Professional Documents
Culture Documents
MEDYA EKONOMiSi
MEDYA EKONOMiSi
MEDYA EKONOMiSi
ÜZERiNE
Alev Söylemez *
Giriş
Son yıllarda, çağdaş iletişim
sistemlerinde görülen
olağanüstü deği~iklik ve gelişmeler, kitle iletişim araçlarının - medyaların - daha yakından
incelenmesini gerekli kılmıştır ı. Bu bakımdan özellikle son 20 yıldır bu araştırmaların ciddi
bir biçimde artışına tanık olmaktayız. Medyaların ilgi odağı olduğu bu araştırmalar, 1970'li
yıllardan bu yana daha çok, medyaların sosyolojik etki alanlarını gözlemlerneye yönelik
olarak gerçekleştirilmektedir. Medyaların, bireylerin ve toplumların yaşamında oldukça
önemli bir yer edindiği, hatta dünyada görülen toplumsal ve ekonomik dönüşümlerin
medyaya atfedildiği, medyanın bu güçlü konumunun dördüncü güç olarak dile getirildiği bir
ortamda, medya araştırmalarına yönelik bu ilgi kuşkusuz olağandır.
arasındaki fark hemen hemen yok oldu. Oldukça maliyetli olan geleneksel dağıtım
teknolojileri, yerini daha az maliyetli teknolojilere bıraktı. Böylece medya ürün ve
hizmetleri, çok geniş bir alana yayılma olanağına kavuştu ve dünya çapında bir pazar
* Dr., Başkent Ürıiversitesi Öğretim Görevlisi.
Ekonomik Yaklaşım, Ci lt 8, Sayı 27, Kış 1997
210 Alev Söylemez
Batılıülkelerde bir dönem, ekonomik krizden çıkış ve büyümenin bir yolu olarak
görülen kültür endüstrisi ürünlerinin, kalkınınakla olan ülkeler açısından ise kalkınınayı
hızlandıran bir niteliği olduğu öne sürülür. Bu ülkelerde iletişim araçlarının gelişmesi,
kalkınma süreci içinde önemli bir aşama olarak değerlendirilir. Örneğin, 1000 kişiye düşen
gazete sayısı; gelişmişlik kriterlerinden biri olarak ele alınır ve demokratikleşmenin bir
ölçüsü olarak kabul edilir (Dordick ve Wang 1993: 63). Daniel Lerner'in (1958) teoremine
göre; kentleşme okuryazarlık oranını arttırır, okuryazarlık oranı kitle medyalarının
tüketimini arttırır, medyaların tüketimi ise, demokratik (politik) katılımı arttırır. Bu
dinamiklerin tümü kuşkusuz kalkınma aşamasında gereklidir. Nitekim, sanayileşmiş
ülkelerde gözlenen kitle iletişim araçlarındaki hızlı gelişme süreci, gelişmekte olan ülkeleri
de kısa zamanda etkisi altına aldı. Bu gelişmenin, ülkelerin ekonomik ve sosyal koşulların
gelişmesinde ve toplumun bilinç düzeyinde azımsanmayacaketkileri oldu.
1970'lerin sonuyla 1980'lerin başında, hemen hemen tüm dünyayı saran laissez-faire
politikalarının bir diğer sonucu da, daha önce oldukça sıkı düzenlemelere tabi olan bu
alanlarda; önemli ölçüde serbest rekabetçi politikaları gündeme getirmesiydi. Bu süreç ise,
iletişim alanında kamu tekelleri olarak değerlendirilen kamu televizyonlarının etkilerini
kaybetmesiyle sonuçlandı. Bu gelişmeler, reklamcılığın önemli oranlarda büyümesine ve
yurt içindeki iletişim ürünlerinin gelişmesine neden oldu, medya sektörünü karlı kıldı ve dev
boyutta firmaların ortaya çıkmasına zemin hazırladı.
(Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya) kitle iletişim araçlarına yapılan harcamalar,
1980-1991 yılları arasında ortalama olarak yıllık %3.4, A.B.D'de %3.2 oranında artmış,
EKONOMİK YAKLAŞlM 211
buna karşın,bu ülkelerde ulusal gelirin büyümesi sırasıyla, %2.5 ve %2.4 oranında
gerçekleşmiştir (Mind - Media Industry in Europe 1993: 50). Yine 1980-1996 yılları
arasında Avrupa medya harcamalarının %287 oranında bir artışa sahne olduğu
.,
görülmektedir.
