HUK101U 18V1S1 8 0 1 SV1 Ebook - 1

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 219

Hukukun Temel

Kavramları

Editörler

Prof.Dr. Ufuk AYDIN


Dr.Öğr.Üyesi Elvan SÜTKEN

Yazarlar

BÖLÜM 1, 2 Dr.Öğr.Üyesi Nilüfer BORAN GÜNEYSU


BÖLÜM 3
Dr.Öğr.Üyesi Ahmet Haluk ATALAY

BÖLÜM 4
Doç.Dr. Tolga AKKAYA

BÖLÜM 5, 6
Prof.Dr. Korkut ÖZKORKUT

BÖLÜM 7
Prof.Dr. Levent AKIN

BÖLÜM 8 Doç.Dr. Hakan KARAKEHYA


Genel Koordinatör
Doç.Dr. Murat Akyıldız

Grafik Tasarım ve Yazım Koordinatörü


Doç.Dr. Halit Turgay Ünalan

Kitap Basım ve Dağıtım Koordinatörü


Dr.Öğr. Üyesi Murat Doğan Şahin T.C.
ANADOLU
Grafikerler ÜNİVERSİTESİ
Ayşegül Dibek YAYINI NO: 3783
Özlem Çayırlı
Hilal Özcan AÇIKÖĞRETİM
Gülşah Karabulut FAKÜLTESİ
YAYINI NO: 2597
Dizgi ve Yayıma Hazırlama
Mehmet Emin Yüksel HUKUKUN TEMEL
Gözde Soysever KAVRAMLARI
Süreyya Çelik
Beyhan Demircioğlu E-ISBN: 978-975-06-2732-3
Murat Tambova Bu
Yasin Özkır kitabın
Cansu Ersoy basım, yayım
Handan Bağ
ve satış hakları
Dilek Özbek
Anadolu Üniversitesine
aittir.

“Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak


hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır.
İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri
mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka
şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.

Copyright © 2018 by Anadolu University


All rights reserved
No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system,
or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic,
photocopy, magnetic tape or otherwise, without permission
in writing from the University.

Bu kitabın tüm hakları Anadolu Üniversitesi’ne aittir.

ESKİŞEHİR, Ağustos 2018

2953-0-0-0-1909-V01
İçindekiler

Hukukun
Sosyal Düzen
BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 Kaynakları ve
Kuralları ve Hukuk
Uygulanması

Giriş . .............................................................. 3 Giriş . ............................................................... 21


Sosyal Düzen ve Kurallar ............................. 3 Kaynak Kavramı ve Hukuk .......................... 21
Sosyal Düzen Kurallarının Türleri ............... 4 Pozitif Hukukun Kaynakları ........................ 22
Din Kuralları .......................................... 4 Anayasa . ............................................... 23
Ahlak Kuralları . ..................................... 5 Uluslararası Anlaşmalar . ..................... 24
Görgü (Nezaket) Kuralları ................... 5 Kanunlar ................................................ 24
Hukuk Kuralları .................................... 5 Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi . ........ 25
Hukuk Kurallarının Sosyal Düzen Yönetmelikler ........................................ 26
Kuralları İçindeki Yeri ................................... 7 Gelenek Hukuku (Örf-Adet Hukuku) ..... 26
Hukuk Kurallarının Ögeleri ve İçtihat Hukuku ..................................... 26
Özellikleri . ............................................ 7 Hukuk Kurallarının Türleri .......................... 28
Hukuk Kuralları ve Diğer Sosyal Emredici Hukuk Kuralları ..................... 28
Düzen Kurallarının Ayrılması .............. 7 Tamamlayıcı Hukuk Kuralları .............. 28
Hukuk Kurallarına Uyulması ve Yorumlayıcı Hukuk Kuralları . .............. 28
Özgürlükler . .......................................... 8 Tanımlayıcı Hukuk Kuralları ................ 29
Hukuk ve Adalet .................................. 8 Diğer Hukuk Kuralları .......................... 29
Hukukta Yaptırım . ........................................ 9 Kanunların Uygulanmasına İlişkin Esaslar ..... 29
Yaptırım Kavramı ve Tarihçesi ............ 9 Kanunların Zaman Bakımından
Hukukta Yaptırım Türleri ..................... 10 Uygulanması . ....................................... 30
Kanunların Geçmişe Etkisi ................... 30
Kanunların Yer ve Kişi Bakımından
Uygulanması . ....................................... 31
Kanunların Anlam Bakımından
Uygulanması . ....................................... 31
Hâkimin Takdir Yetkisi ve Hukuk
Yaratması ....................................................... 33

iii
Hukuk Sistemleri ve
BÖLÜM 3 BÖLÜM 4 Yargı Örgütü
Türk Hukuk Tarihi

Giriş . ............................................................... 43 Giriş . ............................................................... 71


Karşılaştırmalı Hukuk ve Hukuk Sistemleri . ... 43 Adlî Yargı ........................................................ 71
Karşılaştırmalı Hukuk ........................... 43 İlk Derece Mahkemeleri ...................... 72
Hukuk Sistemleri . ................................. 44 Bölge Adliye Mahkemeleri .................. 74
Batı Hukuk Kültürü .............................. 45 Yargıtay . ................................................ 76
Türk Hukuku’nun Tarihsel Gelişimi ............. 55 İdari Yargı ....................................................... 77
İslam Hukuku ........................................ 55 İlk Derece Mahkemeleri ...................... 78
Osmanlı Hukuku ................................... 57 Bölge İdare Mahkemeleri ..................... 78
Cumhuriyet ve Türk Hukuk Devrimi ..... 59 Danıştay ................................................. 79
Anayasa Yargısı . ............................................ 80
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yapısı ................................................ 80
Anayasa Mahkemesinin Görev ve
Yetkileri ................................................. 81
Anayasa’ya Uygunluk Denetimi .......... 81
Anayasa Mahkemesinin Diğer
Görevleri ............................................... 81
Anayasa Mahkemesinin Çalışma
Usûlü ..................................................... 82
Diğer Yargı Kolları ......................................... 83
Mali Yargı . ............................................. 83
Uyuşmazlık Yargısı . ............................. 83
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yargısı . ..... 84
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
Yapısı ..................................................... 84
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
Başvuru ve İnceleme . ........................... 85

iv
Hakkın Kazanılması,
Hukuki İlişkiler ve Kaybedilmesi,
BÖLÜM 5 BÖLÜM 6 Kullanılması ve
Haklar
Korunması
Giriş . ............................................................... 93 Giriş . ............................................................... 119
Hak Kavramı ve Tanımı ................................ 93 Hakkın Kazanılması . ..................................... 119
Hakların Ayrımı ............................................. 95 Hakkın Kazanılmasına Yol Açan .......... 119
Kamu Hakları - Özel Haklar Ayrımı . ... 95 Sebepler ................................................. 119
Kamu Hakları ve Türleri ....................... 95 Hakkın Aslen Kazanılması .................... 122
Kamu Haklarının Sınırlandırılması ...... 97 Hakkın Devren Kazanılması ................. 123
Özel Haklar ve Türleri .......................... 99 Hakların Kazanılmasında İyiniyet ....... 124
Kullanılmalarına Göre Özel Haklar . .... 108 İyiniyet Kavramı . .................................. 124
Amaçlarına Göre Özel Haklar .............. 108 İyiniyetin Unsurları .............................. 125
İyiniyetin Sonuçları ............................... 125
Hakkın Kaybedilmesi . ................................... 129
Hakkın Kullanılması ...................................... 130
Hakkın Kullanılması ve Sınırları . ......... 130
Hakkın Kötüye Kullanılması . .............. 133
Hakkın Korunması . ...................................... 134
Talep Hakkı ve Hakkın Devlet
Eliyle Korunması ................................... 134
Hakkın Bizzat Sahibi Eliyle (Kişinin
Kendisi Tarafından) Korunması .......... 137
Hakkın Korunmasında İspat Yükü ....... 138

Özel Hukukun Kamu Hukukunun


BÖLÜM 7 BÖLÜM 8
Dalları Dalları

Giriş . ............................................................... 149 Giriş . ............................................................... 183


Medeni Hukuk ............................................... 149 Uluslararası Kamu Hukuku . ........................ 183
Kişiler Hukuku . ..................................... 150 Anayasa Hukuku ........................................... 184
Aile Hukuku . ......................................... 151 Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin
Miras Hukuku . ...................................... 153 Temel Nitelikleri .................................. 185
Eşya Hukuku ......................................... 154 Anayasa’ya Göre Devlet Organları ...... 187
Borçlar Hukuku ............................................. 157 Genel Kamu Hukuku ..................................... 191
İş Hukuku ....................................................... 160 Ceza Hukuku . ................................................ 193
Bireysel İş Hukuku ................................ 160 İdare Hukuku ................................................. 195
Toplu İş Hukuku . .................................. 161 Mali Hukuk .................................................... 196
Sosyal Güvenlik Hukuku ...................... 162 Yargılama Hukuku . ....................................... 197
Ticaret Hukuku .............................................. 163
Ticari İşletme Hukuku .......................... 163
Ticaret Şirketleri Hukuku ..................... 165
Kıymetli Evrak Hukuku ....................... 166
Taşıma İşleri Hukuku ............................ 167
Deniz Ticareti Hukuku . ........................ 167
Sigorta Hukuku ..................................... 169
Devletler Özel Hukuku ................................. 170

v
Önsöz

Sevgili öğrenciler,
Hukukun Temel Kavramları dersi birçok yük- çalışmanın ürünüdür. Kitabımıza Anadolu
seköğretim kurumunda farklı isimlerle okutul- Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyeleri
maktadır. Bunlar arasında Temel Hukuk, Hu- Dr.Öğr.Üyesi Nilüfer GÜNEYSU, Dr.Öğr.Üyesi
kuka Giriş, Hukuk Başlangıcı ve Genel Hukuk A. Haluk ATALAY, Doç.Dr. Tolga AKKAYA ve
Bilgisi sayılabilir. Hukuk Fakültelerindeki te- Doç.Dr. Hakan KARAKEHYA ile Ankara Üni-
orik nitelikli Hukuk Başlangıcı dersi bir yana; versitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof.
söz konusu derslerin tamamına yakınında öğ- Dr. Levent AKIN ve Ankara Üniversitesi Siya-
rencilere hukukun temel felsefesi anlatılmakta sal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr.
ve sonraki yıllarda karşılaşacakları hukuk ders- KORKUT ÖZKORKUT yazdıkları değerli ünite-
leri ile ilgili pratik bilgiler sunulmaktadır. lerle katkıda bulundular. Kendilerine iş birliği-
ne önem veren, titiz ve özverili çalışmaları için
Hukukun Temel Kavramları dersinin içeriğini
teşekkür ediyoruz.
belirlerken önce öğrencilerimize hukuku ta-
nıtmayı hedefledik. Bu konuların ele alındığı Elinizde bulunan Hukukun Temel Kavramları
ünitelerde hukukun teorik boyutunun ağırlıklı isimli bu eser uzaktan öğretim teknikleri esas
olmasına özen gösterdik. Sonrasında ise Türk alınarak hazırlanmıştır. Eserde okuyucunun
Hukuk Tarihi ve Türk Yargı Örgütü hakkında dikkatini çekmek üzere görsel materyallerden
temel bilgiler vermeyi öngördük. Amacımız yararlanılmış ve eserin anlaşılır kılınması için
öğrencilerimize Türk Hukukunu tanıtmak olabildiğince sade bir dil kullanılmıştır. Eseri-
oldu. mizin tüm öğrencilerimize ve okuyucularımı-
za yararlı olmasını dileriz.
Bunun devamında ise hukukun en önemli kav-
ramlarından “Hak Kavramını” ayrıntılarıyla ele ESKİŞEHİR 2017
aldık. Kitabımızın son iki ünitesini Özel Huku-
kun ve Kamu Hukukunun dallarının tanıtımı-
na ayırdık. Her ne kadar Özel Hukuk-Kamu
Hukuku ayrımı bazı yazarlarca reddediliyor
olsa da bu ayrımın pedagojik yararını kabul
Editörler
ediyoruz.
Prof.Dr. Ufuk AYDIN
Anadolu Üniversitesinin açıköğretim sistemi
ile eğitim veren birçok fakülte ve bölümle- Dr.Öğr.Üyesi Elvan SÜTKEN
rinde okutulacak bu ders kitabı ortaklaşa bir

vi
Bölüm 1
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk

Sosyal Düzen Kurallarının Türleri


2 Sosyal düzen kurallarının ayırt edici
öğrenme çıktıları

1 2
özelliklerini saptayabilme
Sosyal Düzen ve Kurallar 3 Hukuk kuralları, ahlak kuralları, din
1 Sosyal düzen kurallarını açıklayabilme kuralları ve görgü kurallarını açıklayabilme

Hukuk Kurallarının Sosyal Düzen Kuralları


İçindeki Yeri
4 Hukuk Kurallarının ögelerini ve özelliklerini
sıralayabilme
5 Hukuk kurallarının sosyal düzen kuralları

3 4
içindeki yerini belirleyebilme Hukukta Yaptırım
6 Hukuk ve adalet kavramlarını 7 Yaptırım kavramını ve hukukta yaptırımın
ilişkilendirebilme türlerini açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • Sosyal (Toplumsal) Düzen • Sosyal Düzen Kuralları • Din Kuralları • Ahlak Kuralları
• Hukuk Kuralları • Görgü Kuralları • Müeyyide (Yaptırım) • Adalet

2
Hukukun Temel Kavramları

GİRİŞ görevlileriyle yaşadığı ilişkiler, sınıfta ya da kantin-


Bu ünitede sosyal düzen kavramı ve sosyal dü- de yaşadığı ilişkilerin hepsi sosyal ilişki olarak ad-
zen kurallarının türleri, hukuk kurallarının sosyal landırılabilir.
düzen içindeki yeri incelenecektir. Hukukta yap- İnsan için belirli bir sosyal çevrede yaşamak
tırım kavramı değerlendirilerek ünite tamamlana- önemli bir zorunluluktur. Bazılarına göre bunun
caktır. İnsan, yaşamını sürdürdüğü çevrede diğer sebebi insanda bulunan benzerlerini arama eğilimi;
insanlarla ve kurumlarla birçok ilişkiye girer. Bu bazılarına göre ihtiyaçlarını karşılama gereksinimi;
ilişkiler sosyal ilişki olarak adlandırılmaktadır. Bu bazılarına göre içgüdüsel, hayvansal bir gereksinim;
sosyal ilişkilerin tâbi olduğu düzen ise, sosyal dü- bazılarına göre ise barış içinde yaşama zorunlulu-
zen olarak ifade edilmektedir. Genel kabul gören ğudur.
bir yaklaşıma göre sosyal düzen kuralları; din ku- Bu sosyal ilişkiler bazen sorunsuz yürürken
ralları, ahlak kuralları, görgü kuralları ve hukuk bazen de çatışmalara neden olabilir. Örneğin aile
kuralları şeklinde sınıflandırılmaktadır. Hukuk içinde yaşanan çatışmalar, kadın erkek çatışma-
kuralları en önemli sosyal kurallardır. Hukuk ku- ları, kurumlar arası, hatta ülkeler arası çatışmalar
rallarının temel özellikleri genel ve soyut olması, bunlara örnek olarak gösterilebilir. Ancak belirtti-
emir ve yaptırım içermesidir. Hukuk kurallarını ğimiz sosyal ilişkiler her ne kadar birtakım çatışma-
diğerlerinden ayıran en önemli özellik yaptırımı- lar içerse de belli bir düzen içinde yürümektedir.
nın maddi olmasıdır. Hukuk kurallarına uymama Kurallara uyanlar yanında uymayanlar da bulun-
hâlinde kişiye maddi yaptırım uygulanır, kamu masına rağmen, bu düzen kendi dinamiği içinde
gücü devreye girerek kuralı ihlal eden kimseye zor yürümektedir. İşte sosyal ilişkilerin tâbi olduğu bu
kullanır ve kuralın gereğini yerine getirir. Hukuk düzen, sosyal düzen olarak ifade edilmektedir.
kurallarının diğer sosyal düzen kurallarından farkı, Sosyal düzenin herkese yüklediği bazı yüküm-
bu kuralların devletin zorlayıcı gücüyle desteklen- lülükler ve bazı ödevler vardır. Sosyal düzen içinde,
miş olmasıdır. Sosyal kurallara uyulmadığı takdirde belirtilen ödev ve yükümlere uymamak beraberin-
karşılaşılan tepkiye yaptırım denir. Yaptırım farklı de birçok sorunu getirir. Zira sosyal düzen, belli
türlerde zorlama ile kurallara uyulmasını amaçla- bir ahengi sağlamak için birtakım emir ve yasaklar
maktadır. Yaptırım din, ahlak ve görgü kurallarına getirmektedir. Sosyal düzen içinde yaşayan insanla-
uyulmaması hâlinde manevi nitelik taşırken, hu- rın ödevleri, hak ve yetkilerini düzenleyen kurallara
kuk kurallarına uyulmaması durumunda maddi sosyal düzen kuralları denilmektedir.
niteliktedir. Hukuki yaptırımlar ceza, cebri icra,
Sosyal düzen kurallarının belirli özellikleri bu-
tazminat, geçersizlik ve iptal olmak üzere beş ka-
lunmaktadır. Öncelikle bu kurallar genel nitelik ta-
tegoride incelenebilir. Yaptırım, hukuk kuralının
şır yani ayırımsız herkese uygulanır. İkincisi sürekli-
ihlali hâlinde ortaya çıkmaktadır. Yaptırımın türü,
dir yani bu kurallar çok uzun zamandır ve aralıksız
ilgili hukuk alanı, ihlal edilen hukuk kuralı, ihlalin
bir biçimde uygulanmaktadır. Üçüncüsü, bunlar
niteliği ve etkilerine göre belirlenmektedir.
yaptırımlı kurallardır.
Sosyal düzen kuralları zaman içinde değişim
SOSYAL DÜZEN VE KURALLAR gösterebilirler, hatta bölgeden bölgeye, ülkeden ül-
İnsan toplum denilen sosyal çevre içinde yaşa- keye dahi farklılaşabilirler. Bir sosyal düzen kuralı-
maktadır. İnsan yaşamını sürdürdüğü bu çevrede nın zamanla ortadan kalması da söz konusu olabi-
diğer insanlarla ve kurumlarla birçok ilişkiye girer; lir. Öte yandan, bir davranış aynı zamanda birden
bu ilişkiler sosyal ilişki olarak adlandırılmaktadır. çok sosyal düzen kuralını ihlal edebilir. Örneğin,
İnsanın sosyal ilişkileri sayılamayacak kadar çoktur. aynı olay hem ahlak, hem din ve hem de hukuk
Bir öğrencinin sabah kalktığında ailesi ya da arka- kurallarına aykırı olabilir. Hırsızlık, adam öldürme
daşlarıyla ilişkileri, okula giriş kapısında güvenlik gibi.

3
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk

Öğrenme Çıktısı

1 Sosyal düzen kurallarını açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Adnan Güriz’in “Hukuk


Felsefesi” (Üçüncü Basım. Sosyal düzen kurallarının
Ankara: Ankara Üniversitesi zaman içinde değişim gös-
Sosyal düzen kurallarının termesinin hukuk dünya-
Hukuk Fakültesi Yayınları,
özelliklerini açıklayınız? sında yaratabileceği etkileri
1992) adlı eserini inceleyerek
sosyal düzen kurallarının var- tartışınız.
lık sebebini değerlendirin.

SOSYAL DÜZEN KURALLARININ lumlarda din kurallarına uymamak, aynı zamanda


TÜRLERİ hukuk kurallarına da uymamak anlamına gelir. Bu
tür toplumlarda din kuralları ile hukuk kuralları
Sosyal düzen kuralları sayılamayacak kadar
genellikle eş anlamlı ve eş değerdedir.
çoktur ancak bilimin önemli bir fonksiyonu bi-
limsel bilgiyi sınıflayarak anlaşılabilir kılmaktır. Din kuralları Tanrı ile insanlar arasındaki iliş-
Bu yönden yaklaşıldığında, sosyal düzen kuralları- kileri düzenleyen, Tanrı’nın emir ve yasaklarını
nın, özellikleri de dikkate alınarak sınıflandırılma- içeren kurallar bütünüdür. İstisnalar bir yana bıra-
sı mümkündür. Genel kabul gören bir yaklaşıma kılırsa din kuralları genellikle kutsal kitaplara da-
göre sosyal düzen kuralları: yanmaktadır. Din, evreni yaratan ve yöneten ilahi
bir varlığa yani Tanrı’ya inanmayı ve ona ibadeti
• Din kuralları,
emreder. Kutsal kitaplarda düzenlenen bu ilişkinin
• Ahlak kuralları, bir boyutu uhrevi yani kişi ile Tanrı ve öbür dün-
• Görgü kuralları, ya ilişkileridir. Kutsal kitapların getirdiği kurallar
• Hukuk kuralları şeklinde sınıflandırılabilir. uhrevi olanlar yanında aynı zamanda sosyal yaşamı
da düzenlemekte ve bu durumda din kuralları hu-
kuk kuralı niteliğine bürünmektedir. Din kuralla-
rının değişmezliği ve dogmatikliği din kurallarının
dikkat toplumsal yaşamın gerisinde kalmasına yol açabil-
Sosyal düzen kuralları, ülkeden ülkeye ve hatta şehir- mektedir. Din kuralları Tanrı buyruğu olduğu için
den şehire değişebildiği gibi zaman içinde de değişi- dogmatik ve statiktir. Din kurallarına uyulmadığı
min konusu olur. Bir sosyal düzen kuralının zamanla takdirde kişinin günah işleyeceği, Tanrı tarafından
bütünüyle ortadan kalkması da söz konusu olabilir. cezalandırılacağına inanılır.
Laikleşme hareketi (özellikle Avrupa’da yaşanan
Din Kuralları Reform hareketi) saf din kurallarının toplumsal ya-
İlkel toplumlarda kuralları koyan ya da oluştu- şamdaki etkisini azaltmıştır. Din kuralları kişinin
ranlar genellikle din adamlarıdır. Bu anlamda din uhrevi (öbür dünya ve tanrıyla olan) ilişkilerini il-
kuralları sosyal düzenin oluşumunda önemli yer gilendiren alanla sınırlı kalmış; sosyal yaşamda eski
tutmuştur. Hatta bu dönemlerde zaman zaman din- önemini yitirmiştir.
sel ve dünyevi otoritenin karıştığı dahi görülmek- Kuşkusuz bugün de din kuralları sosyal dü-
tedir. Dinsel kuralların etkin olduğu toplumlarda zende bir ölçüde etkilidir. Ancak bu etki oldukça
hukuk kuralları teokratik temellere dayanmaktadır. sınırlıdır. Bugün için laikliği benimsemiş ülkeler-
Gerçekten, dinsel yönetimin benimsendiği top- de din kurallarına uymamanın yaptırımı manevi-

4
Hukukun Temel Kavramları

dir. Başka bir deyimle, din kurallarına uymayan toplumsal olan, dışa yansıyan davranışlarla ilgile-
kişilere yönelik bir güç kullanımı ya da zorlama nir. Ahlak kurallarına uymamanın yaptırımı ma-
söz konusu değildir. Din kurallarına uymayanlar, nevi iken hukuk kurallarına uyulmadığı taktirde
günahkâr sayılma, toplum dışına itilme gibi mane- maddi yaptırımla karşılaşılır. Ahlak kuralları kişi-
vi yaptırımlarla karşılaşırlar. Bu tür toplumlarda bir lere yükümlülükler getirirken hukuk kuralları hem
din kuralına uyulmaması hâlinde eğer kişiye maddi yükümlülük hem de yetki verebilir.
bir yaptırım uygula-
nabiliyorsa, bunun
sebebi uyulmayan
Görgü (Nezaket) Kuralları
dikkat Toplumsal düzen, gündelik ilişkilerde bazı
din kuralının aynı
Din kuralları Tanrı buyru- davranış kalıplarına uyulmasını gerektirir. Ahlak
zamanda hukukça
ğu olduğu için dogmatik kurallarından farklı olan bu kurallar, görgü kural-
benimsenmesi yani
ve statiktir. Din kurallarına ları olarak adlandırılmaktadır. Bu kurallar tavırlar,
hukuk kuralı hâline
uyulmadığı takdirde kişi- yöntemler ve hareket biçimlerinden oluşur. Başkası
gelmesidir. Yoksa
nin günah işleyeceği, Tanrı konuşurken dinlemek, el öpmek, kibarca yemek
laik toplumlarda din
tarafından cezalandırılaca- yemek, selam vermek veya misafir ağırlamak bu
kuralına uymamanın
ğına inanılır. kurallara örnek gösterilebilir. Görgü kuralları ba-
sadece manevi yaptı-
rımı bulunmaktadır. zen hukuksallaşabilir, askerde selam vermek bu du-
ruma örnek gösterilebilir.
Görgü kuralları bölgesel ve yöresel olabilir. Belli
Ahlak Kuralları bir bölgede kendine özgü görgü kuralları ile karşıla-
Değerler sistemi içinde, insan davranışları hak- şılabilir. Görgü kuralları yazılı değildir, aktarılarak
kında “doğru” ya da “yanlış” bulma açısından ya- günümüze ulaşmış-
pılan değerlendirmelerin bütünü, toplumsal bir tır. Görgü kuralları-
kurum olarak ahlakı oluşturmaktadır (Özekes, na uymayanlar gör-
s. 70). Ahlak kuralları iyilik-kötülük, doğruluk- güsüz, kaba veya dikkat
yanlışlık gibi çeşitli konulardaki değer yargılarıdır. saygısız olarak nite- Görgü kurallarına uyma-
Ahlak kurallarının iki yönü bulunmaktadır: Nesnel lendirilir. Bu anlam- manın yaptırımı manevi
(objektif, sosyal) Ahlak insanın diğer bireylere kar- da görgü kurallarına niteliktedir.
şı olan ödevleri ile ilgilidir. Öznel (subjektif ) Ahlak uymamanın yaptırı-
kişinin kendi şahsı ve iç dünyasına karşı ödevlerini mı manevidir.
ifade etmektedir. Örneğin başkaları hakkında kötü
düşünmemek, yalan söylememek subjektif ahlaka
ilişkinken; fakirlere yardım etmek, verilen sözü tut- Hukuk Kuralları
mak objektif ahlakla yakından ilgilidir. Hukuk kuralları en önemli sosyal kurallardır.
Ahlak zamana, yere, topluma karşı değişir. Ah- İnsan topluluğunun bulunduğu her yerde hukuk
lak kurallarına uymama hâlinde karşılaşılan yaptı- vardır. Hukuk kuralları kişilerin dışa yansıyan iliş-
rımlar manevidir. Diğer bir ifade ile ahlak kural- kilerini düzenlediği gibi toplum yaşamını düzen-
larına uymayanlara herhangi bir maddi yaptırımın lemek, huzuru ve barışı sağlamak, dayanışmayı
uygulanması söz konusu olmaz. Ahlak kurallarını gerçekleştirmek gibi fonksiyonları yerine getirir.
ihlal edenlere toplumca ayıplanma, toplum dışı- Hukuk kurallarının temel özellikleri genel ve soyut
na itilme gibi manevi yaptırımlar uygulanır. Buna olması, emir ve yaptırım içermesidir.
karşılık, bir ahlak kuralı hukuk tarafından benim- Hukuk kurallarını diğerlerinden ayıran en önemli
senmişse o ahlak kuralına uymamak aynı zamanda özellik yaptırımının maddi olmasıdır. Başka bir ifa-
hukuk kuralının da ihlali anlamına geleceği için, deyle hukuk kurallarına uymama hâlinde kişiye mad-
maddi yaptırım söz konusu olabilir. di yaptırım uygulanır, kamu gücü devreye girerek ku-
Hukuk kuralları ahlak kurallarına göre daha ralı ihlal eden kimseye zor kullanır ve kuralın gereğini
dar bir alanı kapsar. Zira ahlak kuralları subjektif yerine getirir. Hukuk kurallarının diğer sosyal düzen
ve objektif kurallarla hem toplumsal hem de kişisel kurallarından farkı, bu kuralların devletin zorlayıcı
değer yargılarını içerirken; hukuk kuralları sadece gücüyle desteklenmiş olmasıdır.

5
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk

Diğer sosyal düzen kuralları gibi, hukuk kuralları


da insanlar arası ilişkileri düzenler ve bir davranışta
dikkat bulunma veya bulunmama şeklinde bir emir içerir.
Hukuk kuralları toplum hayatında kişilerin birbirle- Bununla birlikte, hukuk kuralları, belirli bir top-
riyle ve toplumla olan ilişkilerini düzenleyen ve uyul- lumsal-kültürel çevre içinde şekillense de bu kuralla-
ması kamu gücüyle yani maddi yaptırımla desteklen- rı yapan irade, siyasal iktidarın / devletin iradesidir;
miş sosyal kurallardır. ayrıca, diğer sosyal düzen kurallarından farklı ola-
rak, hukuk kurallarına uyulmaması hâlinde devlet
(kamu) gücüyle desteklenen maddi yaptırımla kar-
Hukuk kuralları toplum hayatında kişilerin bir- şılaşılır. Bu yaptırım, kuralın konusuna göre çeşitli
birleriyle ve toplumla olan ilişkilerini düzenleyen biçimlerde olabilmektedir. Örneğin, bir alacaklının
ve uyulması kamu gücüyle yani maddi yaptırımla borcunun ödenmemesi hâlinde icra yoluyla söz ko-
desteklenmiş sosyal kurallardır. nusu borcu ödemeye veya bir vergi borcunu vergi
Hukukla ilgili olarak yapılan tanımlar bir bütün dairesine ödemeye mecbur edilmek, rutin fennî mu-
olarak değerlendirildiğinde hukuk kurallarının; ayenesi yapılmamış bir aracın trafik polisi tarafından
• Kişilerin dışa yansıyan davranışlarını dü- trafikten men edilmesi işlemine maruz kalmak ve
zenlediği, nihayet bir suçun işlenmesi hâlinde mahkeme ka-
• Toplumdaki egemen güç, yani üstün siyasal rarıyla hürriyetten yoksun bırakılmak gibi. Bu ba-
iktidar tarafından belirlendiği, kımdan, hukuk kurallarının en önemli sosyal düzen
kurallarını oluşturduğu rahatlıkla söylenebilir.
• Genel olarak kişiler arasındaki ilişkileri dü-
zenlediği, Hukuk kuralları, diğer sosyal düzen kuralla-
rından tamamen bağımsız değildir. Tüm sosyal
• Örgütlü siyasal mekanizma aracılığı ile ger- kurallar hemen hemen aynı konuları, yani sosyal
çekleştiği, hayatı düzenler. Bazı değerler hem hukuk, hem ah-
• Maddi yaptırım içerdiği, lak, hem de din kuralı hâline gelmiş olabilir. Tüm
• Toplumsal barışı, hukuk güvenliğini ve ada- kuralların kesiştiği ortak bir alan bulunduğu gibi,
leti sağladığı görülür. diğerleriyle kesişmeyen, kurallara özgü alanlarla da
karşılaşmak mümkündür.

Öğrenme Çıktısı
2 Sosyal düzen kurallarının ayırt edici özelliklerini saptayabilme
3 Hukuk kuralları, ahlak kuralları, din kuralları ve görgü kurallarını açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Ahlak ve hukuk ilişkisi-


ni kurabilmek için Adnan
Güriz’in Ankara Üniversite- Hukuk kuralları ve görgü
Hukuk kurallarının temel
si Hukuk Fakültesi Yayınla- kuralları arasındaki temel
özelliklerini sayınız?
rından çıkmış olan “Hukuk farkları anlatınız.
Felsefesi” adlı kitabını ince-
leyiniz.

6
Hukukun Temel Kavramları

HUKUK KURALLARININ SOSYAL sürekli olarak uygulanmaktadır. Bu anlamda hukuk


DÜZEN KURALLARI İÇİNDEKİ kuralları geçici değil, uygulandığı zaman dilimi
YERİ içinde süreklidir. Hukuk kuralları bağlıyıcıdır; bu
bağlayıcılığa aykırı hareket edilmesi hâlinde maddi
Hukuk kuralları diğer sosyal düzen kurallarından yaptırım ortaya çıkmaktadır.
çeşitli özellikleriyle farklılık arz eder. Bunlar arasında ön
plana çıkan özellik ise yaptırımların niteliğine ilişkindir.

Hukuk Kurallarının Ögeleri ve dikkat


Hukuk kuralları genel, soyut, sürekli ve yaptırıma
Özellikleri
bağlı kurallardır.
Genel bir değerlendirme yapıldığında açık veya
üstü kapalı biçimde olsun; her hukuk kuralının üç öge-
si bulunur. Bunlar; konu, irade (emir) ve yaptırımdır.
Hukuk Kuralları ve Diğer Sosyal
Her hukuk kuralının düzenlediği bir konu
bulunur. Konu, kanun koyucunun sosyal yaşama
Düzen Kurallarının Ayrılması
ilişkin bakış açısını da yansıtır. Hukuk kuralının Hukuk kuralları ve diğer sosyal kuralların bir-
konusu kişilerin dışarıya yansıyan ilişkileri; eylem birinden ayrılması için çeşitli ölçütlerden yararla-
ve işlemleridir. Dolayısıyla bir hukuk kuralı kişinin nılmaya çalışılmaktadır. Bunlardan taraflar bakı-
bir başkasıyla ilişkisine, yaptığı bir sözleşmeye, gör- mından yapılan ayırıma göre, hukuk kuralları iki
mekte olduğu işe ilişkin olabilir. taraflıdır, diğer kurallar tek taraflıdır. Ancak din,
ahlak ve görgü kuralları da iki taraflı olabileceği
Hukuk kuralının ögelerinden ikincisi irade (emir)
için bu ölçütün bir anlamı bulunmamaktadır.
dir. İrade kanun koyucunun yapılmasını uygun bul-
duğu ya da yasakladığı davranışa ilişkin iradesini ifade Bazılarına göre hukuk kuralları yazılı kurallardır;
eder. Hukuk kuralıyla kanun koyucu açıkça ya da üstü buna karşın diğer sosyal kurallar yazılı değildir. Bu
kapalı olarak bir şeyi yasaklar ya da serbest bırakır. ölçüt de özellikle kutsal kitaplardan esinlenen din
kuralları dikkate alındığında yeterli kabul edilemez.
Nihayet, her hukuk kuralında bir yaptırım bu-
lunur. Hukukta yaptırım maddi nitelik taşır. Dola- Bazılarına göre hukuk kuralları toplumsal irade
yısıyla, açıkça ya da üstü kapalı biçimde, her hukuk ürünü iken diğerlerinde bu özellik bulunmaz. Ahlak
kuralı bir maddi yaptırım içerir. Bu yaptırım ceza, kurallarının da toplumsal iradeden kaynaklandığı
tazminat, cebri icra, geçersizlik ya da iptal olabilir. dikkate alındığında bu ölçüt de anlamlı değildir. As-
lında bu ayırımların pratikte çok büyük bir geçerli-
Örneğin Türk Borçlar Kanunu’nun 49. mad-
liği bulunmamaktadır. Tüm sosyal kurallar hemen
desine göre, “Kusurlu veya hukuka aykırı bir fiil-
hemen aynı konuları, yani sosyal hayatı düzenler.
le başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yü-
Tüm kuralların kesiştiği ortak bir alan bulunduğu
kümlüdür”. Bu hükümde konu, başkasına kusurlu
gibi, diğerleriyle kesişmeyen, kurallara özgü alanlarla
veya hukuka aykırı bir fille verilen zararlardır. İra-
da karşılaşmak mümkündür. Hemen bütün kurallar
de (emir) kişilerin bu tür zararları vermemeleridir.
genel, sürekli, soyut ve caydırıcı nitelik taşır.
Yaptırım ise bu tür zararları verenlerin zararı gider-
meleri yani tazmin etmeleri; kısacası tazminattır. Kanımızca, hukuk kuralları ile diğer sosyal
kurallar arasındaki ayırım denemeleri gereksizdir.
Hukuk kuralları genel, soyut, sürekli ve yaptı-
Hukuk kuralları ile diğer sosyal kuralları birbirin-
rıma bağlı kurallardır. Hukuk kuralları soyuttur;
den ayırmada en sağlam ölçüt yaptırımın niteliği-
somut ve tek bir olay için hazırlanmamıştır. Aynı
dir. Diğer sosyal kuralların yaptırımı manevi nite-
nitelilteki tüm toplumsal olaylar için geçerlilik taşı-
lik taşırken hukuk kurallarının yaptırımı maddidir.
maktadır. Bu nedenle hukuk kuralları, düzenlediği
tüm olaylara uygulanabilecek niteliktedir. Hukuk
kuralları genel niteliktedir. Aynı durumda bulunan
tüm kişileri ve aynı vasıftaki tüm olayları kapsamak-
tadır. Hukuk kuralları kural olarak genç, yaşlı, ka- dikkat
dın veya erkeğe aynı şekilde uygulanmaktadır. Hu- Diğer sosyal kuralların yaptırımı manevi nitelik taşır-
kuk kuralları yürürlükten kaldırılmadıkları sürece, ken hukuk kurallarının yaptırımı maddidir.

7
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk

Hukuk Kurallarına Uyulması ve Hukuk ve Adalet


Özgürlükler Hukuk sisteminin nihai amacı adaleti gerçek-
İnsanların hukuk kurallarına neden uydukları leştirmektir. Hukuk devleti demek adaleti sağlayan
üzerine birçok çalışma yapılmıştır. Gerçekten top- devlet demektir. Hukukta ve sosyal düzende büyük
lumların büyük bir çoğunluğu hukuk kurallarına önem taşıyan adalet kavramını tanımlamak son
uyarlar. Bunun gerisinde çok çeşitli sebepler yatar. derece güçtür. Bir tanıma göre adalet “sana yapıl-
Toplumun büyük bir kesimince hukuk kuralları- masını istemediğini başkasına yapmamaktır”. Ro-
nın bağlayıcı olduğu, toplum düzenini sağladığı, malı hukukçular adaleti “herkese hakkı olan şeyi
adaleti koruduğu kabul edilir. Öte yandan insanlar vermek konusundaki irade” diye tanımlamışlardır.
bir yandan hukuk kurallarına uymanın iç huzur Bir başka tanımda adalet “olan hukuk değil olması
ve rahatlık verdiğini düşünürken aynı zamanda gereken (ideal) hukuk” biçiminde ifade edilmiştir.
hukuk kurallarını ihlal ederek toplumda olumsuz Genel bir tanım vermek gerekirse “adalet; ahlaka
damga yemek ve dışlanmaktan korkarlar. Bunlara dayanan, herkese hakkı olanı veren, bireylere hür-
ek olarak çocukluktan itibaren hukuka uymanın riyet ve eşitlik sağlayan, insan haklarına saygılı ve
bir ödev olduğu öğretilir. Tüm bunlar hukuk ku- insanları mutlu eden erdem ve iradedir”.
rallarına uyulması sonucunu doğurur. Aristo adaleti ikiye ayırmaktadır. Aristo’ya göre,
Hukuk kuralları bir yandan sağladığı özgürlük- insanların şahsi ve özel durumlarına bakılmaksızın
lerle kişilerin güvende olmalarını sağlarken diğer ta- aynı işleme tâbi tutulmasına denkleştirici adalet
raftan birçok sınırlamalar getirerek özgürlükleri da- denir. Denkleştirici adalet mutlak, aritmetik bir
raltmaktadır. Örneğin, hukuk kuralları sayesinde bir eşitliği ifade eder. Buna karşılık değerlerin dağıtıl-
yandan otomobil sahibi olma ve otomobil üzerinde masında herkesin yeteneğine ve toplumdaki duru-
mülkiyet hakkını elde ederken hukuk kurallarının muna göre pay almasında dağıtıcı adalet düşüncesi
getirdiği sınırlamalar sebebiyle otomobili dilediği- yer alır. Örneğin, devletin herkese eşit oranda sos-
miz gibi, istediğimiz hızda kullanamayız. Bu da bize yal yardım yapmasında denkleştirici adalet düşün-
hukukun özgürlükler tanırken, bunları kısıtlayabile- cesi, özürlü ve hastalara diğerlerine göre daha fazla
ceğini de göstermektedir. Ancak bu durumu yadır- yardım yapılmasında ise dağıtıcı adalet fikri etkili
gamamak gerekir. Zira herkesin sınırsız özgürlüklere olur. Benzer biçimde devletin herkesten eşit vergi
sahip bulunduğu bir yerde hiç kimsenin özgür ola- almasında denkleştirici, kazanca göre vergi alma-
mayacağı gerçeği unutulmamalıdır. Adalet kavramı sındaysa dağıtıcı adalet fikri etkilidir.
hukukun temelini, idealini ve son amacını oluşturur.

internet
dikkat Adalet kavramı için Adnan Güriz’in http://www.
Hukukun temelini, idealini ve son amacını adalet
anayasa.gov.tr/files/pdf/anayasa_yargisi/anyarg7/ad-
kavramı oluşturmaktadır.
nan.pdf721 adresindeki makalesine bakabilirsiniz.

8
Hukukun Temel Kavramları

Öğrenme Çıktısı
4 Hukuk Kurallarının ögelerini ve özelliklerini sıralayabilme
5 Hukuk kurallarının sosyal düzen kuralları içindeki yerini belirleyebilme
6 Hukuk ve adalet kavramlarını ilişkilendirebilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İnsanların hukuk kurallarına


hangi sebeplerle uydukları-
nı değerlendirmek için Ufuk
Adalet kavramının en genel Aristo’nun adalet anlayışı hak-
Aydın’ın “Temel Hukuk Ders-
tanımı nedir? kındaki fikirlerinizi belirtiniz.
leri” (Yedinci Basım. Eskişehir:
Nisan Kitabevi, 2016) adlı ese-
rini inceleyiniz.

HUKUKTA YAPTIRIM olmaması sebebiyle önemli zararlara yol açmış, za-


Her hukuk kuralının bir yaptırımı vardır. Bu rar verenin yakınlarına da yansıması olasılığı yüzün-
yaptırım diğer sosyal düzen kurallarından farklı den terk edilmiştir. Ancak bugün dahi kanunlarda
olarak “maddi” nitelik taşır. Ancak, hukukta yap- kişisel öç yaptırımından kalıntılara rastlanmaktadır.
tırımın bugünkü hâlini alması yüzyıllar süren bir Yaptırımın ikinci aşamasında kısas uygulamaları
süreç sonrası gerçekleşmiştir. dikkati çekmektedir. “Göze göz dişe diş” şeklinde ifade
edilebilecek kısas uygulamalarının yarattığı sakıncalar
toplumları başka yaptırımlar aramaya yöneltmiştir.
Yaptırım Kavramı ve Tarihçesi
Kısas uygulamalarının sakıncalarını bertaraf
Devlet adaleti sağlarken objektif ve adaletli hu- etmek için ise uzlaşma ve hakeme başvurma gibi
kuk kuralları çıkarmalı ve bu kuralları aynı biçimde yöntemler benimsenmiş; hakemin belirlediği taz-
uygulamalıdır. Bunda hem toplumun, hem devle- minatın ödenmemesi durumunda ise yine kısas
tin hem de bireyin yararı vardır. Sosyal kurallara uygulamasına olanak tanınmıştır.
uyulmadığı takdirde karşılaşılan tepkiye yaptırım
Tüm bu yaptırımların sakıncaları, toplumun dü-
denir. Yaptırım farklı türlerde zorlamayı zorlama
zenini sağlamadaki yetersizlikleri, insanlığı yeni ara-
ile kurallara uyulmasını amaçlamaktadır. Yaptırım
yışlara itmiş ve modern hukuk sistemlerinin ortaya
din, ahlak ve görgü kurallarına uyulmaması hâlinde
çıkışı ile yaptırım uygulama yetkisi devletin tekeline
manevi nitelik taşırken hukuk kurallarına uyulma-
geçmiştir. Böylece yaptırım kamusallaşarak bugünkü
ması durumunda maddi niteliktedir. Bu bakımdan
niteliğini almıştır. Hatta bugün için yaptırım uygula-
hukukta yaptırım, hukuk kuralına uyulmasını sağ-
ma tekelinin devlete ait olması çağdaş hukukun ayı-
layan, maddi güç uygulanması esasına dayanan bir
rıcı özelliği olarak görülmektedir. Yaptırım, hukuk
tepki olarak ortaya çıkar. Hukukta yaptırım özü
kuralarına uyulmasını sağlayan bir caydırma aracıdır.
itibarıyla ceza ve cebir unsurunu içerir; hukuk ku-
Yaptırım aynı zamanda hukuk kurallarına aykırılığın
ralının yürürlüğü yaptırım olmaksızın sağlanamaz.
sonuçlarını ortadan kaldırmaya çalışmaktadır.
Yaptırım hukuk kuralının verdiği emrin yerine
getirilmemesi veya kuralın öngördüğü yasağın çiğ-
nenmesi hâlinde geçerlik kazanır.
Yaptırımın tarihçesi incelendiğinde ilk aşamanın dikkat
kişisel öç olduğu görülür. “Sana zarar verene sen de Günüzmüzde yaptırım uygulama tekeli devlete aittir ve
zarar ver” ifadesiyle açıklanabilecek kişisel öç, nesnel çağdaş hukukun ayırıcı özelliği olarak görülmektedir.

9
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk

Hukukta Yaptırım Türleri oturduğu taşınmazı tahliye etmeyen bir kiracının


Hukukta yaptırım çeşitli şekillerde ortaya çıka- tahliyesinde ya da boşanma davasının sonucu ve-
bilir. Bazı yaptırımların insanlar üzerindeki etkileri layeti anneye bırakılan çocuğu teslim etmeyen ba-
zayıf iken bazı yaptırımlar daha ağır etkiler yaratır. banın durumunda cebri icra yaptırımı uygulanabi-
Hukuki yaptırımlar ceza, cebri icra, tazminat, ge- lir. Benzer şekilde, borçlandığı parayı süresi içinde
çersizlik ve iptal olmak üzere beş kategoride ince- ve kendisine yapılan uyarıya (ihtara) rağmen hâlâ
lenebilir. Yaptırım, hukuk kuralının ihlali hâlinde ödemeyen borçluya karşı da cebri icraya gidilebilir.
ortaya çıkmaktadır. Yaptırımın türü, ilgili hukuk Yaptırımın uygulanmasında temelde icra daire-
alanı, ihlal edilen hukuk kuralı, ihlalin niteliği ve leri görevlidir. Hak sahibi öncelikle icra dairesine
etkilerine göre belirlenmektedir. Tek bir hukuka ay- başvurarak borçlunun yükümlülüğünü yerine getir-
kırı eylemden birden fazla yaptırım türü aynı anda mesini (örneğin evin tahliyesini, çocuğun teslimini
ortaya çıkabilir. Örneğin, devlet memurunun bir ya da borcun ödenmesini) isteyecektir. Alacaklının
kişi yaralaması hâlinde ceza, tazminat ve disiplin ce- elinde bir mahkeme kararı varsa ilamlı icra; para ve
zası söz konusu olabilecektir (Özekes,2015 s.118). teminat alacağına yönelik bir kambiyo senedi varsa
ilamsız icra talep edilir. Bunun üzerine icra dairesi
önce bir ihtarda bulunacak (ödeme emri, tahliye
Ceza emri); borçlu hâlâ borcunu yerine getirmemişse icra
Hukuka aykırı davranışlar, suç olarak ceza ka- dairesi hakkı zorla yerine getirecek, yani gerekirse ki-
nunlarında yer almaktadır. Suçun işlenmesini ön- racıyı zorla evden çıkaracak, çocuğu zorla babadan
lemek, suç işlenmesiyle bozulan toplumsal düzeni alıp anneye verecek ya da alacaklının mallarını haciz
kurmak ve suçluyu ıslah etmek amacıyla ceza yap- edip sattırarak alacaklıya alacağını ödeyecektir.
tırımına başvurulmaktadır (Özekes, 2015 s. 118).
Suçun karşılığı olan ceza, birçok toplumda temel
yaptırım olarak kabul edilir. Öyle ki birçok top- Tazminat
lumda yaptırım ile ceza kavramı özdeşleşmiştir. Bu- Tazminat bir kimsenin hukuka aykırılık oluştu-
nun en temel sebebi ceza yaptırımının ağırlığıdır. ran kusurlu bir davranışı sonucu başkasına verdiği
Türk Ceza Kanunu’na göre cezalar hapis ve adli zararın o kişiye ödettirilmesidir. Tazminat ile za-
para cezaları olmak üzere ikiye ayrılır (TCK m.45). rar arasındaki ilişki, suç ile ceza arasındaki ilişkiye
Hapis cezaları ise ağırlaştırılmış müebbet hapis, mü- benzer. Suç işleyen kimseye ceza verilir; zarar veren
ebbet hapis ve süreli hapis cezaları şeklinde üç grupta kimse ise tazminat öder.
düzenlenmiştir. Adli para cezası belli bir miktar pa- Tazminata konu zarar maddi ya da manevi ola-
ranın hükümlü tarafından hazineye ödenmesi niteli- bilir. Maddi zararın karşılığı olan maddi tazminat,
ğini taşır. Türk Ceza Kanunu ayrıca cezalara ek ola- zarar gören kimsenin mal varlığında iradesi dışında
rak hükümlülerin belli hakları kullanmaktan yoksun meydana gelen eksilmenin zarar veren tarafından ay-
bırakılabileceğini de belirtmektedir (TCK m. 53). nen ya da nakden giderilmesidir. Aynen tazminde
Ceza Kanunu’nda düzenlenen cezalar yanında bir zarar görenin mal varlığının para ya da para dışında-
de belirli bir topluluğa dâhil olma sonucu, o toplu- ki şeylerle önceki hâle getirilmesi amaçlanır. Kırılan
luğun düzenine uyma yükümlülüğünü getiren disip- bir sandalyenin onarılması ya da yenisinin verilmesi
lin hukuku cezaları vardır. Disiplin cezaları arasında gibi. Nakden tazminde ise zarardan sonraki durumla
uyarma, kınama, aylıktan kesme, geçici uzaklaştırma, önceki durum arasındaki fark parayla karşılanmaya
ihraç ve benzerleri sayılabilir. Disiplin cezaları ancak çalışılır. Yukarıdaki durumda sandalyenin ya da ta-
belli statülerde bulunan kişilere uygulanabilen yaptı- mir masrafının ödenmesi gibi.
rım olması sebebiyle genel cezalardan ayrılır.

Cebri İcra dikkat


Cebri icra, bir borç ilişkisinde borcunu kendi Tazminat bir kimsenin hukuka aykırılık oluşturan
rızasıyla yerine getirmeyen borçlunun devlet gücü kusurlu bir davranışı sonucu başkasına verdiği zara-
aracılığıyla bu borcunu yerine getirmesini sağlayan rın o kişiye ödettirilmesidir. Tazminata konu zarar
bir yaptırımdır. Örneğin, süresi dolmasına rağmen maddi ya da manevi olabilir.

10
Hukukun Temel Kavramları

Manevi tazminat ise genel olarak iki hâlde öde- Mutlak Butlan (Kesin Hükümsüzlük)
nir. Bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelen- Mutlak butlan, kanunun öngördüğü kurucu
mesi durumunda zarar görene; ağır bedensel zarar unsurlara sahip olan ancak kanunun emredici hü-
veya ölüm hâlinde ise zarar gören ya da ölenin ya- kümlerine aykırı olarak yapılan hukuki işlemler
kınlarına hâkimin uygun göreceği bir miktar para aleyhine uygulanan yaptırımdır. Hukuki işlemin
manevi tazminat adı altında ödenir (TBK m.56). mutlak butlan ile geçersizliğine yol açan sebepler
Bunun dışında, kişilik değerlerinde iradesi dışında arasında işlemi yapan tarafların hukuki işlem eh-
meydana gelen eksilme sebebiyle çekilen üzüntü, liyetine sahip olmaması, işlemin konusunun ahla-
elem ve kederin dindirilmesi ve telafi amacıyla ma- ka, adaba, kamu düzenine veya kanunun emredici
nevi tazminat olarak bir miktar para ödenebilir. hükümlerine aykırı bulunması, işlemin konusunun
Manevi zarar, paradan başka yollarla da giderile- imkânsız olması, işlemin geçerlik koşulu olan şekle
bilir. Özür dileme, mahkeme kararının ilanı veya uygun yapılmaması veya işlemin muvazaalı olması
kınama yazısı yayımlanması (TBK m.58) manevi sayılabilir.
zararın giderilmesine yönelik yaptırım türleridir.
Sonuçları birbirine çok benzemekle birlikte,
Tazminat bir haksız fiilden doğabileceği (TBK yokluk yaptırımına tâbi bir hukuki işlem hiç doğ-
m.49 vd.) gibi sözleşmeye aykırı davranıştan da mamış kabul edilirken mutlak butlanda işlem doğ-
(TBK m.112 vd.) ortaya çıkabilir. Örneğin, bir tar- muş ama geçersiz sayılmıştır. Klasik bir benzetmey-
tışma sonucu başkasını yaralayan kimsenin verdiği le yok işlem hiç doğmamış, mutlak butlanla batıl
zararın tazminine haksız fiil sebep olmuş iken ya- işlem ise ölü doğmuş bir işlemdir.
pılan anlaşmaya rağmen taahhüt ettiği malı zama-
Mutlak butlan herkesçe ileri sürülebilir, mutlak
nında teslim edemeyen ve zarara yol açan kimse-
butlan iddiaları zamanaşımına uğramaz, mutlak
nin tazminat yükümlülüğüne sözleşmeden doğan
butlan hâlini hâkim
sorumluluğu yol açmıştır. Her iki hâlde de zarar
kendiliğinden dikka-
veren kimse tazminat ödemekle yükümlüdür. Be-
te alır; sebep ortadan
lirtelim ki zarar veren kimse zararını kendiliğinden dikkat
kalksa bile mutlak
tazmin etmezse bu kimse aleyhine yukarıda incele- Yokluk yaptırımına tâbi bir
butlan yaptırımına
diğimiz cebri icra yaptırımı da uygulanabilecektir.
tâbi işlem geçerli hâle hukuki işlem hiç doğmamış
gelmez. Taraflar anla- kabul edilir. Mutlak but-
Geçersizlik şarak mutlak butlan- landa işlem doğmuş ama
Hukuka aykırı bir şekilde yapılan hukuki işle- la batıl işlemi geçerli geçersiz sayılmıştır.
me uygulanan yaptırım geçersizlik yani hüküm- hâle getiremezler.
süzlüktür. Bir işlemin kanunun aradığı koşullara
uyulmadan yapılması onun geçersizliği sonucunu Nispi Butlan (Göreceli Hükümsüzlük-
doğurur. Özel hukukta görülen geçersizlik yaptırı- İptal Edilebilirlik)
mının türleri arasında yokluk ve butlan (mutlak, Nispi butlan, kanunun öngördüğü unsurlara sa-
kısmi ve nispi butlan) sayılabilir. Ayrıca yine özel hip olan ve kanunun emredici hükümlerine aykırı
hukukta tek taraflı bağlamazlık, ileri sürülemezlik olmayan bir işlemin, o işlemi oluşturan iradelerden
gibi geçersizlik yaptırımlarına rastlanır. birindeki sakatlık sebebiyle geçersiz sayılmasıdır.
Mutlak butlanın tersine nisbi butlanda işlem, ira-
Yokluk desi sakatlanan kimsenin bunu ileri sürüp ispatla-
Yoklukta hukuki işlem kanunun öngördüğü masına kadar geçerlidir. Ancak iradenin sakatlan-
kurucu unsurlardan en az birine uyulmadan ya- dığının ortaya çıkmasıyla işlem geçersiz hâle gelir.
pıldığı için hiç oluşmamış sayılır. Bu tür hukuki Eğer iradesi sakatlanan kimse buna rağmen sakatlı-
işlemler, hukuk düzeninde varlık kazanmamakta- ğı ileri sürmezse işlem geçerli bir işlem kabul edilir.
dır. Örneğin, evlendirme memuru önünde yapıl- Başlıca nispi butlan sebepleri yanılma, aldatma ve
mamış evlenme işlemi, yani dinî nikâh yok hük- korkutmadır (ikrah) (TBK m.30 vd). Örneğin, al-
mündedir. Hukuk düzeninde hiçbir anlam ifade datma ile bir işlemi yapan kimse aldatmaya maruz
etmemektedir. kaldığını iddia eder ve ispatlarsa işlem baştan itiba-
ren geçersiz kılınır. Bu kimse aldatmaya maruz kal-

11
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk

dığını bilmesine rağmen herhangi bir işlem yapmaz olgunun sonradan gerçekleşmesine bağlanmasıdır.
ise yaptığı işlem geçerli bir işlem gibi değerlendiri- Burada, eksik olan işlemin tamamlanması aranır.
lir (TBK m.38). Nispi butlanı iddia etmemek, uğ- Eksikliğin tamamlanması ile işlem baştan itibaren
ranılan zarar ve ziyan sebebiyle tazminat talep etme geçerli hâle gelir. Örneğin, ayırt etme gücüne sahip
hakkını ortadan kaldırmaz (TBK m.39). bir küçüğün velisinin izni olmadan yaptığı sözleşme
tek taraflı bağlamazlık yaptırımına tâbidir. Sözleşme
küçüğü bağlamaz ama diğer tarafı bağlar. Velisinin
Kısmi Butlan
onayı (icazeti) ile sözleşmenin eksikliği tamamlan-
Kısmi butlanda hukuki işlemin tamamı değil mış olur ve küçüğü de bağlar hâle gelir. Veli onayla-
bir kısmının geçersizliği, söz konusudur. Borçlar mazsa sözleşme baştan itibaren geçersiz olur.
Kanunu’na göre, sözleşmenin içerdiği hükümler-
den bir kısmının geçersizliği sözleşmenin bütünü-
nün geçersizliğine yol açmayıp, sadece o hüküm- İptal
lerin (o kısmın) geçersizliğine yol açar. Ancak bu Hukuk kurallarına aykırı bir biçimde yapılmış
hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı idari işlemlerin idari yargı organlarınca ortadan
kabul edilirse sözleşme bütünüyle geçersiz (batıl) kaldırılması hâlinde iptal yaptırımı ortaya çıkar.
kabul edilir (TBK m.20). Anayasa’ya göre, idarenin her türlü eylem ve işlemi
yargı denetimine tâbidir (Ana. m.125). Eğer idare
organlarının yaptıkları işlemler yetki, şekil, sebep,
Tek Taraflı Bağlamazlık (Eksiklik)
konu veya amaç yönünden hukuk kurallarına aykı-
Kurucu unsurları ve geçerlilik gerekleri mevcut rı ise bu işlemler aleyhine idari yargı organlarında
olan ve bu yüzden geçerli sayılan bir işlemin, huku- iptal davası açılarak işlemin iptali yoluna gidilebilir.
ki sonuçlarını doğurması için tamamlayıcı bir dış

Araştırmalarla
İlişkilendir
“…Dava, nişanda takılan takıların ve çeyizin edilmediği öne sürülerek ziynet eşyalarının iade-
iadesi ile maddi ve manevi tazminat istemine iliş- si ve tazminat istenmiş olup esasen taraflar gayri
kindir. Yerel mahkemece dava şartı yokluğundan meşru olarak fiilen birlikte yaşamaya başlamış ve
dava dilekçesinin reddine karar verilmiş; karar, bu birliktelik iki ay kadar sürerek ayrılmışlardır.
davacı tarafından temyiz olunmuştur. Dava- Eldeki uyuşmazlığın konusu … içerisinde yer
cı, kızı ile davalı arasında nişan yaptıklarını ve almamaktadır. Bu sebeple davaya aile mahkeme-
imam nikahı yaparak düğün tarihi yakın olma- sinde değil, genel mahkemede bakılması gerekir.
sı sebebiyle kızının davalının yanında kalmaya Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek,
başladığını, ancak iki ay aile hayatı sürmelerinin davanın genel hükümlere göre genel mahkeme
ardından kızının evden gönderildiğini, nişanda olan asliye hukuk mahkemesinde görülerek işin
takılan bilezik ve diğer takılar alıkonulduğun- esası ile ilgili bir karar verilmesi gerektiğinden
dan, nişanda takılan takıların ve çeyizin iadesi görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, dava şar-
ile fazlaya dair haklarını saklı tutarak ..TL mad- tı yokluğundan dava dilekçesinin reddine karar
di,..TL manevi tazminat istemiştir. 4787 Sayılı verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmedi-
.. 4/1. maddesi gereğince, 4721 Sayılı .. doğan ğinden kararın bozulması gerekmiştir…” 4. HD,
dava ve işlere aile mahkemesinde bakılır. Eldeki 25.1.2016, E. 2015/15590, K. 2016/865
davada, davacının nişanın bozulması sebebiyle
davalı tarafından alıkonulan ziynet eşyasının iade Kaynak: http://www.kazanci.com/.

12
Hukukun Temel Kavramları

Öğrenme Çıktısı

7 Yaptırım kavramını ve hukukta yaptırımın türlerini açıklayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

“Cebri icra” kavramı hak-


kında daha geniş bilgi sahibi
Yokluk ve mutlak butlan olabilmek için, Muhammet
“Tek taraflı bağlamazlık”
kavramlarını karşılaştırarak Özekes’in “Temel Hukuk
yaptırımı için örnek veriniz.
açıklayınız? Bilgisi” (Altıncı Basım.
Ankara: Yetkin Yayınları.
2015) adlı eserini inceleyiniz.

13
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk

Sosyal düzen kurallarını


1 açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Sosyal Düzen ve Kurallar 1 İnsan toplum denilen sosyal çevre içinde yaşamaktadır. İnsan ya-
şamını sürdürdüğü bu çevrede diğer insanlarla ve kurumlarla birçok
ilişkiye girer; bu ilişkiler sosyal ilişki olarak adlandırılmaktadır. Sosyal
ilişkiler, sosyal düzen kurallarıyla belirlenmekte ve düzenlenmekte-
dir. Sosyal düzen kuralları; din kuralları, ahlak kuralları, görgü (neza-
ket) kuralları ve hukuk kuralları olmak üzere sınıflandırılabilir.

2 Sosyal düzen kurallarının ayırt


edici özelliklerini saptayabilme

Hukuk kuralları, ahlak kuralları,


3 din kuralları ve görgü kurallarını
açıklayabilme

Sosyal Düzen Kurallarının


Türleri 2 Tüm sosyal kurallar hemen hemen aynı konuları, yani sosyal
hayatı düzenler. Tüm kuralların kesiştiği ortak bir alan bulun-
duğu gibi, diğerleriyle kesişmeyen, kurallara özgü alanlarla da
karşılaşmak mümkündür. Hemen bütün kurallar genel, sürekli,
soyut ve caydırıcı nitelik taşır. Hukuk kuralları ile diğer sosyal
kuralları birbirinden ayırmada en sağlam ölçüt yaptırımın nite-
liğidir. Diğer sosyal kuralların yaptırımı manevi nitelik taşırken
hukuk kurallarının yaptırımı maddidir.

3 Din, evreni yaratan ve yöneten ilahi bir varlığa yani Tanrıya


inanmayı ve ona ibadeti emreder. Kutsal kitaplarda düzenlenen
bu ilişkinin bir boyutu uhrevi yani kişi ile Tanrı ve öbür dünya
ilişkileridir. Kutsal kitapların getirdiği kurallar uhrevi olanlar
yanında aynı zamanda sosyal yaşamı da düzenlemekte ve bu
durumda din kuralları hukuk kuralı niteliğine bürünmektedir.
Ahlak kuralları iyilik-kötülük, doğruluk-yanlışlık gibi çeşitli
konulardaki değer yargılarından oluşmaktadır. Ahlak kuralları-
nın iki yönü vardır: Nesnel (objektif, sosyal) Ahlak insanın diğer
bireylere karşı olan ödevleri ile ilgilidir. Öznel (subjektif ) Ahlak
kişinin kendi şahsı ve iç dünyasına karşı ödevlerini ifade eder.
Görgü kuralları, tavırlar, yöntemler ve hareket biçimlerinden
oluşur. Başkası konuşurken dinlemek; el öpmek, kibarca yemek
yemek misafir ağırlamak gibi. Görgü kuralları özellikle milletler
arası alanda önemlidir. Görgü kuralları bazen hukuksallaşabilir,
örneğin askerde selam vermek gibi. Hukuk kuralları en önem-
li sosyal kurallardır. İnsan topluluğunun bulunduğu her yerde
hukuk vardır. Hukuk kuralları kişilerin dışa yansıyan ilişkilerini
düzenlediği gibi toplum yaşamını düzenlemek, huzuru ve barışı
sağlamak, dayanışmayı gerçekleştirmek gibi fonksiyonları yeri-
ne getirir. Hukuk kurallarının temel özellikleri genel ve soyut
olması, emir ve yaptırım içermesidir.

14
Hukukun Temel Kavramları

4 Hukuk Kurallarının ögelerini ve


özelliklerini sıralayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Hukuk kurallarının sosyal
5 düzen kuralları içindeki yerini
belirleyebilme

6 Hukuk ve adalet kavramlarını


ilişkilendirebilme

Hukuk Kurallarının Sosyal


Düzen Kuralları İçindeki Yeri
4 Her hukuk kuralının üç ögesi bulunur. Bunlar; konu, irade
(emir) ve yaptırımdır.

5 Her hukuk kuralının düzenlediği bir konu bulunur. Hukuk


kuralının ögelerinden ikincisi irade (emir)dir. İrade kanun ko-
yucunun yapılmasını uygun bulduğu ya da yasakladığı davranı-
şa ilişkin iradesini ifade eder.

6 Nihayet, her hukuk kuralında bir yaptırım bulunur. Hukuk


kuralları genel, soyut, sürekli ve yaptırıma bağlı kurallardır. Hu-
kuk kuralları ve diğer sosyal kuralların birbirinden ayrılması için
çeşitli ölçütlerden yararlanılmaya çalışılmaktadır. Bunlardan,
örneğin taraflar bakımından yapılan ayırıma göre, hukuk ku-
ralları iki taraflıdır, diğer kurallar tek taraflıdır. Ancak din, ahlak
ve görgü kuralları da iki taraflı olabileceği için bu ölçütün bir
anlamı bulunmamaktadır. Bazılarına göre hukuk kuralları ya-
zılı kurallardır; buna karşın diğer sosyal kurallar yazılı değildir.
Bu ölçüt de özellikle kutsal kitaplardan esinlenen din kuralları
dikkate alındığında yeterli kabul edilemez. Kanımızca, hukuk
kuralları ile diğer sosyal kurallar arasındaki ayırım denemeleri
gereksizdir. Hukuk kuralları ile diğer sosyal kuralları birbirinden
ayırmada en sağlam ölçüt yaptırımın niteliğidir. Diğer sosyal
kuralların yaptırımı manevi nitelik taşırken hukuk kuralları-
nın yaptırımı maddidir. Hukuk sisteminin nihai amacı adaleti
gerçekleştirmektir. Hukuk devleti demek adaleti sağlayan dev-
let demektir. Adalet kavramını tanımlamak son derece güçtür.
Bir tanıma göre adalet “sana yapılmasını istemediğini başkasına
yapmamaktır”. Romalı hukukçular adaleti “herkese hakkı olan
şeyi vermek konusundaki irade” diye tanımlamışlardır. Genel
bir tanım vermek gerekirse “adalet; ahlaka dayanan, herkese
hakkı olanı veren, bireylere hürriyet ve eşitlik sağlayan, insan
haklarına saygılı ve insanları mutlu eden erdem ve iradedir”.

15
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk

Yaptırım kavramını ve hukukta


7 yaptırımın türlerini açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Hukukta Yaptırım

7 Sosyal kurallara uyulmadığı takdirde karşılaşılan tepkiye yaptırım denir. Hukuk kurallarını diğer
sosyal düzen kurallarından ayıran en önemli özellik, bu kurallar bütünün maddi bir yaptırıma sahip
olmasıdır. Yaptırım din, ahlak ve görgü kurallarına uyulmaması hâlinde manevi nitelik taşırken
hukuk kurallarına uyulmaması durumunda maddi niteliktedir. Bu bakımdan hukukta yaptırım,
hukuk kuralına uyulmasını sağlayan, maddi güç uygulanması esasına dayanan bir tepki olarak orta-
ya çıkar. Hukukta yaptırım türleri; ceza, cebri icra, tazminat, geçersizlik ve iptal olarak sıralanabilir.
Suçun karşılığı olan ceza birçok toplumda temel yaptırım olarak kabul edilir. Türk Ceza Kanunu’na
göre cezalar hapis ve adli para cezaları olmak üzere ikiye ayrılır (TCK m.45). Hapis cezaları ise
ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve süreli hapis cezaları şeklinde üç grupta düzenlen-
miştir. Cebri icra, bir borç ilişkisinde borcunu kendi rızasıyla yerine getirmeyen borçlunun devlet
gücü aracılığıyla bu borcunu yerine getirmesini sağlayan bir yaptırımdır. Örneğin, süresi dolmasına
rağmen oturduğu taşınmazı tahliye etmeyen bir kiracının tahliyesinde ya da boşanma davasının
sonucu velayeti anneye bırakılan çocuğu teslim etmeyen babanın durumunda cebri icra yaptırımı
uygulanabilir. Tazminat bir kimsenin hukuka aykırılık oluşturan kusurlu bir davranışı sonucu baş-
kasına verdiği zararın o kişiye ödettirilmesidir. Tazminata konu zarar maddi ya da manevi olabilir.
Hukuka aykırı bir şekilde yapılan hukuki işleme uygulanan yaptırım geçersizlik yani hükümsüz-
lüktür. Bir işlemin kanunun aradığı koşullara uyulmadan yapılması onun geçersizliği sonucunu
doğurur. Özel hukukta görülen geçersizlik yaptırımın türleri arasında yokluk ve butlan (mutlak,
kısmi ve nispi butlan) sayılabilir. Ayrıca yine özel hukukta tek taraflı bağlamazlık, ileri sürülemezlik
gibi geçersizlik yaptırımlarına rastlanır. Hukuki işlemin kanunun öngördüğü kurucu unsurlardan
en az birine uyulmadan yapılması hâlinde yokluk söz konusudur. Mutlak butlan, kanunun ön-
gördüğü kurucu unsurlara sahip olan ancak kanunun emredici hükümlerine aykırı olarak yapılan
hukuki işlemler aleyhine uygulanan yaptırımdır. Nispi butlan, kanunun öngördüğü unsurlara sahip
olan ve kanunun emredici hükümlerine aykırı olmayan bir işlemin, o işlemi oluşturan iradelerden
birindeki sakatlık sebebiyle geçersiz sayılmasıdır. Kısmi butlanda hukuki işlemin tamamının değil
bir kısmının geçersizliği söz konusudur. Kurucu unsurları ve geçerlilik gerekleri mevcut olan ve bu
yüzden geçerli sayılan bir işlemin, hukuki sonuçlarını doğurması için tamamlayıcı bir dış olgunun
sonradan gerçekleşmesine bağlanmasıdır. Burada, eksik olan işlemin tamamlanması aranır. Eksikli-
ğin tamamlanması ile işlem baştan itibaren geçerli hâle gelir. Hukuk kurallarına aykırı bir biçimde
yapılmış idari işlemlerin idari yargı organlarınca ortadan kaldırılması hâlinde iptal yaptırımı ortaya
çıkar. Anayasa’ya göre, idarenin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine tâbidir (Ana. m.125).

16
Hukukun Temel Kavramları

1 Kişinin ailesi, arkadaşları veya diğer insanlarla 6 Borç ilişkisinde borcunu kendi rızasıyla yeri-

neler öğrendik?
arasındaki ilişki aşağıdaki kavramlardan hangisi ile ne getirmeyen borçlunun devlet gücü aracılığıyla
ifade edilmektedir? bu borcunu yerine getirmesini sağlayan yaptırım,
aşağıdakilerden hangisidir?
A. Düzen B. Sosyal ilişki
C. Ahlak D. Görgü A. Tazminat B. Ceza
E. Çevre C. Cebri icra D. Yokluk
E. Mutlak butlan
2 Tanrı, insan ve diğer dünya ile ilişkileri dü-
zenleyen, manevi nitelikte yaptırıma sahip sosyal 7 Korkutma ile gerçekleştirilen bir hukuki iş-
düzen kuralı aşağıdakilerden hangisidir? lem aşağıdaki yaptırım türlerinden hangisi ile ge-
çersizdir?
A. Hukuk kuralı
A. Yokluk B. Kısmi butlan
B. Ahlak kuralı
C. Mutlak butlan D. Nispi butlan
C. Görgü kuralı
E. İptal edilebilirlik
D. Örf Adet kuralı
E. Din kuralı
8 (A) ve (B)’nin dini görevli huzurunda yap-
tıkları nikahın hukuki yaptırımı aşağıdakilerden
3 Sosyal düzen kurallarına uyulmaması halinde hangisidir?
gösterilen tepkiye ne ad verilir?
A. Mutlak butlan
A. Ceza B. Kınama B. Yokluk
C. Uyarı D. İhtar C. İptal edilebilirlik
E. Yaptırım D. Kısmi butlan
E. Nispi butlan
4 Hukuk kurallarını diğer sosyal düzen kuralla-
rından ayıran ölçüt aşağıdakilerden hangisidir? 9 Hukuk kurallarına aykırı bir biçimde yapıl-
mış idari işlemlerin idari yargı organlarınca orta-
A. Yazılılık dan kaldırılması halinde ortaya çıkan yaptırım,
B. Sosyal ilişkileri düzenleme aşağıdakilerden hangisidir?
C. Maddî yaptırım
A. İptal
D. Değişmezlik
B. Yokluk
E. Süreklilik
C. Tazminat
D. Ceza
5 Aşağıdakilerden hangisi hukuk kuralının E. Butlan
özellliklerinden biri değildir?
A. Hukuk kurallarının, dinamik ve toplumun ih- 10 Kanunun öngördüğü unsurlara sahip olan ve
tiyaçlarına göre değişebilir olması kanunun emredici hükümlerine aykırı olma-
B. Hukuk kurallarının kişilerin dışa yansıyan dav- yan bir işlemin, o işlemi oluşturan iradelerden
ranışlarını düzenlemesi. birindeki sakatlık sebebiyle geçersiz sayılması,
C. Hukuk kurallarının toplumsal barış, adalet ve aşağıdaki yaptırımlardan hangisi ile ifade edil-
hukuki güvenliği sağlaması. mektedir?
D. Hukuk kurallarının, genel olarak kişiler arasın- A. Kısmi butlan
daki ilişkileri düzenlemesi. B. İptal
E. Hukuk kurallarının yaptırımının manevi nite- C. Mutlak butlan
likte olması. D. Yokluk
E. Nispi butlan

17
Sosyal Düzen Kuralları ve Hukuk

1. B Yanıtınız yanlış ise “Sosyal Düzen ve Kural- 6. C Yanıtınız yanlış ise “Hukukta Yaptırım Tür-
lar” konusunu yeniden gözden geçiriniz. leri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

2. E Yanıtınız yanlış ise “Din Kuralları” konusu- 7. D Yanıtınız yanlış ise “Hukukta Yaptırım Tür-
nu yeniden gözden geçiriniz. leri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

3. E Yanıtınız yanlış ise “Yaptırım Kavramı ve Ta- 8. B Yanıtınız yanlış ise “Hukukta Yaptırım Tür-
rihçesi” konusunu yeniden gözden geçiriniz. leri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Hukuk Kuralları ve Di-


4. C 9. A Yanıtınız yanlış ise “Hukukta Yaptırım Tür-
ğer Sosyal Düzen Kurallarının Ayrılması”
leri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Hukuk Kurallarının


5. E 10. E Yanıtınız yanlış ise “Hukukta Yaptırım Tür-
Ögeleri ve Özellikleri” konusunu yeniden
leri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
1 Anahtarı

Sosyal düzen kurallarının belirli özellikleri bulunmaktadır. Öncelikle bu ku-


rallar genel nitelik taşır yani ayırımsız herkese uygulanır. İkincisi süreklidir
Araştır 1 yani bu kurallar çok uzun zamandır ve aralıksız bir biçimde uygulanmaktadır.
Üçüncüsü, bunlar yaptırımlı kurallardır.

Hukuk kuralları en önemli sosyal kurallardır. İnsan topluluğunun bulunduğu


her yerde hukuk vardır. Hukuk kuralları kişilerin dışa yansıyan ilişkilerini dü-
Araştır 2 zenlediği gibi toplum yaşamını düzenlemek, huzuru ve barışı sağlamak, daya-
nışmayı gerçekleştirmek gibi fonksiyonları yerine getirir. Hukuk kurallarının
temel özellikleri genel ve soyut olması, emir ve yaptırım içermesidir.

En genel tanımıyla adalet; ahlaka dayanan, herkese hakkı olanı veren, bireyle-
Araştır 3 re hürriyet ve eşitlik sağlayan, insan haklarına saygılı ve insanları mutlu eden
erdem ve iradedir.

18
Hukukun Temel Kavramları

Araştır Yanıt
1 Anahtarı

Yoklukta hukuki işlem kanunun öngördüğü kurucu unsurlardan en az biri-


ne uyulmadan yapıldığı için hiç oluşmamış sayılır. Örneğin, evlendirme me-
muru önünde yapılmamış evlenme işlemi yani dinî nikâh yok hükmündedir.
Mutlak butlan, kanunun öngördüğü kurucu unsurlara sahip olan ancak ka-
nunun emredici hükümlerine aykırı olarak yapılan hukuki işlemler aleyhine
uygulanan yaptırımdır. Hukuki işlemin mutlak butlan ile geçersizliğine yol
açan sebepler arasında işlemi yapan tarafların hukuki işlem ehliyetine sahip
Araştır 4 olmaması, işlemin konusunun ahlaka, adaba, kamu düzenine veya kanunun
emredici hükümlerine aykırı bulunması, işlemin konusunun imkânsız olması,
işlemin geçerlik koşulu olan şekle uygun yapılmaması veya işlemin muvazaalı
olması sayılabilir. Sonuçları birbirine çok benzemekle birlikte, yokluk yaptı-
rımına tâbi bir hukuki işlem hiç doğmamış kabul edilirken mutlak butlanda
işlem doğmuş ama geçersiz sayılmıştır. Klasik bir benzetmeyle yok işlem hiç
doğmamış, mutlak butlanla batıl işlem ise ölü doğmuş bir işlemdir.

Kaynakça
Anayurt, Ömer (2011). Hukuka Giriş ve Hukukun Güriz, Adnan (1992). Hukuk Felsefesi. Üçüncü
Temel Kavramları. On birinci Basım. Ankara: Basım. Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk
Seçkin Yayıncılık. Fakültesi Yayınları.
Aral, Vecdi (2010). Hukuk ve Hukuk Bilimi Güriz, Adnan (1996). Hukuk Başlangıcı. Beşinci
Üzerine. İstanbul: On İki Levha Yayıncılık. Basım. Ankara: Siyasal Kitabevi.
Aydın, Ufuk (2016). Temel Hukuk Dersleri. Yedinci Özekes, Muhammet (2015). Temel Hukuk Bilgisi.
Basım. Eskişehir: Nisan Kitabevi. Altıncı Basım. Ankara: Yetkin Yayınları.
Gözler, Kemal (2009). Hukukun Temel Kavramları.
Altıncı Basım. Bursa: Ekin Basım Yayın Dağıtım.

İnternet Kaynakları
http://www.anayasa.gov.tr/files/pdf/anayasa_yargisi/
anyarg7/adnan.pdf721

19
Bölüm 2
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması

1 2
Pozitif Hukukun Kaynakları
Kaynak Kavramı ve Hukuk 2 Pozitif hukukun kaynaklarını
öğrenme çıktıları

1 Hukukun kaynaklarını açıklayabilme tanımlayabilme

Kanunların Uygulanmasına İlişkin


Esaslar
4 Kanunların uygulanmasına ilişkin esasları

3 4
saptayabilme
Hukuk Kurallarının Türleri 5 Kanunların yorumu ve yorum türlerini
3 Hukuk kurallarının türlerini açıklayabilme açıklayabilme

Hâkimin Takdir Yetkisi ve Hukuk

5
Yaratması
6 Hakimin takdir yetkisini ve hakimin hukuk
yaratmasını ayırtedebilme

Anahtar Sözcükler: • Hukukun Kaynakları • Kıyas • Anayasa • Evleviyet • Kanun • Aksi ile Kanıt
• Uluslararası Anlaşma • Mülkilik İlkesi

20
Hukukun Temel Kavramları

GİRİŞ bilimsel ve yargısal içtihattan yararlanabilecek; ge-


Bu ünitede öncelikle hukukun kaynakları de- lenek hukukuna başvuracaktır. Eğer bu yollarla so-
ğerlendirilecektir. Kaynak, bir şeyin ilk çıktığı, kay- nuca ulaşılamazsa hâkimin hukuk yaratmasından
nadığı yer anlamına gelmektedir. Hukukun kayna- bahsedilir.
ğı ise hukuk kurallarının ortaya çıktığı, doğduğu
yeri ifade etmektedir. Hukukun kaynakları, asıl ve KAYNAK KAVRAMI VE HUKUK
yardımcı kaynaklar olarak da bir ayrıma tâbi tu-
Kaynak, bir şeyin ilk çıktığı, kaynadığı yer an-
tulmaktadır. Asıl kaynaklar, kendi içinde yazılı ve
lamına gelmektedir. Hukukun kaynağı demek ise
yazısız kaynaklar şeklinde alt bir ayrıma göre değer-
hukuk kurallarının ortaya çıktığı, doğduğu yeri
lendirilmektedir. Hukukun yazılı ve asıl kaynakları
ifade etmektedir. Bu anlamda hukukun kaynakla-
Anayasa, kanun, uluslararası sözleşmeler, Cumhur-
rı bilgi kaynakları, organsal kaynaklar ve biçimsel
başkanlığı kararnamesi ve yönetmeliktir. Hukukun
kaynaklar olarak sınıflandırılabilir. Bilgi kaynak-
asıl kaynağını teşkil eden; ancak yazılı olmayan
ları, hukuk hakkında bilgi veren, hukuk hakkında
kaynak ise, gelenek hukukudur. Hukukun yardım-
bilgiye ulaşılmasını sağlayan kaynaklardır. Resmî
cı kaynaklarını ise, içtihat hukuku oluşturmaktadır.
Gazete, düsturlar, meclis tutanakları, hukuk ki-
İçtihat hukuku, bilimsel içtihat veya yargı içtihadı
tapları, İnternet siteleri, bloglar, içtihat derlemeleri
şeklinde olabilir. Her hukuk kuralı bir emir ya da
hep hukukun bilgi kaynaklarıdır. Organsal kaynak-
yasak içermektedir; ancak bir kanunun bütün hü-
lar, hukuku yaratan organlara göre yapılan sınıflan-
kümleri aynı önemde değildir. Bazıları daha etkili
dırmadır. Bu ayırımda sosyal normu hukuk kuralı
ve daha çok uygulanıyor iken bazıları daha az etkili-
haline getiren organ esas alınır. TBMM kanunlar
dir. Kanun içindeki kurallar arasında sınıflandırma
bakımından, Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar ve
yapılabilir. Bu bağlamda hukuk kuralları uygulama
kamu tüzel kişileri ise yönetmelikler bakımından
bakımından emredici, tamamlayıcı, yorumlayıcı,
yaratıcı kaynak niteliğindedir. Hukukun hangi
tanımlayıcı ve diğer hukuk kuralları şeklinde sı-
biçimlerde ortaya çıktığını gösteren kaynaklar ise,
nıflandırılabilir. Ünitede kanunların uygulanması
hukukun biçimsel kaynaklarıdır. Bu ayırıma göre
konusu da incelenecektir. Kanunun uygulanması,
hukuk, gelenek hukuku, içtihat hukuku ve yazılı
soyut hukuk kurallarının somut olaya uygulanması
hukuk şeklinde üç biçimde ortaya çıkar. Bunlardan
demektir. Kanunların uygulanmasında zaman ba-
yazılı hukuk ve gelenek hukuku hukukun asıl kay-
kımından uygulanma, kanunların geçmişse etkisi,
kanunların yer ve kişi bakımından uygulanması ve naklarını, içtihat hukuku ise yardımcı kaynağını
kanunların anlam bakımından uygulanması değer- oluşturur.
lendirilecektir. Son olarak ise, hâkimin takdir yet- Hukukun kaynakları, asıl ve yardımcı kaynaklar
kisi ve hukuk yaratması incelenecektir. Hâkimin olarak da bir ayrıma tâbi tutulmaktadır. Asıl kaynak-
takdir yetkisini kullandığı durumlarda ortada soyut lar, kendi içinde yazılı ve yazısız kaynaklar şeklinde
hukuk kuralı vardır ve hâkim bu kuralın sınırları alt bir ayrıma göre değerlendirilmektedir. Hukukun
içinde değerlendirme yetkisine sahiptir. Hâkimin yazılı ve asıl kaynakları Anayasa, kanun, uluslarara-
kendisini kanun koyucu yerine koyarak hukuki so- sı sözleşmeler, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve
runu çözmeye çalışması hâlinde ise, hâkimin hukuk yönetmeliktir. Hukukun asıl kaynağını teşkil eden
yaratması söz konusudur. Özel hukuk bakımından ancak yazılı olmayan kaynak ise gelenek hukukudur.
hâkim önüne gelen bir uyuşmazlıkta çözüm için Hukukun yardımcı kaynaklarını ise, içtihat hukuku
bir hukuk kuralına ulaşamazsa öncelikle kıyas ya- oluşturmaktadır. İçtihat hukuku, bilimsel içtihat
pacak; benzeri hükümleri uygulamayı deneyecek, veya yargı içtihadı şeklinde olabilir.

21
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması

Öğrenme Çıktısı

1 Hukukun kaynaklarını açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Hukukun kaynağı konu-


sunda ayrıntılı bilgi için
İnternet sitelerinin huku-
Vecdi Aral’ın “ Hukuk ve
kun kaynağı olma konu-
Biçimsel kaynak nedir? Hukuk Bilimi Üzerine”
sundaki güvenilirliğini tar-
(İstanbul: On İki Levha Ya-
tışınız.
yıncılık, 2010) adlı eserini
inceleyiniz.

POZİTİF HUKUKUN KAYNAKLARI


Yazılı hukuk, Anayasa’nın yetkili kıldığı otoritelerce çıka-
rılan yazılı metinlerdir. Yazılı hukuk kurallarının etkinliğinde
onları yaratan organların hukuk ve devlet düzenindeki yeri Kanunlar, Anayasa’ya; Cumhurbaşkanlığı
son derece önemli rol oynamaktadır. Bu anlamda en soyut, kararnameleri kanuna aykırı olamaz. Bu
en genel ama en güçlü hukuk kuralları Anayasa’da görülür. durum, normlar hiyerarşisi olarak adlan-
Anayasa’dan sonra sırasıyla uluslararası sözleşmeler, kanunlar, dırılmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve yönetmelikler gelir.
Kara Avrupası hukuk sisteminde
yazılı hukuk kurallarının hiyerarşik bir
- Daha Genel
yapı içinde olduğu, bu yapıda en üstte
Anayasa’nın bulunduğu ve hiyerar- - Daha Üstün
şinin yukarıdaki kaynaklar itibarıyla
Anayasa
aşağıya doğru indiği kabul edilmekte- - Daha Soyut
dir. Bu hiyerarşik yapılanmada yukarı
doğru çıkıldıkça daha genel, daha so- Uluslararası
yut ancak daha güçlü hukuk kuralları Sözleşme
ile karşılaşılır. Hukuk sistematiği in-
celendiğinde bu hiyerarşinin bozul- Kanun
maması için bazı önlemler alındığı
görülür. Hiyerarşi astın üste uygun-
Cumhurbaşkanlığı
luğu anlamına geldiği için, normlar Kararnamesi
hiyerarşisi adı verilen bu yapılanmada
sistem, hiyerarşinin bozulması hâlinde
bunu düzeltir. Başka bir deyişle alttaki Yönetmelik
kurallar üsttekine aykırı olursa, siyasal
veya yargısal yollarla bu uyumsuzluk Şekil 2.1 Normlar Hiyerarşisi
giderilerek hiyerarşik yapı korunur.

22
Hukukun Temel Kavramları

Anayasa zıyla teklif edilebilir. Anayasa’nın değiştirilmesi hak-


Anayasa, devletin temel yapısını, kişilerin hak kındaki teklifler Genel Kurulda iki defa görüşülür.
ve ödevlerini, devlet organlarını ve bu organların Değiştirme teklifinin kabulü Meclisin üye tamsayısı-
işleyişini düzenleyen esas ve kurallar bütünüdür. nın beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür.
Anayasa en genel, en soyut ve en güçlü hukuk Anayasa’nın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görü-
kurallarından oluşur. Anayasa hükümleri yasama, şülmesi ve kabulü, bu maddedeki kayıtlar dışında, ka-
yürütme ve yargı organları ile idare makamlarını; nunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hüküm-
diğer kişi ve kuruluşları bağlar (Anayasa m.11). lere tâbidir. Cumhurbaşkanı Anayasa değişikliklerine
ilişkin kanunları, bir daha görüşülmek üzere Türkiye
Türkiye’de bugüne kadar 1876, 1921, 1924,
Büyük Millet Meclisine geri gönderebilir. Meclis, geri
1961 ve 1982 Anayasa’ları olmak üzere toplam
gönderilen Kanunu, üye tamsayısının üçte iki çoğun-
beş Anayasa uygulanmıştır. Bugün yürürlükte olan
luğu ile aynen kabul ederse Cumhurbaşkanı bu Ka-
Anayasa 7 Kasım 1982 tarihinde halk oylaması ile
nunu halkoyuna sunabilir. Meclisce üye tamsayısının
kabul edilerek yürürlüğe konulmuştur. 1982 Ana-
beşte üçü ile veya üçte ikisinden az oyla kabul edilen
yasası sonraki yıllarda geniş çaplı değişikliklere uğra-
Anayasa değişikliği hakkındaki Kanun, Cumhurbaş-
mıştır. 12 Eylül 2010 tarihinde gerçekleştirilen halk
kanı tarafından Meclise iade edilmediği takdirde hal-
oylaması ile yapılan değişiklikle Anayasa’nın çeşitli
koyuna sunulmak üzere Resmî Gazetede yayımlanır.
maddeleri değiştirilmiştir. 21.01.2017 tarihinde
Doğrudan veya Cumhurbaşkanının iadesi üzerine,
6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda
Meclis üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile kabul
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla Anayasa’da
edilen Anayasa değişikliğine ilişkin kanun veya gerek-
önemli değişiklikler yapılmıştır.
li görülen maddeleri Cumhurbaşkanı tarafından halk
Anayasa’lar devrim, hükûmet darbesi, savaş ve oyuna sunulabilir. Halkoylamasına sunulmayan Ana-
benzeri olağanüstü durumlarda ortaya çıkan asli yasa değişikliğine ilişkin Kanun veya ilgili maddeler
kurucu iktidarlarca yapılır. Niteliği itibarıyla asli Resmî Gazetede yayımlanır. Halkoyuna sunulan Ana-
kurucu iktidarlar sınırsız yetkilere sahiptirler ki, bu yasa değişikliklerine ilişkin kanunların yürürlüğe gir-
yetkilerden biri de Anayasa yapmaktır. Türk Anaya- mesi için, halkoylamasında kullanılan geçerli oyların
sa Tarihi’ne bakıldığında her Anayasa’nın böyle bir yarısından çoğunun kabul oyu olması gerekir. Türkiye
oluşum sonucu ortaya çıktığı görülmektedir. Ger- Büyük Millet Meclisi Anayasa değişikliklerine ilişkin
çekten, Türkiye’nin meşruti monarşiye geçmesiyle kanunların kabulü sırasında, bu Kanunun halkoyla-
1876 Anayasası; TBMM’nin kurulmasıyla 1921 masına sunulması halinde, Anayasa’nın değiştirilen
Anayasası; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla hükümlerinden, hangilerinin birlikte hangilerinin
1924 Anayasası; 1960 Darbesi’yle 1961 Anayasası ayrı ayrı oylanacağını da karara bağlar. Halkoylama-
ve 1980 Darbesi’yle 1982 Anayasası’nın ortaya çık- sına, milletvekili genel ve ara seçimlerine ve mahalli
tığı söylenebilir. Belirtelim ki, asli kurucu iktidarın genel seçimlere iştiraki temin için, kanunla para cezası
ne olduğu hukuki değil fiilî duruma göre saptanır. dahil gerekli her türlü tedbir alınır.
Anayasa’lar bir kez yapıldıktan sonra kendi belir-
ledikleri esaslara göre değiştirilebilirler. Anayasa’da
değişiklik yapma iktidarı tali kurucu iktidara aittir.
Tali kurucu iktidar asli kurucu iktidar gibi sınırsız
yetkilere sahip olmadığı için Anayasa’ların sadece internet
belli maddelerinde değişiklik yapabilirler. Anayasa mahkemesinin yapısı ve kararlarını
Ülkemizde bugün yürürlükte olan 1982 Ana- incelemek için http://www.anayasa.gov.tr/ say-
yasası sert bir Anayasa’dır. Sert Anayasa demek di- fasını ziyaret edebilirsiniz.
ğer kanunlara göre daha güç koşulların yerine ge-
tirilmesiyle yani daha zor değiştirilebilen Anayasa
Kanunlar hiyerarşisinin en üstünde yer alan
demektir. Anayasa’nın hangi süreçlerden geçilerek
Anayasa, devletin ve hukuk sisteminin genel esas-
değiştirilebileceği 1982 Anayasası’nın 175. madde-
larını düzenlemekte ayrıntıyı kendinden altta yer
sinde olabildiğince ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.
alan diğer yazılı hukuk kurallarına bırakmaktadır.
Anayasa’nın değiştirilmesi Türkiye Büyük Millet
Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından ya-

23
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması

Uluslararası Anlaşmalar ların aynı konudaki hükümleri arasında uyuşmaz-


Uluslararası anlaşmalar, iki veya daha fazla dev- lık çıkması hâlinde uluslararası anlaşma hükümle-
let tarafından akdedilmiş olan ve TBMM’nin ka- rinin uygulanacağı belirtilerek duraksamalara son
bulünün ardından Cumhurbaşkanınca onaylanıp verilmiştir. Böylece temel hak ve özgürlükler ba-
Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren bağ- kımından uluslararası anlaşmaların doğrudan uy-
layıcı hukuk kurallarıdır. gulanmasının yolu açılmıştır. Durum bu olmakla
beraber, uluslararası anlaşmaların doğrudan uy-
1982 Anayasası’na göre usulüne uygun olarak
gulanması konusunda yargı organlarının oldukça
yürürlüğe konulmuş uluslararası anlaşmalar kanun
çekingen davrandığını söylemek mümkündür. İlk
hükmündedir. Yani TBMM tarafından onaylanıp derece mahkemelerinin kararlarına “uyum yasa-
yürürlüğe girmesi kabul edilen uluslararası anlaş- larına dayanmak” biçiminde yansıyan bu çekin-
malar, kanunlar gibi Resmî Gazete’de yayımlanır ve genliğin yüksek mahkeme içtihatlarıyla çözülmesi
kanunlar gibi etki yaparlar; dolayısıyla mahkemele- mümkündür.
ri ve idari makamları bağlarlar.
Uluslararası anlaşmalar, hukukun yazılı kay-
Bir uluslararası anlaşmanın geçerlik ve bağ- naklarından biridir. Anayasa’nın 90. maddesi ge-
layıcılık kazanabilmesi TBMM’nin sözleşmenin reğince, usulüne uygun olarak yürülüğe girmiş
onaylanmasını bir kanunla uygun bulmasına, ululararası anlaşmalar kanun hükmündedir. Bun-
Cumhurbaşkanının onayına ve Resmî Gazete’de lar hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiasında bu-
yayınlamasına bağlıdır. Bu süreci geçen uluslararası lunulamayacağı gibi, Anayasa Mahkemesine de
anlaşmalar, kanun niteliğini taşır. başvurulamaz. Kanunlar hiyerarşisinde uluslarara-
Bazı uluslararası anlaşmaların onaylanması sı anlaşmalar kanunların üzerinde yer almaktadır.
için kanunla uygun bulunmasına gerek yoktur. Bunun nedeni, Anayasa’nın konuyu düzenleyen
Anayasa’nın 90’ıncı maddesinin ikinci fıkrasına 90. maddesinde görülmektedir. Söz konusu hükme
göre ekonomik, ticari veya teknik ilişkileri düzen- göre, usulüne uygun
leyen ve süresi bir yılı aşmayan anlaşmalar, devlet olarak yürürlüğe ko-
maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek, nulmuş temel hak ve
kişi hâllerine ve Türklerin yabancı memleketler- özgürlüklere ilişkin
deki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla dikkat
uluslararası anlaşma-
yayımlanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde 1982 Anayasası’na göre
larla kanunların aynı
bu anlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay usulüne uygun olarak yü-
konuda farklı hü-
içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine rürlüğe konulmuş millet-
kümler içermesi ne-
sunulur. Keza, aynı maddenin üçüncü fıkrasına lerarası andlaşmalar (ulus-
deniyle orrtaya çıka-
göre milletlerarası bir anlaşmaya dayanan uygu- lararası sözleşmeler) kanun
cak uyuşmazlıklarda
lama anlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye da- hükmündedir.
uluslararası anlaşma
yanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik veya hükümleri esas alınır.
idari anlaşmaların TBMM’ce uygun bulunması
zorunluluğu yoktur ancak, bu fıkraya göre yapı- Kanunlar
lan ekonomik, ticari veya özel kişilerin haklarını Kanun, yetkili organ tarafından yazılı olarak çı-
ilgilendiren anlaşmalar, yayımlanmadan yürürlü- karılan, kanun adını taşıyan, genel, sürekli ve soyut
ğe konulamaz. Ancak Türk kanunlarına değişiklik hukuk kuralıdır. Kanunu çıkarmaya yetkili organ
getiren her türlü anlaşmanın onaylanabilmesi için ülkenin yönetim biçimine göre değişir. Ülkemizde
TBMM tarafından onaylanmalarının uygun bu- olduğu gibi parlamenter sistemlerde bu organ mec-
lunması gerekir. listir. Yazılı hukukun uygulandığı ülkelerde, bu ara-
Ülkemizde usulüne göre onaylanıp yürürlüğe da Türkiye’de de kanunlar yazılı olarak çıkarılırlar.
konulmuş bulunan uluslararası anlaşmaların doğ- Kanunların bir diğer özelliği başlıklarında mutlaka
rudan mahkemelerce uygulanıp uygulanmayaca- “kanun” ifadesinin bulunmasıdır. Kanunların genel
ğı, doğrudan bir etkisinin bulunup bulunmadığı olması demek aynı durumdaki bütün kimseleri, aynı
uzun süre tartışılmıştır. Anayasa’da 2004 yılında vasıftaki tüm olayları kapsaması anlamına gelir. Ka-
yapılan bir değişiklikle temel hak ve özgürlüklere nunlar yürürlükten kaldırılmadıkları sürece sürekli
ilişkin uluslararası anlaşma hükümleriyle kanun- bir biçimde uygulanırlar. Öte yandan kanunlar be-

24
Hukukun Temel Kavramları

lirli bir durum ya da olayı değil, olması muhtemel çıkarılamaz. Kanunda açıkça düzenlenen konu-
soyut durumları düzenler; somut olay ortaya çıktı- larda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.
ğında soyut kural somut olaya uygulanır. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda
1982 Anayasası kanunların ne şekilde çıkarılaca- farklı hükümler bulunması halinde kanun hüküm-
ğını ayrıntılarıyla (Ana. m. 88–89) anlatmıştır. Ka- leri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin
nun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir. Kanun aynı konuda kanun çıkarması durumunda Cum-
tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde gö- hurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir.
rüşülme usul ve esasları içtüzükle düzenlenir (Ana. Cumhurbaşkanı, kanunların uygulanmasını
m. 88). Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı se- sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla,
çimler dahil bütün işlerinde üye tamsayısının en az yönetmelikler çıkarabilir.
üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kararnameler ve yönetmelikler, yayımdan son-
Anayasa’da başkaca bir hüküm yoksa toplantıya ka- raki bir tarih belirlenmemişse Resmi Gazetede ya-
tılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yımlandıkları gün yürürlüğe girer. (Ana. m. 104).
yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte bi-
Olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağa-
rinin bir fazlasından az olamaz (Ana. m. 96).
nüstü halin gerekli kıldığı konularda, 104 üncü
Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde
kanunu üye tam sayısının salt çoğunluğu ile aynen belirtilen sınırlamalara tâbi olmaksızın Cumhur-
kabul ederse, kanun Cumhurbaşkanınca yayımla- başkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Kanun hük-
nır; Meclis, geri gönderilen kanunda yeni bir deği- mündeki bu kararnameler Resmi Gazetede yayım-
şiklik yaparsa, Cumhurbaşkanı değiştirilen kanunu lanır, aynı gün Meclis onayına sunulur.
tekrar Meclise geri gönderebilir (Ana. m. 89).
Savaş ve mücbir sebeplerle Türkiye Büyük Millet
Meclisinin toplanamaması hariç olmak üzere; ola-
ğanüstü hal sırasında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı
kararnameleri üç ay içerisinde Türkiye Büyük Millet
internet Meclisinde görüşülür ve karara bağlanır. Aksi halde ola-
TBMM’de görüşmeleri İnternet sitesinde; ğanüstü hallerde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararna-
http://www.tbmm.gov.tr sayfasından ziyaret mesi kendiliğinden yürürlükten kalkar (Ana. m. 119).
edebilirsiniz.
Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbaş-
kanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün Anayasa’ya şekil ve esas ba-
kımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel baş-
internet vuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise
Resmî Gazeteyi incelemek için http://www. sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak,
resmigazete.gov.tr/default.aspx sayfasını ziyaret olağanüstü hallerde, ve savaş hallerinde çıkarılan
edebilirsiniz. Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas
bakımından Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla, Ana-
yasa Mahkemesinde dava açılamaz (Ana. m. 148).
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün veya
Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ta- bunların belirli madde ve hükümlerinin şekil ve
rafından, Anayasa’ya ve kanunlara uygun olarak esas bakımından Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla
kullanılır ve yerine getirilir (Ana. m. 8). Cumhur- Anayasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal
başkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cum- davası açabilme hakkı, Cumhurbaşkanına, Türkiye
hurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasa’nın Büyük Millet Meclisinde en fazla üyeye sahip iki
ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte
alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dör- biri tutarındaki üyelere aittir (Ana. m. 150). Ana-
düncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler yasa Mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemez. açma hakkı, iptali istenen kanun, Cumhurbaşkan-
Anayasa’da münhasıran kanunla düzenlenmesi ön- lığı kararnamesi veya içtüzüğün Resmi Gazetede
görülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi

25
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması

yayımlanmasından başlayarak altmış gün sonra Bir gelenek kuralının hukuk kuralı olarak kabul
düşer (Ana. m. 151). Bir davaya bakmakta olan edilebilmesi için bazı koşullara ihtiyaç duyulur. Sürek-
mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhur- li (genel olarak kabul edildiği gibi en az 40 yıl) olarak
başkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya uygulanan, bağlayıcılığı ve zorunluluğu konusunda
aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü toplumda genel inanç bulunan; içeriği belli, akla uy-
aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, gun ve hukuka aykırı olmayan gelenekler devletçe de
Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara desteklenirse hukuk kuralı haline gelebilir. Örneğin;
kadar davayı geri bırakır (Ana. m. 152). Anadolu’da yaygın olan ortakçılık veya yarıcılık gibi
uygulamalar gelenek hukuku kuralı niteliği taşır. Bu-
nun gibi ticaret yaşamındaki birçok gelenek de hukuk
Yönetmelikler kuralı olarak kabul edilmektedir. Bunlara karşılık yine
Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişi- birçok yerde görülen imam nikâhı, kan davası gibi
leri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve gelenekler yukarıdaki özellikleri taşımadıkları için hiç
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını bir biçimde hukuk kuralı hâline gelemezler.
sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, Özel hukuk alanında uygulama buluan örf-adet
yönetmelikler çıkarabilirler. Hangi yönetmeliklerin hukuku, kamu hukuku alanında yer bulmamakta-
Resmi Gazetede yayımlanacağı kanunda belirtilir dır. Anayasa, idare, vergi veya ceza hukuku gibi bazı
(Ana. m. 124). Yönetmelikler, yayımdan sonraki bir hukuk dalları nitelikleri itibarıyla geleneklerin hu-
tarih belirlenmemişse Resmi Gazetede yayımlandık- kuk kuralı olarak uygulanmasına imkân tanımaz.
ları gün yürürlüğe girer (Ana. m. 104).

