Professional Documents
Culture Documents
İdare
İdare
2023
OLAY 1
Türkiye Karayolları Genel Müdürlüğüne bağlı İzmir Bölge Müdürlüğünde personel genel müdürü
olarak görev yapan (S), üstlerinden herhangi izin vs. almadan kafa tatili vermiş, işe gitmeme kararı
alarak şehir dışına 1 aylık tatile çıkmıştır. İzmir Karayolları Bölge Müdürü (C), (S)’nin 20 gündür
göreve gelmediğini 16.02.2022 tarihinde öğrenmiştir. Bunun üzerine (S) hakkında 17.09.2022
tarihinde disiplin soruşturması başlatılmıştır. Soruşturma sonunda (S) hakkında 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu Madde 125/E-d bendi uyarınca 20 gün göreve gelmemek fiili dolayısıyla yüksek
disiplin kurulunun kararı ile memuriyetten çıkarılma cezası düzenlenmiş ve bu ceza 18.11.2022
tarihinde kendisine tebliğ edilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu
Madde 125/E- “Devlet memurluğundan çıkarma: Bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere
memurluktan çıkarmaktır. Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:
d) Özürsüz olarak (...)(2) bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek”
Madde 126 –“Devlet memurluğundan çıkarma cezası amirlerin bu yoldaki isteği üzerine, memurun
bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kurulu kararı ile verilir”.
Madde 127 – “Bu Kanunun 125 inci maddesinde sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında, bu fiil ve
hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren; b) Memurluktan çıkarma cezasında altı ay içinde
disiplin kovuşturmasına başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar.”
SORULAR ve CEVAPLAR
1) Olayda geçen Karayolları Genel Müdürlüğünün Türk İdari Teşkilatı içindeki yerini
belirleyiniz.
ÖFE Yorumu
Türk idari teşkilatları hakkında sorular diğer olaylarda da karşımıza çıkacak. Burada kendi
hazırladığım Türk idari teşkilatı şemasını sizlerle paylaşıyorum.
Türk idari teşkilatı sorularını bu şemadan takip ederek cevaplayacağız.
Hizmet bakımından yerinden yönetimler, özel teknik bilgi ve uzmanlık gerektiren alanlarda, kamu
tüzel kişiliğine haiz kurumların yürüttüğü hizmetler bu kapsamdadır. Diğer adı kamu kurumlarıdır.
İdari, sosyal, bilimsel teknik ve kültürel, iktisadi kamu kurumları olarak sınıflandırılırlar.
İdari kamu kurumları, devlet tarafından yürütülen klasik bazı kumu hizmetlerinin merkezi idare
teşkilatı dışında yer alan kamu tüzel kişilerine verilmesi ile ortaya çıkan kamu kurumlardır.
İdari kamu kurumlarının özellikleri;
Somut olayımızdaki Karayolları Genel Müdürlüğü; yerinden yönetim teşkilatı içinde, hizmet
bakımından yerinden yönetimler sınıfında, tüzel kişiliğe haiz, özel bütçeli bir idari kamu kurumudur.
Karayolları Genel Müdürlüğü kendi kanununda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığıyla ilişkili bir kurum
olarak düzenlenmiştir. Aralarında idari vesayet ilişkisi vardır.
ÖMER FARUK EMİROĞLU 2
2) (S), 13.09.2022 tarihinde hakkında başlatılan disiplin soruşturması üzerine düzenlenen
soruşturma raporunda belirtilen fiilleri işlemediği, raporun hukuka aykırı düzenlendiği
gerekçesiyle rapora karşı dava açmıştır. Davaya bakan hakim olsaydınız ne yönde karar
verirdiniz? Açıklayınız.
İcrailik; idarenin iradesinin açıklanmak suretiyle mevcut hukuk düzeninde etkiler yaratması, hukuki
sonuçlar ortaya çıkarmasıdır. Diğer bir değişle, bir idari işlemin hukuk aleminde hüküm ve sonuç
doğurmasına icrailik denir.
İcrailik, bir işlemin iptal davası olup/olmamasıyla yakından bağlantılıdır. Bu sebeple işleme karşı
dava açılıp/açılamayacağı değerlendirmesini yaparken icrailik değerlendirmesi yapılmalıdır.
- hazırlık işlemleri,
- görüş belirten işlemler,
- bildirici işlemler,
- iç düzen işlemleri,
- uygulamaya ilişkin işlemlerdir.
Hazırlık işlemleri, bir idari işlemin yapılmasından önce tesis edilen ve asıl işlemin hazırlayıcısı olan
işlemlerdir. Yani bir hazırlık işlemi asıl işlem değil, kendisinden sonraki bir asıl işlemin ortaya
çıkması için yapılan işlemdir.
Hazırlık işlemleri tek başlarına iptal davasına konu olmazlar. Zira icari değillerdir, tek başlarına
hukuki sonuç doğurmazlar.
