Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 343

3133IALFA1BİLİMl129

KUANTUM MEKANİGİ
Kuantum Fiziğine Kuramsal Başlangıç

LEONARD SUSSKIND
1978 yılından bu yana Standford Üniversitesi Kuramsal Fizik Bölümünde Felix
Bloch Kürsüsünde profesör olarak görev yapan Susskind, günümüzün en ünlü
fizikçileri arasında yer alır. Yoichiro Nambu ve Holger Bech Nielsen'le birlikte
parçacıkların göreceli sicimin uyarılma durumları olabileceği fikrini ortaya
atmıştır. 2003 'te sicim teorisi alanını keşfeden Dr. Susskind'in araştırmaları,
kuantum kozmolojisi, kuantum statik mekaniği ve kuantum alan teorisini
içerir. ABD Ulusal Bilimler akademi ve Amerikan Bilim ve Sanat Akademisi
üyesi, Kanada'nm Perimeter Teorik Fizik Enstitüsünün kısmi üyesi ve Kore
Modern Araştırma Enstitüsünün seçkin bir profesörüdür. Leonard Susskind'in
çalışmalarının bazıları şunlardır: Kııranısal lvfiııinıum, Fizik Yapmaya Başlamak için
Bilmek Zorımda Oldııklarıııız (George Hrabovsky'yle birlikte), Kara Delik Savaşı,

Kozmik Manzara.

ART FRIEDMAN
New York, Bornx'da dünyaya geldi. Fizik lisans derecesini Cooper Union
Üniversitesinde tamamladı. Fordham Üniversitesinde eğitim bilimleri,Standford
Üniversitesinde bilgisayar mühendisliği okudu. Uzun yıllar Hewlett-Packard
şirketinde veri uzmanı olarak çalıştı. Kendisini ömür boyu fizik öğrencisi olarak
tanımlayan Art Friedman, California Mountain View'da yaşamaktadır.

ZEKERiYA AYDIN
1964 yılında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümünden mezun
olup aynı bölümde akademik hayata başlayan Zekeriya Aydın, 2008 yılında
oradan emekli olmuştur. Çeşitli zamanlarda Colorado Üniversitesi, Hamburg
Üniversitesi ile DESY Hızlandırıcı Merkezi veTriesteTeorik Fizik Merkezi gibi
yerlerde de çalışmıştır. Kuramsal parçacık fiziği alanında çok sayıda araştırma
makalesi yanında, lisans ve lisansüstü düzeyde telif ve çeviri fizik ders kitapları
vardır. Çevirdiği popüler bilim kitapları arasında ise Weinberg'in İlk Üç Dakika

ve Atomaltı Parçacıklar, Christianson 'un Isaac Ncıı,toıı: Bilimsel Devrim, Gordon


Kane'in Sı'ipcrsimetri, Goodstein'ın Fcy11111a11'111 Kcıyıp Dersi ve Feynman'ın Altı
Kolay Parça, Altı Zor Parça ve Fizik Dersleri I kitapları sayılabilir.
Kuantum Mekaniği - Kuantum Fiziğine Kuramsal Başlangıç
© 2016 , AL FA Basım Yayım Dağıtım San. ve Tic. Ltd. Şti.

Quantum Mechanics - The Theoretical Minimıım

© 2014, Leonard Susskind & Art Friedman

Kitabın Türkçe yayın hakları Nurcihan Kesim Ajans aracılığıyla Alfa Basım Yayım
Dağıtım Ltd. Şti.'ne aittir.Tanıtım amacıyla, kaynak göstermek şartıyla yapılacak
kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir elektronik veya

mekanik araçla çoğaltılamaz. Eser sahiplerinin manevi ve mali hakları saklıdır.

Yayıncı ve Genel Yayın Yönetmeni M. Faruk Bayrak


Genel Müdür Vedat Bayrak
Yayın Yönetmeni Mustafa Küpüşoğlu
Dizi Editörü Kerem Cankoçak
Redaksiyon Mehmet Ata Arslan

Kapak Tasarımı Füsun Turcan Elmasoğlu


Sayfa Tasarımı Zeliha Güler

lSBN 978-605- 17 1-461-5

1. Basını: Şubat 20 17
4. Basım: Şubat 2023

Baskı ve Cilt
Melisa Matbaacılık
Çiftehavuzlar Yolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampaşa-İstanbul
Tel: 0(212) 674 97 23 Faks: 0(212) 674 97 29
Sertifika no: 45099

Alfa Basım Yayım Dağıtım San. ve T ic. Ltd. Şti.


Alemdar Mahallesi Ticarethane Sokak No: 15 3411O Cağaloğlu-İstanbul
Tel: 0(212) 511 53 03 (pbx) Faks: 0(212) 519 33 00
www.alfakitap.com - info@alfakitap.com
Sertifika no: 43949
LEONA�D SUSSl\IND
A�T F�IEDMAN

r\UANTUM . - .

MEl\ANIGI
Kuantum Fiziğine Kuramsal Başlangıç

Çeviren: Zekeriya Aydın

ALFA
Bu kitap Kuramsal Başlangıç dizisinin ikinci cildidir. Bi­
rinci cilt Klasik Mekaniğe Kuramsal Başlangıç: Fizik
Yapmaya Başlamak İçin Bilmek Zorunda Olduklannız,
her fizik eğitiminin esası olan klasik mekaniği kapsar.
Zaman zaman buna basitçe Cilt 1 olarak göndermede bu­
lunacağız. Bu ikinci kitap kuantum mekaniğini ve onun
klasik mekanikle olan ilişkisini açıklar. Bu dizideki ki­
taplar, Leonard Susskind'ın Stanford Üniversitesinin
Web sitesinde yer alan videolarıyla paralel gitmektedir
(liste için bkz. www. theoreticalminimum. com'a) Vide­
olarla aynı genel konuları içermekle birlikte, kitaplar ek
ayrıntıları ve videolarda görünmeyen konuları da içine
alır.

4
İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ................................................................................................................. 7
ÖNDEYİŞ .......................................................................................................... 11
GİRİŞ .................................................................................................................. 15

DERS 1: SİSTEMLER VE DENEYLER ............................................. 17


DERS 2: KUANTUM DURUMLARI ................................................... 47
DERS 3: KUANTUM MEKANİGİNİN İLKELERİ... ....................... 61
DERS 4: ZAMAN VE DEGİŞME ......................................................... 99
DERS 5: BELİRSİZLİK VE ZAMAN BAGLILIGI . 131
..................... ..

DERS 6: SİSTEMLERİ BİRLEŞTİRME: DOLANIKLIK ........... 149


DERS 7: DOLANIKLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ ......... 179
DERS 8: PARÇACIKLAR VE DALGALAR..................................... 225
DERS 9: PARÇACIK DİNAMİGİ ...................................................... 259
DERS 10: HARMONİK SALINICI... ................................................... 293

EK ..................................................................................................................... 327
DİZİN .............................................................................................................. 333

5
Tüm bunları olanaklı kılan
Ailelerimiz için:
!rene ve Benjamin Susskind
George ve Trudy Friedman
ÖN SÖZ

Birçok bakımdan kuantum mekaniğinin babası sayılan


Albert Einstein konuyla ilgili adı kötüye çıkmış bir aşk­
nefret ilişkisine sahipti. Niels Bohr'la olan tartışmaları
bilim tarihinde ünlüdür: Bohr kuantum mekaniğini tam
olarak benimsiyordu, Einstein ise çok kuşkuluydu. Ç oğu
fizikçi genelde Bohr'un kazandığına ve Einstein'ın kay­
bettiğine inanmaktaydı. Benim kanım o ki, büyük sayıda
fizikçiyle de paylaştığımı sanıyorum bunu, bu tutum
Einstein'ın görüşlerine karşı adil bir değerlendirme de­
ğildir.
Bohr ve Einstein'ın ikisi de ince zekalıydılar. Einstein
kuantum mekaniğinin tutarsız olduğunu göstermek için
çok çalışmıştı; bununla birlikte Bohr daima onun savla­
rına karşı çıkardı. Fakat onun son saldırısında Einstein
öyle derin, öyle sezgi-karşıtı, öyle sıkıntılı ve de öyle he­
yecanlı bir şeye işaret etmişti ki, bu, yirmi-birinci yüzyı­
lın başında kuramsal fizikçileri büyülemeye başlamıştı.
Einstein'ın son büyük keşfine -dolanıklığın keşfine­
Bohr'un tek yanıtı onu göz ardı etmek olmuştu.
Dolanıklık olayı, kuantum mekaniğini klasik fizikten
çok farklı kılan esas olgudur. Bu, fizik dünyasında neyin
gerçek olduğunu tam olarak anlamamız hususunu tar­
tışmaya açar. Bizim fiziksel sistemler hakkındaki olağan
sezgimiz şudur; bir sistem hakkında her şeyi bilirsek,
yani ilke olarak her şey biliniyorsa, o zaman onun par­
çaları hakkında her şeyi biliriz. Bir otomobilin durumu-

7
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

nun tam bilgisine s ahipsek, o zaman onun tekerleklerini,


motorunu, viteslerini, döşemesini yerinde tutan vidala­
rına kadar her şeyini biliriz. Bir araba tamircisinin "Ara­
banız hakkında her şeyi biliyorum, fakat ne yazık ki
onun hiçbir parçası hakkında size hiçbir şey söyleye­
mem" demesinin bir anlamı yoktur.
Fakat Einstein'ın Bohr'a açıkladığı şey de tam olarak
buydu: Bir kimse kuantum mekaniğinde bir sistem hak­
kında her şeyi bilebilir, ama tek tek p arçaları hakkında
hiçbir şey bilmez; fakat Bohr bu gerçeği değerlendirmeyi
b aşaramamıştı. Gelip geçmiş kuantum ders kitaplarının
da bunu kaygısızca ihmal etmiş olduğunu eklemeliyim.
Kuantum mekaniğinin acayipliğini herkes bilir, fakat
ne şekilde acayip olduğunu tam olarak söyleyebilecek
kaç kişi çıkar, bundan kuşkuluyum. Bu kitap kuantum
mekaniği üzerine teknik bir derstir, fakat pek çok ders­
ten veya ders kitabından daha zordur. Mantıksal ilkeler
üzerine odaklanmıştır ve amacı kuantum mantığının bü­
tün acayipliğini gizlemek değil, tam tersine gün ışığına
çıkarmaktır.

Şunu hatırlatayım ki bu kitap benim Kuramsal Baş­


langıç adlı İnternet ders dizilerimi yakından izleyen
derslerden biridir. Kitabın ortak yazarı olan Art Fried­
man bu derslerde bir öğrenciydi. Kitap şu avantajdan
yararlandı: Art konuyu öğreniyordu ve dolayısıyla baş­
layana kafa karıştırıcı gibi gelebilen sorunlara çok du­
yarlıydı . Kitabın yazımı süresince çok eğlendik ve bu
ruh halinin bir kısmını biraz espriyle iletmeye çalıştık.
Bunu anlamazsanız, boş verin gitsin.
Leonard Susskind

8
ÖNSÖZ

Stanford'ta bilgisayar bilimlerinde lisansüstü derecemi


tamamladığımda, Leonard'ın fizik derslerine katılmak
üzere birkaç yıl s onra geri döneceğimi hiç düşünmemiş ­
tim. Benim fizikteki kısa "meslek hayatım" yıllar önce li­
sans derecemin tamamlanmasıyla birlikte bitmişti. Fa­
kat konuya ilgim çok canlı kalmıştı.
Göründüğü kadarıyla, çok arkadaşım var; dünya ger­
çekten fizikle derinden ilgilenen insanlarla dolu, fakat
onların yaşamları onları farklı yönlere alıp götürmüş.
Bu kitap işte bizim hepimiz için.
Kuantum mekaniği, bir dereceye kadar, saf olarak ni­
tel bir düzeyde değerlendirilebilir. Fakat onun güzelliği­
ni tam odağa getiren matematiktir. Bu şaşırtıcı çalışma­
yı fizikçi olmayan, fakat matematik bilen kişilerce erişi­
lir kılmaya çalıştık. Sanırım oldukça iyi bir iş yaptık ve
umuyorum ki sizinle fikir birliği içindeyizdir.
Bunun gibi bir projeyi hiç kimse pek çok yardım al­
madan bitiremez. Brockman Şirketindeki insanlar işin
yapılışını kolaylaştırdılar ve Perseus Books'taki üretim
ekibi birinci sınıftı. Candan teşekkürlerim T. J. Kelleher,
Rachel King ve Tisse Takagi'yedir. Bizim şansımız yete­
nekli editör John Searcy'yle çalışmaktı.
Düzenli ş ekilde düşünceli, cazip sorular yönelttikleri
için ve pek çok ders-sonrası uyarıcı sohbetleri nedeniyle
Leonard'ın (diğer) sürekli eğitim öğrencilerine teşekkür
borçluyum. Rob Colwell, Todd Craig, Monty Frost ve
John Naslı ilk taslakta yapıcı eleştirilerde bulundular.
Jeremy Branscome ve Rus s Bryan ilk taslağın tümünü
ayrıntılı ş ekilde gözden geçirdi ve çok sayıda pröblem
saptadı.

9
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Nazik destekleri ve coşkuları için aileme ve arkadaş­


larıma teşekkür ederim. Kız kardeşim Hannah' a her şeye
göz kulak olduğu için özellikle teşekkür ederim.
Sevgisi, teşviki, anlayış ve mizah duygusu yanı sıra,
harika eşim Margaret Sloan diyagramların üçte birine ve
her iki "Hilbert'in Yeri" çizimine katkıda bulunmuştu.
Teşekkürler Maggie.
Bu projenin başlangıcında, Leonard, benim gerçek ar­
zu ve hevesimi hissederek, fiziği öğrenmenin en iyi yol­
larından birinin fizik hakkında yazmak olduğuna işaret
etmişti. Kuşkusuz, doğrudur bu, fakat nasıl doğru oldu­
ğu hakkında hiç fikrim yoktu ve bunu öğrenme şansını
yakaladığım için müteşekkirim. Milyon kez teşekkürler
Leonard.
Art Friedman

10
ÖNDEYİŞ

Art birasına şöyle bir göz atar ve "Lenny, haydi bir el


Einstein-Bohr oyunu oynayalım " der.
"Tamam, fakat kaybetmekten yoruldum. Bu kez sen
Artstein ol, ben ise L-Bor olayım. Sen başla. "
"Öyle olsun. İşte benim ilk hamlem: Tanrı zar atmaz.
Hah-hah, L-Bor, işte bana bir puan. "
"Dur bakalım, Artstein, yavaş gel. Arkadaşım, kuantum
kuramının, doğası gereği, olasılıkçı olduğuna ilk kez
işaret eden sen değil miydin ? Heh heh heh, bu iki-sayı­
lık bir atış! "
"Peki, onu geri alınm. "
"Alamazsın. "
"Alırım. "
"Alamazsın. "

Einstein, 1 9 1 7'de yazdığı "Işınımın Kuantum Kuramı


Üzerine" adlı makalesinde, gamına ışınları salımının bir
istatistik yasayla yönetildiğini öne sürmüştü; bu herhal­
de birkaç kişinin aklındadır.

11
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Bir Profesör ve Bir Kemancı Bara Girer

I. Ciltte, genel hatlarıyla iki John Steinbeck karakteri­


ne dayalı hayali kişiler olan Lenny ve George arasındaki
kısa s ohbetlerle aralara girilirdi. Kuramsal B aşlangıç di­
zisinin bu cildi için sahne, Damon Runyon'un öykülerin­
den alıntılanmıştır. Burası s ahtekarlarla, üçkağıtçılarla,
s oysuzlarla, çıkarcılarla ve iyi-niyetlilerle dolu bir dün­
yadır. Ayrıca günü atlatmaya çalış an birkaç sıradan va­
tandaş. Eylem, Hilbert'in Yeri denen gözde bir taverna­
da gelişir.

Nasılsa tur otobüslerinden ayrılmış Californialı iki


acemi çaylak, Lenny ve Art, bu s ahnede dolaşmaktadır.
Onlara ş ans dileyelim. Buna ihtiyaçları var.

Gerekli Olanlar
Bu seyahat için fizikçi olmanız gerekmiyor, s adece bi­
raz diferansiyel ve integral hesap ile doğrusal cebir te­
mel bilgilerine sahip olmalısınız. Ayrıca I. Ciltte kaps a­
nan malzeme hakkında bir şeyler b ilmelisiniz. Matema­
tiğiniz biraz paslanmış s a da, s akıncası yok. İlerlerken,
onların çoğunu tekrar edip açıklayacağım; özellikle doğ­
rus al cebir üzerine olan malzemeyi. I. Cilt diferansiyel ve
integral hesaptaki temel fikirleri gözden geçirmektedir.

Kaygısız mizacımız sizi tekrar mankafalar için yazı­


yoruz düşüncesine götürmesin. Mankafalar için yazmı­
yoruz. Amacımız zor bir konuyu "mümkün ,olduğunca
basit, fakat daha da basit olmayan" bir hale getirmektir
ve ümit ederiz ki bu esnada biraz da eğleniriz. Hilbert'in
Yeri'nde görüşürüz.

12
ÖN DEYİŞ

c
"'
o
Vi

13
GİRİŞ

Klasik mekanik sezgiseldir; cisimler öngörülebilir şekil­


de hareket ederler. Deneyimli bir oyuncu süzülen bir to­
pa şöyle bir bakar ve onun konumu ile hızından topu
tam zamanında yakalamak için nereye koşacağını bilir.
Kuşkusuz b eklenmedik ani bir rüzgar onu kandırır, fakat
bu sadece tüm değişkenleri hes aba katmadığı içindir.
Klasik mekaniğin sezgisel oluşunun açık bir nedeni var­
dır: İnsanlar -ve onlardan önce de hayvanlar- yaşamak
için her gün birçok kez onu kullanmaktadır. Fakat yir­
minci yüzyıldan önce hiç kimse kuantum mekaniğini
kullanmamıştı. Kuantum mekaniği öyle küçük şeyleri
betimler ki onlar tamamen insan duyularının erimi dı­
şındadır. Bu nedenle kuantum dünyası için bir sezgi ge­
liştirmemiş olmamız mantıklı görünmektedir. Onu kav­
rayabilmemizin tek yolu, sezgilerimizi soyut matematik­
le beynimizde yeniden yapılandırmaktır. Neyse ki, tuhaf
bir nedenle, beynimizin içinde böyle bir yapılandırma
yeteneği geliştirmişiz.
Normal olarak, kuantum mekaniğine hiç yeltenmeden,
önce klasik mekanik öğreniriz. Fakat kuantum mekaniği
klasik mekanikten çok daha temeldir. Bildiğimiz kada­
rıyla, her fiziksel sistemin tam bir betimlemesini kuan­
tum mekaniği sağlar; ancak yeterince büyük kütleli ci­
simler kuantum mekaniğinin güvenle yaklaştırılabildiği
klasik mekanikle anlatılabilir. İşte klasik mekanik tama­
men budur: bir yaklaştırma. Mantık açısından, ilkin ku-

15
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

antum mekaniğini öğrenmeliyiz, fakat bunu çok az fizik


hocası salık verir. Bu dersler -Kuramsal Başlangıç dizi­
si- bile, klasik mekanikle başlamıştı. Gene de, klasik me­
kanik, bu kuantum derslerinde, kuantum mekaniğinin
temel ilkeleri açıklandıktan epey sonra, sona yakın yer­
ler dışında neredeyse hiç rol oynamayacak. Sanırım, sa­
dece mantıksal olarak değil ayrıca pedagojik olarak da
bunu yapmanın gerçekten de doğru yolu budur. Bu yolla,
kuantum mekaniği esas olarak sadece içine birkaç yeni
yutturmaca ıvır zıvır katılmış klasik mekaniktir şeklin­
deki düşünce tuzağına düşmeyiz. Bu arada, kuantum
mekaniği teknik olarak klasik mekanikten çok daha ko­
laydır.
En basit klasik sistem -bilgisayar bilimleri için temel
mantık birimi- iki- durumlu sistemdir. Bazen buna bir
bit denir. Sadece iki durumu olan her şeyi temsil edebilir:
yazı veya tura gösteren bir madeni para, açık veya kapa­
lı olan bir anahtar veya ya kuzeyi veya güneyi gösterme­
ye sınırlanmış bir küçük mıknatıs . Tahmin edebileceği­
niz gibi, özellikle I. Cildin ilk dersini okumuşsanız, iki­
durumlu klasik sistemler kuramı aşırı derecede basittir;
aslında, sıkıcıdır. Bu ciltte iki-durumlu sistemin kübit
(qubit) denen kuantum biçimiyle başlayacağız; bu çok
daha ilginçtir. Onu anlamak için, tamamen yeni bir dü­
şünme tarzına -yeni bir temel mantık yapısına- gerek
duyacağız.

16
Ders 1

Sistemler ve Deneyler

Lenny ve Art, Hilbert'in Yeri'nde gezinmektedir.


Art: Bu nedir, belirsizlik bölgesi mi? Yoksa bir tür eğ­
lence evi mi ? Kendimi toparlayamıyorum.
Lenny: Hele bir nefes al. Ona alışacaksın.
Art: Hangi yön yukarısıd ı r?

1.1 Kuantum Mekaniği Farklıdır


Kuantum mekaniği hakkında böylesine özel olan şey
nedir? Onu anlamak neden bu denli zordur? Suçu kolay­
ca "zor matematiğin" üzerine atabiliriz ve bu düşüncede
biraz gerçeklik de olabilir. Fakat tüm hikaye bu olamaz.
Fizikçi olmayan pek çok kişi, zor matematiği gerektiren
klasik mekaniği ve alan kuramını çok iyi şekilde öğrene­
bilir.
Kuantum mekaniği öylesine küçük cisimlerle uğraşır
ki, biz insanlar onları gözümüzde canlandırmak için
hepten eksik donatılmışızdır. Tek tek atomlar büyüklük
cinsinden bu ölçeğin üst ucuna yakındır. Genelde çalış­
ma cisimleri olarak elektronlar kullanılır. Bizim duyu
organlarımız basitçe bir elektronun hareketini algılamak
için inşa edilmemiştir. Yapabileceğimizin en iyisi, elek­
tronları ve onların hareketlerini matematiksel soyutla­
malar olarak anlamaya çalışmaktır.

17
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Kuşkucu birisi "Ee ne olmuş yani?" der, "klasik meka­


nik de matematiksel soyutlamalarla doludur ağzına ka­
dar; noktasal kütleler, katı cisimler, eylemsiz gözlem
çerçeveleri, konumlar, momentumlar, alanlar, dalgalar;
liste uzayıp gider. Matematiksel soyutlamalarda yeni bir
şey yok ki." Bu gerçekten haklı bir husustur; gerçekten
de klasik dünya ile kuantum dünyası bazı önemli ortak
şeylere sahiptirler. Bununla birlikte, kuantum mekaniği
iki yönden farklıdır:

1 . Farklı soyutlamalar: Kuantum soyutlamaları kla­


sik soyutlamalardan temelde farklıdır. Örneğin,
göreceğiz ki kuantum mekaniğinde bir durum fikri
klasik benzerinden kavramsal olarak çok farklıdır.
Durumlar farklı matematiksel nesnelerle temsil
edilirler ve farklı bir mantıksal yapıya sahiptirler.

2. Durumlar ve Ölçümler: Klasik dünyada, bir siste­


min durumu ile o sistem üzerinde bir ölçümün so­
nucu arasındaki b ağıntı apaçıktır ve aslında
önemsizdir. Bir durumu (örneğin, bir parçacığın
konumunu ve momentumunu) betimleyen etiketler,
bu durumun ölçümlerini simgeleyen etiketlerle ay­
nıdır. Bir başka ifadeyle, bir sistemin durumunu
saptamak için bir deney yapılabilir. Kuantum dün­
yasında, bu doğru değildir. Durumlar ve ölçümler
farklı şeylerdir ve onlar arasındaki bağıntı incelik­
li olup sezgisel değildir.

Bu fikirler can alıcıdır ve onlara tekrar tekrar geri döne­


ceğiz.

18
DERS 1: SİSTEMLER YE DENEYLER

1.2 Spinler ve Kübit'ler


Spin kavramı parçacık fiziğinden türetilmiştir. Parça­
cıklar uzaydaki yerleşimlerine ek olarak başka özellikle­
re de sahiptir. Örneğin, elektrik yüküne veya kütleye sa­
hip olabilirler, veya olmazlar. Bir elektron, bir kuark ve­
ya nötrinoyla aynı değildir. Fakat elektron gibi özel tür­
den bir parçacık bile, sadece yerleşimiyle belirtilemez.
Elektrona iliştirilmiş spin denen fazladan bir serbestlik
derecesi daha vardır. Spin, s ade olarak, belli bir yönü
gösteren küçük bir okla resmedilebilir; fakat bu sade re­
sim gerçek durumu doğru biçimde temsil etmek için aşı­
rı derecede klasiktir. Bir elektronun spini, bir sistemin
kendisinin olabileceği kadar kuantum mekanikseldir ve
onu klasik olarak her gözde canlandırma girişimi, işin
özünü kötü şekilde gözden kaçırmaya yol açacaktır.
Spin fikrini soyutlayabiliriz ve öyle yapacağız; elek­
trona iliştirilmiş olduğunu unutacağız. Kuantum spini,
kendi çapında çalışılabilecek bir sistemdir. Aslında, onu
uzayda taşıyan elektrondan yalıtılmış kuantum spini,
sistemlerin hem en basiti ve hem de en kuantumlusudur.
Yalıtılmış kuantum spini, kübit'ler -kuantum bit'leri­
denen genel basit sistemler sınıfının bir örneğidir; bilgi­
sayarınızın durumunu tanımlayan mantıksal bit'lerin
oynadığı rolü, kuantum dünyasında kuantum spini oy­
nar. Pek çok sistem -hatta belki tüm sistemler- kü­
bit'leri birleştirerek oluşturulabilir. Dolayısıyla onları
öğrenirken, çok daha fazlasını öğreniyoruz.

1.3 Bir Deney


Bulabileceğimiz en basit örneği kullanarak, bu fikir­
leri somut hale getirelim. I. Cildin ilk dersinde, çok basit

19
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

bir belirlenimci [deterministikl sistemi tartış arak b aşla­


mıştık: Sistemimiz tura (T) veya yazı (Y} gelebilen bir
madeni p araydı. Buna, Tve Y gibi iki durumuyla , iki-du­
rumlu bir sistem veya bir bit diyebiliriz. Usule daha uy­
gun olarak, <T denen ve +1 ve - 1 gibi iki değer alabilen
bir "serbestlik derecesi" icat e deriz. T durumu

<T = +l
ve Ydurumu

<T = -1

terimleriyle yer değiştirir. Klasik olarak, durumların


uzayı tamamen budur. Sistem ya <T = +l durumundadır,
veya <T = -1 durumunda; arada hiçbir şey yoktur. Kuan­
tum mekaniğinde, bu sistemi bir kübit olarak düşünece­
ğiz.

I. Ciltte ayrıca sistemin bir andan diğerine nasıl gün­


celleneceğini bize söyleyen basit gelişim yasalarını tar­
tışmıştık. En b asit yasa, sırf hiçbir şey olmamasıdır. Bu
durumda, bir ayrık andan (n) bir sonrakine (n+J) geçer­
sek, gelişme yasası şudur:

a(n + 1) = a(n) (1. 1 )

I. Ciltte dikkate almadığımız gizli bir varsayımı açığa


çıkaralım. Bir deney, çalışmak için sırf bir sistemden
daha fazlasını içerir. Sistem, ölçümler yapmak ve bu öl­
çümlerin sonuçlarını kaydetmek üzere bir A düzeneği de
içerir. İki- durumlu sistem halinde, bu düzenek sistemle
(spin) etkileşir ve a'nın değerini kaydeder. Düzeneği, bir
ölçümün sonucunu gösteren bir p enceresi olan bir kara
kutu1 gibi düşünün. Düzenek üzerinde bir "bu uç yukarı"

1
"Kara kutu," düzeneğin içinde ne olduğu veya onun nasıl ça-

20
DERS 1: SİSTEMLER VE DENEYLER

oku vardır. Yukarı-ok önemlidir, çünkü düzeneğin uzay­


da nasıl yöneldiğini gösterir ve onun yönü ölçümlerimi­
zin sonuçlarını etkiler. Onu z-ekseni boyunca yönelterek
işe başlarız (Şekil 1 . 1 ). Başlangıçta, a = + l mi, yoks a a =

- 1 mi olduğu hakkında hiçbir bilgimiz yoktur. Amacımız


a'nın değerini bulmak için bir deney yapmaktır.

Düzenek spinle etkileşmeden önce, pencere örtüktür


(diyagramımızda bir soru iş aretiyle etiketli). a'yı ölçtük­
ten s onra, pencere + l veya -1 gösterir. Düzeneğe b aka­
rak, a'nın değerini saptarız . Tüm bu süreç, a'yı ölçmek
için tasarlanmış çok b asit bir deney oluşturur.

Ölçümden Önce (A) Ölçümden Sonra (B)

� 'U
Spin Spin

Düzenek Düzenek
�x
Şekil 1.1. (A) Herhangi bir ölçüm yapılmadan önce, spin ve "içinde
kedi olmayan" düzenek. (B) Uz= +1 sonuçlubir ölçüm yapıldıktan
sonra, spin ve düzenek. Spin şimdi Uz= +1 durumunda hazırlan­
mıştır. Eğer spin bir tedirgemeye uğratılmazsa ve düzenek aynı
yönelimde tutulursa, izleyen tüm ölçümler aynı sonucu verecektir.
Koordinat eksenleri, uzayın doğrultularını etiketlemedeki anlaş­
mamızı gösterir.

lıştığı bilgisine sahip olmadığımızı ifade eder. Geri kalanı


garanti edilmiştir, içinde bir kedi falan yoktur.

21
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

cr'yı ölçmüş olarak, şimdi düzeneği boşa alalım ve


spini rahatsız etmeden cr'yı yine ölçelim. Denk. 1. 1 ' deki
basit yasayı kabul ederek, birincideki gibi aynı yanıtı el­
de ederiz. er = +1 sonucu er = +1 tarafından izlenecektir.
er = -1 için de aynı şekilde. Her sayıdaki tekrar için aynı

şey doğru olacaktır. Bu iyidir, çünkü bir deneyin sonu­


cunu doğrulamamıza izin verir. Bunu şöyle de söyleyebi­
liriz: A düzeneğiyle ilk etkileşme, sistemi iki durumdan
birine hazırlar. Bunu izleyen deneyler bu durumu doğ­
rular. Buraya kadar, klasik fizik ile kuantum fiziği ara­
sında fark yoktur.

Düzenek 180° ters dönmü�

'Lf
Spiıı
• y


Düzenek

Şekil 1 . 2 . Daha önce ölçülmüş olan spini rahatsız etmeden, düze­


nek ters döndürülmüştür. Yeni bir ölçüm a2= -1 sonucuna varır.

Şimdi yeni bir şey yapalım. A'yla ölçerek spini hazır­


ladıktan sonra, düzeneği tepetaklak edelim ve sonra cr'yı
yine ölçelim (Şek. 1.2). Başlangıçta er = +l durumunu ha­
zırlamışsak, tepetaklak edilen düzenek er = -1 değerini
kaydeder. Benzer şekilde, başlangıçta er = -1 durumunu
hazırlamışsak, tepetaklak edilmiş düzenek er = + 1 'i kay­
deder. Başka bir deyişle, düzeneği altüst etmek, er = + 1
ile er = - l 'i değiş tokuş eder. Bu sonuçlardan, cr'nın uzay-

22
DERS 1: SİSTEMLER YE DENEYLER

da yön hissiyle ilişkili bir serbestlik derecesi olduğu ne­


ticesi çıkar. Örneğin, a bir tür yönlü vektör olsaydı, o za­
man düzeneği altüst etmenin okumayı tersine çevirmesi­
ni beklemek doğal olurdu. Basit bir yorum şudur: Düze­
nek, kendi içine gömülü bir eksen boyunca bu vektörün
bileşenini ölçer. Bu yorum tüm şekillenimler için doğru
mudur?
Spinin bir vektör olduğuna inandırılırsak, doğal ola­
rak onu üç bileşenle betimleriz: ax, ay ve az. Düzenek z­
ekseni boyunca altüst edildiği zaman, o az'yi ölçme ko­
numundadır.

Düzenek 90° dönmüş


z

y
{f
Spin

·�
Düzenek

Şekil 1.3. Düzenek 90° dönmüştür. Yeni bir ölçüm, yüzde 50 olası­
lıkla <Iz= -1 durumunda sonuçlanır.

Buraya kadar da, klasik fizik ile kuantum fiziği ara­


sında hala bir fark yoktur. Fark ancak düzeneği keyfi bir
açı, diyelim ki� radyan (90 derece) kadar döndürdüğü-
müzde görünür hale gelir. Düzenek dik konumda (yuka­
rı-ok z-ekseni boyunca) başlar. Spin a = +l 'li durumda
hazırlanır. Sonra, A'yı yukarı-ok x-ekseni boyunca ola-

23
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

cak şekilde döndürürüz (Şek. 1 .3) ve şimdi spinin ax bile­


şeninin büyük olasılıkla ne olacağını ölçeriz.
Aslında a gerçekten de bir vektörün yukarı-ok boyun­
caki bileşenini temsil ediyorsa, sıfır elde etmeyi bekleriz.
Niçin? a, başlangıçta z-ekseni boyunca yönelmişti, bu da
x boyuncaki bileşeninin sıfır olması izlenimini veriyor­

du. Fakat ax'i ölçtüğümüzde, bir sürprizle karşılaşırız:


ax = O vermek yerine, düzenek ax = +ı veya ax = -1 verir.
A düzeneği çok inatçıdır -hangi yöne yönelmiş olursa ol­
sun, a = ± 1 'den herhangi başka bir yanıt vermeyi redde­
der. Spin gerçekten de bir vektörse, doğrusu çok ayrıca­
lıklı bir vektördür.

Bununla birlikte, ilginç bir şey buluruz. Her seferinde


aynı süreci izleyerek, bu işlemi birçok kez tekrar ettiği­
mizi varsayalım; yani
• z-ekseni boyunca A'yla başlayarak, a = + l duru­
munu hazırlayın.
• Düzeneği, x-ekseni boyunca yönelecek şekilde dön­
dürün.
• a'yı ölçün.
Tekrarlanan deney artı-bir'li ve eksi-bir'li rastgele bir
diziye serpiştirilir. Belirlenimcilik çökmüştür, ama özel
bir şekilde çökmüştür. Pek çok tekrar sonunda, a = + 1
olaylarının sayısının a = -1 olaylarının sayısına istatis­
tiksel olarak eşit olduğunu buluruz. Klasik sonuç -yani,
a'nın x-bileşeninin sıfır olması- yerine, bu tekrarlı öl­
çümlerin ortalamasının sıfır olduğunu buluruz.

24
DERS 1: SİSTEMLER VE DENEYLER

Keyfi bir
Açı kadar
Dönmüş Düzenek

Spin

Düzenek

Şekil 1.4. Düzenek, x-z düzlemi içinde keyfi bir açı kadar döndürül­
müştür. Ortalama ölçüm sonucu fi m 'dir.
·

Şimdi her şeyi yeniden tekrarlayalım, fakat A'yı x-ek­


seni doğrultusuna gelecek şekilde döndürmek yerine,
keyfi bir fi birim vektörü 2 doğrultusuna döndürelim.
Klasik olarak, a bir vektör olsaydı, deneyin sonucunun
a'nın fi doğrultusundaki bileşeni olmasını beklerdik. fi
birim vektörü z-ekseniyle 8 açısı yapıyorsa, klasik yanıt
a = cos fJ olurdu. Fakat tahmin edebileceğiniz gibi, dene­
yi yaptığımız her seferinde a = +ı veya a = -1 elde ederiz.
Bununla birlikte, sonuç, istatistik olarak, ortalama de­
ğer cos fJ olacak şekilde meyleder.
Durum kuşkusuz daha geneldir. z-ekseni boyunca yö­
nelmiş A'yla başlamak zorunda değildik. Herhangi bir fii
yönü seçin ve fii boyunca yönelmiş yukarı-okla başlayın.
Öyle bir spin hazırlayın ki düzenek a = +l okusun. O za­
man, spini rahatsız etmeden, Şek. 1 .4'te görüldüğü gibi,

2 Bir birim vektör (birim uzunluklu vektör) için standart gös­


terim, onu temsil eden sembolün üzerine bir "ş apka" koy­
maktır.

25
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

düzeneği ii yönüne döndürün. Aynı spin üzerinde yeni


bir deney, ii vem arasındaki açının kosinüsüne eşit orta­
lama değerli ± 1 rastgele sonuçlarını verecektir. Başka
bir deyişle, ortalama ii . m olacaktır.
Bir Q niceliğinin istatistiksel ortalaması için kuan­
tum mekaniksel gösterim, Dirac'ın (Q) bracket gösterimi­
dir. Deneysel incelememizin sonuçlarını aşağıdaki gibi
özetleyebiliriz: m boyunca yönelmiş A'yla başlar ve
a = + 1 olduğunu saptarsak, ii boyunca yönelmiş A'yla bir
sonraki ölçüm,
(a) = ii . m

istatistiksel sonucunu verir. Öğrendiğimiz şey, kuantum


mekaniksel sistemlerin belirlenimci olmadığıdır -deney­
lerin sonuçları istatistiksel olarak rastgele olabilir- fa­
kat bir deneyi pek çok kez tekrarlarsak, ortalama nice­
likler, en azından bir noktaya kadar, klasik fiziğin bek­
lentilerini izler.

1.4 Deneyler Bozguncudur


Her deney bir sonucu kaydetmek üzere bir dış sistem
-bir düzenek- içerir. Bu anlamda, her deney bozguna uğ­
ramıştır. Bu hem klasik ve hem de kuantum mekaniğin­
de doğrudur, fakat bu sadece kuantum mekaniğinde so­
run haline gelir. Neden böyledir? Klasik olarak, bir ideal
ölçüm sistemi, ölçtüğü sistem üzerine sıfıra yakın kü­
çüklükte bir etki yapar. Klasik deneyler, deneyin sonuç­
larını yine doğru ve üretilebilir şekilde vermek üzere, is­
tenen derecede hassas yapılabilir. Örneğin, bir okun yö­
nü, ışığı oktan yansıtıp onun bir görüntüsünü oluştur­
mak üzere odaklayarak saptanabilir. Görüntüyü oluştur-

26
DERS 1: SİSTEMLER VE DENEYLER

mak üzere ışığın yeterince küçük bir dalga boyuna sahip


olması gerektiği doğru olmakla birlikte, klasik fizikte
görüntüyü istendiği kadar zayıf bir ışıkla oluşturmayı
engelleyecek hiçbir şey yoktur. Başka bir deyişle, bu ışık
istendiği kadar küçük bir enerji içeriğine sahip olabilir.
Kuantum mekaniğinde durum özünde farklıdır. Bir
sistemin bir durumunu ölçmek için yeterince kuvvetli
herhangi bir etkileşme, aynı sistemin bir diğer yanını is­
ter istemez bozacak kadar da kuvvetlidir. Dolayısıyla,
bir kuantum sistemi hakkında, onun başka bir tarafını
değiştirmeksizin, hiçbir şey öğrenemezsiniz.
A ve u'yı içeren örneklerde bu apaçık olmalıdır. z-ek­
seni boyunca u = +l değeriyle başladığımızı vars ayalım.
u'yı gene z boyunca yönelmiş A'yla ölçersek, bir önceki
değeri onaylarız. Bunu tekrar tekrar yaptığımızda sonuç
değişmez. Fakat şu olanağı ele alın: z-ekseni boyunca ar­
dışık ölçümler arasında, A'yı 90 derece döndürün, bir
ara ölçüm yapın ve sonra onu tekrar özgün yönüne geri
döndürün. z-ekseni boyunca bir sonraki ölçüm özgün öl­
çümü doğrulayacak mıdır? Yanıt hayırdır. x-ekseni bo­
yuncaki ara ölçüm, bir sonraki ölçüme bakılırsa, spini
tamamıyla rastgele şekillenimde bırakacaktır. Son ölçü­
mü tamamıyla bozmaksızın, spinin arada saptanması­
nın hiçbir yolu yoktur. Spinin bir bileşeninin ölçülmesi,
diğer bileşen hakkındaki bilginin canına okur denebilir.
Aslında, basitçe iki farklı eksen boyunca spinin bileşen­
leri aynı anda, hiçbir halde tekrar üretilebilir şekilde bi­
linemez. Bir kuantum sisteminin durumu ile bir klasik
sistemin durumu hakkında temelde farklı olan bir şey
söz konusudur.

27
KUANTUM FIZIGINE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

1.5 Önermeler
Bir klasik sistemin durumlarının uzayı matematiksel
bir kümedir. Sistemimiz bir madeni parays a, durumların
uzayı, T ve Y gibi iki elemanlı bir kümedir. Küme göste­
rimini kullanarak, iT, Y} yazabiliriz. Eğer sistem altı­
yüzlü bir zarsa, durumların uzayı { l , 2, 3, 4, 5, 6} ş eklin­
de etiketli altı elemana s ahiptir. Küme kuramının mantı­
ğına Boole mantığı denir. B oole mantığındaki temel fikir,
s adece bilinen klasik önermeler mantığının biçimlendi­
rilmiş bir halidir.

B oole mantığında temel fikir, bir doğruluk- değeri


kavramıdır. Bir önermenin doğruluk- değeri, ya doğru
veya yanlış oluşudur. Arada hiçbir ş eye izin yoktur. Kü­
me kuramının bununla ilgili kavramı altkümedir. Kaba­
ca söylersek, bir önerme onun karşılık gelen altkümesin­
deki tüm elemanlar için doğru ve bu altkümede olmayan
tüm elemanlar için yanlıştır. Örneğin, küme bir zarın
olası durumlarını temsil ediyorsa, şu önerme ele alına­
bilir:

A: Zar tek-sayılı bir yüzü gösterir.


Buna karşılık gelen altküme üç eleman içerir: { l , 3, 5}.

Bir b aşka önerme şunu ifade eder:

B: Zar 4'ten daha küçük bir sayı içerir.


Buna karşılık gelen altküme şu elemanları kapsar:

{ l , 2, 3}.

Her önerme karşıtına sahiptir (buna onun değillemesi de


denir). örneğin,

A değil: Zar tek-sayılı bir yüzü göstermez.

28
DERS 1: SİSTEMLER VE DENEYLER

Bu değilleme önermesi için altküme {2, 4, 6}'dır.

Önermeleri daha karmaşık önermeler içine birleştir­


mek için kurallar vardır; bunların en önemlileri veya, ve,
değil' dir. Biraz önce bir örneğini gördüğümüz değil, bir
tek altkümeye veya bir önermeye uygulanarak elde edilir.
Ve kuralı apaçıktır; bir önerme çiftine uygulanır.3 İkisi­
nin de doğru olduğunu ifade eder. İki altkümeye uygu­
landığında, ve kuralı her ikisinde ortak olan elemanları,
yani iki altkümenin arakesitini verir. Zar örneğinde, A
ve B altkümelerinin arakesiti, hem tek ve hem de 4'ten
küçük elemanların altkümesidir. Bunun nasıl çalıştığını
göstermek için Şek. l.5'teki Venn diyagramı kullanılır.
Veya kuralı ve kuralına benzer, fakat bir ek inceliğe
sahiptir. Günlük dilde veya sözcüğü dışlayıcı anlamda
kullanılır -iki önermenin biri veya diğeri doğruysa, dış ­
layıcı biçimi doğrudur, fakat ikisi birden doğru değildir.
Bununla birlikte, Boole mantığında veya'nın dışlayıcı
biçimi, önermelerin ya herhangi biri veya ikisi de doğ­
ruysa, o doğrudur. Dolayısıyla, dışlayıcı veya uyarınca,

"Albert Einstein göreliliği keşfetmişti veya Isaac


Newton İngilizdi."
önermesi doğrudur.

"Albert Einstein göreliliği keşfetmişti veya Isaac


Newton Rustu. "
da doğrudur. Ancak her iki önerme de yanlışsa, dışlayıcı
veya kuralı yanlıştır. Örneğin:

3 Ve çoklu önermeler için tanımlanabilir, fakat biz sadece iki­


yi ele alacağız. Aynı şey veya için de söz konusudur.

29
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

"Albert Einstein Amerika'yı keşfetmişti4 veya Isaac


Newton Rustu. 11

Dışlayıcı veya kuralı, iki kümenin birleşimi olan bir


küme yorumuna sahiptir: Bu, bileşen altkümelerin her­
hangi birindeki veya her ikisindeki her şeyi içeren bir
altkümeyi belirtir. Zar örneğinde, (A veya B), {l, 2, 3, 5}
altkümesini gösterir.

Bir Tek Zar İçin Durumlar Uzayı

A altkümesi:------ı-�
Zar, tek-sayılı
bir yüz gösterir

B altkümesi:--t-ı
Zar, 4'ten küçük
bir sayı gösterir

Şekil 1.5. Durumlar uzayının klasik modeline bir örnek. A altküme­


si, "zarın bir tek-sayılı yüzü gösterdiği" önermeyi temsil eder. B
altkümesi ise, "zann 4'ten küçük bir sayıyı gösterdiği" önermedir.
Koyu gölge A ve B 'nin arakesitini göstermekte olup (A ve B) öner­
mesini temsil eder. Beyaz sayılar, (A veya B) önermesini temsil
eden A ile B 'nin birleşiminin elemanlarıdır.

1.6 Klasik Önermelerin Sınanması


Bir tek spinden oluş an basit kuantum sistemine ve A
düzeneğini kullanarak doğruluklarını sınayabildiğimiz
çeşitli önermelere geri dönelim. Aşağıdaki iki önermeyi
ele alalım:

4 Tamam, belki Einstein Amerika'yı keşfetti, ama ilk keşfeden


o değildi.

30
DERS 1: SİSTEMLER VE DENEYLER

A: Spinin z-bileşeni + l ' dir.


B: Spinin x-bileşeni + l 'dir.

Bunların her biri anlamlıdır ve A düzeneğini uygun ek­


senler boyunca yönelterek sınanabilir. Her birinin değil­
lenmesi de anlamlıdır. Örneğin, ilk önermenin değillen­
mesi şudur:
A değil: Spinin z-bileşeni -1 'dir.

Fakat şimdi birleşik önermeleri dikkate alalım:

(A veya B): Spinin z-bileşeni + l veya spinin x bileşeni


+ l 'dir.
(A ve B): Spinin z-bileşeni + l ve spinin x bileşeni
+ l 'dir.
(A veya B) önermesini nasıl sınayabileceğimizi ele
alalım. Spinler klasik olarak davransaydı (ve elbette öyle
davranmazlar) , aşağıdaki gibi ilerlerdik:5

• Dikkatlice CTz'yi ölçün ve değerini kaydedin. Eğer


+ l ise, işimiz bitmiştir: (A veya B) önermesi doğru­
dur. Eğer CTz = -1 ise, bir sonraki adıma devam
edin.

• Dikkatlice crx'i ölçün. Eğer + l ise, (A veya B) öner­


mesi doğrudur. Değilse, bu demektir ki ne CTz ne de
CTx + l 'e eşittir ve (A veya B) yanlıştır.

5 a'nın klasik anlamı, kuantum mekaniksel anlamından fark­


lıdır. Klasik olarak a düz bir üçlü-vektördür; ax ve O"z onun
uzaysal bileş enlerini temsil eder.

31
KUANTUM FIZICINE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

İki ölçümün yerlerini değiştirmek şeklinde bir başka


süreç vardır. Bu sıralamayı tersine çevirmenin önemini
belirtmek için, yeni sürece (B veya A l diyeceğiz:

• ax'i dikkatli bir şekilde ölçün ve kaydedin. Eğer +l


çıkarsa, işimiz bitmiştir: Eğer O"x = -1 ise, bir s on­
raki adıma devam edin.

• O"z'yi dikkatlice ölçün. Eğer +l ise, o zaman (B veya


A l önermesi doğrudur. Değilse, bu demektir ki ne
ax ne de az + 1 'e eşittir ve (B veya A l yanlıştır.

Klasik fizikte, işlemin iki sıralaması aynı yanıtı verir.


Bunun nedeni, ölçümlerin istendiği kadar hassas olabil­
mesidir -o denli hassas ki ardışık ölçümlerin sonuçları
birbirlerini etkilemez. Dolayısıyla (A veya B) önermesi (B
veya A l önermesiyle aynı anlama sahiptir.

1. 7 Kuantum Önermelerinin Sınanması


Şimdi daha önce betimlediğim kuantum dünyasına
geliyoruz. Bir durum düşünün ki orada bizim tanımadı­
ğımız biri (ya da bir şey) gizlice bir spini O"z = +l duru­
munda hazırlamış olsun. Bizim işimiz, A düzeneğini kul­
lanarak (A veya B) önermesinin doğru veya yanlış oldu­
ğunu saptamaktır. Yukarıda özetlenen işlemleri kullana­
rak bunu deneyeceğiz .
O"z'yi ölçerek b aşlarız. Bilinmeyen ajan her şeyi dü­
zenlediğinden, O"z = +l olduğunu buluruz. Daha ileri git­
mek gereksizdir: (A veya B) doğrudur. Bununla birlikte,
sırf ne olduğunu görmek için ax'i sınayabiliriz. Yanıt ön­
görülemezdir. Rastgele olarak O"x = +l veya O"x = -1 bulu-

32
DERS 1: SİSTEMLER VE DENEYLER

ruz. Fakat bu sonuçlardan hiç biri (A veya B) önermesi­


nin doğruluğunu etkilemez .
Fakat şimdi ölçüm sırasını tersine çevirelim. Önceki
gibi, ters işleme (B veya A) diyeceğiz ve bu kez ilkin ax'i
ölçeceğiz. Bilinmeyen ajan spini z-ekseni boyunca +l 'e
kurduğu için, ax'in ölçümü rastgeledir. ax = +l olursa,
işimiz bitmiştir: (B veya A) doğrudur. Fakat diyelim ki
zıt sonucu, yani ax = -1 bulduk. Spin -x yönünde yönel­
miş durumdadır. Ne olduğunu anladığımızdan emin ol­
mak için burada biraz duralım. İlk ölçümümüzün bir so­
nucu olarak, spin artık az = +l özgün durumunda değil­
dir. Yeni bir durumdadır, yani ax = +l veya ax = -1 duru­
mundadır. Lütfen bir an durup bu fikrin akılda yer et­
mesine izin verin. Onun önemini abartamayız.
Artık (B veya A) önermesinin ikinci yarısını sınamaya
hazırız. A düzeneğini z-eksenine döndürün ve az'yi öl-
çün. Kuantum mekaniğine göre, sonuç rastgele şekilde
± 1 olacaktır. Bu demektir ki deney yüzde 25 olasılıkla ax
= -1 ve az = -1 sonucunu doğuracaktır. Başka bir deyişle,
t olasılıkla (B veya A) 'yı yanlış buluruz; gizli ajan baş­
langıçta az = +l durumunu ayarladığından emin olduğu
halde, bu meydana gelir.
"Dışlayıcı veya"nın simetrik olmadığı bu örnekte apa­
çıktır. (A veya B)'nin doğruluğu, iki önermeyi gerçekledi­
ğimiz sıraya bağlı olabilir. Bu küçük bir şey değildir; bu
sadece kuantum fiziği yasalarının klasik karşılıkların­
dan farklı oldukları anlamına gelmekle kalmaz, ayrıca
mantığın gerçek temellerinin de kuantum mekaniğinde
farklı olduğunu gösterir.
(A ve B) için ne denebilir? İlk ölçümümüzün az = +l
ve ikincinin ax = + l verdiğini varsayın. Bu elbette olası
bir sonuçtur. Fakat bilimde, özellikle fizikte, bir önerme-

33
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

nin doğruluğu, o önermenin sonraki gözlemle onaylana­


bileceğini belirtir. Klasik fizikte, gözlemlerin hassaslığı,
sonraki deneylerin daha önceki bir deneyden etkilenme­
yeceğini ve onu onaylayacağını belirtir. Tura gelen bir
madeni para, onu gözleme etkisiyle Yazı'ya çevrilmez;
en azından klasik olarak. Kuantum mekaniksel olarak,
ikinci ölçüm (ax = +l) birinciyi onaylama olasılığını bo­
zar. ax bir kez x-ekseni boyunca hazırlanınca, O"z 'nin bir
başka ölçümü rastgele bir yanıt verecektir. Böylece (A ve
B) onaylanır değildir: Deneyin ikinci kısmı, ilk kısmı
onaylama olasılığıyla girişir.
Kuantum mekaniği hakkında birazcık bir şey biliyor­
sanız, herhalde belirsizlik ilkesinden söz etmekte oldu­
ğumuzu anlamışsınızdır. Belirsizlik ilkesi, sadece ko­
num ve momentuma (ya da hıza) uygulanmaz; birçok öl­
çülebilir nicelik çiftine uygulanır. Spin halinde, a'nın iki
farklı bileşenini içeren önermelere uygulanır. Konum ve
momentum halinde, ele alabileceğimiz iki önerme şunlar
olabilir:

Belli bir parçacık x konumuna sahiptir.


Bu aynı parçacığın momentumu p ' dir.

Bunlardan, iki birleşik önerme oluşturabiliriz:

Parçacık x konumuna ve parçacık p momentumuna


sahiptir.
Parçacık x konumuna veya parçacık p momentumuna
sahiptir.

Bu önermelerin ikisi de, hem dilde hem de klasik fizikte


acayip , kaba bir anlama sahiptir. Bununla birlikte, ku-

34
DERS 1: SİSTEMLER VE DENEYLER

antum fiziğinde bu önermelerin birincisi tamamıyla an­


lamsızdır (yanlış bile değil) ve ikincisiyse düşünebilece­
ğimizden çok farklı bir şey ifade eder. Bu tümüyle, bir
sistemin klasik durumu ve kuantum durumu kavramları
arasındaki derin mantıksal farka indirgenir. Kuantum­
mekaniksel durum kavramını açıklamak biraz soyut ma­
tematik gerektirir; bu nedenle bu noktada karmaşık sa­
yılar ve vektör uzayları için kısa bir ara verelim. Karma­
şık niceliklere olan gereksinim daha sonra, spin durum­
larının matematiksel temsillerini incelediğimizde, açık
.h ale gelecektir.

1.8 Matematiksel Ara: Karmaşık Sayılar


Kuramsal Başlangıç dizisinde buraya kadar yol almış
olan herkes , karmaşık sayıları bilir. Gene de, bunun te­
mellerini hatırlatmak üzere birkaç satır harcayacağım.
Şek. 1 .6 karmaşık sayıların temel elemanlarını göster­
mektedir.
Bir karmaşık z sayısı, bir gerçel ve bir sanal sayının
toplamıdır. Onu
z = x + iy
olarak yazabiliriz; burada x ve y gerçel sayılar, i2= 1 'dir.
-

Karmaşık sayılar aritmetiğin standart kurallarına göre


toplanır, çarpılır ve bölünürler. Bu sayılar, x, y koordi­
natlı karmaşık düzlem üzerinde noktalar olarak hayal
edilebilirler. Onlar kutupsal koordinatlarda da temsil
edilebilir:
z = rei8 = r (cos fJ + i sin (J)

35
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Karmaşık Sayılar

r cos (9)
y t-------..,_,=- z = X+ iy

r sin (9)

Gerçel Eksen x

Şekil 1.6. Karmaşık sayıları temsil etmenin iki sıradan yolu. Kar­
tezyen temsilde, x ve y yatay (gerçel) ve düşey (sanal) bileşenlerdir.
Kutupsal temsilde, r yarıçap ve e ise x-ekseniyle olan açıdır. Her
bir halde, bir tek karmaşık sayıyı temsil etmek için iki gerçel sayı
alınır.

Karmaşık sayıları bileşen yapısında toplamak kolaydır;


sadece bileşenleri toplarsınız. B enzer şekilde, onları
çarpmak, kutupsal yapıda kolaydır; basitçe yarıçapları
çarpar ve açıları toplarsınız:

Her z karmaşık sayısı, sanal kısmının işaretini değiştire­


rek elde edilen bir z* karmaşık eşleniğine sahiptir. Eğer

z = x + iy = rei8
ise,
z• = x iy = re-i8
-

36
DERS 1: SİSTEMLER VE DENEYLER

olur. Bir karmaşık s ayıyı onun karmaşık eşleniğiyle


çarpmak, daima pozitif bir gerçel sonuç verir:

z* z = r2

Kuşkusuz her karmaşık eşleniğin kendisi bir karmaşık


sayıdır, fakat z ve z*'ı ayrı ikili [dual] sayı sistemlerine
ait olarak düşünmek genelde yararlıdır. Burada ikili, her
z için biricik bir z* vardır anlamına gelir ve tersi de doğ­
rudur.
Karmaşık sayıların "evre-çarpanları" diyeceğim özel
bir sınıfı vardır. Bir evre-çarpanı basitçe r-bileşeni 1
olan bir karmaşık sayıdır. Eğer z bir evre-çarpanıysa, o
zaman şunlar söz konusudur:
z* z = 1
z = ei 8
z = cos () + i sin ()

1.9 Matematiksel Ara: Vektör Uzayları


1.9.1 Aksiyomlar

Klasik bir sistem için, durumların uzayı bir kümedir


(olası durumların kümesi) ve klasik fiziğin mantığı Boole
mantığıdır. Bu apaçık gibi görünür ve herhangi başka
bir olasılığı düşünmek zordur. Bununla birlikte, gerçek
dünya tamamıyla farklı çizgilerde işler; en azından ku­
antum mekaniği önemli olduğunda. Bir kuantum siste­
minin durumlar uzayı bir matematiksel küme değildir;6

6 Biraz daha kesin olmak gerekirse, durum uzaylarının küme­


kuramsal özelliklerine odaklanmayacağız; onlar kuşkusuz
küme s ayıls alar bile.

37
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

o bir vektör uzayıdır. Bir vektör uzayının öğeleri arasın­


daki bağıntılar, bir kümenin öğeleri arasındakilerden
farklıdır ve önermelerin mantığı da farklıdır.
Size vektör uzaylarından söz etmeden önce, vektör te­
rimini açıklığa kavuşturmam gerekir. Bildiğiniz gibi, bu
terimi sıradan uzayda bir büyüklüğe ve bir yöne sahip
bir nesneyi belirtmek için kullanırız. Böyle vektörler
uzayın üç boyutuna karşılık gelen üç bileşene sahiptir.
Bir vektörün bu kavramını tamamıyla unutmanızı isti­
yorum. Bundan böyle, her ne zaman sıradan uzayda bü­
yüklüğü ve yönü olan bir şey hakkında konuşmak ister­
sem, ona açık olarak bir üçlü-vektör diyeceğim. Matema­
tiksel bir vektör uzayı, sıradan uzayla ilgisi olabilen ve­
ya hiç ilgisi olmayan, soyut bir yapıdır. Bir vektör uzayı,
l'den oo'a herhangi bir sayıda boyuta sahip olabilir ve
bu uzaydaki bir vektörün bileşenleri, tamsayılar, gerçel
s ayılar veya daha genel şeyler olabilir.
Kuantum mekaniksel durumları tanımlamak için kul­
landığımız vektör uzaylara Hilbert uzayları denir. Bura­
da matematiksel tanım vermeyeceğiz, fakat bu terimi de
kelime dağarınıza ekleyebilirsiniz. Kuantum mekaniğin­
de Hilbert uzayı terimiyle karşılaştığınızda, o terim bilin
ki durumlar uzayına işaret eder. Bir Hilbert uzayı sonlu
veya sonsuz boyut sayısına sahip olabilir.
Kuantum mekaniğinde, bir vektör uzayı ket-vektörleri
veya s adece ket'ler denen IA} elemanlarından oluşur. Bir
kuantum sisteminin durumlarının vektör uzayını tanım­
lamak için kullanacağımız aksiyomlar şunlardır (z ve w
karmaşık sayılar) :

1 . Herhangi iki ket-vektörünün toplamı da bir ket-vek­


törüdür:

38
DERS 1: SİSTEMLER VE DENEYLER

IA) + I B ) = I C)

2 . Vektör toplamı sıra-değiştirebilirdir:

IA) + IB) = I B) + IA)

3 . Vektör toplamı birleşme özelliğine sahiptir:

{ IA) + IB) } + I C) = IA) + { I B ) + I C)}

4. Tek ve biricik bir O vektörü vardır, öyle ki onu her­


hangi bir ket'e eklediğinizde, aynı ket'i geri verir:

IA) +o = IA)

5. Verilen herhangi bir IA) keti için, tek ve biricik bir -IA)
ket'i vardır, öyle ki IA) ile bu - IA)'nın toplamı sıfırdır:

IA) +HA)) = o

6. Herhangi bir IA) keti ve herhangi bir z karmaşık sayı­


sı verildiğinde, onları çarparak yeni bir ket elde ede­
bilirsiniz. Ayrıca, bir skalerle çarpım doğrusaldır:

iz A) = zlA) = I B )

7 . Dağıtma özelliği vardır:

z { IA) + IB) } = zlA) + zlB)

{z + w} IA) = zlA) + wlA)

39
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Birlikte alınan 6 ve 7 aksiyomlarına genelde doğrusallık


denir.
Sıradan üçlü-vektörler, bir şey dışında, bu aksiyom­
ları sağlarlar: Aksiyom 6, bir vektörün herhangi bir kar­
maşık sayıyla çarpımına izin verir. Sıradan üçlü-vektör­
ler gerçel sayılarla (pozitif, negatif veya sıfır) çarpılabi­
lirler, fakat karmaşık sayılarla çarpma tanımlanmamış­
tır. Üçlü-vektörlerin bir gerçel vektör uzayı oluşturduk­
ları düşünülür; oysa ketler bir karmaşık vektör uzayı
oluştururlar. Bizim ket-vektörleri tanımımız oldukça so­
yuttur. Göreceğimiz gibi, ket-vektörlerini temsil etmenin
de çeşitli somut yolları vardır.

1.9.2 Fonksiyonlar ve Sütun Vektörleri

Karmaşık vektör uzaylarının birkaç somut örneğine


bakalım. Her şeyden önce, bir x değişkeninin karmaşık­
değerli sürekli fonksiyonlarının kümesini ele alalım. Bu
fonksiyonlara A (x) diyelim. Herhangi böyle iki fonksiyo­
nu toplayabiliriz ve onları karmaşık s ayılarla çarpabili­
riz. Onların yedi aksiyomun hepsini s ağladığını kontrol
edebilirsiniz. Bu örnek, bizim üç-boyutlu oklardan çok
daha genel bir şeyden söz ettiğimizi haklı çıkarır.
İki-boyutlu sütun vektörleri bir başka somut örnek
sağlar. Bu sütun vektörlerini, a1 ve a2 gibi bir karmaşık
sayı çiftini

(��)
şeklinde desteleyerek ve bu "deste"yi IA) ket-vektörüyle
bir tutarak kurarız. a karmaşık s ayıları IA) 'nın bileşen­
leridir. İki sütun vektörünü toplamak için bileşenlerini
toplarız :

40
DERS 1: SİSTEMLER VE DENEYLER

(a1 ) (P1 ) = ( a1 + P1 )
+

az Pz az + Pz

Üstelik, sütun vektörünü bir z karmaşık sayısıyla çarp­


mak için s adece bileşenleri çarparsınız:

z
(a1 ) = ( za1 )
az z az

Herhangi boyutlu sütun vektör uzayları kurulabilir. Ör­


neğin, işte size beş-boyutlu bir sütun vektörü:

Normal olarak, farklı boyutlu vektörleri karıştırmayız.

1 .9.3 Bra ' lar ve Ket' ler

Karmaşık sayıların, karmaşık eşlenik sayılar yapısın­


da ikili biçime sahip olduklarını görmüştük. Aynı şekil­
de, bir karmaşık vektör uzayının da, esas olarak karma­
şık eşlenik vektör uzayı olan bir ikiliği vardır. Her bir
IA) ket-vektörü için, ikili uzayda (A l şeklinde gösterilen
bir "bra" vektörü vardır. Neden bu acayip bra ve ket te­
rimleri? Biraz sonra bra'ların ve ket'lerin iç çarpımlarını,
(BIA) gibi ifadeler kullanarak, bra-ket'ler yani brac­
ket'ler (parantez'ler) oluşturmak üzere tanımlayacağız.
İç çarpımlar kuantum mekaniğinin matematiksel meka­
nizmasında ve genelde vektör uzaylarını nitelendirmek

41
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

için aşırı derecede önemlidir. Bra vektörleri ket-vektör­


leriyle aynı aksiyomları sağlarlar, fakat ket ve bra'lar
arasındaki uygunluk için aklımızda tutmamız gereken
iki husus vardır:

1 . IA) ketine karşılık gelen bra (A l ve I B) ketine karşı­


lık gelen bra (BI olsun. O zaman

IA) + I B)

ifadesine karşılık gelen bra şudur:

(A l + (BI

2 . z bir karmaşık sayı ise, zlA ) 'ya karşılık gelen bra


(A lz değildir. Karmaşık eşlenik almayı hatırlamalı­
sınız. Böylece

zlA)

ifadesine karşılık gelen bra şudur:

(A lz*

Ket'lerin sütun vektörleri olarak temsil edildiği somut


örnekte, ikili bra'lar satır vektörleriyle temsil edilirler
ve buradaki tüm bileşenler, sütundaki bileşenlerin kar­
maşık eşlenikleridir. Böylece IA) keti

(fü
42
DERS 1: SİSTEMLER VE DENEYLER

şeklinde temsil edilirse, buna karşılık gelen (A l bra'sı

satırıyla temsil edilir.

1.9.4 İç Çarpımlar

Elbette sıradan üçlü�vektörler için tanımlanmış ska­


ler çarpımı bilirsiniz. Bra'lar ve ket'ler için benzer işlem
iç çarpımdır. İç çarpım daima bir bra ve bir ket'in çarpı­
mıdır ve şu �ekilde yazılır:

(B IA)

Bu işlemin sonucu bir karmaşık sayıdır. İç çarpımlar


için aksiyomları tahmin etmek aşırı zor değildir:

1 . Bu çarpım doğrusaldır:

(CI f IA) + IB) } = (CIA) + (CIB)

2. Bra ve ket'lerin değiş-tokuşu, karmaşık eşleniğe


karşılık gelir:

(B I A) = (A IB) *

Alıştırma 1 . ı :

a ) İ ç çarpımlar için aksiyomları kullanarak,


{( A l + (B I } I C) = ( A I C) + (B I C)
olduğunu kanıtlayınız.

b) (AIA) 'nın bir gerçel sayı olduğunu kanıtlayınız.

43
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Bra'ların ve ket'lerin satır ve sütun vektörlerle somut


temsilinde, iç çarpım bileşenler cinsinden şöyle tanımla­
nır:

(BIA) = iPİ , Pi. P3. P4. P51 @)


İç çarpımlar için kural esas olarak skaler çarpımlar için
olan kuralla aynıdır: İç çarpımı hesaplanan vektörlerin
karşılıklı bileşenlerinin çarpımlarını toplayınız.

Alıştırma 1 .2 : (1 .2) denklemiyle tanımlanan iç çarpı­


mın, tüm iç çarpım aksiyomlarını s ağladığını gösteri­
niz.

İç çarpımı kullanarak, sıradan üçlü-vektörlerden bildiği­


niz bazı kavramları tanımlayabiliriz:

• Bire Boylandırılmış Vektör: Kendisiyle iç çarpımı 1


olan bir vektöre bire boylandırılmış vektör denir.
Bire boylandırılmış vektörler şunu sağlarlar:

(A IA) = 1

Sıradan üçlü-vektörler için bire boylandırılmış


vektör terimi, genelde birim vektör adını alır; yani
o birim boylu bir vektördür.

44
DERS 1: SİSTEMLER VE DENEYLER

• Dik Vektörler: İç çarpımları sıfır olan iki vektörün


dik olduğu söylenir.

(BIA) = O

ise IA) ve IB) birbirine diktir. İki üçlü-vektörün


skaler çarpımı sıfır ise, bu iki üçlü-vektör diktir
demenin benzeridir.

1 .9. 5 Birim-boylu Dik Tabanlar

Sıradan üçlü-vektörlerle çalışırken, karşılıklı dik üç


birim vektör kümesi almak ve her vektörü kurmak için
onları bir taban olarak kullanmak aşırı derecede yararlı­
dır. Basit bir örnek, x, y ve z eksenleri boyunca alınan 3
birim vektör olabilir. Onlara genelde f, j, fc denir. Her bi­
ri birim boylu ve birbirlerine diktir. Bu üçüne dik bir
dördüncü vektör bulmaya çalışsaydınız, hiç bulamazdı­
nız; üç boyutta hiçbir şekilde bulamazdınız. Bununla
birlikte, daha fazla uzay boyutu olsaydı, daha fazla ta­
ban vektörü var olurdu. Bir uzayın boyutu, o uzaydaki
karşılıklı dik vektörlerin maksimum sayısıyla tanımla­
nabilir.
Özel x, y ve z eksenlerinin hiçbir ayrıcalığının olma­
dığı apaçıktır. Taban vektörleri birim boylu ve karşılıklı
dik oldukça, onlar bir birim-boylu dik taban oluşturur­
lar.
Aynı ilke karmaşık vektör uzayları için de doğrudur.
Herhangi bir birim boylu vektörle başlarsınız ve sonra
buna dik birim boylu ikinci bir vektör ararsınız. Onu bu­
lursanız, o zaman uzay en azından iki boyutludur. Sonra
da bir üçüncüyü, bir dördüncüyü vb ararsınız. En so-

45
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

nunda, yeni yönleri tüketirsiniz ve artık daha fazla dik


aday kalmaz. Karşılıklı dik birim-boylu vektörlerin mak­
simum sayısı uzayın boyutudur. Sütun vektörleri için,
boyut basitçe sütundaki öğe sayısıdır.
N-boyutlu bir uzay düşünelim ve ket-vektörlerinin
özel bir birim-boylu dik tabanını l i) olarak etiketleye­
lim.7 i etiketi l 'den N'ye kadar gider. Taban vektörleri­
nin toplamı olarak yazılmış bir IA) vektörü düşünelim:

( 1 .3)

a/ler vektörün bileşenleri denen karmaşık sayılardır ve


onları hesaplamak için, her iki tarafın bir {il taban
bra'sıyla iç çarpımını alırız:

( 1 .4)

Sonra taban vektörlerinin birim-boylu dik oldukları ger­


çeğini kullanırız. Bu, j * i ise {i l i) = O; j = i ise, {i l i ) = 1
demektir. Başka bir ifadeyle, {i l i) = Oij olur. Bununla ( 1 .4)
denklemindeki toplam bir tek terime iner:
{i lA) = Uj ( 1 .5)

Böylece bir vektörün bileşenlerinin, bu vektörün taban


vektörleriyle iç çarpımlarına eşit olduğunu görürüz. ( 1 .3)
denklemini daha şık bir biçimde tekrar aşağıdaki gibi
yazabiliriz:
IA) L l i) (ilA)
i
=

7 Matematiksel olarak, taban vektörlerinin birim-boylu dik


olması gerekmez. Bununla birlikte, kuantum mekaniğinde
genellikle öyledir. Bu kitapta da, her ne zaman taban der­
sek, birim-boylu dik bir bazı kastederiz.

