Professional Documents
Culture Documents
İleus Tanılı Olgularda Retrospektif Bilgisayarlı Tomografi Bulguları
İleus Tanılı Olgularda Retrospektif Bilgisayarlı Tomografi Bulguları
DİCLE ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
UZMANLIK TEZİ
Dr. MUHARREM ÇAKMAK
DANIŞMAN
Prof.Dr. AŞUR UYAR
DİYARBAKIR-2013
T.C.
DİCLE ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ
UZMANLIK TEZİ
Dr. MUHARREM ÇAKMAK
DANIŞMAN
Prof.Dr. AŞUR UYAR
DİYARBAKIR-2013
T.C
DİCLE ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ
Başkan :
Üye :
Üye :
Üye :
Üye :
…../…../………
Sayfo no
Teşekkür Sayfası …………………………………………………………………...i
İçindekiler Dizini …………………………………………………………………..ii
Şekiller Dizini ……………………………………………………………………..iv
Tablolar Dizini …………………………………………………………………....vi
Simgeler ve Kısaltmalar Dizini.…………………………………………………..vii
Özet……………………………………………………………………………….viii
Summary…………………………………………………………………………...ix
1. GİRİŞ ve AMAÇ……………………………………………………………….1
2. GENEL BİLGİLER…………………………………………………………....2
2.1. Embriyoloji…………………………………………………………………….2
2.2. Histoloji………………………………………………………………………..3
2.2.1. Tunika Seroza………………………………………………………………..3
2.2.2. Tunika Muskularis…………………………………………………………...3
2.2.3. Tunika Submukoza…………………………………………………………..3
2.2.4. Tunika Mukoza………………………………………………………………3
2.3. Anatomi………………………………………………………………………..4
2.3.1. Duodenum…………………………………………………………………...4
2.3.2. Jejunum ve İleum……………………………………………………………5
2.4. Barsak Obstrüksiyonları…………………………………………………….....6
2.4.1. Fizyopatoloji………………………………………………………………...6
2.4.2. Sıklık………………………………………………………………………...7
2.4.3. Terminoloji………………………………………………………………….8
2.4.4. İnce Barsak Obstrüksiyonlarının Sınıflaması……………………………….8
2.4.4.1. Ekstrinsik Nedenler……………………………………………………….8
2.4.4.1.1. Adhezyonlar……………………………………………………………..9
2.4.4.1.2. Herniler………………………………………………………………….9
2.4.4.1.3. Diğer Eekstrinsik Nedenler…..…………………………………………10
2.4.4.2. İntrinsik Nedenler………………………………………………………...11
2.4.4.2.1. Adenokarsinomlar………………………………………………………11
2.4.4.2.2. Crohn Hastalığı…………………………………………………………12
2.4.4.2.3. Radyasyon Enteropatisi………………………………………………...12
2.4.4.2.4. Tüberküloz……………………………………………………………...12
2.4.4.1. Ekstrinsik Nedenler……………………………………………………….12
2.4.4.2. İntrinsik Nedenler ………………………………………………………..12
2.4.4.3. İntraluminal Nedenler…………………………………………………….12
2.4.4.4. İntussepsiyon……………………………………………………………..12
2.5. Kalın Barsak Obstrüksiyonları……………………………………………….13
2.6. BT’ de İleus Vakalarına Yaklaşım…………………………………………...14
3. MATERYAL ve METOT…………………………………………………….16
3.1. Bilgisayarlı Tomografi Protokolü…………………………………………….16
3.2. İstatistiksel Değerlendirme…………………………………………………...17
3.3. Tanısal Yaklaşım Kriterleri…………………………………………………..18
3.3.1. İnce Barsak Obstrüksiyonu Tanısında Kullandığımız Kriterler……............18
3.3.2. İskeminin Eşlik Ettiği İnce Barsak Obstrüksiyonu Tanısında
ii
Kullandığımız Kriterler……………………………………………………..18
3.3.3. Neoplazilerin Eşlik Ettiği İnce Barsak Obstrüksiyonu
Tanısında Kullandığımız Kriterler……………………………………………18
4. BULGULAR…………………………………………………………………...19
5. TARTIŞMA……………………………………………………………………40
6. KAYNAKLAR………………………………………………………………...48
7. ÖZGEÇMİŞ…………………………………………………………………...51
iii
ŞEKİLLER DİZİNİ
Sayfo no
Grafik 1. Cerrahi tanılarına göre hasta sıklıkları…………...…………………………..20
Grafik 2. Radyolojik tanılara göre hasta sıklıkları…...…………………………………21
Resim.1. İleuslu olguda kısa kalın ekstraluminal hipodens bant (ok işareti)
izlenmekte……………………………………………………………………..23
Resim 2. Sağ inguinal ligaman düzeyinde femoral ven medialinde distale uzanan
kollabe barsak ansı izlenmektedir. Ok işareti femoral herniye ait dilate
ve kollabe barsak segmentleri arasındaki geçiş zonunu göstermekte………...24
Resim 3. Volvulusa ait kahve çekirdeği veya ters U şekilli distandü barsak
ansının MPR görünümü (Kalın ok işareti). Mezenterik yapılarda girdap
bulgusu (Eğri ok işareti)………………………………………………………25
Resim 4. SMA ve SMV’de tromboz (yıldız işaretleri). Barsak duvarında kontrast
tutulumunda kayıp izlenmekte (ok işareti)……………………………………26
Resim 5. Peritoneal ve Omental nodüller………………………………………………27
Resim 6. Ok işareti duvarında defekt ve komşuluğunda serbest hava değerleri
bulunan perfore akut apendisit’e eşlik eden ileuslu
olguyu göstermekte………………………………………………………...28
Resim 7. Bir hafta önce sezaryan ile doğum yapan bayan olguda sol alt kadranda
hava değerleri içeren izole sınırlı yabancı cisim (ok işareti) …………………29
Resim 8. Terminal ileumda Crohn tanılı hastada hedef bulgusu ( target sign)
(ok işareti)………………………….....………………………………............30
Resim 9. Safra yollarında hava değerleri ve barsak lümeninde hipodens dolum
defekti (ok işareti) gösteren ileuslu olgu……………………………………...31
Resim 10. İnce barsak ansında bride bağlı obstrüksiyon(eğik ok) ve ince barsak
feçes bulgusu (kalın ok)……………………………………………………….31
Resim 11. Transvers kolon düzeyinde malign duvar kalınlaşması (ok işareti)………...32
Resim 12. İnce barsak ansında inci dizisi bulgusu (ok işareti)…………………………33
Resim 13. 48 Yaşında malrotasyonlu olguda girdap bulgusu ( kalın ok işareti)
ve inen kolonda lümende ani daralma ( küçük ince oklar) gösteren
düzeltilmiş MPR görünümü…………………………………………………..35
iv
Grafik 3. Geçiş zonu düzeyleri…………………………………………………………36
Grafik 4. İleuslu olgularda radyolojik bulguların görülme sıklıkları üç boyutlu
piramit grafiği ile gösterilmekte………………………………………………39
v
TABLOLAR DİZİNİ
Sayfo no
Tablo 1. BT parametreleri…………………………………………………………...16
Tablo 2. Olguların yaş ortalamaları ve ortanca değerleri…………………………...19
Tablo 3. Eksternal hernilerin türlerine göre olgu sayısı verilmekte………………....24
vi
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ
vii
ÖZET
viii
SUMMARY
We aimed to retrospectively assess CT studies of adult patients with
diagnosis of ileus in order to determine the existence, etiology, and findings of
gastrointestinal system obstructions in the light of pathological and surgical results.
102 consecutive cases operated at Dicle University department of general
surgery between January 2010 and september 2012 with confirmed surgical
diagnosis of ileus were included to our study (Age range:15-84, Sex: 52 females and
50 males).
CT studies were carried out at our hospital unit Philips Brilliance 64 CT
scanner and Toshiba Activion 16 CT scanner. Cases were scanned from xphoid
process through symphisis pubis including inguinal orifice with inspiratory breath
holding technique. Radiological findings were statistically compared with
pathological and surgical findings.
Bowel dilatation reflecting bowel obstruction has been detected in 88% of
cases. Etiological investigation showed that the sensitivity and specificity of CT was
91% and 44% respectively. 72%of cases found to have small bowel obstruction and
remaining had large bowel obstruction. The etiologies were listed as brid (%22,5),
mass (%17,6), hernia (%9,8), mesenteric ischemia (%9,8), GIS perforation (%5,9),
peritonitis carcinomatosa (%4,9), volvulus (%4,9), invagination (%3,9), abscess
(%2), foreign body (%1) , narrowed anastomosis (%1), small bowel torsion (%1),
gallbladder stone ileus (%1), Chron's disease (%1), parasitosis (%1), and intestinal
malrotation (%1). Statistically significant relation found between bowel obstruction
and CT findings as mesenteric stranding, free intra-peritoneal fluid, string of pearls
and transition zone. Statistically significant relation was not found between bowel
obstruction and finding as bowel wall thickening, bowel mass, small bowel faeces
sign, peritoneal nodule, whirl sign, target sign, free intra-peritoneal air, and
pneumatosis intestinalis.
In conclusion, CT is an efficient imaging modality with high diagnostic
value in terms of determine the existence, findings and etiology of bowel
obstruction.
Key words: Computed tomography, İleus, Small intestine, Large intestine, Brid,
Malignancy.
ix
1. GİRİŞ ve AMAÇ
1
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Embriyoloji
Gastrointestinal tüp trilaminer embrionum endoderm tabakasından gelişir.
Proksimalde bukkofarengeal membrandan başlar, distalde ise kolakal veya anal
mebrana ulaşana kadar devam eder.
Gastrointestinal tüp embriyoda gelişimin 3.haftasında ön barsak (foregut),
orta barsak (midgut) ve arka barsak (hindgut) olarak üç kısıma ayrılır. Ön barsaktan
özefagustan duodenumun ikinci kıtasına kadar olan yapılar. Orta barsaktan
duodenumun distali, ince barsaklar, apendiks, çekum, asendan ve transvers kolonun
proksimal 2/3’ü gelişir. Arka barsaktan ise transvers kolonun distal 1/3 ‘ü, desendan
ve sigmoid kolon oluşur. Mide embriyonel 4.haftada orta hattaki kaudal ön barsaktan
fuziform dilatasyon şeklinde belirir. Orta barsak kranial bacak ve kaudal bacak
olarak iki kısıma ayrılır. Kranial bacak duodenumdan yolk salka kadar uzanır ve
distal duodenum, jejunum ve proksimal ileumu oluşturur. Kaudal bacaktan ise distal
ileum, apendiks, asendan kolon ve proksimal 2/3 transvers kolon gelişir.
