Professional Documents
Culture Documents
Richard Sennettin KARAKTER ASINMASI YENI
Richard Sennettin KARAKTER ASINMASI YENI
Rutin
Sanayi Devrimiyle birlikte bir iğne ustasının günden en fazla birkaç yüz iğne üretebildiği bir
çalışma biçiminden, planlamanın merkezde gerçekleştiği, teori ve pratiğin mutlak bir kesinlikle
birbirinden ayrıldığı, matematiksel bir dakiklik ve rutin üzerine inşa edilmiş yeni üretim
biçimine geçilmiştir. Bu yapı çalışanlardan tek ve küçük bir işlemi saatler boyunca tekrar
etmelerini bekler.
Adam Smith’e göre rutin zaman zaman gerekli olmakla birlikte; binlerce iğne üretimini
mümkün kılan bu yapıda çalışan kendi zamanın kontrolünü yitirmiş, aptal ve cahil bir yaratığa
dönüşmüştür. Uyuşturucu bir rutinden ibaret olan ve çalışanın bütünü anlamasına ihtiyaç
duyulmayan bu çalışma pratiği insan karakterinin bütün derinliğini yok etme tehlikesini
barındırır. Denis Diderot ise rutinin kişinin kendi anlatısını yaratabilmesi için gerekli olduğuna
inanır. Düzenli rutinlerden mahrum bir yaşam anlamsız bir var oluştur.
Yeni kapitalizm bu tartışmayı düzene ve rutine şiddetle karşı çıkarak ve esnekliğe vurgu
yaparak bitirir. Sennett’e göre “Esnek Kapitalizm”in rutinin yerine koyduğu esneklik ve
belirsizlik, yok etmeye çalıştığı kötülüğün yerine, çalışanın yaptığı işten tamamen
uzaklaşmasına ve kaygıyla dolmasına neden olan daha kötü bir şey koyar. Uyuşturucu rutinin
insan karakterini pasifleştirdiği kabul edilse dahi, belirsizlik ve güvensizlikle dolu bu yeni esnek
yapının çalışanları yaşama daha müdahil kılması mümkün değildir.
Esnek
Girişimciliğin erdemlerinden biri olan esneklik değişime açık olmayı ve koşullara ayak
uydurabilmeyi ifade eder. Modern esneklik biçimlerinde iktidar sistemi 3 temel nitelik taşır:
1) Kurumların kökten dönüşümü
2) Üretimde esnek uzmanlaşma
3) İktidarın merkezileşmeden yoğunlaşması
Dönüşüm ve değişim, geçmişten geri dönülmez bir kopuş şeklinde gerçekleşebileceği gibi
geçmişle bir süreklilik arz edecek şekilde de gerçekleşebilir. Modern kapitalizm kurumları geri
dönülmez biçimde değiştirir, gevşek networklerin hiyerarşik piramitlerin yerini aldığı yeni
düzende bir parçayı işleyişe zarar vermeden yerinden çıkartmak mümkündür.
Okunaksız
Yeni düzende kişinin statüsü kendisini kitlelerden ve yığınlardan ne kadar ayrıştırabildiğiyle
ilgilidir. Geçmişin dayanışma ve iş birliği temelli sınıf içi ilişkilerinin yerini herhangi bir ustalığa
sahip olmayan ve teknoloji destekli üretim süreçlerinde pasif roller oynayan işçilerin zayıf
ilişkileri almıştır.
Teknoloji ve bilgisayar destekli üretim süreçleri mesleki kimlikleri zayıflatmış, meslek
sahiplerini de basit ve sıradan görevleri yapmaya zorlamıştır. Makinelerin yüksek önem
taşıdığı, çalışanların ikincil önem taşıdığı bu modelde bir işçi kariyeri boyunca, fırıncı,
ayakkabıcı, matbaacı vb. olabilir. Eski düzende her meslekte insanlar kendilerini zorlu ve güç
işlerle özdeşleştirirken yeni rejim işlerin zorluğunu, çalışanların sırtından alıp bilgisayarlara
devrederek işçileri kayıtsızlaştırır. Sennett’in örneğinde makinelerle işleyen bir ekmek
fırınında makinelerin bozulması durumunda işçilerin yapabildikleri tek şey beklemektir.
Tüm bu koşullar altında çalışanların kariyerleri boyunca zorlandıkları tek şey risk almaktır.
