Professional Documents
Culture Documents
PDF of Marx Bu Ise Ne Derdi en Muhtesem Siyaset Kuramcilari Gundelik Sorunlarinizi Nasil Cozerdi 1St Edition Gareth Southwell Full Chapter Ebook
PDF of Marx Bu Ise Ne Derdi en Muhtesem Siyaset Kuramcilari Gundelik Sorunlarinizi Nasil Cozerdi 1St Edition Gareth Southwell Full Chapter Ebook
PDF of Marx Bu Ise Ne Derdi en Muhtesem Siyaset Kuramcilari Gundelik Sorunlarinizi Nasil Cozerdi 1St Edition Gareth Southwell Full Chapter Ebook
https://ebookstep.com/product/pratique-grammaire-b1-1st-edition-
evelyne-sirejols/
https://ebookstep.com/product/a-medida-b1-guia-didactica-1st-
edition-anaya/
https://ebookstep.com/product/karl-marx-grandeza-e-ilusao-gareth-
stedman-jones/
https://ebookstep.com/product/lo-straniero-a2-b1-primi-
racconti-1st-edition-marco-dominici/
L eredità B1 B2 Primi Racconti 1st Edition Luisa Brisi
https://ebookstep.com/product/l-eredita-b1-b2-primi-racconti-1st-
edition-luisa-brisi/
https://ebookstep.com/product/deutsch-intensiv-wortschatz-b1-das-
training-1st-edition-arwen-schnack/
https://ebookstep.com/product/ritorno-alle-origini-b1-b2-primi-
racconti-1st-edition-valentina-mapelli/
https://ebookstep.com/product/un-giorno-diverso-a2-b1-primi-
racconti-1st-edition-marco-dominici/
https://ebookstep.com/product/100-delf-b1-version-scolaire-et-
junior-1st-edition-sylvie-cloeren/
Gündelik sorulann en büyükleri (ve en
küçükleri) şaş1rtıcı ve orijinal bir yaklaşımla ele
ahmyor. İşte o sorulardan bazlları:
•
Bebeğe hangimiz bakacak?
•
Yeteri kadar kazanmıyor muyum?
•
Arabam çalındı! Hırsızlan sorumlu tutabilir miyim?
•
Twitter' da ne dediğime dikkat etmeli miyim?
•
Çocuklanm başanmın getirilerinden faydalanmalı mı?
•
Daha büyük bir ev istemek yanlış mı?
•
Hayır kurumlanna bağış yapayım mı?
•
Yeni atandığım bölümdekiler eski amirlerini
özlüyormuş. Hepsini birden sepetlesem mi?
•
Ülkemin savaşa girmesini desteklemeli miyim?
•
Kara bahtım kem talihim devleti ilgilendirir mi?
•
İşim inançlanmla çatışıyor. Ne yapmalıyım?
•
Şu fair-trade belgeli kahvelerden mi içsem?
•
Bisiklet kaskı takmam cidden şart mı?
• Haberlere güvenebilir miyim?
•
Oy kullanma hakkım IQ'ma göre mi belirlenmeli?
•
Ergen oğlum bana "faşist" diyor. Yoksa öyle miyim?
•
Evlensem mi?
•
Tatile çıka�en çocuklan kendi başlanna bı�ksam mı?
•
Bir robotun pabucunu eline verebilir miyim?
•
Başka bir ülkenin içişlerine müdahale etmeye karar
verirse ülkemi desteklemeli miyim?
•
Bana göre et yemek yanlış. Herkesin de öyle
düşünmesi gerekmez mi?
•
Arkadaşım çok şişmanladığımı söylüyor. Ama onun
üzerine vazife mi bakalım?
\ � e n e derdP
Marx bu
•
Gareth Southwell
bu \c.e ne derdi?
Marx 4S
Gareth Southwell
Çeviren: Devrim Çetinkasap
MARX BU İŞE NE DERDİ?
Gareth Southwell
ı. Basım: 2020
Çin' de basılmıştır.
Bu kitabın tüm yayın hakları saklıdır. Tanıtım amacıyla, kaynak göstermek şartıyla yapılacak kısa alıntılar
dışında gerek metin, gerek görsel malzeme hiçbir yolla yayınevinden izin alınmadan çoğaltılamaz,
yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
Giriş 6
• Sahayı istediğim gibi göremiyorum. Şiköyet etsem olur mu? • Çocuklarım başarımın
getirilerinden faydalanmalı mı? • Yeteri kadar kazanmıyor muyum? • Kara bahtım kem talihim
devleti ilgilendirir mi?
"faşist' diyor. Yoksa öyle miyim? • Yeni atandığım bölümdekiler eski amirlerini özlüyormuş.
Hepsini birden sepetıesem mi? • Üç beş ağaç için hapse girsem mi? • Evlensem mi?
Bizim hükümetin önleyici bir saldırı düzenlemesini desteklemeli miyim? • Başka bir ülkenin
içişlerine müdahale etmeye karar verirse ülkemi desteklemeli miyim? • Yeni bir siyasi parti ·ııerici
değişim" vaat ediyor. Diğerlerinden farklı olacağına güvenebilir miyim? • Çocuk yapayım mı?
• Hayır kurumlarına bağış yapayım mı? • Hollywaod gelecekle ilgili neden bu kadar ümitsiz?
Kaynakça 184
Dizin 188
192
Giriş
Dünya sanki daha politik bir yer haline geldi. Ya da belki, sosyal medya
ve İnternet nedeniyle politik sorunlara daha fazla maruz kaldığımızdan
bize öyle geliyor. Dünyanın her yerinden her konuda, günde 24 saat
güncellenen haberlere ulaşmamız mümkün. İster Güneydoğu Asya'daki
mercan kayalıklarının tehlike altında olması, ister Suriyeli göçmenlerin
yürek burkan sefaleti, ister Wall Street'teki borsa simsarlarının uçuk kaçık
taşkınlıkları, ister daha yerel bir mesele olsun, malumat sahibi olmak, taraf
tutmak, haberi paylaşmak, yorum yapmak, alkışlamak ya da telin etmek
bugün artık çok daha kolay. Arkadaşların, üstünkörü tanıdıklarımızın,
iş arkadaşlarımızın, hatta düpedüz yabancıların siyasi görüşlerine maruz
kaldığımızdan tüm bunlardan kaçınmak da bir o kadar -belki hiç olmadığı
kadar- güç hale geldi.