İntestinal anslar uzadıkça, orta barsağın kranial (prearteryel) ve kaudal
(postarteryel) segmentlerinde superior mezenterik arterin etrafında saatin ters
yönünde rotasyon meydana gelir. Orta barsak (Midgut) umblikal kord içine herniye
olduğu dönemde 90 derecelik rotasyon yaptığından jejunum ve proksimal ileum
fetusun sağ tarafında, distal ileum ve proksimal kolon fetusun sol tarafındadır. 10.
haftada abdominal kavite yeterince genişlediğinden içindeki basınç düşer ve
intestinal yapılar abdominal kavite içine geri döner. Bu dönemde jejunum süperior
mezenterik arterin posteriorunda abdominal kadranın sol posterioruna, ileum ve
asendan kolon ise sol anterioruna yerleşir. İleoçekal bölge saatin ters yönünde 180
derecelik rotasyon yapar ve sağ üst abdominal kaviteye gelir. Böylece süperior
mezenterik arterin etrafında 270 derecelik rotasyonu tamamlanmış olur. İntestinal
ansların gelişimi devam ettikçe kolon uzar ve çekum ile terminal ileum sağ alt
kadrana inişini tamamlar.
Arka barsaktan (Hindgut) transvers kolonun distal 1/3’ü, inen kolon ve
sigmoid kolon gelişir. Hindgut allantois ile birleşerek kloakayı oluşturur.
2
Kloaka daha sonra ventral kesimde ürogenital sinüsü, dorsal kesimde rektum
ve anal kanalı oluşturmak üzere ikiye ayrılır (2,3,4,5).
2.2. Histoloji
İnce barsak duvarını dıştan içe doğru 4 tabaka oluşturur.
3
içerisinde kök hücreler, emici (abzorbtif) hücreler, goblet, Panet ve enteroendokrin
hücreleri bulunur. Paneth hücreleri bakteri duvarını eritebilen lizozim adlı enzim
üretirler. Goblet hücreleri barsak lümeninde kaygan bir ortam oluşturan mukusu
üretir ve salgılarlar. Emici hücreler ise mikrovillus denen sitoplazmik uzantılara
sahiptir. Mukozanın en dış tabakasını düz kas liflerinden oluşan musküler tabaka
oluşturur (6).
İnce barsaklarda emilim yüzeyini artıran mukozanın epitelyal, l.propria ve
muskularis mukozanın sirküler liflerinden oluşan villus adı verilen yapılar bulunur.
Bu villusların santralinde submukozaya açılan lakteal adı verilen lenfatik kapillerler
bulunur. Villular en çok jejunumda bulunurlar.
Mukoza ve submukoza emilim yüzeyini artırmak için beraber lümene doğru
plika sirkülaris (kerckring ‘in valfleri) denen yapıları oluştururlar.
2.3. Anatomi
İnce barsaklar gastrointestinal sistemde mide ile kolon arasında kalan kısmı
oluşturur. Sınırları proksimalde pilor distalde ise ileoçekal valvdır. İnce barsağın
uzunluğu 6-7 metre kadardır. Canlıda ise kas tonusu nedeniyle 3 metre kadardır (7).
İnce barsaklar proksimalden distale doğru duodenum, jejunum ve ileum olarak üç
kısımdan oluşur. Distale doğru barsak lümen çapı azalır.
2.3.1. Duodenum
İnce barsağın ilk kısmını oluşturur. Pilordan başlar açıklğı sola bakan bir yay
çizdikten sonra solda 1. ve 2. lomber vertebra hizasında duodenojejunal bileşkede
sonlanır. İnce barsağın en geniş en kısa ve en stabil kısmıdır. Dört parçadan oluşur
uzunluğu yaklaşık 20 cm’dir.
İlk parçası bulbus olup desendan, horizontal ve asendan kısımlardan oluşur.
Sadece bulbus ön ve arka yüzü peritonla örtülü olup mobildir. Bulbus ile karaciğer
arasında omentum minusun en sağ kısmını oluşturan hepatoduodenal ligament
bulunur. Diğer duodenal segmentlerin ise sadece ön yüzü periton ile örtülüdür.
Desendan kısmında ampulla vateri bulunur ve buraya koledok ve ana pankreatik
kanal açılır.
4
Duodenumun arteryel beslenmesi çölyak ve süperior mezenterik arterlerden
gelen süperior ve inferior pankretikoduodenal arterler yoluyla sağlanır. Venöz drenaj
ise ya süperior mezenterik ven yoluyla ya da doğrudan portal vene olur. Lenf
drenajını çölyak ve süperior mezenterik pleksuslar sağlar. Parasempatik inervasyon
N. Vagus ile sempatik inervasyon ise pankreatikoduodenal arter üzerindeki
pleksuslar tarafından gerçekleşir.
5
2.4. Barsak Obstrüksiyonları
2.4.1. Fizyopatoloji
Yirminci yüzyılın başlarına kadar intestinal obstrüksiyonlarda ölüm nedeni
olarak tıkanan barsaklardaki toksinlerin absorbsiyonu öne sürülmekteydi. Yapılan
araştırmalarda bu toksinlerin tıkanan barsak segmentlerinde biriken, sekestrasyona
uğramış veya ödem şeklinde dolaşımdan ayrılmış sıvı elektrolit kayıpları olduğu
gösterilmiştir.
Bu sıvı ve elektrolit kaybı dengesizliği sonuç olarak hastanın kaybedilmesinin
birinci nedenidir. Genellikle obstrüksiyona uğrayan barsak segmentinin
proksimalinde sıvı ve gaz birikimi olur. Barsaklarda biriken gaz başlıca yutulan
havadan gelir. Daha az oranda ise barsak hareketlerinin duraklaması sonucu oluşan
pütrefikasyona sekonder ortaya çıkan gazlara bağlıdır. Yutulan havadaki azot gazı
absorbe olmazken karbondioksit gazı hızla absorbe olur. Barsakta distansiyon
geliştikçe barsak duvarındaki damarlarda gerilir, uzar ve çapları daralır. Venöz
duvarlar etkilenir ve venöz dönüş azalır. Bu durumda en erken olarak mukoza
etkilenir ve iskemi oluşur. Mukozal kapillerde rüptür olur ve mukozal hemorajik
infiltrasyon gelişir. Epitel iskemiye karşı hassas olup akabinde nekroz oluşur (8). Su
absorbsiyonu azalır ve daha sonra durur. Ancak arteryel dolaşım daha geç etkilenir,
böylece kandan lümene geçiş devam edebilir.
İntestinal obstrüksiyonda sıvı kayıpları önemli fizyopatoloji olayların ortaya
çıkmasına neden olur. Bu sıvı kayıpları; barsak duvarında ödem, barsak lümenine
sekestrasyon, kusma ve nazogastrik dekompresyona sekonder olarak gelişir. Bu
sıvılar dolaşımdaki kan hacminden kaybedildiği için değişik derecelerde hipovolemi
ile uyumlu klinik tablolar ortaya çıkar. Obstrüksiyon pilor düzeyinde olduğunda
başlangıçta asit kapsamı ve potasyumdan zengin mide sıvısı kaybedilir.
Bu da metabolik alkalozun gelişmesine neden olur. Daha distal barsak
segmentlerinde olan obstrüksiyonlarda barsak kapsamı hafif alkali olmasına rağmen
kanın PH 'sı başlangıçta pek değişmez. Ancak dehitratasyon ve hipovolemi arttıkça
metabolik asidoz gelişebilir. Aynı nedenlerle hemokonsantrasyon ve oligüri oluşur.
Durgunlaşan barsak kapsamında bakteri sayısı çok fazla artar. Ancak bakteri
6
toksinleri barsak duvarında ileri derecede iskemi olana kadar peritona ve kana
geçmezler. Özellikle strangülasyonlu intestinal obstrüksiyonlarda, mezenterik
damarlarda gelişen obstrüksiyon sonucunda barsak duvarında iskemi ve nekroz
gelişir.
Perforasyon olmadan önce de barsak duvarı içindeki bakterilere ve toksinler
karşı geçirgenlik kazanır. İntestinal obstrüksiyon nedeniyle gelişen hipovolemiye
bağlı olaylar zincirine bakteriyel toksinlerin etkileri de katılmış olur.
Barsak pasajının durmasına bağlı klinik tabloya ileus adı verilir. Mekanik bir
nedenle pasajın engellenmesine mekanik veya dinamik ileus adı verilir. Bu tür
tıkanmalarda barsak peristaltizmi vardır. Barsakta tıkanma olmadan pasajın barsak
hareketlerinin olmamasına bağlı olarak durmasına karın içerisindeki tüm barsak
segmentlerinin genişlemesine ise adinamik veya paralitik ileus adı verilir. Mekanik
ileusta lümendeki tıkanma tam ise komplet obstrüksiyon, distale barsak içeriğinin
geçişine izin veren kısmi tıkanma var ise parsiyel obstrüksiyon denir.
Barsak kanlanmasının bozulmadığı tıkanmalara basit obstrüksiyon,
kanlanmanın bozulduğu tıkanmalara ise strangüle obstrüksiyon denir. Strangüle
obstrüksiyonlar genellikle barsağın mezosu etrafında dönmesi sonucu ortaya çıkar ve
kapalı lup obstrüksiyon adını alır. Strangülasyonlu barsak tıkanmalarında tanı hızla
konulmalıdr. Çünkü bu tür barsak tıkanmalarında etkilenen barsak segmentinde
iskemi, nekroz ve perforasyon oluşabilir.
Mekanik ileusta tıkanma gastrointestinal sistemdeki seviyesine göre; pilor
duodenum ve jejunumun ilk bölümünde ise proksimal, jejunum distalinden sağ
kolona kadar olan kesimde ise distal ve kolon segmentlerinde ise kolonik tip olarak
sınıflandırılır.