Ekonomi bilimi, medya endüstrisindeki tüm bu değişim ve gelişmeler karşısında daha
fazla kayıtsız kalamazdı. Nitekim, 1980'lerde medyaları tarihsel, kültürel ve toplumsal
boyutlarıyla ele alan çeşitli çalışmaların yanısıra medya endüstrilerinin ekonomi
araştırmalarına konu olduğu çalışmalar da ürün vermeye başladı. Aslında toplumsal bir olgu
olan kitle iletişim araçlarının incelenmesinde kuşkusuz toplumsal, ekonomik, siyasal ve
tarihsel boyutların gözönünde tutulması gerekir. Böylece medya araştırmaları, doğaları
gereği birçok bilgi alanını tamamlayıcı bir biçimde bir araya getirir, diğer bir anlatımla çok
disiplinli bir karaktere sahiptir. Ne var ki, Kowalski'ye göre (1995: 43); ekonomik bakış
açısından tamamen yoksun olarak gerçekleştirilmiş medya araştırmalarının, sonuçları
açısından anlamlı olup olmadıkları tartışmalıdır. Gomery de (1993), aynı doğrultuda,
iletişim çalışmalarında, medya ekonomisinin merkezi bir rol oynaması gerektiğini belirtir.
Televizyon, radyo, gazeteler ve dergilerin üretimi, dağıtımı ve tanıtımının büyük
miktarlarda yatırım gerektirdiğini ve bu yatırımlardan çok büyük karlar elde edildiğini,
ABD'de ve pekçok ülkede bu nedenle medyaların özünde ekonomik kurumlar olduğunu
belirtmektedir. Kowalski (1995: 44); medyalar endüstrisine yönelik olarak gerçekleştirilen
ekonomik incelemelerin son yıllarda artış göstermesini, iletişim teknolojilerinin
gelişmesinin yanısıra; izleyicilerin zevk ve tercihlerinin sık sık değişme göstermesi,
iletişimin uluslararası global karakteri ve son olarak aynı derecede önemli olan sosyal ve
politik değişimlere bağlamaktadır. Diğer yandan sözkonusu ilgide, geçmişte zaman zaman
yaşanan medya krizlerinin de payı olduğunu vurgulamakta, sözkonusu krizierin ise salt
ekonomiterin genel yapılarından kaynaklanmadığını, medya organizasyonlarının ve medya
yönetimlerinin bu noktada önemli ölçüde payları olduğunu belirtmektedir.
Medya ekcnomisi araştırmalarının geçmişine bakılacak olursa, aslında 1980' lerden
önce ilk kez, Landau ve Davenport'un 1959 ve 1960'da Joumalism Quarterly'de
yayınlanan iki makaleleriyle kitle medyaları ve ekonomik teori arasındaki ilişkiyle ilgili
olarak bir tartışma başlattıkları görülebilir. Ne var ki, Landou ve Davenport'a göre mevcut
,'
ekonomik teori ile medya endüstrilerini açıklamak olanaklı değildi. Buna karşın Currier
(1960a, 1960b), ekonomik teorinin medya araştırmalarında etkili bir biçimde
kullanılabileceği tezini savunuyordu (Lacy ve Niebauer 1995). Uzun bir süre sonra, Jeremy
Tunstall 1983'te, Ferment in the Field adlı çalışmasında, disiplinin temelinde salt
gazeteciliğe yönelik uygulamaların ve sosyal psikolojinin baz alınmasının yapılan temel
yanlışlık olduğunu öne sürmekteydi. Medya çalışmaları için, hem Hollywood film
endüstrisinin hem de TV program üretiminin ekonomilerinin incelenmesini öneriyor,
gazetecilikte yaşanan teknik gelişmelerin yakından araşt:ırılmasını talep ediyordu (Gomery,
1993).
212 Alev Söylemez
Medya ekonomisi ile ilgili olarak yapılan ilk kapsamlı çalışmalardan birisi 1972'de
yayınlanan, Fritz Machlup'un "The Production and Distribution of Knowledge in the United
biri olma özelliğini korumaktadır. Owen ve Wildman 'ın 1992 'de yayınlanan "Video
Economics", Alexander, Owers ve Carveth tarafından 1993 yılında yayınlanan "Media
Economics: Theory and Practice" isimli kitap, ekonomik teorinin medyalar endüstrisine
uygulanmasının örneklerini oluşturmaktadır. Diğer yandan, Dimmick ve Rothenbuhler'in,
Journal of Media Economics'de 1994'de yayınlanan makalelerinde niche teorisinin medya
endüstrilerine uygulayarak bir model geliştirme çabasına girdikleri görülmüştür.
