Professional Documents
Culture Documents
Full Download Birinci Dunya Savasi Tarihi 1St Edition Andrew Wiest Online Full Chapter PDF
Full Download Birinci Dunya Savasi Tarihi 1St Edition Andrew Wiest Online Full Chapter PDF
Full Download Birinci Dunya Savasi Tarihi 1St Edition Andrew Wiest Online Full Chapter PDF
Andrew Wiest
Visit to download the full and correct content document:
https://ebookstep.com/product/birinci-dunya-savasi-tarihi-1st-edition-andrew-wiest/
More products digital (pdf, epub, mobi) instant
download maybe you interests ...
https://ebookstep.com/product/s-ehirlerin-tarihi-andrew-lees/
https://ebookstep.com/product/denemeler-birinci-seri-1st-edition-
ralph-waldo-emerson/
https://ebookstep.com/product/jeu-d-echecs-a-perros-guirec-les-
enquetes-de-bernie-andrew-6-1st-edition-bernard-enjolras/
https://ebookstep.com/product/tarihi-yapanlar-tarihi-
yazanlar-1st-edition-j-h-elliott/
3 petits singes en Côte d Armor Les enquêtes de Bernie
Andrew 2 1st Edition Bernard Enjolras
https://ebookstep.com/product/3-petits-singes-en-cote-d-armor-
les-enquetes-de-bernie-andrew-2-1st-edition-bernard-enjolras/
https://ebookstep.com/product/churchill-1st-edition-andrew-
roberts/
https://ebookstep.com/product/pratique-grammaire-b1-1st-edition-
evelyne-sirejols/
https://ebookstep.com/product/dark-deleuze-1st-edition-andrew-
culp/
https://ebookstep.com/product/a-medida-b1-guia-didactica-1st-
edition-anaya/
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI TARİHİ
•Fotoğraflar Haritalar Çizimler
• •
ANDREW WIEST
ÇEVİRİ
kronik@kronikkitap.com
EDİTÖR
Can Uyar www.kronikkitap.com
Ali Kaan Cerit O O • kronik.kitap
KAPAK TASARIMI B ASKI VE CİLT
Kutan Ural Optimum Basım
Tevfikbey Mah. Dr. Ali Demir Cad. No: 51/1
MİZANPAJ 34295 K. Çekmece/ İstanbul
·�·ı
Kronıi
ANDREW WIEST
SELÇUK UYGUR
BİR
07
Savaşa Giden Yol
29 İKİ
Almanya'nın Batıya Taarruzu
53 ÜÇ
Doğu Cephesi
DÖRT
79
Siperlerdeki Açmaz
BEŞ
107
Savaş Yayılıyor
ALTI
139
Batıda Kıyım
YEDİ
173
Denizlerde Hakimiyet Mücadelesi
SEKİZ
197 Bozgun, Çaresizlik ve İsyan
DOKUZ
233
Gökyüzündeki Savaş
ON
255 Son Muharebeler
ON BİR
291
Tazminat
EKLER
314
DİZİN
324
BISMARCK V E FRANSA
1
Almanya'nın bu ülkeyi işgalini öngörüyor
du. Son olarak, Alman İmparatorluğu'nun
ALMAN BİRLİGİNİN BANİSİ
OTTO VON BISMARCK, kuruluşu, Fransız gücünün sembolü olan
İSTİKBALDEKİ SAVAŞI Versay Sarayı'ndaki Aynalar Salonu'nda
ÖNLEMEYE ÇALIŞTI.
yapılan gösterişli bir törenle ilan edildi.
Fransa böylelikle yalnızca mağlup olmak
la kalmamış, bir de aşağılanmıştı. İntikam
Fransa yalnızca mağlup olmakla
kalmamış, bir de aşağılanmıştı.
hırsı ve Alsas-Loren'in geri alınması, son
İntikam hırsı ve Alsas-Loren'in raki yıllarda Fransız dış politikasının te
geri alınması, sonraki yıllarda
melini oluşturacaktı. Almanya kendisine
Fransız dış politikasının temelini
oluşturacaktı. Almanya kendisine öfkeli bir düşman yaratmıştı.
öfke dolu bir düşman yaratmıştı.
Gerçekçi bir adam olan Bismarck, ha
tasını mümkün olduğunca telafi etmeye
koyuldu. Şansölyenin amacı Fransızları
diplomatik olarak yalnızlaştırmak ve olası
bir intikam savaşı için besledikleri umutla
rın önünü kesmekti ki, bunu da birtakım
kurnaz diplomatik manevralarla gerçek
leştirdi. Söz konusu Avrupa siyaseti oldu
ğunda, geleneksel izolasyonist tutumunu
8 B İ R İ N C İ D Ü N YA S AVAŞI T A R İ H İ
A"
�-:ı G E N EL BAKIŞ
'
l 870'teki Fransa-Prusya Savaşı , Kıta Avrupası'nın birbirine rakip karmaşı k bir ittifaklar
sistemine sürüklenmes i n e neden o ldu. Hemen hemen birbirine denk olan bu ittifakla
rın baş ı n ı Fransa ve A l manya çekiyordu. Britanya daima askeri ittifaklardan uzak d u rmuş
fakat yen i lgiden kıl payı ku rtulduğu Boer Savaşı, Birleşik Krallık'ı izolasyo n ist tutumunu
gözden geçirmeye i kna etmişti. Fransa'yla arasındaki düşmanlıklar partner seçiminde
Almanya'yı İngiltere için makul kıl ıyordu. Fakat Kayzer il. Wilh e l m ' i n beceriksiz diploma
sisi Britanya'yı Fransa'yla bir Antant'a zorlayarak Avrupa'daki hassas kuwet dengesinin
değişmesine yol açtı .
Ansızı n vuku bu lan b i r trajediyle, söz konusu ittifaklar kavgaya tutuştu . Avustu rya tahtı
n ı n varisi Arşidük Franz Ferd i nand'a düzenlenen dramatik s u i kast, 20. yüzyı l ı n en önem
l i savaşının başlamasına sebep olan bir dizi olayın teti kleyicisi o l d u .
sürdüren Britanya'dan yana endişelenecek pek bir şey yoktu ve İtalya sıkı
bir dost olarak kalmayı sürdürüyordu. Balkanlar'daki çekişmeler sebebiy
le daima birbirlerinin boğazına sarılan Avusturya ve Rusya'yla olan ilişki
ler ise daha çetrefılliydi. Avusturya bölgede yayılmayı umuyor, Rusya ise
kendini Balkanlar'daki Slavların hamisi olarak görüyor ve Osmanlı İmpa
ratorluğu'nun elindeki Çanakkale Boğazı'na erişmek için alenen ellerini
ovuşturuyordu. Bu koşullarda her iki ülkeyle de ittifak yapmanın imkansız
olduğunu bilen Bismarck elindeki en iyi kartı oynadı: Avusturya'yla askeri
bir ittifaka imza atan Almanya, ardından Rusya'yla gizli 188 7 Rus-Alman
Antlaşması'nı yaptı. 188 8 'e gelindiğinde Bismarck'ın diplomatik dünyasın
da her şey yolundaydı. Fransa tecrit edildiği gibi kıtadaki yegane ittifaka
da Almanya liderlik ediyordu. Lakin aynı yıl Kayzer il. Wilhelm'in tahta
çıkmasıyla Bismarck'ın titiz çabaları büyük bir tehlikeye girdi.
S AVAŞA G İ D E N Y O L
KAYZER
Kayzer il. Wilhelm 1 888 yılında A l manya'da tahta çı ktı .
��J
Babası 1 1 1 . Friedrich, annesi ise Kral içe Victoria' n ı n en
büyük kızıyd ı . Kibirl i ve kendinden emin bir adam olan .