Elbette sadece medyada, internette vardı r. John Stuart M ili hayatında Twitter
tartışılanlar veya okunanlar değil, gündelik mesaj ı görmemiş olabilir, ama sosyal
yaşantımızdaki olağan pratik ikilemler de medyada istediğinizi söyleme hakk ı nızın
bizi politik meselelerle yüz yüze getiriyor. elden geldiğince az sınırlanmasını
"Fair t rade" belgeli kahveyi mi seçmeli? savunurdu. Dolayısıyla, "Marx bu işe ne
Hayır kuruluşlarına bağış yapmak ahlaki derdi?" sorusunu yöneltmek ve politik
bir görev mi? Evlenmenin sağlam bir düşüncenin babaların ı n 21. yüzyılda
gerekçesi var mı, çocuk sahibi olmak iyi gündelik durumlara nasıl tepki göstereceğini
bir fikir mi? Daha iyi bir iş, daha büyük bir sorgulamak öyle boş bir uğraş değil. Tarihin
ev istemek münasip midir? Hatta bisiklet önde gelen siyasal düşünürlerinin irfanının
kaskı takmalı yahut arkadaşın ev hayvanıyla gündelik hayatımıza (ki siyaset de bununla,
ilgilenmeli miyiz? İlk bakışta bunlar hayatımızı nasıl yaşadığımızla ilgili değil
politik sorular gibi görünmeyebilir, fakat midir zaten?) nasıl uygulanabileceğini
derinlemesine ve hakkıyla incelediğinizde, anlamak yolunda ciddi bir girişimdir.
siyaset felsefecilerinin bu gibi sorularla Karşılaştığımız en yaygı n ikilemlerin
ilgili söyleyecek yığınla şeyi olduğunu fark ardında sorgulanmamış kabuller bulunur:
edersiniz. Yan i Platon özellikle Facebook İyinin, görevin ne olduğuyla ilgili etik
bağımlılığı sorununu ele almamış olabilir tavır alışlar; devletle ilişkisi içinde bireyin
tabii, ama yıkıcı tutkulardan azade ve gücü ve özgürlüğü; neyin adil ve hakça
rasyonel bir insan olmamızda devletin olduğuyla ya da servetin ve mülkiyetin nasıl
oynayacağı rol üzerine söyleyecek çok şeyi dağıtılacağıyla ilgili görüşler vb. Yan i alelade
6
Giriş
fük
Sayfa 14 : Arkadaşım
çok şişmanladığımı
-
söylüyor. Ama onun
üzerine vazife mi
bakahm?
Sayfa 18:
Twitter'da ne
dediğime dikkat
etmeli miyim?
Sayfa 23: Facebook'a bağımh olmakta
sorun var mı?
B�ırtn�
� r\ \?,ölüm
Arabam çahndı!
HırS1zları sorumlu tutabilir miyim?
Deınokritos • Sartre • Hobbes
Belirlenimciler ve belirlenmezciler
Yunan filozof Demokritos'un (MÖ y.
460-370) tüm varlığın atomdan oluştuğunu
ilk defa ileri sürmesinden bu yana her
şeyin Tanrı'ya ya da "kadere" değil doğaya
indirgenebileceği fikri gelişmeye başladı.
Bilim ilerleyip maddeye hükmeden yasalar
keşfedildikçe, ruhun ya da tinin hiç rol
10
Birinci Bölüm: Özgürlük
11
Birinci Bölüm: Özgürlük
(
sınırlandırılmış da olsa tercih özgürlüğüne
sahibizdir. (Tercihlerimizin sonuçlarından
Temel
hoşlanmamamız ayrı bir meseledir.) I felsefi mesele
Sartre siyasal bakımdan son derece aktif ı Siyasal hürriyetin mahiyeti
1
biriydi, dolayısıyla siyasal özgürlükleri nedir? Daha derin özgür irade
umursamadığını düşünemeyiz. Öte yandan, meselesiyle nasıl ilgilidir?
l
siyasal hürriyet açısından radikal özgürlük
7 '
�-1
de katı belirlenimcilik kadar sorunsaldır.
Gerçekten hür i radeye sahip olup olmadığım ,...J_--�-
meselesi bir yana, koşullarımız ne olursa
olsun özgürsek eğer, -söz gelimi- devletin --
üzerimizde ne kadar güç sahibi olacağı
veya toplum içinde meşru olarak nasıl motivasyonlarımıza dayandığı için özgür
davranacağım gibi konularda karar verirken, olduğumuz söylenebilir.
bunun bize ne faydası dokunabilir? İngiliz fil ozof Thomas Hobbes ( 1 588-
1 679) meşhur bir bağdaşırcıdır. Siyaset
Orta yol: Bağdaşırcılık felsefesiyle ilgili kitabı L e v iath a n ' da ( 1 65 1 )
Orta yolu benimsersek özgürlüğün siyasal özgürlüğü "mukavemetin bulunmayışı"
açıdan daha faydalı bir tanımına ulaşabiliriz olarak nitelendirir. Başka deyişle, bir şey
muhtemelen. Bu görüş bağdaşırcılık adıyla yapmak istiyorsanız, yapabiliyorsanız
bilinir, zira bir yandan kişinin bir ölçüde ve kimse sizi tutmuyorsa, onu yapmakta
özgürlüğe sahip olabileceğini (tercihler yapıp "özgür" olduğunuz söylenebilir. Siyasal
sorumlu tutulabileceğin i ) söylerken diğer hürriyet bu durumda, kişinin dışsal
yandan, kontrolünde bulunmayan hafifletici zorlamalardan özgür olması, yasal çerçevede
sebeplerin (çevresel, toplumsal, hatta genetik makul arzularının peşinden gidebilmesidir.
faktörlerin ) var olabileceği ihtimalini açık Elbette yasa da bir tür dışsal zorlamadır:
bırakır. Dolayısıyla bağdaşırcıya göre, bir Yasalar sizi bazı şeyleri yapmaktan alıkoyar;
anlamda her şey neden ve sonuçlara göre yasayı çiğnerseniz, devlet sizi itaate zorlama
belirlenmiş olmakla beraber, eylemlerimiz hakkına sahiptir; bunu kah fiziksel güçle
12
Birinci Bölüm: Özgürlük
Karar vermek
Yasalar ve suçlarla ilgili meseleleri basit ve yalınmış gibi düşünmek
istesek de, daha yakından bakıldığında işlerin öyle olmadığı
anlaşılabilir. Araba hırsızları, Hobbes'çu anlamda özgür iradeye sahip
olsalar da, toplumsal, biyolojik ve çevresel güçlerin de ürünüdürler.
