Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 5

ARAMON, Gabriel de Luetz, Baran d'

Ararnon'un elçiliği sırasında imzalanan olup ilk önce Mezopotamyalı la r tarafın­ Asurlular'ın Kidri dedikleri Kedar kabi-
bazı antlaşmalar Baron de Testa'nın kül- dan Fı rat'ın batısında oturanlar için ku l- lesine bağlı idiler. Bu kabilenin reisi ve
liyatında yayımlanmıştır. lanılmıştır. Ancak bir milletin başka bir başlangıçta Kraliçe Teelhunu ·nun yar-

BİBLİYOGRAFYA : millete nisbetle kendi coğrafi durumu- dımcısı olan Hazail. kraliçe ile arasının

J. Chesneau, Le vayage de /11onsieur d'Ara- nu gösteren bir kelimeyi ad olarak aldı­ açılması üzerine hayatını kurtarmak için

mon, arnbassade ur pour le Ray en Leuant {aict ğı görülmediğine göre bu açıklama doğ­ çöle kaçtı. Milartan önce 676'da Asur
de Paris a Constantinople /'an 7547 (Recueil ru değildir. Bunun yanında kelimeyi gö- Kralı Assarhaddon Vadi Sirhan 'daki ba-
de voyages et de documents pour servir a çebelik kavramı ile açıklamaya çalışan­ zı Arap kabilelerine karşı bir sefer yap-
l'histoire la geographie depuis le XI II. siecle
la rın görüşleri daha inandırıcı olmuştur. tı. Daha sonra Babil Kralı Samaş-şumu­
jusque a la fin du XVI. siecle, publie par H.
Schefer et H. Cordier VII). Paris 1887; Baran Bunlardan biri, Arap kelimesini "kara ül- kin Asurlular'a karşı isyan edince Haza-
de Testa. Recueil des traites de la Porte Otto· kesi" veya "step" anlamına gelen ibra- il'in oğlu Uaite Babilliler'in safında yer
mane, Paris 1864, 1, 37, 47-66; J. Ebersolt, nfce arabh a, diğeri ise göçebelerin ha- alarak Hama ile Edom arasındaki böl-
Constantinople byzantine et fes uoyageurs du yatını ifade eden erebh e bağlayan gö- geleri yağmaladı. Uaite'nin bu başarısı
Leuant, Paris 1918, s. 84·86; C. Dana Rouil-
rüştür. Ayrıca Arap kelimesinin "çöl". fazla uzun sürmedi. Asurlular· ın karşı
lard, The Turk in Frene h History Thought and
Literature, Paris 1940, s. 122·126, 195-200, "çölde yaşayan kimse" manasma geldi- harekete geçmeleri üzerine esir edile-
212-213, 521; L. Farges. "Aramon", La Gran- ğini kabul edenler de vardır. rek Ninova'ya gönderildi. Asur kaynak-
de Encyclopedie, lll, 538 ; Semavi Eyice. "Ara- Arap kelimesi ilk defa Asur Kralı lll. larında Kuzey Arabistan'daki Arap kabi-
man", ist.A, ll, 965·966. li] SEMA Yİ EvicE Salmanasar'ın Suriye'de hüküm sürmek- lelerine karşı en az dokuz sefer yapıldı ­
te oları küçük devletlerin isyanından ve ğı tesbit edilmektedir. Asür kabartma-
bunların bozguna uğratılmasından bah- larında, Arap kral ve kabile şeyhleri Asur
ARAP krallarının ayaklarını öperken, onlara çe-
seden kitabesinde geçmektedir. Bu kita-
( y_,.ll ) şitli hediyeleı takdim ederken gösteril-
bede milartan önce 853'te Hama'nın ku-
Tarihin en eski, büyük ve zeyindeki Karkar'da yapılan savaşı Gin- mektedir.
bugün de varlığını devam ettiren dibu Ari bi 1000 deve vererek destekle- Asurlular'dan sonra Kuzey Arabistan' -
milletlerinden biri. mişti r. Bu tarihten itibaren milartan ön- daki Arap kabileleri son Babil Kralı Na-
I. TARİH ce VI. yüzyıla kadar Asur ve Babil kita- bonidus· un hakimiyetini tanıdılar. Arap-
II. YAZI belerinde Aribi, Arabu ve Urbi adiarına lar üzerindeki Babil hakimiyeti birkaç
sık sık rastlanır. Bu kitabelerde Aribi re- yıl' devam etmiştir. Milartan önce 539'da
III. DİL
IV. EDEBiYAT islerinden alınan vergilerden ve Aribi ül- Araplar, Pers Kralı 1. Cyrus'a Babilanya'yı
V. SANAT kesine yapılan seferlerden söz edilir. Ni- istilasında yardımcı oldular. Persler' in
tekim Yemen'den Akdeniz'e uzanan ba- genişleme döneminde Araplar'ın Pers
VI. İSlAM ' DAN ÖNCE
ARAPLAR'DA DİN harat yolunun son durağı Gazze'yi işgal hakimiyetine girmediği görülmektedir.
VII. iSlAM 'DAN ÖNCE ARAPLAR'DA eden Asur Kralı lll. Tiglat-pileser (m ö Nitekim Herodotos. "Araplar hiçbir za-
SOSYAL ve İKTiSADI HAYAT 744-727) Suriye ve çevresine karşı sefer- man Persler'in tebaası olmamıştır" de-
L _j ler düzenlemiş ve milartan önce 741 'de mektedir. Persler'le Araplar arasındaki
Aribi ülkesinin kraliçesi Zebibi 'yi vergiye münasebetler daha ziyade iki müttefik
I. TARİH bağlamıştır. Milartan önce 735'te ise di- şeklinde yürütülmüştür.
Araplar. halen yaşamakta olan Sa- ğer bir Aribi kraliçesi Şamsi'yi mağlQp Büyük iskender'in Persler'e karşı yap-
mf kavimlerin sayı ve yayılış sahası ba- etmiştir . Ayrıca Sina'da yaşamakta olan tığı ve başarıyla sonuçlandırdığı Asya
kımından birincisidir; konuştukları dil kabileler onun hakimiyeti altına girmiş­ seferi sırasında Suriye ve Mısır'ı ele ge-
ise Sami dillerin en zengini ve en geliş­ lerdir. çirince Kuzey Arabistan ·ı da hakimiyeti
mişidir. Araplar ile Asurlular a rasındaki siyasi altına almış olmalıdır. iskender' in ölü-
Araplar'ın tarihlerinin ilk devirleri ol- ve askeri münasebetler daha sonra da münden sonra Helenistik krallar arasın­
dukça karanlıktır. Anayurtlarının Ara - devam etmiştir. Milartan önce 71S'te ll. daki iktidar mücadelesinde Araplar'ın
bistan olduğu artık ilim alemince kabul Sargon, başta Kur'an'da SemQd olarak az da olsa rol aynadıkları görülmekte-
edilmesine rağmen farklı görüşler ileri geçen Tamud olmak üzere Kuzey Ara- dir. Ancak gerek Selevkoslar gerekse
sürenler de vardır. Araplar'ın eski devir bistan'da hüküm süren kabile ve küçük Ptolemaioslar Arabistan içlerine nüfuz
tarihleri, Arap yarımadasının tarihiyle iç devletleri vergiye bağlamıştır. Buna kar- edemedikleri için Araplar bağımsızlıkla­
içedir. Oldukça güç, hatta büyük bir kıs­ şılık milartan önce 703'te ise Araplar rını devam ettirmişlerdir.
mının çöl olması sebebiyle imkansız olan Babil Kralı Marduk-apaliddina'yı Asur Roma imparatorluğu Mısır, Filistin ve
arkeolajik a raştırmalar yapılıncaya ka- Kralı Sanherib'e karşı desteklediler, fa- Suriye'ye hakim olunca Araplar'la da te-
dar bu konuda kesin bir şey söyleme- kat Asurlular tarafından mağiQp ve esir masa geçmiştir. Ancak Nabatf ve Palmi-
nin zor l uğu ortadadır. Dolayısıyla Arap- edildiler. Sanherib, Babil ile iş birliği ya- ra (Tedmür) krallıklarıyla iyi münasebet-
lar hakkındaki en eski bilgiler komşu pan Kraliçe Teelhunu'nun hakimiyeti al- ler kurmasına rağmen Arabistan'ın içle-
kavimlerin yazılı belgelerinden öğrenil­ tında bulunan bölgelere saldırdı ve bu rine girememiştir. Nitekim Yemen'i, do-
mektedir. bölgelerde oturan Arap kabilelerini ye- layısıyla onun sahip olduğu kaynakları
Dilcilerin çeşitli izah tarziarına rağ­ nerek onları Adummatu (DOmetülcendel) Roma'nın istifadesine sunmak için, Ro-
men "Arap" kelimesinin menşei karan- vahasını çevreleyen çöllere kadar takip ma'nın Mısır valisi Aelius Gallus'un mi-
lıktır. Bazılarına göre kelime, "batı" ma- etti. Bu vahanın sakinleri, Kuzey Arabis- lattan önce 24'te 10.000 kişilik bir or-
nasına gelen bir Sami kökten türemiş tan ' ı idareleri altında bulunduran ve duyla yaptığı sefer tam bir başarısızlıkla

