Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 69

Ni■anl■ K■z 1st Edition Anton

Pavloviç Çehov
Visit to download the full and correct content document:
https://ebookstep.com/product/nisanli-kiz-1st-edition-anton-pavlovic-cehov/
More products digital (pdf, epub, mobi) instant
download maybe you interests ...

Monster 1st Edition Anton Wolvekamp

https://ebookstep.com/product/monster-1st-edition-anton-
wolvekamp/

Baviera tropical 1st Edition Betina Anton

https://ebookstep.com/product/baviera-tropical-1st-edition-
betina-anton/

Últimos contos 1st Edition Anton Tchékhov

https://ebookstep.com/product/ultimos-contos-1st-edition-anton-
tchekhov/

Düello 1st Edition Anton Pavloviç Çehov

https://ebookstep.com/product/duello-1st-edition-anton-pavlovic-
cehov/
Ni puta ni santa Las memorias de La Veneno 4th Edition
Valeria Vegas

https://ebookstep.com/product/ni-puta-ni-santa-las-memorias-de-
la-veneno-4th-edition-valeria-vegas/

Biologi Dasar dan Biologi Perkembangan Ni Nyoman


Sumiasih & Ni Nyoman Budiani

https://ebookstep.com/product/biologi-dasar-dan-biologi-
perkembangan-ni-nyoman-sumiasih-ni-nyoman-budiani/

Pratique Grammaire B1 1st Edition Evelyne Sirejols

https://ebookstep.com/product/pratique-grammaire-b1-1st-edition-
evelyne-sirejols/

Ni■anl■ K■z 1st Edition Anton Pavloviç Çehov

https://ebookstep.com/product/nisanli-kiz-1st-edition-anton-
pavlovic-cehov/

Mutlu Son 1st Edition Anton Pavloviç Çehov

https://ebookstep.com/product/mutlu-son-1st-edition-anton-
pavlovic-cehov/
TON PAVLOViÇ

CEBOV
Ni�anl1 K1z
Õyküler / CiLT 8
ÇEYIREll
Mehmet Ozgül

SERBEY YAIOYLEYIÇ YELPATYEYSKl'lllll OllSDZO


YE IYAll $ÇEBLOY'UN SONSDZOYLE
ANTON PAVLOVlÇ ÇEHOV
Ni�anh Klz
ÔYKÜLER • C1LT 8
lleti�im Yaymlan 3203 • lleti�im Klasikleri 158
ISBN-13: 978-975-05-3367-9
© 2022 tleti�im Yaymc1hk A.S. I 1. BASIM
1. Bask1 2022, lstanbul

DlZl YAYIN YÔNETMENI Murat Belge


YAYINA HAZIRLAYANLAR Güne� Akkor, Ban� Ôzkul
KAPAK Suat Aysu
KAPAK RESMI Viktor Borisov-Musatov, "Bahar", 1898
UYGULAMA Hüsnü Abbas

DúZELTl Nebiye Çavu�


BASKI Ayhan Matbaas1 SERTIFIKA NO. 44871
Mahmutbey Mahallesi, 2622. Sokak, No: 6/31 Bagc1lar 34218 lstanbul
Tel: 212.445 32 38 • Faks: 212.445 05 63

CILT Güven Mücellit SERTIFIKA NO. 45003


Mahmutbey Mahallesi, Devekaldmm1 Caddesi, Gelincik Sokak,
Güven 1� Merkezi, No: 6, Bagc1lar, lstanbul, Tel: 212.445 00 04

tleti�im Yaymlan SERTIFIKA NO. 40387


Cumhuriyet Caddesi, No. 36, Daire 3, Seyhan Apartmam,
Harbiye Mahallesi, Elmadag, Si�li 34367 lstanbul
Tel: 212.516 22 60-61-62 • Faks: 212.516 12 58
e-mail: iletisim@iletisim.com.tr •web: www.iletisim.com.tr
ANTON PAVLOVlÇ ÇEHOV

Ni�anl1 K1z
ÔYKÜLER • ClLT 8

RUSÇADAN ÇEVIREN Mehmet Õzgül

Ni�anh Kiz, Anton Pavloviç Çehov'un


1896-1903 tarihleri arasmda kaleme ald1g1
õykülerden seçilerek hazirlanm1�t1r.

SERGEY YAKOVLEVIÇ YELPATYEVSKl'NIN ÔNSÔZÜ


VE IVAN �ÇEGLOV'UN SONSÔZÜYLE

�,,,,
.... .

ileti,im
ANTON PAVLOV1Ç ÇEHOV 29 Ocak 1860 günü Kmm'da bir liman kenti olan
Taganrog'da dünyaya geldi. Bakkalhk yapan Pavel Yegoroviç Çehov ve Yevgeniya
Yakovlevna Çehova'mn üçüncü ogluydu. Taganrog Erkek Gramer Okulu'na yaz1ld1.
Erken y�ta tiyatroya ilgi duydu ve ailesiyle birlikte oynad1gi kisa skeçler yazmaya
b�lad1. "Babasiz" ve "Platonov" admda iki oyun yazd1. Babasmm iflasmdan sonra
aile Moskova'ya gitti; Çehov, Taganrog'da kahp egitimini õzel dersler vererek sür­
dürdü. T1p okumak için Mosk«1va'ya geldi ve burada Strekoza (Yusufçuk) dergisine
Anto�a Çehonte gibi takma isimlerle haftahk õyküler yazmaya ba�lad1. llk eskiz
derlemesi Melpomene'nin Masallan 1884'te yayimland1. Bu dõnemde tüberküloza
yakaland1. Me�hur romanc1 Grigoroviç'in kendisine yazd1g1 mektupla yazarhg1
ciddiye almaya karar verdi ve kendi imzas1yla ilk õykü derlemesi Kannakan�1k
ôyküler 1885'te yayimland1. "lvanov"un ilk hali, Moskova'da Korsh Sahnesi'nde
19 Kas1m 1887'de sahnelendi, aym yil ikinci õykü derlemesi Alacakaranhk yayim­
land1. "Kugunun Sark1s1" ve "Ayi" 1888 yilmda ilk kez sahnelendi. Alacakaranhk
ile Pu�kin Ôdülü'ne layik gõrüldü. Agabeyi Nikolay, 1889'da tüberkülozdan õldü.
Ertesi yil Sibirya'daki Sahalin Adas1'm ziyaret etti. A.S. Suvorin ile birlikte Fransa
ve ltalya'ya gitti. Bir sonraki yil Moskova yakmlanndaki Melihovo arsas1m satm
alarak bir ev yapurd1 ve burada y�maya b�lad1. Burada geçirdigi b� yil boyunca
bir yandan en iyi õykülerini yazarken bir yandan da açug1 ufak klinikte, doktorluk
meslegini sürdürdü. "Maru" , 1896'da ilk defa sahnclendiginde olumsuz tepkilerle
kar�1la�t1. Ertesi y1l tüberküloz te�hisi konan Çehov, Avrupa'da istirahat etti. Bir
sonraki yil Yalta'ya dõndü ve buradan bir arsa ald1. "Vanya Dayi" , Moskova Sanat
Tiyatrosu'nda 1899'da sahnelendi, aym yil annesi ve kiz karde!;iiyle Yalta'daki yeni
evine �md1. 1898'de tam�ugi aktris Olga Knipper ile 1901 yilmda küçük bir mera­
simle evlendiler. Bu yil "Üç Kiz Kard�" , Moskova Sanat Tiyatrosu'nca sahnelendi.
Ertesi yil saghg1 kõtül�meye b�lad1. Tamamlad1gi son oyunu "V�ne Bahçesi"nin
ilk gõsteriminin yalniz üçüncü perdesine kaulabildi. lyil�mek için gittigi Badenwe­
iler'de hayata gõzlerini yumdu. E!;ii Knipper'e sõyledigi "Sampanya içmeyeli uzun
zaman oldu," cümlesi m�hur son sõzleri olmu�tur. Na�1 Novodeviçi Mezarhgi'na
defnedildi. Hayata ve yazarhga bak�1m kendisi �õyle õzetlem�tir: "Kisa õmrümde
insamn e�ebildigi her �eyi kucaklamak istiyorum. Konu�mak, okumak; dev bir
fabrikada elime çekiç almak; denizi seyretmek, tarla sürmek. Nevski Bulvan'nda,
uçsuz bucaksiz tarlalarda, okyanusta -hayal gücümün beni gõtürdügü her yerde­
bir b�1ma yürümek istiyorum."
lÇINDEKILER

ÕYKÜLERE DAIR GÕRSELLER .


.............. ................................................... ... .................... . . 7

KRONOLOJI ... . ...... . .


. .... ... ........................ ............... ... . . .. . . ... .... .
....... ...... ... ..... ... ... .
. .. . .
... ........ ...... ....... . 11

ÔNSÔZ
ANTON PAVLOVIÇ ÇEHOV /
SERGEY YAKOVLEV1Ç YELPATYEVSKt... .
........... ... ........ . ... ................... ......... . ... . . ... .. . 19
... ...

A�k Üstüne

Çekme Katlt Ev ..
................................... .. .................................... ... .... ..... . . . .
....... ........... .... . 31

T�ralt....... . ....................... ................................ .................................................. 53

Kõylüler . . . .
..... ............ ............................. .............. ......................................................................... 153

Peçenek . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ................ . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 189

Baba Yurdunda .. .
............ . ....... ......................................................................................... 201

At Arabastnda . . . .
..... ............ ...... .. ..................................................................... ..... . ......... . .. 217

Ktltjlt Adam ........................................................................................................................... 227


Bek�i�mü ........................ .......................... .........243

�k Üstüne ...... . ......................... ........................ ..........257

1on1ç ........................ .............................................................................269

Can1mBenim ..............293

Y eni Yazlik. . ................ .......... ............... .................. ........ ....... . ....309

Küçük Kõpekli Kad1n . . . . . 327


............................... ................ ...... ..... ......................... ...

Çukurda .......................... .................................. ............... . . ..................................................... 349

N�anlt Ktz ......................... ..................... ........................ ..... ....... .... ... . .... ............. ..393

SONSÔZ
ANTON ÇEHOV'LA ILGILI ANILARIM /
IVAN SçEGLOV (LEONTYEVlÇ LEONTYEV) 417

ÕYKÜLERE DAIR KÜNYE BILGILERL ....... .


.............. ......................... .
.. ......... 431
"loniç" õyküsünün
elyazmasmdan bir sayfa
(sa� üstte).

Çehov'un "Ta�rali" õyküsüyle


ilgili notlan (sa� altta).

"Kõylüler" ve "Ta�rali"nin
1898' de birlikte yapllan
ilk bask1s1nin kapa�1 (altta).

Al!TOH'b '!EXOB'h

./

PaaeKaabI
1. MYJKHKH

2. MOR llCMSHL
• Aleksandr Petroviç ·

Aspit'in
"At Arabas1nda"
(üstte) ve "Kõylüler"
için yapt1�1 çizimler
(altta).
llya Repin'in "Kõylüler" õyküsü için yapt1g1 çizimler.
KRONOLOJI

Tarih Yazann Hayau ve Eserleri Dõnemin ônemli Olaylan

1860 Anton Pavloviç Çehov, 29 - Rus entelektüellerinde,


Ocak günü Kmm'da bir Azak Bau'da "popülizm" ad1yla
Denizi limam olan Taganrog'da bilinen narodnichestvo ak1mm1
dünyaya geldi. Esnafhk benimseyenler oldu. Britanya'da
yapan Pavel Y egoroviç Çehov Yahudilere oy hakk1 tanmd1.
ve Yevgeniya Yakovlevna - Ivan Turgenyev, Arefesinde;
Çehova'nm üçüncü ogluydu. George Eliot, K1y1daki Degirmen.

186 1 - II. Aleksandr seríligi feshetti.


- Devrimci Zemiya Volga õrgütü
kuruldu.
- Charles Dickens, Büyük Úmitler.

1862 - Sovremennik (Çagda�) dergisi


kapauld1, Nikolay Çern�evski
tutukland1.

1866 - Dmitri Karakozov isimli bir


õgrenci Çar II. Aleksandr'a suikast
gi�iminde bulundu.
- Dostoyevski, Suç ve Ceza.

1868 Bir süre Rum okulunda


okuduktan sonra Taganrog
Erkek Gramer Okulu'na yazild1.

11
Tarih Yazann Hayau ve Eserleri Dõnemin Ônemli Olaylan

1869 - lvanov adh bir ogrenci,


Moskova'da Neçayev'in siyasi
çevresine mensup ki�ilerce
katledildi.
- Dostoyevski, Budala; Lev
Tolstoy, Sava� ve Ban�; Flaubert,
Duygusal Egitim; Ivan Gonçarov,
Yamaç.

1873 Erken ya�ta tiyatroya ilgi - Rus devleti, lsviçre'ye gõnderdigi


gõsterdi; ev ahalisinin oynamas1 ogrencileri geri çag1rd1. Bu
için k1sa skeçler yazmaya ogrenciler Narodnik (Halkm
ba�lad1. "Hamlet" , Gogol'ün Dostlan) hareketini ba�lamlar.
"Müfetti�"i ve Griboyedov'un - Ressaro llya Repin, "Volga'da Sal
"Akildan Bela"s1m sahnede Çekicileri"ni tamamlad1.
izleme imkâm buldu.

1875 Aile içinde okunmas1 - Modest Musorgski'nin "Boris


için Taganrog hayatmdan Godunov" operas1 ilk kez St.
enstantaneleri konu edindigi Petersburg'da sahnelendi.
mizah dergisi Zaiha'yi (Kekeme)
yazmaya ba�lad1.

1876 Babas1 Pavel iflas etti. Aile - Devrim yanhs1 "T oprak ve
Moskova'ya yerle�ti; Çehov Hürriyet Partisi" kuruldu.
Taganrog'da okula devam etti. Popülistler yargiland1.
ôzel ders vermeye ba�lad1. - Mihail Bakunin'in õlümü .

1877 llk kez Moskova'ya seyahat etti; - Osmanh-Rus Sava�1 patlak verdi.
ailenin maddi durumu halen
çok kõtüydü.

1878 "Babas1z" ve "Platonov" admda - '93 Harbi'nin ardmdan Osmanh


iki uzun oyun yazd1; ikisi de ve Rusya arasmda Ayastefanos
hayall boyunca yayimlanmam1� Antl�mas1 imzaland1.
ve sahnelenmemi�tir. - Vera Zasuliç tutukland1 ve
mahkemeye ç1kanld1.
- Rus �air-yazar Nikolay
Nekrasov'un õlümü; Tolstoy, Anna
Karenina.

12
Tarih Yazann Hayat1 ve Eserleri Dõnemin ônemli Olaylan

1879 Strekoza (Yusufçuk) adh - St. Petersburg' da i�çiler ilk


haftahk mizah dergisine õyküler büyük grevi düzenledi. Tolstoy,
yazmaya ba�lad1. Moskova'ya ltiraflanm'i yazd1.
ta�mdi ve aile reisligini üstlendi. - Henrik Ibsen, "Bir Bebek Evi"
Agustos aymda Moskova
Úniversitesi Tip Fakültesi'nde
okumaya ba�lad1.

1880 Strekoza'da ilk õyküsü - II. Aleksandr'a kar�i


yayimlandi: "Toprak Agasi gerçekle�tirilen ikinci bir suikast
Stepan Vladimiroviç N .'den te�ebbüsü yine ba�ansiz oldu.
Egitimli Kom�usu Dr. Frederik'e Radikaller çarhk sarayindaki
Mektup" "Anto�a Çehonte " , yemek odasmi havaya uçurdu: O n
"Karde�imin Karde�i" ve bir ki�i õldü, elli alu ki�i yaraland1.
"Dalaksiz Adam" gibi takma Polis, Narodnaya Volya (Halkm
isimler kullamyordu. Yakm dost lradesi) õrgütünün pek çok üyesini
olacagi manzara ressarni lsaak tutuklad1.
Levitan'la tam�t1. - Dostoyevski, Karamazov
Kardqler.
- II. Aleksandr, Narodnaya Volya
mensubu Grinevistski adh bir
õgrencinin bombah saldms1
sonucu õldü. Oglu ve halefi III.
Aleksandr, bu suikasti Ílrsat bilerek
liberal gõrü�ü savunan yazar ve
yayinevlerini agir baskiya ald1.
- Dostoyevski'nin õlümü.