Danışma İşlemleri, Mükellefiyet Tesis Eden İşlemler, Raporlar, Tutanaklar, Teklifler; hazırlık
işlemleridir.
Somut olayda disiplin soruşturma raporuna dava açılmıştır. Soruşturma raporu kişinin disiplin cezası
alması işlemine hazırlık işlemidir. Tek başına hüküm ve sonuç doğurmaz. İcrai değildir. Bu sebeple
icari olmayan bu rapora karşı dava açılamaz.
Sonuç olarak Hakimin idari yargılamaya sebep bir işlem olmadığı gerekçesiyle ilk incelemede
reddetmesi gerekmektedir.
NOT: Hazırlık işlemleri, asıl işleme karşı açılacak davalarda, asıl işlemle beraber dava konusu
edilebilir.
ÖFE Yorumu
İdari işlemin çeşitleri soruları diğer olaylarda da karşımıza çıkacak. Burada yine kendi hazırladığım
idari işlemleri çeşitleri şemasını sizlerle paylaşıyorum.
İdari işlemin çeşitleri sorularını bu şemadan takip ederek cevaplayacağız.
Cevap: Somut olayımızdaki meslekten çıkarma disiplin cezası bir idari işlemdir.
Birel işlem, bünyesinde idarenin kamu gücünü kullanarak, tek yönlü irade açıklaması ile yaptığı özel,
somut, bir kere uygulanmakla tükenen, kişisel bir düzenleme taşıyan idari işlemlerdir.
İlgili idari işlem özel, somut ve bir kere uygulanmakla tükenen, ilgilisi (S)’ye uygulandıktan sonra
tükenecek kişisel bir düzenlemedir.
Sonuç olarak ilgili idari işlem, birel idari bir işlemdir.
İşlemi yapan makamın iradesinin açık şekilde görülmesi hali açık işlemdir.
Somut olayımızda, disiplin kurulu doğrudan meslekten çıkarma disiplin cezası vermiş ve ilgiliye
tebliğ etmiştir. Burada ilgili işlem bir açık işlemdir.
Eğer tek bir irade açıklamasıyla işlem yapılıyorsa bu işlem basit işlemdir. Birden fazla irade
açıklaması ile işlem gerçekleşiyorsa bileşik (çoğul) işlemdir.
- Birden fazla makamın katılımı ile meydana gelen, birden çok idari makamca, aynı konuda,
belli bir sıra takip edilerek irade açıklamaları yapılmasına birleşme işlem adı verilir.
- Yapılan müzakere sonucunda birden fazla yetkili iradenin aynı yönde ve aynı anda
açıklanması ile oluşan idari işlemlere kolektif işlem adı verilir.
Somut olayımızda meslekten çıkarma disiplin cezasını yüksek disiplin kurulu vermektedir. Burada
birden fazla iradenin aynı hukuki sonuca yönelmesiyle oluşan bir kolektif işlem söz konusudur.
Var olan bir hakka müdahale edilmek ya da kullanılmasını engellemek suretiyle bireylerin hukuki
durumlarını sınırlayan onlara yapmak, katlanmak veya kaçınmak gibi yükümlülük yükleyen
işlemlere, yüklendirici işlem denir.
Somut olayımızda ilgili kişinin hukuki durumuna müdahale eden yükümlendirici idari işlem vardır.
Eğer idari işlemin hukuki sonucu bir defaya mahsus olmayıp, güncelliğini devam ettiriyorsa bu tür
idari işlemlere, etkisi devam eden idari işlem adı verilir.
Somut olayımızda ilgili kişiye verilen meslekten çıkarma cezası şeklinde etkisini devam eden idari
işlem vardır. İptal edilmediği sürece etkisi devam edecektir.
NOT: Eğer burada kişiye süreli bir uzaklaştırma cezası verilseydi, bu geçici bir idari işlem olurdu.
Yapıcı idari işlemler bir hak ya da hukuki ilişkiyi tesis eder, ortadan kaldırır ya da değiştirir.
Somut olayımızda kişinin memurluk hukuki statüsünü ortadan kaldıran yapıcı idari işlem vardır.
NOT: Olayda tarih verildiği durumlarda bu tarihleri göz önüne alarak cevaplandırmaya dikkat
edilmelidir!
Cevap: Yetki; idari makamların kamu gücü kullanarak tek taraflı irade ile idari işlem tesis edebilme
iktidarını ifade eder. Yetkinin yer, zaman, kişi ve konu bakımından görünümleri vardır.
Zaman bakımından yetki, mevzuat ile verilen yetkilerin kullanılabileceği zamanı ifade eder. Kamu
görevlileri, idari işlemi tesis ettikleri anda/zamanda yetkili olmalıdır.
Somut olayımızda DMK m. 127 zaman bakımından sınırlama getirmiştir.
“Bu Kanunun 125 inci maddesinde sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında, bu fiil ve hallerin
işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren; b) Memurluktan çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin
kovuşturmasına başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar.”
demektedir.
