKA HIRSIZLIGI .......................................................................... 15
BORÇ CEZASININ ILGASI ............................................................................... 24

Birinci Bölüm
Hepimiz Döndürücüleriz .... ...... ..... ... ... .. ....... ..... ... .... .... .... ...... ... ... ....................... 33
KAYBEDİLEN HAKLAR MI? ............................................................................40
GERi ÖDERSEK ÖLECEGIZ .............................................................................47
KUZEY'DE ÇİFTE BELA ....................................................................................59

İkinci Bölüm
Hane Halkının Ahlaki Ekonomisi....................................................................... 69
BANKA ALIM SATIMI .................................................. .....................................74
BORÇLULAR CUMHURİYETİNDE VATANDAŞLIK .... ..................... ........ 81
BAŞARISIZ DEMOKRASİ Mİ?.......................................................................... 92
Üçüncü Bölüm
Özgür insanlar İçin Eğitim .................................................................................. 105
ESKİ GÜNLER ...................................................................................................... 114
VARLIK BALONU MU, POLiTiK HAREKET Mİ? ....................................... 124
SEN BİR KREDİ DEGİLSIN............................................................................... 132
MOOC iLE EVLi DEGİLİM .............................................................................. 139

Dördüncü Bölüm
Geleceğin Ücretleri................................................................................................ 147
HİÇBİR ŞEY iÇiN ÇALIŞMAK MI? ................................................................. 154
BEDEN VE RUH .................................................................................................. 164
İŞÇİ SINIFI NASIL CEVAP VERMELiDİR? ................................................... 169
KAYIP BIR NESIL Mİ? ........................................................................................ 174

Beşinci Bölüm
iklim Borçlarını Ödeme ....................................................................................... 183
YERİNDEN EDİLMİŞLERE OLAN BORÇLAR ............................................. 192
TESLİMAT SEÇENEKLERİ... .............................................................................205

Altıncı Bölüm
Borç ve Büyüme Evliliğini Bozmak. ....................................................................217
BÜYÜMEK VE YOKSULLAŞMAK ..................................................................221
VERİMSİZ BİR KREDİ EKONOMİSİ Mİ? ......................................................231
SON SÖZ: DEMOKRASİ ÜZERİNE ................................................................. 245
Strike Debt dijital memi, Temmuz 20 12.
Teşekkür

orç direniş hareketindeki pek çok dost eylemci, bu kitaba


B fikirler, tartışmalar, ilham ve ortak bir sevgi kattı. Bu arka­
daşlar; George Caffentzis, Chris Casuccio, Ann Larson, Pam
Brown, Astra Taylor, Laura Hanna, Yates McKee, David Gra­
eber, Aaron Bornstein, Thomas Gokey, Suzanne Collado, Sue
Meaney, Amin Husain, Nitasha Dhillon, Nick Mirzeoff, Mari­
sa Holmes, Chris Brown, Aleksandra Perisic, Saralı McDaniel,
Matt Presto, Andrew Hiller, Christina Daniel, Shyam Khanna,
Jacques Laroche, Hilary Goodfriend, Brian Kalbrenner, Nicole
Hala, Luke Herrine, Christine Nyland, Sean McAlpin, Cristi­
an Mejia, Sandy Nurse, Jerry Goralnick, Jim Constanzo, Mike
Andrews, Steven Tran-Creque, Max Cohen, Ryan Hickey, Ro-
Krediokrasi

bert Oxford, Doug Barrett, Nick Katevich, Mike Monicelli,


Sara Burke, Justin Wedes, Monica Johnson, Hannah Appel,
Biola Jeje, Matthew Tinker, Rene Gabri, Ayreen Anastas, Bill
Talen, Jacques Servin, Sylvia Federici, Ashley Dawson, Mari­
na Sitrin, Nathan Schneider, Austin Guest, Mark Read, Malav
Kanuga, Morgan Buck, Conor Tomas Reed, Matt Tinker, Zak
Greene, Ingrid Burrington, Leina Bocar, Chris Kasper, Annie
Spencer, Nina Mehta, Kylie Benton-Connell, Zoltan Gluck,
Michele Hardesty, Isham Christie, Christy Thornton, Stuart
Schrader, Daniel Cohen ve hapishane kuşları Laurel Ptak ile
Matthew Connors'dır.
Borcun ölüm tarlalarında yol arkadaşları olan yazarlar Sa­
ralı Jaffe, Cryn Johannsen, Alan Collinge, Steve Fraser, Ric­
hard Dienst, Michael Hardt, Chris Newfıeld, Tamara Draut,
Samir Sonti, Adolph Reed, Jeff Williams, Fred Moten, Anya
Kamenetz, Nick Pinto, Seth Ackerman, Pam Martens ve Rac­
hel Signer'dır.
FASP anabilim dalından NYUlu arkadaşlara çok teşekkür­
ler: Marie Monaco, Mark Miller, Rebecca Kari, Molly Nolan,
Bertell Ollman, Christine Harrington, Adam Becker, Jeff Go­
odwin, Jim Uleman, Angela Zito, Patrick Deer, Bo Riccobono,
Denis Geronimus, Anna McCarthy, Robby Cohen, Steve Dun­
combe, Barbara Weinstein, Michael Reckenwald, Ernest Davis,
Danielle Holke ve Linda Gross.
Editörüm ve arkadaşım Colin Robinson (YNWA) ve John
Oakes'le yeniden çalışmak bir zevkti. Natasha Lewis, Emily
Freyer, Justin ??? ve Courtney Andujar, OR Books'ta süper bir
ekipti. Jackson Smith'e de müsveddeyi hazırlarkenki yardımla­
rı için minnettarım.
Ev cephesindeyse Maggie, "Occupy dul" numarası yaptı­
ğında bile, yaptıklarımı durmaksızın onaylıyordu. Ayrıca, ori­
jinal Küçük Kırmızı Kareler olmayı hızlandırdıkları için Zola
ve Stella'ya selam.
Giriş

isan 2013 ile Haziran 20 1 3 arasında, 42,2 milyar dolarla


N ABD bankaları, bir çeyrekte elde edilen en yüksek kara
ulaştılar. Her yüksek kazanç raporunu rutin olarak alkışlayan­
ların bile durup düşünmek için bu sefer bir nedeni vardı. Belki
de bu şaşaalı durumdan söz eden finansal haberin abartılma­
ması gerekir. Evvela, bu karın aslan payı yalnızca altı banka­
ya gitti (Bank of America, Citigroup, Wells Fargo, JPMorgan
Chase, Goldman Sachs ve Morgan Stanley); hepsi de kurumsal
açgözlülüklerinin 2008'de küresel ekonominin mahvolmasına
olan katkılarının öncesine göre daha büyük ve güçlü hale geldi.
Finansal çöküşten beş yıl sonra, mali denetleyicilerin erişimi­
nin ötesinde çalışabilme kapasiteleri daha da belirgin hale gel-
Krediokrasi

di. 6 Mart 20 13'te, ABD Başsavcısı Eric Holder Senato'nun Hu­


kuk Komitesi' ne, bankalar bu denli yoğun güç elde ettiklerinde
"Bizim için onları kovuşturmak zor olur [ .. ] Bir suç isnadı ge­
.

tirdiğinizde, bunun ulusal ekonomiye, hatta belki de küresel


ekonomiye, olumsuz etkisi olur" diye itirafta bulundu. Ulusun
en tepedeki kanun uygulayıcı yetkilisinin dürüstçe "batmasına
izin verilmeyecek kadar büyük" (şimdi buna hapse tıkılama­
yacak kadar büyük diyebiliriz) doktrini (ki bu doktrin dünya
çapında bir krize sebep olmasına rağmen bankacıların epey
işine gelmişti) karşısında ne kadar çaresiz olduğunu tasdik
edişi, ferahlatıcı mı yoksa düpedüz endişe verici miydi? Ulus­
lararası muhasebe kuralları kullanıldığında, bu büyük altılının
toplam varlığı 1 4,7 trilyon dolara (ya da ABD'nin 20 12'deki
GSYH'sinin %93'üne) ulaşıyordu; hal böyleyken ülkenin top­
lam bankacılık varlığı GSYH'nin % 1 70'ine değerdi. Avrupa'da
durum daha da vahimdi; örneğin, Almanya'nın bankacılık
sektörü, ülkenin GSYH'sinin %326'sına denk gelirken, Birle­
şik Krallık'ın hızlı bankaları için bu oran %492'ye varıyordu. '
Amerikan bankalarının maruz kaldığı piyasa türev araçları tek
başına 232 trilyon dolara yükselmişti; bu, riskli bahislerin tır­
manışının finansal çöküşün gelmesinde etkili olduğu 2008 yılı
öncesine göre hemen hemen üç kat daha fazla bir artış demek­
ti. Bu rakamlar, tüm ulusal borcun GSYH'ye oranından daha
çok şey anlatıyor olsa da tüm dikkati üzerinde toplayan ikinci
husustur ve sinik, ayrıca haksız bir şekilde bütçe açığı borazan­
ları tarafından kemer sıkma araçlarının devreye girmesi için
bahane olarak öne sürülmektedir. Aynı ölçüde korkutucu olan
bir diğer husus da altı büyük ABD bankasının toplamda 8,7
trilyonluk borç yükü olduğuna dair haberdi. Borç yükünün,
çok riskli türevlere maruz kalmanın, borcun ulusal ekonomide
sermayeye olan oranının ve sürekli olarak zayıf kalan düzen­
leyici denetimin bu birleşimi, 2008'deki çöküşün tekrar etme

1. Yalman Onaran, "U.S. Banks Bigger Than GDP as Accounting Rift Masks Risk':
Bloomberg News, 19 Şubat 2013, şuradan ulaştlabilir: http://www.bloomberg.com/
news/articles/2013-02-20/u-s-banks-bigger-than-gdp-as-accounting-rift-masks-risk.
.._!L
Andrew Ross
riskini çok fazla artırır. Aslında, sanayi sektörünün içinde olan
birçok kişi eşit düzeyde tahrip edici bir düşüşün çoktan ger­
çekleşmeye başladığını düşünmektedir.
Holder'ın hükümetin bankacıların herkesçe malum yol­
suzluklarını cezalandıracak araçlardan yoksun olduğunu ka­
bul etmesi, önemli bir dönüm noktasıydı, özellikle de içindeki
plütokratlar tarafından verilen zararla baş etmek için uzun
zamandır mücadele eden bir demokrasi için. Wall Street ba­
ronlarının hükümeti esir alma konusundaki becerileri yeni bir
şey değil.2 1 933'teki bir mektupta Franklin D. Roosevelt şöyle
diyor: "Meselenin aslı, bildiğimiz gibi büyiik merkezlerdeki fi­
nansal unsurların Andrew Jackson'lı günlerden beri hükümete
sahip olmasıdır:'3 Kanun koyuculara sahip olma, Amerikan fi­
nansçıları için kıymetli bir ayrıcalık olabilir ama tam anlamıy­
la krediokrasinin yükselişi daha yeni bir olaydır. Finansallaş­
ma, kredi verenin otoritesi egemenlik kazanıp sorgulanamaz
bir hale gelmeden önce, hane halkı ekonomisinin her köşesine
sürünerek girmek zorunda kalmıştı.
Diğer bir deyişle, toplum yararına üretilen her malın iş­
leme konulmuş meta haline getirilmesi, her tarafa yayılmış
piyasa medeniyeti durumunda olduğu gibi, yeterli değildir.
Krediokrasi, bu mallardan her birinin maliyetinin, piyasada
ne denli tutunmuş olursa olsun, borçla finanse edilmesi ge­
rektiğinde ve borçluluğun yalnızca hayat kalitesinde görülen
maddi gelişim için değil, aynı zamanda hayatın temel gerek­
sinimleri için önkoşul olması durumunda ortaya çıkar. Fi­
nansçılar, her kıymetli şey ve gelir akışını borçla sarmalayıp
her biri üzerinden faiz akışını sağlama almak ister. Dahası,
taze kredi kaynakları var olan borçları kapatmak için kul­
lanıldığında ( l 990'lardaki bir tampon etiketinde bu durum
açıkça gösteriliyor: "Visa borcunu ödemek için MasterCard
2. Bkz. Nomi Prins, Ali the Presidents' Bankers Bankers: The Hidden Alliances
that Drive American Power. Avalon, 20 1 3 .
3. Albay Edward Mandell House'a mektup, 2 1 Kasım 1 933, F.D. R.: His Personal
Letters, 1 928- 1 945 içinde, Der. Elliott Roosevelt, Duell, Sloan and Pearce, 1 950,
s. 373.
Krediokrasi
kullanıyorum:')4 kredi açan kurumların hakimiyetlerinin
daha ileri bir safhasına girdiğimizden emin olabiliyoruz.
Çalışan yoksul kesim için bu tür zorunlu borçluluk çok tanı­
dık bir uygulamadır ve çoktandır klasik ifade biçimleri olan
feodalizm, senetle bağlanma ve köleliği aşarak yaşamını sür­
dürmektedir. Bu borç esareti sistemlerinin her birini aynı
türden takipçiler izledi; toprak kiracılığı, şirketlerin nakit
yerine verdiği muvakkat senetler, tefecilik gibi; ve bunların
mirası hala devam etmekte, bugün bile Borç Sokağı üzerin­
de "yoksulluk bankaları"nın her iki vitrininden birinde cirit
attığı yan finans ürünlerinin yüksek faizli ortamında bu mi­
ras sürdürülmektedir. Bununla birlikte, hane halkı borçla­
rının yarattığı ipotekler yukarı doğru seyretmiştir ve şimdi,
üniversite mezunu iki neslin elini kolunu bağlayarak halkın
çoğunu etkilemektedir. ABD toplam tüketici borcu, okkalı
bir çıkışla 1 1 ,3 trilyon dolara ulaşmış (ABD GSYH'si 20 1 2'de
1 5,68 trilyondu), hane halklarının %77'si ciddi borca girmiş­
tir ve her yedi Amerikalı'dan biri alacak tahsildarları tarafın­
dan takibe maruz kalmaktadır veya maruz kalmıştır.5 Bun­
dan yararlananlara gelince, bir krediokraside taşma noktası,
borçla yapılan yatırımlardan, sermaye kazanımlarından,
türevler aracılığıyla yapılan kağıt taleplerinin manipülasyo­
nundan ve diğer finansal mühendislik biçimlerinden gelen
"ekonomik rantların" artık sadece destek mahiyetinde bir
gelir kaynağı olmaması ve bu rantların etkili refah ile nüfuz
toplama araçları olmaları durumunda ortaya çıkar.