İçtihat Hukuku
Gelenek Hukuku (Örf-Adet Hukuku) İçtihat kavramı, görüş ya da karar anlamına
Hukukun yazılı olmayan ve asli nitelik taşıyan gelmektedir. Hukukun kaynağı olarak iki tür iç-
kaynağı gelenek hukukudur. Gelenek hukuku, tihattan söz edilebilir. Bunlar yargısal ve bilimsel
yetkili bir organ tarafından bilerek istenerek ko- içtihattır. Türk Medeni Kanunu’nun 1. maddesi-
nulmuş olan kurallar değil, toplumda kendiliğin- nin ikinci fıkrası, hâkimin bilimsel görüş ve yargı
den oluşan kurallardır. Bu yönü itibarıyla gelenek kararlarından yararlanabileceğini düzenlemiştir.
hukuku kuralları herhangi bir yerde yazılı olmayıp Bilimsel içtihat, hukuk bilgilerinin hukuki ko-
toplum vicdanında doğar. nulardaki bilimsel görüş ve yaklaşımlarıdır. Hukuk
Türk hukuku gibi yazılı hukukun uygulandığı alanında çalışan bilim adamları olanı inceler ancak
ülkelerde çok sınırlı da olsa bazı gelenek kuralları- olması gerekeni belirtir. Bilimsel içtihada uygula-
nın hukuk kuralı olarak uygulanması, yani gelenek mada doktrin (öğreti) de denmektedir. Bilimsel iç-
hukukunun geçerliliği kabul edilir. Türk hukukun- tihadın türleri şunlardır: Şerhler, sistematik eserler,
da yazılı hukuk egemendir. Dolayısıyla gelenek hu- monografi, makale, içtihat derlemesi ve monogra-
kukunun alanı son derece dardır. Buna rağmen, özel filerden oluşur. Şerhlerde kanunlar madde madde
hukuk alanında gelenek hukukuna, yazılı hukukça açıklanır; zaman zaman bunlara yargı kararları da
düzenlenmemiş hususlarda, başvurma zorunluluğu
eklenir. Sistematik eserler, bilim adamlarınca, ka-
doğabilir. Bazen de kanunlar gelenek hukukunun
nunların ya da hukuksal konuların belli bir siste-
uygulanmasına imkân tanır. Örneğin; Türk Ticaret
matikle incelenmesidir. Monografilerde, bir tek
Kanunu’na göre; “mahkeme, hakkında ticari bir hü-
müessese (kurum) ele alınır ve tüm detayları ile
küm bulunmayan işlerde, ticari örf ve âdete, bu da
yoksa genel hükümlere göre karar verir” demektedir karşılaştırmalı olarak incelenir. Makaleler ise, bi-
(TTK m.1). Aynı Kanun’un 2. maddesi ise hukukta limsel eserlerde yer alan kısa inceleme yazılarıdır.
ticari örf ve adaletin uygulanmasına ilişkin esasları Içithat derlemeleri ve bibliyograflarlar da bilimsel
düzenlemiştir. Yine örf ve adetin hukukun kaynağı içtihatlar arasında yer almaktadır. Yargısal içtihat
olduğu Türk Medeni Kanunu’nun 1. maddesinde ise mahkemelerin önlerine gelen uyuşmazlıklar ile
gösterilmektedir. Bu madde gereğince, kanunda ilgili olarak vermiş oldukları kararlardan oluşur.
uygulanabilir bir hüküm yoksa hâkim örf ve âdet Bunlar başka mahkemelerin ileride verecekleri ka-
hukukuna göre karar verecektir. rarlarda yardımcı olurlar.

26
Hukukun Temel Kavramları

Gerek bilimsel içtihatlar ve gerekse yargısal içtihatlar hukukun asıl ve bağla-


yıcı kaynağı değil; yardımcı yani ikincil kaynağıdır. Özellikle hukukun uygulan-
masında bilimsel ve yargısal içtihattan yararlanmak kaçınılmazdır. Ancak, hukuk dikkat
uygulayıcılarının bilim adamlarının görüşlerine ya da farklı mahkemelerce veril- Yargısal içtihatlar hukukun
yardımcı kaynağıdır ancak
miş bulunan kararlara uyma zorunlulukları bulunmamaktadır. Ancak bu kuralın
içtihadı birleştirme kararla-
istisnasını içtihadı birleştirme kararları oluşturmaktadır. Bir konuda daha önce
rı bu kuralın istisnası niteli-
verilmiş bir içtihadı birleştirme kararı varsa, hâkim ilgili içtihadı birleştirme kara-
ğindedir.
rı ile bağlıdır ve o içtihadı birleştirme kararına aykırı karar veremez.

Araştırmalarla
İlişkilendir
“…Davada uygulanacak olan 3182 Sayılı md. 573/6). Esasen Türk Medeni Kanunu’nun 1.
Bankalar Kanunu’nun 69. maddesi, 512 ve 538 maddesi, gerektiğinde hakime kanun koyucu gibi
Sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameler ile de- kural koyma yetkisi vermiş olmasıyla önemi haiz-
ğiştirilmiş ve daha sonra bu kanun hükmündeki dir. Hakimin, hukuk yaratma alanına girebilmesi
kararnameler Anayasa Mahkemesi’nce iptal edil- için, çözümü gereken olaya uygulanabilir kanun
miş olduğundan bu yönde hukuki boşluk hasıl ol- hükmü veya örf ve adet kuralının bulunmaması
muştur. İşte bu gibi hukuki boşluğun bulunduğu yeterlidir. Hakim yasa boşluğunu doldururken
durumlarda, hakim bizzat yasa koyucu gibi davra- takip edeceği yol; Medeni Kanun 1. maddesin-
narak, olayı çözümlemek üzere Medeni Kanun’un de açıklandığı üzere kanun koyucu gibi hareket
1. maddesi hükmünce olaya uygulanacak kuralı etmekten ibarettir. Bu aşamada hakim, kanun
bulmak ve uygulamakla yükümlüdür (Bkz. YAR- koyucunun yapacağı gibi tarafların karşılıklı men-
GITAY İçtihadı Birleştirme Kararı 18.11.1964 T. faatlerini tesbit ederek, bunları adalet süzgecinden
2/4). Bu; hakim için aynı zamanda bir görevdir. geçirip, hayat ihtiyaçlarını karşılayan ve aynı za-
Hakim önündeki davayı sonuçlandırma zorun- manda mevcut hukuk düzeni ile hukuki güven-
luluğundadır. Anayasa’nın 36/2. fıkrası uyarınca likle bağdaşan bir kural bulacaktır.
“hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki da-
vaya bakmaktan kaçınamaz” o nedenle kanunda Kaynak: Prof. Kemal Oğuzman, Medeni Hu-
örf ve adette, olaya uygulanacak bir kural bulun- kuk Dersleri, İstanbul 1990 Sh. 80-81).” 19.
madığına dayanarak bir hakim, önündeki uyuş- HD, 8.7.2004, E. 2003/12100, K. 2004/8151
mazlığı çözmekten kaçınamaz. (HUMK’nun (http://www.kazanci.com/).

Öğrenme Çıktısı

2 Pozitif hukukun kaynaklarını tanımlayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Normlar hiyerarşisine ilişkin


Bir gelenek kuralının, hu- ayrıntılı bilgi için Yahya Ber- Uluslararası anlaşmaların
kuk kuralı olarak kabul edi- kol Güleç’in On İki Levha kanun niteliğini taşıma
lebilmesi için gerekli koşul- Yayınları’ndan çıkmış olan özelliği hakkındaki düşün-
ları açıklayınız? “Normlar Hiyerarşisi” adlı celerinizi paylaşınız.
kitabını inceleyebilirsiniz.

27
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması

HUKUK KURALLARININ TÜRLERİ Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya ak-


sine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borç-
Her hukuk kuralının bir emir ya da yasak içer-
larını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler
mektedir. Durum bu olmakla beraber, bir kanunun (TBK. m. 207).
bütün hükümleri aynı önemde değildir. Bazıları
Aksine bir anlaşma yoksa para borçları alacaklı-
daha etkili ve daha çok uygulanıyor iken bazıları nın ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, parça
daha az etkilidir. Yani aynı kanun içindeki kural- borçları sözleşme kurulduğu sırada borç konusu-
lar arasında sınıflandırma yapılabilir. Bu bağlamda nun bulunduğu yerde, diğer borçlar, doğumları
hukuk kuralları uygulama bakımından emredici, sırasında borçlunun yerleşik yerinde ifa edilir
tamamlayıcı, yorumlayıcı, tanımlayıcı ve diğer hu- (TBK m. 89).
kuk kuralları şeklinde sınıflandırılabilir. Eşler arasında edinilmiş mallara katılım rejimi-
nin uygulanması asıldır (TMK m.202). (Türk
Medeni Kanunu’nda eşler arasında mal ayrılığı,
Emredici Hukuk Kuralları
mal ortaklığı ya da edinilmiş mallara katılım
Bu tür hukuk kurallarında, bütün hukuk kural- rejimlerinden biri tercih edilebilir. Eğer eşler bu
larında varlığı hissedilen emir unsuru baskındır. Bu tercihi yapmamışlarsa o zaman TMK m.202
tür hukuk kurallarının aksi kararlaştırılamaz; bun- uygulanır).
larda genellikle emir kipi kullanılmaktadır. Emredici
hukuk kuralları yoğunlukla ceza kanunlarında gö- Tamamlayıcı hukuk kuralları tarafların serbest
rülür, ancak diğer kanunlarda da emredici kurallara iradeleri ile düzenleyebilecekleri halde iradeleri ile
rastlamak mümkündür. Örnek vermek gerekirse: belirtmedikleri durumlarda uygulanır. Kanun ko-
yucu, sosyal ihtiyaçların ve yaşam deneyimlerinin
Aynı konutta birlikte yaşadığı kişilerden birine ortaya çıkardığı zorunluluklar sebebiyle tarafların
karşı kötü muamelede bulunan kimse 2 ay ila 1
yerine geçerek bu kuralları kanunlarda hazır bulun-
yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılır (TCK
m. 232).
durmaktadır.
Alacağın devrinin geçerliliği yazılı şekilde yapıl-
mış olmasına bağlıdır (TBK m.184). Yorumlayıcı Hukuk Kuralları
Erkek veya kadın 17 yaşını doldurmadıkça evle- Tarafların iradeleri ile açıkça belirtebilecekleri
nemez (TMK m.124). hâlde belirtmedikleri konuların açığa kavuşturul-
masında yardımcı olan kurallardır. Yorumlayıcı
şeklindeki hükümler hep emredici kurallara örnek kurallar ile tamamlayıcı kurallar arasında şöyle bir
niteliği taşımaktadır. Emredici hukuk kuralları fark bulunmaktadır: Tamamlayıcı kurallar önceden
kamu düzenini, kamu yararını ve genel ahlakı ko-
öngörülmemiş bir hukuki boşluk olursa doldurur.
rumak üzere çıkarılır. Bu kurallara aykırılığın yap-
Yorumlayıcı kurallarda taraflarca kararlaştırılan
tırımı geçersizliktir.
hususun farklı anlama gelebilecek yönleri yorum-
lanmaktadır. Tamamlayıcı kurallar boşluk doldur-
Tamamlayıcı Hukuk Kuralları makta; yorumlayıcı kurallar düzenlenmiş bir husu-
Tarafların serbest iradeleriyle başka türlüsünü su yorumlamaktadırlar. Örneğin:
belirlemedikleri taktirde uygulanan kurallardır.
Bu kurallarda taraflar arası ilişkilere olabildiğince İfa zamanı veya sürenin son günü, Kanunlarda
az müdahale hedeflenmektedir. Türk hukukunda tatil olarak kabul edilen bir güne rastlarsa, ken-
irade serbestisi esastır ancak, kişiler serbest iradeleri diliğinden bu günü izleyen ve tatil olmayan ilk
ile bir konuda kararlaştırma yapmazlarsa doğacak güne geçer (TBK m. 93).
boşluk tamamlayıcı hukuk kuralları ile doldurulur. Sekiz veya 15 gün olarak belirlenmiş süre bir veya
Ceza hukukunda az sayıda, borçlar hukukunda çok iki haftayı değil, tam sekiz veya 15 günü ifade
eder (TBK m. 92).
sayıda tamamlayıcı hukuk kuralı yer alır. Örnekler
vermek gerekirse:

28
Hukukun Temel Kavramları

Tanımlayıcı Hukuk Kuralları


Kanunların daha iyi anlaşılması için bazen belli hususların açıkça tanımlanması, anlamının ve içeriği-
nin belirlenmesi gerekir. İşte tanımlayıcı hukuk kuralları bu tanımları getiren düzenlemelerdir. Örneğin:

Bir iş sözleşmesine dayalı olarak çalışan gerçek kişiye işçi denir. (İş K. m.2).
Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. (TMK m. 19).
Nişanlanma evlenme vaadiyle olur (TMK m. 118).
Bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız
olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşmedir (TBK m. 285).

Diğer Hukuk Kuralları


Hukuk kurallarının yukarıdaki sınıflandırması dışında, hiç bir gruba girmeyen bazı kuralların bulun-
duğu da kabul edilmektedir. Bunlar arasında ilga edici (yürürlükten kaldırıcı) hukuk kuralları (örneğin İş
K. m. 120), yetki verici hukuk kuralları (örneğin; TMK m. 120/2) sayılabilir.

Öğrenme Çıktısı

3 Hukuk kurallarının türlerini açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Türk hukukunda, kişi-


lerin serbest iradeleri ile
bir konuda kararlaştırma
yapmazlarsa doğacak boş-
luğun tamamlayıcı hukuk Türk Borçlar Hukukunda
Emredici hukuk kurallarına kuralları ile doldurulması çok sayıda tamamlayıcı hu-
örnekler veriniz? konusunda bilgi edinmek kuk kuralı bulunmasının
için Adnan Güriz’in (1996) sebeplerini değerlendiriniz.
“Hukuk Başlangıcı” (Beşin-
ci Basım. Ankara: Siyasal
Kitabevi, 1996) adlı eserini
inceleyiniz.

KANUNLARIN UYGULANMASINA “İşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla sü-


reyle işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler
İLİŞKİN ESASLAR
ortaya çıkarsa, işçi iş sözleşmesini haklı nedenle
Kanunun uygulanması demek soyut hukuk ku- derhal feshedebilir”(İş K. m.24/III). Bu hukuk
rallarının somut olaya uygulanması demektir. Böyle kuralı, yani büyük önermedir.
bir uygulamada, hukuk kuralı (büyük önerme); so- Ali’nin çalıştığı işyerinde yangın çıkmış ve işye-
mut olay (küçük önerme) ve vargı (sonuç) anlamına rindeki faaliyet bir haftadan fazla sürecek şekilde
gelir. Örneğin: durmuştur. Bu küçük önerme, yani somut olaydır.
Ali bu olay sebebiyle ve kanuna dayalı olarak iş
sözleşmesini haklı sebeple derhal feshedebilir. Bu
da vargı, yani sonuçtur. Böylece hukuk kuralı uy-
gulanarak bir vargıya (sonuca) ulaşılmaktadır.

29
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması

Kanunların Zaman Bakımından nun yürürlükten kaldırılmamış olabilir. Bu


Uygulanması durumda önceki kanun ile sonraki kanu-
Bir kanunun ne zaman yürürlüğe gireceği kural nun niteliklerine bakılarak üstü kapalı bir
olarak, kanun metninde belirtilir. Dolayısıyla ka- yürürlükten kaldırmanın (zımni ilganın)
nun, kendi metninde belirtilen tarihte (genellikle varlığı araştırılır. Eğer,
yürürlük adını taşıyan maddedeki tarihte) yürür- i. İki kanun da genel nitelikteyse iki genel
lüğe girer. Örneğin; 4857 sayılı İş Kanunu’nun kanundan eskisi yürürlükten kalkar.
121. maddesinin başlığı “yürürlük”tür. Bu mad- ii. İki kanun da özel kanun niteliğindey-
deye göre “İş Kanunu Resmî Gazete’de yayımı ta- se iki özel kanundan eskisi yürürlükten
rihinde yürürlüğe girer”. 6100 sayılı Hukuk Mu- kalkar.
hakemeleri Kanunu’nun 451. maddesinde ilgili iii. Önceki genel, sonraki özel bir kanun ise
kanunun 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe gireceği özel kanun genel kanunu yürürlükten
belirtilmiştir. kaldırır.
Kanunlar, Cumhurbaşkanlığı tarafından çıka- iv. Önceki özel, sonraki genel bir kanun ise
rılan Resmî Gazete’de yayımlanır. Kanunların yü- ilke olarak özel kanunun uygulanması-
rürlülük tarihî genellikle ilgili kanunda belirtilir. na devam edilir. Ancak bazı durumlarda
Eğer bir kanunun yürürlük tarihî belirtilmemişse, farklı uygulamaya da gidilebilir.
Resmî Gazete’de yayımlandığı gün yürürlüğe girer
(Resmi Gazete Hakkında Cumhurbaşkanlığı Ka-
rarnamesi, m.7). Kanunlar kural olarak yürürlüğe Kanunların Geçmişe Etkisi
girdikten sonraki dönem için uygulanır. Kanunların zaman bakımında uygulanması-
Bir kanunun ne zaman yürürlükten kalkacağı na ilişkin esaslardan biri, kanunların kural olarak
çeşitli olasılıklara göre belirlenir. geçmişi etkilememesi veya geriye yürümemesidir.
Kanunlar kural olarak, yürürülüğe girdikleri tarih-
a. Kanun metninde açıkça yürürlükten kalk-
ten sonraki olaylara uygulanırlar. Kanunun yürü-
ma tarihi yer alabilir. Örneğin; bütçe ka-
lüğünden önceki olaylara uygulanmaz. Bu ilkenin
nunları bir yıllıktır ve bir yılın sonunda o
amacı, hukukun vatandaşlara sağladığı güvenin
yılın bütçe kanunu kendiliğinden yürürlük-
sürekli olmasıdır. Zira yürürlükte bulunan bir ka-
ten kalkar.
nuna göre yapılan işlemler, daha sonra çıkarılan bir
b. Bir yeni kanun eski kanunu açıkça yürür- kanun ile geçersiz sayılırsa hukuka duyulan güven
lükten kaldırılabilir. Örneğin; 4857 sayılı İş ve inanç sarsılır.
Kanunu 120. maddesi ile önceki 1475 sayı-
Özel hukukta yeni çıkan kanun aksine bir hü-
lı İş Kanunu’nu; 4721 sayılı Türk Medeni
küm olmadıkça eski kanun zamanındaki olaylara
Kanunu ise 1028. maddesi ile önceki 743
uygulanmaz; yürürlüğe girdiği zamandan sonraki
sayılı Türk Kanunu Medenisini yürürlük-
olaylara uygulanır. Ancak, kamu düzeni ile ilgili
ten kaldırmıştır.
olan hususlarda geçmişi etkileme sözkonusu ola-
c. Yeni kanun eski kanunun bütününü de- bilir. Eğer yeni kanunun geçmişe etkisi kazanılmış
ğil, bir maddesini yürürlükten kaldırabilir. hakları etkilemiyor ve hukuk güvenliğini zedelemi-
Buna değişiklik yapma yolu ile yürürlükten yorsa kanun uygulaması geçmişe yürüyebilir.
kaldırma denir.
Türk Medeni Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uy-
d. Anayasa Mahkemesi de bir kanunun tama- gulama Şekli Hakkında Kanun, özel hukuk ba-
mını ya da bir kaç maddesini iptal ederek kımından konuyu ayrıntılı olarak düzenlemiş
yürürlükten kaldırabilir. bulunmaktadır. Söz konusu Kanun’a göre, Türk
e. Bazen bir kanunun yürürlükten kalkıp Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten
kalkmadığı açıkça düzenlenmez. Diğer bir önceki olayların hukuki sonuçlarına, bu olay-
ifadeyle yürürlükte bir kanun bulunmasına lar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş-
rağmen aynı ya da benzer bir konuda yeni se o kanun hükümleri uygulanır. Türk Medeni
bir kanun yürürlüğe konulmuş ve eski ka- Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce ya-

30
Hukukun Temel Kavramları

pılmış olan işlemlerin hukuken bağlayıcı olup ise kişiyi nerede olursa olsun vatandaşı olduğu dev-
olmadıkları ve sonuçları, bu tarihten sonra dahi, letin ulusal kanunlarına tâbi tutma amacını taşır.
yapıldıkları sırada yürürlükte bulunan kanunlara Uygulamada kamu hukuku dalları bakımından
göre belirlenir (TMK m.1). yersellik ilkesinin geçerli olduğu görülür. Nitekim
Kanunların geçmişe etkisi ceza hukukunda vergi hukukunda, ceza hukukunda ve usul hukuk-
farklı bir anlam taşımaktadır. Ceza hukuku açı- larında kişilere bulundukları ülkenin kanunları
sından eski - yeni kanunlardan sanık lehine ola- uygulanır. Hatta ceza hukukunun temel ilkelerin-
nı uygulanır. Örneğin; bir fiilî eski ceza kanunu den biri yerselliktir. Yani kişiler suçu işledikleri yer
hükmü suç kabul ederken yeni kanun suç ol- kanunlarına göre cezalandırılırlar. Nitekim Türk
maktan çıkarırsa sanık ya da mahkumun beraat Ceza Kanunu’na göre “Türkiye’de işlenen suçlar
etmesi gerekir. Bu durumda hukuk kuralı geçmişi hakkında Türk Kanunları uygulanır. Fiilin kısmen
etkiler. Buna karşın bir fiilî eski kanun suç kabul veya tamamen Türkiye’de işlenmesi veya neticenin
etmez iken yeni kanun suç olarak görürse, sanığa Türkiye’de gerçekleşmesi hâlinde suç Türkiye’de işlen-
eski kanun döneminde yaptığı fiil için yeni ka- miş sayılır” (m.8).
nun döneminde ceza verilemez. Yani bu durumda Özel hukuk alanında ise kişisellik ilkesinin ağır
geçmişe etki söz konusu olmaz. Konuyu düzenle- bastığı söylenebilir. Şöyle ki, bir ülkede yaşayan
yen Türk Ceza Kanunu’nun “Zaman Bakımından yabancıya kendi ulusal hukukunun uygulanması,
Uygulama” başlıklı 7. maddesine göre, “İşlendiği bu kuralların bulunduğu ülkenin kamu düzenini
zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayıl- ilgilendiren hükümlerine ters düşmemek koşuluy-
mayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve la mümkündür. Bazı
güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra durumlarda yersellik
yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiil- mi yoksa kişisellik
den dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında ilkesinin uygulanaca- dikkat
güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya Vergi ve ceza hukuku gibi
ğının tespiti çok zor
güvenlik tedbirine hükmedilmişse infazı ve kanuni kamu hukuku dallarında
olabilir. Bu noktada
neticeleri kendiliğinden kalkar”. yersellik ilkesi geçerlidir ve
çıkacak sorunların
kişilere bulundukları ülke-
Yargılama hukukuna ilişkin kanunlar bakı- çözümü, devletler
nin kanunları uygulanır.
mından derhal uygulama ilkesi geçerlidir. Yargı- özel hukukunun ilgi
lamaya ilişkin bir kanun yürülüğe girdikten son- alanına girmektedir.
ra, henüz tamamlanmamış yargılama işlemlerine
yeni kanun hükümleri uygulanacaktır. Tamam-
lanmış yargılama süreçleri bakımından ise yeni Kanunların Anlam Bakımından
kanunun uygulanmasına imkan yoktur; zira ilgili Uygulanması
işlem, eski kanunun yürülükte olduğu dönemde
tamamlanmıştır. Yorum Metodları
Kanunların yorumu ile kanunların anlamının
Kanunların Yer ve Kişi Bakımından belirlenmesine çalışılır. Kanunlar yapılır ve yazılır-
ken zaman zaman bazı belirsiz, şüpheli, açık olma-
Uygulanması
yan ifadelerle karşılaşılabilir ve yorum yolu ile bu
Kanunlar kural olarak ülkenin coğrafi sınırları hususların açığa kavuşturulmasına çalışılır. Yorum
içinde uygulanır. Bir devletin kanunları, o devle- yasama organınca yapılabilir, bu tür yoruma yasa-
tin hâkimiyet alanı ve sınırları içinde geçerlidir. ma yorumu denir. Yargı organınca yapılan yoruma
Bir ülke sınırları içinde bulunan herkesi o devletin yargısal yorum; bilim adamlarınca yapılan yoruma
hukukuna tâbi tutmaya yersellik ikesi denir. Ülkede ise bilimsel yorum denir.
geçerli olan kanunlar, ülke sınırları içinde bulunan
1924 Anayasası’nda kabul edilen yasama yoru-
yerli yabancı herkese uygulanır ve kural olarak bir
mu, sonraki Anayasa’larda yer almamıştır. Dolayısıy-
ayrım yapılmaz. Bu ilke, devletin egemenlik yetki-
la bugün için TBMM sadece kanun yapabilir, yaptı-
sinin bir uzantısıdır. Bu ilke gereğince, Türkiye sı-
ğı kanunun yorumu için kendisine başvurulmuş olsa
nırları içinde meydana gelen olay ve ilişkilerde ku-
bile yorum yapamaz. Bilimsel yorum, hukukun ge-
ral olarak Türk Hukuku uygulanır. Kişisellik ilkesi

31
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması

lişmesine katkıda bulunurken, mahkemeleri bağla- olay ile ilgili olarak hukukun öngördüğü çözümün,
maz, mahkemeler bilimsel yorumda farklı şeyler söy- bu olaya benzer özellikler taşıyan başka bir olay ba-
lense bile kendi yargısal yorumlarını uygulayabilirler. kımından da geçerli sayılmasıdır. Örneğin; sigara
Kanunda belirtilen sözleri açıklamak suretiyle içmenin yasak olduğu bir yerde kıyas yolu ile pipo
yapılan yoruma lâfzî (dilbilgisel) yorum denir. Bu ya da nargile içmenin yasak olduğu sonucuna varıla-
tür yorumda kelimelerin sözlük anlamları önem- bilir. Kıyas yoluna bazen durumun bir gereği olarak
lidir. Ancak, kelimelere çok fazla önem verilmesi başvurulabilir; bazen de kanun açıkça kıyas yolunu
yüzünden bu yorum metodunda amaçtan uzakla- benimser. Örneğin Türk Borçlar Kanunu’nun 246.
şıldığı ileri sürülmüştür. Lâfzî yorum metodu şekli maddesine göre, “Taşınır satımına ilişkin hükümler
bir yorum metodudur. kıyas yoluyla taşınmaz satımına da uygulanır”.
Kanunun yorumunda kanun koyucunun sub- Kıyas uygulaması genişletici yoruma imkân ve-
jektif iradesi dikkate alınıyorsa tarihsel yorum yön- rir. Bu yönüyle kıyasın ceza hukukunda uygulan-
temi söz konusu olur. Bu yorum metodu ise ta- ması söz konusu değildir. Zira Kanun’un açıkça
rihsel olaylara önem verdiği ve güncel gelişmeleri suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez
dikkate almadığı için eleştirilmektedir. ve güvenlik tedbiri uygulanmaz. Kanunda yazılı ce-
zalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza
Hukuk kuralının yorumunda ve hukuki uyuş-
ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz (TCK m.2).
mazlığın çözümünde sosyal gerçekliğe, somut gerçek-
“Kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesi sebebiyle kıya-
liğe ve eşyanın tabiatına önem ve öncelik veriliyorsa
sa gidilerek yeni suçlar yaratılamaz.
amaçsal yorum metodu söz konusu olur. Bu yöntem-
de amaç toplumsal barış ve toplumun gerekleridir. Yorumda kullanılan mantık ilkelerinden ikin-
Amaçsal yorum, çağdaş bir yorum yöntemidir. cisi aksi ile kanıttır (Argumentum a Contrario).
Aksi ile kanıt uygulaması kapsamı daraltmaktadır.
Hakkında çözüm bulunmayan bir konuda mev-
cut kuralın daraltılarak uygulanması, yani kuralın
dikkat içermediği hususların kural dışına çıkarılması ni-
Yasama organınca yapılan yoruma yasama yorumu; teliğindeki mantık ilkesidir. Örneğin; bir fiil suç
yargı organınca yapılan yorum yargısal yorum; bilim ise aksi ile kanıt yöntemi dolayısıyla o fiilin aksi
adamlarınca yapılan yorum ise bilimsel yorum olarak suç değildir. Ya da, “20 yaşını dolduran her erkek
adlandırılır. Türk Vatandaşı askerliğini yapar” (Askerlik K. m.
1) hükmü karşısında, aksi ile kanıt yöntemine göre
kadınlar askerlik yapmazlar. Türk Medeni Kanunu
Yorumda Kullanılan Mantık İlkeleri
11. maddesine göre “evlenme kişiyi ergin kılar”. O
Hukuk kuralları yorumlanırken mantık ilke- hâlde aksi ile kanıt ilkesi sonucu nişanlanma kişiyi
lerinden yararlanılması gerekir. Hukuki mantığın ergin kılmaz.
temeli “hukuk normu” dur. Hukuk normu man-
Yorumda sıklıkla kullanılan mantık ilkelerinden
tıktaki büyük önermedir. Somut olay küçük öner-
üçüncüsü evleviyet yoludur (Argumentum a Forti-
meyi, vargı da sonucu belirler.
ori). Kıyas uygulamasının belirgin olduğu durum-
Örneğin, Türk Medeni Kanunu’nun 118. mad- larda “çoğun içinde az da vardır” anlamına gelen
desine göre “Nişanlanma evlenme vaadiyle olur”. Bu uygulamadır. Örneğin; bir iş başvurusu için Yüksek
büyük önerme, yani hukuk kuralıdır. Somut olayda Lisans yapmış olma koşulu aranıyorsa doktorasını
Ali Ayşe’ye evlenme vaadinde bulunmuştur. Bu kü- tamamlamış bir kimse de o işe başvurabilir; zira
çük önerme, yani somut bir olaydır. Soyut kuralın doktora yapmış olanlar zaten yüksek lisans yapmış
somut olaya, büyük önermenin küçük önermeye kabul edilirler. Ya da çimlere basmanın yasak oldu-
uygulanmasıyla vargıya, yani sonuca ulaşılır. Ulaşı- ğu bir yerde, çimlere oturmanın da yasak olduğu
lan sonuç ise Ali ile Ayşe’nin nişanlanmış oldukları sonucuna varılabilir. Evleviyet yolu, kıyasın bir tü-
ve Türk Medeni Kanunu’nun 119. ve devamındaki rüdür. Bu yola “haydi haydi uygulama” da denir.
maddelerinde düzenlenen nişanlanmanın hüküm-
“Çoğun içinde az da vardır” kuralı, evleviyet il-
lerine tâbi olacaklarıdır.
kesi ile bağlantılıdır.
Hukuk kurallarının yorumunda kullanılan man-
tık ilkelerinden ilki kıyastır. (Anologia). Kıyas, bir

32
Hukukun Temel Kavramları

Öğrenme Çıktısı
4 Kanunların uygulanmasına ilişkin esasları saptayabilme
5 Kanunların yorumu ve yorum türlerini açıklayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Yasaların zaman bakımın-


dan uygulanmasına ilişkin
Tekin Akıllıoğlu’nun ilgili Ceza hukuku açısından
Yorumda kullanılan mantık makalesini http://www.toda “eski - yeni kanunlardan sa-
ilkelerinden “kıyas” kavra-
ie.edu.tr/resimler/ekler/1a3 nık lehine olanı uygulanır”
mını açıklayınız.
5a99dcbf3818_ek.pdf?dergi ilkesini değerlendiriniz.
=Amme%20Idaresi%20
Dergisi inceleyebilirsiniz.

HÂKİMİN TAKDİR YETKİSİ VE değildir. Anayasa’nın 36. maddesinin ikinci fıkrasına


HUKUK YARATMASI göre, bir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya
bakmaktan kaçınamaz. Medeni Kanun’un 1. mad-
Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesi hâkimin
desine göre, “hakkında uygulanabilecek Kanun hük-
takdir hakkını düzenlemektedir. Bu maddeye göre,
mü ya da örf ve âdet kuralı bulunmayan konularda,
kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun ge-
hâkim kanun koyucu olsa idi nasıl bir kural koyacak
reklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı
idiyse ona göre hüküm verir”. Hâkim hakkı yerine
emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniye
getirmekten kaçınamaz; dolayısıyla özel hukuk bakı-
göre karar verir. Hâkimin takdir yetkisini kullandığı
mından hâkim önüne gelen bir uyuşmazlıkta çözüm
durumlarda ortada soyut hukuk kuralı vardır. An-
için bir hukuk kuralına ulaşamazsa öncelikle kıyas
cak hâkim bu kuralın sınırları içinde değerlendirme
yapacak; benzeri hükümleri uygulamayı deneye-
yetkisine sahiptir. Hâkim olayın özelliklerine göre
cek, bilimsel ve yargısal içtihattan yararlanabilecek;
farklı uygulamalara gidebilir. Örneğin; Ceza Hu-
gelenek hukukuna başvuracaktır. Eğer bu yollarla
kukunda cezaların alt ve üst sınırları vardır. Hâkim
sonuca ulaşamazsa kendisini kanun koyucu yerine
somut olaya göre alt ve üst sınırlar arasında bir ceza
koyarak hukuki sorunu çözmeye çalışacaktır. Buna
tespit eder (TCK m. 61). Yine Borçlar Kanunu’na
hâkimin hukuk yaratması denir.
göre, manevi tazminatta hâkimin geniş bir takdir
yetkisi vardır. Hâkim talep edilen manevi tazmi- Ceza hukukunda kanunsuz suç ve ceza olmaz
natı olayın özellikleri ve tarafların durumuna göre ilkesi gereği hâkimin hukuk yaratması söz konusu
belirler (TBK m. 56). Kanun koyucunun hâkime olmaz. Eğer bir konu ceza kanunları ile düzenlen-
takdir yetkisi tanıdığı “somut olayın şartları”, “ge- memişse, hâkim kendi görüş ve düşüncesine uygun
rekli önlemlerin alınması” veya “önemli sebeplerin bulmasa dahi hukuk yaratamayacak ve ortada bir
bulunması” gibi ifadelerden anlaşılmaktadır. suç ve ceza olmadığı için davaya son verecektir.
Hâkimin, önüne gelen bir uyuşmazlığı çözümsüz
bırakması ve bir karar vermeden kaçınması mümkün

33
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması

Öğrenme Çıktısı

6 Hakimin takdir yetkisini ve hakimin hukuk yaratmasını ayırtedebilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Medeni Kanun’un “Hak-


kında uygulanabilecek Ka-
nun hükmü ya da örf ve
âdet kuralı bulunmayan
konularda, hâkim kanun
Ceza hukukunda hakimin koyucu olsa idi nasıl bir ku- Hakimin kendisini kanun
takdir yetkisini kullanması, ral koyacak idiyse ona göre koyucu yerine koyarak hu-
hukuk yaratması mümkün hüküm verir” hükmünün kuki sorunu çözmeye çalış-
müdür? gerekçesi konusunda, Ke- masını değerlendiriniz.
mal Gözler’in “Hukukun
Temel Kavramları” (Altıncı
Basım. Bursa: Ekin Basım
Yayın Dağıtım, 2009) adlı
eserini inceleyiniz.

34
Hukukun Temel Kavramları

1 Hukukun kaynaklarını açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Kaynak Kavramı ve Hukuk 1 Hukukun kaynakları, asıl ve yardımcı kaynaklar olarak da bir
ayrıma tâbi tutulmaktadır. Asıl kaynaklar, kendi içinde yazılı
ve yazısız kaynaklar şeklinde alt bir ayrıma göre değerlendiril-
mektedir. Hukukun yazılı ve asıl kaynakları Anayasa, kanun,
uluslararası sözleşmeler, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve yö-
netmeliktir. Hukukun asıl kaynağını teşkil eden; ancak yazılı
olmayan kaynak ise, gelenek hukukudur. Hukukun yardımcı
kaynaklarını ise içtihat hukuku oluşturmaktadır. İçtihat huku-
ku, bilimsel içtihat veya yargı içtihadı şeklinde olabilir.
Anayasa, devletin temel yapısını, kişilerin hak ve ödevlerini,
devlet organlarını ve bu organların işleyişini düzenleyen esas
ve kurallar bütünüdür. Anayasa en genel, en soyut ve en güçlü
hukuk kurallarından oluşur. 1982 Anayasası’na göre usulüne
uygun olarak yürürlüğe konulmuş uluslararası anlaşmalar ka-
nun hükmündedir. Yani TBMM tarafından onaylanıp yürür-
lüğe girmesi kabul edilen uluslararası anlaşmalar, kanunlar gibi
Resmî Gazete’de yayınlanır ve kanunlar gibi etki yaparlar; dola-
yısıyla mahkemeleri ve idari makamları bağlarlar. Kanun, yetki-
li organ tarafından yazılı olarak çıkarılan, kanun adını taşıyan,
genel, sürekli ve soyut hukuk kuralıdır. Cumhurbaşkanı, yürüt-
me yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi
çıkarabilir. Olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağanüstü
halin gerekli kıldığı konularda, 104 üncü maddenin onyedinci
fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tâbi olmak-
sızın Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Cumhurbaş-
kanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını
ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin
uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şar-
tıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.

35
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması

2 Pozitif hukukun kaynaklarını tanımlayabilme


öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Pozitif Hukukun Kaynakları 2 Kara Avrupası hukuk sisteminde yazılı hukuk kurallarının hi-
yerarşik bir yapı içinde olduğu, bu yapıda en üstte Anayasa’nın
bulunduğu ve hiyerarşinin yukarıdaki kaynaklar itibarıyla aşağıya
doğru indiği kabul edilmektedir. Normlar hiyerarşisinde en üstte
Anayasa yeralır. Anayasa’dan sonra sırasıyla uluslararası sözleşme-
ler, kanunlar, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve yönetmelikler
gelir. Anayasa, devletin temel yapısını, kişilerin hak ve ödevlerini,
devlet organlarını ve bu organların işleyişini düzenleyen esas ve
kurallar bütünüdür. Anayasa hükümleri yasama, yürütme ve yar-
gı organları ile idare makamlarını; diğer kişi ve kuruluşları bağlar.
Kanun, yetkili organ tarafından yazılı olarak çıkarılan, kanun
adını taşıyan, genel, sürekli ve soyut hukuk kuralıdır. Uluslara-
rası anlaşmalar, iki veya daha fazla devlet tarafından akdedilmiş
olan ve TBMM’nin kabulünün ardından Cumhurbaşkanınca
onaylanıp Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren bağlayı-
cı hukuk kurallarıdır. Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin
konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Olağa-
nüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağanüstü halin gerekli kıldı-
ğı konularda, 104 üncü maddenin onyedinci fıkrasının ikinci
cümlesinde belirtilen sınırlamalara tâbi olmaksızın Cumhurbaş-
kanlığı kararnamesi çıkarabilir. Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve
kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların
ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak
üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkara-
bilirler. Hukukun yazılı olmayan ve asli nitelik taşıyan kaynağı
gelenek hukukudur (örf-adet hukukudur). Gelenek hukuku, yet-
kili bir organ tarafından bilerek istenerek konulmuş olan kural-
lar değil, toplumda kendiliğinden oluşan kurallardır. Hukukun
kaynaklarından biri de içtihat hukukudur. İçtihat kavramı, görüş
ya da karar anlamına gelmektedir. Hukukun kaynağı olarak iki
tür içtihattan söz edilebilir. Bunlar yargısal ve bilimsel içtihattır.

3 Hukuk kurallarının türlerini açıklayabilme

Hukuk Kurallarının Türleri 3 Kanun içindeki kurallar arasında sınıflandırma yapılabilir. Bu


bağlamda hukuk kuralları uygulama bakımından emredici, ta-
mamlayıcı, yorumlayıcı, tanımlayıcı ve diğer hukuk kuralları şek-
linde sınıflandırılabilir. Emredici hukuk kurallarının aksi kararlaş-
tırılamaz; bunlarda genellikle emir kipi kullanılmaktadır. Emredici
hukuk kuralları yoğunlukla ceza kanunlarında görülür. Tamamla-
yıcı hukuk kuralları; tarafların serbest iradeleriyle başka türlüsünü
belirlemedikleri taktirde uygulanan kurallardır. Ceza hukukunda
az sayıda, borçlar hukukunda çok sayıda tamamlayıcı hukuk kuralı
yer alır. Yorumlayıcı Hukuk Kuralları; tarafların iradeleri ile açıkça
belirtebilecekleri hâlde belirtmedikleri konuların açığa kavuşturul-
masında yardımcı olan kurallardır. Tanımlayıcı hukuk kuralları ise
tanımlar getiren düzenlemelerdir. Hiç bir gruba girmeyen bazı ku-
rallar ise “diğer hukuk kuralları” başlığı altında toplanır.

36
Hukukun Temel Kavramları

4 Kanunların uygulanmasına ilişkin esasları


saptayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


5 Kanunların yorumu ve yorum türlerini
açıklayabilme

Kanunların Uygulanmasına
İlişkin Kararlar 4 Kanunun uygulanması, soyut hukuk kurallarının somut ola-
ya uygulanması demektir. Böyle bir uygulamada, hukuk kuralı
(büyük önerme); somut olay (küçük önerme) ve vargı (sonuç)
anlamına gelir. Kanunların uygulanmasnda zaman, yer, kişi ve
anlam bakımından uygulama önemlidir. Bir kanunun ne zaman
yürürlüğe gireceği kural olarak, kanun metninde belirtilir. Dola-
yısıyla kanun, kendi metninde belirtilen tarihte (genellikle yürür-
lük adını taşıyan maddedeki tarihte) yürürlüğe girer. Kanunun
ne zaman yürülüğe gireceğine ilişkin bir madde bulunmaması
hâlinde, o kanun Resmî Gazete’de yayımdan sonraki 45. günde
Türkiye’nin her tarafında, aynı anda yürürlüğe girer. Kanunların
zaman bakımında uygulanmasına ilişkin esaslardan biri, kanun-
ların kural olarak geçmişi etkilememesi veya geriye yürümemesi-
dir. Kanunlar kural olarak, yürürülüğe girdikleri tarihten sonraki
olaylara uygulanırlar. Kanunların geçmişe etkisi ceza hukukunda
farklı bir anlam taşımaktadır. Ceza hukuku açısından eski - yeni
kanunlardan sanık lehine olanı uygulanır. Bir ülke sınırları içinde
bulunan herkesi o devletin hukukuna tâbi tutmaya yersellik ilkesi
denir. Kişisellik ilkesi ise kişiyi nerede olursa olsun vatandaşı oldu-
ğu devletin ulusal kanunlarına tâbi tutma amacını taşır.

5 Kanunların yorumu ile kanunların anlamının belirlenmesine


çalışılır. Kanunlar yapılır ve yazılırken zaman zaman bazı belirsiz,
şüpheli, açık olmayan ifadelerle karşılaşılabilir ve yorum yolu ile
bu hususların açığa kavuşturulmasına çalışılır. Yorumlamada kı-
yas, evleviyet ve aksi ile kanıt gibi mantık ilkeleri uygulanır.

6 Hakimin takdir yetkisini ve hakimin


hukuk yaratmasını ayırtedebilme

Hakimin Takdir Yetkisi ve


Hukuk Yaratması 6 Bu maddeye göre, kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya du-
rumun gereklerini yada haklı sebepleri gözönünde tutmayı em-
rettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniye göre karar verir.
Hâkimin takdir yetkisini kullandığı durumlarda ortada soyut
hukuk kuralı vardır. Ancak hâkim bu kuralın sınırları içinde
değerlendirme yetkisine sahiptir. Hâkim olayın özelliklerine
göre farklı uygulamalara gidebilir. Hâkim hakkı yerine getir-
mekten kaçınamaz; dolayısıyla özel hukuk bakımından hâkim
önüne gelen bir uyuşmazlıkta çözüm için bir hukuk kuralına
ulaşamazsa öncelikle kıyas yapacak; benzeri hükümleri uygula-
mayı deneyecek, bilimsel ve yargısal içtihattan yararlanabilecek;
gelenek hukukuna başvuracaktır. Eğer bu yollarla sonuca ulaşa-
mazsa kendisini kanun koyucu yerine koyarak hukuki sorunu
çözmeye çalışacaktır. Buna hâkimin hukuk yaratması denir.

37
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması

1 Devletin şeklini, kişilerin hak ve ödevlerini, 6 Nişanlanma evlenme vaadiyle olur (TMK
devlet organlarını ve bu organların işleyişini düzen- m.118) şeklindeki hukuk kuralı, aşağıdaki hukuk ku-
leyen en genel, en soyut ve en güçlü hukuk kuralı ralı türlerinden hangisi kapsamında değerlendirilir?
neler öğrendik?

aşağıdakilerden hangisidir?
A. Tanımlayıcı B. Açıklayıcı
A. Anayasa C. Emredici D. Yorumlayıcı
B. Kanun E. Tamamlayıcı
C. Uluslararası sözleşme
D. Yönerge
7 (X) Kanununun ne zaman yürülüğe gireceği-
E. Yönetmelik ne ilişkin bir madde bulunmamaktadır.
Bu durumda ilgili kanunun yürülük tarihi aşağıda-
2 1982 Anayasası’na göre usulüne uygun ola- kilerden hangisidir?
rak yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar
(uluslararası sözleşmeler) …… hükmündedir. A. Resmî Gazete’de yayımdan sonraki 50. gün
B. Resmî Gazete’de yayımdan sonraki 45. gün
Buna göre ilgili boşluk, aşağıdaki kavramlardan
C. Resmî Gazete’de yayımdan sonraki 40. gün
hangisi ile doldurulmalıdır?
D. Resmî Gazete’de yayımdan sonraki 35. gün
A. Yönerge E. Resmî Gazete’de yayımdan sonraki 30. gün
B. Kanun
C. Yönetmelik
D. Örf adet kuralı
8 Bir olay ile ilgili olarak hukukun öngördüğü
çözümün, bu olaya benzer özellikler taşıyan baş-
E. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ka bir olay bakımından da geçerli sayılması, hangi
mantık ilkesi ile açıklanmaktadır?
3 Aşağıdakilerden hangisi kanunun özeliklerin- A. Aksi ile kanıt
den biri değildir? B. Evleviyet
A. Yazılı B. Genel C. Kıyas
C. Süreli D. Soyut D. Tümden gelim
E. Sürekli E. Tüme varım

4 Aşağıdakilerden hangisi yönetmelik çıka- 9 Kıyas’ın uygulama alanı bulamadığı hukuk


ramaz? dalı aşağıdakilerden hangisidir?
A. Adalet Bakanlığı A. Medeni hukuk
B. Anadolu Üniversitesi B. Ticaret hukuku
C. Büyükşehir Belediyesi C. Borçlar hukuku
D. (A) Anonim Şirketi D. Ceza hukuku
E. Sosyal Güvelik Kurumu E. Miras hukuku

5Aşağıdakilerden hangisi hukukun tali kay- 10 Çimlere basmanın yasak olduğu bir yerde,
naklarından biridir? çimlere oturmanın da yasak olduğu sonucuna aşa-
ğıdaki yorum ilkelerinden hangi ile ulaşılmaktadır?
A. Anayasa
B. Kanun A. Kıyas
C. Yönerge B. Aksi ile kanıt
D. Yönetmelik C. Tümden gelim
E. Bilimsel içtihatlar D. Analoji
E. Evleviyet

38
Hukukun Temel Kavramları

1. A Yanıtınız yanlış ise “Anayasa” konusunu ye- 6. A Yanıtınız yanlış ise “Hukuk Kurallarının
niden gözden geçiriniz. Türleri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


Yanıtınız yanlış ise “Kanunların Zaman Ba-
2. B Yanıtınız yanlış ise “Uluslararası Sözleşme- 7. B
kımından Uygulanması” konusunu yeniden
ler” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Yorumda Kullanılan


3. C Yanıtınız yanlış ise “Kanunlar” konusunu ye- 8. C
Mantık İlkeleri” konusunu yeniden gözden
niden gözden geçiriniz.
geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Yorumda Kullanılan


4. D Yanıtınız yanlış ise “Yönetmelik” konusunu 9. D
Mantık İlkeleri” konusunu yeniden gözden
yeniden gözden geçiriniz.
geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Yorumda Kullanılan


5. E Yanıtınız yanlış ise “İçtihat Hukuku” konu- 10. E
Mantık İlkeleri” konusunu yeniden gözden
sunu yeniden gözden geçiriniz.
geçiriniz.

Araştır Yanıt
2 Anahtarı

Hukukun hangi biçimlerde ortaya çıktığını gösteren kaynaklar ise, hukukun


biçimsel kaynaklarıdır. Bu ayırıma göre hukuk, gelenek hukuku, içtihat huku-
ku ve yazılı hukuk şeklinde üç biçimde ortaya çıkar. Bunlardan yazılı hukuk
ve gelenek hukuku hukukun asıl kaynaklarını, içtihat hukuku ise yardımcı
kaynağını oluşturur. Hukukun kaynakları, asıl ve yardımcı kaynaklar olarak
da bir ayrıma tâbi tutulmaktadır. Asıl kaynaklar, kendi içinde yazılı ve yazısız
Araştır 1 kaynaklar şeklinde alt bir ayrıma göre değerlendirilmektedir. Hukukun yazılı
ve asıl kaynakları Anayasa, kanun, uluslararası sözleşmeler, Cumhurbaşkanlığı
kararnamesi ve yönetmeliktir. Hukukun asıl kaynağını teşkil eden ancak yazılı
olmayan kaynak ise gelenek hukukudur. Hukukun yardımcı kaynaklarını ise,
içtihat hukuku oluşturmaktadır. İçtihat hukuku, bilimsel içtihat veya yargı
içtihadı şeklinde olabilir.

Bir gelenek kuralının hukuk kuralı olarak kabul edilebilmesi için bazı koşul-
ların gerçekleşmesi gerekmektedir. Sürekli (genel olarak kabul edildiği gibi en
az 40 yıl) olarak uygulanan, bağlayıcılığı ve zorunluluğu konusunda toplum-
da genel inanç bulunan; içeriği belli, akla uygun ve hukuka aykırı olmayan
gelenekler devletçe de desteklenirse hukuk kuralı haline gelebilir. Örneğin;
Araştır 2 Anadolu’da yaygın olan ortakçılık veya yarıcılık gibi uygulamalar gelenek hu-
kuku kuralı niteliği taşır. Bunun gibi ticaret yaşamındaki bir çok gelenek de
hukuk kuralı olarak kabul edilmektedir. Bunlara karşılık yine bir çok yerde
görülen imam nikâhı, kan davası gibi gelenekler yukarıdaki özellikleri taşıma-
dıkları için hiç bir biçimde hukuk kuralı haline gelemezler.

39
Hukukun Kaynakları ve Uygulanması

Araştır Yanıt
2 Anahtarı

Emredici hukuk kurallarında varlığı hissedilen emir unsuru baskındır. Bu


tür hukuk kurallarının aksi kararlaştırılamaz; bunlarda genellikle emir kipi
kullanılır. Emredici hukuk kuralları yoğunlukla ceza kanunlarında görülür,
ancak diğer kanunlarda da emredici kurallara rastlamak mümkündür. Örnek
vermek gerekirse:
Araştır 3 Aynı konutta birlikte yaşadığı kişilerden birine karşı kötü muamelede bulu-
nan kimse 2 ay ila 1 yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılır (TCK.m.232)
Alacağın devrinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır (TBK
m.184).
Erkek veya kadın 17 yaşını doldurmadıkça evlenemez (TMK m.124).

Hukuk kurallarının yorumunda kullanılan mantık ilkelerinden ilki kıyastır.


(Anologia). Kıyas, bir olay ile ilgili olarak hukukun öngördüğü çözümün, bu
Araştır 4 olaya benzer özellikler taşıyan başka bir olay bakımından da geçerli sayılması-
dır. Örneğin; sigara içmenin yasak olduğu bir yerde kıyas yolu ile pipo ya da
nargile içmenin yasak olduğu sonucuna varılabilir.

Hâkimin takdir yetkisini kullandığı durumlarda ortada soyut hukuk kuralı


vardır. Ancak hâkim bu kuralın sınırları içinde değerlendirme yetkisine sa-
hiptir. Hâkim olayın özelliklerine göre farklı uygulamalara gidebilir. Örneğin;
Ceza Hukukunda cezaların alt ve üst sınırları vardır. Hâkim somut olaya göre
Araştır 5 alt ve üst sınırlar arasında bir ceza tespit eder (TCK m. 61). Ceza hukukunda
kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi gereği hâkimin hukuk yaratması ise söz ko-
nusu olmaz. Eğer bir konu ceza kanunları ile düzenlenmemişse, hâkim kendi
görüş ve düşüncesine uygun bulmasa dahi hukuk yaratamayacak ve ortada bir
suç ve ceza olmadığı için davaya son verecektir.

Kaynakça
Anayurt, Ömer (2011). Hukuka Giriş ve Hukukun Güriz, Adnan (1992). Hukuk Felsefesi. Üçüncü
Temel Kavramları. On birinci Basım. Ankara: Basım. Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk
Seçkin Yayıncılık. Fakültesi Yayınları.
Aral, Vecdi (2010). Hukuk ve Hukuk Bilimi Güriz, Adnan (1996). Hukuk Başlangıcı. Beşinci
Üzerine. İstanbul: On İki Levha Yayıncılık. Basım. Ankara: Siyasal Kitabevi.
Aydın, Ufuk (2016). Temel Hukuk Dersleri. Yedinci Özekes, Muhammet (2015). Temel Hukuk Bilgisi.
Basım. Eskişehir: Nisan Kitabevi. Altıncı Basım. Ankara: Yetkin Yayınları.
Gözler, Kemal (2009). Hukukun Temel Kavramları.
Altıncı Basım. Bursa: Ekin Basım Yayın Dağıtım.

İnternet Kaynakları
http://www.anayasa.gov.tr/
http://www.tbmm.gov.tr

40
Bölüm 3
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi
öğrenme çıktıları

Karşılaştırmalı Hukuk ve Hukuk Sistemleri


1 Değişik tarihsel dönemlerde hukuki

1 2
kavramların ve kurumların evrimini Türk Hukukunun Tarihsel Gelişimi
açıklayabilme 3 Türk toplumunun tarih içindeki hukuk
2 Hukuk sistemlerini açıklayabilme kültürünün değişimini saptayabilme

Anahtar Sözcükler: • Karşılaştırmalı Hukuk • Hukuk Sistemi • Roma Hukuku • İslam Hukuku
• Sosyalist Hukuk • Fıkıh • Tedvin • Adli Kapitülasyon

42
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

GİRİŞ kategorilerinin ve hukuk kuralı anlayışının da bi-


“Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi” linmesi gerekir. Hukuk bir kültür ürünü olduğuna
başlıklı 3. ünitemizde, “Karşılaştırmalı Hukuk ve göre, bir başka hukuk düzeninin kavram ve kurum-
Hukuk Sistemleri”, “Batı Hukuk Kültürü”, “Türk larına bilincimizi açmamız, aslında bir başka hu-
Hukukunun Tarihsel Gelişimi”, “Cumhuriyet ve kuk kültürünü tanımamız demektir. Kendi hukuk
Türk Hukuk Devrimi” başlıkları altında; karşı- kültürümüzü, bu konuda bir uzmanlık eğitimi gör-
laştırmalı hukuk, hukuk kültürü, hukuk sistemi, meden de az çok tanırız. Toplumsallaşma sürecimiz
Roma hukuku, pandekt hukuku, islam hukuku, ve çoğu hukuk kurallarıyla da örtüşen gelenekleri
sosyalist hukuk, fıkıh, tedvin, adli kapütülasyon, ailemiz ve mensup olduğumuz toplumsal guruplar
benimseme gibi kavramlar ele alınacaktır. Bu üni- üzerinden zaten öğrenmişizdir. Ancak farklı hukuk
temizle amaçlanan; değişik tarihsel dönemlerde kültürleri söz konusu olduğunda bir tür tercüme-
hukuki kavramların ve kurumların evrimini incele- ye başvurmamız kaçınılmaz olur: Yabancı kültürün
mek ve hukuk sistemleri hakkında öğrencilerimizi kurumlarını kendi hukuk kültürümüzün diline çe-
bilgilendirmektir. virmek, bunun yeterli olmadığı yerde de söz konusu
kurumların hangi toplumsal işlevlere karşılık geldi-
Belirli bir toplumda, o toplumu oluşturan bi- ğini ortaya koymak. Bu saydıklarımızı yapabilme-
reylerce genellikle paylaşılan, hukuka ilişkin fikir- miz için de yabancı
ler, tutumlar, değerler, kanılar ve beklentiler topla- olanla tanıdık olanı
mı “hukuk kültürü” olarak tanımlanabilir. karşılaştırmamız ge-
“Karşılaştırmalı hukuk”; hem bir hukuk disip- rekir. Böyle bir kar-
lininin hem de hukuk araştırmasında kullanılan dikkat
şılaştırmayı yapabil-
bir yöntemin adıdır. “Hukuk sistemi” ise Hukuk memiz için ortak bir “Karşılaştırmalı Hukuk”
terminolojisinin çok-anlamlı terimlerinden biri- zemine gereksinim hem bir hukuk disiplininin
dir. Çoğu zaman bir ülkedeki hukuk kurallarının duyarız. İşte hukuk hem de hukuk araştırma-
bir dizge ya da birbiriyle içsel bağları bulunan bir biliminde bu ortak sında kullanılan bir yönte-
düzenek olduğunu ifade etmek için kullanılır. Ör- zemini bize Karşılaş- min adıdır.
neğin “Kıta Avrupası Hukuk Sistemi” denildiğinde tırmalı Hukuk sunar.
ise Nordik ülkeler hariç Avrupa Kıtasındaki ulus-
ların hukuk düzenlerini, Roma Hukuku’na dayalı
olma özelliği temelinde kuşatan bir üst kavramdan
söz edilmiş olur. Hukuki kurumlar doğarlar, çeşit- Hukuk Kültürü
lenirler, bir coğrafyadan diğerine göçerler, çökerler Belirli bir toplumda, o toplumu oluşturan
veya dönüşürler. Eğer bu süreci bir tür evrim, yani bireylerce genellikle paylaşılan, hukuka iliş-
hukukun evrimi olarak anlarsak hukuk tarihi, hu- kin fikirler, tutumlar, değerler, kanılar ve
kukun evriminin tarihidir. Türk toplumunda farklı beklentiler toplamı olarak tanımlanabilir.
dönemlerde nasıl bir hukuki yapının egemen ol-
duğu; hukuki değişmenin hangi etmenlerce belir-
lendiği sorunu, nihai anlamda Türk kültür tarihi Karşılaştırmalı Hukuk
sorunudur. Karşılaştırmalı Hukuk, geliştirdiği çözümleme
düzeyleri, özgül ayrımlar ve terim dağarcığıyla yer-
yüzünde farklı ulus, kültür ve toplumların hukuk
KARŞILAŞTIRMALI HUKUK VE düzenlerinin çeşitliliklerine ve benzemezliklerine
HUKUK SİSTEMLERİ karşın gene de “hukuk” gibi birleştirici bir kavram
Her hukuk düzeninin, kendi hukuk kurallarını altında anlaşılır kılınmasına katkı sağlar. Genelde
ifade etmeye yarayan kavramları, bu kuralların diz- yapılan ayrımlar ve karşılaştırmalar kamu huku-
geselleştirilmesinde (sistematizasyonda) kullandık- kundan çok özel hukuku temel alırlar.
ları kategorileri vardır. Hatta “hukuk kuralı” ifadesi Hukuk sistemleri arasında bir karşılaştırmadan
bile her hukuk düzeninde birbirinden az da olsa söz edebilmek için, karşılaştırmada örtülü ya da
farklı bir anlama sahiptir. Hukuki bilincimizin için- açıkça şu üç unsurun bulunması yöntem bilimsel
de şekillendiği toplumunkinden farklı bir hukuk bir gerekliliktir:
düzenini incelerken, o hukuk düzeninin kavram ve

43
Hukukun Temel Kavramları

Tarihsel temeller: Bir hukuk düzeninin diğerinden farkı ancak tarihsel olarak belirlenebilir. Bu anlam-
da tarihsel geçmiş ulusal hukuk düzenlerini birbirinden ayırdeden hukuki düşünme biçimlerinin, hukuk
terminolojisinin ve hukuki kurumların farklı tarihsel deneyimlere verilmiş farklı yanıtlar olarak anlaşılma-
sının temelidir: Bir ulusal hukuk düzeni diğerinden az ya da çok farklıdır, çünkü her ulusal hukukun ayrı
tarihi vardır.
Toplumsal ve kültürel zemin: Din, dil, gelenekler ve sosyo-ekonomik yapı, hukuk kurallarının toplumsal
ilişkileri şöyle değil de böyle düzenlemesini belirleyen etmenlerdir. Bu etmenler toplumdan topluma az ya
da çok farklılaşırlar. İşte hukuk kuralları ister düzenleyicisi oldukları toplumsal ilişki biçimlerini doğrudan
yansıtsınlar; isterse onları dönüştürmek hatta tasfiye etmek için konulmuş olsunlar, varoluşlarını bu iliş-
kilerin temelinde yatan dinsel, dilsel, geleneksel ve sosyo-ekonomik etmenlere borçludurlar. Örneğin bir
toplumda kentsel değil de kırsal yaşam biçimi egemen ise bu yaşam biçimini sürdürmek için de dönüştür-
mek için de gerekli ilişkileri düzenleyecek hukuk kuralları, varoluş gerekçelerini aynı kaynaktan, yani kırsal
yaşam biçiminden almış olurlar.
Hukuk teknikleri: Hukukun yaratılmasında, uygulayıcılarının eğitilmesinde ve uygulanmasında her
hukuk kültürü birbirinden az çok farklı teknikler kullanır. Tekniklerin aynı olduğu durumlarda ise en
azından ulusal üsluplar farklıdır. Örneğin yargısal örnek kararların ana kaynak olduğu İngiliz Hukuku gibi
bir hukuk kültüründe hukuki akıl yürütme ve kanıtlama örnek olayları kullanırken, temel kavramların ku-
rucu nitelik taşıdığı Kıta Avrupası hukuklarında, hukuki akıl yürütme ve kanıtlama genel kavramların özel
durumlara uyarlanmasına ağırlık verecektir. Aynı şekilde, böyle farklı iki hukuk kültürünün profesyonelle-
rinin eğitiminde de farklı teknik ve üsluplar söz konusu olacaktır: Birinde örnek olaylar genel kavramlara
giden yolu belirlerken, diğerinde genel kavramlar somut olaylar için önden inşa edilmiş bir zihinsel kalıp
işlevi görecektir.

Hukuk Sistemleri
Karşılaştırmalı hukukta hukuk sistemleri belirli kümelere ayrılarak sınıflandırılır. Sınıflandırma ölçütü
olarak ırk, hukuk tekniği, dil, ortak tarihsel geçmiş, ideoloji ve benzeri unsurlar esas alındığından, karşılaş-
tırmalı hukuk yazını, tekdüze bir sınıflandırma ortaya koyabilmiş değildir.

HUKUK S‹STEMLER‹

Kıta Avrupası Angola Amerikan İslam Sosyalist


Hukuk Sistemi Hukuk Sistemi Hukuku Sistemi Hukuk Sistemi

Şekil 3.1 Hukuk Sistemleri

Ancak öteden beri, özellikle hukuka ilişkin özlü kavramsal bilgi verme amaçlı giriş kitaplarında, tarihsel
ve sosyolojik zemini ayırt etmek gibi öğretimsel bir amaçla, hukuk sistemlerini kabaca dört alt başlıkta
kümelendirme eğilimi vardır: Kıta Avrupası Hukuku, Anglo-Amerikan Hukuku, Sosyalist Hukuk ve İslam
Hukuku. Bu dörtlü kümelendirme, bir yandan gerçekte yeryüzündeki bütün hukuk düzenlerini türdeş bir
ölçüte göre sınıflandırmış değildir; diğer yandan kapsadığı hukuk sistemlerinden bazılarının “hukuk siste-
mi” olma niteliği de tartışmalıdır. Örneğin “İslam Hukuku” dinsel temelli bir ayrım ölçütünün, “Sosyalist
Hukuk” ise kimi yazarlara göre ideolojik kimi yazarlara göre sosyo-ekonomik ayrım ölçütünün ürünüdür.
Dolayısıyla kümelendirme gerçek bir tasnifi yansıtmaz. Ne var ki, Türk hukuk düzenine giriş yapabilmek;
Türk Hukuku’nun bugünkü kavram ve kurumlarını anlayabilmek, bu dört hukuk sistemi hakkında özlü
bilgiyle olanaklıdır. Biz de bu ünitede gerçek bir tasnifi yansıtmasa da Türk Hukuku’nu anlayabilmek için
gerekli bu dörtlü kümelendirmeyi esas alacağız: Kıta Avrupası Hukuku ile Anglo-Amerikan Hukuku’nu,
birincisi Roma Hukuku’na ikincisi içtihada dayalı, ama her ikisi de Batı dünyasına ait hukuklar olarak

44
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

ayırdedeceğiz. Sosyalist Hukuku ise mülkiyet reji- leri, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’da hâkim
mi farklı ve daha çok tarihsel bir hukuk uygulaması olan örnek olaylar temelinde geliştirilmiş içtihat-
olarak kaydedeceğiz. Nihayet “İslam Hukuku” ge- ların temel alındığı Common Law (ortak hukuk).
rek Tanzimat sonrası Türk Hukuku’nu anlayabil-
memiz gerekse Cumhuriyet Hukuku’nu önceleyen
Osmanlı Hukuku’nun kendini meşrulaştırdığı din-
Kıta Avrupası Hukuk Sistemi
sel çerçeveyi kavrayabilmemiz bakımından anlam Kıta Avrupası Hukuku’ndan, Avrupa’nın ada
taşıyacak. Böylece karşılaştırmalı hukukçuların kısmında, yani İngiltere’de değil de kıta kısmın-
farklı ölçütlere göre yaptıkları sınıflandırmalardan da, yani şimdiki Almanya, İtalya, Fransa, İspanya,
hemen hemen hepsine ortak dört başlığı kendi pra- Hollanda, Avusturya ve İsviçre ülkelerinin bulun-
tik amaçlarımız için öne çıkartmış olacağız. duğu bir coğrafyada ortaya çıkıp evrilen bir hukuk
sistemini anlıyoruz. Bu hukuk sisteminin başat
özelliği Roma Hukuku’nun yeniden canlandırıl-
masına dayalı bir hukuk biliminin ürünü olması-
Hukuk Sistemi dır. Ne var ki Avrupa’da Roma Hukuku’nun etkisi
Hukuk terminolojisinin çok-anlamlı yalnızca sayılan bu ülke hukuklarıyla sınırlı kalma-
terimlerinden biridir. Çoğu zaman bir mıştır. Danimarka, Norveç, İsveç, Finlandiya ve
ülkedeki hukuk kurallarının bir dizge İzlanda’yı kapsayan Nordik Hukuk Çevresi de bir
ya da birbiriyle içsel bağları bulunan bir ölçüde Roma Hukuku kavram ve kurumlarından
düzenek olduğunu ifade etmek için kul- etkilenmiştir. Ne var ki bu etki Kıtanın diğer ülke-
lanılır. Ancak, ulusal hukuk sisteminin alt lerindeki kadar değildir.
düzeneklerini ifade etmek için de “sistem” Kıta Avrupasında, geleneksel hukuklarla da
terimine başvurulur: “ceza hukuku siste- yoğrulup, önemli tedvin (codification, yasalaştır-
mi”, “infaz sistemi” gibi... “Kıta Avrupası ma) hareketlerinden geçip günümüze ulaşan bu
Hukuk Sistemi” denildiğinde ise Nordik sistemin temelini oluşturan Roma Hukuku’na ya-
ülkeler hariç Avrupa Kıtasındaki ulusla- kından bakalım.
rın hukuk düzenlerini, Roma Hukuku’na
dayalı olma özelliği temelinde kuşatan bir
üst kavramdan sözedilmiş olur. Tedvin (codification, yasalaştırma)
Bir ülkede dağınık hâlde bulunan hukuk
kurallarının ait oldukları hukuk dalına
bağlı olarak derlenip sistemli bir bütünlü-
ğe kavuşturulması etkinliğidir.
internet
Dünyadaki farklı hukuk sistemlerini etkileşim-
li bir harita üzerinde görebilmek için şuraya Roma Hukuku
bakabilirsiniz: http://chartsbin.com/view/aq2 Hukuk tarihi açısından Roma Hukuku, Roma
şehrinin kuruluş tarihi olarak kabul edilen MÖ 753
yılından, Doğu Roma İmparatoru Iustinianus’un
Batı Hukuk Kültürü MS 565 yılında ölümüne kadar geçen zaman için-
Batı hukuk kültürü içerisinde tarihsel evrimi ol- de Roma’da ve egemenliği altındaki Akdeniz’i çev-
dukça farklı iki hukuk ailesini birbirinden ayırt et- releyen topraklarda uygulanmış olan hukuktur. Bu
mek gerekir: Bir yanda Avrupa ve Latin Amerika’da anlamda, bir şehir devletinden krallık, cumhuriyet
mutlak egemen, diğer coğrafi bölgeler üzerinde ise ve imparatorluğa evrilen; böylece çok farklı top-
etkili olan ve temeli Roma Hukuku’na dayalı bu- lumsal ilişkileri yöneten ve yaklaşık 1300 yıllık bir
lunan soyut kavramlar ile genel ve yazılı kuralların tarih dönemine varlığını yayan bir hukuk kültü-
meydana getirdiği Kıta Avrupası Hukuku; diğer ründen söz etmiş oluyoruz.
yanda İngiltere ve İngiliz Uluslar Topluluğu (Com- Hukuk tarihinde Roma Hukuku bir de Doğu
monwealth) ülkelerinde, Amerika Birleşik Devlet- Roma İmparatoru Iustinianus döneminde (MS

45
Hukukun Temel Kavramları

527-565) yürürlükte olan Corpus Iuris Civilis kay- hukuk, gerçek yaşamdaki rollerin bir sahnesi gibi
naklı hukuku ifade etmekte kullanılır. Doğu Roma düşünülmüş olmaktadır.
İmparatorluğunun 1453’te yıkılmasına kadar ge- Gaius, üç kategori insanı birbirinden ayırır:
çen süredeki hukuk da Roma Hukuku’dur, fakat Özgür insanlar (Roma vatandaşları) ve köleler; aile
Bizans Hukuku adıyla da anılır. reisi (pater familias) ve ona tâbi olanlar; yabancılar
ve vatandaşlar. Daha sonraki dönemlerde içerikleri
başkalaşmış olsa da Roma kişiler hukuku bu üç in-
Corpus Iuris Civilis, MS 529-534 yılları san kategorisi üzerinden çeşitlenmiştir.
arasında Doğu Roma İmparatoru I. Iusti- Köle: Roma’da “köle” hâlini almanın bir çok
nianus tarafından hazırlatılan Roma Hu- sebebi vardı. Bunlardan en önemlisi, Roma huku-
kuku konusunda en kapsamlı külliyattır. ku dışındaki eski hukuklarda da olduğu gibi savaş
esirliğiydi. Savaşta esir düşen bir yabancı ve onun
alt soyu, onu esir eden veya satın alan Roma vatan-
Roma Hukuku’nun İlkeleri daşının malıdır. İmparatorluk döneminde, kölenin
Roma Hukuku’nun kavramsal yapısını anla- mallara sahip olmak ve borç yüklenmek anlamın-
yabilmek için başvurulabilecek kaynak Institutio- da hak ehliyeti yoktur; o bir eşya hükmündedir.
nes’lerdir. “Kurumlar” anlamına gelen Institutiones, Klasik Sonrası dönemde ise, kölelerin sayılarının
Roma Hukuku kurumlarının nasıl anlaşılıp uygu- azalmasına bağlı olarak, durumları özgür insanla-
lanması gerektiği hakkında bir başlangıç kitabıdır. rınkine yaklaşmıştır. Köle efendisi adına birtakım
Roma’da hukuk okullarında, hukuk eğitimine giriş işlemler yaptığında, taahhüdleri ve devir işlemleri
amacıyla hazırlanmış Institutiones’lerden günümü- geçersiz ancak iktisapları geçerlidir. Köle borç ta-
ze intikal etmiş olan büyük hukukçu Gaius’unki, ahhüdü altına giremez, çünkü o bir hukuk öznesi
Corpus Iuris Civilis’te yeralan Institutiones’lere de değildir. Klasik dönem Roma hukukçuları, kölenin
kaynaklık etmiştir: Yapıt hukuk kurum ve kavram- borcunu doğal borç olarak kabul etmişlerdir.
larını genelden özele gidecek şekilde ortaya koyar.

GAİUS’A GÖRE KURUMLAR Doğal borç ilişkisinde, alacaklı alacağını


(INSTITUTIONES) elde etmek için dava hakkına sahip de-
ğildir, ne var ki bu durum kimi hukuki
sonuçların doğumuna engel de değildir.
Örneğin borçlu borcunu yerine getirirse,
Kişiler Şeyler Davalar
(Personae) (Res) (Actiones)
sonradan bunun doğal borç olduğu gerek-
çesiyle onu geri isteyemez. Pek çok mo-
Şekil 3.2 Gaius’a Göre Kurumlar dern hukukta kumar borcu, doğal borcun
bir örneği olarak yer alır.
Gaius’un Institutiones’i, kişiler (personae), şeyler
(res) ve davalar (actiones) olmak üzere üç bölümdür. Vatandaş: Özgür bir kimsenin Roma
Bu bölümleme, Orta Çağ’da, Pandekt Hukuku’nda Hukuku’na göre hak sahibi olabilmesinin koşulu,
ve günümüz Roma Hukuku temelli medeni hukuka onun aynı zamanda vatandaş da olmasıydı. Roma
ilişkin çağdaş yapıtlarda korunmuş olan bir sistema- vatandaşlığı doğum yoluyla, azat etme ile ve tevcih
tiktir. Gaius için kişiler (personae), haklara ve borçla- yoluyla elde edilebilirdi. Roma vatandaşı ana ba-
ra ehil olan hukuk öznelerini kapsayan bir kavramdı. badan doğan çocuk Roma vatandaşı idi. Efendisi
Roma Hukuku’nda kişi, farklı statülerle fark- tarafından hukuki usullere uyularak azat edilen bir
lı hukuki kapasitelere bağlanmış kimseleri ifade köle de vatandaş olabilirdi. Azat edilen eski köleyi
eden bir kavramdır ve kökenini Yunan tiyatro özgür yapan efendisi değil Romalılarca devlet ola-
sanatında, sahneye çıkanların farklı karakterleri rak tanınan topluluklara dahil oldukları için özgür
temsil etmek amacıyla yüzlerine taktıkları maskeyi sayılanlara, senato veya imparatorlar vatandaşlık
“persona” olarak adlandırışlarında bulur. Böylece tevcih edebilirlerdi.

46
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

Aile Reisi (pater familias): Roma aile hukukun- (iktibas, resepsiyon) kavramına ileride değinile-
da aile (familia) kavramı, günümüzdekinden farklı ceğinden, burada benimsemenin diğer yabancı
olarak bir aile reisinin (pater familias’ın) egemenli- hukuk alımlarından temel farkının, benimseyen
ği (patria potestas) altındaki kişilerin topluluğunu toplumun kendi iradesine ve gelişme (kimi zaman
ifade ederdi. Bu kişilerin aralarında kan bağı ola- kalkınma, kimi zaman siyasal bağımsızlık) arzusu-
bileceği gibi; aileye evlat edinme yoluyla katılanlar na dayalı olması olduğunu kaydetmekle yetinelim.
veya bir aile resinin bir başka aile reisinin egemen-
liği altına girmesi durumlarında olduğu gibi kan
bağı olmayabilirdi de. Roma şehir devletinde, aile Pandekt Hukuku
içinde hak ehliyetine sahip olan da egemenlik al- Ortaçağ sonlarına doğru Batı Avrupa ül-
tında olanlar değil, aile reisiydi. Aile reisi hayatta kelerinde ortaya çıkan Roma Hukuku’nun
ise yaş ve cinsiyete bakılmaksızın çocuklar ve aile benimsenmesi 19. yüzyıldaki kanunlaş-
hâkimiyetindeki kadınlar, kölelere benzer biçimde tırma (codification) hareketlerine dek
hak ehliyetinden yoksundurlar. sürmüştür. Bu süreçte ortak hukuk (ius
commune) olarak da kullanılan Roma
Pandekt Hukuku Hukuku, Corpus luris Civilis’in en önem-
Hukuk biliminin güncel ilgisinin konusunu li bölümü Digesta’nın Yunan dilindeki
oluşturan Roma Hukuku Orta Çağ ve Rönesans karşılığıyla Pandekt Hukuku olarak da
sonrasında Avrupa’daki merkezlerde işlenen; gi- adlandırılmıştır.
derek yerel gelenek hukuklarının yerini almakla
Kıta Avrupası’nda benimsenen bir özel hukuk kül-
1495 yılında Kutsal Roma Cermen İmpara-
türünü; Pandekt Hukuku’nu ifade eder. Roma
torluğunun en yüksek yargı organı, kural olarak
Hukuku’nun Almanya’da geçerli olduğu bölgenin
Roma Hukuku’na göre karar verileceğine; Cermen
ve zamanın gereklerine göre düzenlenmiş hâli ola-
örf adet hukukuna, ancak böyle bir örf adet kura-
rak Pandekt Hukuku, Cermen Hukuku’yla har-
lının varlığının kanıtlanması hâlinde başvurulabi-
manlanmış bir hukuktu. Bu yüzden Roma-Cer-
leceğine hükmetti. Böylece Pandekt Hukuku, bir
men Hukuku olarak anılageldi. Ancak Almanya
yandan Almanya’da Roma Hukuku’nun benim-
Roma Hukuku’nu ilgi duyan tek coğrafya değildi;
senmesi, öte yandan Roma Hukuku’nun cermen-
Fransa’dan, Hollanda’dan ve daha bir çok Avru-
leşmesi gibi iki işlevli bir süreci ifade eder oldu.
pa ülkesinden gençler Roma Hukuku öğrenmeye
Bugün Kara Avrupası’nda uygulanan hukuk büyük
İtalya’daki Bologna Üniversitesine akın ediyorlar;
ölçüde Roma-Cermen Hukuku’ndan etkilenmiş,
ülkelerine döndüklerinde elde ettikleri seçkin ma-
birçok kurum Roma-Cermen Hukuku’ndaki esas-
kamlar aracılığıyla yerel gelenek hukukları yerine
lar çerçevesinde uygulanagelmiştir.
Roma Hukuku kültürünü uygulayıp yaygınlaşma-
sını sağlıyorlardı. Hümanist öğreti, 15. yüzyıldan
itibaren Roma Hukuku metinlerini uygulanacak
hukuku bulma kaygısından çok, yüzyıllar içerisin-
de yorumlana yorumlana tahrif edilmiş metnin ilk Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu
özgün ifadesinde ne anlama geldiğini araştırmaya Orta Çağ’dan 19. yüzyıl başına dek sür-
koyuldu. Ne var ki hümanistlerin özgün Roma müş olan İmparatorluğun sınırları tarih
Hukuku arayışı, hukuk uygulamasının istemleri- boyunca değişikliklere uğradı. En güçlü
ne yabancılaşaçak kadar aşırı filolojik bir incele- döneminde imparatorluk bugünkü Al-
meye dönüştükçe, hukuki gereksinimleri karşıla- manya, Avusturya, İsviçre, Lihtenştayn,
maz oldu. Ancak hümanist okul, her memleketin Lüksemburg, Çek Cumhuriyeti, Sloven-
kendi hukukunu uygulaması ama bunu yaparken ya, Belçika, Hollanda toprakları ile Po-
de Roma Hukuku’nu zengin bir hukuki düşünce lonya, Fransa ve İtalya topraklarının bir
hazinesi olarak görmesi fikrini yaymış oldu. Bu bölümünü kapsıyordu.
anlayış daha sonra Kıta Avrupası’nın neredeyse
tamamında benimsenmesine (iktibasına) zemin
hazırlayacaktı. Yabancı hukukun benimsenmesi

47
Hukukun Temel Kavramları

Anglo - Amerikan Hukuk Sistemi likle ilk ikisi tarihsel olarak birbirleriyle rekabet
içerisinde gelişmişler, 19. yüzyılın son çeyreğiyle
birlikte ise birleşmişlerdir. Bu yüzden günümüz İn-
İngiliz Hukuku
giliz Hukuku için içtihadi hukuk ve yasa hukuku
Kıta Avrupası hukuk sisteminden farklı ola- olmak üzere iki temel kaynaktan sözetmek olanak-
rak İngiliz Hukuku genel kavramlara ve bağlantılı lıdır. Şimdi İngiliz Hukuku’nun bu kaynaklarını
oldukları yasalara değil, örnek olay gruplarına ve birbirinden ayırdeden çizgilere eğilelim:
bunların konu edinildiği yargı kararlarına dayalı-
Common Law: İngiltere tarihinde Common
dır. Bir Avrupalı için hukuk deyince zihninde can-
Law, İngiltere’yi işgal eden Norman Krallarının
lanan imge yasa ve yasama etkinliği iken bir İngiliz
adalet hizmetlerini görmek için gezici yargıçlar ata-
için bu yargılama etkinliğidir. İngilizler için hukuk
malarıyla başlar. Bu yargıçların birbirlerinden farklı
kuralı, Roma - Cermen geleneğinkinden farklı bir
kararlar vermeleri sonucu yargı birliğini tesis etmek
anlam taşır. Hukuk kuralı, yasama etkinliğinin so-
amacıyla 12. ve 13. yüzyıllarda bazıları temyiz işle-
nucu olarak ortaya çıkmış genel ve soyut bir düzen-
vi de yüklenen yeni merkezî mahkemeler kuruldu.
lemeyi değil; kimi örnek yargı kararlarında işlenen
Bu mahkemeler Krallığın ortak hukukunu yani
çözümleri ifade eder: Yasama etkinliği sonucunda
Common Law’ı inşa etmek üzere yargılamaları-
ortaya çıkan hukuk (Statute Law) kuralı, ancak
nı temel bir ilkeye dayandırmayı kararlaştırdılar:
yargısal olarak yorumlandığında İngiliz Hukuk sis-
Örnek kararların bağlayıcılığı... Örnek kararların
temi ile bütünleşmiş olur.
mahkemeler için bağlayıcı oluşu, Common Law’ı
ta en başından bir içtihat hukuku olarak belirle-
di. Buradaki bağlayıcılık, bütün bir karar metninin
İNGİLİZ HUKUKU’NUN
KAYNAKLARI bağlayıcılığı değil; karar gerekçesinin bağlayıcı olu-
şu anlamına gelir. Bir örnek karar ya bir üst mahke-
mece verildiği için bağlayıcıdır ya da aynı mahke-
COMMON LAW EQUITY STATUTE LAW
(Ortak Hukuk) (Hakkaniyet) (Yasa Hukuku) me daha önce o kararı vermekle sonraki kararında
kendini bağlamıştır. Mahkemeler kimi durumlarda
Şekil 3.3 İngiliz Hukuku’nun Kaynakları örnek kararların bu belirgin bağlayıcılığından kur-
tulabilirler. Şöyle ki: mahkeme kararına konu olan
yasa değişmişse, bir üst mahkeme alt mahkemenin
Bu durum İngiliz Hukuku’nun tarihsel olarak
kararını bozmuşsa veya önceki karar, gene kendin-
üç kaynağa dayalı olarak gelişmesiyle ilgilidir. Bun-
den önceki bir karara uymadığı için geçersizleşti-
lar Common Law, Equity ve Statute Law olarak ifa-
rilebiliyorsa, önceki karar “örnek” karar niteliği
de edilirler.
taşıyamayacağından bağlayıcı olmaz. İngiliz içtiha-
Karşılaştırmalı Hukuk yazınının haklı olarak di hukuku, sayısı bir kaç yüz bini bulan bu örnek
izlediği bir tarzı biz de koruyor ve bu adları İngiliz- kararlardan oluşmaktadır.
ce özgün ifadeleriyle kullanıyoruz. Common Law’u
‘’Ortak Hukuk’’, Equity’yi “Hakkaniyet” ve Statute
Law’u da “Yasa Hukuku” olarak Türkçeleştirebi-
liriz. Ancak bununla örneğin, Kıta Avrupası’nda Common Law
Pandekt Hukuku’nun “ortak hukuk” işlevi gördü- Biri geniş, diğeri dar olmak üzere iki an-
ğünü söylediğimizde kastettiğimiz anlamın Com- lama sahiptir. Geniş anlamda Common
mon Law’ı “ortak hukuk” olarak Türkçeleştirme- Law İngiltere, Amerika Birleşik Devlet-
mizdeki anlamla ayrımını asla ifade edemeyiz. Bu leri, Avustralya, Yeni Zelenda ve Kanada
yüzden başka dillerde İngiliz Hukuku anlatılırken gibi ülkelerin hukuklarının ortak adını,
İngilizce özgün ifadeler neden korunuyorsa, biz de bir hukuk ailesini ifade eder. Dar anlam-
aynı gerekçeyle bu ifadeleri kullanıyoruz. İngiliz da Common Law ise, 1066’da İngiltere’yi
Hukuku’nun üçüz kaynağının ilk ikisi yargı ka- işgal eden Normanların adalet hizmetini
rarlarının oluşturduğu bir hukuku, sonuncusu ise gerçekleştirmek amacıyla atadıkları gezici
İngiltere parlamentosunun yasama faaliyeti sonucu yargıçların oluşturdukları aşırı biçimci hu-
oluşmuş bulunan yasa hukukunu ifade eder. Özel- kuku ifade eder.

48
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

Equity: Common Law uygulamalarının aşırı bi- temel özgürlüklerinin güvenceleri ve kamu otorite-
çimciliğinin adalet arayışını karşılamadaki yetersiz- lerinin yetkilerini keyfi kullanmalarına karşı öngö-
liğini giderme gereksiniminden doğmuştur. İngiliz rülmüş sınırlamalardır. Avrupa Birliği süreciyle bir-
hukuk tarihinde Common Law’ın ilk örnekleri ve likte, İngiltere kendi iç hukukunu Avrupa Birliği’ni
sonraki gelişimi her bir davanın karmaşık formül- kuran ulusal-üstü hukuka uydurmak için pek çok
lerle ikame edilmesini gerektiriyordu. Giderek usu- anlaşmayı ve Avrupa Birliği düzenlemesini kendi
li biçimcilikdeki bu aşırılık, yükümlüler için ger- kaynak haline getirmekle, yazılı hukukun yani yasa
çekleştirilmesi pek güç koşullar ortaya konmasına, hukukunun payını önemli ölçüde genişletmiştir.
bu yüzden de hak kayıplarına yol açmaya başladı.
Equity’nin tarihsel doğuşu, Common Law mahke-
melerinde adalet bulamayanların Kral’a başvurma- Statute Law
ları, Kral’ın da bu işlevi Lord Chancellor’a havale İngiliz Hukuku’nun içtihattan sonraki
etmesiyle ilişkilidir. Lord Chancellor’a yapılan baş- ikincil kaynağıdır. Statute law (yasa hu-
vurular giderek bir Lord Chancellor mahkemesinin kuku), parlamentonun çıkardığı yasalar,
(Court of Chancery) doğumuna yol açtı. Bu mah- onayladığı anlaşmalar ve bunların uygu-
kemelerde dava açabilmek için dilekçe hazırlamak lanma usul ve esaslarını gösteren düzenle-
yeterliydi. Bu mahkemelerde biçimsel hukuktan meleri kapsar.
çok vicdani kanaate ağılık veren bir yargılama tarzı
gelişmekle kalmadı, Common Law’da bulunmayan
vakıf (trust) gibi yeni hukuki kurumlar da ortaya
çıktı. Bir kaç yüzyıl içerisinde Equity’nin çeşit-
lenmesi bu alanda da bir ortak hukuk tesis etme Magna Carta Libertatum
gereğini doğurdu. Aslında iki ayrı koldan gelişen, 1215 tarihinde Papa III. Innocent, Kral
bazen birbiriyle çatışan, her ikisi de kendi örnek John ve baronları arasında imzalanmıştır.
kararlarına bağlı iki yargı düzeni ortaya çıkmıştı. Kralın bazı yetkilerinin sınırlandırılmasını
1873 ve 1875’de kabul edilen iki kanunla soruna ve hukuk kurallarının kralın iradesinden
uzlaşmacı bir çözüm bulundu: Mahkemeler yerine daha üstün olduğunu ilan ediyordu. Mag-
göre Common Law’ı yerine göre Equity’yi uygula- na Carta Kralın keyfi vergi salamayacağını;
yabileceklerdi. yargılamanın aleni olarak yapılacağını; yasal
dayanağı olmadan tutuklama ve sürgüne
göndermeye başvurulamayacağını ve soy-
lulardan oluşan bir kurulun Kralın Magna
Carta’ya uygun davranıp davranmadığını
Equity
denetleyeceğini hüküm altına alıyordu.
Common Law’ın aşırı biçimciliğinin kar-
maşık formüllerine göre değil de yargıcın
vicdanı ve hakkaniyet ilkelerine göre yar- Amerikan Hukuku
gılamasından doğan içtihat hukuku.
Amerikan Hukuku, hukuk tarihi ve kuramı
açısından özel bir yere sahiptir. Çünkü, doğudaki
görece düzenli yaşamı saymazsak, Amerika’nın ba-
Statute Law: İngiliz Hukuku’nun örnek yargı
tısına göç hareketi, hukuksuz bir toplumsal yaşam
kararlarından sonraki hukuk kaynağı yasalardır.
biçiminden hukuki bir toplumsal yaşam biçimine
İngiliz Hukuku’nda başlıca iki tür yasal düzenle-
geçişin modern dünyadaki belki de tek örneğidir.
me bulunur: Parlamentonun yasa olarak kabul et-
Sonradan bağımsızlıklarını ilan edip federal bir
tiği metinler ile bu birincilerin uygulanma usul ve
çatı altında birleşerek Amerika Birleşik Devletle-
esaslarını gösteren ikincil düzenlemeler. Gene be-
rine dönüşecek olan İngiliz kolonileri ilkel sayıla-
lirtilmelidir ki, İngiliz Hukuku bilinen anlamıyla
bilecek bir hukuki düzene sahiptiler. Hukuk bazı
yazılı bir Anayasa’ya dayanmaz. İngiliz Anayasası
kolonilerde İncil’e dayandırılmış, bazılarında ise
denildiğinde bundan, yasa veya içtihat kaynaklı bir
yargıçların insafına terkedilmişti. Üstelik 17. yüz-
takım ilkeler ile 1215 tarihli Magna Carta gibi bazı
yıl Amerikası’nda yazılı hukuk birey özgürlüklerini
tarihsel belgeler anlaşılır. Bu ilkeler vatandaşların

49
Hukukun Temel Kavramları

sınırlandırmaya eğilimli bir tehdit kaynağı olarak Anayasa’yı yorumlamada nihai yetki Yüksek
algılanıyordu. Buna Fransız hukuk kültürüne bağlı Mahkeme’nindir. Yüksek Mahkeme, Anayasa’nın
eyaleletlerden kaynaklanan, kültürel farklılık teh- herhangi bir bölümü ile çatışan federal yasayı kal-
didi de eklenince Common Law Kuzey Amerikan dırabilir. A.B.D. Anayasası Yüksek Mahkeme ta-
hukuk kültürünün de temeli oldu. Amerikan Ba- rafından esnek bir biçimde yorumlanır. Bu yorum
ğımsızlık Bildirgesi’nin ilan yılı olan 1776’yı esas tarzı ve Amerikan toplum düzenini dönüştürücü
alırsak Amerika’da kabul edilen İngiliz Common etkisini Yüksek Mahkeme’nin ünlü bir kararıyla
Law’ı, 1776 yılında İngiltere’de geçerli olan Com- örnekleyelim:
mon Law idi. Ancak bu tarihten sonraki gelişimi,
Kuzey Amerika toplumunun isterlerince biçimlen- Yüksek Mahkeme 1973 yılında Roe v. Wade
dirilip farklılaştı. Benzer bir niteleme Amerikan (Roe, Wade’e karşı) davası vesilesiyle verdiği ka-
Hukuku için de bir kaynak niteliği taşıyan Equity rarda, kürtaj yaptıran kadına cezai yaptırım uy-
için de geçerlidir. Amerika’da İngiltere’deki gibi ki- gulayan Texas Eyaletine ait bir yasanın Anayasa’ya
lise mahkemeleri olmadığından, Amerikan equity aykırılığına karar verdi. Texas Eyaletine ait bir
ceza yasası hükmünü böylece ihmal ederken, Yük-
mahkemeleri kilise mahkemelerinin baktığı işlere
sek Mahkeme gerekçe olarak Anayasa’nın 5. ve
de bakıp örneğin boşanma, evliliğin iptali gibi aile
14. değişikliğinde dile getirilen bazı hak ve öz-
hukuku konularında gelişkin bir içtihat ortaya ko- gürlük ilkelerine dayanmıştı. Bunlar, Amerikan
yabilmiştir. Anayasası’nın 5. değişikliğinde yer alan “(...) hiç
Amerikan Hukuku’nun mahkeme içtihatları ve kimse, aynı suç nedeniyle iki kere, idam cezası
yasama olmak üzere iki temel kaynağı vardır. veya bir organını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya
bırakılmayacak; herhangi bir ceza davasında ken-
Mahkeme İçtihatları: Amerika Birleşik Devlet-
di aleyhinde tanıklık yapmaya zorlanmayacak;
leri bir federal devlettir. Eyaletlerin kendi yasaları
ve yasal gerekler yerine getirilmeden, yaşamı, öz-
ve yargı düzeni bulunur. Amerikan Hukuku’nda gürlüğü, veya malından yoksun bırakılamayacak;
da İngiliz Hukuku’ndan kökenlenen, önceki örnek özel mülk, hakça bir tazminat ödenmeden kamu-
kararların sonrakiler için bağlayıcı olması ilkesi ge- laştırılamayacaktır” hükmü ile 14. Değişikliğin 2.
çerlidir. Bölümünde yer alan “Hiç bir eyalet, Birleşik Dev-
Yasama: Amerika Birleşik Devletlerinin federal letler vatandaşlarının ayrıcalık ve bağışıklıklarını
yapısı, yasama alanında da sonuçlarını doğurur. kısıtlayacak yasa yapmayacak veya uygulamaya-
Bu yüzden Amerikan yasalarının bir kısmı federal cak ve hiç bir eyalet yasal gerekler yerine getiril-
diğer bir kısmı ise Eyalet yasalarıdır. Aralarındaki meden bir kişiyi yaşamından, özgürlüğündenden
ya da malından yoksun etmeyecek; ya da kendi
uyum ve denge, geniş ölçüde A.B.D. Anayasası ve
yargı yetkisi içindeki bir kişiyi, yasaların eşit koru-
onun mahkemelerce yorumu üzerinden sağlanır. ması dışında bırakmayacaktır” hükmüydü. Yük-
sek mahkemeye göre 5. ve 14. maddede yer alan
değişiklikler herkesin, özel yaşamını kendi anla-
yışına uygun olarak düzenleyip yürütme hakkını
Federal Devlet da içerir. Öyle ki, kadınların ilk üç ay içerisinde
Birden fazla kendi içinde özerk devletin gebeliğe son verebilme hakları, onların sözkonusu
aynı merkezi iktidara tâbi olarak oluştur- maddelerde temelini bulan “özel yaşamın doku-
duğu devlet birliğidir. Federal devlet ve nulmazlığı hakkının”nın bir gereğidir.
federe devlet (eyalet, kanton gibi isimler
de verilir) olmak üzere iki devlet türü bira-
radadır. Hukuk düzeni bakımından hem
federe devletin hukuku hem de federal dikkat
devletin hukuku sözkonusudur. Amerika Birleşik Devletleri hu-
kukunun temel nitelikleri için
şu kaynağa bakılabilir: http://
Anayasa, yalnızca bir üst hukuk normu olmak- turkish.turkey.usembassy.gov/
tan daha fazla işlev görür. Yasaların Anayasa uygun- media/pdf/federal_yargi.pdf
luğunun denetimi aynı zamanda ülkedeki hukuk
birliğini sağlamanın da bir aracıdır.

50
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

Sosyalist Hukuk Sistemi dile gelmesinden başka bir şey değildir. Hukukun
Dağılan Sovyetler Birliği ve eski Doğu Bloku işlevi, egemen sınıfın, örneğin, kapitalist düzen-
ülkeleri kapitalist dünyada egemen olan hukuk an- de kapitalistlerin, sosyalist düzende emekçilerin
layışına alternatif olduğunu ileri sürdükleri bir hu- varlığını sağlamak ve mülkiyet ilişkilerini buna
kuku uygularlardı. Günümüz dünyasında geçmişe uydurmaktır. Buna göre hukuk düzeni de temeli
oranla daha az sayıda ülke hâlen sosyalist bir hukuk sınıf çıkarlarınca belirlenmiş mülkiyet ilişkilerinin
düzenine sahip oldukları tezini savunurlar. Bu an- tesis edilip sürdürülmesine hizmet eden bir üst yapı
lamda Sosyalist Hukuk, Marksist düşüncenin özel kurumudur. Mülkiyet ilişkileri, yaşamı sürdürmek
bir yorumuna dayalı olarak tasarlanmış bir hukuk için gerekli araçların egemenliğinin kime ait oldu-
düzenini ifade eder. ğunu ifade eder. Hukuk da, diğer üst yapı kurum-
ları gibi, sınıfsal ilişkilere bağlı olarak değişir.
Kendisi de bir hukukçu olan Marx’ın ilgisi daha
çok kapitalist toplumda egemen olan hukuk anlayışı- Sosyalist toplum düzenine ulaşılmasından ön-
nın eleştirisi ve ideolojik ön dayanaklarının temelsiz ceki tarihsel aşamalarda hukuk hep sömürücü sı-
bırakılmasıydı: Mülk sahibi sınıflar ile mülksüz sınıf- nıfların yararlarına hizmet edegelmiştir. Diğer bir
ların yasa önünde eşitliği temelinde kurulan burjuva söyleyişle sosyalist toplum aşamasına gelene dek
hukukunun gerçek eşitliği sağlayamayacağını; olsa hukuk, sömürücü sınıfların üretim araçları üze-
olsa eşitsizliği haklı göstermeye yarayacağını vurgu- rindeki denetimini tesis edip sürdürmüştür. İşçi
luyordu. Karl Marx’ın kendisi kapitalist toplumun sınıfının iktidarı ele geçirmesi ile birlikte hukuk
burjuva hukukuna alternatif olabilecek bir sosyalist bu kez, toplumdan sömürü ilişkilerinin tasfiyesi
hukuk kuramı geliştirmiş değildi. Onun kuramsal ve işçi sınıfının kazanımlarının korunması için var
hedefi, alternatif bir hukuk sistemi inşa etmekten olacaktır.
çok varolanın perdelediklerini açığa çıkartmaktı. Ne Gerek eski sosyalist, gerekse hâlen sosyalist olan
var ki, Sovyetler Birliği ve sonra diğer Doğu Bloku ülkeler Anayasa’larında sosyalist hukuk başlıca üç
ülkelerinde devlet ve toplum düzeni kurulurken or- temel ilkeye dayandırılmıştır: Sosyalist demokrasi,
taya çıkan hukuk Marksist düşüncenin eleştirel kav- sosyalist yasallık, demokratik merkeziyetçilik.
ramları ile meşrulaştırılmaya girişildi. Sosyalist Demokrasi ilkesi “siyasal iktidarın, işçi
Sovyetler Birliği’nde eskisinden farklı ve mo- sınıfı ve onun partisinin önderliğinde, biçimsel
dern bir toplumun kurulması, bunun kapitalist burjuva demokrasisini yıkıp emekçilerin egemenli-
değil de sosyalist bir modele göre gerçekleştirilmesi ğini kuran, işçi sınıfı ve müttefiki toplumsal sınıflar
farklı hukuki düzenleme ve anlayışları ortaya çıkar- eliyle kullanılması” olarak tarif edilmiştir. Sosyalist
dı. İşte karşılaştırmalı hukukçuların “Sosyalist Hu- hukukun varlık sebebi üretim araçlarının kollektif
kuk Sistemi” adını verdikleri, model olarak bir dö- mülkiyetini tesis etmek; diğer ekonomik ve kültü-
nemin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin rel koşullara uygun bir toplum düzenini ayakta tu-
(S.S.C.B) Hukuku’nun alındığı sosyalist hukuk tarak sınıfsız ve devletsiz, dolayısıyla da hukuksuz
budur. Bunun ne kadar “sosyalist” bir hukuk oldu- bir toplumu inşa edebilmenin önünü açmaktır.
ğu ya da hakikaten öyle olup olmadığı; hatta “hu- Sosyalist Yasallık ilkesi, sosyalist toplum ilişki-
kuk” olup olmadığı tartışılagelen bir konu olmakla lerinin oluşturulması için araçsal bir değer taşıyan
beraber, tarihsel varlığa sahip bir düzeni niteleyip hukuka, ilgililerin itaati anlamına gelir. Söz konusu
betimlemek için “sosyalist hukuk” adlandırması, ilke, hem yurttaşlar hem de yasa koyucu için bağ-
kuramsal tartışmalardan ister istemez bağımsız ka- layıcıdır: Yurttaşlar yönünden hukuka itaat, yasa
lınarak kullanılmaktadır. koyucu yönünden ise sosyalist düzenin ilkelerine
uygun yasama faaliyeti anlamına gelir. Öte yandan
Sovyetler Birliğinde Hukuk bu ilke, iktidar partisinin yargıya ve diğer kurum-
lara karışabilmesini meşrulaştıran bir araç işlevi de
Sovyet deneyiminde cisimleşen ve Marksizmin
görmüştür. Mahkemelerin parti politikasına uygun
bir yorumunda temel bulan anlayışa göre belirli
hareket etmeleri de “sosyalist yasallık” ilkesinin bir
bir toplumda hukukun içeriğini, egemen sınıfların
gereğidir. Sosyalist yasallığın kapsamını ve içeriği-
nesnel yaşam gereksinmeleri ve yararları belirler.
ni, iktidarın işçi sınıfı adına sahibi olan komünist
Başka bir deyişle, yasa olarak ortaya çıkartılan şey,
partisi saptar.
egemen sınıfın istemlerinden hukuki bir metinde

51
Hukukun Temel Kavramları

Demokratik Merkeziyetçilik, iktidardaki ko- tarım topraklarından başlayıp, doğal kaynaklar ve


münist partisinin ve sosyalist devletin yönetim ve endüstriyel alana yayılmıştır. Bu yüzden, Sovyet-
düzenleme ilkesidir. Demokratik merkezcilik ilke- ler Birliği’ndeki temel mülkiyet biçimlerini tarım
sinin sonucu olarak, alt derece mahkemeler üst de- mülkiyeti üzerinden ele alacağız.
rece mahkemelerin işlemleri ile bağlıdırlar.
Mülkiyet Biçimleri: Sosyalist hukuk sistemi,
aslında çoğu temel kavramıyla Roma Hukuku un- Kollektifleştirme
surları taşır. Onu ayrı bir hukuk sistemi yapan te- Sovyet siyasi tarihinde Stalin (Josef Visari-
mel iki özellik araçsalcılığı ve mülkiyet biçimleri onoviç Çugasvili) dönemine ait kapsamlı
konusundaki farklılığıdır. Yalnızca kamusal mülki- girişimin adı olarak anılmakla birlikte, Sov-
yetin egemen mülkiyet biçimi oluşu, böyle olma- yet hukuk tarihi bakımından genel mülki-
yanlar karşısında onu ayrı bir hukuk sistemi ola- yet sistemindeki dönüşümü ifade eder.
rak ayırdetmeyi, ilk bakışta haklı gösterir. Bunun
başlıca sebebi özellikle mülkiyet biçimleri ile igili Devlet Mülkiyeti: Devlet mülkiyetinin konusu
düzenlemelerin tarihte ilk kez ve yalnızca 20.yüz- toprak ve toprağın altı, sular, ormanlar, fabrikalar,
yılın sosyalist devletlerinde ortaya çıktığına ilişkin değirmenler, madenler, maden ocakları, her türlü
yaygın ve fakat yanlış kanıdır. ulaştırma, bankalar, iletişim araçları, devlet tarafın-
dan kurulmuş olan büyük tarımsal-zirai işletmeler,
sovhozlar, şehirde ve sanayi merkezlerindeki konut-
Araçsalcılık (enstrümantalizm) lardır. Devlet mülkiyeti, bütün halkın malı anlamını
Hukuku, salt toplumsal değişmenin bir taşır; yani Devlet bu malların yöneticisidir. Sovhoz-
aracı olarak gören; onun kendine özgü larda, üretim araçları bütünüyle devlete ait olduğun-
bir doğası olduğunu yadsıyan hukuk ide- dan, devlet toprağın sahibi sayılmakta, orada çalı-
olojisi. Araçsalcılığın bir diğer sonucu da, şanlar ise ücret karşılığında çalışmaktaydılar.
hukukun bağımsız bir değer taşımadığı; Kollektif Çiftlik Mülkiyeti: Bu kategoride kol-
olsa olsa istenilen düzeni tesis etmek gibi hozlar yer almaktadır. Kolhozlar, devlet deneti-
bir araç-değere yönelik olabileceği, yoksa minde tarımsal üretim yapılan kooperatif çiftlik-
ortak hayır, adalet ve özgürlük gibi amaç- lerdir. Buralarda bulunan canlı ve cansız mallar ile
değerlere yönelik bir değer taşımadığı yo- tesisler ve üretilen ürünler kolhozların ve koope-
lundaki ahlaki tutumdur. ratif örgütlerinin ortaklaşa mülkiyetindedir. Kol-
hozların elindeki topraklar, süreye bağlı olmaksı-
Ne var ki, bütün bir hukuk düzeninin toptan zın kooperatif örgütlerine terk edilir. Böylece bu
“sosyalist” veya “kollektivist” olarak adlandırılma- tür toprakların çıplak mülkiyeti devlete ve yarar-
sını gerektirecek denli kamusal mülkiyet ağırlığı lanma hakkı kolektif çiftlik tüzel kişiliğine ait ol-
belki ilk kez Sovyetler Birliği örneğiyle ilgi konu- muş olur. Bu niteliğinden ötürü kolhoz kendine
su olmuştur. Bu ilginin merkezinde ise, geri bir özgü bir mülkiyet biçimidir. Devlet, sovhoz işlet-
tarım toplumunu ileri bir endüstri toplumuna melerinin üretimini istediği gibi kullandığı halde,
dönüştürme gibi, Marx’ın öngörülerine yabancı kolhozlar ürünlerini kendi mallarıymış gibi tek
bir modernleştirme hareketinin toprak mülkiyeti başlarına kullanmaktadırlar.
temelinde örgütlenmesi yer alır. İlginç bir biçim- Kişisel Mülkiyet: Eski Sovyet Medeni Yasası’nın
de Sovyetler Birliği’nin kuruluşuna da çözülüşü- 105. maddesi ‘’Yurttaşlar, maddi ve kültürel ihti-
ne de toprak ve tarımla ilgili birer düzenleme ta- yaçlarını karşılamak üzere, kişisel mülkiyet sahibi
nıklık etmiştir: Toprakta özel mülkiyeti kaldıran olabilirler. Her vatandaş, çalışmaktan ve kendi ta-
ve 1917 tarihli Toprak Kararnamesi ile tarımsal sarrufundan doğan gelire, bir eve veya bir evin bir
toprakların özelleştirilmesini düzenleyen 1990 kısmına, yardımcı ev araçlarına, evde yararlanılan
tarihli Toprak Reformu Yasası... Sovyet yönetimi- eşyaya ve kişisel kullanma ve konfor eşyasına sa-
nin kuruluşunda kollektifleştirme önce toprak hip olabilir. Kişisel mülkiyet konusu olan mallar,
mülkiyetinde başlamış, oradan sanayi ve ticaret çalışmadan gelir elde etmek amacıyla kullanıla-
alanına yaygınlaşmış; çözülüşünde özelleştirme maz’’ hükmünü taşıyordu. Bu maddenin anlaşı-

52
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

lışı ve uygulaması, fotoğraf makinasından binek otomobile dek, kişisel mülkiyet kapsamına nelerin
gireceğinin kültürel ve teknik gelişme ve anlayışa bırakılmış olmasıydı. Kişisel mülkiyet konusu malın
çalışmadan gelir elde etmek amacıyla kullanılamayacağı yolundaki ilkenin ise istisnaları vardı. Örneğin
ikinci konuta sahip olan bir Sovyet yurttaşı bu taşınmazından kira geliri elde edebilirdi.

