Giriş

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 32

Giriş Einleitung

I _ i
Felsefenin Bölümlenişi Üzerine V on der E inteilung d er P hü osop hie

Eğer felsefeyi kavramlar yoluyla şeylerin W enn man die P h ü o so p h ie, so fe m ıi.e
^ ^ m p ie n der Vem unfterkenntnis der
ussal bilgisinin ilkelerini kapsadığı ölçüde D inge ( n.icht bloil, wie d ie Logik, i'rin-
(mantığın yaptığı gibi, nesneleri ayırdet- z ip ie n d er Form d e s D enken.s über-
meksizin yalnızca genel olarak düşünce biçi­ haupı. o h n e U n te r sc lled der O bjekte)
durch B egıiffe etı^thalı. wie gew öhnlich
minin ilkelerini değil) alışıldığı gibi kuram­ in die ^ ^ ^ & c /ı,u n d p rallisclıeeinteilt
sal ve kılgısal felsefeye bölersek bütünüyle so veıtfahn m an ganz recht. Aber a ı .
doğru olarak ilerlemiş oluruz. Ama o zaman dann miisaen auch die welche
d en Prinzipien d ie se r Vemunfte?'-
bu ussal bilginin ilkelerine nesnelerini sağ­ k en n m is ih r O bjekt anw eiscn, spe-zi-
layan kavramlar özgül olarak ayrı olmalıdır­ fisch v e n c h ied en sein, weil sie sonat :ru
lar, yoksa her zaman bir bilimin değişik bö­ k e in e r E in te ilu n g b e r e c h tig e n wür-
d en , w e lc h e j e d e n e it e in e E n tgegen -
lümlerine ait olan ussal bilginin ilkelerinin sea.ung der ^ ^ m p ie n , d erzu d e n ver-
bir karşıtlığını varsayan bir bölümlemeyi ak- s h ie d e n e n T eilen e in e r W ısscnschaft
IJehörigen V em u n fterk en n tn is, vor-
lamayacaklardır. aus.,cttt.
Ama yalnızca iki tür kavram vardır ki, nes­ Es si.nd aber n u rzw eieriei
nelerinin olanağı için yine iki ayrı ilkeye izin w d ch e e b e n so viel v-erschiedene Prin-
z ip ien d er M o g lich k eit ih rer G egen-
v-erirler: Doğa kavramlan ve ^Özgürlük kavramı. stande zul^a.sscn: n am iicb d ie Na.tur-
Şimdi, birinciler a ^ ^ r i ilkelere göre kuram- begriffi un d der Da n u n
salbir bilgiyi olanaklı kılarlar; ikincisi ise, bu die ersteren e in t^weti.ıcMS Erkennt-
nis n ach Prinzipien a priori m oglich
kuramsal bilgi açısından kavramında kendi m ach en , d er zw eite aber in A n sehu ng
içinde y a l ı c a olumsuz bir ilke (salt karşıtlık dersclb en nur e in negati.ves Prinzip
ilkesini) taşırken, buna karşı, istenç-belirleni- ( der bloBen E n tgegen setzu n g) sch o n
in seinem B^^eııriff b ei sich fiihrt, da-
mi için genişletici olan ve bu yüzden kılgısal g e g e n ffir d ie W U enabestim m ung er-
denilen tem el önerm eleri sağlar; böylece w eiternde G rundsatte, w elche d ^ m
felsefe doğru olarak ilkelerine göre bütü­ prakti.ıch heiBen, errichtet: so wird
d ie Pbilosoph ie in zw ei, d e n Prinzi-
nüyle ayrı olan iki bölüme ayrılır: Doğa Fel- p ie n nach ganz verschiedene, Teile, in
sfesiolarak kuramsal bölüm, ve Ahlak Felsefesi d ie th e o re tiıc h e als MaJurpAila.opl,»,,
olarak kılgısal bölüm (çünkü usun özgürlük u n d d ie prak^K he als MoralpiıilosopiıU
(d e n n so wird d ie praktische ^ ^ Q -
kavramı ile uyum içinde kılgısal yasamasına g e b u n g der V em unft n ach dem Frei-
bu ad verilir). Ama şimdiye dek bu anlatım- heitıb^^eııriff g en a n n t) m it R echt ein-

18
FI^NWTUNG / GİRiŞ 19
g e te ilt Es h at aber bisher cin groOer lar açısından değisikilkelerin bölümlenişin­
M illbrauch m it d ie se n A usdrücken
zur E inteilung d er V 'enchiedenen
de ve böylelikle felsefenin kendisinde de bü­
Prinzipien, u n d mit ih n e n auch der yük bir yanlış a n l ^ a egemen olmuş, çünkü
Philosoph ie, gehe^rncht in d e m m an
Doğa kavramlarına göre kılgısal olan Özgür­
dao Praktische n ach Narurbegriffen
m it d em Praktiochen n a ch d em lük kavramına göre kılgısal olanla bir sayıl­
F r e ih eitsb eg ^ ffe für ein erİei nahm , mış, ve böylece bu adlandırmalar altında
u n d so, u n ter d en selb en B en en n u n -
y:en e in er th eo retisch en u n d prakti-
kuramsal ve kılgısal felsefeler gibi bir bölüm­
sc h e n P h ilo so p h ie , c in e E in teilu n g leme yapılmıştır ki, bu yolla (her iki bölüm
m achte, du rch w e lc h e (da b e id e T eile de aynı türde ilkeler taşıyabileceği için) ger­
ein erlei P rinzipien h ab en kon n ten ) in
der Tat nichts ei.ngeteilt
çekte hiçbirşey bölünmemiştir.
D er W ılle, als B egehrungsverm ö- İstek yetisi olarak istenç dünyadaki birçok
g e n , ist n am lich c in e v o n d en man*
doğa nedeninden biridir, yani kavramlara
ch e r le i Narurursachen in der Welt.
n ^ a lic h d ie je n ig e , w elch e n a ch Be- göre etkin olan nedendir; ve bir istenç yo­
griffen wirkt; u n d alles, was als durch luyla olanaklı (ya da zorunlu) olarak tasa­
e in en ^Willen m ögüch (od.er notw en-
dig) vorgestellt wird, heiOt praktioch-
rımlanan herşeye kılgısal olarak olanaklı
m öıılich (o d e r noıw endig): zum U n- (ya da zorunlu) denir ve bir etkinin fiziksel
terochiede von d er physisch en Mög- olanağından ya da zorunluğundan ayırde-
ü ch k eito d er Notwendigk.eit ein er Wır-
kunıı, wozu d ie U rsache n ich t durch
dilir, çünkü bu etkinin nedeni nedenselliğe
(so n d e m , w ie b e i d er leb lo - kavramlar yoluyla belirlenmez (ama dirim-
sen M aterie, durch M echanism , u n d siz özdek durum unda düzenek yoluyla, ve
bei T ieren , durch Instinkt) zur Kausa-
litit bestim m t wird. — H ier wird n u n hayvanlar durum unda içgüdü yoluyla belir­
in A n seh u n g d e , Praktischen unb e- lenir). — Burada kılgısal olan açısından is­
stim m t gelassen: ob der Begriff, der
tencin nedenselliğine kural veren kavramın
d er K a u ^ a lıit d e s W Ulens d ie R egel
gibt, cin N a rn b eg riff, o d e r e in Frei- bir doğa kavramı mı yoksa bir özgürlük kav­
h e iı.b e g riff sei. ramı mı olduğu belirsiz kalır.
D er letz te r e U n te n c h ie d a b er ist
w esentlich. D e n n , ist d er d ie Ka^wa-
Ama bu son ayrım özseldir. Çünkü eğer
litiit b estim m en d e B ^ ^ t f c in Narur- nedenselliği belirleyen kavram bir doğa
begriff, so sin d die P rinzipien teclt- kavramı ise, o zaman ilkeler uygulaytmsaı.kıl-
nûclt-praktûcla; ist er aber c in F rei-
heitsbegriff, s o sin d diese moralisclt-
gısaldır, ama eğer bir özgürlük kavramı ise,
praktisclr. u n d weil es in d er Einteilung o zaman bunlar ahlaksaı.kılgısald.iTİar, ve bir
e in er V em unftw issenschaft g^:inzlich us biliminin bölümlenişi bütünüyle bilgileri
a u fd ieje n ig e V erochiedenheit d er Ge-
genstiinde ankom m t, deren Erkennt. değişik ilkelere gereksinen nesnelerin tür-
nis veısc h ie d e n e r P rinzipien bedarf, lülüğüne dayandığı için, o zaman birinciler
so werden d ie e n te r e n zur theoreti.-
sc h e n P h ilosop h ie (als N arurlehre)
kuramsal felsefeye (doğa öğretisi olarak) ait
geh ören , d ie a n d e m aber ganz a licin olacaklar, ama yalnızca ikinciler ikinci bölü­
d en z w eiten T eil, nam lich (als Sitten- mü, yani (töre öğretisi olarak) kılgısal felse­
leh re ) d ie p rak tisch e P h ilosop h ie,
auım achen.
feyi oluşturacaklardır.
Alle techn isch-praktische R egeln Tüm uygulayımsal-kılgısal kurallar (e.d.
(d. i. d ie d er Kunst u n d G cschicklicb- genel olarak sanat ve beceri kuralları, ya da
k.eit überhaupt, o d e r auch der IO.ug-
h eit, als e in er G cschicklichk.eit au f
insanlar ve istençleri üzerinde etkili olmada
M en sch en u n d ih ren W îllen E^influB bir beceri olarak sağgörü), ilkeleri kavram­
zu h ab en ), s o f e m ih re P ^ n z ip ie n auf lar üzerine dayandığı sürece, yalnızca ku­
Beg^riffen b e n ıh e n , m ü ^ n n u r als
Korollarien zur theoretischen Philoso- ramsal felsefenin sonurguları sayılmalıdır­
p h ie g et^ alt werden. D en n sie betref- lar. Çünkü ^ ^ ^ c a şeylerin doğa kavram-
20 YARG I YYETIS^İNİN EIELEŞTİRİSİ / KRITImKDER URmıs^KRAFT

laıına göre olanağını ilgilendirirler, ve bun­ fe n n u r d ie M ögU chkeit d e r D in g e


n ach NaturbegriJfen, w ozu nicht
lara yalnızca doğada karşılaşılacak araçlar allein d ie M ittel, d ie in d e r N an ır
değil, ama istencin kendisi de (bir istek yeti­ dazu anzutreffen sin d , .sondem Jdbst
der Wılle (als B e g e h m n g v , m ithin a lı
si ve dolayısıyla bir doğa yetişi olarak) aittir,
N a t u n ' e ^ o g e n ) g e h ö n . .sofem e r
ama ancak doğanın güdüleri yoluyla o kural­ durch T rieb fed em ele r N a n ır je n e n
lara uygun olarak belirlenebildiği ölçüde. R eg eln gem all b estim m t w erden
kann. D o c h h eiB en d e r g le ic h e n
Gene de, bu tür kılgısal kurallara yasalar (ör­ prakıi,che R eg eln n icht G e,e ız e (et-
neğin fizik.sel yasalar gibi) değil, ama yal­ wa so w ie ph}'3:ischc). .sond em nur
nızca yönergeler denir, çünkü istenç yalnız­ V on ch riftcn: u n d zwar d a n ım , weil
d er W ıllc n ic h t blofi u n tc r d em
ca doğa kavramı altında değil, ama özgürlük N a o ır b c g ^ ffc , s o n d c m au ch u n ter
kavramı altında da durur ki, bu sonuncusu d em F reih eiö b eg riffea teh t. in Bezie-
h u n g a u f w e lc h e n d ie P ıin zip ien
ile bağıntı içinde ilkelerine yasalar denir ve des.,clbcn Gc.sotzc h ciflcn , u n d , m it
yalnızca bu ilkeler, sonuçları ile birlikte, fel­ ihrcn F olgcru ngcn, d e n zw eitcn Tcil
sefenin ikinci bölümünü, yani kılgısal bölü­ d er Philo.sophie, niim lich d en prakıi-
sch cn , alicin ausm achen.
münü oluştururlar. S o w enig also die A uflösung der
geometrinin problemlerinin çözümü P roblem e der rc in c n G c o m c a ic zu
c in cm bc.sondcren Teile d e n e lb c n
onun tikel bir bölümüne ait olmaktan nasıl g e h ö n . o d er die F eldm eSk um t d en
uzaksa, ya da alan ölçümü arı geometriden N a m cn c in e r p ıa k tisch cn G com ct-
ayrı olarak ve bütününde geometrinin ikin­ rie. zum U n tc n c h ic d c v o n d er rei-
n c n . ala e in zw citer Tcil d er G co-
ci bir bölüm ü olarak kılgısal bir geometri m ctric übcrhaup t v c r d ie n t ı o und
adını hak etmekten nasıl uzaksa, mekanik ya n o c h w cnigcr, d arf d ic m e c ^ ^ ^ h e
ö d e r ch c m isc h c Ku.mt d er Experi-
da kimyasal deney ya da gözlem sanatı da
m en te o d er d er B eo b a c h tu n g e n tür
doğa öğretisinin kılgısal bir bölümü olmak­ e in cn p rak tisch cn Tcil d er Nanır-
tan en az eşit ölçüde uzak sayılmalıdır; son leh re, e n d lich d ie Hauo- Land-Staat>-
wi^K haft, die K um t d es U m ganges,
olarak, ev yönetimi, tarım, ekonomi politik, d ie V on ch rift d er D iâtetik, ,e lb ıt
ilişki sanatı, beslenme kuralları, giderek ge­ nicht d ie a llg em ein e Q ückseUgkeit>-
leh re, sogar nicht einm al d ie Bezii.h-
nel mutluluk öğretisi, ya da mutluluk uğruna
m u n g der N e ig u n g e n u n d Ban-
eğilimleri denetleme ve yeğin heyecanlan ya­ d igung der Affekten zum B e h u f der
tıştırma — tüm ü de kılgısal felsefe sayılmak­ lctzteren . zu r p n k tis c h e n Philoao-
p h ie gezahlt w erd en , o d er d ie lett-
tan ya da genel olarak felsefenin ikinci bölü­ tercn w o h l gar d e n z w d te n Tcil der
münü oluşturmaktan eşit ölçüde uzaktırlar; Philo.sophic übcrhaup t ausm achen;
çünkü tüm ü de yalnızca beceriyi ilgilendi­ w eil sie insgesam t n u r R e g d n der
G esch ick lich k eit, d ie m ithin nur
ren (ve dolayısıyla yalnızca uygulayımsal ola­ technisch-p^^d.soh a n d , en th alten ,
rak kılgısal olan) kurallar kapsarlar ve böyle- u m c in e 'Wirkung hen-orzu bringen.
d ie n a ch N a tu rb eg riffen der U n a -
ce nedenlerin ve etkilerin doğa-kavramları- c h e n u n d W irkungen m ö g lic h ist.
na göre olanaklı olan bir etki üretirler; ama w clch c, da sie zur th co rctisch cn
bu kavramlar kuramsal felsefeye ait olduk­ Philo.sophie g e h o r e n , j e n e n Vor-
schriften als blofien K orollarien aus
ları için, o yönergelerin altında onun (doğa d e n d b e n (d e r N aturw iıısenschafı)
biliminin) ^ ^ ^ c a sonurgulan olarak durur­ un terw o rfen ıin d , u n d a lıo kcinc
Stcllc in e in cr be.sondcren Philoso-
lar ve öyleyse kılgısal denilen özel bir felse­ p h ie , d ic praktische g c n a n n t, ver-
fede bir yer ileri süremezler. Buna karşı, la n g c n k o n n en . D a g c g c n m a ch cn
istencin doğadan belirlenme zemininin tam die m oralisch-prakıischen V on ch rif-
ten , d ie sich ^ ^ a lic h a u f d em F m -
dışlanması ile bütünüyle özgürlük kavramı heitsbegriffe, m it völliger A u uchlie-
üzerine dayanan ahlaksal-kılgısal yönergeler S u n g der B esıim m u n g sg rü n d e d e s
I G ttŞ 21
W Ulens :a.ua d er N atur. grü n d en , bütünüyle tikel bir yönergeler türü oluştu­
e in e gan:ı b e s o n d e r e von Vor-
•ch riften aus: w elch e auch, g leich
rurlar ki, bunlara, tıpkı doğanın boyun eğ­
d e n ^ g e l n , w elch en d ie N anır ge- diği kurallar gibi, yalnızca yasalar denir, ama
horcht, schlechthin ^(;e..,tze heillen,
onlar gibi duyulur koşullar üzerine değil,
aber nicht, wie d i ^ , au f sin nlichen
S e d in g u n g e n , s o n d e m au f ein em duyulurüstü bir ilke üzerine dayanırlar, ve
û b ersin n lich en Prinzip b e n ıh e n , buna göre felsefenin kuramsal bölüm ünün
u n d , n eb en dem theore^ti.schen Trile
der P h il^ o p h ie , für S ch g a n i alicin,
yanısıra yalnızca kendileri için kılgısal felsefe
e in en an.deren Teil, unter dem Na­ adı altında bir başka bölüm isterler.
m en d er p^ralı:ti.ochen P h ilosop h ie, Buradan görüldüğü gibi, kılgısal yönerge­
ford em .
M an ııiehet hieraua, daB ein
lerin felsefe tarafından verilen bir toplamı­
In b egriff p ıaktischer Vorachriften, nın felsefenin kuramsal bölüm ile karşıtlık
w elch e d ie P h ilosop h ie gibt, nicht
içindeki tikel bir bölüm ünü oluşturmasının
e in e n b e so n d e r e n , d em th eoreti-
ıc h e n zur & i u g ^ t t t e n , Teil der- nedeni bu yönergelerin kılgısal olmaları de­
ıe lb e n d anım ausm ach e, weil ile ğildir; çünkü, ilkeleri (uygulayımsal-kılgısal
p ^ ^ tis c h iln d ; d e n n d.ıs k ö n n te n
ile sein, w en n ihre Prinzipien g leich
kurallar olarak) bütünüyle doğanın kuram­
g ^ u lic h aus d er th eo retisch en Er- sal bilgisinden türetilmiş olsalardı bile kıl­
k enntnis d er N an ır h ergen om m en gısal olabilirlerdi; tersine, bu yönergelerin
waren (al, technisch-praktisohe
geln ); so n d e m , w eil u n d w e n n ih r
ilkesi her zaman duyusal olarak koşullu olan
P ıiıu ip gar n ic h t vom N an ırbe- doğa kavramından ödünç alınmadığı için,
griffe, d er je d e r z e itiln n lich b ed in gt
dolayısıyla özgürlük kavTamını biçimsel yasa­
ist. en tleh n t ist, m ithin au f dem
û b e r sin n iic h e n , welches der Frci- lar yoluyla yalnızca kendisi bilinebilir kılan
b e iu b e g r iff alicin durch fo n n a le duyulurüstü üzerine dayandığı için [söz ko­
G esctze kennb ar m acht, b e n ıh t,
u n d ile also moralisch-pralc.tisch,
nusu tikel bölüm oluşturulabilir]. Bu yöner­
d. i. n ich t bloB V oıııchriften u n d ^ - geler öyleyse ahlaksal-kılgısaldırlar, e.d. salt
g e ln in d ie sc r o d e r j e n e r A b ilcht, şu ya da bu bakımdan yönergeler ve kurallar
s o n d e m , o h n e v o r g e h e n d e s Bezug-
n eh m u n g auf Zw ecke u n d Absich-
değildirler, ama ereklere ve amaçlara ön bir
ten, ^ ^ o e iln d . gönderme olmaksızın yasalardırlar.

II n
Vom G eb iete d er P hilosoph ie
überlıaupt
Genel Olarak Felsefenin Alanı Üzerine
S o weit Begriffe a priori ih re Anwen» Apriori kavTamların uygulamaları ne denli
d un g h.ıben, so weit rcicht d er Ge*
brauch unseres Erkenntn.iS\"ermö-
genişse, ilkelere göre bilme yetimizin kulla­
gen s n ach P riıuipien , u n d m it ihm nımı ve onunla birlikte felsefe de o denli ge­
d ie Philosophie.
D er Inbegriff a ller Gegen^sdnde
niştir.
aber, w orau fjen e bezogen Ama o kavramların ilgili oldukları tüm
w erden, u n d , w o m öglich , e in Er» nesnelerin toplamı, olanaklı olduğu yerde
k enntnis d e n c lb e n z u s u n d e zu
bringen, k;ın.n, nach d e n -e n c h ie d e -
onların bir bilgisini ortaya çıkarabilmek için,
nen Z u lin glich k eit o d er U n zu lin g - yetimizin bu bakımdan yeterliğine ya da ye­
lichkeit unserer V erm ögen zu dieser
A bilcht, e in geteilt w erden.
tersizliğine göre bölümlenebilir.
B egriffe, ııofem ile a u f G egen- KavTamların, nesneler ile bağıntılı olduk­
ıt:inde b c z o g e n w erden. un:ınge 5e- ları ölçüde, bu nesnelerin bir bilgisinin ola­
h e n , ob ein E rk en n u ıis d e n c lb e n
m öglich sei o d e r n ich t, h a b e n ih r
naklı olup olmadığına bakılmaksızın kendi
Feld, w elches bloll n ach dem V eıhalt- bölgeleri vardır ki, yalnızca nesnelerinin ge­
22 YARGI ^YETİŞİRİNİN ELEŞŞTİRİSİ/ ^KRITIKDER URTFILS^KRAFT

