2014 22 Yamane

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 4

ERTUĞRUL YAMAN

Prof. Dr., Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi

Susmanın Erdemi
Ruhunda olumsuz duygular barındıran bir insanın hem ruh
sağlığı hem de beden sağlığı kısa zamanda bozulur. O hâlde
insanın dış şartları düzeltebilmesi için önce iç şartlarını
düzeltmesi gerekir. Bunun en kestirme yolu da susabilmek;
boş ve gereksiz konuşmalar yapmak yerine dinlemeyi
öğrenmektir.

120 SAYI22 HAZİRAN2014


Hat: Muhiddin Serin
“Ya hayır söyle, ya sus.” Hadis-i Şerif

İnsanoğlu, diğer varlıklara göre birçok üstün özelli- Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz
ğe sahiptir: Düşünme, konuşma, hissetme vb. yönleriyle Hz. Muhammed (s.a.v.), huzurunda konuşan bir hatibi
diğer canlılardan çok farklı ve üstündür insan. İnsanoğlu- dinledikten sonra “Sözde sihirleyen bir kudret vardır.”
na özel olarak bağışlanan söz ve konuşma yeteneği, diğer buyurdukları rivayet edilir.2 Ancak, söylemekteki temel
canlılarda mevcut değildir. Söz ve konuşmanın değeri, ilkeyi ise şöyle ifade etmişlerdir: “Ya hayrı söylemek ya
sadece insanoğluna bağışlanmış bir özellik olmasıyla, da sükût etmek.” 3 düsturu onun konuşma hususundaki
esasen, kendi içinde gizlidir. Sözün esrarı ve konuşmanın önemli bir tavsiyesidir.
hikmeti, insan türünü çok daha üstün ve farklı noktalara Bilginler de “İnsan, konuşan bir varlıktır.” diyerek
taşımaktadır. insanın diğer canlılardan ayrılan ve onu üstün kılan bir
Kur’ân-ı Kerîm’de de söz ve konuşmanın değeri apay- yönüne işaret etmişlerdir. Konuşma kabiliyeti, bir yönüy-
rıdır. Nitekim ilk emir sese ve söze dayalı olan “İkra!” em- le insanoğluna müthiş bir üstünlük sağlarken diğer bir
ridir. Baştan sona bir hikmetli söz hazinesi olan Kur’ân-ı yönüyle de ağır bir sorumluluk yüklemiştir. Dile sahip ol-
Kerîm’de insanlar, güzel söz söylemeye davet edilir. 1
mak, konuşmayı kontrol altına alabilmek pek de kolay bir

