Baskent Hattusanin Sifaci Kadinlari Buyu

You might also like

Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 15

BAŞKENT HATTUŞA’NIN ŞİFACI KADINLARI:BÜYÜCÜLER1

Özet
Büyü, insanların doğaüstü, mistik yöntemlerle doğal dünyayı etkileyebildiklerini öne
sürdükleri uygulamalar ve bunların çevresinde oluşturulan kültürel bir sistemdir. Bu sistemin,
din ile birlikte ilkçağ toplumları üzerine ciddi etkileri olmuştur. Öyleki bu dönemde büyü ile
din arasındaki sınırları çizmek kolay değildir. Din mensup olanlar açısından “maharet”
gerektirmeyen bir bireysel ruhani süreç ve inanç meselesi iken büyü, büyücülük ehli olmayı
gerektiren, bilimin insan yaşantısına henüz nüfuz ettiği dönemlerde, önemli bir boşluğu
dolduran teknik bir organizasyondur. Günümüzdeki modern tıp, psikoloji, sosyoloji gibi
bilimlerin ilgi alanına giren hemen hemen bütün konular İlkçağ dünyasında, büyü sisteminin
kapsamındadır.

Hititler, “baş ağrısından öksürük, ses kısıklığı, göz hastalıkları, yaralanma, sarılık, ağız
hastalıklarına; kalp krizinden depresyon, kısırlık, kâbus görme, doğum-hamilelik sorunlarına;
salgın hastalıklardan cinayet, şiddet, dedikodu, kral ve kraliçeyi arındırmaya; arkadaşlar
arasındaki kavga, ağız yıkama, üzüm bağlarının verimsizliğinden orduda salgına bireysel,
ruhsal, toplumsal ve tıbbi konuda büyünün gücünden en fazla yararlanan uygarlıklardan
biridir. Hitit Devlet Arşivi’nde bulunan “Kizzuvatna Kökenli Ritüel Metinler” büyünün
toplumda ne kadar kabul gördüğünü gösteren çarpıcı örneklerle doludur. Büyünün bu kadar
önemli ve işlevsel olduğu Hitit toplumunda büyücülük özellikle başkent Hattuşa’da adeta
kamusal işlevi olan bir meslek konumundadır ve büyü faaliyetlerinde özellikle, olağanüstü
yetkilere sahip olduğuna inanılan kadınlar etkindir. Bu “kadınlar” güç ve şifa veren ritüellerin
yaratıcısı ve uygulayıcısıdırlar. Bu bildiride, Hititler’de insana ve doğaya ilişkin olayları
gözlemleyerek, günlük hayatın problemlerine pratik çözümler üreten bilge
kadınların/büyücülerin bir kente, modern bilimlere ve uygarlığa katkıları ele alınacaktır.

Anahtar Kelimeler
Hitit, Hattuşa, Büyü, Büyücüler, Kadın, Şifacı Kadınlar

HEALING WOMEN OF THE CAPITAL HATTUSA: MAGICIANS

Abstract
Magic is a cultural system centred round the practices whereby men suggest they can
affect the natural world by using the supernatural and mystic methods. This system has had
profound effects on the ancient societies together with the religion. So much so that it is not
easy to draw the boundaries between the magic and religion in this age. While religion is an

Esma REYHAN, Doç.Dr., Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü; Tülin B. CENGİZ, Öğr. Gör.
1

Dr., Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü


individual spiritual process and belief system for its members that do not require any skill or
ability, magic is a technical organization that requires being a master of magic and fills an
important gap in the ages when the science had just penetrated into human life. Almost all the
subjects and fields that are included in the scope of modern medicine, psychology, sociology,
and such disciplines today were within the scope of magic system in the ancient world.