Dolayısıyla "radikal özgürlüğe" hepimizin eşit ölçüde sahip olduğu
konusunda Sartre' la hemfikir olmak istesek de, daha meşru ve
merhametli yaklaşım, hırsızların kararlarını etkileyip şekillendiren
başka faktörler olabileceğini teslim etmektir. Kişisel geçmişimizi
hırsızlarınkiyle değiş tokuş edecek olsak, başka türlü davranacağımıza
e�in olabilir miyiz?
l3
Arkadaşım çok şişmanladığımı söylüyor.
Ama onun üzerine vazife mi bakahm?
Hobbes • Machiavelli • Platon • Mili
dolayısıyla "seçme hakkı varsa, sevilmekten Liberty (Özgürlük Üzerine) adlı eserinde
ziyade korkulmak, onun için daha bulunabilir. M ili özellikle "çoğunluğun
güvenlidir". Yunan filozof Platon'un ( M Ö tiranlığı" dediği şeyle, yani demokratik
14
Birinci Bölüm: Özgürlük
·-----
--
''/Yledeni bir topluluğun lıerlıangi bir üyesi üzerinde,
iradesi lıilaftna meşru güç uygulamanm tek maksadı, başkalarmm
zarar görmesini önlemek olabilir"
Jnhn Stuart ftlill
ıs
Birinci Bölüm: Özgürlük
c--
"iyi arkadaş birinin iyiliğini istediğinde,
_)
Dnu yine D kişi adtna isteyendir"
f\ristoteles
--
16
"Nastf adlandırtfırsa adlandtrt!stn ve ister lanrt iradesini
isterse 6eşeri yasafdartn icrastnı savunuyor olsun, 6ireyliği
ezen her şey despotizmdir"
Jnhn �tuart IYlill
her ne kadar özgürce kabul etmiş olsanız da, ne fark vardır ki? Hem, arkadaşın ızın ilkine
devlet sizi bundan kurtarmak için müdahil değil de ikincisine müdahale edebilmesinin
olabilir. Mill'in söylediği gibi "Özgürlük nasıl bir dayanağı olabilir'
ilkesi [bireyin] özgür olmama özgürlüğünü Bu, özellikle de "destekli intihar"
içermez". Başkasıııın kendine zarar veren bağlamında halen sürcgidcn bir tartışma,
edimlerine karışmamamızın sebebi o kişinin ancak işin özü ki herhalde bu M ill'i intihara
özgürlüğünü korumaktı r, ama ölürseniz, karışmayı savunmaktan da alıkoyardı-
koruyacak özgürlük de kalmaz! Bu yüzden bu tür bir müdahalenin riskli bir durum
başkasının özgürlüğünü korumak için devlet yaratabilmesidir. İnt ihara kalkışmak
sizin kendinizi öldürmenizi engelleyebilir, bir muayyen fiildir, ancak "zararı" nasıl
zira -garip görünse de- bu, özgürlüğünüzü taııımladığımız bir ölçüde öznel olduğundan,
garanti etmek olacaktır! arkadaşınız önce sizi kasıtlı ölümünüzden,
Ancak Mill'in ilkesinin bu şekilde hayata ardından kremalı kekle ölümden korumaya
geçirilmesini kabul etsek bile, alışkanlıkla çalışı rken nihayet hepten size kremayı
kendine zarar vermek (yavaş bir ölüm) ile yasaklamaya varabilir. Böylesi bir dünya nasıl
intihar ( kendini h ızlıca öldürmek) arasında olurdu varın artık siz düşünün'
Karar vermek
Arkadaşınızın bu konuda kendince yorum yapma izninin olup
olmaması esasen aranızdaki arkadaşlığın niteliğine bağlıdır. Ancak bu
mesele, bireylerin hayatlarını dilediklerince yaşayıp yaşayamayacakları
ve devletin hangi noktada müdahil olabileceği gibi daha kapsamlı
bir meseleyi gündeme getirir. Hobbes, Machiavelli ve Platon, hepsi
de düzenin bekasını kişisel özgürlüğün önüne koyarken Mill'e göre
özgürlüğü korumak için, devlet iktidarını neredeyse tamamen başkalarını
etkileyen eylemlerle sınırlamak gerekir. Kilonuz ya da kremalı kek
tüketiminiz, yalnızca kamusal görevlerinizi etkilediği ölçüde devletin işi
olabilir. Arkadaşınız dilediğini söyleyebilir; hala arkadaşınızsa ...
17
Twitter' da ne dediğime dikkat etmeli miyim?
Mili • Feinberg • Greenwald
Tivitiniz yine yürüdü. Gerçi kastınız o değildi ama bir tarikatı tiye alan esprili
paylaşımınız alıp başını gitti, şimdi de gizemli tarikatın forslu avukatları sizi
türlü yasal kumpaslarla tehdit ediyor. Ama burası özgür bir ülke, değil mi?
İstediğiniz gibi konuşamayacak mısınız yani?
Konuşma özgürlüğü demokratik savunmakla güçlenir ve bu görüşün neden
toplumların temel ilkesi olarak öteden beri doğru olduğuyla ilgili daha çok şey öğreniriz.
yüceltilmişt ir. A BD Anayasası tarafından
3) hem azınlığın hem çoğunluğun
güvence altına alınmış, İnsan Hakları
görüşünde doğruluk payı olabilir (her ikisi
Evrensel Beyannamesi onu "ifade özgürlüğü"
de "kısmen" doğru olabilir); özgür tartışma
biçiminde genişletmiş, böylece hangi araçla
iki tarafın da katkısıyla daha tam bir resim
ifade edilmiş olursa olsun hem sözlü hem
sunabilir, toplum da bundan fayda sağlar.
yazılı beyanları kapsayacak hale getirmiştir.