nel olarak bilme yetimiz ile taşıdığı ilişkiye n i 5C , das ih r Objek.t zu unserem
ErkcnntniS\'Crmögen ü b e ıh a u p t hat.
göre belirlenir. — Bu bölgenin orada bizim besıim m i wird. — D erTeU die,ıes Fel-
için bilginin olanaklıolduğu bölümü bu kav­ des, w o ıin fü r uns Erkennüıis m öglich
ist. ist ein B o d en (tem to riu m ) für die-
ramlar ve gerekli bilme yetisi için bir toprak­
oc Begıİffe u n d ^as <dazu eıforderliche
tır (tenitorium). Toprağın bunların orada ya- E rk en n ^ ^ rcrm ö g en . D er Teil d es Bo-
samacı oldukları bölümü bu kavramların ve dens, w o r^ rfdiese gesetz.gebend sind,
ist das G eb iet (d iıio ) dieser B eg^ ffe
onlara uygun bilme yetisinin egemenlik ala­ u n d d er ih n e n zu steh en d en Erkennt-
nıdır (ditio). Deneyim kavramları öyleyse ^ ^ ım ö g e n . haben
topraklarını hiç kuşkusuz tüm duyu nesne­ also zwar ihrcn B o d en in d er Natuı;
als d em Inbeg^riffe aller G egenstiınde
lerinin toplamı olarak doğada bulurlar; bir d er Sin n e, aber k.ein G cbiet (a o n d em
egemenlik alanları değil, ama yalnızca yer­ nur İhren A ufenthalt, d om iciliu m );
weil sie zwar g esetzlich erzeugt wer-
leşim alanları (domicilium) vardır; çünkü ya­
d e n , aber n ic h t gesetzg eb en d sind,
sal olarak üretilmelerine karşın yasamacı de­ aondern d ie au f sie g eg rü n d eten Re-
ğildirler, ama Üzerlerinde temellendirilen g e ln empiI'l5ch, m ithin zufallig, sind.
U n serg esa m tes Erkenntnisvermc>
kurallar görgül ve dolayısıyla olumsaldır. g e n hat zwei G cb iete, der Nanır-
Bütünbilme yoûmirin biri doğa kavramla- b eg riffe, u n d das d e s F reih eitsb e-
ve öteki özgürlük kavramına ait olmak griffs; d e n n durch b e id e ist e s a p ıio ri
g e setz g e b e n d . D ie P h ilo so p h ie teilt
üzere iki egemenlik alanı vardır; çünkü sich n u n a u c h , d icsem gem aB , in die
yoluyla da apriori yasamacıdır. Buna uygun ıheore^ıi.,clıe u n d d ie pıak^rche. Aber
olarak, felsefe de kuramsal ve kılgısal olarak der B o d en , a u f w elch em ih r G cb iet
eni.chtet, und ihre ^^K tz.gebung a w -
bölünür. Ama üzerinde egemenlik alanının g^eühtwird, ist im m er d o ch nur d er In-
kurulduğu ve yasamasının uygulandığı toprak begriff d er G e g e n s tin d e aller m ög-
lic h e n E r fa h m n g , s o fe m sie fiir
her zaman yalnızca tüm olanaklı deneyimin nichts m ehr als bloBe E nc:heinungen
nesnelerinin toplamıdır, yeter ki bunlar salt g en o m m en w erden; d e n n o h n e d a s
görüngülerden başka birşey olarak alınma­ würde kcine G csctzgeb u n g d es V e r
s^ ^ d e s in A n se h u n g d e ^ l b e n g e-
sınlar; yoksa bu nesneler açısından anlağın dacht w erden k önn en .
herhangi bir yasaması düşünülemez. D ie G esetzgebu ng du rch Nanııbe--
Doğa kavramları yoluyla yasama anlak griffe g esch ieh i durch d en Verst:ınd,
und ist theoreıisch. D ie ^ ^ t z g e b u n g
yoluyla olur ve kuramsaldır. Özgürlük kav­ durch den Freiheit:ılıeg^ff g esch ieh t
ramı yoluyla yasama us yoluyla olur ve salt von d er V em u n ft. u n d ist bloB prak-
kılgısaldır. Us ancak kılgısal olanda yasama­ tisch. N u r alicin im Praktischen kann
d ie V e m u n ft g e s e tz g e b e n d sein; in
cı olabilir; kuramsal bilgi (doğanın) açısın­ A b sehu ng d es theoreıischen Erkennt-
dan, ancak (anlak aracılığıyla yasa ile tanış­ nis,ıes (d e r N an ır) kann sie n u r (als
gesetzkundig, v en n ittelst d es Vent:ın-
mış olarak) verili yasalardan tasımlar yo­
des) aus g e g e b e n e n Gcsetz.en durch
luyla her zaman ancak doğada durup kalan S ch lü 5C F o lg e n ın g e n z ie h e n , d ie
vargılar çıkarabilir. Ama öte yandan kural­ d o c h İm m er n u r b e i d er Natı.ır stehen
bleiben. U m g e k e h n aber, w o Rcgeln
ların kılgısal oldukları yerde us bu yüzden pıakıisch sind, ist d ie V em u n ft nicht
hemen yasamacı değildir, çünkü bunlar darum so fo n g e ^ ^ ^ ^ ıd , weil sie auch
uygulayımsal-kılgısal da olabilirler. technisch-praktisch sein können.
Verstand u n d V e m u n ft h a b en also
Öyleyse anlak ve us bir ve aynı deneyim zwci ve^rsc.hiedene G cse ttg e b u n g e n
toprağında birbirlerine zarar vermeksizin a u fe in e m u nd d em selb en ^ o d e n d er
iki ayrı yasama uygularlar. Çünkü doğa kav­ Erfuhrung. o h n e d:ıll e in e d er ande-
ren Eintr:ıg tun darf. D e n n ııo w enig
ramı özgürlük kavramı yoluyla yasamayı an­ d e r Naturbeg^riff a u f d ie G esetz-
cak özgürlük kavramının doğa üzerindeki g e b u n g du rch d e n Freiheiısbeg^riff
/ GİRİŞ 23
EinfluJl hat, ebenıuovenig a ıö n diescr yasamayı bozması denli etkileyebilir.— Her
d ie G esctzgeb u n g d er Katur. — D ie
M öglichkeit, das Z u ^ — m en b e ste h e n
iki yasamanın ve bunlara ait yetilerin aynı
beider G eııctzgebungen u n d d er ^d.azu öznede birlikte bulunuşlarının en azından
g e h o r ig e n V erm ogen in d e m se lb e n
çelişki olmaksızın düşünülmesi olanağını
Sub jekt ıic h w en.igstens o h n e Wider-
ııpruch zu d e n k e n , bew ies d ie Krlıik d er An Usun Eleştirisi tanıtlamış, çünkü buna
r c in e n V ernun ft, in d e m sie d ie Ein- yönelik karşıçıkısları onlardaki eytisimsel
wüı:fe daw ider du rch A ufdeckun g dcs
dialektischen S c h e in sin d e n ıe lb e n ver-
görünüşü ortaya sererek yok etmiştir.
nichtete. Ama birbirlerini yasamalannda olmasa
Aber, da8 d ie ıe ıw e i verschiedenen da duyulur dünyadaki etkilerinde sürekli
G eb ie ıe, d ie sicb zwar nicht in ih rer
^ ^ ı z g e b u n g , aber d o c h in ih te n Wir-
olarak sınırlamakta olan bu iki ayrı ege­
k u n g en in d e r S in n en w elt unaufhör- menlik alanının tek bir alan oluşturmama­
lic h c in sc h r in k e n , n ic h t e in a a u s m a ları suna bağlıdır: Doğa kavramı nesnele­
c h e n , k om m t daher: dall d e r Natur-
b ^ ^ f f zwar ıc in e G egenstiinde in der
rini kendilerinde şeyler olarak değil ama
A nıchauung, aber n icht al s D in ge an salt görüngüler olarak sezgide tasanmlar-
ıich selbst, s o n d e m al s bloS e E^rschei-
ken, buna karsı özgürlük kavramı nesne­
n u n g en , d er F m h eit,l,egriff' d agegen
i n sein em O bjek te zwar e in D in g an sinde bir kendinde şeyi tasarımlasa da, bu­
si.ch &e1bst_. aber n ich t in der Ansehau- nu sezgide yapmaz; öyleyse ikisinden hiç
u n g vorstellig m ach en , m ithin keiner
biri nesnesinin (ve giderek düşünen özne­
""n b e id e n e in ıh e o ^ ^ e in e s E rkennı-
nis von se in e m O b jek ıe (u n d selbst nin bile) kendinde şey olarak kuramsal bir
d em d e n k e n d e n S u b jek te) als D in g e bilgisini sağlayamaz; bu sonuncusu duyu-
an s k h versehaf!en karın, w e lc h ö da.,.
Ü b ersin n lich e scin würde_. w ovon man
lurüstü birşey olacaktır ki, ideasının tüm o
d ie Idee zwar d er M o g lich k eit al!er deneyim nesnelerinin olanağının temeli
j e n e r G egen sein d e der E rfahtung un- yapılmasının zorunlu olmasına karsın,
terlegen muJl, sie selbst aber niem als
:ru cin em E r k e n n ^ ^ se e rh eb en u n d er*
kendisi hiçbir zaman bir bilgiye yükselti-
w eiıem kann. lemez ve genişletilemez.
Es gibt also ein u n b eg n ,n z teı, aber Öyleyse bütün bilme yetimiz için sınırsız,
au ch u n z u g :in g lic h e s F eld für u n ser
ge^!allltes E rk en n tn isverm ögen , n im - ama ayrıca erişilemez bir bölge, yani duyu-
lic h das Feld d es Ü b eroin n lich en , lurüstünün bölgesi vardır ki. orada kendi­
worin wir k e in e n B od en fü r u n sfin d e n ,
also a u f d e m se lb e n w ed er für d ie
miz için hiçbir toprak bulamayız ve öyleyse
Veı:sı:andeo- n o c h Vernunftbegriffe ein onda ne anlak ne de us kavramları için ku­
G eb ie t zum th e o re tisc h e n Erkenn^tnl, ramsal bilgiye doğru b ir alanımız vardır —
h ab en k ö n n en ; ein F eld, v c ie h e s wir
zum. B e h u f d e ı th e o re tisc h e n
bir bölge ki, onu hiç kuşkusuz usun kuram­
s o v o b l als praktischen Gebr::ıuchs der sal olduğu gibi kılgısal kullanımı uğruna
V ernunft m it Ideen b esetzen m üsscn, da idealar ile donatmalıyız, ama bunlara
d e n e n wir :>her in B e z ieh u n g a u f d ie
G e s e tte au s d em F reih eit.ıbegriffe, özgürlük kavramından doğan yasalar ile
k e in e an d e r e als p rak tisch e Rc:alitiit bağıntı içinde kılgısal olgusallıktan başka
versch:ıfren k ö n n e n , w od u rch dem -
hiçbir olgusallık sağlayamayız, ki bununla
n a c h u n se r th e o re tisc h e s Erkenntnm
n ich t im m ind esten zu d em Ü b e n in n - kuramsal bilgimizduyuluriistüne doğru en
lic h e n erweitert wird. küçük bir biçimde genişlemiş olmaz.
Ob n u n zw:ır c in e u n ü b e n e h b :ır c
Kluft zw isch en d em G eb iete d e s Katur-
Şimdi, duyulurun alanı olarak doğa kav­
begriffs, als d em S in n lich en , u n d d em ramının alanı ve duyulurüstünün alanı ola­
G eb iete d e , F reih citıbegriffs, als dem rak özgürlük kavramının alanı arasında
Ü b e n in n lic h e n , b efestigt ist, ı o d.ıll
von d em e m e r e n zum :ınderen (also
ölçüsüz bir uçurum saptanmış olsa da —
verm ittelst dea th e o re tisc h e n Ge- öyle ki birinciden ikinciye (öyleyse usun ku­
24 YARGI ^YETİSİNİN E Illg T İR İS İ / ^KRITIKDER. IR T E IL SK ^er

ramsa] kullanımı aracılığıyla) hiçbir geçiş b rau ch s der V e m u n ft) k ein Ü ber-
g a n g m ö g lich ist, glcich alı o b e s 5 0
olanaklı değildir, sanki iki dünya imişler ve viel v e n c h ic d c n c V k ltcn waJ"Cn, de­
birincisi ikinci üzerinde hiçbir etkide bulu­ ren c n t c a u f d ic zw eite k e in c n Ein-
fluÛ h a ben kann: 5 0 soll d o ch d iesc
namazmış gibi—, gene de ikincinin birinci
a u f j e n e e in e n EinfluJl h ab en , n im -
üzerinde bir etkisinin olması gerekir, yani öz­ lic h d er Freih citııbegrilf 5 0 U d e n
gürlük kavramının kendi yasaları tarafından durch s c in c G c se ttc a u fg c g eb en cn
Zwcck. in d er S in n c n w elt v irk licb
saptanan ereği duyulur^ünyada edimsel ^ c h e n ; und die Naturm uG fo lg lich
kılması gerekir; ve buna göre doğa öyle bir aucb 5 0 g^cdacht w crdcn k ö n n cn ,
yolda düşünülmelidir ki, biçiminin yasaya uy­ d ie G esetzm alligkeit ihrer Form
v e n ip te n s z u r M öglichkeit d e r in ihr
gunluğu en azından onda özgürlük yasala­ :r;u b e w ir k c n d e n Zw cckc nach Frei-
rına göre ortaya çıkarılacak ereklerin olanağı h c iu g e sc tz cn z u u m m c n s d m m e . —
Alsa mufi e s d och c in c n G ıund der
ile bağdaşmalıdır. — ^ ^ e ^ gene de doğanın
Eink,it dcs Ü b ersin n lich en , v c lc h e s
temelinde yatan duyulurüstü ile özgürlük ka,,_ der N atur zum G n ın d c lic g t, m it
ramının kılgısal olarak kapsadığı duyulur- dem was der F rcihcitııbegriff p r u -
ıisch cn^thil.t, g e b e n , w ovon der Be-
üstü arasında bir birlik zemini olmalıdır ki, g^riff, w enn er glcich wcdcr theore-
bunun kavramı, gerçi onun ne kuramsal ne n o c h praktisch zu e in e m Er.
de kılgısal bir bilgisine ulaşmasa ve dolayısıy­ kenntnissc d^csselben gclangt, m ithin
k ein c ig e n tü m lic h e s G cb ie t hat,
la kendine özgü bir egemenlik alanı olmasa den n o ch d e n Ü b erg a n g v o n d er Don.
da, gene de birinin ilkelerine göre düşünme k un gıart nac;ı d e n Prinzipien der
yolundan ötekinin ilkelerine göre düşünme ein en , zu der nach Prinzipien der an-
deren, m öglich m a ch t
yoluna geçişi olanaklı kılar.

III III
V on der Kritik der Un^cilskr:ıft, als
Felsefenin İki Bölümünü Bir Bütüne e in em V erbindungsm ittel der zwei
Birlestinııenin Bir Aracı Olarak Tcile d er P hilo so p h ie w e in em
Yargı Yetisinin Eleştirisi ^ ^ uen

Bilme yetilerinin a priori sağlayabilecekleri D ie Kritik der ErkenntnÜsvermögen


in A n seh u n g desscn , was sie a priori
açısından Eleştirisinin aslında nesneler açı­ leisten k ö n n en , h at c ig e n d ic h kein
sından hiçbir yetkesi yoktur; çünkü bir öğreti G eb iet in A n se h u n g der O bjckte;
değildir, ama yalnıza bu yetilerin durum una w eil ile k e in e D oktrin ist, s a n d e m
nur, o b und wie, nach der Bev.andt-
göre onlar aracılığıyla bir öğretinin olanaklı nis, d ie e s m it u n se r e n V erm ögcn
olup olmadığını ve nasıl olanaklı olduğunu hat, c in e Doktrin durch sie m öglich
araştırması gerekir. Bölgesi onları haklılık ıe i, zu u n te n u c h c n hat. 1hr Feld
e n trc c k t sich a u f aile Anm::illungen
sınırları içinde tutabilmek için onların tüm derselb en , u m sie in d ie G rcnzen
boş savlarına dek uzanır. Ama felsefenin bö­ ihrer Recbtm aBigkeit z u setten . \Vas
aber n icbt in d ie E intcilung d er Phi-
lümlenişine giremeyen şey gene de bir ana
lo so p h ie k o m m e n k ann , das kann
bölüm olarak bütününde arı bilme yetisinin d o c h , als c in H auptteil, in d ie Kritik
eleştirisi içine girebilir, ama ancak kendi baş­ d e s r ein en E rk en n tn isv erm ö g en s
überhaupt k o m m en , w enn es n im -
larına kuramsal ya da kılgısal kullanım için lic b Prinzipien e n t ıa lı, d ie für sich
uygun olmayan ilkeler kapsıyorsa. weder zum theorc^t:ischen n o c h p ^ ^
Tüm a p o r i kuramsal bilginin zeminini ıischen G cb rau ch e tauglicb sind.
D ie N aturbegriffe, w d c h e den
kapsayan doğa kavramları anlağın yasaması G n ın d zu allem th e o re tisc b e n Er-
üzerine dayanırlar. — Tüm duyusal olarak kenntnis a p rio ri en th alten , b e ıu h e -
FI^NUITUNG / G İRİŞ 25
ten au f d e r ^ ^ K ız g e b u n g d es Ver- koşulsuz a ^ronkılgısal yönergelerin zemi­
standes. — D er Freiheitsbeg^riffj der
d e n G m nd zu ailen sinnlich-unbeding- nini kapsayan özgürlük kavramı usun yasa­
ten praktischen V o n ch rifte n a p ıio ıi ması üzerine dayanır. Öyleyse her iki yeti­
e n th ie lt. b e r u h e te a u f d e r G ese a -
ge b u n g der V em unft. ^ d d e V erm ögen
nin de mantıksal biçime göre kökenleri ne
also h a b e n , aufler d em , daÛ sie der olursa olsun ilkelere uygulanabilmenin
lo g isc h e n Form n ach au f Prinzipien, dışında, bir de içeriğe göre kendi yasama­
w elch en U rsprungs sie auch scin mö-
g e n , angewandt w e ıd e n können, über-
ları vardır ki, üzerinde hiçbir başka (a
d em n o c h j e d e s ıe in e e ig e n e G esea - priori) yasama olmadığı için, felsefenin ku­
ge b u n g d em lnholte n ach , ü b er d ie es ramsal ve kılgısal felsefe olarak bölümleni­
k e in e andere (a priori) gibt, u n d die
daher die E in ıeilu n g der P hilosoph ie in şini aklar.
d ie theore^rische u n d praktische recht- Ama üst bilme yetileri ailesinde anlak ve
fertigt.
A llein in d er Fam.ilie d er ob ercn
us arasında bir orta terim vardır. Bu yargı
ErkenntniS\'CrmÖgen g ibt es d o c h n o ch yetistöir ki, onun, andınmla uyum içinde,
c in M ittelglied zw ischen d em V en tan d e pekala kendi içinde kendine özgü bir ya­
und der V e m u ^ t D i ^ s ist die
'Jtraft, v on w elch er m an U n a c h e hat,
samayı olmasa da, yasaların ona göre ara­
nach der A n alogie zu verm uten, d.a.B !Iİe nacakları ve her durumda salt apriori öz­
e b e n so w o h l, w en n gleic h n ic h t eine nel olan kendine özgü bir ilke kapsıyor ola­
e ig en e G esetzgebung, d o ch cin ihr eige-
n e ı P ıin zip n ach G e s c a e n zu suchen, bileceğini tahmin etmek için nedenimiz
aile^nfalls ein bloÛ subjeknves a p ıio r i, in vardır; bu ilkenin, gerçi onun için kendi
sich e n th a h e n dürfte; w elches, w en n
ihm g le ic h k ein Feld der G egen stin d e
egemenlik alanı olarak hiçbir nesneler
als scin G cb iet z u stin d e , d o c h irgend- bölgesi bulunmasa bile, gene de herhangi
e in e n B o d en h ab en k ann , u n d c in e bir toprağı olabilir ve bu onun için tam
g e w iu e B csch.:ıffenheit d eııselb en , wo-
für gerade n u r dieııes Prinzip g d t e n d
olarak yalnızca bu ilkenin geçerli olabildi­
sein m öchte. ği belli bir yapı taşıyabilir.
H ierzu k om m t aber n o c h (nach d er Ama dahası (andınm a göre yargılar­
A nalogie zu urtcilen ) cin n e u e r G n ın d ,
d ie U neilskraft m it ein er andercn Ord- sak), burada yargı yetisini tasarım yetileri­
n u n g unsercr Vorstellungskrafte in mizin bir başka düzeni ile bağıntı içine
V e r k n ü p fın g zu b r in g e n , w elche von
n o c h groû erer \V ıch tigkeit zu sein
getirmek için yeni bir zemin vardır ki,
scheinı, als d ie d er Verwandt>ch3ft m it önem i bilme yetileri ailesi ile akrabalığın
d er F ^ n ilie d e r E r k en n tn isveım ögen . önem inden de büyük görünür. Çünkü
D en n aile Seelem 'C rm ögen, o d er Falı.ig-
k e ite n , k ö n n e n au f d ie drei zurückge-
ruhun tüm yetileri ya da yetenekleri üçe
f iih n w erd en , w d c h e ısich nicht f e m e r indirgenebilir ki, daha öte ortak bir ze­
aus e in em g e m ein sch a ftlich en G n ın d e m inden türetilmeye izin vermezler: Bilme
ableiten l^.wen: das Z rlıenntnuuer^^^,
d:ıs Gefii.hJ ıur und U nlw t, und das yetisi, haz ve hazsızlık duygusu, ve istek yetisi.*
rermögm. • Für d:u Erkennt- Bilme yetisi için yalnızca anlak yasamacıdır,

• Es ist ^von Nu aen; ru B^^tfen, -n k b e •Eğer ilkeler olarak kullanılan k av ram lar
ma.n ah Pnrimipim bnıudıt,
Unadıe bat zu ^ ^ u te n , da8 ıie mit dem a ^ ^ ' a n bilme yetisi ile akrabalık içinde d u rd u k la rı
reiD.en Erkenn^^^ımögen. a priori in Vu- tahmin etmek için nedenimiz v a ^ , bu bağıntı nede­
wa.ndodıaft »teben, dieser ^Beı.iebung ^wegen, niyle, onlar için askınsal bir tanun, es deyine a n ka­
eine ^^^enden.&le Denni.inticm "Wnucben:
^ ^ ^ cb durcb reine Kategorieıı, diese tegoriler yoluyla bir tanun aramak y.ırarlıdır, yeter ki
sdıcm den. Untenchied d e TOk^^den. bu kategoriler önümüzde y.ıtan kavramın başkala­
B^^A anderen binrıe.i.cben.d angeben. rından ayrımını kendi baslarına yeterli olarak vere­
Man fdgt bierin dem ^Ba,piel des Matbeind-
ken, der di.e empimcben. Dam ^mer bilsinler. Burada probleminin görgül verilerini beliniz
unbeı^tim.mt und nur ibr Va-biltrı.is in der bırakan ve yalnızca bunların an biresimleri içindeki
26 YARGI ^YETİS^İNİN^ELEŞTİRİSİ/ IMTBLl^KRAF!'