Resim 3.1 Gaius’un Institutiones’inin eski bir el yazması örneği


Kaynak: http://www.csad.ox.ac.uk/poxy/vexhibition/images/2013.jg

Özel Mülkiyet: Kişisel mülkiyet ile özel mülkiyet arasındaki fark, bir malın tahsis edilme amacıdır.
Yani bir nesne, malikin ve ailesinin kişisel ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılıyorsa kişisel mülkiyet; aynı
nesne gelir elde etmek için kullanılıyorsa özel mülkiyet kategorisindedir. Örneğin, bir dikiş makinasının
maliki, bu makina ile kendisinin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılayacak elbiseler dikiyorsa makina üzerin-
deki mülkeyeti kişisel; makinayla diktiği elbiseleri semt pazarında kar elde edecek şekilde satıyorsa makina
üzerindeki mülkiyeti özeldir.
Sovyet Hukuku’nda özel mülkiyet dolaylı olarak kabul görmüştü. Sosyalist ekonomi yanında çiftçile-
rin ve zanaatkarların salt kendi kişisel çalışmalarına dayanan küçük ölçekli ekonomileri kabul ediliyordu.
Bu çerçevede, kollektif çiftliklerde çalışan her çiftçi ailesinin, kollektif çiftlikten sağladığı gelirden başka,
küçük bir toprak parçasını, kişisel mülkiyet olarak elinde bulundurabileceği, bu toprak parçası üzerinde
konut sahibi olabileceği, çiftlik ve kümes hayvanlarına ve küçük tarım araçlarına malik olabileceği ve
bu mülkiyet alanının kollektif çiftlik statüsünde gösterileceği kabul edilmişti. Kişisel kullanma için elde
bulundurulabilen, süresiz ve karşılıksız yararlanma hakkının konusu olan bu toprak parçası genellikle 2,5
ile 5 dönüm arasında değişirdi. İşte bu özel ekonomi alanında, kişisel mülkiyete konu olan toprak, tarım
araçları ve hayvanlarla gelir getirici bir özel mülkiyet ilişkisi tanınmış oluyordu.

53
Hukukun Temel Kavramları

Resim 3.2 Magna Carta Libertatum


Kaynak: http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/0/02/Magna_Carta.jg

Öğrenme Çıktısı
1 Değişik tarihsel dönemlerde hukuki kavramların ve kurumların evrimini açıklayabilme
2 Hukuk sistemlerini açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

• Roma Hukuku hak-


kında özlü bilgiye Mic-
hel Villey’nin “Roma
Hukuku Güncelliği
(Çev.:Bülent Tahiroğ-
lu İstanbul: Der Yay.,
İngiliz Hukuku’nun Ana- 2007)” adlı kitabından Kıta Avrupası Hukuk Sis-
yasa anlayışıyla Amerikan ulaşabilirsiniz. temi ile Anglo - Amerikan
Hukuku’nun Anayasa anla- • Hukuk sistemleri arasın- Hukuk Sistemi arasındaki
yışı hangi temelde farklılaşır? daki karşılaştırmayı ve temel farkları tartışın.
Karşılaştırmalı Huku-
kun geliştirdiği çözüm-
leme düzeylerini daha iyi
kavrayabilmek için Arzu
Oğuz’un “Karşılaştırma-
lı Hukuk (Ankara:Yetkin
Yayınları, 2003)” adlı
eserini inceleyin.

54
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

TÜRK HUKUKU’NUN TARİHSEL man olan bazı ülkeler kendi hukuk düzenlerini
GELİŞİMİ böyle adlandırmaktadırlar. Bu durumda böyle bir
adlandırma ya bir sınıflandırma işlevi, ya da meş-
Hukuki kurumlar doğarlar, çeşitlenirler, bir
rulaştırma işlevi görmek için kullanılıyor demektir.
coğrafyadan diğerine göçerler, çökerler veya dönü-
Bundan başka, “İslam Hukuku” terimi Şeriat olarak
şürler. Eğer bu süreci bir tür evrim, yani hukukun
da bilinen ve İslam dinince vazedilmiş ilahi ilkeleri
evrimi olarak anlarsak hukuk tarihi, hukukun ev-
ifade etmekde de kullanılır. Gene terim, modern
riminin tarihidir. Günümüzde “aile”den söz ettiği-
döneme kadar fıkıh olarak bilinen “Hukuk Bilimi”
mizde zihnimizde canlanan imge nasıl iki yüz yıl
kavramına karşılık olarak da kullanılmaktadır. Her
önce yaşayan birinin aynı sözcüğü duyduğunda
hâlükârda “İslam Hukuku” başlığı altında vasıfları
zihninde canlananla aynı değilse; daha eskilerde,
diğerlerinden az çok farklı bir hukuk kavramı ve
örneğin göçebe yaşam tarzında yaşayan birisinin-
düzeni vardır.
kiyle de aynı değildir. Roma Hukuku’nun pater
familias ekseninde tanımlanan ailesi ile günümüz
çekirdek ailesi; bu farklı aile türlerindeki aile reisi
kavramları birbirlerinden oldukça farklıdır. Aynı Fıkıh
farklılık kimi sözleşme tiplerine, ticari ilişkilere, Bilmek, anlamak, derinlemesine kavra-
hatta devlet kurumlarına kadar taşınabilir. mak, örtük olanın hakikatine nüfuz edip
İşte bu yüzden, hukukun genel evrimi hukukun karanlık olanı aydınlatmak gibi anlamları
dalları üzerinden incelenebilir: Aile, mülkiyet, mi- karşılayan fıkıh; hukuki anlamda, insanın
ras, sözleşme, uyuşmazlık çözümü, devlet kurum- belirli koşullara bağlı olarak ne yapması
ları, uluslararası antlaşma ve çatışmalar... Hukuk gerektiğini, söz konusu koşullarla eylem-
tarihi, bu alanların farklı kültürlerde gelişiminin sel gereklilik arasındaki bağın niteliğini ve
tarihi, yani bir tür kültür tarihidir. şu ya da bu tarzda eylemeyi seçerse bunun
Bu anlamda Türk toplumunda farklı dönemler- sonuçlarının neler olacağını bilme yetisi
de nasıl bir hukuki yapının egemen olduğu; huku- anlamına da gelir. Fıkıh genellikle üç alt
ki değişmenin hangi etmenlerce belirlendiği soru- başlıkta incelenir:
nu, nihai anlamda Türk kültür tarihi sorunudur. 1. İbâdât (ibadetler),
2. Muâmelât (hukuki işlemler, sözleşme-
ler, evlenme, boşanma, miras)
İslam Hukuku 3. Ukûbât (ceza hükümleri)
Osmanlı Türkleri İslam dinine mensup olduk-
larından özel hukuk alanında uygulanan hukuk
İslam Hukuku idi. Osmanlı Kamu Hukuku’nun Şeriat: İslam dini açısından dar anlamda şeriat,
da bütünüyle İslam Hukuku’na bağlı olduğunu id- İslam dinini belirleyen ilahi buyrukların toplamı-
dia edenler olduğu gibi, İslam Hukuku’nun temel dır. Arap dilinde terimin etimolojik çözümlemesi
prensiplerinden bazılarına açıkça aykırı hüküm ve onda, bir ırmağa giden farklı yollar, beyan, yasa ve
düzenlemeler içeren bir Örfi Hukuku’n Osmanlı ilkeler bütünü gibi anlamların dile geldiğini göster-
kamu yaşamını, özelikle de devlet geleneğini bi- mektedir. Geniş anlamda kullanıldığında ise insa-
çimlendirişi yüzünden, bu yargıya karşı çıkanlar da nın toplumsal varoloşunu sürdürmesinin koşulla-
vardır. rını, yani “hukuk düzeni”ni ifade eder. Bu yüzden
İslam şeriatı beşeri varlığın hem kendisi, yani bio-
Her hâlükârda Osmanlı Hukuku, hatta
fizyolojik, psişik ve bilinç dünyası ile; hem de çev-
Tanzimat’tan sonra bile, İslam Hukuku çerçevesi
resi, yani toplum ve doğa ile ilişkilerini düzenleyen
dışında değerlendirilemez görünmektedir. Hemen
bütüncül (holistik) bir normatif sistemdir.
ekleyelim, “İslam Hukuku”, görece modern za-
manlara ait bir terimdir. İslam dininin ilk tebliğ Fıkıh: İslam Hukuk Bilimi şeriatın belirli hiye-
yıllarında, hicret döneminde, dört halife devrinde rarşik kaynaklardan saptanacağı kabulüne dayanır.
ve sonrasında “İslam Hukuku” gibi ayırıcı bir ifa- Edille-i Şer’iyye (şer’î deliller) olarak da adlandı-
deye rastlanmaz. Ayrıma vurgu yapmak, modern rılan bu kaynakların neler olduğu ilk ikisi dışın-
dönemin bir ürünüdür. Halklarının çoğu müslü- da mezhepler arasında tartışmalıdır. İlk ikisi yani
Kitap ve Sünnet ayrılamaz biçimde birbirlerine

55
Hukukun Temel Kavramları

bağlıdırlar; çünkü anlayış bakımından birbirlerini onları suçsuz sayıp, köle sahibini deve sahibine, de-
gösterirler. Diğerlerinin kaynak oluşları, usulcüle- venin değerinin iki katı kadar tazminat ödemeye
rin ve giderek mezheplerin ‘’kaynak’’ kavramından mahkûm etmesi verilebilir.
ne anladıklarıyla, daha doğrusu birbirlerinden han- Bir diğer kaynak, maslahat (mesâlih-i mürsele),
gi noktada ayrıldıklarıyla ilgilidir. Burada yalnızca, kaldırılmasında zorunlu ve kamusal yarar bulunan
kaynak başlığı altında sünni mezhepleri izleyen bir güçlüğü kaldırmak için hükmolunan çözümdür.
hukukçuların zikrettiklerine değinmekle yetinece- Gene kaynak olarak değerlendirilen örf ise toplumu-
ğiz. Buna göre, Kitap (Kur’an) ve Sünnet’ten başka nun benimsediği, alışageldiği ve günlük yaşayışında
icmâ, kıyas, istihsan, maslahat (mesâlih-i mürsele), uymak zorunda hissettiği davranış tarzlarıdır.
örf, kaynaklar arasında zikredilir.

Mezhepler
Arapçada yol, çığır, görüş anlamına ge- internet
len mezhep sözcüğü, ilâhiyat ve felsefe İslam’da mezhebler ve fıkıhla ilgisi konusuda
alanında kutsal metinlerin nasıl anlaşılıp Abdulkadir Şener’in “İslamda Mezhebler ve
içeriklendilmesi gerektiğine ilişkin yol, Fıkıh Ekolleri’’ başlıklı bilimsel etüdüne şu
yordam, yöntem, üslup ve tarz bütünlüğü adresten ulaşabilirsiniz: http://dergiler.ankara.
taşıyan bir anlayışın benzerlerinden ayırt edu.tr/dergiler/37/731/9309.pdf
edici özellikleriyle oluşturduğu ekolü ifade
eden bir terimdir.
Klasik İslam Hukuk Bilimi şeriatı üç ana bö-
Semavi ve bu yüzden de temel nitelikteki Kitap lümde incelemişlerdir:
yani Kur’an-ı Kerim, 23 yıllık risalet süresi boyun- 1. İbâdât (ibadetler): İbadet İslam’da, genel
ca Hazreti Muhammed’e ayetler ve sureler şeklinde olarak Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla
vahyolunmuş Tanrı kelamı olarak kabul görür. Sün- gerçekleştirilen olumlu ve olumsuz eylemle-
net ise Hazreti Muhammed’in söz ve eylemlerini ri kapsar. Dar anlamda ise ayet ve hadisler-
ifade eden ikinci temel kaynaktır. İcma, fakihlerin de özel şekil ve şartları belirlenen ritüellerin
bir sorun karşısında aynı çözüme ulaşmalarıdır. Kı- uygulanması kastedilir. Müminlerin namaz,
yas (örnekseme, analoji), belirli bir sorunu çözmek oruç, hac gibi farizeleri yerine getirmeleri
için, ona çok benzeyen başka bir sorunun çözümü- ibadetlerle ilgilidir.
ne uygulanan hükmü benzeterek uygulamaktır. Kı- 2. Muâmelât (işlemler): İnsanlar arasındaki
yas sonucu verilen hüküm fakih bakımından içti- doğumdan ölüme dek her tür ve düzeydeki
hattır. Sahabe zamanında bireysel görüş anlamında toplumsal ilişki, bu bölümde incelenir. Söz-
re’y terimi kullanılıyordu. Bu yüzden kıyası kabul leşme, miras, evlenme, boşanma,tazminat
eden fıkıh anlayışına “ehl-i rey” de denilmişti. Fıkıh ve benzeri işlemler bu bölüm altında ince-
açısından içtihad Kur’an ve hadislere dayanılarak, lenmiştir. Devletlerarası ilişkiler de kişiler
daha önce çözülmemiş bir sorunun müçtehid ta- arası ilişkilere kıyasen hukuk konusu yapıl-
rafından kıyas yoluyla çözüme kavuşturulmasıdır. dığından, onlar da bu bölüme dahil olurlar.
Fıkıh tarihinde 9. yüzyıl sonlarına doğru “içtihat Kimi alimler Münâkehât’ı, yani evlenme,
kapısının kapandığı” kabul edilir. boşanma ve benzeri işlemleri ayrı bir bölüm
Kaynaklar arasında zikredilen istihsan, daha olarak da değerlendirirler.
önce karşılaşılmamış bir durum ortaya çıktığında 3. Ukûbât (ceza hukuku): İslam Hukuku’nda,
fakihin kendisine uygun gelen ve genel kuralın is- işlenen ve suç sayılan fiiller ile bunlara
tisnası olarak kıyasen hüküm kurmasıdır. İstihsa- uygulanacak yaptırımları gösteren kısma
na örnek olarak, çalıştırıldıkları halde aç bırakılan “ukûbât” denilir. Bu bölüm bedenî, mali
kölelerin, bir şahsın devesini çaldıktan sonra kesip veya caydırıcı bazı cezai hükümleri kapsar.
yemeleri üzerine Halife Ömer’in kölelerin hırsızlık İslam ceza hukukunda suç sayılan bir fiil
suçundan ellerinin kesilmesine hükmetmek yerine ya Allah’ın haklarına (Hakullah) karşı ya

56
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

da kişilerin haklarına karşı (Hakk-i Ademi) nin gözeticisi ve koruyucusu olabilirdi ancak. Üste-
işlenmiş kabul olunur. Kısas, had ve ta’zir lik şer’i hükümlere göre hükümdarın fıkıh ve dinî
olmak üzere üç de yaptırım grubu vardır. ilimler alanında yeterli donanımı yoksa, kendisinin
Kısas, öldürme, yaralama ya da bir uzvun kulla- şer’i ahkama ilişkin bizzat hüküm ve tasarrufta bu-
nılamaz hale getirilmesi ile sonuçlanan fiillerin bi- lunmaması gerekirdi. Ancak olması gerekenle fiilen
lerek ve isteyerek (kasden) işleyen faillerinin, kadı olan arasındaki ayrım Osmanlı hukuk tarihinde de
kararıyla işledikleri suçun aynısına maruz bırakıla- hükmünü icra etti: Hükümdarın kendi iradesine
rak cezalandırılmasıdır. dayanarak şer’iat dışı alanda yasa koyma yetkisi an-
lamında, şer’i hukukun yanında bir de örfi hukuk
Allah’ın haklarına karşı işlenen suçlara ise hadd
ortaya çıktı. Bugünkü anlamıyla, geniş ölçüde kamu
cezası uygulanır. Hadd cezası Kur’ân’da yer alan
hukuku kapsamında yer alabilecek konularda padi-
zina, hırsızlık, kazf (zina iftirası), yol kesme (kat’ül
şah ‘’kanunname’’, ‘’emirname’’, ‘’yasakname’’ gibi
târik) suçları ile sonradan icma ile bu kapsama soku-
adlar altında yasama faaliyetinde bulunuyor; böylece
lan hamr (ekşime sonucu alkol içeren içkiler) içme
örfi hukuk oluşuyordu. Fatih Sultan Mehmet devri-
suçlarına karşılık gelen yaptırımları topluca ifade
nin alimlerinden Tursun Bey örfü “siyâset-i sultâni
eder. Kur’ân’da zinanın yüz değnek ile cezalandırıl-
ve yasag-i pâdisahî” denir ki, urefâmizca ona örf
ması buyurulmuş iken, sonradan gene icma ile, değ-
derler” tarzında tarif eder. Buradaki örf, günümüzde
nek vurma cezası recme dönüştürülmüştür. Recm,
“örf ve âdet hukuku” derken kullandığımız örften
suçlunun taşlanarak infaz edilmesidir ve Musevi hu-
farklı bir anlam taşır: Hükümdarın yasa koyması
kukuna dek tarihi izlenebilen bir yaptırımdır.
anlamına gelir. “Emirname”, “kanunname”, “ya-
Kısas ve Hadd kapsamında yer almayıp, örne- sakname” adlarıyla da anılan bu yasama faaliyetleri,
ğin dolandırıcılık, evrakta sahtecilik, şantaj, yalancı aslında Osmanlı’dan önceki Türk devletlerinde de
tanıklık gibi suç ve ceza olarak belirlenmeleri kamu başvurulan bir yolun Osmanlı Hukuku’na yansımış
düzenine bırakılmış kimi fiillere ise ta’zir cezaları biçimiydi. Osmanlı sultanının “nizam-i âlem” için,
uygulanır. yani dünyanın düzeni için şer’iata aykırı olmamak
üzere yasa koyması ile özellikle devlet örgütü, tarım-
Osmanlı Hukuku sal üretim, vergiler ve ta’zir kapsamındaki cezalarla
ilgili geniş bir yasama faaliyeti ortaya çıkmıştır. Sul-
tanın yasama ve yürütme yanında yargısal yetkileri
Şer’iat ve Örf de vardır, ancak Osmanlı Hukuku yargılama erki-
Tarihçiler Osmanlı Devleti’ni, kuruluştaki bey- ni ilmiye sınıfına bırakmış; belirli ilimlerde eğitim
lik dönemi, imparatorluk halini alışı ve çöküşünü görmüş alimlerin kadılık görevini yerine getirmesi
içerecek tarzda 1299 ile 1918 tarihleri arasındaki bir kabul edilmişti. İslam Hukuku’na göre kadıların
zaman diliminde incelerler. Hukuk tarihi açısından verdiği kararlar kesindi, ancak rüşvet aldıklarından
ise sorun biraz daha farklıdır. Kamu hukuku an- yakınılmış ya da haksız bir hüküm vermişlerse, ilgili-
lamında beylik ve imparatorluk birbirinden tür ve nin talebi üzerine verilen hüküm kazaskerce denet-
nitelik olarak farklı iki devlet gibidir. Özel hukuk lenip gerekirse değiştirilirdi.
açısından da Osmanlının bir dönemini diğerine eş
görmek mümkün değildir: İmparatorluk, millet
sistemi ile bir tür çok hukukluluğu başarabilmiş-
ken, çöküş döneminde adli kapütülasyonlara karşı Kazasker (Kadı asker)
hukuk birliği erişilemeyen bir özlem halini almıştır. Osmanlı Devleti’nde askerî sınıfa âit şer’î
Her şeye rağmen genellikle Osmanlı Hukuku’nun ve hukuki davalara bakan hâkim. Kazas-
İslam Hukuku niteliği taşıdığı söylenir. kerlik, ilmiye mesleğinin en yüksek mer-
Osmanlı Hukuku’nu, özellikle de kamu hu- tebelerinden biri olup Anadolu ve Rumeli
kukunu belirleyen bir diğer nitelik onun aynı za- olmak üzere iki kazaskerlik mevcut olup,
manda bir örfi hukuk oluşudur. Şeri’at’a göre Şa’ri Rumeli kazaskeri derece ve yetki olarak
(yasa koyucu) Allah olduğuna göre herhangi bir diğerinden daha üstündü. Kazasker, kadı
İslam hükümdarının kendisini yasa koyucu kabul ve müderrislerin atama ve tayin işleri ile
etmesi mümkün değildi. Asli yasa koyucu niteliği de yetkiliydi.
taşımayan hükümdar, asli yasakoyucunun iradesi-

57
Hukukun Temel Kavramları

Böylece, en azından Tanzimat’a kadar şer’i Hukukiye (hukuk yargılaması) yürürlüğe girmiş-
alanda içtihadi, örfi alanda yasa temelli bir hukuk tir. Bunlar genellikle Fransız Hukuku’ndan iktibas
varlığını sürdürdü. Osmanlı milletler sistemi özel edilen kanunlardı. Böylece Türkiye’de Batı huku-
hukuk alanında her milletin kendi hukuk veya ör- kunun benimsenmesi süreci başlamış oluyordu.
füne göre ve kendi uyuşmazlığını çözmesine ola- Bir yandan da İslam Hukuku kaynaklı düzenle-
nak tanıyordu. Gerek Osmanlı İmparatorluğu’nun meler yasalaştırma aracılığıyla hukuk sisteminin
dünya sistemindeki egemen konumunu yitirmesi, unsuru olmaya devam ediyor, böylece kültürel ba-
gerek ekonomisini üzerine oturttuğu toprak siste- kımdan ikili bir görünüm ortaya çıkıyordu. İslam
minin çözülmesi, gerekse askerî, bilimsel ve devlet Hukuku’ndan yola çıkılarak yapılan bu özgün
örgütü alanında yenilenme yeteneğinin hızlı yitimi yasalaştırmalara 1858 tarihli Kanunname–i Arazi,
hukuk sistemini işlevsiz kılmaya başlamıştı. 1917 tarihli Hukuku Aile Kararnamesi ve 1876
tarihli Mecelle-i Ahkamı Adliyye sayılabilir.
Kendisi de hukuki bir düzenleme olan Tanzi-
mat Fermanı Osmanlı toplumunun kendisini zo-
runlu hissettiği dönüşüm ve yenilikleri ortaya koy-
maya çalıştığı yeni bir dönemin habercisi oldu. Mecelle-i Ahkamı Adliyye (Mecelle)
1868-1878 yılları arasında Ahmet Cev-
det Paşa başkanlığındaki bir komisyon
Tanzimat Dönemi: Gelenek ve Batı tarafından derlenen ve Hanefi mezhebi-
Hukuku nin medeni hukuka ilişkin fıkıh kuralları
1800’lerin başlarında gerek özel hukuk, ge- kodeksidir. Bir giriş ile onaltı bölümden
rekse kamu hukuku alanının yapısı eskiden yanıt oluşur ve 1851 madde içerir. Osmanlı
verdiği sorunlara yanıt veremez duruma gelmişti. İmparatorluğu’nun son yarım yüzyılın-
da şer’i mahkemelerde, 1926 yılına dek
Böylece Osmanlı toplumu çok geç kalarak da olsa
Cumhuriyet mahkemelerinde, 20. yüz-
Tanzimat’la beraber hukuksal kurumların modern- yılın sonlarına dek İsrail’de müslümanlar
leştirilmesine ilişkin düzenlemelere girişti. 1839 ta- arasındaki uyuşmazlıklarda uygulanmış
rihli Gülhane Hattı Hümayunu’nda vatandaşların ve hâlen Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nde
kanun önünde eşitliği ilkesi ilk defa beyan edilmiş Avusturya Medeni Yasası ile birlikte sınırlı
ve ceza hukukunda keyfîliğin ortadan kaldırılacağı olarak uygulanmaktadır.
açıklanmıştır. 1856’da Islahat Fermanı ile eşit vatan-
daşlık hakları yönünde önemli adımlar atılmış, niha-
yet 1876’da modern anlamda bir Anayasa, Kanun-u
Mecelle kabul edilmeden önce, Osmanlı toplu-
Esasî ile meclis ve meşruti ilkeler kabul edilmiştir. mu için modern bir medeni yasanın nasıl olması
gerektiği tartışması Osmanlı aydınlarını iki görüşe
ayırmıştı: Bir yanda Ali Paşa’nın başını çektiği, Fran-
sız Medeni Yasası’nın (Code Civile) Türkçeleştirilip
Kanun-u Esasî benimsenmesini savunanlar ile diğer yanda başını
1876’da ilan edilmiş, 1878’de II. Abdülha- Ahmet Cevdet Paşa’nın çektiği ve fıkıh geleneğine
mit tarafından askıya alınmış, 24 Temmuz dayalı olarak bir medeni yasa ortaya konulmasını
1908 ihtilali sonucunda değişikliklerle yü- savunanlar... Tanzimat boyunca hukuk kaynağı ola-
rürlüğe girmiş ve kısmen 1924 tarihine rak Fransız mevzuatının tercih edilmesi, Osmanlı
kadar yürürlükte kalmış Anayasa’dır. hukuk sisteminin birliğini sağlayacağı umuduyla
Ali Paşa’yı Fransız Medeni Kanunu’nun (Code Ci-
vile) iktibasını savunmaya itmişti. Ali Paşa’ya göre
1858’de, 1810 tarihli Fransız Ceza Kanunu’na bu adım Osmanlı toplumunu içinde bulunduğu
dayanılarak, kimi eklemelerle Cumhuriyet’in ku- hukuk krizinden kurtaracaktı. Böylece yabancı-
ruluşuna dek yürürlükte kalacak modern bir ceza lara tanınmış adli kapütülasyonlar ve azınlıklara
kanunu kabul edilmiştir. 1858’de Kanunname-i tanınan yargısal bağışıklıklara katlanmaya gerek
Ticaret, 1864’de Ticaret-i Bahriye Kanunamesi, kalmayacak, söz konusu unsurlar Fransız Mede-
1880’de Usûl-i Muhakemet-i Cezaiye Kanunu ni Kanunu’na itiraz edemeyecekleri için, hukuk
(ceza yargılaması) ve Usul-i Muhakematı Kanunu alanında sağlanan birlik temin edilebilecekti. Ali
Paşa’ya göre Fransız Medeni Kanunu’nun kabulü

58
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

“tüm tebaanın din ve mezhepten başka madde-


lerde birleştirilerek aralarındaki haset ve rekabetin
tamamen kaldırılması, meydanda olan tehlikeleri
kaldırmak için tek ilâç” idi. Ancak bu tez başarılı dikkat
olamadı ve Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında ku- Cumhuriyet Hukuk Devrimi ’nin
rulan bir komisyon marifetiyle hazırlanan 1851 tek yöntemi benimseme değildir;
maddelik Mecelle-i Ahkamı Adliyye, hem Osmanlı 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu
modernleşmesinin hem de uzun yüzyılların ardın- ve 442 sayılı Köy Kanunu Cumhu-
dan fıkıh geleneğinin özgün bir başyapıtı olarak, riyet yasamasının özgün ürünleridir.
1926’ya dek yürürlükte kalmak üzere kabul edildi.

Cumhuriyet ve Türk Hukuk Devrimi Benimsemenin, hukuk devriminin ana niteli-


Osmanlı devleti özellikle Tanzimattan sonra ğini belirlemesindeki asıl etken Tanzimat’tan beri
adli kapitülasyonlardan kurtulmak için gerek yasa- çözülememiş olan adli kapütülasyonlar sorunundan
laştırma, gerekse yabancı hukukun benimsenmesi kurtulmak ve bu yolla tam bağımsızlığı sağlamaktır.
alanında çok çaba göstermiştir. İmparatorluğun I. 1876 tarihli Kanun-u Esasî’nin “Osmanlı tabiiyetin-
Dünya Savaşı’ndan yenik çıkması üzerine dayatı- de bulunan herkes, hangi din ve mezhepten olursa
lan Sevr Antlaşması ile hem fiilen Osmanlı Devleti olsun, istisnasız Osmanlı tabir olunur” yolundaki
sona eriyor hem de adli kapitülasyonlar ve mah- 8. maddesi ne müslüman teba dışındaki Osmanlı
kemelerinin yetkileri genişliyordu. Anadolu’da baş- halklarının ulusçuluk akımının da etkisiyle kendi
latılan Kurtuluş Savaşı’nın zaferinden sonra, batılı hukuklarına tâbi olma istemini, ne de konsolosluk
devletlerle akdedilen Lozan Antlaşması ile her tür mahkemeleri aracılığıyla güçlü batılı devletlere tanı-
kapitülasyon, bu arada Türkiye Cumhuriyeti’nin nan adli kapütülasyonlar sorunu çözmeye elverişli
egemenliğini sınırlayan adli kapütülasyonlar da bir düzen yaratamamıştı.
kaldırılmıştı.
Lozan Antlaşması’yla sonuçlanacak görüşmeler-
Adli kapütülasyonların kaldırılması, gecikmiş de de azınlıkların hukuksal ayrıcalıkları önemli bir
moderleşmenin tamamlanması ereği ile birlikte çekişme konusuydu. Batılı temsilciler, özellikle aile
yürümüş, hukuk alanında köklü değişimi konu hukuku alanında Hrıstiyan ve Müslümanlara uygu-
edinen Türk Hukuk Devrimi, hem bağımsızlığın lanabilecek uygun bir kanun yapılamayacağını, bu
kazanılması hem de modernleşme amacını birlik-
yüzden hem dinsel azınlıkların farklı hukuka tâbi
te yüklenmiştir. Hukuki benimseme, Cumhuriyet
olmaları ile öndegelen batılı ülke temsilcilerinin
Hukuk Devrimi’nin tek yöntemi değilse bile ağır-
Türk Adalet Bakanlığı nezninde sürekli danışma
lıklı yöntemi olarak işlev görmüş; devrimci yasa-
manın 1924 tarihli 442 sayılı Köy Kanunu gibi dili heyetleri bulundurmaları gerektiğini savunuyor-
ve yazım tekniğiyle yepyeni ve özgün örneklerinin lardı. Batılı devletlerin tezleri, genç Cumhuriyet’in
önüne geçmiştir. modern bir hukuk düzeni kuracağına duydukları
güvensizlikten çok, Osmanlı Devleti’nin son dö-
neminden alışık oldukları hukuki çok başlılığın
sürdürülmesiydi. Özel hukuk alanında kapsayıcı
Benimseme (resepsiyon, iktibas) bir düzenleme olmadan sorunu çözmek olanaksız-
Yabancı hukukun benimsenmesi Türkçe laşınca, yapısı ve felsefesi gereği farklı dinsel anla-
hukuk yazınında “yabancı hukuk alımı”,
yışlarla temelde bağdaşabilir düzenlemeler içeren
“iktibas” ve “resepsiyon” gibi terimlerle
İsviçre Medeni Kanunu’nun benimsenmesi günde-
ifade edilegelmiştir. Bazı yazarlar diğer-
lerinin anlam nüanslarını yeterince kar- me geldi. İsviçre Medeni Kanunu, Fransız Mede-
şılamadığı gerekçesiyle Fransızca kökenli ni Kanunu’ndan farklı olarak, İsviçre gibi etnik ve
resepsiyon sözcüğünü yeğlerler. Benimse- dinsel farklılıkları, üstelik federal yapılı bir devlette
menin pek çok sebebi olabilmekle beraber ortak yaşamın gereklerine göre düzenleme ereğiyle
yabancı bir hukukun benimsenmesinde hazırlanmış, akla olduğu kadar geleneklere ve insa-
temel unsur, benimseyen toplumun eski nın ahlâki doğasına da bağlı bir yasaydı.
yaşam biçimini sürdürmek yerine onu de- 1926 yılında kabul edilen Türk Medeni Kanu-
ğiştirmek istemesidir.
nu gerekçesinde kapütülasyon ve azınlıkların dini

59
Hukukun Temel Kavramları

ayrıcalıklarının, ancak laik bir hukuk düzeninde anlamsızlaştırılabileceğini vurgulamaktaydı. Türk Medeni
Kanununun 1926’da kabulünün bağımsızlığı güvencelendirme amacını da aşan sonuçları oldu:
• İlkin Türkiye böylelikle laik bir hukuk düzenine geçmiş oldu. Buna bağlı olarak, Türk hukuku Kıta
Avrupası hukukunun bir parçası oldu;
• İkinci olarak, çok hukukluluktan çöküşle birlikte çok başlı hukuka evrilen yapı tasfiye edilerek
hukukun birliği ve tekliği sağlanmış oldu;
• Üçüncüsü, Hukuku Aile Kararnamesi’yle başlayan çok eşli evliliğin yasaklanması ile tek eşli evlili-
ğin kabulü başta olmak üzere aile düzeni ve evli kadının statüsünde kökten bir değişim gerçekleşti-
rilmiş oldu.
• Dördüncüsü, ve daha kapsayıcı olanı Medeni Kanun ve onu izleyen benimsemelerle, modern hu-
kuki düşünce ve hukuk kültürü de benimsenmiş oldu.
1926 ile başlayan ağırlıklı olarak benimsemeye dayalı hukuki modernleşmenin tek ürünü Türk Medeni
Kanunu değildi kuşkusuz. Ancak Türk Medeni Kanunu özel hukuk alanında Ticaret Kanunu ve usul ka-
nunları gibi diğer pek çok düzenlemenin temeli olan ana hukuki düzenleme niteliği taşıdığı; dahası mede-
ni yasalar ilgili oldukları toplumun hukuksal kimliğini ifade ettikleri için, onun benimsenmesi neredeyse
tek başına bütün bir hukuk devriminin yön ve içeriğini ifade etmektedir.

Resim 3.3 Tanzimat Fermanı

Resim 3.4 Gazi Mustafa Kemal Atatürk İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Prof. Ali Kemal Bey’in dersinde
Kaynak: http://istanbuluniversitesi.hukukfakultesi.gen.tr/images/img_main_02.jg

60
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

Araştırmalarla
İlişkilendir
Efendiler, ilk Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nu ha- dıracaktır. Oysa, herkes kendi vicdanını susturmaya
zırlayanlara bizzat başkanlık ediyordum. Yapmakta imkân görecek mi? O zaman İki şey düşündüm.
olduğumuz kanunla, “şer i hükümler” deyiminin bir Biri, yeni Türkiye Devletinde her ergin şahıs
ilişkisi olmadığını anlatmak için çok çalıştık. Fakat dinini seçmekte serbest olmayacak mıdır? sorusu.
bu deyime, kendi zanlarınca bambaşka anlam veren- Diğeri, Hoca Şükrü Efendinin : “Bazı yüksek din ar-
leri inandırmak mümkün olmadı İkinci nokta Efen- kadaşlarımızla birlikte düşündüklerimizi şeriat kitap-
diler, yeni Teşkilât-ı Esasiye Kanununun ikinci mad- larında yer almış belirli ve değişmez İslâmî hüküm-
desinin başında yer alan “Türkiye Devleti’nin dini, leri yayınlayarak, maalesef yanıltıldığı görülen İslâm
İslâm dinidir” cümlesidir. Bu cümle daha Teşkilât-ı kamuoyunu aydınlatmayı boynumuza borç bir görev
Esasiye Kanunu’na geçmeden çok önce İzmit’te, İs- saydık” girişinden sonra yer alan “İslâm halifesinin
tanbul ve İzmit basın mensuplarıyla yaptığımız uzun görevi, dinin emirlerini korumak ve kollamakta pey-
bir görüşme ve sohbet sırasında, karşımdakilerden gamberin yerini tutmaktır. Dinî hükümler koymakta
birinin şu sorusuyla karşılaştım: “Yeni hükümetin da yüce Peygamber Efendimizin vekilliğini yapmak-
dini olacak mı?” tır” sözleri.
İtiraf edeyim ki, böyle bir soru ile karşılaşmayı hiç Oysa, Hocanın sözlerini uygulamaya kalkışmak,
de istemiyordum. Sebebi, pek kısa olması gereken ce- millî hâkimiyeti, vicdan hürriyetini kaldırmaya çalış-
vabın, o günkü şartlara göre ağzımdan çıkmasını he- maktı. Bundan başka; Hocanın bilgi dağarcığında, Ye-
nüz istemeyişimdir. Çünkü, vatandaşları arasında çeşitli zitler zamanında yazdırılmış istibdat rejimine has for-
dinlere bağlı unsurlar bulunan ve her dinden olanlar müller bulunmuyor muydu?
hakkında adaletli ve tarafsız davranmak, mahkemele-
O halde, ne anlama geldiği ve ne kastedildiği ar-
rinde vatandaşları ve yabancılar için adaleti eşit ölçülerle
tık herkesçe iyiden iyiye anlaşılmış bulunan devlet ve
uygulamakla yükümlü bulunan bir hükümet, düşünce
hükümet kavramlarını ve millet meclislerinin görevle-
ve vicdan hürriyetine saygılı olmak zorundadır. Hükü-
rini din ve şeriat kılıklarına bürüyerek kim ve ne için
metin bu tâbiî sıfatının, şüpheli yoruma yol açabilecek
aldatılacaktır?
vasıflarla sınırlandırılması elbette doğru değildir.
Gerçek bundan ibaret olmakla birlikte, o gün
“Türkiye Devleti’nin resmî dili Türkçe’dir” de-
İzmit’te basın mensuplarıyla, bu konuda daha faz-
diğimiz zaman bunu herkes anlar. Hükümetle olan
la görüşmekte yarar yoktu. Cumhuriyetin ilânından
resmî işlemlerde Türk dilinin geçerli olmasını herkes
sonra da, yeni Teşkilât-ı Esasiye Kanunu yapılırken,
tâbii bulur. Fakat, “Türkiye Devletinin dini İslâm
lâik devlet deyiminden dinsizlik anlamı çıkarmak
dinidir” cümlesi aynı şekilde mi anlaşılacak ve kabul
eğiliminde olanlara ve bundan yararlanmak isteyen-
edilecektir? Bu elbette, açıklanmaya ve yorumlanmaya
lere fırsat vermemek için, kanunun ikinci maddesini
muhtaçtır.
anlamsız kılan bir deyimin sokulmasına göz yumul-
Efendiler, karşımdaki gazetecinin sorusuna “hü- muştur.
kümetin dini olamaz!” diyemedim. Aksini söyledim.
Kanunun gerek 2. ve gerek 26. maddelerinde
Vardır Efendim, İslâm dinidir, dedim. Fakat, hemen
fazladan yer alan, yeni Türkiye Devleti’nin ve Cum-
arkasını “İslâm dininde düşünce özgürlüğü vardır”
huriyet rejimimizin çağdaş karakteriyle bağdaşmayan
cümlesiyle cevabımı açıklamak ve yorumlamak gere-
deyimler, inkılâp ve Cumhuriyetin o gün için sakınca-
ğini duydum. Demek istedim ki, devlet, düşünce ve
lı görmediği tavizlerdir.
vicdana saygı göstermekle kayıtlı ve yükümlü olur.
Karşımdaki gazeteci, verdiğim cevabı akla yatkın bul- Millet, bu fazlalıkları, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu-
madı ki, sorusunu şu tarzda tekrarladı: “Yani devlet muzdan ilk fırsatta kaldırmalıdır!
bir dine bağlı kalacak mı?’’
“Kalacak mı, kalmayacak mı bilmem!” dedim. Kaynak: Kemal Atatürk, “Nutuk 1919-1927”; Ata-
Konuyu kapatmak istedim. Fakat, mümkün olmadı. türk Araştırma Merkezi Yayım; Bugünkü Dille Yayına
O halde, denildi; herhangi bir konuda inançla- Hazırlayan: Prof. Dr. Zeynep Korkmaz, Ankara 1995,
rım ve düşüncelerim doğrultusunda bir fikir ortaya s. 483-484; 1927 baskısında s. 435-436.
atmaktan, hükümet beni engelleyecek veya cezalan-

61
Hukukun Temel Kavramları

Öğrenme Çıktısı
3 Türk toplumunun tarih içindeki hukuk kültürünün değişimini saptayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Tanzimatla beraber hukuk-


sal kurumların modernleşti-
Türk Hukuk Devrimi’ne
rilmesine ilişkin düzenleme-
ilişkin anlatımlarda 1926
ler hakkında daha geniş bilgi Benimseme’nin hukuk sis-
tarihinde kabul edilen
sahibi olmak için “ Coşkun temimize olan etkilerini
Türk Medeni Kanunu’nun
Üçok - Ahmet Mumcu’nun anlatın.
vurgulanması, onun hangi
“Türk Hukuk Tarihi (Anka-
özelliğine dayanmaktadır?
ra: Savaş Yayınları, 1991)”
adlı eserini değerlendirin.

62
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

Değişik tarihsel dönemlerde


1 hukuki kavramların ve kurumların

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


evrimini açıklayabilme

2 Hukuk sistemlerini
açıklayabilme

Karşılaştırmalı Hukuk ve Hukuk


Sistemleri 1 Her hukuk düzeninin, kendi hukuk kurallarını ifade etmeye
yarayan kavramları, bu kuralların sistematizasyonda kullandık-
ları kategorileri vardır. Hukuk bir kültür ürünü olduğuna göre,
bir başka hukuk düzeninin kavram ve kurumlarına bilincimizi
açmamız, aslında bir başka hukuk kültürünü tanımamız de-
mektir. Yabancı kültürün kurumlarını kendi hukuk kültürü-
müzün diline çevirmek, bunun yeterli olmadığı yerde de söz
konusu kurumların hangi toplumsal işlevlere karşılık geldiğini
ortaya koymak için kendi hukuk kültürümüzle yabancı olanı
karşılaştırmamız gerekir. Burada, Karşılaştırmalı Hukuk devre-
ye girer. Karşılaştırmalı Hukuk, belirli bir hayat olayı karşısında
uygun hukuki çözümün ortaya konması amacına bağlı olarak,
farklı hukuk düzenlerinde benzer sorunlara nasıl çözüm bulun-
duğunun araştırılması etkinliğidir.

2 Hukuk sistemlerini kabaca dört alt başlıkta kümelendir-


me eğilimi vardır: Kıta Avrupası Hukuku, Anglo-Amerikan
Hukuku, Sosyalist Hukuk ve İslam Hukuku. Kıta Avrupa-
sı Hukuku’nu karakterize eden temel özellik onun Roma
Hukuku’na dayanıyor olmasıdır. Hukuk tarihi açısından Roma
Hukuku, Roma şehrinin kuruluş tarihi olarak kabul edilen
MÖ 753 yılından, Doğu Roma İmparatoru Iustinianus’un
M.S 565 yılında ölümüne kadar geçen zaman içinde Roma’da
ve egemenliği altındaki Akdenizi çevreleyen topraklarda uygu-
lanmış olan hukuktur. Roma Hukuku’nun kavramsal yapısını
anlayabilmek için başvurulabilecek kaynak Institutiones’lerdir.
Roma’da hukuk okullarında, hukuk eğitimine giriş amacıyla
hazırlanmış Institutiones’lerden günümüze intikal etmiş olan
büyük hukukçu Gaius’unki, Corpus Iuris Civilis’te yer alan
Institutiones’lere de kaynaklık etmiştir. Roma Hukuku’nun
Almanya’da geçerli olduğu bölgenin ve zamanın gereklerine
göre düzenlenmiş hali olarak Pandekt Hukuku, Cermen Hu-
kukuyla harmanlanmış bir hukuktu. Böylece Pandekt Hukuku,
bir yandan Almanya’da Roma Hukukunun benimsenmesi, öte
yandan Roma Hukukunun Cermenleşmesi gibi iki işlevli bir
süreci ifade eder oldu. Kıta Avrupası hukuk sisteminden farklı
olarak İngiliz Hukuku genel kavramlara ve bağlantılı oldukları
yasalara değil, örnek olay gruplarına ve bunların konu edinildi-
ği yargı kararlarına dayalıdır. Bir Avrupalı için hukuk deyince
zihninde canlanan imge yasa ve yasama etkinliği iken, bir İn-
giliz için bu yargılama etkinliğidir. Amerikan Hukuku’nda da
İngiliz Hukuku’nda da önceki örnek kararların sonrakiler için
bağlayıcı olması ilkesi geçerlidir. Gerek eski sosyalist, gerekse
halen sosyalist olan ülkeler Anayasa’larında sosyalist hukuk baş-
lıca üç temel ilkeye dayandırılmıştır: Sosyalist demokrasi, sos-
yalist yasallık, demokratik merkeziyetçilik.

63
Hukukun Temel Kavramları

Türk toplumunun tarih içindeki


3 hukuk kültürünün değişimini
saptayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Türk Hukukunun Tarihsel


Gelişimi 3 Osmanlı Türkleri İslam dinine mensup olduklarından
özel hukuk alanında uygulanan hukuk İslam Hukuku idi.
İslam Hukuku’nun kaynakları, Kitap (Kur’an) ve Sünnet’ten
başka icmâ, kıyas, istihsan, maslahat (mesâlih-i mürsele),
örftür. Osmanlı sultanının “nizam-i âlem” için, yani dünya-
nın düzeni için şer’iata aykırı olmamak üzere yasa koyması
ile özellikle devlet örgütü, tarımsal üretim, vergiler ve ta’zir
kapsamındaki cezalarla ilgili geniş bir yasama faaliyeti ortaya
çıkmıştır. Böylece, en azından Tanzimat’a kadar şer’i alanda
içtihadi, örfi alanda yasa temelli bir hukuk varlığını sürdür-
dü. Kendisi de hukuki bir düzenleme olan Tanzimat Fermanı,
Osmanlı toplumunun kendisini zorunlu hissettiği dönüşüm
ve yenilikleri ortaya koymaya çalıştığı yeni bir dönemin ha-
bercisi oldu. Zaman içinde gerek özel hukuk gerekse kamu
hukuku alanının yapısı eskiden yanıt verdiği sorunlara yanıt
veremez duruma gelmişti. Böylece Osmanlı toplumu çok
geç kalarak da olsa Tanzimat’la beraber hukuksal kurumla-
rın modernleştirilmesine ve adli kapütülasyonların etkisini
hafifleştirecek düzenlemelere girişti. Ancak bu konudaki ni-
hai adımlar Cumhuriyet’in Hukuk Devrimi ile atılabilmiştir.
Adli kapütülasyonların kaldırılması, gecikmiş moderleşmenin
tamamlanması ereği ile birlikte yürümüş, hukuk alanında
köklü değişimi konu edinen Türk Hukuk Devrimi, hem ba-
ğımsızlığın kazanılması hem de modernleşme amacını birlikte
yüklenmiştir.

64
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

1 “Yargısal örnek kararların ana kaynak olduğu 5 Aşağıdakilerden hangisi Equity hukukunu
İngiliz Hukuku gibi bir hukuk kültüründe hukuki açıklayan ifadedir?
akıl yürütme ve kanıtlama örnek olayları kullanır-

neler öğrendik?
A. Aşırı biçimsel formalitelere sahip olma yüzün-
ken, temel kavramların kurucu nitelik taşıdığı Kıta
Avrupası hukuklarında hukuki akıl yürütme ve ka- den Statute Law ortaya çıkmıştır.
nıtlama genel kavramların özel durumlara uyarlan- B. Common Law uygulamalarının aşırı biçimcili-
masına ağırlık verecektir.” Metinde Kıta Avrupası ğinin adalet arayışını karşılamadaki yetersizliği-
ve İngiliz hukuku hangi yönden karşılaştırılmıştır? ni giderme gereksiniminden doğmuştur.
A. Hukuk anlayışları C. Parlamentonun yasama faaliyetinin bir sonu-
B. Hukuk teknikleri cudur.
C. Hukuk sistemleri D. Önceki örnek kararları izleme zorunluluğu
D. Hukuk tarihleri yoktur.
E. Hukuk düzenlemeleri E. Norman krallarının atadığı gezici yargıçların
faaliyetinin ürünüdür.
2 Aşağıdaki ifadelerden hangisi Gaius’un
institutiones’i hakkında söylenemez? 6 Amerikan hukukunun hangi özelliği onun
modern hukuk tarihindeki özel yerini vurgular?
A. Gaius’un institutiones’i, kişiler (personae), şeyler
(res), borçlar (obligatione), aileler (familias) ve A. Batıya göç hareketi, hukuksuz bir toplumsal
davalar (actiones) olmak üzere beş bölümdür. yaşam biçiminden hukuki bir yaşam biçimine
B. Gais’un institutiones’i günümüze intikal etmiştir. geçişin yegane modern örneği olması
C. Gais’un institutiones’i corpus iuris civilis’te ye- B. Yüksek Mahkemenin yetkileri konusunda tu-
ralan institutiones’lere de kaynaklık etmiştir. tucu davranması
D. Yapıt hukuk kurum ve kavramlarını genelden C. Kongrenin yasama faaliyetine önem vermesi
özele gidecek şekilde ortaya koyar. D. Önceki örnek kararlara uyma zorunluluğunun
E. Gaius’un institutiones’i, kişiler (personae), şey- bulunması
ler (res) ve davalar (actiones) olmak üzere üç
bölümdür. E. Kişisel hakların korunmasında etkili hukuki
mekanizmalara sahip olması
3 Özgür bir kimsenin Roma Hukukuna göre
hak sahibi olabilmesinin koşulu nedir? 7 Sosyalist toplum ilişkilerinin oluşturulması
için araçsal bir değer taşıyan hukuka ilgililerin ita-
A. Belirli bir malvarlığına sahip olması ati hangi sosyalist hukuk ilkesinin içeriğini oluştu-
B. Belirli bir yaşı doldurması rur?
C. Roma’da ikamet ediyor olması
D. Aynı zamanda vatandaş olması A. Sosyalist Demokrasi
E. Erkek olması B. Kollektivizm
C. Demokratik Merkeziyetçilik
4 Aşağıdaki ifadelerdelerden hangisi Pandekt D. Hukuk Devleti
Hukuku kavramını açıklar? E. Sosyalist Yasallık
A. Roma Hukukunun Amerika’nın bazı eyaletle-
rinde etkili olmuş halidir. 8 Bir ülkede dağınık halde bulunan hukuk ku-
B. Roma Hukukunun İtalya’da Rönesansla birlikte rallarının ait oldukları hukuk dalına bağlı olarak
yeniden ele alınmış halidir. derlenip sistemli bir bütünlüğe kavuşturulması et-
C. Roma Hukukunun Almanya’da geçerli olduğu kinliğine ne ad verilir?
bölgenin ve zamanın gereklerine göre düzen- A. Yayılma
lenmiş halidir.
B. Benimseme
D. Roma Hukukunun Gaius tarafından
Institutiones’te işlenmiş halidir. C. Aktarma
E. Roma Hukukunun Bizans’ta zamanın gerekle- D. Tedvin
rine göre düzenlenmiş halidir. E. Kültürleme

65
Hukukun Temel Kavramları

9 Fıkıhın insanlar arasındaki doğumdan ölüme 10 Türkiye Cumhuriyeti’nin 1926’da İsviçre


her tür ve düzeydeki ilişkilerini inceleyen bölümü- Medeni Kanununu benimsemesinin (iktibasının)
ne ne ad verilir? amacı en iyi hangi kavram çiftiyle ifade olunabilir?
A. Muâmelât
neler öğrendik?

A. Batılılaşma ve dünyevileşme
B. Münâkehat B. Bağımsızlık ve modernleşme
C. Münâkalat C. Batılılaşma ve kalkınma
D. Münâcat D. Refah ve kalkınma
E. Müçtehid E. Yenilenme ve dünyevileşme

66
Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuk Tarihi

1. B Yanıtınız yanlış ise “Karşılaştırmalı Hukuk” 6. A Yanıtınız yanlış ise “Amerikan Hukuku” ko-
konusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


2. A Yanıtınız yanlış ise “Roma Hukukunun İlke- 7. E Yanıtınız yanlış ise “Sosyalist Hukuk Siste-
leri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. mi” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

3. D Yanıtınız yanlış ise “Roma Hukukunun İlke- 8. D Yanıtınız yanlış ise “Kıta Avrupası Hukuk Sis-
leri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. temi” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

4. C Yanıtınız yanlış ise “Pandekt Hukuku” ko- 9. A Yanıtınız yanlış ise “İslâm Hukuku” konusu-
nusunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Cumhuriyet ve Türk


5. B Yanıtınız yanlış ise “İngiliz Hukuku” konu- 10. B
Hukuk Devrimi” konusunu yeniden gözden
sunu yeniden gözden geçiriniz.
geçiriniz.

Araştır Yanıt
3 Anahtarı

İngilizlerin yazılı bir Anayasa’ları olmadığı gibi Amerikan Hukuku anlamında bir
Anayasa yargısına da sahip değildirler. Bazı tarihsel belgeler ve kimi devlet gele-
nekleri İngiliz toplumu için Anayasa değerindedir. Buna karşılık A.B.D. için Ana-
Araştır 1 yasa, federal bir devletin kurucu belgesi olduğu kadar, ülkedeki hukuk birliğinin
kendisine göre sağlandığı temel önemde bir yasadır. Amerikan Yüksek Mahkeme-
si ve onun otoritesi ile federal mahkemelerin yürüttükleri Anayasa’ya uygunluk
denetiminin konusu yalnızca yasalar değil; aynı zamanda değişik yargı yerlerinin
Amerikan Hukukunu ele alış biçiminin de Anayasa’ya uygunluğudur.

Türk Medeni Kanunu’nun kabulü ile ortaya konan değişiklik, özel hukuk
Araştır 2 alanındaki diğer düzenlemelerin temeli olduğu kadar; yeni toplumsal düzenin
hukuksal kimliğini de ifade etmektedir.

67
Hukukun Temel Kavramları

Kaynakça
Aydın, Ufuk (2010). Temel Hukuk Dersleri. Gözler, Kemal (2011). Hukuka Giriş. Bursa:Ekin
Eskişehir: Nisan Yayınları. Yayınları.
Arnaldez, Roger (2005). Les Sciences Coraniques: İlhan, Cengiz (2003). Hukukun Doksan Dokuz
Grammaire, Droit, Théologie et Mystique. İlkesi. İstanbul: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal
Paris: Librairie Philosophique J.Vrin. Tarih Vakfı.
Aydın, M.Âkif (2009). Türk Hukuk Tarihi. İstanbul: İzzetbegoviç, Ali (2008). Doğu ve Batı Arasında
Beta. İslâm. Salih Şaban (çev.) İstanbul:NehirYayınları.
Barkan, Ömer Lütfi (1980). Türkiye’de Toprak Oğuz, Arzu (2003). Karşılaştırmalı Hukuk.
Meselesi. İstanbul:Gözlem Yayınları. Ankara:Yetkin Yayınları.
Belgesay, Mustafa Reşit (1963). Kur’an Hükümleri ve Özsunay, Ergun (1976). Karşılaştırmalı Hukuka
Modern Hukuk. İstanbul: Fakülteler Matbaası. Giriş. İstanbul: Sulhi Garan Matbaası.
Bozkurt, Gülnihal (1996). Batı Hukukunun Şener, Abdülkadir (1974). Kıyas, İstihsan, İstıslah.
Türkiye’de Benimsenmesi. Ankara. Türk Tarih Ankra: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları.
Kurumu Basımevi.
Iutinianus (1968). Institutiones. Ziya Umur (çev.).
Çataloluk, Gökçe (2010). Hukuka Sistemik İstanbul: Fakülteler Matbaası.
Yaklaşımlar. İstanbul: İstanbul Üniversitesi
Umur, Ziya (1982). Roma Hukuku. İstanbul:
Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku
Fakülteler Matbaası.
Anabilim Dalı, yayımlanmamış doktora tezi.
Üçok, Coşkun - Mumcu, Ahmet (1991). Türk
David, René (1985). Çağdaş Büyük Hukuk
Hukuk Tarihi. Ankara: Savaş Yayınları.
Sistemleri. Argun Köteli (çev.). İstanbul: Üçdal
Neşriyat. Villey, Michel (2000). Roma Hukuku Güncelliği.
Bülent Tahiroğlu (çev.) İstanbul. Der Yayınları.
Eroğul, Cem (1997) Çağdaş Devlet Düzenleri.
Ankara. İmaj Yayıncılık. Yakut, Esra (2005). Şeyhülislamlık: Yenileşme
Döneminde Devlet ve Din. İstanbul: Kitap
Fromont, Michel (2005) Grand Systèmes de Droit
Yayınevi.
Etrangers. Paris: Dalloz.

İnternet Kaynakları
http://chartsbin.com/view/aq2
http://turkish.turkey.usembassy.gov/media/pdf/
federal_yargi.pdf
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/37/731/9309.
pdf

68
Bölüm 4
Yargı Örgütü

1 2
Adlî Yargı İdarî Yargı
1 Adlî yargıyı ve bu yargı kolu içinde görev 2 İdarî yargıyı ve bu yargı kolu içinde görev
öğrenme çıktıları

alan mahkemeleri açıklayabilme alan mahkemeleri açıklayabilme

3 4
Anayasa Yargısı Diğer Yargı Kolları
3 Anayasa Yargısını ve bu yargı kolu içinde 4 Diğer yargı kolları içinde görev alan
görev alan mahkemeleri açıklayabilme mahkemeleri açıklayabilme

5
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yargısı
5 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
yapısını ve işleyişini açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • Yargı Kolu • Adlî Yargı • Danıştay • Hukuk Mahkemeleri • Ceza Mahkemeleri
• Anayasa Mahkemesi • Yargıtay • İdarî Yargı

70
Hukukun Temel Kavramları

GİRİŞ melere ve bu mahkemelerde uygulanan yargılama


Daha önceki bölümlerde açıklandığı üzere, usûllerine göre, “yargı örgütü” farklı “yargı kolları-
Türk Hukukunda Kıta Avrupası Hukuk Sistemi- na” ayrılmıştır.
ne paralel biçimde, özel hukuk ve kamu hukuku Türk Hukukundaki yargı kolları adlî yargı, idarî
ayrımı yapılmaktadır. Bu başlıklar altında ise me- yargı, Anayasa yargısı, mali yargı ve uyuşmazlık yar-
deni hukuk, borçlar hukuku, ticaret hukuku, ceza gısından oluşmaktadır. Bu yargı kolları arasında ast-
hukuku, idare hukuku, Anayasa hukuku gibi hu- lık üstlük ilişkisi bulunmamaktadır. Her yargı kolu,
kukun birçok dalı yer almaktadır. Hangi hukuk kural olarak, ayrı bir mahkeme örgütlenmesine sa-
dalında olursa olsun, Türk Hukuku bakımından hip olup; bir yargı kolundaki görevli mahkemeler,
hukuk kurallarının temel özelliği, kural olarak kendi yargı kollarına giren dava ve işler hakkında
genel ve soyut olmalarıdır. Genel ve soyut hukuk nihai ve kesin karar verme yetkisine sahiplerdir.
kuralları, toplumsal düzenin kurulabilmesi ve ko-
runabilmesi için, kişilere bir takım haklar ve yetki- ADLÎ YARGI
ler bahşetmekte, bununla birlikte diğer yandan da
Adlî yargı, genel ve olağan yargı koludur, zira
bazı ödevler yüklemektedir.
diğer yargı kollarının görev alanına girmeyen tüm
Kişilerin hukuk düzeni tarafından korunan hak dava ve yargısal işler adlî yargıda çözülür. Adlî yar-
ve menfaatlerinin ihlal edilmesi veya ihlal edilmesi gı kolunda, ilk derece mahkemeleri, bölge adliye
tehlikesinin var olması halinde, bozulan toplumsal mahkemeleri ve Yargıtay olmak üzere üç dereceli
düzenin yeniden kurulabilmesi ve kişiler arasında- bir yargılama sistemi kabul edilmiştir.
ki menfaat dengesinin sağlanabilmesi için, hukuk
Adlî yargı ilk derece mahkemeleri ile bölge ad-
kurallarının emrettiği yaptırımların devletin yetkili
liye mahkemelerinin kuruluş, görev ve yetkileri,
organları tarafından tespit edilmesi ve uygulanma-
5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle
sı gerekir. Zira devletin yasama ve yürütme gücü
Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yet-
yanında diğer bir işlevi de yargıdır. Örneğin, suç
kileri Hakkında Kanunla (bundan sonraki açıkla-
işleyen birinin cezalandırılması veya özel hukuk
malarda kısaca “Adlî Yargı Teşkilat Kanunu” olarak
sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ihlal eden
ifade edilecektir) düzenlenmiştir (5235 s.K. m. 1).
tarafın zarar gören diğer tarafa tazminat ödemesi ya
Kanunun geçici 2. maddesinde, Adalet Bakanlığın-
da hakkında idare (yürütme) tarafından hukuka ay-
ca, Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2005 ta-
kırı idarî işlem yapılan bir kişinin talebi üzerine, söz
rihinden itibaren en geç iki yıl içinde, bölge adliye
konusu idarî işlemin iptal edilmesi gibi yaptırımlara
mahkemelerinin kurulması ve kuruluşlarının, yargı
ancak yargı organları tarafından karar verilebilir ve
çevrelerinin ve göreve başlayacakları tarihin Resmî
bu yaptırımlar kişiler istemese dahi devletin yetkili
Gazete’de ilân edilmesi öngörülmüştür. Adalet Ba-
organları tarafından zorla yerine getirilir.
kanlığı 1 Haziran 2007 tarihinde Kanun hükmü-
Geniş anlamıyla yargı, genel olarak yargı teşki- nün gereğini yerine getirebilmek adına, dokuz ayrı
latını ve yargı organları tarafından yerine getirilen bölgede, bölge adliye mahkemesi kurulmasına ka-
tüm işleri kapsar. Bağımsız ve tarafsız mahkemeler- rar vermiş ve bu mahkemelerin kuruluşları ile yar-
ce somut bir hukuki uyuşmazlığın veya hak ihlali- gı çevreleri Resmî Gazete’de ilân edilmiştir. Daha
nin çözülmesi amacıyla, genel ve soyut nitelikteki sonra 13.06.2011 tarihli Adalet Bakanlığı kararıy-
hukuk kurallarının, çeşitli yargılama usûllerinin la, ek olarak altı yere daha bölge adliye mahkemesi
uygulanması suretiyle somut olaylara uygulanması kurulması kabul edilmiş ve sayıları toplamda on
ise dar anlamda “yargı” kavramı ile ifade edilir. beşe çıkan bölge adliye mahkemelerinin yargı çev-
Uyuşmazlıkların ortaya çıktıkları hukuk dalları- releri yeniden belirlenmiş; ayrıca tüm bölge adliye
nın ve uyuşmazlıklara uygulanacak hukuk kuralla- mahkemelerinin Cumhuriyet Başsavcıları atan-
rının farklı olması, bu uyuşmazlıkların çözümünde mıştır. Ancak, Hakimler ve Savcılar Kurulunun
uygulanacak usûlî yöntemlerin de farklı olması so- 29.2.2016 tarihli kararıyla, bölge adliye mahkeme-
nucunu doğurmuştur. Yargı organlarınca daha et- leri ilk etapta yedi yerde faaliyete geçirilmiş, daha
kin hukuki korunma sağlanabilmesi bakımından, sonra 3.8.2017 tarihli Hakimler ve Savcılar Kuru-
uyuşmazlıkların niteliğine, düzenlendikleri hukuk lu Kararıyla bazı yer bölge adliye mahkemelerinin
dalına, uyuşmazlıkları çözmekle görevli mahke- yargı alanları yeniden belirlenmiştir. Buna göre

71
Yargı Örgütü

bölge adliye mahkemeleri Adana, Antalya, Ankara, Sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri tek
Bursa, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Sam- hâkimlidir (5235 s.K. m. 5, II). Özel kanunlarla
sun illerinde faaliyete başlamış ve yargı çevreleri kurulan diğer ilk derece mahkemelerinin kuruluşu
yeniden belirlenmiştir. Bölge adliye mahkemeleri hakkında ise özel hükümler bulunmaktadır.
15 Temmuz 2016 tarihinde tüm yurtta göreve baş- Hukuk mahkemeleri her il merkezi ile bölge-
lamıştır. Bölge adliye mahkemelerinin göreve baş- lerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu dikkate
lamasıyla birlikte, adlî yargı kolundaki üç dereceli alınarak belirli ilçelerde kurulur. Bu mahkemeler
mahkeme sistemi aşağıdaki şekilde oluşmaktadır: kuruldukları il ve ilçenin adı ile anılır (ör. Eskişe-
• Kişiler arasında doğan uyuşmazlık hakkında hir Asliye Hukuk Mahkemesi veya Mihalıççık Sulh
yargılama yapma ve uyuşmazlığı çözmeye Hukuk Mahkemesi). Mahkemelerin yargı çevresi
yönelik olarak davanın esası hakkında karar bulundukları il veya ilçe merkezi ile bunlara adlî
vermekle görevli ilk derece mahkemeleri, yönden bağlanan ilçelerin idarî sınırlarına göre
• İlk derece mahkemesi kararlarının istinaf belirlenir. Büyükşehir belediyesi bulunan illerde
incelemesini yapmakla görevli ikinci derece yer alan ve o ilin adıyla anılan sulh ve asliye hu-
bölge adliye mahkemeleri, kuk mahkemelerinin yargı çevresi, il veya ilçenin
• Bölge adliye mahkemesi ve bazı hallerde ilk yargı çevresine bakılmaksızın, Adalet Bakanlığı’nın
derece mahkemesi kararlarının temyiz ince- önerisi ile Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından
lemesini yapmakla görevli Yargıtay. belirlenir.

İstinaf Yargı Çevresi


İlk derece mahkemelerince verilen karar- Bir mahkemenin yargı yetkisinin sınır-
ların bölge adliye mahkemeleri tarafından larını belirleyen idarî ve coğrafi çevredir.
olgu ve hukuk yönünden incelenmesi (de- Hukuk ve ceza mahkemelerinin yargı çev-
netlenmesi) suretiyle düzeltilmesi, iyileşti- resi, kural olarak, bulundukları il merkezi
rilmesi veya iptal edilmesi amacına yöne- ve ilçeler ile bunlara adlî yönden bağlanan
lik bir kanun yoludur. ilçelerin idarî sınırlarıdır.

İlk Derece Mahkemeleri İş yoğunluğunun fazla olduğu yerlerde, hukuk


mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturularak
Adlî Yargı Teşkilat Kanununa göre, adlî yargı ilk
bu daireler numaralandırılabilir (ör. Eskişehir 1.,
derece mahkemeleri, hukuk ve ceza mahkemeleridir.
2., ve 3. Sulh Hukuk Mahkemesi). Ayrıca ihtisas-
laşmanın sağlanması amacıyla, mahkemeye gelen
Hukuk Mahkemeleri işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, da-
Hukuk mahkemeleri, özel hukuk alanında ireler arasında iş dağılımının Hakimler ve Savcılar
ortaya çıkan uyuşmazlıkların (örneğin boşanma, Kurulu tarafından belirlenebileceği öngörülmüştür
tazminat, alacak davası vb.) çözüldüğü ve karara (5235 s.K. m. 5/son). Buna paralel olarak, bir hu-
bağlandığı adlî yargı ilk derece mahkemeleridir. kuk mahkemesinin kaldırılması veya yargı çevresi-
Hukuk mahkemeleri, genel ve özel mahkemeler nin değiştirilmesi de Adalet Bakanlığı’nın önerisi
olarak iki gruba ayrılabilir. Genel mahkemeler, ba- üzerine, coğrafi durum ve iş yoğunlu ölçütlerine
kacakları dava ve işler belli kişi ya da uyuşmazlık göre, Hakimler ve Savcılar Kurulunca belirlenir.
türlerine göre sınırlandırılmamış olan ve özel mah- Anayasa’ya göre, mahkemelerin kuruluşu, görev
kemelerin görevine girmeyen bütün uyuşmazlıkla- ve yetkileri ile yargılama usûlleri kanunla düzenlen-
rı çözmekle görevli mahkemelerdir. Bu bağlamda melidir (AY m. 142). Buna uygun olarak, hukuk
sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri genel mahkemelerinin kuruluşu 5235 sayılı Adlî Yargı
mahkemelerdir. Teşkilat Kanunuyla, görev ve yetkileri ile yargılama

72
Hukukun Temel Kavramları

usûlleri ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Ka- Özel mahkemeler, asliye ticaret mahkemesi hariç,
nunu ile belirlenmiştir. Genel mahkemelerin göre- tek hâkimlidir. Asliye ticaret mahkemesi ise, bir
vi aşağıdaki şekilde özetlenebilir: başkan ve yeteri kadar üyeden oluşur (5235 s.K.
• Asliye hukuk mahkemesi, kanunlarda aksi- m. 5, III). Bir yerde özel mahkeme kurulmamışsa,
ne bir düzenleme bulunmadıkça, özel mahkemenin görev alanına giren dava ve iş-
lere, özel mahkeme sıfatıyla, o yerde görevli asliye
- Dava konusunun değer veya miktarına
hukuk mahkemesi tarafından bakılır.
bakılmaksızın malvarlığı haklarına iliş-
kin davalarla, şahıs varlığına ilişkin da-
valara, Ceza Mahkemeleri
- Sulh hukuk mahkemesi ve diğer özel Ceza mahkemeleri kanunların suç saydığı fiil
mahkemelerin görev alanları dışında (davranış) veya işlemlerin gerçekleşmesi halinde,
kalan tüm dava ve işlere (HMK m. 2) suç işleyenlerin yargılanması ve suçlu bulundukları
bakar. takdirde alacakları cezaların belirlenmesi için açılan
• Sulh hukuk mahkemesi, dava konusunun davalara bakmakla görevlidirler. Ceza mahkemeleri
değer veya tutarına bakılmaksızın; de genel ve özel ceza mahkemeleri olarak iki gruba
ayrılabilir. Adlî Yargı Teşkilat Kanununa göre, ceza
- Kira ilişkisinden doğan tüm uyuşmaz-
yargısındaki genel mahkemeler asliye ceza ve ağır
lıkları konu alan davalar ile bu davalara
ceza mahkemeleridir. Asliye ceza mahkemeleri tek
karşı açılan davalara,
hâkimlidir. Ağır ceza mahkemesinde ise, bir başkan
- Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın ile yeteri kadar üye bulunur.
paylaştırılmasına ve ortaklığın gideril-
5235 sayılı Adli Yargı Teşkilat Kanununda
mesine ilişkin davalara,
18.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanunla yapı-
- Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece lan değişiklikle, sulh ceza mahkemesi kaldırılmış,
zilyetliğin korunmasına yönelik olan onun yerine, kanunların ayrıca görevli kıldığı
davalara, hâller saklı kalmak üzere, yürütülen soruşturma-
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile di- larda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararla-
ğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi rı almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan
veya sulh hukuk hâkimini görevlendir- itirazları incelemek amacıyla sulh ceza hâkimliği
diği diğer davalara (ör. Taşınmazın ay- kurulmuştur. Sulh ceza mahkemelerinde görül-
nına ilişkin olmayan, kat mülkiyeti ka- mekte olan dava dosyaları ise, yetkili asliye ceza
nundan doğan davalara veya çekişmesiz mahkemelerine devredilmiştir. Örneğin, yürütül-
yargı işlerine) bakmakla görevlidir. mekte olan soruşturmayla ilgili olarak Cumhuri-
Genel mahkemeler yanında, özel bir kanunla yet savcısının kararına karşı sulh ceza hakimliğine
kurulan ve bakacakları dava ve işler belirli kişiler itiraz edilebilir (CMK m. 173). Müstakilen sulh
veya uyuşmazlık türleri ile sınırlandırılmış bulunan ceza hâkimliğinde görevlendirilen hâkimler, adli
mahkemeler ise özel mahkeme (uzmanlık mahke- yargı adalet komisyonu tarafından, başka mahke-
mesi) olarak adlandırılır. Hukuk mahkemeleri ara- melerde veya işlerde görevlendirilemez (5235 s.K.
sındaki özel mahkemeler, asliye ticaret mahkemesi, m. 10).
aile mahkemesi, tüketici mahkemesi, iş mahkemesi, Ceza mahkemeleri ile sulh ceza hakimliği, her
icra mahkemesi, kadastro mahkemesi, fikri ve sınaî il merkezi ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yo-
haklar hukuk mahkemesi olarak özetlenebilir. Özel ğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde
mahkemelerin bakmakla görevli oldukları davalar Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun olumlu görüşü
ise, kendi kanunlarında belirlenmiştir; örneğin, alınarak Adalet Bakanlığı tarafından kurulur. İş du-
asliye ticaret mahkemesi, ticari nitelikteki davalara rumunun gerekli kıldığı yerlerde ceza mahkemele-
bakmakla; tüketici mahkemesi, Tüketicinin Ko- rinin ve sulh ceza hakimliğinin birden fazla dairesi
runması Hakkında Kanuna göre, tüketici işlemleri oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. Ceza
ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek mahkemeleri ve sulh ceza hakimliği, bulundukları
uyuşmazlıklara ilişkin davaları çözmekle görevlidir. il veya ilçenin adı ile anılır.

73
Yargı Örgütü

Ceza mahkemelerinin ve sulh ceza hakimliğinin m. 25 vd.), fikri ve sınaî haklar ceza mahkemesi
yargı çevresi, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile (5846 s. FSEK m. 76) ve icra ceza mahkemesidir
bunlara adlî yönden bağlanan ilçelerin idarî sınırla- (2004 s. İİK m. 346-354).
rıdır. Ağır ceza mahkemeleri ile büyükşehir beledi- Ceza yargısında görev yapan genel ve özel mah-
yesi bulunan illerde, büyükşehir belediyesi sınırla- kemeler yanında, her il merkezi ve ilçede, o il veya
rı içerisindeki il ve ilçenin adı ile anılan sulh ceza ilçenin adı ile anılan bir Cumhuriyet başsavcılığı
hakimliğinin ve asliye ceza mahkemesinin yargı kurulur. Cumhuriyet başsavcılığında, bir Cumhu-
çevresi, il veya ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet riyet başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı
Bakanlığı’nın önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar bulunur (5235 s.K. m. 16). Cumhuriyet başsavcı-
Kurulunca belirlenir. Coğrafi durum ve iş yoğunlu- lığı, kamu davasının açılmasına yer olup olmadı-
ğu göz önünde tutularak bir sulh ceza hakimliğinin ğına karar vermek üzere soruşturma yapmak veya
kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesi- yaptırmak; kanun hükümlerine göre, yargılama
ne, Adalet Bakanlığı’nın önerisi üzerine Hakimler faaliyetlerini kamu adına izlemek, bunlara katıl-
ve Savcılar Kurulu tarafından karar verilir. mak ve gerektiğinde kanun yollarına başvurmak;
Ceza yargısındaki genel mahkemelerin görevi kesinleşen mahkeme kararlarının yerine getirilmesi
aşağıdaki şekilde özetlenebilir: ile ilgili işlemleri yapmak ve izlemek ve kanunlarla
• Asliye ceza mahkemesi, kanunların ayrıca verilen diğer görevleri yapmakla görevlidir (5235
görevli kıldığı hâller dışında, sulh ceza ha- s.K. m. 17).
kimliği ve ağır ceza mahkemelerinin görev- Kanunlarda Cumhuriyet savcılığının görev ya-
leri dışında kalan dava ve işlere bakmakla pacağı belirtilen mahkemelerdeki duruşmalarda,
görevlidir. başsavcılık, Cumhuriyet başsavcısı, görevlendireceği
• Ağır ceza mahkemesi ise, kanunların ayrıca gö- Cumhuriyet başsavcı vekili veya Cumhuriyet savcısı-
revli kıldığı haller dışında, Türk Ceza Kanu- nın katılımı ile temsil edilir (5235 s.K. m. 22).
nunda yer alan yağma (TCK m.148), irtikâp
(TCK m. 250/1 ve 2), resmî belgede sahte- Bölge Adliye Mahkemeleri
cilik (TCK m. 204/2), nitelikli dolandırıcı- Bölge adliye mahkemeleri, ikinci derece adlî yar-
lık (TCK m. 158), hileli iflas (TCK m. 161) gı mahkemeleri olup, bölgelerin coğrafi durumları
suçları, Türk Ceza Kanununun ikinci kitap ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen
dördüncü kısmının dört, beş, altı ve yedinci yerlerde, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun olumlu
bölümünde tanımlanan suçlar (devletin gü- görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından kuru-
venliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu lur. Bölge adliye mahkemelerinin yargı çevrelerinin
düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunma- belirlenmesine, değiştirilmesine veya bu mahkeme-
ya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve lerin kaldırılmasına ise, Adalet Bakanlığı’nın öneri-
casusluk, 318, 319, 324, 325 ve 332’nci mad- si üzerine Hakimler ve Savcılar Kurulu karar verilir.
deler hariç) ve 3713 sayılı Terörle Mücadele
Türkiye’de Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Er-
Kanununun kapsamına giren suçlar dolayısıy-
zurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Samsun illerin-
la açılan davalar ile ağırlaştırılmış müebbet ha-
de bölge adliye mahkemeleri kurulmuş olup ve bu
pis, müebbet hapis veya on yıldan fazla hapis
mahkemelerin yargı çevreleri Hakimler ve Savcılar
cezasını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere
Kurulu tarafından belirlenerek Resmî Gazete’de
bakmakla görevlidir.
ilân edilmiştir. Bölge adliye mahkemelerinin yurt
Özel ceza mahkemelerinin (uzmanlık mah- genelindeki sayısının yakın zaman içinde artması
kemelerinin) kuruluşu ile görev ve yetkileri özel beklenmektedir Ülke nüfusu, bölgelerin coğrafi
kanunlarda düzenlenmekte olup, bu mahkemeler durumu ve mahkemelerin iş yükü dikkate alındı-
özel kanunlarla belirlenen dava ve işleri görür. Özel ğında bölge adliye mahkemelerinin mevcut sayısı
ceza mahkemeleri, çocuk mahkemesi, çocuk ağır yetersiz olduğundan, bölge adliye mahkemelerinin
ceza mahkemesi (5395 s. Çocuk Koruma Kanunu

74
Hukukun Temel Kavramları

sayısının kısa sürede artırılması gerektiğini belirt- • Yargı çevresindeki yetkili ilk derece hu-
mek gerekir. kuk mahkemesinin bir davaya bakmasına
Bölge adliye mahkemelerinin aslî görevi, adlî fiili veya hukuki bir engel çıktığı veya iki
yargı ilk derece mahkemelerince verilen ve kesin mahkemenin yargı sınırları kapsamının be-
olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak istinaf lirlenmesinde tereddüt edildiği takdirde, o
başvurularını inceleyip karara bağlamak ve kanun- davanın bölge adliye mahkemesi yargı çev-
larla verilen diğer işleri yapmaktır (5235 s.K. m. 33). resi içerisinde başka bir hukuk mahkemesi-
ne nakline veya yetkili mahkemenin tayini-
Bölge adliye mahkemeleri, başkanlık, başkanlar
ne karar vermek,
kurulu, daireler, bölge adliye mahkemesi Cumhu-
riyet başsavcılığı, bölge adliye mahkemesi adalet • Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
komisyonu ve müdürlüklerden oluşur. Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin gö-
Bölge adliye mahkemeleri daireleri ise, hukuk revleri ise şunlardır:
ve ceza dairelerinden oluşur. Her bölge adliye • İlk derece ceza mahkemelerince verilen ve
mahkemesinde en az üç hukuk ve iki ceza dairesi kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı
bulunur. Gerekli hâllerde dairelerin sayısı, Adalet yapılacak istinaf başvurularını karara bağla-
Bakanlığı’nın önerisi üzerine Hakimler ve Savcılar mak,
Kurulu’nca artırılabilir veya azaltılabilir. Daireler- • Yargı çevresi içerisinde bulunan ilk derece
de bir başkan ve yeteri kadar üye bulunur (5235 ceza mahkemeleri arasındaki yetki ve görev
s.K. m. 29). Her daire, bir başkan ve iki üyenin uyuşmazlıklarını çözmek,
katılmasıyla toplanabilir. Dairelerde yargılama ku-
• Yargı çevresindeki ilk derece ceza mahke-
ral olarak aleni şekilde yürütülür, ancak görüşmeler
meleri hâkimlerinin davayı görmeye huku-
gizli yapılır, kararlar çoğunlukla verilir (5235 s.K.
ki veya fiili engellerinin çıkması hâlinde, o
m. 46).
davanın bölge adliye mahkemesi yargı çev-
resi içerisinde başka bir adlî yargı ilk dere-
Hüküm ce ceza mahkemesine nakli hakkında karar
Bir davada ileri sürülen taleplerin maddi hukuk vermek,
kurallarına göre incelenmesi sonucunda, davanın • Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
esas bakımından kabulü veya reddi şeklinde mah- Her bölge adliye mahkemesinde ayrıca bir
kemece verilen nihai karardır.
Cumhuriyet başsavcılığı bulunur. Bölge adliye
mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, Cumhuriyet
başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısından
Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin gö-
oluşur. Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet sav-
revleri şunlardır:
cıları, ceza davalarına ilişkin hüküm ve kararlara
• İlk derece hukuk mahkemelerinden verilen
ait dosyalardan kendilerine verilenleri inceleyerek
ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı
yazılı düşüncesiyle birlikte ilgili daireye göndermek
yapılan istinaf başvurularını karara bağla-
ve duruşmalara katılmak; ceza daireleri kararları-
mak,
na karşı gerektiğinde kanun yollarına başvurmak;
• Yargı çevresi içerisinde bulunan ilk derece Cumhuriyet başsavcısının vereceği veya kanun-
hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve gö- la belirlenen diğer görevleri yapmakla görevlidir
rev uyuşmazlıklarını çözmek, (5235 s.K. m. 41).

75
Yargı Örgütü

Yaşamla İlişkilendir

İstinaf bilançosu: Karar oranı yüzde 77 106 bin 477 karardan 5 bin 537’si temyiz edildi.
İki yıl içinde, Türkiye çapında planlanan 15 Temyiz oranı yüzde 5,2 olarak tespit edildi.
istinaf mahkemesi de kurulacak. Hürriyet’in Ada- HUKUK: Hukuk dairelerine gelen 111 bin
let Bakanlığı’ndan aldığı bilgiye göre Bölge Adliye 141 dosyadan 75 bin 182’si hakkında karar ve-
Mahkemeleri’nin faaliyete girdiği 20 Temmuz 2016 rildi. Derdest dosyaların sayısı 35 bin 959. Karar
ile 30 Nisan 2017 tarihine kadar geçen sürede, verdik- verme oranı yüzde 67 oldu. 75 bin 182 karardan
leri karar türü, sayıları, dosyaların temyiz oranları şöyle: toplam 8 bin 417’si temyiz edilirken, temyiz ora-
CEZA: Ceza dairelerine gelen 136 bin 928 nı yüzde 11 oldu.”
dosyadan 106 bin 477’sinde karar verildi. Derdest
(devam eden) dosya sayısı 30 bin 451. Cezalarda Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/isti-
karar verme oranı yüzde 77 olarak gerçekleşti. naf-bilancosu-karar-orani-yuzde-77-40505012

Yargıtay ve ceza daireleri bölge adliye mahkemeleri ve bazı


Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve ka- durumlarda ilk derece mahkemelerince verilen nihai
nunun başka bir adlî yargı merciine bırakmadığı kararların temyiz incelemesini yapmakla görevlidir.
karar ve hükümlerin son inceleme merci olup, Ana- Temyiz başvurusu üzerine inceleme Yargıtay’daki il-
yasa ve diğer kanunlara göre görev yapan bağımsız gili daire tarafından yerine getirilir. Yargıtay daireleri
bir yüksek mahkemedir. Kanunla gösterilen belli bir başkan ve dört üyenin katılmasıyla toplanır ve
davalara ise ilk ve son derece mahkemesi olarak ba- toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir
kar (AY m. 154, I; YK m. 13). Yargıtay’ın asli fonk- (YK m. 39). Bölge adliye mahkemesinin veya ilk de-
siyonu, adlî yargı alanında çözüme bağlanan dava rece mahkemesinin kararı bozulursa, dosya yeniden
ve işler bakımından, ülkede hukukun aynı şekilde inceleme yapılmak ve karar verilmek üzere duruma
uygulanmasını ve hukuk birliğini sağlamaktır. göre bu mahkemelerden birine gönderilir.
Yargıtay’ın kuruluşu, işleyişi, başkan, başkanve- Dairelerin üstünde Hukuk Genel Kurulu ve Ceza
killeri, daire başkanları ve üyeleri ile Cumhuriyet Genel Kurulu bulunur. Hukuk Genel Kurulu hukuk
başsavcısı ve Cumhuriyet başsavcı vekilinin nite- dairelerinin başkan ve üyelerinden, Ceza Genel Ku-
likleri ve seçim usûlleri, mahkemelerin bağımsız- rulu ise ceza dairelerinin başkan ve üyelerinden oluşur
lığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla (YK m. 7, I). Hukuk ve Ceza Genel Kurullarının te-
düzenlenmesi gerektiğinden (AY m. 154, son), mel görevleri, Yargıtay dairelerince verilen bozma ka-
Yargıtay’ın kuruluşu ve çalışma usûlleri 2797 sayılı rarlarına direnen bölge adliye mahkemesi ve ilk derece
Yargıtay Kanunu ile düzenlenmiştir. mahkemesi kararlarının (YK m. 15, I, 1) ve ilk derece
mahkemesi olarak Yargıtay ilgili dairesi tarafından veri-
Yargıtay’ın karar organları daireler, Hukuk Ge-
len hükümlerin temyiz yoluyla incelemesini yapmaktır
nel Kurulu, Ceza Genel Kurulu, Büyük Genel Ku-
(YK m. 15, I, 3). Bir diğer önemli görevi ise, içtihatların
rul, başkanlar kurulları, birinci başkanlık kurulu,
birleştirilmesine karar vermektir. Buna göre;
yüksek disiplin kurulu ve yönetim kuruludur.
• Yargıtay hukuk daireleri arasında veya ceza dai-
Yargıtay Kanunu’na göre, Yargıtay’da on iki hu-
releri arasında içtihat uyuşmazlıkları bulunursa,
kuk, on iki ceza dairesi ve her dairede bir daire başka-
nı ile yeteri kadar üye bulunur (YK m. 5). Yargıtay’da • Yargıtay dairelerinden biri; yerleşmiş içtiha-
ayrıca yeteri kadar tetkik hâkimi bulunur (YK m. dından dönmek isterse veya benzer olaylarda
36, I). Tetkik hâkimleri kurul ve daire başkanlarının birbiriyle çelişen kararlar verirse, bunların
kendilerine verecekleri dosya ve evrakı inceleyerek, içtihatların birleştirilmesi yoluyla kesin ola-
kararlara ve yapılacak işlere ilişkin düşüncelerini içe- rak karara bağlamak hukuk veya ceza genel
ren rapor düzenlerler (YK m. 26, I). Yargıtay hukuk kurullarının görevidir (YK m. 15, I, 2).

76
Hukukun Temel Kavramları

Yargıtay’ın bir diğer karar organı ise Büyük Genel Kuruldur. Yargıtay Büyük Genel Kurulu, birinci baş-
kan, birinci başkanvekilleri, daire başkanları, üyeler ile Yargıtay Cumhuriyet başsavcısı ve Yargıtay Cumhu-
riyet başsavcı vekilinden oluşur (YK m. 8, I). Yargıtay Büyük Genel Kurulunun görevlerinden bazıları, Yar-
gıtay Başkanını, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı adayını, daire başkanlarını ve Yargıtay üyelerinin katılması
gereken kurullara gönderilecek üyeleri seçmektir. Ayrıca içtihat uyuşmazlıklarını gidermek ve içtihatları
birleştirmek de Genel Kurulun görevleri arasındadır. Buna göre;
• Hukuk Genel Kurulunun benzer olaylarda birbirine aykırı biçimde verdiği kararları ile Ceza
Genel Kurulunun yine benzer olaylarda birbirine aykırı olarak verdiği kararları,
• Hukuk Genel Kurulu ile Ceza Genel Kurulu; Hukuk Genel Kurulu ile bir hukuk dairesi; Hukuk
Genel Kurulu ile bir ceza dairesi;
• Ceza Genel Kurulu ile bir ceza dairesi, Ceza Genel
Kurulu ile bir hukuk dairesi;
• Bir hukuk dairesi ile bir ceza dairesi arasındaki içtihat internet
uyuşmazlıkları Büyük Genel Kurulun içtihadı birleştirme
Yargıtay Başkanlığı Resmî Web Sitesi (http://
kararlarıyla giderilir (YK m. 16).
www.yargitay.gov.tr/)
Yargıtay Büyük Genel Kurulunun kararları kesin olup,
bu kararlar aleyhine başka bir yargı merciine başvurulamaz.

Öğrenme Çıktısı

1 Adlî yargıyı ve bu yargı kolu içinde görev alan mahkemeleri açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Yargı örgütümüzdeki özel


mahkemeler hakkında bil-
Kira ilişkisinden (sözleşme-
Bölge adliye mahkemeleri- gi almak için Muhammet
sinden) doğan uyuşmazlıkla-
nin görevleri nelerdir? Özekes’in “Temel Hukuk
ra bakan mahkemeyi anlatın.
Bilgisi (5. Baskı. Ankara,
2014 )” adlı eserini inceleyin.

İDARİ YARGI İdarî yargı kolunda görevli olan mahkemeler üç


İdarî yargı, hukuka aykırı idarî işlemlere karşı derece ayrılmıştır:
açılan iptal davaları veya idarî eylem ve işlemlerden • İlk derece idare mahkemeleri ve vergi mahke-
dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tara- meleri
fından açılan tam yargı davaları ve kamu hizmetle- • İkinci derece bölge idare mahkemeleri
rinin yürütülmesi için yapılan idarî sözleşmelerden • İdarî yargının en üst yargı merci olan Danıştay
kaynaklanan (tahkime tâbi olmayan uyuşmazlıklara
Bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve
ilişkin) davaların görüldüğü yargı koludur (İYUK
vergi mahkemeleri, bölgelerin coğrafi durumları ve
m. 2, I). Örneğin, hakkında atama işlemi yapılan
iş hacmi göz önünde tutularak Adalet Bakanlığı ta-
bir kamu görevlisinin, sözkonusu idari işlemin hu-
rafından kurulur ve yargı çevreleri tespit olunur. Bu
kuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi için
mahkemelerin kaldırılmasına veya yargı çevrelerinin
idari yargı kolunda dava açması gerekir.

77
Yargı Örgütü

değiştirilmesine ise, ilgili bakanlıkların önerisi üze- Bölge İdare Mahkemeleri


rine Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından karar Bölge İdare mahkemeleri, ikinci derece idare
verilir. Aynı yargı çevresinde birden fazla idare veya mahkemeleri olup, bölgelerin coğrafi durumları ve
vergi mahkemesinin faaliyet gösterdiği hâllerde, özel iş yoğunluğu gözönünde tutularak Adalet Bakanlı-
kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, ğınca kurulur ve yargı çevreleri tespit olunur. Böl-
uzmanlaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin ge idare mahkemelerinin kaldırılmasına veya yargı
yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, mahkemeler çevrelerinin değiştirilmesine, Adalet Bakanlığının
arasındaki iş bölümü, Hakimler ve Savcılar Kurulu önerisi üzerine, İçişleri, Maliye Bakanlıkları ile
tarafından belirlenebilir (2576 s.K. m. 2). Gümrük Bakanlığının görüşleri alınarak, Hakimler
ve Savcılar Kurulu karar verir.
İlk Derece Mahkemeleri Bölge idare mahkemelerinin görevleri, idare ve
vergi mahkemeleri kararlarına karşı yapılan istinaf
İdarî yargı kolundaki ilk derece mahkemeleri
başvurularını inceleyip karara bağlamak (2577 s.K.
idare mahkemeleri ve vergi mahkemeleridir.
m. 45), yargı çevresindeki idare ve vergi mahke-
İdare mahkemeleri, başka bir yargı merciine bı- meleri arasında çıkan görev ve yetki uyuşmazlık-
rakılmayan iptal davalarını, tam yargı davalarını, larını kesin karara bağlamak ve diğer kanunlarla
tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve söz- verilen görevleri yerine getirmektir. Belirtmeliyiz
leşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu ki istinaf yoluna, ancak yeni kurulan bölge idare
hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları
idarî sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan tarihten sonra idare ve vergi mahkemelerince veri-
uyuşmazlıklara ilişkin davaları çözmekle görevli len kararlara karşı başvurulabilir. Bu tarihten önce
mahkemelerdir (2576 s.K. m. 5). Buna göre, idare verilmiş kararlara karşı ise, kararın verildiği tarihte
mahkemeleri, vergi mahkemelerinin görevine giren yürürlükte bulunan kanun yollarına başvurulabilir
davalar ve Danıştay’ın ilk derece mahkemesi sıfa- (2577 s.K. Geçici Madde 8).
tıyla bakacağı davalar dışından kalan idarî davalara Bölge idare mahkemesi, bir başkan ve yeteri ka-
bakar. dar üyeden oluşan ve kurul halinde çalışan toplu
Vergi mahkemeleri ise, genel bütçeye, il özel ida- bir mahkemedir. Bölge idare mahkemesi, başkan-
releri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harç- lık, başkanlar kurulu, daireler, bölge idare mahke-
lar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve mesi adalet komisyonu ve müdürlüklerden oluşur.
cezaları ile tarifelere ilişkin davaları ve 6183 sayılı Bölge idare mahkemelerinde, biri idare diğeri
Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Ka- vergi olmak üzere en az iki daire bulunur. Gerekli
nunun uygulanmasına ilişkin davaları çözmekle hâllerde dairelerin sayısı, Adalet Bakanlığı’nın tek-
görevli ilk derece mahkemeleridir (2576 s.K. m. 6). lifi üzerine Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından
İdare mahkemeleri ve vergi mahkemeleri bir arttırılıp azaltılabilir. Bölge idare mahkemesi baş-
başkan ile yeteri kadar üyeden oluşur. Kurul ha- kan ve üyeliklerine Hakimler ve Savcılar Kurulu
linde karar verilmesi gereken dava ve işlerde, mah- tarafından atama yapılır.
keme kurulu başkan ile iki üyeden oluşur. Başka- Bölge idare mahkemesi daireleri, bir başkan ve
nın yokluğunda kıdemli üye başkana vekillik eder iki üyenin katılımıyla toplanır. Görüşmeler gizli
(2576 s.K. m. 4). yapılır, kararlar çoğunlukla verilir.
Uyuşmazlık miktarı 2576 s.K. ile belirlenen pa- Bölge idare mahkemesi dairelerinin görevleri
rasal miktarı aşmayan ve konusu belirli bir parayı şunlardır (2576 s.K. m. 3/A):
içeren işlemlere karşı açılan iptal davaları ve tam • İlk derece idare veya vergi mahkemelerince
yargı davaları ise, idare mahkemesinde veya vergi verilen ve istinaf yolu açık olan nihai karar-
mahkemesinde görevli hâkimlerden biri tarafından lara karşı yapılan istinaf başvurularını ince-
da çözülebilir. Başka bir deyişle, kanunda öngörü- leyerek karara bağlamak
len parasal sınırın altındaki iptal ve tam yargı dava- • İlk derece mahkemelerince yürütmenin
ları ile vergi davalarında tek hâkimle karar verilebi- durdurulması istemleri hakkında verilen
lir (2576 s.K. m. 7, I). kararlara karşı yapılan itirazları inceleyerek
karara bağlamak

78
Hukukun Temel Kavramları

• Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece Danıştay’ın, kuruluşu, işleyişi ile başkan ve üye-
mahkemeleri arasındaki görev ve yetki lerinin nitelikleri ve seçimi, idarî yargının özelliği,
uyuşmazlıklarını çözmek mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı
• Yargı çevresi içinde bulunan yetkili ilk dere- esaslarına göre kanunla düzenlenir (AY m. 155, son).
ce mahkemesinin bir davaya bakmasına fiili Danıştay’ın karar organları daireler, Danıştay
veya hukuki bir engel çıktığı veya iki mah- Genel Kurulu, İdarî İşler Kurulu, İdarî Dava Daire-
kemenin yargı çevresi sınırlarında tered- leri Kurulu, Vergi Dava Daireleri Kurulu, İçtihatları
düt edildiği veya iki mahkemenin de aynı Birleştirme Kurulu, Başkanlar Kurulu, Başkanlık
davaya bakmaya yetkili olduklarına karar Kurulu, Yüksek Disiplin Kurulu ve Disiplin Kuru-
verdikleri hâllerde, o davanın bölge idare ludur (DK m. 5).
mahkemesi yargı çevresi içinde bulunan Danıştay, dokuzu dava, biri idarî daire olmak
başka bir mahkemeye nakline veya yetkili üzere on daireden oluşur (DK m. 13, I). Bölge ida-
mahkemenin tayinine karar vermek re mahkemelerinin verdikleri nihai kararların ve
• Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülen
Bölge idare mahkemesi başkanının görevlerin- davalarla ilgili nihai kararların temyiz incelemesi
den başlıcaları, mahkemeyi temsil etmek; mah- Danıştay Dava Daireleri tarafından yapılır (2577
kemenin uyumlu, verimli ve düzenli çalışmasını s.K. m. 46; DK m. 25). Her dairede bir başkan ile
sağlamak ve bu konuda gerekli tedbirleri almak; da- yeteri kadar üye bulunur. Heyetler bir başkan ve
irelerin benzer olaylarda kesin olarak verdikleri ka- dört üyenin katılmasıyla toplanır, salt çoğunluk ile
rarlar arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi için baş- karar verir. Üye sayısının yeterli olması halinde bir-
kanlar kuruluna başvurmaktır (2576 s.K. m. 3/B). den fazla heyet oluşturulabilir. Bu durumda, oluş-
Bölge idare mahkemesi daireleri ile idare ve vergi turulan diğer heyetlere, heyette yer alan en kıdemli
mahkemesi başkanlarının başlıca görevleri, görüşme üye başkanlık eder. Dairelerde yeteri kadar tetkik
ve duruşmaları yönetmek, düşünce ve görüşlerini hâkimi bulunur (DK m. 13).
bildirirmek ve oylarını vermektir. Bu mahkeme- İdarî Dava Daireleri Genel Kurulu, Danıştay İdarî
lerde görevli üyeler ise, bulundukları mahkemede Dava Dairelerince verilen bozma kararları üzerine
başkanlar tarafından verilen dosyaları geciktirmeden bölge idare mahkemesince verilen direnme kararları-
incelemek, mahkeme kuruluna gerekli açıklamaları nın ve idarî dava dairelerinin ilk derece mahkemesi
yapmak, düşünce ve görüşlerini bildirmek, oylarını olarak verdikleri kararların temyiz incelemesini yapar.
vermek, kararları yazmak ve makemeyle ilgili başkan Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu ise, Danıştay vergi
tarafından verilen diğer görevleri yerine getirmektir dava dairelerince verilen bozma kararlarına üzerine
(2576 s.K. m. 10 ve 11). bölge idare mahkemesince verilen direnme kararları-
nın ve vergi dava dairelerinin ilk derece mahkemesi
Danıştay olarak verdikleri kararların temyiz incelemesini yapar
Danıştay, kanunun başka bir idarî yargı mer- (DK m. 38; İYUK m. 50).
ciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son ince- İçtihatları Birleştirme Kurulu, dava dairelerinin
leme (temyiz) merci olup, kanunla gösterilen belli veya idarî ve vergi dava daireleri genel kurullarının
davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak kendi kararları veya ayrı ayrı verdikleri kararlar ara-
bakar (AY m. 155, I; DK m. 23; İYUK m. 46). sında uyuşmazlık (çelişki) bulunması ya da birleş-
Danıştay, kamu hizmetlerinin yürütülmesine iliş- tirilmiş içtihatların değiştirilmesi gerektiğinde, iç-
kin imtiyaz sözleşmeleri hakkında görüş bildir- tihadın birleştirilmesi veya değiştirilmesi hakkında
mek, idarî uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gös- karar vermekle görevlidir.
terilen diğer işleri yapmakla da görevlidir (AY m.
155, II). Buna göre, Danıştay hem temyiz merci
olarak görev yapar hem de Anayasa ve kanunlarda
öngörülen hallerde ilk derece mahkemesi sıfatıy- internet
la kendisine verilen dava ve işlere bakmak, görüş
Danıştay Başkanlığı Resmî Web Sitesi (http://
bildirmek ve karar vermekle yükümlüdür (Ayrıca
www.danistay.gov.tr/)
bkz. DK m. 23-25).

