Sadrazam (DIA)

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 6

SADR, Muhammed Bak ı r

rek bu müessesenin yeniden yapılandırıl­ ı 965; Tahran ı 975); el-İslam ye]füdü'l-J:ıa­


ması gerektiğini söylüyordu. Bu dönemde yat (Beyrut 1980); Baf:ış J:ıavle'l-Mehdiy­
el-Fetava'l-vazıf:ıa adlı eserini neşrede­ ye (Beyrut 1981); el-Üsüsü'l-mantı]fıyye
rek bir anlamda merciiyyet makamı için li 'l-istikra' (Beyrut 1972); el-Fetava'l-va-
hazırlıklara başlamış oldu. Merciiyyet ma- zıf:ıa (Necef 1396; Beyrut 1983); el-Ben-
kamı ulemayı rejime karşı koruyan bir zırh kü'l-la-ribevi fi'l-İslam (Beyrut 1983); Ni-
işlevi de görüyordu ve Sadr siyasi faaliyet- ?:amü'l-'ibadat ti'l-İsldm (Tahran 1404):
leri için muhtemelen bundan istifade et- el-Medresetü'l-İslô.miyye (Beyrut 1973);
mek istiyordu. 197Tde Irak rejimi, ayetul- Mu'cez ii uşuli'd-din (Beyrut 1987); el-
lahların gücünü ve şöhretini arttırdığı ge- Medresetü'l-Kur'ô.niyye (Beyrut 1980;
Muhammed Bakıres - Sadr'ın el vazısı ve mührü
rekçesiyle Necef ve Kerbela'da her yıl ya- Kur'an Okulu, tre. Mehmet Yolcu, Anka-
pılan anma törenlerini yasaklamak istedi, ra 1995); Buf:ıuş İslô.miyye (Beyrut 1991);
bunun için sıkı önlemler aldı. Buna rağmen Dürus ii 'ilmi'l-uşul (Beyrut 1989); Eh-
binlerce gösterici rejim karşıtı sloganlarla lü'l-beyt: Tenevvu'u edvar ve vaf:ıde­
yürüyüşe geçti, hükümet gösteriyi zorluk- tü hedef (Beyrut, ts.) . Sadr'ın başlıca eser-
da ders vermesini ve eser yazmasını tavsi- la bastırdı. Çok sayıda kişi gözaltına alındı, leri el-Mecmu'atü '1-kamile li-mü' ellefa-
ye ettiler. Bunun üzerine bir süre aktif si- Sadr da gösterilerde rolü olduğu iddiasıy­ ti's-Seyyid Muf:ıammed Ba]fır eş-Şadr
yasetten çekilip Necef'teki el-Havzetü'l-il- la gözaltına alınıp serbest bırakıldı. adıyla on beş cilt halinde ayrıca yayımlan­

miyye'nin yeniden yapılandırılması için ça- mıştır (Beyrut, ts.). Bu külliyatta yukarıda
1979 İran islam Devrimi'nden övgüyle
lışmalarda bulundu ve ders kitapları yazdı. zikredilenlerin bir kısmı yanında şu eser-
söz eden Muhammed Bakır es-Sadr, islam
Abdüsselam Muhammed Arif'in iktidarı ler yer almaktadır: Buf:ıuş ii şerf:ıi'l- 'Ur-
devletinin temelleri üzerine makaleler yaz-
döneminde ( ı 964- ı 968) Şii uleması rahat veti'l -vüş]fa, Na?:ra 'amme fi'l -'ibadô.t,
dı. Irak halkından Baas Partisi'ne ve ilgili
çalışma ortamı buldu. İslam Da'vet Parti- en-Nübüvve el-Ijatime, Bal].ş J:ıavle'l­
kuruluşlara katılmamalarını istedi. Humey-
si üniversite ve aydınlar arasında yayılma­ vilaye, es-Sünenü't-taril].iyye fi'l-Kur'an,
ni ile Sadr arasındaki yakınlık ve Sadr'ın
el-Mif:ıne, Minhdcü 'ş -şalif:ıin .
ya başladı. Ayetullah el-Hakim, Havze'deki iran'daki islam devrimini açıktan destek-
etkinliğini arttırdı; ayrıca Irak'ın diğer şe­ BİBLİYOGRAFYA :
lemesi birçok şehirde geniş çaplı gösteri-
hirlerinde yeni merkezler ve kütüphaneler Mecmü'ata'l-kamile li-mü'elle{ati's-Seyyid
lere vesile oldu. Bu yıllarda Necef en ha- Muf:ıammed Balw eş-Şadr, Beyrut, ts. (Darü't-
kuruldu. Ancak 1968'de Baas rejimi ikti- reketli günlerini yaşıyordu. Ancak Baas re- Tearüf). Muhammed el -Garev!'nin girişi, s. e-n;
dara gelince Ayetullah Muhsin el-Hakim jimi muhalif hareketleri bastırmakta ka- Kazım ei-Hüseynl el-Hairl, eş-Şehfd eş-Şadr: Sü-
ve Muhammed Bakır es-Sadr gibi Şiilider­ rarlıydı. Sadr'ın destekçilerinden ve islam müvvü';;;-;;;at ve sümüvvü'l-mevkıf. Kum 1427;
leriyle hükümet arasında çekişmeler baş­ Human Rights in Iraq: Middle East Watch, New
Da'vet Partisi'nin üyelerinden yüzlercesi tu-
Haven-London 1990, s. 52; Chibli MaHat, The Re-
ladı. Yeni rejim Şi'ller'in gücünü kırmak için tuklandı, bir kısmı idam edildi. Bu sırada newal o{ fslamic Law: Muhammad Baqer as-
öncelikle eğitim faaliyetlerine büyük oran- Sadr da tutuklandı, fakat birçok şehirde Sadr, Najaf and the Shi'i International, Cam-
da kısıtlamalar getirdi. Okulların çoğu ka- protesto gösterileri başlayınca serbest bı­ bridge 1993; a.mlf., "Muhamrnad Bager as-Sadr",
patıldı, vakıflara ve diğer gelir kaynakla- rakıldı. Baas yönetiminin bütün uzlaşma
Pioneers of fslamic Revival (ed. Ali Rahnema).
rına el konuldu. Ayetullah el-Hakim ve London 1994, s. 251-272; Yitzhak Nakash. The
çabalarına rağmen Sadr, İran devrimine Shi'is o{ Iraq, New Jersey 1994, s. 86, 137-138,
Sadr'ın, yönetimi barışçıl yollardan çözü- olan desteğini ve Baas rejimine karşı sert 231; Talib Aziz, "Bagir al-Sadr's Quest for Mar-
me zorlamak için Irak içinden ve dışından tutumunu değiştirmedi; rejimin yıktima­ ja'iyya", The Most Learned o{ the Shi'a: The Ins-
destek arayışları da sonuçsuz kalınca Sadr sı ve yerine İslami esaslara dayalı bir sis- titution of the Malja' Taqlid (ed. L. S. Walbrid-
ve taraftarları imam Ali Türbesi'nde rejim temin kurulması çağrısında bulundu. Bu-
ge). Oxford 2001, s. 140-148; T. M. Aziz. "An Is-
lamic Perspective of Political Economy: The Vi-
karşıtı bir miting düzenledi. Ayrıca Bağ­ nun üzerine yönetim, Mart 1980'de islam ews of Martyr Muhammad Bagir al-Sadr", Al-
dat'ta büyük bir gösteri tertip etmek is- Da'vet Partisi'nin bütün üyeleriyle aynı ama- Tawhid,X/1, Qum 1992, s. 139-154; a.mlf., "The
tiyorlardı, fakat bunu gerçekleştiremedi­ ca yönelik faaliyetlerde bulunan herkesi ida- Role of Muhammad Bagir al-Sadr in Shi'a Poli-
ler. Baas rejimi, Şiiliderlerini yerli işbirlik­ tical Activism in Iraq from 1958 to 1980", IJMES,
ma mahkUm eden bir karar çıkardı. Kısa bir
XXV/2 (ı 993), s. 207-222; Zeki ei-Müad, Mine't-
çiler ve Batı desteğiyle rejimi devirmeye süre sonra da Sadr ve kız kardeşi tutukla- türa.ş ile'l-ictihad: el-Fikrü'l-islamf ve ka2:aya'l-
kalkışmakla s uçladı. Mehdi el-Hakim yurt nıp hapiste öldürüldü (Nisan 1980) ışlaf:ı ve't-tecdfd, Beyrut 2004, s. 145-170.
dışına kaçarken Muhsin el-Hakim Necef'e
döndü ve kısa bir süre sonra orada öldü.
Eserleri. Muhammed Bakır es-Sadr'ın
önemli eserleri şunlardır: Fedek fi't-taril].
!il MEHMET TOPRAK