46
Ders 2

Kuantum Durumları

Art: Yeterince tuhaf, bu bira benim kafamın dönme­


sini durdurdu. Hangi durum içindeyiz?
Lenny: Keşke bilseydim. Önemi var mı?
Art: Olabilirdi. Artık Califomia'da olduğumuzu san­
mıyorum.

2 . 1 Durumlar ve Vektörler
Klasik fizikte, bir sistemin durumunun bilinmesi, bu
sistemin geleceğini öngörmek için gerekli her şeyin bili­
neceğini akla getirir. Eİı son derste gördüğümüz gibi,
kuantum sistemleri tamamen öngörülür değildir. Kuan­
tum durumlarının klasik durumlardan farklı bir anlamı
olduğu apaçıktır. Çok kaba olarak, bir kuantum durumu­
nun bilinmesi, sistemin nasıl hazırlanmış olduğu hak­
kında bilinebildiği kadar çok bilmek anlamına gelir. Son
bölümde, bir spin durumunu hazırlamak için bir düze­
nek kullanmaktan söz etmiştik. Aslında, kapalı olarak
belirtilecek daha fazla ince ayrıntıların, veya spin duru­
mu hakkında belirtebileceğimiz başka şeylerin olmadığı­
nı varsaymıştık.
Sorulacak belirgin soru şudur; öngörülemezlik acaba
kuantum durumu dediğimiz nesnedeki eksiklikten mi
ileri gelmektedir? Bu konuda çeşitli görüşler vardır. İşte
bir örnekleme:

47
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

• Evet, olağan kuantum durumu kavramı eksiktir.


Ortada "gizli değişkenler" vardır, ancak onlara eri­
şebilseydik, o zaman tam öngörülürlük s ağlanabi­
lirdi. Bu görüşün iki biçimi vardır. A biçiminde,
gizli değişkenleri ölçmek zordur, fakat onlar ilkece
deneysel olarak elimizdedir. B biçiminde, onları
kuantum mekaniksel içerik ve dolayısıyla kuan­
tum mekaniğinin kısıtlamaları olarak gördüğümüz
için, gizli değişkenler, ilke olarak, saptanabilir de­
ğildirler.

• Hayır, gizli değişkenler kavramı bizi yararlı bir


yöne sevk etmez. Kuantum mekaniği kaçınılmaz
şekilde öngörülemezdir. Kuantum mekaniğinde,
olasılıklar hesabı mümkün olduğu derecede tam­
dır. Bir fizikçinin işi, bu hesabı öğrenmek ve kul­
lanmaktır.

Bu soruya kesin yanıtın ne olacağını bilmiyorum ve hat­


ta yararlı bir soru mudur, onu da bilmiyorum. Fakat bi­
zim amaçlarımız için, kuantum durumunun temel anla­
mı hakkında herhangi özel bir fizikçinin neye inandığı
önemli değildir. Pratik nedenlerle, ikinci görüşü benim­
seyeceğiz.
Pratikte, Ders l 'deki kuantum spini için bunun anla­
mı şudur: A düzeneği etki edip bize az = + l veya az =
-1 ' dir dediği zaman, daha fazla bilinmesi gereken veya
bilinebilecek başka şey yoktur. Aynı şekilde, A'yı döndü­
rür ve ax = + 1 veya ax = 1 ölçersek, bilinecek başka şey
-

yoktur. ay veya spinin herhangi başka bir bileşeni için


aynı şey söylenebilir.

48
DERS 2: KUANTUM DURUMLARI

2 .2 Spin Durumlarının Temsil Edilmesi


Artık spin-vektörlerini kullanarak spin durumlarını
temsil etmeyi denemenin zamanıdır. Hedefimiz, spinle­
rin davranışı hakkında bildiğimiz her şeyi yansıtacak
bir temsil kurmaktır. Bu noktada süreç, şekilsel olmak­
tan ziyade sezgiseldir. Her şeyi, şu ana kadar öğrendik­
lerimize dayanarak, yapabileceğimiz en iyi şekle oturt­
maya çalışacağız. Lütfen bu kısmı dikkatlice okuyun.
İnanın bana, işe yarayacaktır.
Olası spin durumlarını üç koordinat ekseni boyunca
etiketleyerek başlayalım. A düzeneği z-ekseni boyunca
yönelmişse, hazırlanabilecek iki olası durum az = ± l'e
karşılık gelir. Onları yukarı ve aşağı diye adlandıralım
ve l u) ve l d) ket-vektörleriyle gösterelim. Böylece, düze­
nek z-ekseni boyunca yöneltilmiş ve + 1 olarak kaydedil­
mişse, l u) durumu hazırlanmış demektir.
Diğer taraftan, eğer düzenek x-ekseni boyunca yönel­
miş ve - 1 olarak kaydedilmişse, iZ) durumu hazırlanmış­
tır. Ona sol diyeceğiz. A düzeneği y-ekseni boyuncaysa,
l i) ve l o) (iç ve dış) durumları hazırlanmıştır.
Düşünceyi anladınız sanırım. Gizli değişkenlerin ol­
madığı düşüncesi, çok basit bir matematiksel temsile
sahiptir: Bir tek spin için durumların uzayı sadece iki
boyuta sahiptir. Bu husus vurgulanmayı hak eder:
Tüm olası spin durumlan iki-boyutlu bir vektör uza­
yında temsil edilebilir.
l u) ve l d)'yi iki taban vektörü olarak bir dereceye ka­
dar keyfi seçebilir 1 ve her durumu bu ikisinin bir doğru-

1
Seçim tamamen keyfi değildir. Taban vektörleri birbirlerine
dik olmalıdır.

49
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

sal üst üste konmuşu şeklinde yazabiliriz. Şimdilik bu


seçimi benimseyeceğiz. Genel bir durum için JA) simge­
sini kullanacağız. Bunu bir denklem olarak yazabiliriz:

Burada a u ve ad karmaşık sayıları JA) 'nın J u) ve J d) ta­


b an yönleri boyuncaki bileşenleridir. Matematiksel ola­
rak JA)'nın bileşenlerini,
au = (u JA)
ad = ( dJA) (2 . 1 )

şeklinde belirleriz. B u denklemler aşırı derecede soyut­


tur ve fiziksel önemi hiç mi hiç açık değildir. Onların ne
anlam ifade ettiklerini hemen şimdi size söyleyeceğim:
Her şeyden önce, JA) herhangi bir tarzda hazırlanmış
herhangi bir spin durumunu temsil edebilir. a u ve ad bi-
leşenleri karmaşık s ayılardır; onların kendilerinin de­
neysel anlamı yoktur, fakat büyüklükleri bir anlama sa­
hiptir. Özellikle, a�a u ve a'dad aşağıdaki anlama s ahiptir:

• Spinin JA) durumunda hazırlandığı ve düzeneğin z


boyunca yöneldiği verilmişse, a�aUr spinin O"z = +l
olarak ölçülme olasılığıdır. Başka bir deyişle, spin
z-boyunca ölçülüyorsa, bu, spinin yukarıya doğru
olma olasılığıdır.
• Benzer şekilde, a'dad de O"z'nin, ölçüldüğünde, aşa-
ğı doğru çıkma olasılığıdır.
a değerlerine, veya eşdeğer olarak (u JA) ve ( d JA)'ya ola­
sılık genlikleri denir. Onların kendileri olasılıklar değil­
dir. Bir olasılığı hesaplamak için, onların büyüklükleri­
nin kareleri alınmalıdır. Başka bir deyişle, yukarı ve
aşağı için olasılıklar ş öyle verilir:

50
DERS 2 : KUANTUM DURUMLARI

Pu (A l u) (u lA)
=

Pd (A l d) (d!A)
= (2.2)
Dikkat ederseniz, ölçülmeden önce O"z'nin ne olduğu hak­
kında hiçbir şey söylemedim. Ölçümden önce, sahip ol­
duğumuz tek şey IA) vektörüdür; o ölçümlerimizin ger­
çek değerlerini değil, gizil olanaklarını temsil eder.
İki b aşka nokta da önemlidir: İlkin, l u) ve l d)'nin kar­
şılıklı dik olduklarına dikkat edin. Başka türlü söylersek,

(ul d) = O
(dl u) = O (2.3)
Bunun fiziksel anlamı şudur: Spin yukan durumunda
hazırlanmışsa, onu aşağı olarak saptama olasılığı sıfır­
dır ve tersi de doğrudur. Bu husus o denli önemlidir ki
onu tekrar edeceğim: İki dik durum, fiziksel olarak ba­
ğımsızdır ve karşılıklı olarak birbirlerini dışlayan ko­
numdadırlar. Spin bu durumlardan birindeyse, diğerin­
de olamaz (olma durumu sıfırdır) . Bu fikir sadece spine
değil, tüm kuantum sistemlerine uygulanır.
Fakat durum-vektörlerinin dikliğini, uzaydaki dik
yönlerle karıştırmayın. Aslında, yukan ve aşağı yönler
uzayda dik yönler değildir; onlarla ilgili durum-vektör­
leri durum uzayında dik olmuş olsalar bile. İkinci önem­
li nokta, toplam olasılığın bire eşit çıkmasıdır; şuna sa­
hip olmalıyız:
(2 .4)

Bu denklem, jA) vektörünün bir birim vektöre boylandı­


rılmış olduğunu söylemeye eşdeğerdir:

(A IA) = 1

51
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Bu, kuantum mekaniğinin tüm kuantum sistemlerine ge­


nişletilen çok genel bir ilkesidir: Bir sistemin durumu,
durumların vektör uzayında bir birim (bire boylu) vek­
törle temsil edilir. Üstelik, durum-vektörünün, özel ta­
b an vektörleri boyunca, bileşenlerinin büyüklüklerinin
kareleri, çeşitli deneysel çıktılar için olasılıklardır.

2.3 x-ekseni Boyunca


Daha önce herhangi bir spin durumunu, l u) ve l d) ta­
b an vektörlerinin bir doğrusal karışımı olarak temsil
edebileceğimizi söylemiştik. Şimdi bunu x-ekseni boyun­
ca hazırlanmış spin vektörleri olan l r) ve iZ) vektörleri
için yapmaya çalışalım. l r) 'yle başlayalım. 1 . Dersten
hatırlayacağınız gibi, A düzeneği başlangıçta l r)'yi ha­
zırlamış ve sonra onu az 'yi ölçmek için döndürmüşse,
yukarı ve aşağı durumlar için olasılıklar eşit olacaktır.
Böylece, a�au ve a'dailerin ikisi de � 'ye eşit olmalıdır.
Bu kuralı sağlayan basit bir vektör şudur:

1 1
l r) = ../2 i u ) + ../2 l d ) (2 . 5)

Bu seçimde biraz muğlaklık vardır, fakat daha sonra gö­


receğimiz gibi, x ve y eksenlerinin doğrultularını seçtiği­
mizdeki muğlaklıktan daha fazla değildir bu.
Şimdi de il) vektörüne bakalım. İşte bildiklerimiz:
Spin sol şekillenim halinde hazırlandığında, az için ola­
sılıklar yine � 'dir. Bu a�au ve a'dad değerlerini saptama-
ya yetmez, fakat sonuç çıkarabileceğimiz bir başka ko­
şul daha vardır. Daha önce l u) ve l d) ifadelerinin basit
bir nedenle, yani biri spin yukarı ise, diğerinin kesinlik­
le yukarı olmayacağı nedeniyle, dik olduklarını söyle-

52
DERS 2: KUANTUM DURUMLARI

miştik. Fakat yukarı ve aşağının pek bir özelliği yoktur;


sağ ve sol için de doğrudur bu. Özellikle, spin sağ ise, sol
olma olasılığı sıfırdır. Böylece (2.3) denklemiyle benzer
olarak,
(r l l) = O
(Z i r) = O
eşitliklerini elde ederiz. Böylece l l) ifadesini
1 1
i l ) = '12 l u ) - '12 l d ) (2.6)

şeklinde belirleriz.

Alıştırma 2. 1 : Denk. (2.5) 'teki l r) vektörünün Denk.


(2.6)'daki i Z) vektörüne dik olduğunu kanıtlayınız.

Yine, I Z)'nin seçiminde bir muğlaklık vardır. Buna evre


muğlaklığı denir. l l)'yi herhangi bir z karmaşık sayısıyla
çarptığımızı düşünün. Genelde sonuç artık bire-boylu
(birim uzunluğa sahip) kalmayacağı halde, bu, onun
l r)'ye dik olup olmayacağını etkilemez. Fakat z = ei 8 se­
çersek (burada e herhangi gerçel bir sayı olabilir) , o za­
man bunun boyluluk üzerine de hiç etkisi olmaz; çünkü
ei 8 birim büyüklüğe sahiptir. Başka bir deyişle,
a� au + ad ad ifadesi l 'e eşit kalacaktır. z = ei 8 yapısındaki
bir s ayıya bir evre-çarpanı dendiği için, muğlaklığa da
evre muğlaklığı denir. Daha sonra, hiçbir ölçülür niceli­
ğin böyle bir toptan evre-çarpanına duyarlı olmadığını
anlayacağız; dolayısıyla durumları belirtirken onu kulak
ardı edebiliriz.

53
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

2 .4 y-ekseni Boyunca
Son olarak, y-ekseni boyunca yönelmiş spinleri tem­
sil eden l i) ve j o) vektörlerine sıra geldi. Onların s ağla­
maları gereken koşullara bakalım. Önce,

( ijo) = O (2.7)
olmalıdır. Bu koşul, aynı yukan ve aşağı durumlar için
olduğu gibi, içeri ve dışarı durumların da dik vektörlerle
temsil edildiklerini ifade eder. Fiziksel olarak, spin içeri
ise, (2. 7) koşulu spinin kesinlikle dışarı olmadığını gös­
terir.
l i) ve j o ) vektörleri üzerine ek sınırlamalar vardır. (2. 1 )
ve (2.2) denklemlerinde ifade edilen bağıntıları ve deney­
lerimizin istatistiksel sonuçlarını kullanarak, aşağıdaki-
leri yazabiliriz :

1
=
(ol u) (uj o) 2
1
=
(ol d) (dlo) 2
1
=
(i j u) (uji) 2
1
=
(il d) (dl i) 2 (2.8)

İlk iki denklemde j o ) durumu, (2. 1 ) ve (2.2) denklemlerin­


den IA)'nın rolünü üstlenir. Son iki denklemde ise, bu ro­
lü üstlenen l i)'dir. Bu koşullar şunu ifade eder: Eğer spin
y-ekseni boyunca yönelmiş ve sonra z boyunca ölçül­
müşse, yukan veya aşağı olması eşit olasılıklıdır. Spin
x-ekseni boyunca ölçülmüş olsaydı, sağ veya sol çıkma­
sının da eşit olasılıkla olmasını beklemek durumunday­
dık. Bu aşağıdaki ek koşullara yol açar:

54
DERS 2 : KUANTUM DURUMLARI

(ol r) ( r l o) = 21

(oll) (ll o) = 21

(il r) ( r l i) = 21

(i l l) ( l l i) = 21 (2.9)

Bu koşullar l i) ve l o) vektörlerinin yapısını, evre muğlak­


lıkları dışında, s aptamak için yeterlidir. İşte sonuç:

1 i
l i) = - l u) + - l d)
../2 ../2
1 i
l o) = - l u) - - l d) (2. 1 0)
../2 ../2

Alıştırma 2.2: l i) ve l o) vektörlerinin 2.7, 2 . 8 ve 2 . 9


koşullarının tümünü s ağladığını kanıtlayınız. Bu açı­
dan tek ve biricik midirler?

(2. 1 0) denklemlerindeki bileşenlerin ikisinin s anal olma­


sı ilginçtir. Kuşkusuz, başından beri durumlar uzayının
bir karmaşık vektör uzayı olduğunu söylemiştik, fakat
şimdiye kadar hesaplarımızda karmaşık sayıları kullan­
mak zorunda kalmamıştık. 2. 10 denklemlerindeki kar­
maşık sayılar kolaylık mıdır, yoksa zorunluluk mu? Spin
durumları için verilen çerçevede, onlar ortalıklarda ol­
maz. Bunu kanıtlamak oldukça sıkıcıdır, fakat ara basa­
maklar apaçıktır. Aşağıdaki alıştırma size bir yol harita­
sı verir. Karmaşık s ayılara gereksinim, kuantum meka­
niğinin genel bir özelliğidir ve ilerledikçe daha fazla ör­
nekle karşılaşacağız.

55
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Alıştırma 2.3: Şu an için, 2 . 1 0 denkleminin bize l i) ve


l o ) için l u) ve l d) cinsinden tanımlar verdiklerini
unutun ve a, f3, y ve 8 bileşenlerinin bilinmeyenler ol­
dukların varsayın:
l i) = al u) + /3 1 d)
l o) = r l u) + 81 d)
a) Aşağıdaki bağıntıyı göstermek üzere 2 . 8 denklemi­
ni kullanın:
a*a = /3*/3 = y*y = 8*8 = �

b) Üstteki sonucu ve 2.9 denklemlerini kullanarak da


şunu gösterin:
a*/3 + a/3* = y*8 + y8* = o
c) a*/3 ve y*8'nın her birinin saf sanal olduklarını
gösterin. a*/3 s af sanalsa, o zaman a ve f3 katsayıları­
nın ikisi de gerçel olamaz. Aynı akıl yürütme y*8'ya
da uygulanır.

2.5 Parametrelerin Sayılması


Bir sistemi nitelemenin kaç adet bağımsız parametre
gerektirdiğini bilmek her zaman önemlidir. Örneğin, Cilt
J'de kullandığımız genelleştirilmiş koordinatların (qi
adıyla) her biri b ağımsız bir serbestlik derecesini temsil
ediyordu. Bu yaklaşım, fiziksel bağ koşullarını betimle­
mede açık denklemler yazma zorluğundan kurtarmıştı
bizi. Benzer bir bağlamda, bir sonraki işimiz, bir spin
için olan fiziksel b akımdan bağımsız durumların sayısı­
nı saymaktır. Bunu iki yoldan yapacağız ve her bir yol­
dan aynı yanıtı elde ettiğinizi göreceksiniz.

56
DERS 2: KUANTUM DURUMLARI

Birinci yol basittir. Düzeneği herhangi bir fi üçlü-vek­


törü2 boyunca yöneltin ve bir spini bu eksen boyunca
cr = + l olarak hazırlayın. CT = -1 ise, spinin - fi ekseni bo­
yunca yöneldiğini düşünebilirsiniz. Böylece, fi üçlü-vek­
törünün her yönelimi için bir durum olmalıdır. Böyle bir
yönelimi belirtmek için kaç parametre almak gerekir?
Yanıt elbette ikidir. Üç boyutlu uzayda bir yön tanımla­
mak için iki açı alınır.3
Aynı soruyu bir başka açıdan ele alalım şimdi de. Ge­
nel spin durumu au ve ad gibi iki karmaşık sayıyla ta-
nımlanır. Bu, her bir karmaşık sayı iki gerçel sayı olarak
hesaba katıldığı için, dört gerçel sayı anlamına gelir gibi
görünmektedir. Fakat vektörün 2 .4 denklemindeki gibi
bire-boylandırıldığını hatırlayın. Bu boylandırma koşu­
lu, bize dört gerçel sayıyı içeren bir denklem verir ve pa­
rametre s ayısını üçe düşürür.
Daha önce söylediğim gibi, sonunda göreceğiz ki bir
durum-vektörünün fiziksel özellikleri toptan evre-çarpa­
nına bağlı değildir. Bu da, kalan üç parametreden biri­
nin gereksiz olduğu anlamına gelir; bu durumda geriye
sadece -üç-boyutlu uzayda bir yön belirtmek için gere­
ken parametre sayısı olan- iki parametre kalır. Böylece,
bir deneyin herhangi bir eksen boyunca sadece iki olası
sonucu olsa bile,

2 Üçlü-vektörlerin bra'lar ve ket'ler olmadıklarını aklınızda


tutun.
3 Küresel koordinatlarda, bir noktanın başlangıçla ilgili yöne­
limini temsil etmek için iki açının kullanıldığını hatırlayın.
Enlem ve boylam buna bir diğer örnektir.

57
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

ifadesinde bir spinin tüm olası yönelmelerini betimle­


mek için yeterli serbestlik vardır.

2 .6 Spin Durumlarının Sütun Vektörleri


Olarak Temsil Edilmesi
Buraya kadar, durum-vektörlerimizin soyut biçimle­
rini, yani J u) ve J d) vb şeyleri kullanarak pek çok şey öğ­
renebildik. Bu soyutlamalar, gereksiz ayrıntıları dert et­
meksizin, matematiksel bağıntılara odaklanmamıza yar­
dımcı oldu. Bununla birlikte, yakında spin durumları
üzerine ayrıntılı hesaplamalar yapmak zorunda kalaca­
ğız ve bunun için durum-vektörlerimizi sütun yapısı
içinde yazmamız gerekecek. "Evre duyarsızlığı" nedeniy­
le, sütun temsilleri tek ve biricik değildir ve bulabilece­
ğimiz en basit ve en yararlı sütunları seçmeye çalışaca­
ğız.

Alışıldığı üzere, J u) ve J d)'yle başlayacağız. Onların


birim uzunluklu ve karşılıklı dik olmaları gerekiyor. Bu
gereksinimleri sağlayan sütun çifti şudur:

J u) = (6) (2. 1 1 )

J d) = (�) (2. 1 2)

Bu sütun vektörleri elimizdeyken, 2 . 5 ve 2 . 6 denklemleri­


ni kullanarak J r) ve J Z) için ve 2 . 1 0 denklemleri yardımıy­
la J i) ve J o) için sütun vektörleri yaratmak kolaydır. Bu­
nu, o sonuçların gerekli olacağı gelecek derste yapacağız.

58
DERS 2: KUANTUM DURUMLARI

2. 7 Her Şeyi Bir Araya Toparlama


Bu derste değişik konuları ele aldık. Devam etmeden
önce, neler yaptığımızı şöyle bir değerlendirelim. Hede­
fimiz spinler ve vektör uzayları hakkında bildiğimiz şey­
leri bir araya getirmekti. Spin durumlarını temsil etmek
için vektörleri nasıl kullanacağımızı düşünüp bulduk ve
bu süreçte bir durum-vektörünün içerdiği (ve içermedi­
ği ! ) bir tür bilgi şöyle bir an gözümüze ilişti. İşte size
yaptıklarımızın kısa bir özeti:

• Spin ölçümleri bilgimize dayalı olarak, karşılıklı


dik taban vektörlerinden üç çifti seçtik. Onlara,
çift olarak, l u) ve l d); l r) ve i l); l i) ve l o) adlarını
verdik. l u) ve l d) taban vektörleri fiziksel olarak
bağımsız durumları temsil ettikleri için, onların
karşılıklı dik olduklarını ileri sürdük. Başka bir
deyişle, ( u l d) = O dedik. Aynı şey hem l r) ve i l) için
hem de l i) ve l o) için geçerlidir.
• Bir spin durumunu belirtmek için iki bağımsız pa­
rametrenin yeteceğini anladık ve sonra tüm spin
durumlarını temsil etmek için tab an vektörlerimiz
olarak keyfi şekilde dik çiftlerden birini, örneğin
l u) ve l d)'yi seçtik. Bir durum-vektöründe iki kar­
maşık sayı, dört gerçel sayıyı gerektirse de, bun­
dan nasıl paçayı kurtardık? Bu dört sayının tümü­
nün bağımsız olmadığına dikkat edecek kadar kur­
nazdık da ondan.4 Boylandırma bağ koşulu (top ­
lam olasılık 1 olmalıdır) bir parametreyi yok eder­
ken, "evre duyarsızlığı" (bir durum-vektörünün fi-

4 Lütfen halinden memnun bir sırıtma içinde işin keyfini çı­


karın.

59
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

ziği, toptan evre-çarpanından etkilenmez) da ikin­


cisini yok eder.
• Ana taban vektörlerimiz olarak l u) ve l d)'leri seç­
tikten sonra, taban vektörlerinin diğer iki çiftini
l u) ve l d) 'nin doğrusal karışımı olarak nasıl temsil
edeceğimizi düşünüp taşınarak bulmuştuk; bunun
için ek olarak dikliğe ve olasılığa dayalı bağ koşul­
larını kullanmıştık.
• Son olarak, ana taban vektörlerimizi sütunlar şek­
linde temsil etmek için bir yol saptamıştık. Bu
temsil tek ve biricik değildi. Gelen derste diğer iki
taban için sütun vektörlerini türetmek üzere bizim
l u) ve l d) 'lerimizi kullanacağız.

Bu somut sonuçlara ulaşırken, bir durum-vektörü mate­


matiğini eylem halinde görmek ve bu matematiksel nes­
nelerin fiziksel spinlere nasıl karşılık geldiği hakkında
bir şeyler öğrenmek için bir şans elde etmiştik. Spin üze­
rine odaklanacağımız halde, aynı kavramlar ve yöntem­
ler diğer kuantum sistemlerine de aynı şekilde uygulanır.
Diğer derse geçmeden önce, şimdiye kadar gördüklerimi­
zi özümsemek için biraz zaman harcayın lütfen. Başlan­
gıçta söylediğim gibi, bu gerçekten işinize yarayacaktır.

60
Ders 3

Kuantum Mekaniğinin İlkeleri

Art: Ben senin gibi değilim, Lenny. Benim beynim ku­


antum mekaniği için oluşturulmamış.
Lenny: Hayır, benimki de değil. Benim beynim de şu
ıvır zıvın gerçekten hayalinde canlandıramaz. Fakat
sana şunu söyleyeyim ki, bir zamanlar tıpkı bir elek­
tron gibi düşünen bir adam tanımıştım.
Art: Ona ne oldu peki ?

Lenny: Art, sana söyleyeceğim tek şey şu, muhakkak


ki pek hoş olmadı.
Art: Hımmm, sanınm cin gibi uçup gitmedi.

Hayır, biz kuantum olaylarını algılamak üzere tasarlan­


madık; kuvvet ve sıcaklık gibi klasik şeyleri hissetmek
için yaratıldığımız yapıyla aynı değil bu. Fakat biz çok
uyum sağlayan yaratıklarız ve kayıp hislerimiz yerine,
kuantum mekaniğini doğrudan gözümüzde canlandırma­
yı sağlayabilecek soyut matematiği koyabildik. Ve za­
manla yeni sezgi türleri geliştiriyoruz.
Bu derste kuantum mekaniğinin ilkelerini ortaya ko­
yacağız. Bu ilkeleri betimlemek için, bazı yeni matema­
tiksel araçlara ihtiyaç duyacağız . Haydi başlayalım.

61
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

3 . 1 Matematiksel Ara: Doğrusal İşlemciler


3 . 1 . 1 Makineler ve Matrisler

Kuantum mekaniğindeki durumlar, matematiksel açı­


dan bir vektör uzayında vektörler olarak betimlenir. Fi­
ziksel gözlenebilirler -ölçebildiğiniz şeyler- doğrusal iş­
lemcilerle temsil edilir. Bunu bir aksiyom olarak alaca­
ğız ve daha sonra (Bölüm 3 . 1 .5 'te) fiziksel gözlenebilir­
lere karşılık gelen işlemcilerin hem doğrusal hem de
Hennitsel olmaları gerektiğini öğreneceğiz . İşlemciler ile
gözlenebilirler arasındaki karşılık gelme çok inceliklidir
ve onu anlamak epeyce gayret isteyecektir.

Gözlenebilirler ölçtüğünüz şeylerdir. Örneğin, bir


parçacığın koordinatlarını; bir sistemin enerji, momen­
tum veya açısal momentumunu veya uzayda bir nokta­
daki elektrik alanını doğrudan ölçebiliriz. Gözlenebilir­
ler bir vektör uzayıyla da ilişkilidir, fakat onlar durum­
vektörleri değildir. Onlar ölçtüğün üz şeylerdir -ux bir
örnek olabilir- ve doğrusal işlemcilerle temsil edilirler.
John Wheeler böyle matematiksel nesnelere makineler
demeyi yeğlerdi. O bir makineyi iki kapılı olarak düşü­
nürdü: giriş kapısı ve çıkış kapısı. Giriş kapısından içe­
riye jA) gibi bir vektör sokarsınız . Dişliler döner ve ma­
kine çıkış kapısından bir sonuç verir. Bu sonuç bir baş­
ka vektördür, diyelim ki jB).
İşlemciyi kalın harfle belirtelim; makine için M gibi.
İşte j B) vektörünü vermek üzere IA)'ya etkiyen M için bir
denklem size:
MIA) = IB)
Her makine bir doğrusal işlemci değildir. Doğrusallık
birkaç basit özellik gerektirir. İlk olarak, bir doğrusal iş-

62
DERS 3: KUANTUM MEKANİGİNİN İLKELERİ

lemci uzaydaki her vektör için tek ve biricik bir sonuç


vermelidir. Bazı vektörler için bir sonuç veren, fakat ba­
zılarını da yontup hiçbir şey vermeyen bir makine düşü­
nün. Bu makine bir doğrusal işlemci olamaz. İçeri koy­
duğunuz her şey için bir şey çıkmalıdır.
Bir sonraki özellik şunu ifade eder: Bir doğrusal M iş­
lemcisi bir girdi vektörünün bir katı üzerine etki ediyor­
sa, çıktı vektörünün aynı katını verir. Böylece M IA) = IB)
varsa, z herhangi bir karmaşık sayı olmak üzere,
M zlA) = z JB)

olur. Tek kural, M işlemcisi vektörlerin bir toplamı üze­


rine etkiyorsa, sonuçlar basitçe toplanırlar:

M { IA) + JB) } = M JA) + M JB)

Doğrusal işlemcilerin somut bir temsilini vermek için, 1 .


Derste kullandığımız bra ve ket vektörlerinin s atır ve sü­
tun temsillerine geri dönelim. Satır-sütun gösterimi ta­
ban vektörlerinin seçimine bağlıdır. Vektör uzayı N-bo­
yutlu ise, N adet birim-boylu karşılıklı dik ket-vektörü
kümesi seçeriz. Onları li) ve ikili bra-vektörlerini (j J ola­
rak etiketleyelim.
Şimdi
M JA) = JB)

denklemini alıp onu bileşenler halinde yazacağız. Denk.


1 . 3 'te yaptığımız gibi, keyfi bir JA) ket'ini taban vektör­
leri üzerinden bir toplam olarak temsil edeceğiz:

63
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Burada indis olarak i yerine j'yi kullanıyoruz; böylece


içeri spin-durumu hakkında konuştuğumuz sanısına ka­
pılmazsınız. Şimdi IB)'yi de aynı şekilde temsil edip, her
ikisini MIA) = I B ) denkleminde yerlerine koyarak şunu
buluruz:
L MI J) aj = L /311/)
j j
Son basamak, her iki tarafın özel bir (ki taban vektörüy­
le iç çarpımını almaktır; bunun sonucunda şunu buluruz:

L (klMI J) aj = L /31 (kl J) (3 . 1 )


j j

B u sonucu anlamlandırmak ıçın, j ve k eşit değilse


( k lj)'nin sıfır ve eşitse 1 olduğunu hatırlayın. Bu durum­
da sağ yandaki toplam bir tek terime, /Jk'ya iner.

Sol yanda (klMI J ) a1 niceliklerinin bir kümesini görü­


rüz. (kl MI J) 'yi mkj olarak kısaltırız. Her bir mk/ nin sa­
dece bir karmaşık sayı olduğuna dikkat edin. Bunun ne­
denini anlamak için, M'nin lj) üzerine işlem yaparak ye­
ni bir ket-vektörü vereceğini düşünün. (k i 'nın bu yeni
ket-vektörüyle iç çarpımı bir karmaşık sayı olmalıdır.
mk İ niceliklerine M'nin matris elemanları denir ve ge­
nelde N x N'lik bir kare matris halinde düzenlenirler. Ör­
neğin, N = 3 ise, şu simgesel eşitliği yazabiliriz:

(3 . 2)

Bu eşitlik, biraz sindirimi zor görünen gösterimi kötüye


kullanma içermektedir. Sol yanı soyut bir doğrusal iş-

64
DERS 3: KUANTUM MEKANİGİNİN İLKELERİ

lemcidir, sağ yanıysa onun özel bir tabandaki somut bir


temsili. Onları eşitlemek biraz baştan savmadır, ama ka­
fa karışıklığına yol açmamalıdır.

Şimdi (3. 1 ) denklemine geri gidip (klMU) 'yi mkj ile


yer-değiştirelim. Şunu elde ederiz:

(3.3)

Bunu matris yapısında da yazabiliriz. O zaman (3.3)


denklemi

(3 .4)

haline gelir. Matris çarpımı kuralını herhalde biliyorsu­


nuzdur, ama gene de ne olur ne olmaz deyip hatırlata­
yım. Sağdaki ilk nicelik olan Pı 'i hesaplamak için, matri­
sin ilk satırını alın ve onun elemanlarını a sütununun
karşılıklı elemanlarıyla çarpıp toplayın:

Sağdaki ikinci eleman için, matrisin ikinci satırıyla a sü­


tununu aynı şekilde çarpın:

Ve böylece devam edin. Matris çarpımını bilmiyorsanız,


bilgisayarınıza koşun ve hemen ona bakın. Matris çarpı­
mı alet çantamızın can alıcı parçasıdır ve şu andan baş­
layarak onu bildiğinizi varsayacağım.
Vektörleri ve doğrusal işlemcileri somut olarak sü­
tunlar, satırlar ve matrislerle (topluca bileşenlerle) tem-

65
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

sil etmenin yararları ve zararları vardır. Yararları açık­


tır. Bileşenler, makineyi çalıştırmak için iyice açık olan
aritmetik kurallar kümesini sağlar. Zararı, özel bir taban
vektörleri seçimine b ağlı olmasıdır. Vektörler ile işlem­
ciler arasındaki temel bağıntılar seçilen özel tabandan
bağımsızdır ve somut temsil bu gerçeği karartmaktadır.

3 . 1.2 Özdeğerler ve Özvektörler

Genelde, bir işlemci bir vektör üzerine etkidiğinde,


vektörün yönünü değiştirecektir. Bu demektir ki makine­
den çıkan sonuç, bir sayı çarpı girdi vektörü değildir.
Fakat özel bir doğrusal işlemci için bazı belli vektörler
olacaktır; öyle ki onların çıktıkları zamanki yönleri gir­
dikleri zamanki yönleriyle aynıdır. Bu özel vektörlere öz­
vektörler denir. M işlemcisinin bir özvektörünün tanımı,

MIA.) = A.IA.) (3.5)

denklemini sağlayan bir IA.) vektörüdür. A'nın çift kulla­


nımı kuşkusuz biraz kafa karıştırıcıdır. İlk önce, A.
(IA.) 'nın aksine) bir sayıdır -genelde bir karmaşık sayı­
ama yine de bir sayı. Diğer taraftan, IA.) bir ket-vektörü­
dür. Üstelik, M'ye çok özel bir b ağıntıyla b ağlı bir ket'tir.
IA.) ket'i M makinesine sürüldüğünde, meydana gelen tek
şey, A. sayısıyla çarpılmasıdır. Size bir örnek vereceğim:
Eğer M işlemcisi 2 x 2 'li bir

matrisiyse, o zaman

(�)
66
DERS 3: KUANTUM MEKAN İGİNİN İLKELERİ

vektörüne uygulandığında, bu vektörün 3'le çarpıldığını


kolayca görürsünüz. Deneyip görün. M bir başka özvek­
töre daha sahiptir:

( -� )
M bu özvektöre uygulandığında, bu vektörü farklı bir
sayıyla, yani -l 'le çarpar. Diğer taraftan, M matrisi

(b)
vektörüne etki ettiğinde, vektör basitçe bir sayıyla çar­
pılmış olmaz. M vektörün hem büyüklüğünü ve hem de
yönünü değiştirir.

Tıpkı vektörler gibi, M onlara etki ettiğinde, sayılarla


çarpılan vektörlere M'nin özvektörleri denir, onların çar­
pıldığı sabitlere ise özdeğerler adı verilir. Genelde, özde­
ğerler karmaşık sayılardır. İşte size kendinizin çözebile­
ceği bir örnek:

M= ( o1 -1O )
matrisini alın ve

vektörünün -i özdeğerli bir özvektör olduğunu gösterin.


Doğrusal işlemciler bra-vektörlerine de etki edebilir­
ler. M'nin (B j 'ye etkimesini ifade eden gösterim şudur:

(B IM

67
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Bu tür çarpmanın kuralını söyleyerek tartışmayı kısa tu­


tacağım. En basiti bileşen yapısındadır. Hatırlarsanız,
bra-vektörleri bileşen yapısında s atır vektörleriyle tem­
sil edilmekteydi. Örneğin, (E l bra'sı,

şeklinde temsil edilebilirdi. Kural yine tam matris çarpı­


mıdır. Biraz kötü kullanılan bir gösterimle (EIM şundan
ibarettir:

3 . 1.3 Hermitsel Eşlenik

MIA) = IE) ise, o zaman (A IM = (El olur diye düşüne­


bilirdiniz; ama bunu yaparsanız, hata edersiniz. Sorun
karmaşık eşleniktir. Z sadece bir karmaşık sayı olduğun­
da bile, ZIA) = IE ) ise, genelde (A IZ = ( E l doğru değildir.
Ket'lerden bra'lara geçerken karmaşık eşlenik almalısı­
nız : (A IZ * = (E l gibi. Kuşkusuz, Z bir gerçel sayı olursa, o
zaman karmaşık eşleniğin etkisi yoktur; her gerçel sayı
kendi karmaşık eşleniğine eşittir.

Şimdi işlemciler için karmaşık eşlenik kavramına ih-


tiyacımız var. M IA) = IE) denklemine bileşen gösterimin­
de bakalım:

Ve şimdi de onun karmaşık eşleniğini oluşturalım:

68
DERS 3: KUANTUM MEKANİGİNİN İ LKELERİ

Bu denklemi, ket'ler yerine bra'ları kullanarak, matris


yapısında yazmaya çalışalım. Bunu yaparken, bra-vek­
törlerinin sütunlarla değil de, satırlarla temsil edildikle­
rini hatırlamalıyız. Sonucu doğru şekilde çözüme kavuş­
turmak için, M matrisinin karmaşık eşlenik elemanlarını
yeniden düzenlemeye de gerek duyarız. Bu yeniden dü­
zenleme için gösterim, aşağıda açıklanmış olan Mt şek­
lindedir. Yeni denklemimiz şudur:

(3.7)

Bu denklemdeki matris ile (3 .6) denklemindeki matris


arasındaki farka dikkatlice bakın. İki fark göreceksiniz.
En açık olanı, her bir elemanın karmaşık eşleniğidir; fa­
kat eleman indislerinde de bir fark görebilirsiniz. Örne­
ğin, (3.6) ' da gördüğünüz m23 yerine (3.7)'de m'Jı görürsü-
nüz. Başka bir deyişle, satırlar ile sütunlar yer değiştir­
miştir.
Bir denklemi ket yapısından bra yapısına çevirdiği­
mizde, matrisi iki basamakta düzeltmeliyiz:
1 . Satır ve sütunları değiş-tokuş etmeliyiz.
2. Her matris elemanının karmaşık eşleniğini almalı­
yız .
Matris gösteriminde, satır ve sütunların değiş-tokuş
edilmesine devriğini alma [transpoz alma) denir ve T
üst indisiyle gösterilir. Buna göre, M matrisinin devriği
şudur:

69
KUANTIJM Flzl t. I N E KU RAMSAL BAŞLANGIÇ

Dikkat ederseniz, bir matrisin devriğini almak, onu ana


köşegene (sol-üstten alt-sağa giden köşegen) göre çevir­
mektir.
Devriği alınmış bir matrisin karmaşık eşleniğine,
onun Hermitsel eşleniği denir ve "kama" işaretiyle göste­
rilir. Kamayı, devrik almada kullanılan T ile karmaşık
eşlenikte kullanılan yıldız gösteriminin karışımı olarak
düşünebilirsiniz. Simgelerle:

Özetlersek, M işlemcisi IA) 'ya etkiyip IB)'yi veriyorsa,


Mt da (A l bra'sına etki edip (B l 'yi verir. Simgelerle ifade
etmek gerekirse,
MIA) = IB)
ise,
(A IMt = (B I
olur.

3 . 1.4 Hermitsel İşlemciler


Gerçel sayılar fizikte özel bir rol oynar. Her ölçümün
sonucu gerçel bir sayıdır. Bazen iki niceliği ölçeriz, onla­
rı bir i ile bir araya getiririz (yani, bir karmaşık sayı
oluştururuz) ve bu sayıya bir ölçümün sonucu deriz. Fa­
kat aslında bu sadece iki gerçel ölçümü birleştirmenin
bir yoludur. Bilgiçlik taslamak istiyorsak, gözlenen nice­
liklerin kendi karmaşık eşleniklerine eşit olduklarını
söyleyebiliriz. Bu, kuşkusuz , sadece onların gerçel ol-

70
DERS 3: KUANTUM MEKANİGİNİN İLKELERİ

duklarını söylemenin süslü biçimidir. Kuantum meka­


niksel gözlenebilirlerin doğrusal işlemcilerle temsil edil­
diklerini yakında öğreneceğiz. Ne türden doğrusal işlem­
cilerle? Bunlar bir gerçel işlemciye en yakın türden iş­
lemciler olacaktır. Kuantum mekaniğindeki gözlenebilir­
ler, kendi Hermitsel eşleniklerine eşit olan doğrusal iş-·
lemcilerle temsil edilirler. Bunlara, Fransız matematik­
çisi Charles Hermite'e izafeten, Hermitsel işlemciler de­
nir. Hermitsel işlemciler

özelliğini sağlarlar. Bunu, matris elemanları cinsinden


şöyle ifade edebiliriz:

Başka bir deyişle, bir Hermitsel matrisi ana köşegene


göre çevirir ve sonra onun karmaşık eşleniğini alırsanız,
sonuç özgün matrisle aynı olur. Hermitsel işlemciler (ve
matrisler) bazı ayrıcalıklı özelliklere sahiptir. Birinci
olarak, tüm özdeğerleri gerçeldir. Hadi bunu kanıtlaya­
lım.

Hermitsel bir L işlemcisinin bir özdeğeri ve buna kar­


şılık gelen özvektörü il ve lil) olsun. Bunu simgelerle şöy­
le yazarız:

Hermitsel eşlenik tanımından,

olur. Bununla birlikte, L Hermitsel olduğundan, Lt iş­


lemcisine eşittir. Dolayısıyla, bu iki denklemi tekrar aşa­
ğıdaki gibi de yazabiliriz:

71
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

(3.8)
ve
(3 . 9)
Şimdi 3 . 8 denklemini (A.I ve 3 . 9 denklemini IA.)'yla çarpa­
rak

ve

elde ederiz. Açıkça, her iki denklemin doğru olması ge­


rektiğinden, A. = A.* olmalıdır. Başka bir ifadeyle, A. (ve do­
layısıyla bir Hernıitsel işlemcinin her özdeğeri) gerçel
olmalıdır.

3.1.5 Hermitsel İşlemciler v e Birim-boylu


Dik Tabanlar
Şimdi kuantum mekaniğinin temeli olarak hizmet gö­
ren bir matematiksel teoreme geldik; ona temel teorem
diyeceğim. Esas fikir, kuantum mekaniğinde gözlenebi­
lir niceliklerin Hermitsel işlemcilerle temsil edilmesidir.
Ç ok basit, fakat aşırı derecede önemli bir teoremdir.
Onu daha kesin olarak aşağıdaki gibi ifade edebiliriz:

Temel Teorem
• Bir Hernıitsel işlemcinin özvektörleri tam bir kü­
me oluşturur. Bu demektir ki bu işlemcinin ürete­
bileceği her vektör, onun özvektörlerinin bir top­
lamı olarak açılabilir.

72
DERS 3 : KUANTUM MEKANİGİNİN İ LKELERİ

• il 1 ve il2 bir Hermitsel işlemcinin eşit-olmayan iki


özdeğeriyse, karşılık gelen özvektörler birbirlerine
diktir.
• İki özdeğer eşit olsa bile, karşılık gelen özvektörler
dik olarak seçilebilir. İki farklı özvektörün aynı öz­
değere sahip olduğu bu halin bir adı vardır; ona
katmerlilik (degeneracy) denir. İki işlemci aynı anlı
özvektörlere sahip olduğunda, daha sonra Bölüm
5 . 1 'de tartışılacağı gibi, katmerlilik devreye girer.

Temel teorem aşağıdaki gibi özetlenebilir: Bir Hermitsel


işlemcinin özvektörleri birim-boylu dik bir taban oluş­
turur. Bunu ikinci maddeyle başlayarak kanıtlayalım.

Özvektörlerin ve özdeğerlerin tanımı uyarınca,


Llilı) = ilı lilı)
Llil2 ) = il2 l il2 )
yazabiliriz. Şimdi L'nin Hermitsel olduğu (Hermitsel eş­
leniği kendisi) gerçeğini kullanarak, ilk denklemi bir bra
denklemine çevirebiliriz:
(il ı i L = ilı (ilı I
L lil2 ) = il2 l il2 )
Şu ana kadar, işin aslı zaten açık olmalı; ama ben onu
bir bir anlatacağım. Birinci denklemi alın ve onun lil2 )
ile iç çarpımını oluşturun. Sonra ikinci denklemin aynı
şekilde (ilı I ile iç çarpımını yapın. Sonuç şudur:

(ilı I L l il2) = ilı (il ı I A.2)

(A.ı I L IA.2) = A.2 (A.ı I A.2)

Taraf tarafa çıkarınca, şunu elde ederiz:

73
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

il1 ve il2 farklıysalar, (ilı lil2) iç çarpımı sıfır olmalı, ya­


ni iki özvektör birbirlerine dik olmalıdır.

Şimdi de, il1 = il2 olsa bile, iki özvektörün dik olarak
seçilebileceğini kanıtlayalım. Şunları varsayalım:
Llilı) = illilı )
L l il2) = illil2) (3 . 1 0)

Başka bir ifadeyle, aynı öz değerli iki ayrı özvektör var­


dır. Şurası açıktır ki iki özvektörün herhangi bir doğru­
sal karışımı da yine aynı özdeğerli bir özvektördür. Bu
büyük serbestlik içinde, her zaman için iki dik doğrusal
karışım bulmak olasıdır.

Bunun nasıl olacağını görelim. Bu iki özvektörün key­


fi bir doğrusal karışımını düşünelim:
IA) = alilı) + .B lil2)

Her iki tarafa L işlemini uygulayarak,


L IA) = aL lilı) + ,BLl il2)
LIA) = aillilı) + ,Bil lil2)

ve sonuçta
L IA) = il(a l ilı) + .B l il2)l = illA)

elde ederiz. Bu denklem, lilı) ve l il2)'nin herhangi bir


doğrusal karışımının da L'nin aynı özdeğerli bir özvek­
törü olduğunu gösterir. Varsayım olarak, bu iki vektör
doğrusal bağımsızdır; aksi halde, ayrı durumları temsil
edemezlerdi. Ayrıca bunların L'nin il özdeğerine sahip
özvektörlerinin alt-uzayını gerdiklerini de varsayacağız.

74
DERS 3: KUANTUM MEKANİGİNİN İLKELERİ

Bir alt-uzayda, onu geren bağımsız vektörlerin bir takı­


mı olarak, birim-boylu dik bir taban bulmak için Gram­
Schmidt işlemi denen basit bir süreç vardır. Açık bir dil­
le ifade edersek, IA.ı ) ve IA.2)'nin birer doğrusal karışımı
olarak yazılmış birim-boylu dik iki özvektör bulabiliriz.
Aş ağıda, 3 . 1 . 6 Bölümünde, Gram-Schmidt işlemini özet­
liyoruz.

Teoremin son kısmı, özvektörlerin tam olduklarını


ifade eder. Başka türlü söylersek, uzay N-boyutluysa, bi­
rim-boylu karşılıklı dik N adet özvektör var olacaktır. İs­
pat kolaydır ve onu size bırakacağım.

Alıştırma 3. 1 : Aşağıdaki savı kanıtlayınız: Bir vektör


uzayı N-boyutluysa, bir Hennitsel işlemcinin özvek­
törlerinden birim-boylu karşılıklı dik N vektörlü bir
taban kurulabilir.

3 .1.6 Gram-Schmidt İşlemi

Bazen birim-boylu dik bir takım oluşturmayan doğ­


rusal bağımsız özvektörlerin bir kümesiyle karşılaşırız.
Bu, tipik olarak, bir sistem katmerli durumlara -aynı öz­
değerli ayrı durumlara- sahip olduğunda ortaya çıkar.
Bu halde, aynı uzayı geren birim-boylu dik bir küme ya­
ratmak üzere, daima sahip olduğumuz bu doğrusal ba­
ğımsız vektörleri kullanabiliriz. Yöntem, biraz önce de­
ğindiğim Gram-Schmidt işlemidir. Şek. 3. 1 , iki doğrusal
bağımsız vektör basit hali için bunun nasıl işlediğini
göstermektedir. V1 ve V2 gibi iki vektörle başlarız ve bun­
lardan birim-boylu dik iki vektör, 111 ve v2 'yi kurarız.

75
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

vı -

--

- ıYı l

�ı. = � - (V2lvı)vı
A v2l.
V3 --
= --

IV2l. I

Şekil 3 . 1. Gram-Schmidt İşlemi. Mutlaka dik olmayan V1 ve V2 doğ­


rusal bağımsız vektörlerinden, 171 ve 172 gibi iki birim dik vektör
kurabiliriz. Va kurma sürecinde bir ara sonuçtur. Bu işlemi, doğ­
rusal bağımsız vektörlerin daha büyük bir kümesine genişletebili­
riz.

İlk basamak i71 vektörünü kendi I V1 I uzunluğuna böl­


mektir, bu bize i71 'e paralel bir birim vektör verir. Bu bi­
rim vektöre v1 diyelim; tabanın ilk vektörü v1 'dir. Şimdi
de i72 vektörünü, ( V2 l 'V1 ) iç çarpımını oluşturarak, v1 vek­
törünün doğrultusuna izdüşürelim ve böylece ( V2 l 'V1 ) v1
ifadesini oluşturalım. Sonra V2 vektöründen ( i72 l 'V1 ) v1
ifadesini çıkaralım ve bu sonuca V2.L diyelim. Şek. 3 . l 'den
i72.L vektörünün 1\ vektörüne dik olduğunu görebilirsiniz.
Son olarak, V2.L vektörünü kendi uzunluğuna bölerek ba­
zımızın ikinci vektörü olan v2 terimini oluşturmuş olu­
ruz. Bu işlemi daha fazla boyuttaki doğrusal bağımsız
vektörlerin kümesine genişletebileceğimiz açıktır. Örne­
ğin, sayfadan dış a doğru V3 gibi üçüncü bir doğrusal ba­
ğımsız vektörümüz olsaydı, onun her bir v1 ve v2 birim
vektörleri üzerine olan izdüşümlerini ondan çıkarır ve
sonra sonucu kendi uzunluğuna bölerdik. 1

1
Bu örnekte, sayfadan dışa doğru ibaresi, VJ'ün ille de sayfa

76
DERS 3: KUANTUM MEKANİGİNİN İLKELERİ

3.2 İlkeler
Artık kuantum mekaniğinin ilkelerini ifade etmeye
tam hazırız, öyleyse bunu daha fazla konuşmadan yapa­
lım.
Tüm ilkeler bir gözlenebilir kavramı içerir; ayrıca te­
melde bir karmaşık vektör uzayının varlığı önceden ka­
bul edilir, öyle ki bu uzayın vektörleri sistemin durum­
larını temsil eder. Bu derste, durum-vektörlerinin za­
manla evrilmelerini içermeyen dört ilke sunacağız. 4.
Derste ise, sistem durumlarının zamanla gelişmelerine
eğilen bir beşinci ilke ekleyeceğiz bunlara.
Bir gözlenebilir, bir ölçülebilir olarak da adlandırıla­
bilirdi. O uygun bir düzenekle ölçebileceğiniz bir şeydir.
Daha önce, bir spinin <lx , ay ve az bileşenlerinin ölçülme­
si hakkında konuşmuştuk. Bunlar ölçülebilir örnekleri­
dir. Onlara geri geleceğiz, ama önce ilkelere bakalım:

• 1 . İlke :
Kuantum mekaniğinin gözlenebilir veya öl­
çülebilir nicelikleri L doğrusal işlemcileriyle tem­
sil edilir.

Bunun, insanları kuantum mekaniğinden vazgeçiren


ve onları bunun yerine sörf yapmaya yönelten tamamen
soyut türden bir söylem olduğunun farkındayım. Ama
üzülmeyin; onun anlamı dersin sonlarında açığa kavuşa­
caktır. L'nin de Hermitsel bir işlemci olması gerektiğini
hemen göreceğiz. Bazı yazarlar bunu bir varsayım veya
temel ilke sayar. Biz ise bunu diğer ilkelerden türetmeyi

düzlemine dik olması anlamına gelmez. B aşlama noktası


olarak dik olmayan vektörlerin kullanılabilirliği, Gram-Sch­
midt işleminin asıl özelliğidir.

77
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

seçiyoruz. Her iki halde de sonuç aynıdır: Gözlenebilirle­


ri temsil eden işlemciler Hermitseldir.
• 2. İlke : Bir ölçümün olası sonuçları, gözlenebiliri
temsil eden işlemcinin özdeğerleridir. Bu özdeğer­
leri Ai olarak göstereceğiz. Bir ölçümün sonucu ke­
sin Ai olan duruma karşılık gelen özvektör IA.i)'dir.
Henüz sörf tahtanızı paketinden çıkarmayın.

İşte bunu söylemenin bir başka yolu: Sistem IA.i) öz­


durumundaysa, bir ölçümün sonucunun Ai çıkması ga­
rantidir.
• 3. İlke:Açıkça ayırt edilebilir durumlar dik vektör­
lerle temsil edilirler.
• 4. İlke :
Bir sistemin durum-vektörü jA) ise ve L
gözlenebiliri ölçülürse, Ai değerinin gözlenme ola­
sılığı
(3. 1 1 )

olur. A./lerin L'nin özdeğerleri ve I A.i)'lerinse bunlara kar­


şılık gelen özvektörleri olduklarını hatırlatırım.
Bu kısa ifadeler hiç mi hiç aşikar değildir ve onları
ayrıntılarıyla açıklamamız gerekir. Şu an için, ilk mad­
deyi -yani, her gözlenebilirin bir doğrusal işlemciyle öz­
deşleştirildiğini- kabul edelim. Daha şimdiden şunu
görmeye başlıyoruz; bir işlemci, mümkün ölçme sonuç­
ları olan özdeğerleriyle birlikte durumları paketleme
tarzıdır. İlerledikçe bu fikirler açık hale gelecektir.
Daha önceki spin tartışmamızdan bazı önemli nokta­
ları hatırlayalım. Her şeyden önce, bir ölçümün sonucu
genelde istatistiksel olarak belirsizdir. Bununla birlikte,

78
DERS 3: KUANTUM MEKANİGİNİN İLKELERİ

verilen bir gözlenebilir için, sonucu mutlak şekilde kesin


olan özel durumlar vardır. Örneğin, spini ölçen A düze­
neği z-ekseni boyunca yönelmişse, l u) durumu daima
Clz = + l değerine yol açar. Aynı şekilde, l d) durumu asla
Clz = -1 ' den başka bir şey vermez. 1 . İlke bu olgulara ye­
ni bir bakış yolu verir bize. Her bir gözlenebilirin (CJx , Cly
ve Clz) spini betimleyen iki boyutlu durumlar uzayında
özel bir doğrusal işlemciyle özdeşleştirildiğini belirtir.
Bir gözlenebilir ölçüldüğü zaman, sonuç daima olası
sonuçların kümesinden çekilmiş bir gerçel sayıdır. Örne­
ğin, bir atomun enerjisi ölçülürse, sonuç, atomun belirli
enerji düzeylerinden biri olacaktır. Tanıdık spin hali için,
bileşenlerden birinin olası değerleri ± 1 'dir. Düzenek as­
la bir başka sonuç vermez. 2 . İlke, bir gözlenebiliri tem­
sil eden işlemciyle ölçümün olası sayısal çıktıları ara­
sındaki bağıntıyı tanımlar. Yani, bir ölçümün sonucu
daima karşılık gelen işlemcinin özdeğerlerinden biridir.
Böylece spin işlemcisinin her bir bileşeni ± l 'e eşit iki
özdeğere s ahip olmalıdır. 2
3 . İlke en ilgincidir. En azından onu ben böylesine il­
ginç buluyorum. Açıkça ayrı durumlardan söz ediyor;
önceden karşılaştığımız bir kilit fikir. Bir ölçüm iki du­
rumun ayrı olduklarını tereddütsüz söyleyebiliyorsa, bu
iki durum fiziksel olarak ayrıdır. Örneğin, l u) ve l d) du­
rumları Clz'nin ölçülmesiyle ayırt edilebilir. Size bir spi­
nin ya l u) durumunda veya l d) durumunda olduğu söy­
lenirse, bu iki durumdan hangisinin doğru olduğunu
bulmak için tek yapacağınız şey, A düzeneğini z-ekseni
boyunca yöneltmek ve Clz'yi ölçmektir. Hata yapma ola-

2 Henüz spin işlemcisinin bir "bileşeni"yle neyi kastettiğimizi


açıklamadık. Bunu kıs a sürede yapacağız.

79
KUANTUM FİZİGİ NE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

sılığı yoktur. Aynı şey il) ve l r) için de doğrudur. Onları


da ax'i ölçerek ayırt edebilirsiniz.
Fakat bunun yerine, size spinin iki durumdan birinde,
l u) veya l r) (yukarı veya sağ) durumundan birinde bu­
lunduğunun söylendiğini varsayın. Spinin gerçek duru­
munu açık bir şekilde söylemenizi s ağlayacak hiçbir ölç­
me yapamazsınız. az'yi ölçerek yapamazsınız bunu.
O"z = + l elde ederseniz, başlangıç durumunun l r) olmuş
olması mümkündür, çünkü bu yanıtı l r) durumunda elde
etme olasılığı yüzde 50'dir. Bu nedenle, l u) ve l d)'nin fi­
ziksel olarak ayırt edilebilir olduğu söylenir, fakat l u) ve
l r) öyle değildir. İki durumun iç çarpımı, onları kesin
olarak ayırt etmedeki yetersizliğin bir ölçüsüdür denebi­
lir. Bazen bu iç çarpıma örtüşme denir. 3 . İlke fiziksel
olarak ayrı durumların dik durum-vektörleriyle, yani,
örtüşmeleri olmayan vektörlerle temsil edilmelerini ge­
rektirir. Böylece, spin durumları için (u l d) = O, fakat
(u lr) = 1/.J2'dir.
Son olarak, 4. İlke bu fikirleri, bir deneyin çeşitli çık­
tılarının olasılıklarını ifade eden bir kural halinde sayı -
ya döker. Bir sistemin IA ) durumunda hazırlanmış oldu­
ğunu ve ardından L gözlenebilirinin ölçüldüğünü varsa­
yarsak, sonuç, L işlemcisinin ili özdeğerlerinden biri ola­
caktır. Fakat genelde, kesinlik içinde bu değerlerden
hangisinin gözleneceğini söylemenin hiçbir yolu yoktur.
Sadece ili sonucunun çıkmasının bir olasılığı -ona P(ili)
diyelim- vardır. 4. İlke bize bu olasılığı nasıl hesaplaya­
cağımızı söyler ve bu IA) ile lili) 'nin örtüşmesi cinsinden
ifade edilir. Daha kesin söylersek, olasılık, örtüşmenin
büyüklüğünün karesidir:

80
DERS 3: KUANTUM M EKANİGİNİN İLKELERİ

Ya da eşdeğer olarak,

yazabiliriz. Olasılığın neden örtüşmenin kendisi olmadı­


ğını merak edebilirsiniz. Neden örtüşmenin karesidir?
İki vektörün iç çarpımının daima pozitif veya hatta ger­
çel olmadığını aklınıza getirin. Diğer taraftan, olasılıklar
hem pozitif ve hem de gerçeldir. Böylece P(A.i ) yi (A IA.i) ile
'

özdeşleştirmek hiçbir anlam taşımaz. Fakat büyüklüğün


karesi, yani (A IA.i)(A.i!A) daima pozitif ve gerçeldir; dola­
yısıyla verilen bir çıktının olasılığıyla özdeşleştirilebilir.
İlkelerin önemli bir sonucu şudur:
Gözlenebilirleri temsil eden işlemciler Hermitseldir.
Bunun nedeni iki-katlıdır. Birincisi, bir deneyin sonucu­
nun gerçel bir sayı olması gerektiğinden, bir L işlemcisi­
nin özdeğerleri de gerçel olmalıdır. İkinci olarak, açıkça
ayırt edilebilir sonuçları temsil eden özvektörler farklı
özdeğerlere sahip olmalı ve ayrıca da dik olmalıdırlar.
Bu koşullar L'nin Hermitsel olması gerektiğini kanıtla­
maya yeterlidir.

3.3 Bir Örnek: Spin İşlemcileri

İnanması zor olabilir, ama tek tek spinler -basit ol­


malarına karşın- bize kuantum mekaniği hakkında hala
öğretecekleri çok fazla şeye sahiptirler ve güçleri yetti­
ğince onlardan yararlanmayı planlıyoruz. Bu bölümdeki
amacımız, spin işlemcilerini somut yapıda, 2 x 2'li mat­
risler olarak yazmaktır. O zaman, onların özel durumlar­
da nasıl işlediklerini görebileceğiz. Spin işlemcilerimizi
ve durum-vektörlerimizi birazdan kuracağız. Fakat ay-

81
KUANTUM FİZİ G İ N E K U RAMSAL BAŞLANGIÇ

rıntılara dalmadan önce, işlemcilerin fiziksel ölçümlere


nasıl bağlı oldukları hakkında bir şeyler daha söylemek
istiyorum. B ağlantı biraz inceliklidir ve ilerledikçe onun
hakkında bir ş eyler daha söyleyeceğim.
Bildiğiniz gibi, fizikçiler skalerler ve vektörler gibi
çeşitli türden fiziksel nicelikleri tanırlar. Bir vektörün
(tıpkı spin gibi) ölçümüyle ilişkili işlemcinin kendisinin
bir vektör niteliğine sahip olması sürpriz sayılmamalı­
dır.
Şu ana kadarki seyahatimizde, bir tür vektörden daha
fazlasını gördük. Üçlü-vektör en açık olanıdır ve proto­
tip olarak hizmet görür. Üç-boyutlu uzayda bir okun ma­
tematiksel temsilidir ve sık sık bir sütun matrisi şeklin­
de yazılan üç gerçel sayıyla temsil edilir. Bileşenleri ger­
çel-değerli olduğundan, üçlü-vektörler kuantum durum­
larını temsil etmek için yeterince zengin değildir. Bunlar
için, karmaşık- değerli bileşenlere sahip bra'lara ve ket' -
lere gereksinim duyarız.
a spin işlemcisi ne tür bir vektördür? Kesinlikle bir
durum-vektörü (bir bra veya bir ket) değildir. Tam ola­
rak bir üçlü-vektör de değildir; ama uzayda bir yönle
ilişkili olduğu için, kuvvetli bir aile benzerliğine sahiptir.
Aslında, çoğu kez a'yı basit bir üçlü-vektörmüş gibi kul­
lanacağız. Bununla birlikte, a'yı bir üçlü-vektör işlemci
olarak adlandırarak, işleri b asit tutmaya çalışacağız .
Fakat alında bu ne anlama gelir? Fiziksel terimler
cinsinden, bunun anlamı şudur: Nasıl ki bir spin-ölçme
düzeneği sadece özel bir doğrultuda bir spinin yönelimi
hakkındaki sorulan yan ı tl ıyorsa, bir spin işlemcisi de
sadece belirli bir doğrultuda spin bileşeni hakkında bilgi
s ağlar. Spini farklı bir doğrultuda fiziksel olarak ölçmek

82
DERS 3: KUANTUM MEKANİGİNİN İLKELERİ

için, düzeneği bu yeni doğrultuya döndürmeye gerek du­


yarız. Aynı fikir spin işlemcisine uygulanır: onun bize
yeni bir doğrultuda spin bileşeni hakkında bir şeyler
söylemesini istersek, o da "döndürülmeli"dir; fakat bu
tür döndürme matematiksel olarak gerçekleştirilir. Sö­
zün özü odur ki, her doğrultu için düzeneğin yöneltile­
bildiği bir spin işlemcisi vardır.

3 .4 Spin İşlemcilerinin Kurulması

Artık spin işlemcilerinin ayrıntılarını anlamaya çalı­


şalım. İlk hedef spinin <lx, ay ve <Tz bileşenlerini temsil
edecek işlemcileri kurmaktır. Sonra spinin herhangi bir
doğrultudaki bileşinini temsil eden işlemciyi bu sonuç­
ların üzerine inşa edeceğiz. Alışıldığı gibi, az'yle başla­
yacağız. Biliyoruz ki <Tz işlemcisi l u) ve l d) için kesin, an­
lamı açık değerlere sahiptir ve karşılık gelen ölçüm de­
ğerleri az = + 1 ve az = -1 'dir. İlk üç ilkenin bize dedikleri
şudur:
• 1 . İlke: a'nın her bir bileşeni bir doğrusal işlem­
ciyle temsil edilir.
• 2. ilke: az'nin özvektörleri l u) ve l d)'dir. Karşılık
gelen özdeğerler + l ve -l 'dir. Bunu şu soyut denk­
lemlerle ifade edebiliriz:

<Tzl u) = + l u)

<Tz l d) = - l d) (3 . 1 2)

• 3 . İlke: l u) ve l d) durumları birbirlerine diktir. Bu


da
( u l d) = O (3 . 1 3)

83
KUANTUM FİZİGİN E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

şeklinde ifade edilebilir. 2 . 1 1 ve 2 . 1 2 denklemlerinden


l u) ve l d)'nin sütun temsillerini hatırlayarak, 3 . 1 2 denk­
lemlerini matris yapısında şöyle yazabiliriz:

c::� : � :::::: ) (�) (�) = (3 . 1 4)

ve
( (azl ı ı
(azlı ı
) (o) _ (o)
(azl ı z
(azl zz 1
=
1
(3. 1 5)

Bu denklemleri s ağlayan sadece bir matris vardır:

( (azl ı ı (azl ı z ) (
=
l O ) (3 . 1 6)
(azl z ı (azl zz O -1

Y a d a daha a z v e öz olarak:

O"z = (Ô J) (3. 1 7)

Onu kanıtlanacak bir alıştırma olarak size bırakıyorum.

Alıştırma 3.2: 3 . 1 6 denkleminin, 3 . 14 ve 3 . 1 5 denk­


lemlerinin tek ve biricik çözümü olduğunu kamtlayı­
nız.

Bu bizim ilk kuantum mekaniksel işlemci örneğimiz­


dir. Onun içine nelerin girdiğini özetleyelim. Önce, biraz
deneysel veri: l u) ve l d) dediğimiz belirli durumlar var­
dır, onlarda az'nin ölçümü kesin ± 1 sonuçlarını verir.
Sonra, ilkeler bize l u) ve l d)'nin birbirlerine dik ve az
doğrusal işlemcisinin özvektörleri olduklarını söylemişti.
Son olarak, bunlara karşılık gelen özdeğerlerin gözlenen
(ya da ölçülen) değerler, yine ± 1 , olduklarını da ilkeler-

84
DERS 3: KUANTUM MEKANli:iiNIN İLKELERİ

den öğrenmiştik. 3 . 1 7'yi türetmek için gerekli olanlar


bunlardır.
Spinin diğer ax ve ay bileşenleri için aynı şeyleri ya­
pabilir miyiz? Evet, yapabiliriz.3 ax'in özvektörleri, sıra­
sıyla + l ve -1 özdeğerli l r) ve i l) olur. Bunları denklem
halinde
ax l r) = l r)

<1xll) = - il) (3 . 1 8)

şeklinde yazabiliriz. l r) ve i l), hatırlarsanız, l u) ve


l d)'nin doğrusal olarak üst üste gelmiş durumlarıydı:
1 1
l r) = - l u) + - l d)
v2 v2
1 1
i l) = - l u) - - l d) (3. 1 9)
v2 v2

l u) ve l d) için uygun sütun vektörlerini yerlerine koya­


rak şunları elde ederiz:

3 Politik slogan atmaya çalışmıyoruz. Gerçekten. Sloganlara


hayır deyin yeter.

85
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

(3. 1 8) denklemlerini somutlaştırmak için, onları matris


yapısında yazabiliriz:

ve

Matris çarpımlarını yaparsak, bu denklemler (axl ı ı . (axl ı 2 ,


(axb ve (axlzz matris elemanları için dört adet kolayca
çözülebilen denkleme dönüşür. Sonuçta çözüm şudur:

(azl 1 2
(azb
) (o )
=
1

Ya da:
O"x = (? Ô)
Son olarak, aynı şeyi ay için yapabiliriz. ay'nin özvektör­
leri l i) ve j o) içeri ve dışarı durumlarıdır:

j o) = - l u) - - j d)
1 i
.fi .fi

Bileşen yapısında bu denklemler aşağıdaki hale gelirler:

86
DERS 3: KUANTUM MEKANİGİNİN İLKELERİ

l i) = (!)
lo) = e)
Kolay bir hesaplama şunu verir:

O"y = ( oi -io )
Özetlemek gerekirse, üç crx, cry ve O"z işlemcisi aşağıdaki
üç matrisle temsil edilir:

O"z = ( b -? )
O"x = (? b)
O"y = ( io -io )
Bu üç matris çok ünlüdür ve onları keşfeden kişinin adı­
nı taşırlar. Onlar Pauli matrisleridir.4

4 2 x 2'li özdeşlik matrisiyle birlikte, onlar aynı zamanda ku­


atemiyonlardır.

