Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 7

Rıchard Sennett’in

KARAKTER AŞINMASI: YENİ KAPİTALİZMDE İŞİN KİŞİLİK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ


Adlı Kitabının Değerlendirilmesi

Hüseyin Armağan Teselli


Maltepe Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi
Felsefi Danışmanlık Yüksek Lisans Öğrencisi

Karakter Aşınması, birbirleriyle bağlantılı 8 ayrı bölümde kapitalizmdeki esnekliğe yönelen


dönüşümün çalışanlar üzerinde yarattığı psikolojik, sosyolojik, kültürel, finansal ve yaşamsal
etkileri inceliyor.
Geçmişte “serbest” ya da “özel girişim” sıfatlarıyla isminde taşıdığı kötü çağrışımlardan
kurtulmak isteyen kapitalizm bugünün endişe dolu yeni doğasını esneklik olarak tanımlıyor.
Sennett’e göre “Esnek Kapitalizm” bildiğimiz anlamda Kapitalizmin yeni bir versiyonundan
ibaret olmaktan öte bir olgu. Yeni düzende bürokrasi ve rutin uzak durulması gereken
kavramlar. Çalışanlardan resmi prosedürlere daha az bağlı, daha seri ve her an değişime hazır
olmaları bekleniyor.
Kariyer kelimesi İngilizce, taşıtların kullandıkları yola karşılık gelirken, aynı zamanda kişilerin
hayatlarını kazanmaları için kat etmeleri gereken yolu ifade eder. Ancak “Esnek Kapitalizm”
bu yolun her an değişebileceği, aynı yolda uzun süre ilerlemenin başarısızlık sayılacağı bir
anlayışı beraberinde getiriyor.
Esneklikle birlikte gelen belirsizlik ve bulunulan yoldan hangi zamanda hangi yeni yola girilmesi
gerektiği sorusunun cevabını vermenin zorluğu kişide sürekli bir güvensizlik duygusu ve kaygı
yaratıyor.
Karakter
Sennett’e göre “Karakter kendi arzularımıza ve diğer insanlarla aramızdaki ilişkilere
yüklediğimiz etik değerleri” ifade eder. Kişinin karakteri onun dünyayla ve çevresiyle olan
ilişkisiyle doğrudan ilintilidir ve deneyimlerinin uzun vadeli boyutunu ifade eder. Kişilikse
insanın sadece içinde beslediği ve dışardan görülemeyen arzu ve duyarlılıkları ifade eder.
Karakter kendisini karşılıklı bağlılık, sadakat ve gelecekteki bir hedefe yönelik çaba ve
bugünün ödüllerinden vazgeçme şeklinde gösterir; kendimizde değerli bulduğumuz,
başkalarının görmesini ve takdir etmesini beklediğimiz kişisel özelliklerimizden oluşur. Belirsiz,
güvencesiz ve yarını bugüne feda eden bir anlayışın hüküm sürdüğü yeni ekonomik yapıda
uzun vadeli hedefler koymak, bu hedeflere bağlı kalmak, karakterimizin kalıcı değer
taşıyacağına inanmak mümkün değildir.
Sürüklenme
Kapitalizm esnek sıfatıyla başkalaşmadan önce çoğu çalışanın kariyerleri boyunca tek ve kalıcı
bir hedefleri vardı: ailelerine hizmet etmek.
Özellikle 1950 – 1980 yılları arasında çalışanların, hayatlarında sürprizlere yer olmadan,
zamanın doğrusal ve kendini tekrar eden akışı içerisinde rutin bir hayat beklentileri vardı. Max
Weber tarafından “Demir Kafes” olarak tanımlanan bu yapı içerisinde çalışanlar sendikal
güvence, katı bürokrasi ve devletten alacakları emeklilik gelirli beklentileriyle öz disiplinlerini
birleştirip tasarruf odaklı bir hayata yönelmiş, taksit ödeye ödeye yaşam öykülerini tutarlı ve
doğrusal biçimde yaratabilmişlerdi.
Sennett'in kahramanı Enrico, çocuklarının daha iyi bir çevrede büyümeleri ve kendisinin
yaşadığı yaşamı tekrar etmemeleri için içerisinde yetiştiği, saygın ve popüler bir figür olduğu
göçmen mahallelerinden banliyölere taşınmıştır. Yaşamı boyunca tek bir işte çalışmış olan
Enrico için öncelik ailesinin sınıf atlayabilmesi ve bunu sağlayacak olan tek ve aynı işte yaşam
boyu çalışmaktır.
Enrico’nun oğlu Rico ise değişime ve risk almaya açık olmaya çalışır ve gelir dağılımında yüzde
5'lik dilime girer. Rico'yu babasından çok daha başarılı bir hayat beklerken, bu hayatın mutlu
olduğunu söylemek güçtür.
Kendi tercihleri doğrultusunda ya da zorunlu olarak sık sık iş değiştirmek zorunda kalan Rico
ve eşi, hayatları üzerindeki kontrolü yitirdikleri korkusuyla yaşarlar. Modern ekonomide
ayakta kalabilmek için yapmak zorunda oldukları şeylerin ve bu şeylerin gerektirdiği yaşam
biçiminin iç dünyalarında nasıl sürüklenmelere ulaşabileceğini farkındadırlar. İşlerinin
yoğunlaştığı dönemlerde kendi çocuklarına dahi yabancılaşan Rico, babasının kendisi üzerinde
uyguladığı otoriteyi çocuklarına uygulayamaz; onlara hayatlarında kararlı ve hedeflerine
odaklanan, disiplinli insanlar olmaları konusunda örnek olamaz. Özetle, iyi gelir getiren bir işin
gerektirdiği karakter özellikleriyle iyi bir insan olmanın gerektirdiği karakter özelliklerinin
birbiriyle örtüşmediği bu dönemde Rico’nun en büyük endişesi çocuklarına rol model olamıyor
olmak haline gelir.
Sennett’e göre Rico ve babasının hayatları arasındaki bu derin uçurumun nedeni ise küresel
piyasa ve yeni teknolojilerin kullanımının yaygınlaştığı günümüz kapitalizmidir.

