Uluslararası İnanç Turizmi Rotaları Dersi-1

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 28

T.C.

MERSİN ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TURİZM REHBERLİĞİ
ANABİLİM DALI

ULUSLARARASI İNANÇ ROTALARI DERSİ-1 ÖDEV ÇALIŞMASI

HZ. İBRAHİM (As.)’İN İNANÇ ROTASI

Hazırlayan;
Süleyman Can ASLAN

Ders Danışmanı;
Doç. Dr. Uysal YENİPINAR

04(NİSAN)-2023, MERSİN

ii
ÖZET

HZ. İBRAHİM (As.)’İN İNANÇ ROTASI


Turistlerin tatil tercihlerini belirleyen en önemli faktörlerden biri, ilgi alanlarıdır. Bu nedenle,
seçilen destinasyonların turizm türleriyle uyumlu ve turistlerin beklentilerini karşılayacak nitelikte
olması, seçim yaparken etkili bir rol oynamaktadır. Ülkeler, farklı istek ve ihtiyaçları karşılamak için
doğal, tarihi ve kültürel verileri kullanarak turistik ürün çeşitlendirmesi yapmaktadırlar. Bu çeşitlilik
arasında yer alan inanç turizmi, insanların kutsal kabul edilen mekânları ziyaret ederek elde ettikleri
sosyo-ekonomik kazançları ifade etmektedir. Bu çalışmada, inanç turizmi kavramı ve inanç turizmi
rotalarından biri olan Hz. İbrahim (As.) inanç rotası üzerinde durulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Turizm, inanç turizmi, inanç rotaları, Hz. İbrahim (As.)

Ders Danışmanı: Doç. Dr., Uysal YENİPINAR, Turizm Rehberliği, Mersin Üniversitesi, Mersin

iii
ABSTRACT

ABRAHAM (HZ. IBRAHIM)'S FAITH ROUTE


One of the most important factors that determine the holiday preferences of tourists is their
interests. For this reason, the selected destinations being compatible with tourism types and meeting the
expectations of tourists play an effective role when choosing. Countries diversify their touristic products
by using natural, historical and cultural data to meet different demands and needs. Faith tourism, which
is among this diversity, refers to the socio-economic gains that people get by visiting places that are
considered sacred. In this study, the concept of faith tourism and Abraham (Hz. İbrahim’s faith route,
which is one of the faith tourism routes, is emphasized.

Keywords: Tourism, faith tourism, faith routes, Abraham (Hz. İbrahim)

Advisor: Assoc. Dr., Uysal YENİPINAR, Tourism Guidance, Mersin University, Mersin

iv
İÇİNDEKİLER
sayfa
ÖZET İİİ
ABSTRACT İV
İÇİNDEKİLER V
KISALTMALAR VE SİMGELER Vİ
GİRİŞ 1
1. ARAŞTIRMA KONUSU 2
2. ARAŞTIRMA AMACI 2
3. ARAŞTIRMA YÖNTEMİ 2
4. TURİZM VE İNANÇ TURİZMİ KAVRAMLARI 3
4.1. Turizm 3
4.2. İnanç Turizmi 3
5. HZ. İBRAHİM(As.)'İN HAYATI 4
5.1. Hz. İbrahim isminin kelime anlamı ve etimolojisi 4
5.2. Soyu 5
5.3. Doğum Yeri 5
5.4. Çocukluğu, Gençliği, Yetişkinliği 6
5.5. Nübüvvet Dönemi 14
5.6. Vefatı 14
6. HZ. İBRAHİM (As.) İNANÇ ROTASI 16
7. TARTIŞMA VE SONUÇ 20
KAYNAKLAR 22

v
KISALTMALAR VE SİMGELER

Kısaltma/Simge Tanım
As. Aleyhis selam
hz. hazreti
STK Sivil Toplum Kuruluşları
ayr. ayrıca
bkz. bakınız

vi
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

GİRİŞ

Tarihsel süreç boyunca insanlar, askeri, savaş, ticari, göç veya dini nedenlerle yer değiştirmiştir. Bu
yolculuklarda toplumlar kendilerine ait çeşitlilik gösteren izler bırakmıştır. Yüzyıllar sonra ortaya çıkan
doğal, tarihsel veya kültürel varlıklar; o dönemin insanlarının inançları, bilgileri ve sanatlarıyla
harmanlanarak oluşmuştur.

İnanç, insanların tarih boyunca yer değiştirmesindeki en önemli motivasyon kaynaklarından biri
olmuştur. İnsanlar, inançlarına bağlı olarak, farklı yerlere seyahat etmişlerdir. Bu seyahatlerin çoğu, dini
bir amaca hizmet etmiş olsa da, bazıları da insanların inançlarını derinleştirmek, farklı kültürleri ve
medeniyetleri tanımak için gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda gelişen inanç turizmi, ziyaretçilerin farklı
inançlara sahip oldukları yerlere seyahat etmelerini içeren bir turizm türüdür. İnanç turizmi, dünya
çapında milyonlarca turist tarafından tercih edilmektedir ve farklı inançlara sahip olan insanların bir
araya gelmesine olanak sağlamaktadır. İnanç turizmi içinde yer alan inanç rotaları ise, turistlerin farklı
kültürel ve dini yerleri ziyaret etmelerini sağlayan bir turizm konusudur. İnanç rotaları, turistlere tarihi
ve kültürel açıdan zengin yerleri ziyaret etme fırsatı sunmaktadır. Bu yerler arasında kiliseler, camiler,
tapınaklar ve diğer dini yapılar bulunmaktadır. Turistler, bu yapıları ziyaret ederek hem inançlar
hakkında bilgi edinmekte, hem de farklı kültürlere sahip insanları tanımaktadırlar. Ayrıca inanç rotaları,
turistlerin farklı inançlara sahip insanların bir arada yaşadığı yerleri keşfetmelerine de olanak
sağlamaktadır. İnanç turizmi hem kültürel hem de dini açıdan zengin bir deneyim sunmaktadır. İnanç
rotaları ise, turistlere bu deneyimi yaşama fırsatı sağlamaktadır.

İnanç rotaları, dini turizmin önemli bir parçasıdır. Bu rotalar, farklı inançlara sahip insanların kutsal
yerleri ziyaret etmelerini sağlamaktadır. Hz. İbrahim (As.), İslam, Hıristiyanlık ve Musevilik gibi üç
büyük dinin ortak peygamberlerinden biri olmakla birlikte Hz. İbrahim (As.)’i dinlerin ortak atası olarak
kabul edilmiştir. Bu nedenle, inanç rotalarını takip ederken Hz. İbrahim (As.)'in hayatı hakkında bilgi
edinmek önemli rol oynamaktadır.

1
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

1. ARAŞTIRMA KONUSU
Araştırmanın konusu, inanç turizmi kapsamında Hz. İbrahim (As.)’in inanç rotası bağlamında
incelenmesidir.

2. ARAŞTIRMA AMACI

Hz. İbrahim (As.), İslam, Hıristiyanlık ve Musevilik’ in ortak kutsal kişilerinden biridir. Hz. İbrahim
(As.), Tevrat, İncil ve Kur'an'da yer alan bir peygamberdir. Hz. İbrahim (As.)'in yaşamı boyunca birçok
yerde seyahat ettiği bilinmektedir. Seyahat ettiği güzergâhlar arasında Mekke, Medine, Ur, Kudüs ve
Şam gibi yerler bulunmaktadır. Bu kapsamda araştırmanın amacı, Hz. İbrahim (As.)'in hayatına ilişkin
bilgileri aktarmak ve yaşamı boyunca seyahat ettiği güzergâh hakkında bilgi sunmaktır.

3. ARAŞTIRMA YÖNTEMİ
Sosyal bilimlerdeki araştırma yöntemleri, nicel ve nitel yöntemler olarak ikiye ayrılır. Nicel
yöntemler genellikle pozitivizme dayalıdır; yani bilgi ampirik (deneysel) yolla elde edilir (Erdoğan ve
Alemdar, 2010: 103). Bu durumda temel olarak ele alınan ölçütler ise beş duyu ile algılana bilirliktir.

Bu niteliklerden hareketle, nicel yöntemin temel özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir


(Şimşek, 2010: 86-88):

-Temelinde pozitivist düşünce vardır ve temelde formel/dışsal bir dil kullanılır.

-Bu yöntemde gerçek, tek ve kesindir.

-Gerçeklik bireyin dışındadır ve bağımsızdır.

-Nicel yöntem, nesneldir, deneye dayalıdır ve sayısal veriler içermektedir.

Nitel yöntemin temel özellikleri ise aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir (Şimşek, 2010: 88-89):

- Temelini post-pozitivist düşünce oluşturmaktadır

-Gerçek görelidir ve birden fazla doğru olabilir.

-Öznel olmakla birlikte, gerçeklik bireyin katılımı ile oluşturulur ve informal/kişisel bir dil
kullanılır.

-Doğal ortamda gerçekleşmektedir.

-Bu yöntemde, belge inceleme, içerik çözümlemesi, örnek olay çalışması ve söylem çözümlemesi
gibi yöntemler ağırlık sağlamaktadır.

-Bu yöntemde, verilerin toplanmasında daha çok belgeler, sözel açıklamalar, görüntüler vb.
kullanılmaktadır.

2
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

Yukarıda tanımlanan iki kavramın açıklamaları sonucunda bu alan yazında kullanılacak olan
yöntem, deney ve görgül özelikler gibi nicel yöntemin içerdiği unsurları içermediğinden ve alan yazının
temelinde belge inceleme, içerik çözümlemesi, örnek olay çalışması veya söylem çözümlemesi gibi
araştırma yöntemlerini içermesinden dolayı nitel yöntem tercih edilmiştir.

Nitel araştırmalarda veri toplama yöntemlerine bakıldığında ise, özünde, araştırmacılar süreç
sonunda toparladıkları bilgilerin yorumlarına kanıt olması için veri toparlamaktadırlar. Bu anlamda elde
edilen veriler sayısal nitelikli değil daha çok sözlü ve yazılı metinlerden oluşmaktadır. Nitel veri toplama
yönteminin temel veri toplama yöntemleri, sıklıkla kullanılan görüşme, odak küme görüşmesi, gözlem
ve belge incelemesidir. Muhtemel veri kaynakları ise, katılımcılarla yapılan görüşmeler, gözlemler ve
belgelerdir. (Salı, 2018: 136).

Bu anlamda yukarıda tanımlanan veri toplama yöntemlerinden alan yazında kullanılacak yöntem,
belge incelemesi temelini barındırdığından nitel veri toplama yöntemi tercih edilmiştir.