79
Yargı Örgütü

Öğrenme Çıktısı

2 İdarî yargıyı ve bu yargı kolu içinde görev alan mahkemeleri açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İdari Yargı hakkında ayrın-


tılı bilgi almak için, Turan
Danıştay’ın karar organları Bölge idare mahkemeleri-
Yıldırım’ın “İdari Yargı (2.
hangileridir, belirtiniz? nin görevlerini anlatınız.
Baskı. İstanbul, 2010)” adlı
eserini inceleyiniz.

ANAYASA YARGISI • Türkiye Büyük Millet Meclisi;


Anayasa yargısı geniş anlamda Anayasa hukuku - İki üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun ken-
sorunlarının herhangi bir yargısal süreç içinde ka- di başkan ve üyeleri arasından, her boş
rara bağlanmasını, dar anlamda ise, kanunların ve yer için gösterecekleri üçer aday içinden,
diğer bazı yasama işlemlerinin Anayasa’ya uygun- - Bir üyeyi ise baro başkanlarının serbest
luğunun yargısal merciler tarafından denetlenmesi avukatlar arasından gösterecekleri üç aday
anlamına gelir. içinden yapacağı gizli oylamayla seçer.
Anayasa yargısı demokratik bir hukuk devle- • Cumhurbaşkanı;
tinin varlığı için gerekli yargı kollarından biridir. - Üç üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay
Zira normlar hiyerarşisi bakımından bir hukuk genel kurullarınca kendi başkan ve üye-
devletinde kanunların ve diğer yasama işlemleri- leri arasından her boş yer için göstere-
nin üst normlara, temel hak ve hürriyetlere, insan cekleri üçer aday içinden;
haklarına uygunluğunu sağlayabilmek için, yasama
- En az ikisi hukukçu olmak üzere üç
işlemlerinin dahi denetlenmesi yolu açılmalıdır
üyeyi Yükseköğretim Kurulunun kendi
(Duran, s. 57 vd.).
üyesi olmayan yükseköğretim kurumla-
Anayasa yargısı, sadece kanunların Anayasa’ya rının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler
uygunluğu denetimini yapmakla yetinmemek- dallarında görev yapan öğretim üyeleri
te, aynı zamanda temel hak ve hürriyetlerin ihlal arasından göstereceği üçer aday içinden;
edilmesi halinde, kişilerin bireysel başvuru yolunu
- Dört üyeyi üst kademe yöneticileri,
işleterek Anayasa ile güvence altına alınan hak ve
serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve
özgürlüklerin korunmasını sağlamaktadır.
savcılar ile en az beş yıl raportörlük yap-
mış Anayasa Mahkemesi raportörleri
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve arasından seçer.
Yapısı Anayasa Mahkemesi üyeleri on iki yıl için seçilir-
Anayasa yargısında görevli mahkeme Anayasa ler. Bir kişi ikinci kez Anayasa Mahkemesi üyesi seçi-
Mahkemesidir. Anayasa Mahkemesinin Kurulu- lemez. Üyeler altmış beş yaşını doldurunca emekliye
şu, hem Anayasa’da hem de 6216 sayılı Anayasa ayrılırlar. Zorunlu emeklilik yaşından önce görev
Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usûlleri süresi dolan üyelerin başka bir görevde çalışmaları ve
Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir. Anayasa Mah- özlük işleri kanunla düzenlenir (AY m. 147, I).
kemesi on beş üyeden oluşur. Üyelerin üçü Türkiye Anayasa Mahkemesi başkanı ve başkanvekilleri ise,
Büyük Millet Meclisi, on ikisi ise Cumhurbaşkanı üyeler arasından gizli oyla ve üye tam sayısının salt ço-
tarafından Anayasa’da öngörülen belirli yargı organ- ğunluğu ile dört yıl için seçilir. Süresi biten başkan ve
ları ile kurumların üyeleri veya belirli kişiler arasın- başkanvekilleri yeniden seçilebilirler (AY m. 146, VI).
dan seçilir. Anayasa’nın 146. maddesine göre:

80
Hukukun Temel Kavramları

Anayasa Mahkemesinin Görev ve işleri karara bağlamakla görevlidir. Somut


Yetkileri norm denetimi, görülmekte olan (derdest)
Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkileri Ana- bir davada, davaya bakan mahkemenin, uy-
yasa ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi’nin Ku- gulanacak kanun veya Cumhurbaşkanlığı
ruluşu ve Yargılama Usûlleri Hakkında Kanun ile kararnamesi hükümlerini Anayasa’ya aykırı
düzenlenmektedir. görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü
aykırılık iddiasını ciddî bulursa, itiraz yoluyla
Anayasa mahkemesinin görev ve yetkile-
Anayasa Mahkemesi’ne başvurması ve Anaya-
ri, kanunların ve diğer bazı yasama işlemlerinin
sa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara
Anayasa’ya uygunluğunun denetimi ve diğer gö-
kadar davayı geri bırakması suretiyle gerçekle-
revleri olmak üzere, iki başlık altında incelenebilir.
şir. Anayasa Mahkemesi, itiraz başvurusunun
kendisine ulaşmasından itibaren beş ay içinde
kararını vermelidir. Bu süre içinde karar veril-
mezse, mahkeme davayı yürürlükteki kanun
internet hükümlerine göre sonuçlandırır (AY m. 152).
Anayasa Mahkemesi Resmî Web Sitesi (http:// Ancak, mahkemenin nihai karar kesinleşince-
www.anayasa.gov.tr/) ye kadar Anayasa Mahkemesi tarafından karar
verilirse, davaya bakan mahkeme bu karara
uymak zorundadır.
Anayasa’ya Uygunluk Denetimi
3. Bireysel başvuru: Anayasa Mahkemesi,
Anayasa’ya uygunluk denetimi üç şekilde ger- Anayasa’nın 148. maddesi uyarınca yapılan
çekleşebilir (6216 s.K. m. 3, I, a, b, c): bireysel başvuruları karara bağlamakla gö-
1. Soyut norm denetimi: Anayasa Mahkemesi revlidir. Anayasa’ya göre, “Herkes, Anayasa’da
kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararname- güvence altına alınmış temel hak ve özgürlük-
lerinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtü- lerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
züğünün veya bunların belirli madde veya kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
hükümlerinin şekil ve esas bakımından, tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anaya-
Anayasa değişikliklerinin ise sadece şekil açı- sa Mahkemesi’ne başvurabilir. Başvuruda
sından Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla açılan bulunabilmek için
iptal davalarına bakmakla görevlidir. Ancak, olağan kanun yol-
olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıka- larının tüketilmiş
rılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin dikkat olması şarttır.” (AY
şekil ve esas bakımından Anayasa’ya aykırı Anayasa Mahkemesi’ne bi- m. 148, III). Birey-
olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde reysel başvuru yapılabilmesi sel başvuruda, kanun
iptal davası açılamaz. Soyut norm deneti- için, ilgili yargı kolundaki iç yolunda gözetilmesi
minde Anayasa’da öngörülen belirli kişiler ta- hukuk yollarının tüketilmiş gereken hususlarda
rafından doğrudan Anayasa Mahkemesi’nde olması gerekir. inceleme yapılamaz.
iptal davası açılması söz konusudur. Buna
göre, Anayasa Mahkemesi’nde doğrudan
iptal davası açma hakkı, Cumhurbaşkanına, Anayasa Mahkemesinin Diğer
Türkiye Büyük Millet Meclisinde en fazla
Görevleri
üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye Anayasa Mahkemesi’nin, yasama işlemlerinin
tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üye- Anayasa’ya uygunluğunun denetimi yanında yerine
lere aittir (AY m. 150). Doğrudan iptal dava- getirmekle yükümlü olduğu dava işler ise şunlardır:
sı açma hakkı, iptali istenen normun Resmî 1. Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet
Gazete’de yayımlanmasından başlayarak alt- Meclisi Başkanını, Cumhurbaşkanı yar-
mış gün içinde kullanılmalıdır. dımcılarını, bakanları, Anayasa Mahkeme-
2. Somut norm denetimi: Anayasa Mahkemesi, si, Yargıtay, Danıştay başkan ve üyelerini,
Anayasa’nın 152. maddesine göre mahkeme- Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekili-
lerce itiraz yoluyla kendisine intikal ettirilen ni, Hâkimler ve Savcılar Kurulu ve Sayıştay

81
Yargı Örgütü

başkan ve üyelerini, Genelkurmay Başkanı, lecek yargılamalara Genel Kurulda bakılır, bireysel
Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutan- başvurular ise bölümlerde karara bağlanır.
larını görevleri ile ilgili suçlardan dolayı Anayasa değişikliğinde iptale, siyasî partilerin
Yüce Divan sıfatıyla yargılamak kapatılmasına ya da Devlet yardımından yoksun
2. Siyasi partilerin kapatılmasına ve devlet bırakılmasına karar verilebilmesi için toplantıya
yardımından yoksun bırakılmasına ilişkin katılan üyelerin üçte iki oy çokluğu şarttır.
davaları karara bağlamak Anayasa Mahkemesi, Yüce Divan sıfatıyla baktı-
3. Siyasi partilerin mal edinmeleri ile gelir ve gi- ğı davalar dışında kalan işleri dosya üzerinde inceler.
derlerinin kanuna uygunluğunun denetlemek Ancak, bireysel başvurularda duruşma yapılmasına
4. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından, karar verilebilir. Mahkeme ayrıca, gerekli gördüğü
milletvekillerinin yasama dokunulmazlık- hallerde sözlü açıklamalarını dinlemek üzere ilgi-
larının kaldırılmasına, milletvekilliklerinin lileri ve konu üzerinde bilgisi olanları çağırabilir
düşmesine ya da milletvekili olmayan ba- ve siyasî partilerin kapatılmasına ilişkin davalarda,
kanların dokunulmazlıklarının kaldırılma- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından sonra kapa-
sına karar verilmesi hâllerinde, Anayasa, tılması istenen siyasî partinin genel başkanlığının
kanun veya Türkiye Büyük Millet Meclisi veya tayin edeceği bir vekilin savunmasını dinler.
İçtüzüğü hükümlerine aykırılık iddiasına Anayasa Mahkemesi’nde açılan iptal davaların-
dayanan iptal istemlerini karara bağlamak da, kural olarak kanunların esas ve şekil bakımın-
5. Mahkeme üyeleri arasından Anayasa Mahke- dan, Anayasa değişikliklerinin ise şekil bakımından
mesi Başkanı ve başkanvekilleri ile Uyuşmazlık Anayasa’ya uygun olup olmadığı denetlenir. Ka-
Mahkemesi Başkanı ve Başkanvekilini seçmek. nunların şekil bakımından denetlenmesi, son oyla-
manın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı
bakımından mümkün iken; Anayasa değişiklikle-
Anayasa Mahkemesinin Çalışma rinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilik-
Usûlü le görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hu-
Anayasa Mahkemesi, iki Bölüm ve Genel Kurul susları ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme,
halinde çalışır. Bölümler, başkanvekili başkanlığında Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet
dört üyenin katılımıyla toplanır. Genel Kurul, Mah- Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir.
keme Başkanının veya Başkanın belirleyeceği başkan- Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün
vekilinin başkanlığında en az on üye ile toplanır. Bö- geçtikten sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal da-
lümler ve Genel Kurul, kararlarını salt çoğunlukla alır. vası açılamayacağı gibi daha sonra def ’i yoluyla da
Siyasî partilere ilişkin dava ve başvurulara, iptal ileri sürülemez.
ve itiraz davaları ile Yüce Divan sıfatıyla yürütü-
Öğrenme Çıktısı

3 Anayasa Yargısını ve bu yargı kolu içinde görev alan mahkemeleri açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Anayasa Yargısının işlevi hak-


kında bilgi almak için; Duran,
Anayasa’ya uygunluk dene- Lûtfi Duran’a ait “Türkiye’de
Anayasa Mahkemesine birey-
timi, Anayasa Mahkemesin- Anayasa Yargısının İşlevi ve
sel başvuru yapılabilmesinin
ce hangi yollarla gerçekleşti- Konumu” adlı makaleyi, Ana-
şartları nelerdir, anlatınız.
rilir? yasa Yargısı Dergisinde (Cilt:
1, Yıl: 1984, sayfa: 57-87) in-
celeyebilirsiniz.

82
Hukukun Temel Kavramları

DİĞER YARGI KOLLARI - Kanunlarla verilen diğer inceleme, de-


Anayasa’nın yüksek mahkemelere ilişkin hüküm- netleme işlerini yapmak
leri ve yargılama usûllerine ilişkin mevzuat dikkate • Yargısal görevleri
alındığında, temel yargı kolları olan adlî yargı, idarî - Genel yönetim kapsamındaki kamu ida-
yargı ve Anayasa yargısı yanında, yargı yetkisi adlî ve relerinin; gelir, gider ve mallarına ilişkin
idarî yargı kollarına nazaran daha sınırlı olan farklı hesap ve işlemlerinin kanunlara ve diğer
yargı kollarından da söz edilebilir. Bunlar mali yargı hukuki düzenlemelere uygun olup olma-
ve uyuşmazlık yargısıdır. Anayasa’nın askeri yargıyı dığını denetlemek ve kamu zararına yol
düzenleyen 145’inci maddesi, Askerî Yargıtay’ı dü- açan hususları kesin hükme bağlamak
zenleyen 156 ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ni İlgililer, Sayıştay’ın kesin hükümlerine karşı,
düzenleyen 157’nci maddesi, Anayasa’da değişiklik kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar
yapan 16.4.2017 tarihli ve 6771 Sayılı Kanunla yü- düzeltme yoluna başvurabilirler. Karar düzeltme
rürlükten kaldırılmıştır. Buna göre, asker kişileri ve bir kez talep edilebilir. Bu kararlar hakkında, ayrıca
askerliği ilgilendiren hukuki uyuşmazlıklar ilgisine idarî yargı yoluna başvurulamaz.
göre idari yargı veya adli yargı kolundaki mahkeme-
lerde görülecektir.
Uyuşmazlık Yargısı
Mali Yargı Farklı yargı kolları arasında ortaya çıkan yargı
yolu uyuşmazlıklarını gidermek amacıyla teşkil edi-
Mali yargının amacı, kamu idarelerinin etkili, eko- len yargı kolu ise uyuşmazlık yargısıdır. Anayasa’ya
nomik, verimli ve hukuka uygun olarak çalışması ve göre, adlî ve idarî yargı mercileri arasındaki görev
kamu kaynaklarının öngörülen amaçlara ve kanunlara ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmek-
uygun olarak elde edilmesi, muhafazası ve kullanılması le görevli ve yetkili yüksek yargı merci Uyuşmazlık
için gerekli denetimin gerçekleştirilmesi ve sorumlula- Mahkemesidir. Buna karşılık, diğer yargı mercileri
rın hesap ve işlemlerinin kesin hükme bağlanmasıdır. ile Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmaz-
Mali yargı kolunda görevli organ Sayıştay’dır. lıklarında, Uyuşmazlık Mahkemesi değil, Anayasa
Sayıştay’ın hem idari hem de yargısal görevleri Mahkemesinin kararı esas alınır (AY m. 158).
bulunmaktadır (Gözler, s. 254). Uyuşmazlık Mahkemesi bir başkan ile altı asıl,
Anayasa’ya göre, Sayıştay, merkezi yönetim büt- altı yedek üyeden kurulur (2247 s.K. m. 2, I).
çesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik Uyuşmazlık Mahkemesinin başkanlığını, Anayasa
kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını, Mahkemesinin kendi üyeleri arasından görevlen-
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve direceği bir üye yapar. Mahkemenin Başkanı, Baş-
ayrıca sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme kanvekili ve üyeleri dört yıl için seçilir. Görev süresi
bağlamakla görevlidir. Mahalli idarelerin hesap ve iş- bitenler yeniden seçilebilirler (2247 s.K. m. 4).
lemlerinin denetimi ve kesin hükme bağlanması da Yargı kolları arasında olumlu veya olumsuz görev
Sayıştay tarafından gerçekleştirilir. Bununla beraber uyuşmazlığı doğabilir. Olumlu görev uyuşmazlığı
vergiler, benzeri malî yükümlülükler ve ödevler hak- çıkarma, adlî ve idarî yargı kolunda görevli mahke-
kında Danıştay ile Sayıştay kararları arasındaki uyuş- melerde açılmış olan bir davada ileri sürülen görev
mazlıklarda Danıştay kararları esas alınır (AY m. 160). itirazının reddi üzerine, ilgili Başsavcı veya savcılar
Sayıştay’ın denetim görevleri ve yargısal görev- tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuş-
leri aşağıdaki şekilde özetlenebilir (6085 sayılı Sa- mazlık Mahkemesi’nden istenmesiyle olur. Yetkili
yıştay Kanunu m. 5): Başsavcı veya savcıların Uyuşmazlık Mahkemesi’nden
• Denetim görevleri istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk
- Kamu idarelerinin mali faaliyet, karar mahkemelerinde en geç birinci oturumda, ceza mah-
ve işlemlerini denetlemek ve sonuçları kemelerinde delillerin ikamesine başlamadan önce;
hakkında Türkiye Büyük Millet Mecli- idarî yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi
sine raporlar sunmak tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin
de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bu-
- Genel uygunluk bildirimini Türkiye
lunmaları şarttır (2247 s.K. m. 10).
Büyük Millet Meclisine sunmak

83
Yargı Örgütü

Olumlu görev uyuşmazlığında, uyuşmazlık çıkarma talebinde bulunabilecek makam çeşitli ihtimallere
göre belirlenir (2247 s.K. m. 10, IV). Buna göre, reddedilen görevsizlik itirazı;
• Adlî yargı yararına ileri sürülmüş ise Cumhuriyet Başsavcısı, 

• İdari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay Başsavcısı uyuşmazlık çıkarmaya yetkili makamdır.
Olumsuz görev uyuşmazlığı ise adlî veya idarî yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan
davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması ile
ortaya çıkar. Olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi talebi, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilir
(2247 s.K. m. 14).

Öğrenme Çıktısı

4 Diğer yargı kolları içinde görev alan mahkemeleri açıklayabilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Uyuşmazlık Yargısı hak-


Asker kişilerce devletin gü-
kında bilgi sahibi olmak içi
venliğine, anayasal düzene
Gözler, Kemal Gözler’in “
ve bu düzenin işleyişine Sayıştay’ın görevlerini anla-
Hukukun Temel Kavram-
karşı işlenen suçlara ait da- tınız.
ları (14. Baskı. Ekin Basım
valar hangi yargı kolunda
Yayın, Bursa, 2016)” adlı
görülür?
kitabını inceleyiniz.

AVRUPA İNSAN HAKLARI Bu görev başlangıçta İnsan Hakları Avrupa Ko-


MAHKEMESİ YARGISI misyonu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Av-
rupa Konseyi arasında paylaştırılmışken, bu organ-
lar önüne gelen başvuru sayısının hızla artması ve
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin mevcut yapının iyi işlememesi nedeniyle arayışlar
Yapısı başlamış; nihayet 1 Kasım 1998 tarihinde Avrupa
İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Koru- İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 11. Protokol kabul
maya Dair Sözleşme, Türkiye’nin de üyesi olduğu edilmiş ve yürürlüğe girmiştir. Bu Protokol gereğin-
Avrupa Konseyi tarafından 4 Kasım 1950 tarihinde ce, Mahkeme ve Komisyonların yarı zamanlı çalış-
Roma’da imzaya açılmış; 3 Eylül 1953’de yürürlüğe ma yönteminden vazgeçilmiş, bunun yerine Avrupa
giren Sözleşme, Türkiye tarafından 18 Mayıs 1954 İnsan Hakları Mahkemesinin tek yetkili organ ol-
tarihinde onaylanmıştır. ması ve tam zamanlı çalışması esası benimseniştir.
Avrupa Konseyinin sözleşmeyi hazırlamaktaki Bugün gelinen noktada, Avrupa İnsan Hakları
aslî amacı, insan haklarını ve temel özgürlükleri Mahkemesi, sözleşmenin tarafı olan devletlerin söz-
korumak ve geliştirmektir. Sözleşme kişisel ve siyasi leşmeye uymalarını sağlamak amacıyla görev yapan
hakları düzenlenmesi yanında, sözleşmeyle taahhüt bir mahkemedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi,
edilen yükümlülükleri yerine getirilmesini sağlaya- sözleşmeci devletlerin sayısına eşit sayıda hâkimden
bilmek için bir mekanizma kurulmasını öngörmüş- oluşmaktadır (AİHS m. 20). Hâkimler, her bir söz-
tür. Başka bir deyişle, Sözleşmeyle güvence altına leşmeci devlet için, o devlet tarafından gösterilen
alınan hak ve özgürlüklerin korunabilmesi için bir üç aday arasından Avrupa Parlamenterler Meclisi
yargı örgütü kurulmuştur. tarafından seçilir. Mahkemede görev alan hâkimler,

84
Hukukun Temel Kavramları

Mahkemeye geldikleri devlet adına değil, kendi ad-


larına katılırlar. Altı yıl görev yapmak üzere seçilen
hâkimler, daha sonra tekrar mahkeme üyeliğine se-
internet
çilebilirler. Hâkimlerin görev süresi yetmiş yaşında
sona erer. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Resmî Web
Sitesi (http://www.echr.coe.int)
Avrupa İnsan hakları mahkemesinin organları
şunlardır:
• Genel Kurul Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine
• Komite Başvuru ve İnceleme
• Daire Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Eki Pro-
tokollerin sözleşmeci devletlerden biri tarafından
• Büyük Daire
ihlal edilmesi nedeniyle zarar gören gerçek kişiler,
Genel Kurul, Mahkemede görev yapan tüm üye- hükümet dışı kuruluşlar ve kişi grupları, Mahke-
lerden oluşur. Genel Kurulun toplanabilmesi için, meye başvuruda bulunabilirler. Sözleşme gereğin-
görev başındaki seçilmiş hâkimlerin en az üçte iki- ce, devletler, bu hakkın etkin bir şekilde kullanıl-
sinin Genel Kurul toplantısına katılması gerekir (İç masına engel olmamalıdırlar.
Tüzük m. 20, II). Genel Kurul Mahkeme Başkanını,
Kişilerin mahkemeye başvuru yapabilmeleri
Başkan Yardımcılarını, Daire Başkanlarını seçer ve
için iç hukuk yollarını tüketmiş olmaları gerek-
Mahkeme İç Tüzüğünü kabul eder (AİHS m. 26).
mektedir. Buna göre, iç hukuk yollarının tüketil-
Mahkeme önüne gelen başvuruların incelene- mesi ve kesin bir karara ulaşılmasından itibaren altı
bilmesi için üç hâkimden oluşan Komiteler oluş- ay içinde başvuru yapılmalıdır (AİHS m. 35, I).
turulur. Komite, bir başvuru hakkında daha fazla
Mahkemenin yargılama (resmî) dilleri İngilizce
inceleme yapılması gerekli değilse, oybirliği ile baş-
ve Fransızca olmasına rağmen, kişiler başvurularını
vurunun kabul edilemez olduğuna veya kayıttan
sözleşmeci devletlerin dillerinden herhangi biri ile
düşürülmesine karar verebilir; bu karar kesindir
yapabilirler (İç Tüzük m. 34, I ve II).
(AİHS m. 27, 28).
Mahkeme kendisine yapılan başvuruyu kabul
Mahkeme önüne gelen başvuruların incelenmesi
edilebilir bulursa, öncelikle başvuruda bulunan
için yedi hâkimden oluşan Daireler kurulur. Daire-
taraf ile şikâyet olunan devlet arasında, insan hak-
ler, Komite tarafından hakkında kabul edilmezlik
larına saygı esasından hareketle, dostane çözüm sü-
kararı veya kayıttan düşme kararı verilmeyen başvu-
recinin başlatılmasına ve yürütülmesine yardımcı
ruların, kabul edilebilir olup olmadığını incelemek
olur. Dostane çözüm süreci başarıyla sonuçlanırsa,
ve esastan karar vermekle görevlidir (AİHS m. 29).
Mahkeme varılan çözümle sınırlı, kısa açıklama
Mahkeme bünyesinde ayrıca on yedi hâkimden içeren bir karar vererek başvuruyu kayıttan düşürür
oluşan Büyük Daire görev yapmaktadır. Büyük Da- (AİHS m. 38-39).
ire, Mahkeme Başkanı, Başkan Yardımcıları, Daire
Başkanları ve Mahkeme İçtüzüğüne göre seçilecek Dostane çözüme varılamazsa, başvurunun esası
diğer hâkimlerden oluşur (AİHS m. 27). Sözleşme- hakkında inceleme yapılır. Mahkeme, başvuru hak-
nin ve eki protokollerin yorumlanmasında ciddi bir kındaki incelemesini, kural olarak dosya üzerinden
sorun çıkarsa, Dairenin çözümü Mahkeme’nin daha (duruşmasız) yürütür. Bununla beraber, duruşma
önce verdiği bir kararla bağdaşmayacaksa, tarafların yapılmasına karar verilen hallerde duruşmalar her-
itirazda bulunmaması kaydıyla, Daire yargılama kese açıktır.
yetkisini hükümden önceki herhangi bir aşamada İnceleme sonucunda, Sözleşme veya Eki Pro-
Büyük Daireye bırakabilir (AİHS m. 30) ya da ta- tokollerin ihlal edildiği sonucuna varılırsa ve söz-
raflardan biri benzer sebeplerle yargılamanın büyük leşmeci devletin iç hukukunda bu ihlal tam olarak
daire tarafından yapılmasını isteyebilir (AİHS m. telafi edilemiyorsa, Mahkeme, gerektiğinde hakka-
43). Ayrıca bir sözleşmeci devletin, başka bir söz- niyete uygun bir tazminata hükmederek, başvuru-
leşmeci devletin Sözleşmeyi ve eki protokolleri ihlal da bulunan tarafın zararlarının giderilmesine hük-
ettiği iddiasıyla yapacağı başvurular da Büyük Daire medebilir (AİHS m. 41).
tarafından incelenir (AİHS m. 31, m. 33).

85
Yargı Örgütü

Sözleşmeci devletler, taraf oldukları davalarda Mahkemenin kesinleşmiş kararlarına uymayı taahhüt
ederler. Mahkemenin kesinleşmiş kararı, kararın uygulanmasını denetleyecek olan Bakanlar Komitesine
gönderilir (AİHS m. 46). Bakanlar Komitesi sözleşmeci devletlerden, mahkeme kararının yerine getirilip
getirilmediği konusunda bilgi isteme yetkisine sahiptir.

Öğrenme Çıktısı

5 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yapısını ve işleyişini açıklayabilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Avrupa İnsan Hakları Mah-


Avrupa İnsan Hakları Mah-
kemesinin organlarının
kemesi, kendisine yapılan
görevleri hakkında ayrın-
Avrupa İnsan Hakları Mah- başvuruyu kabul edilebilir
tılı bilgi sahibi olabilmek
kemesine kimler başvurabi- bulursa, başvuruda bulu-
için Avrupa İnsan Hakları
lirler? nan taraf ile şikâyet olunan
Mahkemesinin resmî web
devlet arasında hangi süreç
sitesini (http://www.echr.
başlar, anlatınız.
coe.int) inceleyiniz.

86
Hukukun Temel Kavramları

Adlî yargıyı ve bu yargı kolu


1 içinde görev alan mahkemeleri
açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Adlî Yargı

Adlî yargı olağan ve genel yargı koludur. Adlî yargıda mahkemeler üç derecelidir: ilk derece mahkemeleri,
bölge adliye mahkemeleri ve Yargıtay. İlk derece mahkemeleri hukuk mahkemeleri ve ceza mahkemeleri
olarak ikiye ayrılır. İlk derece hukuk mahkemeleri, genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ay-
rılır. Genel hukuk mahkemeleri sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemesidir; özel hukuk mahkemeleri ise
asliye ticaret mahkemesi, aile mahkemesi, tüketici mahkemesi, icra mahkemesi, iş mahkemesi, fikri ve sınai
haklar hukuk mahkemesi ve kadastro mahkemesidir. İlk derece ceza mahkemeleri asliye ceza ve ağır ceza
mahkemeleridir. Ayrıca yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri
yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla sulh ceza hâkimliği kurulmuştur. Özel ceza
mahkemeleri ise çocuk mahkemesi, trafik mahkemesi, fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir. Bölge adliye
mahkemeleri ilk derece mahkemelerince verilen kararların istinaf incelemesini yapar, Yargıtay ise, bölge adli-
ye mahkemelerince ve bazı hallerde ilk derece mahkemelerince verilen kararların temyiz incelemesini yapar.

İdarî yargıyı ve bu yargı kolu


2 içinde görev alan mahkemeleri
açıklayabilme

İdarî Yargı

İdarî yargı kolu da üç derecelidir: İlk derece mahkemeler, idare mahkemeleri ve vergi mahkemeleridir. İkinci
derece mahkemeler bölge idare mahkemeleridir. İdari yargıdaki en üst mahkeme ise Danıştay’dır. Bölge idare
mahkemelerinin görevleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına karşı yapılan istinaf başvurularını incele-
yip karara bağlamak, yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemeleri arasında çıkan görev ve yetki uyuşmaz-
lıklarını kesin karara bağlamak ve diğer kanunlarla verilen görevleri yerine getirmektir. Danıştay ise, idare
mahkemeleri ve bölge idare mahkemelerince verilen hüküm ve diğer kararların temyiz incelemesini yapar.
Danıştay, aynı zamanda, kanun tasarıları, kamu hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin imtiyaz sözleşmeleri
hakkında görüş bildirmek, tüzük tasarılarını incelemek, idarî uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen
diğer işleri yapmakla da görevlidir.

Anayasa Yargısını ve bu
3 yargı kolu içinde görev alan
mahkemeleri açıklayabilme

Anayasa Yargısı

Anayasa yargısında görevli mahkeme Anayasa Mahkemesidir. Anayasa mahkemesinin asli görevi kanunların,
Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve diğer bazı yasama işlemlerinin Anayasa’ya uygunluğunu denetle-
mektir. Bunun yanında Cumhurbaşkanı veya bakanlar ya da yüksek yargı organlarının üyeleri gibi bazı kişi-
leri, görevleri ile ilgili suçlardan dolayı yüce divan sıfatıyla yargılamak, siyasi partilerin kapatılması davaları
hakkında karar vermek gibi başka görevleri de vardır.

87
Yargı Örgütü

4 Diğer yargı kolları içinde görev


alan mahkemeleri açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Diğer Yargı Kolları

Diğer yargı kolları mali yargı ve uyuşmazlık yargısıdır:


• Mali yargıda görevli organ Sayıştay’dır. Sayıştay, merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu ida-
releri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını, Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına denetlemek ve ayrıca sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamakla gö-
revlidir.
• Uyuşmazlık yargısı ise farklı yargı kolları arasında ortaya çıkan yargı yolu uyuşmazlıklarını gidermek
amacıyla teşkil edilen yargı koludur. Adlî ve idarî yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuş-
mazlıklarını kesin olarak çözmekle görevli ve yetkili yüksek yargı merci Uyuşmazlık Mahkemesidir.
Ancak diğer yargı mercileri ile Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa
Mahkemesi’nin kararı esas alınır.

Avrupa İnsan Hakları


5 Mahkemesinin yapısını ve
işleyişini açıklayabilme

Avrupa İnsan Hakları


Mahkemesi Yargısı

“İnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Korumaya Dair Sözleşme” ile güvence altına alınan hak ve özgür-
lüklerin korunabilmesi için kurulan mahkeme; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesidir. Avrupa İnsan Hakla-
rı Mahkemesi, sözleşmeci devletlerin sayısına eşit sayıda hâkimden oluşmaktadır. Mahkemede görev alan
hâkimler, mahkemeye geldikleri devlet adına değil, kendi adlarına katılırlar. Avrupa İnsan Hakları Mahke-
mesinin organları Genel Kurul, Komiteler, Daireler ve Büyük Dairedir. Sözleşme ve Eki Protokollerin sözleş-
meci devletlerden biri tarafından ihlal edilmesi nedeniyle zarar gören gerçek kişiler, hükümet dışı kuruluşlar
ve kişi grupları, Mahkemeye başvurabilirler. Kişiler, Mahkemeye, ancak iç hukuk yollarını tükettikten sonra
başvurabilirler. Mahkeme, inceleme sonucunda Sözleşme veya Eki Protokollerin ihlal edildiği sonucuna
varırsa, gerektiğinde hakkaniyete uygun bir tazminata hükmederek, başvuruda bulunan tarafın zararlarının
giderilmesini sağlar.

88
Hukukun Temel Kavramları

1 Aşağıdakilerden hangi adlî yargı kolunda gö- 6 Her türlü idarî eylem ve işlemler ile idarenin
revli mahkemelerden biri değildir? sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut
A. Bölge adliye mahkemesi bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine

neler öğrendik?
B. Çocuk mahkemesi yahut kişinin ölümüne bağlı maddî ve manevi za-
C. Tüketici mahkemesi rarların tazminine ilişkin davalara aşağıdaki mah-
kemelerden hangisinde bakılır?
D. Vergi mahkemesi
E. Yargıtay A. Bölge adliye mahkemesi
B. İdare Mahkemesi
2 Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin Anayasa’ya C. Danıştay
aykırı olması nedeniyle açılan iptal davasına aşağıda- D. Bölge idare mahkemesi
ki mahkemelerden hangisinde bakılır? E. Asliye hukuk mahkemesi
A. Danıştay
B. Anayasa Mahkemesi 7 Aşağıdakilerden hangisi, birden fazla
C. Uyuşmazlık Mahkemesi hâkimden oluşan ve heyet halinde çalışan toplu
mahkemelerden biri değildir?
D. Yargıtay
E. Bölge İdare Mahkemesi A. Ağır ceza mahkemesi
B. İdare mahkemesi
3 Aşağıdakilerden hangi adlî yargı kolunda yer C. Bölge adliye mahkemesi
alan hukuk mahkemelerinden biri değildir? D. Asliye hukuk mahkemesi
A. Asliye ticaret mahkemesi E. Danıştay
B. Tüketici mahkemesi
C. Trafik mahkemesi
8 Aşağıdakilerden hangisi adlî ve idarî yargı
mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlık-
D. Sulh hukuk mahkemesi larını kesin olarak çözmekle görevli ve yetkili yük-
E. Aile mahkemesi sek yargı merciidir?
4 Aşağıdakilerden hangisi idarî yargı kolundaki A. Anayasa mahkemesi
en üst mahkemedir? B. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
C. Yargıtay
A. Anayasa Mahkemesi D. Danıştay
B. Uyuşmazlık Mahkemesi E. Uyuşmazlık Mahkemesi
C. Danıştay
D. Yargıtay 9 İdari yargı kolunda, birden fazla idare veya
E. Sayıştay vergi mahkemesi kurulduğu takdirde, bu mahke-
meler arasındaki işbölümü aşağıdaki mercilerden
5 Aşağıdakilerden hangisi adlî yargı kolundaki hangisi tarafından belirlenir?
özel hukuk mahkemelerinden biridir? A. Danıştay
A. İcra mahkemesi B. Adalet Bakanlığı
B. Çocuk mahkemesi C. Hakimler ve Savcılar Kurulu
C. Sulh hukuk mahkemesi D. Uyuşmazlık Mahkemesi
D. İdare mahkemesi E. Yargıtay
E. Vergi mahkemesi
10 Aşağıdakilerden hangisi Anayasa Mahkemesi’nin
görevlerinden biri değildir?
A. Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapmak
B. Gönderilen kanun tasarıları ve teklifleri hak-
kında görüş bildirmek
C. Siyasi partilerin devlet yardımından yoksun bı-
rakılmasına ilişkin davaları karara bağlamak
D. Mahkeme üyeleri arasından Uyuşmazlık Mah-
kemesi başkanı ve başkanvekilini seçmek
E. Temel hak ve hürriyetlerin ihlali nedeniyle ya-
pılan bireysel başvuruları karara bağlamak

89
Yargı Örgütü

Yanıtınız yanlış ise “Adlî Yargı” ve “Hukuk


1. D Yanıtınız yanlış ise “Adlî Yargı ve İdari Yargı” 6. B
Mahkemeleri” konusunu yeniden gözden
konusunu yeniden gözden geçiriniz.
geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

2. B Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Yargısı” konu- 7. D Yanıtınız yanlış ise “Hukuk Mahkemeleri”
sunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Adlî Yargı” ve “Hukuk


3. C 8. E Yanıtınız yanlış ise “Uyuşmazlık Yargısı” ko-
Mahkemeleri” ve “Ceza Mahkemeleri” ko-
nusunu yeniden gözden geçiriniz.
nusunu yeniden gözden geçiriniz.

4. C Yanıtınız yanlış ise “İdari Yargı” konusunu 9. C Yanıtınız yanlış ise “İdari Yargı” konusunu
yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Adlî Yargı”, “Hukuk


5. A 10. B Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Yargısı” konu-
Mahkemeleri” konusunu yeniden gözden
sunu yeniden gözden geçiriniz.
geçiriniz.

Araştır Yanıt
4 Anahtarı

5235 sayılı Adlî Yargı Teşkilat Kanunu’nun 33. maddesine göre, bölge adliye mah-
kemelerinin aslî görevi, adlî yargı ilk derece mahkemelerince (örneğin, asliye hukuk,
sulh hukuk veya özel mahkemeler) verilen ve kesin hüküm teşkil etmeyen hüküm
Araştır 1 ve kararlara karşı yapılan istinaf başvurularını incelemek ve karara bağlamak ve ka-
nunlarla verilen diğer görevleri gerçekleştirmektir. İstinaf, ilk derece mahkemesi ka-
rarlarının hem vakıa tespitlerinin doğru olup olmadığı hem de hukuka uygun olup
olmadığı yönünden incelenmesine imkân sağlayan bir hukuki çaredir.

Danıştay’ın karar organları; daireler, Danıştay Genel Kurulu, İdarî İşler Ku-
rulu, İdarî Dava Daireleri Kurulu, Vergi Dava Daireleri Kurulu, İçtihatları
Araştır 2 Birleştirme Kurulu, Başkanlar Kurulu, Başkanlık Kurulu, Yüksek Disiplin
Kurulu ve Disiplin Kuruludur.

Anayasa’ya uygunluk denetimi üç şekilde gerçekleştirilebilir: Soyut norm de-


netimi, somut norm denetimi ve Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru.
Soyut norm denetiminde, Cumhurbaşkanı, iktidar ve ana muhalefet partisi
Meclis grupları ile Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az beşte
biri tutarındaki üye tarafından, Anayasa’ya aykırı olduğu düşünülen kanun
hükmünün iptali için, kanunun Resmî Gazete’de yayınlanmasından itibaren
altmış gün içinde, doğrudan Anaya Mahkemesi’nde iptal davası açılır. Somut
Araştır 3 norm denetimi, görülmekte olan (derdest) bir davada, davaya bakan mah-
kemece uygulanacak kanun hükümlerinin Anayasa’ya aykırı görülmesi veya
taraflardan birinin bunu ileri sürmesi halinde, davaya bakan mahkemenin,
itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurması üzerine yapılan denetimdir.
Bireysel başvuru ise (Anayasa şikâyeti de denir), Anayasa’da güvence altına
alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kap-
samındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiğini iddia eden
kişilerin Anayasa Mahkemesi’ne bireysel olarak başvurmalarıdır.

90
Hukukun Temel Kavramları

Araştır Yanıt
4 Anahtarı

Asker kişilerce işlenmiş olsa dahi, devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu


Araştır 4 düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halükârda adlî yargı kolunda
görevli olan mahkemelerde görülür.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Eki Protokollerin sözleşmeci devletlerden


biri tarafından ihlal edilmesi nedeniyle zarar gören gerçek kişiler, hükümet
Araştır 5 dışı kuruluşlar ve kişi grupları, Mahkemeye başvuruda bulunabilirler. Söz-
leşme gereğince, devletler, bu hakkın etkin bir şekilde kullanılmasına engel
olmamalıdırlar.

Kaynakça
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi İnsan Hakları Gözler, K. Hukukun Temel Kavramları. (14., Baskı.
Hukuku Projesi Resmî Web Sitesi, (2011). (http:// Ekin Basım Yayın, Bursa, 2016).
ihami.anadolu.edu.tr/).
Gözler, K. (2003). İdare Hukuku-C. I. Bursa.
Aydın, U. (2014). Temel Hukuk Dersleri. 6. Baskı.
Hanağası, E., Özekes, M. (2013). Yargı Örgütü ve
Eskişehir.
Tebligat Hukuku, Eskişehir.
Duran, L. “Türkiye’de Anayasa Yargısının İşlevi ve
Özekes, M. (2014). Temel Hukuk Bilgisi. 5. Baskı.
Konumu”, Anayasa Yargısı Dergisi, C. 1, Y. 1984,
Ankara.
s. 57-87.
Yıldırım, T., (2010). İdari Yargı, 2. Baskı. İstanbul.

İnternet Kaynakları
Yargıtay Başkanlığı Resmî Web Sitesi: http://www.
yargitay.gov.tr/
Danıştay Başkanlığı Resmî Web Sitesi: http://www.
danistay.gov.tr/
Anayasa Mahkemesi Resmî Web Sitesi: http://www.
anayasa.gov.tr/
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Resmî Web Sitesi:
http://www.echr.coe.int

91
Bölüm 5
Hukuki İlişkiler ve Haklar
öğrenme çıktıları

Hakların Ayrımı

1 2
2 Kamu haklarını ve türlerini açıklayabilme
Hak Kavramı ve Tanımı 3 Özel hakları tanımlayıp, türlerini
1 Hak kavramını açıklayabilme sınıflandırabilme

Anahtar Sözcükler: • Hak • Hak Sahibi • Kamu Hakları • Özel Haklar • Şahıs (Kişi) • Mutlak Haklar
• Nisbi Haklar • Malvarlığı • Kişilik • Mülkiyet

92
Hukukun Temel Kavramları

GİRİŞ
“Hukuki İlişkiler ve Haklar” başlıklı bu bölüm- Hak, “hukuk tarafından tanınan, yararla-
de “Hak Kavramı ve Tanımı”, “Hakların Ayrımı” nılması hak sahibinin iradesine bırakılan
temel başlıkları altında ele alınacak temel kavram- ve korunmasını isteme hususunda bireyin
lar; hak, hak sahibi, hukuki ilişki, yetki, hakların yetkili sayıldığı menfaatlerdir.”
ayrımı, kamu hakları, kişisel kamu hakları, sosyal
ve ekonomik kamu hakları, siyasal kamu hakla-
rı, genel nitelikli kamu hakları, özel nitelikli kamu
Sözlük anlamına bakıldığında hakkın hukuk
hakları, özel haklar, şahıs (kişi), mutlak haklar,
sözcüğünün tekili olarak ifade edildiği görülmekte-
nisbî haklar, malvarlığı, mülkiyet hakkı, eşya, aynî
dir. Ancak sıklıkla çeşitli haklardan, örneğin alacak
haklar, sınırlı aynî haklar, devredilebilen haklar,
hakkından, ortaklık hakkından, mülkiyet hakkın-
devredilemeyen haklar, yenilik doğuran haklar,
dan, sınırlı aynî haklardan, marka, patent hakların-
alelâde haklar, bağımlı haklar, bağımsız haklardır.
dan, telif hakkından, kişilik haklarından bahsedilir.
Bu ünitemiz ile amaçlanan; öğrencilerimizin hak
Bu örneklerde hak kavramı tamamen başka bir an-
kavramını tanımlayabilmeleri, hakların ne şekilde
lam taşımaktadır. Hukukun, toplum yaşamını dü-
ayırıma tâbi tutulduğunu ifade edebilmeleri, kamu
zenleyen ve Devlet gücü ile yerine getirilen, hukuki
hakları ve özel hakların türlerini belirtip bunları
yaptırımla kuvvetlendirilmiş olan kuralların bütü-
örneklendirebilmeleri, mülkiyet hakkını açıklaya-
nünü ifade eden haline öğretide objektif hukuk de-
bilmeleri, mutlak haklar ve nisbi haklar arasındaki
nilmektedir. Objektif hukukun kişilere bahşettiği
farkları belirtebilmeleridir.
yetkileri ifade eden kısmı ise, subjektif hukuk ola-
Hak kavramı, özel hukuk alanının en temel kav- rak adlandırılmaktadır. İşte öğretide objektif hu-
ramlarından biridir. Öğretide objektif hukuk sadece kuk sadece hukuk sözcüğü ile ifade edilirken, sub-
hukuk sözcüğü ile ifade edilirken, subjektif hukuk jektif hukuk için ise hak sözcüğü kullanılmaktadır.
için ise hak sözcüğü kullanılmaktadır. Hakkı çeşitli Yukarıdaki örneklerde geçen hak kavramı da esasen
şekillerde tanıma tâbi tutmak mümkündür. Hak, subjektif hukukun kapsamına girmekte olup, kısa-
esasen, hukuk düzeni tarafından kişilere tanınmış ca hak kavramı ile ifade edilmektedir.
olan yetkileri ifade eder. Bir başka tanımla da hak,
“hukuk tarafından tanınan, yararlanılması hak sa-
hibinin iradesine bırakılan ve korunmasını isteme Objektif hukuk, öğretide hukukun top-
hususunda bireyin yetkili sayıldığı menfaatlerdir. lum yaşamını düzenleyen ve Devlet gücü
Haklar doğdukları hukuk kuralının niteliğine göre ile yerine getirilen, hukuki yaptırımla
kamu hakları ve özel haklar olmak üzere iki alt gru- kuvvetlendirilmiş olan kuralların bütünü-
ba ayrılır. Özel haklar, kişiler ile kişiler arasındaki nü ifade eden haline denilmektedir. Ob-
ilişkileri düzenleyen özel hukuk kurallarından do- jektif hukuk, sadece “hukuk” sözcüğü ile
ğan haklardır. Bunlar “medeni haklar” olarak da ifade edilebilir.
nitelendirilmektedir. Kamu hakları ise kamu hu-
kukundan doğan, vatandaşların Devlet’e karşı sahip
Hakkı, “hukuk tarafından kişilere tanınmış
olduğu hakları ifade eder. Diğer ifadesiyle kamu
yetkiler ve yüklenen yükümlülükler” şeklinde ta-
hakları, kişiler ile Devlet arasındaki ilişkileri düzen-
nımlamak da mümkündür. Birbirinden farklı gibi
leyen hukuk kurallarından doğan haklardır.
duran “hukuk” ve “hak” kavramları, her olayda
ayrı ve başka açılardan ele alınabilecekleri hâlde,
HAK KAVRAMI VE TANIMI aralarında nitelikleri bakımından bir fark bulun-
Hak kavramı, özel hukuk alanının temel kavramı- mamaktadır. Aralarındaki bağlantı açısından, dai-
dır. Hakkı çeşitli şekillerde tanıma tâbi tutmak müm- ma hukuk tarafından benimsenmiş olan bir haktan
kündür. Hak esasen, hukuk düzeni tarafından kişilere bahsedilebileceği unutulmamalıdır. Gerçekten her
tanınmış olan yetkileri ifade eder. Bir başka tanımla hak daima bir hukuk kuralına dayanır. Bu hukuk
da hak, “hukuk tarafından tanınan, yararlanılması hak kuralının, kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi,
sahibinin iradesine bırakılan ve korunmasını isteme kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik
hususunda bireyin yetkili sayıldığı menfaatlerdir.” gibi bir yazılı kural yahut örf ve âdet hukuku gibi

93
Hukuki İlişkiler ve Haklar

yazılı olmayan bir kural olması önem arz etmez. Bu ta ileri sürülen birçok kuramdan önemli olanları-
nedenle hukuk kurallarının korumadığı bir hareket nı, bu kitabın kapsamı nedeniyle sadece saymakla
tarzının, bir menfaatin, bahşetmediği bir yetkinin yetineceğiz: Bu kuramlar, İrade Kuramı, Menfaat
hak olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Kuramı ve Karma Kuramdır.

Subjektif hukuk, objektif hukukun kişile-


Bir hukuki ilişkinin özünü teşkil eden hak
re sağladığı yetkileri ifade eden kısmıdır.
kavramı, bazan yetki sözcüğü ile ifade edilir.
Subjektif hukuk için, “hak” sözcüğü kul-
lanılabilir.

Her hakkın varlığı o hakkın sahibinin varlığına


da işaret eder. Hukukta hak sahibi olan varlıklara
kişi (şahıs) denilmektedir. dikkat
Her hak daima bir hukuk kuralına dayanır. Bu
hukuk kuralı, kanun, Cumhurbaşkanlığı karar-
Kişi (şahıs), hukukta hak sahibi olan var- namesi, kanun hükmünde kararname, tüzük,
lıklara denir. yönetmelik gibi bir yazılı kural, yahut örf ve
âdet hukuku gibi yazılı olmayan bir kural ola-
bilir. O halde, hukuk kurallarının korumadığı
Hak kavramı hukuki ilişkinin özünü teşkil et-
bir hareket tarzı, bir menfaat, bahşetmediği bir
mektedir. Bazen yetki sözcüğü ile de ifade edilen
yetki hak olarak nitelendirilemez.
hakkın niteliğinin ne olduğu hakkında hukukçular
arasında öteden beri tartışma mevcuttur. Bu husus-

Öğrenme Çıktısı
1 Hak kavramını açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Hak kavramının hukuki iliş-


kinin özünü teşkil ettiğine Hakkın dayandığı hukuk
Objektif hukuk ve subjektif
ilişkin kapsamlı bilgi için Ne- kuralının mutlaka yazılı hu-
hukuk kavramlarını açıkla-
cip Bilge’nin “Hukuk Başlan- kuk kuralı olması gerekip
yınız.
gıcı (35. Bası. Ankara 2017)” gerekmediğini tartışınız.
adlı eserini inceleyiniz.

94
Hukukun Temel Kavramları

HAKLARIN AYRIMI düzenlenmiş bulunan kamu haklarına genel nitelik-


Hukuk kurallarının düzenlemekte olduğu iliş- li kamu hakları denilmektedir. Kamu kuruluşları ile
kiler çok çeşitli ve birbirinden farklıdır. Bu nedenle hukuken bir ilişkiye girilmeksizin, genel olarak ki-
hukuk kurallarının tanıdığı yetkiler olarak nitelen- şilere verilen bu hukuki yetkiler üç kategoride top-
lanmaktadır: Bunlar, kişisel kamu hakları, sosyal ve
dirilen haklar da özleri itibarıyla birbirinden farklı
ekonomik kamu hakları ve siyasal kamu haklarıdır.
ve çeşitlidir. Bununla birlikte hakları çeşitli ölçütle-
re göre sınıflandırmak mümkündür:
Kişisel Kamu Hakları
Kamu Hakları - Özel Haklar Ayrımı Kişisel kamu haklarına “koruyucu kamu hakları
(negatif statü hakları)” da denilir. Bunlar, kişinin
Haklar doğdukları hukuk kuralının niteliğine maddi ve manevi tüm varlığı ile ilgili bulunan ve
göre kamu hakları ve özel haklar olmak üzere iki bu varlığın serbestçe geliştirilmesi amacına yöne-
alt gruba ayrılır: lik olan; kişinin Devlet tarafından aşılamayacak
Kamu hakları ve dokunulamayacak özel alanının sınırlarını çizen
kamu hukukundan hak ve hürriyetlerdir. Bu haklar Devlet’e negatif
doğan, vatandaşların dikkat bir tutum, kişiye karşı karışmama ödevi yüklerler.
Devlet’e karşı sahip Özel haklardan yararlan- Söz konusu haklar, kişiyi topluma ve özellikle de
olduğu hakları ifade mada vatandaşlar arasında Devlet’e karşı korumak için öngörülmüşlerdir.
eder. Diğer ifadesiyle yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi Kişisel kamu hakları Anayasa’nın ikinci kısmı-
kamu hakları, kişiler vb. hususlarda eşitlik ilkesi nın ikinci bölümünde, “Kişinin Hakları ve Ödev-
ile Devlet arasındaki geçerli iken, kamu hakla- leri” başlığını taşıyan 17-40. maddeleri arasında
ilişkileri düzenleyen rından yararlanmada eşitlik düzenlenmiştir. Bu hak ve hürriyetlere örnek olarak,
hukuk kurallarından ilkesi geçerli değildir. “kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı”
doğan haklardır. Bu (m.17), “kişi hürriyeti ve güvenliği” (m.19), “özel
haklara örnek olarak kişisel özgürlükler, seçme hak- hayatın gizliliği” (m.20), “konut dokunulmazlığı”
kı, seçilme hakkı, eğitim ve öğretim hakkı, çalışma (m.21), “haberleşme hürriyeti” (m.22), “yerleşme
hakkı, dilekçe hakkı gibi haklar sayılabilir. ve seyahat hürriyeti” (m.23), “din ve vicdan hürri-
yeti” (m.24), “düşünce ve kanaat hürriyeti” (m.25),
“düşünceyi açıklama
Kamu hakları kamu hukukundan doğan, ve yayma hürriyeti”
kişiler ile Devlet arasındaki ilişkileri dü- (m.26), “bilim ve sa- dikkat
zenleyen haklardır. Özel haklar ise özel nat hürriyeti” (m.27), Kişisel kamu haklarına “ko-
hukuk kurallarından doğan, kişiler ile di- “basın hürriyeti” ruyucu kamu hakları (ne-
ğer kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen (m.28), “süreli ve gatif statü hakları)” da de-
haklardır. süresiz yayın hakkı” nilir. Bunlar, kişinin maddi
(m.29), “dernek kur- ve manevi tüm varlığı ile
ma hürriyeti” (m.33), ilgili bulunan ve bu varlığın
Kamu Hakları ve Türleri
“toplantı ve gösteri serbestçe geliştirilmesi ama-
Kamu hakları kamu hukukundan doğan ve va- yürüyüşü düzenleme cına yönelik olan haklardır.
tandaşların Devlet’e karşı sahip oldukları haklardır. hakkı” (m.34), “mül-
Kamu hakları, kişilerin toplumla olan ilişkilerini Bu haklar Devlet’e negatif
kiyet hakkı” (m.35),
düzenleyen kurallardan doğan haklardan oluştuk- bir tutum, kişiye karşı ka-
“hak arama hürriyeti”
ları için sınır ve kapsamları yönünden henüz oluş rışmama ödevi yükler.
(m.36) gösterilebilir.
hâlindedirler. Kamu haklarını genel nitelikli kamu
hakları ve özel nitelikli kamu hakları olmak üzere
iki alt dala ayırmak mümkündür. Kişisel kamu hakları, kişinin Devlet tarafın-
dan dokunulamayacak özel alanının sınırla-
Genel Nitelikli Kamu Hakları rını çizen hak ve hürriyetlerdir, hukuk düze-
nince kişiyi topluma ve özellikle de Devlet’e
Anayasa’nın ikinci kısmında 12. madde ve de-
karşı korumak için öngörülmüşlerdir.
vamında “Temel Haklar ve Ödevler” başlığı altında

95
96
HAKLAR

Mülkiyet Hakkı
Maddi
Özel Hakları Mallar Üzerindeki
Kamu Hakları Mutlak Haklar
Mallar Sınırlı
Üzerindeki Aynı Haklar
Mutlak Haklar Maddi Olmayan
Mahiyetlerine Mutlak Haklar Mallar Üzerindeki
Göre Özel Şahıslar Mutlak Haklar
Haklar Üzerindeki
Nisbi Haklar Kendi Şahsı
Özel Nitelikli Genel Nitelikli Mutlak Haklar
Üzerindeki
Mutlak Haklar

Konularına Malvarlığı Hakları


Göre Özel Başkalarının
Kişisel Haklar Siyasi Haklar Haklar Şahsi Üzerindeki
Kişilik Hakları Mutlak Haklar

Devredilebilen
Sosyal ve Kullanılmalarına Haklar
Ekonomik Haklar Göre Özel
Haklar Devredilemeyen
Haklar

Yenilik Koruyucu Yenilik


Amaçlarına Doğuran Haklar Doğuran Haklar
Göre Özel
Haklar
Alelade Haklar Değiştirici
Yenilik Doğuran
Haklar
Bağımsız Olup Bağımsız Haklar
Olmamalarına Bozucu
Göre Özel Yenilik Doğuran
Haklar Haklar
Bağımlı Haklar

Şekil 5.1 Hakların Sınaflandırılması


Hukuki İlişkiler ve Haklar
Hukukun Temel Kavramları

Sosyal ve Ekonomik Kamu Hakları “dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvur-
Kişinin toplum hayatı içindeki sosyal ve ekono- ma hakkı” (m.74) örnek gösterilebilir.
mik faaliyetleri ile ilgili olan; bireylere Devlet’ten
olumlu bir davranış, bir hizmet, bir yardım iste-
me imkânını tanıyan haklardır. Bu haklara “isteme dikkat
hakları (pozitif statü hakları)” da denir. Bu haklar Siyasal kamu hakları, kişinin Devlet yönetimine
Anayasa’nın ikinci kısmının üçüncü bölümünde 41- ve siyasal kuruluşlara katılmasını sağlayan hak-
65. maddeler arasında düzenlenmiştir. Bu haklara lardır. Bu haklara “katılma hakları (aktif statü
örnek olarak “ailenin hakları)” da denilmektedir.
korunması ve çocuk
hakları” (m.41), “eği- dikkat
tim ve öğretim hakkı” Sosyal ve ekonomik kamu Özel Nitelikli Kamu Hakları
(m.42), “çalışma ve hakları, kişinin toplum ha- Belli kişilerin kamu kuruluşları ile olan ilişki-
sözleşme hürriyeti” yatı içindeki sosyal ve eko- lerini düzenleyen kamu hakları özel nitelikli kamu
(m.48), “çalışma hak- nomik faaliyetleri ile ilgili hakları olarak nitelendirilmektedir. Devlet memu-
kı” (m.49), “çalışma olan; bireylere Devlet’ten runun aylık hakkı yahut ücretli izin hakkı gibi hak-
şartları ve dinlenme olumlu bir davranış, bir lar kanunlarda öngörülmekte ve taraf iradelerinden
hakkı” (m.50), “sen- hizmet isteme imkânını ta- bağımsız olarak düzenlenmektedirler.
dika kurma hakkı” nıyan haklardır. Bu haklara
(m.51), “toplu iş söz- “isteme hakları (pozitif sta- Kamu Haklarının Sınırlandırılması
leşmesi ve toplu söz- tü hakları)” da denir.
Anayasa’da düzenlemeye kavuşturulmuş olan
leşme hakkı” (m.53),
“temel hak ve hürriyetler” Anayasa’nın öngördü-
“grev hakkı ve lokavt”
ğü çerçevede sınırlanabilmektedir. Anayasa’nın
(m.54), “sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması”
13. maddesinde düzenlemeye göre, “Temel hak
(m.56), “konut hakkı” (m.57), “sosyal güvenlik hak-
ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca
kı” (m.60) gösterilebilir. Bu tür haklar Devlet’in bazı Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
hizmetleri yapmasını zorunlu kılar, Devlet’e sosyal bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sı-
alanda birtakım ödevler yükler. Ancak Anayasa’ya nırlamalar, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demok-
göre Devlet’in bu hizmetleri yerine getirebilmesi ratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gerek-
malî kaynaklarının yeterliliğine bağlıdır (m.65). lerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” Anayasa,
temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmadan,
Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygun olarak an-
Sosyal ve ekonomik kamu hakları cak kanunla sınırlandırılabileceğini hükme bağ-
Devlet’in bazı hizmetleri yapmasını zo- lamaktadır. Anayasa’nın m.14/1 hükmüne göre,
runlu kılarak Devlet’e sosyal alanda bazı “Anayasa’da yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri,
ödevler yükler. Devlet’in ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü
bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve
lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan fa-
Siyasal Kamu Hakları aliyetler biçiminde kullanılamaz.”
Siyasal kamu hakları, kişinin genelde seçim Anayasa’daki genel sınırlamaların haricinde te-
yolu ile yahut diğer herhangi bir biçimde Devlet mel hak ve hürriyetler yine Anayasa’da gösterilen
yönetimine ve siyasal kuruluşlara katılmasını sağ- hallerde ayrıca özel sınırlamaya da tâbi tutulabil-
layan haklardır. Bu nedenle bu haklara “katılma mektedir (örn. m.23/3, m.26/2, m.28/3, m.33/3,
hakları (aktif statü hakları)” da denilmektedir. Si- m.34/2, m.35/2, m.51/2, m.63/2).
yasal kamu hakları, Anayasa’nın ikinci kısmının
dördüncü bölümünde 66-74. maddeler arasında
düzenlenmiştir. Bu haklara “seçme, seçilme ve si- Anayasa’da, temel hak ve hürriyetlerin öz-
yasi faaliyette bulunma hakları ile halk oylamasına lerine dokunulmadan, Anayasa’nın sözü-
katılma hakkı” (m.67), “siyasal parti kurma hakkı” ne ve ruhuna uygun olarak, ancak kanun-
(m.68), “kamu hizmetlerine girme hakkı” (m.70), la sınırlandırılabileceği düzenlenmiştir.

97
Hukuki İlişkiler ve Haklar

Yaşamla İlişkilendir

“Seçme Seçilme Hakkı AİHM’ e Taşınıyor rekçeyi anlattı. Amaçlarının Türkiye Cumhu-
AA - 22 Mart 2011 riyeti devletini mahkum ettirmek olmadığını
vurgulayan Kahraman, gayelerinin Anayasa’nın
Köln – UETD’nin Almanya’nın Köln ken-
67. maddesindeki seçme ve seçilme hakkını te-
tinde bulunan genel merkezinde Türkiye’den
min etmek olarak açıkladı. Bu sorunu YSK’da
avukat İsrafil Kahraman ile birlikte basın toplan-
halledemedikleri için üzgün olduklarını belir-
tısı düzenleyen Hasan Özdoğan, dün YSK’nın
ten Kahraman,“Ancak Avrupa İnsan Hakları
kararına karşı AİHM’ye dava açmak için müra-
Mahkemesi’nde alınan ek protokol kararıyla oy
caatta bulunduklarını, müracaat dilekçesini Der-
ve seçim hakkı temel insan hakkı olarak kabul
ya Kara, Salih Altınışık, Bayram Keskin, Ahmet
ediliyor” dedi. YSK’nın 120 sayılı kararını an-
Cemal Günaydın, Ali Arslan, Şenol Aslan ve
latan Kahraman, 1960’lı yıllardan bu yana yurt
Mahmut Bostan ile birlikte AİHM’ye verdikle-
dışında yaşayanların oy kullanmada sorunları ol-
rini söyledi.
duğunu ifade ederek, şunları söyledi:
Özdoğan, “yurt dışında yaşayan Türklerin
“AİHM’ye verdiğimiz aynı içerikteki dilek-
seçme ve seçilme hakkını hala sınırlara koyulan
çeyi YSK’ya da vereceğiz. Bu 120 nolu karar de-
sandıklarda oy vererek kullandığına” dikkati çek-
ğiştirilsin diye. AİHM’ye kalmadan bu kararını
ti. Seçme ve seçilme hakkının vatandaşlığın temel
düzeltsin istiyoruz. YSK oy verme işlemleri için
haklarından biri olduğuna işaret eden Özdoğan,
yeterli zamanın olmadığını ifade etti. Bu gerekçe
Türk vatandaşıyken Alman vatandaşlığına geçen-
haklı değil. Bu zaman yeterlidir. AİHM’nin bu
lere Türkiye’deki işlemlerinde kolaylık sağlaması
konuyla ilgili Birleşik Krallık aleyhine ve buna
bakımından devlet tarafından verilen Mavi Kart’a
benzer birkaç örnek kararı var. Umuyoruz ki YSK
sahip olanlar ile kendi aralarında hiçbir farkın ol-
da kararını düzeltir AİHM’nin kararına gerek
madığını savundu ve “Türk vatandaşı olarak bizler
kalmaz. Bu mücadelede bugün sekiz kişi vardır,
de burada oy kullanamadığımıza göre o arkadaşlar
yarın milyonlarca kişi bu davayı açabilir.”
ile aramızda bir farkımız yok” diye konuştu.
Türkiye’de oy kullanan vatandaşların oy kul-
Bu meselenin çözülmesi için geçen yıl
lanmada herhangi ekonomik külfeti olmadığına
Ankara’da bazı ziyaretler yaptıklarını hatırlatan
dikkati çeken Kahraman, yurt dışında yaşayan
Özdoğan, YSK Başkanı’nın o dönemde konuya
vatandaşların oy kullanmak için ortalama bin
gereken ilgiyi göstereceğini beyan ettiğini, ancak
avro masraf yapması gerektiğini ve bunun da eşit-
bunun gerçekleşmediğini belirterek, “YSK kararı
lik ilkesine aykırı olduğunu savundu.
ile tüm ümitlerimizi suya düşürdü. Vatandaşları-
mız tekrar dışlandıklarının, ikinci sınıf oldukları- 2007’deki genel seçimlerde 228 bin kişinin,
nın tasdikini görmüş oldular. Biz bunu hazmede- 2010’daki referandumda 196 bin kişinin oy kul-
medik. Çok üzüldük. Ne pahasına olursa olsun landığını belirten Kahraman, demokrasilerde bir
hakkımızı hukuk içerisinde aramak istedik” dedi. oyun bile çok önemli olduğunu ifade etti.”
Basın toplantısına İstanbul’dan katılan avu-
kat İsrafil Kahraman da müracaatlarındaki ge- Kaynak: http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=227118

98
Hukukun Temel Kavramları

Özel Haklar ve Türleri Özel haklar da kamu hakları gibi çeşitli ayırım-
Özel hukukun kapsamında eşit durumda olan lara tâbidir. Özel haklar mahiyetlerine (nitelikle-
kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk kural- rine), konularına, kullanılmalarına, devredilebil-
larının bahşettiği haklar özel haklardır. Diğer bir melerine ve amaçlarına göre çeşitli ayırımlara tâbi
ifadeyle özel haklar, özel hukuk tarafından hak sü- tutulmaktadırlar.
jesine, yani kişiye tanınan hukuki yetkilerdir.
Özel haklar, özel hukuktan doğarlar ve kişilerin
birbirlerine karşı sahip oldukları hakları ifade eder- dikkat
ler. Genellik ilkesi çerçevesinde, kamu haklarının Genellik ilkesi çerçevesinde, kamu haklarının
aksine, özel haklardan herkes yararlanır. Bu hak- aksine, özel haklardan herkes yararlanır. Bu
lardan yararlanmada kamu haklarına ilişkin Ana- haklardan yararlanmada kamu haklarına ilişkin
yasa’daki düzenlemeden farklı olarak yabancılarla Anayasa’daki düzenlemeden farklı olarak yaban-
vatandaşlar arasında herhangi bir fark bulunma- cılarla vatandaşlar arasında herhangi bir fark
maktadır. Ayrıca Türk Medeni Kanunu (TMK) 8. bulunmamaktadır. Ayrıca Türk Medeni Kanu-
maddesinde “insan” kavramına vurgu yaparak her nu (TMK) 8. maddesinde “insan” kavramına
insanın hak ehliyeti olduğunu ve buna göre bütün vurgu yaparak, her insanın hak ehliyeti olduğu-
insanların, hukuk düzeninin sınırları içinde hakla- nu ve buna göre bütün insanların, hukuk dü-
ra ve borçlara ehil olmada eşit olduklarını hükme zeninin sınırları içinde haklara ve borçlara ehil
bağlamaktadır. Görüldüğü üzere özel haklardan ya- olmada eşit olduklarını hükme bağlamaktadır.
rarlanmada eşitlik ilkesi söz konusudur. Görüldüğü üzere özel haklardan yararlanmada
Her özel hakkın karşısında kural olarak bir hu- eşitlik ilkesi söz konusudur.
kuki yükümlülük de yer almaktadır. Bu hukuki yü-
kümlülük genel nitelikte bir yükümlülük olabileceği
Mahiyetlerine (Niteliklerine) Göre
gibi, bir kişinin bir şeyi yapması, yapmaması ya da
vermesi şeklinde de cereyan edebilir. Genel nitelikte
Özel Haklar
hukuki yükümlülük açısından bir gerçek ya da tüzel Özel haklar ileri sürülebileceği çevre açısından
kişinin mülkiyet hakkına müdahale etmeme yükü- mahiyetlerine (niteliklerine) göre mutlak haklar ve
mü örnek gösterilebilir. Bir talep hakkı söz konusu nisbî haklar olarak ikiye ayrılır. Mahiyetlerine göre
olduğunda da genellikle bir tarafın diğer tarafa karşı hakların asıl ayırımı budur.
bir edimi yerine getirmek, bir şeyi vermek ya da bir
şeyi yapmaktan kaçınmak yükümlülüğü doğabile-
Özel haklar esasen mutlak haklar ve nisbî
cektir. Bir satış sözleşmesi söz konusu olduğunda,
haklar olarak ikiye ayrılır.
benzer şekilde, bir taraf satmış olduğu malı teslim
etme yükümü altına girerken diğer taraf da kendi
edimi olan para borcunu ödemekle yükümlü olacak- Bu esas ayrımın yanı sıra mahiyetlerine göre
tır. Bir apartmanın sakinleri arasında hafta sonunda hakları yararlanma hakları (iktidar hakları; birinci
belirli saatler dışında tamirat-tadilat yapılmaması derecede haklar) ve düzenleme hakları (talî haklar;
konusunda bir sözleşme yapılmışsa, bu durumda da ikinci derecede haklar) şeklinde ikiye ayırmak da
bir yapmama yükümlülüğü ortaya çıkar. mümkündür. Ancak bu ayrım da esas itibarıyla
mutlak haklar ve nisbî haklar ayrımının içerisinde
ifade edilebilir niteliktedir.
Her özel hakkın karşısında kural olarak bir huku- Yararlanma hakları, mallar ve kişiler üzerinde
ki yükümlülük (bir kişinin bir şeyi yapması, yap- iktidar temin eden haklardır. Diğer bir ifade ile ki-
maması ya da vermesi şeklindeki yükümlülük) de şinin belli bir konu, bir şey, bir kişi, bir fikir ürü-
yer almaktadır. Örneğin satış sözleşmesinde bir nü üzerinde etkide bulunabilmesini ifade eder. Bu
taraf (satıcı) sattığı malı teslim etmekle yüküm- haklar sahibine belirli bir davranıştan veya hukuki
lüyken diğer taraf (alıcı) da kendi edimi olan para değerden yararlanma imkânı verirler. Yararlanma
borcunu (malın bedelini) ödemekle yükümlüdür. haklarından alacak hakları ve grup hakları sadece
belli kişilere karşı ileri sürülebilirler. Bu yapıları iti-

99
Hukuki İlişkiler ve Haklar

bariyle nisbî haklar kategorisindedir. Yararlanma


hakları arasında sayılan hâkimiyet hakları ile kişilik
Mutlak haklar, sahibine en geniş yetkileri
hakları ise herkese karşı ileri sürülebildikleri için
sağlar ve hak sahibi tarafından herkese karşı
mutlak haklar kategorisinde sayılmaktadır.
ileri sürülebilir. Mutlak haklar ancak kamu
Düzenleme hakları sadece yararlanma haklarını yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
etkileyen haklardır. Bu haklar kişiye özel birtakım
yetkiler vererek bu haklara dayanarak kişinin, ken-
disi ya da başkası için yararlanma hakkı kurma, de- Mutlak haklar konularına göre iki grupta in-
ğiştirme, sona erdirme imkânını elde etmesini sağ- celenebilir: Mallar üzerindeki mutlak haklar
larlar. Bu haklar da yenilik doğuran haklar ve kudret (hâkimiyet hakları) ve şahıslar üzerindeki mutlak
yetkileri olarak iki gruba ayrılırlar. Yenilik doğuran haklar (kişilik hakları).
haklar, tek taraflı bir irade açıklaması (beyanı) ile
hukuki bir durumu yaratmakta, değiştirmekte ya Mallar Üzerindeki Mutlak Haklar
da ortadan kaldırmaktadır. Kudret yetkileri ise bir Mal hukuki anlamda, para ile ölçülebilen ve
kişiye, başkasının malvarlığını etkileyecek şekilde başkalarına devredilebilen şeyleri ifade eder. Mal-
hukuki işlem yapmak yetkisini veren haklardır (ör- lar, maddi mallar ve maddi olmayan mallar (gayrı-
neğin, temsil yetkisi). maddi mallar) olmak üzere ikiye ayrılır. Fiziki var-
lığı olan maddi mallara göre fiziki varlığı olmayan,
genellikle fikir ve zeka ürünü olan eserler (heykel,
resim, roman, şiir kitabı, beste vb.) maddi olmayan
dikkat
mallardır. Bu ayrıma uygun olarak mutlak hakları
Özel haklar, ileri sürülebileceği çevre açısından,
da maddi mallar üzerindeki mutlak haklar ve mad-
mahiyetlerine (niteliklerine) göre mutlak hak-
di olmayan mallar üzerindeki mutlak haklar şeklin-
lar ve nisbî haklar olarak ikiye ayrılır. Bu esas
de ayrıma tâbi tutmak mümkündür.
ayrımın yanı sıra mahiyetlerine göre hakları ya-
rarlanma hakları (iktidar hakları; birinci dere- Maddi Mallar Üzerindeki Mutlak Haklar
cede haklar) ve düzenleme hakları (tali haklar; (Aynî Haklar): Maddi mallar, fiziki (cismani) var-
ikinci derecede haklar) şeklinde ikiye ayırmak lığı olan, elle tutulup gözle görülebilen şeyleri ifade
da mümkündür. Yararlanma hakları, mallar ve eder (arsa, konut, kitap, otomobil, uçak, çamaşır
kişiler üzerinde iktidar temin eden haklardır. makinesi, bilgisayar, elbise vb.). Hukuk dilinde
Düzenleme hakları sadece yararlanma haklarını
maddi mallara eşya denilmektedir.
etkileyen haklardır. Düzenleme hakları, “yenilik Maddi mallar üzerindeki mutlak haklara “aynî
doğuran haklar” ve “kudret yetkileri” olarak iki haklar” (eşya üzerindeki haklar) da denir. Aynî hak-
gruba ayrılırlar. lar, sahibine tanıdığı yetkinin tam ve sınırsız olup
olmamasına göre, “mülkiyet hakkı” ve “sınırlı aynî
haklar” olmak üzere iki ana gruba ayrılır.
Mutlak Haklar
Mülkiyet Hakkı: Sahibine tam ve sınırsız yetki
Mutlak haklar, sahibine şahıslar (kişiler) ile veren aynî hak mülkiyet hakkıdır. Diğer bir ifade
maddi ve gayrımaddi (maddi olmayan) bütün mal- ile sahibine en geniş yetki veren aynî hak olarak
lar üzerinde en geniş yetkileri veren ve hak sahibi mülkiyet hakkı ortaya çıkmaktadır. Mülkiyet hak-
tarafından herkese karşı ileri sürülebilen haklardır. kına sahip olan mâlik, bu hakkın konusunu oluş-
Herkes mutlak haklara uymak ve saygı göstermek- turan eşyayı, hukuk düzeninin belirlediği sınırlar
le yükümlüdür. Mutlak haklar, hukuk düzeninin içinde kalmak kaydıyla dilediği gibi kullanabilir,
belirlediği sınırlar içinde kalmak suretiyle hakkın ondan dilediği gibi yararlanabilir ve o eşya üzerin-
sahibi tarafından istenilen şekilde kullanılır. Esasen de dilediği gibi tasarrufta bulunabilir. Gerçekten
mutlak haklar, hak sahibinin kişi ve mal üzerinde TMK m. 683 hükmüne göre, “Bir şeye malik olan
tekel olarak sahip olduğu iktidar ve yetkileri ifade kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerin-
eder. Hak sahibi bu haklardan dilediği gibi yarar- de dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta
lanır. Mutlak haklar yalnızca kamu yararı düşünce- bulunma yetkisine sahiptir.” Bu yönde mâlik eşya-
siyle ve ancak kanunla sınırlanabilir. sını, örneğin bir başkasına satabilir, bağışlayabilir
yahut onu terk ya da tahrip edebilir.

100
Hukukun Temel Kavramları

İrtifak hakları kendi aralarında eşyaya bağlı ir-


tifak hakları, şahsi irtifak hakları ve karma irtifak
Sahibine en geniş yetki veren aynî hak
hakları olmak üzere üçe ayrılır.
mülkiyet hakkıdır. Mülkiyet hakkı sahibi-
ne mâlik denir. Mâlik eşyasını bir başka-
sına satabilir, bağışlayabilir, yahut eşyasını İrtifak hakları, başkasının mülkiyetinde
terk ya da tahrip edebilir. olan bir eşyayı kullanma veya ondan ya-
rarlanma yetkisini veren ayni haklardır. İr-
Aynî haklar (maddi mallar üzerindeki tifak hakları kendi aralarında eşyaya bağlı
mutlak haklar), sağladığı yetkinin sınırsız irtifak hakları, şahsi irtifak hakları ve kar-
olup olmamasına göre, mülkiyet hakkı ve ma irtifak hakları olmak üzere üçe ayrılır.
sınırlı aynî haklar olarak ikiye ayrılır.

Sonuç olarak mülkiyet hakkı, malike sahip ol- Eşyaya bağlı irtifak hakları, genellikle iki taşın-
duğu eşyayı kullanma, ondan yararlanma ve onun- mazdan birinin diğeri üzerinde sahip olduğu hak
la ilgili her türlü maddi ve hukuki tasarrufta bu- şeklinde ortaya çıkar. Hak sahibi olan taşınmaza
lunma yetkilerini veren tam bir ayni hak niteliği hâkim (yararlanan) taşınmaz, üzerine külfet yük-
taşımaktadır. lenmiş taşınmaza da yüklü taşınmaz denir. TMK
Sınırlı Aynî Haklar: Mülkiyet hakkının aksine 779. maddede taşınmaz lehine irtifak hakkı, “Ta-
bir kısım aynî haklar sahibine tam ve sınırsız yet- şınmaz lehine irtifak hakkı, bir taşınmaz üzerinde
kiler vermez. Bu tür aynî haklara sınırlı ayni hak- diğer bir taşınmaz lehine konulmuş bir yük olup,
lar denilmektedir. Mülkiyet hakkının bünyesinde yüklü taşınmazın malikini mülkiyet hakkının sağ-
barındırdığı kullanma, yararlanma ve tasarrufta ladığı bazı yetkileri kullanmaktan kaçınmaya veya
bulunma yetkilerinden sadece bir kısmını hak sa- yararlanan taşınmaz malikinin yüklü taşınmazı be-
hibine tanır. lirli şekilde kullanmasına katlanmaya mecbur kılar.”
şeklinde tanımlanmıştır. Taşınmazın el değiştirme-
si, geçerli bir şekilde kurulmuş olan irtifak hakkı
“İrtifak hakları”, “taşınmaz yükü” ve “re- üzerinde bir tesir icra etmez. Bir taşınmaz üzerinde
hin hakları”; sınırlı aynî haklardandır. diğer taşınmaz lehine kurulmuş olan “geçit hakkı”,
eşyaya bağlı bir irtifak hakkı niteliği taşır (TMK
m.747, m.838).
Sınırlı aynî haklar (TMK m.779 vd.’da), hak
sahibine tanıdıkları yetkinin niteliğine göre irtifak Şahsi irtifak hakları, bir mal üzerinde kişiler
hakları, taşınmaz yükü ve rehin hakları olmak üzere lehine kurulur. Taşınırlar, taşınmazlar, haklar veya
üç gruba ayrılır. bir malvarlığı üzerinde kurulabilen ve hak sahibine
konusu üzerinde tam yararlanma yetkisi veren “in-
İrtifak hakları, başkasına ait (başkasının mül-
tifa hakkı” (TMK m.794) ya da bir binadan veya
kiyetinde olan) bir eşyayı kullanma veya ondan
onun bir bölümünden konut olarak yararlanma
yararlanma yetkisini veren aynî haklardır. İrtifak
yetkisini veren “oturma hakkı” (TMK m.823) şah-
hakları bir başka kişinin para ile ölçülebilen hak ve
si irtifak haklarına örnek olarak verilebilir.
borçlarının bütününü ifade eden malvarlığı (ma-
melek) üzerindeki bir yükümü ifade eder. Bir eşya-
nın mâliki, bu eşyası üzerinde bir irtifak hakkının
Taşınmazın el değiştirmesi, o taşınmaz
tesis edilmiş olması hâlinde, sahip olduğu mülkiyet
üzerinde geçerli bir şekilde kurulmuş olan
hakkının kendisine bahşetmiş olduğu yetkilerden
irtifak hakkını etkilemez.
bazılarının irtifak hakkı sahibi tarafından kullanıl-
masına katlanmak yahut bu hakları kullanmaktan
sakınmak mecburiyetinde kalır. Böyle bir durumda
mâlikin üzerinde genellikle tasarrufta bulunabilme Karma irtifak hakları ise bir taşınmaz lehine
yetkisini içeren çıplak mülkiyet kalır. veya belli bir kişi lehine kurulabilen irtifak hak-
larıdır. Başkasına ait bir arazinin altında (örneğin

101
Hukuki İlişkiler ve Haklar

mahzen) veya üstünde (örneğin bina) inşaat yapma ki, teslimsiz taşınır rehni hakkının güvence olarak
yetkisi veren “üst hakkı” (TMK m.726, m.826); kullanılmasının yaygınlaştırılması ve Rehinli Ta-
başka birisinin taşınmazında çıkan sulardan yarar- şınır Sicili’nin işleyişinin düzenlenmesi için 6750
lanma hakkı veren “kaynak hakkı” (TMK m.756, sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu çı-
m.837) da karma irtifak hakları arasında yer alırlar. karılmıştır (bkz. 28.10.2016 tarih ve 29871 sayılı
Taşınmaz yükü, bir taşınmazın malikinin yal- Resmi Gazete).
nız o taşınmazla sorumlu olmak üzere diğer bir
kimseye bir şey vermek veya bir iş yapmakla yü-
Taşınmaz rehninin türleri; “ipotek”, “ipo-
kümlü kılınmasıdır (TMK m.839).
tekli borç senedi” ve “irat senedi”dir.
Rehin hakları, güvence teşkil eden haklardır.
Rehin hakkı sahibine, alacağını borçlusundan ala-
maması hâlinde rehin verilmiş olan şeyi sattırıp pa- İrtifak haklarıyla taşınmaz yükü ve taşınmaz
raya çevirmek yoluyla alacağını tahsil etmek yetki- rehni ancak taşınmazlar üzerinde kurulabilir ve
sini veren bir sınırlı ayni haktır. Hakkın konusunu tapu siciline tescil ile geçerlilik kazanabilir.
teşkil eden eşyanın taşınır veya taşınmaz olmasına
göre rehin “taşınır rehni” (TMK m. 939 vd.) ve “ta-
şınmaz rehni” (TMK m.850 vd.) olmak üzere ikiye dikkat
ayrılır. Türk Medeni Kanunu’nda “teslim koşullu Rehin hakkı sahibine, alacağını borçlusundan
taşınır rehni” düzenlenmişken; taşınmaz rehninin alamaması hâlinde rehin verilmiş olan şeyi sat-
üç türü vardır. Bunlar, “ipotek”, “ipotekli borç se- tırıp paraya çevirmek yoluyla alacağını tahsil et-
nedi” ve “irat senedi”dir. Ayrıca belirtmek gerekir mek yetkisini veren bir sınırlı aynî haktır.

Araştırmalarla
İlişkilendir
14. Hukuk Dairesi 2005/7801 E., 2005/9502 K. bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol
GEÇİT HAKKI KURULMASI ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla
kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve dokt-
5663 S. KÜLTÜR VE TABİAT
rinde genellikle bunlardan ilkine mutlak geçit
VARLIKLARINI KORUMA ihtiyaç veya geçit yoksunluğu, ikincisine de nispi
KANUNUNDA ... [Madde 1] geçit ihtiyacı ya da geçit yetersizliği denilmektedir.
Davacı tarafından, davalı aleyhine Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda bu
28.03.2005 gününde verilen dilekçe ile geçit hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh
hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruş- ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin
ma sonunda; davanın kabulüne dair verilen tamamının davada yer alması zorunludur. An-
08.06.2005 günü hükmün Yargıtay’ca incelen- cak, yararına geçit istenen taşınmaz müşterek
mesi davalı tarafından istenilmekle süresinde ol- mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya
duğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne ka- birkaçı tarafından açılabilir. Geçit ihtiyacı olan
rar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kişi davasını öncelikle taşınmazların mülkiyet ve
kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: yol durumuna göre en uygun taşınmaz malikine
Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 747 (önce- karşı ve daha sonra bundan en az zarar görecek
ki Medeni Kanunu’nun 671.) maddesine dayanı- olana yöneltmelidir.
larak açılmış geçit hakkı kurulması istemine iliş- Mahkemece uygun geçit yeri saptanırken ön-
kindir. Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı celikle taraf yararlarının gözetilmesi gerekir. Zira
bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir
yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davaları- irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk
nın nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol

102
Hukukun Temel Kavramları

saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilme- Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
lidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın ni- Davacıya ait 888 parselin genel yola bağlan-
teliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla tısının bulunmadığı sabittir. Bu nedenle davalı-
karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre ya ait 886, 996 ve 887 parsellerden genel yola
değil objektif esaslara uygun belirlenmeli, taşın- ulaşmak istemiştir. Davalı mahkeme huzurunda
maz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda ve vermiş olduğu dilekçelerle taşınmazlarının gü-
genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi neyinden davacıya geçit hakkı vereceğini kabul
prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. etmiştir.
Uygun güzergâh saptanırken, aleyhine geçit Mahallinde yapılan keşif sonucu verilen ra-
kurulan taşınmazın kullanım bütünlüğü bozul- porlarda çeşitli alternatifler değerlendirilmiş en
mamalıdır. Taşınmazın kullanım bütünlüğünün uygun alternatifin 16.05.2005 tarihli kadastro
bozulmasının zorunlu olduğu hallerde bu husus teknisyeni Ayhan tarafından çizilen krokide da-
gerekçelendirilerek geçit hakkı tesisi edilmelidir. valı taşınmazlarının kuzeyinden geçen yeşil renk-
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda ka- le boyalı güzergâh olduğu kabul edilmiştir. Dava-
yıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak, lı ise en uygun yerin taşınmazlarının güneyinde
özellikle tarım alanların nihayet bir tarım aracı- bulunan krokide sarı renkle gösterilen güzergâh
nın geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) olduğunu buradan verilecek geçit hakkını kabul
geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu mik- ettiğini, kuzeydeki geçidin taşınmazını sulama-
tarı aşan bir yol verilecekse bunun gerekçesi ka- sına engel olacağını savunmuştur. Kuzeydeki
rarda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir. alternatifin güneydekine geçit bedeli dışında üs-
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz tünlüğü yoktur. Davalı kendi taşınmazlarının gü-
malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın ni- neyinden geçit hakkı kurulmasını kabul etmekle
teliğine uygun atanacak bilirkişiler aracılığı ile fedakârlıkta bulunmaktadır. Buna karşı davacı-
objektif kriterler esas alınarak belirlenmelidir. nın daha fazla geçit bedeli ödemesi fedakârlığın
Saptanacak bedel hükümden önce depo ettiril- denkleştirilmesi ilkesine uygun olacaktır.
meli, şayet dava tarihi ile hüküm tarihi arasında Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler uya-
taşınmazın değerinde önemli derecede değişim rınca tarafların istekleri göz önünde tutularak ge-
yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş ve bu sürede çidin davalı taşınmazlarının güneyinde, krokide
de geçit için öngörülen bedel davanın daha ba- sarı renkle gösterilen yerden kurulması gerektiği
şında belirlenmişse, bu bedelin ödenmesine ka- düşünülmeden ve belirlenen geçit bedeli de hü-
rar verilmesi halinde, mülkiyet hakkı kısıtlanan kümden önce depo ettirilmeden yazılı gerekçe ile
taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olu- krokide kuzeydeki yeşil renkli yerden geçit ku-
nacağı durumlarda hakkın kötüye kullanılması rulmasına karar verilmesi doğru görülmemiş ve
sonucunu doğuracak davranışları önlemek için hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti ya-
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
pılmalıdır.
davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün
Kurulan geçit hakkının Medeni Kanun’un (BOZULMASINA), peşin yatırılan temyiz har-
748/3. maddesi uyarınca Tapu Siciline kaydı da cının istek halinde yatırana iadesine, 24.10.2005
gereklidir. Geçit hakkı kurulmasına ilişkin dava- tarihinde oybirliği ile karar verildi.
larda davanın niteliği gereği yargılama giderleri
davacı üzerinde bırakılmalıdır. Kaynak: http://emsal.yargitay.gov.tr/

103
Hukuki İlişkiler ve Haklar

Maddi Olmayan Mallar Üzerindeki Mutlak


Haklar: Maddi olmayan mallar insan zeka, düşünce
Eser sahiplerinin, yaratmış oldukları fikir
ve iradesinin ürünü olan eserlerdir. 5846 sayılı Fikir
ve sanat eserleri üzerinde, mali ve manevi
ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre eser, sahibinin hu-
hakları bulunur. Mali haklar, o eseri ço-
susiyetlerini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel
ğaltmak, yaymak ve satmak gibi yetkileri
sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi
bünyesinde barındırır. Manevi haklar, ese-
fikir ve sanat mahsullerini ifade etmektedir (m.1/B,
rin kamuya sunulması, esere yapımcısının
a bendi). Bir yazarın romanı, hikâyesi ya da tiyatro
adının yazılması, eserde değişiklikler yapı-
eseri, bir bilim adamının yazdığı bilimsel kitap, bir
labilmesi gibi yetkileri içerir.
şairin şiir kitabı, bir heykeltraşın heykeli, bir besteci-
nin bestesi, bir ressamın yaptığı resim ya da bir sine-
ma filmi bu eserlere örnek verilebilir. Kanuna göre,
fikir ve saat eserleri üzerinde, onların yaratıcısı olan
eser sahiplerinin mali ve manevi olmak üzere iki tür
internet
menfaati korunur. Malî haklar, o eseri çoğaltmak,
yaymak ve satmak gibi yetkileri bünyesinde barın- Patent, marka, endüstriyel tasarımlar, coğrafi
dırırken, manevi haklar, eserin kamuya sunulması, işaretler ile ilgili değişik bilgilere www.turkpa-
esere yapımcısının adının yazılması, eserde değişik- tent.gov.tr adresinden ulaşabilirsiniz.
likler yapılabilmesi gibi yetkileri içerir. Eser sahibi-
nin ortaya çıkardığı eser üzerindeki malî (parasal) ve
manevi nitelikteki hakları mutlak nitelik taşıdıkları Şahıslar (Kişiler) Üzerindeki Mutlak
için herkese karşı ileri sürülebilirler. Fikri ve edebi Haklar
eserler üzerindeki haklar 5846 sayılı Fikir ve Sanat Şahıslar üzerindeki mutlak haklar, hak sahibi-
Eserleri Kanunu ile düzenlenmiş ve korunmuştur. nin kendi şahsiyeti üzerindeki mutlak haklar ve
7.6.1995 tarih ve 4410 sayılı Kanun’la kapsamı başkalarının şahsiyeti üzerindeki mutlak haklar ol-
genişletilmiş olan Kanun, 21.2.2001 tarih ve 4630 mak üzere ikiye ayrılır:
sayılı, 3.3.2004 tarih ve 5101 sayılı ve 23.01.2008 • Hak Sahibinin Kendi Şahsiyeti (Kişiliği)
tarih ve 5728 sayılı Kanunlarla önemli değişikliklere Üzerindeki Mutlak Haklar: Bir insanın maddi,
uğramış ve eser sahiplerinin yanı sıra bu eserleri icra manevi ve iktisadi bütünlüğü ve varlıkları üzerinde
eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk sahip olduğu mutlak haklara şahsiyet (kişilik) hak-
tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk ları denilmektedir. Anayasa ile de kamusal haklar
tespitini gerçekleştiren film yapımcılarının ve ayrıca arasında güvenceye alınmış olan kişilik hakları,
radyo ve televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerin- hakkın süjesi olan insanın maddi varlığını ve bu
deki mali ve manevi haklar ve yaptırımlar belirlene- varlığı oluşturan tüm unsurları korumaya yarar.
rek korunmuştur. Kişiliği oluşturan unsurlar; vücut tamlığı, şeref ve
Marka, coğrafî işaret, tasarım, patent, faydalı haysiyet, aile ve itibarı, isim vb. şeylerdir. TMK m.
model ve geleneksel ürün adlarına ilişkin hakların 23 hükmü gereğince, “Kimse hak ve fiil ehliyetle-
korunması ve bu suretle teknolojik, ekonomik ve rinden kısmen de olsa vazgeçemez. Kimse özgürlükle-
sosyal ilerlemenin gerçekleşmesine katkı sağlamak rinden vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlâka
üzere 22.12.2016 tarih ve 6769 sayılı Sınai Mül- aykırı olarak sınırlayamaz.”
kiyet Kanunu çıkarılmıştır. Bu Kanun; marka,
coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ile ge-
leneksel ürün adlarına ilişkin başvuruları, tescil ve
tescil sonrası işlemleri ve bu hakların ihlaline dair dikkat
Kişiliği oluşturan unsurlar, vücut tamlığı, şeref ve hay-
hukuki ve cezai yaptırımları kapsamaktadır.
siyet, aile ve itibarı, isim vb. şeylerdir. Türk Medeni
Kanunu’na göre; “Kimse hak ve fiil ehliyetlerinden
İnsan zeka, düşünce ve iradesinin ürünü olan kısmen de olsa vazgeçemez. Kimse özgürlüklerinden
eserler maddi olmayan malları oluşturur. vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlaka aykırı
olarak sınırlayamaz. ...”

104
Hukukun Temel Kavramları

Nisbi haklar, özellikle borç ilişkilerinden mey-


dana gelir ve alacaklıya (hak sahibine), karşısındaki
Şahsiyet (kişilik) hakları, bir insanın mad-
kişiden (borçludan) belirli bir davranışta bulunma-
di, manevi ve iktisadi bütünlüğü ve varlık-
sını; bir şey vermesini, bir şey yapmasını veya bir-
ları üzerinde sahip olduğu mutlak haklara
şey yapmamasını (birşey yapmaktan kaçınmasını)
denir.
istemek yetkisini verirler.
Alacak hakları kendi içinde alelâde alacak hak-
• Başkalarının Kişiliği Üzerindeki Mutlak ları ve güçlendirilmiş (etkisi kuvvetlendirilmiş) ala-
Haklar: Modern hukuk anlayışında kişiler hakkın cak hakları olarak ikiye ayrılır:
konusu değil ancak sahibi olabilecekleri için başkala- Alelâde Alacak Hakları: Bu haklar, borçlar
rının kişiliği üzerindeki haklar istisnai nitelik taşırlar. hukukundan, tüzel kişilere ilişkin hukuktan, aile,
Özellikle küçük olanları, akıl yönünden zayıf du- miras ve eşya hukukundan ortaya çıkabilir.
rumda bulunanları sadece koruma amacıyla bu kişi- Borçlar hukukunda düzenlenmiş olan alacak
ler üzerinde bir başka kimsenin hak sahibi olmasına haklarının kaynağını genellikle bir borç ilişkisi
hukuk düzenince müsaade edilmektedir. Bunlar, teşkil eder. Bu borç ilişkisinde alacaklı, borçludan
anne ve babanın henüz ergin olmayan çocukları üze- belli bir davranış ya da edimde bulunmasını talep
rindeki yetkilerini ifade eden velayet hakkı, velayet etmek hakkını haizdir. Bu iki kişi arasındaki borç
altında bulunmayan küçüğe veya kendisinde kısıt- ilişkisi ya hukuki işlemlerden veya haksız fiiller-
lama sebeplerinden birisi mevcut olan kişiye, mah- den (hukuka aykırı fiillerden) yahut sebepsiz zen-
keme kararı ile vasi tayin edilen vesayet kurumu ve ginleşmeden doğabilir.
aynı çatı altında oturan kişilerin çıkarlarını koruma
ve iyiliklerini gerçekleştirme ve ev düzenini sağlama
konusunda bazı yetkileri bulunan ev başkanıdır. Borç ilişkisinin kaynağı; hukuki işlemler,
haksız fiiller (hukuka aykırı fiiller), sebep-
siz zenginleşmedir.

dikkat Hukuki işlem, bir ya da birden çok kişi-


Başkalarının kişiliği üzerindeki haklar istisnai nitelik
nin, hukuki bir sonuç yaratmak üzere ira-
taşırlar. Hukuk düzenince, özellikle küçük olanları,
de açıklamasında bulunmasıyla meydana
akıl yönünden zayıf durumda bulunanları koruma ge-
gelir. Taraflarının sayısına göre tek taraflı
rekliliğinden yola çıkarak bu kişiler üzerinde bir başka
hukuki işlem (örneğin vasiyetname) ya da
kimsenin hak sahibi olmasına müsaade edilmektedir.
çok taraflı hukuki işlem (örneğin sözleş-
meler) söz konusu olabilir.
Nisbî Haklar
Sözleşmeler, iki tarafın karşılıklı ve bir-
Yalnız hukuki işleme veya ilişkiye taraf olan ki-
birine uygun irade açıklamasıyla, başka
şilere karşı ileri sürülebilen haklardır. Nisbî haklar,
bir deyişle, tarafların karşılıklı rızalarının
mutlak hakların aksine herkese karşı değil, ancak
uyuşmasıyla kurulurlar.
belli bir kişiye veya belirli kişilere karşı ileri sürü-
lebilen haklardır. Diğer bir ifade ile nisbî haklar
birbiri ile belli bir ilişki içinde olan iki kişi arasında Hukuki işlem, hukuki bir sonuç yaratmak üzere
mevcut olur. Bu haklar belirli kişilerden belirli dav- irade açıklamasında bulunmayı ifade eder. Huku-
ranışlarda bulunmalarını isteyebilen iktidar hakla- ki işlemler tarafları bakımından tek taraflı hukuki
rıdır. Nisbi haklar alacak hakları ve grup hakların- işlemler ve çok taraflı hukuki işlemler olmak üzere
dan meydana gelmektedir. ikiye ayrılır. Tek taraflı hukuki işlemlerde bir ki-
şinin sadece kendi iradesini açıklaması ile hukuki
işlem meydana gelmektedir (kanunun aradığı şekle
Nisbî haklar, mutlak hakların aksine herkese karşı uygun olarak vasiyet yapılması; bir kişinin hayır
değil, ancak belirli kişilere karşı ileri sürülebilir. amaçlı malını vakfederek vakıf kurması gibi). Çok
taraflı hukuki işlemler ise tek kişinin değil birden

105
Hukuki İlişkiler ve Haklar

fazla kişinin iradelerini açıklamalarıyla meydana tarafından ancak vaadde bulunan diğer tarafa karşı
gelebilen hukuki işlemleri ifade eder. Bu tür huku- ileri sürülebilir.
ki işlemlerin uygulamadaki en tipik örneğini karşı- Güçlendirilmiş Alacak Hakları (Etkisi Kuv-
lıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarıyla kuru- vetlendirilmiş Alacak Hakları): Bu tür alacak
lan sözleşmeler (akit, mukavele) teşkil etmektedir haklarında kanun koyucuya alacak hakkının etki-
(örneğin; kira sözleşmesi. Kiracı kirasını ödemediği sini daha fazla kuvvetlendirme imkânı tanınmak-
takdirde kiraya veren bu kira borcunu ödemesini tadır. Bir kısım alacak hakları için tapu kütüğüne
sadece kiracıdan isteyebilecektir). şerh verilmesi şartı aranarak bu tür hakların sadece
Nisbî haklar, hukuk düzeninin izin vermediği, işlemin tarafına değil üçüncü kişilere de ileri sü-
hukuka aykırı zarar verici fiiller (haksız fiiller)den rülebilmesi imkânı getirilmiştir (örneğin; ön alım
de doğabilirler (örneğin, bir kişinin dükkanına za- hakkı TMK m.732, geri alım hakkı TMK m.736).
rar vermek, bir arabaya çarpmak, bir insanı yarala- Şerh verilebilecek haklar, tapu kütüğünün güvenli-
mak ya da öldürmek gibi). ğini ve aleniyetini korumak amacıyla sınırlı olarak
Nisbî haklar, bir kişinin malvarlığının başka bir kanunda açıkça düzenlenmiştir. Öğretideki hâkim
kişinin malvarlığı aleyhine çoğaldığı sebepsiz zen- görüş, tapuya şerh verilmesiyle kuvvetlendirilmiş
ginleşmeden de doğabilir. alacak haklarının ayni hak niteliği kazanmadığı
yönündedir. Zira tapuya şerh sadece şerh edilen
alacak hakkının (kişisel hakkın) taşınmazın sonraki
Sebepsiz zenginleşme; bir kimsenin mal- maliklerine ve o taşınmazda şerhten sonra hak ka-
varlığının, haklı bir neden olmaksızın, zanan kişilere karşı ileri sürülmesi imkânı dışında
diğer bir kimsenin malvarlığının aleyhine bir imkân sağlamaz.
çoğalmasıdır.