Uzun vade yok


Yaşam boyunca bir veya iki kurumda çalışarak ilerlenen bir kariyer ve değişmeden geçerli
olabilen beceriler yeni düzende mümkün ve işlevsel değil. Esnek Kapitalizmde işlerin yerini
kısa vadeli projeler alıyor. Emek gücünün en hızlı büyüyen kısmını geçici iş sağlayan ajanslar
için çalışan kişiler oluşturuyor. Sermaye sabırsız ve çabuk getiri arzu ediyor. Bunun yolu da
kurumları hızla dönüştürmek. Aynı işin sürekli aynı yollarla yapılması, hatta aynı işin birkaç yıl
sonra yapılması dahi artık mümkün değil. Sabit olarak işleyen ve uzun vadeli inşa edilmiş
piramit yapıların yerini kolayca yıkılıp yeniden yapılabilen çevik organizasyonlar alıyor. Bağlılık,
güven ve sadakat gibi değerlerin yerini geçici ve derinlikten yoksun birlik biçimlerinin aldığı
zayıf mesleki networkler içerisinde çalışanlar organizasyonların içinde değil dışında yer alıyor.
Esnek kapitalizme göre çalıştığı şirkete güvenemeyeceğini ve uzun vadede şirkette yeri
olmadığını düşünen çalışanlar kendilerini daha iyi pazarlıyor ve yeni düzenin güncel
gerçekleriyle baş etme bakımından daha etkili bir performans sergiliyorlar. Kendini adama,
fedakarlıkta bulunma, bağlılık gibi kavramlar soyut ve işlevsiz erdemler haline geliyor.
Kısa vadeye odaklanan yeni kapitalizm, bireylerin karakterlerinin, bu karakter özelliklerinin
insanları birbirlerine bağlayan ve her birini sürdürülebilir bir benlik duygusuyla donatan
özelliklerin aşınması tehlikelerini barındırıyor.
Sennett’e göre, sermayenin kısa vadeli kazançlarına odaklandığı bir ekonomik yapının hakim
olduğu toplumlarda uzun vadeli hedeflere yönelinmesi ve kalıcı toplumsal ilişkilerin
geliştirilebilmesi, insanların kendilerine kalıcı bir kimlik anlatısı ve yaşamöyküsü geliştirmeleri
mümkün gözükmüyor. İstikrarsızlık ve dramatik değişimler geçmişte kapıda bekleyen
ihtimallerken bugün artık sürekli göz önünde tutulması gereken gerçeklikler haline geliyor.
Şimdiki zaman kaygan, gelecek belirsiz, uzun vade yok. Bu anlayışı insanı karakterinden
uzaklaştırıp, güven ve sadakat bağlarını kopartıyor.