eğer bu yeti (istek yetisi ile karıştırılmak­ n isv erm o g en ist a llein d er V cn ta n d gc-
ıc tz g c b c n d , w cn n je n e s (w:ic es auch
sam kendi için görüldüğünde olması ge­ g e sch eh en mu.B, w cnn es für si.ch, o h n c
rektiği gibi) bir kuramsal bilme yetisi olarak V e ^ ^ ^ h u n g m it d em Bcgchrungsver*
m ö g en , bctr.ıch tet vrird) als V crm ogcn
doğa ile bağıntı içine getirilecek olursa;
ein es therıretûcken Erkenntnisses
çünkü bizim için aslında arı anlak-kavram- d ie N an ır b e z o g e n w ird, in A n seh u n g
ları olan a priori doğa kavramları yoluyla d e r e n alicin (als E rsch cin u n g ) e s uns
m ö g lic h ist, d u rch N a tu rb eg riffe a
yasalar vermek yalnızca (görüngü olarak) priori, w clchc eig cn tlich reinc V crstın-
doğa açısından olanaklıdır. — Özgürlük dcsbcgriffc sind, ^ x a c zu g e b e n . —
kavramına göre bir üst yeti olarak istek ye­ Für das B cgch ru n g sv crm o g cn , als cin
obcrcs V crm ogcn n acb d em Frciheiu.-
tisi için yalnızca us (ki bu kavTam yalnızca b cg riffe, ist alicin d ic V c m u n ft (in der
onda yer alır) a priori yasamacıdır. — alicin dicscr B cgriff statthat) a priori
g e sc tz g c b c n d . — N u n ist z w isch cn
Şimdi, bilme ve istek yetileri arasında haz
d em Erk.cnntni&- u n d d em B c g c h -
duygusu kapsanır, tıpkı anlak ve us ara­ rungsvcrm ogcn d.ıs ^ ^ fth l der Lust,
sında yargı yetisinin kapsanması gibi. Öy­ vric zvrisc.hcn dem V c n ta n d c u n d der
Vernunft dic Uneils^kr.ıft, cn th altcn . Es
leyse en azından geçici olarak kabul edile­ ist also w cn ig stcn s vorlaufig zu vcrmu-
bilir ki, yargı yetisi de benzer olarak kendi tcn , daB d ic U rtcilskraft e b e n so w ohl
için bir apriori ilke kapsar; ve, istek yetisi ile für si.eh e in Prinzip a priori c n th a lte ,
u n d , da m it dem B cgchrungsverm ogen
zorunlu olarak haz ya da hazsızlık bağlı n o tw c n d ig Lust o d e r U n lu st verbun-
olduğu için (ister alt istekler durum unda d e n ist (e s sci daB s ic , w ie b e im un-
tcrcn , vor dem P ıin z ip d e s s e lb e n vor-
olduğu gibi bu ilkeyi önceleyerek, isterse
h c r g c b e , oder, vrie beim o b c r c n , nur
üst istekler durum unda olduğu gibi istek aus d er Bcsti.m m ung d e ^ l b e n durch
ahlaksal yasa yoluyla belirlendiğinde onu das mo^ralischc G csctz fo lg c ) , e b e n ^

ilişkilerini a n aritmetiğin kavramlan altına getiren ve reinıeıı denıelbc unter die


der reiııerı Arithmebk b^ıingt u.n.d ıi.cb dadurcb
böylece çözümü evrensellestiren matematikçinin ör­ die ^Au.Otaung denelbea \"tt:lllgmei.ncrı —
neği izliyoruz. - Benzer bir işlemden (Kılgısal Usun Ma.n baı au» ihnlicben Verfa.hrtn
Eleştirisi, s. 16 [23]) ötürü bana bir suçlama yöneltil­ (Kritderpnkt V.,S 16der^wrde)einmVcr-
wu.rf gıemacbt und die D^im&on des ^^eb-
miş ve istek yetisinin 'kendi tasanmlan yoluyla bu tasa- ah dureb Jtirıt Vor-
nmlann nemelmnin edimselliğinin nedeni olma yetisi' ola­ lııUuncrn. Ursadtıe dtr ^
rak tanımı yerilmiştir; çünkü istekler gene de salt dilek­ jttfnıdt diıtJtr VonııUuncrn zu geadelc wei.l
boSıe docb aucb ^ ^ ebnıngu
ler olabilirler ve nesnelerinin yalnızca bunlar yoluyla d e ııu seh d^och jeder bescbei.Mt, da.fi er
üretilemeyeceğini herkes kabul eder. — Ama bunun durcb dies^elberı. alleiıı ihr Objekt Dicbt her-
tanıtladığı tek şey insanda onu kendi kendisi ile çeliş­ k^ 0D..De. — Dieseı abıer be^ ûet
weiter, ah da.fi es aucb ^^ebrmge:n im
ki içine düşüren isteklerin olduğudur, çünkü burada M^ucbea gebe, ^odurcb dmıelbe mit .ıicb
nesnenin yalnızca tasarımı yoluyla üretimi için ça­ im Vî^dersprucbe stebt in.dem er durcb
balamaktadır ki, bundan hiçbir sonuç bekleyemez, ^sane V cn t^ ^ ^ aUtin ı u des
Objeka. hinWkt. vuı. der er d^oc:h Erfolg
çünkü nesneyi (dolaylı olarak) ortaya çıkanlabilmek ^alerıicb be^wu.Btist, iıei.D.e
için o tasanın tarafından belirlenmeleri zorunlu olan ^Knfte icb diıe psy
mekanik güçlerinin (eğer psikolojik olmayanları cbol^^^erı so nenne:ı:ı soll). diıe d^cb ju ıe
werdu mûBtu. das
böyle adlandınrabilirsem) ya yeteniz olduklarının, ya Objıekt (mi^m aıttelber) zu beWkea. eı::ıt-
da bütünüyle olanaksız bineye, örneğin olmuş olanı ^ ^ er Dicbt^^^licb si.nd, odergarauf
olma^mu kılmaya ( O mihi praeteritos, vb) ya da beklen­ Unm^ücbes geben, l B. da.» ^^ebebene
^wıg«cb^eo zu macberı (O pr.ııetmtca,
tinin dayançsızlığında istenen kıpıya dek sürecek ete.). oder im uageduldige:ı. Harrıen cli.ıe Z\ıd-
zaman aralığını yok etmeye yöneldiklerinin bilincin­ »cb^^ei.t bis z ^ ber^be:ıgewiınsebteıı A.ugeo-
dedir. — Gerçi böyle düşlemsel isteklerde tasarım­ blid. wmicbtea zu k^ uen. — Ob W
gleicb iD »olcbm pba.aasucbu ^^ebruıı.gerı
larımızın nesnelerinin ne^rni olmak için yetenizlik- der U^rolangUcbkeit ^ e r e r Vonıdlungıen
lerinin (ya da giderek uygunsuzluklarının) bilincinde (oder g u ihrer Unouııüchkot), UnaCı, i h =
EJ^METUNG I G İRİŞ 27
w ohl e in e n Ü b er g a n g vom r e in e n Er- izleyerek), yine kabul edilebilir ki, yargı
k en n tn isv erm ö g en . d. i. vom G cb iete
d er N a r u r b e g ıiffe zum G cb ie tc d es
yetisi an biline yetisinden, doğa kavramları
F reih eiu b egriffs, b e d ir k e n w erde, als alanından özgürlük kavramı alanına bir
ııie im lo g isc h e n G eb rau ch e d e n Ü ber- geçişi sağlayacaktır, tıpki mantıksal kulla­
^ rng vom V e r s^ n d e zur V em u n fı m ög-
lich m a c h t
nımda anlaktan usa geçişi olanaklı kılması
W enn also g le ic h d.ie P h ilo s o p h ie
gib.i-
n u r in zw ei H :ıu p tteile, d ie th e o re ti- Öyleyse felsefenin yalnızca iki ana bölü­
ıc h e u n d d ie praktischc, c in g ete ilt wer-
d e n k.ann; w e n n g leic h allcs, was wir
me, kuramsal ve kılgısal bölümlere ayrıla­
vo n d e n e ig n e n P rinzipicn d er Urteils.- bilmesine karşın, ve yargı yetisinin kendi­
kraft zu s:ıgen h ab en m ö ch te n , in ihr ne özgü ilkeleri üzerine söyleyebileceğimi­
zum th e o r e tisc h c n T eilc, d. i. dem
V em u n fter k e n n tn is n ach N a o ır b e g ıif zin tüm ünün onda kuramsal bölüme, e.d.
fen , gczah lt w erden müBte; so b esteh t doğa kavramlarına göre us bilgisine ait sa­
d o c h d ie k ritik d e r r e in e n Vernunft,
yılmasının zorunlu olmasına karşın, gene
d ie allcs d ieses v or d er U n te r n e h m u n g
j e n e s System s, zum B e h u f d er M ög- de tüm bunlara o dizgenin üstlenilmesin­
lich k eit d e ^ l b e n , ausm ach en m uB, den önce onun olanağı uğruna karar ver­
aus drci T eilen: d e r Kritik d es reinen
mesi gereken arı usun eleştirisi üç bölüm­
V ersu n d es, d er r e in e n U neU skraft und
der r cinen V em u n ft, w elche V crm ögen den oluşur: Arı anlağın, arı yargı yetisinin,
d an ım rcin g e n a n n t w erden, weil sie a ve arı usun eleştirisi — yetiler ki, onlara a
p ıio ıi g e setz g e b e n d ııind.
prioriyasamacı oldukları için arı deriz.

^Gıegeutinde zu ^ ^ ^ t O d ; so i.ıt d^d olsak bile, gene de nedenler olarak bağıntılan, ve


die Beziehung denelben ak Unache, m idin
d e Vontellung ihrer
dolayısıyla nednısellik^nin tasanmı, her bir dilekte
in jedem
WUnsc.lt endalten, und a.bdann kapsanır; ve bu ba$lıca eğer dilek bir heyecan, yani bir
ıichtbar, deser ei.n Affelt, Sr4- özlem ise açıkça görülebilirdir. Çünkü bunlar yüreği
arwt.lt, ısl Den.o d ^ cbdurch,da8
geni$letmeleri ve kasmalan ve böylece güçleri tüketme­
s e das Hen au sd ein a und machen und
so d e ^râfte roeh^fen, die ^Kr.\fte durch leri yoluyla bu güçlerin tasanmlar yoluyla yineleyerek
wit'derhdentich angesp^mt fe r ­ gergin m tulduklannı tanıılarlar, ama anlığı olanaksız­
den, aber diıs ^Gem.ût be.. der Rüci.ıicht auf die lık açısından sürekli olarak yine tükenmisliğe düşmeye
U^uıııcglicht.eit unauderlich in Er-
zurü^^^en
bırakırlar. Giderek büyük ve görülebildiği kadanyla
dieGıebete
um Ab^ra^dunggro8er undto-.i.el^en ^mieht, kaçınılmaz olan kötülüklerin uzaklaştırtması için
un^wmıei.dlicherÜbc!I, und t^mche a^berglaub- edilen dualar ve doğallıkla olanaksız olan amaçlara
ıche Mind zu Errei.chung n.acürlicher^weise un- erİ:$mek için b 0$inançlara dayalı birçok araç bile tasa-
mqJhchıer Z^weci.e, MwW.en die Ka^^usalbui*-
h^wıg der V cnc^^^en aufi^w Objet.te, d e ıo-
nm lann nesneleri ile taııdıklan nedensel bağıntılan
gar durch dasBewulfl^CM!İ.nihrerU^^^^ıchteit gösterirler ki, etkiyi üretme çabasının yetersizliğinin
zum Eflet.t der ^sırebuııg dazu Dicht bilinci tarafından hiçbir biçimde bir yana atılamazlar.
fan*. — a^ffin^^^r
— ^m a doğamızda bilinçli olarak b0$ isteklere doğru
Nacur der H^ang zu mit lsewuB^ısein İeeren ^
gdegt wı:xdu, das ist ei.rı.e aııdıro,. bu takıntının niçin bulunduğu insanbilimsel^rek-
pol^ogısch-{'1eal^ogische Frage. Es tcheinc daB, bilimsel bir sorudur. Öyle görünür ki, eğer yetileri­
scıllten MI' ı:ı.icht chen alı his \iV uns der Zu- mizin bir nesnenin üretilmesi için yeterliği konusunda
1:ânglichbe..t unseres V ^ m q J ^ zu Hervcrbrin-
^mg eines Objei.ts \^nschert bitten, zur Kraft- bir inanca edinmeden önce güçlerimizi uygulamaya
aıı^wsd^wıg bes^^mt ferden, dese gro8enteils belirlenmeme olsaydık, bu güçler büyük ölçüde kul­
un^enuat blei.Mn würde. DeDJı gem^inglich lanılmadan kalırlardı. Çünkü genellikle güçlerimizi
^enen \lıU uuere ^rtfte nur cbdurch ^alle:rent
ilkin onları deneyerek öğreniriz. dilekler duru­
karnen, cb8 W sie e n u c h a . Oies.t"Th^uscbung
in İm en W^imschen ist alıo nur d e Folge '\'00 mundaki bu aldanma öyleyse yalnızca doğamızdaki
einer ^wdılo^ıigeıı. />Jıa:dnungin t^u.mererNatur. iyiliksever bir düzenlemenin sonucudur.
28 YARGT }YETİSİNİNN ELEŞELEŞTİRİSİ I ^KRITIKDER

IV w
V on der Urteilskraft, als ein em
Bira prioıi Yasama Yetisi Olarak Yargı Yetisi a prioıi g ^ a g e b e n d e n V erm ögen
Üzerine
Genel olarak yargı yetisi tikeli evrensel altın­ U n eilsk ra ft ü b eıh a u p t ist das Ver­
m ö g en , das B esondere als enthalten
da kapsanıyor olarak düşünme yetisidir. u n ter d em A llg em ein en zu denken.
Eğer evrensel (kural, ilke, yasa) verili ise, o İst das A llg em e in e (d ie Regel, das
zaman tikeli onun altına alan yargı yetisi P rin ıip . das G csctz) g e g e b e n , so ist
d ie U neilskraft, w elch e das B esonde-
(üstelik, aşkınsal yargı yetisi olarak, o evren­ rc d a nınter 5Ub 5Um i e n (auch, \ıı'enn
selin altına almanın yalnızca onlarla uyum S:.e, alı ^transzendentale Urteilskraft, a
içinde olanaklı olduğu koşullan a priorixer- priori d ie B e d in g u n g e n angibt. wel-
ch en g e m ^ aJ.lein u n te r je n e m Allge-
se bile) belirleJicidir. Ama eğer yalnızca tikel m ein e n su b su m ie n v e r d e n kann)
verili ise, ve onun için evrenseli bulması İst aber nur das B esonde-
re g e g e b e n , wozu sie das A llgem eine
gerekiyorsa, o zaman yargı yetisi salt derin- fin d en soll, s o ist d ie Urteils^kr.ıft bloB
düşün^endır.
Belirleyici yargı yetisi yalnızca [tikeli] an­ D ie b e stim m e n d e U n eilsk raft
un ter a llg em ein en ^tr.ınsendent.ılen
lağın verdiği evrensel aşkınsal yasalar altına G csetzen, d.ie d e r Verstand g ib u ist
alır; yasa onun için a ^ ^ r i önceden be^^to, nur subırumiercnd; das G o e o ist ihr
p ıio ri , ’o r g ezeich n et, u n d sie hat
ve öyleyse doğadaki tikeli evrenselin altına
also n ich t n ötig, für ııich .selbstauf cin
alabilmek için kendi için bir yasa üzerine zu d e n k e n , um das B^rondere
düşünmesi gerekmez. Ama doğanın öylesi­ in der N atur dem A llgem ein en unter-
o rd n en zu k ö n n en . Allein es si.nd so
ne çoklu biçimleri Yardır ki, ve bir bakıma m annigfaltige F o rm en d er Natur,
evrensel aşkınsal doğa-kavramlannın an an­ gleich&3.m so viele M o difikationen
lak tarafından a priori verili yasalar yoluyla d er a llg e m e in e n ^ tranuendentalen
N a ru rb eg ıiffe, d ie durch j e n e Ge-
belirlenmemiş bırakılan öylesine çok değiş- ıea :e, w e lc h e d er r e in e V e n ta n d a
kisi vardır ki — çünkü bu yasalar yalnızca ge­ p ıio ri gibt, weil d ieselb en nur a u f d ie
M öglichkeit e in er N a o ır (als G egen-
nelde (duyunun nesnesi olarak) bir doğa­ ıı:ındes d er S in n e ) ü b eıh a u p t g eh en ,
nın olanağını ilgilendirirler —, bunlar için u n b estim m t g e l^ M n w erden, d:ıB
de yasalar olmalıdır; bunlar, görgül yasalar d.ıfür d o c h au ch Gc.setze sc in mü*-
ıc n , d ie zwar, als em p irisch e, n:ıch
olarak, bizim anlağımızın ayrımsamasına urntrtr V ersu.ndescinsicht zufüllig
göre olumsal olabilirler, ama gene de eğer ıe in m ö g en , die aber d o c h , w en n sie
G cıetze h e iB e n so lle n (\liİe es auch
onlara yasalar denecekse (bir doğanın kav­ d e r B eg^ ff e in er N arur er fo r d e n ) aus
ramının gerektirdiği gibi), çoklunun birliği­ einem , w cnn gleich uru unb ek annten ,
nin, bizim için bilinmese de, bir ilkesinden P ıin zip d er E in h e it d e s M ın nigfal-
tigen, :.Is n o tw endig a n g ^ h e n wer-
ötürü zorunlu olarak görülmelidirler. — d e n m üssen. — D ie r e flek tieren d e
Doğadaki tikelden evrensele yükselme yü­ U neilskraft, d ie v o n dem B c so n d e m
in der Narur zum A llg e m e in e n au£
kümlülüğü altındaki derin-düşünen yargı zu ste ig e n d i e O b lie g e n h e it hat, be-
yetisi bu nedenle deneyim den ödünç ala­ d:ı.rf also e in e s Prinzips, w elches sie
mayacağı bir ilkeye gereksinir, çünkü tüm nicht v o n der E rfa h n ın g e n tle h n e n
k.ınn, weil es e b e n d.ie E in h e it aller
görgül ilkelerin benzer olarak görgül ama empi^risc.henPriıu.ipien u n ter gleich-
daha yüksek ilkeler altındaki birliğini, ve falls e m p iıisc h e n , aber h ö h e r e n
öyleyse bunların birbirleri arasındaki dizge­ Prinzipien, u n d also d ie M öglichkeit
d er system atischen U n te r o r d n u n g
sel altgüdümlerinin olanağını temellendir­ d e n c lb e n unter ein:ındeı; b e g ıü n d e n
mesi gerekir. Böyle bir aşkınsal ilkeyi öyleyse ıo ll. E in so lch es ^ transendentales
I GİRİŞ 29

Prinzip kann alal,o d ie reO ekıierende derin-düşünen yargı yetisi yasa olarak kendi­
Urteliskraft !İch nur sclbst als ^Gesca
Keben, n icht a n d e ^ ^ ^ h e m e h m e n
ne ancak kendisi verebilir; onu başka bir yer­
(weil !İe sonst b esd m m en d e Urteil.,.. den alamaz (çünkü yoksa belirleyici yargı
kraft scin w ü rd e). n o c h der N atur
yetisi olacaktır), ne de onu doğaya dayatabi­
vonchreib en ; weil die ^Reflealon über
die C esette der Natur !İch nach der lir, çünkü doğa yasaları üzerine derin-düşün-
Nanır, und di^K si.ch nicht nach d en me kendini doğaya uyarlarken, doğa ise
B ed in gu n gen richtet, nach w elchen
wir e in e n in A n seh u n g dieser ganz
kendini koşullara uyarlamaz — koşullar ki,
z u fillig e n B c g ^ ff v o n ih r zu erwer- onun bunlar açısından bütünüyle olumsal
b en oachten .
olan bir kavramını onlara göre kazanmaya
N u n kann d ieses Prinzip kein
anden:s sein, als: d.3.8, da allgem eine çabalarız.
N atu rgesette ih ren G rund in unse- Şimdi bu ilke şundan başka birşey olamaz:
rem Verstande haben, d er sie der
Narur (obzwar nur n ach d em allge-
Evrensel doğa-yasaları zeminlerini onları
m ein en B eg ^ ffe v o n ih r als Narur) doğaya dayatan (ama yalnızca onun doğa
vorsehreibt, d ie b e s o n d e m , em pi- olarak evrensel kavramına göre) anlağımız­
rischen C esette in ^ ^ seh u n g desı,en,
was in ih n e n durch j e n e unb esdm m t da taşıdık.lan için, tikel, görgül yasalar, onlar­
g e le s e n ist, n ach e in er so lc h e n Ein- da bu evrensel yasalar tarafından belirlen­
h eit betrachtet w erd en m ü s x n , als
o b g leich falls c in Verstand (w enn-
memiş bırakılan şey açısından, öyle bir bir­
gleic h n ich t d er u n sr ig e) S e zum liğe göre irdelenm elidirler ki, sanki bir
B eh u fu ^ sercr E r k e n n ü ıi^ r m ö g e n , anlak (gerçi bizimki olmasa da) onları tikel
u m c in System d er Erfahrung nach
b e se n d e r cn N a r u r g ^ ^ a e n m oglich doğa yasalarına göre bir deneyim dizgesini
zu m achen, g e g e b e n hatte. N icht. als olanaklı kılmak üzere bilme yetilerimiz için
w en n au f d iese wirklich c in
s e lc h e r Verstand a n g e n o m m e n wer-
vermiştir. Sanki bu yolda edimsel olarak böy­
d e n müBte (d e n n es i.1 t nur die ref- le bir anlak varsayılmalıymış gibi değil (çün­
lek d eren d e Urteilsk.raft, d er diese kü bu ideânın belirlemek için değil, derin-
ld e e zum ^ ^ t t ip d ien t, zum ReOek-
deren, n ic h t zum B esdm m en); son-
düşünmek için ilke olarak hizmet ettiği şey
d e m dieses V erm ögen gibt S c h da- yalnızc;,a derin-düşünen yargı yetisidir); ter­
durch n u r selbst, u n d n ic h t der
sine, bu yeti bu yolla doğaya değil, ama yal­
Nanır, c in G esca.
Weil n u n d er B ^ ^ & v o n ein em nızca kendine bir yasa verir.
Objekt, ,o fe m e r zu g leich d e n Grund Şimdi, bir nesnenin kavramı aynı zamanda
der W ırklichkeit d ieses O bjekts ent-
h1ılt der Zutdı u n d d ie Ü b ereinsdm .
bu nesnenin edimselliğinin zeminini kapsa­
m ung e in e s D in g e s m it d erjen igen dığı sürece erek olduğu için, ve bir şeyin şey­
B e sch affen h eit d er D in g e , d ie nur
lerin ancak ereklere göre olanaklı olan ya­
nach Z w ecken m oglich isU die Zutdı-
der Form de....,lb en h eiB t pısı ile bağdaşmasına onun biçimi^nlıı erekselliği
ist das Prinzip d er Uneils^kr.ıft, in dendiği için, yargı yetisem ilkesi, genel olarak
A n se h u n g d er Form d er D in g e der
N atur unter e m p irisch en G esc tte n
görgül yasalar altında doğanın şeylerinin
ü b e r h a u p t, d ie der biçimi açısından, türlülüğü içindeki doğanın
Naıur in ihrer ^Mannigfaldgkeit. D. i. erekseUiğidir. Eş deyişle, doğa bu kavram yo­
d ie N a n ır wird d u r c h d ie se n B egriff
vorgestellt. a lso b c in V e^ rand d e n luyla öyle bir yolda tasarımlanır ki, sanki bir
G rund d er E in h e it d e s M a n n iııfalıi anlak onun görgül y a sa la rın türlülüğünün
g e n ihrcr em p irisch en C e se tte ent-
halte.
birliğinin zeminini kapsamaktadır.
D ie Z w eclunilligkeit d er Nanır Doğanın erekselliği öyleyse a priori tikel
iat also c in b eso n d e r e r B egriff a bir kavramdır ki, kökenini yalnızca derin-
priori, der led iglich in d er rcflekrie-
rcn d en Uneils^k.r.ıft se in e n Ursprung
düşünen yargı yetisinde taşır. Çünkü doğa
hat. D en n d e n N anırprodukten kann ürünlerine doğanın onlarda erekler ile
30 YARGI lYETıs^İNİN ^ELEŞTiRrsi / fKRITiKDER

bağıntısı gibi birşey yükleyemeyiz; ama bu m an so etwas, als B e z ieh u n g d er


Narur an ih n e n a u f Z w eck e. n ic h t
kavramı yalnızca o ürünler üzerine doğada b eileg en , s o n d e m d ie ,c n nur
görüngülerin görgül yasalara göre verili br.ıuchen, um ü b e r sie in A n schu ng
der V erknüpfung d er E n ch ein u n g e n
bağlantısı açısından düşünebilmek için kul­
in ihr. die n ach e m p i^ ^ h e n ^ ^ K tten
lanırız. Bu kavram ayrıca kılgısal ereksellik- g e g e b e n i.st. zu ^ diek oeren. Aııch ist
ten de (insan sanatında ya da törelerde) diescr B e g ^ ff v o n d er praktischen
Zw eckm a8igkeit (d er m en sc h lich en
bütünüyle ayrıdır, gerçi hiç kuskusuz bu so­ K unst od.er auch d e r Sitten) ganz
nuncular ile bir andırıma göre düşünülüyor u n te r ,c h ie d e n , o b er zw.ır nach einer
olsa da. Analogie mit der,elb en gedach t wird.