Kayzer; nüfuzundan duyduğu rahatsızl ı k sebebiyle Al-
man Birliği ' n i n banisi Otto von Bismarck'ı 1 890 yı l ı nda
görevden ald ı . Akabinde Alman dış politikas ı n ı büyük
ölçüde kontrolü altı na alarak Avru pa'yı savaşa sürü kle-
di. Wilhelm'in hedefleri tari hçiler arasında hala tartış-
ma konusudur. Avrupa'yı hükmü altına mı almak iste-
m iş, yoksa yal n ızca dizgi nlemekte başarısız olduğu bir
dizi yıkıcı olayı mı tetiklemişti? Kayzer ve kiş i liği, Birinci
Dünya Savaşı'na giden süreci n merkezi nde yer alır.
1Q B İ R İ N C İ D Ü N YA S AVAŞI T A R İ H İ
Kayzer, Bismarck'ın dikkatle tertiplediği 1 YENİ ALMAN MUHAREBE
GEMİLERİNDEN BİRİ TOPLARINI
planları yalnızca dört yıl gibi kısa bir za
ATEŞLERKEN.
manda darmadağın etmişti. Fransa artık bir
KAYZER'İN DONANMA BAŞMÜŞAVİRİ
müttefike sahipken, Almanya ise kendini is VE ALMAN AÇIK DENİZ FİLOSU'NUN
tenmeyen bir pozisyonda, iki olası düşman BANİSİ AMİRAL ALFRED VON
gücün arasında bulmuştu . Buna karşılık TIRPITZ. TIRPITZ'IN GEMİ İNŞA
PROGRAMI, BÜYÜK BRİTANYA'YLA
Kayzer, İtalya'yı Avusturya'yla olan paktı DENİZLERDE AMANSIZ BİR
na dahil edip Üçlü İttifak'ı oluşturarak ka SİLAHLANMA YARIŞININ
TETİKLEYİCİLERİNDEN BİRİ OLDU.
yıplarının bir kısmını telafi etti. Ancak güç
dengesi Frankfurt Antlaşması'ndan bu yana
Almanya'ya karşı intikam duyguları besle
yen Fransa'nın lehine dönüyordu.
S AVAŞA G İ D E N Y O L 11
gözünden kaçmayacak olsa da, yeniyetme Alman donanması 1 898 yılında he
nüz bir tehlike teşkil etmekten uzaktı. Pek çok İngilizin gözünde asıl tehdi
din kaynağı hala eski düşman Fransa'ydı. Fakat Kayzer, Britanya'yı Fransa'nın
kollarına itecek meseleye dokunmuştu. Wilhelm için donanma aslen diploma
tik bir vasıtayken, Britanya için ise bir ölüm-kalım meselesiydi.
BRİTANYA VE ANTANT
�ı HMS DREADNOUGHT
Amiral Fisher tarafından geliştiril i p l 906'da h izmete giren HMS Dreodnought, tasarımı ve
silahlarıyla denizlerde devrim yarattı. Dretnot suda alçaktan seyrine imkan sağlayan yen i
b i r türbin motoruyla çalışıyor, böylece düşman i ç i n vurulması daha zor v e küçük b i r hedef
haline geliyordu. Buna ilaveten, son model motoru geminin saatte 39 deniz miline (21
knot) ulaşmasına imkan veriyor ve onu denizlerdeki en hızlı ana muharebe gemisi yapı
yordu. Son olarak, dretnot tümüyle ağır toplarla teçhiz i l k zırhlıydı. Bundan önceki zırhl ılar
pek çok görev için tasarlanmış çeşitli silah lar bulundururken, dretnotun silah ları birl ikte
ateşlenmek için tasarlanmış, her biri 1 6 kilometrelik ( 1 O mil) bir mesafeye 453 kilodan ağır
mermiler yollayabilen 1 O adet 1 2 pusluk toplardan oluşuyordu. Dretnot, karşısına çıkabi
lecek bütün ana muharebe gemilerine hız, manevra ve muharebe üstünlüğü sağlayabilirdi.
Geminin sahip olduğu hız ve ateş gücüyle dünyadaki donanmalar ı n pek çoğuyla tek başına
çarpışabileceği tahmi n edi l iyordu. Sonuç olarak, dretnotun hizmete girişi dünyadaki bütün
ana muharebe gemi leri n i çağdışı bıraktı. Yerkürenin dört bir yan ındaki milletlerin kendi
"tümüyle ağır toplu" gemilerin i geliştirmek ve inşa etmek adına yarışa tutuşması, adını
HMS Dreodnought'tan alan "dretnot" isiml i yen i bir zırhlı sınıfının doğuşuna neden oldu.
Hızlı bir dretnot üretimine başlayan Almanlar, Britanya'yla amansız bir donanma yarışına
tutuşup bu ülkeyi Fransa'yla ittifak yapmaya her zamankinden daha çok yaklaştırdı. Lakin
Birinci Dünya Savaşı başladığında, vaktiyle denizlerde deprem yaratan dretnotun zamanı
da birazcık geçmişti. Savaşta İngi liz Büyük Filosu'yla (Grand Fleet) hizmet veren HMS Dre
odnought, 1 9 1 S'te batırdığı bir U-Boot dışında ciddi bir muharebe görmedi.
1 DENİ� KUVVETLERİN:p�
DEVRIM YARATAN GEMI:
..
HMS DREADNOUGHT
...
hoşnuttu . Lakin imparatorluktaki birta DONANMA KURAMCILARININ
PEK ÇOGU DENİZLERDEKİ
kım gelişmeler Britanya'yı bu izolasyo MÜCADELENİN ANA MUHAREBE
nist tutumunu gözden geçirmeye zorladı. GEMİLERİ ARASINDA GEÇECEGİNE
Güney Afrika'nın önde gelen emperya İNANMIŞ OLSA DA, BRİTANYA'NIN
DENİZLERDEKİ HAKİMİYETİNE
listi Cecil Rhodes, Britanya İmparatorlu MEYDAN OKUYAN DENİZALTILAR
ğu'nun elmas zengini Boer cumhuriyet OLACAKTI. BU FOTOGRAFTA,
ALMAN U-BOOT'U U-15,
lerini de kapsayacak şekilde kuzeye yayıl SAVAŞIN İLK GÜNLERİNDE KİEL
masını istiyordu . Küçük Boer nüfusunun KANALINDA SEYREDERKEN
ciddi bir direniş gösteremeyeceğini uman GÖRÜLÜYOR.
Rhodes, baskı uygulayarak Boerlerin ka
rarlılığını sınamaya başladı. Lakin Boer Almanlar, Britanya'nın gelecekte
lerin tavizsiz duruşuyla iki taraf da savaş kendi lehlerine bir anlaşma
teklifinde bulunmasını sağlamak
durumuna geçti ve Boerler ani bir önleme
için askeri ve uluslararası güçlerini
taarruzu* icra ettikleri sürpriz bir hamley sergilemeyi tercih etti. Almanya'daki
le 1 899 yılında Güney Afrika'yı işgal etti. pek az kişi Britanya'nın kadim
düşmanı Fransa'yla bir anlaşmaya
200.000 Boer çiftçisinin dünyanın en varabileceğine inandığından
böyle bir risk alınmaya değer
güçlü imparatorluğuyla karşı karşıya gel
görünüyordu.
diği savaş destansı bir dengesizlik içinde
geçmeliydi. Ancak başlangıçta zafer üs
tüne zafer kazanan Boerler, birkaç önem
li Güney Afrika şehrini kuşatmaya aldı.
İmparatorluk güçleri ancak dev bir insan
ve materyal yığınağından sonra inisiyatifi
S AVAŞA G İ D E N Y O L 13
- "A"
C U RRAG H AYAKLAN MASI
Britanya'daki Li beral Parti , Kato l i k D u b l i n merkezli
�"�
Özerk İrlanda Hareketi'ne n i cedi r olumlu yaklaşıyor-
d u . Lakin muhafazakar Lordlar Kamarası , İ rlanda' n ı n
özerkliğine yönelik çabaları n ö n ü n e dai ma taş koymuş-
tu.