1882 Bir yandan llp egitimini - III. Aleksandr, Yahudileri hedef


sürdürürken, ailenin geçimini alan pogromlar ba�latt1. Yahudiler,
saglamak için yazarhk yapu. Moskova'dan smu di�i edildi.
- Henrik Ibsen, "Bir Halk
Dü�mam"

1883 Oskolki (Fragmanlar) dergisine - Emegin Kurtulu�u adh ilk Rus


õyküler ve bir dedikodu kõ�esi Marksist devrimci õrgüt, Georgi
yazmaya ba�lad1. Plehanov tarafmdan kuruldu.
- Turgenyev'in õlümü.

1884 Seçme eskizlerinden olu�an - l 4'lerin Mahkemesi: Narodnaya


ilk derlemesi Melpomene'nin Volya'nm on dõrt üyesi yargilandi;
Masallan yayimland1. iki k�i idam edildi.
Yayimlanan õykülerinin sayisi - Henrik Ibsen, "Yaban Ôrdegi"
200'ün üzerindeydi. Okuldan
mezun oldu; erken tüberküloz
belirtileri gõstermeye ba�lad1.

13
Tarih Yazann Hayall ve Eserleri Dõnemin ônemli Olaylan

1885 Ertesi yila kadar çogu -Émile Zola, Germinal.


Petersburgskaya Gazeta'ya
(Petersburg Gazetesi) olmak
üzere lOO'den fazia õykü yazd1.
Kendi imzasmm oldugu ilk
õyküsü "Panihida" Novoye
Vremya'da (Yeni Zaman)
yayimland1. Yazarhg1 ciddiye
almasm1 saglayan, me�hur
romanci Grigoroviç'in yazd1g1
bir mektuptur. llk õykü
derlemesi ltannakan�tk ôyküler
yayimland1.

1887 lkinci õykü derlemesi - Lev Tolstoy, lvan llyiç'in Ôlümü.


Alacakaranhk yayimland1. llk
k1sa oyunu "Kugunun Sark1s1"
ilk kez yayimland1. "lvanov"un
taslag1 olacak metni, Moskova
Korsh Sahnesi'nin istegiyle
yazd1. 19 Kas1m'daki ilk gõsteri
izleyicilerden bekledigi begeniyi
gõrmedi.

1888 "Bozku" õyküsü Severniy -August Strindberg, "Baba"


Vestnik'te (Kuzey Habercisi)
yayimland1. "Kugunun
Sark1s1" ve "Ayi" sahnelendi.
Tek perdelik komedi "Bir
Evlenme Teklifi"ni yazd1.
"Alacakaranhk", Pu�kin
Ôdülü'nü kazand1. Stanislavski
ile tam�u.

1889 3 1 Ocak'ta "lvanov"un gõzden -lkinci (Sosyalist) Entemasyonal,


geçirilm� metni St. Petersburg Paris'te kuruldu.
Aleksandrinski Tiyatrosu'nda -Maksim Gorki, Foma.
sahnelendi ve co�kuyla
kar�1land1. "Prenses" ve "Tatsiz
Bir Olay" gibi õykülerini yazd1.
"Orman Cini"nin ilk taslag1
Aleksandrinski tarafmdan
reddedildi. Agabeyi Nikolay
tüberkülozdan õldü.

14
Tarih Yazann Hayat1 ve Eserleri Dõnemin ônemli Olaylan

1890 "Gusev" yayimland1. 21 Mayis'ta -Henrik Ibsen, "Hedda Gabler"


Moskova'dan tren, at arabas1
ve tekne ile Sibirya'ya yolculuk
ederek Sahalin Adas1'na gitti;
burada nüfus sayim1 yapll.
Hong Kong, Singapur ve
Seylan üzerinden arahk ayinda
Moskova'ya dõndü.

189 1 "Düello" ve "Kõylü Kadmlar", -Trans Sibirya Demiryolu'nun


Novoye Vremya'da yayimland1. i�aauna b�land1. Rusya'nm iç
Tek perdelik oyunu "Jübile"yi topraklannda gerçekl�emeyen
yazd1. A.S. Suvorin ile birlikte hasat yüzünden k1thk ortaya ç1kt1;
Fransa ve ltalya'yi ziyaret etti. k�m sonunda bir milyon k�i
Orta ve Güneydogu Rusya'da hayatm1 kaybetm�ti.
açhkla mücadele için yaptlan -Mihail Bulgakov dünyaya geldi.
saghk çal�malanna kat1ld1.

1892 "Aluno Kogu�" dahil yirmi - Rus yõnetimindeki Polonya'da


bir õykü yazd1. Moskova'ya ayaklanan �çilere sald1ran emniyet
seksen kilometre uzakhkta güçleri, k1rk alt1 k�inin õlümüne
Melihovo arsasm1 ald1 ve mart sebep oldu.
ayinda ailesiyle birlikte buraya -Çaykovski'nin "Fmd1kk1ran
yerl�ti. Bir yandan yazarhg1 Balesi" ilk kez sahnelendi.
sürdürürken diger yandan da
açug1 klinikte kõy ahalisine
hizmet ediyordu.

1893 Edebiyat d�1 eseri Sahalin


Adast'm tamamlad1 ve Russkaya
M1ys11'da (Rus Dü�üncesi)
tefrika etti.

1894 "Kara Ke�i�"i yazd1. ôyküler -Rusya'da II. Nikolay tahta ç1kt1.
ve Masallar admda yeni bir Fransa'da "Dreyfus Olayi"
derlemesi yayimland1. Tekrar
Bali Avrupa'ya seyahat etti.

1895 "Úç Ytl" kitap halinde -Joseph Breuer ve Sigmund


yayimland1. "Ariadna", "Anna Freud'un Histerí úzeríne
N�m" ve "Bir Cinayetin Çah�malar isimli kitab1yla
óyküsü"nü yazd1. "Maru"yi psikanaliz devri b�lad1.
yazmaya b�lad1. Lev - Thomas Hardy, Ads1z Sans1z Bir
Nikolayeviç Tolstoy ile tam�u. jude.

15
Tarih Yazann Hayat1 ve Eserleri Dõnemin ônemli Olaylan

1896 "Maru", 17 Ekim'de - Henrik Ibsen, "John Gabriel


Aleksandrinski Tiyatrosu'nda ilk Borkman"
kez sahnelendi. Seyirciler oyunu
olumsuz tepkiyle kar�daddar.

1897 "Kõylüler" ve "Peçenek" - Macaristan'da Theodor Herzl,


yayimland1. "Vanya Dayi" Dreyfus Olayi'yla baglantih anti­
yayimland1 ama 1899'a kadar semitizmden rahatsiz olarak
sahnelenmedi. Nüfus sayimma Basel'de l. Siyonist Kongre'yi
katddi. Mart ayinda geçirdigi topladi.
iç kanama sonras1 tüberküloz -H.G. Wells, Gôrünmez:Adam.
oldugu anl�1ldi. Agustos ayim
istirahat etmek için Avrupa'da
geçirdi; k1� aylannda Güney
Fransa'da kaldi.

1898 "lomç", "K1hfh Adam", "A�k -Rusya Sosyal Demokrat l�çi


Üstüne" ve "Bek�iüzümü" Partisi, Minsk'te ilk toplanllsm1
gibi õykülerini yazdi. Dreyfus yapti.
Davas1'nda Zola'yi destekledigi
için Suvorin'le aras1 açddi.
Daha soma evlenecegi aktris
Olga Knipper ile tan�ll; Kmm'a
dõndü. Yalta'da Gorki ile
bulu�tu, oradan bir arsa aldi.
Babas1 Pavel Yegoroviç õldü.

1899 "Küçük Kõpekli Kadm" ve -Henrik Ibsen, "Biz ôlüler


"Yeni Yazhk" yayimlandi. "Üç Uyamnca"
Kiz Kard�"i yazmaya ba�ladi.
Bir yayinc1yla toplu eserlerinin
yayimlanmas1 için sõzle�me
imzaladi. "Vanya Dayi" Moskova
Sanat Tiyatrosu'nda ilk kez
sahnelendi. Saghk sorunlan
nedeniyle Çehov katilamadi.
Haziran ayinda Melihovo'yu
satu, annesi ve kiz karde�i M�a
ile Yalta'ya �mdi.

1fii
Tarih Yazann Hayat1 ve Eserleri Dõnemin ônemli Olaylan

1900 "Çukurda"yi yazd1. Toplu -Rusya, Mançurya'yi �gal etti.


eserlerinin ilk iki cildi -Sigmund Freud, Dü$lerin
yayimland1. Moskova Sanat Yorumu; Maksim Gorki, Üçler.
Tiyatrosu'nun Sivastopol ve
Yalta tumesinde "Vanya Dayi"yi
ilk defa seyretti. Olga Knipper
ile yakmlasmaya b�lad1.

1901 Olga Knipper'in Ma� rolünde -Sosyalist Devrimci Parti kuruldu.


oynad1g1 "Üç KIZ Kardes" -Thomas Mann, Buddenbrooklar;
Moskova Sanat Tiyatrosu Maksim Gorki, Küçük Burjuvalar.
tarafmdan sahnelendi. Toplu
eserlerinden sekiz cilt daha
yayimland1. Olga Knipper ile 25
Mayis'ta Moskova'da küçük bir
merasimle evlendi.

1902 "Vi�ne Bahçesi"ni yazmaya -Zola õldü.


baslad1. Saghg1 k� aylannda - Maksim Gorki, Alçaktaki
kõtülesmeye b�lad1. Derinlikler.

1903 "N�nh KIZ"1 yazd1 ve -Rusya Sosyal Demokrat lsçi


toplu eserlerinin son cildi Partisi'nin Londra'da yapilan ikinci
üzerinde çal�maya b�lad1. kongresinde parti "Bolsevikler"e
"V�ne Bahçesi"ni 12 Ekim'de (Vladimir tlyiç Lenin liderliginde)
tamamlad1. Arahk basmda ve "Mensevikler"e aynld1.
Moskova'ya gelerek provalanm Yahudilere kars1 üç gün süren
izledi. Stanislavski ile ciddi bir Kisinev pogromu.
oyun mu, yoksa güldürü mü
oldugu konusunda anl�mazhk
yasad1lar.

1904 "V�ne Bahçesi" 17 Ocak'ta ilk -Rus-Japon Savas1. lngiltere


defa sahnelendi ve co�kuyla ve Fransa arasmda Dostluk
kars1land1; Çehov yalmz üçüncü Antl�mas1.
perdeye kauld1. lyilesmek -James, Alttn Kilse.
için gittigi Badenweiler'de
hayata gõzlerini yumdu. Na�1
istiridyelerin muhafaza edildigi
bir vagonda Moskova'ya
getirildi. Bu yüzden cenaze
kalabahg1 yanl�hkla aym
tarihlerde õlen General
Kepper'in cenaze kortejinin
pesine takild1. Çehov, babasmm
da gõmülü oldugu Novodeviçi
Mezarhg1'na defnedildi.

17
Ô N S ÔZ
ANTON PAVLOVIÇ ÇEHOV1
SERGEY YAKOVLEVlÇ YELPATYEVSKl

Derdimi kimlere açay1m?

Anton Pavloviç Çehov bir daha geri gelmemek üzere M oskova 'ya g it­
t i . B u n a , " M oskova 'ya dõnd ü , " d e m e k d a h a do�ru o l u r. Moskova ,
h i ç ayn l m a k istemedi�i halde elinde o l m aya n nedenlerle, hasta h�1 yü­
z ü n d e n bira k 1 p g itti � i . fa kat Ya lta ' d a ben i m gõzü m ü n õnünde ya�a­
d 1 � 1 7-8 yil s ü resi nce hep geri dõnmeyi d ü �ledi�i bir yerd i . Vaat e d i l­
m i � b i r to p ra k g i b i gece g ü nd ü z d ü � ü nce l e r i n i dold u ra n ; Rusya ' d a
i y i , g üzel, h o � ne va rsa hepsi n i ba� n nda toplaya n bir kentti Mosko­
va . . . Sa ratovl u , Poltava h , Sibirya h o l d u k l a n için do� u p büyüd ü�ü yer­
lere d ü�kün ki�ileri çok gõrd ü m , fa kat Anton Pavloviç g i bi Moskova
vu rg u nu n a pek rastlamad 1 m . l nsa n i b i raz g ü l d ü ren, biraz da içine d o­
k u n a n bir d u ru m d u bu; g ü l d ü rmekten çok içe doku nan bir d u ru m . . .
Konu�ma l a n m 1zm birinden sõz edeyi m isterseniz. Anton Pavloviç,
M oskova yolcu lu�una hazirl a n m a ktad i r. Sa�h�1 yõn ü nden kayg i l a n d 1-
� 1 m için tüm g ücü m le onu cayd irmaya ça h�1yor, g itmemesi n i gere kti­
ren ka n itla r i leri sü rüyoru m .

1 Bu metin S.Y. Yelpatyevski'nin Yakm Gôlgeler (Moskova, 1909) ve Elli Ythn


Antlan (Priboy Yaymevi, 1929) adh kitaplanndan ahnmadtr. Birinci yapltm
üçüncü bõlümünden kLSa bir parça ile üçüncü bõlüm, ikinci kitaptan ise 303.-
307. sayfalar aras1 kLSaltilarak almm�ur.

19
"Anton Pavloviç, ayl a rd a n m a rt. Moskova ' da y1 h n en berbat ay1 d i r.
Bardaktan bo�a n i rcas1 na yag m u r yag a r bu ayd a . "
M oskova 'da " b a rda ktan bo�a n i rcas1na yag m u r yag m a " n i n ne a n­
lama geld i g i n i , bu deyi m i n orada, ya lniz oras1 için uyd u r u l m u � oldu­
g u n u üstü ne basa basa sõyl üyoru m .
B u n u n üzerine k1z1yo r, Ya lta ' d a yag m u rla n n Moskova ' d a ki n d e n
bin kat kõtü o l d u g u n u ileri sürerek K m m ' m i k l i m i n e sõvü p saymaya
ba�hyord u . M oskova 'ya b i r an õnce g itmek için sa birs1zland1g 1 , oraya
g itmeye can att1g1 bel l iyd i .
O zaman ben de Moskova soka k l a n n i n pis kokusu ndan, insa n i ra­
hats1z eden õbür d üzensizli klerd e n , biçimsiz yaya ka l d m m l a n n d a n ,
ka rgaok burgaok a ra soka k l a n n d a n , Kad 1 n Bosta m , Kanca, Dolam­
baç, D u rmadan Aka n 2 a d l a n n i ta�1ya n ünlü ç1kmazl a n n d a n dem vu­
ruyord u m . Ben. Moskova 'y1 kõtüled i kçe som u rtka n yüzüne ne�e geli­
yor, üstündeki d u rg u n l u g u ata ra k k1sa Çehov ka h kaha la nyla g ü l m e­
ye ba�hyord u . D u rmadan Aka n , Dola m baç ç1kmazl a n , ça rp1k ç u r p u k
yol dõ�emeleri, hatta soka k l a n n v1ok v1ok ça m u ru , m a rt aym m bit­
mek bil mez kül rengi sisi ne�esini kaçiraca k yerde ta m tersi ne ona ke­
yif veriyord u .
l ki m iz d e Moskova Ün ive rsites i ' n d e oku d u g u m u z için orayla i l g i l i
a n i l a n m 1z çok zeng i n d i . l ç i n i çekerek eski a n i l a ra da hyord u :
"Ah , n e güzeldi o g ü n l e r, deg i l m i ? . . "
Sog a n l a , b i berle, " kõ p e k yü reg iyle" ya p 1 l a n ü n l ü bõrekleri n d e n
sõz etmeye ba�hyord u . M oskova ' n i n ça m u rl u bir a ra soka g 1 n d a , õy­
le sa n iyorum k i , a nato m i d e rs l i g i i l e ki mya la boratuva r l a n n d a ba�1
dõnen t1p õgrencileri için pi�irilen bir bõrekti b u . Bõre kten son ra se­
vimli Ataerki l Havuzlar' a, �irin B ron n i , Kozitski3 sokaklanna sira geli­
yor. B u n l a n a n lat1 rken zay1fl a m 1� yüzünde, gõz uçla n nda i n ce k1r1�1k­
l a r beli riyor; Çehov'da seyrek rastlanan co�ku lu bir ne�eyle, kat1 la ka­
tila g ü l üyord u .
B u a k h ba�mda insa n , kon u M oskova ' d a n aç1hnca , b u n l a n n agz1n­
d a n nas1I ç1kt1g1na pek a k 1 I e rd i rilemeye n , �a�1las1 �eyler sõylerd i . B i r
g ü n ben i m , ekim ay1 nda M oskova 'ya gitme mesi i ç i n 1sra r etm e m ka r­
�1s1nda, �a ka fi l a n deg i l , tü m cidd i l i g iyle, o m evsimde M oskova hava-

