Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 417

Dakikalar ii;:inde

BiLiM
Anmda Ai;:1klanan 200 Temel Kavram

HAZEL MUIR

KRONiK KiTAP: 415 KRDNiK KiTAP


Dakikalar l,inde: 20 �akay1kll Sk. N'S. Levent
Istanbul - 34330 - T Urkiye
YAYIN YONETMENi Telefon: [0212124313 23
Adem Ko,al Faks: 102121 243 13 28
kronik@kronikkitap.com
CEViRi
Omer t;iftci KOltUr Bakanl1�1 Yay1nc1lik
Sertifika No: 49639
EDiTOR
Can Uyar www.kronikkitap.com

KAPAK TASARIMI 0 0 @) kronikkitap

Kutan Ural
BASKI VE CiLT
MIZANPAJ Optimum Bas1m
Kronik Kitap Tevfikbey Mah. Dr. Ali Oemir Cad. No: 51/1
34295 K. i;:ekmece I Istanbul
1. Bask1, Agustos 2023, Istanbul Telefon: [02121 463 71 25
Matbaa Sertifika No: 41707
ISBN
978-625-6989-77-1 YAYIN HAKLARI
<el Haze! Muir, 2012, Science in Seconds DzgOn ad1yla
Quercus Books tarafindan yay1mlanan, telif haklar1 Anato!ialit
Ajans1 aracll1�1y!a alinan bu kitabin TUrkiye'deki tom yaym
haklar1 Krenik Yay1nc1!1k A.$.'ye aittir. Tan1t1m amac1yla
yap1lacak k1sa altntilar d1§1nda, hii;:bir r;;ekilde kopya edilemez,
9o�alt1lamaz, da�1tllamaz.
BiLiM
�\\\NOA ACIKLANAN
----

2DD TEMEL KAVRAM


-�
�. �
CEViRi
OMER CiFTCi
IL

<E L �\)

Kfi"
ron1· 1c
.

l ci ndeki ler

Giri9 6
Fizik 8
Kimya 100
Biyoloji 138
Ekoloji 198
Biyoteknoloji 206
Anatomi ve Fizyoloji 212
Tip 232
Yer Bilimi 254
4 ICINDE Kl .rn
Enerji Oretimi 308
Astra nomi 316
Uzay Ugu9u 364
Bilgi Teknolojisi 372
Sozluk 408
Dizin 412
C I N D E K I.E R 5
Giri�

B
i l i m , d Onyay1 a n l amada i na n 1 lmaz etki l i b i r arag. Mesela
evre n i n 1 3 , 7 m i lyar y l i once 9 iddetli bir patl ama
sonucunda meydana g e l d i gi ko nusunda bize gOglO karntlar
sunuyor. B i l i m i n s a n l a r1 karma91k ya9am formlar1 r n n ge neti k
kod l a r i n 1 gozdO l e r ve s 1 rf 20. yOzy1 l d a 500 m i lyon kadar insarn
b ldOrdOgO tah m i n. e d i l e n gigek h a sta l 1 gin1 ortadan kal d 1 r d 1 l ar.
i 9 problem gbzmeye g e l d i ginde , b i l i m s e l d090nme e l i m izdeki
en iyi arag .

Arna b i rgok b i l im kita b 1 rn okumak ko l ay degi l . Oakikalar ir;inde


Bilim, tekn i k d i l e faz l a g i rmeden b i l i m d eki ana konul ara kolay
okunur, ku l l a r n c 1 dostu bir g i r i 9 o l may1 amagl 1yor. O rne g i n
E i nste in ' 1 n gbre l i l i k kuram 1 ( b kz . sayfa 1 6 v e 1 Bl veya bir
koyunun n a s 1 I kl o n l a n d 1 g 1 (sayfa 21 OJ g i b i konular1n ozOnO
b a s i t , hap b i l g i l er yoluyla kavrayamamarnz igin bir neden yak.
Umar1m bu kitap en az1ndan b i rkag ki9 iye sevd i g i b i r a l a r n
ke9fetme v e akabinde d e r i n l e m e s i n e ara9t1rma ybnOnde
i l ham verir.

6 GiRi$
B a s i t l i g i gtizeterek kitab1 fizik, kimya , b iyoloji g i b i b i l indik
konu l ara ayird 1 k ve aranan b i l g i l erin kolay bulunmas1 igin b i r
dizin ekledik. Konu say1 s i n 1 200'e indirmek kolay o l mad1ysa d a
kitapta o l mazsa olmaz temel kon u l ar1n -tirne g i n can l 1 hucrelerin
btilUnmesi ve l azerlerin i :;; l eyi :;; i- yani s i ra ktik h ucre tedavisi
veya ken d i gUne :;; s i ste m i m izin tite s i ndeki tuhaf ve olaganUstu
uzayl 1 gezegenlerini arama g a l 1 9malar1 g i b i daha gagda :;; baz1
a l a n l a r d a yer a l l yor.

Bu modern macera l a r b i l i m i n sadece uzun zamand i r kabul


gtirmu:;; o l an teori leri ezberlemekten i b a ret olmad1 g i n 1 , b i r
b i l i m i n s a n i n i n a s l l i :;; i n i n henUz b i l m e d i g i m i z :;; eyleri ke:;; f etmek
oldugunu b ize hatirlat1yor. O I U m c U I hasta l 1 klar1 ve iklim
degi :;; i m i n i n a s 1 I ti n l eye b i l i riz? Can l 1 lar neden var? Evrendeki
maddenin gogu hala bir tUrlu ta n i m l a nam1yor. Ayr1ca Ay'a g itmi :;;
olan insanlarin say1 s 1 , o kya n u s l ar1m1z1n en derin k 1 s 1 m l arina
i n m i:;; o l anlardan daha faz l a . B i l i m i n a s 1I heyeca n i , gelecegin
b i l i m i n sa n l a r 1 n 1 daha uzun b i r sure me :;; g u l edecek olan
dedektifl i kte .

G I R i$ 7
Hareket

F
izikte b i r c i s m i n hareketi h1z, ivme; yer degi9tirme , yani
hareket eden cismin ilk g1k19 noktas1na uzakl 1 g 1 gibi nicel iklerle
tanimlanir. H1z, vektbrel b i r bUyUklUktOr. Cismin yal n 1 zca h1z1n1
deg i l , yi:inUnU de b e l i rtir. Kuvvet ise bir cismin, h1z1n1 degi9ti rerek
ivme kazanmak igin i htiyag duydugu itme veya gekme gUcUnUn
m i ktar1 d i r. i vme , h1z1n zaman iginde gi:isterdigi degi9imdir.

Newton'un hareket yasalar1 lbkz . sayfa 1 OJ, 1 9 1k h 1z1ndan gok daha


dU9Uk h1zlarda hareket eden araba, ugak gibi b i l indik nesnelerde

1 2

8 FIZIK
kuvvet i l e ivme aras1 ndaki i l i 9kiyi tan 1mlar. Momentum, b i r
cismin kOtlesi i l e h1z1nin garp1m1 olarak tan 1mlanir. Momentum
bir "korunan bOyOklOk"tOr, yani ba9ka herhangi bir etki olmad1g1
sOrece, b irbirine garp1 p seken iki b i l a rdo topunun garp19madan
onceki ve sonraki toplam momentumu ayn1dir .

Bir cismin kinetik enerj i s i , kOtlesinin yar1 s1yla h1z1nin karesinin


garp 1 m 1 na e9 ittir. Bu bOyOklOk, cismin duragan halden g1kt1g1
mevcut h1z1 artirmak igin gereken kuvveti ifade eder.

1 Yaklasmakta clan topun kiitlesi 3 Toplar carp15t1gmda birinci top


m, h1z1 vise momentumu m x v'dir tamamen durur
2 Vine kiitlesine sahip clan ikinci
m 4 Birinci topun biitiin ivmesi ikinci
top duragand1r, yani ivmesi s1f1rd1r topa gecer, bi:iylece ikinci top
vh1z1yla uzakla51r

FiZIK 9
Newton'un H areket
Yasalar1

I
Isaac Newton'un i l k o larak 1 687'de yay1 mlanan ug hareket yasa s 1 ,
b i r c i s m e etki eden kuvvet i l e c i s m i n o kuvvet nedeniyle hareket
etmesi arasmdaki i l i 9kiyi anl at1 r.

i l k yasaya gore s a b it h1zda hareket eden b i r c i s i m , b i r kuvvetin


etkisine maruz ka lmad1g1 surece duz bir gizgi uzeri nde h1z1n1 korur.
Yan i kuvvet yoksa ivme de yoktur. i kinci yasaya gore bir kuvvet
[Fl , b i r cisme onun kutlesiyle [ml ters orant11i miktarda (al ivme
kazandir1r: F=ma. O guncu yasaya gore ise bir cisim ba9ka b i r
c i s m e kuvvet ("etki" kuvvetil uygu lad1g1nda, i ki nc i c i s i m de o n a ayn 1
anda e9it ve zit b i r "tepki" kuvveti uygular. O rnegin b i r kay1ktan
i s keleye atl a d 1 g 1 n1zda kay1 g 1 geri itersiniz.

Newton bu yasalar1n, yer gekimi yasas1yla [bkz. sayfa 1 41 birlikte


gezegenlerin Gune9 etraf1ndaki yorungelerini gok iyi ag1klad1g1ni
gosterdi . Arna bu yasalar, gok yuksek h 1zlarda hareket eden ya da
gok kuvvetl i gekim alanlar1nda bulunan cisimler igin gegerli degi l . 0
durumlarda gore l i l i k kuram1na ihtiyag duyul uyor (bkz sayfa 1 6 ve 1 BJ.

10 FiZiK
1 Parmak Fkuwetini bilyeye uygular
2 Bilye F= m x a kurahna gore ivme kazarnr
3 Parmak, bas1rn;; olarak bir Ftepki
kuwetiyle kar51lai;;i r

3
Merkezcil ve
Merkezkac Kuwet

M
erkezcil kuvvet, b i r cismin k1vr1 m l i bir yol izlemesine neden
olan kuvvettii:-. Yer r;;e ki m i , N ewton yer r;; e kimi yasas1nda
(bkz . sayfa 1 4l bir merkezc i l kuvvet orneg idir ve b i r gezegenin,
izledigi yorungenin merkezi ndeki y1ld 1za dogru devamil h1zl anarak
o ylid1z1n etrafinda dtinmesine neden olur. Bu merkezci l kuvvet
olmasa gezegen uzayda duz b i r r;; i zgi boyunca gider.

B i r ipin ucuna baglad1g1n1z tenis topunu ba91n1zin etrafinda


dtindurdugunuzde , top merkezcil bir "r;; e kim" kuvveti hisseder.
Merkezcil kuvvet r;; o gu zaman merkezkar;; (d19a dtinukl kuvvetl e
kar19tirl i 1 r k i bu "hayali" b i r kuvvet olabili r. B i r lunapark treni havada
dtinu9 yaparken ya9anan d 1 9a itilme hissi bu kuvvetle ar;; 1 klanir.

Merkezkar;; kuvvet, Newton'un ur;; u ncu hareket yasas1na gore


lbkz . sayfa 1 OJ merkezci l kuvvete b i r tepki kuvveti de o l a b i l i r. I pin
ucundaki tenis topu tirneginde, dtinen top , onu r;; e viren ki9iye d 1 9
ytinlu b i r m erkezkar;; kuvvet uygular.

12 FiZIK
1 Top ile sporcu arasmda ic yiinlu
gerilim kuweti
2 Topun sporcu etraf1nda izledigi
k1vr1mh yol
3 015 yiinlU "merkezkac" kuwet,
topun duz bir cizgide ilerleme
egiliminden kaynaklarnr
N ewton Yer Ceki m i

I
saac Newton'un 1 687'de yay1mlanan evrensel gekim yasas1 ,
gezegenler ve y l ld1zlar g i b i c i s i m lerin kar9 1 l 1 kl 1 gekim kuvvetleriyle
b i rbirlerini nasll gektiklerinin i l k matematiksel ag1klamas1 n 1
sunuyord u .

Newton'a bu teoris inde i l ham kaynag1 o l a n olay, b i r elmanin agagtan


du9u9unu gormesiyd i . Du9en e l ma yere dogru ivme kazaniyord u ;
Newton da kendi hareket yasa lar1ndan (bkz . sayfa 1 O J yola g1karak
elmaya etki eden -kend isinin yer gekimi ad1n1 verd i g i- bir kuvvetin
o l mas1 gerektigi sonucuna vard 1 . Bu kuvvet dev bir etki alanina
sahip o l a b i l i r ve ayni zamanda , eger Ay devaml1 Dunya'nin uzerine
"du9meyip" ybrungede kalmas1 igin gereken ideal h1z1 koruyorsa ,
"Ay'i n Dunya etraf1ndaki ybrungesinin nedeni olabi l i rd i .

Newton daha sonra iki devasa cismin aras1 ndaki gekim kuvvetinin,
bu cisim lerin kutlelerinin garp1m1yla dogru orant1 l 1 o ldugunu ve
aralar1ndaki mesafenin karesiyle zay1fl a d 1 g i n 1 gbsterd i . Fakat can
s 1 k1c1 olan bir 9ey vard 1 ki bu teori , kuvvetin uzay bo9l ugunda neden
akta r 1 l d 1 g 1 n 1 ag1klam1yordu. Bu problem, E instein'1n genel gbre l i l i k
kuram1nda gozu l uyor (bkz . sayfa 1 BJ .

14 FIZIK
Ozel Gtirelilik

O
..

zel gtire l i l i k, Albert Einste i n' i n 1 905'te yay1 mlad1g1 hareket


kuram1dir. E inste i n bu kuram 1 iki temel i lkeden yola g1karak
gel i9tirmi9tir: Fizik kurallar1, sabit bir h 1zda hareket eden her
gtizlemci igin ayn1 olma l 1 d i r ve 191k h 1 z 1 , 191k kaynag1nin h1z1 tinemli
olmaks1zin hep ayn1dir.

Gtire l i l i k, evrensel b i r zaman ve uzam standard1na sahip olmanin


mUmkUn oldugu fikrini reddeder. Bir cismin veya zaman ara l 1 g 1 n 1 n
uzunlugu, o n u ki m i n tilgtUgUne bagl1d ir. B i r gtizlemcinin bak19
ag1s1ndan 191k h1zina yaki n h1zda giden bir tren tirnegini ele a l a l 1 m .
Tren gtizlemciye, trendeki yolculara gtirUndUgUnden d a h a k1sa
gtirUnecek, ayr1ca gtizlemci, trendeki saatin yava i;; gal19t1g1n1
gtirecektir.

Bu sadece b i r gtiz yan1 lmas1 d e g i l d i r ; tilgUmler, DUnya'nin


atmosferinde h1zla i lerleyen karars1z pargac1klar1 n , laboratuvarda
hareketsiz halde o l duklar1ndan gok daha yavai;; bozunuma
ugrad 1 klar1n1 gtisteriyor. O zel g ti re l i l i k, dev c i s i m l erin d 1 9
etki lerden bag1ms1z o larak 1 9 1 k h1z1nda hareket etmesine izin
vermez. Bunun igin sonsuz miktarda enerji gerekir.

1 6 FiZIK
100 km/s

200 km/s

100 km/s

ls1gm Mutlak H1z1


Birbirine gore hareket halinde olan,
ornegin biri hareket halindeki bir trende
(1 ], digeri raylarm kenarmda (2] duran
iki kisi bir hedefe dogru ok att1gmda oklar
farkh h1zda gider. Arna ism tabancalar1yla
ates ederlerse (3] 1smlar, 1s1k kaynag1rnn
100 km/s hareketinden bag1ms1z olarak ayrn h1zda
hareket eder.

Ayrn h1zdaki 1s1k


1smlar1
Genel Gorelilik

G
enel gore l i lik, Einstein'1n 1 9 1 5'te gel i9tirdigi yer gekimi kuram1d1r.
Newton yer gekiminden (bkz. sayfa 1 4l farkh olarak Einstein'1n
teorisinde yer geki m i , k1vr1 ml1 uzay geometrisinin dogal bir sonucudur
ve yer gekiminin "uzaktan etki" oldugu fikrini reddeder. Gezegenler gibi
bUyUk kUtleler, dogrudan kUtle taraf1ndan bUkUlen uzay-zaman k1vr1m1na
tepki olarak hareket ederler. fyladde uzay1n nas1I bUkUlecegini, bUkUlen
uzay da maddenin nasil hareket edecegini belirl er.

Bunu Ug boyutlu o larak goz onUne getirmek zor o l sa d a , b i r yl ld1z1n


kUtlesinin iki boyutlu yUzeyde guk u r olu9turdugunu haya l etmek i9e
yaraya b i l i r. Bu d urumda yak111daki bir gezegen, rulet gark1 ndaki bir
top gibi d i ger gezegenin etraf1 nda kavis gizmek zorunda kal i r.

Baz1 genel gbre l i l i k tahmi nleri , N ewton yer gekimi tahminlerinden


farkl 1 d 1 r. Her iki teori -gUne9 tutulmas1 s 1 ra s1nda gUne9 1 9 1 g 1
kes i l ince olgU l e b i l d ig i g i bi- GUne9'in gekim kuvvetinin arka plandaki
y1ld1zl a rdan gelen 191g1 bUktUgUnU tahmin etse de, E i nstein'1n
teori s i ndeki sapma tahmini Newton'un teorisindekinin iki kat1dir .
D lgUmler bu konuda genel gorel i l i gin dogru oldugunu gosterir. B u
kuram , 9 i md iye kadarki d i ger t U m testleri de ba9ar1yla gegmi9tir.

1 8 FiZIK
1 Y1ld1z1n gercek konumu
2 Y1ld1z1n gtirunen konumu
3 Gune!;lin etrafmda bukUlen
uzay-zaman, ylld1z 1s1gmm
izledigi yolda sapmaya neden olur
4 Dunya'daki gtizlemcinin konumu
1 2

4
S1ca khk ve Bas1nc

S
1cakl 1 k , b i r cismin ne kadar s1cak o ldugunun olgusudur, bu
da molekullerinde ta91 d 1 g 1 kinetik enerj i nin m i ktar1ni yans1tir.
Genel amaglar igin birgok u l kedeki s1 cakl 1k olgum l erinde , suyun
donma noktas1ni s 1f1r derece [0°CJ. kaynama noktas1ni d a 1 00°C
kabul eden Celsius s1cakl 1 k olgegi kul lani larak olgulur. ABO,
suyun donma noktas 1 n 1 n 32° F, kaynama noktas 1nin 2 1 2°F o l dugu
Fahrenheit olgegini kullanir.

Madde , moleku l l erinin kinetik enerj i s i azalt1 larak sogutu l a b i l i r ama


termod inamik yasa lar1 (bkz. sayfa 2Bl mumkun olan tek en du9uk
s1cakl 1 k oldugunu. bunun da -273, 1 5 °C (-459 , 67 ° FJ o l dugunu
tahmin eder. Bu s1cakl 1k. pargac1 klar1n teorik olarak hareketsiz
olacaklar1 "mutl ak s1fir" d i r.

Basing, b i r maddenin ba9ka bir madde uzerinde birim a l an


ba91na uygu lad1g1 kuvvettir. Bir gaz1n bas1nc1. iginde bulundugu
kab 1 n duvarlar1na uygulad1g1 kuvvetti r. Standart basing birimi
pascal'dir (m2 ba91na 1 nevton l u k kuvvetl. Dunya uzeri nde deniz
seviyes i ndeki tipik hava bas1nc1 yakla91k 1 OD.ODO pascal'd1r.

20 flllK
1 Kaptaki gaz molekiillerinin 3 Gaz molekiillerinin kap
rastgele hareketi duvarlar1yla ve diger
2 Molekiillerin h1z1 s1cakhkla molekiillerle c;:arp1$malar1
birlikte artar basmc;: meydana getirir
ls1 Aktar1m 1

I
s t , mad de ir;:inde Or;: §eki lde aktar1 l a b i l i r : i l etim, konveksiyon
.
ve el ektromanyetik radyasyon ( bkz. sayfa 52J . l l etim ve
konveks iyondan farklt o l arak radyasyo n , bo9l ukta enerji aktara b i l i r.

l leti m , herhangi bir kutle hareketi o l madan, madde ir;:erisinde


s teak b i r ktstmdan soguk bir ktsma dogru gerr;:ekle9en mekanik 1 s 1
aktar1m1d 1 r. Gazlarda v e s 1v1larda 1 s 1 i letim i , molekullerin rastgele
hareketleri s 1 ra s 1 nda r;:arp 19malar1 ve yay1lmalar1yla gerr;:ekl e9ir.
Kat1l arda 1 s 1 i leti m i , moleku l l erin b i rbirleriyle temas halinde
titre9mesiyle veya serbest e l e ktronlartn b i r atomdan d i gerine
kineti k enerj i ta91mas1yla ol ur. M etaller en iyi 1s1 i letkenleridir.

S1v1 lar ve gazlar, ak19kan kutlelerin hareketiyle gerr;:ekle9en


konveksiyon ak1mlar1 yoluyla da 1s1 i l etirl er. O rnegin Gune9'in
atmosferindeki bir s teak hava kabarc1 g 1 , soguyup sbnmeden once
1 s 1y1 daha yuksek ve soguk bir tabakaya ta91ya b i l i r. 1st akta r 1 m 1 ,
radyasyonun bir c i s i m d e n d i gerine enerj i ta91nmas1yla da
olabi l i r. O rnegin gune9 1 9 1 g 1 , Dunya'ntn atmosferi ve yuzeyindeki
molekul leri titre9tirerek Dunya'yt 1 s 1t1r.

22 FiZ i K
1

1 ls1, iletim yoluyla


tavamn sap1na aktar1hr
2 S1v1 icinde 1s1 aktar1m1,
s1cak ak1skamn
konveksiyonuyla olur
3 Alevin 1s1s1, hem
radyasyonla hem de
radiation, and conduction
gaz moleki.illerindeki iletim
ve konveksiyonla tavaya
aktar1hr
Brown H areketi-

B
rown hare keti , bir s 1v1 veya gaz iginde a s i l 1 halde bul unan
gorece buyuk pargac1klari n , orneg in havadaki duman
pargac1 klarinin ani ve g e l i 9 i guzel hareketidir. Ad 1 n 1 , 1 827'de bu
konuyu ayr1nt1 l 1 ol arak inceleyen i skog doktor ve botanikgi Robert
Brown 'dan a l 1 r.

Brown , sudaki polen taneleri nin zikzak gizerek k1p1rdand1g1n1 fark etti.
Daha sonra , 1905'te Al bert Einstein, kuguk s1v1 molekul lerinin kendi
termal enerj i leri nedeniyle bu a s 1 l 1 haldeki iri pargac1klara devaml1
garpt1g 1 varsay1 m1ndan yola g1kilarak Brown hareketinin matematiksel
olarak tahmin edi lebi lecegini gosterdi . Bu konudaki tahminlerden
birine gore , a s 1 l 1 haldeki bir pargac1 g1n zaman igindeki yerinden
oynama m i kta r 1 , gegen surenin karekokuyle orant1l1 olma l 1yd 1 .

Frans1z fizi kgi Jean Perri n'in yapt1g1 deneylerle E i nstein'1n


tahminleri gok gegmeden dogru l and 1 , dolay1s1yla molekul lerin ve
atom larin varl 1 g 1 , dogrudan gorul emeyecek kadar kOgOk olma larina
ragmen kan itl anm19 o l d u . Bugun bu bilgi gok s 1 radan gorune b i l i r
a m a o zaman lar maddenin taneci klerden olu9mad1g1 v e sonsuz kez
bol uneb i l ecegi inanc1 hala yayg1nd1 .

24 r1ziK


• • • . .


1 •

. ·•


••••••
••
• •

1 Kuc;:uk, goriinmez
parc;:ac1klarm rastgele
hareketleri
2 S1v1 veya gaz ic;:inde asth
halde bulunan buyuk,
gtirunur parcac1k
3 Buyuk parcac1g1n kui;:uk
pari;:ac1klarm etkisiyle
rastgele cizdigi yol
.

le ve Enerji
�;,
I

b i r kuvvet ve hareket igeren eyleme denir. Enerj i ise i 9


yapma kapasite s i d i r; i 9 yapma surecinde kul lanllan "birim"
gibi du9unu l e b i l i r. B i r cismin hareketinde, kuvvetin yapt1g1 i 9.
kuvvet i l e cismin g itti g i mesafenin garp 1m1na e 9 ittir.

Termodinamikte , i 9 i n daha karma9 1 k b i r tarnm1 vardi r. O rnegin


bir gaza aktarllan enerjiyi ifade eder ama bu, ancak enerj i nin
gazda gtizle gtirulebilen bir degi9im yaratmas 1 , be lki b i r d 1 9
basinca kar91 gaz1n hacmini arti rmas1 hal inde gegerl id i r.
Sadece pargac1klar1n m i kroskobik termal hareketlerini art1ran
bir 1s1 enerj i s i giri9i i 9 ol arak say1lmaz.

Bir gaz1 hareket l i bir p i ston yard 1 m 1yla bir kab1n i ginde
s 1 k19t1 rmak igin yap1lan i 9 , yakl a91k olarak gaz bas1nc1 ile hacim
degi9iminin garp1mina e9ittir. Bir gaz1n ig enerj i s i ndeki d e g i 9 i m ,
eklenen 1s1 m i ktarindan g a z 1 n yapt1g1 i 9 miktar1rnn g1kar1lmas1yla
bulunur. B u ayn1 zamanda termodinamigin birinci yasas 1 n 1 n b i r
ifadesidir (bkz. sayfa 2Bl.

26 FiZiK
1

1 Piston
2 Gaz
3 S1k1smadan onceki hacim
4 S1k1smadan sonraki hacim
Termodinamik Yasalar1

T
ermodi namigin dart yasas 1 , "termodinamik s i stemler" iginde
s 1 cakl 1k, i 9 gibi buyuklukler aras1ndaki i l i 9kileri tarn m lar.
Termod i namik s istem , bir kaptaki gaz molekul l eri gibi 1 s 1 enerj i s i
ta91yan h e r tUrlu madde igin ku l lan1lan genel b i r terimdir.

" l s 1 I denge" b i rbiriyle temas h a l i nde olan ve ayrn s 1cakl 1ga


ula9t1klar1 igin aralarinda kar9 1 l 1kl1 net enerj i degi9imi o l mayan i ki
s i stemin durumunu ifade eder. Termodinamigin "s1f1rinc1 yasas i" n a
gore , uguncu b i r s i stemle 1 s l l denge hal inde o l a n i k i s istem kendi
aralar1nda da 1 s l l dengeye sahip olmal 1 d 1 r. B i l i m insanlar1 , i l k ug
yasay1 benimsedikten sonra dogal o larak anla9 1 l an s1f1r1nc1 yasay1
da ifade etme geregi duymu9lardir.

Birinci yasaya gore kap a l 1 bir s i stemdeki enerj i korunur. Kimyasal


enerj i kinetik e nerjiye dbnu9e b i l i r, ama toplam enerj i m i ktar1 ayn 1
kalir. i kinci yasaya gore , enerj i n i n n ite l i g i ve fayda l 1 i 9 yapma
kab i l iyeti degi9kenl i k gosterd i g inden, kap a l 1 bir s i stemin entropisi
-mekanik i 9 yapmayan enerj i giri9inin m i ktar1- her zaman artar.
O guncu yasaya gore ise en du9uk entropi mutlak s 1fi r duzeyi nde
gergekle9ir (bkz . sayfa 20J.

28 FIZiK
1

2 3
Madde nin H a lleri

E
n b i l indik 9artlarda madde ug halde buluna b i l i r: kat 1 , s 1v1 ve gaz.
Geleneks e l tanima gore katilar, maddenin b i rbirine yak1n duran
pargac1klara s a h i p , sabit bir hacim ve 9eki ldeki hali o larak tan 1 m l arnr.
S1v1 lar ayrn hacmi korusalar da ai;; a g1 dogru akarak bulu nduklar1 kab 1 n
taba n 1 n 1 doldururlar. Gazlar ise mevcut o l a n butOn hacmi dolduracak
9eki l de genii;; l e rler.

Maddenin hal leri arasindaki gegii;; l er, basing veya s1cakl 1 k degi9im lerine
bagl1 olarak gergekle9eb i l i r. Normal atmosfer bas1nc1nda, kat1 buz
halindeki saf s u 0°C'n i n [32°Fl OstUnde erir, 1 00°C'nin [21 2°Fl
ustOnde ise kaynayarak su buhar1na donui;; ur. Kaynamakta olan bir su
1s1t1c 1 s 1 ndaki su moleku l l erinin ta91d1klar1 enerji miktar1 ayrn degildir ve
bir gan egrisi izler. Bu da s1v1 ve gaz hallerinin b i r arada var olabilecegi
anlam1na gelir. Bir maddeni n uglu nokta ad1 veri len noktas1nda , ug
hal ayrn anda var olabilir. O rnegin 0 , 0 1 °C'de (32 , 02°FJ , gok du9uk
bas1nglarda buz, su ve buhar ayrn kapta bir arada bulunabil ir.

i yonize [elektrik yuklUJ ve gok k1zg1n b i r gaz olan plazma, genell ikl e
maddenin dbrduncu hali olarak adland1r1l1r. Gune9 gibi yll d1zlardan
puskurtulerek y1ld1zlar aras1 uzaya sal1rnr. Maddenin daha egzotik halleri
aras 1nda ise Bose-Einstein yogu9uk maddeleri vard1r (bkz. sayfa BO J .

30 FiZiK
1 S1v1 kendi hacmini korur
ve kabm dibine dogru akar
2 Gaz, kabm ic;:indeki mevcut
bi.iti.in bo$lugu doldurur
3 Kat;1, kabm $ekli fark
etmeksizin kendi $eklini
ve hacmini korur
Yuzey Gerilim i

Y
Uzey geri l i m i , bir s1v1nin yUzeyindeki molekU l lerin ige dogru
gekilerek mUmkUn olan en kUgUk yUzey a l a n i n i kaplamalar1ndan
kaynaklanir. B u durum yUzeyi daha dayan1kl1 kliar ve bu sayede d i ki 9
i g n e s i g i b i kUgUk b i r n e s n e , belki s u d a n g o k d a h a yogun olsa b i l e
suyun UstUnde "yUzeb i l i r" .

S1v1 kUtlesinin igindeki molekU l l e r, kom9u molekU l l er taraf1 ndan


her yone dogru e9it gUgte geki l d ikleri bir halat gekme yar1 91nin
ortas1nda kal 1 rlar. Boylece Uzerlerindeki kuvvetler s1f1rlan1r. Arna
yUzey molekU l leri yukar1 yonl U bir kuvvete maruz kalmad1klar1nda n ,
b i rb i rlerine v e a 9 a g 1 dogru gekilerek yUzeyin mUmkUn o l a n en kUgUk
halini a lacak 9ekilde daralmas1na neden olurlar.

YUzey geri l imi su damlac1klar1n1 bir arada tutar ve yer gekimi gibi
ba9ka kuvvetlerin olmad1g1 durumlarda on lara kUre bigimini verir.
c;unkU kUre , en kUgUk yUzey-hacim oran1na sahi ptir. Pek gok hayvan
su b i ri kintilerinde yUzey geri l i m inden yararlanir. Suda yUrUyenler
veya suda kayanlar o l arak adland1r1lan bocekl er, bu geri l i mden
yararlanarak su Uzerinde yUrUr ve yak1 n l ardaki avlar1ndan gelen
titre9 i m l eri bacakl arindaki ve govdelerindeki hassas tUylerin
yard 1 m 1yla hissederler.

32 FiZiK
1 Cekim kuwetleri yuzey parc;;ac1klar1rn ice
dogru c;:ekerek yuzeyde gerginlik yarat1r
2 S1vmm ic;;i nde, molekuller arasmdaki c;;e kim
kuwetleri e:;;ittir
Arsim et Prensibi

A
r9imet pre nsibine gore, bir ak19kan (s1v1 veya gazl iginde
batm1 9 haldeki b i r cisme etki eden kal dirma kuweti , cismin
ta9ird 1g1 ak19kanin ag1rl1 gina e9ittir. Yani bir cismin ortalama
yogunlugu ak19kaninkinden fazlaysa , cisim o ak1 9kani n iginde batar.

Ar9i met, M.0. 3 . yuzyi lda ya9a m 1 9 b i r Yunan b i l i m insani ve


muhendisti. Tarihg i lere gore daha sonra saf a lt1ndan yap 1 l d 1 g 1
soylenen b i r tac1 n i g i n d e ucuz gumu9 bu lunup bu lunmad1 g 1 n 1
tespit etmekl e gorevlend i ri l d i . Ar9imet banyo yaparke n , suya
g i rd i g i nde su seviyesinin yukse l d i g i n i fark etti ve tac1 suya koyup
ta9an suyun hacmi n i ol gerek tac1 n hacmini bulabi lecegi ni , boylece
taca zarar vermeden onun yogun l ugunu ve safl 1 k dereces i n i
hesaplayabi lecegini anlad 1 .

Efsaneye gore Ar9 i met bunun uzerine g1rilg1plak sokaga firlay1p


Yunanca " Evreka! " , yani "Bul dum!" d iye bag1rd 1 . Ar9 imet prensibi
gemilerin neden yuzdugunu, s 1cak hava ba lonlar1nin neden
yukse l d i g i n i -balonun igi ndeki s1cak havanin yog unlugu d 1 9ar1daki
soguk hava n 1 nkinden daha azd 1r- ag1klar.

34 FIZIK
1 Tart1
2 Kutle
1 3 Su kabt
4 Tart1mn gosterdigi ki.itle 300 g
5 Tart1mn gtisterdigi ki.itle 1 00 g
6 Ta$an suyun hacmi 200 g'hk
'
kutleye e$it
100

.... 100 5

2 200

3
Ak1eka n Dinam igi

A
k1 9 ka n d i na m i g i , ak19kanlar1n (hem s1v1lar hem gazlarl n a s i l
akt1 g 1 n 1 ince l eyen b i l i m d a l 1 d 1 r. Etki l i hava araglar1 , g e m i l e r ve
petrol boru lar1 tasarlamanin yani s 1 ra hava tah m i n i g i b i pek gok
pratik uyg u l a m a alani igin bUyUk bnem ta9ir.

Suda i l e rleyen b i r gemi iki ana d i rengle kar9 1 l a 9 1 r: s uyun


eylemsizlik kuvveti (suyun harekete d i rencil ve akmazl 1 k ya d a
yap 1 9 ka n l 1 k . Ak19kan d i namiginde "Reyno lds say1 s 1 " bir yUzeyi n ,
brn e g i n b i r gemi gbvd e s i n i n veya b i r boru hatt 1 n i n Uzerindeki
akint i l arda bu fakttirlerin tinemini ifade eder. DU9Uk b i r Reyn o l d s
say1 s 1 pUrUzsUz b i r ak1 9kan hareketi a n l am1na g e l i rken , kaoti k
anafor ve girdaplarda gtirUlen galkant1 l 1 ak19, yUksek R eyn o l d s
say1 lar1nda gtirUIUr.

Ak19kan d i n a m i g i ndeki teme l kavramlardan b i ri Beno u l l i etki s i d i r :


B i r ak19ka n n e kadar h 1 z l 1 akarsa, basinc1 o kadar d U 9 U k o l u r.
Ugak kanatl ar1nin k1vr 1 m l 1 Ost yUzeyleri , havay1 kan a d 1 n U stUnde
daha uzun b i r yol izl emeye zorl ayarak h1zland1r1r. B u sayede
kanad1n UstUn d e ki basing aza l 1 r ve yukar1 ytin l U bir net kuvvet
meydana g e l i r.

36 FiZIK
4

Ucaklarda ak1ekan dinamigi


1 Kanad1n Ozerine ytinlendirilen 3 YOksek basinc alam
h1zh hava ak1m1 4 Kald1rma kuweti yaratan
2 Kanadin altindan gecen yavas dOsiik basinc alam
hava ak1m1
Dalga Turleri

D
a l g a , bo9lukta y a da hava veya s u gibi b i r ortamda yayilan,
hareket ederken gene l l ikle enerj i ta9 1yan bir titre9imdir.

"Enine dalgalar"da titre9im i l e dal ganin hareket ybnu aras 1nda


d i k ag1 vard 1 r. Gbrunen 1 91g1n d a dahil o ldugu elektromanyetik
radyasyon, manyetik alan ve e lektrik a l a n 1 n 1 n , dalgan1n i l erleme
ybnune d i k ag1da s a l i n d 1 g 1 bir enine dalga Wrudur. " Boyuna
dalgal ar"da ise titre9im , dalganin ybnune para l e l d i r. Gazlar ve
s1vi lardaki ses dalgalar1 bu dalga Wrune dahildir.

Enine dalga
FM

1
2

38 FIZIK
Su dalgalar1, hem enine hem boyuna d a l galara b i r ornekti r; suda
yuzen b i r mantar t1pa, yanindan b i r dalga gei;; e rken daireler
i;; i zerek hareket eder. Dalgalar dalga boyu (doruk ve d i p noktal ar1
aras1 ndaki mesafel, frekans (dalgalar1n be I i i bir noktadan gei;; m e
s1kl1gil ve genl i k veya yogunluk degerlerine gore b i rb i ri nden
ayrl l 1 r. Duran veya duragan dalgalar, dalgan1n sabit bir konumda
tutu l mas1yla olu9ur. Bir gitar te l i nin titre9mesi buna ornektir.
Boyle dalgalar1n say1s1 h e r zaman tam ya da buguklu b i r say1dir
ve o nedenle tel i n surdurebilecegi dalga boylar1 n 1 te l i n uzunlugu
belirler.

1 Dalga boyu: birbirini izleyen dalga 2 Genlik: dalgalarm yuksekligi


doruk ve dip noktalarmm ya da titre!;limin buyuklugu
arasmdaki mesafe 3 Frekans: saniyede sabit bir
. noktadan gecen doruk ve dip say1s1

Boyuna dalga

FIZiK 39
Ses Dalgalar1

S
es dalgalar1 gaz, s 1v1 veya kat1 i gerisinde yayi lan basing
s a l 1 r n m la r 1 d 1 r. Ses uzay bo9lugunda ilerleyemez . Gazlard a
v e s1v1 l arda s e s , boyuna dalga 9ekl i ndedir (bkz . sayfa 38). Arna
kat1lardan gegeb i l e n ses dalgalar1 , enine ses dalgalar1d1r.

i nsanlar1n sesi duymalar1rnn nede n i , sesin ku lak zarlar1 m1z1


titre9tirmesi d i r. B u titre9imler ig kulaktan gegip sinir
hUcrel erim ize u l a 9 i r, sonra sinir hUcrelerimizin beyne gtinderd i g i
s inya l ler orada s e s olara k a l g i larnr. Dalga frekans1rnn yUksek
olmas 1 , hava bas1 nc1 ndaki ileri geri dalgalanman1n daha h1zl1
olmas1 anlam1na gelir ve biz bunu tiz ses ol arak duyar1z . i nsarnn
i 9itme kapasitesi normalde 20 ila 2 0 . 000 hertz (saniyede tekrar
eden dalga say1s1J ara l 1 g1yla s i n 1 r l 1 d 1 r ve ya9 artt1kga Ost sin 1rda
dU9me e g i l i m i gtirUIUr.

Ses h1z1 yalr nzca i l etim ortamina bag l 1 d 1 r. Deniz seviyesinde, 20°C
(68°FJ s 1cakl 1 ktaki havada, ses h1z1 yakl a91k 343 m/sn'dir. Sesin
9iddeti des i b e l l e tilgUIUr. S1radan b i r konu9ma yakla91k 60 desibel
9 iddetindeyke n , motosiklet motoru 1 00 desibe l i aiiJa b i l i r.

40 FiZIK
3

Piston icindeki ses dalgalar1


1 Titresimler ses uretir 4 Dalga boyu: doruk noktalar1
2 Piston titresir arasmdaki mesafe
3 Siddet: doruk noktalar1 arasmdaki 5 Dalga sahmmmm yonu
basmc degisimi
Doppler Etkisi

D
oppler etki s i , dalga kaynag1nin b i r gozlemciye gore nasll
hareket ettigine bagli olarak d a l ga frekansinda gergekle9en
degi9imleri ifade eder. Bir itfaiye s i reninin bize yakla9t1kga
neden daha tiz duyuldugunu, sonra uzakl a9t1kga neden
pesle9tigini ag1klar.

Ses dalgalar1n1n kaynag1 gozlemciye dogru hareket ettiginde,


her b i r d a l ga b i r oncekine gore gozlemciye daha yak1n bir
mesafeden gelir, gozlemci de onu k1sa mesafeden dolay1 daha
gabuk duyar. Asl 1nda dalgalar bir araya toplanarak frekans1
art1r1r. Bunun tersi olup dalga kaynag1 uzakla9t1g1nda, b i rbirini
izleyen d a l galar giderek daha uzaktan yayl l 1 r. Da lgalar uzar ve
boylece frekanslar1 du9er.

Bu etki a d 1 n 1 , 1 842'de onu 1 9 1 k dalgalari igin tan i m l ayan


Avusturyal 1 fizikgi Christian Doppler'den alm19t1r. Frekans
ayn i zamanda 1 9 1 g i n rengini d e b e l i rledig inden , Doppler etki si
bir gozlemciye yakla9makta veya ondan gok yuksek h1zda
uzakla9makta olan bir 1 9 1 k kaynag1nin rengini degi9tirir. Ye9 i l 1 9 1 k
yakla9i rken d a h a mavi, uzakla9i rken d a h a k1rm1z1 gorunur.

42 FIZIK
1 tfaiye aracrndaki itfaiyecilerin
duydugu ses
.
2 Dl.i$l.ik frekansh dalgalar arkadaki
gozlemciye ula$1yor

3 Yuksek frekansh dalgalar tindeki


gozlemciye ula$1yor
4 Hareketin ytinu
Elektrik Yuki.i

E
l ektrik yUku , e lektron dahil o l ma k Uzere pek gok standart model
parga c 1 g 1 n i n (bkz. sayfa 841 bir oze l l igid ir. B u oze l l i k sayesinde
d i ger yUklU pargac1klardan bir kuvvete maruz ka l 1 rlar. E l e ktrik yUku
negatif veya pozitif o l a b i l i r ; ne gatif yUklU pargac1 klar pozitif yUkl U
olanlar1 gekerken kend i leriyle ayni yUkte olanlar1 iterler.

E l e ktrik yUkU b i r i m i coulomb'dur [CJ ; 1 cou l o m b , 1 amperl i k


e l e ktrik a k1 m 1 n i n saniyede aktard 1 g 1 yUktLir. B i r e lektronun negatif
yuku - 1 , 602 x 1 0-19 C ' d i r. Bunu basitl e9tirmek amac1yla b i r
e l e ktronun yUkU g o g u zaman - 1 o l a r a k , pozitif yUklU protonunki i s e
+1 o la ra k a l 1 n i r.

Elektrik yukUnun varol u9umuzda tam anlam1yla hayati b i r


rolU vard 1 r. O Unya , binalar, hayvanlar gibi kat1 yap1lar1n var
olmas1n1 saglar. Atomlar gogunlukla bo:;; l uktan o l u:;; u r ama
kendi el ektronlar1yla kom:;; u atomlar1n e lektronlar1n1n b i rb i rini
itmesi nedeniyle ig ige gegmezl er. GUne:;; ' in atmosferinde h1zla
hareket eden yUklU pargac1klar d a gezegenimizin yUzeyi ni s 1cak ve
ya9anabi l i r k1 l a n radyasyonu Ureterek hayati b i r rol oynar.

44 FIZJK
1 Pozitif yuk
2 Negatif yuk
3 Pozitif ve negatif yukler
arasmda meydana gelen
elektrik alam
Elektrik Ak1m 1

E
l ektri k ak1m 1 , hareket eden elektronlarla ta91nan e lektrik
yOkOnOn akmas1d1r. Aki m , bir p i l i n art1 ve eksi uglar1na
baglanan bak1r tel g i bi i l etken b i r maddenin iginden geger, bu
da bir e l e ktriksel potansiye l fark, yani voltaj meydana getirir.
Btiylece teldeki elektronlar art1 uca geger.

U l u sal e lektrik 9ebekeleri , genel l i kle saniyede 5 0-60 defa


o l mak Ozere periyodik olara k yon degi9ti ren alternatif e l e ktrik
1 amper,
ak1m1 verir. E l e ktrik ak1 m1nin birimi amperd i r.
saniyede 1 coulomb'luk yOkOn gegi9ine denktir.

Elektrik d irenc i , b i r maddeni n el ektrik ak1m1 gegi 9ine


dayanma dereces i d i r ve ohm birimiyle ti lgOIOr. GOm09, bakir
gibi meta l l e r d090k d i reng l i d i r ve ak1m1 kolayl 1kla gegirirler.
Plastik ve agag ise yOksek d i rengli olduklar1ndan iyi i l etkenler
deg i l d i rler. B i r telden gegen ak1m, te l e uygulanan voltaj 1 n
d i rence btil OmOne e 9ittir; e l e ktrik g O c O -birim zamahda
aktar1lan enerj i- ise voltaj ile ak1m1n garp1m1yla bulunu r.

46 FIZiK
1

Basit bir elektrik devresi

(
�==:=:;;::=====- •r=====�
M anyetizma

M anyetizm a , maddelerin b i r manyetik alan i gerisinde bir


kuvvete maruz ka l malar1na neden olan oze l l ig i d i r. O rnegin
demir tozlar1nin bir gubuk m 1 knat1s1n yak1ninda neden dUzgUn
siralar h a l i n i a l d 1 g 1n1 ve buzdolab1 magnetlerin i n buzdolab1na
neden yap19t1 g1n1 ag1klar.

C:ubuk m1knat1slar gene l l ikle d e m i rden yap 1 l a n , kuzey ve gUney


kutuplar1ndan olu9an "gift kutuplu" bir alan te9kil eden manyetize
metal 9eritlerdir. Zit kutuplar birbirini gekerken e§ kutuplar
b i rbirini iter. B i r dogal m1knat1s 1 n manyetik alani, i gindeki
e lektronlar1n dbnme (spin) ad1 verilen bir temel bze l l i k sonucu
kendi kUguk manyetik a l anlar1n1 olu9turmalar1ndan kaynaklan1r ve
demir g i b i ma lzemelerde , dbnU9 hal i ndeki e§le9memi9 e l ektronlar
hizaya g irme e g i l i m i gbsterir.

B i l i m insanlar1 , manyetizma i l e elektrik ak1m1 aras1nda yak1n bir


i l i 9ki o ldugunu 1 BOO'lerin ba9l ar1ndan beri b i l iyorlard 1 . O rnegin
te l bobinden gegen el ektrik ak1m1 gubuk m1knat1s1nkine benzer bir
gift kutuplu manyetik a l an yaratir. Modern el ektrom1 knat1 slar 35
teslay1 bulan rekor derecelerde manyetik alanl ara u l a9m19lard i r.
1 tesl a , DUnya'nin manyetik alanindan 20 bin kat kadar daha
gUglUdUr (bkz. sayfa 258) .

48 FiZIK
1 Manyetik alan
m1knat1sm kuzey • 1
kutbundan yay1hr
2 Alan cizgileri,
m1knat1sm d1smda
kavis i;:izer

3 Manyetik alan
kavis cizerek
m1knat1sm giiney
kutbuna girer '
Enduksiyon ve Kapasite

E
n dUksiyo n , i l etken b i r maddenin b i r manyetik alandan
gegmesiyle meydana g e l i r. 1 83 1 'de i ngi l iz bilim insarn
M i chael Faraday, bu oze l l i k sayesinde e lektrik ak1m1rnn i l etkenden
gegti g i n i gbstermi9tir. EndUksiyon, e l e ktrik motorlar1ndan elektrik
jeneratorlerine kadar her tUrlU el ektrikli ekipmarnn i!i)leyi9ine
teme l olu9turur.

O rnegin dinamo jeneratbrleri b i r tUrb i n i n Urettigi dbnme


hareketini e l ektrige dbnU9tUrUrken, elektrik motorlar1 bunun
tersi n i yaparak el ektrik ak1m1ndan donme hareketi Uretirler. Her
i ki d urumda da hareket, manyetik alan ve e l e ktrik a k1 m 1 , i n g i l iz
m Uhendi s John Ambrose Fleming'in buldugu hat1rlama teknikleri
olan sol el ve sag e l kura l l a r1yla gosterilen yonlerde bir sira izl er.

E l e ktrik devre lerinin ayrn zamanda "oz endUktans"1 vard 1 r.


B i r telden gegen ak1mdaki degi9iklikl e r, degi9en b i r manyetik
alan Uretir, b u da ak1m1 endUkler. EndUktorler, endUklenmi9
manyetik a lanlard a enerj i depolamak Uzere tasarlanm19 elektrik
b i l e9enleri d i r ; "kapasitorle r" ise el ektrik alanla r1nda enerj i depolar.
Bas it kapasitorlerd e , iki para le I levhada zit e l e ktrik yUkleri birikir.

50 FIZiK
Fleming'in motonlar icin
1 2 sol el kurah
1 i$aret parmag1 alan
=

2 Orta parmak ak1m


=

3 Ba$parmak hareket
=

Fleming'in jenerattirler
icin sag el teknigi
4 Ba$parmak hareket
=

5 i$aret parmag1 = alan


6 Orta parmak ak1m
=
E l e ktrom a nyeti k
R adya syon

E lektromanyetik radyasyon , bo9lukta i lerleyebilen ve gbzle


gorebi ldigimiz 1 9 1 g 1 da igeren bir enerj i tOrudur. Hucrelere
zarar vererek radyasyon hasta l 1 g1na neden olabi len gama 1 91nlar1
ve telsiz i leti 9 i m teknoloj ileri igin hayati bnem ta9 1yan radyo
d a l galar1 da bu enerj i turune dahildir.

Elektromanyetik radyasyon, sal1nim hal indeki bir elektrik alani

10 2 1 1 10-1 10 -2 10 -3 10 -4

6 10 8 10 12
10 7 10 10 9 10 10 ,, 1

52 FIZIK
ve manyetik a landan olu9an b i r enine dalgadir (bkz . sayfa 38J .
Bo9lukta dalgalar1n h1z1 hep 300 . 000 km/sn'di r. Arna dalga
boylar1 gok buyuk degi9ikl i k gosterir. Gama 1 9 1nlar1nin dalga boylar1
gok ufak, gogu kez bir atomdan bile kuguktOr. Radyo dalga lar1nin
boyu ise binlerce ki l ometreyi b u l a b i l i r.

Biz e l e ktromanyetik spektrumun gok kuguk bir k1sm1n1 goruruz. B u


k1 s 1 m , mordan k1rm1z1ya kadar uzanan renkleri kapsayan gorunur
191ktan olu9ur. Gorunur gune9 1 9 1 g1 Dunya'nin atmosferinden gegip
nesnelerden yan s1yarak onlar1 g o rmemizi saglar. Pek gok bocek,
ballk ve ku9 , mar otesi 1 9 1 nlar1 da gore b i l i r. Ar1l a r1 gi geklere geken
de budur. Gama 1 9 1 n lar1 gok daha derine i §ler ve b i rkag santi metre
kal 1 nl 1 g 1nda kur9unu gege b i l i r.

Elektromanyetik spektrum, dui;; u k frekansh radyo dalgalar1ndan yuksek


frekansh gama 1!;linlarina kadar uzamr.

111 1 15
10 16 10 17 10 18 10 1
9
10 20 10 21.

FIZIK 53
Fotonlar

F
oton, e l e ktromanyetik radyasyonun kuantumu (bkz . sayfa 5 21
ve 1 9 1 g 1 n teme l "birimidir". 809lukta tum fotonlar ayni h1zda
hareket ederler: 3 0 0 . 000 km/sn .

l 9 1 k i s e ki 9 i l i k btilUnmes i ya91yor g i bidir; hem d a l g a hem pargac1k


dizisi o larak dU9UnU l e b i l i r (bkz . sayfa 68J . Albert E inste i n , b i r
meta l Uzeri nde parlayan 1 9 1 g 1 n meta lin ele ktronlar sagmas1na
neden oldugu "fotoelektrik etki"yi ag1klayarak 1 9 1 g1n pargac1k
benzeri yap 1 s i n 1 gok iyi ortaya koymu9tur. Gariptir ki 109 b i r mavi
1 9 1 k bu etkiye sahi pken kirm1z1 191k ne kadar parlak olurs a olsun
bu etkiyi gtistermez . E inste i n bunun nedeninin, 1 9 1 g 1 n ayr1 enerji
paketlerinden ol u9mas1 o l dugunu anlam19t1r. Tek bir mavi 191k
fotonunda b i r metalden b i r e l e ktron koparmaya yetecek enerj i
vard 1 r a m a k1rm1z1 fotonlar, sayilar1 ne kadar g o k o l ursa o l s u n bu
enerj iye sahip degi l d i r.