272
ARAP
sonuçlanmıştır. Yemen'e doğru bu iler- Kuzey ve Güney Arapları uzun tarihleri Adnanller nüfusları çağalınca anayurt-
leyişten aylar sonra mevcudu onda bire boyunca daha ziyade iktisadi sebeplerle ları Mekke'den çeşitli yerlere dağıldılar .
düşmüş olarak Necran'a döndü. Bura- karşılıklı olarak göç etmişler ve birbirle- Abdülkays kabilesi Bahreyn'e, Beni Hani-
dan çeşitli güçlüklerle mücadele ederek riyle kaynaşmışlardır. fe Yemame'ye, Bekir b. Vail'in bir kısmı
Mısır'a ulaştı. Bu tarihten sonra yaban- 1. Arab-ı Aribe. Kahtanller adı verilen Yemame-Bahreyn arasına , Tağlib el -Ce-
cı bir devletin Arabistan içlerine sefer bu kabileler grubunun anavatanı Ye- zfre'ye, Temfm'in bir bölümü Bahreyn'e,
yaptığı görülmemiştir. Roma imparator- men 'dir. Bunlar Cürhüm ve Ya'rub ol- bir kısmı da Basra 'ya, Süleym Medine
luğu Münbit Hilal 'de (Mısır, Suriye, Irak) mak üzere önce iki büyük kala ayrılırlar. yakınlarına , Sakif Taif'e, Hevazin Evtas'a,
kurulan devletlerle daha ziyade iyi mü- Ya'rub'dan da Kehlan ve Himyer adında Esed Teyma - Küfe 'ye Zübyan da Tey-
nasebetler tesis ederek vahşi çöl ile ken- iki ayrı koldan birçok kabile ve batın ma-Havran arasındaki bölgeye, Kinane
di arasında bir tampon bölge oluştu ru­ meydana gelmiştir. Bu kabileler değişik Tihame'ye yerleşti. Başlangıçta , Mekke
yordu. zamanlarda değişi k sebeplerle anava- ve civarında yerleş i k bir hayat süren Ku-
Bu siyası ve askeri münasebetler eski tanlarını terkederek Arabistan'ın çeşitli reyş kabilesi hariç diğer Adnanf kabile-

