Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 3

Dinde yabancılasma

"Hamlet" oyununda Hamlet'in dine karşı belirgin bir yabancılaşma hissi olduğunu doğrudan
ifade eden bir bölüm yoktur; ancak Hamlet'in dini temalarla ve ölüm sonrası yaşamla ilgili
bazı derin sorgulamaları vardır. Bu sorgulamalar, oyunun genelinde onun varoluşsal krizlerle
ilgili düşüncelerini yansıtır. Hamlet'in dini inançlar ve ölüm sonrası yaşam hakkında yaptığı
bazı düşünceler, modern okurlar tarafından dine karşı bir tür yabancılaşma veya sorgulama
olarak yorumlanabilir.
Ölüm sonrası yaşam üzerine düşünceler: "Olmak ya da olmamak" monoloğu (III. Perde, 1.
Sahne) en belirgin örnektir. Hamlet, yaşamın anlamı ve ölüm sonrası ne olduğu hakkında
düşünür. Ölümü, "keşfedilmemiş bir ülkeden hiç kimse geri dönmedi" olarak tarif eder, bu da
ölüm sonrası yaşam hakkında kesin bir bilgiye sahip olmadığımızı ve bu belirsizliğin insanları
yaşamda tutan bir korku kaynağı olduğunu vurgular. Bu ifade, ölüm sonrası hayata dair
geleneksel dini öğretilere karşı bir belirsizlik ve sorgulama içerir.
Claudius'un dua sahnesi: Claudius'un III. Perde 3. Sahne'deki duası sırasında Hamlet,
Claudius'u öldürme fırsatı bulur ancak onu dua ederken öldürürse ruhunun cennete gitme
ihtimalini düşünerek vazgeçer. Burada Hamlet, intikamını gerçekleştirmek için dini bir inancı
(ruhun ölüm sonrası kurtuluşu) hesaba katar. Ancak bu, Hamlet'in dini inançlardan tamamen
yabancılaştığı anlamına gelmez; daha ziyade, intikamını tatmin edici kılmak için dini bir
anlayışı stratejik bir şekilde kullanır.
Bu sahneler, Hamlet'in dini inançlara ve ölüm sonrası hayata olan yaklaşımını karmaşık bir
şekilde ele alır. Oyun boyunca Hamlet, dini konuları hem sorgular hem de bazı dini kavramları
kendi içsel çatışmalarını anlamlandırmak için kullanır. Bu, yabancılaşmanın yanı sıra dini
kavramlarla bireysel bir mücadele ve etkileşimi de gösterir.

"Hamlet"te Hamlet’in dine ve dini uygulamalara karşı yabancılaşmasını ele alan başka
örnekler de mevcuttur. Ancak, bu örneklerin çoğu, doğrudan dini eleştiri veya yabancılaşma
şeklinde açıkça ifade edilmez. Bunun yerine, Hamlet’in dini motiflerle olan karmaşık ilişkisi ve
onları içsel çatışmalarını yansıtmak için kullanması şeklinde görülür. İşte bu konuda
düşünülebilecek birkaç örnek:
Hayalet ve ölüm sonrası adalet: Oyunun başlarında, babasının hayaleti Hamlet'e görünür ve
Claudius tarafından öldürüldüğünü, intikamını alması gerektiğini söyler. Dini inanışlara göre,
hayaletlerin dünya ile işleri bitmemiş ruhlar olduğuna inanılır. Hayalet, cennete giremediğini,
günahlarından arınmak için cezalandırıldığını ifade eder. Hamlet bu bilgi karşısında hem
şaşkına döner hem de intikam alma görevinin ahlaki ve dini yükü altında ezilir. Hamlet’in
hayaletle olan bu etkileşimi, ölüm sonrası adalet ve ceza fikirlerine olan inancını sarsar ve dini
konularda daha fazla sorgulama yapmasına neden olur.
İlahi adalet ve insan adaleti: Hamlet’in adalet arayışı, ilahi adalet ile insan adaleti arasındaki
çatışmayı yansıtır. Hamlet’in intikam almak için beklemesi ve doğru zamanı kollaması, dini
kavramların ve etik sorunların sürekli olarak iç çatışmalarını tetiklemesine neden olur. Bu,
Hamlet'in kendi içinde ve çevresindeki dini normlarla bağını sorgulamasına yol açar.
Ölüm ve ötesi üzerine düşünceler: Hamlet sıklıkla ölümü ve ölüm sonrası hayatı düşünür.
Özellikle Yorick'in kafatasını elinde tuttuğu mezarlık sahnesi (V. Perde, 1. Sahne) bu tema
üzerine derin düşüncelere dalmasına neden olur. Ölümün kaçınılmazlığı ve fiziksel bedenin
sonu konusunda düşünürken, aynı zamanda insan eylemlerinin ölüm sonrası anlam ve
sonuçları üzerine de düşünür. Bu sahne, Hamlet'in dini meselelere olan yaklaşımını, hem
spekülatif hem de eleştirel bir bakış açısıyla gösterir.
Bu örnekler, Hamlet'in dini meselelerle olan ilişkisinin, genellikle onun genel varoluşsal ve
etik sorgulamaları çerçevesinde ele alındığını gösterir. Hamlet, dini motifleri hem kişisel
çatışmalarını anlamlandırmak için kullanır hem de zaman zaman bu motifleri sorgular. Bu
yüzden, Hamlet'in dine karşı yabancılaşması, onun daha geniş çaplı varoluşsal krizi ve
dünyayla olan karmaşık ilişkisinin bir parçası olarak görülebilir.