Tüzel kişiler bakımından da örneğin dernek dikkat


üyeliği söz konusu olduğunda, üye ile tüzel kişi ara- Nisbi haklar, daha çok borç ilişkilerinden mey-
sındaki hukuki ilişkiden üye lehine doğan üyelik dana gelir. Nisbi haklar alacaklıya (hak sahibi-
hakları (grup hakları) da nisbî niteliktedir. Zira bu ne), karşısındaki kişiden (borçludan) belirli bir
tür dernek faaliyetine, yönetimine katılma, tesis- davranışta bulunmasını; bir şey vermesini, bir
lerden yararlanma gibi haklar sadece derneğe karşı şey yapmasını veya bir şey yapmamasını (bir şey
ileri sürülebilecektir. yapmaktan kaçınmasını) istemek yetkisini ve-
Aile hukukunda da özellikle eşlerin birbirlerine rirler. Alacak hakları kendi içinde alelade alacak
karşı sahip oldukları aile hukukundan doğan alacak hakları ve güçlendirilmiş (etkisi kuvvetlendiril-
hakları da nisbî niteliktedir (örneğin; “Evlenmeyle miş) alacak hakları olarak ikiye ayrılır.
eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler,
bu birliğin mutluluğunu sağlamak ve çocukların
bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen
Güçlendirilmiş alacak hakları; tapu kütü-
göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşa-
ğüne şerh verilmesi şartı aranarak, sadece
mak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak
işlemin tarafına değil, üçüncü kişilere de
zorundadırlar” diyerek evlilikte eşlere yükümlülük
ileri sürülebilmesi imkânı getirilmiş, sınır-
getiren TMK m.185 hükmü).
lı olarak kanunda açıkça düzenlenmiş olan
Miras hukukunda da nisbî haklardan bahsedilir. haklardır.
Bu tür haklar miras hukukunda sadece mirasçılara
karşı ileri sürülebilir (örneğin kendi lehine belirli
mal bırakılmış bir kişi, bu hakkını bunu yapan ki- Mutlak Haklarla Nisbî Haklar
şinin sadece mirası reddetmemiş mirasçılarına karşı Arasındaki Farklar
ileri sürebilir). Mutlak haklarla nisbî haklar arasındaki farklar
Eşya hukukunda da iki kişi arasında yapılmış şu şekilde sıralanabilir:
bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde de kendisi- 1. Mutlak haklar herkese karşı ileri sürülebi-
ne taşınmazın devredileceği vaadinde bulunan kişi lirken (mülkiyet hakkı gibi), nisbî haklar

106
Hukukun Temel Kavramları

belirli bir kişiye yahut kişilere karşı yönelti- 4. Mutlak haklar bir mal ya da kişi üzerinde
lebilmektedir (alacak hakkı gibi). doğrudan doğruya sahip olunan iktidar
2. Mutlak haklarda, hak sahibinin bu hakkına hakları iken, nisbî hakların konusunu bir
diğer bütün kişiler saygı göstermek zorun- edimin yerine getirilmesi (bir şeyin verilme-
dadır. Mutlak haklar karşısında üçüncü ki- si, yapılması ya da yapılmaması) yönündeki
şiler pasif bir görev üstlenirler. Zira mutlak talepler teşkil eder.
hakları herkesin ihlâl edebilmesi ihtimal
dâhilindedir. Nisbî haklarda ise hak sahi- Konularına Göre Özel Haklar
binin karşısındaki kişi, bazen pasif olsa da
Özel haklar korudukları menfaatin maddi ya da
genellikle aktif bir görevi yerine getirmekle
manevi oluşuna göre malvarlığı (mamelek) hakları
yükümlü bulumaktadır (bir şeyi yapmak,
ve kişilik hakları şeklinde ayrılırlar.
vermek ya da yapmamak gibi). Nisbî hak-
lardaki görevin üçüncü kişilerce ihlal edil-
mesi mümkün değildir. Bir satım sözleşme- Malvarlığı (Mamelek) Hakları
sinde satıcı alıcıya malı teslim etmek, alıcı Malvarlığı (mamelek), bir kişinin sahip olduğu
da malın bedelini (semeni) ödemek yükü- şeylerin bütünüdür. Malvarlığı hakları, kişilerin
mü altına girer. Bu ilişkide her iki tarafın maddi menfaatlarini koruyan haklardır. Hukuki
da bir nisbî hakkı bulunmaktadır. Bir taraf açıdan da “malvarlığı hakları”, kişilerin para ile öl-
malın teslimini, diğer taraf da malın bede- çülebilir nitelikte olan, paraya çevrilebilen, kural
lini karşı taraftan isteme hakkını bu şekilde olarak başkalarına devredilebilen ve miras yoluyla
haiz olur. Mal teslim edilmeden bir üçüncü intikal eden hak ve borçlarının bütününü ifade
şahıs mala, satanın elinde iken zarar verecek eder. Görüldüğü üzere malvarlığı hakları aktif ve
olursa, üçüncü kişiden zararın tazminini pasif kısımdan oluşur. Aktif kısma kişinin para ile
ancak malı henüz teslim etmemiş olan satıcı ifade edilebilen tüm hakları girerken, pasif kısım
isteyebilir. Çünkü malın mülkiyeti (mutlak kişinin borçlarından oluşur. Taşınır ve taşınmaz
hak) hâlâ kendisine aittir. Oysa nisbî hak eşyalar üzerindeki haklar (örneğin mülkiyet hakkı,
olarak malın teslimini isteyebilecek alıcı- sınırlı aynî haklar), fikir ve sanat eserleri üzerindeki
nın, mala satıcının elinde iken zarar veren haklar (örneğin telif hakkı), nisbî haklar (örneğin
üçüncü şahsa karşı böyle bir tazminat talep maddi alacak hakkı), maddi değeri olan yenilik
hakkı bulunmamaktadır. doğuran haklar malvarlığı hakları arasındadır. Mal-
3. Mutlak haklarla nisbi haklar arasındaki bir varlığı haklarından, ölçülebilen, tartılabilen ve sayı-
başka fark sayılarında ortaya çıkar. Mutlak labilen, başka bir ifade ile biri diğerinin yerine ika-
haklar belli sayıdadır. Kanunda öngörülen me edilebilen haklara “maddi malvarlığı hakları”,
mutlak haklar dışında yeni mutlak haklar buna karşı fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklara
yaratılması mümkün değildir. Mutlak hak- da “manevi malvarlığı hakları” denilmektedir.
lar, maddi mallar üzerindeki mutlak haklar
(ayni haklar), maddi olmayan mallar üze-
rindeki haklar ve kişilik haklarıdır. Nisbî Malvarlığı, kişilerin para ile ölçülebilir
haklar ise, aile hukukunda öngörülmüş bu- nitelikte olan, paraya çevrilebilen, kural
lunan sınırlı sayıdaki nisbî haklar haricin- olarak başkalarına devredilebilen ve miras
de, çok çeşitlilik göstermektedir. Sözleşme yoluyla intikal eden hak ve borçlarının bü-
özgürlüğü ilkesi çerçevesinde borç ilişkile- tünüdür.
rinden doğan nisbî haklar bu şekildedir.
Kişilik (Kişi Varlığı) Hakları
Kanunda öngörülen mutlak haklar dışında yeni Kişilerin, değerleri para ile ölçülemeyen, paraya
mutlak haklar yaratılması mümkün değildir. çevrilemeyen, başkalarına devredilemeyen ve miras
Mutlak haklar; “maddi mallar üzerindeki mut- yoluyla da intikali mümkün olmayan, sahibi için
lak haklar (ayni haklar)”, “maddi olmayan mallar sadece manevi bir değer ifade eden haklarına “ki-
üzerindeki haklar” ve “kişilik hakları”dır. şilik (kişi varlığı/şahsiyet) hakları” denilmektedir.

107
Hukuki İlişkiler ve Haklar

Bu haklar kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar olup kişi- istisnai hallerde bu hakkın yasal temsilci aracılığıyla
nin ölümü ile sona ererler. Kişilik hakları arasında, kullanılması da kabul edilmektedir (örneğin, ayırt
kişinin adı, vücut tamlığı, şeref ve haysiyeti, resmî etme gücünü haiz olmayan bir kişiye eşi tarafından
üzerindeki hakları, özgürlüklerine karşı saldırı- fena muamelede bulunulması hâlinde o kişinin ya-
da bulunmaktan kaçınmalarını herkesten isteme sal temsilcisi eşe karşı boşanma davası açabilecektir).
hakkı sayılabilir. Gerçek kişiler gibi tüzel kişiler de Hakkın kişiye sıkı sıkıya bağlı olması, hakkın
nitelikleriyle bağdaştığı ölçüde kişilik haklarına sa- kullanılmasına ancak hak sahibinin karar verebile-
hiptirler. ceği anlamını taşır. Ancak hak sahibi hakkı kullan-
maya karar verdikten sonra, bu hakkın kullanılma-
Kullanılmalarına Göre Özel Haklar sı için bir iradi temsilci aracılık edebilecektir [evli
bir kişi boşanmaya karar verdikten sonra, boşanma
Kullanma yetkisi bakımından, hak sahibine
davasını açıp yürütmek üzere bir avukatı (iradi
bağlılıklarına göre özel haklar, devredilebilen hak-
temsilci) vekil tayin edebilir].
lar ve devredilemeyen haklar şeklinde ikiye ayrılır.

Amaçlarına Göre Özel Haklar


Devredilebilen Haklar
Bir kısım haklar kullanılmalarıyla birlikte yeni
Devredilebilen haklar, sağlararası bir hukuki
bir hukuki durum ortaya çıkarırken bir kısım hak-
işlemle başkalarına devredilebilen, miras yolu ile
lar kullanıldıklarında yeni bir hukuki durum yarat-
de intikal eden haklardır. Özel hakların büyük bir
mazlar. İşte özel haklar kullanılmalarının yarattığı
kısmı devredilen haklar kategorisindedir (mülkiyet
hukuki etki bakımından amaçlarına göre de bir
hakkı, telif hakkı, kira hakkı, alacak hakkı gibi).
ayrıma tâbi tutularak yenilik doğuran (inşai) haklar
Bu tür haklar temsilci aracılığıyla da kullanılabilir.
ve alelâde haklar (yenilik doğurmayan yalın haklar)
Ancak, malvarlığı haklarından bazıları başkalarına
olarak ikiye ayrılmaktadırlar.
devredilemeyecekleri gibi miras yoluyla da intikal
etmezler (örneğin intifa hakkı, oturma hakkı, bir
nisbî hak olan nafaka hakkı). Yenilik Doğuran Haklar
Yenilik doğuran (inşai) hak, özel bir hukuki
Devredilemeyen Haklar duruma dayanarak hak sahibinin tek taraflı irade
açıklaması (beyanı) ile yeni bir hukuki ilişki kura-
Devredilemeyen haklar, sağlararası bir hukuki
bilme, mevcut hukuki ilişkiyi değiştirebilme veya
işlemle başkalarına devredilemeyen, miras yolu ile
ortadan kaldırabilme yetkisini ifade eder. Yenilik
de intikal etmeyen haklardır. Kişiye bağlı haklar,
doğuran (inşai) haklar, kural olarak hak sahibi tara-
kişi ile hak arasındaki sıkı ilişki nedeniyle sadece
fından tek taraflı bir irade açıklamasıyla kullanılır
hak sahibi kişi tarafından kullanılabilen haklardır.
ve bu açıklamanın karşı tarafa ulaşmasıyla da so-
Bu haklar başkalarına devredilemedikleri gibi, mi-
nuçlarını doğurur. Sözleşmeye taraf olan kişinin
ras yoluyla da intikal etmezler. Malvarlığı hakları-
veya üçüncü kişinin irade açıklamasına ihtiyaç yok-
nın bir bölümü de kişiye bağlı haklardandır (örne-
tur. Yenilik doğuran haklar, çoğunlukla tek taraflı
ğin, aynî haklardan oturma hakkı, TMK m.823;
bir hukuki işlemle kullanılmakla birlikte, istisnaen
yararlanma hakkı, TMK m.806). Başkalarına dev-
dava yoluyla da kullanılırlar. Böyle bir durumda
redilemeyen ve miras yoluyla da intikal etmeyen
yenilik doğuran haklar, tek taraflı bir irade beya-
haklardan bir bölümü de sahibine çok sıkı şekilde
nı ile değil, yenilik doğuran (inşai) bir mahkeme
bağlıdır. Bu tür haklara kişiye sıkı sıkıya bağlı hak-
kararı ile doğar (örneğin; vasiyetnamenin iptali ka-
lar denilmektedir. Kişilik hakları bu şekilde kişiye
rarı; evlilik birliğinin iptali kararı; bir derneğin, bir
sıkı sıkıya bağlı haklardır. Bu haklarda hakkın kul-
kooperatifin, bir anonim şirketin genel kurulunun
lanılmasına karar verme yetkisinin başkasına tanın-
aldığı kararın iptaline dair karar).
ması (yasal temsilci) söz konusu olmaz (örneğin,
kişiliği koruyan davalar, TMK m.23, 24, 25, 26; Yenilik doğuran hakları üç grupta toplanmak-
nişanı bozma hakkı, TMK m.120). Kişiye sıkı sı- tadır:
kıya bağlı hakların kullanılamamasının adaletsizli- Kurucu (yaratıcı) yenilik doğuran haklar: Ku-
ğe ve katlanılması güç bir duruma yol açacağı çok rucu yenilik doğuran hakkın kullanılması ile yeni

108
Hukukun Temel Kavramları

bir hukuki ilişki yaratılır, başka bir ifade ile bir hak vermek, ihtarda bulunmak, çocuğun mallarını yö-
kazanılır. Hak sahibi iradesini açıklamak suretiy- netmek, onu temsil etmek haklarının da girdiği sa-
le yeni bir hukuki ilişkinin doğmasını sağlar. Bir dece anne ve babalara tanınmış olan velâyet hakkı,
sözleşme kurulurken taraflardan birinin yapmış ol- bu tür hakların örneğini oluşturur. Esasen anne ve
duğu öneriyi (icabı) karşı tarafın kabul etmesi (ka- babanın velayet hakkını kullanmalarıyla yeni bir
bul beyanı), kurucu yenilik doğuran haklardandır. hukuki durum ortaya çıkmadığı gibi, mevcut hu-
Zira, Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 1. maddesi, kuki durumda bir değişiklik olmaz yahut mevcut
“Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbi- hukuki durum ortadan kalkmaz.
rine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur” hük-
münü içermektedir. Yetkisiz temsil hâlinde temsil
olunanın işleme icazet vermesi (TBK m.46/1); bir Alelâde haklar, hak sahibinin hakkını kul-
taşınmazın üçüncü bir kişiye satılması hâlinde hak lanmasıyla herhangi bir yeni hukuki ilişki
sahibine o taşınmazı öncelikle satın alabilme yetkisi doğurmayan haklardır.
veren ön alım (şuf ’a) hakkı (TMK 732), hak sahi-
bine tek taraflı irade beyanı ile bir taşınmazı satın
alabilme yetkisi veren alım (iştira) hakkı ile kendi- Bağımsız Olup Olmamalarına Göre
sine ait bir taşınmazı bir başkasına devreden kişinin Özel Haklar
devrettiği bu taşınmazı daha sonra tek taraflı irade Özel haklar, elde edilmeleri yönünden başka
beyanı ile geri alabilme yetkisini içeren geri alım bir hakka bağlı olup olmamalarına göre, bağımsız
(vefa) hakkı (TMK m.736); “Sahipsiz bir taşınırı haklar (asıl haklar) ve bağımlı haklar olmak üzere
malik olmak iradesiyle zilyetliğine geçiren kimse, ikiye ayrılırlar:
onun maliki olur” hükmünü içeren sahipsiz şeylere
(ihraza) ilişkin düzenleme (TMK m. 767), kurucu
yenilik doğan hakların diğer örneklerindendir. Bağımsız Haklar
Değiştirici yenilik doğuran haklar: Değiştirici Bağımsız haklar (asıl haklar), herhangi bir hak-
yenilik doğuran haklar, tek taraflı irade açıklaması ka bağlı olmayan hakları ifade eder. Bu haklar, hak
ile mevcut bir hukuki durumun değiştirilmesi so- sahibinin doğrudan doğruya sahip olduğu haklar
nucunu doğururlar. Örneğin; boşanma davası aç- olup, (istisna teşkil eden oturma hakkı, intifa hakkı
maya hakkı olan eşe tanınan boşanma veya dilerse gibi devredilemeyen bağımsız haklar hariç olmak
ayrılık davası açabilme hakkı (TMK m.167), se- üzere) başkalarına devredilebilir, miras yolu ile de
çimlik borçlarda borçlu tarafından seçim hakkının mirasçılarına intikal eder (örneğin; mülkiyet hakkı,
kullanılması (TBK m.87), satılanın ayıplı çıkması alacak hakkı, fikri haklar).
hâlinde satış bedelinden (semenden) indirim yapıl-
masını isteme hakkı (TBK m.227).
Bağımsız haklar, herhangi bir hakka bağlı
Bozucu yenilik doğuran haklar: Bozucu yenilik
olmayan haklardır. Bağımlı haklar ise, ba-
doğuran haklar, hak sahibi tarafından kullanılmaları
ğımsız bir hakka belirli bir bağlılığı olan,
ile mevcut bir hukuki durumu ortadan kaldıran hak-
asıl hak bulunmaksızın mevcut olmayan
lardır. Boşanma/ayrılık talep etmek (TMK m.167);
haklardır.
önceki vasiyetname ortadan kaldırılmaksızın yeni
bir vasiyetname yapılmak suretiyle önceki (tamam-
lanmamış) vasiyetnamenin iptali (TMK m.544); Bağımlı Haklar
kira, hizmet, adi şirket sözleşmelerindeki feshi ihbar Bağımlı haklar (fer’i haklar/yan haklar) ise ba-
hakkı, vekâletten azil ya da istifa hakkı gibi. ğımsız bir hakka belirli bir bağlılığı olan, asıl hak
bulunmaksızın mevcut olmayan hakları ifade et-
Alelâde Haklar mektedir. Bağımlı haklar, asıl (bağımsız) hakların
amacına ulaşmasına yardımcı olmayı (alacaklının
Hak sahibinin hakkını kullanmasıyla herhangi kefile karşı sahip olduğu hak), bu hakları güçlen-
bir yeni hukuki ilişki doğurmayan haklara alelâde dirmeyi, bu haklara güvence vermeyi (ipotek hak-
haklar (yenilik doğurmayan/yalın haklar) denir. kı) ya da o hakların kapsamını genişletmeyi (bir
Kapsamına ergin olmayan çocuğa (küçüğe) öğüt sözleşmede yer alan faiz talepleri) amaçlamaktadır.

109
Hukuki İlişkiler ve Haklar

Bağımlı haklar, asıl (bağımsız) hak herhangi bir nedenle sona ererse, kanundan dolayı son bulmakta
(örneğin; asıl alacak son bulunca alacaklının kefile karşı olan hakkı da sona erer), asıl hakkın devri hâlinde,
bağımlı haklar da kural olarak asıl hak ile birlikte devredilmektedir (örneğin; ipotek ile teminat altına alın-
mış bir alacağın temliki hâlinde teminat da alacakla birlikte devredilmiş olur).

Öğrenme Çıktısı
2 Kamu haklarını ve türlerini açıklayabilme
3 Özel hakları tanımlayıp, türlerini sınıflandırabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Özel haklar ile ilgili olarak


daha kapsamlı bilgi edine-
bilmek için, yararlı bir kay-
Kamu hakları ve özel haklar
nak olarak Bilge Öztan’ın Mutlak ve nisbî haklar ara-
arasındaki önemli farklar
“Medeni Hukukun Temel sındaki farkları anlatınız.
nelerdir?
Kavramları” adlı kitabını in-
celeyiniz (42. Bası, Turhan
Kitabevi, Ankara 2017).

110
Hukukun Temel Kavramları

1 Hak kavramını
açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Kavramı ve Tanımı

1 Hak kavramı, özel hukuk alanının temel kavramıdır. Hak, “hukuk tarafından tanınan, yararla-
nılması hak sahibinin iradesine bırakılan ve korunmasını isteme hususunda bireyin yetkili sayıldığı
menfaatlerdir.” Öğretide objektif hukuk, hukukun toplum yaşamını düzenleyen ve Devlet gücü ile
yerine getirilen, hukuki yaptırımla kuvvetlendirilmiş olan kuralların bütününü ifade eden haline
denilmektedir. Objektif hukuk, sadece “hukuk” sözcüğü ile ifade edilebilir. Öğretide subjektif hu-
kuk, objektif hukukun kişilere sağladığı yetkileri ifade eden kısmıdır. Subjektif hukuk için, “hak”
sözcüğü kullanılabilir. Hukukta hak sahibi olan varlıklara “kişi (şahıs)” denir. Her hak daima bir
hukuk kuralına dayanır. Hukuk kurallarının düzenlemekte olduğu ilişkiler çok çeşitli ve birbirin-
den farklıdır. Bu nedenle hukuk kurallarının tanıdığı yetkiler olarak nitelendirilen haklar da özleri
itibarıyla birbirinden farklı ve çeşitlidir. Haklar doğdukları hukuk kuralının niteliğine göre kamu
hakları ve özel haklar olmak üzere ikiye ayrılır.

111
Hukuki İlişkiler ve Haklar

2 Kamu haklarını ve türlerini


açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

3 Özel hakları tanımlayıp,


türlerini sınıflandırabilme

Hakların Ayrımı

2 Kamu hakları kamu hukukundan doğan, vatandaşların Devlet’e karşı sahip olduğu haklardır. Bu hak-
lara örnek olarak kişisel özgürlükler, seçme hakkı, seçilme hakkı, eğitim ve öğretim hakkı, çalışma hakkı,
dilekçe hakkı gibi haklar sayılabilir. Kamu hakları kendi içinde genel nitelikli kamu hakları ve özel nitelikli
kamu hakları olmak üzere üzere ikiye ayrılır. Kamu haklarından yararlanabilmek için Türk vatandaşı olma
zorunludur. Kamu haklarından yararlanmada vatandaşlar açısından eşitlik mevcut değildir. Genel nitelikli
kamu hakları, kamu kuruluşları ile hukuken bir ilişkiye girilmeksizin, genel olarak kişilere verilen hukuki
yetkilerdir. Bunlar, kişisel kamu hakları, sosyal ve ekonomik kamu hakları ve siyasal kamu hakları olmak
üzere üç kategoride toplanmaktadır. Kişisel kamu hakları (negatif statü hakları), kişinin maddi ve manevi
tüm varlığı ile ilgili bulunan, kişinin Devlet tarafından aşılamayacak ve dokunulamayacak özel alanının
sınırlarını çizen hak ve hürriyetlerdir (kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı, kişi hürriyeti ve
güvenliği, özel hayatın gizliliği ve korunması vb.). Sosyal ve ekonomik kamu hakları (pozitif statü hakları),
kişinin toplum hayatı içindeki sosyal ve ekonomik faaliyetleri ile ilgili olan, bireylere Devlet’ten olumlu bir
davranış, bir hizmet, bir yardım isteme imkânını tanıyan haklardır (ailenin korunması ve çocuk hakları, eği-
tim ve öğretim hakkı, çalışma ve sözleşme hürriyeti, sosyal güvenlik hakkı vb.). Siyasal kamu hakları (aktif
statü hakları), kişinin genelde seçim yolu ile Devlet yönetimine ve siyasal kuruluşlara katılmasını sağlarlar
(seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları vb.). Özel nitelikli kamu hakları, belli kişilerin kamu
kuruluşları ile olan ilişkilerini düzenlerler.

3 Özel haklar, kişiler ile kişiler arasındaki ilişkileri düzenleyen özel hukuk kurallarından doğan haklardır.
Medeni haklar olarak da nitelendirilen bu haklara örnek olarak mülkiyet hakkı, sınırlı ayni haklar, alacak
hakkı, fikri mülkiyet hakları, kişilik hakları verilebilir. Genellik ilkesi gereği, özel haklardan herkesin ya-
rarlanması mümkündür. Özel haklardan yararlanmada vatandaşlar arasında yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi vb.
hususlarda eşitlik ilkesi geçerlidir. Özel haklar mahiyetlerine (niteliklerine), konularına, kullanılmalarına,
amaçlarına, bağımsız olup olmamalarına göre türlere ayrılır. Mahiyetlerine (niteliklerine) göre özel haklar;
“mutlak haklar” ve “nisbi haklar” olarak ikiye ayrılır. Mutlak haklar; “mallar üzerindeki mutlak haklar” ve
“şahıslar (kişiler) üzerindeki mutlak haklar” olarak ikiye ayrılır. Mallar üzerindeki mutlak haklar; “maddi
mallar üzerindeki mutlak haklar” ve “maddi olmayan mallar üzerindeki haklar” olarak ikiye ayrılır. Maddi
mallar üzerindeki mutlak haklar; “mülkiyet hakkı”, “sınırlı aynî haklar” olarak ikiye ayrılır. Şahıslar (kişiler)
üzerindeki mutlak haklar ise “kendi şahsı üzerindeki mutlak haklar” ve “başkasının şahsı üzerindeki mutlak
haklar” haklar olarak ikiye ayrılır. Konularına göre özel haklar; “malvarlığı hakları” ve “kişilik hakları” olarak
ikiye ayrılır. Kullanılmalarına göre özel haklar; “devredilebilen haklar” ve “devredilemeyen haklar” olarak
ikiye ayrılır. Amaçlarına göre özel haklar; “yenilik doğuran haklar” ve “alelâde haklar” olarak ikiye ayrılır. Ye-
nilik doğuran haklar; “kurucu yenilik doğuran haklar”, “değiştirici yenilik doğuran haklar”, “bozucu yenilik
doğuran haklar” olarak üçe ayrılır. Bağımsız olup olmamalarına göre özel haklar; “bağımlı haklar”, “bağımsız
haklar” olarak ikiye ayrılır.

112
Hukukun Temel Kavramları

1 “Hak kavramı” için aşağıdaki ifadelerden 5 Aşağıdakilerden hangisi kişisel kamu hakla-
hangisi söylenemez? rından biri değildir?

neler öğrendik?
A. Hak kavramı, özel hukuk alanının temel kavramıdır. A. Özel hayatın gizliliği ve korunması
B. Haklar, korunmasını isteme hususunda bireyin B. Konut dokunulmazlığı
yetkili sayıldığı menfaatlerdir. B. Yerleşme ve seyahat hürriyeti
C. Öğretide objektif hukuk için ise hak sözcüğü D. Süreli ve süresiz yayın hakkı
kullanılmaktadır.
E. Çalışma ve sözleşme hürriyeti
D. Hak kavramı hukuki ilişkinin özünü teşkil et-
mektedir.
E. Hukuk kurallarının korumadığı bir hareket 6 Sahibine şahıslar (kişiler) ile maddi ve gayrı-
tarzı, bir menfaat, bahşetmediği bir yetki hak maddi (maddi olmayan) bütün mallar üzerinde en
olarak nitelendirilemez. geniş yetkileri veren ve hak sahibi tarafından her-
kese karşı ileri sürülebilen haklar aşağıdakilerden
hangisidir?
2 Aşağıdakilerden hangisi kamu haklarından
biri değildir? A. Kişisel haklar B. Mülkiyet hakkı
C. Özel nitelikli haklar D. Bağımsız haklar
A. Seçme hakkı
E. Alelade haklar
B. Dilekçe hakkı
C. Alacak hakkı
D. Eğitim ve öğretim hakkı 7 Sınırlı aynî haklar, hak sahibine aşağıdaki
yetkilerden hangisini vermez?
E. Çalışma hakkı
A. Kullanma hakkı B. Yararlanma hakkı
3 Aşağıdakilerden hangisi özel haklar arasında C. İrtifak hakkı D. Yok etme hakkı
yer almaz? E. İpotek tesis etme hakkı

A. Mülkiyet hakkı B. Sınırlı ayni haklar


C. Alacak hakkı D. Seçilme hakkı 8 “Kişilik (Kişi Varlığı) Hakları” ile ilgili aşağı-
daki ifadelerden hangisi yanlıştır?
E. Kişilik hakları
A. Kişilerin, değerleri para ile ölçülemeyen, paraya
çevrilemeyen ancak başkalarına devredilebilen
4 Genel nitelikli kamu hakları ile ilgili aşağıda-
haklarıdır.
ki ifadelerden hangisi yanlıştır?
B. Sahibi için sadece manevi bir değer ifade eden
A. Kamu kuruluşları ile hukuken ilişkiye girilerek, haklardır.
genel olarak kişilere verilen hukuki yetkilerdir. C. Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardır.
B. Vatandaşların Devlet’e karşı sahip oldukları D. Kişilerin, özgürlüklerine karşı saldırıda bulun-
haklardır. maktan kaçınmalarını herkesten isteme hakkı
C. Kişilerin toplumla olan ilişkilerini düzenleyen ku- kişilik hakları arasında yer alır.
rallardan doğan haklardan oluştukları için sınır ve E. Gerçek kişiler gibi tüzel kişiler de nitelikleriyle
kapsamları yönünden henüz oluş halindedirler. bağdaştığı ölçüde kişilik haklarına sahiptirler.
D. Anayasa’nın ikinci kısmında “Temel Haklar ve
Ödevler” başlığı altında düzenlenmişlerdir.
E. Kişisel kamu hakları, sosyal ve ekonomik kamu
hakları ve siyasal kamu hakları olmak üzere üç
kategoride toplanmaktadır.

113
Hukuki İlişkiler ve Haklar

9 Yenilik doğuran haklar ile ilgili aşağıdaki ifa- 10 Bağımsız olup olmamalarına göre özel haklar
delerden hangisi doğrudur? ayırıma tâbi tutulduğunda, aşağıdaki ifadelerden
A. Bir sözleşme kurulurken taraflardan birinin hangisi söylenemez?
yapmış olduğu öneriyi (icabı) karşı tarafın ka-
neler öğrendik?

A. Alacaklının kefile karşı sahip olduğu hak, ba-


bul etmesi (kabul beyanı), değiştirici yenilik ğımlı haklardandır.
doğuran haklardandır. B. İpotek hakkı bağımlı haklardandır.
B. Bir taşınmazın üçüncü bir kişiye satılması ha- C. Bir sözleşmede yer alan faiz talepleri bağımsız
linde hak sahibine o taşınmazı öncelikle satın haklardandır.
alabilme yetkisi veren önalım (şuf ’a) hakkı, ku- D. Mülkiyet hakkı bağımsız haklardandır.
rucu yenilik doğuran haklardandır.
E. Alacak hakkı bağımsız haklardandır.
C. Kendisine ait bir taşınmazı bir başkasına devre-
den kişinin devrettiği bu taşınmazı daha sonra
tek taraflı irade beyanı ile geri alabilme yetkisini
içeren gerialım (vefa) hakkı, bozucu yenilik do-
ğuran haklardandır.
D. Satılanın ayıplı çıkması halinde satış bedelin-
den (semenden) indirim yapılmasını isteme
hakkı, bozucu yenilik doğuran haklardandır.
E. Boşanma/ayrılık talep etmek, değiştirici yenilik
doğuran haklardandır.

114
Hukukun Temel Kavramları

Yanıtınız yanlış ise “Mahiyetlerine (Nitelik-


1. C Yanıtınız yanlış ise “Hak Kavramı ve Tanı- 6. B
lerine) Göre Özel Haklar” konusunu yeni-
mı” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
den gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


Yanıtınız yanlış ise “Kamu Hakları - Özel Yanıtınız yanlış ise “Mahiyetlerine (Nitelik-
2. C 7. D
Haklar Ayırımı” konusunu yeniden gözden lerine) Göre Özel Haklar” konusunu yeni-
geçiriniz. den gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Kamu Hakları - Özel


3. D 8. A Yanıtınız yanlış ise “Konularına Göre Özel
Haklar Ayırımı” konusunu yeniden göz- Haklar” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
den geçiriniz.

4. A Yanıtınız yanlış ise “Kamu Hakları ve Türle- 9. B Yanıtınız yanlış ise “Amaçlarına Göre Özel
ri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. Haklar” konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Yanıtınız yanlış ise “Bağımsız Olup Olma-


5. E Yanıtınız yanlış ise “Kamu Hakları ve Türle- 10. C
malarına Göre Özel Haklar” konusunu ye-
ri” konusunu yeniden gözden geçiriniz.
niden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
5 Anahtarı

Hukukun, toplum yaşamını düzenleyen ve Devlet gücü ile yerine getirilen,


hukuki yaptırımla kuvvetlendirilmiş olan kuralların bütününü ifade eden
hâline öğretide objektif hukuk denilmektedir. Objektif hukukun kişilere bah-
Araştır 1 şettiği yetkileri ifade eden kısmı ise, subjektif hukuk olarak adlandırılmakta-
dır. Öğretide objektif hukuk sadece hukuk sözcüğü ile ifade edilirken, subjek-
tif hukuk için ise hak sözcüğü kullanılmaktadır.

Kamu hakları ile özel haklar arasında bazı farklar bulunmaktadır. En önem-
li fark, bu haklardan yararlanmada ortaya çıkmaktadır. Özel haklardan her-
kesin yararlanması mümkün iken kamu haklarından ancak vatandaş olanlar
yaralanabilir. Yani, özel haklardan yararlanabilmek için Türk vatandaşı olma
Araştır 2 zorunluluğu bulunmaz ancak kamu haklarından yararlanabilmek için Türk
vatandaşı olmak şarttır. Bunun yanında, özel haklardan yararlanmada vatan-
daşlar arasında yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi vb. hususlarda eşitlik ilkesi geçerli-
dir. Ancak kamu haklarından yararlanmada böyle bir eşitlik mevcut değildir.

115
Hukuki İlişkiler ve Haklar

Kaynakça
Adal, Erhan: Hukukun Temel İlkeleri, 12. Bası, Gözler, Kemal: Anayasa Hukukuna Giriş, 26. Bası,
İstanbul 2012. Bursa 2017.
Akı, Erol: Hukukun Temel Kavramları, 9. Bası, Gözler, Kemal: Genel Hukuk Bilgisi, 17. Bası, Bursa
İzmir 2010. 2017.
Akıntürk, Turgut / Karaman, Derya Ateş: Medeni Gözler, Kemal: Hukuka Giriş, 14. Baskı, Bursa 2017.
Hukuk, 24. Bası, İstanbul 2018.
Gözler, Kemal: Hukukun Temel Kavramları, 15.
Akyol, Şener: Medeni Hukuka Giriş, 2. Bası, İstanbul Bası, Bursa 2017.
2006.
Gözübüyük, A. Şeref: Hukuka Giriş ve Hukukun
Anayurt, Ömer: Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Temel Kavramları, 39. Bası, Ankara, 2017.
Kavramları, 17. Bası, Ankara 2017.
Gözübüyük, Şeref: Yönetim Hukuku, 34. Bası,
Antalya, O. Gökhan: 4721 Sayılı Türk Medeni Ankara 2016.
Kanunu, 4. Bası, İstanbul 2017.
Gözübüyük, Şeref: Yönetsel Yargı, 36. Bası, Ankara
Aral, Vecdi: Hukuk ve Hukuk Bilimi Üzerine, 2017.
İstanbul 2012.
Güriz, Adnan: Hukuk Başlangıcı, 18. Bası, Ankara
Aslan, İ. Yılmaz / Şenyüz, Doğan / Kortunay, Ayhan 2017.
/ Deliveli, Ömür: Hukuka Giriş,11.Bası, Bursa
Hatemi, Hüseyin: Medeni Hukuka Giriş, 8. Bası,
2018.
İstanbul 2017.
Ayan, Mehmet: Medeni Hukuka Giriş, 12. Bası,
Helvacı, Serap / Erlüle, Fulya: Medeni Hukuk, 5.
Konya 2016.
Bası, İstanbul 2018.
Aybay, Aydın / Aybay, Rona: Hukuka Giriş, 12. Bası,
Ildır, Gülgün: Hukuka Giriş, 3. Bası, Bursa 2008.
İstanbul 2017.
İnan, Ali Naim: Medeni Hukuk, 3. Bası, Ankara
Aydın, Nurullah: Hukuka Giriş, 2. Bası, Ankara
2014.
2009.
Kaboğlu, İbrahim Ö.: Anayasal Sosyal Haklar, 1.
Aydın, Ufuk: Temel Hukuk Dersleri, 7. Bası,
Bası, İstanbul 2012.
Eskişehir 2016.
Kayıhan, Şaban: Hukukun Temel Kavramları, 7.
Battal, Ahmet: Hukukun Temel Kavramları, 9. Bası,
Bası, Ankara 2017.
Ankara 2015.
Kılıçoğlu, Ahmet M.: Medeni Hukuk, 6. Bası,
Bilge, Necip: Hukuk Başlangıcı, 35. Bası, Ankara
Ankara 2017.
2017.
Keyman, Selahattin: Hukuka Giriş, 5. Bası, Ankara
Bilgili, Fatih / Demirkapı, Ertan: Hukukun Temel
2012.
Kavramları, 14. Bası, Bursa 2017.
Özel, Çağlar / Cansel, Erol: Hukuk Başlangıcı, 6.
Bozkurt, Enver: Hukukun Temel Kavramları, 12.
Bası, Ankara 2015.
Bası, Ankara 2017.
Özekes, Muhammet: Temel Hukuk Bilgisi, 11. Bası,
Buz, Vedat: Medeni Hukukta Yenilik Doğuran
Ankara 2016.
Haklar, 1. Bası, Ankara 2005.
Öztan, Bilge: Medeni Hukukun Temel Kavramları,
Demirbaş, Harun: Yenilik Doğuran Haklar, 1. Bası,
42. Bası, Ankara 2017.
İstanbul 2007.
Oğuzman, M. Kemal / Barlas, Nami: Medeni Hukuk,
Erman, Hasan: Medeni Hukuk Dersleri, 6. Bası,
23. Bası, İstanbul 2017.
İstanbul 2016.
Palamut, Mehmet E.: Medeni Hukuk, 1. Bası,
Gemalmaz, H. Burak: Avrupa İnsan Hakları
İstanbul 2004.
Sözleşmesinde Mülkiyet Hakkı, 1. Bası, İstanbul
2009.

116
Hukukun Temel Kavramları

Pulaşlı, Hasan / Korkut, Ömer: Temel Hukuk, 16. Toroslu, Nevzat: Ceza Hukuku Özel Kısım, 9. Bası,
Bası, Ankara 2016. Ankara 2018.
Reisoğlu, Safa: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Üçok, Coşkun / Mumcu, Ahmet / Bozkurt, Gülnihal:
25. Bası, İstanbul 2014. Türk Hukuk Tarihi, 19. Bası, Ankara 2017.
Sarı, H. Gürbüz: Malvarlığı Haklarının Korunması, Yılmaz, Ejder: Hukuk Sözlüğü, Ankara 2016.
1. Bası, İstanbul 2006.
Zevkliler, Aydın / Havutçu, Ayşe / Gürpınar, Damla:
Serozan, Rona: Medeni Hukuk Genel Bölüm/ Medeni Hukuk, 9. Bası, Ankara 2015.
Kişiler Hukuku, 7. Bası, İstanbul 2017.
Zevkliler, Aydın: Borçlar Hukuku Genel Hükümler,
Sümer, Haluk Hadi / Ulukapı, Ömer: Temel Hukuk 1. Bası, Ankara 2001.
Bilgisi, 9. Bası, Konya 2015.
Toroslu, Nevzat: Ceza Hukuku Genel Kısım, 24.
Bası, Ankara 2018.

İnternet Kaynakları
www.turkpatent.gov.tr
http://emsal.yargitay.gov.tr/

117
Bölüm 6
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve
Korunması
öğrenme çıktıları

Hakkın Kazanılması Hakkın Kaybedilmesi

1 2
1 Hakkın kazanılmasını açıklayabilme 3 Hakkın kaybedilmesini açıklayabilme
2 Hakkın kazanılmasında iyiniyet kavramını ve hakkın kaybedilmesinin sebeplerini
açıklayabilme saptayabilme

3 4
Hakkın Kullanılması Hakkın Korunması
4 Hakkın kullanılmasını ve dürüstlük kuralını 5 Hakkın korunmasının yollarını
ifade edebilme özetleyebilme

Anahtar Sözcükler: • Hukuki Olay • Hukuki Fiil • Hukuki İşlem • İyi Niyet • Dürüstlük Kuralı • Kötü Niyet
• İspat Yükü • Çekişme • İfa • Eda Davası • Tespit Davası • İstihkak Davası • İnkâr • İkrar • İtiraz
• Karine • Meşru Müdafaa

118
Hukukun Temel Kavramları

GİRİŞ HAKKIN KAZANILMASI


“Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanıl-
ması ve Korunması ” başlıklı 6. bölümümüzde “ Hakkın Kazanılmasına Yol Açan
Hakkın Kazanılması”, “Hakkın Kaybedilmesi”,
“Hakkın Kullanılması”, “Hakkın Korunması” te- Sebepler
mel başlıkları altında ele alınacak temel kavramlar; Bir hakkın bir kişiye bağlanmasına hakkın kaza-
hukuki olay, hukuki fiil, hukuki işlem, iyi niyet, nılması adı verilir. Bu durumda kişi ile hak arasında
dürüstlük kuralı, kötü niyet, ifa, çekişme, ispat bir bağlantı kurulmaktadır. Hak, hukuk düzeninin
yükü, eda davası, tespit davası, istihkak davası, kişilere tanıdığı yetkiler veya kişilerin hukuk dü-
inkâr, ikrar, haklı savunma, karine ve itirazdır. Bu zeni tarafından korunmakta olan menfaatleri ola-
ünitemiz ile amaçlanan, öğrencilerimizin hakkın rak ifade edildiğine göre, her hakkın bir sahibi var
kazanılmasını açıklayabilmeleri, hakkın kaybe- demektir. Sahipsiz bir haktan söz edilemez. Ancak
dilmesinin sebeplerini belirleyebilmeleri, hakkın bir hakkın herhangi bir kişiye bağlanması ve o kişi-
kullanılmasını ve dürüstlük kuralını açıklayabil- nin hak sahibi haline gelmesi de kendiliğinden ol-
meleri, hakkın korunmasının yollarını özetleye- maz. Birtakım olgular bu sonucun doğmasına yol
bilmeleridir. açarlar. Bir hakkın kazanılmasına, başka bir ifade
Bir hakkın bir kişiye bağlanmasına hakkın ka- ile hakkın doğumuna yol açan olgular üç tanedir.
zanılması adı verilir. Bu durumda kişi ile hak ara- Bunlar; hukuki olay, hukuki fiil ve hukuki işlemdir.
sında bir bağlantı kurulmaktadır. Bir hakkın ka- Hukuki olay, hukuk düzeninin kendilerine hu-
zanılmasına, başka bir ifade ile hakkın doğumuna kuki sonuçlar bağladığı olaylardır. Gerçekten, ka-
yol açan olgular üç tanedir. Bunlar; hukuki olay, nun koyucu dış dünyada meydana gelen olayların
hukuki fiil ve hukuki işlemdir. “Hukuki olay”, bir kısmına hüküm ve sonuç bağlamıştır (örneğin,
hukuk düzeninin kendilerine hukuki sonuçlar doğum ve ölüm). Hukuki olaylar iki grupta topla-
bağladığı olaylardır. Hukuki olaylar iki grupta nır. Bunlar, geniş anlamda hukuki olay ve dar an-
toplanır. Bunlar, geniş anlamda hukuki olay ve lamda hukuki olaydır.
dar anlamda hukuki olaydır. Geniş anlamda hu-
kuki olay, kanun koyucunun kişi iradesi sonucu
olup olmadığına bakmaksızın hüküm ve sonuç Bir hakkın bir kişiye bağlanmasına hakkın ka-
bağladığı olayları ifade eder. Dar anlamda hukuki zanılması adı verilir. Bir hakkın kazanılmasına
olay ise kişi iradesi sonucu olan ve hukuk düze- (doğumuna) yol açan olgular üç tanedir: Hukuki
ni tarafından kendisine hukuki sonuç bağlanan olay, hukuki fiil ve hukuki işlem.
olaylardır ki, bunlara “hukuki fiil” denir. “Hakkın
kullanılması” ise, kişinin hukuk düzenince koru-
nan menfaatleri (hakları) çerçevesinde, kendisine Geniş anlamda hukuki olay, kanun koyucunun
tanınan yetkilerinden faydalanmak üzere hareke- kişi iradesi sonucu olup olmadığına bakmaksı-
te geçmesidir. Kişilerin haklarını kullanırken ve zın hüküm ve sonuç bağladığı olayları ifade eder
borçlarını ifa ederken hangi kurallara göre hareket [örneğin; kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla
edeceklerini gösteren, başka deyişle hakların kap- doğduduğu anda başlaması ve ölümle sona ermesi
samını ve içeriğini düzenleyen kurallar “davranış (TMK m.28); mirasın, mirasbırakanın ölümüyle
kuralları” olarak nitelendirilir. Türk Medeni Ka- açılması (TMK m. 575)].
nunu “Hukuki ilişkilerin kapsamı” kenar başlığı- Dar anlamda hukuki olay ise kişi iradesi sonucu
nı taşıyan 2. maddesinde genel bir düzenleme ile olan ve hukuk düzeni tarafından kendisine hukuki so-
davranış kurallarına (objektif iyi niyet kuralları- nuç bağlanan olaylardır ki, bunlara hukuki fiil denir.
na) yer vermektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 2.
maddesi “Herkes haklarını kullanırken ve borçla-
rını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak Hukuk düzeninin kendilerine hukuki sonuçlar
zorundadır.” demektedir. bağladığı olaylara hukuki olay denir.

119
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması

HAKKIN KAZANILMASINA YOL AÇAN SEBEPLER

Hukuki Olaylar Hukuki Fiiller Hukuki ‹şlemler

Şekil 6.1 Hakkın Kazanılmasına Yol Açan Sebepler

Hukuki fiil, hukukun kendisine hukuki sonuç onun iradesine uygun sonucu bağlaması halinde
bağladığı insan iradesini (insan davranışlarını) ifa- hukuki işlem ortaya çıkar [örneğin, satış sözleş-
de eder. Diğer bir ifade ile hukuki olaylar içinden, mesi, bağışlama sözleşmesi birer hukuki işlemdir
sadece insanların davranışlarının ürünü olanlar, hu- (TBK m.207)]. Her hukuki işlemde, irade açıkla-
kuki fiilleri meydana getirir. Hukuk düzeni insan ması ve hukuki sonuç olmak üzere iki unsur bulun-
davranışlarının hepsine olmasa da bir kısmına hu- maktadır. Hukuki işlemin çekirdeğini teşkil eden
kuki sonuçlar bağlamaktadır. Hukuki fiilde, kişinin irade açıklamasında, bir hakkın veya bir hukuki
o hukuki sonucu isteyip istemediği önem taşımaz. ilişkinin kurulması, değiştirilmesi veya sona erdi-
Kişi fiiline (davranışına), böyle bir hukuki sonucun rilmesi istenir. Hukuki işlemler, irade açıklama-
bağlanmasını istememiş olsa da hukuk düzeni kişi- sında bulunan tarafın sayısına göre iki veya çok ta-
nin iradi fiiline belli bir hukuki sonuç bağlayabil- raflı hukuki işlemler (örneğin, bir satış sözleşmesi,
mektedir. Örneğin TMK m.19’un “Yerleşim yeri bir bağışlama sözleşmesi iki taraflı iken on ortaklı
bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer- bir limited şirket sözleşmesi çok taraflıdır; yine
dir. Bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim çok taraflı irade açıklaması gereken hâller arasında
yeri olamaz” diyen hükmü karşısında, bir gerçek “kararlar” da yer alır) olabileceği gibi tek taraflı
kişinin yerleşmek niyetiyle bir şehirde sürekli otur- hukuki işlemler de olabilir. İki ya da daha fazla
maya başlaması halinde, o şehir o kişinin istese de tarafın iradesinin arandığı sözleşmeler ile çok ta-
istemese de yerleşim yeri sayılacaktır. rafın irade açıklamasıyla oluşan kararlardan farklı
olarak tek bir irade açıklaması ile hukuki sonuç
yaratan tek taraflı hukuki işlemlerin bir kısmının
bir muhatabı bulunmamaktadır (örneğin, vasiyet-
Hukukun kendisine hukuki sonuç bağladığı in-
name yapılması, TMK m.531; taşınır malın terki;
san iradesi, hukuki fiil olarak adlandırılır.
evlilik dışı doğan çocuğun tanınması). Bir kısım
tek taraflı hukuki işlemler ise belli bir muhataba
Hukuki fiiller, hukuka uygun fiiller (hukuk dü- yöneltilmektedir (örneğin, bir sözleşmeden dö-
zeninin onayladığı fiiller) ve hukuka aykırı fiiller nülmesi, bir vekilin azledilmesi, önalım, alım, ge-
(hukuk düzeninin uygun bulmadığı fiiller) olmak rialım haklarının kullanılması).
üzere ikiye ayrılır.
Hukuka uygun fiiller: Hukuka uygun fiiller, Hukuki işlemlerde, irade açıklaması ve hukuki
hukuk düzeninin uygun gördüğü, onayladığı ve sonuç olmak üzere iki unsur bulunur.
kendilerine hukuki sonuçlar bağladığı davranışla-
rı ifade eder. Hukuka uygun fiiller, irade veya iş ve
emek açıklamaları, bilgi veya haber verme (tasavvur) İradenin açıklanmasıyla istenen bir hakkın
veya hukuki işlemin kurulmasının, değiştirilme-
açıklamaları ve duygu açıklamaları olmak üzere üç
sinin veya sona erdirilmesinin bir hukuki sonuç
gruptur.
olarak ortaya çıkması mümkündür. Hukuki so-
İrade veya iş ve emek açıklamaları, hukuki nuç, kişinin isteği sonucu ortaya çıkar. Bu neden-
işlem, hukuki işlem benzeri fiiller ve maddi fiiller ol- le istenen bir hukuki sonucun doğması için insan
mak üzere üçe ayrılır: iradesinin bu hukuki sonucun doğmasına yönelik
Hukuki işlem, bir veya birden fazla kişinin olarak açıklanması gerekir. Sözleşme ilişkilerinde
hukuki bir sonuca yöneltilmiş irade açıklaması- hukuki sonuca yönelmiş bu tür iradeye taraf irade-
dır. Diğer ifade ile hukukun, kişinin davranışına, si denilmektedir.

120
Hukukun Temel Kavramları

Açık veya örtülü (zımnî) olabilen irade açıkla- Hukuki işlem benzeri fiillerde de hukuki işlem-
maları, karşı tarafa ulaşması gereken irade açıkla- ler gibi bir irade açıklamasına ihtiyaç vardır. Böyle
maları ve karşı tarafa ulaşması gerekli olmayan ira- bir durumda irade açıklaması sadece pratik sonuca
de açıklamaları olarak ikiye ayrılırlar. İlkinde, irade yönelik olup, hukuki sonuç bu irade açıklamasından
açıklamasının hukuki sonuç doğurabilmesi için bağımsız olarak meydana gelir (örneğin, muaccel bir
mutlaka karşı tarafa yöneltilmiş olması gerekirken borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla temerrüde
(örneğin, sözleşmelerde); diğerinde ise hukuki so- düşeceğini düzenleyen TBK m.117 hükmündeki
nucun doğması için irade açıklamasının karşı tarafa ihtar hukuki işlem benzeri bir fiildir. İhtarın ama-
yöneltilmesi gerekli değildir. Bu tür irade açıkla- cı borçlunun borcunu ödemesine yöneliktir. Ancak
malarının üçüncü kişiler tarafından tanınabilecek borçlunun temerrüde düşmesi şeklinde bir hukuki
şekilde yapılmış olması yeterli olacaktır (örneğin, sonuç kendiliğinden ortaya çıkmaktadır). Bu tür fi-
vasiyetname yapılmasında). illerde de hukuki işlemlere ilişkin esaslar uygulanır.

İrade veya iş ve emek açıklamaları; hukuki işlem, Hukuki işlem benzeri fiillerde, irade açıklaması
hukuki işlem benzeri fiiller ve maddi fiiller olmak sadece sonuca yöneliktir, hukuki sonuç bu irade
üzere üçe ayrılır. açıklamasından bağımsız olarak meydana gelir.

HUKUKİ FİİLLER

Hukuka Uygun Fiiller Hukuka Aykırı Fiiller

İrade, İş veya Duygu Haksız Fiiller Borca Aykırı Fiiller


Emek Açıklamaları Açıklamaları

Bilgi
Açıklamaları

Şekil 6.2 Hukuki Fiiller

Maddi fiiller, bir irade açıklamasına yönelik olmayan fiillerdir. Bu tür fiillerde bir açıklama bu-
lunmamaktadır. Kişinin dış alemde bir değişiklik meydana getirmiş olan iradesinin bir hukuki sonuca
yönelmiş olması da gerekli değildir. Burada kanun-
dan dolayı hukuki sonuç ortaya çıkmaktadır [örne-
ğin, TMK m.772/3 hükmü gereğince (maddi bir Maddi fiiller, bir irade açıklamasına yönelik olma-
fiil olarak) define bulmuş bir kişi kanundan dolayı yan fiillerdir. Maddi fiil söz konusu olduğunda, ka-
değerinin yarısını aşmamak üzere uygun bir ödül nundan dolayı hukuki sonuç ortaya çıkmaktadır.
isteyebilecektir].
Bilgi veya haber verme (tasavvur) açıklamaları ile meydana gelmiş bir olay ilgili kişi ya da kişilere
bildirilir. Bu tür bildirimlerden de hukuki sonuçlar ortaya çıkabilmektedir (örneğin, bir kişinin bir başka
kişiyi vekil tayin etmesi).
Duygu açıklamalarına kanun koyucu istisnaen bir hukuki sonuç bağlayabilmektedir (örneğin TMK
m.578’deki mirastan yoksunluk nedenlerinden birinin varlığı nedeniyle mirasçı olamayacak bir kişiyi,
miras bırakan affederse o kişi mirastan mahrum edilemez).
Hukuka aykırı fiiller: Hukuk düzenini ihlâl eden hukuka aykırı davranışlar karşısında kanun koyucu
sessiz kalmamış bu davranışlara da hüküm ve sonuçlar bağlamıştır. Kişinin hukuk düzenince onaylanma-
yan davranışı, borcun yerine getirilmesini engelliyorsa sözleşmeye aykırılık, objektif bir hukuk kuralını ihlal
ediyorsa kanuna aykırılık ortaya çıkar. Hukuk düzeninin uygun görmediği hukuka aykırı fiiller, herkese

121
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması

veya sadece belirli kişilere genel veya özel nitelik-


te ödevler yükleyen bir hukuk kuralının (hukuk
Hukuki olay, hukuki fiil ya da kanundan kay-
normunun) ihlâl edilmesiyle ortaya çıkar. Hukuki
naklanan aslen kazanmada kişi, o zamana kadar
sonuç, o davranıştan failin sorumlu olmasıdır. Hu-
hiç kimseye ait olmayan ve aslında daha önceden
kuka aykırı fiiller, haksız fiiller ve borca aykırı fiiller
mevcut olmayan bir hakkı, kendi fiiliyle elde ede-
(borca aykırılık) olmak üzere ikiye ayrılır. Haksız
rek o hakkın ilk sahibi olmaktadır.
fiillerde taraflar arasında önceden mevcut bir hu-
kuki ilişkiye aykırılık söz konusu olmaz. Hatta ta-
raflar arasında bir hukuki ilişki de mevcut değildir Hakların aslen kazanılması, maddi mallar (eşya)
(örneğin, bir kişinin bir başka kişiyi yaralaması; bir üzerinde olabileceği gibi, maddi olmayan mallar veya
kişinin arabasıyla bir başka araca çarpması, gösteri- kişiler üzerindeki haklara ilişkin de olabilir. Bir ya-
cilerin bir mağazanın vitrinine ve içindekilere zarar zarın yayımlanmış kitabı üzerindeki telif hakkı, yeni
vermesi). Taraflar arasında daha önceden mevcut bir buluşa ilişkin patent hakkı yahut anne ve babanın
bir hukuki ilişkiye aykırı bir davranışta bulunulu- yeni doğmuş çocukları üzerindeki velayet hakkı da bir
yorsa borca aykırılık söz konusu olur (örneğin, bir başkasından devralınmamakta, aslen kazanılmaktadır.
borçlunun bir sözleşmeden doğan borcunu alacak-
lısına zamanında ifa etmemesi).
Maddi mallar (eşya), maddi olmayan mallar veya
Hakların doğumu ve kaybı hukuki olaylar, hu- kişiler üzerindeki haklar aslen kazanılabilir.
kuki fiiller ve hukuki işlemler vasıtasıyla olmakta-
dır. Haklar, özellikle de malvarlığı hakları aslen ka-
zanma ve devren kazanma olmak üzere iki şekilde Başkasına ait bir eşyayı zamanaşımı ile kazanma
kazanılır. da aslen kazanmadır. Burada zamanaşımı ile kazanı-
lan mülkiyet önceki malikin sona eren mülkiyet hak-
kından bağımsız yeni bir mülkiyettir. Kanunda öngö-
rülen koşullarla belli bir sürenin geçmesi sonucunda
Kişinin hukuk düzenince onaylanmayan dav-
kazandırıcı zamanaşımı ile bir kişinin bir taşınmaz ya
ranışı, objektif bir hukuk kuralını ihlâl ediyorsa
da taşınır üzerindeki mülkiyet hakkını kazanması da
kanuna aykırılık, borcun yerine getirilmesini en-
bir aslen kazanmadır (TMK m. 712, 713, 777).
gelliyorsa akde aykırılık, ortaya çıkar.

Hukuka aykırı fiiller, haksız fiiller ve borca aykırı


fiiller (borca aykırılık) olmak üzere ikiye ayrılır. Sahipsiz bir taşınmaz üzerinde aslen mülkiyet
hakkının kazanılmasını sağlayan “işgal”, Sahipsiz
taşınırlar üzerinde bu yolla mülkiyet hakkının ka-
zanılmasına imkan veren “ihraz”, başkasına ait bir
Hakkın Aslen Kazanılması şeyi işleme, malların karışması ya da birleşmesi,
Kişinin o âna kadar kimsenin malı olmayan başkasına ait bir eşyayı zamanaşımı ile kazanma,
bir şey üzerinde kendi fiili ile kendi lehine bir hak hakların aslen kazanılmasının yollarıdır.
kurmasına, hiçbir aracı olmadan şey üzerinde ilk
defa hak kurmasına, kazanmasına (iktisap etme- TMK’nın 707. maddesinde düzenlenen, sahip-
sine) “hakkın aslen kazanılması (asli / asıl yoldan siz bir taşınmaz üzerinde aslen mülkiyet hakkının
iktisabı)” denir. Diğer bir ifade ile o zamana ka- kazanılmasını sağlayan “işgâl” ve TMK’nın 767.
dar hiç kimseye ait olmayan ve aslında daha önce-
maddesinde düzenlenen, sahipsiz taşınırlar üze-
den mevcut olmayan bir hakkı, kişi kendi fiiliyle
rinde bu yolla mülkiyet hakkının kazanılmasına
elde etmekte, onun ilk sahibi olmaktadır. O hak
imkan veren “ihraz” hükmü de hukuki fiille aslen
ilk defa o hak süjesinin şahsında ortaya çıkmak-
tadır. Bir hakkın aslen kazanılmasında, o hakka kazanmanın örneklerindendir.
daha önce bir başka kişinin sahip olup daha sonra Bir kişi bir malın mülkiyetini başkasına ait bir
terketmiş olması bir önem taşımamaktadır. Aslen şeyi işleme (TMK m.775), malların karışması ya-
kazanma hukuki olay, hukuki fiil ya da kanundan hut birleşmesi (TMK m.776) ile de kazanabilir.
kaynaklanır. Böyle bir durumda mülkiyet hakkı doğrudan doğ-
ruya kanundan (ipso jure) doğmaktadır.

122
Hukukun Temel Kavramları

Uygulamada hakların aslen kazanılması istisnai larına geçmiş, diğer bir ifade ile onlar tarafından
olup genellikle haklar devren kazanılmaktadır. kazanılmış olur.

Hakkın Devren Kazanılması Hakların devren kazanılması, genellikle bir huku-


Bir kişinin bir hakkı o zamana kadar sahibi olan ki işlemle bir başka kişiye geçirilmesi veya miras
kişiden elde etmesi hakkın devir yoluyla / devren yoluyla olur.
kazanılmasıdır (fer’en iktisap). Bir kişi haiz (sahip)
olduğu bir hakkı, diğer bir kimseye devir (temlik)
Hakların devren kazanılmasında, aslen kazanma-
eder, ona geçirirse, örneğin; mâlik bulunduğu evi-
nın aksine aracı bir kişinin varlığı gerektiği için, öğre-
ni yani taşınmaz malını satarak, onun üzerindeki
tide devren kazanmanın, “halefiyet yolu ile hakların
mülkiyet hakkını bir başka kişiye devrederse, alıcı
kazanılması” üst başlığı altında da incelenebileceği
taşınmazı (taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkını)
ifade edilmektedir. Zira, devren hak kazanılmasında
satıcıdan (satıcı vasıtasıyla) “devren kazanmış” ol-
bir taraf hakkı kazanırken, diğer taraf hakkını kaybet-
maktadır. Diğer bir ifade ile, devren kazanmada bir
mektedir. Bu nedenle devir yoluyla hakkı kazanana
hak eski sahibinden yeni bir hak sahibinin malvar-
“halef (ardıl/artgelen)” denilmektedir. Bu yaklaşım
lığına geçmekte, bir kişi hakkı kaybederken diğeri
açısından devren kazanma, “küllî halefiyet” ya da
devren kazanmaktadır. Bir kişinin bir kitabını bir
“cüz’î halefiyet” sonucunda ortaya çıkmaktadır. Hak,
başkasına satması ya da hediye etmesi (bağışlaması)
bütün alacak (aktifi) ve borçları (pasifi) ile devredi-
halinde kitap karşı tarafa teslim edildiği anda kitap
liyorsa, “külli halefiyet” söz konusu olur [Mirasın
üzerindeki mülkiyet hakkı satım sözleşmesinde alıcı,
intikalinde TMK m.599/2 hükmü gereği, mirasçı-
bağışlama sözleşmesinde de bağışlanan tarafından
lar, mirasbırakanın aynî haklarını, alacaklarını,diğer
devralınmış olmakta; satıcı ya da bağışlayan o anda
malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki
kitap üzerindeki mülkiyet hakkını kaybetmektedir.
zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanmakta ve mi-
rasbırakanın borçlarından da kişisel olarak sorum-
Devren kazanma, bir kişinin bir hakkı o zamana lu olmaktadırlar; “külli halefiyet”, 6102 sayılı Türk
kadar sahibi olan kişiden elde etmesidir. Devren Ticaret Kanunu’na (TTK) göre, ticaret şirketlerinin
kazanmada bir hak eski sahibinden yeni bir hak birleşmelerinde de söz konusu olur ve birleşen şirket-
sahibinin malvarlığına geçmekte, bir kişi hakkı lerin tüm malvarlığı birleşme gerçekleşince bir bütün,
kaybederken diğeri devren kazanmaktadır. bir kül halinde birleşme sonucu yeni kurulan veya
devralan şirkete başka bir devir işlemine gerek olmak-
sızın geçmiş olur]. Buna karşın taşınırlarda “teslim”,
Hakların devren kazanılması, genellikle bir taşınmazlarda “tescil” ve alacaklarda “temlik” işlemiyle
hukuki işlemle bir başka kişiye geçirilmesi veya haklar geçiriliyorsa, “hakkın devren kazanılması” veya
miras yoluyla olur. Bir hakkın devir yoluyla kaza- ipotek kuruluşunda olduğu gibi “hakkın tesisen ka-
nılmasında hakkın hangi anda devredilmiş (karşı zanılması” söz konusu olur. Bu iki alt ayrım, “cüz’î
tarafça kazanılmış) sayılacağı önem taşımaktadır. halefiyet” yoluyla devre işaret eder.
Hukuk düzeni, hakların devir yoluyla kazanıl-
masında, hakkın kazanılması açısından devir (ka-
zanma) anını hakkın konusu olan şeyin niteliğine Devren kazanmada, hakkı kazanana “halef (ardıl/
göre belirlemektedir. Malvarlığı haklarının büyük artgelen)” denilmektedir. Hak, bütün alacak (ak-
bölümü devren kazanılabilirler. Ancak şahsa bağlı tifi) ve borçları (pasifi) ile devrediliyorsa, “kül-
haklar (örneğin, intifa hakkı malvarlığı hakkı olsa li halefiyet” söz konusu olur (örneğin, mirasın
da kullanılması şahsa bağlı olduğu için başkasına intikalinde, mirasçının mirasbırakanın haklarına
devredilemeyeceğinden) buna istisna teşkil ederler. sahip ve borçlarından sorumlu olması). Sadece
Taşınmazlar üzerindeki haklar kural olarak tapu si- bir kısım haklar bir kimseden başka bir kimseye
ciline tescil anında kazanılır. Taşınırlarda ise, ayni devir yoluyla geçiriliyorsa “cüz’i halefiyet” söz
hakların kazanılması, teslim (eşyanın zilyetliğinin konusudur (örneğin, taşınırlarda “teslim”, taşın-
karşı tarafa devri) ânında söz konusu olur. Miras mazlarda “tescil” ve alacaklarda “temlik” işlemiyle
hakları ise, mirasbırakanın ölümü anında mirasçı- hakların başkasına geçmesi).

123
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması

Hakların Kazanılmasında İyiniyet jektif iyiniyetten bahsedilebilecektir. Zira, o kişinin


Bir hakkın kazanılabilmesi için, kanunen ara- televizyonun başkasına ait olduğunu bilmemesi
nan şartların var olması veya kazanmaya engel bir hayatın olağan akışına uygundur. Esasen böyle bir
durumun bulunmaması gerekir. Gerekli şartlardan mağazada müşteri satın alınan malların satıcıya ait
biri mevcut değil veya hakkın geçişini engelleyen bir olduğunu düşünecektir. Buradaki değerlendirme
sebebin varlığı söz konusuysa o hakkın geçerli bir tamamen alıcının psikolojik hâline bağlıdır. O ne-
şekilde kazanılması mümkün olmaz. Bir eşya üze- denle de bu kapsamda iyiniyete “subjektif iyiniyet”
rindeki hakkın devren kazanılabilmesi için, bu eş- (subjektif hüsnüniyet) de denilmektedir. Bir hak-
yayı devreden kişinin onun üzerinde (mâliki olarak) kın doğumuna veya kazanılmasına engel olan fiili
tasarruf yetkisine sahip olması gerekir. Aksi takdirde, veya hukuki bir unsuru makul bir özür kabul edi-
bu hakkın ondan kazanılması söz konusu olmaz. lecek bir nedene dayanarak bilmeyen veya bilmesi
Oysa iyiniyet kurumu bu tür durumlarda hakların mümkün olmayan kişi iyiniyetli sayılırken, bu tür
geçerli şekilde kazanılması yönünde hizmet etmek- bir engeli bilen veya bilmesi gereken kişi “kötüni-
tedir. İyiniyet, sadece malvarlığı haklarında değil, yetli (suiniyetli)” olacaktır.
kişilik haklarının (örneğin; aile hukuku ile ilgili bir
kısım hakların) doğması, kazanılması, hüküm ve so-
İyiniyet kavramı, bir hak kazanılırken hakkın ka-
nuçlarını meydana getirmesinde de önemli rol oy-
zanılmasına engel olan bir sebebin mevcudiyeti
nar. Ancak iyiniyetin en çok rol oynadığı alan, özel-
veya o hakkı kazanma için gerekli olan bir unsu-
likle hakların devren kazanılmasındadır.
run yokluğu hakkında gerekli özeni göstermesi-
ne rağmen kişide varolan, makul görülebilen bir
İyiniyet Kavramı yanlış bilgi ya da bilgisizliği ifade eder.
İyiniyet kavramı, bir hak kazanılırken hakkın
kazanılmasına engel olan bir sebebin mevcudiyeti TMK m.3’te yer alan “Kanunun iyiniyete hukuki
veya o hakkı kazanma için gerekli olan bir unsurun bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin
yokluğu hakkında gerekli özeni göstermesine rağ- varlığıdır” şeklindeki hüküm, içi boş bir genel hü-
men kişide var olan, makul görülebilen bir yanlış küm niteliği taşır. Bu hüküm ile herkesin iyiniyetli
bilgi ya da bilgisizliği ifade eder. TMK m.3’te yer olduğu farz ve kabul edilmiştir. Bu şekilde de iyi-
alan “Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı niyet bir karine niteliği kazanmıştır. Karine, mev-
durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır” şeklinde- cut ve bilinen olgulardan bilinmeyen bir olgunun
ki hüküm, hakların doğumuna, hüküm ve sonuç- varlığı sonucunu çıkarmak olduğundan, iddiasını
larına uygulanacak ana ilke olan iyiniyet kuralını bir karineye dayandıran kişiye önemli bir imkân
düzenlemektedir. Esasen iyiniyet kavramı, bir olayı sağlamaktadır. İddiasını karineye dayandıran kişi,
bilmek veya bilmemek şeklindeki subjektif bir esa- bu karine dolayısıyla iddiasını ispat yükünden kur-
sa dayanır. İyiniyet, esas itibarıyla bir kişideki dü- tulmakta, ispat yükünü karşı tarafa geçirmektedir.
rüstlüğü, kişisel ahlâkı göstermektedir. TMK m.3, İyiniyete ilişkin bu madde, kanunda iyiniyete
kişilerin bir hakkı kazanırken dürüst ve namuslu ilişkin bir hüküm mevcutsa bir sonuç doğurur. Kişi-
bir şekilde hareket etmeleri gerektiğini hatırlat- nin bir olayda bilgisiz olması, ancak bu hususu dü-
maktadır. Bir kişinin yaptığı tüm araştırmalara rağ- zenleyen özel bir hüküm mevcut olursa bir anlam
men bir hakkı kazanmak için zorunlu olan koşulla- ifade eder. Dolayısıyla, iyiniyet sadece kanunun iyi-
rın var olup olmadığını anlaması, her zaman kolay niyeti düzenlediği durumlarda ortaya çıkmaktadır.
olmayabilir. Hakkı kazanacak kişi, hakkın kazanıl-
ması için gerekli koşulların olayda bulunduğu hu-
susunda yanlış veya hatalı bir bilgiye sahip olması
nedeniyle araştırmalarına rağmen, hakkı kazanma- Karine, mevcut ve bilinen olgulardan, bilinme-
sına engel olacak bir sebebin mevcut varlığını tespit yen bir olgunun varlığı sonucunu çıkarmaktır.
etmemiş olabilir. Örneğin; beyaz eşya satan bir ma- İddiasını karineye dayandıran kişi, bu karine do-
ğazadan bir televizyon satın almış olan bir kişinin layısıyla iddiasını ispat yükünden kurtulmakta,
satın aldığı televizyonun satıcının dükkanına tamir ispat yükü karşı tarafa geçmektedir.
için bırakılmış olduğunu bilmemesi hâlinde sub-

124
Hukukun Temel Kavramları

Bir kişinin iyiniyetli olduğunu ileri sürmesi 3. Bu hatalı (yanlış) bilgi veya bilgisizlik; ya
onun mutlaka iyiniyetli olduğu anlamına da gel- yalnız hakkın doğumu veya kazanılma-
meyecektir. Kanunda iyiniyete ilişkin yer alan sı anında bulunmalı ya da devamlı olarak
düzenlemeler, sadece iyiniyetin varlığına ilişkin mevcut olmalıdır.
kanuni karine teşkil ederler. İyiniyetli kişi iyiniye-
tin varlığını ispat etmek zorunda değildir. Ancak
karşı taraf, iyiniyetli olduğunu ileri süren kişinin
İyiniyetin Sonuçları
bu iddiasının aksini ispat edebilir. Diğer ifade ile, İyiniyetin en önemli sonucu (hükmü), hakların
iyiniyet karinesi nedeniyle iyiniyetli olduğunu ispat kazanılmasını sağlamasıdır. Gerçekten iyiniyet, bir
etme yükünden kurtulmuş kişinin karşısında diğer hakkın kazanılması için gerekli olan şartların mev-
taraf onun iyiniyetli olmadığını ispat etmek zorun- cut olmamasına veya hakkın geçişini engelleyen
dadır. TMK. m.3 ikinci fıkrasında yer alan, “An- sebeplerin varlığına rağmen, o hakkın geçerli bir
cak, durumun gereklerine göre, kendisinden beklenen şekilde kazanılmasına imkân sağlamaktadır. Demek
özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında buluna- ki, bir hakkın kazanılması için gerekli olan unsurlar
maz” şeklindeki hüküm çerçevesinde karşı taraf, bir mevcut olmasa da, iyiniyetli davranan kişi, bu hakkı
hakkı kazanmakta olan kişinin iyiniyetli olmadığı- geçerli olacak bir şekilde kazanmış olur.
nı, onun kendisinden beklenen özeni göstermemiş Ancak bazı istisnaî hallerde kişi iyiniyetli de
olduğunu ispat etmek suretiyle ortaya koyacaktır. olsa, hakkı kazanması söz konusu olmayacaktır. Bu
istisnaî haller; iyiniyetin, daha öncelikli korunması
öngörülmüş olan yararlarla çatışması nedeniyle or-
taya çıkmaktadır. Bu istisnaî haller, ayırt etme gücü
dikkat bulunmayanın, malı çalınanın ve malı elinden rızası
İyiniyet, sadece malvarlığı haklarında değil, kişilik olmadan çıkmış olan kişinin korunmasına ilişkindir:
haklarının (örneğin; aile hukuku ile ilgili bir kısım
Ayırt Etme Gücü Bulunmayan Kişinin Korunması:
hakların) doğması, kazanılması, hüküm ve sonuçları-
Bir hakkı iyiniyetle kazanabilecek bir kişinin menfa-
nı meydana getirmesinde de önemli rol oynar. İyini-
ati, ayırt etme gücü bulunmayan bir kişiden hakkı
yet en çok hakların devren kazanılmasında rol oynar.
kazanabilmesinde hukuk düzeni tarafından ilk sırada
korunmamıştır. Burada Kanun, bir hakkın iyiniyetle
kazanılmasından önce, ayırt etme gücü bulunmayan
İyiniyetin Unsurları kişinin menfaatlerini öne alarak onu korumaktadır.
Gerçekten TMK m.15’te bu yönde, “Kanunda göste-
İyiniyetten söz edebilmek için belirli özellikleri
rilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, ayırt etme gücü
bulunan bir bilgisizliğin varlığı gereklidir. TMK.
bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki sonuç doğurmaz”
m.3 ikinci fıkrasında yer alan, “Ancak, durumun
şeklindeki hükme yer verilmiştir.
gereklerine göre, kendisinden beklenen özeni gös-
termeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz” Malı Çalınanın Korunması: Çalınmış olan bir
şeklindeki hüküm, bilgisizliğin niteliğinin belirlen- malın devredilmesi hâlinde, gerçek malik, iyiniyet-
mesi için iyiniyetin bazı unsurlarının mevcut ol- li kişiye de takipte bulunabilir. TMK 989. madde-
duğu ve bunların araştırılması gerektiği sonucunu de taşınırı çalınan, kaybolan ya da iradesi dışında
ortaya koymaktadır. başka herhangi bir şekilde elinden çıkan zilyetin, o
şeyi elinde bulunduran herkese karşı beş yıl içinde
İyiniyetin unsurları üçe ayrılarak incelenebilir:
taşınır davası açabileceği hükme bağlanmıştır. Aynı
1. Kişi hatalı (yanlış) bir bilgiye sahip veya bil- maddenin ikinci fıkrasına göre bu taşınır, açık art-
gisiz olmalıdır. tırmadan veya pazardan ya da benzeri eşya satan-
2. Bu hatalı (yanlış) bilgi veya bilgisizlik ken- lardan iyiniyetle edinilmiş ise iyiniyetli birinci ve
di kusurundan ortaya çıkmış olmamalıdır. sonraki edinenlere karşı taşınır davası, ancak öde-
Başka bir ifade ile, mazur görülebilir bir ha- nen bedelin geri verilmesi koşuluyla açılabilecektir.
talı (yanlış) bilgi veya bilgisizlik bulunmalı; Malı Elinden Rızası Olmadan Çıkmış Kimsenin
gereken özenin gösterilmesi ihmal edilmiş Korunması: Malvarlığı kendisinin rızası olmadan
olmamalıdır. elinden çıkmış kişiyi de kanun koyucu, iyiniyetli
kişiden önce korumaktadır. Malvarlığının bir kişi-

125
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması

nin rızası olmadan elinden çıkması, üç halde söz b) Malı çalınmış kişinin korunması: Bir kimse-
konusu olur: nin malvarlığından bir şey çalınmışsa, malı
a) Malı kaybolmuş kişinin korunması: Bir kim- çalan da ondan satım ve benzeri yollardan
senin mal varlığından kaybolmuş bir şeyi bu- alan kişi de iyiniyetli olsalar bile o mal üs-
lan iyiniyetli kişi, Kanun’da aranan bazı yü- tünde herhangi bir hak kazanamaz.
kümlülükleri yerine getirmemişse bulduğu c) Malı gaspedilen kişinin korunması: Bir kim-
eşya üzerinde mülkiyet hakkını kazanamaz. senin malvarlığından bir şey gaspedilmişse,
TMK m.769 hükmüne göre, “Kaybedilmiş ne malı gaspeden ve ne de ondan satım ve
bir şeyi bulan kimse, malın sahibine, sahibi- benzeri yollardan elde eden kişi, iyiniyetli
ni bilmiyorsa kolluk kuvvetlerine, köylerde olsa bile, o mal üstünde herhangi bir hak
muhtara bildirmek veya araştırma yapmak ve kazanamaz. Yalnız, bulunmuş, çalınmış ve
gerektiğinde ilan etmek zorundadır. Bulunan gaspedilmiş malı bir pazar veya aleni bir
şey önemli ölçüde değerli ise her halde kolluk müzayededen almış olan iyiniyetli kişiden,
kuvvetlerine veya muhtara bildirmek gerekir. ödediği bedel verilmek koşuluyla, malın ia-
Oturulan bir evde veya iş yerinde ya da kamu desi istenebilecektir (bkz. TMK m.989/2).
hizmeti görülen yerde bir şey bulan kimse, İyiniyetli olma sonuçlarını, diğer örnekler bir
bunu o yer sahibine veya kiracıya ya da kamu yana, özellikle eşya hukuku, aile hukuku, miras
hizmeti görülen yerde denetim ve gözetim ile hukuku ve borçlar hukukunda göstermektedir.
görevli olanlara teslim etmek zorundadır.”

Yaşamla İlişkilendir

“Hırsız malına 3 yıl” nin mümkün olmadığını savunuyor. Bir Cum-


1 Nisan’dan itibaren yürürlüğe girecek olan huriyet Savcısı bu durumu, ‘Hukukta mantıksız-
yeni TCK, hırsızlık malı satanların ‘bilmiyordum’ lık olmaz. Yeni yasa sonucu pek değiştirmez ama
mazeretini geçersiz kılacak. Halen 512. madde yeni yasaya göre ortaya konulacak bir içtihat,
düzenlemesine göre 7 gün olan taban ceza, yeni yeni süreci yönlendirebilir’ diyor. 3 yıla kadar ha-
TCK’da 6 aya çıkarılıyor. Her iki yasada üst sınır pis cezası öngören yasaya göre ilk etapta sanığın
yine 3 yıl. para cezasıyla kurtulması mümkün olsa da çalıntı
mal alma suçunu alışkanlık haline getirdiği tespit
YENİ TCK, çalıntı malı bilerek alanla-
edilen kişi yasa uyarınca 1 yıldan aşağı olmamak
rın beraat etmelerini zorlaştırıyor. Kuyumcular
üzere hapis cezasına mahkum edilebiliyor.
Odası’nın üyelerine ‘dikkatli olun’ uyarısı yap-
masına neden olan, 1 Nisan’dan itibaren yürür- KUYUMCU ZORDA
lüğe girecek yeni yasada mevcut yasadaki ‘bilerek’ İstanbul Kuyumcular Odası’na bağlı 7 bin
sözcüğünün kaldırılması evinde ya da işyerinde kuyumcu bulunduğunu belirten İstanbul Ku-
çalıntı mal çıkan kişiye mahkumiyet yolunu aça- yumcular Odası Başkanı Ahmet Karbeyaz ise
bilecek. “Bu yasanın hırsızlığı önleyici hiçbir özelliği bu-
Mevcut yasaya göre bugüne kadar hırsızlık ma- lunmuyor. Bir tarafı düzeltelim derken bir tarafı
lını satın alan kişinin ‘bilerek’ aldığının tespiti çok mağdur ediyorlar. Kuyumcular, altın satmak is-
güç olduğundan, bu konuda açılan davaların yüzde teyen tanımadığı kişilerden ‘altın satabilir’ kağıdı
99’u beraatle sonuçlanıyordu. Yeni yasayla evinde, isteyeceklerdir. Bu durum vatandaşı da zor du-
üstünde ya da işyerinde çalıntı mal çıkan kişinin rumda bırakacaktır” dedi.
beraat etmesi güçleşiyor, mahkumiyet riski artıyor. Kaynak: Ali DAĞLAR, Serkan AKKOÇ/İS-
Hukukçular, mevcut ceza kanununda oldu- TANBUL
ğu gibi yeni TCK’da da ‘bilerek’ sözcüğü kalksa http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2005/02/15/599824.
dahi ‘bilmeden satın alan’ kişiyi mahkum etme- asp

126
Hukukun Temel Kavramları

Eşya Hukukunda
İyiniyetli olma sonuçlarını en çok eşya huku- Bir eşyayı beş yıl süre ile davasız ve aralıksız iyi-
kunda ayni hakların, özellikle de mülkiyet hakkı- niyetle ve malik sıfatıyla (malik olduğu inancıyla)
nın kazanılmasında gösterir. Mülkiyet hakkı açısın- zilyetliğinde bulunduran kişi, zamanaşımı yoluy-
dan iyiniyetin sonuçları taşınır ve taşınmazlar için la o eşyanın maliki olur.
ayrı ayrı incelenebilir.

Sahibinin elinden isteği olmadan çıkan ta-


Taşınırlar Üzerinde Mülkiyet Hakkının şınırlarda ise durum daha farklıdır. Sahibinin
İyiniyetle Kazanılması elinden isteği dışında çıkan mal (eşya), çalınmış,
Taşınır mülkiyetinin konusu, nitelikleri itiba- kaybedilmiş veya iradesi dışında başka herhangi
rıyla taşınabilen maddi şeyler ile edinmeye elverişli bir şekilde elinden alınmış [örneğin; elinden zor-
olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen la alınmış (gaspedilmiş)] malı (eşyayı) ifade eder.
doğal güçlerden oluşur (TMK m.762). Taşınırlar TMK m.989 hükmü bu durumlara işaret etmekte-
üzerindeki mülkiyet hakkının iyiniyetle kazanılıp dir. Madde hükmüne göre, taşınırı çalınan, kaybo-
kazanılamayacağı, o taşınır malın sahibinin elinden lan ya da iradesi dışında başka herhangi bir şekilde
rızası ile çıkıp çıkmamasına göre belirlenmektedir. elinden çıkan zilyet, o şeyi elinde bulunduran her-
kese karşı beş yıl içinde taşınır davası açabilecek-
tir. Ancak bir taşınır malı beş yıl süre ile davasız ve
Taşınır mülkiyetinin konusu, nitelikleri itibarıy- aralıksız iyiniyetle ve malik sıfatıyla (malik olduğu
la taşınabilen maddi şeyler ile edinmeye elverişli inancıyla) zilyetliğinde bulunduran kişi, zamana-
olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girme- şımı yoluyla bu sürenin sonunda o taşınır malın
yen doğal güçlerden oluşur. maliki olur (TMK m.777/1). Bu durumda kişinin
mülkiyet hakkını kazanabilmesi için, iyiniyetli ol-
Bırakılmış eşya, sahibi tarafından kullanım ödün- ması, bu iyiniyetin (bir dava açılmadan ve hukuken
cü, saklama sözleşmesi vb. hukuki işlemle belli bir kesinti olmadan) davasız ve aralıksız sürmesi ve
bir süreliğine bir başkasına verilmiş olan eşyadır. beş yıllık bir sürenin geçmiş olması şartları arana-
caktır. Zilyetliğin irade dışı kaybedilmesi halinde
zilyet, bir yıl içinde malı (eşyayı) ele geçirir veya
Sahibinin elinden isteğiyle çıkan taşınırlarda, açacağı dava yoluyla onu yeniden elde ederse zama-
bir eşyanın sahibi o eşyayı bir hukuki işlem (kulla-
naşımı kesilmiş olmaz (TMK m.777/2).
nım ödüncü TBK m.379; saklama sözleşmesi TBK
m.561) ile belli bir süreliğine bir başkasına vermiş TMK, sahibinin elinden isteğiyle çıkan taşınır-
olmaktadır. Bu tür eşyalara bırakılmış eşyalar denil- larda iyiniyetli kişileri koruyarak hakkı kazandırdığı
mektedir. Bir kişi bir taşınırını kiraya vermiş ya da halde, sahibinin isteği dışında elinden çıkan taşınır-
rehin olarak bırakmışsa bu eşyalar da sahibinin elin- larda iyiniyetli kişiyi değil, asıl hak sahibini koru-
den isteğiyle çıkmış demektir. TMK m. 988 hükmü, makta ve hakkın iyiniyetli kişi tarafından kazanıl-
bir taşınırın emin sıfatıyla zilyedinden o şey üzerin- masına müsaade etmemektedir. Diğer ifade ile böyle
de iyiniyetle mülkiyet veya sınırlı aynî hak edinen bir durumda kanun koyucu, eşyası elinden isteği
kimsenin ediniminin, zilyedin bu tür tasarruflarda dışında çıkmış olan hak sahiplerinin menfaatini, iyi-
bulunma yetkisi olmasa bile korunacağı yönündedir. niyetli kişilerin menfaatlerinden üstün tutmaktadır.
Bir kişinin eşyasını elinde bulunduran (zilyedi olan) Kanun koyucu TMK m.989’da düzenlenen
bir başka kişiden o eşyanın mülkiyet hakkını kaza- hükme bir istisna getirmiştir. O da 990. maddede-
nan kişinin iyiniyetini bu Kanun hükmü korumak- ki hükümdür. Bu düzenleme uyarınca “Zilyet, ira-
tadır. Bu durumda iyiniyetli olarak eşyayı (o eşyanın desi dışında elinden çıkmış olsa bile, para ve hamiline
gerçek hak sahibi olmadığını bilmediği kişiden, bil- yazılı senetleri iyiniyetle edinmiş olan kimseye karşı
gisizliğinde bir kusuru olmaksızın) satın alan kişinin taşınır davası açamaz.” Sahibinin elinden isteği dı-
o eşya üzerindeki mülkiyet hakkı korunmaktadır. şında çıkan şey para ya da hamiline yazılı senet (ör-
Sonuçta, hak sahibi olmayan bir kişiden taşınırın neğin; çek, pay senedi) ise (bu durumu bilmeyen)
mülkiyetini bu şekilde iyiniyetle elde etmiş kişilere iyiniyetli kişilerin para ya da bu tür senetleri edin-
karşı, eşyayı kendi isteği ile elinden çıkarmış kişinin meleri mümkün olabilecektir.
eşyanın iadesini talep etmesi mümkün olmayacaktır.
127
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması

Sahibinin elinden isteği olmadan çıkan taşınır-


larda bu şekilde bir düzenleme yapmış olan kanun
koyucu, iyiniyetli kişileri tamamen korumasız da bı- dikkat
rakmamıştır. TMK 989. maddenin ikinci fıkrasında Taşınırlar üzerindeki mülkiyet hakkının iyiniyetle kaza-
bu hususta “Bu taşınır, açık artırmadan veya pazar- nılıp kazanılamayacağı, o taşınır malın sahibinin elinden
dan ya da benzeri eşya satanlardan iyiniyetle edinilmiş rızası ile çıkıp çıkmamasına göre belirlenmektedir.
ise iyiniyetli birinci ve sonraki edinenlere karşı taşınır
davası, ancak ödenen bedelin geri verilmesi koşuluyla
açılabilir” hükmüne yer vermektedir. Bu şekilde iyi- Aile Hukukunda
niyetli kişi ancak ödediği bedel kendisine iade edilir- Aile hukukunda da iyiniyetin sonuçlarına rast-
se eşyayı geri verecektir. lanmaktadır. Örneğin, evliyken yeniden evlenen
bir kimsenin önceki evliliği mutlak butlan kararı
Taşınmazlar Üzerindeki Mülkiyet Hakkının verilmeden önce sona erer ve ikinci evlenmede di-
Kazanılması ğer eş iyiniyetli ise (yani evlendiği kişinin halen evli
olduğunu bilmiyorsa) artık ikinci evliliğin butlanı-
Taşınmazlar TMK 704. maddede sayılmıştır.
na karar verilemez (TMK m.147/3).
Bunlar; arazi, tapu kütüğünde ayrı sayfada kaydedi-
len bağımsız ve sürekli haklar, kat mülkiyeti kütüğü-
ne kayıtlı bağımsız bölümlerdir. Borçlar Hukukunda
Taşınmaz üzerinde aynî haklar (mülkiyet ve sı- Borçlar hukukunda iyiniyetin sonuçları açı-
nırlı ayni haklar) kural olarak tapu siciline tescil ile sından “alacağın devri (alacağın temliki)” örnek
kazanılır. TMK m.7 hükmü gereğince tapu sicili verilebilir. Alacağın devri, bir alacağın alacaklı ta-
resmi sicillerden olduğu için doğruluğu hakkında rafından yazılı şekilde bir başkasına devredilmesini
bünyesinde bir adi karine barındırmaktadır. Bunun ifade eder (TBK m.184). Bu devrin gerçekleşe-
amacı, tapu sicilindeki kayıtlara herkesin doğru- bilmesi için borçlunun izninin alınmasına ihtiyaç
dan güvenebilmesini sağlamaktır. Esasen bu güven yoktur. Borçluya, alacağın devredilmiş olduğu ha-
Kanun tarafından da doğrudan korunmaktadır. ber verilirse borcunu artık yeni alacaklıya ödemesi
TMK m. 1023’te bu yönde, “Tapu kütüğündeki tes- gerekir. Ancak borcun devredildiği kendisine bil-
cile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî dirilmemişse, eski alacaklısına iyiniyetle borcunu
hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” ödemekle borcundan kurtulmuş olur. Bu yönde
hükmüne yer verilmektedir. Görüldüğü üzere ta- TBK m.186 hükmü şu şekildedir: “Borçlu, alaca-
şınmazlarla ilgili olarak tapu siciline güven ilkesi be- ğın devredildiği, devreden veya devralan tarafından
nimsenmiştir. Bir kişi iyiniyetle, tapu sicilindeki ka- kendisine bildirilmemişse, önceki alacaklıya; alacak
yıtlara güvenerek bir hukuki işlem yapmışsa Kanun birkaç kez devredilmişse, son devralan yerine önce-
tarafından korunmakta ve hak sahibi olmaktadır. ki devralanlardan birine iyiniyetle ifada bulunarak
Bir kişi, bir taşınmazı iyiniyetle fakat geçerli bir borcundan kurtulur.” Böyle bir durumda alacağın
hukuki sebep olmaksızın (devre yetkili olmayan bir başkasına devredilmiş olduğu bilgisi kendisine
kişiden) satın almışsa, bu taşınmazın mülkiyetini verilmemiş olan borçlu bilgisizliği nedeniyle iyi-
kazanamaz. Ancak TMK 712. madde, iyiniyet- niyetlidir ve Kanun da onu korumaktadır. Borçlu
li olan kişinin, taşınmazı on yıl süre ile davasız ve iyiniyetli olarak borcunu eski alacaklısına ödemiş
aralıksız (zilyet olarak) elinde bulundurması halin- ise yeni alacaklının borcun kendisine ödenmesini
de, onuncu yılın sonunda taşınmazın mülkiyetini ondan istemesi mümkün olmayacaktır.
(olağan) zamanaşımı yoluyla kazanmasına imkân
vermektedir. Görüldüğü üzere iyiniyet burada tek
başına mülkiyetin kazanılmasına yetmemektedir. Alacağın devri, bir alacağın alacaklı tarafından
İyiniyetin yanısıra, bu iyiniyetin davasız ve aralıksız yazılı şekilde bir başkasına devredilmesidir.
devam etmesi ve bu şekilde on yıllık sürenin de geç-
miş olması gerekmektedir.

128
Hukukun Temel Kavramları

Öğrenme Çıktısı
1 Hakkın kazanılmasını açıklayabilme
2 Hakkın kazanılmasında iyiniyet kavramını açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Hakların aslen kazanılması ve


devren kazanılması konusun- “Dar anlamda hukuki olay”
Türk Medeni Kanunu’na
da, Bilge Öztan’ın “Medeni ve “geniş anlamda hukuki
göre “iyiniyetli” ve “kötüni-
Hukukun Temel Kavramları olay” kavramlarını örnekler
yetli” olmak ne anlama gelir?
(42. Bası, Ankara 2017)” adlı vererek tartışınız.
eserini inceleyiniz.

HAKKIN KAYBEDİLMESİ Bir hakkın kaybı sonucunda hak tamamen or-


Bir hakkın hak sahibinin elinden çıkması, o tadan kalkıyorsa hakkın mutlak kaybı söz konusu
hakkın hak sahibinden ayrılması hakkın kaybedil- olur. Hakkın mutlak kaybı da bir hukuki olay, hu-
mesi demektir. Hakların kaybedilmesi iki grupta kuki fiil ya da hukuki işlem sonucu gerçekleşebilir.
toplanabilir. Bir hakkın nisbî kaybı iken diğer hak- Bir hukuki olay olan ölümün gerçekleşmesiyle
kın mutlak kaybıdır. hak sahibinin kişilik hakları, bu tür haklar mirasçı-
larına intikal edemeyeceğinden tamamen ortadan
kalkar. Aynı şekilde hak sahibinin ölümüyle (var-
sa) sahip olduğu velâyet hakkı da son bulur. Hak
Hakkın kaybedilmesi, bir hakkın hak sahibinin
konusu şeyin telef olması da o şey üzerindeki hakkı
elinden çıkması, o hakkın hak sahibinden ayrıl-
sona erdirir (örneğin; bir kişinin kedisinin ölmesi;
masıdır.
arabasının yanarak kullanılamayacak hale gelmesi;
teknesinin açık denizde batması). Kazandırıcı za-
Hak sahibinin, sahip olduğu bir hakkın hukuki
manaşımı (TMK m. 712, 713, 777) ile yeni bir
işlem, hukuki fiil ya da hukuki olay sonucunda
kişi hak kazandığında, önceki hak sahibinin hakkı
bir başka kişiye devredilmesiyle hakkın nisbi
ortadan kalkar. Bu kaybın sebebi, belli bir sürenin
kaybı gerçekleşir.
geçmesinden yararlanılarak yeni bir hakkın kaza-
nılmış olmasıdır. Hak düşürücü süre de belli bir süre
Hakkın mutlak kaybı, bir hakkın, hukuki olay,
içinde kullanılması gereken bir hakkın kullanılma-
hukuki fiil ya da hukuki işlem sonucunda tama-
ması nedeniyle hakkın sona ermesine neden olur
men ortadan kalkmasıyla gerçekleşir.
(örneğin; TMK m.606 hükmüne göre miraçılar
mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri tarihten iti-
Bir hak sahibi, sahip olduğu bir hakkı bir başka baren üç ay içinde mirası reddetme hakkına sahip-
kişiye devretmekle sahip olduğu hakkı kaybetmiş tirler. Bu süre içinde mirası reddetme hakkını kul-
olur. Bu hakkın nisbî kaybını teşkil eder. Hakla- lanmamış mirasçı mirası kayıtsız şartsız kazanmış
rın devren kazanılmasına yol açan bir hukuki işlem olur (TMK m.610).
(örneğin; satış sözleşmesinde satış ile; bağışlama Bir hukuki fiil de hakların mutlak olarak kaybe-
sözleşmesinde bağışlama ile) veya hukuki olay (ör- dilmesine yol açabilir. Bir kişinin bir taşınırını terk
neğin; bir kişinin ölümü ile mirasın mirasçılarına etmesi de (örneğin; sahip olduğu bir eşyasını çöpe
geçmesi), eski sahibi bakımından hakkın kaybedil- atması) hakkı sona erdirir (TMK m.778). Bu şekilde
mesi sonucunu doğururlar. terkedilmiş bir eşya sahipsiz eşya haline gelir. TMK

129
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması

m.578 “mirastan yoksunluk” başlığı altında mirasçılık hakkının kaybedileceği hâlleri saymıştır. Bunlardan bi-
risi de mirasçılardan birinin mirasbırakanı öldürmesi halidir. Mirasbırakanı öldürmüş bir mirasçı bu hükme
göre mirasçılık hakkını kaybetmiş olur. Türk Medeni
Kanunu’nda zina bir boşanma sebebi olarak düzen-
lenmiş bulunmaktadır. Ancak dava hakkı olan eş, di- Hakkın kullanılması, kişinin hukuk düzenince
ğerini affeder ve süresi içinde dava açmazsa bu hakkını korunan menfaatleri (hakları) çerçevesinde, ken-
kaybetmiş olur (TMK m.161). disine tanınan yetkilerinden faydalanmak üzere
Bir hukuki işlem de hakkın mutlak kaybına ne- harekete geçmesidir.
den olabilir. Feragât halinde bir hukuki işlemle hak
sona erebilir (örneğin; mirastan feragât sözleşmesiyle Davranış kuralları, kişilerin haklarını kullanırken
mirastan feragat eden, mirasçılık sıfatını, dolayısıyla ve borçlarını ifa ederken hangi kurallara göre ha-
miras hakkını kaybeder, TMK m.528). Aynı şekilde reket edeceklerini gösteren, başka deyişle hakların
kamulaştırma da taşınmaz mülkiyetinin bir hukuki kapsamını ve içeriğini düzenleyen kurallardır.
işlemle mutlak kaybına yol açmaktadır.

Öğrenme Çıktısı
3 Hakkın kaybedilmesini açıklayabilme ve hakkın kaybedilmesinin sebeplerini saptayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Hakların kaybedilmesi ile


ilgili olarak daha kapsamlı
bilgi edinebilmek için, ya-
rarlı bir kaynak olarak Şeref
Hakkın nisbî kaybını açık- Hakkın mutlak kaybına ör-
Gözübüyük’ün “Hukuka
layınız? nekler veriniz.
Giriş ve Hukukun Temel
Kavramları (39. Bası, Anka-
ra 2017)” adlı eserini ince-
leyebilirsiniz.