Mekanik ince barsak tipi obstrüksiyonlarda klinik bulguların ortaya çıkışı
obstrüksiyon türü, seviyesi ve derecesine göre şu belirtiler görülebilir. Bunlar karın
ağrısı, bulantı- kusma, batında distansiyon ve gaz-gaita çıkaramama gibi bulgulardır.
2.4.2. Sıklık
Acil cerrahi servislerine akut batın ile gelen hastaların yaklaşık %20’sini
ileuslar oluşturmaktadır. Tıkanıklıkların %80’i ince barsak düzeyinde %20’si ise
kalın barsaklar düzeyindedir. İnce barsak tıkanıklıklarının çoğunluğu postoperatif
7
adhezyon bandlarına ve hernilere bağlı oluşurken, kalın barsak tıkanıklıkları ise
kolon tümörlerine, divertikülit ve volvulusa baglı oluşmaktadır (9).
2.4.3. Terminoloji
Paralitik ileus: Barsak anslarındaki dilatasyon barsak peristaltizminin
olmamasına bağlı olup lümende obstrüksiyon yapabilecek bir neden yoktur.
Mekanik ileus: Barsak anslarındaki dilatasyon barsak lümeninde
obstrüksiyon yapan bir nedene bağlı olup peristaltizm mevcuttur.
Parsiyel obstrüksiyon: Mekanik ileusta lümende kısmi bir darlık mevcuttur.
Distale az da olsa gaz-gaita pasajı mevcuttur.
Komplet obstrüksiyon: Mekanik ileusta lümende tam bir tıkanıklı hali
mevcuttur. Distale gaz-gaita geçişi olmaz. İnce barsaklarda komplet obstrüksiyon
varlığında kolon segmentleri kollabe olarak izlenirler.
Basit tıkanıklık: Obstrüksiyon ile beraber iskemik bulguların olmadığı
tıkanıklıktır.
Strangüle tıkanıklık: Mekanik obstrüksiyona iskemik bulguların eşlik ettiği
tıkanıklıktır.
Kapalı-lup obstrüksiyon: Bir barsak segmentinin iki uçtan tıkanık olması
durumudur. Mekanik bir ince barsak obstrüksiyonudur. Volvulus, herniler ve adheziv
bantlar nedeniyle olabilirler. Etkilenmiş barsak segmentleri sıvı dolu dilate
görünümde olup C şekilli, U şekilli veya kahve çekirdeğine benzer görünümler
oluştururlar.
Obturasyon obstrüksiyonu: İntraluminal lezyona bağlı gelişen
obstrüksiyondur.
8
2.4.4.1.1. Adhezyonlar
İnce barsak obstrüksiyonlarının % 65-75’i adezyonlara bağlıdır (11).
Adezyonların %80’i operasyon sonrası gelişirken , % 15’i peritonit sonrası, %5’i ise
konjenital Patolojiler, posttravmatik ve nedeni belirlenemeyenler olarak sıralanır
(12). Adhezyonlar; periton yaralanması sonucucnda peritonda inflamasyon oluşur ve
ortama proteinden zengin sıvı salınır. Fibroblastların salgıladıkları kollajen sayesinde
matür fibrotik bantlar oluşur. Bunlar barsaklar arasında tek veya multiple olabileceği
gibi batın ön duvar ve barsak ansları arasında olabilir. Adheziv bantlar BT’de
genellikle görülmezler. Bazen ekstraluminal hipodens bant tarzında görülebilirler.
BT’de geçiş zonunu oluşturan başka bir neden saptanmadığında tanı adhezyon olarak
kabul edilir. Genellikle batın ön duvardaki skar düzeyinde saptanır. Obstrüksiyon
seviyesinde ani açılanma önemli bir bulgudur.
2.4.4.1.2. Herniler
İnce barsak obstrüksiyonlarının en sık görülen ikinci nedenidir. Herniler batın
duvarlarındaki orifis düzeylerine göre external ve visseral periton ile omental
yapıların oluşturduğu anatomik kompartmanlara göre ise internal herniler olarak
gruplandırılırlar. BT hernilerin tanısında ve strangülasyon varlığını göstermede
önemli rol oynamaktadır. BT’ de barsak duvarıda kalınlaşma ve çevre dokularda
inflamatuar değişiklikler strangülasyona eşlik eden bulgulardır (13).
a-Eksternal herniler: Batın içi visseral yapıların batın ve pelvik duvar yapılarındaki
defekten duvar dışına çıkmasıdır. Fizik muayene ile tanınmaları kolay olup obez
hastalarda ve obturatuar tip gibi zor lokalizasyonlarda BT tetkiki yol göstericidir.
İnguinal tip herni en sık görülen external herni olup inguinal kanala genellikle
omental yağlı doku ve ince barsak ansları herniye olur. Femoral herniler daha az
sıklıkla görülmelerine karşın strangülasyon oranları yüksektir. Kadınlarda daha çok
görülürler. Lokalizasyon olarak femoral kanalda inguinal ligamentin altından femoral
venin medialinden herniye olurlar (14).
b-İnternal herniler: Barsak anslarının genellikle cerrahi nedenlere bağlı periton ve
omentumda oluşan defektlerden herniasyonudur. Bu defektler daha az sıklıkla
konjenital, travmatik ve inflamatuar nedenlere bağlı olabilir. Klinik tanıları zor
9
olmakla beraber BT tanıda oldukça faydalıdır. Radyolojik olarak barsak anslarının
anormal lokalizasyonda fiksasyonu ve dilate barsak ansları oluşturmaları tanı
açısından kullanılan bilgilerdir.
Hernilerin Sınıflandırılması (15);
a-Eksternal herniler
• İnguinal
• Femoral
• Obturatuar
• Siyatik
• Umblikal
• Ventral
• Spigelian
• Lumbar
• İnsizyonel
b-İnternal herniler
• Paraduodenal
• Foramen winslow
• Periçekal
• İntersigmoid
• Transmezenterik
• Transmezokolik
• Retroanastomotik
10
sırasıyla kolon, mide, pankreas, meme ve endometrium kanseri diğer nedenlerdir. Bu
tömürler omentuma metastaz yaparlar.
Obstrüksiyona neden olan geçiş zonu genellikle omental kitle komşuluğunda
olur (16). Barsakta nadiren primer non-hodgkin lenfoma obstrüksiyon yapabilir.
BT’de barsak segmentine infiltre mezenterik kitle olarak görülür. Karsinoid tömürler
tek veya %30 oranında multiple olabilirler. Mezenterde metastatik noduler, barsak
duvarında kalınlaşma ve mezenterde traksiyona neden olurlar.
BT ile appandisite bağlı oluşan flegmon, abse, peritonit gibi komplikasyonlar
ve bunlara sekonder oluşan ince barsak obstrüksiyonları gösterilebilir (17). Akut
divertikülitte BT bulguları olarak etkilenen sigmoid kolon bölümünde duvar
kalınlaşması, ödem ve mezenterik vaskülaritede belirginleşme saptanmaktadır.
Divertikülit komplikasyonu olarak parakolonik ve pelvik abseler, peritonit ve
kolovezikal obstrüksiyon izlenebilir. Appendisit ve sigmoid divertikülite bağlı ince
barsak obstrüksiyonlarının tanısında, BT’de etkilenen ince barsağın geçiş zonunun
bu patolojilerin veya komplikasyonlarının komşuluğunda görülmesi, proksimalde
dilate, distalde ise kollabe ince barsak anslarının saptanması anlamlıdır.
2.4.4.2.1. Adenokarsinomlar
Duodenum ve jejunumda ileuma göre daha sık görülürler. Genellike ilerleyen
evrelerde saptanırlar. BT geçiş zonu düzeyinde barsak duvarında kalınlaşma ve
lümende daralma olarak gözlenirler (13).
11
2.4.4.2.2. Crohn Hastalığı
Obstrüksiyon genellikle hastalığın ilerlemiş fazı olan skatrizan döneminde
görülür. Tekrarlayan parsiyel obstrüksiyonlara neden olur. Yüksek dereceli
obstrüksiyonlar nadirdir. BT de duvarda kalınlaşma ve lüminal daralma olarak
izlenir. Nonskatrizan dönemde mural stratifikasyon korunduğundan lümende hedef
işareti bulgusu izlenir.
2.4.4.2.4. Tüberküloz
Gastrintestinal sistemde tüberküloz en sık ileoçekal bölgeye yerleşir.
Etkilenen barsak segmentinde duvar kalınlaşması ve bölgesel lenf nodullerinde
tutulum olur. Lenf nodlarının hipodens olarak izlenmesi nekroza işaret eder.
2.4.4.4. İntussusepsiyon
Proksimal barsak segmentinin distal segment içerisine doğru herniasyonudur.
Çeşitli ekstrinsik, intrinsik ve intralüminal nedenler intusepsiyona neden
olabilir. Yetişkinlerde intestinal polip ve lipomlar en sık nedenlerdir. İntussusepsiyon
tanısı BT’de kollabe proksimal ince barsak segmentinin mezenterik yağ ve damarlar
12
ile birlikte distal barsak segmentine girişinin görülmesi ile konmaktadır. Kesitsel
görüntüleme yöntemleri ile bu durum hedef işareti olarak karşımıza çıkar.
13
BT’de ise ileusun varlığı, derecesi, geçiş zonu ve nedeni anlaşılabilir (22). Çekim
için barsak distansiyonu oluşturan lümenindeki gaz ve sıvının endojen kontrast gibi
davranması nedeniyle oral kontrast maddeye ihtiyaç duyulmayabilir. İV kontrast ajan
ise iskemi ve diğer organların değerlendirilmesi için gerekmektedir.
Değerlendirmede ilk adım olarak ileus varlığı saptanmalıdır. Bunun için
dilate ince barsağın dış duvarları arasındaki mesafenin 2,5 cm ve üzerinde ölçülmesi
gerekmektedir (23). Bu kriter kalın barsaklar için 6 cm, çekum için ise 9 cm’dir (22).
İkinci adım olarak geçiş zonunun varlığı aranmalıdır. Rektumdan başlanarak
proksimale doğru inceleme yapılmalı. Geçiş zonu proksimalde dilate, distalde ise
kollabe barsak ansları arasında bulunur. Multiplanar reformat görüntüler geçiş
zonunun saptanabilirliğini artırmaktadır.
