Professional Documents
Culture Documents
Borçlar Final
Borçlar Final
PARA BORÇLARI
Para bir değer ölçüsü, piyasada dolaşan bir değişim aracıdır, kanuni ve zorunludur. Piyasada
dolaşan para taşınır mallardan misli şeydir. Para borcu kendine özgü bir çeşit borcudur.
Taraflar dilerse sözleşme ile para borcunu, parça borcu olarak da kararlaştırabilirler.
TBK mad. 99/1’e göre, konusu para olan borç, ülke parasıyla ödenir. Para borçlarında
borçlu, borçtan kurtulmak için kararlaştırılan miktar parayı ülke parası üzerinden ödemek,
alacaklı da bunu kabul etmek zorundadır. Borçlu çek, altın, posta çeki veya yabancı para ile
ödeme teklif ederse, alacaklı kabul etmek zorunda değildir. Kabul ederse borç sona erer.
Yabancı parayla borç ödemeyi, taraflar yalnız sözleşmeden doğan para borçlarında
kararlaştırabilirler. Buna karşılık hâkim, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmeden doğan para
alacakları ile nafaka alacağı hakkında yabancı para ile ödeme kararı veremez.
Sözleşmede “aynen ödeme” deyimi varsa borç mutlaka yabancı para ile ödenmelidir.
Kullanılmamışsa borçluya seçimlik bir yetki tanınmış olur. Buna göre borçlu, asıl edim olarak
yabancı para ile ödemeyi üstlenmiştir. Ancak dilerse, ülke parasıyla ödeyerek borcundan
kurtulabilir.
FAİZ BORÇLARI
Faiz, alacaklının alacak olarak istemeye yetkili olduğu bir miktar parayı kullanmaktan belirli
bir süre mahrum kalması sebebiyle kendisine ödenen bir karşılıktır.
Hukuki Niteliği:
• Faiz yan edimdir, asıl alacağı genişleten bir yan haktır. Faiz borcunun varlığı ve
devamı, asıl alacağın varlık ve devamına bağlıdır.
• Asıl alacak sona ererse faiz de sona erer. Alacaklı, işlemiş faiz alacaklarını
isteyebilmek için. Bu hakkını saklı tutmak zorundadır.
• Asıl alacak zamanaşımına uğrarsa işlemiş faiz de zamanaşımına uğrar.
• Alacaklı, asıl alacağı devrettiği zaman faiz alacaklarını da devretmiş olur.
• Faiz asıl alacağın bir parçası değildir, sadece ona bağlı bir yan haktır. Doğmuş faiz
alacağı asıl alacaktan bağımsız bir nitelik taşır.
• Alacaklı, faiz alacağını asıl alacaktan bağımsız olarak talep ve dava edebilir, takip
konusu yapabilir.
• Alacaklı, doğmuş faiz alacağını tek başına üçüncü bir kişiye devredebilir.
• Faiz alacağı, bağımsız olarak haczedilebilir, rehin edilebilir.
• Asıl alacak yönünden zamanaşımının kesilmesi, faiz alacağı yönünden
zamanaşımının kesilmesi sonucunu doğurmaz. Faiz alacağı 5 yıllık zamanaşımına
bağlıdır
3) SÖZLEŞMEDEN DÖNME
Kanunda öngörülen hallerde, borcunu ifa etmeyen borçluya karşı sözleşmeden dönme
yetkisi vardır.
İHLAL ÇEŞİTLERİ
a. Kusurlu sonraki ifa imkânsızlığı (borcun hiç ifa edilmemesi)
b. Gereği gibi ifa etmeme
c. Bağımsız yapmama borçlarının ihlali
d. Borçlunun vaktinden önce ifadan açıkça kaçınması
Gereği gibi ifa etmeme türleri kötü ifa hali ile ifaya yardımcı yan yükümlülüklerin ve
koruma yükümlülüklerinin ihlali halidir.
TAZMİNATIN HESAPLANMASI:
TBK mad. 112, sözleşmeyi ihlal ederek alacaklıya zarar veren borçluya tazmin
yükümlülüğünü getirmiştir Zararın varlık ve miktarını ispat alacaklıya düşer. Zararın
miktarı kesin ispat edilemezse hâkim, olayların normal akışını ve alacaklının aldığı önlemleri
göz önünde tutarak zararın miktarını tespit eder. Alacaklı, sözleşmeye aykırı davranış
sonunda meydana gelen zararın faizini de talep edebilir. Bu faiz, temerrüt faizi olmayıp,
sözleşmenin ihlalinden doğan zararın faizidir. Faiz, zarar verici olayın gerçekleştiği anda
doğar ve bu andan itibaren alacaklı tarafından talep edilebilir. Faiz, zararın bir parçasıdır.