Kısmen de pahalı dretnot yapımı i çin yen i vergilerin
öngörülmesiyle i l i ntili 1909 tarih li anayasal kriz, Lord
lar Kamaras ı ' n ı veto yetkisinden mahrum bıraktı. Ni
hayetinde Avam Kamarası, 19 l 2'de Özerkl ik Yasası'nı
onayladı. Lakin 1 9 l 4'te yürürlüğe girmesi planlanan
yasa, Kuzey İrlanda'daki Protestanlar arasında büyük öfke yaratıp, top l u l uğun yasaya d i ren
mek için si lah lanmasına neden oldu. Dahas ı , İ rlandalı Protestanların Britanya'daki destekçileri
olan Birl i kçiler (Unionists), h ü ku m etten Kuzey İ rlandalı ları özerk yönet i m i n d ış ı nda tutmas ı n ı
talep etti. Katol i k İrlanda m i l l iyetçi leri n i n hayalleriyle örtüşmeyen bu d u ru m , s ö z konusu
top l u l uğun da özerkliği savu n mak için si lah lanmasına neden olacaktı.
Britanya zor bir durumla karşı karşıyayd ı : Özerkl i k Yasası'nın yürürl üğe girmesi yaklaşırken,
İ rlanda'da iç savaşı n eşiği ne gel i n m işti. Avru pa'daki gel işmelerin 1 9 l 4'ün başlarında adı m
ad ı m savaşa doğru evrildiği sırada Britanya h ükumeti Cu rragh, Güney İ rlanda'daki üslerinde
konuşlu süvari birliklerin i olası bir kargaşayı bastırmak amacıyla kuzeye sevk etti. Fakat süvari
subaylar ı n ı n Birleşik Kral l ı k'a sadı k tebaaya karşı güç kul lanmak yerine barışçı l bir şekilde top
lu halde istifa etmeleriyle İ ng i l i z ordusundaki pek çok subayın da Birlikçi görüşleri paylaştığı
ortaya çıktı.
1 9 1 4 yı l ı n ı n Haziran ve Temmuz aylarında doruk noktasına ulaşan İ rlanda'daki olaylar; İngi l iz
h ü kumetin i n Avrupa'da kapıya dayanan savaşı fark etmesine engel o l d u . N i h ayeti nde ortak
d üşman olan Almanya'yla olan savaş, İ rlanda'daki hesaplaşman ı n l 9 l 6'ya kadar ertelen me
siyle sonuçlandı.
14 B İ R İ N C İ D Ü N YA S AVAŞI TA R İ H İ
Britanya olası bir partnerlik için önce 1 BOER SAVAŞI'NDA MUHAREBE
HALİNDEKİ BRİTANYA ASKERLERİ.
likle - genellikle geçmiş savaşlarda müt
tefik olan - Almanya' nın nabzını yokladı. BOER SAVAŞI'NDA BRİTANYA'YA
KARŞI MÜCADELE EDEN GENERAL
Lakin Kayzer, Britanya'nın bu girişimleri JAN CHRISTIAN SMUTS (ORTADA).
nin sonuçsuz kalmasında etkili oldu. Olası BUNA KARŞIN, SMUTS VE DİGER
ILIMLI BOERLER BİRİNCİ DÜNYA
bir Anglo-Alman ittifakı neredeyse dur SAVAŞI'NDA BRİTANYA İÇİN SAVAŞTI.
durulamaz olacağından, Wilhelm'in bu gi
rişimleri hangi mantıkla reddettiği tarihçi
ler arasında hala tartışma konusudur. Gö
rünüşe bakılırsa, Kayzer Britanya'yla olası
bir ittifakı kendi boyunduruğu altında
bulundurmak gibi beyhude bir niyet bes
liyordu. Britanya'yla ittifakı istemiş fakat
İngilizlerin bu ittifaktaki rollerinin ikinci
derecede olacağından emin olmalarını arzu
etmişti. İmparatora göre, bunu elde etmek
ve Britanya'nın gelecekte Almanya'nın le
hine bir antlaşma teklifı�d� bulunmasını
sağlamak için Almanya, uluslararası gücü
nü ve donanması da dahil askeri kudretini
sergilemeliydi. Almanya'daki pek az kişi
Britanya'nın kadim düşmanı Fransa'yla bir
S AVAŞA G İ D E N Y O L 15
anlaşmaya varabileceğine inandığından böyle bir risk alınmaya değer görü
nüyordu. Dolayısıyla Kayzer Anglo-Alman ittifakını kendi tahayyülündeki
haliyle hayata geçirmek için bolca zamanı olduğunu düşündü. Yanılıyordu.
Rus-Japon Savaşı bir yıldan biraz daha uzun sürecek ve Rusların mağlu
biyetiyle sonuçlanacaktı. Yenilginin arkaik Rus düzeninde yarattığı gerilim,
toplumsal kırılmaya ve ılımlı reformlar talep eden bir ihtilalin patlamasına
neden oldu. Savaş Japonya'nın önemli bir güç olarak ortaya çıkışına işaret
ettiği gibi Rusya'nın azalan gücü üzerine mülahazalara yol açtı. Müttefik
lerinin kötü durumundan büyük bir kaygıya kapılan Fransızlar, Rus yardı
mının gelecekteki bir savaşta yeterli olmayabileceğini kavramıştı. Böylece
Britanya'yla filizlenmekte olan yeni dostluk, Fransız dış politikasında daha
önemli bir hal aldı.
16 B İ R İ N C İ D Ü N YA S AVAŞI T A R İ H İ
,
S AVA Ş A GİDEN Y O L 17
Britanya 1 904 yılında nihayet Fransa'yla anlaşma sağlayıp Antant'ı imza
ladı. Bu dostça anlaşma, ayak bağı olan Afrika'daki sömürgeler başta olmak
üzere iki hasım millet arasındaki başlıca kolonyal anlaşmazlıkların tamamı
nı sonuca bağladı. Britanya 1 907 yılında bu kez Rusya'yla, ağırlıklı olarak
Asya'daki toprak anlaşmazlıklarını sona erdiren bir diğer Antant'a imza attı.
Britanya her ne kadar Fransa ve Rusya'yla ittifak yapmış olmasa da Üçlü İti
laf, diplomatik ilişkilerde köklü bir devrim niteliğindedir. Kayzer'in agresif
politikası, Yüz Yıl Savaşları'ndan beri düşman olan Fransa ve Britanya'yı bir
araya getirmişti. Oldukça kötü bir şekilde tökezleyen Kayzer, şimdi oluşu
muna yardımcı olduğu antantı parçalamaya çalışacaktı.
GERİLİM ARTIYOR
Tarafsız Ülkeler
Kuzey
Denizi DANİMARKA
BRITANYA
.
�
;r
(
•oestek•
RUSYA
ALMANYA ' \ POLO
HOLLAriDA iması
NYA
�
Atlan tik
Okyanusu
B � KA�
\. "l,.,., -
,.A..
LÜKSEMBURG... .,..,.
' AVUSTl!RYA- .
MACARiSTAN \
( "Tam destek"
. ')
beklentisi
Karadeniz
İTALYA
• ROMANYA
. _,
Saravbo111a � .
BULGARiSTAN
.
SJRBISTAtı
(<drlyatllc (
Denizi
"
�
ARNAVUTLUK
POflTEKiZ İSPANYA OSMANLI İMP.