Hittites’ society is one of the civilizations that made the utmost use of magic in a wide
range of subjects including headache, cough, hoarseness, eye diseases, injuries, jaundice,
mouth diseases, heart diseases, depression, infertility, nightmare, birth-pregnancy problems,
epidemics, murders, violence, gossip, purification of the king and queen, quarrels and fights
between friends, unproductiveness of vineyards, individual, psychological, social and medical
problems. In the Archives of the Hittites, “Kizzuvatna-Origin Ritual Texts” are full of striking
examples that show how well the magic was approved and accepted in that society. In the
Hittites society, where magic was so important and functional, magic is almost a public
profession in Hattusa in particular, and especially women were effective in magical activities
as they were believed to have supernatural powers. These women were the creators and
practitioners of the rituals providing strength, power and health.

This presentation is intended to deal with the contributions of wise women/magicians


to a city, modern sciences and civilizations by observing the natural events and humans around
them and thus offering practical solutions to the problems of daily life.

KeyWords
Hittite, Hattusa, Magic, magicians, Women, HealingWomen
Kavramsal ve İşlevsel Olarak Büyü Olgusu

Türkçe’de büyü, ya da Arapça’dan gelen sihir sözcüğü Avrupa dillerinde magie/magic


olarak kullanılmaktadır. Magic sözcüğünün Yunanca’dakimageia, onun da eski İran dilinde
kendilerine doğaüstü güçler atfedilen maguşlardan geldiği tahmin edilmektedir.2Büyü
kelimesini Sumerce “ÉN”, Akatça “šiptu” kelimeleri karşılamaktadır.3

Büyü kategorileri, pratikleri ve temel malzemeleri, tılsım örneklerinde de görüldüğü


gibi, çok uzun çağları aşan bir birikime dayanır. Yakındoğu ve Avrupa geleneklerinde, büyü
anlamındaki sözcüklerin ortaklık göstermesinin nedeni budur. Tarihi kaynaklar, büyünün
‘Doğu’ kaynaklı olduğu iddiasını içerir. Büyü pratikleri, sözlü toplumlarda usta-çırak ilişkisi
içinde gelişirken, özellikle Avrupa tarihinde 17. yüzyıla kadar ulaşabilen ve kökeni Eski Mısır
ve Yunanistan’a uzanan zengin bir büyü yazını bulunmaktadır.4

Büyü, “belli sonuçları elde etmek amacıyla doğaüstü sayılan güçlerin yardımına
başvurmak veya doğada bulunan gizli güçleri ya da varlıkları etkilemek suretiyle yapılan ve
belli usulleri olan bir dizi törensel uygulamaları ifade eden kavramdır.5Temelinde yatan
anlayış işlemlerin yapı, amaç ve uygulama biçimine göre sempatik büyü (taklit ve temas) ve ak
büyü-kara büyü ile aktif büyü-pasif büyü olarak kollara ayrılır. Aktif büyü, doğa olaylarını
etkileyerek iradesi altına almaya çalışan bir büyü metodu iken pasif büyü zararlı etkilerden
uzaklaştırmaya ve bunlardan kaçınmaya dayalı bir büyüdür.6

Antropologlar arasında büyü konusuna iki temel yaklaşım dikkat çeker. Bunlardan ilki
büyü uygulamalarının yanlış bir dünya algısına dayandığı yönündedir. Diğeri ise büyünün
fiziksel değil psikolojik hedeflere yöneldiğini savunur. Birinci yaklaşımın klasik
savunucularından Tylor’a göre büyü, ilkel insanların çeşitli doğa olayların nedenlerini
açıklamak için kullandığı bir çeşit ilkel bilimdir.7Tylor, “ İlkel” insanı akılcı ve bilimsel bulur.
Onların dinleri de mantıksal bir temel üzerine oturur, rasyoneldir ve gözleme dayanır. Tylor,
çoğu çağdaşı gibi dinsel, büyüsel ve bilimsel olmak üzere üç bakış açısı olduğunu kabul
etmiştir. Bunların arasında büyü ve bilim özünde birbirine benzer. Büyücüler, maddi
nesnelerden, ilişkilere, olaylardan sayılara var olan her şeyi anoloji (benzerlik) ya da yakınlık
(temas) yoluyla sınıflandırır fakat tam da bu noktada büyücü, bilim adamlarının yapmadığı bir
hataya düşer. Benzerlik ve yakınlık temelinde sınıflandırılan şeyler arasında nedensel bir
bağlantı olduğu ön kabulüyle hareket eder. Konuya Tylor tarafından verilen en iyi örnek altın
yüzüğün sarılığı tedavi edeceği şeklindeki Yunan inanışıdır. O halde Tylor için büyü, bilime
benzer bir etkinliktir, esaslı gözleme dayanır, sınıflayıcıdır ve dinden farklı olarak kişisel