4. Robert Manning'den alıntılandığı gibi Credit Card Nation: The Consequences


ofAmericas Addiction to Credit Cards, Basic Books, 2000, s. 27.
5. New York Merkez Bankası, Ağustos 20 1 3 raporuna göre yaklaşık 30 milyon
tüketiciyi kapsayan kredi raporlarının neredeyse %1 5'i, borç tahsilinden kay­
naklanan tahsil senetlerini gözler önüne serdi. Amerikalılar borç tahsildarları
tarafından avlanmaktaydı veya zaten avlanmıştı. Quarterly Report on Household
Debt and Credit, Ağustos 20 13, http://www.newyorkfed.org/research/national_
economy/householdcredit/DistrictReport_Q220 1 3.pdf adresinden ulaşılabilir.
._lL
Andrew Ross
BÜYÜK BANKA HIRSIZLIGI
Mevcut tüm deliller ve kendi deneyimlerimizin büyük bir
kısmı, ki bu deneyimleri yüksek profilli bir ofiste veya beş para
etmez bir tahsilat acentesinde edinmiş olmamızın pek bir öne­
mi yok, gösteriyor ki tam manasıyla bir krediokrasi yürürlükte
ve bu, üretimden kaynaklanan karın egemen olduğu tekelci
kapitalizmin ilk dönem biçimlerinden farklı bir nitelikte.6 Bu
tarihi gelişimi göstermek için pek çok yol mevcut. Bankalar
ve hükümet arasındaki güç dengesini ele alalım. 1895'te J. P.
Morgan, ABD Maliyesi'ni temerrütten kurtarmak için çağrıldı
( l 907'de bu bir kez daha oldu). 2008'de ise roller değişmişti;
Maliye Bakanlığı, J. P. Morgan'ı iflastan kurtarmak zorun­
da kalmıştı ve hiç kuşkusuz ki, ileride de yine böyle yapmak
zorunda kalacaktı. Bu değişim, şirketlerin kar elde etme bi­
çimlerinde de görülebilir. GE ve GM gibi sanayi üretimleriyle
ekonomiye yön veren dev şirketler, gelir için firmalarının ilgili
finans kollarına daha bağımlı hale gelmiştir. Şirketler artık ön­
celikle somut ürünler için verimli kredilerin kıymetli alıcıları
olarak değil, kaldıraçlı satın alımlar için borçla yüklenilerek
ve finans ücretleri ile faiz koparmak için acımasızca kullanı­
lan hedefler olarak değerlendirilmektedir. Mitt Romney'in
Bain Capital'daki kariyeri ile babasının American Motor Com­
pany'deki kariyeri arasındaki fark, bariz bir şekilde, endüstriyel
kapitalizmden finansal kapitalizme geçişi özetler.7 Sıradan bi­
reylere gelince, biz şimdi kredi bürolarının (Equifax, Experian
ve TransUnion) sürekli finansal gözetimi altındayız; bunların

6. Bkz. Greta Krippner, Capitalizing on Crisis: The Political Origins of the Rise of
Finance, Harvard University Press, 20 1 1 ; Costas Lapavitsas, Profiting Without
Producing: How Finance Exploits Us Ali, Verso, 20 1 4; Joseph Stiglitz, The Price of
Inequality: How Todays Divided Society Endangers Our Future, Norton, 20 1 2
[Eşitsizliğin Bedeli: Bugünün Bölünmüş Toplumu Geleceğimizi Nasıl Tehlikeye
Atıyor, Çev. Ozan i şler, i letişim Yayınları, 20 1 4 ] ; John Lanchester, 1.0. U. : Why
Everyone Owes Everyone and No One Can Pay, Simon and Schuster, 20 1 0; Mic­
hael Hudson, The Bubble and Beyond: The Road from Industrial Capitalism to
Finance Capitalism and Debt Peonage, Islet, 20 1 2 .
7. Matı Taibbi, "Greed and Debt: The True Story of Miti Romney and Bain Ca­
pital'', Rolling Stone, 29 Ağustos 20 1 2 .
._lL
Krediokrasi
kredi raporları, puanları ve borçlu olarak hareketlerimize dair
kredi notları ekonomik ihtiyaç ve isteğin pek çok alanının giriş
kapısını kontrol etmektedir. Kamu denetiminin dışında hare­
ket eden bu acenteler, yalnızca borç veren sınıfın ihtiyaçlarına
cevap verir ve bize etiket numaralan gibi biçtikleri profiller,
mevki ve sınıf damgaları, şimdi ve ileriki yıllarda, gelecekteki
davranışları tahmin etmeye alıştıklarından, kendi çıkarlarına
uygun olur.
%99'luk kesimin içinde, daha fazla kişinin, gittikçe daha çok
aşırı borç yiiküyle boğuştuğunu biliyoruz ki, bu borçlar hiçbir
şekilde yeniden ödenemeyecek finansal talepler şeklindedir
ama kimin borç veren sınıf mensubu olduğu o kadar belli mi?
Margaret Thatcher'ın "emekli fonu kapitalizmi" teşvikini mü­
teakip işçilerin emekli fonları da finansal piyasaya çekilmiştir.
Aslında, bu fonlar şimdi kamu borcunun, özellikle de belediye
borçlarının, önemli bir kısmını teşkil ediyor ve halihazırda bu
durum kemer sıkma politikalarının kabul ettirilmesi için bir ge­
rekçe olarak kullanılıyor. Resmi ve hukuki anlamda işçiler borç
veren haline geliyor ve iflas halinde borçlar ayrım yapılmaksızın
silinirse, buna tahammül etmek zorunda kalıyor. Thatcher ve
neoliberal varisleri tarafından teşvik edilen "popüler kapitalist"
zihniyete uygun olarak yatırımları, tüm diğer yatırımlar gibi
riske maruz kalıyor. Esasında, emeklilik fonları yöneticileri, iş­
tirakçilerine verdikleri uzun vadeli sözleri tutmak (%8e kadar
yıllık kazanç) için yüksek düzeyde spekülatif yatırımlar yap­
maya zorlanıyorlar ve böylece varlıkları, şişirilmiş ücretlerden
yararlanmanın ve yüksek riskli türevlerden kurtulmanın yolu­
nu arayan Wall Street işportacılarına emanet ediyorlar. Şirket
emeklilik fonları düzenli olarak kurumsal yağmacılar tarafın­
dan talan ediliyorken, kamu emeklilik fonları, muhasebe defter­
lerini dengelemek için para veya serbest yatırım fonları ile özel
sermaye fonlarına çevirmek için varlık arayışında olan işveren­
ler veya hükümetler için özellikle kolay hedefhaline gelmiştir.
Fakat emeklilik için tasarrufları yatırıma dönüştürme işinin
işçilerin ücretli emek olarak birincil kirııl iklerine etkisi azdır; bu-
Andrew Ross

nunla birlikte, yatınmlar işçilerin gelirlerine genel olarak zarar


veren Wall Street fonları tarafından değerlendirildiğinde, çelişki­
ler açık bir şekilde ortaya çıkar. Yıllık emekli maaşları söz verildiği
gibi gerçekleştirilse de on yıllar sonra, alıcılar, bir krediokrasinin
asıl yararlanıcıları durumunda olduğu gibi ana gelirlerini yatı­
rımdan elde edememektedir. "Gerçek'' ekonominin parçası olan
ve maaşları durağarıken hane halkı borçları artan işçiler, aslında,
finansal mühendisliğin düşük vergili dünyasında haksız kazançla
geçinen oyuncularla aynı dünyada yaşamamaktadır. Hakiki ma­
nada borç veren %1 e yapılan net servet transferinin data analizi,
bunların gelirlerine ve kapitalist mülkiyetlerine giden ekonomik
rantı göstermektedir. Bu rantların çıkarılması, nüfusun bu küçük
diliminin son otuz yıl içinde gelir artışının çoğunu ve son beş
yıldır neredeyse tamamını ele geçirmesinin sebebidir. 8 Elbette ki,
emeklilik fonlarının çeşitlendirilmesi ve 40l (k) emeklilik plan­
larının* artması, içimizden, reel ekonomi içinde üretimle ilgili iş
yapan daha fazla kişinin önceki dönemlere nazaran daha çok fi­
nans dünyasına bağımlı hale geldiği anlamına gelir. Ama bu du­
rum, dünyada var olma algımızı ciddi anlamda değiştirmemiştir
ve herkesin bildiği gibi barıkerlerin borç kapanına kısılmamız
açık ara kaçınılmaz hale gelmiştir.
Bankalar, komisyoncular, serbest yatırım fonları, özel ser­
maye şirketleri ve gölge banka sistemi içinde çalışan tüm ku-

8. "Striking it Richer: The Evolution of Top Incomes in the United States", Em­
manuel Saez ve Thomas Piketty tarafından hazırlanan bir dizi bilgi raporudur
ve bu rapor, % ! 'in gelir artışına nasıl el koyduğunu özetler. Serinin ilk çalışması:
"Income Inequality in the United States, 1 9 1 3 - 1 998", Quarterly /ournal ofEcono­
mics, 1 1 8 ( 1 ), 2003, 1 -39. En son güncelleme şuradan bulunabilir: http://elsa.
berkeley.edu/ -saez/ saez-UStopincomes-20 1 2 .
p d fv e b u , en tepedeki % ! 'in, %95 geliri resesyon resmi olarak sona erdiğinden
beri ele geçirdiğini gösterir. Ayrıca şuraya da bakabilirsiniz: josh Bivens ve Law­
rence Mishel, "The Pay of Corporate Executives and Financial Professionals as
Evidence of Rents in Top 1 Percent Incomes", /ournal of Economic Perspectives,
Yaz 20 1 3 ve Edward N. Wolff, "The Asset Price Meltdown and the Wealth of the
Middle Class", New York University, 2012, https://appam.confex.com/ap­
pam/20 1 2/webprogram/Paper2 l 34.html.
• 40 l (k) retirement plan: ABDile milli gelirler yasasına göre çalışanların emek­
lilik kesintilerini işverenlerin vergilendirilmeden önce gerçekleştirmesi. (ç.n.)
...1Z....
Krediokrasi
ruluşlar, kendileri için nüfuz ve dokunulmazlık elde etmeye
ilgi duyarlar ama onlar her şeyden önce sahipleri, müşterileri,
hissedarları ve doğrudan yararlanıcıları için birikim yarat­
ma araçlarıdır. Bu şekilde, işleri, herkesi mümkün olduğun­
ca uzun süre borçlu halde tutarak, olabildiğince çok ekono­
mik fazlayı ele geçirmektir. Finansal çöküşe yol açan her türlü
kamu borcundaki artış, ister ticari ister hane halkının olsun,
bazı sektörlerde yavaşlamıştır ama artış, sağlık, araç kredisi ve
özellikle ABD ulusal yekununun [aggregate] yakında 1 ,2 tril­
yon dolara yaklaşacağı eğitim alanlarında devam etmektedir.
Bu borçların asla ödenmeyecek oluşuna hayıflanmak alışılmış
bir durumdur. Bu durum kimilerinin huzurunu kaçırabilir
ama bu konumuzun dışındadır. Bir krediokrasinin vatandaş­
larının tüm borçlarını ödemesi beklenmez veya bunun için
teşvik edilmezler. Nihayetinde, borçlarımızı bir şekilde sıfır­
lamayı başarırsak, borç verenlerin bir işine yaramayız. Mesele,
borç hizmetimizi acı sona kadar, hatta kefilli kredi durumun­
da olduğu gibi mezar ötesine kadar uzatmaktır. Çıplak gerçek,
borçların, özellikle birleşik faizde, ödeme kabiliyetinden çok
daha hızlı bir şekilde katlandığıdır. Orijinal ödünç verenlerin
tümü bunun farkındadır; bu yüzden de mümkün olduğunca
hızlı kredi satarlar.
Ömür boyu süren borç yükü hizmetini yönetme, şimdi ço­
ğunluk için varoluşsal bir şarttır; peki ama onun vatandaşlığa
olan etkisine ne demeli? Borç köleliğine giden yolda olan bir
demokrasi nasıl hayatta kalabilir? Politik özgürlük için verilen
mücadelenin tarihi kredinin büyümesine sıkı sıkıya bağlıdır.
James MacDonald'ın belirttiği gibi liberal toplumların de­
mokratik kurumları ayakta kalabilip gelişebildi çünkü devlet,
tahvilleri ucuza ödünç almayı mümkün kıldı, özellikle de sa­
vaş zamanlarında.9 Ama bugünün küresel ölçekte şebekelen­
miş ve serbest yatırım fonlarından gelen spekülatif bahislere
karşı kırılgan olan tahvil piyasalarının, politikacıların sadık

