Professional Documents
Culture Documents
Ceza Muhakemesi Pratikleri 2. Dönem Geçen Sene
Ceza Muhakemesi Pratikleri 2. Dönem Geçen Sene
Ceza Muhakemesi Pratikleri 2. Dönem Geçen Sene
OLAY I: Nitelikli yağma suçundan dolayı (A) ve (B) hakkında İstanbul 2. Ağır Ceza
Mahkemesi’nde yapılan yargılamada (A)’nın annesi (C), eşi (D) ve (B)’nin eşi (F) tanık
olarak dinlenmek üzere çağrı kağıdı ile mahkemeye çağrılmış ve gelmemelerinin
sonuçları çağrı kağıdında belirtilmiştir. Avukat (G), (F)’ye halihazırda tanıklıktan
çekinme hakkı olduğu için duruşmaya katılmasına gerek olmadığını belirtmiş, (F) de
duruşmaya katılmamıştır. (C) tanıklıktan çekinme hakkını kullandığını beyan etmiştir.
(D) ise soruşturma evresi devam ederken (A) ile evlendiklerini bildirmiş ve tanıklık
yapmak istemediğini söylemiştir. Mahkeme, öncelikle (C), (D) ve (F)’nin tanıklıktan
çekinmelerini kabul etmiş, ardından (D)’nin soruşturma evresinde verdiği tanık ifadesini
duruşmada okumuştur. Daha sonra (C), (D) ve (F)’nin tanık olarak dinlenmek
istememelerini, sanıkların en yakınındaki kişilerin suçun işlenişine dair çok şey
bildikleri şeklinde yorumlayarak ve (D)’nin soruşturma esnasındaki beyanlarını da
dikkate alarak (A) ve (B) hakkında 12’şer yıl hapis cezası vermiştir.
Soru 1: (C), (D) ve (F)’nin tanıklıktan çekinme hakları var mıdır? Ceza muhakemesi
ilkelerini de dikkate alarak açıklayınız.
Kural olarak kanun tanıklık yapmayı mecbur yıkılmış ama kanunda bunun birtakım
istisnaları var. 4 grup halinde anlatmıştık; belli hısımlık ilişkileri, meslek ve sürekli
uğraşı, devlet sırrı ve devlet sırrı niteliğindeki durumlar ve tanığın kendisi ve yakınları
aleyhine tanıklıktan çekinmesi istisna durumlardır.
Olayımızda yok ancak kişiler arasında imam nikahı olsaydı tanıklıktan çekinme hakkını
kullanamazdı çünkü kanun sınırlayıcı saymıştır. Dolayısıyla böyle bir genişletme
yapamıyoruz. Birlikte yaşayanlar için de aynı durum söz konusudur. Ancak hakim bu
yakınlık derecesini tanıkların beyanlarını değerlendirirken göz önünde bulundurabilir.
Olayda eşi ve annesi var. Bu kişiler açısından niçin kanun tanıklıktan çekinme hakkı
düzenlemiş? Yani kanun burada neyi korumak istemektedir? Nemo tenatur ilkesi yani
kimsenin kendisini veya kanunda gösterilen yakınlarını suçlayıcı bir beyanda
bulunmayacağına dair anayasada da düzenlenmiş bir ilkedir. Bir kişiyi yakınıyla ilgili
bir şey söylemek zorunda bıraktığınızda tanık ya yalan söyleyecek ya da yakınını
suçlayacaktır. Tanık doğal olarak yalan söylemeyi seçer bu da ceza muhakemesinin
gidişatına gölge düşürür. Dolayısıyla kanun tanıklıktan çekinme hakkı tanımıştır.
Hısımlık ilişkisi sebebiyle tanıklıktan çekinme hakkını kullanıp kullanmayacağını
tanığın kendisi takdir eder ancak doktrin meslek ve sürekli uğraşısıyla ilgili durumlarda
tanıklıktan çekinme zorunluluğu olduğunu kabul eder. Kanunda m46da her ne kadar
çekinebilir dese de doktrin zorunludur der. Mesleğin yapılmasıyla ilgili koruduğu bir
güven ilişkisi vardır.