Kudret Emiroğlu, “Büyü”,Antropoloji Sözlüğü, (Haz.K.Emiroğlu-S. Aydın), Bilim ve Sanat Yayınevi,


2

Ankara, 2003,s.168.
MebrureTosun-Kadriye Yalvaç, Sümer, Babil, Assur Kanunları ve Ammi-Şaduqua Fermanı, Ankara,
3

1981, s.153.
Emiroğlu, age., s.168.
4

Mehmet Ali Kirman,Din Sosyolojisi Terimleri Sözlüğü,Rağbet Yayınları, İstanbul,2011, s.43.


5

Emiroğlu, age, s.167.


6

Emiroğlu, age,s. 169.


7
olmayan güçlere inancı içerir. Tylor’a göre büyü her ne kadar tehlikeli bir aldanış olsa da bu
inancın altında yatan bir mantığa sahiptir.Tylor, yazısız kültürlerin neden büyüye inanmayı
sürdürdükleri konusunda da birkaç neden öne sürmüştür. Ona göre büyü her şeyden önce
ampirik olarak işe yarayabilir. Yani yağmur ritüelleri yağmuru hemen yağdıramayabilirse de
ritüeli er ya da geç yağmur izler. Ayrıca başarısızlık büyüsel işlemin uygulanış biçimine,
ritüeldeki bir hataya yada hazırlıktaki yada tabuların uygulanmasındaki yetersizliklere
bağlanabilir. Büyüsel ritüeller, düşman kuvvetler ya da diğer büyücülerin hileleri ile boşa
çıkartılabilir.8Kısacası Bohannan’ın söylediği gibi altıda bir başarı bilim için yetersizdir fakat
büyüsel bir durumu kanıtlamak için yeterlidir.9Tylor’dan etkilenen bir diğer antropolog
Frazer’ın büyü konusundaki görüşleri de büyük oranda Tylor’a dayanmaktadır. Frazer da
Tylor gibi büyü, bilim ve din arasında açık bir kavramsal ayrışma görmüştür. Ona göre din,
insandan üstün olduğuna inanılan güçleri yatıştırma ve dost edinme olarak bilimin karşıtıdır.
Büyüsel düşünceye göre doğadaki bir olay diğerini zorunlu olarak izler. Doğanın bir düzeni,
birlik ve bütünlüğüne olan inancı bakımından büyü, bilime benzer. Frazer’a göre büyü iki
temel ilkeye dayanmaktadır. Birincisi benzer benzeri yaratır, sonuç nedene benzer; ikincisi bir
zamanlar temas halinde olan şeyler ayrıldıktan sonra da birbirini etkiler. Birinci ilke Benzerlik
Yasası ikinci ilkeTemas Yasası olarak adlandırılabilir.10Frazer, büyü konusundaki
düşüncelerini Tylor’a dayandırsa da büyü, din ve bilimin arasında her ne kadar evrimsel bir
bağ olsa da bu üç olgunun eş zamanlı varolabileceğini savunanTylor’a karşı büyünün dinden,
dinin ise bilimden önce varolduğunu savunmuştur yani büyü, din ve bilimi evrimsel bir şema
üzerine yerleştirmiştir.11