Rutin
Sanayi Devrimiyle birlikte bir iğne ustasının günden en fazla birkaç yüz iğne üretebildiği bir
çalışma biçiminden, planlamanın merkezde gerçekleştiği, teori ve pratiğin mutlak bir kesinlikle
birbirinden ayrıldığı, matematiksel bir dakiklik ve rutin üzerine inşa edilmiş yeni üretim
biçimine geçilmiştir. Bu yapı çalışanlardan tek ve küçük bir işlemi saatler boyunca tekrar
etmelerini bekler.
Adam Smith’e göre rutin zaman zaman gerekli olmakla birlikte; binlerce iğne üretimini
mümkün kılan bu yapıda çalışan kendi zamanın kontrolünü yitirmiş, aptal ve cahil bir yaratığa
dönüşmüştür. Uyuşturucu bir rutinden ibaret olan ve çalışanın bütünü anlamasına ihtiyaç
duyulmayan bu çalışma pratiği insan karakterinin bütün derinliğini yok etme tehlikesini
barındırır. Denis Diderot ise rutinin kişinin kendi anlatısını yaratabilmesi için gerekli olduğuna
inanır. Düzenli rutinlerden mahrum bir yaşam anlamsız bir var oluştur.
Yeni kapitalizm bu tartışmayı düzene ve rutine şiddetle karşı çıkarak ve esnekliğe vurgu
yaparak bitirir. Sennett’e göre “Esnek Kapitalizm”in rutinin yerine koyduğu esneklik ve
belirsizlik, yok etmeye çalıştığı kötülüğün yerine, çalışanın yaptığı işten tamamen
uzaklaşmasına ve kaygıyla dolmasına neden olan daha kötü bir şey koyar. Uyuşturucu rutinin
insan karakterini pasifleştirdiği kabul edilse dahi, belirsizlik ve güvensizlikle dolu bu yeni esnek
yapının çalışanları yaşama daha müdahil kılması mümkün değildir.

Esnek
Girişimciliğin erdemlerinden biri olan esneklik değişime açık olmayı ve koşullara ayak
uydurabilmeyi ifade eder. Modern esneklik biçimlerinde iktidar sistemi 3 temel nitelik taşır:
1) Kurumların kökten dönüşümü
2) Üretimde esnek uzmanlaşma
3) İktidarın merkezileşmeden yoğunlaşması
Dönüşüm ve değişim, geçmişten geri dönülmez bir kopuş şeklinde gerçekleşebileceği gibi
geçmişle bir süreklilik arz edecek şekilde de gerçekleşebilir. Modern kapitalizm kurumları geri
dönülmez biçimde değiştirir, gevşek networklerin hiyerarşik piramitlerin yerini aldığı yeni
düzende bir parçayı işleyişe zarar vermeden yerinden çıkartmak mümkündür.

• Katmansızlaştırmak (Az yönetici çok çalışanı yönetir)


• Dikey ayrışma (Bir çalışan birden fazla görevi yerine getirir)
• Yeniden tasarlama (Az kaynakla çok iş başarmak)
Bu unsurlar verimliliği artırır ve işletmelerin yeni planlarla küçülüp yollarına devam etmelerini
mümkün kılar. Modern kapitalizm tüketici talebindeki volatilite ve dalgalanmaya bağlı olarak
piyasaya daha çeşitli ürünleri daha hızlı biçimde karar alabilecek çalışma grupları ile
sunabilmeyi amaçlar. Esnek bir biçimde küçülen ve re-organize olan kurumlarda işten
çıkarmalar arttığında çalışanlar kaygıyla kendi sıralarının gelmelerini beklerler.
Yeni düzenin en büyük iddialarından biri çalışanları daha özgür kıldığıdır. Ancak bu özgürlük
aldatıcıdır. Büyük şirketler merkeze bağlı çalışma adalarını ve bu adalarda çalışanları
kendilerine verilen hedeflere ulaşma konusunda özgür bırakır. Çalışma adaları mevcut
kapasitelerin çok üzerinde bir üretim ve kazanca zorlanırlar. Çalışan, özgürlük çerçevesinde
haftalık çalışma saatini nasıl ve nerede dolduracağına kendisi karar verir. Önemli olan
kendisine verilen zorlayıcı hedefi gerçekleştirip gerçekleştiremediğidir. Evde çalışma, yeni
rejimin vardığı en uç noktadır ve sanılanın aksine gözetim bu noktada daha yoğundur
Yeni düzende hayatta kalabilen insan geçmişini terk edebilen, parçalanmayı kabullenme
yeteneği olan, kayboluşun ortasında acı hissetmeden var olabilen ve etik açıdan nötr olan,
karakteri aşınmış bireydir