9. James MacDonald, A Free Nation Deep in Debt: The Financial Roots ofDemoc­
racy, Farrar, Straus & Giroux, 2003 .
....lL
Andrew Ross
hizmetkarları olmaktansa, "yargılama': "disipline etme" ve
"ödüllendirme" eylemlerinde bulunması daha yüksek bir ola­
sılıktır. Merkez bankaları, gittikçe daha fazla, bankaların öde­
me güçlerini garantiye almak için hareket ediyorlar ve egemen
olmayan hükümetler cari açıkla başa çıkmaya uğraşıyorlar. Bir
bütün teşkil etmelerini sağlamak için, alacaklıların yüce ve
kudretli cüretleri şimdi, seçilmiş milli temsilcilerin halk irade­
sini gerçekleştirme sorumluluklarına rutin olarak ağır basıyor
ve sonuç, tüm dünyada "başarısız demokrasiler" oluyor. Mario
Monti bile -kendisi finansal güçlere olan muhalefeti zayıflat­
mak için 20 1 2 yılında İtalya Başbakanı olarak atanan kendi
halinde bir teknokrattır- Avrupa'da "krediokrasi" denilen şe­
yin ortaya çıkışının aleyhine konuştu. Kendisi, spesifık ola­
rak, özerk hükümetlerin nasıl büyük Alman, Fransız, İsviçre
ve Hollanda bankaları tarafından temsil edilen yabancı tahvil
sahiplerine verilen imtiyaz aracılığıyla kuşatıldığına gönder­
mede bulunuyordu.
ABD gibi bir ülkenin yeni filizlenen şehir cumhuriyetçiliği,
borç verenler ile borç alanlar arasında adil şartları koruyan ve
borcun ödenmemesi durumunda aynı şekilde tedbirleri göze­
ten bir borç ahlakı ekonomisini gözetmeliydi. Ama borç ve­
renlere her zaman için üstünlük verilmiştir.1° Kendi zamanın­
da Jefferson, spekülatörlerin talancı tutumlarını eleştirmekte
pek de yalnız değildi ve Eski Dünya'nın hala başına bela ol­
makta olan borç köleliğine bir son vermeyi diliyordu. Bilhassa
"savaş ve borçlanma ruhu için hayırlı bir dizginleme" olarak
önceki neslin borçlarından kurtulmanın doğal bir hak oldu­
ğunu düşünüyordu. "Borcun devamlı hale getirilmesine dair
modern teori, yeryüzünü kana bulamış ve içinde yaşayanları
gittikçe birikmekte olan yüklerin altına sokmuştur:'" Fakat
yeni cumhuriyetin ilk iş dünyasıyla ilgili icraatı, Amerikan Ba-
1 O. Bruce Mann, Republic of Debtors: Bankruptcy in the Age of American Inde­
pendence, Harvard University Press, 2003.
1 1 . "Thomas Jefferson, John W. Eppese mektup (24 Haziran 1 8 1 3)", Der. Willi­
am Parker ve Jonas Viles, Letters and Addresses of Thomas Jefferson içinde, Unit
Books, 1 905, s. 22 1 .
Krediokrasi
ğımsızlık Savaşı borçlarının nasıl kapatılacağını hesaplamaktı.
Masrafları küçük toprak sahibi çiftçilerden alınacak vergiler­
le karşılama çabaları silahlı isyanları kışkırttı; önce Orta ve
Batı Massachusetts'te Shays' İsyanı (isyancılar mahkemeleri
kapatıp borçluları hapishanelerden kurtardı) ve sonra Doğu
Pensilvanya'da Whiskey İsyanı oldu.
Shays'ların asi çiftçi-borçlularının hayaleti, kurucuların,
demokrasiyi sınırlayan ve mülkiyetin korunmasını hükümetin
ağır basan işlevi olarak yücelten bir anayasayı hayata geçirmek
için acele etmelerinin nedenlerinden biridir. Independence
Hall'da delegeler tarafından uzlaşılan kölelik anlaşmasına ge­
lince, bu yıkıcı sonuç, Afrika'da köle ticaretini başlatan borç
bağı döngülerinden çok da bağımsız değildi ve bundan da
beyaz mülkiyet sahipleri ve onların zürriyetleri birçok ülkede
yararlanmaya devam edecekti. 19. yüzyıl boyunca, Amerikan
cumhuriyetçi bağımsızlık ideali, çiftçilerin Wall Street ban­
kalarına olan kitlesel borçları, fahiş fiyatlar ve ödenemez dü­
zeyde taleplerden kaynaklanan borç ödeyememe durumunu
ve borç verenlerin diktesiyle hapsi deneyimlemeleriyle daha
fazla darbe aldı. Ödünç verenleri hala ezici bir şekilde kayıran
iflas yasalarıyla güçlendirilmiş orantısız alacaklı-borçlu ilişki­
si, politik özgürlük öğretisi ile Amerikan hayatının gerçekliği
arasındaki uçurumu gösteren ürkütücü örneklerden birisidir.
Politik ideallerin borç hizmetkarlığıyla tehlike altına gir­
diğine dair endişe, elbette, Amerikan cumhuriyetinin kuru­
luşundan çok daha eskidir. Tarihi kayıtlar, borç veren sınıfın
gücünü kontrol edemeyen toplumların çabucak borç esareti
tehdidiyle karşı karşıya kalacağını göstermektedir; kredi git­
tikçe daha çok ekonomik fazlayı absorbe etmek için kullanı­
lan kör bir araç olur ve rantlar üretici olmayan varlıklardan
çıkarılır. Bu yoldan bir kez daha aşağı iniyor muyuz? Pek çok
yorumcu, borçlu hapishanelerinin yeniden canlandırılmasına
işaret ettiğinde veya öğrenci borcunu bir tür senet şeklinde la­
netlediğinde ya da Wall Street'le kredinin çıkmaz sokağındaki
bankacılık uygulamalarını tefeciliğin en aşırı biçimleriyle kar-
Andrew Ross
şılaştırdığında bu şekilde konuşuyor. Öyleyse, sadece gelişmiş
ülkelerde değil, aynı zamanda Küresel Kuzey'de de bir borç
jübilesinde• (veya toplu borç affında) faizin canlanması, po­
püler gücü kendi çıkarlarına göre yenilemek için varolan tüm
borçları silecek, borç kölelerini serbest bırakacak ve toprağı
asıl sahiplerine geri verecek kadar umutsuz antik dünya hü­
kümdarlarının başvurduğu makro-çözümleri anımsatır.

Strike Debt dijital memi, Temmuz 20 12.

Bu tarz söylemler, halihazırdaki borç krizinin aşırılığının


bir göstergesidir. Tüm kanıtlar gösteriyor ki, sert kurtarma ön­
lemlerine ihtiyaç duyuluyor ve Keynes'in "rantiyenin ötenazi­
si" diye adlandırdığı şeyden yararlanan yeni bir tür verimsiz
olmayan ekonominin inşa edilmesi gerekiyor. Bu alternatif
yolu takip etmek -kredinin üretici kullanımıyla yönlendirilen
bir topluma giden yoldur bu- demokrasiyi kurtarmanın tek
yolu olabilir. Ama işletme ekonomistleri için, neoliberalizmin
amentüsünü sorgulayanlar için bile, ortada bir kriz yok; yal­
nızca, borçla finanse edilen büyümenin normal modeli kendi­
sini tekrar kabul ettirmeden önce yönetilebilir seviyelere düşü­
rülmesi gereken bir borç "tehdidi" var.

• Borç Jübilesi: Borçlarını ödemeyecek durumda olan kişi ve ülkelerin borçları­


nın affedilmesini talep eden hareket. (ç.n.)
....lL
Krediokrasi
Bu kitabın son bölümünde, bu borçla büyüme formülüne
uygun bir dönüşün neden mümkün olmadığını gösteriyorum.
Gelirler, l 970'lerde durağanlaştığında, hatırı sayılır büyüme
oranları ancak bir dizi spekülatif kazanç balonu aracılığıy­
la gerçekleştirilebildi. Her defasında balon patladı, formülün
nasıl zayıf bir temele dayandığını görebildik. Kalıcı refah de­
vam ettiği müddetçe, büyümenin büyük kısmının sahte oldu­
ğu, yalnızca düzmece bir refah üretildiği ve fiyatları şişirmek
için gelecekte gösterilecek çabaların aynı akıbete uğrayacağı
sonucuna varmak makul görünmektedir. Ama ekolojik bir
perspektiften bakıldığında, bu modelin tamamıyla sürdürü­
lemez olduğuna dair kuşku pek azdır. Şimdi, 1974'te yapılan
çığır açıcı Limits to Growth [Büyümenin Sınırları] adlı raporla
başlamış olan ve GSYH odaklı büyümenin biyosfere olan va­
him etkisini ispatlayan dağlar kadar bilimsel kanıt vardır. Bu
belalı "tehdit" ortadan kaybolduğunda iş dünyasını yeniden
her zaman olduğu gibi düzenlemek yalnızca eko-çöküş için bir
reçete olabilir.
Herhangi bir adaletsiz toplumsal düzenlemede olduğu gibi
bir krediokrasi de iktidar üzerindeki asıl etkisi çözülmeden
önce, kamuoyıı nezdinde meşruiyetinden yoksun bırakılma­
lıdır. Bu doğrultuda ne kadar yol kat ettik? Son beş yılda ban­
kacıların yaptığı vurgun dikkate alınırsa, mevkilerindeki en
küçük kesimlerin bile toplumun vazgeçilmez üyeleri olarak
hala yönetimde olmaları kendilerinden menkul marifetleri­
nin bir göstergesi olur. Dalavere üzerine dalavereleri ortaya
çıktıkça, iki günde bir gazete başlıklarında yeni suistimalleri
ve vurgunculukları yer alır. Adli kovuşturmalar katlanır, az
sayıda mahkumiyet kararı çıkar (ve yalnızca kıdemsiz çalışan­
lar mahkum edilir) ama para cezalarının, para iadelerinin ve
diğer cezaların listesi uzar gider. Cezai ve kamu suçlamalarını
sona erdirmek için ödenen paraların bazıları devasa boyııt­
lardadır. Örneğin, 20 1 3 sonbaharına kadar JPMorgan Chase,
ABD Adalet Bakanlığı ile ipoteğe dayalı menkul kıymetle­
ri riskli konut kredileriyle topladığı için 13 milyar dolardan
Andrew Ross
fazla geri ödeme anlaşması için görüşmeler yapıyordu. Görü­
nen oydu ki, 3 milyar dolardan azı cezalar için kesilecek ve
yalnızca 4 milyar dolar ev sahiplerine kurtarma parası olarak
verilecek, geri kalan 6 milyar dolar ise kayıplardan zarar gören
yatırımcılara dağıtılacaktı.12 Her halükarda JPMorgan ve em­
sallerinin karları o kadar büyüktür ki, böyle cezalar iş yapma­
nın maliyeti olarak görülüp bunlara omuz silkilir. Bankaların
ticaret yapmak için dayandığı mutat kamu güveni çoktan yok
edilmiştir; bunların usta işi finansal ürünlerini sahtekarlıktan
biraz daha iyi şeklinde değerlendirmek durumundayız ve bi­
liyoruz ki, tüm riskli hareketlerinin faturalarını muhtemelen
biz ödeyeceğiz. Fakat toplumsal olarak faydalı tüzel kişiliklere
dönüşmeleri bir yana, bankalar, reform yapılmayacak kadar
vazgeçilmez kurumlar olduklarına dair imtiyazlarını mahfuz
tutarlar ve en önemlisi de lobicilik konusundaki ateş güçleri
yasa koyucuların her zaman onların çıkarlarını gözeteceğini
garanti altına alırlar.
The Bankers' New Clothes'da [Bankerler'in Yeni Elbisele­
ri] Anat Admati ve Martin Hellwig, "banka ve bankacılığın
ekonomide özel olduğuna ve bunların diğer tüm şirketlerden
farklı olduklarına dair sapıkça bir mit vardır. Onların mari­
fetlerini ve yapılan iddiaları sorgulayan herhangi biri, tartış­
maya katılmaya muktedir değildir, diye damgalanma riskiyle
karşı karşıyadır"13 şeklinde bir iddiada bulunurlar. Finansın,
sıradan insanların anlayamayacağı kadar karmaşık olduğuna
inanmamız istenir. Bu esrarlı durumun sonuçlarından biri,
pek çoğumuzun geri ödeme zihniyetinin kapanına kısılmış ol­
masıdır. Borçlarını ödemeyecek olan ve tüm riskli kredilerini
başkalarına yükleyen büyük borç verenlerin sorumsuzluk ve
dolandırıcılıklarından daha fazla haberdar olmamıza rağmen,
onlara borçlarımızı geri ödemememizin gayri ahlaki oldu­
ğunu kabul ederiz. Elbette, ortada avukatlar, mahkemeler ve
12. Peter Eavis ve Ben Protess, "Considering the Fairness of JPMorgan's Deal':
New York Times, 22 Ekim 20 1 3 .
1 3 . Anat Admati v e Martin Hellwig, The Bankers' New Clothes: What'.s Wrong
with Banking and What to Do About It, Princeton University Press, 2013, s. 2 .
....n...
Krediokrasi
polis, bu geri ödeme ahlakını ve borcu ödeyememe durumun­
da bozulmuş bir kredi puanıyla yaşamayı kabul ettirmek için
hazırkıta dolaşmaktalar. Ama bunlar cebrin araçlarıdır; rıza
mekanizması sarsıldığında yedek olarak hizmet görürler. Rıza
gösteren borçlunun psikolojisi, şu sıralar yavaşça gerçekleştiği
gibi tevekkülden isteksizliğe ve hatta direnişe doğru değişti­
ğinde, borç verenlerin çıkarcı ahlakçı otoritesi hükmünü kay­
betmeye başlar. O zaman ve yalnızca o zaman, biz dürüstçe,
bankacının yeni elbiselerinin uydurmadan ibaret olmadığını
gösteren, haraca bulaşmış kişi ve kurumlara borcumuz olup
olmadığı sorgulayabiliriz.

