anti-war: savaş karşıtı invest: yatırım yapmak astrophysicist: astrofizikçi investment: yatırım award: ödül jump high: yükseğe zıplamak ban: yasaklamak killed for religion: din için öldürülmek become a martyr: şehit olmak kind-hearted: iyi kalpli become invisible: görünmez olmak knowledge: bilgi calm down: sakinleştirmek lack of rain: kuraklık climb: tırmanmak lifestyle: yaşam tarzı come to an end: sona ermek lift heavy things: ağır şeyler kaldırmak common sense: sağduyu make a difference: fark yaratmak cure: çare, tedavi make changes: değişiklikler yapmak deadline: son teslim tarihi make effort: çaba göstermek dedicate: adamak mega projects: büyük projeler defeat: yenmek martyrdom: şehitlik develop: geliştirmek noted people: tanınmış kişiler didactic: öğretici optimistic: iyimser disease: hastalık ordinary: sıradan do magic: sihir yapmak overcome: üstesinden gelmek dream: hayal etmek pass through the wall: duvardan geçmek endurance: dayanıklılık path to success: başarıya giden yol enemy: düşman patience: sabır extraordinary: olağan dışı patriot: vatansever famous: ünlü people in need: ihtiyaç sahipleri fear of failure: başarısızlık korkusu pesticides: tarım ilaçları feature: bir şeyde önemli bir rolü olmak poor children: fakir çocuklar fight for freedom: özgürlük için savaşmak postpone: ertelemek fly: uçmak psychologist: psikolog folktale: halk hikayesi pursue: izlemek fulfill: uygulamak real conditions: gerçek durumlar get adapted: alışmak run fast: hızlı koşmak get stuck in traffic: trafiğe takılmak scientific innovation: bilimsel yenilik go after: peşinden gitmek superpowers: süper güçler have a chance: şans bulmak support: desteklemek have in common: ortak bir özelliğe sahip olmak teleport: ışınlanmak heal himself/herself: kendini iyileştirmek throw a fireball: ateş topu atmak hero: kahraman throw web: örümcek ağı atmak heroine: kadın kahraman travel to space: uzaya seyahat etmek historical character: tarihi karakter unreal: gerçek olmayan hormones: hormon usual: olağan humanity: insanlık unusual: olağandışı imaginary situation: hayali durum violence: şiddet imagination: hayal gücü well-known: tanınmış in danger: tehlike altında win a medal: madalya kazanmak inherit: miras olarak almak win the Nobel Prize: Nobel Ödülü kazanmak