Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 11

HEAD - KAFA

I would give priority to my head.


Önceliği başıma veririm.

Michael is now head of the family.


Artık aile lideri Michael.

I’m the head chef here.


Buranın şefiyim.

-ls his head properly shaved?


- Kafası traş edildi mi?

Take the head.-


Kelleyi alın.

Big head. Büyük kafalı.

- He's got a bull's head helmet.


- Boga basli bir migferi var.

Rachel, use your head!


Rach, aklını kullan!

The head of the hospital's about to lose hers too.


Hastane yöneticisi de lisansını kaybetmek üzere.

Head count for what?


Neyin kişi sayısı?

Head in a bag. Kelle kesede.

He's the head of my department.


Kendisi departman müdürümdür.

The ground crew head to the distant hills.


Takım uzak tepelere doğru gidiyor.

You are the head of the household.


Sen bu ailenin reisisin.
HAİR - SaÇ
I think his hair was lightish brown.
Sanırım saçları açık kahverengiydi.

All that hair!


Bütün o kıllara!

Cat hair.
Kedi tüyüne.

Dark hair?
Kahverengi saçlı?

- Short hair, long hair, I hate them.


- Kısa ve uzun kıllı, nefret ederim.

The llama hair.


Lama tüylü olan.

How's your hair tasting buddy?


Saçının tadı güzel mi dostum?

And this beard hair.


Ve bu sakal kılı.

I think I have a rogue hair.


Sanırım istenmeyen tüylerim var.

Dark brown hair.


Koyu kahverengi saçlı.

With long white hair.


Büyük beyaz tüylü bir köpeğe.

Such hair, such mouth!


O saçlar, o dudaklar!
FOREHEAD - ALIN
The little 666 on her forehead.-
Alnındaki küçük 666 sayısını.

Laceration on the forehead...


Alında kesik var...

She inherited that from her mother along with the forehead.
Alnıyla beraber bunu da annesinden miras aldı.

Your forehead is all sweaty.


Alnın ter içinde kaldı.

There's no sweat on the forehead


Alında terleme yok.

It's got your forehead, look.


Senin alnını almış, baksana.

Why is your forehead all red?


Senin alnın niye kızardı?

Forehead once.
Bir keresinde bir alın.

"bridal vermillion on my forehead...


"" alnımdaki al sürme ile...

"Nurse Elkins, forehead, please.


Hemşire Elkins, alnımı silin lütfen.

Then how about flicks on the forehead?


O zaman alına fiske atmaya ne dersin?

The boy only touched her forehead.


Çocuk sadece alnına dokundu.
FACE - ÜZ (SİFƏT)
Remember that cold morning with those dogs licking your face?
Yüzünü köpeklerin yaladığı şu soğuk sabahı hatırlıyor musun?

A man who could change his face....


görünüşünü değiştirebilen bir adam.

- Get out of my face.


-Sen gözümün önünden kaybol.

What face, Dipper?


Ne suratı, Dipper?

Face down on the street!


Ön yüzü aşağı gelecek şekilde sokakta!

They are trapped in the rock face.


Kayalık cephede sıkıştılar.

A face stamped across history.


Bütün tarihe kazınmış bir çehre.

For the last several years, you've been a familiar face.


Son birkaç yıldır tanıdık bir simasınız.

You think I'm a vicar with a bleeding face?


Yani sizce gerçekten yaralı yüzlü bir rahip miyim?

All the good men are either gay or have no face.


Bütün iyi erkekler ya eşcinsel ya da yüzsüz!

- What face?-
Nasıl bir şekilmiş?

Because he threw the fight that I might save face.


Çünkü görünüşümü kurtarmak için savaştı.
BRAİN - BEYİN
Did her heart warp her brain?
Kalbi beynini mi çarpıttı?

Damn your feeble brain!


Yarım aklına lanet olsun!

Half a brain, dammit


!Yarım beyinli, kahretsin!

Well, of course father, that'll make


too sense by your brain desire.
Elbette baba, beyinsel arzuların
seni oldukça hassaslaştıracak.

You wanna remove half his brain.


Beyninin yarısını çıkarmak istiyorsun.

You fill my brain.


Sen aklımdan çıkmıyorsun.

Yesterday you said I fill your brain.


Dün beni aklından çıkaramadığını söylemiştin.

We fried his brain for nothing.


Bir hiç için beynini kızarttık.

All that candy is rotting your brain.


Akıl sağlını bozdu bu şeker.

Tiny brain.
Küçük beyinli.

Brain and binary vascular system incompatible.


Beyni ve ikinci damar sistemi uygun değil.

If I only had a brain.-


Azıcık aklım olsaydı.
EYE - GÖZ
The only link between eye and muscle is the brain.
Göz ve kas arasındaki tek bağlantı beyin.

But I'm afraid the good doctor and I did not see eye to eye.
Ama korkarım doktorla aynı görüşte değildik.

AN OBJECTIVE EYE...
Tarafsız bi bakış...

Who's evil eye?


Kimin nazarından?

The love I used to see in your eyes for me is no more.