87
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

3.5 Yaygın Bir Yanlış Anlama


Gizil bir tehlike konusunda sizi uyarmak için uygun
bir zamandır bu. İşlemcilerin ve ölçümlerin birbirlerine
karşılık gelmeleri kuantum mekaniğinde temeldir. Bu­
nun yanlış anlaşılması da çok kolaydır. İşte kuantum
mekaniğinde işlemciler hakkında gerçek olan şey:
1 . İşlemciler, özdeğerleri ve özvektörleri hesaplamak
için kullanılan şeylerdir.
2. İşlemciler, gerçek fiziksel sistemler üzerine etki­
meyip, durum-vektörleri üzerine etki ederler (so­
yut matematiksel cisimlerdir) .
3 . Bir işlemci bir durum-vektörüne etki ettiğinde, ye­
ni bir durum-vektörü üretir.
İşlemciler hakkında doğru olanı söyledikten sonra,
yaygın bir yanlış anlaşılma konusunda sizi uyarmak is­
terim. Bir gözlenebiliri ölçmeyle karşılık gelen işlemciyi
durum üzerine etki etmenin aynı şey olduğu düşünülür
çoğu kez. Örneğin, bir L gözlenebilirini ölçmeyle ilgilen­
diğimizi varsayın. Ölçme, bir düzeneğin sisteme uygula­
dığı bir tür işlemdir, fakat bu işlem hiçbir şekilde bir L
işlemcisiyle durum üzerine etki etmeyle aynı değildir.
Örneğin, ölçümü yapmadan önce sistemin durumu IA)
ise, L'nin ölçümü bu durumu L IA) 'ya değiştirir demek
doğru değildir.
Bunun bir anlam ifade etmesi için, bir örneğe yakın­
dan bakalım. İyi ki önceki bölümün spin örneği tam da
ihtiyacımız olan şeydir. 3. 1 2 denklemlerini hatırlayalım:

O'z l u) = + l u)

O'z l d) = - l d)

88
DERS 3 : K UANTU M MEKANİGİNİN İLKELERİ

Bu hallerde, tuzak yoktur, çünkü l u ) ve l d) durumları


CTz'nin özvektörleridir. Eğer sistem örneğin l d) durumun­
da hazırlanmışsa, bunun ardından yapılan bir ölçme ke­
sinlikle -1 sonucunu verir ve CTz işlemcisi hazırlanmış
durumu karşılık gelen ölçüm-sonrası -l d) durumuna dö­
nüştürür. - l d) durumu, bir çarpımsal sabit dışında l d)
durumuyla aynıdır, böylece iki durum gerçekten de ay­
nıdır. Burada sorun yok.
Fakat şimdi CTz'nin kendi özvektörlerinden biri olma­
yan hazırlanmış l r) durumuna etkisini inceleyelim. Denk.
3 . 1 9'dan biliyoruz ki

1 1
l r) = l u) + l d)
v'2 v'2

eşitliği geçerlidir. Bu durum-vektörüne CTz'yi etki ettire­


rek şu sonucu buluruz:

ya da:
1 1
az l r) = - l u ) - - ld) (3.2 1 )
v'2 v'2

Tamam, işte bizim tuzağımız. Düşündüğünüz şeye kar­


şın, Denk. 3 . 2 l 'in sağındaki durum vektörü kesinlikle
CTz'nin bir ölçümünden sonuçlanacak durum değildir. Bu
ölçüm sonucu sistemi ya i u ) durumunda bırakarak + 1
olmalıydı; veya l d) durumunda bırakarak - 1 . Bu sonuç­
lardan hiçbiri sistemi, Denk. 3 . 2 1 'le temsil edilen üst üs­
te gelmiş durum-vektöründe bırakmaz.
Fakat gerçekten de durum-vektörü ölçüm sonucuyla
ilgili b i r şey mi olmalıdır? Aslında, olmalıdır. Yanıtın bir

89
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

parçasını 4. Derste bulacağız; orada yeni durum-vektö­


rünün ölçümün her olası sonucunun olasılıklarını nasıl
hesaplamamıza izin verdiğini göreceğiz. Bununla birlik­
te, düzeneği sistemin bir parçası olarak hesaba katma­
dıkça, bir ölçümün sonucu doğru dürüst betimlenemez .
Aslında bir ölçüm esnasında nelerin olduğu, Bölüm
7.8'in konusudur.

3.6 Üçlü-Vektör İşlemcilerini Yeniden


Değerlendirme
Şimdi, bir üçlü-vektör işlemcisi fikrini tekrar ele ala­
lım. Spinin üç eksen boyunca bileşenlerine, bir tür üçlü
vektörün bileşenleri anlamında, (fx, (fy ve (fz demiştik. Fi­
zikte her zaman karşımıza çıkan iki vektör kavramına
geri dönmek için iyi bir zamandır. Birincisi, normal üç­
boyutlu uzayda üçlü-vektör demeye karar verdiğimiz si­
zin şu sıradan vektörleriniz vardır. Gördüğümüz gibi,
bir üçlü-vektör uzayın üç doğrultusu boyunca bileşenle­
re sahiptir.
Tamamıyla ayrı anlamdaki diğer vektör terimi, bir
sistemin durum-vektörüdür. Dolayısıyla, l u) ve l d); l r) ve
i Z) ve de l i) ve l o) spin durumlarının iki-boyutlu uzayın­
da durum-vektörleridir. Peki, (fx, (fy ve (fz hakkında ne
diyebiliriz? Onlar vektör müdür, ve vektörse, hangi tür­
dendir?
Açıkçası, onlar durum-vektörü değildir; onlar spinin
üç ölçülebilir bileşenine karşılık gelen (matris olarak ya­
zılmış) işlemcilerdir. Aslında, bu üç-vektör işlemci yeni
tür bir vektörü temsil eder. Onlar durum-vektörlerinden
de sıradan üçlü-vektörlerden de farklıdır. Bununla bir­
likte, spin işlemcileri o kadar üçlü-vektörler gibi davra-

90
DERS 3: KUANTUM MEKANİGİNİN İLKELERİ

nırlar ki, onları o şekilde düşünmenin bir zararı yoktur


ve burada bizim yapacağımız da budur.
A düzeneğini üç dik eksenden (x, y ve z) herhangi biri
boyunca yöneltip onu etkinleştirerek spin bileşenlerini
ölçeriz. Fakat o zaman A'yı neden herhangi bir eksen bo­
yunca yöneltip o eksen boyunca cr'nın bileşenini ölçmü­
yoruz? Başka bir deyişle, nx, ny ve nz bileşenli iı gibi
herhangi bir birim üçlü-vektörü alsanız ve A düzeneğini
okuyla iı boyunca yöneltseniz, bu ölçülebilir niceliğe
karşilık gelen bir işlemci var olmalıdır.
er
gerçekten de bir üçlü-vektör gibi davranıyorsa, o
zaman cr'nın iı boyunca bileşeni O" ile nnin skaler çarpı­
mından başka bir şey değildir. 5•6 cr'nın bu bileşenini an
olarak gösterelim; öyle ki

O"n = Ô" • iı

olacaktır; veya bunu aşağıdaki gibi açabiliriz:

(3.22)

Bu denklemin anlamını açıklığa kavuşturmak için, nnin


bileşenlerinin sırf sayı olduklarını aklınızda tutun. On­
ların kendileri işlemci değildir. Denk. 3 . 2 2 , her biri nx,
ny ve nz sayısal katsayılar içeren üç terimin toplamın­
dan kurulmuş bir vektör-işlemciyi betimler. Daha somut

5 Ux gibi bileş enlere gönderme yapmamız dışında, i1 gösteri­


mini kullanacağız.
6 Dikkatli olan okuyucu itiraz edebilir, çünkü bu "sıradan"
skaler çarpınım sonucu bir skalerden çok bir 2 x 2 'li matris­
tir, böylece o tam sıradan değildir. Belki şöyle bir teselli yo­
lu bulunabilir; ortaya çıkan matris işlemci, skaler olan bir
vektör bileşene karşılık gelir. Sonunda her şey hallolur.

91
KUANTUM FIZICINE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

olmak için, 3.22 denklemini matris yapısında yazabiliriz:

an = nx ( o1 1 ) O + ny ( oi -i )
O + nz (1 o
O -1 )
Ya da, daha bile açık olsun diye, bu üç terimi bir tek
matriste birleştirebiliriz:

11.z
an
_

-
( (nx + iny) (nx - iny)
-nz
) (3.23)

Bu neye yarar? an'nin özvektörlerini ve özdeğerlerini bu­


luncaya kadar pek bir işe yaramaz. Fakat bunları bulun­
ca, n doğrultusu b oyunca bir ölçmenin olası sonuçlarını
bileceğiz. Ve ayrıca bu s onuçlar için olasılıkları hesapla­
yabileceğiz. Başka bir deyişle, üç-boyutlu uzayda spin
ölçümlerinin tam bir resmine sahip ,olacağız. Söylemem­
de sakınca yok, bu son derecede iyi.

3 . 7 Sonuçların Hasadı
Artık bazı gerçek hesaplamalar, içinizdeki fizikçiyi
zevkten dört köşe etmesi gereken şeyler yapma konu­
mundayız. ii'nin x-z düzleminde uzandığı özel hale baka­
lım; bu, sayfa düzlemi olsun. n bir birim vektör olduğu­
na göre, şunu yazabiliriz:
nz = cos e
n x = sin e
ny = O

Burada e , z-ekseni ile n arasındaki açıdır. Bu değerleri


(3.23) denklemine yerleştirerek an'yi şöyle buluruz:
cos e sin e
an = ( sin e - cos e
)
92
DERS 3: KUANTUM MEKANİGİNİN İLKELERİ

Alıştırma 3.3: an'nin özvektörlerini ve özdeğerleri­


ni hesaplayın. İpucu: l.il ı ) özvektörünün

yapısında olduğunu varsayın; burada a bilinmeyen


bir parametredir. Bu vektörü bir özdeğer denklemi­
ne yerleştirin ve a'yı () cinsinden çözün. Neden bir
tek a parametresi kullandık? Önerdiğimiz sütun
vektörünün birim uzunluklu olması gerektiğine
dikkat edin.

İşte sonuçlar:

(cos-8)
l .ilı > =
sın -
. :
2

ve

(-sin !!.)
l.ilz ) =
cos- 92

Bazı önemli gerçeklere dikkat edin. Birinci olarak, iki öz­


değer yine + 1 ve - 1 'dir. Bu sürpriz olmamalıdır; A düze­
neği, nereyi gösterirse göstersin, sadece bu iki yanıttan
birini verebilir. Fakat bunun denklemlerden çıktığını
görmek iyidir. İkinci gerçek, iki özvektörün dik olmaları­
dır.
Artık deneysel bir öngörü yapmaya hazırız. A'nın
başlangıçta z-eks eni boyunca yöneldiğini ve spini l u)
yukarı durumunda hazırladığımızı varsayın. Şimdi A'yı
fi ekseni boyunca yatacak şekilde döndürelim. an = + l 'i

93
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

gözleme olasılığı nedir? 4. İlkeye göre ve l u) ile l d)'nin


sütun açılımlarını kullanarak, yanıt şudur:

P(+ l ) = i (u l A.ı ) l 2 = cos 2 � (3. 24)

Benzer olarak, aynı kurulum için şunu buluruz:

P(-1 ) = l (ulA.2) 1 2 = sin2 � (3 .25)

Bu sonuçla, neredeyse dönüp dolaşıp aynı noktaya gel­


dik. Spinleri ortaya attığımızda, şunu iddia etmiştik;
eğer büyük sayıda spini yukarı durumunda hazırlar ve
sonra onların z-ekseniyle () açısı yapan fi boyunca bile­
şenlerini ölçersek, ölçülmüş sonuçların ortalama değeri
cos () olur; klasik mekanikte basit bir üçlü-vektör için el­
de edilebilecek aynı sonuç. Bizim matematiksel çerçeve­
miz aynı sonucu mu verir? Daha iyisini! Bir kuram de­
neyle uyuşmazsa, o terk edilmesi gereken bir kuramdır.
Kuramımızın şu ana kadar ne denli geçerli olduğunu gö­
relim.
Ne yazık ki, gelen derse kadar tam olarak açıklaya­
mayacağımız bir denklem kullanarak biraz hile yapma­
mız gerekecek. Bu, bir ölçümün ortalama değerini (buna
beklenen değer de denir) nasıl hesaplayacağımızı söyle­
yen şu denklemdir:

(3.26)

(3.26) denkleminin bir ortalama değer için standart bir


formül olduğuna değinmeye değer. Kuantum mekaniğine
özgü bir formül değildir.

94
DERS 3: KUANTUM MEKANİGİNİN İLKELERİ

L işlemcisine karşılık gelen bir ölçümün beklenen de­


ğerini hesaplamak için, her özdeğeri onun olasılığıyla
çarpar ve s onra sonuçları toplarız. Kuşkusuz, şimdi bak­
tığımız işlemci crn'dir ve gerekli değerlere zaten sahibiz.
Bildiğimiz özdeğerlerle birlikte 3 . 24 ve 3 . 2 5 denklemleri­
ni kullanarak şunu yazabiliriz:

( crn) = (+ 1 ) cos 2 Q + (-1 ) sin 2 Q


2 2

(crn) = cos 2 Q - sin2 Q


2 2

Trigonometriyi hatırlarsanız, bu şu sonucu verir:

(crn) = cos ()

Deneyle mükemmelen uyuşmaktadır. Evet! Başardık!

Bu kadar gelmişken, biraz daha genel bir probleme


girişmek isteyebilirsiniz . Önceki gibi, z yönünü gösteren
A düzeneğiyle başlarız. Fakat şimdi bir kez spin yukarı
durumda hazırlanmışken, ikinci ölçümler kümesi için A
düzeneğini uzayda keyfi bir doğrultuya döndürebiliriz.
Bu durumda, ny * O' dır. Devam edin ve onu deneyin.

Alıştırma 3 .4: nz = cos (), nx = sin () cos <P ve ny = sin ()


sin <P olsun. () ve <P açıları küresel koordinatlar için
olağan anlaşmaya göre tanımlanırlar (Şek. 3.2). Denk.
(3.23) 'teki matris için özdeğerleri ve özvektörleri he­
saplayın.

95
KUANTUM FİZİ G İ N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

x
Şekil 3 . 2 . Küresel koordinatlar. Bu diyagram geleneksel küresel ko­
ordinat etiketleri olan r, O ve cf/yi resmetmektedir. O ayrıca Kartez­
yen koordinatlara dönüşümü de sergilemektedir:
x= r sin O cos c/J, y = r sin O sin cp ve z = r cos O.

96
DERS 3 : KUANTUM MEKANİGİNİN İLKELERİ

fi ve m gibi iki yönü içeren çok daha özenli bir örneği


çözmeye de çalışabilirsiniz. Bu kurguda A s adece keyfi
bir doğrultuda olmakla kalmaz; o ayrıca (farklı) keyfi bir
doğrultuda yola koyulur.

Alıştırma 3.5: Bir spin um =


+ 1 olacak şekilde hazır­
lanmış olsun. Sonra düzenek fi doğrultusuna döndü­
rülür ve un ölçülür. Sonucun + 1 olma olasılığı nedir?
Un için kullandığımız aynı anlaşmayı kullanarak, um =

u . m yazdığımıza dikkat edin.

Yanıt, m ve fi arasındaki yarım açının kosinüsünün kare­


sidir. Bunu gösterebilir misiniz?

3.8 Spin-Kutuplanma İlkesi


Kanıtlamaya çalışabileceğiniz önemli bir teorem var­
dır. Ona şu adı vereceğim:

Spin-Kutuplanma İlkesi: Bir tek spinin herhangi bir


durumu, spinin bir bileşeninin özvektörüdür.

Başka bir deyişle, verilen herhangi bir

durumu için bir fi doğrultusu vardır, öyle ki

a rı
· IA) = IA)

olmalıdır. Bu şu demektir; herhangi bir spin durumu


için A'nın öyle bir yönelimi vardır ki o etki ettiğinde A
düzeneği + l 'i kaydeder. Fizik dilinde, bir spinin durum­
ları bir kutuplanma vek t örüyle nitelenir ve bu kutup -

97
KUANTUM FİZİGİ N E KU RAMSAL BAŞLANGIÇ

lanma vektörü boyunca spinin bileş eni öngörülebilir


olarak + l ' dir deriz; kuşkusuz durum-vektörünü bildiği­
nizi varsayarak.
Bu teoremin ilginç bir sonucu şudur: Spinin üç bile­
şeninin de beklenen değerlerinin sıfır olduğu bir durum
yoktur. Bunu ifade edecek nicel bir yol vardır. Spinin fi
doğrultusu boyunca beklenen değerini ele alalım. IA) ke­
ti iJ . n'nin bir özvektörü (+ l özdeğerli) olduğundan, bu­
radan beklenen değerin

olarak ifade edilebileceği sonucu çıkar. Diğer taraftan,


a'nın dik bileşenlerinin beklenen değeri IA) durumunda
sıfırdır. Böylece a'nın üç bileşeninin beklenen değerleri­
nin karelerinin toplamı da l 'dir. Üstelik, bu her durum
için doğrudur:

(3 . 2 7)

Bu gerçeği hatırınızda tutun. 6. Derste buna geri dönece­


ğiz.

98
Ders 4

Zaman ve Değişme

Bann sonunda tek başına oturan cüsseli, sessiz, in­


san ı korkutan bir adam vardır. Tişörtünde "- l " yaz­
maktadır.
Art: Orada köşede oturan şu "Eksi Bir" herif de kim
ki ? Fedai mi?
Lenny: Bir fedaiden daha fazlas ı dır. O KANUN' dur.
Onsuz, tüm bu yer param parça olurdu.

4.1 Klasik Hatırlatma


I. Ciltte klasik mekanikte bir durumun ne olduğunu
açıklamak, bir s ayfadan biraz daha fazla yer tutmuştu.
Onun kuantum biçimiyse, aynı yere ulaşmak için üç ders ,
üç ara bölüm ve benim kaba sayımıma göre 1 7 .000 kadar
sözcük gerektirdi. Fakat sanırım işin en kötü tarafı bitti.
Artık bir durumun ne olduğunu biliyoruz. Bununla bir­
likte, tıpkı klasik mekanikte olduğu gibi, bir sistemin
durumlarını bilmek hikayenin sadece yarısıdır. Diğer
yarısı, durumların zamanla nasıl değişeceği hakkında
bir kuralı içerir. Bundan sonraki işimiz budur.
Önce klasik mekanikte değişimin doğası hakkında
hızlı bir hatırlatma vereyim size. Klasik fizikte, durum­
ların uzayı bir matematiksel kümedir. Mantığı, Boole

99
KUANTUM FİZicilNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

mantığıdır ve durumların zaman üzerinden evrimi belir­


lenimci ve tersinirdir. Ele aldığımız en basit örneklerde,
durum uzayı birkaç sayıdan ibarettir: Bir madeni para
için Tura'lar ve Yazı'lar, bir zar için { 1 , 2, 3, 4, 5, 6}. Du­
rumlar, sayfa üzerinde noktalardan bir küme olarak res­
medilmişti ve zamanla gelişim ise bir sonra nereye gidi­
leceğini size söyleyen bir kuraldı. Hareket yasası, du­
rumları oklarla bağlayan bir grafikten ibaretti. Asıl ku­
ral -belirlenimcilik- şuydu: Durum uzayında her nere­
deyseniz, bir sonraki durum hareket yasasıyla tam ola­
rak belirtilir. Fakat tersinirlik denen bir başka kural da­
ha vardı. Tersinirlik, uygun şekilde formüle edilmiş bir
yasanın size en son nerede olduğunuzu da söylemesi ge­
rekli bir zorunluluktur. İyi bir yasa, her durumda tam
olarak bir okun girdiği ve bir okun çıktığı bir grafiğe
karşılık gelir.
Bu gereksinimleri betimlemek için bir başka yol var­
dır. Ona eksi bir yasası diyorum, çünkü o başka her şe­
yin temelini oluşturur. Bilginin asla kaybolmadığını
söyler. İki özdeş yalıtık sistem farklı durumlar içinde
yola koyulursa, farklı durumlarda kalırlar. Dahası, geç­
mişte de farklı durumlar içindeydiler. Diğer taraftan, iki
özdeş sistem zamanın bir noktasında aynı durum için­
deyseler, onların geçmişleri ve onların gelecek evrimleri
de özdeş olmalıdır. Ayrı oluşları korunur. Eksi bir yasa­
sının kuantum biçimi bir isme sahiptir: üniterlik.

4.2 Üniterlik
t anında l 'P) kuantum durumunda bulunan kapalı bir
sistemi düşünelim. (Sistemin gelişmesi ele alındığında,
kuantum durumları için 'P [psi] Yunanca harfinin kulla-

100
DERS 4: ZAM�N VE DEGİŞME

nılması gelenekseldir.) Özel t anında durumun l 'P ) oldu­


ğunu belirtmek için, gösterimi biraz karmaşık hale geti­
relim ve duruma l 'P(t)) diyelim. Kuşkusuz, bu gösterim
sadece "durumun t anında l 'P) olduğunu" söylemekten
biraz daha fazlasını belirtir. Durumun farklı zamanlar­
da farklı olabileceğini de akla getirir. Böylece, l 'P(t) ) 'nin
sistemin tüm geçmişini temsil etmekte olduğunu düşü­
nürüz.
Kuantum mekaniğinin temel dinamik varsayımı şu­
dur: Bir andaki durumu biliyorsanız, hareketin kuantum
denklemleri size daha sonra neler olacağını söyler. Ge­
nelliği kaybetmeksizin, başlama zamanını sıfır ve sonra­
ki anı t olarak alabiliriz. t anındaki durum, sıfır anında­
ki duruma etki eden U(t) diyeceğimiz bir işlem vasıtasıy­
la verilir. U(t) 'nin özelliklerini daha fazla belirtmeksizin,
bu bize " l 'P(t)) durumu l 'P(O)) vasıtasıyla saptanır"ın öte­
sinde çok az şey söyler. Bu bağıntıyı denklemle ifade
edelim:

l 'P(t)) = U(t) i'Jl(O)) (4. 1 )

U işlemine, sistem için zaman-geliştirme işlemcisi denir.

4.3 Kuantum Mekaniğinde Belirlenimcilik


Bu noktada, b azı özenli ayırımları belirtmek zorunda­
yız. Durum-vektörü belirlenimci bir tarzda evrilecek şe­
kilde U(t) 'yi kurarız. Evet, b eni doğru duydunuz; durum­
vektörünün zamanla gelişimi belirlenimcidir. Bu güzel,
çünkü bize öngörmeye çalışabileceğimiz bir şey verir.
Fakat bu bizim ölçüm sonuçlarımızın istatistik niteliğiy­
le nasıl bağdaşır? Gördüğümüz gibi, bir spinin kuantum
durumunu bilmek, bir deneyin sonucunu kesinlikle ön-

101
KUANTUM FİZİGINE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

görebileceğimiz anlamına gelmez. Örneğin, bir spinin


durumunun l r) olduğunu bilerek O"x'in bir ölçümünün
çıktısını söyleyebilirsiniz, fakat O"z veya O"y'nin bir ölçü­
mü hakkında hiçbir şey söyleyemezsiniz. Bu nedenle, 4. 1
denklemi klasik belirlenimcilikle aynı değildir. Klasik
belirlenimcilik deneylerin sonuçlarını tahmin etmemize
izin verir. Durumların kuantumsal gelişimi daha sonra­
ki deneylerin çıktılarının olasılıklarını hesaplamamıza
izin verir.
Bu, klasik ve kuantum mekaniği arasındaki esas fark­
lardan biridir. Bu kitabın ta başında değindiğim durum­
lar ve ölçümler arasındaki ilişkiye kadar geri gider. Kla­
sik mekanikte, durumlar ve ölçümler arasında gerçek bir
fark yoktur. Kuantum mekaniğinde, bu · fark adamakıllı
derindir.

4.4 U(t ) 'ye Yakından Bakış


Geleneksel kuantum mekaniği U(t) üzerine bir çift ge­
reksinim koyar. Birincisi, U(t)'nin doğrusal bir işlemci
olmasını gerektirir. Bu çok şaşılacak bir şey değildir.
Kuantum mekaniğinde durumlar arasındaki bağıntılar
daima doğrusaldır. Bu, durum-uzayının bir vektör uzayı
olma gerçeğine uygun düşer. Fakat kuantum mekaniği­
nin U(t) ' den istediği tek şey doğrusallık değildir. O ayrı­
ca eksi bir yasasının kuantum benzerini, yani ayrı ol uş ­
ların ko ru n u m unu da gerekli bulur.
Son dersten hatırlarsanız, iki durum birbirine dikse,
onlar ayırt edilebilirdi. Dik olarak, iki farklı taban vek­
törü iki ayırt edilebilir durumu temsil eder. l lJl(O)) ve
l <l>(O)) iki ayırt edilebilir durum olsun; b aşka bir deyişle,
onların birbirlerinden ayrı olduklarını söyleyebilecek

102
DERS 4: ZAMAN VE DEGİŞME

kesin bir deney vardır ve dolayısıyla onlar dik olmalıdır:

(lJ'(O) l <l> (O)) = O

Ayrı oluşların korunumu, onların her zaman dik olmala­


rını sürdürecekleri anlamına gelir. Bunu t'nin her değeri
için şöyle ifade edebiliriz:

(lJ'(t) l cf>(t) ) = o (4.2)

Bu ilke U(t) zaman-geliştirme işlemcisi ıçın sonuçlara


sahiptir. Bunların neler olduklarını görmek için, 4. 1
denklemindeki ket-vektörünü karşıtı olan bra-vektörüne
çevirelim:
(W(tl l = (lJ'(OJ I Ut (t) (4.3)

Hermitsel eşleniği belirten kama işaretine dikkat edin.


Şimdi 4. 1 ve 4.3 ifadelerini Denk. 4.2' de yerine koyalım:

(lJ'(O) IUt (t) U(t) l cf>(O)) = O (4.4)

Bu denklemin sonuçlarını incelemek için, l i) vektörleri­


nin bir dik tabanını ele alalım.
Herhangi bir taban buna uyar. Diklik, denklem biçi­
minde
(i lJ) = oiJ

olarak ifade edilir; burada oii olağan Kronecker simgesi­


dir.

Şimdi de, l cf>(O)) ve I W(O)) ket'lerini bu birim-boylu dik


taban olarak alalım. Bunu 4.4 denkleminde yerlerine ko­
yarak şunu buluruz:
(i l Ut (t) U(tl li) = O (i *- j)

103
KUANTUM FİZiCiNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Diğer taraftan, i ve j aynı olduğunda, o zaman U(t) l i) ve


U(t) I/) sonuç vektörleri de öyledir. Bu durumda, onlar
arasındaki iç çarpım 1 olmalıdır. Dolayısıyla genel ba­
ğıntı

şeklini alır. Başka bir deyişle, ut(t) U(t) işlemcisi, bir ta­
ban kümesinin herhangi iki elemanı arasında I birim iş­
lemcisi gibi davranır. Buradan kolayca kanıtlanabilir ki,
Ut(t) U(t) her durum üzerine I birim işlemcisi gibi etki
eder.

b ağıntısını sağlayan U işlemcisine üniter işlemci denir.


Fizik dilinde, zaman gelişimi üniterdir.
Üniter işlemciler kuantum mekaniğinde, durum-uza­
yında her türlü dönüşümü temsil ederek, muazzam rol
oynarlar. Zaman gelişimi sadece bir örnektir. Böylece,
bu bölümü kuantum mekaniğinin beşinci ilkesiyle bitiri­
riz :
\'

• 5 . İlke: Durum-vektörlerinin zamanla gelişimi üni­


terdir.

Alıştırma 4. 1 : U üniterse ve IA ) ile IB) herhangi iki


durum-vektörüyse, U IA) ve UIB)'nin iç çarpımının IA)
ve IB)'nin iç çarpımıyla aynı olduğunu kanıtlayınız.
Buna örtüşmelerin korunumu denir. Bu, durumlar
arasındaki mantıksal bağıntının zamanla korunduğu
gerçeğini ifade eder.

104
DERS 4: ZAMAN VE DEGİŞME

4.5 Hamilton işlemcisi


Klasik mekaniğin incelenmesinde, zamanla kademeli
değişme fikrini kavramıştık. Kuantum mekaniği bu açı­
dan farklı değildir: Sonlu z aman aralıklarını çok sayıda
sonsuz küçük aralıkları bir araya getirerek kurabiliriz.
Böyle yapmak, durum-vektörünün gelişimi için bir dife­
ransiyel denkleme yol açacaktır. Bu amaçla, t zaman
aralığını E sonsuz küçük zaman aralığıyla yer değiştiri­
riz ve bu küçük aralık için zaman-geliştirme işlemcisini
ele alırız.
Kademeli değişmeler çalışmasına giren iki ilke vardır.
Birinci ilke üniterliktir:

(4.5)

İkinci ilke sürekliliktir. Bu, durum-vektörünün düz­


gün bir şekilde değiştiği anlamını taşır. Bunu kesin bir
hale getirmek için, önce E'un sıfır olduğu hali düşünelim.
Bu durumda zaman-geliştirme işlemcisinin sadece I bi­
rim işlemci olduğu açıktır. Süreklilik ise, E çok küçük ol­
duğunda U(E)'un birim işlemciye yakın olduğu, ondan E
mertebesinde bir miktar kadar fark ettiği anlamına gelir.
Dolayısıyla, şunu yazarız:

U(E) = l- iEH (4.6)

H'nin önüne neden bir eksi işareti ve bir i koyduğumu


merak edebilirsiniz. Bu çarpanlar bu aşamada tamamıy­
la keyfidir. Başka bir deyişle, onlar içeriği olmayan bir
anlaşmadır. Onları geleceği düşünerek kullandım; bura­
da gelecekle, H'yi klasik fizikten aşina bir nicelik olarak
tanıyacağımız zamanı kastediyorum.

105
KUANTUM FİZİ G İ N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

ut için bir ifadeye gerek duyacağız. Hatırlarsanız eş­


lenik Hamilton işlemcisi katsayıların karmaşık eşleniği­
ni gerektiriyordu, bu nedenle

(4. 7)

elde ederiz. Şimdi 4.6 ve 4. 7 denklemlerini 4.5 üniterlik


koşulunda yerine koyalım:

(I + iEHt) (I - iEH) = I

E'a göre birinci mertebede açarak, şunu buluruz:

Bu da, daha aydınlatıcı olarak,

(4.8)

demektir. Bu son denklem üniterlik koşulunu ifade eder.


Fakat ayrıca H'nin bir Hermitsel işlemci olduğunu söy­
ler. Bu büyük öneme sahiptir. Artık H'nin bir gözlenebi­
lir olduğunu ve birim-boylu dik özvektörlerin ve özde­
ğerlerin bir tam kümesine sahip olduğunu söyleyebiliriz.
İlerledikçe, H çok aşina bir nesne, yani kuantum Hamil­
ton işlemcisi olacaktır. Onun özdeğerleri, bir kuantum
sisteminin enerjisini ölçmenin sonucu olan değerlerdir.
H'yi neden tam olarak bir klasik Hamilton işlemcisi kav­
ramıyla ve özdeğerlerini enerjiyle özdeşleştirdiğimiz ya­
kında açık hale gelecektir.
Şimdi 4. 1 denklemine geri dönelim ve onu s onsuz kü­
çük t = € haline özelleştirelim. 4.6 denklemini kullanarak,
şunu buluruz:
j lJ1(E) ) = j lJ1(0)) - itH j lJ1(0) )

106
DERS 4: ZAMAN VE DEGİŞME

Bu kolayca bir diferansiyel denklem haline döndürebile­


ceğimiz bir denklem türüdür. Önce, sağ taraftaki ilk teri­
mi sol tarafa geçiririz ve sonra E' a böleriz:

j 1P(€)) - jlJl(O))
-i H jlJl(O))

Diferansiyel ve integral hesap dersini hatırlarsanız (kısa


bir tekrar için I. Cilde bkz), bu denklemin sol yanının
tam olarak bir türev tanımı gibi göründüğünü anlarsınız .
E -t O limitini alırsak, sol yan durum-vektörünün zaman
türevi haline gelir:
a j lJI)
= - iH j lJI) (4. 9)
at

İlk başta her şeyi zaman değişkeni sıfır olacak şekilde


kurmuştuk, fakat t = O için özel bir şey yoktu. Başka bir
zaman değeri seçip aynı şeyi yaps aydık, gene aynı sonu­
cu, yani tam olarak 4.9 denklemini elde ederdik. Bu
denklem bize durum-vektörünün nasıl değişeceğini söy­
ler: Durum-vektörünü bir anda bilirsek, bu denklem
onun bir sonraki anda ne olacağını söyler. Denk. 4.9 bir
adı hak edecek kadar önemlidir. Ona genelleştirilmiş
Schrödinger denklemi, veya daha yaygın olarak, zama­
na-bağlı Schrödinger denklemi denir. Hamilton işlemci­
sini bilirsek, bu denklem bize tedirgemeye uğramamış
sistemin durumunun zamanla nasıl gelişeceğini söyler.
Art bu durum-vektörüne Schrödinger 'in Ket'i demeyi
sever. Yunanca sembolü küçük bir bıyığa çevirmeyi bile
istemişti, 1 fakat bu kadarı da fazlaydı.

1
Tamam, tam olarak değil.

107
KUANTUM FIZic'ilNE KU HAMSAL BAŞLANGIÇ

4.6 h'ye Ne Oldu?


Planck sabitini hepinizin duyduğuna eminim. Ona
Planck'ın kendisi h demiş ve 6,6 x 1 0-34 kg m2/s kadar bir
değer takdir etmişti. Daha sonraki kuşak onu 2rr'ye böle­
rek yeniden tanımlamış ve buna h adını vermişti:

h
li =-= 1 ,0545 7 1 726 . . . x 1 0-34 kg m2/s
2rr

Ned�m 2rr'ye bölünüyor? Ç ünkü bizi birçok yerde 2rr yaz­


maktan kurtarıyor. Kuantum mekaniğinde Planck sabiti­
nin önemini düşününce, henüz şu ana kadar burada ken­
dini göstermemesi biraz tuhaf gibi görünür. Bunu şimdi
düzelteceğiz .
Kuantum mekaniğinde, klasik mekanikte olduğu gibi,
Hamilton işlemcisi bir sistemin enerjisini temsil eden
matematiksel bir nesnedir. Bu şu soruyu ileri sürer:
Eğer çok dikkatliyseniz, bir karmaşıklık kaynağı görmüş
olabilirsiniz. Denk. 4.9'a iyice b akın. Boyutça pek man­
tıklı görünmemektedir. Denklemin her iki yanında l 'P)'yi
ihmal ederseniz, sol yanın birimi zamanın tersidir. Eğer
kuantum Hamilton işlemcisi gerçekten de enerjiyle öz­
deşleştirilecekse, o takdirde sağ yanın birimi enerjidir.
Enerji, joule birimi veya kg·m2/s2 cinsinden ölçülür.
Açıkçası, biraz kandırılıyorum hissine kapıldım. Bu iki­
lemin çözümü, bir evrens el doğa sabiti olan h'nin
kg·m2/s birimine sahip olmasından geçer. 4.9 denklemini
tutarlı kılmak için bu birimli bir sabite gerek duyarız.
Denklemi boyutça tutarlı yapmak için, onu Planck sabiti
katılmış şekilde yazalım tekrardan:

(4. 1 0)

108
DERS 4: ZAMAN VE DEGİŞME

li neden böylesine komik olacak kadar küçük bir sayıdır?


Yanıt fizikten çok biyolojiyle ilgilidir. Asıl soru /i'nin ne­
den bu kadar küçük olduğu değildir; sizin neden bu den­
li büyük olduğunuzdur. Kullandığımız birimler bizim
boyutumuzu yansıtır. Metrenin kökeni, sanırım ipi veya
kumaşı ölçmek için kullanıldığına dayanmaktadır: Bir
insanın burnundan onun uzatılmış kolunun parmakları­
na kadar olan mesafe bir metredir aşağı yukarı. Bir sa­
niye bir kalp atışı kadar uzundur. Ve bir kilogram yanı­
mızda taşımak için iyi bir ağırlıktır. Uygun oldukları
için bu birimleri kullanırız, fakat temel fizik bizi hiç
umursamaz . Bir atomun boyutu 1 0- 10 metre kadardır.
Neden bu kadar küçük? Bu yanlış bir sorudur. Doğru so­
ru şudur: Bir kolda neden bu kadar çok atom vardır? Bu­
nun nedeni basitçe iş yapan, akıllı olan, birim-kullanan
bir yaratık olmak için çok sayıda atomu bir araya koy­
manız gerektiğidir. Benzer şekilde, kilogram bir atom
kütlesinden pek çok kez daha büyüktür; çünkü bir insan
yanında tek tek atomları taşıyamaz, onları aşırı kolay
şekilde kaybeder. Aynı şey zaman ve şu bizim hantal sa­
niye için de geçerlidir. Kıs acası, Planck s abitinin bu
denli küçük olmasının nedeni, bizim bu denli büyük,
ağır ve yavaş olmamızdır.
Mikroskobik dünyayla ilgilenen fizikçilerin, incele­
dikleri olaylara daha uygun birimler kullanmaları olası­
dır. Atom boyutunda uzaklık ölçekleri, zaman ölçekleri
ve kütle ölçekleri kullansaydık, o zaman Planck sabiti
böyle kullanışsız bir sayı olamazdı; l 'e çok yakın olurdu.
Aslında, Planck sabitinin l 'e eşit olduğu birimler, kuan­
tum mekaniği için doğal bir seçimdir ve onları kullan­
mak genel uygulamadır. Bununla birlikte, bu kitapta, li
sabitini genelde denklemlerimizde alıkoyacağız.

109
KUANTUM F İ Zİ G İ N E I< I JHA M SA L BAŞLANGIÇ

4. 7 Beklenen Değerler
İstatistiğin önemli bir özelliği olan ortalama değer
fikrini tartışmak için kısa bir ara vereceğiz. Bu fikre bir
önceki derste kısaca değinmiştik, fakat şimdi daha ya­
kından bakışın tam zamanıdır.
Kuantum mekaniğinde, ortalama değerlere beklenen
değerler denir. (Bazı bakımlardan, bu kısır bir sözcük
seçimidir; nedenini sonra söylerim.) Bir L gözlenebilirini
ölçen bir deneyin çıktısı için bir olasılık fonksiyonuna
sahip olduğumuzu varsayın. Bu çıktı L'nin özdeğerlerin­
den biri olmalıdır; diyelim ki Ai ve olasılık fonksiyonu
P(A.il ' dir. İstatistikte, bu ortalama, ölçülmüş olan niceli­
ğin üst tarafına bir çizgi çekerek gösterilir. L gözlenebi­
lirinin ortalaması Y. olur. Kuantum mekaniğinde, stan­
dart gösterim farklıdır, Paul Dirac'ın zekice bulduğu
bra-ket gösteriminden geliştirilmiştir. L'nin ortalama
değerini (L) gösterimiyle temsil ederiz. Bra-ket gösteri­
minin neden böylesine doğal olduğunu yakında görece­
ğiz, ama önce ortalama teriminin anlamını tartışalım.

Matematiksel açıdan ortalama,

(L) = L Ai P(A.il (4. 1 1 )


i

denklemiyle tanımlanır. O , başka bir deyişle, P olasılık


fonksiyonuyla ağırlaştırılmış bir ağırlıklı toplamdır.
Bundan farklı olarak, ortalama deneysel şekilde de
tanımlanabilir. Ç ok büyük s ayıda özdeş deneyin yapıldı­
ğını ve sonuçların kaydedildiğini düşünün. Olasılık
fonksiyonunu doğrudan gözlemsel bir tarzda tanımlaya­
lım. P(A.il'yi, sonucu Ai olan gözlemlerin kesri olarak be­
lirleriz. 4. 1 1 tanımı, o zaman gözlemlerin deneysel orta-

110
DERS 4: ZAMAN VE DEGİŞME

lamasıyla saptanmış olur. Her istatistik kuramın temel


varsayımı şudur; denemelerin sayısı yeterince büyükse,
matematiksel ve istatistiksel olasılık ve ortalama kav­
ramları uyuşacaktır. Bu varsayımı sorgulamayacağız.
Şimdi ortalamalar için bra-ket gösterimini açıklayan
hoş bir küçük teorem kanıtlayacağım. Bir kuantum sis­
teminin bire-boylandırılmış durumu IA) olsun. Bunu
L'nin özvektörlerinin birim-boylu dik tabanına açalım:

IA) = L adili) (4. 1 2)


i

Sırf eğlence olsun diye, akılda özel bir gündem olmadan,


(A I L IA) niceliğini hesaplayalım. Bunun anlamı açık ol­
malıdır: Önce L doğrusal işlemcisini IA) 'ya etki ettire­
lim. 2 Sonra, bu sonucun (A l ile iç çarpımını alalım. Denk.
4. 1 2 'nin her iki yanına L işlemcisini uygulayarak ilk ba­
samağı gerçekleştirelim:

LIA) = L ai L l ili )
i

l ili) vektörlerinin L'nin özvektörleri olduklarını hatırla­


yalım. L l ili) = il.d ili) gerçeğini kullanarak, şunu yazabiliriz:

LIA) = L ai il.d ili)


i

Son basamak (A l ile iç çarpım almaktır. Sağ yanda (A l


bra' sını özvektörlere açarak yaparız bunu ve sonra öz­
vektörlerin birim-boylu dik olmaları özelliğini kullanırız.
Sonuç şu olur:
(4. 1 3)

ı L'yi önce (Al üzerine etki ettirseydik, yine aynı sonucu elde
ederdik.

111
KUANTUM FİZİ G İ N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

(ai ai )'yi P(il i ) olasılığına özdeşleştinnek için, olasılık il­


kesini (4. İlke) kullanarak, derhal 4. 1 3 denkleminin sağ
yanındaki ifadenin 4. 1 1 'in sağ yanındaki ifadeyle aynı
olduğunu görürüz. Bu şu demektir:
(L) = (A ILIA) (4. 1 4)
Böylece, ortalamaları hesaplamak için hızlı bir kurala
sahibiz . Sadece gözlenebiliri durum vektörünün bra ve
ket temsilleri arasında sandviç yapın.
Bir önceki derste (Bölüm 3.5), bir Hamilton işlemcisi­
nin bir durum-vektörü üzerine etkimesinin fiziksel öl­
çümlerin sonuçlarına nasıl bağlı olduğunu açıklamaya
söz venniştim.
Beklenen değerler bilgisiyle donatılmış olarak, şimdi
sözümüzü tutabiliriz. 3.2 1 denklemine geri gidersek, ye­
ni bir durum-vektörü üretmek üzere l r) durum-vektörü­
ne etkiyen bir az işlemci örneği görürüz. Bu denklemi, crz
ölçümünün beklenen değeri için hesaplamanın yarısı gi­
bi görebiliriz; isterseniz, sandviçin sağ parçası diyelim.
Bu hesabın kalanı, bu durum-vektörünün (rl ikili vektö­
rüyle iç çarpımını almaktır. Böylece az Denk. 3.2 l 'de j r)
üzerine etki ettiğinde, bir durum-vektörü üretir, öyle ki
bundan her bir az ölçüm sonucunun olasılığını hesapla­
yabiliriz.

4.8 Evre-Çarpanının İhmal Edilmesi


Önceki derslerde, bir durum-vektörünün toptan evre­
çarpanının göz ardı edilebileceğini söylemiş ve daha son­
raki bir bölümde bunun nedenini açıklamaya söz venniş­
tik. Ortalamalar için kuralı geliştirdiğimize göre, sözü­
müzü tutmak için konudan kısa bir sapma yapacağız.

112
DERS 4: ZAMAN VE DEGİŞME

"Toptan evre-çarpanını göz ardı etmek" ne anlama ge­


lir? Bu demektir ki, e gerçel bir sayı olmak üzere, her­
hangi bir durum-vektörünü, onun fiziksel anlamını de­
ğiştirmeksizin, sabit bir eie terimiyle çarpabiliriz. Bunu
görmek için, Denk. 4. 1 2 'yi ei8 terimiyle çarpalım ve sonu­
ca IB) diyelim:
IB) = ei8 IA) = eie L ajlA.j) (4. 1 5)
1

Karışıklıktan kaçınmak için toplamdaki indisi den j'ye i'


değiştirdiğimize dikkat edin. IB)'nin IA) ile aynı büyük­
lüğe · sahip olduğunu görmek kolaydır, çünkü ei8'nın bü­
yüklüğü 1 'dir:
(B IB) = (Ae-i8 l eieA) = (A IA)
Aynı yok etme örüntüsü diğer niceliklerde de korunur.
Örneğin, IA)'nın aj olasılık genlikleri IB) için eieaj terim-
leri haline gelir; böylece olasılık genlikleri farklıdır. Bu­
nunla birlikte, fiziksel anlamı olan genlik değil, olasılık­
tır. Sistem IB) durumundaysa ve bir ölçüm yaparsak, so­
nuç, IA.j)'nin

olasılıklı özdeğeri olacaktır; ki bu da IA) durumu için el­


de edeceğimiz aynı sonuçtur. Son olarak, bir L Hermitsel
işlemcisinin beklenen değeri için aynı oyunu kullanalım.
4. 1 4 denklemini IB) durumuna uygulayarak,

(L) = (BIL IB)


yazabiliriz. I B) için 4. 1 5 denklemini kullanarak

ya da
(L) = (A IL I A )

113
KUANTUM F İ Z İ G İ N E I< l l lV\MSAL BAŞLANGIÇ

elde ederiz. Başka bir deyişle, L işlemcisi IB) durumunda


IA) durumunda olanla aynı beklenen değere sahiptir.
Böylece sözümüzü yerine getirmiş olduk.

4. 9 Klasik Mekanikle Bağlantılar


Bir gözlenebilirin ortalaması, veya beklenen değeri
kuantum mekaniğinde bir klasik değere en yakın şeydir.
Bir gözlenebilir için olasılık dağılımı, güzel bir çan eğri­
sidir ve aşırı geniş değildir; bu durumda beklenen değer
gerçekten de ölçülmesini beklediğimiz değerdir. Eğer bir
sistem kuantum mekaniğinin aşırı ölçüde önemli olma­
yacağı kadar büyük ve ağırsa, o zaman bir gözlenebilirin
beklenen değeri neredeyse tam olarak klasik hareket
denklemleri uyarınca davranır. Bu nedenle, beklenen de­
ğerlerin zamanla nasıl değiştiklerini bulup öğrenmek il­
ginç ve önemlidir.
Her şeyden önce, onlar niçin zamanla değişir? Siste­
min durumu zamanla değiştiği için beklenen değerler de
zamanla değişir. Durum t anında j lJl (t)) ket'i ve ( lJl (tl l
bra'sıyla temsil edilsin. L gözlenebilirinin t anındaki
beklenen değeri şudur:

( lJl (t) jL j lJl (t))

t'ye göre türev alıp jlJl(t)) ket'i ve ( lJl (t) j bra'sının zaman
türevleri için Schrödinger denklemini kullanarak bunun
nasıl değiştiğini görelim. Türevler için çarpım kuralını
kullanarak şunu buluruz:

d� (lJl (tl !L llJl (t)) = (lİJ(t) jLj lJl (t)) + (lJl (t l l LllİJ(t))

114
DERS 4: ZAMAN VE DEGİŞME

Burada, her zamanki gibi, lV'nin üstündeki "nokta" za­


man türevi anlamındadır. L'nin kendisi zamana açık ola­
rak bağlı değildir. Şimdi Schrödinger denkleminin bra ve
ket biçimlerini (Denk. 4. 1 O) yerlerine koyarak şunu elde
ederiz:

d� (lV(t) I L l lV(t)) = k (lV(t) I HLllV(t)) - k (lV(t) I LH l lV(t))


ya da daha kısa olarak şunu:

d� (lV(t) IL l lV(t)) = k (lV(t) l [HL - LHJ llV(t)) (4. 1 6)

Eğer sıradan cebire alışkınsanız, Denk. 4. 1 6 acayip bir


görünüşe sahiptir. Sağ yan, normal olarak sıfır olan,
HL - LH karışımını içerir. Fakat doğrusal işlemciler sıra­
dan sayılar değildir: Onlar çarpıldıklarında (ya da sıralı
olarak uygulandıklarında) , sıra hesaba katilır. Genel ola­
rak, H işlemcisi LllV) üzerine uygulandığında, sonuç L
işlemcisi H l lV) üzerine uyguladığı zamanki sonuçla aynı
değildir. Başka bir deyişle, özel haller dışında, HL * LH
olur. İki işlemci veya matris verildiğinde,

LM - ML

ifadesine L ile M'nin komütatörü denir ve aşağıdaki özel


sembolle gösterilir:

LM - ML = [L, M]

Her işlemci çifti için [L, M] = -[M, L] olduğu, dikkat edil­


mesi gereken bir husustur. Denk. 4. 1 6'yı komütatör gös­
terimiyle b asit bir yapıda yazabiliriz:

115
KUANTUM FİZİGİ NE KU RAMSAL BAŞLANGIÇ

d
dt ([
i
(L) = h H, Ll ) (4. 1 7)

Y a da özdeş olarak şöyle:


d
dt ([L, Hl )
i
(L) = -
h
(4. 1 8)

Bu çok ilginç ve önemli bir denklemdir: Bir L gözlenebi­


lirinin beklenen değerinin zamana göre türevini, bir baş­
ka gözlenebilirin, yani -(i/h)[L, H] 'nin beklenen değerine
bağlar.

Alıştırma 4.2: M ve L'nin ikisi de Hermitselse, i[M,


L] 'nin de Hermitsel olduğunu kanıtlayın. i'nin önemli
olduğuna dikkat edin. Komütatör, kendi başına, Her­
mitsel değildir.

Olasılıkların hoş, dar ve çan-şekilli eğriler oldukları­


nı varsayarsak, Denk. 4. 1 8 bize eğrilerin doruklarının
zamanla nasıl hareket edeceğini söyler. Bu gibi denk­
lemler, kuantum mekaniğinde klasik fizik denklemlerine
en yakın şeylerdir. Bazen biz bile böyle denklemlerde
üçgensel bra-ket'leri unuturuz ve onları kısa şekilde ya­
zıveririz:
dL = - J_[L, Hl
dt h (4. 1 9)

Fakat bu türdeki bir kuantum denkleminin, bir yanda


bir ( 'Pi bra'sı ve diğer yanda bir l 'P) ket'inin oluşturduğu
bir sandviçin ortasında olması gerektiğini akılda tutun.
Bunun yerine, onu olasılık dağılımlarının merkezlerinin
nasıl hareket ettiğini belirten bir denklem olarak düşü­
nebiliriz.

1 16
DERS 4: ZAMAN VE DEGİŞME

Acaba Denk. 4. 1 9 ' a benzer bir ifade var mıdır? Hatır­


lamıyorsanız, I. Ciltteki Ders 9 ve l O'a geri dönün; orada
klasik mekaniğin Poisson p arantezi formülasyonunu öğ­
renmiştik. Sayfa 1 72'de aşağıdaki denklem bulunabilir:3
F = { F, H } (4.20)
Bu denklemde {F, H} bir komütatör değildir; o bir Pois­
son parantezidir. Fakat yine de Denk. 4.20 sanki 4. 1 9'a
benzer gibidir. Aslında, komütatörlerle Poisson paran­
tezleri arasında sıkı bir paralellik vardır ve onların ce­
birsel özellikleri çok benzerdir. Örneğin, F ve G işlemci­
leri temsil ederse, F ve G'nin yerleri değiştiği zaman,
hem komütatörler ve hem de Pois son parantezleri işaret
değiştirir. Bunu Dirac keşfetmiş ve bunun klasik meka­
niğin matematiğiyle kuantum mekaniğinin matematiği
arasında önemli bir yapısal bağlantıyı temsil ettiğini
anlamıştı. Komütatörlerle Poisson parantezleri arasın­
daki şekilsel özdeşleme şudur:
[F, G] � ili {F, G} (4. 2 1 )
4. 1 9'la karşılaştırmayı kolaylamak için, b u bölümde kul­
landıklarımızın yerine L ve H sembollerini koyabiliriz:
[L, Hl � ili {L, H} (4.22)
Bu özdeşlemeyi mümkün olduğunca açık yapmayı dene­
yelim. 4. 1 9 denklemiyle başlar
dL i
dt = - h [L , H]
ve sonra klasik benzerini yazmak i çin 4.22 de nkl eminde ­

ki özdeşlemeyi kullanırs ak, s onuç şu olur:

3 C ilt I, Ders 9 , Denk. 1 0 . Şu hoş Fransız buluşlarından bir di­


ğeri.

117
KUANTUM FİZİ G İ N E KU RAMSAL BAŞLANGIÇ

Ya da şu:
dL
{L H}
dt = ,
Bu da Denk.4.20'yle tam olarak eşleşir.

Alıştırma 4.3 : Pois son parantezlerinin Cilt f deki tanı­


mına geri gidin ve Denk. 4.2 1 ' deki özdeşlemenin bo­
yutsal olarak tutarlı olduğunu kontrol edin. h çarpanı
olmaksızın bunun olamayacağını gösterin.

Denk.4. 2 1 bir bilmeceyi çözer. Klasik fizikte, FG ve GF


arasında hiç fark yoktur. B aşka bir deyişle, klasik olarak
sıradan gözlenebilirler arasındaki komütatörler sıfırdır.
4.2 1 denkleminden, kuantum mekaniğinde komütatörle­
rin sıfır olmadıklarını, fakat çok küçük olduklarını görü­
rüz. Klasik limit (klasik mekaniğin kesin olduğu limit) de
h'ın göz ardı edilebilir derecede küçük olduğu limittir.
Dolayısıyla, bu, komütatörlerin insan birimlerine göre
çok küçük olduğu limittir de.

4. 10 Enerj inin Korunumu


Bir şeyin kuantum mekaniğinde korunup korunmadı­
ğını nasıl söyleyebiliriz? Bir gözlenebilirin -ona Q diye­
lim- korunduğunu söyleyerek bile ne demek isteriz? En
azından, onun beklenen (Q) değerinin zamanla değişme­
diğini ifade etmek isteriz (kuşkusuz sistem tedirgin edil­
medikçe) . Daha bile kuvvetli bir koşul şudur; (Q 2 ) (ya da
Q'nun herhangi bir kuvveti) zamanla değişmez.

118
DERS 4: ZAMAN VE DEGİŞME

4. 1 9 denklemine bakarak, değişmeyen Q koşulunun

[Q, Hl = O
olduğunu görürüz. Başka bir deyişle, bir nicelik Hamil­
ton işlemcisiyle sıra değiştiriyors a, o niceliğin beklenen
değeri korunur. Bu ifadeyi daha kuvvetli hale sokabiliriz.
Sıra değiştirme özelliklerini kullanarak, [H, Q 1 = O ise, o
zaman [Q 2 , Hl = O, veya daha da genel olarak, her n için
[Qn, Hl = O olduğunu görmek kolaydır. Daha kuvvetli bir
iddiada bulunabileceğimiz bile anlaşılır: Eğer Q Hamil­
ton işlemcisiyle sıra değiştirirse, Q'nun tüm fonksiyon­
larının beklenen değerleri korunur. Kuantum mekaniğin­
de korunumun anlamı işte budur.

En açık korunumlu nicelik, Hamilton işlemcisinin


kendisidir. Her işlemci kendisiyle sıra değiştirdiği için,

[H, Hl = O
yazılabilir; bu da tam olarak H'nin korunumlu olma ko­
şuludur. Klasik mekanikte olduğu gibi, Hamilton işlem­
cisi bir sistemin enerjisi için bir başka sözcüktür; enerji­
nin tanımıdır. Ç ok genel koşullar altında, enerjinin ku­
antum mekaniğinde korunduğunu görürüz.

4. 1 1 Manyetik Alanda Spin


Bir tek spin için Hamilton hareket denklemlerini in­
celeyelim. Önce bir Hamilton işlemcisi saptamaya çalı­
şalım. Onu nereden elde ederiz? Genelde, yanıt klasik fi­
ziktekiyle aynıdır: Onu deneyden türetirsiniz; veya sev­
diğiniz bir kuramdan ödünç alırsınız; olmadı, birini se­
çersiniz ve onun ne yaptığına bakarsınız. Fakat bir tek
spin halinde, pek fazla seçeneğimiz yoktur. I birim iş-

1 19
KUANTUM Flzl (; I N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

lemciyle başlayalım. I tüm işlemcilerle sıra değiştirdiği


için, o Hamilton işlemcisi olsaydı, hiçbir şey zamanla
değişmezdi. Hatırlarsanız, bir gözlenebilirin zaman-ba­
ğımlılığı, bu gözlenebilirin Hamilton işlemcisiyle olan
komütatörüyle verilir.
Tek başka s eçim, spin bileşenlerinin bir toplamıdır.
Aslında, bir manyetik alan içindeki bir gerçek spinin
-diyelim ki elektron spininin- deneysel gözleminden el­
de edebileceğimiz de tam olarak budur. Bir B manyetik
alanı bir üçlü-vektördür -uzayda sıradan bir vektör- ve
üç Kartezyen Bx, By ve Bz bileşeniyle belirtilir. Bir klasik
spin (yüklü bir rotor) bir manyetik alan içine konulduğu
zaman, yönelimine bağlı bir enerjiye sahiptir. Bu enerji,
spinle manyetik alanın skaler çarpımıyla orantılıdır. Bu­
nun kuantum biçimi şudur:
H - if · B = axBx + ayBy + az Bz

Burada - sembolü "orantılı" anlamına gelir. Yukarıdaki


kuantum biçiminde ax, ay ve a2'lerin spin işlemcisinin
bileşenlerini temsil ettiklerini hatırlayın.
Manyetik alanın z-ekseni boyunca olduğu bir basit
örnek alalım. Bu halde, Hamilton işlemcisi a2'yle orantı­
lıdır. Kolaylık için, tüm sayısal sabitleri, manyetik ala­
nın büyüklüğü dahil (fakat h değil) , bir tek w s abiti içine
soğuracağız ve şunu yazacağız:
hw (4.23)
H = 2 az

Paydadaki 2 'nin nedeni yakında anlaşılacaktır.


Amacımız spinin beklenen değerinin zamanla nasıl
değiştiğini ortaya çıkarmak, başka bir deyişle, ax(t) , ay(t)
ve a2(t)'leri s aptamaktır. Bunu yapmak için, 4. 1 9 denkle-

120
DERS 4: ZAMAN VE DEGİŞME

mine geri gidelim ve L'nin bu bileşenlerini orada yerleri­


ne koyalım. Şunu elde ederiz:

( ci"x) = - k ( [crx, H] )
( ci"y) = -k ( [cry, H] )

( ci"z) = -k ( [ z, H] )
lT (4.24)

4.23 denkleminden H = (liw/2) crz'Yi yerine koyarak şunu


buluruz:
-iw
( ci"x) = -2- ( [crx, CTz] )

-iw
( ci"y) = T ( [cry, CTz] }

. -iw (4.25)
( crz) = -- ( [crz, CTz] }
2

Denklemlerin sol yanlarında hesaplayacağımız şeylerin


gerçel nicelikler oldukları varsayılmaktadır. Bu denk­
lemlerde i çarpanı güçlük çıkaracakmış gibi görünüyor.
Neyse ki CTx, cry ve crz'lerin arasındaki sıra değiştirme ba­
ğıntıları günü kurtaracaktır. Denk. 3.20'deki Pauli mat­
risleriyle oynayarak aşağıdaki bağıntıları doğrulamak
kolaydır:
= 2icrz
= 2 icrx
= 2 icry (4. 26)

121
KUANTUM Pizl (; I N E KlJ HAMSAL BAŞLANGIÇ

Bu denklemlerin her biri bir i y e de s ahip olup , bunlar


'

4. 2 5 denklemlerindeki i'leri götüreceklerdir. 2 çarpanla­


rının da birbirlerini götürdüklerine dikkat edin. Böylece
çok basit denklemler ortaya çıkar:

( ci"x) = - w(ay)
( ci"y ) = w(ax)
( ci"z) = O (4. 27)

Bunlar size tanıdık görünüyor mu? Görünmüyors a, I. Cil­


din 1 0. dersine geri gidin. Orada, bir manyetik alan için­
de bir klasik rotoru incelemiştik. Denklemler tamamıyla
aynıydı; tek farkı, beklenen değerler yerine, bir belirle­
nimci sistemin gerçek hareketini çalışmaktaydık. Hem
orada hem burada, çözüm şudur: a üçlü-vektör işlemcisi
(ya da Cilt I'deki l üçlü-vektörü) manyetik alanın doğrul­
tusu etrafında bir jiroskop gibi yalpalama (presesyon)
yapmaktadır. Yalpalama w açısal hızıyla tekdüzedir.
Klasik mekaniğe olan bu benzerlik çok hoştur, fakat
aradaki farkı dikkate almak önemlidir. Tam olarak yal­
palayan nedir? O , klasik mekanikte, sadece açısal mo­
mentumun x ve y bileşenleridir. Kuantum mekaniğinde,
o bir beklenen değerdir. Bir az ölçümü için beklenen de­
ğer zamanla değişmez, fakat diğer iki beklenen değer de­
ğişir. Ne olursa olsun, her spin bileşeninin tek tek her
ölçümünün sonucu yine de + 1 veya -1 'dir.

Alıştırma 4.4: 4.26 denklemlerindeki yer değiştirme


bağıntılarını doğrulayın.

122
DERS 4: ZAMAN VE DEGİŞME

4.12 Schrödinger Denkleminin Çözülmesi


Tişörtlerde görünen simgesel Schrödinger denklemi
şu yapıdadır:

'P(x) - � a z'P(x)
ih a =
2 m iJ x 2
+ U(x)'P(x)
at

Bu noktada, simgelerin anlamlarını merak etmeyelim,


sadece onun bize bir şeyin zamanla nasıl değiştiğini
söyleyen bir denklem olduğunu önemseyelim. ("Bir şey"
bir parçacığın durum-vektörünün bir temsilidir. )
Simgesel Schrödinger denklemi, 4 . 9 denkleminde za­
ten tanıştığımız çok daha genel bir denklemin özel bir
halidir. O kısmen tanım ve kısmen de kuantum mekani­
ğinin ilkesidir. Bir ilke olarak, durum-vektörünün za­
manla sürekli şekilde, bütün halinde değiştiğini söyler.
Bir tanım olarak ise, Hamilton işlemcisini ve dolayısıyla
enerji denen gözlenebiliri tanımlar.

şeklindeki 4. 1 O denklemine bazen zamana-bağlı Schrö­


dinger denklemi denir. H Hamilton işlemcisi enerjiyi
temsil ettiği için, enerjinin gözlenebilir değerleri H'nin
özdeğerleridir. Bu özdeğerlere Ej ve karşılık gelen özvek­
törlere IEj) diyelim. Tanım olarak, H, Ej ve IEj) arasında­
ki bağıntı özdeğer denklemidir:

(4.28)

Bu zamandan-bağımsız Schrödinger denklemidir ve iki


farklı şekilde kullanılır.

123
KUANTUM FIZl<ilNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Özel bir matris tabanında çalışırsak, o zaman bu


denklem H'nin özvektörlerini saptar. Enerjinin özel bir
Ej değerini yerleştirir ve denklemi çözecek olan IEj) ket­
vektörünü ararsınız.
O , ayrıca Ej enerji özdeğerlerini saptayan bir denk­
lemdir de. Keyfi bir Ej değeri koyarsanız, o genelde öz­
vektör için bir çözüm olmayacaktır. Çok basit bir örnek
alalım: Hamilton işlemcisinin (liw/2)az matrisi olduğunu
varsayalım. O"z s adece iki özdeğere, yani ± l 'e sahip oldu­
ğundan, Hamilton işlemcisinin de sadece ±liw/2 özde­
ğerleri vardır. 4.28 denkleminin sağ yanına herhangi
başka bir değeri koyarsanız, o değer bir çözüm olmaya­
caktır. H işlemcisi enerjiyi temsil ettiğinden, çoğunlukla
E/lere sistemin enerji özdeğerleri ve IEj)'lere de sistemin
enerji özvektörleri deriz.

Alıştırma 4.5: Herhangi bir n birim üçlü-vektörü alın


ve
nw ... ....
H = a·n
T
işlemcisini oluşturun. Zamandan-bağımsız Schrödin­
ger denklemini çözerek enerji özdeğerlerini ve özvek­
törlerini bulun. Denk. 3.23'ün (f n'yi b ileşen yapısın­

da verdiğini hatırlayın.

Tüm Ej enerji özdeğerlerini ve bunlara karşılık gelen


IEj) özvektörlerini bulduğumuzu varsayın. Şimdi bu bil­
giyi zamana-bağlı Schrödinger denklemini çözmek için
kullanabiliriz. İşin sırrı, özvektörlerin birim-boylu dik
bir taban oluşturdukları gerçeğini kullanmak ve sonra
durum-vektörünü bu taban cinsinden açmaktır. Durum­
vektörüne l 'l') diyelim ve şunu yazalım:

124
DERS 4: ZAMAN VE DEGİŞME

l \J') = � ajlEj)
J

l \J') durum-vektörü zamanla değiştiği ve IEj) taban vek-


törleriyse değişmediğinden, aj katsayılarının da zamana
bağlı olması gerektiği ortaya çıkar:

j \J'(t) ) = � aj(t) jEj) (4.29)


J
Şimdi 4.29 denklemini zamana-bağlı denklemde yerine
yerleştirin. Sonuç şu olur:

L a ·(tl lE') = _ !_ H L a ·(tl lE ')


j } '} h j } J

Bundan sonra HIEj) = EjlEj) denklemini kullanarak,

L a ·(t) IE·) = - !_ L E · a ·(tl !E·)


j J '} h j :J J :J

ya da yeniden gruplayarak,

elde ederiz. Son adımı anlamak kolay olmalıdır. Taban


vektörlerinin bir toplamı sıfıra eşitse, her katsayı sıfır
olmalıdır. Böylece, her Ej özdeğeri için a(t) şu basit dife­
ransiyel denklemi sağlamalıdır:

Bu, kuşkusuz, çözümü zamanın üstel bir fonksiyonu


olan tanıdık bir diferansiyel denklemdir; bu halde üs sa­
naldır:
(4.30)

125
KUANTUM FİZİG İ N E l<U HAMSAL BAŞLANGIÇ

Bu denklem bize a/ nin zamanla nasıl değiştiğini söyler.


Hamilton işlemcisinin açık olarak zamana bağlı olma­
ması koşuluyla, epeyce genel olup spinlere sınırlı değil­
dir. Bu bizim, kuantum mekaniği ve kuantum alanlar ku­
ramı boyunca tekrar tekrar karşımıza çıkan enerji ve fre­
kans arasındaki derin ilişkiye ait ilk örneğimizdir. Buna
sık sık geri döneceğiz.
4.30 denkleminde, aj(O) çarpanları sıfır anındaki kat­
sayıların değerleridir. J lJI) durum-vektörünü sıfır anında
biliyorsak, o zaman katsayılar J lJl )'nin taban vektörleri
üzerine izdüşümleriyle verilirler. Bunu şöyle yazabiliriz:

(4. 3 1 )

Şimdi hepsini bir araya getirelim ve zamana-bağlı Sch­


rödinger denkleminin tam çözümünü yazalım:

j lJl (t) ) = � aj(O) e-ilh


J
Ejt JEj)

aj(O) 'ı yerine koymak üzere 4.3 1 denklemini kullandığı­


mızda, bu denklem şu şekle gelir:

j lJl (t)) = � (EjJ lJl (O)) e-ilh


J
Ejt JEj) (4. 32)

4.32 denklemi, tab an vektörleri üzerinden bir toplama


vurgu yapan, daha hoş bir yapıda yazılabilir:

j lJl (t)) = � JEj) (EjJ lJl (O) ) e-ilh Ejt (4.33)


J

j lJl (O))'ı hemen nasıl "bileceğimizi" merak edebilirsiniz.


Bunun yanıtı koşullara bağlıdır, fakat genelde sistemi
bilinen bir durumda hazırlamak için bir düzenek kulla­
nabileceğimizi varsayarız.

126
DERS 4: ZAMAN VE DEGİŞME

Bu denklemlerin daha derin anlamını tartışmadan


önce, onları bir reçete olarak tekrar ifade etmek isterim.
Başlamak için sistemi ve onun durumlarının uzayını ye­
terince zaten bildiğinizi kabul edeceğim.

4. 13 Bir Schrödinger Ket'i için Reçete


1 . H Hamilton işlemcisini türetin, arayıp bulun, tah­
min edin, ödünç alın veya aşırın.
2. Bir l 'P(O)) ilk durumu hazırlayın.
3 . H IEJ) = EJIEJ) şeklindeki zamandan bağımsız Schrö­
dinger denklemini çözerek, H'nin özdeğerlerini ve
özvektörlerini bulun.
4. a1(0) başlangıç katsayılarını hes aplamak için, 3 .
adımdan IEJ) özvektörlerinin yanı sıra, i 'P(O)) ilk
durum-vektörünü kullanın:
a1(0) = (EJl 'P(O))
5 . l 'P(O) ) 'ı IEJ) özvektörleri ve a1(0) başlangıç katsayı­
ları cinsinden tekrar yazın:

l 'P(O)) = � a1(0) IE1)


J

Şu ana kadar yaptığımız, l 'P(O)) başlangıç durum­


vektörünü H'nin IEJ) özvektörleri cinsinden açmak­
tır. Bu taban neden her başka tabandan daha iyidir?
Çünkü H bize durumların zamanla nasıl evrildiğini
söyler. Şimdi bu bilgiyi kullanacağız.

127
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

6 . Yukarıdaki denklemde onun zaman bağlılığını ya­


kalamak için, her aj(O) 'ı aj(t) ile yer değiştirin.
1 '11 ( 0) ) , sonuç olarak, l 'P (t) ) haline gelir:

l 'P (t) ) = � aj(t) IEj)


J

7. 4.30 denklemini kullanarak, her aj(t) 'yi aj(O) e-il h Ejı


terimiyle yer değiştirin:

l 'P ( t) ) = � aj(O) e-ilh El IEj) (4.34)


J

8. Damak zevkinize uygun baharatları katın.

Artık bir deneyin her olası çıktısı için olasılıkları za-


. manın fonksiyonu olarak kestirebiliriz ve enerji ölçümle­
rine sınırlı değiliz. L'nin ilj özdeğerlerine ve lilj) özvek­
törlerine sahip olduğunu varsayın. il sonucu için olasılık
şudur:

Alıştırma 4.6: Bir tek spin için Schrödinger Ket reçe­


tesini uygulayın. Hamilton işlemcisi H = (w!i/2)az
olup , son gözlenebilir a/tir. Başlangıç durumu l u )
(az = + l olan durum) olarak verilmiştir.

t zaman sonra, ay'yi ölçmek için bir deney yapılıyor.


Olası sonuçlar nedir? Bu sonuçlar için olasılıkları bu­
lun.