sunulan ürün çeşitlerindeki artışı gündeme getirir. Bunun sonucunda ise, ürünlerin
tanılılması, hatırlatılınası, anlatılması önem kazanır. Gelirleri artmış olan sanayiciler, reklam
bütçelerine daha fazla yer ayırır. Reklam kullanım oranları, dolayısıyla medyaların gelirleri
artar. Çağdaş kitle medyaları için zorunlu olan donanımları sağlayan diğer sanayi dalları, bu
gelir ve tüketim artışından etkilenecektir. Çünkü, bu sanayi özellikle, baskı, gazete kağıdı ve
fotokompozitörleri sağlayan elektronik sanayi dalları ile sıkı bir ilişkide bulunur. Bunun
EKONOMiK YAKLAŞlM 213
yönelik önlemler ve çoğul sahipliğin düzenlenmesi gibi çok sayıda araç kullanmaktadır
(Hendriks, 1995: 61). Medya ekonomistleri, son yıllarda hükümetleri kaygılandıran bu
konuları incelerken, endüstriyel organizasyon teorisini kullanmaya başlamışlardır. Bazı
medya iktisatçılan bu aşamada politikacıları, medya mülkiyetinin etkileri ve medyaların
yapıları üzerinde çok fazla dikkat harcarken, aynı ilgiyi medya firmalarının stratejik
davranışları ve piyasa yapısına yönelik ekonomik teoriye göstermedikleri konusunda
eleştirmekte; tartışmaların daha çok hangi politika enstrümanının kullanılacağı sorunsalı
üzerinde yoğunlaşırken, çoğu durumda fenomenin varoluş nedenlerinin gözardı edildiğini
vurgulamaktadıdar (Gomery, 1993; Hendriks, 1995). Yukarıda belirtildiği gibi, endüstriyel
organizasyon modeli de belirli piyasa yapılarının ve koşullarının istenmeyen performansa
yol açtığını, bu koşulların birbirleriyle ilişkili olduğunu ve sözkonusu koşullar ele alınmadan
yapılacak analizleı-in yetersiz olduğunu öne sürer. İşte bu nedenle, endüstriyel organizasyon
teorisinin medya endüstrisi araştırmalarında oldukça kullanışlı bir model sağladığı
214 Alev Söylernez
konusunda medya ekonomistleri arasında yaygın bir görüş birliği vardır (Busterna, 1988;
Litman, 1988; Gomery, 1989; Scherer ve Ross, 1990; McQuail, 1992; Chan ve Olmsted,
1991; Owen ve Wildman, 1992; Waterman, 1993; Bates, 1993; Wirth ve Bloch, 1995;
Hendriks, 1995).
Medya piyasalarını incelerken, endüstriyel organizasyon teorisinin bakış açısından
hareket edilecek olursa, aynı piyasada çalışan firmalar topluluğunun medya endüstrilerini
oluşturdukları söylenebilir. "Medya endüstrileri" birbirleriyle yatay ilişkiler içinde olan,
okurların, izleyicilerin ve/veya reklamcıların "bilgi" gibi bir spesifik ihtiyacını tatmin etmek
için rekabet eden medya firmalarını içerir. Firmalar; bu amaç doğrultusunda rekabet eder,
işbirliği yapar ve birbirlerinin davranışsal ilişkilerini kontrol ederler. Günümüzde de
hükümetler, politikalarını "endüstrileri" gözönüne alarak oluşturur. Tek bir firmadan daha
çok "endüstrinin" çalışmasını ve performansını düzenlemeyiamaç edinir.
Bustema'ya göre (1988: 35) model; bir piyasada ~gemen olan etkenierin ayrıntılı bir
analizini içeren sistematik bir araç fonksiyonu görür. Çeşitli piyasa güçlerinin bir piyasa
içindeki faaliyetleri nasıl etkilediğini araştırmak için bir çatı sunar. Piyasa sürecindeki
aksaklıkların nedenlerini anlamamıza yardımcı olur. Böylece hükümetlerin izlediği politik,
sosyo-kültürel ve ekonomik amaçlar doğrultusunda olanakların daha iyi anlaşılması
sağlanır. Burada yanıtlanması beklenen temel soru şudur: Medya firmalarının çalıştıkları
ortamlardaki nitelikset değişiklikler ve bu değişiklikleri takip eden kurumsal düzenlemeler
veri iken, olumlu performansı sağlayacak olan yönetim nasıl olmalıdır? (Hendriks, 1995:
62).
Medya firmaları, İzleyiciler, reklamcılar ve medya çalışanları hep birlikte hem üretim
ve hem de tüketim süreci içinde yer alırlar; medya firmaları medya ürün ve hizmetlerini
üretmek ve kar sağlamak için kıt kaynakları- elektrik, kağıt, donanım, hünerli işgücü, bilgi
- kullanarak, bu istek ve beklentileri karşılamaya çalışır. İzleyici ve okurlar, kıt kaynaklarını
- zaman ve para - kullanarak medya ürünü ile bilgi ve eğlence veya medya ürünü ile taşınan
mesajları alarak, ihtiyaç ve isteklerini karşılar. Kaynakların üreticiler ve tüketiciler için kıt
olması, medya ürün veya hizmeti için, üreticilerin ve tüketkilerin tüm istek ve
beklentilerinin karşılanmasında sınırlamalar yaratır. Böylece ekonomi biliminin
yanıtlamaya zorunlu olduğu temel soruya yöneliriz; ne üretilecek, nasıl üretilecek ve kimin
için üretilecek? Diğer bir anlatımla, hangi medya ürünü, nasıl üretilecek? Ne kadar ve kimin
için üretilecek? İşte medya ekonomisi bu temel konuları amaçlar ve medya ekonomisi
içindeki ekonomik ilkelerin çalışmasına yönelik-olarak yoğuntaşır (Picard, 1989: 14). Bu
anlamda medya, ekonomik sistemden bağımsız olarak düşünülemez. Diğer yandan,
medyalar; aynı zamanda, sosyal olarak ileriemelerin ve bu konudaki beklentilerin
sağlanması için gerekli olan fikirler ve bu fikirlerin ulaştırılması için gerekli olan alanı
Diğer yandan medya ekonomisi çalışmalarında, medya ürün ve hizmetlerine özgü sıra
dışı özellikler göz önünde bulundurulur. Bu ayırt edici özelliklerin bazıları; haber ve bilgi
tüketimini ikame edecek hiçbir ürünün olmayışı, piyasaların ikili bir yapı taşıması, maliyet
yapılanndaki özgün koşullar, haber ürününün stok edilernemesi olarak sıralanabilir.