Burada hak düşürücü süre belirlenmiştir. Bu süre geçtikten sonra ilgili makam bu konuda işlem tesis
edemeyecek, bu işlemi tesise yetkili olmayacaktır.
İzmir Karayolları Bölge Müdürü (C), (S)’nin 20 gün işe gelmediğini 16.02.2022 tarihinde öğrenmiştir.
(S) hakkında disiplin soruşturması ise 17.09.2022 tarihinde başlatılmıştır.
Olay öğrenildikten 6 ay geçtikten sonra soruşturma açıldığından işlem zaman bakımından yetkisizlik
sebebiyle sakattır.
ÖFE Yorumu
Pratiğin orijinal halinde (S), “20 gün işe gelmeme” fiili yerine “Siyasi partiye üye olma”
fiilini işliyordu ve bir siyasi partinin gençlik kolları başkanlığı görevini üstleniyordu.
Siyasi parti üyeliği tek sefer işlenen ve biten bir fiil olmadığı, süreklilik arz eden bir
fiil olduğu için burada öğrenildikten sonra 6 ay geçmesi halini uygulayamıyorduk.
Zira o durumda 6 ay geçmiş olması sebebiyle disiplin soruşturması açamayacağımız ve
bunun yanında siyasi partide görev almaya devam eden bir memur oluyordu.
SORULAR ve CEVAPLAR
1) Olayda yer alan Rekabet Kurumunun Türk İdari Teşkilatı içindeki yerini
değerlendiriniz.
Cevap: Düzenleyici ve denetleyici kurumlar ilgili bulundukları sektörde düzenleme denetleme görevi
üstlenen, toplumsal ve ekonomik yaşamın temel hak ve özgürlükler ile yakından ilişkili alanlarındaki
kamusal ve özel kesim etkinliklerini birtakım kurallar koyarak düzenleyen ve konulan kurallara
uyulup uyulmadığını izlemek ve denetlemekle görevli kurumlardır.
Bu kurumların merkezden bağımsız kamu tüzel kişilikleri ve özel bütçeleri vardır.
Soruda sorulan Rekabet Kurumu da bir düzenleyici ve denetleyici kurumdur.
2) Rekabet Kurumunun 24.01.2022 tarihli resmî gazetede yayımlanan ilan ile uzman yardımcısı
sınavı açması işlemini maddi açıdan nitelendiriniz.
Buradaki sınav işlemi belli ve belirlenebilir kişilere yönelmektedir, genel düzenleyici işlemler gibi
süresiz değildir. Sınav bittikten sonra işlem ortadan kalkacaktır. Bu sebeple doktrin sınav açma
işlemlerini genel karar olarak kabul etmiştir.
Doktrin her ne kadar bu görüşte olsa da; Danıştay’ın, sınav açma işlemlerini genel
düzenleyici işlem olarak kabul ettiği kararları da vardır.
3) Rekabet Kurumu başkanının 20.01.2022 tarihli bir yazı ile atama işlemlerine ilişkin imza
yetkisini kurumun başkan yardımcısına devrettiği varsayımında, Rekabet Kurumu
Başkanının (C)’yi açılan kadroya uzman yardımcısı olarak ataması mümkün müdür?
Açıklayınız.
Cevap: Burada önemli olan, devreden kişi, irade gösterme fikrini devretmemektedir. Sadece,
iradenin göründüğü belgelendirme hususunu devretmektedir. Yani bir belgenin ortaya çıkmasında
yine kendi iradesi vardır, sadece bunun imzalamak kısmını astına bırakmıştır.
İmza devrinde karar alma yetkisi devredilmediği için devreden, bu yetkisini dilediği zaman
kullanabilir.
Somut olayımızda da başkan atama yetkisine dair imza yetkisini devretmiştir. Atama hakkında irade
gösterme yetkisini devretmemiştir. Bu sebeple başkan atama yetkisini her zaman kullanabilir.
ÖFE Yorumu
Fakat aşağıdaki sorularda da bahsedeceğiz. Atama yetkisi kişiye özgü bir yetki olduğu için, bu
yetki, yetki devrine konu olamaz.
Somut olayda, Başkan atama yetkisini, yardımcısına devredemezdi
-
1 Sayılı CBK'nın 1/3. maddesinde yer alan “Cumhurbaşkanı, yetkilerinden bir kısmını
gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak belirterek astlarını devredebilir, ancak devrettiği yetkiyi
gerek gördüğünde kendisi de doğrudan kullanabilir.”
4) Hukuk Fakültesi öğrencisi (C)’nin uzman yardımcısı olarak atanmasının Rekabet Kurumunca
15.12.2022 tarihli işlemle geri alınması mümkün müdür? Açıklayınız.
Kişiler için lehe hukuki durum yaratan işlemlerin geri alınması dava açma süresi ile sınırlıdır. (60 gün)
ÖNEMLİ İSTİSNA: İdarenin yokluk, açık hata, gerçek dışı beyan veya hile hallerinde süre
aranmaksızın her zaman idari işlem geri alınabilir.
