Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 60

BİYOENERJİ (PARAPSİKOLOJİ)

Biyoenerji, enerji sağaltımı(terapisi), ruhsal


şifa ya da enerji tıbbı olarak da bilinen bir
tür tamamlayıcı tıp dalıdır.
Doğaötesi olması
nedeniyle sözdebilim sayılmasına karşın
uygulayıcıları iyileştirici etkisinin olduğuna
inanmaktadır. Savunucuları bedenin ayrı
bölgelerine eller ile temas etme, okşama, ovalama,
uzaktan el devinimleri ile olumlu etkiler
yarattıklarını düşünmektedirler.
Reiki, çigong, terapötik dokunma, uzaktan
şifa, ruhsal şifa gibi ayrı adlarla da anılan pek çok
biyoenerji yöntemi bulunmaktadır.
Biyoenerjiyle ilgili olan evrensel yaşam
gücü kavramı zamanında Doğu Avrupa
ülkelerinde, özellikle Çekoslovakya ve Sovyetler
Birliği’nde parapsikolojik araştırmalarında
bulunduğu düşünülerek ortaya atılmıştır. Terim bu
kişilerce günümüzde yaygın olarak kullanıldığı
biçimiyle “biyolojik kaynaklardan türetilmiş
materyallerden edinilen yenilenebilir enerji”
anlamında kullanmamıştır.
Biyoenerjinin, canlıların bedenlerinden,
özellikle insan bedeninden çıkan, her şeye
bağlanan, denetlenebilen ve yönlendirilebilen
bir enerji türü olduğunu kabul etmektedirler.
Destekçileri psikokinezide ve benzeri psişik
fenomenlerde de ana rolü bu enerjinin oynadığını
düşünmektedir. Terim ilk kez Avusturyalı hekim ve
psikanalist Wilhelm Reich (1897-1957) tarafından
kullanılmıştır ama Reich terimi sadece “vücuttaki
yaşam enerjisi” anlamında ortaya atmıştır.
Resmi kurumlardan bağımsız olarak biyoenerji
incelemelerinin yapıldığı Doğu Avrupa ülkelerinde
biyoenerjiye dayalı birçok uygulama ve sağaltım
yöntemleri geliştirilmiştir. Dr. Zdenek Rejdak,
biyoenerjiye dayalı sağaltım yöntemlerinin
temellerini, enerji dengesi bozulmuş hastaya, kendi
yaşam (vital) enerjisini aktarabilen bir kişiden bu
enerjinin aktarımı sağlanarak dengenin yeniden
kurulması biçiminde açıklar. Aktarımın biyoenerji
akımlarıyla sağlandığı ve uzak mesafeden de
gerçekleştirilebileceğine inanılır.
Biyoenerji (bioenerji de denilir) günümüzde yaygın
olarak kullanılmaktadır. Ayrıca uzaktan terapiler
yapılarak kişilerin yakından yapıldığı kadar etki
gördüğüne inanılır. Biyoenerji yani yaşam enerjisi
vücutta bulunduğu inanılan 7 çakra merkezinin
zamanla kapanmasıyla vücuttaki miktarının
azaldığına inanılır. Biyoenerji yapan kişiler
çakraları açtığını ve enerjiyi yeniden aktif ettiğini
söylerler.
Bilim çevrelerince, deneysel sınamalarının
yapılmaması ayrıca süreçle ilgili net, anlaşılır bir
açıklamanın da olmayışı nedeniyle
reddedilmektedir.
Sözde bilim sayılmasına ve günümüzde bazı
kurumlarca kullanılmasına karşın sayımsal
(istatistiksel) veriler ve fizyolojik incelemeler bu
yöntemin etkisinin olmadığını göstermektedir.

Bioenerji nedir ne işe yarar?


Bioenerji, her bireyin yaşam enerjisi dengesini
sağlamaya yardımcı olan doğal bir yöntemdir.
Seanslar halinde uygulanan bu tedavi, psikolojik ve
fiziksel rahatsızlıkları olanlara rahatlıkla yapılabilir.
Tedavi süreci, özel olarak hazırlanan bir masada
yatan hastanın üzerinde gerçekleştirilir.
Bioenerji, yaşam enerjisi dengesini sağlayarak
beden ve ruh sağlığını destekleyen doğal bir tedavi
yöntemidir. İstanbul'da bioenerji alanında hizmet
veren merkezler ve terapi yöntemleri sayesinde,
çeşitli hastalıkların tedavisine katkıda bulunabilir ve
yaşam kalitesi arttırılabilir. Doka Terapi İstanbul'da
bioenerji uygulamasının yapıldığı merkezlerdendir.
Bioenerji Yaşam Enerjisimi ?
Bioenerji, yaşam enerjisi olarak da adlandırılan ve
her bireyde mevcut olan doğal bir enerji türüdür.
Bu enerji, insanın zihinsel, ruhsal ve fiziksel
alanlarının bileşkesini oluşturarak vücutta denge
sağlar.
Negatif duygu ve düşüncelerin etkisiyle
bozulan enerji dengesinin yeniden sağlanması
için bioenerji ya da bir başka
tabirle alfabioenerji uygulaması yapılmaktadır.

Bio enerji tekniği, hücrelerin DNA kodlarını


yeniden düzenleyerek evrensel enerji hatlarıyla
uyumlu hale getirir. Bu sayede bedenin bağışıklık
sistemi güçlenir ve hastalıkların iyileşmesine
katkıda bulunulur. Ayrıca, bu yöntem ile evrendeki
enerji yoğunlaştırılıp, herhangi bir cihaz veya ilaç
kullanmadan kişinin bedenine aktarılabilir. Kısacası
bioenerji; evrende var olan ve her bireyin sahip
olduğu pozitif yaşam enerjisidir.
Bu enerji, beden, ruh ve zihin dengesini sağlayarak
kişinin daha sağlıklı ve huzurlu bir yaşam
sürmesine katkıda bulunur. İslami
bioenerji kavramı son zamanlarda yaygınlaşan bir
terim olarak dikkat çekmektedir. Bu anlayış İslam
düşüncesindeki enerji ve şifa anlayışına dayalı bir
yaklaşımdır. İslamiyet'te doğal tedavi yöntemlerine
değer verilir ve insanların fiziksel, zihinsel ve ruhsal
sağlığına önem atfedilir. İslamda bioenerji, bu
temellere dayanarak enerjetik dengenin
sağlanması ve şifa süreçlerinin desteklenmesi
amacını taşır.
Bioenerji Nasıl Yapılır?
Bioenerji, her bireyin yaşam enerjisi dengesini
sağlamaya yardımcı olan doğal bir yöntemdir.
Seanslar halinde uygulanan bu tedavi, psikolojik ve
fiziksel rahatsızlıkları olanlara rahatlıkla yapılabilir.
Tedavi süreci, özel olarak hazırlanan bir masada
yatan hastanın üzerinde gerçekleştirilir. Hastaya
fiziksel temas olmaksızın, bioenerji
uzmanı yaklaşık 30 santimetre uzakta durarak
avuç içlerini kullanır.
Bu sayede evrenden alınan pozitif enerji, hastanın
bedenine transfer edilir. Bioenerji
seansları sırasında, hastanın rahatsızlık hissettiği
bölgeye değil tüm vücuduna enerji akışı sağlanır.
Pozitif enerjinin girişi ile vücuttaki negatif enerjinin
dışarı atılması hedeflenir. Böylece sinir sistemi
resetlenir ve daha sağlıklı bir yapıya kavuşur.
Bu tedavi yöntemi, herhangi bir ilaç, iğne, cihaz ya
da alet gerektirmemektedir.

Ayrıca bu tedavi ile ilgili bioenerji cinlerle mi


yapılıyor gibi sorular sorulmaktadır.