Tebrikler! Şimdi gerçekten laboratuarda yapılabile­


cek bir deney için gerçek bir kuantum mekanik prob­
lemini çözmüş oldunuz. Kendinizi rahatça kutlayın.

128
DERS 4: ZAMAN VE DEGİŞME

4.14 Çökme
Bir sistemin verilen bir durumda hazırlandığı an ile
bir düzenekle temasa geçirilip ölçüm yapıldığı an ara­
sında durumun nasıl evrildiğini gördük. Eğer durum­
vektörü gözlemsel fiziğin ana odağı olsaydı, kuantum
mekaniğinin belirlenimci olduğunu söyleyebilirdik. Fa­
kat deneysel fizik durum-vektörünü ölçme hakkında de­
ğildir. O gözlenebilirleri ölçme hakkındadır. Durum-vek­
törünü tam olarak bilsek bile, verilen hiçbir ölçmenin
sonucunu bilemeyiz. Bununla birlikte, bir sistemin du­
rumunun, gözlemler arasında zamana bağlı Schrödinger
denklemi uyarınca mükemmelen belirli bir şekilde evril­
diğini söylemek hakçadır.
Fakat bir gözlem yapıldığında, farklı bir şey olur. L'yi
ölçmek için yapılan bir deney öngörülemez bir sonuca
sahip olacaktır; fakat ölçüm yapıldıktan sonra, sistem
L'nin bir özdurumunda kalır. Hangi özdurum? Ölçümün
sonucuna karşılık gelen özdurum. Fakat bu sonuç önce­
den bilinemezdir. Böylece şu ortaya çıkıyor: Bir deney
esnasında bir sistemin durumu ölçülmüş olan gözlene­
bilirin bir özdurumuna öngörülemez şekilde atlar. Bu
olaya dalga fonksiyonunun çökmesi denir.4
Başka şekilde söylersek, L'nin ölçümünden hemen ön­
ce durum-vektörünün

L. aJ·IAJ-)
J

olduğunu varsayın. Düzenek, rastgele olarak, l aj l 2 olası­


lığıyla bir Aj değeri ölçer ve sistemi L'nin bir tek özduru-

4 Dalga fonksiyonunun ne olduğunu henüz açıklamadık, fakat


biraz sonra, Bölüm 5. 1 . Z ' de, bunu yapacağız .

129
KUANTUM FİZİ G İ N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

munda, yani IA.j) durumunda bırakır. Durumların tüm


üst üste gelmişi bir tek terime çöker.
Bu acayip olgu -yani, sistemin ölçümler arasında bir
tarzda ve bir ölçüm esnasında bir başka tarzda evrilme­
si- onlarca yıl çekişme ve karmaşa kaynağı olmuştu.
Şöyle bir soru üretmişti bu: Ölçüm eyleminin kendisi
acaba kuantum mekaniği yasalarıyla betimlenmemeli
midir? Yanıt, betimlenmelidir. Kuantum mekaniğinin ya­
saları ölçüm esnasında askıya alınmaz. Bununla birlikte,
ölçüm sürecinin kendisini kuantum mekaniksel bir evril­
me olarak incelemek için, bir tek kuantum sisteminin
parçası olarak, düzenek dahil, tüm deneysel kurguyu ele
almalıyız. Bu konuyu -sistemlerin bileşik sistemler hali­
ne nasıl birleştirileceğini- Ders 6'da tartışacağız. Fakat
önce belirsizlik hakkında birkaç söz söyleyeceğiz .

130
Ders 5

Belirsizlik ve Zaman Bağlılığı

Lenny: iyi akşamlar, General. Sizi tekrar görmek ne


hoş.
General: Lenny? Bu sen misin ? Uzun zaman oldu.
Evet, gerçekten çok uzun zaman. Arkadaşın kim ?
Lenny: Onun adı Art. Art, General Belirsizlikle toka­
laşın.

5.1 Matematik Arası: Sıra Değiştiren


Değişkenlerin Tam Kümeleri
5 . 1 . 1 Birden Fazla Ölçülebilire Bağlı Durumlar

Bir tek spinin fiziği aşırı derecede basittir ve açıkla­


yıcı örnek olarak onu çekici yapan da budur. Fakat açık­
layamadığı çok şey olduğu anlamını da taşır. Bir tek spi­
nin bir özelliği şudur: Onun durumu, az gibi bir tek iş­
lemcinin özdeğeriyle tam olarak belirtilebilir. O"z'nin de­
ğeri bilinirse, o zaman -ax gibi- bir başka gözlenebilir
de belirtilemez. Gördüğümüz gibi, bu niceliklerin ikisin­
den birini ölçmek, diğeri hakkında edinebildiğimiz her
bilgiyi yok eder.
Fakat daha karmaşık sistemlerde, bağdaşabilen bir­
kaç gözlenebilire sahip olabiliriz; yani onların değerleri
aynı anda bilinebilir. i şte size iki örnek:

131
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

• Ü ç-boyutlu uzayda hareket eden bir parçacık. Bu


sistem için durumların bir tabanı parçacığın ko­
numuyla belirtilir, fakat bu üç konum koordinatını
kapsar. Böylece, ıx, y, z) gibi üç sayıyla belirtilen
durumlara sahibiz. Bir parçacığın üç uzaysal ko­
ordinatının da aynı anda belirtilebileceğini daha
sonra göreceğiz.
• Fiziksel olarak b ağımsız iki spinden oluşan bir
sistem; başka bir deyişle, iki kübit'in bir sistemi.
Daha sonra, daha büyük sistemler oluşturmak
üzere, sistemleri nasıl birleştireceğimizi göreceğiz.
Fakat şu an için sadece şunu söyleyebiliriz ki iki­
spin sistem iki gözlenebilirle betimlenebilir. Yani,
iki spinin de yukarı olduğu bir durum, ikisinin de
aşağı olduğu bir başka durum, birincinin yukarı
ve ikincinin aşağı olduğu bir diğer durum ve birin­
cinin aşağı ve ikincinin yukarı olduğu bir dördün­
cü durum var olabilir. Daha kısa söylemek gerekir­
se, iki- spin sistemini iki gözlenebilirle niteleyebi­
liriz: Birinci spinin z bileşeni ve ikinci spinin z bi­
leşeni. Kuantum mekaniği bu iki gözlenebilirin ay­
nı anlı bilgisini yasaklamaz. Kuantum mekaniği
her ikisinin aynı anlı bilgisine izin verir.

Bu koşullarda, sistemin durumunu tam olarak nitelemek


için çoklu ölçümlere gerek duyarız. Örneğin, iki-spinli
sistemimizde, her bir spini ayrı olarak ölçer ve bu öl­
çümleri iki farklı işlemciyle ilişkilendiririz. Bu işlemcile­
re L ve M diyeceğiz.

Bir ölçüm, sistemimizi ölçülmüş bir değere (bir özde­


ğere) karşılık gelen bir özdurumda (bir tek özvektörden

132
DERS 5: BELİRSİZLİK VE ZAMAN BAGLILIGI

ibaret) bırakır. İki-spinli sistemde her iki spini ölçersek,


sistem, hem L'nin ve hem de M'nin eşzamanlı bir özvek­
törü olan bir duruma sarıp sarmalanır. Buna L ve M iş­
lemcilerinin eşzamanlı özvektörü deriz.
İki-spin örneği bize düşünmemiz gereken somut bir
şey verir, fakat sonuçlarımızın çok daha genel olduğunu
aklımızda tutmalıyız; onlar iki farklı işlemciyle karakte­
rize edilen her sisteme uygulanacaktır. Ve tahmin edebi­
leceğiniz gibi, iki sayısında sihirli hiçbir şey yoktur. Bu­
rada sunulan fikirler, onları nitelemek için daha çok iş­
lemci gerektiren daha geniş sistemlere genellenebilir.
İki farklı bağdaşabilir işlemciyle çalışmak için, onla­
rın taban vektörlerini etiketlemede iki etiketler kümesi­
ne gereksinimimiz olacak. Bunun için Ai ve µa etiketleri­
ni kullanacağız. Ai ve µa simgeleri L ve M'nin özdeğerle­
ridir. i ve a alt-indisleri L ve M'nin tüm ölçüm sonuçları
üzerindendir. IA.i , µa ) durum-vektörlerinin bir tabanının
mevcut olduğunu varsayarız; bunlar her iki gözlenebili­
rin eşzamanlı özvektörleridir. Başka bir deyişle,

L IA.i , µa ) = AilAi, µa )
M IA.i , µa ) = µalA.i, µa )
'dır. Bu denklemleri biraz daha az kesin, fakat daha ko­
lay okunur hale getirmek için, bazen alt-indisleri kaldı­
racağım:
LI A., µ ) = A.IA., µ )
MIA., µ ) = µIA., µ)
Eşzamanlı vektörlerin bir tabanına sahip olmak için, L
ve M işlemcilerinin sıra değiştirir olmaları gerekir. Bunu
görmek kolaydır. Taban vektörlerinin herhangi biri üze-

133
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

rine LM çarpımını etki ettirmekle başlarız ve sonra bu


taban vektörünün her ikisinin bir özvektörü olması ger­
çeğini kullanırız:

LMj.1, µ ) = L µl .1, µ )
LM l .1, µ ) = .1µ1 .1, µ )
A ve µ özdeğerleri kuşkusuz sadece s ayılar olup , onları
çarptığımızda hangisinin önce geldiği önemli değildir.
Böylece, bu işlemcilerin sıralarını değiştirirsek ve aynı
taban vektörü üzerine ML işlemcisini uygularsak, aynı
sonucu elde ederiz:

LMj.1, µ ) = ML l .1, µ )
Ya da daha kısa ve öz biçimde şunu yazabiliriz:

[L, MI 1-1, µ) = O (5. 1 )


Burada sağ-taraf sıfır vektörünü temsil eder. Sadece
özel bir taban vektörü için geçerli olsaydı, bu sonuç çok
yararlı olmazdı. Fakat bizi 5 . 1 denklemine götüren us­
lamlama, onun taban vektörlerinin her biri için doğru
oluşudur. [L, M] işlemcisinin = O olduğunu sağlama al­
mak için bu kadarı yeter. Bir işlemci bir tabanın her
üyesini yok ediyorsa, vektör uzayında her vektörü de
yok etmelidir. 1 Her vektörü yok eden bir işlemci, tam
olarak sıfır işlemciyle kastettiğimiz şeydir. Dolayısıyla,
şunu kanıtlamış oluyoruz: İki gözlenebilirin eşzamanlı
özvektörlerinin bir tam tabanı varsa, bu iki gözlenebilir
sıra değiştirir olmalıdır. Bu teoremin tersinin de doğru
olduğu anlaşılır: İki gözlenebilir sıra değiştiriyorsa, o
zaman bu iki gözlenebilirin eşzamanlı özvektörlerinin
bir tam tabanı vardır. Basitçe söylemek gerekirse, iki

1
Bunun nedenini görebilir misiniz?

134
DERS 5: BELİRSİZLİK VE ZAMAN BAGLILIGI

gözlenebilirin eşzamanlı olarak ölçülebilir olmasının ko­


şulu, onların sıra değiştirebilir olmalarıdır.
Daha önce değindiğimiz gibi, bu teorem daha genel­
dir. Bir tabanı tam olarak etiketlemek için, daha fazla
s ayıda gözlenebilirin belirtilmesine gerek duyulabilir.
Gereken gözlenebilir sayısına bakılmaksızın, onların tü­
mü kendi aralarında sıra değiştirir olmalıdır. Bu gözle­
nebilirler topluluğuna sıra değiştiren gözlenebilirlerin
bir tam kümesi denir.

5 . 1.2 Dalga Fonksiyonları


Şimdi dalga fonksiyonu denen kavramı ortaya ataca­
ğız . Şu an için, adı boş verelim; genelde, kuantum dalga
fonksiyonunun dalgalarla hiçbir ilgisi yoktur. Daha son­
ra, parçacıkların kuantum mekaniğini incelerken (Ders 8,
9 ve l O) dalga fonksiyonlarıyla dalgalar arasındaki ilişki­
yi ortaya çıkaracağız.
Bir kuantum sistemi için durumların bir tabanına sa­
hip olduğumuzu varsayın. Birim-boylu dik taban vektör-
lerini l a, b, c; . . . ) olarak adlandıralım; burada a, b,
c, . . . 'ler A, B, C , . . . sıra değiştiren gözlenebilirlerinin bir

tam kümesinin özdeğerleridir. Şimdi, keyfi bir ltJ1 ) du­


rum vektörü ele alalım. j a, b, c, . . . ) vektörleri birim-boy­
lu dik bir taban oluşturduklarına göre, l tJ1) durumu onla­
rın cinsinden açılabilir:

l tJ1) = L ı/;(a, b, c, . . . ) j a, b, c, . . . )
a, b,c, . . .

ı/J(a, b, c,
. . . ) nicelikleri açılıma giren katsayılardır. Onla­
rın her biri, l tJ1)'nin taban vektörlerinden biriyle iç çarpı­
mına da eşittir:

ı/;(a, b, c, . . . ) = (a, b, c, . . . l tJ1) (5.2)

135
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

ıjJ(a, b, c, . . . ) katsayılar kümesine A, B , gözlenebilir­ C, . . .

leriyle tanımlanmış tabanda sistemin dalga fonksiyonu


denir. Bir dalga fonksiyonunun matematiksel tanımı, 5.2
denklemiyle verilir; b u şekilsel v e soyut görünmektedir,
fakat dalga fonksiyonunun fiziksel anlamı derinlemesi­
ne önemlidir. Kuantum mekaniğinin temel olasılık ilkesi
uyarınca, dalga fonksiyonunun mutlak karesi, sıra de­
ğiştiren gözlenebilirlerin a, b, c, . . . değerlerini alma ola­
sılığıdır:

P(a, b, C, . . • ) = ı/J *(a, b, C, • . . ) ıjJ(a, b, C, . . . )

Dalga fonksiyonunun yapısı, odaklanmak için seçtiğimiz


gözlenebilirlere b ağlıdır. İki farklı gözlenebilir için he­
saplamalar farklı taban vektörlerinin kümelerine dayan­
dığı için böyledir. Örneğin, bir tek spin halinde,

ıjJ(u) = ( u j lJI)
ve
ıjJ(d) = (d j lJI)
iç çarpımları dalga fonksiyonlarını az tabanında tanım­
larken,
ıjJ(r) = ( r llJI )
ve
ıjJ(l) = (ll 'l')
çarpımları ise, dalga fonksiyonlarını ax tabanında ta­
nımlar.
Dalga fonksiyonunun önemli bir niteliği, toplam ola­
sılığın 1 olması gerçeğinden ortaya çıkar:

L ı/J*(a, b, c, . . . ) ıjJ(a, b, c, . . . ) = ı
a, b,c, . . .

136
DERS 5: BELİRSİZLİK VE ZAMAN BAGLILIGI

5.1.3 Terimbilgisi Hakkında Not

Dalga fonksiyonu terimi, bu kitapta kullanılmış ola­


rak, bir özfonksiyon açılımındaki taban vektörlerinin
önlerindeki katsayılar (bileşenler de denir) topluluğunu
ifade eder. Örneğin, bir ili' ) durum-vektörünü, l ıfıj)'ler bir
Hamilton işlemcisinin birim-boylu dik özvektörleri ol­
mak üzere,

i li' ) = .L aj ı ıtıj)
j
şeklinde açarsak, aj katsayılar topluluğu -hemen yukarı­
daki ıjı(a, b, c, . . ) dediğimiz şeyler- dalga fonksiyonudur.
.

Durum-vektörünün bir toplam olarak değil de bir integ­


ral olarak ifade edildiği hallerde, dalga fonksiyonu ke­
sikli değil de süreklidir.
Şu ana kadar dalga fonksiyonunu ili' ) durum-vektör­
lerinden ayırt etme konusunda dikkatli olmuştuk ve bu
bir yaygın anlaşmadır. Bununla birlikte, bazı yazarlar
dalga fonksiyonlarına sanki durum-vektörleriymiş gibi
bakarlar. Terimcenin bu b elirsiz kullanımı kafa karışık­
lığına yol açabilir. Bir dalga fonksiyonunun gerçekten
bir durum-vektörünü temsil edebileceğini düşündüğü­
müz zaman, bu daha az karışık hale gelir. ai katsayıları­
nı özel bir özvektörler tabanında durum-vektörünün ko­
ordinatları olarak düşünmek akla yakındır. Bu, bir Kar­
tezyen koordinatlar kümesinin, üçlü-uzayda özel bir ko­
ordinat çerçevesine göre bir özel noktayı temsil ettiğini
söylemeye benzemektedir. Kafa karışıklığından kaçın­
mak için, sadece hangi anlaşmanın izlendiğinden haber­
dar olmaya çalışın. Bu kitapta, durum-vektörlerini tem­
sil etmek için genelde lJ' gibi büyük harf simgelerini kul­
lanacağız ve ıp gibi küçük harf simgeleriyse dalga fonk­
siyonlarını temsil edecektir.

13 7
KUANTUM FİZİ G İ N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

5.2 Ölçme
Ölçme kavramına geri dönelim. Bir tek deneyde L ve
M gibi iki gözlenebiliri ölçtüğümüzü varsayın ve sistem
bu iki gözlenebilirin eşzamanlı bir özvektörü içinde kal­
mış olsun. Bu, Bölüm 5. 1 . 1 'de öğrendiğimiz gibi, L ve
M'nin sıra değiştirir olması anlamına gelir.
Fakat sıra değiştirmezlerse, ne olur? O zaman, genel­
de, her iki gözlenebilir hakkında kesin bilgiye sahip ol­
mak mümkün değildir. Daha sonra, özel bir hali Heisen­
berg ilkesi olmak üzere, bunu belirsizlik ilkesi yapısında
daha nicel hale getireceğiz. Bir tek spin problemi halin­
deki mihenk taşımıza geri gidelim. Bir spinin herhangi
bir gözlenebiliri, 2 x 2'li bir Hermitsel matrisle temsil
edilir ve böyle her bir matris, köşegen elemanları gerçel
ve diğer ikisi karmaşık eşlenik olmak üzere,

yapısına sahiptir. Bu gözlenebiliri belirtmek için tam


olarak dört gerçel parametrenin yeteceği sonucu çıkarı­
labilir. Aslında, her spin değişkenini ax , ay ve <lz Pauli
matrisleri ile I birim matrisi cinsinden yazmanın sade
bir yolu vardır. Hatırlayacağınız gibi, onlar şunlardı:

<lx =
(� �)
<ly =
(� �)
<lz =
(� -� )
l =
(� �)
138
DERS 5: BELİRSİZLİK VE ZAMAN BAGLILIGI

Her 2 x 2'li Hermitsel L matrisi, a, b, c ve d gerçel sa­


yılar olmak üzere, dört terimin bir toplamı olarak yazı­
labilir:
L = aax + bay + caz + dl.

1 Alıştırma 5. 1 : Bu iddiayı doğrulayın.

I birim işlemcisi, resmen bir gözlenebilirdir, çünkü


Hermitseldir, fakat çok can sıkıcıdır. Bu basit gözlenebi­
lirin sahip olduğu sadece bir tek mümkün değer vardır;
o da l 'dir ve her durum-vektörü bir özvektördür. fyı
görmezden gelirsek, o zaman en genel gözlenebilir, bu üç
ax, ay ve az spin bileşeninin bir üst üste gelmişidir. Spin
bileşenlerinin her çifti eşzamanlı olarak ölçülebilir mi?
Ancak sıra değiştirebilirseler, evet. Fakat bu spin bile­
şenleri için sıra değiştirme b ağıntılarını hesaplamak ko­
laydır. Onları her iki sırada çarpmak için sadece matris
temsilini kullanın ve sonra onları birbirinden çıkarın.

4.26 denklemlerinde listelenen


[ax, ay] = 2iaz
[ay, az] = 2iax

sıra değiştirme b ağıntıları, bize eşzamanlı olarak ölçüle­


bilecek hiçbir spin bileşeni çiftinin olmadığını hemence­
cik söyler; çünkü sağ-yanlar sıfır değildir. Gerçekten de,
spinin herhangi iki eksen b oyuncaki iki bileşeni eşza­
manlı olarak ölçülemez.

139
KUANTUM FİZl<ilNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

5.3 Belirsizlik İlkesi


Belirsizlik, kuantum mekaniğinin ayırıcı niteliklerin­
den biridir, fakat bir deneyin sonucunun belirsiz olması
daima söz konusu da değildir. Eğer bir sistem bir gözle­
nebilirin bir özdurumundaysa, o zaman o gözlenebiliri
ölçmenin sonucu hakkında hiç mi hiçbir belirsizlik yok­
tur. Fakat durum ne olursa olsun, birkaç gözlenebilir
hakkında daima belirsizlik vardır. Bir durum bir Her­
mitsel işlemcinin -ona A diyelim- bir özvektörüyse, A'y­
la sıra değiştirmeyen başka işlemcilerin bir özvektörü
olmayacaktır. Böylece, bir kural olarak, A ve B sıra de­
ğiştirmiyorsa, o zaman ikisinde değilse, biri veya diğe­
rinde belirsizlik olmalıdır.
Bu karşılıklı belirsizliğin simgesel örneği, özgün ya­
pısında bir parçacığın konumu ve momentumuyla ilgili
olan Heisenberg Belirsizlik İlkesidir. Fakat Heisen­
berg'in düşünceleri, sıra değiştirmeyen herhangi iki göz­
lenebilire uygulanan çok daha genel bir ilke içine geniş­
letilebilir. Bir spinin iki bileşeni buna bir örnek olabilir.
Artık belirsizlik ilkesinin genel yapısını türetmek için
gerekli tüm içeriğe sahibiz.

5.4 Belirsizliğin Anlamı


Onu sayıya vurmak istiyorsak, belirsizlikle ne kastet­
tiğimiz hakkında çok kesin olmak zorundayız. A gözlene­
bilirinin özdeğerlerine a diyelim. O zaman bir l l.JI) duru­
mu verildiğinde, olağan özelliklere sahip bir P( a) olasılık
dağılımı vardır. A'nın beklenen değeri, sıradan ortala­
madır:

( l.Jl l A l l.JI) = L aP( a)


a

140
DERS 5: BELİRSİZLİK VE ZAMAN BAGLILIGI

Kab aca söylersek, bu demektir ki P(a), beklenen değer et­


rafında merkezlenmiştir. "A'daki belirsizlik" derken kas­
tettiğimiz, standart sapma denen şeydir. Standart sap­
mayı hesaplamak için, A' dan beklenen değeri çıkararak
başlarız. A işlemcisini şöyle tanımlarız:
A = A - (A)

Bir işlemciden beklenen değerini çıkararak tanımladığı­


mız bu işlemcinin ne anlama geldiği tam açık değildir.
Ona daha yakından bakalım. Beklenen değerin kendisi
bir gerçel sayıdır. Her gerçel sayı da bir işlemcidir, yani
özdeşlikle veya 1 birim işlemciyle orantılı bir işlemci.
Anlamı açık hale getirmek için, A 'yı daha tam bir yapıda
yazabiliriz:
A = A - (A)I
A 'ın olasılık dağılımı, onun kaymasının dışında A'nın
dağılımıyla tam olarak aynıdır, öyle ki A 'ın ortalaması
sıfırdır. A 'ın özvektörleri A'nınkilerle aynıdır ve özde­
ğerleriyse sadece kaymıştır, öyle ki onların ortalaması
da sıfırdır. Başka türlü söylersek, A 'ın özdeğerleri
a = a - (A)
olur. A'nın belirsizliğinin (ya da standart sapmasının)
karesi -ki buna (�A) 2 deriz-

(�Al 2 = L a 2 P(a) (5.3)


a

ya da

(�A) 2 = L (a - (A)) 2 P(a) (5 .4)


a

şeklinde tanımlanır. Bu şöyle de yazılabilir:

141
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

A'nın beklenen değeri sıfırsa, t:J.A belirsizliği daha da ba­


sit bir şekil alır:

Başka bir deyişle, belirsizliğin karesi A 2 işlemcisinin or­


talama değeridir.

5.5 Cauchy-Schwarz Eşitsizliği


Belirsizlik ilkesi, A ve B'nin belirsizliklerinin çarpı­
mının, onların komütatörünü içeren bir şeyden daha bü­
yük olacağını söyleyen bir eşitsizliktir. Temel matema­
tiksel eşitsizlik, iyi bilinen üçgen eşitsizliğidir. Her vek­
tör uzayında, bir üçgenin bir kenarının büyüklüğü diğer
iki kenarının büyüklüklerinin toplamından küçüktür.
Gerçel vektör uzayları için,

ıxı + i Yi 2:'. ıx + YI
şeklindeki üçgen eşitsizliğinden,

IXl l YI 2:'. IX · YI (5.5)


eşitsizliğini türetiriz.

5.6 Üçgen Eşitsizliği ve Cauchy-Schwarz


Eşitsizliği
Üçgen eşitsizliği, kuşkusuz, sıradan üçgenlerin özel­
likleriyle gerekçelendirilmiştir, fakat aslında çok daha
geneldir ve geniş bir vektör uzayları sınıfına uygulanır.
Şek. 5. l 'e bakarak temel fikri kavrayabilirsiniz; orada
üçgenin kenarları bir düzlemde sıradan geometrik vek­
törler olarak alınır. Üçgen eşitsizliği, herhangi iki kena­
rın toplamının üçüncüden büyük olacağının ifadesidir

142
DERS 5 : BELİRSİZLİK VE ZAMAN BAGLILIGI

ve bunun altındaki fikir, iki nokta arasındaki en kıs a


uzaklığın bir düz çizgi olduğudur. 1 ve 3 noktaları ara­
sındaki en kısa yol Z kenarıdır ve diğer iki kenarın topla­
mı kesinlikle bundan daha büyüktür.

1
Şekil 5 . 1 . üçgen E şitsizliği. X ve Y vektörlerinin uzunluklarının
toplamı, i vektörünün uzunluğundan daha büyük veya ona eşittir.
(İki nokta arasındaki en kısa yol, bir düz çizgidir.)

Üçgen eşitsizliği birden daha fazla yoldan ifade edi­


lebilir. Temel tanımla başlayacağız ve sonra onu gerek
duyduğumuz yapıya getireceğiz.

ıxı + i Yi ;::: ızı


olduğunu biliyoruz. X ve Y'yi toplanabilen vektörler ola­
rak düşünürsek, yukarıdaki eşitsizliği

ıx ı + i Yi ;::: ıx + YI
olarak yazabiliriz. Bu denklemin karesini alırsak, şu
şekle gelir:
ıx1 2 + ırı2 + 2IXl l YI ;::: ıx + Yl 2

143
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Fakat sağ-taraf şöyle açılabilir:

ı x + 9 1 2 = 1 x 1 2 + ı r ı 2 + 2 (i rı
·

Niçin? Çünkü I X + Y l 2 tam (X + Y HX + Y) ifadesine eşittir.


Bu sonuçları bir araya getirerek, şunu elde ederiz :

1 i 1 2 + ı r ı 2 + 2 1 x ı ı r ı � 1 i 1 2 + ı r ı 2 + 2ıx rı
·

Şimdi her iki taraftan sadece I X l 2 + I Y l 2'yi çıkarırız ve


sonra 2'ye böleriz; bize şu kalır:

IX l l YI � x Y · (5.6)

Bu, üçgen eşitsizliğinin bir diğer şeklidir. Verilen X ve Y


gibi herhangi iki vektör için, onların uzunluklarının çar­
pımının skaler çarpımlarından daha büyük veya skaler
çarpımlarına eşit olduğunu söyler. Bu şaşırtıcı değildir:
skaler çarpım çoğunlukla

x . y = ı x ı ı r ı cos e

olarak tanımlanır; burada e iki vektör arasındaki açıdır.


Fakat biliyoruz ki bir açının kosinüsü daima 1 ile + 1 -

aralığında bulunur; böylece sağ-taraf daima I X I i Y i ' den


daha küçük veya ona eşit olmalıdır. Bu bağıntı iki-bo­
yutta, üç-boyutta veya keyfi sayıda boyutta vektörler
için doğrudur. Karmaşık vektör uzaylarındaki vektörler
için bile doğrudur. Vektörün uzunluğu onun kendisiyle
iç çarpımının karekökü olarak tanımlanmak koşuluyla,
bu, her vektör uzayındaki vektörler için genelde doğru­
dur. İlerledikçe, 5 . 6 Eşitsizliğini karesel yapıda, yani

1 44
DERS 5: BELİRSİZLİK VE ZAMAN BAGLILIGI

şeklinde, ya da
(5.7)
halinde kullanmayı planlarız. Ona bu yapıda Cauchy­
Schwarz eşitsizliği denir.
Karmaşık vektör uzayları için, üçgen eşitsizlikleri bi­
razcık daha karışık bir yapıdadır. I X) ve 1 Y) bir karmaşık
vektör uzayında herhangi iki vektör olsun. I X) , I Y) ve
I X) + 1 Y) ifadelerinin büyüklükleri şunlardır:

I XI = .j (X IX)

i Yi = .j ( Y I Y)

I X + YI = .j ((X I + ( Y I ) C I X) + I Y)) (5.8)

Gerçel hal için attığımız aynı adımları izleriz: Önce

ıxı + i Yi � ıx + YI
yazarız. Sonra bunun karesini alıp basitleştiririz:

2 I X l lYI � l (X I Y) + (YI X ) I (5.9)


Bu, belirsizlik ilkesine yol açacak olan C auchy-Schwarz
eşitsizliğinin yapısıdır. Fakat bunun iki A ve B gözlene­
biliriyle ilgisi nedir? I X) ve 1 Y)'yi zekice tanımlayarak
bulacağız bunu.

5. 7 Genel Belirsizlik İlkesi


l \JI ) herhangi bir ket vektörü ve A ile B herhangi iki
gözlenebilir olsun. I X) ve 1 Y)'yi aşağıdaki gibi tanımlarız:

I X) = A l \JI)

I Y) = iB l \JI ) (5. 1 0)

145
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

İkinci tanımda i'ye dikkat edin. Şimdi, 5 . 1 0 ifadelerini


5.9 'da yerlerine koyarak şunu elde ederiz :

Eksi iş areti, 5 . 1 O' daki ikinci tanımda yer alan i çarpanı


nedeniyle gelmiştir. Sıra değiştirme tanımını kullanarak,

2 ..j(A2 }(B2) 2'. 1(1-P l [A, B ] i lJl ) i (5 . 1 2)

eşitsizliğini buluruz. Bir an için A ve B'nin sıfır bekle­


nen değerlere sahip olduklarını vars ayalım. Bu durumda,
(A2) tamı tamına A'daki belirsizliğin karesi, yani ( ıiA) 2
olur ve (B2) de tam olarak ( ıiB) 2 değerini alır. Dolayısıyla,
5 . 1 2 denklemini tekrar şöyle yazabiliriz:

ıiA ıi B 2'. � i (lJl l [A, B ] i lJl ) i (5. 1 3 )

Bir an için bu matematiksel eşitsizliğe kafa yorun. Sol


yanda iki A ve B gözlenebilirinin lJI durumundaki belir­
sizliklerinin çarpımını görüyoruz. Eşitsizliğe göre, bu
çarpım A ve B'nin komütatörünü içeren sağ yandan kü­
çük olamaz . Özellikle, belirsizliklerin çarpımı, komüta­
törün beklenen değerinin büyüklüğünün yansından da­
ha küçük olamaz.
Genel belirsizlik ilkesi, zaten kuşkulandığımız bir şe­
yin nicel ifadesidir: A ve B'nin komütatörü sıfır değilse,
bu durumda her iki gözlenebilir eşzamanlı olarak kesin
olamaz.
Fakat A veya B'nin beklenen değeri sıfır değilse, ne
olur? Bu durumda, incelik, tekrar beklenen değerlerinin
çıkarıldığı iki yeni işlemci tanımlamaktır:
A = A - (A)
B = B - (B)

146
DERS 5: BELİRSİZLİK VE ZAMAN BAGLILIGJ

Sonra A ve B'yi A ve B ile yer değiştirerek tüm işlemi


tekrarlayın. Aşağıdaki alıştırma size yol gösterici hizme­
ti sunacaktır.

Alıştırma 5.2:

1) � A2 = ( A.2 ) ve �B 2 = (B2) olduğunu gösterin.


2) [A, B] = [A, B] olduğunu gösterin.

3) Bu b ağıntıları kullanarak, aşağıdaki eşitsizliği gös­


terin:
� A �B :2: � l ( 'P l [A , B] l 'P ) I

Daha sonra, Ders 8'de, belirsizlik ilkesinin bu çok genel


şeklini kullanarak, Heisenberg'in Belirsizlik ilkesinin
özgün biçimini kanıtlayacağız: Bir parçacığın konumu­
nun belirsizliğiyle momentumunun belirsizliğinin çar­
pımı, Planck sabitinin yansından daha küçük olamaz.

147
Ders 6

Sistemleri Birleştirme: Dolanıklık

Art: Ne de olsa burası oldukça samimi bir yer. Eksi


Bir hariç, çok fazla yalnız kişi görmüyorum ortalıkta.

Lenny: Böyle bir yerde bir araya gelmek doğaldır. Ve


bu sırf sıkışık olunduğu için değil. Sadece cüzdanı­
nıza mukayyet olun ve aşırı dolanık hale gelmeyin.

6.1 Matematik Arası: Tensör Çarpımları


6 . 1.1 Ali ve Veli'yle Tanışmak

Fizikte yaptığımız şeylerin büyük bir kısmı, daha bü­


yük sistemler oluşturmak için sistemleri birleştirme ça­
releri aramaktır. Size bir atomun, kendi başlarına birer
kuantum sistemi olarak düşünülebilen nükleonların ve
elektronların bir topluluğu olduğunu söyleme konusun­
da müthiş zorlanıyorum.
Birleşik sistemlerden söz ettiğimizde, Sistem A ve Sis­
tem B gibi resmi dilde çamura batmak çok kolaydır. Ço­
ğu fizikçi resmi-olmayan daha hafif bir dili tercih eder
ve A ve B yerine Ali ve Veli 'yi koymak neredeyse evrensel
hale gelmiştir. Ali ve Veli'yi, her çeşit birleşik sistemin
ve laboratuvar kurgusunun pazarlayıcıları gibi düşüne­
biliriz. Onların stokları ve bilirkişi görüşleri s adece bi­
zim düş gücümüzle sınırlıdır ve onlar kara deliklere at-

149
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

lar gibi seve seve zor ve tehlikeli görevlere soyunurlar.


Onlar gerçek ahmak süper kahramanlardır!
Diyelim ki Ali ve Veli iki sistem temin ettiler: Ali'nin
sistemi ve Veli'nin sistemi. Ali'nin sistemi -her neyse­
SA denen bir durumlar uzayıyla ve benzer olarak Ve­
li'nin sistemi Sv denen durumlar uzayıyla betimlenir.
Şimdi bu iki sistemi bir tek birleşik sistem halinde bir
araya getirmek isteyelim. Daha ileri gitmeden önce, baş­
ladığımız sistemler hakkında daha açık olalım. Örneğin,
Ali'nin sistemi T ve Y gibi iki taban durumlu bir kuan­
tum mekaniksel madeni para olsun. Kuşkusuz, klasik
madeni para, ya bir durumdadır veya diğer durumda;
oysa kuantumsal madeni para bir üstüste gelmiş du­
rumda var olabilir:
arl Tl + ayj Y}

Dikkat ederseniz, Ali'nin ket-vektörleri ıçın olağandışı


bir gösterim kullandım. Bu, onları Veli'nin ket'lerinden
ayırmak içindir. Yeni gösterim bizi Ali'nin SA uzayındaki
vektörleri Veli'nin Sv uzayındaki vektörlere eklemekten
alıkoymayı amaçlar. Ali'nin SA'sı iki-boyutlu bir vektör
uzayıdır ve
j T}
ve
I Y}

gibi iki taban vektörüyle tanımlanmıştır. Veli'nin siste­


mi de bir madeni para olabilirdi; fakat gene başka bir
şey de olabilir. Onun bir kuantum zarı olduğunu varsa­
yalım. Buna göre, Veli'nin Sv durum-uzayı altı-boyutlu
olup , taban vektörleri -zarın altı yüzünü göstermek üze­
re- şunlardır:

150
DERS 6: SİSTEMLERİ BİRLEŞTİRME: DOi.AN IKLIK

il}
1 2)
13)
1 4)
1 5)
1 6)

Aynı Ali'nin madeni parası gibi, Veli'nin zarı da kuan­


tum mekanikseldir ve altı durumu benzer şekilde üst üs­
te getirilebilir.

6. 1.2 Birleşik Sistemin Temsil Edilmesi

Şimdi Ali'nin ve Veli'nin sistemlerinin ikisinin de var


olduğunu ve bir tek birleşik sistem oluşturduklarını ka­
bul edelim. İlk soru şudur: Birleşik sistem için SAv diye­
ceğimiz durum-uzayını nasıl kurabiliriz? Yanıtı, SA ve
Sv'nin vektör çarpımıdır. Bu işlem için gösterim şudur:

SA v'yi tanımlamak için, onun taban vektörlerini belirt­


mek yeterlidir. Taban vektörleri tam olarak tahmin ede­
bileceğiniz gibidir. Şek. 6 . 1 'in üst yarısı, sütunları Veli' -
nin altı taban vektörüne ve satırları Ali'nin iki taban
vektörüne karşılık gelen bir tablo göstermektedir. Tablo­
da her kutu SAv sistemi için bir taban vektörünü göste­
rir. Örneğin, T4 etiketli kutu, SAv'de paranın Tura ve za­
rın 4 gösterdiği bir durumu temsil eder. Birleşik sistem­
de on iki taban vektörü vardır.

151
KllANTtJM Flzlt. i N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

SAv B i rleşik Sistem i n i n D u ru m-Eti ketleri

Ve l i ' n i n d uru m-eti ketl eri


1 2 3 4 5 6

Al i ' n i n T T1 72 13 T4 75 76

d u ru m ­
eti ketleri y Y1 Y2 YJ Y4 Y5 Y6

Ali'nin Veli'nin
sistemi siste mi

Şekil 6. 1. SA v birleşik sisteminin taban vektörleri tablo halinde gö­


rülmektedir. Veli'nin zan için durum-etiketleri üstte ve Ali'nin pa­
rası için durum- etiketleri soldadır. Birleşik sistemin durum- etiket­
leri kutulardadır. Her birleşik durum-etiketi, iki alt-sistemin her
birinin durumunu gösterir. Örneğin, T4 durum-etiketi, Ali'nin pa­
rasının T ve Veli'nin zannın 4 gösterdiği bir durumdur.

152
DERS 6: SİSTEMLERİ BİRLEŞTİRME: DOLANIKLIK

Bu durumları simgesel olarak temsil etmenin çeşitli yol­


ları vardır. T4 durumunu, i T} @ 14) veya I T} l 4) gibi açık
gösterimi kullanarak temsil edebiliriz. Çoğunlukla, I T4)
birleşik gösterimini kullanmak çok daha yararlıdır. Bu,
bizim iki-parçalı etiketle. bir tek durumdan s öz ettiğimi­
zi vurgular. Sol yarı Ali'nin alt-sistemini etiketler ve sağ
yarı Veli'nin alt-sistemini. Açık ve birleşik gösterimlerin
ikisi de aynı anlama s ahiptir; aynı duruma göndermede
bulunurlar.
Taban vektörleri bir kez listelendi mi -bu halde, on­
lardan on iki adet var- keyfi üst-üste gelmeler oluştur­
mak üzere onları doğrusal olarak birleştirebiliriz. Böyle­
ce, bu halde tensör çarpım uzayı on iki-boyutludur. Bu
taban vektörlerinden ikisinin bir üst-üste gelmişi şöyle
olur:
at3 I T3) + ay4 I Y4)

Her bir halde, durum-etiketinin ilk yarısı Ali'nin madeni


parasının durumunu betimler ve ikinci yarı Veli'nin za­
rının durumunu.
Bazen SA v'de keyfi bir taban vektörünü belirtmeye ih­
tiyacımız olacaktır. Bunun için
l ab)
ya da
l a'b')

gibi ket-vektörleri kullanacağız. Bu gösterimde, a veya a'


(veya etiketin sol harfi ne olursa) Ali'nin durumlarından
birini ve b veya b' Veli'nin durumlarından birini temsil
eder.
Bu gösterimin bir incelikli yanı vardır. SA v durum­
etiketleri çift indisli olsa bile, l ab) veya I T3) ket-vektör-

153
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

leri birleşik sistemin bir tek durumunu temsil eder.


B aşka bir deyişle, bir tek durumu etiketlemek için çift
indis kullanıyoruz. Buna alışmak biraz zaman alacak.
Durum etiketinin Ali parçası daima solda ve Veli parçası
daima sağdadır; Ali ve Veli'nin baş harflerinin alfabede
önce ve sonra olması, bu anlaşmayı akılda tutmayı ko­
laylaştırır.

Kurallar daha genel sistemler için aynıdır. Tek fark,


iki A- durumu ve altı V-durumu sırasıyla NA ve Nv du­
rumlarıyla yer değiştirir ve tensör çarpımı

boyutuna sahiptir. Üç veya daha çok bileşenli sistemler,


üç veya daha çok durum uzayının tensör çarpımıyla
temsil edilebilir, fakat bunu burada yapmayacağız .
Hem Ali ve Veli'nin ayrı ayrı SA ve Sv uzaylarını hem
de birleşik SA v uzayını betimledikten sonra, haıa kurula­
cak bir gösterim daha var. Ali <J olarak etiketlenen ve
kendi sistemi üzerine etkiyen bir işlemciler kümesine
sahiptir. Velinin de r olarak etiketlenen kendi sistemi
için benzer bir kümesi vardır, öyle ki bunları Ali'ninki­
lerle karıştırmayız. Ali birçok <J işlemcisine ve aynı şe­
kilde Veli de çeşitli r işlemcilerine sahip olabilir. Bu çer­
çeve elde olmak üzere, birleşik sistemleri daha derinle­
mesine incelemeye hazırız artık. Daha sonra, Ders 7'de,
tensör çarpımı işlemcileriyle matrisler ve sütun vektör­
leri olarak bileşke yapısında nasıl çalışılacağını açıkla­
yacağız.
Şimdiye dek, kuantum fiziğinin klasik fizikten, man­
tıksal kökenlerine kadar, farklı olduğu konusunda hiç
kuşkunuz kalmamıştır umarım. Bu ve bir sonraki derste,

1 54
DERS 6: SİSTEMLERİ BİRLEŞTİRME: DOLANIKLIK

sizi bu fikirle daha da çok etkilemeye çalışacağım. Şimdi


kuantum fiziğinin klasik fizikten öylesine çok farklı bir
yanını tartışacağım ki, bunun yazılmasından itibaren,
bu, fizikçileri ve felsefecileri neredeyse seksen yıl bo­
yunca şaşırtmış ve canlarını sıkmıştı. Onu bulan Ein­
stein'ı kuantum mekaniğinde çok derin bir şeyi kavraya­
madığımız sonucuna götürmüştü ve fizikçiler bunu o za­
mandan beri de iddia edip durdular. Einstein'ın fark et­
tiği gibi, kuantum mekaniğini benimserken, klasik gö­
rüşten köklü olarak farklı bir gerçeklik görüşünün hisse­
lerini satın alıyoruz.

6.2 Klasik İlişki


Kuantum dolanıklığına başlamadan önce, klasik do­
lanıklık diyebileceğimiz konu üzerine birkaç dakikamızı
harcayalım. Ali (A) ve Veli (V) , aşağıdaki deneyde Zühtü
(Z) 'den biraz yardım alır.
Zühtü'nün elinde iki madeni para vardır: on kuruş ve
bir lira. Onları karıştırır ve her biri bir elinde olmak
üzere Ali ve Veli'ye uzatır ve onların her birine bir para
verir. Hiç kimse paralara bakmaz ve hiç kimse kimde ne
olduğunu bilmez. Sonra, Veli İstanbul' da kalırken Ali bir
uzay gemisine binip Alfa Centauri'ye gider. Zühtü işini
yapmıştır ve artık o işle ilgilenmez (affet, Zühtü) .
Ali'nin büyük gezisinden önce, Ali ve Veli saatlerini
eş zamanlı olarak ayarlamışlardır; görelilikle ilgili ev
ödevlerini yapmışlardı ve zaman genleşmesi ve benzeri
her şeyi hesaba katmışlardı. Veli kendi parasına- bakma­
dan, Ali'nin kendi parasına bir veya iki saniye önce ba­
kacağı hususunda anlaşmışlardır.
Her şey düzgün şekilde geçer ve Ali Alfa C entauri'ye
vardığında parasına bakar. Parasına baktığı an, şaşıla-

155
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

cak şekilde, daha Veli parasına bakmadan önce Veli'nin


hangi parayı göreceğini bilir. Bu saçma mıdır? Ali ve Ve­
li, 'bilgi ışık hızından daha hızlı gidemez' şeklinde ifade
edilen göreliliğin en temel kuralını bozmayı başarmış
mıydı?
Elbette, hayır. Göreliliği bozabilecek olan, Ali'nin
gözlemiyle Veli'ye ne tahmin edeceğini anında söyleme­
si olabilirdi. Ali Veli'nin hangi parayı göreceğini bilebilir,
fakat ona bunu -Alfa C entauri'den gerçek bir mesaj gön­
dermeksizin- hiçbir şekilde söyleyemez, çünkü bu du­
rumda en azından ışığın seyahati için dört yıl geçmelidir.
Bu deneyi, ya birçok Ali-Veli çiftiyle veya zaman içine
dağıtarak aynı çiftle, pek çok kez yapalım. Nicel olması
için, Zühtü (şimdi özrümüzü kabul edip geri gelmiştir)
her on kuruş üzerine boyayla "a = + l " ve her bir lira üze­
rine "a = - 1 " yazmıştır. Zühtü paraları karıştırma husu­
sunda gerçekten rastgeleyse, o zaman şu gerçekler orta­
ya çıkacaktır:
• Ortalamada, A ve V'nin ikisi de ne kadar on kuruş
elde etmişse, o kadar da bir lira elde etmiştir.
A'nın gözlemlerinin değerine aA ve V'nin gözlemle­
rine av diyerek, bu olguyu matematiksel olarak
şöyle yazabiliriz:

(aA) = Ü

(av) = O (6. 1 )

• Eğer A ve V gözlemlerini kaydeder ve sonra onları


karşılaştırmak için İstanbul' da bir araya gelirlerse,
güçlü bir ilişki bulacaklardır. 1 Her deneme için, A

1
Aslında, bu örnekte mükemmel bir ilişkidir bu.

156
DERS 6: SİSTEMLERİ BİRLEŞTİRME: DOLANIKLIK

eğer aA =+ l gözlemişse, o zaman V ise av = -1 göz­


lemiştir ve tersi. Başka türlü söylersek, aA av çarpı­
mı daima - 1 'e eşittir:
(aA av) = - 1

Dikkat ederseniz, çarpımların (aA ve av'nin) ortalaması


ortalamaların çarpımına eşit değildir: (6. 1 ) denklemleri
bize (aA)(av) çarpımının sıfır olduğunu söyler. Simgelerle,
(aA)(av) * (aA av)
ya da
(6.2)
yazabiliriz. Bu, Ali ile Veli'nin gözlemlerinin ilişkili ol­
duklarını gösterir. Aslında

niceliği, Ali ile Veli'nin gözlemleri arasındaki istatistik­


sel ilişki adını alır. Sıfır olsa bile, ona istatistiksel ilişki
denir. i statistiksel ilişki sıfırdan farklı olduğunda, göz­
lemlerin ilişkili olduklarını söyleriz. Bu ilişkinin kaynağı
şu olgudan ileri gelir; özgün olarak Ali ve Veli aynı yer­
deydiler ve Zühtü her tür paraya sahipti. Ali Alfa C entau­
ri'ye gittiğinde basitçe ilişki aynı kaldı, çünkü seyahat
esnasında paralar aynı kalmıştı. Bu hususta veya 6.2
Eşitsizliğinde asla hiçbir acayiplik olmadı. Bu, istatis­
tiksel dağılımların çok ortak bir özelliğidir.

İki a ve b değişkeni için bir P(a, b) olasılık dağılımı­


mız olsun. Değişkenler tamamıyla ilişkisizse, o zaman
olasılık çarpanlara ayrılmış olacaktır:

P(a, b) = PA (a) PB (b) (6.3)

157
KUANTUM FIZIC I N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Burada PA(a) ve PB (b) , a ve b için tek tek olasılıklardır.


(Argümanlarının farklı fonksiyonları olduklarını hatırlat­
mak için, fonksiyon imgelerinin altına alt-indisler ekle­
dim.) Olasılık bu tarzda çarpanlara ayrılıyorsa, o zaman
aralarında ilişki olmadığını görmek kolaydır; b aşka bir
deyişle, çarpımın ortalaması ortalamaların çarpımıdır.

Alıştırma 6. 1 : P (a, b) çarpanlara ayrılıyorsa, a ve b


arasında ilişki olmadığını kanıtlayınız.

Ç arpanlara ayrılmış olasılıklara yol açan türden du­


ruma bir örnek vereyim. Bir tek Zühtü yerine hiç ileti­
şimleri olmayan iki Zühtü -Zühtü A ve Zühtü V- olduğu­
nu varsayın. Zühtü V kendi iki parasını karıştırır ve biri­
ni Veli'ye verir; diğeriniyse atar.
Zühtü A da tamamen aynı şeyi yapar, sadece p aranın
birini Ali'ye verir. İşte bu, ilişkisiz olasılıkların çarpım­
larına yol açan türden bir durumdur.
Klasik fizikte, ilke olarak, bilinebilir bir şeyi bilmedi­
ğimiz zaman, istatistik ve olasılık kuramını kullanırız.
Örneğin, ilk deneyde paraları karıştırdıktan sonra, Züh­
tü dikkatli bir gözlem (bir göz atma) yapabilirdi ve sonra
Ali ve Veli paralarını alırdı. Bu sonuçta bir fark oluştur­
mazdı. Klasik fizikte, P (a, b) olasılık dağılımı, sistem du­
rumunun eksik bir belirlemesini temsil eder. Sistem
hakkında bilinecek -bilinebilecek- daha çok şey vardır.
Klasik fizikte, olasılığın kullanımı, bilinebilecek tüm
şeylere göre bilgi eksikliğiyle ilgilidir her zaman için.
İlgili bir husus şudur; klasik fizikte bir sistemin tam
bilgisi, sistemin her parçasının tam bilgisini içerir. Züh­
tü iki paralı sistem hakkında bilinebilecek her şeyi bili-

158
DERS 6: SİSTEMLERİ BİRLEŞTİRME: DOLANIKLIK

yordu, fakat tek tek paralar hakkındaki bilgisi eksikti


demek hiçbir anlam ifade etmez.
Bu klasik kavramlar bizim düşüncelerimize derinle­
mesine yerleşmiştir. Bunlar, fiziksel dünyayı içgüdüsel
anlayışımızın temelidir ve onları pas geçmek çok zordur.
Fakat kuantum dünyasını anlayacaksak, onları pas geç­
meliyiz.

6.3 Kuantum Sistemlerini Birleştirmek


Zühtü'nün iki parası, iki klasik alt-sistemden oluş­
muş bir birleşik klasik sistemdir. Kuantum mekaniği de,
tensör çarpımları üzerine verdiğimiz Matematiksel Ara­
da (Bölüm 6 . 1 ) öğrendiğimiz gibi, sistemlerin birleştiril­
mesine izin verir.
Ali ve Veli tensör çarpımları üzerine olan Arada bize
ödünç verilen para/zar sisteminin bir çeşidini temin et­
me konusunda seve seve anlaştılar. Bir para ve bir zar
yerine, yeni sistem iki spinden kurulmuştur, böylece tek
spinlerle ilgili bilgimizi işe katabileceğiz.
Önceki gibi, bazen l a} şeklindeki garip gösterimi kul­
lanacağız; bu bize Ali'nin durum-vektörlerinin Veli'nin­
kilerle aynı durum-uzayında olmadıklarını ve toplanma­
larına izin vermeyeceğimizi hatırlatacaktır. Diğer taraf­
tan, hatırlarsanız SA v için birim-boylu dik tabanın her
bir üyesi, biri SA'dan ve diğeri Sv'den olmak üzere, bir
vektör çiftiyle etiketlenir. Birleşik sistemin bir tek taban
vektörünü etiketlemek için, sık sık l ab) gösterimini kul­
lanacağız. Bu çift indisli taban vektörleri birbirlerine
eklenebilir ve bunu pek çok kez yapacağız.
Matematiksel Ara'da açıklandığı gibi, bir taban vek­
törünü bir çift indisle etiketlemek biraz alışkanlık ister.

159
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

ab çiftini bir tek durumu etiketleyen bir tek indis olarak


düşünmelisiniz. Bir örneğe b akalım. Birleşik sistemin
durumlar-uzayına etkiyen bir M doğrusal işlemcisini ele
alalım. Genelde, bir matris olarak temsil edilebilir. İş­
lemciyi taban vektörleri arasında s andviç ederek matris
elemanları kurulur. Dolayısıyla, M'nin matris elemanları

(a'b' I M l ab) = Ma'b',ab

olarak ifade edilir. Matrisin her satırı birleşik sistemin


bir tek (a'b') indisiyle ve her sütunu (ab) indisiyle etiket­
lenir.
j ab) vektörleri birim-boylu dik olarak alınır, bu de­
mektir ki her iki indis aynı olmadıkça, onların iç çarpım -
lan sıfırdır. Bu a'nın b'yle aynı olması değil de, ab'nin
a'b' ifadesiyle aynı olması anlamındadır. Bu fikri Kro­
necker delta simgesini kullanarak da ifade edebiliriz:
(ab j a'b') = Öaa' Obb'

a = a' ve b = b' olmadıkça, sağ yan sıfırdır. Eğer etiketler


aynıysa, iç çarpım 1 'dir.
Taban vektörlerine sahip olduğumuza göre, onların
her doğrusal üst üste konmuşunu oluşturabiliriz. Dola­
yısıyla, birleşik sistemde her durum aş ağıdaki gibi ifade
edilebilir:
j l.JI) = L ı/J (a, b) j ab)
a,b

6.4 İki Spin


Örneğimize dönerek, iki spini düşünelim: Ali'nin spi­
nini ve Veli'nin spinini. Bunu gözümüzde canlandırır ha­
le getirmek için, spinleri iki parçacığa iliştirdiğimizi ve

160
DERS 6: SİSTEMLERİ BİRLEŞTİ RME: DOLANIKLIK

iki parçacığın uzayda iki yakın fakat farklı yerleşimde


sabit durduklarını düşünelim.
Ali ile Veli, sırasıyla, durumları hazırlamak ve spin
bileşenlerini ölçmek için kullanabilecekleri A ile V de­
nen, kendi düzeneklerine sahiptir. Bu düzeneklerin her
biri bağımsız olarak her eksen boyunca yöneltilebilir.
İki spin için isimlere gerek duyacağız. Sadece bir spi­
ne sahip olduğumuzda, onu basitçe a olarak adlandır­
mıştık ve x, y ve z eksenleri boyunca üç bileşeni vardı.
Şimdi iki spinimiz var ve sorun onları nasıl etiketliyelim
ki simgeleri aşırı sayıda alt- ve üst-indisle karmakarışık
hale sokmayalım. Onlara aA ve av diyebilir, bileşenlerini
de a�, ar vb şeklinde gösterebilirdik. Bana kalırsa, bu in-
disler de izlemek için aşırı fazla, özellikle de karatahta
için. Bunun yerine, tensör çarpımı üzerine olan Arada
kullandığımız aynı anlaşmayı izleyeceğiz. Ali'nin spini­
ne a diyeceğiz ve Veli'nin spini için ise r harfini kullana­
cağız . Ali'nin ve Veli'nin spinleri için bileşenlerin tüm
kümesi şöyle olur:

ve

Daha önce ortaya koyduğumuz ilkelere göre, iki-spin sis­


temi için durumların uzayı bir tensör çarpımıdır. Tıpkı
Ara bölümdeki gibi, dört durumun bir tablosunu yapabi­
liriz. Bu kez, o tablo dört taban vektörünü içeren 2 x 2'li
bir karedir.
Her iki spinin z-bileşeninin belirtildiği bir tabanda
çalış alım. Taban vektörleri şunlardır:
l uu), l ud), l du), l dd)

161
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Burada her etiketin ilk parçası a'nın durumunu temsil


eder ve ikinci parça r'nun durumunu. Örneğin, ilk l uu)
taban vektörü iki spinin de yukarı olduğu durumu tem­
sil eder. l du) vektörü, Ali'nin spinini aşağı ve Veli'nin
spininin yukarı olduğu durumdur.

6.5 Çarpım Durumları


Birleşik sistem için en b asit türdeki duruma çarp ı m
durumu denir. Bir çarpım durumu, Ali ve Veli tarafın­
dan tamamen bağımsız hazırlamaların sonucudur; bura­
da her biri spini hazırlamak için kendi düzeneğini kulla­
nır. Açık gösterimi kullanarak, Ali'nin kendi spinini

durumunda ve Veli'nin kendi spinini

durumunda hazırladıklarını varsayın. Her durumun 1 'e


b oylandırıldığını kabul ederiz:

(6.4)

Aslında her alt-sistem için bu ayrı boylandırma denk­


lemleri, çarpım durumlarım tanımlamada can alıcı bir
rol oynar. Geçerli olmasalardı, bir çarpım durumuna sa­
hip olmayabilirdik. Birleşik sistemi betimleyen çarpım
durumu şudur:

162
DERS 6: SİSTEMLERİ BİRLEŞTİRME: DOLANIKLIK

Burada ilk çarpan Ali'nin ve ikinci çarp an Veli'nin duru­


munu temsil eder. Ç arpımı açarak ve birleşik gösterime
geçerek, sağ yan şu hale gelir:

Bir çarpım durumunun asıl özelliği, her alt-sistemin bir­


birlerinden b ağımsız davranmalarıdır. Veli kendi alt­
sisteminde bir deney yaparsa, elde edeceği sonuç,
Ali'nin alt-sistemi var olmasaydı da çıkan sonuçla aynı
olur. Aynı şey, elbette, Ali için de doğrudur.

Alıştırma 6.2: (6.4) denklemindeki iki boylandırma ko­


şulu sağlanırsa, 6.5 denklemindeki durum-vektörünün
de otomatik olarak 1 'e boylandırıldığını gösteriniz.
Başka bir deyişle, bu çarpım durumu için durum-vek­
törünü tümden boylandırmanın a ve P'ların üzerine
hiçbir ek sınırlama koymayacağını gösteriniz.

Burada, benzer izlenim veren adlarına karşın, tensör


çarpımları ile çarpım durumlarının farklı şeyler olduk­
larını söyleyeceğim. 2 Tensör çarpımı, birleşik sistemle­
rin çalışıldığı bir vektör uzayıdır. Ç arpım durumu ise
bir du ru m vektörü dür. O, bir çarpım uzayında oturan
-

pek çok durum-vektöründen biridir. Göreceğimiz gibi,


çarpım uzayındaki durum-vektörlerinden çoğu, çarpım
durumu değildir.

2 B azen, tensör çarpımı yerine, tensör çarpım uzayı veya sırf


çarpım uzayı terimini kullanacağız .

163
KUANTUM FİZİG İNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

6.6 Çarpım Durumu için Parametrelerin


Sayılması
Böyle bir çarpım durumunu belirtmek için gerekli pa­
rametre sayısını ele alalım. Her çarpan iki karmaşık sayı
gerektirir (Ali için a u ve ad, Veli için f3 u ve /J d ); bu de­
mektir ki hep b eraber dört karmaşık sayıya ihtiyacımız
var. Bu da sekiz gerçel sayı eder. Fakat 6.4 denklemle­
rindeki boylandırma koşullarının bu sayıyı iki azalttığı­
nı hatırlayın. Ayrıca, her durumun toptan evresinin fi­
ziksel önemi yoktur; böylece gerçel parametrelerin top­
lam sayısı dörttür. Bu nerdeyse hiç şaşırtıcı değildir: Bir
tek spinin durumunu betimlemek için iki parametre ye­
tiyordu; dolayısıyla iki bağımsız spin için dört paramet­
re gerekir.

6. 7 Dolanık Durumlar
Kuantum mekaniğinin ilkeleri, taban vektörlerinin
çarpım durumlarından çok daha genel biçimlerde üst
üste konmalarına izin verir. Durumların birleşik uzayın­
da en genel vektör şudur:

ı/Juul uu) + ı/J udl ud) + ı/Jdul du) + ı/Jddl dd)

Burada karmaşık kats ayıları temsil etmek için, a ve


{J'lar yerine, alt indisli ıp simgelerini kullandık. Yine,
dört karmaş ı k sayıya sahibiz, fakat bu kez sadece bir
b oylandırma koşulu vardır:

Ve göz ardı edilecek sadece bir toptan evre. Sonuç olarak,


iki-spin sistemi için en genel durum altı gerçel paramet-

164
DERS 6: SİSTEMLERİ BİRLEŞTİRME: DOLANIKLIK

reye sahiptir. Açıkça, durumlar uzayı, Ali ve Veli tarafın­


dan bağımsız olarak hazırlanabilen şu sırf çarpım du­
rumlarından daha zengindir. Yeni bir şey olmaktadır. Bu
yeni şeye dolan ı klı k denir.

Dolanıklık bir ya-hep-ya-hiç önermesi değildir. Bazı


durumlar diğerlerinden daha fazla dolanıktır. İşte size
bir en fazla dolanık durum; olabildiğince dolanık bir du­
rum. Buna tekli (singlet) durum denir ve aşağıdaki gibi
yazılabilir:
1
! tekli} = .../2 ( l ud} - ldu})

Tekli durum, bir çarpım durumu olarak yazılamaz. Aynı


şey üçlü durum için de geçerlidir:

1
.../2 ( l ud} + l du})

1
.../2 (i uu} + i dd})

1
.../2 ( luu} - l dd})

Bunlar da en fazla derecede dolanıktır. Bunlara tekli ve


üçlü denmesinin nedeni daha sonra açıklanacaktır.

Alıştırma 6.3: ! tekli} durumun, bir çarpım durumu


olarak yazılamayacağını gösteriniz .

E n fazla derecede dolanık durumları böylesine büyüleyi­


ci yapan nedir? Bunları iki ifade de toplayabiliriz:

165
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

• Bir dolanık durum birleşik sistemin bir tam be­


timlemesidir. Onun hakkında daha fazla ş ey bili­
nemez.
• En fazla dolanık bir durumda, tek tek alt-sistemler
hakkında hiçbir şey bilinmez.

Bu nasıl olabilir? İki spinli Ali-Veli sistemi hakkında


mümkün olduğunca çok bilinebilecek şeyleri nasıl bile­
biliriz de, yine onun alt bileşenleri olan tek tek spinler
hakkında hiçbir şey bilmeyiz? Bu, dolanıklığın gizemidir
ve umuyorum ki bu dersin sonunda oyunun kurallarını
anlayacaksınız; dolanıklığın daha derin doğası bir iki­
lem olarak kalsa bile.

6.8 Ali ve Veli'nin Gözlenebilirleri


Şimdiye dek, Ali-Veli iki-spin sisteminin durumlar
uzayını tartıştık, fakat onun gözlenebilirlerine hiç de­
ğinmedik. Bu gözlenebilirlerin b azıları apaçıktır, onların
matematiksel temsili açık olmasa da. Özellikle, Ali ve
Veli, kendi A ve V düzeneklerini kullanarak, kendi spin­
lerinin bileşenlerini ölçebilir:

ve

Bu gözlemciler durumların birleşik uzayında Hamilton


işlemcileri olarak nasıl temsil edilirler? Yanıt basittir.
Veli'nin işlemcileri tam olarak, Ali'nin asla hiç görünme­
diği zamanki gibi Veli'nin spin durumları üzerine etkir.
Ali için de aynısı geçerlidir. Spin işlemcilerinin bir tek

166
DERS 6: SİSTEMLERİ BİRLEŞTİRME: DOLANIKL!K

spinin durumları üzerine nasıl etkidiğine tekrar bakalım.


Önce, Ali'nin spinine bakalım:
CTzl u} = l u}
CTzl d } = - l d}
CT:.: I U} = l d}
CTxl d } = l u}
CTyl U} = i l d}
CTyl d} = -i l u} (6.6)
Kuşkusuz, Veli'nin kurgusu da Ali'ninkine özdeştir; do-
!ayısıyla Veli'nin durumlarına r'nun bileşenlerinin nasıl
etkidiğini göstermek üzere, paralel bir denklemler küme-
si yazabiliriz:
Tzl u} = l u}
Tzl d} = - l d}
rxl u} = l d }
Txl d} = l u}
Tyl U} = i l d}
Tyl d} = -i l u} (6.7)
Şimdi bu işlemcileri ı uu), l ud), l du) ve l dd) tensör çar­
pımı durumlarına etki ettiklerinde nasıl tanımlanmaları
gerektiğini ele alalım. Yanıt öyledir ki er etki ettiğinde,
durum etiketinin Veli'yle ilgili ikinci parçası göz ardı
edilir. İşlemcilerin ve durumların pek çok olası karışımı
vardır, fakat ben onlardan rasgele birkaçını seçeceğim.
Diğerlerini siz doldurursunuz, veya Ek' e bakarsınız. Ali' -
nin işlemcileriyle başlarsak, şunları buluruz:

167
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

O"z l uu) = j uu)


O"z l du) = - l du)
axl ud) = l dd)
ax l dd ) = j ud )
ay j uu) = i j du)
ay l du) = -i l uu)

•z l uu) = j uu)
Tz l du) = l du)
•x l ud) = j uu)
•xl du) = i dd)
ry j uu) = i l ud)
Ty j ud) = -i l du) (6.8)

Yine, kural şudur; Ali'nin spin bileşenleri sadece birleşik


sistemin Ali yarısına etkir. Veli yarısı p asif gözlemci
olup işe karışmaz. Simgeler cinsinden, ax, ay veya az et­
kidiği zaman, spin durumunun Veli yarısı değişmez. Ve­
li'nin spin işlemcileri etkidiğinde, benzer şekilde Ali'nin
yarısı pasiftir.
Gösterim içinde biraz kaybolmuş durumdayız. Bir
tensör çarpım uzayının vektörleri, iki daha küçük uzayın
vektörlerinden kurulmuş yeni vektörlerdir. Teknik ola­
rak, aynı şey işlemciler için de doğrudur. Ç okbilmiş ol­
saydık, O" z ve rx'in tensör çarpımı biçimlerini sırasıyla
O"z 0 I ve I 0 Tx olarak yazmakta direnirdik; burada I öz­

deşlik işlemcisidir. Aslında tensör çarpımı işlemcileri­


nin iki önemli özelliğine dikkat çekmek için

168
DERS 6: SİSTEMLERİ BİRLEŞTİ RME: DOLANIKLIK

O"z l du) = - ldu) (6. 9)

denklemini

(az ® lJ ( l d) ® lu)) = (azl d) ® Il u))

= (-l d) ® l u)) (6 . 1 0)

olarak yazabiliriz. Bu gösterim hantaldır ve genel olarak


(6.9) 'daki daha b asit dilde ısrar edeceğiz. Bununla birlik ­
te, (6 . l O) 'daki dil iki şeyi daha açık kılar:
1 . O"z ® I birleşik işlemcisi l d) ® l u) birleşik vektörü
üzerine işlem yapar ve yeni bir birleşik - l d) ® lu)
vektörü üretir.
2. Birleşik işlemcinin Ali yarısı (sol yarı) birleşik vek­
törün sadece kendi yarısını etkiler. Benzer şekild e,
işlemcinin Veli yarısı da sadece onun kendi yarıs ı­
nı etkiler.

Birleşik işlemciler hakkında gelen kısımda söyleyecek


daha çok şeyimiz var. Üstelik, Ders 7'de, Denk. 6 . 1 0 dili
tensör çarpımıyla bileşen yapısında nasıl çalışılacağın ı
görmede bize yardımcı olacaktır.

Alıştırma 6.4: 6 . 6 denklemini doğrulamak için O"z, ax


ve ay'nin matris yapılarını ve l u) ve l d) sütun vektör­
lerini kullanın. Sonra, 6.8 denklemlerinden size bıra­
kılmış olanları yazmak için 6.6 ve 6.7 denklemlerini
kullanın. Yanıtlarınızı Ek'e bakarak kontrol edin.

169
KUANTUM F i zi (; i N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Alıştırma 6.5: Aşağıdaki teoremi kanıtlayın:

Ali veya Veli'den herhangi birinin spin işlemcileri bir


çarpım durumuna uygulandığında, sonuç yine bir
çarpım durumudur.
Bir çarpım durumunda, if veya T'nun herhangi bir bi­
leşeninin beklenen değerinin, her bir tek-spin durum­
larında çıkacak beklenen değerle tam olarak aynı ol­
duğunu gösterin.

Bu son alıştırma, çarpım durumları hakkında önemli bir


şeyi kanıtlar. Bir çarpım durumunda, sistemin Veli-yarı­
sı hakkında her öngörü, karşılık gelen tek-spin kuramın­
daki öngörüyle tam olarak aynıdır. Bu Ali için de aynıdır.

Ç arpım durumlarının bu özelliğinin bir örneği, Ders


3 'te Spin-Kutuplanma İlkesi dediğimiz şeyde içerilir. O
ilkeyi ifade etmenin yararlı bir yolu şudur:

Bir tek spinin herhangi bir durumu için, spinin + 1


olduğu bir doğrultu vardır.

Açıkladığım gibi, bu demektir ki bileşenlerin beklenen


değerleri şu denklemi sağlar:

(ax) 2 + (cry) 2 + ( az)2 = 1 (6. 1 1 )

Bu denklem bize tüm beklenen değerlerin sıfır olamaya­


cağını söyler. Bu olgu, tüm çarpım durumları için geçer­
liliğini sürdürür. Bununla birlikte, bu, dolanık ! tekli) du­
rum için geçerli değildir. Aslında, ! tekli) durum için 6. 1 1
denkleminin sağ yanı, bundan sonra göstereceğimiz gibi,
sıfır olur.

170
DERS 6: SİSTEMLERİ BİRLEŞTİRME: DOLANIKLIK

! tekli) durumun
1
! tekli) = .../2 ( i ud) - ldu))

şeklinde tanımlandığını hatırlayın. Bu durumda a'nın


beklenen değerlerine b akalım. Onları hesaplamak için
gerekli tüm mekanizmaya sahibiz. Önce, (az)'yi ele ala­
lım:
(az) = (tekli l azl tekli)

= (teklil az .Jz ( i ud) - l du))


6.8 denklemlerinin (bu denklemler kümesini tamamla­
yan Alıştırma 6 .4'le beraber! ) devreye girdiği yer burası­
dır. Onlar bize az'nin her taban vektörüne nasıl etkidiği­
ni söyler. Sonuç şudur:

(tekli l azl tekli) = (teklil .Jz (i ud) + l du))


Ya da şu:

(az) = � ( (udi - (dul ) ( l ud) + l du) )

Hızlı bir kontrol, bunun sıfıra eşit olduğunu gösterir.


