Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 21

İstanbul Üniversitesi

İktisat Fakültesi Mecmuası, C. 43


Prof. Dr. S. F. Üİgener'e Armağan
İstanbul, 1987

S T A G F L A S Y O N ve M A L İ Y E POLİTİKASI

Prof. D r . S a l i h T U R H A N *

1 — Staglasyonun Tanımı, Ortaya Çıkması ve Gelişimi

Son yıllarda gelişmiş ve gelişmekte o l a n b i r çok ülkede staglas-


yon adını taşıyan iktisadî b i r gelişme gözlenmektedir. Staglasyon
üretim k a p a s i t e l e r i n i n , işsizliğin ve yetersiz b i r iktisadî büyüme i l e
yüksek b i r f i y a t artışının b i r l i k t e göründüğü iktisadî durumları ifa­
de e t m e k için kullanılan b i r kavramdır. Yüksek enflasyona rağmen
durgunluğun da m e v c u t olması, stagflasyonun o d a k noktasını oluş­
turmaktadır. Stagflasyonun b u özelliği enflasyon ve işsizlik oranla­
rı karşılaştırılınca, e n b e l i r g i n şekilde o r t a y a çıkmaktadır, çünkü,
bu göstergeler, iktisadî i s t i k r a r politikasının temel amaçları olan
«fiyat istikrarı» ve «tam istihdam»m gerçekleşmekten ne kadar
uzak olduklarını yansıtmaktadır. Stagflasyonist aşamalarda h e r i k i
amaç büyük ölçüde y a r a aldığı için, siyasi k a r a r b i r i m l e r i n i n b u gi­
b i olumsuz gelişmeler i l e sürekli mücadele e t m e l e r i kaçınılmaz ol­
maktadır.

Ne v a r k i , stagflasyonist eğilimleri m a l i y e politikasının sadece


talebe ağırlık v e r e n araçları i l e Önlemek mümkün değildir. Çünkü,
m a l i y e politikası, enflasyon ve durgunluğun aynı zamanda ortaya
Çıkabileceği olayım içermeyen b i r t e o r i üzerine kurulmuş ve 1929
Dünya e k o n o m i k r i z i n i n e t k i s i altında i s t i k r a r sorunları talep yönlü
o l a n b i r e k o n o m i için geliştirilmiştir. B u n a göre,

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim Üyesi.

— 433 —
Prof. D r . Salih T U R H A N

— y a fiyatların n i s b i o l a r a k değişmediği b i r e k s i k i s t i h d a m d u -
d u r u m u mevcuttur.
— v e y a aşırı i s t i h d a m d u r u m u n d a fiyatların arttığı enflasyon
enflasyon d u r u m u m e v c u t t u r .
B i r i n c i d u r u m d a , t o p l a m t a l e b i genişletmek s u r e t i y l e reel gayri-
safi sosyal hasılayı artırmak kolayca mümkün olmaktadır ( B k z . Şe­
k i l 1/ N j N ) . 2

ŞEKÎL: 1

M e v c u t üretim k a p a s i t e s i n i n t a m o l a r a k kullanıldığı i k i n c i d u r u m ­
da, t o p l a m t a l e b i n azaltılması fiyatları düşürmekte, f a k a t i s t i h d a m
ve reel gayrisafi sosyal hasılada b i r değişiklik yapmamaktadır( b k z .
Şekil î , N - * N ) .
6 6

Sadece işsizlik veya f i y a t artışlarının olduğu b u i k i uç n i t e l i k t e ­


k i konjonktürel d u r u m arasındaki alanda, s o r u n , güçleşmektedir.
Çünkü, kapasite kullanımının arttırılması, önemlice b i r f i y a t artı­
şına ( N ^ - N 4 ) y o l açarken, enflasyonun azaltılması reel sosyal hası­
3

lada ve i s t i h d a m d a h i s s e d i l i r ölçüde b i r düşüşe sebebiyet vermekte­


d i r (N4^-N ). B u çatışma, enflasyonun talep itişli (demand pull) de­
3

ğil, daha çok m a l i y e t itişli (cost push) olması h a l i n d e özellikle belir­


ginleşmektedir.

— 434 —
Stagflasyon ve Maliye Politikası

Stagflasyon olayını ve m a l i y e politikası araçları i l e sadece top­


l a m t a l e b i yönlendirmekten k a y n a k l a n a n sorunları, işsizlik ve enflas­
y o n oranları yardımıyla s o m u t hale g e t i r m e k mümkündür.

ora.ru

ŞEKİL : 2

Şekil 2'de yatay eksende işsizlik oranı d i k e y eksende enflasyon


oranı gösterilmektedir. Stagflasyon, yüksek oranlı b i r enflasyon i l e
büyük b i r işsizliğin aynı zamanda o r t a y a çıkması o l a r a k tanımlan­
dığı için, böyle b i r d u r u m , d i y a g r a m d a o r i j i n d e n u z a k o l a n ve o n u n
oldukça sağında k a l a n A t noktası i l e ifade e d i l m e k t e d i r , t i n d e k s i
çıkış noktasını göstermektedir, t + 1 i n d e k s i ise, o n u izleyen t + 1 dö­
n e m i n d e gerçekleşmesi m u h t e m e l n o k t a l a n ifade e t m e k t e d i r . Şe­
k i l 2'de A t noktasından yatay ve d i k e y eksene b i r e r p a r a l e l çizildiği
t a k d i r d e , enflasyon ve işsizliğin çeşitli bileşimlerinin yer aldığı dört
alan elde e d i l m e k t e d i r .

B u ayırımdan açıkça görüldüğü üzere, stagflasyonist b i r d u r u m ­


da i k t i s a t politikasına ilişkin önlemlere üç türlü a r z u e d i l m e y e n tep­
k i düşünülebilir:

— 435 —
Prof. Dr. Salih T U R H A N

(1) işsizlik i l e mücadelede toplam t a l e b i n genişletilmesine


ağırlık v e r i l i r s e , b u önlem, işsizliğin azalmasına ve enflas­
y o n u n daha d a hızlanmasına y o l açacaktır. B u d u r u m diya­
g r a m d a I numaralı alanda y e r alan B + î o k u i l e gösteril­
t

mektedir.

(2) T o p l a m t a l e b i d a r a l t m a k s u r e t i y l e enflasyon düşürülmeğe


çalışılırsa, işsizlik oranının artması kaçınılmaz olacaktır.
B u d u r u m , şekilde I I numaralı alanda y e r a l a n D + 1 o k u t

i l e gösterilmektedir.

(3) Devletçe u y g u l a n a n i k t i s a t politikası, f i y a t l a r genel düze­


y i n d e k u v v e t l i b i r yükselişe y o l açarken, işsizlik o r a m da
artmaktadır. B u olay, d i y a g r a m d a A + 1 o k u i l e ifade edil­
mektedir.

(1) ve (2) numaralı d u r u m l a r , meşhur Phillips-eğrisi ile ifade edi­


len ilişkiyi içermektedir. B u n a göre, işsizlik i l e enflasyon arasında
b i r trade-oif, y a n i değiş tokuş ilişkisi m e v c u t t u r . İşsizlik oranını
a z a l t m a k için fiyatların yükselmesine k a t l a n m a k gerekir. Aynı şe­
k i l d e , enflasyonu düşürmek işsizliğin artması s o n u c u n u v e r i r . B u n ­
ların b e l i r l i kombinasyonlarını seçme, siyasi k a r a r b i r i m l e r i n i n ter­
c i h i n e bağlıdır. Siyasi k a r a r b i r i m l e r i , t o p l a m talebe yönelik b i r k o n ­
jonktür politikası yardımı i l e işsizlik ve enflasyonun o p t i m a l b i r
bileşimini gerçekleştirmeğe çalışabilir. Ne v a r k i , P h i l i p s ilişkisinin
doğruluğu k a b u l edilse b i l e , stagflasyon is t b i r d u r u m d a b u n a yöne­
l i k b i r i k t i s a t politikasının uygulanması t a t m i n e d i c i o l m a k t a n çok
uzaktır, çünkü, t a h l i l süresi başlangıcı o l a n konjonktürel d u r u m d a
(A noktası) i s t i k r a r politikasının h e r i k i amacı da c i d d i b i r biçimde
y a r a olmuş bulunmaktadır. B u nedenle b i r amacın gerçekleştirilme­
si için diğer amaçdan daha fazla fedakârlıkta b u l u n m a k , özellikle
siyasi açıdan mümkün değildir.