YUNANİSTAN
Akdeniz
1914'TEKİ DURUM
18 B İ R İ N C İ D Ü N YA S AVA Ş I T A R İ H İ
yegane alternatifin savaş olacağına ilişkin BOER SAVAŞI'YLA AÇIGA ÇIKAN
SORUNLARIN ARDINDAN. BRİTANYA
örtülü tehditler savurdu. Birinci Fas Krizi
DAHA PROFESYONEL BİR KUVVET
başlamıştı. OLUŞTURMAK İÇİN ASKERİ
TALİM PROGRAMINDA BİRTAKIM
Avrupa'nın önde gelen devletleri, Fas'ın YENİLİKLERE GİTTİ. BU ASKERLERİN
geleceğini ve dolayısıyla Avrupa'daki kuv EGİTİMİ ONLARA MONS'TA BÜYÜK
FAYDA SAGLAYACAKTI.
vet dengesini görüşmek üzere 1 906 yı
lında Algeciras Konferansı'nda bir araya
geldi. Konferans, Antant'ı yok etmek için
güç kullanma çabaları boşa çıkan Almanya için bir felaket oldu. İngilizler
Fransızlara tam destek verip, Almanya'nın savaş tehditleri karşısında geri
adım atmadı. Buna ilaveten, Avrupa'daki güçlerin çoğunun Fas meselesinde
Fransa'yı desteklediğini gören Kayzer afallamıştı. Almanya'nın müttefiki
İtalya'nın bile Fransa'yla saf tutması, geride Alman davasına sadık bir tek
Avusturya'yı bırakıyordu.
S AVA Ş A G İ D E N Y O L 19
ARŞİDÜK FRANZ FERDINAND VE harbinde devrim yapmıştı. Günümüz uz
EŞİ, SUİKASTA UGRAYACAKLARI O
MUKADDER GÜNDE ARABALARINA manlarına göre gemi öylesine kuvvetliydi
DOGRU İLERLERKEN. ki, diğer bütün savaş gemilerini önemsiz
GAVRILO PRINCIP VE ÖTEKİ kılmıştı. Dretnot, Britanya'nın denizler
KOMPLOCULAR ARŞİDÜK'E deki hakimiyetini pekiştirdiği gibi, onu
SUİKASTTAN YARGILANIRKEN.
PRINCIP'İN ATTIGI KURŞUNLAR riskli bir durumla da karşı karşıya bıraktı.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NIN ÇIKIŞ Britanya, 1 905 yılında Alman donanması
NEDENLERİNDEN BİRİ OLACAKTI.
na kıyasla o kadar çok savaş gemisi bulun
duruyordu ki, Alman donanması ona karşı
ciddi bir tehdit teşkil etmekten uzaktı. Fa
kat dretnotun ortaya çıkışıyla gemi tasa
rımında zuhur eden sıçrama eski Britanya
gemilerinin pek çoğunu işe yaramaz kıldı.
Britanya donanmasının Alman donanma
sına üstünlüğü tek bir gemiye indirgen
mişti : Bundan böyle yalnızca dretnot sını
fındaki gemiler önemli olacaktı.
20 B İ R İ N C İ D Ü N YA S AVA Ş I T A R İ H İ
geliştirecekti ; maksat bunu akıl almaz bir YAS İÇİNDEKİ HALK. ARŞİDÜK
FRANZ FERDINAND'IN CENAZE
hızla yaparak Britanya'nın denizlerdeki ALAYINI İZLİYOR. ARŞİDÜK'ÜN
hakimiyetine meydan okumaktı. Fakat SUİKASTA UGRAMASINI DEHŞETLE
kendisi için donanmanın ölüm-kalım me KARŞILAYAN BİRÇOK AVUSTURYALI
İNTİKAM İSTİYORDU.
selesi teşkil ettiği Britanya buna izin ve
remezdi. Sonuçta İngilizler, Almanya'nın
üreteceği her bir dretnota karşılık iki dret Birçokları, kapıya dayanan
çatışmanın atlatıldığını düşünüyordu.
not üretme kararı aldı. Denizdeki pahalı Lakin ittifak sistemleri, çıkacak
ve amansız silahlanma yarışı başlamıştı. küçük bir kıvılcımı bir savaş
yangınına körüklemek üzere
Kısa zaman öncesine kadar Fransa'ya kar
pusudaydı. Söz konusu kıvılcımın
şı Britanya'nın tarihi dostu olan Almanya, kaynağı Balkanlar olacaktı.
S AVA Ş A Gİ D E N YOL 21
demirlemesini emretti. Böylece Kayzer, İngilizlerin gecikmeli de olsa güçlü
bir Almanya'nın güçsüz bir Fransa'dan daha iyi bir müttefik olacağı kanaatine
varacaklarını düşünüyordu. Kayzer yanılmıştı; Antant'ı çökertmeye yönelik
diplomatik çaba bir kez daha başarısızlıkla sonuçlandığı gibi, Almanya için
öngörülemeyen ilave sonuçlara gebe kaldı. Britanya, İkinci Fas Krizi'nin ari
fesinde Fransa'yla o zamana değin görülmemiş bir deniz antlaşmasına imza
atıp, Akdeniz'i Fransızların himayesine bırakmak için donanmasını çekti.
Karşılığındaysa Fransa'ya herhangi bir Alman saldırısı halinde Britanya Manş
Denizi'ni koruyacaktı. Antant artık adı konulmamış gerçek bir askeri ittifaktı.
22 B İ R İ N C İ D Ü N YA S AVA Ş I TA R İ H İ
o hassas sükuneti çınlayarak parampar AVUSTURYA, SIRBİSTAN'A KARŞI
SAVAŞI MEMNUNİYETLE KARŞILADI.
ça etti. Avusturya tahtının varisi Arşidük FOTOGRAFTA, CEPHEYE GİTMEDEN
Franz Ferdinand, Saraybosna'ya sözüm ÖNCE BİR KARDİNAL TARAFINDAN
TAKDİS EDİLEN HARP OKULU
ona bir iyi niyet turu düzenlemişti. Ancak
SUBAYLARI GÖRÜLÜYOR.
Arşidük'ün ziyaret sebebinin kısmen Sır
bistan'daki Avusturya hakimiyetini sergi-
lemek olduğuna şüphe yoktu. Birçok Sırp, Avusturya İmparatorluğu'nun
çizmesini Üzerlerinde hissederek yaşamıştı ve Arşidük'ün varlığı, Balkan
lar'daki Slav halklarını Avusturya'nın nüfuzundan kurtarıp kendi kontro
lüne almayı arzulayan milliyetçi Sırp hükümeti başta olmak üzere Sırpların
tamamına karşı bir provokasyondu. Aşırı milliyetçi Sırp "Kara El" örgütü
üyesi Gavrilo Princip (Sırp hükumetinin üstü kapalı desteğini almış olma
ihtimali de bulunarak), Avusturya yönetiminden intikam almak üzere bir
kaç suikastçıyla birlikte Saraybosna'ya geldi. Ancak Arşidük'ü öldürmek
için girişilen ilk çabalar başarısız olmuş, Princip kendini bir kahvede ba
şarısızlığına hayıflanırken bulmuştu . Fakat o esnada Arşidük'ün üstü açık
arabası kahvenin dışında durdu . Silahını kapan Princip, arabaya doğru atılıp
iki el ateş ederek Arşidük ve e�ini öldürdü. Birinci Dünya Savaşı'yla sonuç
lanacak olaylar zinciri tetiklenmişti.