Bununla beraber, eylem için geçerli olduğu Bunlar makul, hatta ikna edici argümanlara
gibi, ifade özgürlüğünün de genellikle benziyor. Peki, ama ya sınırlar?
kamunun korunması amacıyla sınırlara tabi
olması gerektiği düşünülür. Zarar ve saldırı
John Stuart Mili Özgiirliik Üzerine' de M i li eserinde, konuşma özgürlüğünün
( 1 859) konuşma özgürlüğünün değeri sınırlanmasına çok daha az yer ayırır. Bu,
üzerinde uzun uzadıya durmuştur. kısmen çağdaşı toplumlarda konuşma
Demokratik toplumlarda iktidardakiler özgürlüğünün tehlike altında bulunduğunu
çoğunluğu temsil ettiklerinden, gayriahlaki, hissetmesinden, ama aynı zamanda
aşm veya zararlı saydıkları ya da sadece - konuşma özgürlüğünü korumaktan ziyade
bilmem hangi gerekçeyle- katılmadıkları sınırlandırmaya dair daha az gerçekçe
görüşleri baskı altında tutma eğilimindedirler.
Ancak, bu muhalif fikirleri bastırmak
toplumu daha az özgür kılmanın yanı sıra
başka biçimlerde de zarar verir. Mill'e göre bu
zararların en önemli üç tanesi şunlardır:
18
J. S. ffl., Dzgüdük Üzerine
Birinci Bölüm: Özgürlük
korumaktır. Bunun ötesinde, ifade edilen yayılmasına destek olabilir ki, bunlar
görüşler ne kadar iğrenç, kişisel gücenme da sonunda gerçek zarara yol açabilir.
ne denli büyük de olsa ifadeye getirilen her M ill'in de söyleyebileceği gibi bu tür yanlış
türlü kısıtlama, bizatihi özgürlüğe verilen düşünceler çoğunluğun -cinsiyetçi ve ırkçı
zararın artmasına yol açacaktır. olmayan- göri.işlerini, onlara, rasyonel bir
Muhtemelen M ill'in görüşüyle ilgili zeminde kendilerini temellendirme fırsatı
problem, yalan ve iftiranın yol açabileceği sağlayarak kuvvetlendirebilir. Fakat bu,
---....___
''Herkesin kanaat ve ifade özgürlüğüne lıalda vardır; 6u lıak,
müdalıale olmaksııtn kanaat taşıma ve lıerlıangi 6ir yoldan ve
ülke stnırlart gözetilmeksizin 6ifgi ve fikirlere ulaşmaya çalışma,
onfart edinme ve yayma ser6estfiğini de kapsar"
f.ure.ne.e.( İne.an Hakları �e.�anname.e.i
20
Birinci Bölüm: Özgürlük
Yine de M i ll'in "zarar" dediği şeyden (konuşmanın kapsamı, süresi, göz ardı
farklı olarak Feinberg'in "saldırısı"nın edilmesinin kolay veya zor oluşu vs.) ancak
tanımlanması zordur. Hassas zihinleri "ifsat hala tatbiki kolay olmayacak kadar hantal ve
etme ve yozlaştırma" gibi ( müstehcenlikle fazlaca geniş bir standart söz konusudur.
ilgili yasalara uzun süre mahut Hicklin
testi temel olmuştur) bir şeyin saldırı Özgür konuşma ikilemi
olabilmesi de n ihayetinde öznel ve değişken İ nternetin görüşlerimizi paylaşmayı
bir standarttır. Müstehcenlik yasası da kolaylaştırmasının daha az değil daha
kamusal tutum ve davranışlardaki modern fazla uyanıklık gerektirdiğini ileri sürenler
değişiklikleri yansıtacak şekilde geçen de vardır. Nefret söylemi, yani belirli
yüz elli- yıl boyunca değişmiş; "uygunsuz" tan ı mlanmış özellikleri (cinsiyet, ırk, din,
veya "ahlaksız" içerikte olması gerekçesiyle cinsel yönelim vb.) taşıyan kişi veya grubu
21
"Söylemleri yasaf<famal< ve cezafandtrmal< yetkisini devlete
tantmal< asla istenen etkiye yal açmaz, belli bir görüşü bastırmaz
veya yal< etmez. Dnu yerafttna çekilmeye iterek, tartıştfmastnı ve
ifşa edilmesini önleyerek, afsa afsa istenenin tersi bir etki yaratır"
Glenn Greenlilald
------- .... -�---- .... -
------�
hedef alan söylemler, uygun bir önek olabilir. ölçüde otoriter olmakla kalmadığını,
Somut fiziksel zarar tehdidi bulunmadığı amacına da asla tam manasıyla
sürece nefret söylem i ne müsamahakar ulaşamadığını söyler. Aksine sansür bazı
olmak konusunda en ileri giden ülke görüşleri yeraltına çekilmeye sürükler; orada
belki de ABD'di r. Başka ülkeler bugün bu tartışma ve müzakere olmaksızın var olmaya
konuda çok daha sınırlayıcı olabiliyor, suçlu devam ederler. Yani Greenwald'ın çözümü
bulunanlara tazminat veya hapis cezaları M ill'inkine benzerdir. Aşırı görüşlerle
verebiliyor. Tarikata dini statü verilmişse mücadele için sadece ifade edilmelerine
ilgili yorumlarınız bu tür bir mevzuata, izin vermekle kalmamalı, hatalarını
hatta hakaretle ilgili yasalara tabi olabilir ortaya çıkarmak için onlarla tartışmaya
ve son yıllarda liberal geleneklere sahip da girmeliyiz. Fakat bunu yapmakla aynı
toplumlarda bile bu tür sebeplerle tahkikat eleştirilerin muhatabı haline gelmez m i
yapılabilmektedir. insan? B u görüşleri bertaraf edebilecek,
Salon.com'da sansür ve izleme konularında rasyonel tartışmaya girebilecek insanlardan ·
Karar vermek
Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi ve diğer mevzuattaki ifade özgürlüğü
vurgusuna rağmen hakarete ve nefret söylemine karşı artan bir korunma
gözlenmektedir. Değindiğimiz gerekçelerden ötürü bunun kötü bir şey
olduğu konusunda Mili ve Greenwald' la hemfikir olabiliriz, bu arada
-Feinberg gibi- biz de bazı görüşlerin rasyonel'bir maksadı olmadığını
sadece hakaret niyeti taşıdığını da kabul edebiliriz. "Mim"inizin ne
olduğuna göre mesele değişir: Ciddi bir noktaya mı parmak basıyorsunuz
yoksa işin dalgasında mısınız? Yergi bile yerine göre meşru olabilir (orneğin
ABD Birinci Anayasal Değişikliği Düzenlemeleri kapsamında öyledir), fakat
başka ülkeler aynı görüşte olmayabilir. Her şey nerede yaşadığınıza bağlı.