Şimdi de (ax)'i ele alalım:

(ax) = (tekli l axl tekli)

= (teklilax .Jz ( i ud) - l du))


ya da:
(ax) = � ( (udi - (du l ) ( i dd) - l uu))

171
KUANTUM FİZIGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Yine bu denklem de bize sıfır verir. Son olarak, (ay ) ye '

bakalım:
(ay ) = (teklil ayl tekli)

= � (<udi - (dul ) (i l dd) + il uu))


Tahmin edebildiğiniz gibi, bir kez daha sıfırla karşılaşı­
rız. Böylece, ! tekli) durum için
(az) = (ax) = (ay) = O
olduğunu gösterdik; gerçekten de a'nın tüm beklenen de­
ğerleri sıfırdır. Aynı şeyin r'nun beklenen değerleri için
de geçerli olduğu apaçıktır. Artık ! tekli) durumun bir
çarpım durumundan çok farklı olduğu besbellidir. Yapa­
bileceğimiz ölçümler hakkında tüm bunlar acaba ne de­
meye gelir?
a'nın bir bileşeninin beklenen değeri sıfırsa, bu de­
mektir ki deneysel çıktı eşit olasılıkla +l veya -1 olacak­
tır. Başka türlü söylersek, deneysel sonuç tamamıyla be­
lirsizdir. Tam durum-vektörü l tekli)'yi bilsek bile, her­
hangi bir spinin herhangi bir bileşeninin herhangi bir
ölçümünün sonucu hakkında hiçbir şey bilmeyiz.
Bu 'belki de ! tekli) durum bir bakıma noksandır' an­
lamına gelir; sistemin pek dikkat etmediğimiz ve ölçe­
mediğimiz ayrıntıları vardır. Sonuç itibarıyla, daha önce
mükemmel bir klasik örnek görmüştük, orada Ali ve Veli
paralarına bakıncaya dek, paralan hakkında hiçbir şey
bilmiyorlardı. Bunun kuantum biçimi nasıl farklı olabi­
lir?
Ali, Veli ve Zühtü'yü içine alan "klasik dolanıklık" ör­
neğimizde, şurası tamamıyla açıktı ki bilinecek daha
fazla şey vardı. Zühtü hiçbir ş eyi değiştirmeden parala-

172
DERS 6: SİSTEMLERİ BİRLEŞTİRME: DOLANIKLIK

ra gizlice göz atabilirdi, çünkü klasik ölçümler istendiği


derecede hassas yapılabilir.
Kuantum sisteminde gizli değişkenler olabilir miydi?
Yanıt şudur: Kuantum mekaniği kurallarına göre, durum
vektöründe -şimdiki halde, bu ! tekli) durumdur- kodla­
nan şeyin ötesinde bilinecek hiçbir şey yoktur. Durum­
vektörü, bir sistemin yapılması mümkün olduğu derece­
de tam bir betimlemesidir. Öyle görünüyor ki, kuantum
mekaniğinde, bir birleşik sistem hakkında her şeyi bile­
biliriz -ne de olsa, bilinecek her şey vardır- ve yine de
onun bileşen kısımları hakkında hiçbir şey bilmeyiz. Bu,
Einstein'ı son derece rahatsız etmiş olan dolanıklığın
gerçek gizemidir.

6. 9 Bileşik Gözlemciler
Bir kuantum mekaniksel Ali-Veli-Zühtü kurgusu dü­
şünelim. Zühtü'nün rolü dolanık ! tekli ) durumda iki spi­
ni hazırlamaktır. Sonra, spinlere bakmaksızın (hatırlar­
sanız, kuantum ölçümleri bozguncudur) , bir spini Ali'ye
ve bir spini de Veli'ye verir. Ali ve Veli birleşik sistemin
hangi durum içinde bulunduğunu tam olarak bilseler de,
onların ayrı ayrı ölçümlerinin sonucu hakkında hiçbir
şey tahmin edemezler.
Fakat durum yüksek derecede dolanık olsa bile, bile­
şik sistemin du!"11munu emin olarak bilme, onlara bir şey
söylemelidir. Ve aslında söyler de. Bununla birlikte, on­
lara ne söylediğini anlamak için, her biri sadece kendi
dedektörlerini kullanarak Ali ve Veli'nin ayrı ayrı ölçebi­
leceği gözlenebilirlerden daha geniş bir gözlenebilirler
ailesini ele almalıyız. Anlaşılacağı gibi, sadece her iki
dedektörü kullanarak ölçülebilen gözlenebilirler vardır.

173
KUANTUM Flzlt.iNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Böyle deneylerin sonuçları, eğer onlar bir araya gelir ve


notlarını karşılaştırırlarsa, sadece Ali veya Veli tarafın­
dan bilinebilir.
İlk soru, acaba Ali ve Veli eşzamanlı olarak kendi
gözlenebilirlerini ölçebilirler mi olacaktır. Gördük ki eş­
zamanlı olarak ölçülemeyen nicelikler vardır. Ö � ellikle,
sıra değiştirmeyen iki gözlenebilir, ölçümler birbirleriy­
le girişmeksizin her ikisi de ölçülemez. Fakat Ali ve Veli
için, a'nın her bileşeninin r'nun her bileşeniyle sıra de­
ğiştirdiğini görmek kolaydır. Tensör çarpımları için ge­
nel bir olgudur bu. İki farklı çarp an üzerine etkiyen iş­
lemciler birbirleriyle sıra değiştirirler. Dolayısıyla, Ali
kendi spini üzerinde her ölçümü yapabilir ve Veli de
kendi spini üzerinde her ölçümü yapabilir; her biri diğe­
rinin deneyiyle girişmeksizin.
Ali'nin crz'yi ve Veli'nin Tz'yi ölçtüğünü ve sonra so­
nuçları çarptıklarını varsayalım. Başka bir deyişle, Ali
ve Veli TzCTz çarpımını ölçme konusunda birlikte hareket
ediyor diyelim. TzCTz çarpımı, matematiksel olarak ilkin
crz'nin ve ondan sonra rz'nin bir ket'e uygulandığı bir
gözlenebilirdir. Bunların sadece yeni bir işlemci tanım­
layan matematiksel işlemler olduklarını akılda tutalım:
Onlar fiziksel bir ölçüm yapma eyleminden farklıdır. İki
işlemciyi çarpmak için bir düzeneğe ihtiyacınız yok; bu­
nun için sadece bir kalem ve kağıt yeter. TzO"z çarpımını
! tekli) duruma uygularsak, ne olacağına b akalım:
1
TzCTz v'2 (lu d ) - l d u))
Önce 6.8 denklemlerindeki tabloyu kullanarak az'yi uy­
gulayın:

174
DERS 6: SİSTEMLERİ BİRLEŞTİRME: DOLANIKLIK

Şimdi de rz'Yi uygulayıp


1 1
TzG"z V2 (lu d ) - l d u)) = V2 (- lu d ) + l d u))
eşitliğini elde edin. Dikkat ederseniz sonuç, eksi işaretli
! tekli) durumdur:
TzG"zl tekli) = - ! tekli)
Açık olarak, ! tekli) durum TzG"z gözlenebilirinin - 1 özde­
ğerli bir özvektörüdür. Bu sonucun önemini inceleyelim.
Ali az'yi ve Veli rz'yi ölçer; bir araya gelip sonuçları kar­
şılaştırdıklarında, zıt değerler ölçmüş olduklarını anlar­
lar. B azen Veli +l ölçer ve Ali - 1 . Diğer zaman Ali + l öl­
çer ve Veli - 1 . İki ölçümün çarpımı daima - l 'dir.
Bu sonuçta şaşılacak bir şey olmamalıdır. ! tekli) du­
rum-vektörü iki vektörün (lud )
ve l d u))
üst üste gelmişi­
dir, bunların ikisi de zıt z-bileşenli iki spin içermektedir.
Bu durum tümüyle Zühtü ve onun iki parasına benze­
mektedir.
Fakat şimdi klasik benzere sahip olmayan bir şeye
ulaştık. Ali ve Veli'nin, spinlerinin z-bileşenlerini ölç­
mek yerine, x-bileşenlerini ölçtüklerini varsayın. Sonuç­
larının nasıl ilişkili olduklarını J->-:.ılmak için, rxax gözle­
nebilirini incelemeliyiz.
Bu çarpımı ! tekli) durum üzerine uygulayalım. Basa­
maklar şunlardır:

rxaxl tekli)

Ya da daha b asit olarak sonuç şudur:

175
KUANTUM F İ Zİ G İ N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

TxCTx l tekli) = - ! tekli)


Şimdi bu biraz şaşırtıcıdır: ! tekli} durum TxO"x'in yine - 1
özdeğerli bir özvektörüdür. B u sırf l tekli)'de iki spinin
daima zıt olmasına bakmaktan çok daha az açıktır. Gene
de, her sefer Ali ve Veli onları ölçer, CTx ve rx'in zıt değer­
lere sahip olduklarını bulur. Bu noktada, herhalde y-bi­
leşeni için aynı şeyin doğru olduğunu öğrenmek şaşırtıcı
gelmez.

Alıştırma 6.6: Zühtü'nün iki spini tekli durumda ha­


zırladığını varsayın. Bu kez, Veli ry'yi ve Ali crx'i ölçer.
CTx ry'nin beklenen değeri nedir? Bu, iki ölçüm arasın­
daki ilişki hakkında ne söyler?

Alıştırma 6.7: Bir sonra, Zühtü spinleri I Tı ) denen


farklı bir durumda hazırlar, burada I Tı ) şöyledir:
1
I T1 ) = ../2 C l ud) + l du))

Bu örneklerde, T üçlü (triplet) anlamındadır. Bu üçlü


durumlar, para ve zar örneklerinden tamamıyla fark­
lıdır. CTzTz, O"xTx ve cryry işlemcilerinin beklenen değer­
leri nelerdir?
Bir işaret neyi fark ettirir ki !

Alıştırma 6.8: Diğer dolanık


1
I T2 ) = ../2 ( l uu) + l dd))
1
I T3 ) = ../2 ( l uu) - l dd})
üçlü durumları için aynı şeyi yapın ve sonuçları yo­
rumlayın.

176
DERS 6: SİSTEMLERİ BİRLEŞTİRME: DOLANIKLIK

Son olarak, bir gözlenebiliri daha ele alalım. Bu göz­


lenebilir Ali ve Veli tarafından kendi düzenekleriyle ayrı
ayrı ölçümler yap arak ölçülemez, bir araya gelseler ve
fikir alışverişlerinde bulunsalar bile. Bununla birlikte,
kuantum mekaniği gözlenebiliri ölçmek için bir tür dü­
zeneğin kurulabileceği konusunda diretir.
Sözünü ettiğim gözlenebilir iİ ve i vektör-işlemcileri­
nin sıradan skaler çarpımı olarak düşünülebilir:

Ali a'nın tüm bileşenlerini ölçerken Veli de r'nun tüm bi­


leşenlerini ölçer ve sonra bu bileşenleri çarpıp toplarlar­
sa, bu gözlenebilir için bir değerin bulunabileceği düşü­
nülebilir. Burada sorun, Veli'nin r'nun tek tek bileşenle­
rini aynı anda ölçemeyeceğidir, çünkü unlar sıra değiş­
tirmemektedir. Benzer şekilde, Ali de bir anda a'nın bir­
den fazla bileşenini ölçemez. a i'yu ölçmek için, yeni
.

türden bir düzenek kurulmalıdır, öyle bir düzenek ki


hiçbir bileşenini ölçmeksizin doğrudan a i'yu ölçsün.
.

Bunun nasıl yapılabileceği hiç mi hiç açık değildir. İşte


size böyle bir ölçümün nasıl gerçekleştirilebileceğine
dair somut bir örnek: Bazı atomlar, elektron spinleriyle
aynı şekilde betimlenen spinlere sahiptir. Bu atomlar­
dan ikisi birbirlerine yakın olduklarında -örneğin, bir
kristal örgüdeki iki komşu atom- Hamilton işlemcisi
spinlere bağlı olacaktır. Bazı hallerde, komşu spinlerin
Hamitroniyeni iİ f'yla orantılıdır. Bu durum söz konu­
·

suysa, o zaman if f'nun ölçümü atom çiftlerinin enerji­


·

sini ölçmeye eşdeğer olur. Bu enerjinin ölçümü, bileşik


işlemcinin bir tek ölçümüdür ve her spinin tek tek bile­
şenlerinin ölçülmesini gerektirmez.

177
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Alıştırma 6.9: Dört ! tekli), I Tı), I T2) ve I T3) vektörü­


nün a . i 'nun özvektörleri olduklarını kanıtlayınız.
Onların özdeğerleri nedir?

Bu son alıştırmadaki sonuçlarınıza bir göz atın. Bu


durum-vektörlerinin birine neden tekli ve diğer üçüne
üçlü dendiğini anladınız mı? Bunun nedeni şudur; onla­
rın a . i işlemcisiyle olan ilişkilerine bakarsanız, teklinin
bir özdeğerli bir özvektör olduğunu ve üçlünün hepsinin
b aşka bir katmerli (dejenere) özdeğerli üç özvektör oldu­
ğunu görürsünüz.
İşte size, dolanıklık kavramını 4. Dersteki zaman ve
değişim kavramlarıyla birleştiren iyi bir alıştırma. Onu,
üniter zaman evrilmesi fikirlerini ve Hamilton işlemcisi­
nin anlamını gözden geçirmek için kullanın.

Alıştırma 6. 1 0: İki spinli bir sistem şu Hamilton iş­


lemcisine sahiptir:
w � �

H = - a·r
2
Sistemin olası enerjileri ve Hamilton işlemcisinin öz­
vektörleri nelerdir?
Sistemin l uu) durumuyla başladığını varsayın. Daha
sonra herhangi bir andaki durum nedir? Aynı soruyu
l ud), l du) ve l dd) başlangıç durumları için yanıtla­
yın.

1 78
Ders 7

Dolanıklık Üzerine Daha Fazla Bilgi

Hilbert'in Yeri, 1 93 5 yazı:

Koyu sohbetin ortasında, döner kapıdan iki pejmür­


de devamlı müşteri girer. Dağınık kır saçlı olan aşın­
mış süveterlisi "Hayır, bana fiziksel gerçekliğin öğele­
rini söyleyemedikçe, senin kuramını kabul etmeyece­
ğim " demektedir.
Diğeri etrafa bakınır, açık bir düş kırıklığı içinde el­
lerini havaya kaldırır ve Art ile Lenny'ye şöyle der:
"Al işte yine başlıyor. EPR'ler, EPR'ler, onun hep dü­
şündüğü bu. Albert, takıntılı olmayı bırak ve gerçek­
leri kabul et. "
"Asla! Birinin bir şey hakkında bilinecek her şeyi bi­
lebildiğini ve yine de onun parçaları hakkında hiçbir
şey bilmediğini kabul edemem. Bu deli saçmasıdır,
Niels. "
"Üzgünüm, Albert. Durum bundan ibaret. Dur, sana
bir bira alayım.

Bu derste, dolanıklığa çok daha derinlemesine baka­


cağız. Bunu yapmak için, b azı ek matematiksel araçlara
ihtiyacımız olacak. Önce, tensör çarpımlarıyla bileşen
yapısında nasıl çalışılacağını anlayacağız. Sonra, yo­
ğunluk matrisi denen yeni bir işlemci hakkında bir şey-

1 79
KUANTUM FIZIGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

ler öğreneceğiz. Bu araçlara hakim olmak doğaları gere­


ği zor değildir; ama biraz sabır ister ve indislerle bir
miktar didişmeyi gerektirir.

7.1 Matematiksel Ara:


Bileşen Yapısında Tensör Çarpımları
Ders 6'da, iki vektör uzayının çarpımını, bra'lar,
ket'ler ve erz gibi işlemci simgelerin soyut gösterimini
kullanarak nasıl oluşturacağımızı açıklamıştık. Bu, sü­
tunlara, satırlara ve matrislere nasıl dönüştürülür?
Tensör çarpımlarını matrislerden ve sütun vektörle­
rinden kurma işi zor değildir. Kurallar, aşağıda görece­
ğimiz gibi, ap açıktır. İncelikli kısım, bu kuralların neden
işlediğidir; onların istediğimiz özelliklere sahip matris­
leri ve sütun vektörlerini kurmaya neden bize izin ver­
dikleridir. Bu meselenin iki farklı şekilde üstesinden ge­
leceğiz. Birinci olarak, bileşik işlemcileri 3. Derste geliş­
tirdiğimiz "deneyimle sabit" yöntemini kullanarak kura­
cağız. Sonra size bileşik işlemcileri doğrudan doğruya
onların bileşen işlemcilerinden nasıl kuracağımızı gös ­
tereceğiz .

7. 1.1 Tensor Çarpım Matrislerinin

Temel İlkelerden Kurulması


Ders 3'e dönersek, orada size herhangi bir M gözlene­
bilirini, özel bir tabana göre, matris yapısında nasıl yaz­
dığımızı göstermiştik. Denk. 3 . l ' den 3.4'e kadar olan kıs­
mı gözden geçirmek sadece birkaç dakika alır. O bölüm­
de, M'nin matris elemanlarının mik sayısal değerlerini
şu ifadeyle hesaplamıştık:

180
DERS 7: DOLANIKLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

mik = (i !Mlk) (7. 1 )


Burada [j) ve l k) taban vektörlerini temsil eder. Her [j) ,
l k) karışımı farklı bir matris elemanı üretir. 1
Amacımız , bu formülü b azı tensör çarpımı işlemcile­
rine uygulamak ve ne elde ettiğimizi görmektir. Tensör
çarpımı tab an vektörleri için çift indisleme anlaşmamız­
dan ötürü, bu denklemlerdeki "s andviçler" Denk. 7 . l 'de­
kilerden biraz farklı görüneceklerdir. Sandviçin her bir
ucunda, ı uu), l ud), ldu) ve l dd) taban vektörleri üzerin­
den bir devir yapacağız. 2 İşleri b asit tutmak için, örnek
olarak <Yz @ I işlemcisini kullanacağız; burada I özdeşlik
işlemcisidir. Gördüğümüz gibi, Uz @ l, durum-vektörü­
nün Ali-yarısı üzerine Uz'yle etkir ve Veli-yarısı üzerine
kesinlikle hiçbir şey yapmaz. Dört-boyutlu bir vektör
uzayında çalıştığımızdan, sonuç matris 4 x 4'lü olacak­
tır. Görsel kargaş adan kaçınmak için @ simgelerini göz
ardı ederek, matrisi şöyle yazabiliriz:
<Yz @ l =
(uuluzl l uu) (uulazl l ud) (uul azl l t!u) (uu l azl i dd)
(ud l azl ı uu) (udl azl l ud) (udl uzl l du) (udl uzl l dd)
(dul azl ı uu) (dulazl l ud) (dul uz! l .d u) (dul azl i dd)
(dd l azl l uu) (dd l uzl l ud) (ddluzl l du) (dd l uzl l dd)
(7.2)

ı Ders 3 'te, burada yaptığımızın tersine, j indisini M'nin sol


yanına ve k'yı s ağ yanına yazmıştık. j ve k indis değişkenleri
olduğundan, bir denklemler grubu içinde tutarlılığı sağladı­
ğımız sürece, bu hiçbir fark yaratmaz .
2 Kuşkusuz, j rr), j rl) vb gibi farklı bir taban vektörleri kümesi
kullanabilirdik. Böyle yapmak, farklı bir matris elemanları
kümesine yol açardı.

181
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Bu matris elemanlarını geliştirmek için, üz ve I'nın ya


sola veya sağa işlem yapmasına izin verebilirdik. üz'nin
sola ve I'nın s ağa işlem yaptığını varsayalım. I hiçbir
şey yapmadığına göre, sadece üz'nin soldaki bra vektör­
leri üzerine etki etmesini önemseriz. Ve bu bra vektörü
bünyesinde, üz s adece en soldaki (yani, Ali'nin) durum­
etiketine etkir. Zaten incelemiş olduğumuz kuralları (bkz.

[
Denk. 6.6 ve 6.7) kullanarak, bu üz işlemlerinin tümünü
yerine getirip şunu buluruz:

(uuj uu) (uul ud) (uuj du) (uuj dd)

üz ® I =
(ud j uu) (ud j ud) (ud j du) (ud j dd)
-(duj uu) -(duj ud) -(du l du) -(duj dd)
-(dd l uu) -(dd j ud) -(ddj du) -(ddj dd)
(7.3)

Bu özvektörler birim-boylu dik olduklarından, üstteki


matris şuna indirgenir:

1 o o o
üz ® I =
o 1 o o
o o -1 o ( 7. 4)

o o o -1
j uu), j ud), j du) ve l dd) özvektörlerini sütun vektörleri
olarak nasıl yazarız? Şu an için, sadece j uu) ve j ud)'yi
aşağıdaki gibi temsil edeceğimizi söyleyeceğim:

182
DERS 7: DOLANIKLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

<Tz ® I bu sütun vektörleri üzerine etki ettiğinde, ne ola­


cağını görelim. Bu matrisi l uu)'ya uygulayarak

1 o o o
o 1 o o
o o -1 o
o o o -1

sonucuna, veya daha kısa yazışla, tam da beklediğimiz


(<Tz ® n ı uu) = ı uu)
ifadesine ulaşırız. Aynı matrisi 7.5'deki l du) sütun vek­
törüne uygularsak ne olur? Matris çarpımını yapınca,
tam da olması gerektiği gibi, - l du) elde ederiz.

7.1.2 Tensör Çarpımı Matrislerinin


Bileşen Matrislerden Kurulması
Matris elemanlarının yukarıdaki hesaplama yöntemi
çok geneldir; tüm gözlenebilirler için çalışır. İki işlemci­
nin tensör çarpımını kurmamız gerekirse ve yapı taşları­
nın matris elemanlarını zaten biliyorsak, onları doğru­
dan birleştirebiliriz. 4 x 4 matrislerini kurmak için 2 x
2 'li matrisleri birleştirme kuralı işte şöyledir:

(7.6)
Ya da:

A 11Bı2
A 11 B22
(7.7)
Aı 1B1 2
Aı 1 B22

183
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Aynı örüntü her boyuttaki matrisler için işler. Bu türden


bir matris çarpımına bazen Kronecker çarpımı denir; bu
terim matrislerin sadece tensör çarpımı biçimine uygu­
lanır. İki adet 2 x 2 'li matrisin Kronecker çarpımı, bir
4 x 4'lü matristir ve örüntü keyfi boyutlu matrisler için
de benzerdir. Genelde, bir m x n matrisiyle p x q matri­
sinin Kronecker çarpımı, bir mp x nq matrisidir.
Bunların tümü, zaten özel matrisler olan sütun ve sa­
tır vektörlerine mükemmel şekilde uygulanır. İki adet
2 x 1 sütun vektörünün tensör çarpımı, bir 4 x 1 sütun
vektörüdür. Eğer a ve b 2 x 1 'li sütun vektörleriyse, on­
ların tensör çarpımları şöyle $ Örünür:

(7.8)

Bunun Ali ve Veli için nasıl çalıştığını görelim. Önce, ya­


pı taşları olarak l u ) ve l d)'yi kullanıp, dört adet tensör
çarpımı taban vektörü kuracağız. Ders 2 'den 2 . 1 1 ve 2 . 1 2
denklemlerini hatırlayın:

j u) (�)
l d ) = (�)

j u ) ve l d ) 'nin uygun karışımlarını Denk. 7.8'e tıkıştırır­


sak, 4 x 1 'li dört sütun vektörümüz şunlar olur:

1 84
DERS 7: DOLANIKLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

j ud ) (�) ® (�) =
(�oı)
0
l du) = (�) ® (�)
(0�)
(7.9)

Şimdi de, <Jz ve Tx işlemcilerini birleştirmek için 7.7


denklemindeki kuralı kullanacağız. <lz ve rx matrisleri­
nin tanımları için 3 .20 denklemini kullanmakla, bu kural
tensör çarpımı matrisini şu biçimde verir:

o( 0) (0 o) (oo 0oo o0 - 0o)


Bu sonucu <Jx ve rz'nin çarpımıyla karşılaştıralım:

o- o o
1 1 1
(8)
<lx@ Tz = =
1
1 -1
1
Dikkat ederseniz, <Jx ® Tz ile <lz ® Tx aynı değildir. Bu do­
ğaldır, çünkü onlar farklı gözlenebilirleri temsil ederler.
Buraya kadar her şey yolundaydı. Fakat şimdi biraz
daha ilginç bir şey göreceğiz. Birkaç yeni alıştırmanın
yardımıyla, Kronecker çarpımının matrisler için gerçek­
ten de tensör çarpımı olduğuna -başka bir deyişle, mat­
risin Ali-yarısının sütun vektörünün sadece onun yarısı­
na etkidiğine ve keza Veli için- sizi inandırmaya çalışa-

185
KUANTlJM FIZl(; I N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

cağız. Kronecker çarpımı onun yapı taşlarının elemanla­


rını karıştırdığından, bu biraz alengirlidir.
Bir örnek olarak, az ® rx'in j ud) üzerine nasıl uygula­
nacağına bakalım. Soyut imgeleri bileşenlere çevirerek,

(
şunu yazabiliriz:
o ı o
1 o o
(az ® <x) lud) =
O O o
o o -1

Fakat sağ yandaki sütun vektörü Denk. 7.9'daki j uu)'ya


karşılık gelir. Bu, yine soyut gösterime geri dönmüş ola­
rak, şu hale gelir:
(az <8> <xl l ud) = l uu)
Bu tam olarak istediğimiz şeydir; soyut işlemcilerimizin
ve durum-vektörlerimizin bilinen davranışını tekrar
eden bir matris temsili.
Aşağıdaki alıştırma, a ® r'nun a-yarısının sadece du­
rum-vektörünün Ali-yarısını ve a ® r'nun r-yarısının da
sadece Veli-yarısını etkilediği şeklindeki fikirlerin kris­
talleşmesine yardım edecektir. Bundan sonraki alıştır­
mayla, bir işlemcinin her taban vektörüne ne yaptığını
zaten bildiğimizi varsayarak, onun matris elemanlarını
hesaplama konusunda biraz daha deneyim elde etmiş
olacağız.

Alıştırma 7 . 1 : I ® rx tensör çarpımını bir matris olarak


yazın ve bu matrisi ı uu), l ud), l du) ve l dd) sütun vektör­
lerine uygulayın. Durum-vektörünün Ali-yarısının her
bir durumda değişmediğini gösterin. I bir 2 x 2'li birim
matristir.

186
DERS 7: DOLANIKLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

Alıştırma 7.2: ®
r/in matris elemanlarını, Denk.
az

7.2'de yaptığımız gibi, iç çarpımları oluşturarak he­


saplayın.

Üçüncü alıştırma biraz can sıkıcıdır, fakat meseleleri


gerçekten de sağlama bağlar.
(A ® B) (a ® b) = (Aa ® Bb) (7. 1 0)
denklemini ele alalım. Denk. 7 . 7 ve 7.B'de olduğu gibi, A
ve B 2 x 2 'li matrisleri (ya da işlemcileri) ve a ve b ise
2 x 1 'li sütun vektörlerini temsil eder. Alıştırma, sizden
bu denklemi bileşenlerine açmanızı ve sol yanın sağ ya­
na denk olduğunu göstermenizi ister.
Alıştırma 7 .3:
a) 7 . 1 0 denklemini, A, B, a ve b simgelerini Denk. 7 . 7
v e 7 .8' den matrisler ve sütun vektörleriyle yer değiş­
tirerek, tekrar bileşen yapısında yazın.
b) Sağ yandaki Aa ve Bb matris çarpımlarını yapın.
Her bir s onucun bir 4 x l 'li matris olduğunu doğrula­
yın.
c) Üç Kronecker çarpımını da açın.
d) Her bir Kronecker çarpımının satır ve sütun boyut­
larını doğrulayın:
• A ® B: 4 4
x

• a ® b: 4 ı
x

• Aa ® Bb: 4 1x

e) Sol yandaki matris çarpımını, 4 x 1 'li bir sütun ve­


recek şekilde yapın. Her bir sıra dört ayrı terimin
toplamı olmalıdır.
f)Son olarak, sol ve sağ taraflardaki sütun vektörleri­
nin özdeş olduklarını doğrulayın.

187
KUANTll M FIZl ıi l N E K U HAMSAL BAŞLANGIÇ

7 .2 Matematiksel Ara:
Dış Çarpımlar
Bir (<P i bra'sı ve bir l ıJı ) ket'i verilince, ( c/J lıJı) iç çarpı­
mını oluşturabiliriz. Gördüğümüz gibi, iç çarpım bir
karmaşık sayıdır. Bununla birlikte,

l ıJı > ( c/J I


şeklinde yazılan ve dış çarpım denilen bir b aşka tür çar­
pım daha vardır. Dış çarpım bir sayı değildir; o bir doğ­
rusal işlemcidir. ll/J) (cl> I bir IA) ket'i üzerine etkidiğinde,
ne olacağını ele alalım:

ll/J) ( c/J I IA)


Bu örneklerde, işlemcilerin gruplanmasını göstermek
için parantezler yerine aralık koymayı kullanıyoruz.
Bra'lar, ket'ler ve doğrusal işlemcilerle tüm işlemlerin
birleşmeli olduklarını hatırlayın; bu demektir ki onları
istediğimiz şekilde gruplamaya izin verilmektedir, yeter
ki aynı soldan sağa sıralamayı koruyalım. 3 Dış çarpım
işlemcisinin etkisi çok basittir ve

l l/J) ( c/J I IA) = ll/J) ( c/J IA)


şeklinde tanımlanabilir. Başka bir deyişle, ( c/J I ile IA)'nin
iç çarpımını alırız (sonuç bir karmaşık s ayıdır) ve onu
l l/J ) ket'iyle çarparız. Bra-ket gösterimi o kadar etkilidir
ki pratik olarak bizi tanımlamaya zorlar. Bu Paul Dirac
'ın yaratıcılığıydı. Dış çarpınım bra'lara da etki edebil­
diğini kanıtlamak kolaydır:

(E l l ıJı ) ( c/J I = (B l l/J ) ( c/J I

3 Bazen soldan-sağa sıralamayı da değiştirebiliriz , fakat bu


daha fazla özen gerektirir.

188
DERS 7: DOLANI KLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

Özel bir hal, bir ket'in onun karşılık gelen bra'sıyla


l ı/J )( ı/J I şeklindeki dış çarpımıdır. l ı/J )'nin bire-boylandırıl­
dığını varsayarak, bu işlemciye bir izdüşüm işlemcisi
denir. Bir izdüşüm işlemcisi şöyle etkir:
l ı/J } (ı/J I IA) = l ı/J ) ( ı/J IA)
Sonucun daima l ı/J )'yla orantılı olduğuna dikkat edin. Bir
izdüşüm işlemcisinin, bir vektörü l ı/J )'yla tanımlanan
doğrultuya izdüşürdüğü söylenebilir. İzdüşüm işlemci­
lerinin kolayca kanıtlayabileceğiniz bazı özellikleri şun­
lardır ( l ıjı)'nin 1 'e boylandırıldığını hatırlayın) :

• İzdüşüm işlemcileri Hermitseldir.


• l ı/J ) vektörü izdüşüm işlemcisinin 1 özdeğerli bir
özvektörüdür:
l ı/J )( ı/J I l ı/J ) = l ı/J )
• l ı/J )'ye dik her vektör sıfır özdeğerli bir özvektör­
dür. Dolayısıyla, lı/J )( ı/J l 'nin özdeğerleri ya O veya 1
olur ve sadece birim özdeğerli bir özvektör vardır.
Bu özvektör de l ı/J )'nin kendisidir.
• Bir izdüşüm işlemcisinin karesi, izdüşüm işlemci­
sinin kendisiyle aynıdır:
l ı/J )( ı/J l 2 = l ı/J } ( ı/J I
• Bir işlemcinin (ya da herhangi bir kare matrisin)
izi, onun köşegen elemanlarının toplamı olarak ta­
nımlanır. İz için İz imgesini kullanarak, bir L iş­
lemcisinin izi
İz L = L ( i lLl i )
i
olarak tanımlanabilir; diğer bir deyişle -L'nin kö­
şegen matris elemanlarının toplamı.

189
KUANTUM FİZİGİ NE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Bir izdüşüm işlemcisinin izi l 'dir. Bu, bir Hermit­


sel işlemcinin izinin onun ö zdeğerlerinin toplamı
olduğu gerçeğinden çıkar.4
• Bir taban sistemi için tüm izdüşüm işlemcilerini
toplarsak, özdeşlik işlemcisini elde ederiz:

1:i l i H i l = ı (7. 1 1 )

Son olarak, işte size izdüşüm işlemcileri ve beklenen de­


ğerler hakkında çok önemli bir teorem: Herhangi bir L
gözlenebilirinin 11/1) durumundaki beklenen değeri şöyle
verilir:
(l/l l L l l/I ) = İz 11/1)(1/1 1 L (7. 1 2)
Onu kanıtlama b asamakları da aş ağıdadır. Herhangi bir
l i) tabanını al. Sonra iz tanımını kullanarak,

İz 11/1)(1/11 L = L (i ll/1 ) (1/J IL l i)


i

yaz. Toplamdaki iki çarpan sadece sayılardır; dolayısıy­


la sıralarını tersine çevirebiliriz:

İz 11/1)(1/11 L L ( l/ll L l i) ( i ll/I )


=

Toplamı yapar ve L l i) ( i l = I eşitliğini kullanırsak, şunu


elde ederiz:

İz 11/1)(1/1 1 L = ( l/ll L l l/I )


Sağ yan tam da L'nin beklenen değeridir.

4 Bir Hemıitsel M matrisi ptMP dönüşümüyle köşegen hale


getirilebilir, burada P bir üniter matris olup , sütunları P'nin
bire-boylu özvektörleridir. M'nin izi bu dönüşüm altında
değişmezdir. İyi-bilinen bu s onucu kanıtlamadık.

190
DERS 7: DOLANIKLIK ÜZERİN E DAHA FAZLA BİLGİ

7.3 Yoğunluk Matrisleri: Yeni Bir Araç


Şu ana kadar, bir sistemin tam durumunu bildiğimiz­
de, o sistem hakkında nasıl öngörüler yapacağımızı öğ­
rendik. Fakat çoğu kez, durum hakkında tam bilgimiz ol­
maz. Örneğin, Ali'nin bir eksen boyunca yönelmiş bir
düzenek kullanarak bir spini hazırladığını varsayalım.
Bu spini Veli'ye verir, fakat ona düzeneği hangi eksen
boyunca yönelttiğini söylemez. Belki ona kısmi bir bilgi
verir; öyle ki eksenin ya z- veya x-ekseni olduğunu söyler,
ama daha fazlasını değil. Veli ne yapar? Öngörülerde bu­
lunmak için bu bilgiyi nasıl kullanır?
Veli şöyle akıl yürütür: Ali spini l ıJı ) durumunda ha­
zırlamışsa, o zaman herhangi bir L gözlenebilirinin bek­
lenen değeri şu olacaktır:

İz l ıJı )( ıJı i L = ( ıJı I Ll ıJı )

Öte yandan, Ali spini I </> ) durumunda hazırlamışsa, o za­


man da L'nin beklenen değeri şudur:

İz l </>)( l </> I L = (</> i L i </>)

l ıJı )'nin hazırlanmış olmasının olasılığı yüzde 50 ve


l </>)'nin hazırlanmış olmasının olasılığı da yüzde 50 ise,
ne olur? Bu halde beklenen değerin

(L) = � İz l ıJı )(ıJı l L + � İz l</>)(</>IL


olacağı apaçıktır. Bütün yapacağımız, Ali tarafından ha­
zırlanmış durumu Veli'nin cahilliği üzerinden ortala­
maktır.
Fakat şimdi, Veli'nin bilgisini şifreleyen bir yoğunluk
matrisi tanımlayarak, terimleri bir tek ifade içinde bir­
leştirebiliriz. Bu halde yoğunluk matrisi I </>) üzerine iz-

191
KUANTUM FİZİGİ N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

düşüm işlemcisinin yarısı artı lt/J} üzerine izdüşüm iş­


lemcisinin yarısıdır:

P= � lt/J Ht/J I + � l<l>H<l>I

Artık Veli'nin tüm sistem bilgisini bir tek p işlemcisi içi­


ne paketlemiş olduk. Bu noktada, beklenen değerleri he­
s aplama kuralı çok b asit hale gelir:

(L} = İz pL (7. 1 3)
Bunu genelleştirebiliriz. Varsayalım ki Ali Veli'ye l </> 1},
l </> 2}, l </> 3} vb gibi çeşitli durumlardan birini hazırladığını
söylüyor. Üstelik, bu durumların her biri için P1 , P2, P3, . . .
olasılıklarını d a belirtiyor. Veli yine tüm bilgisini bir yo­
ğunluk matrisi içine paketleyebilir:

Ayrıca, beklenen değeri hesaplamak için tam olarak 7. 1 3


denklemindeki aynı kuralı kullanabilir.
Yoğunluk matrisi bir tek duruma karşılık geldiğinde,
o bu durum üzerine izdüşüren bir izdüşüm işlemcisidir.
Bu halde, durumun saf olduğunu söyleriz. Bir saf durum,
bir kuantum sisteminden Veli'nin sahip olabileceği mak­
simum bilgi miktarını temsil eder. Fakat çok daha genel
halde, yoğunluk matrisi çeşitli izdüşüm işlemcilerinin
bir karışımıdır. O zaman yoğunluk matrisi bir karışık
durumu temsil ediyor deriz .
Yoğunluk matrisi terimini kullandık, fakat kesin ola­
rak söylemek gerekirse, p bir işlemcidir. Sadece bir ta­
ban seçildiğinde, o bir matris haline gelir. l a } tab anını
seçtiğimizi düşünelim. Yoğunluk matrisi, sadece bu ta­
bana göre p'nun matris temsilidir:

Paa' = (a l p l a '}

192
DERS 7: DOLANIKLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

L'nin matris temsili La 'a ise, o zaman 7.3 aşağıdaki yapı­


ya bürünür:

(L} = L La 'a Paa' (7. 14)


aa '

7 .4 Dolanıklık ve Yoğunluk Matrisleri


Klasik fizik de, bu adlarla adlandırılmasa bile, saf ve
karışık durumlar kavramına sahiptir. Sırf açıklamak için,
bir çizgi boyunca hareket eden iki parçacıklı bir sistemi
ele alalım. Eğer belli bir anda parçacıkların konumları­
nın (x 1 ve x2) değerlerini ve momentumlarının (p 1 ve p2)
değerlerini bilirsek, klasik mekanik kurallarına göre,
parçacıkların yörüngelerini hesaplayabiliriz. Sistemin
durumu, böylece dört sayıyla belirtilir: x 1 , x2, Pı ve p z .
Bu dört sayıyı bilirsek, iki-parçacıklı sistemin -sahip
olunması mümkün- tam bir betimlemesine sahip oluruz :
Bilinecek başka bir şey yoktur. Buna saf bir klasik du­
rum denir.
Bununla birlikte, çoğu kez tam durumu bilmeyiz, sa­
dece bir olasıcı bilgiye sahibizdir. Bu bilgi,
p(x ı , Xz , P ı , p z )
gibi bir olasılık yoğunluğu içine şifrelenebilir. Bir saf
klasik durum, bir p olasılık yoğunluğunun sadece bir
özel halidir; orada p sadece bir tek noktada sıfırdan
farklıdır. Fakat daha genel olarak, p belli bir bölgeye ya­
yılmış halde olacaktır;5 buna karışık bir klasik durum

5
Yayılmış demekle, p(x 1 , x2 , p 1 , p2) 'nin sadece bir tek değer
için değil de, belli bir değerler bölgesi için sıfırdan farklı
olacağını kastediyoruz. Bu bölge ne kadar genişse, p o kadar
çok yaygın hale gelir.

193
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

diyebiliriz; sistemin durumuyla ilgili bilgimiz noksan


anlamına gelir. p ne kadar çok yaygınsa, cehaletimiz o
kadar fazladır.
Bu örnekten bir şey tamamıyla apaçık olmalıdır: İki­
parçacıklı birleşik sistem için saf durumu biliyorsanız, o
zaman her parçacık için her şeyi biliyorsunuz demektir.
Başka sözlerle, iki klasik parçacık için bir saf durum, tek
tek her parçacık için bir saf durum anlamına gelir.
Fakat, bir sistem dolanık olduğunda, kuantum meka­
niğinde doğru olmayan şey işte tam da budur. Bir bile­
şik sistemin durumu mutlak şekilde saf olabilir; fakat
onun bileşenlerinin her biri karışık bir durumla betim­
lenmelidir.
A ve B gibi iki parçadan oluşan bir sistem alalım. İki
spin veya herhangi başka bir bileşik sistem olabilir. Bu
halde, Ali'nin bileşik sistemin tam bilgisine sahip oldu­
ğunu varsayacağız. Başka bir deyişle, o
l/J(a,b)
dalga fonksiyonunu bilmektedir. Bileşik sistem hakkın­
da hiçbir eksiği yoktur. Yine de, Ali B'yle ilgilenmemek­
tedir. Bunun yerine, o B'ye bakmaksızın A hakkında ola­
bildiğince çok şey öğrenmeyi arzulamaktadır. A'ya ait
olan ve etkidiği zaman B'ye hiçbir şey yapmayan bir L
gözlenebiliri seçer. L'nin beklenen değerini hesaplama
kuralı şudur:

(L) = l/J*(a'b') La' b',ab l/J(ab) (7. 1 5)


a b,a' b'

Buraya kadar, her şey tamamıyla geneldir. Bununla bir­


likte, eğer L gözlenebiliri sadece A 'yla ilgiliyse, o zaman
b-indisine etki etmez ve beklenen değeri şöyle yazabili­
riz :

194
DERS 7: DOLANI KLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA B İ LG İ

(L) = L
a, b, a'
ı/J*(a'b) La',a ıf;(ab) (7. 1 6)

Şimdi, Ali tüm bilgisini, en azından çalışma amacı için,


bir p matrisi cinsinden özetleyebilir:

Paa' = L ı/J*(a'b) ıf;(ab) (7. 1 7)


b
Denk. 7 . 1 6, şaşırtıcı şekilde, karışık bir durumun bekle­
nen değeri için tam olarak 7 . 1 4'le aynı yapıdadır. Ger­
çekten de, bir çarpım durumunun sadece çok özel bir ha­
linde, p bir izdüşüm işlemcisinin yapısına sahip olacak­
tır. Başka türlü söylersek, bileşik sistemin mükemmelen
bir saf durumla betimlenmesi gerçeğine karşın, A alt­
sistemi bir karışık durumla betimlenmelidir.
Yoğunluk matrisleri için gösterimimizde dikkate de­
ğer ince bir husus vardır: 7 . 1 7 denkleminde p'nun s ağ­
indisi, yani a' indisi, toplamdaki ı/J *(a'b) karmaşık eşle­
nik durum-vektörüne karşılık gelmektedir. Bu bizim bir
L işlemcisinin matris elemanlarını etiketlemekle ilgili
L aa' = ( a l Lla ' )
anlaşmamızın bir sonucudur. Bu anlaşmayı

P = l 'P )( 'l' I
eşitliğine uygulayarak,

Paa ' = ( a l 'P )( 'P l a' )


ya da,
Paa' = ı/J(a) ı/J *(a ' )
sonucuna ulaşırız.

195
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

7.5 İki Spin için Dolanıklık


Sizi dolanıklık dünyasına daha fazla yöneltmeden ön­
ce, size basit bir tanım ve hızlı bir ısınma egzersizi vere­
ceğim. Ali bilinen durumda bir tek spine sahipse, onun
yoğunluk matrisi
Paa' = ı/J *(a')ıjJ(a)

olarak tanımlanır. Bu denklem bize Ali'nin yoğunluk


matrisinin bir elemanının nasıl hesaplanacağını söyler.
Tanıdık O"z tabanımızla devam edersek, her bir a ve a' in­
disi yu kan ve aşağı değerlerini alabilir; böylece Ali bir
2 x 2 'li matrise s ahip demektir.

Alıştırma 7 .4:
l lJI) = a j u ) + P l d)

için yoğunluk matrisini hesaplayın.

Yanıt:
ı/J( u) = a; ı/J *( u ) = a *
ı/J(d) = p; ıjJ *(d) = p *

Pa'a =
(pa *• aa*P )
a p•p
Şimdi de a ve p için bazı sayılar bulmaya çalışın. 1 'e
b oylu olduklarından emin olun. Örneğin, a = 1 1../2,
p = ı ı../2.

Bu basit örnek, yoğunluk matrisinin özelliklerini anla­


mak için iyi bir yoldur. Bir dolanık durumun daha kar­
maşık bir örneğine baktığımızda, ona geri göndermede
bulunabilirsiniz.

196
DERS 7: DOLANIKLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

t/J(a,b)

gibi bileşik bir sistemin dalga fonksiyonunu bildiğimizi,


fakat sadece Ali'nin alt-sistemiyle ilgilendiğimizi varsa­
yın. Başka bir deyişle, Ali'nin ölçebileceği her şeyin izini
sürmek istiyoruz . Tüm dalga fonksiyonunu bilmeli miyiz?
Yoksa Veli'nin değişkenlerinden kurtulmanın bir yolu
var mıdır? Sonuncu soruya yanıtımız evettir; bir p yo­
ğunluk matrisi cinsinden Ali'nin tam bir betimlemesini
ele geçirebiliriz.
Ali'nin sisteminin bir L gözlenebilirini ele alalım. O,
herhangi bir gözlenebilir gibi, bir matris olarak temsil
edilebilir:
La'b',ab = ( a ' b ' I L l ab )
Hatırlarsanız, bileşik sistem için, ab çifti gerçekten de
bir taban vektörünü etiketleyen bir tek indistir.
"L bir Ali-gözlenebiliridir" dediğimizde, L işlemcisi
durum-etiketinin Veli-yarısına hiçbir şey yapmaz demek
isteriz. Bu, L'nin yapısı üzerine bazı sınırlamalar koyar.
Bu düşünce, durum-etiketinde Veli-yarısını değiştirme
etkisine sahip L matris elemanlarını filtrelemektedir (sı­
fıra eşitlemektedir) . Başka türlü söylersek, L şu özel ya­
pıya sahiptir:
L a'b', ab = La'a Ob 'b (7. 1 8)
Bu basit-görünüşlü denklem bir açıklamayı gerekli kılar
ve tensör çarpımları üzerine olan Ara'da (Bölüm 6 . 1 ) ten­
sör çarpımlarının bileşen yapısındaki malzemeyi gözden
geçirmek isteyebilirsiniz . Denklemin sol yanı, bir 4 x 4 ' lü
matrisin bir elemanıdır. Onun iki indisinin her biri dört
ayrı değer alabilir: uu, ud, du ve dd. Sağ yan hakkında
ne denebilir? La'a matris elemanı da iki indise sahiptir,

197
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

fakat onların her biri sadece iki ayrı değer alabilir: u ve


d. Aslında, aynı L simgesi 7 . 1 8 denkleminin her bir ya­
nında iki farklı matrise gönderme yapar.
İlk b akışta, 4x4'lü bir matrisi 2 x 2 'li bir matrise eşit­
lemişiz gibi görünür ve gerçekten bu bir sorun olabilirdi.
Bununla birlikte, Ôb'b çarpanı her şeyi halleder. L a'a Ôb'b
terimi iki adet 2 x 2 'li matrisin tensör çarpımıdır ve bu
tens ör çarpımı bir 4x4'lü matristir. 6 7. 1 8 denklemini
ş öyle okuyabiliriz:
4 x 4'lü L a 'b',a b matrisi, iki adet 2 x 2'li La'a ve Ôb'b
matrisinin bir tensör çarpımı olarak çarpanlanna
aynlabilir; burada öb'b 2 x 2 'li özdeşlik matrisine eş-
değerdir.
Şimdi, L'nin (4 x 4'lü biçimi) beklenen değerini, bileşik
sistemin tüm teşkilatını kullanarak hesaplayalım:

( lJl lL l lJI ) = L
a, b,a ', b'
ı/J*(a', b') La 'b', ab ı/;(a, b)

Uyardığım gibi, çok sayıda indis var. Fakat L matrisinin


özel yapısını kullanırsak, o daha basit hale gelir. 7 . 1 8
denkleminde öb'b çarpanı -bir Kronecker deltası- etike-
tin Veli-yarısını değiştiren her elemanı filtreler ve diğer­
lerine dokunmaz. Bize b' = b koymamızı söyleyerek şunu
verir:

( lJl l L l lJI ) = L
a ', b , a
ı/J* (a', b) La ',a ı/J(a, b) (7. 1 9)

6 Matrislerden söz ettiğimiz için, buna bir Kronecker çarpımı


da diyebilirdik. Amaçlarımız için biçimsel ayırım önemli de­
ğildir.

198
DERS 7: DOLANI KLiK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

Bir an için a ve a' üzerinden olan toplamları göz ardı


edip , b üzerinden olan toplama yoğunlaş alım. Şu nicelik­
le karşılaşırız:

Pa ' a = L l/J*(a, b) l/J(a', b) (7.20)


b
2 x 2 'li Pa'a matrisi Ali'nin yoğunluk matrisidir. b üzerin­
den toplam yapıldığı için, Pa 'a matrisinin hiçbir b-indisi-
ne b ağlı olmadığına dikkat edin. O sadece Ali'nin a ve a'
değişkenlerinin bir fonksiyonudur. Aslında, bir sonraki
kısımda yer alan örneği daha kolay izlemek için, denk­
lemde b 'leri yerlerinde tuttuk.
7 . 20 denkleminden Pa ' a 'yi yerine sokarak 7 . 1 9 denkle­
mini basitleştirebiliriz. O zaman L'nin (2 x 2'li biçimi)
beklenen değeri şu şekle gelir:

(L) = L Pa ' a L a,a ' (7.2 1 )


a'a

b üzerinden toplamayla, 4 x 4'lü bir matrisi 2 x 2 'li bir


matrise indirmiştik. Bu anlamlıdır. Bileşik sistem üzeri ­
ne etkiyen bir işlemcinin 4 x 4'lü bir matris olmasını
bekleriz ve bir Ali-işlemcisinin ise 2 x 2 'li bir matris.
7 . 2 1 denkleminin sağ yanının köşegen matris eleman­
larının toplamı olduğuna dikkat edin. Başka bir deyişle,
o pL matrisinin izidir ve şöyle yazılabilir:

( L) = İz pL
Çıkarılacak ders şudur: Ali'nin p yoğunluk matrisini he­
saplamak için, Veli'nin değişkenlerine bağlılık dahil,
tam dalga fonksiyonunu bilme gereği duyabiliriz. Fakat
p'yu bilince, onun nereden geldiğini unutabiliriz ve onu
Ali'nin gözlemleri hakkında her şeyi hesaplamakta kul­
lanırız. Basit bir örnek olarak, bir ölçüm yapılınca

199
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Ali'nin sisteminin a durumunda bırakılma olasılığı


P(a) 'yı hesaplamak için p'yu kullanabiliriz. P(a) 'yı sapta­
mak için, bileşik sistemin l ab ) durumunda bulunma ola­
sılığı P(a, b) 'yle başlarız. Bu, tam şudur:

P(a, b) = ı./J *(a, b) ıjJ(a, b)

Olasılığın standart kurallarıyla, b üzerinden toplarsak, a


için olasılığı elde ederiz:

P(a) = L ıjJ*(a, b) ıjJ(a, b)


b

Bu, yoğunluk matrisinde bir köşegen elemandır:

P(a) = Paa (7.22)


Yoğunluk matrislerinin bazı özellikleri şunlardır:

• Yoğunluk matrisleri Hermitseldir:

Paa' = P�'a

• Bir yoğunluk matrisinin izi 1 ' dir:


İz(p) = ı

7 .22 denklemi bunu açık hale getirmeye yardım et­


melidir, çünkü sol yan bir olasılıktır.

• Yoğunluk matrisinin özdeğerleri hep pozitif ve O


ile 1 arasındadır. Bir özdeğer 1 ise, diğerlerinin
hepsi O' dır. Bunu yorumlayabilir misiniz?

• Bir saf durum için:


p2 = p
İz (p2) = ı

200
DERS 7: DOLANIKLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

• Bir karışık veya dolanık durum için:


p2 * p
İz (p 2 ) < ı
Son iki özellik bize saf ve karışık durumlar arasında ma­
tematiksel olarak ayırım yapmak için temiz bir yol gös­
. terir. Bir dolanık durumun bir alt-sistemi (tekli duru­
mun Ali-yarısı gibi) bir karışık durum sayılır.
Bu iki özelliği biraz daha iyi anlamak için birkaç da­
kika harcamaya değer. İşleri basitleştirmek için, p'nun
bir köşegen matris olduğunu varsayacağız; başka sözler­
le, onun tüm köşegen-dışı elemanları sıfırdır. Bu basit­
leştirme bize hiçbir şeye mal olmaz, çünkü p Hermitsel­
dir ve her Hermitsel matrisin uygun bir tabanda köşe­
gen yapıda ifade edilebileceği ortaya çıkar.7 Bir köşegen
matrisin karesini almak çok basittir: Tek yapmanız gere­
ken, her bir elemanın karesini almaktır. p bir karışık du­
rumu temsil ettiğine göre ve p'nun köşegen elemanları
toplandığında 1 vermesi gerektiğinden, p'nun köşegen
elemanlarının hiçbiri l 'e eşit olamaz. Aksi halde, p bir
saf durumu temsil ederdi. Dolayısıyla, p en azından
l 'den küçük iki elemana sahip olmalıdır. Bu elemanların
karelerini alarak, elemanları daha da küçük yeni bir p 2
matrisi buluruz. Bu, p'nun karışık-durum özelliklerinin
ikisi için açıklama getirir.

Bundan sonraki alıştırmaları denemenizden önce, iz


hakkında bir başka şeye daha değineceğim. İz'in birçok

7 Daha önce Bölüm 7.2'de değindiğimiz gibi, Hermitsel bir M


matrisi bir p-t MP dönüşümüyle köşegen hale getirilebilir;
burada P üniter bir matris olup sütunları M'nin bire-boylu
özvektörleridir.

201
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

ilginç matematiksel özelliklere sahip olduğu anlaşılır.


Onun çok daha yararlı özelliklerinden biri, iki matrisin
çarpımının izinin onların çarpım sırasına bağlı olmama­
sıdır. Başka türlü ifade edersek,
AB -:f=. BA
ols a bile,
İzAB = İzBA

olur. Buna değindim, çünkü bazen yoğunluk matrisini İz


pL yerine İz Lp şeklinde yazdığımı da göreceksiniz. Bu
iki ifade eş değerdir.

Alıştırma 7 .5:

a) (� �) 2 (�2 ı2 ) olduğunu gösterin.


=

b) Şimdi de, p = (.!:.� o)i olduğunu kabul ederek, aşağı-

daki ifadeleri hesaplayın:


p2
İz(p)
İz(p 2 )

c) p bir yoğunluk matrisiyse, bir saf durumu mu, yok­


sa bir karışık durumu mu temsil eder?

Alıştırma 7.6: p bir yoğunluk matrisiyse, 7.22 denkle­


mini kullanarak
İz(p) = ı
olduğunu gösterin.

202
DERS 7: DOLANIKLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BiLGİ

7 .6 Somut bir Örnek:


Ali'nin Yoğunluk Matrisinin Hesaplanması
Buraya kadar, yoğunluk matrisleri tartışması bazı
okuyucular için biraz soyut kaçmış olabilir. İşte size yo­
ğunluk matrislerinin daha açık seçik hale getirilmesine
yardım edecek işlenmiş bir örnek. Ali'nin yoğunluk mat­
risinin tanımını 7.20'den hatırlayın:

Pa'a = L ı/J*(a, b) ı/J(a', b) (7.23)


b

Şimdi şu durum-vektörünü ele alın:

Taban vektörlerinden ikisinin Jz katsayısına ve diğer


ikisinin ise sıfır katsayısına sahip olduğuna dikkat edin.
Bu durum bire-boyludur, çünkü katsayıların karelerinin
toplamı 1 'dir.
Ayrıca, dört katsayı da gerçeldir; bu da karmaşık eş­
lenik sürecini basitleştirir.
Ali'nin yoğunluk matrisini bu durum için hesaplaya­
lım. Önce, tüm olası a ve b girdileri için ı/J(a, b)'nin de­
ğerlerini listeleyelim. Bunların sadece taban vektörü
katsayıları olduklarını hatırlayın:

ı/J(u, u) = O
1

{2
ı/J (u, d) =

{2
ı/J(d, u) =

ı/J (d, d) = o
203
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Sonra, Ali'nin yoğunluk matrisinin her elemanını hesap­


lamak için, 7.23 denkleminin toplamasının açılımında
bu dört denklemi kullanacağız. Açılımda, t/J* (a, b) t/J( a', b)
yapısının her çarpanı için Veli'nin girdisinin her iki çar­
pan için aynı olduğuna dikkat edin. Bu özelliğe sahip ol­
mayan her terimi atarız. "Toplamda b' teriminin b'ye
eşit alınmasıyla" bunu demek isteriz. Açılım işte şudur:

Puu = t/J*( u, u) t/J(u, u) + t/J*(u, d) t/J( u, d) = 1


2

Pud = t/J *(d, u) t/J(u, u) + t/J*(d, d) tf;(u, d) = O

Pdu = t/J* (u, u) tf;(d, u) + t/J*( u , d) t/J( d, d) O

Pdd = t/J *(d, u) t/J (d, u) + t/J*( d, d) t/J( d, d) = �


Bu değerler bir 2 x 2 'li matrisin elemanlarıdır:

p = (� )
2
o

2
(7.24)
o

Matrisimizin izi l 'dir. Ve bu yoğunluk matrisimizdir.8

Alıştırma 7.7: p 2 'yi hesaplamak için 7.24 denklemini


kullanın. Bu sonuç, p'nun bir dolanık durum temsil et­
tiğini nasıl doğrular? Dolanıklığı kontrol etmenin baş­
ka yollarını yakında öğreneceğiz.

8 Art bir ş air, ama onun bundan haberi bile yok.

204
DERS 7: DOLANI KLiK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

Alıştırma 7.8: Aşağıdaki durumları ele alın:


1
l ıJıı ) = 2 c ı uu) + l ud) + l du ) + l dd ))

1
l ıJı2 ) = ,/'i c ı uu) + l dd ))

1
l ıJı 3 ) = 5 (3 l uu) + 4 l ud))

Her biri için Ali'nin yoğunluk matrisini ve Veli'nin yo­


ğunluk matrisini hesaplayın. Onların özelliklerini
kontrol edin.

7.7 Dolanıkhk için Testler


Size bileşik SAB sistemi için

ı/J (a, b)
dalga fonksiyonunu verdiğimi varsayın. Karşılık gelen
durumun dolanık olup olmadığını nasıl söyleyebilirdiniz?
Deneysel bir teste değil, matematiksel bir işleme dayan­
dırarak diyorum. İlgili bir soru, dolanıklığın değişen de­
receleri olup olmadığıdır. Eğer varsa, onların miktarını
nasıl belirlersiniz? Dolanıklık, karşılıklı ilişkinin (corre­
lation) kuantum mekaniksel genellemesidir. Başka bir
deyişle, bu, Ali'nin kendi sistemiyle ölçerek sistemin Ve­
li-yarısı hakkında bir şey öğrenebileceğini gösterir. Bir
önceki dersin klasik örneğinde, madeni paraları kullana­
rak ilişki fikrini sergilemiştim. Eğer Ali Zühtü'nün ona
verdiği parayı gözlerse, sadece kendi parasının bir ku­
ruş mu yoksa bir lira mı olduğunu bilmekle kalmaz, ay­
rıca Veli'nin hangi paraya sahip olduğunu da bilir. Bu
deneysel resimdir. İlişkinin matematiksel göstergesi,
P(a,b) olasılık fonksiyonunun çarpanlara ayrılmaması;

205
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

yani, Denk. 6.3 gibi görünmemesidir. Ne zaman olasılık


dağılımı çarpanlara ayrılmazsa, 6.2 E şitsizliğinde be­
timlediğim gibi, sıfıra eşit olmayan ilişkiler söz konusu­
dur.

7. 7 . 1 Dolanıklık İçin Karşılıklı İlişki Testi

A'nın bir Ali gözlenebiliri ve B 'nin bir Veli gözlenebi­


liri olduğunu varsayalım. Onlar arasındaki karşılıklı
ilişki, ayrık gözlenebilirlerin ortalama değerleri (bekle­
nen değerler olarak da bilinir) ve onların çarpımları cin­
sinden tanımlanır. Bu beklenen değerler
(A)

(B )

(AB )

olsun. A ve B arasındaki C(A, B) ilişkisi şöyle tanımlanır:

C(A, B) = (AB ) - (A)( B )

Alıştırma 7.9): Herhangi bir Ali gözlenebiliri A ve Ve­


li gözlenebiliri B verilmişse, bir çarpım durumu için
C(A, B) ilişkisinin sıfır olduğunu gösterin.

Bu alıştırmadan, dolanıklığa dair bir şey öğrenebiliriz.


Bir sistem, A ve B gibi karşılıklı ilişkili iki gözlenebilir
bulabileceğimiz bir durumda -C(A, B) * O anlamında­
ise, o zaman bu durum dolanıktır. Karşılıklı ilişkiler
- 1 ' den + 1 'e kadar uzanan bölgede yer alacak şekilde ta -
nımlanır. Bu uç değerler en büyük olası negatif ve pozi­
tif ilişkileri temsil ederler. C(A, B)'nin büyüklüğü yüksel-

206
DERS 7: DOLANI KLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

dikçe, dolanıklık da artar. C(A, B) = O ise, o zaman hiç


karşılıklı ilişki (ve dolanıklık) yoktur.

7.7.2 Dolanıklık İçin Yoğunluk Matrisi Testi

Karşılıklı ilişkileri hesaplamak için, sitemin dalga


fonksiyonuyla birlikte, sistemin Ali parçasını ve Veli
parçasını bilmelisiniz . Fakat dolanıklığın bir başka testi
daha vardır ki bizim sadece Ali'nin (ya da Veli'nin) yo­
ğunluk matrisini bilmemizi gerektirir. l lJI ) durumunun
bir Veli çarp anı 14>) ile bir Ali çarpanı 11/J}'nin bir çarpımı
olduğunu varsayalım. Bu demektir ki bileşik dalga fonk­
siyonu da bir Veli çarpanı ile Ali çarpanının çarpımıdır:

ı{J (a, b) = ı{J (a) <j> (b)


Şimdi Ali'nin yoğunluk matrisini hesaplayalım. 7.20
denklemindeki tanımı kullanıp şunu elde ederiz:

Pa'a = ı/J *(a)ı{J(a') L <j> *(b) <j> (b)


b

Fakat Veli'nin durumu bire-boylandırılmışsa, o zaman

L <t>*ıbı<t>ıbı = ı
b

olur; bu da Ali'in yoğunluk matrisini özellikle basit hale


getirir:
Pa'a = 1/J*(a)ı{J(a') (7.25)

Dikkat ederseniz, bu s adece Ali'nin değişkenlerine bağlı­


dır. Belki de Ali'nin sistemine dair bilmemiz gereken her
şeyin Ali'nin dalga fonksiyonunda kaps anmakta olması
pek şaşırtıcı değildir.

207
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Şimdi, Ali'nin yoğunluk matrisinin özdeğerleri hak­


kında, bir çarpım durumunun kabulü altında, bir kilit
teorem kanıtlayacağım. Bu sadece dolanık olmayan du­
rumlar için doğrudur ve onları saptamaya hizmet eder.
Teorem şunu der: Her çarpım durumu için Ali'nin (ya da
Veli'nin) yoğunluk matrisi tam olarak bir adet sıfırdan
farklı özdeğere sahiptir ve bu öz değer tam olarak 1 'dir.
Teoreme, p matrisi için özdeğer denklemini yazarak baş­
larız:

Başka bir deyişle, p matrisi, a sütun vektörüne etkiyerek


aynı vektörü A.'yla çarpılmış olarak geri verir. p'nun
Denk. 7.25'teki b asit yapısını kullanarak

l/J(a') L l/J*(a)aa = A.aa• (7.26)


a

yazabiliriz. Burada bir çift şeye dikkat edebilirsiniz. Bi­


rinci olarak,

L
a
l/J*(a)aa

niceliği bir iç çarpım yapısına sahiptir. a sütun vektörü


l/J'ye dikse, Denk. 7.26'nın sol yanı sıfırdır. Böyle bir vek­
tör p'nun sıfır özdeğerli bir özvektörüdür.
Ali'nin durumlar uzayının boyutu NA ise, o zaman
l/J'ye dik NA -1 adet vektör vardır. Onların her biri p'nun
O özdeğerli bir özvektörüdür. Bu, sıfırdan farklı bir öz­
değerli bir özvektör, yani l/J(a) vektörü için sadece bir
olası doğrultu bırakır. Aslında, a a = l/J(a) koyarsak, ger-
çekten de p'nun 1 özdeğerli bir özvektörünü buluruz.

208
DERS 7: DOLANIKLIK ÜZERİN E DAHA FAZLA BİLGİ

Teoremi özetlersek: Ali-Veli bileşik sistemi bir çar­


pım-durumuysa, o zaman Ali'nin (ya da Veli'nin) yoğun­
luk matrisi, 1 'e eşit bir ve sadece bir öz değere sahiptir
ve geri kalanların tümü sıfırdır. Üstelik, sıfırdan farklı
özdeğerli özvektör, sistemin Ali-yarısının dalga fonksi­
yonundan başka bir şey değildir.
Bu halde, Ali'nin sistemi bir saf durumdadır. Ali'nin
gözlemlerinin tümü, sanki Veli ve onun sistemi asla yok­
muş ve Ali t/J (a) dalga fonksiyonuyla betimlenen yalıtık
bir sisteme sahipmiş gibi betimlenir.
Bir saf durumun tam karşıtı en fazla dolanık durum­
dur. Bu maksimum dolanık durumlar bir bileşik siste­
min öyle durumlarıdır ki, onlar sistemin -kuantum me­
kaniğinin izin verdiği tamlıkta- bir bütün olarak tam
betimlemeleri olsalar da, bu durumlarda hiçbir alt-sis­
tem hakkında hiçbir şey bilinmez. ! Tekli) durum maksi­
mum derecede dolanık bir durumdur.

Ali kendi yoğunluk matrisini bir maksimum dolanık


durumda hesapladığında, iyice hayal kırıklığı yaratan
bir şeyle karşılaşır: Yoğunluk matrisini birim matrisle
orantılı bulur. Tüm özdeğerler eşittir ve onların toplamı
bir olarak verilince, her özdeğer l /NA 'ya eşit olur. Başka
bir deyişle,
1
Pa'a = NA Oa'a
-- (7.27)

olur. Ali neden hayal kırıklığına uğramıştır? 7.22 denkle­


mine gidelim. Bu denkleme göre bir özel a durumu için
olasılık, p'nun köşegen elemanıdır, fakat 7.27 denklemi
ise tüm olasılıkların eşit olduklarını söyler. Mümkün her
sonucun eşit olasılıklı olması gibi böylesine yapısız bir
olasılık dağılımından daha az bilgi verici ne olabilirdi ki?

209
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Maksimum dolanıklık, sadece bir alt-sistemi içeren


deneyler için Ali'nin alt-sistemi hakkında tam bir bilgi
noksanlığını ifade eder. Diğer taraftan, Ali'nin ve Ve­
li'nin ölçümleri arasında büyük bir karşılıklı ilişkiye
işaret eder. Tekli durum için, eğer Ali kendi spininin
herhangi bir bileşenini ölçerse, Veli'nin kendi spininin
aynı bileşenini ölçtüğünde elde edeceği sonucu otomatik
olarak bilir. Bu, tam olarak bir çarpım durumunda en­
gellenen cinsten bir bilgidir.
Böylece her bir tür durumda, bazı şeyler öngörülebi­
lir ve bazıları öngörülmez. Bir çarpım durumunda, her
ayrı sistem üzerinde yapılmış ölçümler hakkında istatis­
tiksel öngörüler yapabiliriz, fakat Ali'nin ölçümleri Ve­
li'nin sistemine dair hiçbir şey söylemez ona. Diğer ta­
raftan, bir maksimum derecedeki dolanım durumda, Ali
kendi ölçümleri hakkında hiçbir şey öngöremez, fakat
kendi sonuçları ile Veli'nin sonuçları arasındaki ilişkiler
hakkında pek çok şey bilir.

7.8 Ölçüm Süreci


Kuantum sistemlerinin uzlaştırılamaz gibi gorunen
farklı yollarda evrildiklerini gördük: Ölçümler arasında
üniter gelişimlerle ve ölçümler alındığında dalga fonksi­
yonunun çökmesiyle. Bu durum, en çekişmeli tartışma­
lara ve gerçeklik hakkındaki kafa karıştırıcı iddialara
yol açmıştı. Bu tartışmalardan uzaklaşacağım ve olgula­
ra b ağlı kalacağım. Bir kez kuantum mekaniğinin nasıl
çalıştığını anlarsanız, artık bir sorun olup olmadığını
düşünme konusunda kendiniz karar verebilirsiniz.
Her ölçümün bir sistem ve bir düzenek içerdiğine dik­
kat çekerek başlayalım. Fakat eğer kuantum mekaniği

210
DERS 7: DOLANI KLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

tutarlı bir kuramsa, sistemi ve düzeneği daha büyük tek


bir sisteme birleştirmek mümkün olmalıdır. B asit olsun
diye, sistemi bir tek spin olarak alalım. A düzeneği ilk
derste kullandığımız aynı düzenektir. Düzenekteki pen­
cere üç farklı okuma gösterebilir. Birincisi boştur; bu,
spinle temasa gelmeden önce düzeneğin yansız durumu­
nu temsil eder. Diğer iki okuma, ölçümün iki olası sonu­
cunu kaydeder: + 1 veya - 1 .
Düzenek bir kuantum sistemiyse (kuşkusuz, öyle ol­
malı) , o zaman bir durumlar uzayıyla betimlenir. En ba­
sit betimlemede, düzenek tam olarak üç duruma sahiptir:
bir boş durum ve iki sonuç durumu. Böylece, düzenek
için taban vektörleri şunlardır:

i b}
l+l}
l-1}
Bu arada, spinin taban vektörleri her zamanki yukan ve
aşağı durumlardır:
l u)
l d)
Bu iki taban vektörleri kümesinden, altı taban vektörüne
sahip olan, bileşik (tensör çarpımı) durumlar uzayını ku­
rabiliriz:
ı u, b)
l u, + l )
ı u, - 1 )
l d, b)
l d, + l )
l d, - 1 )

211
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Sistem düzenekle karşılaştığında meydana gelen şeyin


ayrıntılı mekaniği karmaşık olabilir, fakat bileşik siste­
min nasıl geliştiğine dair b azı varsayımlar yapmakta öz­
gürüz. Düzeneğin boş durumda ve spininse yukarı du­
rumda başladığını varsayalım. Düzenek spinle etkileş­
tikten sonra, son durum (varsayım olarak)

l u, + l )
olur. Başka bir deyişle, etkileşme spini değişmez bırakır,
fakat düzeneği + l durumuna çevirir. Bunu şöyle yazarız:

l u, b) � j u, + l ) (7.28)
Benzer şekilde, eğer spin aşağı durumdaysa, düzeneği
-1 durumuna çevirmesini isteyebiliriz:

l d, b) � l d, -1 ) (7.29)
Böylece düzeneğe spinle etkileştikten sonra bakarak,
spinin başlangıçta ne olduğunu söyleyebilirsiniz. Şimdi,
başlangıç spin durumunun çok daha genel olduğunu, ya­
ni

olduğunu varsayalım. Sistemin parçası olarak düzeneği


de içine alırsak, başlangıç durumu şu olur:
(7.30)

Bu başlangıç durumu bir çarpım durumudur, özellikle


başlangıç spin durumuyla boş düzenek durumunun bir
çarpımı. Bunun tamamen dolanıksız bir durum olduğu­
nu kontrol edebilirsiniz.