4. TURİZM VE İNANÇ TURİZMİ KAVRAMLARI


4.1. Turizm
İnsanlar, tarih boyunca çeşitli amaçlar doğrultusunda sürekli seyahat etmişlerdir. Bu amaçlardan
birisi de toplumların yaşam sürdürdükleri alanlarda ortaya çıkan, gittikçe artan hava değişimi ve bu
doğrultuda gelişen doğa ve sanatla beslenen göz alıcı güzellikleri tanıma isteği, doğanın insanlara
mutluluk verdiği inancına dayanan, dinlenme gereksinimlerini meydana getiren ve özellikle ticaret ve
sanayinin gelişmesi ile ulaşım araçlarının gelişmesinin bir sonucu olarak ulusların ve toplulukların
birbirlerine daha çok yaklaşmasına olanak veren modern çağa özgü olan turizmdir (Kozak vd., 2001: 1).

4.2. İnanç Turizmi


Dünyadaki birçok din basit bir tanımla tarif edilememektedir. Genel bir tanımlamayla din, bir yüce
tanrıya ya da bir dizi tanrıya odaklanan organize bir inanç, tören, uygulama ve ibadet sistemidir
(Vukonic, 2000: 497). Bu doğrultuda ortaya çıkan dini yapılar, dini özel günler, ayinler, dini inançlar
ise bireyleri din veya inanç turizmine yönelten etkenleri oluşturmaktadır. İnsanların inançlarını ve
geleneklerini yerine getirmek amacıyla yaptıkları harcamalar ve turizm alanındaki işletmelerin inanç
turizmi faaliyetleri gerçekleştirmeleri, inanç turizmi çerçevesinde değerlendirilmektedir. (İlada, 2021:
18).

3
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

5. HZ. İBRAHİM (As.)'İN HAYATI


5.1. Hz. İbrahim isminin kelime anlamı ve etimolojisi
Hz. İbrahim kelimesi Kitâb-ı Mukaddes'te bazen “Avram” veya “Abram”, bazen “Abraham” olarak
geçmektedir. Tevrat'a göre “Hz. İbrahim”, önce "ulu ata" anlamına gelen Abram olarak adlandırılmış ve
daha sonra "milletlerin babası" anlamına gelen “Abraham” olmuştur1. Ancak, "abraham" kelimesinin
kökeni ve anlamı tam olarak belirtilmemiştir (Harman, 2000: 267). Kuran-ı Kerim'de ise Hz. İbrahim
"babanız Hz. İbrahim" (Hac, 78) ve "insanların önderi" (Bakara, 124) olarak anılmaktadır. Bu isim,
Kitab-ı Mukaddes'teki Abraham ismiyle benzerlik göstermektedir (Harman, 2000: 267). “Hz. İbrahim”
ismi Kur’an-ı Kerim’de altmış dokuz yerde tekrarlanmaktadır (Gürel, 2011; 8).

Hz. İbrahim kelimesi, köken olarak farklı dillere ait olduğu ifade edilmektedir. Bazılarına göre
İbranice, bazılarına göre ise Hz. Nuh ve oğlu Şam’ın konuştukları dilin, Süryanice veya Arapça
olabileceği ileri sürülmektedir.(Dineveri, 1960: 3) Hz. İbrahim, Tevrat’ta yer alan bilgilere göre “o, Hz.
Nuh’un oğullarından Şam’ın soyundan gelmektedir.”2Ancak "İbranice" kelimesi, Hz. Nuh'un oğlu
Şam’ın torunu Eber'e nispetle onun kullandığı dilin adıdır (Hasan, 2000: 366). Bu nedenle, Hz. Nuh ve
oğlu Şam’ın İbranice konuştuğu daha olasıdır. Hz. İbrahim çocukluğunu şehirden uzakta yaşayan büyük
dedesi Hz. Nuh'un yanında geçirmiştir. Hz. Nuh vefat ettiğinde Hz. İbrahim 15 yaşındadır ve ilk
eğitimini ondan almıştır (Sarıkçıoğlu, 2008: 20-34; Mevdudi, 2005: 319). Bu bilgilerden hareketle, Hz.
İbrahim'in büyük dedesi Hz. Nuh'un da konuştuğu İbranice diliyle konuştuğu sonucuna varılabilir. Hz.
İbrahim'in konuştuğu dilin İbranice olduğu, ona bu dili vahiy meleğinin öğrettiği ifade edilmiş ve Hz.
İbrahim kelimesinin aslı İbranice olduğu belirtilmektedir (Gürel, 2011; 8).

"Ibrahim" kelimesi, "berheme" kökünden gelir ve kök anlamı "ağacın tomurcuğu, yaprağı, meyvesi
ve taç yaprağı" anlamına gelir. Ayrıca "berheme" kökü "bakışı devam ettirmek" ve "keskin bakışlı"
anlamlarına da gelir. Kelimenin anlamı hakkında Kur’an-ı Kerim'de bir açıklama bulunmamaktadır (Es-
Suyuti, 1983: 34), ancak Hz. İbrahim'in "basiret sahibi" bir kul olduğunu ifade eden bir ayet
bulunmaktadır (Sad, 45).
Sonuç olarak “Hz. İbrahim” kelimesinin kökeni ve anlamı hakkında birçok öngörü bulunsa da
şimdiye kadar kesin bir tespiti mümkün olamamıştır.

1
Genesis, 11/26; 17/5; Nehemiah, 9/7”Genesis” (Erişim Tarihi 23.03.2023), https://biblehub.com/genesis/.
“Nehemiah”, (Erişim Tarihi 23.03.2023), https://biblehub.com/nehemiah/.
2
Genesis, 11/10-26; Chronicles 1/24 ”Chronicles”, (Erişim Tarihi 23.03.2023), https://biblehub.com/chronicles/

4
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

5.2. Soyu
İnsanlığın soyu gibi Hz. İbrahim’in de soyu Hz. Âdem’den gelmektedir. İncil’de yer alan Hz. Âdem
soyunun kısaca öyküsüne bakılacak olursa; Tanrı insanı yarattığında onu kendine benzer
kılmıştır. Onları erkek ve dişi olarak yaratmış ve kutsamıştır. Yaratıldıkları gün onlara “İnsan” adını
vermiştir3. Hz. Âdem’in birçok oğlu ve kızı olmuştur, fakat ilk çocuğu Seth’tir. Seth’in oğlu Enosh4,
Enosh’un oğlu Kenan5, Kenan’ın oğlu, Mahalalel6, Mahalalel’in oğlu Jared7, Jared’in oğlu Enoch8,
Enoch’un oğlu, Methuselah9, Methuselah’ın oğlu Lamech10, Lamech’in oğlu Hz. Nuh11’tur. Kur’an-ı
Kerim ise, Hz. İbrahim'in soy zincirinden bahsetmemektedir; sadece Hz. Nuh'un soyundan geldiğini
(Saffat, 83) ve babasının adının "Azer (Terah)" olduğunu belirtilmektedir (En'am, 74). İslam tarihçileri,
soyunu Hz. Nuh'a kadar dayandıran bir silsile hakkında konuşulmakladır. Bu silsilenin Kitab-ı
Mukaddes'(İncil)’ten alındığı düşünülmektedir. K. Kerim'de, Hz. İbrahim'in çocuklarından İsmail, İshak
ve torunu Yakup'un kendisine ihsan edildiği söylenmektedir (Hz. İbrahim, 39; Enbiya, 72) ve onun
soyundan birçok peygamberin seçildiği ifade edilmektedir (Meryem, 58).

5.3. Doğum Yeri


Hz. İbrahim’in doğumuyla ilgili olarak kesin bilgi olmamakla birlikte bazı kaynaklarda rastlanan
hikâyeler mevcuttur. Ayrıca bu hikâyeler Kur’an-ı Kerim’de mevcut değildir (Canan, 2004: 34). Fakat
İncil’de Yaratılış (Genesis) kısmında Hz. İbrahim'in yaşamının ana ayrıntıları kayıtlıdır. Terah'ın oğlu
Hz. İbrahim, Nuh'tan Sam soyuna kadar uzanan onuncu nesildir12. İki erkek kardeşi vardır, bunlar Nahor
ve Haran'dır. Karısı, babasının üvey kız kardeşi olan Sarai veya Sarah'tır13. Hz. İbrahim'in ailesi
görünüşteki doğum yeri olan Keldanilerin “Ur" kentinden göç etmişler14 ve Kenan'a doğru yola
çıkmışlardır. O zamanlar 75 yaşında olan Hz. İbrahim, Harran'da kaldığı sırada ilahi çağrıyı ve ulus
olma vaadini almıştır ve buna karşılık olarak karısı ve yeğeni Lut ile birlikte Kenan'a15 gitmiştir
(Abrabanel, 1972: 112). Tevrat’ta aktarılan bilgilere göre Hz. İbrahim’e gösterilen hedefle takip ettiği
güzergâh dikkate alındığında doğduğu şehrin Urfa olduğu düşünülmektedir (Canan, 2004: 26-34).

3
Genesis 5:1/3
4
Genesis 5:6
5
Genesis 5:9
6
Genesis 5:12
7
Genesis 5:15
8
Genesis 5:18
9
Genesis 5:21
10
Genesis 5:25
11
Genesis 5:29
12
Genesis 11:10-26
13
Genesis 11:29; 20:12
14
Genesis 11:28; 11:31; 15:7; Nehemiah 9:7; Joshua. 24:2-3 “Joshua”, (Erişim Tarihi 23.03.2023),
https://biblehub.com/joshua/.
15
Genesis 12:1-5

5
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

5.4. Çocukluğu, Gençliği, Yetişkinliği


Hz. İbrahim’in çocukluk ve gençliğine ilişkin Kur’an-ı Kerim’de herhangi bir bilgi yoktur, direkt
olarak şirke karşı olan mücadelesi aktarılmaktadır (Gürel, 2011: 12). Ancak bazı kaynaklarda yer alan
bilgilere bakıldığında ise Hz. İbrahim’in babası Azer (irancada Târah), Babil-Bağdat yakınlarında
hüküm süren Kenan’ın oğlu Nemrud’un vezirliğini yapmaktadır (İbnü’l-Esir, 1991: 86-87; Taberi, 1900:
168). Nemrud çok zulüm eden, puta tapan bir padişahtır. Rivayete göre eski dünyada her yere hüküm
süren dört padişah vardır; bunlardan ikisi hak dininden Süleyman peygamberle Zulkarneyn iken diğer
ikisi kâfir Nemrud ve Buhtun Nasr’dır (Taberi, 1900: 168; Bennet, 2021: 27).