Soru 2: (C), (D) ve (F)’nin tanıklıktan çekinmeleri usule uygun mudur? Uygun değilse
nasıl bir yol izlenmeliydi? (F)’nin tavsiyesi hukuken yerinde midir? (D)’nin ifade
tutanağının duruşmada okunması hukuka uygun mudur? Açıklayınız.
OLAY II: (P), evine gece yarısı giren kişiler tarafından nitelikli cinsel istismara uğrar ve
30.000 TL değerindeki ziynet eşyası çalınır. Eve gelen (P)’nin annesi (A) yarı baygın
halde bulduğu kızını hastaneye götürür ve polise haber verir. Olay yeri inceleme
ekipleri, balkonda ve yatak odasında toplam 4 adet sigara izmariti bulur. Cumhuriyet
Savcısı (S), (P)’nin vücudundan örnek alınması talimatını vererek talimatını yazılı
şekilde de gönderir. (P) vücududan örnek alınmasına rıza göstermez. S’nin istemi
üzerine doktor (D) tarafından (P)’nin rızası hilafına vücudundan kan, tükürük, tırnak ve
sperm örnekleri alınır. (P), ifadesinde kendisine uzun süredir cinsel içerikli mesajlar
atan (R) ve onun yakın arkadaşı (T)’den şüphelendiğini belirtir. Bu ifadenin üzerine
Cumhuriyet Savcısı (S), (R) ve (T)’den kan ve tükürük örneklerinin alınarak (P)’den
alınan örnekler ve olay yerinde bulunan izmaritlerle karşılaştırılması için karar
çıkarttırır.
Soru 1: (R) ve (T)’den kan ve tükürük örneklerinin alınmasının hukuki niteliği nedir?
İşlem hukuka uygun yapılmış mıdır?
Hukuki nitelik olarak beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması söz konusudur.
(2) Mağdurun rızasının varlığı halinde, bu işlemlerin yapılabilmesi için birinci fıkra
hükmüne göre karar alınmasına gerek yoktur.
(4) Tanıklıktan çekinme sebepleri ile muayeneden veya vücuttan örnek alınmasından
kaçınılabilir. Çocuk ve akıl hastasının çekinmesi konusunda kanunî temsilcisi karar
verir. Çocuk veya akıl hastasının, tanıklığın hukukî anlam ve sonuçlarını
algılayabilecek durumda olması hâlinde, görüşü de alınır. Kanunî temsilci de şüpheli
veya sanık ise bu konuda hâkim tarafından karar verilir. Ancak, bu hâlde elde edilen
deliller davanın ileri aşamalarında şüpheli veya sanık olmayan kanunî temsilcinin izni
olmadıkça kullanılamaz.
(5) Bu madde gereğince verilen hâkim veya mahkeme kararlarına itiraz edilebilir.
Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkında
Yönetmelik’te de mağdurun muayene veya vücudundan örnek alınmasına rıza göstermemesi
durumunda cumhuriyet başsavcılığının gerekli önlemleri alarak onun talimatıyla işlem
yapılabileceğini kanuna paralel olarak söyler.
Moleküler ve genetik incelemenin iki yönü vardır; olay yerindeki iz ve emareler bir de
beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması sonucu karşılaştırma yapılmasıdır.
Yalnızca hakim tarafından karar verilebilir, gecikmesinde sakınca bulunan bir hal olsa
bile savcı veya kolluk tarafından bu tedbire başvurulması zorunlu söz konusu değildir.
Çünkü gecikmesinde sakınca bulunacak bir hal olamaz. Örnekler alınmış, inceleme
yapılması için bir zaman sınırı gibi bir durum yoktur. Dolayısıyla gecikmesinde sakınca
bulunan bir hal olmadığı için de Cumhuriyet savcısının derhal karar almasını
gerektirecek bir durum da yoktur. Dolayısıyla sadece hakim kararı geçerli olacaktır.
BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ
A’nın verdiği dilekçenin hukuki niteliği ihbardır. İhbar, bir suçun işlendiğine ilişkin
şüphenin yetkili mercilere bildirilmesidir. İhbar kural olarak Cumhuriyet Başsavcılığı’na
yapılır, bununla birlikte kolluk makamlarına, valiliğe, kaymakamlığa ve mahkemeye de
ihbar yapılabilir. Yurtdışında işlenmiş olan ve Türkiye’de takibi gereken suçlar hakkında
Türk elçilik ve konsolosluklarına da ihbar edilebilir. İhbarın yapıldığı elçilik veya
konsolosluk bunu derhal ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderecektir.
Şikâyet hakkının kullanılması belirli bir süreye bağlı kılınmıştır. Buna göre, suçtan zarar
gören kişi fiilin ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden itibaren 6 ay içinde
şikâyet hakkını kullanmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Şikayet
kurumu TCK’da düzenlenmiştir, CMK’da değil.
Olayda ihbar Cumhuriyet Başsavcılığına yapılmıştır. Uyuşturucu madde imal ve ticareti
suçu resen soruşturulması ve kovuşturulması gereken suçlardan biridir. Şikayetten
farklı olarak suçtan zarar gören yapabileceği gibi bir 3. kişi de ihbar yapabilir.
İhbar ve şikâyet55 Madde 158 – (6) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/145 md.; Aynen kabul:
1/2/2018-7078/140 md.) İhbar ve şikâyet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi
bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin açıkça anlaşılması veya ihbar ve şikâyetin
soyut ve genel nitelikte olması durumunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına
karar verilir. Bu durumda şikâyet edilen kişiye şüpheli sıfatı verilemez. Soruşturma
yapılmasına yer olmadığına dair karar, varsa ihbarda bulunana veya şikâyetçiye
bildirilir ve bu karara karşı 173 üncü maddedeki usule göre itiraz edilebilir. İtirazın
kabulü hâlinde Cumhuriyet başsavcılığı soruşturma işlemlerini başlatır. Bu fıkra
uyarınca yapılan işlemler ve verilen kararlar, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir.
Bu kayıtlar, ancak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından görülebilir.
Soruşturmaya yapılmasına yer olmadığına dair karar, varsa ihbarda bulunana veya
şikayetçiye bildirilir. Yani tebliğ edilmesi gerekir. İhbar ve şikayette bulunan kişi suçtan
zarar gören kişi olmasa bile tebligat zorunlu kılınmıştır. Dolayısıyla olayımızda tebliğ
edilmemesi hukuka aykırıdır. Buna karşılık CMKm173’te öngörülen yola gideriz. Yani
kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda gittiğimiz yola, ona ilişkin usule gideriz.
Cumhuriyet savcısının kararına itiraz6263 Madde 173 – (1) Suçtan zarar gören,
kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on
beş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı
ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
Süre tesadüfen öğrense bile başlar. İtirazı inceleyecek merci; bu kararı veren
Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin
bulunduğu yerdeki sulh ceza hakimliğidir.
Soru 3: (B) ve (C)’nin telefonlarının dinlenmesi kararının hukuki niteliği nedir? Karar
hukuka uygun mudur? Kararı hangi merci almıştır?
Kuvvetli şüphe sebepleri doktrinde; basit bir başlangıç şüphesinden daha yoğun fakat
kuvvetli şüphe derecesini de ifade etmez şeklinde yorumlanmaktadır.
Soru 4: (S)’nin soruşturmaya resmi belgede sahtecilik suçunu dahil etmesi hukuka
uygun mudur? Resmi belgede sahtecilik suçu bakımından telefonların dinlenmesi
esnasında elde edilen delillerin kullanılması hukuka uygun mudur?
Tesadüfen elde edilen deliller Madde 138 – (2) Telekomünikasyon yoluyla yapılan
iletişimin denetlenmesi sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla
ilgisi olmayan ve ancak, 135 inci maddenin altıncı fıkrasında sayılan suçlardan birinin
işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır
ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhâl bildirilir.