SAYI22 HAZİRAN2014 121


meziyet değildir; çünkü, dilin kemiği yoktur ve her yana de saklanır. Yapılan araştırmalar konuşmanın iletişimdeki
kıvrılabilir. Üstelik dil, suç işlemeye de çok eğilimli ve uy- payını çok düşük göstermektedir.
gundur. Yani dil eğer kontrol altında tutulmazsa, potan- İletişimde başarının gerçek sırrı çok ve boş sözde de-
siyel bir sanıktır. Nitekim, modern çağlarda insanlar, çok ğil, özdeki uygulamada yatmaktadır. İletişimde en geniş
konuşmalarına rağmen, geçerli ve kalıcı iletişim kuramı- ve en kapsamlı basamak gönül dili’dir. Gönlümüzü açma-
yorlar. Bu çelişkinin bilimsel bir açıklaması olmalıdır. dan, gönüllere girmeden kurulacak iletişim sığ, yetersiz
Kutsal kitaplar ve bilge insanlar hep “Susan kurtul- ve geçici bir etki oluşturmaktadır. Gazâlî, Farâbî, Firdevsî,
muştur.” yönünde bir uyarıda bulunmaktadır. Günümü- Ferudüddin Attâr ve Mevlânâ gibi birçok İslâm düşünürü
zün adı konulmamış yaygın hastalıklarından birisi de gönülden söz söylemeyi ve hikmetli sözü öne çıkarırken
boş, anlamsız ve gereksiz konuşmaktır. Lokman Hekim’e Batılılar bu gerçeği görmezden gelmişlerdir. Nitekim, in-
“Senin hikmetin nedir?” diye sorulunca; “Ben yapmam san psikolojisi üzerinde derin çalışmalar yapan Amerikalı
gerekmeyen şeyi sormam, beni ilgilendirmeyen şeyin de Prof. Dr. Robert Frager, şöyle itiraf etmektedir: “Batılı eği-
peşine düşmem.” diye cevap vermiştir. Cahil insan karşı- timciler, aklı aşırı derecede öne çıkarma ve kalbi görmez-
sında kitap gibi sessiz kalmak aklın zirvesidir. den gelme eğilimindedir.” 4
Bugün toplumumuzu ve tüm insanlığı yakıp kavu- Gerçek ve doğru olan tavır, her aklımıza geleni söy-
ran gıybet hastalığı, insanlığın neredeyse sonunu hazır- lemek yerine daha fazla tefekkür edip sözün hikmetlisini
layacak kadar yaygınlaşmış bir felakettir. Sağlık, huzur ve söylemek ve az sözle çok tesir oluşturmak en doğru olanı-
mutluluk arzu edenler öncelikle duygu, düşünce, beden dır. Gönül dili; yeri geldiğinde hikmetlice konuşmak, yeri
ve dillerinin korumak zorundadırlar. Huzurun ve mutlu- geldiğinde ise, içimize doğru seyahat ederek susabilmektir:
luğun sırrı en başta dile sahip olmaktan geçmektedir. Büyük mütefekkir ve irfan ehli Sadi-i Şirâzî, gönül dilinin
Gerektiği yerde gereğince konuşabilmek, erdemlerin muazzam ölçüsünü koymuştur: “İki şey insanın ruhunu ka-
başında gelir. Bir atasözü “Erdemin başı dildir.” diyerek rartır: Konuşacakken susmak, susacakken konuşmak”.
bu gerçeği vurgulamıştır. Son nefes tamamlandığında, Tasavvufî geleneğimiz ve medeniyetimiz az konuş-
bizden geriye kalanlar acaba neler olacaktır? Bunu biraz mak, çok dinlemek üzerine kuruludur. Gönüller Sultanı
düşündüğümüzde, arkada kalanların yalnızca iyi veya Mevlânâ’yı çağlar ötesine taşıyan sır, gönül dilinde gizli-
kötü izlenimler olduğu anlaşılır. dir. Mevlânâ, çok düşünüp derinden hikmetli sözler söy-
Dilini tutabilen, kendini de tutabilir. İnsan, düşün- lemiştir. Sözler, onun gönlünden çıkıp karşıdaki gönüllere
celerine hakim olabilir; nefsini kontrol edebilir ve kendini tıpkı yer altı sularının gökyüzüne fışkırması gibi serâpâ ya-
tutabilirse sağlam bir kişilik ve karakter kazanabilir. Dü- yılmıştır; çünkü o gönül diliyle iletişim kurmuş ve sözleri
şüncelerine hakim olan bir insan, en zayıf zamanlarında gönülden söylemiştir:
dahi hakimiyetini kaybetmez. Bu şuurdaki bir insan ise,
“Bilhassa gönül dili olursa,
varlığının kanunlarını ve kendini keşfetmekle hayatın
Gönüldaşlık dildaşlıktan iyidir.
amacı olan sonsuz huzur ve mutluluğun yolunu tutmuş
O söz ima ve yazıyla değildir
olur. İnsanın huzur ve saadeti; sağlık ve mutluluğu kendi
Ama gönül diline tercüman olur.”5
içindedir. İç dünyamızdaki duygu ve düşünceler bede-
nimizin de besin kaynağıdır. Ruhunda olumsuz duygu- Gönül dili, duyguların sessiz dilidir. Duyguların anla-
lar barındıran bir insanın hem ruh sağlığı hem de beden şamadığı, uzlaşamadığı bir ortamda konuşma dilinin pek
sağlığı kısa zamanda bozulur. O hâlde insanın dış şartları etkisi olmaz. Nitekim; gönül severse, duygular harekete
düzeltebilmesi için önce iç şartlarını düzeltmesi gerekir. geçer ve söze hacet kalmaz. Gönül sevmezse, dünyanın
Bunun en kestirme yolu da susabilmek; boş ve gereksiz kelamını da sarf etseniz, sadece yormuş ve yorulmuş olur-
konuşmalar yapmak yerine dinlemeyi öğrenmektir. sunuz. Öyleyse her şeyden önce, irfan dünyamızın dili
Sözün geçer akçe sayıldığı devrimizde susmayı ap- olan sessiz ve sözsüz gönül dilini keşfetmeli ve iletişimle-
tallık sayanlar da olabilir. Ancak bilelim ki cahilin kalbi rimize bu dille başlamalıyız.
dilinde, âlimin dili kalbindedir. Sözün gerçek değeri, çık- Konuşmak veya susmak… Önemli olan hakikate
tığı derinliklerde gizlidir. Nitekim, sözün hakikati gönül- ulaşmak, Allah’ın rızasını kazanmaksa, bilelim ki insanın