Somut olayımızda sahte diploma ile atanan ilgilinin gerçek dışı beyanı söz konusudur. Bu sebeple,
bahsekonu hukuka aykırı işlem her zaman geri alınabilir.
5) Rekabet Kurulunun; X ve Y market zincirlerine 13.06.2022 tarihli yazı ile rekabetin ihlaline
30 gün içinde son vermezlerse haklarında idari para cezası uygulanacağını bildirmesi işlemine
karşı idari yargıda dava açılabilir mi? Açıklayınız.
Cevap: Hazırlık işlemlerine karşı tek başlarına iptal davasına konu olamazlar. Uyarı işlemleri de asıl
işlemden önce, asıl işlemin gerçekleşmesini sağlamak adına yapılan hazırlık işlemleridir.
Danıştay yaptırım tehdidi taşıyan uyarıların iptal davasına konu olabileceğine dair kararlar vermiştir.
Somut olayımızdaki uyarı işlemi, bir yaptırım tehdidi içermektedir. Bu sebeple bu işlemin dava
konusu yapılabileceğini söyleriz.
ÖFE Yorumu: Bu konuyu ders notunda detaylı şekilde inceleyip, örneklendirmiştik. Bu konudan soru
gelmesini bekliyorum.
3 sayılı Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usullerine Dair
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi
Madde 2/2 bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine ekli (I) sayılı cetvelde yer alan kadro, pozisyon ve
görevlere Cumhurbaşkanı kararıyla atama yapılır.”
”Görev süresi” başlıklı 4. maddesinde; ”Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine ekli (I) sayılı cetvelde
yer alanların görev süresi, atandıkları tarihte görevde bulunan Cumhurbaşkanının görev süresini
geçemez. Cumhurbaşkanının görevi sona erdiğinde, bunların görevi de sona erer. Ancak bunlar,
yerlerine atama yapılıncaya kadar görevlerine devam eder. Görev süreleri sona erenler, yeniden
atanabilir. Bunlar, görev süreleri sona ermeden de Cumhurbaşkanınca görevden alınabilir.”
2) a) (B)’nin esasında göreve alkollü gelmediğinin tespit edildiği varsayımında idari işlem
hangi unsur/unsurlar bakımından hukuka aykırı hale gelirdi? Açıklayınız.
Cevap: İdare durup dururken işlem yapmaz belirli bir saikle işlem yapar. Aksi takdirde idari işlem iptal
edilir. Bu saik bir mevzuatta açık şekilde belirtilmiş olabilir, belirsiz kavramlarla belirtilmiş olabilir
(kamu yararı, hizmet gerekleri) veya hiç gösterilmemiş olabilir.
İdari işlemin hukuki sonucu o işlemin konu unsurunu oluşturur. İdarenin işlemin konusunu seçmek
bakımından bir serbestliği söz konusu değildir.
Eğer mevzuatta açıkça bir sebep gösterilmişse idare bu sebep gerçekleşmedikçe işlem tesis edemez.
Somut olayda B eğer işe alkollü gelmemişse ilgili cezai işlem, sebep unsuru bakımından hukuka
aykırı hale gelir.
b) (B)’nin göreve alkollü geldiğinin tespit edildiği ancak bu fiili sebebiyle hakkında kınama
cezası tesis edilmiş olduğu varsayımında cevabınız değişir miydi? Açıklayınız.
Cevap: Bu durumda sebep unsuru gerçekleşmiş fakat mevzuatta öngörülen hukuki sonuç dışında bir
işlem tesis edilmiştir.
İdari işlemin hukuki sonucu konu unsuruna ilişkindir. Mevzuat bir fiile hangi sonucu bağlamışsa onu
gerçekleşmesi gerekir.
Somut olayda mevzuat alkollü işe gelmenin cezasını “kadem durdurulması” olarak belirlemiştir. İlgili
makam ise kınama cezası tesis etmiştir.
Bu durumda verilen kınama cezası, konu unsuru bakımından hukuka aykırıdır.
İdari, sosyal, bilimsel teknik ve kültürel, iktisadi kamu kurumları olarak sınıflandırılırlar.
Bilimsel Teknik ve Kültürel kamu kurumları, bilim, teknik, kültür ve eğitim alanında faaliyet göster
kamu kurumlarıdır.
Somut olayımızdaki TRT; yerinden yönetim teşkilatı içinde, hizmet bakımından yerinden yönetimler
sınıfında, tüzel kişiliğe haiz, özel bütçeli bir bilimsel teknik ve kültürel kamu kurumudur.
Birel işlem, bünyesinde idarenin kamu gücünü kullanarak, tek yönlü irade açıklaması ile yaptığı özel,
somut, bir kere uygulanmakla tükenen, kişisel bir düzenleme taşıyan idari işlemlerdir.