Grek ve Roma edebiyatma yansımıştır. bölgelerine yerleştiler. Dört kala ayrılan ler Tihame, Necid ve Hicaz'da göçebe
Klasik çağın en eski kaydına Aiskylos'- Kehlanller'den Ezd kuzeye göç etti. Bun- veya yarı göçebe olarak yaşıyorlardı.
da rastlanır. Bu müellif Prometheus' da lardan Sa'lebe b. Amr Hicaz tarafına git- Kahtanller'le Adnanller arasında sos-
Arabistan'dan. sivri uçlu ok kullanan mu- ti, bir müddet sonra da Medine'ye göç yal hayat, lehçe, din, ahlak ve gelenek
hariplerin çıktığı bir ülke olarak bahse- ederek oraya yerleşti. Evs ve Hazrec bu- bakımından farklılıklar mevcuttu. Bu iki
der. Tarihçi Herodatas ve ondan sonra nun soyundandır. Harise b. Amr {Huzaa) büyük kala mensup Arap kabileleri Ca-
birçok müellif Arabia ve Arap isimlerini ise Merrüzzahran'a, sonra Mekke'ye yer- hiliye döneminde olduğu gibi islamiyet'-
bütün yarımada ve halkı için kullanırlar. leşerek Cürhümlüler'i oradan kovdu. im- ten sonra da birbirleriyle sürekli müca-
Coğrafyacı Eratosthenes ve Strabon. ta- ran b. Amr Uman'da, Cefne b. Amr ise dele etmişlerdi r.
biat tarihçisi Plinius ve tarihçi Sicilyalı Suriye'de yerleşti. Lahm ve Cüzam ka- Nesep bilginleri Hz. ismail'den Adnan'a
Diodoros gibi Eskiçağ ' ın tanınmış mü- bileleri Hfre'ye, Tay kabilesi Eca ve Sel- kadar gelen şahısların isimleri hakkında
ellifleri Arabistan ' ı efsanevf servet ve ma dağlarına, Kinde kabilesi önce Bah- ihtilaf halindedirler. Buna karşılık Ad-
bolluk diyarı. halkını da hürriyet ve is- reyn'e daha sonra da Hadramut ve ni- nan 'dan Hz. Muhammed'e kadar uza-
tiklal aşığı olarak anlatırlar. hayet Necid'e yerleşti. nan isimleri kesin olarak bilmektedir-
Arap milli geleneği Araplar' ı tarihi açı­ 2. Arab - ı Müsta'ribe. Menşe itibariyle ler. Adnanller adı verilen kabileler Ad -
dan iki büyük kısma ayırır: a) Arab - ı ba- Arap olmayıp sonradan Araplaşan kabi- nan'ın oğlu Meadd'ın soyundan gelmek-
ide. Bu gruba dahil olanlar tarihin eski lelerden meydana gelmektedir. Bu ka- tedirler. Adnanller'den bazı kabileler gü-
devirlerinde yaşamış olup daha sonra bilelere Adnanller, ismailfler, Meaddller, neye yerleşmişler ve Kahtanller ile bir-
çeşitli sebeplerle yok olmuşlardır. Bunlar Nizariler de denilmektedir. Hz. ibrahim. leşerek bugünkü Arap milletinin atala-
hakkında pek az bilgiye sahibiz. Bu bil- oğlu ismail ile Mısırlı bir cariye olan an- rını oluşturmuşlardır.
gileri Kur'an. eski Arap şiiri ve kaynak- nesi Hacer'i Mekke civarında bırakmıştı.
Sayıları oldukça f azla olan Arap kabi-
lara aksetmiş olan efsanevf haberlerden Burada Yemen'den gelen Kahtanı asıllı
lelerinin teşekkülü kısa zamanda ola-
öğreniyoruz. Ad, Semüd, Medyeri, Tasm, Cürhümlüler arasında büyüyen ve on-
Amalika. Casim, Abdi Dahm. Ubeyl, Ha- bilecek bir hadise değildir . En azından
lardan Arapça öğrenen Hz. ismail Me-
asırların geçmesi icap etmektedir. Bu-
düra, Cedfs ve Birinci Cürhüm kavimleri dad b. Beşir' in kızı Seyyide ve Ra'le bint
nun için Adnan ' ın yaşadığı tarihi tesbit
Arab-ı baide'nin başlıca kollarıdır. Bun- Amr ile evlenerek on iki çocuk sahibi ol-
lar Arabistan'da çeşitli devletler kurmuş etmek çok zordur. islam kaynakları bu
muştu. Bunlar Mekke'de Zemzem Ku-
ve hakimiyetlerini Suriye ve Mısı r' a ka- hususta çok farklı tarihler vermektedir-
yusu civarında yerleşmiş ve zamanla her
dar yaymışlardır. b) Arab-ı bakiye. Soyla- ler. Onun Babil Kralı ll. Nabukadnasar' ın
biri bir kabilenin reisi olmuştu . Hz. is-
rı devam eden Araplar'dır; bunlar iki ana
(m.ö. 604- 562) çağdaşı olduğunu yazan-
mail Mekke'ye geldiğinde babası gibi
kala ayrılırlar: 1. Arab-ı aribe. 2. Arab-ı lar olduğu gibi Hz. Müsa veya Hz. isa ile
Aramfce, Keldanfce veya ibranfce konu-
çağdaş olduğunu ileri sürenler de bu-
müsta'ribe. şuyo rdu . Onun soyu Arap ça 'yı burada ö ğ­
l unma kta dı r. Ancak bu birbirine uyma-
Bu ayrıl manın Tevrat' a da a ksetti ğ i renip Cürhümlüler'e ka rışa ra k Arap l a ş ­
yan tarihler Adnan ' ın milattan önce ya-
görülmektedir. Tekvfn'in onuncu bölü- tığı için Arab-ı müsta 'ribe adıyla anıl­
şadığını ortaya koymaktadır.
münde Sam oğullarının iki ayrı koldan mıştır. Hz. Peygamber' in yirmi birinci
gelerek biri Arabistan ' ın güney-batı (ilri- göbekten atası olan Adnan ·a mensup Arap kabilelerinin teşekkül ettiği asır­
be) . diğeri ise orta ve kuzey kavimlerini başlıca kabileler ve kolları şöyle sırala­ larda Arabistan'da Yemen'de Main. Sebe
meydana getirdiği ve sonuncuların ib- nabilir : Adnan. Mead. Nizar (iyad, Enmar. ve Himyerller. Kuzey Arabistan'da Naba-
ranller'e daha yakın akraba olduğu be- Rebla, Mudar). Rebfa (Esed, Aneze. Abdül - tf, Tedmür, Gassanf, Hfre ve Kinde kral-
lirtilir. Bu ayırma dil ve kültürden kay- kays, Vail ). Mudar (Kays- ı Aylan. iıyas ) . lıkları gibi bazı devletlerin kurulduğu gö-