I I I . sayılı a l a n i l e i l g i l i d u r u m , i k t i s a t politikası açısından daha


güçlü sorunları içermektedir. M a l i y e politikasına ilişkin araçların
kullanılmasına rağmen, f i y a t l a r genel seviyesi ve işsizlik artmağa
devam e t m e k t e d i r . Siyasi k a r a r b i r i m l e r i , böyle b i r gelişme karşı­
sında çaresiz kalmaktadırlar, çünkü, I ve I I sayılı alanda m e v c u t
o l a n seçim olanağına sahip değillerdir. Aksine giderek a r t a n enflas­
y o n ve işsizliği b i r arada yaşamak z o r u n d a kalmaktadırlar.

— 436™
Stagflasyoıi ve Maliye Politikası

Stagflasyon i l e mücadelede ulaşılması gereken amaç, h e m işsiz­


liği a z a l t m a k , h e m de enflasyonu f r e n l e m e k t i r . Şekil 2'ye göre, gele­
cek için A noktasından C + noktasına doğru b i r gelişmeyi sağla­
m a k g e r e k m e k t e d i r . F a k a t «iktisat teorisi» böyle b i r i k t i s a d i d u r u m ­
da başarılı çözümlere y o l açabilecek önerileri y a p m a k t a güçlük çek­
m e k t e d i r . B u nedenle, u y g u l a m a d a , daraltıcı ve genişletici önlemle­
r i n b i r b i r i n i izlediği «Stop a n d Go» politikası i l e y e t i n i l m e k t e d i r .
Böyle b i r p o l i t i k a ise, çoğu kez i s t e n i l e n sonucu sağlamaktan uzak
kalmaktadır.

Stagflasyon i l e mücadelede başarılı olmanın en önemli koşulu,


stagflasyona y o l açan faktörlerin i y i teşhis edilmesinde y a t m a k t a ­
dır. B u sebeple, aşağıda önce stagflasyonun açıklanmasına ilişkin
çeşitli yaklaşımların b i r değerlendirilmesi yapıldıktan sonra, önlen­
mesi için ne g i b i politikaların u y g u n olabileceği t a h l i l edilmeye ça­
lışılmaktadır.

2 — Stagflasyonun Açıklanmasına İlişkin Çeşitli Yaklaşımlar :

Stagflasyon, oldukça y e n i b i r geçmişi o l a n b i r i k t i s a d i olaydır,


B u sebeple, stagflasyonu e t k i l e y e n faktörlerin t a m ve doğru b i r ana­
l i z i n i y a p m a k son derece güçtür. E n f l a s y o n teorisinde olduğu g i b i ,
stagflasyonu açıklamağa çalışan çeşitli yaklaşımlar vardır. H e r b i r
yaklaşım, b e l i r l i b i r faktörü o d a k noktası yapmaktadır. Hiç kuşku­
suz, uzunca süre devam eden stagflasyon ancak p e k çok faktörün
b i r l i k t e e t k i l e m e s i olayı i l e açıklanabilir.

2.1. Yapısal işsizlik ve E n f lasyon :

İşsizlik, çoğu kez yapısal nedenlerden kaynaklanmaktadır. Yapı­


sal işsizlik ve b i r enflasyon süreci b i r arada olunca, staglasyon be­
l i r t i l e r i gözlenebilir. Örneğin, gerçek sebeplerin i y i t a h m i n edile­
memesi s o n u c u n d a yapısal işsizlik i l e mücadelede t o p l a m t a l e b i ge­
nişletici önlemlere ağırlık v e r i l i r s e , böyle b i r d u r u m o r t a y a çıka­
bilir.

Yapısal işsizliğe y o l açan çeşitli nedenler vardır. Örneğin işçiler


açısından bölgesel, sektörel ve meslekî m o b i l i t e n i n y e t e r l i düzeyde
olmaması, işgücünün pürüzsüz b i r biçimde diğer bölge y a d a branş­
l a r a kaymasını ve orada i s t i h d a m e d i l m e s i n i engelleyebilir. Diğer

— 437 —
Prof. D r . Salih T U R H A N

y a n d a n , talep yapısında meydana gelen a n i değişmeler veya b e l i r l i


e k o n o m i dallarında k a b u l edilen yepyeni t e k n o l o j i l e r , büyük çapb
u y u m sorunlarına y o l açan yapısal b i r değişimi e t k i l e y e b i l i r .

H e r şeyden önce, y e r e l ve meslekî hareketsizliğin yapısal işsiz­


liğin açıklanmasında önemli b i r faktör olduğunu gözden uzak t u t ­
m a m a k gerekir. İşçiler, k e n d i yerleşim bölgelerine karşı özel b i r
s e m p a t i d u y u y o r l a r s a , işsizlik h a l i n d e b i l e b i r diğer bölgeye seve se­
ve taşınma eğilimi içinde olmazlar. İkâmetgâh değiştirmenin geti­
receği yükün yanısıra çeşitli kişisel nedenler (örneğin, çocukların
o k u l u , eşin meslekî f a a l i y e t i , y e n i yerleşim bölgesinin cazip olma­
ması vs.) böyle b i r davranışı g e r e k t i r e b i l i r . Ücret strüktürünün ol­
dukça katı ve sosyal güvenliğin y e t e r l i olduğu d u r u m l a r d a iş y e r i
değişimi için s o n derece düşük düzeyde teşvikler sağlanırsa, b u tür
faktörler özellikle ağırlık kazanır.

Meslekî k a l i t e y e yöneltilen taleplerde meydana gelen b i r değiş­


me de işsizliğin artmasına y o l açabilir. Y e n i t e k n i k l e r i n u y g u l a n m a ­
sı, o zamana k a d a r yüksek vasıflı o l a r a k n i t e l e n d i r i l e n işgücünün is­
t i h d a m e d i l m e m e s i s o n u c u n u doğurabilir. B u nedenle, işçilerin mes­
l e k i m o b i l i t e s i n i arttırmak gayesiyle, devletçe y e n i m e s l e k l e r i n edi­
n i l m e s i n i kolaylaştırıcı önlemler alınır.

Yapısal işsizlik i l e enflasyonun b i r arada görünmesi olayım


açıklamak için i l e r i sürülen b i r diğer yaklaşım, sadece A.B.D.'deki
spesifik d u r u m a u y g u n o l a n «Real Crowding Out» h i p o t e z i i l e i l g i l i ­
d i r . B . K i t c h i n g (1971 ve 1972) tarafından geliştirilen b u yaklaşıma
göre, altmışlı yılların sonunda ve yetmişli yılların başındaki işsizlik
ve enflasyon, büyük ölçüde A m e r i k a n m a l i y e politikasının yapısal
e t k i s i n d e n kaynaklanmaktadır. Devletçe izlenen genişletici gider po­
litikası, s o n derece ihtisaslaşmış işgücüne ve özel sermaye teçhiza­
tına sahip yüksek t e k n o l o j i y e dayalı sanayi kollarım (uzay araştır­
maları, b i l g i s a y a r sanayii) tek-yönlü teşvik etmiştir. Böyle b i r k a m u
harcamaları politikası, işgücünü tüketim malları üretiminden çek­
miş ve o r a d a talep fazlasına y o l açmıştır; çünkü, yükselen gelir dü­
zeyi dolayısıyla göç eden işçilerin tüketim t a l e p l e r i n i arttırmalarına
karşılık üretim faktörü t r a n s f e r i dolayısiyle m a l arzında artış sağ­
lanamamıştır. B u n u n doğal sonucu, tüketim m a l l a n açısından en-
flâsyonist eğilimlerin o r t a y a çıkması olmuştur. Diğer y a n d a n , yük­
sek t e k n i k isteyen ürünlere o l a n devlet t a l e b i n i n s o n r a d a n kısıtlan­
ması, stagflasyona y o l açmıştır. B u a l a n d a k i eksik kapasite kullanı-

— 438 —
Stagflasyon ve Maliye Politikası

mı, aşırı ihtisaslaşma nedeniyle tüketim malları üretimi alanında


kullanılamayan b i r kısım işgücünün serbest kalması sonucunu do­
ğurmuştur. Devlet, b u işsizlere t r a n s f e r harcamaları i l e yardım et­
tiği için, tüketim malları piyasasındaki talep t a z y i k i azalmamış ve
enflasyonu beslemeğe devam etmiştir. Böylece, yüksek tekniğe daya­
n a n b e l i r l i sanayi dallarını daha önce özellikle teşvik etmiş b i r m a l i ­
ye politikası uygulamasının sonucu, işsizlik i l e b i r l i k t e tüketim
alanındaki talep e n f l a s y o n u n u n d e v a m etmesi olmuştur.