122 SAYI22 HAZİRAN2014


Hat: Osman Özçay - “Oku” Alak 96/1

Gönül dili; yeri geldiğinde hikmetlice


konuşmak, yeri geldiğinde ise, içimize
doğru seyahat ederek susabilmektir:
Büyük mütefekkir ve irfan ehli
Sadi-i Şirâzî, gönül dilinin muazzam
ölçüsünü koymuştur: “İki şey insanın
ruhunu karartır: Konuşacakken
susmak, susacakken konuşmak”.

sessizliği sözcüklerinden daha yakındır gerçekliğe! Söz


herkeste var, lakin; her sözü söylemek herkese yaraşmaz.
Tasavvuf dünyamızın üstadları gereğini vaktiyle söyle-
mişler:

“Ey can, kimseyi kırma. Sözden ağırı yoktur. Beden


çok yükü kaldırır ama gönül her sözü kaldıramaz…”
“Söküklerini dik sözlerinin, dilini kalbine yanaştır;
dilinle söylediğini kalbinle de söyle. Kalbinden geçmeye-
ni diline değdirme.”
“Söz, ağız kutusunda kıymetli bir inci gibidir,
Onu harcarken dikkatli ol ve acele etme. etmelidirler. Zira kalp, Mevla’nın tecelligâhıdır. O’na kimi
Her işin aslı gönülden doğar, dilden değil.” yakıştırıyorsanız onu kalbinize alınız. Eğer ki Mevla’ya
Mevlânâ yakışır düşünceleriniz varsa, bitmek tükenmeyen ve
«Edebim el vermez edepsizlik edene. usanç vermeyen bir gönül diline sahip olabilirsiniz. Aksi
Susmak en güzel cevap, edebi elden gidene.» hâlde dünyanın gözüyle dünyanın diliyle konuşup günü
Yunus Emre doldurmaya ve ömrü geçirmeye devam edilebilirsiniz.
Sonuç olarak konuşmak fıtrî bir yetenektir. Oysa,
Söylesem tesiri yok sussam gönül râzı değil susmak sonradan öğrenilir. Bu ilişkiyi şöyle özetleyebili-
Çektiğim âlâmı bir ben bir de Allah’ım bilir. riz: Konuşmak fıtrattan, susmak kudrettendir. Her insan
Fuzûlî konuşabilir; sadece güçlü insanlar susabilirler! Söyle-
yecek sözünüz varsa, sözünüzü dinleyecek insanlar da
Konuşmak veya susmanın temelinde düşünce ya- varsa, elbette konuşabilirsiniz. Ancak; akıllı insanlar çok
tar. Düşünce ise, kalpteki duygulardan kaynaklanır. O düşünür, iyi dinler ve güzel de susarlar! İşin hikmeti bu
sebeple insanlar, kalplerine aldıkları düşüncelere dikkat sırda gizlidir...

D İ P N O T L A R

1. Zümer, 39/23; A’râf, 7/137. 4. Frager, Robert, Kalb, Nefs ve Ruh, İstanbul: Gelenek Yay., 2005: 45
2. Kazancı, Ahmet Lütfi, Peygamber Efendimizin Hitâbeti, İstanbul: Marifet Yay.,1995: 19. 5. Nahifi, Süleyman (2009). Mesnevi-i Şerif, Sad. Amil Çelebioğlu, İstanbul: Timaş Yay. c. I, b. 1260
3. Tirmîzî, Sıfatü’l-kıyâme, 50.123

SAYI22 HAZİRAN2014 123

You might also like