Taberi (1990) ve İbnü’l Esir (1991) eserlerinde Hz. İbrahim’e ilişkin aktardıkları bilgilere göre bir
gün müneccimler Nemrûd'un huzuruna gelerek: “Bu yılın sonunda bir erkek çocuğun doğacak, senin
diline batıl diyecek. O, sizin dininizi terk edecek ve putlarınızı kıracak, hem de sen onun yüzünden helak
olacaksın” demişlerdir. Nemrûd bunun üzerine bütün hamile kadınları yanına adamlarını ve vezirlerini
göndermiştir ve hangi kadın doğuracaksa deftere not edilmesini ve erkek doğarsa öldürülmesi emrini
vermiştir. Ancak Hz. İbrahim'in annesinin gebeliği belli olmadığından onun hamileliğinin farkına
varılmamıştır. Nemrûd o yıl içinde doğan bütün erkek çocukları öldürtmüştür. Hz. İbrahim'in annesi
doğum sancısını hissedince, geceleyin evinden çıkarak kendisine yakın olan bir mağaraya gelmiş ve
çocuğu Hz. İbrahim'i burada doğurmuştur (İbnü’l-Esir, 1991: 87; Taberi, 1900: 169). Daha sonra
mağaranın ağzını kapatıp hemen evine geri dönmüştür. Bundan sonra annesi, oğlu Hz. İbrahim'in ne
hâlde bulunduğunu görmek için onu sıksık kontrol etmiştir. Hz. İbrahim, başkalarının bir ay içerisinde
gösterdiği gelişmeyi, bir günde göstermiş ve annesi mağaraya her geldiğinde, Allah onun rızkını
başparmağının içerisinde kıldığı için onu başparmağını emer bir vaziyette sağ bulmuştur (İbnü’l-Esir,
1991: 87; Taberi, 1900: 169).

Hz. İbrahim'in babası Âzer, bir gün hanımına gebeliğinin durumunu sormuş ve o da, “Bir oğlan
çocuğu doğurdum, fakat öldü” demiş kocası Âzer de onun bu sözünü tasdik edip inanmıştır. Ancak
rivayet edildiğine göre, Âzer, Hz. İbrahim'in doğduğunu biliyordur, fakat hükümdar Nemrûd'un bu
hadiseyi unutmasına kadar Hz. İbrahim'in doğduğunu saklamıştır (İbnü’l-Esir, 1991: 86; Taberi, 1900:
169).

Bir gece annesi Hz. İbrahim’i emzirmeye gelmiştir. O sırada oğlunu kucağına almış ve
mağaradan dışarı çıkarmıştır. Hz. İbrahim kafasını kaldırıp göğe baktığında yıldızları görmüş,
şaşırmıştır. Rivayet edildiğine göre, Hz. İbrâhinı on beş aylık iken düşünmeye başlamıştır. Hz. İbrahim
gecenin karanlığı kaplayınca bir yıldız görmüş, “Rabbim budur” dedi. Yıldız batınca da “Batanları
sevmem” (En'âm, 76) demiştir (Taberi, 1900: 170). Hz. İbrahim ayı doğar halde görünce "Ayı doğarken
görünce, “Rabbim budur” demiştir. O da batınca, “Rabbim bana doğru yolu göstermezse elbette yolunu
şaşırmış kimselerden olurum” (En'âm, 77) demiştir. Güneşi doğarken görünce, “Rabbim budur; zira bu
daha büyük” demiştir. O da batınca demiştir ki: “Ey kavmim! ben, sizin (Allah’a) ortak koştuğunuz
şeylerden uzağım.” (En'âm, 78) demiştir (İbnü’l-Esir, 1991: 88).

6
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

Daha sonra Hz. İbrahim kavminin dininden uzaklaşmış ve Rabbini tanıyıp öğrenmiş olarak
babasının yanma dönmüştür. Ayrıca annesi Âzer’e Hz. İbrahim'i nasıl saklayıp gizlediğini anlatmıştır.
Âzer, kavminin tapmakta oldukları putları yapar ve bunları satması için Hz. İbrahim'e vermiştir. O da
bunları satarken “Faydaları olmayan, zararları dokunmayan bu putları satın alan var mı?” diye seslenip
durmuştur; fakat hiç bir kimse gelip de ondan bu putları satın almamıştır. Hatta Hz. İbrahim putlar
satılmayınca onları alıp, bir ırmağın kenarına götürmüştür, putların başlarını suya sokar, kavminin
putlara tapmasını alaya almak maksadıyla putlara hitaben “Haydi su için!” demiştir. Nihayet Hz.
İbrahim'in bu hareketleri kavminin arasında yayılmaya başlamıştır. Ancak Hz. İbrahim'in yaptıkları
Nemrud'uıı kulağına kadar varmamıştır. Artık Hz. İbrahim, kavmini içerisinde bulunduğu sapıklığı terke
ve onları Allah'a kulluğa davet etme zamanının geldiğini düşünerek önce babası Âzer'i tevhide, yani
Allah'ın birliğine inanmaya davet etmiş, fakat babası onun davetini kabul etmemiştir (İbnü’l-Esir, 1991:
88; Taberi, 1900: 172).

Bundan sonra Hz. İbrahim kavmini de tevhide davet etmiş, bunun üzerine onlar, “Ey Hz.
İbrahim! Sen kime kulluk edip tapıyorsun” dîye sormuş, Hz. İbrahim “Âlemlerin Rabb'ine” diye cevap
vermiştir. Bu defa onlar, “Âlemlerin Rabb'i dediğin Nemrûd mudur?” diye sormuş, Hz. İbrahim “Hayır!
Ben ancak beni yaratana kulluk ediyorum.” cevabını vermiştir. İşte bu durum karşısında Hz. İbrahim'in
asıl gayesi ortaya çıkmış ve tapmış oldukları putların acizliklerini göstererek onları susturmak istediği
Nemrûd'a ulaştırılmıştır. Bu sırada Hz. İbrahim onların putlarına yapmak istediği şeyi gerçekleştirmek
için fırsat kollamaktadır (İbnü’l-Esir, 1991: 88). Hz. İbrahim'in onları kendisinden uzaklaştırıp,
bayramlarına topluca çıktıktan sonra putlarını kolaylıkla kırabilmek için “Ben hastayım” demiştir.
Onlar, bayram yerlerine çıktıkları sonra, bu sırada tek başına putların yanma gelen Hz. İbrahim iç
sesinden “Allah’a yemin ederim ki siz ayrılıp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım!”
demiştir (Enbiyâ, 57). Putlar yan yana dizilmiş, büyükten küçüğe doğru sıralanmış şekilde
durmaktadırlar. Bu arada onlar bayram yerine çıkmazdan önce ilahları olan putlarının önlerine yemekler
hazırlayıp bırakmışlardı ve Hz. İbrâhim gizlice tanrılarının yanına varmış “Niçin bir şeyler
yemiyorsunuz?” demiştir; (Sâffât, 91) Hz. İbrâhim, cevap alamayınca “Neyiniz var, niçin
konuşmuyorsunuz?” (Sâffât, 92) diye seslenmiştir (İbnü’l-Esir, 1991: 89; Taberi, 1900: 173). Bundan
sonra o “Onlara güçlü darbeler indirmeye başladı” (Sâffât, 93). Hz. İbrâhim putları paramparça etmiş,
belki ona başvururlar diye büyük putu bırakmıştır (Enbiyâ, 59).

Nihayet bayram yerinden dönen halk, putların başına gelen bu hâli görünce korktular ve bunu
büyük bir hadise sayarak “(Dönüp durumu gören) putperestler, Bunu tanrılarımıza kim yaptı? Muhakkak
o, zalimlerden biridir”.(Enbiyâ, 59) diye aralarında konuşmuşlardır. Bu arada onlar “Bazıları, “İbrâhim
denen bir gencin bunları diline doladığını işitmiştik” deyince, “O halde, onu hemen insanların önüne
getirin, belki birileri şahitlik eder” (Enbiyâ, 60-61) demişlerdir (İbnü’l-Esir, 1991: 89; Taberi, 1900:
176).

7
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

Hz. İbrahim yakalanarak getirilip, halk hükümdarları Nemrûd'ım yanında Hz. İbrahim için
toplanınca onları “Bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın, ey İbrâhim?” (Enbiyâ, 62) diye sormuş, Hz. İbrâhim,
“Hayır” diyerek, “Bu işi şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa onlara sorun!” (Enbiyâ, 63)
demiştir. Hattâ Hz. İbrahim onlara büyük putun hepsinden daha büyük olmasına rağmen kendisiyle
birlikte kendilerine tapılan küçük putlara kızarak onları kırdığını söylemiştir. Bunun üzerine onlar,
putları kırma konusunda Hz. İbrahim'i suçladıkları, suç iddiasından vaz geçerek kendilerine dönüp ve
“Hz. İbrahim'i buraya getirmekle zulmettik, biz de onun söyledikleri gibi düşünüyoruz.” demişlerdir.
Sonra onlar, putların zarar ve faydalarının olmadığını, kırmak gibi bir kudrete sahip bulunmadıklarını
öğrenince Hz. İbrahim'e “Bunların konuşamayacağını pekâlâ biliyorsun” demişlerdir (Enbiyâ, 65),
Bunun üzerine Hz. İbrahim “Öyleyse Allah’ı bırakıp da size ne fayda ne de zarar veremeyen şeylere mi
tapıyorsunuz? Size de Allah’ı bırakıp taptığınız bu şeylere de yuh olsun! Siz aklınızı kullanmaz
mısınız?” (Enbiyâ, 66. 67) demiştir. Bundan sonra Nemrûd, Hz. İbrahim'e “Taptığın ve başkalarına da
tapmağa davet ettiğin ilâh nasıl bir şeydir?” diye sormuştur. Hz. İbrahim “Rabbim hayat veren ve
öldürendir.” (Bakara, 258) cevabını vermiştir. Bunun üzerine Nemrûd, “Hayat veren ve öldüren benim”
(Bakara, 258) demiştir. Hz. İbrâhim “Allah güneşi doğudan getirmektedir, hadi sen de onu batıdan getir”
(Bakara, 258) diyerek cevabını yinelemiştir. Hz. İbrahim'in bu sözü karşısında Nemrûd tutulup kalmış
ve ona hiçbir şekilde cevap verememiştir. İşte bundan sonra putperestler, “Eğer bir şey yapacaksanız,
yakın onu ve böylece tanrılarınıza yardım edin!” (Enbiyâ, 68) demişlerdir (İbnü’l-Esir, 1991: 90-91;
Taberi, 1900: 177-178).