2.2. E m e k Piyasası ve Stagflasyon:

Stagflasyon olayının açıklanmasına ilişkin b i r diğer yaklaşnn,


ücretlerin aşağıya doğru fleksibil olmaması i l e i l g i l i d i r . Rekabet esa­
sına dayalı emek piyasalarında ücretler, aşağıya ve yukarıya doğru
f l e k s i b i l d i r . Oysa, daha çok i k i taraflı tekel h a l i n i n m e v c u t olduğu
Batılı sanayileşmiş ülkelerdeki emek piyasalarında böyle b i r olanak­
t a n söz e t m e k mümkün değildir. B u tür emek piyasalarında n o m i n a l
ücretler piyasa mekanizması tarafından b e l i r l e n m e m e k t e , aksine iş­
çi ve işveren sendikaları arasında pazarlık k o n u s u olmaktadır. B u
m e k a n i z m a , f i i l i ücretlerin t o p l u sözleşme i l e b e l i r l e n e n ücretlerin
altına düşmesini önlemektedir. Ayrıca, t o p l u sözleşmeye dayanan
ücretler, çoğu kez b i r yıl için b e l i r l e n m e k t e d i r , b u nedenle, değişen
i k t i s a d i d u r u m a u y u m , ancak t o p l u sözleşmenin b i t i m i n d e n sonra
sağlanabilir.

E m e k piyasasının yapısal özelliğinden k a y n a k l a n a n ücretlerin


aşağıya doğru f l e k s i b i l olmaması olayı i l e stagflasyon süresi arasın­
d a k i ilişki nasıl açıklanabilir? B u s o r u n u n cevaplandırılması için
e k o n o m i n i n boom aşamasında bulunduğu varsayımından hareket
e d e l i m . Firmaların kâr ve c i r o durumlarının i y i olduğu böyle b i r
konjonktürel aşamada, işçi sendikaları yüksek ücret talebinde bu­
lunurlar.

Firmaların b i r y a n d a n a r t a n m a l i y e t l e r i f i y a t mekanizması yar­


dımıyla tüketicilere yansıtabileceklerini düşünmeleri, diğer yandan
k e n d i l e r i için avantajlı böyle b i r konjonktürel aşamada grevden
korkmaları, sendikaların i s t e k l e r i n e geniş Ölçüde u y a n t o p l u söz­
leşme anlaşmalarının yapılmasını kolaylaştırır. Eğer konjonktüre]
genişleme zayıflar, h a t t a b i r durgunluğa dönüşürse, t o p l u sözleşme
ile b e l i r l e n e n ücretlerin ödenmesine y i n e de d e v a m e d i l m e s i gere­
k i r . Böylece, r e k a b e t esasının geçerli olduğu p i y a s a l a r d a b i l e , üretim

— 439 —
Prof. D r . Salih T U R H A N

ve i s t i h d a m d a k i gerilemeğe rağmen f i y a t l a r d a artışa y o l açan b i r


ücret m a l i y e t i t a z y i k i oluşur. B u d u r u m d a , stagflasyonist fenomen,
n o r m a l b i r piyasa r e a k s i y o n u n u yansıtır. M a l i y e t l e r , t a l e p d e k i düş­
meğe kıyasla daha k u v v e t l i büyüdüğü için, f i y a t l a r a r t a r . Düşük ka­
pasite kullanımı dolayısiyle parça başı m a l i y e t l e r d e ayrıca b i r artış
o l u r ve b u m a s r a f unsurları f i y a t l a r a d a h i l edilirse, f i y a t artışı daha
da hızlanır. Üretim k a p a s i t e l e r i kullanılmadıkları için, f i y a t artışının
yanısıra işsizlik a r t a r . D u r g u n l u k , işsizlik ve k a m u o y u n u n baskısı
i l e zayıflayan sendikalar, daha düşük ücrete razı oluncaya kadar,
stagflasyon süreci devam eder. M a l i y e t l e r d e k i o l u m l u gelişme nede­
n i y l e firmaların kâr b e k l e n t i l e r i ve dolayısiyle yatırım eğilimleri ar­
tarsa, e k o n o m i d e y e n i b i r c a n l a n m a devreye girer.

Meseleye b u açıdan bakıldığı t a k d i r d e , stagflasyon kısa süreli


konjonktürel b i r olay o l a r a k görünür. Ne v a r ki^ sendikaların gücü,
e k o n o m i n i n içinde bulunduğu d u r u m i l e orantılı o l m a y a n çok yük­
sek ücret artışlarının gerçekleşmesini sağlarsa, kısa süreli o l a r a k n i ­
t e l e n d i r i l e n stagflasyon eğilimleri u z u n süre devam edebilir.

B u o l g u y u , Özellikle A.B.D.'de gözlemek mümkündür. Gerçek­


t e n , A m e r i k a n işçi sendikalarının işsizlik karşısında aldıkları tavır
farklıdır, sendikalar, i s t i h d a m üzerindeki n e g a t i f e t k i l e r i n i hesaba
k a t m a d a n ücretleri m a k s i m i z e etme g a y r e t i içinde olmaktadırlar.
B u şekilde o r t a y a çıkan işsizlikten b i r i n c i p l a n d a organize olma­
mış işçiler e t k i l e n m e k t e d i r , çünkü, s e n d i k a l a r m a k r o e k o n o m i k dü­
zeyde s o r u m l u l u k a l m a m a k t a ve sadece üyeleri için mücadele ver­
m e k t e d i r . Böylece, b i r bakıma ücret ve kâr g e l i r l e r i arasındaki
mücadele stagflasyonun kaynağı olmaktadır.

2.3. E k s i k Rekabet ve Stagflasyon :

Yüksek dozda temerküzün meydana geldiği branşlar, k o n j o n k ­


türün d a r a l m a aşamalarında fiyatları arttırmaktadır. Örneğin, 1974
p e t r o l k r i z i sırasında o t o m o b i l sanayiinde c i r o d a k i beşte b i r azal­
m a y a karşın, f i y a t l a r i k i kez % 10 oranında arttırılmıştır. Hiç kuş­
kusuz, b u tür anti-konjonktürel davranışın çeşitli nedenleri vardır;
f a k a t , b u n l a r d a n b i r i , b u branşta faaliyet gösteren firmaların piya­
sada önemli b i r güce sahip olmaları olayıdır. B u n a göre, stagflas­
y o n , e k s i k rekabet i l e açıklanabilen b i r f e n o m e n o l a r a k k a b u l edile­
bilir.

— 440 —
Stagflasyon ve Maliye Politikası

E k s i k r e k a b e t i l e stagflasyon arasındaki ilişkiyi daha i y i anla­


y a b i l m e k için b u tür p i y a s a l a r d a işletmelerin fiyatlarını b e l i r l e r k e n
kısa süreli kâr m a k s i m i z a s y o n u n d a n değil, u z u n sürede gerçekleş­
t i r i l m e s i mümkün t o p l a m kârdan h a r e k e t e t t i k l e r i n i göz önünde b u ­
l u n d u r m a k gerekir. Gerçekten, e k o n o m i konjonktürel b i r d a r a l m a
aşamasına g i r i n c e , sürümde meydana gelen azalma kâr oranında
ve dolayısiyle f i y a t l a r d a b i r artışa y o l açar eksik üretim kapasitesi
ve a r t a n f i y a t l a r dolayısiyle azalan talep, doğal o l a r a k istihdamı
o l u m s u z yönde e t k i l e r . Ücretlerin de aşağıya doğru fleksibil olmadı­
ğı hatırlanırsa, b u süreç içinde m a l i y e t l e r i h a f i f l e t i c i ve böylece is­
t i k r a r sağlayıcı b i r faktörün olmadığı görülür.

Temerküzleşmenin g i d e r e k yaygınlaşması, m a l piyasasında sa­


tıcıların gücünün daha da büyümesine y o l açar. Böylece, firmaların
f i y a t l a r k o n u s u n d a k i anti-konjonktürel davranışı, tüm e k o n o m i d e
g i d e r e k a r t a n ölçüde k e n d i n i k a b u l e t t i r i r ve u z u n dönemde stag­
f l a s y o n eğiliminin k u v v e t l e n m e s i yönünde e t k i yapar.