Bioenerji, evrendeki doğal enerjilerin insan


vücudundaki enerji dengesini sağlamak ve fiziksel,
zihinsel ve ruhsal iyileşmeyi desteklemek amacıyla
kullanılmasıdır.
Bu yöntemde, enerji akışını düzenleyerek bedenin
kendi doğal iyileşme süreçlerini harekete
geçirmeye yardımcı olunur. Cinler veya doğaüstü
varlıklarla herhangi bir ilişki bulunmamaktadır.
Seanslar sırasında hastalar vücut ısısında artış ve
titreşim hissedebilirler. Bu seansların etkisi, kişinin
rahatsızlığına ve enerji dengesine bağlı olarak
değişkenlik gösterebilir. Bazı hastalar seansın
hemen ardından iyileşme hissederken, bazıları ise
birkaç seans sonunda farkı hissedebilir.
Bioenerjinin Etkisi ve Çalışma Prensibi
Bioenerjinin etkisi ve çalışma prensibi evrenden
alınan pozitif enerjinin bedene aktarılması ve bu
süreçte vücudun doğal iyileşme yeteneğinin
desteklenmesidir. Bu sayede fiziksel, psikolojik
rahatsızlıkların yanı sıra bağışıklık sistemi ve enerji
dengesi üzerinde de olumlu etkiler sağlanmaya
çalışılır.
Çalışma prensibi olarak bakıldığında bioenerjist
evrenden alınan pozitif enerjiyi hastanın bedenine
aktarır. Bu süreçte fiziksel temas olmaksızın, enerji
transferi gerçekleştirilir.
Aktarılan enerji, vücuttaki çakralar ve enerji
meridyenleri ile uyumlu hale getirilerek, denge ve
uyumu sağlamayı amaçlar. Bu nedenle terapist ile
hasta aynı ortamda olmasa bile terapist evrensel
yaşam enerjisini kullanarak hastanın enerjetik
dengesini düzenlemeye çalışır. Uzaktan bioenerji
yaptıranlar olumlu sonuçlar aldıklarını
belirtmektedir.
Bioenerji tedavisinin etkileri ise , vücudun doğal
iyileşme sürecini destekleyerek fiziksel
rahatsızlıklara iyi gelmesi ile başlar. Ağrıları azaltır,
kas gevşemesi sağlar ve böylece enerji seviyenizi
artırarak kendinizi dinç hissetmenize yardımcı olur.
Bioenerji uygulaması sayesinde stres, kaygı ve
depresyon gibi psikolojik sorunların üstesinden
gelinmesine destek olur. Duygusal dengenin
sağlanması için negatif düşünce ve duyguların
yerini pozitif enerjinin almasına yardımcı olur.
Bioenerji uyumlaması bağışıklık sistemini
güçlendirerek hastalıklara karşı direncin artmasını
amaçlar. Vücut enerjisinin dengelenmesi ile genel
sağlık durumu iyileşir ve hastalıklarla mücadele
etme kapasitesi artar.
Bioenerji Eğitimi: Nasıl Öğrenilir?
Bioenerji eğitimi, enerji dengesini sağlamak ve bu
alanda uzmanlaşmak isteyen kişilerin tercih ettiği
bir süreçtir. Eğitim almak için öncelikle başvuru
yapmanız gereken bioenerji kursları, farklı meslek
gruplarından insanlara hitap eder. Günümüzde
birçok üniversite ve eğitim merkezi bioenerji
konusunda kurslar düzenlemektedir. Bu kurumların
sunmuş olduğu sertifika programları ile bioenerji
alanında bilgi ve beceri kazanabilirsiniz.
İlgili kurslara başvurarak uzmanlık seviyesinde
yetkinlik elde edebilirsiniz. Enerjisiyle pozitif etki
yaratabilen ve enerjiyi daha rahat kullanabilen
doğuştan yetenekli kişilerin bioenerji uzmanı
olmaları daha kolaydır. Ancak her birey, uygun
eğitimi alarak bu alanda gelişme sağlayabilir.
Bioenerji eğitimi alan uzmanlar, zihinsel enerjilerini
yoğunlaştırarak madde üzerinde etki sağlamayı
öğrenirler. Böylece kişilerin enerji haritalarını
çıkartarak hayata daha olumlu bakmalarına
yardımcı olurlar. Eğitim sürecinde, bioenerjistler
kendilerine özgü bioenerji teknikleri öğrenirler. Bu
tekniklerle hastaların vücut enerjilerini
dengeleyerek, evrenden aldıkları kozmik gücü
pozitif bir şekilde aktarabilirler.
Sonuç olarak, bioenerji eğitimi almak isteyen
bireyler, uygun eğitim kurumlarına başvurarak bu
alanda uzmanlaşabilir ve enerji dengesini
sağlamak adına önemli bir adım atmış olurlar.
Bioenerji ile Tedavi Edilen Hastalıklar Nelerdir?
Bioenerji ile tedavi vücuttaki enerji dengesini
sağlamaya yardımcı olan ve modern tıp
tedavilerine destek olarak kullanılabilen alternatif
bir yöntemdir. Bioenerji ile tedavi edilen
hastalıklar şunlardır:
●Bel fıtığı ve boyun fıtığı
●Romatizmal hastalıklar
●Halsizlik, bitkinlik ve yorgunluk durumları
●Stresle ilişkili psikolojik sorunlar (anksiyete,
depresyon, panik atak, kaygı)
●Sindirim sistemi rahatsızlıkları (ülser, gastrit,
kronik kabızlık)
●Eklem ağrısı ve kireçlenme
●Solunum sistemi enfeksiyonları (farenjit, bronşit,
akciğer enfeksiyonları)
●Kısmi felç, bel ağrısı, kanser ve beyin tümörü
●Baş ağrısı ve sinüzit
●Kronik yorgunluk sendromu ve epilepsi
●MS hastalığı ve beyin felci
●Prostat, diyabet, pankreas ve böbrek hastalıkları
●Kas güçsüzlüğü ve denge bozukluğu
Ancak unutmamak gerekir ki bioenerji
uygulamasının teşhis veya tedavi kararı verme
yetisi yoktur. Bioenerji, tıbbi teşhis ve tedavi
süreçlerine destek sağlayan alternatif bir bilim
dalıdır.
Vücudun sistemik bozukluklarının giderilmesine
katkıda bulunarak tedavilere yardımcı olur ve
bağışıklık sistemini güçlendirir. Hastaların tıbbi
tedaviye devam etmeleri ve kontrollerini
aksatmamaları önemlidir.
Bioenerjinin Faydaları Nelerdir?
Bioenerji tedavisi vücutta enerjinin dengeli ve
düzenli bir şekilde akışını sağlayarak hem fiziksel
hem de ruhsal sağlığı olumlu yönde etkileyen bir
alternatif yöntemidir. Peki bu faydalar nelerdir:
●Bioenerji eğitimi sayesinde vücutta oluşan
ağrılara şifa çalışmaları yapılabilir.
●Uygulama ile kan dolaşımının hızlanması
sağlanır, bu da genel sağlık durumunu iyileştirir.
● Negatif düşüncelerin atılmasıyla bağışıklık
sistemi güçlenir ve hastalıklara karşı daha dirençli
hale gelir.
●Pozitif enerji sayesinde kronik yorgunluk azalır ve
stresten arınma sağlanır.
●Zaman içerisinde bireyin kendine ve çevresine
karşı farkındalığı artar, bu da yaşam kalitesini
yükseltir.
●Bioenerji uygulamaları, psikolojik ve ruhsal
sorunların çözümünde yardımcı olur.
●Sağlık sorunlarının çözülmesi ve ruhsal dengenin
sağlanması ile daha huzurlu ve dengeli bir hayat
yaşanır.
Bioenerji uygulaması, tıbbi tedavilerin yerine
geçmez ancak vücudun enerji sistemini
düzenleyerek hastaların iyileşme sürecine katkıda
bulunan alternatif bir yöntemdir. Bu nedenle,
bioenerji uygulamalarını modern tıp tedavileriyle
beraber kullanarak en iyi sonuçları elde etmek
mümkündür.
İstanbul Bioenerji
İstanbul'da bioenerji alanında bilinmezlikleri
açıklayan Doka Terapi, enerji dengesini sağlayarak
çeşitli hastalıkların tedavisine katkıda bulunmayı
amaçlamaktadır.
Üsküdar Bioenerji tedavisi için arayışta olan
hastalarımıza yardımcı olmak adına Doka Terapi
olarak vücuttaki enerji akışını düzenleyerek fiziksel
ve ruhsal sağlığı desteklemekte ve yaşam kalitesini
artırmaktayız.
Doka Terapi Altunizade bioenerji vücuttaki
blokajları açarak enerjinin doğru bir şekilde akması
ve bu sayede hastaların tıbbi tedavilere daha iyi
yanıt vermesi için tedaviler uygulanmaktadır. Bu
yöntem, modern tıp tedavileriyle paralel olarak
kullanılabilir ve bağışıklık sistemini güçlendirir.
Hemen şimdi bir Doka Terapi ile iletişime
geçerek randevu alın ve enerjinizin doğru akışını
keşfedin.
Bioenerji nedir, kimlere uygulanabilir?

Örneğin, birisine şefkat göstermek


istediğimizde başını veya yanağını okşarız,
teselli etmek veya destek olmak istediğimizde
sırtına dokunabiliriz. Yolculuğa uğurlarken el
sallayarak aramızdaki bağı hissettiririz,
bebeklerin gaz sancısını gidermek için sırtlarını
sıvazlarız , onu sakinleştiririz. Bir yerimiz
ağrıdığında kendiliğinden elimizi ağrıyan yere
koyarız vs..

Şimdi en pratik yoldan bu enerjiyi hissetmek adına


avuçlarınızı birbirine sürtün ve bir iki dakika onları
karşılıklı tutarak avucunuzdaki titreşimi hissedin.
Mesafeyi bazen açın, bazen daraltın. Sanki
ellerinizin arasında esneyebilen bir enerji varmış
gibi algıladığınızı görebilirsiniz. Bu deneyimin
ardından son paragraftaki adımları
uygulayabilirsiniz. Böylece, doğuştan şifa
potansiyeliniz olduğunu fark edebilirsiniz.

Özellikle avuçlarımızın içi bir enerji deposudur ve


‘hayatı tutmamızı’ sağladıkları için çok değerlidir
diyen Bioenerji Uzmanı Sümbül Gök, enerji
açısından bakıldığında, değerinin
düşündüğümüzden daha fazla olduğunu
hatırlayabildiğimizi belirtiyor.

BİOENERJİ NEDİR?

Bioenerji, dualar, esmalar, ayet ve surelerle


yapılan şifa çalışmasıdır. Ayet ve surelerin
enerjilerini, uygulama yaparken karşı tarafa pozitif
enerji olarak aktarmak ve negatif enerjileri çekmek
diyebiliriz.

Evrensel Yaşam Enerjisi anlamına gelen Bioenerji,


adından da anlaşılacağı gibi, zaten içinde
yaşadığımız enerjinin ta kendisidir diyen Sümbül
Gök, yaşadığımız günlük koşuşturmaların
stresinden çoğumuz farkında değilizdir diyor.
Halimiz bir balığın suyun içinde olup ta suyun
farkında olmamasına benzer. Dolayısıyla, önemli
olan bize hayat veren bu enerjinin bilincinde olmak,
böylece, olumlu etkilerini almaya açık olmaktır.

İşte bioenerji uygulamak evrenin şifa kanalıyla aynı


frekansta olmak gibidir. Olumlu etkisinı
duyumsamamız kaçınılmazdır. Çünkü böyle bir
niyet öz gücümüzü farketmemize , saf mutluluk,
huzur, sevgi, güven, yaratıcılık, başarı vs..
doğuştan sahip olduğumuz kaynakların
güçlenmesine vesile olur. Böylece, bu enerjinin
fiziksel, ruhsal, duygusal ve zihinsel tüm
bedenlerimize iyilik getirdiğini deneyimleriz.

Şifa enerjisi insanlık var olduğundan bu yana


vardır şeklinde açıklama yapan Bioenerji Uzmanı
Sümbül Gök, Yani Adem a.s başlar,
Peygamberlerden ve en son bizim Peygamberimiz
Hz Muhammed (sav), ve Peygamber efendimizden
mirasçıları olan Allah dostlarına, Evliyahullah ve
Evliyahullah'ın aracılığı ile bazı özel insanlara
verilen özel bir ilimdir diyor. Eskilerin tabiri ile ocak
kabul edilen elden ele geçen özel çalışma
uygulamalarıdır.

Peygamberlerin bu konularda ki mücadele ve


çalışmalarını yani onlara özel ilimlerini hemen
hemen herkes bilir. Mesela Musa a.s sihirbazlarla
mücadele ve onların yaptığı sihirleri , büyüleri
etkisiz hale getirmesi. Süleyman a.s Cinlere
hükmetmesi ve İsa a.s eliyle dokunarak tedavi
etmesi. Peygamberimiz Hz Muhammed a.s ise tüm
ilimlerde şifalar vardır ve mirasçıları aracılığı ile
dualar ayetler, esmalar ile insanlar hem ruhsal,
hem bedensel şifalanmaktadır.

ŞİFA ENERJİ ÇALIŞMALARININ ÇEŞİTLERİ

Şifa enerji çalışmaları 2 çeşittir diye anlatan


Bioenerji Uzmanı Sümbül Gök, kendi içlerinde de
sınıflara ayrıldığını belirtti. Birincisi rahmani yoldan
yani Peygamberlerin Evliyahullahın himmeti ile
yani zincir halkası gibi elden ele geçmesi. İkincisi
ise sufli dediğimiz varlıkların aracılığı ile
uygulanmasıdır.

Rahmani şifa enerjisin de beden deki negatif enerji


temizlenerek hem ruhsal , hem bedensel şifa
çalışması uygulanır. Ruhsal dediğimiz de özellikle
psikolojik rahatsızlıkların ve sinir sistemi üzerinde
ki birikmiş negatif enerjiler temizlenir. Ve varlıkların
insan bedenine bıraktığı negatif enerjiler kontrol
edilip temizlenir.
Bioenerji Uzmanı Sümbül Gök , Sufli yani
varlıkların aracılığı ile yapılan çalışmalardır dedi.
Bu çalışmalar da biraz daha tehlikelidir. Şifa
çalışması esnasında uygulama yapılan kişiye varlık
bulaşabilir ve zamanla o kişi de ruhsal sıkıntılar
olabilir. Şifa çalışmaya uygulayan kişiler çok dikkat
etmelidir. Ayrıca uygulama yaptırmak isteyenlerde
bu şifa çalışması yapan kişilere dikkat etmelidirler.