naklanır. Güney Arabistan'ın dili, gelişe­ Kays-ı Aylan (Sül eym, Hevazin. Gatafan), rülmektedir.
rek klasik Arapça haline gelecek olan Gatafan {Abs, Zübyan). ilyas {Temlm. Hü- islamiyet'in ortaya çıktığı yıllarda Arap
Kuzey Arabistan'ın dilinden farklıdır. Gü- zeyl, Esed, Kinane). Kinane (Kureyş) , Ku- kabileleri bütün Arabistan ·a yayılmış­
neyin dili ayrı bir alfabe ile yazılıyor ve reyş (Cemüh. Sehm, Adi. Mahzüm. Teym, lardı. Yemen ve doğuda Hfre Krallığı ' nın
Habeşçe ile akraba bulunuyordu. Diğer Zühre. Ku say) , Kusay {Abdüdd ar. Esed b. toprakları Sasanller'in. Suriye ve Filistin
önemli bir ayrılık ise Güney Arapları'nın Abdüluzza. Abdümenat). Abdümenaf {Ab- de Bizans'ın hakimiyeti altında idi. Or-
yerleşik bir hayat sürmeleridir. Ancak dü şe m s. Nevfel, Muttalib, Ha ş im ) . ta Arabistan ise birçok Arap kabilesinin

273
ARAP

kontrolünde bulunuyordu. Ancak Orta Hz. Ebû Bekir zamanında başlayan fe- Ziyâd b. Ebîh'in 671'de Merv ordugâh
Arabistan'da bir devletin olmadığı ve tihlerin ilk hedefi Filistin ve Suriye ol- şehrini kurarak 50.000 Arap'ı bu şehre
kabilelerin müstakil olarak yaşadıkları muştur. 634'te başlayan fetih hareketi yerleştirmesi önemli rol oynamıştır. Ar-
bilinmektedir. Ecnâdeyn ve Yermük savaşlarının zafer- tık bu tarihten sonraki fetihler Merv'den
le sonuçlanması üzerine süratle yayıldı yürütülecektir. Halife Muâviye'den son-
Arap tarihinin en parlak devri hiç şüp-
635'te Dımaşk, bir sene sonra Kınnes- ra tekrar başlayan iç mücadeleler fetih-
hesiz İslâmiyet'le başlamaktadır. Hic-
rîn, 638'de Kudüs ve 640'ta Kaysâriye'- lerin duraklamasına sebep oldu. Velîd'in
ret'le temelleri atılan İslâm devleti Hz.
nin fethiyle tamamlandı. Fethi mütea- (705-715) halife olmasıyla İslâm fetihleri
Muhammed zamanında hemen bütün
kip başta Suriye'nin merkezi Dımaşk ve yeniden başladı. Horasan Valisi Kuteybe
Arabistan'ı hâkimiyeti altına almıştır.
Kudüs olmak üzere diğer şehirlerine çok b. Müslim 705-715 yılları arasında Mâ-
Halife Ebû Bekir (632-634) ile birlikte İs-
sayıda Arap yerleştirilerek Suriye ve Fi- verâünnehir'i fethetmiş ve Kâşgar'a bir
lâm ve Arap tarihinin en büyük askerî
listin'in Araplaşması sağlanmıştır. Öyle sefer düzenlemiştir. Mâverâünnehir bir
harekâtı olan fetihler başlamıştır.
ki Arapçı bir politika takip eden Emevî asır kadar Arap hâkimiyetinde kalması-
Araplar tarihlerinin muhtelif devirlerin- hânedanı bir asır kadar iktidarda Suri- na rağmen bu ülkeye büyük miktarda
de Arabistan'ın dışına çıkmışlar ve Mün- ye Arapları sayesinde kalabilmiştir. Arap yerleşmesinden bahsedilemez.
bit Hilâl'e yerleşmişlerdir. Ancak bu çı-
kışların hiçbiri İslâm fetihleri çapında Suriye ve Filistin'in fethi devam eder- Filistin'in fethini tamamlayan Amr b.
önemli değildir. İslâm fetihlerinin başa- ken ikinci bir ordu İrak ve İran'ın fethi Âs, Halife Ömer'den gerekli izni aldık-
rıyla sonuçlanmasının sebepleri birçok ile meşgul idi. Hâlid b. Velîd'in başlattı- tan sonra 639 sonlarında Mısır'ın fet-
tarihçi tarafından ele alınarak incelen- ğı bu fetihler sırasında Ebû Ubeyd es- hi için harekete geçti. 9 Nisan 641'de
miştir. Fakat bu tarihçilerin büyük bir Sekafî Köprü Savaşı'nda (634) şehid düş- uzun bir kuşatmadan sonra Babilon Ka-
kısmı mensup oldukları din, cemiyet ve müş ve bu cephenin kumandanlığına lesi teslim oldu. Buradan İskenderiye
düşüncelerden sıyrılmaya muvaffak ola- Sa'd b. Ebû Vakkâs tayin edilmiştir. Kâ- üzerine yürüyen Amr b. Âs, 17 Eylül 642
mayarak olayları ve sonuçlarını içinde disiye Savaşı'nda Sâsânî ordusunu mağ- tarihinde burasını da alarak Aşağı Mı-
bulundukları bu fikrî kadro çerçevesi lûp eden Sa'd, Sâsânî Devleti'nin baş- sır'ın fethini tamamlamış oldu. Amr
içinde incelemişler ve tek taraflı kararla- şehri Medâin'i fethetti. Bunu Celûlâ Sa- 643'te Babilon yakınında Fustat adlı or-
ra varmışlardır. İslâm fetihleri gibi dün- vaşı ve hemen bütün Irak'ın İslâm dev- dugâh şehrini kurarak Araplar'ı iskân