Gözelerinde görmeye alıştığım mutluluğu göremiyorum.

Eye of the tiger!


Kaplan gözlü!

You were a eye witness, you saw everything.


Sen görgü tanığısın.

We want an eye and ear on them.


Onları görüp, izlemek istiyorum.

They can keep an eye out.


Onlar dışarıyı gözetleyebilir.

I know that look in your eye.


Bu bakışı biliyorum.

Close your eyes.


Gözelerini kapat.

Lazy eye,
Kayık gözlü.
EYEBROW - QaŞ
Even Maggie has that baby with the one eyebrow.
Hatta Maggie'nin bile tek kaşlı bebeği var.

Eyebrow razor?
Kaş tıraş bıçağı mı?

With raised eyebrow.


Kalkık kaşlı.

Just one eyebrow.


Sadece tek kaş.

Sure, with an eyebrow.


Tabi, kaşlı.

Suddenly pierce her eyebrow?


Birden bire kaşına piercing taktırmak mı ?

Raise your eyebrow.


Kaşlarını kaldır.

Hey, eyebrows.
Kaşlı çocuk.

You know, your eyebrow...


Kaşların beni çıldırtıyor.

You see this eyebrow?


Bu kaşı görüyor musun?

I shaved off my eyebrow.
Kaşımı tıraş ettim.

Is that an eyebrow?
O kaş mı?

That eyebrow thing?


- Kaşım mı?
EYELASH - KİRPİK
Can I use your eyelash curler?
Kirpik bükücünü kullanabilir miyim?

Oh, you have an eyelash.


Kirpiğin düşmüş.

That's an eyelash, I made a wish.


Kirpikti, bir dilek tuttum.

You have an eyelash.


Kirpiğin düşmüş.

Isn't the fake eyelash uncomfortable?


O takma kirpikler rahatsız etmiyor mu?

You have an eyelash, Deacon.


Kirpiğin düşmüş, Deacon.

You have an eyelash.


Kirpiyin var.

An eyelash.
Kirpiğin düşmüş.

And through the eyelash goes fast


Ve kirpiklerin içinden hızla gider

You have an eyelash on your cheek.


Yanağında kirpik var.

The eyelash?
Kirpik mi?

- Not an eyelash!
- Bir kere bile!

Oh, yeah, I had an eyelash.


Evet ama kirpiğimle dilek tutuyorduk.
NOSE - BURUN
You said the one guy was short with a big nose.
Bir tanesinin kısa boylu ve koca burunlu olduğunu söyledin ama.

Poor nose.
Zavallı burun.

Your nose is bleeding.


Burnun kanıyor.

- She was contemplating a nose ring.


- Hızma yaptırmayı düşünüyor.

I "nose" the truth, now, brother.


Gerçeği kokladım artık, kadeşim!

He got Monica Kazinski and the broad with the long nose.
Monica Kazinski ve o uzun burunlu karıyla yattı.

Nose knows.
Burun bilir.

Use your nose.


Öyleyse burnunu kullan.

I also have a gold nose ring.


Ayrıca birde altın hızma.

- Nose, don't be damn good...


- Koklamak da ne oluyor, tanrı aşkına...

- Have a nose.
Biraz koklayalım.

How about me, Potato Nose?


Bana ne dersin, patates burunlu?

Touched my nose.
Burnuma dokundu.
WRIST - BİLƏK
Earlier today, I saw that wrist cuff and I got a partial for Marshall.
Bu sabah o bilekliği gördüm ve Marshall'a hâllendim.

Let your wrist go.


Bileğini serbest bırak.

"What makes it really good is, you can wear it on your wrist!
"Kolunuza taktığınız şeyi ne iyi yapar?

- GPS wrist unit.


- Bileklik GPS'i.

Good wrist action.


Güzel bilek hareketi.

"Found on left wrist of victim.


"Kurbanın sol kolunda bulunmuştur."

How about the wrist?


Peki ya bilek?

Loosen your wrist for me.


Kolunu aç benim için.

My wrist is broken.
Bileğim kırıldı.

The replica is on the wrist.


Taklit saat kolunda.

Leela's wrist thingy.


Leela'nın bileklik şeyi.

Put your wrist out.


Bileklerini uzat.

- Jimmy hurt his wrist.


- Jimmy bileğini incitti.
ELBOW - DİRSƏK
Lick that elbow!
Dirseği yala!

My elbow slipped!
Dirseğim kaydı ama!

- Your kid elbowed mine on purpose.


-Bilerek dirsekledi.

Elbow up.
Dirsekler yukarı.

- He elbowed the assailant.


Saldırganı dirseklemiş.

Elbow, tongue.
Dirsek, dil...

- My elbow?
Dirseğimden mi?

- Elbow kills.
- Dirseğim ağrıyor.

I'm always elbowing the boom guy.


Ben aktörü hep dirsekliyorum.

- Tennis elbow.
Tenisçi dirseği.

Zadro, his elbow.


Zadro, dirseği.

Nice elbow action.


Güzel bilek hareketi

Always elbow-shaking.
Her zaman dirsek temasında.

You might also like