T o p l a m t a l e b i a z a l t m a k y o l u i l e enflasyon i l e mücadele edilir­


se, stagflasyonu körükleyen ilâve u n s u r l a r devreye girmiş o l u r . Pa­
r a ve m a l i y e politikası alanına g i r e n daraltıcı n i t e l i k t e k i önlemler,
n o r m a l o l a r a k yatırım mallarına o l a n t a l e b i n azalmasına y o l açar­
l a r . F a k a t , piyasa gücü büyük o l a n f i r m a l a r , genellikle a r z u l a n a n şe
k i l d e t e p k i d e b u l u n m a z l a r . B u t i p şekilde f i r m a l a r , a r t a n f i n a n s m a n
m a l i y e t l e r i n e rağmen yatırım yapmağa devam ederler ve m a l i y e t
artışlarını f i y a t artışları i l e dengeleyebilirler. Şu halde, işletmeler
açısından o r t a y a da u z u n vadede planlanmış b e l i r l i b i r yatırım hac­
m i n i gerçekleştirme amacına bağlı kalındığı t a k d i r d e , daraltıcı p a r a
ve m a l i y e politikası, piyasa gücü büyük o l a n işletmeler sektöründe
a r z u l a n a n davranış değişikliklerine değil, aksine sadece f i y a t artış­
larına y o l açar.

B u n a karşılık, k u v v e t l i b i r r e k a b e t i l e yüz yüze gelen işletmeler­


de daraltıcı yöndeki önlemlerin e t k i s i tamdır; çünkü, büyük işlet­
m e l e r i n aksine b u tür işletmelerin b u g i b i önlemlerin e t k i l e r i n d e n
kaçınma olanakları s o n derece sınırlıdır. A r t a n v e r g i ve faiz yükü­
nün yansıtılamaması sonucunda kârların azalması, küçük ve o r t a
büyüklükteki işletmelerde l i k i d i t e kaybına, h a t t a bazı d u r u m l a r d a -
i f l a s l a r a y o l açar. B u sürecin doğal sonucu, tüm e k o n o m i d e reka­
bete açık sektörlerin ağırlığının giderek azalması ve stagflasyonist-
gelişme eğilimlerinin artmasıdır.

— 441 —
Prof. Dr. Salih T U R H A N

2.4. Gelir Bölüşümü Mücadelesi ve Stagflasyon :


B u yaklaşım, gelir dağılımına ilişkin mücadeleyi stagflasyo-
n u n nedeni o l a r a k işlemeğe çalışmaktadır. M a l ve faktör piyasaların­
da r e k a b e t koşullarının m e v c u t olmadığı varsayımı altında işçiler
ve f i r m a l a r arasında m i l l i g e l i r d e n d a h a fazla p a y a l m a k o n u s u n d a
oluşan mücadele, süreklilik arzeden stagflasyonist eğilimlerin orta­
ya çıkmasına y o l açar. Örneğin, a r t a n işsizlik t o p l u sözleşmeler ile
b e l i r l e n e n ücretler üzerinde yumuşatıcı yönde e t k i yapmazsa, dur­
g u n l u k döneminde b i l e m a l i y e t artışlarından k a y n a k l a n a n t a z y i k de­
v a m eder; b u ise, y e n i işgücünün i s t i h d a m e d i l m e s i n i engellediği g i
b i , firmaların fiyatları arttırmaları yönünde t e p k i d e bulunmalarına
y o l açar.

2.5. Monetarist Yaklaşım ve Stagflasyon:


Keynesyen s i s t e m i n t e m e l i n i , piyasa s i s t e m i n i n yapısında
m e v c u t o l a n istikrarsızlıklar nedeniyle k a p i t a l i s t özel e k o n o m i n i n
konjonktürel k r i z l e r i l e yüzyüze gelme eğilimi içinde olduğu ve b u
tür k r i z l e r i n sadece p a r a ve m a l i y e politikasına ilişkin önlemler
vasıtasıyle d e v l e t i n e k o n o m i y e müdahale etmesi y o l u i l e önlenebile­
ceği düşüncesi oluşturmaktadır.
M o n e t a r i s t l e r ise, piyasa s i s t e m i n i n p r e n s i p i t i b a r i y l e istikrarlı
olduğu esasından h a r e k e t e t m e k t e d i r l e r . T a m i s t i h d a m ve f i y a t is­
tikrarı, gerçekleştirilmesi d a i m a mümkün o l a n h e d e f l e r d i r .
B u yaklaşıma göre, piyasa mekanizmasında gözlenen istikrarsız­
lığın asıl nedeni, yanlış i k t i s a t politikasıdır. B u nedenle, i h t i y a r i ma-

Artış
ÛTArii
III

m
Un

ŞEKİL: 3

— 442 —
Stagflasyon ve Maliye Politikası

l i y e ve p a r a politikaları r e d d e d i l m e k t e ve p a r a arzının m i l l i gelir ka­


dar arttırılması önerilmektedir.
Şekil 3'de işsizlik ve enflasyon oranları arasındaki değişim iliş­
k i s i görülmektedir. Keynes'yen yaklaşıma göre, yüksek b i r enflasyon
oranını k u l l a n m a k kaydryle, m a l i y e politikası yardımı i l e işsizliği
sürekli o l a r a k a z a l t m a k mümkündür. Monetaristler b u n u n tanı ter­
si b i r görüşü savunmaktadırlar. O n l a r a göre, enflasyon i l e işsizlik
a a r s m d a u z u n dönemde b i r trade-off ilişkisi m e v c u t değildir. İşsiz­
l i k oranının azaltılması, enflasyon oranının arttırılması pahasına
sadece kısa dönem için gerçekleştirilebilir. İstihdam açısından elde
edilen b u o l u m l u e t k i , uzun dönemde k a y b o l u r ; «doğal işsizlik ora­
nı» b u kez daha yüksek enflâsyon oranında t e k r a r o r t a y a çıkar.

B u düşünce s i s t e m i n i Şekil 3 yardımıyla daha s o m u t hale ge­


tirmeğe çalışalım. K o n u n u n daha k o l a y anlaşılmasını sağlamak ama­
cı i l e ( U n ) noktası i l e gösterilen işsizlik oranının (naturel rate of
unemploynıent) konjonktürel nedenlerden değil, arızî (daha i y i b i r
iş a r a m a k vs.) ve yapısal ( b e l i r l i e k o n o m i dallarında t e k n i k ve i k t i ­
sadî a n l a m d a meydana gelen köklü değişiklikler vs.) nedenlerden
kaynaklandığı görüşünden h a r e k e t e d e l i m . Şekil'de çıkış noktası
o l a r a k işsizlik oranmın % 3, enflasyon oranının % 1 olduğu k a b u l
e d i l m e k t e d i r . M a l i y e Politikasının amacı, t o p l a m t a l e b i genişletmek
ve böylece

(1) İşletmeleri ve (2), işçileri özendirmek suretiyle, % l ' l i k iş­


s i z l i k oranına ulaşmaktır.

(1) T o p l a m talep üzerinden işletmeleri özendirmek suretiyle ya­


pısal işsizliğin kısa süre için önlenmesine ilişkin süreci üç aşamalı
o l a r a k incelemek mümkündür.

I. Süreç Aşaması:

İşletmeler t o p l a m talepde m e y d a n a gelen artış nedeniyle, daha


fazla iş gücü talep ederler. K a p a s i t e kullanım oranı arttığı sürece,
üretim miktarı a r t a r ve i k t i s a d i büyüme reel o l a r a k yükselir. Kapa­
site kullanımı sınırlarına ulaşılır y a da üretimi reel o l a r a k arttır­
m a k mümkün olmazsa, a r t a n f i y a t l a r y o l u y l a p a r a s a l b i r genişleme
m e y d a n a gelir.

Böylece, amaçlanan % l ' l i k işsizlik oranı gerçekleşmiş ve yapı­


sal işsizlik kısa süre için önlenmiş o l u r ( I numaralı o k yönünde ha­
reket).

— 443 —
Prof. Dr. Salih T U R H A N

d i r . Çünkü, hiç k i m s e , f i y a t l a r genel seviyesinin ve dolayısiyle n i s b i


fiyatların gelişimi hakkında b i l g i s a h i b i değildir. Piyasa mekanizma­
sının çarkında m e y d a n a gelen b u arıza, o n u n işleyişini o l u m s u z yön­
de e t k i l e m e k t e ve neticede işsizliğin artmasına, üretimin azalması­
n a y o l açmaktadır.