BORÇ CEZASININ İLGASI


Borç veren hükümranlığının nasıl idame ettirildiğine dair
halka daha çok eğitim verilmesi gerekir ve bu kitap, bu ruhla,
hane halkı borçlarının reddinin ortaya konulmasına çabalar.
Bir hükümet, halkını rantçıların verdiği zararlardan koru­
yamadığında ve borç yükleri özgür yurttaşlığa varoluşsal bir
tehdit halini aldığında, geri ödemeyi reddetme, savunulabilir
bir sivil itaatsizlik eylemi olur. Demokrasinin yeniden keşfini
amaçlayanlar için, bu ret, bir sorumluluk olarak düşünülebilir.
Gelişmekte olan ülkelerde borç erteleme, Jubilee South hare­
ketine mensup veya ona destek veren gruplar tarafından çok­
tan gerçekleştirilmiştir. 14 Bu durumu savunanlar, hükümetle­
rin dış borçlarının reddi için ahlaki ve hukuki argümanlar öne
sürmüş ve dünyanın en yoksul halklarından bazılarına rahat­
lama sağlama konusunda kısmen başarı elde etmişlerdir. Küre­
sel Kuzey'de kamu borçları şimdi kemer sıkma politikalarının
merkezindedir ve bu politikalar, Euro Bölgesi'nin çeperindeki
yıpranmış ülkelerden Detroit ve Baltimore gibi sorunlu eski
sanayi şehirlerine kadar uygulanmaktadır. Bu borçlardan han­
gilerinin meşru olduğunu ve geri ödemeyi hak ettiğini, hangi-

14. Damien Millet ve Eric Toussaint, Who Owes Who?: 50 Questions about
World Debt, Londra, Zed Books, 2004; Debt, the IMF, and the World Bank: Sixty
Questions, Sixty Answers, Monthly Review Press, 20 1 0 .
....1L
Andrew Ross
!erinin haksız talepler olduğunu ve haklı bir şekilde reddedile­
ceğini sorgulama süreci çoktan başlamıştır. 15 Şimdi, bu kitapta
da tartıştığım gibi bu süreci hane halkı borçlarına, özellikle de
basitçe temel sosyal gereksinimlere ulaşmak için alınan borç­
lara genişletme zamanıdır.
Devamında, borç reddi durumunu destekleyen bazı tartış­
maları özetliyorum. Çoğu, ölçülebilir kurallara aykırı olarak
geniş ahlaki ilkelere hitap ediyor ama bu ilkelerin bazı katı sa­
yılar üretecek şekilde uygulanmaması için de bir neden yok.
• Yalnızca borç verenin yararlandığı veya bireyler, aileler ve toplu­
luklara toplumsal ve çevresel zarar getiren krediler, zararların taz­
mini için yeniden görüşülmelidir.
• Borç alıp geri ödeyemeyen kişilere kredi satışı, ahlaksız bir eylem­
dir ve bu yüzden bu tür borçların toplanması gerçekleştirilmeme­
lidir.
• Kar içinde yüzen bankalar ve hak sahipleri iyi iş çıkarmıştır; yete­
rince iyi ödeme almışlardır ve kendilerine daha fazla ödeme yapıl­
masına gerek yoktur.
• Evvela, kredi kendilerine ait değildi; çoğu, para yaratmanın müp­
hem gücüyle kısmi rezerv bankacılığı ve türev işlemlerin "büyüsü"
sayesinde elde edildi. Bu kadar kolay yaratılmış borçlardan hak
edilmemiş gelir talep etme hakkı bağlayıcı olarak kabul edilme­
melidir.
• Hane halkı borçları, kasıtlı olarak politik icbar şeklinde dayatılmış
olmasalar bile, kaçınılmaz bir biçimde, özgür düşünme kapasite­
mizi, bilinçli hareket etmemizi ve demokratik sorumluluklarımızı
yerine getirmemizi engellerler. Ekonomik itaatsizlik demokrasi
yararına korumacı bir eylem olarak meşrulaştırılır.
• Geçimliğimizi sağlayan kaynaklara veya eğitim, sağlık ve kamu
altyapı hizmetleri gibi hayati kamusal hizmetlere ulaşmak için
kısa süreli duyumsadığımız ihtiyaçtan uzun süreli kar çıkarma,
aşırı faizci bir yaklaşımdır ve yasaklanmalıdır.
• Her bir borç hizmeti eylemi, bankaların bilanço tablolarına yapı­
lan üretici olmayan bir ekleme ve iş yaratan, sosyal harcamalara
yeterince fon sağlayan ve toplulukların refahını sürdürmeleri
mümkün kılan "gerçek" ekonomiden yapılan bir kesintidir.
1 5. François Chesnais, Les dettes illegitimes: Quand /es banques font main basse
sur /es politiques publiques, Liber, 20 1 2 .
....1L
Krediokrasi

• Borçluları gelecekteki gelirden yoksun kalmaya mecbur bırakma,


ücret hırsızlığının bir şeklidir ve eğer bu borçların altına basbaya­
ğı, zihnen ve bedenen, işe hazırlanmamız için sokuluyorsak, bun­
lara direniş gösterilmelidir.
• Bankacıların başvurdukları sahtekarlık ve hilekarlıklar ile gele­
cekte bu tarz antisosyal davranışlardan çekinmeyecekleri ihtimali
dikkate alındığında onları daha fazla ödüllendirmemiz ahlaken
sakıncalı olur.

Yukarıda anılanlar teferruatlı bir liste değildir ama bir baş­


langıçtır ve bu listeye diğer şeyleri de eklemeyi öneriyorum.
Bu ahlaki tartışmalarla daha pratik ölçme prensipleriIJin akla
uygun birleşimi aracılığıyla hangi borçların reddedilip hangile­
rinin kabul edileceğini belirlemek mümkün olacaktır. Hepsin­
den önemlisi, arkalarında gözüpek geniş bir hareketin desteğiy­
le bir arada duran borçlular, en güçlü ahlaki pozisyonu alabilir.
Borç verenlerle birey bazında görüşmek, bazı kişisel faydalar
kazandırabilir ama onları alt etmek bir yana, bir krediokrasiyi
sürdüren davranış normlarını değiştirmeye yetmeyecektir.
Borç etrafındaki kamu psikolojisi geri ödeme ahlakıyla oto­
matik boyun eğmeden kararlı bir biçimde uzaklaştığında, yeni
zihniyet nasıl eyleme geçecek? Hükümetten gelen borç yardı­
mı olmadığında, borçlular, bu işe kendileri gerekli gördükleri
herhangi bir araçla el atmak zorunda kalacaklar. Milyonlar­
ca kişi, her yıl hane halkı borçlarını ödememesinin sonucu
olarak şahsen cezalandırılıyor. Toplu borç grevi şeklinde bir
kolektif borç ödememe durumu, halihazırdaki bakış açımızla
mümkün görünmüyor ama böyle bir şeyin keskin politik etkisi
olacağı su götürmez. Borç etrafında bir organizasyon yapmak
kolay değildir; her borçlunun durumu parmak izi gibidir ama
bir borçlular hareketinin ortaya çıkışı için bugün oldukça elve­
rişli bir zamandır. 16 Bu noktada, nasıl bir şekil alacağını, hangi
patikaları takip edeceğini ve hangi taktikleri kullanacağını ön­
göremesek bile, böyle bir harekete olan ihtiyaç aşikardır. Ayırt

16. George Caffentzis, "Debt and/or Wages: Organizing Challenges", Tidal, Şu­
bat 20 1 3 .
Andrew Ross

edici özelliklerini derli toplu görmek isteyenler için bu tari­


hi hareket, aşağıda belirtildiği gibi özetlenebilir. Ücretler için
mücadele, sanayi döneminde merkezken, günümüzün büyük
çatışması borç için mücadele olarak şekillenmektedir ve adil
bir çözüm, en az altın çağındaki işçi hareketi kadar ciddi bir
organizasyon düzeyi gerektirmektedir.
Elbette, varolan yasadışı borçları reddetmek yeterli değil­
dir. Geçmişe sünger çekmek, özünde, refahın yukarı doğru ye­
niden dağıtılması ve demokrasinin aşağı doğru çekilmesi için
kaldıraç görevi gören borcun kullanımına devam edilmesini
değiştirmeyecektir. Borcun ilgası yalnızca ilk adımdır. Top­
lumsal olarak üretken krediyle işleyen alternatif bir ekonomi,
Wall Street ve diğer banka merkezlerinin ekonomik planlama
üzerindeki kontrolü gevşetilecekse, somutlaşmalıdır. Birçok
insana göre bu, ürkütücü bir olasılıktır çünkü ancak devlet
gücünün ele geçirilmesiyle gerçekleştirilebilecek olan, hali­
hazırdaki sistemin belli düzeyde muazzam bir revizyonunu
çağrıştırır. Bununla birlikte, alternatif bir ekonomiyi savunan
kurum ve pratikler zaten vardır ve iyi işler çıkarmaktadır. Mu­
tualist, kar amacı gütmeyen, müşterek temelli topluluk odak­
lı kesimlerin ekonomik etkisi, bir bütün olarak, zaten genel
olarak kabul edilenden çok daha büyüktür. Kredi sendikaları,
işçi kooperatifleri ve topluluk destekli tarım organizasyonları
köklüdür ve üyelik bakımından her yerde genişlemektedir; öte
yandan, ana-akım ekonominin çöktüğü Yunanistan ve İspan­
ya gibi ülkelerde de zaman bankaları, sosyal para ve topluluk
para birimleri gibi daha deneysel pratikler denenmektedir. Bu
varolan müşterekçi girişimlere dayanma, kamu sektörünün
neo-liberal özelleştirilmesini durdurmaktan daha kolay olabi­
lir ama eğitim, sağlık, altyapı ve enerjinin de arasında olduğu
bazı toplumsal hizmetler için, kamu müdahalesi kritik öneme
sahiptir. Alternatif bir ekonomi, kamusal ve müştereğin karışı­
mı olmalıdır. Karışımın oranı ne olursa olsun, finansal hizmet
endüstrisini besleyen rant arayışındaki coşkun eylemlere ne
yer ne de ihtiyaç yoktur.
Krediokrasi

Müteakip ekonomi, yeni politik ifade ve işbirliği biçimleri


olmaksızın kendini sürdüremez. Tarihsel olarak, alacaklılar,
vatandaşların kamu borçlarını geri· ödemeyi kabul etmesini
sağlayacak temsili bir hükümete ihtiyaç duyuyordu: Borç­
lular olarak mutlak monarşiler, yiikümlülükleri konusunda
dönekçe davranmışlardı. Michael Hudson'ın gözlemine göre
"Rönesans'tan beri, bankerler, siyasi desteklerini demokrasiye
vermişlerdir. Bu, aslında eşitlikçi veya liberal politik görüşleri
yansıtmıyordu; bundan ziyade kredileri için daha iyi güvenlik
arzusunu yansıtıyordu:'ı7 Demokratik hükümetler, bir hesaba
göre ı SOO'den beri 2SO<ien fazla kez kamu borçlarını ödeyemez
hale gelmelerine rağmen, daha güvenilir müşteriler oldukları­
nı kanıtladılar.ıs Ama bugünün yasa koyucuları, borç veren­
lerin istekleri karşısında gittikçe daha çok çaresiz kalmakta
ve yüksek finansın gücünün politika oluşturma konusunda­
ki etkisini dengelemekte yetersiz olmaktadır. Çok fazla sayı­
da genç, şimdi, temsili demokrasinin halihazırdaki işleyişini
yozlaşmış bir oyunun sonu olarak görüyor. Temsili demokra­
si artık anlamlı bir şey değil ve bu, sadece borç veren sınıfın
yaptığı güç gaspından kaynaklanmıyor. Sıkça horizontalistler*
olarak yaftalanan genç aktivistler, 1990'ların sonlarından beri
demokrasiyi farklı yollarla uyguluyorlar. Şimdi, karar verme ve
eylemdeki lidersiz süreç, müşterek ağ oluşturma ve karşılıklı
yardımın toplumsal adetlerinde olduğu gibi en az bir kuşak­
tır borç ödememe anlayışına sahiptir.ı• Belki de bunlara artık
1 7. Michael Hudson, "Democracy and Debt: Has the Link been Broken?",
Frankfurter Allgemeine Zeitung, 5 Aralık 201 1; l ngilizce'sine şuradan ulaşılabilir:
http://michael-hudson.com/20 1 1 / 1 2/ democracy-and-debt/.
18. Carmen Reinhardt ve Kenneth Rogoff, This Time is Different: Eight Centuri­
es ofFinancial Folly, Princeton University Press, 2009.
• Horizontalizm, 200 1 ekonomik krizinde ortaya çıkan bazı alternatif hareketle­
re, horizontalist ise bu hareketlere katılan eylemcilere verilen isimdir. (ç.n.)
19. Marina Sitrin ve Dario Azzelini, They Can't Represent US! Reinventing De­
mocracyfrom Greece to Occupy, Verso Press, 20 13; David Graeber, The Democ­
racy Project: A History, a Crisis, a Movement, Spiegel and Grau, 20 1 3 ; Michael
Hardı ve Antonio Negri, Declaration, Hardı and Negri, 20 1 2 [Duyuru, Çev. Ab­
dullah Yılmaz, Ayrıntı Yayınları, 20 1 3 ] ; Der. A. J. Bauer, Cristina Beltran, Rana
Jaleel ve Andrew Ross, Is This What Democracy Looks Like?, Social Text, 2012,
şuradan ulaşılabilir: http://what-democracy-looks-like.com/ .
...1L
Andrew Ross

deneysel pratikler dememek gerekir; onun yerine, daha insan­


cıl bir geleceğin "tasavvur edilmesi" demek daha doğru olur.
Politik bilinç sahibi kesimlerde bunlar oldukça normatif hale
gelmiştir ve muhtemelen gelecek yıllarda sivil toplumun ana­
akımına doğru ilerleyeceklerdir. Bu gerçekleştiğinde, şahsi ol­
mayan borç para ilişkilerinin aslında sıcak toplumsal bağlara,
ortak şekilde birbirini besleyen, başka bir deyişle, özgürlükle­
rin ifasında birbirimize duyduğumuz borç duygusuyla ortaya
çıkan bağlara dönüşüp dönüşemeyeceğini göreceğiz.
Ben bir ekonomist değilim ve bu sayfalarda dile getirdiğim
finansal bilgi bir uzmana ait değildir. Kredi anlayışımın büyük
bir kısmı, Occupy Wall Street ve 20 1 1 'den beri dünyadaki di­
ğer hareketlerden ortaya çıkan borç direnişi girişimlerinde bir
katılımcı olarak kendi deneyimlerimden gelir. Ayrıca bu ki­
tap, ahlaki bir yorum ve politik taraftarlık eseridir; akademik
araştırmaya dayansa bile akademik bir analiz değildir. Mesela,
borç denetiminin erdemlerini tartışıyorum ama hangi borçla­
rın yasadışı olduğunun ve hangilerinin kabul edilmesi gerekti­
ğinin belirlenmesi için ileri teknik protokoller önermiyorum.
Burada ortaya konan reddetmenin ahlaki ilkelerine dayanarak
bu işin hala yapılması gerekmektedir. Birkaç istisna haricinde,
bu kitap borçluların kendilerinin ses ve hikayelerini barındır­
maz; onlara halihazırda internetten veya başka bir yerden ula­
şılabilir. Ama onların davalarının açık ifadesinden esinlenildi;
bu, hapsedilmiş bir üzüntünün, kırgınlığın ve dayanışmanın
dokunaklı ifadesiydi; borçlunun bahtındaki utanç ve suçluluk
duygusuyla artık susturulmayan duyguların dışavurumu ola­
rak görülüyordu. Son fakat aynı derecede önemli olarak, bu
sayfalarda öne sürülen argümanlar çağın ruhuna göre hareket
eden Strike Debt ve Occupy Student Debt Campaign'deki yol­
daşların doğrudan eylemlerinden ve paylaştığımız tartışma­
lardan doğdu.20 Bu bağlamda, hareket henüz sesini bulup yeni
duruma ayak uydurmaya çalışıyor olsa da bu kitap bir hareke­
tin kitabıdır.
20. Occupy Ö ğrenci Borç Kampanyası, şuradan ulaşılabilir: http://www.occupy­
studentdebtcampaign.org ve Strike Debt, http://www.strikedebt.org .
...12....
Birinci Bölüm
Hepimiz Döndürücüleriz