Rivayet edildiğine göre, Nemrûd'uıı emri üzerine her çeşit ağaçtan odunlar toplanmaya
başlanmıştır; hatta “Onun için bir yapı kurun ve (orada hazırlayacağınız) kuvvetli ateşe atın onu!” emrini
vermiştir (Saffat 97). Nihayet Hz. İbrahim'i ateşe atmak üzere binanın tepesine çıkardıklarında, o başını
göğe kaldırıp “Ey Allah' im! Sen yerde de gökte de teksin. Allah bana kâfi ve O ne güzel Vekü'dir.”
diyerek dua etmiştir. Hz. İbrahim ateşe atılmadan önce bağlı bir vaziyetteyken Cebrail (As.) kendisine
görünerek ve “Ey Hz. İbrahim! Bir ihtiyacın var mı?” diye sormuştur. Hz. İbrahim ise “Sana ihtiyacım
yoktur.” diye cevap vermiştir. Bundan sonra onlar, Hz. İbrahim'i ateşe fırlatmış, bu esnada Allah (C.c.)
ateşe “Ey ateş, İbrâhim’e serin ve zararsız ol!” (Enbiyâ, 69) diye buyurmuştur (İbnü’l-Esir, 1991: 92-
93; Taberi, 1900: 181), İlâhî hitap karşısında o gün yeryüzünde bulunan bütün ateşler hitabın kendilerine
olduğunu sanarak sönmüşlerdir. Ayrıca Allah (C.c.) Hz. İbrahim'in suretinde gölge meleğini göndermiş
ve bu melek gelerek ateşin içerisinde bulunan Hz. İbrahim ile arkadaşlık etmek için onun yanma
oturmasını buyurmuştur. Bundan sonra Nemrûd, ateşin Hz. İbrahim'i yakıp kül ettiğini düşününceye
kadar günlerce beklemiştir. Hattâ Nemrûd bir ara ateşe baktığında odunların yanmakta olduğunu, Hz.
İbrahim'in ise kendisi gibi birisiyle ateşin içerisinde oturmakta olduğunu görmüştür. Bunun üzerine,
Nemrûd kavmine, “Ben Hz. İbrahim'i sağ vaziyette, diri gibi gördüm, onun durumu bana karışık geliyor.
Hemen benim için ateşi yukarıdan görebileceğim yüksek bir bina yapın.” emrini vermiştir. Nemrûd'un
adamları hemen onun için bir bina yapmış ve o binanın üzerine çıkıp bakınca Hz. İbrahim'i kendisine

8
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

benzer birisiyle ateşin içerisinde oturur bir vaziyette görmüştür, hatta Nemrûd, Hz. İbrahim'e seslenerek
“Ey Hz. İbrahim! Allah'ın o kadar büyükmüş ki, izzet ve kudreti seninle şu gördüğüm durum arasına
girdi, yani sana zarar verdirmedi. Acaba ateşten çıkmaya gücün yeter mi?” diye sormuş, Hz. İbrahim
“Evet, ateşten çıkmaya gücüm yeter.” diye cevap vermiştir. Nemrûd, “Ateşin içerisinde kaldığın
takdirde onun sana zarar vermesinden korkar mısın?” diye sorunca, Hz. İbrahim “Hayır, korkmam.”
diye karşılık vermiştir. Hz. İbrahim ayağa kalktı ve yürüyerek ateşin içinden dışarı çıktı. Hz. İbrahim
ateşten dışarı çıkınca Nemrûd ona, “Ey Hz. İbrahim! Yanında gördüğüm sana benzeyen adam kimdi?”
diye sormuş, Hz. İbrahim “Benimle ünsiyet etmek için Rabbimin bana gönderdiği gölge meleğidir.”
diye cevap vermiştir. Bunun üzerine Nemrûd, “İzzet ve kudretini, yalnız O'na kullukta ısrar ettiğin için
sana yaptıklarını gördüğümden senin Allah'ına kurban takdim etmek istiyorum.” demiştir. Hz. İbrahim
ise, “Sen kendi "dinine bağlı kaldıkça Allah senin takdim edeceğin kurbanı kabul etmez.” demiştir.
Nemrûd, “Ey Hz. İbrahim! Saltanat ve mülkümü bırakmaya gücüm yetmiyor.” demiş ve dört bin sığır
kurban ederek Hz. İbrahim'i kendi hâline bırakmıştır, Allah da Hz. İbrahim'i Nemrûd' tan korumuştur
(İbnü’l-Esir, 1991: 93).

Hz. İbrahim'da öteki peygamberler gibi vatanından hicret etmiştir. Hicret sırasında ona Lût ve
Sâre eşlik etmiştir. Hz. İbrahim'in yaşadıklarını görünce kavminden bir grup kişi Nemrûd ve
cemaatinden korkmalarına rağmen Hz. İbrahim'in dâvetine icabet ederek iman etmişlerdir. Hz.
İbrahim'in kardeşinin oğlu olan Lût b. Hârân da iman edenler arasındadır. Hz. İbrahim ile Hârân'm
üçüncü kardeşleri ise Târah (Âzer)'m oğlu Nâhûr Betvîl'in babasıdır. Betvîl ise Lâbân ile Hz. İbrahim'in
oğlu İshak’ın hanımı ve Hz. Yakûb'un annesi oları Rabekâ'nm babalarıydı. Lâbân da Hz. Yakûb'un
hanımları olan Râlıîl ile Liyâ'nın babalarıydı. Ayrıca Hz. İbrahim'e amcasının kızı Sâre de îman etmiştir
(İbnü’l-Esir, 1991: 92; Taberi, 1900: 185-186).

Hz. İbrahim ve ona eşlik edenler Harran şehrine gelerek, burada birkaç gün geçirmişlerdir. Hz.
İbrahim ve amcasının kızı Sâre daha sonra Mısır’a hareket etmişlerdir. Lut burada kalmıştır (Bennet,
2021: 27). Rivayete göre Sâre çok güzel bir kadındır ve hiçbir vakit Hz. İbrahim'e karşı gelmemiştir.
Firavuna Sâre'ııin güzelliği görünce Hz. İbrahim'e birisini gönderip onları huzuruna davet etmiştir.
Firavun Hz. İbrahim'e : “Yanındaki kadın kimdir?” diye sormuş, Hz. İbrahim “(Din kardeşi olduğunu
kastederek) Kız kardeşimdir” diye cevap vermiştir. Hz. İbrahim bu kadın eşimdir dediği takdirde
Firavunun kendisini öldürmesinden korkmuştur. Bundan sonra Firavun Hz. İbrahim'e, “Bu kadını süsle
ve bana gönder.” demiştir. Bunun üzerine Hz. İbrahim Sâre ‘ye süslenmesini emretmiş ve süslendikten
sonra onu Firavuna göndermiştir. Sâre Firavunun huzuruna girdiğinde, o elini Sâre ‘ye doğru uzatmış,
bu sırada Hz. İbrahim namaza durmuştur. Firavun Sâre ‘ye elini uzattığı zaman şiddetli bir şekilde
tutulup kalmıştır. Bunun üzerine Firavun Sâre ‘ye “Allah'a dua et, sana zararım dokunmaz” dedi. Sâre
Firavun için Allah'a dua etti, o da bu durumdan kurtulmuştur. Fakat Firavun tekrar Sâre ‘ye elini uzatmış,
yine o şiddetli bir şekilde tutulup kalmıştır. Sâre ‘ye “Benim için Allah'a dua et, sana zararını
dokunmaz.” demiştir. Sâre onun için Allah'a dua etti; yine o bu durumdan kurtulmuştur. Firavun bu İşi.

9
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

Üçüncü defa tekrarlayınca, yine şiddetle tutulup kalmış ve Sâre'nin duasıyla tekrar kurtulmuştur. Bunun
üzerine Firavun kendisine en yakın olan haciblerinden birisini yanma çağırıp ona : “Sen bana insan
değil, bir şeytan getirmişsin. Onu derhal buradan uzaklaştır ve ona Hâcer'i ver.” demiştir. Hâcib de
Firavunun emrini yerine getirmiştir. Bundan sonra Sâre Hâcer ile birlikte, Hz. İbrahim'in yanma hareket
etmiştir. Sâre'nin döndüğünü hisseden Hz. İbrahim namazı keserek Sâre ‘ye “Nasılsın, ne durumdasın?”
diye sormuş, Sâre de “Allah (C.c.) kâfirin hilesine kâfi geldi ve Hâcer'i de bana hizmetçi olarak verdi”
diye cevap vermiştir (İbnü’l-Esir, 1991: 93; Taberi, 1900: 186-187-188).

Rivayet edildiğine göre, Hâcer endamlı bir cariye idi. Sâre onu Hz. İbrahim'e bağışlamıştı. Hatta
Sâre Hz. İbrahim'e “Bu cariyeyi al, belki Allah ondan sana bir çocuk nasip eder.” demişti. Sâre'nin ise
hayız-dan kesilip yaşlanıncaya kadar hiç çocuğu olmamıştı. Nihayet Hz. İbrahim' in Hacer'den İsmail
adındaki oğlu dünyaya gelmiştir (İbnü’l-Esir, 1991: 94). Hz. İbrahim Sâre ile birlikte Firavun'un
korkusundan Mısır'ı terk edip Şam'a (Suriye'ye) hareket ettiği zaman Filistin topraklarında bulunan es-
Seb'e indi, kardeşinin oğlu Lût b. Hârân da Mü'tefike'ye gitmiştir. Allah (C.c.), Hz. İbrahim'e bu sırada
peygamberlik vermişti. Hz. İbrahim Seb' denilen yerde bir kuyu kazmış, bir de Mescid yapmıştı.
Kuyunun suyu temiz bir kaynak suyudur. Nihayet Seb' halkı Hz. İbrahim'e eziyet edince o buradan
ayrıldı ve ayrılışını müteakip kuyunun suyu çekilmişti. Seb' halkı Hz. İbrahim'in peşinden gittiler ve
ondan geri dönmesini istediler; fakat Hz. İbrahim geri dönmedi ve onlara yedi tane keçi vererek “Bunları
kuyunun başına götürdüğünüz vakit su tekrar ortaya çıkacak ve eskisi gibi temiz bir su kaynağı olacaktır.
Bu sudan içiniz, fakat aybaşı hâlindeki bir kadm buradan avucuyla su almasın” dedi. Onlar keçileri alıp
yola çıktılar, keçilerle birlikte kuyunun başına gelip durduklarında su tekrar göründü, böylece kuyunun
suyundan hem keçiler hem de kendileri içtiler. Nihayet aybaşı âdeti gören bir kadın gelip bu kuyudan
avucuyla su alıncaya kadar bu sudan içmeye devam ettiler. Ancak bundan sonra kuyunun suyu eksilerek
bu günkü hâlini aldı. Hz. İbrahim ise Remle ile İlyâ (Beytü'l-makdis) arasında bulunan "Katt" veya
"Kıtt" denilen beldede yerleşmiştir (İbnü’l-Esir, 1991: 94). .