2 Sokaklann Rusça adlan belirtilmedi - ç.n.


3 Eski sokak adlan "Zirhh", "Keçili" diye çevrilebilir - ç.n.

20
s1n i n vere m l i lerin ci�erleri ne õze l l i kle iyi gelece� i n i ka n itla maya ka l k­
maz m 1 ? Biz hekimler kõrü n de�ne� i n i bel led i � i g i b i hep ayn i �eyleri
sõyler d u ru rm u�uz, oysa t1p b i l i m i Moskova ' n m ekim ay1 havas1nin ki­
m i hasta ci�erlere �ifa verebi lece� i n i ka b u l ed iyormu� . . .
Moskova bõyle d e Moskova yõresi , çevre ilçe ve kõyleri ba�ka m1?
Sõyled iklerine pek a k 1 I erd i rememem, ona i n a n m a m a m üzerine b i r
yaz dõnü�ü. ora l a rda kaya ba h � 1 , sudak avlay1�m 1 , i�ta h 1 n i n aç1 h p bir­
kaç ayda d õrt kilo a h � 1 r n , kuzey i k l i m i õksü rük sõktü rd ü � ü için ra hat­
ça balgam ç 1 ka n � 1 r n büyük b i r co�kuyl a , ba l l a n d i ra ba l l a n d i ra a n lat­
maya ba�lamas1rn hiç unutma m .
Moskova 'y1 her �eyiyle severd i ; insa n l a n , sokaklan, bilmem hangi ki­
lisesi n i n , hangi manastmr n n ho� çan sesleri, sokaklanrnn ka rmakan�1�h­
� 1 . pek ü n l ü at a ra balanyla Moskova burnunda tütüyord u .
S o n Moskova gezisi n i n yorg u n l u � u n u üstü nden a t 1 p orada ka pt1-
�1 satlica n d a n ku rtu l u nca gene Moskova ' n m sõz ü n ü etmeye ba�lad 1 .
Oysa Ya lta 'ya geleli daha i ki-üç ay o l m u �tur. " Üç K1z Ka rde{teki ka h­
ra m a n l a n n hep bir a� 1zda n , " M oskova 'ya gidelim! Moskova 'ya gide­
l i m! Moskova'ya gidelim!" demeleri g i b i . . . O raya gitmeyi isteyen hep
kend isiyd i . Her gidi�te sathca na ya ka l a n d 1 � 1 , vere m i i lerled i � i , õ l ü m e
b i r a d 1 m d a h a ya kla�t1�1 h a l d e . . . Ben i m bõyle d ü � ü n mem için õyle
çok neden va r ki!

li

Bir g ü n telefonda benimle gõrü�mek isted i � i n i b i l d i rd i . Ya lta Hay1 rse­


verler Derne� i'nin4 "Yavuzlar" sa natoryu m u ile i l g i l iyd i gõrü�me iste­
� i . Ya lta'ya be� paras1z gelen bir õ� retmenin m i , yoksa Çiftçiler B i r­
l i � i'n i n sa� h k oca�mda gõrevl i b i r kad 1 r n n m 1 , i�te bõyle bir hasta r n n
sanatoryu ma yat1 n l mas1 r n istiyord u . Konu�mam1z hiçbir za man i� gõ­
rü�mesiyle son b u l mazd 1 .
Evine geldi�imde ben i ça h�ma odasmda bekl iyord u . Okud u � u ga­
zeteleri toplamadan �u raya-bu raya saçm1�t1; �õm i nesi ise okuyucula­
rmdan gelen mektu plarla, mektu plann za rfl a nyla doluyd u . Gün boyu
d u rmadan okur, hep okurd u . I� konu�mam1z bitince edebiyatla i l g i-

4 Çehov, Yalta'daki yoksul, veremli hastalarla ilgilenen dernegin üyelerinden bi­


riydi - ç.n.

21
li son haberleri verdi, yeni yeteneklerden sõz etti k. Genç yaza rla r Çe­
hov'u n her zaman zevkle sõzünü etti�i ki�ilerdi. Kon u bu rada n ede­
biyattaki yen i a k 1 m l a ra ; sanatta, edebiyatta yer alan iyi ve kõtü �eyle­
re atlad1 . Çehov bi rden ca n land1 , gõzleri nde mizah k1v1 lc1 m l a n çakt1.
Sõz dõndü dola�t1, Rus ya�a m m 1 dol d u ra n çeli�kilere, dü�ü nce aynh k­
larma; Rus dü�ü nce ya�a m 1 içindeki herkesi ra hats1z eden d uya rh ko­
n u l a ra geldi . Bu konu l a n fazia uzatmad1ysa k da yüzü n ü n yorg u n , s1-
kmt1h bir hal a l d 1� 1 r n fa rk etmekte geci kmed i m . Konu�mas1 da õlg ü n­
le�m i�ti . Kõyl ülerin ya�a m md a n , g ü n l ü k ya�a nt1 m1z1n baya � 1 h kl a n n­
d a n , gõrgüsüzlüklerden sõz ederken yu rtd 1�1 izlen i m lerine geçti, ora­
dan ba�ka kon u l a ra d a h p g itti . Bell iyd i ki, ca n s1k1c1 konu lard a n ; zor­
lay10, suçlay1c1, buyu rucu konu�malard a n ho�l a n m 1yord u . E�er ta r n­
d 1 � 1 b i r edebiyatç1 hakk1nda sert b i r ya rg 1da b u l u n u rsa m hemen sõz­
leri m i yum u�atmaya çah�1yor, adam1 hakh ç1karmak için bin derede n
su getiriyord u . B u n d a n da h i ç ki mse ha kkmda kesin ya rg 1ya va n l ma­
sm1 istemed i � i a n la�1 hyord u .
Koyu renkli g iysisi içinde, hafifçe ka m b u r, õnü mde d i ki l iyor; yumu­
�ak, biraz çekingen hareketlerle, a lça k sesle konu�masm1 sürdü rüyor­
d u . Pek geni� olmaya n odada küçü k b i r fener va rd 1 , fenerin ya r n n a
k1sa bir sed i r yerle�tiri l m i�ti. Çehov konu�u rken a rada b i r g i d i p bu se­
d i re otu ruyord u . Oda n m bir ya r n nda içeri gelen 1�1� 1 yu mu�atsm d iye
ren k l i cam ta k i l m 1 � koca m a n b i r pencere yü ksel iyord u , fenerin ka r�1-
smdaki �õminenin üstü nde Levita n ' m küçük bir ta blosu as1hyd 1 . Bu la­
r n k bir ayd m h k içinde a rt a rd a s1ra l a n a n ekin y1� 1 n la n r n n gõrü n d ü � ü
b i r ova uzar nyord u ta bloda ...
Ben Çehov' u n bu odas1nda zorl a m a kta n, buyu rma kta n ho�la nma­
ya n , iyi yürekl i , yumu�a k i n sa n l a rla ka r�1 la�t1 m hep. O rtaya , ya l n 1 z ka­
t1 çõzüm yo l l a n gerektiriyormu� g i b i soru n l a r ata n , soru n l a ra kes i n
çõzüm yol l a n a raya n ki�ilerden Çehov' u n sürekli kaçt1 � 1 n 1 gõrd ü m .
H i ç u n utma m , M oskova ' d a n b i r mektu p a l m 1�t1 m . Anton Pavlo­
viç'e ta r n d 1 k yaza r a rkad a �l a n n sela m l a n r n , onu seve n l e r i n gerçek
Moskova sela mla n r n i letiyorum. Yüzü b i rden g ü lüyor, p1nl pml aydm­
l a n a ra k gençle�iyor. Gene edebiyatta n , sa natta n konu�maya ba�hyo­
ruz. lyice ca nlanara k k1sa ka h ka h a la rla g ü l üyor, solgun ya naklannda
b i r k1z1 l l 1 k bel i riyor. Moskova 'ya d uyd u � u õzlem birden kaybol uyor;
yü kselen ate� i n i , Ya lta ' da onu bunalta n ya l r nzh� m 1 u n utuyor.

22
"Ya l r nzhk, " d ed i m . Annesi n i n , karde�leri n i n , ya k m l a n n m s1ca k i l g i­
siyle ku�at1 l m 1�t1; Ya lta ' d a ki ta r n d 1 kla n r n n onu nas1I sevip sayd1kla n r n
b i l i rd i . Gene de ya l r nzd 1 , h e p ya l r nz . . . Ç ü n k ü ah�t1 � 1 . a rad1�1 Mosko­
va ya�a m md a n , edebiyat orta m 1 r n n õzled i � i h avas1 ndan uza ktayd 1 .
Çehov i nsa n l a rl a i l i�kilerinde yumu�ak, a n lay1�h. sa b 1 r h , hatta a�1-
n d e recede sa b 1 rhyd 1 ; fa kat kon u edebiyat o l u nca b i rden se rtle�i r,
ya p1tla n n sa nat de�eri üzeri ndeki g õ rü�lerinde i nsaf ned i r b i l m ez­
d i . Tok l a rd a n , h a l i nden mem n u n la rd a n , �üphe d iye b i r �ey ta r n ma­
ya n l a rd a n nefret eder; gõsteri�l i , tumtu ra k h , iddiah yaz1 yaza n l a ra ,
g õ z boyay1c1 l a ra d aya n a maz; h e r türlü ya pmac1khkta n , ya l a n d o l a n­
d a n , uyd u rmacada n , i � ret i l i kten ti ksi n i rd i . Bu kon u l a rda sevd i � i ve
sevmed i � i �eyler va rd 1 , e�er b i r gõrü�ü nde d i retiyorsa õ l d ü rsen dõn­
mezd i . Bir keresi n d e Gonça rov' u n a rt 1 k eskimi�. s1k1c1 b i r yazar o l d u­
� u na beni i n a n d 1 rmaya çah�1yord u . B u n a kar�1 h k ben b i r süre õnce
bu yaz a n ye n i d e n okumam dolay1s1yla o n u i l g i nç, yetenekli b i r ya­
za r b u l d u � u m u a n latma k için çok ça h�t1ysa m da onu sa p l a n d 1 � 1 ka­
r n d a n b i r türlü dõnd ü remed i m .
Bütün b u konu�malardan hissetti� i m b i r �ey va rd 1 : Çehov edebiya­
ta vurg u n d u ; en iyi, Rus ayd m l a n n m verd i � i en yüce a n lamda bir ede­
biyatç1, Rus edebiyat1nm ba�hca õze l l i kleri n i olu�turan gerçekçi l i k, ya­
h n h k, içte n l i k nitelikleriyle büyü k bir edebiyatç1yd 1 . Çehov' u n Ya lta 'da­
ki ya l r n z ya�a m 1 �õyle a n lat1 labilir:
H erkes ken d i odasma çek i l i r, evi n içi iyice 1ss1zla�i r. Son konuk da g i­
d i nce Çehov ça h�ma odasmda gazeteleriyle, mektu planyla, edebiyat
üstüne dü�ünceleriyle, Moskova dü�leriyle ba� ba�a ka h r; daha derin
bir ya l r nzh�a gõm ü l ü r. Onu odas1 nda tek ba�ma bira k 1 p giderke n �u
dü�ü nce z i h n i m e sa pla r n rd 1 : Ya nmda i n sa n a raya n bu ki�i neden bõy­
lesi ne ya l r nz; ya�a maya susad 1 � 1 . g üzel l i kleri n deri n l i � i n e i n mesi n i bil­
d i � i halde niçin bõylesine somu rtka n d 1 ?

Ili

Çeh ov'u pek çok bak1mdan M a u passa nt'a benzetirler, kimin kime õy­
kü n d ü � ü n ü i ncelemeye pek dü�kü n , "derin gõrü�lü" ki�iler onu M a u­
passa nt' a õykün mekle suçla rla rd 1 . O g ü nden beri bu nca zaman geç­
ti, Çehov Çehov olarak, Mau passa nt da M a u p passant olarak ka l d 1 .

23
Ya k1 nda n tar nd1g 1m ü n l ü bir Rus bilgini va r; kendisi bir g ü n , o s1 ra­
lar Fra nsa'da ya�aya n Tu rgenyev' le gõrü�meye g ittigi nde orada M a u­
passa nt' la ka r�1la�m1�. M a u passa nt' 1 n a mcas1 (day1s1) olan Flau bert' i n
õlümünden k1sa bir süre son raya rasthyormu� bu ka r�i la�m a . M a u pas­
sant, edebiyat hevesl isi bir grup gençle birlikte -bu g ruba Bou rget de
m i g i riyormu� nedir- Pa ris'te ç1ka rmay1 tasa rlad1g1 bir gazete kon usu­
nu, amcas1 (day1s1) Flaubert' i n õlümü nden son ra cher maltre5 sayd1g1
Tu rgenyev'e dar n�mak üzere gelmi� oraya . Tu rgenyev gazetenin h a n g i
i l keler dog rultusu nda ç1ka n lacag 1 r n sorm u�. Mau passa nt soruyu , "Pas
de principes!"6 d iye ya r nt l a m 1 � . Hem de õyle sog u k ka n h , ka ra rh b i r
sesle ya rntlam1� ki, sa r n rs1r nz, i l kesizlik gazeteleri n i n b a � i l kesi olaca k.
Çehov b i r ye rlerde, edeb iyatta ki ba�a ns1zhkla n sõz ko nusu ed i l­
m i�se bunun üzeri nde pek d u rmazd 1 , fa kat bir keresinde ka h n derg i­
lerden birinde onun hakkinda, " Rus edebiyat1nda i l kesiz yaza r say1s1
bir ta ne daha a rtt1 , " d iye yazd 1kla n r n a n lati rken sesi ndeki o ac1 h g 1 h i ç
u n utmam . . . Bunu yazan ki�iye ç o k g ücen mi�ti .

IV

Yazar Çehov' la i l g i l i olara k deg i l de tar nd1g 1 m bir insan o l a ra k Anton


Pavloviç hakkinda bi rkaç sõz daha sõylemek isteri m . Gençl i k y1lla n n­
daki ne�eli õykü yaza n Çehonte ile geçkin y1llannda Rus bezg i n l i g i n i ,
bayag 1 h k l a n r n d i l e getiren som u rtkan Çehov' u bütün okurlar ta r n rl a r.
Ben onun ru h u n u n en s1ca k, i nsa r n n içine en çok doku n a n b i r kõ�esi­
ni ayd i n latmak a mac1 nday1 m .
Çok eskidend i . B i r g ü n g üzel ve �a�1rt1c1 Rus sõzleri, h a l k deyi�leri
üstüne a ra m 1zda b i r konu�ma geçm i�ti . " Üzü ntü " ne a n la m a geliyor­
du? Gõgsüne b1ça k sa playa n b i r kõyl ü kad i n i n i n sõyled igi " Ca r n m s1-
k1 hyord u , " sõzü ne demekti? " lyi" sõzü n ü n çok büyü k a n l a m zen g i n­
l i kleri yok muyd u?
Ben "ac1mak" sõzcü g ü n ü n ben i en çok �a�1 rta n Rusça sõz oldugu­
nu sõyled i m ; bir kõylü kad 1 n i n i n , kocas1 ken d i n i seviyorsa bunu "aci­
yor" sõzüyle an latt1g 1 r n õrnek olara k bel i rtti m . Kõyl üler bununla da ye­
ti n m eyip, "ac1yor"u peki�tiri rken "aci bir biçimde" sõzü nü k u l l a r n rl a rd 1 .

5 (Fr. ) Degerli õgretmen.


6 (Fr.) Tümüyle ilkesiz!