1 975'te, Üçlü Komisyon [Trilateral Commission] için ha­


zırlanan utanç verici bir rapor, Batılı elitlerin, yazarların
"demokrasi aşırılığı" diye tanımladığı, yeni bir tehditle karşı
karşıya olduğunu öne sürüyordu. Rapora göre seçmenler artık
pasif bir şekilde yönetilmekten memnun değildi ve kadınlar,
eşcinseller, etnik azınlıklar, şehirli yoksullar, öğrenciler ve sö­
mürge olmaktan çıkmış ülkelerin arzulu vatandaşları gibi ce­
saretlerini ortaya yeni yeni koyan kesimlerden her türlü talebi
dile getirmekteydi. Hükümete normalde ilgisiz olan vatandaş­
lar tarafından yapılan bu "aşırı yükleme': raporun yazarlarının
görüşlerine göre sağlıksızdı. Raporu, sanayileşmiş ülkeler "de­
mokraside daha fazla ölçülülüğe" ihtiyaç duyuyor, diye sonuç-
....lL
Krediokrasi
landırdılar. Aksi takdirde, tüm bu yeni talepler artan beklenti­
lerden oluşan bir devrimi kışkırtır. 1
Sonraki on yıllarda, komplo teorisyenlerinin favori hedefi
olarak Üçlü Komisyon'un statüsü tarafından toplanan dikkatin
tamamıyla dopdolu olsa da, bu asi seslere aman vermeme ko­
nusundaki mesaj yeterince meşumdu.2 Komisyon'a yön veren
seçimle atanmamış zevat -ki bunlar kodaman işadamların­
dan, siyasi ağır toplardan ve gayretli siyasi entelektüellerden
oluşur-, tek dünya hükümetine dair sağ görüşlü sözde kanun
koyuculardan o kadar çok sahte destek gördü ki, bunun, elit
görüş ve politika oluşturma üzerine olan somut etkisi büyük
ölçüde doğrulanamadı. Aslında, bu ihtiyatlı düzen özgür seç­
menlere hesap vermeden faaliyette bulunmak için bu arada
ortaya çıkan seçilmemiş, uluslararası (Dünya Ticaret Örgütü,
Avrupa Komisyonu, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü, GB, Troyka
gibi) birçok organizasyondan yalnızca bir tanesiydi.
Hiç kuşku yok ki, bu organizasyonların tamamı, kendi yön­
temleriyle, demokrasinin "ılımlılaştırılmasına" ve hatta kü­
çültülmesine katkıda bulunmuştur. Ama bu iş için çok daha
etkili araçlar mevcuttur. Bunlar, yoğun kredi ihtiyacı ve daha
güvenli bir hayat hayalleri için halka serbestçe önerilen borç
kontratlarıdır; bu kontratlar, uygulanması ve birlikte yaşan­
ması imkansız hale gelmiş sorumluluk ve yükler yaratsa da bu
böyledir. Silahlı baskının yokluğunda, cümbür cemaat herkese
borç yüklemek, modern zamanlarda özgür yurttaşlığa getiri­
len en sağlam kısıtlama olmuştur. Bu baskı, adil ve eşit olanak­
lar adına basitçe kredi artırmanın istenmeden oluşan sonucu
olsa da toplumsal ve siyasal disiplin aracı olarak bundan daha
iyi hizmet edemezdi. Borç almak, artık, Kuzeyöe savaş son­
rası halkın önemli bir bölümü için olduğu gibi ihtiyatla yapı­
lan, orta sınıfa geçiş ve tüketici rahatlığı için başvurulan bir
1. Michel Crozier, Samuel Huntington ve Joji Watanuki, The Crisis of Democ­
racy: Report on the Governability of Democracies ta the Trilateral Commission,
New York University Press, 1 975.
2. Noam Chomsky'nin Troyka ile ilgili analizine bkz. "The Carter Administrati­
on: Myth and Realiıy': Radical Priorities içinde, Black Rose Press, 1 9 8 1 .
....lL.
Andrew Ross

seçenek değildir. Borçlanma, çoğu kişinin, itaat değilse de ça­


resizlik durumunda tecrübe ettiği, genel ve sürekli bir durum
haline gelmiştir.
Çekip çıkarma sanatı ustaları için takip edilecek iki altın
kural vardır: 1 ) Borçlular yeniden ödemeyi asla bırakmama­
lıdır ve 2) Alacaklılar her zaman bir bütün haline getirilmeli­
dir. İlk kuralı uygulatacak mekanizmalar şunları içerir: kredi
raporlama acenteleri, ödünç verenlere karşı sertçe uygulanan
yasalar, borç verenlerin ücretleri ve sosyal sigorta primlerini
düzenleme güçleri ve yeniden canlandırılan borçlu hapishane­
leri. Aynı oranda etkili olan başka bir şey de borç yükünden
kaçma hayalleri kuran borçluyu sarıp sarmalayarak felce uğra­
tan ağır iş ahlakçılığıdır. Bir krediokraside, geri ödeme sözünü
tutmama, çok güçlü bir tabudur. Ödünç verenin hakkını ko­
rumaya gelince, finansal hizmet endüstrisinin ürkütücü gücü,
yasa koyucuların borç verenleri ilk sıraya koymamasını git­
tikçe daha çok zorlaştırmaktadır. Çok sayıda seçilmiş yetkili,
belli başlı bankaların cebindedir ve hükümetler o denli tahvil
piyasasının katı adaletine minnettar hale getirilmiştir ki, ban­
kacıların vahşi spekülasyonlarıyla mahvolan küçük borçlunun
daha meşru taleplerini hor görürken, büyük alacaklılar yardım
aradıklarında kamu tarafından yapılan kurtarmaları onayla­
maya zorlanmaktadırlar.
Bu kurallar yalnızca, hak edilmemiş gelirlerden yararlanan­
ların maksimum kazanç sağlaması için düzenlenen ekonomik
reçeteler değildir. Aynı zamanda son on yıllarda, dar Keynesçi
mezarından kendini çıkarmış bir rantiye toplumunda görü­
len de facto yönetim ilkeleridir. Politik sınıf artık bankacıla­
rın kralcı tutumlarını kontrol edebileceğine inanmamaktadır,
bunu yapmaya gücü olsa bile. Bankalar, 2008'deki çöküşün ar­
dından defalarca yaptıkları gibi ödünç vermeyi reddedebilirler
ama siyasetçiler, kurtarma şartlarını yerine getirmeyi reddede­
mezler; ABD'de şu anki ödeme, parasal gevşemeye rağmen ay­
lık 85 milyar dolara çıkmaktadır. Borçlu vatandaşlara gelince,
bu tür bir topluma dahil olmamızın bedeli nedir? Aylık ödeme
Krediokrasi

yükünü yönetmek için özel olarak geliştirilen öz dayatmacı


davranış normlarını kabul ederiz. Borç hizmetinin bugün bizi
daha uzun ve daha sıkı çalışmaya zorladığı ve geleceğin çoktan
birleşik faiz tarafından uçurulup götürüldüğü bir dünyada, al­
ternatif bir dünya yaratma şöyle dursun, bunu hayal etme işi
bir tarafa konmuştur. Neticede, repocuyu dışarıda tutarak kıt
kanaat geçinmek bile yeterince meşakkatli bir şeydir.
Bu durumun finansal "yenilikler" tarafından nasıl sürdü­
rüldüğünü örneklemek üzere, 1 960'larda büyük mağazaların
müşteri hesaplarıyla başlayan, daha sonra kredi kartı veren
kuruluşlarca benimsenen ve bugün en karlı tüketici ödünç
verme araçlarından biri olan rotatif kredi tekniğini ele alalım.
Rotatif kredi şartları altında, kullanıcılar, kendi ödünç alımla­
rını kontrol ediyor görünürler ve böylece, aylık bazda ne geri
ödediklerini seçerler. Kredi yöneticileri, "karakter"le ilgili yar­
gılarına dayanarak, artık ödünç alanları araştırmaz veya geri
ödeme çizelgelerine hükrnetmezler. Bankalar yine de kredi
limitleri belirlerler ama limitleri zorladığımızda yeni bir ön
onaylı kartı bize postalamaktan oldukça mutlu olurlar (ABDöe
1,5 milyar kart kullanımdadır; kişi başına neredeyse beş kart).
Kredi döndürücüler için kurulan zihinsel tuzak, inceden in­
ceye idrak edilmektedir. Ekseriyetle, satın almalar veya diğer
ödemeler için plastik kullandığımızda, aslında bankalardan
ödünç para aldığımızın farkında değilizdir. Bir taraftan, geri
ödeme ahlakı, geri ödemeyi iyi bir şekilde yapmamızı ve ayrıca
minimum ödemeleri yapmamız konusundaki başarısızlığı te­
tikleyen temel davranışlarımız için sorumluluk almamızı talep
eder. Diğer yandan ise, amir bankaların görmek isteyeceği son
şey, müşterilerinin her ayın sonunda Visa ve MasterCard borç­
larını temizlemeleridir. Bankacıların karları, ticari ücretlerin
ve geç ödeme cezalarının devamlı akışına bağlıdır ve bu yüz­
den amaçları, borç hizmetini süresiz olarak uzatmaktır. Kulla­
nıcılar kredi kartlarını eğitim, sağlık ve barınma hizmetlerini
karşılamak için daha fazla kullandıkça sarsılmaz bir gelir akışı
kesindir. APR payının yaklaşık % 1 5 olduğu kredi kartı sağla-
Andrew Ross

yıcıları piyasasında aktörler etkin bir şekilde finans harçları ve


ceza ücretleri olarak ortalama borçludan ( 1 5, 1 85 dolarlık bir
borç bu) yıllık 2,277 dolar toplarlar ve bugün de yoğun şekilde
olduğu gibi faiz arttığında bu miktar çok daha üst seviyelere
ulaşır.3 Bu refah transferi, borçlunun ümitsizliğinin bir sonu­
cudur ama her şey otomatik bir şekilde devam eder ve yasal
vergi toplama biçimiymiş gibi işler.
Kullanıcılara verilen seçme şansı bile aldatıcıdır. Makul fi­
yata eğitim, barınma ve sağlık gibi sosyal ihtiyaçları karşılama
sorumluluğu bireyleri giderek daha fazla zorladıkça, bu temel
hizmetlerin özel borç finansmanı kaçınılmaz olur. Devlet va­
tandaşlarının temel ihtiyaçlarını karşılama yükümlülüğünden
çekildiğinden, finans endüstrisi rant toplamak için bir dizi
bilet gişesini çalıştırmaya izinli hale gelir. Bu ilave vergi yük­
lerinin sonucu, hayatlarını idame etmek için mücadele eden
bireyler veya aileler için kredi kartıyla borç döndürmenin iş­
levsel önem kazanmasıdır. Bu kişiler aylık borçlarını ödemek
isteyebilir veya buna niyet edebilirler ama genellikle iki yaka­
larını bir araya getiremezler. Bankacılık endüstrisinde, özel­
likle kullanıcıların %60'ından fazlasını oluşturan bu "döndü­
rücüler': ticari hayatın belkemiğini oluştururlar. Bunlar aynı
zamanda bir krediokrakrediokrasideki ideal vatandaşlardır.
Buna karşılık, borçlarını ödemeyi başarabilenler, bedavaya
kredi elde edebildikleri için işlerinden kaytaran "avantacılar"
olarak bilinirler. Elbette, kartların statü belirten renkleriyle
ayırt edilen başka piyasa bölümleri de vardır fakat açık ara en
fazla aranan müşteriler, "iyi karakteri" olası finansal istikrar­
la birleştiren geçmiş ideal müşteri tipinin aksine, uzun vadeli
döndürücülerdir. Bugün, özenle borçlarını tam ödeyen ve iyi
kredi puanları olan borçlular, döndürücüler tarafından etkili
bir şekilde sübvanse edilmelerine rağmen, daha az arzu edi­
len kesimdir. Rantların tam anlamıyla toplanmasını garanti

3. "Amerikan Hane Halkı Kredi Kartı Borç İ statistikleri: 20 1 3 ", Merkez Bankası
bilgilerine dayanmaktadır, şuradan ulaşılabilir: http://www.nerdwallet.com/
blog/ credit-card-data/ average-credit -carddebt -household/ .
._E_.
Krediokrasi
altına almak için, bir krediokrasi, yükümlülüğü altına girdiği
borçları ödemek için sınırlı araçları olan ve tercihen ödeme­
lerinin yalnızca bir kısmını veya minimumunu yapabilen bir
prekaryaya ihtiyaç duyar. Nihayetinde, birleşik faizin matema­
tiği, borçların onları geri ödeme kabiliyetinden çok daha hızlı
bir şekilde artacağını tespit eder. Kredi döndürücüler, asla tam
olarak geri toplayamayacaklarını bilen alacaklılara düzenli bir
rant akışı sağlar.
Vatandaşlık görevlerine ilişkin meziyetlerin değiştirilmesi
oldukça düşündürücüdür. Aslında, ödünç verme işinde avan­
tacı, varlıkları yeniden sahiplenilen borç ödemeyenlere yapış­
tırılan bir yaftaydı.4 Üretimi ödüllendiren toplum türünde,
güçlü bir iş etiği olan örnek vatandaşlar için terfi mükafatı,
her zaman elde edemeseler bile açıkça görebilecekleri, tasar­
ruf güdümlü yukarı doğru bir hareketlilikti. Buna karşılık, hak
edilmemiş kazanç tarafından esir alınmış bir toplum, kredi
seçenekleriyle oynayan, borçları sağlamlaştıran veya geçine­
bilmek için daha fazla ödünç alan fırsatçıya değer verme eğili­
mindedir. Daha güvenilir olanlar, kendi çaplarında döndürü­
cü haline getirilmeye çalışılır; iflası bertaraf etmek için süresiz
olarak borçlar ve istihdam seçenekleriyle boğuşurlar. Eğer bu
borçlular, banka hesabı olmayan kesimdenlerse, minimum
ödemelerini yapmak için ödeme günü kredileri ve tefeci borç­
ları arasında dolanırlar. Bu tekinsiz sanatların ustaları, yatırım
bankalarında, koruma fonlarında ve özel sermaye şirketlerin­
de riskli bahisler ve diğer spekülatif oyunlarla piyasadan pay
kapmak için (başka insanların parasıyla) stratejiler geliştiren
profesyonel arakazanç tüccarlarıdır.
Bu yeni yükselen rollere ilişkin çok fazla özgür irade de
yoktur. Kredi kartıyla yapılan alımlar günlük hayat düzenle­
rimizin ayrıntılı kayıtlarını verir ve bunlar, borçlu vatandaşlar
olarak profıllerimizin daha iyi biçimlendirilip değerlendiril-