Fotonlar1n kUtlesi veya elektrik yUkU yoktur ama momentum lar1


vard i r. Bir 1 9 1 k fotonunun enerj i s i 1 9 1 g 1 n frekans1yla orant1 l1d1r ve
gama 191n1 fotonlar1 radyo fotonlar1ndan m i lyarlarca kat fazla
enerj i ta91rlar.

54 F iZll<
1 Yuksek enerjili mavi fotonlar,
metalin elektron sacmasma neden olur
2 Dli$lik enerjili k1rm1z1 fotonlarda
elektronlarm sac1lma ,s 1na neden olacak
kadar enerji yoktur

2
Lazer l e r

L
. .
azer 191g1 s1rada
Kaynayan bir k
.
n 19iktan farklidir c;;unku c;;ok daha duze lidir.
alabalig1n yaninda uygun adim uruyen bir or u


g1b1dir. 81r arnpuiu y
. n 19191 ek c;; ok dalga boyu ic;;erirken lazer 191ginda
sadece.. b1r daiga P
boyu var i .
dar ve uyurniudur d r Boylece meydana gelen 19in c;;ok daha
", yani tum dalg
dip noktalar1 ayn1 h alar tam bir uyum 1c;;1nde, tepe ve
. a olacak
izad 9ekilde hareket eder.
Lazerl r n
� U �ili�ce la er: L g A pl
s i h t m ification by Simulate__d Emission
of Rad1atwn ) ilk
. olarak 1gGO'la
ve molekuller1n b1r . rda geli9tirildi. Laz�r 1 �191 , atom
bo91ukta uyarliarak yuksek ener11 duz . .
c;;1karlimas1yla ve eyler1ne
sonra beiirli
b1rak1lmas1yl·a uret bir enerjinin fotonlarina ani�en maruz
. ilir. Uyarilmi9 parc;;aciklar nor al haller1ne donu .
rahatlamak 1c;;1n b m p
u fotonlari sal .
z1ncirleme reaksiy abilirler. Bbylece parc;;ac1kl�r, bw
on haliride bu foto
sahip klonlar1n1 sa nlarin tamamen ayni ozell1klere
larlar. ·

Lazerlerin DVD-c;;a
larlardaki bilgileri okumaktan barkod
taray1cdar1na ve h . . . ..
astanelerdeki cerrahi arac;;larina kadar bir suru
gundel1k kullan1
rn ala n1 va rdir. Gelecegin gama 191n1 lazerler1,_
bugunku nesilde n bir mil .
Yon kat daha fazla enerji odaklayab1!1r.
*
Uyarilm1§ 191ma y
oluyla l§ik
yOkseltirn
i lg. n.l
56 FIZIK
1 Normal bir kaynaktan
gelen 151k, kaynaktan
farkh yonlere ayrllan
dalga boylar1n1n ve
frekanslarm bir
kar1s1m1d1r
2 Onokromatik bir 151k
kaynagmdan gelen 151k
15mlar1 aym dalga
boyuna sahiptir ama
hizalanm1s degildirler
ve kaynaktan ayr1
yonlere saparlar
3 Uyumlu bir lazer 151k
kaynagindan c1kan 151k
15mlar1
monokromatiktir ve
s1k1 s1k1ya hizadad1rlar
Yans1ma ve K1r1lma

P
ek gok durumda 191k, bir engelle kar9ila9ana dek duz bir
gizgi halinde ilerleyen enine bir dalga (bkz . sayfa 38) olarak
du9unulebilir. Yans1ma ag1sin1n (aynaya dik ag1da duran "normal"
gizgisine gore olgulurl geli9 ag1s1na e9it olmas1 kural1na uyan 191k,
ayna gibi puruzsuz yuzeylerden basit bir 9ekilde yans1r.

Kir1lma, 191gin bo9luk veya hava gibi bir 9effaf ortamdan su


gibi ba9ka bir 9effaf ortama gegmesiyle i9leyen suregtir. l91g1n
sudaki hareketi bo9luktaki hareketinden daha yava9t1r ve 191g1n
bukulmesi, yani k1rllma bu h1z degi9iminden kaynaklan1r. Bo9luktaki
h1zin sudaki h1za oranina suyun "kir1lma indisi" denir ve bu deger
yakla91k 1, 33't0r.

l91k daha yogun bir ortama gegerken normale dogru, daha az


yogun bir ortama gegerken de normalden uzaga dogru bukulur.
Gozluklerdeki ve teleskop gibi optik aletlerdeki cam mercekler,
gorme kusurunu gidermek ya da ylld1z 191g1n1 odaklamak igin
191k 191nlar1n1 istenen dogrultuda k1rmak uzere ozel olarak
bigimlendirilmi9lerdir.

58 FiZIK
Yans1ma

1 Gelii;; ac1s1
2 Yans1ma ac1s1
3 Normal (yuzeye dik olan
cizgi)
4 Gelen 151k 151n1
5 Daha yogun ortam; 151k
normale dogru bOkOIOyor
K
1r1rnm , dalgalar1n , kar91la9t1klar1 engellerin etrafindan dola9mas1rn
ifade eder. Bunun klasik bir brnegi, uzun ve dUz bir su k1y1s1 dar
bir ag1kl1kla kar9ila9t1g1nda su dalgalar1n1n yelpaze gibi yayllmas1 ve
daha btede kUgUk, dairesel dalgalar halini almas1d1r.

Bu etki , iki tane ag1kl1g1 olan bir bariyerin bulundugu bir tepsi suda
dalgalar yaratllarak kolayca gbsterilebilir. Bariyere yakla9an dUz
dalgalar, iki ag1kl1g1n btesine gegtiklerinde kugUk dairesel dalgalar
olu9tururlar ve d19a dogru hareket ederken giri9ime maruz kal1rlar
(bkz . sayfa 64l . Bu sirada dalgalar1n tepe noktalar1 birle9erek bUyUr,
tepe ve dip noktalar1 dengelenir. l91g1n k1rirnm davran191rn kestirmek
zor olabilir ve bu tUr k1rirnm en iyi lazer 191g1nda gbrUIUr. Kare bigimli
bir deligin k1r1r nm1 art1 9eklindedir. Dairesel bir ag1kl1ktan ise bir dizi
e9 merkezli daire g1kar.

ince bulutlardaki su damlac1klar1 veya buz kristallerinden kaynaklanan


k1r1rnm bazen GUne9'in veya Ay'1n etraf1nda gUzel, parlak bir halka
olu9turur. Arna k1r1rnm, optik aletler tasarlayanlar igin gogunlukla
istenmeyen bir 9eydir ve fotograf makineleri , mikroskoplar ve
teleskoplarla elde edilen gbrUntUlere baz1 temel s1r nrlamalar getirir.

60 FIZIK
1 Paralel hareket eden
di.iz d algalar
2 Dar ac;:1khk
3 K1r1mma ugram1i;;
dalgalarm ac;:1khktan
1 c;:1k1g1
Kutuplasma

K
utupla9ma, sal1rnm yonleri k1s1tlanan enine dalgalarin
(bkz . sayfa 38) bir ozelligidir. Bu konu en gok, sadece bir
duzlemde "dalgalanan" n ;;1k 191nlar1rn ileten bir filtre kullarnlarak
kutupla9t1r1labilen, normal 191g1n da dahil oldugu elektromanyetik
radyasyon baglam1nda ele al1rnr.

l91k, birbirine dik ag1yla sal1nan elektriksel ve manyetik alanlardan


olu9ur ama Gune9'ten veya bir fenerden gelen siradan 191ktaki
elektrik alanlari , mumkun olan her duzlemde sal1n1r. C:izgisel
olarak kutupla9m19 bir 191k 191rnnda, elektrik alan1 sal1rnmlar1 bir
duzlemde s1rnrlanm19tir. Dairesel olarak kutupla9m19 191k meydana
getirmek de mumkundur; bu 191ktaki elektrik alarn sal1rnmlar1, 191k
19in1 bo9lukta ilerlerken bir tirbu9onun ucu gibi devaml1 doner.

Duz bir yol veya durgun su gibi yuzeylerden yans1yan 191k yatay
kutupla9ma egilimindedir. Polarize (kutupla9m19J gune9 gozlukleri,
uzun zincirli molekuller. igeren filtrelerden yararlanarak yans1ma
par1lt1s1n1 azalt1r. Ozellikle yatay kutupla9an 191g1 emdikleri igin
sadece dikey bile9eni gegirirler.

62 FIZIK
1 Normal, kutuplm;;mam15 151k birden cok dOzlemde salmir
2 Polaroit filtre, dar bir 1zgara islevi gorOr
3 Filtreden c1kan kutuplasm15 151k tek bir dOzlemde sahrnr
Girisim

G
iri9im , dalgalar1n List Uste gelmesiyle olur. Bir su birikintisine
iki ta9 at1p dalgac1klarin yayllmas1nt izlerseniz birle9tiklerini ;
boylece birbirine gegen doruk noktalar1nin "yap1c1 giri9im"le
bUyUdUgU , e9le9en dip noktalar1nin da aynt 9eyi yapmas1yla doruk
ve dip noktalarintn "y1k1c1 giri9im"le birbirini s1f1rlad1g1 bzel bir
brUntU olu9turduklar1nt gbrUrsUnUz.

ince bir yag tabakas1, gUne9 191g1nin hem yag yUzeyinden hem
yag-su s1nir1ndan yans1mas1yla renkli 191k giri9im orUntUleri
meydana getirebilir. iki yans1ma farkl1 uzunlukta yollar izledigi
igin yeniden birle9tiklerinde . 191g1n dalga boyuna ya da rengine
bagl1 olarak yap1c1 veya y1k1c1 bir giri9ime ugrarlar. Bu nedenle
beyaz 191k, bak19 ag1s1na gore degi9en renklerin olu9turdugu bir
gbkku9ag1 halinde yay1hr. Parlak bir CD veya DVD'nin gok say1da
girintisinden yans1yan 191k da benzer 9ekilde renkli bir giri9im
meydana getirir.

Ses giri9imi. iki ton neredeyse ayni perdede oldugu zaman fark
edilebilir. Bu durum. yap1c1 ve y1k1c1 giri9im nedeniyle vuru9
denilen bir titreme etkisi yarat1r.

64 FI ZIK
ls1k dalgalarmda ikili yarrk deneyi
1 Monokromatik 151k kaynag1 tek dalga
boylu 1s1k i.iretir
2 iki yar1kh bariyer
3 Doruk noktalar1mn doruk noktalar1yla,
dip noktalarmm da dip noktalar1yla
bulustugu yap1c1 girisim
4 Doruk noktalar1mn dip noktalar1yla
bulustugu y1k1c1 girisim
5 Perdede olui;;a n
girisim ori.intiisi.i
Kuantum Mekanigi

K
uantum mekanigi , madde ve enerjinin garip davran19lar1n1 en
kuguk olgeklerde anlatan fizik dal1d1r. Bilim insanlar1 bu alani 20.
yuzytlda , yaptlan deneylerin klasik fizikte birtak1m bo9luklar1 ortaya
g1karmas1 uzerine geli9tirdiler. Mesela elektronlar1n atom gekirdeginin
etrafinda dondugu belliydi ama bunu gezegenlerin Gune9 etraf1ndaki
donu9u gibi yapsalardt saniyeden daha k1sa bir sUrede gekirdegin igine
du9meleri gerekirdi; boyle bir 9eyin de olmad1g1 ortada.

Kuantum mekanigi , gok kuguk alanlardaki ayk1r1klar1 ag1klamak igin


Heisenberg belirsizlik ilkesi (bkz . sayfa ?OJ gibi fikirlerden yararlanir.
Buradaki ana fikirlerden birine gore pargac1klar1n ozellikleri , mesela
bir atomdaki elektronlar1n enerjileri , ancak ayr1 ayr1 miktarlarda
degi9ebilir; yani "kuantize" haldedirler.

Kuantum dunyas1 garip bir 9ekilde ongorUlemezdir. Gundelik


tecrubemiz bize, kuvvet uyguland1ktan bir saniye sonra elektronun
nerede olacag1n1 tahmin edebilecegimizi soyler. Kuantum mekanigine
gore ise bu imkans1zd1r. Elektronun belli bir yere ula9ma olasi11g1n1
kestirebiliriz ama konumu olgulene kadar elektron ayn1 anda mumkun
olan her yerdedir.

66 FiZiK
"Bohr atom modeli"nde el e ktronlar 1 Elektron enerji emerek daha i.ist
atom cekirqeginin etraftnda ayr1 bir yorungeye gec;:er
"yortingeler" halinde done rler: bir
2 Elektron daha alt bir yor011geye
ytirungeden digerine ancak enerji
dOsmek icin enerji salar
emerek veya salarak !'.)ecebilirler.
.

Dalga-Parcac1k l kiligi

D
alga-pargac1k ikiligi, en kOgOk blgeklerdeki madde ve enerjinin
hem pargac1k hem dalga olarak izlenebilmesini ifade eder.
Normal ya9amda, hareket eden pargac1klar1n kOgOk mermiler
gibi davranmas1n1, dalgalar1n ise su birikintisindeki dalgalar gibi
yay1lmas1n1 bekleriz . Kuantum mekaniginde , aradaki ayr1m muglaktir.

Elektronlar "gift yar1k deneyi"nde bu ikiligi sergiler. Bir kaynaktan


g1kan elektronlar1n 191g1 iki yar1ktan gegerek fosforlu bir yOzeyde
parlad1g1 zaman, giri9im nedeniyle 191k dalgalarinda gbrOlene
benzer koyu ve parlak 9eritler olu9ur (bkz . sayfa 64J . Dahas1 ,
kaynak tek seferde yalnizca bir elektron Oretecek 9ekilde
ayarlanm19 olsa bile (ki o zaman klasik fizige gore yar1klar1n ya
birinden ya digerinden gegmesi ve dolay1s1yla perdenin iki alanindan
birine d09mesi gerekirl giri9im brOntOsO uzun sOreler igerisinde
hala meydana gelmektedir.

Tuhaf bir 9ekilde , deney her bir elektronun hangi yar1ktan gegtigini
saptayacak 9ekilde dOzenlendiginde giri9im ortadan kaybolmaktad1r.
Pargac1klara bzgO konum bilgisini ve dalgalara bzgO giri9im
tirOntOlerini ayn1 anda gtizlemlemek imkans1zdir.

68 FIZIK
1 Elektron kaynag1
2. "Ci� yar1kh" bariyer
3 Elektronlar dalga gibi
1
girisim meydana
getiriyor
4 Perdede cok say1da
elektron tespit ediliyor
5 Perdede daha az
elektron tespit ediliyor

2
-

5
.

Beli rsizlik l lkesi

H
eisenberg belirsizlik ilkesi , kuantum dunyas1nin muglakl1g1n1
vurgular. Bir pargac1g1n konumu ve momentumu gibi belli
ozellik gi�lerini n , ayni anda tam bir kesinlikle tespit edilemeyecegini
ifade eder. Pargac1g1n konumunu ne kadar kesin olarak bilirsek,
momentumu hakk1ndaki bilgimiz kesinlikten o kadar uzakla:;;ir.

1927'de Alman fizikgi Werber Heisenberg , pargac1g1n dalga


benzeri yap1s1ndan kaynaklanan bu ilkeyi yay1mlad1 . Konumu kesin

.. '+
I \
\ I \ I
...

1 Konum belirsizligi: Cisrnin dalga boyu ne kadar


kesin olarak bilinirse konurnu hakkmdaki bilgi
kesinlikten o kadar uzakt1r

70 FiZiK
olarak bilinen tek dalga bir noktada yogunla9m19tir, ama btiyle
bir dalganin dalga boyu bilinemez, dolay1s1yla momentumu da
bilinemez . Tersi d09UnO I Orse, kesin bir dalga boyuna sahip tek
dalga sonsuz uzunluktad1r ve belirli bir konumu yoktur. 0 nedenle
bir pargac1g1n tam konumunu ve momentumunu ayni anda tarif
eden bir hal yoktur.

i9te Heisenberg'in belirsizlik ilkesi bu muglakl1g1 til ger:


Konum ve momentum belirsizliginin garp1m1, "Planck sabiti"
h'nin ( 6 , 6 x 1 0-34 jul saniyeye e9it gok kOgOk bir say1J 4w'ye
btilOmOnden bOyOk ya da ona e9it olmal1dir.

2 Dalga boyu belirsizligi: Cismin konumu ne


kadar s1k1 bir !;lekilde k1s1tlarnrsa, dalga
boyunu tespit etmek o kadar zorla!;l1r

FIZ l l< 71
Schrodinger'in Kedisi

S
chrbdi nger'in kedisi, 1 935'te Avusturyal1 fizikgi Erwin
Schrbdinger'in ortaya att1g1 b i r du9unce deneyidir.
Schrbdinger, kuantum mekaniginde sorun olu9turan bir paradoksa
dikkat gekmek istemi9tir. Ornegin bir elektronun konumu, blgulene
dek mumkun olan tlim konumlar i g i n bir Ost konumdur.

Bu du9unce deneyi , iginde radyoaktif bir gekirdek ve blumcul bir


zehir bulunan bir duzenekle bir kutunun igine kapatilm19 olan bir
kediye ne olacag1n1 sorgular. Eger gekirdek bir pargac1k sagarak
bozunuma ugrarsa zehri n sal1nmas1n1 tetikler ve zavallt kedicigi
tildurur. Arna kuantum teorisi , gekirdegin ne zaman bozunuma
ugrayacag1n1 tahmin etmeyi imkans1z ktlar. 0 halde kedi , biz
kutuyu ag1p igine bakarak onun durumunu "tilgene" kadar hem tilu
hem canl1 m1d1r?

Bugun bilim insa n lar1 hala bu paradoksun ge9itli gtizumlerin i


tart191yorlar. Belki d e e n basit gtiru9 asl1nda kuantum teorisi nin
bu paradoksu yaratmad1g1 gtiru9udur, gunku mumkun olan
tilgumlerin sadece mant1kl1 tilgumler oldugunu ag1kga ifade eder.
Bu durumda kedi ya tilu ya canl1d1r, ortas1 yoktur.

72 FiZIK
Kua ntum Dol a n1khg1
v uantum dolanikl1g1 , iki pargac1g1n birbirinden binlerce
"-!<iiometre uzaktayken ve higbir ileti9im yolu yokken birbirinin
ne yapt1g1n1 "bilecek" 9ekilde ayarlanabildigi garip bir etkidir.

Kuantum mekaniginde bu etkinin ortaya g1kmas1n1n nedeni ,


iki pargac1g1n tizellikleri arasinda baglant1 kurarak devaml1
ili9kili olmalar1n1 saglamanin mumkun olmas1dir. Ornegin iki 191k
fotonu , kutupla9ma durumlar1 bilinmeyecek ama tilguldugunde

1 Dolamk parcac1k cifti laboratuvarda yarat1hr


2 Parcac1klar aralarinda cok uzun bir mesafe olacak
i;;e kilde birbirinden ayr1hr

74 FIZiK
zit olacak 9ekilde ayarlanabilir. lki foton, kutupla9ma durumlar1
tanimlanmam19 olarak uzay bo9lugunda zit yonlere dogru hareket
edebilir, ama sonra fotonlardan birinin kutupla9mas1 blgUldugUnde,
digeri zit kutup degerini al1r. Bu olay, aninda ileti9im gibidir ve 191k
h1z1ndan daha gabuk gergekle9ir.

Albert Einstein kuantum dolanikl1g1nin mUmkUn oldugumi soyleyen


teorilere 9Upheyle bak1yor, bu olaya "uzaktan gergekle9en tuhaf bir
etki" diyordu . Arna deneyler bunun gergekten oldugunu kanitliyor.
Bilim insanlar1, ispanya'nin Kanarya Adalari'nda bulunan iki nokta
arasinda, birbirine 1 40 km mesafedeki dolanik fotonlar1n iletimini
ba9ar1yla gergekle9tirdiler.

3 Parc;;a c1klar dolamkhg1m korur; birinin kuantum bilgisi


i:ilc;; iildiigiinde . . .
4 . . diger parc;;ac1k amnda tamamlay1c1 konuma "diii;;er"
.

FiZIK 7 5
Casim i r Etkisi

K
u� ntum mekaniginde Casimir etkisi bo9lukta birbirin 8. paralel,
yuklLi olmayan , 1letken 1k1 levhan1n aras1nda faal1yet gosteren
gok kUgUk gekim kuvvetine denir. Bu gekim kuvvetinin ortaya g1kma
nedeni, bo9lugun tam anlam1yla bo9luk olmamas1d1r; bo9luk da
enerjiyle ve devaml1 var olup yak olan pargac1klarla doludur.

1948'de bu etkiyi Hollandal1 fizikgi Hendrick Casimir tahmin etti.


Casimir, birbirine yak1n metal levhalarin, aralarindan gegemeyecek
kadar bUyUk 191k dalgalar1n1 kesecegini fark etmi9ti . Aradaki bo9luk
yalnizca birkag nanometre [bir metrenin milyarda biril kadar olsayd1,
levhalar1n d191ndaki enerji yogunlugu aralar1ndaki enerji yogunlugundan
daha yUksek olur, bu da ikisini birbirine dogru iten bir basing
yarat1rd1 . Denizcilikle bir analoji kurulacak olursa, rUzgars1z ko9ullarda
yan yana duran iki bUyUk gemi birbirine yana9ir. Gemiler aralar1ndaki
dalgalar1 s1firlarken, d19taki dalgalar gemileri birbirine iter.

Casimir etkisi , deneyin dUzenleni9ine bagl1 olarak itici bir gUg de


olabilir. Bir gUn nano olgekli makinelerde [bkz . sayfa 122 ) , pargalar
aras1nda sUrtUnmesiz hareketi mUmkUn kllan bir itme gUcU
yaratarak i9e yarayabilir.

76 FiZIK
1 Levhalarm etrafmdaki bm;;lukta 3 l$1k, birbirine cok yakm olacak
bulunan uzun dalga boyuna satiip 1$1k !;;e kilde ayr1 duran levhalarm
2 Levhalar, 1$1k dalga boyunun cok arasmdan gecemiyor
kOcOk bir k1sm1 kadar birbirinden 4 Enerji yogunlugu farkmdan
ayr1lm1$ kaynaklanan d1$ bas1nc;:, levhalar1
birbirine itiyor

1 3

4
Super Ak1ska nlar

S
oper ak19kanlar, hig akmazl1k ya da yap19kanl1k tizelligi
olmad1g1ndan sUrtUnmesiz hareket edebilen ak19kanlardir. Ilk
super ak19kan 1 962'de yap1lan deneylerde, helyum-4'Un mutlak
s1fir1n sadece 2, 17°C ( 3 , 9 1°FJ UstUne kadar sogutulmas1yla elde
edildi. Helyum-3 de bir super ak19kan olu9turabiliyor ama bunu
daha da dU9Uk bir s1cakl1kta yap1yor.

SUper ak19kanlar tuhaf davran19lar1yla bilinirler. Bir behergl as1n


igine konulan super ak19kan helyum, kenarlardan t1rmanip
beherglasin agz1ndan a9ag1 dtikUIUr. Bir diger garip tizelligi ise
dtinme tizelliginin kuantize olmas1d1r; yalnizca belirli h1zlarda
dtinebilir. Bir sUper ak19kanin kab1 s1v1daki ses h1z1ndan yava9
dtinerse ak19kan hareket etmez . Kab1n h1z1 ses h1z1na ula9t1g1nda
super ak19kan hemen bu h1zda dtinmeye ba9lar.

Tam super ak19kanlar1n 1s1 iletkenligi de vardir. Soper ak19kan


helyumdaki bir s1cak nokta , ak19kanin iginde 20 m/sn h1zla
dalgalanir. Soper ak19kan ismi, elektrik ak1mlar1n1 higbir direng
olmadan ileten super iletken teriminden esinlenilerek bulunmu9tur
(bkz sayfa 821 .

78 FIZiK
Di.isi.ik srcakllktaki helyum-4 fazlar1
1 Kati 3 Super ak1!;lkan
2 Normal s1v1 4 Gaz

(ij
� 4
Ill
ro
c..
c:
0
.?!'
3 2
:§.
CJ·
c: 2
iii
ro
CD
1

-273 -271 -269

S1cakhk (°C)
Bose-Einstei n
Yog usuk M addeleri

B ose-Einstein yogu9uk maddesi, baz1 pargac1klar1n mutlak s1fira


yak1n s1cakl1klarda mumkun olan en du9uk enerji duzeylerine inerek
olu9turduklar1 tizel bir madde halidir. Yogu9uk maddeler, kuantum
mekaniginin fizigine ag1lan ilging bir penceredir, gunku kuantum
etkilerini gtizle gtirulur bir tilgekte canland1r1rlar.

1920'1erin ortalarinda, Hint fizikgi Satyendra Nath Bose ve Albert


Einstein bu yogu9uk maddelerin varl1g1n1 tahmin ettiler. Yogu9uk
maddeler, bozon ad1 verilen pargac1klardan olu9ur ve bu pargac1klar1n
dtinme ad1 verilen kuantum tizelligi tam say1 degerindedir.

1 995'te Colorado'daki bilim insanlar1, rubidyum atomlar1n1 neredeyse


mutlak s1flr derecesine kadar sogutarak ilk Bose-Einstein yogu9uk
maddesini Oretmi9lerdir. Bu maddede atomlar Ost Oste binerek tek bir
"super atom" gibi davranan bir kutle olu9turur. Bose-Einstein yogu9uk
maddesi bir gun pratik bir i9e yarayabilir. Lazerler tizde9 ve kontrol
edilmesi kolay 191k fotonlar1 olu9turduklar1 igin teknolojide gok yayginla9t1.
Benzer 9ekilde Bose-Einstein yogu9uk maddeleri de tizde9 atomlarin
tam kontrolunu gerektiren teknolojilerin ilerlemesini saglayabilir.

80 FIZiK
.

Super l letkenlik

S
uper iletken , elektrigi higbir direng gtistermeden iletebilen
bir malzemedir. Akim harekete gegirildikten sonra super
iletken malzemenin iginde kapal1 bir devre halinde sonsuza dek
dola91r.

Super iletkenlik ilk olarak c1va elementinde ke9fedilmi9tir.


Mutlak s1firin sadece 4°C (7 , 2°Fl ustUnde , c1vanin elektrik
direnci ortadan kalkar. Teoriye gore , du9uk s1cakl1kta gtirulen
super iletkenligin nedeni, kristal bir kafesten gegen elektronlar1n
kafesin bigimini bozmas1 ve sonradan gelen elektronlar1 ayn1
btilgeden iten pozitif yuk "oluklari" meydana getirmesidir.

Bilinen super iletkenler aras1nda metaller, polimerler ve hatta


seramikler vard1 r. C:ok du9uk s1cakl1klara getirilen super i l etken
bobinler, a91r1 guglu manyetik alanlar olu:;; turabilen super
iletken m1knat1slar olarak kullanil1r. T1bbi tarama cihazlar1nda
ve 580 km/s uzerinde h1zlara ula9m19 olan , havada suzulen
"maglev" trenlerinde kullanil1r. As1 I buyuk hedef , 0°C'nin (32°FJ
uzerindeki kolay elde edilebilir s1cakl1klarda super iletken olan
malzemeler bulmaktir.

82 F I ZIK
1 iletken malzemenin 3 Elektronlar "Cooper ciftleri"
kristal kafes yap1s1 halinde birbirine kenetlenerek
2 Bozulan kafes bir pozitif kafesin icinden kolayhkla gecer
yi.ik "olugu" meydana getirir
Standart Model Parcac1klar1

S
tandart model , dogadaki en temel par9ac1klar1 tanimlar.
Maddenin en kUgUk bile9enleri iki aileye ayrllir. Bunlardan
birincisi kuarklard1r ve yukar1, a!?ag1 , gekici, garip, Ost ve alt olmak
Uzere alt1 "tada" ayr1l1rlar. Bunlar bask1n kuvveti (bkz . sayfa 861
hisseder ve elektronun ta91d1g1 yUkUn +2/3 veya -1 /3'0 kadar bir
elektrik yUkU ta9irlar. Kuarklar ikili veya UglU gruplar halinde bir
araya gelerek proton , ndtron gibi ba9ka par9ac1klar1 olu9tururlar.

ikinci madde par9ac1g1 grubu ise bask1n kuvveti hissetmeyen


leptonlard1r. En bilindik lepton, muon ve tau adl1 daha agir iki
karde9i olan elektrondur. Ugo de ayni elektrik yUkUne sahiptir: -1 .
Son Ug lepton ise "ndtrinolar", yani elektrik yUkU bak1m1ndan ndtr
olan gok kUgUk kUtleli par9ac1klard1r. Bu par9ac1klar GUne9'teki
nUkleer reaksiyonlardan yay1l1p kolayl1kla Dunya'nin iginden geger.

Standart model ayni zamanda ayar bozonu ad1 verilen birden gok
kuvvet aktaran par9ac1g1 igerir. Foton da bunlardan biridir [bkz .
sayfa 54J . Bilim insanlar1, temel par9ac1klara kUtle veren bir
"Higgs bozonu"nun varl1g1ndan 9uphelenmektedirler, ama bu bozon
henUz bulunamam19t1r.

84 F- 1 ?11<'
Kuarklar

Ayar
bozonlar1

II
II
Higgs bozonu
-
II
Leptonlar
Baski n ve Zay1f Kuwetler

P
argac1k dinamiginde bask1n kuvvet (bask1n etkile9im veya
bask1n nukleer gOg de denirl dogan1n temel kuvvetlerinden
biridir. Kuarklar1 birbirine baglayarak proton ve notronlari (bkz .
sayfa 841 olu9turur ve ayr1ca atom geki rdeginin iginde proton
ve notronlar1 birbirine baglar.

Zay1f kuvvet veya zay1f etkile9im, doganin bir diger temel


kuvvetidir. Etki alani gok kOgOktOr, bir protonun yalnizca binde
biri kadard1r. En bilinen etkisi, bir gekirdegin elektron veya
pozitron yayarak bOtOn elektrik yukuno degi9tirmesine izin
verdigi beta bozunumudur. Zay1f kuvvet ayni zamanda yild1zlarda
hidrojen fOzyonunu ba9lat1r ve bir kuark1n "tat" degi9tirmesine
izin verir.

Bilim insanlar1 bask1n, zay1f, elektromanyetik ve gekimsel olmak


Ozere dart gOcOn birden davran19lar1ni ayni matematiksel
gergevede (bkz . sayfa 90J anla9i11r bir 9ekilde tarif eden "her
9eyin teorisini" bir gun olu9turmay1 umuyorlar.

86 FIZIK
Baskin kuwet, burada gi:iri.ildi.igi.i gibi hem
protonlarm (1 ) ve ni:itronlarin (2) cekirdekte bir
arada durmas1m hem de "yukar1" (3) ve "ai;; a g1" (4)
kuarklarm proton ve ni:itronlarm ic;:inde durmas1m
saglar .

2
1

3
Anti M adde

K
1saca tan1mlamak gerekirse anti madde, maddenin kar91t1d1r.
Standart modele ait tier madde pargac1ginin (bkz . sayfa 841
e:;; it kutleye ama zit yuke sahip bir anti madde kar9i11g1 vard1r ve
ikisi bir araya gelip temas ettigi nde birbirlerini yok ederler.

i ngiliz fizikgi Paul Dirac , 1 920'1erde, dogada elektronla bzde:;; ama


onunla zit yuke sahip bir pargac1g1n olmas1 gerektigini tahmin
etti . Bu anti elektron veya "pozitron" deneysel olarak 1 932'de
ke:;; fedildi. Bir elektron ile pozitron bir araya geldiginde , gama
191nlar1 sagarak birbirlerini yok ederler. Gelecege dair y1ld1zlar aras1
seyahat senaryolar1nda anti maddenin yak1t olarak kullan1lmas1
bnerilir, gunku maddeyle olan tepkimesinden gok verimli bir enerji
sal1nim1 elde edilir.

Anti maddeyle ilgili hala gozUlemeyen bir bilmece vard1r. Teoriye


gore evren yeni olu:;;tugunda e:;; i t miktarda madde ve anti madde
igeriyordu; o halde madde bugun neden bu kadar bask1n? Belki hafif
bir asimetri sayesinde madde ustLin geldi . Daha tuhaf bir olas1l1k ise
evrende bugun hala uzak anti madde alanlar1nin bulundugu ve bunlarin
anti madde y1ld1zlar1ndan olu:;; a n galaksilerle dolu oldugudur.

88 FIZ K
1 Elektron
2 Anti-elektron veya "pazitran"
3 Elektran ve pazitran bulu$tugunda bir
yok alma alay1 gercekle$ir
4 Maddenin yak alu$undan dagan yuksek
enerjili gama l$mlar1
1

2
Buyuk Birlesik Kura m l a r

B
uyuk birle9ik kuramlar, doga guglerini tek bir 9emsiye alt1nda
matematiksel olarak ag1klamaya gal191r. Teoride elektromanyetik
kuvvet ve zay1f kuvvet birle9tirilmi9 (bkz . sayfa 86J , pargac1klarin
gok yuksek enerjiye sahip oldugu , evrenin o s1cak ilk evresinde tek
bir kuvvet gibi davrand1klar1 gtisterilmi9tir. Arna bugUne dek onlar1
bask1n kuvvetle de birle9tiren tatmin edici bir teori ortaya at1lmad1.

Tatmin edici bir buyuk birle9ik kuram, standart model pargac1klar1n1n


[bkz . sayfa 84J ge9itli ytinlerini ve bugune dek esrar1 gtizulememi9
kuvvetleri ag1klar. Mesela neden alt1 kuark ve alt1 lepton vardir? Sahip
olduklar1 kUtlelerin nedeni nedir? Fakat 9imdiye dek geli9tirilmi9
olan bUyUk birle9ik kuramlar fazlas1yla karma91kt1r ve egzotik, test
edilmemi9 fizik kavramlar1na bel baglarlar. Baz1lar1nda uzay1n ekstra
gizli boyutlara sahip olmas1 gerekir.

Nihai hedef, yer gekimini "her 9eyin teorisi" iginde diger kuvvetlerle
birle9ti rmektir. Bu konuda adaylardan biri, pargac1klar1n titre9en
minik sicimler gibi oldugunu varsayan sicim teorisidir. Arna sicim
teorisinin, dogan1n tasar1m1n1 dogru bir 9ekilde tarif ettigini
kanitlamas1 igin hala test edilebilir tahminlerde bulunmas1 gerekiyor.

90 FiZ i K
Atom i k Yap1

A
tomlar, pozitif yUklU protonlar ve yUksUz ndtronlardan olu9an
minik , yogun bir gekirdekten ve onun etrafindaki elektron
bulutlar1ndan olu9ur. Protonlar ve ndtronlar elektronlardan
gok daha agir olduklar1 igin bir atomun kUtlesi , merkezindeki
gekirdekte yer al1r.

Her kimyasal elementin (bkz . sayfa 1 OOJ gekirdegindeki proton


say1s1 farkl1d1r. Bu say1 , elementin "atom numarasi"d1r. Ornegin
alt1 protonu olan karbon elementinin atom numaras1 ·alt1d1r.
Fakat bir elementin gekirdeginde farkl1 say1da ndtron bulunabilir.
Ornegin karbonun dogal olarak meydana gelen Ug "izotopu"
(bkz . sayfa 1 021 varken alt1, yedi veya sekiz ndtronu olabilir. Bir
atomun gekirdegindeki protonlarla ndtronlar1n toplam1na atom
kUtle numaras1 denir.

Normalde bir atomun net elektrik yUkU s1fird1r, gUnkU elektron ve


proton say1lar1 aynid1r ve e!iJit ve zit elektrik yUkleri birbirini s1f1rlar.
Ne var ki elektronlar1 atomlar1n d191na atarak ya da atomlara
fazladan elektron ekleyerek pozitif veya negatif yUklU "iyonlar"
olu9turulabilir.

82 FIZIK
1 Cekirdegin etrafinda dtinen negatif yiiklii elektronlar
2 Pozitif yiiklii protonlar1 ve ntitronlar1 iceren cekirdek
Ato m Cekirdegi

A
tom gekirdegi, atomun merkezinde yer alan yogun proton
ve nbtron toplulugudur ve etraf1nda onu gevreleyen elektron
bulutlar1 vardir. i:;;ekirdek atomun kendisine k1yasla gok kuguktur.
Atom bir futbol sahas1 buyuklugunde olsayd1 gekirdek bir bezelye
kadar olurdu.

Atomun yap1s1 1909'a kadar bilinmezken Yeni Zelandal1 fizikgi


Ernest Rutherford , yapt1g1 unlu bir deneyde pozitif yukun yogun
bir 9ekilde ortada topland1g1n1 gbsterdi . Rutherford'un ekibi ,
ince bir alt1n levhaya pozitif yuklu alfa pargac1klar1 gbndererek
gogu pargac1g1n levhan1n iginden duz bir gizgi halinde gegtigini
gbrdu . Fakat gok az say1da pargac1k geni9 ag1larla levhadan sekti .
Rutherford bunlar1n tesadufen atomun merkezindeki gok kuguk,
pozitif yuklu bir gekirdege garpt1g1n1 anlad1 .

Bugun atom gekirdeklerinin proton ve nbtronlardan olu9tugu


bilinmektedir. Protonlar pozitif elektrik yukleri nedeniyle birbirlerini
iterler ama protonlarla nbtronlar aras1ndaki bask1n gekim kuvveti,
bu itme kuvvetine Liston gelerek gekirdegi bir arada tutar.

94 FIZiK
Rutherford Deneyi

1 Alfa parcac1g1 kaynag1


2 ince altm levha
3 Radyasyon dedekttiru
1

3
4 Cogu alfa parcac1g1 direkt
levharnn icinden gecer
5 Az say1da parcac1k bir atom
cekirdeginin yakmmdan gecer
ve yolundan sapar
6 Arada bir, bir alfa parcac1g1
dogrudan bir atom cekirdegiyle
carpu;;1r ve geri seker
Radyoa ktivite

R
adyoaktivite , karars1z bir atom gekirdeginin kend.i. liginden
bozunuma ugray1p daha kararl1 hale gelmesidir. Ug ana turde
bozunum vard1r ve yeterince iyi anla9ilmad1klar1 zamanlarda
"alfa" , "beta" ve "gama" diye adland1rllm19lard1r, sonra bu adlar
gunumuze kadar kalm19tir.

Alfa bozunumu , ag1r bir gekirdegin iki proton ve iki ntitron igeren
bir pargac1k sagmas1yla gergekler;; ir. Ornegin uranyum-238 ,
iki daha az protonu ye iki daha az ntitronu olan toryum-234'e
dtinur;; ur. Beta bozunumda ise bir ntitron, bir elektron sag1p atom
numaras1ni bir artirarak protona dtinur;;ebilir. Bundan farkl1 olarak ,
uyarllm19 bir gekirdek bir gama 191ni sagabilir.

Kurr;; un en ag1r kararl1 elementtir; daha agir olan diger tOm


elementler zamanla bozunuma ugrar. Radyoaktivite rastgele ve
tahmin edilemez bir suregtir ama pek gok tizder;; atomun bozunma
h1z1ni bir "yar1 timur" , yani gekirdegin yar1s1nin bozunmas1 igin
gereken sure olarak tilgmek mumkundur. Yar1 timurler saniyenin
gok kuguk bir pargas1ndan milyarlarca y1la -evrenin ya91ndan bile
daha uzun surelere- kadar degir;;k enlik gtisterebilir.

96 FiZIK
1 Genellikle notronlar1
protonlarmdan fazla olan 2
karars1z radyoaktif cekirdek
2 Alfa bozunum: iki proton ve
iki notron iceren bir
parcac1gm sac1lmas1

+ -

3 Beta bozunum: bir elektron


veya pozitronun sac1lmas1
4 Gama bozunum: fazla
enerjinin yuksek enerjili 4
elektromanyetik dalgala,r
halinde sahnmas1
N i.i kleer Bolunme ve
Kaynasma

N Ukleer bblUnme (fisyonl , ag1r bir atom gekirdeginin ikiye ayrilarak


enerji sagmas1d1r. C:ekirdekler proton ve nbtronlardan olu9ur
ama gekirdegin kUtlesi her zaman igerideki proton ve nbtronlar1n
kUtlelerinin toplamindan daha azdir. Aradaki fark , gekirdegi bir arada
tutan "nUkleer baglanma enerjisi"nin bir blgUsUdUr ve bu enerji, gekirdek
pargaland1g1nda ortaya g1kar. Ornegin uranyum-235 pargalanarak
rubidyum ve sezyum gibi daha hafif iki element meydana getirebilir.

NUkleer kayna9ma (fUzyonl ise bunun tersi olan sUregtir ve iki


hafif gekirdegin birle9erek daha ag1r bir gekirdek olu9turmas1yla
gergekle9ir. Bu sUregte enerji Uretilir gUnkU birle9im, pargalar1n
toplam1ndan daha hafiftir. Demirden daha ag1r atomlar bblUnebilirken,
daha hafif olanlar kayna9abilir.

NUkleer enerji istasyonlar1 bblUnme reaksiyonlar1ndan enerji Uretir.


Yakla91k 2 milyon once dogal bblUnme Afrika'daki Gabon'un Okla
bblgesinde, yer suyunun uranyum yataklarinda toplanmas1yla
gergekle9ti . Kayna9ma ise GUne9'in merkezinde oluyor ve hidrojen
gekirdekleri helyumla kayna9arak GUne9'in enerjisini Uretiyor.

88 FIZIK
1 Demirden daha hafif i;:ekirdekler
kaynasma s1ras1nda enerji salar
2 Demirden daha ag1r cekirdekler
kaynasma s1rasinda enerji emer,
ama btiliinme s1rasinda enerji salar
Demir
Uranyum

"iii
:c­
w
c::
w
ro
E
c::
ro
;c,
ro
Cl

Atom kiitlesi
Kimyasa l Elementler
lfimyasal elementler dogada bulunan en basit maddelerdir.
"'8 ir elementi olu9turan tom atomlar1n gekirdegindeki
proton say1s1 ("atom numaras1"J aynidir. Her bir gekirdegin
etraf1 , genelde pozitif gekirdek yOkOnO s1firlayan negatif yOkl O
elektronlarla saril1d1r ve bbylece atom notr olur.

Her bir elementin standart bir kimyasal simgesi vard1r. Ornegin


hidrojen H , demir Fe ile simgelenir. Hidrojen en hafif elementtir;
yalnizca bir proton ve bir elektrondan olu9ur. Atom numaras1 92
olan uranyumdan daha agir elementlerin ise tOmO karars1zd1r ve
bu elementler h1zla radyoaktif bozunuma ugrar (bkz . sayfa 96J .

Periyodik cetvelde kimyasal elementler tekrar eden egilimleri


vurgulayacak 9ekilde gbsterilir. Atom numaras1 soldan saga
artar, her bir sOtundaki elementlerin kimyasal bzellikleri aynid1r.
Ornegin en sag sOtunda, kolay kolay bile9ik olu9turmayan
soy gazlar olan neon ve argon vard1r. Bunun nedeni, kimyasal
ozelliklerde belirleyici faktor olan d19 elektron dizilimlerinin ayni
olmas1d1r.

1 00 KiMYA
Periyodik Cetvel

18
13 14 1 5 16 1 7 QJ
15lf6lf7llelrnflol
WL£J WWL£.J�

lzotoplar

K
imyasal elementler, gekirdeklerinde farkl1 sayilarda ndtron
bulunan iki veya daha fazla izotop ha linde var olabilirler.
Ornegin karbonun gekirdeginde her zaman alt1 proton olsa da
a lt1 , yedi veya sekiz ndtrona sa hip ug farkl1 dogal izotopu vard1r.
Bu izotopla r gogu zaman karbon- 1 2 , karbon-1 3 ve karbon- 1 4
olarak yaz1l1r.

Genellikle bir elementin farkl1 izotoplar1 kimyasal olarak dzde9tir,


gunku kimyasal dzellikleri d19 elektronlar1 tarafindan belirlenir.
Arna farkl1 izotoplarin nukleer bozunuma ugrama h1zlar1
farkild1r. Ornegin Ounya'daki karbonun gogu kararl1 karbon- 1 2
izotopuyken , karbon- 1 4 izotopu radyoaktiftir ve 5 7 0 0 y1ll1k bir
yar1 dmur igerisinde bozunuma ugrar.

Karban tarihleme tekniginin temelini olu9turan da budur.


Cevreyle devaml1 etkile9im, drnegin ya9ayan bir agagtaki
karbon- 1 4 I karbon- 1 2 oranin1 sabit tutar, ama agag dldukten
sonra bu oran zamanla tahmin edilebi lir bir 9ekilde du9er. Eger
eski agacin karbon- 1 4 degeri "canli" halinin tam yar1s1 kadarsa
yakla91k 5 7 0 0 ya91nda olmal1dir.

1 02 K I MYA
Normal hidrojen atom Dtiteryum

0 Proton

Ntitron

0 Elektron

Trityum
.
Allotroplar

B
az1 elementlerin atomlar1 bazen allotrop ad1 ve.rilen farkl1
yap1lar olu9turacak 9ekilde birbirine baglanir. Ornegin
OOnya'nin atmosferindeki oksijen , kararl1 gift atomlu oksijen (02)
ve ozon (03) olmak Ozere iki allotrop olarak bulunur. Ozan, gift
atomlu (diatomikl oksijenin GOne9'ten gelen krz1latesi 191nlar1
emmesiyle olu9an bir kararsrz molekOldOr.

Katr karbonun Og temel allotropu vardir. Elmas , dart yOzlO


(tetrahedron) bir kafes bigiminde birbirine baglanan karbon
atomlar1ndan olu9urken , grafit, altrgen bigiminde birbirine
baglanarak doz levhalar halini alan karbon atomlarrndan olu9ur.
Fullerenler karbon atomlarrndan olu9an kOreler ("buckyball"l veya
tOplerdir. Futbol topu bigimli C60 molekO IO de bunlardand1r.

Bir elementin allotroplarr gok farklr fiziksel ve kimyasal azelliklere


sahip olabilir. Elmas dogadaki bilinen en sert mineraldir, gOnkO
her bir karbon atomu dart diger karbona baglanarak dart yOzlO
bir yap1 olu9turur ; grafit daha yumu9akt1r, gOnkO doz levhalar
aras r ndaki baglar zayrftrr ve birbirinin OstOnden kayabilir. Normal
gift atomlu oksijen renksiz, kokusuz bir gaz meydana getirirken ,
ozon keskin kokulu ve agrk mavi bir gazd1r.

1 04 l< i MYA
L£:�:z;�7 1 Elmasin dart yiizlii
kristal kafes yap1s1

2£:53
2 Karbon-60
("buckyball") yap1s1
3 Grafitin levha bicimli
yap1s1

�£5-:7
Cozelti ve Bilesikler

F
arkl1 elementlerin atomlar1 bir araya .gelip kimyasal tepkimeler
yaratarak bile9ikleri olu9turabilirler. Ornegin hidrojen ve
oksijenin tepkimesinden su (H20l meydana gelir. Bile9iklerin
tizellikleri genellikle igerdikleri elementlerin tizelliklerinden
gok farkl1d1r; mesela hidrojen ve oksijen oda s1cakl1g1nda gaz
halindedir ama su s1v1dir.

Bile9iklerin her zaman kimyasal baglarla belirli dUzenlerde bir


arada tutulan sabit bir atom orarn vard1r ve elementlerine ancak
kimyasal tepkimeler yoluyla ayrilabilirler. Bile9iklerden farkl1
olarak kar191mlar, kimyasal olarak birle9meyen iki veya daha fazla
maddeden olu9urlar ve filtreleme ya da buharla9t1rma gibi basit
mekanik i9lemlerle ayr19t1r1labilirler.

Kar191mlara hem gelik (demir ve karbonl gibi ala91mlar hem


de suda gtizUnen tuz gibi gtizeltiler tirnek verilebilir. "Koloitler'' ,
emUlsiyon boya gibi pargac1klar1 her yerine ·e9it olarak dagilm19
maddelerdir; asilt1lar (sUspansiyonl ise s1v1dan yava9 yava9
ayr19abilecek kadar bUyUk kat1 pargac1klar igeren s1v1lard1r.

1 06 K i MYA
1 2 3

1 Seyreltilmi$ bak1r sUlfat r;:ozeltisindeki 2 Daha fazla bak1r sUlfat


r;:ozunmii$ sulfat molekUlu (r;:ozunen) eklendiginde r;:ozelti giderek
miktar1, su (r;:ozen) miktarma yogunla$ir
gore azd1r 3 Cozen madde bir noktadan
sonra daha fazla cozuneni
tutamaz ve doygun hale gelir
Kimyasal Baglar

K
imyasal baglar elementleri bir araya getirerek bile9ikleri
olu9turur. Kimyasal baglanmanin meydana gelme nedeni
atomlarin, d19 elektron kabuklar1 -degerlik kabugu da denir­
ya tamamen dolu ya da bo9 oldugu zaman en kararl1 halde
olmalar1d1r.

Kovalent baglar, atomlar1n d19 elektronlar1n1 payla9arak degerlik


kabuklar1ni doldurmak uzere bir araya gelmeleriyle olu9ur. Ornegin
hidrojen atomlartntn bir kabukta yalnizca bir adet degerlik elektronu
vardir ve en faz'la iki elektronu tutabilir. Hidrojen molekulleri , iki
hidrojen atomunun d19 elektronlar1ni payla9mak ve tam degerlikli
kabuklar elde etmek igin birle9mesiyle olu9ur. Oksijen , degerlik
kabugunda iki elektronluk bo9lugu oldugundan iki hidrojen atomuyla
kovalent bag kurarak suyu olu9turur.

iyonik bag ise bir maddenin, genellikle bir metalin, ba9ka bir atoma
elektron vermesiyle olu9ur. Ornegin sodyum klorur (sofra tuzul ,
sodyumun klora bir elektron vermesiyle meydana gelir. Bunun
Ozerine sodyum ve klor iyonlar1 zit elektrik yukune sahip olurlar ve
aralar1ndaki elektrostatik kuvvet molekOIO bir arada tutar.

1 08 KiMYA
Hidrojen
moleki.ili.i (H2) Atomlarm ikisi de di$
kabugundan bir elektron
payla!;iarak degerlik kabugu
icin gereken iki elektronu
elde eder ve bir kovalent
bag olu!;lturur

Oksijen , iki
hidrojen atomuyla
elektronlar
payla!;larak bir
kovalent bag
olu!;iturur ve tam
sekiz elektronluk bir
kabuga sahip olur
Kimyasa l Tepkimeler

K
imyada tepkime , iki veya daha fazla atom veya moleki.ili.in
etkile9ime girmesi ve dtini.i9erek farkll bir bile9ik
olu9turmas1dir. Ornegin paslanma , bir "oksidasyon" tepkimesi
yoluyla demirin oksijenle birle9erek pas rengindeki demir oksidi
meydana getirmesidir.

Bunun tersi ytindeki si.ireglere, tirnegin oksijeni hematit (Fe203l


gibi demir cevherlerinden ay1ran tepkimelere ise indirgeme
(redi.iksiyonl denir. Daha genel anlamda oksidasyon bir atomun bag
kurarken elektron kaybetmesi anlam1na gelirken , indirgeme elektron
kazanmas1d1r. Yanma , bir yak1t ile oksitleyici aras1ndaki 1s1 yayan
tepkimeleri kapsar. Ornegin metan gaz1 veya dogal gaz , oksijenin
iginde yanarak su buhar1 ve karbondioksit meydana getirir.

"Kataliztirler" , kendileri kimyasal olarak degi9meden bir kimyasal


tepkimenin h1z1rn artirabilen maddelerdir. Baz1 tepkimeler geri
dtindi.iri.ilebilir. Ornegin nitrojen ve hidrojenin birle9erek amonyag1
(NH3l olu9turdugu "Haber i9lemi" btiyledir. Oi.iz tepkime ile ters
tepkime ayrn h1zda gergekle9tiginde tepkime dengede olur ve
amonyak tekrar nitrojen ve hidrojene ayr1lir.

1 1 0 K I M YA
Metamn yanmas1

+ +

Bir metan iki oksijen Bir karbondioksit iki S U


molekilli.i molekOIO molekOIO molekOIO
Asitler ve Bazla r

G
ene! anlamda asitler, fazla miktarda pozitif hidrojen iyonu
igeren gozeltilerdir; bazlar veya alkali gozeltileri ise fazla
miktarda negatif yuklu hidroksit (OH-J iyonu igerir. Asitler ve
bazlar daha gene! olarak elektron altctlar ve elektron vericiler diye
de tantmlantr.