Yerine geçen Ayetullah Hfı'l siyasete mesa- (Beyrut 1374); Felsefetüna (Beyrut 1379/
feli durduğundan Baas rejimine karşı her- 1959; Abdurrahman Sarıoğlu tarafından SADRAZAM
hangi bir girişimde bulunmadı. Türkçe'ye çevrilmiş [İslam ve Filozofi, is- (~f.)~ı
Muhsin el-Hakim'in vefatından sonra Ba- tanbul 1980]. eksik olan bu çeviriyi Suat Osmanlılar'da devlet idaresinin
as rejimi Havze üzerindeki baskılarını iyice Çağlayan gözden geçirerek Felsefemiz adıy­ padişah vekili olarak
arttırdı. Partinin birçok üyesi öldürülürken la yeniden yayımiarnıştır [Ankara ı 99ı )); önde gelen sorumlusu,
Sadr birkaç defa tutuklandı ve sorgulan- İ]ftişadüna (Necef 1381/1961; eseri Sa- başvezirin unvanı.
L _j
dt Havze'nin genelde siyaset dışı kaldığı dettin Ergün - Mehmet Keskin İslam Eko-
bu dönemde Ayetullah HG'l'nin muhtemel nomi Doktrini [İstanbul ı 978]. Mustafa Ay- Osmanlı devlet teşkilatında başlangıç­
halefi olarak görülen Sadr merciiyyet ma- kaç İslam Ekonomi Sistemi [I-III, istanbul tan beri güçlü bir kurum olan sadrazam-
kamının kurumsal hale getirilmesi, mer- ı 993] ismiyle Türkçe'ye çevirmişlerdir); el- lık, Türk-İslam devletlerinde ve özellikle Sel-
ci ile halk arasındaki bağın güçlendirile- Me'alimü'l-cedide li'l- uşul (Bağdat 1385/ çuklular'da başvezirliğin bir devamı olarak

414
SADRAZAM

ortaya çıkmıştır. XVI. yüzyıl sonlarına ka- ruluştan istanbul'un fethine kadar genel- dan sonraki dönemlerde de faaliyetleriyle
dar daha çok vezir-i a'zam tabiri kullanı­ likle ilmiyeden. XIX. yüzyıla kadar kalemi- dikkat çeken sadrazamlar makama gel-
lırken sadr (en yukarı , üst) kelimesinin ma- yeden gelen bazı istisnalar hariç kul men- miş , özellikle XVII. yüzyılın ikinci yarısın­
kam ifade eden şekli sadarerten hareket- şeli askeri-idari kariyerden, Tanzimat son- dan itibaren yedi sadrazam çıkarmış olan
le sadr-ı ali, sadr-ı a'zam unvaniarı da kay- rasında tamamen sivil olarak mülkiye ka- Köprülü ailesi bunların içinde öne çıkmış­
naklarda geçmeye başlamıştır. ll. Murad riyerinden geldikleri görülmektedir. XIV. tır. Çandarlı ailesinden bu yana ilk defa
dönemine ait bir gazavatnamede hem ve- yüzyılın ortalarından İstanbul'un fethine köklü bir aile sadaret makamında sürek-
ziriazam hem sadrazam ibarelerine rast- kadar bir iki istisna dışında, tanınmış Türk lilik arzeden fertleriyle sivrilmiştir. Bu dö-
lanır ( Gazava t-ı Sultan Murad, s. 12. 3 1) ailesi Çandarlılar'ın bir silsile halinde kazas- nemler, padişahların XVI. yüzyıldaki idari
Ancak daha sonraki kaynaklarda genel- kerlikten vezirliğe ve veziriazamlığa yük- tekellerinin sarsıntıya uğradığı ve değişim
likle veziriazam tabirinin kullanıldığı görü- selerek yetmiş yıldan fazla bu makamda geçirdiği yeni bir başlangıç olacaktır. XVIII.
lür. Sadrazam unvanı XVI. yüzyılın ikinci kalmaları Osmanlı toplumunda. "Saltanat yüzyıl sadrazamları ise artan iç problem-
yarısından itibaren giderek yaygın hale gel- AI-i Osman'a, sadaret Çandarlılar'a ait ve ler yanında önemli siyasi meseleler dolayı­
miştir. Önceleri saray sınırları içinde Kub- münasiptir" kanaatinin oluşmasına yol aç- sıyla askeri kimlikleriyle birlikte diplomat
bealtı denilen mekanda idari hizmetini ye- mıştır. Böylece Çandarlılar'la, veziriazamlık kimlikleriyle de öne çıkmaya başlamıştır.
rine getiren sadrazarnın görev yaptı ğı dev- ilmiye mesleğinden gelen, Türk ailelerine 1699 Karlofça Antiaşması ile Venedikliler'e
let dairesine Paşakapısı, Sadaret Dairesi ve ait ve babadan oğula geçebilecek irsi bir terkedilen Mora'yı geri alan ve Avusturya
son olarak Babıali denilmiştir. kurum mahiyetini kazanmış oluyordu. An- seferlerinde cephede şehid olan Ali Paşa
Sadrazamlık makamı hakkında XV. yüz- cak vezirazamlık makamını adeta yeniden (ö. 1128/1716). yaptığı ıslahatı Avrupai usul
yıl ortalarına kadar pek fazla bilgi bulun- düzenleyen Fatih Sultan Mehmed, fethin ve tarzın benimsenmesinde ön ayak olan
mamaktadır. Orhan Bey'in saray mensup- ardından devşirme menşelileri öne çıka­ Nevşehirli Damad İbrahim Paşa (ö . 1143/
larından Lü'lü'ye paşalık vererek ilmiye sı­ rarak hanedana rakip olabilecek ailelerin 1730). kuwetli icraatı ile Hekimoğlu Ali Pa-
nıfı dışından birini ikinci vezir yaptığı, böy- güçlerini kırmış ve doğrudan kendisine bağ­ şa (ö. 1171 / 1758) . ayrıca Yeğen Mehmed

lece Vezir Sinfıneddin Yusuf'un veziriazam lı kullardan oluşan yeni bir sistem oluştur­ Paşa. Hacı ivaz Paşa, Halil Hamid Paşa ve
muştu . Daha sonra iki asır boyunca kul Koca Yusuf Paşa bu yüzyılın dikkat çeken,
olduğu görüşü zayıf bir rivayettir (Taneri ,
s. 43). 1. Murad zamanındavezir sayısı bir- sistemi öylesine etkili ve kalıcı hale gel- ıslahatta öncü sadrazamları olmuştur. Bu
miştir ki nadiren Türk menşeli biri sadra- devrin en önemli değişimi, 1699 Karlofça
den fazla olunca ilmiyeden gelen ve daha
önce kazasker ve ardından vezir olan Çan- zamlığa getirildiğinde bu makamın devşir­ Antiaşması'ndan sonra sadece askeri ve

darlı Kara Halil Hayreddin Paşa öne çıka­ melerin hakkı olduğu ileri sürülerek itiraz mülki idarecilerin değil giderek artan bir
rak bir nevi başvezirlikyapmış, onun 1387'- edildiği dahi olmuştur. Nitekim Çandarlı oranda bürokrasiden yetişen sadrazam-
de vefatı üzerine oğlu Çandarlı Ali Paşa İbrahim Paşa (ö 905/ 1499) ve Plri Mehmed ların iş başına gelmesidir. Karlofça müza-