22
Facebook'a bağımh olmakta sorun var mı?
Berlin • Platon • Kant
23
Birinci Bölüm: Özgürlük
------- ·- ---··-
24
Birinci Bölüm: Özgürlük
Platon'un Cumhuriyeti
Toplum
bekçi yöneticiler
25
.
--· . ---· -·-------)
"iradenin öıerldiğiyfe 6ir arada var olabilen 6ir
eylem meşrudur; ona uymayan ise memnudur"
lmmanuel l<ont
örgütlenme sistemi için bir kurucu mit ya yönetiminde baskıcı hale gelecek Sovyet
da rasyonele ihtiyaç duyduğunun ayırdında rej i m i ni n tohumlarının atıldığına bizzat
olan Platon, halka, bu üç zümreyi Tanrı'n ı n şahit olmuştur. Elbette bu tür rejimlerin
yarattığı "soylu yalanını" söylemeyi -bizzat olumlu özgürlük mefhumu üzerine
önerir. Bu soylu yalan toplumsal düzeni kurulu- Marksizme sadık olmadığı, onun
meşrulaştırır, herkesi kendi haddi içinde bozulmuş hali olduğu savunulabilir. ( B u
tutar; tabii bunların hepsi de adil ve nizami tartışmaya daha sonra gireceğiz.) Y i n e de
bir toplum içindir. bu bozulma kapasitesi Berlin'e göre, daha
Berlin'in altını çizmeye uğraştığı tehlike az rasyonel, ahlaklı veya bilge gördüğü
de budur işte. Özgürlük bir defa bireyin çoğunluğun menfaati uğruna hareket eden
olumsuz özgürlüğünü koruma meselesi bir elit zümrenin elinde en soylu amaçların
olmaktan çıkınca, devletin çizgiyi aşması bile nasıl yozlaşabileceği n i göstermektedir.
ve adalet, eşitlik veya başka "soylu" davalar İronik bir şekilde bu tür bir elit zümre
adına tahakküme, otoriterliğe ve istibdada Facebook bağımlılığınızı tümüyle onaylardı;
kayması tehlikesi vardır. Letonya' da doğan, zira devletin sıkı denetiminde bu tür bir
· hayatının ilk dönemlerini Rusya' da geçiren bağımlılık sizi hizada tutmanın elverişli bir
Berlin, Rus Devrimi'ne ve nihayet Stalin yolu olurdu.
Karar vermek
Alkol veya uyuşturucu gibi ciddi bir bağımlılık karşısında özerkliğin
kaybedilebileceğini düşünmek kolaydır, ama sosyal medya bağımlılığı
(öyle bir şey varsa) bize (araba kullanırken telefon kullanmak gibi
bariz bir karşı örnek bir yana) nispeten zararsız görünür. Kant ve
Platon bu tür "zararsız" davranışların da rasyonel denetimden aynı
ölçüde yoksun olduğunu söylerdi. Elbette bunun da -malumat sahibi
olmak, arkadaşlarla temas kurmak gibi- yararları olduğunu, kimsenin
sorgulamadığı yığınla başka boş işin var olduğunu ileri sürebilirsiniz.
Nihai mesele şudur: Zamanınızı daha iyi değerlendirebilir misiniz?
26
Bisiklet kaskı
takmam cidden şart mı?
Kant • Aristoteles • Hegel • Mili
c---
''Yasa isteklerden etkilenmeyen aktfdır"
A ri&totele&
·
-
27
Birinci Bölüm: Özgürlük
Paternalizm
Alman filozof Georg Wilhelm Fredrich
Hegel ( 1 770- 1 83 1 ) "tikel amaçlara ve iyiye
ulaşmada devlet tek ve temel koşuldur"
derken tartışmaya aynı konumdan katılır;
"birey ancak devletin bir üyesi olarak
nesnelliğe, sahici bireyliğe ve etik hayata
Aristoteles sahip olabilir". Yani Hegel'e göre devlet
sadece üzerimizde otorite uygulayan (bizi
kask takmaya, vergi ödemeye zorlayan )
kurumlar toplamı değildir; özel mülkiyeti
temin, ahlaklı yaşamı ve hukuk düzenini
teşvik ederek, işin ve ticaretin, kültürün
ve sanatın, ailenin ve evliliğin zeminini
sağlayarak tam anlamıyla kendimiz
olabilmemizin araçlarını da sunar. Şu halde
Hegel, devleti bireyin karşısında değil, ona
/�
tam manasıyla birey olmakta yardım eden
bir konumda görür.
Kant Devletin böyle bir rolü olduğu görüşü,
devlet-birey ilişkisini ebeveyn-çocuk
Devlet tam manasıyla ilişkisine benzer kabul ettiğinden
birey almamıza
yardım eder. paternalizm olarak da bilinir. Bu tür bir
idare bazen "bakıcı devlet" olarak da
anılır, zira bazılarına göre devletin nüfuzu
boğucu ve aşırı korumacıdır. Fakat mesele
sadece bisiklet kaskları değildir "bakıcı
devlet" vatandaşına neyi yiyip içebileceğini
("o gazlı içecekler, safi şekerdir!"), hangi
koşullarda silah sahibi olabileceğini
Hegel ( tümüyle yasaklamamışsa tabi i) ve sigara
içip içemeyeceğini de ( içemez) söyler.