S AVA Ş A G İ D E N YOL 23
AVRUPA'DAKİ ASKERLERİN Rusya'yla sağlam bir dostluğu olduğunu
PEK AZI ÖNLERİNDEKİ
fark eden imparator, Almanya'nın desteği
DÖRT YIL BOYUNCA
KARŞILAŞACAKLARI olmadan Sırbistan'a karşı harekete geçme
DEHŞETLERİN FARKINDAYDI. yecekti. Kayzer'in Sırbistan'a karşı herhan
NEŞE İÇİNDE CEPHEYE GİDEN
BU İHTİYAT ERLERİNİN KİM gi bir Avusturya hamlesini desteklemeyi
BİLİR KAÇI AVUSTURYA'NIN kabul etmesi, bu ihtiyacı 5 Temmuz'da
1918'DEKİ YENİLGİSİNE
ŞAHİTLİK EDEBİLECEK karşılamış oldu. Avusturya'yı provokatif
KADAR HAYATTA KALDI. eylemleri için cesaretlendiren şey işte bu
diplomatik "açık çek"ti. Söz konusu "açık
çek"i verirken Almanların neyi amaçladığı
Savaş ilk bakışta Sırbistan ve
günümüz tarihçileri arasında tartışma ko
Avusturya arasındaki küçük
bir çatışma gibi görünse de nusudur. Bazıları bunun Avrupa kıtasının
Avrupa'daki ittifaklar ağı onu hakimiyetiyle sonuçlanacak bir savaşı te
kısa zamanda bir dünya savaşına
tiklemek için Almanya'nın bilinçli çabası
çevirecekti.
nın bir parçası olduğunu savunurken, öte
kiler ise Almanya'nın bu kararından doğa
bilecek tehlikelerin farkına varamayıp, tek
müttefiki olan Avusturya'yı kızdırmaktan
sakındığını öne sürer. Maksat her ne olursa
olsun, Avusturyalılar, Almanya'nın "açık
çek"iyle artık Sırp meselesini topyekun
çözecek desteğe sahiptiler.
Avusturya-Macaristan İmparatorlu-
ğu, 23 Temmuz 1 9 1 4 'te Sırbistan'a bir
ültimatom verdi. Ültimatom, Sırbistan' ın
24 B İ R İ N C İ D Ü N YA S AVA Ş I TA R İ H İ
egemenlik haklarının bir kısmından feragat etmesini isteyen 1 O maddeden
oluşuyordu. Maddelerin kabul edilemeyecek kadar sert olması, Avustur
ya'nın mazur görülemeyecek bir suçun hesabını soran, haksızlığa uğramış
taraf gibi görüneceği bir savaşa imkan sağlayacaktı. Fakat Sırplar sürpriz bir
hamleyle isteklerin çoğunu kabul edip, ötekilerin de uluslararası bir komis
yonda görüşülmesi talebinde bulundu. Sırbistan'ın bu hareketi rüzgarın yö
nünü Avusturya'ya doğru çevirmişti. Britanya'nın sorunun çözülmesi için
önerdiği Avrupa Konferansı hem Avusturya hem de Almanya tarafından
reddedildi ve Avusturya 28 Temmuz 1 9 1 4'te Sırbistan'a savaş ilan etti.
SAVAŞ YAYILIYOR
avaş, ilk bakışta Sırbistan ve Avusturya arasındaki küçük bir çatışma gibi
S görünse de, Avrupa'daki ittifaklar ağı kısa zamanda onu bir dünya har
bine çevirecekti. Rus Çarı il. Nikola bir ikilemle karşı karşıyaydı. Askeri
ittifakları sebebiyle Sırbistan'ı savunması şeref meselesiydi ancak böyle bir
hamlenin Avrupa'yı alevler içinde bırakabileceğinin de farkındaydı. Fakat
her şeyi bir yana bırakıp şeref yolunu tercih eden Çar, 30 Temmuz'da Rus
ordusuna seferberlik emri verdi. Dünya savaşına giden yoldaki bu ikinci
adım Almanya'nın tepkisine neden olacaktı.
Fransa ve Rusya arasındaki ittifak, Almanya'yı iki cepheli yıkıcı bir sa
vaşla tehdit ediyordu. Lakin 1 9 1 3 'te ölen Alman Genelkurmay Başkanı
Kont Alfred von Schlieffen, böyle bir olasılık karşısında zekice bir plan
yapmıştı. Fransa, ordusunu göz açıp kapayıncaya kadar seferber edebilecek
modern ve küçük bir ülkeydi. Devasa bir ülke olan Rusya'nın ulaşım ağı ise
zayıftı. Schlieffen Planı, Rusya'nın seferberliğini tamamlayıp savaşa hazır
hale gelmesinin altı hafta alacağını öngörüyordu. Dolayısıyla Almanya'nın
Fransa'yla tek başına yüzleşmek için altı haftası olacaktı. Plana göre, Rusya
seferberliğe başladığında Almanya Fransa'ya savaş ilan ederek onu altı hafta
da mağlup etmeliydi. Bu başarıldıktan sonra Alman ordusu Rus tehdidiyle
rahatça başa çıkabilirdi. Rus seferberlik emrinin 30 Temmuz'da verilmesiy
le, Almanya için altı haftalık süre başlamış oldu.
Avrupa'daki gelişmelerin sürati, boyu/:ıu aşan bir durumla karşı karşıya ka
lan Kayzer'i yaya bıraktı. Schlieffen Planı'nın mantığını sorgulayan impara
tor, mevcut Genelkurmay Başkanı Helmut von Moltke'ye yalnızca Rusya'ya
karşı savaşmanın mümkün olup olmadığını sordu. Ancak görünüşe bakılırsa
plan değiştirilemezdi. Kayzer'in felaketten kaçınmak konusunda samimi mi
S AVA Ş A Gİ D E N YOL 25
olduğu, yoksa tasarladığı savaşta olası bir
Alman yenilgisinden mi korktuğu tarihçi
ler arasındaki bir başka tartışma konusudur.
İmparator ve müşavirleri çıkar yol bulama
dı. Bu kafa karışıklığına ilaveten Fransa da
kendi seferberliğini başlatmıştı. Britanya'nın
bir Avrupa savaşı karşısındaki tutumunun
ne olacağından emin olamayan Almanlar,
ada ulusunun tarafsız kalacağını umuyordu.
26 B İ R İ N C İ D Ü N YA S AVAŞI T A R İ H İ
bunu şereflendirmesini istedi. Dışişleri ba 1914, WHITEHALL, LONDRA.
ORDUYA YAZILMAK İSTEYENLER
kanının duygulu konuşması başarılı olmuş,
SIRA BEKLİYOR. SAVAŞIN,
geride savaşa muhalif yalnızca İşçi Partililer KENDİLERİ DAHA MUHAREBE
den oluşan küçük bir grup bırakmıştı. GÖREMEDEN BİTEBİLECEGİNDEN
KORKAN BİRÇOK KİŞİ ME VCUTTU.
Britanya, Alman hükumetine askerleri
ni Belçika ve Fransa'dan çekmemesi duru-
munda Almanya' ya savaş ilan edeceğini bildiren 24 saatlik bir ültimatom
verdi. Haberleri alan Alman Şansölyesi Bethmann-Hollweg'in kan beynine
sıçradı. Britanya'nın harbe gireceğini ummamıştı. Hele de bunu "bir kağıt
parçası" olarak nitelendirdiği eski bir antlaşma için yapacağına inanmakta
güçlük çekiyordu. Britanya'nın ültimatomu fazla etki yaratmadı, zira Al
manya'nın seçtiği yolda ilerlemekten başka şansı yoktu.