Asitlere ornek olarak hidroklorik asit verilebilir. Hidroklorik asit,


hidrojen klorurun (WCl-J suda gozunmes i , ardtndan hidrojen ve
klorur iyonlart arast ndaki baglartn kopmastyla olu9ur. Benzer

•,
)f,'
•:,l
,'I

pH 0 pH 1 pH 2 pH 3 pH 4 pH 5 pH 6 pH 7
Pil Siilfiiriik Limon Portakal As it Muz Siit Sat
asidi asit suyu suyu yagmuru SU

1 1 2 KiMYA
9ekilde . gozUnmU9 sodyum hidroksit (Na+OH-J bir alkali gbzeltisi
meydana getirir. Asitligi olgen pH olgegi, O'dan (yUksek asitl .
14'e (yUksek alkali) kadar uzarnr. Araba akUsU asidinin pH degeri
0-1 civar1ndayken . magnezyum sUtUnUn 10 civarinda bir pH
degeri vardir. Tamamen saf olan suyun ise pH degeri 7 . yani
notrdUr.

Asitler ve bazlar birbirini nbtralize ederler gUnkU fazla hidrojen


iyonlar1 fazla hidroksit iyonlar1yla birle9erek su meydana getirir.
Bu nbtralizasyon tepkimelerinden ayrn zamanda ge9itli tuzlar
meydana gelir. Ornegin hidroklorik asit . sodyum hidroksitle
tepkimeye girerek su ve sodyum klorUr, yani bildigimiz sofra
tuzunu meydana getirir.

pH 8 pH 9 pH 1 0 pH 1 1 pH 1 2 pH 1 3 pH 1 4
Deniz Karbonat Magnezyum Amonyak Sabunlu Cama51r Lavabo
suyu Siltil SU suyu ac1c1

l< I M YA 1 1 3
Elektrol iz

E
lektroliz, bir kimyasal tepkimenin elektrik yard1m1yla
gergeklei;; tirilmesi ii;;l emidir. Pozitif ve negatif elektrotlar bir
s1v1rnn igine yerlei;; tirildiginde, s1v1daki pozitif yUklU iyonlar negatif
elektroda dogru hareket edip orada elektron al1rken, negatif
yUklU iyonlar da pozitif elektroda dogru gidip orada oksitlenirler.
Ornegin erimii;; alUminyum oksit elektrolize maruz b1rak1ld1g1nda
negatif elektrotta saf alUminyum elde edilirken, pozitif elektrotta
oksijen kabarc1klar1 olui;;ur.

Piller, kimyasal te pkimelerle elektrik enerjisi Ureterek bu sUreci


tersine gevirir. Bak1r ve ginko levhalar bir sUlfUrik asit gozeltisine
yerlei;; tirildiginde aralar1ndan ak1m geger. �inko elektrodun
verdigi elektronlar bir tel arac1l1g1yla bir bakir levhaya geger.
Sonra hidrojen iyonlar1yla birlei;; erek hidrojen gaz1 salarlar. Birgok
modern pilde , elektrot olarak bir potasyum hidroks it macun
kullarnl1r.

Yak1t hUcreleri de piller gibidir ama bir d19 kaynaktan ald1klar1


yak1t1 tUketirler. Mesela devaml1 verilen hidrojen gaz1n1 oksitleyip
su haline getirerek elektrik Uretebil irler.

1 14 K i M YA
Basit pil
1 Cinko anot
elektron verir
2 Si.ilfOrik asit
elektroliti
3 Bak1r katot
elektron ahr
4 Elektrik ak1m1
telden gec;:er
M oleku ler Geometri

M
olekUler geometri, igindeki atomlar1n dizilimine gore bir
molekUIUn genel r;,;eklini tarif eder. Karbondioksit (0=C=Ol
gibi dogrusal molekUller ve bir karbon atomu ile tetrahedronun
kor;,;elerini gevreleyen dart hidrojen atomundan olur;,;an metan
gibi molekUller basit yap1lara ornektir.

Uggen gift piramit (trigonal bipiramidall molekUller taban


tabana duran iki piramide benzerken, oktahedral molekUllerin
r;,;ekli sekiz kenarl1 bir kat1 cisme benzer. KUkUrt hekzaflorUr
(SF6l biler;,;igi , sekiz yUzlU molekUllerdendir.

" izomerler" ayni kimyasal formUle sahip fakat farkl1 molekUler


yap1da olan biler;,;iklerdir. Ornegin fruktoz ad1 verilen r;,;eker,
glikozun bir izomeridir; ikisinin de formUIU C6H1 206'd1r ama
atom dizilimleri farkl1dir. Bazen iki izomer birbirinin ayna
imgesi gibidir; bu durumda molekUle "kiral molekUI" denir ve
ayna imgesi gibi olan bu iki forma enantiyomer denir. Kiral
molekUller, proteinlerin yap1 ta91 olan amino asitleri en gok
igeren molekUllerdir.

1 16 K I MYA
1

1 Dogrusal molekiil
2 Piramidal molekiil
3 Dort yiizlii molekiil
4 Ocgen cift piramit
molekiil
5 Sekiz yiizlii molekiil
Yap1 Formulleri

B
ir molekOIOn yap1 form.0 1 0 , igindeki atomlar1n birbirine nas1I
bagland1g1n1 gbsterir. Ornegin etanolOn kimyasal formOIO
C2H60'dur ama yap1 formOIO CH3-CH2-0H'dir; bu da bir metil
grubunun (CH3l bir metilen grubunun (CH2l karbonuna tutundugunu ,
onun da bir hidroksil grubunun (QHJ oksijenine tutundugunu gbsterir.

Bir yap1 formOIOnO temsil etmenin ge9itli gorsel yollar1 vard1r.


Bunlardan biri de atomlarin birbirine nasll bagland1g1n1 gbsteren ba.sit
ve doz "Lewis yap1s1"dir. Natta projeksiyonu ad1 verilen bir diger temsil
ybntemi , yekpare ve noktah Oggen baglar1n bakan ki9iye dogru veya
ondan uzakla9an bigimde baglanma ybnlerini gbsterdigi, molekOlleri Og
boyutlu olarak temsil eden bir yontemdir.

Karma91k organik molekOlleri tarif etmede gogu zaman "iskelet


formOlleri" kullar n l1r. Ornegin benzen halkas1 C6H6, bir alt1genle
temsil edilir. C:al19may1 kol ayla9t1rmak igin iskelet formOllerinde
karbon ve hidrojen atomlar1 bzel olarak yazllmaz; karbonun
ko9elerde , dart bag kurmak igin ihtiyag duydugu kadar hidrojenle
bulundugu varsay1ilr.

1 1 8 K i MYA
3 H H OH 4
I I

H '- C - C - O - H
I I

H H
1 Oc boyutlu metan modeli
2 Metanm Natta projeksiyonu
3 Etanoli.in Lewis modeli
4 Hidrokinonun iskelet formi.ili.i
Kimyasal Kutupluluk

K
utupsal molekuller, igindeki elektrik yuku e9it olarak
dagilmam19 molekul lerdir. Bu nedenle molekulun bir taraf1
pozitif yukluyken diger taraf1 negatif yukludur.

Su bir kutupsal molekul brnegidir. Molekulde iki hidrojen


atomunun bulundugu k1s1mda bir pozitif yuk fazlal1g1 vard1r; bu
hidrojen atomlar1 ile oksijen aras1nda iki ortak elektron yoluyla
bir kovalent bag kurulmu9tur. Oksijenin, hidrojen atomlar1na zit
ybnde yer alan ve payla9mad1g1 iki elektron gifti daha vardir ve bu
elektron giftleri bulunduklar1 taraf1 negatif yuklu yaparlar.

Su molekulleri , bir molekulun negatif yuklu taraf1 diger molekUlun


pozitif yuklu taraf1yla biti9ik olacak 9ekilde dizilme egilimi gbsterir.
Bu durum, hidrojen baglanmas1 pd1 verilen zay1f bir tUr ikincil
baglanma meydana getirir. Bu baglar s uyun dondugunda bir
kristal yap1s1 almasina neden olur ve buzun yogunlugunun s1v1
haldeki s udan daha az olmas1rnn nedeni budur. Sonug olarak,
soguk k19 mevsiminde bir gblde olu9an buz yuzeye g1kar ve yal1t1c1
bir tirtU olu9turarak butUn gblun donmasin1 engeller.

1 20 K I M YA
Su moleki.ih.ini.in kutuplulugu
1 Oksijen atomunun bag olw;;turmayan
. tarafm1 cevreleyen negatif kutup a lam
2 Hidrojen atomlarmm etrafmdaki
pozitif kutup alanlar1
Molekuler M uhendislik

M olekUler mUhendis lik ya da diger ad1yla nanoteknoloji, maddeye


bir metrenin milyarda biri (insarnn sag teli kal1nltg1r nn yUz
binde biril kadar kUgUk tilgeklerde mUdahale edilmesidir. MolekUler
mUhendislik , nano tilgekli alma tizelligine sahip kullarn9l1 malzemeler
Uretir. Bunlardan biri, arabalar1n parlak paslanmaz gelik egzoz
borular1n1 a91nmalara kar91 koruyan ve sadece 3 mikrometre (bir
metrenin milyonda biril kal1nl1g1nda olan gtirUnmez kaplamalardir.

Optikgiler, gizilmeye kar91 daha dayarnkl1 olmalar1rn saglamak ve temiz


tutulmalar1rn kolayla9tirmak igin gtizlUklere nano kaplama uygularlar.
Bir de tirnegin hafif tenis raketleri ve bisikletlerde kullarn lan kompozit
malzemeleri daha dayarnkl1 hale getiren nano malzemeler vard1r. Fakat
baz1 bilim insanlar1, ticari UrUnlerdeki nano malzemelerin solunduklar1
takdirde akciger kanseri gibi hastal1klara neden olabileceginden endi:;; e
etmektedir.

Nano makineler veya "nanobotlar" , henUz ara9t1rma ve geli9tirme


a9amas1nin ba9lar1ndad1r. Gelecekte, ambalaj malzemelerindeki minik
nano senstirler g1da zehirlenmesine neden olabilecek patojenleri tespit
edebilir, nanobotlar ise dola91m sistemimiz iginde gezerek hUcrelerdeki
DNA hasarlarin1 giderebilir ya da tUmorleri bulup yak edebilirler.

1 22 K I M YA
1 Dolas1m sistemindeki nanobot
2 Kan h ilcresi
3 Hucre onaran "efekttirler"
4 icerideki gilc kaynag1
5 Yilzen "kuyruklar"

3
Krista l Yap1lar

K
ristaller veya kristal kat1lar, atomlar1n veya moleki.illerin
sabit ve di.izenli olarak tekrar eden bir bigimde dizildigi
maddelerdir. Sofra tuzu , kar tanesi ve elmas, yayg1n olarak
bilinen kristal drnekleridir. Kristal kayaglar gdzeltilerin iginde veya
magmanin sogumas1yla olu�;abilir. tlrnegin tamamen kristalle9mi9
granit , magmanin yi.iksek basing alt1nda gok yava9 soguyup
kat1la9mas1yla olu9ur.

1 Basit kubik kafes


2 Hacim merkezli kiibik kafes
3 Yuzey merkezli kubik kafes

1 24 KIMYA
Kristaller, kOpOn her bir ko9esinde bir orgO noktas1rnn oldugu
basit kObik kafes yap1s1na sahip olabilirler. Hacim merkezli kObik
sistemde , kOpOn merkezinde de bir orgO noktast vardtr. YOzey
merkezli kObik sistemde ise orgO noktalart kOp yOzeylerinin
ortalart ndadtr. Sofra tuzu , sodyum ve klor atomlar1yla bir yOzey
merkezli kObik kafes olu9turur.

Bazt kristaller piramit ve sekiz yOzlO oktahedra gibi daha karma91k


9ekiller de olu9turabilir. Bilim insanlart kristallerin yaptlar1n1
ara9t1r1rken c;:ogu zaman ic;:lerinden X 191nlar1 gec;:irip ortaya c;:1kan
k1r1ntmlar1 incelerler.

2 3

K I MYA 1 25
Meta lier

K
imyada metal , yuksek elektrik ve 1s1 iletkenligi olan bir
element veya ala91mdir. Bir metalin elektrik ve 1s1 iletme
kabiliyeti , d19 elektronlar1ntn atomlar1yla gok gev9ek bir baga
sahip olmas1na ve metal bir telden kolaylikla gegmesine dayantr.
Demir ve aluminyum Dunya'da en gok bulunan iki metaldir.

Metaller genelde metalik olmayan elementlerden daha


yogundur ve kolayl1kla elektron kaybederek pozitif yuklu iyonlar
olu9tururlar. Gergi reaktiflik duzeyleri, yandaki diyagramda
gbsterildigi gibi ge9itlilik arz eder; demir y1llar iginde
paslanarak atmosferde demir okside dbnu9urken, saf potasyum
oksitlendiginde saniyeler iginde yantp biter. Baz1 metaller,
ornegin platin , alt1n gibi degerli metaller atmosferle hig
tepkimeye girmez . Aluminyum, titanyum gibileriyse yuzeylerinde
ince bir oksit tabakas1 olu9tururlar ve bu tabaka onlar1 daha
fazla oksitlenmeden korur.

Fakat 9a91rt1c1 bir 9ekilde astronomlar "metal" terimini


evrende hidrojen veya helyumdan ag1r olan her element igin
kullarnrlar.

1 26 K i MYA
Potasyum
Cok
reaktif
Sodyum Suyla
tepkimeye
Lityum girer

Kalsiyum

Magnezyum
Asitler.le
tepkimeye
Aluminyum girer

Cinko

Demir

Kalay
Oksijenle
Kursun tepkimeye
girer
Bak1r

C1va
,,
Gu mus
Cok az
reaktif
Altm

Yar1 lletkenler

V
ari iletken, elektrigi bir yal1tkandan (gogu seramik bu gruba
dahildir) daha iyi ileten ama bakir gibi bir elektrik iletkeni
kadar iyi iletmeyen maddedir. Yar1 iletkenler aras1nda hem
silikon veya germanyum gibi saf elementler hem de galyum
arsenit veya kadmiyum selenit gibi bile9ikler olabilir.

Elektronlar bir yar1 iletkenden gegerken arkalarinda gorece


pozitif yOklO "delikler" b1rakirlar ve bu da yar1 iletkenleri, gogu
zaman anahtar olarak kullan1lan transistor gibi elektronik
cihazlar igin i9e yarar k1lar. Bunun bir ornegi, bir P tipi (fazla
say1da pozitif delikliJ yar1 iletkenin iki adet N tipi (fazla say1da
negatif yOklO elektrona sahipl yar1 iletkenin arasinda bulundugu
NPN transistbrOdOr.

Elektrik ak1m1 bir transistbrOn "taban" giri9ine verildiginde


P tipi bolgenin iletkenligini artirir, bu da transistbrOn iginde
"toplay1ci"dan "yay1ci"ya dogru ak1m gegi9ini art1rir. GOnOmOzde
transistorler kOgOlerek mikrogip (bkz. sayfa 374) halini alm19t1r.
Yar1 iletkenler neredeyse tOm modern elektronik aletlerde
hayati bir rol oynar.

1 28 K I M YA
Dis gtirunus

Transistor i.initesi
1 Giri!? ak1m1
2 Kontrol ak1m1
3 C1k1!;l ak1m1
4 N tipi malzeme
5 P tipi malzeme

1 2 3

ic gtiri.ini.i s
4 5 4

1 3

2
Polimerler

P
olimerler, gok say1da tekrar eden birimin meydana getirdigi
bUyUk molekUllerden olu9an malzemelerdir. Dogal olarak
meydana gelen polimerlere, gok say1da tekrar eden glikoz 9ekeri
biriminden olu9an ni9asta ve uzun amino asit zincirleri olan
proteinler brnek veri lebilir. r:;ogu polimer organiktir ve temel
olarak karbon baglar1ndan ol u9ur.
_
Plastikler sentetik polimerlerdir. Yayg1n olarak politen ad1 verilen
polietilen , tekrar eden CH2 [etilenl birimlerinin olu9turdugu
zincirlerden meydana gelir ve en basit plastiklerden biridir.
Oretim siras1nda uygulanan s1cakl1klara ve bas1nca bagl1 olarak
etilen molekUl leri birbirine baglanarak sot 9i9esi gibi kaplarda
kullanilan yUksek yogunluklu polietileni veya streg film, buzdolab1
po9eti gibi UrUnlerin yap1m1nda kullanilan dU9Uk yogunluklu
polietileni olu9tu rabilir.

Polivinil klorUr, polietilene benzer bir polimerdir ama klor atomlar1


igerir. Bu sert polimer boru, pencere pervaz1 ve evler igin vinil
kaplama yap1m1nda kullan1l1r. Ba9ka bile9iklerle kar19t1r1larak
yagmurluk, du9 perdesi gibi UrUnler igin yumu9at1labilir.

1 30 K I M YA
Polivinil klori.iri.in [PVC)
moleki.iler yap1s1
1 Karban
2 Hidrojen
3 Klar
4 Yuksek s1cakhklar uygulanarak
olui;;turulan zincir

1
Kom pozitler

K
ompozit malzemeler, iki veya daha fazla malzemenin birbirine
tamamen kar19t1r1lmadan birle9tirilmesiyle elde edilir. Bunun bir
brnegi, kaba gak1! ve kumu baglamak igin gimento, genellikle ekstra
dayan1 klil1k igin gelik gubuklar kullarnlan betonarmedir. Ah9ap ise
dogal kompozittir; kompleks polimer olan lignin ana yap1s1 ile onun
igindeki se! Uloz liflerinden meydana gelir.

Kompozit malzemeler genellikle hafif ama ayrn zamanda saglam ve


bUkUlmez olacak 9ekilde tasarlarnr. Genellikle bir malzeme (ana yap1
veya baglay1c1J , gok daha saglam (peki9tiricil bir malzemenin liflerini
sar1p bir arada tutar. Ornegin fiberglas , plastik bir ana yap1rnn cam
lifleriyle peki9tirilmesinden elde edilir.

Ugak yap1m1nda mUhendisler zorlu hava ko9ullar1na dayanabilecek hafif


ve dayarnkl1 malzemelere ihtiyag duyarlar. Kulland1klar1 malzemelerden
biri, fiberglasa benzeyen ama ondan daha dayarnkl1 olan karbonfiberle
peki9tirilmi9 plastiktir. Havac1!1k ve uzay mUhendisleri uzay araglar1rnn
yap1minda, gogu zaman DUnya'rnn ybrUngesinde veya gezegenler aras1
uzayda a91r1 dU9Uk s1cakl1klara dayanabilecek 9ekilde tasarlanm19 daha
egzotik kompozit malzemeler kullarnrlar.

1 32 K I M YA
Tipik bir yolcu ucagmda kullamh;m malzemeler

II Ali.iminyum/celik kompoziti D Ali.iminyum


D Karbon laminant kompoziti D Karban sandvic kompozit
Nano M a lzem eler

N
ano malzemeler, en az bir boyutu 1 00 nanometreden (bir
metrenin milyarda biril kUgUk , yani insan sag1nin bir telinden
bin kat daha ince olan maddelerdir. Bir nano malzemenin yalnizca
bir boyutu (br. kaplama tabakal ar1J nano dlgekte olabilecegi gibi iki
boyutu (lifler veya ipliklerl veya Ug boyutu da (minik pargac1klarl
nano dlgekte olabilir.

Nano malzemelerin birgogu s1ra d191 dzel liklere sahiptir, gUnkU


atomlar1n kuantum davran19lar1nin kendini gdstermeye ba9l ad1g1 son
derece kUgUk alanlara ula9m19lardir. Nano malzeme igeren UrUnler
halihazirda ticari olarak kullanilrnaktad1r. Bunlardan biri de igerdigi
nano pargac1klarla k1zildtesi gUne9 191nlar1n1 emen ve bunu yaparken
cilde zarar veren serbest radikaller Uretmeyen gUne9 kremleridir.
Diger UrUnler aras1nda leke tutmayan tekstil UrUnleri say1labilir.

Nano dlgekteki bir titanyum oksit kaplama , pencerelerin "kendi


kendini temizleyen" dzellikte olmas1n1 saglar. Kaplama mor dtesi
191g1 emdigi zaman organik kiri pargalar. Kaplama ayni zamanda
"hidrofil", yani suyu seven dzellikte oldugundan yagmur cam1n
Uzerinde tek tek damlac1klar yerine bir tabaka olu9turur, bdylece
cam1n her yeri e9it derecede temiz kal 1r.

1 34 KiMYA
Kendi kendini temizleyen
pencereler nasll c;:ahi;;1 r?
1 Mor i:itesi 1s1k Gi.ines'ten gelir
2 Kirletici madde yi.izeye yap1s1r
3 Cam pencere
4 Titanyum dioksitten olusan nano
tabaka katalizi:ir gi:irevi gi:iri.ir
5 Nano tabaka mor i:itesi 1s1k alt1ndaki
kirletici maddeyi par<;:alar
6 D1sar1 karbondioksit ve su sahmr

4
3
Meta M alzemeler

M
eta malzemeler, dogada gbrdUklerimize hir;: benzemeyen
bzelliklere sahip olacak 9ekilde yapay olarak geli9tirilmi9
malzemelerdir. Bunlara bir brnek olarak, bilimkurgu filmlerinde uzay
gemilerini ya da insanlar1 gbrUnmez yapan "gizleme" arar;:lar1 gibi
davranma potansiyeline sahip malzemeler verilebilir.

Bu durumda, malzemeler 191g1 manipUle edecek 9ekilde bzenle


geli9tirilir. Bazen negatif kir1lma indisine (bkz . sayfa 58l sahip ve
191g1 beklenmedik yonlere dogru kiran bir madde Uretmek ir;:in r;:ok
ince tabakalar birbiri ard1na dizilir. Teoride boyle bir malzeme, 191k
dalgalar1n1 bir cismin etraf1ndan dola9t1r1p ba9lang1r;:taki doz yollar1rn
izlemelerini saglayarak cism,i gizleyebilir, boylece cisim "yol UstUnde"
duran biri ir;:in gbrUnmez olur.

Bu alanda yapilan ara9t1rmalar daha ba9lang1r;: a9amas1ndad1r ve


bunlardan i9e yarar gbrUnmezlik pelerinlerinin r;:1kma olas1l1g1 dU9UktUr.
Fakat benzer malzemeler, normal malzemelerin 191g1 minicik bir
noktaya odaklamas1na engel olan kir1rnm s1rnrindan etkilenmedikleri
ir;:in (bkz . sayfa 60J , gelecegin mikroskoplar1nda r;:ok kUr;:Uk virUsleri ve
molekUlleri gbrUntUlemede son derece kullarn9l1 olabilirler.

1 36 K IMYA
1 li;;1 k kaynag1
2 Farkh ybnlere sapan
1i;; 1 k 1i;;m lar1
3 Kati cismin etrafmdaki
meta malzemeden
yap1lma pelerin

4 Meta malzemenin
icinde farkh ybnlere
sapt1rllan 1i;;1 k
5 Kati cisimden
etkilenmeden diger
taraftan c1kan
1i;; 1 k 1i;; m lar1
Proteinler

P
roteinler, hUcrelerde pek gok kritik rol oynayan karma91k
yap1l1 molekUllerdir. Amino asit ad1 verilen, zincirler halindeki
yUzlerce veya binlerce kUgUk basit molekUlden olu9urlar. Bunlardan
fenilalanin gibi baz1lar1 "temel amino asitler"dir ve vUcudumuzda
sentezlenmedikleri igin besinlerimiz aras1nda bol bol yer almalar1 gok
bnemlidir.

Baz1 proteinler antikor gbrevi gbrur ve virusler gibi yabanc1


pargac1klar1 hedef al1p onlar1n hUcreleri ele gegirmek igin kulland1klar1
alanlar1 kapatarak hastal1klar1 bnleyebilir. Bunlar1n d191nda , hUcrelerin
iginde binlerce kimyasal tepkimenin gergekle9mesini saglayan ve
ONA'daki genetik bilgiyi okuyarak yeni proteinlerin olu9turulmas1na
yard1mc1 olan reseptbrler (bkz . sayfa 1 4Bl ve enzimler vardir.

Bitkiler ve hayvanlarda tUm proteinler 20 amino asidin farkl1


dizilimlerinden olu9ur. Belli bir proteinin tam dizilimi onun birincil
yap1s 1dir. Bir hUcre yeni bir protein Urettigind e , once dogrusal bir
amino asit zinciri olu9turur, sonra bu zincir sarmal halini alarak
ikincil yap1y1 olu9turur ve son olarak protein katlanmas1 ad1 verilen
bir sUregle Ug boyutlu bir 9ekil al1r.

1 38 B iY O L O J I
Protein miyoglobininin
3 boyutlu modeli
1 Sag ytinlii "alfa sarmal"
, yap1s1
2 Oksijen ta$1mada kullamlan
"hem grubu"
Karbohidratla r

K
arbonhidratlar karbon, hidrojen ve oksijen atomlar1ndan olu9an
organik bile9iklerdir. G1da biliminde ve genel baglamlarda,
"karbonhidrat" terimi gogu zaman gikolata gibi her tUrlO 9ekerli
yiyecek ya da ekmek veya makarna gibi ni9astal1 g1dalar igin
kullanll1r.

En temel karbonhidratlar, meyveyi tatll yapan fruktoz (C6H1206l veya


RNA genetik molekUIOnOn temelini olu9turan riboz fC5H1005l gibi basit
9ekerler, yani "monosakkaritler"dir. Monosakkaritler, bzellikle de glikoz,
metabolizmanin (bkz . sayfa 1 44) ba91ica yak1t kaynag1d1r. Glikoz,
fruktozla ayn1 kimyasal formOle sahiptir fakat genellikle halka bigiminde
olan rr;olekOI yap1s1 fruktozunkinden farklld1r.

Daha bciyok olan "disakkarit" sakkaroz (C1 2H2201 1 J -bildigimiz


sofra 9ekeri- ise fruktoz ve glikozdan meydana gelir. En karma91k
karbonhidratlar, binlerce glikoz biriminden olu9an ni9astanin da dahil
oldugu "polisakkaritler"dir. Bitkiler glikoz yak1tlar1ni ni9asta olarak
depolarlar. insanlar dahil olmak Ozere pek gok hayvan , glikozu , bir
gekirdek protein ve ondan dallar halinde ayr1lan gok say1da glikoz
biriminden olu9an bir molekOI olan glikojen halinde depolar.

1 40 B i Y O LOJI
D glikozu (a-halka formu) olarak
bilinen karbonhidratm yap1s1
1 Karban
2 Hidrojen
3 Oksijen
Lipidler

L
ipitler "hidrofobik" olan, yani suya kar19mayan ve yalnizca
aseton gibi organik gtizUcUler iginde gtizUnebilen, yaglar,
mumlar ve baz1 vitaminleri (A, D , E ve Kl igeren geni9 bir
molekUI ailesidir. Lipitlerin biyolojik i9levleri gok ge9itlidir. Enerji
depolamak, hUcre zarlar1n1 korumak ve Ureme gibi karma91k
sUregleri ytinetebilen hormonlar1n gtirevini yerine getirmek
bunlardan baz1lar1d1r (bkz. sayfa 222l .

Yayg1n lipit tUrlerj aras1nda yaglar, steroitler ve fosfolipitler


vardir. Yaglar enerji depolar ve organlar1n etraf1n1 sararak onlar1
hasar gtirmekten korur. Yag asitlerinden ve tatl1 bir tor alkol
olan gliserolden olu9urlar. Steroitler dtirt adet halka bigimli
hidrokarbon molekUIU bar1nd1r1r, ayr1ca besin yoluyla al1nan
kolesterol yag1nin yani s1ra cinsiyet hormonlar1 estradiol ve
testosteronu igerir.

Fosfolipitler genellikle iki yag asidi ve bir fosfat grubu igerirler.


Suyun iginde, tum hidrofobik kuyruklar1 ortaya gelecek 9ekilde iki
katmanl1 bir tirtU halini alirlar. Bu katmanl1 yap1, hUcreye iyon ve
molekUI giri9 g1k191n1 dUzenleyen hUcre zar1n1 olu9turur.

1 42 BiYOLOJI
Hi.icre zar1 icindeki fosfolipitler
1 Tek fosfolipit birimi
2 Suya dogru c;:ekilen kutup baslar1
3 Sudan olusan dis ortam
4 Sudan baska ytine dtinen kutupsuz kuyruklar
5 Suyu iten hidrofobik ic;: ortam

3
Metabolizma

M
etabolizma, temel bOyOme ve Oreme i91evleri igi n enerj i
Oreterek canlllar1 hayatta tutmaya yarayan birgok kimyasal
tepkimeyi ifade eder. Ornegin yaralarm iyile9tirilmesi ve
toksinlerin yak edilmesi bunlardandir.

Su haricinde canli lardaki molekOllerin gogu, proteinlerin yarn


sira karbonhidratlar1n ve yaglar1n yap1 ta91 olan amino asitlerdir.
Amino asitleri igeren metabolik tepkimeler iki kategoriye ayr1lir.
"Anabolizma" yeni hOcre ve dokular1n yap1mmda protein gibi
molekOlleri Oretirken , "katabolizma" besinlerden al1nan molekOlleri
enerji kaynag1 olarak kullanmak Ozere pargalar.

Enzimler de metabolizmada hayati bir rol oynar. Kataliztir i91evi


gtirerek bir kimyasal1 ba9ka bir kimyasala verimli bir 9ekilde
gevirir, btiylece tirnegin amino asitlerin birle9ip proteinleri
olu9turmas1rn saglar veya besin yoluyla al1nan ni9astay1 9eker
bile9enlerine ayirirlar. lnsanlarda metabolizmarnn sagl1kli olmas1
iyi beslenmeye, bol su tOketimine ve harekete bagl1dir. Bunlardan
herhangi birinin eksikligi metabolik h1z1 d090rOr ve kilo almaya yol
agabilir.

1 44 BiYOLOJI
1 6

Hucredeki metabolik yollar


1 Biyosentez icin gerekli besinler 4 Buyume icin kullamlan enerji
hucreye ahmr 5 Harekete ve besin maddelerini
2 Yeni hi.icre bilesenleri yapmada ta51maya harcanan enerji
kullamlan besinler 6 At1klar
3 Besin enerji uretimi icin
parcalamr
Kemosentez

K
emosentez , s1cak derin deniz bacalar1nda ya9ayan
baz1 egzotik mikroplar1n enerjilerini elde etme yoludur.
Fotosenteze (bkz. sayfa 1 76) benzer ama gOne9 191g1ndan
yararlanmaz . Onun yerine enerjiyi, yer kabugundan kabarc1klar
halinde yOkselen hidrojen sOlfOr gibi inorganik kimyasallar1n
oksidasyonundan alir.

Hidrotermal bacalarda, okyanus tabanindaki yar1klardan gelen


jeotermal I S i , suyu 100°C'den (212°F] fazla 1s1tabilir. ga91rt1c1 bir
§ekilde, ekstremofil denilen baz1 bakteriler bu bacalarda yakla91k
1 20°C'yi (250°Fl bulan s1cak!lklarda ya9ayabilir. Buralarda hig
gOne9 191g1 olmad1g1ndan bakteriler mevcut kimyasallar1 §ekere
dbn09tOrerek kendi enerjilerini Oretirler. Ornegin baz1 bakteriler,
hidrojen sOlfOrO oksitleyip onun kimyasal baglar1nda depolanm19
olan enerjiyi kullanarak sudan ve deniz suyunda gbzOnmO§ haldeki
karbondioksitten glikoz Oretir.

Bilim insanlar1 bu bakterilerin , belki DOnya'nin ilk zamanlar1ndaki


gok s1cak ko9ullara iyi uyum saglad1klar1n1 , o nedenle ilk canl1
tOrlerinden biri olabileceklerini d090nOyorlar.

1 46 BIYOLOJI
1 Bacamn Urettigi 3 Bakteri
hidrojen sOlfiir suyu erner
2 Bakteri deniz 4 Sekerler bakteri
suyundaki cozOnrnOs icinde Oretilir
karbondioksidi erner

2
1

Hidrotermal
baca

Bakteri

,.

. . •

..

'
Reseptorler

B
iyokimyada reseptdr, bir hucrenin zar1nda veya sitoplazmas1nda
bulunan bir proteindir. Hormonlar (bkz . sayfa 2241 gibi sinyal
molekulleri , kimyasal komutlar1 iletmek igin reseptdrlere tutunurlar.
Ornegin insulin hormonu , kas veya karaciger hucrelerindeki bir
reseptdre tutunarak ve 9eker emilimini h1zland1ran reaksiyonlar1
tetikleyerek kan 9ekerini duzenler.

Sinyal molekulleri belirli reseptdrleri hedef almada ba9ar1l1d1rlar gunku


onlara tutunmak igin uygun buyuklOk, 9ekil ve elektrik yukune sahiptirler.
Bu durum biraz anahtarin kilide uymas1 gibidir. Baglanmayla birlikte
hucrenin "kilidi ag11ir" ve kimyasal degi9imler meydana gelir. Cogu ilag ,
sinyal mol ekullerini taklit ederek etkisini art1rir. Ornegin morfin, vucutta
dogal olarak Oretilen ve ac1y1 hafifleterek kendimizi iyi hissetmemizi
saglayan endorfin kimyasal1n1 taklit eder.

Sadece mevcut baglanma noktalar1n1 kapatarak dogal sinyal


molekUllerinin etkilerini dnlemek igin rese ptdrlere tutunan ilaglar
da vard1r. Bunun bir drnegi olan antihistaminler, cilt ddkuntOsu,
hap91rma ve ka91nt1ya neden olan histamin adl1 kimyasallar1
dnleyerek alerjilerin etkilerini hafifl etir.

1 48 BIYOLOJI
0
.,..

O a
DNA

D
eoksiribonukleik asit veya k1sa ad1yla DNA, tOm canl1 ve kendi
kendini ureten organizmalar1n geli9imi ve i9leyi9i igin gerekli
genetik bilgileri kodlayan molekuldur. Bir insarnn vucudundaki
hucrelerin neredeyse tamam1 ayrn DNA'ya sahiptir. DNA
gogunlukla hucre gekirdeginde bulunsa da bir k1sm1 mitokondride
(bkz . sayfa 1 62 1 yer ailr.

DNA'rnn igerdigi bilgi adenin (Al , guanin (Gl , sitozin (Cl ve ti min
rn olmak Ozere dtirt kimyasal "baz" halinde depolanm19t1r. Bazlar
(A-T ve C-Gl 9eklinde bir araya gelerek baz giftleri denen birimleri
olu9tururlar. insan DNA's1 3 , 2 milyar kadar baz giftinden olu9ur.
Her bir baz, deoksiriboz ad1 verilen bir 9eker molekulune ve bir
fosfat molekUlune baglanarak bir "nukleotit" meydana getirir.

Nukleotitler dtinen bir merdivene benzer bigimde bir gift sarmal


yap1s1 olu9turan iki uzun 9erit olarak dizilmi9tir. Baz giftleri
basamaklar1, fosfat molekulleri ise dikey destekleri olu9turur.
DNA kendi kopyalar1rn uretirken birer 9erlt halini alacak 9ekilde
btilunur ve bu 9eritler, bazlar1n siralarn91rn kopyalamada birer
kal1p i9levi gtirur.

1 50 BiYOLOJI
..
1 H ucre · ·i unmes·
ba ·· I s1rasmda
c;:ift sarmal cozulur
.. ..
·

2 Her bir bag1ms1 D!"A .ipligi,


k�r51smdaki ipli _1cm bir kahp
:
gorevi gorur ve A'lar T'lere
'
C'ler G'lere eklenir
.
3 i k1. adet yeni c1ft iplikli
. DNA
molekulu meydana gehr · ve
b unlar yeni b.irer hucreye
giderler

1
RNA

R
ibonukleik as it veya RNA, DNA ile baz1 benzerl ikleri olan
ama genetik bilgi depolamayan (RNA virusleri bunun
d191ndad1rl bir molekuldur. RNA bunun yerine hucrede pek gok
farkl1 i9levi yerine getirir. Ornegin genetik bilgi igin gegici bir
kopya gtirevi gtirur.

O NA gibi R NA molekulleri nin de sira halinde gtirulen dtirt


kimyasal baz1 vard1r. Bunlar urasil [LJJ , adenin (Al , sitozin (CJ
ve guanindir (GJ . Her baz ayrn zamanda bir 9eker molekulune
(ribozl ve bir fosfat molekulune baglanarak bir "nukleotit"
olu9turur. Bazlar bazen bir araya gelerek [LJ-A ve C-G 9eklindel
O NA gibi bir gift sarmal yap1s1 olu:;; tururlar ama RNA genellikle
tek iplik halindedir.

"Mesajc1" RNA (mRNAJ, hucrelerin DNA's1rn kopyalay1p hucrenin


protein sentez makinesi olan ribozoma ta91yan k1sa timurlu
bir molekuldur. Ribozom ise ONA'rnn bilgisini i91eyerek dogru
proteini uretir. "Ta91y1ci" RNA (tRNAJ molekulleri tek tek amino
asitlere tutunarak onlar1 ribozoma gtitl.irurler. Amino asitler
burada proteinleri n yap1sina kat1l1r.

1 52 B I Y O LO J i
1 DNA 4 Mesajc1 RNA cekirdekten ribozoma
2 DNA'nm ci� ta51rnr
sarmah ctizi.ili.ir 5 tTNA'nm ribozoma ta51d1g1 amino
3 mRNA asitlerle yeni proteinler
(bkz. sayfa 1 64)
Genier
____ ___ ,_

G
enier, belli proteinlerin Oretimi igin bir 9ablon gtirevi gtiren
DNA btilumleridir. Alel denilen alternatif formlarda gtirulurler
ve bu formlar, kal1t1m yasas1na (bkz . sayfa 1561 gore ebeveynden
bir sonraki nesle gegen ay1 r1c1 tizellikleri belirler. Bir organizmarn n
toplam genetik bilgisine genom denir. The entirety o f an organism's
genetic information is called the genome.

1 3 yll suren ve 2003'te tamamlanan i nsan Genom Projesi,


insan DNA's1ndaki 3,2 milyar baz giftinin izledigi siralar1 ve
yakla91k 2 5 . 00 0 geni tes pit etme amacin1 ta91yan dev bir
uluslararas1 giri9imdi . Bu gal19ma, ortalama bir genin 3000
baz giftinden olu9tugunu ama bunlar1n buyuklukleri aras1nda
dev farklar oldugunu, en buyuk gende 2,4 milyon baz gifti
bulundugunu gtisterdi.

insan Genom Projesi, belli gen sekanslar1rnn meme kanseri ve


kas zafiyeti gibi hastal1klarda oynad1g1 role ag1kl1k getirdi . Ne var
ki ayrn zamanda, genomun yalrnzca yuzde 2'si kadar1n1n protein
sentezi igin gergekten bilgi kodlad1g1 anla9ild1. DNA'rnn geri kalan
baz1 k1s1mlar1rnn rolu ise gizemini koruyor.

1 54 B I Y D L OcJi
Kromozom DNA
Kaht1 m Yasas1

K
al1t1m yasas1 , hayvanlar ve bitkilerin ozelliklerini gelecek
ku9aklara nasli aktard1klar1n1 belirleyen temel kurallardan olu9ur.
1 9 yuzy1lda ya9am19 Avusturyah bir rahip olan Gregor Mendel bu
kurallar1 bezelyelerin uremesi uzerine yapt1g1 deneyler sayesinde
bulmu9tur. Mendel, gapraz dbllenme uygulad1g1 bezelye bitkilerinde,
sonraki ku9aklarda gorulen gigek rengi, bitki kbku uzunlugu gibi
bzellikleri incelemi9tir.

Mendel'in deneyleri, bu ozellikleri belirleyen (ve bugun gen olarak


bilinenl iki faktbr oldugunu, ozelliklerin her iki ebeveynden birer tane
olmak uzere al1nd1g1n1 ve al1nan bzellikler birbirinden farkhysa sonraki
ku9akta yalnizca birinin -"baskin" ozelligin- d19a vuruldugunu ortaya
g1karm19t1r. Mendel ayni zamanda gigek rengi ve kbk uzunlugu gibi
farkl1 bzelliklerin birbirinden bag1ms1z olarak ahnd1g1n1 fark etmi9tir.

Bugun, tum insan kan gruplar1nin (A, AB, B veya OJ tek gen taraf1ndan
belirlendigini biliyoruz. A ve B baskinken 0 "gekinik"tir, dolay1s1yla anne
ve babas1ndan A + 0 veya B + 0 kan gruplar1n1 alan bir gocuk A veya
B kan grubuna sahip olacaktir. A ve B gruplar1 "e9 baskin" oldugundan.
hem A hem B gruplar1n1 alan birinin kan grubu AB olacakt1r.

1 56 B i YOLO,J i
Kan gruplarma gore kaht1m yasas1

Anneden
ahnan alel

A B

A A AB
c: "iii
� (ij
ro c:
..c ro AB B
ro c:
co -=
ro

A B

Cocugun
kan grubu
Prokaryotlar

P
rokaryotlar, DNA'r nn bar1nacag1 bir hUcre gekirdegine sahip
olmayan , basit tek hUcreli organizmalardir. Prokaryotlar1n
DNA's1 hUcrenin ortas1nda serbest bir tibek halinde dola91r. Okaryot
hUcreler gibi (bkz. sayfa 160l prokaryotlar1n da ribozomlar1 vardir.
Burada amino asitler birle9erek proteinleri olu9turur. Bazen de
hareket etmelerin i saglayan bir "kamg1" hal ini al1rlar.

Fosillerden anla91ld1g1 Uzere prokaryotlar DUnya'da gok erken bir


dtinemde , en az 3 , 5 milyar yll once evrimle9mi9tir. E9eysiz olarak
Urerler lbkz. sayfa 1671 ve geni9likleri genellikle 1 -10 mikrometre
[metrenin milyonda biril kadardir. iki alt kategoriye ayrilirlar:
bakteriler ve arkeler.

Bakteriler 1 GOO'lerin sonlar1nda ke9fedilmi9tir ve O Unya Uzerindeki


her habitatta bulunurlar. ;Jekilleri kUre, sarmal ve gubuk dahil olmak
Uzere gok ge9itlilik gtisterir. Arkeler ilk olarak 1970'1erin sonlar1nda
ayr1 bir grup olarak s1rnflandir1lm19tir. Arkelerin gogu bakterilere
benzer gtirUnUmdedir ama genetik ve biyokimyasal yap1lar1
tamamen farkl1d1r. Ayr1ca gogunlukla , okyanus tabarnndaki k1zg1n
hidrotermal bacalar gibi olaganUstU habitatlarda ya9arlar.

1 58 B i Y O L O ,J I
Prokaryot hi.icre yap1s1
Okaryo_tla r

O
karyotlar, prokaryotlarla (bkz . sayfa 1 58) birlikte iki ana
hucre tipinden biridir. Tek hucreli amiplerden karma91k yapll1
hayvanlara ve bitkilere kadar her 9ey bu iki hucre tipinden olu9ur.
Bir okaryot hucrenin gap1 genellikle 0 , 0 1 mm olup, tipik bir
prokaryottan 1 0-1 5 kat daha geni9tir.

"Plazma zari" bir dkaryot hucrenin d19 duvar1rn olu9tururken,


hucre gekirdegi canlldan canllya gok degi9iklik gdsteren
kromozomlar1n ta91d1g1 DNA'y1 barind1rir. insanlarda 23 gift buyuk,
dogrusal kromozom vardir.

Cekirdegin etraf1 sitozol adl1, su ydnunden zengin bir s1V1yla ve


farkl1 gdrevleri olan ge9itli organellerle gevrilidir. Mitokondri (bkz .
sayfa 1 62) enerji uretir. Endoplazmik retikulum ise uzerinde
proteinleri olu9turan ribozomlar1n bulundugu, birbirine bagl1
zarlardan olu9ur.

Fosil karntlar1na bak1ld1g1nda dkaryotlar1n en az 1 ,7 milyar yll once


evrimle9tigi anla91lmaktad1r. Olasll1klardan biri, bazi prokaryot
hucrelerin digerlerini yutmu9, sonra bunlar1n sindirilmeyip organel
olarak ya9amaya devam etmi9 ve uremi9 olmas1d1r.

1 60 BIYOLOJi
Okaryot hi.icre yap1s1
1 DNA'y1 iceren cekirdek 4 Sitozol [hucre s1v1s1)
·
2 Ribozomlar1 tai;;1yan 5 Plazma zar
endoplazmik retikulum 6 Proteinleri sm1fland1ran ve
3 Hucre btilunmesinde anahtar isleyen Golgi cisimcigi
rel oynayan sentriyol 7 Mitokondri
Mitokondri

M
itokondriler, besinlerden gelen enerjiyi hUcrelerin
kullanabilecegi hale getirerek okaryot hUcreler (bkz. sayfa
160l igin enerji santrali i9levi gorUr. Bir hUcrede, hUcrenin enerji
ihtiyac1na gore yUzlerce , hatta binlerce mitokondri olabilir.

Mitokondriler. oksijen ile basit 9ekerler aras1ndaki tepkimelerden


ag1ga g1kan enerjiyi kullanarak hUcrenin ana enerji kaynag1 olan
adenosin trifosfat (ATPJ molekUllerini Uretmede uzmanla9m19 kUgUk
fabrikalar gibidir. ATP ise 9arj edilmi9 bir pile benzer; bir fosfat
grubunun ayr1lmas1yla karma91k tepkimeleri ba9latan bir enerji sal1nim1
gergekle9ir, sonra geriye kalan "yUksUz" adenosin difosfat (ADPl
yeniden yUklenip ATP halini almak igin mitokondriye doner.

iki zarla kapl1 olan mitokondri kendi genetik malzemesine sahiptir


ve iginde bulundugu hUcreden bag1ms1z olarak Urer. Bilim insanlar1
mitokondrilerin eski atalar1nin bUyUk olasil1kla serbest ya9ayan
bakteriler olduklar1ndan ve sonra bir 9ekilde ba9ka hUcreler
taraf1ndan yutulduklar1ndan 9Uphelenmektedirler. Bu dU9Unceye gore
bakteriler yeni ev sahibi hUcrelerinin koruyucu ortam1nda bUyUyUp
geli9irken ev sahibi hUcreler de enerji Uretimi igin bakterilere bag1ml1
hale gelmi9lerdir.

1 62 BIYOLOJI
Mitokondrinin yap1s1
1 ic zar
2 Dis zar
3 Mitokondri s1v1s1 (matriks)
4 ATP sentezi icin gerekli
enzimler dahil olmak uzere
proteinlerle bezeli olan
ic zar (krista)
Ribozomlar
·--· 111111

T
um bitki, hayvan ve bakteri hUcrelerinde ribozomlar
proteinleri olu9turan mini fabrikalardt r. Her ribozom
RNA molekUllerinden ve proteinlerden meydana gelir. Bazt
ribozomlar hUcrenin sitoplazmas t iginde serbestge dola91rken
baz1lar1, tikaryot hUcrelerde birbiriyle baglanttlt zarlardan
olu9mu9 karma91k bir ag olan endoplazmik retikuluma bagl1d1r.

Bir mesajct RNA (mRNAl ipligi , genetik bilgiyi hUcrenin


DNA's1ndan bir ribozoma ta91r. Bu s1rada, ta91y1c1 R NA
(tRNAl molekUlleri amino asitlere tutunur ve onlart nRNA'ntn
komutlar1na uygun olarak proteinlerin yap1s1na kattlmak Uzere
ribozoma ta9tr.

HUcreler tipik olarak birkag bin ribozoma sahiptirler ama


bu say1 birkag milyonu da bulabilir. Ribozomlartn kimyasal
yap1s1 bakterilerde ve hayvan hUcrelerinde farkltdtr ve bu
farklar sayesinde pek gok antibiyotik, hastaltklara neden olan
bakterilerin ribozomlartni ay1rt edip tinleyebilir, insanlart veya
hayvanlart hasta etmeden onlar1n protein Uretimini sabote
edebilir.

1 64 B I YO L O J I
Peptit sentezi
1 Amino aside bagh olarak gelen tRNA, 3 tRNA'daki anahtar, mRNA
diger ucunda kimyasal bazlarm ipligindeki "kilide" uyar
genetik "anahtarm1" ta$1r 4 Amino asitler birbirine baglanarak
2 Peptit zinciri olu$turmak icin gereken buyuyen peptit zincirini olu$tururla1
genetik kod mRNA'da tutulur 5 "Bo$" tRNA birimleri mRNA
ipliginden ayr1hr

5 TRNA TRNA

U G G A A A G A U U C 2

Ribozom
H u cre Bolunmesi

H
ucre bblunmesi, hucrelerin gogalmas1n1 saglayan suregtir.
lnsan hucreleri de dahil olmak uzere okaryot hucreler (bkz .
sayfa 1 6D l , buyume veya doku onar1m1 igin mitoz bolunme ad1
verilen yolla kendilerinin bire bir kopyalar1n1 uretirler. Hucre
gekirdegindeki gift iplikli DNA gbzulerek ik i iplik halini al1r ve iplikler
nukleotitlerle (bkz . sayfa 1 5 Dl b i r araya gelerek orijinal D NA'rnn
iki kopyas1n1 olur;; turur. Bir sonraki ad1m olan "sitokinez"de , hucre
bolunerek orijinal hucrenin iki ozde9 kopyas1n1 meydana getirir.

1 66 BIYOLOJI
"Mayoz'' bdlOnme ise e:;; eyli Oreme igin yumurta ve s perm
meydana getiren hOcre bolOnmesi tOrOdOr. Yumurtalarin ve
sprem hOcreleri nin kromozom say1s1, normalin yar1s1 kadardir.
Sperm yumurtay1 dollediginde , yar1s1 erkekten yar1s1 di:;; iden
olmak Ozere ikisinden gelen kromozomlar birlikte normal
say1ya ula:;; ir.

Bakteriler (bkz. sayfa 1 581 gibi prokaryot hOcreler genellikle ikiye


bolOnerek gogalir. Bir prokaryot hOcredeki tek DNA obegi kendi
kopyas1n1 Oretir, sonra bu kopyalar hOcre zar1nin farkl1 k1s1mlar1na
tutunur ve hocre bolOnOrken birbirinden ayrilir.

1 Cekirdekteki DNA
iki iplik halinde
ayr1hr
2 Mitoz: DNA
iplikleri kopyalamr
3 Sitokinez: Hucre
ikiye biilUnur
4 iki yeni iikaryot
hucre meydana gelir

BiYOLOJI 1 67
Ga metier

G
ametler, e9eyli ureyen hayvan ve bitkilerin ureme hucreleridir.
lnsanlar dahil olmak uzere gogu hayvanda erkek gametlere
sperm hucresi , di9ilere ise yumurta denir.

Gametler mayoz adt verilen bir bolunme surecinden gegerler.


Bu bolunmede hucre iki degil, dart kopyaya ayr1l1r ve boylece
gametler normal kromozom say1s1n1n yar1s1r n , yani insan
.hucrelerinde normal olarak bulunan her 23 giftten bir
kromozomu igerirler. "Kromozom gaprazlamas1" mayoz bolunme
s1ras1nda gergekle9ir. Mayoz bolunmede her bir kromozom gifti
genetik malzeme degi9 toku9u yapt1g1 igin gametler yeni gen
kombinasyonlartna kavu9ur.

Dollenme s1ras1nda yumurta ve sperm kayna9arak her


kromozomdan iki kopya igeren "zigot"u olu9turur. Bu kopyalartn
biri erkekten , biri di9iden gelir. Bu tek hucre, hucre bolunmesi
yoluyla bir embriyo halini al1r. C:ogu memelide, X ve Y cinsiyet
kromozomlar1 .cinsiyeti belirler. Her iki ebeveynden X kromozomu
geldiginde yavru di9i (XXJ olurken , anneden X , babadan Y
geldiginde yavru erkek (XYl olur.

1 68 B IY O L O J I
1 iki ebeveynden birer kromozom 3 Anne babadan ahnan kromozomlar
2 Kromozomlar mayoz bolunme yeni gen kombinasyonlarma
s1rasmda genetik materyal degii;; sahip olur
tokui;; u yapar

2 3
Biyolojik S1n1fla nd1rma

H
ayvan , bitki ve mikrop lar igin kullan1lan temel s1rnfland1rma
sistemi 17 DO'lerde lsvegli botanikgi ve zoolog Carl
Linnaeus taraf1ndan bulunmu9tur. Linnaeus tOrleri fiziksel
ozelliklerine gore gruplandirm19t1r. Yap1lan gruplandirmalar, a
gOnden bugOne evrim agaglar1yla ilgili ortaya g1kan yeni bilgiler
dikkate al1narak gozden gegirilmi9tir.