Üçüncü adım obstrüksiyonun şiddetinin anlaşılmasıdır. Komplet
obstrüksiyonda barsak lümeninde distalde kollabe görünüm, gaz ve oral kontrast
maddenin pasajı izlenmez iken Parsiyel obstrüksiyonda bulgular mevcuttur.
Dördüncü adım ise obstrüksiyonun etyolojisine yönelik yapılmaktadır.
Vakaların çoğunluğunu batın cerrahisi sonrasında oluşan adhezyonlar oluşturmakla
beraber herniler ve neoplaziler diğer ana nedenlerdir. Adhezyon tanısı için diğer olası
tanılar ekarte edilmelidir.
BT herni varlığı ile herni kesesi içerisindeki mezenter ve barsakların iskemi
ve strangülasyon açısından değerlendirmesi için mükemmeldir. Kalın barsak
obstrüksiyonu etyolojisinde sık olarak karşımıza karsinomlar, sigmoid divertikülit ve
volvulvulus çıkar.
Son ve en kritik adım olarak barsak obstrüksiyonun basit mi yoksa komplike
mi olduğu belirtilmelidir. Kapalı lup obstrüksiyonlarında mezenterik vasküler
yapıların geçiş noktasına doğru konverjans göstermesi ve sıvı dolu dilate barsak
anslarının varlığı tipik bulgulardır. Kollabe barsak anslarının kendi etrafında
rotasyon (whirl sign) göstermesi ve gaga (beak sign) tarzında sonlanması diğer
bulgulardır.
Strangülasyon için BT' de etkilenmiş barsak ansı mezenterinde konjesyon, hemoraji
ve yağdokusunda kirlenme izlenir. İntalüminal basınç artışı venöz dönüşü engeller
bunun sonucunda barsak duvarında ödem, lümende sıvı birikmesi ve
obstrüksiyonunun progresyon göstermesi sonucunda peritoneal kavitede asit mayi
14
oluşur. Barsak obstrüksiyonu olan olgularda majör mortalite ve morbidite nedeni
barsak iskemisi ve infarktıdır (24). Strangülasyonlu olgularda semptomların
başlagıcında itibaren 36 saat içerisinde opere edilen vaklarda mortalite oranı %8 iken
36 saati geçen vakalarda mortalite oranı %25 olmaktadır (24).
15
3. MATERYAL ve METOT
Ocak 2010 ile Eylül 2012 dönemleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi
Genel Cerrahi Servisine ileus ön tanısı ile yatırılan 341 hasta retrospektif olarak
değerlendirildi. Bu hastalardan 179’unda (%52) anamnez, ADBG’de hava sıvı
seviyelenmesi ve muayene bulguları tanı açısından yeterli bilgi sağlamış olup ileri
tetkik olarak batın pelvik BT çekimine ihtiyaç duyulmadı ve bu hastalar çalışma
dışında bırakıldı. Obstrüksiyon nedenini veya komplikasyonlarını saptamak için ileri
tetkik olarak 162 hastaya ise batın pelvik BT çekimi yapıldı. Batın pelvik BT çekimi
yapılan bu 162 hastadan; 60’ı (%37) medikal, 102’si (%63) ise ameliyata alınarak
cerrahi yolla tedavi edildi. Medikal yolla tedavi edilen bu 60 hasta ile pediatrik
gruptaki hastalar ve ameliyat sonrasında ileus tanısı almayan olgular çalışma dışında
bırakıldı.
Çalışma grubumuza yetişkin, ameliyat öncesinde batın pelvik BT çekimi
yapılan ve ameliyat sonrasında cerrahi bulgulara dayanılarak ileus tanısı alan 102
olgu dâhil edildi.
Çalışmamıza dâhil edilen 50’si (%49) erkek, 52’si (%51) kadın toplam 102
hastanın yaşları 15-84 arasında değişmekte olup ortalama yaşları 53±21 olarak
hesaplandı.
Hastalarımızın klinik olarak bulantı-kusma, karında şişkinlik ve gaz gaita
çıkaramama şikâyetleri mevcuttu.
Çalışmamız Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu tarafından
onaylanmıştır.
3.1. Bilgisayarlı Tomografi Protokolü
İnceleme grubumuzdaki hastalarımızın batın pelvik BT çekimleri 64
dedektörlü multislice Philips Brillance V2.6,1 (2007) ve 16 dedektörlü Toshiba
Activion V3.00 (2010) cihazlarıyla yapıldı.
Rutin abdomen ve pelvis BT tetkikinde görüntüleme ksifoid proçesten başlayarak
simfiz pubise kadar inguinal kanal orifislerini de içine alacak şekilde nefes
tutturularak yapıldı. Olgularımızda oral kontrast madde kullanılmadı. Kg başına 1-
1.5 cc İV kontrast madde verildi. Kontrast hızı:2cc/sn dir.
16
Görüntüler portal fazda 50. saniyede elde edildi. Elde edilen görüntülerin
incelenmesi batın pelvik BT konusunda uzman bir radyolog ile beraber yapıldı.
Hastalarımıza 64 ve 16 dedektörlü BT cihazları ile yapılan çekimlerde şu
parametreler kullanıldı.
Tablo 2. BT parametreleri
17
3.3. Tanısal Yaklaşım Kriterleri
18
4. BULGULAR
102 olgumuzun 52’si bayan (%51) 50’si erkek (%49) olup ortalama yaşları
53±21 ’dir (Tablo 3).
19
Grafik 1. Cerrahi tanılarına göre hasta sıklıkları
BT’ de 102 olgudan 90’ında (%88) ileus ile uyumlu barsak dilatasyonu
saptanmış olup 12 olguda ise barsak dilatasyonu saptanmadı.
Etylojiye yönelik yapılan BT incelemesinde ileuslu vakalarımızda duyarlılık
%91 ve özgüllük %44’tür.
Cerrahi ve patoloji bilgileri ışığında barsak obstrüksiyonu saptanan 102
olgumuzdan BT’ de 23’ünde brid (%22,5), 18’inde kitle (%17,6), 10’unda herni
(%9,8), 10’unda mezenterik iskemi (%9,8), 6’sında GİS perforasyonu (%5,9), 5’inde
peritonitis karsinomatoza (%4,9), 5’inde volvulus (%4,9), 4’ünde invajinasyon
20
(%3,9), 2’sinde abse (%2), 2’sinde gossipiboma (%2), 2’sinde anastomoz darlığı
(%2) , 2’sinde ince barsak torsiyonu(%2), birer olguda safra taşı ileusu (%1), crohn
hastalığı (%1), parazitoz (%1) ve intestinal malrotasyon (%1) saptandı. Radyolojik
tanılarına göre hasta sıklıkları Grafik 2 ‘de verildi.
Etyolojisi saptanamayan 9 olgu (%9) ise cerrahi sonuçlarına göre; barsak
anslarında dilatasyon bulunanlarda 3 brid, bir GİS perforasyonu ve bir mezenterik
iskemi, barsak anslarında dilatasyon bulunmayanlarda ise 3 brid ve bir polipozis koli
sendromudur.
Bunlardan mezenterik iskemili olguda vasküler lümenler açık izlendi, GİS
perforasyonunda batında serbest hava saptanmadı, bridli olgularda ise geçiş zonu
saptanamadı. Polipozis koli sendromlu olguda ise lümen distandü olmadığı için
dolum defekti izlenmedi.
21
BT incelemesinde geçiş zonu düzeyinde brid düşünülen ileuslu vakalarımızda
duyarlılık %96 ve özgüllüğü %30’dur. Cerrahi ve patoloji sonucuna göre 102
vakanın 33’ünde (%32) brid tespit edildi. Brid tespit edilen bu 33 vakadan BT’ de
29’unda (%88) barsak anslarında dilatasyon saptanmış olup 4’ünde (%12) ise
dilatasyon saptanmadı. Barsak anslarında dilatasyon bulunan 29 vakanın 22’sinde
(%76), dilatasyon bulunmayan 4 vakanın ise birinde (%25) BT ‘de geçiş zonu
düzeyinde obstrüksiyonu açıklayacak başka bir neden saptanmadığından dolayı
olgular brid olarak kabul edildi. Brid olarak kabul edilen vakalarda cerrahi bilgiler de
göz önünde bulundurulduğunda geçiş zonu düzeyinde genellikle lümende ani
daralma ve daha az sıklıkla obstrüksiyona neden olan fibrotik bantlar
tanımlanmaktadır. BT ‘de bu fibrotik bantlar bazen kısa lineer hipodens görünüm
olarak saptanmaktadır. Resim.1’de ileuslu olguda kısa kalın ekstraluminal hipodens
bant izlenmektedir.
Cerrahi olarak brid saptanıp bridektomi yapılan fakat geçiş zonu düzeyinde
başka patolojiler saptanan BT tanısı açısından brid’li olgular dışında bırakılan 10
olguda; radyolojik olarak barsak anslarında dilatasyon bulunan 4 vakada ayrı ayrı
pankreatit, parazitoz, abse ve kitle ile uyumlu bulgular eşlik etmekteydi. Barsak
anslarında dilatasyon bulunan diğer 3 olguda ise geçiş zonu saptanamadı. Barsak
anslarında dilatasyon saptanmayan 4 olgudan birinde; jinekolojik operasyon sonrası
sigmoid kolonda geçiş zonu düzeyinde bride bağlı ani sonlanma izlendi. Barsak
anslarında dilatasyon saptanmayan diğer 3 olguda ise geçiş zonu saptanamadı.
Cerrahi olarak brid saptanan 33 vakadan 28’inde (%85) geçiş zonu saptanmıştır. 26
olguda geçiş düzeyi ince barsaklarda 2 olguda ise kalın barsaklar düzeyinde saptandı.
33 vakanın 26’sında (%79) anamnezlerinde operasyon hikâyesi mevcut olup 7’sinde
(%21) operasyon hikâyesi yoktu.
Operasyon hikâyesi olmayan bu vakalarda cerrahi ve patoloji sonucuna göre
birer vakada brid ile beraber malrotasyon, Crohn, pankreatit, parazitoz, abse ve kitle
eşlik etmekte olup 1 tanesinde ise sadece brid mevcuttu.