İlgili idari işlem özel, somut ve bir kere uygulanmakla tükenen, ilgilisi (A)’ya uygulandıktan sonra
tükenecek kişisel/özel bir düzenlemedir.
Sonuç olarak ilgili idari işlem, birel idari bir işlemdir.
İşlemi yapan makamın iradesinin açık şekilde görülmesi hali açık işlemdir.
Somut olayımızda, idare açıkça atama işlemini gerçekleştirdiği için ilgili işlem bir açık işlemdir.
Eğer tek bir irade açıklamasıyla işlem yapılıyorsa bu işlem basit işlemdir.
Somut olayımızda naklen atama Genel Müdürün kararıyla, yani tek bir makamın iradesiyle,
gerçekleştiği için burada bir basit işlem söz konusudur.
ÖFE Yorumu
Hukuki etkisine göre idari işlem incelemesi derste atlandı çözülmedi. Soruyu tam
cevaplamak adına ben burada kendi fikrimce cevaplandıracağım.
Yapıcı idari işlemler ise bir hak ya da hukuki ilişkiyi tesis eder, ortadan kaldırır ya da değiştirir. Yeni
bir hukuki ilişki ortaya koyarlar veya kaldırırlar.
Kanaatimce somut olayımızda kişinin hukuki durumunu değiştiren bir işlem vardır. Bu sebeple yapıcı
idari işlem vardır.
Var olan bir hakka müdahale edilmek ya da kullanılmasını engellemek suretiyle bireylerin hukuki
durumlarını sınırlayan onlara yapmak, katlanmak veya kaçınmak gibi yükümlülük yükleyen
işlemlere, yüklendirici işlem denir.
Eğer idari işlemin hukuki sonucu bir defaya mahsus olmayıp, güncelliğini devam ettiriyorsa bu tür
idari işlemlere, etkisi devam eden idari işlem adı verilir.
Somut olayımızda ilgili kişinin atanması geçici süreli değil, süreklilik arz etmektedir. Bu sebeple
kanaatimce etkisi devam eden idari işlem vardır.
S3) Somut olayda (A)’nın ve idarenin iddialarını değerlendirerek işlemin hukuka uygunluğunu
tartışınız.
Cevap: Somut olayda kanun bahsekonu yetkiyi genel kurula veriyor. Genel kurum ise bir yönetmelik
çıkararak bu yetkiyi genel müdüre vermektedir.
Yetki ancak Anayasa, Kanun veya CBK’dan doğabilir. Yetki yönetmelikle verilemez veya
devredilemez.
Bu sebeplerle, kanunla genel kurula verilen bir yetkiyi genel müdürün yönetmeliğe dayanarak
kullanması yetki unsuru bakımından hukuka aykırıdır.
İşlem ayrıca şekil unsuru bakımından incelendiğinde;
Somut olayda bir personelin naklen atanmasına ilişkin yönetmelikle bir düzenleme getirilmiştir.
Olayın ardından verilen “3011 sayılı Kanun md 1” b bendi “Kamu personeline ait genel hükümleri
kapsayan” yönetmeliklerin Resmi Gazete’de yayınlaması zorunluluğu getirilmiştir.
Somut olayımızdaki naklen atamaya ilişkin hükümler; “Kamu personeline ait genel hükümleri
kapsayan” tanımına dahildir. Bu sebeple bu hükümlerin Resmi Gazete’de yayınlanması gerekirdi.
Bu sebepler ışığında ilgili işlem şekil unsuru bakımından da hukuka aykırıdır.
Somut olayımızda ilgili yönetmeliğin Resmi Gazete’de yayınlandığı, fakat yetki devrine ilişkin
hükümlerin daha sonra yapılan bir değişiklikle eklendiği, fakat bu değişikliğin Resmi Gazete’de
yayınlamadığı görünmektedir.
Yönetmeliğin Resmi Gazete’de yayınlanması gereken hallerde, yapılan değişiklikler de Resmi
Gazete’de yayınlanmak zorundadır.
Somut olayımızda Resmi Gazete’de yayınlanması gereken değişiklik Resmi Gazete’de yayınlanmadığı
için şekil unsuru bakımından hukuka aykırıdır.
ÖFE Yorumu
Eğer Resmi Gazete’de yayınlansaydı ve şekil şartlarını sağlasaydı dahi yetki unsuru
bakımında sakat diyecektik.
Cevap: Yetki devrinin yapılabilmesi için kanununun buna izin vermesi gerekir. Soruda verildiği gibi
eğer kanun, atama yetkisinin Genel Müdüre devredilebileceğine dair bir hükme yer verseydi; atama
yetkisi devredilebilirdi.
Fakat burada asıl dikkat edilmesi gereken husus; bu ihtimal halinde, yukarda sayılan şekil şartlarının
devam etmesi halidir.