E n f l a s y o n u n geleceği açısından söz k o n u s u o l a n b u b e l i r s i z l i ­


ğin diğer b i r sonucu, özellikle iş sözleşmelerinin süresinin kısaltıl­
ması i l e i l g i l i d i r . İş sözleşmelerinin kısaltılması, «doğal işsizliğin»
giderek artmasına y o l açmaktadır, çünkü, gerek işverenler gerekse
işçiler yoğun b i r biçimde a r a m a f a a l i y e t i n d e b u l u n m a k z o r u n d a kal­
maktadır. B i l g i sağlamağa yönelik b u tür faaliyetler ise, ilave mas­
raflar gerektirmektedir.

Kısacası, parasalca ( m o n e t a r i s t ) yaklaşıma göre, stagflasyonün


gerçek n e d e n i n i u y g u l a n a n yanlış i k t i s a t politikalarında a r a m a k ge­
r e k i r . B u tür p o l i t i k a l a r , iktisadî suj elerde b i r güvensizlik ve belirsiz­
liğe sebebiyet v e r m e k t e ve neticede piyasa mekanizması k a y n a k da­
ğılımına ilişkin görevini en i y i şekilde y e r i n e g e t i r m e m e k t e d i r .

2.6. Dış E k o n o m i k Faktörler ve Stagflasyon :

B u yaklaşıma göre, stagflasyonün sebebini dış e k o n o m i k faktör­


lerde a r a m a k gerekir. B u alanda v e r i l e n e n önemli örnek, 1973 son­
baharında p a t l a k v e r e n p e t r o l k r i z i sonucunda sürekli a r t a n p e t r o l
fiyatlarıdır. Kısa ve o r t a vadede petrolü b i r başka e n e r j i kaynağı ile
ikâme e t m e k mümkün olmadığı için, y e t e r l i düzeyde p e t r o l rezervi
o l m a y a n b i r ülkenin t a l e b i g a y r i elâstikidir. B u nedenle, f i y a t artış­
ları b i r i n c i p l a n d a talepde b i r azalmaya değil, h a r c a m a l a r d a b i r ar­
tışa y o l açar. B u ilâve h a r c a m a l a r , diğer koşullarda değişiklik olma­
ması h a l i n d e , g e l i r dolaşımı üzerinde daraltıcı yönde e t k i y a p a r . M i l ­
l i g e l i r d e n i t h a l a t için ayrılan p a y n i s b i o l a r a k arttığı için, m a r j i n a i
i t h a l a t m e y l i yükselir ve daha önce denk o l a n ödemeler bilânçosu
açık v e r i r .

B u d u r u m d a , azalan p a r a s a l t o p l a m talep, a r t a n f i y a t l a r i l e yüz


yüze gelir; çünkü, p e t r o l fiyatlarının artması, dolaylı y a da dolaysız,
p e t r o l ürünü i l e yakından ilişkisi o l a n bütün malların parça başına
m a l i y e t masraflarını arttırır. M a l i y e t artışının f i y a t ve üretim hac­
m i üzerindeki e t k i s i ise, büyük Ölçüde işletmelerin politikası i l e sen­
dikaların ücret politikasına göre değişir, işletmeler, kâr marjını
Stagflasyon ve Maliye Politikası

sabit t u t a r a k y a da yükselterek m a l i y e t artışını alıcılara yansıtma­


ğa çalışırlarsa üretimdeki azalmaya karşılık f i y a t l a r genel seviyesin­
de b i r artış b e k l e n e b i l i r . Sendikalar, reel ücretlerde azalmaya razı
olmazlarsa, stagflasyonist gelişme, fiyat-ücret-spirali y o l u y l a kuv­
vetlendirilmiş o l u r . P e t r o l üreticileri, büyük f i y a t artışlarına gider­
lerse, ikâme olanaklarının yetersiz olması nedeniyle, üretim ve i s t i h ­
d a m o l u m s u z yönde e t k i l e n i r .

Ödemeler bilânçosunun açık vermesi, m a l i y e ve p a r a p o l i t i k a


sının a k s i y o n alanını daraltır. Millî p a r a , enflasyonist eğilim ve öde­
meler bilançosu açığı nedeniyle, devalüasyon t a z y i k i i l e yüz yüze
gelir. M e r k e z Bankası, i t h a l mallarındaki f i y a t artışını ve devalüas­
y o n u önlemek gayesiyle, e k o n o m i d e k i l i k i d i t e h a c m i n i azaltır. B u
tür önlemler ise, faiz seviyesinin artmasına ve yatırım eğiliminin
azalmasına y o l açar. Piyasadaki m o n o p o l i s t eğilimlerin varlığı ha­
l i n d e , m a l i y e t l e r a r t a r k e n t a l e b i n azalması, stagflasyonün k u v v e t l e n ­
mesi i l e sonuçlanır.

1973-74 yıllarında p a t l a k veren p e t r o l k r i z i , sanayileşmiş ülke­


ler i l e gelişmekte o l a n ülkelerde f i y a t l a r genel seviyesini artırdığı gi­
b i , özellikle bazı d a l l a r d a (örneğin, o t o m o b i l sanayii, k i m y a sanayii
vs.) sürüm tıkanıklıklarına ve ödemeler bilançosu açıklarına y o l aç­
mıştır.

3. Stagflasyonün Önlenmesine İlişkin Yaklaşımlar :

E k o n o m i n i n d u r g u n l u k i l e b i r l i k t e yüksek oranlı enflasyonist


eğilimler içinde bulunduğu dönemlerde, i k t i s a t politikasını yürüt­
m e k l e yükümlü o l a n o r g a n l a r için k a r a r v e r m e k güçleşmektedir. B i r
y a n d a n , işsizliği g i d e r m e k için genişletici yönde b i r s t r a t e j i n i n uy­
gulanması g e r e k i r k e n , diğer y a n d a n f i y a t artış oranlarını düşürebil­
m e k için daraltıcı yönde b i r s t r a t e j i n i n b e n i m s e n m e s i u y g u n gö­
rünmektedir. H a n g i s t r a t e j i uygulanırsa uygulansın, b i r amacın ger­
çekleştirilmesi diğer amaçtan uzaklaşma pahasına mümkün olmak­
tadır. B u nedenle, devlet politikasınca izlenebilecek y o l , b u i k i ama­
cın o p t i m a l b i r bileşimini gerçekleştirmeğe çalışmak olacaktır.

B u d u r u m d a cevaplandırılması gereken i l k s o r u , o p t i m a l kom­


binasyonun nasıl belirleneceği h u s u s u i l e i l g i l i d i r . B i r yanda, işsiz­
liğin ve g a y r i safi sosyal hasılada meydana gelen azalmanın y o l aç­
tığı sosyal ve i k t i s a d i m a l i y e t i l e karşı karşıya g e l i n m e k t e d i r . İkti-

— 447 —
Prof. D r . Salih T U R H A N

sadî m a l i y e t i n ölçülmesi oldukça k o l a y olduğu halde, işsizlik i l e i l g i l i


sosyal m a l i y e t i n t a h m i n edilmesi oldukça güçtür. B u , işsizliğin han­
gi g r u b u kapsamına aldığına ve o r t a l a m a o l a r a k ne k a d a r devam et­
tiğine bağlıdır. Ayrıca b e l i r l e n m e s i oldukça güç o l a n başka faktör­
le de b u n a e k l e n m e k t e d i r . Diğer yanda, k a y n a k dağılımını, gelir ve
servet dağılımım b o z u c u e t k i y e sahip e n f l a s y o n u n sebebiyet verdiği
m a l i y e t i l e yüz yüze g e l i n m e k t e d i r . K a y n a k dağılımı açısından söz
k o n u s u o l a n o l u m s u z e t k i l e r , özellikle gelişmekte o l a n ülkeler için
Önem kazanmaktadır; mâkul b i r f i y a t artış oranının gelişme ve ya­
tırım a t m o s f e r i için b i r bakıma teşvik edici b i r u n s u r olmasına kar­
şılık, yüksek e n f l a s y o n oranları gelişmeyi köstekleyici yönde kaynak
dağılımını bozmaktadır. Sabit g e l i r l i l e r i n dezavantajlı d u r u m a gir­
m e l e r i ve servet dağılımının borçluların lehine bozulması nedeniy­
le, a d a l e t s i z l i k l e r meydana g e l m e k t e d i r . B u nedenle, m a k u l b i r dü­
zeyde f i y a t istikrarı i l e yüksek b i r i s t i h d a m düzeyinin k o m b i n e edil­
mesi kaçınılmaz görünmektedir.