GOnOmOzde gogu bilim insarn tOm canlllar1 Og alana


ayirmaktad1r: Bunlardan ikisi arkeler ve bakteriler (bkz. sayfa
1581 , digeri de karma91k yap1l1 hayvan ve bitkileri igeren
okaryotlardir. Bu alanlar genellikle alt1 aleme ayr1lir: hayvanlar,
bitkiler, mantarlar, protistalar, arkeler ve bakteriler. Alemlerin
alt kategorileri 9ube, s1r n f , tak1m, familya , cins ve son olarak en
ayr1nt1l1 kategori olan tOrdOr.

TOrOn en yayg1n tan1m1, kendi iginde giftle9erek dogurgan


yavrular Oretebilecek kadar biyolojik benzerlige sahip olan
organizmalar gru budur. DOnya'daki canl1 tOrlerinin say1s1rn
belirlemek imkans1zdir; bilim insanlar1rnn tahminine gore say1 5
milyon ile 1 00 milyon aras1nda olabilir.

1 70 B IY O L O J I
Hayva n la r

H
ayvanlar, hayvanlar aleminin gok hucreli, tikaryot
organizmalar1d1r. iginde solucanlar, bticekler, sungerler ve
insanlar1n da oldugu 1 , 5 milyondan fazla tOru bar1nd1ran gok
buyuk bir grup olu9tururlar. TUm hayvanlar "heterotrof"tur,
yani birtak1m hayati kimyasallar1 kendi iglerinde uretemezler ve
hayatta kalmak igin ba9ka organizmalar1 yemek zorundad1rlar.
Geli9tikge vucut yap1lar1 sabitle9ir; gergi baz1 hayvanlar
metamorfoz gegirirler. Ornegin tirt1I pupa evresinden gegerek
kelebege dtinu9ur.

Baz1 hayvanlar e9eysiz urer. Yaprak bitleri btiyledir; bazen


kendilerini klonlayarak bag1ms1z bir bigimde Urerler (bkz. sayfa
2 1 OJ . Arna hayvanlar1n buyuk gogunlugu e9eyli uremeyle, yani
bir erkek ve bir di9inin kendi genetik materyallerini birle9tirmek
suretiyle yavrular dunyaya getirmesiyle gogal1r.

Hayvanlar genellikle yumurta ve s permin dtillenme yoluyla


kayna'91p her bir kromozomdan -biri erkege biri di9iye ait olmak
uzere- iki kopya igeren bir "zigot" meydana getirmesiyle urerler.
Sonra zigot, hucre btilunmesi yoluyla embriyoya dtinu9ur.

1 72 BiYOLOJI
1 2

1 Erkegin spermi
X veya Y cinsiyet
kromozomunu ta51r
2 Disinin yumurtas1
her zaman
X kromozomu ta51r
3 iki e5ey hi.icresinin
birlesiminden farkh
cinsiyetlerde yavrular
dogar

3
Bitkiler

B
itkiler gune9 191g1ndan yararlanarak fotosentez (bkz . sayfa 1 76 )
yoluyla enerji ve organik kimyasallar ureten gok hucreli okaryot
organizmalardir. Otlar, galllar ve agaglar gibi bildigimiz canl1lar1n
yarn s1ra buyuk oranda suda ya9ayan ve tek hucreler, koloniler ve
deniz yosunlar1 olarak var olan ye9il algler de bitkilere dahildir.
Bilinen bitki turlerinin say1s1 yakla91k 350 bindir.

Bitkile.rin genellikle toprak igindeki bir kok sisteminden yukar1 dogru


geli9en bir ana govdeleri vard1r ve dallar bu kokun uzerindeki "budak"
denen yerlerden g1kar. Bitkilerde e9eyli ureme gogunlukla, erkek
ureme hucresi olan polen taneciklerinin bir gigekteki yumurtac1g1
dollemesiyle gergekle9ir. Once etraf1nda koruyucu tohum kabuklar1
olu9an dollenmi§ yumurtac1klar sonra etrafa sagllarak yeni bitkilerin
gimlenmesini saglar. E9eysiz ureme gigeksiz gergekle9ir; ornegin
sogan bolunmesiyle bitkiler kendi genetik kopyalar1rn uretebilirler.

ilk kara bitkileri 450 milyon ylldan uzun zaman once evrimle9mi9tir.
Ormanlar1n kara pargalar1 uzerinde yayllmas1 ise yakla91k 385
milyon y1I once olmu9tur. �igekli bitkiler 1 40 milyon yll kadar once
evrimle9mi� ;, o zamandan beri de bask1n kara bitkileri olmu9lard1r.

1 74 BiYOLOJI
1 Cicek, eseyli
iireme organlar1 olan
erkek organ ve/veya
yumurtac1klar1 icerir
2 Yapraklar fotosentezin
ana merkezleridir
3 Gbvde, bitkinin farkh
yerlerine malzeme tas1r
4 Kbkler topraktan su ve
besin maddesi i;:eker
Fotosentez

F
otosentez, bitkilerin yanr s rra bazr bakterilerin ve bkaryot
mikroorganizmalarrn, gune9 191g1ndan aldrklarr enerjiyi
kullanarak glikoz gibi 9ekerler uretmelerini saglayan i9lemdir.
Bitki yapraklarr , fotosentez yapan hucrelerle dolu gune9 enerjisi
toplayrcrlarr gibidir. Bu hucreler su ve karbondioksit molekullerini
birle9tirerek 9eker ve oksijen uretir.

Su , bir kara bitkisine kbkleri yoluyla girer ve oradan yapraklara


ta91nrr. Atmosferdeki karbondioksit , yapraklardaki stoma adr
verilen ve gevre ko9ullarr na baglr olarak agrlrp kapanan minik
gbzeneklerden igeri girer. Benzer 9ekilde , fotosentez s1ras1nda
uretilen oksijen de stomalardan 91karak atmosfere kar191r.

Solunum s1rasrnda bitkiler, 9ekeri oksijenle birle9tirerek


karbondioksit ve su uretir. Bu i9lemle, protein yap1m1 gibi temel
i9ler igin enerji saglayan molekulu , adenosin trifosfatr (ATPJ
(bkz . sayfa 1 621 uretirler. Bitki solunumu , fotosentez yoluyla
karbondioksit al1m1nrn ve oksijen sal1nrmrnrn durdugu gece
vaktinde daha bask1nd1r.

1 76 B i Y O LO J I
1 Gones 1s1g1 3 Bitki koklerinden gelen
2 Stomalar yoluyla besin maddeleri ve su
atmosferden emilen 4 Fotosentezden elde
karbondioksit edilen ATP, bitkinin
diger k1s1mlarma gec;:er

4
Prokaryotik M i kroplar

M
ikroplar iki sin1fa ayr1lan prokaryot hUcrelerden (bkz .
sayfa 1 58) olu9ur. Bu s1niflar, her ikisi de tek hUcreli olan
bakteriler ve arkelerdir. Bu mikroplar DUnya'da en ge9itli ve bol
bulunan canl1 grubudur ve gok kUgUk (genellikle bir milimetrenin
binde biri kadarl olmalarina ragmen biyokUtlenin en az yar1s1n1
olu9tururlar.

Bakteri hUcreleri gok ge9itli bigiml ere sahiptir. Kore bigiminde


olanlar koksi ( cocctJ , uzun gubuk bigiminde olanlar ise basil
(baci!IJJ ad1n1 ta91r. Bakteriler bazen gift halinde gtirUI Ur ve o
zaman adlar1na "diplo-" tin eki getirilir. Uzun zincirler olu�turanlar
"strepto-", Uggen bigimli gruplar olu9turan bakterilerse "stafilo-"
tin ekiyle birlikte adland1r11ir. Cubuk 9eklindeki bakteriler btilUnerek
palisad dUzeni denilen bir kaz1k-git yap1s1 olu9turabilirler.

1 78 B I Y O Ll J J I
Koksi Diplokoksi Stafilokoksi

Streptokoksi

Basil Oiplobasil

Streptobasil
Okaryotik M ikroplar

O
. .

karyotik mikroplar g1plak gtizle gtirulemeyecek kadar kuguk ,


ge9itli organizmalard1r. Dtirt gruba ayr1l1rlar: hayvanlar,
bitkiler, mantarlar ve "protistalar" . Daha basit yapi11 prokaryotik
mikroplardan , yani bakteriler ve arkelerden farkl1 olarak tikaryotik
mikroplari n DNA's1 bir hucre geki rdeginin iginde olur.

Mikro hayvanlara toz akarlari ve pek gok nematodun (yuvarlak


solucanl yani sira genellikle tath sularda bulunan ve filtreleme yoluyla
beslenen minik rotiferler tirnek verilebilir. Baz1 mikroskobik, fotosentez
yapan ye9il algler bitki olarak s1n1rlandir1l1r. Mantarlar birkag tek
hucreli tLir bar1nd1r1r; bunlara ekmek mayas1 da dahildir. Proti stalar,
basit yap1lar1 d191nda pek orta.k noktalar1 olmayan gok ge9itli canhlar1n
olu9turdugu bir gruptur; tek hucreli veya uzmanla9m19 dokular
olu9turmadan gok hucreli olabilirler.

Bakteriler gibi tikaryotik mikroplar da s1tma gibi ciddi hastal1klara neden


olabilir, baz1 mantarlar ise ekinler igin buyuk bir sagl1k tehdidi olu9turur.
Bu hastal1klara tedaviler bulmak zordur gunku tikaryot organizmalar1
tilduren veya onlar1ri buyumesini durduran her kimyasal buyuk olas1l1kla
bitkilerin veya hayvanlar1n da tikaryot hucrelerine zarar verir.

1 80 BIYOLOJI
Onemli tikaryotik mikroplar
1
Virusler

H
ayvanlar, bitkiler ve bakteriler dahil olmak Ozere ya9ayan
organizmalar1n hOcrelerini enfekte edebilen gok kOgOk
genetik materyal topluluklar1na virus denir. VirOsler tek ba9lar1na
Oreyemezler. Onun yerine bir konak organizmanin hOcrelerini istila
edip gogalma mekanizmas1n1 ele gegirerek Orerler.

VirOsler, bir protein tabakas1yla korunan RNA veya DNA'dan olu9urlar


ve bOyOklOkleri genellikle 1 0 ila 300 nanometre (bir metrenin
milyarda 1 O'u ila 300'0) kadard1r. HOcre zar1n1 delip kendi genetik
yOklerini igeri salarak ve hOcreleri bu genetik malzemeyi kopyalamaya
zorlayarak organizmalar1 enfekte ederler. Her bir konak hOcrenin
iginde yeni virOsler olu9ur, sonra d19ari g1karak hOcreyi bldOrOrler.
Fakat baz1 virOsler hOcrenin iginde y1llarca pasif kalabilir.

Bitki virOsleri gogu zaman bitkilerden beslenen bbcekler arac1l1g1yla


ta91nir. insanlardaki soguk alg1nl1g1 ve grip bksOrOk ve hap9ir1kla
yayll1rken, insan bag191kl1k yetmezligi virOsO (H IVJ gibi baz1 virOsler
cinsel temas la geger. Neyse ki bag191kl1k sistemimiz gogu viral
enfeksiyonla mOcadele edebilmekte , bunlarin d191ndakilerse a91larla
bnlenebilmektedir.

1 82 B IY O L O J I
·Biyokimyasallar1n Ktikeni .

B
i l i m i nsanlar1 , DUnya'da c a n l i l i k igin gerekl i olan biyokimyasal
b i le 9i klerin nas1I ortaya g1kt1g1 konusunda yalnizca spekUlasyon
yapa b i lmekte d i r. B iyokimyasa l l ar, daha basit b i le 9 i kl erin kimyasal
tepkimelerinden kendi kend i lerine meydana gelmi9 o l a b i l ecekleri g i b i
uzaydan d a g e l m i 9 o l a b i l i rler.

1 953'te Chicago O niversite s i 'nde yap 1 lan me9hur b i r deneyd e ,


gezegenimiz d a h a gengken f1rt1 n a l 1 hava ko9 u l lar1nin basit kimyasallar
aras 1nda b i rta k1m tepki meleri tetikleyerek can l 1 l 1 g 1 n b i l e9enlerini yarat
olup o l amayacag1 test e d i l d i . StanleyM i l ler ve Harold U rey, b i r y 1 l d 1 r1m
simUl asyonu yapmak igin su, meta n , hi drojen ve amonyaktan ol u9an
kar191ma e lektrik ak1m1 verdi l e r. E l b ette bu 9eki lde ortaya proteinlerin y
ta9lar1 olan amino asitler gibi pek gok organik b i l e 9 i k g1kt1 .

0 gUnden bugUne, DUnya Uzerindeki 9 i ddetli vo l ka n i k faal iyetlerin


mevcut kimyasal kar191m1 karbond ioksit, nitrojen ve kUkUrt
b i le9enleriyle zeng i n le9tird i g i n i gtisteren kan1tlar bulundu. Bu b i le9enle
biyokimyasal lar1n Uretimini b a 9 l atm19 o l a b i l i rd i . Astronomlar da
kuyruklu y1 l d 1zlarda am ino asitler ve ba9ka organik molekU l ler tespit
ettiler; dolay1s1yla normalde bulun mayan b iyokimyasallar kuyruklu yll d 1z
garpmas 1yla da gelmi9 olab i l i r d i .

1 84 t3 i Y O L L '
1 Su 1s1tllarak buhar
meydana getirilir
2 Buhar hidrojen,
metan ve
amonyaktan olur;;a n
ilkel "atmosfer"e
kar1r;;i r
3 Devre elektrik
k1v1lc1m1 uretir

4 Yogur;;t urucu,
buhar1 tekrar su 5
haline getirir
5 Soguyan su,
organik biler;;ikler
ybnunden zengindir
Can hlar1 n Coga lmas1

D
onya ilk zamanlarinda ya9am ir;; i n gerekli o l a n karma9 1 k organik
kimyasa l l ar1 b i r 9eki ld e e d i n d i . Peki cans1z kimyasal lardan can l 1 ,
kendi kendini r;;o galtan organizmalara ger;; i 9 nasll gerr;; e kle9ti?

Canl 1 l 1g1n kbkenleri konusundaki muammalardan b i ri de bugun kendi


kendini r;; o galtan tum organizmalar1n protein uretmek ir;; i n gerekli
olan genetik b i l g iyi depolamada DNA kullanma s 1 , ama ayn i zamanda
D NA'y1 kopyal ay1p yeni nesiller uretmek i r;; i n protein enzimlerinin
gerekli olmas1dir. Yani hem DNA hem proteinler ya9am ir;; i n
vazger;; i lmez olsa da Dunya'n in ikisini e9 zama n l 1 olara k meydana
getirmi9 alma ihtima l i du9uk gorunmektedir.

Alternatif b i r fikir de " R NA dunyas i" hipotezidir. Bu h ipoteze gore,


r;;o galan ilk organizmalar ya ln izca R NA'yla (bkz. sayfa 1 521 i 91 iyord u .
B irden fazla gbrevi yerine getirmede DNA'dan daha iyi o l a n RNA,
genetik kod ta91y1 c 1 1 i g 1 n i n yani s 1ra enzim gbrevi gbre b i l i r. Fakat pek
r;;o k b i l i m i nsani , Dunya'nin ilk zamanlar1ndaki ko9ullarda karma91k
R NA moleku l l erinin kendiliginden b i r araya gelmi9 o l a b i l ecegi
konusunda i kna o l mu9 degild i r. Sonur;; ol arak, b a s it bir deneyle r;; o k
inandi r1c1 b i r 9eki lde tekrarlanmad1g1 surece canl 1 l 1 gin nas i l ortaya
r;; 1 kt1g1 konusunda ikna edici b i r teori bulmak i mkans1z olabil ir.

1 86 BiYOLOJi
1 RNA dunyas1 teorisinde,
bir RNA dizisi c;:evredeki
nukleotitlerden kendini
kopyalar
2 Her baz, diger baz tiplerinden
yalrnzca biriyle e$1e$ebilir
3 Yeni dizi c;:tizlilur ve i$1em
yeniden ba$lar
Yasam1n Dunya D1s1
Kokenleri

D Onya'da ya1;?am1n nas1I meydana geldigi esrar1na getiri len


i l g 1 n_i;: b i r arternatif ag1klama var d1 r. Bu ag1klamaya gore
ya9am D Onya'da o l u1;?mam19t1r. Panspermi denilen b i r teoriye
gore uzaydan gelen f<uyruklu yl l d 1zlar ve meteorlar geng Dunya'ya
Rarma9 1 k organik kimyasal lar1 getirmekle kalmam11;?, ayrn zamanda
hakiki canl1 organizma lar d a b 1 rakm1 f;2..[a rdir. Sonra tom can l i lar
b u organizmE! lardan evri m l i;i 9 m i 9tir. TI halde hepimiz uzay l 1 larin
soyundan gel lyoruz demekt 1 r.

Panspermi teori sini savunanlar, b a s it can l 1 lar1n g une9 sistemi ndeki


kuyruklu y 1 l d 1zlarda ve muhtemelen daha uzaklarda yayg1n oldugunu
tine surmekted i rl er. Dunya'ya garpan ve okyanusl araak1 suyun
bOyOk b i r k1sm1rn getiren kuyruklu ylld1zlar ayn1 zaman d a , uzayda
mi lyarlarca y1 I igerisinde evri m l e!;)mi 9 tamamen i9ler durum da olan
canl1 mikropl a r oa getirmi9 o l a b i rirler. Dunya'rnn ya9ana b i l ir hale
� elmesinin ard1ndan canl1lar1n gezegen i mizde neaen b u kadar gabuk
ortaya g1kt1g1" b u 9eki l d e ag1klanab ilir.

Daha s 1 , baz1 dayarnkl1 bakter i l e rin uzaydaki sert ko9u l larda ve


hatta gezegenin yuzeyine 9 i d detl i b i r garpmadan sonra hayatta
kala b i l eceg 1 ni gtisteren i l g1ng kan1tlar mevcuttur. Arna pan:wermi
gok s pekO latif k almaktad1r; uzayda bticeklerin var olabi l ecegine d a i r
1puglar1 b u l u n s a da gergekten oulunduklar1rn gtisteren dogrudan
karntlar yoktur.

1 88 BIYOLOJI
Evrim

E
vrim , canl 1 organizmalardan o lu9an popUlasyonlar1n, i nsanlardaki
gbz rengi g i b i kahtsal genetik bzelliklerde gergekle9en degi9imlere
bagl1 olarak zaman igiride degi9mesidir. Bu degi9imler bazen gevresel
bask1 lar nedeniyle olur. O rnegin agaglar1n yUksek noktalar1nda bol
bulunan yapraklar1 yiyebi len zUrafalar1n hayatta kalarak daha fazla
yavru dUnyaya getirmesi nedeniyle zUrafalar uzun boyunlu olacak
9ekilde evrimle9mi9 olabilir.

Bu "dogal s eg i l i m" ( bkz . sayfa 1 92 ) , evrimi mUm kUn k1lan temel


etmenlerden biridir ama ba9ka genetik faktbrler d e devreye g irer.

1 90 B i Y O LO J I
Genlerin kend i l ig inden , rastgele mutasyona ugramas1 bazen
bir organizmarnn daha gok Uremesine yard1mc1 olan faydah b i r
tize l l ik dogura b i l i r ; o nedenle mutasyon, popUlasyon i gerisinde
devaml i 1 1 g1rn korur. "Genetik sUrUklenme" d e (bkz . sayfa 1 94)
evrimde rol oynar; b e l l i gen varyantlarn yalrnzca 9ans eseri olarak
·

geli9ip tt ogal a b i l i r.
.
Bazen i ki veya daha fazl a tUr b i r l i kte evrim yoluyla , yani
birbirleriyle yakin ekoloji k etkile9iml e re g i rerek evrimle9e b i l i r.
O rne g i n b i r bitki, otgullar1 kendisinden uzaklai;;t 1rmak igin d i kenler
geli9tire b i lir, otgullar da d i kenlere kar91 savunmalar geli9tirerek
bitkinin stratej isini bo9a g 1 ka rabilir.

I\ rJL I 1 81
Doga l Secilim

D
ogal segi l i m , evri min temel mekanizmalar1ndan biridir. i n g i l iz
b i l i m insanlar1 Charles D a rwin ve Alfred Russel Wal lace b u
teoriyi 1 858 yi11nda birbirlerinden bag1ms1z olara k o n e sUrmU9 lerdir.

Organizmalar1n bUyUklUk vb. farkl1 oze l l i kleri vard1r ve bu oze l l ikler,


o organizman i n kendi oze l l iklerini b i r sonraki nesle aktaracak
kadar uzun ya9ay1p ya9amayacag1 Uzerinde etki l i d i r. Avantaj l 1
oze l li kler sonraki ku9akl arda d a h a yay1n h a l e g e l i r. Zaman i gerisinde
popUlasyonlar farkl1 tUrlere ayr1 l 1 rl a r ("t0rle9me"J ve geriye donUp
bak1 l d 1g1nda herhangi iki organizmanin ortak ataya sahip oldugu
gorU I U r. O rnegin insanlarla $ empanzel erin 6 m i l yon yil kadar once
ya9am 1 9 ortak b i r atas 1 vard 1 .

B i berli gUve l e r, B i rle9ik Kra l l 1k'1n sanayi le9mesi s iras1nda gorUlen h1zl1
bir dogal segi l i m orneg i sunar. S 1 radan, soluk renkli b i berli gUveler,
isten kararm1 9 agag govde leri Uzerinde ag1k segi k gorUndUkl eri i g tn
ku9lara kolayl 1kla yem olurken , daha koyu renkl i olanlar Ureyeb i l ecek
kadar uzun sure hayatta kal a b i l m i 9 lerdir. Sonunda popUlasyon
ag1rl1kl 1 o larak koyu renkli h a l e g e l m i 9 , temiz hava standartlar1nin
uygulanmas1yla beraberse b u sUreg tersine donmU9tUr.

1 92 BIYOLOJI
Pigment eksikligi
gi.ivelerin
temiz ortamda
gizlenmesini saglar

Koyu pigmentasyon
gi.ivelerin
kirli ortamda
gizlenmesini saglar
Genetik Si..i r i..i k lenme

G Bir popOlasyonda bel li ozellikl e re sahi p bireylerin en gok say1da


enetik sOrOklenme, evrimin ard1ndaki itici gOglerden biridir.

yavruyu dOnyaya getirmelerine veya hig Orememelerine bagl1


olarak bu bzelliklerin tesadOf eseri nas1I artabilecegini veya yak
olabilecegini ag1klar.

Genetik sOrOklenme, gok kOgOk popOlasyonlarda genetik ge:;; i tl i l i g i


· h1zla dO:;; O rebilir. Ornegin o n hayvandan olu:;; a n bir popOlasyonda
belli bir gen varyant1 yalrnzca iki bireyde varsa ve bu iki birey
dogurgan yavrular Oretmezse, o varyant popOlasyondan kal1c1 olarak
si l i ni r.

Ozel bir genetik sOrOklenme tirnegi, az say1da bireyin ana


popOlasyondan ayr1 kal mas1yla gergekle:;; e n "kurucu etkis i"dir. Ornegin
1 700'1erin sonlar1nda, Mikronezya'daki Pingelap adas1nda meydana
gelen bir tayfundan sonra, gelecek nesilleri dOnyaya getirebilecek
yalrnzca 20 insan hayatta kalm1:;; t1 . BugOn ada nOfusunun yOzde 5-1 0
kadar1nda, ba:;; ka yerlerde son derece nadi r gtirOlen tam renk kbrlOgO
vard1r. Bunun nedeni muhtemelen, tayfunda hayatta kalanlar1n bu
bozuklukla ilgili bir gekinik gene sahip olmas1d1r.

1 84 BiYO LO,J I
Oc kw;;a kta gercekle$en h1zh genetik suruklenme
1 Birinci kusak: "Nadir" i:izelligin 3 Oci.inci.i kusak: Nadir i:izelligin
gi:irUlme s1khg1 yi.izde 1 7'dir gi:iri.ilme s1khg1 yi.izde 39'a c1kar
2 ikinci kusak: Nadir i:izelligin
gi:iri.ilme s1khg1 yi.izde 25'e c1kar

0
Nadir i:izelligin Nadir i:izelligin
gi:iri.ildi.lgi.i birey gi:iri.ilmedigi birey
.

l nsa n 1 n Ktikenleri

B Afrika'da ya9am19 olan ve "mitokondriyel Havva" ad1 verilen


ugUn ya9ayan cum insanlar, 1 1 0 bin ila 1 30 bin y1I kadar once

tek bir di9inin soyundan gelmi9tir. Bilim insanlar1 bunu, insan


m itokondrisindeki (bkz . sayfa 1 62) -anne taraf1ndan aktar1lan­
DNA'nin modern genetik analizini yaparak bulmu9lard1r.

Yayg1n kabul goren "Afrika'dan t;1k19" teorisine gore modern


insan ( Homo sapiens) ilk olarak 200 bin y1I kadar once Afrika'da
evrimle9mi9, ard1ndan son 1 00 b i n yll igeri s inde dUnyanin farkl 1
yerlerine gogmU9tUr. Yakla91k 70 bin yll once Orta Dogu'ya , 60
bin once GUney Asya'ya , 40 bin yll once de Avrupa'ya ula9m19tir.
Kuzey Amerika'ya yerle9me tarihi kesin degildir; 30 bin once veya
bundan gok daha geg ba9lam19 olabilir.

Bu insan yerle9imciler, gittikleri bblgelerin yerlisi olan insan


oncesi tUrlerin, ornegin Asya'daki g1k1k allnl1 Homo erectus'un
yerini bUyUk oranda alm19lard1r. Fakat genetik kan1tlar bize , 30 bin
y1I once yak olmu9 bir Homo tUrU olan Neande ftal lerle anatomik
ag1dan modern olan insanlar aras 1nda biraz kar191m oldugunu
gostermektedir.

1 96 BiYOLOJi
"Afrika'dan C1k1s" teorisi

1 insanlarm Dogu Afrika'daki 4 Giineydogu Asya ve Avustralya'ya


kokenleri (yakla51k 200 bin yd onc;e) yay1lma (50 bin ila 60 bin y1I once)
2 Afrika'ya yay1lma ( 1 00 bin y1I once) 5 Avrupa'ya goc (40 bin y1I once)
3 Asya'ya goc (60 bin y1I once) 6 Amerika'ya yerlesme
( 1 5 bin ila 35 bin y1I once)
Besin Aglar1

B canl 1 organizmalar aras1ndaki beslenme ili9kilerinin gtirsel


esin aglar1 ve besin zincirleri , bir ekosistemde bulunan

temsilleridir. . Besin zinciri genellikle "9ahin y1larn, y1lan kurbagay1


yer" gibi dogrusal bir siray1 ifade ederke n , besih ag1 , birbirine bagl i
zincirlerden olu9an daha karma91k b i r 9ebekeyi gtiz tinUne serer.

Canl1 organizmalar Ur;; kategoriye ayrilabilir: Ureticiler, tUketiciler


ve ayr19t1 r1c1lar. Ye9il bitkiler gibi Ureticiler, enerjiden ve basit
i norganik bile9iklerden kendi besinlerini Uretebilirler. TUketiciler
diger organizmalar1 yerler. Bu grup bitkilerle beslenen otr;; u llar
("birincil tUketicil er"l , hayvanlarla beslenen etr;; i ller ve her
ikisiyle beslenebilen hepr;; i l lerden olu9ur. Birincil tUketicileri yiyen
hayvanlar (tirnegin fareleri yiyen ytlanlarl ikincil tUketicilerdir.
ikincil tUketicileri yiyenlere ise Ur;; U ncUI tUketiciler dehir.

Ayr19tir1cilar tilU hayvan ve bitkilerle beslenen organizmalardir.


Toprak solucanlart veya tilU bir agar;; kUtUgUnde yeti9en mantarlar
btiyledir. Materyal leri ayr19t1rarak basit i norganik kimyasal lara
ve ye9il bitkiler gibi Ureticiler ir;; i n hayati tinem ta91yan besin
maddelerine dtinU9tUrUrler.

1 98 E KO L O J I
0
1 Gi.inei;; 1i;;1 g1 4 ikincil ti.iketici
2 Oretici 5 Oci.inci.il tUketici
f.i1 3 Birincil ti.iketici 6 Ayr1i;;t1r1c1lar
1
Dongi..i ler
V arbon dongOsO, tOm organik maddeler igin gok bneml i bir
� ile9en olan karbonun , DOnya'n rn kara , okyanus, atmosfer ve ig
katmanlar gibi farklt gevresel ortamlarrnda dola9mas1d1r.

Bitkiler fotosentez s 1 ras1nda karbondioksit (C02l emer ve olOp


ayr191rken karbon salarlar. Milyonlarca yrl iginde gergekle9en
gbmOlme ve s1k19ma onlarr fos i l yakrtlara don09tOreb i l i r. Bitkiler
ve hayvanlar solunum s 1 ras1nda karbondioksit salarlar. Yanan
fosi l yakrtlar ise d aha fazla karbondioksit Oretir. Bu gaz suda
biraz gbzOnebilir o ldugundan bir k1sm1 goller ve okyanuslar
tarafrndan emilir ve mercanlar ve kabuklular gibi organizmalar
onu, oldOklerinde okyanus tortullarrnda biriken kal s iyum karbonata
dbn09tOrOr.

Diger onemli dongOlerden biri su dongOsOdOr. Su dongOsO, deniz


yOzeyi uzeri nden gegen srcak havanrn suyu buharla9t1rmas 1 , sonra
buharrn yogunla9arak bulutlar olu9turup yag1·9 olarak du9mesi
9eklinde gergekle9ir. Azot dongusOnde ise azot "baglanmasr"
ile bitkilerdeki azot besin maddesi olarak tutulur. sonra toprak
bakterileri azot b i l e9iklerini pargalayarak atmosfere azot gazr salar.

200 EKOLOJI
Karban dongi.isi.ini.in ana ogeleri
1 Atmosferdeki karbon 4 Dtingu yoluyla okyanuslara giren
2 Canh organizmalar tarafmdan ve okyanuslardan c1kan karbon
emilen karbon 5 Kayaclara gtimiilu olan karbon
3 Canh organizmalarm sald1g1 6 Fosil yak1tlar1n sald1g1 karbon
karbon

I'
4
Biyoceeitli lik

B gelmi9 gegmi9 en bUyUk hayvan olan mavi balinaya kadar


iyoge9itl i lik, tek hUcrel i bakteri lerden bbceklere ve bilinen

DUnya'daki tUm farkli tUrler aras1nda ne kadar ge9itl ilik oldugunu


blger. Bu terim ayni zamanda tek bir tor igerisindeki genetik
ge9itliligi veya sulak alanlar, ormanlar gibi ekosistemlerin
·

ge9itliligini ifade eder.

Bilim insanlar1 bir Soyu Dogada soyu Kritik


tiiriln korunma tiikenmis tiikenmis tehlikede

I
statusunii, soyu
tiikenmis ile asgari
kayg1 arasmda bir
olcekte degerlendirir.
Aradaki iic kategorinin
hepsi "tehlike
altmda" olarak
sm1fland1rllm15t1r.

202 E K O L cJ J I
BugOne dek Donya Ozerinde, gogu bakteriler ve bticekler gibi
kOgOk canl1lar olan yakla91k 1 , 75 milyon canl1 torO tespit edilmi9tir
ve tahminlere gtire gergek say1 1 DD milyonu bulabll ir. Arna son
yOzy1llarda , tar1m igin habitatlar1n yak edilmesi gibi insan faaliyetleri
nedeniyle tOrlerin yak alma h1z1nda ani bir art19 olmu9tur.

Uluslararas1 kurulu9lar 1 500 ile 2DD9 y1llar1 aras1nda BDD'den


fazla tOrOn yak oldugunu belgelemi9tir. 1 98D'lerde nesli tamamen
tokenen Java kaplarn da bunlardan biridir, fakat muhtemelen yak
olan tOrlerin bOyOk gogunlugu fark edilmemektedir. Doga koruma
yanlilar1 , torlerin k1r1lganl1g1n1 "soyu tOkenmi9" ile "asgari kaygi"
aras1nda uzanan bir tilgekte degerlendirirler.

Tehlikede K1r1lgan Tehlikede Asgari


olmayan kayg1
yak in

EKOLOJi 203
Kitlesel Yak Oluelar

K
itl �sel yak alu9lar, gevresel ka9ull ar1n degi9ere k g� k � ay1 �� tUrUn
. . .
c:ilumune yal agmas1yla gergekle91r. Bunun klas1k bir arneg1,
yakla91k 65 milyan y1I once yeryUzUndeki dinazarlar1n tamam1rn
artadan kald1rm19 alan Kretase-Tersiyer yak alu9tur. Bu kanudaki
artak gorU9e gore bUyUk bir asterait OUnya'ya garpm19 ve atmasferi
tazla kaplay1p gUne9 191g1rn keserek dinazarlar1n hayatta kalamayacag1
kadar saguk bir iklimin meydana gelmesine neden almu9tur.

Fasil kal1nt1lar1na gore gegmi9te ba9ka pek gak kitlesel yak alu9
gergekle9mi9tir. 440-450 milyan y1I onceki Geg Ordavisyen yak
alu9u da bunlardan biridir. Bilim insanlar1 bu yak alu9un, bugUn
bi ldigimiz k1talar 9ekillenmeden gak once var alan Gandvana
adl1 eski bir sUper k1tada meydana gelen buz ortulerinin ya9am1
alanaks1z hale getirmesiyle gergekle9tigini sanmaktadir.

Pek gak b i l i m insarn gUnUmUzde insanlar1n avlanarak, nUfusu


art1rarak ve habitatlar1 -ozel likle trapikal armanlar gibi "biyage9itlilik
naktalar1rn"- yak ederek neden aldugu bir kitlesel yak alu9un devam
ettigini one sUrmU9tUr. Biyage9itl ilik naktalar1nda ya9ayan pek gak
tUr bUyUk alas1ilkla biz anlar1n varl1 g1ndan haberdar almadan once
yak alacakt1r.

204 E KO L O J I
Yerki.ire tarihindeki kitlesel yok oluslar
1 Gee Drdovisyen
2 Gee Devonyen
3 Permiyen-Triyasik
20 1 4 Gee Triyasik
Kretase-Tersiyer
iii
> 5
(ti
(/)
(ti
Z'
3
·� 1 5
-
l:
(ti 5
Ci
-"'
g.
(ti
"C
"5. 1 0
l:


].

600 300 0
Milyon y1I iince
Genetik Modifikasyon

G bir organizmarnn genlerinin, yani hOcrelerine nas1l protein


enetik modifikasyon, modern biyoteknoloji teknikleri kullarnlarak

Oretecegini sbyleyen DNA'rnn degi9tirilmesidir. Pek gok kOltOr


bitkisinin genetig i , zararl1 bbceklere ve sert gevre ko9ul lar1na
dayarnkl 1l1k gibi istenen bzellikleri ta91yacak 9ekilde degi9tirilmi9tir.

Geleneksel Orun ve hayvan yeti9tirmede , giftgiler i stenen


bzelliklere sahip bitki ve hayvanlar1 segip onlar1 birbiriyle

1 Zararh bi:icekleri i:ildi.iren


gene sahip bakteri hi.icresi 1 3
2 Enzim, geni hi.icreden ahr
3 DNA bitki hi.icresine
yerle$tirilir
4 Hi.icre ki.ilti.iri.i olu$ur 2

5 Zararh bi:iceklere
dayamkh bitki yeti$ir

206 B I Y O LOTE K N O L O J I
melezleyerek ticari degere sahip OrOnler ve yavru lar elde
ederler. Genetik modifikasyon sayesinde, organizmalar1n
ozell ikleri geleneksel yeti9tirmede mOmkOn olmayan 9ekillerde
degi9tiri lebilir.
O rnegin baz1 pamuk bitkileri , toprak bakterisine ait bir gen
ta91yacak $ekilde degi9tirilir. Bu sayede zararli bocekleri
oldOren bir kimyasal salgliayarak tar1m ilac1 ihtiyac1rn azaltirlar.
Bazen genetik modifikasyon bir organizmarnn sahip oldugu gen
aktivitelerini durdurur veya "susturur" . Bu da ornegin kolza
tohumu ekinlerinin zararl1 yaglar Oretmesini bnler. Genetigi
degi9ti rilmi9 hayvanlar genellikle gen i9levlerinin ara9tir1ld'91
deneylerde kullarnl1r ama henOz ticari tar1m igin yeti9tirilmemi9tir.

B iY O LO f E K N O L O J i 207
Pharming

B sozcOklerinin birle9imil , b itki ve hayvanlar1n i9e yarar ilaglar


iyoteknolojide pharming Cpharmaceutical ve farming·

veya endOstriyel kimyasallar Oretecek hale getirilmesidir. Mesela


bitkiler, tohumlarinda insan antikorlar1 yonOnden zengin kaynaklar
igerecek 9ekilde genetik degi9ime ugrat1labilir. Antikorlar
bag191kl1k sisteminin kanser, hepatit ve s1tma gibi hastal1klarla
sava9abilen dzel proteinleridir.

1 Yumurtalar alm1p ti.ipte


dollenir
2 Dollenmi$ yumurtalarm
genetik kodu laboratuvarda
degi$tirilir
1

* S1ras1yla "eczac1hkla ilgili" ve "tar1m" anlamlar1nda fg.n.J

208 BIYOLOTE K N OL O J I
ATryn adl1 bir ilac1n ticari uretimi igin kegilerin genetigi
degi9tiril mi9tir ve bbylece tehlikeli kan p1ht1la9malar1 bnlenir. Bu
ilac1n aktif proteini, keg i sutOnden ayr19t1rilarak elde edilir. ilag
uretimi igin genetigi degi:;:;tirilen pek gok b itki uzerinde testier
yap1lmaktadir ama bitkilerden pharming yoluyla elde edilen
ilaglar henuz sat1lmamaktadir. Bu uygulamay1 destekleyenler
bunun hayati bnemdeki a91 lar1 uretmek igin guvenli ve ucuz bir
yo! oldugunu sbylese de kar91t gbru:;:;te olanlar, bu bitkilerin dogal
bitkilerle melezle:;:;erek gevreyi ve g1da kaynaklar1rn kirletmesinden
endi:;:;e duymaktad1rlar.

3 Embriyo, ta!;1y1c1
anneye yerlei;;t irilir
4 Genetigi degi!;tirilmi!;
yavru dogar
3

B i YOLOTEKNOLOJI 208
Klonlama

C.. olarak bire bir ayn r , tamamen aynr DNA'ya sahi p kopyas1nrn
ogalt1msal klonlama, bir organizmanin kendisiyle genetik

yarat1lmas1dir. Bilim insanlar1 ilk klonlanm19 memeli olan koyun


Dolly'yi 1 996'da iskogya'nrn Edinburgh kenti yak1nlar1ndaki Roslin
EnstitOsO'nde Orettiler.

Dolly, somatik hOcre gekirdegi transferi ad1 verilen bir teknikle


Oretildi . Bilim insanlar1 yeti9kin bir koyunun meme bezinden ald1klar1
hOcrenin DNA igeren gekirdegini , gekirdegi g1karilm19 bir yumurta
hOcresine yerle9tirdiler. HOcre normal bir embriyo olarak geli9tikten
sonra bu embriyo , ta91y1c1 anne olan koyuna yerle9ti rildi. Koyun fetOsO
gebelik ddneminin sonuna kadar ta91d1 ve hOcre gekirdeginin al1nd1g1
yeti9kin di9inin tam genetik kopyas1 olan Dolly'yi dOnyaya getird i .

Dolly'den beri ara9t1rmac1lar at, kegi, inek, fare, domuz, kedi ,


tav9an gibi bOyOk kOgOk pek gok memeliyi klonlad1lar. Bir gOn
terapotik klonlama (bir tor kdk hOcre tedavisil yoluyla da genetik
olarak birbirine uyan ve nakil operasyonlar1nda hasta taraf1 ndan
reddedilme riski olmadan kullanrlabilecek doku ve organlar
Oretilebilecegini umuyorlar (bkz. sayfa 2 5 2 ) .

210 B I YOLOTEKN OLOJI


Kal p ve Dolae1m Sistem i

KvOcutta dola9arak hem akcigerlerden gelen oksijeni hem


a l p ve dola91m sistemi (kardiyovaskOler sisteml , kanrn

de besin maddelerini organlara, kaslara ve sinirlere ta91mas1nr


saglar. Kal p oksijen ybnOnden zengin olan kan1 damarlara
pompalar. Kan , dokulardaki gok ince damarlar olan kllcal
damarlara ula9t1g1nda oksijen salar ve hOcreler bu oksijeni enerji
Oretiminde kullanrr.

HOcreler aynr zamanda karbondioks it gibi atrklar salarlar ve


kan bu at1klar1 toplay1p gbtOrOr. Kullanrlm19, yani oksijenden
ar1ndirllm19 kan , toplardamarlar yoluyla tekrar akcigerlere dbnOp
orada yeni oksijeni emer ve tekrar dola9maya ba9lar. Dinlenme
halinde normal bir kalp, elektriksel dOrtOlerin kal p kaslar1nr ritmik
olarak kasmas1yla dakikada 70-80 kere atar.

Kalbin her iki yanr , kulakg1k ad1 verilen bir Ost bo9luk ve kar1nc1k
adr verilen daha bOyOk bir alt bo9luktan olu9ur. Kulakgrklar kanr
igeri alan, karmcrklar ise kanr d 19ar1 veren bo9luklardir. Kan her
iki kulakgrktan igeri tek taraflr agrlan bir kapakgrk yoluyla g irer ve
alttaki kar1nc1ga ula91r.

212 ANATO M i VE F i Z Y O L O J I
3 Oksijenden armd1r1lm1$
kan akcigerlere gider

Sol
kulakc1k
Sag kulakc1k

Sag karmc1k

Sol
4 Oksijenli kan kar1nc1k
akcigerlerden gelir
5 Oksijenden armd1r1lm1$
kan giivde ve
bacaklardan gelir
6 Oksijenli kan giivde
ve bacaklara gider
Sol u n u m Sistemi

S onemdeki oksijeni saglar. Nefes ald1g1m1zda, gogUs


olunum sistemi, vUcudun tUm organlar1 igin kana hayati

bo9lugumuzun tabanindaki kaslar (diyaframl gerilerek


akcigerlere hava geker ve nefes verdigimizde diyafram gev9er.
!
Hava ag1zdan ve burundan igeri girip girtlaktan nefes
borusuna geger. Bu boru, gogUs bo9lugunun iginde bron9lar
olarak bil inen iki kUgUk boruya ayr1 l1r, sonra akcigerlerin iginde
tekrar tekrar bolUnmeye devam ederek alveol ad1 verilen,
etraf1 minik kllcal damarlarla kapll milyonlarca kUgUk hava
torbas1na baglanir. Bu s1rada toplardamarlar alveolleri at1k
karbondioksitle doldurur ve karbondioksit nefes verdigimiz
s1rada ayni hava yolundan d19ar1 verilir.'

Solunan havanin c;; o gu (yUzde 78 kadar1J azot, yUzde 21


kadar1 da oksijendir. D19ar1 verilen hava yakla91k yUzde 78
azot, yUzde 1 6 oksijen ve yUzde 5 karbondioksittir. Yani
vUcudun emdigi bir net oksijen miktar1 ve sald1g1 bir net at1k
karbondioksit miktar1 vard1r.

214 A N AT O M i VE F I ZYO LOJ I


Sindirim Sistemi

S maddelerini emeb i l mesi igin yiyecekleri sindiren organlar


indi rim sistemi (gastrointestinal sisteml , vucudun besin

zinciridir. Yutulan besin, gegi9i kolayla9t1rmak igin mukoza salg1layan


yemek borusundan gegerek a§ag1 iner. Sonra J bigimli bir torba olan
mideye girer.

Mide zar1ndaki salg1 bezleri asit ve sindirim enzimleri yonunden zengin


s1v1lar salg1lar. Bu s1vilar baz1 zararl1 bakterileri blduri..ir ve besini
pargalamaya ba9lar. Bu i lk sindirimden sonra besi n ince bag1rsaga
geger. Burada onikiparmak bagirsag1 (duodenum) asitligi notralize eder
ve sindirimin sonraki a§amas1n1 ba9lat1r. Sindirim daha sonra, toplam
4-6 metre uzunlugunda k1vrilm19 borular olan bo9 bagirsak [jejunum) ve
k1vr1k bag1rsakta [ileum) devam eder. Sindirilen maddeler kor bag1rsak
(caecum) yoluyla kahn bag1rsaga ula9t1g1nda, besin ybni..inden i§e yarar
olan neredeyse ti..i m maddelerden ar1nm19 olur. Kalin bag1rsak igerideki
kahnt1lar1n suyunu geker, sonra d19k1 ani..i s yoluyla vi..icuttan at1l1r.

Karacigerin kanda dola9an alkol gibi toksik maddeleri temizlemek,


yaglar1 hazmetmeye yarayan -safra kesesinde depolanan- safray1
i..i retmek gibi birgok oneml i i§levi vardir. Pankreas , sindirime yard1mc1
olan enzimlerin yani sira baz1 hormonlar salg1lar.

216 ANATOMi VE FiZYOLOJi


Yemek borusu
Ag1z

Karaciger

Onikiparmak
bag1rsag1
Bos bag1rsak
Kahn bag1rsak
'1!=:i::;�"---++-+- K1vr1k
bag1rsak
Apandis -
.

Kas-lskelet Sistemi

Kdestekleyen ve hareket etmemizi saglayan kaslar, tendonlar


as-iskelet sistemi vOcuttaki tOm kemiklerin yan1 s1ra onlar1

ve diger bag dokulardan olu9ur.

insanlarda 200'den fazla kemigin olu9turdugu yap1 daha yumu9ak


doku ve organlar1n bagl1 oldugu sert, koruyucu bir gergeve
meydana getiri r. Ornegin kafatas 1 beyni hasarlardan korurken
gbgOs kemigi ve gbgOs kafesi kalbi ve akcigerleri korur. Kemikler
bag doku ad1 veri len lifl i yap1larla birbirine baglani r. Uyluk kemigi
gibi baz1 kemiklerde , kana dbn09erek vOcuttaki kan ak191ni
destekleyebilen kbk hOcreleri igeren kemik iligi bulunur.

iskelet kaslar1 veya diger ad1yla "istemli" kaslar, kasr l 1 p gev9eyerek


kemik ve eklemleri hareket ettiren lif bbekleridir. t;ogunlukla
tendon ad1 verilen kolajen l iflerle kaslara baglanrr ve beyinden
gelen istemli komutlarla hareket ederler. Doz veya "istemsiz"
kas yap1lar1 , mide ve bag1rsaklar gibi organlar1n duvarlar1 iginde
olu9ur ve orada besinleri herhangi bir bilingli kontrol olmadan
iterek sindirim sistemi iginde hareket ettirirler.

21 8 ANATOMI VE FIZYOLOJI
Ana kemikler Ana kaslar
1 Kafatasr A Sternokleidornastoid
2 Ki:ipriiclik kernigi 8 Pectoralis (gi:igiis kasr)
3 Ost kol kernigi C Biseps
4 Kaburgalar D Yan karrn kasr
5 i:in kol kernigi E Brakiyoradyal kas
6 Dirsek kernigi F Rectus abdorninis
7 Legen kernigi (dik karrn kasr)
8 Uyluk kernigi G Rectus fernoris
9 Diz kapagr H Sartorius
1 0 Kava! kernigi Quadriceps
1 1 incik kernigi J Tibialis
Bosalt1m Sistemi
8 09alt1m sistemi , sindirilen besinlerden kalan at1k maddeleri
kandan temizler. At1k maddenin iginde, besinlerdeki proteinin
pargalanmas1yla olu9an, kimyasal formulu fNH)2CO olan Ore
vard1r. Bo9alt1m sisteminin ana organlar1 bobreklerdir. Bobrekler
ayni zamanda kan bas1nc1n1 duzenler, tuz seviyelerini dengeler
ve eritropoetin adl1 bir hormonu uretir. Bu hormon, kemik i ligi
igindeki alyuvar (k1rm1z1 kan hucresil uretimini kontrol eder.

Bobrekler kaburgalar1n hemen alt1nd a , sirt1n ortas1na dogru bir


yerde olan iki adet mor-kahverengi organdir. Nefron adl1 filtreleme
uniteleriyle kandaki kan i ureden ar1nd1rirlar. Nefronlar, kuguk
borular1n (renal tOpl bagl1 oldugu, kilcal damarlardan olu9an
toplard1r.

Nefronlarda Ore , su ve diger at1k maddeler, ureter ad1 verilen


borulardan gegerek idrar torbas1na (mesanel gider. Burada
depolanan idrar, daha sonra uretradan (idrar yolul d19ar1 at1l1r.
Normal idrar sterildir; iginde s 1v1 lar, tuzlar ve at1k maddeler
bulunur ama bakteri veya virus olmaz.

2 20 A N A TO M I VE F i Z Y D L D J i
1 2

1
2
3
4
5
6
7
8
8
9
10
. .

Ureme Sistemi

I saglayan organlardan olu9ur. Erkegin spermi kad1nin yumurtas1n1



nsan ureme sistem i , giftlerin dunyaya gocuk getirmelerini

(bkz. sayfa 1 68) di:iller, di:illenen yumurta i:ince embriyo, yakla91k 40


hafta suren tam bir gebelik di:ineminden sonra da bebek halini al1r.

Erkegin skrotum iginde bulunan testi sleri , epididimis denilen k1vr1ml1


kanal lar1n iginde olgunla9an spermi Oretir. Bo9alma s1ras1nda
sperm, idrar torbas1nin etrafindan dola9an vasdeferensten gegerek,
prostat ve meni keselerinin s1vi lar1yla birl ikte penisten d 19ar1 g1kar.
Men i , sperm igin gerekli besin maddelerini igerir ve spermlerin
kad1n yumurtas1n1 di:illemek uzere i lerlemesini saglar.

Kadinlar yumurtal 1klar1nda genell ikle 2 milyon kadar olgunla9mam19


yumurtayla dogarlar. Yumurtal1k igi ndeki folikOllerin her b irinde etraf1
besleyici ve koruyucu hucrelerle gevrili olan bir yumurta bulunur.
Ergenlikten itibaren hormonlar1n etkisiyle genellikle her ay bir
yumurta olgunla9ir ve fallop tOplerine dogru yol al1r. Yumurta burada
cinsel i l i 9ki s 1ras1nda di:illenebil ir. Sonra di:illenmi9 yumurta di:il
yatag1na (rahiml yerle9ir. Di:il yatag1n1n kaslardan olu9an ve fetOs
buyudukge geni9leyen kal1n duvarlar1 vard1r.

222 ANA TO M I VE FiZYOLOJi


Kadm i.ireme sistemi
1 Fallop ti.ipO 4 Doi yatag1
2 Yumurtahk 5 ic zar1
3 Doi yatag1 (endometrium)
6 Vajina

Erkek i.ireme sistemi


7 idrar torbas1 1 1 Penis
8 Vas deferens 1 2 Kasik kemigi
9 Meni kesesi 1 3 Testis
1 0 Prostat 1 4 Epididimis
Endokrin Sistemi

I gbrevi gbren hormonlar1 salg1layan bezlerden olu9ur.



nsan endokrin siste m i , kanda dola9an ve kimyasal ta91y1c1

Bu molekuller, uygun reseptbrlere (bkz. sayfa 1 481 sahip


hucrelerde kimyasal degi9imleri tetikler.

Beyni n kbkundeki hipofiz bezinden salg1lanan hormonlar


buyume, vucut s1cakl 1 g 1 , kan basinc1 , erkek ve kad1 n cinsel
organlar1 gibi bir dizi faktbrun yan1 sira hamileligin ve gocuk
dogurmanin baz1 ybnleri ni duzenler. Yine beyinde bulunan epifiz
bezi ise uyku al19kan l1klar1n1 duzenleyen melatoni n hormonunu
uretir.

Tiroit bezi vucudun enerji kullanma ve protei n uretme h1z1n1


kontrol eder. iki adet bbbrek ustU bez i , kortizol hormonu
salg1layarak kandaki gl ikoz seviyelerinin artmas1ni tetikler.
Pankreas ise karbonhidrat ve yag metabol izmas1ni duzenleyen
i nsulini salg1lar. Endokrin siste m i , sinir hucrelerinden olu9an
aglar aracll1g1yla vucudun farkl1 yerlerine komutlar ileten sinir
sistemiyle (bkz . sayfa 230J uyum iginde gal19ir.