V
Das Prinzip der form alen
v _
Zweckm a8igkeit der Natur ist cin
Doğanın Biçimsel Erekselliği İlkesi ^ a n s e n d e n ta le s Prinzip d er
Yargı Yetisinin Bir Askınsal İlkesidir Urteüs^kraft

Bir aşkınsal ilke öyle bir ilkedir ki, şeylerin F.in ^ ^ m e n d e n ta le s Prinzip ist d.ısje-
n ig e , durch welches d ie a llg em ein e
ancak onun altında genel olarak bilgimizin B c d in g u n g a priori vorgestellt wird,
nesneleri olabilecekleri evrensel koşul u n ter d er allein D in g e O bjekte un-
onun yoluyla a priori tasarımlanır. Buna kar­ serer E rk en n tn is überhaup t werden
k.önnen. D a g e g e n h eillt c in Prinzip
sı, bir ilkeye eğer o ilke kavramları görgül m co p h y ıisch , w en n e s die Bedip.K1,1 n g
olarak verilmesi gereken nesnelerin yalnız­ a priori voısteüt, un ter d er alicin O b­
jek te , d eren Be^ııriff em p iıisch ı,eg,,-
ca onun altında apriori daha öte belirlene-
b e n scin muB, a pıiori w eiter besrim-
bildikleri a priori koşulu temsil ediyorsa m et werden k ö n n en . S o ist Prinzip
metafiziksel denir. Böylece tözler olarak ve der E rkenntnis der Körper, als S u b *
tanzen u n d als v e r in d e ılic h e r Subı,-
değişebilir tözler olarak cisimlerin bilgisi­ tanzen , tran szendental, w en n da-
nin ilkesi, eğer onunla değişimlerinin bir durch g esa g t wird, daJl ih re Veriin-
nedeninin olması gerektiği söyleniyorsa, aş- d erung e in e U rsache haben m üuc; es
ist aber meoph^ysisch, w en n dadurch
kınsaldır; ama, eğer onunla değişimlerinin geııagt wird, ih rc V eriin d eıu n g m^wae
bir dıs nedeninin olması gerektiği söyleni­ c in e iiuftrre U rsache haben: weil im
yorsa, metafizikseldir. Çünkü ilk durumda ersteren Faile d er nur durch
o n to lo g is c h e Prâdikate (re in e Ver-
cisimlerin yalnızca varlıkbilimsel yüklemler sta n d esb eg riffe), z. il. als S u b st^ u ,
(arı anlak-kavramları) yoluyla, örneğin töz g ed ach t werd.en darf, um d e n Satz a
p ıio ıi zu erk en n en ; im zw eiten aber
olarak, düşünülmeleri gerekir, öyle ki öner­ der e m p iıisc h e B ^ ^ f ö e in es K ö ^ * r s
me apriori bilinebilsin; ama ikinci durum ­ (als ein es b e w e g lic h e n D in g e s im
da, bir cismin görgül kavramı (uzayda devi­ Raum ) diescm S a tte zum G runde
g eleg t werden m ull, ^alsdann aber, daJl
nebilir bir şey olarak) önermenin temelin­ dem K örper das letttcre Pridikat ( der
de yatıyor olmalıdır, gerçi o zaman bu son B cw egung nur d u rch auBere Ur-
sache) zuk.om m e, völlig a p ıio ıi ein-
yüklemin (salt dış nedenler yoluyla devim)
geseh en werd.en kann. — S o ist, wie
cisme ait olduğu bütünüyle a priori görüle­ ich ,o g leich zeigen werd.e, dasPrinzip
bilir olsa da. — Böylece, birazdan gösterile­ der ZweckmaBigkeit der Natur (in d er
M annigfaltigkeit ih rer e m p iıisc h e n
ceği gibi, doğanın (görgül yasalarının çok­ G esctze) cin ^ a n sz e n d e n ta le s P ıin -
luğu içinde) erekselliği ilkesi aşkınsal bir zip. D e n n d er B cg riff v o n d e n Ob-
ilkedir. Çünkü nesnelerin kavramı, nesne­ jek ten , so fe r n sie als u n te r diescm
Prinzip ste h e n d gedacht w erden, iıt
ler bu ilke altında duruyor olarak düşünül­ n u r d er r cin e B eg riff v o n G cgen-
dükleri sürece, yalnızca genel olarak ola­ s ^ n d e n d e s m ö g lic h e n E rfa h ru n g *
FJ^NUITUNG / GİRİŞ 31

erk en n tn iu es überhaupt, u n d enthalt naklı deneyim bilgisinin nesnelerinin arı


nichtJEm pirisches. D agegen w ir c das
Prinzip der prak^rchen ZweckmaJlig-
kavramıdır ve görgül hiçbirşey kapsamaz.
keit, d ie in d er Id ee d er Batim m ung Buna karşı kılgısal erekselliğin ilkesi, kı bir
e in e s freien W U l^ ge d a c h t werden
özgür istencin belirleniminin ideasında düşü­
muB, c in m etaphysisches Prinzip; weil
der B e g ^ ff e in e s B egeh ru n gsveım ö - nülmesi gerekir, bir metafiziksel ilkedir;
gen s als ein es WıUens d o ch em pirisch çünkü bir istenç olarak bir istek-yetisinin
g e g e b e n w erden muB (n ich t zu d en
tr.ıns:z:endent:ılen Pradikaten g e h ö n ).
kavramı görgül olarak verilmelidir (aşkııual
B eide Prinzipien aber si.nd d e n n o c h yüklemlere ait değildir). Ama her ikı ilke de
nicht em piıisch, s o n d e m Prinzipien a görgül değil, apriori ilkelerdir, çünkü yük­
priori: weil e s z u r V e ıb in d u n g d es Pra-
dikats m it d em em pirischen B eg^ ffe
lemin onların yargılarının öznesinin görgül
des Subjekts ihrer U rteile kciner wei- kavramı ile birleşmesi için daha öte hiçbir
terenE rfahrung bedarf, s o n d e m je n e
deneyim gerekmez ve bu bütünüyle a ^ w ri
völlig a p rio ıi e in g e s c h e n w erden
kann. görülebilir.
Dal! d er Be^griff e in er ZweckmaJlig- Doğanın bir erekselliği kavramlının aşkın-
keit d er N atur zu d e n tran szenden-
talen Prinzipien geh öre, kann m an aus
sal ilkelere ait olduğu yargı yetisi^kı düzgü-
d e n M axim en d er UrteUskraft. d ie der lerinden yeterince görülebilir — düzgüler
N achforschung der Natur a p ıio ıi zum
ki, doğanın a priori araştırmasının temelin­
Grunde g e le g t w erden, u n d die den-
n o c h a u f nichts, als die M ö glich k eit de yatarlar ve gene de deneyimin olanağın­
der Erfahrung, m ithin d erE rkenntnis dan, dolayısıyla doğanın — yalnızca genel
d er Natur, aber n ic h t bloB als Natur
überhaup t, s o n d e m als du rch c in e
olarak doğanın değil, ama tikel yasaların
M annigfaltigkeit b eson d erer G csctte bir çoklusu tarafından belirlenen doğanın
bestim m ten Natur, g e h e n , hinrei- — bilğisinin olanağından öteye gitmezler.
c h e n d e rseh en . — S ie k om m en , als
S cn ten zen d er m etaphysischen Wei»- Bu düzgüler, zorunlukları kavramlardan
heit, bei G elegenheit m an ch erP egein , gösterilemeyen birçok kural vesilesiyle, bu
d eren N otw en d igk eit m an n ic h t aus
BegriJfen d a n u n kann, im l..aufe
bilimin gidişinde yeterince sık da olsa yal­
dieser W ısscnschaft o ft gen u g , aber nızca dağınık bir yolda metafiziksel bilge­
nur zerstreu t vor. »D ie N atur nim m t
liğin tümceleri olarak ortaya çıkarlar “Do­
d e n k ü n este n W eg (le:ı: p ^ nim on iae);
si.e tut gleichw oh l k e in e n Sprung, ğa en kısa yolu alır ( lex parsimoniae); aynı za­
w eder in d er Folge ihrer V erinderun- m anda ne değişimlerinin gidişinde, ne de
g e n , n o c h d er Zu^sammenstellung ^ w -
^z..ifisch v cn ch ied en er Form en (le::ı: con -
özgül olarak değişik olan biçimlerin bitişti-
rinui in narura); ihre groÖe M annig- rilmelerinde hiçbir sıçrama yapmaz ( lex con-
falrigkeit in e m p i^ ^ h e n G csetten ist
tinui in natura); görgül yasalardaki büyük
g leich w oh l E in h e it un ter w en ig en
P rinzipien (p rin cip ia praeter n e c e * türlülüğü gene de birkaç ilkenin birliği
sitatem n o n sunt m ultiplicanda)»; u. d. altındadır (principia praeter necessitatem non
gm .
W enn m an abervon d ie se n G ıu n d -
sunt m ultiplicanda)vb.
saızen d e n U rsp ru n g a n z u g e b e n Ama bu temel önermelerin kökenlerini
d en k t, u n d e s a u f d em p s y c h o lo g i ortaya koymayı ve bunu ruhbilimsel yolda
sc h e n W ege versucht, so ist d ie s d em
S in n e d erselb en g ^ n zü ch zuwider. denemeyi düşünürsek., o zaman bu anlam­
D en n sie sagen n ich t, wa.s gesch ieh t, larına aykırıdır. Çünkü neyin olduğunu,
d. i. n ach w elch er P e g e l unsere Er-
e.d. bilme yetilerimizin edimsel olarak han-
kenntniskriifte ih r Spiel wirklich
treib en , u n d wie geu rteilt wird, son- ği kurallara göre işlediğini ve nasıl yargıda
d e m wie g e u n e ilt w erden soll; u n d da bulunulduğunu değil, ama nasıl yargıda
kom m t diese l o ^ ^ h e objektive N ot-
w end igkeit n ic h t heraus, w e n n die
bulunulması gerektiğini söylerler; ve ilkeler
Prinzipien bloB em p iıisch sind. ^Also yalnızca görgül oldukları zaman, bu man­
32 YARGI 'YETİSİNİN F.T.FŞTİRİSİ / KRmKRmKDER l^URTEILS^KRAFT

tık.sal nesnel zorunluk ortaya çıkmaz. Bu ist d ie Z w e c ^ ^ ^ ig k e it d er Natur für


u n ıe r e Erkenn^tnisvcrm ögcn u n d
yüzden doğanın bizim bilme yetilerimiz ve ihrcn G e b ^ u c h , w elchc offcnbar aus
bunların kullanımı için onlardan açıkça ih n e n h crv o ricu ch tct, c in transzen-
d cn ta lcs Prinzip d e r U rtcilc u n d
görülen erekselliği yargıların aşkınsal bir
b c d ^ ^ .ılso a u c h c in c r ^ ^ r c c n d e n -
ilkesidir ve öyleyse ayrıca aşkınsal bir çıkar­ talcn D cd u k tio n , verm ittelst d e r e n
samaya gereksinir ki, bunun aracılığıyla der G rund s o zu u rtcilcn in d e n E:r-
k c n n tn isq u c llc n a priori au fg csu ch t
böyle yargıda bulunma zemini apriori bilgi- w crdcn muB.
kaynaklarında aranmalıdır. Wır fin d en n im lic h in d e n i r i n ­
Bir deneyimin olanağının zeminlerinde d e n d er M öglichkeit c in cr E^rfıhmng
z u c n t frcilich ctwaa N o tw cn d ig es,
ilk olarak hiç kuşkusuz zorunlu birşeyi, yani n im lic h d ic a llg c m ein c n G eıetzc,
evrensel yasaları buluruz ki, genel olarak o h n c w clch c N atur iib crh a u p t (als
G c g e n s ^ n d d er S in n e ) nicht g ed ach t
doğa (duyu nesnesi olarak) onlarsız düşü­
wcrdcn kann; u n d diese b c ru h cn au f
nülemez; ve bunlar kategoriler üzerine d e n Ka.tcgoricn, an g cw a n d t a u f dic
dayanırlar ki, bunlar benzer olarak a form alen B cd in g u n g en aller^wu m ög-
lich en ArAnachauung, sofern ıie ıı!eich-
verili olduğu düzeye dek bizim için olanaklı faUs apriori g c g c b c n ist. U n ter dicscn
tüm sezginin biçimsel koşullan üzerine uy­ G cK tzc n n u n ist d ic U n cü sk ru ft
gulanırlar. Şimdi, bu yasalar altında yargı b estim m cnd; d c n n sic hat n ic h tt zu
n.ın, alı u n ter g e g c b c n c n ^Gcsetzcn zu
yetisi belirleyicidir; çünkü verili yasalar altı­ subsum iercn. Z. B. der V en ıa n d
na almaktan başka yapacak hiçbir işi yoktur. Aile V e r in d e ıu n g h a t ih re U rsache
Örneğin, anlak her değişimin nedeni var­ (:illgem eines N aturgeıcız); die
zc n d c n ta lc U rtcils^ ^ ft hat n u n n ichtt
dır der (evrensel doğa yasası); aşkınsal yargı w citcr zu tun. a lı dic B cd in g u n g der
yetisinin ise önüne koyulan anlak-kavramı Sub sum tion u n tc r d em vo?1fc l e g t c n
V e n ıa n d e s b ^ ^ u f a priori ^ u u g e b e n :
altına almanın koşulunu a^rorisağlamanın
u n d d.as ist d ic Sukzcıııion d er Bestim-
dışında yapacak daha öte hiçbirşeyi yoktur; m u n gcn cin.es u n d d^esıclbcn Dingcs.
ve bu ise bir ve aynı şeyin belirlenimlerinin Für d ie N aıur n u n ü b e ıh a u p t (alı
G cııen ita n d m ö ıılich er E ıfa h ru n g )
ardışıklığıdır. Genel olarak doğa (olanaklı wird j e n e s als ıcb le c h ter d in g ı
deneyimin nesnesi) için o yasa saltık olarak notw cndig e ^ ^ r a t . — N u n sind abcr
zorunlu olarak bilinir. — Ama şimdi görgül d ic G c g c n s ^ n d c d e r cm p irisch cn
E rk cn n u ıis, auBcr j c n c r fo rm a lcn
bilginin nesneleri, o biçimsel zaman koşu­ Z eitb cd ingun g, n o ch a u f m a n ch eıici
lundan ayn olarak, daha başka birçok yolda A n bcstim m t. od.er. s o vicl m an a
belirlenirler, ya da, en azından a yar­ priori u n e ile n kann, bcstim m bar, so
da8 ^ ^ ^ ^ h - v e r s c h ie d e n e N aıuren,
gılayabileceğimiz düzeye dek, belirlenebi­ auBcr d e m , was ıic , ala zur Narur
lirdirler, öyle ki özgül olarak ayrı doğalar, übcrh.ıupt g ch ö rig , g e m e in habcn,
n o c h a u f u n c n d iic h m annigfültigc
genelde doğaya ait olarak ortaklaşa taşı-
W ciıe Ursa.chen scin k ö n n cn ; u n d
dıklan şeyin dışında, sonsuz çoklukta yolda c in e je d e dicscr .ArtcnmuB (nach dem
da nedenler olabilirler; ve bu yollardan her B eııriffe c in er U rsache ü b erh a u p t)
ihrc R cgcl h a b c n , d ie G csc tı ist,
birinin (genel olarak bir nedenin kavramı­ m iıhin N o ıw en d ig k eit b ei ıic h führt:
na göre) kendi kuralı olmalıdır ki, bir o b wir g ieich n ach d er B e ıch a ffen h eit
yasadır, dolayısıyla kendisinde zorunluk u n d d e n S c h ^ n k c n unıc:rer Er-
kcnntnisverm ogcn dieııe Notw endig-
taşır, üstelik bilme yetilerimizin yapısına ve kcit gar nicht ein.ıc:hcn. Also mü.sıen
sınırlarına göre bu zorunluğu hiçbir biçim­ wir in d e r Narur, in ^ ^ K h u n g ihrcr
de anlamasak da. Öyleyse doğada, onun salt bloB e m p iriıch en ^ ^ ı z e , e in e M ög-
lic h k c it u n c n d lic h m annigfaltigcr
görgül yasaları açısından, sonsuz çoklukta cmpinııc:her ^^ K rze denk.en, d ic für
görgül yasanın bir olanağını düşünmeliyiz u^nacrc FİEinaic h ı d e n n o c h z ^ ^ d ig ıi.nd
HNIUJTUNG / GİRiŞ 33

(:ı. p ıio ıi n ic h t crkannt w erden kön- ki, bunlar bizim içgörümüz için gene de
n en ); u n d in deren A.nschung bcur-
tr-ilen 'Wir d ic N aturein heit n ach cm-
olumsaldırlar (a^^^büinem ezler); ve bun­
piıi.ıc:hcn G csetzcn, und dic M öglich- lar açısından doğa-birliğini, görgül yasalara
keit der £ in h c it d er E rfabm ng (alı
ve deneyimin birliğinin (görgül yasalara
Systems n ach cm p irischcn G csettcn ),
alszufallig. Weil abcr d o c h c in e 5 0 lch c göre bir dizgeolarak) olanağına göre, olum­
E in h d t notw cndig ,-or.ıusgcsetzt und sal olarak yargılarız. Ama gene de böyle bir
angcnom m en werd.cn muB, da 5 0 nst
kcin d u r c h g in g ig e r Zu^sammcnhang
birlik zorunlu olarak varsayılmalı ve kabul
em p irischcr E r k c n n z u c in c m edilmelidir, çünkü yoksa görgül bilgilerin
G anzcn d er E rfa b m n g stattfinden bir deneyim bütünü ile hiçbir tam bağlan­
w ürde, in d c m d ic a llgcm ein en Nanır-
g e setz e zwar e in e n so lc h c n Zu&am-
tısı yer almayacaktır; evrensel doğa yasaları
m cn h an g un ter d e n D ingcn ihrcrGat- hiç kuşkusuz şeyler arasında böyle bir bağ­
n.ıng nach, a.ls N anırdinge überhaupt.
lantıyı sağlar, ama bunda onları cinslerine
abcr nicht^spczi^teh, als 5 0 lch e beson-
dcrc Naturwe.sen, an die ^Hand geben: göre, genelde doğa-şeyleri olarak alır, özgül
muB die U ıtcüskraft für ih ren eige- olarak, böyle tikel doğa-varlıkları olarak de­
n e n Gebrauch es als Prinzip a priori
a n n e h m e n , daB da.s für d ic m ensch-
ğil; bu yüzden yargı yetisi kendi kullanımı
lichc Eiruicht Z ^ ^ ^ g c in d en b cson - için ilke olarak apriori kabul etmelidir ki,
d e r e n (em p ir isc h e n ) N an ırgesetzcn tikel (görgül) doğa yasalarında insan içgö-
d e n n o c h c in e , für u n s zwar nicht zu
c r ^ m n d cn d c abcr d o c h dcnkbarc,
rüsü için olumsal olan şey gene de bizim
g e s e ttlic h e E in h cit, in der Verbin- için açıklanamaz olsa da düşünülebilir olan
dung ih r cs M annigfaldgen zu c in er an
bir yasa birliğini çoklusunun kendinde ola­
sich m ö g lic h c n E rfah m n g, cnthaltc.
Folglich, wcil dic gcscızlich c E inhcit naklı bir deneyime bileşiminde kapsar. Buna
in cincrV crbindung, dic \rıi.r z^w.ır cincr göre, yasanın birliği anlağın zorunlu bir
n otw cndigcn Absicht (cin cm lk d ü rf-
nis) d c s V crau n d cs gcm İB , ab cr zu-
amacına (bir gereksinim) uygun olarak, ama
g lcich d o c h als an sich z^uF.ıllig crkcn- aynı zamanda gene de kendinde olumsal
n cn , als Zwcckm:illigkcit der Objcktc olarak bildiğimiz bir bileşimde nesnelerin
(h ic r d er N atur) vorgcstcllt \rıi.rd:
muB dic U n c ü s ^ ^ ^ d ic, in A nschung
(burada doğanın) erekselliği olarak tasa­
der D inge unter m öglichcn (n o c h zu rımlandığı için, olanaklı (henüz açığa çıka­
c n td c c k c n d c n ) c m p irisch cn G csct- rılacak) görgül yasalar altındaki şeyler açı­
z c n , b loB r c flc k tc r e n d ist, dic Narur
in ^ ^ teh u n g d er lctztcren n ach cin cm sından salt derin-düşünsel olan yargı yetisi
Prinzip für u nscr doğayı o görgül yasalar açısından bizim
Erkcnn^tru.ı\ermögcn denk.en, w clchcı
bilme yetimiz için bir ereksellik ilkesine göre
dann in ob ig c n M aıim cn d er Urtcil,..
kraft ausgcd.rückt wird. D icscr ^an,.. düşünmelidir ki, o zaman anlatımını yargı
zcndcntalc B c g ^ ff c in cr ZwcckmaBig- yetisinin yukarıdaki düzgülerinde bulur.
keit der Nanır ist n u n w cdcr c in Na-
turbcgriff, n o c h c in Freihciubc^griff',
Doğanın bir erekselliğinin bu aşkınsal
wcil e r gar n ich ıs d e m O bjcktc (d er kavramı ne bir doğa kavramı, ne de bir öz­
Narur) bcilcgt. s o n d c m nur d ic cin- gürlük kavramıdır; çünkü nesneye (doğa)
zigc A n, w ic wir in der R eflcxion ubcr
d ic Gcgcnstl'ı.ndc d er N atur in Absicht
hiçbirşey yüklemez, ama yalnızca doğanın
a.uf c in e d u r c h g in g ig zu^s.mımcnhan- nesneleri üzerine derin-düşünmede baştan
g c n d c E rfah m n g vcrfabren m üsıen, sona bağıntılı bir deneyim amacıyla onda
vorstclit, folglich cin subjckd.ves Prin-
zip (M axim c) d er Urtcilskraft; d aber
ilerlememiz gereken biricik yolu temsil
\rıi.r auch, glcic h als ob es c in glück- eder, ve sonuçta yargı yetisinin öznel bir
lic h c r u^nsrc A b sicht bcgunsti.gcndcr ilkesidir (düzgü); buna göre, sanki amacı­
Zufall wal'c, crfrcuct (cig c n tlic h cinca
B c d u r f ^ ^ » c n d c d ig t) w crdcn, w cnn mızdan yana talihli bir raslantı sonucu, salt
wir c in e solch c systcmati.schc E inheit görgü! yasalar altında böyle dizgese 1 bir
34 YARGI ’Y ITlSiNİNU ^ELEŞTİRİSİ / ^KRITIKDER TUKTnLS^KRAFT