1406'da ölümüne kadar babasının göre- Paşa'nın (ö . 939/ 15 32) tayinlerinde böyle kerelerini reisülküttab sıfatıyla başarılı şe­
vini devam ettirmiştir. Bu sırada divanda- huzursuzlukların olduğu bilinmektedir. An- kilde yürüten Koca Ragıb Paşa , kitabetten
ki vezir sayısı üçe çıkmış, Yıldırım Bayezid cak Fatih Sultan Mehmed'in devşirme kö- gelen Rami Mehmed Paşa. Damad İbra­
ve Çelebi Mehmed döneminde de aynı şe­ kenli Mahmud, Rum Mehmed, İshak ve him Paşa , Halil Hamid Paşa bunlar ara-
kilde sürmüştür. ll. Mehmed zamanında Gedik Ahmed paşalard an sonra köklü bir sındadır. Ancak uzun süre kalemiyeden

veziriazamlık makamının statüsü ve yetki- Türk ailesine mensup Karamani Mehmed gelen sadrazamlar küçümsenmiştir. lll. Se-
leri belirginleşmeye başlamıştır. Fatih Sul- Paşa'yı sadarate getirmesi dikkate değer lim ve ll. Mahmud'un saltanatında görev
tan Mehmed'in teşkilat kanunnamesinde bir gelişmedir. Mahmud Paşa ile İpşir Mus- yapan, devlet tecrübesine sahip İzzet Meh-
veziriazam unvanı açık şekilde zikredile- tafa Paşa arasında (ı 4 5 3-1654) 200 yıllık med Paşa, Yusuf Ziya Paşa gibi ıslahatta
rek onun vüzera ve ümeranın başı, ayrıca dönemde görev yapan yetmiş bir sadra- öncü , icraatta güçlü sadrazamlar bulun-
bütün işlerde kendisinin mutlak vekili ol- zamdan sadece dokuzu Türk asıllı idi. Bun- maktadır. Tanzimat dönemi ise sadaret

duğu kaydedilmektedir. Veziriazamın teş­ ların sadareti de toplam on altı yıl tutmak- açısından önemli değişimierin gerçekleşti­

rifatta en önde geldiğinin belirtilmesi de taydı. XVII. yüzyılın ortalarından itibaren ği yeni bir devrenin başlangıcını oluştur­

Osmanlı merkez ve divan teşkilatının te- devşirme kanununun türlü siyasi sebep- muştur.

melinin atı lıp bu makamın yetkilerinin tam lerle devre dışı kalmasının ardından birçok Sadrazamların göreve tayin ve azilleri
olarak tesbit edildiğini ortaya koymaktadır. Türk'ün Enderun'da yetişip sadaret mev- zaman içerisinde farklı uygulamalarla, ba-
Böylece Osmanlı padişahı iktidarını idari kiine gelmesine imkan doğmuştur. zan da saray halkı veya askeri zümrelerin
açıdan vekiline devretmiş oluyordu. Kanun- İlk on Osmanlı padişahı döneminde baş­ nüfuzuna göre değişim göstermiştir. XV-
namenin oldukça erken bir tarihte böyle- vezirlik ve veziriazamlık yapan idareciler XVI. yüzyıllarda sadrazarnın azli, ölümü ve-
sine önem atfettiği sadrazamların menşe taşra ve merkez teşkilatında, sefer ve se- ya değiştirilmesi halinde makamın Divan-ı
ve kariyerleri, sayıları, unvan ve elkabı, ta- fer dışı zamanlarda tecrübe kazanmış dev- Hümayun'da ikinci veya üçüncü vezire ve-
yin ve azilleri, barış ve savaş dönemlerin- let adamlığı vasfını haiz kimselerdi. Ancak rilmesi teamülü vardı. Ancak bunun dışı­
deki icraatları, yetki ve sorumlulukları, pa- Makbul İbrahim Paşa (ö. 942/ 1536) gerek- na çıkılarak kubbe veziri olmadan büyük
dişah ve diğer devlet erkanı ile münase- li kariyer ve tecrübeyi kazanmadığı halde eyaletlerin valilerinden birine veya cephe-
betleri. görevde ve emeklilikteki gelir ve Kanuni tarafından teamüllere aykırı biçim- de bulunan bir serdara sadrazamlık veril-
giderleri, hayratı gibi hususlarda özellikle de hasodabaşılıktan önce Rumeli beyler- diği de olmuştur. XVII. yüzyılda ise teamül
XVI. yüzyıldan itibaren geniş ölçüde veka- beyiliğine, ardından vezirliğe ve veziriazam- dikkate alınmaksızın yeniçeri ağalığından ,
yi'namelerde, arşiv belgelerinde, bilgilere lığa yükseltilmişti. Bu durum ilk 200 sene sadaret kethüdalığından , mirahurluktan,
ulaşmak mümkündür. Sadrazamların ku- içerisinde rastlanan nadir bir olaydır. Bun- kapıcılar kethüdalığından, çavuşbaşılıktan