4. Tarihçi Scott Reynolds Nelson'ın babası icra memuruydu, dolayısıyla kitabı­


nın başlığı şudur: A Nation of Deadbeats: An Uncommon History of Americas
Financial Disasters, Knopf, 20 12.
Andrew Ross
mesi için araştırılır ve analiz edilir. Yine nihai amaç, ödemele­
rimizin süresinin uzatılması ve ömür boyu borçlu haline geti­
rilmemizdir. Eğer ölürsek veya ana borcumuzu bilfiil ödersek,
artık işe yarar değilizdir. Beklendiği gibi, hane halkı borç yükü
yaşlılara ve hatta ailelerinden Büyük Buhran hatıralarını din­
leyen, borçtan sakınan nesle doğru kaymaktadır. Savaş sonrası
yaşam döngüsünün ödünç verme sürecinde, iyi kötü borçsuz
yaşama hakkına ileriki yaşlarımızda sahip olacağımız zanne­
diliyordu ve yaşlılar arasında, hiç finans ücreti ödememiş ol­
mak bir gururlanma vesilesiydi. Durum artık böyle değil ve
bunun sebebi yalnızca borca müsamahalı çok sayıda kişinin
emekli saflarına geçiyor olması değil. Görünüşe göre, ABD'nin
toplam hane halkı borcu, 2008Cleki finansal çöküşün ardın­
daki yıllarda azalmıştır. 2007'nin sonunda vergi sonrası geli­
rin % 14'ünden fazlasına ulaşan borç hizmeti, Nisan 20 13'te
% 1 0,Se düşmüştü.5 Ama bu düşüş, bankalar vadesinde öden­
memiş borçları sildikleri için çoğunlukla geri ödemeden ziya­
de temerrütlerin sonucuydu. Dahası, borçlanma, borçları aynı
süreç içerisinde artan yaşça büyük olanlara doğru orantısız
bir büyüme kaydetmiştir.• Mütevazı harcamalarına rağmen
birçoğunun çocuk ve torunlarının kredilerine, özellikle de öğ­
renci kredilerine imza atmaktan başka seçeneği yoktur. New
York Merkez Bankası'na göre 60 yaş veya daha üstü 2,2 milyon
Amerikalı, ilk çeyreğin sonunda federal ve özel öğrenci kre­
dilerine 43 milyar dolar borçlandı; bu rakam, 2007'ye göre 1 5
milyar dolar daha fazladır.7
Döndürülen borçla olan ilişkimiz, televizyondaki realite
tarzı eğlencelere içerik olarak "borç pornosu" sunarak, sıklıkla
bir bağımlılık şeklinde patolojize edilmektedir.8 Bazı kullanı-
5. Jeff Madrick, "A Bit of Good News", Harpers, Nisan 20 1 3 .
6. Craig Copeland, "Debt of the Elderly a n d Near Elderly, 1 992-20 1 0'', İ stihdam
Yararına Araştırma Enstitüsü [Employment Benefit Research Institute] , C. 34,
No. 2, Şubat 20 13, şuradan ulaşılabilir: http://www.ebri.org/pdf/notespdf/
EBRl_Notes_02_Feb- l 3_DebtEld-Contribs.pdf.
7. Kelly Greene, "New Peri! for Parents: Their Kids' Student Loans'', Wall Street
Journal, 26 Ekim 20 12.
8. Brett Williams, Debt far Sale: A Social History of the Credit Trap, University of
._l2._,
Krediokrasi

cılar, bunun esasen kişinin kendi kendine ettiği ve derin bir


karakter kusurunun belirtisi olduğuna dair bir inanca kapıla­
rak, bu durumu hafifletmek için aşırıya kaçar. Fakat burada
kişisel bir hastalık yoktur ve en önemsizi de kişinin plastik
karttan kurtulup "tedavi edilebileceğine" dair olandır. Aslında,
yeni toplumsal sözleşme, hepimizin tam anlamıyla döndürü­
cüler gibi davranmasını teşvik eder. Daima, ulaşabileceğimizin
dışında olan bir hayat tarzı için esnek bir şekilde bütçemiz­
den fazla para harcama durumu, tercih edilen ve bankacılık
endüstrisi tarafından aktif bir şekilde özendirilip beslenen bir
tüketici davranış biçimidir. Savaş sonrası toplumsal sözleşme,
ücretleri ve şirket karlarını sürdürmeyi amaçlayan hükümet,
sermaye ve işçiler arasında yapılan bir anlaşmaydı. Tüketici
kredisi, gelecekteki gelir artışına bağlı olarak artırıldı. Neolibe­
ral sözleşme altında gelir, artık bir şart değildir; hükümet ban­
kaya garantici rolünü tek başına yerine getirir ve sürekli borç,
gelecekteki tek kesinliktir. Kredi döndürmeye çok dikkatli bir
biçimde alıştırılan geç ödeme yapanlar, yalnızca irade ve me­
tanetlerini geliştirdiklerinde alışkanlıklarından kurtulabilecek
tüketim müptelalarından daha tercih edilen rol modellerdir.

KAYBEDİLEN HAKLAR MI?


Bu durumu, azaltılmış vatandaşlık olarak tanımlamakta
beis yok ama burada kaybedilen asli haklar var mıdır? Evet,
vardır; eğer karşılanabilir eğitim, barınma ve sağlığı, temel
talepler olarak değerlendirirsek. Refah devletinin kalıntıları,
Christian Marazzi'nin belirttiği şekilde "borç devleti" haline
geldikçe, giderek daha fazla temel sosyal hak, Wall Street için
bir kar merkezine dönüştürülüyor.9 Böylece, bu diğer gereksi­
nimlerin tedarik edilmesine aktifbir şekilde bağlı olan çalışma
hakkı, ilk etapta istihdam edilebilirliğe hazır hale gelmek için
Pennsylvania Press, 2004.
9. !da Dominijanni tarafından Christian Marazzi'yle yapılan ropörtaj, "The Sta­
te of Debi - The Ethics of Guilt", l/ manifesto, 12 Mart 20 1 1 , Çev. jason Francis
McGimsey, Uninomade Yayınları'ndan, 5 Aralık 20 1 1 , şuradan ulaşılabilir:
http://www.uninomade.org/ state-of-debt-ethics-of-guilt/ .
......1L
Andrew Ross
alınan borçların yeniden ödenmesi için kullanılacak araçlara
erişmeye giderek daha fazla indirgenmektedir. En kötüsü de,
krediokrasinin yükselişinin, önümüzdeki uzun yılları banka­
cıların ipotek altına almasına izin vererek, gelecekteki yolu­
muzu çizmemize engel olmasıdır. Geleceğimiz önceden ipo­
tek altına alınmış, hesaplanmış, sahiplenilmiştir ve bunu daha
iyiyle değiştirmeye dair demokratik hakkımız etkili bir şekilde
en aza indirilmiştir. 10
Bu hakları muhafaza etmek için seçilen siyasi temsilcilerin
geri dönüşlerini değerlendirdiğimizde, sonuçlar gerçekten de
nahoştur. Amerikan yasa koyucular, hiçbirinin finansal av­
cılardan yetkilerini koruyamadıklarını göstermiştir. Mayıs
2009'da, finansal çöküşün hemen ertesinde, Illinois'nin De­
mokrat senatörü Dick Durbin, iflas reformu konusunda yasa
koyucu arkadaşlarını harekete geçirmek için gösterdiği çaba­
ların beyhudeliğinden bahsetti. "Bankalar, Capitol Hill'de hala
en güçlü lobidir; bankaların çoğunun yarattığı bir bankacılık
kriziyle karşı karşıya olduğumuz bir zamanda buna inanmak
güç olsa da bu böyledir. Ve dürüst olmak gerekirse, burası on­
ların babalarının dükkanıdır:' Durbin ağıt yaktığı sırada, bat­
ma veya haciz tehdidi altındaki ev sahiplerinin borç ertelen­
mesi için durumu daha güçlü olamazdı. Bunun kadar acil olan
bir başka durum ise öğrenci borcu ertelenmesiydi çünkü tüm
bir "kayıp kuşak" toplu halde temerrüde düşmeye başlamıştı.
Bununla birlikte, etkili bir şekilde cevap verebilmek için fede­
ral hükümetin büyük çapta bir gayreti yoktu. Obama yöneti­
minden gelen en iyi teklif, ev sahibi aylık borç ödemelerinin
azaltılmasını teşvik için hazırlanan Ev için Ödenebilir Modi­
fikasyon Programı'ydı [Home Affordable Modification Prog­
ram ] . Bu, başarısızlığa uğradı. Bunlar, Obama'nın ekonomik
danışmanlarının yüz kızartıcı bir şekilde onlarca trilyon Mer­
kez Bankası doları ödeyerek kurtardığı aynı kurumlardı. " Bu
IO. Maurizio Lazzarato, The Making of the Indebted Man, Çev. Joshua David
lordan, Semiotexte, 2012.
1 1 . Neil Barosky, Bailout: An Inside Account of How Washington Abandoned
Main Street While Rescuing Wall Street, Free Press, 20 1 2 .
.._iL
Krediokrasi
büyük çaptaki federal cömertliğe rağmen karar alıcılar, kendi
sorumluluklarını azaltmak bir yana, bankaların ödünç para
vermesini sağlayacak uygun araçları olmadığını gördüler. Re­
sesyon geçmek bilmeyince, altı büyük banka, daha fazla serve­
ti kontrol ederek ve en zayıf denetim çabalarını dahi geçiştir­
me konusundaki yeteneklerini (Dodd-Frank Yasası şeklinde)
mükemmelleştirerek yalnızca daha da büyüdüler.
Euro Bölgesi'nde, merkez bankaları hükümetlerin açıkları­
nı kapatmalarına yardımcı olmak için para basamayacağından,
banka kurtarma maliyetleri doğrudan vergi ödeyenlerin sırtına
bindi. Vatandaşlar, yabancı bankalardan ve tahvil sahiplerinden
ödünç alınmak zorunda kalınan ulusal borcu geri ödemek için
dayatılan kemer sıkma politikalarıyla daha fazla sıkıştırıldı. En
kötü darbeyi, Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve
IMF Üçlü'sünün [Troyka] bürokratları tarafından kesilen kamu
hizmetlerine bağımlı olan toplumsal açıdan zayıf kesimler aldı.
En sıkıntılı ülkelerde seçilmiş yetkililer açık bir şekilde çare­
sizdi; güçsüzlüklerinin kamusal alanda gösterilmesiyle utanç
verici bir şekilde aşağılandılar. Temsili hükümet, demokratik
yönetim makamı, uluslararası finansal otoriteler tarafından
ekonomik ve sosyal politikaları dayatmak için baypas edildi.
Üçlü, şimdi tam anlamıyla keyfi bir yöntem kullanmaktadır;
IMF, Küresel Güney borçlularından sağlık ve eğitimde kesin­
tilere gidilmesini, kamu sektöründe işten çıkarmaları, devlet
emekliliğinde kesintileri, devlet varlıklarının (limanlar, kamu
hizmeti yapan kuruluşlar, toprak ve altyapı) özelleştirilmesinin
hızlandırılmasını, hepsini de yabancı tahvil sahiplerine ödeme
yapılmasının öncelikli hale getirilmesi adına, talep etmektedir.
Bu şartları kabul eden hükümetler, etkin bir şekilde tahvil sa­
hipleri ve bankalar için borç toplayıcılar olarak işlev görmekte­
dir. Sonuçlar, gelişmekte olan dünyayla aynıdır: ücretlerin yağ­
malanması, toplu işsizlik ve yükselen borç yükleriyle birleşen
negatif ekonomik büyüme. Bunun insana olan maliyeti de en az
o kadar sıkıntı vericidir: azalan kamu sağlığı ve hayat beklenti­
si, toplulukların istikrarsızlaşması, intihar oranlarının tırman­
ması ve faşizme bağlananların artması.
.....il...
Andrew Ross
Amerikan federal borcu başka bir canavarken (Merkez
Bankası kafasına göre para basabilir ve kadiri mutlak dolar,
dünyanın rezerv para birimidir), kemer sıkma için aynı formül
birçok Amerikan şehrinde uygulanmaktadır. Belediye borçları
masrafları şimdi rutin olarak bir şehrin bütün sakinlerine yük­
lenilsin diye yapılandırılmıştır ama bu masraflar kamu bord­
ro kesintileri, vazgeçilen emekli ücreti vaatleri, kesilen sosyal
programlar ve azalan oranlı vergileme şeklinde, özellikle en
marjinal kesimlere, yüklenmektedir. Federal yardımları kesi­
len, vergi gelirinden yoksun kalan ve sosyal hizmet harcamala­
rını artırmayla sonuçlanan resesyon etkisinin baskısına maruz
kalan yerel hükümetler, şimdi, bütçelerini denkleştirmek için
umutsuzca kredi arayışına girerek Wall Street derecelendirme
ajanslarının tutsakları haline gelmiştir. Böylece, Wall Street,
obur gözlerini mültitrilyon dolarlık belediye tahvil endüstri­
sine dikmiştir. Bir zamanlar tasfiye ve yeniden yapılandırma
için zayıf şirketleri avlayan koruma fonu yöneticileri, dikkat­
lerini ülke genelindeki yaralı belediyelere çevirmiştir. Detroit,
Temmuz 20 1 3'te iflasa zorlandığında, 1 2.000 kamu emekli­
sinden, çoktan güzel karlar getirmiş riskli türev işlemleri için
UBS ve Bank of Amerika gibi borç verenlere yeniden ödeme
yapılabilsin diye, ücretlerinin önemli bir kısmından feragat
etmesi istendi.12 Milletlerin kamu borçlarını manipüle etmek­
le yetinmeyen avcı Wall Street alacaklıları, şimdi yerel hükü­
metlerin gelir akışını yakalayıp yağmalama niyetindeler. Yeni
kredi hatları, şehirler faiz ödemelerini yapabilsin ve Detroit
tarzı iflaslardan kurtulabilsin diye açılıyor. Tüm vergi verenler
bu kentsel borç tuzağında bilfiil yer aldıkları için hiçbirimiz
(kişisel borcu olmayanlar bile) beladan kurtulmuş sayılmayız.
Temsili demokrasi ayak bağı olduğunda, çabucak kuşatılır;
Kevin Orr'un "acil finansal yönetici" olarak atandığı Detroit
örneğinde, şehrin kaynaklarının tam kontrolünün seçilmiş
yetkililerden bu zata geçişinde olduğu gibi.
12. Ann Larson, "Cities in the Red: Austerity Hits America': Dissent, 16 Kasım
2012. Matı Taibbi şu anki belediye borç krizinin, aynı zamanda nasıl yetkililerin
kamu emeklilik fonlarını yüksek riskli yatırımlara yönlendirmesiyle sonuçlan­
dığını açıklıyor. "Looting the Pensi on Funds", Rolling Stone, 26 Eylül 20 1 3 .
._1L
Krediokrasi
Temsili demokrasinin her aşamasında, federal yasa koyu­
culardan şehir konsey üyelerine, temel hakların feshedilmesini
görebiliriz çünkü borç verenlerin iddiaları, ne kadar sorgulana­
bilir veya yasadışı olursa olsun, vatandaşların ihtiyaçlarından
önce gelir. Temerrüt hayaleti ve bankalar adına sivil iktidarını
güçlendiren ahlakçı anlayış, bu hakların yürürlükten kaldırıl­
masına aracılık eden kör enstrümandır ve bu zorbalık gücü,
20 1 3 sonbaharında federal borç tavanını yükseltme üzerine ve­
rilen çabada da gösterildiği gibi en tepeye uzanır. Hükümetin
çalışmalarını askıya aldığı 16 günlük dönemdeki öfke, yasa ko­
yucuların kamu yararını koruma yeteneğine olan güvenin daha
da aşınmasına yol açtı. Önceden de, elbette, demokrasinin gasp
edilmesi üzerine ortaya çıkan popüler direniş "yüksek kamusal"
mekanlardaki işgallerde, özellikle de Tahrir, Syntagma, Puerta
Del Sol, Paternoster, Zuccotti ve Taksim gibi şehir meydanla­
rında, en görünür halini almıştı. Bu kamplardaki vahşi polis
baskısı ve ilgili hareket aktivizmi, devletin, etkili kamu protesto
hakkının kökünü kazıyarak yüksek finansın gücünü savunmak
için ne kadar ileriye gidebileceğini gösterdi. ı3
Öfkenin, 20 1 0-20 1 2 küresel hareketlerine katılan öfkelilerin
oluşturduğu küçük halk yığınının veya genel anlamda üniver­
site eğitimli işsizlerin saflarının ne kadar ötesine geçebildiğini
ölçmek zordur. Haklarını kullanmaktan mahrum bırakılma
duygusu, Kuzey'in beyaz orta sınıf çoğunluğu için görece ola­
rak yenidir; aralarındaki en sinik fraksiyonlar için bile durum
böyledir ve bu yüzden bu anlayışın yayılması oldukça istikrar­
sız olmuştur. Bir tarafta vatandaşlık hakları ellerinden alınmış
ve hayatta kalmacı bir cehenneme yuvarlanan Akdeniz Euro
Bölgesi'nin kemer sıkına kurbanları; öte tarafta California, Ari-
13. Protesto ve Toplantı Hakları raporuna Harvard, NYU, Stanford ve Ford­
ham'daki resmi çözüm toplantılarından bakabilirsiniz, Suppressing Protest: Hu­
man Rights Violations in the US. Response to Occupy Wall Street, 25 Temmuz
2012, şuradan ulaşılabilir: http://chrgj.org/wpcontent/uploads/20 1 2 / 1 O/supp­
ressingprotest.pdf. Ortaklık için Sivil Adalet Fonu raporuna da bakabilirsiniz;
"FBI Documents Reveal Secret Nationwide Occupy Monitoring': 22 Aralık
2012, şuradan ulaşılabilir: http://www.justiceonline.org/commentary/fbi-fıles­
ows.html.
Andrew Ross
zona ve Florida banliyölerini silip süpüren haciz tsunamisinde
barınma garantilerini kaybedenler... İlk durumda, vatandaşlık
bağları genel olarak, tüketici olarak öz-imajdan daha güçlüdür
ve bu yüzden kırgınlıkları, doğrudan, Alman, Fransız, İsviçreli
ve Hollandalı bankerlerin ulusal yasama meclislerini hor gör­
mesine izin veren güç birliğine odaklanmıştır. Güneş kuşağı
eyaletlerinde eşitsiz muameleye maruz kalanlara gelince, on­
ların tüke.tici salahiyet psikolojisi ucuz kredinin son altın çağı
olan ve otuz yıl boyunca düşen gelirlerin yerine geçip zararlı
hale gelen uzun servet bolluğu döneminde kuluçkaya yatmış­
tı. Amerikan rüyasının şekerli abur cubur diyetinden koparılıp
huzursuz olunca, öfkeleri doğrudan ayrım gözetmeksizin Was­
hington ve Wall Streete yöneltildi; bu da dikkatin, Tea Party*
vantrilokluğu aracılığıyla, politik sürecin yüksek finans tarafın­
dan ele geçirilmesinden başka yerlere çekilmesine yol açtı.
2008'den sonra kredileri kötüye gidince, bu halk kesimleri­
nin birçoğu, kendilerini, son kırk yıldır tüm Güneye dayatılan
borç kapanından çok da farklı olmayan kötü bir durum için­
de bularak uyandı. Elbette önemli farklılıklar vardı; öncelikle
yüzyıllar süren kolonyal yağmada Kuzey'in yaptığı suç ortak­
lığıyla ilgili ve özellikle de bu kitabın Beşinci Bölüm'ünde tar­
tışılan iklim borçlarına tarihsel bakış konusundaki farklılıklar.
Bu sebeple, beyaz orta sınıf öfkesinin çoğu, Güney'in borçlu
esmer tenli yığınları veya Kuzey'de uzun bir kötü borç ve hak
mahrumiyeti deneyimi olan azınlıklar gibi muamele görme­
lerine karşı bir tepkidir. Böyle olsa dahi, gelişmekte olan ül­
kelere (postkolonyal dünyadan eski sosyalist çeper ülkelerine)
yapısal uyum politikalarıyla getirilen sınırlandırmalarla Ku­
zeylilere (Peloponez köylerinden Sierra Nevada'nın dağ etek­
lerindeki şehirlerine) dadanan sert kemer sıkma uygulamaları
arasındaki bağı anlamaktan öğrenilecek çok şey vardır. Her bir
dm�m �a, ��O-�()IJ1 ik sonuçları -zenginlere refah aktarılması-
• ABD'de muhafazakarların oluşturduğu bir hareket. Bu hareketin mensupları,
ulusal borç ve bütçe açığının, hükümet harcamalarında kesintiler yapılması ve
vergiler aracılığıyla azaltılmasını talep etmektedir. Cumhuriyetçi Parti'ye yakın­
dırlar. ( ç. n)
Another random document with
no related content on Scribd:
The Project Gutenberg eBook of I bring fresh
flowers
This ebook is for the use of anyone anywhere in the United
States and most other parts of the world at no cost and with
almost no restrictions whatsoever. You may copy it, give it away
or re-use it under the terms of the Project Gutenberg License
included with this ebook or online at www.gutenberg.org. If you
are not located in the United States, you will have to check the
laws of the country where you are located before using this
eBook.