• Alacaklıya ödenecek tazminat, hiçbir zaman zarar miktarını aşamaz
• Zarar hesaplanırken, bundan ihlal fiilinin alacaklıya sağladığı yararlar, denkleştirme
ilkesine göre düşürülmelidir. Örneğin kötü ifa nedeniyle kullanılamaz hale gelen
makinenin hurda değeri, alacaklının zararından düşürülmelidir.
• Sözleşmeden doğan sorumlulukta para ile tazmin kuraldır
• Tazminatın toptan veya irat olarak ödenmesine hâkim, olayın özelliklerine göre
karar verir.
• Sözleşmeden doğan sorumluluk 10 ve bazen 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
BORÇLUNUN YARDIMCI KİŞİLERDEN DOLAYI SORUMLULUĞU:
Borçlunun kullandığı yardımcı kişiye ifa yardımcısı, alacaklının da hakkını kullanırken
çalıştırdığı üçüncü kişiye kullanma yardımcısı denir.
Borçlunun yardımcı kişilerden dolayı sorumluluğunun şartları:
1. Borçlu ile zarar gören alacaklı arasında bir borç ilişkisi bulunmalıdır.
2. Borcun ifası veya hakkın kullanılması yardımcı kişiye bırakmış olmalıdır.
3. Borcun ifasının veya hakkın kullanılmasının yardımcı kişiye bırakılması caiz
olmalıdır.
4. Yardımcı kişi, alacaklıya kendisine verilen işi yürüttüğü sırada zarar vermiş
olmalıdır.
5. Yardımcı kişinin davranışı, borçluya farazi bir kusur olarak yükletilebilmelidir.
6. Zarar olmalıdır ve Uygun illiyet bağı bulunmalıdır.
Hüküm ve sonuçları:
• Borçlu, yardımcının alacaklıya verdiği zarardan dolayı bu zararı kendi fiiliyle vermiş
gibi sorumlu olur.
• TBK mad. 116, (TBK mad. 66’nın aksine) borçluya kurtuluş kanıtı getirme imkânı
tanımış değildir.
• Bu nedenle borçlu, yardımcıyı seçmede, ona talimat ve bilgi vermede, onu denetleme
ve gözetlemede kusurlu olmadığını, her türlü özen ve dikkati gösterdiğini ispat ederek
sorumluluktan kurtulamaz. Buna karşılık zarar umulmayan hal veya mücbir sebepten
meydana gelmişse, borçlu bunu ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir.
BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ:
BORÇLU TEMERRÜDÜNÜN ŞARTLARI:
TBK mad. 117/1: Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.
• Edimin ifası mümkün olmalıdır.
• Borç muaccel olmalıdır.
• Borçluya ihtar yapılmış olmalıdır.
• Alacaklı, edimi kabule hazır olmalıdır.
• Borçlunun edimi ifadan kaçınma hakkı bulunmamalıdır.
İfa etmeme, borca aykırı bir davranış olmalıdır.
İhtar yerine geçen durumlar:
1) Belirli vadeli borçlar
2) İhtara gerek olmayan haller:
Alacaklı, edimi kabule hazır olmalıdır
İfadan kaçınma hakkı bulunmamalıdır
Borca aykırı bir davranış olmalıdır
Üçüncü Kişinin hukuki durumu: Tam üçüncü kişi yararına sözleşmede edim üzerinde,
üçüncü kişi lehine alacak hakkı doğar. Bu hak üçüncü kişinin şahsında, doğrudan, bağımsız
bir hak olarak doğar. Üçüncü kişi bu hakkı vaat ettirenin halefi olarak değil, aslen kazanır.
SEÇİMLİK CEZA KOŞULU: Buna göre, sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi
halinde ödenmek üzere bir ceza kararlaştırılmışsa, alacaklı ya borcun ifasını ya da cezanın
ödenmesini isteyebilir. Alacaklı seçimlik bir yetkiye sahiptir.
İFAYA EKLENEN CEZA KOŞULU: Buna göre, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa
edilmemesi halinde ödenmek üzere bir ceza kararlaştırılmışsa, alacaklı asıl borç ile birlikte
cezanın da ödenmesini isteyebilir. Burada taleplerin yığılması (toplanması) söz konusudur.
İfaya eklenen ceza koşulu tarafların özel bir anlaşmasına veya bir kanun hükmüne dayanır.