415
SADRAZAM

sadrazamlığa tayin yapılmıştır. Hadfka- lerle görevden alınanların sayısı da az de- işlere müdahale ettiği bir dönemde sada-
tü'l-vüzera ve zeyillerindeki sadrazam ğildir. Hepsi isabetli olmamakla birlikte ret teklifi alan Köprülü Mehmed Paşa ön-
biyografilerinde bu konuda birçok örnek İsmail Hami Danişmend hazırladığı sad- ceden şartlarını kabul ettirerek icraatın­
bulunmaktadır. Vezir olmadan doğrudan razamlar listesinde azil sebeplerini ge- da her türlü müdahaleyi önlemiştir. Sad-
sadrazamlığa tayin usule aykırı olduğun­ nellikle vermektedir (Kronoloji, V, 7- ı 08 ). razamların da şahısları veya iktidarları aley-
dan önce vezaret beratı verilir, ardından Yaşlılık, dirayetsizlik, sert davranma, ge- hine olabilecek kimseleri değişik usullerle
hatt-ı hümayunla sadrazamlık tevcih edi- çimsizlik, cesaretsizlik ve hepsinden önem- yıpratarak bertaraf etmek için çeşitli ter-
lirdi. Sadrazamların tayin ve aziini belirle- lisi sefer sırasındaki başarısızlık görev- tipiere giriştikleri olurdu. Nitekim Galata
yen sembol ise mühr-i hümayundu. Bunun den alınmanın başlıca sebepleri olarak sı­ kadılığından mazul, şehzade hacatığı yap-
padişah tarafından verilmesiyle tayin, geri ralanmıştır. Sefer esnasındaki başarısız­ mış, hekim ve hattat Katibzade Refii Efen-
alınmasıyla azil gerçekleşmiş olurdu. Sad- lık dolayısıyla aziedilmekle kalmayıp çok di'nin hekimbaşılık görevine getirilerek sa-
razarnlara mühr-i hümayun ya Divan-ı Hü- defa bunu hayatı ile ödeyenler de vardır rayda ve padişah üzerinde etkili olmasını
mayun'a gönderilir veya huzura çağrılarak (katledilen sadrazamlar için bk. Mum- kendi geleceği için tehlikeli gören Koca Ra-
bizzat padişah tarafından verilirdi. Yeni cu, Osmanlı Devletinde Siyaseten Kati, gıb Paşa. padişah cuma namazı için Eyüp
tayin edilen sadrazam seferde veya eya- tür. yer.). Sultan Camii'ne gidip gelirken yol boyunca
lette bulunuyarsa saraydan kapıcılar ket- Fatih Sultan Mehmed'in teşkilat kanu- Katibzade aleyhine halkın otuz kadar şika­
hüdası yahut mlrahur kalabalık bir mai-
namesinde vezlriazamın yetkileri, "Cümle yet arzuhali vermesini sağlamış ve sonun-
yetle giderek mührü teslim ederdi. XVIII. umurun vekil-i mutlakıdır" şeklinde belir- da Katibzade aziedilip sürgüne gönderil-
yüzyılda padişahın mühr-i hümayunu mü-
tilmiştir. XV. yüzyıl ortalarında sadrazama mişti. Sadrazamlar, özellikle serdar-ı ek-
neccimbaşıdan eşref-i saat alarak verdi-
tanınan oldukça kapsamlı bu yetki uygu- rem olarak sefere çıkarken İstanbul'da aley-
ğine dair de bazı örneklere rastlanır. Bu
lamalarla ve daha sonraki dönemlere ait hine girişimde bulunabilecek mevki sahi-
asırdan itibaren taşraya mühür gönderil-
kanunnamelerle teyit edilmiştir. XVII. yüz- bi nüfuzlu kimseleri etkisiz hale getirme-
me usulüne uyutınayıp sadrazama istan- yıl ortalarına ait Tevkif Kanilnnamesi'n- ye çalışırlardı. Köprülüzade Fazı! Mustafa
bul'da huzura kabulünde bizzat padişah
de sadrazarnın yetkileri açık şekilde sayıl­ Paşa. 1690'da Belgrad seferine hareketin-
tarafından mühür teslim edilirdi.
mıştır. Bunlar bizzat padişah adına mut- den önce istanbul'da ll. Süleyman üzerin-
Valilikten sadrazamlığa getirilenler is- lak vekil olarak din ve devlet işleri , salta- de etkili olup icraatına engel olabilecek Da-
tanbul'a gelinceye kadar saraydaki bir yet- nat nizarnının sağlanması. had, kısas , ha- rüssaade Ağası Hacı Mustafa Ağa'yı şey­
kili sadaret kaymakamlığına tayin edilirdi. pis, nefiy, ta'zir, idam cezalarının icrası. hülislam, kazasker ve bazı asker ileri ge-
Nitekim Yusuf Ziya Paşa. Erzurum valili- dava dinleme, şer'i ve örfi ahkamı tatbik, lenlerinin de desteğiyle azlettirmişti (Def-
ğinden 1790'da sadarete ilk tayininde is- zulmün bertaraf edilmesi, ülkenin idare-
terdar Sarı Mehmed Paş a , s. 360-361) .
tanbul'a gelinceye kadar kırk beş gün Ka- si, eyalet, sancak, timar, tevliyet, imamet,
pıcıbaşı Derviş Abdullah Paşa vezaret pa- Sadrazamları en çok meşgul eden konu-
hitabet vb. tevcihi. kısacası bütün ilmiye
yesiyle sadaret kaymakarnı olarak veka- ların başında ülke çapında yaptıkları tayin-
ve seyfiye görevlerinin verilmesini içeri-
let etmiş . Yusuf Ziya Paşa'nın Halep valili- yordu (Kanunname, s. 498). Mutlak vekil ler (tevcihat) gelirdi. Tevkif Kanunname-
ğinden 1809'da sadarete ikinci tayininde olması sadece kanunnamelerde ifade edi- si'nde belirtildiği gibi ilmiye dahil bütün
meşguliyeti sebebiyle 113 gün sonra is- len bir ilke olmayıp tayinleri sırasında bu tayin ve aziller, terfi ve terakkiler Enderun
tanbul'a gelinceye kadar Çarhacı Ali Paşa yetkileri teyit edilirdi. ll. Ahmed, Bozoklu hariç sadrazam buyruldusu ile olurdu. En-
sadaret kaymakamı tayin edilmiştir. Mustafa Paşa 'ya, "Umur-ı Devlet-i Aliyye derun'da tayinler Babüssaade ağasının pa-
XVII. yüzyıl
içerisinde yeni sadrazarnın senin re'y ve tedbirine havale olunmuş­ dişaha teklifiyle gerçekleşirdi. Sefer dışı

padişah huzuruna kabulünde şeyhülisla­ tur" dedikten sonra azli gerekeni azil, tayi- dönemlerde vezir, şeyhülislam ve kazas-
mın da bulunması adet olmuştu . Sadra- ni gerekeni tayin edip kendisine arzetme- ker gibi devlet erkanının işlemleri için pa-
zama biri serasere kaplı , diğeri sade iki sini istemiştir (Uzun çarş ılı, Merkez-Bahri- dişahın onayını alırdı. Osmanlılar'da görev

kürk giydirilip mühr-i hümayun teslim edi- ye, s. 116; Mumcu, Osmanlı DevletindeSi- ve makamlar sözleşmeli statüye benzer şe­
lirken yanında bulunan şeyhülislama da yaseten Kati, s. 79) . III. Selim , Sadrazam kilde belirli sürelerle verilirdi. Süre sonun-
ferve-i beyza denilen beyaz kürk giydiri- Şerif Hasan Paşa'ya hatt-ı hümayununda da görev uzatılırsa buna "ibka" veya "mu-
lirdi. Sadrazam Paşakapısı'na döndükten " padişaha lazım olan vekil-i mutlak olan- karrer", görev başkasına verilirse buna da
sonra başta şeyhülislam, vezirler, kazas- lara ruhsat-ı kamileve istiklal vermesini" "tevcih" denilirdi. Tayinler genellikle şewal
kerler olmak üzere ilmiye ve seyfiyeden buyurmuştur (a.g.e., s. 80) . ayı başında, yani ramazan bayramının ar-
ileri gelen devlet erkanı onu tebrik eder, XVI. yüzyıl sonlarına kadar sadrazam- dından vezir, beylerbeyi, sancak beyi, dev-
icap edenlere sadrazam tarafından hil'at- lar İcraatlarında oldukça bağımsız ve mü- let adamları , ocak ağaları , Divan-ı Hüma-
ler verilirdi. Bundan sonra sadrazam Di- dahalelerden uzaktı. Ancak daha sonra sa- yun katipleri (h o caları) olmak üzere top-
van-ı Hümayun ve Paşakapısı ricalinin teb- ray yetkililerinin, bazı dönemlerde valide luca yapılır, ilmiye dışında bütün tayinler
riklerini kabul ederdi. Yabancı ülkelerin is- sultan ve ağaların çeşitli şekillerde müda- sadrazarnın doğrudan arzı ile olurdu. ilmi-
tanbul' daki elçileri ve onların kapı kethü- haleleriyle karşılaşmışlardır. Sarayda aley- ye mensuplarının tayini ise şeyhülislamın
daları da yeni sadrazaını kendilerine be- hine çevrilen entrika veya dışarıda tertip teklifinden sonra sadrazarnın padişaha ar-
lirlenen günde Paşakapısı'na gelerek teb- edilen isyan söylentileri sadrazarnın oto- zıyla, yani üçlü onayla gerçekleşirdi. Şewal
rik ederlerdi. ritesini tamamen yok ederdi. Burada sad- ayı yaklaştığında sadrazam ibka ve tevcih
Sadrazamların görevden alınma sebep- razamların dirayetsiz olmalarının büyük ro- olmak üzere iki liste düzenleyip bir telhis-
leri arasında gerçekten azli gerektirenler lü vardır. Devlet otoritesinin büyük zaafa le padişaha sunardı. Padişah dilediği deği­
olduğu gibi çok basit ve gereksiz sebep- uğradığı, saray mensupları ve askerlerin şikliği yapar, bunun üzerine sadrazam de-