HANGİ DURUMLARDA ŞİFA UYGULAMASI YAPILIR?

Yaşadığınız olayların sebep-sonuç ilişkisini yavaş


yavaş algılamaya başladığınızı vurgulayan Sümbül
Gök , doğallıkla çözüm üretmeye
başlayabileceğinizi belirtiyor.

Ruhsal sıkıntısı olanlar, vesveseli davranışlar,


evhamlı olanlar, panik atağı olan insanlar, asabi
davranışları olan ve psikolojik rahatsızlıkları olan
kişiler rahatlıkla şifa enerjisi yaptırabilirler.

Ayrıca bedeninde rahatsızlığı olanlar mesela,


mide, kalp, dolaşım sistemi, prostat, kadın
hastalıkları, migren , sırt boyun ağrıları , bölgesel
ağrılar, kanser hastalarında ağrıların hafiflemesi,
eklem ağrıları, MS, sara hastaları, şeker hastaları
vs. olarak sıralayabiliriz.
Yani bir çok hastalıklarda yardımcı alternatif tıp
olarak günümüzde de bir çok ülkede uygulandığı
ve artık ülkemiz de yavaş yavaş insanların raağbet
ettiği doğal şifa enerji çalışmaları uygulanmaktadır.

Yalnızca kendinize değil, başkaları için de


kullanabileceğiniz enerji konusunda iyilik getiren
şey kişiler değil, enerjnin kendisidir. Bazen
iyileştiren, bazen de zor bir süreci kolaylaştırmaya
yarayan bioenerji uygulayıcıların değeri bu enerjiye
kanal olma niyetleridir. Bu niyet, başkalarının
iyiliğine vesile olurken kullanıcının da şifalanmasını
sağlar.

KİMLERE ENERJİ UYGULAMASI YAPILABİLİR?


Yeni doğmuş bebekten son nefese kadar herkese
uygulandığını anlatan Bioenerji Uzmanı Sümbül
Gök, hiçbir yan etkisi olmadığından bahsetti.
Özelikle kanser hastalarının ağrılarının hafiflediği
ve ruhsal sıkıntısı olup yıllarca kurtulamayanlar şifa
enerjisi yöntemlerini denemektedirler. Özellikle
de hamile bayanların yaşadığı hamilelik sendromu
ve beden de birikmiş negatif enerjinin
temizlenmesinde fayda sağlayabilmektedir. Hem
kendi ruh sağlığı için, hem de taşıdığı bebeğin
hamilelik süresince rahat bir süreç geçirmesi
sağlanabilir. Her hastalığın tedavisi mümkün
Araştırıp doğru kişiyi bulmak gerek. Gerek şifa
enerjisi, gerek bitkisel tedavi , masaj, hacamat,
sülük gibi bir çok doğal tedavi yöntemi vardır ve
günümüz modern tıbba yardımcıdır.
NEGATİF ENERJİLERDEN ARINMADA ŞİFA
ÇALIŞMASININ YERİ..

Büyü başka bir büyü ile bozulmaz. Negatif enerji,


ancak kötü enerjiye neden olan varlıkların insan
vücudundan arındırıldığı zaman kalkar. Negatif
enerjiyi ortadan kaldırmaya çalışmak kolay bir iş
olmayıp, bu meslek ehil uzmanlar tarafından
yapılmalıdır. Anne baba adı doğum yılı sorularak
kötü enerjiden arınılamaz. İnsanın fiziksel bedeni,
sayısal bedeni, astral bedeni, ruhu, nefsi olmak
üzere bir bütünsellik arz eder.

Negatif enerji ve kötü enerjiden arındıktan sonra


negatif varlıkların insan bünyesinde bıraktığı
negatif enerji ve negatif enerjinin etkilerini
temizlemede oldukça mesafe katettiğini belirten
Sümbül Gök bu konuda
insanlara rehber olabilecek kitap çalışması
içerisinde olduğunu da belirtti.
Bioenerji ile ilgili Sık Sorulan 6 Soru ve
Bioenerji Faydaları

Bioenerji faydaları ve aklınıza gelen daha birçok


soru için makalemizde detaylı bilgiler
bulabilirsiniz. Bioenerji nedir sorusuna yanıt
arayan kişilere verilecek en doğru cevap
şudur, bioenerji ya da bilinen bir diğer
adıyla biyolojik enerji, canlıların vücutlarında
sahip olduğu enerjiye verilen isimdir. Parapsikoloji
de enerji tıbbı ya da ruhsal şifa adı da verilen
biyoenerji alternatif bir tıp alanıdır.
Günümüzde bazı kişiler biyoenerjiye sözde bilim
dese de aslına bakıldığında Biyoenerji’nin belirli
fiziksel ve ruhsal problemlerin çözümünde
kullanılan bir enerji türü olması zamanla onun
alternatif bir tıp alanı olarak ele alınmasını
sağlamıştır. Günümüzde birçok kişi belirli
hastalıkların tedavisinde biyoenerji uzmanları ile
çalışmaya özen gösterirken bazı kişiler ise
biyoenerjiye yönelik sorulara yanıt aramaktadır.
Bioenerji Nedir, Bioenerji ile ilgili Sık Sorulan
Sorular Nelerdir aslı bu yazımızda sizlerin
biyoenerji ile ilgili merak ettiği sorulara yanıt
vereceğiz. Siz de yazımızı inceleyebilir ve
aklınızdaki sorulara yanıt bulabilirsiniz.
Biyoenerji Nedir?
Biyoenerji, canlıların kendi vücutlarında var olan
duygusal, zihinsel ve bedensel enerjiye verilen
isimdir. Biyolojik enerji, ruhsal şifa, enerji tıbbı
olarak da bilinmektedir.
Biyoenerji Uzmanı Nedir? Ne İş Yapar

Biyoenerji uzmanı, biyoenerji akışının geçmesini


kolaylaştıran ve bireylerin vücudunda var olan
negatif enerjilerin pozitif enerjiye dönüşmesinde
yardımcı olan kişilerdir.
Biyoenerji Uzmanı ilk olarak hastaların
problemlerine yönelik araştırmalar ve
derinlemesine incelemeler yapar ve ardından
tespitlerini tamamlayarak seanlarını planlar. Bu
seanlarda da kişilerde var olan negatif enerjilerin
pozitif enerjilere dönüşmesi için çalışmalar yapar.
Biyoenerji uzmanları yaptıkları bu çalışmalar ile
kişilerin psikolojik, zihinsel ve fiziksel sistemlerinde
yer alan enerji akışının düzelmesini ve kişilerin
negatif enerjiden kurtulmasını sağlar.
Bioenerji Kaç Seans Olur?
Bioenerji nedir sorusuna yanıt arayan kişilerin en
çok merak ettiği konulardan birisi de biyoenerjinin
kaç seans olduğudur. Genellikle biyoenerji seanları
3 seans olarak planlanır fakat bu seanslar kişilerin
rahatsızlığına göre 6-8 seansa kadar uzayabilir.
Bioenerji Seansları Kaç Dakika Sürer?
Biyoenerji seanları genellikle 40 dakika süren
seanslardır. Fakat yapılan ilk seans sonrasında
kişilerin ihtiyacı olan seans süresine ve seans
sayısına karar verilir. Bu süreci biyoenerji
uzmanı seans alan kişiler ile beraber planlar.
Bioenerji Hangi Hastalıklara İyi Gelir?

 Migren
 Baş ağrısı
 Hormanal bozukluklar
 Bel Ağrısı ve Bel Fıtığı
 Kısmı Felç
 Kas Rahatsızlıkları
 Diş Gıcırdatma
 Kolesterol
 Romatizma Hastalıkları
 Kireçlenme
 Stres ve Kaygı
 Depresyon
 Utangaçlık
 Uykusuzluk
 Kekemelik
 Cinsel Rahatsızlıklar
Gibi hastalıkların tedavisinde alternatif tıp bilimleri
arasında yer alan biyoenerji kullanılmaktadır. Fakat
biyoenerji ile hastalık tedavisi yapılacaksa bu
sürecin biyoenerji uzmanı tarafından yönetilmesi
gerekmektedir.
Bioenerjinin Faydaları Nelerdir?
Biyoenerji Nedir, Biyoenerji ile ilgili Sık Sorulan
Sorular adlı yazımızın ilk bölümünde sizleri
biyoenerji ile ilgili bilgilendirdik, biyoenerji
uzmanı ve seanslar ile ilgili en merak edilen
soruları yanıtladık. Son bölümde ise biyoenerjinin
faydaları hakkında bilgiler
vereceğiz. Biyoenerjinin faydaları şunlardır:
 Biyoenerji metabolizmanın daha kolay
çalışmasını sağlar.
 Yağ yakımını kolaylaştırır ve kilo vermenizde
yardımcı olur.
 Ruhsal olarak rahatlamanıza faydalıdır.
 Ağrılı rahatsızlıkların yok olmasını sağlar.
 Vücudunuzun dengesini sağlar.
 Vücudun sistemlerinde oluşabilecek
rahatsızlıklara ve hastalıklara karşı sizi korur.
 Bağışıklık sisteminizi güçlendirir.
 Kronik rahatsızlıklar ve enfeksiyonlara karşı
direncinizi artırır.
Biyoenerjinin faydalarından yararlanmak
istiyorsanız sizler de Abrahamson
metodu uygulayan bepositive ile iletişime
geçebilirsiniz. Uzmanlarımızdan gerekli bilgileri
alarak bağımlılık, sigarayı bırakma, şekersiz
beslenme gibi süreçlerde destek alabilirsiniz.
ALFA BİOENERJİ® NEDİR?
Kainatın enerjisi sürekli değişmekte, güncellenmiş
yeni enerji frekansları ile dünyamız ve insanlık
buluşmaya devam ediyor.
Bir anlamda alfa bioenerji güncellenmiş etkili enerji
frekanslarına dayalı ve içinde kozmik bilgi
barındıran modern bir şifa metodudur.
Rus, Şaman, Çin ve kadim bioenerji tekniklerini de
kısmen barındırmaktadır.
Alfa Bioenerji© Tekniği Kenan Boyraz'ın 20 yıllık
çalışmaları ve araştırmaları ve binlerce insanla
yaptığı bireysel seanslarının neticesinde doğan,
gelişen etkili bir yöntemdir. Köken olarak Orta
Asya'ya dayanmaktadır. Başkalarına
öğretildiğinde, etkili olarak uygulanabilen
dünyadaki nadir ve en etkili tekniklerden birisidir.

Bu yöntemle insanları buluşturma eylemine 2011


yılında Rusya ve Orta Asya'daki bioenergetik-
psikoenergetik uzman hocalarının
icazetiyleeğitmenlik eğitim ve inisiyesinden
geçerek başlamıştır.
Hedef, sayı olarak az insana öğretmek; ama etkili
ve nitelikli ve yeterli olarak öğretmektir.