Medyalarm çabştıkları piyasalan diğer piyasalardan farklı kılan bu gibi özellikler, ürün arzı
ve talebini de etkilemektedir. Bu özelliklerini belirleyici yönleri aşağıda özetlenmiştir.
216 Alev Söylemez
-Kitap · - Televizyon
-Film -Radyo
- Paralı1V - Magazin
-Müzik -Gazeteler
Şekil 1
Medya ürünün katıldığı birinci piyasa, üretilen medya ürünü ıçın talep edilen
piyasadır. Bu ürün, bir gazete, magazin veya kitap, bir radyo, TV yayını, kablo hizmeti veya
bir film ya da video üretimi biçiminde tüketiciye sunulan bilgi, haber ve eğlencedir (Picard,
1989). Medya okur ve izleyicileri, kendilerine pazarianan ürünle ya zamanlarını ve/veya
paralarını mübadele edeceklerdir. Sözkonusu ürünlerin bir kısmı doğrudan bir satın alma
eylemini gerektirirken, diğer bir kısmı için doğrudan bir ödeme yapılmaz. Ne var ki, tüm
tüketiciler medya ürünlerini kullanma karşılığında, bir kıt kaynak olarak kabul edilen
zamanlarını harcarlar. Dolayısıyla medyaların tüketimi önemli ölçüde tüketidierin
zamanına bağlıdır ve zamanın esneksizliği burada önem kazanır. Günlük gazeteler,
Eğer bir mal, bir tüketici tarafından kullanılırken, diğerleri için elde edilebilirliliği
azalıyorsa özel mal olarak düşünülür. Buna karşın, kamusal bir mal başkaları için malın elde
edilebilirliliğini azaltmaz. Bu nedenle medyalar, iktisadi anlamda niteliklerine göre kamusal
veya özel mal olarak sınıflandırılabilir. Günlük gazeteden bir tane satın alan tüketici, mevcut
EKONOMİK YAKLAŞlM 217
gazetenin sayısını azaltır, bu nedenle gazete iktisadi açıdan özel bir maldır. Buna karşılık.
TV yayını izleyen bir tüketici diğer tüketkilerin yayını seyretmelerini engellemcz. Bu
nedenle TV yayınları iktisadi anlamda kamusal maldır (Picard, 1989: 18).
Çok sayıda medyanın katıldığı ikinci piyasa ise, reklam piyasasıdır. Bu piyasa, birinci
piyasa ile doğrudan bağlantılıdır. Aynı ürünün iki tip alıcı kitlesi tarafından farklı amaçlar
için kullanılmasından dolayı okuyucu-izleyici talebi, reklam oranlarına yansır. Bu nedenle
medyalar-tüketiciler-reklamcılar arasında yazgısal bir birliktelik sözkonusudur. Pek çok
gözlemci ye göre; medyalar aslında, reklam müşterilerine zaman satmaktadır. Çoğu kez
birinci piyasada maliyetinin altında çalışan medya firmaları, reel karlarını bu piyasadan
sağlamaktadır. Yani gelirin büyük bir oranı tüketicilerden değil, izleyicilerin ilgisini etkin
bir biçimde satın alan reklamcılardan elde edilmektedir (Mc Quail 1992: 89). Örneğin,
gazetelerde reklam ve tiraj talep fonksiyonlarının karşılıklı olarak bağımlı olmasından
kaynaklanan koşullar, gazetelerin tirajlarını arttırmak istemeleriyle sonuçlanır. Reklamcılık
oranları ve/veya zamanları ancak böyle artabilir. Çoğu kez, ilave tüketiciler yalnızca tiraj
tüketicilerin marjinal maliyetleri marjinal gelirlerinden büyüktür. Ne var ki, aradaki fark
reklamcılık sektöründen kaynaklanan aşırı karlar tarafından dengelenir ve böylece içsel bir
Ürün piyasasının ikili yapısı bir medya organizasyonu içindeki ticari, teknik ve
yazı/program - departmanları arasında karşılıklı bağımlılık olarak adlandırılabilecek bir
yapıyla sonuçlanır. Ne var ki, ticari gelir elde edecek olan bir departmanla, yazı/programın
üretim sürecinde yeralanlar arasında sürekli bir rekabet ortamı yaşanır. Zaman zaman
yazı/program değeri ile ticari çıkarlar çatışahilir. Etkenliğin maksimizasyonu için yapılan
. staratejiler, bazen yaratıcı amaçlar ve bilginin kalitesiyle çatışahilir.