HAKKIN KULLANILMASI ile davranış kurallarına (objektif iyiniyet kuralları-


na) yer vermektedir.
Herkesin haklarının olduğu düşünüldüğünde,
Hakkın Kullanılması ve Sınırları
esasen her hakkın kullanılması durumunda huku-
Hak, kişinin hukuk düzenince korunan menfa- ken birinin lehine, diğerinin veya diğerlerinin aley-
atleri olduğuna göre bu korunan menfaatler çerçeve- hine sonuçlar doğurabileceği de ortaya çıkmaktadır.
sinde kendisine tanınan yetkilerinden faydalanmak Bu nedenle kişilerin haklarını kullanırken başka-
üzere kişinin harekete geçmesi hakkın kullanmasını larının mal veya kişisel varlıklarına, kısaca men-
ifade edecektir. Bu şekilde kişilerin haklarını kul- faatlerine zarar verebilmeleri her zaman mümkün
lanırken ve borçlarını ifa ederken hangi kurallara görünmektedir. Böyle bir durumda hukuk düzeni
göre hareket edeceklerini gösteren, başka deyişle devreye girerek ortaya çıkabilecek menfaat çatış-
hakların kapsamını ve içeriğini düzenleyen kural- malarının önüne geçebilecek bir çözüm üretmeli
lar “davranış kuralları” olarak nitelendirilir. Türk ve bir hakkın kullanılmasının hangi halde hukuk
Medeni Kanunu “Hukuki ilişkilerin kapsamı” kenar düzenince korunacağına dair esasları belirlemelidir.
başlığını taşıyan 2. maddesinde genel bir düzenleme Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesi böyle bir

130
Hukukun Temel Kavramları

kuralı içermektedir. Maddedeki “Herkes haklarını TMK m.2’de yer alan “Herkes haklarını kulla-
kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük nırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük ku-
kurallarına uymak zorundadır” hükmü ile Kanun, rallarına uymak zorundadır” şeklindeki birinci fıkra
kişinin haklarını kanunla kendisine tanınan sınır- hükmü kişi davranışlarına yöneliktir.
lar içinde dilediği gibi kullanabileceğini öngören Dürüstlük kuralları (objektif iyiniyet kuralları),
yaklaşımın (bireyci görüş) ötesine geçerek, konulan dürüst, normal, orta zekâlı, makûl kişilerin, top-
kuralların bireysel yararlar kadar toplumsal yarar- lum içinde karşılıklı güvene, ahlâka ve dürüstlüğe
ları da gerçekleştirmek amacının bulunması gerek- dayalı davranışları sonucunda ortaya çıkan ve top-
tiğinden hareketle, hakkın sahibi tarafından ancak lumun ihtiyaçlarıyla iş hayatının gereklerine uygun
bu amaca uygun ölçülerde kullanıldığında hukuk olduğu ölçüde herkesçe benimsenen yazılı olmayan
düzenince korunabileceği esasını (toplumsal görüş) kuralların tümünü ifade etmektedir. Bir hak sahibi
benimsemiştir. hakkını kullanırken, bir borçlu borcunu ifa ederken
TMK m.2 hükmünün getirdiği genel kural dı- bu esaslara uygun hareket etmiş mi etmemiş mi ona
şında, hakkın kullanılması sırasında hak sahibinin bakılacak ve dürüstlük kurallarına uygun davranıp
davranışlarının sınırlarının bir kanun hükmüyle davranmadığı belirlenecektir.
de belirlenmiş olduğu görülebilmektedir. Buna
örnek olarak, mülkiyet hakkının kullanılmasının
toplum yararına aykırı olamayacağını düzenleyen Dürüstlük ilkesi, ister kanundan, ister sözleş-
Anayasa’nın 35. maddesi hükmü gösterilebilir. meden yahut sözleşme öncesi ilişkiden doğmuş
Aynı şekilde TMK m.737 hükmü ile komşu hakkı- olsun, ortaya çıkan hakların kullanılmasına, bir
na ilişkin kullanma biçimi düzenlenmiştir. Bu hük- borç doğmuşsa da borcun ifasına ilişkin olacaktır.
me göre, “Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan
yetkileri kullanırken ve özellikle işletme faaliyetlerini Sözleşmeden doğan ilişkide, sözleşmeye ilişkin
sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileye- hal ve şartlarda önemli değişiklikler ortaya çıksa
cek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür. Özellikle, ve bu nedenle borçlunun ifa edeceği edim daha
taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel adete göre ağırlaşsa bile, ahde vefa ilkesi gereği sözleşmenin
komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan taraflarca aynen ifa edilmesi, tarafların birbirle-
duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürül- rine verdikleri söz ve taahhütlere bağlı kalmaları
tü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır.” esastır. Ancak bu durumun istisnaları vardır.
Görüleceği üzere, Medeni Kanun’da, taşınmaz
mâlikinin mülkiyet hakkını kullanırken komşula-
rına zarar verecek her türlü taşkınlıktan kaçınmak Dürüstlük kuralları, esas itibarıyla, kişilere hem
zorunda olduğu belirtilerek, yasak olan hareketler haklarını kullanırken hem de borçlarını ifa ederken
düzenlenmiştir. Kanundan doğan haklar kullanı- dürüst ve doğru davranmak zorunda olduklarını ha-
lırken, kanun koyucunun, bu hakları düzenlerken tırlatmaktadır. TMK m.2 hükmü, sadece hak sahip-
belirlediği sınırlamalara uyulması gerekmektedir. leri ve borçlular yönünden değil, hâkimler açısından
da genel bir ilkeye uyulması gerektiği yönünde dikkat
Hakkın Kullanılmasında Dürüst çekmektedir. Her hukuki olayda kişilerin haklarını
kullanırken veya borçlarını yerine getirirken dürüst
Davranma (Dürüstlük Kuralları)
davranıp davranmadıklarını hâkim takdir edecektir.
Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde bahsi Hâkim, kişilerin dürüst davranıp davranmadıklarını
geçen dürüstlük kuralları hukuki ilişkilerin içeriği- belirlerken, dürüst, namuslu, makûl, hareketlerinin
ni düzenlemektedir. Bu kurallar belirli bir makam sonuçlarını düşünebilen, sorumluğunun kapsamını
tarafından konulmuş yazılı kurallar değillerdir. Bu bilen bir farazi kişinin ne şekilde hareket edebilece-
yazılı olmayan kurallar kişiler dışında oluşmuş ve ğini gözönünde bulundurarak uyuşmazlık hakkında
onlara zorla kabul ettirilmiş kurallardır. Dürüstlük sonuca varacaktır.
kurallarını hakim önüne gelen uyuşmazlıkta taraf-
Bir hakkın kullanılması, sözleşmeye dayalı ola-
ların bir talebi olmasa da kendiliğinden uygula-
bilir. Sözleşmenin tarafları, sözleşmeden doğan iliş-
makla yükümlüdür.
kide birbirlerine verdikleri söz ve taahhütleri yerine
getirmekle yükümlüdürler. Bu sayede tarafların

131
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması

verdikleri söz ve taahhütlere bağlı kalacakları (ahde özellikle sözleşmelerin yorumu bu şekilde yapılır.
vefa) kanaati taraflar arasında uyanır ve bir güven Bir hukuki işlem yapılırken tarafların, kapsamını
ilişkisi tesis edilmiş olur. Sözleşme yapıldıktan son- belirledikleri esaslı noktalar dışında kalan ikinci
ra, sözleşmeye ilişkin hâl ve şartlarda önemli deği- derecedeki (talî) noktalar hakkında da hakim işin
şiklikler ortaya çıksa ve bu nedenle de borçlunun niteliğine göre, bu ikinci derecedeki noktaları be-
ifa edeceği edim daha da ağırlaşsa bile ahde vefa lirlerken dürüstlük kurallarını göz önünde bulun-
ilkesi gereği sözleşmenin aynen ifa edilmesi gerekir. duracak ve hayatın normal akışına göre dürüst,
Ancak bu durum mutlak değildir. Bazen ahde vefa makûl, hukuka saygılı, orta zekâlı bir kişinin ne
ilkesinin uygulanması dürüstlük kurallarına aykırı gibi hususları ikinci derece koşullar olarak belirle-
sonuçlar ortaya çıkarabilir. Özellikle sözleşme ya- yeceğini dikkate alarak taraflar arasındaki hukuki
pılırken önceden öngörülemediği için sözleşmede işlemin tali noktalarını tespit edecektir. Taraflar bir
hükme bağlanmamış olan olağanüstü bir hâlin son- sözleşme yapılmadan önceki aşamada da dürüstlük
radan ortaya çıkması durumunda sözleşmenin aynı kurallarına uymalıdır. Bu aşamada taraflar özellik-
şartlarla yerine getirilmesi borçlunun ciddi şekilde le sözleşmenin yapılmasına etkili olacak hususlar
zarar görmesine hattâ mahvına yol açacağından, hakkında birbirlerini bilgilendirmelidir. Bir em-
sözleşmedeki mevcut hükümlere göre ifanın isten- redici hukuk kuralının hukuka aykırı bir fiil için
mesi dürüstlük kurallarına uygun olmaz. Böyle bir öngördüğü yaptırımdan korunmak amacıyla ka-
durumda hâkim borçlunun talebi üzerine sözleş- nunda yer alan bir başka kuraldan yararlanarak ya-
meyi yeni durum ve şartlara uygun olarak değiş- saklanmış sonucu elde etmek demek olan kanuna
tirmeli, sözleşmeden dönülmesine imkân tanımalı karşı hilede de esasen bir hukuk kuralı, dürüstlük
ya da dürüstlük kurallarının gerektirdiği hâllerde kurallarına aykırı kullanılmaktadır. Kanun koyu-
ileriye etkili sonuçlar doğuracak şekilde sözleşme- cu, kişilere tanıdığı hakların belirli sınırlar çerçeve-
nin feshine karar vermelidir. Emprevizyon teorisi sinde kullanılmasını öngörmektedir. Bu sınırların
(öngöremezlik teorisi) denilen bu yaklaşıma uygun belirlenmesi yönünden de dürüstlük kuralları öne
olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 480. maddesinin çıkmaktadır. Aynı şekilde kanun koyucu, bir huku-
ikinci fıkrasında eser (istisna) sözleşmesinde ücretin ki kurumu düzenlerken o hukuki kurumun amaca
götürü olarak tespit edilmiş olduğu hâllere ilişkin uygun kullanılmasını da istemektedir. Bu yönde
olarak şu hükme yer verilmiştir: “Ancak, başlangıçta bir hukuki kurumun amacı dışında kullanılması da
öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz dürüstlük kurallarına aykırı düşer (örneğin; vatan-
önünde tutulmayan durumlar, taraflarca belirlenen daşlık elde etmek için evlenme).
götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son
derece güçleştirirse yüklenici, hâkimden sözleşmenin
yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün Dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil eden kanu-
olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde na karşı hile, bir emredici hukuk kuralının, hu-
sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Dürüstlük ku- kuka aykırı bir fiil için öngördüğü yaptırımdan
rallarının gerektirdiği durumlarda yüklenici, ancak korunmak amacıyla, kanunda yer alan bir başka
fesih hakkını kullanabilir.” kuraldan yararlanarak yasaklanmış sonucu elde
Medeni Kanun’da düzenlenen dürüstlük ku- etmektir.
rallarına ilişkin hüküm genel niteliktedir. Bu yüz-
den her hukuki olay ve hukuki ilişki için ayrı ayrı
dürüstlük kurallarına uygun hareket tarzını önce-
den belirlemek mümkün olmamakla birlikte, dü-
dikkat
rüstlük kurallarının işlevini tespit etmek imkân Dürüstlük kuralları normal, orta zekâlı, makûl, dü-
dâhilindedir. Hukuki işlemlerin yorumunda ilk rüst kişilerin, toplum içinde karşılıklı güvene, ahlâka
olarak o hukuki işlemin taraflarının irade açıkla- ve dürüstlüğe dayalı davranışları sonucunda ortaya
maları ele alınır. Ancak, bu açıklamalarla irade sa- çıkan ve toplumun ihtiyaçlarıyla iş hayatının gerek-
hibinin ne demek istediğinden ziyade, dürüst, doğ- lerine uygun olduğu ölçüde herkesçe benimsenen
ru, namuslu ve orta zekâlı bir kimsenin bu irade kurallardır.
açıklamalarından nasıl bir anlam çıkaracağı araştı-
rılır. Güven ilkesinin ışığında, hukuki işlemlerin ve

132
Hukukun Temel Kavramları

Hakkın Kötüye Kullanılması Hakkın kötüye kullanılmasından bahsedebil-


Türk Medeni Kanunu 2. maddesinin ikinci fık- mek için, bazı koşulların gerçekleşmiş olması ge-
rasında, diğer bir önemli ilkeyi, hakkın kötüye kul- rekir. Bu koşullar şunlardır: 1- Hukuk düzeni (ka-
lanılmasını düzenlenmiştir. Bu fıkra hükmü, “Bir nun) tarafından tanınmış bir hakkın varlığı, 2- Bu
hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni hakkın (haklı bir menfaatin yokluğu, hakkın sosyal
korumaz” şeklindedir. Kanun, 2. maddesinin birin- veya ekonomik amacından saptırılması gibi) açık-
ci fıkrasında hakların dürüstlük ilkesine uyularak ça dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması,
kullanılmasını emretmekte, ikinci fıkrasında da 3- Hakkın dürüstlük kuralına aykırı kullanılma-
dürüstlük kuralına uyulmamasının ne tür sonuçlar sından başkalarının zarar görmüş veya zarar görme
doğuracağını ortaya koyarak bunun için gerekli ko- tehlikesiyle karşılaşmış olmaları. Bir hakkın kulla-
şulları belirtmektedir. Her iki hüküm birbirinden nılmasının başkalarının menfaatlerini zarara uğrat-
tamamen ayrı olmakla birlikte, aralarında müşte- mış olsa bile her zaman hakkın kötüye kullanılması
rek yanlar da mevcuttur. İlk fıkradaki ifade olumlu, teşkil etmeyebileceğini de unutmamak gerekir.
ikinci fıkradaki olumsuz olmasına rağmen hakkın Örneğin bir kişinin mâliki olduğu bir arsa üzerine
kötüye kullanılması, dürüstlük ilkesine sıkı surette gerekli yapı iznini alarak inşaat yapması ve bunun
bağlı bulunmaktadır. sonucunda evimizin önündeki manzaranın kapan-
ması bu şekilde değerlendirilmelidir. Bu şartlar
esas alınmak kaydıyla sırf başkasına zarar vermek
Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinin ikinci amacıyla hareket edilmesi, menfaatler arasında aşı-
fıkrasında yer alan “Bir hakkın açıkça kötüye kul- rı dengesizlik bulunması ve yaratılmış olan güvene
lanılmasını hukuk düzeni korumaz” şeklindeki aykırı hareket edilmesi de dikkat çekici hakkın kö-
düzenleme, hakkın kötüye kullanılmasına işaret tüye kullanılmasına ilişkin olay örnekleridir.
eder. Bir hak, sahibi tarafından iyi kullanıldığı Medeni Kanun hakkın kötüye kullanılmasını
takdirde hukuk düzenince korunmaya layıktır, korumamış, 2. maddesinin ikinci fıkrasında genel
aksi takdirde hukuk düzeninin korumasından
bir yaptırım öngörmüştür. Bu yaptırımın yanı sıra
yararlanamaz.
bazı özel yaptırımların da TMK’da düzenlendiği
görülmektedir. Örneğin, TMK’nın 186. madde-
Maddenin hakkın açıkça kötüye kullanılmasını sinde evlilik birliğinin eşlerce bereber yönetileceği
yasaklayan ikinci fıkra hükmü doğrudan doğruya hükme bağlanmış olmakla birlikte, 190. maddede,
hâkime yöneliktir. Bir hak, sahibi tarafından iyi eşlerden birinin birliği temsil yetkisini aşması veya
kullanıldığı takdirde hukuk düzenince korunmaya bu yetkiyi kullanmada yetersiz kalması halinde
layıktır. Ancak sahibi hakkını kötüye kullanıyor- hâkimin, diğer eşin istemi üzerine temsil yetkisini
sa hukuk düzeninin korumasından yararlanamaz. kaldırabileceği ya da sınrlandırabileceği düzenlen-
Hakkın kötüye kullanılmasını yasaklayan hukuk miş bulunmaktadır. Bir başka örnek olarak, vasi-
kuralı emredici nitelikte olup, davada ileri sürülen nin, görevini ağır surette savsaklaması, yetkilerini
olgular göz önünde bulundurularak hâkim tarafın- kötüye kullanması veya güveni sarsıcı davranışlarda
dan doğrudan dikkate alınacaktır. bulunması ya da borç ödemede acze düşmesi halin-
de vesayet makamınca görevden alınacağını düzen-
leyen TMK 482. madde de gösterilebilir.

133
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması

Öğrenme Çıktısı
4 Hakkın kullanılmasını ve dürüstlük kuralını ifade edebilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Hakkın kötüye kullanılması


Ahde vefa ilkesinin uygu- konusunda ayrıntılı bilgiye
lanması her zaman dürüst- sahip olmak için, Ali Naim Hakkın kullanılmasının sı-
lük kurallarına uygun so- İnan’ın “Medeni Hukuk (3. nırlarını anlatınız.
nuçlar mı doğurur? Bası, Ankara 2015)” adlı ki-
tabını inceleyiniz.

HAKKIN KORUNMASI cektir. Bu yolla hakkını elde etme imkânı bulama-


Daha önce de dile getirildiği üzere kısa tanımıy- dığı takdirde dava açma hakkını kullanmak zorun-
la hak, kişinin hukuk düzenince korunan menfaat- da kalacaktır. Görüldüğü üzere dava açma hakkı
leri olduğuna göre hak sahibinin hakkı ihlâl edil- talep hakkının doğrudan sonuç vermemesi halinde
diğinde hukuk düzenince korunması gereği ortaya mahkemeler (devletin yargı organları) önünde kul-
çıkmaktadır. Günümüzde modern hukuk sistem- lanılması anlamına gelmektedir.
lerinde hakların devlet eliyle korunması ilkesi be-
nimsenmiş olup, hak sahibi hakkını devletin yar-
Asıl hakka bağlı bir yetki olan talep hakkı, hukuki
gı organları önünde dava açarak ve bu organların
ilişkinin içeriğini oluşturan edimin yerine getiril-
zorlamasıyla elde edebilmektedir. Kanun ancak çok
mesini, yükümlü olan kişiden istemek yetkisidir.
istisnai hallerde kişinin kendi hakkını doğrudan
doğruya korumasına müsaade etmiştir. Bu ihtimal
Bir kişinin hakkının korunması ya da elde edil-
ya hakka saldırana karşı korunmak ya da ileride do-
mesi, bir uyuşmazlığın halli veya önlenmesi yahut
ğacak bir tehlikeye karşı korunmak amacıyla ortaya
bir kişiye karşı hukuki bir etkinin sağlanması için
çıkabilmektedir.
mahkeme yoluyla Devletin harekete geçmesinin
istenmesine dava denir.
Talep Hakkı ve Hakkın Devlet Eliyle
Korunması Dava hakkı, talep hakkını Devletin tarafsız ve
bağımsız yargı organları (mahkemeler) önünde
Bir kişinin sahip olduğu talep hakkı, bir kişinin
ileri sürme ve onlar aracılığı ile yerine getirilmesi-
hakkını elde etmek veya hakkına saygı gösterilme-
ni isteme yetkisini ifade eder.
sini sağlamak amacıyla sözlü ya da yazılı olarak kar-
şı tarafa yönelttiği isteme yetkisidir. Diğer bir ifade
ile talep hakkı, hukuki ilişkinin içeriğini oluşturan Dava hakkı, talep hakkını devletin tarafsız ve
edimin yerine getirilmesini, yükümlü olan kişiden bağımsız yargı organları (mahkemeler) önünde ile-
istemek yetkisidir. Talep hakkı, asıl hakka bağlı bir ri sürme ve onlar aracılığı ile yerine getirilmesini
yetkidir. Mutlak haklarda talep hakkı, mutlak hak- isteme yetkisini ifade eder. Bir kişinin, hakkının
kın üçüncü kişi tarafından ihlâl edilmesi ile ortaya korunması ya da elde edilmesi, bir uyuşmazlığın
çıkar. Nisbi haklardan alacak hakkında talep hakkı; halli veya önlenmesi yahut bir kişiye karşı huku-
hak sahibinin karşı tarafa hukuki ilişkinin konu- ki bir etkinin sağlanması için mahkeme yoluyla
suna uygun olarak, bir şeyi vermesi, yapması veya devletin harekete geçmesinin istenmesine dava de-
yapmaması için doğrudan doğruya başvurmasını nir. Bir davada davayı açan davacı, aleyhine dava
ifade etmektedir. Hak sahibi, hakkını elde etmek açılan ise davalıdır. Bir mahkemenin önüne gelen
için öncelikle talep hakkını kullanma yoluna gide- davada, davacı ve davalı bulunuyorsa mahkemeler

134
Hukukun Temel Kavramları

önündeki bu tür yargılama çekişmeli yargı (nizalı


kaza); davada sadece davacı bulunuyor (davalı yok-
Eda davası ile mahkemeden, davalının, bir
sa), mahkemenin yargılama faaliyeti çekişmesiz yar-
şeyi vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya
gı (nizasız kaza) niteliği taşır. Bir kişinin borcunu
mahkûm edilmesi talep edilmektedir.
zamanında ödemeyen borçlusuna karşı açtığı ala-
cak davası çekişmeli yargı örneği iken, bir kişinin
mirasçısı olduğu bir kişinin ölümü üzerine mah- Tespit davası ile mahkemeden, bir hakkın veya
kemeye başvurup mirasçılık belgesi talep etmesi hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut
çekişmesiz yargı örneği teşkil eder. bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi
talep edilmektedir. Tespit davası açanın, kanunlar-
da belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı
Çekişmeli yargı (nizalı kaza) karşılıklı bir uyuş- açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir
mazlığın söz konusu olduğu, davacı ve davalı ara- yararı bulunması gereğini de Kanun aramaktadır.
sında gelişen yargı türüdür (boşanma davası, tah- Maddi olaylar, tek başlarına tespit davasının ko-
liye davası, babalık davası, tazminat davası vb.). nusunu oluşturamayacaktır (HMK m.106). Bir
hakkın ya da hukuki ilişkinin varlığının tespiti is-
Çekişmesiz yargı (nizasız kaza) ise karşılıklı bir teniyorsa müspet tespit davası, yokluğunun tespiti
uyuşmazlığın bulunmadığı dolayısıyla davalının talep ediliyorsa menfi tespit davası söz konusu olur.
yer almadığı, usulen görülen yargı türüdür (isim
değiştirmek için açılan dava, yaş düzeltilmesi için
açılan dava vb.). Tespit davası ile mahkemeden, bir hakkın veya
hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun ya-
hut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlen-
Dava çeşitleri 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlü- mesi talep edilmektedir.
ğe girmiş olan 12 Ocak 2011 tarih ve 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) 105
ila 113. maddeler arasında düzenlenmiştir. Yeni İnşai dava (yenilik doğuran dava) ile mahkeme-
HMK ile eda davaları, tespit davaları ve inşai dava- den, yeni bir hukuki durum yaratılması veya mev-
ların (yenilik doğuran davalar) yanı sıra yeni dava cut bir hukuki durumun içeriğinin değiştirilmesi
çeşitlerinin de öngörüldüğü görülmektedir (belirsiz yahut onun ortadan kaldırılması talep edilebilmek-
alacak davası, topluluk davası). tedir. Bir inşai hakkın (yenilik doğurucu hakkın),
dava yoluyla kullanılmasının zorunlu olduğu
HUKUK DAVASININ TÜRLERİ hâllerde, inşai dava açılacaktır. Kanunlarda aksi be-
lirtilmedikçe, mahkemenin vereceği inşai hüküm-
ler, geçmişe etkili olmayacaktır (HMK m.108).
Eda Davası Tespit Davası İnşai Davası

Topluluk Davası
Belirsiz Alacak Davası
İnşai dava ile mahkemeden, yeni bir hukuki du-
rum yaratılması veya var olan bir hukuki duru-
Şekil 6.3 Hukuk Davasının Türleri mun içeriğinin değiştirilmesi yahut onun ortadan
kaldırılması talep edilir.
Eda davası ile mahkemeden, davalının, bir şeyi
vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya mahkûm
edilmesi talep edilmektedir (HMK m.105). Eda HMK’da yer verilen yeni bir dava çeşidi de
davası, davanın dayandığı hakka göre göre çeşitli belirsiz alacak davasıdır. HMK m. 107 hükmüne
isimler almaktadır (örneğin; bir zararın giderilmesi göre, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını
talep edilirse tazminat davası, davalının bir borcu- yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilme-
nu yerine getirmesi talep edilirse ifa davası, mül- sinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun
kiyet hakkına bağlı olarak bir malın iadesi talep imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi
edilirse istihkak davası söz konusu olur). ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle

135
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması

belirsiz alacak davası açabilecek; hattâ, karşı tarafın lerek Savunmada, davacının ileri sürdüğü olaylara,
verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı olgulara karşı, davalı da karşı olaylar, olgular belir-
veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilme- terek, hakkın mevcut olmadığını iddia etmektedir.
sinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın geniş- Burada inkârdan farklı olarak, davalı, davacının
letilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın başında ileri sürdüğü olayları, olguları esas itibarıyla kabul
belirtmiş olduğu talebini artırabilecektir. etmekle birlikte; bunlara karşı, kendisi de bu olay
ve olguları hükümsüz kılacak bazı olaylar, olgular
ileri sürmektedir. Davalı def ’i ileri sürerek de savun-
Dava görülürken ikrarda bulunan taraf, diğer ma yapabilir. Def ’i davacının ileri sürdüğü olay ve
tarafça ileri sürülen veya aleyhine hukuki sonuç dava konusunun davalı tarafından kabul edilmek-
doğuracak nitelikteki bir maddi olgunun doğru- le birlikte, davalının edimini yerine getirmekten
luğunu beyan etmektedir. çekinmesini haklı gösterecek karşı sebeplerin ileri
sürülmesini ifade eder [örneğin; zamanaşımı sü-
Dava sırasında taraflardan biri (davalı), diğer resinin geçmesi halinde zamanaşımı def ’inde bu-
tarafın istemini kabul ederse, kural olarak dava lunulması; iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde
sona erer. önce karşı tarafın borcunu ödemesinin ileri sürül-
düğü ödemezlik def ’i ileri sürülmesi (dermeyanı)].
Savunma ile davalı iddia edilen olgulara karşılık
İnkâr Yoluyla
vermektedir.
SAVUNMA İtiraz Yoluyla

İnkâr, davalı tarafından, davacının dayandığı olgula- Def’i Yoluyla


rın, olayların mevcut olmadığının iddia edilmesidir. Şekil 6.4 Savunma Türleri

İtirazda davalı, davacının ileri sürdüğü olgulara Savunmada davalının ileri sürebileceği itiraz-
karşı başka olaylar, olgular belirterek, davacının id- la def ’i arasında iki fark mevcuttur. İlki, itirazdan
dia ettiği hakka sahip olmadığını iddia etmektedir. farklı olarak def ’ide hak mevcut olmakla birlikte
bazı haklı sebepler dolayısıyla hak artık dava yoluy-
la hiç veya geçici olarak elde edilemez hâle gelmek-
HMK’da yer verilen bir diğer yeni dava çeşidi tedir (alacağın zamanaşımına uğramasında olduğu
de topluluk davasıdır. HMK m.113 hükmüne göre, gibi). İkincisi; usûl hukukuna göre itiraz söz konu-
dernekler ve diğer tüzel kişiler, statüleri çerçevesin- su olduğunda hâkimin itirazı re’sen dikkate alması
de, üyelerinin veya mensuplarının yahut temsil et- gerekirken, def ’inin hakim tarafından re’sen dik-
tikleri kesimin menfaatlerini korumak için, kendi kate alınamaması, davalının def ’inin varlığını ileri
adlarına, ilgililerin haklarının tespiti veya hukuka sürmesi gerekliliğidir.
aykırı durumun giderilmesi yahut ilgililerin gele-
cekteki haklarının ihlâl edilmesinin önüne geçil-
mesi için dava açabileceklerdir. Def ’i, davalının, davacının ileri sürdüğü olay ve
Bir davada davalı davayı kabul ederse kural ola- dava konusunu kabul etmekle birlikte, kendi edi-
rak dava sona erer. İkrarda da bir taraf, diğer ta- mini yerine getirmekten çekinmesini haklı göste-
rafça ileri sürülen veya aleyhine hukuki sonuç do- recek karşı sebepleri ileri sürmesidir.
ğuracak nitelikteki bir maddi vakıanın (olgunun)
doğruluğunu bildirmektedir. Ancak davalıda, hak
sahibinin taleplerini reddetmesini haklı gösterecek Borçlunun borçlarını yerine getirmemesi
sebepler de bulunabilir. Bu gibi durumlarda davaya hâlinde, alacaklının talebi ile borçlunun borcunu
karşı davalının çeşitli savunma imkânları elinde var yerine getirmesi (haciz ya da iflas yoluyla) zorla,
demektir. Davalı savunması ile iddia edilen olgu- devletin adalet örgütü içinde yer alan resmî ma-
lara karşılık vermekte, onları cevaplandırmaktadır. kamlarca (icra daireleri, iflas daireleri, icra mahke-
Savunma, kural olarak üç şekilde yapılır: İnkâr meleri) sağlanır. Buna cebri icra denilmektedir.
Ederek Savunmada, davacının dayandığı olguların,
olayların mevcut olmadığı iddia edilir. İtiraz Edi-

136
Hukukun Temel Kavramları

Zaruret (ıztırar) hâlinde, bir kişi kendisini veya


başkasını açık ya da yakın bir zarar tehlikesinden
Cebri icra, borçlarını ödemeyen borçluların, dev-
korumak için diğer bir kişinin mallarına zarar ver-
let gücü ile borçlarını ödemeye zorlanmalarıdır.
mektedir. Böyle bir durumda hakim, ortaya çıkan
zararı tazmin yükümlülüğünü hakkaniyete göre
Hakkın Bizzat Sahibi Eliyle (Kişinin belirleyecektir (TBK m.64/2). Evinde çıkan yan-
Kendisi Tarafından) Korunması gından kaçmak için balkondan yan daireye geçip
komşusunun kapı ve penceresini kırmak zorunda
Kanun çok istisnaî durumlarda, kişinin hakkını kalan kişinin durumu bir zaruret halidir. Zaruret
bizzat kendisinin korumasına izin vermektedir. Bu halinde bu kişi verdiği zararı hakkaniyete uygun
istisnaî haller arasında haklı savunma (meşru savun- olarak ödemekle yükümlü olacaktır.
ma / meşru müdafaa), zaruret (ıztırar) hali ve kuvvet
kullanma (ihkak-ı hak) sayılabilir.

Zaruret (ıztırar) halinde, bir kişi kendisini veya


başkasını açık ya da yakın bir zarar tehlikesinden
Meşru müdafaa (haklı savunma), bir kişinin ken-
korumak için diğer bir kişinin mallarına zarar
disine veya malına yönelik bir saldırı söz konusu
vermektedir.
olduğunda belirli şartlar altında kuvvet kullanarak
bu saldırıyı uzaklaştırma hakkına sahip olmasıdır.
İhkakı hak, bir kişinin hakkını bizzat kuvvet
kullanarak korumasıdır.
Haklı savunma (meşru savunma / meşru müda-
faa), TBK m.64’te aynı kavramla ve Türk Ceza Kuvvet (güç) kullanma (ihkak-ı hak), bir kişinin
Kanunu’nun (TCK) 25. maddesinde de “meşru hakkını bizzat kuvvet kullanarak koruması, TBK
savunma” başlığı altında düzenlenmiştir. Meşru 64. maddenin üçüncü fıkrasında öngörülen şartla-
müdafaa olarak da yerleşmiş olan haklı savunmada, rın varlığı hâlinde hukuka aykırı sayılmamaktadır.
bir kişinin hayatına, özgürlüğüne, beden tamlığı- TBK m.64/3 hükmüne göre, “Hakkını kendi gücüy-
na, haysiyetine veya malına yönelik bir saldırıda, le koruma durumunda kalan kişi, durum ve koşulla-
o kişiye belirli şartlar altında kuvvet kullanarak bu ra göre o sırada kolluk gücünün yardımını zamanın-
saldırıyı uzaklaştırma imkânı verilmektedir. TBK da sağlayamayacak ise ve hakkının kayba uğramasını
m. 64 birinci fıkrasında, “Haklı savunmada bulu- ya da kullanılmasının önemli ölçüde zorlaşmasını
nan, saldıranın şahsına veya malına verdiği zarardan önleyecek başka bir yol da yoksa, verdiği zarardan so-
sorumlu tutulamaz” denmektedir. TCK m.25’te de rumlu tutulamaz”. Kuvvet kullanmaya ilişkin TBK
“Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yö- m.64/3 hükmünün özel bir hâli TMK’nin 981.
nelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhak- maddesinde yer almaktadır. Bu hükme göre, zilyet
kak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara (bir şeyi fiilen elinde bulunduran kişi) bütün gasp
göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ve saldırı fiillerini, durumun haklı gösterdiği de-
ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez” hük- recede kuvvet kullanarak defetmek hakkına sahip
mü yer almaktadır. Kişi haklı savunmada, kendi bulunmaktadır. Zilyet, rızası dışında kendisinden
kişiliğine veya malına yahut bir başka kişinin kişi- alınan şeyi taşınmazlarda el koyanı kovarak, taşınır-
liğine ya da malına karşı yapılan hukuka aykırı ve larda ise eylem sırasında veya kaçarken yakalananın
halen devam eden bir saldırıyı defetmek için ölçülü elinden alarak zilyetliğini koruyabilecektir. Ancak
ve uygun bir savunmada bulunursa, verdiği zarar- Kanun, zilyedin, durumun haklı göstermediği de-
dan dolayı tazmin yükümlülüğü doğmayacağı gibi recede kuvvet kullanmasını yasaklamaktadır.
bu şekilde işlenen fiilden dolayı kendisine ceza da
verilmez.

137
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması

Yaşamla İlişkilendir

“Meşru Müdafaa Var Ceza Vermeyin !” ve Ramazan Atakul ile birlikte balkonda yattığı
Geceleyin eve giren ve ikiz bebeklerinden evde, ikizlerden Ramazan ağladı. Bebeğe mama
birini çalmak isteyen hırsızı öldüren Mehmet- hazırlayıp odaya geçtiği sırada diğer ikiz bebeği
Yasemin Atakul çifti hakkında ömür boyu hapis alan Çakmak ile karşılaşan Yasemin Atakul, çığlık
talebiyle dava açıldı. attı. Gürültüye uyanan Mehmet Atakul, eşinin
verdiği bıçakla, Çakmak’ı bıçakladı. Yaralanan
Savcı ise meşru müdafaa halinin dikkate alı-
Çakmak, ikinci kattaki evin balkonundan atla-
narak çifte ceza verilmemesini istedi.
yınca, yaşamını yitirdi. Gözaltına alınan Atakul
ADANA’da, çocuklarını çalmak isteyen 46 çifti, çıkarıldıkları mahkemece tutuksuz yargılan-
yaşındaki Mustafa Çakmak’ın ölümüne neden mak üzere serbest bırakıldı. Atakul çifti hakkın-
olduğu iddia edilen 30 yaşındaki Mehmet Ata- da, ‘Kasten adam öldürme’ suçundan ömür boyu
kul ile 38 yaşındaki eşi Yasemin Atakul hakkında hapis cezası istemiyle dava açıldı. Ancak savcı,
ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açıldı. An- çifte, meşru savunma ve zorunluluk halinin dik-
cak savcı, çifte ceza verilmemesini istedi. kate alınarak ceza verilmemesini istedi.
Çakmak, 5 Ağustos 2009’da sabaha karşı
Atakul ailesinin evine girdi. Çiftin, havanın sı-
Kaynak: Mehmet KAYMAK / DHA 13 Ocak 2010
cak oluşu nedeniyle, iki yaşındaki kızları Gülten
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13460750.asp
ve olay tarihinde 1.5 aylık olan ikizleri Mustafa

Hakkın Korunmasında İspat Yükü her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını is-
İspat, bir olayın veya olgunun varlığı veya yoklu- patla yükümlüdür.” Demek ki, bir davada davacı
ğu hakkında hâkimin kanaat sahibi olmasına yöne- iddiasını dayandırdığı olguların varlığını, davalı da
lik bir ikna faaliyetidir. Bir davada davacı, bir hakkın savunmasını dayandırdığı olguların varlığını ispat
varlığını, davalı da böyle bir hakkın yokluğunu ileri etmekle yükümlüdür.
sürmektedir. Dava, iddia ve savunma olmak üzere iki
kısımdan meydana gelmektedir. Davacı talebini çe-
şitli iddialara dayandırır. Davalı da bu iddialara karşı İspat yükü ilkesine göre; kanunda aksine hüküm
kendisini savunur. Bunu yaparken davalı da savun- bulunmadıkça, bir davanın taraflarından her biri,
masını çeşitli iddialara dayandırmaktadır. İddia ve hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla
savunmalardan oluşan davayı bir sonuca bağlamak yükümlüdür.
zorunda bulunan hâkim, ya davayı kabul etmek su-
retiyle davacının haklılığına veya davayı reddetmek
suretiyle davalının haklı olduğuna karar verecektir. TMK’nın 6. maddesinde hükme bağlanmış olan
Bunun için hâkimin, öncelikle birbirine karşıt iddi- “taraflardan her birini”, “hakkını dayandırdığı olgu-
alardan hangisinin doğru ve gerçeğe uygun olduğu ların varlığını” ispatla yükümlü tutan ilkenin bazı
konusunda bir kanaat sahibi olması gerekir. Bu ise, istisnaları bulunmaktadır. Esasen TMK m.6, “ka-
hâkime sunulan delillerle (kanıt / beyyine) sağlanır. nunda aksine bir hüküm bulunmadıkça” kuralıyla
Deliller usul hukukunun konusunu oluştururlar. bu istisnaların var olabileceklerini ortaya koymuştur.
İspat ve deliller konusu 6100 sayılı Hukuk Muha- Böyle bir durumda, istisnalar lehine olan kimse, is-
kemeleri Kanunu’nun 187 ve devamı hükümlerinde pat yükünden kurtulmuş olacaktır. Bu sebeple, is-
düzenlenmiştir. pat yükü istisnaî hallerde ters çevrilmekte ve iddia
Bir davada ortaya çıkan en önemli sorun, iddia edenin değil, karşı tarafın bu iddianın aksini ispat
ve savunma olarak ileri sürülen olguları kimin is- etmesi söz konusu olmaktadır. Bu istisnalar arasında
pat edeceğidir. Türk Medeni Kanunu da bu önemli aşağıda yer verilen hususlar dikkat çekicidir:
sorunu, ispat yükü denilen bir ilkeye bağlamıştır. İspat yükünün kanun hükmü ile yer değiştirmesi:
TMK m.6’da düzenlenmiş olan bu ilkeye göre, Bazı hâllerde ispat yükü, bir kanun hükmü ile de-
“Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, taraflardan ğiştirilmiş olabilir. Haksız fiillerde, bazı koşulların

138
Hukukun Temel Kavramları

yanı sıra, haksız fiilde bulunan kimsenin kusuru- küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı,
nun da ispat edilmesi zorunlu olduğu hâlde (TBK. sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akla
m. 49), sözleşmelerde, edimin ifa edilmemesinde uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olma-
borçlu, kusursuz olduğunu ispat ile yükümlü tu- yan herkes, bu kanuna göre ayırt etme gücüne (temyiz
tulmuştur (TBK. 112). Anonim şirketlerde yöne- kudretine) sahiptir” hükmüyle getirilen ayırt etme
tim kurulu üyeleri de kusursuz olduklarını ispat- gücü karinesi, TMK m.285’in düzenlediği “Evlilik
lamadıkça, hem şirkete hem pay sahiplerine hem devam ederken veya evliğin sona ermesinden başlaya-
de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zararlardan rak üç yüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır”
sorumlu tutulmaktadırlar (TTK m.553/1). şeklindeki babalık karinesi, bu yönde örnek olarak
gösterilebilir. TMK’nın 7. maddesi “Resmî belgeler-
le ispat” kenar başlığı altında, “Resmî sicil ve senetler,
Karine, kanun tarafından mevcut ve belli olarak belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur.
kabul edilen bir olaydan, bilinen bir olgudan, bi- Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanun-
linmeyen bir olayın, bir olgunun varlığı hakkında larda başka bir hüküm bulunmadıkça, herhangi bir
sonuç çıkarılmasını ifade eder. şekle bağlı değildir” hükmüne yer vermektedir. Bu
durumda hakkın kaynağını teşkil eden olgu, resmî
Devlet memurları veya noterler, resmî makamlar bir sicile (örneğin; nüfus siciline, tapu siciline) veya
tarafından tutulan sicillere (nüfus kütüğü, tapu resmî bir senede (örneğin; tapu senedine, noter se-
sicili, evlenme sicili vb.) resmi siciller denir. nedi) dayandırılıyorsa, bunların doğru olmadığının
ispatı, karşı tarafa düşecektir. Ayrıca, TMK’nın 7.
Noterler veya yetkili makamlar tarafından düzen-
maddesinin ikinci fıkrasına göre, kanunda başka
bir düzenleme bulunmuyorsa, bu ispat herhangi bir
lenen, mahkeme ilamları, vakıf senedi, miras söz-
şekle de bağlı olmayacaktır. Bu maddedeki düzenle-
leşmesi vb. yazılı belgelere resmî senetler denir.
me de resmî sicil ve resmî senetler hakkında bir kari-
neye işaret etmektedir. İddiasını resmî sicil ve resmî
Karineler: Karine, kanun tarafından mevcut ve senetlere dayandıran taraf, karineden yararlandığı
belli olarak kabul edilen bir olaydan, bir olgudan, için iddiasını ispat zorunda kalmayacaktır.
bilinmeyen bir olayın, bir olgunun varlığı hakkında İkrar: Taraflardan birinin iddiasının gerçek oldu-
sonuç çıkarılmasını ifade eder. Lehine karine olan ğunun karşı tarafça kabul edilmesi demek olan ikrar
kişi de ispat yükünden kurtulmakta, sadece kari- halinde de diğer tarafın ispat yükümlülüğü ortadan
neyi ileri sürmesi yeterli sayılmaktadır. TMK’nın kalkar. Ancak TMK’nın boşanmada yargılama usulü-
3. maddesinde düzenlenmiş olan, “... asıl olan iyi- ne ilişkin 184. maddesinin 3. bendinde yer alan “ta-
niyetin varlıdır” şeklindeki iyiniyet (subjektif iyini- rafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağla-
yet) karinesi, TMK’nın 13. maddesindeki “yaşının maz” şeklindeki hüküm ikrarın istisnasını teşkil eder.

Öğrenme Çıktısı
5 Hakkın korunmasının yollarını özetleyebilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Hakların korunması ile ilgi-


li olarak daha kapsamlı bil-
gi edinebilmek için, yararlı “İspat yükünün ters çevril-
Def ’i ve itiraz arasındaki
bir kaynak olarak Necip diği hâller” ifadesinden ne
farkları açıklayınız?
Bilge’nin “Hukuk Başlangı- anlıyorsunuz, açıklayınız.
cı (35. Bası, Ankara 2017)”
adlı kitabı inceleyiniz.

139
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması

1 Hakkın kazanılmasını
açıklayabilme

Hakkın kazanılmasında
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

2 iyiniyet kavramını
açıklayabilme

Hakkın Kazanılması

1 Bir hakkın bir kişiye bağlanmasına hakkın kazanılması adı verilir. Bu durumda kişi ile hak arasında bir bağlantı
kurulmaktadır. Bir hakkın kazanılmasına, başka bir ifade ile hakkın doğumuna yol açan olgular üç tanedir. Bunlar;
hukuki olay, hukuki fiil ve hukuki işlemdir. Hukuk düzeninin kendilerine hukuki sonuçlar bağladığı olaylara hu-
kuki olay denir. Hukukun kendisine hukuki sonuç bağladığı insan iradesi, hukuki fiil olarak adlandırılır. Hukuki
işlem, bir veya birden fazla kişinin hukuki bir sonuca yöneltilmiş irade açıklamasıdır. Haklar, özellikle de malvarlığı
hakları aslen kazanma ve devren kazanma olmak üzere iki şekilde kazanılır. Aslen kazanmada kişi, o zamana kadar
hiç kimseye ait olmayan ve aslında daha önceden mevcut olmayan bir hakkı, kendi fiiliyle elde ederek o hakkın ilk
sahibi olmaktadır. Hakların aslen kazanılmasının yolları; işgâl, ihraz, başkasına ait bir şeyi işleme, malların karış-
ması ya da birleşmesi, başkasına ait bir eşyayı zamanaşımı ile kazanmadır. Devren kazanma, bir kişinin bir hakkı o
zamana kadar sahibi olan kişiden elde etmesidir. Devren kazanmada, hakkı kazanana “halef” denilmektedir. Hak,
bütün alacak (aktifi) ve borçları (pasifi) ile devrediliyorsa, “külli halefiyet”; sadece bir kısım haklar bir kimseden
başka bir kimseye devir yoluyla geçiriliyorsa “cüz’î halefiyet” söz konusudur.

2 İyiniyet kavramı, bir hak kazanılırken hakkın kazanılmasına engel olan bir sebebin mevcudiyeti veya o hak-
kı kazanma için gerekli olan bir unsurun yokluğu hakkında gerekli özeni göstermesine rağmen kişide varolan,
makûl görülebilen bir yanlış bilgi ya da bilgisizliği ifade eder. TMK m.3’te yer alan “Kanunun iyiniyete hukuki
bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır” şeklindeki hüküm, hakların doğumuna, hüküm ve
sonuçlarına uygulanacak ana ilke olan “iyiniyet kuralı”nı düzenlemektedir. İyiniyetin unsurları şöyle sıralanabilir:
Kişi hatalı (yanlış) bir bilgiye sahip veya bilgisiz olmalıdır, bu hatalı bilgi veya bilgisizlik kişinin kendi kusurundan
ortaya çıkmış olmamalıdır, söz konusu hatalı (yanlış) bilgi veya bilgisizlik ya yalnız hakkın doğumu veya kazanıl-
ması anında bulunmalı ya da devamlı olarak mevcut olmalıdır. Sahibinin elinden isteğiyle çıkan bir taşınır malı
devralan iyiniyetli üçüncü kişi o malın mülkiyetini kazanır. Sahibinin elinden isteği olmadan çıkan bir taşınır
malın (örneğin çalınan, bir yerde unutulan eşyanın) iyiniyetli de olsa mülkiyeti kazanılamaz. Fakat iyiniyetli kişi
sahibinin elinden rızası dışında çıkan bir malı açık arttırmadan, bu gibi mallar satan yerlerden veya pazardan al-
mış ise kısmen korunmaktadır, yani o malın mülkiyetini kazanamamaktadır, ama malı iade etmeden önce malın
sahibinden o mal için ödediği bedelin iade edilmesini isteyebilir. Sahibinin elinden isteği olmadan çıkan mal para
veya hamiline yazılı senet ise, bunları iktisap eden (kazanan) iyiniyetli üçüncü kişi hak sahibi olur.

Hakkın kaybedilmesini açıklayabilme


3 ve hakkın kaybedilmesinin sebeplerini
saptayabilme

Hakkın Kaybedilmesi

3 Hakkın kaybedilmesi, bir hakkın hak sahibinin elinden çıkması, o hakkın hak sahibinden ayrılmasıdır. Hak
sahibinin, sahip olduğu bir hakkın hukuki işlem, hukuki fiil ya da hukuki olay sonucunda bir başka kişiye devre-
dilmesiyle hakkın nisbi kaybı gerçekleşir (örneğin; satış sözleşmesinde satış ile; bağışlama sözleşmesinde bağışlama
ile bazı haklar hakkı devredenden hakkı devralana geçmektedir). Bir hakkın kaybı sonucunda hak tamamen
ortadan kalkıyorsa hakkın mutlak kaybı söz konusu olur. Hakkın mutlak kaybı da bir hukuki olay, hukuki fiil ya
da hukuki işlem sonucu gerçekleşebilir (bir kimsenin sahip olduğu gazeteyi çöpe atmasıyla artık gazetenin sahibi
olmaktan çıkması, ya da mirastan feragât sözleşmesiyle mirastan feragât eden bir kişinin, mirasçılık sıfatını, dola-
yısıyla miras hakkını kaybetmesi vb.).

140
Hukukun Temel Kavramları

Hakkın kullanılmasını ve
4 dürüstlük kuralını ifade
edebilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Hakkın Kullanılması

4 Hakkın kullanılması, kişinin hukuk düzenince korunan menfaatleri (hakları) çerçevesinde, kendisine tanınan
yetkilerinden faydalanmak üzere harekete geçmesidir. Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinin birinci fıkrası;
“Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır” demekte-
dir. Dürüstlük kuralları, normal, orta zekâlı, makûl, dürüst kişilerin, toplum içinde karşılıklı güvene, ahlâka ve
dürüstlüğe dayalı davranışları sonucunda ortaya çıkan ve toplumun ihtiyaçlarıyla iş hayatının gereklerine uygun
olduğu ölçüde herkesçe benimsenen kurallardır. Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinin ikinci fıkrasında yer
alan “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” şeklindeki düzenleme, hakkın kötüye kul-
lanılmasına işaret eder. Buna göre bir hak, sahibi tarafından iyi kullanıldığı takdirde hukuk düzenince korunmaya
layıktır, aksi takdirde hukuk düzeninin korumasından yararlanamaz.

5 Hakkın korunmasının
yollarını özetleyebilme

Hakkın Kullanılması

5 Günümüzde modern hukuk sistemlerinde hakların devlet eliyle korunması ilkesi benimsenmiş olup, hak sahibi
hakkını devletin yargı organları önünde dava açarak ve bu organların zorlamasıyla elde edebilmektedir. Kanun
ancak çok istisnaî hallerde kişinin kendi hakkını doğrudan doğruya korumasına müsaade etmiştir. Bir kişinin
sahip olduğu talep hakkı, bir kişinin hakkını elde etmek veya hakkına saygı gösterilmesini sağlamak amacıyla,
sözlü ya da yazılı olarak karşı tarafa yönelttiği isteme yetkisidir. Dava hakkı, talep hakkını devletin tarafsız ve ba-
ğımsız yargı organları (mahkemeler) önünde ileri sürme ve onlar aracılığı ile yerine getirilmesini isteme yetkisidir.
Bir kişinin, hakkının korunması ya da elde edilmesi, bir uyuşmazlığın halli veya önlenmesi yahut bir kişiye karşı
hukuki bir etkinin sağlanması için mahkeme yoluyla devletin harekete geçmesinin istenmesine dava denir. Dava
sırasında taraflardan biri (davalı), diğer tarafın istemini kabul ederse, kural olarak dava sona erer. Savunma ile
davalı iddia edilen olgulara karşılık vermektedir. İnkâr, davalı tarafından, davacının dayandığı olguların, olayların
mevcut olmadığının iddia edilmesidir. İtirazda davalı, davacının ileri sürdüğü olgulara karşı başka olaylar, olgular
belirterek, davacının iddia ettiği hakka sahip olmadığını iddia etmektedir. Def ’i, davalının, davacının ileri sürdü-
ğü olay ve dava konusunu kabul etmekle birlikte, kendi edimini yerine getirmekten çekinmesini haklı gösterecek
karşı sebepleri ileri sürmesidir. Cebrî icra, borçlarını ödemeyen borçluların, devlet gücü ile borçlarını ödemeye
zorlanmalarıdır. Kanun çok istisnaî durumlarda, kişinin hakkını bizzat kendisinin korumasına izin vermektedir.
Bu istisnaî hâller; haklı savunma (meşru savunma / meşru müdafaa), zaruret (ıztırar) hâli ve kuvvet kullanma
(ihkak-ı hak) olarak belirtilmektedir.

141
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması

1 “Bir kısım tek taraflı hukuki işlemler belli bir 4 TMK m.3’te yer alan “Kanunun iyiniyete
muhataba yöneltilmektedir.” hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan
neler öğrendik?

Yukarıdaki ifadeye göre aşağıdakilerden hangisi bu iyiniyetin varlığıdır...” şeklindeki hüküm, hakların
tür bir hukuki işlem değildir? doğumuna, hüküm ve sonuçlarına uygulanacak
ana ilke olan iyiniyet kuralını düzenlemektedir.
A. Evlilik dışı doğan çocuğun tanınması
B. Bir sözleşmeden dönülmesi Yukarıdaki bilgi doğrultusunda aşağıdaki ifadeler-
C. Bir vekilin azledilmesi den hangisi söylenemez?
D. Önalım hakkının kullanılması A. TMK m.3, özel hüküm niteliğindedir.
E. Gerialım hakkının kullanılması B. Esasen iyiniyet kavramı, bir olayı bilmek veya
bilmemek şeklindeki sübjektif bir esasa dayanır.
C. TMK m.3, kişilerin bir hakkı kazanırken dü-
2 Hakkın kazanılmasına (doğumuna) yol açan ol- rüst ve namuslu bir şekilde hareket etmeleri
gular ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
gerektiğini hatırlatmaktadır.
A. Hakkın kazanılmasına (doğumuna) yol açan D. TMK. m.3’de iyiniyet, bir karine niteliği ka-
olgular; “hukuki olay”, “hukuki fiil” ve “hukuki zanmıştır.
işlemler” olmak üzere üç tanedir. E. TMK m.3’de, herkesin iyiniyetli olduğu kanun
B. Geniş anlamda hukuki olay, kanun koyucunun tarafından farz ve kabul edilmiştir.
kişi iradesi sonucu olup olmadığına bakmaksı-
zın hüküm ve sonuç bağladığı olaylardır. 5 Bir taşınır malı kaç yıl süre ile davasız ve
C. Hukuki fiil, hukukun kendisine hukuki sonuç aralıksız iyiniyetle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde
bağladığı insan iradesini (insan davranışlarını) bulunduran kişi, zamanaşımı yoluyla bu sürenin
ifade eder. sonunda o taşınır malın maliki olur?
D. Hukukun, kişinin davranışına onun iradesine
uygun sonucu bağlaması halinde hukuki işlem A. 1
ortaya çıkar. B. 2
E. Her hukuki işlemde, irade açıklaması ve duygu C. 3
açıklaması olmak üzere üzere iki unsur bulunur. D. 5
E. 10
3 Aşağıdakilerden hangisi, hakların aslen kaza-
nılması yollarından değildir? 6 Aşağıdakilerden hangisi, hakkın mutlak kay-
bının söz konusu olduğu hallerden değildir?
A. Başkasına ait bir eşyayı zamanaşımı ile kazanma
B. Sahipsiz bir taşınmaz üzerinde aslen mülkiyet A. Satış sözleşmesinde satıcının malı satması
hakkının kazanılmasını sağlayan “işgal” B. Bir kimsenin gazetesini çöpe atması
C. Sahipli taşınırlar üzerinde bu yolla mülkiyet C. Bir kimsenin evinin yanarak kül olması
hakkının kazanılmasına imkan veren “ihraz” D. Bir kimsenin arazisinin kamulaştırılması
D. Başkasına ait bir şeyi işleme E. Mirasbırakanı öldüren mirasçının mirasçılık
E. Malların karışması ya da birleşmesi hakkını kaybetmesi

142
Hukukun Temel Kavramları

7 Dürüstlük kuralları ile ilgili aşağıdaki ifade- 9 Hakkın korunması için açılabilecek davalarla
lerden hangisi doğru yanlıştır? ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

neler öğrendik?
A. Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde bahsi A. Eda davası ile mahkemeden, davalının, bir
geçen dürüstlük kuralları hukuki ilişkilerin içe- şeyi vermeye veya yapmaya yahut yapmamaya
riğini düzenlemektedir. mahkûm edilmesi talep edilmektedir.
B. Dürüstlük kuralları, belirli bir makam tarafın- B. Tespit davası ile mahkemeden, bir hakkın veya
dan konulmuş yazılı kurallardır. hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun
C. Dürüstlük kuralları, kişiler dışında oluşmuş ve yahut bir belgenin sahte olup olmadığının be-
onlara zorla kabul ettirilmiş kurallardır. lirlenmesi talep edilmektedir.
D. Dürüstlük kurallarını hakim önüne gelen uyuş- C. Eda davası ile mülkiyet hakkına bağlı olarak bir
mazlıkta tarafların bir talebi olmasa da kendili- malın iadesi talep edilirse ifa davası söz konusu
ğinden uygulamakla yükümlüdür. olur.
E. Dürüstlük kuralları, normal, orta zekalı, ma- D. İnşai dava ile mahkemeden, yeni bir hukuki
kul, dürüst kişilerin, toplum içinde karşılıklı durum yaratılması veya mevcut bir hukuki
güvene, ahlaka ve dürüstlüğe dayalı davranışları durumun içeriğinin değiştirilmesi yahut onun
sonucunda ortaya çıkan ve toplumun ihtiyaç- ortadan kaldırılması talep edilebilmektedir.
larıyla iş hayatının gereklerine uygun olduğu E. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen is-
ölçüde herkesçe benimsenen kurallardır. tisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta
hukuken korunmaya değer güncel bir yararı
8 Bir kişinin kendisine veya malına yönelik bir bulunması gereğini de Kanun aramaktadır.
saldırı söz konusu olduğunda belirli şartlar altında
kuvvet kullanarak bu saldırıyı uzaklaştırma hakkı- 10 Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinin
na sahip olmasına ne denir? ikinci fıkrasında, “Bir hakkın açıkça kötüye kulla-
A. Iztırar nılmasını hukuk düzeni korumaz” şeklindeki dü-
B. İhkakı hak zenleme yer alır.
C. Cebri icra Yukarıdaki ifade doğrultusunda, “hakkın kötüye
D. Meşru müdafaa kullanılması” ile ilgili olarak aşağıdakilerden han-
E. Def ’i gisi yanlıştır?
A. Hakkın kötüye kullanılmasından bahsedebil-
mek için, hukuk düzeni tarafından tanınmış
bir hakkın varlığı gerekir.
B. Hakkın açıkça dürüstlük kuralına aykırı olarak
kullanılması gerekir.
C. Hakkın dürüstlük kuralına aykırı kullanılma-
sından başkalarının zarar görmüş ya da zarar
görme tehlikesiyle karşılaşmış olmaları gerekir.
D. Bir hakkın kullanılmasının başkalarının men-
faatlerini zarara uğratmış olması herzaman
hakkın kötüye kullanılması teşkil eder.
E. Sırf başkasına zarar vermek amacıyla hareket
edilmesi ve yaratılmış olan güvene aykırı ha-
reket edilmesi, hakkın kötüye kullanılmasına
ilişkin olay örnekleridir.

143
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması

1. A Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Kazanılması” 6. A Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Kaybedilmesi”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
neler öğrendik yanıt anahtarı

2. E Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Kazanılması” 7. B Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Kullanılması”
konusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

3. C Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Kazanılması” 8. D Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Korunması” ko-
konusunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

4. A Yanıtınız yanlış ise “İyiniyet Kavramı” konu- 9. C Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Korunması” ko-
sunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

5. D Yanıtınız yanlış ise “İyiniyetin Sonuçları” ko- 10. D Yanıtınız yanlış ise “Hakkın Kullanılması”
nusunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
6 Anahtarı

Türk Medeni Kanunu’na göre, bir hakkın doğumuna veya kazanılmasına engel
olan fiili veya hukuki bir unsuru makûl bir özür kabul edilecek bir nedene
Araştır 1 dayanarak bilmeyen veya bilmesi mümkün olmayan kişi “iyiniyetli” sayılırken
bu tür bir engeli bilen veya bilmesi gereken kişi “kötüniyetli (suiniyetli)” sayılır.

Bir hak sahibi, sahip olduğu bir hakkı bir başka kişiye devretmekle sahip oldu-
ğu hakkı kaybetmiş olur. Bu hakkın nisbi kaybını teşkil eder. Hakların devren
kazanılmasına yol açan bir hukuki işlem (örneğin; satış sözleşmesinde satış ile;
Araştır 2 bağışlama sözleşmesinde bağışlama ile) veya hukuki olay (örneğin; bir kişinin
ölümü ile mirasın mirasçılarına geçmesi), eski sahibi bakımından hakkın kay-
bedilmesi sonucunu doğururlar.

Ahde vefa ilkesinin uygulanması bazen dürüstlük kurallarına aykırı sonuçlar


ortaya çıkarabilir. Özellikle sözleşme yapılırken önceden öngörülemediği için
sözleşmede hükme bağlanmamış olan olağanüstü bir halin sonradan ortaya
çıkması halinde, sözleşmenin aynı şartlarla yerine getirilmesi borçlunun ciddi
şekilde zarar görmesine hatta mahfına yol açacağından, sözleşmedeki mevcut
Araştır 3 hükümlere göre ifanın istenmesi dürüstlük kurallarına uygun olmaz. Böyle bir
durumda hakim borçlunun talebi üzerine sözleşmeyi yeni durum ve şartlara
uygun olarak değiştirmeli, sözleşmeden dönülmesine imkân tanımalı ya da
dürüstlük kurallarının gerektirdiği hâllerde ileriye etkili sonuçlar doğuracak
şekilde sözleşmenin feshine karar vermelidir. Doktrinde bu durum “empreviz-
yon teorisi (öngöremezlik teorisi)” olarak adlandırılır.

Savunmada davalının ileri sürebileceği itiraz ile def ’i arasında farklar şöyledir:
1) İtirazdan farklı olarak def ’ide hak mevcut olmakla birlikte bazı haklı sebep-
ler dolayısıyla hak artık dava yoluyla hiç veya geçici olarak elde edilemez hale
Araştır 4 gelmektedir (alacağın zamanaşımına uğramasında olduğu gibi). 2) Usul hu-
kukuna göre itiraz söz konusu olduğunda hâkimin itirazı resen dikkate alması
gerekirken, def ’iyi hâkim resen dikkate alamaz, davalı ancak def ’inin varlığını
ileri sürerse hakim dikkate alır.
144
Hukukun Temel Kavramları

Kaynakça
Adal, Erhan: Hukukun Temel İlkeleri, 12. Bası, Gözler, Kemal: Genel Hukuk Bilgisi, 17. Bası, Bursa
İstanbul 2012. 2017.
Akı, Erol: Hukukun Temel Kavramları, 9. Bası, Gözler, Kemal: Hukuka Giriş, 14. Baskı, Bursa 2017.
İzmir 2010.
Gözler, Kemal: Hukukun Temel Kavramları, 15. Bası,
Akıntürk, Turgut / Karaman, Derya Ateş: Medeni Bursa 2017.
Hukuk, 24. Bası, İstanbul 2018.
Gözübüyük, A. Şeref: Hukuka Giriş ve Hukukun
Akyol, Şener: Medeni Hukuka Giriş, 2. Bası, İstanbul Temel Kavramları, 39. Bası, Ankara, 2017.
2006.
Gözübüyük, Şeref: Yönetim Hukuku, 34. Bası,
Anayurt, Ömer: Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Ankara 2016.
Kavramları, 17. Bası, Ankara 2017.
Gözübüyük, Şeref: Yönetsel Yargı, 36. Bası, Ankara 2017.
Antalya, O. Gökhan: 4721 Sayılı Türk Medeni
Güriz, Adnan: Hukuk Başlangıcı, 18. Bası, Ankara 2017.
Kanunu, 4. Bası, İstanbul 2017.
Hatemi, Hüseyin: Medeni Hukuka Giriş, 8. Bası,
Aral, Vecdi: Hukuk ve Hukuk Bilimi Üzerine,
İstanbul 2017.
İstanbul 2012.
Helvacı, Serap / Erlüle, Fulya: Medeni Hukuk, 5.
Aslan, İ. Yılmaz / Şenyüz, Doğan / Kortunay, Ayhan
Bası, İstanbul 2018.
/ Deliveli, Ömür: Hukuka Giriş,11.Bası, Bursa
2018. Ildır, Gülgün: Hukuka Giriş, 3. Bası, Bursa 2008.
Ayan, Mehmet: Medeni Hukuka Giriş, 12. Bası, İnan, Ali Naim: Medeni Hukuk, 3. Bası, Ankara 2014.
Konya 2016. Kaboğlu, İbrahim Ö.: Anayasal Sosyal Haklar, 1.
Aybay, Aydın / Aybay, Rona: Hukuka Giriş, 12. Bası, Bası, İstanbul 2012.
İstanbul 2017. Kayıhan, Şaban: Hukukun Temel Kavramları, 7.
Aydın, Nurullah: Hukuka Giriş, 2. Bası, Ankara 2009. Bası, Ankara 2017.
Aydın, Ufuk: Temel Hukuk Dersleri, 7. Bası, Kılıçoğlu, Ahmet M.: Medeni Hukuk, 6. Bası,
Eskişehir 2016. Ankara 2017.
Battal, Ahmet: Hukukun Temel Kavramları, 9. Bası, Keyman, Selahattin: Hukuka Giriş, 5. Bası, Ankara 2012.
Ankara 2015. Özel, Çağlar / Cansel, Erol: Hukuk Başlangıcı, 6.
Bilge, Necip: Hukuk Başlangıcı, 35. Bası, Ankara 2017. Bası, Ankara 2015.
Bilgili, Fatih / Demirkapı, Ertan: Hukukun Temel Özekes, Muhammet: Temel Hukuk Bilgisi, 11. Bası,
Kavramları, 14. Bası, Bursa 2017. Ankara 2016.
Bozkurt, Enver: Hukukun Temel Kavramları, 12. Öztan, Bilge: Medeni Hukukun Temel Kavramları,
Bası, Ankara 2017. 42. Bası, Ankara 2017.
Buz, Vedat: Medeni Hukukta Yenilik Doğuran Oğuzman, M. Kemal / Barlas, Nami: Medeni Hukuk,
Haklar, 1. Bası, Ankara 2005. 23. Bası, İstanbul 2017.
Demirbaş, Harun: Yenilik Doğuran Haklar, 1. Bası, Palamut, Mehmet E.: Medeni Hukuk, 1. Bası,
İstanbul 2007. İstanbul 2004.
Erman, Hasan: Medeni Hukuk Dersleri, 6. Bası, Pulaşlı, Hasan / Korkut, Ömer: Temel Hukuk, 16.
İstanbul 2016. Bası, Ankara 2016.
Gemalmaz, H. Burak: Avrupa İnsan Hakları Reisoğlu, Safa: Borçlar Hukuku Genel Hükümler,
Sözleşmesinde Mülkiyet Hakkı, 1. Bası, İstanbul 25. Bası, İstanbul 2014.
2009. Sarı, H. Gürbüz: Malvarlığı Haklarının Korunması,
Gözler, Kemal: Anayasa Hukukuna Giriş, 26. Bası, 1. Bası, İstanbul 2006.
Bursa 2017.

145
Hakkın Kazanılması, Kaybedilmesi, Kullanılması ve Korunması

Serozan, Rona: Medeni Hukuk Genel Bölüm/ Üçok, Coşkun / Mumcu, Ahmet / Bozkurt, Gülnihal:
Kişiler Hukuku, 7. Bası, İstanbul 2017. Türk Hukuk Tarihi, 19. Bası, Ankara 2017.
Sümer, Haluk Hadi / Ulukapı, Ömer: Temel Hukuk Yılmaz, Ejder: Hukuk Sözlüğü, Ankara 2016.
Bilgisi, 9. Bası, Konya 2015.
Zevkliler, Aydın / Havutçu, Ayşe / Gürpınar, Damla:
Toroslu, Nevzat: Ceza Hukuku Genel Kısım, 24. Medeni Hukuk, 9. Bası, Ankara 2015.
Bası, Ankara 2018.
Zevkliler, Aydın: Borçlar Hukuku Genel Hükümler,
Toroslu, Nevzat: Ceza Hukuku Özel Kısım, 9. Bası, 1. Bası, Ankara 2001.
Ankara 2018.

İnternet Kaynakları
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13460750.asp
http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2005/02/15/599824.asp

146
Bölüm 7
Özel Hukukun Dalları

1 2
öğrenme çıktıları

Medeni Hukuk Borçlar Hukuku


1 Medeni Hukuku tanımlayabilme 2 Borçlar Hukukunu tanımlayabilme

3 İş Hukuku
3 İş Hukukunu açıklayabilme
4 Ticaret Hukuku
4 Ticaret Hukukunu özetleyebilme

5 Devletler Özel Hukuku


5 Devletler Özel Hukukunu tanımlayabilme

Anahtar Sözcükler: • İyiniyet Kuralı • Fiil Ehliyeti • Hak Ehliyeti • Gerçek Kişi • Tüzel Kişi • Vesayet
• Kayyımlık • Vasiyetname

148
Hukukun Temel Kavramları

GİRİŞ
Kamu hukuku - özel hukuk ayrımı, hukukun temel ayrımlarından biri olmakla beraber artık eski
önemini yitirmiştir. Günümüzde sadece eğitim amacıyla kullanılmaktadır. Bu ayrımda esas olan, kamu
hukukunun aksine özel hukukta, tarafların serbest iradeleri ile eşitlik ilkesi esasları içinde hukuki ilişkiye
girmeleridir. Kamu hukukunda ise ilişkinin kamusal bir yanının olması, ilişkinin eşit şartlarda olmasını
engellemekte, kamu menfaati dikkate alınmaktadır.
Son yıllarda çağdaş insan ilişkilerinin daha karmaşık bir içeriğe sahip olması, kamu hukuku - özel hu-
kuk ayrımının önemini yitirmesine neden olmuştur. Artık bir ilişkiyi sadece özel hukuk ya da salt kamu
hukuku ilişkisi olarak görebilme imkânı neredeyse kalmamıştır. İnsana verilen değer, onun korunmasına
yönelik çabaları her geçen gün daha da artırmaktadır. Çünkü her geçen gün, sahip olduğumuz haklara
yönelik tehdit ve tacavüzler artmaktadır. Bu sebeple söz konusu hakların korunmasını taraflardan bekleme
imkânı azalmıştır. O nedenle de koruma, kamu gücü kullanarak sağlanmaya çalışılmaktadır.
Kamu gücü, hakların korunmasında değişik araçlara sahiptir. Hakların korunmasında kolluk kuvvetle-
rinden yararlanılabileceği gibi, koruyucu hükümlerle de toplumun davranışlarına sınırlamalar getirilebilir.
Bu durum kamu hukukunun etkinliğini her geçen gün artırması sonucunu doğurmakta ve kamu huku-
ku, içerdiği sınırlandırıcı ve koruyucu hükümlerle özel hukuku gittikçe istila etmektedir. Tarafların özgür
iradeleriyle sözleşme yapabilme hürriyeti her geçen gün daha fazla sınırlandırılmakta, getirilen koruyucu
hükümlere tarafların da uyması istenmektedir. Buna, sözleşme serbestisinin yasalarla sınırlandırılması di-
yebiliriz.
Tüm bu çağdaş gelişmelere rağmen kamu hukuku - özel hukuk ayrımı varlığını korumaktadır. Biz de
bu bölümde özel hukukun dallarına ve o dalların karakteristik içeriklerine değinmeye çalışacağız.

ÖZEL HUKUKUN DALLARI

Devletler Özel
Medeni Hukuk İş Hukuku Ticaret Hukuku
Hukuku

Şekil 7.1 Özel Hukukun Dalları

MEDENİ HUKUK
Medeni hukuk, gerçek ya da tüzel kişilerin toplumsal ilişkilerinde ön plana çıkan haklarını konu alır.
Temeli Roma hukukunda, Roma vatandaşlarına tanınan özel hukuka dayalı olan medeni hukukta esasen
insanın doğumla kazandığı haklar dışında, sonradan elde ettiği haklar da düzenlenir.
Medeni Kanun’un başlangıç kısmını oluşturan ilk yedi maddesinde, temel ilkelere yer verilmiştir. Bu
ilkeler hukukun hemen her alanında küçük değişikliklerle uygulanmaktadır. Nitekim 5. maddeye göre
“Bu Kanun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine
uygulanır”.
Buna göre kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün ko-
nularda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hüküm yok-
Kanun sözüyle ve özüyle değindiği bütün
sa, hâkim, örf ve âdet hukukuna göre, bu da yoksa kendisi
konularda uygulanır.
kanun koyucu olsaydı nasıl bir kural koyacak idiyse ona
göre karar verir. Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını
yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk
düzeni korumaz (m.2). Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin var-
lığıdır (iyiniyet kuralı). Yani kişilerin kural olarak iyiniyetle davrandığı kabul edilir. Aksini iddia eden bunu
ispatlamak durumundadır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen
kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz (m.3).

149
Özel Hukukun Dalları

Hâkimin takdir yetkisi de aynı bölümde, 4. maddede yer alır. Hükme göre, kanunun takdir yetkisi
tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim,
hukuka ve hakkaniyete göre karar verir. Yine kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her
biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
1926 tarihli eski Medeni Kanun, 2001 yılında yerini yenisine bırakmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Ka-
nunu, 22.11.2001’de kabul edilmiştir. Yasa toplam dört kitaptan oluşturulmuştur. Bunlar, kişiler hukuku,
aile hukuku, eşya hukuku ve miras hukuku kitaplarıdır.

MEDENİ HUKUKUN DALLARI

Kişiler Aile Eşya Miras Borçlar


Hukuku Hukuku Hukuku Hukuku Hukuku

Türk
Türk Medeni Kanunu Borçlar
Kanunu

Şekil 7.2 Medeni Hukukun Dalları

Kişiler Hukuku
Medeni Kanun kişileri, gerçek ve tüzel kişiler olmak
üzere ikiye ayırmıştır. Bu sebeple kişiler hukukunda da aynı
yapı kullanılır. Gerçek kişiler hukukunda, önce her insanın Bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle otur-
hak ehliyeti olduğu belirtilir. Fiil ehliyeti ise ayrıca irdelenir duğu yer, başka bir deyişle kişinin yerle-
ve fiil ehliyetine sahip olan kimsenin kendi fiilleriyle hak şim yeri, hukuk dilinde “ikametgâh” ola-
edinebileceği ve borç altına girebileceğinden hareket edilir. rak ifade edilir.
Bunun dışında kişiler hukuku, on sekiz yaşın doldurulma-
sıyla başlayan erginliği de ele alır.
Kişiler hukuku, kişiler arasındaki hısımlık ilişkilerini de ele alır. Hısımları birbirine bağlayan doğum
sayısıyla belli olan hısımlığa kan hısımlığı denir. Eşlerden biri ile diğer eşin kan hısımları, aynı tür ve dere-
ceden kayın hısımları olur.
Kişileri ilgilendiren bir diğer konu da ikametgâhtır. Yeni yasanın yerleşim yeri olarak ifade ettiği bu
kavram, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yeri ifade eder. Kişiler hukuku, kişinin yerleşim
yerini, nasıl değiştirilebileceğini, yasal olarak ne şekilde belirlendiğini de ele alır.
Kişiliğin korunması da kişiler hukukunun konusuna girer. Kişiliğe yönelik saldırıların ne şekilde engel-
leneceği, ortaya çıkan zararın nasıl karşılanacağı hep kişiler hukukunda incelenir. Doğum, ölüm, gaiplik
kararı gibi kişisel durum sicilleri de bu alana girer.
Tüzel kişiler, başlı başına bir varlığı olmak üzere örgüt-
lenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca özgülenmiş olan
bağımsız mal topluluklarını ifade eder. Kişiler hukuku, tüzel Tüzel kişiliğe sahip mal toplulukları olan
kişilerin hak ve fiil ehliyetlerini de inceler. Gerçekten de tü- vakıflar, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli
zel kişiler, cins, yaş, hısımlık gibi yaratılış gereği insana özgü mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca
niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara özgülemeleriyle oluşurlar.
ehildirler. Tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre
gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar.
Tüzel kişiler hukukunda, onların kuruluşu, malvarlıkları genel olarak ele alındıktan sonra, iki temel tüzel
kişi türü ele alınır. Bunlardan ilki derneklerdir. Dernekler, en az yedi gerçek kişinin kazanç paylaşma dışında
belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluş-

150
Hukukun Temel Kavramları

turdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır. Ev yönetimi de bir aile hukuku konusudur. Ya-
Derneklerin kuruluşu, organları, işleyişi, sona erme- saya göre, aile hâlinde yaşayan birden çok kimsenin
si ve diğer ayrıntıları bu kapsamda incelenmektedir. oluşturduğu topluluğun kanuna, sözleşmeye veya
Tüzel kişiler bağlamında ele alınan ikinci yapı vakıf- örfe göre belirlenen bir ev başkanı varsa, evi yönet-
lardır. Vakıflar, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal me yetkisi ona ait olur. Evi yönetme yetkisi, kan
ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle veya kayın hısımlığı, işçilik, çıraklık veya benzeri se-
oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır. Kişiler beplerle ya da koruma ve gözetme ilişkisi içinde ev
hukuku, vakıfları da tıpkı dernekler gibi tüm ayrın- halkı olarak bir arada yaşayanların hepsini kapsar.
tılarıyla ele alır ve inceler. Kuruluşları, vakıf senetleri, Medeni Kanun’a göre, aile bireylerinin eğitim
işleyişleri ve tasfiyeleri bu kapsamda yer alır. ve öğrenimleri, donanım ve desteklenmeleri ve
bunlara benzer amaçların gerektirdiği harcamala-
rın yapılması için kişiler hukuku ve miras hukuku
Aile Hukuku hükümleri uyarınca aile vakfı kurulabilir. Bir malın
Aile hukuku, Medeni Kanun’un ikinci kitabı- veya hakkın başkalarına geçmemek üzere aynı soy-
dır ve oldukça kapsamlı bir içeriğe sahiptir. Bu alan dan gelenlere kuşaktan kuşağa kalacak şekilde özgü-
öncelikle evlenme ve nişanlanma kavramlarını ele lenmesi yasaktır. Böyle bir özgülenme, vakıf kurma
alır. Bu iki yapının oluşum şartları, sonuçları yanı yoluyla da yapılamaz. Bu durum aile malları olarak
sıra, batıl olan evlilikler de aynı kapsamda incele- tanımlanan bir kurum oluşturmuştur ve aile huku-
nir. Boşanma da aile hukukuna dâhildir. Boşanma ku içinde ele alınmaktadır.
sebepleri, ayrı yaşama ve nafaka bu kapsamdadır. Vesayet, vesayet organları ve kayyımlık, aile hu-
Evlenme ile ortaya çıkan bir başka konu, mal re- kukunun ele aldığı son konudur. Bu kurumların
jimleridir. Mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı, mal oluşması, koşulları, sona ermesi ve sonuçları ayrı
ortaklığı gibi kavramlar mal rejimine dahil edilen ayrı değerlendirilir. Vesayet organları, vesayet daire-
konularıdır. Eşlerin birbirlerinin malları üzerindeki leri ile vasi ve kayyımlardır. Kamu vesayeti, vesayet
hakları ve ortak edinilen malların hukuki durumu, makamı ve denetim makamından oluşan vesayet
bu bağlamda irdelenir. daireleri tarafından yürütülür. Vesayet makamı,
sulh hukuk mahkemesi, denetim makamı, asliye
hukuk mahkemesidir. Vasi, vesayet altındaki kü-
çüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili
Evlenme, hısımlık, nafaka, aile vakıfları ve
bütün menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde
vesayet aile hukukunun konuları arasında
onu temsil etmekle yükümlüdür. Kayyım, belirli
yer alır.
işleri görmek veya mal varlığını yönetmek için ata-
nır. Vesayeti gerektiren haller olan küçüklük, kısıt-
lamayı gerektiren akıl hastalığı veya akıl zayıflığı,
Aile hukukunda ele alınan konulardan biri de
savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlı-
hısımlıktır. Soybağının kurulması, kocanın babalı- lığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim de aile huku-
ğı, tanıma ve babalık kararı, evlat edinme, velayet ku içinde incelenir. Kısıtlanması için yeterli sebep
gerek koşulları gerek sonuçları itibarıyla aile huku- bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil
ku konusudur. Ailenin üyelerinden olan çocuğun ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir
malları da bu kapsamda görülmüştür. Ana ve baba, kişiye belirli işlerde görüşü alınmak üzere atanan
velayetleri devam ettiği sürece çocuğun mallarını yasal danışmanlık da bir aile hukuku konusudur.
yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler
Vesayet organları, vesayet daireleri ile vasi ve
ve kural olarak hesap ve güvence vermezler. Ana
kayyımlardır. Kamu vesayeti, vesayet makamı ve
ve babanın yükümlülüklerini yerine getirmedikleri denetim makamından oluşan vesayet daireleri ta-
durumlarda hâkim müdahale eder. rafından yürütülür. Vesayet makamı, sulh hukuk
Aile hukuku kapsamındaki yapılardan biri de mahkemesi, denetim makamı, asliye hukuk mah-
aile içi nafakadır. Medeni Kanuna göre herkes, kemesidir. Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya
yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün men-
üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle faatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil
yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, etmekle yükümlüdür. Kayyım, belirli işleri görmek
refah içinde bulunmalarına bağlıdır. veya malvarlığını yönetmek için atanır.

151
Özel Hukukun Dalları

Araştırmalarla
İlişkilendir
T.C. Muharrem Işık’tan olma 02.03.2001 doğumlu
YARGITAY torunu Hüseyin Işık’a kendisinin baktığını belir-
2. HUKUK DAİRESİ terek, torununa vasi olarak atanmasına karar ve-
rilmesini istediği, mahkemece davanın kabulüne
E. 2009/16476 karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin
K. 2010/6149 kesinleştiği anlaşılmıştır.
T. 31.3.2010 Dosyada bulunan nüfus kayıt örneğinin in-
• VASİ TAYİNİ DAVASI (Küçüğün Ba- celenmesinden, küçük Hüseyin Işık’ın Muhar-
basının Vefat Ettiği/Annenin Tekrar Ev- rem ve Fatma Işık’ın resmi evliliklerinden dünya-
lendiği - Tekrar Evlenmenin Velayetin ya geldiği, babasının 08.02.2003 tarihinde vefat
Kaldırılması İçin Geçerli Neden Olama- ettiği, annesinin sağ olduğu ve 01.08.2004 tari-
yacağı/Davacının Torunu İçin Açtığı Da- hinde yeniden evlendiği görülmüştür.
vanın Reddi Gerektiği) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 336.
• YENİDEN EVLENEN VELİNİN VE- maddesinde;
LAYET AÇISINDAN DURUMU (Tek- “Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba vela-
rar Evlenmenin Velayetin Kaldırılması yeti birlikte kullanırlar.
İçin Geçerli Neden Olamayacağı - Küçü-
Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali
ğe Bakan Büyükannenin Kendisinin Vasi
gerçekleşmişse hakim, velayeti eşlerden birine ve-
Olarak Tayini İçin Açtığı Davanın Red-
rebilir.
dedileceği)
Velayet, ana ve babadan birinin ölümü ha-
• VELAYETİN KALDIRILMASI (Kü-
linde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine
çüğün Babasının Vefat Ettiği/Annenin
bırakılan tarafa aittir.” hükmü mevcuttur.
Tekrar Evlendiği - Tekrar Evlenmenin
Velayetin Kaldırılması İçin Geçerli Ne- İncelenen dosya içeriğine göre, küçük
den Olamayacağı/Davacının Torunu İçin Hüseyin’in babasının ölümüyle sağ kalan annesi-
AçtığıVasi Tayini Davasının Reddine Ka- ne ait olan velayet hakkının kaldırıldığına ilişkin
rar Verileceği) herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır.
4721/m. 336, 349 Diğer taraftan, Türk Medeni Kanunu’nun
349. maddesine göre, velayete sahip ana veya ba-
ÖZET: Davacı torununa kendisinin baktığını
banın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını
belirterek, torununa vasi olarak atanmasına karar
gerektirmemektedir.
verilmesini istemiştir. Küçüğün babasının ölü-
müyle sağ kalan annesine ait olan velayet hakkının Mahkemece, küçük Hüseyin’in kanunen an-
kaldırıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bu- nesinde olan velayet hakkının kaldırıldığına iliş-
lunmamaktadır. Velayete sahip ana veya babanın kin herhangi bir karar bulunmaksızın babaanne-
yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerek- sinin vasi tayinine karar verilmesi usul ve yasaya
tirmemektedir. Davanın kabulü hukuka aykırıdır. aykırı bulunmuştur.
DAVA: Davanın yapılan muhakemesi so- SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılı-
nunda mahalli mahkemece verilen hükmün ğının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun
kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma
yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün
tarafından istenilmekle evrak okunup gereği gö- sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA,
rüşülüp düşünüldü: 31.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARAR: Davacı Yeter Işık tarafından veri-
len 06.05.2005 tarihli dilekçeyle, vefat eden oğlu Kaynak: www.kazanci.com

152
Hukukun Temel Kavramları

Miras Hukuku bir suç işlemişse; mirasbırakana veya mirasbıraka-


Miras hukuku, kişinin ölümü sonrasında geri- nın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan
de kalan malvarlığı üzerindeki hakları ele alır. Bu yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirme-
alan, kendine özgü çeşitli kavramlar içerir. İlk önce mişse, ölüme bağlı bir tasarrufla saklı paylı miras-
mirasçılar tanımlanır. Yasal mirasçılar, mirasbıraka- çısını mirasçılıktan çıkarabilir. Bunun sonuçları da
nın birinci derece mirasçıları olan altsoyu, altsoyu miras hukuku tarafından incelenir.
bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları, ana ve Ölüme bağlı tasarruflar, bu alanın önemli ko-
babasıdır. Altsoyu, ana ve babası ve onların altso- nularından bir diğeridir. Buna göre mirasbırakan,
yu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları, büyük tasarruf özgürlüğünün sınırları içinde, malvarlığının
ana ve büyük babalarıdır. Mirasbırakandan önce tamamında veya bir kısmında, vasiyetname ya da
ölmüş olan büyük ana ve büyük babaların yerle- miras sözleşmesiyle tasarrufta bulunabilir. Mirasbı-
rini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları rakanın üzerinde tasarruf etmediği kısım yasal miras-
alır. Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve çılarına kalır. Mirasbırakan, ölüme bağlı tasarrufları-
büyük babalardan biri altsoyu bulunmaksızın mi- nı koşullara veya yüklemelere bağlayabilir. Tasarruf
rasbırakandan önce ölmüşse, ona düşen pay aynı hüküm ve sonuçlarını doğurduğu andan itibaren,
taraftaki mirasçılara kalır. Evlilik dışında doğmuş her ilgili koşul veya yüklemenin yerine getirilmesi-
ve soybağı, tanıma veya hâkim hükmüyle kurul- ni isteyebilir. Hukuka veya ahlâka aykırı koşullar ve
muş olanlar, baba yönünden evlilik içi hısımlar gibi yüklemeler, ilişkin bulundukları tasarrufu geçersiz
mirasçı olurlar. Evlâtlık ve altsoyunun, evlât edine- kılar. Anlamsız veya yalnız başkalarını rahatsız edi-
ne mirasçılığı da kan hısmı gibidir. Evlâtlığın kendi ci nitelikte olan koşullar ve yüklemeler yok sayılır.
ailesindeki mirasçılığı da devam eder. Evlât edinen Mirasbırakan, mirasının tamamı veya belli bir oranı
ve hısımları, evlâtlığa mirasçı olmazlar. Mirasçı bı- için bir veya birden çok kişiyi mirasçı atayabilir.
rakmaksızın ölen kimsenin mirası Devlete geçer.

Mirasçı miras bırakana karşı ağır bir suç


Evlatlık ve altsoyunun evlat edinene mi- işlemişse mirasçılıktan çıkarılabilir.
rasçılığı mirasbırakanın kan hısmı gibidir.

Mirasbırakan, bir kimseye onu mirasçı atamak-


Miras hukuku, mirasçıların yasayla belirlenen sızın belirli bir mal bırakma yoluyla kazandırmada
paylarının dağıtımı ile de ilgilenir. Bunun dışında bulunabilir. Belirli mal bırakma, ölüme bağlı tasar-
miras hukukunun önemli konularından birisi de rufla bir kimseye terekedeki bir malın mülkiyetinin
vasiyettir. Vasiyet yapabilmek için ayırt etme gü- veya terekenin tamamı ya da bir kısmı üzerinde in-
cüne sahip ve onbeş yaşını doldurmuş olmak gere- tifa hakkının kazandırılmasına yönelik olabileceği
kir. Miras sözleşmesi yapabilmek için ise ayırt etme gibi bir kimse lehine tereke değeri üzerinden bir
gücüne sahip ve ergin olmak, kısıtlı bulunmamak edimin yerine getirilmesinin, bir iradın bağlanma-
gerekir. sının veya bir kimsenin bir borçtan kurtarılması-
Miras hukukunda miras bırakanın tüm malvar- nın, mirasçılar veya belirli mal bırakılanlara yükle-
lığı üzerindeki tasarruf yetkisine ilişkin sınırlamalar tilmesi suretiyle de olabilir.
(saklı pay) da ele alınır. Mirasçı olarak altsoyu, ana Mirasbırakan, atadığı mirasçının kendisinden
ve babası, eşi bulunan mirasbırakan, mirasının sak- önce ölmesi veya mirası reddetmesi hâlinde onun
lı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasar- yerine geçmek üzere bir veya birden çok kişiyi ye-
rufta bulunabilir. Bu mirasçılardan hiç biri yoksa, dek mirasçı olarak atayabilir. Bu kural belirli mal
mirasbırakan mirasının tamamında tasarruf edebi- bırakmada da uygulanır.
lir. Saklı payın miktarı Medeni Kanun’da ayrıntılı Miras sözleşmesi, miras hukukundaki temel bir
olarak belirlenmiştir. başka konudur. Olumlu miras sözleşmesiyle miras-
Mirasbırakanın mirasçılıktan çıkarma hakkı bırakan, miras sözleşmesiyle mirasını veya belirli
da bu kapsamda incelenir. Mirasçı, mirasbırakana malını sözleşme yaptığı kimseye ya da üçüncü bir
veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır kişiye bırakma yükümlülüğü altına girebilir. Miras-

153
Özel Hukukun Dalları

bırakan, malvarlığında eskisi gibi serbestçe tasarruf Eşya Hukuku


edebilir. Ancak, miras sözleşmesindeki yükümlülü- Medeni hukukun dördüncü bölümü olan eşya
ğü ile bağdaşmayan ölüme bağlı tasarruflarına veya hukuku, temelde taşınır ve taşınmaz malların üze-
bağışlamalarına itiraz edilebilir. Mirastan feragat rindeki hakları konu alır. Bu alanın temel kavra-
sözleşmesinde mirasbırakan, bir mirasçısı ile kar- mı mülkiyettir. Mülkiyet hakkının içeriği Medeni
şılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan fera- Kanun’da belirlenmiştir. Buna göre bir şeye malik
gat sözleşmesi yapabilir. Feragat eden, mirasçılık olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey
sıfatını kaybeder. Bir karşılık sağlanarak mirastan
üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve ta-
feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat
sarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını
edenin altsoyu için de sonuç doğurur.
haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı is-
Mirasın açılması, paylaşılması, istihkak davala- tihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız elat-
rı, mirasın reddi ve tasfiyesi, miras hukukunda yar- manın önlenmesini de dava edebilir.
gısal sorunlara neden olan en önemli konular ara-
sındadır. Mirasçıların sorumluluğu da aynı şekilde
miras hukukunda ele alınan diğer bir konudur. Zira
mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen so- Mülkiyet hakkı, bir kimseye, bir eşya üze-
rumludurlar. Mirasçılardan her biri, sözleşme veya rinde kullanma, yararlanma, tasarrufta
kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü bulunma yetkilerini tanıyan en geniş kap-
olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını is- samlı haktır.
teyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların
aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına Mülkiyet, temelde ferdi mülkiyet ve bir-
karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. likte mülkiyet olarak ikiye ayrılır. Birlik-
Mirasçılardan birinin istemi üzerine hâkim, tereke- te mülkiyet ise paylı mülkiyet (müşterek
nin tamamını ve terekedeki malların her birini göz mülkiyet) ve elbirliği mülkiyeti (iştirak
önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her halinde mülkiyet) olmak üzere ikiye ay-
birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle rılmıştır.
paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazla-
rın değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla Birden çok kimsenin maddi olarak bölün-
giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağ- memiş olan bir şeyin tamamına belli pay-
lanır. Paylaşmanın derhâl yapılması, paylaşım ko- larla malik olmasına paylı mülkiyet denir.
nusu malın veya terekenin değerini önemli ölçüde
azaltacaksa, sulh hâkimi, mirasçılardan birinin iste-
mi üzerine bu malın veya terekenin paylaşılmasının Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici
ertelenmesine karar verebilir. parçalarına da malik olur. Bütünleyici parça, yerel
Miras hukuku, paylaşımın ne şekilde yapılaca- âdetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey
ğını da ele alır. Buna göre yasal mirasçılar, gerek yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapı-
kendi aralarında, gerek atanmış mirasçılarla bir- sı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bu-
likte mirası aynı kurallara göre paylaşırlar. Aksine lunmayan parçadır. Bir şeyin maliki, onun ürün-
düzenleme olmadıkça mirasçılar, paylaşmanın na- lerinin de maliki olur. Ürünler, dönemsel olarak
sıl yapılacağını serbestçe kararlaştırırlar. Mirasbı- elde edilen doğal veya hukuki ürünler ile bir şeyin
rakan, ölüme bağlı tasarrufuyla paylaşmanın nasıl özgülendiği amaca göre âdetler gereği ondan elde
yapılacağı ve payların nasıl oluşturulacağı hakkında edilmesi uygun görülen diğer verimlerdir. Doğal
kurallar koyabilir. Bu kurallar, mirasbırakan tara- ürünler asıl şeyden ayrılıncaya kadar onun bütün-
fından kastedilmemiş olan bir eşitsizlik hâlinde leyici parçasıdır.
payların denkleştirilmesi olanağı saklı kalmak kay- Eşya hukukunda mülkiyet iki başlık altında ele
dıyla, mirasçılar için bağlayıcıdır. Paylaşım konu- alınır. Bunlar ferdi mülkiyet ve birlikte mülkiyet-
sunda bu ve benzeri ayrıntılar, miras hukukunda tir. Birlikte mülkiyet ise paylı mülkiyet ve el birliği
önemli bir yer işgal eder. mülkiyeti olmak üzere ikiye ayrılmıştır.

154
Hukukun Temel Kavramları

Paylı mülkiyette (müşterek mülkiyette) birden


çok kimse, maddî olarak bölünmüş olmayan bir MÜLKİYETİN TÜRLERİ
şeyin tamamına belli paylarla maliktir. Başka türlü
belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır. Paydaşlardan her
biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlü- Ferdi Mülkiyet Birlikte Mülkiyet
lüklerine sahip olur. Pay devredilebilir, rehnedilebilir
ve alacaklılar tarafından haczettirilebilir. Paydaşlar,
kendi aralarında oy birliğiyle anlaşarak yararlanma, Paylı Elbirliğiyle
Mülkiyet Mülkiyet
kullanma ve yönetime ilişkin konularda kanun hü-
kümlerinden farklı bir düzenleme yapabilirler. An-
Şekil 7.3 Mülkiyetin Türleri
cak, böyle bir anlaşmayla paydaşların hak ve yetki-
lerinin kaldırılamayacağı ve sınırlandırılamayacağı
haller de bulunmaktadır. Hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması
sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın payla-
şılmasını isteyebilir. Paylaşma, malın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin
bölüşülmesi biçiminde gerçekleştirilir. Paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamazsa, paydaşlardan birinin
istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirine
denk düşmemesi hâlinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir.
Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmezse ve özellikle paylı malın önemli bir değer kaybına
uğramadan bölünmesine olanak yoksa, açık artırmayla satışa hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında artır-
mayla yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır.
Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca
oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların
mülkiyeti ise elbirliği mülkiyetidir (iştirak hâlinde mülkiyet- Kanun ya da sözleşme uyarınca olu-
tir). Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları ol- şan topluluk dolayısıyla mallara birlikte
mayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına malik olanların mülkiyetine elbirliğiyle
yaygındır. Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu mülkiyet denir.
doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Ka-
nunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça,
gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir. Sözleşmeden
doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz. Or-
taklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar ya-
rarlanır. Elbirliği mülkiyeti, malın devri, topluluğun dağılması veya paylı mülkiyete geçilmesiyle sona erer.
Paylaştırma, aksine bir hüküm bulunmadıkça, paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılır.
Taşınmaz mülkiyeti, belki de eşya hukukunun en önem-
li bölümünü oluşturur. Arazi, tapu kütüğünde ayrı sayfaya
kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar ve kat mülkiyeti kü-
Taşınmaz mülkiyeti tapu siciline tescille
tüğüne kayıtlı bağımsız bölümler, taşınmaz mülkiyetinin
kazanılır.
konusunu oluşturur. Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması,
tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, ka-
mulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu
hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.
Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz kat-
manlarını kapsar. Bu mülkiyetin kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kay-
naklar da girer. Taşınmazın sınırları, tapu planları ve arz üzerindeki sınır işaretleriyle belirlenir. Arazi üze-
rindeki, yapılar, taşkın yapılar, üst hakkı, mecralar, taşınır yapılar eşya hukuku tarafından ayrıntılı ele alınır.
Eşya hukuku içinde özgün nitelik taşıyan çeşitli haklar düzenlenmiştir. Bunlar özellikle komşuluk hu-
kuku bağlamında gündeme gelir. Buna göre herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken ve
özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla

155
Özel Hukukun Dalları

yükümlüdür. Özellikle, taşınmazın durumuna, ni- Eşya hukukunun en temel bölümlerinden bir
teliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş diğeri de sınırlı ayni haklardır. Bunlardan irtifak
görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, hakkı, bir taşınmaz üzerinde diğer bir taşınmaz
toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak lehine konulmuş bir yük olup, yüklü taşınmazın
rahatsızlık vermek yasaktır. Taşınmaz maliki, üst ta- malikini mülkiyet hakkının sağladığı bazı yetkileri
raftaki araziden kendi arazisine doğal olarak akan su- kullanmaktan kaçınmaya veya yararlanan taşınmaz
ların ve özellikle yağmur, kar ve tutulmamış kaynak malikinin yüklü taşınmazı belirli şekilde kullanma-
sularının akışına katlanmak zorundadır. Her taşın- sına katlanmaya mecbur kılar. İrtifak hakkı sahibi,
maz maliki, uğrayacağı zararın tamamının önceden hakkının korunması ve kullanılması için gerekli
ödenmesi koşuluyla, su yolu, kurutma kanalı, gaz ve olan önlemleri alabilir ancak, hakkını yüklü taşın-
benzerlerine ait boruların, elektrik hat ve kablola- mazın malikine en az zarar verecek biçimde kullan-
rının, başka yerden geçirilmesi olanaksız veya aşırı mak zorundadır. Yüklü taşınmazın maliki, irtifak
ölçüde masraflı olduğu takdirde, kendi arazisinin hakkının kullanılmasını engelleyecek ya da zorlaş-
altından veya üstünden geçirilmesine katlanmakla tıracak davranışlarda bulunamaz.
yükümlüdür. Taşınmazından genel yola çıkmak için Bir başka sınırlı ayni hak olan intifa hakkı, ta-
yeterli geçidi bulunmayan malik, tam bir bedel kar- şınırlar, taşınmazlar, haklar veya bir malvarlığı üze-
şılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından rinde kurulabilir. Aksine düzenleme olmadıkça bu
isteyebilir. Bu hak, ilk önce kendisinden bu geçidin hak, sahibine, konusu üzerinde tam yararlanma yet-
istenmesi önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en kisi sağlar. İntifa hakkı, taşınırlarda zilyetliğin devri,
uygun düşen komşuya karşı ve daha sonra bundan alacaklarda alacağın devri, taşınmazlarda tapu kütü-
en az zarar görecek olana karşı kullanılır. ğüne tescil ile kurulur. İntifa hakkı, gerçek kişilerde
Kaynak ve yer altı suları üzerindeki mülkiyet ve hak sahibinin ölümü; tüzel kişilerde kararlaştırılan
irtifak hakkı da oldukça özgün karakterlidir. Kay- sürenin dolması, süre kararlaştırılmamışsa kişiliğin
naklar, arazinin bütünleyici parçası olup, bunların ortadan kalkmasıyla sona erer. Tüzel kişilerin intifa
mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile hakkı, en çok yüz yıl devam edebilir.
birlikte kazanılabilir. Başkasının arazisinde bulu-
nan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı ola-
rak tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Yeraltı suları, Sınırlı bir ayni hak olan intifa hakkı, ta-
kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, şınırlar, taşınmazlar, haklar veya bir mal
onun altındaki yer altı sularına da malik olmak so- varlığı üzerinde kurulabilir.
nucunu doğurmaz.
Taşınır mülkiyeti eşya hukukunun temel iki bö-
lümünden ikincisidir. Taşınır mülkiyetinin konu- Bunlar dışında sınırlı ayni hak kategorisinde
su, nitelikleri itibarıyla taşınabilen maddî şeyler ile yer alan oturma hakkı, bir binadan veya onun
edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin bir bölümünden konut olarak yararlanma yetkisi
kapsamına girmeyen doğal güçlerdir. Taşınır mül- verir. Üst hakkı, bir taşınmaz malikinin, üçüncü
kiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir. Bir ta- kişi lehine arazisinin altında veya üstünde yapı
şınırın zilyetliğini iyi niyetle ve malik olmak üzere yapmak veya mevcut bir yapıyı muhafaza etmek
devralan kimse, devredenin mülkiyeti devir yetkisi yetkisi veren bir irtifak hakkıdır. Oturma hakkı-
olmasa bile, zilyetlik hükümlerine göre kazanma- nı aksine, aksi kararlaştırılmış olmadıkça bu hak,
nın korunduğu hâllerde o şeyin maliki olur. Taşınır devredilebilir ve mirasçılara geçer. Üst hakkı, ba-
mülkiyetini kazanma yolları eşya hukukunda ayrı ğımsız ve sürekli nitelikte ise üst hakkı sahibinin
ayrı ele alınmakta ve Medeni Kanun tarafından da istemi üzerine tapu kütüğüne taşınmaz olarak
ayrıntılı düzenlenmektedir. kaydedilebilir. En az otuz yıl için kurulan üst hak-
kı, sürekli niteliktedir.
Kaynak hakkı, başkasının arazisinde bulunan
Taşınır mülkiyeti zilyetliğin devri ile nak- kaynak üzerinde irtifak hakkı, bu arazinin malikini
ledilir. suyun alınmasına ve akıtılmasına katlanmakla yü-

156
Hukukun Temel Kavramları

kümlü kılar. Bu hak, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, başkasına devredilebilir ve mirasçıya geçer. Kaynak
hakkı, bağımsız nitelikte ve en az otuz yıl için kurulmuş ise tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebilir.
Bunlar dışında malik, taşınmazı üzerinde herhangi bir kişi veya topluluk lehine atış eğitimi veya spor
alanı ya da geçit olarak kullanılmak gibi belirli bir yararlanmaya hizmet etmek üzere başka irtifak hakları
da kurabilir. Bu haklar, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, başkasına devredilemez ve mirasçılara geçmez. Bu
hakların kapsamı, hak sahibinin olağan ihtiyaçlarına göre belirlenir.
Taşınır rehni, taşınmaz rehni (ipotek, ipotekli borç senedi veya irat senedi), taşınmaz rehniyle güvence
altına alınan ödünç senetleri, alacaklar ve diğer haklar üzerinde rehin, rehin karşılığında ödünç verme işi
ile uğraşanlar, zilyetlik ve tapu sicili, eşya hukuku içinde incelenen diğer konulardır.

Öğrenme Çıktısı

1 Medeni Hukuku tanımlayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Aile Hukuku ile ilgili daha


kapsamlı bilgi edinebilmek
için, yararlı bir kaynak ola-
Medeni Kanun’un başlan-
Medeni Kanunu oluşturan rak Turgut Akıntürk - Der-
gıç kısmını oluşturan ilk
kitapları ve bunların düzen- ya Karaman’ın “Türk Me-
yedi maddesindeki temel
lediği alanı açıklayınız? deni Hukuku Aile Hukuku
ilkeler nelerdir, anlatın.
(Cilt:2, 14. Basım. İstanbul:
Beta Yayınevi, 2012)” adlı
kitabı inceleyebilirsiniz.

BORÇLAR HUKUKU
Borçlar hukuku, kişiler arasındaki borç ilişkilerini konu alır. Hukuk sistemimiz içinde borcun kaynağı
kural olarak, kanun, sözleşme ya da hukuka aykırı fiil olabilir. Borçlar hukuku bu borç kaynaklarını, yarat-
tıkları sorumluluk türünü ve sonuçlarını düzenler.
Borçlar hukukunun temel kaynağı durumundaki Türk
Borçlar Kanunu, iki temel bölümden oluşur. İlk bölüm Borcun kaynağı; kanun, sözleşme ya da
genel hükümler olarak adlandırılmıştır ve hemen her borç hukuka aykırı fiil olabilir.
ilişkisine uygulanabilen hükümlerden oluşur. Bunlara borç-
lar hukukunun genel ilkeleri denir. Bu ilkeler, bünyesi uy- Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı
gun olduğu ölçüde ilgili borç ilişkilerini düzenler. Yasanın ve birbirine uygun olarak açıklamalarıy-
ikinci bölümü özel hükümler olarak adlandırılmıştır ki bu- la, rızaların uyuşmasıyla kurulur.
rada da, çeşitli sözleşme tipleri ve onlara özgü hükümler
düzenlenmektedir.
Bu noktadan hareket edildiğinde, borçlar hukukunun genel ilkeleri denildiğinde bazı temel yapılar akla
gelir. Bunlardan ilki sözleşmenin kuruluşudur. Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun
olarak açıklamalarıyla kurulur. İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir. Sözleşmelerin geçerliliği, kanun-
da aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak
geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.

157
Özel Hukukun Dalları

Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlen- ları ve genel işlem koşullarının yorumlanması gibi
mesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla konular açıklığa kavuşturulmuş ve tüm sözleşmeleri
veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları kapsayacak şekilde, genel hükümler kısmında em-
sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri redici biçimde düzenlenmiştir. Buna göre genel iş-
esas alınır. lem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin,
Borçlar hukukunun en önemli ilgi alanlarından ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak
biri, ilk kez yeni Borçlar Kanunu’nda düzenlenen amacıyla önceden, tek başına hazırlayarak karşı ta-
genel işlem koşullarıdır. Türk Borçlar Kanunu rafa sunduğu sözleşme hükümleridir.
esasen, bireysel sözleşme modeline dayanır. Birey- Borçlar hukuku, sadece sözleşmelerin kuruluşu
sel sözleşme denilince, Borçlar Kanunu’nun 1. ve ile değil, işleyişi ve sona ermesi ile de yakından ilgi-
devamı maddeleri anlamında öneri, öneriye karşı lenir. Aynı şekilde sözleşmenin yapılması aşamasın-
öneri ve kabul gibi aşamaların sonunda, irade açık- da iradeyi sakatlayan yanıltma, aldatma ve korku
lamalarının uygunluğu ve uyuşması sağlanıncaya bu kapsama girer.
kadar, sözleşmenin her hükmünün tartışma ve pa- Temsil de borçlar hukuku konusudur. Sözleşme
zarlık konusu yapıldığı sözleşmeler anlaşılır. Ancak, yapanların ya da ifa edenlerin hangi şekilde temsil
çağımızın sosyal ve ekonomik gelişmeleri, kitlelere edileceği, temsilin içeriği, çeşitleri, yetkisiz temsil,
yönelik hizmet gereksinimini yaratmış ve yığınlar temsilin icrası ve sona ermesi bu alanda ele alınır.
için üretim zorunluluğu doğurmuştur. Buna bağlı Sözleşme sonrası borcun ikinci kaynağı olan
olarak bireysel sözleşme modeli yanında, kitle söz- hukuka aykırı (haksız) filler de bu alanın çok önem
leşmesi veya formüler sözleşme denilen, yeni bir verilen konularından biridir. Haksız fiilin icra şekli
sözleşme modeli ortaya çıkmıştır. ve sonuçları ayrıntılı incelenir. Yine böyle bir fiil
Bankalar, sigorta şirketleri, seyahat ve taşıma iş- ile oluşan maddi manevi zararlar ile ölüm hâlinde
letmeleri, dayanıklı tüketim malları üretimi ve pa- ortaya çıkan destekten yoksun kalma zararları ve
zarlaması yapan teşebbüsler, bireysel sözleşmelerin tazmini, borçlar hukuku alanına girer.
kurulmasından önce, soyut olarak tek yanlı kaleme
alınmış sözleşme koşulları hazırlamakta ve bunlarla
gelecekte kurulacak belirsiz sayıda, fakat aynı şekil Borçlar Kanunu’nda düzenlenen genel iş-
ve tipteki hukuki işlemleri düzenlemektedirler. İşte, lem koşulları, bir sözleşmenin yapılması
önceden hazırlanan tipik sözleşme koşulları için sırasında sözleşmeyi düzenleyenin, ileride
genel işlem koşulları terimi kullanılmakta, bu tip çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak
sözleşmelere “kitle sözleşme”, “katılmalı sözleşme” amacıyla önceden, tek başına hazırlayarak
ya da “formüler sözleşme” denilmektedir. Kitlelere, karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri
yığınlara yönelik bu sözleşmelerde, sözleşmenin ku- olarak ifade edilebilir.
rulması ile ilgili görüşmeler ve pazarlıklar yapılması
söz konusu değildir. Hatt, çoğu zaman fiyat konusu
bile, tarifelerle belirlenmekte ve pazarlık dışı bıra- Borçlar hukukunda sorumluluğun kaynağı ku-
kılmaktadır. Girişimci karşısında diğer sözleşen, ral olarak kusurlu eylemlerdir. Ancak bu alanda,
ya karşı tarafın koşulları içinde sözleşmeyi kuracak istisnai nitelik taşıyan kusursuz sorumluluk halleri
ya da söz konusu sözleşmenin içerdiği edim ya da de ele alınır; Borçlar Kanunu’nda yer verilen hak-
hizmetten yararlanmayacaktır. Başka bir ifadeyle kaniyet sorumluluğu, adam çalıştıranın sorumlulu-
sözleşmenin diğer tarafını oluşturan birey, önüne ğu, hayvan bulunduranın sorumluluğu, yapı mali-
hazır getirilen metin karşısında “evet” ya da “ha- kinin sorumluluğu bu niteliktedir.
yır” diyebilecek, “evet, ama” seçeneğinden yoksun Sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkileri
olacaktır. Hizmet ya da edimden hiç yararlanmama de borçlar hukukunda incelenir. Buna göre, haklı
söz konusu olamayacağına göre, “evet, ama” deme bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığın-
imkânının olmaması karşısında, bireyin, bu türden dan veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi
sözleşmeler uygulamasında yasalarla korunması geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özel-
gereği ve zorunluluğu ortadadır. İşte, Yeni Borçlar likle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçek-
Kanunu’nda, genel işlem koşullarının tâbi olduğu leşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması
geçerlilik kuralları ile bunlara aykırılığın yaptırım- durumunda doğmuş olur. Böyle bir hâlde iade

158
Hukukun Temel Kavramları

yükümlülüğünün ayrıntıları da bu kapsamda in- Borçlar hukukunun ikinci kısmında, çeşitli


celenir. Buna göre zenginleşen, zenginleşmenin sözleşmeler incelenir. Borçlar Kanunu’nda yer ve-
geri istenmesi sırasında elinden çıkmış olduğunu rilen sözleşmeler dışında, atipik, karma nitelikli
ispat ettiği kısmın dışında kalanı geri vermekle yü- sözleşmeler de borçlar hukukunun konusu olabilir.
kümlüdür. Zenginleşen, zenginleşmeyi iyiniyetli Borçlar Kanunu’nda yer verilen sözleşmelerin en
olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken kapsamlılarından biri satış sözleşmesidir ki, örnek
ileride geri vermek zorunda kalabileceğini hesaba üzerine satış, beğenme koşuluyla satış, taksitli satış,
katması gerekiyorsa, zenginleşmenin tamamını geri açık artırma yoluyla satış gibi çeşitleriyle bu kap-
vermekle yükümlüdür. sam daha da genişlemiştir. Mal değişim sözleşme-
Borçların ifası, borçlar hukukunun konuların- si, bağışlama sözleşmesi, kira sözleşmeleri, ödünç
dan bir başkasıdır. Borcun, bizzat borçlu tarafından sözleşmeleri, hizmet sözleşmeleri, pazarlamacılık
ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça sözleşmesi, evde hizmet sözleşmesi, eser sözleşmesi,
borçlu, borcunu şahsen ifa etmekle yükümlü değil- yayım sözleşmesi, vekâlet sözleşmesi, kredi mektu-
dir. Bu ifa şartlara göre, tam ya da kısmi olabilir. bu ve kredi emri, simsarlık sözleşmesi, komisyon
sözleşmesi, havale, saklama sözleşmeleri, kefalet
Borç konusunun kurulması ile başlayan borçlar
sözleşmesi, ömür boyu gelir sözleşmesi, ölünceye
hukuku genel ilkeleri, borç konusu kaynağın işle-
kadar bakma sözleşmesi, adi ortaklık sözleşmesi,
yişini ve sona ermesini de ayrıntılı olarak ele alır.
kuruluş şartları, hükümleri ve sona ermesine ilişkin
Bu bağlamda, birden çok borçludan her birinin,
ilkeler bazında borçlar hukukunun kapsamında ele
alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu ol-
alınıp incelenir.
mayı kabul ettiğini bildirmesi ile oluşan müteselsil
borçluluk; Bağlanma ve cayma parası, ceza koşulu;
Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadık-
Müteselsil borçluluk, birden çok borçlu-
ça alacaklının alacağını üçüncü bir kişiye devrine
dan her birinin, alacaklıya karşı borcun ta-
imkân veren alacak devri; borcun üstlenilmesi; bor-
mamından sorumlu olmayı kabul ettiğini
ca katılma, borçlar hukukunun ayrıntılı olarak ele
bildirmesi ile oluşur.
aldığı diğer yapılardır.

