Professional Documents
Culture Documents
PDF of Tehlikeli Icgudu 1St Edition Abbi Glines Full Chapter Ebook
PDF of Tehlikeli Icgudu 1St Edition Abbi Glines Full Chapter Ebook
Glines
Visit to download the full and correct content document:
https://ebookstep.com/product/tehlikeli-icgudu-1st-edition-abbi-glines/
More products digital (pdf, epub, mobi) instant
download maybe you interests ...
https://ebookstep.com/product/tehlikeli-icgudu-1st-edition-abbi-
glines/
https://ebookstep.com/product/abbi-pieta-del-mio-piccolo-dolore-
vittoria-mackenzie/
https://ebookstep.com/product/darwin-in-tehlikeli-fikri-evrim-ve-
hayatin-anlami-1st-edition-daniel-c-dennett/
https://ebookstep.com/product/gothikana-1st-edition-runyx/
https://ebookstep.com/product/osrobbanas-1st-edition-variable/
https://ebookstep.com/product/enkheiridion-1st-edition-epiktetos/
https://ebookstep.com/product/odysseia-1st-edition-homeros/
https://ebookstep.com/product/adoniada-1st-edition-adonis/
Hcslsrllrı Homai) Stü
Tahllkall İçgüdü
Alılıl (ıllıırs
ft/güıı A<lı: Nevri tno 1.11
(çÿiiftit
Bİ R Ç a À/// ROMANI
h u /ilm v d v n Ç vvircn :
Derya fm er Aydınlık
IM XïASU S Y A Y IN IA R 1
Rush
13 sene önce...
7
'Onu görmedim. Orada değildi.” diye fısıldarken ağzından
ufak bir hıçkırık kaçtı. "O n u n ” kim olduğunu sorm am a gerek
voktu. Biliyordum. Annem, N an’in babasını sorup durmasından
bıkmıştı. Bu yüzden onu görm eye götürm eye karar vermişti,
k eşke bana söylem iş olsaydı. K eşke ben de gitm iş olsaydım .
N an'in \Tözündeki a a dolu bakış, ellerim i vum ruk yapm am a
neden oldu. O adam ı bir gün görürsem , burnunu kıracaktım.
Kanının aktığını görm ek istiyordum .
G ü nü m ü z...
9
banknot uzattım. Poşet, ihtiyaç duyduğum ve ödümü koparan
tok cevabı içinde «ıklıyordu. İki hafta önce regl olmam gerektiği
gerçeğini göz ardı edip bunlar yaşanm ıyorm uş gibi davranmak
daha kolaydı. Fakat bilmek zorundaydım.
"Para üstü üç dolar, seksen beş sen t," derken ben de uzan
dım ve uzattığı elindeki parayı aldım.
"Teşekkürler," diye mırıldanıp poşeti tuttum.
Kadın nazik bir tonla, "Umarım, her şey yoluna girer," dedi.
Cüzlerimi çevirdim ve bir çift anlayış dolu kahverengi gözle
buluştum. Bir daha asla görmeyeceğim bir yabancıydı ama o
anda birinin bilmesinin faydası dokundu. Kendim i o kadar da
yalnız hissetmedim.
10
A b b i C lin es
II
Cain yavaşça başını çevirerek gözlerini üstüme dikti. Elini
kaldırdı ve şapkasını geri itti. Gölge gözlerinden uzaklaşmıştı.
Verinde şaşkınlık ve acı vardı. Bunu görmek istememiştim.
Neredeyse gözlerindeki yargılayıcı ifadeden bile beterdi. Yar
gılamak bir şekilde daha iyi sayılırdı.
"Cidden mi? Böyle mi hissediyorsun? Başımızdan geçen
onca şeyden sonra gerçekten böyle mi hissediyorsun yani?"
Başımızdan geçenler geçmişte kalmıştı. O benim geçmişimdi.
Onsuz da başımdan birçok şey geçmişti. O lise yıllarının tadını
çıkarırken, ben hayatımı bir arada tutmak için savaşıyordum.
Başından neler geçtiğini zannediyordu? Karum yavaşça öfkeyle
kaynarken dik dik bakmak için gözlerimi ona çevirdim.