ya tarihi bakımından büyük önem taşı- letinin hâkimiyeti altına girmesi takip etti. Hz. Osman zamanında İslâm ordu-
yan bir olayın gerçek anlamıyla ilmî bir etti. Nihayet 642'deki Nihâvend Savaşı ları bugünkü Libya'yı geçerek İfrîkıyye
şekilde izahı, ihtiras ve temayüllerden ve zaferiyle Irak'ın fethi tamamlanmış adı verilen Tunus'a girdiler. Bölgenin
sıyrılarak tarihî gelişmenin askerî, siya- ve İran'ın kapıları da müslümanlara açıl- merkezi Subeytıla önlerinde yapılan sa-
sî, dinî, iktisadî ve kültürel cephelerini mıştır. Hz. Ömer zamanında (634-644) vaşta müslümanlar galip geldiler. Bu za-
mevcut kaynaklara göre tarafsız bir şe- gerçekleştirilen bu fetihlerin ardından f e r İslâm ordularına Kuzey Afrika'nın
kilde incelemeye bağlıdır. Tarihin büyük Araplar Irak'ta birbirinden fazla uzak ol- kapılarını açmıştır. Ancak Hz. Osman'ın
fetih ve istilâ hareketlerinin başarıyla mayan Küfe ve Basra şehirlerini kura- şehid edilmesi ve arkasından iç karışık-
neticelenmesi, maddî imkânların yanın- rak kabile grupları halinde buralara yer- lıkların başlaması sebebiyle müslüman-
da büyük bir imanla mücadeleye atıl- leştiler. Kısa zamanda gelişen bu iki or- lar Subeytıla'yı terketmek zorunda kal-
makla mümkün olur. Bir ideali olmayan dugâh şehri İran'ın fethinde baş rolü dılar. Muâviye zamanında yeniden ele
mânen zayıf orduların başarı şansların- oynamıştır. Hz. Osman (644-656) ve on- geçirilen İfrîkıyye'de Ukbe b. Nâfi' tara-
dan söz edilemez. İslâm fetihlerinde, dan sonraki halifeler devrindeki fetih- fından Mısır'ı Kuzey Afrika'ya bağlayan
Avrupalı tarihçilerce daima ikinci plan- lerde artık merkezden kuvvet gönderil- ana yol üzerinde Kayrevan ordugâh şeh-
da mütalaa edilen dinî heyecan unsuru- ri kurulmuştur (670). Ancak yeni Mısır
meyecek, bu ordugâh şehirlerine yer-
na, bu ilk başarıların yegâne âmili ol- valisi Ebü'l-Muhâcir Dînâr, Berberîler'le
leşmiş olan Araplar bu görevi omuzla-
ması dolayısıyla birinci sırayı vermek lâ-
yacaklardır. mücadeleyi değil anlaşma yolunu seçe-
zımdır. Hz. Muhammed'in bir avuç sa-
Hz. Osman'la birlikte İslâm orduları- rek Kayrevan'ı terk ve hatta tahrip et-
hâbesine aşıladığı o hudutsuz dinî şevk
nın İran içlerine doğru süratle ilerlediği tirdi. Ukbe b. Nâfi' hapse atıldı. Yezîd'in
ve heyecanı ilk hareket noktası kabul
görülmektedir. Hilâfetinin ikinci altı yı- başa geçmesiyle Ukbe hapisten çıkarı-
etmek gerekir. Büyük ideallerle başla-
lında iç karışıklıkların başlaması sebe- larak Kuzey Afrika'nın fethine memur
yan ve dünya askerlik tarihinin önde ge-
biyle fetihlerin yavaşlamasına rağmen edildi. Kayrevan'ı tamir ve tahkim eden
len olaylarından biri olan İslâm fetihleri
onun zamanında Horasan tamamen fet- Ukbe önüne çıkan kuvvetleri mağlûp
Araplar'ın Arabistan dışına yayılmaları-
hedilmiş ve sınır Ceyhun nehrine dayan- ederek Atlas Okyanusu sahiline ulaştı.
nı' sağlamıştır.
mıştır. Hilâfet mücadeleleri sebebiyle Yanındaki kuvvetler azalmış ve hareket
Halife Ebû Bekir devrinde Araplar ana- bir süre duraklayan fetihler Muâviye'nin üssünden çok uzaklaşmıştı. Bir an önce
yurtları Arabistan'ın dışına çıkmışlar, ül- (661-680) halife olmasından ve içeride Kayrevan'a dönmek için yola çıktı, fakat
keler fethetmişler, bu ülkelere yerleş- sükûneti sağlamasından sonra yeniden Bizans ve Berberi kuvvetleri Tehûde'de
mişler ve buraların Araplaşmasını sağ- başlamıştır. 674'te Arap orduları ilk de- karşısına çıktı. Yapılan savaşta şehid
lamışlardır. Bu sebeple İslâm fetihleri fa Ceyhun nehrini geçerek Mâverâün- düştü ve askerleri perişan edildi. Fethe-
yalnız İslâmiyet'in yayılmasına değil İslâ- nehir'e girmişlerdir. Türkistan'a karşı dilen topraklar, hatta Kayrevan bile Bi-
miyet'le birlikte Araplar'ın da yayılması- yapılan seferlerin başarıyla devam et- zans'ın eline geçti. Hemen hemen bü-
na zemin hazırlamıştır. mesinde, Muâviye'nin Irak genel valisi tün Kuzey Afrika kaybedildi.

