Gilbert Delahaye & Marcel Marlier - Ayşegül'ün Güzel Bahçesi

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 18

~\'''''''''''''''"'''''''''''''''''''''~

~
1

AYSEGÜL'ün ·
Güz~l Bahcesi
'
~'ı '

5 •
Sonbahor'da Ayşegül' ün babası, bir villô satın aldı. Eve,
küçük b ir köprüden geçilerek varılıyordu. Arka bahçeye
'dolanan derede nilüferler açıyordu . Ayşegül ile Can yeni
evlerini çok sevdiler. Yalnız bahçesi biraz bakımsızdı. Her
tarafını ot bürümüştü. Kuyunun etrafını da sarmaşıklar kapla-
mıştı.
.,,_
~ ..:
~~
i=
t:: al
-= .,
>,>,

~1 iki kardeş bahçeyi güzelleştirme işini Üzerlerine aldılar.


~j İlkin bahçedeki yollara elarabasıyla çakıl çektiler, tırmıkla
i~
.!! .,
yayıp düzenlediler. ·
,.,. ~
ıg~
~~
,-.: C
oi V.
~

cicı;
2~
o:::.
f~ -
=~
al .
-~
::,~
~:i
"'ı
l'l~
. .,
C: •

a:ı -g
~ ·0
::q~,
CD
r

2

3
' ~
- Can! O elindeki ne?
- Çapa, Ayşegül. Kuru ot-
ları, kökleri sökeceğim onunla.
Sonra da küme yapıp yaka-
cağız. Babam dedi ki: «Onları
temizlemezseniz çiçekleri, fi-
danları boğarlar. »

-~ -
- Sana .yardım etmek
istiyorum Can. Ama
annemin eski eldi•
venlerini g iyece-
ğim. Yoksa di-
· kenli kökler el-
leri• i dalarlar.
- Gel Fındık ! Şimdi de taşları döşeyelim.
Buralara Fulya, Nergis, Kardelen, bir de ~nne-
min çok · sevdiği Safran çiçekleri dikeceğim.
Bahçede dolaşanlar bu taşlara
basıp gezerler, çiçekleri
ezmezler.

-:;....
-· ı--

5
Sıra Porsuk ağacını budamaya gelmişti. Can, elara-
bası üzerine ç ıktı :
- Bahçe makasını uzatır mısın bana Ayşegül?
- Ağacı ne biçim budayacaksın Can?
- Söylemem! Bir sürprizim var.
Can, makasla şak şak şak! budamağa başladı.
- A a ! Çok tuhaf! Fındığa benzedi tıpkı ..
· - Elbette ya.. Baksana bizin-ki nasıl kurumlanıyor 1

6
- Ayşegül! Anbardaki çim tor-
basını getirir misin 7 Burada çi-
menler çok seyrelmiş. Ayşegül,
çim torbasını getirdi. Kelleşmiş
yerlere çim tohumları saçtılar.
- Burası yem-yeşil olunca en
çok kim şaşıracak biliyor musun?
Babam!

Tohum şaçma işi bitince iki


kardeş demir loğ'u getirdiler.
Kök tutması için, ekilen yerin
loğ'lanması gerektiğini bili-
yorlardı.

7
- Şu kuyunun etrafında çiçekler olmasın mı yani ?
- Sahi çok hoş olur Ayşegül.
- Bir fikrim var: Biraz toprak çekerek kuyunun çevresine
çiçek yastıkları yapalım mı ?
- Yapalım yapalım! İçine de lôleler, sünbüller, hercailer,
küpe çiçekleri dikelim! diye el çırptı Can.
İki kardeş hemen işe koyuldular. Çektikleri toprakları kuyunun
etrafına · yaydı lar. Ama elarabasın ın tekerleği, yumuşak top-
rağa sapl~:ındı.
- Teke!"leğin altına şu tahtayı soku ver Ayşegül !
- Bak ne geldi aklıma Can!
Şu dereye taşla, çimle bir
baraj kuralım, küçük bir göl
meydana getirelim ! Ne der-
sin?
- Çol< iyi olur. Kıyısına ba..
bam kum çektirdi mi, olur
sana bir plôj. Gölümüzden
balık ta avlarız.
- N e balığı ? Alabalık mı
yani?
_ Yok canım. Alabalık olur mu ?
Onlar akıntılı, çavlan lı dere-
lerde yaşarlar. Küçük Sazan
balığı tutarız.
_ Kırmızı Mercan balıkları satın
alıp gölümüze atsak daha iyi
olmaz mı?
- Olur tabii,. Ama ben
pazardan birkaç beyaz
ördek satın almak istiyo-
rum. Korkarım senin kır­
mızı balık larını büyüme-
den yer ördelsJer..