İkinci yaklaşımın klasik örneklerinden Malinowski’ye göre büyü, duygusal deneyimler


teknik bilgi ve denetimlerin yetersiz kaldığı durumlarda devreye girer. Yani çıkmaza girmiş
işlere doğal yanıttır. Birey bilgisinden yardım göremediğinde yâda pratik etkinliklerinde bir
boşluk oluştuğunda büyüye yönelir. Malinowski’ye göre büyü, insanın riskleri bilimle kontrol
edemediği yerde serpilir ve gelişir 12.İlkel toplumlar her zaman büyü yapmaz. Kendi
kontrolünde olan ve garantigördükleri noktada hiçbir yerli büyüye başvurmaz. Olumsuzluk
ihtimali, büyüyapılma sebebidir. “Balıkçılık, özellikle de şansa bağlı olduğunda ve ciddi
risklertaşıdığından, ustaca bir büyü sistemiyle donatılmıştır. Sakin lagünlerde ya da
hiçbirtehlikenin bulunmadığı kıyılarda kullanılan küçük kanolar büyüden
tamamenkurtulmuştur.13 AyrıcaMalinowski’ye göre büyünün kendisi kadar onu uygulayanlar
yani büyücüler de önemlidir. Malinowski’nin büyücüler ile ilgili Trobriand Adalarındaki
gözlemleri şunlardır:

“Trobriand Adaları’nda büyücülük, sayıları pek fazla olmayan uzmanlar tarafından yapılmakta.
Bunlar genellikle üstün zekâ ve seçkin kişiliğe sahip olan ve bu sanatı edinmek için bazı tılsımlı
sözler ya da formüller öğrenmek, bazı koşullara boyun eğmek durumunda bulunan kişilerdi.

Brian Morris, Din Üzerine Antropolojik İncelemeler, (Çev. T. Atay), İmge Yayınevi, Ankara, 2004,
8

s.166,167.
Paul Bohannan, SocialAnthropology, New York, 1969, s.314.
9

Theodor H.Garster, The New Golden Bough, A New Abridgment of the Classic WorkbySir James
10

Frazer, MentorBooks, Chicago, 1964,s.35.


Morris, age, s.171.
11

Morris, age, s.240,241.


12

BronisławKasper,MalinowskiBüyü, Bilim ve Din, İstanbul, Kabalcı Yayınevi, 2000, s.207.


13
Sahip oldukları büyü yapma yetkisini kendileri adına kullanıyor, aynı zamanda bir bedel
karşılığı aynı şeyi başkaları için de yapıyorlar”.14

Malinowski için büyünün önemli olduğu topluluklarda büyücülerin öne çıkması


kaçınılmazdır. Ve bu durumu yine gözlemlerine dayanarak şöyle açıklar:

“Büyücünün konumu ilk bakışta, kötüye kullanmaya ve şantaja elverişli bir konum gibi
görünmektedir… Büyücülük görevi kişiye yetki ve servet kazandırmakta, onu etkili, söz sahibi
konuma getirmektedir. Büyücü de bu ayrıcalığı kendi amaçlarının gerçekleşmesinde araç olarak
kullanmaktadır. Ne var ki çirkin suçlamalar, onur kırıcı savlar, ona yarardan çok zarar
getirmekte ve büyücünün kural olarak çok ılımlı bir kişilik kazanmasına neden olmaktadır.
(…)Melanezya’da ve başka yerlerde büyücülüğün suçun baslıcakaynağınıoluşturduğu öne
sürülmüştür. Benim kişisel olarak tanıdığımMelanezya’nın kuzey doğusuna gelince, bu
görüsün, durumun yalnızca bir yönünü dile getirdiğini söyleyebilirim. Büyücü güçlü, varlıklı
olduğundan genelde ılımlı bir yolu tutuyor… (büyücülük) nasıl islerse islesin, ilkel toplum için
büyük bir değere sahip iyilikçi bir etken sayılabilir. 15”