B i r amacı diğerine t a m a m e n feda e t m e k düşünülemeyeceğine


göre cevaplandırılması gereken i k i n c i s o r u ne klâsik ne de Keynes'
yen s i s t e m i n öngördüğü böyle b i r iktisadî d u r u m için uygulanması
u y g u n o l a n önlemler p a k e t i n i n ne olabileceği h u s u s u i l e i l g i l i d i r ; öy­
le araçlar bulunmalıdır k i , daha çok y a sadece işsizlik veya sadece
ücret ve f i y a t l a r üzerinde e t k i l i o l a b i l s i n .

3.1. Ücret ve Fiyat K o n t r o l e r i :

İstikrar amacına ters düşen f i y a t ve ücret artışlarına karşı izo­


le araç o l a r a k uygulanması düşünülebilecek önlemlerden b i r i , ücret
ve fiyatların oluşum sürecine doğrudan doğruya müdahele etmek­
t i r . Ücret ve f i y a t k o n t r o l l e r i n i n düzenlenmesi, tüketiciler yardımıy­
l a gerçekleşebilecek g a y r i resmî d e n e t i m d e n f i y a t ve ücret artışla­
rında gerçekleşmesi z o r u n l u o l a n koşulların formüle edilmesine ve
n i h a y e t f i y a t ve ücretlerin genel o l a r a k dondurulmasına k a d a r uza­
n a n çeşitli önlemleri içerebilir. F a k a t , b u tür araçlar, önemli sakın­
caları o l a n y a n e t k i l e r e s a h i p t i r . D e n e t i m b i r alanda diğerine kıyasla
daha i y i işlevini y e r i n e g e t i r i r s e (örneğin, ücretlerin dondurulması
f i y a t l a r d a n daha i y i gerçekleştirilirse), b u suretle b i r g r u p nisbî ola­
r a k daha fazla gelir kaybına uğrar. Ayrıca, piyasa mekanizmasının
işleyişi aksar; çünkü, fiyatların m a l ve faktör piyasalarındaki yön-
Stagflasyon ve Maliye Politikası

l e n d i r i c i f o n k s i y o n u etkisiz kalır. B u n a karşılık, b u tür önlemler,


sâdece tavsiye niteliğinde o l u r l a r s a , i s t e n i l e n e t k i sağlanamaz.

3.2. Sektörel ve Bölgesel Ağırlık Önlemler :

Stagflasyonist b i r eğilimin olduğu dönemlerde işsizlik kısmî b i r


görünüm arzederse, böyle b i r işsizliğe karşı g l o b a l o l a r a k genişletici
önlemler i l e mücadele e t m e k i s t e n i l e n s o n u c u vermez; çünkü, b u tür
g l o b a l e t k i gösteren önlemler, istihdamı artırmaktan ziyade fiyatla­
rı yükseltme yönünde e t k i gösterirler. B u nedenle, b u g i b i k o n j o n k -
türel d u r u m l a r d a farklılaştırılmış Önlemler p a k e t i n i n uygulamaya
konulması g e r e k l i görülebilir. Özellikle sadece kısa süreli k o n j o n k -
türel dalgalanmaların değil, aynı zamanda u z u n süreli i k t i s a d i dal­
galanmaların d a sektörel ve bölgesel açıdan daha farklı b i r biçimde
e t k i göstermeleri h a l i n d e , b u z a r u r e t daha b e l i r g i n o l a r a k o r t a y a çı­
kabilir.
Bazı branşlar b i r d u r g u n l u k t a n daha fazla e t k i l e n d i k l e r i halde,
diğerleri aynı düzeyde büyümeğe d e v a m ederler; diğer y a n d a n , k o n -
jonktürel hassasiyet ve i k t i s a d i büyüme süreci açısından bölgesel
farklılıklar, siyasi sorumluların arzuladıkları Ölçüde azalmamış
o l a b i l i r . M a l i y e politikasının g l o b a l yönde e t k i yapması önlemleri,
b u g i b i d u r u m l a r için p e k u y g u n değildir; b u n u n yerine sektörlere
ve bölgelere göre farklılaştırılmış önlemlerin uygulanması gerekir.
Örneğin, 1973 s o n b a h a r m d a k i p e t r o l k r i z i nedeniyle b i r d e n b i r e tak­
r i b e n dört k a t m a çıkan p e t r o l fiyatlarının yarattığı e t k i l e r i n , t o p l a m
t a l e b i n d o z u n u n aşırı b i r biçimde artırılmış olması i l e hiç b i r iliş­
k i s i y o k t u r . B u nedenle, t o p l a m t a l e b i n kısıtlanması yönünde t e p k i
gösterilmesi, sadece sürüm olanaklarının azalmasına ve işsizliğin
artmasına y o l açardı. Ücret ve fiyatların aşağıya doğru f l e k s i b i l ol­
maması nedeniyle, t a l e b i n kısıtlanması y o l u i l e b u ölçüde b i r f i y a t
düşüşünün gerçekleştirilebileceğini düşünmek t a m a m e n yanlış olur­
d u . Fakat, b u şekilde o r t a y a çıkan işsizliği a z a l t m a k gayesiyle top­
l a m t a l e b i n yükseltilmesi de, aynı şekilde başarısızlıkla sonuçlanır.
Sürüm tıkanıklığı ve i s t i h d a m s o r u n u , kısmî n i t e l i k t e d i r ; b u sebep­
le, t a m z o r u n l u o l a n yerde ilâve talep oluşturmayı gerçekleştirebile­
cek hiç b i r araç y o k t u r . B u n u n l a beraber, t o p l a m talepde yapılacak
genel b i r artış, e k o n o m i n i n t a m kapasite i l e çalışan, y a n i h e r h a n g i
b i r şekilde satış güçlüğü i l e yüz yüze gelmeyen alanlarında ( p e t r o l
k r i z i n i n o r t a y a çıktığı sırada f i y a t istikrarının ve kapasite kullanım

— 449 —
Prof. Dr. Salih T U R H A N

oranının yüksek olduğunu varsaydırsa) fiyatları arttırırdı. Genel ta­


lep düzeyi, kısmî n i t e l i k t e k i talep boşluğunu k a p a t a c a k k a d a r arttı­
rılırsa, talep yetersizliğinin söz k o n u s u olmadığı a l a n l a r d a oluşan
aşırı talep, önemli ölçüde b i r enflasyonist eğilimin oluşmasına y o l
açardı. Gerçi, p e t r o l g i b i genel b i r üretim u n s u r u n u n pahalanması,
h e m e n h e m e n bütün üretim dallarında m a l i y e t ve fiyatları arttırıcı
yönde e t k i yapacağı için, b u i k i n c i l f i y a t e t k i l e r i n i n sürüm tıkanık­
lıklarına ve üretim düşüşlerine y o l açmayacakları şekilde t o p l a m ta­
l e b i n arttırılması u y g u n görülebilir. Fakat, b u r a d a sadece küçük dü­
zeyli b i r artış söz k o n u s u o l a b i l i r ; oysa, böyle b i r talep artışı, pet­
r o l k r i z i n d e n b i r i n c i derecede e t k i l e n e n a l a n l a r d a k i satış darboğa­
zını gidermeğe yetmez.

Görülüyor k i , satış ve i s t i h d a m d a meydana gelen kısmî n i t e l i k ­


t e k i azalmayı t o p l a m t a l e b i e t k i l e m e k y o l u y l a g i d e r m e k , büyük öl­
çekli b i r enflasyon göze alınmadığı sürece, mümkün değildir. Bura­
da, ödemeler bilançosuna ilişkin sorunların çözümlenmesi de başlı-
basına ayrı b i r k o n u y u oluşturmaktadır.

T o p l a m t a l e b i e t k i l e m e k y o l u y l a g l o b a l yönlendirmenin amaca
h i z m e t etmediğini göstermek için, b u r a d a , çarpıcı Örnek o l a r a k pet­
r o l k r i z i v e r i l d i . F a k a t , bütün yapısal aksamalarda, s o r u n benzer b i r
görünüm arz e t m e k t e d i r : Yapısal değişimler ister talepden, ister üre­
t i m d e n kaynaklansın gîobal yönlendirme i l e b u d u r u m u o r t a d a n
kaldırmak mümkün değildir. A k s a m a l a r , b i r d e n b i r e o r t a d a n kaldırı­
lamaz; e k o n o m i , sadece u z u n dönemde değişen v e r i l e r e u y a b i l i r . B i r
üretim elemanının nisbî o l a r a k pahalanması söz k o n u s u ise, b u n u n
diğer üretim elemanları i l e ikâme e d i l m e s i y o l u i l e u y u m sağlanır.
T a l e b i n yapısında b i r değişme meydana gelirse, üretimin yeniden
düzenlenmesi gerekir. H e r i k i d u r u m d a da b e l i r l i b i r zamana gerek­
s i n m e d u y a n u y u m u n t a m a m e n pürüzsüz b i r biçimde seyretmesi
mümkün değildir.