416
SADRAZAM

ğişikliklere göre yeniden düzenlediği liste- rını kendi divanı olan ikindi divanında gö- her türlü tirnar tevcihlerini yapardı. Ancak
yi sunup padişah onayını alırdı. Ardından rürdü. Sadrazam divan da bir adli ve idari sefer dönüşü icraatının hesabını padişa­
sadrazam yeni tayinle gelenlere ve ibka mahkeme gibi dava dinler, kararlar verir- ha vermek zorunda kalabilirdi. Osmanlı ta-
edilenlere ruuslarını verip kayıtlarını ya- di. Bu dava dinleme işi katıldığı ve baş­ rihi boyunca bunun birçok örneği görül-
pardı. Bundan sonra istanbul'da bulunan kanlığını yaptığı Divan-ı Hümayun, ikindi, müştür (a.g.e., s. 82-83)
yeni görev sahiplerine Paşakapısı'nda hi!' at çarşamba ve cuma divanlarında olduğu
Sadrazamlar bu yetkilerini çeşitli divan-
giydirilirdi. gibi sefere giderken veya dönerken yol bo- lar yoluyla kullanırdı. Bunlar başta ikindi
Tirnar tevcihleri ve timarla ilgili örfi ni- yunca uğranılan kasaba ve şehirlerde ku- divanı olmak üzere çarşamba ve cuma di-
telikli davaların görülmesi sadrazamların rulan divanlarda da gerçekleşebiiirdi (Ay- vanları idi. Divan-ı Hümayun sadrazarnın
ilgilendiği önemli hususlardandı. Fatih Ka- dın, I, 402, 404)
başkanlığında toplanan en önemli divan
nunnfımesi'nde belirtildiğine göre sadra- Dahili meseleler kadar milletlerarası me- olmakla birlikte "hümayun" teriminden de
zamın 6000'den 1 akçe eksik timariarı pa- seleler ve diplomasi de sadrazamların so- anlaşılacağı gibi aslında padişah divanı idi.
dişaha arzetmeden verme yetkisi vardı. rumlulukları arasındaydı. Bu konuda elçi- Sadrazarnın kendi konağında akdettiği DI-
Zeametin timara veya hassın zeamete çev- lerden sağlanan bilgiler çok önemliydi. ilk van-ı Hümayun'dan sonra ikindi divanına
rilmesi yahut bunların vakıf veya mülke devir vezlriazamlarının diplomatik konu- relsülküttab, birinci ve ikinci tezkireciler,
dönüştürülmesi, ancak padişahın iradesi- larda inisiyatif kullanarak başta Bizans im- vezirlerin özel kalem müdürü durumunda
nin alınması ve nişancının defterhane def- paratoru olmak üzere Venedik ve Macar olan tezkireciler, ayrıca çavuşlar, çok sayı­
terlerine bu değişiklikleri işlemesinden son- yetkilileriyle müzakarelerde bulundukları da katip ve tercümanlar katılırdı. Bu divan
ra gerçekleşir. ilgili fermanın tuğrasını mut- ve kararların alınmasında etkili oldukları herkese açıktı, halk şikayet ve isteklerini
laka sadrazam çekerdi (Uzunçarşılı, Mer- bilinmektedir. Lutfi Paşa Venedik, Fransız, rahatça bu divana iletirdi. Sadrazarnın bu-
kez-Bahriye, s. I I 7) Üç ayda bir dağıtılan Avusturya elçileriyle bazan onların Divan-ı nun dışında cuma sabahı Rumeli ve Ana-
kapıkulu maaşlarının temini ve düzenli bi- Hümayun'a kabulü sırasında, bazan da biz- dolu kazaskerleriyle müştereken Paşaka­
çimde verilmesi sadrazamları en çok yo- zat çağırarak görüştüğünü, devletin tav- pısı Divanhanesi'nde ağırlığını şer'! ve örfi
ran ve kaygılandıran sorumluluklardan bi- rını ve kararlılığını bildirdiğini, ayrıca elçi-
davaların, ilmiyenin çeşitli meselelerinin
riydi. Yeniçerilerin ulufesi Divan-ı Hüma- leri Osmanlı lehine kazanmaya çalıştığını, oluşturduğu bir divan daha topladığı bi-
yun'da, diğer asker maaşları Paşakapısı'n­ hatta kendi dahili icraatı için onlardan gö- linmektedir. Divanda tezkireciler, çavuşba­
da dağıtılırdı. Sadrazarnın bunu yerine ge- rüş sorduğunu belirtmiş (İA, VII, 98-99),
şı. çavuşlar katibi, subaşı. asesbaşı. muh-
tirmesinden sonra kendisine bir teşekkür ancak yabancı ülke elçilerinin devlet ahva- zır ağa, odacılar vb. hazır bulunurdu. Ay-
hatt-ı hümayunu ile bir kürk ve hançer line vakıf olmaması için bir bekçi görevlen- rıca asayiş ve güvenliği sağlamak amacıyla
gönderilirdi. Teftişler de sadrazarnın gö- dirilmesi ve etrafta fazla dolaşmalarının çarşamba sabahı istanbul ve Galata, Üs-
revleri arasında önemli bir yer tutardı. Bun- engellenmesi gerektiğini ifade etmiştir küdar, Eyüp kadıları ile kendi divanhane-
lardan "kol gezmek" veya "kala çıkmak" (Asafname, s. 22) Beş defa sadaret ma-
sinde divan akdederdi. Bu divanda bilhas-
denilen. sadrazarnın istanbul kadısı başta kamına getirilen Koca Sinan Paşa'nın bil-
sa istanbul halkının şer'! ve örfi davaları
olmak üzere kalabalık bir maiyetle çarşı ve hassa Avrupa elçilerine karşı çok sert dav-
görülürdü. istanbul'da bulunan beylerbe-
pazarları gezerek esnafı, fiyatları kontrol randığı bilinmektedir (iA, X, 674)
yi ve sancak beylerinin çarşamba divanı
etmesi başta gelirdi. Lutfi Paşa sadraza- Sefer ve savaş dönemlerinde sadrazam- öncesi sadrazami ziyaretleri adetti.
rnın narhla ve fiyatlarla yakından ilgilen- lar serdar-ı ekrem olarak tam yetki sahi-
Divan-ı Hümayun toplantılarından son-
mesini tembih etmektedir (Asafname, s. biydi. Katil, kısas ve sürgün dahil her tür-
22-23). Kusurlu görülen esnaf ve ticaret ra sadrazamlar belirli günlerde arza girip
lü cezayı verebilirlerdi. Özellikle Kanuni Sul-
erbabı suçunun derecesine göre anında ce- telhislerini padişaha sunarlar, soru veya
tan Süleyman döneminin tanınmış vezlri-
zalandırılır, bu ani cezaların esnaf üzerinde itirazlar olursa gerekli açıklamaları yapar-
azamı Makbul ibrahim Paşa, bizzat padi-
caydırıcı etkisi olacağı düşünülürdü. Sad- lardı . Lutfi Paşa sadrazam arzının mak-
şah tarafından kendisine tanınan çok ge-
razarnın Tersane teftişi de önemli idi. Öte bul olup geri dönmemesi gerektiğine vur-
niş yetkilerle lrakeyn Seferi'ne önden sev-
yandan sadrazamların nezaretinde büyük gu yapmaktadır (Asafname, s. 7). lll. Mu-
kedilmiş ve "serasker sultan" unvanıyla anıl­
vakıflar da bulunmaktaydı. Sadrazam bu rad döneminden itibaren giderek yüz yü-
mıştı. Padişah gönderdiği hatt-ı hümayu-
vakıfları bir adarnma havale ederdi. ze görüşme azalmış. saraya telhis gönde-
nunda ibrahim Paşa'ya "kaymakam-ı sal-
rilip hatt- ı hümayunla cevap verilme uy-
Sadrazarnın en önemli görevlerinden bi- tanat. serasker-i saml-mertebet, vezlr-i
gulaması artmıştır. Buna paralel olarak
ri de adaletin tevziini ve ihtilafların hallini a'zam-ı cenab-ı hilafet" unvanlarıyla hitap
sadrazamların bağımsızlıkları ihlal edilme-
zamanında ve adil olarak sağlamak için he- etmişti (TSMA, nr. E 2759) 1. Abdülhamid,
ye, sarayda valide sultan, hasekiler ve mu-
men her vesile ile dava dinlemek ve hü- Sadrazam Koca Yusuf Paşa'yı sefere git-
küm vermekti. Tevkif Kanunnfımesi'n­ mek üzere huzuruna çağırdığında, "UmGr-ı sahiblerin tesirleriyle görüşlerine dikkat
de, " ... hulasa cemi' kazaya-yı şer'iyye ve din ü devlet ve mesalih-i mülk ü millette edilmemeye başlanmıştır. All Mustafa
örfiyyenin başıdır" denilmektedir. Divan-ı müstakillen vekil-i mutlakım ve serdar-ı Efendi bu şekilde bağımsızlık ihlalini şid­
Hümayun'a ulaşan şikayet ve davaları sad- ekremimsin" diyerek yetkisini teyit etmişti detle eleştirmiştir (Uzunçarşılı, Merkez-
razam mahiyetierine göre taksim eder, (Uzunçarşılı, Saray Teşkilatı, s. I 03; Mum-
Bahriye, s. 12 1).
örfi-idarl olanlarını kendisi halleder, hu- cu, Osmanlı Devletinde Siyaseten Kati, s. Sadrazamlar padişaha arzlarını telhis ve-
kuki olanları kazaskerlere havale ederdi 79-80) Bu yetkilerinin işareti olarak önce- ya takrir denilen yazılarla sunarlardı. Telhi-
(Akman, s. 126). Ayrıca Divan-ı Hümayun'a den sadrazamiara tuğralı boş kağıtlar ve- sin arz üzerine telhis, müstakil telhis gibi
intikal edip orada bakilmasına gerek ol- rilir, onlar da fermanlar, beratlar yazarak türleri vardı. Telhislerin hazırlanması rel-
mayan birçok idari davayı, tirnar davala- ilgilileri mükfıfatlandırır veya cezalandırır, sülküttabın görevi olup bunlar hazırlandık-