Okunaksız
Yeni düzende kişinin statüsü kendisini kitlelerden ve yığınlardan ne kadar ayrıştırabildiğiyle
ilgilidir. Geçmişin dayanışma ve iş birliği temelli sınıf içi ilişkilerinin yerini herhangi bir ustalığa
sahip olmayan ve teknoloji destekli üretim süreçlerinde pasif roller oynayan işçilerin zayıf
ilişkileri almıştır.
Teknoloji ve bilgisayar destekli üretim süreçleri mesleki kimlikleri zayıflatmış, meslek
sahiplerini de basit ve sıradan görevleri yapmaya zorlamıştır. Makinelerin yüksek önem
taşıdığı, çalışanların ikincil önem taşıdığı bu modelde bir işçi kariyeri boyunca, fırıncı,
ayakkabıcı, matbaacı vb. olabilir. Eski düzende her meslekte insanlar kendilerini zorlu ve güç
işlerle özdeşleştirirken yeni rejim işlerin zorluğunu, çalışanların sırtından alıp bilgisayarlara
devrederek işçileri kayıtsızlaştırır. Sennett’in örneğinde makinelerle işleyen bir ekmek
fırınında makinelerin bozulması durumunda işçilerin yapabildikleri tek şey beklemektir.
Tüm bu koşullar altında çalışanların kariyerleri boyunca zorlandıkları tek şey risk almaktır.
Risk
“Esnek Kapitalizm”in dayattığı düşünce biçimlerinden birisi de bireye yeni bir şeylere
girişmediği ve risk alıp rutinin dışına çıkmadığı müddetçe yaşamının eskimiş bir elbise gibi lime
lime olacağını hissettirmesidir.
Geçmiş dönemlerde risk almak, ancak bu arzuya sahip olan kahramanlar ve sıra dışı insanlar
için gerekli bir tavırken bugün kitleler için bir zorunluluk haline gelmiştir. Risk alma eğilimi
teoriye göre enerjimizi yeniler ve kendimizi şarj etmemizi sağlar. Sennett’e göre bu eğilime
eşlik eden garip ve sürekli bir kaygı hali insana her defasında baştan başlaması gerektiğini
hissettirir ve karakter duygusunu aşındırır.
Bir kurumda ve bir rolde belirli bir süre çalışan birey bir süre sonra mevcut pozisyonunun bir
geleceği olmadığı fikrine ulaşır. Gerçekten ne istediği, gelecek tahayyülünün ne olduğu
sorulduğunda somut bir yanıt veremeyecek olan birey bir yere takılıp kalmanın insan için
doğru olmadığı düşüncesine sahiptir. Modern risk kültüründe hareketsizlik başarısızlıkla, sabit
kalmak ölümle eş tutulur. Dolayısıyla varılacak hedeften çok ayrılma ediminin kendisi
önemlidir. Olduğun yerde durmak, çemberin dışında kalmak demektir. Hareket eden ve risk
alan insan adeta kendi nesnel gerçekliğini bir an için askıya almıştır ve karşısına yeni ve güzel
bir şey çıkacağı umuduyla motive olmaktadır.
Risk alamamak ve azla yetinmek, beceriksiz olduğunu baştan kabul etmek anlamına
gelmektedir. Becerilerin piyasa koşullarına göre hızla değişmesinin kural olarak varsayıldığı
yeni düzende önemli olan kişinin geçmişte başardıkları ve tecrübeleri değil, anlık kapasitesi ve
risk alarak yeniye yönelmesidir. Geçmiş deneyimlerin kişiye rehberlik edemediği böyle bir
ortamda endişe ve kaygı kişinin öz saygısını azaltır, aileleri böler, cemaatleri parçalar ve
işyerlerinin kimyasını değiştirir.