Medya piyasalarında gerekli olan yatırımların daha çok sermaye yoğun bir nitelik
taşıması, sabit maliyetierin oldukça yüksek düzeyde gerçekleşmesine neden olmaktadır.
İlave kopya ve/veya gösterimin marjinal maliyetleri ise oldukça düşüktür. Gazetelerde ilk
kopya maliyetlerinin, televizyon ve sinema filmlerinin ise yapım maliyetlerinin göreli olarak
yüksek bir düzeyde gerçekleşmesi; piyasaya giriş engellerinde önemli derecede rol oynar,
diğer yandan da piyasa içinde en büyük firmaların en etkin bir biçimde çalışmasına neden
olur. Aşağıdaki Şekil 2 de, tipik bir gazete işletmesinde yüksek olarak gerçekleşen ilk kopya
1 maliyetlerinin ardından, tiraj seviyesi arttıkça birim maliyetlerdeki azalış görülmektedir.
i
218 Alev Söylemez
Birim
Maliyet
Tiraj
Şekil2
çalışan firmalar, hem diğerleri ile rekabet edebilmek için, hem de etkin çalışabiirnek için
sürekli değişen ve gelişen teknolojiyi izlemek zorundadırlar. Daha önce de belirtildiği gibi,
gazete endüstrisi özellikle son 10 yıldır büyük bir teknolojik gelişme gösteımiştir. Yazılım
sektöründeki yeni gelişmeler, bilgisayarlaşma ve fotoğraf endüstrilerindeki yenilikler,
rotati~in ardından gelen offset baskı tekniği, ve ardından linotip tarzı üretimin baskı
makinalarının yerini alması, üretim süreci içinde etkenlik ve sürat açısından anlamlı
gelişmelere yol açmıştır. Ne var ki, yenilik yapmaya zorunlu olmak,yüksek finansman
gereksinimi, daha da ötesi araştırma ve geliştirme faaliyetleri ister.
EKONOMiK YAKLAŞlM 221
yaklaşımdır.
2-Belirli bir piyasada medya firmalarının yönetim tarzlarını dolaylı olarak etkileyen
politikalar,
3-Piyasanın yapısını hem dolaylı ve hem de dolaysız etkileyen politikalar.
İlk iki müdahale biçimi, firmaların davranışlarını düzenlemeye yöneliktir. Basın yayın
politikaları, anti tröst uygulamalar gibi genel politikalar bir piyasa ekonomisindeki tüm
Diğer yaı:dan, medya endüstrilerinde devlet yardımı da, öteki sanayii dallarının
yararlanmadığı vergi iadeleri, resmi ilanlar, gazete kağıdına sağlanan sübvansiyonlar gibi
çeşitli biçimler alır. Bu şekliyle hükümet müdahaleleri; teşvik, sübvansiyon, yasal
düzenlemeler ve vergi indirimi gibi yöntemler içerir. Bu aşamada, özel posta tarifeleri, vergi
indirimleri, (örneğin, hizmetler üstünden alınan satış vergilerinden, reklamcılığın muaf
tutulması vb.), düşük faizli kredi ve bunun gibi sübvansiyon biçimleri kullanılmaktadır.
222 Alev Söylemez
Diğer yandan, hükümetlerin çoğu, çok sesliliği yaşatmak adına yalnızca piyasa güçlerine
terkedilirse yaşayanıayacak olan gazetelerin ayakta kalmalarını sağlayacak yardım
olanaklarını kullanmakta, ya da tekelci alanlarda çoğulculuğu ve çeşitliliği sağlamak için
yeni gazeteler kurma yolunu tutmaktadırlar.
Medya sektörü için talebin yapısı, medya ürününün doğası gereği iki farklı boyutta,
okurlarm/izleyicilerin ve raklam verenlerin talebi olarak ele alınır. Reklamcıların talebiyle
okurlarm/izleyicilerin talep yapıları farklılık göstermektedir. Reklamcıların talebi, diğer
tüketiciterin taleplerinden göreli olarak daha esnektir. Fiyat değişkeni dışında, haftanın
belirli günleri, mevsimler, genel ekonomik koşullar, reklam piyasalarının talebi için etkili
birer faktördür. Okur/izleyicilerin medya ürününe olan talebi ise, göreli olarak esnek
değildir. Yani tüketiciler, fiyatta herhangi bir değişiklik durumunda, satın alma
alışkanlıklarında anlamlı değişikliklere gitmezler3. Satın alma alışkanlıkları zaman içinde
sabit bir görünüm arzeder. Diğer yandan, gazetelerin özünde okuyuculara reklamcılar için
satılması ve okuyuculara satılan ürünün gazete gelirlerinin genellikle yalnızca üçte birini
oluşturması, reklam verenlerin talebini önemli kılmaktadır.