28
Birinci Bölüm: Özgürlük
I
John Stuart Mill'in bireylerin "kendileriyle menfaatleri aktif biçimde
ilgili" eylemleri denetlediği takdirde devletin desteklemek adına ne
bireysel özgürlüklere zarar vereceğini
kadar ileri gidebilir?
söyleyerek paternalizmi eleştirdiğini
hatırlayacaksınız. Kant M ill'e göre daha
"olumlu" bir özgürlük görüşünü savunmakla
birlikte bu konuda ona katılır. Ona göre
kendimizi yetkinleştirmek ve başkalarına
yardım etmek ahlaki ödevlerimiz olsa da
başkalarını zorla yetkinliğe ulaştı ramayız, evet hem hayır. Çünkü t ı bbi bakını ihtiyacı
çünkü bu onların elinden özgürlüklerini duymam, böylece devletin ve kamunun
almak, Kant'ın tabiriyle onlara araç gibi kaynakları üzerinde, tavsiyelere uysam hiç
davranmak olur. Kask takmamanın söz konusu olmayacak şekilde yük olmam
tehli kelerini aıılatabiliriz, ama işi kask da davranışlarımın bir sonucudur nihayet.
takmamayı suç haline getirmeye kadar Esasında pek çok başka davranış (beslenme
vardıramayız. tercihleri, spor alışkanlıkları ve sadece
Şu halde, trafik kazasında ölme veya kendim için risk yaratıyor görünen daha pek
akciğer kanseri riskini almak istiyorsam, çok şey) için de aynısı söylenebil i r. Yani belki
bu benim bileceğim bir iş değil mi? Hem de en hayırlısı kaskı takmanızdır.
Karar vermek
Olumlu özgürlüğün sadece temel özerkliği garanti altına almakla
ilgili olmadığı, aynı zamanda bireylerin toplumsallığa tam katılımını,
hatta kişisel potansiyellerini azamiye çıkarmayı (mükemmeliyetçilik)
sağlamakla da ilgili olduğu ileri sürülebilir. Ancak bu, değerler
bakımından yansız olmayan, tersine herkesin katılmadığı değerleri
etkin biçimde destekleyen bir devlete yol açabilir. Hal böyleyken, bir
açıdan olumlu özgürlüğe dair -bisiklet kaskı takmanızı ya da sigaranın
zararlarını idrak etmenizi sağlamaya yönelik- pek çok iyi argüman
öı:ıe sürülebilse de, aşırı paternalizm ve istibdat riski de mevcuttur.
29
Bana göre et yemek yanhş.
Herkesin de öyle düşünmesi gerekmez mi?
Rawls • Berlin • Kynılicka • Aristoteles
--·--------- -
30
Birinci Bölüm: Özgürlük
çok sayıda " iyinin" bulunmasının, belli ölçüler tarafından yctiştiriliriz. Bu da bize, doğru
içinde, son noktada daha özgür bir topluma kotarılırsa plüralizm ve çokkültürcülüğün
Dl D3 D5
D2 D4
31
Birinci Bölüm: Özgürlük
değer monizrnidir (yani, bir dizi meşru ama esasen barbar, "yabancı" veya "acayip"
değer yerine meşru tek bir değer vardır); demekti. Yunan kültürünü üstün görmesiyle
çok.kültürcülüğün tersi de tekkültürcüliiktiir. Aristoteles bir tekkültürcüydü: Yunan
Tek.kültürcüler bazı değerlerin ihtiyari olmakla bağdaşan bazı temel değerler vardı
olmadığını, iyi toplumun özüne dai r ve bunları geliştirip savunmak Yunana
olduğun ileri sürerler. Bu değerler belki düşerdi.
siyasal ve kültürel kimliği tanımlamaya Tekkültürcülükle ilgili sorun taassuba
yararlar ( m illiyetçilik) veya insan doğasının ve hoşgörüsüzlüğe yol açabilmesidir.
parçasıdırlar ve bireyin refahına yol açarlar Hayat tarzı tercihlerinin ve değerlerinin
( mükemmeliyetçilik). Söz gelimi Aristoteles benimkilerden üstün olduğunu kim, nasıl
ve çağdaşları Yunan kültürünü "barbarların söyleyebilir? Milli kimliğe gelince, hepsi
kültürüne" üstün görüyorlardı ( kastettikleri bir yana en yalıtılmış ülkeler için bile
M ısır ve Pers ile Yunan olmayan diğer göç yeni bir şey değildir ve pek çok ülke
halkların kültürleriyd i ) . Yunanlar bu kesintisiz göç ve fet i h dalgalarıyla peyderpey
tabiri bizim gibi ( " kültürsüz", "medeniyet şekillenmişti r. Bu niçin değişmek zorunda
yoksunu") ara sıra da kendi kaba saba olsun? ABD ve Avustralya gibi ülkelere
davranışlarını nitelemek için kullanıyorlardı, gelince, önce Avrupalılar, ardından da
Aristoteles
32
Birinci Bölüm: Özgürlük
Karar vermek
Değerler söz konusu olduğunda sınırlı anlamıyla -golfte ve sanatta
çoğulculuktan bahsetmek kolaydır, fakat farklı iyi anlayışlarını
yakından incelemek görünürde uzlaştırılamaz farklılıkları ortaya
çıkartabilir. Vejetaryenlik iyi bir örnektir, zira "hayat tarzı tercihi" olarak
sınıflandırılabilse de pek çok vejetaryen, hayvanların esenliği konusunda
heyecanlı; adaletsiz ve gayriinsani buldukları 'muameleler konusunda
öfkeli savunuculardır. Nihayetinde konumunuz ne olursa olsun, kürtajla
ilgili görüşleri "hayat tarzı tercihi" kabul etmek yanlış gibi görünebilir;
muhtemelen et yemek de bir tercih değil, aynı derecede ciddi, hatta
ahlaki bir karardır. Dolayısıyla soruna farklı bir yaklaşım, hayvanların
ha�arı olup olmadığını ele almaktır (ki bu konuya geleceğiz) .