"Evet Cain. Böyle hissediyorum. Başından tam olarak ne
geçtiğini düşündüğünden emin değilim. Çok iyi arkadaştık,
sonrasında bir çift olduk, somasında annem hastalandı ve
kuşunun emilmesi gerekince beni aldattın. Ben hasta annemle
bir başıma ilgilendim. Tutunacak kimsem yoktu. Soma o öldü,
ben de taşındım. Kalbim ve dünyam paramparça olunca eve
döndüm. Yanıltıdaydın. Senden bunu istemedim ama yine de
yanımdaydın. Minnettarım ama bu, tüm olanları unutturmuyor.
Sana en çok ihtiyacım olduğunda beni yapayalnız bıraktığın
gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Yani, hayatım bir kez daha
ayaklarımın altından kayarken ilk koştuğum kişi olmadığın
için beni affet. Bunu henüz hak etmedin."
Hızla nefes alıp veriyordum ve akmasını istemediğim göz-
yaşlan yüzümden akıyordu. Ağlamak istememiştim, lanet olsun.
Aramızdaki mesafeyi kapadım ve kapı koluna uzanırken tüm
gücümle onu iterek yolumdan uzaklaştırdım. Buradan gitmem
lazımdı. Ondan uzağa.
12
Abbi Glines
13
Rush
15
ettim. Kimin nesiydi? Blaire gittiğinden beri kız kardeşim ve
Grant hariç kimse gelmemişti.
Biramı yandaki masaya bırakıp ayağa kalktım. Her kimse,
buraya çağınlmadan gelmek için iyi bir sebebe ihtiyacı vardı.
Temizlikçim Henrietta'mn son ziyaretinden bu yana temiz ka
lan eve girdim. Partisiz ya da sosyal hayatsız, bir şeyleri yıkıp
dökmeden korumak kolaydı. Bundan daha çok hoşlandığımı
fark ediyordum.
16
A bbi C lines
17
Grant'in kollan, beni tekrar göğsüne kadar çekerken gerildi.
"Çabuk git. Onu sadece bir süreliğine tutabilirim. Benden on kilo
fazla kası var ve bu iş göründüğü kadar kolay değü. Koşman
lazım dostum. Sakın geri dönme. Çıkageldiğim için şanslısın."
Cam başıyla onayladı ve kamyonetine doğru tökezleyerek
gitti. Damarlarımdaki öfke yatışmıştı am a hâlâ hissedebili
yordum. Onun canını daha fazla yakmak istiyordum. Blaire'in
Alabama'dan ayrıldığı günden daha az m ükem mel olduğuyla
ilgili kafasında yer alabüecek tüm fikirleri silip süpürm ek de.
Neler yaşadığını Cain bilmiyordu. Ailemin ona yaşattığı cehen
nemi. Ona nasıl göz kulak olabilirdi ki? Onun bana ihtiyacı vardı.
Grant kollarını gevşeterek, "Seni bırakırsam, kam yoneti
takip edecek misin yoksa iyi misin?" diye sordu.
"İyiyim," diye ona teminat verirken silkinerek kollarından
kurtuldum ve tırabzana doğru gidip birkaç kere derin nefes
aldım. A a tüm gücüyle geri dönmüştü. Sadece hafifçe zonkla
masını hissedene dek aayı derinlere gömmeyi başarmıştım ama
bu pisliği görmek, bana her şeyi tekrar hatırlatmıştı. O geceyi.
Asla etkisinden kurtulamayacağım geceyi. Beni sonsuza dek
yaralayacak geceyi.
18
A bbi G lines
21
lenıiKcıı j^hmh
22
A bbi Gİines
23
Arabaya bakarak, "Şu araba, muhtemelen kasabadan ge
t r k e n biraz dikkat çekmiştir," dedim.
"lace'm . Sürmesi rüya gibi."
Hâlâ Jace'le birlikteydi. İyi. Fakat göğsüm sızlıyordu. Jace
bana Rosemary'yi hatırlatıyordu. Ve Rosemary de Rush'ı ha
tırlatıyordu.
"Sana nasıl olduğunu sorardım ama yürüyen çöp adam
gibisin. Rosemary'den gittiğinden beri hiç yem ek yedin mi?"
24
A bbi C lines
25
B aşım la onayladım . "E v et. B ir şey ler m i fısıldadın?"