24
" Ço k " ye rine "aci b i r biçi mde, " "sevmek" yerine "acimak" sõzle­
ri n i n k u l l a n i l mas1 kendine õzg ü Rus sevg i si n i n õzü n ü kavramam 1za,
bunda n da õte Rus edebiyatm1n n itel i kleri n i bir dereceye kada r a n la­
mam 1za ya rd1 m eder. Çok duyg u l a nd1� 1 bir gün Anton Pavloviç' i n a n­
latt1� 1, M os kova i l i s m i r l a n içi nde b i r kõyde -san iyoru m " Kõyl ü ler"
õykü s ü n ü n ka h ra m a n l a n n i n ya�ad1�1 kõyde- ta n i � 1 oldu�u b i r ola­
y1 a n i m s1yoru m . Kõyü n kil isesine b i r papaz ata n m 1�. Ada m 1 daha õn­
ceden ki mse ta n i m 1yormu�. Pa paz g e l i n ce eski din gõrevl isinin bira­
k1p gitti�i ka nc1 k bir kõpe� i n bir sü rü e n i � i nden hiçbiri n i õldü rmeyip
- kõy geleneklerine gõre fazia yavru l a r suya at1 l a ra k bo� u l u rm u �­
yavru l a n beslemeye ba�lamas1 üzeri ne kõy h a l k 1 ye n i atanan pa pa­
z1 iyi bir ki�i o l a ra k n itelem i�ler. " E n i klere ac1d1!" d iyorla r da ba�ka b i r
�ey demiyorlarm1�. Çehov bu õyküyü her zamanki alayc1 g ü l ü mseme­
siyle a n lat1 rken gõzleri nde parlaya n 1�ilt1, sevece n l i k � i m d i b i le tüm
ca n h h � 1yla hatm mdad1r.
Çehov' la ya km i li�ki içinde bulunanlar onun nasil büyü k bir iyi l ikse­
verlik ve acima duyg usuyla dolu oldu� u n u , kimseye belli etmeden, giz­
li gizli ne çok iyi l i kler yapt1�1ni bili rler. B i r ta rnd1�1m1n o� lunun ba�ma bir
felaket gelm i�ti de, Anton Pavloviç çocukla ya kmdan ilgilenmi�; kend isi­
n i n Petersbu rg'da çe�itl i çevrelerde pek yayg 1n yazarhk ünü nden yarar­
lanmas1ni çocu�un babasma 1srarla sõylem i�, ta rnd1�1 yazarlara bi rkaç
mektup yazm1�t1 . Ôyle sa rnyoru m ki, birini i�e yerle�tirmek, genç bir ya­
za ra destek olmak, yoksu l bir õ� retmen i n Ya lta 'da çah�acak i�. otu ra­
ca k ev, genelde ya�a ma olana�1 bulmas1na ya rd1m etmek Çehov için
zevklerin en büyü�üyd ü .
B u rada Çehov ' u n herkesçe bil i nen ne�eli y a da insa n i n i ç i n e ka ra m­
sarhk sa l a n õykü lerinden de� i l de üzeri nde fazia durul maya n , a m a
sevg iyle, ac1 mayla d o l u õykü lerinden bi rkaç1 n m a d 1 n i vermek iste ri m .
Akhma i l k gelenlerden biri Va n ka . O n ya�mda Moskova 'da tek ba�1 na
b i ra k 1 l d 1 � 1 için açhkta n , so� u kta n , ki msesiz l i kten k1vra n a n ; posta ku­
tusu n a , " Kõyde dedem Konsta nti n M a ka nç" adresine, " Sevg i l i dede­
ci� i m , Ta n n a�kma kurtar beni burada n , kõyü müze a l d i r. Art1 k daya­
n a m ayaca � 1 m . . . Aya klanna ka pa nara k ya lvanyoru m . Ômrüm olduk­
ça sa na d u a ederi m . Ben i ai buradan, ku rta r. Yoksa çok geçmeden
õ l ü r ü m . . . " d iye mektu p ata n ; d u rmada n aci gõzya�lan dõken, çocuk
d i l iyle ya lva ra n Va n ka ( "Va n ka " a d h õyk ü ) . Sonra kõy bekçisinin õy-

25
küsü geliyor hatm m a . Gece g ünd üz demeden, ya� m u r-firtma d inle­
meden efendi lere, kõyl ülere h a ber ta�1yan, çe�itli i�lerle i l g i l i belgeleri
geti ri p gõtü ren, açh ktan, so� u ktan s1zla nan kõy bekçisi . Çehov onun
a�zmdan �õyle der: " B iz d u rmadan yol teperi z . Ne ra hat b i l i riz, ne
bayra m , ne e�lence . . . Bu ya�a m 1n tü m yü künü sirt1m 1zda ta�1 nz; ken­
di yükümüzü de, siz efend ilerin yükü n ü de. l�imiz gücü m üz yol yü rü­
mek . . . " ( "Gõrev Dolay1s1yla " a d h õykü )
B i r de " Keder" a d h õykü va r. Ya�h b i r a ra bac1 o� l u n u n õlü m ü n ü
a n lataca� 1 , unutamad1�1 derd i n i dõkece� i birini a ra r. Ara bas1na a l d 1-
� 1 hiçbir mü�te ri, bu a rada genç a ra ba sü rücüsü a rkada�1 ya�h ada­
m m derd i n i d i n lemek istemed i � i için o da a h 1 ra, atm m ya nma gider;
onunla konu�ur: " l �te bõyle, k1sra k ka rde� . . . Bu dü nyada Kuzma l o­
n i ç yok a rt1k. Sizlere õ m ü r, õldü o(Jl u m . . . Diye l i m , sen i n b i r tay1 n va r­
d 1 , sen bu tayin õzbeõz a n nesiyd i n . . . Diye l i m , son ra bu tay sizlere
õ m ü r. . . Ona ac1maz m1sm ?"
" Keder" i bi rkaç kez okud u m . Çehov'u n a ra m 1zda n ayn l m 1 � b u l u n­
d u(Ju �u sira l a r a khma bu büyük yaza n n yazg 1s1, tüm yõnleriyle ta n 1-
d 1(J1m Anton Pavloviç gel iyor ve " Keder" õyküsünün ba�h� 1 a ltma koy­
d u(Ju �u dizeyi u n uta m1yoru m : " Derd i m i kimlere açay1m?"
Ecel saati n i n g itg ide ya kla�t1(J1 son z a m a n l a rmda b i r �eyler o l d u ,
ruh h a l i keskin b i r de�i�ikl i(Je u(Jraya ra k ra hatlay1 p ayd m la n d 1 , yü re­
(Ji yüce d uyg u larla dold u . Ya�a m a k iste� iyle ya n i p tutu�uyor; mutlu­
l u(Junu boi boi tatt1(J1, ken d isine ve ri len yete nekten ya ra r la n i p ü n e
kavu�tu(Ju bu ya�a mla yet i n m iyor; daha eng i n , d a h a ayd m h k bir ge­
lece(Ji n d ü�leri n i ku ruyord u . l n sa n l a ra , olaylara bak1� aç1s1 de(Ji�mi�;
õ n ü nde yepyeni renkler ta�1ya n , bam ba�ka b i r d ü nya aç1lm 1�t1 . . .
Çehov'da Gorki'n i n sata�ka n atakh(J1 yoktu . Sesini fazia yü kseltme­
den g ü l mesi, yava� h a reketleri, ya�a ma ve insanlara kar�1 b i raz � ü p­
heci, alayci , yumu�ak, sa b 1 rh tavi rla nyla g üzel, sessiz, b i raz içine ka­
pani k bir i nsand 1 .
Ya lta ' d a ya pt1 rd 1(J1 ev d e kend i zevkine uyg u n d u ; insa n m içine d i n­
g i n l i k veren, küçü k küçük oda l a n va rd 1 . Evleri m izi i k i m iz de hemen
hemen ayn i za manda ya pti rmaya ba�l a m 1�t1 k . Ben imki Ya lta ' n m yu­
ka n l a rmda, hem kenti hem de da� l a n gõren b i r tepenin üstü nde ku­
r u l d u(Ju i ç i n Anton Pavloviç " Vo logod Eya l et i " d iye ta k 1 h rd 1 be n i m
oraya ; ben d e onun kine " kovu k" derd i m . Bak1 ms1z Autka yol u n u n di-

26
binde, tozdan geçi l meyen bir dere yata!;)m1 seçti!;)i için oras1 pek ho­
�uma g itmezd i . Fakat evin çevresindeki küçük bahçeyi a!;)açla n d m p
o 1 p1ss1z yer insanlarla dolup ta�maya , avlusunda i ki sevi m l i kõpek ile
ca ka h b i r turna ko�turmaya ba�laymca " kovu k" huzur veren, içtenl i k­
li b i r yuva old u .
Arka da�h!;)1 m1z1n ba�lang1cmdan beri i l i�kileri m i z pü rüzsüz sürmü�­
t ü r. Pa ras1z p u lsuz ve re m l i lere Ya lta ' d a ev b u l u p ye rle�ti rme i�im iz­
de bize büyü k ya rd 1 m l a n doku n u r, ba!;)1� toplard 1 . 7 Moskova ' d a ki ta­
r n d 1 kla n n m , Ya lta ' d a ba n n m a l a n için gõnderd i kleri yoksu l hasta lara
yer b u l m a m d i l e!;)iyle bana birçok kez ba�vu rd u!;)u halde siyasa l gõ­
rü� ayn h k l a n m 1 z sebebiyle onunla uzun s ü re içlid 1�h olamad1k. Anton
Pavloviç beni co�tu ra n �eylere ka r�1 kay1ts1z, gõrmeye dayanamad1!;)1
kimselere ka r�1 da son derece yumu�ak, sa b1 rhyd 1 . l�te bu yüzden ki­
mi z a m a n a ra m 1z aç1hrd 1 . Her çe�itten, her gõrü�ten insan gelir gider­
d i Çehov' u n evi ne.
Tats1z b i r olay1 hiç unutma m . Evi ne g itti!;)i m b i r g ü n , Novoye Vrem­
ya d e rg isi ndeki yaz1 lanndan ta r n d 1!;)1 m , ken d i gõrü�lerinde N u h deyi p
peyg a m ber demeyen Men�ikov admdaki b i r yazarla kar�1 la�t1 m . l çe­
ri g i ri n ce Çehov bizi ta r n�t1rd 1 . Men�ikov' u n b u l u nd u!;)u yerde ka l m a k
h iç h o � u m a g itmed i!;)i i ç i n orada bi rkaç d a k i ka oya l a n d 1 kta n son ra b i r
i� uyd u ra rak, yen i ta r n�t1!;)1 m ki�iye " H o�ça ka h n , " bile demeden ç 1 k 1 p
g itti m . G õsterd i!;)im bu sa birs1zhkta n , M en�i kov' a kar�1 kaba davra rn­
�1mdan õtürü Çehov ertesi g ü n bana epeyce sitem ett i .
Ba�ka bir seferinde, be n i m o!;)l u m u n d a en õn s1ra l a rda kat1 ld1!;)1,
Petersb u rg Ü n iversitesi' ndeki õ!;)renci olayla nyla ilgili bir konu�ma m 1z
s1rasmda Çehov ayaklanan bu õ!;)rencilerin i leride bir g ü n siyasa l dava­
l a rd a savo h k ya pacaklanrn sõyled i . Ben i m , o n l a n n savo olmak �õyle
d u rs u n , ço!;)u n u n sa r n k sanda lyesine otu rtu lacakla n r n bel i rtmem üze­
rine Çehov sõzleri m i ho� kar�1 lamaya ra k konu�may1 kesti .
B u , onu n sa r n klardan çok savc1lara ya km olu�u, toplu msa l olaylarla
i l g i lenmedi!;)i ya da çevresinde olup bitenlere bo� verd i!;)i a n lamma gel­
mez hiçbir zama n . Toplum hekim l i!;)ine, Ç iftçiler Birl i!;)i okul ya pti rma

7 Çehov son zamanlannda hekimligi b1rakmakla birlikte tipla ilgisini tümüyle


kesmem�ti. Saghgi konusunda ona bir �y dam.�an Moskovah bir tüccar, onun
almak istememesine ka�1hk zorla 50 ruble buak1p gidince Çehov bu parayi bi­
ze verdi ve õvünüyonnu� gibi yaparak; "Ey Yakah doktorlar, aramzdan hanginiz
50 ruble vizite ücreti ahyorsunuz?" diye takdd1 -C.Y. Yalpatyevski'nin notu.

27
i�lerine yard1m l a rm1, Melihovo'da ya�ad1g 1 y1llarda orada ki etkin likleri­
n i , açhk felaketi ü l keyi kas1p kavu rdug u dõnemde ya rd 1 m ka m pa nyas1-
na sag lad1g 1 katk1y1 u nutmu� deg i l i m . Sahalin'e de gezmek, keyif çat­
mak için gitmemi�ti. Ya lta 'da kimlere hangi yard1 mlan ya pt1g m 1 da bi­
l iyoru m . Çehov ba�ka l a n r n n gereksin melerine duyarh, yüregi iyi l i k ya p­
ma isteg iyle titreyen, ya l a r n n, ka rn1 tok, s1rt1 pekleri n kendi nden mem­
n u n l ugunun dü�marn, gõz boyay1c1 l a n n, zorba lann ba� belas1yd1. Bu­
na ka r�1 hk, d i n g i n Levita n ' 1 n peyzajla n n a , Çaykovski ' n i n isya n etme­
yen müzigine tutkun bir ki�i olara k bagmp çag i rmalarda n , g ü rü ltü l ü ,
�amatao boru sesleri nden ho�lanmazd 1 . Kesi n ve keskin, buyu rucu,
zorlay1c1 ne va rsa hepsinden uza kt1; ba�ka ld1rma onun harc1 deg i ldi .
Óyle bir zaman geldi ki, eski Çehov'da n eser ka l mad1 . . . Ü ste l i k be­
n i m hiç beklemed i g i m b i r zama nda , a ns1zm . . . Co�kun bir sei g i b i b ü­
yüyen Rus devri m ha reketi ta�k1n dalgalanna onu da a l a ra k sürükle­
yip gõtürd ü . Siyasetin surat1 r n bile gõrmek iste meyen " kay1ts1z" ki�i
tüm üyle siyasete gõmüldü, gazetelerde okuduklanrn ba�ka bir bak1�­
la, ba�ka türlü degerlendirmeye ba�lad1 . Her �eye kõtümser gõzle ba­
ka n , her �eyde ku�ku d uyulacak bir yõn bulan Çehov i n a n a n biri o l u p
ç1km 1�t1 . H e m de ya p1tla n nda ki ka h rama n l a rm sõyledi kleri g i b i , i ki yüz
y1I son ra mutlu bir ya�am geleceg ine deg i l de, um ut edi len iyi ya�a­
m 1 n ka p1ya dayand1g1na, bütün Rusya ' n m ayd m h k, sevinç verici bir dü­
zenle yeni ba?ta n kurulaca g 1 n a i n a n a n biri olara k . . .
Bõylece ba?ka bir i nsa n ç1 kt1 kar�1 m 1za . Co?kulu, ca n h . . . H a re ketle­
ri deg i�ti, sesi ne bir heyeca n geld i .
H i ç u n utma m , 1905 devri m i nden õnce ba?kentte ça l kant1h g ü n­
lerin ya?and1g1 bir dõnemde Petersburg ' d a n yeni dõnmü�tü m . Ayr n
g ü n Anton Pavloviç beni telefonla a raya ra k çok õnem l i ve ived i b i r i?
için ben i m le gõrü?mek istedig i n i , hemen evine gelmemi sõyled i . G it­
t i m . Meger "õne m l i " " ived i " dedigi i� Pete rsburg ' d a , Moskova ' d a
neler oldugunu benden soru p õg ren mek deg i l miymi?? Ü ste l i k m e­
ra k ettigi �ey, her zaman õze l l i kle soru p soru�tu rdugu edebiyat çev­
releriyle i l g i l i deg i l, siyaset dü nyas1, ya kla�an devri m hareketleri konu­
suydu . . . Te rsl i k bu ya , o dõnemde geçen olaylara b i raz ku�ku l u b i r
gõzle ba kt1!;'.J1 m i ç i n ken d i m fazia heyeca n d uym uyord u m ; ben i m se­
ri n ka n h h g 1 m ka r�1s1nda Çehov onda hiç ah�1k olmad1g 1 m kes i n , ka ra r­
h, CO?ku l u ç1k1?larla ben i b i r a n ra hat birakm 1yord u :