birlik ile karşılaşmaktan sevinç duyarız (as­ unter bloB e m p iriseh en G esetzen an-
treffen: o h wir g leich n o tw en d ig an-
lında bir gereksinimi gideririz); üstelik böy­ n e h m e n m uB ten. e s sci c in e so lc h e
le birliği anlayamasak ya da tanıtlayamasak E inheit, o h n e daB wir sie d o c h einzu-
se h e n und zu bew eisen vcrm ochten.
bile zorunlu olarak var olduğunu kabul
U m sic h v on derRichri.gkeit dieser
etme durum unda olmamıza karşın. Dedukrion d es v oriiegen d en
Önümüzde yatan kavramın bu tümdenge­ u n d d er N orw endigkeit, ih n als trans-
zendentales E rkennuıisprinzip anzu-
liminin doğruluğu ve onu aşkınsal bir bilgi- n e h m e n , zu ü b e r z e u g e n , b e d e n k e
ilkesi olarak kabul etme zorunluğu konu­ man nur d ie GröBe der ^Aı.ıfgabe: aua
sunda ikna olabilmek için, yalnızca görevin g e g e b e n e n W a h m eh m u n g en e in er
allenfalls u n e n d lich e M annigfalrig-
büyüklüğü düşünülebilir: Her durumda gör- keit em p iriseh er C e s e tte e n th a lte n -
gül yasaların sonsuz bir çoklusunu kapsayan d e n Natı.ır e in e z u ^ rn m en h lin g en d e
E r f^ u u n g zu m ach en , w elcbe ^Aufga-
doğanın verili algılarından bağıntılı bir de­
b e a priori in unscrm V era^nde liegt.
neyim oluşturmak. Anlağımızın önünde a D er Verstand ist z^ ar a priori im Be-
priori yatan görev budur. Anlak hiç kuşkusuz sitte a llg em ein er C e se tte der Narur,
o h n e w elche s e gar k ein C e g e n s^ n d
doğanın evrensel yasalarının apriori iyeli- e in er E rfahm ng sein könnte: aber er
ğindedir ki, onlarsız doğa hiçbir biçimde bir b e d a r f d o c h auch überd em n o ch
deneyimin nesnesi olamaz; ama, bunun dı­ e in er g ew iu cn O rd n u n g der Narur, in
d e n b e so n d e r e n R e g e ln d e n c lb e n ,
şında, tikel kuralları içindeki doğanın belli d ie ihm nur em pirisch beka.nnt w e r
bir düzenine de gereksinir ki, bunlar onun d e n k ö n n en , u n d d ie i n A n seh u n g
için ancak görgül olarak bilinebilirler ve se in e r zufallig sind. D iese ^Reııeln, o h ­
n e w elch e k ein F o n g a n g v o n d er
onun açısından olumsaldırlar. Genel olarak a llg e m ein e n A n a lo g ie e in er m ögli-
olanaklı bir deneyimin evrensel andırımın- c h e n E rfahıung überlıaupt zur beson-
deren stattfinden würde, muB er sich
dan tikele ilerlemenin onlarsız yer alamaya­
als C esette (d. i. al» n otw endig) d e n ­
cağı bu kuralları yasalar olarak (e.d zorunlu ken: weil sie so n st k e in e Narurord-
olarak) düşünmelidir, çünkü yoksa hiçbir n u n g ausm ach en w ürden, o b er
g leich ih r e N o tw en d ig k eit n ic h t er-
doğa düzeni oluşturmayacaklardır, üstelik kennt, oc:ler jem.US e i^ se h e n könn te.
zorunluklarını bilemese ya da hiçbir zaman O b er also gleich in A n sehu ng dersel-
anlayamasa bile. Öyleyse gerçi anlak onlar b e n (O b jek te) a priori n ic h u be-
stim m en ka.nn, so muÛ er d o c h , um
(nesneler) açısından hiçbirşeyi a ^TOribelir- d iesen em p irisehen SOgena.nnten
leyemese bile, gene de bu görgül denilen se tte n n a c h z u g e h e n , c in Prinzip a
priori, daB n^amlich nach ih n e n ein e
yasaları izleyebilmek için nesneler üzerine
erkennbare O rd nung d er Na.tur m ög-
tüm derin-<lüşüıunenin temeline bir a priori lich seî, aller R c fle ıio n ü b er d ieselbe
ilke, e.d. doğanın bu yasalara göre bilinebi­ zum G runde le g e n , d erg leich en Prin-
zip na ch fo lg en d e S i c e a.usdriicken:
lir bir düzeninin olanaklı olması ilkesini koy­ daB es in ih r c in e für u n s faBliche
malıdır. Aşağıdaki önermeler bu tür ilkeleri U n tero rd ııu n g v o n G attungen u n d
anlatırlar: Doğada cinslerin ve türlerin bizim ^ rten gebe; daB j e n e sich ein a n d er
rnedernm n ach e in e m gem ein -
için ayrımsanabilir bir altgüdüm ü vardır; sc h a ftlich en Prinzip n a h e r n , dam it
her biri yine ortak bir ilkeye göre bir başka­ c in Uberga.ng v o n e in er zu d e r
sına yaklaşır, dolayısıyla birinden ötekine bir a.nderen, u n d d adurch zu e in er h ö h e-
ren G attung m ö g lich sei; dal3, da für
geçiş ve bu yolla daha yüksek bir cinse geçiş d ie spezifische V ersc h ie d e n h eit der
olanaklıdır; doğa etkilerinin özgül türlülüğü N aturw irkungen e b e n s o \ie l verschie-
için eşit ölçüde değişik nedensellik türlerini d e n e A ıten der Kausalitat an n eh m en
zu m üsscn, unserem V eısta n d e an-
kabul etmek anlağımız için başlangıçta ka­ fin g lic h unverm eid.lich sch ein t, sie
çınılmaz görünse de, bu değişik türler az d e n n o c h u n ter ein er g eringen Zahl
U ^ ttU N G / GİRİŞ 35

von Prinzipien ste h e n m ö g e n , m it sayıda ilkenin altında durabilirler ki, bunlan


deren AuAııfsuchung wir u n s zu b e s c h a f
rigen h a b e n , usw. D iesc Zus.ım m en-
araştırmakla uğraşmamız gerekir vb. Doğa­
sdm m un g d er N atur zu unscrem Er- nın bilme yetimiz ile bu uyumu yargı yetisi
k en n tn isverm ögen wird v on der Ur-
tarafından a ^priorivarsayılır, ve bu onun do­
teilskı.ıft, zum B e h u f ih r cr R elleıtlon
ü b er dies.elbe, n ach ih r en em piri- ğa üzerine bunun görgül yasaları ile uyum
sc h e n G esctzen, a p r io ıi vorausge- içinde derin düşünmesi uğruna yapılır; an­
scı:zt; in d em S e d er V ers^ nd zu g leich
objektiv ais z u fillig a.nerkennt, und
lak aynı zamanda bu uyumu nesnel açıdan
bloO d ie Urteilskı.ıft sie der N am r als olumsal olarak tanırken, yalnızca yargı yetisi
transz.endentale Zweckm aBigkeit (in doğaya onu (öznenin bilme yetisi ile bağın­
B e z ieh u n g a u f das E rkenntnisver-
m ö g en d es Subjekts) beilegt: weil wir
tı içinde) aşkınsal ereksellik olarak yükler;
o h n e diese vorauszusetzen, k eine Ord- çünkü bunu varsaymaksızın görgül yasalara
n un g d er N ator n ach e m p iıisch en Ge- göre bir doğa düzeni, dolayısıyla tüm türlü-
s e o e n , m ithin keinen L eitfaden für
ein e m it diesen nach aller ihrer Man- lüklerine göre bu yasalar tarafından düzen­
nigfaltigkeit a n z w te lle n d e E tf:ılım ng lenmiş bir deneyim ya da onl^arın araştırması
u n d N a c h fo n c h u n g d e n e lb e n h ab en
için yol gösteren hiçbir ipucu bulamayız.
würden.
D en n es laÛt sic h w ohl d e n k e n : Çünkü kolayca düşünülebilir ki, genel
da.8, u n g e a c h te t i lle r d er G leichfür- olarak bir deneyim bilgisinin biçiminin
m igkeit d er N aturdinge n ach d e n all-
g e m e in e n G es.eoen , o h n e w elche die
onlarsız ne olursa olsun yer almayacağı ev­
Form e in e s E r fa h m n g s e r k e n n tn i^ s rensel yasalara göre doğa şeylerinin tüm
überhaup t gar n ich t stattfinden wür- biçimdeşliğine karşın, doğanın görgül yasa­
d e , d ie sp ezifisch e V e r sc h ie d e n h e it
d er e m p irisch en Ges.etze d er N anır,
larının özgül türlülüğü, bunların etkileri ile
sam t ih r en W ırkungen, d e n n o c h so birlikte, gene de öylesine büyük olabilirdi
groB sein k önn te, da.8 es für u nseren
ki, doğada kapanabilir bir düzeni ortaya
Verstand u n m öglich ware, in ih r e in e
faÛliche O rd nung zu e n td e ck en , ihre çıkarmak, ürünlerini cinslere ve türlere böl­
P rod u k te in G a ttu n g e n u n d A rten mek ve böylece birinin açıklanmasının ve
e in z u te ile n , u m d ie P rin z ip ie n d e r
E r k l^ ^ n g und d es Verstindnis.scs des
kapanmasının ilkelerini ötekinin açıklan­
e in e n auch zu r E r k la n ın g u n d Be- ması ve anlaşılması için de kullanmak, ya da
g reifü n g d e s a.ndem zu geb rau ch en , bizim için böylesine karışık (aslında yalnız­
u n d aus e in e m für u n s so \erw o r-
r e n e n (e ig e n tlic h n u r u n e n d lic h
ca sonsuz karmasa gösteren ve kapayış yeti­
m a n n ig fa ltig e n , u n serer F^a.ssungs- miz için ölçüsüz olan) bir gereçten bağıntılı
kraft n ic h t a n g e m e s s e n e n ) S toffe bir deneyim oluşturmak anlağımız için ola­
e in e zu sa m m e n h in g e n d e E rfahm ng
zu m achen. naksız olurdu.
D ie Urteilskraft hat also auch cin Öyleyse yargı yetisi kendi içinde doğanın
Prinzip a p r io ıi für d ie M o glich k eit
olanağı için bir a priori ilke de kapsar, ama
der Narur, aber n u r in subjektiver
Rücksicht, in sich, wodurch sie, nicht yalnızca öznel açıdan; onunla doğaya ( auW-
der Narur (als A u ton om ie), s o n d e m nomie olarak) değil, ama kendisine (heauW-
ihr selbst (als H ea u to n o m ie) für die
R eflexion ü b er j e n e , e in Ges.etz
nomiedlarak) doğa üzerine derin düşünme
vorschreibt, w elches ma.n das Gatt:. der için bir yasa getirir ki, buna doğanın görgül
Spe,.ifi>.ation der Natur in A n seh u n g yasaları açısından doğanın özgülleştirilmesi
ih rer em p irisch en Ges.etze n e n n e n
k ö n n te , d as sie a priori an ih r n ic h t
yasası denebilir. Yargı yetisi bu yasayı do­
erkennt, s o n d e m zum B e h u f e in erfü r ğada a priori bilmez; ama doğanın anlağı­
un seren Verstand erk en n b aren O rd­ mız için bilinebilir bir düzeni uğruna onu
n u n g d e n e lb e n in d er E inteilung, d ie
sie v o n ih r en a llg e m e in e n G esetzen
doğanın evrensel yasalarının bölümlenişin­
m ach t, annim m t, w e n n sie d ie se n ein e de kabul eder — tikel yasaların bir türlülü-
36 YARGI YITİS^İNiN ^ARŞTİRİSİ / ^^ IK O E R ^m F JıSK i^fr

ğünü evrensel yasalara altgüdümlü kılmayı M annigfaltigkeit d er b e ,o n d e r n unter-


o r d n e n will. W enn m an a lıo sagt: die
istediği zaman. Öyleyse eğer doğa evrensel N atur spezifiziert ihre allg em ein en Ge-
yasalarım bizim bilme yetimiz için ereksel­ setze n ach d em Prinzip d er Zweck-
ma.Bigkeit für u nser Erkenntnisverm.ö-
lik ilkesine göre özgülleştirir, e.d. insan
g e n , d. i. zur A n gem essen h eit m it d em
anlağının zorunlu işinde — ona algının m enschlich cn V entande in seinem not-
sunduğu tikel için evrenseli bulm a ve yine w end igen Geschafte: zum B eson d eren ,
w elch esih m die W ahrnehm ung darlıie-
türlü öğeler için (her bir tür için hiç kuş­ tet, das A llgem ein e, u n d zum Vcrschie-
kusuz bir evrensel olarak) bir ilkenin d e n e n (fü r je d e Spezies zwar A llgem ei-
birli^nde bağlantı bulma işinde — onunla n e n ) w iederum V erknü pfu ng in der
E in h eit d e s Prinzips zu fin d en ; ıo
uyum içinde özgülleştirir denirse, o zaman schreibt m an dadurch w eder d er Nanır
bu yolla ne doğaya bir yasa yüklemiş, ne de cin Gesetz vor, n o c h lcrn t m an e in c s
von ihr du rch B e o b a c h n ın g (obzwar
gözlem yoluyla ondan bir yasa öğrenmiş
j e n e s Prinzip d u rch d iesc besciitigt
oluruz (gerçi o ilke bu yolla doğrulanabi­ w erden k a n n ). D e n n es ist n ic h t cin
lir olsa da). Çünkü bu belirleyen değil, Prinzip der b estim m en d en , .sondern
bloB der reflektierenden Urteils^k.raft;
yalnızca derin-<lüşünen yargı-yetisinin bir man will nur, daB m an, die N atur mag
ilkesidir; doğa evrensel yasalarına göre ihren allg em ein en G esetzen nach ein-
nasıl düzenlenmiş olursa olsun, görgül g erichtet scin w ie sie wolle, durchaus
n ach je n e m Prinzip u n d d en sich
yasaları baştan sona o ilkeye ve onun üzeri­ darauf g r iin d e n d e n ^Ma:.c:imen ih ren
ne kurulu düzgülere göre araştırılmalıdır, em p irisch en , G esctzen na ch sp ü ren
m üsse, weil wir, n u r so w eit als j e n e s
çünkü ancak bu olduğu ölçüde anlağımı­
stattfindet, m it d em G ebrauche unsc-
zın deneyimdeki kullanımında ilerleyebilir res V erstandes in d e r E ıfa h ru n g fort-
ve bilgi kazanabiliriz. k o m m en u n d E rkenntnis eıw e rb en
köıuıen.

VI VI
V on der V erbindun g d es G efiihls d er
Haz Duygusunun Doğanın Erekselliğ Lust m it d em Begriffe d er
Kavramı İle Birleşmesi Üzerine ZweckmaBigkeit d er Narur

Tikel yasalarının türlülüğü içindeki doğa­ D ie g e d a c h te Ü b er e in stim m u n g der


Narur in d er M annigfaltigkeit ihrer
nın onun için ilkelerin evrensellikli bul­ be.sond eren G esetze zu u n screm Be-
ma gereksinimimiz ile düşüncedeki bağ­ dürfnis.se, A llg e m e in h e it d er Prinzi-
daşması bizim tüm içgörümüz açısından p icn für sie au fzu fin d en , muB n a ch
aller unscrer Einsi.cht, als zuf"allig b e u r
olumsal olarak, ama gene de aynı zamanda teilt w erden, gleichw oh l aber d o c h ,fü r
anlağımızın gereksinimi için vazgeçilmez u n s c r V erstandesbedüıfnis, als un en t-
b eh rlich , m ithin als Zw eckm aBigkeit,
olarak, dolayısıyla doğanın bizim, ama yal­
w od urch d ie N an ır m it u n screr, aber
nızca bilgiye yönelik olan amacımız ile bağ­ nur a u f Erkenntnis g er ic h te te n , Ab-
daşmasını sağlayan bir ereksellik olarak sicht überein stim m t. — D ie a llg em ei­
n e n G esetze d e s Verstandes, w elche zu-
yargılanmalıdır. — Anlağın aynı zamanda g leich G esctze der N an ır sin d, sin d d e r
doğanın yasaları olan evrensel yasaları onun sclben e b e n ,o notw endig (o b g leich aus
için özdeğin devim yasaları denli zorunlu­ Spontaneiciit e n tsp r u n g e n ), als d.ie
B ew eg u n g sg esctze der Materie; und
dur (gerçi kendiliğindenlikten kaynaklan- ihre E rzeugung sctzt keine A bsicht mit
salar da); ve türeyişleri bizim bilme yetimiz un scren E rkenntnisverm ögen voraus,
açısından hiçbir amacı varsaymaz, çünkü weil wir nur d urch d iesclb en v o n d em ,
was Erkenntn.is d e r D in g e (der Narur)
ilkin ancak onlar yoluyla şeylerin (doğa­ sci, z u e n t e in en B e g ^ ff er h a lte n , u n d
nın) bilgisinin ne olduğunun bir kavramı­ sie d er Natur, als O b jek t u n screr Er*
n^NIETUNa / GİRİŞ 37

k en n tn is ü berhaup t, not'A endig zu- nı kazanırız ve onları zorunlu olarak genel­


kom m en . A licin, daB d ie O rd n u n g
der Nacnır nach ihren b ^ n d e r e n Ge-
de bilgimizin nesnesi olarak doğaya yükleriz.
ıetz e n , b ei 3.ller un.sere F^aa,ungs^lc.raft Ama doğanın tikel yasalarına göre düzeni­
ü b e n te ig e n d e n w en ig sten s m ogli-
nin, en azından tüm kavrayış yetimizi aşan
ch e n ^ ^ n ig fa ltig k e it u n d U ngleich-
artigkeit, d o ch d i ^ r wirlc.lich ange* olanaklı türlülüğü ve ayrışıklığı içinde, gene
m e u c n sei, ist, soviel wir ein .schen de edimsel olarak bu yasalara uygun olması,
k önn en , zufallig; u n d d ie AıAuflindung
d e n e lb e n ist c in G eschaft d es Ver-
bizim görebildiğimiz kadarıyla, olumsaldır;
atandea, w elch es m it Absicht zu ve bu düzenin saptanması amaçlı olarak zo­
e in em n o tw en d igen Zw ecke desscl- runlu bir ereğe, yani doğaya ilkelerin birli­
b e n , n.imllich E inheit der Prinzipien
in .ıie h ineinzub ringen, g e fü h n wird:
ğini getirmeye götürülen anlağın bir işidir;
w d c h e n Zweck dann die Uneilskraft o zaman bu ereği doğaya yargı yetisi yük-
d er N atur b e ile g e n m uû, w eil der
V eısu.nd ih r h ierü b er kein Ge.sctz
lemelidir, çünkü anlak burada ona hiçbir
von ch rcib en k.:ınn. yasa dayatamaz.
D ie E rreichu ng j e d e r Absicht ist O amaca erişme haz duygusu ile bağlıdır;
m it d em G efü h le d er Lust verbun-
den; und , ist die B e d in g u n g der er,.
ve bu erişmenin koşulu bir a priori tasarım
tem e in e V onteU ung a priori, wie hier (burada genel olarak derin-düşünen yargı
cin Prinzip für die reflektierende Ur-
teüs^k.r:ıft überfıaupt, so ist das G efühl
yetisi için bir ilke) olduğu için, böylece haz
der Lust auch durch e in en G rund a duygusu da b ir a priori zemin tarafından ve
priori u n d für j e d e ım ın n ^ altig be- herkes için geçerli olarak belirlenir; dahası,
stimmt: und zwar bloû durch die Be-
ziehu nıı d e , O bje kıs a u f das Erkennt-
bu yalnızca nesnenin bilme yetisi ile bağın­
n ijv e ım ö g e n , o h n e d.ı.B d er Begriff* tısı yoluyla olur, ve erek.sellik kavramı bura­
d e r Zweck.m;iBigkeit h ier im m in-
desten auf das Begehrunl!"'C ım öııen
da hiçbir biçimde istek yetisini dikkate al­
Rück.sicht nim m t, u n d sich also von maz, ve öyleyse kendini doğanın tüm kılgı­
aller praktischen ZweckmaJligkeit der sal erekselliğinden bütünüyle ayırır.
Natur giinzlich u n te n c h e id et.
1n der Tat, wir von dem Zusam-
Gerçekte, algıların evrensel doğa kavram­
m entreffen d er \Y ahm ehm u ngen mit larına (kategoriler) göre yargılar ile çakış­
d e n Ge.sctzen nach allgem einen Na-
masından kendimizde haz duygusu üzerin­
curb^ ^ ufen (d e n K ategorien) nicht
d ie m indeste W irkung a u f das Gefühl de en küçük bir etki bulmasak ve bulamasak
der Lust in u n s antreffen, auch nicht bile, çünkü anlak herhangi bir amaç olmak­
antreffen k ö n n en , weil der V entand
dam it unabsichtlich nach ıe in e r Na­
sızın doğasına göre zorunlu olarak ilerler,
tur n o tw e n d ig verfih rt: so ist an- öte yandan gene de iki ya da daha çok ayrışık
d ren eits die en td eck te V erein b u k eit
zw eier o d e r m eh rerer em p irisch en
görgül doğa yasasının her ikisini de kapsa­
h e te r o g e n e n N atu rgesetze un ter yan tek bir ilkenin altında birleştirilebilece­
e in em ıie b e id e b e ^ ^ n d e n Prinzip ğinin açığa çıkarılışı çok belirgin bir hazzın,
d er G rund e in e r seh r m erl<lichen
Lust, oft sogar e in er Be\\-"Underung,
sık sık giderek öyle bir hayranlığın zemi­
ıelb st e in er so lch en , d ie n ic h t :ıuf- nidir ki, nesnesi ile daha şimdiden bütünüy­
h o n , ob man ıc h o n mit dem G egen-
le tanışık olsak bile sona ermez. Hiç kuşku­
stande d e n e lb e n g e n u g bek an n t ist.
Zw;ır spüren \\-"'İr an d e r F.ı.Blichkeit suz doğanın a^^sanabilirliğinde ve cinsle­
d e r Natur, u n d ih rer E in h e it der re ve türlere (ki doğayı tikel yasalarına göre
A b teilu n g in G attungen u n d Arten,
w o d u r ch alicin e m p irisch e B egriffe
bilmemizi sağlayan görgül kavramlar ancak
m ö g lic h ıin d , durch w elch e v.ir ıi.e bunlar yoluyla olanaklıdır) bölümleniş­
nach ih r en b e so n d e r e n G esea.en lerinin birliğinde bundan böyle hiçbir be­
e r k e n n e n , k e in e merk.liche Lust
mehr: :ıber ıie ist ge^wiB zu ihrer Zeit
lirgin haz duymayız; ama bu haz kesinlikle
gewe.scn, u n d n u r weil d ie gem einste bir zamanlar duyulmuştur, ve yalnızca en
38 YARGI 'YETİSİNİNN FJELEŞTİRiSİ /

sıradan deneyim bile onsuz olanaklı olama­ E r fa h m n g o h n e sie n ic h t m ö g lich