26
Rush
27
aradığında ona bunu söyle. Sesini duymak istemiyorum. Gezisi
ya da doğum gününde aldığı hediyeler hiç umurumda değil"
Grant karşımdaki koltuğa oturup bacaklarını önündeki
pufa uzatırken, "Sert oldu," diye mırıldandı.
"Bunu dediğine inanamıyorum. Seni anlamıyorum. Kız
yatakta o kadar da iyi olamaz..."
"Yapma Nannette. Konuşma bitmiştir. Senin bir şeye ihti
yacın olursa ararsın."
Kapatma tuşuna bastım ve telefonu koltuğun bir ucuna
atıp başımı tekrar yastığa dayadım.
Grant, "Haydi, dışarı çıkalım. Biraz içelim. Kızlarla dans
edelim. Bu saçmalığı unutalım. Hepsini," dedi. Son üç haftadır
bunu birçok kez önermişti. Ya da en azından bir şeyleri kır
maya son verdiğimden ve konuşmak için güvenli olduğunu
hissettiğinden beri.
Ona bakmadan, "Hayır," diye karşılık verdim. Durumum
iyiymiş gibi davranmanın anlamı yoktu. Blaire'in iyi olduğundan
emin olana dek iyi olmayacaktım. Beni affetmeyebilirdi. Lanet
olsun, bir daha yüzüme bakmayabilirdi ama iyileştiğini bilmem
gerekiyordu. Bir şeyleri bilmem gerekiyordu. Herhangi bir şeyi.
"Burnumu sokmamak konusunda gayet iyiydim. Delirmene,
hareket eden her şeye bağırmana ve surat asmana izin verdim.
Bence, bana bir şeyler anlatmanın vakti geldi. Alabama'ya
gittiğinde neler oldu? Bir şeyler olmuş olmalı. Gittiğin gibi
dönmedin."
Grant'i kardeşimmiş gibi severdim ama Blaire'le otel oda
sında geçirdiğim geceyi ona anlatmamın yolu yoktu. A a çekiyordu
ve ben de umutsuzdum. "Bu konudan bahsetmek istemiyorum.
Ama dışan çıkmam lazım. Gözümü bu duvarlara dikmeye ve
28
Abbi Glines
onu hatırlam aya bir son vermeye d e ... Evet, dışan çıkmam
lazım ." Ayağa kalktım ve Grant yerinden fırladı. Rahatladığı
gözlerinden açıkça okunuyordu.
"N e istersin? Bira mı kızlar mı yoksa ikisi de mi?"
"Yüksek sesli müzik," diye cevap verdim. Gerçekten biraya
ya da kızlara ihtiyacım yoktu... Bunlara hazır değildim.
"K a sa b a d a n uzaklaşm am ız gerekecek- D estin 'e doğru
m esela?"
A rabam m anahtarlarını ona fırlattım. "Tabii, önüme düş."
K ap ı çalınca duraksadık. En son davetsiz bir misafir geldi
ğinde sonucu iyi olmamışta. Yüksek ihtimalle Cain'in surabru
dağıttığım için beni tutuklamaya gelen polisler olabilirdi. Garip
bir şekild e umursamıyordum. Uyuşmuştum.
G rant, "B en bakarım ," deyip endişeyle kaşlarını çatarak
bana baktı. Aynı şeyi düşünüyordu.
Tekrar koltuğa oturdum ve bacaklarımı önümdeki sehpanın
üzerine uzattım . Annem bacaklarımı bu masanın üzerine koy
m am dan nefret ederdi. Uluslararası gezilerinden birindeyken
alm ış v e buraya göndertmişti. Onu aramadığım için aniden bir
suçlulu k hissettim ama bunu geçiştirdim. Hayatım boyunca o
kad ını m utlu etm iş ve N an'e bakmıştım. Artık bunu yapmaya
caktım . İşim bitmişti. Tüm boktan işleriyle.
"Jace, ne haber? Biz de tam dışan çıkıyorduk. Gelmek ister
m isin ?" dedi Grant geri çekilerek ve Jace'in eve girmesine izin
verdi. Ayağa kalkmadım. Gitmesini istiyordum. Jace'i görmek,
ban a Bethy'yi hatırlatıyordu ki o da sonrasında bana Blaire'i
hatırlatıyordu. Jace'in gitmesi lazımdı.