4~7
SADRAZAM

tan sonra padişaha meraını açıkça ifade mıştır. Emekli olduklarında yılda 150.000 beti pek çok meseleyi beraberinde getir-
etmek üzere sade bir dille ve nesihle yazı­ akçelik has tahsis edilirdi (Kanunname-i miştir. Nitekim lll. Murad'ın Arnavut kö-
larak saraya gönderilir, padişahın üzerine Al-i Osman, s. 47). XVII. yüzyıldan sonra kenli iki sadrazaını Koca Sinan ve Perhad
yazacağı "manzurum oldu", "verilsin", ''ver- emeklilik halinde sadrazarnlara has tayin paşalar arasındaki çekişme devlet adam-
dim", "tedarik edesin", "zamanı değildir", edildiği veya bir yerin arpalık olarak veril- ları içinde ve bürokraside büyük bir hizip-
"berhudar olasın", "olmaz" gibi hattından diği görülmektedir. Sadrazamların gider- leşmeye yol açmıştı. Böyle durumlarda is-
sonra uygulamaya geçilirdi. Sadrazamla- lerinin başında kendi dairesi ve diğer kapı yan çıkartmak için el altından yeniçerilerin
rın diğer devlet ricaline ve idarecilere tah- halkı harcamaları gelmektedir. Sadrazam- ve kapıkulunun tahrik edildiğine dair ör-
riratına ise buyruldu adı verilirdi; arz üze- lar SOO, 1000, hatta bazan 2000 kişilik ka- neklere sıkça rastlanır. Sadrazamlar ayrı ­
rine buyruldu, beyaz üzerine buyruldu gi- pı halkına sahip olabilirdi. Bunlara yapı­ ca hanım sultan, valide sultan veya kızlar
bi türleri vardı. Şeyhülislam , defterdar ve lan masraflar çok büyük miktara ulaşmak­ ağası gibi padişah üzerinde etkili saray hal-
beylerbeyiler telhislerini ancak sadrazam taydı. Tanzimat ve yenileşme döneminde kı ile olan ilişkilerinde dikkatli olmak zo-
vasıtasıyla padişaha sunabilirdi. Sadrazam- bu durumda yeni bir yapılanmaya gidil- rundaydı. Gücünü sürdürmek için hane-
lar, yabancı devlet başkanlarıyla Efiak-Bağ­ miştir. danla akrabalık bağı kurmak tercih edi-
dan ve Erde! voyvodalarına yazdıkları mek- Sadrazamlar, serdar-ı ekrem sıfatıyla or- len bir yoldu. Bazı sadrazamlar damadı ol-
tupların sağ kenanndan aşağıya kadar uza- dukları valide sultanlarla birlikte hareket
du kumandanı olarak cepheye hareketle-
nan ve pençe denilen imzalarını çekerler, rinde İstanbul'da sadaret kaymakamı, ri- ederek makam ve güçlerini korumaya ça-
pençe keŞ'idesinin ortasına mühürlerini ba- kab - ı hümayun kaymakamı adıyla bilinen lışırdı.
sarlardı. YabanCı devlet veya hükümet baş­
bir veziri vekil olarak bırakırlardı. Bu ku- Tanzimat devrinde sadrazamlar genel-
kanlarına yollanan sadrazam mektupları
rumun ne zaman gelişip olgunlaştığı tam likle mülkiyeden gelen, Fransızca öğren ­
atlas keselere konularak gönderilirdi. ll. olarak bilinmemekle birlikte XVI. yüzyıl ­ miş, Avrupa diplomasisine öncelik veren
Mahmud döneminde 1832 yılında irade-i dan itibaren seferler sırasında yaygınlaş­ devlet adamlarından seçiliyordu. Son otuz
seniyye uygulaması ile artık sadrazamlar tığı dikkati çeker. Kaymakam sadrazaını dokuz sadrazamdan onu eğitimini tama-
doğrudan padişaha hitaben telhis gönder-
temsil ettiğinden kendi mutemet adam- men veya kısmen Avrupa'da yapmış, bir-
mekyerine Mabeyn-i Hümayun başkatibi­ larından veya arkadaşlarından biri olma- çoğu Babıali Tercüme Odası 'nda yetişmiş­
ne sadaret tezkiresi yollayıp padişah ira- sı, sadrazama ters düşecek, onun İcraatı­ tir. Sactarete gelmeden önce birkaç kere
desini irade hamişi şeklinde başkatipten nı bozacak bir iş yapmaması gerekirdi. An- nazırlık yapmış, yurt dışı görevlerinde bu-
almış. böylece padişah-sadrazam ilişkile­
cak bunların bazı zamanlarda sadrazama lunmuştur. Tanzimat döneminde altı de-
rinde yeni bir uygulama başlamıştır. muhalif kimselerden seçildiği de olurdu. fa sactarete gelen Mustafa Reşid Paşa ve
Has şeklinde ve yıllık hasılatı çok yüksek Kaymakamlığa tayin edilen kimse sadra- onun yetiştirmesi Mehmed Emin All ve
toprak gelirleri olan sadrazamlar bu gelir- zamla birlikte padişah huzuruna çıkarak Keçecizade Fuad paşalar sadaret makamı-
lerini voyvodaları vasıtasıyla toplatırdı . Fatih taltif edilir, görevi bildirilirdi. Kaymakam
Kanunnamesi'nde sadrazama gelirinin Divan - ı Hümayun'u toplar ve başkanlık
"on iki kere yüz bin" olduğu ( 1200.000), ederdi. Divan üyelerinden sefere iştirak
bundan bir asır sonra Asafname'de ve- edenler varsa onların yerine de vekilieri ka-
z'iriazama yıllık 1.200.000 akçe has tayin tılırdı. Cuma ve çarşamba d ivanı kayma-
Sadrazam (Figures naturelles de Turquie, Paris 1688, lv. 25)
edildiği , bunun 2 milyona çıkabileceği, he- kamın konağında toplanır, sadece ikindi
diye ve caizelerle en fazla yirmi dört yük divanı doğrudan doğruya sadrazama has
olabileceği belirtilmektedir (Fatih Sultan bir divan olduğundan sadrazarnın bulun-
Mehmed, s. 47 ; Lutfi Paşa, s. 14.) Has ge- duğu yerde akdedilirdi. Osmanlı merkez
lirleri daha sonraki dönemlerde kısmen teşkilatında tutulan belli başlı defterler se-
enflasyon. kısmen sactaretin önemi sebe- fere götürüldüğünden kaymakam rikab
biyle hayli artış kaydetmiştir. Has dışında mühimmesi, rikab şikayet defteri gibi ken-
p'işkeş, caize ve hediye türünden başka dine has defterler tutardı. Devletin temel
gelirler i de vard ı. Her yıl padişaha haraç meseleleriyle ilgili bütün kararlar cephe-
ve p'işkeş geldikçe vez'iriazama, defterda- de serdar tarafından alınır, kaymakam va-
ra ve kubbe vezirlerine de mertebelerine kıf görevleri, katiplikler, aşağı dereceli ida-
göre hediyeler gelirdi. Sadrazamlar yaptık­ reciliklerin verilmesi, İstanbul ve ülke ida-
ları önemli tayinlerden caize alırdı. Bunlar resiyle ilgili bazı tedbirlerin alınmasında
miktarları milyonlara ulaşan büyük gelir- yetkili kılınırdı. Ayrıca sadrazam gibi İstan­
lerdi. Bu sebeple sadrazamlar genellikle bul içinde kol gezer ve tersaneyi teftiş ede-
padişahtan sonra devletin en zengin yet- bilirdi.
kilileriydi. Serdar-ı ekrem olarak katıldık­ Osmanlılar'da saltanattan sonra en yük-
ları seferlerde aldıkları ganimetler çok bü- sek makam sadaret olduğundan risklerine
yükyekün tutuyordu. Rüstem, Koca Sinan rağmen bu makama gelmek için vezirler
ve Nasuh paşalar gibi bazı sadrazamlar arasında çok defa devletin menfaatleri pa-
büyük servetleriyle anılır. Tanzimat döne- hasına da olsa büyük rekabet yaşanırdı.
minde 1843'te has, p'işkeş, cillze, avaid alın­ XV-XVI. yüzyıllarda devşirme kökenli ve-
ması kal dırılarak sadrazama maaş bağ lan- zirlerin kendi aralarındaki acımasız reka-