Öğrenme Çıktısı

2 Borçlar Hukukunu tanımlayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Borçlar Hukuku ile ilgili


olarak daha kapsamlı bil-
gi edinebilmek için yararlı
Borçlar hukuku genel ola- bir kaynak olarak Ahmet Hukuk sistemimiz içinde
rak ne tür ilişkileri düzenler, M. Kılıçoğlu’nun “Borçlar borcun kaynağı nelerdir,
anlatınız? Hukuku Genel Hükümler tartışınız.
(Ankara: Turhan Kitabevi,
2012)” adlı eserini incele-
yiniz.

159
Özel Hukukun Dalları

İŞ HUKUKU
Çalışma yaşamına ilişkin kuralları ele alıp inceleyen iş hukuku, esasen içerdiği konular itibarıyla hem
özel hukuk hem de kamu hukuku karakteri taşıyan bir alandır.

İŞ HUKUKUNUN ALANI

Bireysel İş Toplu İş Sosyal Güvenlik


Hukuku Hukuku Hukuku

Şekil 7.4 İş Hukukunun Alanı

Bireysel İş Hukuku
Bireysel iş hukuku, 4857 sayılı İş Kanunu’nu temel alır. İçerdiği özgün hukuki yapılar, bir ikili borç
ilişkisinden beklenmeyecek düzeyde kamusal bakış açısı, daha önceleri borçlar hukukunun bir parçası olan
iş hukukunu, tümüyle ondan koparmış ve çok kapsamlı bir alan haline getirmiştir.
İş hukukunun en temel özelliği, bir özel hukuk sözleşmesi olan ve Borçlar Kanunu’nda düzenlenen
hizmet sözleşmesiyle taraflardan birinin korunmasını amaçlamasıdır. Gerçekten de iş hukuku, serbest ko-
şullarda yapıldığında pazarlık şansı olmayan işçinin aleyhine hükümler içermesi muhtemel bir hizmet söz-
leşmesine müdahale ederek işçiyi korumaya çalışır. Bu bakış açısından hareket edildiğinde İş Kanunu’nu,
kapsamlı bir iş akdine benzetebiliriz. Gerçekten de İş Kanunu incelendiğinde, eşit koşullarda yapılması
hâlinde işçi aleyhine kararlaştırılabilme ihtimali yüksek hemen her konu düzenlenmiş ve işçi lehine bir
alt sınır oluşturulmuştur. Sözleşmenin niteliği, ücret, yıllık izin, fazla çalışma, kıdem tazminatı, ihbar
tazminatı, hafta tatili ve sözleşmenin feshi, İş Kanunu’nda oldukça ayrıntılı düzenlenmiş ve işçinin burada
belirtilenlerden daha aşağıda haklarla karşılaşması engellenmiştir. Örneğin İş Kanunu’na göre fazla çalışma
ücreti %50 zamlı ödenmelidir. Bu hüküm sayesinde işçi, imzaladığı bireysel iş sözleşmesinde kendisine
%20 zam kabul ettirilmiş olsa da %50 zam talep edebilecektir. O sebeple İş Kanunu’ndaki düzenlemelerin
büyük çoğunluğunu, işçi aleyhine değiştirilemeyen ama lehine değiştirilebilen hükümler (yani nisbi em-
redici hükümler) olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin işçinin fazla çalışmalarına uygulanacak zam oranının
%60 olarak kararlaştırılması hâlinde, bu işçi lehine yaratılan bir farklılık olduğundan, %50’lik yasal zam
oranı değil, kararlaştırılan %60’lık oranı talep edilebilir.
Hizmet sözleşmesi Borçlar Kanunu’nda tanımlanmıştır. İş Kanunu’nda bu konu ayrıca düzenlenme-
miştir. İş Kanunu esasen, bu sözleşmenin kuruluşu, işleyişi ve sonuçları ile ilgilenir. Ancak İş Kanunu,
hizmet (iş) sözleşmesi ile çalışan her işçiyi kapsamına almaz. Dolayısıyla iş hukuku, İş Kanunu’nun kapsa-
mına giren işçilerle ilgilenir. Zira İş Kanunu, Borçlar Kanunu ile kıyaslanamayacak düzeyde geniş kapsamlı
haklar içerir. Bu ayrım sebebiyle işçileri İş Kanunu’na tâbi olanlar ve olmayanlar olarak ayırmaya bir engel
yoktur. İş Kanunu’nun kapsamına girmeyen işçiler, hizmet sözleşmesi ile çalışıyor olsalar da Borçlar Kanu-
nu hükümlerine tâbi olacaklar, orada tanınan haklarla yetineceklerdir.
İş Kanunu’nun kapsamına girmeyen işçiler, hizmet sözleşmesi ile çalışıyor olsalar da Borçlar Kanunu
hükümlerine tâbi olurlar.
İş Kanunu’nun içeriğinde önce “iş sözleşmesi” ve “işçi-işveren-alt işveren” yapılarının düzenlendiği
görülür. Buna göre, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel
kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren denir. İşçi ile işveren arasında kurulan ilişki
ise iş ilişkisini ifade eder. İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan
unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birim ise işyeridir. İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve
işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilliği sıfatı, işçilere tanınan hak
ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerin-
den doğrudan işveren sorumludur.

160
Hukukun Temel Kavramları

bunun dışında, çağdaş çalışma ilişkilerine uyum


sağlayabilmek için esnek çalışma yöntemlerine
İşçi, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan
uyumlu hükümlere sahiptir. Denkleştirici çalış-
gerçek kişidir. İşveren, işçi çalıştıran gerçek
ma, yoğunlaştırılmış iş haftaları, telafi çalışması bu
veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan
amaca hizmet etmektedir.
kurum ve kuruluşlara denir. İş ilişkisi, işçi
ile işveren arasında kurulan ilişkidir. İşyeri, İş hukukunun en önemli özelliklerinden birisi,
işveren tarafından mal veya hizmet üretmek hiçbir ikili borç ilişkisinde olmadığı kadar taraflar-
amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar dan birinin (işçinin), diğerine (işverenin) bağımlı
ile işçinin birlikte örgütlendiği birimdir. olmasıdır. İşçi işverenin emir ve talimatlarına uy-
İşveren vekili, işveren adına hareket eden gun hareket etmek zorundadır. Bu durum, verilen
ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde talimatlara uygun hareket eden işçinin korunmasını
görev alan kimselere denir. Alt işveren, bir gerekli kılar. O sebeple İş Kanunu’nun bir bölümü,
işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya iş sağlığı ve güvenliğine ayrılmıştır. İşçinin çalışırken
hizmet üretimine ilişkin işlerinde iş alan ve sağlık sorunu yaşamaması, tehlikeye girmemesi için
bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işverene önemli mükellefiyetler getirilmiştir. Buna
işyerinde aldığı işte çalıştıran işverene denir. göre işverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği-
nin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak,
araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de
İş hukukunun temel konularından biri alt işve- iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü
renliktir. Genel bir ifadeyle tanımlamak gerekirse önleme uymakla yükümlüdürler. Hatta bu sebeple
bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hiz- işverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği ön-
met üretimine ilişkin işlerinde iş alan ve bu iş için lemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri
görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması
işte çalıştıran işveren alt işveren olarak ifade edilir. gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konu-
Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı sunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güven-
o işyeri ile ilgili olarak bu Kanun’dan, iş sözleşme- liği eğitimini vermek zorundadırlar. Bu yükümlü-
sinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş söz- lüklere aykırılık hâlinde oldukça kapsamlı hukuki,
leşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren cezai ve idari sorumluluklar doğmaktadır.
ile birlikte sorumludur. İş hukukunun en özgün yanlarından birisi de
İş hukuku Borçlar Kanunu’nda düzenlenen hiz- ikili bir özel hukuk borç ilişkisi olmasına rağmen
met sözleşmesini konu alsa da, borçlar hukukunun belli düzeyde kamusal kontrole tâbi tutulmasıdır.
tüm ilkelerini kullanmaz. İlişkinin tarafları, sözleş- Bir özel hukuk sözleşmesinin bu düzeyde takip ve
menin konusu, çalışma yaşamının sosyal boyutu kontrolü alışık bir durum olmadığı halde, iş sözleş-
gibi unsurların etkisiyle, borçlar hukuku ilkelerini melerinin uygulanması ve İş Kanunu hükümlerinin
kendi iklimi içinde yeniden anlamlandırır. O ku- ihlal edilip edilmediği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
rumlara yeni anlamlar vererek, iş hukuku alanında Bakanlığı tarafından müfettişler vasıtasıyla denet-
lenir. Dahası haklarını alamayan işçilerin, bakanlı-
uygular. Bu bağlamda, eşit davranma ilkesi, ayrım-
ğa şikâyet ederek haklarına kavuşabilme imkânları
cılık yasağı, işyeri devri, geçici iş ilişkisi, çağrı üze-
vardır. Bu ve benzeri özgün yapılar, iş hukukunu ve
rine çalışma, deneme süreli çalışma, kısmi çalışma,
iş sözleşmesini, sıradan bir ikili borç ilişkisi olmak-
mevsimlik çalışma, iş hukukunun özgün yapı ka-
tan çıkarmış, son derece geniş mevzuatı olan, yar-
zanmış kavramlarından sadece bir kaçıdır. Bunla-
gıyı yoğun şekilde meşgul eden, bağımsız ve özgün
rın dışında sözleşmenin feshi, iş güvencesi, kıdem,
bir alan haline getirmiştir.
ihbar ve iş güvencesi tazminatları, çıkarılan işçinin
işe iade hakkı ve sonuçları, yeni iş arama izni, toplu
işçi çıkarma, özürlü ve eski hükümlü çalıştırma zo- Toplu İş Hukuku
runluluğu, alanın çok karakteristik yapılarıdır. İş hukukunun diğer bir bölümünü oluşturan
İş hukukunda ücret, sıradan bir edimden çok toplu iş hukuku, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşme-
daha farklı muamele görür. İşçi için taşıdığı önem si Kanunu ile düzenlenmektedir. Söz konusu yasa,
dikkate alınarak, güvence içinde olabilmesi için üc- işçilerin Anayasa’dan kaynaklanan örgütlenme hak-
reti koruyan özel hükümler getirilmiştir. İş hukuku kını güvence altına almaktadır.

161
Özel Hukukun Dalları

Toplu iş hukukunda, işçi ve memurların sen- Kanun’un uygulanması bakımından gerçek kişiler
dikal hakları ele alınır. Söz konusu sendikaların ile her türlü kamu ve özel hukuk tüzel kişilerini ve
kuruluşu, işleyişi ve tasfiyesi dışında, üyelerine tüzel kişiliği olmayan diğer kurum ve kuruluşları
sağladıkları haklar, bu bağlamda incelenmektedir. kapsar ve onların hak ve yükümlülüklerini düzenler.
Sendikaların kendi iç işleyişindeki sendikal demok-
rasi, bu sendikaların imzaladıkları toplu iş sözleş-
melerinin hukuki yapısı ve getirdiği haklar, toplu iş
Sigortalı, kısa ve/veya uzun vadeli sigorta
hukukunun ilgi alanına girer.
kolları bakımından adına prim ödenmesi
Toplu sözleşme süreci, ciddi bir prosedürü ba- gereken veya kendi adına prim ödemesi
rındırdığından, bu alanın en ilgi çekici konuların- gereken kişidir.
dan biridir. Bu noktada bakanlık ile olan ilişkiler,
iş kolları, iş kolu tespitleri ve itirazları, sendika üye
kayıt fişleri, bakanlık istatistikleri, bunlara yapılan Yasaya göre sigortalı, kısa ve/veya uzun vadeli
itirazlar, toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi, yetki iti- sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi
razları önemli hukuksal yapılar olarak görülmekte ve gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken ki-
ele alınmaktadır. Bu sürecin arzu edilmeyen ancak şiyi ifade eder. Genel sağlık sigortalısı ise aynı yasa-
Anayasal koruma altındaki sonucu grev ve lokavt da da bu kapsamda olduğu söylenen kişileri tanımlar.
toplu iş hukukun hayati konuları arasında yer alır. Sosyal güvenlik hukukunda, işçi ve memurlar
İmzalanan bir toplu iş sözleşmesinin yürürlük dışında bağımsız çalışanlar da kapsama dâhildir.
tarihi, geriye etkisi, üye olmadan toplu sözleşme- Söz konusu sigortalılara birtakım sigorta yardım-
den yararlanma, dayanışma aidatı, konunun uy- ları verilmektedir. Bir kısmı parasal bir kısmi ise
gulamada önemli yargısal sorunlara ve tartışmalara sağlık yardımı sunan ve karşılığında çalışanlardan
neden olan diğer yapılarıdır. prim alınan sigorta kolları şunlardır; iş kazası ve
meslek hastalığı sigortası, hastalık sigortası, analık
Sosyal Güvenlik Hukuku sigortası, malullük sigortası, yaşlılık sigortası, ölüm
İş hukukun belki de en kamusal karakterli ya- sigortası ve genel sağlık sigortasıdır.
nını oluşturan sosyal güvenlik hukuku, muhatap Bu sigorta kollarının sunduğu yardımlar da
aldığı kitle itibarıyla Türkiye’nin kapsamı en geniş farklıdır. Bir kısmı parasal yardım sunarken, bir
hukuk dalı durumunadır. Genel sağlık sigortasının kısmı sadece sağlık yardımı verir. Bu kategoride
uygulanmaya başlanmasıyla Türkiye’de Sosyal Gü- sağlanan parasal yardımlar, geçici iş göremezlik
venlik Kurumu ile bağlantısı olmayan neredeyse ödeneği, sürekli iş göremezlik geliri, emzirme öde-
hiç kimse kalmamıştır. neği, evlenme yardımı, cenaze yardımı, malullük
Sosyal güvenlik sisteminin temel yasası, 5510 aylığı, yaşlılık aylığı, ölüm aylığı olarak sıralanabi-
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası lir. Yapılan yardımların koşulları, yardımların mik-
Kanunu’dur. Yasa esasen, sigortalı ve genel sağlık tarlarını belirleyen ölçütler, sosyal güvenlik hukuku
sigortalısı olarak tanımladığı kişileri ve onların bak- tarafından incelenir.
makla yükümlü oldukları kişileri muhatap alır. Bu İsteğe bağlı sigortalılık, borçlanmalar, kurumun
Kanun’un amacı, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortalılara yapmış olduğu yardımları, bu yardım-
sigortası bakımından kişileri güvence altına almak, ların yapılmasına neden olanlara rücü hakkı, prim
bu sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hesabı ve sorumluluğu, sosyal güvenliğin finans-
hakları, bu haklardan yararlanma şartları ile finans- manı bu alanda inceleme konusu olan başlıklar
man ve karşılanma yöntemlerini belirlemek, sosyal arasındadır.
sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişi ile Sosyal güvenlik hukuku, primli rejim kadar,
ilgili usûl ve esasları düzenlemektir. Kanun, sosyal primsiz rejimi de kapsamına alır. O nedenle sosyal
sigortalar ile genel sağlık sigortasından yararlanacak yardım ve sosyal hizmetler de sosyal güvenlik huku-
kişileri, işverenleri, sağlık hizmeti sunucularını, bu ku konusu içinde incelenir.

162
Hukukun Temel Kavramları

Öğrenme Çıktısı

3 İş Hukukunu açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İşverenler’in işyerlerinde iş
sağlığı ve güvenliğinin sağ-
lanması için gerekli her türlü
önlemi almaları yükümlülü- İş Kanunu’nun, her türlü
İş hukukunun işçiyi koru-
ğü hakkında ayrıntılı bilgi işçiyi kapsamına aldığından
masının sebepleri nelerdir?
için Sarper Süzek’in “İş Hu- bahsedebilir miyiz, tartışınız.
kuku (İstanbul: Beta Basım
Yayım Dağıtım AŞ, 2011)”
adlı eserini inceleyiniz.

TİCARET HUKUKU
Ticaret hukuku bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiilleri konu almaktadır. Bu yapısıyla ticari
işletme, şirketler hukuku, deniz ticareti, kıymetli evrak, taşıma işleri ve sigorta olmak üzere altı bölümden
oluşur.

TİCARET HUKUKUNUN ALANI

Ticari Taşıma Kıymetli Deniz


Şirketler Sigorta
İşletme İşleri Evrak Ticareti
Hukuku Hukuku
Hukuku Hukuku Hukuku Hukuku

Şekil 7.5 Ticaret Hukukunun Alanı

Ticari İşletme Hukuku


Bu alanda ticari işletme, ticari iş ve tacir kavramları ya-
nında, ticari örf âdet ele alınır. Ticaret Kanunu’nda yer alan Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörü-
hükümlerle, bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiillere len sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı he-
ilişkin diğer kanunlarda yazılı özel hükümler, ticari hüküm- def tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız
lerdir. Mahkeme, hakkında ticari bir hüküm bulunmayan şekilde yürütüldüğü işletmedir.
ticari işlerde, ticari örf ve âdete, bu da yoksa genel hüküm-
lere göre karar verir. Tacir, bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa,
Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlarla bir ticari işlet- kendi adına işleten kişiye denir.
meyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari iş kabul edilir.
Ticari davaların görüleceği mahkemeler, bu alanda uygulanacak zamanaşımı ve ticari faiz ticaret hukukuna
özgü olarak yapılandırılmıştır. Buna göre ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir. Aksine sözleşme yoksa,
ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.

163
Özel Hukukun Dalları

Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle
sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faa- ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun
liyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü bir ücret isteyebilir. Ayrıca, tacir, verdiği avanslar
işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasın- ve yaptığı giderler için, ödeme tarihinden itibaren
daki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararna- faize hak kazanır.
mede gösterilmektedir. Ticari işletmelerin kayıtlı olduğu sicil Ticaret
Ticaret hukukunun temel sujelerinden biri ta- Kanunu’nda düzenlenmiştir. Ticaret sicili, Sanayi
cirdir. Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi ve Ticaret Bakanlığının gözetim ve denetiminde
adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi ticaret ve sanayi odaları veya ticaret odaları bün-
kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve yesinde kurulacak ticaret sicili müdürlükleri tara-
diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesi- fından tutulur. Bir yerde oda mevcut değilse veya
ni ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş yeterli teşkilatı yoksa, ticaret sicili, Sanayi ve Tica-
olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile ret Bakanlığınca belirlenecek bir odadaki ticaret
tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi sicili müdürlüğü tarafından tutulur. Ticaret sicili
adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa kayıtları nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üçün-
olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adı- cü kişiler hakkında, tescilin Türkiye Ticaret Sici-
na ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyini- li Gazetesi’nde ilan edildiği; ilanın tamamı aynı
yetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur. nüshada yayımlanmamış ise son kısmının yayım-
landığı günü izleyen iş gününden itibaren hukuki
Ticaret şirketleriyle amacına varmak için ticari
sonuçlarını doğurur.
bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi ku-
ruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine Ticaret unvanı ve işletme adı, konunun önemli
göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üze- kavramlarındandır. Her tacir, ticari işletmesine iliş-
re Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak ve işletme-
kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve siyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan altında
kuruluşlar da tacir sayılırlar. Devlet, il özel idare- imzalamak zorundadır. Tescil edilen ticaret unvanı,
si, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile ticari işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı
kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarı- bir şekilde yazılır. Ayrıca, tacirin işletmesiyle ilgili
sından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere olarak kullandığı her türlü kâğıt ve belgede, tacirin
sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merke-
harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğru-
zi, tacir sermaye şirketi ise taahhüt edilen ve öde-
dan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre
nen sermaye, İnternet sitesinin adresi ve numarası
yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler,
gösterilir. Anonim, limited ve sermayesi paylara
kendileri tacir sayılmazlar.
bölünmüş komandit şirketlerde, sırasıyla yönetim
Tacir ile karıştırılmaması için esnaf, Ticaret kurulu başkan ve üyelerinin; müdürlerin ve yöneti-
Kanunu’nda ayrıca tanımlanmıştır. Buna göre es- cilerin adları ile soyadları gösterilir. Tüm bu bilgiler
naf, ister gezici olsun ister bir dükkânda veya bir şirketin İnternet sitesinde de yayımlanır. İşletme
sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekono- sahibi ile ilgili olmaksızın doğrudan doğruya işlet-
mik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışması- meyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek
na dayanan ve geliri çıkarılacak kararnamede göste- için kullanılan işletme adlarının da sahipleri tara-
rilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan fından tescil ettirilmesi gerekir.
kişidir. Haksız rekabet konusu da ticari işletme hukuku
Ticari iş karinesi bu alanın en temel kavramla- içinde yer alır. Haksız rekabete ilişkin düzenlemele-
rından biridir. Bir tacirin borçlarının ticari olma- rin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve
sı asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler ara-
yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olma- sında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki
dığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına
sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygu-
adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş nite- lamalar, haksız ve hukuka aykırıdır. Haksız rekabet
liğinde olan sözleşmeler, Kanun’da aksine hüküm halleri ve sonuçları Ticaret Kanunu’nda ayrıntılı
bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır. Tacir olarak sıralanmıştır.

164
Hukukun Temel Kavramları

Ticari defterler ve cari hesap sözleşmesi de bu


kapsamda incelenir. İki kişinin herhangi bir hu-
Ticaret Kanunu’nda, kolektif ile koman-
kuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker
dit şirket şahıs şirketi; anonim, limited ve
teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vaz- sermayesi paylara bölünmüş komandit şir-
geçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline ket sermaye şirketi sayılır.
çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak ar-
tan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme, cari
hesap sözleşmesi olarak tanımlanır. Kolektif şirket ticari bir işletmeyi bir ticaret un-
Acentelik, ticari iletme hukukunun özgün vanı altında işletmek amacıyla, gerçek kişiler ara-
alanlarından biridir. Ticari mümessil, ticari vekil, sında kurulan ve ortaklarından hiçbirinin sorum-
satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işlet- luluğu şirket alacaklılarına karşı sınırlanmamış olan
meye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, şirkettir. Ortakların birbirleriyle olan ilişkilerinin
bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge düzenlenmesinde sözleşme serbestîsi geçerlidir. Or-
içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren taklardan her biri, ayrı ayrı şirketi yönetme hakkını
sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir ve görevini haizdir. Ancak, şirket sözleşmesiyle veya
adına yapmayı meslek edinen kimseye acente de- ortakların çoğunluğunun kararıyla yönetim işleri or-
nir. Acenteliğin kuruluşu, işleyişi ve sona ermesi bu taklardan birine, birkaçına veya tümüne verilebilir.
alanda değerlendirilir. Komandit Şirket, ticari bir işletmeyi bir ticaret
unvanı altında işletmek amacıyla kurulan, şirket
alacaklılarına karşı ortaklardan bir veya birkaçı-
Ticaret Şirketleri Hukuku nın sorumluluğu sınırlandırılmamış ve diğer ortak
Şirket, iki veya daha fazla kişinin ortak bir eko- veya ortakların sorumluluğu belirli bir sermaye ile
nomik amaca erişmek için emek ve sermayelerini sınırlandırılmış olan şirkettir. Sorumluluğu sınırlı
bir araya getirmelerini ifade eder. Ticaret hukuku- olmayan ortaklara komandite, sorumluluğu sınırlı
nun ticari şirketlere ilişkin kısmı, ticari şirket ola- olanlara komanditer denir. Komandite ortakların
rak tanımlanan, kolektif şirket, komandit şirket, gerçek kişi olmaları gerekir. Tüzel kişiler ancak ko-
anonim şirket, limited şirket ve kooperatiflerin manditer ortak olabilirler. Komandit şirkette or-
hukuki yapısı ile ilgilenir. Ticaret Kanunu’nda, ko- takların birbirleriyle olan ilişkileri şirket sözleşmesi
lektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve ile düzenlenir.
sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket ser- Anonim Şirket, sermayesi belirli ve paylara bö-
maye şirketi sayılır. lünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlı-
Ticaret şirketleri tüzel kişiliğe sahiptir. O se- ğıyla sorumlu bulunan şirkettir. Pay sahipleri, sa-
beple kural olarak, Türk Medenî Kanunu’nun 48. dece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve
maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlana- şirkete karşı sorumludur. Anonim şirketler büyük
bilir ve borçları üstlenebilirler. bir sermaye oluşturma ve büyük taahhütlerde bu-
Şirketler hukukunda her şirket ayrı ayrı ele alı- lunabilme amacıyla organize olduklarından, Ticaret
nır. Zira bazı ortak noktaları bulunsa da şirketler, Kanunu’nda en ayrıntılı düzenlenen şirket türüdür.
özgün hükümlerle düzenlenmiştir. Kuruluşların- Anonim şirketin, esas sözleşmeyle atanmış veya ge-
dan işleyişlerine, ortaklık yapılarından tasfiyelerine nel kurul tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla ki-
kadar çok ayrıntılı hükümler bulunmaktadır. Her şiden oluşan bir yönetim kurulu bulunur. Anonim
şirketin tüzel kişilik kazanması, ortaklar arası ilişki- şirket, kural olarak, yönetim kurulu tarafından yö-
ler, organlar, oy çoğunlukları, üçüncü kişilerle iliş- netilir ve temsil olunur. Bir tüzel kişi yönetim kuru-
kiler ve şirketin temsili, şirket sözleşmesi değişiklik- luna üye seçildiği takdirde, tüzel kişiyle birlikte, tü-
leri, rekabet yasağı, ticari işlemleri ve tasfiyesi ayrı zel kişi adına, tüzel kişi tarafından belirlenen, sadece
ayrı ele alınır. Bunun yanında ortakların koyacak- bir gerçek kişi de tescil ve ilan olunur. Ayrıca, tescil
ları sermaye, ortaklık hakları, şirketlerin birleşmesi, ve ilanın yapılmış olduğu, şirketin İnternet sitesinde
bölünmesi, sermaye artırımı, alacaklı ve borçlular hemen açıklanır. Yönetim kurulu üyeleri en çok üç
karşısındaki durumu ayrıntılı olarak incelenir. yıl süreyle görev yapmak üzere seçilir. Esas sözleş-

165
Özel Hukukun Dalları

mede aksine hüküm yoksa, aynı kişi yeniden seçi- Kıymetli Evrak Hukuku
lebilir. Anonim şirketin ve şirketler topluluğunun Kıymetli evrak hukuku, Ticaret Kanununun
finansal tabloları denetçi tarafından, uluslararası üçüncü kitabını oluşturur. İçeriğinde bir hakkı
denetim standartlarıyla uyumlu Türkiye Denetim barındıran ve piyasada dolaşımı mümkün evraklar
Standartlarına göre denetlenir. Pay sahipleri şirket incelenir. Bu alanın temel kavramı olan kıymetli
işlerine ilişkin haklarını genel kurulda kullanırlar. evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak,
Genel kurulun oluşumu, yetkileri, toplantıya çağ- senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başka-
rılması ve karar alma süreci ayrıntılı olarak düzen- larına da devredilemez. Kıymetli evrakın borçlusu,
lenmiştir. Şirketin çıkaracağı pay senetleri, intifa ancak senedin teslimi karşılığında ödeme ile yü-
senetleri, tahviller, yedek akçeler yine şirketler hu- kümlüdür. Hile veya ağır kusuru bulunmadıkça
kuku kapsamında yer alan konulardandır. borçlu, vade geldiğinde, senedin niteliğine göre
alacaklı olduğu anlaşılan kişiye ödemede bulun-
makla borcundan kurtulur.
Anonim şirketler genellikle büyük serma-
ye oluşturma ya da büyük taahhütlerde
bulunma amacıyla kurulur.
Kıymetli evrak, ticaret hayatının güven ve
çabukluk gereksiniminden doğmuştur.

Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket,


sermayesi paylara bölünen ve ortaklarından bir veya Kıymetli evraklar sıradan alacaklar dışında ayni
birkaçı şirket alacaklılarına karşı bir kolektif şirket hakları da içerebilir. Devirleri için bir takım yön-
ortağı, diğerleri bir anonim şirket pay sahibi gibi so- temler belirlenmiştir. Bunlardan en bilineni ciro-
rumlu olan şirkettir. Sermaye, paylara bölünmeksizin dur. Ancak cironun da Ticaret Kanununda düzen-
sermayesi sadece birden çok komanditerin sermaye- lenmiş çeşitli tipleri bulunmaktadır.
ye katılma oranlarını göstermek amacıyla kısımlara Kıymetli evrak hukukunun konusunu oluştu-
ayrılmış bulunuyorsa komandit şirket hükümleri ran çeşitli senetler bulunmaktadır. Belli bir kişinin
uygulanır. Komanditelerin birbirleriyle, komandi- adına yazılı olup da onun emrine kaydını içerme-
terlerin tümüyle ve üçüncü kişilerle hukuki ilişkile- yen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılma-
ri, özellikle şirketin yönetimine ve temsiline ilişkin yan kıymetli evrak nama yazılı senet sayılır. Bunlar-
görev ve yetkileri, şirketten ayrılmaları, komandit da borçlu, ancak senedin hamili bulunan ve senette
şirketlerdeki hükümlere tâbidir. Kuruluşa, anonim adı yazılı olan veya onun hukuki halefi olduğunu
şirketlerin kuruluşuna ilişkin hükümler uygulanır. ispat eden kişilere ödemek zorundadır. Bu husus
Anonim şirketlerin yönetim kurulunun görevleriy- ispat edilmediği hâlde ödemede bulunan borç-
le sorumluluklarına ilişkin hükümleri, yönetici olan lu, senedin gerçek sahibi olduğunu ispat eden bir
komandite ortaklar hakkında da geçerlidir. üçüncü kişiye karşı borcundan kurtulmuş olmaz.
Limited şirket, bir veya daha çok gerçek veya
tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında ku-
rulur. Esas sermayesi belirli olup, bu sermaye esas
Ciro, senette var olan bir hakkın, devir
sermaye paylarının toplamından oluşur. Ortaklar,
veya rehin edilmesi gibi hukuki sonuçlar
şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taah-
doğuran bir irade beyanıdır. Senet üzerine
hüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şir- ya da senede eklenen bir kağıt (alonj) üze-
ket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim rine ciro yapılabilir.
yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler.

166
Hukukun Temel Kavramları

Senedin metninden veya şeklinden, hamili kim Diğer bir kıymetli evrak ise “çek”tir. Çekte açık-
ise o kişinin hak sahibi sayılacağı anlaşılan her kıy- lık yoksa, muhatabın ticaret unvanı yanında gösteri-
metli evrak, hamile veya hamiline yazılı senet sayılır. len yer ödeme yeri sayılır. Muhatabın ticaret unvanı
Borçlu hamile yazılı bir senetten doğan alacağa kar- yanında birden fazla yer gösterildiği takdirde, çek,
şı, ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senedin ilk gösterilen yerde ödenir. Böyle bir açıklık ve başka
metninden anlaşılan def ’ilerle, alacaklı her kim ise bir kayıt da yoksa, çek muhatabın merkezinin bu-
ona karşı şahsen sahip olduğu def’ileri ileri sürebilir. lunduğu yerde ödenir. Türkiye’de ödenecek çeklerde
muhatap ancak bir banka olabilir. Bir çekin düzen-
lenmesi için, muhatabın elinde düzenleyenin emrine
KAMBİYO SENETLERİ tahsis edilmiş bir karşılık bulunması ve düzenleyenin
bu karşılık üzerinde çek düzenlemek suretiyle tasar-
ruf hakkını haiz olacağına dair muhatapla düzenle-
Poliçe Çek Bono
yen arasında açık veya zımni bir anlaşma bulunması
şarttır. Düzenleyen, muhatap nezdinde çekin ancak
Şekil 7.6 Kambiyo Senetleri bir kısım karşılığını hazır bulundurduğu takdirde,
muhatap, bu tutarı ödemekle yükümlüdür.
Kıymetli evrakın en yaygın modelini kambiyo Çek “emre yazılı” kaydıyla veya bu kayıt olma-
senetleri oluşturur. Poliçe, bono, çek bu kapsama dan belirli bir kişiye, “emre yazılı değildir” kaydıy-
girer. Poliçenin oluşması için varlığı aranan ko- la veya buna benzer bir kayıtla belirli bir kişiye c)
şullar Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. Poliçe veya hamile, ödenmek üzere çekilebilir. Belirli bir
bizzat düzenleyenin emrine yazılı olabileceği gibi, kişi lehine “veya hamiline” kelimelerinin veya buna
bizzat düzenleyen üzerine veya bir üçüncü kişi he- benzer başka bir ibarenin eklenmesiyle düzenle-
sabına da düzenlenebilir. Poliçe, bir üçüncü kişinin nen çek, hamiline yazılı çek sayılır. Kimin lehine
nezdinde, muhatabın yerleşim yerinde veya başka düzenlendiği gösterilmemiş olan bir çek, hamiline
bir yerde ödenmek üzere düzenlenebilir. Poliçelerin yazılı çek hükmündedir. Makbuz senedi, varant ve
görüldüğünde veya görüldüğünden belirli bir süre taşıma belgeleri bu alanda tüm yönleriyle ele alınan
sonra ödenmesi şart kılınabilir. diğer senetlerdir.
Poliçeler açıkça emre yazılı olmasa da ciro ve zil-
yetliğin geçirilmesi yoluyla devredilebilir. Düzenle- Taşıma İşleri Hukuku
yen, poliçeye “emre yazılı değildir” ibaresini veya 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’yla ilk kez
aynı anlamı ifade eden bir kaydı koymuşsa, poliçe (dördüncü kitap) olarak düzenlenen taşıma işleri
ancak alacağın temliki yoluyla devrolunabilir ve bu hukuku kısmında önce genel hükümlere yer veril-
devir alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğu- miş, sonrasında ise çeşitli taşıma işlerine değinil-
rur. Ciro, poliçeyi kabul etmiş olsun veya olmasın miştir. Bunlar arasında eşya taşıma, taşınma eşyası
muhataba, düzenleyene veya poliçeyle borç altına taşıma, değişik tür araçlarla taşıma ve yolcu taşıma
girmiş olanlardan herhangi birine yapılabilir. Bu yer alır. Bu kitapta ayrıca taşıma işleri komisyoncu-
kimseler poliçeyi yeniden ciro edebilirler. Cironun suna ilişkin hükümler de bulunmaktadır.
kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Cironun bağlı tu-
tulduğu her şart yazılmamış sayılır. Deniz Ticareti Hukuku
Kıymetli evrakın önemli problemlerinden biri- Deniz ticaretinin temel unsurlarından biri ge-
si de kabul edilmemesi ya da ödenmemesidir. Bu midir. Ticaret Kanunu’na göre, tahsis edildiği amaç,
gibi hallerde, kabul etmemenin veya ödememenin, suda hareket etmesini gerektiren, yüzme özelliği bu-
kabul etmeme veya ödememe protestosu denilen lunan ve pek küçük olmayan her araç, kendiliğinden
resmî bir belge ile belirlenmesi zorunludur. Pro- hareket etmesi imkânı bulunmasa da “gemi” sayılır.
testonun ne şekilde icra edileceği ve içeriği Ticaret Suda ekonomik menfaat sağlama amacına tahsis
Kanunu’nda kapsamlı olarak düzenlenmiştir. edilen veya fiilen böyle bir amaç için kullanılan her
Kıymetli evrak hukuku kapsamında incelenen gemi, kimin tarafından ve kimin adına veya hesa-
diğer senetler, bono ve emre yazılı senetlerdir. Bir bına kullanılırsa kullanılsın “ticaret gemisi” sayılır.
bonoyu düzenleyen kişi, tıpkı bir poliçeyi kabul Gemi adamları ise, kaptan, gemi zabitleri, tayfalar
eden gibi sorumludur. ve gemide çalıştırılan diğer kişilerdir.

167
Özel Hukukun Dalları

Deniz ticaret hukukunda, gemi, kaptan, gemi labilir. Gemi ipoteği alacaklıya, alacağını, geminin
alacakları, çatma, kurtarma, donatanın, gemi bedelinden alma yetkisini verir. Sicile kayıtlı gemi-
adamlarının kusurundan doğan sorumluluk gibi lerin sözleşmeye dayalı rehni sadece gemi ipoteği
konular ele alınır. Bu hükümler belirli koşullarla yolu ile sağlanır. İleride doğabilecek veya şarta ya
yatlar, denizci yetiştirme gemileri gibi sadece gezin- da kıymetli evraka bağlı bir alacak için de ipotek
ti, spor, eğitim, öğretim ve bilim amaçlarına tahsis kurulabilir. Sicile kayıtlı gemiler üzerinde intifa
edilmiş gemilere de uygulanır. hakkı da kurulabilir. Bu hak, aksi kararlaştırılma-
Geminin kimliği, bayrağı, bağlama limanı de- dıkça, sahibine üzerinde kurulduğu gemiden tam
niz ticaret hukukunun konuları arasındadır. Türk yararlanma yetkisini sağlar.
gemileri için, Denizcilik Müsteşarlığının uygun Deniz ticaret hukukunun bir diğer ilgi alanı do-
göreceği yerlerde gemi sicili tutulur. Gemi, bağla- natma iştirakidir. Gemisini menfaat sağlamak ama-
ma limanının tâbi olduğu sicil müdürlüğünce tes- cıyla suda kullanan gemi malikine donatan denir.
cil olunur. Bir geminin seferleri yabancı bir liman- Kendisinin olmayan bir gemiyi menfaat sağlamak
dan veya bir kara kentinden yahut bizzat gemiden amacıyla suda kendi adına bizzat veya kaptan ara-
yönetildiği takdirde, malik, gemisini dilediği yer cılığıyla kullanan kişi, üçüncü kişilerle olan ilişki-
siciline tescil ettirebilir. Gemi, kurtarılamayacak lerinde donatan sayılır. Malik, geminin işletilme-
şekilde batar veya tamir kabul etmez hâle gelir sinden dolayı gemi alacaklısı sıfatıyla bir istemde
yahut her ne suretle olursa olsun Türk Bayrağını bulunan kişiyi, bu işletilme malike karşı haksız ve
çekme hakkını kaybederse, istem üzerine sicilden alacaklı da kötüniyet sahibi olmadıkça, hakkını is-
kaydı silinir. temekten engelleyemez. Birden çok kişinin paylı
Yapı hâlindeki bir gemi, malikin istemi üzerine mülkiyet şeklinde malik oldukları bir gemiyi, men-
veya yapı üzerinde bir gemi ipoteğinin kurulması faat sağlamak amacıyla aralarında yapmış oldukları
yahut yapının ihtiyati ya da kesin haczi veya tersa- sözleşme gereğince, hepsi adına ve hesabına suda
ne sahibinin gemi ipoteğinin kurulmasına yönelik kullanmaları hâlinde ise donatma iştirakinden bah-
istem hakkını teminat altına almak amacıyla sici- sedilir. Tek başına bir geminin maliki veya işletme
le şerh verilmesi söz konusu olduğu takdirde yapı hakkına sahip olan ticaret şirketleri veya diğer tüzel
hâlindeki gemilere özgü sicile kaydolunur. Yapı, ya- kişiler hakkında donatma iştirakine ilişkin hüküm-
pım yerinin bağlı bulunduğu sicil müdürlüğünce ler uygulanmaz.
tescil olunur.

Donatan, gemisini menfaat sağlamak


Gemi, bağlama limanının tâbi olduğu sicil amacıyla suda kullanan gemi malikidir.
müdürlüğünce tescil olunur.

Zaman çarteri sözleşmesi, navlun sözleşmesi,


Deniz ticaret hukuku, geminin mülkiyeti, yolculuk çarter partisi, taşıyanın, gemiyi denize,
mülkiyetin kazanılması ve kaybı konularını da ele yola ve yüke elverişli bulundurma yükümlülüğü,
almaktadır. Gemi rehni bu alanın en temel konu- yükleme ve boşaltma, kırkambar sözleşmesi, taşı-
larından bir başkasıdır. Sicile kayıtlı olmayan bir yanın sorumluluğu, denizde kurtarma, taşıtanın ve
geminin bir donatma iştiraki tarafından işletilmesi yükletenin sorumluluğu, denizde taşıma senetleri
hâlinde, paydaş donatanlardan her birinin iştirak (konişmento), deniz yoluyla yolcu taşıma sözleş-
payının rehni, Türk Medenî Kanunu’nun alacak- mesi, deniz kazaları, müşterek avarya, kurtarma,
lar ve diğer haklar üzerindeki rehinlere ilişkin hü- gemi alacakları, petrol kirliliği zararının tazmini
kümlerine tâbidir. Bir alacağı teminat altına almak deniz ticaret hukuku alanında yer alan diğer konu-
için sicile kayıtlı olan gemi üzerinde ipotek kuru- lar arasındadır.

168
Hukukun Temel Kavramları

Sigorta Hukuku olan kişi, kendisine ait kısımdan fazlasını da sigorta


Ticaret Kanunu’nun altıncı kitabı sigorta huku- ettirmişse, sigortanın bu fazlaya ilişkin kısmı, sigorta
kudur. Bu alanda sigorta sözleşmesi ve çeşitli sigor- ettirenle aynı menfaati olanlar lehine yapılmış sayılır.
ta tipleri incelenir. Sigorta sözleşmesi, sigortacının Geçmişe etkili sigortada sigorta, sigorta ko-
bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir ruması sözleşmenin yapılmasından önceki bir
menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, tarihten itibaren sağlanacak şekilde yapılabilir.
meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya Ancak, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme
da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya ihtimalinin ortadan kalkmış olduğu, sözleşmenin
da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla yapılması sırasında, sigortacı ile sigorta ettiren ve
bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı sigortadan haberi olmak şartıyla sigortalı tarafın-
yükümlendiği sözleşmedir. Birden çok kişinin bir- dan biliniyorsa sözleşme geçersizdir. Rizikonun
leşerek, içlerinden herhangi birinin, belli bir riziko- gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan
nun gerçekleşmesi durumunda doğacak zararlarını kalktığının sigorta ettiren veya sigortalı tarafından
tazmin etmeyi borçlanmaları karşılıklı sigortadır. bilinip sigortacı tarafından bilinmediği durumlar-
Karşılıklı sigorta faaliyeti ancak kooperatif şirket da, sigortacı sözleşme ile bağlı olmamakla birlikte,
şeklinde yürütülebilir. ödenmesi gereken primin tamamına hak kazanır.
Sigortacı, sigorta ettiği menfaati, dilediği şart- Sigorta bedeli, sigorta değerinden az olduğu
larla, tekrar sigorta ettirebilir. Reasürans, sigortacı- takdirde, sigorta edilmiş menfaatin bir kısmının
nın, sigorta ettirene karşı borç ve yükümlülüklerini zarara uğraması hâlinde sigortacı, aksine sözleşme
ortadan kaldırmaz; sigorta ettirene, tekrar sigorta yoksa, sigorta bedelinin sigorta değerine olan ora-
yapana karşı, doğrudan dava açmak ve istemde bu- nına göre tazminat öder. Buna eksik sigorta denir.
lunma haklarını vermez. Aşkın sigortada ise, sigorta bedeli sigorta olunan
menfaatin değerinin üstündedir ve aşan kısım ge-
çersizdir. Bu sebeple, sigorta bedeli ile sigorta pri-
minin onu karşılayan kısmı indirilir ve tahsil edil-
Sigortacının sigorta ettiği menfaati tekrar
miş fazla prim geri verilir.
sigorta ettirmesine reasürans denir.
Takseli sigorta, birden çok sigorta, müşterek
sigorta, çifte sigorta ve kısmi sigortadan ne anla-
Sigorta hukuku kapsamında çeşitli sigorta tip- şılması gerektiği ticaret kanununda açıklanmış-
leri ele alınır. Bunlardan birisi mal sigortasıdır. Ri- tır. Hayat sigortasında ise sigortacı, belli bir prim
zikonun gerçekleşmemesinde menfaati bulunanlar, karşılığında, sigorta ettirene veya onun belirlediği
bu menfaatlerini mal sigortası ile teminat altına kişiye, sigortalının ölümü veya hayatta kalması
alabilirler. Rizikonun gerçekleşmesi sonucu doğan hâlinde, sigorta bedelini ödemeyi üstlenir.
kazanç kaybı ile sigorta edilen malın ayıbından do- Grup sigortası denen yapıda ise en az on kişi-
ğan hasarlar, aksine sözleşme yoksa, sigorta kapsa- den oluşan, sigorta ettiren tarafından, belirli kıstas-
mında değildir. Mal bağlamında kazancın, makul lara göre kimlerden oluştuğunun belirlenebilmesi
sınırı aşan kısmı sigorta edilemez. imkânı bulunan bir gruba dâhil kişiler lehine, tek
Başkası lehine sigortada sigorta ettiren, üçüncü bir sözleşme ile sigorta yapılabilir. Sözleşmenin de-
bir kişinin menfaatini, onun adını belirterek veya vamı sırasında gruba dâhil herkes sigortadan, grup
belirtmeyerek, sigorta ettirebilir. Sigorta sözleşme- sigortası sözleşmesi sonuna kadar yararlanır. Söz-
sinden doğan haklar sigortalıya aittir. Sigortalı, aksi- leşmenin yapılmasından sonra grubun on kişinin
ne sözleşme yoksa, sigorta tazminatının ödenmesini altına düşmesi sözleşmenin geçerliliğini etkilemez.
sigortacıdan isteyebilir ve onu dava edebilir. Müşte- Sigorta hukukunda yukarıda belirtilen sigorta
rek menfaatlerin sigortasında, bir malın veya o mala türlerinin oluşum koşulları ve sonuçları ayrı ayrı
ilişkin bir hakkın yalnız bir kısmında menfaat sahibi ele alınmaktadır.

169
Özel Hukukun Dalları

Öğrenme Çıktısı

4 Ticaret Hukukunu özetleyebilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Ticari işletme hukuku ve


Ticaret şirketleri hukuku ile
ilgili olarak daha kapsamlı
Ticaret hukukunu oluştu- Ticari işletme hukuku için-
bilgi edinebilmek için, ya-
ran bölümlerin adlarını sa- de yer alan haksız rekabete
rarlı bir kaynak olarak, Oğuz
yınız ve ticari hükümlerin ilişkin düzenlemelerin ama-
İmregün’ün “Kara Ticareti
kapsamını belirtiniz? cını tartışınız.
Hukuku Dersleri (Ankara:
Yetkin Yayınları, 2001)” adlı
eserine bakabilirsiniz.

DEVLETLER ÖZEL HUKUKU hukukun maddî hukuk hükümleri uygulanır. Yet-


Özel hukukun bu dalı, farklı vatandaşlığa sahip kili hukukun vatandaşlık, yerleşim yeri veya mutad
kişiler arasındaki özel hukuk ilişkilerini konu alır. mesken esaslarına göre tayin edildiği hâllerde, ak-
Konuya temel oluşturan çeşitli yasalar bulunmak- sine hüküm olmadıkça, dava tarihindeki vatandaş-
tadır. Bunlardan birisi, 5718 sayılı Milletlerarası lık, yerleşim yeri veya mutad mesken esas alınır.
Özel hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’dur.
Yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin işlem DEVLETLER ÖZEL HUKUKUNUN ALANI
ve ilişkilerde uygulanacak hukuk, Türk mahkeme-
lerinin milletlerarası yetkisi, yabancı kararların ta-
Vatandaşlık Yabancılar Kanunlar İhtilaf
nınması ve tenfizi bu kanunla düzenlenmiştir. Hukuku Hukuku Hukuku

Şekil 7.7 Devletler Özel Hukukunun Alanı


Devletler özel hukuku, yabancılık unsuru
taşıyan özel hukuka ilişkin işlem ve ilişki- Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uy-
lerde uygulanacak hukuktur. gulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça
aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz.
Gerekli görülen hâllerde, Türk hukuku uygulanır.
Hâkim, Türk kanunlar ihtilâfı kurallarını ve bu Yetkili yabancı hukukun uygulandığı durumlarda,
kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re’sen düzenleme amacı ve uygulama alanı bakımından
uygular. Hâkim, yetkili yabancı hukukun muhte- Türk hukukunun doğrudan uygulanan kuralları-
vasının tespitinde tarafların yardımını isteyebilir. nın kapsamına giren hâllerde o kural uygulanır.
Yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm Devletler özel hukukunun temel konularından
araştırmalara rağmen tespit edilememesi hâlinde, birisi kanunlar ihtilafıdır. Bu konuda 5718 sayılı
Türk hukuku uygulanır. Uygulanacak yabancı hu- yasa çeşitli hükümler getirmiş ve en sık sorun ya-
kukun kanunlar ihtilâfı kurallarının başka bir hu- şanan belli konulara ilişkin ihtilafları çözecek hü-
kuku yetkili kılması, sadece kişinin hukuku ve aile kümler getirmiştir. Bunlardan biri ehliyettir. Hak
hukukuna ilişkin ihtilâflarda dikkate alınır ve bu ve fiil ehliyeti ilgilinin millî hukukuna tâbidir.
hukukun maddî hukuk hükümleri uygulanır. Uy- Millî hukukuna göre ehliyetsiz olan bir kişi, işle-
gulanacak hukuku seçme imkânı verilen hâllerde, min yapıldığı ülke hukukuna göre ehil ise yaptığı
taraflarca aksi açıkça kararlaştırılmadıkça seçilen hukuki işlemle bağlıdır. Aile ve miras hukuku ile

170
Hukukun Temel Kavramları

başka bir ülkedeki taşınmazlar üzerindeki aynî hak- amacı, Türk vatandaşlığının kazanılması ve kaybına
lara ilişkin işlemler bu hükmün dışındadır. Kişinin dair iş ve işlemlerin yürütülmesine ilişkin usul ve
millî hukukuna göre kazandığı erginlik, vatandaşlı- esasları belirlemektir. Türk vatandaşlığı, doğumla
ğının değişmesi ile sona ermez. Tüzel kişilerin veya veya sonradan kazanılır. Doğumla kazanılan Türk
kişi veya mal topluluklarının hak ve fiil ehliyetleri, vatandaşlığı, soy bağı veya doğum yeri esasına göre
statülerindeki idare merkezi hukukuna tâbidir. An- kendiliğinden kazanılır. Doğumla kazanılan vatan-
cak fiilî idare merkezinin Türkiye’de olması hâlinde daşlık doğum anından itibaren hüküm ifade eder.
Türk hukuku uygulanabilir. Türkiye içinde veya dışında Türk vatandaşı ana veya
Bunun dışında vesâyet, kısıtlılık ve kayyımlık, babadan evlilik birliği içinde doğan çocuk Türk va-
gaiplik veya ölmüş sayılma, nişanlılık, evlilik ve ge- tandaşıdır. Türk vatandaşı ana ve yabancı babadan
nel hükümleri, boşanma ve ayrılık, evlilik malları, evlilik birliği dışında doğan çocuk Türk vatandaşı-
soybağının kurulması, evlât edinme, nafaka, miras, dır. Türk vatandaşı baba ve yabancı anadan evlilik
aynî haklar, taşıma araçları, fikrî mülkiyete ilişkin birliği dışında doğan çocuk ise soy bağı kurulmasını
haklara uygulanacak hukuk, sözleşmeden doğan sağlayan usul ve esasların yerine getirilmesi hâlinde
borç ilişkilerinde uygulanacak hukuk, taşınmazla- Türk vatandaşlığını kazanır. Türkiye’de doğan ve ya-
ra ilişkin sözleşmeler, iş sözleşmeleri, temsil yetkisi, bancı ana ve babasından dolayı doğumla herhangi
hakkında kanunlar ihtilafı düzenlemesi olan konu- bir ülkenin vatandaşlığını kazanamayan çocuk, do-
lardan bazılarıdır. ğumdan itibaren Türk vatandaşıdır.
Örneğin İş sözleşmeleri, işçinin mutad işyeri
hukukunun emredici hükümleri uyarınca sahip
olacağı asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, ta- Türkiye içinde veya dışında Türk vatanda-
rafların seçtikleri hukuka tâbidir. Tarafların hukuk şı ana veya babadan evlilik birliği içinde
seçimi yapmamış olmaları hâlinde iş sözleşmesine, doğan çocuk Türk vatandaşıdır.
işçinin işini mutad olarak yaptığı işyeri hukuku uy-
gulanır. İşçinin işini geçici olarak başka bir ülkede
yapması hâlinde, bu işyeri mutad işyeri sayılmaz. Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir ya-
İşçinin işini belirli bir ülkede mutad olarak yap- bancı, kanunda belirtilen şartları taşıması hâlinde
mayıp devamlı olarak birden fazla ülkede yapması yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kaza-
hâlinde iş sözleşmesi, işverenin esas işyerinin bu- nabilir. Söz konusu hakkın kazanılması için gere-
lunduğu ülke hukukuna tâbidir. Ancak hâlin bü- ken prosedür de yasada düzenlenmiştir.
tün şartlarına göre iş sözleşmesiyle daha sıkı ilişkili Bazı ülkelerde görülen evliliğin vatandaşlığa et-
bir hukukun bulunması hâlinde sözleşmeye ikinci kisi, ülkemizde daha farklıdır. Buna göre, bir Türk
ve üçüncü fıkra hükümleri yerine bu hukuk uygu- vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığı-
lanabilir. Meslekî veya ticarî olmayan amaçla mal nı kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az
veya hizmet ya da kredi sağlanmasına yönelik tüke- üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden ya-
tici sözleşmeleri, tüketicinin mutad meskeni huku- bancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere baş-
kunun emredici hükümleri uyarınca sahip olacağı vuruda bulunabilir.
asgarî koruma saklı kalmak kaydıyla, tarafların seç- Bir Türk vatandaşı tarafından evlat edinilen er-
tikleri hukuka tâbidir. gin olmayan kişi, millî güvenlik ve kamu düzeni
Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi de bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunma-
devletler özel hukukunun içeriğine dahildir. Bu- mak şartıyla, karar tarihinden itibaren Türk vatan-
nun dışında, yabancı mahkeme ve hakem kararla- daşlığını kazanabilir.
rının tenfizi ve tanınması da aynı alana girer. Bu konular dışında vatandaşlıktan çıkma, çı-
Vatandaşlık, devletler özel hukukunun bir di- karılma ve vatandaşlığın kaybı konuları ve bunlara
ğer konusudur. Vatandaşlık konusundaki haklar bağlanan sonuçlar da devletler özel hukuku kapsa-
Vatandaşlık Kanunu’nda düzenlenir. Bu Kanunu’n mında değerlendirilir.

171
Özel Hukukun Dalları

Çok vatandaşlık bu kapsamda ele alınan konulardan biridir. Buna göre, herhangi bir nedenle yabancı
bir devlet vatandaşlığını kazanan kişilerin, bu durumlarına ilişkin belgeleri ibraz etmeleri ve yapılacak
inceleme sonucunda kayden aynı kişiler olduklarının tespiti hâlinde, nüfus aile kütüklerindeki kayıtlarına
çok vatandaşlığa sahip olduklarına dair açıklama yapılır.
Devletler özel hukuku kapsamında yer alan başka bir alan da yabancılar hukuku olarak ifade edilir. Bu
alana ilişkin temel bir yasa yoktur. Ancak bazı yasalarda yabancıları ilgilendiren hükümlere yer verilmiştir.
Pasaport Kanunu, İskan Kanunu, Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Yabancıların İkamet ve Seyahat-
leri Hakkında Kanun ve bu kişilerin çalışma izinlerine ilişkin mevzuatta çeşitli hükümlere yer verilmiştir.
Bu düzenlemeler ve doğurduğu sonuçlar da devletler özel hukuku kapsamında ele alınmaktadır.

Öğrenme Çıktısı

5 Devletler Özel Hukukunu tanımlayabilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Kanunlar ihtilafının çeşit-


leri hakkında ayrıntılı bilgi
Devletler özel hukukunun
için Aysel Çelikel’in “Mil- Türk vatandaşlığının dev-
konularından biri olan va-
letlerarası Özel Hukuk” letler özel hukukuna göre
tandaşlık doğumla ne şekil-
(14. Baskı. Beta Basım Ya- nasıl kazanıldığını anlatınız.
de kazanılır anlatınız?
yın. İstanbul, 2016) adlı
eserini inceleyiniz.

172
Hukukun Temel Kavramları

1 Medeni Hukuku tanımlayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Medeni Hukuk

Özel hukukun dallarından en kapsamlısı olan Medeni hukuk, gerçek ya da tüzel kişilerin toplumsal ilişkile-
rinde ön plana çıkan haklarını inceler. Medeni hukukta esasen insanın doğumla kazandığı haklar dışında,
sonradan elde ettiği haklar da düzenlenir. Bu alanın temel kanunları Türk Medeni Kanunu ve Türk Borçlar
Kanunudur. Medeni Kanun, toplam dört kitaptan oluşturulmuştur: Kişiler hukuku, Aile hukuku, Eşya
hukuku ve Miras hukuku. Medeni Kanun kişileri, gerçek ve tüzel kişiler olmak üzere ikiye ayırmıştır. Kişiler
hukukunda, önce her insanın hak ehliyeti olduğu belirtilir. Fiil ehliyetine sahip olan kimsenin ise kendi
fiilleriyle hak edinebileceği ve borç altına girebileceği belirtilir. Bunun dışında kişiler hukukunda erginlik,
hısımlık ilişkileri, ikametgâh, kişiliğin korunması, vb. konular ele alınır. Aile hukuku; evlenme, nişanlanma,
batıl olan evlilikler, boşanma, nafaka, mal rejimleri, hısımlık, soybağının kurulması, tanıma ve babalık kara-
rı, evlat edinme, velayet, çocuğun malları, ev yönetimi, vesayet, kayyımlık vb. konularda düzenleme getirir.
Miras hukuku, kişinin ölümü sonrasında geride kalan malvarlığı üzerindeki hakları ele alır. Yasal mirasçı-
lar, mirasbırakanın birinci derece mirasçıları olan altsoyu, altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları,
ana ve babasıdır. Mirasbırakandan önce ölmüş olan büyük ana ve büyük babaların yerlerini, her derecede
halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Evlatlık ve altsoyunun, evlat edinene mirasçılığı da kan hısmı gibidir.
Eşya hukuku, taşınır ve taşınmaz malların üzerindeki hakları konu alır. Eşya hukukunun temel kavramı
mülkiyettir. Mülkiyet hakkına sahip olan kişiye malik denir. Malik, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey
üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Taşınmaz mülkiyeti,
belki de eşya hukukunun en önemli bölümünü oluşturur. Arazi, tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedi-
len bağımsız ve sürekli haklar ve kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler, taşınmaz mülkiyetinin
konusunu oluşturur. Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Eşya hukuku ayrıca, kaynak ve yer
altı suları üzerindeki mülkiyet ve irtifak hakkını da konu alır. Taşınır mülkiyetinin konusu ise nitelikleri
itibarıyla taşınabilen maddi şeyler ile edinmeye elverişli olan ve taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen
doğal güçlerdir. Taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir. Bir taşınırın zilyetliğini iyi niyetle
ve malik olmak üzere devralan kimse, devredenin mülkiyeti devir yetkisi olmasa bile, zilyetlik hükümlerine
göre kazanmanın korunduğu hâllerde o şeyin maliki olur. Eşya hukukunun en temel bölümlerinden olan
sınırlı ayni hakların kapsamına ise irtifak hakkı, intifa hakkı, oturma hakkı, üst hakkı, kaynak hakkı girer.

173
Özel Hukukun Dalları

2 Borçlar Hukukunu tanımlayabilme


öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Borçlar Hukuku

Borçlar hukuku, kişiler arasındaki borç ilişkilerini düzenler. Borcun kaynağı kural olarak, kanun, sözleşme ya da
hukuka aykırı fiil olabilir. Borçlar hukuku bu borç kaynaklarını, yarattıkları sorumluluk türünü ve sonuçlarını
düzenler. Borçlar hukukunun temel kaynağı durumundaki Borçlar Kanunu, iki temel bölümden oluşur; ilk
bölüm genel hükümler olarak adlandırılmıştır ve hemen her borç ilişkisine uygulanabilen hükümlerden oluşur,
ikinci bölüm ise özel hükümler olarak adlandırılmıştır ve çeşitli sözleşme tiplerini ve onlara özgü hükümleri
düzenlenmektedir. Borçlar Kanunu’nda yer verilen sözleşmeler dışında, atipik, karma nitelikli sözleşmeler de
borçlar hukukunun düzenleme alanına girmektedir. Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun
olarak açıklamalarıyla kurulur. Borçlar Kanunu’nda düzenlenen genel işlem koşulları, bir sözleşmenin yapıl-
ması sırasında sözleşmeyi düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden,
tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleri olarak ifade edilebilir. Temsil, haksız fiilin icra
şekli ve sonuçları, sorumluluğun kaynağı olarak kusurlu eylemler ve istisnai nitelik taşıyan kusursuz sorum-
luluk halleri, sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkileri, borçların ifası, borç türleri, faiz, temerrüt borçlar
hukukunda incelenen temel konulardır. Müteselsil borçluluk, bağlanma ve cayma parası, ceza koşulu, alacak
devri, borcun üstlenilmesi, borca katılma, borçlar hukukunun ayrıntılı olarak ele aldığı diğer yapılardır.

3 İş Hukukunu açıklayabilme

İş Hukuku

İş hukuku, çalışma yaşamına ilişkin kuralları ele alır. İş hukuku; Bireysel İş hukuku, Toplu İş hukuku, Sosyal
Güvenlik hukuku gibi alt dallara ayrılır. Bireysel İş hukuku, 4857 sayılı İş Kanununu temel alan bir alandır.
İş hukuku, Borçlar Kanunu’nda düzenlenen hizmet sözleşmesini konu alsa da, serbest koşullarda yapıldığında
pazarlık şansı olmayan işçinin aleyhine hükümler içermesi muhtemel bir hizmet sözleşmesine müdahale ederek
işçiyi korumaya çalışır. Sözleşmenin niteliği, ücret, yıllık izin, fazla çalışma, kıdem tazminatı, ihbar tazmina-
tı, hafta tatili ve sözleşmenin feshi, İş Kanunu’nda oldukça ayrıntılı düzenlenmiştir. İş Kanunu, hizmet (iş)
sözleşmesi ile çalışan her işçiyi kapsamına almaz, sadece İş Kanunu’nun kapsamına giren işçilerle ilgilenir. İş
Kanunu, Borçlar Kanunu ile kıyaslanamayacak düzeyde geniş kapsamlı haklar içerir. İş Kanunu’nun kapsamı-
na girmeyen işçiler, hizmet sözleşmesi ile çalışıyor olsalar da Borçlar Kanunu hükümlerine tâbi olacaklardır.
İş güvencesi, sözleşmenin feshi, kıdem, ihbar ve iş güvencesi tazminatları, çıkarılan işçinin işe iade hakkı ve
sonuçları, yeni iş arama izni, toplu işçi çıkarma, özürlü ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu, İş hukukunun
karakteristik yapılarıdır. İş hukukunda işçinin güvence içinde olabilmesi için ücreti koruyan özel hükümler
vardır. İş Kanunu’nun bir bölümü ise, iş sağlığı ve güvenliğine ayrılmıştır, işverene önemli mükellefiyetler geti-
rilmiştir. İş belli düzeyde kamusal kontrole tâbi tutulur. Toplu iş hukuku ise işçilerin Anayasa’dan kaynaklanan
örgütlenme hakkını güvence altına alan Sendikalar Kanunu ile Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu ile
düzenlenmektedir. Sendikaların kuruluşu, işleyişi ve tasfiyesi, üyelerine sağladıkları haklar, sendikaların kendi
iç işleyişindeki sendikal demokrasi, bu sendikaların imzaladıkları toplu iş sözleşmelerinin hukuki yapısı ve
getirdiği haklar, toplu iş hukukunun ilgi alanına girer. Sosyal güvenlik hukuku, muhatap aldığı kitle itibarıyla
neredeyse Türkiye’nin kapsamı en geniş hukuk dalıdır denebilir. Sosyal güvenlik sisteminin temel yasası, 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’dur. Sosyal güvenlik hukukunda, işçi ve memurlar
dışında bağımsız çalışanlar (esnaf, sanatkar, şirket sahibi,...) da kapsama dahildir. Sigorta kollarının sunduğu
yardımlar farklıdır; bir kısmı parasal yardım, bir kısmı ise sadece sağlık yardımı verir. Sosyal güvenlik hukuku
kapsamında incelenen önemli konular arasında; isteğe bağlı sigortalılık, borçlanmalar, kurumun sigortalılara
yapmış olduğu yardımları, bu yardımların yapılmasına neden olanlara rücü hakkı, prim hesabı ve sorumluluğu,
sosyal güvenliğin finansmanı, sosyal yardım ve sosyal hizmetler yer almaktadır.

174
Hukukun Temel Kavramları

4 Ticaret Hukukunu özetleyebilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Ticaret Hukuk

Ticaret hukuku bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlemleri, fiilleri konu alır ve ticari işletme, şirketler hukuku,
deniz ticareti, kıymetli evrak ve sigorta olmak üzere beş bölümden oluşur. Ticari işletme hukukunda, ticari
iş, ticari işletme, tacir kavramları yanında, ticari örf âdet ele alınır. Ticaret Kanunu’nda yer alan hükümlerle,
bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiillere ilişkin diğer kanunlarda yazılı özel hükümler, ticari hüküm-
lerdir. Mahkeme, hakkında ticari bir hüküm bulunmayan ticari işlerde, ticari örf ve âdete, bu da yoksa genel
hükümlere göre karar verir. Tacir, bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişidir. Esnaf, eko-
nomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan, geliri çıkarılacak kararnamede gösterilen
sınırı aşmayan, sanat veya ticaretle uğraşan kişidir. Tacir, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüşse,
uygun bir ücret ve faiz isteyebilir. Ticaret sicili, ticaret unvanı ve işletme adı, haksız rekabet, ticari defterler,
cari hesap sözleşmesi, acente, ticari mümessil, ticari vekil, ticari işletme hukukunun önemli kavramlarından-
dır. Ticaret Şirketleri hukuku kapsamında ele alınan şirket, iki veya daha fazla kişinin ortak bir ekonomik
amaca erişmek için emek ve sermayelerini bir araya getirmelerini ifade eder. Ticaret Kanunu’nda, kolektif
ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket ise sermaye şir-
keti olarak belirtilmiştir. Şirketler hukukunda her şirket, kuruluşlarından işleyişlerine, ortaklık yapılarından
tasfiyelerine kadar çok ayrıntılı hükümlerle ayrı ayrı ele alınır. Kıymetli evrak hukukunun temel kavramı
olan kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi
başkalarına da devredilemez. Ciro, senette var olan bir hakkın, devir veya rehin edilmesi gibi hukuki sonuç-
lar doğuran bir irade beyanıdır. Nama yazılı senet, belli bir kişinin adına yazılı olup da onun emrine kaydını
içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evraktır. Hamiline yazılı senet, senet
metninden veya şeklinden, hamili kim ise o kişinin hak sahibi sayılacağı anlaşılan kıymetli evraktır. Kambi-
yo senetleri (çek, bono, poliçe), kıymetli evrakın en yaygın modelidir. Deniz Ticareti hukukunun ise temel
unsurlarından biri gemidir. Ticaret Kanunu’na göre gemi, kendiliğinden hareket etmesi imkânı bulunsun
bulunmasın, tahsis edildiği amaç, suda hareket etmesini gerektiren, yüzme özelliği bulunan ve pek küçük
olmayan araçtır. Deniz ticaret hukukunda, gemi, kaptan, gemi alacakları, çatma, kurtarma, donatanın, gemi
adamlarının kusurundan doğan sorumluluk, geminin kimliği, bayrağı, bağlama limanı gibi konular ele
alınır. Türk gemileri için, Denizcilik Müsteşarlığının uygun göreceği yerlerde gemi sicili tutulur. Deniz ti-
caret hukukunun bir diğer düzenleme alanı donatma iştirakidir. Gemisini menfaat sağlamak amacıyla suda
kullanan gemi malikine donatan denir. Sigorta hukukunda sigorta sözleşmesi ve çeşitli sigorta tipleri ince-
lenir. Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara
uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin
hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer
edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir. Reasürans, sigortacının, sigorta ettiği menfaati, dilediği
şartlarla, tekrar sigorta ettirmesine denir.

175
Özel Hukukun Dalları

5 Devletler Özel Hukukunu tanımlayabilme


öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Devletler Özel Hukuku

Devletler özel hukuku, yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin işlemlerde uygulanacak hukuktur,
farklı vatandaşlığa sahip kişiler arasındaki özel hukuk ilişkilerini konu alır. Hâkim, Türk kanunlar ihtilâfı
kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re’sen uygular, yetkili yabancı hukukun muh-
tevasının tespitinde tarafların yardımını isteyebilir. Yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin tüm araş-
tırmalara rağmen tespit edilememesi hâlinde, Türk hukuku uygulanır. Uygulanacak yabancı hukukun ka-
nunlar ihtilâfı kurallarının başka bir hukuku yetkili kılması, sadece kişinin hukuku ve aile hukukuna ilişkin
ihtilâflarda dikkate alınır. Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün kamu düzenine
açıkça aykırı olmaması gerekir. Devletler özel hukukunun temel konularından birisi kanunlar ihtilafıdır.
Hak ve fiil ehliyeti ilgilinin millî hukukuna tâbidir. Devletler Özel hukukunun içeriğine, Türk mahkemele-
rinin milletlerarası yetkisi, yabancı mahkeme ve hakem kararlarının tenfizi ve tanınması da dahildir. Vatan-
daşlık, devletler özel hukukunun bir diğer konusudur ve Vatandaşlık Kanunu’nda düzenlenir. Vatandaşlık
Kanunu, Türk vatandaşlığının kazanılması ve kaybına dair işlemlerin yürütülmesine ilişkin usul ve esasları
belirler. Türk vatandaşlığı, doğumla veya sonradan kazanılır. Bir yabancı, Türk vatandaşlığını kazanmak
istiyorsa, kanunda belirtilen şartları taşıması hâlinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabi-
lir. Devletler özel hukuku kapsamında ayrıca, vatandaşlıktan çıkma, çıkarılma ve vatandaşlığın kaybı, çok
vatandaşlık konuları incelenir. Yabancılar hukuku, Devletler Özel hukuku kapsamında ele alınan diğer bir
alandır. Yabancılar hukukuna ilişkin temel bir yasa yoktur ancak, Pasaport Kanunu, İskan Kanunu, Doğru-
dan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Yabancıların İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun ve bu kişilerin çalışma
izinlerine ilişkin mevzuatta yabancıları ilgilendiren hükümlere yer verilmiştir.

176
Hukukun Temel Kavramları

1 Medeni Kanun ile ilgili aşağıdaki ifadelerden


4 “Borçlar hukukunda sorumluluğun kayna-
ğı genel kural olarak kusurlu eylemlerdir. Ancak
hangisi yanlıştır?
Borçlar hukukunda, istisnai nitelik taşıyan kusur-
A. İnsanın doğumla kazandığı haklar Medeni suz sorumluluk halleri de ele alınır.”

neler öğrendik?
Kanun’da ele alınmazken, insanların sonradan
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıdaki ifadede bahse-
elde ettiği haklar Medeni Kanun’da düzenlen-
dilen kusurlu eylemlerden doğan sorumluluktur?
mektedir.
B. Medeni Kanun’un başlangıç kısmını oluşturan ilk A. Hakkaniyet sorumluluğu
yedi maddesinde, temel ilkelere yer verilmiştir. B. Haksız fiil işlenmesi hâlindeki sorumluluk
C. Medeni Kanun’da düzenlendiği üzere, bu ka- C. Adam çalıştıranın sorumluluğu
nun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konu- D. Hayvan bulunduranın sorumluluğu
larda uygulanır. Kanunda uygulanabilir bir hü- E. Yapı malikinin sorumluluğu
küm yoksa, hâkim, örf ve âdet hukukuna göre,
bu da yoksa kendisi kanun koyucu olsaydı nasıl
bir kural koyacak idiyse ona göre karar verir. 5 Aşağıdakilerden hangisi, İş Kanunu uyarınca,
D. Medeni Kanun’a göre herkes, haklarını kulla- işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve iş-
nırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük letmenin yönetiminde görev alan kimselere denir?
kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça A. Alt işveren
kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. B. Müfettiş
E. Medeni Kanun’un iyiniyete hukuki bir so- C. İşveren vekili
nuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin D. Müdür
varlığıdır, yani kişilerin kural olarak iyiniyetle
E. İşyeri temsilcisi
davrandığı kabul edilir, aksini iddia eden bunu
ispatlamak durumundadır.
6 “İş Kanunun bir bölümü, iş sağlığı ve güven-
2 Medeni hukukun dalları ile ilgili aşağıdaki liğine ayrılmıştır. Buna göre işverenler işyerlerinde
iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli
ifadelerden hangisi doğrudur?
her türlü önlemi almalıdır. İşçinin çalışırken sağlık
A. Vesayet ve kayyımlık, Eşya hukuku kapsamında sorunu yaşamaması, işçinin tehlikeye girmemesi
ele alınır. için işverene önemli mükellefiyetler getirilmiştir.”
B. Boşanma, Kişiler hukuku kapsamında ele alınır. Aşağıdakilerden hangisi, işverenin, yukarıda bah-
C. Nafaka, Miras hukuku kapsamında ele alınır. sedilen mükellefiyetlerinden biri değildir?
D. Rehin ve ipotek, Eşya hukuku kapsamında ele
alınır. A. İşverenlere, İş Kanunu uyarınca özürlü ve eski
hükümlü çalıştırma mükellefiyeti getirilmiştir.
E. Kişiliğin korunması, Miras hukuku kapsamın-
da ele alınır. B. İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği
önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemelidir.
C. İşverenler, işçileri karşı karşıya bulundukları
3 Aşağıdakilerden hangisi Borçlar Hukukunun mesleki riskler ve bunlar karşısında alınması
inceleme alanına girmez? gerekli tedbirler konusunda bilgilendirmelidir.
A. Sözleşmelerin kuruluşu D. İşverenler, işçileri iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili
B. Zilyetlik yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgi-
C. Genel işlem koşulları lendirmelidir.
D. Yetkisiz temsil E. İşverenler, işçilere gerekli iş sağlığı ve güvenliği
eğitimini vermek zorundadırlar.
E. Hukuka aykırı (haksız) fiillerin sonucunda olu-
şan maddi zararın tazmini

177
Özel Hukukun Dalları

7 Tacir ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi 9 Aşağıdakilerden hangisi Devletler Özel Hu-
yanlıştır? kukunun içeriğine dahil değildir?
neler öğrendik?

A. Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. A. Vatandaşlık


B. Tacir, kendisi gibi tacir olan veya olmayan bir B. Yabancılar hukuku
kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hiz- C. Kanunlar ihtilafı
met görmüş olması hâlinde, uygun bir ücret D. Yabancı mahkeme ve hakem kararlarının tenfi-
isteyebilir. zi ve tanınması
C. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde E. Türk mahkemelerinin ulusal ve uluslararası
olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm bu- tüm yetkileri
lunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.
D. Gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bu-
nun ticari işletmesiyle ilgili olduğunu diğer tara- 10 Devletler Özel Hukukunun getirdiği düzen-
fa açıkça bildirmesi veya işin ticari sayılmasına lemeler ile ilgili olarak aşağıdaki ifadelerden hangi-
durum elverişli olması hâlinde borç adi sayılır. si yanlıştır?
E. Tacir, verdiği avanslar ve yaptığı giderler için, A. İçinde yabancı bir unsur taşıyan özel hukuk
ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanır. ilişkilerini ilgilendiren bir uyuşmazlık varsa
hâkim, Türk kanunlar ihtilâfı kurallarını ve
bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku
8 Şirketler hukuku ile ilgili aşağıdaki ifadeler- re’sen uygular.
den hangisi yanlıştır?
B. Hâkim, yetkili yabancı hukukun muhtevasının
A. Kolektif şirket şahıs şirketidir. tespitinde tarafların yardımını isteyemez.
B. Komandit şirket şahıs şirketidir. C. Yabancı hukukun olaya ilişkin hükümlerinin
C. Anonim şirket sermaye şirketidir. tüm araştırmalara rağmen tespit edilememesi
D. Limited şirket şahıs şirketidir. hâlinde, Türk hukuku uygulanır.
E. Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket D. Uygulanacak yabancı hukukun kanunlar
sermaye şirketidir. ihtilâfı kurallarının başka bir hukuku yetkili
kılması, sadece kişinin hukuku ve aile hukuku-
na ilişkin ihtilâflarda dikkate alınır ve bu huku-
kun maddî hukuk hükümleri uygulanır.
E. Uygulanacak hukuku seçme imkânı verilen
hâllerde, taraflarca aksi açıkça kararlaştırılma-
dıkça seçilen hukukun maddî hukuk hükümle-
ri uygulanır.

178
Hukukun Temel Kavramları

1. A Yanıtınız yanlış ise “Medeni Hukuk” konu- 6. A Yanıtınız yanlış ise “İş Hukuku” konusunu
sunu yeniden gözden geçiriniz. yeniden gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


2. D Yanıtınız yanlış ise “Medeni Hukuk” konu- 7. D Yanıtınız yanlış ise “Ticaret Hukuku” konu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.

3. B Yanıtınız yanlış ise “Borçlar Hukuku” konu- 8. D Yanıtınız yanlış ise “Ticaret Hukuku” konu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. sunu yeniden gözden geçiriniz.

4. B Yanıtınız yanlış ise “Borçlar Hukuku” konu- 9. E Yanıtınız yanlış ise “Devletler Özel Hukuku”
sunu yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

5. C Yanıtınız yanlış ise “İş Hukuku” konusunu 10. B Yanıtınız yanlış ise “Devletler Özel Hukuku”
yeniden gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

Medeni Kanun toplam dört kitaptan oluşturulmuştur. Bunlar, kişiler hukuku,


aile hukuku, eşya hukuku ve miras hukuku kitaplarıdır. Kişiler hukukunda; ger-
Araştır 1 çek kişilerin hak ehliyeti ve fiil ehliyeti, erginlik, hısımlık, ikametgâh, kişiliğin
korunması, kişisel durum sicilleri, tüzel kişilerin hak ve fiil ehliyetleri, dernekler,
vakıflar vb. konular ele alınır. Aile hukukunda; evlenme, nişanlanma, boşanma,
nafaka, mal rejimleri, hısımlık, soybağının kurulması, babalık ve tanıma kararı,
evlat edinme, velayet, çocuğun malları, ana ve babanın yükümlülükleri, aile içi
nafaka, ev yönetimi, vesayet, kayyımlık vb. konular ele alınır. Miras hukukun-
da; kişinin ölümü sonrasında geride kalan malvarlığı üzerindeki hakları, miras-
çı, mirasbırakan, vasiyetname, miras sözleşmesi, saklı pay, mirasbırakanın bir
kimseyi mirasçılıktan çıkarma hakkı, mirasın açılması ve paylaşılması, istihkak
davaları, mirasın reddi, mirasın tasfiyesi, mirasçıların sorumluluğu vb. konular
ele alınır. Eşya hukukunda ise mülkiyet, taşınır mallar, taşınmaz mallar, sınırlı
ayni haklar, intifa hakkı, irtifak hakkı, oturma hakkı, üst hakkı, kaynak hakkı,
rehin, ipotek, zilyetlik, tapu sicili vb. konular ele alınır.

Borçlar hukuku, kişiler arasındaki borç ilişkilerini konu alır. Buna göre Borç-
Araştır 2 lar hukuku; borç kaynaklarını ve bunların yarattıkları sorumluluk türünü,
borç ilişkilerinin sonuçlarını düzenler.

179
Özel Hukukun Dalları

Araştır Yanıt
7 Anahtarı

İş hukukunun en önemli özelliklerinden birisi, hiçbir ikili borç ilişkisinde ol-


madığı kadar taraflardan birinin (işçinin), diğerine (işverenin) bağımlı olma-
sıdır. İşçi işverenin emir ve talimatlarına uygun hareket etmek zorundadır. Bu
durum, verilen talimatlara uygun hareket eden işçinin korunmasını gerekli
kılar. O sebeple İş Kanunu’nun bir bölümü, iş sağlığı ve güvenliğine ayrılmış-
Araştır 3 tır. İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her
türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağ-
lığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler.
Bu yükümlülüklere aykırı davranan işverenler için oldukça kapsamlı hukuki,
cezai ve idari sorumluluklar doğmaktadır.

Ticaret hukuku bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiilleri konu almak-
tadır. Bu yapısıyla ticari işletme, şirketler hukuku, deniz ticareti, taşıma işleri
Araştır 4 hukuku, kıymetli evrak ve sigorta olmak üzere altı bölümden oluşur. Ticaret
Kanunu’nda yer alan hükümlerle, bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiil-
lere ilişkin diğer kanunlarda yazılı özel hükümler, ticari hükümlerdir.

Vatandaşlık, devletler özel hukukunun konularından biridir. Vatandaşlık konu-


sundaki haklar, Vatandaşlık Kanunu’nda düzenlenir. Vatandaşlık kanununa göre
Türk vatandaşlığı, doğumla veya sonradan kazanılır. Doğumla kazanılan Türk
vatandaşlığı, soy bağı veya doğum yeri esasına göre kendiliğinden kazanılır. Do-
ğumla kazanılan vatandaşlık doğum anından itibaren hüküm ifade eder. Tür-
kiye içinde veya dışında Türk vatandaşı ana veya babadan evlilik birliği içinde
Araştır 5 doğan çocuk Türk vatandaşıdır. Türk vatandaşı ana ve yabancı babadan evlilik
birliği dışında doğan çocuk Türk vatandaşıdır. Türk vatandaşı baba ve yabancı
anadan evlilik birliği dışında doğan çocuk ise soy bağı kurulmasını sağlayan usul
ve esasların yerine getirilmesi hâlinde Türk vatandaşlığını kazanır. Türkiye’de
doğan ve yabancı ana ve babasından dolayı doğumla herhangi bir ülkenin va-
tandaşlığını kazanamayan çocuk, doğumdan itibaren Türk vatandaşıdır.

180
Hukukun Temel Kavramları

Kaynakça
Akıntürk, T. (2004). Medeni Hukuk, İstanbul: Beta Gözübüyük, Ş. (2010). Hukuka Giriş, Ankara:
Basım Yayım Dağıtım AŞ. Turhan Kitabevi.
Akıntürk, T. - KARAMAN, D. (2012). Türk Medeni Güriz, A. (2009). Hukuk Başlangıcı, Ankara: Siyasal
Hukuku Aile Hukuku, Cilt:2, İstanbul: Beta Kitabevi.
Yayınevi.
İmregün, O (2001). Kara Ticareti Hukuku Dersleri,
Arkan, Sabih (2011). Ticari İşletme Hukuku, Ankara: Yetkin Yayınları.
Ankara: Bankacılık ve Ticaret Hukuku Araştırma
Kılıçoğlu, A. (2012). Borçlar Hukuku Genel
Enstitüsü.
Hükümler, Ankara: Turhan Kitabevi.
Aydın, Ufuk(2011). Temel Hukuk Dersleri,
Öztan, B. (2004). Medenî Hukuk’un Temel
Eskişehir: Nisan Kitabevi.
Kavramları, Ankara: Turhan Kitabevi.
Bilge, N. (2005). Hukuk Başlangıcı, Ankara: Turhan
Poroy, R. - Tekinalp, Ü. (2010). Kıymetli Evrak
Kitabevi.
Hukuku Esasları, İstanbul: Vedat Kitapçılık.
Çelikel, A. (2016). Milletlerarası Özel Hukuk.
Riesoğlu, S. (2008). Borçlar Hukuku Genel
İstanbul: Beta Basım Yayın.
Hükümler, İstanbul: Beta Yayınları.
Ergin, B. İ., - Serozan, R. (2012). Miras Hukuku,
Süzek, S. (2011). İş Hukuku, İstanbul: Beta Basım
Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Yayım Dağıtım AŞ.
Gözler, K.(2010). Hukukun Temel Kavramları,
Zevkliler, A (2001). Borçlar Hukuku Genel
Bursa: Ekin Kitabevi.
Hükümler, Ankara: Turhan Kitabevi.
Gözler, K.(2008). Genel Hukuk Bilgisi, Bursa: Ekin
Kitabevi.

İnternet Kaynakları
www.kazanci.com

181
Bölüm 8
Kamu Hukukunun Dalları

1 2
Uluslararası Kamu Hukuku Anayasa Hukuku
1 Uluslararası kamu hukukunu genel hatları 2 Anayasa hukukunu genel hatları ile
ile açıklayabilme açıklayabilme
öğrenme çıktıları

3 4
Genel Kamu Hukuku Ceza Hukuku
3 Genel Kamu hukukunu genel hatları ile 4 Ceza hukukunun temel kavramlarını analiz
açıklayabilme edebilme

5 6
İdare Hukuku Mali Hukuk
5 İdare hukukunun genel kapsamını 6 Mali hukukunun genel kapsamını
belirleyebilme belirleyebilme

7
Yargılama Hukuku
7 Yargılama hukukunun temel esaslarını
açıklayabilme

Anahtar Sözcükler: • Kamu Hukukunun Dalları • Anayasa Hukuku • Ceza Hukuku• İdare Hukuku
• Mali Hukuk • Genel Kamu Hukuku • Uluslararası Kamu Hukuku • Yargılama Hukuku

182
Hukukun Temel Kavramları

GİRİŞ çerçevesini belirleyen anayasal kuralları içermesi ne-


Genel anlamda kamu hukukuna ilişkin yalın bir deniyle Anayasa hukukuna ilişkin açıklamalar geniş
tanım vermek gerekirse kamu hukuku; devlet teş- tutulurken; diğer hukuk dallarına ilişkin olarak daha
kilatını, devletin başka bir devletle veya bireylerle dar kapsamda bilgi verilmesi uygun görülmüştür.
ilişkilerini düzenleyen hukuk kurallarının bütününü
ifade eder (Gözler, 2012: 48). Özellikle birey-devlet ULUSLARARASI KAMU HUKUKU
ilişkileri bakımından kamu hukuku ilişkisi, devletin Uluslararası kamu hukuku, devletlerin birbiriyle
belirli bir konuda iradesini ortaya koymasıyla olu- ve uluslararası kuruluşlarla olan ilişkilerini düzen-
şur. Muhatap olan bireyin bunu kabule ya da onaya leyen kurallardan oluşur. Doktrinde bu hukuk dalı
ilişkin bir beyanda bulunması gerekli değildir. Bu devletler umumi hukuku veya devletler genel huku-
bağlamda kamu hukuku ilişkisi tek taraflıdır. Bu ku gibi terimlerle de ifade edilebilmektedir. Genel
tek taraflılığın doğal sonucu olarak devlet bireye kabule göre uluslararası hukukun temel kaynakları,
karşı daha üstün konumdadır. Ayrıca kamu hukuku uluslararası antlaşmalar, uluslararası örf âdet ve hu-
kapsamındaki hukuki işlemler bakımından, devletin kukun genel ilkeleridir (Sur, 2013: s.19 vd.).
yaptığı işlemler kural olarak hukuka uygunluk kari-
nesinden de faydalanmaktadır. Bir başka deyişle dev- Uygulanabilir Antlaşmalar: Antlaşma kavramı ile
letin yaptığı işlem bir yargı makamı tarafından iptal uluslararası hukuk kişileri arasında, uluslararası hu-
edilinceye kadar hukuka uygun kabul edilir. Kamu kuka tâbi hukuki sonuçlar doğurmak üzere meydana
hukuku alanında devlete bu tür fazladan imkanlar gelen irade uyuşmaları ifade edilmektedir. Bu tanımı
ve imtiyazlar tanınıyor olmasının temel nedeni ise açtığımız zaman, uluslararası düzeyde gerçekleştirilen
devletin “kamu yararı”na yönelik saiklerle hareket bir irade uyuşmasının antlaşma niteliği kazanabil-
ettiği yönündeki varsayımdır. Belirtmek gerekir ki, mesi için birçok koşulun bir araya gelmesi gerektiği
kamu hukuku ilişkisi bağlamında devlet aldığı ka- ortaya çıkmaktadır. Antlaşmanın oluşabilmesi bakı-
rarları da kendisi re’sen icra edebilmektedir. Bunun mından gerekli ilk unsur; söz konusu antlaşmanın,
için ayrıca bir kişi veya kurumun talepte bulunması uluslararası hukukun kendilerine bu alanda yetki
ya da yargılama makamı kararının varlığı gerekmez. tanıdığı kişiler arasında yapılmasıdır. Yetki tanınan
kişilerin başında ise egemen devletler gelmektedir.
Bununla birlikte kamu hukuku dalları içerisin- Yine ilke olarak uluslararası örgütler de antlaşma ak-
de uluslararası kamu hukukunun biraz daha farklı detme yetkisine sahiptirler. Ancak bu iki uluslararası
özellikler gösterdiğini de belirtmek gerekir. Nitekim hukuk kişisi dışındaki birimlerin antlaşma yetkisinin
uluslararası hukukta, ulusal hukuklarda olduğu gibi bulunup bulunmadığı konusu tartışmalıdır (Pazarcı,
devlet-birey ilişkisi değil, daha çok devlet-devlet veya 2001: 103). İkinci unsur, uluslararası hukuk kişileri
devlet-uluslararası kuruluş ilişkileri düzenlenmekte- arasında bir irade uyuşmasının bulunmasıdır. Son
dir. Bu bağlamda uluslararası arenada bir devletin unsur ise, irade uyuşmasının uluslararası hukuk ku-
başka bir devlete üstünlüğü ilkesel olarak söz ko- rallarına uygun olarak ve uluslararası hukuk çerçeve-
nusu olamayacağından, uluslararası kamu hukuku sinde hukuksal sonuçlar doğurmak üzere gerçekleşti-
kapsamındaki hukuksal ilişkilerde bir devletin başka rilmiş olmasıdır (Sur, 2013: 23 vd.).
bir devletten daha üstün konumda bulunması, tek
taraflı açıklamasıyla uluslararası hukuksal bir ilişki Uluslararası Örf ve Âdet: Uluslararası örf-âdet
kurması kural olarak mümkün olmaz. Bu farklılık- (yapılageliş), uluslararası hukukun antlaşmalar ve
lar da uluslararası ilişkilerin ve uluslararası hukukun hukukun genel ilkeleri dışındaki tüm prensip ve ku-
kendine özgü yapısından kaynaklanmaktadır. rallarını içermektedir. Nitekim uluslararası huku-
kun kaynakları belirtilirken; öncelikle antlaşmalara,
Bu bölümde yukarıda genel özelliklerini açıkladı- daha sonra örf-âdete (yapılageliş), en son olarak da
ğımız kamu hukuku kapsamında yer alan alt hukuk hukukun genel ilkelerine yer verilmektedir (Pazar-
dalları inceleme konusu yapılacaktır. Bu bağlamda cı, 2001: 103 vd). Aynı şekilde, Uluslararası Adalet
uluslararası kamu hukuku, Anayasa hukuku, genel Divanı Statüsü m.38/1’de, Divanın kaynakları gös-
kamu hukuku, ceza hukuku, idare hukuku, vergi terilirken antlaşmalardan sonra örf-âdete atıf yapıl-
hukuku, yargılama hukuku, kitabımızın bu bölü- mış, daha sonra ise hukukun genel ilkeleri kaynak
mü kapsamında temel esasları incelenecek hukuk olarak gösterilmiştir (Bozkurt, 1999: 604). Genel
dallarını oluşturmaktadırlar. Devletin temel yapısı- olarak kabul edildiği şekliyle, belirli bir şekilde dav-
nı, niteliklerini, erklerini, erklerin birbirleriyle olan ranma yükümlülüğünün bir örf ve adet kuralından
ilişkilerini, temel hakları inceleme konusu yapması, kaynaklandığını söylemek için aranan bazı koşullar
bu bağlamda da tüm diğer hukuk alanlarının genel bulunmaktadır. Bunlardan ilki maddi koşullar, di-

183
Kamu Hukukunun Dalları

ğeri ise psikolojik koşuldur. Maddi koşullar, örf ve âdet kuralından bahsedebilmek için devletlerin belli bir
davranışta, sürekli olarak bulunmasını ve bu uygulamanın genel olmasını gerektirir. Psikolojik koşul ise bu
sürekli ve genel davranışın bir kural düşüncesine dayanılarak yapılmasını gerektirir. Bir başka deyişle devlet-
ler bu şekilde davranmaları gerektiği düşüncesiyle hareket ediyor olmalıdırlar.
Hukukun Genel İlkeleri: Hukukun genel ilkeleri, tüm devletlerin ulusal hukuklarının ortak temeli ola-
rak kabul edilmektedirler. Niteliği konusunda öğretide büyük tartışmalar bulunan bu ilkeler, genel olarak
şu şekilde tarif edilebilir: Birçok ulusal hukuk düzeninde yer alan ve uluslararası hukuk düzenine aktarıl-
malarında, ne hukuk mantığı ne de devletlerin değer yargıları bakımından herhangi bir engel bulunmayan,
devletlerin ortak hukuk değerini içeren kurallardır (Pazarcı, 2001: 221 vd.). Hukukun genel ilkelerine
birkaç örnek vermek gerekirse; hakkın kötüye kullanılmaması, adaletten kaçınmanın yasaklanması, ayrım
gözetmeme ve kazanılmış hak ilkeleri sayılabilir.