Kanun yetki devrine cevaz vermiş ve genel kurul bu yetkiyi devretmişse; bu düzenleme Resmi
Gazete’de yayınlanmalıdır. Somut olayımızda eğer yönetmelik Resmi Gazete’de yayınlanmadıysa
şekil unsuru bakımından hukuka aykırı olur.
S5) TRT Yönetim Kurulu’na ait olan atama yetkisinin TRT Genel Müdürü tarafından kullanılması
idari işlemin yetki unsuru açısından hangi tür yetki sakatlığına girer açıklayınız?
Cevap: İdarenin görev alanı içine giren bir konuda, idare adına irade açıklamaya yetkili olan bir
kişinin, o konuda işlem tahsis etme yetkisinin bulunmaması veya bir başka idari makamın görev
alanına giren bir konuda işlem tesis etmesine yetki tecavüzü adı verilir.
Somut olayımızda Genel Müdür normal şartlarda TRT adına irade açıklamaya yetkilidir. Ancak, genel
Müdür atama işlemi yapmaya yetkili değildir.
Bu sebeple burada yetki tecavüzü hali vardır. Yetki tecavüzü konu bakımından yetki sakatlığı halidir.
Yetki tecavüzünün müeyyidesi iptaldir.
OLAY 2
Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesinde görevlendirilmek üzere, Çukurova Üniversitesi Öğretim
Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Ölçütleri doğrultusunda doktor öğretim üyesi kadrosu ilan
edilmiştir. Anılan kadroya başvuru yapan (B), doktor öğretim üyesi olarak atanmıştır. Aynı kadroya
başvuran başka bir aday, idareye başvuru yaparak atanma işleminin iptalini talep etmiştir. Bunun
üzerine idare, adayların dosyalarını yeniden incelemiş ve (B)’nin Çukurova Üniversitesi Öğretim
Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Ölçütleri uyarınca “Yükseköğretim Kurumları Yabancı Dil (YÖKDİL)
Sınavı veya Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı (YDS)’ndan ya da eşdeğerliği kabul edilen
sınavların birinden en az 70 puan almış olma” koşulunu sağlamadığını, (B)’nin sınav notunun 50
olduğunu fark etmiş ve atama işlemini iptal etmiştir.
Bunun üzerine (B), 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu uyarınca eğitim-öğretim faaliyetleri
hakkında düzenleme yapma görevinin Senatoya ait iken söz konusu ölçütlerin Yönetim Kurulu kararı
ile belirlendiği ve söz konusu ölçütlerin Resmi Gazete’de ilan edilmediği gerekçesiyle, atama
işleminin iptali işlemi ve bu işlemin dayanağı olan Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyeliğine
Yükseltilme ve Atanma Ölçütleri hakkında iptal davası açmıştır.
Somut olayımızda atama işleminin sebebi sayılan şartları taşıyan kişinin ilgili kadroya atanmasıdır.
Fakat burada ilgili kişi istenen şartları taşımadan kadroya atanmıştır. Burada sebep unsur yönünden
sakatlık vardır. Sebep unsuru yönünden hukuka aykırılık vardır.
Sebep sakatlıkları içinde dayanılan sebebin hukuka aykırı olması başlığı altında değerlendiririz. Zira
hukuk kuralı 70 puan üzeri olmasını öngörmüştür. Açık hükme aykırılık söz konusudur.
S2) (B)’nin atanması işlemi kazanılmış hak doğurur mu? Şartları göz önünde bulundurarak
değerlendiriniz.
Cevap: Hukuka aykırı işlemler kazanılmış hak doğurmaz. Kazanılmış hakkın doğması için ilgili işlem
yapıldığı sırada hukuka uygun olmalıdır.
Somut olayımızda atama işleminin hukuka aykırılığını yukarda tespit etmiştik. Bu sebeple kazanılmış
hak doğurmaz.
ÖFE Yorumu
Eğer burada tarihlere yer verilmiş olsaydı, atama işlemi 60 günlük süre geçtikten sonra
geri alınabilir miydi?
Somut olayımızda ilgili için hukuka aykırı bir birel işlem ile bazı haklar doğmuş olabilir.
(Kazanılmış Hak değil!)
Eğer hak doğmuş ve dava süresi geçmemişse işlem geri alınabilir.
Eğer hak doğmuş ve dava süresi geçmişse, işlem kural olarak geri alınamaz. Fakat bunun
bir istisnası vardır.
Yokluk, açık hata, gerçek dışı beyan veya hile hallerinde işlem her zaman geri alınabilir.
Somut olay varsayımımızda, işlem yokluk hükümlerine tabidir. Bu sebeple her zaman
iptal edilebilir.
Cevap: Somut olayımızda (B) Yükseköğretim Kanunu uyarınca eğitim-öğretim faaliyetleri hakkında
düzenleme yapma görevinin Senatoya ait iken söz konusu ölçütlerin Yönetim Kurulu kararı ile
belirlendiği ve söz konusu ölçütlerin Resmi Gazete’de ilan edilmediği gerekçesiyle, atama işleminin
iptali işlemi ve bu işlemin dayanağı olan Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve
Atanma Ölçütleri hakkında iptal davası açmıştır.