Özel bir anlaşmaya dayanıyorsa, alacaklının bunu ispat etmesi gerekir.
İFAYI ENGELLEYEN CEZA KOŞULU: Buna göre, borçlunun kararlaştırılan cezayı ödeyerek
sözleşmeyi sona erdirmeye (dönme veya fesih) yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır.
Borçlu, alacaklı ile yaptığı anlaşmada dilerse sözleşmeden dönmeyi ve alacaklıya sadece
cezayı ödemeyi kararlaştırabilir. Buna dönme cezası da denir.
NOT: Sözleşmede ceza koşulu var fakat net değilse o zaman 179/1 gereği seçimlik ceza
koşulu, Ceza koşulu borcun belirlenen yer veya zamanda ifa edilmemesine ilişkinse o zaman
179/2 gereği ifaya eklenen ceza koşulu uygulanır.
CAYMA PARASI: Sözleşme kurulurken bir taraf diğer tarafa bir miktar para verir ve bu
paranın kalması şartıyla dilediği zaman sözleşmeden dönme hususunda anlaşırsa cayma
parası söz konusu olur, dönme parası da denir.
İfayı engelleyen ceza koşulu (dönme cezası) ile cayma parası (dönme parası) farklıdır.
Cayma parası sözleşme kurulurken ödenir. Dönme cezasında ise sözleşmeden dönüldüğü
zaman ödenir.
BORÇLU VE ALACAKLININ BİRDEN ÇOK OLMASI:
BORÇLUNUN BİRDEN ÇOK OLMASI:
BİRDEN ÇOK BORÇLUNUN OLDUĞU BORÇ İLİŞKİLERİ
1. Bireysel borç ilişkisi: Bir veya birden çok alacaklı karşısında iki veya daha çok borçlu
bulunduğu ve bunlardan her birinin borcun tamamından veya bir kısmından sorumlu olduğu;
alacaklının da bunların her birinden borcun tamamını ya da bir kısmını talep ve dava
edebildiği borç ilişkisine denir.
2. Elbirliği halinde borç ilişkisi: Alacaklının, borcu, iki veya daha çok borçlunun
tamamından talep ve dava edebildiği; borçluların da edimi hep birlikte bölünmeden yerine
getirmek zorunda bulunduğu borç ilişkisine denir. Bireysel borç ilişkisinde alacaklı, borcu
borçluların her birinden ayrı ayrı talep edebilirken, elbirliği halinde borç ilişkisinde borçluların
tamamından talep etmek zorundadır.
ALACAĞIN DEVRİ: Alacaklının bir borç ilişkisinden doğan alacağını borçlunun rızasına
gerek olmadan bir sözleşmeye dayanarak üçüncü bir kişiye devretmesine denir.
Alacak hakkı devralan kişiye geçer, devralan alacak hakkını kesin kazanır, tasarruf yetkisini
elde eder. Devir alacağın varlık ve miktarında herhangi bir değişiklik meydana getirmez.
Alacağın devrine borçlu katılmaz. Bu nedenle rıza göstermesi ve haberdar olması gerekmez.
Alacağın Devrinin Çeşitleri
1. Kanuni devir
2. Yargısal devir
3. İradi devir
Devrin Hukuki Niteliği
a. Alacağın devri hukuki bir işlemdir.
b. Alacağın devri bir tasarruf işlemidir.
c. Alacağın devri sözleşmeye dayalı bir işlemdir.
d. Alacağın devri sebebe bağlı bir işlemdir.
Devrin Esasa İlişkin Şartları:
• Tarafların fiil ehliyetine sahip olmaları ve irade beyanlarının karşılıklı ve birbirine
uygun olmaları gerekir.
• Ayırt etme gücüne sahip küçüklerin ve kısıtlıların yaptıkları devir sözleşmelerinin
geçerli olması için kanuni temsilcilerinin izin veya onay vermesi gerekir.
Devrin Şekle İlişkin Şartları:
• Devir sözleşmesi yazılı (adi yazılı) yapılmalıdır. Devir işleminin bütün esaslı
noktalarını içermesi, özellikle devredilecek alacağı yeter derecede göstermelidir.
• Yazılı şekil devrin geçerlilik şartıdır. Şekle uyulmazsa devir geçersizdir.
• Devredenin beyan ve imzası yeterlidir, devralanın irade beyanının yazılı olması şart
değildir.
• Alacağı devralan alacak senedinin teslimini isteyebilir. Ancak bu devrin geçerlik şartı
değildir.