Dolayısıyla burada tesadüfen elde edilen bir delil vardır. Tesadüfen elde edilen
delillerin soruşturma ve kovuşturmada kullanılması için gereken şartlar vardır. En başta
usulüne uygun bir denetleme yapılmış olması gerekir. Elde edilen delilin yapılmakta
olan soruşturma ve kovuşturmayla ilgisi olmayan ancak CMKm135 sayılan suçlardan
birisi olması gerekir ve hakkında koruma tedbiri kararı verilen kişiyle ilgili olmalıdır.
Hakkında karar verilen kişi ile ilgili olmazsa genel dinleme gibi olur. Böyle yaparak
onlarca kişiyi de dinlemiş oluruz bu da maddenin dolanılması anlamına gelir.
Resmi belgede sahtecilik suçu kanunda belirtilen katalog suçlardan biri olmadığı için
tesadüfen elde edilen delili derhal yok etmemiz gerekir. Dolayısıyla resmi belgede
sahtecilik suçu bakımından telefonların dinlenmesi esnasında elde edilen delillerin
kullanılması hukuka aykırıdır.
OLAY 2: Ankara’nın Keçiören ilçesinde bulunan bir sanayi sitesinde, elektronik kart
üretiminin yapıldığı iş yerinde kimyasal sızıntıdan zehirlenen 11 işçi hastaneye
kaldırılmıştır. Olay üzerine başlatılan soruşturmada Cumhuriyet Savcısı (S) sızıntı
hakkında inceleme yapması için Hacettepe Üniversitesi Kimya Mühendisliği
Fakültesi’nden öğretim üyesi (H)’yi atamıştır. (S)’nin talebi üzerine kolluk kuvvetleri
tarafından işyerinde çalışan diğer işçilerin beyanları alınır. (A), diğer işçilerin
beyanlarını okumak istese de savcılık soruşturmanın gizliliği ilkesi gereği (A)’ya izin
vermez. (H), 11 ay sonra kovuşturma devam ederken iki sayfalık bir rapor hazırlayarak
teslim eder. Hazırlanan raporda iş yerinde üretimi yapılan elektronik karta ilişkin
bilgilere yer verilmiştir. (A) bu rapora itiraz ederek yeni bir bilirkişi incelemesinde
yapılması talebinde bulunmuştur. Bu talebi reddeden mahkeme, bilirkişi raporuna
dayanarak davanın reddine karar vermiştir. (A işçilerin avukatıdır)
Soru 1: İşyerinde çalışan diğer işçilerin beyanlarının alınmasının hukuki niteliği nedir?
(A)’nın işçilerin beyanlarını okumasına izin verilmemesi hukuka uygun mudur? A’nın
buna karşı gidebileceği bir yol var mıdır? (Bir olayla ilgili görgü tanıklarının dinlenmesi
şeklinde varsayıyoruz)
Müdafiin dosyayı inceleme yetkisi Madde 153 – (1) Müdafi, soruşturma evresinde
dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilir.
Olayda dosya üzerinde bir kısıtlılık kararı yoktur. A’nın evrak inceleme talebinin
reddedilmesi hukuka aykırıdır. A, hakim kararına karşı itiraz yoluna gidebilir. Maddede
hangi kanun yoluna gidileceği belirtilmemiş ancak hakim kararlarına karşı itiraz yoluna
gidildiğinden burada da evrak inceleme talebinin reddedilmesiyle ilgili itiraz kanun
yoluna gidebiliriz.
Soru 3: (H)’nin bilirkişi incelemesi ve raporu hukuka uygun mudur? (H)’nin bilirkişi
incelemesi ve raporuna karşı gidilebilecek bir yol var mıdır? (A)’nın talebinin reddine
karşı gidilebilecek bir yol var mıdır? Mahkemenin davanın reddine karar vermesi
hukuka uygun mudur?