Title: I bring fresh flowers

Author: Robert F. Young

Release date: December 12, 2023 [eBook #72390]

Language: English

Original publication: New York, NY: Ziff-Davis Publishing


Company, 1963

Credits: Greg Weeks, Mary Meehan and the Online Distributed


Proofreading Team at http://www.pgdp.net

*** START OF THE PROJECT GUTENBERG EBOOK I BRING


FRESH FLOWERS ***
I Bring Fresh Flowers

By ROBERT F. YOUNG

A touching tale of an Astronette—and why the


gentle rain from Heaven has the quality of mercy.

[Transcriber's Note: This etext was produced from


Amazing Stories February 1964.
Extensive research did not uncover any evidence that
the U.S. copyright on this publication was renewed.]
You know Rosemary Brooks. You have known her for many years.
It is said that when she was a little girl her favorite poem was
Barbara Frietchie, and it is told how she would sometimes poke her
pretty head out of her bedroom window, survey the suburban street
with her blue-sky eyes, and cry, "Shoot, if you must, this old gray
head, but spare your country's flag!"
Yes, you know Rosemary. You know her very well.
Like all little girls, Rosemary grew up. But Rosemary did not change.
This is not to say that she did not turn into an attractive young lady.
She turned into a most attractive one indeed. Fragilely beautiful, airy
of tread, she should have been the reigning rose of every dance she
went to, but she was not. Rarely did the young men of her
acquaintance ask her to dance, and never did one of them approach
her and say, "Come into the garden, Rosemary, for the black bat,
night, has flown." She did not go to very many dances in any event,
and looking back, one realizes that the few she did attend, she
attended primarily to please her mother. The reason behind
Rosemary's wallflowerhood is simple: the young men of her
acquaintance knew that with her, God and the United States of
America came first, and that accompanying her through life, or even
accompanying her home from a dance for that matter, meant being
relegated to a back seat. It is alright for little girls to be Barbara
Frietchies, you see, but not for big ones.
During her short and dedicated life, Rosemary poked her pretty head
out of quite a number of windows. After the Barbara Frietchie
window came the Girl Scouts of America window, and after the Girl
Scouts of America window came the Young Peoples' Civil War
Society window, and after the Young Peoples' Civil War Society
window came the Citizens for Patriotic Progress window. Last of all
came the Astronette Training Center window.
Set up by Project Rain Dance in 1969 after prejudice against women
going into space had abated, the Astronette Training Center had for
its purpose the finding, training, and conditioning of six female pilots
for a series of six manned weather-control satellite shots, the first of
which was scheduled to take place some time in February of '71.
After exhaustive screening, one hundred volunteers were accepted.
Fifteen of them passed the exacting physical and psychological
tests, and from the ranks of the fifteen, the six astronettes were
chosen. Incredibly, when one considers her delicateness (and fails to
consider her patriotic fervor), Rosemary not only made the grade but
was selected to accompany the first weather-control satellite to be
placed in orbit.
All of this is history now—faded words on newsprint, old
photographs, a dozen dusty articles in as many magazines—but at
the time, it captured the attention of the whole wide world. It is said
that Madison Avenue nearly went out of its mind trying to circumvent
the regulation that prohibited astronettes from underwriting
testimonials to toothpaste, cosmetics, and cigarettes. This is not to
be wondered at. If Rosemary could have been legally enticed, for
example, into letting her picture appear in a cigarette ad, cigarette
consumption probably would have doubled overnight. It is one thing
to be an obscure Barbara Frietchie and quite another to be a famous
one, and the patriotic devotion shining in a person's eyes can,
through the thaumaturgy of photography and touch-up, be
transmuted into a sensual gleam.
February of '71 arrived at last, as all months must, and a specific
date was set for the launching. Psychological winter had come and
gone, but no singing of birds could be heard. Even as far south as
Canaveral, gray skies were the rule, and gray rain fell intermittently.
Countdown was begun regardless. And then, miraculously it
seemed, the skies cleared, and the day of the launching dawned
bright and clear. There is a photograph of Rosemary standing in her
snow-white spacesuit at the base of the gantry, her space helmet
resting in the crook of her arm. The photograph is in color, and the
blueness of her eyes is not one whit different in shade and texture
from the blueness of the sky behind her. This is as it should be.
Looking at her hair, one thinks of sunrises and sunsets. This is as it
should be too. When remembering Rosemary, it is fitting that one
should think of the sun and the sky. It is equally fitting that one
should think of the snow and the rain. For Rosemary is nothing if she
is not all of these things.

The launching was a good one. The Rainbow 6 rode its Saturn
booster like a bird on jet-fire wings, and the bright star of its passage
seemed to linger in the morning sky long after the booster had fallen
away. The television cameras caught the action beautifully, and the
American public, reminded once again that the noblest thing a
person can do is to risk his life for his country, looked on in awe and
admiration. The orbit was a good one too: apogee—203 miles;
perigee—191 miles. Rosemary radioed back that she was A-okay.
She was supposed to complete three orbits, then climb into the
escape capsule, jettison it and herself, re-enter the atmosphere, and
parachute into the Atlantic. There, a task force waited eagerly to pick
her up. Her mission was to orientate the satellite's weather-factor
instruments to the existent cloud patterns and jet streams. Once this
was accomplished, the telemetric readings would, through the
medium of the Main Weather Control Station in Oregon, dictate
future weather. Weather control had been in effect since the middle
sixties, but the telemetric readings of the unmanned weather-control
satellites, owing to faulty orientation, had fallen far short of the one-
hundred percent accuracy needed to make the regulation of rain and
sunshine something more than a half-realized dream, and it was
hoped that the present satellite, given a human boost, would bring
the dream to fruition.
One can picture Rosemary high in the sky, faithfully carrying out her
assignment. One can see her sitting there before the instrument
panel of the Rainbow 6 looking at dawns and sunsets and stars. One
can see the slow drift of cloud and continent beneath her. Australia
now, and now the vast blueness of the Pacific ... and now the west
coast rising out of mists of distances and air, and beyond it, the vast
green blur of the land that gave her birth. Little Barbara Frietchie
riding on a star.... Far beneath her now, highways wind; rivers run
down to seas. Patternings of field and forest blend into pale blue-
greens. Fresh-water lakes look up at her with blue and wondering
eyes. Now the sea of night drifts forth to meet her. Bravely she sets
sail upon the dark waves in her little silvery ship. Brief night, soft
sunrise, new day.

I bring fresh showers for the thirsting flowers,


From the seas and the streams;
I bear light shade for the leaves when laid
In their noonday dreams.

Little Barbara Frietchie riding on a star....


Jettisoning took place exactly on schedule. The weather-control
satellite continued on its orbital way, and Rosemary plummeted
earthward in the escape capsule. That much, at least, is known. But
what took place during re-entry—whether the retro rockets failed to
fire, whether the attitude controls malfunctioned, or whether the heat
shield proved to be defective—is not known and never will be known.
All that is known is that Rosemary became a falling star.
The nation mourned. The whole wide world mourned. Project Rain
Dance was discontinued. It would have been discontinued in any
event, for Rosemary had obviated any further need for it. She had
done her job well, Rosemary had, and in the doing of it, she had
placed the weather in the palm of mankind's out-stretched hand.