Her iki idari birimin de normal şartlarda idare adına irade açıklama yetkileri vardır.
Fakat Senatonun görev alanına giren bir konuda yönetim kurulu işlem yapmıştır. Burada konu
bakımından yetkisizlik vardır. Yetki tecavüzü söz konusudur.
NOT: CBK veya yönetmelik ile yapılmayan düzenleyici işlemler, adsız düzenleyici işlem sınıfına girer.
NOT: Burada işlemin genel karar sınıfına girip/girmediği kafa karıştırabilir. Buradaki ölçütler,
gelecekteki bütün kadro alımlarını etkileyen, her alımda bakılacak düzenleyici kuralları
düzenlemektedir. Bu sebeple düzenleyici işlemdir.
Eğer burada bir kadro ilanı olsa ve ilanda belirlenen sürede alınacak kişilerle ile ilgili bir ölçüt
getirilseydi. Sürenin bitimiyle bu ölçütler sonlanacağı için işlem genel karar sınıfına girerdi.
S5) Senatonun dava açıldıktan sonra söz konusu ölçütleri bir kararla onaylaması durumunda
mahkeme ne yönde karar vermelidir? Açıklayınız.
Cevap: Yetki unsuru kamu düzenine ilişkindir. Yetkisiz şekilde gerçekleştirilen işlemler sonradan
yetkili makam tarafından onaylansa, icazet verilse dahi hukuka uygun hale gelmez.
İşlemin mutlaka iptal edilmesi veya geri alınması, ardından yetkili makam tarafından yeni bir işlem
tesis edilmesi gerekir.
SORULAR ve CEVAPLAR
S1) Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 26.12.2022 tarihli işlemi hukuka
uygun mudur? Açıklayınız.
Cevap: İlgi yönetmelik hastane müdürü kadrolarına atanabilmek için hastane işletmeciliğinden
mezun olma şartını getirmiştir.
Bir kadroya vekaleten atanacak kişide asılda aranan şartların varlığı aranır.
Somut olayda (K) Mühendislik Fakültesi Makina Resim ve Konstrüksiyon bölümünden mezun
olmuştur. (K) ilgili makama asıl olarak atanma şartlarını sağlamamaktadır, bu sebeple vekaleten
görevlendirilmesi de mümkün değildir.
K’nın hastane müdür olarak bu kadroya atanması hukuka aykırı bir işlemdir.
S2) (K)’nın hastane müdürü olarak görev yapabilmesi hangi durumda mümkün olabilir? Şartlarını
açıklayınız.
Cevap: Tedviren görevlendirme, ilgili makama asılda aranan özellikleri taşıyan kimsenin
bulunamadığı durumlarda, geçici olarak yapılabilir.
Eğer bir vekaleten atama işleminde atanan gerekli şartları sağlamıyorsa bu işlemin tedviren
görevlendirme olduğunu söyleriz.
Somut olayda K gerekli şartları sağlamamasına rağmen vekaleten atanmıştır. Yukarıda tedviren
görevlendirmenin şartı olarak “asılda aranan özellikleri taşıyan kimsenin bulunamadığı durumlarda”
yapılabileceğini söylemiştir.
Somut olayımızda (M) ilgili kadroya aslen atanma için gerekli şartları taşımaktadır. Burada “asılda
aranan özellikleri taşıyan bir kimsenin” (M) bulunması sebebiyle (K)’nın tedviren görevlendirilmesi
mümkün değildir. Bu duruma rağmen (K)’nın görevlendirilmesi hukuka aykırıdır.
a) (M)’nin vekaleten atanması işleminin hangi tür vekalet olduğunu ve hangi durumlarda
bu yola başvurulabileceğini açıklayınız.
Cevap: Vekalet ikiye ayrılır: 1) Dolu kadroya vekalet 2) Boş kadroya vekalet
Somut olayımızda M’nin atanması boş kadroya vekalettir.
b) (M)’nin vekaleten atama işlemini idari işlemin hangi yönden hukuka aykırıdır?
Açıklayınız.
Cevap: Vekalet geçici bir kurumdur. İlgili makama asıl olarak atanacak kamu görevlisi atanana ve
göreve başlayana kadar oradaki kamu hizmetlerinin yürütülmesi için vekaleten atama
gerçekleştirilir.
Herhangi bir kişinin bir kadroya sürekli veya makul süreyi aşacak şekilde vekaleten atanması işlemi
hukuka aykırı hale getirir.
Somut olayda M’nin sürekli olarak vekaleten atanması hukuka aykırıdır.
c) (M)’ye vekaleten görevi yürüttüğü süre boyunca herhangi bir ücret ödenebilir mi?
Açıklayınız.
DMK M. 86/2
Bir görevin memurlar eliyle vekaleten yürütülmesi halinde aylıksız vekalet asıldır.