scin w{irde, ist sie a llm ^ d ic h mit
yacağı içindir ki aşamalı olarak salt bilgi ile dem bloB en Erkenntnis.,c
karışmış ve bundan böyle özellikle dikkati u n d n ich t m ehr b ^ o n d e n bem erkt
w oıden. — Es g e h ö n also e^tw.ıs, d;ıs
çekmez olmuştur. — O zaman doğa üzerine
in der B e u n eilu n g der N atur a u f die
yargımızda birşey vardır ki, bizi doğanın an­ Zweckmö.Jligkeit d e n c lb e n für un-
lağımız için erekselliğı konusunda dikkatli ıc m Versu.nd aufm erksam m acht,
c in Studium : u n g le ic h ^ c ig e
kılar: Onun ayrışık yasalarını olanaklı oldu­ d e n e lb e n , wo m ö g lich , unter höhe-
ğu yerde daha yüksek ve gene de henüz her ıe , ob w oh l im m er n o c h em pi^rche,
zaman görgül olan yasalar altına getirmek için zu b r in g e n , d.ızu, um , w e n n es
geUngt. an diescr E in so m m u n g der-
bir çaba, ki, eğer başarılı ise, bunların bilme sc lb e n für u n sc r Erk.enntnisver-
yetimiz ile uyumundan, yalnızca olumsal m ö g en , d ie wir als bloB ^ ^ ^ g anae-
h e n , L ust zu e m p fin d e n . D a g e g e n
olarak gördüğüm üz bu uyumdan haz duy­
wiirde u n s c in e V o n te llu n g der
mamızı sağlar. Buna karşı, en sıradan dene­ Natur du rch au s miBfallen, du rch
yimin ötesine geçen en küçük bir doğa araş­ w d c h e m an unsvor.ıussagte, d.ıS, bei
d er m ind esten N a c h fo n c h u n g über
tırmasında onun yasalarının bir ayrışıklığı ile d ie gem einste E rfıh rn n g hinaus, wir
karşılaşacağımızı ve bunun onun tikel yasala­ a u f c in e H etero g en eit:it ih rer Ge-
rının evrensel görgül yasalar altında birleş­ actze sto.Ben w iird en , w e lc h e d ie
VereinigunK' ih r e r b e so n d e r e n Ge-
mesini anlağımız için olanaksız kılacağını scrz.e un ter a llg em ein en empiriııchen
bize önceden söyleyen bir doğa tasarımı hiç­ für u n ıc r e n Versu.nd u n m ö g lic h
bir biçimde hoşa gitmeyecektir; çünkü bu m achte; w eil d ie s d e m P rinzip der
subjekov-zweckmö.Jligen Spezifika-
doğanın kendi cinslerine doğru öznel-erek- tion der Narur in ih ren G :ıttungen,
sel özgülleşmesi ükesi ile ve bu ilke açısından und unscrer reflek tieren d en U rteilv
kraft in d er A h sicht d er lerz.teren,
derin-düşünen yargı yetimiz ile çelişecektir.
"'iderstreitet.
Yargı yetisinin bu varsayımı gene de doğa­ l>iesc V oraus,etzung d er U rteilv
nın o ideal erekselliğinin bilme yetimiz için ist g leic h w o h l dariiber so unbe-
stimmt: w ie w cit j e n e ide:ılische
ne düzeye dek genişletileceği konusunda öy­ Z w eckm illigkeit der Natur für u nser
lesine belirsizdir ki, eğer doğanın gözlem E d en n tn isv erm ö g en ^ ^ e d e h n t wer-
yoluyla daha derin ya da daha geniş bir bil­ d en so lle, daB, w en n m an u n s s.ıgt,
c in e n e fer e o d e r ausK'ebrcitetere
gisinin en sonunda hiçbir insan anlağı ta­ K enntnis d e r Narur durch B eobach-
rafından tek bir ilkeye indirgenemeyecek tung m ü u e zulerz.t auf c in e ^Mannig-
bir yasalar türlülüğüne götürmesi gerektiği f:ıltigkeit von G esetzen stoB en, d ie
k ein m en sc h lich er Versu.nd a u f c in
söylenirse, bunu seve seve kabul etmemiz ge­ P rinzip zu rü ck fü h ren kann, "'ir es
rekir; ve gene de bize doğayı içeriden daha auch zufrieden sind, ob wir es gleich
lieb er h ö ıe n , w enn a n d e ıe u ns H off-
çok bildikçe ve onu bizim için şimdilik bi­
n u n g g e b e n : daB, j e m eh r "'ir d ie
linmeyen üyeler ile dışarıdan karşılaştırabil- N a tu r im In n e r e n k e n n e n Vıı'Üıden,
dikçe, onun ilkelerinde o denli yalın oldu­ od.er m it âuBeren u n s für jerzt unbe-
kann ten G lied em VCt"Klcichen könn-
ğunu bulacağımız ve deneyimimiz daha öte­ ten , wir sie in ih r e n Prinzipien um
ye ilerledikçe görgül yasalarının görünürde­ d csto e i^ b c h e r , u n d , b e i d er schein-
ki ayrıksılığının da daha biçimdeş olduğunu barcn H e te r o g e n e iu t ih rer em piri-
sc h e n G eıc tz e , e in h e llig e r fin d en
göreceğimiz um udunu veren birini daha da w ürden, j e w eiter u n ıc r e E rfahm ng
memnuniyetle dinleriz. Çünkü doğanın bil­ fo ıu c h r itte . D e n n e s ist cin G eheiB
me yetimiz ile uyumu ilkesine göre bunun unserer U n eilsk r.ıfı, nach d em Prin­
zip d er Angem^essenheit der N aturzu
gidebildiği yere dek ilerlemek, ve bunu (bi­ u n sc r e m E rkenntnisverm .ögen zu
ze bu kuralı veren ‘belirleyen' bir yargı yetisi verfahren, so w eit e s reicht, o h n e
/ gM ş 119

(weil e» k eine besıim m en d e Urteüo- olmadığı için) herhangi bir yerde suurlanıp
k n f ı isı, d ie u ru dieııc R egel gibt)
a u s u m a c h e n , ob e s iıg e n d w o scine
sınırlanmadığı konusmıda karar vermeksizin
G r e m e n h ab e, o d e r nicbt; weil v-ir yapmak yargı yetimizin bir buyruğudur; çün­
:ıwar in A n ııchung d e s rationalen
kü biline yetimizin ussal kullanımı açısından
G eb rau ch s un serer Erkenn^t.nisver-
m ö g en G ren zen b e ııim m e n k ön n en , böyle sınırlar saptayabilsek bile, gene de gör-
im em p irisch en F eld e aber k e in e gül alanda hiçbir sınır belirlenimi olanaklı
G rcnzbesıim m u ng m öglich ist
değildir.

vn
V on d e r asthe^tiııchen V o n tellu n g VII
der Zwecl:.mii.Jligl:.eit der Naıur Doğanın Erekselliğinin Estetik Tasanmı Üzerine
Was an d er V o ıste llu n g e in .,. Objekt» Bir nesnenin tasarımında salt öznel olan,
bloS ıubjektivis^ d. i. ihre B e ıie h u n g
auf dasSubjekt, n ic h ta u f d e n G egen-
e.d. nesne ile değil, özne ile bağıntısına ka­
sı:ınd ausm acht, ist d ie a ıth e tisc h e rar veren onun estetik yapısıdır; ama o tasa­
B esc h a ffe n h e it d e n d b e n ; was aber
an ih r zu r B estim m u n g d e s G egen -
rımda nesnenin belirlenimi için (bilgi için)
stan des (zum E r k e n n ^ ^ r c ) d ie n ı, h i ^ e t edebilen ya da kullanılabilen onun
o d e r g e b r a u c h tw e ıd en k ann, istih r e mantıksal geçerliğidir. Bir duyu nesnesinin
l ^ ^ ^ e (Gültigkeit. h ı dem Erkennt-
n iu e e in e s G egenıt:ındes der S inne
bilgisinde her iki bağıntı ile de karşılaşılır.
kom m en beide B a .ie h u n g e n z^^rn- Dışımdaki şeylerin duyu-tasarımında onları
m en v o ı In d e r S in n e n v o r a e llu n g
onda sezinlediğimiz uzayın niteliği onlara
der D in ge auSer ınir ist d ie Quali tit
d es Raums, vm ıin wir ile anschauen, ilişkin tasarımımın salt öznel yanıdır (onun­
das bloS Subjektive m ein e r V orsıel- la nesneler olarak kendilerinde ne olabile­
lu n g d e ^ d b e n (w odurch, ile als
Objekte an ilc h scin m ö g en , unausııe-
cekleri kararlaştırılmamış kalır) ki, bu ba­
m acht b leibt), um w elcher I ^ â e h u n g ğıntı nedeniyle nesne bu yolla salt görüngü
willen d er C .,genstand au ch d adurch olarak düşünülür; ama uzay, salt öznel nite­
b lo£ alo E ısc h e in u n g g e d a c h t wird,
d er Raum üst aber, sein er bloll ıubjel:.- liğine bakılmaksızın, gene de görüngüler
tivcn Q ualitit u n geach teı. s \d ch w o h l olarak şeylerin bilgisinde bir parçadır. Duyum
d o c h e in E rkenntniistuck d er Dinııe
als E rscheinungen. (hier
(burada dış duyum) yine dışımızdaki şeylere
d ie iu S e r e ) d r ik k ı ebenaow ohi das ilişkin tasarımlarımızın salt öznel yanuu an­
bloB Subjekıive un screr V orstellun- latır, ama aslında onlarda özdeksel (reale)
S:en d er D in g e auBer un» au:ı, aber
e igen ılich d:ıı M aterielle (R eale) d e r olandır (ki varolan birşey onun yoluyla veri­
ıc lb e n (w odurch e^tw:ısEıtisıierendes lir), tıpkı uzayın onların sezgisinin olana­
g e g e b e n " ird ), so wie der Raum die
blolle Form a p riori der M ösfichkeiı
ğının salt apriori biçimi olması gibi; ve gene
ih r er A nscbauung; u n d g leich w oh l de duyum dışımızdaki nesnelerin bilgisi için
wird j e n e au ch zum E rkenn tnis der de kullanılır.
O bjekıe au.Ber u m g e b n u c h t.
D :ujenige Subjekıive aber an
Ama bir tasarımdaki öznel yan, hiçbir
esner V on tellun g, gar k<in biçimde bir bilgi parçası olamayan şey, onunla
ni.satii<A k a m , üst d ie m it ih r
vı,rbund en e L w 1 o d er ^Un/ust; d e n n
bağlı olan haz ya da hazsızlıktır; çünkü onun
durch i le e r k en n e ich n ic b ıs an d em yoluyla tasarımın nesnesinde hiçbirşey bil­
G e g e ^ ^ ^ ^ der V ^ ^ ^ u n g , obgleich mem, gerçi kendisi herhangi bir nesnenin
sie w oh l d ie W irk ung irg e n d ein e r
E rk en n ın is scin kann. N u n ist d ie
etkisi olabilse de. Şimdi bir şeyin erekselliği,
Zweck.mii..Bigkeiı e in e s Dinııeıı, so fe m algıda tasarımlandığı düzeye dek, nesnenin
ile in der W ahm ehm u ng vorgcstellt
wird, auch k ein e B esch:ılfenh eit des
kendisinin niteliğine ait birşey değildir
O bjekıs ıclbst ( d e n n e in e solche (çünkü böyle birşey algılanamaz), üstelik
40 YARGI YET'İS^İNİN ELEŞTİRİSİ / ^KRJ7 1 K DER URTFILS^KJWT

şeylerin bir bilgisinden sonuçlanabilse de. k.ann n icht w a h rgcn om m cn w erd en ),


o b sie g leich aus e in e m ErkenntniSIC'
Öyleyse bir nesnenin bilgisini önceleyen, der D inge g e fo lg e n w erden l ı n n . Die
ve giderek tasarımım bir bilgi için kullan­ Zw eckm âfiigkeit a l » , d ie vor dem
Erkenntnisse ein es O bjekıs vorhergehı.
mayı istememiz söz konusu olmaksızın ge­
j a sogar. o h n e d ie V o n te llu n g des.scl-
ne de onunla bağıntılı olan ereksellik hiç­ b en ru e in em E rkenntnis b ıa u c h e n zu
bir biçimde bilginin bir parçası olamayan w ollen, gleichw oh l mit ih r unm ittelbar
v e ıb u n d e n wi.rd, ist das Subjektive
öznel yandır. Bu yüzden nesneye ancak d e n c lb e n , wi1 5 gar k ein Erkennmis--
tasarımı dolaysızca haz duygusu ile bağlı ol­ ıtü ck w erden k.ınn. A lso wird der
duğu için ereksel denir, ve bu tasarımın G eg e n s^ n d alsd:ınn nur d ^ ^ m zweck-
mâfiig g en .ın n t, weil ^ in e V o n te llu n g
kendisi estetik bir ereksellik tasarımıdır. — unmittelb::ır m it d em G efühle d e r Lust
Sorulması gereken tek şey genel olarak v e rb u n d en ist; u n d d ie se V o n te llu n g
ıclb st ist e in e 3Sthetische V o n te llu n g
böyle bir ereksellik tasarımının olup olma­
d er Z w eckm alligkeit. — Es fragt ıic h
dığıdır. nur, ob es überhaup t e in e ıo lc h e Vor-
Eğer bir sezgi nesnesinin biçiminin salt atellung d er Z w eckm illigkeit g ebe.
W enn m it d er blo.Ben ^ ^ ^ ^ u n g
ayrımsanması (apprehmsio), belirli bir bilgi (a p p reh en sio ) der Form ein es G eg en -
için bir kavram ile bağıntısı olmaksmn haz s^ n d e s der A n schau ung, o h n e Bezie-
ile bağlı ise, o zaman tasarım bu yolla nes­ h u n g d e n e lb e n au f e in e n B ^ ^ u f zu
e in e m b estim m ten E rk en n tn is, Lust
ne ile değil ama yalnızca özne ile bağıntılı­ « r b u n d e n ist: wird d ie V o n te llu n g
dır; ve haz onun derin-düşünen yargı yeti­ dadu rch nicht a u f das O bjekt, ııondem
sinde oyunda olan bilme yetilerine — ve led iglich auf da., Subjekt b ezogen ; und
d ie Lust k:ınn n ic h ts :ın d e n a lı die
oyunda oldukları sürece — uygunluğun­ A n g e m e ıse n h e it d e sselb e n zu d en
dan başka hiçbirşeyi anlatamaz; öyleyse E rk en n tn isv erm ö g en , d ie in d er ref-
lek tieren d en U rtellskr:ıft im Spiel ıin d ,
yalnızca nesnenin öznel biçimsel bir und so fem sie darin ıi.nd, also blofi d .n e
erekselliğini anlatabilir. Çünkü biçimlerin ıubjektive form :ıle Z w eckm illigkeit d es
imgelem yetisindeki o ayrımsamşları derin- O bjekıs au^sdrücken. D e n n je n e
ıu n g der Form en in d ie Einbildungs--
düşünen yargı yetisi, amaçlanmış olmasa k:ınn n iem a ls g e s c h e h e n , o h n e
da, onları hiç olmazsa sezgileri kavramlara dall d ie reflek tieren d e U n eilsk r.ıft,
bağıntılama yetisi ile karşılaştırmaksızın auch un:ıh!i.chtlich, sie w en ig sten s mit
ihrem V erm ögen, A n.schauungen auf
yer alamaz. Eğer şimdi bu karşılaştırmada zu b e z ie h e n , v erglich e. W enn
imgelem yetisi (a ^ rari sezgilerin yetisi ola­ n u n in d ieaer V erg !eich u n g d ie Einbil-
rak) verili bir tasarım aracılığıyla amaçlan­ dungskr.ıft (:ıls V erm ö g en d er An-
sc h a u u n g e n a p rio ri) zum V enta.nde
mamış olarak anlak (kavramların yetisi ola­ (:ıls V erm ögen d er B egriffe) durch ein e
rak) ile anlaşma içine getirilir ve böylece g e g e b e n e V o n tellu n g unabıichtlich in
bir haz duygusu doğarsa, o zaman nesne E instim m ung v e n e tz t und dadu rch ein
G efühl der Lust erw eckt wird, muB
derin-düşünen yargı yetisi için ereksel ola­ d er G egensta.nd a lıd a n n a l, ıw eck -
rak görülmelidir. Böyle bir yargı nesnenin m:iBig für d ie r e fle k tie r e n d e U n e il 5-
kraft a n g e se h e n w erden. E in so lc h e s
erekselliği üzerine estetik bir yargıdır ki,
U n e il iıt e in b t h e tis c h e s U n e il ü b er
kendini nesnenin bulunan bir kavramı die Zw eckm alligkeit d es O bjekıs. wel-
üzerine temellendirmez, ne de böyle bir ch es sich a u f k e in e m v o r h a n d e n e n
B eg ^ ffe vom G e g e n s w ıd e grü n d et,
kavram sağlar. Eğer bir nesnenin biçimi und k e in e n von ih m v crsch3fft V"=sıen
(tasarımının duyum olaraközdeksel yanı G eg en sO n d es Form (n ich t da., Mate-
değil) onun üzerine yalnızca derin-düşün- j ie lle ıc in e r V o n te llu n g , als Em pfin-
d u n g ) in d er b lo fien ^R.efleıion ü b er
mede (ona ilişkin olarak elde edilecek her­ di^csdbe (o h n e Absicht a u f e in e n ,'On
hangi bir kavram göz önüne alınmaksızın), ih m zu e r w erb en d en B e ^ ^ ^ :ıls d er
n^NUITUNG / GİRİŞ 41

G rund e in er Lust an der V o n te llu n g böyle bir nesnenin tasarımındaki bir haz-
e in e s ıo lc h e n O b jek ıs b e u n e ilt wird;
m it d^esaen V o n te llu n g wird d i ^ Lust
zın zemini olarak yargılanırsa, tasarımı bu
auch alî n o tw e n d ig v erb u n d en ge- haz ile zorunlu olarak, dolayısıyla yalnızca
u n eilt, fo lg lic h als n ic h t bloG für d:ıs bu biçimi ayrımsayan özne için değil ama
Subjekt, w elch es d ie se Form auffaBt,
ıo n d e m für j e d e n U n c ile n d e n über-
genel olarak yargılayan her varlık için bağlı
h ,u p t. D er G egenstand heiJlt al^sdann olarak yargılanır. Nesneye o zaman güzel
ıch ö n ; und d:ıs V erm ögen, durch cin e denir; ve böyle bir haz yoluyla (ve dolayısıy­
ıo lc h e Lust (folglich auch allııem ein-
g ü lıig ) xu u n e ile n , d er G eschm ack.
la evrensel geçerlik ile) yargıda bulunma
D e n n da der G rund d er Lust bloG in yetisine beğeni denir. Çünkü hazzın zemini
d er Form d e s G egen stan d es für die yalnızca nesnenin genel olarak derin-dü-
^Reflaion überhaupt, m ithin in keiner
E m p fin d u n ıı d e s G egen stan d es, und
şünme için biçiminde koyulduğu için, ve
auch o h n e B ezieh u n g a u f e in e n Be* öyleyse nesnenin bir duyumunda koyulma-
griff, der irg en d ein e Absi.cht en th ielte,
dığı ve ayrıca herhangi bir amaç kapsayan
8'e,ctzt wird: ı o ist es .ıllcin die
m iB igk eit im em p irischen Gcbrauche bir kavTam ile bağıntı olmaksızın koyul­
der Unells^lr.r:ıfı überhaup t (E inhcit der duğu için, böylece yalnızca öznede genel
E inbüdungskraft m it d em V e n ıa n d e )
in d em Subjekte, m it der d ie Vorstel-
olarak yargı yetisinin görgül kullanımın­
lu n g d e s O b jek ıs in d er R e f le ıio n , daki yasaya uygunluk (imgelem yetisinin
d eren B e d in g u n g e n a p ıio ıi .ıllgem d n anlak ile birliği) iledir ki, yalnızca bunun-
g elten , zu.sammensdmmt; u n d , da die-
ıe Z u s.ım m enstim m ung d e s G cgen-
ladır ki, nesnenin apriorikoşuliarı evTensel
atandes m it d e n V e rm ögen d e s Sub- olarak geçerli olan derin-el üşünmedeki
je k ıs zuf"alliıı ist, so bewirkt sie d ie Vor- tasarımı bağdaşır; ve nesnenin öznenin
ateUung c in er Z w e c ^ ^ ^ ig k e it dcs.scl-
b e n in A n ıe h u n g d er Erkenntnisver-
yetileri ile bu uyumu olumsal olduğu için,
möıJen d e s Sub jekıs onun erekseliiğinin bir tasarımını öznenin
H ier ist nun d n e Lust, d ie, wie a.lle bilme yetileri açısından ortaya çıkarır.
Lust o d er U n lust, w elch e n ich t durch
d e n Freiheitsbe^ııriff (d. i. durch die
Burada şimdi bir haz vardır ki, özgürlük
YOrb^eI1fe h e n d e ^Besti.mmung d eso b eren kavramı yoluyla (e.d. daha yüksek istek ye­
^Bqıeh^rungs"ermöıJens durch m n e Ver- tilerinin arı us tarafından önceki belirleni­
n u n ft) gewirkt wird, niem als aus
^ ^ ^ ffie n als m it d er V o n te llu n g ein es
mi yoluyla) üretilmiş olmayan tüm haz ya
G cgen stan d es n o tw e n d ig v erb u n d en , da hazsızlık gibi, hiçbir zaman kavramlar­
e in g e ıe h e n werden k an n , ıo n d e m je- dan bir nesnenin tasarımı ile zorunlu bir
derzeit nur durch ircflektierte W ^^neh*
m ung m it d ie ıe r verk.nüpft e r ^ ^ ^ t
yolda bağlı olarak kavranamaz; tersine, her
werden muB, folglich , wie aile em pi- zaman yalnızca derin-düşünsel algı yoluyla
lu c h e U n e ile , k c in e objekıive N otw en- bu tasarım ile bağlı olarak bilinmelidir, ve
diııkcit arıkündigen und auf^Gülıigkeit
a prioıi ^Anspruch m ach en karın. Aber,
buna göre, tüm görgül yargılar gibi, hiçbir
d:ıs ^Geschmack.suneü m acht auch nur nesnel zorunluk bildiremez ve apriori ge­
.^An.spruch, w ie je d e sa n d e r e em pirische çerlik isteminde bulunamaz. Ama beğeni
U n e il, für jed er m a n n zu g e lte n , wel-
ches, u n g e a c h te t d er in n eren ZUI:ıl-
yargısı da, başka her görgül yargı gibi, her­
ligk eit d e sselb e n , im m e r m öıılich ist. kes için geçerli olma istem indedir ki, iç
Das B efrem d en d e u n d A b w eich en d e olumsallığına karşın, bu her zaman ola­
liegt nur ^d.3.rin: d.ıB e s n ich t d n em pi-
^^ her s o n d e m cin G efühl der
naklıdır. Tuhaf ve ayrıksı olan şey beğeni
Lust (fo lg lich gar k ein B eııriff) ist, yargısı yoluyla sanki nesnenin bilgisi ile
w elches d o c h durch das G eschm acks- bağlı bir yüklemmiş gibi herkese yüklenen
u n e il, gleic h als o b e s e in m it d em
Erkenntnisse d e s O b jek tsverb u n d en es ve onun tasarımı ile bağlı olması gereken
^râdikat w:irc, je d e r m a n n lu g e m u te t şeyin görgül bir kavram değil, ama bir haz
42 YARGI 'YITİS^İNİN ^ ^ ^ İ R İ S İ /

duygusu (sonuçta kavram olmayan birşey) u n d m it d er V oratcllung d e sıc lb c n