Öğrenme Çıktısı

1 Uluslararası kamu hukukunu genel hatları ile açıklayabilme

Araştır 1 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Uluslararası kamu hu-


kuku alanında daha ay-
Bir uygulamanın örf ve âdet rıntılı bilgi için Hüseyin
Hukukun genel ilkelerini
kuralı hâline gelmesi için Pazarcı’nın “Uluslararası
örnekler vererek anlatınız.
aranan koşullar nelerdir? Hukuk (Turhan Kitabevi,
Ankara 2016)” adlı eserini
inceleyiniz

ANAYASA HUKUKU şekillenmektedir. Dünya üzerinde farklı uygulama-


Anayasa hukuku, devletin yönetim biçimi, erk- ları olsa da, başkanlık sistemi de birçok demokratik
lerini ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini belir- ülke tarafından benimsenmiş bir hükümet sistemi-
leyen ve ülkedeki bireylerin temel hak ve özgürlük- dir. Örneğin ABD, Brezilya, Güney Kore ve Arjan-
lerini düzenleyen anayasal kuralların toplamından tin bunlardan ilk akla gelenlerdir. Türkiye’nin uzun
oluşur. Türk Anayasa hukukunun temel kaynağını yıllardır uygulamakta olduğu ve önemli bir tecrübe-
1982 Anayasası oluşturur. 1982 Anayasası bakı- sinin bulunduğu parlamenter sistemi terkedip, baş-
mından Türkiye Cumhuriyeti devletinde başlangıç- kanlık sistemine geçmesinin ne kazandırıp ne kay-
ta güçlerin yumuşak ayrılığı ilkesi benimsenmişti. bettireceğini gelecek günler daha net gösterecektir.
Her ne kadar 2007 Anayasa değişikliğine bağlı ola- Söz konusu sistemde yasama organı olan TBMM
rak Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmeye kanun yapmaktadır. Cumhurbaşkanı ve onun şe-
başlanması, hükümet sistemini güçlerin sert ayrılığı killendirdiği yürütme, kanunları uygulamakta ve
esasının benimsendiği başkanlık sistemine doğru kamu hizmetlerini yürütmektedir. Bununla birlikte
yöneltse de; sistemin en fazla yarı başkanlık olduğu Anayasa’da gösterilen sınırlar içerisinde Cumhur-
kabul edilebilirdi. Ancak 2017 Anayasa değişiklik- başkanı çıkartacağı kararnamelerle faaliyet alanı
leri birlikte hükümet sistemimiz başkanlık sistemi içerisinde gerekli gördüğü birçok düzenlemeyi de
olarak değişmiştir. Cumhurbaşkanlığı sistemi ola- doğrudan yapabilecektir. Yargı organları ise birey-
rak da adlandırılan mevcut hükümet sistemimizde, birey ve birey-devlet arasında ortaya çıkan huku-
yürütme tek ayaklı olup, Cumhurbaşkanı etrafında ki uyuşmazlıkları çözüme kavuşturmaktadır. Bu
noktada şu hususu da belirtmek gerekir ki, hukuk

184
Hukukun Temel Kavramları

devleti ilkesi en yalın haliyle devletin de koymuş temel düşüncenin bir ürünü olarak, XVII. yüzyılda
olduğu kurallarla bağlı olmasını ifade eder. Bu ba- ortaya çıkmıştır (Kaboğlu, 1996: 1; Çeçen, 1995:
kımdan devletin kurallara bağlı kalıp kalmadığını 26). Bu değerler ilk önce doğal hukuk ve toplum
etkin şekilde denetleyebilmek, ancak bağımsız bir sözleşmesi kuramlarıyla açıklanmaya başlanmıştır.
yargı erki sayesinde mümkün olabilecektir. Gerek doğal hukuk kavramı gerekse toplum söz-
Tarihsel süreçte 1924 Anayasası’nda güçler bir- leşmesi birer varsayım olsalar da insan haklarının
liği ilkesinin benimsendiği, 1961 Anayasası’nda ilk temelleri bu varsayımlar sayesinde atılmıştır. Bu
ise yumuşak güçler ayrılığı ilkesinin kabul edildiği bağlamda insan haklarının ortaya çıkışında, belirli
görülmektedir. 1982 Anayasası da başlangıçta aynı olmamakla ve kişiden kişiye değişmekle eleştirilen
sistemi benimsemekteydi. Ancak gerek 1961 ge- doğal hukuk anlayışının büyük etkisi olmuştur
rekse 1982 Anayasa’ları ilk ortaya çıktıklarında bir (Akıllıoğlu, 1995: 1). İnsan haklarını, insanlığın
önceki Anayasa’ya tepkinin izlerini taşımaktaydılar. belirli bir gelişme çağında teorik olarak bütün in-
Bu bağlamda başlangıçta 1961 Anayasası’nda ya- sanlara tanınması gereken ideal değerler listesi ola-
samanın, 1982 Anayasası’nda ise yürütmenin öne rak tanımlayacak olursak; temel haklar terimi, in-
çıkartıldığı görülmektedir. Nitekim 1961 Anaya- san hakları denilen ideal listenin devlet tarafından
sası önceki dönemde yürütmenin sahip olduğu tanınmış bölümünü ifade eder (Gören, 1995:15).
gücü, hukuku zorlar şekilde kullanmasına; 1982 Geçtiğimiz yüzyılda insan haklarına ilişkin ola-
Anayasası ise önceki dönemde yürütmenin yasama rak birçok bildirge yayınlanmış ve uluslararası söz-
karşısında zayıf kalmasına ve yasamanın gerektiği leşme imzalanmıştır. 10 Aralık 1948’de Birleşmiş
gibi çalışamamasına tepkiden kaynaklı hükümler Milletler Genel Kurulunca İnsan Hakları Evrensel
içermekteydi (Aydın, 2008: 190). Ancak yukarıda Bildirgesi yayınlanmış, burada kabul edilen haklara
da belirttiğimiz üzere, 2017 değişiklikleri sonrasın- dayalı olarak 1966 yılında da iki uluslararası sözleş-
da 1982 Anayasası’nın başlangıçta kabul ettiği hü- me daha kabul edilmiştir. 1966 yılında kabul edilen
kümet sistemi tümden değişmiş ve hükümet siste- bu iki sözleşme, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar
mimiz parlamenter sistemden başkanlık sistemine Sözleşmesi ile Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesidir.
evrilmiştir. Birleşmiş Milletler daha sonra ayrıca Uluslararası
Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesine ek seçimlik
bir protokol de benimsemiştir. Tüm bu saydığımız
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin metinler; yani 1948 tarihli bildirge, 1966 tarihli iki
Temel Nitelikleri sözleşme ve daha sonra kabul edilen ek protokol
1982 Anayasası’nın 1. maddesinde devletin hep birlikte Uluslararası İnsan Hakları Bildirgesi ola-
bir cumhuriyet olduğu ifade edildikten sonra, 2. rak bilinmektedirler. Bunun dışında Amerika İnsan
maddede ise cumhuriyetin temel nitelikleri hük- Hakları Sözleşmesi, Afrika İnsan Hakları Sözleşmesi
me bağlanmıştır. Buna göre; “Türkiye Cumhuriyeti, ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi pek çok böl-
toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı gesel sözleşmeler de mevcuttur. Türkiye Cumhuriye-
içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliği- ti Devleti 1982 Anayasası’nın 2. maddesinde açıkça
ne bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, ifade edildiği üzere temel insan haklarına saygılı bir
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir (Any. devlettir. Bu saygının gereği olarak kamusal faali-
m.2).” Bu düzenlemeden hareketle Türkiye Cum- yetlerini insan haklarına uygun şekilde yürütme yü-
huriyeti Devleti’nin nitelikleri; insan haklarına kümlülüğü altındadır.
saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik,
laik, sosyal hukuk devleti olarak sıralanabilir. Aşa-
ğıda bu nitelikler başlıklar hâlinde incelenecektir. Atatürk Milliyetçiliğine Bağlı Devlet
Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasa m.2’de açıkça
ifade edilen niteliklerinden birisi de Atatürk milliyet-
İnsan Haklarına Saygılı Devlet çiliğine bağlılıktır. Milliyetçilik genellikle ırki temelli
İnsan hakları, modern sürecin bir ürünüdür. Bu bir ideolojik görüş olarak değerlendirilmekle birlikte,
haklar, insanların sırf insan oldukları için, doğuş- Atatürk milliyetçiliği daha çok vatandaşlık ve aidiyet
tan bazı hak ve özgürlüklere sahip olduğu ve devlet hissi odaklı olarak yapılandırılmıştır. Bu bağlamda
tarafından bunlara dokunulamayacağı yolundaki Atatürk milliyetçiliği, Türkiye Cumhuriyetine vatan-

185
Kamu Hukukunun Dalları

daşlık bağı ile bağlı olan herkesin, renk, din, dil ve Kamusal faaliyetlerde dini referansların dikkate
ırk ayrımı olmaksızın Türk sayılmasını ifade eder (Ay- alınmaması laiklik ilkesinin ilk gereğini oluştur-
dın, 2008:192). Bu bağlamda Atatürk milliyetçiliğine maktadır. Laikliğin ikinci gereği olarak ise devletin
bağlı bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti, hangi ırk- dini inanç ve ibadetlere karışmaması, ibadetlere en-
sal kökenden olursa olsun vatandaşlık bağı ile devlete gel olmak isteyenlere yönelik tedbirleri alması ara-
bağlı olan ve kendisini Türk kabul eden herkesi Türk nır. Dolayısıyla laik bir devlet kamusal faaliyetlerini
kabul etmekte ve ona tüm vatandaşlara tanınan hak- dinî referanslara göre düzenleyemeyeceği gibi, dini
ları ayrım yapmaksızın tanımaktadır. inanç ve ibadetlere eşit mesafede olmalı, bireylerin
inançlarına ve bunun gereği olan ibadetlerine kural
olarak karışmamalıdır. Laik bir devlet olan Tür-
Demokratik Devlet kiye Cumhuriyeti de bu gereklere uygun şekilde
Siyasal anlamda demokrasi, toplumdaki birey- kamusal faaliyetlerini yürütmektedir. Ayrıca Any.
lerin doğrudan yönetime katılmak veya yönetici- m.24’te de herkesin vicdan, dinî inanç ve kanaat
leri belirlemek suretiyle devlet yönetiminde etkili hürriyetine sahip olduğu açıkça vurgulanmış ve te-
olabildikleri ve ifade özgürlüğü başta olmak üze- minat altına alınmıştır.
re diğer temel haklarının teminat altında olduğu
yönetim biçimidir. Demokratik sistemlerde ege-
menliğin muhakkak halkın elinde olmasına gerek Sosyal Devlet
yoktur. Egemenliğin halkın elinde olduğu devlet Sosyal devlet-sozialstaat (refah devleti-welfare
biçimleri cumhuriyet olarak ifade edilir (Tanör- state), acımasız ve sert liberalizmin ortaya çıkardığı
Yüzbaşıoğlu, 2006, s.62). Ancak cumhuriyet ol- sorunları gidermeye yönelik olarak ortaya konulan
mamakla birlikte demokratik olan siyasal sistemler ve serbest piyasa ekonomisinin yanında devlete
de mevcuttur. Bunun klasik örneği olarak Birleşik birtakım sosyal sorumluluklar da getiren bir devlet
Krallık gösterilir. Bu devlette egemenliğin kral veya anlayışını ifade etmektedir. Temelde serbest piyasa
kraliçede olmasına karşın, halk, devlet yönetimine ekonomisinin kurallarına bağlı hareket eden sosyal
etkin şekilde katılmaktadır. Dolayısıyla devlet si- devlet, diğer taraftan da toplumdaki her bir birey
yasal yapı bağlamında monarşik bir demokrasidir. için minimum bir hayat standartı sağlama kaygısı-
Bu anlatılanlar ışığında denilebilir ki, bir devlette nı da taşımaktadır. Bu bağlamda sosyal devlet anla-
kural olarak isteyen herkes yönetimde rol almaya yışı, bireysel özgürlüklere ve serbest piyasa ekono-
talip olabiliyor ve yöneticiler halk tarafından eşit misine dayanan liberal düşünce sisteminin insani
oyla seçiliyorsa, ayrıca bireylerin temel hakları da öğelerle güçlendirilmesine hizmet etmektedir. Ger-
teminat altına alınmışsa, o devlette demokrasinin çekten de vahşi ve sert kapitalizmin hâkim olduğu
temel koşulları var demektir. Bu bağlamda yöneti- bir toplumda, sosyal sınıflar arasındaki farkın iyice
cilerin seçimle işbaşına gelmesi, kural olarak isteyen açılması, mevcut düzenin meşruiyetini de halk nez-
herkesin yönetimde rol almaya talip olabilmesi, diğer dinde sorgulanır hâle getirecektir. Bu bağlamda gü-
temel hakların ve özellikle ifade özgürlüğünün gü- nümüz refah devletinde sosyal haklar merkezî bir
vence altına alınmış olması, demokratik toplumun konuma sahiptir (Kara, 2004: 45). Sosyal bir devlet
temel gerekleri olarak sayılabilir (Aynı yönde bk. olarak Türkiye Cumhuriyeti de vatandaşı olan her
Özbudun, 2000, s.82). Türkiye Cumhuriyeti de bir birey için insanca yaşamanın minimum koşulla-
demokratik bir devlet olarak bu gereklerin yerine rını sağlamak amacıyla faaliyetlerini yürütmelidir.
getirildiği bir devlettir. Refah toplumunun oluşturulmasında alınabile-
cek aktif ve pasif önlemler bulunduğu ifade edilirken,
Laik Devlet pasif önlemlerin sosyal devlet ilkesi gereğince sosyal
haklar alanında gerçekleştirilecek faaliyetlerden oluş-
Cumhuriyet, egemenliğin halka ait olduğu dev-
tuğu kabul edilmektedir. Buna göre refah toplumu
let biçimidir. Her ne kadar laiklik sıklıkla din ve
için aktif önlemler bireysel zenginliklerin arttırılması-
devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak ifade
nı sağlayacak faaliyetlerden ibarettir. Doğal kaynakla-
edilse de hukuki anlamda laiklik hukuk kuralı koy-
rın bireylerin üretim ve etkinliğine açılması, kamusal
ma yetkisinin beşerî iradeye, yani insan iradesine
arazilerin girişimcilere tahsis edilmesi aktif önlemlerin
bağlı olmasını, bu konuda herhangi bir tanrısal re-
önde gelenlerindendir. Nitekim bireyler zenginleştik-
feransla hareket edilmemesini ifade etmektedir.

186
Hukukun Temel Kavramları

çe toplum da zenginleşecektir. Buna karşın pasif ön- VII. Yasama yetkisi


lemler ise özgürlükçü refah devletinin insani yönünü Madde 7 – Yasama yetkisi Türk Milleti adına
oluşturmaktadır. Bu bağlamda kişisel özellikleri veya Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki dev-
şansları gereği bireysel zenginliklerini arttırma imkânı redilemez.
bulamamış kişilerin minimum ihtiyaçlarının karşılan-
VIII. Yürütme yetkisi ve görevi
ması özellikle gelişmekte olan devletlerde ancak devlet
desteği ile mümkün olabilecektir. Emeklilik, zorunlu Madde 8 – Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhur-
sağlık giderlerinin karşılanması, eğitim ve öğretimde başkanı (…)(1) tarafından, Anayasa’ya ve kanunla-
ücretsiz hizmetlerin sunulması refah toplumundaki ra uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.(1)
önemli pasif önlemlerdir. Bunlar sosyal devlet anlayı- IX. Yargı yetkisi (2)
şının gereği olarak bireylere sunulmalıdırlar (Varansel, Madde 9 – Yargı yetkisi, Türk Milleti adına ba-
2010: 55 vd.). ğımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.
Aşağıda yasama, yürütme ve yargının anayasal dü-
Hukuk Devleti zenlemelerle ne şekilde yapılandırıldığı ele alınacaktır.
Hukuk devleti kavramı, en dar anlamıyla, devlet
organlarının da, tıpkı toplumdaki bireyler gibi hu- Yasama
kuk kurallarıyla bağlı olmasını ifade eder. Dolayısıy- 1982 Anayasası’na göre yasama yetkisi TBMM’ye
la söz konusu ilke, bireylerin devlet karşında huku- aittir ve kural olarak bu yetki devredilemez (Any.
ki güvenliğe sahip olmaları ve kendilerini güvende m.7). TBMM 600 milletvekilinden oluşmaktadır
hissedebilmeleri için büyük önem arzeder. Her ne (Any. m.75). On sekiz yaşını dolduran her Türk mil-
kadar hukuk devleti kavramının ilk ortaya çıkışı ve letvekili seçilebilir. Bununla birlikte;
dar anlamda içeriği bu şekilde ifadelendirilebilirse
• En az ilkokul mezunu olmayanlar,
de; söz konusu kavramın doğal hukuk anlayışının
etkisiyle zaman içerisinde daha da geliştirildiği gö- • kısıtlılar,
rülmektedir. Günümüzde hukuk devleti kavramının • askerlikle ilişiği olanlar,
içerisine temel hak özgürlüklerin anayasal güvence • kamu hizmetinden yasaklılar,
altına alınması, idarenin faaliyetlerine karşı yargı yo- • taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha
luna başvurulabilmesi, kanunların anayasal uygun- fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm
luk denetiminin yapılabilmesi ve kuvvetler ayrılığı giymiş olanlar,
gibi başkaca unsurlar da katılmıştır. Bu bağlamda
dar anlamıyla ele alınsa bile hukuk devletinde, hu- • zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık,
kukun üstün kılınması, hukuk kurallarının ayrım dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kul-
gözetilmeksizin tüm bireylere ve devlet organlarına lanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar-
eşit şekilde uygulanması, ortaya çıkan uyuşmaz- la, kaçakçılık, Resmî ihale ve alım satımlara
lıkların ise hukuk kuralları çerçevesinde çözülme- fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vur-
si gerekir. Anayasa’mızın 2. maddesinde Türkiye ma, terör eylemlerine katılma ve bu gibi ey-
Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu açıkça lemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle
ifade edilerek, devletin bu gereklere bağlı hareket et- hüküm giymiş olanlar, affa uğramış olsalar
mesi anayasal güvenceye bağlanmıştır. bile milletvekili seçilemezler (Any. m.76).
Hakimler ve savcılar, yüksek yargı organları
mensupları, yükseköğretim kurumlarındaki öğ-
Anayasa’ya Göre Devlet Organları retim elemanları, Yükseköğretim Kurulu üyeleri,
1982 Anayasası’na göre Türkiye Cumhuriyeti kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsünde-
Devleti kuvvetler ayrılığı ilkesine göre yapılandı- ki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi
rılmıştır. Bu bağlamda devletin yasama, yürütme niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ve Silahlı
ve yargı olmak üzere üç temel erki bulunmaktadır. Kuvvetler mensupları, görevlerinden çekilmedikçe,
Yasama erkini TBMM, yürütme erkini Cumhur- aday olamazlar ve milletvekili seçilemezler (Any
başkanı, yargı erkini ise bağımsız mahkemeler oluş- m.76).
turur. Bu hususlar Anayasa madde 7, 8 ve 9’da şu
şekilde hükme bağlanmıştır.

187
Kamu Hukukunun Dalları

Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkan- konusu muhakeme işlemleri gerçekleştirilemediği


lığı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır. Süresi için, bu durum muhakeme kurallarının kişi bakı-
biten milletvekili yeniden seçilebilir (Any. m.77). mından uygulanmasının istisnasını oluşturmak-
Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yet- tadır. Ancak dokunulmazlık sadece Any. 83/2’de
kileri Any. m.87’de şu şekilde düzenlenmiştir; belirtilen işlemlerle sınırlıdır. Bunlar dışındaki
başkaca muhakeme işlemlerinin milletvekilleri
• kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak;
hakkında yapılması mümkündür (Centel ve Zafer,
• bütçe ve kesin hesap kanun tekliflerini gö- 2011: 68). Örneğin; haklarında delil toplanabilir,
rüşmek ve kabul etmek; tanık dinlenebilir.
• para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek; Bununla birlikte, “ağır cezayı gerektiren suçüstü
• milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış ol-
uygun bulmak, mak kaydıyla Anayasa’nın 14. maddesindeki durum-
• Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayı- lar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili
sının beşte üç çoğunluğunun kararı ile ge- makam durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye
nel ve özel af ilânına karar vermek Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır (Any.
• Anayasa’nın diğer maddelerinde öngörülen m.83/2).” Dolayısıyla bir milletvekili kasten birisini
yetkileri kullanmak ve görevleri yerine ge- öldürdükten hemen sonra veya öldürmeye teşebbüs
tirmek. ederken yakalanırsa, ağır cezayı gerektiren bir suçüs-
tü hâli söz konusu olduğundan dokunulmazlıktan
Milletvekillerinin görevlerini daha rahat yapa-
faydalanamayacaktır. Aynı şekilde anayasal düzeni
bilmeleri için Anayasa’da onlar bakımından birta-
ortadan kaldırmaya veya devleti bölmeye yönelik bir
kım yargısal bağışıklıklar ve güvenceler getirilmiş-
silahlı örgüt üyesi olmaktan dolayı haklarında taki-
tir. Söz konusu bağışıklıklar yasama sorumsuzluğu
bat yapılan milletvekilleri de, Anayasa’nın 14. mad-
ve yasama dokunulmazlığından ibarettir.
desi kapsamında yer alan fiilleri gerçekleştirdikleri
Yasama sorumsuzluğu, milletvekillerinin temsil için dokunulmazlıktan yararlanamazlar.
ettikleri seçmen iradesini, görüşlerini ve isteklerini
“Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında,
herhangi bir baskı altında kalmaksızın açıklayabil-
seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmü-
mesinin güvencesini oluşturur. Meclis kararıyla kal-
nün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine
dırılması mümkün olmayan yasama sorumsuzluğu,
bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez. Tekrar
bu özelliği dolayısıyla mutlak bir niteliğe sahiptir.
seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuştur-
Sorumsuzluk bağışıklığı, milletvekillerinin meclis
ma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırması-
çalışmalarındaki oy ve sözlerinden, ileri sürdükle-
na bağlıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi
ri düşüncelerden sorumlu tutulmamaları esasına
parti gruplarınca, yasama dokunulmazlığı ile ilgili
dayanmaktadır. Milletvekilleri meclis çalışmaların-
görüşme yapılamaz ve karar alınamaz (Any m.83/2)”
daki bu faaliyetlerini, ilgili oturumdaki Başkanlık
Divanının teklifi üzerine meclisçe başka bir karar
alınmadıkça meclis dışında da yineleyebilir ve açığa Yürütme
vurabilirler. Yasama sorumsuzluğu bu yineleme ve 2017 Anayasa değişikliğinden sonra hükümet
açığa vurma için de geçerlidir (Any. m.83/1). sistemimizde yürütme organı, Cumhurbaşkanın-
Sorumsuzluğun yanında milletvekillerinin ya- dan oluşan tek ayaklı bir erk olarak yapılandırıl-
sama dokunulmazlıkları da vardır. Any m.83/2’ye mıştır. Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş,
göre; “seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterli-
sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça liğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan
tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yar- halk tarafından seçilir.
gılanamaz.” Dolayısıyla dokunulmazlığı Meclis ta- Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir
rafından kaldırılmadıkça, suç işlediği ileri sürülen kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.
bir milletvekili hakkında dört muhakeme işlemi- Cumhurbaşkanlığına, siyasi parti grupları, en son
nin yapılması mümkün değildir. Bunlar; yakalama yapılan genel seçimlerde toplam geçerli oyların tek
(tutulma), tutuklama, sorgulama ve yargılamadır. başına veya birlikte en az yüzde beşini almış olan si-
Milletvekili statüsündeki kişiler bakımından söz yasi partiler ile en az yüz bin seçmen aday gösterebi-

188
Hukukun Temel Kavramları

lir. Cumhurbaşkanı seçilen milletvekilinin Türkiye • Milli güvenlik politikalarını belirler ve ge-
Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer. Genel oyla rekli tedbirleri alır.
yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu • Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Si-
alan aday, Cumhurbaşkanı seçilir. İlk oylamada bu lahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil
çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci eder.
pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk
• Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına
oylamada en çok oy almış iki aday katılır ve geçerli
karar verir.
oyların çoğunluğunu alan aday, Cumhurbaşkanı
seçilir. Seçimlerin tamamlanamaması halinde, ye- • Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle
nisi göreve başlayıncaya kadar mevcut Cumhurbaş- kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır.
kanının görevi devam eder (Any. m.101). • Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin
Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri Any. konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi
m.104’te şu şekilde düzenlenmiştir; çıkarabilir. Anayasa’nın ikinci kısmının bi-
rinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel
• Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme
haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü
yetkisi Cumhurbaşkanına aittir.
bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler
• Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzen-
Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin lenemez. Anayasa’da münhasıran kanunla
birliğini temsil eder; düzenlenmesi öngörülen konularda Cum-
• Anayasa’nın uygulanmasını, Devlet organları- hurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Ka-
nın düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder. nunda açıkça düzenlenen konularda Cum-
• Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının hurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.
ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanun-
açılış konuşmasını yapar. larda farklı hükümler bulunması halinde,
kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Bü-
• Ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise
yük Millet Meclisinin aynı konuda kanun
mesaj verir.
çıkarması durumunda, Cumhurbaşkanlığı
• Kanunları yayımlar. kararnamesi hükümsüz hale gelir.
• Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye • Cumhurbaşkanı, kanunların uygulanmasını
Büyük Millet Meclisine geri gönderir. sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak
• Kanunların, Türkiye Büyük Millet Meclisi şartıyla, yönetmelikler çıkarabilir. Kararna-
İçtüzüğünün tümünün veya belirli hüküm- meler ve yönetmelikler, yayımdan sonraki
lerinin Anayasa’ya şekil veya esas bakımın- bir tarih belirlenmemişse, Resmî Gazetede
dan aykırı oldukları gerekçesiyle Anayasa yayımlandıkları gün yürürlüğe girer.
Mahkemesinde iptal davası açar. • Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasa’da ve ka-
• Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları nunlarda verilen seçme ve atama görevleri
atar ve görevlerine son verir. ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri
• Üst kademe kamu yöneticilerini atar, gö- kullanır.
revlerine son verir ve bunların atanmalarına
ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle düzenler.
Yargı
• Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyetinin Anayasa’ya göre yargı yetkisi, Türk Milleti adına
temsilcilerini gönderir, Türkiye Cumhuri- bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır (Any.
yetine gönderilecek yabancı devlet temsilci- m.9). Hukuk devleti ilkesinin hayat bulabilmesi
lerini kabul eder. bakımından hâkimlerin ve mahkemelerin bağım-
sızlığı hayati öneme sahip bir husustur. Bu bağlam-
• Milletlerarası andlaşmaları onaylar ve ya-
da söz konusu husus Anayasa koyucu tarafından
yımlar.
anayasal teminata bağlanmış (Any. m.138), ayrıca
• Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları bağımsızlığı sağlamaya yönelik birtakım güvenceler
gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunar. de getirilmiştir (Any. m.139).

189
Kamu Hukukunun Dalları

Devletin başta gelen fonksiyonlarından biri de Bununla birlikte bağımsızlıklarını güvence al-
adalet dağıtmaktır. İyi bir adaletin başlıca şartı ise tına almak adına hâkimlere, Anayasa’da bir takım
adaleti dağıtanların, yani hâkimlerin bağımsız ol- teminatlar da tanınmıştır. Bu bağlamda, hâkimler
masıdır. Zira en küçük bir yabancı unsurun müda- azlonulamazlar, kendileri istemedikçe Anayasa’da
halesi ile bile bozulan kurum adalettir (Toroslu ve öngörülen yaştan (65 yaşından) önce emekliye ayrıla-
Feyzioğlu, 2006:97). Hâkimin bağımsızlığı, onun mazlar, bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması
genel olarak herhangi bir kişi veya kuruma bağlı ol- sebebiyle de olsa aylık, ödenek ve özlük haklarından
mamasını, hiçbir kişi veya kurumdan emir almama- yoksun kılınamazlar (Any m.139).
sını ifade eder. Bu bağlamda hâkimin bağımsızlığı Kuvvetler ayrılığı ilkesinin doğal bir sonucu ola-
belirli uyuşmazlıklar bakımından değil; genel olarak rak ortaya çıkan mahkemelerin bağımsızlığı, mevcut
tüm uyuşmazlıklar bakımından ortaya çıkan soyut siyasi düzen ve iktidar karşısında hukukun üstünlü-
nitelikli bir özelliktir. Dolayısıyla hâkimin bir uyuş- ğünü sağlamanın da en önemli enstrümanını oluş-
mazlıkta bağımsız olması bir başka uyuşmazlıkta ise turmaktadır. Bu itibarla mahkemelerin genel olarak
bağımsız olmaması diye bir şey söz konusu olmaz. bağımsız olması, sadece adil yargılanma hakkı bakı-
Hâkim genel olarak ya bağımsızdır ya da değildir. mından değil; genel olarak iktidarın sınırlandırılma-
Hâkimlerin yerine getirdikleri görevin önemi- sı ve toplumun hukuk düzenine güvenini sağlamak
ne binaen, Anayasa’da bağımsızlıkları özel olarak bakımından da büyük önem arzeder.
düzenlenmiştir. Buna göre; hâkimler, görevlerinde Mahkemelerin bağımsızlığının sağlanabilmesi
bağımsızdırlar. Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uy- bakımından öngörülen en önemli teminatlardan bi-
gun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. risi de kanuni hâkim ilkesidir. Anayasa’nın 37. mad-
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetki- desinde güvence altına alınan kanuni hâkim ilkesi,
sinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere somut bir uyuşmazlığa ilişkin yargılama yapacak
emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye mahkemenin kuruluşunun, yetkilerinin ve yargıla-
ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava ma usulünün kanunla ve daha bu uyuşmazlık ortaya
hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kulla- çıkmadan önce belirlenmiş olması gerekliliğini ifade
nılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz eder. Bu şekilde sanıkların salt kendileri için kurul-
veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve muş, ad hoc nitelikteki (özel) mahkemelerde yargı-
yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına lanmalarının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Nitekim
uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme olaya ve kişiye özel kurulmuş olmaları dolayısıyla bu
kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların ye- tür mahkemelerin bağımsızlığına ve dolaylı olarak
rine getirilmesini geciktiremez (Any m.138). tarafsızlığına güven duyulamayacaktır.

Öğrenme Çıktısı

2 Anayasa hukukunu genel hatları ile açıklayabilme

Araştır 2 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Anayasa hukuku alanın-


da daha ayrıntılı bilgi için Sosyal devlet anlayışının ge-
Bir milletvekili hangi hâllerde
Ergun Özbudun’un “Türk reği olarak bireylere devlet
yasama dokunulmazlığından
Anayasa Hukuku (Yetkin tarafından sunulması gere-
faydalanamaz?
Yayınevi. Ankara, 2016)” kenleri tartışınız.
adlı eserini inceleyiniz.

190
Hukukun Temel Kavramları

GENEL KAMU HUKUKU eşitliği sağlamak amaçlanırsa çoğu kez özel mülki-
Bu hukuk dalı Fransız Devrimi sonrası ortaya yet, ticari faaliyette bulunma, üretim araçlarına sa-
çıkan Fransız öğretisinin bir ürünüdür. Bu hukuk hip olma gibi özgürlüklerin kısıtlanması söz konu-
dalının gelişmesinde Alman ekolünün de önemli su olacaktır. Ancak devlet bireysel özgürlükleri ön
etkileri olmuştur. Hukuk felsefesine yakın olan, planda tutarsa ve bu amaçla özel mülkiyeti, ticareti
devleti ve insan haklarını ele alan genel kamu hu- ve üretim araçlarına sahibi olmayı serbest bırakırsa,
kuku bu bağlamda Anayasa hukuku ile yakın iliş- bu durumda da bu yolla zenginleşen bir sınıf ortaya
kilidir. Devletin tanımı, öğeleri, tarihsel gelişimi, çıkacak, bu da toplumsal eşitliğe zarar verecektir. İşte
devlet yapıları ve insan hakları bu alanın temel in- genel kamu hukuku bunlardan hangisinin toplum-
celeme konularını oluşturur. sal önceliği olduğu konusundaki görüşleri de konu
edinmektedir. Bu bağlamda liberal devletler özgür-
Devlet toplumun siyasal örgütlenmesidir. Tarih-
lüğün toplumsal gerekliliğini ön planda tutarken,
sel süreçte insan topluluklarında giderek artan nüfus,
sosyalist örgütlenmeler eşitliğin toplumsal gereklili-
beraberinde kargaşa ve düzensizliği de getirince, in-
ğini öncelemektedirler.
sanlar kendilerini güven altına alabilmek ve hakları-
nı koruyabilmek açısından, devlet kurumuna ihtiyaç Bunun yanında insanların sırf insan olma vasıf-
duymuşlardır (Çeçen, 1995: 93). Büyüyen tehlike ları dolayısıyla doğuştan devlet karşısında bir takım
ve tehditler karşısında bireysel savunmanın yeter- haklara sahip olarak doğdukları düşüncesinin yan-
sizliğini gören insanlar, kolektif güvenlik sistemleri sıması olan insan hakları kavramı da genel kamu
kurmaya başlamışlar ve bu amaçla bir araya gelerek hukuku içerisinde ele alınmaktadır. Doktrinde te-
ilk devlet örneklerini oluşturmuşlardır. İlerleyen sü- mel hak terimi yerine farklı terimlerin kullanıldığı
reçte bu yapılar giderek daha çok kurumsallaşmış da görülmektedir. Örneğin; Kapani, kamu hürri-
ve kurulan düzen zaman içerisinde adaletle uyuştu- yetleri terimini kullanmaktadır (Kapani, 1976: 14
rulmaya başlanmıştır. Bu şekilde adaletten nasibini vd). Ayrıca temel hak ve özgürlükler şeklinde bir
alan devlet doğa ve nitelik değiştirmiş bu arada da terim kullanıldığı da görülmektedir (Korkusuz,
adaletin değişik görünüm ve anlayış şekilleri ortaya 1998: 12). Ancak özgürlük bir şeyi yapma ya da
çıkmıştır (Zabunoğlu, 1973: 65). yapmama serbestliğidir. Hak kavramı ise özgürlük-
ten daha geniş bir anlam taşır. Hak, yalnız serbest
Devleti; belirli bir toprak parçası (ülke) üzerin-
olmayı değil; bunun yanında devletten ve diğer bi-
de egemenlik sahibi olan insan topluluğu olarak
reylerden bir takım taleplerde bulunmayı da kap-
tanımlamak mümkündür. Bu bağlamda devletin
sar. Bu bağlamda her özgürlük bir haktır ancak
insan, ülke ve egemenlik olmak üzere üç temel un-
her hak bir özgürlük değildir. Bu nedenle pozitif
suru bulunmaktadır (Aydın, 2008: 239). Bununla
hukuka aktarılmış insan haklarını ifade etmek için
birlikte modern süreçte devlet nitelik ve yapı de-
kamu hürriyetleri terimi kullanıldığında, bu ifade,
ğiştirmiştir. Ulus devlet şeklinde yapılanan modern
genellikle bir şeyi talep edebilme yetkisi olarak or-
devletlerin en önemli egemenlik göstergelerinden
taya çıkan sosyal hakları kapsamayacaktır. Ayrıca
birisi belirli bir toprak parçası üzerinde şiddet te-
her özgürlük aynı zamanda bir hak olduğundan
kelini ellerinde bulundurmalarıdır. Bazı düşünür-
temel hak ve özgürlükler şeklindeki ifadede, öz-
ler modern anlamda devlet tanımı yaparken şiddet
gürlük kavramı gereksiz kullanılmış olacaktır ki,
tekelini elinde bulundurmayı belirleyici unsur ola-
bu da bir tür anlatım bozukluğudur. Bu nedenle
rak kullanmışlardır. Bu bağlamda en kısa tanımıyla
biz temel haklar terimini kullanmayı daha uygun
devlet; belli bir arazi içinde fiziksel şiddetin meşru
buluyoruz. Son olarak şunu da belirtmek gerekir
kullanımını tekelinde bulunduran insan toplulu-
ki doktrinde bazen temel haklar teriminin insan
ğudur (Pierson, 2000: 24 vd.).
hakları kavramını ifade etmek için kullanıldığı da
Bunlar dışında genel kamu hukukunun en görülmektedir (Uygun, 2000: 20).
önemli çalışma konularından birisi de özgürlük ve
Temel haklar, temel fonksiyon olarak devlet ve
eşitlik paradoksudur. Nitekim bu iki kavram her ne
diğer bireyler karşısında kişinin maddi ve manevi
kadar ilk bakışta birbiriyle paralel ilerleyen kavramlar
bütünlüğünü koruma altına alır. Hemen her insa-
gibi görünseler de, daha yakından incelendiklerinde,
nın özünde, gizli bir potansiyel vardır. Bu potan-
ikisinin çoğu kez birbiriyle çelişir durumda oldukları siyel sayesinde insan birçok eylemi gerçekleştirebi-
görülecektir. Gerçekten de bir devlette bireyler arası lir. Bu bağlamda bugünkü medeniyet insanın bu

191
Kamu Hukukunun Dalları

potansiyelini kullanabilmesi sayesinde doğmuştur. akımın devamı olan bireycilik öğretisi, bu özgür-
Örneğin, birçok insanın yapısında Hamlet’i yaza- lüklerin kuramsal verilerini sağlamışlardır. Bu hak-
cak ya da ampulü bulacak potansiyel vardır. Ancak lardan belli başlıları; yaşam hakkı ve kişi dokunul-
bunları sadece bu potansiyeli gerçekleştirebilecek mazlığı, kişi özgürlüğü ve kişi güvenliği, düşünce ve
uygun ortamı bulan kimseler yapabilmişlerdir. düşünceyi açıklama özgürlüğü, eşitlik hakkı, seçme
İnsanın bu potansiyelini kullanabilmesi, toplum ve seçilme hakkı, tarafsız yargıç önünde yargılanma
düzeninin uygun koşulları sağlamasına bağlıdır. hakkı, inanç ve ibadet özgürlüğü, dernek kurma
Bu koşullardan en önemlisi ise insanların özgür hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, dilekçe
olmasıdır. Özgürce düşünmek ve araştırmak yasak- hakkı, kamu hizmetine girme hakkı, mülkiyet hakkı
lanmışsa düşünsel, bilimsel, edebî ya da sanatsal bir olarak sayılabilir (Uygun, 2000: 22 vd.).
ürün ortaya çıkarmak zorlaşır. Baskı altında insa- İkinci Kuşak Haklar (Sosyal Haklar): XIX. yüz-
nın yaratıcılığı ve verimliliği azalır. Özgür ortam ise yılda eşitlik ve özgürlükler herkese tanınmış olsalar
insana yaratıcılık ve verimlilik konusunda sınırları da bunlardan sadece küçük bir zümre yararlanabi-
zorlama imkânı verir. Böylelikle özgür insanlardan liyordu. Büyük bir kesim ise yoksulluk nedeniyle
oluşan toplumların gelişimi diğerlerine nazaran sahip olduğu haklardan faydalanamıyordu. Örne-
daha hızlı ve daha fazla olacaktır. Bu nedenle geliş- ğin insanların yaşam hakkı vardı ancak basit has-
miş ülkelerin bu gelişmişlikleri sayesinde mi temel talıklara karşı bile bazen çaresiz kalabiliyorlardı.
haklara saygılı olup onları güvence altına aldıkları; Ne doktora gidecek ne de ilaç alacak maddi güce
yoksa bu ülkelerin temel haklara saygı gösterip on- sahiptiler. Konut dokunulmazlıkları vardı ancak
ları güvence altına aldıkları için mi bu kadar ge- konutları yoktu. Zamanla insan haklarından fayda-
lişmiş oldukları sorusuna net bir cevap verebilmek lanabilmek için bireylerin sadece özgür olmalarının
oldukça güçtür. yeterli olmadığı anlaşıldı. Özgür oldukları hâlde bu
İnsan hakları, bu kavramın ilk ortaya çıktığı haklardan faydalanamayan çok kimse vardı ve bun-
zamandan beri değişik kriterlere göre ayrımlara ların bu haklardan faydalanabilmeleri için destek-
tabi tutulmuş ve sınıflandırılmışlardır. Jellinek ta- lenmeleri gerekiyordu (Kaboğlu, 1996: 7 vd.). Bu
rafından yapılan bir sınıflandırmada insan hakları; düşünceler temelinde 19. yüzyıldan başlayarak in-
negatif statü hakları, pozitif statü hakları ve aktif san hakları düşüncesinde önemli bir gelişme oldu.
statü hakları şeklinde bir ayrıma tabi tutulmuştur. İnsan hakları artık sadece bir özgürlük olarak değil;
Negatif statü hakları, kişinin devlet tarafından do- aynı zamanda devletten bir hizmet isteme yetkisi
kunulamayacak alanını çizen, bireyi devlete karşı veren haklar olarak da düşünülmeye başlandı ve
koruyan hakları ifade ederken pozitif statü hakları, ikinci kuşak haklar bu şekilde doğdu. Bu haklar-
bireylere devletten olumlu bir davranış, bir hizmet dan başlıcaları; çalışma hakkı, sendika kurma hak-
isteme hakkı tanıyan haklardır. Aktif statü hakları kı, grev ve toplu sözleşme hakkı, işyeri yönetimine
ise kişinin devlet yönetimine katılmasını sağlayan katılma hakkı, dinlenme hakkı, sosyal güvenlik
haklardır. Doktrinde bu ayrım da sıklıkla kullanıl- hakkı, parasız eğitim ve öğretim hakkı, kültürel
makla birlikte, biz insan haklarını, kavramın tarih- yaşama katılabilme hakkı, sağlık hakkı, beslenme
sel gelişim sürecine de paralellik arz etmesi bakı- hakkı, konut hakkı, anne-çocuk-sakat-yaşlı gibi
mından birinci kuşak haklar, ikinci kuşak haklar korunmaya muhtaç kimselerin korunmasıyla ilgili
ve üçüncü kuşak haklar şeklinde sınıflandırarak haklar olarak belirlenebilir (Uygun, 2000: 24).
incelemeyi daha uygun buluyoruz. Üçüncü Kuşak Haklar (Dayanışma Hakları):
Birinci Kuşak Haklar (Klasik Haklar): Bu hak- İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uluslararası iliş-
ların temel özelliği, kişilere devletin karışamayacağı kilerin gelişmesi ve birçok uluslararası örgütün
özel bir alan oluşturmasıdır. Bu özel alan içerisinde kurulması ile insan hakları devletler üstü düzeyde
kişiler diledikleri gibi hareket edebilirler. Birinci gündeme gelmeye başladı. Üçüncü kuşak haklar,
kuşak haklar, kişileri devlete karşı korurken devlete işte tam da bu dönemde, özellikle sömürgeden çı-
kişilere müdahale etmeme ve karışmama yükümlü- kan üçüncü dünya ülkelerinin baskısı sonucu ta-
lüğü getirir. Birinci kuşak hakları kullanabilmek ba- nınmaya başlamıştır (Kaboğlu, 1996:10). Çevre
kımından kişinin ihtiyacı olan en önemli şey özgür hakkı, insanlığın ortak mal varlığına saygı hakkı,
olmaktır. Devlete düşen ise kişiye karışmamak, pasif gelişme hakkı ve barış hakkı üçüncü kuşak haklar-
bir tutum sergilemektir. Doğal hukuk akımı ve bu dan başlıcaları olarak sayılabilirler. Bu hakların in-

192
Hukukun Temel Kavramları

san hakları olarak nitelendirilmesi konusu oldukça tartışmalıdır. Bununla birlikte 21. yüzyılda bu hakların
insan hakları tartışmalarında önemli yer tutacağı beklenmektedir. Dayanışma haklarını doğuran başlıca
nedenler, bilimsel ve teknik ilerlemenin yarattığı sorunlardır. Çevre kirliliğinin aşırılığı, nükleer silahlan-
madaki artış, ülkeler ve bölgeler arasında ciddi gelişmişlik farklılıklarının bulunması bu bağlamda ilk akla
gelen nedenlerdir. Bu sorunların çözümü için insanlık çeşitli arayışlar içerisindedir ve söz konusu sorunla-
rın insan hakları içerisinde ele alınması da bu çözüm arayışlarından bir tanesidir. Üçüncü kuşak hakların
gerçekleşebilmesi için kişilerin, kurumların ve devletin ortak çabası gerekir. Yani bu hakların gerçekleşebil-
mesi bakımından tek başına devlet değil, onunla birlikte kişiler ve kuruluşlar da sorumluluk altındadırlar
(Uygun, 2000: 24 vd.).

Öğrenme Çıktısı

3 Genel Kamu hukukunu genel hatları ile açıklayabilme

Araştır 3 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Gelişmiş ülkelerin bu geliş-


mişlikleri sayesinde mi te-
Devlet teorisi konusunda mel haklara saygılı olup on-
Genel kamu hukukunun daha ayrıntılı bilgi için bk. ları güvence altına aldıkları;
temel inceleme konularını Oktay Uygun, Devlet Teo- yoksa bu ülkelerin temel
belirtiniz? risi, Oniki Levha Yayıncılık, haklara saygı gösterip onları
İstanbul 2015. güvence altına aldıkları için
mi bu kadar gelişmiş olduk-
ları konusunu tartışınız.

CEZA HUKUKU Bu bağlamda ceza normu, kural ve yaptırım olmak


En yalın hâliyle ceza hukuku; suçu, yaptırımı- üzere iki temel kısımdan oluşur. Kural kısmında
nı ve bunlara etki eden koşulları inceleme konusu suça ilişkin tanım ve buna uyulmasına dair emir yer
yapan hukuk dalıdır. Geniş anlamda ceza hukuku, alırken yaptırım kısmında ise kuralın ihlal edilme-
maddi ceza hukuku (genel ve özel hükümler), ceza si hâlinde uygulanacak yaptırım türü yer alır. Ceza
muhakemesi hukuku ve infaz hukukundan oluşur. normunu diğer hukuk kurallarından ayıran husus,
Ancak bu başlık altında dar anlamda ceza huku- normun yaptırım kısmında saklıdır. Dolayısıyla bir
kunu ifade eden maddi ceza hukuku inceleme ko- hukuk kuralının ceza normu olup olmadığı ancak
nusu yapılacaktır. Genel hükümlerde kural olarak onun yaptırım kısmına bakılarak tespit edilebilir
tüm suç tipleri bakımından geçerli olan hususlar (Toroslu, 2005: 32 vd.).
ile yaptırıma etki eden koşullar inceleme konusu TCK’ya göre, suç karşılığında söz konusu olabi-
yapılırken özel hükümlerde gerçek anlamdaki ceza lecek yaptırımlar, ceza ve/veya güvenlik tedbiridir.
normları, bir başka deyişle suç tipleri ve yaptırım- Cezalar ise adli para cezası veya hapis cezası olabilir
ları incelenmektedir. Bu noktada belirtmek gerekir (TCK m.45). Bu nedenle bir hukuk kuralına uyma-
ki ceza hukuku alanındaki genel kanun; 26 Eylül manın karşılığı olarak adli para cezası ve/veya hapis
2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’dur. cezası ya da emniyet tedbiri öngörülmüşse o kural
Ceza hukukunun temel kavramları suç ve cezai bir suçu düzenlemektedir (Koca ve Üzülmez, 2012:
yaptırımdır. Bir hukuk normunun ceza hukuku an- 467 vd.). Cezai nitelikteki bu hukuk kuralları,
lamında bir suçu düzenleyip düzenlemediği ancak mutlaka Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş kurallar da
normun yaptırım kısmına bakılarak tespit edilebilir. değillerdir (Toroslu, 2005: 46). Ceza Kanunu’nda

193
Kamu Hukukunun Dalları

düzenlenenler dışında, Bankacılık Kanunu, Türk hapis cezası. b) Müebbet hapis cezası. c) Süreli ha-
Ticaret Kanunu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu pis cezası. Bu noktada belirtmek gerekir ki süreli
gibi diğer kanunlarda da cezai yaptırıma bağlan- hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hâllerde
mış kurallara yer verilmiş olabilir. Örneğin, izinsiz bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz. Hükme-
bankacılık faaliyetinde bulunma suçu, Bankacı- dilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa
lık Kanunu’nda düzenlenmiş olan bir suç tipidir. süreli hapis cezasıdır (TCK m.46 vd.). Süreli hapis
Yaptırım olarak da üç yıldan beş yıla kadar hapis cezasının kısa süreli olması cezanın adli para ceza-
cezasına ve beş bin güne kadar adli para cezasına sına ve diğer alternatif cezai yaptırımlara çevrilmesi
bağlanmıştır (Bank. K. m.150/1). bakımından önem arz eder. Bununla birlikte adli
Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, kanunda, para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hü-
ceza hukuku anlamındaki suç karşılığında yaptırım küm bulunmayan hâllerde yedi yüz otuz günden
olarak ceza ve/veya güvenlik tedbiri öngörülmüş- fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,
tür. Güvenlik tedbirleri, TCK m.53 vd. belirli hak- bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çar-
ları kullanmaktan yoksun bırakma, eşya ve kazanç pılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
müsaderesi, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden iba-
vb. olmak üzere hükme bağlanmıştır. Cezalara iliş- rettir. En az yirmi ve en fazla yüz Türk lirası olan
kin esaslar ise TCK m.45 vd. yer almaktadır. Buna bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı, kişinin
göre; suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak ekonomik ve diğer şahsi hâlleri göz önünde bulun-
cezalar, hapis ve adli para cezalarıdır (TCK m.45). durularak takdir edilir (TCK m.52).
Hapis cezaları şunlardır; a) Ağırlaştırılmış müebbet

Yaşamla İlişkilendir

“Suç mağduru çocuk ve şiddet mağduru kadınlara Adli görüşme odalarında “çocuğun üstün yararı”
güven hissedecekleri yeni ifade odaları” ilkesi gözetilmek suretiyle öncelikli olarak mağdur,
DHA tanık ve suça sürüklenen çocuklar olmak üzere cinsel
suç ve aile içi şiddet suçu mağduru kadınlar ile diğer
Ümit KOZAN/ANKARA, (DHA) - ADALET Ba-
kırılgan gruba mensup mağdurların ifade ve beyanla-
kanlığı, suç mağduru çocuk ile şiddet mağduru kadın-
rının alınmasında kullanılması amaçlanıyor. Bu saye-
ların ifade ve beyanlarının alınmasında kendilerini daha
de mağdurların ifadesinin bir defa alınması ve ikincil
güvende hissetmelerini sağlamak amacıyla 23 il 26 adli-
mağduriyetinin önlenmesi hedefleniyor.
yede 30 Adli Görüşme Odası’nın kapılarını yarın açıyor.
AYRI ODADAN OLUŞUYOR
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın talimatıyla hazırla-
nan Adli Görüşme Odaları Yönetmeliği 24 Şubat 2017 Adli görüşme odaları, görüşme yapılacak kişilerin
tarihinde yürürlüğe girdi. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri ifade ve beyan öncesinde kendilerine uygun şekilde ha-
Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan Mağdur Hak- zırlanmış olan ‘Bekleme Odası’, ifade ve beyanlarının
ları Daire Başkanlığı Adli Görüşme Odalarını faaliyete alındığı sırada sadece uzmanın ve görüşülen kişilerin
geçirilmesiyle ilgili çalışmalarını tamamladı. 2012– bulunduğu, ifade ve beyanın kamera ile kayıt altına
2014 yılları arasında yürütülen Çocuklar için Adalet alındığı ‘Görüşme Odası’ ve Cumhuriyet savcısı, avu-
Projesi kapsamında çocukların uygun koşullarda ifade kat, zabıt katibi gibi ilgililerin adli görüşme odasında
ve beyanlarının alınması için proje bütçesinden yaklaşık yapılan görüşmeyi izledikleri, mikrofon ve kulaklık
522 bin Euro maliyetle teknik donanımlı ve SEGBİS aracılığıyla adli görüşmeciye, sorulmasını istedikleri so-
uyumlu odalar oluşturuldu. ruları ilettikleri ‘Gözlem Odası’ olarak isimlendirilmiş
olan üç odadan oluşuyor.
İKİNCİL MAĞDURİYETLER ÖNLENECEK
A’DAN Z’YE TÜM KONTROLLER YAPILDI
Pilot uygulamanın yürütüldüğü İstanbul Çağla-
yan, İstanbul Bakırköy, İstanbul Anadolu, Ankara ad- Yönetmelik gereğince yapılması gereken çalışmalar
liyelerinde 2’şer, İzmir, Adana, Bursa, Antalya, Kayseri, Bakanlık tarafından tamamlandı. Odalarda verilecek
Konya, Manisa, Gaziantep, Mersin, Samsun, Aydın, hizmetin aksamaması için Cumhuriyet Başsavcılıkla-
Sakarya, Zonguldak, Malatya, Diyarbakır, Elazığ, Er- rınca odaların gerekli fiziki koşulları sağlanarak kullanı-
zurum, Çorum, Şanlıurfa, Eskişehir ve Trabzon adliye- ma hazır hale getirildi. Bilgi işlem Daire Başkanlığı’nca
lerinde de 1’er Adli Görüşme Odası hizmete giriyor. iş akışının sağlanması için UYAP ekranları oluşturuldu.

194
Hukukun Temel Kavramları

PERSONEL EĞİTİMDEN GEÇİRİLDİ Adli Görüşme Odalarından sorumlu başsavcı vekilleri


Tüm kırılgan grupları kapsayacak şekilde vaka ile Adli Görüşme Odaları koordinatörlerinin eğitimleri
yönetiminin uygulanması, savcılık aşamasından mah- tamamlandı. Adli görüşme odalarında görevlendiri-
keme aşaması neticelenene kadar hizmet sunulmasını, lecek psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacılar için ise
bilgilendirme konusunun etkin şekilde yerine getiril- Antalya’da düzenlenen hizmet içi eğitim programı 6
mesini öngören onarıcı adalet sisteminin kurumlar Mayıs 2017’ye kadar devam edecek.
arasındaki koordinasyonu da arttırması hedefleniyor.
Adalet Bakanlığı bünyesindeki odalarda hizmet verecek Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/suc-magduru-
personeller, Bakanlık bünyesinde oluşturulan program- cocuk-ve-siddet-magduru-kadinlara-g-40414554
larda hizmet içi eğitime tabi tutuluyor. Bu kapsamda

Öğrenme Çıktısı

4 Ceza hukukunun temel kavramlarını analiz edebilme

Araştır 4 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Ceza hukuku genel hüküm-


Yüz güne kadar adli para
ler alanında daha ayrıntılı Ceza Kanunu’nda düzen-
cezasına tabi tutulan bir fiili
bilgi için Mahmut Koca - İl- lenenler dışında, cezai yap-
gerçekleştiren kişi hakkın-
han Üzülmez’e ait olan “Ceza tırıma bağlanmış kurallara
da, temel ceza olarak en az
Hukuku - Genel Hükümler yer verilmiş diğer kanunları
ne kadar gün adli para ceza-
(Seçkin Yayınevi. Ankara, belirtiniz.
sı belirlenebilir?
2016)” adlı eseri inceleyiniz.

İDARE HUKUKU çok ili içine alan merkezi idare teşkilatı kurulabilir.
İdare hukuku, idarenin kuruluş ve işleyişini in- Bu teşkilatın görev ve yetkileri kanunla düzenlenir
celeyen hukuk dalıdır. İdare hukukunun temel ko- (Any m.126).
nuları; idari yapı, kamu görevlileri, idari işlemler, Mahalli idareler ise; il, belediye veya köy halkı-
kamu malları ve yönetimin denetimidir. İdare, ku- nın mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere
ruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla dü- kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organ-
zenlenir. İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden ları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından
yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır. seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir. Mahalli
Kamu tüzelkişiliği, ancak kanunla veya Cumhur- idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerin-
başkanlığı kararnamesiyle kurulur (Any. m.23). den yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzen-
Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişile- lenir (Any m.127).
ri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların İdare kamusal faaliyetlerini idari işlemler vasıta-
ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulan- sıyla yürütür. İdari alanda belirli bir hukuki amacı
masını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak gerçekleştirmek için idarenin yapmış olduğu irade
şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler (Any. m.124). açıklamalarına idari işlem denilir (Gözler, 2010:
Türkiye, merkezi idare kuruluşu bakımından, 263). İdari işlemler tek yanlıdır, kamu yararı için
coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu yapılır ve kanuna dayanır.
hizmetlerinin gereklerine göre, illere; iller de diğer İdarenin insan ögesine kamu görevlileri ya da
kademeli bölümlere ayırılır. İllerin idaresi yetki ge- kamu personeli denilmektedir. Kamu kurum ve
nişliği esasına dayanır. Kamu hizmetlerinin görül- kuruluşlarının genel idare esaslarına göre yürüt-
mesinde verim ve uyum sağlamak amacıyla, birden mekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin ge-

195
Kamu Hukukunun Dalları

rektirdiği asli ve sürekli görevleri yürüten kişilere kamu görevlisi denir. Kamu görevlileri, devlet memurları
ile diğer kamu görevlilerinden oluşmaktadır.
İdarenin kamu malları üzerinde koruma, kullanma, gelir ve ürünlerinden yararlanma, genel ve özel olarak
başkalarını yararlandırma, kamu malı olmaktan çıkarma gibi yetkileri vardır. Bunun dışında kamu kuruluşla-
rı, anayasal çerçevede ve kanuna uygun olarak özel mülkiyet içerisindeki bazı malları kamulaştırma imkânına
da sahiptirler. Kamu malları devlete ait olan mallar demektir. Bunlar satılamazlar, kamulaştırılamazlar, hac-
zedilemezler, vergiye tabi değillerdir ve kural olarak bunlara verilen zarar nedeniyle şahıslara ait olan mallara
verilen zarara oranla daha ağır yaptırımlar öngörülmüştür.
Son olarak belirtmek gerekir ki hukuk devletinin en önemli gereklerinden birisi idarenin hukuk kural-
larıyla bağlı olmasıdır. Bu nedenle idarenin hukuka uygun davranıp davranmadığının denetiminin yapıl-
ması gerekir. Hukuk devleti olmanın gereği olarak, 1982 Anayasası’nda idarenin bütün eylem ve işlemle-
rinin yargı denetimine tabi olduğu açıkça ifade edilmiştir. Ancak idarenin yargısal denetimi hukuk devleti
olmanın bir gereği olmakla birlikte, idarenin yegane denetim yöntemi değildir. Yargısal denetim dışında,
idarenin kendi organlarınca yaptığı denetim, siyasal denetim, uluslararası denetim ve kamuoyu denetimi
gibi yollarla da idarenin denetlenmesi de söz konusudur.

Öğrenme Çıktısı

5 İdare hukukunun genel kapsamını belirleyebilme

Araştır 5 İlişkilendir Anlat/Paylaş

İdare hukuku alanında daha


ayrıntılı bilgi için Kemal
İdarenin tek denetim yönte-
İdarenin kamu malları üze- Gözler’e ait olan, “İdare Hu-
mi idarenin yargısal deneti-
rindeki yetkilerini anlatınız. kuku Dersleri (Ekin Yayıne-
mi midir, tartışınız.
vi. Bursa, 2016)” adlı eseri
inceleyiniz.

MALİ HUKUK şur. Vergi hukuku, genel vergi hukuku ve özel vergi
Devletin kamu hizmetlerini görürken ihtiyaç hukuku olmak üzere iki alt dala ayrılır. Vergi usul
duyduğu parayı elde etmesi, kullanması, harcaması hukuku, vergi icra hukuku, vergi yargılama huku-
gibi konulara ilişkin kurallar toplamı mali hukuku ku, vergi ceza hukuku ve uluslararası vergi hukuku
oluşturmaktadır. Bir başka ifadeyle mali hukuk, genel vergi hukuku altında ele alınırken özel vergi
devletin mali uğraşlarını, kamusal gelir elde etme hukukunda Türk vergi sistemi incelenmektedir.
ve harcama işlerini inceleme konusu yapmaktadır. Vergi hukukun temel ilkelerini; genellik, adalet
Kamu gelirleri, kamu giderleri ve bütçe mali huku- ve kanunilik oluşturmaktadır. Genellik ilkesi, ku-
kun temel çalışma alanlarıdır. ral olarak, ayrımcılık yapılmaksızın herkesten vergi
Vergi hukuku mali hukuk içerisindeki alt dal- alınmasını ifade eder. Vergide adalet, vergilendir-
lardandır. Vergi, kamu giderlerini karşılamak üzere menin mali güce göre yapılmasını vurgulayan bir
devletin, tek taraflı olarak ve vergilendirme yetki- ilkedir. Kanunilik ilkesi ise verginin kanunla ko-
sine dayanarak kişilerin gelir ve mallarından aldı- nulmasını, değiştirilmesini ve kaldırılmasını ifade
ğı ekonomik değerleri ifade eder. Vergi hukuku ise etmektedir.
devlet ile kişiler arasında vergi ilişkisinden doğan Mali hukuk kapsamında ele alınması gereken
hak ve ödevleri, verginin tarh ve tahakkukunu, tah- bir diğer alt alan da bütçedir. Bütçe, devletin ve di-
silini ve vergi yargısını düzenleyen kurallardan olu- ğer kamu kuruluşlarının yıllık gelir ve giderlerinin

196
Hukukun Temel Kavramları

karşılıklı olarak gösterildiği ve gelir ve giderlerin toplanmasına, harcamaların yapılmasına gelecek bir yıl
için izin ve yetki veren belgedir (Aydın, 2008: 250). Kamu idarelerinin ve kamu iktisadî teşebbüsleri
dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamaları yıllık bütçelerle yapılır. Malî yıl başlangıcı ile merkezi yö-
netim bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü ile yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve
hizmetler için özel süre ve usuller kanunla düzenlenir. Bütçe kanununa, bütçe ile ilgili hükümler dışında
hiçbir hüküm konulamaz. Cumhurbaşkanı bütçe kanun teklifini, malî yılbaşından en az yetmiş beş gün
önce, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar. Bütçe teklifi Bütçe Komisyonunda görüşülür. Komisyonun
elli beş gün içinde kabul edeceği metin Genel Kurulda görüşülür ve malî yılbaşına kadar karara bağlanır.
Merkezî yönetim bütçesiyle verilen ödenek, harcanabilecek tutarın sınırını gösterir. Harcanabilecek tutarın
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle aşılabileceğine dair bütçe kanununa hüküm konulamaz (Any. m.161).

Öğrenme Çıktısı

6 Mali hukukunun genel kapsamını belirleyebilme

Araştır 6 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Mali hukuk alanında daha


ayrıntılı bilgi için Nurettin
Vergi hukukunun temel il- Bilici - Adem Bilici’ye ait olan Mali hukukun temel çalış-
kelerini açıklayınız. “Mali Hukuk (Savaş Yayınevi: ma alanlarını anlatınız.
Ankara 2016)” adlı eseri ince-
leyiniz.

YARGILAMA HUKUKU likle özel hukuk içinde incelendiği görülmektedir.


Yargılama hukuku, hukuki uyuşmazlıkların Ancak yargılama devletin doğrudan müdahalesinin
mahkemeler tarafından ne şekilde çözüme kavuştu- olduğu bir alandır. Bu nedenle hangi tür uyuşmaz-
rulacağını düzenleyen kurallardan oluşur. Özel hu- lıklara ilişkin kuralları inceleme konusu yaparsa
kuk mahkemelerindeki uyuşmazlıkların çözümüne yapsın, yargılamaya ilişkin bir hukuk dalının kamu
ilişkin kurallar medeni muhakeme hukukunu, cezai hukuku içerisinde ele alınmasının sistematik açıdan
uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin kurallar ise ceza daha yerinde olacağı kanaatindeyiz. Bu yargılama
muhakemesi hukukunu oluşturmaktadır. İdari yar- hukuku dalı, adliye mahkemelerinin özel hukuk
gı organlarının yargılama yöntemleri ise idari yar- alanındaki tüm yargısal faaliyetlerini inceleme ko-
gılama hukukunun konusunu oluşturur. Bunun nusu yapar. Bir başka deyişle medeni muhakeme
yanında özel hukuka ilişkin bir hakkın devlet eliyle hukuku, özel hukuk alanında ortaya çıkan uyuş-
ve zorlamasıyla ne şekilde elde edileceğini düzen- mazlıkların ne şekilde çözüleceğini düzenleyen ku-
leyen, medeni muhakeme hukukunu tamamlayıcı rallardan oluşmaktadır. Bu alandaki genel kanun,
nitelikte icra ve iflas hukuku da yargılama hukuku 12 Ocak 2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Mu-
içerisinde yer almaktadır. Bunlar dışında askerî ceza hakemeleri Kanunu’dur. Bu Kanun 1 Ekim 2011
yargısı, askerî idari yargı, uyuşmazlık yargısı ve Ana- tarihinde yürürlüğe girmiştir.
yasa yargısı gibi başkaca yargılama hukuku alanları İcra ve İflas Hukuku: İcra ve iflas hukuku, medeni
da bulunmaktadır. Ancak bunlardan daha geniş uy- muhakeme hukukunu tamamlayan bir hukuk dalı-
gulama alanı olan dört tanesinin aşağıda biraz daha dır. Nitekim özel hukuk alanındaki hak sahiplerinin,
ayrıntılı ele alınması uygun görülmüştür. haklarını devlet eliyle ve zorlamasıyla ne şekilde elde
Medeni Muhakeme Hukuku: Özel hukuk uyuş- edebileceklerine ilişkin kurallar icra ve iflas hukuku-
mazlıklarını çözümüne ilişkin kurallardan oluşması nun temel inceleme alanını oluşturur. Bu bağlamda
dolayısıyla medeni muhakeme hukukunun genel- hukuk mahkemelerinin verdiği hükümler, lehine

197
Kamu Hukukunun Dalları

karar verilen kimseler tarafından doğrudan yerine yargı davası ise ihlal edilmiş hakkın yerine getiril-
getirilemez. Bu konudaki yetki icra dairelerindedir. mesi veya uğranılan zararın giderilmesi için açılır.
Dolayısıyla ilgilinin icra dairesine başvurması gere- Bir idari sözleşmenin uygulanması dolayısıyla idare
kir. Her ne kadar özel hukuk alanındaki hak sahip- ile ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar da (tahkim yolu
lerinin haklarını elde etmelerine ilişkin usulleri in- öngörülen idari sözleşmeler hariç) idari yargılama
celeme konusu yapsa da icra-iflas hukuku da kamu makamları tarafından çözüme kavuşturulurlar.
hukukunun altında ele alınması gereken bir alandır. Ceza Muhakemesi Hukuku: Bir suç işlendiği şüp-
Nitekim özel hukuka ilişkin hakkın devlet eliyle ve hesiyle ortaya çıkan cezai uyuşmazlığın ne şekilde
zorlamasıyla elde edilmesine dair kurallardan oluşur. çözüme kavuşturulacağına dair kurallardan oluşan
Bu bağlamda işin içine devlet zorlaması ve müda- hukuk dalıdır. Ceza muhakemesi, soruşturma ve
halesinin girmesine bağlı olarak bu hukuk dalının kovuşturma olmak üzere iki temel kısımdan oluşur.
kamu hukuku niteliği ağır basar. Bu alandaki genel Suç şüphesinin ortaya çıkmasından iddianamenin
kanun, 19 Haziran 1932 tarih ve 2004 sayılı İcra ve mahkeme tarafından kabul edilmesine kadar olan
İflas Kanunu’dur. Kanunda günümüze kadar birçok muhakeme süreci soruşturma; iddianamenin kabu-
değişiklik yapıldığını ve yeni bir kanun oluşturulma- lünden hükmün kesinleşmesine kadar olan muhake-
sı için tasarı çalışmalarının devam ettiğini de ayrıca me süreci ise kovuşturma olarak isimlendirilmekte-
belirtmek gerekir. dir. Soruşturma sırasında suç isnadı altında bulunan
İdari Yargılama Hukuku: İdari yargı organları- kimseye şüpheli olarak ifade edilirken kovuşturma
nın idarenin eylem ve işlemlerini denetlerken izle- sırasında isnat altında bulunan kimseye ise sanık
yecekleri yöntem ve usulleri düzenleyen kurallar- denilmektedir. Soruşturma temelde C. Savcısının
dan oluşan hukuk dalıdır. Bu alandaki genel kanun ön planda olduğu ve onun tarafından idare edilen
6 Ocak 1982 tarih ve 2577 sayılı İdari Yargılama bir muhakeme süreci iken iddianamenin mahkeme
Usulü Kanunu’dur. İdari yargılama hukukunda tarafından kabulüyle başlayan kovuşturma evre-
idarenin yapmış olduğu eylem ve işlemlerden zarar si ise ceza mahkemesinin ön planda bulunduğu ve
görenlerin açmış olduğu davaya idari dava denir. muhakemenin onun tarafından yönlendirildiği bir
Bu alanda başlıca üç tür dava vardır. Bunlar; iptal muhakeme sürecidir. Bu alandaki genel kanun 4
davası, tam yargı davası ve idari sözleşmeden do- Aralık 2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
ğan davalardır. İptal davası idari işlemin iptali için Kanunu’dur. Söz konusu Kanun 1 Haziran 2005 ta-
idari yargı mercileri nezdinde açılan davadır. Tam rihinde yürürlüğe girmiştir.

Öğrenme Çıktısı

7 Yargılama hukukunun temel esaslarını açıklayabilme

Araştır 7 İlişkilendir Anlat/Paylaş

Ceza muhakemesi hukuku


alanında ayrıntılı bilgi için Yargılamaya ilişkin bir hu-
Ceza muhakemesinde şüp-
Hakan Karakehya’nın “Ceza kuk dalının kamu hukuku
heli ve sanık kime denil-
Muhakemesi Hukuku (Sa- içerisinde ele alınmasının
mektedir?
vaş Yayınevi, Ankara 2016)” sebebini tartışınız.
adlı eserini inceleyiniz.

198
Hukukun Temel Kavramları

1 Uluslararası kamu hukukunu


genel hatları ile açıklayabilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Uluslararası Kamu Hukuku

Genel anlamda kamu hukukuna ilişkin yalın bir tanım vermek gerekirse kamu hukuku; devlet teşkilatını,
devletin başka bir devletle veya bireylerle ilişkilerini düzenleyen hukuk kurallarının bütününü ifade eder.
Özellikle birey-devlet ilişkileri bakımından kamu hukuku ilişkisi, devletin belirli bir konuda iradesini ortaya
koymasıyla ortaya çıkar. Muhatap olan bireyin bunu kabule ya da onaya ilişkin bir beyanda bulunması ge-
rekli değildir. Bu bağlamda kamu hukuku ilişkisi tek taraflıdır. Bu tek taraflılığın doğal sonucu olarak devlet
bireye karşı daha üstün konumdadır. Bununla birlikte kamu hukuku dalları içerisinde uluslararası kamu
hukukunun biraz daha farklı özellikler gösterdiğini de belirtmek gerekir. Nitekim uluslararası hukukta, ulu-
sal hukuklarda olduğu gibi devlet-birey ilişkisi değil, daha çok devlet-devlet veya devlet-uluslararası kuruluş
ilişkileri düzenlenmektedir. Bu bağlamda uluslararası arenada bir devletin başka bir devlete üstünlüğü ilkesel
olarak söz konusu olamayacağından, uluslararası kamu hukuku kapsamındaki hukuksal ilişkilerde bir dev-
letin başka bir devletten daha üstün konumda bulunması, tek taraflı açıklamasıyla uluslararası hukuksal bir
ilişki kurması kural olarak mümkün olmaz. Bu farklılık ise uluslararası hukukun kendine özgü yapısından
kaynaklanmaktadır. Kamu hukuku içerisinde yer alan alt dalları ele alacak olursak uluslararası kamu huku-
ku, devletlerin birbiriyle ve uluslararası kuruluşlarla olan ilişkilerini düzenleyen kurallardan oluşur. Genel
kabule göre uluslararası hukukun temel kaynakları, uluslararası antlaşmalar, uluslararası örf âdet ve hukukun
genel ilkeleridir.

2 Anayasa hukukunu genel hatları


ile açıklayabilme

Anayasa Hukuku

Anayasa hukuku, devletin yönetim biçimi, erklerini ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini belirleyen ve
ülkedeki bireylerin temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen anayasal kuralların toplamından oluşur. Türk
anayasa hukukunun temel kaynağını 1982 anayasası oluşturur. 1982 anayasasında Türkiye Cumhuriyeti
devletinin hükümet sistemi olarak, güçlerin ayrılığı ilkesine dayanan ve Cumhurbaşkanlığı sistemi olarak da
ifade edilen, başkanlık sistemi benimsenmiştir. 1982 Anayasasının 1. maddesinde devletin bir cumhuriyet
olduğu ifade edildikten sonra, 2. maddede ise cumhuriyetin temel nitelikleri hükme bağlanmıştır. Buna
göre; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına say-
gılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir
hukuk Devletidir (Any. m.2).” 1982 anayasasına göre Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yasama, yürütme ve
yargı olmak üzere üç temel erki bulunmaktadır. Yasama erkini TBMM, yürütme erkini Cumhurbaşkanı,
yargı erkini ise bağımsız mahkemeler oluşturur.

199
Kamu Hukukunun Dalları

3 Genel Kamu hukukunu genel


hatları ile açıklayabilme
öğrenme çıktıları ve bölüm özeti

Genel Kamu Hukuku

Genel kamu hukukunun temel çalışma alanları ise devletin tanımı, ögeleri, tarihsel gelişimi, devlet yapıları
ve insan haklarıdır. Devleti; belirli bir toprak parçası (ülke) üzerinde egemenlik sahibi olan insan topluluğu
olarak tanımlamak mümkündür. Bu bağlamda devletin insan, ülke ve egemenlik olmak üzere üç temel unsu-
ru bulunmaktadır. Bunun yanında insanların sırf insan olma vasıfları dolayısıyla doğuştan devlet karşısında
bir takım haklara sahip olarak doğdukları düşüncesinin yansıması olan insan hakları kavramı da genel kamu
hukuku içerisinde ele alınmaktadır.

4 Ceza hukukunun temel


kavramlarını analiz edebilme

Ceza Hukuku

Bir diğer kamu hukuku dalı olan ceza hukuku, suçu, yaptırımını ve bunlara etki eden koşulları inceleme
konusu yapar. Geniş anlamda ceza hukuku, maddi ceza hukuku (genel ve özel hükümler), ceza muhakemesi
hukuku ve infaz hukukundan oluşur. Ancak bu başlık altında dar anlamda ceza hukukunu ifade eden maddi
ceza hukuku inceleme konusu yapılacaktır. Maddi ceza hukuku da kendi içerisinde genel hükümler ve özel
hükümler diye ikiye ayrılır. Genel hükümlerde kural olarak tüm suç tipleri bakımından geçerli olan hususlar
ile yaptırıma etki eden koşullar inceleme konusu yapılırken özel hükümlerde gerçek anlamdaki ceza normla-
rı, bir başka deyişle suç tipleri ve yaptırımları incelenmektedir. Bu noktada belirtmek gerekir ki ceza hukuku
alanındaki genel kanun; 26 Eylül 2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’dur.

5 İdare hukukunun genel kapsamını


belirleyebilme

İdare Hukuku

İdare hukuku, idarenin kuruluş ve işleyişini inceleyen hukuk dalıdır. İdare hukukunun temel konuları; idari
yapı, kamu görevlileri, idari işlemler, kamu malları ve yönetimin denetimidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin idari
yapılanması, genel idare örgütü ve yerinden yönetim örgütü olmak üzere ikiye ayrılır. Bununla birlikte idare
kamusal faaliyetlerini idari işlemler vasıtasıyla yürütür. İdari alanda belirli bir hukuki amacı gerçekleştirmek
için idarenin yapmış olduğu irade açıklamalarına idari işlem denilir. İdari işlemler tek yanlıdır, kamu yararı
için yapılır ve kanuna dayanır.

200
Hukukun Temel Kavramları

6 Mali hukukunun genel kapsamını


belirleyebilme

öğrenme çıktıları ve bölüm özeti


Devletin kamu hizmetlerini görürken ihtiyaç duyduğu parayı
Mali Hukuk elde etmesi, kullanması, harcaması gibi konulara ilişkin kurallar
toplamı mali hukuku oluşturmaktadır. Bir başka ifadeyle mali
hukuk, devletin mali uğraşlarını, kamusal gelir elde etme ve
harcama işlerini inceleme konusu yapmaktadır. Kamu gelirleri,
kamu giderleri ve bütçe mali hukukun temel çalışma alanla-
rıdır. Vergi hukuku mali hukuk içerisindeki alt dallardandır.
Vergi, kamu giderlerini karşılamak üzere devletin, tek taraflı
olarak ve vergilendirme yetkisine dayanarak kişilerin gelir ve
mallarından aldığı ekonomik değerleri ifade eder. Vergi huku-
ku ise devlet ile kişiler arasında vergi ilişkisinden doğan hak ve
ödevleri, verginin tarh ve tahakkukunu, tahsilini ve vergi yargı-
sını düzenleyen kurallardan oluşur.

7 Yargılama hukukunun temel


esaslarını açıklayabilme

Yargılama hukuku, hukuki uyuşmazlıkların mahkemeler tara-


Yargılama Hukuku fından ne şekilde çözüme kavuşturulacağını düzenleyen kural-
lardan oluşur. Özel hukuk mahkemelerindeki uyuşmazlıkların
çözümüne ilişkin kurallar medeni muhakeme hukukunu, cezai
uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin kurallar ise ceza muhakemesi
hukukunu oluşturmaktadır. İdari yargı organlarının yargılama
yöntemleri ise idari yargılama hukukunun konusunu oluştu-
rur. Bunun yanında özel hukuka ilişkin bir hakkın devlet eliyle
ve zorlamasıyla ne şekilde elde edileceğini düzenleyen, medeni
muhakeme hukukunu tamamlayıcı nitelikte icra ve iflas hu-
kuku da yargılama hukuku içerisinde yer almaktadır. Bunlar
dışında askerî ceza yargısı, askerî idari yargı, uyuşmazlık yargısı
ve anayasa yargısı gibi başkaca yargılama hukuku alanları da
bulunmaktadır.

201
Kamu Hukukunun Dalları

1 Aşağıdakilerden hangisi kamu hukukun içeri- 6 Aşağıdakilerden hangisi ikinci kuşak (sosyal)
sinde yer alan hukuk dallarından biri değildir? haklardan biridir?
neler öğrendik?

A. Medeni hukuk A. Mülkiyet hakkı


B. Ceza Hukuku B. Kişi özgürlüğü
C. Ceza Hukuku C. Tarafsız mahkeme önünde yargılanma hakkı
D. İdari Yargılama Hukuku D. Eşitlik hakkı
E. Ulsulararası Kamu Hukuku E. Çalışma hakkı

2 Cumhurbaşkanı aşağıdakilerden hangisi tara- 7 Aşağıdakilerden hangisi ceza hukuku anla-


fından seçilir?
mındaki suç karşılığında öngörülmüş yaptırımlar-
A. Halk dan biridir?
B. TBMM A. İdam
C. Anayasa Mahkemesi B. Sürgün
D. Başbakan ve Bakanlar Kurulu C. Adli para cezası
E. İktidar Partisi Genel Kurulu D. İdari para cezası
E. Tazminat
3 Aşağıdakilerden hangisi temelde serbest pi-
yasa ekonomisini kabul etmekle birlikte, her birey
bakımından minimum hayat standartını sağlamayı 8 Kanunda suç karşılığında öngörülen süreli
amaç edinen devlet yapısını ifade eder? hapis cezasının alt sınırı gösterilmemişse, bu suçla
ilgili temel ceza olarak en az ne kadar hapis cezası
A. Laik devlet verilebilir?
B. Demokratik devlet
A. Bir gün B. On gün
C. Sosyal devlet
C. On beş gün D. Bir ay
D. Hukuk devleti
E. Üç ay
E. Polis devleti

4 Bir kimsenin milletvekili seçilebilmesi için en


9 I. Yönetmelik
az kaç yaşını doldurmuş olması gerekir? II. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi
III. Kanun
A. 18
Anayasaya göre kamu tüzel kişiliği yukarıdakiler-
B. 20 den hangisiyle kurulabilir?
C. 21
A. Yalnız I B. Yalnız II
D. 25
C. Yalnız III D. I ve II
E. 30
E. II ve III
5 Yasama dokunulmazlığı devam eden bir mil- 10
letvekili hakkında aşağıdaki işlemlerden hangisi ya- Ceza muhakemesinde kovuşturma ne za-
pılabilir? man başlar?
A. Yakalama A. İddianamenin mahkemeye verilmesiyle
B. Tutuklama B. İddianamenin mahkeme tarafından kabulüyle
C. Delil toplama C. Sanığın sorgusunun yapılmasıyla
D. Sorgulama D. Şüphelinin ifadesinin alınmasıyla
E. Yargılama E. Savcının esas hakkındaki mütalaasıyla

202
Hukukun Temel Kavramları

1. A Yanıtınız yanlış ise “Giriş” konusunu yeni- 6. E Yanıtınız yanlış ise “Genel Kamu Hukuku”
den gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.

neler öğrendik yanıt anahtarı


2. A Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Hukuku” konu- 7. C Yanıtınız yanlış ise “Ceza Hukuku” konusu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.

3. C Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Hukuku” konu- 8. D Yanıtınız yanlış ise “Ceza Hukuku” konusu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.

4. A Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Hukuku” konu- 9. E Yanıtınız yanlış ise “İdare Hukuku” konusu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.

5. C Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Hukuku” konu- 10. B Yanıtınız yanlış ise “Yargılama Hukuku” ko-
sunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.

Araştır Yanıt
8 Anahtarı

Genel olarak kabul edildiği şekliyle, belirli bir şekilde davranma yükümlülü-
ğünün bir örf ve âdet kuralından kaynaklandığını söylemek için aranan bazı
koşullar bulunmaktadır. Bunlardan ilki maddi koşullar, diğeri ise psikolojik
koşuldur. Maddi koşullar, örf ve âdet kuralından bahsedebilmek için devlet-
Araştır 1 lerin belli bir davranışta, sürekli olarak bulunmasını ve bu uygulamanın genel
olmasını gerektirir. Psikolojik koşul ise bu sürekli ve genel davranışın bir kural
düşüncesine dayanılarak yapılmasını gerektirir. Bir başka deyişle devletler bu
şekilde davranmaları gerektiği düşüncesiyle hareket ediyor olmalıdırlar.

Milletvekillerinin yasama dokunulmazlığından faydalanamadığı ilk hâl ağır


cezayı gerektiren suçüstü hâlidir. İkinci olarak ise seçimden önce soruştur-
masına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14. maddesindeki durumlar
bu kapsamın dışındadır. Örneğin, bir milletvekili ağır cezalık bir suçu işler-
Araştır 2 ken yakalanırsa ya da anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yönelik bir terör
suçu işlediği şüphesi doğarsa, dokunulmazlıktan yararlanamaz. Ayrıca Tür-
kiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, meclis kararıyla dokunulmazlığın
kaldırılması durumunda da artık vekilin işlediği iddia edilen suç bakımından
dokunulmazlıktan faydalanması mümkün olmayacaktır.

Devletin tanımı, öğeleri, tarihsel gelişimi, devlet yapıları, insan hakları, özgür-
Araştır 3 lük ve eşitlik paradoksu, Genel Kamu Hukukunun temel inceleme konularını
oluşturur.

203
Kamu Hukukunun Dalları

Araştır Yanıt
8 Anahtarı

Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulun-


mayan hâllerde yedi yüz otuz günden fazla olmamak üzere belirlenen
tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile
çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet
Hazinesine ödenmesinden ibarettir. Bu nedenle bir suçla ilgili olarak
kanunda adli para cezasının alt sınırı gösterilmemişse temel ceza olarak
Araştır 4 en az verilebilecek miktar beş gündür. Daha sonra kişinin ödeyeceği
somut ceza belirlenirken en az yirmi ve en fazla yüz Türk lirası olan
bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer
şahsi hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilecek (TCK m.52),
daha sonra da 5 gün ile çarpılacaktır.

İdarenin kamu malları üzerinde koruma, kullanma, gelir ve ürünlerinden ya-


rarlanma, genel ve özel olarak başkalarını yararlandırma, kamu malı olmaktan
çıkarma gibi yetkileri vardır. Bunun dışında kamu kuruluşları, anayasal çerçe-
vede ve kanuna uygun olarak özel mülkiyet içerisindeki bazı malları kamulaş-
Araştır 5 tırma imkânına da sahiptirler. Kamu malları devlete ait olan mallar demektir.
Bunlar satılamazlar, kamulaştırılamazlar, haczedilemezler, vergiye tabi değil-
lerdir ve kural olarak bunlara verilen zarar nedeniyle şahıslara ait olan mallara
verilen zarara oranla daha ağır yaptırımlar öngörülmüştür.

Vergi hukukun temel ilkelerini; genellik, adalet ve kanunilik oluşturmaktadır.


Genellik ilkesi, kural olarak, ayrımcılık yapılmaksızın herkesten vergi alınma-
Araştır 6 sını ifade eder. Vergide adalet, vergilendirmenin mali güce göre yapılmasını
vurgulayan bir ilkedir. Kanunilik ilkesi ise verginin kanunla konulmasını, de-
ğiştirilmesini ve kaldırılmasını ifade etmektedir

Ceza muhakemesi, soruşturma ve kovuşturma olmak üzere iki temel kısımdan


oluşur. Suç şüphesinin ortaya çıkmasından iddianamenin mahkeme tarafın-
dan kabul edilmesine kadar olan muhakeme süreci soruşturma; iddianamenin
Araştır 7 kabulünden hükmün kesinleşmesine kadar olan muhakeme süreci ise kovuş-
turma olarak isimlendirilmektedir. Soruşturma sırasında suç isnadı altında
bulunan kimseye şüpheli olarak ifade edilirken kovuşturma sırasında isnat
altında bulunan kimseye ise sanık denilmektedir.

204
Hukukun Temel Kavramları

Kaynakça
Aydın, U. (2008). Hukukun Temel Kavramları, Pazarcı, H. (2001). Uluslararası Hukuk Dersleri,
Nisan Kitabevi, Eskişehir. Cilt.1, Turhan Kitabevi, Ankara.
Bozkurt, E. (1999) Türkiye’nin Uluslararası Pierson, C. (2000). Modern Devlet, Çev. Dilek
Hukuk Mevzuatı, Nobel Yayınları, Ankara. Hattatoğlu, Çivi Yazıları, İstanbul.
Çeçen, A. (1995). İnsan Hakları, Gündoğan Sur, M. (2013). Uluslararası Hukukun Esasları,
Yayınları, Ankara. Beta Yayınevi, İstanbul.
Gören, Z. (1995). Temel Hak Genel Teorisi, Dokuz Tanör B. ve Yüzbaşıoğlu N. (2006). 1982 Anayasasına
Eylül Üniversitesi Yayınları, Ankara. Göre Türk Anayasa Hukuku, İstanbul.
Gözler, K. (2010). İdare Hukuku Dersleri, Ekin Toroslu, N. (2005). Ceza Hukuku Genel Kısım,
Yayınevi, Bursa. Savaş Yayınevi, Ankara.
Gözler, K. (2012). Hukukun Temel Kavramları, Toroslu, N. ve Feyzioğlu, M. (2006) Ceza
Ekin Yayınevi, Bursa. Muhakemesi Hukuku, Savaş Yayınevi, Ankara.
Kaboğlu, İ. Ö. (1996). Dayanışma Hakları, Uygun, O. (2000). “İnsan Hakları Kuramı” İnsan
TODAİE Yayını, Ankara. Hakları Derlemeleri, Yapı Kredi Yayınları,
İstanbul.
Kapani, M. (1976). Kamu Hürriyetleri, Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını, Ankara. Varansel, M. (2010). Devlet ve Refah Toplumu,
İkinci Adama Yayınları, İstanbul.
Kara, U. (2004) Sosyal Devletin Yükselişi ve
Düşüşü, Maki Basın Yayın, Ankara. Zabunoğlu, Y. K. (1973) Kamu Hukukuna Giriş-
Devlet, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Koca, M. ve Üzülmez, İ. (2012). İ. Ceza Hukuku
Yayınları, Ankara.
Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, Ankara.
Özbudun E. (2000). Türk Anayasa Hukuku,
Ankara.

205
Hukukun Temel Kavramları

sözlük

A Borç ilişkisi: Bir yanda alacaklı, diğer yanda borçlu


bulunan ve birinin diğerine bir edada bulunması
Adalet: Herkesin hakkını tanıma; karşılıklı zıt yarar- sonucunu doğuran hukuksal ilişki.
lar arasında hakka uygun olan eşitlik veya denge;
zulmetmeme; insaflı davranma. Butlan: Bir hukuki işlemin hüküm doğurması için
uyulması gereken temel ve biçim koşullarından
Adli yargı: Anayasa, idarî ve askerî yargı dışında ka- birinin bulunmaması hükümsüzlük,mutlak but-
lan bütün yargı faaliyetini içeren yargı faaliyeti. lan, nisbi butlan, iptal edilebilirlik ve yokluk ad-
Ahde vefa: Yapılan sözleşmelere uyulmasının zorunlu larıyla anılırlar.
olması kuralı; verilen söze uyma.
Aile hukuku: Aileyi oluşturan kişilerin karşılıklı hak
ve görevlerini düzenleyen hukuk dalı. Medeni Ka- C-Ç
nunun çeşitli hükümleri aile hukukunu düzenler; Cebri icra: Kendi arzularıyla borçlarını ödemeyen
bu hükümler, nişanlanma, evlenme, boşanma, borçluların borçlarını Devlet kuvveti (baskısı) ile
nesep, nafaka, aile başkanlığı, aile malları, vesayet ödemelerinin sağlanmasıdır; alacaklıların alacak-
gibi hükümlerdir. larını alabilmeleri için Devlet organlarına başvur-
Akit: Sözleşme. maları ve ilgili icra (kamu) dairelerinin, (gereğin-
de) zor kullanarak, borçluyu borcunu ödemeye
Aksi ile kanıt: Bir sorunun çözümünde, düzenlenmiş zorlamaları.
bulunan aksi bir kuraldan hareket ederek sonuca
varma. Ceza: Yasayı çiğneyen kişiye, yöntemine göre mahke-
meler (veya diğer yetkililer) tarafından uygulanan
Anayasa: Bir devletin yönetim biçimini belirten, ya- yaptırım.
sama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kulla-
nılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını Ciro: Bono, çek, poliçe gibi kambiyo senetlerinin hak
bildiren temel yasa. sahibi tarafından başkasına devredilmesi için söz-
konusu senetlerin arkasının imzalanması işlemi.
Askeri yargı: Askeri kaza, askeri yargı, askeri mahke-
meler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütü- Çek: Emre yazılı senettir; ödeme aracıdır. Çekte, çek
lür; bu mahkemeler, asker kişilerin askeri olan suç- kelimesi, kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi için
ları ile, bunların asker kişiler aleyhine veya askeri havale, ödeyecek kimsenin adı soyadı, ödeme yeri,
yerlerde yahut askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili keşide günü, keşide yeri ve keşidecinin imzası bu-
olarak işledikleri suçlardan doğan ve askerlerle ilgili lunmalıdır.
olarak kanunların düzenlediği idari işlemlerin iptali Çok taraflı hukuksal işlem: Hukuksal durumun hü-
ve tazmini ile ilgili davalara bakmakla görevlidir. küm ve sonuç doğurabilmesi için tek taraflı irade
Ayırt etme gücü: Temyiz kudreti. açıklamasının yetmeyip birçok irade beyanının
açıklanmasının gerekli olduğu hukuksal işlem; ör-
Ayni haklar: Kişisel hakların aksine olarak, eşya (nes- neğin, sözleşmeler, kararlar.
ne) üzerinde doğrudan doğruya mutlak egemen-
lik yetkisi veren ve herkese karşı ileri sürülebilen
haklar; mala (şeye) ve özellikle onun mülkiyetine D
ilişkin haklar. Danıştay: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görev-
lendirilmiş bulunan yüksek idare mahkemesi, da-
B nışma ve inceleme mercii.
Babalık davası: Evlilik dışı doğan çocuğun anasının Dava hakkı: Herkesin meşru vasıta ve yollardan ya-
ve çocuğun, babaya veya mirasçılarına karşı, do- rarlanarak mahkeme önünde davacı veya davalı
ğumdan önce veya doğumdan sonra başlayarak en olarak bulunabilmesi hakkı.
geç bir yıl içinde açtığı babalığın yargıç kararı ile Davacı: Dava eden kimse, müddei.
belirlenmesine yönelik dava. Davalı: Dava edilen (kimse), müddeialeyh.
Berat: Resmî belge. Def ’i: Bir borçlunun borcunu, kesin veya geçici
Bilimsel yorum: Hukuk kurallarının bilim adamları olarak tamamen veya kısmen yerine getirmekten
tarafından yapılan yorumu; bilimin gereklerine kaçınmak için dayandığı hukuksal nedenler; örne-
uygun şekilde yorumlama. ğin, zamanaşımı defi. Defi, davanın başında (esasa

207
Sözlük

cevap süresi içinde) ileri sürülmelidir; aksi takdir- etme gücü bulunmayan kimsenin fiilleri hukuki
de bir daha ileri sürülemez, sürülürse savunmanın sonuç doğurmaz.
genişletilmesi yasağı ile karşı karşıya gelinir.
Doktrin: Öğreti; bilim adamlarının görüşleri.
G
Donatan: Gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi
Gaip: Gıyaba kalan kişi; yitik; yok olan kişi, hazır
sahibi; kendisinin olmayan bir gemiyi kendi adına
olmayan kişi; kaybolan ve kendisinden uzun süre
deniz ticaretinde bizzat veya bir kaptan aracılığıyla
haber alınamayan kişi.
kullanan kimse üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde
donatan sayılır. Grev: İşbırakımı; işçilerin, işverene isteklerini kabul
ettirmek ve onlara bu yolda baskıda bulunmak
için aralarında verdikleri karara göre toplu olarak
E işi bırakmaları.
Eda davası: Davalının bir iş yapmaya, bir ifada (eda-
da) bulunmaya veya bir iş yapmamaya, bir ifada
bulunmamaya mahkûm edilmesinin istenildiği
H
dava. Hak: Hukuken korunan menfaat; adalet; insaf; hak-
kaniyet; kişilere tanınan yetki, davranış özgürlüğü;
Edim: İfa; eda; borçlanılan şey; borcun konusu; alacak-
edinebilme, sahiplik ileri sürebilme yetkisi; yasaca
lının borçludan yerine getirmesini talep etme hakkı
tanınan ayrıcalık.
bulunduğu ve borçlunun yerine getirmekle yüküm-
lü olduğu hareket biçimi; bu, genellikle bir verme, Hak ehliyeti: Medeni haklardan yararlanma ehliye-
yapma veya vermeme, yapmama biçiminde olur. ti; her insanın hak ehliyeti vardır; insanlar, hukuk
düzeninin sınırları içinde, haklara ve borçlara ehil-
Equity law (hakkaniyet ve nefaset hukuku): İngi-
dirler.
liz hukukunda, geleneklerin sertliğini gidermek
üzere hakkaniyete dayanılarak verilen kararlardan Haksız fiil: Bir kimsenin, ister bile bile (kasden), ister
doğan hakkaniyet ve nesafet hukuku. savsama (ihmal) yoluyla olsun, bir başkasının hu-
kuka aykırı olarak zarara uğramasına neden olan
Ergin: Reşit; onsekiz yaşını doldurmuş, evlenmiş
eylemi.
veya mahkeme kararıyla ergin kılınmış kişi.
Hata: İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, ku-
Evleviyet: Öncelik
sur, yanılma, yanılgı.
Hısımlık: Birbirin kan, evlenme veya evlat edinme
F sözleşmesi gibi doğal veya sözleşmesel bir bağla
Fail: Yapan; suçu işleyen; fiili (eylemi) yapan. yaklaşmış olanlar arasındaki yakınlık; akrabalık.
Federasyon: Savunma ve dış politika alanında da- Hile: Aldatma; yanıltma; bir kimsenin; kendi dav-
yanışma amacıyla birden fazla devletin bir birlik ranış biçimi veya sarf ettiği sözler ile diğer bir
devleti içinde birleşmesi. Aynı alandaki çeşitli ku- kimseyi bir irade beyanında bulunmaya veya bir
ruluşları bir arada toplayan dayanışma birliği. sözleşme yapmaya yöneltmek için yanlış bir fikir
doğuşuna veya yanlış fikrin devamına bile bile ne-
Feragat etme: Vazgeçme.
den olmasıdır.
Feshi ihbar: Sözleşmelerde, taraflardan birinin söz-
Hukuki fiil: Hukuki sonuç doğuran ve kişi elinden
leşme hükümlerine devam etmemek hakkında-
çıkan eylem.
ki iradesini diğer tarafa bildirmesi; sürekli borç
ilişkilerinde, sözleşmenin tek yanlı olarak ileriye Hukuki işlem: Bir veya birden çok kişinin hukuksal
dönük şekilde ortadan kaldırılacağı yolundaki be- bir sonuca yönelttikleri irade açıklaması. Hukuki
yan; feshin bildirilmesi. işlem, vasiyetname düzenlenmesinde olduğu gibi
tek yanlı; sözleşme veya kararda olduğu gibi iki
Fesih: Bozmak; geçersiz hale getirmek; hükümden dü-
(çok) yanlı da olabilir.
şürmek.
Hukuki olay: Hukuki sonuç doğuran ve insan eliyle
Fiil ehliyeti: Medeni hakları kullanma ehliyeti; ayırt
olmayan olay.
etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin ki-
şinin fiil ehliyeti vardır; fiil ehliyetine sahip olan Hukuki sorumluluk: Ceza ve disiplin sorumluluğu
kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç al- dışında kalan özel hukuktan doğan sorumluluk;
tına girebilir; ayırt etme gücü bulunmayanların, hukuki sorumluluk, kural olarak ödenceyi (tazmi-
küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur; ka- natı) gerektirir, örneğin, haksız fiil failinin tazmi-
nunda gösterilen ayrık durumlar dışında, ayırt nat sorumluluğu.

208
Hukukun Temel Kavramları

Hukuki tağyir: İşleme; bir kimsenin malik olmadığı İrtifak hakları: Bir taşınmaz üzerinde, bir kullanma
şeyi işlemesi veya başkalaştırması; örneğin, başka- ve yararlanmaya rıza göstermeyi yahut mülkiyete
sına ait bir mermerden heykel yapması. özgü bazı hakların kullanılmasından kaçınmayı
Hükümsüz: Geçersiz; hukuki geçerliliği olmayan; gerektiren ve diğer bir taşınmaz veya kişi yararına
batıl; iptal edilebilir; keenlemyekûn. ayni hak olarak kurulan hukuki işlem.
Hüsnüniyet: İyiniyet
K
I-İ Kambiyo senetleri: Poliçe, bono ve çek’ten oluşan senet
türleri.
Iztırar: Çaresizlikten ve zorda kalmaktan dolayı, bir
işi yapmak zorunda kalmak. Kamu tüzel kişileri: Kamu hukukuna göre kamu
hizmetlerini görmek üzere kurulmuş tüzel kişiliğe
İbra: Aklama; borçtan kurtarma; alacaklının, borç-
sahip kurumlar.
lusunda bulunan alacağından tamamen veya kıs-
men vazgeçmesi. Karine: Bilinen bir olgudan (olgulardan) bilinmeyen
bir olgunun (sonucun) çıkartılmasıdır.
İcap: Öneri; taraflardan birinin diğerine yaptığı ve
kabul edildiği takdirde sözleşmenin oluşmasını Kazai: Yargısal; yargıyla ilgili.
sağlayacak nitelikteki öneri. Kazai içtihat: Mahkeme kararı; yargısal karar.
İçtihat: Karar Kıymetli evrak: Hakkın senede bağlı olduğu ve ayrı
İdari yargı: İdari uyuşmazlıkların çözümü; idari olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da dev-
uyuşmazlıklarla ilgili yargı kolu (dalı); idari kaza. redilemeyen senetler.
İddia: Sav; bir konu ile ilgili olarak ısrarlı bir şekilde Kusur: Tazminatı (ödenceyi) veya cezalandırılmayı
öne sürülen görüş; bir davada, tarafların istemleri- gerektiren hukuka aykırı davranış biçimi; kusur,
ni ve karşılık istemlerini öne sürmeleri. kast, ihmal veya tedbirsizlik sonucunda ortaya
çıkar; ayrıca borçlunun sözleşmenin gereklerini
İfa: Yerine getirme; ödeme; edim; eda; borçlanılan şe-
yerine getirmemesi akdî kusurdur.
yin yerine getirilmesi; borcu sona erdiren neden-
lerden biri. Kusur sorumluluğu: Sorumluluğun doğması için
kusurun arandığı sorumluluk türü.
İflas: Borcunu ödeyemeyen veya ödemelerini tatil
eden borçlu hakkında yapılan takip sonucunda, Kusursuz sorumluluk: Sorumluluğun doğması için
mahkeme kararı ile tespit ve ilân edilen bir durum kusurun aranmadığı, kusursuz da olunsa sorum-
olup, iflas kararı üzerine borçlunun bütün malvar- luluğun doğduğu sorumluluk türü.
lığı tüm alacaklılar yararına tasfiye edilir; küllî icra Kuvvetler ayrılığı: Devlet yönetiminde, yargı, yasama
takibi. ve yürütme organlarının birbirinden ayrılması.
İhtar: Hatırlatma; uyarma; ikaz. Kuvvetler birliği: Bir devlet yönetiminde, yasama,
İhtilaf: Çekişme; niza; uyuşmazlık; anlaşmazlık; ayrı- yargı ve yürütme erklerinin ayrı ayrı organlar de-
lık; bozuşma; görüş farklılığı. ğil, bir el tarafından kullanılması.
İhtira: Teknik buluş; icat etme; yeni bir şey yaratma
(bulma). L
İkrar: Tanıma; kabullenme. Lâfzi: Sözle ilgili; sözsel.
İktisap: kazanma; kazanım; edinme; bir şeyin mülki- Lâik devlet: Herhangi bir dinsel inanca dayandırıl-
yetini elde etme. mayacak şekilde örgütlenen ve işleyen devlet dini,
İlâm: Yargı belgesi; mahkemenin verdiği nihaî (son) devlet işlerine karıştırmayan (ve fakat din işlerini
kararın, iki taraftan her birine yöntemine göre ve- düzenleyen) devlet.
rilen onamalı örnekleri; mahkeme kararı örneği Lehdar: Yararlanıcı; lehine (yararına) bir hak yaratı-
(sureti). lan; kambiyo senedinde; senet bedelini tahsil ede-
İlga: Ortadan kaldırma; yürürlükten kalkma; hü- cek olan kimse.
kümden düşürme; geçersizleştirme.
İnkâr: Yadsıma; kabul etmeme; aksini iddia etme. M
İnsan hakları: Devlet karşısında, hiçbir ayırım gö- Maddi hukuk: Hakların gerçek içeriklerini düzenle-
zetmeksizin bireye ait eşitlik, mülkiyet, özgürlük, yen (medeni hukuk, borçlar hukuku, ticaret huku-
güvence gibi haklar. ku vb) kurallar; şeklî hukuk (usul hukuku) karşıtı.

209
Sözlük

Malvarlığı: Bir kişinin hukuki bütünlük oluşturmak


üzere sahip ve yükümlü tutulacağı, para ile ölçü-
P-R
len hak ve borçlarının tamamı; mamelek. Pozitif hukuk: Belli bir zamanda toplumu düzenle-
yen yaptırımlı kurallar.
Marka: Endüstride, küçük sanatlarda, tarımda yapı-
lan, hazırlanan, üretilen veya ticarette satışa çıkar- Referandum: Halk oylaması
tılan her çeşit malı başkalarından ayırt etmek için Reşit: Rüşt yaşını doldurmuş; ergin; onsekiz yaşını
bu mal veya mal üzerine konulmadığı takdirde dolduran veya onsekiz yaşını doldurmamasına
ambalajlarına konulan ve bu amaçla elverişli bu- rağmen evlenen veya yasal olarak erginliğine (reşit
lunan işaretlerdir. kılınmasına) mahkemece karar verilen kişi.
Meşru: Hukuksal düzene uygun; yasal.
Muvazaa: Danışıklı işlem; tarafların, üçüncü kişileri S-Ş
aldatmak amacı ile ve fakat gerçek iradelerine uy- Sayıştay: Genel ve katma bütçeli dairelerin bütün ge-
mayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurma- lir ve giderleri ile mallarını TBMM adına denet-
yan bir görünüş yaratmak konusunda anlaşmaları; leyen ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin
muvazaada, başka kimsenin bilmesinin istenme- yargıya bağlayan kurum.
diği anlaşmaya “gizli anlaşma”, dışarıya yansıyan
Sebepsiz zenginleşme: Haksız iktisap; bir kimsenin,
anlaşmaya ise “görünürdeki anlaşma” denir.
haklı bir neden olmaksızın diğer bir kimse zararı-
Mümeyyiz: İyiyi kötüden ayırma yeteneği; sezgin; na kazanımda (iktisapta) bulunması.
temyiz gücüne sahip; aklı başında davranış yete-
Senet: Bir kimsenin yapmaya veya ödemeye borçlu
neğinden yoksun olmayan kimse.
olduğu şeyi göstermek için imzaladığı resmî kâğıt,
Mütemmim cüz: Bütünleyici parça; tamamlayıcı belgit.
parça.
Sicil: Kütük; bazı konular veya kişiler hakkında tutu-
lan ve o konu ile ilgili bilgileri ve belgeleri içeren
N kütük; sözgelimi, tapu sicili, adli sicil, memur si-
Nesep: Soy bağı; hısımlık. cili gibi.
Norm: Kurallaşmış ilke; yasa; kanun; mevzuat hük- Soybağı: Çocuk ile ana babası arasındaki hısımlık
mü; yasal durum; yerleşmiş kural; hukuk emri; ilişkisi; nesep.
standart. Sözleşme: İki ya da daha çok kişinin bir şeyi yapmak
Noter: Sözleşme, belgit ve diğer belgeleri doğrudan ya da yapmamak üzere aralarında anlaşmalarını
doğruya yasalarıyla istenilen biçimde düzenleye- dile getiren bağlayıcı uzlaşma; akit.
rek onaylayan ve bunların tıpkılarını yanında sak- Suç: Hukuk kurallarının yasakladığı ve yapılmasına
layan ve bu işleri yapmak üzere devletçe yetkilen- veya yapılmamasına cezai yaptırım (müeyyide)
dirilen kişi. bağladığı eylem.
Şart: Koşul; sınırlama; kayıt; bir hukuksal işlemin
hükümlerinin, gelecekte ortaya çıkacak ve gerçek-
O-Ö leşmesi şüpheli (kuşkulu) bulunan bir olaya bağ-
Olan hukuk: Mevzu hukuk; müsbet hukuk; belli bir lanması.
zamanda bir ülkede yürürlükte bulunan hukuk Şerh: Kişisel hakların, devir (temlik) sınırlamalarının
kurallarının tümü; de lege lata. ve geçici tescilin, tapu kütüğüne yazılmasını gös-
Olması gereken hukuk: belli bir ülkede yürürlükte teren terim.
bulunan hukuk kurallarının (yasaların) daha iyi
düzenlenebilmesi için yapılması önerilen hukuk;
ideal hukuk; rasyonel hukuk; de lege ferenda. T
Öğreti: Doktrin; bilim adamlarının görüşleri; bilim- Tabii hukuk: İdeal hukuk; doğal hukuk; belli bir za-
sel karar. manda ve belli bir ülkede, gereksinmeleri ve insan
Özerklik: Yönetim bakımından dış denetimden ba- duygularını en iyi tatmin eden hukuk.
ğımsız olma; otonomi; bir kurumun kendi kendi- Tabiiyet: Uyrukluk, vatandaşlık; yurttaşlık; kişileri ve
ni yönetmesi; örneğin, üniversiteler özerk kurum- şeyleri devlete bağlayan siyasal ve hukuki bağ.
lardır. Tahvil: Kamu ve özel kesim tarafından değişken veya
sabit faizli, kupon ödemeli ya da iskontolu olarak
çıkarılan bir yıldan uzun vadeli borç senedi.

210
Hukukun Temel Kavramları

Tapu sicili: Tapu kütüğü; taşınmaz mallar üzerindeki


hakların durumunu gösteren kütük.
Y
Yargıtay: Temyiz mahkemesi; adliye mahkemelerin-
Tazmin etme: Ödeme; zararını giderme; zararını den verilen karar ve hükümlerin son inceleme
ödeme. makamı olup, yasa ile belirlenen bazı davalara da
Tebliğ: Bildirim; yazılı bildirim. ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar; çeşitli
Temlik: Devir. hukuk ve ceza dairelerinden oluşur.
Tereke: Miras bırakanın mirasçılarına geçen kalıtı; Yasama organı: Yasaları yapan organ; teşriî uzuv;
mirasçılara kalan malvarlığı. kuvvetler ayırımında yer alan üç kuvvetten biri-
Tescil: Tapu kütüğündeki taşınmaz mala ait sayfaya, sidir; ülkemizde, yasama organı Türkiye Büyük
o taşınmaz üzerindeki ayni hakların yazılması. Millet Meclisidir.
Yasama yetkisi: Bir ülkede, yasalar çıkarabilme hak
ve görevleri.
U Yürütme organı: Yasama organının koyduğu kurallar
Uyrukluk: Tabiiyet; vatandaşlık; yurttaşlık; kişileri çerçevesinde ülkenin yönetimi ile görevli ve yetkili
ve şeyleri devlete bağlayan siyasal ve hukuki bağ. organ; icra organı.
Uyuşmazlık mahkemesi: Adlî, idarî ve askerî yargı
mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlık-
larını kesin olarak çözmeye yetkili olan bağımsız Z
yüksek mahkeme. Zamanaşımı: Yasanın belli ettiği koşullar altında bel-
li bir sürenin geçmesi ve bunun sonucunda kimi
hakların kazanılması ya da düşmesi; müruruza-
V man.
Vekalet: Vekillik; bir kişinin kendi adına iş yapabil- Zilyetlik: Bir şey üzerindeki fiili tasarruf biçiminde
mesi için yetki verilmesi. ortaya çıkan hakimiyet
Velayet: Egelik; velilik; otorite.
Vesayet: Küçüklerin ve mahcurların (hacir altına
alınmış kişilerin) korunması amacıyla, özel hu-
kukta düzenlenen ve bir kamu hizmeti niteliğini
gösteren kurum.

211

You might also like