Alıştırma 7 . 1 0: 7.30'daki durum-vektörünün tam ola­


rak dolanıksız bir durumu temsil ettiğini doğrulayın.

212
DERS 7: DOLANI KLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

7.28 ve 7.29 denklemlerinden 7.30'daki terimlerin nasıl


evrildiklerini bildiğimizden, son durumu kolayca sapta­
yabiliriz:

Bu son durum bir dolanık durumdur. Aslında, a u = Uct -

ise, bu en fazla dolanık olan tekli durumdur. Gerçekten


de, düzeneğe bakılıp spin durumunun ne olduğu derhal
söylenebilir: Düzenekte + 1 okunursa, spin yukarıdır ve
- 1 okunurs a, spin aşağıdır. Üstelik, son düzeneğin + l
gösterme olasılığı

ifadesidir. Bu s ayı, bir olasılık belirtir; spinin yukarı ol­


duğu zamanki özgün olasılıkla tam olarak aynıdır. Bir
ölçümün bu betimlemesinde, dalga fonksiyonunun çök­
mesi meydana gelmez. Bunun yerine, düzenek ve sistem
arasındaki dolanıklık, sadece durum-vektörünün üniter
gelişimiyle meydana gelir.

Tek sorun şudur; belli bir anlamda, zorluğu sadece


ertelemiştik. Deneycinin -diyelim ki Ali- düzeneğe bak­
masına izin verilmedikçe, düzeneğin spin durumunu
"bildiği"nin söylenmesi çok doyurucu değildir. O düze­
neğe baktığı zaman, bileşik sistemin dalga fonksiyonunu
çökerteceği doğru değil midir? Evet ve hayır. Ali'nin tüm
hayrına, evet; düzeneğin ve spinin iki olası şekillenim­
den birinde oldukları ve öylece devam edecekleri sonu­
cuna varacaktır.
Fakat şimdi Veli'yi sahneye getirelim. Buraya kadar,
o spinle, düzenekle veya Ali'yle etkileşmemişti. Onun
açısından, tüm üçü bir tek kuantum sistemi oluşturur.
Ali düzeneğe baktığında, dalga fonksiyonu çöküşü mey-

213
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

dana gelmez. Bunun yerine, Veli Ali'nin diğer iki bileşen


sistemle dolanık hale gelmiş olduğunu söyler.
Tüm bunlar iyi ve güzel, fakat Veli Ali'ye baktığında
ne olur? Onun hayrına, dalga fonksiyonunu çökertmişti.
Ama öte yandan canımın içi Zühtü var . . .
Sisteme bakan son zat-ı muhterem dalga fonksiyonu­
nu çökertir mi, veya sadece dolanık hale mi getirir? veya
son bakan biri var mıdır? Bu soruları yanıtlamaya çalış ­
mayacağım, fakat aşikar olması gereken şudur ki kuan­
tum mekaniği, bir sistem ve bir düzenek içeren belli bir
tür deney için olasılıkların tutarlı bir hesabıdır. Onu
kullanırız ve o çalışmaktadır, fakat temelini oluşturan
"gerçeklik" hakkında sorular sormaya çalıştığımızda, ka­
famız karışır.

7.9 Dolanıklık ve Yerellik


Kuantum mekaniği yerelliği bozar mı? Bazıları öyle
düşünüyor. Einstein kuantum mekaniği tarafından kas­
tedildiğini iddia ettiği "uzaktan hayaletimsi etki"ye
(spukhafte Femwirkung) karşı veryansın etmişti. Ve
John Bell kuantum mekaniğinin yerel olmadığını kanıt­
layarak neredeyse put haline getirilmişti. Bir taraftan da,
çoğu kuramsal fizikçi, özellikle dolanıklıkla delik deşik
edilmiş kuantum alanlar kuramı çalışanlar tersini iddia
ederler: Doğru şekilde yapılan kuantum mekaniği yerel­
liği garantiye alır.
Sorun, kuşkusuz , bu iki grubun yerellik derken farklı
şeyler kastetmelerindedir. Terimin kuantum alan ku­
ramcılarınca anlaşılmasıyla başlayalım. Bu görüş açı­
sından, yerellik sadece bir anlama sahiptir: Bir sinyali
ışık hızından daha yüksek bir hızla göndermek olanak-

214
DERS 7: DOLANIKLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

sızdır. Kuantum mekaniğinin bu kuralı nasıl zorladığını


göstereceğim size.
Önce, Ali'nin ve Veli'nin sisteminin tanımını açımla­
yayım. Şu ana kadar Ali'nin sistemi terimini, Ali'nin be­
raberinde taşıdığı ve üzerinde deneyler yaptığı bir sis­
tem anlamında kullandım. Bu bölümün kalanında, bu te­
rimi bir b aşka anlamda kullanacağım: Ali'nin sistemi,
sadece onun taşıdığı bir sistemden ibaret olmayıp, ayrı­
ca onun kullandığı düzeneği de, hatta onun kendisini bi­
le taşıyan bir sistemdir. Aynı şey elbette Veli'nin sistemi
için de doğrudur.
l a}
taban ket-vektörleri Ali'nin etkileşebildiği her şeyi be­
timler. Benzer şekilde,
l b)
ket-vektörleri Veli'nin etkileşebildiği her şeyi betimler.

l ab)
tensör çarpımı durumları ise, Ali ve Veli'nin dünyaları­
nın birleşimini betimler.
Ali ile Veli'nin geçmişte bir ara etkileşmeye yetecek
derecede birbirlerine yakın olmuş olduklarını varsaya­
cağız; fakat şu anda Ali Alfa C entauri'de ve Veli İstan­
bul' dadır. Ali-Veli dalga fonksiyonu şudur:

ıj;(ab)
Ve dolanık olabilir. Ali'nin sisteminin, düzeneğinin ve
kendisinin tam betimlemesi, onun p yoğunluk matrisin­
de içerilir:

Paa' = L ıj;*(a'b) ıj;(ab) (7.3 1 )


b

215
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Şu soruyu ele alın: Veli, Ali'nin yoğunluk matrisini ani­


den değiştirmek için bir şey yapabilir mi? Unutmamak
gerekir ki Veli sadece kuantum mekaniği yasalarının izin
verdiği şeyler yapabilir. Bilhassa, ona ne neden olursa
olsun, Veli'nin gelişimi üniter olmalıdır. Başka bir de­
yişle,

gibi üniter bir matrisle betimlenmelidir. U matrisi Ve­


li'nin sistemine ne olursa onu temsil eder, Veli bir deney
yapsın veya yapmasın. O dalga fonksiyonuna etkir ve
"son" dalga fonksiyonu diyeceğimiz yeni bir dalga fonk­
siyonu üretir:

ı/J so n (abı = L ubb' ıj; (a b' ı


b'

Bu dalga fonksiyonunun karmaşık eşleniğini de yazabi­


liriz:

ıJ;;0n (a 'b) = L ı/J* (a 'b") U b "b


b"

Dikkat ederseniz, bir sonraki adımda onları karıştırma­


mak için simgelerin b azılarına üsler ekledik. Şimdi, Ali' -
nin yeni yoğunluk matrisini hesaplayalım. 7.3 1 denkle­
mini kullanacağız, fakat özgün dalga fonksiyonlarını
son dalga fonksiyonlarıyla yer değiştireceğiz :

Paa' = L
b, b', b"
ı/J* (a 'b") Ub "b ubb ' ıj; (ab ' )

Şimdi etrafta uçuşan çok sayıda indis var, fakat mate­


matiği göründüğü kadar zor değil. Aslında, U matrisleri­
nin

216
DERS 7: DOLANIKLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

karışımıyla işin içine nasıl girdiğine bakın. Bu karışım


tam da u t u matris çarpımıdır. Fakat U'nun üniter oldu­
ğunu hatırlayın. Buna göre, u t u çarpımı birim matris
Ôb"b r 'dür. Önceki gibi, bu b" = b' olan terimlerin işin içine
katılacağı ve diğer terimlerin tümünün göz ardı edilece­
ği anlamına gelir. Bu basitleştirmeyle şunu elde ederiz:

Paa' = L ı/J *(a'b) ı/J (ab)


b

Bu tam olarak 7 . 3 1 denkleminin aynısıdır. Başka bir de­


yişle, Paa', U'nun etkisinden önceki yoğunluk matrisiyle
tam aynıdır. Veli ve Ali maksimum dolanık olsa bile, Ve­
li'nin sonucunda meydana gelen hiçbir şeyin Ali'nin yo­
ğunluk matrisine ivedi etkisi olmaz. Bu demektir ki
Ali'nin kendi alt sisteminden bakışı (istatistiksel model)
daha önce nasılsa tam öyle kalır. Bu dikkate değer sonuç,
bir maksimum dolanık sistem için şaşırtıcı görünebilir;
fakat ışıktan-hızlı hiçbir sinyalin gönderilemeyeceğini
de garanti altına alır.

7 . 1 0 Kuantum Benzeşim: Beli Teoremine


bir Giriş
Hiçbir sinyalin eşzamanlı olarak gönderilemeyeceği­
nin garanti edilmesinde üniterliğin belirgin bir rol oyna­
ması ilginçtir. U üniter olmasaydı, Ali'nin son yoğunluk
matrisi gerçekten de Veli tarafından etkilenmiş olurdu.
Öyleyse, Einstein'ı uzaktan hayaletimsi etki konusun­
da bu kadar çok tedirgin eden şey neydi ki? Bunu yanıt-

217
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

lamak için, o ve Bell'in tamamıyla farklı bir yerellik kav­


ramından söz ettiğini anlamak önemlidir. Bunu açıkla­
mak için bir bilgisayar oyunu icat edeceğim. Benim yeni
bilgisayar oyunumun yapacağı şey, bilgisayarda bir
manyetik alan içinde bir kuantum spininin var olduğunu
düşünme konusunda sizi kandırmaya çalışmaktır. Bu
olasılığı test etmek için deneyler yapmaya hazırsınız .
Şek. 7. 1 ' de bir şematik çizim görüyorsunuz.
O şöyle çalışır: Bilgis ayarın içinde, bellekte au ve ad
gibi iki karmaşık sayı depolanmıştır; bunlar olağan

boylandırma kuralına b ağlıdırlar. Oyunun başında a


katsayıları belli bir değerde kullanıma hazırlanır. Sonra
bilgisayar, a'ları tam olarak sanki spin durum-vektörü­
nün bileşenleriymişler gibi güncellemek üzere, Schrö­
dinger denklemini çözer.
Bilgisayar ayrıca düzeneğin klasik üç-boyutlu yöneli­
mini iki açı veya bir birim vektör yapısında depolamıştır.
Klavye, bu açıları yerleştirmenize ve onları istendiği gibi
değiştirmenize olanak verir. Bellekte fazladan bir öğe
daha, yani düzeneğin penceresindeki s ayıyı temsil eden
değer (ya + l veya - 1 ) depolanmıştır. Bilgisayarın ekranı
düzeneği göstermektedir. Deneyci olarak, düzeneğinizin
nasıl yöneltileceğini seçersiniz. Ayrıca düzeneği çalıştı­
ran bir M ölçüm düğmesi vardır.
Programın son elemanı bir rastgele sayı üreteci olup
sırasıyla a� au ve ad, ad olasılıklarıyla + 1 ve 1 ölçüm
-

sonuçlarını üretir. Rastgele sayı üreteçlerinin aslında


rastgele sayıların üreteçleri olmadıklarını aklınızda tu­
tun; onlar rastgele sayı benzeticileridir (simülatör) . Onlar,

218
DERS 7: DOLANIKLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

Şekil 7 . 1. Kuantum b enzetimi. Bilgisayar ekranı düzeneğin· kullanı­


cı-kontrol yönelimini sergilemektedir. Basit olsun diye, burada sa­
dece iki-boyutlu yönelim gösterilmiştir. Kullanıcı ne zaman spini
ölçmek isterse (gösterilmiyor), M düğmesine basabilir. Ölçümler
arasında, spin durumu Schrödinger denklemi uyarınca gelişir.

sayıları üretmek için rr'nin b asamakları gibi şeyleri kul­


lanan, tamamen klasik belirlenimci mekanizmalara da­
yanırlar. Yine de, sizi kandırmak için yeterince iyidirler.
Oyun başlar ve bilgisayar sürekli olarak au ve ad de­
ğerlerini günceller. İstediğiniz kadar uzun süre bekler ve
sonra M düğmesine basarsınız. Daha sonra, rastgele sa­
yı üretecinin yardımıyla, oyun ekranda beliren bir çıktı
üretir. Bu çıktıya bağlı olarak, bilgisayar çökmeyle du­
rumu günceller. Çıktı + l ise, ainin değeri sıfıra ve
au'nun değeri bire ayarlanır. Eğer çıktı -1 ise, ainin de­
ğeri bire ve au 1 nun değeri sıfıra ayarlanır. Daha sonra,
tekrar M'ye basıncaya kadar Schrödinger denklemi dev­
reye girer.
İyi bir deneyci olarak, kuantum mekaniksel öngörü­
lerle karşılaştıracağınız pek çok deneme yapar ve ista­
tistikler toplarsınız. Her şey uygun giderse, kuantum

219
KUANTUM FİZİGİN E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

mekaniğinin bilgisayarda gerçekleşenlerin doğru betim­


lemesi olduğu s onucuna varırsınız. Kuşkusuz, bilgisayar
tamamıyla klasiktir, fakat bir kuantum spinini güçlükle
karşılaşmaksızın benzetimler.
Şimdi de A ve B gibi iki bilgisayarla aynı şekilde iki
spini benzeşime sokmayı deneyelim. Eğer spinler bir
çarpım durumunda başlamak üzere hazırlanır ve asla
etkileşmezlerse, basitçe iki bilgisayarın her birinde cı­
zırtı olmaksızın aynı oyunu oynarız. Fakat şimdi Ali, Ve­
li ve Zühtü bize yardıma geri gelirler. Zühtü, elbette bir
dolanık çift yaratmak ister. Bir kabloyla iki bilgisayarı
birleştirerek bir tek bilgisayar oluşturmakla işe başlar
ve biz de kablonun bir anda sinyaller gönderebileceğini
varsayarız. Bileşik bilgisayar şimdi belleğinde

gibi dört karmaşık sayı depolamıştır ve bu sayılan Schrö­


dinger denklemini kullanarak güncelleştirir. Her bilgisa­
yar ekranı bir düzenek gösterir. Ali'nin ekranı A ve Ve­
li'nin ekranı B düzeneğini gösterir. Her bir düzenek ba­
ğımsız olarak yöneltilebilir ve her biri kendi M düğme­
siyle bağımsız olarak çalıştırılabilir. Herhangi bir M
düğmesine basıldığında, ortak bellek (rastgele sayı üre­
teci yardımıyla) karşılık gelen düzeneğe bir sinyal gön­
derir ve bir çıktı üretir.
Bu aygıt iki-spin sisteminin kuantum mekaniği ben­
zerini yapabilir mi? Evet, kabloyla bağlı bilgisayarlar
birbirlerinden ayrılmadıkça ve anlık olarak mesajlar
gönderebildiği sürece, yapabilir. Fakat sistem bir çar­
pım durumunda olmadıkça ve bir çarpım durumunda
kalmadıkça, iki bilgisayarın ayrılması benzeşimi yok
edecektir.

220
DERS 7: DOLANIKLIK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

Bunu kanıtlayabilir miyiz? Yine, yanıt evettir ve Bell


teoreminin esas içeriği budur. Ali'nin ve Veli'nin düze­
neklerini uzaysal olarak ayırmaya çalışan kuantum me­
kaniğinin her klasik benzetimi, durum-vektörünü depo­
layan ve güncelleştiren bir merkezi bellek ile ayrı bilgi­
sayarları birleştiren anlık bir kabloya sahip olmalıdır.
Fakat bu, yerelliği-bozan bilginin kabloyla gönderilebi­
leceği anlamına gelmez mi? Eğer Ali, Veli ve Zühtü göreli
olmayan sistemlerin9 yapabilecekleri herhangi bir şeyi
yap maya izinli olsaydı, o anlama gelebilirdi. Fakat izinli
olanlar sadece kuantum işlemlerini benzeştiren işlem­
lerse, o zaman yanıt hayırdır. Gördüğümüz gibi, kuan­
tum mekaniği Ali'nin yoğunluk matrisinin Veli'nin ey­
lemleriyle etkilenmiş olmasına izin vermez.
Bu problem, kuantum mekaniği için bir sorun değil­
dir. Bu, kuantum mekaniğini bir klasik Boole bilgisaya­
rıyla benzeştirme için bir sorundur. Bell teoreminin içe­
riği işte budur: Klasik bilgisayarlar, dolanıklığı benzeş­
tirmek için bir anlık kabloyla b ağlı olmalıdırlar.

7 . 1 1 Dolanıklığın Özeti
Kuantum mekaniğinin bizi zorlayan tüm sezgilere ay­
kırı fikirlerinden kabul edilebilecek en zoru dolanıklık
olabilir. Tam durum betimlemesi tek tek alt-sistemler
hakkında bilgi içermeyen bir sistem için klasik benzeri
yoktur. Yerel-olmamayı tanımlamak bile şaşırtıcı dere­
cede zordur. Bu konularla uzlaşmanın en iyi yolu mate­
matiği özümsemektir. Dolanıklık hakkında öğrendikleri-

9 Başka bir deyişle, sinyallerin bir anda gönderilmiş olmasına


izin veren sistemler.

221
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

mizin derli toplu bir özeti aşağıdadır. Özellikle, dolanık


olan, dolanık olmayan ve kısmen dolanık olan durumlar
arasındaki farkları üç özel örnek -tekli durum, bir çar­
pım durumu ve "tekli'ye yakın" bir durum- için "günlük
olay kaydı" oluşturarak açıklamaya çalıştık. Bu formatın
matematiksel benzerlikleri ve farklılıkları berraklaştır­
maya yardım edeceğini umuyoruz. Lütfen bu malzemeyi
gözden geçirmek için biraz zaman harcayın ve devam et­
meden önce alıştırmaları yapın.

Durum-Vektörü Olay Raporu 1

Adı: Ç arpım Durumu (Dolanıklık yok)

İstenen: Aşırı Yerellik, bir Klasik Sistemi Taklit Etme

Betimleme: Her bir alt-sistem tam olarak nitelenmiş ­


tir. Ali'nin v e Veli'nin sistemleri arasında karşılıklı iliş­
kiler yoktur.
Durum-Vektörü: auPul uu) + auPd l ud) + adPul du) +
adP'dl dd)

Yoğunluk Matrisi: Ali'nin yoğunluk matrisi tam olarak


sıfır-olmayan bir değere sahip olup l 'e eşittir. Bu sıfır­
olmayan özdeğere sahip özvektör, Ali'nin alt-sisteminin
dalga fonksiyonudur. Aynı şey Veli için de söz konusu­
dur.
Dalga Fonksiyonu: Ç arpımlara ayrılmış : t/J (a)<fJ(b)
Beklenen Değerler:
(erx)2 + (ery ) 2 + (erz ) 2 = 1
(rx ) 2 + (ry ) 2 + (rz) 2 = 1

Karşılıklı İlişki: (erzTz ) - (erz ) (rz) = O

222
DERS 7: DOLANIKLlK ÜZERİNE DAHA FAZLA BİLGİ

Durum-Vektörü Olay Raporu 2

Adı: Tekli Durum (Maksimum Dolanıklık )

İstenen: Yerel-olmama, Tam Kuantum Acayipliği

Betimleme: Bir bütün olarak bileşik sistem tam olarak


nitelenmiştir. Ali'nin veya Veli'nin alt-sistemleri hak­
kında bilgi yoktur.
Durum-Vektörü: Jı ( l ud ) - l du))
Boylandırma: ı/J�uı/Juu + ı/J� dı/Jud + ı/J 'd uı/J d u + ı/J 'ddıfJ dd = 1
Yoğunluk Matrisi:
Tam Bileşik Sistem: p2 = p ve İz(p2) = 1
Ali'nin Altsistemi: Yoğunluk matrisi, toplamları 1 olan
eşit özdeğerlere sahip birim matrisle orantılıdır. Dola­
yısıyla, her ölçüm sonucu eşit olasılıklıdır. p2":1=p ve
İz(p2) < 1 'dir.

Dalga Fonksiyonu: Ç arpımlara ayrılmamış : ı/J (a, b)


Beklenen Değerler:
(az ) , (ax) , (ay ) = O
(rz) , (rx) , (ry ) = O
(rzaz) , (rxax) , (ryay ) = - 1

Karşılıklı İlişki: (azTz ) - (az} (Tz ) = - 1

223
KUANTUM FİZİGİNE Y.URAMSAL BAŞLANGIÇ

Durum-Vektörü Olay Raporu 3

Adı: "Tekli'ye Yakın" Durum (Kısmen Dolanık )

İstenen: Kararsızlık, Genel Karaktersizlik, yukarıdan


aşağıya Söyleme Sorunu
Betimleme: Bileşik sistem hakkında bir parça bilgi
vardır ve biraz da her alt sistem hakkında. Herhalde
noksan bilgi.
Durum-Vektörü: -,,/0,6 l ud} - .J0,4 i du}
Boylandırma: t/J�ut/Juu + t/J�dt/Ju d + t/J 'd ut/J d u + t/J 'ddt/J dd = 1
Yoğunluk Matrisi:
Tam Bileşik Sistem: p2 = p ve İz(p2) = 1
Ali'nin Altsistemi: p2 * p ve İz(p2) < l 'dir.
Dalga Fonksiyonu: Ç arplmlara ayrılmamış: t/J ( a b)
,

Beklenen Değerler:
(Clz} = 0,2
(Clx}. (Cly} = O ; (rz} = -0 ,2
(rx ) , (ry} = O
(TzClz} = -1
(ixCfx} = -2-v'0 , 24

Karşılıklı İlişki: Bu örnek için (ClzTz} - (Clz}(rz} = -0,96.


Genelde kısmen dolanık durumlar için, karşılıklı ilişki
- 1 ile + l arasındadır, fakat sıfır değildir.

Alıştırma 7 . 1 1 : "Tekli'ye yakın" durum için Ali'nin


yoğunluk matrisini Clz için hesaplayın.

Alıştırma 7 . 1 2 : Her bir olay raporundaki sayısal de­


ğerleri doğrulayın.

224
Ders e

Parçacıklar ve Dalgalar

Şimdilik Art ve Lenny yeterince dolanıklığa sahip ol­


dular. Daha basit şeye hazırlar.
Lenny: Hey Hilbert, bir boyutta herhangi bir şeyin var
mı?
Hilbert: Bakayım. Son günlerde tek boyutlar pek po­
püler oldu. Bazen tüketiyoruz.
Art: Sadece o varsa, klasik olana da eyvallah.

Hilbert: Burada olmaz, arkadaş. Yoksa lisansımızı


kaybederiz.
Art: İyi tespit!

Sokaktaki kişi için kuantum mekaniği, sadece ve sa­


dece parçacıklar olarak ışık ve dalgalar olarak elektron­
lar demektir. Fakat şu ana kadar parçacıklardan hemen
hemen hiç söz etmedik ve dalgalara değinişimiz de sade­
ce dalga fonksiyonu şeklinde oldu; bugüne dek dalgalar­
la hiçbir şey yapmadık. O halde ne zaman "gerçek" kuan­
tum mekaniği yapacağız?
Yanıt kuşkusuz şudur: Gerçek kuantum mekaniği, da­
ha çok parçacıkların ve dalgaların davranışını yöneten
klasik-olmayan mantıksal ilkeler hakkındadır; o kadar

225
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

da çok parçacıklar ve dalgalar hakkında değil. Parçacık­


dalga ikiliği, bu derste göreceğimiz gibi, şu ana kadar
öğrendiğimiz şeylerin doğal bir uzatımıdır. Fakat fiziğe
geçmeden önce, matematiği biraz gözden geçirmek isti­
yorum; bunun bir kısmı eskidir -önceki derslerde ortaya
çıkmıştı- bir kısmı ise yenidir.

8.1 Matematiksel Ara:


Sürekli Fonksiyonlarla Çalışma
8 . 1 . 1 Dalga Fonksiyonunun Gözden Geçirilmesi

Bu derste dalga fonksiyonları dilini kullanacağız; işe


dalmadan önce, bu malzemenin bir kısmını gözden geçi­
relim. Ders 5'te dalga fonksiyonlarını soyut nesneler
olarak tartışmış, fakat ne dalgalarla ne de fonksiyonlar­
la ne yapıldığını açıklamamıştık. Bu noksanı tamam ha­
le getirmeden, daha önce tartıştıklarımızı gözden geçire­
ceğiz.
il özdeğerlerine ve lil) özfonksiyonlarına sahip bir L
gözlenebiliri seçerek başlayın. i li') bir durum-vektörü ol­
sun. Bir Hamilton işlemcisinin özvektörleri tam bir bi­
rim-boylu dik taban oluşturduğuna göre, i li') vektörü
aşağıdaki gibi açılabilir:

ıw) = 'L ı/J (il) lil) (8. 1 )


A.

5. 1 . 2 ve 5 . 1 .3 B ölümlerinden hatırlayacağınız gibi,


ı/J (il)
niceliklerine sistemin dalga fonksiyonu denir. Fakat şu­
na dikkat edin: ı/J (il) 'nın özel yapısı, başlangıçta seçtiği­
miz özel L gözlenebilirine bağlıdır. Farklı bir gözlenebi-

226
DERS 8: PARÇACIKLAR VE DALGALAR

lir seçersek, dalga fonksiyonu (taban vektörleri ve özde­


ğerlerle birlikte) , farklı olacaktır, hala aynı durumdan
söz ediyor olsak da. Dolayısıyla, "1/J(A.) , j lJ'} 'yla ilişkili
dalga fonksiyonudur" ifadesini yeterli buluruz. Daha ke­
sin olması istenirse, "tjJ(A.), L-bazındaki dalga fonksiyo­
nudur" demeliyiz. Eğer taban vektörlerinin

diklik özelliklerini kullanırsak, L-bazındaki dalga fonk­


siyonu, j lJ'} durum-vektörünün I A.} özvektörleriyle iç çar­
pımları (ya da izdüşümleri) olarak da tanımlanabilir:

t/J(A.) = ( A. j lJ'}
Dalga fonksiyonunu iki şekilde düşünebilirsiniz. Dalga
fonksiyonu, her şeyden önce, durum-vektörünün özel bir
tabandaki bileşenlerinin kümesidir. Bu bileşenler bir sü­
tun vektörü oluşturmak üzere üst üste yığılabilirler:

t/J(A. ı)
t/J(A.z )
t/J(A.3)
t/J(A.4)
t/J(A.5)
Dalga fonksiyonunu düşünmenin bir diğer şekli, A.'nın
bir fonksiyonu olaraktır. A'nın herhangi bir izinli değeri­
ni belirtirseniz, t/J(A.) fonksiyonu bir karmaşık sayı üretir.
Dolayısıyla tjJ(A.)'nın kesikli A. değişkeninin karmaşık de­
ğerli bir fonksiyonu olduğu söylenebilir. Bu şekilde dü­
şünüldüğünde, doğrusal işlemciler fonksiyonlara uygu­
lanan işlemciler haline gelirler ve yeni fonksiyonlar ve­
rirler.

227
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Son bir hatırlatma: Bir deneyin il sonucunu vermesi


olasılığı şudur:
P(il) = ıjJ *(il) ıjJ (il)

8.1.2 Vektörler olarak Fonksiyonlar

Şu ana kadar, çalıştığımız sistemler sonlu boyutlu


durum-vektörlerine sahipti. Örneğin, basit spin iki-bo­
yutlu bir durumlar uzayıyla betimlenir. Bu nedenle, göz­
lenebilirlerin sadece sonlu sayıda olası gözlenebilir de­
ğerleri vardı. Fakat sonsuz sayıda değere sahip olabilen
daha karmaşık gözlenebilirler de var olabilir. Bunun bir
örneği bir parçacıktır. Bir parçacığın koordinatları göz­
lenebilirler olup, spinden farklı olarak, bunlar sonsuz
sayıda olası değerlere sahiptir. Örneğin, x ekseni boyun­
ca hareket eden bir parçacık, x'in her gerçel değerinde
bulunabilir. Başka bir deyişle, x sürekli olarak sonsuz
bir değişkendir. Bir sistemin gözlenebilirleri sürekli ol­
duklarında, dalga fonksiyonu sahiden de bir sürekli de­
ğişkenin bir fonksiyonu olur. Kuantum mekaniğini bu
türden bir sisteme uygulamak için, vektörler fikrini
fonksiyonları da içerecek şekilde genişletmeliyiz.
Fonksiyonlar fonksiyondur ve vektörler de vektör.
Onlar farklı şeyler gibi görünmektedir; öyleyse fonksi­
yonlar hangi anlamda vektördür? Vektörleri üç-boyutlu
uzayda yönelmiş oklar olarak düşünürseniz, o zaman
onlar fonksiyonlarla aynı şeyler değildir. Fakat vektörle­
ri daha geniş bir açıdan belli postülatları sağlayan ma­
tematiksel nesnelerin bir kümesi olarak ele alırsanız, o
zaman fonksiyonlar gerçekten de bir vektör uzayı oluş­
turabilirler. Böyle bir vektör uzayına genelde, matema­
tikçi David Hilbert'in anısına, Hilbert uzayı denir.

228
DERS 8: PARÇACIKLAR VE DALGALAR

Bir tek gerçel x değişkeninin 1/J(x) karmaşık fonksiyon­


ları kümesini ele alalım. Karmaşık fonksiyonlarla, her x
değeri için, 1/J(x)'in bir karmaşık s ayı olduğunu kastedi­
yorum. Diğer taraftan, bağımsız x değişkeni sıradan bir
gerçel değişkendir. -oo'dan +oo'a her gerçel değeri alabi­
lir.
Şimdi "Fonksiyonlar vektörlerdir" dediğimiz zaman
ne kastettiğimizi açıklığa kavuşturalım. Bu üstünkörü
bir benzetme veya bir metafor değildir. Uygun sınırla­
malarla (ki bunlara geri geleceğiz) 1/J(x) gibi fonksiyonlar
bir vektör uzayı tan ı mlayan matematiksel aksiyomlan
sağlarlar. 1 .9.2 Bölümünde bu fikre kısaca değinmiştik
ve şimdi bunu tam olarak kullanacağız. Bir karmaşık
vektör uzayı tanımlayan aksiyomlara geri bakarsak (Bö­
lüm 1 .9. 1 'de) , karmaşık fonksiyonların onların tümünü
sağladığını görebiliriz:

1. Herhangi iki fonksiyonun toplamı gene bir fonksi­


yondur.

2. Fonksiyonların toplanması yer değiştirebilirdir.


3. Fonksiyonların toplanması birleşme özelliğine sa­
hiptir.

4. Biricik ve tek bir s ıfır fonksiyonu vardır, öyle ki


onu herhangi bir fonksiyona eklerseniz, gene aynı
fonksiyonu geri elde edersiniz .

5. Herhangi bir 1/J(x) fonksiyonu verildiğinde, biricik


ve tek bir -1/J(x) fonksiyonu vardır, öyle ki 1/J(x) +
(-1/J(x)) = O' dır.

6. Bir fonksiyonun herhangi bir karmaşık sayıyla


çarpımı gene bir fonksiyon verir ve doğrusaldır.

229
KUANTIJM FIZIC I N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

7. Dağılma özelliği geçerlidir; bu demektir ki, z ve w


karmaşık sayılar olmak üzere, şu eşitlikler söz ko­
nusudur:
z[tjı(x) + <J>(x)] = ztJı(x) + z<J>(x)
[z + w]tjı(x) = ztjı(x) + wtjı(x)

Bunların tümü şunu anıştırır: tjı(x) fonksiyonlarını,


soyut bir vektör uzayında l 1P) ket-vektörleriyle özdeşleş­
tirebiliriz. Bra-vektörlerini de, beklendiği gibi, tanımla­
yabiliriz. l 1P) ketine karşılık gelen ( IPI bra vektörü tJı *(x)
karmaşık eşlenik fonksiyonuyla özdeşleştirilir.
Bu düşünceyi etkin olarak kullanmak için, matema­
tiksel alet çantamızdaki b azı öğeleri genellemeye gerek
duyacağız. Daha önceki derslerde, dalga fonksiyonlarıy­
la özdeşleştirdiğimiz etiketler sonlu bir kesikli kümenin,
örneğin, bir gözlenebilirin özdeğerleriydi. Fakat şimdi
b ağımsız değişken süreklidir. Bu arada, sıradan toplam­
lar yaparak onu toplayamayız anlamına gelir bu. Ama ne
yapacağını biliyorsunuz sanırım. İşte size vektör-tabanlı
kavramlarımızın üçü için fonksiyona-yönelik yer değiş­
tirmeler; bunların ikisini kolayca tanıyacaksınız:
• Toplamların yerini integraller alır.
• Olasılıkların yerine olasılık yoğunlukları geçer.
• Kronecker deltaları yerlerini Dirac delta fonksi­
yonlarına bırakır.
Bu kalemlere daha yakından bakalım:

Toplamların yerini integraller alır: Gerçekten titiz


davranmak istiyorsak, x eksenini çok küçük bir E mesa-

230
DERS 8: PARÇACI KLAR VE DALGALAR

fesiyle ayrılmış kesikli bir noktalar dizisiyle yer değişti­


rerek başlarız ve sonra E -+ O limitini alırız. Her bir adı­
mı doğrulamak için birkaç sayfa alabilir bu. Fakat top­
lamaları integrallerle değiştirmek gibi birkaç sezgisel
tanımla bu güçlükten kaçınabiliriz. Şematik olarak, bu
kavram

şeklinde yazılabilir. Örneğin, bir eğrinin altındaki alanı


hesaplamak istersek, x eksenini ufacık ufacık parçalara
böleriz ve sonra çok sayıda daracık dikdörtgenlerin
alanlarını toplarız; tıpkı basit hesapta yaptığımız gibi.
Parçaları sıfır boyuta daralttığımızda, toplam bir integ­
ral haline gelir.
(IJl l gibi bir bra ve l <t>) gibi bir ket düşünelim ve onla­
rın iç çarpımını tanımlayalım. Bunu yapmanın açık yolu,
1 .2 denklemindeki toplamayı bir integralle yer değiştir­
mektir. İç çarpımı

( IJl l <t>) = [ t/J *(x) </J(x)dx (8.2)

şeklinde tanımlarız.

Olasılıkların yerine olasılık yoğunlukları geçer: Da­


ha sonra,
P(x) = t/J *(x) t/J(x)
ifadesini, x değişkeni için bir olasılık yoğunluğu olarak
tanılayacağız. Neden sırf olasılık değil de, olasılık yo­
ğunluğu? x bir sürekli değişkense, o zaman herhangi bir
tam değere sahip olacak olan olasılık tipik olarak sıfır­
dır. Sorulacak çok daha yararlı olan bir soru şudur: x'in

231
KUANTlJM Flzl (; I N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

x = a ve x = b değerleri arasında olma olasılığı nedir?


Olasılık yoğunlukları öyle tanımlanır ki bu olasılık bir
integralle

P(a, b) = f P(x) dx f ı/J *(x)ı/J(x) dx


=

olarak verilsin. Toplam olasılık 1 olacağına göre, boy­


landırılmış bir vektörü aş ağıdaki gibi tanımlayabiliriz:

[ ı/J *(x)ı/J(x) dx = 1 (8.3)

Kronecker deltaları yerlerini Dirac delta fonksiyon­


larına bırakır: Şu ana kadar, bunlar çok tanıdıktı. Dirac
delta fonksiyonu böyle olmayabilir. Delta fonksiyonu, Oij
Kronecker deltasının benzeridir. Kronecker deltası i =f=. j
için O ve i = j için 1 olarak tanımlanır. Fakat onu başka
türlü tanımlamak da mümkündür. Sonlu boyutlu bir
uzayda herhangi bir Fi vektörü ele alın. Kronecker delta­
sının

denklemini sağladığını görmek kolaydır. Toplamdaki tek


sıfır olmayan terim j = i olduğu için bu böyledir. Topla­
manın içindeki Kronecker deltası Fi dışındaki tüm Fleri
süzer. Bunun açık genellemesi öyle yeni bir fonksiyon
tanımlamaktır ki onu integralin içinde kullandığımızda
benzer süzme özellikleri taşısın. Başka bir deyişle,

o(x - x')

232
DERS 8: PARÇACIKLAR VE DALGALAR

gibi öyle yeni bir nesne istiyoruz ki her F(x) fonksiyonu


için

.r: o(x - x') F(x')dx' = F(x) (8.4)

özelliğine sahip olsun. (8.4) denklemi, kuantum mekani­


ğinde temel bir alet haline gelen ve Dirac delta fonksiyo­
nu denen bu yeni nesneyi tanımlar. Aslına bakarsanız,
genel anlamda bir fonksiyon değildir bu. x' * x olduğu
sürece sıfırdır; ama x' = x olduğunda sonsuzdur. Aslında
sadece o(x)'in altındaki alanın ı 'e eşit olmasına yetecek
kadar sonsuzdur. Kabaca söylersek, sonsuz küçük bir E
aralığı üzerinde sıfır olmayan, fakat bu aralıkta l /c de­
ğerine sahip bir fonksiyondur. Dolayısıyla alanı 1 'dir ve
daha önemlisi (8.4) denklemini sağlar.

n -(nxıı
- e
..;n

fonksiyonu, n çok büyük olurken, oldukça iyi bir şekilde


delta fonksiyonuna yaklaşır. Şekil 8. 1 bu yaklaştırmayı
artan n değerleri için grafik olarak verir. Ç ok küçük bir
değer olan n = 1 O' da dursak bile, grafiğin gene de çok
dar ve keskin bir doruk haline gelmiş olduğuna dikkat
edin.

233
KlJA NTl l M F I Z I C: I N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

n=l n =2

!1 : : : = : l !1 : ' ' = : ' ' l


-8 -6 -4 -2 o

n =3
2
.

4 6 8 -8 -6 -4 -2 o

n =4
2 4 6 8

r : ::: : :ı r :�: . ı
-8 -6 -4 -2 o

n =5
2 4 6 8 -8 -6 -4 -2 o

n =6
2 4 6 8

r::A · ı r::�:::ı
-8 -6 -4 -2 o

n=7
2 4 6 8 -8 -6 -4 -2 o

n =B
2 4 6 8

! : i l !!: L l
-8 -6 -4 -2 o 2 4 6 8 -8 -6 -4 -2
.

o 2
..

4 6 8

n =9 n=W

r : : ı: : : ı r : : ı: : : ı
-8 -6 -4 -2 o 2 4 6 8 -8 -6 -4 -2 o 2 4 6 8

Şekil 8 . 1 . Dirac Delta Fonksiyonu Yaklaştırmaları. Bu yaklaştırma­


larJ,. e-Cnx)' üzerine dayanır ve n'nin artan değerleri için çizilir.

234
DERS 8: PARÇACI KLAR VE DALGALAR

8 . 1 . 3 Parçalı İntegralleme

Doğrusal işlemcileri tartışmadan önce, size parçalı


integralleme denen bir yöntemi hatırlatmak için kısa bir
sapma yapacağız. Bu oldukça basit ve amaçlarımız için
kaçınılmazdır. Onu tekrar tekrar kullanacağız. F ve G gi­
bi iki fonksiyon aldığımızı varsayın ve onların çarpımı­
nın diferansiyelini düşünün:

d(FG) = F dG + G dF
Ya da:
d(FG) - G dF = F dG

Her iki yanın belirli integralini alarak

ya da

FG 1: - Lb GdF Lb FdG=

buluruz. Diferansiyel ve integral hesaptan hatırlayabile­


ceğiniz standart bir formüldür bu. Fakat kuantum meka­
niğinde integralin sınırları tüm ekseni örtecek şekilde
uzanır ve dalga fonksiyonlarımız uygun şekilde boylan­
dırılmak üzere sonsuzda sıfıra gitmelidir. Dolayısıyla bu
ifadenin ilk terimi daima sıfır değerini alacaktır. Bunu
akılda tutarak, parçalı integrallemenin basit bir biçimi­
ni kullanabiliriz:

dG =
i00 -
dF Gdx
ı: F dx dx -

-oo dx

235
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

F ve G'nin sonsuzda uygun ş ekilde sıfıra gittiği, öyle ki


sınır teriminin sıfır olduğu sürece, bu parçalı integralle­
me yapısı doğrudur. Bu örüntüyü bellemekle kendinize
büyük iyilik etmiş olursunuz: Türevi bir integrant çar­
panından diğerine bir işaret pahasına çevirirsiniz.

8. 1.4 Doğrusal İşlemciler

Bra'lar ve ket'ler kuantum mekaniğinde hikayenin ya­


rısıdır; diğer yarısı doğrusal işlemciler ve özellikle Her­
mitsel işlemciler kavramıdır. Bu ortaya iki soru atar:
• Bir fonksiyon uzayında doğrusal işlemciyle ne
kastedilir?
• Bir doğrusal işlemcinin Hermitsel olması için ko­
şul nedir?
Bir doğrusal işlemci kavramı yeterince basittir; o bir
fonksiyon üzerine etkiyen ve bir b aşka fonksiyon veren
bir mekanizmadır. İki fonksiyonun toplamı üzeri� e etki­
diğinde, tek tek sonuçların toplamını verir. Bir fonksiyo­
nun bir karmaşık sayısal katı üzerine etkidiği zaman,
özgün sonucun aynı katını verir. Başka bir deyişle, o
(hayret! ) doğrusaldır.
Bazı örneklere bakalım. ı/J (x) üzerine yapabileceğimiz
bir basit işlem, onu x'le çarpmaktır. Bu yeni bir xı/J (x)
fonksiyonu verir ve bu eylemin doğrus al olduğunu ko­
layca kontrol edebilirsiniz. "x'le çarpma" işlemcisini X
simgesiyle temsil edeceğiz. Bu durumda tanım olarak
X ı/J (x) = xıjı(x) (8.5)
yazacağız. İşte size bir başka örnek. D'yi diferansiyel al­
ma işlemcisi olarak tanımlayın:

236
DERS 8: PARÇACI KLAR VE DALGALAR

dtjı(x)
D tjı(x) = (8.6)
dx

Alıştırma 8. 1 : X ve D'nin doğrusal işlemciler olduk­


larını kanıtlayın.

Bu kuşkusuz kurabileceğimiz olası doğrusal işlemcilerin


küçük bir alt-kümesidir, fakat X ve D işlemcilerinin par­
çacıkların kuantum mekaniğinde çok önemli rol oyna­
dıklarını yakında göreceğiz.
Şimdi de Hermitsellik özelliğini ele alalım. Bir Her­
mitsel işlemciyi tanımlamanın uygun bir yolu, onun bir
bra ve bir ket aras'ında sandviç edilmiş matris elemanla­
rı aracılığıyladır. Bir L işlemcisini iki farklı yoldan
sandviç yapabilirsiniz:

Ya da:
( c.P I L l l.JI)

Genel olarak, bu iki s andviç arasında basit bir bağıntı


yoktur. Fakat Hermitsel bir işlemci (tanımı L t = L) için,
basit bir b ağıntı vardır: İki sandviç birbirlerinin karma­
şık eşlenikleridir:

( l.Jl l L l <P) = ( c.P I L l l.JI)*

X ve D işlemcilerinin Hermitsel olup olmadıklarını göre­


lim.
X tjı(x) = xtjı(x)

olduğunu hatırlayıp , 8.2 denklemindeki iç çarpım for­


mülünü kullanarak şunu yazabiliriz:

237
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

( lJl l X l <l> ) = J t/ı *(x)xcp(x)dx


ve
( <l> I XllJI ) = J cp *(x)xt/J(x)dx
x gerçel olduğundan, bu iki integralin birbirlerinin kar­
maşık eşleniği olduklarını görmek kolaydır ve dolayısıy­
la X Hermitseldir.
D işlemcisi için ne denebilir? Bu durumda, iki sand­
viç şunlardır:

( lJl l D l <l> ) = J t/J *(x) d:�x) dx (8.7)

ve

(8.8)

D'nin Hermitsel olup olmadığını saptamak için, bu iki


integrali karşılaştırmak ve birbirlerinin karmaşık eşle­
nikleri olup olmadıklarını görmek gerekir. Bu halde bu­
nu söylemek biraz zordur. İşin inceliği, ikinci integrale
parçalı integralleme uygulamaktır. Parçalı integralleme,
açıkladığımız gibi, integranttaki bir çarpanın türevini
diğer çarpana aktarmaya izin veriyordu, sadece işareti
değiştirecektiniz. Dolayısıyla 8.8' deki integral tekrar
şöyle yazılabilir:

(8.9)

Artık kolay hale gelen 8.7 ve 8.9 denklemlerindeki ifade­


leri karşılaştırabiliriz. Eksi işareti nedeniyle, bunların
kesinlikle birbirlerinin karmaşık eşlenikleri olmadıkları
açıktır. Bunun yerine aralarında şu bağıntı ele geçer:

238
DERS 8: PARÇACIKLAR VE DALGALAR

( \JllD l <I> ) = -( <l> I D l \JI ) *


Bu istediğimizin tam zıddıdır. X işlemcisinden farklı
olarak, D Hermitsel olmayıp

n t = -D
bağıntısını sağlar. Bu özelliğe sahip bir işlemciye karşı­
Hermitsel denir.
Karşı-Hermitsel ve Hermitsel işlemciler zıt oldukları
halde, birinden diğerine gitmek çok kolaydır. Tek yapa­
cağınız şey, i veya -i sanal sayısıyla çarpmaktır. Dolayı­
sıyla Hermitsel bir işlemci kurmak için D'yi kullanabili­
riz; yani
- ih D

Hermitseldir. Bu yeni Hermitsel işlemcinin dalga fonksi­


yonları üzerine etkisine bakarsak, şunu buluruz:

dl/J(x)
-ihD l/J(x) = -ih (8. 1 0)
dx
Bu formülü aklınızda tutun. Biraz sonra parçacıkların
çok önemli bir özelliğini -onların momentumunu- ta­
nımlarken öncül bir rol oynayacaktır.

8.2 Bir Parçacığın Durumu


Klasik mekanikte "bir sistemin durumu," ona etkiyen
kuvvetler verildiğinde, sistemin geleceğini öngörmek
için bilmeniz gereken her şeyi ifade eder. Bu elbette sis­
temi oluşturan tüm parçacıkların hem konumları ve hem
de bu parçacıkların momentumları anlamına gelir. Kla­
sik görünüş açısından, anlık konumlar ve momentumlar
tamamıyla b ağımsız değişkenlerdir. Örneğin, tek-boyut-

239
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

lu x-ekseni boyunca hareket eden m kütleli bir parçacık


için sistemin bir anlık durumu (x, p) çiftiyle betimlenir.
x koordinatı p arçacığın yeridir ve p = mx onun momen­
tumudur. Birlikte alındıklarında, bu iki değişken siste­
min evre uzayını tanımlarlar. Parçacık üzerindeki kuv­
veti de parçacığın konumunun fonksiyonu olarak bilir­
sek, Hamilton denklemleri onun konumunu ve momentu­
munu daha sonraki tüm zamanlarda hesaplamamıza
izin verir. O denklemler evre uzayı içinde bir akış tanım­
lar.
Buna bakarak, bir parçacığın kuantum durumunun
konum ve momentumla etiketlenen durumların bir taba­
nıyla gerilebileceği zannedilebilirdi:

l x, p)
O durumda, dalga fonksiyonu bu iki değişkenin bir fonk­
siyonu olurdu:
l/J(x, p) = (x, p l lJI )

Bununla birlikte, bu yanlıştır. Klasik mekanikte eşza­


manda bilinebilen şeylerin kuantum mekaniğinde biline­
meyebileceğini zaten görmüştük. Bir spinin farklı bile­
şenleri, diyelim ki erz ve erx, buna bir örnektir. Her iki bi­
leşen eşzamanlı olarak bilinemez; dolayısıyla her iki bi­
leş enin belirtilebildiği durumlara sahip olunamaz . Aynı
şey x ve p için geçerlidir: Her iki değeri belirtmek olama­
yacak bir şeydir. İster spinleri (erz ve erxl ve isterse ko­
num ve momentumları (x, p) konuşalım; bağdaşmazlık
eninde sonunda deneysel bir olgudur.
Parçacığın x ve p' sini bilemiyorsak, o zaman x'deki
parçacığın nesini bilebiliriz? Yanıt x veya p'sidir; konum
ve momentum işlemcilerinin matematiğine göre, bu ikisi

240
DERS 8: PARÇACI KLAR VE DALGALAR

yer değiştirebilir değildir. Fakat bu önceden öngörülebi­


lecek bir şey değildir; deneysel gözlemlerin onlarca yılı­
nın damıtılmasıdır. Bir parçacığın konumu bir gözlene­
bilir ise, onunla ilişkili Hermitsel bir işlemci vardır. Bu­
nu açık adayı X işlemcisidir. Sezgisel konum kavramı ile
matematiksel X işlemcisi arasındaki temel ilişkiyi anla­
mada ilk adım, X'in özdeğer ve özvektörlerini hesapla­
maktır. Özdeğerler, gözlenebilecek olası konum değerle­
ridir ve özvektörler de belirli konumun durumlarını tem­
sil eder.

8.2 .1 Konumun Özdeğerleri ve Özvektörleri

Bir sonraki belli soru, X'i ölçmenin olası sonuçlarının


neler olduğu ve belirli (öngörülebilir) bir değere sahip
olma halindeki durumların neler olduklarıdır? Başka bir
deyişle, X'in özdeğerleri ve özvektörleri nelerdir? X'le
başlayacağız. X için özdeğer-denklemi şudur:

X l l.Jl) = Xo l l.Jl)

Burada özdeğer x0 olarak gösterilmiştir. Bu, dalga fonk­


siyonları cinsinden şu hale gelir:
xı/J(x) = x0ı/J(x) (8. 1 1 )
Bu son denklem tuhaf görünmektedir. Burada x kere bir
fonksiyon nasıl aynı fonksiyonla orantılı olabilir? Görü­
nüşe göre, bu olanaksızmış gibi görünmektedir. Fakat
bunun peşini bırakmayalım. 8. 1 1 denklemini aş ağıdaki
şekilde tekrar yazalım:
(x - x0) ı/J(x) = O
Kuşkusuz bir çarpım sıfırs a, o zaman çarpanlardan en
az biri sıfır olmalıdır. Fakat diğer çarpanlar sıfırdan

241
KUANTU M FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

farklı olabilir. Dolayısıyla, x * x0 ise, o zaman ı/J (x) =


O' dır. Bu çok güçlü bir koşuldur. Bu, verilen bir x0 özde­
ğeri için ı/J (x) fonksiyonunun ancak bir noktada, yani
X = Xo

noktasında sıfırdan farklı olabileceğini söylemektedir.


Bu koşul, sıradan sürekli bir fonksiyon için ölümcül ola­
bilir: Bir nokta dışında her yerde sıfır olan ve sadece o
noktada sıfırdan farklı değer alan anlamlı bir fonksiyon
olamaz. Fakat bu, tam olarak
ö(x - xal

Dirac delta fonksiyonunun özelliğidir. Bu durumda her


gerçel x0 sayısının X'in bir özdeğeri olduğu apaçıktır ve
buna karşılık gelen özvektörler, x = x0'da sonsuz derece­
de yoğunlaşmış fonksiyonlardır (genelde onlara özfonk­
siyonlar deriz) . Bunun anlamı açıktır:
ı/J (x) = ö(x - Xo)
dalga fonksiyonları, parçacığın x ekseni üzerinde tam x0
noktasında yerleşmiş olduğu durumları temsil ederler.
x0' da olduğu bilinen bir parçacığı temsil eden dalga
fonksiyonunun x0 dışında her yerde sıfır olması elbette
çok anlam ifade eder. Başka türlü nasıl olabilirdi ki? Fa­
kat bu sezgiyi doğrulayan matematiği görmek insana
çok haz verir.

Bir l 'P) durumunun bir l x0) özdurumuyla iç çarpımını


ele alalım:

8.2 denklemini kullanarak şunu elde ederiz:

242
DERS 8: PARÇACI KLAR VE DALGALAR

(x l \11 ) =
o ı: ô(x - x0)l/J(x)dx
Delta fonksiyon� arının 8.4'te verilen tanımıyla bu integ­
rali alırız:
( xo l \11 ) = l/J (xol (8. 1 2)

Bu her Xo için doğru olduğundan, alt indisi düşürüp ge­


nel denklemi yazabiliriz:

(x l \11 ) = l/J(x) (8. 1 3)


Başka bir deyişle, x doğrultusunda hareket eden parça­
cığın l/J(x) dalga fonksiyonu bir l \11 ) durum-vektörünün
konumun özvektörleri üzerine izdüşümüdür. l/J(x)'i ko­
num temsilindeki dalga fonksiyonu olarak da ifade ede­
ceğiz.

8.2.2 Momentum ve Onun Özvektörleri

Konum sezgiseldir; momentum ise özellikle kuantum


mekaniğinde biraz daha az öyle. Momentum olarak tanı­
yacağımız işlemci ile kütle çarpı hız şeklinde bilinen
klasik kavram arasındaki ilişkiyi ancak daha sonra göre­
ceğiz . Fakat o ilişkiyi kuracağıma sizi temin ederim.
Şimdilik, soyut matematiksel yolu izleyelim. Kuan­
tum mekaniğinde momentum işlemcisine P denir ve iD -

işlemcisi cinsinden tanımlanır:

= d
- ı·n -ı dx .

Daha önce (8. 1 0) denkleminde gördüğümüz gibi, bu iş­


lemciyi Hermitsel yapmak için i çarpanına gerek duya­
-

rız.

243
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

P'yi -iD olarak tanımlayabilirdik, fakat öyle yapsay­


dık, bu fikirleri klasik fiziğinkilerle ilişkilendirirken, so­
runla karşılaşırdık. Bunun nedeni açıktır; boyutsal bir
uyuşmazlık olur. Klasik mekanikte momentum birimi
kütle çarpı hızdır; b aşka bir deyişle, kütle kere uzunluk
bölü zaman (ML/TJ. Diğer taraftan, D işlemcisi uzunlu­
ğun tersi, yani l /L birimine sahiptir. Uyuşmazlığın çözü­
mü, ML2/T birimine sahip Planck sabitiyle (li) temin edi­
lir. Dolayısıyla P ve D arasındaki doğru b ağıntı,

P = -iliD (8 . 14)

ya da onun dalga fonksiyonları üzerine etkisi cinsinden


şudur:

Pl/J(x) = -ili
dl/J(x)
(8. 1 5)
dx

Kuantum mekaniği sık sık li'ın tam 1 olduğu birimleri


kullanır ve bu şekilde denklemleri basitleştirir. Şeytan
dürtse de, bunu burada yapmayacağım.
P'nin özdeğerlerini ve özvektörlerini hesaplayalım.
Soyut vektör gösteriminde özdeğer-denklemi şudur:

P l lJl ) = p l lJl ) (8. 1 6)

Burada p simgesi P'nin bir özdeğeridir. 8. 1 6 denklemi


dalga fonksiyonları cinsinden de ifade edilebilir.

p = - i li
lx
özdeşleşmesini kullanarak, özdeğer-denklemini

= p l/J (x)
d (x)
-ili l/J
dx

244
DERS 8 : PARÇACIKLAR VE DALGALAR

ya da
dt/J(x) = ip t/J(x)
dx li

şeklinde yazabiliriz . Bu daha önce karşılaştığımız bir


denklem tipidir. Ç özümü üstel yapıdadır:

t/Jp (X) =
A eipxlh
Burada p alt-indisi, sadece t/Jp (x) 'in P'nin özel p özdeğerli
özvektörü olduğunu hatırlatmak içindir. O x'in bir fonk­
siyonudur, fakat P'nin bir özdeğeriyle etiketlenir.
Üstelin önündeki A sabiti özvektör denklemiyle sap­
tanamaz. Bu yeni bir şey değil; özdeğer denklemi dalga
fonksiyonunun toptan boylandırmasını bize asla söyle­
mez. Kural olarak, bu sabiti, dalga fonksiyonunun birim
olasılığa boylandırılmasını isteyerek tespit ederiz. Bö­
lüm 2.3'e kadar geri giden bir örnek, spinin x bileşeninin
özvektörüdür:
1 1
= l u ) + ,,/2 l d )
,,/2
l r) - -

1/.../2 çarpanı, toplam olasılığı 1 yapmak için oradadır.


P'nin özvektörlerini boylandırma işi çok incelikli bir
işlemdir, fakat sonuç basittir. A çarpanı spin halinde­
kinden sadece biracık daha karmaşıktır. Zaman kazan­
mak için, size yanıtı söyleyeceğim ve kanıtlanmasını da­
ha sonra yapmanız üzere size bırakacağım. Doğru çar­
pan A = 1/...fiii' dir. Böylece,
1
t/Jp( x) = ..f21i eipxlh (8. 1 7)

dir. 8. 1 3 ve 8. 1 7'den bir ilgi alanı ortaya çıkar. lx) konum


özvektörü ile iP) momentum özvektörünün iç çarpımı
çok basit ve simetrik bir yapıya sahiptir:

245
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

1
eipxlh
..fiTi
(xlp) =

1
(p l x) = ..fiTi e-ipx/h (8. 1 8)

İkinci denklem b asitçe birincinin karmaşık eşleniğidir.


l x) 'in bir delta fonksiyonuyla temsil edildiğini aklınızda
tutarsanız, bu sonuçları doğrulamanız kolaydır. Daha
fazla ilerlemeden önce, iki önemli noktaya değinmek is­
tiyorum:
1 . 8. 1 7 denklemi konum tabanında bir momentum
özfonksiyonudur. Başka türlü söylersek, o bir mo­
mentum özdurumunu temsil etse de, x'in bir fonk­
siyonudur ve p'nin açık bir fonksiyonu değildir.
2. Hem konum ve hem de momentum özdurumları
için ı/J simgesini kullanıyoruz. Farklı fonksiyonlar
için aynı simgeyi kullanmayı bir matematikçi
onaylamaz, fakat fizikçiler bunu hep yapmaktadır.
Tartıştığımız fonksiyon her neyse, ı/J(x) onun için
sırf türsel bir simgedir.

Bu önemli noktada, dalga fonksiyonuna neden dalga


fonksiyonu dendiğini, bir nebze de olsa, anlamakla baş­
larız. Dikkat etmeniz gereken, momentum işlemcisinin
özfonksiyonlarının (özvektörleri temsil eden dalga fonk­
siyonları) dalga yapısına -kesin olarak söylersek, sinüs
dalgaları ve kosinüs dalgaları- sahip olmalarıdır. Aslın­
da, kuantum mekaniğinin dalga-parçacık ikiliğinin en
temel yanlarından birini şimdi görebiliriz.
eipx/h

fonksiyonunun dalga boyu

246
DERS 8: PARÇACIKLAR VE DALGALAR

A. = 2rcli
p
olarak verilir, çünkü x değişkenine 2rclilp eklersek, bu
fonksiyonun değeri değişmez:

e ip(x+2rrlilp)lli = eipxlli e2rri = eipxlli

Momentum ve dalga boyu arasındaki bu ilişkinin önemi­


ni tartışmak için bir anlık bir ara verelim. Bu, birçok şe­
kilde, yirminci yüzyıl fiziğini tanımlayan bağıntıdır. Son
yüzyıl boyunca, fizikçiler es asen mikroskobik dünyanın
yasalarını ortaya çıkarmakla uğraştılar. Bu, cisimlerin
daha küçük cisimlerden nasıl oluştuklarını anlamak an­
lamına gelmekteydi. Örnekler apaçıktır: Moleküller
atomlardan oluşmuştur; atomlar elektronlar ve çekir­
deklerden; çekirdekler protonlardan ve nötronlardan. Bu
çekirdek-altı parçacıklar kuarklardan ve gluonlardan
yapılmıştır. Ve bilim insanları daha da küçük ve daha da
gizli nesneleri araştırdığı sürece, bu oyun sürer gider.
Bu cisimlerin tümü, çıplak gözü bir yana bırakın, on­
ları en iyi optik mikroskoplarla görmek için bile aşırı
küçüktür. Bunun nedeni, s adece gözlerimizin yetersiz
derecede hassas oluşu değildir. Daha önemlisi, gözleri­
mizin ve optik mikroskopların görünür spektruma has­
sas oluşlarıdır; görünür spektrum, bir atomun boyutun­
dan en azından birkaç bin kez daha uzun dalga boylarını
içerir. Kural olarak, cisimlere bakarken kullandığımız
dalga boylarından çok daha küçük olan cisimleri ayırt
edemeyiz. Bu nedenle, yirminci-yüzyıl fiziğinin tarihi,
büyük oranda gitgide daha küçük dalga boylu ışık -ya
da b aşka türden dalga- arayışıydı. 1 0. Derste belli dalga
boylu bir ışığın fotonlardan oluştuğunu ve bu fotonların
momentumunun dalga boyuna tam olarak

247
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

il
=
2rrh
p
bağıntısıyla bağlı olduğunu keşfedeceğiz. Bundan şu so­
nuç çıkar; daha da küçük boyutlu cisimleri incelemek
için, daha da büyük momentumlu fotonlara (ya da diğer
cisimlere) gerek duyulur. Büyük momentum kaçınılmaz
olarak büyük enerji anlamına gelir. Bu nedenledir ki
maddenin mikroskobik özelliklerinin keşfi, gittikçe ar­
tan güçte parçacık hızlandırıcılarını gerektirmişti.

8.3 Fourier Dönüşümleri ve Momentum


Tabanı
ı/J(x) dalga fonksiyonu parçacığı x konumunda bulma
olasılığını saptamada önemli role sahiptir:
P(x) = ı/; *(x) ı/J(x)
Göreceğimiz gibi, hiçbir deney bir parçacığın hem konu­
munu ve hem de momentumunu eşzamanlı olarak sapta­
yamaz. Fakat konum hakkında herhangi bir şey sapta­
maktan vazgeçersek, momentum kesin olarak ölçülebilir.
Bu durum, spinin x ve z bileşenininkine çok benzemekte­
dir. Herhangi bir değer ölçülebilir, fakat ikisi de birden
değil.
Onu ölçmek istersek, bir parçacığın p momentumuna
sahip olma olasılığı nedir? Yanıt Ders 3'te açıkladığımız
ilkelerin dosdoğru bir genellemesidir. Bir momentum öl­
çümünün p momentum değerini verme olasılığı şudur:
P(p) = 1 (P l lJl ) J 2 (8. 1 9)
(Pl lJl ) niceliğine momemtum temsilinde J ll1)'nin dalga
fonksiyonu denir. Bu, doğal olarak, p'nin bir fonksiyo­
nudur ve yeni bir simgeyle gösterilir:

248
DERS 8: PARÇACIKLAR VE DALGALAR

ıj'ı (p) = (P l 'P) (8.20)

Bir durum-vektörünü temsil etmenin iki şekli olduğu ar­


tık açıktır. Biri konum tabanındadır ve diğeri momen­
tum tabanında. Her iki dalga fonksiyonu -konum dalga
fonksiyonu ı/J (x) ve momentum dalga fonksiyonu ıj'ı (p)­
tam olarak aynı l 'P) durum-vektörünü temsil eder. Bura­
dan onlar arasında bir dönüşüm olması gerektiği çıkar,
öyle ki eğer ı/J (x) 'i bilirseniz, bu dönüşüm ıj'ı (p) 'yi verir ve
tersi. Aslında, bu iki temsil birbirlerinin Fourier dönüş­
müşleridir.

8.3.1 Özdeşliği Çözümleme

Karmaşık şeyleri basitleştirmede Dirac'ın bra-ket


gösteriminin büyük gücünü görme durumundayız. İlk
olarak, daha önceki derslerden önemli bir fikri hatırla­
yalım. Bir Hermitsel gözlenebilirin özvektörleri vasıta­
sıyla bir birim-boylu dik durumlar tabanı tanımladığı­
mızı vars ayalım. Taban vektörlerine l i) diyelim. Ders
7' de çok yararlı bir kurnazlığı açıklamıştım ve işte şimdi
onun ne denli yararlı olduğunu göreceğiz. Buna özdeş­
lik'in çözümlenmesi denir. 7. 1 1 denkleminde yapılan
kurnazlık, 1 özdeşlik işlemcisini (bu işlemci etkidiği her
vektörü aynı bırakır) aşağıdaki yapıda yazmaktır:

ı = L l i)(i l
i

Momentum ve konumun her ikisi de Hermitsel olduğun­


dan, jx) vektörler kümesi ve iP) vektörler kümesinin her
biri taban vektörlerini tanımlar. Toplama yerine integral
koyarak, özdeşliği çözümlemenin iki yolunu buluruz:

249
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

1 = J dxlx)(xl (8.2 1 )
ve
1 = f dp lp)(p l (8.22)

l "P) soyut vektörünün dalga fonksiyonunu konum temsi­


linde bildiğimizi varsayalım. Tanım olarak, bu

l/J(x) = (x l "P) (8.23)


ifadesine eşittir. Şimdi de momentum temsilinde tj} (p)
dalga fonksiyonunu bilmek istediğimizi varsayın. İşte
ayrıntılı olarak açıklanan adımlar şunlardır:
• İlk olarak, momentum-temsili dalga fonksiyonu­
nun tanımını kullanın:
tj) (p) = (p l "P)
• Şimdi, bra- ve ket-vektörleri arasına, 8.2 1 denkle­
minde verilen yapıdaki birim işlemciyi sokun:

tj}(p) = J dx(pjx)(xl "P)


• (x l "P) ifadesi l/J(x) dalga fonksiyonudur ve (p l x)
8. 1 8'in ikinci denklemiyle verilir:
_ı_ e-ipxlli
../2i
(pjx) =
• Tümünü yerlerine koyarak, şunu buluruz:

tj) (p) = _ı_


../2i
J dx e-ipxlli l/J(x) (8.24)

Bu denklem, konum temsilinde verilen bir dalga fonksi­


yonunun momentum temsilindeki dalga fonksiyonuna
nasıl dönüştürüleceğini gösterir bize. Bunun yararı ne­
dir? Vars ayın ki bir parçacığın konum dalga fonksiyonu

250
DERS 8: PARÇACIKLAR VE DALGALAR

biliniyor; bununla birlikte, deneyinizin hedefi momentu­


mu ölçmektir ve p momentumunu gözleme olasılığını
bilmek istiyorsunuz. İşlem, önce 8.24 denklemini kulla­
narak l[ı(p) 'yi hesaplamak ve s onra
P(p) = if;*(p) l[ı(p)
olasılığını bulmaktır.
Diğer yönde gitmek de aynı kolaylıktadır. Varsayın ki
l[ı (p) 'yi biliyoruz ve ı/J (x) 'i elde etmek istiyoruz. Bu kez,
özdeşliği çözümlemek için 8.22 denklemini kullanırız. Bu
durumda atılacak adımlar da şunlardır (dikkat ederseniz,
bunlar da öncekilere benziyor gibidir) :
• İlk olarak, konum-temsili dalga fonksiyonunun ta­
nımını kullanın:

ı/J (x) = (xjlJl)


• Şimdi, bra- ve ket-vektörleri arasına, 8.22 denkle­
minde verilen yapıdaki birim işlemciyi sokun:

ıjJ(x) = J dp(xjp)(pjlJl)
• (pjlJl) ifadesi l[ı(p) dalga fonksiyonudur ve ( xjp) bi­
ze 8. 1 8'deki iki denklemin birincisiyle verilir:
= _ı_ eipxlh
,,f21i
(xjp)

• Tümünü yerlerine koyarak, şunu buluruz:

ıjJ(x) = --1
,,f21i
f dp eipxlh l[ı(p)
Bu iki denkleme konumdan momentuma geri giderek bir
göz atalım. Onların ne denli simetrik olduklarına dikkat
edin. Tek simetrisizlik, birinin eipxıh ve diğerinin e-ipxlh
içermesidir:

251
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

ıj) (p) =
_ı_
,fFii
J dx e-ipxltı t/J(x)
t/J(x ) = 1
--

,fFii
J dp eipxltı ıj) (p) (8.25)

8.25 denklemleri vasıtasıyla özetlenen konum ve mo­


mentum temsilleri arasındaki ilişki, onların birbirleri­
nin karşılıklı Fourier dönüşmüşleri olmalarıdır. Aslında,
bunlar Fourier çözümlemesi alanındaki merkezi denk­
lemlerdir. Dirac'ın o şık gösterimini kullanarak bu denk­
lemleri türetmenin ne kadar kolay olduğuna dikkat et­
menizi isterim.