• Yazılı şekle devir sözleşmesi tabidir, devrin hukuki sebebi olan devir taahhüdü şekle
tabi değildir.
• Devrin hukuki sebebini ya alacağın satılması ya da bağışlama sözü verilmesi
oluşturur. Alacağın satılması şekil koşuluna tabi değildir, ancak bağışlama sözü
verilmesi yazılı olmalıdır.
Devrin Hüküm ve Sonuçları
a. Asli Sonuçlar
1) Alacağın devralana geçmesi ve alacaklının değişmesi
2) Devredenin garanti borcu
3) İspat araçlarını, yazılı delilleri teslim borcu
b. Yan sonuçlar
1) Öncelik haklarının (imtiyaz hakları) asıl alacak ile birlikte devralana geçmesi
2) Yan hakların devralana geçmesi
3) Düzenleyici (ikincil) hakların, özellikle yenilik doğuran hakların (örneğin seçim hakkı)
devralana geçmesi
Borcun Üstlenilmesi Çeşitleri
1. Borcun iç üstlenilmesi
2. Borcun dış üstlenilmesi
3. Bir mal varlığının veya işletmenin devralınması
4. Birden çok işletmenin birleşmesi ya da şekillerini değiştirmesi +
5. Borca katılma
1. Borcun iç üstlenilmesi
Burada, borcun borçlusu değişmemektedir, borcu üstlenen sadece yükümlülük altına
girmektedir. Buna borcu kurtarma vaadi veya ifanın üstlenilmesi de denir.
Borcu iç üstlenme sözleşmesi; Borçlu ile üçüncü kişi arasında yapılır. Alacaklı bu
sözleşmeye katılmaz, izin vermesi de gerekmez. Borçlu ile borcu üstlenin fiil ehliyetine sahip
olması gerekir.
İç üstlenme sözleşmesinin hüküm ve sonuçları
• Hüküm ve sonuçlar borçlu ile üstlenen arasında ilişkide doğar, alacaklı ile borçlu
ilişkisini etkilemez.
• Alacaklı, üstlenene karşı bir alacak hakkı kazanmaz, ona karşı bir dava açamaz.
• Borcun iç üstlenilmesi, borcun kendiliğinden üstlenene geçmesi sonucunu doğurmaz.
• Üstlenen sadece borçluyu borçtan kurtarma yükümlülüğü altına girer.
• Üstlenen borçluyu borcu ifa ederek kurtarabileceği gibi, alacaklı ile sözleşme yaparak
da kurtarabilir.
• Üstlenenin borcu, alacaklı kabul ederse, ifa ikameleri veya takas ile sona erdirmesi de
mümkündür.
• Borç muaccel olduğunda, üstlenen borçluyu borçtan kurtarmazsa, borçlu ifa etmek
zorunda kalır.
Borcun dış üstlenilmesi:
• Alacaklı ile üçüncü kişi arasında yapılır, bununla borçlu borcundan kurtulur,
üstlenen yeni borçlu olarak onun yerine geçer. Borçlunun sözleşmeye katılması
gerekmez, izin vermesi de gerekmez. Hatta borçlu muhalefet etse bile, alacaklı ile
üstlenen bu sözleşmeyi yapabilir.Dış üstlenme sözleşmesi çifte hüküm ve sonuç
doğurur. İlk hüküm, eski borçlunun borçtan kurtulmasıdır.
• İkinci hüküm üstlenenin yeni borçlu olarak borç altına girmesidir.
Borcun dış üstlenilmesinin hüküm ve sonuçları
Asli sonuçlar
• Eski borçlu borcundan kurtulur, yerine borçlu sıfatıyla borcu üstlenen geçer.
Yan sonuçlar
• Yan haklar borçlunun değişmesinden ilke olarak etkilenmez. Eski borçlunun
koyduğu teminatlar, eski borçlu zamanında işlemiş ve muaccel hale gelmiş faiz, ceza
koşulu ve tazminat talepleri ile işleyecek faizler borcu üstlenene karşı da ileri
sürülebilir.
• Kefil veya üçüncü kişilerin teminat olarak koydukları rehin dolayısıyla sorumlulukları,
borcun üstlenilmesine yazılı rıza göstermeleri halinde devam eder. Rehin veren kefil
veya üçüncü kişi, yeni borçluya güven duymuyor olabilirler, bu nedenle bunların rızası
yazılı şekle tabidir.
• Borçlunun kişiliğine bağlı yan haklar son bulur, üstlenene geçmez.