28
" N as1I õyle sõyleyebilirsiniz? Her �eyin tepeta klak g ittig i n i gõrmü­
yor musunuz? Top l u m a l l a k b u l l a k, i�çi ler ayaklanm1� . . . "
O n u n kafasi n i n içinde de büyü k b i r deg i � i m gerçekle�m i�ti. Daha
õnce ka r�1 la�t1g 1 m Men�ikov h a kk1nda �unlan sõyled i :
"Okudunuz m u , Men�ikov denen alça k neler yazm 1�?"
M e n � i kov' u yazi l a n nd a n ne za m a n d 1 r ta n i d 1 g 1 m 1 , onu oku maya
katl a n a m ayaca g 1 m 1 bildird i m . Çehov ayn i heyeca nla;
" H ay1r, o n u n son say1da yazd 1 g 1 n i okuyu n!" ded i .
B i r z a m a n l a r õyküleri n i gõnderd i g i , ben i m ya n i mda b i rçok kez sõ­
z ü n ü ett i g i Novoye Vremya gazetes i n i a n l atm aya ba�lad 1 . Gazete­
n i n yõnetmeni Suvori n ' den de s 1 k s1k sõz eder, onu dolayh yol l a rd a n
savu n u r g i b i b i r tav1 rla kon u�urd u . B i r g ü n , 1 M a rt o l a y l a n so n u n­
da "suçlu vata n h a i n leri n i n " elleri n i n , kol l a r i n 1 n kesilere k ceza land1-
n l mas1 ko n u su nda he rkesi ayaga ka l d 1 ra n b i r m a ka l e n i n bu gazete­
de yay1 m l a n i � 1 n i a n latt1 . M a ka l eyi l l ovayski ya z m 1�t1, a m a gazeteye
Suvori n ' i n bilgisi d 1�1nda koymu�lard 1 . O yüzden Novoye Vremya'ya
verya n s 1 n ett i g i halde yõnetme n i n e fa zia b i r �ey sõylemed i . O gaze­
ted e h e p bõyle o l u rmu� zate n ; b i rta k 1 m kõtü n iyetli ki�iler i�leri ka­
n�t1m, gazeteye ya lan haberler soku�tu rur, m u h a b i rleri satin a l a ra k
ke n d i isted i kleri g i bi yaz1 yazm a la n n i sag larla rm1�. D reyfus davasin­
da da ayn i d o l a p l a r d õ n m ü � . Pa ris'ten ha beri gõnderen kendi mu ha­
birleri n i n tel g raf1 n 1 ba�ta n ba�a deg i�ti rmi�ler. Óyle ye rlere o l u m suz­
l u k eki ko n m u � . õyle ye rler ç1ka n h p ati l m 1�. õyle ye rlere soru ve ü n­
l e m i m leri eklen m i� ki, gazetede a s l i n d a n tüm üyle degi�ik b i r te lg­
raf yay1 m l a n m 1� .
Óyl e sa n iyoru m , Moskova 'ya g i d i p g e l meleri yüzünden Çehov'un
sa g h k d u ru m u g ü nden g ü ne bozu l m a ktayd 1 . H e m b u n a ü z ü l ü yor­
d u m hem de ya k1n bir gelecekte ü l kede dogacak ye ni ya �a ma i n a n­
m aya ba�lamas1 dolay1s1yla Anton Pavloviç'te kend i n i gõste ren degi­
�ikli kleri ya kindan izleyerek içim ya n iyord u .
Edebiyat üstü ne s 1 k s1k uzun tart1�m a l a ra g i rerd i k, bununla b i r l i kte
ken d i yazd 1 kl a n m 1z hakki nda pek konu�maz, h atta konu�makta n ka­
ç 1 n i rd 1 k . Anca k bir keresi nde, i k i m iz birlikte gezi ni rken Çehov yüzü m e
b a k m a d a n �u n l a n sõyleyiverd i :
'"Ah , Anaog1m!' a d h õykü nüzü okud u m . Sanki viyolonsel ça hyor­
larm1� g i b i b i r d uyg uya ka p i l d 1 m õyküyü oku d u g u m sü rece . "

29
Beni da ha da �a�i rtan, kendi edebiyat çah�ma l a n konusunda ka pa­
h bir kutu oldu!;)u ha lde yen i bir ça h�mas1n1 el yaz1s1yla bana uzatma­
s1 oldu. Bunu hiç beklemiyordu m .
"Ahn, yen i biti rdim . . . Oku m aniz1 çok istiyoru m . "
lstedi!;)i n i ya pt1 m . Kara m sa rh!;)m yok oldu!;)u , Çehov için yen i titre­
�im lerin kendini duyurdu!;)u " N i�anh K1z" adh õyküydü bu . Çehov'u n
duyu�la n nda , b i r sanatç1 o l a ra k ya�a m 1 kavray1 �1nda , a l g 1 lay1�1 nda
õnemli bir dõn ü m noktas1nin gerçekle�ti!;)i , sa nat ça h�mala nnda yen i
bir dõnemin ba�lad 1!;)1 son õyküsünden aç1 kça a n la�1 hyordu .
Anca k bu dõnem tüm üyle aç1hp serpi lme fi rsat1 bula mad1 . Çehov
çok geçmeden a ra m 1zda n ayn ld1 .

30
Çekme Katb Ev

(Bir Ressamm Õyküsü)

(,QoM e Me30Hlf1HOM)

Anlatacag1m olay bundan alu-yedi yil õnce T. ilinin ilçelerin­


den birinde, Belokurov admdaki genç bir toprak agasmm evin­
de geçti. Belokurov sabahlan erken kalkar, Rus kõylülerinin
giydigi türden mintan giyer, ak�amlan sürekli bira içer, kim­
seden, hiçbir zaman anlayi� gõrmedigini sõyleyerek ya�amm­
dan yakmir dururdu . Kendisi eski bey konagmm yan bõlme­
sinde ya�ard1; bense üzerinde yaup kalkug1m geni� bir divan ve
can s1kmusmdan iskambil fah açug1m koca masadan ba�ka tek
e�yas1 bulunmayan, konagm sütunlu , kocaman salonunda ya­
tar kalkard1m. En durgun havalarda bile salonun külüstür so­
basmdan ugultular yükselir, hele firuna ç1kugmda bütün ko­
nak parçalara aynlacakm1� gibi sars1hr, geceleri on pencerenin
onunda birden �im�ekler çakard1, i�te o zaman ben korkudan
ne yapacag1m1 bilemezdim.
Yazg1m beni sürekli aylakhga mecbur etmi� gibiydi; günler­
dir, aylardir tek � yapm1yordum. O yüzden pencerelerden gõk­
yüzünü, ku�lan, bahçeyi seyrediyor, elime ne geçerse okuyor,
durmadan uyuyordum. Bazen de evden ç1k1p a�amm geç saat­
lerine degin d1�anda dola�ug1m oluyordu.

31
Gene bõyle bir gün eve dõnerken yolum daha õnce gõnnedi­
gim bir çiftlige dü�tü. Güne� batm1�, a�amm alacakaranhg1 çi­
çege duran çavdar tarlalannm üzerine çõkmü�tü . Biraz ileride
iki sua üzerine yan yana dizilmi� kõknar agaçlan ili�ti gõzüme;
agaçlar, aralannda uzayip giden yolda koyu gõlgeler buakarak
duvar gibi yükseliyordu . Çiftligin smu çiti üzerinden atlaya­
rak bu güzel yolda yürümeye ba�lad1m. Ayaklanm yerde seri­
li igne yaprak õrtüsü üzerinde k1zak gibi kayiyordu. Hava dur­
gun, agaçlarm tepelerinde õrümcek aglarma çarpan güne�in al­
tm renkli panllls1 i�il 1�ild1. Igne yapraklann insamn solugunu
kesecek derecede keskin bir kokusu vard1. Kõknarh yolun biti­
minde ihlamur agaçlarmm sualand1g1 bir yol daha ba�lad1. Bu­
ras1 da sessizdi, ortahkta kimsecikler gõzükmüyordu . Ben yü­
rüdükçe kuru yapraklar ayaklanmm altmda çmr çllu ediyor,
iki yammda koyu gõlgeler uzay1p gidiyordu . Derken , sag ya­
mmdaki meyve bahçesinde bir sanasma ku�unun c1vildad1g1-
m i�ittim; ku�un õtü�ü zayifu, ya�h bir ku� olmahyd1. Sonunda
ihlamur agaçh yol da bitti, kendimi ans1zm terash, çekme kath
beyaz bir evin õnünde buldum. Buras1 bir bey konag1yd1, õnün­
de yunag1 bulunan geni� bir gõlet ile bunun çevresinde yaprak­
lan yemye�il gõzüken sõgüt agaçlan vardt. Yakmda bir kõy ile
kõy kilisesinin darac1k çan kulesi çekti dikkatimi. Batan güne­
�in 1�1klan kulenin haç1 üzerinde parhyordu. Kar�1mdaki man­
zaray1 çocuklugumdan beri gõrüyormu�um gibi bir s1cakhk
kaplad1 yüregimi, kendimi sanki çoktandu tamd1g1m bu yerle­
rin büyüsüne kapurd1m.
Evin geni� avlu kap1smm iki yanmda aslan heykelleri var­
d1, bunlann õnünde ise iki genç k1z duruyordu . K1zlardan bü­
yücek olam soluk yüzlüydü , incecikti, çok da güzeldi; kesta­
nerengi saçlanm ba�mm üstünde toplam1�t1. Beni ta uzaktan
gõrdüyse de fazla ilgilenmemi� gibi yaptt. Ya�1 on yedi-on se­
kiz arasmda gõzüken ikincisiyse gene solgun yüzlü ve incecik­
ti; õtekinden farkh olarak iri agz1, iri gõzleri vardt. Ben onlann
õnünden geçerken küçügün bana �a�km �a�km bakug1m, Ingi­
lizce bir �eyler sõyledikten soma utangaç utangaç gülümsedi­
gini gõrdüm. Bu iki sevimli yüzü de çoktandu tamyonnu�um

32
gibi bir duyguya kapild1m, eve dõndügümde güzel bir dü�ten
uyanm1�1m gibi tath duygular sard1 yüregimi.
Bu kar�Ila�mamn üzerinden fazia zaman geçmedi, bir ogle
vakti Belokurov'la birlikte çiftlik evinin õnünde gezinirken av­
ludan içeri yayh bir araba girdi. Arabanm içinde daha õnce gõr­
dügüm o k1zlardan büyügü vard1. Yangm felaketine ugrayan
kõylüler için yard1m toplamaya ç1km1�u, ikimizin de yüzleri­
mize bakmadan, ciddi ciddi Siyanovo kõyünde ç1kan yangm1,
kaç evin yand1g1m, kadm, erkek, çocuk kaç ki�inin evsiz bark­
s1z kald1g1m aynnulanyla anlatuktan soma ilk a�amada üye­
si bulundugu yard1m komitesine yeni üyeler yazmaya geldigi­
ni sõyledi, imzam1z1 ald1ktan soma da listeyi çubucak cebine
sokup elini Belokurov'a uzatt1ktan soma, "Epeyden beri bizle­
ri unuttunuz, Piyotr Petroviç," dedi. "Eger beyefendi de (ad1-
m1 sõyledi) biz hayranlannm nas1l ya�ad1klanm gõrmek ister­
lerse birlikte bize buyurun. Hem annem hem de ben çok mem­
nun kahnz. "
Egilerek selam verdim.
Genç hamm yamm1zdan uzakla�mca Piyotr Petroviç onun
hakkmda bilgi verdi. lyi bir aileden gelen, Lidiya Volçaninova
admdaki bu genç hamm, annesi ve k1z karde�iyle birlikte kõ­
yün ilerisinde, Solkovka adm1 ta�1yan çiftliklerinde ya�arlar­
m1�. Babas1 bir zamanlar Moskova'da yüksek makamlarda gõ­
rev yapm1�, õldügünde müste�ar rütbesindeymi�. Mali durum­
lan çok iyi oldugu halde ailece yaz k1� kõyden ç1kmazlarm1�.
Lidiya , Solkovka kõy okulunda yirmi be� ruble ayhkla õgret­
menlik yaparm1�. Genç k1z kendi kazand1g1 parayla geçindigini
sõyleyerek bundan gurur duyarm1�.
Belokurov, "llginç bir ailedir," dedi. "Bir gün onlara gidersek
sizinle tam�uklanna memnun olacaklardu. "
Samyorum bir pazar günüydü. Birdenbire akhm1za Volçani­
novlar geldi, bunun üzerine Solkovka'ya gitmeye karar verdik.
Onlara vard1g1m1zda anne ile iki k1z karde� evdeydiler. Bir za­
manlar güzel bir kadm oldugu anla�Ilan anne Yekaterina Pav­
lovna ya�ma gõre kendini salm1� sayihrd1, �i�mand1, nefes dar­
hg1 çekiyordu ; hüzünlü , dalgm bir gõrünü�ü vard1. Benimle

33
resim sanau üzerine konu�maya ba�lad1. Büyük k1zmdan be­
nim ileride evlerine gene gelebilecegimi õgrendikten soma ,
bir zamanlar Moskova'da açug1m sergide gõrdügü tablolanm1
ammsayip bunlarla neyi anlatmak istedigimi sordu. Büyük k1z
Lidiya, evde sõyledikleri gibi Lida, daha çok Belokurov'la ko­
nu�uyor, bana pek aldm� etmiyordu. Çok ciddi bir k1zd1, on­
larda oturdugum sürece yüzünün bir kerecik bile güldügünü
gõrmedim. Belokurov'a niçin Çiftçiler Birligi õrgütünde gõrev
almad1g1m, toplanulara neden kaulmad1g1m sorduktan soma;
"Yapug1mz iyi bir �ey degil Piyotr Petroviç," dedi. "Size hiç
yak1�tuam1yorum. "
Anne hemen onu onaylad1.
"Dogru sõylüyorsun Lida. Boyle yapmas1 hiç ho� degil. "
Lida bana dõndü .
"Biliyor musunuz, bizim burada Balagin admda bir toprak
agas1 var, neredeyse bütün ilçeye el koydu . Kendisi Çiftçiler
Birligi õrgütünün ba�kamdu, bütün alt gõrevleri yegenleri, gü­
veyleri arasmda payla�llrd1. Simdi bizimle cammn istedigi gi­
bi oynuyor. Bu adama elbirligiyle kar�1 ç1kmahyiz. Gençler bir
araya gelse güçlü bir birlik olu�turur, ama ilçemizin gençlerini
gõrüyorsunuz. Sizin yapug1mz çok ayip Piyotr Petroviç ! "
Çiftçiler Birligi'yle ilgili konu�malar sürerken küçük kiz kar­
de� jenya'nm hiç sesi ç1kmad1. Genelde ciddi konu�malara ka­
ulmazd1, evde herkes onu çocuk yerine koyuyordu ; küçüklü­
günde kadm egitmenine miss diyecegi yerde "misüs" dedigi
için ona daha çok Misüs diyorlard1. Birlikte oturdugumuz sü­
rece beni merakla süzdü, fotograf albümlerine bakug1m1z sua­
da da, "Bu babam . . . Bu vaftiz babam . . . " diyerek fotograftakileri
tek tek tamtu. Parmaklanm resimler üzerinde gezdirirken om­
zuyla bana dokunmaktan çekinmiyordu. Bu suada geli�memi�
memelerini, s1ska omuzlanm, kalm saç õrgüsünü , belinden ke­
merle s1kug1 ince bedenini hemen yam ba�1mda gõrüyordum.
O gün kroket ve tenis oynad1k, bahçede dola�uk, soma bir­
likte uzun bir ak�am yemegi yedik. Belokurov'un kocaman
bombo� salonundan soma bu ev bana son derece rahat, hu­
zur verici geldi. Çünkü duvarlannda ta�basmas1 renkli resim-

34
ler yoktu, hizmetçilerle herkes "siz" diyerek konu�uyordu, ay­
nca Lida ile Misüs'ün varhklan odalann düzenine, temizligine
ba�ka bir hava veriyordu. Yemek sirasmda gene Çiftçiler Birligi
konusu aç1ld1; Lida, Balagin hakkmda konu�urken okul kitap­
hklanyla ilgili dü�üncelerini dile getirdi. Lida çok canh, içten,
inand1klanm aç1k aç1k sõyleyen bir k1zd1, insan sõylediklerini
ilgiyle dinliyordu; gelgelelim bir kusuru vard1, o da yüksek ses­
le ve konulan uzatarak konu�mas1ydi. Belki de sürekli okul i�­
leriyle iç içe olmasmdan ileri geliyordu bu tutumu . ôgrencilik
yillanndan beri her konu�mayi tartl�maya çevirmeyi seven Be­
lokurov ise genç k1zm kar�1smda süt dõkmü� kedi gibiydi, ileri
gõrü�lü, zeki bir adam izlenimi birakmaya çah�1yordu, ama ses
tonu son derece s1k1c1yd1, o da konulan durmadan uzatiyordu.
Elini kolunu sallayarak konu�tugu bir sirada masanm üstünde­
ki sos kabm1 devirdi, ancak masada benden ba�ka kimse sofra­
mn tam ortasmdaki sos birikintisine aldm� etmedi.
Evimize dõnerken hava kararm1�tl, ortahk sessizdi. Beloku­
rov içini çekerek, "lyi bir aile gõrgüsü masa õrtüsünün üzeri­
ne sos dõkmemekte degil, ba�kasmm dõktügü sosa aldm� et­
memekte belli olur," dedi. "Gõrdügünüz gibi iyi egitilmi�, gü­
zel bir aile bunlar. Gõrgülü insanlardan uzak kald1m, hem õy­
le uzak kald1m ki ! t�lerimin çoklugundan hep . . . l�ten ba�1m1
bir alabilsem ! "
Sanki õmek bir toprak agas1ym1�, durmadan i�le güçle ug­
ra�1yormu� gibi bir havas1 vardi. Oysa ben onu tembel, agir­
kanh bir adamdan ba�kas1 olarak dü�ünmüyordum. Konu�ur­
ken durmadan "Eeee . . . " diyerek lafi uzatug1 gibi çah�Irken de
hep agirdan ahr, hiçbir i�i zamanmda bitiremezdi. Kendisinde
var oldugunu sand1g1 hamarathgma en azmdan �undan dolayi
inanm1yordum: Postaya atmas1 için verdigim mektuplan hafta­
larca cebinde ta�Irdt.
Yolda yammda yürürken, "lnsamn en zoruna giden, e�ek gi­
bi çah�ug1 halde kimseden anlayi� gõrmemesi ! l�te huna çok
üzülüyorum ! " dedi.