İş etiği
Eski biçimiyle iş etiği, kişinin zamanını öz disiplin çerçevesinde kullanması ve mükafatları
ertelemesi anlamına gelirdi. Eski iş etiğinin dayattığı çalışma düzeni çalışanların omuzlarına
ağır yükler yüklerdi. Weber’e göre 17. ve 18. yy Protestan bireyi tanrının gözünde kendi
değerini kanıtlayabilmek için kendini disipline etmeye çabalar, harcamayı değil tasarrufu
önemser, gündelik etkinliklerin zamanın disiplinli bir şekilde kontrolüyle rutinleştirilmesini ve
hazdan uzak durulmasını savunurdu. Protestan birey kendi yaşam öyküsünü anlamlı ve değerli
bir bütün olacak biçimde şekillendirirken hayatının sorumluluğunu bireysel olarak ele alır ve
cenneti ancak çok çalışarak hak edebilirdi.
Kurumların hızla değiştiği bir düzende iş etiğinden bahsetmek ve mükafatı ertelemeye
çalışmak anlamsızdır. İş etiği bireyi değil grubu/takımı esas alır. Önemli olan bireyin yücelmesi
değil takım üyeleri arasındaki karşılıklı uyum ve bunun üretime yansımasıdır. Bu bağlamda
modern takım çalışması ve iş etiği Weber’in belirttiği eski düzenin ve iş etiğinin zıddıdır.
Farklı takımlar içerisinde kısa süreli görevler üstlenen çalışan sürekli farklı oyuncu kadrosuyla
çalışabilme becerisine sahip olmalı, takımın ihtiyaçlarına göre becerilerini güncelleyebilmeli
ve bağlanmamayı bilmelidir. Bireyler kendi görünümlerini ve diğerleriyle olan ilişkilerini
sürekli bir biçimde denetlemeye zorlanır. Bir takımdan diğerine geçen bireyin yanında
götürdüğü tek şey iş birliği maskesi ve ölüm kalım savaşını gizleyen bir gülümsemedir.
Zamanın ve mekânın kurbanı olan çalışanlar takım çalışmasındaki otoritesiz iktidarın pençesi
altında, öznesinin değişim olduğu bir sürecin kurbanı olurlar ve geçiciliklerini kabul ederler.
Otoritenin olmadığı ancak iktidarın olduğu bu yeni düzende amaçlı insanın yerini “ironik
insan” almıştır. Bireyin kendini tanımladığı sıfatların sürekli değiştiği, benliğin kırılgan ve
olumsal olduğu bu ortamda birey kendini ciddiye alamaz. Hiçbir şeyin sabit olmadığına ve
değişimin sürekli ve durdurulamaz olduğuna inanmak zorunda kalan insan bir süre sonra kendi
varlığını da sorgular hale gelir; “ben de gerçek değilim, benim ihtiyaçlarımın temeli yok” diye
düşünür.
Esneklik temelli yeni düzen kültürü kişinin iç bütünlüğünü yok eder, etik değerlerini
anlamsızlaştırır ve kişiyi depresif kılar.

Başarısızlık
Başarıya ulaşma reçeteleriyle dolu ve kişisel gelişim amaçlı popüler kültür, başarısızlığın kişinin
yaşam öyküsünde nasıl bir yer tutması gerektiği konusunda bireylere pek yardımcı olmaz.
Kazananın büyük ödülü aldığı yeni düzen, milyonlarca orta sınıf bireyi başarısızlığa mahkum
etmiş ve zihinlerini yeterince iyi olmadıkları düşüncesiyle doldurmuştur. Mütevazı bir içeriği
ve ücreti olsa bile yaptığı işi bir kariyer haline getirerek, yetersizlik ve amaçsızlık duygusundan
korunan eski düzenin çalışanları, becerileri ve mücadeleleri sonucunda elde ettikleri
kazanımlar yardımıyla kendi yaşamlarını kontrol edebilmiş, öykülerini oluşturabilmişlerdir.
Yeni düzende çalışanlar başarılı olup olmadıklarından emin olamazlar; bulundukları network
ve takım içi politik dengelere ne kadar uyumlu oldukları, doğru kişileri tanıyıp tanımadıkları,
kurdukları stratejik ilişkiler somut başarılardan daha önemlidir. Esnek yapı, belirsiz kriterler ve
kısa vadeli zaman anlayışında kişi işinden anlamlı bir anlatı ve dolayısıyla bir kariyer
oluşturamamaktadır. Yaşamında süreklilik ve amaç hissedemeyen birey hayatı anlamlı kılmayı
başaramamakla, kendinde değerli bir şey görememekle ve salt var olmanın ötesinde
gerçekten yaşamayı başaramamakla karşı karşıya kalmıştır.