Yukarda da yer verdiğimiz gibi mevzuatta aylıksız vekalet esastır, fakat Danıştay vekalet edene
hiçbir ödeme yapılmamasını angarya yasağının ihlali olarak görmektedir.
Bu nedenle vekalet edene vekalet görevinden ötürü, vekalet aylığına eş değer bir meblağın
ödenmesi gerekmektedir.
Somut olayımızda da Danıştay’ın kararı doğrultusunda M’ye ödeme yapılması gerektiğin isöyleriz.
Somut olayımızda (M) halihazırda ilçe hastane müdürü olarak görev yapmaktadır.
Elif Hoca, M vekaleten atandığında, kurum dışı bir atama gerçekleştiği için ilçe
hastanesindeki görevinin sona ereceğini dile getirdi. Bu sebeple M yeni görevinde
vekalet aylığı alacaktır.
Eğer bu görevi sonra ermeseydi, kurum içi bir atama söz konusu olsaydı;
Bu durumda zaten halihazırda bir memur olduğu ve maaş aldığı için ek bir vekalet ücreti
almayacağını söylerdik.
Kurum içi vekaleten görevlendirmelerde vekalet ücreti ödenmez.
Kanaatimce buna benzer bir soru gelmesi halinde memurun eski görevinin sonlanıp
sonlanmadığına dair bir değerlendirme yaparak cevaplandırmanız doğru cevabı bulmak
açısından önemli olacaktır.
OLAY 4
Ateşliı̇ Sı̇ilahlar ve Bıçaklar ile Dı̇i iğer Aletler Hakkında Kanun’un 7/5 maddesi uyarınca
“Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte belirlenecek esaslara göre valiler tarafından verilecek
izin vesikasını alanların ateşli silah bulundurabileceği” düzenlenmektedir. Bu doğrultuda Ateşli
Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik'in 7. maddesinin
(a) bendinde; İl valilerinin, yaptıkları iş, sosyal, ekonomik, kültürel ve mesleki faaliyetleri ya da
bulundukları yer ve zaman itibarıyla can güvenliklerinin ciddi ve harici tehdit ve tehlikelere maruz
kalacağı kuvvetle muhtemel olduğu anlaşılan Türk vatandaşlarına talepleri halinde silah taşıma
ruhsatı verebileceği düzenlenmiştir.
Türk vatandaşı (A), İzmir valiliğine silah taşıma ruhsatı için başvuruda bulunmuştur. (A)’nın
başvurusu vali adına il vali yardımcısı tarafından yapılan işlemle reddedilmiştir.
(İlgili Mevzuat: Yönetmelik Ek Madde 2 – “Valiler, 7 nci ve Ek-1 inci maddelerde belirtilenler hariç
olmak üzere, bu Yönetmelik hükümlerine göre haiz oldukları yetkilerini, gerekli gördükleri takdirde,
kısmen veya tamamen vali yardımcılarına ya da kaymakamlara yazılı olarak devredebilirler.”)
Cevap: Kanunda silah taşıma ruhsatı verilme yetkisi valiye verilmiştir. Ek olarak yönetmelikle silah
taşıma ruhsatı verilme yetkisinin devredilemeyeceği düzenlenmiştir.
Ancak eğer bu düzenleme olmasaydı dahi, eğer bir yetki bizzat, özellikle bir kişiye özgü verilmişse,
bu yetkiler devredilemez yetkilerdir.
Somut olayımızdaki silah taşıma ruhsatı verme yetkisi bizzat valiye verilmiş bir yetkidir. Bu sebeple
eğer kanunu düzenleme olmasaydı dahi bu yetki, yetki devrine konu olamaz.
S2) Valinin silah taşıma ruhsatı verme yetkisi imza devrine konu olabilir mi? Açıklayınız.
Cevap: İmza devrinde bir kanuna dayanma şartı yoktur. Kanuni düzenlemeye ihtiyaç duymaksızın üst
astlarına imza devrini gerçekleştirebilir. İmza devri yazılı olmalı, ilgililere duyurulmalıdır.
Somut olayımızda Vali, Silah ruhsatı verilmesine ilişkin imza yetkisini, vali yardımcısına devredebilir.
S3) (A)’nın başvurusunun reddine ilişkin idari işlem hukuka uygun mudur? Açıklayınız.
Cevap: Bahsekonu yetki, yetki devrine konu olamaz ancak imza devrine konu olabilir.
Burada somut olayda kesin bir bilgi verilmediğinden ikili bir cevap verebiliriz;
- Eğer somut olayda Vali, ilgili yetkisini vali yardımcına devretmiş ve bu yetki devrine
dayanarak vali yardımcı tarafından ret işlemi gerçekleştirilmişse bu işlem hukuka aykırıdır.
- Eğer somut olayda karar Vali tarafından verilmiş, yalnız imza yetkisi vali yardımcına
devredildiği için vali yardımcı tarafından reddedilmişse bu işlem hukuka uygundur.