inceleyen bir an•ştırmanın bulgularına göre (Field, 1978), günlük gazete telebi hafif
düzensizlikler gösterse de, zaman içinde esnek olmayan bir görünüm taşımaktadır. Yine 239
gazeteyi ele alarak, 10 yıllık bir dönemde fiyatın tiraj üzerindeki etkilerini ele alan bir diğer
çalışma da (Clark, 1976) talebin esnek olmadığına işaret etmektedir. Kabiolu televizyon için
talebi ele alan çalışmalar, Comanor ve Mitchell (1971), Park (1970, 1971) ve Noll, Peck ve
McGowan tarfından yapılmıştır. Bu çalışmalarda yapılan tahminler; mevcut yayın kanalları,
medyanın kullanımı, demografik bilgiler ve abone ücretlerine dayanmaktaydı. Talebin
çapraz esnekliğini de sınayan bu çalışmalarda, kabiolu yayınların diğer kanallarda izleyici
kaybına neden olacağı sonucuna ulaşılmıştı. Bu çalışmalar, kabiolu TV ile diğer kanallar
arasında talebin çapraz esnekliği konusunda yapılacak olan çalışmalar için kullanışlı bir
model sağlamıştır. Ducey, Krugman ve Eckrich (1983), Childers ve Krugman (1987)
televizyon piyasalarında talebin çapraz esnekliğinin olduğunu gösteren çalışmalar
yapmışlardır. Çalışmalarında; sözkonusu rekabetin, paralı TV, kabiolu TV ve diğer yayın
kanalları arasında da aynı şekilde geçerli olduğunu belirtmişlerdir. Block ve Worth, hem
paralı kanalların ve hem de diğer yayın kanallarına olan talebin hane halklarının demografik
yapısından ve programların kalitesinden etkilendiğini göstermekteydi (Picard 1987: 49).
Diğer yandan, değişik medyalar arasındaki rekabet de, toplam talebin dağılımında
önemli rol oynar. Değişik medyaların ikame edilebilirlilik derecesi yani, çeşitli medya mal
ve hizmetlerinin birbirlerinin yerini tutup tutmayacağı sorusuna en iyi yanıt, reklamcılık
harcamalarında gizlidir. Reklamcılar planlarını yaparken, bu farklılıkları gözönüne alır ve
ihtiyaçlarına en iyi hizmeti verecek olan medyayı ararlar. Reklamcılık gelirlerinin
yüzdesinin hangi medya tarafından kullanılacağı reklamcılar tarafından önceden belirlenmiş
olması dolayısıyla, rekabetin bu türü, daha çok süreç içinde gelişen eğilimiere göre
belirlenebilir.
Bireysel talep eğrilerini belirleyen koşullar, yukarıda da değindiğimiz gibi izleyici ve
okurların kişisel tercihleri, demografik özellikleri, sosyo kültürel düzeyleri ve bunun gibi
değişkenlerden etkilenmektedir. Fakat bunun yanısıra teknoloji veya ekonominin mevcut
genel yapısı gibi dışsal değişkenler de toplam talep düzeyinde anlamlı değişmelere neden
olmakta mıdır?
Scripps'e göre (1965) yeni medyalar ortaya çıktıktan sonra oldukça gelişen çağdaş
kitle iletişimine rağmen, yapılan harcamalar zaman içinde göreli olarak sabit kalmaktadır.
Sözkonusu harcamalar kitle iletişiminde yer alan trendlerden daha Çok, ekonominin genel
durumuyla bağlantılıdır ve bu harcamalar ulusal ekonominin bir parçasıdır. Yine kitle
iletişimi araştıanacısı Mc.Combs'a göre (1972: 5-6), tüketiciler ve reklamcılar tarafından
medya mal ve hizmetlerine yapılan harcamalar zaman içinde sabit bir görünüm sunmaktadır.
"Göreli sabitlik hipotezi" olarak anılan bu teze göre, kitle iletişimine harcanacak olan
servetin miktarı göreli olarak sabittir. Tüketici ve reklamcıların gelir düzeyleri anahtar
224 Alev Söylemez
Mc Combs, kitle medyaianna yapılan harcamaların zaman içinde göreli olarak sabit
kaldığını ve bu harcamaların kişisel gelirlerin birer fonksiyonu olduğu yolundaki hipotezini
test etmek için, ABD 'de 40 yıllık bir zaman dilimini ele almış, 1940 ve 1968 yılları arasında
ABD'de tüketiciler ve reklamcıların medya ürünlerine ve reklamcılığa yaptıkları
harcamaların verilcrini toplamıştır. Onun bulgularına göre; enflasyon, nüfus artışı,
ekonomik büyümeden dolayı artan reel kişsel gelir gözönüne alındığında medyalar için
tüketici harcamalan anlamlı bir biçimde değişmemektedir. Örneğin, 1929 da kitle
iletişimine yapılan toplam tüketim harcamalarındaki artış, %3.46, 1968'de %3.04'tür.