S AVA Ş A G İ D E N YOL 27
HASIM PLANLAR
�
MOLTKE
Fransa-Prusya Savaşı'nda Fransa'yı dize getire n meşh u r
:�
feldmareşal i n yeğeni olan General Helmut v o n Moltke,
1 90 6 yıl ında genelku rmay başkanı o larak Schlieffen'in
yerini aldı. Genç Moltke, Schl ieffen Plan ı 'nda birkaç
değişikl i k yapmayı uygun gördü. Fransızlara karşı fazla
toprak kaybedilebi leceği nden korkarak, Alman taarru-
z u n u n sıklet merkezi olan sağ kanattan kuwet kaydırıp
Alsas- Loren'deki savunma hatları n ı kuwetlendirdi. Bi-
raz ürkek ve gergin bir karakter olan Moltke'nin sava-
ş ı n başlamasıyla cephe hattı n ı n gerisinde kal ı p i lerleyen
kuwetleriyle temasını yiti rmesi, Alman ları n batıda
kazandığı başarıları gözünde fazla büyütmesi ne neden
oldu. Karşılaştığı zorlu klara bir de Doğu Cephesi' nde-
ki Rus istilası ve İ ngil izlerin Anvers'e çıkması eklendi.
Sch l i effen Planı Alman güçlerin i n b u tarz gel işmelerle
dikkat dağıtmayıp hızlı bir şeki lde Fransa'yı yenmeye
odaklanmasını buyu ruyordu. Fakat Moltke'n i n güven i
kırılmıştı. Doğabi l ecek sonuçlardan korkarak, öteki
tehditleri karşılamak üzere ilerleyen Alman güçlerinin
sağ kanadı ndan asker kaydırdı. Sch l i effen Plan ı ' n ı n has-
sas dengesi bozu lmuştu. Dahas ı , M oltke'n i n hataları
kritik Marne Muharebesi'ne zem i n hazı rlad ı . Bu be l i rleyici anda ilerleyen kuwetleriyle tema-
s ı n ı yeniden yitiren general, stratej i k durumla i lgilen mesi için sadece bir albay olan Richard
r Hentsch'i cepheye yolladı. Kontrolünü yitiren ve sinirleri bozu lan Moltke taarruzu durdurdu.
1 Schl i effen Plan ı 'yla sürekl i oynanması i l e sevk ve idaredeki ürkekl ik, Alman kuwetleri n i n stra-
ı'
1 teji k mağlubiyetiyle sonuçlanacak, bu da Birinci Dünya Savaşı'nın dev b i r çıkmaza gi rmesine
!1
'ı
neden olacaktı. Kayzer, 1 9 1 4 Eylül'ünde Moltke'yi görevden aldı.
30 B İ R İ N C İ D Ü N YA S AVA Ş I TA R İ H İ
Şüphesiz, Avrupa'nın savaş makineleri bir SAHRA TOPLARINI HIZLA
NEHİRDEN G EÇİRMEYE ÇALIŞAN
"Taarruz Kültü"nün etkisi altındaydı. As
FOTOGRAFTAKİ ALMAN
lına bakılırsa, savaşan ulusların yeni silah ASKERLERİNİN TEZAHÜRÜ
ları ve büyük endüstriyel güçleri taarruzu OLDUG U ÜZERE BİRİNCİ DÜNYA
SAVAŞI, BİRÇOK ASKERİ UZMANIN
maliyetli ve beyhude kılacak ancak askeri BEKLEDİGİ GİBİ BİR MANEVRA
planlamacılar, taarruz odaklı inançların SAVAŞI OLARAK BAŞLADI.
General Joseph Joffre emrinde iki milyon kadar asker bulunduran Fran
sız ordusu, Napolyonvari bir zafer için gözü pek bir taarruz fikrini iyice
benimsemişti. Plan 1 7 adı verilen Fransız taarruz harekat planı, Alman
kontrolündeki Alsas-Loren'e büyük bir istila öngörüyordu. Joffre ve gene
ralleri, Fransız mücadele ruhunun yahut namı diğer elan'ın (azim, gayret)
Plan 1 7'nin teferruattaki eksiklerini kapatacağı düşüncesindeydi. Fakat pla
nın, Kuzey Fransa'nın büyük bölümünün güçsüz bir savunmayla bırakıl
ması gibi bariz birkaç zayıflığı mevcuttu. Lakin bu detaylar Fransızlar için
önemsizdi : Zira Almanya'ya öyle müthiş bir hızla taarruz edeceklerdi ki
Almanlar herhangi bir karşı taarruza geçene kadar iş işten geçmiş olacak,
Almanya kaçınılmaz yenilgisinden yakayı kurtaramayacaktı.
A L M A N YA ' N I N B A T I YA T A A R RU Z U 31
'
32 B İ R İ N C İ D Ü N YA S AVA Ş I T A R İ H İ
'?:'
;�-ı KRAL ALBERT
Kral Albert, Alman l arı n Belçika'ya girmeleri n i n ar
d ı ndan ülkesinin küçük fakat azim l i ordusunun başı
na geçti. Kral ve kumandanları tah kim ed i l m i ş Liege
şehrinde gözü pek b i r savunma yapmayı planl ıyordu.
Fakat Alman i lerleyi ş i n i n h ızı ve Alman ateş gücünün
ağı rlığı, Belçikal ıları b irkaç gün içinde geri çeki lerek
Anvers l i man ı n daki mevzi lere sığı n mak d u rumu nda
bı raktı. Üstün oldukları Belçikal ı l ara " Den ize Hücum"
sırasında bir darbe daha vu ran Al manlar, Anvers'i de
alarak on ları sah i l boyunca daha da geriye attı. Belçi
ka' n ı n neredeyse tamamı düştükten son ra, Albert'i n
güçleri 1 9 1 4 Ekim'[ sonlarındaki Yser Muharebesi'n
de nihayet çetin bir d i re n i ş sergi ledi. Taşra bölgeleri ni
sular altında bırakan Belçikal ı lar. Alman kuwetleri n i n
i lerleyişini durd u rmaya kısmen m uvaffak oldu. Kralla
rın ı n önderliğindeki Bel ç i ka güçleri, savaşı n geri kala
n ı n ı topraklarının küçük bir kıs m ı n a inatla tutunarak
geçi rd i . Albert, İ ngi liz ve Fransızlara bağı m l ı olsa da,
eski müttefikler arasındaki i l işki ler gene l l i kle gergi ndi.
Kral Albert, Müttefi klerin savaştaki hedefleri n i n pek
çoğuyla arasına mesafe koyup kendisi ve kuwetleri
nin yal nızca Belçika' n ı n özgürlük ve bağımsızl ığı için
savaştığı hususunda ısrarcı oldu. Şüphesiz, Kral Albert
ekseriyetle Almanlarla b i r barış yapma eği l i m indeyd i
ve kuwetleri batıdaki b i rçok ö n e m l i Müttefi k taarru
zunda yer almad ı . Buna karş ı n , 1 9 1 S'd e tavrı nı değiş
tiren Albert, savaşı n kazanı l ması n ı sağlayan son büyük
Müttefik taarruzunda ordusuna bizzat öncülük etti .
A L M A N YA ' N I N B A T I YA TA A R R U Z U 33
Köln
0
, ,
)_ '
·' �
/,A.LTINCI
'<-
......
. ORDU
Par(s'Ö. \ .....
iNGILiz '�
SEFER KlJvVETi
� KUZUNCUoô R DQNCÜ
ORDU ORDU
17
ŞEŞINCI
\
ORDU
F R
- Alman Mevzileri · Ağustos
A · � S A'\
\
- 23 A{ıustos'ta ulaşıldı
- 1 Eylül'de ulaşıldı
o
ALMAN İLERLEYİŞİ
34 B İ R İ N C İ D Ü N YA S A VA Ş I T A R İ H İ
şaşırmayan Almanlar, evvela Liege Müs 1 � �
LE HAVR 'A ULA AN İNGİLİZ SEFER
KUVVET! - 16 AGUSTOS 1914.
tahkem Mevkii'ni aşmalıydı. Belçikalı ve
Fransız kurmaylar, Liege'i ve Belçika'daki BRÜKSEL'DEKİ ALMAN
KARARGAHININ DIŞI - 1914.
benzer müstahkem mevkileri bir çeşit koz
ALMANLARIN SAVAŞ SIRASINDA
olarak görüyordu. Dünyanın en kuvvetli BELÇİKA'DA YAPTIKLARI, ABD
tahkimatlarından biri olan Liege'in, Al DE DAHİL TARAFSIZ ÜLKELERİN
ALMANYA'DAN UZAKLAŞMASINDA
man ilerleyişini uzun bir süre durduracağı ETKİLİ OLDU.