418
SADREDDiN el-BASRI

na yepyeni bir anlayışla itibar kazandırıp de alfabetik olarak diğer biyografiler ara- lık" , Türkler (nş r. Hasan Celal Güzel v.dğr. ), Ankara

ekol oluşturmuş . özellikle An Paşa' nın sa- sında sadrazamlar da sıralanmıştır. Sad- _2 002 , Xlll , 577-585; Mehmet Akman , Osmanlı
Devleti 'nde Ceza Ya rgılamas ı, İ stanbul 2004 ,
darette geliştirdiği sistem uzun süre düs- razamların tayin ve azillerini, görev süre-
s . 126; Metin Kunt. "Na 'ima , Köprülü , and the
tur kabul edilmiştir. Daha sonra sadraza- lerini yıl, ay ve gün olarak gösteren, konu- Grand Vezirate", Boğaziçi Üniversitesi Dergisi,
mm yetkileri ve sıfatı konusu yeniden ele sundaki en sıhhatli liste İsmail Hami Da- I, İstanbul 1973, s . 57 -63; a.mlf., "Şadn A';::a m ",
alınmıştır. 1876 anayasasında "vekil-i mut- nişmend'in İzahlı Osmanlı Tarihi Kro- EJ2 ( İn g.) , Vlll, 751-752; Sevan Nişanyan . "Son
lak" kavramına yer verilmemiş , 27-28. mad- nolojisi'nde bulunur. Danişmend'in sad- Sadrazamlar" , Toplumsal Tarih, sy. 42, İstanbul
delerde sadaret ve meşihatın güven du- razamların ırki menşelerine sapiantı de- 1997, s. 36-46; M. Tayyib Gökbilgin, " Lutfı Paşa",
İA, VII , 98-99; J. Deny. "Sadrazam", a.e., X, 46; ş.
yulan kimselere padişah tarafından veri- recesinde vurgu yapması. devşirme kö-
Turan, "Sinan Paşa", a.e., X, 674; Mehmet İpşir­
leceği, Meclis-i Vükela'nın sadrazarnın baş­ kenli sadrazamların başarılarını küçüm - li, " Babıali " , DİA , IV, 378-386.
kanlığında toplanıp iç ve dış meseleleri gö- sernesi ve yer yer onları devlete karşı sa-
rüşeceği ifade edilmiştir. Tanzimat devrin- dakatsizlikle suçlaması bu eserin en zayıf li] MEHMET İPşiRLi
de üç büyük sadrazamdan sonra özellik- tarafıdır. Öte yandan sadrazamların dev-
le ll. Abdülhamid zamanında çok sık sad- let işlerinde nasıl davranması gerektiği ko- SADREDDiN el-BASRI
razam değişikliği olmuş, Batı lı büyük dev- nusunda eski Türk-İslam devlet geleneği
( IŞ~ I ..:,;....\JIJ...w )
letlerin ve elçilerinin müdahalesiyle tayin , çerçevesinde nasihatname türünde birta-
azil ve değişiklikler görülmüştür. 1876'dan kım eserler de mevcuttur. Bunların ara- Ebü'I-Hasen Sadrüddin Ali b. Ebi'I-Ferec
b. ei-Hasen (ei-Hüseyn) el-Basri
sonra kırk sekiz sadaret değişikliği olmuş­ sında özellikle Lutfi Paşa'nın Asalname'-
(ö. 659/ 1261)
tur. Bu sık değişimin Batılı devletlerce Bil- si daha önce yazılmış siyasetname, nasi-
bıali 'ye verilen ültimatomlara bir cevap hatü'l-müiQk, nasihatü'l-vüzera literatü- el-f:lamfise adlı eseriyle tanınan
Arap .edebiyatı alimi.
olduğu düşünülmektedir. 1838'de kısa bir rü içinde tecrübelerine dayanması sebe- L _j
süre sadrazam yerine başvekil tabiri kul- biyle ayrı bir yere sahiptir. Nahifi'nin Na-
lanılmış. ll. Mahmud'un ölümünden son- sihatü'l-vüzerd'sı, Defterdar Sarı Mehmed 590 (1194) yılı civarında Basra'da doğ­
ra Sultan Abdülmecid'in Koca Hüsrev Pa- Paşa'nın Nesdyihü'l-vüz erd ve'l-üm erd duğu tahmin edilmektedir. Bir süre Bas-
şa'yı sadrazam tayiniyle nihayete ermiş­ adlı eseri, Sarı Abdullah Efendi'nin Nasi- ra'da ve Dımaşk'ta yaşadı. Daha sonra Ha-
tir. 4 Kas ı m 1922'de son sadrazam Ah- hatü'l-mü1Uk'ü de bu kategoriye giren ör- lep, Bağdat ve Mısır'da bulundu. Döne-
med Tevfik Paşa'nın istifası ile sadrazam- nekler olarak gösterilebilir. m in ileri gelen devlet ada m ları, alim ve
lık kurumu fiilen ortadan kalkmış, bu gö- Bİ BLİYOGRAFYA : edipleriyle yakın ilişki kurdu . Bunlar ara-
revi Ankara hükümetinin başvekili devral- Fatih Sultan Mehmed, Kanunname-i Al-i Os- sında EyyQbTier'in Halep kolu hükümdan ei-
m ıştır. man ( n ş r. Abdülkad ir Özca n) . istanbul 2003 , Melikü'n-Nasır Selahaddin Yüsuf, son Ab-
tür.yer.; Lutfi Paşa, Asafname ( n şr. Müba hat S. basi halifesi Müsta'sı m-Billah, Mısır Mem-
Sadrazamların biyografilerini içeren bir-
K ütükoğ lu, Prof, Dr. Bekir Kuta.koğlu 'na Arma-
birinin devamı niteliğinde eserler yazılmış ­ lük Sultanı 1. Baybars, Vezir İbnü'I-Kıfti, ta-
ğan içinde), İstanbul 1991 , s. 5-25; Tevkil Abdur-