Alfa bioenerji© akımıyla en etkili ve aktif olarak


irtibata geçebilmek ve nasıl kullanılacağını
öğrenmek için en başta 2 günlük Alfa Bioenerji
eğitimi seminerine katılmanın yeterli geldiği
görülmüştür.
NEDEN DAHA ETKİLİ ?
Modern bilimle beraber insan biyolojisine yönelik;
özellikle genlere, DNA’lara ve bedendeki elektrik
akımlarına yönelik çok büyük gelişmeler oldu.
Enerjinin bir araç olduğu, asıl insan üstünde etkili
olanın enerjinin içinde barındırdığı kozmik bilgi
akışı ve titreşim şekli olduğu tespit edildi.
Bu yöndeki bilimsel gelişmeler karşısında bioenerji
şifacılığı anlamında kullanılan eski tekniklerin hem
titreşim olarak hem de aktarım metodu olarak
günümüz insan bedenine yeterli olarak hitap
etmediği tespit edildi. Bütün bunlar esas alınarak
zaman içinde etkili Alfa Bioenerji® metodu oluştu.
Alfa Bioenerji, kişinin fiziksel-zihinsel-ruhsal ve
enerjetik tüm yönlerine etkili olarak hitap etmeyi
amaç edindiğinden enerji aktarımında gerek
bioenerjist ve gerekse terapi alan kişi alfa moduna
direkt olarak kendiliğinden geçmektedir.
Öğrenilmesi kolay ve zararsız, etkisi ise oldukça
yüksek bir bioenerji şifa metodudur.
DÜNYADA KULLANIMI
ABD, Çin, Japonya, Rusya Federasyonu,
Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan, bazı Arap
ülkeleri, Batı Avrupa Devletleri ve bilhassa
İngiltere’ de bioenerji tıbbı geniş çapta hizmete
girmiştir. Üniversitelerde, tıp fakülteleri
bünyesinde , enstitülerde bioenerji eğitimi
verilmektedir. Ayrıca dünyanın tüm uygar
ülkelerinde de bioenerji tıbbına karşı ilgi artmakta,
bioenerji tıbbı giderek daha iyi tanınmakta,
hastalıklarla mücadelede etkin şekilde
uygulanmaktadır.
Bionerji seansları neticesinde çeşitli ağrılar, kronik
yorgunluk sendromu, migren, eklem / mafsal
rahatsızlığı, beyin felci, kalp, damar tıkanıklığı,
kanser, prostat, kısmi felç, depresyon, böbrek, bel-
boyun-sırt ağrıları, romatizma, kireçlenme, tümör,
kas güçsüzlüğü, denge bozukluğu v.b. bu
frekansların gerektiği gibi uygulanması sonucunda
iyileştiği bildirilen rahatsızlıklar arasında yer alıyor
ama bunlarla sınırlı kalmıyor.
Artık bütün dünya da uygulanan ve ülkemizde de
sağlık bakanlığı tarafından tamamlayıcı/ alternatif
tıp olarak kabul edilen Bioenerji şifa yöntemini
öğrenmek için sizde Alfa Bioenerji Eğitimine ya da
seanslarına siz de katılabilirsiniz.

ALFA BİOENERJİ© 4 AŞAMADAN


OLUŞMAKTADIR
1. MODÜL
 Alfa Bioenerji© frekanslarıyla bağlantıya
geçebilmeyi, güçlendirebilmeyi ve aktarabilmeyi,
 Enerjiyi ellerde preslemeyi, yoğunlaştırmayı ve
mercekleyebilmeyi, kanal olabilmeyi (10-90 cm
uzaktan)
 Enerji beden hatlarını akort edebilmeyi ve bio-
manyetik pasları,
 Enerji merkezleri ve salgı merkezleri üzerinden
aktarım yapabilmeyi
 Çakra blokajlarını açma ve her çakranın beyin ile
olan koordinasyonunun sağlanması ve akort
 Negatif enerjilerden arınıp yüksek boyut
enerjileriyle programlanabilme yöntemlerini
 5 çeşit bioenerjetik Prana/Nefes tekniğini
 Enerjetik akımla çeşitli hastalıklar üstünde çalışma
stillerini
 Uzaktan Alfa Bioenerji yapabilme/gönderebilme
yöntemlerini
 Kendimizi negatif enerjilerden arındırabilmeyi ve
koruyabilmeyi
 Alfa Bioenerji© şifa akımını kendi beden
katmanlarınıza da şarj edebilmeyi, daha sağlıklı,
daha zinde ve ruhsal olarak dengede kalabilmeyi,
rahatsızlıklarınız üzerinde çalışabilmeyi
UYGULAMALI ve UYUMLANMALI olarak
ÖĞRENECEKSİNİZ.
2. MODÜL
Eğitimini alabilmek için en az 200-300 saatlik
uygulama yapmış olmak ve 1. Aşamayı almış
olmasının üzerinden 3 Ay geçmiş olması ve kişinin
kendisini hazır hissetmesi gerekmektedir. Bu
aşamada 2. aşama akımına uyumlanıp/realize
olup titreşimleri yükselterek tali yöntemleri ve
detaylı çalışma stillerini öğrenme, hipnotik
yöntemler, akupunktur meridyenlerini aktifleştirme,
ayakta geniş alanlı yüksek frekanslı stimülatif
yöntemlerle çalışma vb. içeriğe sahiptir.
3. MODÜL
Aşamada ise Orjinal Hipnotik-Bilinçaltı-Trans
yöntemleriyle destekli olarak Alfa Bioenerjiyi
kullanma metodları öğretilecektir.
4. MODÜL
Aşamada ise Kuantum titreşimlerine erişme ve
kullanma, ruhsal arınma, bedene, bilinçüstü
düzeye hakimiyet kurma, sezgisel açılım ve
kullanabilme, enerji meridyenlerini aktive eden
asanalar, şifanın-şifacılığın paradigmaları gibi
kapsamlı çalışmalar içeren bir eğitimdir. Kamp
şeklinde yapılması planlanmaktadır.
Mehmet SAKA

Mehmet SAKA / “Spiritüel Araştırmacı”

BİOENERJİ NEDİR ?
Bioenerji herkesin içinde bulunduğu varsayılan
iyileştirici bir güçtür.
Vücut içerisinde devamlı bir titreşim düşük voltajlı
elektromanyetik akım; bireysel enerji sistemimiz
vardır.
Fiziksel, zihinsel ve ruhsal üç enerji alanımızın
bileşkesiyiz.
Bioenerji ( bioenergy) İngilizce bir kelime.
Türkçe karşılığı yaşam akımıdır. Bilimsel bir
konudur.
ABD, Çin, Japonya, Rusya federasyonu,
Kazakistan, Azerbaycan, bazı Arap ülkeleri, Batı
Avrupa Devletleri ve özellikle İngiltere’de bioenerji
tıbbı geniş çapta hizmete girmiştir.
Üniversitelerde tıp fakülteleri bünyesinde,
enstitülerde bioenerji eğitimi verilmektedir.
Bioenerji çok farklı şekillerde adlandırılmaktadır.
Evrensel enerji - yaşam enerjisi çi-ki - Prana -
kozmik enerji, hepsi aynı şeyi anlatmaktadır.
Bütün canlılarda olduğu kabul edilen bir güçtür.
Kozmik enerji tepeden girer ve çakralar vasıtasıyla
bedenin çeşitli bölgelerine dağılır.
Fazlası el ve ayak uçlarından çıkar.
Herhangi bir nedenden dolayı çakralar
kapanırsa, enerji dağılamadığı için o bölge
beslemez ve hastalık ortaya çıkar.
Tıbbın pes ettiği yerde en çaresiz hastalıkları bile
iyileştiren içsel enerjidir.
Keşfedenlerin sayısı sınırlı olup çoğu da Rusya’da
dur.
Bioenerji yıllar önce Rusya da bilim olarak kabul
görmüştür. Yetenekli kişileri eğitmek için akademi
kurulmuştur.
İnsanlardaki ve canlılardaki bioenerji, hayat akımı
ve enerji bedenlere artık bilimsel olarak özel termal
kameralarla ve kirilian fotoğrafçılığı ile
çekilebilmekte ve ölçülebilmektedir.
Bioenerji, Frekanslar ve enerjetik dalgalar halinde
devamlı olarak evrene akan bir hayat akımıdır.
Evrenin ve onun içinde yer alan tüm unsurların
hayat hareketlerine devam etmesi buna bağlıdır.
Bir atomun, elektronların çekirdek etrafındaki
yörüngelerinde hareketleride buna bağlıdır.
Herşey kozmik bioenerjiye muhtaç olarak varlığını
sürdürmektedir.
Vücudumuzun bioenerji sayesinde kas, kemik, sinir
gibi organlarında titreşimler meydana geldiğinden,
müthiş bir enerji ortaya çıkar. Bioenerji herkezde
bulunabilen ve enerjidir.
Sizlere bioenerjinin bilim tarafından bahsettim
bilimin bioenerjiye nasıl baktığını kimlerin bu
aşamada nerede yer aldığını aktarmakta çalıştım,
bir sonraki yazımda bunun manevi ve inanç
kısmını sizlere aktarıcam Allah’ın izni ile ...
YARADAN +BİOENERJİST+ DANIŞAN
=DENKLEM
En kadim sağlık uygulamalarından birisi olan
bioenerjinin tarihi incelendiğinde bu uygulamanın
insanlık tarihi kadar eski olduğu
gözlemlenmektedir. Özellikle Sibirya bölgesinde
yaşamış Şamanların şifacılık adına yaptıkları
birçok uygulamanın içinde “Bioenerji”
uygulamaları yer almaktadır. Dolayısı ile Bioenerji
uygulamalarının yaklaşık 18000 yıllık bir tarihe
sahip olduğu söylenebilir.Bio enerji yaşam
enerjisidir,her insanda, her canlıda
mevcuttur.Türkiye’de 02.11.2011 tarihli 28103
sayılı resmi gazetede yayınlanan kanun hükmünde
kararnamede “TAMAMLAYICI ALTERNATİF TIP
UYGULAMALARI” KHK/663/8. Madde fıkrası ile
SAĞLIK BAKANLIĞI tarafından kabul edilmiştir.
İnsan da; Kan dolaşımı, salgı bezleri, lenf dolaşımı,
sinir sistemi, kalp, pankreas, akciğer, kalın ve ince
bağırsak, mide, dalak, idrar torbası, böbrek, safra
kesesi ve karaciğeri çalıştıran 7 ana çakra
vardır.Her çakranın temsil ettiği organlar,duygular
vardır.
Çakralar
1-Kök (Mulahadra)- (rengi kırmızı)
2- Sakral (Svadisthana)- ( rengi - turuncu)
3- Solar phlexus (manipuraka) (rengi-sarı)
4- Kalp (Anahatha (rengi - yeşil)
5- Boğaz ( Visshudha) (rengi - mavi)
6- Alın (Ajna) (rengi - mavi)
7- Tepe- Taç (Sahasrara) (rengi- Mor)
Tüm bunlar dolaşım boyunca bedenin dışında bir
manyetik alan (aurayı) oluşturarak, binlerce
akapunktur noktası ile milyarlarca hücrenin
çalışmasını ve yenilenmesini sağlar.
Kişinin aurası nasıl zayıflar?
Kötü beslenme, hareketsiz yaşam, yanlış solunum,
gevşeme eksikliği, alkol, sigara, stres, uyuşturucu,
zararlı maddeler, zararlı
alışkanlıklar ve uygunsuz davranışlar enerji alanını
zayıflatır. Alan zayıfladığında ise enerji yayınımı
güçsüzleşir.
Stres, üzüntü, öfke, korku, takıntı, yorgunluk
( Negatif, olumsuz duygu ve düşünceler) vücut
direncini düşürüp dengeyi bozar.
Bağışıklık sistemini çökertir. Bio enerji tıbbı ise tüm
sistemin dengelenmesi ve şifasının sağlanmasında
etkin bir yöntem olarak kullanılmaktadır.Bioenerji
uygulayıcısı olanlar doktor değildir. Bioenerji
uygulayıcısı kesinlikle ilaç önermez doz
arttırmaz yada tedavi sürecine müdahale
etmez.
Bioenerji;dalında asla bölgesel çalışma yapılmaz.
Beden bir bütündür. Kişi hangi sağlık şikayetiyle
bioenerjiste müracaat etmiş olursa olsun, bioenerji
uzmanı daima insan VÜCUDUNUN BÜTÜNÜNE
terapi yapar.