35
li

Bõylece Volçaninovlara gidip gelmeye ba�lad1m. Evlerine var­


d1g1mda çogunlukla teras merdiveninin alt basamagma o tu­
rur, bende bir iz birakmadan hizla geçip giden tatsiz ya�anum­
dan dolayi kendime acir, gõgsümde agir bir ta� gibi duran yü­
regimi sõküp atmak isterdim. Orada oturdugum sürece teras­
taki konu�malara, kadm giysilerinin h1�1rt1sma kulak kabarur­
d1m. Misüs'ün okudugu kitaplann yapraklanm s1k s1k çeviri�i
dikkatimi çekerdi. Çok geçmeden Lida'nm gündüzleri bir dok­
tor gibi kõylü hastalara bakmasma, okumalan için herkese ki­
tap dagamasma, yakmdaki kõye ba�1 aç1k, �emsiyesini tepesin­
de tutarak gitmesine, a�amlan da Çiftçiler Birligi, okullar üs­
tüne bagira bagira konu�masma ah�um. Bu güzel, incecik, sert
yarad1h�h, küçücük ag1zh genç hamm i� konulan konu�ulur­
ken bana dõnerek, "Bu konular ne yaz1k ki sizi ilgilendirmiyor
azizim," derdi.
Benden ho�lanmad1g1 gün gibi ortadayd1. Beni, manzara re­
simlerinden ba�ka bir �ey çizmedigim, halkm yoksullugunu
resimlerime konu etmedigim, onun inand1g1 ülkülere kaylt­
siz kald1g1m için begenmedigini biliyordum. Hiç unutmam, bir
gün Baykal Gõlü k1yismda lacivert bir i� pantolonu ile gõmlek
giymi� bir Buryat k1zma rastlam1�l1m. Genç k1z ata binmi�ti,
pipo içiyordu . Onunla konu�urken laf arasmda piposunu ba­
na satmasm1 sõyledim. Bunun üzerine genç k1z Avrupah yü­
züme, ba�1mdaki yabanc1 �apkaya õyle nefretle baku ki, yerim­
de dondum kald1m. Sonra aum dehledigi gibi çekti gitti. Lida
da benden, kendisine yabanc1 biri oldugum için nefret ediyor­
du . Sõzleriyle, davram�lanyla benden nefret ettigini aç1kça bil­
dirmiyordu, ama ben onun beni sevmedigini derinden hissedi­
yordum. Ona kar�1 duydugum õfkeyle ben de doktor olmad1g1
halde kõylüleri tedavi etmeye kalk1�manm sahtekãrhk oldugu­
nu , bir insanm iki bin dõnümlük toprag1 varsa elbette herkese
iyilik yapmasmm kolayla�acag1m sõylüyordum.
Lida'nm karde�i Misüs ise benim gibi kayg1s1zm biriydi,
onun da günleri aylak bir ya�anll içinde geçip gidiyordu . Sa-

36
bahlan kalkar kalkmaz kitaba sanhyor; terasta derin bir koltu­
ga gõmülmü�, ayaklan yerden kesilmi� olarak durmadan oku­
yordu. Ya da onu 1hlamur agaçh yolda, k1rlann kuytu bir kõ�e­
sinde kitab1yla ba� ba�a gõrüyordum. Bütün gün doymak bil­
meksizin, kendini tümüyle kitaba vererek okuyordu. Eger ba­
k1�lannda yorgunluk, duru�unda �a�kmhk, yüzünde solukluk
gõrürsem okumaktan beyninin iyice yoruldugunu anlard1m.
Evlerine geldigimi gõrünce yüzünde bir k1zartl belirir, hemen
kitabm1 bir yana buaku, iri gõzlerini yüzüme dikerek bir gün
õnce çiftliklerinde geçen olaylan bana co�kuyla anlatmaya ko­
yulurdu . Hizmetçiler bõlümünde hrmm bacas1 m1 tutu�mu�,
i�çilerden biri gõletten iri bir bahk m1 yakalam1�, hepsini bir bir
anlaurd1. Hafta içi günlerde lacivert etek ile aç1k renk bir gõm­
lek giyerdi. Bahçede birlikte dola�u, reçellik vi�ne toplar, gõlet­
te kay1k gezintisine ç1kard1k. Vi�ne koparmak için dala s1çrad1-
gmda ya da kürek çektigi suada gõmleginin geni� yeninden in­
cecik, zayif kolunu gõrürdüm. Ba�ka bir �ey yapmazsak ben re­
sim sehpasmm ba�ma geçerdim, o da bana hayran hayran ba­
karak yammda dururdu .
Eylül sonlannda bir pazar günü Volçaninovlara ugrad1g1mda
sabahm dokuzu filand1. Kimseye gõzükmemeye çah�arak bah­
çede dola�um, o yaz çokça ç1km1� bulunan beyaz mantarlann
yerlerini belirledim. Daha sonra jenya'yla birlikte gidip bunlan
toplayacakuk. Ihk bir rüzgâr esiyordu . O s1rada jenya ile anne­
sinin bayramhk giysilerini giymi� olarak kiliseden dõndükleri­
ni gõrdüm. Jenya rüzgârdan uçmamas1 için �apkas1m eliyle tu­
tuyordu. Sonra terasa ç1k1p çay içmeye ba�ladilar.
Aylakça ya�amak için bahane arayan benim gibi tasas1z in­
sanlar için bizim Rus çiftliklerinde pazar sabahlan son derece
uygun bir zamandu. Bahçenin çiylerden 1slanm1� ye�il õrtüsü
güne�te 1�11 1�Il parlarken, evin çevresindeki çiçeklerden reze­
de ve zakkum kokulan gelirken, orada gõrdügünüz bu saghk­
h, kam1 tok, suu pek, güzel insanlann dinlence gününü bir i�
yapmaks1zm bitireceklerini bilirken bütün ya�amm bõyle tem­
bellik içinde geçmesini istersiniz. l�te ben de o sabah ayn1 �ey­
leri dü�ünüyor; elimi bir i�e sürmeksizin bütün günümün, bü-

37
tün yaz mevsiminin aylakça geçmesi dilegiyle bahçede dol�1-
yordum.
Az sonra elinde bir sepetle jenya ç1kt1 geldi. Sanki beni bah­
çede gõrecegi içine dogmu�tu ya da beni orada eliyle koymu�
gibi bulacag1m biliyordu . Bir yandan mantar topluyor, bir yan­
dan da konu�uyorduk. jenya bana bir �ey sormak istedigi za­
man yüzümü gõrmek için birkaç ad1m ileriye yürüyordu. Gene
õyle yaparak, "Dün kõyde bir mucize gerçekle�ti," dedi. "Topal
Pelageya tam bir yildir hasta yatiyordu. Ne doktorlar derdine
çare buldu ne de ald1g1 ilaçlann bir yaran dokundu. Ama ya�h
bir kadm okuyup üfleyince tüm hastahg1 geçiverdi. "
"Bu o kadar õnemli degil," kar�1hg1m verdim. "Mucizeyi yal­
mz ya�h kadmlann, hastalann çevresinde aramamah. lnsanm
saghkh olmas1 bir mucize degil mi? Ya ya�amm kendisi? Anla­
�Ilmayan her �ey mucizedir bence. "
"Peki anlamad1g1mz �eylerden korkmaz m1smiz? "
"Hayir. Anlamad1g1m olaylara ürkmeden yakla�mm, kolay­
ca boyun egmem. Çünkü hepsinin yükseginde gõrürüm ken­
dimi. lnsanoglu kendisini aslanlardan, kaplanlardan, yild1zlar­
dan, doga olaylanndan, hatta anlamad1g1, ona mucize gibi ge­
len her �eyden üstün gõrmeli. Bõyle yapmazsa insanhktan ç1-
kar, korkudan õdü patlayan s1çanlara benzer. "
Bir ressaro olarak jenya benim pek çok �eyi bildigimi, bilme­
diklerimi de tahminle buldugumu samyordu . Bütün istedigi,
onu sonsuz derecede güzel, kolay anla�Ilmayan olgular dünya­
sma gõtürmemdi. Bu õylesine ho� bir dünyayd1 ki, ben kendi­
mi orada kendi evimdeymi� gibi rahat hissediyor olmahyd1m.
O yüzden benimle konu�urken sürekli Tann'dan, derin dü�ün­
celerden, mucizelerden sõz aç1yordu. Gerek canh bir varhk ola­
rak kendimin, gerekse dü� gücümün õlümden sonra tümüyle
yok olacagma inanmad1g1m için ben de sorulanna, "Evet, in­
sanlar õlümsüzdür . . . " , "Evet, bizi gelecekte sonsuz bir ya�am
bekliyor . . . " gibi yamtlar veriyordum. Zavalhc1k beni saf saf din­
liyor, sõylediklerimi kamtlamam1 beklemiyordu.
Yan yana evlerine dogru yürürken birden durdu , "Su bizim
Lida olaganüstü bir insan, õyle degil mi? " dedi. "Onu taparca-

38
sma seviyorum, 'Benim için õl ! ' dese gõzümü k1rpmadan õlü­
rüm. Ama sõyler misiniz (bõyle derken kolumu tuttu) onun­
la niçin durmadan tartl$Iyorsunuz? Ona kizmamz için bir ne­
den mi var? "
"Yapuklan, sõyledikleri yanl� da ondan. "
"Õyle $ey olmaz ! " gibisinden ba$mI sallad1, bu s1rada gõzle­
rinden ya$lar geldi.
"Yok, yok, akhm alm1yor, bõyle $ey nasd olur ! "
Evlerine yakla$mI$tlk. O suada Lida da bir yerlerden yeni
dõnmü$tü. Evin õnündeki merdivende elinde bir kirbaç, i$çi­
lerden birine talimat veriyordu . lncecik bedeni, güne$in par­
lak I$1g1 altmda sanki gõzümü kama$Unyordu . Sonra hiç ace­
le etmeden, uzun aç1klamalar yaparak birkaç hastaya baku, bu
i$ de bitince kayg1h bir yüzle alt kattaki odalan dola$tl, dolap­
lann kapaklanm aç1p kapam, ardmdan çekme kata ç1ku. Bizi
õgle yemegine çagird1klannda uzun süre inmedi a$ag1ya, an­
cak çorbayi bitirdigimizde geldi. Her ne kadar o gün õzel bir
olay ya$anmad1ysa da bütün bu aynnulan, geçirdigimiz günün
her dakikasm1 $imdi bile amms1yorum. Nedense, geçirdigimiz
o gün çok ho$uma gitmi$ti. Yemekten sonra jenya derin kol­
tuguna gõmülerek kitap okudu, bense terasm alt basamagmda
oturdum. Kimseden ç1t ç1km1yordu. Bu arada gõkyüzü bulut­
land1, hafif bir çisenti ba$lad1. Hava bogucu s1caku, rüzgãr çok­
tan dinmi$ti, bana o gün hiç bitmeyecekmi$ gibi geliyordu. Ne­
den sonra Yekaterina Pavlovna da ç1ku terasa, elinde bir yelpa­
ze vard1, gõzlerinden uyku ak1yordu.
jenya annesinin elini õperek, "Ah, annecigim," dedi. "Gün­
düzleri uyumak sana hiç iyi gelmez ! "
Anne kiz birbirlerini çdgmca severlerdi. Biri bahçeye inecek
olsa õteki terasta ayakta onu bekler, agaçlar arasmda beriki­
ni gõzleriyle arayarak, "Hey, jenya ! " ya da "Hey, anne, nerede­
sin ? " diye seslenirlerdi. Dualanm birlikte yaparlar, aym inan­
c1 payla$1rlar, konu$masalar bile birbirlerini çok iyi anlarlar­
d1. Ba$kalanna kar$1 davram$lan da upaup aymyd1. Yekateri­
na Pavlovna çok geçmeden bana al�1p bagland1, evlerine bir­
kaç gün gelmeyecek olsam birini gõnderip saghk durumumu

39
sormaya ba�ladi. Tipk1 küçük kiz1 Misüs gibi o da benim resim
taslaklanm1 hayran hayran seyrediyor, evlerinde olup bitenle­
ri aym aç1ksõzlülük ve gevezelikle anlatiyor, hatta çekinmeden
aile gizlerini bana aç1yordu .
O da büyük k1zma kar�1 son derece sayg1hydi. Lida'nm ev­
de kimseye yüz verdigi yoktu, sürekli surat as1p ciddi konular­
la ilgileniyordu. Evde õzel bir konumu vard1 sanki; bir gemide
kaptan kõ�küne çekilen amiral, tayfalar için nasil sayg1 duyu­
lan biriyse o da annesi, kiz karde�i için aym kutsal, biraz gizem­
li bir hava ta�1yordu.
"Kiz1m Lida olaganüstü bir insan, õyle degil mi? " derdi an­
nesi.
Yagmur çiselerken gene Lida'dan konu�maya ba�lad1k.
"Evet, sITa d1�1 bir insan Lida, onun gibisini hiçbir yerde bu­
lamazsm. Ancak (gizli bir �ey sõylemek istiyormu� gibi sesi­
ni alçaltll) son zamanlarda onun için kaygilamyorum. Çünkü
okul, eczane, kitap i�leri derken a�mya kaç1yor. Niçin bõyle ya­
p1yor sanki? Neredeyse yirmi dõrt ya�ma basll, insan biraz da
kendini dü�ünmeli. Okul i�leri, eczaneler derken, ya�am geçip
gidiverir. Ne zaman evlenecek bu k1z?"
Jenya çok okumaktan yüzü solgun, saçlan dag1mk, ba�m1 ki­
taptan kaldITdi. Annesine bakarak, sanki kendi kendine konu­
�uyormu� gibi, "Annecigim, her �ey ulu Tann'nm istegine bag­
h," dedi.
Soma yeniden okumaya daldi.
SITtmda i�lemeli kõylü mintamyla Belokurov ç1kageldi. Bah­
çeye inip kroket, tenis oynad1k, hava karannca uzun uzun ak­
�am yemegi yedik, soma okul i�lerinden, ilçeyi avucunun içi­
ne alan Balagin'den konu�tuk. O gece Volçaninovlardan eve
dõnerken bir türlü bitmek bilmeyen, bombo� geçen koca bir
günün izlenimini ta�1yordum; bunun yanmda ne kadar uzun
sürerse sürsün bu dünyada her �eyin son bulacagmm bilinci
içindeydim. Bundan dolayi bir hüzün vard1 içimde. Jenya bi­
zi kap1ya kadar geçirmi�ti. Belki o gün sabahtan ak�ama degin
birlikte oldugumuz için ondan ayrilmca içimde büyük bir bo�­
luk hissettim. Volçaninov ailesi bana pek candan ve yakm gõ-