tır. Osmanzade Ahmed Taib'in Hadika- rahman Paşa, Kanunname (fVIT/'1, 1/3 [ı 33 11 için-
rihçi İbnü'I-Adim, Kemaleddin Muhammed
tü'l-vüzerd'sı ve zeyilleri bu konuda stan- de ), s . 498; Gazavat-ı Sultan /'1urad b. /'1ehem- b. Talha eş-Şafii, Yahya İbnü ' I-Kayserani
dart bir eser olmakla birlikte eserde Os- med Han ( n ş r. Halil İnalcık- MevlQd Oğ u z ), An- ve İbn Malik en-Nahvi yer almaktadır. Bu
kara 1978, s . 12, 31 ; Defterdar Sarı Mehmed Paşa. kişilerin birçoğu el-ljamdse'ye takriz yaz-
manlı sadrazamları fonksiyonel olarak ele
Zübde-i Velcayiat ( n ş r. Abdülkadir Özcan), Anka- mış, Basri'nin ilim, irfan, edebiyat ve fa-
alınmamış, sıfat ve yetkileri konusunda ra 1995, s . 360-361 ; Hadikata. 'l-vüzera, tür.yer.;
bilgi verilmemiştir. Bu serinin devamı ola- ziletinden övgüyle söz etmiştir. Takriz ya-
Şem'danlzade, 1'1üri 't-tevar1h (Aktepe), ll , 18; Si-
rak hazırlanmış olan ve Mehmed Emin An cill-i Osman1, 1-lV, tür.yer.; İbnülemin , Son Sadrı­ zanlardan biri olan İbnü'I-Adim 'in Tdri]]u
Paşa'dan Ahmed Tevfik Paşa 'ya kadar otuz azamlar, !-IV; Mehmet Zeki Pakalın, Son Sadra- ljaleb'inde Basri'nin uzun süre Halep'te
zamlar ve Baş vekiller, İstanbul 1940-48, I-V; Pa- kalmasına rağmen biyografisine yer ver-
yedi sadrazarnın etraflı biyografisini içe-
kalın , lll, 77 -89; Uzunçarşılı. fVlerkez-Bahriye, s . memesi, yine çağdaşı İbn Hallikan'ın Ve-
ren İbnülemin Mahmud Kemal'in Osman- 111-179; a.mlf .. Saray Teşkilatı, s . 103; a.mlf ..
feydtü'l-a'ydn'ı ile bunun tetimmesi olan
lı Devrinde Son Sadnazamlar adlı kita- " Osmanlı Tarihine Ait Yeni Bir Ves ikanın Ehem-
bı büyük kısmı şifahi kaynağa ve hatıraya miy eti ve izahı ve Bu Münasebetle Os manlılar­ İbn Şakir ei-Kütübi'nin Fevdtü'l-Vefe-
dayanmakla birlikte çok daha tatminkar da ilk Vezirlere Dair Mütalaa", TTK Belleten, 111/ 9 ydt'ında bu eksikliğ in telafi e d ilmemiş ol-

bir eserdir. M. Zeki Pakalın ' ın Son Sadra- ( 1939), s . 99; Ahmet Mumcu, Osmanlı Devletinde ması , aynı şe ki lde Safedi'nin el- Vdfi bi'l-
Siy aseten Kat{, Ankara 1963 , s . 72-74, 78-82; Vefeydt'ınd a da yer a lmam a s ı ilginçtir.
zamlar ve Başvekiller' i de (I-V, i stanbul a .mlf., Hukulcsal ve Siyasal Karar Organı Olarak
ı 940-1948) bu arada zikredilebilir. Vekayi'- Sadreddin ei-Basri'nin vefat tarihi olarak
Divan-ı Hümayun, Ankara 1976, tür.yer. ; Daniş­
namelerde sadrazamların tayin ve azilleri, Keşfü'z, -z,unun gibi bazı eserlerde Hüla-
mend, Kronoloji 2 , V, 7-108; Aydın Taneri. Osmanlı
savaş ve barış dönemlerindeki önemli ic- İmparatorluğu 'nun Kuruluş Döneminde Veziria- gQ'nun Bağdat'ı işgal ettiği 656 (1258) yılı
raatları başta olmak üzere merasimlerine, zamlık, Ankara 1974; Osmanlı Devlet Teşkilfitına gösterilirse de Halep'in Hülagü tarafından
Dair Kaynaklar (haz. Ya şar Yücel), Ankara 1988, yakılıp yıkıldığı 659 ( 1261) yılında Halep
elçi kabullerine, vefat haberlerine ve bu
tür. yer. ; Ali Akyıldız , Tanzimat Dönemi Osmanlı Hükümdan ei-Melikü'n-Nasır Selahaddin
münasebetle bazı kısa değerlendirmele­ Merkez Teşkila tında Reform: 1836-1856, İstanbul
re yer verilmektedir. Bazı Osmanlı vekayi'- 1993, tür.yer.; C. V. Findley, Osmanlı Devleti'nde
Yusuf'un beraberinde bulunduğu ve bu
namelerinde bilhassa vefat sebebiyle ge- Bürokratik Reform: Babıali 1789-1922 (tre. izzet · karışıklıkta yetmiş yaşlarında öldürüldüğü

niş sayılabilecek sadrazam biyografilerine Akyo l - Latif Boya cı ), istanbul 1994, tür.yer. ; M. rivayeti gerçeğe daha uygun görünmek-
Akif Aydın. "Osmanlıda Hukuk", Osmanlı Devleti tedir.
rastlanmaktadır. Katib Çelebi Takvimü 't-
ve fVledeniyeti Tarihi (haz. Ekmeleddin ihsa n oğlu ),
tevdrih'te , Şem'danizade Esmdrü't-tevd- İstanbul 1994, I, 402 , 404; Ahmet Emin Yaman,
Eserleri. 1. el-ljamdsetü'l-Başriyye .
rih'te kendi zamanlarına kadar gelen sad- Osman lı İmparatorluğunda Sa dr-ı Aza mlık Hamase türü şiir antolojilerinin en hacim-
razam listeleri vermiştir. Sicill-i Osmdni'- (1876-1922), Ankara 1999; a.mlf.. " Sadr-ı Azam- lilerinden biridir. Eser hamase ve besale

419

You might also like