Eğer devlet m a l i y e politikası y o l u i l e b u alanda yardımcı o l m a k


isterse, b u yardımın e k o n o m i n i n k e n d i s i açısından g e r e k l i uyumları
büyük kayıplara uğramadan gerçekleştirmesini mümkün kılacak ni­
t e l i k t e olması gerekir. Böyle b i r yardım ise, t o p l a m t a l e b i e t k i l e m e k
şeklinde değil, aksine üretimde köklü değişikliği kolaylaştırıcı ve
hızlandırıcı Önlemler y o l u i l e sağlanabilir, daha s o m u t ifadeyle, dev­
l e t i n , üretimde köklü değişikliğin yapılabileceği h e r yerde sübvan
siyonlardan yararlanması z o r u n l u d u r . Yapısal aksamaların türüne
göre yaklaşım bazı farklı o l a b i l i r . B i r üretim elemanının pahalan-

— 450 —
Stagflasyon ve Maliye Politikası

ması h a l i n d e diğer üretim elemanlarının ikâme e d i l m e s i n i kolaylaş­


tırıcı, önlemler alınır. B u tür üretim elemanları m e v c u t değilse, yar­
dım, a l t e r n a t i f üretim elemanlarını geliştirmeğe veya m e v c u t o l a n
gelişmeleri hızlandırmaya yöneltilebilir. Üretim elemanını ikâme et­
me yönünde köklü değişiklik olanakları sınırlı ise, b i r başka deyiş­
le, b u tür değişiklikler önemlice m a l i y e t artışlarına ve dolayısiyle
satış şansında azalmalara y o l açacaksa, üretimde kısmî n i t e l i k t e yön
değişikliği, y a n i b i r başka üretimi kolaylaştırıcı yardımın yapılma­
sı daha u y g u n d u r . B u tür değişiklikler d a i m a işçileri de i l g i l e n d i r d i ­
ği için (işin türünde değişiklikler, ikametgâh değişimi vs.), işgücü
m o b i l i t e s i n i artıran yardımlara da ağırlık v e r m e k gerekir.

Eğer stagflasyon bölgesel özellikli gelişmelerden kaynaklanır­


sa, tıpkı sektörel gelişmelerle i l g i l i d u r u m d a olduğu g i b i , b u g i b i ge­
lişmelerin özendirici y a da f r e n l e y i c i farklılaştırılmış m a l i y e p o l i t i ­
kası önlemlerinin devreye g i r m e s i gerekir.

Daha ziyade b e l i r l i sektörlerin ve branşların veya bölgelerin ya­


rarına yönelik o l a r a k alınan b u tür münferit önlemlere karşı, şu i t i ­
raz yapılabilir: Devlet, piyasa mekanizasması i l e bağdaştırılması güç
b i r «dirijistik politika» izleme d u r u m u n a düşer. Sınırsız kâr şan­
sına sahip o l a n ve b u nedenle m u h t e m e l r i s k l e r e de k a t l a n m a k zo­
r u n d a o l a n firmaların, piyasa mekanizmasının tabiî işleyişi içinde
devlet yardımı olmaksızın, yapısal değişimlerin gerektirdiği u y u m u
gerçekleştirebilmeleri gerekir. Fakat, b u r a d a , girişimci r i s k i kavra­
mının kapsamına g i r e n «normal» yapısal değişimler i l e , örneğin,
p e t r o l k r i z i n d e olduğu g i b i , siyasî müdahaleler s o n u c u n d a o r t a y a çı­
k a n a n i değişimler arasında b i r ayırım y a p m a k gerekir. İktisadî k o ­
şullarda b i r d e n b i r e meydana gelen geniş kapsamlı değişimleri, ya­
vaş b i r biçimde sürekli o l a r a k oluşan yapısal değişim sürecinden
farklı değerlendirmek gerekir.

Kıs acası,sek törel ve bölgesel açıdan farklılaştırılmış m a l i y e po­


litikası, stagflasyon i l e mücadelede kullanılabilecek p e k az araçdan
b i r i s i oluşturmaktadır. N e v a r k i , b u araç y e t e r l i değildir; çünkü,
stagflasyon sektörel ve bölgesel ağırlıklı gelişmelerden k a y n a k l a n ­
madığı ölçüde, i k t i s a d i düzen politikasına ilişkin amaçlarla çatışma
h a l i n e düşmeğe de elverişli o l a n selektif m a l i y e politikası y o l u i l e ,
sadece s e m p t o m l a r i l e mücadele e d i l i r .
Prof. Dr. Salih T U R H A N

3.3. Stagflasyon ile Mücadelede P a r a ve Maliye Politikasına


İlişkin Araçların Optimal Bileşimi :

Stagflasyonün diğer faktörlerin yanısıra b i r talep açığı y a d a ta­


lep fazlasından kaynaklandığı teşhisinde b u l u n u l u r s a , talepde glo­
b a l a y a r l a m a l a r a g i t m e k s u r e t i y l e stagflasyonist eğilimle mücadele
etmek uygun olabilir.

Böyle b i r d u r u m d a v e r g i i n d i r i m l e r i y o l u i l e gerçekleştirilen
genişletici m a l i y e politikası i l e , daraltıcı yönde e t k i y a p a n p a r a po­
litikasını birleştirmek düşünülebilir. Daraltıcı p a r a politikası, f i y a t
ve ücret şeklinde sosyal hasılaya yöneltilen a r z u l a n m a y a n düzeydeki
t a l e p l e r i p a r a s a l açıdan yumuşatma f o n k s i y o n u n u üstlenir. Böyle­
ce, p a r a politikası, genişletici yönde e t k i y a p a n v e r g i i n d i r i m l e r i n d e n
k a y n a k l a n a n enflasyona karşı b i r tür k o r u y u c u t a m p o n g i b i e t k i ya­
p a r . B u n a karşılık, genişletici m a l i y e politikası, ücretlere ilişkin top­
l u sözleşme müzakereleri üzerinde ılımlı yönde e t k i y a p a r a k istih­
damı artırma işlevini üstlenir. H a t t a , genişletici m a l i y e politikasının
ücret amacıyla, b u tür önlemlerin yürürlüğe konması-meselâ, İngil­
tere'de olduğu g i b i , - b e l i r l i b i r ücret politikasına bağlı kıhnabilir.
Böylece, ücretlerden k a y n a k l a n a n m a l i y e enflâsyonuna karşı mü­
cadele e d i l e b i l i r . Ücretler i l e i l g i l i m a l i y e t enflasyonu s o r u n u için
önerilen b i r başka yöntem, özellikle A.B.D. de tartışılan «Tax- Based
incomes Policy» i l e i l g i l i d i r . B u n a göre, f i y a t istikrarı görüşü açı­
sından «aşırı yüksek» addedilen ücret sözleşmeleri dışsal maliyet
o l a r a k işlem görecek ve v e r g i i l e cezalandırılacaktır. B e l i r l i değer­
l e r i n altında k a l a n ücret sözleşmeleri ise, dışsal fayda o l a r a k k a b u l
edilerek malî açıdan mükâfatlandırılacaktır Daha çok A m e r i k a n ko­
şullarına u y g u n o l a n b u öneri, u y g u l a m a açısından önemli t e k n i k so­
runları içermektedir.

işsizlik ve enflasyonun b i r arada göründüğü stagflasyonist b i r


d u r u m d a m a l i y e ve p a r a politikaları arasında yukarıda açıklanan
doğrultuda b i r işbölümünün nasıl gerçekleşebileceğini f i k t i f b i r ör­
n e k i l e d a h a s o m u t hale g e t i r m e k mümkündür. T a b l o d a şematize
e d i l e n f i k t i f örnekte, m a l i y e politikası b i r i n c i l o l a r a k i s t i h d a m ama­
cına yönelirken, p a r a politikası daha çok i s t i k r a r amacına yönelik
o l a r a k k a b u l e d i l m e k t e d i r . Böyle b i r k o m b i n e araç kullanımı, «po­
licy m i x »'in b i r şekli o l a r a k k a b u l e d i l e b i l i r ; h e r defasında e t k i açı­
sından d a h a elverişli o l a n araç, sadece b i r amaç için kullanılmakta­
dır. F a k a t , i k t i s a t politikasına ilişkin araçlar sadece b i r amaca, değil,