_.,-,..,,
İlkbahar gelince Ayşegül'lerin bahçesini görmeliy-
diniz. Her taraftan çimenler, çiçekler fışkırmıştı. ·
Kardelen'ler çıngıraklarını sallıyorlardı. Safran'ların,
l ô le'lerin kadehleri açılmıştı. Fulya'lar, nergis'ler,

sünbüller, bahçeyi güzel kokularıyla doldurmuştu.
Bu güzellik kuşları coşturmuştu,
ağaçlarda durmadan şakıyorlardı . ....._
Renk renk kelebekler, çiçekten
çiçeğe konuyorlardı. Yolun kıyısında karınca yuva-
ları belirmişti. Karıncaların kimisi içerden dışarıya
kum boşaltıyor, kimisi içeriye kışl ık yiyecek ta-
şıyordu.
Fındık pek keyifliydi. Çimenlerin üstünde, durmadan
takla . atıyordu. Küçük Boncuk ta, kelebekleri
kovalıyordu.
Herkes baharın sevincini duyuyordu içinde.
- Artık bodrumdaki demir masayla sandalyeleri
çıkarıp tôraçaya taşıyalım Can! Babam işinden
dönünce çiçeklere karşı çay içmeği sever.
- Bal?aannem de bize geldiğinde, sabah kahve-
sini orada içmeğe bay ıl ır.
- Yanılmıyorsam taraçada sabah kahvaltısı yap-
mayı biz de özledik:

11
iki kardeş demir masayla sandalyeleri bodrumdan çıkardılar.
- Masanın boyaları dökülmüş Ayşegül. Onu yeniden boya-
mamız lôz ım.
-. Kolay, boyarız. Bodrumun rafında iki fırçayla, beyaz boya
kutuları gördüm. Şimdi getiririm.
Az sonra bizimkiler, dilleriyle dudaklarını yalaya yalaya ma-
sayı boyamağa başladılar. Komşunun oğlu, tahta atında salla-
nardk : «Benim atımı da boyasanız a !» diyordu.
12
- Bahçedeki otlar çok büyümüş Ayşegü l. Onları biçersek
babama da sürpriz yapmış oluruz. Pazar günü biçmeğe ni-
yetliydi. Dün ot biçme makinasının bıçaklarını bilediydi.
Çocuklar, oyunu bırakıp hemen işe koyuldular.
- Biçilen otlar n'olucak? diye sordu Sevinç 7
- Siz tırmıkla toplayın, sepet sepet bir kenara yığın! Sonra
Hasan amca'nın tavşanlarına veririz.
- İlkin şu sardunya saksılarını elarabasına toplayalım, kazaya ,
uğramasınlar, dedi Ay~egül.
Artık yaz geldi, güneş yakıyor ortalığı. Böcekler, taşların altın­
daki nemli se·rinliğe sığınıyorlar. Güneşte yalnız, sıcağı seven
kertenkeleler dolaşıyorlar, kelebek, sınek avlıyorlar.

Ayşegül'le Can, taşların arasından yükselmiş dikenli kaktüslerin ·


çiçek açmış olduklarını sevinçle gördüler.
- Şu çiçeğin güzelliğine bak, Can! Dikenlerin arasında böyle
bir çiçek umulur mu ?
- Ansiklopedi'de resimlerini gördüğüm için,· ben pek şaşma­
dım buna. Sıcak memleketteki kaktüsler, daha da kocaman
olurmuş, çiçekleri de daha renkli ..
14
- Kaktüslerin etrafına iri
çakıllar koyalım ! Onlar
güneşten, daha çok sıcak
emer. O zaman kaktüsle'-
rimiz belki daha parlak çi-
çek açar.
Sıcaktan çiçeklerin yaprak-
ları pör.sümüştü .
- Ah yazık, çiçeklerimiz
bugün çok susamışlar Can.
Onları sulayalım mı?
- Şimdi olmaz. Güneş batacağına yakın sulanır çiçekler.
Yoksa yanarlar. Akşam üstü Ayşegül, bahçe kovasıyla 'çiçek-
leri sularken nergisler: « Bizi de unutma abla !» diyorlardı. Suya
kanmış olan gülnatmi'lerse: « Yarabbi şükür! » diye fısıldaşıyorlardı.

l.opwtghl. bv Edıııon.ı;. Cac.!cınnan , Parıı. Tourna.t


Bu kitabın h 1 1if hııkkı yayıne\1ml:ı~eH olup her hakkı mahfuıdu ı
Babaları o akşam, çimlerin biçildiğini, çiçeklerin sulandığını
görünce:
- Bravo çocuklar! Bugün çok esaslı çalışmışsınız. Ben de sizi
mükôfatlandıracağım. Can! Sana bir çift beyaz ördek alacağım
pazardan. Sana da Ayşegül, kafesiyle bir kanarya kuşu ge-
tireceğim! dedi. İki kardeş, boynuna sarılarak babalarına
teşekkür ettiler. O gün Ayşegül, bahçede kaplumbağayla ov-
narken hep kanaryasını .düşündü.

16
1

- J
~

,~
•.s !:
ı~
Y•

~ ı;;

.? 8

f;
..• ~Imı
2
E
Q
J
SOMER YAYINEVİ w
i5 ••
Peykhane Sok. No: 48 Sultanahmet-İST Q • ··

Tel: 22 14 07
80 LiRA

You might also like