Hz. İsmail dünyaya geldiği zaman Sâre çok üzülmüştü. Onun bu üzüntüsüne bir teselli olsun
diye yetmiş yaşında bulunmasına rağmen Allah tarafından kendisine Hz. İshak bağışlandı. Hz. İbrahim
ise bu sırada yüz yirmi yaşında bulunuyordu. İsmail ile İshak büyüdükleri zaman birbirlerine hasım
kesilip düşman olmuşlardı. Bu yüzden Sâre Hâcer'e kızıp onu evinden kovmuştu. Sonra Hâcer'i tekrar
evine almış, fakat onu kıskandığından yine evinden sürüp çıkarmıştı. Hatta Sâre Hâcer'in vücudundan
birparça keseceğine yemin etmişti. Neticede onu çirkinleştirmemek için kulağını ve burnunu kesmekten
vaz geçip onun sünnet yerini kesmişti. Kadınların sünnet olma âdeti buradan kalmıştır (İbnü’l-Esir,
1991: 95).

10
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

Bir rivayette ifade edildiğine göre, İsmail çocuk yaştaydı, dolayısıyla Sâre'nin Hâceri evinden
uzaklaştırması İsmail ile İsîıâk'ııı yüzünden değildir, Sâre'nin onu kıskanmasından ileri gelmiştir. Doğru
olan görüş de budur. Bundan sonra Sâre, Hâcer'e “Benimle aynı beldede kalmayacaksın” diyerek
çıkışmıştır. Bunun üzerine Allah (C.c.) Hz. İbrahim'e "Mekke'ye gitmesini vahyetti; o zaman Mekke'de
hiç bir bitki yetişmemektedir. Hz. İbrahim, Hâcer ile oğlu İsmail'i Mekke'ye götürüp onları Mekke'de
Zemzem'in bulunduğu yere bırakıp geri dönmüştür. Hâcer, Hz. İbrahim'in arkasından “Ey Hz. İbrahim!
Ekini, suyu, yiyeceği ve ülfet edip yalnızlığını gidereceği bir kimsesi bulunmayan böyle bir yere bizi
bırakıp gitmeyi sana kim emretti?” diye seslenmiş, Hz. İbrahim “Rabb'ım emretti.” diyerek cevap
vermiştir. O zaman Hâcer “O. bizi zayi etmez, muhakkak bizi korur.” diyerek boyun eğmiştir. Hz.
İbrahim geri dönerken, “Ey rabbimiz! Ben zürriyetimden bir kısmını (Hâcer ile İsmail'i), senin kutsal
evinin (Kâbe) yanında tarıma elverişli olmayan bir vadiye yerleştirdim. Bunu yaptım ki rabbim, namazı
kılsınlar. İnsanların gönüllerini onlara meylettir ve çeşitli ürünlerden onlara rızık ver ki şükretsinler.”
diye yalvarmıştır (İbnü’l-Esir, 1991: 95; Taberi, 1900: 195).

İsmail susayınca ayaklarıyla tepinmeye başlamış, annesi Hâcer de bir şeyler görebilirim
ümidiyle Safa tepesine çıkıp sağa sola bakmış, fakat Hâcer hiçbir şey görememiştir. Sonra vadiye inerek
Merve tarafına gitmiş, Merve'nin tepesine çıkınca yine bir şeyler görebilirim gayesiyle sağa sola
bakınmıştır, fakat bu defa da bir şey görememiştir. Hâcer bu koşma hareketini yedi defa yapmıştır. İşte
hac esnasında yapılan koşma hareketinin aslı buradan geldiği rivayet edilmektedir (İbnü’l-Esir, 1991:
96; Taberi, 1900: 196). Bundan sonra Hâcer İsmail'in yanına gelmiş, bu sırada İsmail ayaklarıyla
tepmeyi bırakmış ve "Zemzem" denilen pınar ise yerden kaynayıp toprak üzerine çıkmaya başlamıştır.
Hâcer ise suyun toprak üzerine çıkmasını sağlamak için elleriyle toprağı karıştırarak eşelemiş ve etrafını
çevirmeye çalışmıştır. Hattâ toplanan suları (ihtiyat tedbiri olarak) tulumuna doldurmuştur. Cürhüm
kabilesi Mekke'ye yakın bir vadide yerleşmiştir. Suyu gören kuşlar ise vadinin etrafını sarmışladır.
Kuşların vadiyi terk etmediğini gören Cürhüm kabilesinin insanları kendi aralarında “Bu kuşlar vadiyi
bırakmadıklarına göre, burada mutlaka su vardır” diyerek harekete geçip, Hacer'in yanma gelmişler ve
ona “Su senin olsun, eğer istersen biz seninle birlikte burada kalırız, dolayısıyla yalnızlığını gidermiş
oluruz.” demişlerdir. Hâcer onların bu teklifini kabul etmiştir. Bundan sonra onlar İsmail büyüyüp
annesi Hâcer ölünceye kadar hep birlikte burada kalmışlardır. Daha sonra Hz. İsmail Cürhüm
kabilesinden bir hanımla evlenmiştir. Hz. İsmail ve çocukları Arapçayı Cürhüm kabilesinden
öğrenmişlerdir. Bu yüzden Hz. İsmail'in soyundan gelenlere, Araplaşmış Arap mânasında "el-Arabu'1-
müte-arribe” denilmiştir (İbnü’l-Esir, 1991: 95; Taberi, 1900: 197).

Hz. İbrahim Hacer'in yanma gitmek için Sâre'den izin istemiştir. Ancak Sâre, Hacer'in evine
inmemek şartıyla onun gitmesine izin vermiştir. Ne yazık ki Hz. İbrahim Mekke'ye geldiğinde Hâcer
vefat etmiştir (İbnü’l-Esir, 1991: 96; Taberi, 1900: 198). Hz. İbrahim, oğlu İsmail'in evine gitmiş ve
oğlunun hanımına “Kocanız nerede?” diye sormuş, o da “Şu anda evde yok, ava gitti.” diye cevap
vermiştir. Hz. İsmail Harern'de avlanmak yasak olduğundan bu bölgenin dışına çıkar, avlandıktan sonra

11
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

tekrar Harem mahallinde bulunan evine dönerdi. Hz. İbrahim oğlu İsmail'in hanımına “Misafir kabul
eder misin?” diye sormuş, o, “Hayır! Kabul edemem, hem şu anda yanımda hiç kimse yok” diye cevap
vermiştir. Bunun üzerine Hz. İbrahim ona, “Kocanız geldiği zaman benden ona selâm söyleyin,
kapısının eşiğini değiştirsin.” diyerek bir öğüt vermiştir. Bundan sonra Hz. İbrahim hanımı Sâre'nin
yanına dönmüştür. Hz. İsmail evine geldiği zaman babasının kokusunu hissetmiş ve hanımına “Eve
birisi geldi mi?” diye sormuştur. O, gelen kişiyi hafife alarak “Evet, yaşlı birisi geldi.” diye cevap
vermiştir. İsmail “Pek, iyi ne söyledi?” diye sormuş, hanımı “Benden kocanıza selam söyleyin, kapısının
eşiğini değiştirsin, deyip gitti.” diye cevap vermiştir. Bunun üzerine Hz. İsmail bu hanımından boşanmış
ve tekrar başka bir hanımla evlenmiştir. Hz. İbrahim aradan uzun bir müddet geçtikten sonra oğlu
İsmail'i ziyaret etmek için tekrar hanımı Sâre'den izin istemiştir. Sâre de oğlunun evine inmemek üzere
ona izin vermiştir. Bunun üzerine Hz. İbrahim Mekke'ye gelmiş ve hemen oğlu İsmail'in evine giderek
hanımına “Kocanız nerede?” diye sormuş, İsmail'in yeni hanımı ise “Ava gitti, Allah izin verirse hemen
şimdi gelir, Allah size merhamet etsin! Buyurun konuğumuz olun.” Diyerek cevap vermiştir. Hz.
İbrahim “Misafir kabul eder misin?” diye sormuş, o da “Evet, kabul ederim.” demiştir. Hz. İbrahim
”anınızda ekmek veya buğday veya burma ve yahut arpa bulunur mu?” diye sormuş, İsmail'in hanımı
ise ona, süt ve et ikram etmiştir. Hz. İbrahim de et ve sütün bereketli olması için dua etmiştir (İbnü’l-
Esir, 1991: 97; Taberi, 1900: 199-200). Daha sonra Hz. İbrahim ona, “Kocanız geldiği vakit benden ona
selâm söyleyin, artık kapısının eşiğinin düzelmiş olduğunu kendisine iletin.” demiştir. Hz. İsmail eve
döndüğü vakit babasının kokusunu hissetti, hanımına “Evimize birisi mi geldi?” diye sormuş, hanımı
“Evet, insanların en güzel yüzlü ve en hoş kokulusu olan bir ihtiyar geldi. O, sana selamını iletmemi
istedi ve kapınızın eşiğinin düzeldiğini söyledi.” diye cevap vermiştir. Hz. İsmail (As.), “Gelen kişi
babam Hz. İbrahim'dir.” demiştir (İbnü’l-Esir, 1991: 97; Taberi, 1900: 200).

a. MEKKE'DEKİ BEYTÜ'L-HARÂM (KA'BE)'IN İNŞASI

Bir rivayete göre, bundan sonra Alalı (C.c.) Hz. İbrahim'e Ka' be'yi inşa etmesini emretmiştir.
Fakat Hz. İbrahim Ka'be'nin inşa edileceği yer hususunda sıkıntıya düşmüştür, bunun üzerine Allah
(C.c.) rehberlik etmesi için ona "Sekine" denilen, kıvrıla kıvrıla hareket eden ve yumuşak esen iki başlı
bir rüzgâr göndermiştir. Hz. İbrahim Sekine ile birlikte hareket etmiş ve rüzgar bu günkü Kâbe’nin
bulunduğu yere gelince kalkan (veya yılan) gibi kıvrılıp, durmuş ve Hz. İbrahim'e, rüzgarın gelip
durduğu yere Ka'be'yi inşa etmesi emredilmiştir. O da bu emre uyarak Ka'be' yi buraya inşa etmiştir.
Diğer bir rivayette ise Allah Hz. İbrahim'e insan başı gibi başı olan ve buluta benzeyen bir varlık
göndermiş ve o Hz. İbrahim'e hitaben “Ey Hz. İbrahim! Ka'be'yi benim büyüklüğüm veya gölgemin
çevrelediği kadar yap, fazla veya eksik yapma.” diye buyurmuştur. Hz. İbrahim de onun talimatına
uygun bir vaziyette Ka'be'yi inşa etmiştir. Bu iki görüş Hz. Ali (R.a.)'den nakledilmiştir. Süddî ise Hz.
İbrahim'e Ka'be'nin yerini gösterenin Hz. Cebrail olduğunu söylemektedir (İbnü’l-Esir, 1991: 98).

Hz. İbrahim Mekke'ye hareket etmiş ve buraya geldiğinde oğlu İsmail'i bulmuştur. Hz. İbrahim
oğlu İsmail'e hitaben “Ey İsmail! Allah (C.c.) bana kendisi için bir ev (mâbed) yapmamı emretti.”