Aradaki farklılık Mc.Combs'a göre yapay bir düşüştür ve muhtemelen iletişim için
hükümetlerin savunma ve araştırma harcamalarından kaynaklanmaktadır. Diğer yandan
aynı verilerle toplam reklam harcamalarını test eden Mc Combs, tüketim harcamalarıyla
aynı sonuca ulaşmıştır. Diğer yandan TV reklamcılık sektörünün büyümesine karşın, hane
başına düşen harcama miktannın reel olarak aynı seviyede kaldığını belirtmiştir. Göreli
sabitlik hiptezi, çeşitli ülkelerde sınanmış, ne var ki yine çeşitli ülkelerde oldukça farklı
Televizyon için yapılan harcamaların, özellikle son yıllarda ivme kazanması, örnek
olarak gösterilmektedir. Batı Avrupa Ülkelerinde, 1980-1996 yılları arasında televizyona
yapılan medya harcamalan gözlendiğinde, artış oranının %670'lerde olduğunu
görülmektedir . 1980 yılında televizyona yapılan harcama, 3 .1 milyar dolar olarak
hesaplanırken, 1996 rakamlarının 23 .5 milyar dolar olacağı tahmin edilmektedir. Özel
televizyonların sayısının artması,
ve televizyonculukta özel ilgi yayınlarının (Eurosport,
MTV gibi) daha çok ilgi çekmeye başlaması televizyona ayrılan medya bütçelerinin de
artmasına yol açmıştır. (Ayın Ekim 1996-132: 48)
EKONOMiK YAKLAŞlM 225
Diğer yandan Batı Avrupa ülkelerinde, 1980 yılında 15.8 milyar dolar olarak tahmin
edilen Avrupa m~dya harcamalannın 1996'ya gelindiğinde %287 lik bir artış ile tahmini
61.2 milyar dolara ulaştığı görülmektedir. Dünya genelinde ise, medya harcamalarının 1997
yılında %3.5 'lik bir artışa sahne olacağı tahmin edilmektedir. Artış oranlarının Avrupa
Birliği ülkelerinde %3 civarında olması hesaplanırken, ABD'de %4.5 ve Japonya'da
%4.1 'lik bir artış öngörülmektedir (Ayın 1996).
Tablo 1: Avn 1pa Reklam Yatırımlannın Medya Bazında Yıllık Büyüme Oranları
(Güncel Fiyatlar)
<ı::
~
ı:ıl
o <ı:: <ı:: ~
~
ı:ıl
•1-<
cı >-t ;:;s ~
~
<ı::
~
z z
ı-<
~
o ~
1-< ı:.r:ı
~
~
cı
~
ı:ıl
o ~ .........
Cil
ı-<
v
<ı::
o..
o
~
Cil
<ı::
ÇQ
>-t
<ı::
>-t ·-o
>c.?
1981 13.0 5.7 5.9 10.4 7.1 12.5 7.9 5.8 12.4 11.7
1982 1.84 10.1 9.7 15.1 11.2 18.0 12.4 9.9 17.7 16.9
1983 18.7 14.2 10.0 11.2 6.3 10.7 13.3 12.3 17.2 10.1
1984 13.5 9.0 10.0 10.8 9.2 12.1 10.9 9.9 12.9 11.7
1985 15.8 7.8 8.2 7.9 5.0 10.7 9.8 8.0 14.3 9.9
1986 18.7 10.8 9.6 13.6 5.2 13.1 12.9 10.2 17.8 12.1
1987 19.1 12.9 12.2 13.8 5.4 13.6 14.3 12.6 18.2 12.6
1988 18.0 10.0 8.9 17.2 6.4 12.0 12.3 9.5 17.9 11.4
1989 15.9 10.8 8.8 10.6 10.5 10.7 11.7 10.0 15.0 10.7
1990 10.2 0.9 5.9 7.3 9.4 7.7 5.7 3.0 9.8 7.9
1991 -0.1 1.1 3.2 2.5 1.9 3.4 0.4 8.3 2.0 9.2
1992 13.5 4.2 3.0 9.4 8.5 2.7 7.1 3.6 12.9 3.4
1993 6.5 0.5 -6.5 8.5 0.5 2.5 1.4 -2.6 6.8 2.2
1994 12.2 3.3 2.3 8.1 4.0 5.6 6.7 2.9 11.6 5.4
1995 8.8 5.4 5.3 6.1 7.5 6.4 6.8 5.4 8.4 6.5
1996 7.3 3.7 5.6 5.2 3.5 5.5 5.7 4.5 7.0 5.3
Göreli sabitlik hipotezine yapılan Ikinci bir eleştiri ise harcanan zamanın sınırlı ve
azalan bir seyir izlediğinin kabul edilmesi ile ilgilidir. Bu eleştiriye göre bireylerin medyaya
226 Alev Söylemez
ayırdıkiarı zaman 19. yüzyıldan beri çarpıcı bir biçimde artmıştır. Böylece tüketkilerin
ayırdıkiarı daha fazla zaman ile birlikte daha fazla harcama yapmaları beklenir.