Risk
“Esnek Kapitalizm”in dayattığı düşünce biçimlerinden birisi de bireye yeni bir şeylere
girişmediği ve risk alıp rutinin dışına çıkmadığı müddetçe yaşamının eskimiş bir elbise gibi lime
lime olacağını hissettirmesidir.
Geçmiş dönemlerde risk almak, ancak bu arzuya sahip olan kahramanlar ve sıra dışı insanlar
için gerekli bir tavırken bugün kitleler için bir zorunluluk haline gelmiştir. Risk alma eğilimi
teoriye göre enerjimizi yeniler ve kendimizi şarj etmemizi sağlar. Sennett’e göre bu eğilime
eşlik eden garip ve sürekli bir kaygı hali insana her defasında baştan başlaması gerektiğini
hissettirir ve karakter duygusunu aşındırır.
Bir kurumda ve bir rolde belirli bir süre çalışan birey bir süre sonra mevcut pozisyonunun bir
geleceği olmadığı fikrine ulaşır. Gerçekten ne istediği, gelecek tahayyülünün ne olduğu
sorulduğunda somut bir yanıt veremeyecek olan birey bir yere takılıp kalmanın insan için
doğru olmadığı düşüncesine sahiptir. Modern risk kültüründe hareketsizlik başarısızlıkla, sabit
kalmak ölümle eş tutulur. Dolayısıyla varılacak hedeften çok ayrılma ediminin kendisi
önemlidir. Olduğun yerde durmak, çemberin dışında kalmak demektir. Hareket eden ve risk
alan insan adeta kendi nesnel gerçekliğini bir an için askıya almıştır ve karşısına yeni ve güzel
bir şey çıkacağı umuduyla motive olmaktadır.
Risk alamamak ve azla yetinmek, beceriksiz olduğunu baştan kabul etmek anlamına
gelmektedir. Becerilerin piyasa koşullarına göre hızla değişmesinin kural olarak varsayıldığı
yeni düzende önemli olan kişinin geçmişte başardıkları ve tecrübeleri değil, anlık kapasitesi ve
risk alarak yeniye yönelmesidir. Geçmiş deneyimlerin kişiye rehberlik edemediği böyle bir
ortamda endişe ve kaygı kişinin öz saygısını azaltır, aileleri böler, cemaatleri parçalar ve
işyerlerinin kimyasını değiştirir.
İş etiği
Eski biçimiyle iş etiği, kişinin zamanını öz disiplin çerçevesinde kullanması ve mükafatları
ertelemesi anlamına gelirdi. Eski iş etiğinin dayattığı çalışma düzeni çalışanların omuzlarına
ağır yükler yüklerdi. Weber’e göre 17. ve 18. yy Protestan bireyi tanrının gözünde kendi
değerini kanıtlayabilmek için kendini disipline etmeye çabalar, harcamayı değil tasarrufu
önemser, gündelik etkinliklerin zamanın disiplinli bir şekilde kontrolüyle rutinleştirilmesini ve
hazdan uzak durulmasını savunurdu. Protestan birey kendi yaşam öyküsünü anlamlı ve değerli
bir bütün olacak biçimde şekillendirirken hayatının sorumluluğunu bireysel olarak ele alır ve
cenneti ancak çok çalışarak hak edebilirdi.
Kurumların hızla değiştiği bir düzende iş etiğinden bahsetmek ve mükafatı ertelemeye
çalışmak anlamsızdır. İş etiği bireyi değil grubu/takımı esas alır. Önemli olan bireyin yücelmesi
değil takım üyeleri arasındaki karşılıklı uyum ve bunun üretime yansımasıdır. Bu bağlamda
modern takım çalışması ve iş etiği Weber’in belirttiği eski düzenin ve iş etiğinin zıddıdır.
Farklı takımlar içerisinde kısa süreli görevler üstlenen çalışan sürekli farklı oyuncu kadrosuyla
çalışabilme becerisine sahip olmalı, takımın ihtiyaçlarına göre becerilerini güncelleyebilmeli
ve bağlanmamayı bilmelidir. Bireyler kendi görünümlerini ve diğerleriyle olan ilişkilerini
sürekli bir biçimde denetlemeye zorlanır. Bir takımdan diğerine geçen bireyin yanında
götürdüğü tek şey iş birliği maskesi ve ölüm kalım savaşını gizleyen bir gülümsemedir.