12
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

demiştir. Hz. İsmail de babasına “Rabb'ine itaat et.” demiş, Hz. İbrahim oğlu İsmail'e “Rabb'im senin
bana yardım etmeni emretti.”, İsmail “O hâlde bu emri derhal yerine getiririm.” diyerek karşılık
vermiştir. Bunun üzerine Hz. İsmail kalkıp işbaşına gitmişlerdir. Hz. İbrahim Ka'be'nin temelini
yükseltirken oğlu İsmail de kendisine taş vermektedir. Bu arada Hz. İbrahim oğlu İsmail'e “Bana öyle
güzel bir taş bulup getir, ben onu insanlara bir işaret olsun diye Rükn'ün üzerine koyacağım.” demiştir.
Bu esnada Ebû Kubeys dağı Hz. İbrahim'e “Bende bir emânetiniz (Haceru'l-esved) var, gelin alın.” diye
seslenmiştir. Bir rivayete göre ise Haceru'l-esved'i, Hz. İbrahim'e haber veren Hz. Cebrail‘dir. Neticede
Hz. İbrahim Haceru'l-esved'i alıp yerine koymuş, Hz. İbrahim ile oğlu İsmail Ka'be'nin inşasını
sürdürürken “Ey Rabb'imiz! Bizden kabul buyur, sen işiten ve bilesin.” (Bakara, 127) diye Allah'a
yalvarmışlardır. Ka'be'nin yapısı yükselince, yaşı ilerlemiş olan Hz. İbrahim taşları kaldıramaz olmuştur.
Bu sebepten bugün Makâm-ı Hz. İbrahim denilen taşın üzerine basarak taşları alıp inşaata devam
etmiştir. Nihayet Hz. İbrahim Ka'be'yi tamamlayıp bitirince Allah (C.c.) ona insanları hacca çağırmasını
emretmiştir. Bunun üzerine Hz. İbrahim “Ey Rabb'im! Ben sesimi onlara duyuramam.” diye karşılık
vermiştir. Allah (C.c.) ona “Sen onları hacca çağır, sesini onlara duyurmak bize aittir.” şeklinde
buyurmuştur. Bu durum karşısında Hz. İbrahim, “Ey insanlar! Allah (C.c.) size Beytü'l-atîk'a (Ka'be'ye)
gidip hacc yapmanızı farz kıldı” diye seslenmiştir. Hz. İbrahim'in bu sesini yer ile gök arasında bulunan
her şey, hatta babaların soyunda, analarının rahminde bulunan herkes duymuştur. Neticede iman edip
de kıyamete kadar Allah'ın ilminde hac yapmaları tespit edilen kimseler bu sese icabet etmişlerdi ve “Ey
Rabb'imiz! Samimiyet ve imanla bu davetini kabul ediyoruz.” demişlerdir (İbnü’l-Esir, 1991: 99-100;
Taberi, 1900: 220-222).

b. KURBAN ETME KISSASI

Selef dönemindeki Müslüman alimler, kurban edilecek kişinin kim olduğu konusunda ihtilâf
etmişlerdir. Bu alimlerden bir kısmı kurban edilecek olan kişinin Hz. İsmail olduğunu, diğer bir kısmı
da bunun Hz. İshak olduğunu ileri sürmüşlerdir. “Biz, (oğluna bedel olarak) ona büyük bir kurban
verdik.” (Sâffât, 107) ayetini zikrettiği bu hadiste "oğul" sözünü İshak olarak açıklamıştır (İbnü’l-Esir,
1991: 101-102). Rivayete göre, Hz. İbrahim, evlat özleminden dolayı Hak Teâlâ 'dan bir oğul istemişti.
Hak Teâlâ’ya ant içerek “Yarabbi! Eğer bana bir oğul verirsen onu senin uğruna kurban edeyim!”
demişti. Allahü Teâlâ 'da ona İsmail'i bağışladı. Büyüdüğü zamanda İshak'ı bağışladı. Aradan birkaç yıl
geçti. Hz. İbrahim, Allah’a Teâlâ’ya andını unuttu. Nezrini yerine getirmedi. Bir geceydi. Kendisine
rüyasında şu hitap geldi “Ey Hz. İbrahim! Hak Teâlâ ile ettiğin anda vefa göster. Nezrini yerine getir.”
buyruldu (Bennet, 2021: 24; Taberi, 1900: 210).

13
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

Hz. İbrahim’e, Cebrail (As.) tarafından bu buyruk kendisine rüyada bildirilmişti. Hak Teâlâ
Hazretleri İsmail (As.)'ın kurban edilmesini şu ayette beyan buyurmuştur. “Her ikisi de boyun eğdiler.
Hz. İbrahim oğlunu almak üzere yere koydu bizde ona: "Ey Hz. İbrahim" diye nida ettik: "Gördüğün
rüyanın hükmünü yerine getirdin. Biz iyilik edenleri mükâfatlandırırız. Hiç şüphe yok ki bu en büyük
imtihandır. Biz onun yerine büyük bir kurban verdik." (Saffet, 105-107). Hz. İbrahim bu iyiliği
gösterince, Hak Teâlâ da ona Sare'den bir oğul ihsan etti. İsmail (As.)'ın yerine koçun kurban
edilmesinden sonra şöyle buyurdu, "Biz ona doğru yolda bir peygamber olmak üzere İshak'ı
müjdeledik." (Saffat, 119). Bu ayetlere göre kurban edilen İsmail (a s.)'dır. Hak Teâla ayrıca Hazret-i
Hz. İbrahim 'e “Sizin İshak adında bir oğlunuz salihlerden bir Peygamber olacak ve İshak'tan da Yakub
adında bir oğul gelecektir. Ve nice Peygamberlerin dedesi olacaktır!” diye buyurmuştur. Eğer İshak'ı
kurban et, diye emir gelseydi, Yakub 'u müjdelemesi olmazdı. Allahü Teâla’nın kurban fermanında bu
delil, İsmail (As.)'ın boğazlanmasıdır. İshak değildir (Taberi, 1900: 214-215).

5.5. Nübüvvet Dönemi


Hz. İbrahim, peygamber olmadan önce ona rüştü verilmiş (Enbiya, 51), göklerin ve yerin meleği
gösterilmiştir (En’am, 75). O, aklını kullanarak tek Allah’ın varlığına ulaşmış (En’am, 76-79), imanını
kuvvetlendirecek bazı isteklerde bulunmuş (Bakara, 260), önce babasını (En’am, 74; Meryem, 42-49)
sonra kavmini (Enbiya, 52-72; Şuara, 69-83) ve krallarını (Nemrut) tevhide davet etmiştir (Bakara, 258).
Kavminin putlarını kırarak onlara inançlarının batıllığını göstermeye çalışmış (Enbiya, 58; Saffat, 93)
fakat karşılığında ateşe atılmış (Enbiya, 68-70; Ankebut, 24), ateş onu yakmamış (Enbiya, 69; Ankebut,
24), kavminin tavırları nedeniyle Allah’tan aldığı emirle hicret etmiştir (Saffat, 98-99). K. Kerim'de Hz.
İbrahim'in göçleri ve seyahatleri konusunda fazla bilgi verilmemiştir. İslam Tarihi kaynaklarında ise,
Hz. İbrahim'in önce Harran'a46, oradan Filistin ve Şam'a, daha sonra Mısır'a hicret ettiği ve tekrar Şam'a
döndüğü bildirilmektedir. İkinci eşi Hâcer ve oğlu İsmail'i Mekke'ye yerleştirdikten sonra da (Hz.
İbrahim, 37) Mekke ziyaretleri gerçekleştirdiği yine Kur’an tarafından bildirilir.47 Bunun ardından K.
Kerim’in “apaçık imtihan” diye nitelendirdiği rüyasıyla imtihan edilmiş (Saffat, 102-110), imtihanı
başarıyla vermiş (Bakara, 124), oğlu İsmail ile birlikte Kâbe’yi inşa etmiş (Bakara, 127), insanlara Haccı
ilan etmiş (Hac, 27), Lut kavmini helak için gelen melekler ona diğer oğlu İshak’ı müjdelemişlerdir
(Hicr, 52-60; Ankebut, 31-35; Zariyat, 24-37).

5.6. Vefatı
Hz. İbrahim’in vefatıyla ilgili de bir bilgi vermez. Tevrat’ta 175 yıl yaşadığı16 ileri sürülen Hz.
İbrahim’in başka bir rivayete göre Sare Hatun 'dan sonra altmış yıl daha yaşadığı öne sürülmektedir. Hz.
İbrahim, Sare 130 yaşında öldüğü zaman, o 140 yaşındaydı. Kendisi Sare'den 10 yaş büyüktü ve yaşı
200’ü bulunca Hak Teâlâ Azrail'e (Ya Melekel-Mevt) dedi. “Yar, yürü, Halilim, dostum Hz. İbrahim'in
ruhunu al. Ama sakın incinmesin! Kendi rızasıyla al!” diye buyurdu. Hazret-i Hz. İbrahim, sakalına ak
düştüğü zaman Allahü Teâla 'ya “Bu nedir?” diye sormuştu. Hak Teâlâ “Yakar (Alameti)dir” dedi.

16
Genesis 25:7

14
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

Hazret-i Hz. İbrahim “Yarabbi, bu vakarı arttır!” dedi. Sonra sormuştu “Bundan sonra ne olur?” Hak
Teati şöyle buyurmuştur “Ölüm!”. Hz. İbrahim (As.) “Yarabbi, demişti, beni öldürme! Ta ki dünya ve
Ahiretle ilgili işlerimi bitireyim. Beni öyle bir vakitte öldür ki, Senden ölümü ben isteyeyim!”. Hak
Teâlâ Azrail (As.)'a bu sebeple “Hz. İbrahim 'in canını rızasıyla al!” diye buyurmuştu. Azrail de buna
şaşıp kaldı, “Bir kimse, kendi dileği ile ölüme nasıl razı olur? her kişi ölümünden incinir, acaba ben ona
ne edeyim ki ölüme razı olsun ve incinmesin!” dedi. Azrail zayıf bir ihtiyar kılığına girdi. Hz. İbrahim
ihtiyarın haline baktı. Şaşırdı, kaldı. “Ey Erenler! Ne kadar yaşadın? Kaç yaşındasın ki, bu düşkün hale
geldin?” diye sordu. Azrail “İki yüz iki yaşındayım!” diyerek Hz. İbrahim'ın yaşından iki yaş fazla
söyledi “Hak Teâlâ Hazretleri benim ömrümü uzattı. Bu hale getirdi. Vaktiyle beni öldürmedi!” dedi.
Hz. İbrahim “Ey ihtiyar, bir kimse iki yüz iki yaşına erse senin gibi mi olur?” diye sordu. Azrail (As.)
“Evet!” dedi. Hz. İbrahim “Yarabbi, benim canımı al. İki yüz iki yıla ulaştırma!” dedi. O anda Azrail
(As.) Hz. İbrahim'ın karşısına dikildi. Onun kendi rızası ile canını aldı. İshak (As.), Hz. İbrahim 'ı yıkadı.
Kefene sardı. Namazını kıldı. Filistin'de Kenan ilinde Sare Hatun'un yanına gömdüğü ifade edilmektedir
(Taberi, 1900: 232-233). Diğer bir rivayette ise, Ölüm tarihi tespit edilememiş olup, oğulları İshak'la
İsmail’in, onu Hititli Zohar oğlu Efron'un tarlasında, Mamre yakınlarındaki Makpela mağarasına
gömdükleri aktarılmaktadır17.