Biyoenerji Şifa Çalışması bir DENKLEMdir.


YARADAN +BİOENERJİST+ DANIŞAN =DENKLEM
Selma Turgut
@biokozmos
Türk Eğitim Kurumu Sürekli Eğitim Merkezi

Bio Enerji Eğitimi


Bioenerji Şifası
Toprak Enerjisi
Bioenerji Terapi Bilimi
Bioenerji de Çakralar
Bioenerji Şifacılığı
Bioenerji Bedeni
Psişik Korunma
Bilimsel Enerji Şifası
Beyin Dalgaları
Gizli Anahtar-Rezonans
Telepati
Aura Enerji Bedeni
Duygusal Şifa
Reiki
Bio-Manyetizma
Manyetizma Yöntemleri
.
Okuyalım ve durup düşünelim, ben çok
etkilendim
Tony Yurkoviç’ten!

Gün daha yeni başladı ve ... saat şimdiden


akşamın altısı.
Pazartesi henüz gelmişti ki ve aniden Cuma
oldu. ... ve ay çoktan bitti ... ve yıl neredeyse
bitti.
... ve hayatımızın şimdiden 40, 50 veya 60 yılı
geçti.
... ve ebeveynlerimizi, arkadaşlarımızı
kaybettiğimizi anlıyoruz.
... ve geri dönmek için çok geç olduğunun
farkındayız ...
O halde... yine de deneyelim, kalan zamanı en
iyi şekilde değerlendirmeye çalışalım...
Sevdiğimiz aktivitelerin peşinden koşmayı
bırakmayalım...
Griliğimize biraz renk katalım...
Hayattaki kalplerimize merhem veren küçük
şeylere gülümseyelim.
Ve her şeye rağmen, bize kalan bu zamanın
sükûnetiyle yararlanmaya devam etmeliyiz.
"Sonrasını" ortadan kaldırmaya çalışalım ...
Sonra yaparım... Sonra söylerim... Sonra
düşünürüm...
"Sonra" bizimmiş gibi her şeyi sonraya
bırakıyoruz.
*Çünkü anlamadığımız şey şu:*
sonra kahve soğur...
sonra öncelikler değişir...
sonra büyü bozulur...
sonra sağlık geçer...
sonra çocuklar büyür...
sonra anne baba yaşlanır...
sonra sözler unutulur...
sonra gündüz gece olur...
sonra hayat biter...
*Ve sonra genellikle çok geç olur .... O halde ...
hiçbir şeyi sonraya bırakmayalım ...*
Çünkü hep daha sonraya kadar bekleyerek en
güzel anları kaybedebiliriz, ...
en iyi deneyimler,
en iyi arkadaşlar,
en iyi aile ...
Gün bugün... Şimdi an...
Artık hemen yapılması gerekenleri yarına
ertelemeyi göze alabilecek yaşta değiliz.
Bakalım bu yazıyı okuyacak ve sonra
paylaşacak vaktiniz olacak mı?
Ya da belki "sonra" için bırakacaksınız ...

CİN MEKTUBU DUASI MUSKASI


Cin Mektubu
Peygamber efendimizin, cinlerin zararlarından
Müslümanları korumak için Hz. Ali'ye yazdırdığı bir
mektuptur. Üzerinde taşıyana ve evinde
bulundurana o mahluklar zarar veremez.

Eshab-ı kiramdan Ebu Dücane hazretleri anlatır:


Yatıyordum. Değirmen sesi gibi ve ağaç
yapraklarının sesi gibi, ses duydum ve şimşek gibi,
parıltı gördüm. Başımı kaldırdım. Odanın ortasında,
siyah bir şey yükseldiğini gördüm. Elimle yokladım.
Kirpi derisi gibi idi. Yüzüme, kıvılcım gibi şeyler
atmaya başladı. Hemen Resulullaha gidip, anlattım.
Buyurdu ki:
«Ya Eba Dücane, Allahü teâlâ, evine hayır ve
bereket versin!»

Kalem ve kağıt istedi. Hz. Ali'ye bir mektup


yazdırdı. Mektubu alıp, eve götürdüm. Başımın
altına koyup, uyudum. Feryat eden bir ses, beni
uyandırdı. Diyordu ki:

«Ya Eba Dücane, bu mektupla bizi yaktın. Senin


sahibin, bizden elbette çok yüksektir. Bu mektubu
bizim karşımızdan kaldırmaktan başka, bizim için
kurtuluş yoktur. Artık, senin ve komşularının evine
gelemeyeceğiz. Bu mektubun bulunduğu yerlere
gelemeyiz.»
Ona dedim ki, sahibimden izin almadıkça bu
mektubu kaldırmam. Cin ağlamasından,
feryadından, o gece, bana çok uzun geldi. Sabah
namazını, mescitte kıldıktan sonra, cinnin sözlerini
anlattım. Rasulullah buyurdu ki:
«O mektubu kaldır. Yoksa, mektubun acısını,
kıyamete kadar çekerler.» [1][2]
[1] Delail-ün-nübüvve, Tezkire-i Kurtubi
[2] Hasâis-i Kübrâ, c.2, s.369. Beyhâki. Ebu
Ducâne'den rivâyet edilmiştir.
PEYGAMBER EFENDİMİZİN CİNLERE
YAZDIĞI BİR MEKTUP VAR MIDIR?
Soru Detayı
- Peygamber Efendimiz (sav)'in cinler için
yazdığı ve Name-i Peygamberi -Cin
Mektubu- denilen bir dua olduğu
söyleniyor; bunun aslı var mıdır?
Cevap
Değerli kardeşimiz,
- İnternette dolaşan bu rivayeti, el-
Mevduat (Uydurma rivayetler) adlı eserine alan
ünlü hadis alimi İbn el-Cevzî, “Bunun uydurma
olduğunda hiç şüphe yoktur.” diyerek
değerlendirmiştir. (bk. a.g.e, 3/169)
Beyhakî “Delailu’n-nübüvve” adlı eserinde
(8/188) “Bu rivayetin uydurma olduğunu ve
hadis olarak kullanılmasının caiz
olmadığını” belirtmiştir.
Bu rivayetin uydurma olduğunu yazan şu
kaynaklara da bakılabilir: Suyutî, el-Leâliu’l-
masnua, 2/292; Muhammed Tahir b. Ali el-Hindî,
Tezkiretu’l-Mevduat, 1/212.
- İnternet sitelerinde yaygın bir şekilde
kullanıldığı anlaşılan ve uydurma olan bu
rivayeti, bilgilendirmek için vermeyi uygun
görüyoruz:
Name-i Peygamberi / Cin Mektubu
Aşağıdaki mektubu Peygamber Efendimiz (s.a.v.),
şeytan ve cinlere karşı yazdırmıştır. Böyle bir
belaya maruz kalanlar, bu mektubu yazdırıp
yastığının altına koymalıdırlar. İnşaallah şifa ve
deva Allah-ü Teala´dandır.
‫ِبْس ِم اللِه الَّرْح مِن الَّرِح ْيِم‬
‫َهَذ ا ِكتَاٌب ِم ْن ُم َح َّم ٍد َرُس وِل اللِه َرِّب الَعاَلِم يَن إَلى َم ْن َطَر َق الَّداَر ِم َن اْلُعَّم اِر َو الُّز َّو اِر َو الَّس اِئِح يَن‬
‫ َأَّم ا َبْعُد َفإَّن َلنَا َو َلُك ْم ِفي اْلَح ِّق ِس َعًة َفإْن َتُك َعاِش قًا ُم وِلعًا أْو َفاِج رًا‬.‫إَّال َطاِرقًا َيْطُر ُق ِبَخ ْيٍر يَا اللُه‬
‫ُم ْقَتِح مًا َأْو َر اِع يًا ُم ْبِط ًال َفَهذَا ِكتَاُب اللِه َتَعالَى َيْنِط ُق َع َلْيَنا َو َع َلْيُك ْم ِباْلَح ِّق إَّنا ُك َّنا َنْس َتْنِس ُخ َم ا ُك ْنُتْم‬
‫َتْع َم لُو َن َو ُرُس ُلَنا َيْك ُتُبوَن َم ا َتْم ُك ُر وَن ُاْتُر ُك وا َص اِح َب ِكَتاِبي َهذَا َو اْنَطِلقُو ا إلَى َع َبَد ِة ْاألْص َناِم‬
‫َو ْاألْو ثَاِن َو إلَى َم ْن َتْز ُع ُم َأَّن َم َع اللِه إَلـهًا آَخ َر َال إَلـَه إَّال ُهَو ُك ُّل َش ْي ٍء َهاِلٌك إَّال َو ْج َهُه َلُه اْلُح ْك ُم‬
‫ حمعسق ُتْغَلُبوَن حم َو اْلِكَتاِب اْلُمِبيِن ُتْفَر ُق أْعَداُء اللِه َو َبَلَغْت‬، ‫ حم ال ُيْنَصُر وَن‬، ‫َو إَلْيِه ُتْر َج ُعوَن‬
‫ُح َّج ُة اللِه َو َال َح ْو َل َو َال َقَّو َة إَّال ِباللِه َفَسَيْك ِفيَك ُهُم اللُه َو ُهَو الَّسِم يُع اْلَعِليُم‬