8.4 Komütatörler ve Poisson Parantezleri


Daha önce, 4. Derste, komütatörler için iki önemli ilke
formüle etmiştik. Birincisi, klasik mekanik ve kuantum
mekaniği arasındaki ilişkiyle; ikincisi ise belirsizlikle il­
giliydi. Şimdi bu çok uzun dersi, bu ilkelerin X ve P'yle
olan ilişkisinin ne olduğunu sizlere göstererek bitirece­
ğim.
Komütatörler ve klasik mekanik arasındaki ilişkiyle
başlayacağım. Hatırlayacağınız gibi, komütatörlerin Pois­
son parantezleriyle büyük bir benzerliğe sahip oldukla­
rını bulmuş ve bunu 4.2 1 denkleminde açık hale getir­
miştik. Bu derste kullanmakta olduğumuz L ve M işlem­
ci simgelerini devreye sokarsak, şunu elde eder
[L, M] <==> ih{L, M} (8.26)

ve kuantum hareket denklemlerinin klasik eşdeğerlerine


fazlasıyla benzediğini anımsarız . Bu bizde X ve P gözle­
nebilirlerinin sıra değiştirme bağıntılarını hesaplayarak
bir şeyler öğrenebileceğimiz izlenimini uyandırır. Neyse

252
DERS 8: PARÇACIKLAR VE DALGALAR

ki bunu yapmak kolaydır. Önce XP çarpımını bir işlemci


olarak keyfi bir ı/J(x) fonksiyonuna uyguladığımızda ne
yaptığına bakalım. 8 . 5 ve 8. 1 5 denklemlerini hatırlaya­
rak, şunları yazabiliriz:

X ı/J (x) = xıjJ(x)


dıjJ(x)
P ı/J (x) = -ili
dx

Bu denklemler, birlikte, XP'nin ıjJ(x) üzerine nasıl etkiye­


ceğini söyler bize:

XP ı/J (x) = -ilix


dıjJ(x)
(8.27)
dx

Şimdi de X ve P'yi ters sırada alarak deneyelim bunu:

PX ı/J (x) = -ilix


d(xıjJ(x))
dx

Bu son ifadeyi hesaplamak için, xıjJ(x) çarpımının türevi­


ni almada standart kuralı kullanırız ve kolayca şunu bu­
luruz:

PX ıjJ(x) = -ilix
d
��x) -ili ıjJ(x) (8. 28)

8.27'den 8.28'yi çıkarırsak, komütatörün dalga fonksiyo­


nuna
[X, P] ı/J (x) = XPıjJ(x) - PXıjJ(x)

[X, P]ı/J(x) = iliıjJ(x)

şeklinde etkidiğini göstermiş oluruz. Başka bir deyişle,


[X, P] komütatörü herhangi bir ıjJ(x) dalga fonksiyonu

253
KUANTUM Flzlt.INE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

üzerine etki ettiğinde, tek yaptığı ı/J(x) fonksiyonunu ili


sayısıyla çarpmaktır. Bunu,
[X, P] = ili (8.29)
yazarak ifade edebiliriz. Bu, b aşlı b aşına aşırı derecede
önemlidir. X ve P'nin sıra değiştirmeme olgusu, onların
neden eşzamanlı olarak ölçülemediğinin anlaşılmasında
kilit noktadır. Fakat bu denklemi 8.26 Denkliğiyle karşı­
laştırdığımızda her şey daha da ilginç hale gelir; bu, ko­
mütatörleri klasik Poisson parantezlerine bağlar. Aslın­
da, 8.29 denklemi karşılık gelen Poisson parantezinin
{x, p } = l
olacağını akla getirir; bu da tam olarak koordinatlar ile
onların eşlenik momentumları arasındaki klasik bağıntı­
dır (Bkz. Cilt I, Bölüm 1 0, Denk.8). Sonuçta, kuantum me­
kaniksel momentum kavramının klasik kavramla neden
ilişkili olduğunu açıklayan işte bu bağlantıdır.
5. Dersten genel belirsizlik ilkesini kullanarak, aşağı­
daki özel hale inebiliriz:
[X, P] = ili
ve

Bunu gelecek bölümde yapacağız.


Şimdi komütatörleri içeren ikinci ilkeyi hatırlayalım.
4. Derste L ve M gibi iki gözlenebilirin, onlar sıra değiş­
tirebilir olmadıkça, eşzamanlı olarak gözlenemeyecekle­
rini bulmuştuk. Sıra değiştirmiyorlarsa, L'yi M'nin ölçü­
müyle girişmeksizin ölçemezsiniz. Sıra değiştirmeyen iki
gözlenebilirin eşzamanlı özvektörlerini bulmak mümkün
değildir. Bu genel belirsizlik ilkesine yol açmıştı.

254
DERS 8: PARÇACIKLAR VE DALGALAR

8.5 Heisenberg Belirsizlik İlkesi


Ve şimdi, bayanlar ve baylar, işte ne zamandır bekle­
diğiniz şey. En sonunda: Heisenberg Belirsizlik İlkesi. He­
isenberg Belirsizlik İlkesi kuantum mekaniğinin en ünlü
sonuçlarından biridir: Sadece bir parçacığın konumunun
ve momentumunun eşzamanlı olarak bilinemeyeceğini
ortaya koymakla kalmaz, aynı zamanda onların karşılık­
lı belirsizleri için tam bir nicel sınır da verir. Bu nokta­
da, Ders 5'i yeniden değerlendirmenizi öneririm; orada
genel belirsizlik ilkesini açıklamıştım. Orada tüm çalış­
mayı yapmıştık ve şimdi ürünleri toplayacağız.
Gördüğümüz gibi, genel belirsizlik ilkesi A ve B gibi
iki gözlenebilirin eşzamanlı belirsizlikleri üzerine nicel
bir sınır koyar. Bu fikir 5. 1 3 E şitsizliğinde yansıtılmıştı:

ı'.\A ı'.\B 2:: � 1 ( l.JI1 (A, B ) 1 l.JI) 1


Şimdi bu ilkeyi doğrudan X konum ve P momentum iş­
lemcilerine uygulayalım. Bu halde, komütatör s adece bir
sayıdır ve onun beklenen değeri bu aynı sayıdır. A ve
B'nin X ve P'yle yer değiştirilmesi şunu verir:

L\X L\P 2:: � 1 (l.Jl l [X, P) l l.JI ) 1


[X, P] yerine itı koyarak

L\X L\P 2:: � l ih ( l.Jl l l.Jl) I


buluruz. ( l.Jl l l.JI ) = 1 olup nihai sonuç şudur:

L\X L\P 2:: �n


Bu sınırlamayı yenebilecek deney yoktur. Bir parçacığın
momentumunu ve konumunu eşzamanlı olarak tekrarla-

255
K lJ A N T l J M F İ Z İ G İ N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

nabilir tarzda saptamak için yapabileceğinizin en iyisini


deneyebilirsiniz; fakat ne kadar titiz olursanız olun, ko­
numdaki belirsizlik çarpı momentumdaki belirsizlik asla
�li' den daha küçük olmayacaktır.
Bölüm 8.2. l ' de gördüğümüz gibi, X'in bir özdeğerinin
dalga fonksiyonu bir x0 noktasında iyice toplanmıştır;
bu özdeğerde olasılık da mükemmelen yerelleşmiş du­
rumdadır. Diğer taraftan, bir momentum özdurumu için
P(x) olasılığı bütün x ekseni b oyunca düzgün şekilde ya­
yılmıştır. Bunu görmek için, 8. 1 7'deki dalga fonksiyonu­
nu alalım ve onu karmaşık eşleniğiyle çarpalım:

ı e-ipxth ) ( ı e ipxt h )
( ..[2ri ı
ıp*P (x) ıpP (x) = __
..[2ri
__ = __

2 rr

Bu sonuç tamamıyla düzgündür, x ekseni üzerinde hiç­


bir yerde hiçbir doruk yoktur. Açık olarak, belli momen­
tumlu bir durum, onun konumu açısından tam anlamıy­
la belirsizdir.
Şekil 8.2 konum değişkeni x için, belirsizliğin tanımı­
nı resimler. Şeklin üst yarısında, lıx belirsizliğinin, fonk­
siyonun ( x) beklenen değerine bağıntısında nasıl yayıl­
dığının bir ölçüsü olduğunu görebilirsiniz. d etiketi (x)'e
olan bağlılıkta bir noktanın s apmasını göstermektedir;
bu pozitif veya negatif bir nicelik olabilir. /':,.x belirsizliği,
tüm olası d'ler üzerinden bir ortalama alma sürecinin
sonucudur ve fonksiyonu bir bütün olarak karakterize
eder. Pozitif d'lerin negatifleri yok etmesini önlemek
için, her d değerinin bu ortalama alma işlemi esnasında
kareleri alınır.
Şekil 8.2 'nin alt yarısı, başlangıcı ( x)'le çakışacak şe­
kilde kaydırarak hesabın nasıl b asitleştirilebileceğini
gösterir. /ıx'in sayısal değeri bu kaydırmayla değişmez.

256
DERS 8: PARÇACIKLAR VE DALGALAR

Belirsizlik Temel Öğeleri


17/J x) l2 <x >
Başlang ıcın Sağı ndaki Eğri

17/J x) l 2
Sağa Kayd ı rılmış Başlang ıç

<x > =O

Şekil 8 . 2 : Belirsizlik Temel Ôğeleri. Üst: (x), başlangıcın sağındadır.


d sapmaları pozitif veya negatif olabilir. Toptan ô.x (> O) belirsizli­
ği, dvnin ortalama değerinden türetilmiştir. Alt: Başlangıç sağa,
(x) = O'a kaydırılmıştır, ô.x aynı değere sahiptir.

257
Ders 9

Parçacık Dinamiği

Art ve Lenny Hilbert'in Yerinde biraz hareket bekle­


mekteydiler. Fakat tüm durum-vektörleri, deyim ye­
rindeyse, mutlak şekilde donup-kalmıştı.
Lenny: Bu çok sıkıcı, Art. Buralarda hiçbir şey olmaz
mı ? Hey Hilbert, bu mekan neden bu denli durgun ?
Hilbert: Ha, dert etme. Hamilton işlemcisi buraya ge­
lir gelmez vaziyet toparlanır, hız kazanır.
Art: Hamilton işlemcisi? Gerçek bir işlemci gibi tınlı­
yor.

9.1 Basit bir Örnek


Kurams al Başlangıç serisinin ilk iki cildi büyük ölçü­
de iki soru üzerine odaklanmıştı. Birincisi şuydu: Bir
sistemle ne demek isteriz ve bir sistemin anlık durumla­
rını nasıl betimleriz? Gördüğümüz gibi, bu sorunun kla­
sik ve kuantum yanıtları çok farklıdır. Klasik faz uzayı
-koordinatların ve momentumların uzayı- kuantum ku­
ramında durumların doğrusal vektör uzayıyla yer değiş­
tirir.
İkinci büyük soru şudur: Durumlar zamanla nasıl de­
ğişir? Hem klasik mekanikte ve hem de kuantum meka­
niğinde yanıt, eksi birinci yasaya göredir Başka bir de-
.

259
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

yişle, durumlar öyle değişir ki bilgi ve ayrımlar asla si­


linmez. Klasik mekanikte, bu ilke Hamilton denklemleri­
ne ve Liouville teoremine yol açmıştı. Daha önce 4. Ders ­
te, bu yasanın kuantum mekaniğinde üniterlik ilkesine
nasıl yol açtığını açıklamıştım, bu da bizi genel Schrö­
dinger denklemine götürmüştü.
8. Ders tamamen ilk soru hakkındaydı: Bir parçacığın
durumunu nasıl betimleriz? Şimdi, şu anki derste, ikinci
soruya geliyoruz; onu başka bir şekilde şöyle ifade ede­
biliriz: Parçacıklar kuantum mekaniğinde nasıl hareket
ederler?
4. Derste, kuantum durumlarının zamanla nasıl de­
ğiştiği konusunda temel kuralları sergilemiştim. Esas
bileşen H Hamilton işlemcisi olup , bu hem klasik meka­
nikte ve hem de kuantum mekaniğinde bir sistemin
enerjisini temsil eder. Kuantum mekaniğinde, Hamilton
işlemcisi zamana-bağlı Schrödinger denklemi aracılığıy­
la bir sistemin zamanca gelişimini kontrol eder:

a
ih ıw> = HIW) (9. 1 )
at

B u ders tamamıyla Özgün Schrödinger Denklemi hak­


kındadır; Schrödinger'in bir kuantum mekaniksel parça­
cığı betimlemek için yazdığı denklem. Özgün Schrödin­
ger Denklemi 9. l 'in özel bir halidir.
Klasik mekanikte sıradan (göreli-olmayan) parçacık­
ların hareketi, kinetik enerji artı potansiyel enerjiye eşit
bir Hamilton işlemcisiyle idare edilir. Ç ok yakında bu
Hamilton işlemcisinin kuantum biçimine kavuşacağız,
fakat önce daha da basit olan bir Hamilton işlemcisine
bakalım.

260
DERS 9: PARÇACIK DİNAMİGİ

Düşünülebilecek en basit Hamilton işlemcisiyle baş­


layacağız. Bu durumda, H Hamilton işlemcisi saptanmış
bir sabit kere P momentum işlemcisidir:

H = cP (9.2)

Bu örnek, çok öğretici olsa da, nadiren yazılır. c sabiti


belirlenmiş bir sayıdır. cP bir parçacık için akla yatkın
bir Hamilton işlemcisi midir? Evet, öyledir ve biraz son­
ra onun ne türden bir parçacığı betimlediğini anlayaca­
ğız . Şimdilik, sadece 9.2 denkleminin göreli-olmayan bir
parçacık için beklenebilecekten farklı olduğuna dikkat
edin. Başka bir deyişle, o P2/2m değildir. Bu basit örne­
ğin incelenmesi, sadece matematiksel aygıtın nasıl işle­
diğini göstermek açısından değer taşır.
Bu örneği konum tabanındaki ı/J(x) dalga fonksiyonla­
rı cinsinden nasıl temsil ederiz? İşlemcilerimizi zamana -
bağlı Schrödinger denklemine (9. 1 denklemi) yerleştire­
rek başlayacağız:

'h aıp(x, t) -
'h aıp(x, t)
ı at
-
-c ı ax

Şimdi ıf/yi hem x'in hem de t'nin fonksiyonu olarak yaz­


h
dığımıza dikkat edin. i terimlerini yok ederek aşağıdaki
epeyce basit denklemi buluruz:

aıp(x, t) aıp(x, t)
-c ---
( 9. 3)
at ôx

Aslında (x - ct)'nin her fonksiyonu bu denklemin bir çö­


zümüdür. "(x - ct) 'nin fonksiyonu" ile, x ve t'ye ayrı ayrı
değil de, sadece (x - et) karışımına bağlı herhangi bir

261
KUANTlJ M FIZIGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

fonksiyonu kastederiz. Bunun nasıl işlediğini görmek


için, keyfi bir ı/J(x - et) fonksiyonunu ele alalım ve onun
türevlerine bakalım. x' e göre parçalı türev alırsanız, (x -
et) 'nin x'e göre türevi 1 olduğundan, şunu bulursunuz:

aıp(x - et)
ax

Fakat t'ye göre parçalı türev alırsanız,

aıp(x - et)
-e--'----
at

elde edersiniz. Şurası açıktır ki türevlerin bu karışımı


9.3 denklemini sağlar; dolayısıyla bu yapının her fonksi­
yonu Schrödinger denklemini sağlar.

Şimdi de ı/J(x - et) fonksiyonunun nasıl davrandığını


görelim. Zamanla nasıl gelişir? Bu fonksiyonun t = O'da­
ki anlık resmine bakalım. Bu anlık resme ı/J(x) diyelim;
çünkü bu, özel t = O anında uzaydaki her noktada ı/J'nin
nasıl göründüğünü söyler bize. Kuşkusuz, sadece
x - ct'nin herhangi bir fonksiyonunu istemeyiz . Ayrıca

[ ı/J *(x) ı/J(x) dx


toplam olasılığının 1 olmasını da isteriz . Başka bir de­
yişle, integralin patlamaması için ı/J(x) 'in sonsuzda güzel
bir şekilde sıfıra düşmesini isteriz. Şekil 9. 1 ı/J(x)'i şema­
tik olarak göstermektedir. Bu niteliklerle, ı/J(x) 'i bir dalga
paketi olarak adlandırmak bir anlam taşır.

262
DERS 9: PARÇACIK DİNAMİGİ

ıjJ(x)
Başlang ıç Dalga Paketi

ıjJ(x)
Belirlenmiş Biçim
Sağa Hareket Eder

Şekil 9. 1. Sabii bir c hızıyla hareket eden belirlenmiş biçimli Dalga


Paketi.

Şimdi ı/J(x)'in t = O'daki anlık resmini betimlemiş ola­


rak, zamanın ilerlemesine izin verirsek, ne olur? t artın­
ca, dalga paketi aynı biçimini tam olarak korur. Karma­
şık değerli ı/J(x, t) fonksiyonunun her özelliği, düzgün c
hızıyla s ağa hareket eder. 1
Sabitimize c adını vermemin bir nedeni vardı: c sim­
gesi çoğunlukla ışık hızı için kullanılır. Öyleyse bu par­
çacık foton mudur? Hayır, aslında değil. Fakat bu ku­
ramsal parçacığı betimlememiz , ışık hızıyla giden bir
nötrinonun doğru betimlemesine oldukça yakındır. (Ger­
çek nötrinolar, büyük olasılıkla ışık hızından ölçüleme­
yecek kadar az düşük bir hızla hareket ederler.) Bu Ha­
milton işlemcisi, tek-boyutlu nötrinonun çok iyi bir be­
timlemesi olabilirdi, ama bir problemi var: Bizim dalga
fonksiyonumuz tarafından betimlenen parçacık, sadece

ı Bu, ı/J(x) ' in gerçel ve sanal kısımlarının her birini içerir.

263
KlJANTlJM FIZIGINE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

sağa doğru hareket edebilir. Betimlemeyi tamamlamak


için, bir diğer olanağı eklemeliyiz; parçacığımız sola
doğru da hareket etmelidir! 2
Bizim sağa-giden zaxonumuz3 bir b aşka tuhaf özelli­
ğe sahiptir; onun enerjisi pozitif veya negatif olabilir. Bu
böyledir, çünkü P işlemcisi, bir vektör olarak, pozitif ve­
ya negatif değerler alabilir. Genelde, negatif momentum­
lu bir parçacığın enerjisi negatiftir ve pozitif momen­
tumlu bir parçacığın enerjisi pozitif. Bunun hakkında
şundan başka daha fazla şey söylemeyeceğim; bu tür bir
parçacık için negatif enerji problemi Dirac tarafından
çözülmüştü ve Dirac bunu karşı-parçacıklar için kuram­
sal bir temel kurmak için kullanmıştı. Amaçlarımız için,
bu konuyu göz ardı edebilir ve basitçe parçacığımızın
enerjisinin ya pozitif veya negatif olmasına izin veririz.
Parçacığımızın dalga fonksiyonu x ekseni boyunca
katı şekilde hareket ettiğine göre, olasılık dağılımı da
öyle olur. Sonuç olarak, x'in beklenen değeri de tam aynı
şekilde, yani c hızıyla sağa doğru hareket eder. İşte bu
sistemin temel kuantum mekaniği budur. Bununla bir­
likte, akılda tutulması gereken bir başka önemli nokta
vardır. c hızının belirlenmiş bir sabit olduğunu söyledi­
ğimizde, dalga geçmiyorduk. Parçacığımız sadece bu
özel hızla hareket eden bir durumda var olabilir. Asla
yavaşlayamaz veya hızlanamaz. Bu, böyle bir parçacığın
klasik betimlenmesiyle nasıl karşılaştırılır? Aynı Hamil-

2 Bizim sağa-giden parçacığımız bana Dr. Seuss 'un klasik hi­


kayesi "Zax"ı anıms attı; onlara b en "sağa-giden zaxonlar"
derdim. Theodor Geisel nötrinolar hakkında daha çok şey
bilmiş olsaydı, hikayenin nasıl sonuçlanacağını tahmin et­
mek zor.
3 İşte. Tam üstüne bastım.

264
DERS 9: PARÇACIK DİNAMİGİ

ton işlemcisiyle başlayarak, bir klasik fizikçi sadece Ha­


milton denklemlerini yazabilirdi. H = cP ile, Hamilton
denklemleri şunlardır:

aH
- = x.
ap
ve
aH = - .

ax p
-

Parçalı türevleri alınca, bunlar şu hale gelir:

aH
- = X. = C
ap
ve
aH = - =
p O
ax

Böylece, parçacığımızın klasik betimlemesinde, momen­


tum korunmaktadır ve konum c belirlenmiş hızıyla hare­
ket etmektedir. Kuantum mekaniksel betimlemede, bü­
tün olasılık dağılımı ve beklenen değer c hızıyla hareket
eder. Başka bir deyişle, konumun beklenen değeri, klasik
hareket denklemleri uyarınca davranır.

9.2 Göreli-olmayan Serbest Parçacıklar


Sadece kütlesiz parçacıklar ışık hızıyla hareket edebi­
lir ve şunu da ekleyebilirdim ki, onlar sadece bu hızda
hareket edebilirler. Fotonlardan ve gravitonlardan baş­
ka tüm bilinen parçacıklar kütleli olup ışık hızından kü­
çük herhangi bir hızda hareket edebilirler. c' den çok dü­
şük hızlarla hareket ettiklerinde, onların göreli-olmadık­
ları söylenir ve hareketleri, en azından klasik olarak, sı-

265
KUANTUM FiZİGINE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

radan Newton mekaniğiyle yönetilir. Kuantum mekani­


ğinin en eski uygulamaları, göreli-olmayan p arçacıkla­
rın hareketi üzerineydi.
D aha önce (Ders 4 ve 8'de) , kuantum mekaniğinde ko­
mütatörlerin oynadıkları matematiksel rolün aynısını,
klasik mekanikte Poisson parantezlerinin oynadığını
göstermiştim. Bu kurgularla yazılmış olarak, hareketin
klasik ve kuantum mekaniği denklemleri yapı olarak ne­
redeyse özdeştir. Özel olarak, Hamilton işlemcisi, komü­
tatörlerle olduğu gibi, Poisson parantezleriyle aynı şe­
kilde devreye girer. Böylece, klasik fiziğini zaten bildiği­
niz bir sistemin kuantum mekaniksel denklemlerini yaz­
mak isterseniz, işlemci yapısına çevrilmiş klasik Hamil­
ton işlemcisini kullanmaya çalışmak çok akla yakındır.
Göreli-olmayan bir parçacık için denenecek doğal Ha­
milton işlemcisi p2/2m olur. Parçacığın serbest olduğu­
nu söylediğimizde, aslında kastettiğimiz ona etkiyen hiç
kuvvetin olmadığıdır ve dolayısıyla potansiyel enerji göz
ardı edilebilir. ônemseyeceğimiz tek terim,

T = !2 mv2

şeklinde tanımlanan kinetik enerjidir. Anıms ayacağınız


gibi, bir klasik parçacığın momentumu
p = mv
olur. Hamilton işlemcisi sadece kinetik enerjiden ibaret­
tir ve onu da p momentumu cinsinden yazabiliriz. Bu bi­
ze bir klasik göreli-olmayan serbest parçacığın Hamil­
ton işlemcisi için
1
H=- p2
2 mv2 = 2m --

266
DERS 9: PARÇACIK DİNAMİGİ

ifadesini verir. Önceki örneğin sağa-giden zaxon'undan


farklı olarak, bu parçacığın enerjisi onun hareket yönü­
ne bağlı değildir. Enerji p'nin kendisine değil de p 2 'ye
bağlı olduğu için, bu böyledir. Böylece enerjisi p 2/2m
olan bir parçacıkla başlayacağız ve bir serbest parçacık
için Schrödinger denklemini (Schrödinger'in keşfettiği
özgün denklem) çözeceğiz.
Amacımız önceki örnekte kullandığımız aynı süreci
izleyip üstteki Hamilton işlemcisiyle zamana-bağlı Sch­
rödinger denklemini yazmaktır. Her zamanki gibi, denk­
lemin sol yanı şudur:
·n. a ıp
ı --

at
Bir işlemci olarak klasik Hamilton işlemcisini -kinetik
enerji- yazarak sağ yanı türeteceğiz. Klasik enerji
p 2 / 2m
olarak ifade edilirse; bunun kuantum biçimi p'yi P iş­
lemcisiyle değiştirmektir:
H = P 2 /2m

Bunun anlamı nedir? Gördüğümüz gibi, P işlemcisi şöyle


tanımlanır:
p = -ifı �
ax
P'nin karesi, onu ardı ardına iki kez etki ettirerek elde
edeceğiniz bir işlemcidir. Böylece

P2 = (-ifı� ) (-ifı�)
ax ax
ya da
p2 = - h 2 �
ax2

267
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

buluruz ve Hamilton işlemcisi şu şekle gelir:

hı aı
H=- - -
2m ax2
En sonunda, zamana-bağlı Schrödinger denkleminin sol­
ve s ağ-yanlarını eşitlersek,
. at/J -h2 a 2t/J
ıh - = - -- (9 .4)
at 2m ax2
denklemini elde ederiz. Bu, sıradan göreli-olmayan bir
serbest parçacık için geleneksel Schrödinger denklemi­
dir. Özel türden bir dalga denklemidir, fakat bir önceki
örneğin aksine, farklı dalga boylu (ve momentumlu) dal­
galar farklı hızlarla hareket ederler. Bu nedenle, dalga
fonksiyonu biçimini korumaz. Zaxon dalga fonksiyonun­
dan farklı olarak, yayılma ve dağılma eğilimi gösterir.
Bu şematik olarak Şek. 9.2'de gösterilmektedir.

ıjJ(x)
Başlangıç Dalga Paketi

ıjJ(x)
Yassılaşmış ve Yayılmış

Şekil 9 . 2 . Göreli-olmayan bir S erbest Parçacık için Tipik Dalga Pa­


keti . Üstte: Başlangıç dalga paketi tıkız ve oldukça yerelleşiktir.
Altta: Zamanla, dalga paketi sağa doğru hareket eder ve yayılır.

268
DERS 9: PARÇACI K DİNAMİGİ

9.3 Zamandan-bağımsız Schrödinger


Denklemi
Göreli-olmayan serbest p arçacıklar için zamana-bağlı
Schrödinger denklemini çözeceğiz, fakat önce zaman­
dan-bağımsız biçimini çözmemiz gerekir. Zamandan-ba­
ğımsız denklem, esas olarak Hamilton işlemcisi için
=
Hl 'P) E l 'P)

özdeğer denklemi olup, onun açık olarak ı/J(x) dalga fonk­


siyonu cinsinden yazılmış halidir:

\lo(x)
� az ı/J(x) =
- (9.5)
2m a x2 E'f'

Bu denklemi sağlayan özvektörlerin bir tam kümesini


bulmak çok kolaydır. Aslında, momentum özvektörleri
bu işi gerçekleştirir. Mümkün bir çözüm olarak

ı/J(x) = eipxlh (9.6)


fonksiyonunu deneyelim. Türevleri alarak, bu fonksiyo­
nun gerçekten de 9.5 denkleminin bir çözümü olduğunu
buluruz; yeter ki
E = p2 /2m (9.7)
alalım. Bu şaşırtıcı olmamalıdır -E, ne de olsa, 9.5 denk­
leminde bir enerji özdeğerini temsil etmektedir.

Alıştırma 9. 1 : 9.6 denklemini 9 . 5'e yerleştirerek, 9.7


denklemini türetin.

Bölüm 4. 1 3 'te gördüğümüz gibi, zamandan-bağımsız


Schrödinger denkleminin her çözümü zamana-bağlı bir
çözüm kurmamıza izin verir. Yapmamız gereken tek şey,

269
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

zamandan-bağımsız çözümü [bu halde eipxl li] e-HEtl lil =


e-i !p 2 t12 mlil ifadesiyle çarpmaktır. B öylece çözümlerin bir
tam kümesi aşağıdaki gibi yazılabilir:

p2 t)
(px - -
t
1./J(x, t) = exp ım
li

Her çözüm, bu çözümlerin bir toplamı, veya bir integra­


lidir:

t = O' daki herhangi bir dalga fonksiyonuyla başlayabilir,


Fourier dönüşmüşüyle ijl(p) 'yi bulursunuz ve sonra onu
gelişmeye bırakırsınız. Biçim değişecektir, çünkü farklı
p değerli dalgalar farklı hızlarla ilerler. Fakat yakında
göreceğimiz gibi, toptan dalga paketi, tıpkı bir klasik
parçacığın yapacağı gibi, (p/m ) hızıyla hareket eder.
Bu basit genel çözüm önemli bir çıkarıma sahiptir.
B aşka şeylerin yanı sıra, momentum temsili dalga fonk­
siyonunun zamanla çok basit bir şekilde değiştiğini söy­
ler:
•(p x - p t ) 2

ijl (p, t) = ijl(p) exp ı �


li

Diğer bir deyişle, büyüklük sabit kalırken, zamanla sa­


dece evre değişir. Bunu böylesine ilginç kılan, P(p) olası­
lığının zamanla hiç mi hiç değişmemesidir. Bu, kuşku­
suz, momentum korunumunun bir sonucudur, fakat bu
ancak parçacığa etkiyen kuvvetler yoksa geçerlidir.

270
DERS 9: PARÇACIK DİNAMİGİ

9.4 Hız ve Momentum


Şu ana kadar P işlemcisiyle klasik momentum kavra­
mı, yani kütle çarpı hız, veya

v = plm (9.8)
arasındaki ilişkiyi açıklamadık. Bir kuantum mekaniksel
parçacığın hızıyla neyi kastederiz? En basit yanıt şudur:
Ortalama ('l' I Xl'l') konumunun zaman türevini kastederiz:

d('l' I Xl 'l')
V= ----

dt
Ya da, daha soyut olarak, dalga fonksiyonları cinsinden
şunu:

v= :t J l/J*(x, t) x l/J(x, t)dx


('l' IX l'l') neden zamanla değişir? Ç ünkü l/J zamana bağlı­
dır ve aslında tam nasıl değiştiğini de biliyoruz. ljJ'nin
zaman bağımlılığı zamana-bağlı Schrödinger denklemiy­
le yönetilir. ('l'IXl 'l')'nin zamanla nasıl değiştiğini hesap ­
lamak için bu olguyu kullanabilirdik. Onu bu şekilde
-kaba kuvvetle- yapmıştım ve birkaç sayfa alıyordu. İyi
ki daha önceki derslerde bunu daha kolay yapacak soyut
yöntemler öğrendik; aslına bakarsanız, bu işin çoğunu
zaten 4. Derste yapmıştık. Doğrusu, ilerlemeden önce, 4.
Dersi, özellikle 4.9 Bölümünü, başlangıçtan Denk.
4. 1 7 'ye kadar gözden geçirmenizi öneririm. Denk. 4. 1 7 'yi
tekrar yazalım:

Ve sözlü olarak ifade edelim: Herhangi bir L gözlenebili­


rinin beklenen değerinin zaman türevi, ilh kere Hamil-

271
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

ton işlemcisi ile L komütatörünün beklenen değeriyle ve­


rilir. Bu ilkeyi X gözlenebilirine uygularsak,

i
v = -- ( [P2' X] ) (9.9)
2m/i

buluruz. Şimdi yapmamız gereken P2 ve X'in komütatö­


rünü hesaplamaktır. Bir çift basit adım
[P2 , X] = P[P, X] + [P, X]P (9. 1 0)
olduğunu gösterir. Bu bağıntı, her bir komütatörü aça­
rak ve bazı açık yok etmeler yaparak doğrulanabilir.

Alıştırma 9.2: Her iki yanı açıp sonuçları karşılaştı­


rarak, 9. 1 0 denklemini kanıtlayın.

Son adım
[P, X] = - i li
standart sıra değiştirme bağıntısını kullanır. Bunu 9. 1 0
denkleminde yerine koyarak ve b u sonucu 9.9 denkle­
minde devreye sokarak,
(P)
V =­
m
ya da, belki de daha çok tanınan,

(P) = mv (9. 1 1 )
sonucunu buluruz. Tam olarak kanıtlamaya koyulduğu­
muz şeyi kanıtladık: momentum, kütle çarpı hıza, veya
daha tam ifadesiyle, ortalama momentum, kütle çarpı
hıza eşittir.

272
DERS 9: PARÇACIK DİNAMİGİ

Bunun ne anlama geldiği konusunda daha iyi bir fikir


edinmek için, dalga fonksiyonunun bir paket, veya ol­
dukça dar bir topak şeklinde olduğunu varsayalım. x'in
beklenen değeri, yaklaşık olarak topağın merkezinde yer
alacaktır. 9. 1 1 denkleminin bize söylediği, dalga paketi­
nin merkezinin p = mv klasik kuralına göre ilerlediğidir.

9.5 Kuantumlama
Kuantum mekaniğinde kuvvetler konusuna geçmeden
önce, bir ara vermek ve yaptıklarımızı tartışmak istiyo­
rum. İyi bilinen ve güvenilen bir klasik sistemle -serbest
parçacık- başlamış ve onu kuantumlamıştık. Bu süreci
aşağıdaki gibi sistemleştirebiliriz:

1 . Bir klasik sistemle başlayın. Bu, x koordinatları ve


p momentumları kümesi anlamına gelir. Örneği­
mizde, sadece bir koordinat ve bir momentum var­
dır, fakat süreci genelleştirmek kolaydır. Koordi­
natlar ve momentumlar Xi ve P i çiftleri halinde ge-
lir. Klasik sistem, x'lerin ve p'lerin fonksiyonu
olan bir Hamil ton işlemcisine de sahiptir.

2. Klasik faz uzayını bir doğrusal vektör uzayıyla yer


değiştirin. Konum temsilinde, durumların uzayı
koordinatlara -genelde, onların tümüne- bağlı bir
ıf.ı(x) dalga fonksiyonuyla temsil edilir.

3. x'leri ve p'leri Xi ve P i işlemcileriyle yer değiştirin.


Her bir Xi dalga fonksiyonuna etkiyerek onu Xi te­
rimiyle çarpar. Her bir P i

273
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

kuralı uyarınca etkir.

4. Bu yer- değiştirmeler yapıldığında, Hamilton iş­


lemcisi bir işlemci haline gelir ve hem zamandan­
b ağımsız ve hem de zamana-bağlı Schrödinger
denkleminde kullanılabilir. Zamana-bağlı denklem
dalga fonksiyonunun zamanla nasıl değiştiğini
söyler. Zamandan-bağımsız yapıdaki ise Hamilton
işlemcisinin özdeğerlerini ve özvektörlerini bul­
mamıza izin verir.

Bu kuantumlama süreci, bir sistemin klasik denklemle­


rinin kuantum denklemlerine çevrildiği araçlardır. Bu,
parçacıkların hareketinden kuantum elektrodinamiğine
kadar uzanan alanlarda tekrar tekrar kullanılmıştı; ora­
da (çok başarılı olmasa dal Einstein'ın kütleçekim kura­
mını kuantumlama girişimleri bile olmuştu. Bu süreç,
bir b asit halde gördüğümüz gibi, beklenen değerlerin
hareketinin klasik hareketle yakından ilgili olduğunu
garanti eder.
Tüm bunlar şu "tavuk ve yumurta" sorununu ortaya
çıkarır: Hangisi önce gelir; klasik kuram mı, yoksa kuan­
tum kuramı mı? Fiziğin mantıksal b aşlangıç noktası kla­
sik mi, yoks a kuantum mekaniksel mi olmalıdır? Sanırım
yanıt açıktır. Kuantum mekaniği doğanın gerçek betim­
lemesidir. Klasik mekanik, güzel ve zarif olsa da, gene de
bir yaklaşıklıktır. Kabaca söylersek, dalga fonksiyonları
paketler olarak biçimlerini koruyorlarsa doğru kalır. Ba­
zen şanslıyızdır ve bir sistemin kuantum kuramı bilinen
bir klasik sistemle b aşlayarak ve onu kuantumlayarak
tahmin edilebilir ve olan sadece budur, bir tahmin. Bu

274
DERS 9: PARÇACIK DİNAMİGİ

bazen çalışır. Parçacıkların klasik mekaniğinden çıkarıl­


mış olarak, elektronların kuantumsal hareketi buna bir
örnektir. Maxwell denklemlerinden çıkarılan kuantum
elektrodinamiği, bir başka örnek. Fakat bazen başlama
noktası olarak kullanılacak bir klasik kuram olmaz. Bir
parçacığın spini gerçek klasik benzerine sahip değildir.
Genel göreliliğin kuantumlanması büyük ölçüde başarı­
sız olmuştu. Kuantum kuramı, büyük olasılıkla genelde
bir yaklaşıklık olarak anlaşılması gereken klasik kuram­
dan çok daha temeldir.
Bunların ışığımla, şimdi parçacıkların hareketini ku­
antumlamaya devam edeceğiz, fakat bu kez kuvvetlerin
etkilerini de işe katacağız.

9.6 Kuvvetler
Tüm parçacıklar serbest olsalardı, dünya donuk bir
yer olurdu. Parçacıkları ilginç kılan kuvvetlerdir; onları
atomlar, moleküller, çikolata kalıpları ve kara delikler
halinde birleştirirler. Verilen herhangi bir parçacık üze­
rindeki kuvvet, evrendeki tüm diğer parçacıklar tarafın­
dan ona uygulanan kuvvetlerin bir toplamıdır. Pratikte,
genel olarak tüm diğer parçacıkların ne yaptıklarını bil­
diğimizi varsayarız ve onların etkileri yerine incelediği­
miz parçacık için bir potansiyel enerji fonksiyonu koya­
rız . Bu klasik mekanikte de kuantum mekaniğinde de
doğrudur.
Potansiyel enerji fonksiyonu V(x)'yle gösterilir. Bu,
klasik mekanikte parçacık üzerindeki kuvvete

av
F(x) = - -
ax

2 75
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

denklemiyle bağlıdır. Hareket bir-boyutluysa, parçalı


türev sıradan türevle yer değiştirebilir, fakat onu olduğu
gibi bırakacağım. Eğer sonra bu denklemi ikinci Newton
yasası, F = ma denklemiyle birleştirirsek, şunu elde ede­
riz:

Kuantum mekaniğinde farklı şekilde ilerleriz; bir Hamil­


ton işlemcisi yazarız ve Schrödinger denklemini çözeriz.
Bu programa potansiyel enerjiyi katmak apaçıktır. V(x)
potansiyel enerjisi Hamilton işlemcisine eklenecek olan
bir V işlemcisi haline gelir.
V ne tür bir işlemcidir? Yanıtı ifade etmenin en kolay
yolu, soyut bra'lar ve ket'ler yerine dalga fonksiyonları
dilinde düşünmektir. V işlemcisi herhangi bir ıjJ(x) fonk­
siyonuna etkidiğinde, dalga fonksiyonunu V(x) fonksiyo­
nuyla çarpar:
V l lV) � V(x) ıjJ(x)
Tıpkı klasik mekanikteki gibi, kuvvetler işe katılınca, bir
parçacığın momentumu artık korunmaz . Aslında,
Newton hareket yas aları,

dp
F
dt =
ya da
=
dp av
(9. 1 2)
dt ax

şeklinde ifade edilir. Kuantumlama kuralları Hamilton


işlemcisine V(x) 'i eklemeye zorlar bizi:4

4 Teknik olarak, bu serbest parçacıklar için de geçerlidir. Bu­


nunla birlikte, s erbest parçacıklar halinde V(x) 'i O'a eşitle­
riz .

276
DERS 9: PARÇACIK DİNAMİGİ

(9. 1 3)

Böylece Schrödinger denklemleri belli şekilde düzeltilir:

=
al/J -li2 a 2l/J
ax2 +
ı"li - V(x)l/J
at 2m
-li2 a ıl/J
El/J =
2m ax2 +
V(x)l/J (9. 1 4)

Bu ne gibi bir etkiye sahiptir? Ek terim l/J'nin zamanla


değişme şeklini kesinlikle etkiler. Eğer bir dalga paketi­
nin ortalama konumu bir klasik yörünge izlerse, bu kuş ­
kusuz böyle olmalıdır. Akıl yürütmemizi kontrol etmek
için, öyle olup olmadığını görelim. Öncelikle, 9 . 1 denkle­
mi haıa geçerli midir? Geçerli olmalıdır, çünkü momen­
tum ile hız arasındaki ilişki kuvvetlerin varlığından et­
kilenmez.
H'ye yeni bir terim eklendiğinden, X ve H'nin komü­
tatöründe yeni bir terim olacaktır. Bunun 9.9 denklemin­
deki hız ifadesini düzeltmesi olanak dahilindeydi, fakat
bunun meydana gelmediğini görmek kolaydır. Yeni te­
rim X ile V(x) 'in komütatörünü içerir. Fakat x'le çarpmak
ve x'in fonksiyonuyla çarpmak sıra değiştirebilen işlem­
lerdir. Diğer bir deyişle,
[X, V(x)J = O
'dır. Dolayısıyla, hız ve momentum arasındaki ilişki, kla­
sik mekanikte olduğu gibi, kuantum mekaniğinde de
kuvvetler tarafından etkilenmez.
Daha da ilginç soru şudur: Newton yasalarının kuan­
tum biçimini anlayabilir miyiz? Yukarıda ifade edildiği
gibi, bu yasa

277
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

dp
=F
dt

şeklinde yazılabilir. P'nin beklenen değerinin zamana


göre türevini hesaplayalım. Yine işin püf noktası P'yi
Hamilton işlemcisiyle sıra değiştirmektir:

Bir işlemci kendisinin her fonksiyonuyla sıra değiştirdi­


ği için, ilk terim sıfırdır. İkinci terimi hesaplamak için,
henüz kanıtlamadığımız bir denklemi kullanacağız:

dV(x)
[V(x), P) = i h (9. 1 6)
dx

9. 1 6 denklemini 9 . 1 5'e yerleştirerek,


d dV
- (P) = - ( - )
dt dx

buluruz. Şimdi, 9. 1 6 denklemini kanıtlayalım. Komütatö­


rü bir dalga fonksiyonuna etki ettirerek, şunu yazabili­
riz:

[V(x) , P]l/J(x) = V(x) (-i h :x ) l/J(x) - (-i h :x ) V(x)l/J(x) (9. 1 7)

Bu kolayca basitleştirilir ve 9. 1 6 denklemi bulunur. Böy­


lece momentumun zamana göre değişimi için, Newton
denkleminin kuantum benzeri gösterilmiş olur:

(9. 1 8)

278
DERS 9: PARÇACIK DİNAMİGİ

Alıştırma 9.3 : Denk. 9. 1 7 'nin sağ yanının Denk.


9 . 1 6 'nın sağ yanına b asitleştirildiğini gösterin.
İpucu: Önce ikinci terimi, çarpınım türevini alarak
açın. Sonra yok etmelere bakın.

9. 7 Doğrusal Hareket ve Klasik Limit


X'in beklenen değerinin tam olarak klasik yörüngeyi
izlediğini kanıtladığımızı düşünebilirsiniz. Fakat aslın­
da kanıtladığımız çok farklıdır. Bu fark söz konusudur,
çünkü x'in bir fonksiyonunun ortalaması x'in ortalama­
sının fonksiyonuyla aynı değildir. Denk.9 . 1 8

d
(P) =
d V((x))
[Bu yanlıştır]
dt d(x)

şeklinde yazılsaydı (ve vurgulayayım ki o öyle yazıla­


maz), o zaman gerçekten ortalama konum ve momentum
klasik denklemleri sağlar diyebilirdik. Fakat gerçekte
klasik denklemler sadece yaklaşıklıklardır; ne zaman
d V/dx'in ortalaması, x'in ortalamasının fonksiyonuyla
yer değiştirirse, bu o zaman iyidir. Bunu yapmak ne za­
man akla yakındır? Bunun yanıtı, "V ne zaman dalga pa­
ketinin büyüklüğüne kıyasla çok yavaş değişiyorsa "dır.
V dalga paketi boyunca çok hızlı değişiyorsa, klasik yak­
laşım çökecektir. Aslında, bu durumda, hoş bir dar dal­
ga paketi, özgün dalga paketine benzemeyen kötü şekil­
de dağılmış bir dalga haline gelecektir. Olasılık fonksi­
yonu da dağılmış olacaktır. O zaman Schrödinger denk­
lemini çözmekten başka seçeneğiniz kalmayacaktır.
Haydi bu hususa daha yakından bakalım. Matematik­
sel olarak, dalga paketlerimizin biçimleri hakkında ka­
buller yapmadık. Fakat onları üstü kapalı olarak tek

2 79
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

maksimumlu, artı ve eksi yönlerde düzgün şekilde sıfıra


giden güzel biçimli fonksiyonlar gibi düşündük. Bu ko­
şul, matematiksel kabullerimizde açık olmasa da, bir
parçacığın klasik mekanikçe beklenen şekilde davranıp
davranmayacağı hususunda gerçek bir vurguya sahiptir.

�(x)

Şekil 9 . 3 . x = O'da ortalanmış, çift-doruklu (iki-hörgüçlü) fonksiyon.


(x) = O, fakat lıx > O olduğuna dikkat edin.

Bu noktayı açıklamak için, biraz "tuhaf' bir dalga pa­


keti alalım. Şekil 9.3 x-ekseninin başlangıcında ortalan­
mış , çift- doruklu (iki maksimuma sahip) bir dalga pake­
tini göstermektedir. Şimdi, x'in bir fonksiyonunu, örne­
ğin F(x) 'i düşünelim; burada F kuvveti temsil etmektedir.
F(x) 'in beklenen değeri, x'in beklenen değerinin F fonksi­
yonuyla aynı değildir. Başka türlü söylersek,
(F(x)) * F((x))
'tir. Sağ-taraf dalga paketinin merkezinin bir fonksiyo­
nudur. Bu, önceki bölümün sonuçlarına karşılık gelen
sol-tarafla aynı değildir; (F(x)) 9. 1 8 denkleminin sağ-ta­
rafıyla aynı yapıya sahiptir.5

5 B u denklemde, - ( d V!dx) 'in kuvveti temsil ettiğini hatırla­


yın .

280
DERS 9: PARÇACIK DİNAMİGİ

Bu iki ifadenin tamamıyla farklı olabildikleri bir ör­


nek vereyim size. F'nin x kareye eşit olduğunu varsayın:

F = x2
Ve dalga paketi Şekil 9 . 3 gibi olsun. x'in beklenen değeri
nedir? Sıfırdır ve F((x)) de öyledir; çünkü F(O) = 02 = O' dır.
Diğer taraftan, x2 'nin beklenen değeri nedir? O sıfırdan
büyüktür. Demek ki bir dalga paketi esas olarak merke­
ziyle nitelendirilen hoş bir tek tümsek olmadığında,
"momentumun zamanca değişim oranı, x'in beklenen de­
ğerinde değerlendirilmiş kuvvete eşittir" ifadesi her za­
man doğru değildir. Ancak dalga fonksiyonu, F(x) 'in bek­
lenen değerinin F((x))'le aynı olduğu iyice dar bir bölge
üzerinde yoğunlaşmışsa, bu ifade o zaman doğrudur.
Hareketin kuantum denklemi klasik gibi görünüyor de­
diğimizde, demek ki sizi birazcık kandırmışız. Bu, dalga
paketinin uyumlu ve iyice yerleşik olmasına bağlıdır.
Başka her şey aynı kalmak koşuluyla, bir parçacığın
kütlesi büyük olduğunda, dalga fonksiyonu iyice bir ye­
re toplanma eğilimindedir. V(x) potansiyel fonksiyonun­
da keskin sivri uçlar yok ise, o zaman (F(x)) 'i F( ( x)) 'le yer
değiştirmek iyi bir yaklaştırma olacaktır. Ama V(x) sivri
uçlara s::ıhip olduğu zaman, dalga paketi dağılma eğili­
mine girer. Örneğin, sağa doğru ilerleyen güzel bir dalga
paketine sahip olduğumuzu ve onun Şekil 9.4'e benzeyen
bir potansiyel fonksiyonlu atom gibi noktasal bir yapıya
çarptığını varsayın. Dalga paketi yayılacak ve parçalara
ayrılacaktır. Diğer taraftan, çok düzgün bir potansiyele
çarparsa, o zaman aşağı yukarı klasik hareket denklem­
leri uyarınca hareket ederek düzgün potansiyelin için­
den geçecektir. Kuantum mekaniğinin her olası halde
klasik mekaniği yeniden üretmesini beklemeyiz. Onun

281
KUANTUM FİZİGİN E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

gerektiği hallerde -yani, parçacıkların ağır olduğu, po­


tansiyellerin düzgün olduğu ve dalga fonksiyonunun
parçalanmasına veya saçılmasına neden olmadığı hal­
lerde- klasik mekaniği yeniden üretmesini bekleriz.6

V(X)

Şekil 9.4. Sivri-uçlu Potansiyel Fonksiyonu. Keskin doruklu potan­


siyel fonksiyonlan, dalga fonksiyonlarını saçılmaya uğratma eğili­
mindedir. Potansiyelin bu nitelikleri dalga paketine oranla küçü­
l üp darldıkça, dalga paketi daha çok s açılacak ve daha az "klasik"
hale gelecektir.

Hangi fiziksel durumlar dalga fonksiyonlarını dağıl­


maya uğratan "kötü potansiyeller"e yol açar? Bir potan­
siyelin onlarla ilişkili belli bir boyuta sahip dorukları
olduğunu varsayın. Şekil 9.4'ü bir sürü yan yana dizil­
miş sivri-doruklarla abartılmış olarak düşünün. Bu siv­
ri-dorukların boyutuna ôx diyelim ve bu ôx gelen parça­
cığın konumundaki belirsizlikten önemli ölçüde daha
küçük olsun:
ôx < dx

6
Garrison Keillor'ın reklam sloganı kadar dilb azca değil, ama
tümü aynı şekilde doğru.

282
DERS 9: PARÇACIK DİNAMİGİ

V(x) 'in keskin dorukları gelen dalga paketinin boyutun­


dan çok çok küçük ölçekte mevcutsa, p aket çok sayıda
küçük parçaya ayrılacaktır. Her biri farklı bir yöne saçı­
lacaktır. Kabaca söylersek, potansiyelin çıkıntıları gelen
parçacığın dalga boyundan daha kısa olduğunda, dalga
fonksiyonu parçalanma eğiliminde olacaktır. Diyelim ki
bir bowling topu aldınız ve "!lx nedir?" diye s ordunuz.
Bu soru hakkında bir sezgi edinmek için belirsizlik ilke­
sini kullanabilirsiniz. Tipik olarak !lp x !lx çarpımı
li.' den daha büyüktür. Fakat birçok akla yakın durumda
bu çarpım tı mertebesindedir:
!lp!lx - li.
Şimdi, p olabildiğince bir değere yoğunlaşır, fakat sıra­
dan bir makroskobik cisim için, belirsizlik ilkesi büyük
ölçüde doymuştur; sol taraf kabaca li.'a eşittir. Bunun
nedeni çok karmaşıktır ve burada ona girmeyeceğim.
Bunun yerine, onun doğru olduğunu kabul edelim ve çı­
karımlarını anlamaya çalışalım. !lp nedir? O m!lv'dir. Bu
da bize
m!lv !lx - /i.

verir. Simgeleri yeniden düzenleyerek,

li
!lv !lx - ­

m
ya da
li.
!lx - -­

m!lv

yazabiliriz. Şimdi bowling topunu yerde yuvarlarsak,


onun hızındaki belirsizliğin çok büyük olmadığını çok
iyi biliriz. Top ağırlaştıkça, hızdaki belirsizliğin gitgide
küçülmesini bekleriz. Fakat ne olursa olsun, sağ-tarafın
paydasında bir m vardır ve !lv'ye aldırmaksızın, m kü-

283
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

çüldükçe, l::.x büyüyecektir. Özellikle, potansiyeldeki çı­


kıntılardan daha büyük olmaya yüz tutacaktır.
m 'nin çok küçük ve l::.x 'in büyük olduğu kuantum me­
kaniksel limitte, dalga fonksiyonu kendisinden çok daha
keskin ve çok daha çıkıntılı olarak görünen düzensiz bir
potansiyelin etkisi altında hareket edecektir. Dalga
fonksiyonunun parçalanması durumunda, bu söz konu­
sudur. Diğer taraftan, m çok büyük olduğunda l::.x küçü­
lür. Büyük bir b owling topu için, dalga paketi iyice bir
araya toplanmış haldedir. Doruklu bir potansiyel içinde
hareket ettiğinde, bu ufacık dalga fonksiyonu, çıkıntıları
(oldukça) çok geniş bir potansiyelle karşılaşır. Geniş
düzgün çıkıntılar b oyunca olan hareketinde dalga fonk­
siyonu parçalara ayrılmaz. Büyük kütleler ve düzgün po­
tansiyeller klasik limiti karakterize eder. Pürüzlü bir po­
tansiyel boyunca hareket eden düşük kütleli bir parçacık,
bir kuantum mekaniksel sistem gibi davranır.
Peki, elektronlar için ne diyebiliriz? Onlar klasik ola­
rak davranacak kadar kütleli midir? Yanıt, potansiyel ve
kütle arasındaki karşılıklı etkilemeye bağlıdır. Örneğin,
arada düzgün bir elektrik alanı bulunan 1 santimetre
aralıklı sığa plakalarına sahipseniz, elektron aralık bo­
yunca neredeyse çok hoş, eş-evreli bir klasik parçacık
gibi hareket edecektir. Diğer taraftan, bir atomun çekir­
değiyle ilgili potansiyel daima içinde keskin bir çıkıntı­
ya sahiptir. Bir elektron dalga paketi bu potansiyele çar­
parsa, her yere s açılacaktır.
Bu konuyu terk etmeden önce, minimum-belirsizlikte­
ki dalga paketlerine değinelim. Bunlar, l::.x l::.p 'nin h/2'ye
eşit olduğu (daha büyük olmaya karşıt) dalga paketleri­
dir. Başka bir deyişle, bu durumlarda, l::.x l::.p kuantum
mekaniğinin izin verdiği kadar küçüktür. Bu dalga pa­
ketleri Gauss eğrisinin yapısına sahiptir ve genelde Ga-

284
DERS 9: PARÇACIK DİNAMİGİ

uss dalga p aketleri adını alırlar. Zamanla, bunlar yayılır


ve düzleşirler. Böyle dalga paketlerine çok sık rastlan­
maz, fakat böyle paketler vardır. Duran bir bowling topu
iyi bir yaklaşıklıktır. 1 0. Derste, bir harmonik s alınıcının
taban durumunun bir Gauss dalga paketi olduğunu gö­
receğiz.

9.8 Yol İntegralleri


Klasik Hamilton işlemcisi bir mekanik sistemin duru­
mundaki basamak-basamak artmalar üzerine odaklanır.
Fakat mekaniği formüle etmek için bir başka yol daha
vardır -En Az Eylem İlkesi- burada odaklanma tüm ta­
rihçeler üzerinedir. Bu, bir parçacık için, parçacığın bir
başlangıç zamanından bir bitiş zamanına kadar tüm yö­
rüngesine bakma anlamındadır. İki yaklaşımın içerikleri
aynıdır, fakat vurgulama farklıdır. Hamilton işlemcisi
mekanik belli bir ana yoğunlaşır ve bize sistemin bu an
ile bir sonraki an arasında nasıl değiştiğini söyler. En az
eylem ilkesi şöyle bir geriye çekilip toplu bir b akış atar.
Doğayı tüm olası yörüngelere b akarak hayal edebilirsi­
niz ve sabit bir ilk ve son noktalar çifti arasında eylemi
en az yapan yörüngeyi seçersiniz. 7
Kuantum mekaniği de artmasal değişimler üzerine
yoğunlaşan Hamilton işlemcisi betimlemesine sahiptir.
Buna zamana-bağlı Schrödinger denklemi denir ve çok
geneldir. Bu, bildiğimiz kadarıyla, tüm fiziksel sistemle­
ri betimlemek için kullanılabilir. Yine de, Richard Feyn­
man'ın yetmiş yıl önce yaptığı gibi, kuantum mekaniğine

7 Kesin konuşmak gerekirse, ilkeye Durağan Eylem İlkesi den­


melidir. Gerçek yörüngeler eylemin durağan noktalan olup
daima minimumlar değildir. Amaçlarımız için, bu ince nok­
ta önemli değildir.

285
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

bütün tarihçeyi resimleyen bir şekilde bakmanın var


olup olmadığını sormak mantıklıdır. Başka bir deyişle,
En Az Eylem İlkesine paralel bir formülasyon var mıdır?
Bu derste Feynman'ın yol integrali betimlemesini ayrın­
tılarıyla açıklamayacağım; fakat sırf sizi iştahlandırmak
için, onun nasıl çalıştığı hususunda size bir ipucu vere­
ceğim.
Önce, Cilt I' de izah ettiğim gibi , size klasik en az ey­
lem ilkesini çok kısa olarak hatırlatayım. Bir klasik par­
çacığın t1 anında x1 noktasında harekete geçtiğini ve t2
anında x2 noktasına vardığını varsayın (Şek. 9.5). Soru
şudur: Parçacığın t1 ve t2 arasında izlediği yörünge nedir?

tı --
ı----+- --

Şekil 9 . 5 . Klasik Yörünge . Bu, l (x 1 , t 1 ) noktasından 2 (x2, t2) noktası­


na hareket ettiğinde bir p arçacığın izleyeceği yörüngeyi göster­
mektedir. İşleri b asit tutmak için, x-doğrultusundaki p arçacık hı­
zını temsil eden x ekseni gösterilmemiştir.

286
DERS 9: PARÇACIK DİNAMİGİ

En az eylem ilkesi uyarınca, gerçek yörünge en az ey­


lemli yörüngedir. Eylem kuşkusuz teknik bir terimdir ve
yörüngenin uç noktaları arasında Lagrange fonksiyonu­
nun integrali anlamına gelir. Basit sistemler için, Lag­
range fonksiyonu kinetik enerji eksi potansiyel enerjidir.
Böylece, tek boyutta hareket eden bir parçacık için, ey­
lem şudur:
J:t2
A=
tı L(x, x) dt (9. 1 9)

t
2 /
.;
/
/
.;
/
/

t ./
ıx
I
I
I
I
,

Xı Xı x

Ş ekil 9 . 6 . Yörüngeyi Kuantumlamaya Doğru ilk Adım. Parçacığın


yörüngesini iki eşit p arçaya (yani, zamanca eşit) ayırın. Parçacık
aynı başlama ve bitme noktalarına s ahiptir, fakat şimdi onun yö­
rüngesi aradaki x noktasından geçer.

287
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Ya da

A=
( tı (mx2 ) dt
Jtı - 2 - - V(x)

Düşünce, uç noktaları birleştiren tüm olası yörüngeleri


denemek ve onlardan her biri için A 'yı hesaplamaktır.
Kazanan, en az eyleme sahip olandır.8•9

t2

-
....
I
....

"""'"
,
..
"
1
...
,

1
,,

Xı X
ı

Şekil 9.7. Yol İntegralini Kurmaya Doğru Daha Fazla Adım. Aynı
başlama ve bitme noktalarını koruyarak, yolun çok sayıda eşit
boylu parçalara ayrılması.

8
O kavramsal olarak her durumda böyle çalışır. Pratikte, Cilt fde
açıklandığı gibi, Euler-Lagrange denklemleri kestirme bir yol
temin eder.
9
Diyagramlarımızı basit tutmak için, Lagrange fonksiyonu açık
olarak x 'ya bağlı olduğu halde, x eksenini göstermiyoruz.

288
DERS 9: PARÇACIK DİNAMİGİ

Şimdi kuantum mekaniğine dönelim. İki nokta arasın­


da iyi-tanımlı bir yörünge fikri, b elirsizlik ilkesi nede­
niyle, kuantum mekaniğinde hiçbir şey ifade etmez. Bu­
nunla birlikte, şu soruyu sorabiliriz: Bir parçacığın (xı,
tıl'de başladığı verildiğinde, onun konumunun gözlemi
yapılırsa, (x2, t2 ) ' de görünme olasılığı nedir? Olasılık, ku­
antum mekaniğinde daima olduğu gibi, bir karmaşık
genliğin mutlak değerinin karesidir. Kuantum mekaniği­
nin evrensel biçimi şunu sorar:

Bir parçacığın (xı, tı)' de başladığı verildiği takdirde,


onun (x2, t2 ) ' de görünmesinin genliği nedir?

Bu genliğe C(xı, tı; X2, tı ), veya daha basit olarak Cı. 2 diye­
lim. Parçacığın ilk durumu 1 '41(tıl) = lxı)'dir. tı ve t2 ara­
sındaki zaman aralığı üzerinde, bu durum

l '41(t2 )) = e-iH( t, - ı,ı lxı) (9. 20)

durumuna evrilir.10 Parçacığı lx 2 ) 'de algılama genliği,


l '41(t2 )) 'nin l x2 ) 'le iç çarpımı olup değeri şudur:

Cı, 2 = ( x2 ı e-iH( t, - ı,ı l xı) (9.2 1 )

Başka bir deyişle, t2 - t ı zaman aralığında x 1 'den x2 'ye


gitme genliği, e-iH( t, - t ,ı terimini ilk ve son konumlar ara­
sında sandviç ederek kurulur. Formülü basitleştirmek
için, t2 - tı değerini t olarak tanımlayalım. O zaman gen­
lik şu olur:

(9.22)

ıo Bu tartışmada, li = 1 olan birimleri kullanıyoruz.

289
K l J J\ N T l l M F l z l (; i N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Şimdi t zaman aralığını t/2 zamanlı iki küçük aralığa


ayıralım (bkz. Şek. 9.6). e-iHt işlemcisi iki işlemcinin çar­
pımı olarak yazılabilir:
e-iHt = e-iHt/2 e-iHtı2 (9.23)
Şimdi burada

I= J dx l x)(x l (9.24)

şeklindeki özdeşlik işlemcisini araya sokuşturarak gen­


liği aşağıdaki gibi yazabiliriz:

Cı . 2 = J dx(x2 ı e-iHt12 1 x)(x l e-iHt12 l xı ) (9.25)

Denklemin bu yapısı çok karmaşık görünmektedir, fakat


çok ilginç bir yoruma sahiptir. Onu sözle ifade edeyim. t
zaman aralığında xı ' den x2 'ye gitme genliği, x ara konu­
mu üzerinden bir integraldir. İntegralin içi, t/2 zaman
aralığı üzerinden xı'den x'e gitme genliği çarpı bir diğer
t/2 zaman aralığı üzerinden x'den x2 'ye gitme genliğidir.
Şek. 9.6 aynı fikri görsel terimlerle belirtmektedir.
Klasik olarak, xı'den x2 'ye gitmek için, parçacık bir x ara
noktasından geçmelidir. Fakat kuantum mekaniğinde
xı'den x2 'ye gitme genliği, tüm olası ara noktalar üzerin­
den bir integraldir.
Bu düşünceyi daha ileri taşıyabilir ve zaman aralığı­
nı Şek. 9.7'de resimlendiği gibi çok büyük sayıda ufacık
aralıklara böleriz. Karmaşık formüller yazmayacağım,
fakat düşünce açık olmalıdır. Her ufacık zaman aralığı,
diyelim ki E için, bir

çarpanı dahil ederiz. Sonra, her çarpan çifti arasına bir


özdeşlik işlemcisi sokuştururuz, öyle ki Cı, 2 genliği tüm

290
DERS 9: PARÇACIK DİNAMİGİ

ara konumlar üzerinden çok katlı bir integral haline ge­


lir. İntegralin içi

yapısındaki ifadelerin çarpımından kurulur. U( €)'u

U( €) =
e-iEH

olarak tanımlarsak, tüm çarpımı

ya da, daha açık olarak,

( x2 I UUUU . l x ı }
. .

şeklinde yazabiliriz. Bu denklemde U bir çarpan olarak


N kez görünür; burada N epsilon adımlarının sayısıdır.
Sonra U'ların arasına özdeşlik işlemcilerini sokuşturabi­
liriz.
Böyle bir ifade, verilen yol için genlik olarak adlandı­
rılabilir. Fakat parçacık özel bir yol boyunca gitmez. Bu­
nun yerine, genlik, çok sayıda sonsuz küçük zaman ara­
lıklarının limitinde uç noktalar arasında tüm olası yol­
lar üzerinden bir integraldir. Feynman'ın keşfettiği şık
olgu, her bir yol için genliğin, klasik mekanikten tanıdı­
ğımız bir ifadeyle -o yol için olan eylem- basit bir ilişki
taşımasıdır. Her bir yol için tam ifade

eiA!h

olur; burada A o özel yol için olan eylemdir.


Feynman formülasyonu bir tek denklemle özetlenebi­
lir:

291
KllANTIJM FIZIC I N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

C ı, 2 = i
yollar
eiAth (9.26)

Yol integrali formülasyonu sadece şık bir matematiksel


incelik değildir; o gerçek bir güce sahiptir. Aslına b akar­
sanız, hem Schrödinger denklemini ve hem de kuantum
mekaniğinin tüm sıra değiştirme bağıntılarını türetmede
kullanılabilir. Fakat esas olarak kuantum alanlar kura­
mı bağlamında kendi hakkını kazanır; orada temel par­
çacıklar fiziğinin yasalarını formüle etmede başlıca
araçtır.

292
Ders 1 0

Harmonik Salınıcı

Art: San ı rı m onu anlıyorum Lenny. Tüm resim yavaş


yavaş belirginleşiyor. Eksi Bir, Genel Belirsizlik, dola­
n ık çiftler, Hamilton işlemcisi; hatta katmerlilikler.
Sı rada ne var?
Lenny: Salı n ı mlar, Art. Titreşimler. Sen kemancıs ı n;
bize bu gece son ezgiyi çal. Duygulu bir şey olsun.

Dünyanın kuantum-mekaniksel betimlenişine götüren


tüm içerik öğelerinden ikisi özellikle temel olarak göze
çarpar. Onlardan biri kuşkusuz spin veya kübit'tir. Kla­
sik mantıkta, her şey evet-hayır sorularından kurulabilir.
Benzer şekilde, kuantum mekaniğinde her mantıksal so­
ru kübit'ler hakkında bir soruya indirgenir. Kübit'leri
öğrenme hususunda önceki derslerde çok zaman harca­
mıştık. Bu derste, kuantum mekaniğinin ikinci temel
öğesini -harmonik salınıcıyı- öğreneceğiz.
Harmonik salınıcı, bir hidrojen atomu veya bir kuark
gibi özel bir cisim değildir. O gerçekte muazzam sayıda
olayı anlamak için bir matematiksel çerçevedir. Bu har­
monik salınıcı kavramı klasik fizikte de vardır, fakat ku­
antum kuramında gerçekten de öne geçer.
Bir harmonik salınıcı örneği, doğrusal bir geri-çağırı­
cı kuvvet altında hareket eden bir parçacıktır; örneğin

293
KUANTUM FIZll:INE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

bir yayın ucundaki simgesel ağırlık. Bir ideal yay Hooke


yasasını sağlar: Yerinden edilmiş kütle üzerindeki kuv­
vet, yerinden edildiği mesafeyle orantılıdır. Bu kuvvete
geri-çağıncı kuvvet deriz, çünkü kütleyi denge konumu­
na doğru geri çeker.
Bir diğer örnek, bir kasenin dibinde sürtünmeyle
enerji kaybetmeksizin ileri geri yuvarlanan bir bilyedir.
Bu sistemleri karakterize eden, bir parabole benzeyen
bir potansiyel enerji fonksiyonudur:

V(x) = k x2 ( 1 0. 1 )
2
k sabitine yay sabiti denir. Bir cismin üzerindeki kuvve­
tin Vnin gradyeninin eksilisi olduğunu hatırlars ak, o
cismin üzerindeki kuvvetin

F = -kx ( 1 0.2)

olduğunu buluruz. Eksi iş areti bize kuvvetin yer-değiş­


tirmenin tersi yönünde etkidiğini ve kütleyi başlangıca
doğru geri çektiğini söyler.
Harmonik salınıcılar fizikte neden böylesine yaygın­
dır? Ç ünkü hemen hemen her düzgün fonksiyon, fonksi­
yonun bir minimumuna yakın bölgede bir parabol gibi
görünür. Gerçekten de, pek çok sistem türü, dengeden
bir yer-değiştirmeyi temsil eden bir değişkenin ikinci
dereceden bir fonksiyonuna yaklaştırılabilen bir enerji
fonksiyonuyla karakterize edilir. Bu sistemler, tedirgin
edildiklerinde, hep denge noktası etrafında salınacaklar­
dır. İşte bazı başka örnekler:
• Bir kristal örgü içinde yerleşik bir atom. Bu atom
denge konumundan hafifçe çıkarılırsa, yaklaşık

294
DERS 1 0 : HARMONİK SALINICI

olarak doğrusal bir geri-çağırıcı kuvvetle geri itilir.


Bu hareket üç-boyutludur ve gerçekten de üç ba­
ğımsız salınımdan oluşmuştur.
• Düşük dirençli bir devredeki elektrik akımı çoğun­
lukla karakteristik bir frekansla salınır. Devreler
matematiği yaylara iliştirilmiş kütlelerin matema­
tiğine özdeştir.
• Dalgalar. Bir gölcüğün yüzeyi tedirgin edilirse,
dalgalar yayar. Belli bir yere bakan birisi, dalga
geçtikçe yüzeyin salındığını görecektir. Bu hareket,
bir b asit harmonik hareket olarak betimlenebilir.
Aynı şey ses dalgaları için de söz konusudur.
• Elektromanyetik dalgalar. Tıpkı diğer herhangi bir
dalga gibi, bir ışık dalgası veya bir radyo dalgası,
sizi geçerken salınır. Salınan parçacığı b etimleyen
aynı matematik, elektromanyetik dalgalara da uy­
gulanır.
Liste uzar da uzar, fakat matematik hep aynıdır. Sırf
akılda bir örnek tutmak için, salınıcıyı bir yaya asılı bir
ağırlık olarak resmedelim. Kuantum mekaniğinin sıra­
dan bir ağırlığı ve yayı betimlemesine hiç ihtiyacımız ol­
madığını söylemeye gerek yok; dolayısıyla bu aynı siste­
min çok ufacık bir biçimini düşünelim ve onu kuantum­
layalım.