2 24 A N A TO M I VE FIZ,Y O L O J I
1 Epifiz bezi
2 Hipofiz bezi
3 Tiroit bezi
4 Timus
5 Pankreas
6 Bi:ibrek ustli bezi
7 Testis
8 Yumurtahk
Bag1e1khk Sistemi

Bve mantarlar gibi hastaliga neden alabilecek "yabanc1"


ag191kl1k sistemi vUcudu bakteriler, virUsler, parazitler

unsurlardan karuyan arganlar, dakular ve hUcreler ag1d1r. Bu


patajenleri yakalay1p yak etmede gak ba9ar1 l1d1r.

Bag191kl 1k sistemi arganlar1 bademcikler, dalak ve minik lenf


damarlar1 bayunca dizilen kUgUk, fasulye bigimli lenf nadlar1d1r.
Hepsinde, bag191kl1k sisteminin esas akttirleri alan lenfasit adl1
beyaz kan hUcre leri bulunur. Bag191kl1k hUcrelerinin gagu zaman
tizel i9levleri alur; mesela bakterileri yutup sindirebilir veya
parazitl eri tildUrebilirler. Timus iginde algunla91p tUmtirlere ve
virUslU hUcrelere sald1ran "tildUrUcU T hUcreleri" de bunlardandir.
Baz1 T hUcreleri eski dU9manlar1n1 "hat1rl ar" ve sanraki
kar9ila9malarda h1zla 9iddetli bir sald1r1 gergekle9tirir.

Ne yaz1k ki bag191klik sistemleri bazen kendi tarafina sald1r1r


ve sagl1kl1 insan dakular1rn yak ederek hastal1klara neden alur.
Bag191kl1k sisteminin bast1r1lmas1 ise ba9ka sarunlara neden alur.
insanlar1 zatUrre gibi hastal 1klara ag1k hale getirebilir.

226 A NATOM I VE FiZYaLaJI


Bag1s1khk sisteminin
ogeleri
1 Bademcikler ve
geniz etleri
2 Lenf nodlar1
3 Timiis

•• ' •
. ..
• I
. :
2 • • ':
••

5 5

4 Peyer plaklar1
(bag1rsakta bag151khk
sistemini diizenlemeye
yarar)
5 Kemik iligi
(vucuttaki buyuk
kemiklerde iiretilir)
Deri Sistem i

Dve onun sag, t1rnaklar gibi uzant1 lar1ndan olu9ur. Deri ,


eri s i ste m i , insan vucudunun en buyuk organ1 olan deriden

vucudun igindeki hassas organlar1 korur ve fiziksel bir bariyer


saglayarak vucut s1cakl1gin1 duzenler, yabanc1 maddeleri
d19ar1da tutar ve nemi muhafaza eder.

Derimizin buyuk k1sm1 2-3 mm kal1nilg1ndadir ve bir yeti9kinin


ag1rl1ginin yuzde 20 kadar1n1 deri olu9turur. Derinin d19
tabakasina epidermis denir. Epidermisin yuzeyi , deriyi su
gegirmez k1lan blu hucrelerden olu9ur. En derin epidermis
tabakas1nda ise hucre bblunmesi yoluyla yeni hucreler meydana
gelir ve bunlar yava9 yava9 d19a dogru ilerleyerek d19 deri
tabakas1nin yerini al1r.

Derm i s , epiderm isin altinda yer al1r ve kendi kanina, sinirlerine


ve ter bezlerine sahiptir. Ter bezleri , kandaki suyu ve at1k
maddeleri toplay1p epidermi steki gbzeneklerden d19ar1 atar.
Dermisin alt1nda , deriyi alttaki kemik ve kaslara baglayan yagl1
hipodermi s tabakas1 bulunur.

228 ANA T O M I VE F I ZYOLOJI


1 Epidermis
2 Dermis
3 Hipodermis
4 Sac folikOIO
5 Sac k1h
6 Yag bezi
7 Ter bezi
8 Lenf damar1
9 Sinir
1 0 Yag dokusu
Sinir Sistemi

S almas1na yarayan bilgi kanal1dir. M ilyarlarca sinir hUcresinin


inir siste m i , beynin komutlar gonderip geri bildirimler

(noronl bir araya gelerek olu9turdugu, bag dokularla gevril i


olan ve elektriksel uyarllar1 vUcudun farkl 1 yerlerine ileten kablo
benzeri demetler halindeki sinirlerden meydana gelir.

Merkezl sinir s i stemi beyin ve omurilikten olu9ur. Yeti9kin bir


insan beyninde yakla91k 1 00 m i lyar noron ve trilyonlarca "gliya"
-yani besin maddelerinin ta91nmas1 gibi destek fonksiyonlar1n1
yerine getiren hUcre- bulunur. Omurilik, omurga boyunca
uzanan ve sinir dokularindan olu9an uzun, boru bigimli bir
demettir.

i:;evresel sinir sistemi , merkezl sinir sisteminin otesine uzanir.


Beyinden g1k1p ag1rl1kla ba9 ve boyunda bulunan 1 2 gift kafa
sinirinden ve omurilikten g1k1p vUcudun diger k1s1mlar1na dagllan
3 1 gift omurilik sinirinden olu9ur. "Otonom sinir sistemi" kalp
at19 h1z1ndan goz bebegi bUyUklUgUne kadar ge9itl i fonksiyonlar1
genellikle bizim bilingli gabam1z1n d191nda kontrol eder.

230 ANATO M I VE' F iZYOLOJ I


1 Beyinden gtiz, agrz, 3 Omurilikten
kulaklar gibi duyu akcigerlere, kalbe,
organlarrna ve sindirim sistemine,
basin diger idrar torbasma ve
k1s1mlar1na giden cinsel organlara
kafa sinirleri uzanan otonom
2 Beyin ve sinirler
omurilikte bulunan 4 Omuriligi uzuvfara
merkezi sinirler baslayan cevresel
sinirler
Kal p-Damar Hastahkla r1

Ketki leyen kalp krizi , inme gibi ge9itl i rahats1zl1klard1r. Geli9mi9


alp-damar hastal1klar1, kalbi ve damarlari (bkz . sayfa 2 1 21

Ulkelerde en ba9ta gelen tilUm nedenidirler.

Kalp krizi, bir kan p1ht1sin1n kalp kas1ndaki bir atardamar1 aniden
t1kamas1yla gergekle9ir. Kalbe giden kan ak191n1 tamamen veya
bUyUk oranda kesebildigi igin yeterince oksijenli kan alamayan kal p
hUcre leri tilmeye ba9lar. Acil tedaviyle hastanin kan ak191 normale
dtindUrUlmezse gogu zaman tilUmle sonuglanir.

lnme, beynin bir k1sm1na giden kan ak191nin kesilmesi ve beyin


hUcrelerinin tilmeye ba9lamas1yla gergekle9ir. Beyin hasar1na ve
bazen tilUme neden olur. inmelerin gogu "iskemik" inmedir, yani bir
kan p1ht1s1nin kan ak191n1 kesmesiyle olur. "Hemorajik" inmelerde ise
beyin hasar1 zay1flam19 bir damarin patlamas1yla meydana gelir.

Kalp-damar hastal1klar1n1 tinlemenin en iyi yolu, atardamarlarda


·
yag plaklar1 n1n olu9masina neden olabilen yagl1 besinleri fazla
tUketmekten kag1nmakt1r. YUksek tansiyon ve kolestero l , sigara
kullan1m1 ve hareketsizlik de risk fakttirleridir.

232 TIP
1 Koroner atardamardan normal kan gec;:isi

2 Atardamarda plak olusumu

3 Kan ak1smm atardamarda kesilmesiyle olusan p1ht1


Bulas1c1 Hastah klar

B
ula91c1 hastal 1 kl ar, bakter i , virus g i b i (bkz . sayfa 1 78 ve 1 821
patojenlerin vOcudu ele gegirmesiyle ortaya g1kar. Oze l l ikle
geli9mekte olan Ulkelerd e ba9ta gelen ti!Om nedenl eri ara s 1 ndad1rlar.

Baz1 bakteriyel enfeksiyonlar yararl 1 d 1 r, sindiri m s1ras 1nda


bag1rsaklar1m1zdaki besinleri parga lamaya yard1mc1 olurlar. Arna
zararl1 bakteriler, sagl1kl1 hOcrelere yap19 1 p yOzeylerin i kaplamak
veya zehirli kimyasallar Oretmek g i bi ge9itl i mekanizmalar
yoluyla hastal 1klara neden olabilirler. Mantarlar ayak mantari gibi
rahats1zl 1 kl a ra yo! agabilir. S1tmaya neden olabilen P!asmodium gibi tek
hOcre l i parazitleri igeren patojenler d e vard1r. C:ok hOcrel i parazitlerin
b i rgogu da hastal1klara neden olabil i r. Bunlardan biri, bag1rsaklarda
bOyOyerek metrelerce uzunluga eri 9 e b i l en 9erit solucanlard1r.

Bazi nadir bula91c1 hastal 1klar1n nedeni , yanl19 katlanm19 olan


ve d i ger protei nleri de ayni bozuk duruma dtindOren "prion" a d l 1
proteinlerdir. Prion hasta l 1klar1 beyni y a k eder. S 1 g i rl arda gtirOlen
bovi n s pongiform ensefalopati (BSE . d i ger ad1yla "deli dana"
hasta l 1 g 1 J btiyle bir hasta l 1 ktir. Besin zinciri yoluyla Creutzfe ldt-Jakob
hasta l 1 g 1 olara k insanlara d9 gege b i l i r.

234 TIP
1

1? 2

0
;1 \.
'

·�
----
"' -.,,,.,,,, .
...
..... ,,,,..
"'
- ..
'
0
. .. ..

.. '
4
Kanser

K
anserler. vucuttaki hucrelerin kontrolsuzce bolunerek tumor
denilen kitleleri olu9turmas1yla ortaya g1kan hastal1klard 1r. 200'den
fazla kanser tOru vardir ve kanser, geli9mi9 ulkelerde kalp-damar
hastal1klar1ndan sonra en yayg1n alum nedenidir lbkz. sayfa 2321 .

TUmbrler "iyi huylu" olup zarars1z kitleler olabil irler ama kanser.
vucudun ba9ka yerlerine yay1 l a b i len "kotU huylu " tUmbrler igin
kul la r n l an b i r terimdir. TUmorler bunu ya gevrelerindeki doku lar1
ele gegirerek ya da kan dola91m1 veya l enf s i stemi lbkz . sayfa
2261 yoluyla d i ger organlara ta91 n arak yapar. "Metastaz" kanser
hucrelerinin yeni b i r alana u l a 9 1 p bolunmeye devam ederek yeni
tumbrler meydana getirmesiyle o l u r.

Tedavi ybntemleri aras 1nda, kbtU huylu tumbrlerin amel iyatla


a l 1 nmas1 ve tumorleri radyasyonla yak eden radyoterapi say1 labil ir.
Kemoterapide ise hastalar, h 1 z l 1 bblunen hucreleri hedef alan i laglar
kul larnrlar. Arna b u i laglar1n o l u m s uz yan etkileri vard 1 r gunku sag
fol i ku l l e ri gibi normalde h1zl1 bolunen sagl1kl 1 hucrel ere d e zarar
verirler. Bazen vucudun bag191kl1k s i steminde dogal olara k ureti len
kimya s a l l a r tumbrleri daha az yan etkiyle kugulte b i l i r.

236 TIP
Kanserin geli$im evreleri
1 Genetik mutasyonlu hUcre
2 Kanser hUcreleri mikroskobik
i:ih;:ekte cogahr
3 Kanser kitle olarak hissedilecek
bUyUklUge gelir ·

4 Kanser kendi etrafmdaki alana yay1hr


5 Metastaz: Kanser diger vi.icut dokularma
1 yay1hr

llaclar

G
enel anlam1yla ilag, normal vucut fonksiyonunu d e gi9tiren
herhangi b i r kimyasald1r. Cogunlukla hasta l 1 klar1 tedavi etme ,
s emptom g i derme veya dnleme y a da beden v e r u h s a g l 1 g 1 r n
iyile9tirme amac1yla gel i9tiri l m i 9 kimyasal lara d e n i r.

i laglar gok say1da s1rnfa ayr1 1 i r. Vucut hucrelerine zarar vermeden


bakterileri olduren antibiyotikler ve virus kopyalama stratej i lerini
sabote eden antiviral i laglar bunl ardan ikisidir. Ounyarnn en gok satan
i lac1 Lipitor, kolesterol seviyelerini du9urur. Oiger gok satan ilaglar ise
ast1m ve kalp-damar hasta liklar1rn tedavi eden i l aglardir.

"Analjezikler" agr1y1 azaltan i laglard1r. l ncinme ve yaralanmalarda sinir


uglar1ndan beyne ac1 hissini tetikleyen sinyaller gider ve analjezik
b u sinyal lere sinir s i steminde, yaralanmarnn oldugu alandan beyne
giden yolun herhangi bir noktas1nda mudahale eder. B i rgok agr1 kesici
dogada bulunan kimyasallardan elde edilir. O rnegin aspirinde, sdgut
kabugunda bulunan bir kimyasal kul larn l i r. Opiyatlar ise ha9ha9tan
elde edilen afyona benzer bir etkiye sahiptir. i nsanlar b azen duygu
durumu veya a l g 1 l a r uzerinde hissedi len olumlu etkil e ri igin
opioidler, halusinojenler g i b i keyif verici maddeler kullarnrlar. Bunlar1n
gogu yuksek derecede bag 1 m l i l 1 k yap1c1dir.

238 TIP
Agrmm ilacla giderilme ai;;a malar1

' .. ..,..,., -

Orta dereceli ve !>iddetli


agr1 icin opioid; or. morfin,
diyamorfin
,,.

Agr1 devam eder veya

Hafif ve orta dereceli agr1


icin opioid ; . or. kodein.

1 •11> '

Agr1 devam eder veya


.

Opioid d1!>1 ilaclar; or . aspirin


veya parasetamol

AGRI
......

� ...__
Tiip Bebek

T
up bebek (in vitro fertil izasyon - iVFJ , k1s i r olan kad 1 n lar1n
gebe kalmas1nr saglayan b i r tekn i ktir. Kad1nrn fa l l o p
tOplerinden (bkz . s ayfa 2 2 2 l biri zarar gbrmui;; s e veya partnerinin
sperm say1 s1 du9ukse doktorlar bu ybntemi bnere b i l i r.

Tup bebek i i;; leminde kad 1 n gene l l i kl e yumurtal 1klar1 ndaki olgun
yumurta say1 sin1 artirmak igin ilaglar a h r. Sonra doktor, gene l l ikle
ultrason taray1c1yla izlenen bir igne yoluyla yumurta l 1 klara ulai;; a rak
bu yumurtal ar1 a l 1 r. Yumurtal a r s permle kar19tir1!1p l aboratuvar
ortam1nda tutulur.

Embriyolar1n g e l ii;; imi ba9ar1yla tamamlan rrsa gene l l ikle b i r


i l a ug tanesi kad 1 n r n rahm ine yerlei;; t iri l i r. Embriyo say1 s 1 n 1 n
artmas1 gebel i g i n ba9ar1 ! 1 a l ma 9ans1n1 da art1rir. A rn a pek gok
u l kede , gogunlukla erken doguma neden olan goklu gebe l i k riski
nedeniyle embriyo say1 s1nr k1s 1tlayan ybnetmel ikler veya yasa lar
vardir. Genell ikle b i r tup bebek denemesinden sonra hamile kalan
kad1nlarin oran1 dbrtte bir i l a ugte b i rdir. Ba9ar1 9ans1 kad 1 n 1 n
ya91na g o k b a g l 1 d 1 r.

240 TIP
Tii p bebek ytinteminin bashca
ad1mlar1
1 Yumurtalar yumurtahklardan ahmr
2 Yumurtalar laboratuvarda di:illenir
3 Di:illenmis yumurtalar laboratuvarda
yetistirilir
4 Secilen yumurtalar rahme yerlestirilir

4
Bobrek Diya lizi

B
bbrek diyalizi , genell ikle d iyabetin veya yuksek tansiyonun
kag1ni l maz bir etkis i sonucu veya enflamasyon nedeniyle
bbbre k fonksiyonlar1 yetersiz olan ki 9 i lere uygulanan b i r
tedavidir. D iyaliz, kan i filtreleme yoluyla at1klar, tuz v e fazl a
s udan ar1nd1rarak bobregin i 9l evini yerine getirir.

"Hemodiyal iz"de kan b i r atardam a rdan a l i n 1 p d iyal iz unites ine


pompa lanir. U n iteni n iginde, kandaki at1k maddeler, kan
hucrelerini almayacak kadar kuguk del ikleri olan bir zardan
gegere k d iyal izat a d l 1 bir s 1v1ya g i rer. Son temizlenen kan b i r
topl a rdamara g e r i gbnderi l i r. Hemodiyaliz tedavi leri gene l l i kl e
haftada ug kez v e u g dart saat surecek f;)eki lde yap i l 1 r.

Karin zar1 (peritonl d iyalizinde kan , karin bo9lugu duvar1 n i n b i r


z a r olarak kul l a n i l mas1yla vucudun i g i n d e temizlenir. D iya l izat
kal1c1 b i r tOp yol uyla karnin igine ak1t1 1 i r ve kar1n bo9lugu
duvari ndaki atardamar ve toplardamarlardan at1k maddeleri
ve fazla suyu emdikten sonra d 1 9ar1 g1kar 1 l i r.

242 TIP
5
+-

1 Atardamardan ahnan kan 5 Temiz diyalizat


2 Pompa 6 Diyaliz i.initesi
3 Yar1 gecirgen zar 7 Toplardamara geri verilen
4 Kullamlm1!;> diyalizat temiz kan
Cerra h i

G
erra h i , gene l l i kl e b i r hasta l 1 g 1 tedavi etmek igin vucuttaki
dokul ar1n manuel o larak a l i n d 1 g 1 veya degi 9tiril d i g i b i r t1bbi
prosedurdur. Cerrahi opera syonl a r en az 7000 y1 I once, Ta9
Devri insanlar1 r n n ba9 yara lanmalar1rn tedavi etme k veya a l g 1 lanan
ba9ka sagl 1 k fayd a l ar1 igin gakmak ta91ndan a letler ku l lanarak
kafataslar1rn agmas1yla ba9lam19t1r.

Modern cerrahi ameliyathanelerd e , titizl ikle sterilize edilmi9 cerrahi


·

aletleriyle gergekle9ir. Hastalara ya vucudun ameliyat yapllacak


k1sm1rn uyu9turmak igin lokal anestezi ya da b i l inglerinin kapanmas1
igin genel anestezi uygulan1r. Dogacak bebeklerin kar1ndan al1nmas1
igin yapllan sezaryen ameliyat1 ve f1t1k (gene l l ikle kar1n duvar1ndaki
bir delikten veya zay1f noktadan bag 1rsag1n bir k1sm1rnn g1kmas1J
onar1 m 1 , yayg1n olarak uygulanan cerrahi operasyonlardandir.

Laparoskopik cerrahide cerrahlar vucutta gok kuguk kesikler agarak


uzun bir cerrahi aletin ucuna takl l 1 kuguk bir kamera rehberli ginde
ameliyat yaparlar. Laparoskopik cerrahi gogu zaman safra kesesini
almak igin uygularnr. Kesigin kuguk olmas1 yararnn daha kuguk,
ac1rnn ve enfeksiyon riskinin de daha az olmas1 anlam1na gel i r.

244 TIP
1 Cerrahi alet 4 Karin boslugu
2 Laparoskop 5 Aydmlat1lan alan
3 Laparoskopi deligi (port)
Kan N akli

K
an nakl i , bir i nsandan (donor) kan a l 1 p ba9ka b i r i nsana verme
i 9 lemid ir. Yaralanma , amel iyat veya dogum nedeniyle kan
kaybeden veya yeterince a lyuvar uretme lerine izin vermeyen b i r
hastal1g1 olan k i 9 i l e r bazen kan nakl ine ihtiyag duyarlar.

Gene l l ikle kan donorun damar1ndan kateter yoluyla b i r plastik


torbaya aktar1l arak b i r p1ht1 onleyiciyle (antikoagulanl kar19t1rl l i r.
Testlerle donorun kan grubu tespit e d i l i r, gunku a l 1 c1 n i n kan
grubuyla uyumlu olmal 1dir. Aksi h a l de hastan1n bag191kl1k s i stemi
kani reddeder. l nsanda kan gruplar1 dart genetik kategoriye
ayrl lir: A , B, AB ve 0. i nsanlar1n yuzde 40 kadar1 0 kan grubuna
sahip olup "genel verici"dir. Bu kan grubunu herkes guve n l i b i r
9ekilde a l a b i l ir. AB kan grubundaki hastalar ise "genel a l 1 c i" olup
her gruptan kan a l a b i l i rler.

Kan HIV (insan bag191kl 1 k yetmezl i g i virOsOJ g i b i bula91c1 etkenler


igin de taramadan geger ve hastan i n ihtiyaglar1na en uygun
9ekilde ku llanilabi lmesi igin ideal o larak Og ana b i le9enine;
alyuvarlar, plazma ve trombositlere ayr1 l 1 r.

246 TIP
Kan Gruplar1

A Grubu 8 Grubu AB Grubu 0 Grubu

Alyuvar
ti pi

'-. /
)"" 11 .r-
I
'-. /
)"" 11 .r-
I 1
)�1(-:r- )� 11 -?--
v i

Mevcut // .,,,__
-\
// .,_
-\
,, _
-f '1- -f '1-
antikorlar
I I
Anti-8 Anti-A Yak Anti-A ve
Anti-8

Kan
alabilecegi A veya 0 B veya a Hepsi a
gruplar
Lazer Tedavisi

L
azerli cerrahide, cerrahlar dokular1 kesmek veya a lmak igin ne9ter
yerine lazer kul l arnrlar. Bazen d i ge r ybnleriyle konvansiyonel olan
ameliyatlarda sadece kesik agmak igin ya da su igerigi yuksek olan
saghks1z dokular1 buharla9t1rmak igin de lazer kul land1klar1 olur. Lazerler
bazen kozmetik cerrahide, yuzdeki d19 deri tabakas1rn yok ederek daha
yumu9ak ve daha az k1r191kl1 veya yarah olan yeni derinin ge l i9imini
h1zland1rmak amac1yla kullarnl1r.

Lazer cerrahisinin gbz Ozerinde ku l l arnm1 yayg 1 n d i r. Doktorlar l azer


yard 1m1yla korneanm bir k1sm1rn buharla9tirarak 9ekl i n i degi9tirir
ve uzag1 gorememe (miyopil veya yak1rn gbrememe (hipermetropil
kusurlar1rn giderirler. Ye9 i l lazerler genellikle erkeklerde buyuyen
prostat bezleri n i kugOltmede kul l a r n h r, gunkO kirm 1z1 prostat dokusu
ye9il 1 9 1 g 1 yuksek oranda emer.

Di9 hekimleri lazerleri d i 9 matkaplar1rnn yerine g iderek daha s1k


kul lanmakta , bbylece gurumu9 di9 k1s1mlar1rn neredeyse agr1s1z olarak
alabilmektedirler. Ayr1ca di9 beyazlatma i9lemi de lazerle daha h1zh
yap1labilmektedir. Lazer cerrahisinin en buyuk avantajlar1ndan biri cerrahi
aletlerle temas edilmeme s i , bbylece enfeksiyon riskinin azalmas1dir.

248 TIP
1

1 Lazer matkap
2 Lazer 1$1m
3 Ciiriimii$ beige, disin diger
k1s1mlarmdan daha fazla
su icerir.
4 Su, lazer 15mmm 1s1s1m emer
ve buharla!;iir. ls1 aym zamanda
btilgeyi her tiirlii bakteriden
armd1r1r.
Gen Tedavisi

G
en tedavi s i , DNA'daki bozuk proteinler Ureten kusurlu genlerin
neden o ldugu hasta l 1 klar1 tedavi etmeye yarayan bir tekn i ktir.
GUnUmUzde bu tedavi yontemi h a l a i l k deney a:;; a mala r1ndad1 r.

Gen tedavis inde bilim insanlar1 gene l l ikle, normal insan DNA's1ndan
bir parga ta91mas1n1 saglamak igin bir virUsUn genetigini degi:;;t irirler.
Baz1 virUslerin kendilerini kopyalama stratej isi olarak kendi DNA'lar1n1
insan genomuna katmalar1ndan faydalanirlar. Yani bilim insanlar1 virUsU
kand1rarak insan DNA's1na bozuk bir genin yerini almak Uzere normal
bir gen eklemesini saglayabilirler. Genetigi degi:;;t iri lmi:;; virus akciger
ve karaciger hUcreleri gibi hUcreleri hedef alir, sonra iyi le:;;t irici insan
genini bu hUcrelere verir, gen de hUcreleri yeniden saglikl i bir duruma
getirmek igin gerekli olan proteinleri Uretmeye ba:;; l ar.

B i l i m insanlar1 bu teknigin ge:;; itli genetik hastal 1klar1 kal 1c1 olara k
tedavi e d e b i l eceg i n i umuyorlar. B u hastal 1klardan biri de ya lnizca
erkeklerde gbrU l e n , kan i n normal p1ht1la9ma faktbrlerine sahip
o l mamas1 ndan btUrU kUgUk yaralanmalarda b i l e teh l ikeli m i ktarlarda
kan kayb1 n 1 n olabi l d i g i hemofi l id i r. Fakat bugUne dek higbir
insan geni tedavisinin kesin o larak etki l i , kal 1c1 ve gUve n l i o l dugu
kanitlanmam1 9ti r.

250 TIP
Hemofili icin gen tedavisi
1 Kan p1ht1lasmas1 faktiirOnO 2 Virus DNA'y1 insan hOcresinin
kodlayan DNA bir virOse cekirdegine verir
yerlestirilir 3 Degisen hOcre hayati iinemdeki
p1ht1lasma faktiirOnO Oretir

2
Kok Hucre Ted avisi

K
ok hOcre tedavileri b i r gun multipl skleroz, fel g , Alzheimer
hasta l t g 1 gibi eskiden tedavisi o lmayan b i rgok farkl t hasta l t g 1
iyi le9tirmeye yaraya b i l i r. Embriyolarda , kem i k i l i g i g i b i ge9itli yeti9ki n
dokularinda b u l unan kbk hucreler, hasarl1 doku l ar1 iyi le9tirme
ve onarmada kul la n 1 l a b i lecek b i rb i ri nden farkl1 hucre tOrlerine
donu9eb i l m e ozel l ikl eriyle benzers i zd i r.

Kemi k i l i g i nakl i a s l 1nda l osemi i g i n b i r kok hucre tedavi s i d i r.


Yeti9kin kok hOcre l erinin Oretebi lecegi hucre tOrleri s 1 rnrl t d 1 r ama
e mbriyolardan a l 1 nan kbk hucre l e r karaciger hucreleri, noron l a r,
deri hucreleri g i bi her tOrlU hucreyi meydana getire b i l i r. Omuri l i k
hasar1rnn giderilmesinde nbronl a rm ku llarnlmas1 g i b i insan
e mbriyola r1ndan al 1nan hucrelerin ku l la r n l d 1 g 1 tedavi l e r hala i l k
deneme a9amas 1 ndadi r.

B i l i m i nsanlar1 gelecekte , tedaviye i htiyac1 olan yeti9kin bir hastadan


kbk hucreler a l 1 p buhlar1 embriyo benzeri bir duruma dbnmeye
programlamarnn m umkun olaca g 1 n 1 umuyorlar. B u "pluri potent" kok
hucreler hastarnn ihtiyag duydugu herhangi bir dokuya , dokunun
bag191kltk s istemi taraf1ndan redd e d i l me riski olmaks1z1n donu9ebi l i r.

252 TIP
1 Hastarnn hiicresi
2 C1karllan hiicre
cekirdegi
3 Klonlanan embriyo
4 Klonlanan embriyonun
gelii;;i mi
5 Embriyonik ktik
hiicreler herhangi bir
hiicre tiiriinii
olui;;t urabilir
6 Kan hiicreleri
7 Sinir hucreleri
8 Kas hiicreleri

5
Yerki..i r e Tarihi

D
unya yakla91k 4 , 5 6 m i lyar y1I once , maddenin g itgide toplanarak
Gune9 etraf1nda donen bir gaz ve toz d i ski h a l i n i a lmas1yla
o lu9tu. Dunya'nin ilk ha l i , igindeki ag1r meta l l erin eriyip gez e genin
merkezine akmas 1 n a yetecek kadar s1cakt1 . Bu metaller orada ayr1
bir gekirdek ve kabuk o lu9turd u . 4 , 53 m i lyar y1I kadar once Mars
buyuklugunde b i r cismin Dunya'ya garparak Ay'1 (bkz . sayfa 3 1 81
meydana getird i g i du9unuluyor.

Yerkurenin tarihi dart buyuk doneme ayri 1 1 r ve bunlardan i lki 2 , 8


mi lyar y1 I surmu9 olan Hadeyan donemdir. Hadeyan donemin sonlar1na
dogru Dunya "Geg Dbnem Agir Bombard1mani" siras1nda 9 iddetli
bir meteorit yagmuruna tutuld u . Su ta91yan kuyruklu y1ld1zlarin da
yerkurenin yuzeyine garp1p su b1 rakmas1yla okyanuslar olu9tu .

Geg Donem A g i r Bombard 1 m a n i ' ndan k1sa sure sonra D u nya


uzerinde ya9am ortaya g 1 kt1 ve yakl a 9 1 k 3 m i lyar y 1 I once i l kel
b itki lerin fotosentezi atmosferi oksijenle zengi n l e 9tirmeye b a 9 la d 1 .
Son 542 m i lyon y1 l 1 ka psayan Fanerozoy i k donemde i s e k1talar
yava9 yava9 b i rl e 9erek Pangaea ad1 veri l e n tek bir kara kutlesi
halini ald1 ve sonra ayr1 larak b u g u n b i ld i g i m i z k1ta lar1 o l u9turd u .

254 YER BiliMi


Yaklaerk 250 milyon yrl 1 Kuzey Amerika 5 Avustralya
once, Dunya'rnn tum k1talar1
2 Guney Amerika 6 Antarktika
birlei;erek Pangaea
(Yunanca "butlin Dunya") 3 Avrasya 7 Hindistan
olarak bilinen tek bir dev 4 Afrika
kara kutlesi halini aldr.
Yerkurenin Yap1s1

Y
erkUren i n e n d 1 9 tabaka s 1 , k1talar ve okyanus tabanlar1ndan
o lu9an yer kabugudur. K1tasal kabuk 35-7 0 km
kal1nlig1ndayken okyanusal kabugun kah n h g 1 sadece 5 - 1 0 km'dir.
S i l i kat kayalar1 olan granit ve baza lt, yer kabugunda en gok
bulunan kaya l ardir.

B i r sonraki tabaka , ag1rhkl1 olarak s 1cak ve yumu9ak s i l i katlardan


o lu9an mantodur. Yakla91k 2 . 90 0 km kal i n l 1 g 1ndad1 r. Mantodaki
bUyUk konveksiyon (ta91rnml hUcre leri 1s1 dola91m1n1 saglar ve
l evha tektonigini (bkz . sayfa 2641 harekete gegirir. YerkUren i n
ak19ka n , d e m i r yonUnden zengin bir d 1 9 gekirdegi v e muhtemelen
bUyUk oranda demirden ve biraz n ikelden o lu 9an kat1 b i r ig
gekirdegi vardi r.

YerkUreni n ig s1cakl 1g1rnn derine i n i l d i kge her b i r ki l ometrede


25-30°C artt1g 1 dU9UnUlmektedir. Bu 1s1rnn bir k1sm1 gezegenin
o lu9umundan kal m19tir ama gog u , karars1z elementlerin radyoaktif
bozunumundan kaynaklarnr. B i l im insanlar1 DUnya'rnn derin i g
yap 1 s i n 1 , depremlerden yay1lan s i sm i k d a l galarin yerkUre igindeki
yay1 l 1 9 1 r n olgerek anlarlar.

256 YER BiLiMi


1 Kabuk
2 Manto
3 Erimis dis cekirdek
4 Kati ic cekirdek

5 Okyanus
6 Kabuk
7 Astenosfer
Jeom anyetizma

J
eomanyetizma OOnya'nin manyetik alanid1r ve b i r gubuk
m 1 knat1 s 1nkine benzer. Manyetik kuzey ve gOney kutuplar1
cografi kutuplara yak1ndir ama manyetik kutuplar her yil b i r 40 km
kadar yer degi9tirir. Kuzey ve gOney 1 9 1kl ar1 (auroral , GOne9'ten
gelen enerji yOklO pargac1klar1n atmosfer molekO l lerini harekete
gegi rmesiyle manyetik kutuplar1n yak1 n1nda o l u9an esrarengiz
gbrOnOmlO par1lt1lard1r.

D inamo kuram 1na gore DOnya'nin manyetik alani b i r geri


bild irim mekanizmas1 yol uyla kend i n i devam ettirir. Alan , meta l i k
ak19kan d 1 9 gekirde kte (bkz . sayfa 2 5 6 l elektrik ak1mlar1 yaratir,
konveksiyon ak1m lar1 ve OOnya'nin dbn090 de bu ak1mlar1 kuzeyden
gOneye uzanan sarmallar halinde dOzenl er. Bu ak1mlar esas alani
peki9tiren b i r manyetik a l an meydana getirerek kendi kendine
yeten b i r dinamo yarat1r.

Eski lav ak1nt1lar1 iginde korunan manyetik alanlar, DOnya'nin


manyetik a l an i n i n her b i rkag yOz yilda bir tersine dbndOgOnO,
kuzey kutbunun gOney kutbuna , guney kutbunun da kuzey kutbuna
kayd 1 g 1 n 1 gbste rir. Nedeni konusunda fikir b i rl i g i yoktur.

258 YER BILiMI


Dunya'n1n $ekli

D
onya bas1k kOre 9ekl indedir gOnkO donme hareketi nedeniyle
Ekvator k1sminda d 1 9a dogru 9 i9 ki n l i k o l u9mu9tur. Ortalama
gap1 1 2 bin 742 km'dir ama kutuplardan o lgOlen gap, Ekvator'dan
olgOlen gaptan yOzde 0 , 3 daha azdi r.

DOnya'nin yuzeyi nde kul lanilan koordinat s i stemi enlem ve boylam


ad1 veri l e n gizgi l erden olu9ur. Boylamlar kuzeyden gOneye uzanan
gizgilerd i r. Enlemler ise kutup l a ra dogru gitti kge kOgOlen d a i reler
o lu9turur. Genel kabule gore Londra'da ki Greenwich'ten gegen
"ba9 meridyen" s 1fir1nc1 boylamd1r. S 1fir1nc1 enlem ise Ekvator'dur.
DOnya'n1n yOzeyindeki herhangi b i r nokta n i n konumu kuzey-gOney
ve dogru-bat1 yonlO derecelerle tarif e d i l e b i l i r. O rnegin New York
4 1 ° Kuzey, 73° Bat1'da yer a l i r.

Topograflar ve mOhend i sler gogunlukl a , yeryOzOnOn varsay1l a n


9ekline gore ortalama d e n i z seviyesini temsil e d e n geoit
kavram 1 n 1 kul lanirlar. Her yerde yatay dOzlemi tem s i l ettigi ve yer
geki mi ona d i key oldugu igin ku l la n 1 9 i l b i r kavramd1r. O rnegin b i r
s u kemerinde borular geoide t a m para l else s u akmayacakt1r.

260 YER BILIMI


1 Cografi kuzey kutbu 4 Kutuplar aras1nda uzanan
2 Greenwich Meridyeni boylamlar
3 Ekvator 5 Ekvator'a paralel uzanan
en fernier
Mevsim ler

D
i..i nya'r n n ybri..i n gesi hemen hemen d aireseldir. Gi..i n e�;'e
olan mesafe s i bir yli igeri s i n d e yalrnzca yi..izde 3 orantnda
degi9ir. Bu da Di..i n ya'ntn a l d 1 g 1 g i..i n e9 enerj isinin yaln1zca yi..iz de 6
oran tnda degi9tigi anlam1na g e l i r. Fakat mevs i m lerin nedeni bu
degildir. S1cak yazlar ve soguk k19lar, Di..inya'ntn dbnme ekseni ndeki
2 3 , 5 ° ' l i k egimden kaynakl antr.

Bu e g i m nedeniyle kuzeyde yaz o l d ugu zaman kuzey yar1 m


ki..i reye gi..i n ey yar1m ki..i r eden d a h a faz l a gi..i n e9 1 9 1 g 1 d i..i 9 er ve bu

1 Kuzey yaz gun donumu


(Haziran)
2 Ekinoks: Yar1m kureler
e!;; it gune!;; 1!;; 1 g1 ahr
3 Guney yaz gundonumu
(Arahk)

262 Y E R B i LIMI
m i ktar 20/2 1 Haziran'daki yaz gun donumunde zirve nokta s 1 na
u l a 9 i r.

Aral 1 kta guney yar1m kure daha fazla gune9 enerj i s i a l ir ve b u


m i ktar 2 1 /22 Ara l 1 k g u n donumunde zirve noktas1na u l a 9 i r.
i lkbahar ekinoksu [20/2 1 Mart) ve sonbahar ekinoksunda [22/23
Eyl ull gune9 1 9 1 9 1 her iki yar1m kurede e!iJittir.

Dunya'nin buyuk eksen egikligi ayni zamanda , Kuzey ve Goney


kutup d ai re l eri iginde 66°'den daha kuzeyde veya guneyde kalan
Wm bblgelerin yaz1n deva m l 1 gun 1 9 1 g 1 gbrmesi ve k1 91n deva m l i
kara n l 1 k olmas1 anlam1na g e l i r.

Y E R B I L/ M l 263
2
Levha Tekto n ig i

L
evha tektani g i , D i.lnya'rnn sert kabuk ve Ost manta
tabaka l a r1ndan alu9an l itasfer katmarnrnn hareketlerini ifade
eder. Kita kaymalar1n1n ard1ndaki itici gi.lg budur. Tek b i r bi.lyi.lk
super k1ta alan Pangaea'rnn 250 m i lyan yil kadar once pargalarnp
gi.lni.l mi.lzdeki Afrika , Avrupa g i b i k1talar1 meydana getirmesi bu
kayma hareketiyl e mi.lmki.ln almu9tur.

Litasfer b i rkag bi.lyi.lk tektan i k l evhaya ayr1 l 1 r ve bu l evhal a r a lttaki


hareket l i manta tabakas in1n i.lzerinde aynar. Yagun ve eski l itasfer
"dal ma-batma ku9aklarinda" manta tabakas1n1n derinlerine batar,
bu s irada akyanus artas1 s irtlar1nda valkan ik patlamalarla yeni
bir kabuk alu9ur. Tektan ik levha lar1n h1z1 gene l l ikle gak di.l9i.lkti.lr;
kabaca tirnaklar1m1z1n uzama h1z1na denktir.

Tektani k l evhalar garp19t1 g1nda d a g siralar1 alu9a b i l i r,


ayr1ld 1klar1nda ise ayri lma faylar1 meydana gelir. B i rb i rinin
yarnndan kayarak gegen levhalarin a l dugu yerlerde "transform fay"
s1rnrlar1 alu9ur. Depreml e r ve valkanlar genel likle levha s 1 r n rlar1 r n n
aldugu yerlerde gtiri.llse de levh alar1n s 1 cak manta yi.lkse l me lerinin
i.l zerinde bulunan "s1ca k naktalar1nda" da val kanik faa l iyet alabil i r.

264 Y E R B i LI M i
1



lraksak levha sm1rlar1 1 Hawaii


Transform levha sm1rlar1
2 Yellowstone
NWv- Yakinsak levha s1rnrlar1
• S1cak noktalar 3 izlanda
Faylar

F
ay, iki kaya kUtlesinin birbirine gore hareketi sonucu kayal 1 k
arazide gergekle:;; e n k1r1 lma veya devam lil1k bozulmas1d1r.
Baz1 faylar gok kUgUk o l a b i l i rken baz1lar1 bUyUk tektonik levhalar1n
[ bkz. sayfa 264) s 1 n i rl ar1nda olup DUnya'y1 boydan boya gegen
gok geni9 fay s i stemlerine bagl1d1rlar. Faylar1n ani hareketi
deprem l ere neden olur. Yatay hareketli faylara dogru ltu at1ml1 fay,
daha gok d i key hareketli olan faylara i s e egim at1 m l 1 fay denir.

l raksak fay, iki levhanin giderek birbirinden ayr1lmas1yla olu:;; a n


fayd 1r. B u faylar bazen okyanus ortas1 s1rtlar1n1 meydana geti rir,
gUnkU alttaki magma , okyanusal kabuktaki gatlaklardan yukar1
s1zar ve sogur. Tektonik levhalar yak1nsak faylarda garp19ir. Bu
durum bazen okyanusal kabugun diger levhanin alt1na kayarak b i r
"dalma-batma ku9agi" o l u:;;turmasina neden olur. i ki k1tasal levhanin
garp1 9mas1yla H imalayalar g i b i dev dag siralar1 yUkselebilir.

Transform fay, tektonik levhalar1n birb i rinin yanindan yatay olarak


gegmes iyle olu:;; ur. Bunun kla s i k bir brneg i , b irkag bUyUk depremin
tetikleyicisi olmu:;; olan Kaliforn iya'daki San Andreas Fay1' d 1 r.

266 YER BiLIM1


1 Kahn k1tasal kabuk 4 Yeni olusmus okyanusal kabuk
2 lraksak fay boyunca gerceklei;; e n 5 lraksak fay boyunca birbirinden
volkanik faaliyet ayr1lan levhalar
3 Okyanuslarin doldurdugu alcak 6 Manto altmdaki konveksiyon
havzalar akintllar1
Depremler

D
epremler yer kabugunda gergekle9en ani bir enerji
bo9almas1nrn sismik dalgalar ureterek yeri sal lamas1yla
olu9ur. Depremler, tektonik levhalar1n (bkz. sayfa 264) birbirleri
uzerinden surtunmesiz kay1p g i dememesinin bir sonucudur. Puruzlu
yuzeyleriyle birbirlerine tutunduklar1 igin aralar1ndaki geri lim ve
zorlanma hali artar ve sonunda keskin bir hareketle sars 1 l irlar.

l raksak faylar1n birb irinden ayr1 l ma s 1 "normal" depremleri tetikler.


Yak1nsak levhalar ise "bind i rme" depremlerine ve levhalar1 n
birbirinin yanrndan kayarak gegi p "dogrultu at1 m l i " sars 1 nt1lar
yaratt1g1 transform faylara neden olur. Oepremlerin 9iddeti
R i chter olgegiyle olgulur ve "buyuklugu" 9'un uzerinde olan
depremler binlerce kilometre gap1nda a lanlar1 tahrip eder.

Deniz a lt1nda deprem oldugu zaman bazen deniz yatag1 ,


k1y1 bblgelerini tahrip edebilen d ev dalgalar olan tsunami leri
tetiklemeye yetecek kadar hareket eder. Aral1k 2004'te Sumatra
k1y1s1 ag1klar1nda olan b i r depre m , tarihte gbrulmu9 en 9iddetl i
tsunamil eri yaratarak 1 4 U l kede 230 b i nden fazla insanin
olumune neden oldu.

268 YER BiLiMI


1 lraksak fay: Faym iki taraf1 birbirine
gore dikey hareket eder
2 Yak1nsak fay: Faym iki yarn birbirine
dogru yatay hareket eder
3 Transform fay: Faym iki yam birbirine
zit yi:inde yatay hareket eder

3
Vol ka n lar

V a l kanlar erimi9 hal deki s1cak kayanin, yani magmarnn, a lttaki


manta tabakas1ndan gelen 1 s 1 rnn etkis iyle yukse l i p yer kabugunun
ustLine g 1 kmas1yla meydana g e l i r. Genell ikle tektan i k levhalar1n l b kz .
s ayfa 2641 b i rbirine yakla9t1g 1 veya b i r b i rinden uzakla9t1g1 s1rnrlar
uzeri n d e , brne gin levha lar1n b i r b i ri nden ayr1ld1g1 O rta Atla nti k S1rt1
bayunca gbrulurler.

Valkan l a r l evha s1rnrlar1rnn uzag 1nda, kabuk tabaka s 1 r n n yukselen


s1cak manta uzerinde b u l undugu "s 1cak naktalarda" d a meydana
gel i r. O rnegin Hawa i i adalarin1n tLimu bir deniz a lt1 s1cak naktasinda
gergekle9en patlamalarla meydana g e l m i 9tir. Va l kanlar gagunlukla,
tepes indeki gokmu9 b i r kraterden (ka l deral lav, kul ve gaz puskurten
kani b i g i m l i daglar alu9turur. Arna baz1 lar1rnn l av kubbelerinden
alu9mu9 engebeli z i rveleri vard 1 r.

K1zgin gaz, kl.ii ve kayagtan alu9an "piraklastik ak1nt1" , patlamarnn aldugu


bacadan gagunlukla 1 50 km/s h1zla g1kar ve zemine yay1 l 1 r. Valkanlar
ayrn zamanda birkag metre geni9ligindeki bir a l ana eri m i 9 kayag
kutleleri alan valkanik "bambalar" firlatir. Bu kutleler yere garpmadan
once saguyup kabukla91r. Tarihte b i l i nen en blumcul valkan patlamas1,
1 8 1 5'te Endanezya'daki Tambara Dag1'nda gergekle9en ve en az 7 1 bin
ki9inin olumune neden alan patl amayd 1 .

2 70 Y E R B I LI M I
1 Volkanik kUI bulut 6 Bogaz
2 Piiskiirme 7 Puskurmi.is lav konisi
3 Kaldera 8 Dip kaya
4 Piroklastik ak1ot• 9 Magma odas1
5 Kanat pi.lsk:urme,;
Kayac Turleri

G
Jeol o g l ar kayaglar1 pUskUrUk, tortul ve metamorfik o l mak Uzere
Ug ana gruba ay1 rirlar. PUskuruk kayaglar s 1cak, erimi9 haldeki.
kayarnn, yani magmar n n yer kabugu iginde yUks e l i p sogumas1 ve
kat1 la9mas1yla o l u9ur. Magma yerin deri n l i klerinde yava9 yava9
sogudugunda, iginde buyUk kri staller olu9arak granit gibi iri tan e l i
kayalar meydana gelir. Yuzeydeki h 1 z l 1 soguma ise bazalt g i bi ince
taneli kayalar meydana getirir.

Tortul kayaglar Dunya'rnn yUzeyinde olu9ur: Kaya pargac1klar1 ,


mineral ler i l e hayvansal ve bitkisel materyaller igeren tortularin
katman l 1 olarak birikmesiyl e meydana gelirl er. Bunun bir tirnegi,
kumun sudan ayr19arak gtikmes i ve sonra Ost Uste binen katmanlar1n
s 1 k1 9mas1yla olu9an kum ta91dir. Tortu! kayaglar yer kabugunun
muhtemelen yalrnzca yuzde 5 kadar1rn o lu9turmakta, pUskuruk ve
metamorfik kayalar uzerinde ince bir tabaka halinde uzanmaktad1r.

Metamorfik kaya lar bir zamanlar tortul veya puskuruk kaya olan
fakat yogu n l uklar1 artm 1 9 ve yer kabugunun deri n l i klerine geki l i p
yuksek b a s i n g v e s 1cakl 1klara maruz kal d 1 ktan sonra yap 1 l ar1
degi9mi9 kayalard 1 r.

272 YER BiliMI


1 Magma 7 Tortul kayac;:
2 Piiskiiriik kayac 8 Yiiksek s1cakhk ve basmc
3 Sokulum kayac;: ortamma gtimiilme
4 Yiizeye dogru gercekleeen 9 Metamorfik kayac
yava$ kabarma 1 0 Erime
5 Tortula$ma 1 1 Eriyen kabuk ve mantodan
6 S1k1$ma ve gelen magma
sertle$me

8
Kayac Dongi.isi.i

K
ayag dongusu, kayaglar1n yerkurede m i lyonlarca yll igerisinde
erozyon ve tektonik levha hareketleri (bkz . s ayfa 264J g i b i
sureglerle deva m l l deg i 9erek gegird i g i sonsuz d o g a l donguleri
ifade eder. Kayag dongusu oze l l ikle tektoni k levh a l ar1n bul u9tugu
-
yerlerde a ktiftir.

Dongu, yerkure yuzeyinin a lt1nd aki magma denilen ak19ka n veya


yumu9ak h a l deki s 1cak kayan1n soguyup krista l l e9ere k puskuruk
kayalar1 o lu9turmas1yla ba9lar. Bu kayalar " batma" yoluyla yer
kabugunun a lt1na geki l i p yeniden eriyerek ilk magma h a l lerine
donebi l i rler. Bundan farkl 1 olarak, puskuruk kayal a r yerin alt1na
gomuld uklerinde s 1 k19ma ve 1s1ya maruz kal arak metamorfik
kayaya donu9 e b i l i rler. Dunya'nin yuzeyinde kayalar hava 9artlar1yla
ai;>inmaya ugray1p parga lanir ve ufalan1rlar. Akarsular1n bu
pargac1kl ar1 surukleyip gol l ere ve denizlere b i rakmas1yla tortul
kayalar1 meydana getiren tortula9ma sureci ba9lar.

K1tasal kabuk gok yava9 donguye ugrar; Dunya'n1n bugunku k1tasal


kabugu yakla91k 2 milyar ya91ndad1r. En eski okyanusal ka buk ise
sadece 200 mi lyon ya91ndad1r.

274 YER BILIMI


S1k1!;1ma ve
sertle!;lme
Fosiller

F
o s i l l e r hayvan , b itki ve d i ger organizmalar1n tortu tabaka lar1
iginde binlerce y1 I korunmu9 ve dokular1 zaman l a yeri n i .
m inera l lere birakm 1 9 olan kal 1nti l ar1d 1 r.

Fos i l le9me, bldUkten k1sa b i r sure sonra yerin alt1na gbmU len
hayvan veya b itki ka l 1 nt1 lar1nin korunmas1n1 saglaya b i l i r. Mesela b l U
bir b a l 1 g 1 n yumu9ak k1s 1 mlar1 gUrUrke n , i ske leti gamur veya kum
tortu lar1 iginde gbmUIU ka l a b i l i r ve tortu lar s 1 k19arak ta9la91 nca
yap 1 s 1 n 1 koruya b i l i r. i ske l et yava9 yava9 gbzUnUrken minera l l er
kalan bo9l uklar1 doldurarak onun yeri ni a l 1 r. M i lyon larca y1I sonra
bu i skel et "kopya s i " , bir dag veya kaya l 1 g 1 n yUkselmesi ve erozyon
yoluyla ortaya g1ka b i l ir.

Ya9ayan organizmalar g i b i fos i l l e r de mikroskobik tek


hUcre l i lerden dev dinozorl ara , agaglara kadar ge9itl i l i k
gbstere b i l i r. Fos i l l e r hayvanlar1n tortu larda birakt1g1 izleri
d e muhafaza edebili r. i l k insan atalar1m1zin ayak izleri buna
bir brnektir. B i l inen en eski fos i l l er, 3,4 m i lyar y1I bnceden
veya daha eskiden kalma fos i l l e9mi9 m i krop ko loni leri olan
"stromato l itler" d i r.

276 YER BILIMI


1 Ya:;;ayan organizma
tortulu bir ortamda
(genellikle su altmda)
oliir

2 Yumu:;;a k dokular ciiriir


ama sert k1s1mlar dag1hp
yok olmadan organizma
gomiiliir
Topografya

C
ografyada, Dunya'nin yuzey 9ekl ini ve bze l l i klerini ug boyutlu
olarak inceleme ve haritalamaya topografya denir. Topografik
(rolyefl haritalarda arazi yuksekligi e9 yukselti egrileriyle gbsterilir.
Her bir e9 yukselti egrisi e9it yukseklikteki arazi pargalarini yans1t1r.
Bbylece daglar ig ige gegmi9 halkalar halinde, en d i k yamaglar ise
b i rbirine en yakin e9 yukselti egri leriyle gbsteri l i r.

Arazi ve yuzey bze l l i kl eri hakk1nda ayr1nt1 l 1 b i l g i ler, in9aat


muhend i s l i g i veya toprak kazan1m1 proj el erinde buyuk bnem ta91 r.
O rnegi n "fotogrametri " , farkl 1 ag1lardan geki lmi9 iki ya da daha
fazla hava fotograf1ni kar9 i l a 9tirarak yerdeki noktalar1n ug boyutlu
koordinatl ar1ni b u lmaya yarayan g e leneksel bir tekn iktir.

Donya yuzeyinin tam b i r rblyef haritas1 igin gereken d ij ital veril er,
arazinin uydu rada r haritalamas1ndan e l d e e d i l i r. Gemilerle yapl lan
sonar a ra9t1rmalar okyanus tabanlar1nda arazi blgumu yapmaya
*
yarar. Havadan kul lani lan " l idar" (Li ght Detection and Ranging )
s i stem leri ise gbrunur lazer 1 9 1 g 1 n i n yans1mas1ni blgerek orman
brtul eri ve buzu llardaki yukseltilerin detayl 1 haritas1ni g1kara b i l i r.