40
züküyor, o yaz ilk kez s1k1 bir çah$ma istegiyle yamp tUtu$U­
yordum.
Belokurov'la birlikte eve dogru yürürken, "Niye zevk almadi­
g1mz, bõyle renksiz bir y�m sürdürüyorsunuz?" diye sordum.
"Bana gelince, dayamlmas1 güç, s1k1c1, tekdüze bir y�num var,
çünkü ressam1m, tuhaf bir adam1m, gençlik günlerimden be­
ri ba$kalanm k1skanmaktan kahroluyorum, kendimden ho$­
nut degilim, yapug1m i$e inanm1yorum, yoksulluk içinde yü­
züyorum, aynca serserinin biriyim . . . Ya siz? Saghg1mz yerinde,
normal bir insans1mz, toprak agasISmIZ, beysiniz . . . Niçin can s1-
kmt1s1 çekiyorsunuz, neden dünyadan zevk almadan ya$1yorsu­
nuz? Sõzün geli$i, niçin Lida'ya ya da jenya'ya â$Ik olmad1mz? "
"Biliyorsunuz, ben ba$ka bir kadm1 seviyorum. "
Evinin yan bõlmesinde kalan, kan koca gibi ya$ad1g1 Liyu­
bov lvanovna'dan sõz ediyordu. Oburca ukmarak besili bir ka­
za dõnmü$, tafrasmdan yanma vanlmayan bu kadm1 yakmdan
tamyordum. Sirtmda boncuklarla süslü Rus kõylü giysisi, te­
pesinde $emsiyeyle her gün bahçede dola$1rd1; hizmetçiler onu
ikide bir yemek yemeye, çay içmeye çagmrlard1. Bundan üç yil
kadar õnce Belokurov'un konagmm yan bõlmesini yazhk ola­
rak tutmU$, o günden sonra bir daha gitmemi$ti. Anla$ild1g1 ka­
danyla gidecegi de yoktu . . . Belokurov'dan on ya$ kadar büyük­
tü, onu canmm istedigi gibi çekip çeviriyordu , kendisi evden
hiç aynlmad1g1 için Belokurov bir yere gitmek isterse ondan
izin almak zorundayd1 . Kadmm s1k s1k aglama nõbetleri tutar,
kalm erkek sesiyle z1rlar dururdu ; ancak ben çiftlikten aynla­
cag1m1 sõyleyince z1rlamas1m keserdi.
Eve vard1g1m1zda Belokurov kanepeye çõkerek derin dü$ün­
celere daldi. Bense salonda bir a$ag1 bir yukan dola$maya ba$­
lad1m. Â$1k olmu$ gibi heyecanhyd1m. Volçaninovlardan sõz
açmak istegiyle, "Su Lida yalniz kendisi gibi biriyle evlenebi­
lir," dedim. "Çiftçiler Birligi'nde gõrevli, kafasm1 hastanelerle,
okullarla yoran birini bulmah. Bõyle bir k1zla evlenmek için in­
san Çiftçiler Birligi'ne de girer, masalda anlauld1g1 gibi ayag1-
na demir kundura da giyer . . . Ya Misüs için ne dersiniz? Ne ho$
k1z, õyle degil mi? "

41
Belokurov "Eee . . . "lede konu�masm1 uzatarak çag1mizm has­
tahg1 karamsarhktan sõz etmeye ba�ladi. Kendinden emin bir
tavn vard1, onunla taru�1yormu�um gibi iddiah konu�uyordu.
Bir insan dü�ünün: Kar�1mza geçmi�, durmadan konu�uyor,
sesini ne zaman kesecegi de belli degil. Ancak bõyle biri yüz­
lerce fersah uzayip giden, tekdüze, issiz, kavrulup çõle dõnmü�
bir bozkmn b1kkmhg1m verir insana.
"Sorun iyimser ya da karamsar olmakta degil," dedim. "Bi­
zim insamm1zm yüzde doksan dokuzunun kafas1 çah�m1yor
da ondan."
Belokurov sõylediklerimden almd1g1 için gücenerek yamm­
dan aynldi.

Ili

Gittigi bir yerden yeni dõnen Lida eldivenlerini ç1kanrken,


"Anne, Maloziyomovo kõyünde bizim prensle kar�ila�tlm, sa­
na çok selam1 var," dedi. "Kendisiyle konu�urken bana ilginç
�eyler anlam. Bir dahaki Çiftçiler Birligi toplanusmda Malozi­
yomovo'da bir saghk ocag1 açilmasm1 gündeme getirecekmi�.
Sõz verdi ama pek umudu yok. . . "

Bunlan sõyledikten sonra bana dõndü:


"Sey, kusura bakmayin, bõyle konulann ilginizi çekmedigi­
ni unuttum ! "
Çok kizm�tlm.
"llgimi neden çekmesin? " diyerek omuz silktim. "Bilmek is­
terseniz sõyleyeyim, bu konular son derece ilgimi çekiyor. "
"Ya?"
"Evet, õyle. Bana sorarsaniz saghk ocag1 Maloziyomovo gibi
bir kõyde çok gereksiz. "
ôfkem ona da geçmi� olmahydi. Bana dik dik bakarak gõz-
lerini k1su.
"Ne gerekli peki? Sizin peyzajlanniz m1? "
"Ne peyzaj gerekli ne de saghk ocagi. . . "
Eldivenlerini ç1karm1�u . Postadan yeni ald1g1 gazeteyi aç­
tl, bir süre bekledikten sonra sinirlenmemeye çah�arak, " Ge-

42
çen hafta Anna admda bir kadm dogum suasmda õldü," dedi.
"Eger yakmlarda bir saghk ocag1 olsayd1 kadmcag1z õlümden
kurtulurdu. Bana õyle geliyor ki, peyzaj ressarni beyler bu ko­
nuda biraz kafa yorsalar iyi olur. "
"Bu konuda hayli kafa yordum, kendime gõre belli bir dü­
�üncem de var. Bana sorarsamz saghk ocaklan, okullar, sizin
kitaphklanmz, eczaneleriniz bu ko�ullar altmda kõylüyü kõle­
le�tirmekten ba�ka bir i�e yaram1yor. Halk1m1z õyle güçlü zin­
cirlere vurulmu� ki, siz onlann zincirlerini keseceginiz yerde
zincire yeni yeni halkalar ekliyorsunuz. Bu konuda ne dü�ün­
dügümü soruyorsamz yamtm1 i�ittiniz i�te ! "
Beni dinlemek istemiyormu� gibi gazetenin arkasma saklan­
m1�u. Ama konu�mamm sonuna dogru gõzlerini yüzüme dike­
rek alayc1 alayc1 gülümsedi.
Ben ucundan yakalad1g1m ana dü�ünceyi kaç1rmamak için,
"Anna admda bir kadmcag1z dogum yaparken õlmü�, bunun
ne õnemi var? " dedim. "Ama bütün Annalar, Mavralar, Pela­
geyalar sabahm kõründen gece karanhgma degin dayamlmaz
bir çah�manm yükü altmda eziliyorlar, hasta, karm aç çocuk­
lanmn üzerine titriyorlar, hastahktan, õlümden korkuyorlar,
õmür boyu hastane kap1sm1 a�mdmyorlar, vaktinden õnce çõ­
küyorlar, çürümü�lük, pislik içinde genç ya�ta õlüyorlar. On­
lann çocuklan da büyüyünce gene aym terane ba�hyor. . . Bõyle
bõyle yüzyillar geçecek, milyarlarca insan bir dilim ekmek ug­
runa, sürekli õlüm korkusu içinde sürünecekler. Asil korkunç
olan �u ki, ya�amlan boyunca onlar insan olduklanm dü�ün­
müyor; kime, neye benzediklerini ak1llanna getirmiyorlar. Aç­
hk, soguk, korku , bellerini büken çah�ma yükü ç1g gibi ezip
geçiyor zavalhlan; bir hrsaum bulup insan olduklanm, insan­
la hayvam birbirinden neyin ayird1g1m, hangi amaç için ya�a­
d1klanm dü�ünemiyorlar. Siz hastanelerle, okullarla kõylüle­
rin yard1mma ko�tugunuzu samyorsunuz; oysa onlan kurtar­
mak �õyle dursun, tam tersine, kõlele�tiriyorsunuz. Çünkü alt­
lanndan kalkmakta zorlamlan yeni yeni yükümlülükler getiri­
yor; kitaba, õbür ivir z1vira para harcamalan gerektiginden da­
ha çok çah�urarak bellerini daha çok büküyorsunuz. "

43
Lida gazeteyi elinden buakarak, "Sizinle tarll�acak degilim,"
dedi. "Bu sõzleri daha õnce de çok i�ittim. Yalmz �unu aç1kça
belirteyim: Bõyle durumlarda elinizi gõbeginize baglayip otu­
ramazsm1z. Bizler belki çah�malanm1zla insanhg1 tümüyle kur­
tarm1yor, birçok da yanh� yap1yoruz, ama hiç olmazsa elimiz­
den geleni ard1m1za koymuyoruz. O bak1mdan bizi ele�tire­
mezsiniz. Aydm insanm en kutsal gõrevi çevresinde bulunan­
lara hizmet etmektir, i�te biz de hizmet etmek için ç1rpm1yo­
ruz. Eger çah�malanm1z ho�unuza gitmiyorsa herkese yaran­
mak zorunda degiliz. "
Yekaterina Pavlovna, "Dogru Lida, dogru ! " diyerek onu des­
tekledi.
Büyük kizmdan çok çekinir, o konu�urken gõzlerini dikip
yüzüne bakardi. Agzmdan uygunsuz, ho�a gitmeyecek bir sõz
ç1kmasmdan korktugu belliydi. O yüzden hep kizm1 hakh bu­
lur, "Dogru Lida, dogru ! " diyerek her sõyledigini onaylardi.
Ben durmad1m:
"Kõylünün okuyup yazmayi õgrenmesi, aynca onlara dagu­
ug1mz, acmas1 õgütlerle, yutturmacalarla dolu kitaplar onlann
cahilligini azaltmad1g1 gibi saghk ocaklan da õlüm oramm dü­
�ürmez. Nasil pencerelerden içeri giren 1�1k kocaman salonu­
nuzu yeterince aydmlatam1yorsa bunlann da fazia bir i�e yara­
d1g1 yok. Gerçekte siz onlara bir �ey vermiyor, ya�amlanna d1-
�andan kan�makla durumlanm daha bir zorla�tmyor, ba�lan­
na yeni yeni belalar aç1yorsunuz. "
Lida, "Ulu Tannm, anlam1yorum, insanlar ellerini gõbekle­
rine baglayip nasil bo� otururlar? Bir �eyler yapmadan olmaz ! "
diye ç1rp1myordu .
Belli ki, sõzlerime deger verdigi yoktu, nefret ediyordu ko­
nu�malanmdan.
"lnsanlan en ba�ta agir bedensel çah�ma yükünden kurtar­
mak gerekir," dedim. "Omuzlarma vurdugunuz boyunduru­
gu hafifletmeli, soluk almalanna olanak vermelisiniz. Erkek­
ler sürekli tarlada tapanda, kadmlar ise tekne ba�mda, fmnda
õmür tüketecekleri yerde biraz da Tann'yi, kendi insanhklanm
dü�ünsünler, ruhsal yeteneklerini geli�tirsinler. lnsanlar ruh-

44
sal dünyalan zenginle�tikçe ya�amm gerçeklerini, hangi amaç
için ya�ad1klanm dü�ünürler. Hayvanm1� gibi onlann sutlanna
yüklediginiz aguhg1 kaldmn, bakm o zaman kitaplanmzla ec­
zanelerinizin gülünçlügü nasil ortaya ç1kacak ! Eger insanoglu
geli�me ortamm1 bulursa dinine sanhr, bilime, sanata yõnelir . . .
Sizin bu ugra�malanmz hepsi bo�una ! "
" Çah�ma yükünü kald1rmak mi? Bunu nasil yapanz? "
"Niçin yapamayacaksm1z? Onlarm yükünün bir bõlümü­
nü kendi üzerinize ahrsm1z , olur biter. Eger kentlerde , kõy­
lerde oturan biz aydmlar bedensel gereksinimlerimizi kar�1la­
mak için yürütülen çah�malan hiç aynm yapmadan aramizda
bõlü�meye raz1 olsayd1k o zaman belki de her birimizin payma
günde ancak iki-üç saat çah�ma yükü dü�erdi. Zengini, yoksu­
luyla hepimiz günde topu topu üç saat çah�usak geriye bir sü­
rü serbest zamamm1z kahr. Bir de �unu gõzünüzün õnüne ge­
tirin: Bedensel gereksinimlerimizi azalnrsak, bunlar için gere­
ken çah�mayi da yapacag1m1z yeni makinelere yüklersek daha
õzgür kahTIZ. Kendimizi, çocuklanmiz1 açhga, soguga kar�1 da­
ha dayamkh kilarsak Annalann, Mavralann, Pelageyalarm, ço­
cuklan üzerine titredikleri gibi, saghg1miz yõnünden kaygilan­
mamiza gerek kalmaz. Hele tümüyle saghkh ki�iler oldugumu­
zu, eczanelerin, sigara, �arap fabrikalannm kapand1g1m bir dü­
�ünün; ne kadar bo� zamamm1z kahr, biliyor musunuz? l�te o
zaman elbirligiyle bütün bo� zamamm1z1 bilime, sanata ayinnz.
Kõylülerin imece usulüyle yollan onard1klan gibi biz de anla­
yi�. ban� içinde ya�amm gerçeklerini, ya�amm anlamm1 ara�n­
nnz. Suna eminim ki, gerçekler çok geçmeden ortaya ç1kacag1
için insanlar onu ezen, aguhg1 altmda kahreden õlüm korku­
sundan da, õlümün kendisinden de kurtulurlar. "
"Kendi kendinizle çeli�kiye dü�tügünüzün farkmda m1smiz?
Bir yandan 'bilim, sanat' diyorsunuz, bir yandan da okuryazar­
hg1 yads1yorsunuz . "
"lnsanlarm yalmz meyhane tabelalan okuduklan, anlama­
dan kitap heceledikleri bir okuryazarhg1 kastediyorsamz tari­
himizde Rürik 1 zamamndan beri bõyle bir okuryazarhk her za-
1 tlk Rus devletini kuran prens - ç.n.

45
Another random document with
no related content on Scribd:
A lid the width of the box is hinged to a cross-strip over the
partition. A handle at the lower end will make it easy to lift the lid.
Blocks with the corners rounded off will serve as feet, one at each
corner.
Thin stain and two coats of varnish will finish the wood-work on the
outside. A coat or two of asphaltum varnish will be better for the
inside.
Sticks of wood for the open fire or kindling for the grate fire may be
kept in the square receptacle, while under the lid at least two
bucketfuls of coal may be stowed away. If the fuel-holder is used
only at the open fire, logs may be stood on end in the square box,
and kindling may be kept in the covered half.

A Flat-iron Holder

A rack of shelves to hold flat-irons may be made of white-wood or


pine seven-eighths of an inch thick, the several pieces being
securely fastened together with screws. Two side-plates are cut four
inches wide and thirty inches long. The tops are bevelled and the
bottom of each piece is curved, as shown in Fig. 47.
Fig. 46. Fig. 47. Fig. 48. Fig. 49.

The shelves are two inches wide and eighteen inches long. They
are spaced eight inches apart, having the front edge flush with the
edge of the side-plates, and leaving a space two inches wide from
the rear edge to the wall. Wall-plates two inches wide are let into the
rear edge of the side-plates two inches above the shelves. Against
these the bottom of the irons will rest.
A top and a bottom board, cut as shown in the illustration, are to
be attached to the wall-plates, and the complete rack of shelves
should be fastened to the kitchen or laundry wall with stout screws
set firmly into the studding.
Two coats of olive-green or brown paint will finish this holder
nicely, or it may be painted any color to match the wood-work in the
kitchen or laundry.

An Umbrella-stand

An umbrella-stand does not occupy much space, and it is a


convenient receptacle for umbrellas, canes, ball-bats, and golf-clubs
(Fig. 48).
To make one it will require four pieces of clear pine or white-wood
thirty inches long, ten inches wide, and half an inch in thickness.
There is also a bottom board nine and a half inches square and
seven-eighths of an inch thick, to which the lower ends of the boards
are to be screwed fast. A high, narrow box is to be formed of the
boards, one side of each board being attached to the edge of the
next one, as the illustration shows. Shellac or varnish will give the
wood-work a pleasing finish, especially if it is white-wood, cypress,
or spruce.
A design may be worked out on one side with large oval-headed
hobnails painted black. These may be purchased at a shoemakers
for a few cents a paper. The design should first be drawn on thin
brown paper and held on the wood with pins. The nails are driven
along the lines of the ornament, but before they are hammered
home, the paper should be torn away so that none of it is caught
under the nail-heads.
A zinc tray six inches high, and made to fit in the bottom of the
box, will hold the drippings from wet umbrellas. Rings soldered at the
top edge of the tray will permit it to be removed for cleaning.