Jace, "A h, hayır, ben, ee... Seninle bir şey konuşmam la
zım ," dedi ve ellerini ceplerine soktu. Kapıdan fırlayıp gitmeye
hazırm ış gibi görünüyordu.
29
"Tamam," diye karşılık verdim.
Grant, "Bugün onunla konuşmak için en uygun gün olma
yabilir dostum ," deyip Jace'in önüne geçti ve dikkatini bana
verdi. "Dışan çıkıyorduk. Haydi, gidelim. Jace, içindekileri daha
sonra ortaya dökebilir/'
Şimdi meraklanmışhm. "Her önüme gelene tekme savur
muyorum Grant. Otur. Konuşmasına izin ver." Grant yüksek
sesle nefesini verdi ve başını salladı. "İyi. Bunları ona şimdi
söylemek istiyorsan söyle."
Jace gergin bir şekilde Grant'e baktı, sonra bana döndü.
Gelip en uzağımda duran sandalyeye oturdu. Saçını kulağının
arkasına atmasını izledim ve bu kadar önemli ne söyleyebile
ceğini merak ettim.
"Beth/yle ilişkimiz biraz ciddileşti," diye başladı. Bunu zaten
biliyordum. Umurumda değildi. Göğsümdeki acıyı hissettim ve
yumruklarımı sıktım. Ciğerlerime hava doldurmaya odaklanmak
zorundaydım. Bethy, Blaire'in arkadaşıydı. Blaire'in nasıl oldu
ğunu biliyordu. "Ve şey... Bethy'nin kirası arttı ki orası zaten
bok gibiydi. Oradayken güvende olduğunu hissetmiyordum.
Ben de VVoods'la konuştum ve o da kiralamak istersem, babası
nın iki odalı bir evi olduğunu söyledi. Ben, eee, orayı onun için
tuttum ve depozitoyu ve her şeyi ödedim. Ama ona göstermeye
gittiğimde küplere bindi. Hem de çok fena. Kirasını ödememi
istemiyormuş. Kendini beleşçi gibi hissettirdiğini söyledi." İç
çekti ama gözlerindeki özür dileyen ifadenin hâlâ bir anlamı
yoktu. Beth/yle kavgası umurumda değildi.
"Kirası iki kat fazla... En azından Bethy, eski evinin kira
sının iki katı olduğunu düşünüyor. Aslında eski evine kıyasla
dört katı. Woods'a gizlilik yemini ettirdim. Bethy'nin haberi
İA
A bbi Glines
33
"Lafı dolandırmayacağım Blaire, seni özledim. Daha önce
hiç yakın arkadaşım olmamıştı. Asla. Sonrasında sen geldin ve
çekip gittin. Gitmen hiç iyi olmadı. Sen olmadan iş berbat geçi
yor. Jace'le seks hayatımı ve ne kadar tatlı olduğunu anlatacak
kimsem yok ki seni dinlemesem buna bile kavuşamazdım. Seni
özlüyorum sadece."
Gözlerimin dolduğunu hissettim. Özlenmek iyi hissettir
mişti. Ben de onu özlemiştim. Birçok şeyi özlemiştim. "Ben de
seni özledim," diye karşılık verdim, ağlamamayı umuyordum.
Bethy başıyla onayladı ve dudaklarına bir tebessüm kondu.
"Tamam, iyi. Çünkü geri gelip benimle yaşaman lazım. Jace
bana kulüp arazisinde denize bakan bir ev buldu. Bense kirayı
ödemesine karşı çıktım. Yani ev arkadaşına ihtiyacım var. Lüt
fen geri dön. Sana ihtiyacım var. Ve Woods derhal işine geri
döneceğini söyledi."
Rosemary'ye geri dönmek mi? Rush'ın olduğu yere... ve
Nan'in... ve babamın olduğu yere. Geri dönemezdim. Onlan
göremezdim. Kulüpte olurlardı. Babam, Nan'i golf oynamaya
götürür müydü? Bunu seyredebilir miydim? Hayır, asla. Çok
fazla gelirdi.