Operasyon hikâyesi bulunan ve geçiş zonu saptanan brid’li olgularda 1 olgu
dışında hepsinde batın ön duvardaki insizyon hattı ile geçiş zonu lokalizasyonu
paralellik göstermekteydi.
22
Brid’li vakaların 3’ünde cerrahi olarak bride bağlı mezenter torsiyonu
saptanmış olup radyolojik olarak her 3 vakada girdap bulgusu ( whirl sign) mevcuttu.
Resim 1. İleuslu olguda kısa kalın ekstraluminal hipodens bant (eğri ok işareti)
izlenmekte
23
ayırt edilemedi. Resim 11'de Transvers kolon düzeyinde malign duvar kalınlaşması
izlenmektedir.
Resim 2. Sağ inguinal ligaman düzeyinde femoral ven medialinde distale uzanan
kollabe barsak ansı izlenmektedir. Ok işareti femoral herniye ait dilate ve
kollabe barsak segmentleri arasındaki geçiş zonunu göstermekte
24
Cerrahi ve patolojik olarak sigmoid kolon düzeyinde volvulus olarak saptanan
olgularda BT’de her 5 vakada da volvulus ile uyumlu kahve çekirdeği görünümü ve
girdap bulgusu mevcuttu (Resim 3).
Resim 3. Volvulusa ait kahve çekirdeği veya ters U şekilli distandü barsak
ansının MPR görünümü (Kalın ok işareti). Mezenterik yapılarda girdap
bulgusu (Eğri ok işareti).
25
dilatasyon, kontrast tutulumunda kayıp ve duvar kalınlaşması gibi bulgular
saptanamamış olup SMA orjininde emboli tanımlandı. Resim 4’te SMA ve SMV’de
tromboz izlenmektedir.
26
Resim 5. Peritoneal ve Omental nodüller (ok işareti).
27
Resim 6. Ok işareti duvarında defekt ve komşuluğunda serbest hava değerleri
bulunan Perfore akut apendisit’e eşlik eden ileuslu olguyu göstermektedir.
28
paralitik ileus saptandı. Barsak ansında dilatasyon bulunmayan diğer olguda ise kitle
duvarı komşuluğunda yaygın dansite artışları ve birkaç adet lenf nodu saptandı.
Resim 7’de bir hafta önce sezaryen ile doğum yapan bayan olguda sol alt kadranda
hava değerleri içeren izole sınırlı yabancı cisim izlenmektedir.
Resim 7. Bir hafta önce sezaryen ile doğum yapan bayan olguda sol alt
kadranda hava değerleri içeren izole sınırlı yabancı cisim (ok işareti).
29
Resim 8. Terminal ileumda Crohn tanılı hastada hedef bulgusu (target sign) (ok
işareti)
30
Resim 9. safra yollarında hava değerleri ve barsak lümeninde hipodens dolum
defekti (ok işareti) gösteren ileuslu olgu (safra taşı ileusu)
Resim 10. İnce barsak ansında bride bağlı obstrüksiyon (eğik ok) ve ince barsak
feçes bulgusu (kalın ok)
31
Resim 11. Transvers kolon düzeyinde malign duvar kalınlaşması (ok işareti)
32
olup cerrahide tariflenen düzeylerde malrotasyona ait girdap bulgusu (Resim 13) ve
anteromediale yer değiştiren inen kolonda proksimalinde 6 cm’yi geçmeyen
dilatasyon ile distalde kollabe görünüm saptandı. Bu düzeyde lümende geçiş zonuna
ait ani daralma izlendi (Resim 13).
Resim 12. İnce barsak ansında inci dizisi bulgusu (ok işareti)
33
19 tanesinde (%21) obstrüksiyon kolon düzeyinde ve 15 tanesinde (%17) ise geçiş
zonu saptanamadı.
Barsak anslarında dilatasyon bulunmayan 12 olguda ise 4’ünde (%33) geçiş
zonu saptanmıştır. Bunlardan 3’ü kolon düzeyinde birinde ise ince barsak düzeyinde
saptandı.
Grafik 3 ‘te geçiş zonu düzeyleri grafik üzerinde verilmektedir. Etyolojisinde
brid saptanan olguların büyük çoğunluğunda geçiş zonu ince barsaklar düzeyinde
olduğu gibi ince barsaklardaki obstrüksiyonun en sık nedeni aynı zamanda brid
olarak saptandı. Hernili olguların tamamında geçiş zonu ince barsaklar düzeyinde
olup geçiş zonu ince barsak düzeyinde olan ikinci gruptur. Üçüncü sık neden ise kitle
olarak saptandı. Geçiş zonu kolon düzeyinde olan 19 olgunun 11’inde (%61) kolon
karsinomu, 1 tanesinde mide karsinomu invazyonu olup en sık neden kitle olarak
saptandı. İkinci sıklıkta ise 5 vakada volvulus mevcuttu.
Geçiş zonu saptanamayan barsak dilatasyonlu olgularda ise cerrahi sonucuna
göre 7 mezenterik iskemi, 4 GİS perforasyonu, 3 brid ve bir gossipiboma olarak
saptandı.
34
Resim 13. 48 Yaşında malrotasyonlu olguda girdap bulgusu ( kalın ok işareti) ve
inen kolonda lümende ani daralma ( küçük ince oklar) gösteren düzeltilmiş
MPR görünümü
35
Grafik 3. Geçiş zonu düzeyleri
36
bulgusu olgularımızın %86,3’ünde saptandı. Barsak obstrüksiyonlu olgularımıza
eşlik eden en sık bulgu oldu.
BT incelemesinde batında serbest sıvı bulgusunun ileuslu vakalarımızda
duyarlılığı %92 ve özgüllüğü %25’tir. BT incelemesinde barsak obstrüksiyonu ile
aralarında istatistiksel olarak anlamlı ilişki mevcuttur (p<0.05). Batında serbest sıvı
bulgusu olgularımızın %76,5’inde saptandı.
BT incelemesinde inci dizisi bulgusunun ileuslu vakalarımızda duyarlılığı
%96 ve özgüllüğü %22’dir. BT incelemesinde barsak obstrüksiyonu ile aralarında
istatistiksel olarak anlamlı ilişki mevcuttur (p<0.05). İnci dizisi bulgusu (string of
beads sign) olgularımızın %54,9’unda saptandı (Resim 12).
BT incelemesinde barsak duvar kalınlaşması bulgusunun ileuslu
vakalarımızda duyarlılığı %89 ve özgüllüğü %12’dir. BT incelemesinde barsak
obstrüksiyonu ile aralarında istatistiksel olarak anlamlı ilişki mevcut değildir
(p>0.05). Vakalarımızın %52’sinde duvar kalınlaşması saptanmış olup en sık
malignite, brid ve iskemik nedenli barsak obstrüksiyonu olgularımızda saptanmıştır.
Malignitelerde duvar kalınlaşması kısa segment, asimetrik, sirküler tarzda; bridli
olgularda neden iskemik olup iskemiye uğrayan segment kadar ve mezenterik
iskemilerde ise uzun segmentte diffüz kalınlaşma izlendi.
BT incelemesinde ince barsak feçes bulgusunun (Small bowel feces sign)
ileuslu vakalarımızda görülme sıklığı %18,6’dır (Resim 10). BT incelemesinde
barsak obstrüksiyonu ile ince barsak feçes bulgusu arasında istatistiksel olarak
anlamlı ilişki mevcut değildir (p>0.05).
BT incelemesinde hedef bulgusunun (Target sign) ileuslu vakalarımızda
görülme sıklığı %10,8’dır. BT incelemesinde barsak obstrüksiyonu ile hedef bulgusu
arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki mevcut değildir (p>0.05). Hedef bulgusu
(Target sign) vakalarımızın %10,8 ‘inde saptandı (Resim 8).
BT incelemesinde girdap bulgusunun (Whirl sign) ileuslu vakalarımızda
görülme sıklığı %15,7’dir. BT incelemesinde barsak obstrüksiyonu ile girdap
bulgusu arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki mevcut değildir (p>0.05). Girdap
bulgusu (whirl sign) volvulus ve mezenter - ince barsak torsiyonu olan vakalarımıza
eşlik etmekteydi. Mezenterik vasküler yapılarda torsiyon, barsak anslarında iki uçtan
gaga işareti tarzında daralma ve U şekilli dilate barsak ansları izlenmekteydi.
37
BT incelemesinde batında peritoneal nodül bulunmasının ileuslu
vakalarımızda görülme sıklığı %17,6’dır. BT incelemesinde barsak obstrüksiyonu ile
peritoneal nodül bulunması arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki mevcut değildir
(p>0.05). Peritoneal ve omental nodüller en sık peritonitis karsinomatozalı
vakalarımızda saptandı. Yerleşim yeri olarak nodüller paryetal-visseral peritonda,
omentumda ve barsak duvarında izlendi.
BT incelemesinde batında kitle bulunmasının ileuslu vakalarımızda görülme
sıklığı %24’tür. BT incelemesinde barsak obstrüksiyonu ile batında kitle bulunması
arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki mevcut değildir (p>0.05). En sık neden
kolon karsinomu olarak saptandı.
BT incelemesinde batında serbest hava bulunmasının ileuslu vakalarımızda
görülme sıklığı %4,9’dur. BT incelemesinde barsak obstrüksiyonu ile batında serbest
hava bulunması arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki mevcut değildir (p>0.05).
Batında serbest hava; GİS perforasyonu, meznterik iskemi ve Tbc’li olgularımıza
eşlik etmekteydi. En sık GİS perforasyonunda saptandı.
BT incelemesinde barsak duvarında serbest hava (Pneumatosis intestinalis)
bulunmasının ileuslu vakalarımızda görülme sıklığı %2,9’dur. BT incelemesinde
barsak obstrüksiyonu ile barsak duvarında serbest hava bulunması arasında
istatistiksel olarak anlamlı ilişki mevcut değildir (p>0.05). Pnömatozis intestinalis
(barsak duvarında hava değeri olması) Tbc’li ve mezenterik iskemili olgularımıza
eşlik etmekteydi.