10. 1 Klasik Betimleme


Asılı ağırlığın yüksekliğini göstermek için y'yi kulla­
nalım. Başlangıcı öyle seçelim ki ağırlık dengede oldu­
ğunda -yani, ağırlık durgun halde asıldığında- y = O ol-

295
KUANTUM Flzlt.INE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

sun. Bu sistemi klasik olarak incelemek için, Cilt I' de öğ­


rendiğimiz Lagrange fonksiyonu yöntemini kullanabili­
riz . Kinetik ve potansiyel enerjiler sırasıyla � my 2 ve � ky2
olur.
Hatırlayacağınız gibi, Lagrange fonksiyonu kinetik
enerji eksi potansiyel enerjidir:

Önce, y' den x diyeceğimiz bir başka değişkene geçerek,


Lagrange fonksiyonunu belli bir standart biçime sokaca­
ğız. Bu koordinat yeni bir şey değildir. Yine kütlenin
yer- değiştirmesini temsil eder. y'den x'e geçerek s adece
elverişli bir birim değişimi yapıyoruz. Yeni değişkeni
şöyle tanımlayalım:
x = ....;my

Lagrange fonksiyonu x cinsinden şu hale gelir:

ı = l x- 2 _ l w 2 x2 ( 1 0.3)
2 2
w sabiti, w = .J k/m olarak tanımlanır ve salınıcının fre­
kansı olur.
Bu değişken değişimini yaparak, her salınıcıyı tam
olarak aynı yapıda betimleyebiliriz. Bu yapıda, salınıcı­
lar birbirlerinden sadece w frekanslarıyla ayırt edilirler.
Şimdi, hareket denklemlerini çalışmak için Lagrange
denklemlerini kullanalım. Bu tek-boyutlu sistem için,
sadece bir Lagrange denklemi, yani

aı d aı
= ( 1 0.4)
ax dt ax

296
DERS 10: HARMONİK SALINICI

vardır. Bu işlemleri ( 1 0.3) denklemindeki L için gerçek­


leştirerek şunu buluruz:

aı .
( 1 0.5)
ax
- =X

Buna kanonik eşlenik momentum denir. Zamana göre tü­


rev
d aı ..
( 1 0.6)
dt ax
- =X -

verir ve şimdi Denk. 1 0.4'ün s ağ tarafına sahibiz demek­


tir. Sol tarafa dönerek


w 2x ( 1 0.7)
ax
= -

buluruz. Lagrange denkleminin sol ve sağ taraflarını


(Denk. 1 0 . 7 ve 1 0.6) birbirlerine eşitleyerek, şunu elde
ederiz:
( 1 0.8)

Bu denklem, kuşkusuz, F = ma'ya eşdeğerdir. Neden bir


eksi işareti var? Çünkü kuvvet geri-çağırıcı bir kuvvettir:
yönü, yer- değiştirme yönüne zıttır. Bu tür bir denklemin
sinüs ve kosinüsleri içeren çözümlere sahip olduğunu şu
ana kadar yeterince gördük. Genel çözüm

x = A cos (wt) + B sin(wt) ( 1 0.9)

şeklindedir ve bu bize w'nın gerçekten de salınıcının fre­


kansı olduğunu gösterir. Bunun iki kez türevini aldığı­
mızda, dış arıya bir w 2 çarpanı çıkarmış oluruz.

297
KlJANTl JM FIZl(; I N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Alıştırma 1 0. 1 : 1 0. 9 denkleminde x 'in ikinci zaman


türevini bulun ve buradan bunun 1 0 . 8 denklemini
çözdüğünü gösterin.

10.2 Kuantum Mekaniksel Betimleme


Şimdi ağırlık-ve-yay sisteminin mikroskobik biçimine
geri dönelim; o, bir tek molekülden daha büyük olmasın
diyelim. İlkin bu gülünç gibi görünür. Nasıl bu kadar
küçük bir yay yapabiliriz? Fakat aslında doğa her türlü
mikroskobik yayı temin eder. Birçok molekül iki atom­
dan oluşur; örneğin, bir ağır atom ve bir hafif atom.
Atomlar belli bir mesafedeyken molekülü dengede tutan
kuvvetler vardır. Hafif atomun yeri değiştiğinde, tekrar
denge konumuna geri çekilecektir. Molekül ağırlık-ve­
yay sisteminin bir minyatür biçimidir, fakat o denli kü­
çüktür ki onu anlamak için kuantum mekaniğini kullan­
malıyız.
Klasik Lagrange fonksiyonunu incelemiş olarak, sis­
temimizin bir kuantum mekaniksel betimlemesini kur­
maya çalışalım. Gerek duyduğumuz ilk şey, bir durum­
lar uzayıdır. Gördüğümüz gibi, bir düz çizgi üzerinde
hareket eden bir parçacığın durumu bir ıjJ(x) dalga fonk­
siyonuyla temsil edilir. Birçok olası sistem durumu var­
dır ve her biri farklı bir dalga fonksiyonuyla temsil edi­
lir. Bir ıjJ(x) fonksiyonu o şekilde tanımlanır ki ıjJ*(x)ıjJ(x)
parçacığı x konumunda bulma olasılık yoğunluğu olsun:

ıjJ*(x)ıjJ(x) = P(x)
Bu denklemde P(x) olasılık yoğunluğunu temsil eder.
Şimdi bir tür kinematiğe -sistem durumlarının neler ol­
duklarının belirtilmesine- sahibiz.

298
DERS 1 0 : HARMONİK SALINICI

l/J(x) herhangi bir fonksiyon olabilir mi? Sürekli ve di­


feransiyellenebilir olması gerektiğinin yanında, tek faz­
lalık koşul, p arçacığı her noktada bulma olasılıklarının
toplamının 1 olmasıdır:

J: l/J *(x) l/J (x) dx = 1 ( 1 0. 1 0)

Bunun çok büyük bir sınırlama olduğu söylenemez. Bu


denklemin sağ yanı ne olursa olsun, onu 1 yapmak için
l/J'yi daima bir sabitle çarpabiliriz; yeter ki integral sıfır
veya sonsuz olmasın. l/J*(x)l/J(x) pozitif olduğundan, sıfır
için kaygılanmamıza gerek yok, fakat sonsuz tamamen
farklı bir konudur; 1 0. 1 0 denklemindeki integrali patla­
tabilecek çok sayıda fonksiyon vardır. Dolayısıyla an­
lamlı bir dalga fonksiyonu için koşullar, integralin ya­
kınsaması için ljJ'nin yeterince hızlı sıfıra düşmesi ge­
reksinimini içerir. Bu koşulu karşılayan fonksiyonlara
boylandırılabilir fonksiyonlar denir. Harmonik salınıcı
hakkında sorulabilecek iki soru vardır:
• Durum-vektörü zamanın fonksiyonu olarak nasıl
değişir? Bu soruyu yanıtlamak için, Hamilton iş­
lemcisini bilmemiz gerekir.
• Salınıcının olası enerjileri nelerdir? Bunlar da Ha­
milton işlemcisi tarafından s aptanır.

Demek ki yararlı olan her şeyi bilmek için, Hamilton


işlemcisine ihtiyacımız var. İyi ki Hamilton işlemcisini
Lagrange fonksiyonundan türetebiliriz ve bunun nasıl
yapılacağını çok geçmeden size hatırlatacağım. Fakat
önce x'e kanonik eşlenik momentumu dL/dx olarak ta-

299
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

nımlayalım. 1 Bunu Denk. 1 0.5'le birleştirerek şunu elde


ederiz:
aı .
= = x
P ax

Klasik mekanikten düz tanımı kullanarak, Harmonik sa­


lınıcı için Hamilton işlemcisini ş öyle buluruz :

H = px - L

Burada p, x 'e kanonik eşlenik momentumdur ve L Lag­


range fonksiyonunu temsil eder. 2 İşimizi doğrudan bu
tanımdan yürütebilirdik, fakat kestirme bir yola b aşvu­
racağız. Lagrange fonksiyonu kinetik enerji eksi potansi­
yel enerji olduğundan, Hamilton işlemcisi kinetik enerji
artı potansiyel enerji, yani toplam enerjidir. Dolayısıyla
salınıcı için Hamilton işlemcisi

şeklinde yazılabilir. Buraya kadar her şey güzel, fakat


işimizi tam da bitirmedik. Kinetik enerjiyi hız cinsinden
yazdık; bununla birlikte, kuantum mekaniğinde gözlene­
bilirlerimizi işlemciler olarak temsil etmek durumunda­
yız ve bir hız işlemcimiz yok. Bunu halletmek için, her
şeyi konum ve kanonik momentum cinsinden biçimlen­
dirmeliyim. Hamilton işlemcisini yeniden kanonik mo­
mentum cinsinden yazmak kolaydır, çünkü

=x
aı .
=
P ax

1
Bu düşünce Cilt f de açıklanmaktadır.
2 Toplama iş areti kullanmamız gerekmiyor, çünkü sadece bir
tek serbestlik derecesi var.

300
DERS 10: HARMONİK SALINICI

bağıntısı, Hamilton işlemcisini

H = l p2 + l w2x2 ( 1 0. 1 1 )
2 2
şeklinde yazmamıza hemen izin verir. Bu klasik Hamil­
ton işlemcisidir. Artık x ve p'yi t/J üzerine etkiyen işlem­
ciler olarak yorumlamak suretiyle, bunu kuntum meka­
niksel bir denkleme çevirebiliriz. Daha önce yaptığımız
gibi, kuantum işlemcilerimizi x ve p klasik karşılıkların­
dan ayırt etmek için kalın X ve P tipi simgeler kullana­
cağız. Daha önceki derslerden, bu işlemcilerin tam ola­
rak nasıl çalıştıklarını biliyoruz . X sadece dalga fonksi­
yonunu konum değişkeniyle çarpar:

X l t/J (x) ) ==> x t/J(x)

P ise diğer tek-boyutlu problemlerde olduğu gibi aynı


yapıdadır:

P l ı/J (x) ) ==> - ili d� t/J (x)

Şimdi, P'yi dalga fonksiyonu üzerine iki kez uygulayarak,


Hamilton işlemcisinin dalga fonksiyonuna etkisini he­
saplayabiliriz. Bu 9. Derste izlediğimiz aynı işlemdir.
Başka bir deyişle,

H l t/J (x) )
2
1 (-ı n A
· ( ı n (Joxıj.ı(x) ) )
dx -
·
+ 21 w 2 x2 ..,.,' (x)
' '

ya da

/i 2 (J Z tfJ (x)
H l t/J (x)) ==> - - -- + l wzxz ıj.ı(x) ( 1 0. 1 2)
2 ox2 2

301
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

olur. ıjJ genel olarak bir b aşka değişkene daha, yani za­
mana da b ağlı olduğundan, parçalı türevler kullanıyo­
ruz. Zaman bir işlemci değildir ve x'le aynı itibarı taşı­
maz, fakat durum-vektörü zamanla değişir ve dolayısıy­
la zaman bir parametre olarak ele alınır. Parçalı türev,
sistemi "s abit bir anda" betimlediğimizi gösterir.

10.3 Schrödinger Denklemi


Denk. 1 0. 12 Hamilton işlemcisinin ıjJ üzerine nasıl et­
ki edeceğini gösterir. Şimdi, onu çalıştıralım. İşlerden
biri, önceki bölümde dediğimiz gibi, size durum-vektö­
rünün zamanla nasıl değiştiğini söylemektir. Öyleyse za­
mana-bağlı Schrödinger denklemini yazalım:

H yerine 10. 1 2'yi koyarak şunu elde ederiz:

ı =
. aıjJ li a2ıjJ 1
- -- - + - w 2x2 ıjJ ( 1 0 . 1 3)
at 2 axz 2 /i

Bu denkleme göre, eğer belli bir zamanda ıjJ'yi (gerçel ve


sanal kısımlarını) biliyorsanız, gelen herhangi bir za­
manda onun ne olacağını tahmin edebilirsiniz. Denkle­
min karmaşık olduğuna dikkat edin; içinde i çarpanını
bulundurur. Bu demektir ki ıjJ fonksiyonu t = O anında
gerçel-değerli olarak başlamış olsa bile, kısa sürede bir
sanal kısım geliştirecektir. Dolayısıyla her ıjJ çözümü x
ve t'nin bir karmaşık fonksiyonu olmalıdır.
Bu denklemi pek çok yoldan çözebilirsiniz. Örneğin,
onu bilgisayarda sayısal olarak çözebilirsiniz. ıjJ'nin bi-

302
DERS 10: HARMONİK SALINICI

linen bir değeriyle başlayın ve türevini hesaplayarak


onu birazcık yenileyin. Türevine sahip olunca, ı// nin kü­
çük bir z aman artması içinde nasıl değiştiğini hesapla­
yın. Sonra bu artmasa! değişimi ı/J(x) ' e ekleyin ve bunu
tekrar tekrar yapın. ı/J(x) 'in ilginç bir şeyler yaptığı anla­
şılır; bir şekilde gezinecektir. Aslına bakarsanız, bazı
hallerde, bir harmonik salınıcıya çok benzeyen şekilde
gezinen bir dalga paketi oluşturacaktır.

10.4 Enerji Düzeyleri


Hamilton işlemcisiyle yapabileceğiniz diğer şey, salı­
nıcının özdeğerlerini ve özvektörlerini bularak enerji dü­
zeylerini hesaplamaktır. 4. Derste öğrendiğimiz gibi, bu
özvektörleri ve özdeğerleri bilince, hiçbir diferansiyel
denklem çözmeden zamana b ağlılığı halledebiliriz. Zaten
her bir enerji özvektörünün zamana bağlılığını bildiği­
nizden, bu böyledir. Bölüm 4. 1 3 'te verdiğimiz Schrödin­
ger'in Ket reçetesini gözden geçirmek isteyebilirsiniz. Şu
an için, zamandan-bağımsız Schrödinger denklemini
kullanarak enerji özvektörlerinin kendilerini bulmaya
odaklanalım:
H l ı/JE) = Elı/JE)

E alt indisi, ı/JE'nin özel bir E özdeğeri için özvektör oldu­


ğunu gösterir. Bu denklem iki şeyi tanımlar: ı/JE(x) dalga
fonksiyonlarını ve E enerji düzeylerini. Denk. 1 0. 1 2 'yi
kullanıp H'yi açarak her şeyi biraz da olsa soyut olmak­
tan kurtaralım:

- .!!!._ a ı ı/JE(x) + _!_ w 2x2 ı/Je{x) = Eı/JE(x) ( 1 0. 14)


2 axı 2

303
KUANTIJM Flzl(; I N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Bu denklemi çözmek için:


• E'nin matematiksel bir çözümünü veren izinli de­
ğerlerini bulmalıyız .
• Özvektörleri ve enerjinin olası özdeğerlerini bul­
malıyız.

Bu düşündüğünüzden biraz daha fazla incelik taşır.


E'nin her değeri için, tüm karmaşık sayılar dahil, denk­
lemin bir çözümü olduğu anlaşılır; fakat pek çok çözüm
fiziksel olarak saçmadır. Sırf bir noktadan başlar ve kü­
çük artmasa! adımlarla Schrödinger denklemini çözer­
sek, x büyüdükçe, neredeyse daima ıjı(x) 'in büyüdüğünü
veya "patladığını" görürüz. Başka bir deyişle, denkleme
çözümler bulabiliriz, fakat sadece çok seyrek olarak
boylandırılmış çözümler elde ederiz.
Aslında, tüm karmaşık sayılar dahil, E'nin çoğu değe­
ri için, 1 0 . 1 4 denkleminin çözümleri ıjı'in oo'a, -oo'a veya
her ikisine yaklaşması halinde üstel olarak büyür. Bu
tür çözümlerin fiziksel anlamı yoktur; bize salınıcı koor­
dinatının sonsuz uzağa gitmesi olasılığının ezici büyük­
lükte olduğunu söyler. Böyle çözümlerden kurtulmak
için bir koşul koymamız gerektiği açıktır. Öyleyse şu ko­
şulu koyalım:

Schrödinger denkleminin fiziksel çözümleri boylan­


dırılmış olmalıdır.
Bu çok güçlü bir sınırlamadır. Aslında, E'nin neredey­
se tüm değerleri için, boylandırılmış çözümler yoktur.
Fakat bazı çok özel E değerleri için, böyle çözümler mev­
cuttur ve onları bulacağız .

304
DERS 1 0 : HARMONİK SALINICI

10.5 Taban Durumu


Bir harmonik salınıcı için en düşük olası enerji düze­
yi nedir? Klasik fizikte enerji hiçbir zaman negatif olmaz,
çünkü Hamilton işlemcisi bir x 2 terimi ve bir p 2 terimi
içerir; enerjiyi en düşük kılmak için p ve x'i sıfıra eşit
kılmalıyız. Fakat kuantum mekaniğinde bu çok fazla şey
istemek olur. Belirsizlik ilkesine göre, x ve p'nin ikisini
de sıfıra eşit yapamazsınız. Yapabileceğinizin en iyisi, x
ve p'yi iyice yaymadan bir uzlaşımlı çözüm bulmaktır.
Uzlaşı gerektiğinden, en düşük olası enerji sıfır olmaya­
caktır. Ne p 2 ve ne de x 2 sıfır olacaktır. X2 ve P 2 işlemci­
leri sadece pozitif özdeğerlere sahip olabildiğinden, har­
monik salınıcının negatif enerji düzeyleri olmadığı gibi,
aslında sıfır enerjili düzeyi de yoktur.
Bir sistemin tüm enerji düzeyleri pozitif olmak zorun­
daysa, bir en düşük izinli enerji ve onunla ilgili bir dalga
fonksiyonu olmalıdır. Bu en düşük enerji düzeyine taban
durumu denir ve ıjl0(x) 'le gösterilir. Burada O alt-indisi-
nin enerjinin sıfır olduğu anlamına gelmediğini, onun en
düşük izinli enerji olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
Taban durumunu tanımaya yardım eden çok kulla­
nışlı bir matematiksel teorem vardır. Onu burada kanıt­
lamayacağız, fakat ifade etmesi çok basittir:

Herhangi bir potansiyel için taban-durumu dalga


fonksiyonu sıfırlara sahip değildir ve bu düğümleri
olmayan tek enerji özdurumudur.
Öyleyse harmonik salınıcımızın taban durumunu elde
etmek için yapacağımız tek şey, E'nin bir değeri için dü­
ğümsüz bir çözüm bulmaktır. Onu nasıl bulacağımız
önemli değildir; matematiksel inceliklere başvurabiliriz,

305
KUı\N Tl J M Flzi(; I N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

tahminlerde bulunabiliriz, veya olmadı profesöre sora­


rız. Sonuncu yöntemi kullanalım. (Profesör rolünü ben
oynayacağım.)

Şekil 1 0. 1 . Hannonik Salınıcının Taban Durumu.

İşte size iş gören bir fonksiyon:

ı/J (x) = e-(w/2 1i)x' ( 1 0. 1 5)

Bu fonksiyon şematik olarak Şek 1 0 . l 'de görülmektedir.


Gördüğünüz gibi , başlangıç yakınında yoğunlaşmıştır,
orada en düşük enerji durumunun yoğunlaşmış olmasını
bekleriz. Başlangıçtan uzaklaştıkça, çok hızlı bir şekilde
sıfıra gitmektedir; böylece olasılık yoğunluğunun integ­
rali sonludur. Aynca, önemli olarak, düğümlere sahip
değildir. Dolayısıyla taban durumumuz olma şansına
s ahiptir.
Bu fonksiyona Hamilton işlemcisinin ne yapacağını
hesaplamaya çalışalım. Hamilton işlemcisinin ilk terimi
( 1 0 . 1 4 denkleminin sol yanı) ı/J(x)'e

306
DERS 1 0 : HARMONİK SALIN,CI

işlemcisini uygulayacağımızı söyler. Bu terimi, her sefe­


rinde bir türev alarak hesaplayalım. İlk adım

aıp(x) - �
= 2 /i (2 x) e-(w/21i)x'
ax

olup , aşağıdaki şekle basitleşir:

aıp (x)
= - � x e-(wl21i)x'
ax h

İkinci türevi aldığımızda, çarpım kuralı nedeniyle iki te­


rim olacaktır:
2
/i 2 x
a ı ıp (x) - � e-(wl21i)x2 +� e-(w/21i)x2
=
axı h

Bu sonucu 1 0. 1 4 denkleminde geri yerine koyalım ve ay­


nı zamanda sağ yandaki ı/J'yi tahminimiz olan e-! wl21i)x'
ifadesiyle değiştirelim:

flwe-ıw121iıx2 _ l wı xı e-ıw121i)x' + l wı x ı e-ıw2121iı x2 = E e-ıw121i)x2


2 2 2

x ı e-! wl21i)x' ifadesiyle orantılı terimleri yok ettikten sonra,


Schrödinger denklemini çözmenin,

flwe-! wl21i)x' = E e-ıwı21i)x'


2

denklemini çözmeye indirgendiği olgusunu keşfederiz.


Görebileceğiniz gibi, bu denklemi çözmenin tek yolu,
E'yi wh/2'ye eşitlemektir. Başka bir deyişle, biz sadece
dalga fonksiyonunu bulmakla kalmadık, ayrıca taban­
durumu enerjisini de bulmuş olduk. Taban-durumu
enerjisine E0 diyerek,
Eo = w h ( 1 0. 1 6)
2

307
KUANTUM Flzl(;I N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

yazabiliriz. Bu arada taban- durumu fonksiyonu profesö­


rün bize verdiği Gauss fonksiyonudur:
ı/Jo(X) = e-(w/21i)x'

İşte size zeki bir profesör.

10.6 Yaratma ve Yoketme İşlemcileri


Bu derslerin süresi boyunca, kuantum mekaniğini dü­
şünmenin iki yolunu gördük. Bu yollar Heisenberg ve
Schrödinger'e kadar geri gider. Heisenberg cebirden,
matrislerden hoşlanmaktaydı ve onlara doğrusal işlem­
ciler deneceğini biliyordu. Schrödinger, tersine, dalga
fonksiyonları ve dalga denklemleri cinsinden düşünmek­
teydi; bunun ünlü örneği Schrödinger denklemidir. Kuş­
kusuz, bu iki düşünme yolu çelişkili değildir; fonksiyon­
lar bir vektör uzayı oluşturur ve türevler işlemcilerdir.
Harmonik salınıcı çalışmamızda, şu ana kadar fonk­
siyonlara ve diferansiyel denklemlere odaklandık. Fakat
birçok durumda -özellikle harmonik salınıcı için- daha
güçlü araç işlemci yöntemidir. Bu yöntem, dalga fonksi­
yonlarını ve dalga denklemlerini neredeyse daima sıra
değiştirme bağıntılarını içeren çok az sayıda cebirsel
hünere indirger. Aslında, ne zaman bir çift işlemci gör­
seniz, onların sıra değiştirme bağıntılarını hes aplamanı­
zı öğütlerim. Komütatör daha önce görmediğiniz yeni bir
işlemciyse, onun özgün çiftle komütatörünü bulun. Bu
size eğlence olur. Açıkçası, bu öğüt sonu gelmeyen sıkıcı
bir hes aplama zincirine yol açabilir. Fakat ara sıra şan­
sınız yaver gider ve komütasyon altında kapalı bir iş­
lemciler kümesi bulursunuz. Her ne zaman bu olursa,

308
DERS 1 0 : HARMONİK SALINICI

işiniz iştir; göreceğimiz gibi, işlemci yöntemleri devasa


bir güce sahiptir.
Şimdi, bu yaklaşımı harmonik salınıcımıza uygulaya­
lım. İşe P ve X işlemcileri cinsinden ifade edilen Hamil­
ton işlemcisiyle başlarız:

H ( 1 0. 1 7)

Enerji düzeylerinin kalanını hesaplamak için, bazı nu­


maralar yapacağız . Düşünce, X ve P'nin özelliklerini (bil­
hassa [X, P] = ili sıra değiştirme bağıntısını) , yaratma ve
yoketme işlemcileri denen iki yeni işlemci kurmak için
zekice kullanmaktır. Bir yaratma işlemcisi bir enerji öz­
vektörü (ya da özfonksiyonu) üzerine etkidiğinde, bir
sonraki daha yüksek enerji düzeyine sahip yeni bir öz­
vektör üretir. Bir yoketme işlemcisi tam tersini yapar:
Enerjisi, b aşladığı özvektörün enerjisinden bir düşük
enerjili bir düzey üretir. Böylece, kab aca söylersek, onla­
rın yarattığı ve yokettiği şey enerjidir. Onlara yükseltme
ve alçaltma işlemcileri de denir. Fakat şunu unutmayın:
İşlemciler durum vektörleri üzerine etki eder, sistemler
üzerine değil. Bu işlemcilerin nasıl çalıştıklarını anla­
mak için, Hamilton işlemcisini yeniden

( 1 0. 1 8)

şeklinde yazalım. Bu klasik olduğu kadar kuantum me­


kaniksel bir Hamilton işlemcisidir de; onu küçük p ve x
harfleriyle kullanmak da tam doğru olur. Bununla bir­
likte, kuantum mekaniksel Hamilton işlemcisine odak­
lanmayı pliinladığımız için, kalın P ve X harflerini kulla­
nıyoruz. Klasik fizik için doğru olan, fakat kuantum me-

309
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

kaniği için bazı düzeltmeleri gerektiren bir çalışma ya­


parak başlayalım. Yukarıdaki parantez içinde, karelerin
toplamı var.
a2 + b2 = (a + ib)(a - ib)
formülünü kullanarak, Hamilton işlemcisini

H " = " l2 (P + iwX) (P - iwX) ( 1 0. 1 9)

şeklinde yazabileceğimiz sanılabilir ve bu neredeyse


doğrudur. Neden ' n eredeys e ' ? Çünkü kuantum mekanik­
sel olarak P ve X sıra değiştirmez; işlemlerin sırası ko­
nusunda dikkatli olmalıyız. Ç arpım ifademizi açalım ve
1 0. 1 8 denklemindeki özgün Hamilton işlemcisinden ne
kadar farklı olabildiğini görelim. Ç arpanların sırasını
dikkatlice izleyerek, ifadeyi aşağıdaki gibi açabiliriz:

� (P + iwX) (P - iwX) = � (P2 + iwXP - iwPX - i2 w2 X2)


= l(p2 + iw(XP - PX) - i2 w2 X2)
2

= l(p2 + iw(XP - PX) + w2 X2)


2

= l (p2 + w2 X2) + l iw(XP - PX)


2 2

Son sıradaki parantezin sağ parçasına bakın. O ifadeyi


daha önce görmüştük -o, X ve P'nin komütatörüdür. As­
lında, onun değerini zaten biliyoruz:

(XP - PX) = [X, P] = ih


Böylece, çarpan halindeki Hamilton işlemcimiz

l(p2 + w2 X2) + l iwih


2 2

310
DERS 1 0 : HARMONİK SALINICI

ya da

haline gelir. Başka bir deyişle, 1 0. 1 9 denkleminde başla­


dığımız çarpanlı ifade, aslında Hamilton işlemcisinden
wli/2 kadar daha küçüktür. Gerçek Hamilton işlemcisini
geri kazanmak için wli/2 terimini eklemeliyiz:

H = � (P + iwX) (P - iwX) + wzli

Hamilton işlemcisini tekrar bu şekilde yazmak yararsız


bir alıştırma gibi görünebilir, fakat bana güvenin, hiç de
öyle değil. Her şeyden önce, son terim, her enerji özdeğe­
rine wli/2 sayısal değerinin eklendiği bir sabittir sadece.
Şimdilik onu göz ardı edebiliriz. Daha sonra, problemin
geri kalanını çözdükten sonra, onu geri ekleyebiliriz.
Problemin önemli öğeleri (P + iwX) (P - iwX) ifadesinde
yer alır. Bu iki çarpanın çok dikkate değer bazı özellikle­
re sahip olduğu anlaşılır. Aslında, onlar daha önce söy­
lediğim yükseltme ve alçaltma (ya da yaratma ve yoket­
me) işlemcileridir. Şu an için, bunlar sadece isimlerdir,
fakat ilerledikçe bu isimlerin ne denli iyi seçilmiş olduk­
larını göreceğiz. Açık tanımları, alçaltma işlemcisi için

a- = (P - iwX)

ve yükseltme işlemcisi için

a+ = (P + iwX)

olabilir. Fakat tarih bazen açık olanı erken ele geçirir.


Tarihsel olarak, yükseltme ve alçaltma işlemcileri önle­
rinde fazlalık bir çarpanla tanımlanmışlardı. İşte resmi
tanımlar:

311
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

i
a- = (p iwX) ( 1 0.20)
..Jzwh -
--

( 1 0.2 1 )

B u tanımları kullanırsak, Hamilton işlemcisi çok basit


görünür:
H = wh(a+ a- + 1 /2) ( 1 0.22)

a+ ve a-'nin bilmemiz gereken sadece iki özelliği vardır.


Birincisi, birbirlerinin Hermitsel eşleniği olmalarıdır.
Bu onların tanımlarından çıkar. Diğer özellik, onlara
gerçek güçlerini verir. a+ ve a-'nin komütatörü şudur:
[a-, a+] = 1
Bunu kanıtlamak kolaydır. Önce, tanımları kullanarak

[a-, a+] = �
2 h
[(P - iwX) , (P + iwX)]

yazarız. Bir sonraki adım [X, X] = O, [P, P]=O ve [X, P] = ih


sıra değiştirme b ağıntılarını kullanmaktır. Bunları yu­
karıdaki denkleme uygularsanız, derhal [a-, a+] = 1 bu­
lursunuz.

gibi yeni bir işlemci tanımlayarak, 1 0.22 denklemini da­


ha da basit hale getirebiliriz. Buna sayı işlemcisi denir.
Bir kez daha, bu sadece bir isimdir; fakat göreceğimiz
gibi, çok iyi verilmiş bir isimdir. Sayı işlemcisi cinsin­
den Hamilton işlemcisi şu şekle gelir:
H = wh(N + 1 /2) ( 1 0.23)
Şu ana kadar tüm yaptığımız, Hamilton işlemcisini ya­
lancıktan basit görünür kılmak için, a+, a- ve N gibi bazı

312
DERS 1 0 : HARMONİK SALINICI

simgeler tanımlamaktı; bununla gerçekten de enerji öz­


değerlerini hesaplamaya biraz yakınlaştığımız açık de­
ğildir. Daha ilerlemek için, önceki tavsiyemi hatırlaya­
lım: Her ne zaman iki işlemci görürseniz, onların komü­
tatörünü hesaplayın. Bu durumda, bir komütatörü zaten
biliyoruz:
[a-, a+] = 1 ( 1 0.24)
Şimdi de yükseltme ve alçaltma işlemcilerinin N sayı iş­
lemcisiyle komütatörünü bulalım. Bunu kaba güçle ya­
pacağız . İşte bunun adımları:
[a-, Nl = a-N - Na- = a-a+a- - a+a-a-

Şimdi terimleri şu biçimde birleştirelim:

Parantez içindeki ifadenin tam [a-, a+] 'ye eşit ve onun da


1 olduğuna dikkat edinceye kadar bu karmaşık görünür.
Basitleştirmek için bu gerçeği kullanarak, şunu elde ede­
riz :

Aynı şeyi a+ ve N işlemcileriyle yaparız. Sonuç, bir işaret


dışında neredeyse aynıdır. Komütatörlerin tam listesi
net bir paket halinde aşağıdadır:

[a-, a+J = 1
[a-, N] = a-
[a+, N] = - a+ ( 1 0.25)

Buna bir komütatör cebri denilebilir: Sıra değiştirme al­


tında kapalı kalan işlemcilerin kümesi. Komütatör ce­
birleri, onları kuramsal fizikçinin gözde araçlarından bi-

313
K !J ı\ N T l J M F l z l (; I N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

ri yapan mükemmel özelliklere sahiptir. Bu komütatör


cebrinin gücünü şimdi simgesel harmonik salınıcı örne­
ğinde, onu N'nin özdeğerlerini ve özvektörlerini bulma­
da kullanarak göreceğiz. Bunları bilince, 1 0.23 denkle­
minden H'nin özdeğerlerini derhal okuyabiliriz. İşin püf
noktası bir tür tümevarım süreci kullanmaktır: N'nin bir
özdeğerine ve özvektörüne sahip olduğumuzu varsaya­
rak b aşlarız. Özdeğere n ve özvektöre i n) diyelim. Tanım
olarak:
Nl n) = n l n)
Şimdi, a+ işlemcisini in) üzerine etki ettirerek elde edi­
len yeni bir vektörü ele alalım. Sonucun N'nin farklı öz­
değerli farklı bir özvektörü olduğunu kanıtlayalım. Yine,
bunu sıra değiştirme bağıntılarını dümdüz uygulayarak
gerçekleştiririz. N(a+ l n)) ifadesini birazcık daha karma­
şık yapıda yazarak başlayacağız :

Sağ taraftaki köşeli parantezin içindeki ifade, a+N önce


eklenmiş ve sonra çıkarılmış olarak Na+ işlemcisiyle ay­
nıdır. Fakat dikkat ederseniz, normal parantez içindeki
ifade 1 0.25 komütatörlerinin sonuncusu olup , bunu kul­
lanarak şunu elde ederiz:

N(a+ l n)) = a+(N + 1) i n)

Son adım, N l n) = n l n) bağıntısını kullanmaktır. Bu da


(N + 1 ) yerine (n + 1) koymak anlamına gelir:

N(a+ l n)) = (n + 1) (a+ l n)) ( 1 0.26)

Her zamanki gibi, otomatiğe bağlanmışken, gözlerimizi


ilginç sonuçlar için açık tutmalıyız . 1 0.26 denklemi il-

314
DERS 1 0 : HARMONİK SALINICI

ginçtir. Der ki a+ l n) vektörü, N'nin (n + 1) özdeğerli yeni


bir vektörüdür. Başka bir deyişle, i n) vektörü verilince,
onun 1 artmış özdeğerli bir özvektörünü ona a+ işlemci­
sini uygulayarak buluruz. Tüm bunlar
a+ l n) = i n + 1 ) ( 1 0.27)
denklemiyle özetlenebilir. Açık olarak, i n + 2), i n + 3), vb .
bulmak için, bunu tekrar tekrar yapabiliriz. Bir n özde­
ğeri varsa, onun üzerinde tamsayılarla ayrılmış özdeğer­
lerin bir sonsuz dizisinin var olması gerektiğini anlarız.
Yükseltme işlemcisi ismi gerçekten iyi seçilmiş görünü­
yor.
Peki, alçaltma işlemcisi için ne diyebiliriz? Beklendi­
ği gibi, a-l n) , özdeğeri bir birim düşük olan bir özvektör
verir:
a-l n) = i n - 1 ) ( 1 0.28)
Bu da n'nin altında bitmeyen bir özdeğerler dizisinin ol­
ması gerektiğini öngörür, fakat bu doğru olamaz. Biliyo­
ruz ki taban durumu pozitif enerjiye sahiptir ve
H = wli(N+ l /2) olduğundan, aşağıya doğru giden dizi son
bulmalıdır. Fakat sonlanabilecek tek olası yol şudur; öyle
bir I O) özvektörü olmalıdır ki a- işlemcisi ona etkidiğinde,
sonuç sıfır olmalıdır. ( I O)'ı sıfır vektörüyle karıştırmama­
lısınız.3) Simgesel olarak, bu şöyle ifade edilebilir:
a-ı o) = O ( 1 0. 29)
En düşük enerji durumu olarak, I O) taban durumudur ve
enerjisi E0 = wli/2 değerini alır. Bu, N'nin O özdeğerli bir

3 O vektörü tüm bileş enleri sıfır olan bir vektördür. Diğer ta­
raftan, I O ) özvektörü sıfırdan farklı bileşenli bir durum-vek­
törüdür.

315
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

özvektörüdür. Ç oğunlukla taban durumu a- işlemcisiyle


yok edilir deriz.
Böylece a+ , a- ve N'nin soyut kurulumunun işe yara­
dığını görüyorsunuz . Bu, harmonik salınıcının enerji dü­
zeylerinin tüm spektrumunu, bir tek zor denklem çöz­
meksizin, bulmamızı sağlamıştır. Bu spektrum şu enerji
değerlerinden ibarettir:

En = wh(n + 1 /2)
= wh( l /2 , 3/2 , 5/2 , . . . ) ( 1 0.30)

Harmonik salınıcı enerji düzeylerinin bu kuantumla­


nışı, kuantum mekaniğinin ilk sonuçlarından biridir ve
muhtemelen en önemlisidir. Hidrojen atomu kuantum
mekaniğinin muhteşem bir örneğidir, fakat o , ne de olsa,
sadece hidrojen atomudur. Harmonik salınıcı, diğer ta­
raftan, kristal titreşimlerinden elektrik devrelerine,
elektromanyetik dalgalara kadar her yerde kendini gös­
terir. Liste sürer gider. Salıncaktaki çocuk gibi, makros­
kobik salınıcılar bile kuantumlu enerji düzeylerine sa­
hiptir; fakat Denk. 1 0.30'daki Planck sabitinin varlığı,
düzeyler arasındaki aralığı öylesine ufacık kılar ki onlar
hiç mi hiç fark edilemezler.
Harmonik salınıcı için pozitif enerji düzeylerinin bit­
meyen spektrumuna b azen bir kule denir ve bazen de bir
merdiven. Bu Şek. 1 0.2' de şematik olarak resimlenmiştir.

10.7 Dalga Fonksiyonuna Geri Dönüş


Bu alıştırma işlemci cebirlerinin olağanüstü gücünü
yeterince göstermişti ve işlemci yöntemi gerçekten de
olağanüstüdür. Fakat çok soyuttur da. Ç ok daha somut

316
DERS 10: HARMONİK SALINICI

olan ve gözde kolayca canlandırılabilen dalga fonksi­


yonlarını bulmada bize yarar sağlar mı? Kesinlikle.
Taban durumundan başlayalım. 1 0.29 denklemindeki
taban durumunun, a- işlemcisiyle yok edilen tek ve biri­
cik durum olduğunu görmüştük. Şimdi, 1 0.29 denklemini
konum ve momentum işlemcileriyle ilk temel-durum
l/J0(x) cinsinden tekrar yazalım:

. � (P - iwX) l/J0(x)
v 2wh
= O

Ya da öndeki sabit çarpana bölerek, onu biraz daha ba­


sitleştirelim:
(P - iwX) l/J0(x) = O

N=8

N=7

N=6

N=5

N=4

N=3

N=2

N=1

N=O

Şekil 1 0. 2 . Harmonik Salınıcının Enerji Düzeyleri Merdiveni. Enerji


düzeyleri eşit aralıklarla ayrılmıştır. a+ ve a- enerji düzeylerini sı­
rasıyla yükseltir ve alçaltır. N sıfır alt sınırına sahiptir (taban du­
rumu) , fakat üst sınırı yoktur.

317
KUANTUM Flzlt.I N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

P yerine -ih.!!.
dx
._ koyarsak, ikinci-derece Schrödinger denk­
leminden çok daha basit olan birinci-dereceden bir dife-
ransiyel denklem elde ederiz:

Bu, kolayca çözebileceğimiz basit bir diferansiyel denk­


lemdir. veya Denk. 1 0. 1 5'teki

e-wx'l2fı

taban-durumu dalga fonksiyonunun onu çözeceğini sı­


nayabiliriz. Uyarılmış (taban olmayan) durumların dalga
fonksiyonlarını hesaplamak daha bile kolaydır; hiçbir
denklem çözmek zorunda bile kalmayız. Şimdi merdive­
nin n = + 1 basamağına tırmanalım. Taban durumuna a+
işlemcisini uygulayarak yapabiliriz bunu. Bu yeni duru­
mun dalga fonksiyonuna t/J ı (x) diyelim.
-i/.../ 2 wn sabitini ortalıkta sürüklememek için,
iş­ a+
lemcisinin tanımından onu düşürelim. Bu sadece sayısal
katsayıyı etkiler. Sonuç denklem

t/1 1 (x) = (P + iwX) t/J0(x)

ya da

( a� + iwx)
t/J ı (x) = -ih e-wx'l2fı

olur. i yi parantez dışına çıkararak şunu elde ederiz:


'

t/J ı (x) = i -h( 1x_ + wx) e-wx'l2fı

318
DERS 10: HARMONİK SALINICI

Bunu hesaplamanın en "zor" kısmı, e-wx'l2h teriminin ko­


lay olan türevini gerçekleştirmek olup, sonuç şudur:

l/Jı (x) = 2iwxe-wx'l2h

Ya da şu:
l/Jı (x) = 2iwxl/J0(x)

l/Jo ve l/Jı arasındaki tek önemli fark, l/J 1 'de bir x çarpanı­
nın bulunmasıdır. Bunun etkisi, ilk uyarılmış durumun
dalga fonksiyonunu x = O'da bir sıfıra, veya bir düğüme,
sahip kılmaktır. Bu, merdivende yükseldikçe süren bir
örüntüdür: Her ardışık uyarılmış durum bir ek düğüme
sahiptir. n = 2 'deki ikinci uyarılmış durumu hesaplarken,
bu örüntünün ortaya çıktığını görürüz. Tek yapacağımız
tekrardan a+'yı uygulamaktır:

( �
l/J z (X) = i -n a + WX ) (xe-wx'l2h)
wx teriminin hemen bir wx2 terimi vereceğini görürüz.
Bu arada -a ıa x terimi, çarpım kuralı nedeniyle, iki teri­
me yol açacaktır. Bu terimlerden biri üstelden gelecek ve
bir diğer wx verecektir. Diğeri x'in türevini almaktan ge­
lir. Neticede ikinci dereceden birçok-terimliye ulaşacağı­
mız açıktır. Bu türevleri alırsak, sonuç dalga fonksiyonu
şu olur:

l/J z (X) = (-h + 2wx2)e-wx'l2 h

Ve bu merdivenin üst basamaklarına doğru böylece sü­


rüp gider. Burada bir b aşka örüntü görebiliriz: Her bir
özfonksiyon, x'in birçok-terimlisi ile e-wx'l2h üstelinin

319
l( ( l i\ N T l l M FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

çarpımıdır. Üstel fonksiyon buradaki her çok-terimlinin


büyümesinden daha hızlı sıfıra gittiğinden, her bir öz­
fonksiyon, x artı veya eksi sonsuza giderken asimptotik
olarak sıfıra yaklaşır. Ayrıca, her birçok-terimlinin dere­
cesi öncekinin derecesinden bir fazladır ve her bir öz­
fonksiyon bir öncekinden bir fazla sıfıra sahiptir.4 Bu
ardışık özfonksiyonların neden simetrik ve karşı- simet­
rik olma arasında gidip geldiğini de açıklar. Özellikle,
çift- dereceden çok-terimli özfonksiyonlar simetrik iken,
tek-dereceli çok-terimliler karşı-simetriktir. Bu dizideki
çok-terimliler çok iyi bilinmektedir. Bunlara Hermite
çok-terimlileri denir. Daha yüksek enerjili özfonksiyon­
ların tümünde görünen e-wx'ıztı taban-durumu özfonksi­
yonu, x'e göre simetriktir.
Şek. 1 0 . 3 çeşitli farklı enerji düzeylerinin özfonksi­
yonlarını sergilemektedir. Her bir ardışık özfonksiyon,
ondan öncekinden daha hızlı salınır. Bu, momentumdaki
artışa karşılık gelir. Daha hızlı s alınan dalga fonksiyonu,
sistemin daha yüksek momentumlu olması demektir. Ay­
rıca, daha yüksek enerji düzeylerinde, dalga fonksiyonu
daha fazla yayılmıştır. Bu, fiziksel açıdan, kütlenin den­
ge konumundan daha fazla ayrıldığı ve daha hızlı hare­
ket ettiği anlamına gelir.
Bu özfonksiyonlar bir başka ders daha içermektedir.
Asimptotik olarak (oldukça hızlı) sıfıra yaklaşsalar da,
asla iyice sıfıra ulaşamazlar. Bu demektir ki parçacığı,
onun potansiyel enerjisini tanımlayan "kasenin dışında"

4 Bu sıfırların x'in gerçel değerleri için var olduğu anlaşılır,


fakat bu gördüğümüz şeylerden açık değildir. Fiziks el an­
lamda, sıfırlar biraz acayip görünmektedir, çünkü bunlar
hareketli kütlenin asla bulunamayacağı noktalardır; bu küt­
le keyifle vız vız diye ileri geri hareket etse bile.

3 20
DERS 1 0 : HARMONİK SALINICI

bulmanın küçük fakat sonlu bir olasılığı vardır. Kuan­


tum tünelleme olarak bilinen bu olay, klasik mekanikte
hiç mi hiç bilinmez.

10.8 Kuantumlamanın Önemi


Bu derslerde yüksek bir dağa tırmandık, fakat o son
dağ değildir. Şimdiki seyir noktasından bakınca, kuan­
tum alanlar kuramının devasa çevre manzarası gözümü­
ze çarpar. Bu bir diğer kitabın malzemesidir. veya belki
bir üçlemenin üçüncüsü. Fakat yine de, bulunduğumuz
yerden küçük bir arazi parçasını görebiliriz.
Şek. 1 0.4'te görüldüğü gibi, bir kovuk içindeki elekt­
romanyetik ışınım örneğini ele alın. Bir kovuk, bu bağ­
lamda, ışınımı durmaksızın ileri geri yansıtan mükem­
mel yansıtıcı bir çift aynayla sandviç yapılmış bir uzay
bölgesidir. Kovuğu, ışınımın her iki yönde gidip geldiği,
uzun bir metalik tüp olarak düşünebilirsiniz.
Kovuğa uyan çok sayıda dalga boyu vardır. il uzun­
luklu dalgaları ele alalım. Tüm dalgalar gibi, bu dalga­
lar da bir yayın ucundaki bir kütleye çok benzeyen bir
şekilde s alınır. Fakat burada şunu karıştırmamak çok
önemlidir: S alınıcılar yaylara bağlı kütleler değildir.
Gerçekte s alınanlar elektrik ve manyetik alanlardır. Her
dalga boyu için, alanın genliğini veya şiddetini betimle­
yen matematiksel bir harmonik salınıcı vardır. Yani, tü­
mü eşzamanlı olarak hareket eden pek çok harmonik sa­
lınıcı. Bununla birlikte, iyi ki hepsi bağımsız olarak salı­
nır, böylece dikkatimizi özel bir dalga boylu dalgalara
odaklar ve diğerlerini göz ardı edebiliriz.
Bir harmonik salınıcıyla ilişkili s adece bir tek önemli
s ayı vardır: onun frekansı. il uzunluklu bir dalganın fre-

321
KUANTU M F I Z I C I N E KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Şekil 10.3. Harmonik Salınıcının ôzfonksiyonları. Genlikler solda,


olasılıklar sağda görünmektedir. Daha-yüksek enerjili dalga fonk­
siyonları daha hızlı salınırlar ve çok daha fazla yayılmışlardır.

322
DERS 10: HARMONİK SALINICI

Şekil 10.4. Bir Kovuk içindeki Elektromanyetik Işınım.

kansının nasıl hesaplanacağını herhalde zaten biliyor­


sunuzdur:

2ırc
--
w=
A.

Klasik mekanikte frekans, kuşkusuz , sadece frekanstır.


Fakat kuantum mekaniğinde frekansı s alınıcının enerji
kuantumu b elirler. B aşka bir deyişle, A. uzunluklu dalga­
larda içerilen enerji

(n + l /2)hw

olmalıdır. l /2 hw terimi amaçlarımız için önemli değildir.


Ona sıfır-noktası enerjisi denir ve onu göz ardı edebiliriz.
Bunu yaparsak, A. uzunluklu dalgaların enerjisi şu şekle
gelir:

2ırhc
-- n
A.

Burada n sıfırdan itibaren yukarı doğru giden herhangi


bir tamsayıdır. B aşka bir deyişle, bir elektromanyetik
dalganın enerjisi

2ırhc
A.

bölünemez birimi cinsinden kuantumlanmıştır. Bir kla­


sik fizikçi için bu çok acayiptir. Ne yap ars anız yapın,
enerji daima p arçalanamaz birimler cinsinden ortaya çı-

323
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

kar. Herhalde bu birimlere fotonlar dendiğini zaten bili­


yorsunuzdur. Aslında, foton, kuantum mekaniksel har­
monik salınıcıda kuantumlu enerji birimi için verilmiş
bir başka isimdir. Fakat aynı olguları bir başka şekilde
de betimleyebiliriz. Bölünemez olarak, fotonlar temel
parçacıklar olarak düşünülebilirler. n'yinci kuantum du­
rumuna uyartılan bir dalga, n fotonlu bir topluluk ola­
rak düşünülebilir.
Bir tek fotonun enerjisi nedir? Bu kolaydır. O sırf bir
birim daha ekleyen enerjidir:

E(il)
2ırhc
=
il

Burada, bir asırdan fazla zamandır fizikte baskın olan


bir şeyi görüyoruz: Bir fotonun dalga boyu kısaldıkça,
enerjisi artar. Enerji bakımından pahalı olduğunu bile
bile, bir fizikçi neden kısa-dalga boylu fotonlar üretmey­
le ilgilenir? Bunun yanıtı, "nesneleri çok daha berrak
olarak görmek için"dir. 1 . Derste tartıştığımız gibi, veri­
len boyutlu bir cismi çözümlemek için, bu boyutlu veya
daha kısa dalgaları kullanmalıyız . Bir insan şeklini gör­
mek için, beş -on santimetrelik bir dalga boyu yeter. Kü­
çük bir toz zerreciğini görmek için, çok daha küçük dal­
ga boylu görünür ışığa ihtiyacınız olur. Bir protonun
parçalarını çözümlemek, 1 0- 1 5 metreden daha kısa dalga
boylarını gerektirir; bunlar aşırı yüksek-enerjili fotonla­
ra karşılık gelir. Sonunda, her şey harmonik salınıcıya
kadar gider.
Sevgili arkadaşlar, Kuramsal Başlangıç dizisinin bu
cildini burada bitiriyoruz. Sizleri dört gözle Özel Göreli­
lik'e bekliyorum.

324
DERS 1 0 : HARMONİK SALINICI

325
EK

Pauli Matrisleri

<Tz =
( 6 -? )
<1x =
(? 6)
=
<1y ( ? -� )

327
KUANTU M FIZICI N E K URAMSAL BAŞLANGIÇ

Spin İşlemcilerinin Etkime Tarzı

O"z l u) = l u)

<1x l u) = l d)
ay l u) = i l d)

l d) = (�) O"zl d) = -l d)

<1x l d) = l u)
ay l d) = -i l u)

O"z l r) = i l)

<1x l r) = l r)
ay l r) = -i ll)

i l) = @ O"zll) = l r)

<1x l l) = -il)
ay l l) = i l r)

l i) =
rn <1z l i) = l o)

<1x l i) = i l o)
ay l i) = l i)

l o) = @ <1z l o) = l i)

<1xl o) = -i l i)
ay l o) = - l o)

328
EK: PAULİ MATRİSLERİ

Taban Değişimi

fi Yönünde Spin Bileşenleri


Vektör Gösterimi

B ileşen Yapısı

Daha Somut Olarak

Bir Tek Matriste B irleştirilmiş Olarak

329
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Spin İşlemcisi Çarpım Tabloları


Gösterim hakkında birkaç söz: Aşağıdaki Tablo 3'te i
simgesi iki farklı şekilde kullanılır. l io) gibi bir ket'in
içinde, bir durum-etiketinin bir kısmıdır: io "iç-dış" an­
lamına gelir. Fakat i bir ket simgesinin dışında göründü­
ğünde, birim sanal sayı anlamındadır.

Tablo 1 : Yukan-Aşağı Tabanı

2-Spin Ôzvektörleri
ıuu) l ud) l du ) ldd )
<lz l uu) l ud) -l du) -l dd)
<1x l du) l dd) l uu) l ud)
<ly i l du) i l dd) -i l uu) - i l ud)
Tz l uu) -l ud) l du) -l dd)
Tx l ud) l uu) l dd) l du)
Ty i l ud) -i l uu) i l dd) -i l du)

330
EK: PAULİ MATRİSLERİ

Tablo 2: Sağ-Sol Tabanı

2-Spin ôzvektörleri
l rr) l rl) l lr) 1 11)
<Tz ilr) ill) l rr) l rl)
<1x l rr) l rl) - l lr) -l ll)
<1y -illr) -i l ll) i l rr) i l rl)
Tz l rl) l rr) l ll) l lr)
Tx l rr) -l rl) l lr) -l ll)
Ty -i l rl) i l rr) -i l ll) i l lr)

Tablo 3 : İç-D ış Taban ı

2-Spin Özvektörleri
l ii ) l io) l oi) ıoo)
<Tz l oi) l oo) l ii) l io)
<1x i l oi) i l oo) - l ii) -l io)
<1y l ii) l io) -l oi) - l oo)
Tz l io) l ii) l oo) l oi)
Tx i l io) -i l ii) i l oo) -i l oi)
Ty l ii) - l io) l oi) -l oo)

331
DİZİN
2 x 2'li matrisler, Bileşen matrisler, onlardan
birleştirme, 1 83 tensör çarpım
4 x 4'lü matrisler, matrislerinin kurulması,
birleştirilmiş 2 x 2 'li 1 83 , 1 87
matrislerden, 1 83 Bileşen yapısı, 3 6
Aksiyomlar, vektör uzayı, Bileş enler, 65
37, 40 açısal momentumun,
Alçaltma işlemcileri 1 22
bkz . yoketme işlemcileri, çarpınım, 4 1
309, 3 1 1 dalga fonksiyonları ve,
Altküme, 28, 2 9 137
Aşağı durumlar, 52, 54, 2 1 1 durum-vektörünün, 5 2 ,
Atomlar, 247 , 275, 293 2 1 8, 227, 3 1 5
boyutu, 1 09 evre-çarpanının, 37
dalga paketi ve, 28 1 , 284 genel durumun, 50
hidrojen, 3 1 6 iç çarpımlar ve, 44, 46
kristal örgüde, 294 sistemin, 1 54, 2 1 3
kuantum mekaniği ve, spin işlemcisinin, 79, 80,
1 7 , 79, 1 49, 298 82, 1 20
spinleri, 1 7 7 spinin, 24, 27, 3 1 , 34, 49,
Baz, eşzamanlı 77, 79, 82, 85
özvektörlerin , 1 3 3 , 1 34 taban vektörünün, 66
Beklenen değer, 94, 98, 1 1 0 toplanması, 40
Belirlenimcilik, 1 00 üçlü-vektörün, 38, 82, 90,
Belirsizlik ilkesi, 34, 1 40, 1 20
1 45, 1 46 vektörün, 23, 24, 25
Bell Teoremi ve, 2 1 7 , 22 1 Bileşik durum, iki spin, 1 6 1 ,
Bell, John, 2 1 4 1 78
Bileşen matrisler, 1 83 , 1 87 Bileşik Gözlemciler, 1 7 3

333
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Bileşik sistem, 1 94 Çarpım durumu, 1 62 , 1 63 ,


Bire Boylandırılm ış Vektör, 1 65, 206, 208, 222
44 Çökme, dalga
Birim işlemci, gözlenebilir fonksiyonunun, 1 29
olarak, 1 39 D ağıtma özelliği, 3 9
Birim matris, 1 38 D alga boyu, momentum ve,
Birim-boylu Dik Tabanlar, 247
45 D alga fonksiyonları, 1 35,
Birleşik işlemciler, 1 69 226, 239, 24 1 , 242 , 244,
Birleşik vektörler, birleşik 246, 2 6 1 , 27 1 , 274, 276,
işlemciler ve, 1 69 308, 322
Birleşme özelliği, 39, 1 88, Dalga paketleri, 262, 263,
229 268, 270, 279, 280, 28 1 ,
Bohr, Niels, 7 282, 2 84, 285, 303

Boole mantığı, 2 8 D algalar, 225, 226

Boylandırılabilir Değil kuralı, 29


fonksiyonlar, 299 Değilleme, 28
Boylandırılmış vektör, 44, Değişim
51 klasik fizikte, 99
Bra'lar (Bra vektörleri), 43 süreklilik ve, 1 05
iç çarpım ve, 43 , 44 üniterlik ve artmas al,
Bra-ket gösterimi, 1 1 0 1 05
ortalamalar için, 1 1 1 , Deneyler, 20
1 12 Devriğini alma [transpoz
Bra 'lar (Bra vektörleri) , 4 1 , alma] , 69
43 , 230 Dış çarpımlar, 1 88
dış çarpımlar ve, 1 89 Dik durumlar, 5 1 , 80
doğrusal işlemciler ve, Dik durum-vektörleri, 78
67, 68 Dik taban vektörleri , 59
C auchy-Schwarz Dik Tabanlar, 45, 72
üçgen eşitsizliği ve, 1 42 , Dik vektörler, 45, 78
1 43 , 1 44, 1 45 Dirac delta fonksiyonu, 230,
C auchy-Schwarz Eşitsizliği, 232, 233, 234, 242
1 42 Dirac , Paul, 1 1 0, 1 1 7, 1 88
Çarpım durumları, 1 62 Dirac'ın bracket gösterimi,

334
DİZİN

26 284
Doğruluk-değeri , 28 En az eylem ilkesi, 285, 287
Doğrusal Hareket, 279 En Az Eylem İlkesi, 285
Doğrusal işlemciler, 1 1 5, Enerji düzeyleri, 320
227, 236, 237, 308 Enerji özdeğerleri, 1 24, 303
Doğrusallık, 40, 1 02 Enerji özvektörleri, 1 24,
Dolanık Durumlar, 1 64 303
Dolanıklık, 149, 1 78 Enerjinin Korunumu, 1 1 8
Dolanıklık İçin Karşılıklı Eşzamanlı özvektörler, 1 3 3
İlişki, 206 Euler-Lagrange
Dolanıklık için Testler, 205 denklemleri, dipnot, 288
Dolanıklık İçin Yoğunluk Evre duyarsızlığı, 59
Matrisi Testi, 207 evre muğlaklığı, 53
Durağan Eylem İlkesi, Evre-çarpanları, 37, 53, 1 1 2
dipnot, 285 Feynman, Richard, 1, 285,
Durum uzayı , Boole 286, 2 9 1
mantığı, 28 Fonksiyonlar, 40
Durumların uzayı, 20, 28, Fotonlar, 248, 3 24
37, 49, 99, 1 6 1 , 273 Fourier Dönüşümleri, 248,
Durum-vektörleri, 78 252, 270
Düzenek, ölçüm ve, 20, 27, Frekans , 1 26
49, 79, 82, 88, 9 1 , 97, 1 29 , Gauss dalga paketleri, 285
1 30, 1 77 , 2 1 0, 2 1 1 , 2 1 5 , Gauss eğrisi, 284
2 1 8 , 220
Gauss fonksiyonu, 308
Einstein, Albert, 7 , 8, 1 1 , 29,
Gelişim yasaları, 2 0
30, 1 55, 1 73 , 2 1 4, 2 1 7 ,
Genel Belirsizlik İlkesi, 1 45,
274
147, 255
Eksi bir yasası, 1 00
genelleştirilmiş
Eksi birinci yasa, 259
Schrödinger denklemi,
Elektrik akımı, 295 1 07
Elektromanyetik dalgalar, Genlik, 50, 1 1 3 , 3 2 1 , 322
295
yollar için, 289, 2 9 1
Elektromanyetik ışınım,
Gerçel sayılar, kuantum
kovuk içinde, 3 2 1
mekaniği ve, , 7 0
Elektronlar, 1 7 , 1 49 , 247 ,
Gluonlar, 247

335
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

Göreli-olmayan Serbest 70, 7 1 , 3 1 2


Parçacıklar, 2 6 5 Hermitsel gözlenebilir, 249
Gözlemler, dalga Hermitsel işlemciler, 7 1 ,
fonksiyonunun çökmesi 236, 239
ve, 1 2 9 Hermitsel İşlemciler ve, 7 2 ,
Gram-Schmidt işlemi, 75, 73
76 Hermitsel matrisi, 7 1 , 1 38,
Gravitonlar, 265 1 90, 2 0 1
Hamilton denklemleri, 240, Hidrojen atomu, 3 1 6
260, 265 Hilbert uzayı, 38, 228
Hamilton işlemcisi, 1 05, Hilbert, D avid, 228
1 06 , 1 08 , 1 1 9 , 1 20 , 1 23 , Hooke yasası, 2 94
1 28, 1 77 , 259, 260, 26 1 , Işık hızı, bu hızda hareket
263, 266, 268, 269, 272, eden p arçacıklar, 263
274, 276, 285, 293, 299,
İç çarpımlar, 41, 43 , 44
300, 305, 3 1 2
İki spin, 1 60, 1 6 1 , 1 62 , 1 66 ,
Hamilton işlemcisi,
1 94
Schrödinger Ket'i ve, 1 27
İkili [dual] s ayı sistemleri,
Harmonik s alınıcı, 2 9 3 , 299,
37
300, 308, 3 1 6
İki-spin sistemi, 220
Harmonik S alınıcının
İki- spin sistemi, üzerine
Enerji Düzeyleri
deney, 20, 2 1 , 24, 26
Merdiveni, 3 1 7
İntegraller, toplamların
Heisenberg Belirsizlik
yerine, 23 1
İlkesi, 1 38, 1 40 , 255
İstatistiksel karşılıklı ilişki,
Heisenberg, Werner, 1 40,
1 57
255, 308
İşlemci yöntemleri, 309
Heisenberg'in B elirsizlik
İşlemciler, 62
İlkesi, 1 47
İzdüşüm işlemcisi, 1 89
Hermite çok-terimlileri,
Kanonik eşlenik
320
momentum, x' e eşlenik,
Hermite, Charles , 7 1
299
Hermitsel, 200
kanonik eşlenik
Hermitsel
momentum, x'e eşlenik,
E şleniklik/eşlenik, 68,
297

336
DİZİN

Kanonik momentum, 297, kuantumlama ve, 273,


300 274
Karışık durumlar, 1 92 , 1 93 , Klasik dolanıklık, 1 55 , 1 59
1 94 Klasik fizik
Karmaşık eşlenik, 37 değişme, 99
Karmaşık eşlenik s ayılar, komütatörler ve, 252,
41, 42 , 43 254
Karmaşık eşleniklik, kuantum mekaniğine
işlemciler için, 68, 69, 70 karşı, 1 8, 1 9
Karmaşık s ayılar, 3 5 , 36, 3 7 , momentum, 244
40, 4 1 parçacık dinamiği ve,
çarpılması, 3 6 265
eklenmesi, 36 saf ve karışık durumlar
evre-çarp anları, 3 7 ve, 1 93 , 1 94
özdeğerler ve, 67 sınama önermeleri , 30,
temsilleri, 36 31
Karmaşık s ayıların zamanla beklenen
kutupsal temsili, 36 değerlerde değişme
Karmaşık vektör uzayları, ve, 1 1 4, 1 1 8
birim boylu dik tab an ve, Klasik Limit, 1 1 8, 279, 284
45 Komütatör, 1 1 5 , 1 1 6 , 1 1 7,
Karşı-Hermitsel işlemci, 1 1 8 , 1 39, 1 42 , 1 46 , 255,
239 266, 272, 277, 278
Karşılıklı İlişki, 224 işlemciler ve, 308, 3 1 0,
Karşı-simetrik 3 1 2 , 3 1 3, 3 1 4
özfonksiyonlar, 320 klasik fizik ve, 252, 254
Kartezyen koordinatlar, 96, Komütatör cebirleri, 3 1 3 ,
1 20, 1 3 7 314
Kartezyen temsil, karmaşık Konum temsili, dalga
sayılar, 36 fonksiyonunun, 249
Katmerlilik, 73 Kristal örgü, atomda, 294
Ket'ler (ket vektörleri) , 4 1 , Kronecker çarpımı, 1 84,
42 , 43 1 86, 1 98
Kinematik, 298 Kronecker deltası, 1 98, 232
Klasik denklemler, Kronecker simgesi, 1 03 ,

337
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

1 60 209, 2 1 3
Kuantum alanlar kuramı, Manyetik Alanda Spin, 1 1 9
1 26 , 2 1 4, 292, 3 2 1 Matris ç arpımı, 65
Kuantum B enzeşim, 2 1 7 Matris elemanları, 64, 7 1 ,
Kuantum Durumları, 5 , 47 86, 1 60 , 1 8 1 , 237
Kuantum elektrodinamiği, Matris gösterimi, devriğini
274, 275 alma, 69
Kuantum Hamilton Maxwell denklemleri, 275
işlemcisi, 1 06 , 1 08 minimum-belirsizlikteki
Kuantum mekaniğinin dalga p aketleri, 284
ilkeleri, 77, 1 04 Momem tum temsili, dalga
Kuantum Mekaniğinin fonksiyonunun, 248,
Temel Teoremi , 72 250
Kuantum Sistemlerini Momentum işlemcisi, 243
Birleştirmek, 1 59 Momentum Tabanı, 248
Kuantum soyutlamaları, 1 8 Newton yas ası, 276
Kuantum spini, 1 9, 48, 2 1 8, Nötrino, 1 9
220 Olasılık dağılımı, 1 1 4, 1 40,
Kuantum tünelleme, 32 1 1 4 1 , 1 58, 206, 264, 265
Kuantumlama, 273, 276 Olasılık fonksiyonu, 1 1 0 ,
Kuarklar, 247 205
Kutuplanma vektörü, 97, Olasılık genlikleri, 5 0 , 1 1 3
98 Olasılık yoğunluğu, 1 93 ,
Kuvvetler, 275, 277 23 1 , 298
kübit (qubit) , 16, 1 9, 20, 1 32 , Olasılıklar, deneysel
293 çıktılar için, 52
Kümeler, Boole mantığı ve, Ortalama, 140, 142, 1 56 ,
28 1 57 , 1 58 , 206, 256, 2 7 1 ,
Küresel koordinatlar, 96 272, 277, 279, Ayrıca bkz.
Lagrange denklemi , 296 Beklenen Değerler
Lagrange fonksiyonu, 287, bra-ket gösterimi için,
288, 296, 300 1 12
Liouville teoremi, 260 tanımı , 1 1 0, 1 1 1
Makineler ve Matrisler, 62 Ortalama değer, 1 1 0
Maksimum dolanık durum, Ölçme kavramı, 1 38

338
DİZİN

ôlçülebilirler, birden fazla Poisson parantezi, 1 1 7, 252


ölçülebilire bağlı Poisson parantezleri, 1 1 7,
durumlar, 1 3 1 266
Örtüşme, 80 Potansiyel enerji
Örtüşmelerin korunumu, fonksiyonu, 2 7 5
1 04 Saf durumlar, 1 92 , 1 94, 200
Özdeğer-denklem, 244 Satır vektörleri, bra' lar ve ,
ôzdeğerler, 66, 78, 79, 80 42
Özdeşlik işlemcisi, Sayı işlemcisi, 3 1 2
izdüşüm Schrödinger 'in Ket'i, 1 07
işlemcilerinden, 1 90 Schrödinger denklemi, 1 1 4,
Özdeşlik'in çözümlenmesi, 1 1 5 , 1 23 , 2 1 9, 220, 260,
249 26 1 , 262, 267, 27 1 , 2 74,
Özdurum, dalga 276, 279, 285, 292, 302,
fonksiyonunun çökmesi 304, 307, 308, 3 1 8
ve, 1 2 9 Schrödinger Ket'i, 1 2 7
Özfonksiyonlar, 242 Schrödinger, Erwin, 260,
Özgün Schrödinger 267, 303, 308
Denklemi, 260 Sıfır fonksiyonu, 229
Ôzvektörler, 66, 78 Sıfır işlemcisi, 1 34
Parametrelerin S ayılması, Sıra Değiştiren
56 Değişkenlerin Tam
Parçacık Dinamiği, 5, 259 Kümeleri, 1 3 1 , 1 3 6
Parçacık-dalga ikiliği, 226 dalga fonksiyonları, 1 35,
Parçacıklar, 225 137
Parçacıkların hareketi. Bkz. Sıra değiştirme bağıntıları,
Parçacık dinamiği 1 2 1 , 1 3 9, 252, 292, 308,
Parçalı integralleme, 235, 3 1 2, 3 1 4
236, 238 Sıra-değiştirme özelliği, 39
Parçalı türevler, zaman ve, Simetrik özfonksiyonlar, 33,
302 245, 25 1 , 320
Pauli matrisleri, 87, 1 2 1 , Simgesel Schrödinger
1 38 denklemi, 1 23
Planck sabiti, 1 08, 1 09 , 244, Sistemin durumu, kuantum
316 fiziğine karşı klasikte,

339
KUANTUM FİZİGİNE KURAMSAL BAŞLANGIÇ

3 5 , 259 Toplamlar, onların yerine


Sistemler, 56 integraller, 230
Skaler ç arpım, 1 44 Üç-boyutlu uzayda hareket
Spin işlemcileri, 8 1 , 90, 1 68, eden bir parçacık,
1 70 ölçülmesi, 1 3 2
Spin-Kutuplanma İlkesi, Üçgen eşitsizliği, 1 4 2 , 1 43
97, 1 70 Üçlü durum, 1 65 , 1 76 , 1 78
Standart sapma, 1 4 1 üçlü-vektör, 38, 40, 82, 90
Sürekli Fonksiyonlar, 2 2 6 dik birim vektörler, ve,
Süreklilik, 1 05 45, 46

Sütun Vektörleri, 40, 4 1 , 60 üçlü-vektör işlemcileri, 82,

Ket'ler ve, 42 90, 9 2 , 1 22

olarak spin durumları, Üniter gelişim, 2 1 0


58 Ün iter işlemci, 1 04

Taban Durumları, 305, 306, Üniter matri s , 2 1 6


307, 308 Üniter zaman evrilmesi,
Taban vektörleri, 52, 59, 63, 1 78
66, 1 26 , 1 50, 1 52 , 1 59 , Üniterlik, 1 00, 1 05
1 60, 1 64, 1 8 1 , 2 1 1 , 2 2 7 ve kuralı, 29, 3 3

bileşenler, 6 6 Ve kuralı, 2 9
çarpım durumları, 1 62 , Vektör toplaması, 3 9
1 64 Vektör uzayı, 38, 4 0 , 4 1 , 55,
dolanık durumlar, 1 64, 75, 1 02 , 228, 229, 308
1 66 Venn diyagramı, 29
etiketleme, 1 52 , 1 53 , 1 60 , Veya kuralı, 2 9
1 62 Wheeler, John, 6 2
Tekli durum, 1 65 , 2 1 0 Yalp alama (presesyon),
Tekli'ye yakın bir durum, manyetik alanda spinin,
222 122
Tensör Ç arpımları, 1 49 , Yaratma işlemcileri, 308
1 59 , 1 63 , 1 74, 1 79 , 1 80 Yay sabiti, 294
Tersinirlik, 1 00 Yerellik, 2 1 4, 2 1 8
Toplama Yerel- olmama, 2 2 1
karmaşık s ayılar, 36 Yoğunluk matrisi, 1 79 , 1 9 1
vektörleri, 39 Yoketme İşlemcileri, 308,

340
DİZİN

309, 3 1 7 Zaman-bağımlılığı, 1 20
Yol İntegralleri, 285 Zamanca gelişimi, 260
Yörüngeler, yol integralleri, Zamandan b ağımsız
285 Schrödinger denklemi,
Yukan durumlar, 94, 2 1 1 , 1 27
212 Zamandan-bağımsız
Yükseltme işlemcisi Schrödinger denklemi,
(yaratma işlemcileri), 1 23 , 1 24, 269, 303
315 Zaman-geliştirme işlemcisi,
Zaman türevleri, 1 07 1 0 1 , 1 03
Zamana b ağlı Schrödinger Zaxon, 264, 267
denklemi, 1 29 x- ekseni, spinler b oyunca,
Zamana-bağlı Schrödinger 52
denklemi, 1 07, 1 23 , 1 24, y-ekseni, spinler b oyunca,
1 26 , 260, 268 54

341

You might also like