17
Genesis 25:9

15
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

6. HZ. İBRAHİM (As.) İNANÇ ROTASI


Orta Doğu'da yaklaşık 4000 yıl önce Hz. İbrahim ve ailesinin yolunu izleyen bir kültür turizmi
rotasını oluşturulmaya çalışılmıştır. Ülkemizde, Tanrı'nın Hz. İbrahim'i "ilerlemeye" çağırdığı söylenen
ve dünyanın en saygın kültürel, tarihi ve kutsal alanlarından geçen 1.243 millik bu yol, Harran’da başlar
ve Mısır, Filistin, İsrail ve Ürdün'den geçerek, Hz. İbrahim'in mezarının bulunduğu yer olarak rivayet
edilen “El Halil/Halil” şehrinde sona ermektedir (Leary, Sebenius ve Weiss, 2009: 1; Walker, 2021).
William Ury18 ve meslektaşları, 2004'te Harvard'da, Hz. İbrahim Yolu fikrini öne çıkararak, Suriye,
Türkiye, Ürdün, Filistin ve İsrail'deki çeşitli düzeylerde destek ve aktif ülke örgütleriyle birlikte
tamamlamışlardır. Ayrıca Hz. İbrahim’in Mısır, Irak ve Suudi Arabistan'a yaptığı seyahatleri
kapsayacak şekilde genişletmeyi planlamışlardır (Leary, Sebenius ve Weiss, 2009: 2).

Çizim.1 Hz. İbrahim'in gezinti rotasını ve eski doğunun diğer ana rotalarını gösteren harita
(Abrabanel, 1972: 115).

Hz. İbrahim Yolu, Orta Doğu’da bu kültün izini takip eden bir kültür turizm rotasıdır. Rota, bir
grup kutsal ve tarihi yeri, son derece ilginç tek bir güzergâhta buluşturmaktadır. Rotanın Türkiye
bölümü, Şanlıurfa ili ve çevresinde, Hz. İbrahim mirasını anmak ve kutlamak için oluşturulmuştur
(Cultureroutesinturkey, 2023).

William Ury, insanlığın yarısından fazlasının efsanevi ortak atası olan ve tamamen yabancılara karşı nezaketi
18

ve misafirperverliği ile ünlenen İbrahim'in kadim yoluna ışık tutan Abraham Path Initiative'in kurucusudur (ayr.
Bkz. https://www.williamury.com/about/)

16
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

Çizim.2. Hz. İbrahim Yolu Türkiye bölümü (Cultureroutesinturkey, 2023)

Rota, dünyanın dört bir yanından gelen gezginleri, muhteşem tarihi ve kutsal yerleri keşfetmeye
teşvik etmenin yanı sıra, onlara, Hz. İbrahim’in mirası olan misafirperverlik ve dostluğu deneyimleme
imkânı da sunmaktadır. Yürüyüş için en uygun zamanların, Şubat-Mayıs ve Ekim-Kasım arası olduğu
ifade edilmektedir. Ayrıca yaz ayları fazla sıcaktır. Göbekli Tepe’deki kazı çalışmaları, genelde bahar
sonu ile sonbaharda yapılmaktadır ve burayı ziyaret etmek için de en uygun zamanlar yine bu ayların
olduğu belirtilmektedir. Rota, 170 km uzunluğundadır ve yerel bir refakatçi eşliğinde
yürünebilmektedir. Erken saatlerde başlayarak, yürüyüşçüler için günün erken saatlerindeki serinlikten
yararlanmaları sağlamaktadır. Hz. İbrahim Yolu organizatörleri, rotanın uzağındaki yerlere yürüyüş ve
turları da düzenlemektedir (Cultureroutesinturkey, 2023). Ayrıca 2007'den günümüze Türkiye, Ürdün,
Filistin, Sina ve Irak Kürdistan Bölgesi'ndeki 2000 kilometreden fazla yürüyüş parkuru oluşturulmuştur.
(Abraham Path, 2023)

Çizim.3. Hz. İbrahim Yolu (Leary, Sebenius ve Weiss, 2009: 4)

17
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

Hz. İbrahim adı çeşitli şekillerde "birçok ulusun babası" veya "büyük baba" olarak tercüme
edilmektedir. Hz. İbrahim'in gerçekten yaşadığına dair kesin bir tarihsel veya arkeolojik kanıt
olmamasına rağmen, Müslüman, Hıristiyan ve Musevi geleneklerinin tümü Hz. İbrahim'in hikâyesini
tanır ve onun genel olarak kabul gören bir metin olduğunu iddia etmektedirler. Hz. İbrahim'in hikâyesi
aynı zamanda çok sayıda halk masalının, köy geleneklerinin ve yerel mitolojinin bir parçası
konumundadır. Yol, Hz. İbrahim'in geçtiği hatırlanan yerleri birbirine bağlamakla birlikte, Ury'nin
ifadesiyle, "antropolojik gerçekliğe" veya "kültürel belleğe" dayanmaktadır. Hz. İbrahim'in efsanevi hac
yolunu izleyen sıradan bir ziyaretçi bile, onun onuruna "Hz. İbrahim" ve "abraham" adlarında orantısız
sayıda erkek ve çocuk bulacaktır (Leary, Sebenius ve Weiss, 2009: 1). Yabancıya misafirperverlik
genellikle “Baba Hz. İbrahim adına” ifadesiyle başlar. Hz. İbrahim'in hikâyesi, antropolojik açıdan,
insanlığın yarısından fazlası tarafından paylaşılan, dünyanın en yaygın şekilde paylaşılan köken
hikâyelerinden biridir. Hikâyenin birçok versiyonu mevcuttur ve bunlardan en yaygın kabul görenleri
Tekvin/Bereshit Kitabı ve Kuran'dadır. Örneğin (Musevi) Tevrat'ta/(Hıristiyan) Eski Ahit'te, Hz.
İbrahim'in hikâyesi, kalıntıları çağdaş Irak'ta bulunan ve onun "Avram (Abram/Hz. İbrahim" olarak
bilindiği Ur şehrinde başlamaktadır. Bu metinlerde Tanrı, Hz. İbrahim’in babasının evini terk etmeye
ve "sana göstereceğim" (Leary, Sebenius ve Weiss, 2009: 3-4).

Hz. İbrahim yaşlı bir adam olmasına rağmen, bilinmeyene doğru bir keşif yolculuğuna çıkarak
Tanrı'ya olan güvenini göstererek ev halkını bir araya toplamıştır. Hz. İbrahim bunu yapmakla İncil'deki
kayıtlara göre ilk hacı’ dır. Hz. İbrahim ve ailesi, Kenan diyarına doğru ilerlemeden önce Harran'a
kaçmışlardır. Bir çoban olarak Abram, muhtemelen su kaynaklarını takip ederek yol boyunca
hayvanlarla birlikte seyahat etmiştir. Kıtlıktan kaçmak için tekrar Mısır'a, Be'er-Sheva'ya ve ardından
öldüğüne inanılan Hebron bölgesine taşınmıştır. Hebron'da Hz. İbrahim, Tanrı'dan ikinci ve daha kesin
bir çağrı almış, bu kez Tanrı, onu yalnızca tek bir tanrıyı tanıyan bir ulus kurmaya yönlendirmiştir.
Abram veya Hz. İbrahim ve karısı Sara'ya sayısız soy vaat eden Tanrı ile bir antlaşma yapmıştır. Hz.
İbrahim 'in karısı Sara, ona çocuk doğuramadığı için, o zamanlar Sara'nın çocuklarını kendi çocukları
olarak kabul edeceği uşağı Hacer'i hamile bırakmaya ikna etmiştir. İsmail, Hacer'den doğmuş ve
Tanrı'nın vaadinin gerçekleşmesi olarak kabul edilmiştir (Leary, Sebenius ve Weiss, 2009: 4).

İsmail doğduğunda, Hz. İbrahim ve ev halkının tüm erkekleri sünnet olmak suretiyle Tanrı'ya
bağlılıklarını göstermişlerdir. Tanrı, verdiği sözün başka bir simgesi olarak Hz. İbrahim ve Saray'ın
adlarını Hz. İbrahim ve Sara olarak değiştirmiştir. Daha sonra, Rab’ bin melekleri oldukları ortaya çıkan,
Hz. İbrahim'in ordugâhına gelen yabancıları ziyaret ederek, Tanrı'nın Hz. İbrahim'e Sara'dan doğan bir
oğul sağlama vaadini yenilemiştir. Böylece, Hz. İbrahim yüz yaşındayken, Tanrı'nın vaadinin ikinci
gerçekleşmesi olarak Sara, İshak'ı doğurmuştur. Ancak Sara, İsmail'in Hz. İbrahim üzerindeki rakip
iddiasından korktuğu için Hacer'i kıskanmaya başlamış ve Hz. İbrahim'i Hacer ve İsmail'i sürgüne
göndermeye ikna etmiştir. Tanrı, Hz. İbrahim'in inancının son bir sınavında, Hz. İbrahim'i korkunç bir
göreve çağırmış, bu kez İshak'ı Moriah Dağı'nda bir insan kurban olarak sunmaya, ancak son anda bir

18
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

meleğin elini tutmasına ve ardından Hz. İbrahim'in soyuna verdiği sözü yeniden yenilemesine olanak
sağlamış, koç kurban etmesinin yeterli olacağı söylenmiştir (Leary, Sebenius ve Weiss, 2009: 5).