274
ARAP

Halife A b d ü l m e l i k b, Mervân Mısır'a vam edecek ve Araplar XVI. yüzyılda Os-


vali tayin ettiği kardeşi Abdülazîz'e mer- manlı Devleti'nin hâkimiyeti altında bir- Araplar Tarafından Kurulan Devletler
kezden yardımcı kuvvetler vererek ona leşeceklerdir.
islâm'dan Önce
Kuzey Afrika'yı kurtarmasını emretti. Arap dünyasının parçalanması yanın-
Züheyr b. Kays kumandasında gönderi- Maîn Krallığı (m.ö. 1400-650)
da IX. yüzyılın başlarında Halife Me'mûn
Sebe Krallığı (m.ö. 750-115)
len ordu Kayrevan'ı kurtardı ve Kusayle (813-833) devrinden itibaren İslâm dev-
Himyerî Krallığı (m.ö 115-m.s. 525)
kumandasındaki Berberîler'i mağlûp et- leti hizmetine giren Türkler önce ordu- Nabatî Krallığı (m.ö. IV. yüzyıl-m.s. 106)
ti. Müslümanların bu başarıları isteni- da, daha sonra idarî kadrolarda iktida- Palmira (Tedmür) Krallığı (m.ö. 3000-m.S. 273)
len neticeyi vermedi. Çünkü Bizans im- rı ele geçirdiler. Sâmerrâ devri denilen Cassânî Krallığı (m.ö. III. yüzyıl-m.s. 634)
paratoru İstanbul ve Sicilya'dan kuvvet 8 3 6 - 8 9 2 yılları arasında devlet idare- Hîre (Lahmî) Krallığı (m.s III. yÜZYll-634)
göndererek müslümanların ilerlemesini sinde Türk askerleri söz sahibi idiler. Hi- Kinde Krallığı (m.s. V-VI. Yüzyıl)
durdurmak istiyordu. Kartaca yakınla- lâfet merkezinin tekrar Bağdat'a nak-
rında yapılan savaşı Bizans kuvvetleri li idarede Türk nüfuzunu kırmışsa da islâmî Devir
kazandı. Berberîler bundan cesaret ala- tam mânasıyla ortadan kaldıramamış- 1. Hz. Muhammed devri (622-632)
rak isyan ettiler. Kayrevan tekrar tehdit tır. 945'te Büveyhîler'in Bağdat'ı işgal- 2. Hulefâ-yi Râşidîn (632-661)
edilmeye başlandı. Mısır Valisi Abdülazîz leri iktidarın İranlılar'a geçmesini sağla- 3. Emevîler (661-750)
b. Mervân halifeden yardım istedi. Ha- dı ve halifelerin hiçbir nüfuz ve otorite- 4. Abbasîler (750-1258)
life Abdülmelik Hassan b. Nu'mân ku- 5. Endülüs Emevîleri (756-1031)
si kalmadı. Abbâsî halifelerini Büveyhî-
6. Rüstemîler (777-909)
mandasında Suriye ordusunu gönderdi. ler'in baskısından Selçuklular kurtardı.
7. idrîsîler (789-926)
İlk defa Kuzey Afrika'ya bu derece güç- Sultan Melikşah devrinde (1072-1092). 8, Ağlebîler (800-909)
lü bir ordu gönderiliyordu. Hassân 697- Büyük Selçukiu Devleti İslâm-Arap dün- 9. Zeydîler (Yemeni (860-1969)
703 yılları arasında bütün Kuzey Afri- yasının doğu yarısına hâkim oldu. Artık 10. Karmatîler (894-972)
ka'yı ele geçirdi. Hassân'ın müsamaha- Araplar idareden yavaş yavaş uzaklaş- 11. Hamdânîler (905-1004)
lı tutumu Berberîler'i Müslümanlığı ka- tırılıyordu. 1258'de Bağdat'ın Moğollar 12. Fâtımîler (909-1171)
bule sevketmiş ve İslâmiyet'le birlikte tarafından işgal edilmesi Irak'ta Arap 13. Mezyedîler (961-1150)
Araplaşma da hızla yayılmıştır. 14. Zîrîler (972-1148)
hâkimiyetine son verdi. Batıda ise özel-
15. Ukaylîler (990-1096)
Hz. Ebû Bekir'le başlayan ve Halife Ve- likle Mısır ve Suriye'de 868'den itiba-
16. Hammâdîler (1015-1152)
lîd'le zirveye ulaşan İslâm fetihleri so- ren bazı aralıklarla Tolunoğullan, İhşîdî- 17. Mirdâsîler (1023-1079)
nunda İslâm devletinin sınırları Türkis- ler, Eyyûbîler ve Memlükler gibi Türk 18. Mülûkü't-tavâif (1031-1492)
tan'dan Pirene dağlarına, Toroslar'dan devletleri siyasî hâkimiyet kurmuşlardır. 19. Suleyhîler (1047-1138)
Hint Okyanusu'na kadar uzanıyordu. Bu Böylece Araplar XIII. yüzyıldan itibaren 20. Murâbıtlar (1056-1147)
siyaset sahnesinden çekilmiş oluyorlar- 21. Muvahhidler (1130-1269)
geniş sınırlar içinde fâtihler yani Arap-
22. Merînîler (1196-1465)
lar, idareci olarak ülkenin her tarafına dı. Osmanlı padişahlarından Yavuz Sul-
23. Hafsîler (1228-1574)
yayılmışlardı. Fakat ülkenin her yerinde tan Selim ve oğlu Kanûnî Sultan Süley-
24. Resûlîler (1229-1454)
nüfus bakımından aynı yoğunlukta de- man Suriye, Mısır, Arabistan'ın büyük (1428-1549)
25. Vattâsîler
ğillerdi. Araplar emsâr adı verilen ordu- bir kısmını, Tunus, Cezayir ve Fas'ı Os- 26. Fas şerifleri (1511- )
gâh şehirlerinde ilk yıllardan itibaren manlı topraklarına kattılar. Böylece Ara- 27. Âl-i Bû Saîd (1741-1964)
çoğunluğu ele geçirdiler. Bu sebeple or- bistan'ın iç bölgelerinde vahalarda yaşa- 28. Senûsîler (1837-1969)
dugâh şehirlerinin bulunduğu bölgeler yan Arap kabileleri dışındaki Arap dün-
kısa sürede Araplaşmıştır. Buna paralel yası Osmanlı hâkimiyeti altına girmiş
Bugünkü Arap Ülkeleri ve Bağımsızlık Tarihleri
olarak İrak, Suriye, Mısır ve bütün Ku- oluyordu.
1. Bahreyn (1971)
zey Afrika'da Müslümanlığın yayılması XVIII. yüzyılın ortalarından itibaren
2. Birleşik Arap Emirlikleri (1971)
Araplaşmaya zemin hazırlamıştır. Böy- Arap ülkeleri Osmanlı idaresinden kop- 3. Cezayir (1962)
lece Araplar tarihlerinin altın devirlerini maya başladılar. Vehhâbî mezhebini ka- 4. Cibuti (1977)
Emevîler ve Abbâsîler'in ilk asrında ya- bul eden Muhammed b. Suûd 1746'da 5. Fas (1956)
şamışlardır. bağımsızlığını ilân ederek Orta Arabis- 6. Filistin (1988)
tan'ın büyük bir kısmına hâkim oldu. Bir 7. Irak (1932)
Abbâsîler'in hilâfet makamını ele ge-
Osmanlı vilâyeti olan Yemen'in bir kıs- 8. Katar (1971)
çirmelerinden itibaren İslâm devletinden
9. Küveyt (1961)
kopmaların ve yeni yeni Arap devletleri- mı 1635'te devletten kopmuştu. Diğer
10. Libya (1951)
nin ortaya çıktığı görülmektedir. 756'da taraftan 1798'de Napolyon Mısır'ı işgal
11. Lübnan (1941)
Endülüs'ün müstakil bir devlet olması, etti. Fransa'nın bu hareketiyle Arap dün- 12. Mısır (1922)
İslâm-Arap dünyasında parçalanmanın yasına Batı'nın doğrudan müdahale dev- 13. Moritanya (1960)
işareti olmuştu. Bu yüzyılın sonlarına ri başlıyordu. Fransızlar'ın Mısır'ı işgal- 14. Somali (1960)
doğru Mısır dışında bütün Kuzey Afrika leri üç yıl kadar sürmüştür. Onların Mı- 15. Sudan (1956)
sır'dan çekilmelerini takip eden karışık- 16. Suriye (1946)
Abbâsî hilâfetinden kopmuştur. IX ve X.
17. Suudi Arabistan (1932)
yüzyıllarda ise Suriye, Filistin, Yemen ve lık Mehmed Ali Paşa'nın Mısır'a hâkim
18. Tunus (1956)
Mısır'da yeni devletler kurulmuştur. Ar- olmasıyla son buldu (1805).
19. Uman (1951)
tık bir Arap devleti yerine birçok Arap Süratle gelişen Avrupa sömürgeciliği 20. Ürdün (1946)
devleti söz konusudur. Arap dünyasın- Arap memleketlerine karşı harekete geç- 21. Yemen (1918)
daki bu parçalanma asırlar boyunca de- mekte gecikmedi. 1820 yılında Basra