Hamlet'in babasının hayaleti ile karşılaştığı ve hayaletin ona Claudius tarafından


öldürüldüğünü ve intikam alması gerektiğini söylediği sahne, oyunun I. Perde, 5. Sahnesinde
yer alır. Bu sahne, oyunun dönüm noktalarından biridir çünkü Hamlet'e babasının ölümü
hakkında gerçeği açıklar ve ona ağır bir görev yükler.
Hayalet, Hamlet'e Claudius'un kendisini nasıl öldürdüğünü detaylı bir şekilde anlatır ve
Hamlet'ten intikamını almasını ister. Hayalet, cennete giremediğini, günahlarından arınmak
için cezalandırıldığını ifade ederken, Hamlet'in bu bilgi karşısında şaşkına döndüğünü ve
intikam alma görevinin ahlaki ve dini yükü altında ezildiğini gözlemleyebiliriz. Hayaletin bu
açıklamaları, Hamlet'in ölüm sonrası adalet ve ceza fikirlerine olan inancını sarsar ve dini
konularda daha fazla sorgulama yapmasına neden olur. Bu sahne, Hamlet'in kişisel
çatışmalarının derinleşmesine ve oyunun ilerleyen kısımlarında karşılaşacağı ahlaki ve
psikolojik bunalımların temelini oluşturur.

DEVLET ALAKALI
"Hamlet" oyununda devletle ilgili yabancılaşma, özellikle Danimarka Krallığı'nın içinde
bulunduğu politik ve etik bozulma çerçevesinde işlenir. Hamlet, babasının ölümünden sonra
tahta geçen amcası Kral Claudius ile olan ilişkisinde bu yabancılaşmayı yoğun bir şekilde
hisseder. Claudius'un hükümet şekli, Hamlet'in devlete ve onun yönetim biçimine olan
güvensizliğini ve yabancılaşmasını tetikler. İşte bu temanın işlendiği bazı önemli bölümler:
1. I. Perde, 2. Sahne: Bu sahnede, Claudius tahta çıkışını ve Hamlet'in babasının
ölümünü duyururken aynı zamanda Gertrude ile evliliğini ilan eder. Claudius'un bu
konuşması, Hamlet'in devletin liderliği ve yönetimine olan güvenini sarsar. Hamlet,
Claudius'un hükümetinin meşruiyetini sorgular ve Danimarka'nın "bir bahçe olup
çürümesi" metaforu ile devletin içinde bulunduğu çürümüş durumu eleştirir.
2. I. Perde, 4. ve 5. Sahne: Bu sahnelerde Hamlet'in ölmüş babasının hayaleti ile
karşılaşması ve babasının Claudius tarafından öldürüldüğünü öğrenmesi, Hamlet'in
devlet başkanına ve dolayısıyla devletin kendisine olan güvenini daha da derin bir
şekilde sarsar. Hayaletin Claudius'u işaret ederek "Danimarka'nın bir şeylerden
çürümüş olduğunu" söylemesi, devletle olan yabancılaşmanın en belirgin
ifadelerindendir.
3. III. Perde, 3. Sahne: Hamlet, Claudius'u öldürme fırsatı bulur ancak Claudius'un dua
ettiğini görünce vazgeçer. Hamlet, Claudius'un ölüm sonrası cennete gitmesini
istemez. Bu sahne, Hamlet'in kişisel adalet arayışının, devletin yargı mekanizmalarına
olan güvensizliğiyle çatıştığını gösterir.

You might also like