Sonuç
Bu makalede medya ekonomisinin gelişim süreci ve medya ekonomilerine özgü bazı
özelliklere yer verilmiştir. Yeni iletişimienformasyon teknolojileri ve bunların oluşturduğu
bilgi· işleme ve nakline dayanan veya eğlence ve boş zamanların değerlendirilmesine yönelik
hizmetler gibi endüstrilerin; gelecek yıllarda da, ekonomileri yönlendirecek bir güç olarak
varlığını sürdüreceği görülmektedir. Bu endüstrilerin ekonomik incelemelere konu olması
önümüzdeki yılların gündemini ister istemez dolduracaktır. Bu açıdan medya ekonomisi
araştırmalarını dopdolu bir gündemin beklediği söylenebilir. Endüstriyel dinamiklerin çatısı
bunu olanaklı kılmaktadır.
Notlar
1 Aslında "medya" kelimesi lngilizcede "medium" kelimesinin çoğul halidir. Ne var ki, bu konuda
yazılmış İngilizce kitapların çoğunda "medium" kelimesine az rastlanmakta; her iki anlamı da
içerecek biçimde "media" kelimesi kullanılmaktadır.Türkçede de, kelime, bu haliyle yaygın kabul
gördüğünden ve Türkçede medyanın tekil anlamının tam karşılığı olmadığından zaman zaman
"medyalar" biçiminde çoğul eki alarak kullanılmaktadır (Bu konu için bkz., Şahin 1992:15).
biçimde açıklamaktadır:
olarak ülkede kabiolu sistem oluşturmak için ulusal bir program açıklamış; bir milyon dörtyüzbin
hanenin 1985'de kabiolu sistemden yararlanması hedeflenmişti (age.2).
3 Bu olgu, ileri sanayileşmiş ülkeler için geçerlidir. Türkiye gibi orta gelişmiş seviyedeki ülkelerde;
gazete okuma alışkanlığı yeterince yaygınlaşmadığı için, tirajın fıyat esnekliği oldukça yüksektir.
KAYNAKÇA
ALBARRAN, A.B. ve Dimmick,J., (1996), "Concentration and Economies ofMultiformity
in the Communication Industries," The Journal of Media Economics, 9(4), s. 41-50.
BUSTERNA, John C., (1988), "Concentration and the Industrial Organisation Model",
Picard vd. (ed), Press Concentration and Monopoly: New Perspectives in Newspaper
Ownership and Operation içinde, s. 35-55,Norwood,NJ: Ablex.
BRENNAN, T.J., (1990), "Vertical Integration, Monopoly and the First Amandent," The
Journal of Media Economics, 3(1), s. 56-57.
DESMOULINS, N.T., (1993), Medya Ekonomisi, (Çev. Galip Üstün) Istanbul: Iletişim
Yayınları.
McCOMBS, M., (1988), "Concentration, Monopoly, and Content," Picard vd (ed), Press 1r
Concentration and Monopoly: New perspectives in Newspaper Ownership ·and
Operation içinde, s. 129-137, Norwood, NJ: Ablex.
McCOMBS, ve N ilan, J ., (1 992), "The Relative Contancy Approach to Consumer Spending
for Media". The Journal of Media Economics, 5(2), s. 43-52.
McQUAIL, D., (1992), Media Performance, Mass Communication and the Public Interest,
EKONOMİK YAKLAŞlM 229
PICARD, R., (1989), Media Economics: Concepts and Issues, Newbury Park, CA: Sage
PILATI, A., (1993), Mind Media lndustry in Europe, Milan: Institute of Media Economics
SCHERER, F.M., (1970), Industrial Market Structure and Economic Performance. Chicago:
Rand Mc Nally
SCHILLER, I.H., (1986), Information and the Crisis Economy, New York: Oxford
Universıty Press.
SEAN, M., (1993), Bir Çok Ses Tek Bir Dünya Ankara: UNESCO Türkiye Milli
Komisyonu.
WIRTH,O. ve Bloch, H., (1995), "lndustrial Organisation Theory and Media Industry
Analysis" The Journal of Media Economics, 8(2) s. 15~24.
y
230 Alev Söylemez
ABSTRACT
MEDIA ECONOMICS
Economists are being faced with new conditions mainly due to rapid developments in
the world economy. The difference between the ch(lfacteristics of the products of
information industry and the products of manufacturing and services, their unusual features
in production, distribution, cost and financing require new definitions for their economic
effects. Recent years have witnessed drastic changes in the definitions of export and import,
capital flows, finance, communication and even company in the economical sen se. The need
for requisitioning of these definitions, which are formed within the new rules of the world
trade, is obviously accompanied with streams of studies.
In this environment, as one of the important components of the information industry,
the media has been subjected to economic analysis intherecent years. The new and strong
role of the media in the economy established the fundaınentals for the development of these
studies, which have been accelerated especially after 1980's.