275
ARAP

körfezi şeyhleriyle yapılan anlaşma ge- sında G. J. Klehr. Arap yazısı ile Nabat Cahiliye devrinin sonları ile İslam ' ın do-
reğince bu bölgede ingiliz hakimiyeti- yazısı arasında alaka bulunduğunu ileri ğuşu sırasından günümüze intikal eden
nin kurulmasını 1839'da Aden'in yine İn­ sürdü (17 24) . Daha sonra Th. Nöldeke, . herhangi bir vesikaya halen sahip deği­
gilizler tarafından işgali takip etti. Bu- Arap yazısının Na bat yazısından gelişm i ş liz. Halbuki tarihi kaynaklarda okuma
na karşılık Fransızlar 1830' da Cezayir'i. olduğunu söyledi (1 865 ). Bugün İslami­ yazma bilen bazı simalar hakkında açık
1891'de Tunus'u işgal ettiler. 1912 yı­ yet'ten önceki ve islam ' ın ilk asrına ait kayıtlar vardır. Mesela İbnü'n-Nedfm ' in
lında Fas Fransa ' nın himayesine girdiği kimbelerin tedkiki, Arap yazısının Nabat bildirdiğine göre. ei-Me'mün ' un kütüp-
gibi İtalyanlar da Libya'yı zaptettiler. ı. yazısından iştikak ettiğini , hatta onun hanesinde Hz. Peygamber' in ceddi Ab-
Dünya Savaşı'ndan sonra Arap ülkele- gelişmiş bir devamı olduğunu ortaya dülmLittalib b. Haşim' i n hattıyla bir ve-
rinde Osmanlı hakimiyeti son buldu : Su- koymaktadır. Böylece Arap yazısı Naba- sika mevcuttu. Mekke'nin ticaret mer-
riye ve Lübnan 'da Fransa, Filistin, Ür- tl ve Araml halkalarıyla Fenike yazısına kezi o l u şu , Mekkeliler arasında yalnız
dün ve Irak'ta da ingiliz mandaları ku- bağlanmaktadır. Şimall Arap yazısının yayılmasını değil.
ruldu. Yalnız Hicaz dahil Orta Arabistan Miladi lll. asrın son l arı ile IV. asrın baş­ sayıları az da olsa, Yemen 'de kullanılan
Batı ' nın işgaline uğ ramadı. larında cereyan ettiği anlaşılan bitişik müsnedi bilenlerin bulunmasını da ge-
Bugün dünyada yirmi bir bağımsız Nabatl yazısından Arap yazısına geçişin rektiriyordu. ei-Belazürl. bu devrede oku-
Arap devleti ve 200 milyona yakın Arap muhtelif safhalarını müşahedeye imkan ma ve yazma bilen on yedisi erkek ve
vardır. sağlayan kitabelerin en eskisi, Araplar'a yedisi kadın yirmi dört kişinin isimlerini
ait olduğu halde Nabat kultürünün ha- verir.
B İBLİYOGRAFYA :
A. P. Caussin de Perceval. Essai sur l'histo ire kim olduğu bir devrenin damgasını ta- İslamiyet' ten önce Araplar arasında
des Arabes avant /slam isme, Paris 1846 ·48 ; şımakla dili de yazısı da Nabatl olan bi- yazı herhalde sanıldığından çok kullanı­
F. Wüstenfeld, Genealogische Tabellen de r rinci Ümmü'I -Cimal (m. 250) ve en-Ne- lİyordu. Nitekim bu devirde Müsevner'in
A rabisch en SUimme und Familien, Göttingen mare (m 328) kitabeleridir. Arapça, Sür- ve hıristiyanların elinde İbrani ve Sürya-
. 1852 ; A . von Kremer, Culturgeschichte des nl dillerinde kitaplar bulunuyordu. Hat-
Orients, Vienna 1875· 77 ; R. Dussaud, Les A ra-
yanl dili ve Yunanca olmak üzere üç dil-
de yazılmış bulunan Zebed kitabesi (m. ta bu arada bazı Arapça metinlerio bu-
bes en Syrie avant /'Islam, Paris 1907 ; Cl.
Huart, Histoire des Arabes, Paris 1912 ; I. Guidi, 51 2). bu xazının Araplar' ca benimsen- lunduğu da düşünü l ebilir. Bu dini ve hi-
L'A rabie anteislamique, Paris 1921; L. Caetani , diğin i, bununla beraber artık ei-Arabiy-
keml metirilerin dışında ticarı hesapla-
islam Ta rihi (tre. Hüseyin Cahid). İstanbul 1924; rın , alacak vereceklerin yazıldığı vesika-
ye'nin yani klasik Arapça ' nın yazı dili ola-
D. Nielsen, Handbuch der altarabischen A l- lar, köle mülkiyeti senetleri, şahıs lar ve
tertumskunde, Copenhagen 1927 ; W. Caskel. rak kendini kabul ettirdiğin i gösterir.
Aynı asra ait olduğu tahmin edilen ikin-
kabileler arasında yapılan antlaşmala ­
Das a lta rabische Königreich Lihja n, Krefeld
1951 ; F. Gabrieli, Les Arabes (tre. Marie de ci Ümmü'I-Cimal kitabesi bir yana bı ra­ ra, emanlara dair vesikalar ve mühim