v e d n ü p ft wcrden aoll.
olmasıdır. E in e in ze ln e s E rfahrungsurteil,
Tekil bir deneyim yargısı, örneğin birinin z. B. von d em , d er in c in em Bcrg-
bir kaya kristali üzerinde kayan bir su dam­ luiaı:ıll c in e n bew eg lich en Tropfen
W^asser w a h m im m t, v erlan gt m it
lasını algılaması üzerine bir yargı, haklı ola­ R echt, d:ıB e in j e d c r a n d c r c es
rak başka herkesin de onu tam olarak öyle e h e n ıo fin d en m üsıc, wcil er die:ıes
U n c il, n ach d en 31Jgemcinen Bcdin-
bulması gerektiğini ileri sürebilir, çünkü bu g u n g c n der b estim m e n d e n Urtcils-.
yargıyı, belirleyici yargı yetisinin evrensel ^kr.ıft, u n te r d en G csetzen einer
koşullarına göre, genel olarak olanaklı bir m ö g lic h c n E rfahrung üb crh au p t
gcfiU lct hat. E b cn ao m ach t d cıje-
deneyimin yasaları altında oluşturmuştur. n.igc, w elch cr in d er bloB en Rcfle-
Benzer olarak, herhanği bir kavramı dikkate l i o n ü b er d ie Form c in e s G cgen-
stan des, o h n c Rücksi.cht au f e in e n
almadan bir nesnenin biçimi üzerine yalnız­ B egriff, L ust em p fin d ct, obzwar
ca düşünm ede haz duyan biri, bu yargının d icses U n c il em pirisch u n d cin
görgül ve tekil bir yargı olmasına karşın, c in z e ln c s U n e il ist, m it R echt An-
spruch a u f je d c r m a n n s Bcistim -
haklı olarak herkesten onay isteminde bulu­ m ung; w cil d er G rund zu dicser Lust
nur, çünkü bu hazzın zemini ile derin-dü- in d e r a llg c m cin c n obzw ar subjck-
tiven B c d in g u n g d e r ^rcflekticrcnden
şünce yargılarının evrensel ama öznel koşu­
U n e ile , n^:i.mlich d er zw cckm alligcn
lunda, e.d. bir nesnenin (ister doğanın ister­ Ü b crein stim m u n g ein es G cgcnstan-
se sanatın ürünü olsun) bilme yetilerinin d c s (er sci ^Produkt der Narnr o d e r
d e r K ıınst) m it d em V crhiiltnis der
(imgelem yetisi ve anlak) kendi aralarındaki E rkcnntnisvcrm ögcn un ter si.ch. d ie
ilişkileri ile ereksel uyumunda, her görgül zu je d c m c m p in ıc h c n E rk en n tn is
e r fo r d e n w crden (d er Einbildung>-
bilği için gerekli olan bu uyumda karşılaşılır.
kr.ıft u n d d e s Veratandes), ange-
Haz öyleyse beğeni yargısında görgül bir trofl'cn wird. D ic Lust ist a lıo im
tasarıma bağımlıdır ve hiçbir kavram ile a G cschm ack.,urtcilc Z\lı*ar v o n e in er
em p iriach en V oıstcU ung a bhan gig,
prioribağlanamaz (hanği nesnenin beğeniye u n d kann a priori m it k cin cm Bc-
uygun olduğunu ya da olmadığını a priori g r ü fc v c ıb u n d c n w erden (m an
belirleyemeyiz; onu denemem iz gerekir); a priori n ic h t bcatim m cn, welchcr
^Gege^^nd dem ^ ^ ^ rm aekc gem:ill
ama haz bu yargının belirlenim zeminidir, ıe in w crde, od.er n icht, m an muO ih n
salt şu nedenle ki, onun yalnızca derin-dü- v c n u c h c n ); a b cr sie ist d o c h der
B estim m u n g sg ru n d dicscs U n e ils
şünme üzerine, ve bu derin-düşünmenin (ki nur dadurcb, daB m an ııich bewwuBt
onun için nesnenin biçimi erekseldir) genel is^ ııic b cru h c bloB a u f der R eflcxion
olarak nesnelerin bilgisi ile uyumunun ev­ u n d d e n a llg c m cin c n , o b w o h l nur
subjcktiven, B cd in g u n g c n d er Ü b c r
rensel ama gene de yalnızca öznel koşulla­ ein stim m u n g d c n e lb c n z u m Er-
rının üzerine dayandığinın bilincindeyizdir. k e n n ^ û d er O b jck te übcrbaup^ für
w elcb c d ie Form d cs O bjckts z w c c k
Böylece beğeni yargılarının olanaklarına m allig ist.
göre bir eleştiriye altgüdümlü olmalarının D » ist d ie Ursa.che, w ^ m dic
nedeni bir apriori ilkeyi ,-arsaymalarıdır, ger­ U n e ilc d c s G cschm acks ih rer M ög-
licbkeit nach, weil dicsc e in Prinzip
çi bu ilke ne anlak için bir bilme ilkesi, ne de a priori vorausıctzt, a uch e in er Kritik
istenç için bir kılgısal ilke olsa da, ve öyleyse unterw orfen sin d , o b g lc ic h dieses
Prinzip w eder c in E rkenntniıprinzip
hiçbir biçimde a priori belirleyen bir ilke
fü r d en V cn ta n d , n o c h c in pr.ık-
olmasa da. tisc b c s für d e n \Y illcn , u n d also a
Ama şeylerin (doğanın olduğu gibi sana­ priori g.ır nich.t bestim m cnd ist.
l>ic E m p fâ n g lich k eit c in c r Lust
tın şeylerinin de) biçimleri üzerine derin- aus der ^R.cflcxion ü b er d ie Form en
düşünm eden gelen hazza alıcılık yalnızca dcr^&ıclıen (d crN arursow obl o lıd e r
EI^NUITUNG / GİRİŞ 43

K ıınst) b e z e ic h n e t aber nic.ht alicin derin-<l üşünen yargı yetisi ile ilişki içinde ve
c in e Zweckmii.Jligkcit der O bjekte im
Verhaltnis au f d ie reflektierende Ur-
öznedeki doğa kavramına uygun olarak
teilskraft, gem:ill d em N atu rb eg^ ffe nesnelerin bir erekselliğini değil, ama ayrı­
am Subjekt, son d ern auch u m g e k e h n
ca evrik olarak, özgürlük kavramı dolayısıy­
d es Subjekts in .^Aruehung der G egen-
stan d e ih rer F orm , j a selbst ih rer la, biçimlerine, giderek biçimsizliklerine
U nform nac.h, z u fo lg e dem Freihcito- göre nesneler açısından öznenin bir erek­
begrlffe; u n d dadu rch gesc.hieht es:
d:ıll das ii.,thetische U n eil, n icht bloB
selliğini de belirtir. Bu yüzdendir ki, estetik
als ^Geschmack.suneil, auf das S ch ön e, yargı, bir beğeni yargısı olarak, yalnızca Gü­
s o n d e m auc.h, als aus ein em G cistes zel ile bağıntılı olmakla kalmaz, ama ayrıca
gefü hl e n tsp ru n g e n e s, au f das Erha-
b e z o g e n wird, und so j e n e Kritik
tinsel bir duygudan kaynaklanarak, Yüce ile
der asth etisch en U n eilsk raft in zwei de bağıntılıdır; ve böylece Estetik Yargı Yeti­
cilescn gem aB e H au p tteile zerfallen
sinin Eleştirisi bunlara uygun iki bölüme
muB.
ayrılmalıdır.

VIII
Von der logisch en V on tellu n g der Doğanın Erekselliginin Mantıksal Tasanmı
Zweckm ölligkcit der N atur
Üzerine
An e in em in d er Erfahrung ge g e b e - Deneyimde verili bir nesnede ereksellik ta­
n e n G egenstande kann Zweckmöllig-
k.eit v o r g « te ü t w eıd en : entw eder aus sarımlanabilir: Ya biçiminin tüm kavramlar­
ein em bloS subjektiven G runde, als dan önce aynmsanmasında (apprehensio) sez­
U b ereinstim m ung scin er Form , in der
giyi kavramlar ile genel olarak bir bilgiye
Auffassung (ap p reh en sio) d essclb en
vor ailem Begriffe, m it d en E rkenn v birleştirebilmek için o biçimin bilme yetile­
nisverm ögen, um die A nschauung mit ri ile uyumu olarak salt öznel bir zeminden;
Bcgriffen zu e in em Erkenntnis über-
haupt zu vereinigen; od.er aus ein em
ya da, nesnenin biçiminin şeyin kendisinin
objektivcn, als Ü bereinstim m ung sei- olanağı ile uyumu olarak, onun bu biçimin
n e r Form m it d e r M öglichkeit des zeminini önceleyen ve kapsayan bir kavra­
D in g e s sclbst, n ach e in em B e g ıiffe
vo n ih m , d er vo rh erg eh t u n d d en mına göre, nesnel bir zeminden. Gördük
G rund d ie sc r Form en th alt. Wır ki, ilk tü rd en erekselliğin tasarımı nesne
h a b e n geseh en : d:ıll d ie V o n tellu n g
der Zweck.ma.Bigkeit der e n te r e n Art
üzerine salt derin-<l üşünm ede nesnenin
a u f der unm ittelba:ren L ust an der biçimindeki dolaysız haz üzerine dayanır;
F orm de> G egenstandes in der bloBen ama ikinci türden erekselliğin tasarımı, nes­
R c fle ıio n ü b er sie beruhe; d ie a lıo
von der Zweckma.Bigkeit der zweiten nenin biçimini onun ayrımsanmasında öz­
da sie cile Form de> O bjekts nic.ht nenin bilme yetileri ile değil ama onun veri­
auf d ie E rkenntnisverm ögen des Sub-
je k ts in derA nffassung d e n e lb e n , son ­
li bir kavram altındaki belirli bir bilgisi ile
d e m a u f cin b estim m tes E rkenn tnis bağıntıladığı için, şeylerdeki bir haz duy­
d es Gcgenst.ı.ndes un ter ein em gege- gusu ile değil ama onları yargılamada anlak
b e n e n Begriffe b e z ie h t, hat n ich ts m it
ein em G cfühle der Lust an d en Din- ile ilgilidir. Eğer bir nesnenin kavramı verili
g e n , s o n d e m m it d em V e n ta n d e in ise, o zaman yargı yetisinin kavramın bilgi
B c u n e ilu n g d e n e lb e n zu tun. W enn
der Begri.ff v on e in em G cg en sta n d e
için kullanımındaki işi sergilemeden (e.thi-
g e g e b e n üst, so b e s te h t das G eschaft bitio), e.d. kavramın yanına karşılık düşen
der U neilskr.ıft im G eb ıa u c h e dessel- bir sezgiyi koymaktan oluşur; bu ya bizim
b e n zum E rkenntnis in der ^Dtmtd./ung
(eıthib itio), d. i. darin, d em B egrlffe
kendi imgelem yetimiz yoluyla olabilir, ör­
e in e k o r r e ^ ^ n d ie r e n d e A nschauung neğin sanatta, bizim için amaç olan bir nes­
44 YARGI 'lYETISİNiNN ^ELEŞTİRİSİ/ KRITI^KDER U R T E IL S ^ ^

nenin önceden tasarlanmış bir kavramını zur Seite zu stellen: es sei, d.ı.13
durch unserc e ig e n e E inbildungskraft
olgusallaştırdığımızda olduğu gibi; ya da g esch eh e, "'ie in der Kıınst, w enn wir
doğa yoluyla, onun uygulayımında (örgüt­ e in e n vorhergefaB ten B e g ^ ff von
e in em G c g e n s u n d e , d e r für uns
lü cisimler gibi), ürünlerini yargılayabil­
Zweck İst, rcalisiercn, od.er durch die
mek için ona ereğine ilişkin kavramımızı Natur, in der T echnik derselben ('Yı'ie
yüklediğimizde olduğu gibi; bu son durum ­ bei organisierten K ö k sem ), wenn wir
ihr u n seren B egriff vom Zweck zur Be-
da tasarımlanan yalnızca şey biçimindeki u n e ilu n g ihres Produkts u nterlegen;
doğanın erekselliği değildir, ama onun bu in w elchem Faile n ich t bloB
ürünü bir doğa-ereği olarak tasarımlanır. — der N atur in der Form d e s Din-
ges, so n d e r n d ieses ih r Produk t ais
Gerçi görgül yasalara göre biçimleri için­ vorgestellt wird. — Obzwar
deki doğanın öznel bir erekselliğine ili.skin u nser B e g ^ ff v o n e in er subjektiven
Zw eckm aBigkeit d e r N atur in ih r cn
kavramımız nesnenin bir kavramı değil
Form en, n ach em p irischen G csetzen,
ama yalnızca doğanın bu aşırı büyük türlü- gar kein B e g ıiff \'om O bjekt ist, son-
lüğü ortasında kendine kavramlar sağla­ d e m nur ein Prinzip d er U neilskr.ıft
si.ch in dieser ihrcr ü b e ıg r o û e n Man-
mak (böylece kendini yönlendirebilmek) nigfaltigkeit B eg riife zu verschaffen
için yargı yetisinin bir ilkesi olsa da, bu yolla (in ih r orienti.eren zu k ö n n en ): so
doğaya bir bakıma amaç andırımına göre leg e n " ir ih r d o c h lıiedurch gleichsam
e in e Ri.icksicht au f u n ser Erkenntnis...
bilme yetimiz için bir dikkat yükleriz; ve \'erm ögen nach d er A n a io g ie ein es
böylece doga güzelliğinibiçimsel (salt öznel) Zwecks bei; und'-şo k ö n n e n "'ir .die
erekselliğin kavramının sergilenişi olarak, ve Naturschönhtit als d e s Be-
d er form alen (bloB subjekriven),
doğa ereklerini olgusal (nesnel) bir erek­ u n d d ie N atujzw ecke :ıls l>:ıntellung
selliğin kavramının sergilenişi olarak göre­ d es B egriffs e in er rcaien (objektiven )
Zweckm5.Bigkeit a n seh en , deren e in e
biliriz; bunlardan birincisini beğeni yoluyla
" ir durch G cschm ack (asthetiııch,
(estetik olarak, haz duygusu aracılığıyla), vermittelst d es G efühls d er Lust), die
ötekini anlak ve us yoluyla (kavramlara andere durch Verstand und V em unft
(logisch , nach B egriffen) beurteilen.
göre, mantıksal olarak) yargılarız. H ierauf g r iin d e t sich d ie Ein-
Yargı Yetisinin Eleştirisinin estetik ve erek- teilu n g der Kritik d er U ıieilsk ra ft in
bilimsel yargı yetilerinin eleştirilerine bö­ d ie d er und
in d e m u n ter d er e n t e r e n das Ver-
lümlenişi buraya dayanır; birincisi ile doğa­ m ö g en , d ie form aie Zweckm5.Bigkeit
nın biçimsel (başka türlü öznel denilen) (sorut auch subjektive g en a n n t) durch
erekselliğini haz ya da hazsızlık duygusu yo­ das der Lust o d er U n lusu u nter
d er zw eiten das V erm ögen, d ie reaie
luyla yargılama yetisini anlarız; ikincisi ile Zweckm ii.Jligkeiı(objektive) der Natur
onun olgusal (nesnel) erekselliğini anlak durch Verstand u n d V em u n ft zu
b e u n e ile n , v e rstın d en "'ird.
ve us yoluyla yargılama yetisini anlarız.
In e in er Kritik d er Urteils^k.r.ıft ist
Yargı yetisinin bir eleştirisinde estetik yar­ d er Teil, w elch er d ie iisthetisch e Ur-
gı yetisini kapsayan bölüm ona özsel olarak teils^kr:ıft enthölt, ih r w esentlich ange-
h örig, weil d iesc allein e in P rinzip
aittir, çünkü yalnızca ‘estetik yargı yetisi' enthai^ w elches d ie UrteUs^kr:ıft vöüig
yargı yetisinin doğa üzerine derin-düşün- apriori ihrcr R eflcxion über die N atur
mesinin temeline bütünüyle apriori yerleş­ zum G runde legt, nam lich das e in er
form aien Zweckm5.Bigkeit d er N atur
tirdiği bir ilkeyi, yani doğanın, tikel (gör­ nach ihren b eso n d eren (em p ir i^ h e n )
gül) yasalarına göre, bilme yetimiz için G esctzen für u nser Erkenntniıverm ö-
g en , o h n e w elche si.ch der Verstand in
biçimsel bir erekselliği ilkesini kapsar, ki
ıie nicht find en k ö n n te: anstatt d.ı.13
onsuz anlak kendini doğada bulamayacak­ gar kein G n ın d a priori a n g e g e b e n
tır; öte yandan, niçin doğanın nesnel erek- w erden kann, ja n ic h t ein m a i die
I GİRİŞ 45
Möglichkeit davon au* dem Begriffe l e r i n i n , e . d . s a l t d o ğ a - e r e k l e r i o l a r a k o l a n a k ­
einer Natur, alt Gegenstandc der
Erfahrung im allgemeinen sowohl, lı o l a n ş e y l e r i n o l m a s ı g e r e k t i ğ i n i n a p r i o r i
als im besonderen, erhellet, da6 es h i ç b i r n e d e n i v e r i l e m e z , v e g i d e r e k b i r n e ­
objektiveZ.wecke der Natur, d. i. Din- d e n i n o l a n a ğ ı b i l e i s t e r e v r e n s e l i s t e r s e t i k e l
ge die nur .ı, Naturzwecke möglich
sindt geben mü:s.sc: so-ndem nur die o l s u n b i r d e n e y i m i n n e s n e s i o la r a k d o ğ a n ı n
Urteibl^kr.,ft, ohne ein îrinıip dozu a k a v r a m ı n d a n a ç ı k d e ğ i l d i r ; a m a y a r g ı y e t i s i
priori in tich zu enthalten, in vor-
k a r ş ıla ş ıla n d u r u m la r d a ( b e l l i ü r ü n le r in )
kommenden FaUen (ge^^^r Pro-
dukte), um zum Behuf der Vernunft e r e k l e r i n k a v r a m ı n d a n u s u ğ r u n a y a r a r l a n a ­
von dem Be^ıırufe der Z.wecke Ge- b i l m e k i ç i n b i r i l k e y i a p r i o r i k e n d i i ç i n d e
brauch ıu machen. die Rcgcl ent-
halt; nachdemjenes transzendenıale k a p s a m a k s ı z ı n y a l n ı z c a ö y l e b i r k u r a l k a p s a r
Prinıip ,ıchon den Begriff cinea k i, o n a g ö r e o a ş k ı n s a l i l k e a n l a ğ ı d a h a ş i m ­
Zwecks (wenigstens der Form nach)
d i d e n b ir e r e k k a v r a m ın ı ( e n a z ın d a n b iç i­
auf die Natur ^ttuwenden den Ver-
st^ni vorbereitet hat m e g ö r e ) d o ğ a y a u y g u la m a k iç in h a z ır la m ış ­
Der transıendentale Grundaatz tır.
aber, sich cine ZweckmiBigkeit der
Natur in subjektiver Bezîehung auf A m a d o ğ a n ı n b ir e r e k s e lliğ in i d o ğ a y ı yar­
unser Erkenntn.isvermögen an der g ı l a m a n ı n b i r i l k e s i o l a r a k b i r ş e y i n b i ç i m i n ­
Form eine» Dinges als einPrinripder
d e v e b ilm e y e tim iz ile ö z n e l b a ğ ın t ı iç in d e
Beurtcilung deI"W"lben vorzustellen,
lallı e» ^ginzlicb unbeotimmı. wo und t e m s i l e d e n a ş k ın s a l i l k e b i r ü r ü n ü n e r e d e
in wekhen Fal.len ich die Beurtei- v e h a n g i d u r u m l a r d a s a lt e n e n s e l d o ğ a y a s a ­
lung, ;us die eines Produkts nach
einem Prinzip der Zweckmalligkciı. l a r ı n a g ö r e d e ğ i l a m a b i r e r e k s e l l i k i l k e s i n e
und nicht \ielmehr bloB nach all- g ö r e y a r g ı l a m a m g e r e k t i ğ i n i b ü t ü n ü y l e b e ­
gemeinen Naturgcscaen ^.ınzustellen
lir s iz b ır a k ı r ; v e b u ü r ü n ü n ( b i ç i m i n i n ) b i l ­
habe, und ûberialltesder dithttiscıu..-
Urteilskraft, im Geschmacke die An- m e y e t i m i z i l e u y u m u n a b e ğ e n i y o lu y l a k a r a r
gemesaenheit dessdben (sciner v e r m e y i estetik y a r g ı y e t i s i n e b ı r a k ı r ( b u y e t i
Form) ıu unseren Erkenntnisverm^
gen (sofem dieoc nicht durch Über- k a w a m l a r i l e b a ğ d a ş m a y o l u y l a d e ğ i l , a m a
ein.sti.mmung mit Begriffen. sondern d u y g u y o l u y l a k a r a r v e r d i ğ i s ü r e c e ) . B u n a
durch da, Gefühl enı.cheidet) au..
k a r ş ı, t e l e o l o j i k o l a r a k k u l l a n ı l a n y a r g ı y e t i s i
zumachen. Dagegen gibt die teleolo
gi.sch-gebrauchte Urteilskraft die b i r s e y i n ( ö r n e ğ i n ö r g ü t l ü b i r c i s m i n ) b i r do­
Bedingungen benimmt an, unter de­ ğ a e r e ğ i i d e a s ı n a g ö r e y a r g ı l a n m a s ı n ı n ko­
nen enras {z. B. cin c^^^&erterKör-
p,,r) nach der ldce eine» Zweck.s der ş u l l a r ı n ı b e l i r l i o la r a k s a ğ la r ; a m a b i r d e n e ­
Narur ıu bcurteilen ,ei; kann abcr y i m n e s n e s i o l a r a k d o ğ a n ı n k a w a m ı n d a n
kcinen Grundsatt aw dem Begrilfe o n a d o ğ a y a e r e k l e r i l e b i r b a ğ ı n t ı y ı a p r u n i
der Nanur. als Gegensıandei der Er-
fahrung. für die Befugnis anfilhren, y ü k l e m e h a k k ı n ı , g i d e r e k b u n u y a l n ı z c a
ihreine ^BeziehungaufZweckeapıiori b e l i r s i z o l a r a k e d i m s e l d e n e y i m d e b ö y l e
beizulegen, und auch nur unbc-
st:immt derglt-sichen von der wirk- ü r ü n l e r a ç ı s ı n d a n k a b u l e t m e g i b i b i r h a k k ı
lichen E^^^ang an ^solchen ^Produk- b i l e v e r e c e k h i ç b i r t e m e l ö n e r m e g e t i r e m e z ;
tcn anzunehmen; wo\.-"On der Gıund b u n u n n e d e n i b e l l i b i r n e s n e d e n e s n e l b i r
i>ı. d"8 \iele besondere E^^rongcn
angestdlt und unter der Einheit ihres e r e k s e l l i ğ i y a l n ı z c a g ö r g ü l o l a r a k b i l e o l s a
Prinzips betrachtet werden müMen, b i l e b i l m e k i ç i n b i r ç o k t i k e l d e n e y i m i n y a p ıl­
um cine objek^^ Z^wec^^töigkeit an
m a s ın ın v e b u n la r ın ilk e le r in in b ir liğ i a ltın ­
eincm gcwisaıı:n Cegensta.nde nurem-
pirisch erkennen zu könncn. — Dic d a i r d e l e n m e s i n i n z o r u n l u o l m a s ı d ı r . —
a!thctische Urteilskraft ist also dn Ö y l e y s e e s t e t i k y a r g ı y e t i s i ş e y l e r i k a v r a m la ­
besondere» Vermögen, Dinge nach
einer Regel, aber nicht nach Begrif- r a g ö r e d e ğ i l a m a b i r k u r a l a g ö r e y a r g ıla y a n
fen, zu beurteilen. Die tdeologiıche t i k e l b i r y e t id i r . T e l e o l o j i k y a r g ı y e t i s i ö z e l b i r
46 YARGI 'YETİSfrİNiNEIELEŞTİRİSİ/ ^KRITIKDER

yeti değil, ama yalnızca genel olarak derin- ist k cin b e s o n d e r e s V e r m ö g e n , r e n ­


d em n u r d ie r e flek tieren d e U rteilı-
düşünsel yargı yetisidir; ama ancak kuram­ überhaupt. s o fe m s ie , wie über.ıll
sal bilmede her zaman yaptığı gibi kav­ im theore^ rchen E rkenn uıisıe, nach
B eg^ ffen, aber in A n sehu ng gew iuer
ramlara göre, ama belli doğa nesneleri açı­
G egen stin d e d er NaUır nach berende-
sından ise tikel ilkelere göre, yani nesneleri ren Pıinzipien, nam lich ein er bloB ref-
belirleyen değil, salt derin-<lüşünen bir yar­ le kti.erenden, n ic h t O bjekte bestim -
m en d e n Uneilskraft, verfahrt, also ih-
gı yetisinin ilkelerine göre ilerlediği sürece rer Anw endung nach zum theoreti-
böyledir; bu yüzden uygulamasına göre sch en Teile der P hilorephie gehöret,
felsefenin kuramsal bölümüne aittir, ve bir u n d der b e so n d eren P ıin z ip ien we-
gen , die nicht. wie e s in e in er D oktrin
öğretide olmaları gerektiği gibi belirleyici sein muB, b estim m en d sin d , auch
olmayan tikel ilkelerden ötürü Eleştirinin e in e n b eso n d eren Teil der Kritik aus--
m achen muB; anstatt daB die U -
tikel bir bölümünü oluşturmalıdır; öte yan­
thetisohe U n eilsk raftzu m E rkennuıis
dan, estetik yargı yetisi nesnelerinin bilgisi­ ih rer G cg e n stin d e n ich ts beitri.gt,
ne hiçbir katkıda bulunmaz, ve öyleyse yal,. u n d also nurzur Kritik d es u n e ile n d e n
Subjekts und d er E r k e n n tn i^ r m o g e n
muayargılayan öznenin eleştirisine ve onun desıelben, so fe m sie d er P ıinzipien a
bilme yetilerine ait sayılmalıdır, ama ancak p ıio r i fühig sind, \’o n w elch em Ge-
bunlar, daha başka kullanımları (kuramsal b r a u c h e (d e m th e o re tisc h e n o d e r
p ^ ^ tisc h e n ) d.iese übrigens a u c h s e in
ya da kılgısal) ne olursa olsun, apriori ilke­ m ^ e n , gez:ih.lt w erden m uB, w elche
lere yetenekli oldukları ölçüde. Bu tüm fel­ d ie Propadeutik aller P hilorephie ist.
sefenin ön-öğretisidir.