Dücane (r.a.) Allah Resulü (s.a.v.)´nün huzuruna


gelip:
"Ya Resulullah! Yatağıma yattığım zaman değirmen
sesi, arı vızıltıları gibi sesler işitiyorum. Simşek
parıltısı gibi şeyler görüyorum. Başımı kaldırıp
baktığımda evimin orta yerinde siyah ve uzun gölge
gibi bir şeyin olduğunu görüyorum. Yakalamak için
elimi uzattığımda derisinin üzerindeki kılların kirpi
kılları gibi olduğunu ve ağızından yüzüme doğru
ateş parçaları attığını görüp beni yakacağını
zannediyor, uyuyamıyorum, korkuyorum." dedi.
Resülü Ekrem (s.a.v.) buyurdular:
"Ey Ebu Dücane, evinize gelen korkunç bir
mahluktur. Bana bir kağıt ve kalem getiriniz."
Getirilen kağıt ve kalemi Hazreti Ali (k.v.)´ye verdi
ve "Bismillah diyerek (yukarda ki duayı) yaz."
buyurdu. Ebu Dücane (r.a.) diyor ki: "Resulü
Ekrem (s.a.v.)´in yazdırdığı bu mektubu götürüp
yastığımın altına koydum ve yattım. Gece yarısı
uyanmıştım. Kulağıma şöyle bir korkunç ses geldi:
Lat ve Uzza´ya yemin ederim ki bizi yaktın. Bu
mektubun sahibi hakkı için bu mektubu kaldır.
Senin evine bir daha gelmeyeceğiz." Ebu Dücane
(r.a.) diyor ki: "Sabahleyin erkenden kalkıp Resulü
Ekrem (s.a.v.)´in arkasında sabah namazı kıldım.
Cinlerin feryadını Resulü Ekrem (s.a.v.)´e haber
verdim." Resulü Ekrem (s.a.v.) bana şöyle buyurdu:
"Ey Ebu Dücane! O mektubu kaldır. Beni hak
peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim
ki eğer o mektubu kaldırmazsan, onlar kıyamete
kadar azap içinde kıvranırlar."
CİN MEKTUBU (NAME-İ PEYGAMER) NE ANLAMA GELİR
Eshab-ı kiramdan Ebu Dücane hazretleri
anlatır:
Yatıyordum. Değirmen sesi gibi ve ağaç
yapraklarının sesi gibi, ses duydum ve şimşek gibi,
parıltı gördüm. Başımı kaldırdım. Odanın
ortasında, siyah bir şey yükseldiğini gördüm. Elimle
yokladım. Kirpi derisi gibi idi. Yüzüme, kıvılcım gibi
şeyler atmaya başladı. Hemen Resulullah'a gidip,
anlattım. Buyurdu ki: (Ya Eba Dücane, Allahü
teâlâ, evine hayır ve bereket versin)
Kalem ve kağıt istedi. Hazret-i Ali’ye bir mektup
yazdırdı. Bu mektubu alıp katlayarak evime
götürdüm ve onu başımın altına koydum. O gece
uykumdan çığlık atan bir sesin haykırışıyla
uyandım ki o ses ‘Ey Ebu Dücane! Lat ve Uzza’ya
yemin olsun ki bu kelimeler bizi yaktı. Arkadaşın
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hakkı için
bu mektubu bizden kaldır. Bir daha senin evine
dönmeyeceğiz” diyordu.
O zaman ben: “Efendim Resulullah (sallallahu
aleyhi ve sellem) hakkı için, ben ona danışmadıkça
bu mektubu kaldırmayacağım” dedim. Böylece
duyduğum inilti, bağırtı ve ağlama yüzünden o
gecem çok uzun geçti.
Sabah olduğunda doğru gidip Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) ile beraber sabah
namazını kıldım ve o gece cinlerden duyduklarımı
ve onlara ne dediğimi kendisine bildirdim.
Bunun üzerine Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem): “Ey Ebu Dücane! O topluluktan mektubu
kaldır. Beni Hak Peygamber olarak gönderen Zat’a
yemin ederim ki onlar bu azabın acısını kıyamete
kadar hissedecektir.” buyurdu. (Beyhaki, Delailü’N-
Nübüvve, no: 3044, 8/188)

CİN MEKTUBU OKUNUŞU

Bismillâhirrahmânirrahîm.
Hâzâ kitabün min muhammedin rasûli rabbil
âlemine ila men tarakad darâ minel ummari vez
zûvvâri ves salihiyne illa tarikın yatruku bi hayrin ya
rahmanû emma bâdü fe inne lenâ ve leküm fil
hakkı siaten fe in tekü aşikan mûlian ev faciran
muktehimen ev râiyen hakkan mübtilen hâzâ
kitaüllahi yentıku aleyna ve aleykum bil hakkı inna
künna nestensihu mâ küntüm ta’melune ve
rasulüna yektubune mâ küntüm temkurune utraku
sahibe kitabi hâzâ veztalika ila abedetil asnami ve
ila men yez’umü enne mealâhi ilahen âhara la
ilahe illa hüve küllü şey’in hâlikun illa vechehu lehul
hukmü ve ileyhi turceune tuğlebune HA-MİN la
tünsarun. HA – MİN – AYN – SİN – KAF Teferrega
a’daüllehi ve belegat huccetüllahi. Vela havle vela
kuvvete illa billahi feseyekfike humullahü ve huves
semiul aliym.

CİN MEKTUBU ANLAMI


Alemlerin Rabbi olan Allah’ın Resulü
Muhammed’in hayır dışında bir şey için evlere
gelen tüm ziyaretçilere, sakinlere ve salihlere
fermanıdır. Ya Rahman! Biz ve size geniş haklar
tanınmıştır. Eğer sen çok tutkun bir aşık veya
izinsiz giren bir tacir ya da hakkı arayan bir kişi
yahut iptale çalışan biri isen işte Allah’ın kitabı
gerçekten bize ve size karşı hakkı konuşmaktadır.
(Casiye 29’dan) “Biz yaptıklarınızı şüphesiz bir bir
kaydediyoruz.”
(Yunus 21’den) “Elçilerimiz yapmakta olduğunuz
hileleri yazmaktadır.”
Artık bu fermanın sahibini terk edin ve puta
tapanlara, Allah’tan başka ilah olduğunu iddia
edenlere gidin.
(Kasas 88) “O’ndan başka hiçbir ilah yoktur. O’nun
zatından başka her şey yok olacaktır. Hüküm
O’nundur ve siz ancak O’na döndürüleceksiniz.”
(Mü’min 1) “Mağlup olacaklardır. Ha, Mim”
(Şura 1-2) “Yardım göremeyecekler. Ha, Mim Ayn
Sin Kaf”
(Bakara 137’den) “Allah düşmanları dağıldı ve
Allah’ın hucceti (hedefine) ulaştı. Güç ve kuvvet
ancak Yüce ve Büyük olan Allah iledir. Onlara
karşı Allah sana yetecektir. O ziyade işitendir,
hakkıyla bilendir”
FAZİLETLERİ
 Yukarıdaki rivayetten de anlaşılacağı üzere; cin
mektubu gerek evde bulundurmak gerekse de
üzerinde taşımak suretiyle kullanılabilir. Ebu
Dücane’nin yaptığı gibi yastığın altına da
konulabilir.
 CİN MEKTUBU VE ÂYÂT-I HIRZ

HAKKINDA
Sual: Cin mektubu nedir?
CEVAP
Peygamber efendimizin, cinlerin zararlarından
Müslümanları korumak için Hazret-i Ali'ye
yazdırdığı bir mektuptur. Üzerinde taşıyana ve
evinde bulundurana o mahluklar zarar veremez.

Eshab-ı kiramdan Ebu Dücane hazretleri anlatır:


Yatıyordum. Değirmen sesi gibi ve ağaç
yapraklarının sesi gibi, ses duydum ve şimşek gibi,
parıltı gördüm. Başımı kaldırdım. Odanın
ortasında, siyah bir şey yükseldiğini gördüm. Elimle
yokladım. Kirpi derisi gibi idi. Yüzüme, kıvılcım gibi
şeyler atmaya başladı. Hemen Resulullaha gidip,
anlattım. Buyurdu ki: (Ya Eba Dücane, Allahü
teâlâ, evine hayır ve bereket versin!)

Kalem ve kağıt istedi. Hazret-i Ali'ye bir mektup


yazdırdı. Mektubu alıp, eve götürdüm. Başımın
altına koyup, uyudum. Feryat eden bir ses, beni
uyandırdı. Diyordu ki: (Ya Eba Dücane, bu
mektupla bizi yaktın. Senin sahibin, bizden elbette
çok yüksektir. Bu mektubu bizim karşımızdan
kaldırmaktan başka, bizim için kurtuluş yoktur.
Artık, senin ve komşularının evine gelemeyeceğiz.
Bu mektubun bulunduğu yerlere gelemeyiz.)

Ona dedim ki, sahibimden izin almadıkça bu


mektubu kaldırmam. Cin ağlamasından,
feryadından, o gece, bana çok uzun geldi. Sabah
namazını, mescitte kıldıktan sonra, cinnin sözlerini
anlattım. Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(O mektubu kaldır. Yoksa, mektubun acısını,
kıyamete kadar çekerler.) [Delail-ün-nübüvve,
Tezkire-i Kurtubi]

Cin mektubunun aslı için buraya tıklayınız.

Sual: Cinlerin sebep olduğu hastalıklardan ve


yapılan büyüden kurtulmak için, hangi duaları
okumak gerekir?
CEVAP
Âyat-ı hırz denilen duayı okumalı. Arkasından da
aşağıda tercümesi yazılan dua okunursa, biiznillah
bir şey kalmaz. Ayat-ı hırz ve aşağıdaki duanın
Arapçası için buraya tıklayınız.

Bu konudaki bir mektup


Muhammed Masumi Serhendi hazretlerinin üçüncü
oğlu Muhammed Ubeydullah
Serhendi’nin Hazinet-ül-me’arif isimli kitabındaki
148. mektup, Teshil-ül-menafi’ kitabına da
eklenmiştir. Bu mektup şöyledir:

[Bu mektup, vilâyet penah pîrzâde-i irfan-ı destgah


Hâce Muhammed Parisa’nın oğluna yazılmıştır.
Mektup, tecrübe edilmiş bazı faydalı bilgileri
açıklamaktadır.]

Mektubuma besmele ile başlıyorum. Allahü tealaya


hamd eder, Resulüne salât ve selam ederiz. İmam-
ı Serahsi şöyle buyurdu:

Ahmed bin Salih anlatır:


Hizmetçime cinler musallat olmuştu. Başka bir
hizmetçi aldım. Ona da musallat oldular. Bir gün
namaz kıldım, otururken birisi selam verdi, ben de
selamını aldım. Kim olduğunu sordum. (Ben
Cinlerden Zekeriya... Sana bir dua öğretmek
için geldim. Senin cariyene olduğu gibi, bir
kimsenin başına bir hal gelir de, bu duayı
okursa, biiznillah o kimse sağlığına
kavuşur) dedi. Bu duayı yazmak için kalem
aradım; fakat bulamadım. Divanın altında
olduğunu söyledi. Sonra bana şu duayı yazdırdı:

“Allahü tealaya hamd olsun ki, göğü yüksek, yeri


alçak ve dağları dik yarattı. Rüzgârlar gönderdi.
Geceyi karanlık ve gündüzü aydınlık yaptı. Görülen
ve görülmeyen varlıkları yarattı. Bunları,
yarattıklarından hiçbirinin yardımına muhtaç
olmadan yaptı.