* l�1k tespiti ve uzakl1k tayini (9.n.J

278 YER B I L I M I
1 Tepenin gercek profili
2 E$it yukselti arahklarmm oldugu
"basamakh" profil
3 Topografik es yukselti haritas1
4 S1k1 0$ yilkseltilerle gtisterilen dik yamac
5 Geni$ arahkh 0$ yukseltilerle gtisterilen
hafif yamac
K1talar

K
1talar DUnya'rnn en bUyUk yedi kara kUtlesidir: Asya , Afrika ,
Kuzey Amerika , Goney Amerika, Antarktika , Avrupa ve
Avustralya . DUnya yUzeyin i n yUzde 29'undan b i raz fazlas1rn
o l u:;;t ururlar. K1ta lar1n gogu okyanuslar veya denizlerle b i rbirinden
ayr1 l 1 r. Fakat Avrupa ve Asya bunun d 1 91nda olup gogunlukla
"Avrasya" ad1 veri len tek bir k1ta o l a ra k gtirUIUrler.

DUnya'rnn toplam kara yUzeyinin yUzde 40'a yak1rn UrUn ve hayvan


yeti:_;;tirmeye ayr1 lm19t1r; yakla91k yUzde 25'i ise dagl1kt1r. Ormanlar
karalarin hemen hemen Ugte birini kaplar. Tropikal ku:_;; akta ormanlar1n
gogu gUr, tropikal yagmur ormanlar1d1r ve y1lda 1 , 8 m'den fazla yag19
al1rlar. t; tiller y1 l da 25 cm'den az yag19 alan kuru alanlard1 r, bu nedenle
gtil lerde bitki tirtUsU ya, seyrek olur ya da hig olmaz. S1cak ve soguk
gtiller DUnya'rnn kara yUzeyinin yakla91k be:;; te birini kaplar.

Daha yumu:;; a k iklim lere sahip "1l1 man" btilgeler, devaml1 s1cak olan
tropikal ku:_;; a k i l e kutup btilgeleri aras1nda yer al1r. Uglardaki kuzey
enlemlerinde ise buzsuz araziye b itki tirtUsU ytinUnden zay1f "tundralar"
ve devaml1 donmu:;; halde olan toprak alt1 tabakas1 hakimdir.

2 80 Y E R B I LI M I
:, tr 7 7 rt -

1 Kuzey Amerika 5 Asya


2 Giiney Amerika 6 Avustralya
3 Avrupa 7 Antartika
4 Afrika
Okyanuslar

O
kyanuslar D Unya yUzeyinin neredeyse yUzde 71 'ini kaplayan
gok bUyUk tuzl u su kUtleleridir. Genel likle be9 bUyUk okyanusa
ayri l irlar: Pasifik Okyanusu , Atlantik Okyanusu, Hint Okyanusu,
G Uney Okyanusu ve Kuzey Buz Deniz i .

TUm okyanuslar1n a l a n olarak hemen hemen yar1s 1 3 km


derinligindedir. En derin nokta, Pasifik Okyanusu'nda Japonya'rnn
gUneyine denk gelen k1s 1mda yer alan ve derinligi yakla91k 1 1 km'yi
bulan Mariana i:;ukuru'dur. Don Walsh ve Jacques Piccard a d l 1 iki
deniz b i l i mci 1 960'ta kUgU k bir su a lt1 arac1yla Mariana i:;ukuru'nun
tabanina ula9t1lar. 0 gUnden beri bunu ba9ka kimse yapamad1 .

Okyanus ak1ntilar1 dev ta91ma bantlar1 gibi davranarak 1 s1y1 tropikal


ku9aktan kutuplara ta91r. Soguk derin sular yUkselerek Orta
Pasifik'te ve Hint Okyanusu'nda 1s1nd1ktan sonra yUksek enlemlere
dogru yol a l 1 p orada batar ve sogur. GUneydogu ABD'den Kuzeybat1
Avrupa'ya uzanan bnemli b i r okyanus ak1nt1s1 sistemi Korfez Ak1nt1s 1
ve Kuzey Atlantik Serbest Ak1nt1s1'rn b irle9tirerek Kuzeybat1 Avrupa
ikliminin daha 1 l 1man kalmas1rn saglar.

282 YER BILIMi


Soguk akmt1lar 1 Ktirfez Akmt1s1
S1cak akmt1la� 2 Kuzey Atlantik Serbest Akmt1s1
Yuzey Suyu

D
onya Ozerindeki suyun yakla91k yOzde 97'si tuzlu
okyanusl arda bulunurken yalr nzca yOzde 2 , 5 kadar1 tatl 1
sudur. Bu suyun gogu y a b u z tabaka iginde y a da yer altindadir.
Hatta DOnya'rnn tatl 1 sularin1n yal r nzca yOzde 0 , 3 kadar1 g O n l O k
hayatta en g o k kul l and1g1m1z suyun kaynaklar1 olan n e h i r l e r ve
gtillerde bulunur.

GOne9 okyanuslardaki suyu 1 s 1tt1 g 1 n d a , su buharla91p yOks e l i r


v e yogun l a 9arak bulut hal ine gelir. Sonra yagmur, k a r g i b i
yag19lar h a l i nde d 09er. DOnya'daki tatli suyun yOzde 7 0 kadar1rn
o l u9turan buz ise buz tirtOl eri ve buzu l lar1n iginde b i nlerce yil
saklanabi l i r.

Yagmur suyu topraktan nehirl ere geger, nehirler okyanuslara


veya bOyOk oranda tatl1 sudan olu9an gtil l ere akar. Goller gok
ge9itlidir. Akan suyun kuvvetiyle g i derek bOyOyen menderes
k1vr1 mlar1ndan b i rinin sonunda ana nehir yatagindan kopmas1yla
ol u9an "tikOz boynuzu gtilleri" bun l ardan b iridi r. ABD-Kanada
s 1 r n r1ndaki Superior GtilO, 8 2 . 400 kilometrekarel ik a larnyla
gene l l i kl e en bOyuk tatl1 su gtilu kabul e d i l i r.

284 Y E R B I LI M I
Atmosferi n Kimyas1 ve
Yap1s1

A
tmosfer DUnya'rnn etraf1ndaki gaz ortUsUdUr ve yer gekiminin
etkisiyle yerinde durur. Solunum igin hava saglayarak ve gece ile
gUndUz aras1nda bUyUk s1cakl1k degi9imlerini onleyerek gezegenimizi
ya9am igin elveri 9 l i k1 lmada gok bUyUk bir role sahiptir.

Atmosferin ana b i le9enleri nitrojen (yUzde ?Bl ve oksijendir (yUzde


21 l ama i geri g i yUksekl ikle beraber degi 9 i r. En a l ga k katman olan
troposfer ayn1 zamanda en yogun katmand i r ve atmosfer kUtlesinin
yakla91k yUzde BO'ini igerir. Bir sonraki katman stratosfe rd i r ve
can l 1 lara zararl 1 olan mor otesi GUne9 191nl ar1rnn gogunu emen ozon
[03) tabakas1 buradad 1 r. En d 1 9 atmosfer katman 1 , esas olara k
hidrojen v e helyumdan o l u 9 m u 9 i n c e b i r katman olan egzosferdi r.

DUnya'rnn atmosferi mavi gorUnUr gUnkU mavi gUne9 1 9 1 g 1 r n k1rm1z1


gUne9 1 9 1 g 1 ndan daha iyi dag1tarak her yone mavi 1 9 1 k fotonlar1
gonderir. Gun dogumu ve gUn bat1m1rnn kirm1z1 gorUnmesinin nedeni
GUne9'in ufukta olmas 1 , boylece 1 9 1 g 1 r n n atmosfer iginde uzun bir yol
izlemesi ve daha fazla mavi 1 9 1 g1n kaybed i l mesidir.

286 Y E R B i LI M I
1 Di.inya'm n yi.izevi
2 Tropc;isfer: 1 0-1 7 km'ye kadar
3 Stratosfer: 51 km'ye kadar 5
4 Mezosfer: 85 km'ye kadar
5 Termosfer: 350-800 km'ye kadar
6 Egzosfer [i.ist s1n1r tammlanmam15t1r]

2
Atmosfer Dol a!?1m1

A
tmosfer dola� >1 m 1 , 1 s1y1 DUnya'rn n yUzeyine dag1tan geni9
gapl 1 hava hareketidir. 1 700'1erin ba9lar1nda i ngiliz hukukgu
ve b i l i m insarn George Hadley'nin tarn m l a d 1 g 1 dev konveksiyon
halkalar1 olan "Hadley hUcreleri" taraf1ndan kontrol edilir.

Hadley hUcresi dola91m1 Ekvator'daki nem l i ve s 1cak havan1n


yUkselerek kutuplara dogru hareket etmesi , sonra yakl a 9 1 k
olarak 30° kuzey v e gUney enlemlerinde a lgalmas1yla ba9lar.
Algalan havarnn b i r k1sm1 yUzey Uzerinden Ekvator'a geri dbner
ve DUnya'rnn donU9 ybnU nedeniyle ayrn zamanda bat1ya ybne l en
" a l ize" rUzgarlar1rn meydana getirir. Kutup hUcre l e r i , 6D0'den fazla
kuzey ve g Uneyde bulunan yUksek enlem konveksiyon halkalar1d1r.

I l k olara k 1 9 . yUzy1 lda Amerika l l meteorolog Wil l iam Ferrel


taraf1ndan one s UrUlen Ferrel hUcreleri , orta enlem lerd e faa l iyet
gbsteren ama kutup hUcrelerine zit yonde donen ve DUnya'rnn
dbnU9U nedeniyle bat1 rUzgarlar1 n1 meydana getiren konveksiyon
hUcreleri d i r. Jet ak1mlar1 -ba91ica "kutup jet ak1mlar1" ve " a lt
tropika l j et ak1mlar1"- yUksek enleml e rde hUcreler aras1ndaki
s1rnrlarda olu9an ve dogu ybnUnde donen h1zl1 hava ak1mlar1 d 1 r.

288 YER B I L / M l
Hava Cepheleri

M
eteoroloj ide hava cepheleri , farkl 1 yogun luk, s 1 ca kl 1 k
v e n e m o ranindaki hava kUtlelerini birbirinden ayiran
s 1 nirlard i r. Cephelerin yakla9mas 1 , hava durumunda bir degi9imin
o lacag1 ni gbsterir. O rnegin soguk b i r cephe s1cak ve nemli b i r
hava kUtl e s i n i n a lt1ndan gegti g inde s 1 cak hava yUks e l i r v e nem
yogunla9arak yagmur bulutlar1 halini a l a b i l i r.

Soguk cepheler s 1 ca k cephelerden daha h1zl1 hareket eder ve


hava durumunda daha ani d e g i 9 i m l ere neden olur, gUnkU soguk
hava s1cak havadan daha yogundur ve h1zla onun yerin l a l 1 r. Hava
durumu harita larinda soguk cepheler, gittikleri ybnU i 9aret eden
mavi Uggenler olarak goste ri l i r. Hafif yagmur gene l l ikle s1cak
cephenin yakla9t1 g 1 n i n b e l i rt i s i d i r ve s 1cak cephe, Uzerinde k1rm1z1
yar1m daireler olan bir gizgiyle tem s i l e d i l i r.

" Kapal1 cephe" b i r soguk cephe n i n s1cak cepheyi yakalamas1yla


meydana gelir. "Sabit cephe" ise iki cephe aras1nda b i r bera berlik
durumudur; ikisi d e d i geri n i n yeri n i a l acak kadar gUglU d e g i l d i r.
Uzun sure ayn i yerde a s i 1 1 kalma e g i l i m i gbsterir ve gogu zaman
b i rkag gUn sUren yagmurlu hava getirir.

2 90 YER BILIMI
Soguk S1cak Sa bit Kapah
cephe cephe cephe cephe
Bulutla r
ulut, atmosferde as1l1 halde duran su damlac1klar1ndan
veya buz kristallerinden olu9mw,:; opak bir kutledir. Bulutlar
gune9 191g1nin Dunya'nin yuzeyini 1 s1tarak suyu buharla9t1rmas1
sonucu olu9ur. Yuzeydeki nemli ve s1cak hava yukselir, su buhar1
yogunla9arak toz veya tuz g i b i minik par9ac1klara donu9ur ve s 1v1
damlac1klar veya hava yeterince soguksa buz kristal leri olu9turur.
.Sonunda bu tanecikler yukari yonlU hava ak1m larinin ta91yamayacag1
kadar bUyUr ve yag 1 9 olarak dU9er (bkz. sayfa 294J .

KUmUlus bulutlar1 bazen pamuk g i b i gorunen 9i9ki n , yogun


bulutlard 1 r. Yukar1ya dogru bUyUrler ve gok guru ltulU saganaklar1
tetikleyen dev · kUmulonimbUs bulutlar1na donU9Urler. SirUs
bulutlar1 rUzgarlarla savru lara k uzun 9eritler h a l i n i alm19 ince ,
pUskUI g i b i bulutlard 1 r. 6 km'nin UstUndeki yUksekliklerde o l u9urlar
ve gene l l i kl e gUzel hava larda gorU I Urler.

i sm inde "alto" on eki olan bulutlar orta seviyedeki bulutl ard 1r.
Stratus bulutlar1 ise gene l l i kle bUtUn gokyUzUnU kaplayan tek tip
g ri m s i bulutlard 1 r. Hava olaylar1yla i l g i l i tUm bulutl ar, DUnya'nin
atmosferinin en alt bUyUk katman1 olan troposferde olu9ur.

282 YE.R B I L I M I
4t -

7
8
Yag1e ve Sis

Y
agmur, kar. s u l u sepke n , dolu g i b i bulutlardan d09en her
tOrlO suya yag 1 9 denir. Yag 1 9 l a r, b ulutlar1n i gi ndeki hava
tOrbOlans1nin su damlac1klar1 o lu9turmas1 veya buz pargac1klar1n1n
garp19ara k daha bOyOk pargac1klar ol u9turmas1yla gergekl e 9 i r. Bu
pargac1klar, yukar1 ytinlO hava ak1mlar1n1n ta91yamayacag1 kadar
bOyOdOkleri zaman yere d09erler. (Bunun bir i stisnas1 "virga"
denen ve yere inmeden buharla9an hafif yag19 tOrOdO r .l

Yagmur damlalar1n1n g a p 1 1 0 mm'yi bulabil ir. En geni9 olanlar1


gelmekte olan hava a k1 m 1 n 1 n etki s iyle yas s l l a 9m 19t1 r. Kar
tanelerinin gen i 9 l i g i b i rkag santimetreye ula9abi l i r. Dolu taneleri,
yukar1 ytinl O bir hava ak1 m 1 n 1 n igine girip g1karak b i r bulutun
iginde tekrar tekrar yOks e l i p algald1 kga bOyOr ve 20 cm geni9l ige
ula9a b i l i rl e r. Btiylece ti lO mcOI yara l anmal ara neden olabi lecek
kadar bOyOk ve ag1r hale. geleb i l i rler.

Yag 1 9tan farkl1 olarak s i s , OOnya'ni n yOzeyinde veya yOzeyin


yak1ninda as1h halde kalan s u damlac1klar1 veya buz kristal lerinden
olu9an bir kOtledir. B i r bak1ma a l gakta duran bir bul uttur.
Rutubetin gene l l i kle gtil veya batakl 1 k g i b i yerel bir kaynag1 vardir.
Pus ise 1 km'den uzun gtir09 mesafesini mOmkOn k1 lan ince s i stir.

284 Y E R B I LI M I
Dolunun olusumu
1 Yagmur damlalar1 3 Dolu taneleri 4 Dolu taneleri bulutun
yukar1 ytinli.i S1cak konveksiyon hi.icreleri icinde kalamayacak
hava ak1mmm icine icinde yukarr a!;lag1 kadar bi.iyi.ir, yere dogru
cekilir hareket ederek bi.iyi.ir di.i!;lerek gi.icli.i ve soguk
2 Dondurucu sogukluktaki bir a!;lag1 ytinli.i hava
ak1m1 yaratir
yi.ikseklik

-
F1rt1nalar ve Hortum la r

F
i rt1na, atmosferde gergekle:;; e n ve sert hava ko9ul lar1na neden
olan herhangi bir degi:;; imdir. Firt1nalar yOkselen s 1cak havarn n ,
etraf1 yOksek basing bdlgeleriyle gevr i l i bir dO:;>Ok basing merkezi
yaratarak kuvvetl i rOzgarlara ve kO mOlonimbOs b u l utlar1 g i b i f1rt1na
bu lutlar1rnn o l u:;; u muna neden olmas1yla gergekle:;; ir.

Gok gOrOltO I O f1rt1 nalar s 1cak bdlgel erde nemin yOksek oldugu
zamanlarda meydana gelir. Rutubetl i , s1cak hava karars1z hale
gelip h1zla yOkseli rken soguk hava onun a lt1nda sert a:;; a g1 ybn l O
ak1mlar olu9turur. 009en SU damlalar1 v e b u z pargac1klar1 , yOkselen
damla ve pargac1klardan negatif elektrik yOkO alarak bulutlarda "yuk
ayrl l masi" yarat1r ve bu geri l i m 9i m9ek gakmalar1yla bo:;; a larak gdk
gOrOltOsO halinde duyulur (bkz. sayfa 298 J .

Tropika l s i klorilar a l ga k enlemlerd e , n e m l i havarnn yOks e l i p


yogunla9mas1yla a g 1 g a g1kan 1 s 1dan enerji a l a n havan 1 n , b i r d090k
basing merkezi etraf1nda dbnmes iyle meydana g e l i r. BOyOk tropika l
s i klonlar yerlerine bagl1 olarak kas 1 rga veya tayfun ad1rn a l 1 r.
Hortumlar dbkOntOleri toplay1p yukar1 geken ve b i r saatten uzun
sOre b i l e n :;; i ddetl i , baca b i g i m l i fi rt1na lard ir. En yayg1n olduklar1 yer
ABD'nin orta kes i m l erindeki Hortum Gegidi ad1 veri len aland1r.

296 YfR BiUMI


Simsek ve Y1ld1r1m

S.
im9ekl er ve yl l dir1mlar gtik gOrOltOIO f1rti nalar s 1 rasinda, bulutlar1n
. iginde bir elektrik yukunun ayrl l mas1yla gergekle9ir. Bir firt1na
yakla9irken , h1zla yukselen s1cak havadaki su damlac1klar1rnn d09en
damlac1klara ve buz pargac1klarina elektrik yOkO gegi rmesiyle bulutun
tabarn Ost k1sm1na gore negatif yOklO hale gelir. Biriken elektrik yOkO
bulutun iginden gegerek veya yere inerek bo9alacak kadar gOglO hale
geldiginde 9 im9ek veya yl ld1r1m olu9ur.

Buluttan yere dogru gergekle9en y l l d 1 r 1 m , gene l l ikle negatif yOklO


bir ak1m kana l i n 1 n zikzak gizip gatal lanara k yere inmesi ve pozitif
yOklO olan bir yukar1 ytinlO 9 im9ekle temas etmesi sonucu olur.
Btiylece y l l d ir1m igin bir yol a g 1 l i r ve yl l d 1 r1 m havay1 1 s 1tarak bizim
gtik gOrOltOsO olarak duydugumuz basing dalgalar1rn tetikler.

Atmosferde ayr1ca yuksek enlemlerde bulunan elektrik yukleri olan


"tayflar" [ sprite) -genel l ikle k1rm1z1 parl lt1lar hal inde gtirOIOrler ve
bazen a9ag1 ytinlO mavimsi uglar1 olur- ve her biri 0 , 00 1 saniyeden
k1sa suren k1rm1z1 parl ltllar olarak gtirOlen ELVES* bulunur. Pek gok
ki9i yer seviyesinde suzulen parlak kureler halinde "top y1ldir1mlar"
gtirdOgOnO stiylemi9 olsa da bu etkinin kaynag1 bil inmemektedir.
* Emission of Light and Very Low Frequency perturbations due to Electromagnetic Pulse Sources:
Elektromanyeti k darbe kaynaklar1rnn nede,n oldugu l§lk sal1m1 ve gok dU§Uk frekansl1 bozulumlar [ 9 . n . I
,

298 YER B i L I M i
Y1ld1r1m
di.ismeden
hemen once
negatif yi.ikli.i
havadan cikan
1 onci.iler (1 J bulut
tabanmdan asag1
uzanmaya baslar,
bu s.1rada pozitif
yi.ikli.i onci.iler de
(2) yerden yukar1
uzamr.

Buluttan cikan
bir onci.i yerden
gelen bir onci.iyle
bulustugunda
ak1m kesintisiz
bir yol izleyebilir
(3) ve y1ld1r1m
cakar.
.

lkl i m

D
Onya'nin i k l i m i tekrar eden bolgesel hava olaylar1nin
orta l amasindan o l u9ur. Y i l 1 n farkl1 zamanlar1nda en gok
gorulen s1cakl i k , nem, ruzgar, yag 1 9 gibi oze l l i kleri kapsar. B u
tekrar eden olaylar e n l e m , yuksekl i k v e kara kutlesinin okyanusa
gore konumu gibi b i rgok faktdrden etki lenir.

En yayg i n olara k kul l a n i l a n iklim s 1n iflandirma siste m i , 1 884'te


Alman i k l i m b i l imci Wlad i m i r Koppen'in ortaya koydugu Koppen
s i stem i d ir. B u s i stemde tOm bolgeler be9 ana iklim kategori sine
ayri 1 1 r. Trop i ka l bolgelerin deniz seviyes indeki ortalama s1cakl 1 klar1
y1l1n on i ki ay1 boyunca 1 8 °C ve OstOndedir. Kuru iklim lerin ise
yag 1 9 l a a l d 1 klar1 su m i ktar1 buharla9mayla kaybedebi lecekleri su
m i ktari ndan azd 1 r.

l l 1 man bolgelerin ortalama mevsimsel s1cakl 1 klar1 yaz1n 1 0°C'nin,


k1 91n da -3°C'nin OstOn d e d i r. En soguk ayl 1 k ortalama s1cakl 1 klar1
-3°C'nin alt1 nda olan karasal iklimler ise i 1 1 man bolgelerden
farkl i l 1 k gosterir. Kutup bolgelerinin ayl 1 k orta lama s 1 cakl1klar1 y1I
boyunca 1 0°C'nin a lt1ndad 1 r. B u geni9 kategori lerin toplam 28 alt
kategorisi vard 1 r.

300 YER BiLiMI


Gi.iney Amerika'daki
bi.iyi.ik Koppen iklim
sistemi bolgeleri
1 Tropikal/megatermal
2 Kuru
3 lhman
4 Karasal/mikrotermal
5 Alp/kutup
.

lkl i m Degisikl igi

Z
aman iginde pek gok faktbr Dunya'nin ikliminde degi9iklikler
meydana getirmi9tir. Dunya'nin ybrungesinde ve donme ekseninin
egiminde gergekle9en gok kuguk dbnemsel degi9imler bu faktbrl ere
brnektir. Yerkure tari h i n i n buyuk bir k1sm1 boyunca ortalama kuresel
s 1cakl1klar bugunkunden 5°C daha yuksekti ve kutup larda buz yoktu .
Diger zamanlarda ise dunya buz gaglar1na girdi lbkz. sayfa 304) .

i kl i m degi9ikligi yak1n zamanlarda da gergekl e9ti . 1 500'1erin orta lar1


i l e 1 BOO'lerin ortal ar1 aras 1nda, "Kuguk Buz Cag1" ad1 veri len bir
donemd e , ortalama s1cakl1klar bugunkunden 1 °C kadar du9uktu .
Bunun olas1 bir neden i , volkanik patlamal ardan kaynaklanan atmosfer
kullerinin gune9 1 9 1 g 1 n i keserek gezegeni sogutmu9 olmas1dir.

2 0 . yuzy1lda ortalama s1cakhklar 0 , 6 i l a 0 , 9° C artt1 . Cogu bilim


insani bunun insan faal iyetleri nden , bze l l ikle fos i l yak1t kullan1m1ndan
kaynakland1g1na inaniyor. Fosi l yak1t kullanim1 sera gaz1 sal1mina neden
olur ve bu gazlar normalde uzaya kagacak olan gune9 enerjisinin bir
k1sm1n1 hapseder. S1cakl1klar 21 . yuzyi lda birkag derece yukselerek
y1k1c1 etki ler yaratacak deniz seviyesi yukselmelerine neden olabilir, s1k
kurakl 1klar1 ve f1rt1nalar1 tetikleyebilir.

302 YER BILiMi


Sera etkisi
1 Gi.inesten gelen radyasyon
2 Atmosferln yans1tt1g1 radyasyon
3 Di.inya'rnn yi.izeyinin yans1tt1g1 radyasyon
4 Yans1tllan radyasyonun sera gazlar1 tarafmdan
emilip yi.izeye geri gonderilmesi
5 Glines enerjisinin Di.inya tarafmdan emilmesi

5
Buz Cag la r1

C
ok eski gagl arda , Dunya'nin kutuplart bazt donemlerde buzsuzdu
ama buz gaglartnda, soguk iklimler kttalartn uzerinde geni9 buz
ortulerinin olu9mastna imkan verdi . B u devamlt iklim degi9iminin pek
gok dogal nedeni vardtr. Dunya'nin donme ekseninde gergekle9en gok
ufak egim degi 9 i kl i kleri ve kttalarrn hareketleri nedenlerden ikisidir.

Buz gaglartna ait kanitlar, kayan buzullartn oydugu vadi l e r g i b i


jeoloj i k $eki l lerin yani s t ra derin sondajla u l a 9 tlan v e stcakl t k
b i l g i s i n i muhafaza eden eski hava balonlartnin bulundugu kutup
buz gekirdeklerinden elde edilmi9tir. Fos i l kal tntt l art ndan, soguk
doneml erde daha steak bolgel ere d a g t l m t 9 olan pek gok organizma
gorulmektedir.

Bugune dek en az be9 buyuk buz gagt ya9anmt9ttr. Bun l ardan iyi
bi linen ilki 2 , 5 i l a 2, 1 m i lyar ytl once gergekle9mi 9tir. 850 i l a 630
m i lyon y r l once gergekle9en soguk donemde ise buzlartn Ekvator'a
u la9ttgt " Kartopu Dunya" ko9ullart meydana gelmi9 olab i l i r. Dunya
bugun b i r "buzu l arast devir", yani b i r buz gagt i gerisinde gorece
steak bir donem ya9amaktad t r. C:ok soguk olan son buzu l donemi ise
1 0 . 000 ytl kadar once b itmi9tir.

304 YER BILiMi


Diinya'mn en yakm buz c;:agma ait son buzul donemi
s1rasmda buzullar Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya'nm
kuzeyinin biiyiik bir k1smma yaylld1, ayr1ca Giiney Amerika'daki
And Daglar1'ndan i:iteye yay1larak Antarktika'da yogunlai;;t 1.
.

lkl i m M uhendisligi
l

kli m muhendi s l i g i , fos i l yak1t kul lan1m1 m 1zdan kaynaklanan
kuresel 1 s 1nman1n Donya Ozerindeki etki lerini azaltmak igin
oneri len mudahaleleri ifade eder. Her yli fos i l yak1t tuketimi
nedeniyle bir sera gaz1 olan karbondioks itten mi lyarlarca ton
sailn ir.

Baz1 iklim muhendisligi oneri leri atmosferdeki sera gaz1 m i ktar1 n 1


dogrudan azalta b i l i r ; ornegin g a z 1 toplay1p s1v1 la9t1rd1ktan sonra
yer a lt1na veya okyanus tabanina pompal ayan sanayi tes is leri .
kul lan l i a b i li r. B i r ba9ka fikir de demiri besin olarak kul lanan
ve buyurken karbondioksit emen okyanus fitoplanktonlar1nin
buyumesi igin okyanuslara demir i l ave etmektir.

Dunya'y1 sogutmak igin bir diger olas1 yakl a 9 1 m , atmosfere


ula9an gune9 enerj i s i m i ktar1n 1 azaltmakt1r. Uzay araglar1na ayna
yerle9tirilerek gune9 1 9 1 g 1 geri yans1t1 l a b i l i r veya hava araglar1yla
atmosfere 1 9 1 g 1 kesen aerosol pargac1klar1 birakl i a b i l ir. Bu fikirlerin
hepsi daha ilk ara9t1rma evresindedir; kuresel 1 s 1 nmaya gozum
getirebilecekleri hala buyuk olgude kan itlanmam19tir ve yarardan
gok zararlar1 olab i l i r.

306 YER BILiMI


iklim mi.ihend isligi teknikle ri
1 s�-'-�mffiillimJll!l:!JRliitlllmmiil�
2
- 7 �!!!���
3 �-•�:mirm1G!!lb
4��m
s mm�
•�

· ::::.: :.:: ·
. . . . . . . .. .

3 · ·:·

6
·. •:.: ·: -::
. ·.· . .
Fosil Yak1tla r

P
etro l , kdmur, dogal gaz g i b i tOrleri olan fos i l yak1tlar yer
alt1nda dlu organizma ve b itki lerin bozunuma ugramas1 sonucu
olu9an, enerj i ydnunden zengin yak1tlard 1r. Yen i l e n e b i l i r d e g i l d i rler,
gunku insanlar1n fos i l yak1tlari g1karip yakma h1z1 yenilerinin olu9ma
h 1z1ndan gok daha yuksektir. Petrol rezervl erinin g iderek aza lmas1
nedeniyle 2050'den sonra petrol g1karmarnn ekonomik ag1dan
uygulanabilirligi kalmaya b i l i r.

Fosil yak1tlar mi lyonlarca yll igeri s i n d e , hayvanlar, b itki ler, deniz ve


goll erdeki a l g l e r g i b i serbest halde dola9an organizmalar1n zemine
gokup bozunuma ugramas1yla yava9 yava9 olu9mu9tur. C:amurla
kar19an bu organik maddeler g itgide daha derin tortu katman lar1rnn
altina gokerek sonunda basing ve 1 s 1 etkisiyle kimyasal donU9ume
ugray1p s 1v1 ve gaz hidrokarbon moleku l leri halini a l m 1 9t1r. Karada
ise b itki lerin bozunumuyla genel l ikle komur ve metan olu9mu9tur.

Fosil yak1tl ar dunyan1n birincil enerj i kaynag1dir. Her y1l fos i l


yak1tlar1n yak1 l mas1yla atmosfere m i lyarlarca ton karbondioksit
salin 1r. Sera gaz 1 , gelecekte y1k1c1 bir iklim degi9ikl i g in i (bkz . sayfa
3021 ba9lata b i l ecek olan kuresel 1 s 1nmay1 art1rmaktad 1 r.

308 ENERJI URETIMi


1 Okyanus veya giil 3 Plankton iilur ve tortunun
2 Plankton yiinunden zengin su icine duser
4 Giimlilu camurlar yavas yavas
petrole diint'islir

1 2
Petrol u n Rafine Edilmesi

P
etrolu rafine etme, ham petroldeki yuz binlerce farkl1
hidrokarbon moleku l unu ay1rarak ta91t yak1tlar1 , motor yaglar1 ,
plastikl er, deterjanlar gibi i9e yarar kimyasallar elde etme
i 9 l e m i d i r.

Ham petrol ge9itli molekUI kutleleri igerir ve bu kutleler dam1tma


yoluyla farkl1 kaynama noktalarina sahip "fraksiyonlara" ayrl l 1 r.
Ham petrol 1s1tl l 1 r ve buhar1 , en soguk noktas1 tepesinde olan
uzun bir sogutma kul e s i boyunca yukse l i r. Farkl 1 fraksiyonlar,
kutlelerine bag l 1 olara k kulenin iginde farkl 1 yuksekl i klerde
yogunl a 9 1 r. Petrol yak1t1 g i b i gorece hafif ozler tepeye yakin b i r
noktada yogun l a 9 1 rken , yoll arda v e gat1 larda kul la n 1 l an yap19kan
bitum d i pte top l a n i r.

Petrol rafineri leri ayn1 zamanda daha agir olan baz1 uzun
zincirli dzleri "k1rarak" daha gok talep gdren hafif, k1sa zincirli
hidrokarbonlara donu9turur. O rneg i n 1s1 ve kata l izorler butani
parga layarak p o l i mer imalat1 igin dneml i kimyasa l lar olan h i drojen
ve a l kenlere ay1rabilir [bkz. sayfa 1 30J . Petrol rafi nerileri gunde
birkag bin varil ham petrol u i 9leyeb i l ir.

310 ENERJI URETIMI


l
Yogunluk
ve kaynama
noktas1
dii!;;e r

Makine yaglar1,
mumlar

Gemi ve fabrika
yak1tlar1

Yogunluk ve Katran ve bitiim


kaynama noktas1
yiikselir
N u k.leer Enerji
ukleer enerj i , kontro l/u nukleer pargalanma (fisyonl
reaksiyonlariyla ureti l i r. Cogu nukleer reaktbrde yak1t ol arak
uranyum-235 kullan i l 1 r. Nbtronlar uranyum atomlar1ni bblerek daha
fazla nbtron ag1ga g1kar1r ve bu da daha fazla uranyum bblunmesine
yol agarak 1s1 ureten bir zincirleme reaksiyon yaratir. Akan su 1 s1y1 a l 1 p
gbturerek buhar Oretir, buhar da turbinleri dbndurerek e lektrik Oretir.

Dunyanin e l e ktri ginin yuzde 1 4 kadar1 nukleer enerj i den gelir, ayr1 ca
kuguk reaktbrler baz1 denizalt1 lar1 ve buzki ranlar1 ga/ 1 9t1 r1r. Nukleer
reaktbrlerde baz1 ciddi kazalar meydana gelmi9tir. Bunlardan biri
de 1 986'da Ukrayna'da b i r reaktbrun pargalan1p alev a l arak gok
geni9 bir alana radyoaktif serpi nti sagt1g1 Cernobi l felaketid i r.
Kazalar1n modern reaktbr dizayn l ar1nda gbrulmesi kol ay d e g i l d i r
a m a pargalanma reaktbrlerinden kalan teh l i ke l i radyoaktif at1klar1n
depolanmas1 devam eden bir problemdir.

Nuk/eer kayna9manin (fOzyo n ; bkz . sayfa 98J kul la n i l d 1 g 1 reaktbrler


gok daha az tehl i ke olu9turan at1klar uretir ama hala deney
a9ama s 1ndadirl ar. Ticari fOzyon reaktbrlerinin 1 00 m i lyon santigrat
dereceyi bu/an s 1 cak/1klarda ga/19mas1 gerekir.

312 E f\J E R J I L R E T I M I
3

t Ni.ikleer fisyon zincirleme


reaksiyonu
1 Niitron, uranyum-235 atomuyla
carp1s1r
2 Uranyum fisyon i.iri.inlerine ve
niitronlara ayr1hr
3 ikincil niitronlar diger uranyum
atomlar1yla carp1sarak daha fazla
fisyonu tetikler
Yen ilenebilir E nerji

Y
enileneb i l i r e nerj i , oluf?mas1 m i lyonl a rca y 1 I suren fos i l yak1tlar1n
a ksine sonsuz olara k yeni l enen dogal kaynaklardan ureti l i r. Fos i l
yak1tlar1n neden o l dugu kuresel 1 s 1 nm a v e yuksek petrol fiyatlar1yla
i l g i l i kayg 1 l ar, b ugun dunyada ku l l an i l an e lektrig i n bef?te bir kadarin1n
elde edildigi yeni leneb i l i r enerj iye olan talebi art1rmakta d 1 r.

Yen i lenebi l i r enerj i turleri aras1nda gogunlukla tek binalarda


kul lani lan gunef? panel lerinden elde edilen e lektrik ve turb i nl erin
donduru l mesi igin ruzgar ve dogal su ak1 f?indan yararla n i l a n
enerj i santrallerinin uretti gi e lektrik say1 labil ir. Biyoyak1tlar m 1 s 1 r,
bugday g i b i bitki l erin yarn s i ra bitki sel ve hayvansal yaglar1n, agag
ve saman i n d a a ralar1nda o l dugu organ i k maddel erden uretilen
yak1tlard 1 r. ABO 2022'ye kadar y1 l l 1 k 3 6 m i lyar galon biyoyak1t -
bze l l ikle etanol ve biyod izel- uretmeyi p lanlamaktadt r.

i zlanda butUn e l ektrig i n i jeotermal enerjinin de dahil o l dugu


yenilenebilir kaynaklardan uretmektedi r. i zlanda'nin a lt1ndaki s1ca k
m a g m a yuzeye yak1nd1r. Enerji santralleri yerin a lt1na s o g u k su
pompalar, s u orada 1 s m 1 p yuzeye buhar olarak dbner ve turbinleri
dbndurerek e l e ktrik uretir.

314 ENERJi ORETIMi


Jeotermal elektrik santrali
1 Soguk su a$ag1 pompalanir ve yi.izeyin 3 Jeotermal buhar ti.irbini cah$t1r1r
altmdaki s1cak kayalarda 1sm1r 4 Sebekeye elektrik verilir
2 Buhar yi.izeye dtiner

2 1

--- --------;
Gu nee

G
one!i;, gOne9 s istemimizin merkezindeki yild1zd1r. DOnya'ya
1 50 m ilyon km l B , 3 1 9 1 k dakikas 1 J uzakl 1 kta ve 1 . 3 9 1 . 000
km gap1ndadir. GOne9 , kOtlesine o ra n l a dtirtte Og h idroj e n ,
dtirtte b i r helyumdan olu9ur. i gerd i g i daha ag1r e lementlerin
orani ise yOzde 2'den azdir.

GOne9, gekirdegindeki h idroj e n i n nOkleer fOzyonuyl a (kayna9mal


enerj i Oretir. l s 1 , b izim gtirdOgOmOz gOne9 1 9 1 g 1 n i n kaynag1
olan "fotosfer"e g1kar. Fotosferin tite s i n d e ince b i r "korona"
d 1 9a dogru agilara k devaml1 uzaya yay1 lan bir pargac1k ak191
olan gOne9 rOzgarlar1n1 meydana geti r i r. GOne9 lekeleri GOne9
Ozerindeki gegici ve gtirece soguk a l a n lardir. Bura l a rd a ki
manyetik alanlar yOzeye olan 1 s 1 transferi ni bast1rm19t1r.

GOne 9 , 4 , 5 7 m i lyar y1I kadar tince gtiken b i r gaz bulutundan


olu9tu . GOnOmOzden yakla91k 5 m i lyar y1I tince geni9leyerek d 1 9
katmanlar1yla M e rkOr, Venus v e b e l ki D onya gezegenlerini yutan
dev b i r k1z1I yild1z halini al d 1 . Sonunda kOgOlerek s1cak ve yogun
bir beyaz cOce halini almas1 bekleniyor.

316 ASTRO N O M i
Gune$'in yap1s1
1 Cekirdek nukleer 3 Konveksiyon 4 Fotosferde gazlar
fi.izyon yoluyla enerji (1s1 yay1m1) bOlgesi saydamla51r
uretir konveksiyon yoluyla 5 As1r1 s1cak dis
2 Radyasyon (l!;llmm) enerji ta51r atmosfer veya
bolgesi radyasyon korona
yoluyla enerji tasir

5
Ay

A
y, Dunya'rnn tek dogal uydusudur. Dunya'ya ortalama uzaklig1
384.400 km olsa d a bu uzakl t k Ay'1 n 27 , 3 gunde ta mamlanan
ybrUngesi boyunca yuzde 5 orarnnda degi9iklik gbsterir. Ay'1n
kUtlesi Dunya'n1nkinin on sekizde biri kadard1r. Dunya'dan
bakt1 g 1 m 1zda Ay'1n b i rtak1m evrelerden gec;;tig i n i gbrUrUz, c;; U nkU
yans1yan gUne;; 191g1 Ay'1n farkl1 k1 s 1 mlar1n1 gbrUnur ktlar.

Uydumuz Ay' 1n 4 , 5 3 m i lyar y1 I once Mars buyuklU gUnde b i r


c i s m i n y e n i o lu9mu9 Dunya'ya c;; a rpmas1 v e kopan s t e a k parc;;a lar1n
Dunya'rnn yorungesine sac;; 1 l mas1yla olu;;tugu tahmin e d i lmektedir.
Daha sonra b i r araya gelere k Ay'1 ol u;;turan parc;; a lar zamanla
sogumu;;tur. BugUn Ay'1 n katmanl1 bir ic;; yap1s1 ve muhteme len
kUc;; u k, k1smen ak1 9kan bir c;;e kirdegi vard 1r.

Zaman ic;; i nde DUnya'n1n Ay Uzerindeki c;; e kim kuvveti onu


"senkronize rotasyon"a zorlam19t1r ve b u nedenle her 27 , 3
gUnde b i r dbnU9UnU tamamlayan Ay'1n b i r yUzu devam l 1 DUnya'ya
dbnUktUr. Yuzeyini kaplayan milyonlarca kraterin 5 . 000'den
fazlas1rnn c;; a p1 20 km'den bUyuktUr. Kraterlerin c;; o gu kuyruklu
y1ld1z ve asteroit c;;a rpmal ar1yla o l u9mu9tur.

31 8 A S TR D N O M i
Ay'rn Evreleri
1 Yeni Ay 4 Si$kin Ay 7 Son dordiin
2 Hilal 5 Dolunay 8 Kiiciilen hilal
3 ilk dordiin 6 Kiiclilen Ay
Tutu l malar

T
utul malar b i r cismin ba9ka b i r cismin bnOnden gegerek onun
1 9 1 g 1 n 1 kesmesiyle gergekle9en astronomik olaylardir. En d i kkat
gekici tutulma olay1 , DOnya'dan bakl i d 1 g i nda Ay'1n Gone9'le ayn1 hizaya
gelmesiyle gergekle9en tarn gOne9 tutu lmas1d1r. Bu tutu lmada Ay
gOne9 1 9 1 g 1 n 1 keserek k1sa sOreligine gOndOzO geceye gevirir.

Donya, Ay ve GOne9 aras1ndaki tesadOfi hizalanmalar her y l i , Donya


Ozerindeki s1nirl1 konumlardan gbrUlebi len iki gOne9 tutu lmas1na neden
olur. GOne9 ve Ay DOnya'nin gbkyOzOnde ayn1 bOyOklOkte gbrOndOkleri
igin Ay birkag dakikal1gina GOne9'i karartab i l i r. K1smi gOne9 tutulmalar1
ise Ay GOne9'in yalnizca b i r k1sm1n1 kapatt1g1nda o lur.

Tam Ay tutulmalar1, dolunay evres indeki Ay DOnya'nin gblgesine


girdiginde ve dogrudan gOne9 1 9 1 g1yla ayd1 nlat1 lmad1g1 nda
gergekle9ir. Ay, DOnya'n1n atmosferind e k1rl i d 1 ktan veya bOkOldOkten
sonra yOzeyine u l a 9an az m i ktarda gOne9 1 9 1 g 1 nedeniyle koyu k1rm1z1
gbrOnOr. "Tutu lma" sbzcOgO, daha uzaktaki cisiml erin ayni h izada
gbrOnmesi igin d e kul l a n i l i r. O rnegin bir y1ld 1z1n, kendi etraf1 nda
dbnen ba9ka bir y1ld1zin 191Qin1 kesmesi boyledir.

3 20 ASTRON O M i
Glines tutulmasmm geometrisi Giine$
1 Giine$, Diinya'ya 1 50 milyon km
uzakhkta bulunur
1
2 Ay, Diinya'dan gtiriildiigii haliyle
Giine$'in tiniinaen gecer
3 Umbra [tam gtilge): tam tutulma btilgesi
4 Penumbra (yar1 gtilge): k1smi tutulma btilgesi
Gezegenler

G
une9 s i stem inde sekiz Pl utan
gezegen vard 1 r. Bunl ardan dtird u karasal
gezegenler olan Merkur, Venus, Dunya ve Mars ,
d i gerleri Jupiter, SatUrn , Uranus ve NeptUn
a d l 1 gaz devleri d i r. Hepsi 4 , 54 m i lyon y1I once,
materya l lerin Gune9 etraf1ndaki bir gaz ve toz d i ski
i gi nde bir a raya toplanmas1yla olu9mu9tur.

Kayal 1 karasal gezegenl e r gune9 s isteminin meta l l er ..,

ve s i l i katlar gibi yuksek erime noktas1na sahip b i l e 9 i kl e r


igin e lveri 9 l i olan s1cak ig tarafinda olu9mu9tur. G a z devleri
ise ugucu b i l e 9 i klerin buzlar olu9turdugu ve bu buzl ar1n ag1r
atmosferl eri etrafinda topl ayabi lecek buyuk kure ler halini a l d 1 g 1
"donma s 1 n i r1"nin titesinde y e r a l 1 r.

Gezegenlerin ytirunge uzaki l klar1 astronom i k b i ri m (astronomical


unit - AUJ cins inden tilgulur. Dunya-Gune9 aras1 mesafe 1
AU'dur. Ytirunge uzakl 1 klar1 Titius-Bode yasas1 ad1 veri len basit
b i r say1sal i l i 9 kiyle hesaplanir. Bu hesapl amada O'dan ba9 lay1p 3 ,
6 , 1 2 d iye i kiye katlanarak i l erleyen say1 dizi leri ku l lani l 1 r. Dizideki

322 ASTRON O M I
Gi.ines sisteminin
haritas1

Dunya -•�f Neptun

Merkuri.f'."
?f.
.J�;:· ·//

<Z) uranus

her b i r say1ya 4 eklenip say1lar1n hepsi 1 O'a bolunur. Sonug


o larak gezegen yorunge uzakl1klar1na yakin bir sayt dizisi elde
edilir (Nepti.in harigl ama bunun fizi ksel b i r nedeni yoktur.
Sadece tesaduftur.

AST R O N O M I 323
Karasa l Gezegenler
Merkur'den Mars'a

M erkur, Gune!;>'e e n yak1n olan gezegend i r. Her 8 8 gunde bir


Gune9' i n etrafl nda b i r tam dtinu9 gergekle9ti rir ve o kadar yava9
dtiner ki , b i r Merkur gunu -bir gun dogumu i l e b i r s onraki aras1nda
gegen sure- 1 76 DUnya gunune eiJittir. Neredeyse hig atmosferi
o l mayan bu gezegende uzun gunler boyunca s1cakl 1 klar 450°C'yi
b u l a b il i rken , geceleri gezegenin yuzeyi - 1 70°C'ye kadar soguya b i l i r.

Venus ikinci gezegend i r ve Gune9'in etraf1ndaki dtinu9unu 225 gunde


tamamlar. Buyukluk bak1m1ndan Ounya'ya benzerd i r ama gogunlukla
Dunya'nin "ktitU i kizi" olarak a n 1 l 1 r. Bir sera gaz1 olan ve yuzeyi
456°C'ye kadar 1s1tan karbondioks i d i n yani s 1 ra yogun s ulfUrik a s it
bulutlar1ndan o lu9an ezici , ag1r b i r atmosferi vardir.

D unya , Gune9'in uguncu gezegenidir, onun ard1ndan Gune9' i n etraf1 n1


687 gunde turlayan Mars gelir. Bugun , bu soguk gezegendeki
ortalama s 1cakl 1 k -60°C civar1 ndad1r ve atmosfer ince ve kurudur.
Arna yuzeyin a lt1nda buyu k buz tabakalar1 yer a i l r ve nehir yataklar1
g i b i eski yuzey 9eki llerinden Mars'in bir zamanlar s u , okyanuslar ve
akan neh i rler bar1nd1rabi lecek kadar s1cak oldugu anla91 l 1 r.

3 24 AST R O N O M I
1

0
,,, -- -- - - -- ....... ,
ic gezegenler
,. ..... ,
1 Merkiir /"" ',
Cap: 4.878 km / ...... - - - .... \
VII: 88 Diinya giinii I ,.
' ... \
,,
2 Venus
/ - - ....

Capt: 1 2 . 1 00 km I
/ /
/ I/.... - ,... -,
..... ,
\
\
\
\\
Vil: 225 Diinya giinii I I �� \ \ \
I I I
3 Diinya I I I 1 1 \ I I I
Cap: 1 2. 742 km I \ \ \ I I 13
VII: 365,25 giin \
I
\ \ ', I I
4 Mars \ \ D2' ,/ I
Cap: 6. 794 km \ ', --- // I
Vil: 1 ,88 Dunya y1h ' -... _ ,, I
4 ' --- /
/
', /
...... .,,,. *"
, ......., __ _ _ __ .,,,,,.
Die Gezegenler
J upiter'den Neptun'e

G une9 s i steminin dart d 1 9 gezegeni, Gune9'in etraf1nda ddnen


butun maddenin neredeyse yuzde 99'unu igeren ugsuz bucaks1z
dunyalardi r. En buyukleri , Dunya'dan 1 1 kat buyuk olan J upiter' d i r.
Jupiter her 1 1 , 9 y1lda bir Gune9'in etraf1ndaki ddnu9unu ta mamlar
ve 9eritler hal indeki renkl i bulutlar1yla ve en az i ki yuzyll surmu9 dev
bir f1rtina olan Buyuk K1rm1z1 Leke'yle unludur. Ju piter'in onl arca
uydusu vardir ve Gune9 s i steminin en buyuk uydusu olan Ganymede
bunl ardan biridir.

Saturn de Jupiter g i b i gogunlukla hi drojen ve helyumdan olu9an bir


gaz devi d i r. Her 29,5 yllda b i r Gune9'in etraf1nda bir tam ddnu9
yapar ve baz1l ar1 bir otobus buyuklugunde olan buz pargalar1yla dolu
muhte9em bir ydrunge halkas1 s i stemine sahiptir.

SatOrn'den sonra s iras1yla 84 , 3 ve 1 64 , 8 y 1 l l 1 k ydrunge surelerine


sahip olan Uranus ve Neptun g e l i r. Gene l l ikle buz devleri olarak
s 1 nifland 1ril irlar gunku gaz devlerine gore su ve amonyak ydnunden
daha zengindirler. Uranus , ddnme ekseni garip d l gude e g i m l i
o l dugundan Dunya'yla k1yasland 1 g 1 nda "yana yat1k" o larak ddner.

326 A S TR O N O M I
1

Dis gezegenler
1 Jupiter
Cap: 1 39.822 km
Y1I: 1 1 , 9 Dunya y1h
2 Saturn
Cap: 1 20 . 536
Y1I: 29,5 Dunya y1h
3 Uranus
Cap: 5 1 . 1 1 8 km
Y1I: 84,3 Dunya y1h
4 Neptune
Cap: 49.528 km
VII: 1 64,8 Dunya y1h
Ci.ice Gezegenler, Asteroitler
ve Kuyruklu Y1ld1zlar

G enel tarnm1yla cOce gezegen, yakla91k 2 . 000 km geni9liginde olan ve


bir ylld1zin etrafinda dbnen orta bOyOklOkte bir dOnyad1r. Bu teri min
tam tarnm1 karma91kt1r ama bizim gOne9 s i stemimizde b i l inen be9 cisim
cOce gezegen tarnmina uyar. Bunlardan b iri de PIOton'dur. PIOton bnceden
b i r gezegen olarak s1rnflandir1lsa da sonra d19 gOne.9 s i steminde ona yak1n
bOyOklOkte pek gok cisim oldugu anla91lm19t1r; "cOce gezegen" kategorisi
onlar1 bir arada tarnmlamak igin 2006'da ortaya atl l m 1 9tir.

Astero itler cOce gezegenlerden daha kOgOktOr. Bu kaya kOtleleri


gogunl ukla M ars ile Jupiter aras1ndaki "asteroit ku9agi" iginde d o l a 9 1 r
ama b i rkag1rnn ybrOngesi uzundur v e b a z 1 l a r 1 DOnya'rnn ybrOnges i nden
geger. Astronomlar, gelecekte D Onya'ya garpma ve belki bir kitlesel
yok olu9a neden alma ri skleri olup olmad1g1rn anl amak igin bu cisim leri
dikkatle izlerler (bkz. sayfa 204) .

Kuyruklu ylld1zlar, Nepton'On btesinde buzlu c i s i m l er bar1nd 1ran iki


rezerv olan "Ku i pe r ku9agi" ve daha uzaktaki "Oort bulutu"ndan GOne9'e
dogru yol alan iri , tozlu kartoplar1d1r. Kuyruklu y 1 l d1zlar GOne9'e yakl a 9 1 p
1sind1kga etraflar1na g a z v e tozdan olu9an b i r atmosfer sagar v e bazen
arkal arinda uzun bir kuyruk b 1 raki rlar.