Peritoneal ve omental nodüller olgularımızın %18,9’unda saptanmış olup en
sık peritonitis karsinomatozalı vakalarmızda saptandı. Yerleşim yeri olarak nodüller
paryetal-visseral peritonda, omentumda ve barsak duvarında izlendi.
Grafik 4’te ileuslu olgularda radyolojik bulguların görülme sıklıkları
gösterilmektedir.
38
Yüzdelik oranlar 86,3
90 76,5
76,4
80
70 54,9
52
60
50
40
24
30 17,6
18,6
15,7
20 10,8
4,9
2,9
10
0
p.intestinalis
serbest hava
target sign
whirl sign
Peritoneal nodül
Feçes sign
Kitle
Duvar Kalınlaşması
İnci dizisi
Geçiş zonu
Serbest sıvı
Mezenter kirliliği
Bulgular
39
5. TARTIŞMA
Akut batın ile acil servise başvuran hastaların %20-25’ni barsak
obstrüksiyonları oluşturmaktadır (25). Ayakta direkt batın grafisi; hastaların yaklaşık
%50-60’ında tanı koydurucu, %20-30’unda şüpheli ve %10-20’sinde ise normal,
nonspesifik veya yanlış tanı koydurucu bilgiler vermektedir. Bu nedenle barsak
obstrüksiyonu düşünülen olgularda daha fazla ve doğru bilgi elde etmek için batın
pelvik BT çekimi gerekmektedir. Barsak obstrüksiyonlarının yerini, seviyesini,
nedenini ve varsa eşlik eden komplikasyonlarını gösterebilmesi bakımından BT
hassas bir görüntüleme yöntemidir (7). Barsak obstrüksiyonu düşünülen bir olguda
radyolog sırasıyla obstrüksiyon varlığı, şiddeti, geçiş zonu, etyolojisi ve varsa
komplikasyonlarını açıklayabilmelidir.
102 ileuslu olgudan 90’nında (%88) BT’de ince barsaklar için lümen çapı 2,5
cm ve üzeri ile kolon için 6 cm ve üzerinde proksimali dilate, distali kollabe barsak
ansı izlendi. Bunlar radyolojik olarak ileus kabul edildi. 12 vakada ise cerrahi
sonucunda ileus saptanmış olup radyolojik olarak barsak anslarında dilatasyon
saptanmadı. Bu 12 vakada ileusa eşik eden mezenter kirliliği (%75), batında serbest
mayi (%50), inci dizisi (%17), duvar kalınlaşması (%50), girdap bulgusu (%8) ve
daha düşük oranda diğer bulgularımız barsak dilatasyonu bulunmayan ileuslu
olgularımızda, barsak dilatasyonu bulunan olgularımıza nazaran daha düşük
oranlarda saptandı. Fizyopatolojik olarak barsak lümen distansiyonu ve dilatasyonu
sonucunda venöz konjesyon ve arteryel iskemi geliştiğini bilmekteyiz (8). İleusa ait
bulgularımız ise venöz konjesyon ve arteryel iskemiye bağlı oluşmaktadır. Barsak
lümen dilatasyonu gelişmeyen bu vakalarımızda bulgularımızın daha az sıklıkta
saptanmış olmasının nedeni lümen distansiyonunun olmayışı olabilir. Barsak
anslarında dilatasyon bulunmayan 4 olgumuzda; normal kalibrasyonda proksimal ve
kollabe görünümde distal barsak ansları ile sonuçları cerrahi olarak tespit edilmiş
geçiş zonuna ait lümende daralma radyolojik olarak tanımlandı. Çalışmamızda ileus
tanısı için lümen dilatasyonunu kriter olarak kabul ettiğimiz için bu olgular ileus
tanısı dışında bırakıldı. Cerrahi bulgular göz önünde bulundurulduğunda lümen
dilatasyonu bulunmayan, proksimali normal çapta, distali kollabe ve geçiş zonu
tanımlanan olgular ileus açısından değerlendirilmelidir (30). Barsak obstrüksiyonu
olarak tanımlayamadığımız 12 olguda; BT çekiminden önce oral alımın kesilmesi,
40
nazogastrik dekompresyon yapılması ve geç alınan BT çekimi gibi nedenler rol
oynayabilir. Bu 12 vakanın etyolojisinde 4 brid, 3 kitle ( NHL, polipozis koli,
sigmoid kolon karsinomu), 1 volvulus, 1 mezenterik iskemi, 1 abse, 1 gossipiboma
ve 1 intestinal malrotasyon saptandı.
Fukuya ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada; cerrahi sonuçlarına göre ileus
tanısı alan 30 vakadan 27’sinde (%90) ileus ile uyumlu barsak dilatasyonu
saptanmış olup diğer 3 vakada ise dilatasyon saptamamışlardır. Dilatasyon
saptanmayan bu vakalarını ise abse, NHL ve karsinomatozis olarak açıklamışlardır.
Çalışmamızda literatür ile uyumlu olarak barsak obstrüksiyonunun tanımlanması için
BT sensitivitesi (%88) yüksek bulundu.
Çalışmamızda BT’de ileus olarak tanımladığımız 90 olgunun 85'inde (%94),
ileus olarak tanımlamadığımız 12 olgunun 8’inde (%67) toplam 102 vakamızın
93’ünde (%91) etyoloji saptandı. Bu yüksek oranın çalışmamızın retrospektif
olmasından kaynaklandığını düşünmekteyiz. Çünkü incelemelerimiz cerrahi ve
patoloji bilgileri ışığında yapıldı. Bilgisayarlı tomografi ince barsak
obstrüksiyonlarının sebebini göstermede önemli bir duyarlılığa sahiptir. Megibow ve
ark. (26) yaptıkları çalışmada 64 olgunun 47’inde (% 73) obstrüksiyon sebebi doğru
olarak tespit etmiştir. Obstrüksiyon nedenleri; adezyon (%50), primer tümör (%15),
herni (%15) ve diğer nedenler (%20) olarak bulunmuştur. Frager ve ark.’nın (27)
çalışmasında 61 olgunun 52’sinde (%85) ince barsak obstrüksiyonunun nedeni doğru
olarak tespit edilmiştir. Bizim çalışmamızda obstrüksiyon nedenini gösterme
bakımından cerrahi notlar göz önünde bulundurulduğunda %91 oranında doğruluk
payına sahiptir. Etyolojiye yönelik yapılan BT incelemesinde ileuslu vakalarımızda
duyarlılık %91 ve özgüllük %44 olarak hesaplandı.
BT’ de ileus olarak tanımladığımız geçiş zonu ince barsak düzeyinde olan
vakalarımızda obstrüksiyon nedeni olarak en sık adhezyon, kitle ve herniler saptandı.
Yalnız ince barsak tipi obstrüksiyonlarda sıklık sırasına göre herni yerine kitle
lezyonları daha sık saptanmış olup çalışmamızda primer ince barsak kitlesi yerine
peritonitis karsinomatozaya bağlı implantlar daha sık saptandı.
Literatürde kalın barsak obstrüksiyonu yapan nedenlerin %60’ını kolon
karsinomları, %20’sini divertiküler hastalıklar, %5’ini volvulus ve geriye kalan diğer
nedenler oluşturmaktadır (38). Çalışmamızda geçiş zonu kolon düzeyinde olan
41
vakalarımızın tamamında etyoloji saptanmış olup bunlar sırasıyla kolon karsinomu
(%61), sigmoid kolon volvulusu ve invajinasyondu. Nedenini saptayamadığımız 5
olgumuzda ise geçiş zonu ince barsaklar düzeyinde olup cerrahi sonuçlarına göre 3
brid, bir GİS perforasyonu ve bir mezenterik iskemidir.
BT’ de barsak anslarında dilatasyon saptayamadığımız 12 olgudan 8’inde
etyoloji tanımlanmış olup 4’ünde tanımlanamadı. Tanımlayamadığımız olgular
cerrahi bulgulara göre ince barsaklar düzeyinde 3 bridli olgu ve bir kolon kitlesiydi.
Literatür ile uyumlu olarak çalışmamızda tüm vakalarımızda geçiş zonu
saptanan olguların %72’sinde ince barsak tipi , %28’inde ise kalın barsak tipi
obstrüksiyon saptandı.
Kolonik segmentlerde kollaps olmadan bütün barsaklarda distansiyon
izlendiğinde, muhtemel tanı eğer kolonda BT limitlerinde kitle yoksa adinamik ileus
olarak kabul edildi. BT ‘de ileus olarak tanımladığımız 90 vakamızdan 89’unda
(%99) cerrahi ve patolojik olarak obstrüksiyon türü mekanik ileus olarak saptanmış
olup sadece bir olgumuz paralitik ileus olarak kabul edildi.
Fukuya ve ark. (30) yaptıkları çalışmada geçiş zonu belirsiz olan vakalarda
oral kontrast madde kullanarak BT’ nin tanı değerini artırmışlardır.
J. Hodel ve ark. ise aksiyal imajların yanında koronal ve sagital MPR BT
görüntülerini de kullanarak geçiş zonun saptanma duyarlılığını %86’dan %93’e
yükseltiklerini belirtmişlerdir (39).
Geçiş zonu seviyesi saptanamayan 23 olgudan 8’inde barsak anslarında
dilatasyon ve proksimal-distal anslarda çap farkı izlenemedi. Diğer 15 olgudan
birinde adinamik ileus saptandı. Bu vakamızda tüm barsak segmentleri dilate olup
barsak lümeninde obstrüksiyon yapabilecek bir neden saptanamadı. Sezaryan
ameliyatı hikâyesi bulunan vakamızda BT'de tüm barsak ansları dilate olup batında
gossipiboma saptandı. Barsak anslarında dilatasyon bulunan diğer olgularımız ise
mezenterik iskemi, GİS perforasyonu ve brid olup aksiyal BT görüntülerde geçiş
zonu saptanamadı.
Angelelli ve ark.’nın geçiş zonu morfolojisini değerlendirmek için yaptıkları
95 vakadan oluşan retrospektif çalışmalarında geçiş zonunu 89 vakada (%94)
saptamışlardır.
42
Çalışmamızda BT’ de ileus olarak tanımladığımız 90 olgunun 75’inde (%83)
geçiş zonu saptanmış olup bunların 56’sında (%62) obstrüksiyon ince barsaklar
düzeyinde, 19 ‘unda (%21) obstrüksiyon kolon düzeyinde izlendi. 15 olguda (%17)
ise geçiş zonu saptanamadı.