Büyü konusunda yapı ve işlevi birbirinden ayırarak ağırlığı yapıya veren


LeviStrauss’un görüşleri ise büyü ve bilimin kuramsal ve sonuçları farklı iki ayrı bilgi
sistemden ibaret olduğu yönündedir. Strauss konu ile ilgili görüşlerini Evans-Pritchard’ın ünlü
örneğini kullanarak açıklamıştır. Strauss’a göre yıkıntı altında kalıp ölen insanın niye öldüğü
ile nasıl öldüğü arasındaki ayırım büyü ile bilimsellik arasındaki temel ayırıma denk
düşmektedir.16 Strauss ile aynı çizgide olan Mauss ise büyünün gelenekselliği ve kuşaklar
tarafından birbirine aktarılışı üzerinde durur.17Mauss’a göre büyü, ilkel kültürlerde ritüelin
yerine kullanılmaktadır yani “birinanç konusudur. Büyüye olan inanç, zorunlu olarak
deneyimden önce gelir; büyücüyü görmeye gitmemizin nedeni ona inanıyor olmamızdır;
büyüsel bir yöntemi uyguluyor olmamızın nedeni o yönteme inanıyor olmamızdır. Büyünün
çok güçlü bir otoritesi vardır öyle ki karşı bir deneyim büyünün otoritesini sarsmaz. Aslında
büyü her türlü denetimin dışındadır. Aykırı durumlar bile büyünün lehine döner çünkü böyle
bir durumda karşı-büyülerin, ritüel yanlışlıkların ve genel olarak zorunlu uygulama
koşullarının yerine getirilmemesinin bir sonucu olduğuna inanılır. Örneğin Cherokeeler’de
başarısız bir büyü, büyücüye inancı sarsmak bir yana ona daha fazla otorite sağlar. Böyle bir
durumda büyüyü başarısız kılan başka ve büyük bir güç söz konusudur ve büyücü bu gücün
etkilerine baş koyabilecek olmazsa olmaz biri haline gelir”.18

Büyünün kökeni, evrimsel şemadaki yeri ya da yapısal öğeleri ile ilgili antropologların
tartışmaları bir kenara hepsinin üzerinde anlaştıkları konu, sadece mistik ve doğaüstü yanıyla
değil şifa ve halk hekimliğini de içine alan uygulamalarıyla büyü ve büyücü, Eskiçağ boyunca
birçok toplumda insanların hizmetinde olmuş, doğa güçlerini etkileyebilme gücü ve yeteneği
ile ait olduğu topluluğun inancını temsil etmiştir. Zaman içinde deneme yanılma yöntemiyle

BronisławKasperMalinowski, Yabanıl Toplumda Suç ve Gelenek, (Çev. Şemsa Yeğin), İthaki Yayınları,
14

2016, s.97-98.
Malinowski, age, 62,68, 98,99.
15

Emiroğlu, age, s.170.


16

Emiroğluage, s.179.
17

MarcelMausse, Sosyoloji ve Antropoloji, (Çev. Ö. Doğan), Doğu-Batı Yay., Ankara, 2005, s. 142,143.
18
öğrenilen bilgiler, yapılan ilaçlar ve uygulamalar büyücü tarafından bir takım ritüeller içinde
toplumun yararına sunulmuştur. Çağlar boyunca kuşaktan kuşağa aktarılan bu etkinliğin
yürütülmesinde kadınların öne çıktığı söylenebilir.

Hitit Toplumunun Şifacı Bilge Kadınları: Büyücüler


“Tarih öncesi çağlarda ormanda
yankılanan ilk ağrıçığlığı, hekime
gönderilen ilk çağrı idi.” (Victor
Robinson)

Şifa, hastalığın bedensel veya ruhsal bir hastalığın son bulması yani “iyileştirme”
anlamına gelir19ve tarihi neredeyse insanlığın tarihi kadar eskidir. Tıbbın evriminde temel
eksenleriylebüyüsel tıp, akılcı tıp ve çağdaş bilimsel - deneysel tıp olarak sıralanabilecek
dönemlere her aşamada eşlikeden bu uygulamalar, insanlığın başlangıcından günümüze
kadarvarlığını koruyabilmiştir.20