A L M A N YA ' N I N B AT I YA TA A R RU Z U 35
NORTHUMBERLAND HAFİF
SÜVARİLERİ NEWCAS LE'DAN �
1 hesaplanmıştı. Lakin Almanların 8 1 0 ki
. loluk mermiler ateşleyebilen 420 mm'lik
AYRILIRKEN - EYLUL 1914.
dev obüslerini getirerek taarruza geçmesi
Belçikalıların moral ve müdafaalarını yer
le bir etti. Kudretli Liege yalnızca bir gün
dayanabildi. Almanlar 1 3 Ağustos'ta Belçikalıların tüm engel ve müdafaa
larını aşmış ve savunmasız araziye ulaşmıştı. Orantısız bir güce karşı cesurca
çarpışan Belçikalıların kuzeydeki Anvers'e doğru çekilmeleriyle Alman as
kerleri şimdi kitleler halinde Fransa' ya akıyordu.
36 B İ R İ N C İ D Ü N YA S AVA Ş I T A R İ H İ
görevlendirebileceklerine ilişkin pek çok 1 � ONS'T� BEF'LE ÇARPIŞMAK
UZERE BIR TARLADAN GEÇEN
olasılığı tartışmışlarsa da, sonunda teşkilin ALMAN ASKERLERİ.
Fransız hattının en kuzeyine, yani Belçi
ka'nın Mons kenti yakınlarına konuşlandı-
rılması kararlaştırılmıştı. Hesaplara göre Fransız ordusu güneyde zafere ko
şarken, buraya konuşlandırılan BEF önemli bir durumla karşılaşmayacaktı.
İngilizler, cephenin sakin bir kısmına mevzilenecekleri beklentisiyle tayin
edildikleri bölgeye yaklaşırken, Alman generaller can alıcı bir karar aldı.
Kuvvetleri arasındaki açıklığı daraltmak için Bulow, Kluck'a güneye dön
mesini emretti. Bu, güçlü Alman Birinci Ordusu'nun Mons istikametinde
ilerleyerek BEF ile burun buruna geleceği anlamına geliyordu. Güneydeki
Lanrezac komutasındaki Fransız güçlerinin Alman ilerleyişi karşısında geri
çekilmesi de BEF'i çevrilerek imha edilme tehlikesiyle karşı karşıya bırak
mış, bu da İngilizler için işleri daha da içinden çıkılmaz bir hale sokmuştu.
A L M A N YA ' N I N B AT I YA T A A R RU Z U 37
ALMAN ASKERLERİNİ 1914'TEKİ bir tehlike içinde buldu. Bir İngiliz asker,
İLERLEMELERİ SIRASINDA
TAARRUZ HALİNDE GÖSTEREN
savaşın o dehşetengiz şerbetinden ilk tadı
KURGU FOTOGRAF. ARKADAKİ mını şöyle aktarıyor :
TROMPETÇİ, BİRLİGİN GERİ
KALANINA İŞARET VERMEK Gözlerim öylesine yorgundu ki
HAZIR BEKLİYOR. bir anlığına gördüklerime inana
madım. Büyük, gri bir insan kit
1
Güçlü Alman Birinci Ordusu'nun
lesi, üzerimize atılmak için 45
taarruz güzergahı onu metre öteden koşabildiğince hızlı
Bef 'le karşı karşıya getirdi. hücum ediyordu . Silahımı ateş
Güneydeki Fransız güçlerinin
alman ilerleyişi karşısında geri
lememle her şey bir anda oldu .
çekilmesi bef 'i çevrilerek imha Alman yığınının titreştiğ ini gör
edilme tehlikesiyle karşı karşıya dük. Bazıları düşmüş, bazıları
bırakmış, bu da Britanyalılar için
işleri daha da içinden çıkılmaz bir
da düşenlerin üzerine düşmüştü;
hale sokmuştu. ama gelmeye devam ettiler. . . Ar
dından, yeniden cümbür cemaat
hücuma kalktılar. Hayatımın
en kritik anıydı . 18 metre sonra
binlercesi üzerimize çullana
caktı fakat açtığ ımız ateş dehşet
lı 38 B İ R İ N C İ D Ü N YA S A VA Ş I T A R İ H İ
vericiydi. O mesafeden hedefi. kaçırma şansımız yoktu ve bir yahut iki
dakikalık bir süre içinde Almanların üzerine kutul�rca cephane bo
şalttık. Çatışmanın sonuna geldiğimizde tüfeğim hararet yapmıştı .
BEF cesurca çarpışmıştı. Fakat General French, iki kanadı da savunmasız
bir halde fazla dayanamayacağını, aksi takdirde Britanya kuvvetinin etra
fı çevrilerek topyekun felakete sürükleneceğini biliyordu. Neticede, Klu
ck'un 24 Ağustos'ta Mons'u çembere almak için harekete geçtiği sırada BEF
ricata başladı. Kuzeydeki "Hudut Muharebeleri" böylelikle ses getiren bir
Alman zaferiyle sona eriyordu. Bölgedeki İngiliz ve Fransız kuvvetleri top
yekun geri çekiliyor ve Schlieffen Planı, takvimin ilerisinde sayılabilecek
bir hızla amansızca işlemeye devam ediyordu .
A L M A N YA ' N I N B AT I YA T A A R RU Z U 39
Joffre 23 Ağustos'ta sevgili Plan 1 7'sinin darmadağın olduğunun ve
kuzeydeki Alman ilerleyişinin Fransa'nın varlığına büyük bir tehdit teşkil
ettiğinin nihayet kavradı. Elde zafer umudu kalmadığında dahi taarruzu
sürdürmek ve kuzeydeki tehlike emarelerini göz ardı etmekle suçlanabile
cek olsa bile Joffre şimdi ortaya Fransa'nın kurtarıcısı olarak çıkıyordu. Sa
vunma hattındaki generallerin tamamı, Alman taarruzunu durdurmaktan
umutlarını kesmişti. Her şey adeta Fransa-Prusya Savaşı'nın bir tekrarı gibi
görünüyordu. Lakin Joffre nihai zafere olan inancını korudu. Müttefikler
için günü kurtaran şey onun felaket karşısında gösterdiği soğukkanlılık
• oldu. Joffre, Alman taarruzunu karşılamak ve Paris'i savunmak için Fransız
kuvvetlerini kuzeye sevk etmek gibi müthiş bir işe girişti. Ayrıca halihazır
da bölgede bulunan Fransız ve İngiliz kuvvetlerinin ricatlarını durdurabil
mek için de büyük çaba sarf etti.
I
, 1 '
., .
. ' . .
.
' · . ... r
,
\ , ...
, ..
DENGELER DEGİŞİYOR
42 B İ R İ N C İ D Ü N YA S AVA Ş I T A R İ H İ
BİRİNCİ MARNE MUHAREBESİ SCHLIEFFEN PLANI"NIN LOJİSTİK
İŞLEYİŞİNİ SÜRDÜREBİLMEK İÇİN
AISNE NEHRİ'Nİ GEÇEREK CEPHEYE
İKMAL MALZEMESI TAŞIYAN
lmanlar 3 1 Ağustos'ta Birinci Dün ALMAN ASKERLERİ.
A L M A N YA ' N I N B AT I YA T A A R RU Z U 43
FRANSIZ BİRLİKLERİNİ TEFTİŞ tahripkardı. Maunoury ve yeni kurulmuş
EDERKEN GÖRÜLEN GENERAL
ordusu, Kluck'a kanattan taarruz edecekti.