Hz. İbrahim'in seyahatlerinin anlatılarında Hz. İbrahim hikâyesi, İslam’ınkinden birkaç önemli
açıdan Musevi ve Hıristiyan versiyonundan farklıdır. Müslümanlar, Hz. İbrahim'e en önemli dört
peygamberden biri olarak saygı gösterirler. Aslında, Hz. Musa dışında, Kuran'da hiçbir peygambere bu
kadar atıfta bulunulmamaktadır. Kuran'da Hz. İbrahim, bağlılığıyla Allah'ı onurlandırmaktadır. Musevi
geleneğinde de anlatılan özellikle önemli bir hikâyede, Hz. İbrahim, Kral'ın putlara olan inancına
meydan okuduğu için Kral Nemrud tarafından ateşe atılır, ancak Tanrı tarafından gönderilen bir melek
tarafından kurtarılır, Allah bununla da kalmayarak, ateşi suya, ateşin kütüklerini de balığa çevirmiştir.
Bu eski hikâye, coğrafi olarak günümüz Türkiye'sinin güneydoğusundaki Urfa kentindeki merkez parkta
tasvir edilmiştir. Parkta şehre bakan tepenin üzerinde oturan iki sütun vardır. Bu iki sütunun, Hz.
İbrahim'in Nemrut tarafından aşağıdaki ateşe doğru fırlatıldığı yer olduğu rivayet edilmektedir. Parkın
kendisinde yer alan Hz. İbrahim'in doğum mağarasına ek olarak, kutsal sazanla dolu iki uzun yansıtıcı
havuz, kahramanca hikâyeyi tamamlamaktadır (Leary, Sebenius ve Weiss, 2009: 5).

Kuran, Allah'ın Hz. İbrahim'den hangi oğlunu kurban etmesini istediğini belirtmez. Bazı İslam
âlimleri, Hz. İbrahim'in bıçağını İsmail'in boynuna dayadığını belirtmektedirler. Bu nedenle Kuran, Hz.
İbrahim'i Tanrı'nın iradesine sevinçle boyun eğen ilk insan olarak nitelendirmektedir. Böylece,
Museviler ve Hıristiyanlar atalarının izini İshak aracılığıyla Hz. İbrahim'e kadar sürerken, Müslümanlar
İsmail aracılığıyla Hz. İbrahim üzerinde hak iddia etmektedirler. Tanrı'nın Hz. İbrahim'in inancını
sınamasının öyküsü, bu bölünmenin kanıtı olduğu ifade edilir (Leary, Sebenius ve Weiss, 2009: 5).

19
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

7. TARTIŞMA VE SONUÇ
Hz. İbrahim, İslam, Hıristiyanlık ve Musevilik’ in ortak kutsal kişilerinden biridir. Bu çalışma
kapsamında temel amaç; Hz. İbrahim'in hayatına ve seyahatlerine ilişkin bilgileri aktarmak ve kültürel
mirasın korunmasında, tanıtılmasında yerelin kalkınmasında önemli bir etkiye sahip olan inanç rotası
hakkında bilgi sunmaktır.

İbrahim peygambere bağlılık prensibi, üç semavi dine mensup olanlar arasında buluşma,
anlaşma ve birlikte yaşamayı öğrenmelerine yönelik bağların kurulması ve medeniyetler arası diyaloğun
gelişmesine olanak sağlayabilecek ortak bir düşüncenin şemsiyesi altında toplanmayı mümkün
kılabileceği ve Hz. İbrahim, üç semavi din açısından toplumu birleştirici, toparlayıcı ve bütünleştirici
bir özellik taşıyabileceği düşünülmektedir.

Parkurlar ve yürüyüş yolları, bölgesel ekonomik kalkınmayı teşvik etmekte ve yeni bakış açıları
sağlamaktadır. Bu açıdan Hz. İbrahim Yolu, Orta Doğu'da Türkiye, Suriye, Ürdün, Filistin, İsrail, Mısır,
Lübnan, Irak, İran ve Suudi Arabistan’da Mekke, toplam 10 ülkede kültürel bir turizm rotası oluşturduğu
ve bu sayede insanlığı birbirine bağladığı düşünülmektedir. Hz. İbrahim Yolu, hem Hz. İbrahim'in
yolculuğu ziyaretçilere yeni bir yaşam tecrübesi için ilham vereceği hem de yeni ve mevcut gezginlere
bu yolun izini sürmeleri için fırsat sunacağı düşünülmektedir. Bunun yanı sıra, gezi sırasında yeni
arkadaşlar edinme ve adalet, inanç, saygı, dostluk ve misafirperverlik gibi ortak değerleri keşfetme
olanağı da sunacağı açığa çıkmaktadır. Hz. İbrahim Yolu, dünya mirası alanlarından bazılarını ve antik
kutsal yerleri birbirine bağlayan ve Orta Doğu'nun orta noktasından geçen 5.000 kilometreden fazla
manzaralı yürüyüş parkurlarını birleştiren kültürel bir güzergâhı kapsadığı anlaşılmaktadır.

Hz. İbrahim Yolu, Orta Doğu’da bu kültün izini takip eden bir yürüyüş kültür turizm rotasıdır.
Rotanın Türkiye bölümünde Şanlıurfa ili Hz. İbrahim Yolu açısından önem taşımaktadır. Hz. İbrahim’in
anısı, en çok, Şanlıurfa halkı tarafından yaşatılmaktadır. Eski bir efsane, doğum yeri ve çocukluğunun
geçtiği şehir olarak düşünülen Şanlıurfa bin yılı aşkın bir süredir bir hac merkezi olmuştur. Bu külte ait
mağara, cami, bahçe ve havuzlardan oluşan bir yapı kompleksi, kent merkezini oluşturmaktadır.
Buradan yürüyerek yalnızca bir gün uzaklıkta olan Harran’a, Hz. İbrahim’in kutsal topraklara ve
Mekke’ye sonrasında da yolculuğunun başladığı yere gidildiği ifade edilmektedir. Yürüyüş için en
uygun zamanların, Şubat-Mayıs ve Ekim-Kasım arası olduğu belirtilmektedir.

Hz. İbrahim Yolu'nun küresel bağlamda farkındalığının tanınması ve teşvik edilmesi, ayrıca
film, reklam, web tabanlı teknolojide küresel medya gibi unsurlarla dünya çapında tanıtılması ve
desteklenmesi gerektiği düşünülmektedir. Ekonomik ve sosyal kalkınma için birçok açıdan bir varış
noktası ve bölgesel bir platform olarak düşünülen Hz. İbrahim Yolu’nun etkinliğini ve güçlü
potansiyelini gösterilmek önemli olacaktır. Bununla birlikte toplum temelli projeler ve genç girişimcilik
programları yürütmek için STK'larla işbirliği yapmak ve yol boyunca yolcu akışını kolaylaştırmak için
seyahat acenteleri, tur operatörleri ve üniversitelerle ortaklık kurmak, yolun gelişimi adına yarar

20
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

sağlayacaktır. Hz. İbrahim Yolu’nun uzun vadeli sürdürülebilirliğini sağlamak için, uluslararası alanda
destek veren kurum-kuruluşlar, ulusal ortaklıklar ve topluluk temelli planlama süreçleri aracılığıyla
diplomasinin katılımı gerekli olacaktır.

21
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

KAYNAKLAR
[1] Abraham Path. (2023). The Path. https://www.abrahampath.org/ adresinden 23 Mart 2023 tarihinde
alınmıştır.
[2] Abrabanel, J. (1972). Abraham. Encyclopaedıa Judaıca (vol.2). Keter Publishing House.
[3] Bennett, J. (2021). On Pilgrimage With Abraham: How a Patriarch Leads Us in Formation in
Faith. Journal of Moral Theology, 10(Special Issue 1), 20-39.
[4] Bible Hub. ”Genesis”. Erişim Tarihi 23.03.2023), https://biblehub.com/genesis/
[5] Bible Hub. “Nehemiah”. Erişim Tarihi 23.03.2023. https://biblehub.com/nehemiah/
[6] Bible Hub, “Chronicles”. Erişim Tarihi 23.03.2023, https://biblehub.com/chronicles/
[7] Bible Hub. ”Joshua”. Erişim Tarihi 23.03.2023, https://biblehub.com/joshua/

[8] Canan, İ. (2004), Hz. İbrahim’den Mesajlar. Işık Yayınları.

[9] Cultureroutesinturkey (2023, Mart 23). Hz. İbrahim Yolu. https://cultureroutesinturkey.com/tr/Hz.


İbrahimyolu/ adresinden 23 Mart 2023 tarihinde alınmıştır

[10] Çelik, A. (2008). Kültür Turizmi Çerçevesinde İnanç Turizmi Diyarbakır İli Örneği, (Kültür ve
Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü Uzmanlık Tezi.

[11] Dineverî, E. H. (1960), Ahbâru‟t- Tıvâl.

[12] Erdoğan, I; ve Alemdar, K. (2005). Öteki Kuram: Kitle İletişim Kuram ve Araştırmalarının Tarihsel
ve Eleştirel Bir Değerlendirmesi (ss.103). Erk Yayınları.

[13] Es-Suyuti, C. (1983). El-İtkan Fı Ulûmi’l Kur’an (C. 2), (Çev. Sakıp YILDIZ, Hüseyin Avni
ÇELİK). Hikmet Neşriyat Yayınları.

[14] Gürel, R. (2011). Din Eğitimi Açısından Kur’an’da Hz. İbrahim. Yayınlanmamış Doktora Tezi.
Marmara Üniversitesi.

[15] Hasan, C. H. (2000). İbrânice. T.D.V. İslam Ansiklopedisi. (s. 366-367).

[16] Harman, Ö. F. (2000). Hz. İbrahim. T.D.V. İslam Ansiklopedisi (s. 266-272).

[17] İlada, T. (2021). İnanç turizmi yönünden İzmir’deki kiliseler ve sinagoglar. Yayımlanmamış yüksek
lisans tezi. Dokuz Eylül Üniversitesi.

[18] İbnü’l E. (1989). El Kâmil Fi’t-Tarih Tercümesi, Bahar Yayınları.

[19] Kozak, N., Kozak, M. A., ve Kozak, M. (2014). Genel Turizm İlkeler – Kavramlar. Ankara: Detay
Yayıncılık.

[20] Leary, K., Sebenius, J. K., ve Weiss, J. (2009). Negotiating the path of Abraham. Harvard Business
School

[21] Mevdudi, E. A. (2005). Tefhimu'l Kur'an Tefsiri (C. 3). İnsan Yayınları.

22
Süleyman Can ASLAN, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İnanç Rotaları Dersi-1, 2023

[22] Salı, J.B. (Ed.). (2018). Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri. Anadolu Üniversitesi Yayınları
(ss.134-152).

[23] Sarıkçıoğlu, E. (2008), Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, Fakülte Kitapevi.

[24] Şimşek, H. (Ed.). (2010). Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri. Anadolu Üniversitesi Yayınları.

[25] Vukonic, B. (Ed.). (2000). Religion. Encyclopedia of Tourism. Routledge.

[26] Walker, K. (2021, Mayıs 28). Top 10 pilgrimage routes around the World. National Geographic.
https://www.nationalgeographic.co.uk/travel/2021/04/top-10-pilgrimage-routes-around-the-world
adresinden 23 Mart 2023 tarihinde alınmıştır.

[27] Ury W. (2023). William URY Hakkında. https://www.williamury.com/about/ adresinden 23 Mart


2023 tarihinde alınmıştır.

23

You might also like