BT’ de barsak anslarında dilatasyon saptayamadığımız 12 olgunun 4’ünde
(%33) geçiş zonu saptanmış olup bunların birinde (%25) obstrüksiyon ince barsaklar
düzeyinde 3’üne (%75) obstrüksiyon kolon düzeyinde ve 8’inde (%17) ise geçiş
zonu saptanamadı. Tüm olgularımızda geçiş zonu 79 vakada (%77 ) saptanmış olup
33 vakada (%23) saptanamadı.
Literatür ile karşılaştırıldığında geçiş zonu oranımızın daha düşük saptanması
şu faktörlere bağlı olabilir; Geçiş zonunu saptayamadığımız olgulardan barsak
dilatasyonu olmayan vakaların varlığı, mezenterik iskemi gibi barsak duvarında
diffüz kalınlaşmaya neden olan etyolojik faktörlerin olması, GİS perforasyonları ve
paralitik ileus gibi nedenler sayılabilir.
BT incelemesinde dilate proksimal ve kollabe distal barsak segmentleri
arasında geçiş zonu bulgusunun ileuslu vakalarımızda duyarlılığı %95 ve özgüllüğü
%35’tir. BT incelemesinde barsak obstrüksiyonu ile geçiş zonu bulgusunun
saptanması arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki mevcuttur. Geçiş zonu bulgusu
dilate proksimal ve kollabe distal barsak segmentleri ile 2,5 cm ve üzerindeki lümen
çapı bulgularına ilave edildiğinde ince barsak obstrüksiyonu tespiti için BT’nin
katkısı artmaktadır (32).
Fukuya ve ark.'nın önerdiği kriterlere göre; Geçiş zonu düzeyinde
obstruksiyon nedenini açıklayabilecek herhangi bir kitle lezyonu ya da görülebilen
bir neden tespit edilmediğinde, daha önceden geçirilmiş bir abdominal cerrahi
hikâyesi de varsa obstruksiyon nedenini adhezyon olarak kabul ettik (28, 29,30).
BT incelemesinde ileuslu vakalarımızda brid varlığı için duyarlılık %95 ve
özgüllük %30 olarak hesaplandı. Geçiş zonu ince barsaklar düzeyinde olan 56
vakadan 23'ünde (%41) brid saptandı. Ayrıca adezyona bağlı ince barsak
obstrüksiyonu vakalarının %80’i cerrahi sonrası oluşmaktadır (31). Operasyon
hikâyesi mevcut olup batında brid saptanan düzey ile batın duvarındaki insizyon hattı
arasında yüksek oranda paralellik mevcuttu.
43
Çalışmamızda cerrahi olarak brid tanısı alan 33 olgudan 26’sında (%79)
geçirilmiş cerrahi hikâyesi mevcuttu. Cerrahi olarak brid tanısı alıp geçirilmiş
operasyon hikâyesi bulunmayan olgularımızda intestinal malrotasyon, abse, crohn ve
pankreatit gibi brid ile beraber görülebilen konjenital ve inflamatuar patolojiler
saptandı. Menzies ve Ellies prospektif olarak yaptıkları 210 serilik çalışmalarında bir
veya daha fazla abdominal cerrahi hikâyesi bulunan vakalardan 195 (%93) tanesinde
laparatomi ile adhezyon tespit etmişlerdir (32). Literatürle uyumlu olarak
çalışmamızda ince barsak obstrüksiyonu yapan nedenlerden en sık görüleni
adhezyondur.
BT incelemesinde mezenter kirliliği bulgusunun ileuslu vakalarımızda
duyarlılığı %90 ve özgüllüğü %21’dir. BT incelemesinde barsak obstrüksiyonu ile
aralarında istatistiksel olarak anlamlı ilişki mevcuttur (p<0.05). Barsak
obstrüksiyonlu olgularımıza eşlik eden en sık bulgu oldu.
BT incelemesinde batında serbest sıvı bulgusunun ileuslu vakalarımızda
duyarlılığı %92 ve özgüllüğü %25’tir. BT incelemesinde barsak obstrüksiyonu ile
aralarında istatistiksel olarak anlamlı ilişki mevcuttur (p<0.05). Mezenter kirliliği ve
batında serbest mayi bulguları hem ince barsak hem de kalın barsak
obstrüksiyonlarında saptanmış olup obstrüksiyonlara eşlik eden en sık bulgularımız
oldu.
Direkt grafideki; BT'ye de uyarlanabilen "string of beads" (inci dizisi)
bulgusu sadece anormal olan ince barsaklarda görülür (33). Sıvı ile distandü barsak
anslarında valvula conniventesler arasında görülen hava tanecikleri bu bulguya neden
olur. Geniş bir çalışma serisinde; bütün "string of beads" bulgusu görülen olgularda
intestinal obstruksiyon da görülmesi, "bu bulgu ince barsak obstruksiyonu için
patognomoniktir." yargısının gelişmesine neden olmuştur. BT incelemesinde inci
dizisi bulgusunun ileuslu vakalarımızda duyarlılığı %96 ve özgüllüğü %22’dir. BT
incelemesinde barsak obstrüksiyonu ile aralarında istatistiksel olarak anlamlı ilişki
mevcuttur (p<0.05). İnci dizisi bulgusu (string of beads sign) olgularımızın
%54,9’unda saptandı (Resim 12). İnci dizisi bulgusu saptanan tüm olgularımızda
ince barsak tipi obstrüksiyon mevcuttu.
BT incelemesinde barsak duvar kalınlaşması bulgusunun ileuslu
vakalarımızda duyarlılığı %89 ve özgüllüğü %12’dir. BT incelemesinde barsak
44
obstrüksiyonu ile aralarında istatistiksel olarak anlamlı ilişki mevcut değildir
(p>0.05). Duvar kalınlaşması vakalarımızın %52’sinde saptandı. Bu bulgu ileuslu
olgularda barsak obstrüksiyonuna neden olan neoplazi, inflmatuar duvar kalınlaşması
gibi durumlara beraber olmakla beraber volvulus gibi kapalı lup obstrüksiyona
sekonder gelişen iskemik bir olayın sonucu olarak ortaya çıkabilmektedir. Duvar
kalınlaşması bulgusu en sık malignite, brid ve iskemik nedenli barsak obstrüksiyonu
olgularımızda saptandı. Malignitelerde duvar kalınlaşması kısa segment, asimetrik,
sirküler tarzda, mezenterik iskemilerde ise uzun segmentte diffüz kalınlaşma izlendi.
Bridli olgularda neden iskemik olup iskemiye uğrayan segment kadar diffüz
kalınlaşma izlenmektedir.
BT incelemesinde ince barsak feçes bulgusunun (Small bowel feces sign)
ileuslu vakalarımızda görülme sıklığı %18,6’dır. İnce barsak feçes bulgusu; Tıkalı
ince barsak ansının proksimalindeki dilate segmentte lümende fekalen materyal ile
içerisindeki hava kabarcıklarının beraber oluşturdukları görüntüdür. İnce barsak
lümeninde kolon içeriğinin BT’ de görüldüğü gibi bir görüntü oluşturmasıdır. Dilate
barsak segmenti içerisinde sindirimi tamamlanmamış gıdalar, bakteri gelişmesi, sıvı
sekresyonu ve barsak pasajının yavaşlaması ile oluşur (13). BT’ de geçiş zonunun
belirlenmesini sağlar. Adhezyon, tömür, herni ve inflamatuar stenoz gibi barsak
obstrüksiyonuna neden olan durumlarda görülür. İnce barsak feçes bulgusu sadece
ince barsak obstrüksiyonlu vakalarımızda saptanmış olup obstrüksiyon düzeyi ile
yakın komşuluk göstermektedir.
BT incelemesinde hedef bulgusunun (Target sign) ileuslu vakalarımızda
görülme sıklığı %10,8’dır. Barsak duvar tabakalarının farklı kontrastlanması sonucu
oluşur. Çalışmamızda iskemik ve inflamatuar olgularda saptandı. Malignitelerle
beraberlik izlenmedi.
BT incelemesinde girdap bulgusunun (Whirl sign) ileuslu vakalarımızda
görülme sıklığı %15,7’dir. Bu bulgu hem ince barsak hem de kalın barsak
obstrüksiyonlu vakalarımızda saptandı. Girdap bulgusu (whirl sign) volvulus ve
mezenter - ince barsak torsiyonu olan vakalarımıza eşlik etmekteydi. Mezenterik
vasküler yapılarda torsiyon, barsak anslarında iki uçtan gaga işareti tarzında daralma
ve U şekilli dilate barsak ansları izlenmekte olup bu tip olgular kapalı lup
obstrüksiyon olarak kabul edilmektedir. Ayrıca intestinal malrotasyonlu olgumuzda
45
da girdap bulgusu mevcuttu. Aynı zamanda girdap bulgusuna sahip tüm
olgularımızda barsak duvarında kalınlaşma ve çevre mezenterik yağlı dokuda
kirlenme gibi bulgular mevcut olup olgular cerrahi olarak strangüle kabul edildi. Bu
bulgu varlığında olgu kapalı lup obstrüksiyon ve strangülasyon açısından
değerlendirilmelidir.
BT incelemesinde batında peritoneal nodül bulunmasının ileuslu
vakalarımızda görülme sıklığı %17,6’dır. Peritoneal ve omental nodüller sadece
peritonitis karsinomatozalı vakalarımızda saptanmış olup bu bulgu varlığında olguda
malignite araştırılmalıdır. Yerleşim yeri olarak nodüller paryetal-visseral peritonda,
omentumda ve barsak duvarında izlendi.
BT incelemesinde batında serbest hava bulunmasının ileuslu vakalarımızda
görülme sıklığı %4,9’dur. Batında serbest hava; GİS perforasyonu, mezenterik
iskemi ve Tbc’li olgularımıza eşlik etmekteydi. En sık GİS perforasyonunda
saptandı. Batında serbest hava diafragma altında olabileceği gibi perfore apandisitte
olduğu gibi mezenterik yapraklar arasında minimal düzeyde lokalize tarzda olabilir.