IX IX
Von d er V e r k n ü p fın g der
Anlağın Ve Usun Yasamalannın Yargı Yetisi G esetzgebu ngen des V en ta n d es u n d
Yoluyla Bağlanması Üzerine der V em u n ft durch d ie UrteUs^kr.ıft

Anlak bir duyu nesnesi olarak doğa için a D er Verstand ist a p ıio ri ges,etzgebend
für d ie Naour als O bjekt d er S inne, zu
priori yasamacıdır — olanaklı bir deneyim­ e in em theoretischen E rkenn uıis der-
de onun kuramsal bir bilgisine doğru. Us s,elben in e in er m ö g iich en Eıfahrnng.
özgürlük için ve kendi nedenselliği için a D ie V em unft ist a pıio ri ges,etzgebend
für d.ie Freiheit u n d ihre e ig e n e Kau-
priori yasamacıdır — öznedeki duyulurüstü salit.at, als da.s Û b ersin n lich e in d em
yan olarak, koşulsuz-kilgısal bir bilgiye doğ­ Su b jek te, zu e in em unbed.ingt-prak-
tischen Erkenntnis. G ebiet d es Na-
ru. Yasamalardan biri altında doğa kavramı­ ouıbe^ ^ fr, unter der einen, u n d daa
nın alanı, ve öteki yasama altında özgürlük d es Freiheitsbeg^riffs un ter der ande-
kavramının alanı, birbirleri üzerinde (her ren G eseızg eb u n g , sin d g e g e n al.len
w echselseitigen EinfluB, d e n sie für
birinin kendi temel yasalarına göre) taşıya­ sich (ein je d e s n ach se in e n Grundge-
bilecekleri tüm karşılıklı etkiye karşı, duyu- setzen) aufeinander h a b en k ö n n ten ,
du rch d ie groBe Kluft, w elch e das
lurüstünü görüngülerden ayıran büyük
Übersinnliche \'On d en Erscheinungen
uçurum yoluyla bütünüyle yalıtılmışlardır. trennt. g ^ u t ic h ab g eso n d ert. Der
Özgürlük kavramı doğanın kuramsal bilgisi Freiheit.be^ıırufbestimmt n ich tsin An-
seh u n g der theoretisohen E rkennuıis
açısından hiçbirşey belirlemez; doğa kavra­ der Naojr;. der N a o jıb e g riff eb en ser
mı benzer olarak kılgısal özgürlük yasaları w oh l n ich ts in A n sch u n g der prak-
açısından hiçbirşey belirlemez ve bu düzeye tischen Ges,etze d er F reih eit u n d es ist
in so fe m nicht m ö g lich , c in e B N c k e
dek bir alandan ötekine bir köprü kurmak v o n e in em G eb iete zu d em a n d e m
olanaksızdır. — Ama özgürlük kavramına hin ü b erzu sch la g en . — A llein w enn
H^NLEITWG I GİRİŞ 47

die B esrim m ungsgründe d er Kausaliıat (ve kapsadığı kılgısal kurala) göre neden­
nach d em F rd h citsb eg^ ffe (u n d der
prakriochen ^Rqıcl die er enthiilt) g lcich
selliğin belirlenim zeminleri doğada bu-
nicht in der Natur b e le g e n sind, u n d lunmasalar da, ve duyulur öğe öznedeki
d a ı S in n lic h e das ü b ersin n lic h e im duyulurüstünü belirleyemese de, bu evrik
Subjekte nicht bestim m en karın; so ist
dieses d o ch u m gekehrt (zwar nicht in olarak (hiç kuşkusuz doğanın bilgisi açı­
A nsehung d e sE r k e n n tn iu :s derN atur, sından değü, ama duyulurüstünün duyulur
aber d o ch d er F o lg e n aus d em e n ter e n
olan üzerindeki sonuçları açısından) ola­
a u f die lettte r e ) m öglich und schon in
d em B egriffe e in e r Kausalitat durch naklıdır ve özgürlük yoluyla bir nedensel­
F r d h e it e n th r lte n , d e r e n Wiri:ungdie- lik kavramında daha şimdiden kapsanır ki,
sen ih r e n fo rm k e n G esetzen gemaB in
d er W clt g e s c h e h e n 5 0 1 1 , obzw ar das
bunun, biçimsel yasalarına göre, etkisinin
Wort Ursae/ıı; von dem Ü b en in n lich en dünyada yer alınası gerekir; hiç kuşkusuz,
gebrauchç nur d en G rundbedeuteç die neden sözcüğü duyulurüstüne ilişkin olarak
Kausalitat der N aturdinge zu e in er YVir-
kung, gem iB ih ren e ig e n e n Naturge-
kullanıldığında yalnızca zemmini imler ki, bu
sctzen , zu g leic h aber d o c h auch mit ise doğa şeylerinin kendi doğa-yasalarına
d em form alen Priruip d er V ernunft- göre bir etkiye doğru nedenselliğin belirler
g e sc tte e in h e llig , zu bestim m en, w ovon
die Möglİchkeİt zwar nicht ein geseh en ,
ve bunu gene de usun yasalarının biçimsel
aber d er Einw urf v o n e in em vorgeb- ilkesi ile anlaşma içinde yapar; bunun ola­
lic h e n W ıderspruch, d er sich darin nağı kavranamasa da, onda bir çelişki bulun­
fânde, h in reich en d w id e ıle g t w erd en
kann.* — D ie W rk u n g n ach d em Frei- duğunu ileri süren karşıçıkış yeterli olarak
h e itsb e g ^ ffe ist d er E n dzw eck, der yanıtlanabilir.* — Etki özgürlük kavramına
(od.er des.sen E rschein ung in der Sin*
nenw elt) e:ı:istieren 5 0 ll, wozu die Be-
göre son erektir ki, bunun (ya da duyu
d in gu n g der M öglichkeit d e u : lb e n in dünyasındaki görüngüsünün) varolması
d er Natur (d e s Sub jekts als S in n e n - gerekir, ve bunun olanağının koşulu doğa­
w escns, nam lich als M en sch ) vorau,._
gesctzt wird. Das, was diesc a prioıi u nd
da (duyulur bir varlık olarak, yani insan
o h n e R ücksicht au f d a ı Praktische olarak öznenin doğasında) varsayılır. Bunu
voraus.setzt, d ie U rteilskraft, g ib t d e n kılgısal olana bakmaksızın apriori varsayan
v'e^rmİttelndenBegriff'zwischen d e n Na-
rııb egriffen u n d d em Freihcitsbegriffe,
şey, yargı yetisi, doğa kavramları ve özgür­
d er d e n Ü b ergan g v o n der reinen lük kavramı arasındaki dolaylı kılıcı kavra-
• Einer vı::ırı. den venchiNlenen v^mei.n.ten * D o ğ a n e d e n s e ll iğ i n i n ö z g ü r lü k y o lu y la n e d e n s e ll ik ­
Widmprüchen in dieser ^ ^ ^ c h e n Unter-
t e n b u b ü t ü n a ^ ^ ^ ^ d a b u l u n d u ğ u ile r i s ü r ü l e n ç e s i ı li
»c.he:i.d^wıa: der N a tu r h ^ b tit der durch
Fraheitist der, cb man ihr den Vor^ufmachc ç e li ş k ile r d e n b ir i d e y a p ıla n 9u k a r s ıç ık ıs ta y a ta r: E ğ e r
dafl, ic.h \"OD. Hirıderntu*, die die Natur d o ğ a n ı n ö z g ü r lü k y a s a la r ın a ( a h la k s a l y a s a la r a ) g ö r e
der Kau.sa.li.tit nach Frei.he:i.ogneaen (den n e d e n s e ll ik iç in g e t i r d i ğ i m g e l^ ^ m ya d a o n u i k r i L t ^
m ^ ^ ^ ^ en ) legt, oder ihre Bt/tirdrrurııdurch
sin ^ m s ö z e d e r s e m , b i r in c in in ik in c ile r ü z e r in d e k i b ir
die:ıelbe rede, icb docb der m teren auf die
leatere e:i.nen £Ei:nflu} ei.n.ri.ume. Aber, venn etkisin i k a b u l et^mis o lu r u m . A m a e ğ e r y a ln ız c a s ö y le n -
man ^Gesagte nur venteben M.ll. so ı.:ıt die o l a n ı a n la m a y a ç a lıs ız s a k , o z a m a n y a n lıs a n la m a ­
^MiBdeu^ruııs ,ehr leicht zu verbuten. Der Wt- d a n k a ç ın m a k ç o k k o la y d ır . D i r e n m e ya d a i le r le t m e
denand, oder d:ie Bea.-d^^erun.g, ist nicht Z\d-
d o ğ a v e ö z g ü r lü k a r a s ın d a d e ğ i l, a m a g ö r ü n g ü o la r a k
:ıchen der Natur u.nd der Frei.hei.t, sem.dem der
enteren ab Enc.he:i.nung und den Wkuııpn b ir in c i ile ik in c i n i n g ö r ü n g ü l e r o la r a k d u y u d ü n y a s ın ­
der letzteru ak Enchan^wıa:en in der Sı.nnen- d a k i etkileri a r a s ın d a d ır ; v e g i d e r e k ö z g ü r l ü ğ ü n ( a n
rnlt; und selbst die Kaustm.Jiilder Freihei.t (der u s u n v e k ılg ıs a l u s u n ) ne^m selliğin in k e n d is i ö z g ü r lü ğ e
rei.nen und pralı:isc.hen Veruunft) ist die Kau,.
salüiif ei.ner jener untergeord.neten Na^turur a l t g ü d ü m l ü b ir d o ğ a n e d e n i n i n ( in s a n o la r a k , s o n u ç t a
sac.he (döSubjeko, aisM^c.h.fı^olglic.h al,Er g ö r ü n g ü o l a r a k g ö r ü l e n ö z n e n i n ) ne^mselliğiı:Jir. B u
sc.he:i.nung berr.ıc.htet), deren d o ğ a - n e d e n i n in belirienim inin z e m i n i ö z g ü r lü k a ltın d a
d:ıslnt^elligi.ble, ^ e s u .n ıe r der F^ttiheit^gedacht d ü ş ü n ü l e n ‘ a n la ş ılır ’ y a n t a r a f m d a n d a h a Ö te a ç ık la n a ­
'ı!Ud, aufeule ü ^ ^ ^ u (e^^ 5 0 \lıİe ebeın^^^-
bc!-, cbs ü^^^^dicbe Subıtn.t der Narur m a y a n b ir y o ld a k a p s a n ır ( t ı p k ı d o ğ a n ı n d u y u lu r -ıls tü
at^mac.ht) uner^ûli.cbe Art, den Grımd en^tbilt. d a y a n a ğ ın ı o lu ş tu r a n ‘a n la r ü ır ’ ın y a p t ığ ı g ib i) .
48 Y.4RGI 'YETİSİNİN ^ELEŞTİRİSİ / ^m K D E R URTBLS^KRAFT

mı verir; bu kavram arı kuramsaldan an kıl­ theoretischen zur r ein en praktischcn,


v o n d er C esettm aB igkeit n ach der
gısala, birinciye göre yasallıktan İkinciye e ıste n zum E ndzw ecke nach d em lett-
göre son ereğe geçişi olanaklı kılar Ye bunu ten m ö g lich m acht, in d em B eg ıiffe
e in er ZuedcmiijiıgAuiı der N an ır an die
doğanın bir erekselliği kavramında yapar;
H and; d e n n dadu rch wird d ie M ög-
çünkü bu yolla doğada onun yasaları ile lichk.eit d es E ndzw ecks, d er alicin in
uyum içinde yalnızca kendisi edimselleştiri­ der N anır u n d m it E instim m u ng ihrer
C e se tte w irklich wcrden kann, er-
lebilen son ereğin olanağı bilinir. k.ınnL
Anlak doğa için a priori yasalarının ola­ D er Verstand g ib ı, durch d ie M ög-
nağı yoluyla doğanın bizim tarafımızdan lichkcit sein er C e se tte a priori für die
N atur, c in e n Bew eis d a \o n , daB diese
yalnızca görüngü olarak bilindiğinin bir von u n s nur als E n ch ein u n g erkannt
tanıtını, dolayısıyla aynı zamanda onun w erde, m ithin z u g leic h ^Anzeige auf
cin ü b erâ n n lich cs Substrat derselben;
duyulurüstü bir dayanağının belirtisini
aber Hi.Bt dieses g a ıu lic h unbtstimmt.
verir; ama bu dayanağı bütünüyle belirsiz D ie U n eilsk ıa ft verschafft durch ih r
bırakır. Yargı yetisi, doğayı onun olanaklı Prinzip a priori d er B eurteilung der
Natur, nach m ö g lic h e n b e so n d e r e n
tikel yasalarına göre yargılamak için apriori C e se tte n d erseib cn , ihrem übersinn-
ilkesi yoluyla, duyulurüstü dayanağa (hem lich en Substrat (in u n s sow ohl als
bizdekı hem de dışımızdaki) mtelUktüel yeti auBer u n s) Bestimmbartt'if durch da.s
intelldı.tuelle ^m nögm. D ie V ernun ft
yoluyla belirl.enebilirlik sağlar. Ama us ona kıl­ a b er gibt e b e n d e m se lb e n durch ih r
gısal a prioriyasası yoluyla belirl.enim verir; Ye prakâsehes G eseız o p ıio r i die Beti,,..
böylece yargı yetisi doğa kavramı alanından m u n ^ u n d so m ach t d ie Urteilskraft
d en Ü b erg a n g vom C e b ie te d e s N a tıır
özgürlük kawamı alanına geçişi olanaklı begriffs zu d e m d e s Freiheiı..sbegıiffs
kılar. m öglich.
Genel olarak ruhun yetileri açısından, In A n sehu ng der S e elen v erm ö g en
überhaupt, sofern sie a lso b ere, d. i. als
bunların üst yetiler olarak, e.d. bir özerklik solche, d ie c in e A utonom ie enthalten,
kapsayan yetiler olarak görülebildikleri betrachtet w erden, ist für das EVCmnt
nûv^ınnögnı (das theoretische der N a­
düzeye dek, anlak bilme yetisi (doğanın ku­ tur) der Verstand d a sjen ig e, welches
ramsal bilgisi) için apriori oluşturucu ilkeleri d ie P rinzipien a priori
kapsayan yetidir; haz ve hazsızlık duygusu enthait; für das Gefalıl ıkr L w t und U
1 w list e s d ie U neilskraft, u nab hangig
için yargı yetisi vardır kı, istek yetisinin be­ ,u n Begriffen u n d E m p fin d u n g en , die
lirlenimi Ue bağıntılı ve bu yolla dolaysızca si.ch au fB estim m u n g d es Begehrung,,-
kılgısal olabilen kavramlardan ve duyum­ verm ögens b e z ie h e n u nd dadurch un-
m ittelbar pr.ıktisch sein k.önnten; für
lardan bağımsızdır; istek yetisi için us vardır das Begrlırung,o^,nnögm d ie Vernunft,
kı, nereden gelirse gelsin herhangi bir haz welche o lın e Ve^rmittclung irgend einer
ile dolaylılık olmaksızın kılgısaldır; ve istek Lust. w ohersi.e auch kom m e, prakdseh
ist, u n d d em selb en , als o b e r e s Verm&
yetisi için, üst yeti olarak, son ereği belirler gen, d en Endzweck bestim m t, d er zu-
kı, aynı zamanda nesnedeki an entellektüel gleich d as reine lntellektucllc W:,hlge-
fallen am O bjekte m it sich fü h n . —
hoşlanmayı kendisi ile birlikte taşır. — Yargı
Der B egriff der Uıteilskraft von e in er
yetisinin doğanın erekselliğine ilişkin kav­ Zweckmafiigkeit d er N atur ist n o ch zu
ramı doğa kavramlanna aittir, ama yalnızca d e n N a tu ıb e g ıiffe n g eh o rig , aber nur
alı regulatives Pıinzip d es Erkenntnis-
bilme yetisinin düzenleyici ilkesi olarak, verm ögens; obzw ar das asth etisehe
gerçibelli nesneler (doğanın ya da sanatın) U ıteil ü b er gewissc C eg en sta n d e (d er
üzerine o kavrama neden olan estetik yargı N atur o d e r d er K ı.ınst), w elch es ih n
v c ıa n l^ se t, in A n seh u n g d es C efühls
haz ya da hazsızlık duygusu açısından oluş­ der Lust od.er U n lust c in konstituti.ves
turucu bir ilke olsa da. Uyumları bu hazzın Prinzip isL l>ie S pontaneitlit im S piele
n^NLEITUNG / G İR İŞ 49
der Eıkenn^tni.sıermögen, deren Zu- zeminini kapsayan bilme yetilerinin oyunun­
^ m m en sti.^ A u n g d e n G ıu n d dizese
Lust e n t h a ı, m acht d en ged ach ten da kendiliğindenlik sözü edilen kavramı [=
B e g ^ ff zur V erm inelung d er Ver- doğanın erekselliği] sonuçlarında doğa kav­
knü p fiın g der G ebiete d es N aturbe-
g^riff.s m it d em F re ih eiısb eg ^ ffe in
ramının alanı ve özgürlük kavramının alanı
ih ren F o lg e n tau glich , in d e m d ie ıe arasındaki dolaylı kılıcı halka olmaya uygun
zugleich die E m p^ nglichk eit d es Ge- kılar; aynı zamanda anlığın ahlaksal duygu
m üıs für das m o ^ ^ h e G efühl be-
fönlert. — F olgende Tafel kann die için duyarlığını geliştirir. — Aşağıdaki tablo
Ü bersicht .:ıller o b eren V erm ögen ih- tüm üst yetilerin dizgesel birliklerine göre
rcr system atischen E in h e it nach
e rleich tem .*
bir gözden geçirilmesini kolaylaştırabilir.*

A n lığ ın T ü m Yetileri B ilm e Yetisi A p r i o r i İ/JıeleT U y g u la m a A la n ı


G c^ m te Verm .ögen d e s G cm üts E rkenn tniıveım ögen Prinzipien a priori A nw endun g auf

B ilm e Yetisi A n la k Y a sa llık D oğa


E rk en n ^ ^ r c r m ö g e n V e ıı^ n d ^ ^ ^ G m ii8 ig k eit N .ıtur

Haz. ve Haz.sız.iık D u y u s u Y a r n Yetisi Erelısellik Sanat


Gefühl der L u ıt u n d U n lu n Uneıls^kraft Zw eckm .Sigkeit K unst

İstek Yetileri Us S o n E rek Ö z g ü rlü k


B egehm nSS'rrm ögen V cm unft Endzweck Freiheit

bat es gefw ıda, dal maıı.e * ^ n f e l s e f e d e k i b ö l ü m le m e l e r im in h e m e n h e m e n


Ernt^^rçıe-a iJı der rei.ııen Plıil0 1 opbie fast
h e r z a m a n u ç lu ol^ması k u ş k u lu b u lu n m u ş t u r . bu
^immer liegt aber izı der
Nanır der Sac.he. aıı.e a pricri o l g u n u n d o ğ a s ı n d a y a ta r. B ir ı:ı b ö lü m le m e n in
g^ncbelıen, so W d sie ent^wıeder sei.ıı, o l m a s ı g e r e k iy o r s a . o z a m a n b u y a h e r z a m a n
ııac.h dem Sarze d e Wi^de:rspruchs; uo.d da ise si.ıe- (qu.odlibet m , tst a u t A a u t n o n A ) o l a n ç e liş k i ö n e l '
jederıeit (qu^odlibet « u tst aut A aut
ocıı A). Od.er :ıi« ist ı^,ııLWtiıri; uo.d. si.« izı m e ııin e g ö r e çözüm sel o lm a lıd ır . Ya d a bİ7!$im /idir; v e
deM-m F^a.ile au., a pıicri (nic.ht. \lı'le izı e ğ e r b u d u r u m d a ı:ı p ,io r i lıa^vro^mla^rdmı ( m a t e m a t ik t e
der Mach^emaü, au., der a pricı::i dem o l d u ğ u g i b i k a a r a ^ a k a n d ık d u ı e n s e z g i d e n d e ğ i l )
korrespcııdierenden ^Amdhau^wıg) soll g ^ ^ ta
üreden, so muS, nac.h demjenigen, was zu der t u r e t i l e c e b e , o z a ^ a n b ö l ü m l e m e , g e n e l o la r a k
s}'Zlthe^tischaı ^Einhei.tû^^taupt erforder.licb İ.\l. b i r e ı i m l i b ir lik iç in g e r e k li o l a n ş e y e g ö r e , z o r u n l u
^^dich 1) 2) m ı S) der o la r a k ü ç l e m e o l m a lıd ır , y a n i 1 ) k o ,ıu l, 2 ) b ir k o ,ıu llu ,
der :ıus der des
3 ) k o ,ıu llu n u n k e n d i k o ,ıu lu ile b ir le ı m e ı ıi n d e n d^oğan
mit ^seiner enttp^^^ die ^EiD^^g
Tnc.h^^me k a \^ =

You might also like