33
Daha büyük bir ev istemek yanlış mı?
Srıı i t h • Chorıısky • Hayek • Keynes • Friedrııan
34
Birinci Bölüm: Özgürlük
35
Birinci Bölüm: Özgürlük
anlaşmalarının) nasıl önlenebileceğiyle dayalı bir toplum, genel olarak daha ·özgür
düzenleme için yalvarır gibi görünüyor. politik görüşlerden siyasi liderler ticareti
"prangalarından" kurtararak, piyasaya
Neoliberalizmin yükselişi ket vurduğu düşünülen bir yığın maliye
İşin aslı, Smith'in Ulusların Zenginliği ıı iı ı ' mevzuatını feshettiler. Hayek ve Smith'in
yayımlanmasından bu yana geçen iki yüzyıl tavsiyelerine yüz çeviren Amerikalı
boyunca korumacı yasalar pek çok ülkede ekonomist Milton Friedman ( 1 91 2 -
geçerli oldu. Bu tür düzenlemeleri nihayete 1 986) gibi neoliberaller tekelleri meşru
erdiren, ABD ve İngiltere' de neoliberalizmin bile gördüler; başat şirketler neden
yükselişi ile Ronald Reagan ve Margaret ödüllendirilmesindi ki?
36
''Hırs . . . iyi bir şeydir"
Gordon Ged.o
- ---
Karar vermek
Daha büyük bir ev (veya başka bir şey) istemekte yanlış bir şey yok, sonuçta
kapitalizmi işleten tüketicilerin arzulandır; bir ölçüde kendi çıkarını
düşünmek de normal ve doğaldır. Asıl sorun, kapitalizmin gerektirdiği
sürekli büyümenin sürdürülebilir olup olmadığıdır. Hayek ve Smith bunun
olabileceğini düşünüyor gibidir, ancak ..ı.daha sonra göreceğimiz üzere- Marx
gibi düşünürler bu fikre katılmaz: Günün birinde, fınansal krizlerin bize ön
gösterimini sunduğu şey gerçekleşecek, kapitalizm çöküverecektir. Artan
eşitsizlik, sistemin içkin başarısızlığının bir göstergesi bile olabilir, zira en
tepedekiler aynı getiriyi sağlamak için aşağıdakileri giderek daha sıkı
sağmaktadır. Bu eğilim sürerse, ev alıp almama ikileminiz manasızlaşabilir,
ç� bunu karşılayabilecek insanların sayısı giderek azalacaktır.
37
Robotun teki işimi
elimden aldı! Ne yapabilirim?
Marx • Engels
"Bir iyi bir kötü haberim var" şakaları gibi tıpkı. "İyi haber," diyor
patronunuz, "karlar arttı". Siz, "Ya kötüsü?" diye sorunca cevap geliyor:
"HAL 2 .O'la tanış." Bu. hiç de düşündüğünüz kadar uzak bir şey değil.
Sayıları giderek artan yorumcular, yapay zeka ve robot teknolojileri
geliştikçe daha çok sayıda işin otomatikleşeceğini, bunun da daha büyük
bir işsizliğe yol açacağını öngörüyor. Elbette bu, düşük ücretli işlerin
ortadan kalkmasını sağlayacak: Çağrı merkezleri ve yardım hatlarının
elemanı, ses tanıma özellikleriyle donanmış yazılımlar olacak; temizlikçiler
ve hatta bakıcılar robot olacak. Lakin bununla da kalmayacak. Robotların
Yükselişi'nde (20 1 5) fütürist Martin Ford beyaz yakalıların (işyeri
yöneticilerinin, seyahat acenteleri ve avukatların) hatta bir dereceye kadar
müzik, resim gibi yaratıcı işlerin de bundan etkileneceğini haber veriyor. ·
38
Birinci Bölüm: Özgürlük
Tarihsel süreç
39
Birinci Bölüm : Özgürlük
J
1
mesele yabancılaşmaydı.
)
olduğunu, meşguliyetin, sürekli bir şeyler
kılmaya yarayabilir mi.?
yapmanın ve üretmenin tür varlığımızın
özünde bulunduğunu ileri sürer. Kapitalist
işverenin yapt ığı, bu doğal eğilimi ücretli
işgücü temelinde sömürmektir. Kabile
kültürlerinde avcı ve toplayıcılar ele
geçirebildiklerini yerlerdi; küçük tarla
ve çiftliklerde çalışanlar emekleri ile sanayi işçisi, doğrudan teknolojiden
aldıkları karşılık arasında doğrudan bir yararlanmak yerine, onun tarafından daha
- --
deyimiyle- bu artı değer fabrika sahibinin temel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra,
karına dönüştürülebil i r. Dolayısıyla bir canımızın istediğini yapmakta özgür oluruz.
------
40
Birinci Bölüm: Özgürlük
42
-
..._ --·
etkilidir ki, bununla kıyaslandığında üretilip Endişe verici olan bunun gerçekleşebilecek
idame edilme maliyeti neredeyse sıfı rdır. Bu olması değildir (bir dereceye kadar
tür makineler nihayetinde her şeyin üretim gerçekleşeceğine kuşku da yoktur) fakat
maliyetini ve onunla birlikte kapitalistin kar bu, Marx'ın umduğu şekilde, özgürlük.
etme gücünü de azaltacaktır. Başka deyişle, eşitlik ve boş zamanın artacağı bir dünyaya
otomasyon ilerledikçe, daha az "emeğe" değil, küçük bir elitin her şeye sahip olup
ihtiyaç duyulacak ve artık sömürülecek bir denetlediği, diğerlerinin hiç olmadığı kadar
şeyin ( karı mümkün kılan "artı değerin") fakir ve yabancılaşmış durumda kaldıkları
kalmayacağı noktaya gelinecek, kapitalizm bir dünyaya yol açabilir. Tabii üçüncü bir
çökecektir. Bu düşünce deneyi sizce ihtimal daha var: Kapitalist çarkı işleten
başarılı olsun olmasın, Marx'ın burada teknoloji, frankenstein'ın canavarı gibi bir
toplumsal eşitsizliğin faturasını teknolojiye gün bizzat başkaldırabilir. Marx bir robot
kesmediği açıktır. O bir Luddist değildir, devriminden yana olur muydu, şüpheliyim.