That spring, the rains were soft and warm and the flowers grew
riotously upon the face of the earth. Grass knew a greenness it had
never known before, and trees dressed each day in lovelier and
lovelier dresses. The rains fell in the cities and on the plains. In
valleys and in little towns. On fields and forests and lawns. And when
the land had drunk its fill, the sun came out as warm and as bright as
Rosemary's hair, and the sky turned as blue as her eyes.
Yes, you know Rosemary, and you are in love with her in a way. If
you are not, you should be. She is the sun coming up in the morning
and the sun going down at night. She is the gentle rain against your
face in spring. She is the snow falling on Christmas Eve. She is
every glorious rainbow you see in the rain-washed sky. She is that
pattern of tree-shade over there. Each morning, when you are lying
fast asleep in your trundle bed, she tiptoes into your room, her
golden sandals soundless on the bedroom floor, and wakes you with
a golden kiss. Sunlight is her laughter, her voice the patter of the rain
—Soft you now!—she speaks:

I am the daughter of the earth and water,


And the nursling of the sky;
I pass through the pores of the ocean and shores;
I change, but I cannot die....
*** END OF THE PROJECT GUTENBERG EBOOK I BRING
FRESH FLOWERS ***

Updated editions will replace the previous one—the old editions


will be renamed.

Creating the works from print editions not protected by U.S.


copyright law means that no one owns a United States copyright
in these works, so the Foundation (and you!) can copy and
distribute it in the United States without permission and without
paying copyright royalties. Special rules, set forth in the General
Terms of Use part of this license, apply to copying and
distributing Project Gutenberg™ electronic works to protect the
PROJECT GUTENBERG™ concept and trademark. Project
Gutenberg is a registered trademark, and may not be used if
you charge for an eBook, except by following the terms of the
trademark license, including paying royalties for use of the
Project Gutenberg trademark. If you do not charge anything for
copies of this eBook, complying with the trademark license is
very easy. You may use this eBook for nearly any purpose such
as creation of derivative works, reports, performances and
research. Project Gutenberg eBooks may be modified and
printed and given away—you may do practically ANYTHING in
the United States with eBooks not protected by U.S. copyright
law. Redistribution is subject to the trademark license, especially
commercial redistribution.

START: FULL LICENSE


THE FULL PROJECT GUTENBERG LICENSE
PLEASE READ THIS BEFORE YOU DISTRIBUTE OR USE THIS WORK

To protect the Project Gutenberg™ mission of promoting the


free distribution of electronic works, by using or distributing this
work (or any other work associated in any way with the phrase
“Project Gutenberg”), you agree to comply with all the terms of
the Full Project Gutenberg™ License available with this file or
online at www.gutenberg.org/license.

Section 1. General Terms of Use and


Redistributing Project Gutenberg™
electronic works
1.A. By reading or using any part of this Project Gutenberg™
electronic work, you indicate that you have read, understand,
agree to and accept all the terms of this license and intellectual
property (trademark/copyright) agreement. If you do not agree to
abide by all the terms of this agreement, you must cease using
and return or destroy all copies of Project Gutenberg™
electronic works in your possession. If you paid a fee for
obtaining a copy of or access to a Project Gutenberg™
electronic work and you do not agree to be bound by the terms
of this agreement, you may obtain a refund from the person or
entity to whom you paid the fee as set forth in paragraph 1.E.8.

1.B. “Project Gutenberg” is a registered trademark. It may only


be used on or associated in any way with an electronic work by
people who agree to be bound by the terms of this agreement.
There are a few things that you can do with most Project
Gutenberg™ electronic works even without complying with the
full terms of this agreement. See paragraph 1.C below. There
are a lot of things you can do with Project Gutenberg™
electronic works if you follow the terms of this agreement and
help preserve free future access to Project Gutenberg™
electronic works. See paragraph 1.E below.
1.C. The Project Gutenberg Literary Archive Foundation (“the
Foundation” or PGLAF), owns a compilation copyright in the
collection of Project Gutenberg™ electronic works. Nearly all the
individual works in the collection are in the public domain in the
United States. If an individual work is unprotected by copyright
law in the United States and you are located in the United
States, we do not claim a right to prevent you from copying,
distributing, performing, displaying or creating derivative works
based on the work as long as all references to Project
Gutenberg are removed. Of course, we hope that you will
support the Project Gutenberg™ mission of promoting free
access to electronic works by freely sharing Project
Gutenberg™ works in compliance with the terms of this
agreement for keeping the Project Gutenberg™ name
associated with the work. You can easily comply with the terms
of this agreement by keeping this work in the same format with
its attached full Project Gutenberg™ License when you share it
without charge with others.

1.D. The copyright laws of the place where you are located also
govern what you can do with this work. Copyright laws in most
countries are in a constant state of change. If you are outside
the United States, check the laws of your country in addition to
the terms of this agreement before downloading, copying,
displaying, performing, distributing or creating derivative works
based on this work or any other Project Gutenberg™ work. The
Foundation makes no representations concerning the copyright
status of any work in any country other than the United States.

1.E. Unless you have removed all references to Project


Gutenberg:

1.E.1. The following sentence, with active links to, or other


immediate access to, the full Project Gutenberg™ License must
appear prominently whenever any copy of a Project
Gutenberg™ work (any work on which the phrase “Project
Gutenberg” appears, or with which the phrase “Project
Gutenberg” is associated) is accessed, displayed, performed,
viewed, copied or distributed:

This eBook is for the use of anyone anywhere in the United


States and most other parts of the world at no cost and with
almost no restrictions whatsoever. You may copy it, give it
away or re-use it under the terms of the Project Gutenberg
License included with this eBook or online at
www.gutenberg.org. If you are not located in the United
States, you will have to check the laws of the country where
you are located before using this eBook.

1.E.2. If an individual Project Gutenberg™ electronic work is


derived from texts not protected by U.S. copyright law (does not
contain a notice indicating that it is posted with permission of the
copyright holder), the work can be copied and distributed to
anyone in the United States without paying any fees or charges.
If you are redistributing or providing access to a work with the
phrase “Project Gutenberg” associated with or appearing on the
work, you must comply either with the requirements of
paragraphs 1.E.1 through 1.E.7 or obtain permission for the use
of the work and the Project Gutenberg™ trademark as set forth
in paragraphs 1.E.8 or 1.E.9.

1.E.3. If an individual Project Gutenberg™ electronic work is


posted with the permission of the copyright holder, your use and
distribution must comply with both paragraphs 1.E.1 through
1.E.7 and any additional terms imposed by the copyright holder.
Additional terms will be linked to the Project Gutenberg™
License for all works posted with the permission of the copyright
holder found at the beginning of this work.

1.E.4. Do not unlink or detach or remove the full Project


Gutenberg™ License terms from this work, or any files
containing a part of this work or any other work associated with
Project Gutenberg™.
1.E.5. Do not copy, display, perform, distribute or redistribute
this electronic work, or any part of this electronic work, without
prominently displaying the sentence set forth in paragraph 1.E.1
with active links or immediate access to the full terms of the
Project Gutenberg™ License.

1.E.6. You may convert to and distribute this work in any binary,
compressed, marked up, nonproprietary or proprietary form,
including any word processing or hypertext form. However, if
you provide access to or distribute copies of a Project
Gutenberg™ work in a format other than “Plain Vanilla ASCII” or
other format used in the official version posted on the official
Project Gutenberg™ website (www.gutenberg.org), you must, at
no additional cost, fee or expense to the user, provide a copy, a
means of exporting a copy, or a means of obtaining a copy upon
request, of the work in its original “Plain Vanilla ASCII” or other
form. Any alternate format must include the full Project
Gutenberg™ License as specified in paragraph 1.E.1.

1.E.7. Do not charge a fee for access to, viewing, displaying,


performing, copying or distributing any Project Gutenberg™
works unless you comply with paragraph 1.E.8 or 1.E.9.

1.E.8. You may charge a reasonable fee for copies of or


providing access to or distributing Project Gutenberg™
electronic works provided that:

• You pay a royalty fee of 20% of the gross profits you derive from
the use of Project Gutenberg™ works calculated using the
method you already use to calculate your applicable taxes. The
fee is owed to the owner of the Project Gutenberg™ trademark,
but he has agreed to donate royalties under this paragraph to
the Project Gutenberg Literary Archive Foundation. Royalty
payments must be paid within 60 days following each date on
which you prepare (or are legally required to prepare) your
periodic tax returns. Royalty payments should be clearly marked
as such and sent to the Project Gutenberg Literary Archive
Foundation at the address specified in Section 4, “Information
about donations to the Project Gutenberg Literary Archive
Foundation.”

• You provide a full refund of any money paid by a user who


notifies you in writing (or by e-mail) within 30 days of receipt that
s/he does not agree to the terms of the full Project Gutenberg™
License. You must require such a user to return or destroy all
copies of the works possessed in a physical medium and
discontinue all use of and all access to other copies of Project
Gutenberg™ works.

• You provide, in accordance with paragraph 1.F.3, a full refund of


any money paid for a work or a replacement copy, if a defect in
the electronic work is discovered and reported to you within 90
days of receipt of the work.

• You comply with all other terms of this agreement for free
distribution of Project Gutenberg™ works.

1.E.9. If you wish to charge a fee or distribute a Project


Gutenberg™ electronic work or group of works on different
terms than are set forth in this agreement, you must obtain
permission in writing from the Project Gutenberg Literary
Archive Foundation, the manager of the Project Gutenberg™
trademark. Contact the Foundation as set forth in Section 3
below.

1.F.

1.F.1. Project Gutenberg volunteers and employees expend


considerable effort to identify, do copyright research on,
transcribe and proofread works not protected by U.S. copyright
law in creating the Project Gutenberg™ collection. Despite
these efforts, Project Gutenberg™ electronic works, and the
medium on which they may be stored, may contain “Defects,”
such as, but not limited to, incomplete, inaccurate or corrupt
data, transcription errors, a copyright or other intellectual
property infringement, a defective or damaged disk or other
medium, a computer virus, or computer codes that damage or
cannot be read by your equipment.

1.F.2. LIMITED WARRANTY, DISCLAIMER OF DAMAGES -


Except for the “Right of Replacement or Refund” described in
paragraph 1.F.3, the Project Gutenberg Literary Archive
Foundation, the owner of the Project Gutenberg™ trademark,
and any other party distributing a Project Gutenberg™ electronic
work under this agreement, disclaim all liability to you for
damages, costs and expenses, including legal fees. YOU
AGREE THAT YOU HAVE NO REMEDIES FOR NEGLIGENCE,
STRICT LIABILITY, BREACH OF WARRANTY OR BREACH
OF CONTRACT EXCEPT THOSE PROVIDED IN PARAGRAPH
1.F.3. YOU AGREE THAT THE FOUNDATION, THE
TRADEMARK OWNER, AND ANY DISTRIBUTOR UNDER
THIS AGREEMENT WILL NOT BE LIABLE TO YOU FOR
ACTUAL, DIRECT, INDIRECT, CONSEQUENTIAL, PUNITIVE
OR INCIDENTAL DAMAGES EVEN IF YOU GIVE NOTICE OF
THE POSSIBILITY OF SUCH DAMAGE.

1.F.3. LIMITED RIGHT OF REPLACEMENT OR REFUND - If


you discover a defect in this electronic work within 90 days of
receiving it, you can receive a refund of the money (if any) you
paid for it by sending a written explanation to the person you
received the work from. If you received the work on a physical
medium, you must return the medium with your written
explanation. The person or entity that provided you with the
defective work may elect to provide a replacement copy in lieu
of a refund. If you received the work electronically, the person or
entity providing it to you may choose to give you a second
opportunity to receive the work electronically in lieu of a refund.
If the second copy is also defective, you may demand a refund
in writing without further opportunities to fix the problem.

1.F.4. Except for the limited right of replacement or refund set


forth in paragraph 1.F.3, this work is provided to you ‘AS-IS’,
WITH NO OTHER WARRANTIES OF ANY KIND, EXPRESS
OR IMPLIED, INCLUDING BUT NOT LIMITED TO
WARRANTIES OF MERCHANTABILITY OR FITNESS FOR
ANY PURPOSE.

1.F.5. Some states do not allow disclaimers of certain implied


warranties or the exclusion or limitation of certain types of
damages. If any disclaimer or limitation set forth in this
agreement violates the law of the state applicable to this
agreement, the agreement shall be interpreted to make the
maximum disclaimer or limitation permitted by the applicable
state law. The invalidity or unenforceability of any provision of
this agreement shall not void the remaining provisions.

1.F.6. INDEMNITY - You agree to indemnify and hold the


Foundation, the trademark owner, any agent or employee of the
Foundation, anyone providing copies of Project Gutenberg™
electronic works in accordance with this agreement, and any
volunteers associated with the production, promotion and
distribution of Project Gutenberg™ electronic works, harmless
from all liability, costs and expenses, including legal fees, that
arise directly or indirectly from any of the following which you do
or cause to occur: (a) distribution of this or any Project
Gutenberg™ work, (b) alteration, modification, or additions or
deletions to any Project Gutenberg™ work, and (c) any Defect
you cause.

Section 2. Information about the Mission of


Project Gutenberg™
Project Gutenberg™ is synonymous with the free distribution of
electronic works in formats readable by the widest variety of
computers including obsolete, old, middle-aged and new
computers. It exists because of the efforts of hundreds of
volunteers and donations from people in all walks of life.

Volunteers and financial support to provide volunteers with the


assistance they need are critical to reaching Project
Gutenberg™’s goals and ensuring that the Project Gutenberg™
collection will remain freely available for generations to come. In
2001, the Project Gutenberg Literary Archive Foundation was
created to provide a secure and permanent future for Project
Gutenberg™ and future generations. To learn more about the
Project Gutenberg Literary Archive Foundation and how your
efforts and donations can help, see Sections 3 and 4 and the
Foundation information page at www.gutenberg.org.

Section 3. Information about the Project


Gutenberg Literary Archive Foundation
The Project Gutenberg Literary Archive Foundation is a non-
profit 501(c)(3) educational corporation organized under the
laws of the state of Mississippi and granted tax exempt status by
the Internal Revenue Service. The Foundation’s EIN or federal
tax identification number is 64-6221541. Contributions to the
Project Gutenberg Literary Archive Foundation are tax
deductible to the full extent permitted by U.S. federal laws and
your state’s laws.

The Foundation’s business office is located at 809 North 1500


West, Salt Lake City, UT 84116, (801) 596-1887. Email contact
links and up to date contact information can be found at the
Foundation’s website and official page at
www.gutenberg.org/contact

Section 4. Information about Donations to


the Project Gutenberg Literary Archive
Foundation
Project Gutenberg™ depends upon and cannot survive without
widespread public support and donations to carry out its mission
of increasing the number of public domain and licensed works
that can be freely distributed in machine-readable form

You might also like