JOFFRE. JOFFRE, PLAN 17'YE UZUN
SÜRE KÖRÜ KÖRÜNE BAGLI KALARAK Joffre, açıktaki kanadının tehdit altında ol
VAHİM BİR HATA YAPTI. LAKİN
duğunu görünce Kluck'un ordusunu Ma
1
kayda değer bir boşluk yaratacaktı. BEF de bu boşluğa doğru ilerleyecek ve
Kluck'u çevirme ve imhayla tehdit edecekti.
İngilizler böyle gözü pek ve ris kli bir taarruz planını kabul etme husu
ı\
ıi 44 B İ R İ N C İ D Ü N YA S AVA Ş I T A R İ H İ
amansızlıkla çarpışıyordu ki, bunun olma FRANSIZ ASKERLERİNİ
FRANSA'YI YENİLGİDEN
sı durumunda BEF iki üstün düşman kuv
KURTARACAK MUHAREBEYE
veti arasında imhayla karşı karşıya kalacak TAŞIYAN MEŞHUR "MARNE
tı. Birinci Marne Muharebesi'nin neticesi TAKSİLERİ."
A L M A N YA ' N I N B A T I YA T A A R RU Z U 45
Another random document with
no related content on Scribd:
pane; un’altra ove ponevasi a fermentare su tavole disposte l’una
sull’altra lungo il muro, e quindi una terza ove riponevasi già cotto.
Presso era la stalla degli asini che giravano le mole, secondo il
metodo più usitato. In questo pistrino si trovarono quattro macine un
po’ più basse delle consuete d’altrove, formate da un cono concavo
che si volge su di un altro convesso, anfore di grano e farina, e sul
muro del Pistrino, vedesi un dipinto che esprimeva un sagrificio alla
Dea Fornace e diversi uccelli. È forse la panatteria migliore che si
scoperse finora.
Un altro forno publico è nel lato sinistro della casa di Fortunata
presso quella di Pansa, con tre mulini, sull’un dei quali leggesi Sex.
Sulla bocca del forno vi era un phallus colorito in rosso ed al di sopra
scritta la leggenda hic habitat felicitas, novella prova che
l’emblema non fosse unicamente a segno di mal costume, ma
piuttosto a felice augurio ed a scongiuro di disgrazia, come già ebbi il
destro di sostenere. Nella bottega attigua di panatteria esisteva una
pittura rappresentante un serpente, simbolo di una divinità custode,
e rimpetto una croce latina in basso rilievo. Sarebbe questo segno
un indizio del sospetto da me già espresso che la religione di Cristo
fosse già penetrata in Pompei? Faccio voti che i futuri scavi abbiano
ad offerire maggiori dati, che il sospetto e l’induzione abbiano a
mutare in certezza assoluta.
Sull’angolo della via del Panatico, un’altra panatteria ha un gran
forno con quattro mulini. Su due d’essi leggonsi le parole sex e
sohal in caratteri rossi e sopra il forno vedevasi una figura
rappresentante evidentemente un magistrato che distribuiva pane al
popolo.
Nella viottola della Fontana del Bue, si è pure trovato un pistrino con
tre macine, un gran forno a corrente d’aria e delle madie foderate di
piombo.
D’un’ultima panatteria terrò conto, scoperta nel 1868 ed
appartenente a Paquio Proculo, al quale apparteneva pure la casa.
Essa è nella Via Stabiana (Regione VII, Isola II). Il chiarissimo
Minervini lesse dipinta sulla parete sinistra della casa la seguente
epigrafe, che oggi è frammentata per la caduta dell’intonaco:
PROCVLE . FRONTONI
TVO . OFFICIVM . COMMODA
e l’altra così:
MARCVM CERRINIVM AEDILEM
POMARII ROGANT
Ciò che vuol essere osservato si è che in queste botteghe, che sono
circostanti al Tempio di Augusto, si sono rinvenuti molti oggetti
preziosi e d’arte, fra quali una statuetta di bronzo rappresentante
una Vittoria con armille d’oro alle braccia; un’altra in marmo; Venere
che si asciuga i capelli, come sorgesse allora dalle spume dell’Ionio
mare, colla parte inferiore velata da un drappo dipinto in rosso; una
bella tazza d’alabastro, anelli d’oro, gemme, sistri isiaci, un vaso di
vaghissimo lavoro, amuleti, strigili e diverse monete.
Sarà negli ulteriori scavi che verrà dato indubbiamente di scoprire
taberne d’altre cose mangerecce, e soprattutto lanienae, o botteghe
da beccai e macelli, la principale opera e materia prima dei quali
veniva somministrata dai templi, per le continue vittime che vi si
immolavano, per lo più in buoi, giovenche e pecore; e se agli Dei si
bruciavano ciocche di lana e qualche inutile interiora, tutt’al più
spruzzate da vino e mescolate di fiori, il meglio veniva accortamente
goduto dai sacerdoti pel loro uso, e venduto nuovamente ai gonzi, di
cui si costituisce la maggior parte del pubblico, che a ragion di
divozione avevano fatto prima l’offerta. I macellai dell’antichità erano
adunque principalmente i sacerdoti.
Della bottega del Chirurgo e del Seplasarius o farmacista e di quella
di prodotti chimici, ho già detto nel Capitolo delle Scuole; di quella
dello scultore mi occuperò nel venturo delle Belle Arti, come anche
del mercante de’ colori; perocchè meglio vi si trovino in essi collocati,
come materia che a que’ capitoli ha tutto il suo riferimento.
Nella stradicciuola di Mercurio, gli scavi trovarono nel 1853 un
Myropolium, o bottega da profumiere, detta anche, come la vediam
nominata in Varrone e Svetonio, unguentaria taberna [290]. Già
superiormente ho toccato dello spreco di profumi, aromi ed unguenti
che si faceva a quei tempi di grande effeminatezza in Roma e in
tutto l’orbe a lei soggetto. Non era soltanto, cioè, del mondo
muliebre; ma pur degli uomini. All’uscire del letto, prima d’entrare nel
bagno, nel bagno e dopo, era costume di ugnersi e di profumarsi;
altrettanto facevasi nelle case prima del pasto e avanti comparire in
pubblico e prima di coricarsi; ogni occasione era buona per
ispargersi il corpo e le vestimenta di odorose essenze, per ungere i
capelli e perfino per profumare camere ed appartamenti. Già abbiam
veduto nel capitolo dell’Anfiteatro come si facesse eziandio all’aperto
assai gitto di croco: si può pertanto argomentare cosa dovesse
essere negli appartamenti chiusi: a suo luogo vedremo,
specialmente nel triclinio e ne’ funerali.
Ma più che tutto, era nell’amore che di profumi si abusava, come
eccitanti e preparatori allo stesso. È noto, scrive Dufour [291], che il
muschio, il zibetto, l’ambra grigia e gli altri odori animali portati nelle
vesti, nei capelli, in tutte le parti del corpo esercitano un’azione
attivissima sul sistema nervoso e sugli organi della generazione. Nè
solo adoperavano esternamente detti profumi, ma non temevano di
far entrare aromi e spezie in quantità nel giornaliero loro alimento;
onde a ciò si voglia ascrivere quell’appetito e prurito continuo che
tormentava la romana società e che la spingeva in tutti gli eccessi
dell’amor fisico.
La lussuria asiatica portò seco tali profumi e d’allora in poi, così
prodigioso fu il consumo delle sostanze aromatiche, che parve non
bastare quanto inviava la Persia, l’Arabia e tutto l’Oriente insieme.
S’era insomma venuto a tal punto, da aver ragione Plauto, quando
nella Mostellaria usciva in questi accenti:
. . . tonstricem Suram
Novisti nostram, quæ modo erga ædes habet [294].