Boğulur gibi, "Yapamam," dedim. Keşke yapabilseydim.
Artık hamile olduğumu bildiğimden nereye gideceğimi bilmiyor
dum ama Rosemary'ye gidemezdim ve burada da kalamazdım.
"Lütfen Blaire. O da seni Özlüyor. Evinden hiç çıkmıyor.
Jace acınacak halde olduğunu söyledi."
Göğsümdeki öfkeli yara parlayarak canlandı. Rush'ın da
acı çektiğini bilmek zor geliyordu. Evinde partiler verdiğini ve
hayatına devam ettiğini hayal etmiştim. Hâlâ mutsuz olmasını
istemiyordum. Önümüze bakmamız gerekiyordu. Fakat belki
Abbi Glines
"İyi. Şimdi eve gidip dua edeceğim , tabii Tanrı kim oldu
ğumu hatırlıyorsa." Bana göz kırptı ve sarılm ak için uzandı.
38
A bbi Clines
39
Tehliken Içgudu
“Neredesin?"
40
A b b i G lin es
41
"Cain. Rush neden canım yaktı?"
Bir diğer duraksama ve ardından bıkkınlıkla verilen nefes.
"Çünkü beni ilgilendirmediğini düşündüğü sorular sordum.
Yann evde olurum."
Sorular sormuştu. Ne tür sorulardı?
"Blaire, ona söylemek zorunda değilsin. Ben sana göz kulak
olurum. Sadece... konuşmamız lazım ."
Bana göz kulak mı olacaktı? Neden bahsediyordu ki? Bana
göz kulak olmasına izin vermeyecektim. 'T am olarak nerede
sin?" diye sordum.
"Rosemary sınırının dışında kalan bir otelde. O rada yaşa
yanların bumu çok büyük. Her şey beş misli pahalı."
T am am . Sen yat, yarın görüşürüz." Telefonu kapadım .
Bethy odaya girdi. Koyu renkli kaşlarından tekini kaldırırken
bana baktı. Dinliyordu. Dinleyeceğini biliyordum.
42
Rush
43
unutmayacağı şeyler vardı ve bekâretini alan kadın da onlardan
biriydi. Meg Carter. On dört yaşına bastığını y a z ... Benden üç
yaş büyüktü ve büyükannesini ziyaret ediyordu. Aşk ilişkisi
değildi. Daha çok hayat dersi gibiydi.
"Meg," diye karşılık verdim, üzerime atlamak isteyen tanı
madığım kızlardan biri olmadığım görünce rahatlayarak.
"Ve adımı da hatırlıyor. Etkilendim," dedi, sonra barm ene
bakıp gülümsedi. "Jack ve kola lütfen."
"Erkekler ilklerini unutmazlar."
Taburesinde kıpırdanıp bacak bacak üstüne attı ve bana
bakmak için başını kaldırdığında uzun, koyu renkli saçlan omu
zuna döküldü. Hâlâ saç uzundu. Eskiden bu beni büyülerdi.
"Çoğu erkek hatırlar ama sen çoğu erkeğe kıyasla farklı bir
hayat yaşıyorsun. Şöhret seni seneler içinde değiştirmiş olm alı."
"Babam meşhurdu, ben değilim," diye tersledim, insanların
bilmedikleri şeyler hakkında konuşmalarından nefret ediyor
dum, Meg'Ie birkaç kez düzüşmüştük ama o zam anlar benim
hakkımda gerçekten pek bir şey bilmiyordu.
44
A b b i G lin es
Hey ben Bethy. Malın teki değilsen uyanır ve olaya ayak uydu
rursun.
45
G öz göze gelince kapıya doğru kafamı salladım. "Şim di,"
de\ip dışan çıkmaya koyuldum. Range Rover'a ulamana dok
varuma gelemezse, onu orada bırakacaktım. Blaire buralarda
olabilirdi. Öğrenecektim. Bethy'ye o saçma sapan mesajla ne
anlatmak istediğini sormak faydasızdı.
46
Blaire
47
icmiKcu ıçguuu
48
Abbi Glines
49
Tehlikeli İçgüdü
50
Abbi Glines
51
Another random document with
no related content on Scribd:
to that time. Consult also Dreschfeld, Brain, July, 1884, and January, 1886.