Wasmer). Paris 1957 ; a.mlf.. Mahomet et les vesileler için yazılmış mekt uplar, mühür
kılırsa, islam' ın doğuşu sırasında Arap
grandes conquetes arabes, Paris 1967 ; J. ve mezar kitabeleri vb. vardı. Miladi VI I.
Wellhausen. Arap Devleti ve Sukutu (tre. Fik-
yazısı, Üseys (m. 528) ve Harran kİta­
asır başlarında Arap yazıs ı. Enbar ve Hi-
ret l ş ıltan ), Ankara 1963 ; Cevad ·Ali, el -Mu{as- belerinin yazısından herhalde pek farklı
re 'den sonra Hicaz'da hissedilir bir üs-
şa l, l· IX ; Fr. Taeschner v.dğr. , Tarf!]u 'l· 'alem i'l - değildi.
'A rab f, Beyrut 1395 /1 975 ; D. Sourdel. H istoire lüp farkı kazanmış bulunuyordu.
ei-Belazürl (ö. 2791 892 ), ei -Cehşiyarl
des A ra bes, Paris 1976 ; Nikita Elisseeff, L 'Ori- b) İslamiyet'le yazı birden bire yepye- ·
(ö 33 1/ 942), es-SOl! (ö 33 5/ 946 veya
.ent m us ulman au Moy en Age 622-1260, Paris ni ve aydınlık bir safhaya girdi. İslami ­
1977 ; B. Lewis .. Taritite Araplar (tre. H akk ı Dur- 336 / 947 ) ve İbnü'n-Nedlm (ö 385/ 995)
yet, hattı ve kitabeti zaruri kılan , kul-
sun Yıl d ı z). İstanbul 1979 ; Bosworth, İslam gibi şahsiyetlerden başlayarak islam mü-
Devletleri Tarihi ; a.mlf., Medieval Arabic Cul- lanma sahasını genişleten arnilieri be-
ellifleri, Arap yazısının Enbar'dan Hlre'ye raberinde getirmişti. Yazı. İslam'ın tesis
ture and Administra tion, London 1982; Hitti,
İs la m Tarih i, l-N ; R. Mantran. İslam ın Yayı/ış
ve oradan da Hicaz'a geçtiğine dair ri- ettiği , bütün maddi manevi cepheleriyle
Tarihi (tre. İsmet Kayaoğlu). Ankara 1981 ; Ne- vayetler naklederler. Bu rivayetlerde adı yeni içtimal nizamın en ehemmiyetli tes-
şet Çağatay, İslam Önces i Arap Tarihi ve Ca- geçen şahsiyetler ve anılan yerlerle Hi- bit, tescil, telkin ve neşir vasıtası olarak
hi/iye Çağı, Ankara 1982 ; Abdülkerim Ma h- . ca:z ahalisinin buralarla olan muhtelif iş lendi , gelişti riid i ve hicreti takip eden
müd Garayibe. Taril)u 'l - 'Arabi'l-hadiş, Beyrut
alaka ve münasebetlerinin tedkiki bizi, yarım ası r içerisinde, daha önce geçen
1984 ; Cebriiii S. Cebbür, Tarif) u 'l-'A rab, Bey-
rut 1986 ; A. Grohmann v. dğr. , "al- 'Ar ab", E/ 2 yazının , Nabat ülkesinin bir bölgesi olan üç asırlık hayatındakinden büyük bir te-
(İng.) , I, 524-533. r;;;ı Havran'dan Enbar ve Hlre'ye ve tura- kamüle mazhar oldu. İ lk nazil olan ve
M H AKKI D uRsuN YIL DI Z lardan Dümetülcendel üzerinden Hicaz'a "Oku ı · ilahi emri ile başlayan beş ayet-
geçtiği neticesine götürmektedir. Bu- lik vahiy ile hala canlılığını muhafaza
II. YAZI nunla beraber Hicazlılar' ın Nabat ülkesi eden bir kutsl ehemmiyet kazandı. Da- ·
Klasik Arapça'nın birçok meseleleri, illerinden Suriye ile olan devamlı ticarı ha sonra nazil olan müteaddit ayetler-
ona bağlı olarak doğmuş bulunan, onun alakaları göz önüne alınırsa , Şimall Arap le de "kitabet" daima ilahi bir kaynağa
ihtiyaçlarına göre şekillenip gelişmiş olan yazısının yukarıda zikredilenden ayrı ve bağlanıyor, kullanılması emrolunuyor, ya-
Arap yazısı ile alakalıdır. daha kısa bir yolla Havran, Petra, el-Ula ZI müslümanların hayatında zaruri ola-
a) Araplar önceleri, Güney Arabistan'- üzerinden Hicaz'a geçmiş olması gere- rak yerini alıyordu . Vahyin yazıya tevdii
da geliştirdikleri müsned denilen bir ya- .kir. Eski rivayetlerin Enbar ve Hlre üze- yazının işaret edilen kutsi ehemmiyetini
zı kullanmışlardır. Sonra müsnedin yeri- rinde ısrarla durmaları , yazının buralar- arttınrken Hz. Peygamber bilginin yazı
ni bugüne kadar gelen Arap yazısı al- da yani Lahmller'in muhitinde VL asrın ile tesbit ve muhafazasını emrediyor, ço-
mıştır. Bu yazı, bitişik Nabat yazısından ortalarında bir tekamül safhası geçir- cuklara okuma yazma öğretmenin ba-
gelişmiştir. Nitekim XVIII. asrın ilk yarı- miş olduğuna delalet eder. balar için kaçınılmaz bir vazife olduğu-

276

You might also like