Ya Rabbi! Seni tesbih ederim (noksan sıfatlardan


tenzih ederim). Kudretini düşünen için, senin şanın
ne yücedir. Sen kendine mahsus yücelikle yücesin,
kendine mahsus yakınlıkla yakınsın. Sen
yarattıklarına kudretinle galipsin. Sana isyan eden,
Cehennemde, sana itaat eden ise, Cennettedir.

Ya Rabbi! Dua etmeyi emrettin ve edilen duaları


kabul edeceğini bildirdin. Yaptığımız dualar senin
kazanı geri çevirdi. Dualarımızı kabul eyle! Sen,
güç ve kuvvet sahibisin. Senden daha güçlü ve
kudretli kimse yoktur. Sen, Rahimsin. Senden
daha merhametlisi yoktur. Sen, Yakub
aleyhisselama merhamet edip tekrar görmesini
sağladın. Yusuf aleyhisselama da merhamet edip,
onu kuyudan kurtardın. Eyyüb aleyhisselama da
acıyıp bela ve musibetlerini kaldırdın.

Ya Rabbi, ben de senden istiyorum, sana


yalvarıyorum. Çünkü kendisinden bir şey
istenilenlerin en hayırlısı sensin. Ey zorbaları
kahreden, kıyamet günü amellerin karşılığını
veren, çürümüş kemikleri dirilten Rabbim, sen
yarattıklarının geçmesi için, Cehennem üzerine
kıldan ince ve kılıçtan keskin köprü kurdun! Sen,
[filan oğlu filanı veya filan hanımın kızı filanı], bu
acılara, şu sıkıntılara, bu hastalıklara müptela
kıldın. Sen onları gidermeye kadirsin, Ya
Erhamerrahimin (Ey merhametlilerin en
merhametlisi)!”

(O inkârcıların durumu, tıpkı bağırıp


çağırmadan başka bir şey işitmeyenlere [işittiği
sesin manasını anlamayan hayvanlara] haykıran
çobanın durumuna benzer. O inkârcılar sağır,
dilsiz ve kördürler. Çünkü onlar
düşünmezler.) [Bekara171]

Ahmed bin Salih hazretleri buyurdu ki:


Bu dua suya okunup, hasta ondan içer ve onunla
abdest alırsa biiznillah iyileşir. Bu dua vasıtasıyla
iki cariyeyi tedavi ettim. Bir hafta geçmeden, ikisi
de sıhhatlerine kavuştu. Her hastaya bu duayı
okuyorum, Allahü tealanın izniyle iyileşiyorlar.
Elhamdülillahi Rabbil âlemin.
“CİNLER”

Sual: Yiyecek ve içecek kaplarının ağzı devamlı


kapalı mı tutulmalıdır?
Cevab: Hadis-i şerifte, “Kapların üzerini örtün;
kapatırken de besmele söyleyin” buyuruldu. Kapak
bulunamazsa, tahta veya başka bir şeyle besmele
çekerek kapatmalıdır. Yoksa cinler faydalanır. Mikrop
ve bakteri üreyebilir; hayvan veya pislik düşebilir.
(Şir’atü’l-İslâm)

Sual: Evde gece çöp bekletilmemeli; en fazla akşam


dışarıdaki çöpe dökülmeli, deniyor. Doğru mudur?
Cevab: Gece evde çöp ve bulaşık kap bekletmek doğru
değildir. Çöpü akşamdan evvel dökmek, akşamdan
sonra dökmek gerekirse, cinlerin zarar vermemesi için
destur diye hafifçe seslenmek âdettir.

Sual: Gece bahçeye sıcak su serpmek cinnilerin


ölmesine yol açar deniyor, doğru mudur?
Cevab: Böyle bir rivayet yaygındır. Gece cinnîlerin
yayıldığı; bu sebeple gece olunca kapıların kapanması,
çocukların eve gelmiş olması gerektiği hadis-i şerif ile
sâbittir. Dökmemeli; dökmek zorunda ise destur deyip
dökmelidir. (Şir’atü’l-İslâm)

Sual: Cinler tuvalette necasete bakana zarar verir


mi?
Cevab: Helâda necasete bakmak uygun değildir. Hadis-i
şerifte “Cin ve şeytanlar helâda insanlara ifsad ve eziyet
için beklerler. Sizden biriniz helâya girerken (Eûzü
billahi mine’l-hubûsi ve’l-habâis) (ikisi de peltek se ile)
desin” buyuruldu. Hubûs, habîsin çokluk hâlidir. Kötü
cinler kasdedilmiştir. Habâis (habîseler) bunların
dişileridir. (Şir’atü’l-İslâm)

Sual: Cinler ne yeyip içerler?


Cevab: Hadis-i şerifte, tezek ve kemiğin cinlerin
yiyeceği olduğu rivâyet olundu (Tirmizî). Bunlar
kemikte taze et, tezekte ise hurma bulurlar (Ebû Ya'lâ).

Sual: Gece çöp atmanın, bebek bezi atmanın bir


mahzuru var mıdır?
Cevab: Gece çöp atmanın cinlere zarar verdiğine dair
bir kanaat vardır. Bu sebeple atılırsa, destur deyip öyle
atmalıdır.

Sual: Halk arasında “Karabasan” diye bilinen şey


nedir?
Cevab: Kâbustur. Kötü cinler insanlara uykuda sıkıntı
verebilir. Psikolojik veya ârizî sıkıntılar sebebiyle de
karabasan görülür.

Sual: Bazı medyumlar, kaybolan şeylerin yerini


söylüyorlar. Bunlara gitmek caiz midir?
Cevab: Kaybolan şeyin yeri kaybedene göre gâib ise de,
başkalarına göre böyle değildir. Meselâ latif mahlûklar
oldukları için cinlerin bu kaybolan şeyin yerini bilmeleri
ve medyumlara, cinci hocalara haber vermeleri
mümkündür. Medyumun bunu bilmesi, gaybı bilmek
demek değildir.
Sual: Cin ile şeytan arasındaki fark nedir?
Cevab: Şeytan, cin taifesindendir. Cinler de, iyi ve kötü
olmak üzere iki kısımdır. Kötü cinler, şeytanlardır. İkisi
ayrı diyenler de vardır.
Sual: Yeni doğan çocuğun kırkıncı günü diye birşey
var mıdır?
Cevab: Yeni doğan çocuk ve annesi bu 40 gün içinde
bünye itibariyle zayıf olduğu için, hastalık, nazar, büyü,
cinnin daha fazla tesir edebileceği endişesiyle âdeten
dışarı çıkmamaktadır.
Sual: Cin tasallutundan kurtulmak için nasıl bir
tedbir almak lâzımdır?
Cevab: Bu hususta muteber eserlerde hülâsaten şu
bilgiler bulunmaktadır:
Cinden kurtulmak için en iyi on çâre şunlardır:
1- E’ûzü Besmele ile Fâtiha sûresi okumalıdır.
2- E’ûzü Besmele ile iki Kul-e’ûzüyü okumalıdır.
3- E’ûzü Besmele ile Bekara sûresini okumalıdır.
4- E’ûzü Besmele ile Âyetelkürsî okumalıdır.
5- E’ûzü Besmele ile Bekara sûresinin son âyetini
okumalıdır.
6- E’ûzü Besmele ile Ha-Mîm Mü’mîn sûresinin
başından masîr’e kadar ve Âyetelkürsî okumalıdır.
7- (Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke leh lehülmülkü
ve lehülhamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr)
okumalıdır.
8- Çok (Allah) demelidir.
9- Hep abdestli bulunmalı, farzları ve sünnetleri hiç terk
etmemelidir.
10- Namahreme bakmaktan, çok konuşmaktan, çok
yemekten ve kalabalıktan sakınmalıdır.
Âyet-el-kürsî, İhlâs, Mu’avvizeteyn ve Fâtiha
sûrelerini sıksık okumak da, insanı cinden muhâfaza
eder.
Bu âyet-i kerîmeleri okumakla ve bu mektûbu taşımakla
ve şifâ âyetlerini okumakla ve yazıp suyunu içmekle
fâidelenmek isteyenlerin doğru ve temiz bir imana sahip
bulunması ve büyük günahlardan kaçınması lâzımdır.
Yoksa fâidesini görülmez. İmâm Rabbânî, “Cinden
korunmak için, (Lâ havle velâ kuvvete illâ billah-il-
aliyyil’azîm) okumalıdır diyor. Buna Kelime-i temcid
denir. Resulullah aleyhisselâmın Ebu Dücane’ye
yazdırdığı cin mektubunu evde ve üzerinde taşımalıdır.
Bu mektup, Teshîlü’l-Menâfi’ kitâbının sonunda
yazılıdır. Bu kitap Hakîkat Kitâbevi’nde satılmaktadır.
Cin ve şeytân şerrinden kurtulmak için ve sar’a
hastalığına ve sihre karşı Teshîlü’l-Menâfi’ kitabının
sonundaki âyât-ı hırzı (hırz âyetlerini) yedi gün okumalı
ve yazıp, üzerinde taşımalıdır. Bu muska Hakikat
Kitabevinde vardır. Süyûtî der ki: Şeytânın
vesvesesinden, sıkıntıdan kurtulmak için, hergün bu
düâyı okumalıdır: Yâ Allahü’r-rakîbü’l-hafîzü’r-rahîm.
Yâ Allahü’l-hayyü’l-halîmü’l-azîmü’r-raûfü’l-kerîm.
Yâ Allahü’l-hayyü’l-kayyümü’l-kâimü alâ külli nefsin
bimâ kesebet, hul beynî ve beyne adüvvî! [Ey gözeten,
koruyan ve merhametli Allah. Ey diri, yumuşak, izzetli,
aşırı merhametli ve cömert Allahım. Ey diri, her şeyi
ayakta tutan, herkesin yaptığını elinde tutan Allah.
benimle düşmanım arasına perde koy.] Sabah ve akşam
üçer defa hadîs-i şerifte bildirilen şu duayı okumalıdır:
Bismillâhillezî lâ-yedurru ma’ asmihi şey’ün fil-Erd-ı
velâ fissemâ ve hüves-semî’ul’alîm. Yerde ve gökte hiç
bir şey, Allah'ın adıyla zarar veremez, demektir.

Sual: Cinler insan kılığına girebilirler mi?


Cevab: Evet; ama fazla vâki değildir

Sual: İlk insan Hazret-i Âdem olduğu gibi, ilk cin de


İblis midir?
Cevab: Hayır. Cinlerin atası Cân'dır. İblis’in, önceki
ismi Azazildir. Sonra yaratılmıştır.

Sual: Evrenin bu kadar büyük olmasının sebebi,


sadece bizim için yaratılmadığını gösterir mi?
Mesela cinler evrende çeşitli gezegenlerde hayat
sürdürüyor olabilir mi?
Cevab: Olabilir.