— 452 —
Stagflasyon ve Maliye Politikası

T A B L O : 1 Para ve M a l i y e Politikasının t e m e l ve y a n e t k i l e r i n i n
açıklanması

Amaçlar ENFLASYON İŞSİZLİK


Araçların ORANININ ORANININ
Kullanımı DÜŞÜRÜLMESİ DÜŞÜRÜLMESİ

POLİTİKASI , 1 + 3 (TEMEL ETKİ) — 2 (YAN ETKİ)

MALİYE
—2 (YAN ETKİ) + 3 (TEMEL ETKİ)
POLİTİKASI

TOPLAM
ETKİ
+ 1 +ı

aksine diğer amaçlara da o t k i yaptıkları için, m u h t e m e l y a n etkile­


r i n hedeflenen ana amaca ilişkin e t k i l e r d e n daha büyük olmaması­
na d i k k a t e t m e k gerekir. T a b l o d a k i f i k t i f örnekte, b i r araca ilişkin
negatif y a n e t k i l e r eşit o l m a k l a beraber, p o z i t i f işaretli «ana etki*
ler»e kıyasla daha düşük düzeyde kalmaktadırlar. S o n sırada yer
a l a n t o p l a m e t k i y e bakılırsa, iktisadî d u r u m d a genel o l a r a k b i r iyi­
leşmenin olduğu görülür; y a n i , iktisadî i s t i k r a r açısından gerekli
h e r i k i amacın büyüklüklerinde de aynı zamanda ve aynı doğrultu­
da b i r değişiklik olmaktadır. B u koşullar altında, farklı araçları b i r ­
b i r i n e ters yönde devreye s o k m a k suretiyle t a m i s t i h d a m i l e f i y a t is­
tikrarı arasında t a m b i r «trade-off»'un, değiş-tokuş ilişkisinin olma­
dığı stagflasyonist b i r d u r u m d a h e r i k i amacın gerçekleşmesine kat­
kıda b u l u n m a k mümkün o l a b i l i r .

N e v a r k i , stagflasyon i l e mücadelede k u v v e t l i b i r iktisadî büyü­


meğe de ağırlık v e r m e k g e r e k i r . B u nedenle, m a l i y e politikasına iliş­
k i n araçların, özel yatırımları özendirici, çalışma a r z u s u n u artırıcı
ve özellikle y e n i t e k n o l o j i l e r ve y e n i ürünler şeklinde t e k n i k geliş­
m e y i hızlandırıcı yönde kullanılmaları gerekir.
Prof. Dr. Salih T U R H A N

4. Sonuç:

Çağımızın i k t i s a d i bunalımı o l a r a k niteleyebileceğimiz stagflas­


y o n ; kullanılmayan üretim k a p a s i t e l e r i n i n , işsizliğin ve yetersiz b i r
i k t i s a d i büyüme i l e f i y a t artışının b i r arada görüldüğü b i r i k t i s a d i
d u r u m o l a r a k tanımlanabilir. Yüksek oranlı e n f l a s y o n u n yanısıra
işsizliğin de m e v c u d i y e t i b u y e n i bunalımın o d a k noktasını oluştur­
maktadır.

M a l i y e politikası, enflasyon ve durgunluğa karşı farklı önlemler


önermekte o l u p , h e r i k i konjonktürel bunalıma karşı eş anlı mü­
cadele v e r i l e b i l m e s i n i sağlayan m e k a n i z m a l a r a sahip bulunmadığın­
d a n , b u politikanın uygulanması, amaçlararası çelişki ve çatışmaları
derinleştirip şiddetlendirmekten öte b i r y a r a r sağlayamamaktadır.

Stagflasyonun açıklanmasına ilişkin çeşitli yaklaşımlar gelişti­


rilmiştir. B u n l a r stagflasyonun n e d e n i n i ; yapısal işsizlikle mücadele
d o z u n u n i y i ayarlanmamasına, ücretlerin aşağıya doğru f l e k s i b i l o l ­
mamasına, e k s i k rekabet koşullarında firmaların yüksek f i y a t p o l i t i ­
kalarına, gelir paylaşımı mücadelesinin şiddetlenmesine, u y g u l a n a n
yanlış i k t i s a t politikalarına ve dış e k o n o m i k faktörlere bağlamakta­
dırlar. .

Stagflasyonun klâsik t e d b i r l e r i l e önlenmesi amaç çatışmaları


nedeniyle mümkün olmayınca, amaçların o p t i m a l b i r bileşiminin
gerçekleştirilmeğe çalışılması z o r u n l u hale gelmiştir. O p t i m a l b i l e ­
şimin sağlanması k o n u s u n d a da çeşitli yaklaşımlar o r t a y a çıkmıştır.
B u n l a r ise; ücret ve f i y a t k o n t r o l l e r i ile müdahaleyi sektöre! ve böl-
sel ağırlıklı müdahaleyi ve talepte global a y a r l a m a l a r a g i t m e k sure­
t i y l e müdahaleyi öneren yaklaşımlar o l a r a k ifade e d i l e b i l i r . B u yak­
laşımlar içinde e n rasyonel görüneni v e r g i i n d i r i m l e r i y o l u i l e ger­
çekleştirilen genişletici m a l i y e politikası i l e , daraltıcı yönde e t k i ya­
p a n p a r a politikasını birleştirmektir. Genişletici m a l i y e politikası,
istihdamı arttırma işlevini, daraltıcı p a r a politikası ise f i y a t ve üc­
r e t şeklinde sosyal hasılaya yöneltilen a r z u l a n m a y a n düzeydeki ta­
l e p l e r i parasal açıdan yumuşatma işlevini üstlenecektir.

S o n o l a r a k b e l i r t i l m e s i gereken b i r n o k t a da, stagflasyonla mü­


cadelede kullanılan m a l i y e politikasına ilişkin araçların, Özel yatı­
rımları özendirici, çalışma a r z u s u n u arttırıcı ve özellikle t e k n i k ge­
lişmeyi hızlandırıcı yönde kullanılmalarının gerektiğidir.
Stagflasyon ve Maliye Politikası

LİTERATÜR

J.A. Bristow: B r i t i s h Budgetary Policy 1975 - 1 9 7 7 Finanzarchiv, N. 5


Bd. 16, 1977-78, s. 466, 473.

Dernburg, T. F, ve Mc Dougall, D. M. : Lehrbuch der Makroökonomi­


schen Theorie, 3 A u f l . Stuttgart 1981.

Friedman, M. •. I n f l a t i o n a n d Unemployment J o u r n a l of Political Eco­


nomy, 85 (1977), S. 451-472.

Haler, H. : Finanzwirtschaftliche Stabilisierungspolitik, H a n d b u c h der


Finanzwissenschaft, 3. Auflage, Bd. I I I , Tübingen 1981.
Kitching, B. : Real «Crowding Out» as a Factor i n the A m e r i c a n Infla­
tion-Recession, Zeitschrift für N a t i o n a l Ökonomie, Bd. 32
(1972), s. 289-303.

Mackscheidi - Steinhausen : Finanzpolitik I . Tübingen 1978.

Musgrave, R.A. ve Musgrave, P.B. ; Public Finance i n Theory and


Practice, 1973.
Musgrave R. A. : Fiscal Policy a n d Stagflation: The U.S. Experience,
Wirtschafts-wissenschaft als Grundlage staatlichen Handelns,
editor P. Bobley ve Tblkemitt, Tübingen 1979.
Phelps, E. S. : I n f l a t i o n Policy a n d Unemployment Theory, New Y o r k
1973.

Timm, H. : Einanzwirtschafliche Allokationopolitik, Handbuch der Fi­


nanzwissenschaft, Tübingen 1981.
J. Tohin : I n f l a t i o n a n d Unemployment, A m e r i c a n Economic Review,
vol. 62 (1972) s. 1.

Wallich, H. C. ve Weintpub, S. : Tax-Based Incomes Policy, J o u r n a l of


Economic Issues, V o l . 5, No. 2, 1971. s. 1-19.
Zimmermann, H. Offene u n d versteckte Stagflation, Jahrbücher F.
:

Nationalökonomie u n d S t a t i s t i c Bd. 189, 1975, s. 65-77.

You might also like