BT incelemesinde barsak duvarında serbest hava (Pneumatosis intestinalis)
bulunmasının ileuslu vakalarımızda görülme sıklığı %2,9’dur. Pnömatozis
intestinalis (barsak duvarında hava değeri olması) Tbc’li ve mezenterik iskemili
olgularımıza eşlik etmekte olup tüm olgularda barsak duvarında cerrahi olarak
nekroz saptandı.
BT’de hava-sıvı seviyeleri, obstruksiyon olmayan ince barsak dilatasyonlu
vakaların % 69'da da görüldüğü için güvenilir bir bulgu değildir (34, 35). Biz de
çalışmamızda bu nedenle kriter olarak kullanmadık.
Strangüle obstrüksiyonlarda mortalite %20-%37 iken basit obstrüksiyonlarda
bu oran %5-%8 dir. Strangüle olguların çoğunda kapalı lup obstrüksiyon görülür.
Strangüle vakalarda yüksek mortalite oranı tanıda gecikmeden dolayı olmaktadır.
Strangülasyon bulguları içerisinde barsak duvar kalınlaşması, target
görünümü, obstrüksiyon alanında tırtıklı daralma, pnömatozis intestinalis ve portal
vende hava değeri olması, İV kontrast sonrası barsak duvarında kontrast
tutulumunda kayıp, asimetrik tutulum ve kontrast tutulumunda gecikme gözlenir.
Mezenterik dokuda bulanıklaşma, mezenterik damarlarda obliterasyon, mezenterik
hemoraji ve lokal mezenterik sıvı. Bu bulgulardan üç veya daha fazlasının olması
46
strangülasyon tanısı için gerekmektedir (36,37). BT de strangülasyonun tanınması
birçok çalışmada %63-100 olarak bildirilmiştir (36,37). Bizim çalışmamızda barsak
duvarında serbest hava, girdap bulgusu, etkilenen segmentte barsak duvarında
kontrastlanma kaybı ve duvar kalınlaşması strangüle olgulara eşlik eden bulgular
oldu.
Çalışmamızın retrospektif olması nedeniyle değiştiremediğimiz bazı
kısıtlılıkları mevcuttur. Bazı olgularımıza oral kontrast verilmiş olması ve iki farklı
dedektör sayılı BT cihazında çekimlerin yapılmış olmasını sayabiliriz.
Sonuç olarak; çalışmamıza göre sadece intravenöz kontrast madde verilerek
batın pelvik BT çekimi yapılan barsak obstrüksiyonlu olgularda incelediğimiz; geçiş
zonu, mezenterik kirlilik, batında serbest mayi ve inci dizisi bulguları göz önünde
bulundurulduğunda obstrüksiyon varlığı ve etyolojiye yönelik bilgisayarlı tomografi
etkinliliği oldukça yüksek duyarlılığa sahiptir. Yine çalışmamıza göre barsak
anslarında dilatasyon saptanmayan ve cerrahi patolojik olarak ileus olarak kabul
edilen vakalarda barsak lümen dilatasyonu dışında diğer bulgular saptanabilir. Bu
nedenle ileus kliniği ile başvuran hastalara noninvaziv bir tetkik olan BT’yi
obstrüksiyon varlığını ve etyolojisini saptamak için önermekteyiz.
47
6. KAYNAKLAR
1. Lappas JC, Reyes BL, Maglinte DD. Abdominal radiography findings in
small-bowel obstruction: relevance to triage for additional diagnostic
imaging. AJR Am J Roentgenol. 2001;176(1): 167–174.
2. Clemente CD: Gray's Anatomy. LEA and FEBIGER, Philadelphia, 1984.
3. Değerli Ü: Cerrahi Gastroenteroloji, Fatih Gençlik Vakfı Matbaa İşletmesi,
İstanbul, 1984.
4. Kayalı H: İnsan Embriyolojisi. 2. Baskı, Güven Kitabevi, İstanbul, 1982.
5. Guyton AC: Textbook of medical Physiology. WB Saunders Company,
Philadelphia, 1976.
6. Evers B.M. small intestine. In. Townsend C. M. et al editors. Sabiston
textbook pf surgery 17th edition. Elseiver Saunders; 2004,1323-1334
7. Aguirre DA, Santosa AC, Casola G, Sirlin CB. Abdominal Wall Hernias:
Imaging Features, Complications and Diagnostic Pitfalls at Multi-Dedector
Row CT. RadioGraphics 2005;25,1501–20.
8. Sagar P M, MacFie J, Sedman P, May J. Intestinal obstruction promotes gut
translocation of bacteria. Dis Colon Rect. (1995);38: 640–644.
9. Herlinger H, Maglinte DDT. Small bowel obstruction. In: Herlinger H,
Maglinte DDT, eds. Clinical radiology of the small intestine. Philadelphia:
Saunders, 1989: 479-507.
10. Filippone A, Cianci R, Storto ML. Bowel Obstruction: comparsion between
multidedector-row CT axial and coronal planes. Abdom Imaging 2007; 32:
310–6.
11. Fukuya T, Hawes D, Lu CC, Chang, PJ, Barloon TJ. CT diagnosis of small-
bowel obstruction: efficacy in 60 patients. AJR 1992; 158: 765 -769.
12. Menzies D, Ellis H. Intestinal obstruction from adhesions – how big is the
problem? Ann R Coll Surg Engl 1990; 72: 60–3.
13. Fuchsjäger MH. The small-bowel feces sign. Radiology. 2002; 225 (2): 378-
9.
14. Boudiaf M, Soyer P, Terem C, Pelage JP, Maissait E, Raymer R. CT
evalution at small bowel obstruction. RadioGraphics 2001;21.613–24.
15. Furukawa A, Yamasaki M, Furuichi K, Yokoyama K, Nagata T, Takahashi M
et al. Helical CT in the diagnosis of small bowel obstruction. RadioGraphics
2001; 21: 341–55.
16. Miller PA, Mezwa DG, Feczko PJ, Jafri ZH, Madrazo BL. Imaging Of
Abdominal Hernias. RadioGraphics 1995;15.333–47.
17. Rao PM, Rhea JT, Novelline RA, et al. Helical CT technique for the
diagnosis of appendicitis: prospective evaluation of a focused appendix CT
examination. Radiology 1997; 202: 139–144.
48
18. Megibow AJ (1994) Bowel obstruction. Evaluation with CT. Radiol Clin N
Am 32: 861–870.
19. Frager D, Baer JW, Medwid SW, et al. Detection of intestinal ischemia in
patients with acute small-bowel obstruction due to adhesion or hernia:
efficacy of CT. AJR Am J Roentgenol 1996; 166: 67–71.
20. Sutton D: Textbook of Radiology and Imaging. Churchill Livingstone
Company, New York, 1998.
21. Maglinte DD, Reyes BL, Harmon BH, et al. Reliability and role of plain film
radiography and CT in the diagnosis of small-bowel obstruction. AJR 1996;
167: 1451-1455.
22. Herlinger H, Maglinte DDT. Small bowel obstruction. In: Herlinger H,
Maglinte DDT, eds. Clinical radiology of the small intestine. Philadelphia:
Saunders, 1989: 479-507.
23. FukuyaT, Hawes DR, Lu CC, Chang PJ, Barloon TJ. CT diagnosis of small-
bowel obstruction: efficacy in 60 patients. AJR Am J Roentgenol1992; 158
(4): 765–769.
24. Frager DH, Baer JW. Role of CT in evaluating patients with small-bowel
obstruction. Semin Ultrasound CT MR 1995; 16: 127-140.
25. Landwehr P (2006) Emergency radiology of bowel obstructions. Chirurg 77:
889–897.
26. Meigbow AJ, Balthazar EJ, Cho KC, Medwid SW, Birnbaum BA, Noz ME.
Bowel Obstruction: Evaluation with CT, Radiology 1991; 180: 313–8.
27. Frager D, Medwid SW, Baer JW, Mollineli B, Friedman M. CT of Small
Bowel.
28. Obstruction: Value in Establishing the Diagnosis and Determining the Degree
and Cause. AJR 1994;162,37–41.
29. Megibow AJ, Balthazar EJ, Cho KC, Medwid SW, Birnbaum BA, Noz ME.
Bowel Obstruction: Evaluation with CT, Radiology 1991; 180: 313–8.
30. Fukuya T, Hawes DR, Lu CC, Chang P J, Barloon TJ: CT diagnosis of small
bowel obstruction: effıcacy in 60 patients. Am J Roentgenol 1992;158:765.
31. Megibow AJ (1994) Bowel obstruction. Evaluation with CT. Radiol Clin N
Am 32: 861–870.
32. Furukawa A, Yamasaki M, Takahashi M, Nitta N, Tanaka T, Kanasaki S et
al. CT diagnosis of small bowel obstruction: scaning technique, interpretation
and role in the diagnosis. Seminars in Ultrasound, CT, MRI 2003;24(5):336–
52.
33. Menzies D, Ellis H. Intestinal obstruction from adhesions – how big is the
problem? Ann R Coll Surg Engl 1990; 72: 60–3.
34. Gammill SL, Nice CM: Air fluid levels: their occurrence in normal patients
and their role in the analysis of ileus. Surgery 71: 771, 1972.
49
35. Balthazar EJ: CT of small bowel obstruction. Am J Roentgenol 162:255,
1994 Gazelle GS, Goldberg MA, Wittenberg J, Halpern EF, Pinkney L,
Mueller PR: Effıcacy of CT in distinguishing small bowel obstruction firom
other causes of small bowel dilatation Am J Roentgenol 162: 43, 1994
36. Attard JA, Mc Laren AR Adesive small bowel obstruction: epidemiology,
biology and prevention Can J Surg 2007;50(4):291–300.
37. Sagar P M, MacFie J, Sedman P, May J. Intestinal obstruction promotes gut
translocation of bacteria. Dis Colon Rect. (1995);38: 640–644.
38. Flasar MH, Goldberg E. Acute abdominal pain. Med Clin North Am. May
2006; 90(3):481-503.
39. Hodel J, Zins M, Desmottes L, Boulay-Coletta I, Jules MC, Nakache JP et al.
Location of the transition zone in CT of small-bowel obstruction: added value
of multiplanar reformations. Abdom İmaging 2007;10,1007–14.
50
7. ÖZGEÇMİŞ
51