1980’lere dek çalışanlarına güvenli bir gelecek tahayyülü sunan IBM, bilgisayar endüstrisinde
1980’lerde gerçekleşen hızlı değişimler sonucunda dramatik bir başkalaşım geçirmiştir. Stabil,
katı ve hiyerarşik yapısıyla çalışanların uzun vadeli öykülerini yazmalarına imkân veren IBM bu
tarihten sonra kademe kademe esnek bir yapıya evrilmiş, yeni bir organizasyon yapısına
yönelmiştir. İkna yoluyla ya da zorla işten çıkartılan IBM çalışanların ardından geride kalanlar
için çalıştıkları şirket kendilerini güvensiz ve tedirgin hissettikleri bir yer haline gelmiştir. İşten
çıkartılmanın şokunu yaşayan çalışanlar kendilerini yetirince öngörülü olamamakla,
zamanında risk alamamakla ve harekete geçememekte suçlamışlardır
İşten çıkartılan eski bir IBM çalışanı bu durumu şöyle tarif eder: “Kore savaşındayken ‘bu
çamurun içinde ben bir hiçim sadece bir piyonum diye düşünmüştüm’ ama IBM’de ondan
beter hale geldim”

Tehlikeli bir zamir


Sosyal ağlar karşılıklı bağlılık hissinden doğar. Oysa yeni düzen bağımlı olmayı ve bağlılığı utanç
verici bir durum olarak niteler. Devlete bağlı ve devleti bir güvence olarak gören insanlar yeni
düzende sosyal parazitler olarak görülür. Politik ekonominin daha esnek ve sağlıklı olması ve
parazitlerin toplumun sağlığını bozmaması adına sosyal hakların ve güvenlik ağlarının
tırpanlanması gerekmektedir.
Halbuki kendi ayakları üzerinde durabilen insan tamamen bağımsız insan anlamına gelmez.
Aksine koşullar gerektirdiğinde diğerlerinden yardım ister veya diğerlerine yardım eder. Yeni
düzen bize birisine bağlı olma ve güvenme güdümüz konusunda olumsuz mesajlar verir. Yeni
düzende tek bir başarısızlık kişinin uzun vadede kendi başına yeterli olmadığını anlamasına
yeter. Başkalarına güvenip bağlanamayan biri için güvenilmek ve bağlılık noktası olmak da
mümkün değildir.
“Bana kim ihtiyaç duyuyor?” sorusunun cevaplanamadığı yeni sistem insanlara kayıtsızlık
aşılar. Kendisine ihtiyaç duyulmadığını ve bulunduğu ortama hiçbir fayda sağlayamadığını
hisseden kişi çevresine tepkisiz hale gelir. Bu doğrultuda dünyayla bağlantılı olmak veya
başkaları için gerekli olmak anlamında karakter yeni düzende zayıf düşer. Sennett’e göre
insanları yalnızlaştıran ve birbirleri için kaygılanmaz hale getiren bir düzenin uzun süre
meşruiyetini koruması mümkün değildir.
Sennett tüm bu değerlendirmeleri salt bir eleştiri olarak sunmanın ötesine geçer ve bir
alternatif önerir:
“Değişim kitlesel ayaklanmalarda değil ihtiyaçlarını birbirleriyle paylaşan insanlar arasında
toprakta yeşerecektir.”

KAYNAKÇA Sennett, R. (2020). Karakter Aşınması: Yeni Kapitalizmde İşin Kişilik Üzerindeki
Etkileri (Çev: Barış Yıldırım), Ayrıntı Yayınları, 16. Basım, İstanbul.

You might also like