özgürleşmemizde teknolojiye bel bağlar.
Karar vermek
İş güvencesi her zaman endişe kaynağı olmuştur ve teknolojinin ilerleyişi
bunu hiç olmadığı kadar ağırlaştıracaktır. Fütüristler de komünistler de
bu ilerlemenin bir ütopya toplumu doğuracağını umuyorlar, fakat sadece
kitlesel işsizlik ve daha beter bir eşitsizlik de yaratabilir. Ne yapmalısınız?
Luddist mi olsanız? Yoksa işi gücü bırakıp bilimkurgu yazarı Isaac
Asimov'un öngördüğü gibi bir "robopsikolog" olmak için tekrar okulun
yolunu mu tutsanız? O alanda istihdama çok ihtiyaç duyacağız gibi geliyor.
43
Another random document with
no related content on Scribd:
muriatic acids;—as they had been termed by Berthollet, from the
belief that muriatic acid contained oxygen, and oxymuriatic a still
larger dose of oxygen. In opposition to this, a new doctrine was put
forward in 1809 by Gay-Lussac and Thenard in France, and by Davy
in England;—namely, that oxymuriatic acid was a simple substance,
which they termed chlorine, and that muriatic acid was a combination
of chlorine with hydrogen, which therefore was called hydrochloric
acid. It may be observed, that the point in dispute in the controversy
on this subject was nearly the same which had been debated in the
course of the establishment of the oxygen theory; namely, whether in
the formation of muriatic acid from chlorine, oxygen is subtracted, or
hydrogen added, and the water concealed.
In the course of this dispute, it was allowed on both sides, that the
combination of dry muriatic acid and ammonia afforded an
experimentum crucis; since, if water was produced from these
elements, oxygen must have existed in the acid. Davy being at
Edinburgh in 1812, this experiment was made in the presence of
several eminent philosophers; and the result was found to be, that
though a slight dew appeared in the vessel, there was not more than
might be ascribed to unavoidable imperfection in the process, and
certainly not so much as the old theory of muriatic acid required. The
new theory, after this period, obtained a clear superiority in the minds
of philosophical chemists, and was further supported by new
analogies. 42
42 Paris, Life of Davy, i. 337.
Not only did Wenzel, by his very attempt, presume the first law of
chemical composition, the definiteness of the proportions, but he
was also led, by his results, to the second rule, that they are
reciprocal. For he found that when two neutral salts decompose
each other, the resulting salts are also neutral. The neutral character
of the salts shows that they are definite compounds; and when the
two elements of the one salt, P and s, are presented to those of the
other, B and n, if P be in such quantity as to combine definitely with
n, B will also combine definitely with s. 45
45 I am told that Wenzel (whose book I have not seen), though he
adduces many cases in which double decomposition gives neutral
salts, does not express the proposition in a general form, nor use
letters in expressing it.
Thus the rules which had already been published by Wenzel and
Richter had attracted so little notice, that we can hardly consider Mr.
Dalton as having been anticipated by those writers, when, in 1803,
he began to communicate his views on the chemical constitution of
287 bodies; these views being such as to include both these two
rules in their most general form, and further, the rule, at that time still
more new to chemists, of multiple proportions. He conceived bodies
as composed of atoms of their constituent elements, grouped, either
one and one, or one and two, or one and three, and so on. Thus, if C
represent an atom of carbon and O one of oxygen, O C will be an
atom of carbonic oxide, and O C O an atom of carbonic acid; and
hence it follows, that while both these bodies have a definite quantity
of oxygen to a given quantity of carbon, in the latter substance this
quantity is double of what it is in the former.
48 P. 36 and 37.
[2nd Ed.] [Soon after I wrote these expressions of hope, the period
of Dalton’s sojourn among us terminated. He died on the 27th of
July, 1844, aged 78.
The atomic theory, at the very epoch of its introduction into France,
received a modification in virtue of a curious discovery then made.
Soon after the publication of Dalton’s system, Gay-Lussac and
Humboldt found a rule for the combination of substances, which
includes that of Dalton as far as it goes, but extends to combinations
of gases only. This law is the theory of volumes; namely, that gases
unite together by volume in very simple and definite proportions.
Thus water is composed exactly of 100 measures of oxygen and 200
measures of hydrogen. And since these simple ratios 1 and 1, 1 and
2, 1 and 3, alone prevail in such combinations, it may easily be
shown that laws like Dalton’s law of multiple proportions, must obtain
in such cases as he considered.
Such was the state of the subject when one who was destined to
do so much for its advance, first contributed his labors to it. Humphry
Davy was a young man who had been apprenticed to a surgeon at
Penzance, and having shown an ardent love and a strong aptitude
for chemical research, was, in 1798, made the superintendent of a
“Pneumatic Institution,” established at Bristol by Dr. Beddoes, for the
purpose of discovering medical powers of factitious airs. 54 But his
main attention was soon drawn to galvanism; and when, in
consequence of the reputation he had acquired, he was, in 1801,
appointed lecturer at the Royal Institution in London (then recently
established), he was soon put in possession of a galvanic apparatus
of great power; and with this he was not long in obtaining the most
striking results.
54 Paris, Life of Davy, i. 58.
59 Paris, i. 154.
60 Researches, 482.
But yet we cannot look upon this Memoir of 1806, otherwise than
as a great event, perhaps the most important event of the epoch now
under review. And as such it was recognized at once all over
Europe. In particular, it received the distinguished honor of being
crowned by the Institute of France, although that country and
England were then engaged in fierce hostility. Buonaparte had
proposed a prize of sixty thousand francs “to the person who by his
experiments and discoveries should advance the knowledge of
electricity and galvanism, as much as Franklin and Volta did;” and “of
three thousand francs for the best experiment which should be made
in the course of each year on the galvanic fluid;” the latter prize was,
by the First Class of the Institute, awarded to Davy.