328 ASTR O N O M I
Heliosfer

H
e l iosfer gUnei;; rUzgiklar1nin uzayda o l ui;; t urdugu dev b i r
balondur. B u balon tum gunei;; s 1 stem1 gezegenlerin1 1gine
al1r ve gUnei;; rUzgarlar1nin etkis i n i yitirip yild1zlar aras1 uzayi n
ba9lad 1 g 1 yer balonun d 1 9 s1nir1d1r.

GUnei;; rUzgar1 ( b kz . sayfa 3 1 61 1 mi lyon km/s Uzerindeki


sUpersonik h 1zlard a tUm gezegenlerin yani ndan gegip y1ld1zlar
aras1 gaz d i renciyle kar9 i la91nca yavai;; lar. Yavai;; l ayarak ses h1z1nin
alt1na indigi noktaya son l and1rma i;; o ku denir. i ki NASA uzay ara c 1 ,
Voyager 1 v e 2 , b u i;; o k noktas1n1 yakla91k 9 4 v e 7 6 astronomik
b i rimde gegmi i;;t i r ( 1 AU OUnya-GUnei;; a ra s 1 mesafedirl . $ok
muhtemelen d Uzensiz bir i;; e kle sahip ve deva m l 1 hareket
halindedir.

Bu noktanin btesinde "heliopoz" , yani y1ld 1zlar aras1 ortam1n


gUnei;; rUzgar1ni kestig i teorik s 1 n i r vard 1 r. Voyager 1 'in heliopozu
2 0 1 4'te gegmesi bekleniyor. Heliopozun otesinde i s e , GUnei;; ' in
Samanyolu igindeki yorUngesel hareketi nedeniyle d19 heliosferin
y1ld1zlar aras1 ortama yUksek h1zla garpt1g1 "yay i;; o ku" vard1 r.

3 30 ASTR O N O M I
Y1ld1z Uzakhklar1n1n Olcumu

A
lman b i l i m insarn Firedrich Bessel 1 838'de paralaks a d l 1 b i r
tekn i k kullanarak b i r yi ld1z1n DUnya'ya o l a n uzakhg1rn i l k kez dogru
tilgmU9tUr. Yak1nlardaki bir yild1z1n gece gtigUnde gtirUnen konumu,
a lt1 ay aral 1kl1 ol arak i ki farkl1 zamanda hafif degi9iklik gtisterir,
gUnkU DUnya , GUne9'in etraf1nda dtinerken 300 mi lyon km kadar yer
degi9tirmi9 o lur.

Bessel 6 1 Cygni adh b i r yild1z1n ag1sal kaymas 1 r n a lt1 ay igerisinde


tilgmU9 ve uzakl 1g1rn (yakla91k 9 , 8 1 9 1 k y i 1 1 J n i rengi (Ugge n l emel
ytintemiyle hesaplam 19tir. Modern uydu ti lgUmleri sayesinde
astronomlar paralaks metodunu kullanarak 1 00 b i nden fazla y1ld1z1n
uzakl 1 g 1 r n hesaplaya b i l m i 9 lerd i r.

Daha uzak y1ld1zlar iginse ba9ka b i r yol gerekir. Baz1 degi9ken


y1ld1zlar "standart mum" i 9 1 evi gtirUr; yani parlakl 1 k degi9imlerinin
zaman lamas1 esas parlakl1klar1rn gUveni l i r b i r 9eki lde gtisterdiginden,
gdrunurdeki parlakl 1 klar1 ndan uzakl 1 klari anla911 ir. B i r diger tekn i kte
de uzak galaks i l erden gelen 1 9 1 g 1 n rengi incelenir. Galaksi ne kadar
uzaksa 191g1 d a -evrenin BUyUk Patlama'dan beri devam eden
geni9lemesi nedeniyle- uzun dalga boylar1na o kadar yay 1 l acakt1r.

332 ASTRO N O M i
Y1ld1z uzakhklarmm
paralaksla olci.imi.i
1 Gi.ine$ sistemine yakm olan
iindeki y1ld1z
2 Arka plandaki uzak y1ld1zlar
3 ilk iilc;:i.im zamarnnda Di.inya
4 Y1ld1zm ilk iilci.im s1rasmda
giirunen konumu
5 Yiiri.ingenin birbirine 300
milyon km uzakhktaki zit
taraflar1
6 Alt1 ay sonra, ikinci iilc;:i.im
s1ras1nda Di.inya
7 Y1ld1zm ikinci olcum s1rasmda
gtirunen konumu
8 Ondeki y1ld1zm uzakhgm1 ortaya
c1karan "paralaks ac1s1"

3 6
Ylld1z Evrimi

Y
1 l d 1z evri m i , y1ld1zlarin ya9land1kga gegirdikleri degi9imi
ifade eder. Y1ld 1zlar, gaz bulutlar1nin kendi yer geki mleriyle
gbkme leri sonucunda olu9ur ve bir y1ld1z 1 n kaderini bel irleyen en
bne m l i etmen kutlesidir. Dev yli d1zlar1n gogu h1zil ya9ay1p geng
blur; sadece b i rkag m i lyon y1I sonra supernova patlamal ar1yla
(bkz. sayfa 336) yak olurlar. Arna teorik o larak en kuguk ylid1zlar
yuz m i lyarlarca y1I parlamaya devam edebil i r.

Gune9 , 1 0 m i lyar y1I kadar ya9ayacak olan orta kutle l i b i r ylid1zd1r.


Hemen hemen yar1s1na gelmi9 oldugu bmrunun gogunu "ana
sekans" olarak adland1rlian, gekirdeginde hidrojen fOzyonuyla
enerj i Orettigi b i r evrede gegirmi9tir.

Astronomlar y 1 l d 1 z evri minin ana evreleri n i , b i r y1ld1z1n rengi n i


buyukluk veya luminozite (parlakilk blgusul degerine gore
ayarlayan Hertzsprung-Russe l l diyagram1 Ozeri nde takip ederler.
Ylid1zlar1n ya9am1 farkl1 9eki l l erde sona erebi l i r. Gune9 , a 9 1 r1 yogun
bir beyaz cuce , yani Donya ile hemen hemen ayni buyuklukte s1cak
bir madde topu haline ge l i p yava9 yava9 soguyarak yak olacaktir.

334 ASTR O N O M i
Hertzsprung-Russell diyagrammdaki y1ld1z gruplar1
1 Cekirdeginde hidrojen yakan 3 Dev y1ld1zlarm cogu yasland1kca daha
y1ld1zlar1n olusturdugu ana sekans da buyuyerek super devler halini ahr
- cizgi i.i zerindeki konum yrldrzm 4 Beyaz cuceler, Glines gibi yrldrzlarm
ki.itlesine gore degisir yanrp tUkenmesinden sonra geride
2 K1rm1z1 ve turuncu devler, kalan s1cak ama siinuk cekirdeklerdir
iimurlerinin sonuna yaklasm1s,
buyumekte olan parlak y1ld1zlard1r

-"
::::J
c:
:o
Ul 3
::
cc
.r::
.
.
'
cc
·. ·

·:-
.

0
.

. �:\:'.�: . ' :::::)


.
:'.:
.

\:� . , .:
..
.

: !: :·
.

-.: . . .� · )\/;AWY.�yrp;i ;
;,
. . .

..:.:
cc
<:::
cc
c.
cc
.r::

0
cc ::-.>·
Mavi Sarr K1rm1z1
Renk
Supernova l a r

S
upernova , b i r y1ld1z1n gok kuguk pargac1 kl a ra ayrl l d 1 g 1 parlak
bir patlamadir. "t;;; e kirdek gokmesi supernova lari" , G u ne9'in
sekiz kat1ndan daha buyuk yl ld1zlar1n o lumunu ifade eder. Fuzyon
tepkimeleri, geki rdeklerinde gidere k daha a g i r e l ementl e r olu9turur
ama yak1tlar1 tOkendiginde yeterince d 1 9 yonl u b a s i ng ka lmad1g1ndan
gekirdegin b i rden gbkmesi ve bazen b i r kara delik olu9turmas1
bnlenemez (bkz. s ayfa 346J . Bu d a yl l d 1 z 1 n atmosferini p a ramparga
eden d 1 9 ybnlu b i r basing dalgas1n1 tetikler.

Bununla baglant1 l 1 b i r diger olgu, uydular1n 1 960'1ardan beri tespit


ettigi guglu gama 191n1 patlamalar1d1r. B u patlamalar1n gogunun,
h1zla donen devasa ylld 1zlar1n gbkerek kara delik h a l i n i a l d 1 g 1 n 1 i9aret
ettigi du9unOlmekte d i r.

"Tip la" s upernovalar bir d i ger s upernova s1n1f1 n 1 olu9turur. Ya kuguk


ve yogun bir beyaz cucenin ba9ka bir y 1 l d 1 z taraf1 ndan maddeyle
"beslenerek" buyumes i ya da iki beyaz cucenin birbirine gegmesi
sonucu meydana gelirl er. Toplam kutle Gune9'in kutle s i n i n 1 , 38
katina u la9t1 g1nda y1ld1z karars1z hale g e l i r ve gok buyuk m i ktarda
enerji salarak goker.

336 A S TR O N O M i
Supernova
patlamasmm evreleri
1 Dev y1ld1zda ic
katmanlar olm;;ur
2 Fuzyon ba!;lar1s1z
olur ve cekirdek ice
dogru ctiker
3 Cekirdekten seken
!?Ok dalgas1 ydd1z1
parcalar
Glines Sistemi D1s1ndaki
Gezegenler

G une9 s i stemi d 191ndaki gezegenler ya da titegezegen l e r, Gune9'in


d 1 9 1 ndaki bir ylld1z1n etraf1nda dtinen gezegen lerdir. 1 990'1arin
ortas1ndan beri galaksim izde 500'den fazla titegezegen ke9fedilmi 9tir.
Bu da evrende ba9ka gezegenlerin yayg1 n olarak bulundugunu
gtisterme ktedi r.

Bu gezegenlerin gogu "radyal h1z" teknigiyle tespit edilmi9tir.


Astronomlar bir ylld1z1n, etraf1nda dtinen ve gtirunmeyen bir gezegenin
gekim kuweti nedeniyle i leri geri hareket edip etmedigini test etmek igin
Doppler etkisinden (bkz. sayfa 42J yararlanirlar. D iger gezegen tespit
etme tekniklerinden biri de bir y1ld1z1n tinunden karanlik bir gezegen
gegerken ylld1z1n hafif karar1p kararmad1g1na bak1larak uygulanan
"transit" metodudur. Az say1da titegezegen dogrudan gtiruntUlenmi9tir.

Bugune dek bulunan gogu titegezegen, gune9 sistemi gezegenlerinden


gok farkl 1d1r. Bazllar1 "s1cak Jupiter" denen ve h1zla dtinerek kendi
y1ld1zlar1nin etraf1n1 yalnizca birkag gunde turlayan dev gezegenlerdir,
baz1lar1 ise Dunya'dan kat kat buyuk kayasal gezegenler olan "super
Dunya"lardir. �a91rt1c1 bir 9ekilde baz1 titegezegenler ntitron y1ld1zlar1nin
lbkz. sayfa 348l etraf1nda dtiner. As1I buyuk hedef, Gune9 gibi "normal"
y1ld1zlar1n etraf1nda dtinen Dunya benzeri ya9anabilir gezegenler bulmakt1r.

338 ASTRONOMI
.... -- - -- ---
.,.,,.
..... ....

_,.,,,, " .... ,


/ '
/ '
I \
I \

¢/
I .... -- \
,l' •, 1 '
2 ,
I
' 3. I
I _..,,

t \ 1/
Radyal h1z teknigi
... '-..1..-"'
• /
1 Ydd1z
I
2 Gezegen \ I
3 Y1ld1z ve gezegen ortak \ /
cekim merkezlerinin '
'
etrafmda dtinduklerinden ""
//
y1ld1z "titrer" ...... ....
" I .,..,. ;

4 Y1ld1zm gtirunen
....... ..... __ _ ___ ...,.
I
konumundaki
degi$im Dunya'dan
fark edilemeyecek kadar
kucuktiir, ama ileri geri
titreme hareketi,
l$1gmdaki Doppler
kaymasmdan tilclilebilir
Sam a nyolu

S
amanyo l u , bizim gune9 s i stem i mizin bulundugu y 1 l d 1zlar
-
galaks i s i d i r. Bar1nd1rd1g1 400 m i l yar kadar yl ld1zla buyuk
sarmal galaks i lerin gok guze l bir tirne g i d i r.

Samanyo l u yild1zlar1nin gogu, 9ekil o larak arka arkaya duran iki


k1zarm 1 9 yumurtay1 and1ran b i r yap1 igeris inde yer a l i r. Y1ld 1zlardan
olu9an yakla 9 1 k 1 OD . ODO 1 9 1 k y 1 l 1 geni 9 l i g indeki d i skin (yumurta
beyazlar1l merkezinde, y1ld1zlarin yaratt1g1 b i r 9 i9ki n l i k (yumurta
sar1 lar1l ve b i r super kutl e l i kara d e l i k vard 1r. Diskin parlak sarmal
kollar1 vard1 r ve bu kol l ardaki yogun gaz, gok say1 da y i l d 1z1n
olu9umunu b e s l e r. Bizim gune9 s i stemimiz bu d i skin iginde,
her 230 m i lyon y1 lda b i r etraf1 nda bir tam dtinu9 yapt1g1 galaks i
merkezinden 2 6 . 000 1 9 1 k y i 1 1 uzakl 1 kta y e r al1r.

Samanyolu d is kinin etraf1nda , eski y1 ld1zlar1 ve kuresel kume ad1


veri len s 1k1 yi ld1z toplar1ni bar1nd 1 ran kure bigimli geni9 bir hale
vardir ve butOn galaks i , gtirunmez karanl 1 k maddeden olu9an ugsuz
bucaks1z bir bulutun igindedir (bkz . s ayfa 360l . "Samanyolu" terimi
bazen, galaktik disk duzlemine bakt1 g 1 m 1zda gtikyuzunden gegtigini
gtirdugumuz yogun yi ld1z kumeleri igin kullanilir.

340 ASTR O N O M i
Galaksi Turleri

G
alaks i l e r kar; J1 l i kl 1 gekim kuvvetiyle bir arada duran
milyonlarca veya m i lyarlarca y l l d 1zdan olu9an g ruplard 1 r.
Ayr1ca y l ld1zlar aras1 gaz ve tozun yarn sira gok buyuk m i ktarlarda
kara n l 1 k madde (bkz . sayfa 360J igerirler.

Galaks i l e r ug ana tUre ayr1 l 1 r. Samanyolu galaks i mizin de dahil


o l dugu sarmal galaks i ler, yogun y1 l d 1z olu9umunun gergekle9ti g i
sarmal kol l ara ayrl lan y1ld1zlar1n olu9turdugu bir d i ske s a h i ptir.

1
Hubble "catal" modeli

I
galaksi sm1fland1rmas1
1 Eliptik galaksiler, ne
kadar kuresel veya yass1
bicimli olduklarma bagh
olarak EO-E7 arahgmda
sm1fland1r1hrlar
2 Merceksi galaksilerin
sarmahms1 bir merkezi ve
diski vard1r ama sarmal
kollar1 yoktur

342 AST R O N O M I
B i l i nen en bOyOk galaksi leri igeren el i ptik galaks i l er 9ekil olarak
kOresel veya ova l d i r. Spiral veya oval b i g i m l i olmayan galaksiler
"dOzensiz" galaksiler olarak s1nifland 1 r 1 l i r.

Galaks i lerin s1k s1k garp19mas1 nedeniyle igerd ikleri gaz ve tozlar
bazen b i rbirine kar19arak yeni b i r "y1 ld1z yagmuru galaks i s i "
i g i n d e yogun b i r y1ld1z olu9umunu tetikler. Aktif galaksiler (bkz .
sayfa 344) gok bOyOk miktarlarda 1 9 1ma (radyasyonl yayar ama
galaks i lerin gogu b i rkag m i lyardan az y1 l d 1z bar1n d 1 ran stinOk cOce
galaksi l erdir. Galaksiler kar9 1 l 1kl1 gekim kuwetl eri n i n etkis iyle
kOmeler halind e b irbirinin etraf1nda dolanir. Bu kOmeler de
yOzlerce m i lyon 191k y1 l 1 n 1 kapsayan "sOper kOmeler" olu9tururlar.

3
3 Normal sarmal galaksiler,
sarmal kollar1rnn s1k1hgma
gore Sa-Sc arahg1nda
s1rnfland1r1hrlar
4 SBa-SBc arahgmda
s1rnfland1r1lan cubuklu
sarmal galaksilerin
merkezinde, yogun olarak
bulunan y1ld1zlarm
olusturdugu duz ve parlak
bir cubuk vard1r

ASTR O N O M I 343
4
Aktif Galaksiler

A
· ktif gal a ks i l erin olaganustO buyuk m i ktarlarda radyasyon
yayan ve tOm y1ld1zlar1ni gblgede b1 rakan parlak gekirdekleri
vard 1 r. Bu galaks i l e r o kadar parlaktir ki onlar1 gok uzun
mesafe l erden gbrebi liriz. Baz 1 l ar1 o kadar uzakta d 1 r ki 1 91klar1nin
Dunya'ya ula9mas1 13 milya r yll surer.

Aktif galaksilerin gekirdeklerinde, dbnen b i r d i s k h a l i nde kendisine


gektigi y 1 l d 1zlar1 ve y1ld1zlar aras 1 gaz1 yutan super kutleli kara
d e l i klerin oldugu du9unul ur. Bu madde i ge dogru k1vrl l d 1 kga
kavurucu bir s 1cakl1ga u l a 9 i r ve son derece yogun b i r radyasyon
yayar. Ayni zamanda enerji dolu iki pargac1k d i ske d i key olarak
ortaya g 1 kar ve uzayda b i n lerce 191k y1l1 uzaga sagl l i r.

Aktif galaksiler, farkl1 1 9 1 k emisyonl ar1na sahip olan kuasarlar,


Seyfert galaks i l eri ve b lazarlar g i b i farkl1 kategori lere ayr1 l 1 r. Fakat
astronomlar hepsinin farkll agl l ardan gbzlenen benzer cisimler
oldugundan 9uphelenmekted i r. O rnegin b l azarlar, muhtemelen
sagllan pargac1klar1ndan biri dogrudan Dunya'ya dbnuk olan aktif
galaks i lerin b i r alt kume s i d i r.

344 ASTRONOM I
Kara Delikler

K
ara d e l i kler, uzayda 1 9 1 k dahil higbir 9eyin d19ar1 kagamayacag 1
kara n l t k bo9luklard1r. Kara d e l ik, d e v b i r y 1 l d 1 z 1 n supernova
patlamas1 (bkz . sayfa 336l sonucu tilmesi ve ard 1 nda kendi ag1rl 1 g 1 n 1
ta91yamayacak kadar yogun bir gekirdek b 1 rakmas1yla o l u 9 a b i l i r. B u
gekirdek gtikerek muazzam b i r yogunluga v e gekim kuvvetine sahip
gok kuguk bir nokta halini a l 1 r.

Kara d e l i klerin etraf1nda, olay ufku ad1 veri len ve geri dtinu90 ol mayan
noktay1 b e l i rl eyen teorik bir s 1 n 1 r vard1r. Sabit bir kara d e l i g in olay
ufku, kut l e s iyle dogru orant1 l 1 d1 r. 1 0 gune9 kutlesi ndeki b i r kara
d e l i g i n kag19 ol mayan karanl1k bblgesi kabaca 60 km gen i 9 l i g indedir.

Buyuk g a l a ks i lerin merkezinde gok daha ag1r kara d e l i kler b ulunur.


Bunlar Gune9'ten belki b i n l erce , belki m i lyarlarca kat daha
yuksek kutle degerine sahiptir ama nas1I o lu9tuklar1 kes i n olarak
b i l inmemekte d i r. B i rgok kara d e l i g i n b irle9mesiyle meydana gelmi9
o l a b i l irler. Kimse kara d e l i kl eri gbremez, gunku 1 9 1 k yaymazlar. Arna
astronomlar, kara d e l i klerin civardaki y1ld 1zlar Ozerindeki yer geki msel
etkilerini izl eyerek ve iglerine du9en gaz ve tozun 1 9 1 mas1ni tespit
ederek varl 1 klar1 n1 seze b i l i rler.

346 ASTRONOMI
Bir kara deligin yakmmdan gecen 1i;; 1 k, bir girdabm yakm1ndan gecen tekne
gibi ice dogru cekilmeye maruz kahr:

1 li;; 1 k cekim kuvvetini yenip ondan 3 Olay ufkunun icinde yer cekimi 1i;;1gm
kacabilecek kadar h1zhd1r kacmasma izin vermeyecek kadar
2 Olay ufku giicliidiir
4 Olay ufkunun k1y1smda 1s1k "sabittir"
N otro n Y1ld1zlar1 ve
Pulsarla r

N titron y1ld1zlar1 , bazen gekirdek gtikmesinin gergekle9tigi bir


supernova patlamasindan (bkz. sayfa 3361 geriye kalan a91i"I
yogun, gtikmu9 y1ld 1zlard1r. t:;tiken gekirdegin kutlesi Gune9'in kutlesinin
1 , 4 i l a 3 kat1 kadarsa bir ntitron yild1z1 olu9ur. Arna gekirdek daha
agirsa gtikerek bir kara delik olu9turur (bkz. sayfa 3461 .

Ntitron y l id 1zlar1 , s a h i p ol duklar1 gekim kuwetiyle normal maddeyi


s 1 k1 9tirarak d e m i r gekirdeklerinden olu9an sert b i r kabukla gevril i
a91r1 yogun b i r ntitron kar191m1 haline getirecek kadar buyuk
kutl e l i d irler. Gene l l i kl e 1 5 km g e n i 9 l i g i ndedirler ve gok h1zl1 -
bazen b irkag m i l i s a n iyede b i r kez- dtinerler. B i r ntitron yild1z1rnn
gekirdeg i nden a l 1 n acak b i r gay ka9 1 g 1 kadar maddenin kutlesi yakla91k
b i r milyar ton olacaktir. Ntitron y i l d 1zlar1 ayrn zamanda, pargac1klar1
h1zlandi rarak parl a k radyasyon yayan dar kutup 1 9 1n lar1 h a l i n e getiren
gok yogun bir manyetik alana sahiptir.

Pulsarlar, ytinel i m l e r i nedeniyle tespit e d i l mesi en kolay olan ntitron


yild1zlar1d1r. Hiza l 1 o lduklar1ndan , dtinerken parlak radyasyon 191nlarirn
Dunya'r n n uzerinden gegirirler ve btiylece teleskoplar onlardan gelen
ritm i k 1 9 1 idamalar1 a l i r.

348 ASTRONOMI
Sol ucan Delikleri

S
o lucan del i g i , uzay-zamanda yer alan ve b i r yerden ba9ka
b i r yere kestirme yoldan -19 1 k h1zindan daha yUksek h1zda­
gitmeyi mUmkUn kl!an gari p , varsay1 msal bir tUn e l d i r. Solucan
deliklerinin gergekten var olduguna dair gtizleme dayanan bir kanit
bulunmam19t1r ama E instein'1n gene! gtire l i l i k kuram 1 (bkz. sayfa
1 Bl btiyle b i r o l a s 1 1 i ga ag1ktir.

Solucan d e l iginde bir kara d e l i k (bkz . sayfa 246) ve onun bagl1


oldugu varsay1msal b i r "beyaz d e l i k" bul unur. Beyaz delik kara
d e l i g i n tersi ytinde davranarak maddenin d 1 9ar1 g1kmas1na izin
verirken i geri h i g b i r 9eyin girmesine izin vermez . Kara d e l i g i n
igine atlay1p evrenin ba9ka b i r yeri ne, hatta tamamen ba9ka b i r
evrene g1kmak mUmkUndUr.

Gegi l e b i l i r bir solucan d e l i g i n i gtizUnUzde canlan d 1 rmak


igin bUkUlen ama i ki yar1 s 1 birbirine degmeyen bir kag1d1
dU9Une b i l irsiniz. Solucan del i g i , "normal uzay"1 tem s i l eden kag1t
k1vr1 m 1 ndan daha k1sa bir yolla iki tarafl b i rb irine baglayan bir
tUnel g i b i d i r. Fakat solucan del ikl erinin dogada gergekten var olup
olamayacag1 son derece 9Uphel i d i r.

350 ASTR O N D M I
Bir solucan deliginin anatomisi
1 Yakmlardaki uzay-zaman btilgesi 4 Solucan deligi
2 Uzayda izlenecek olan normal yol 5 Varsay1msal "beyaz delik"
3 Kara delik 6 Uzay-zamamn uzak bir btilgesi

2
Buyuk Patlama

B
UyUk Patlama, 1 3 , 7 mi lyar y1I once evrenimizi meydana getirmi9
olan gok 9 iddetli bir patlamadir. Bu teorinin inand1r1c1 l 1 g 1 , kainat1n
geni9lemesi nedeniyle galaks ilerin b irbirinden bUyUk o lgUlerde
uzakla9t1 g1n1n astronomlar taraf1ndan ke9fedildigi 1 920'1erden
itibaren artm 1 9t1r. Bundan anla91ld1g1 Uzere, gUnUmUzden gok uzak bir
gegmi9te madde gok daha s 1 k191k bir durumdayd1 ve evren ba9lang1g
a9amas1nda hayal edilemez bir yogunluktayd1 .

Modern teorilere gore BUyUk Patlama'dan gok k1sa b i r sure sonra ,


kozmik enflasyon denilen k1sa b i r evre, evrenin katlanara k artan
b i r htzla bUyUmesine neden o l d u . Bu yogun alev topu daha dU9Uk
bir h1zda geni9lerken gitgide sogudu , protonlar ve notronlar g i b i
b i ldigi miz pargac1klar1 o lu9turdu , sonra yakla91k 400 . 00 0 y i l i ginde
atom gekirdegini ve en sonunda notr atomlar1 meydana geti rdi .
E n yUksek yogunluklu bolgeler sonunda gekim kuvvet i n i n etkisiyle
gokerek galaks i l eri ve y1ld1zlar1 o lu9turd u .

Evrenin i l k zamanlar1 hakk1ndaki gogu b i l g i m izin kaynagt m i krodalga


arka plan 1 9 1mas1dir (bkz . sayfa 354J . Arna en ba9ta B UyUk
Patlama'y1 neyin tetikl e d i g i hala net d e g i l d i r.

352 ASTRON O M I
Kozmik Mikrodalga
Arka Plan ls1mas1

K ozm i k mikrodalga arka plan 1 9 1 m a s 1 , BUyUk Patlama'dan (bkz .


sayfa 3 5 2 1 sonra devam e d e n par1lt1 d i r. B u g U n bUtUn uzaya
yayllm19t1r ve evrenin i l k zamanlar1ndaki ko9ul lar1 tespit etmede gok
tinem l i b i r aragt1r.

BUyUk Patlama giderek geni9leyen ve 191k fotonlar1n1 iginde hapseden


gok yUksek yogunluklu bir a lev topu meydana getirm i9tir. Fakat
evren 400 . 000 ya91ndayken bu alev topu ntitr atomlar1n olu9mas1na
yetecek kadar sogumu9tur. B i rden, bu alev topunun yayd1g1 ve art1k
3000°C'lerde o l an turuncu-k1rm1z1 1s1 parllt1s1 , evrenin iginde her
ytine serbestge akabi lmeye ba9lad 1 . Evrenin geni9lemesiyle gtirUnmez
mikrodalgalar halinde yayl lan bu 1 91may1 bugUn hala gtirebil iyoruz.

M ikroda l ga arka plan 1 9 1 mas1 gtikyUzUnde her ytinden gelir; bu


bak1mdan tUm gal aksilerin ard1na yerle9tirilmi9 b i r kozmik duvar
kag 1 d 1 g i b i d i r. Uydu ti lgUmleri b u 1 9 1 mada, evrenin i l k zamc;inlar1nda
maddenin toplanm19 halde olmas1ndan kaynaklanan hafif
"dalgal anmalar" -dalga boyunda m i n i k degi9i mler- o l dugunu ortaya
koymaktad 1 r. O lgUmler evren i n ya9 1 , gen i 9 leme h1z1 ve yap 1 s 1 gibi
tarihiyle ilgili fevkalade zengin b i l g i ler igermekte d i r.

354 ASTR O N O M I
NASA'rnn Wilkinson Mikrodalga Anizotropi Sondas1 (Wilkinson
Microwave Anisotropy Probe - WMAP), mikrodalga arka plan
1s1masmm s1cakhgmdaki ufak degisimleri ortaya koymaktad1r.
Karanhk alanlar evrenin ilk zamanlarmda daha az yogun olan alanlar1
gt:isterirken, aydmhk alanlar ilk galaksilerin tohumlar1rn olusturan
yogun bt:ilgeleri gt:istermektedir.
Evren

E
vren var olan uzay, madde ve enerj i n i n tamam 1 d 1 r. BOyOk
Patl ama (bkz . sayfa 352) ile olu:;; m u:;;t ur ve o zamandan
beri iginde galaksiler meydana gelmi:;; , dev bir kozm i k ag iginde
b irbirine baglanan geni i;; hatlar olu:;;t urmu:;; t ur.

Evrenin kOtlesinin/enerj i s inin gogu (yOzde 73'0) ag1klanamayan


karanltk enerj i (bkz . sayfa 362) , yOzde 23'0 ise tarnmlanmam19
karanl 1 k maddedir (bkz. s ayfa 360J . Sadece yOzde 4'0 y1ld1zlar,
gezegenler ve i nsanlard a bulunan normal maddeden olu:;; u r.

Gtizlemlerden anla91id1g1 kadar1yla evren en az 1 50 milyar 191k y1h


geni:;; l igindedir. B i l im insanlart , evrenin sonlu olmast durumunda
kenarlartnin olmadiQt fikri ni desteklemekted ir. Onun yerine evren
kendisine dogru geri dtineceginden, doz bir gizgi Ozerinde ilerleyen
bir roket de ba9lang1g noktas1na geri dtinecektir. Baz1 mode l lere
gtire evren kendini sonsuz olarak tekrar eden pek gok :;; e kilden birini
alabilir. Bunlardan biri d e 1 2 yOzlO dodekahedrondur.

Alternatif olarak evren sonsuz olabilir. 0 halde hep sonsuz


olmu:;; t ur ve BOyOk Patlama sonsuz bir uzay i gerisinde
gergekle9mi 9ti r.

356 ASTR O N O M i
Sonlu bir evren , aynah salon gibi giirunebilir. Duz bir
cizgide ilerleyen bir roket aym alanla tekrar tekrar
kar$1la$abilir. Ornegin bir "dodekahedron" evrenin bir
yuzunden ( 1 ) c1kan bir roket aym evrenin baska bir
yuzunden (2) iceri girebilir.
Kutlecekimsel Merceklenme

K
Utlegekimsel merceklenme, tin plandaki b i r cisim kendi arkas1ndaki
ba9ka b i r cismin 1 9 1 g 1 r n kirarak art1rd 1 g 1 nda meydana gelir. Bu etki ,
genel gtirelilik kuram1n1n tahmin ettigi b i r etkidir (bkz. sayfa 1 BJ .

YUksek kUtlegeki msel merceklenme, b i r galaks i kUmesinin dev


gekim kuwetiyle arkas 1ndaki g a l aksinin 1 9 1 g 1 r n bUyUtmesi sonucu
gergekl e9ir. Astronomlar bu etkiyi, 1 9 1 g 1 r n n DUnya'ya ula9mas1 1 3
m i lyar yildan uzun sUrecek kadar uzak olan galaks i l eri tespit etmek
igin b i r "yakla9t1r1c1 mercek" o lara k ku l l an a b i l i rler. Bazen bir galaksi
bir kUmenin ard1nda o kadar iyi hiza l a r n r ki merceklenme etkisi onu
bUkerek E i nstei n halkas1 denen dUzgUn b i r gember gtirUnUmUne sokar.

Daha kUgUk bir tilgekte, mikromerceklenme ad1 verilen benzer b i r


etki yeni gUne9 s i stemi d191 gezegenleri ortaya g1karabilir (bkz. sayfa
338J . B i r yild1z ba9ka b i r yild1z1n tinUnden gegtiginde , tindeki y1ld1z1n
arka plandakinin gtirUntUsUnU bozma bigimi, tindeki yild1z1n etraf1nda
bir gezegenin doninekte olduguna dair kUgUk ipuglar1 bar1ndirabi l i r. Ne
tuhaft1r ki bu sayede astronomlar gtirUnmez y1 ld1zlar1n etraf1nda dtinen
gtirUnmez gezegenleri tespit edeb i l irler. Bu teknik, tindeki "mercekleme"
yapan y1ld1z gtirUnmeyecek kadar stinUk oldugunda bile i9e yarayab i l ir.

358 ASTRONOMI
Karanhk M adde

K ara n l 1 k madde evrendeki bUtUn maddenin yakla91k yUzde 85'ini


olu:;; t uran gizeml i ve gorUnmez maddedir. B i l i m insanlar1
karanl1k maddenin varl 1 g 1 n 1 , yaln izca gorUnen y 1 l d 1zlar ve galaksilere
uygulad1g1 -boylece onlar1n hareketlerini etkileyen- bUyUk gekim
kuvveti dolay1s1yla b i l i rler.

1 930'1ardan beri , gogu galaksideki y1ld1zlar1n galaks i leri dag1tacak


kadar h1zl1 hareket ettigini ve galaksi lerin bir arada durmas1nin ancak
karanl1k, gorUnmez maddenin kUtle gekimiyle mUmkUn oldugunu
gosteren kanitlar artm19t1r. Bu karanltk madde higbir teleskopla
gorUlemez. Y1 ld1zlar, gezegenler veya insanlarda bulunan normal
atomlardan farkl1 olarak karanl1k madde bUsbUtUn gorUnmez ve 191k
yayma veya yans1tma oze l l i ginden yoksun olmal1d1r. Karanltk madde,
galaksilerin iginde ve etraf1nda devasa toplar halinde bir araya gelen
"zay1f etki l e 9 i m l i bUyUk kUtle l i pargac1klar"dan (weakly interacting
massive particles - WIMPJ olu9uyor olabil ir.

Bu bi lmecenin a lternatif b i r ag1klamas1 da "degi9ti r i l m i 9 Newton


dinamigi"dir (modified Newtonian dynam ics - MONDJ . Bu teoriye
gore kUtle gekim i n i n gUcU bUyUk olgeklerde degi9tiginden, yildtz ve
galaksi hareketlerini ag1klamak igin karanl1k maddeye gerek yoktur.
Arna 9 i m d iye dek one sUrUlen higbir MONO teorisi tUm astronomik
gozlemleri ayn1 anda ag1 klamamaktad1r.

360 ASTRON O M I
Karanhk Enerji

K
ara n l 1 k enerj i , evrenin gen i 9 leme h1zin1n artmasina neden
olan, ag1klanamayan garip bir etki d i r. O l gUmlere gore evrenin
toplam enerji yogunlugunun yUzde 73'UnU ol u9turmas1yla evrenin
baskrn bi le9en i d i r.

Evren BUyUk Patl ama'dan (bkz . sayfa 352) beri geni9lemekte d i r


v e 1 990'1arrn ortal arrna kadar astronomlar, igerideki bUtUn
maddenin geni9lemeye d i renen gekim kuvveti nedeniyle bu
geni9lemenin g itgide yavE19 lad 1 g 1 nr sanryord u . Arna o zamandan
beri , uzaktaki Tip l a sUpernovalar (bkz . sayfa 336) Uzerine
yaprlan i ncelemel er, bu sUpernovalar1n beklenenden daha stinUk
olma s 1 n 1 n , evrenin geni9leme s i n i n zaman iginde h1zlanmas1ndan
kaynakland1g1n1 gtistermi 9tir.

Ba9ka bir deyi 9 l e evre n , galaks i l eri iterek birbirinden ay1ran bir
"karanl1k enerj i " igermektedir. Bu enerji b i r "kozmolojik sabit"ten,
yan i uzaya "esnekl i k" veren bir vakum tize l l i g inden kaynaklanryor
o l a b i l i r. Ya d a uzay, negatif b i r gekim kUtlesine sahipmi9 g i b i
davranan v e bu nedenle itil meye neden o l a n bir negatif "tiz" i l e
d o l u o l a b i l i r. NASA v e Avrupa Uzay Aja n s 1 , kara n l 1 k enerjiyi daha
gok ara9t1rmaya ytine l i k uzay ugu9lar1 planlamaktadr rlar.

362 AST R O N D M I
Evrenin bile!?enleri
1 Galaksilerdeki siradan 3 Karanhk madde: yi.izde 2 3
atomlar: yuzde 0,4 4 Karanhk enerji: yuzde 7 3
2 Galaksiler aras1 gazda
bulunan s1radan atomlar:
yuzde 3 , 6
Roket Bilimi

R
oket b i l i m i , uydular1n f1rlat1 lmas 1 , gezegen sondalar1 ,
astronotlarin Ay'a inmesi g i b i tUm uzay gag1 ba9arllar1n1
mOmkOn k1 l a n teknol oj i d i r. Tom roketler, Newton'un OgOncO
hareket yasas1 ndaki (bkz . s ayfa 1 OJ etki-tepki prensibine gore
gal19ir. Geriye dogru son derece h1zl1 bir 9ekilde itici yak1t
pOskOrterek kendi lerini ileri iterler. i:;ogu roket bunu s1v1 veya
kat1 yak1t yakarak saglar.

i kinci Donya Sava9 1 ve Soguk Sava9 asker! roket yap1m1nin ve


onu izleyen uzay yar191nin ard1ndaki itici gOglerd i . Balistik fOze
ol arak gel i 9tiri len Alman V-2 roketinin genel l ikle bir ybrOnge a lt1
ugu9ta uzaya i l k ula9an nesne oldugu d090nOI Or. i l k uydu olan
Sputni k 1 ise 1 957'de b i r Sovyet roketiyle f1rlat1 l m 1 9t1r. i nsanl1
uzay ugu9lar1 1 96 1 'de ba9lam19tir.

B i r roketin DOnya'nin yer geki m i n i yeni p gezegenimizin d 1 9 1na


seyahat edebilmesi igin kag19 h1z1 denen belli b i r h 1za eri9mesi
gerekir. DOnya'n in yOzeyi nden ayrl lmak igin gerekl i olan kag1 9 h1z1
1 1 , 2 km/s'dir. Bu da b i r j et ugag1n1n rekor h1z1nin yakla91k on
kat1d 1 r.

364 UZAY U G U $ U
Kaci$ h1z1 , f1rlat1lan bir cismin
Di.inya'nm yer cekimini yenmesini saglar
1 Yer cekiminden kacmaya yetecek gi.icte degil
2 Ytirungeye girmeye yetecek gucte C, :'·�· '::{ ,.._
_ _,,.-.-.....,
3 Yer cekiminden tamamen .: ·.�;r�
kacmaya yetecek gucte , l

3
Uydular

Y
apay uydular Dunya'n1n etraf1 ndaki ybrungede dola9an uzay
araglar1d1r (veya ba9ka bir gezegen i n ya da Ay' 1 n etraf1 nda dbnen
sondalardirl . Bugun haberle9me, navigasyon ve hava tahmini g i b i
amaglarla kul l a n i l a n , 900'den fazla g a l 1 9 1 r durumda Dunya uydusu
vard1 r.

Uydular sabit b i r h1zla ybrungeye yerle9ti r i l i r ; ne Dunya'n1n yer


geki minden kagacak kadar h1zl1 ne de Dunya'ya geri du9ecek kadar
yava9 olurlar. Asker! ke9if uydular1 gibi pek gok uyd u , Dunya'nin
yuzeyini yak1ndan gbre b i l me l eri igin a lgak b i r ybrungeye yerle9tiri l i r.

Cogu haberle9me uydusu Dunya'nin 3 5 . 7 86 km kadar yukar1s1ndaki


"jeostatik halka" denen ybrunge igerisinde dbner. Bu yuksekl i kte b i r
dbnu9 24 saatte tamamlanir; y a n i b i r uyd u , Dunya dbnerken yerdeki
sabit bir noktanin uzeri nde a s 1 l 1 durarak sabit bir haberle9me
baglant1 s 1 n 1 korur.

Bugun ba91m1zin uzerinde dbnen tekno loj i k ekipman1n ag1rl1g1 5 . 000


tondan fazlad1r. Arna bunlar1n gog u , ga l 1 9 i r durumdaki uydu l ara
garparak zarar verme riski bulunan b i ra k1 l m 1 9 roket pargalar1 gibi
i9e yaramaz "uzay gbpleri"dir.

366 UZAY U c U S U
-- -- -- - - - - -- .....
_,,. ...... ......

/ ,' ',
'
/ '
/ '
I \
I /' \
I I \ \

/ \ \
I I \ \

/
/,/0
--,,,
Di.inya etrafmda
1

f
yaygm olarak \
� '
kullamlan baz1 \
I t)"' II ll yi:iri.i ngel er I
l I\ /1 1 Ah;:ak Diinya yi:iriingesi I
\ \ ' - "" I 2 Orta -veya eliptik- I
\ \ I Diinya yoriingesi /
\ \ / 3 Jeostatik ytiriinge I
\ \ I I
\ \ 2 I
\ ' I
\ I
' ,/

'}£3 .....
...... ...... _,,. ,
/
//
..... _ _ _ _ _ _ _ ....
Gezegen Sondalar1

G
ezegenler aras1 uzay arac1 u9u9lar1 ciddi anlamda 1 959'da,
Sovyetler B i rl igi'nin Luna 2 adli bir sonday1 Ay'a ba9ar1yla
i nd irmesiyle b a 9 l ad 1 . Sovyet Venera 7 sonda s 1 , 1 970'te VenUs'e
indikten sonra ba9ka b i r gezegenden OUnya'ya veri 1 9 1nlayan i l k
uzay arac1 oldu . NASA'nin Mariner 9 a d l 1 uzay arac1 ise 1 97 1 'de
Mars'a ula9arak ba9ka b ir gezegenin etrafi nda ybrUnge u9u9u
yapan i l k ara9t1 .

B i rkag uzay gbrevinde robotlar yard 1 m1yla DUnya d 1 9 1 brnekler


toplanip ana l iz e d i lmek Uzere getiri l d i . 1 970 ila 1 97 6 ara s 1 nda Ug
Sovyet uzay arac1 DUnya'ya Ay toprag 1 brnekleri getird i . 2006'da
bir kuyruklu y1ld 1zdan toz brneklerinin getiri l d i g i NASA Stardust
projesi ve 201 O'da asteroit brneklerinin geti r i l d i g i Japan
Hayabusa m i syonu , diger brnek toplama gbrevlerinden baz1lar.1 dir.

20 . · yUzy1 l 1 n son l ar1nda g i ri 9 i len M ars gbrevlerinin gogu ba9ar1s1z


olduysa da ba9ar1 oran lar1 son on yll iginde bneml i bir art19
gbsterm i9tir. NASA'nin robot ke9if araglar1 Spirit ve Opportunity,
Mars Uzerinde a lt1 y1ldan uzuh sure -bekl enenden 20 kat d aha
fazla- 9al19m19t1r.

368 UZAY U CUSU


NASA'nm Cassini aracmm
uc;:ui;; rotas1
1 Cassini Ekim
1 997'de f1rlat1ld1
----------
.,,,, - -......

�'

2 Di.inya
,,
/
/ ',,
'
3 Veni.is //
',

4 Jupiter /
/
///

5 Sati.irn
i'
/
I
6 Temmuz I
2004'te
I
I
var1!; I
I
I
I I
I I
I I
I
I
I
I
I
I
\
I
\
\
\
\
'
'
\
\
',
'
',
',
.... ....
.... ....
--- -
- ---
--
- --
.

l nsa n h Uzay Ucueu


l

nsanl1 uzay u9u9u Nisan 1 96 1 'de, Yuri Gagarin'in Sovyetler
B i rl i gi'ne ait Vostok 1 uzay arac1yla DUnya'n1n etraf1nda 1 08
dakika iginde bir tur atmas1yla ger9ekle9ti . Gagarin'in sag salim
geri donme s i , uzay u9u9unun insanlar igin dlUmcUI olabi lecegi
konusundaki endi9eleri d i n d i rd i .

B i r sonraki ay Alan Shepard uzaya 91kan i l k Amerikal 1 oldu. Bunu


NASA'nin s1ra d191 Apo l l o program1 izledi ve 1 969'da insanlar ilk kez
Ay'a ind i . 1 969 ve 1 972 aras1nda toplam on iki insan Ay'da yUrUdU.

Sovyetler Birligi [daha sonra R usya Federasyonul , M i r uzay


i stasyonunu 1 986'dan 2001 'e kadar 9al1 9tirarak ydrUnge
uzay istasyon lar1 konusunda ba9ar1 l 1 bir ge9mi9e sahip o l d u .
Astronotlar gene l l ikle M ir'de b i r y1I veya daha uzun sUren
gorevlerde bulundular.

NASA'nin Space Shuttl e'1 [LJzay Mekigil yUz otuzdan fazla kez
uzaya mUrettebat ta9 1 d 1 . Ba9ta be9 adet yeniden kul la n 1 l a b i l i r
mekik vard1 a m a 1 986 v e 2003'te , on dart astronotun hayat1n1
kaybettigi kazalarda i ki s i imha o l d u . t:;; i n , 2003'te uzaya bag1ms1z
o larak astronot gonderen UgUncU U lke oldu. BugUnkU Uluslararas1
Uzay i stasyonu'nda bi rgok U l ke ortak 9 a l 1 9maktad1r.

370 U ZAY U C U $ U
Uzay yuri.iyi.ii;>unde
kullamlan uzay giysisinin
bilei;>enleri
1 Telsiz baglant1h basl1k
2 icinde aletlerin bulundugu
mini is istasyonu
3 Oksijen tank1rn da iceren
yao;am destek sistemi
4 Eldivenler
5 Altinda basmc giysisi bulunan
---

s1111 sogutma ve havaland1rma


giysisi
Ana l og ve Dijital
Bilgisayarlar
nalog b i l g i sayarlar. b i r elektrik a k1 m 1nin gucu veya b i r
gostergenin mekanik donur;; u g i b i devaml1 degi r;; k en m i ktarlarla
gallr;; a n eski tip b i l g isayarlard 1 r. Modern b i l g i sayarlar d ij ital
tekno lojiyle ga l 1 9 1 r. B i l g i b itler ve baytlarl a , 1 'ler ve O'lardan olur;; a n
i ki l i sekanslarla temsil e d i l i r. Ag1k/ka pa l 1 , dogru/yan l 1 9 fikri bu
teknoloj i n i n tem e l i d i r.

Analog b i lgisayar1n kullanim1 eski gaglara dayanir ve b i l inen en eski


ornegi , M . O . 1 50-1 00 y1l lar1na uzanan ve astronomik konumlar1
hesaplamak igin tasarlanm19 olan Yunan Antikitera duzenegidir.
1 900'1 erin orta lar1nda b i l im insanlar1 , hesaplamalar yapabilen elektrik
devrelerine sahip analog bilgisayarlar gelir;;t irdiler. Bu b i l g i sayarlar
1 960'1ard a hala kullanil 1yor ve NASA'nin Ay'a duzenledigi Apol lo uzay
ugu9lar1 igin gereken b i rgok hesaplamay1 yap1yord u .

i l k d i j ital b i l g i s ayarlarda a k 1 m degir;; t irerek hesaplamalar yapmak


igin once iri "te rmiyonik tupler", sonra transistorler kul lan1 l d 1 .
M i krogipler (bkz . sayfa 3741 b i l gi sayar teknol oj i sinde devrim
yaparak kuguk ve guglu masaustO b i l g i s ayarlara zemin hazirlad 1 .

372 B i LG I T E K N O L O J I S I
Analog dalga bicimi

1 Devamh degisen degerler 3 ikili veri sadece 0 veya 1


2 Bilgi ad1mlara boliiniir degerini tas1r

Dijitallestirilmis bilgi

2
M icrocipler

M
i krogip veya entegre devre , b i r yar1 i l etken tabaka Ozerinde
yer alan m i n i k bir e l ektrik devre s i d i r. ABD'deki Texas
Instruments 9 irketinden Jack K i l by 1 958'de ilk m i krogi p i icat
etmi 9tir ve m i krogipler bugun h a l a b i l g i s ayar, cep telefonu ,
uydu navigasyon s istemleri g i b i gunde l i k el ektronik ci hazlarda
kullani lmaktad 1r.

Dij ital b i l gi sayarlar iki l i s i stemde 0 ve 1 rakamlar1n1 tem s i l eden


ag1k ve kap a l 1 durumlar arasinda gegi9 yapabilen transisttirler
yard 1 m1yla hesaplamalar yapar. M i krogipler, i f? l emler igin gerekli
olan e l e ktronik devreleri kugultOr. Ucuzdurl ar, gunku devre ler ayr1
ayr1 tra n s i sttirler ol arak imal e d i l mek yerine yar1 i l etken tabakalar
(bkz . sayfa 1 28) Ozerine fotol itografi ytintemiyle "basll1r". U zerine
bir "fotod ireng" kaplamas1 yap 1 l a n tabakaya mar tites i 1 9 i n larla
devre 9emas1 i f? l en i r. Sonra bir d i ger i f? leme sureciyle i l etken
metal yol la r giz i l i r.

Sadece 5 m i l i metrekare l i k modern entegre devrelerd e , her b i ri


insanin sag telinden gok daha i nce olan mi lyonlarca transistor
bulunur. Saniyede m ilyarla rca kez ag1ilp kapan a b i l i rler.

3 74 B I LG I TE' K N O LOJ I S I .
Bir mikro<;:ipin yap1s1
Biitlin bir m ikroc;:ip "paketi" sayesinde
entegre devrenin karmai;;1 k elektronik
yap1s1, bir cihazm diger ogeleriyle arayiiz
olu!;turabilir.
1 igneler baskd1 devre kartma (printed
circuit board • PCB) girer
2 Aliiminyum, bak1r veya altrndan yap1lma
ince "baglama telleri"
3 Ent;egre devre
4 Yahtkan alt tabaka

1
Bilgisayar Algo.r itma lar1

B
i l g i sayar algoritma � 1 , b i r problemi gdzmek Uzere tasarl anm19
komutlar dizisid ir. Ornegin b i r b i l g i sayarin gal19anlarin
ayl 1 k ddemelerini nasil hesaplayacag1n1 ve sonuglar1 nas 1 I
gdsterecegi n i b e l i rteb i l ir. Gergek b i l g isayar al goritmalar1
normalde gok karma91 ktir ama a9ag1daki basit drnek, gUn 1 9 1 g 1na
duyarl 1 b i r sokak lambas1n1 gece yakmak igin gereken a d 1 m l ar1
gdstermekted i r :

(1 J Karan l 1 k m1? Evet ise (2J'ye git, hay1r ise (3J'e g it.
(21 l91g1 yak. (3J'e git.
(3J Son

"Genetik algoritmalar" , dogal segilimi (bkz . sayfa 1 921 takl it eden


bir sUreg iginde evrimle9en algoritmalard 1r. B e l l i bir gdrevi yerine
getirmek Uzere tasarlanm19 bir al goritma test e d i l i r ve ba9ar1s1na
gore puanland 1 r i l 1 r, sonra d i ge r a lgoritmalarin dze l l iklerini birbirine
kar1 9t1rarak onlarla "giftl e9mesine" izin veri l i r. Sonra en ba9ar1 l 1
"yavru" a l goritmalar giftl e9ir v e yap1lacak i 9 i g i n en uygun olan
algoritma b i l g i sayar taraf1ndan "evri ml e9ti r i l e rek" Uretilene kadar
bu sUreg devam eder.

376 BILGI TEKNOLOJISI


Bir genetik
algoritmarnn yap1s1

Evet

Hay1r

!
Sinir Agl a r1

B
i l gisayar b i l i m i nde s i n i r a g 1 , biyol ojik s i n i r s i stemlerinin b i l g i
i 9leme tarz1ndan e s i nlenen b i r b i l g i i 9 leme kavram 1 d 1 r. C:ogu
i 9lem unsuru birbirine, bir b iyoloj i k ntiron ag1 ndaki g i b i baglarnr ve
belirli problemleri gtizmek igin b i rl i k olarak hareket eder.

Geleneks e l b i l g i sayarlar problem gtizmede a l g oritmalardan


( bkz. sayfa 3761 yararlanir ama b u , onlar1n kab i l iyetini gtizmeyi
zaten b i l d i g i m iz problemlerle s 1 r n r l ar. S i n i r a g l ar1 , analiz ettikleri
b i l g i le rin "uzmanlar1" g i b i d i rler ve bUyUk bir veri y1g1rn iginde
d Uzen l i olarak tekrar eden yap l i a r bulmada ba9ar1 l 1 d 1 rlar. O rneg in
b i r sinir ag1 , b i r veri tab a r nndaki binlerce Hollywood fi l m i n i n
tize l l i klerini gi9e rakamlar1yla kar9 1 ia9t1ra b i l i r v e ba9arl i 1 fi l m leri
ba9ar1s1zlardan ay1ran fakttirleri tespit edebil i r.