A Plant-box

For growing plants and flowers that always look well around a
piazza rail, the plant-box shown in Fig. 49 will be found useful. One
or more boxes may be made from pine boards an inch thick and
eight inches wide. The boxes should be six inches deep, outside
measure, and they may be as long as desired to fill the spaces
between the piazza posts.
Straight or box joints are made at the corners and fastened with
screws. The inside of the boxes should be treated to several
successive coats of asphaltum varnish to render them water-proof.
Several small holes must be bored in the bottom of each box to drain
off surplus moisture, and the boxes and supports may be painted a
color to match the trimmings of the house.
To anchor the boxes, screw a batten to the balustrade, on which
the inner edge of the box may rest. The outer edge is supported by
means of braces attached firmly to the underside of the box and to
the piazza floor, as shown in the illustration. Two small brackets
attached to the underside of the box and to the batten will hold the
box in place and prevent it from slipping off the top of the batten.

A Final Word

The few objects shown and described in this chapter are, of


course, but a small part of the things a wide-awake boy will think of
and wish to make. The principles involved in these examples,
however, will apply to scores of other things that may be constructed.
Once these simpler forms of workmanship are mastered the young
craftsman will go forward naturally to the higher exercise of his art.
Carpentry is a fascinating occupation, and it is well worth while,
since its results are of practical use and value.
Chapter II
WOOD-CARVING

A knowledge of drawing and modelling will be most helpful to the


young carver, as then the outline of ornament can be readily drawn,
while to carve objects from wood the art of modelling form is most
desirable.
If the beginner possesses a knowledge of form acquired by
drawing and modelling, the art of wood-carving may be readily and
quickly mastered; but even if these advantages should be lacking, it
is possible that considerable progress can be made by those who
will follow the instructions given on these pages.
The most important feature of carving is the ability to sharpen and
maintain the little tools, and when this is mastered, more than half
the difficulty has been overcome. The dexterity to handle, with a firm
and sure hand, the various chisels and gouges comes, of course,
with practice only.
It is better to begin with a soft wood. Pine, poplar, button-wood,
cypress, or red woods are all of close grain and are easy to work.
The harder woods, and those with a very open grain—such as
chestnut, ash, and oak—should not be carved until the first principles
are learned in the softer woods.
Carving takes time, and it is not an art that can be quickly
mastered, unless it be the chip-and-line variety. But this last can
hardly be compared to the more beautiful relief-carving, with its well-
modelled form and undercutting.
A boy may learn the first principles of carving, using only his small,
flat carpenter’s chisels and gouges; but for more advanced work he
will need the regular carving-chisels. These latter are sharpened on
both sides, while the carpenter’s chisels are ground on one side only.
Nevertheless, some very good work has been done by boys who
had nothing better than a small gouge, a flat chisel, and a penknife.
The true artist can work in any material and with the most indifferent
of implements.

Tools

At the start a numerous assortment of tools will not be necessary,


as the flat work and chip-carving will naturally be the first department
of the art to be taken up by the young carver.
Six or eight chisels constitute a good set, and those shown from
Fig. 1 to 6 will answer very well. Fig. 1 is a plain, flat chisel with a
straight edge, as shown at A; it is commonly called a firmer. Fig. 2 is
also a flat tool, but possessing an angle or oblique edge; it is
commonly called a skew-firmer. Figs. 3 and 4 are gouges. Fig. 5 is a
V gouge, and Fig. 6 is a grounder. G, H, I, J, and K are gouges of
various circles. L is an angle, or V, gouge. M, N, and O are gouges
of various curves, and P, Q, and R are V gouges of various widths
and angles. These last are used for furrows, chip-carving, and lining.
A Fig. 1.

B Fig. 2.

C Fig. 3.

D Fig. 4.

E Fig. 5.

F Fig. 6.

GHIJKLMNOPQR
A flat felt or denim case should be made for the tools, so that they
may be kept in good order. It is made of two strips of the goods, one
wider than the other. Two edges are brought together and sewed,
and lines of stitching form pockets for the chisels. The flap left by the
wider strip of goods is folded over the chisel ends, and the pockets
containing the tools may be rolled up and tied with tape-strings.
When opened it will appear as shown in Fig. 7. The edges of chisels
kept in this manner are insured against injury and rust, since the
case protects them from atmospheric moisture.
The stones needed for sharpening the tools will be an ordinary flat
oil-stone (preferably a fine-grained India stone), and two or three
Turkey or Arkansas slips, four or five inches long, having the shapes
shown in Fig. 8. A, with the rounded edges, is for the gouge tools; B,
with the sharp edges, is for V-shaped tools; and any of the flat
chisels may be sharpened on the regular oil-stone, C.
In Fig. 9 end views of some slips are shown. A and B are round-
edged slips for gouge-chisels; C and D are angle stones for V
chisels; while small, flat tools may be finished on the sides. These
stones are held in the hand, and lightly but firmly rubbed against
both surfaces of a tool to give it the fine cutting edge.
In Fig. 10 an oil-stone in a case is shown. A boxed cover fits over
it and protects it from grit and dust. This is important, for often a little
gritty dust will do more harm to the edge of a fine tool than the stone
can do it good.
The other tools necessary to complete the kit will be several
clamps, similar to those shown in Figs. 11 and 12, and a fret-saw
(Fig. 13). If you happen to possess a bracket-machine or jig-saw the
fret-saw will not be necessary. A glue-pot will also be found useful.
Fig. 7. Fig. 8. Fig. 9. Fig. 10. Fig. 11. Fig. 12. Fig. 13.

The first essential to good, clean cutting is that the tools shall be
absolutely sharp and in a workmanlike condition. It is often the case
that an amateur’s tools are in such a state that no professional
carver could produce satisfactory results with them. And yet the
variety of carving tools is so limited that if the difficulties of
sharpening a firmer and gouge are mastered the task is practically
ended.
If the tools should be unusually dull they must first be ground on a
grindstone, and as carvers’ tools are sharpened on both sides, they
must be ground on both sides. The firmers may be sharpened on the
oil-stone laid flat on the bench, but the gouges must be held in the
hand, in order to sharpen the inside curve with a slip. The outer
curve can be sharpened on the flat oil-stone, or held in the hand and
dressed with the flat side of a slip. Great care must be taken to give
the tools a finished and smooth edge. When they have reached the
proper degree of sharpness it will be an easy matter to cut across
the grain of white pine, leaving a furrow that is entirely smooth and
almost polished.
In the use of the oil-stone and slips, neat’s-foot oil, or a good, thin
machine oil, should be employed. Astral oil is too thin, but the oil sold
in small bottles for sewing-machines or bicycles will answer every
purpose. Water should not be used, as it would spoil the stones, and
not produce the sharp edge on the tools.
The finest stones are the best for use, and although they take
longer to give the keen edge required, they will be found the most
satisfactory in the end. Avoid grit and dust on the stones, and before
using them they should be wiped off with an oiled rag. The beginner
must not consider any pains too great to make himself thorough
master of the tools, and to keep a perfect edge on all of them.
The tools being in proper condition, the next step is to acquire a
knowledge of the best methods of handling them. It will require some
time and practice to become thoroughly familiar with the manner in
which tools are used, and, if it is possible, it would be well to watch
some carver at work.
The chisels should always be held with one hand on the handle,
with two fingers of the other hand near the edge of the tool. This is to
give sufficient pressure at the end to keep it down to the wood, while
the hand on the handle gives the necessary push to make the tool
cut.

A Carver’s Bench

A carver’s bench is a necessity for the young craftsman, but if it is


not possible to get one, a heavy, wooden-top kitchen table will
answer almost as well. The proper kind of a bench gives greater
facility for working, since it is more solid and the height is better than
that of an ordinary table. Any boy who is handy with tools can make
a bench in a short time of pine or white wood, the top being of hard-
wood. If the joiner-work is not too difficult to carry out, it would be
better to make the legs and braces of hard-wood also, to lend weight
and solidity to the table.

Fig. 14.

The wood should be free from knots and sappy places, and as
heavy as it is possible to get it, so as to make a really substantial
bench. The top should measure four feet long and thirty inches wide,
and not less than one inch and a half in thickness. The framework
must be well made, and the corner-posts and braces securely
fastened with lap-joints, glue, and screws. The top of the bench
should be thirty-nine inches high, and to one side of the bench a
carpenter’s vise may be attached, as shown in Fig. 14. The jaw of
the vise is seven inches wide, one and an eighth inches thick, and
thirty-four inches long. It is hung as described for the carpenter’s
bench (see Carpentry, Chapter I.). A wood or steel screw may be
purchased at a hardware store, and set near the top and into the
solid apron side-rail. The posts are four inches thick, and the cross-
pieces and rails should be of seven-eighth-inch hard-wood four
inches wide. The top overhangs the framework two inches all
around, thus forming a ledge, to which the plates of wood or panels
may be bound with the clamps and bench-screws. Where a clamp
cannot be used, a cleat, as shown in Fig. 11, is screwed fast to the
top of the table, and the projecting ear catches the edge of the wood
and holds it securely.
A coat of varnish or paint on the legs and braces will finish this
bench nicely, and it will then be ready for the young workman’s use.

Chip-carving

To begin with, it is best to work on a simple pattern that can be


followed easily.

Fig. 15 A.

Get a piece of yellow pine, white-wood, or cypress seven-eighths


of an inch thick, six inches wide, and twelve inches long. On a piece
of smooth paper draw one-half of a pattern similar to the one shown
in Fig. 15 A; or you may use any other simple design that is free in
line and open in the ornament. Upon the wood lay a sheet of
transfer-paper, with the black surface down, and on top of the
transfer-sheet the paper bearing the design. Go over all the lines
with a hard lead-pencil, bearing down firmly on the point, so that the
lines will be transferred to the wood. Turn the design around and
repeat the drawing, so that the wood will bear the complete pattern.
Clamp the wood to one side or corner of the bench with three or four
clamps. Do not screw the clamps directly on the wood, but place
between the jaw and the wood a piece of heavy card-board, or
another piece of thin wood, to prevent the clamps from bruising the
surface of the panel.
First, with a small V, or gouge-chisel, cut the lines; after that the
leaves, using a flat, or spade, chisel. Two curved incisions will shape
out the leaf, and the angle through the centre describes the main
vein. The chipping may be shallow or deep, as a matter of choice,
but more effect may be had by cutting fairly deep.

Fig. 15 B.

The finished result will appear as shown in the illustration of the


chip-carved panel (Fig. 15 B). For light ornamenting or drawer-
panels, fancy boxes, and picture-frames, this form of carving may be
made both pleasing and effective. Moreover, its mastery leads
naturally to the more artistic relief-carving.

A Frame for a Small Clock


Fig. 16.

Fig. 17.

Get one of the little nickel-plated clocks (sold at sixty cents and
upwards). Lay it down on a smooth piece of soft wood—pine or
cedar—about seven by eight inches. Mark around it closely with a
lead-pencil, and cut out the circular opening with your knife. If you
happen to have a fret-saw or suitable tools, you can make it of hard-
wood. Smooth nicely with sand-paper. The clock must fit closely into
the opening. You will find Fig. 16 very easy to do. Cut out the lines,
being careful not to let the tool slip when cutting with the grain. Dilute
the walnut stain with turpentine, and paint the design inside the lines;
the grooves prevent the color spreading. Let it dry. The next day, with
a wad of cotton or piece of canton flannel, rub on some varnish. Soft
wood absorbs it very rapidly at first until the pores are filled. When
quite dry, sand-paper nicely. Then rub again with varnish, a little at a
time. Keep raw linseed-oil near you in a cup; dip one finger of your
left hand in this when the work becomes sticky, and apply to the pad;
it helps to spread the varnish. Rub briskly with a circular motion. The
varnish will dry quickly, when it must have a final polish; this brings
out the beauty of the grain. If carefully done, your work will resemble
inlaying.

Some Other Designs

The daisy design (Fig. 17) is charming when finished, and has the
additional merit of being easy. Cut the daisy form from a visiting-
card, and mark around it. Stain the centre much darker than the
petals.
Table-tops, jewel-boxes, calendar frames, chairs, etc., may be
purchased already polished, and outlined in some dainty pattern. A
finer tool (No. 11, 1/64) comes for this kind of work. Of course it
cannot be stained, but if desired the background may be stamped
with a star-pointed “marker” to give the design prominence.
These patterns may be adapted for the decoration of glove-boxes,
bread-plates, knife-boxes, stools, blotting-books, card-cases, match-
boxes, music-portfolios, and many other things, which will sell well at
fancy fairs, or be highly appreciated as presents.

Relief-carving

Relief-carving differs from the chip work in that the ornament is


raised instead of being cut in. Solid relief-carving, such as appears
on panels, box-covers, and furniture, is produced either by cutting
the background away or by carving the ornament separately and
then gluing it onto the surface of the article to be decorated. Of
course, this latter process is only a makeshift, and the first method is
the really artistic one.
It is best to begin with something simple and then go on to the
more complicated forms of ornamental work. A neat pattern for a
long panel is shown in Fig. 18 A. This panel is twelve inches long
and four and a half inches wide.

Fig. 18 A.

On a smooth piece of paper draw one-half of the design and


transfer it to the wood, as described for the chip-carved panel.
Clamp the wood to a corner of the bench and, with a small wooden
mallet and both firmer and gouge-chisels, cut down on the lines and
into the face of the wood. Then, with the gouges and grounding-tool,
cut away the background to a depth of one-eighth of an inch or
more, until a result is obtained similar to that shown in Fig. 18 B. The
entire design and edge of the panel will then be in relief, but its
surface will be flat and consequently devoid of artistic feeling. With
the flat and extra flat gouge-chisels begin to carve some life into the
ornament. A little practice will soon enable the young craftsman to
observe which parts should be high and which should be low. The
intermediate surfaces should be left neutral, or between high and low
relief. This finishing process depends for its effect upon the good
taste and feeling of the craftsman; it is the quality that gives artistic
beauty and meaning to the work. The panel, when completed,
should have the appearance shown in Fig. 18 C.
Fig. 18 B.

As already stated, the general effect of relief-carving may be also


obtained through the “applied” method, a simpler and less tedious
process, but neither so artistic nor so substantial.

Fig. 18 C.

Fig. 19 A.
The design is transferred to a thin piece of wood and cut out with a
fret or jig saw. Fig. 19 A shows a suitable pattern for this class of
work. The pieces are then glued in position on a thick piece of wood,
and the “feeling” carved in after the fashion already indicated. This
“applied” carving may be used on the panels of small drawers,
cabinets, and boxes of various sizes and shapes. The inventive boy
will be able to design patterns for himself, or they may be cheaply
bought. Fig. 19 B shows the effect of the finished work.

Fig. 19 B.

Mouldings

In Fig. 20 some designs are given for carved mouldings, and at


the side, end views are shown.
Plain mouldings of various shapes may also be bought at a mill, or
from a carpenter, and may be given “life” with a little care and work.
Both hard and soft wood mouldings are available, but at first the
softer woods will be found the easier to work.
A plain corner on a wooden picture-frame may be built up with
blocks of wood glued on as shown in Fig. 21 A. When carved this
piece will have the appearance of the finished corner shown in Fig.
21 B. The arms of chairs, corners of furniture, and the like may be
treated in this same manner.
When flat and relief carving have been mastered, it would be well
to attempt something in figure and free-hand work, such as animals,
fruit, or heads. But it will take a good deal of practice on the simple
and conventional forms before the amateur will feel himself
competent for the more advanced art. As improvement in the flat
work is noticed, the ornament may be “undercut” to give it richness
and boldness.

Fig. 20.

To finish wood in any desired color, stains may be purchased at a


paint or hardware shop. Over the stained surface, when dry, several
thin coats of hard-oil finish or furniture varnish should be applied.
The back and edges of a carved panel must always be painted to
protect them from moisture and dampness; warping and splitting are
thereby avoided. Some pieces of carving need only a coating of raw
linseed-oil, while others may be treated to a wax finish composed of
beeswax cut in turpentine, rubbed in with a cloth, and polished off.
Another method of darkening oak (before it is varnished) is to
expose it to the fumes of ammonia, or to paint on liquid ammonia,
with a brush, until the desired antique shade is obtained. The
staining process, however, is preferable.

Fig. 21 A. Fig. 21 B.

You might also like