Sual: Cin mektubu denilen ve cinlerin zararına karşı


Hazret-i Peygamberden nakledilen rivayetin
uydurma olduğunu İbnü’l-Cevzî söylüyor. Ne
dersiniz?
Cevab: İbnü’l-Cevzî, el-Mevduat kitabında (III/169),
“Bunun uydurma olduğunda hiç şüphe yoktur” diyerek
değerlendirmiştir. Ancak, Hazînetü’l-Esrâr adlı kitapta,
sar’a hastasının tedavisi bahsinde bu mektuptan
bahsediliyor. İmâm Beyhekî Delâilü’n-Nübüvve ve
İmâm Kurtubî Tezkire kitabında anlatıldığı üzere,
eshab-ı kiramdan olup cin tasallutuna uğradığından
endişelenen Ebû Dücâne’ye, Hazret-i Peygamber’in “Yâ
Ebâ Dücâne! Allahü teâlâ, evine hayır ve bereket
versin!” diye dua ediyor ve bir yazı yazdırtıyor. Ebu
Dücâne, evine gittiğinde bu yazıyı başının altına koyup,
uyuyor. Feryad eden bir ses, kendisini uyandırarak “Yâ
Ebâ Dücâne! Bu mektupla, beni yaktın. Senin sahibin,
bizden elbette çok yüksektir. Bu mektubu, karşımızdan
kaldırmaktan başka, bizim için, kurtuluş yoktur. Artık,
senin ve komşularının evine gelemeyeceğiz. Bu
mektubun bulunduğu yerlere gelemeyiz” diyor.
Sabahleyin bu hâdiseyi Hazret-i Peygamber’e anlatıyor.
O da “Mektubu kaldır. Yoksa acısını kıyamete kadar
çekerler!” buyuruyor. Kefevî’nin Mecmû’atü’l-Fevâid
ve Demîrî’nin Hayâtü’l-Hayvan kitabında, “Bir kimse
bu mektubu yanında taşısa veya evinde bulundursa, bu
kimseye, eve ve etrafına cin gelmez ve dadanmış olup
zarar veren cin de gider” diyor. Hakîkat Kitâbevi’nin
bastırdığı arabi Teshîlü’l-Menâfi’ kitabının sonunda bu
mektup vardır. İbnül-Cevzî, nice sahih rivayetlere
mevzu diyen müteşeddid bir âlimdir. Bir hadis âliminin
mevzu dediği rivayete, bir başka âlim mevzu
demeyebilir. Bu bir ictihad meselesidir.

Sual: Cinni çağırtıp konuşturmak ve ona da vefat


etmiş birinin ruhaniyetini çağırttırmak gibi bir şey
olabilir mi?
Cevab: Cin gelebilir. Ruhun gelmesi pek olacak bir şey
değildir. Fâsıklara müminin ruhu gelmez. Kâfirin ruhu
zaten hiç gelemez.

Sual: Ezan okunurken, köpeklerin şeytanları
kaçarken gördüklerinden uluduğuna yönelik inanış
var. Doğru mudur?
Cevab: Köpek uluduğu zaman, eşek anırdığı zaman,
Allah’a sığınmak hadis-i şerif ile tavsiye edilmiştir.
Çünki onlar insanların görmediği şeyleri görebilirler.

Sual: Geceleri kâbus (karabasan) görüyorum. Ne


yapmalıdır?
Cevab: Bunlar normal şeylerdir. Film, gazete, geceki
konuşmalar ve görüştüğü insanlar tesir eder. Abdest alıp
yatmalı; âyetülkürsi ve muavvizeteyn okumalıdır.
Yattığı yerde canlı resmi, heykeli, biblosu olmamalıdır.

Sual: Cin taifesi ile insanlar arasındaki evliliğin


cereyanı hayal midir, yoksa hakikî mi? Bu
münasebetten çocuk hangi cinsten doğuyor?
Cevab: Hanefî uleması böyle bir şeyi kabul etmez;
cevaz vermediğini gibi, mümkün de görmez. Bazı Şâfiî
âlimlerine göre caiz ve mümkündür. Buna göre insan
suretine girmek suretiyle cereyan eder. Çocuk, annesine
tâbidir.
 Sual: Cinlerle irtibat olan birisi, cinler vasıtasıyla
hastalıkları tedavi ettiğini iddia etse, mümkün
müdür?
Cevab: Mümkün ise de, bugün bu işle meşgul olanların
ekserisine itibar olmaz. Tıbbî tedavi alırken, bir yandan
da sünnet ile bildirilen duaları okumalıdır.

Sual: Cinlerle görüşmek caiz midir?
Cevab: Caiz ve mümkündür. Fakat doğru değildir.
Tehlikelidir.

Sual: Hüddam nedir?


Cevab: Cincilere hizmet eden cinlere hüddam deniyor.
Bunlar Müslüman ise, böyle işlere pek tenezzül etmez.
Kâfir ise, cinciye günah, hatta küfr işletmeden yardım
etmez.

Sual: Büyüden korunmak için dua okumak yeterli


midir?
Cevab: Namaz kılmak, abdestli ve avret yeri örtülü
gezmek, evde canlı resmi ve köpek bulundurmamak,
günahtan, pislikten ve kötü insanlardan kaçınmak da
lazımdır.

Sual: Ümmü sübyan hastalığı diye bir hastalık var


mıdır?
Cevab: Loğusa humması ve ümmü sübyan denilen bir
hastalık vardır. Din kitaplarında bunu bir cinnin yaptığı
söylenir ki, bu cinne ümmü sübyan da denir. Nitekim
hadis-i şerifte, “Çocuğun kulağına ezan ve ikamet
okuyun ki, ümmü sübyan zarar vermesin” buyuruldu.
Bu halde hâmile, çocuğunu düşürür; loğusa veya çocuk
uyuyamaz; uykuda korkar; ateşlenir; havale geçirir ve
ölür. Yani “al basar”. Ayrıca âyetülkürsi, muavvizeteyn
ve fatiha okumalıdır. Bismillahillezî… duası
okumalıdır. Hamile kadınların çocuğunun düşmemesi
için ağır iş yapmamalı, ekşi yememeli, hurma yemelidir.

Sual: Bir cinni vasıtasıyla Aramice öğrenmek caiz


midir?
Cevab: Olacak iş değildir.

Sual: İblis meleklerden midir? Nasıl çoğalır?


Cevab: Cindir. Cinlerin çoğalması gaz (hava) iledir.
Erkekten dişi bir gaz geçerek bundan yavru hasıl olur

Sual: Bazı dindar ve düzgün kimseler manevi


rahatsızlıkları olan kişilerden isim, anne ismi,
gün/ay/yıl şeklinde doğum tarihi isteyerek onun
hakkında yaşadıkları ile alakalı geçmişte nerede hata
yaptığını, kimlerin kendisine zarar vermek için
uğraştığını, evindeki büyünün yerini haber veriyor.
Bunlara itibar etmek caiz midir?
Cevab: Aynı zamanda doğan ve aynı hususiyetlere sahip
kişilerin başına gelenlerin müşterekliği üzerine
kurulmuş ihtimal hesaplarıdır. Yıldızname diye bilinir.
Buna bakarak gelecekteki hayatı üzerine tahminler
yapılır. Bunlar boş işlerdir. Ciddiye almamalıdır.
Gaybdan haber sayılmadığı için küfr de denemez. Ama
inanç ve telkin yoluyla faydalı oluyorsa, ilaç olarak
mahzuru yoktur.

Sual: Destur kelimesinin kullanılması batıl inançtan


mıdır?
Cevab: Destur, izin demektir. Akşamleyin çöpü
dökerken, sokağa kaynar su serperken, def-i hacet
ederken cinlerin çekilmesi ve zarar görmemesi için
destur demek âdettir.

Sual: Geceleyin yemeklerin üstü açık bırakılabilir


mi?
Cevab: Şir’atül-İslamda gece evde çöp ve bulaşık
bırakmamalıdır, yemeklerin üstünü cinler
faydalanmasın diye üstünü bir çubukla dahi olsa
örtmelidir diye yazıyor. Üzeri örtülmemiş yemeği
yemekte mahzur yoktur.

Sual: Transa geçmek diye bir şey var mıdır?


Cevab: Eskiden şamanlar vardı. Bunlar, tabiatüstü
kuvvetlerle temas kurduğunu iddia edenlere denir. Biraz
bugünki medyumlar gibi, kendilerine göre bir takım
usullerle trans hâle girip kendilerinden geçer. Hususi
elbiseler giyer. Davul veya ses çıkaran âletler kullanır.
Danslar yapar. Normal insanların görüp işitmediği
şeylerden, ruhlardan, cinlerden anlatır. Şair değildir;
ama şiir şeklinde dualar okur; içlerinde mânâsız, ama
‘sihirli’ kelimeler de bulunur. Halk, bunun gaypdan
haber verdiğini zanneder.

Sual: Madem nazar haktır; bu kadar güzel ve


yakışıklı artiste neden değmiyor?
Cevab: Nazar da, büyü de istisnai ve nadirdir. Nerden
biliyorsunuz değmediğini?

Sual: Cinler maddelerin yerini değiştirebilir mi?


Cevab: Evet, ama pimpirikli olmamalıdır.

Sual: Bir tanıdığım cinleri gördüğünü, onların


kendisine haç öptürmeye çalıştığını, “Allah baba de”
gibi telkinlerde bulundukları söylüyor. Ayrıca arada
“sen şeytansın” ve “çocuğumu öldürmeye
çalışıyorsunuz” diyerek bazı insanlara saldırıyor. Ne
yapmalıdır?
Cevab: Paranoid şizofreni olduğu anlaşılıyor. Doktora
götürmelidir. Tedavi bedavadır. Salih bir hocaya da
okutmalıdır.

Sual: Ev içerisinde tütsü yakıp oda oda gezdirmek


caiz midir?
Cevab: Cin, büyü, nazar gibi negatif enerjiyi bertaraf
etmek ve güzel koku hasıl etmek için tütsü yakmak caiz
ve iyidir.
Sual: Cinler ve şeytanlar insanın aklını fikrini
niyetini okuyabilir mi?
Cevab: Hayır. Yalnızca evliya, Allah izin verirse,
okuyabilir.
Sual: Şeytanlar ve cinler insan bedenine girebilir
mi?
Cevab: Kitaplarda cinlerin insan bedenine girebildiği,
mikrop gibi hastalık taşıdığı veya iç azaları harap ettiği
anlatılır.
Sual: Cinlerden peygamberler gelmiş midir?
Cevab: Bu mesele ihtilaflıdır. Enam suresinin “Ey insan
ve cinler, içinizden size peygamber gelmedi mi?”
mealindeki 130. ayetinde geçen içinizden tabirini bazı
alimler cinlerin içinden peygamber geldiği, bazı alimler
ise tağlip tarikiyle bundan insanların kast edildiğini
söyler.
Sual: Cinlere kemik ve gübrenin Resulullah
tarafından gıda olarak tayinini nasıl anlamalıdır?
Cevab: Cinler çeşit çeşittir. Kemik ve gübrenin gıda
olarak tayin edildiği cinler buna uygun yaratılmış olan
cinler olabilir.

You might also like