Sinir aglar1rnn b i r d i ger uygulama alarn yUz tarnma yaz1l 1 m lar1d1r.


B i lg isayarlar gtirUntUleri a n a l iz ederek ve gtiz kenarlar1 g i b i
tize l l i klerin konumlar1rn kar9 1 i a 9t1rarak b i r yUzU tarnmak Uzere
egiti l e b i l i r. Arna s i n i r aglar1 , b i r yUzU veri tabarnnd aki gtirUntUlerle
e 9 le9tirmede en i9e yarar tize l l i klerin hang i l eri oldugunu
dgrenebilir.

3 78 B I L G I T E l< N O L O J I S I
Basit bir sinir ag1 birbirine bagh bir suru i!;; l em biriminden veya "sinapslardan"
olu!;lur ve bunlarm her biri ag1rhk olarak bilinen parametreleri depolar. Girdi
sinapslarma gelen veriler, ag1rhklar1 ogrenme algoritmalar1yla hesaplanan
bir ya da daha fazla "gizli" katmana iletilir. Gizli katmanlarm yapt1g1
hesaplamalarm sonuclar1 daha sonra c1kt1 sinapslar1 tarafmdan sentezlenir.

Gizli
Kua ntum Bilgisaya rlar1

K
uantum b i l g i sayarlar1 , i9lem gi.ici.i ni.i s 1radan b i r
b i l gisayar1nkinden d a h a yOksek hale getirmek igin kuantum
mekanig inden ( b kz . sayfa 661 yararlanan b i l g i s ayarlard 1r.

S 1radan b i l g isayarlar veriyi 0 ve 1 ' lerden olu9an i ki l i diziler halinde


depolar. Kuantum b i l g i sayar1 ise b i l giyi 0, 1 veya bu iki.si n in
kuantum Ostdi.i 90mO o larak depolar. Bu "kuantum bitleri" veya
"kubitler" i § lemlerin gok daha h1zll yap 1 l mas1rn mOmkOn k1lar. U g
s 1 radan bit tek seferde O'dan ?'ye kada r herhangi b i r rakam1
tems i l edebil irke n , Og kubit tOm bu rakam lar1 ayrn anda temsil
edebi l i r. Bu da bir kuantum b i l g i sayari r n n ayrn anda pek gok i 9 l em i
yapab i lecegi v e bugOnOn s u p e r b i l g isayarlar1rn m i l yonlarca y 1 I
m e 9 g u l edecek problemleri gozebilecegi anlam1na gelir.

Deneyse l kuantum b i l g i s ayarlar1 5'1e 3'0 garpmak g i b i basit


hesaplamalar yaparken b i rkag kObit ku l l anm19t1r. Pratik bir
segenek olup ol mayacaklar1 belli d e g i l d i r gOnki.i ki.i b itleri
e§le9tirmede kuantum dolarnkl 1 g 1 (bkz . sayfa 74J gibi karma91k ve
hassas prosedi.irlere dayanmaktad 1rlar.

380 B I LG I T E K N O L O J I S I
1 ile O'm bir kuantum "ki.ibit"inde nas1I bir araya geldigini tam olarak
gostermek icin fizikciler tarafmdan kullamlan modelleme yontemlerinden biri,
bu birlesimi 1 degerinde bir "kuzey kutbu" ( 1 ) ve 0 degerinde bir gi.iney kutbu
(2) bulunan bir ki.ire i.izerindeki enlem olarak di.isi.inmektir . Ostdi.isi.imler -1
ve 0 degerlerinin kar1s1m1- ara enlemler (3) olarak di.isi.ini.ilebilir. Oh;:i.im
islemi ki.ibiti klasik bir 1 veya 0 degerine indirir; ki.ibitin oldugu enlemin (4) zit
tarafmdaki yi.izey alamndan elde edilen degerler ise olas1hk degerleridir.

1 9 8
Q
g2 CI)
G)
Turing Testi

T
uring testi , b i r makinenin zekaya sahip alup almad1g1ni
d l gmeye yarar. Bilgisayar a l a n i nd a bir dncu alan ve i kinci
Donya Sava91'nda 9 i fre gdzucu alarak gdrev yapan i ngiliz
matematikgi Alan Turing bu testi 1 95 0 '1e rde meyd ana g1karm19t1r.
Testin temel dnermesine gore . bir b i l gisayar1n ikna edici 9eki l de
insan gibi yanitlar vermesi insan zekas1na eri9ti g i n i gdsterir.

Turing bir gdnUllunun bir d eney ydneti cisiyle birl i kte bir perdenin
ard1nda aturdugu bir deney dnermi9tir. Perdenin d i ger taraf1nda
duran ve gdrunmeyen bir ba9ka gdnullu sarular sarmaktad 1 r. i l k
g d n u l l u v e bir b i l g i sayar s arulara yaz1 l 1 mesajlarla cevap vermekte
ve deney yoneticisi sarular1 saran gonu l l unun hangi yanitlar1
a lacag1na rastg e l e karar vermekted i r. Eger saru saran ki9i insan
yan 1tlar1n1 bilg isayar1nkil erden ay1ramazsa bil gisayar1n insan
zekas 1na eri9tigine karar verilir.

Turing makinelerin bir gun bu testi gegecegini tahmin etm i9tir.


t:;e9itli ticari metin ve e-pasta pragram lar1 insanlar1 gergek bir
insanla i leti9i m kurduklar1na deva m l 1 inand1rsa da henuz s 1 k1 bir
Turing testini gegen b i l gisayar a l m a m 1 9tir.

382 B I LGI T E K N O L OJ IS I
Turing testi ic;:in kurulan deney di.izenegi
1 Sorular1 soran giinilllil 5 Bilgisayar
2 Yarntlar1 giisteren uc birimler 6 Deneyi kontrol eden kisi ya
3 Bariyer insarnn ya da bilgisayarin
cevaplar1rn iletir
4 Sorular1 yarntlayan giinilllil

6
Sabit Suruculer

B
i l g i sayar ve sunuculardaki sabit d i s kler, degi :;; e n d ij ita l
b i l g i leri oldukga kal 1 c1 b i r bigimde depolayarak b i l g isayarl ara
kapal1yken b i l e verileri "hat1 rlama" kab i l iyeti verir. Sabit d i s kler,
veri nin manyetik o l arak depol and 1 g 1 b i rkag d i s k veya "plaka"dan
ve b i l g i kaydetme ve kurtarmaya yarayan bir okuma/yazma
kafas1ndan olu:;; u r.

Bu teknoloj i 1 950'1erd e icat edilmi :;; ve daha sonra , esnek


p lastik fi l m Uzerine veri depolayan d i s ketlerden ay1rt edilebil mesi
igin "sabit d isk" ad1rn a l m 19t1r. Sabit d iskteki plakalar gene l l ikle
a l Um i nyum veya camdan yap l i i r ve Uzeri ko layl 1 kla s i l i n i p yen iden
yazl l a b i l e n , b i lgiyi y1 l larca muhafaza edebilen manyetik kay1t
malzemesiyle kaplarnr.

SUrUcU ga l 1 9 1 rken p lakalar gen e l l i kle daki kada 7 .200 kere doner.
Okuma/yazma kafal ar1rn tutan kol gogunlukla d iskin merkeziyle
kenar1 aras1nda saniyede 50 defaya kadar gidip gelir. GUnUmUzde
baz1 masaUstU b i l g isayarlar1n 1 , 5 terabayt1n UstUnde b e l l ege
sahip sabit d i skleri vardi r.

384 B I LG I T E K N O LD J I S i
Bir sabit si.iri.ici.ini.in yap1s1
1 Mil
2 Ost iiste y1g1h plakalar
3 Oynar okuma/yazma kafas1
4 Elektronik kontrol parcalar1
5 Kaplama ve arayOz
Flas Bel lek

S
abit d i skler g i b i (bkz. sayfa 384) fla 9 b e l l ek de dijita l b i l g iyi
depolar ve gug kaynag1 kes i ldiginde "hat1 rlar" . Sabit d i s kl erden
farkl1 olara k fla9 b e l l e g i n oynar pargalar1 yoktur. Darbelerden kolay
kol ay etki lenmez ve buyuk s 1cakl 1 k degi9im lerine , hatta bazen su
alt1nda kalmaya dayana b i l i r. Bu da onu ta91nabi l i r cihazlar igin
ideal b e l l e k yapar.

Fla9 b e l l ek, 0 ve 1 dizilerini tem s i l etmek igin transisttirleri


ag1p kapayarak gal19ir. Gug kaynag1 kap a l 1 ol dugunda b i l giyi
"unutan" s 1 radan transi sttirlerden farkli o l arak fla9 bellegin
transi sttirlerinde elektrik yukunu hapsedebilen ve 1 degerini
kaydeden fazladan bir "kapi" vard 1r. Daha sonra ba9ka b i r e l ektrik
alaninin uygulanmas1yla yuk bo9alt1 l i r ve bit O'a dtiner.

Fla9 b e l l e k cep telefonlar1nda, M P3 galarlard a , d ij ital kameral arda


ve gogunlukla dosya yedekleme ve b i l gisayarlar aras1 dosya
transferinde kul lan1lan bel lek gubuklar1nda bulunur. Baz1 bellek
gubuklar1nin 32 g i ga baytl 1 k depolama kapasitesi vard 1 r. Bu da 20
saatlik video kayd1 igin yeterlidir.

386 B I L G I TEKl\iOLOJ I S I
Bir fla!;J bellek "hi.icresinin" yap1s1
1 Elektrik ak1m1 kaynak hattl 3 Kontrol kap1s1, kayar noktadaki yi.ike
2 Yaht1lm1!? kayar nokta kap1s1, bilgiyi bagh olarak kaynaktan ak1m kanahm
elektrik yi.iki.i olarak kaydeder elektrik akl!?lnl kontrol eder
4 Akim kanah

1 4

2
N N
p

Vari iletken tabaka


Optik Depolama

O
pti k d e polama C D , DVD g i b i lazerle okunan b e l l e k tUrlerini
ifade eder. Gunumuzdeki masaustu b i l gi sayarlarda bu tOr
medyay1 okuya b i len ve yazabilen suruculer bulunur.

Hem CD hem DVD'lerde yakl a 9 1 k 1 2 km uzunlugunda sarmal


bir yol bulunur. Seri uret i m CD ve DVD'lerde, bu yol etraf1 nda
d ij ital veriyi O'lar ve 1 ' lerden olu9an bir dizi olara k kodlayan kuguk
gukurlar bulunur. Veri nin okunmas1 igin kirm1z1 b i r lazerin 1 9 1 g 1
gukurlardan yans 1t1 l 1 r v e b i r sensor yans1yan 1 9 1 g 1 olgerek yuksekl i k
degi9imlerini tespit eder.

CD yaz1c1lar bugun ki9isel b i lgisayarlarda standarttir. B i r kere


yazi l 1 r CD'ler b i r 9 effaf boya tabakas1yla kap l i d 1 r ve b i r l azer, bu
boyay1 opak hale getirerek d i skin uzerine verileri yazar. Yeniden
yazi labi l i r CD'l erde verinin lazer 1 s 1s1yla tekrar s i l i n e b i l d i g i daha
karma9 1 k bir kimyasal ybntem ku l la n i 1 1r. B l u-ray diskler DVD'l erden
b i l e gok veri depolaya b i l i r, gunku k1rm1z1 l azerden daha k1sa dalga
boyuna s a h i p b i r mavi-mor l azerle okunurlar ve bu da lazer
nokta s 1 n i n gok daha isabetli bir 9ekilde odaklanmas1n1 saglar.

388 B I LGi T E K N O L O J I S i
1
Bir CD'nin anatomisi
2
3

5
00000000000001 000000000000000010000000000000000

1 Lake katman 5 Hareket yonii 8 CD yiizeyinin


2 Aliiminyum katmani 6 Lazer yiiksekligi her
degistiginde 1 , hic;bir
3 Seffaf plastik katman 7 Sensor
degisiklik olmad1gmda
4 Lazer ve sensor ise 0 degeri kodlarnr
Holografik Sell ek

H
olografik b e l l ek b i r gUn yUksek kapasite l i veri depolamada
devrim yarata b i l i r. BugUn manyetik depol ama ve optik
depolama (bkz. s ayfa 388l , bUyUk m i ktarlarda veriyi depolamada
yayg1 n olarak kul l a r n lan ybntemlerd i r. Bu ybntemlerd e "bit"ler bir
yUzeye kaydedi l i r ve tek tek okunur. Holografik tekn i kte b i l ginin
3 boyut l u olarak kayded i l mesi ve mi lyonlarca bitin ayr n anda
okunmas 1yla veri aktar1m1 muazzam bir h1z kazan1r.

Holografik veri kaydetme igin b i r l azer 1 9 1 n 1 i kiye bblUnUr,


1 9 1nlardan b i ri 9effaf ve karanl1k kutular hal i nde i 9 lenmemi9
i ki l i veri ta9 1yan bir fi ltreden geger. D i ger "referans" 191n1 ise
ayr1 b i r yol izleyerek veri 1 91 r nyla yen iden b i rle9ir ve bir giri9im
brUntUsU ( bkz . s ayfa 64) olu9turur. Bu brUntU , 191ga duyarl1 bir
kristal iginde b i r hologram olara k kayded i l i r. Veriyi geri getirmek
gerektiginde ise referans 191n1 , veriyi depolad1g1 ag1yla krista l i n
igine dogru parlar igerideki dogru veri konumunu bulur.

Baz1 9irketler, belki b i r gUn terabaytlarca (mi lyonlarca bayt l 1 kl


veriyi b i r kUp 9eker bUyUkl UgUndeki krista l i n igine depolaya b i l ecek
olan holografik b e l l e g i ti cari bir UrUn ol arak gel i9tirmeyi
ummaktad1r.

3 90 B i LG i TEKNOLOJ ISi
Holografik veri depolama

2
1 Lazer kaynag1 ism iiretir
Ay1r1c1, ilk lazer 151mm ikiye
biilerek tizdes iki lazer 1s1m
meydana getirir
3 Filtre 1s1m degistirir,
depolanacak veriyi kodlar
4 Ayna degistirilmemis 1s1rn
kay1t bloguna ytinlendirir
5 Veri depolama cihaz1
degistirilmis ve degistirilmemis
1smlar arasmdaki girisimi
kaydeder
Rada r

R
adar, radyo dalgalarinin geri yans1mas 1na gore cisimlerin
varl 1 g 1 n 1 , uzakl 1g1n1 ve h1z1n1 tespit etmeye yarayan bir
tekni ktir. Radarlar i ki nci Donya Sava9 1 s 1 ras1nda h 1zla geli9mi9tir
ve bugUn hava trafik kontrol U ve hava tahmini nden DUnya'nin ve
diger gezegenlerin uydu h arita s 1 n i n g1karl lmas1na kadar geni9 bir
uygulama alanind a ku llanl lmakta d 1 r.

... -
.....
3
Allrt ��
llll�llll ..£­
-lllllllllr �
••••,
,...._.......
4

392 B i LGI T E K N O L O cl i S J
Radar, radyo dalgalar1yla yer ve mesafe tes piti (radio detection
and ranging) an lamina gelir. Radar ganag1 veya anteninin yayd1 g 1
radyo dalgalar1 y a d a m ikrodalgalar, yol l ar1na g 1 kan herhangi b i r
cisimden geri yans1rlar. Dalga enerjisinin yans1yan k1sm1 b i r a l ic1
antene dbner ve var19 zamarn cismin uzakl i g 1 r n gbsterir. Eger
c i s im radar istasyonuna yakla9 1yor veya ondan uzakla91yorsa ,
i leti len v e yan s 1yan dalgalarm frekanslar1 arasmda Doppler
etkisine (bkz . sayfa 421 bag l i hafif bir fark olur.

Gemilerdeki deniz radarlar1 diger gemilerle garp19malar1 bnler.


Meteorologlar i s e yag 1 9 l a r1 izlemede radarl ardan yararlan1rlar.
GbrOnen l azer 1 9 1 g1yla gal1 9an benzer sistemlere lidar denir ve bu
s i stem ler ayr1nt1 lar1 daha dogru b i r 9ekilde blgebil ir.

1 Radar anteni sinyal 3 Yans1yan sinyal


uretir ve sinyalin antene dbner

2
doni.ii>i.inu bekler 4 Radar ekram
Giden sinyal hedef sinyali
ucaktan geri yans1r dbni.ii>ti.irerek
ucagm uzakhg1m ve
yonunu gbsterir

B i LG i T E K N O L O J i S i 393
Sonar

S
onar, g e m i l e ri n ses d a l galar1rn kull anara k yon bulmas1na,
diger g e m i l erin yerin i tespit etmesine ya da okyanus tabarnn1n
h arita s 1 r n g1karmas1na yarayan b i r tekn i ktir. "Pasif" sonar araglar1
d i ge r gem i l erin veya denizalt1lar1n g1kardJ91 sesleri d i nl erken "aktif"
sonar s i stem l e ri ses dalga lar1 yay1 p gelen yank1lar1 d i n ler.

Ses dalgalar1yla yer ve mesafe tespiti (sound navigation and ranging)


anlam1na gelen sonar sbzcugu, B irinci Dunya Sava91 siras1nda h1zla
geli9tirilen ve d u 9 man denizaltl iar1n1n yerini saptamaya yarayan ilk
araglarda kul l ar n l m 1 9t1r. Aktif sonar, genel li kle ping ad1 verilen bir ses
dalgas1 uretir ve bu dalgan1n geri yans1malar1rn dinler. Yans1malarin
g e l i 9 sure s i , b i r engelin uzakl 1g1rn gbsterir. Giden pingler ya tek
frekansl 1 tonlar ya da yank1dan daha fazla b i lginin al 1nmas1rn saglayan
degi9en frekansl1 sinya l ler halindedir. Pingler ve yankl iar aras1ndaki
frekans farkl ar1 , Doppler etkisi (bkz . sayfa 421 sayesinde bir hedefin
h1z1rnn blgulmesini mumkun kliar.

B a l 1 kg1 teknelerinde bal1k surulerinin yerini tespit etmek igin


s onardan yara r l a r n l 1r. Yarasa , yunus g i b i baz1 hayvanlar d a e 9
bulmada, avc1 l a r 1 n v e avlar1n yeri ni saptamada b u n a benzer b i r
d o g a l ekol okasyondan yararlarnr.

394 B I L G i T E KN O L O J i S I
1 Bahkc;;1 teknesindeki sonar kapsUlu

2
ses dalgalar1 uretir
Bahk surusu
3 Ses dalgalar1mn gemiye dtinme
siiresi tilc;; Uliir
·i
nternet ve Dunya
Cap1nda Ag
.

nternet, b i rb i riyle konu9mak i g i n ortak b i r d i l olara k " I nternet


I Protocol Suite"i ( internet i leti 9 i m kural l ar1 dizisil kul lanan b i rbirine
bagl1 b i l g i sayarlar1n olu9turdugu kuresel b i r s i stemdir. Fiber optik
kablolar, telefon hatlar1 ve kab losuz teknoloji lerle birbirine baglanan
bzel 9 irketle r, universiteler ve devlet organlar1rnn aralar1nda oldu g u
kurulu9lar1n yonetimindeki say1s1z kuguk agdan olu9an dev b i r ag d1 r.

Dunya Cap1nda Ag (World Wide Web - wwwl ya da sadece Ag,


internette belgeieri ybnetmenin bir yoludur. Ag taray1c1s1 yaz1 hm1 ,
kul larnci larin metinler, gbrseller, videolar ve ba9ka goklu ortam
(multimedyal bgeleri i geren sayfalari gbruntulemes ini ve bunlar
aras1nda koprUler (hyperl inkl vas 1tas1yla gegi9 yapmas 1 r n saglar.
Dunya Qap1nda Ag'1 l n g i l iz bilgi sayar b i limci Tim Berners-Lee 1 989'da ,
Fransa-lsvi 9 re s 1 n i r1 ndaki Avrup a pargac1k fizigi merkezi CERN'deyken
1 cat etm1 9t 1 r.

Ag sayfa l ar1nin ana i 9aretl eme d i l i HTML'dir (hypertext mark-up


l angua g e : h i pe r metin i 9aretleme d i l i l . HTML , metin ifadelerinin
her iki ucunda etiketler kul lanara k Ag taray1c1s1na o ifadeleri nas1I -
brnegin b i r t1klanab i l i r kbpru olarak- gbstermesi gerektigini sbyler.
Tahminl ere gore bugun dunya gap1nda 2 m i lyardan fazla insan1n Ag
eri9imi vard i r.

396 B I LG I T E K N O L O J I S I
Ba!;>I ica internet
baglant1s1. tek rn"kleri
1 Baz .1stasyonu arac1hg1yla

2
mob1-1 ba glant1
1 Uydu yoluyla mobil baglant1
3 Kablolu mo d em /sab1t h at
baglant1s1
.

. -1-' kablosuz
4 Yonlendir1c1
baglant1

4
3
.

I nternet Guvenligi

I

nternet kolay b i l g i aktar1 m 1 saglar ama ayrn zamanda "zararl1
yaz1 l 1m" denen kbtU amagl1 programlar1n yayl lmas1na d a izin
verir. B i l g isayar virUsleri e-posta yoluyla b i l g i sayardan b i l g i sayara
gegebi len, dosyal ar1 s i lme veya M icrosolt Windows g i bi i 91etim
s i stemlerini devre d 1 9 1 birakma amac1 ta91yan zararl 1 programl ardir.

Diger zararl1 yazl l 1 m lar aras1 nda b i r bilgisayara gizl i ce yUklenip


ku l l an1c1rnn gizli parolalar1 r n doland1r1c1 lara ta91ya b i l e n "casus
yaz l l 1 mlar" ve kend i n i gogalt1p kopyalar1rn ayrn agdaki diger
b i l gi sayarlara gbnderen b i l gisayar "kurtlari" sayl l a b i l i r. Aga bagh
b i l g i sayarlarin yeni zararl 1 yaz1 l 1 mlar1 tespit edip temizlemek igin
devaml1 gUncellenen antivirUs yaz l l 1 m l ar1na ve d 1 9ar1dan izinsiz
eri9imi bnl eyen "gUvenlik duvarlar1na" ihtiyac1 vard 1 r.

H izmet engel leme sald1r1lar1 , b i r kurulu9un internet sayfas1na


ba9a g1k1lmaz m i ktarda i leti 9 i m talebi yagd1 rarak onu kullarn lmaz
hale getirmeyi amaglar. i nsanlar bot ad1 veri len yaz l l 1 m ajanlar1rn
yUkleyerek belli site lere saldir1r veya botlar1n b i lgisayarlara gizl ice
bula9mas1n1 saglarlar. Pek gok U l ke , h izmet engelleme sald1rllar1rn
ceza gerektiren sug sayar.

398 B i LG i T E K N OLOJ i S I
2

Bir hizmet engelleme sald1r1s1nda saldrrgan (1 J diger kullarncrlarin


(2) bilgisayarlarrrn ele gecirmek icin zararh yazrhm (3) yayar. Komut
uzerine ortaya crkan "botnet", uzaktaki sunucu bilgisayarr (4) bilgi talebi
yagmuruna tutarak ona a51r1 yukleme yapar .

Dag1t1l m 1e Bilgi lelem

B
ir dag1tllm19 b i lg i i §lem projesinde, b i r problemi gtizmek igin gok
say1da b i l g i sayar birlikte gal 1 9 i r ve top lam veri i § l eme gtirevinde
her bir b i l g i sayar i§in kOgOk bir pargas1rn Ostlenir. Amag, gtirevi tek
b i r b i l g i sayar1n yap a b i l ecegi nden gok daha h1zl1 yapmaktir.

Dag1tl l m 1 9 b i l g i i § lem tOrlerinden b i ri , gok say1da b i l g isayar1n


uzaktan ortak gal19t1 g 1 , bazen s 1 radan ev b i l g i sayarl ar1 r n n bo9
zamanlar1 degerlend irilere k yap1 l a n dag1t1m l 1 hesaplama d 1 r.
B unun b i r tirnegi 1 999'da ba9lat1 lan "SETl@Home" proj e s i d i r. 8
m i lyon kadar insan, Porto R iko'daki Arecibo radyo teleskobundan
kOgOk veri paketleri segen ekran koruyucu benzeri bir program1
indirip -baz1lar1 zeka sahibi uzayl1 medeniyetl erden gelen mesajlar
olabi lecek- s ira d191 sinya l l e r aram19 ve sonuglar1 projenin
ytineticilerine gtindermi9tir.

Folding@home da protei n katlanmas1rn (bkz. s ayfa 1 38) analiz


etmek igin halk1 kendi b i l g i s ayarlar1rn kul l anmaya davet eden
benzer b i r b i l g i i § lem proj e s i d i r. B u sayede kanser, Alzheimer gibi
hasta l 1klara yeni tedavil e r bulunmas1rnn yolunu agacak hayati b i lgiler
elde e d i l e b i l i r.

400 BiLGI TEKNOLOJiSI


D D D D D D
11111 11111 11111 11111 11111 11111

�'!!�
Dag1t1lm1s bilgi
islem ag1 5
2
1 Ana bilgisayar
ii;; , planlay1c1ya gi:inderilir
3 Planlay1c1 ii;;leri birr;:ok
kiir;:iik gi:ireve bi:iler
4 Ag bilgisayarlar1 gi:irevleri
tamamlar ve sonur;:lar1 geri
gi:inderir
5 Nihai sonur;: ana bilgisayara
geri gonderilir
Stizlu H aberleeme
1 870'1er, i skogya doguml u ABD' l i b i l i m insani Alexander
Graham B e l l ' i n elektri kli bir tel vas1tas1yla sbzlU mesajlar
i l etmesiyle telefonun icad1 n 1 gormU9tUr. Ahizedeki m ikrofon sese
tepki ol arak titreyerek endUks iyon (bkz . sayfa 50l yol uyla bir
elektrik sinya l i yaratm1 9 , bu s i nyal de tel boyunca i lerleyip b i r
hoparlbrde bunun tersi bir sUreci dogurmu 9 , boylece hoparlbr
ak1m yoluyla titre9erek sesi yeniden Uretm i 9tir.

i l k ticari cep telefon l ar1 1 970'1erin sonlar1nda piyasaya sUrU l d U .


B u te lefonlar s i nyalleri yerel veri cilere telsiz olarak i l etiyor,
vericiler de bu s inyal l eri ana sabit h.at 9ebekesi ne gbnderiyord u .
B u g u n gogu telefon s inya l i dij ital olup O ' l a r v e 1 'lerden olu9an
seri ler halinde kodlanm19t1r. Gegtig i m iz on y1lda internet Uzerinden
yapilan telefon aramalar1nda (Vo I P : Voice over Internet Protocol)
h1zl1 bir art19 gbrU l m U 9 , bu d a uzun mesafe aramalarin1n
maliyetini dU9UrmU9tUr.

Uydu telefonlar1 , cep tel efonu s i nya l i ya da sabit hat 9ebeke s i


o lmayan uzak bblgel erde kul la n 1 l i r. Yukar1daki bir uyduyla d ogrudan
i l eti9im kurarlar ve uydu, bu sinya l i kamuya ag1k bir telefon
9ebekesinin oldugu bir yer antenine geri gbnderir.

402 B I L. G I f E K N DLOJ I S I
1

....
....
. . ..
..
Fiber Optikler

O
ptik l ifler. b i r 9ebekede 1 9 1 k s inya l l eri yayarak internet trafig i
v e telefon aramalar1 d a h i l olmak uzere her turlu veriyi i l eten ,
9effaf malzemeden yap1 l m 1 9 , ince , esnek i p l iklerd i r. Bu l ifl er s iradan
e l ektrik kab lolarindan daha h1zl1 veri transferi yapa b i l i r ve herhangi
bir artirma olmaks1z1n s i nyalleri onl arca ki l ometre titeye i l etebil ir.

Tek bir l ifin ince bir cam veya plastik merkezi vard 1 r ve onun
etraf1 ndaki optik malzemeden olu9an kaplama, 191g1 deva m l 1 l ifin
ir;; i ne yans 1tarak ir;; e ri hapseder. Buna toplam ir;; yans1ma d e n i r.
D 1 9taki plastik kap l ama ise l ifi nem ve hasardan korur. Gen e l l i kle
yuz binlerce lif demetler halinde top lanip d 1 9 kaplama malzemesiyle
kaplanarak kablolar1 olu9turur.

Tek mod l u kablolar, insan sar;; 1 ndan daha i nce b i r merkez boyunca
tek dalga boyunda bir 1 9 1 k i letir. Cok modlu kablolar ise birr;; o k
farkl1 d a l g a boyunu i letebilen daha geni9 b i r merkeze sahiptir. l 9 1 k
si nya l l eri bu kablolar1n ir;; i nden yakl a 9 1 k 200 . 000 km/s h1zla ger;;e rek
d unyanin herhangi i ki noktas1 aras1nda rahats1z edici bir geci kme
veya yank1 olmadan telefon konu9malar1n1n yapl lmas1n1 saglar.

404 B I LG i T E K N O L O J l f3 1
Cok modlu fiber optik ka­
blonun yap1s1

2
1 iki 1i;;1 k sinyali
Lifin kaplamasmdaki tam ic
yans1ma
3 Lifin yaklai;;rk kalrnlrg1: 0,05 mm
GPS

K
uresel Konumlama Sistemi (Global Positioning System - GPS
- okunu9u: C i Pi EsJ , ABO hukumeti taraf1ndan i dame ettirilen ve
yerdeki al1c1 lara tam konumlar1n1 b i l d iren bir uydu ag1d ir. Elinde GPS
a l 1 c1s1 veya uydu navigasyon cihaz1 olan herhangi biri bu aga eri9ebil i r.
Rusya'nin GLONASS adl1 b i r navigasyon sistemi vardi r. t:: i n ve Avrupa
Birligi de yeni s i stemler igin kendi planlar1n1 geli9tirmektedir.

B i r uydu navi g asyon a l 1 c 1 s 1 ken d i konumunu dart veya daha fazla


GPS uydusundan gbnderi len sinya l lerin g e l i 9 sure s i n i o l gerek
hesaplar. GPS uydu lar1 al 1c 1ya sinya l lerin nereden ve ne zaman
g1kt1 g 1 n 1 sbyler. Bu konum bir ekranda, gogu zaman hareketli b i r
harita e 9 l i g inde gbste r i l i r.

Herhangi b i r zamanda orta Dunya ybrungesinde gal19an 24 aktif


uydu bulunur. Kara ta91tlar1 n1n yarn s1ra haritac1 l 1 kta , ugaklarda
ve gemilerde GPS ku l l a n 1 l 1r. Ev hapsi cezas 1 alan suglular1n, hatta
evc i l hayvanlar1n GPS teknolojisinden yararlanan ve brneg in b i r
mobil tel efon a g 1 y l a konumunu b e l l i e d e n c ihazlarla elektronik o larak
izlenmesi mumkundur. Baz1 GPS haberle9me kanall ar1 yaln izca asker!
amagl1 ku l l an1m i g i n 9ifrelenmi 9tir.

406 R I GI T E K N O LOJ i S I
GPS'in isleyisi
1 Diinya 'daki GPS uydu ahc1s1 3 Daha uzak olan uydudan
ayrn anda, her biri biraz farkh gelen sinyalin ahc1ya
bir zamanda gtinderilmis olan ulasmas1 daha uzun surer

2
dtirt sinyali ahr
4 Oi;: uydudan gelen sinyaller
En yakin uydulardan gelen l'T��l;);::J GPS kullamc1s1rnn Dunya
sinyaller ahc1ya en k1sa uzerindeki konumunu belli
surede ulas1r eder; dtirt sinyalden
yiikseklik de anlas1hr
1
Sozluk
Algier atom i;:ekirde[ji'ni olu§turan alt1nda ise azald1g1 i;:an

Kok benzeri uzmanla§ml§ tom pari;:ac1klar1 birbirinden bii;:imli bir dag11im.

Dip
k1s1mlar1 olmayan basit ay1rmak ii;:in gerekli olan

bitkilerdir. Bu grup tek enerj i .


Fizikte b i r dalga formunun

Bezler
hOcrelileri ve laminarya gibi tabarn veya en alt k1sm1; en
su bitkilerini ii;:erir. yOksek noktaya ise doruk
VOcutta gerekli olan

Anafor maddeleri sentezleyen , denir.

Ak1§kan dinamiginde, tiunlar1 kanallar yoluyla


Doruk
bir ak1§karnn ii;:e dogru dag1tan veya dola§1m
Fizikte bir dalga formunun
k1vr1lmas1 ve ak1§kan bir sistemine b1rakan organ. zirve noktas1. En ali;:ak

Buharla�ma
engeli gegtiginde ters bir noktaya ise dip denir.
ak1ntin1n meydana gelmesi.
Bir s1vin1n yOzeyden Ekosistem
Anten ba§layarak gaz haline Etkile§imleri ve i;:evreleriyle
Dalgalar1 elektrik ak1m1na gelmesi. Ornegin su birbirine baglanan bir
veya elektrik ak1m1rn birikintilerinin s1cak gOn organizmalar bOtOnO.
dalgalara i;:evirerek l§lginda kurumas1 .
Elektron
elektromanyetik dalgalar
Can egrisi Negatif elektrik yOklO
gonderen/alan cihaz.
Degerlerin gogunlukla sabit atom alt1 pari;:ac1k;
Baglanma enerjisi ortalama degerin yakin1nda dogadaki temel
Bir molekO I O , atomu ya da topland1 g 1 , OstOnde ve pari;:ac1klardan biri.

408 SOZLL.K
Enflamasyon HOcre kutleli (kabaca 0, 5 ila
K1zarmaya/9i9meye neden Biyolojide bakterilerden 10 gOne9 kOtlesil dev
olabilen bir bag191kilk bitkilere, hayvanlara y1ld1z.
tepkisi; enfeksiyonlar1 kadar tOm organizmalar1n
KOtle
onleyebilir veya yaralarm temel ya9amsal
B i r kOtlei;:ekimsel alanda
iyile9mesini ba9latabilir. yap1 ta9 1 .
maddeye ag1rl1g1rn veren bir
Fitoplankton iletken ozellik; enerjinin de bagl1
Planktonun fotosentetik Elektrik ak1m1, 1s1 veya ses kOtlesi vard1r.
veya bitkisel bile9eni; dalgas1 gibi enerji tOrlerini

genellikle tek hOcreli algler kolayl1kla ileten madde. Mineral


Jeolojik sOrei;:lerle dogal
Kates
ii;:in kullarnlir.
olarak olu9an, kendine ozgO
Galaksi Noktalar1n, pari;:ac1klar1n
bir kimyasal yap1s1 olan kat1
Milyonlarca veya ya da cisimlerin iki veya oi;:
madde.
milyarlarca y1ld1z1n ve boyut ii;:erisinde dOzenli,

onlara bagil gaz ve tozlarm periyodik bir orOntO MolekOI


kOtlei;:ekimsel olarak olu9turacak §ekilde dizilimi . Bir ya da daha fazla

birbirine bagl1 oldugu Kald1rma kuweti elemente ait, birbirine


sistem. Bir s1v1 veya gaz1n belirli bir dOzende kimyasal
baglarla bagl1 olan atomlar
Girdap basmc1ndan kaynaklanan,
nesneleri yOzdOrme grubu.
Bas1nc1n en d090k seviyede
Nern
egiliminde olan yukar1 yonlO
oldugu bir merkezin
kuwet.
etrafmda donerek Atmosferdeki su buhar1
geri;:ekle9en, h1zil ve K1z1I dev miktar1rnn oli;:OsO; genellikle
genellikle i;:alkantli1 bir Y1ld1z evriminin son en yogun oldugu yerler
ak19kan hareketi. evrelerinde olan d090k-orta tropikal ormanlardir.

SOZLUK 409
Naron iyonize olmu:;; s1cak hapseden karbondioksit

Sinir uyar1lar1 yoluyla gaz; ayrn zamanda kan gibi gazlar.


hOcrelerini ta:;; 1yan sulu
elektriksel veya kimyasal
Serbest radikal
sinyalleri iletmede SIVI.
HOcrelere zarar verebilecek
uzmanla:;; m 1 :;; olan sinir
Polen en az bir e:;; l e:;; m emi:;;
hOcresi.
Bir i;:ii;:egin erkek orgarn elektrona sahip, yOksek

Niitron tarafindan Oretilen minik dOzeyde reaktif, karars1z

Genellikle atom toz zerreleri; polenle:;; me atom veya molekOller.


siras1nda di:;; i organla
gekirdeginde bulunan,
Sismik dalgalar
elektrik yOkO bak1m1ndan birle:;; erek tohum Oretimini
Bir deprem veya
ntitr olan atom alt1 saglar.
patlamarnn ard1ndan
pari;:ac1k; Og kuarktan
Proton DOnya'da (veya ba:;; ka bir
olu:;; ur.
Genellikle atom cisimdel yay1lan titre:;; i mler.

Organik i;:ekirdeginde bulunan,


Sitoplazma
Temelinde karbon elementi pozitif yOklO atom alt1
HOcrenin i;:ekirdek d1:;; 1 ndaki
bulunan i;:ok i;:e:;; i tli kimyasal pari;:ac1k; oi;: kuarktan
jtilemsi ii;: ortam1 .
bile:;; i kleri kapsayan bir olu:;; ur.
Si.irti.inme
kimya terimi.
Radyasyon
Cisimlerin ya da s1v1lar1n
Organizma Enerjinin bir ortamda
birbirine degerek hareket
Hayvan, bitki, mantar veya veya bo:;; l ukta ilerlemesi;
etmesine direnen, i;:ogu
mikrop gibi bir veya daha genellikle elektromanyetik
zaman 1s1 enerjisi yayan
fazla hOcreden olu:;; an dalgalar ii;:in kullarnlir.
kuwet.
herhangi bir canl1.
Sera gaz1
Tetrahedron
Plazma GOne:;;ten gelen radyasyonu
Dort dOz yOze sahip
Elektrigi ileten, k1smen emen ve 1s1y1 atmosferde

410 SOZL O K
herhangi bir polihedron gazl genellikle rastgele bir pargac1g1n ge9itli
(gok yOzlO yap1J; bir dOzgOn ak19 9eklinde gi:irOlen olas1 hallerini temsil
terahedronun yOzleri di:irt dalgalanma; ta91tlar1n eden dalgalar1n Ost Oste
e9kenar Oggendir. hareketini aksatabilir. binmesi.

Toksin Uzay-zaman Vakum


Diger canlilar igin son Einstein'in gi:irelilik Neredeyse hig madde
derece zararl 1 , genellikle kuramlar1nda, birbirinden igermeyen, bi:iylece igerdigi
patojenik bir bakterinin ayr1lmaz bigimde ig ige gaz bas1nc1 atmosfer
Orettigi bir protein olan gegmi9 lOgO uzaya, biri basinc1ndan gok daha
zehir. zamana aitl boyutlar. d090k olan uzay pargas1.

Tiirbin Oreme hiicresi Yahtkan


Hareketli bir ak19karnn Sperm veya yumurta gibi, Elektrik ak1m1, 1s1 ya da ses
kanatl1 bir rotoru DNA'y1 bir organizmarnn dalgalari gibi enerji tOrlerini
di:indOrerek mekanik enerji yavrusuna gegirmeye iletmeyen madde.
Orettigi di:inel motor. yarayan hOcre.
Yogunlasma
Tiirbiilans Ostdiisiim Gaz halinden s1v1 veya kat1
Bir ak19kanda [s1v1 veya Kuantum mekaniginde, hale gegi9 sOreci.

SOZLOK 41 1
Dizin
adenosin trifosfat (ATPJ 1 62 , bilgisayarlar/bilgisayar i91emleri 9tizeltiler 1 06-7
1 76 374, 378 , 3B2, 3BB
ak19kan dinamigi 36-7 algoritmalar ·376-7, 37B dalga-par9ac1k ikiligi 54, 6B-9
allotroplar 1 04-5 analog 372-3 dalgalar 3B-9, 42-3, 60-1 ,
amino asitler 1 38 , 1 44 , 1 58 , dijital 372, 374 64
1 84 dag1t1lm19 i91em 400-1 boyuna 3B-9, 40
antimadde 88-9 sabit sOriicOler 3B4-5, 3B6 ses 40-1 , 42
Ar9imet prensibi 34-5 kuantum 3B0-1 enine 3B, 39, 40, 52, 58,
asitler 1 1 2-1 3 virOsler 39B-9 62
asteroitler 204, 3 1 8 , 328 bitkiler 1 74-5 deri 228-9
atmosfer 286-7, 288-9 biyo9e9itlilik 202-3 deri sistemi 228-9
atom 9ekirdegi 94-5, 96, 98, biyokimyasallar1n ktikeni 1 B4-5 diyaliz 242-3
1 00 btibrekler 220 DNA (deoksiribonOkleik asitl
atomun yap1s1 67, 92-3 bo9alt1m sistemi 220-1 1 50-1 , 1 52. 1 54, 1 5B, 1 66,
Ay 1 4, 254, 31 8-1 9, 320, 364, Bose-Einstein yogu9uk madde- 1 67, 1 B6, 206, 2 1 0 , 250
368, 370 leri 30. B0-1 dogal se9ilim 1 90, 1 92-3, 376
Brown hareketi 24-5 dola�1m sistemi 2 1 2-1 3
ayar bozonlar1 84, 85 bulutlar 292-3, 296 dolu taneleri 294, 295
bag191kl1k sistemi 226-7 bOyOk birle9ik kuramlar 90-1 dtingOler 200-1
bakteriler 1 46, 1 58, 1 62 , 1 67, BOyOk Patlama 352-3. 354, Doppler etkisi 42-3, 33B, 393,
1 78-9, 1 80, 1 88, 234 356, 362 394
bas1n9 20-1 buz 9aglar1 302, 304-5 Donya
bazlar 1 1 2-1 3 olu9umu ve tarihi 254-5
Bernoulli etkisi 36 canli11gin ktikenleri 1 B4, 1 B 6 , �ekli ve yap1s1 256-7.
besin aglari/zincirleri 1 98-9 1 88 260-1
beyin 230 Casimir etkisi 76-7 depremler 264, 266, 268-9
bile9ikler 1 06-7, 1 08 cerrahi 244-5 tutulmalar 320-1
bilgisayar 398-9 cOce gezegenler 32B Donya r;; a p1nda Ag 396-7

412 DIZIN
Einstein, Albert 1 6 , 1 8 , 24, gama 191nlar1 52, 54, 56, 336 heliosfer 330-1
54, 75, 80 gametler 1 68-9 Hertzsprung-Russell diyagram1
elektrik ak1m1 46-7, 50, 82 gazlar 20, 26, 22, 30, 31 , 40 334, 335
elektrik yOkO 44-5, 46 gen tedavisi 250-1 Higgs bozonu 84
elektroliz 1 1 4-1 5 genel gorelilik 1 4 , 1 8-1 9, 350, h1z 8
elektromanyetik radyasyon 22, 358 holografik bellek 390-1
38, 52-3, 54, 62 genetik modifikasyon 206-7, hortumlar 296
elektronlar 44, 66, 72, 82, 84, 208-9 hOcre bblOnmesi 1 66-7, 1 68,
92-3, 94, 1 00, 1 02 genetik sorOklenme 1 9 1 , 1 94-5 1 72
endokrin sistemi 224-5 genler 1 54-5, 1 91
endOksiyon 50-1 , 402 gezegen sondalar1 368-9 1s1 aktar1m1 22-3
enerji 26-7, 28 gezegenler 322-8, 338-9 191k 42, 54, 58, 60, 62, 68
evren 256-7 giri9im 60, 64-5, 68, 390
geni9lemesi 362 gok gOrOltOIO f1rt1nalar 296, 298 iklim 300-1
kokenleri 352-3, 356 gbrelilik kuram1 bkz. genel gore- iklim degi9ikligi 302-3, 304,
evrim 1 90-1 , 1 92 , 1 94 lilik; tizel gtirelilik 306-7, 308 , 3 1 4
GPS [Global Positioning Sys­ ilaglar 238-9
faylar 266-7, 268 tem) 406-7 insarnn kokenleri 1 96-7
fiber optikler 404-5 GOne9 3 1 6-1 7 , 320, 324, 334 internet 396-7, 398-9
f1rtinalar 296 gOne9 sistemi d191ndaki gezegen­ IVF [in vitro fertilizasyonl bkz.
fla9 bellek 386-7 ler Wtegezenlerl 338-9, 358 tOp bebek
Fleming, John Ambrose 50, 51 ivme 8--9 , 1 0
fosfolipitler 1 42 , 1 43 hareket izotoplar 92, 1 02-3
fosil yak1tlar 302, 306, 308-9, Brown hareketi 24-5
314 Newton'un hareket yasas1 jeomanyetizma 258-9
fosiller 276-7 8-9, 1 0-1 1 , 1 2, 1 4, 364 jeotermal enerji 3 1 4 , 3 1 5
fotonlar 6, 54-5, 74-5, 84 hastahklar, bula91c1 234-5 Jupiter 326, 327
fotosentez 1 46 , 1 74, 1 76-7, hava cepheleri 290-1
200, 254 hava durumu 300-1 kal1t1m 1 54, 1 56-7, 1 68
hayvanlar 1 72-3 kalp 2 1 2-1 3
galaksiler 342-3, 346, 352, Heisenberg belirsizlik ilkesi 66, kalp-damar hastahklar1 232-3,
356, 358 70-1 236
aktif 343, 344-5 heliopoz 330 kan nakli 246-7

OiZIN 41 3
kanser 236-7 kutupsal molekuller 1 20-1 nano malzemeler 1 34-5
kapasite lelektrikJ 50-1 kuwetllerl 8, 1 0-1 1 nanoteknoloji 76, 1 22-3
kara delikler 336, 340, 344, merkezcil ve merkezkag NeptOn 326, 327
346-7, 348, 350 1 2- 1 3 Newton, Isaac
karaciger 2 1 6 bask1n v e zay1f 86-7, 90 ve yer gekimi 1 0, 1 2, 14-
karanl1k enerji 356, 362-3 kuyruklu y1ld1zlar 1 84, 1 88, 254, 1 5, 1 8
karanl1k madde 340, 342, 356, 328 hareket yasas1 8-9, 1 0-
360-1 1 1 , 1 2 , 1 4, 364
karbon dbngOsO 200, 201 lazerler 54-7, 80, 248-9 nitrojen dbngOsO 200
karbonhidratlar 1 40-1 leptonlar 84, 85, 90 nbtrinolar 84
kas-iskelet sistemi 2 1 8-1 9 levha tektonigi 256, 264-5. nbtron y1ld1zlar1 338. 348-9
kayaglar 272-3, 27 4-5 266, 268-9, 270, 274 nbtronlar 86, 87, 92-3, 94,
kemikler 2 1 8, 2 1 9 lipitler 1 42-3 98, 1 02 , 352
kemosentez 1 46-7 nOkleer bblOnme/kayna§ma 98-
kimyasal baglar 1 08-9 maddenin halleri 30-1 · 9, 3 1 2 , 3 1 6
kimyasal elementler 1 00-1 manyetik alan 48, 82, 258 nOkleer enerji 31 2-1 3
kimyasal tepkimeler 1 1 0-1 1 manyetizma 48-9 nOkleer fisyon/fOzyon bkz. nOkle­
k1r1rnm 60-1 , 1 36 Mars 324, 325 er bblOnme/kayna§ma
k1talar 280-1 mayoz 1 67 , 1 68
klonlama 1 72 , 2 1 0-1 1 MerkOr 324, 325 oksidasyon 1 1 0, 1 1 1
ktik hOcre tedavisi 2 1 0, 252-3 meta malzemeler 1 36-7 okyanuslar 281 , 282-3, 284
kompozitler 1 32-3 metabolizma 1 40, 1 44-5 optik depolama 388-9, 390
kristal yap1lar 1 24-5 metaller 22, 1 26-7
kromozomlar 1 60, 1 68 , 1 69, metamorfik kayag 272, 273, bkaryotik mikroplar 1 80-1
1 72 , 1'73 274, 275 bkaryotlar 1 58, 1 60-1 , 1 62 ,
kuantum dolarnkl1g1 74-5, 380 mevsimler 262-3 . 1 64, 1 66
kuantum mekanigi 66-7, 70, mikrogipler 372, 374-5 bzel gbrelilik 1 6-1 7
72, 76, 80, 380 mikrodalga arka plan 1§1mas1
kuarklar 84, 85, 86, 87, 90, 352, 354-5 pankreas 2 1 6
349 mitokondri 1 50, 1 60 , 1 62-3, panspermi teorisi 1 88-9
kOtlegekimsel merceklenme 1 96 pargac1klar1, standart model
358-9 molekOler geometri 1 1 6-1 7 84-5, 88, 90
kutupla§ma 62-3, 75 molekOler mOhendislik 1 22-3 periyodik cetvel 1 00, 1 0 1

41 4 DiZiN
petrolOn rafine edilmesi 31 0-1 1 ses dalgalar1 40-1 , 42 top bebek 240-1
pH olgegi 1 1 2-1 3 sicim teorisi 90 Turing testi 382-3
pharming 208-9 siklonlar 296, 297
PIOton 328 9im9ek 298-9 U ranus 326, 327
polarizasyon bkz. kutupla9ma sindirim 2 1 6-1 7 uydular 366-7
polimerler 1 30-1 , 3 1 0 sindirim sistemi 2 1 6-1 7 uzay u�u�u. insanl1 370-1
pozitron 88, 89 sinir aglari 378-9
prokaryotik mikroplar 1 78-9 sinir sistemi 224, 230-1 Oreme, e9eyli 1 67 , 1 68, 1 72 ,
prokaryotlar 1 58-9, 1 60, 1 67 sis 294 1 74 , 222-3
proteinler 1 38-9, 1 86 s1cakhk 20-1
protonlar 87, 92-3. 94. 98, s1rnfland1rma sistemi 1 70-1 Venus 324, 325
1 00, 352 s1vllar 22, 30, 31 , 36 virOsler 1 82-3, 234, 250
pulsarlar 348 solucan delikleri 350-1 volkanlar 1 84, 264, 270-1
pOskOrOk kayaglar 2 7 2 , 273, sonar 394-6
274, 275 sdzlO haberle9me 402-3 yag19 292, 294-5
SU 38-9 yans1ma ve k1rilma 58-9
radar 392-3 SU ddngOsO 200 yap1 formOlleri 1 1 � 1 9
radyoaktivite 96-7, 1 00 , 1 02 SU yOzeyi 284-5 yar1 iletkenler 1 28-9, 374
reseptdrler 1 38 , 1 48-9, 224 super ak1gkanlar 78-9 yenilenebilir enerji 3 1 4-1 5
Reynolds say1s1 36 super iletkenlik 78, 82-3 yer gekimi, Newton 1 0, 1 2 ,
ribozomlar 1 64-5 sOpemovalar 336-7, 345, 348, 1 4- 1 5 , 1 8
RNA (ribonOkleik asitl 1 52-3, 362, 394 y1ld1zlar 1 8, 1 9, 336
1 64, 1 65 , 1 87 evrimi 334-5
roket bilimi 364-5 telefon 402 uzakhg1rnn dlgOlmesi 332-3
termodinamik yasalar1 20, 26, ndtron 338, 348-9
Samanyolu 340-1 , 342 28-9 yak oluglar 203, 204-5
Saturn 326, 327 litius-Bode yasas1 322-3 yuzey gerilimi 32-3
Schrddinger'in kedisi 72-3 topografya 278-9
sera gazlar1 302, 303, 306, tortul kayag 272, 273, 274,
308 275

DIZIN 41 5
HAZEL M U I R

BBC Sky at Night ve New Scientist gibi dergilere serbest


yaz�ir olarak bilim yaz1lar1 yazmaktad1r. New Scientist
dergisinde 1 994'ten 2008'e kadar editor ve yazar olarak
i;:al l 9m19tir.

OMER C: I FT C I

Istanbul Oniversitesi lngiliz Dili ve Edebiyat1 bolumunu


bitird i . Istanbul Bilgi Oniversitesi'nde Kar9i la9tirmall
Edebiyat yuksek lisans1 yapt1. 201 0 y11indan itibaren
i;:e9itli yay1nevleriyle i;:evirmen ve editor olarak i;:all9t1.
Farkll Oniversitelerde lngilizce okutmanllg1 yapt1 . Bug On
yay1 nc11ik alanindaki i;:al19malar1na devam etmektedir.

You might also like