Zamanın ve mekânın kurbanı olan çalışanlar takım çalışmasındaki otoritesiz iktidarın pençesi
altında, öznesinin değişim olduğu bir sürecin kurbanı olurlar ve geçiciliklerini kabul ederler.
Otoritenin olmadığı ancak iktidarın olduğu bu yeni düzende amaçlı insanın yerini “ironik
insan” almıştır. Bireyin kendini tanımladığı sıfatların sürekli değiştiği, benliğin kırılgan ve
olumsal olduğu bu ortamda birey kendini ciddiye alamaz. Hiçbir şeyin sabit olmadığına ve
değişimin sürekli ve durdurulamaz olduğuna inanmak zorunda kalan insan bir süre sonra kendi
varlığını da sorgular hale gelir; “ben de gerçek değilim, benim ihtiyaçlarımın temeli yok” diye
düşünür.
Esneklik temelli yeni düzen kültürü kişinin iç bütünlüğünü yok eder, etik değerlerini
anlamsızlaştırır ve kişiyi depresif kılar.
Başarısızlık
Başarıya ulaşma reçeteleriyle dolu ve kişisel gelişim amaçlı popüler kültür, başarısızlığın kişinin
yaşam öyküsünde nasıl bir yer tutması gerektiği konusunda bireylere pek yardımcı olmaz.
Kazananın büyük ödülü aldığı yeni düzen, milyonlarca orta sınıf bireyi başarısızlığa mahkum
etmiş ve zihinlerini yeterince iyi olmadıkları düşüncesiyle doldurmuştur. Mütevazı bir içeriği
ve ücreti olsa bile yaptığı işi bir kariyer haline getirerek, yetersizlik ve amaçsızlık duygusundan
korunan eski düzenin çalışanları, becerileri ve mücadeleleri sonucunda elde ettikleri
kazanımlar yardımıyla kendi yaşamlarını kontrol edebilmiş, öykülerini oluşturabilmişlerdir.
Yeni düzende çalışanlar başarılı olup olmadıklarından emin olamazlar; bulundukları network
ve takım içi politik dengelere ne kadar uyumlu oldukları, doğru kişileri tanıyıp tanımadıkları,
kurdukları stratejik ilişkiler somut başarılardan daha önemlidir. Esnek yapı, belirsiz kriterler ve
kısa vadeli zaman anlayışında kişi işinden anlamlı bir anlatı ve dolayısıyla bir kariyer
oluşturamamaktadır. Yaşamında süreklilik ve amaç hissedemeyen birey hayatı anlamlı kılmayı
başaramamakla, kendinde değerli bir şey görememekle ve salt var olmanın ötesinde
gerçekten yaşamayı başaramamakla karşı karşıya kalmıştır.
1980’lere dek çalışanlarına güvenli bir gelecek tahayyülü sunan IBM, bilgisayar endüstrisinde
1980’lerde gerçekleşen hızlı değişimler sonucunda dramatik bir başkalaşım geçirmiştir. Stabil,
katı ve hiyerarşik yapısıyla çalışanların uzun vadeli öykülerini yazmalarına imkân veren IBM bu
tarihten sonra kademe kademe esnek bir yapıya evrilmiş, yeni bir organizasyon yapısına
yönelmiştir. İkna yoluyla ya da zorla işten çıkartılan IBM çalışanların ardından geride kalanlar
için çalıştıkları şirket kendilerini güvensiz ve tedirgin hissettikleri bir yer haline gelmiştir. İşten
çıkartılmanın şokunu yaşayan çalışanlar kendilerini yetirince öngörülü olamamakla,
zamanında risk alamamakla ve harekete geçememekte suçlamışlardır
İşten çıkartılan eski bir IBM çalışanı bu durumu şöyle tarif eder: “Kore savaşındayken ‘bu
çamurun içinde ben bir hiçim sadece bir piyonum diye düşünmüştüm’ ama IBM’de ondan
beter hale geldim”
KAYNAKÇA Sennett, R. (2020). Karakter Aşınması: Yeni Kapitalizmde İşin Kişilik Üzerindeki
Etkileri (Çev: Barış Yıldırım), Ayrıntı Yayınları, 16. Basım, İstanbul.