Düşünsel ve ruhsal temellere dayanan bu nedenle “bedeni, aklı ve ruhu” ayrılmaz bir
bütün olan olarak gören ve uygulamalarını bu çerçevede gerçekleştiren şifacılıkta tarih
boyunca kadınların etkin rol oynadıkları görülmektedir. Ön Asya uygarlıklarındabüyücülerden
kraliçelere, tanrıçalara sağlık ve hayata dair tüm öğeler kadınlara/dişiliğe atfedilmiş olması bu
durumun en iyi göstergelerinden biridir: Sevgi-şifa ve doğum tanrıçasıSumer Kraliçesi İnanna,
Mısır Kraliçesi Polydamna, Kraliçe Hatşepsut ve Kleopatra, bitkilerden ilaç yapabilmesiyle
ünlüTroyalı Helen; doğumla ilişkili tanrıçalar Afrodit, Artemis; çocuk hastalıkları ile
ilişkilendirilen Hekatekörlüğün tanrıçası Athena, diş ve göz hastalıklarının tanrıçası
Persephoneve ebeliğin tanrıçası Eileithyia ilk akla gelenlerdir.21

Anadolu’da da Hitit panteonunda kudret sahibi, evrene, doğaya, kadere, sağlığa ve


ölüme yön veren unsurlar dişi tanrılardır. Örneğin panteonun büyücü aslında şifacı tanrıçası
Kamrušepa adındaki bir tanrıçadır. Hastaları iyileştirme gücüne sahip olan tanrıça, hamilelik
ve doğum sırasında anneye ve bebeğe yardımcı olan bir ocak tanrıçası, doğum ritüellerinde
anneyi koruyan bir ebedir.22 Ev ve Ocak Tanrıçası Kamrušepa, Ištar, At Tanrısı Pirwa ve
Maliya ile birlikte bir sağaltma ritüelinde görülür. Söz konusu ritüel çerçevesinde tanrıçanın
atların çektiği bir arabayla hastalıklı bir çocuğun yardımına koştuğu ifade edilmiştir.23Doğum
ritüellerinde Kamrušepa yaptığı büyülerle doğum yapanın yanında, yakınında olmakta ve ona
refakat etmektedir. Bu durum hastalıklara karşı yapılan bir Luwi ritüeline şöyle yansımıştır:

JeanneAchterberg,Kadın Şifacılar,, (Çev. Bilgi Altınok), Everest Yayınları, İstanbul, 2009, s. xviii.
19

Hafize, Ö. Türkmen, “Tarihsel Olarak Kadın Şifacılık Ve Tıbbın Değerler”, Lokman Hekim Journal,C.1,
20

S.2, 2011, s.21-27.


Achterberg , age, s.11, 33, 39, 275.
21

GaryBeckman ,Hittite Birth Rituals (StBoT 29), Wiesbaden, 1983, s. 229; Volkert,Haas, Geschichte der
22

hethitischenReligion, Brill: Leiden, New York-Köln, 199, s. 440.


Haas, age, s. 439.
23
“Hebamme’nin ardından içeri gönderilir. O çocuğu yukarı kaldırır. Kamrušepa (sözler
eşliğinde) dokuz tarak alır. ‘Şu hastalıklar uzaklaşsın: kafa hastalıkları, göz hastalıkları, kulak
hastalıkları, ağız hastalıkları, boğaz hastalıkları, el hastalıkları.” (KUB XXXV 88 III 12-17)
24

Kamrušepa’nın adı, kızgın tanrı TanrıTelipinu’nun arındırılması maksadıyla yapılan


etkinliklerin yer aldığı bir metinde de geçer. Burada tanrıça geçmeyen bir kızgınlığı, dinmeyen
bir öfkeyi ve bitmeyen bir kini yakıp kül etme özelliğiyle ön plandadır. :

“Telipinu buraya öfke saçarak geldi; o yıldırım çakarak gürledi. Kamrušepa onu gördü ve o bir
kartalın kanatlarını alıp getirdi. Ve hiddet onu dold[urdu] (yükseltti); ve öfk[e] onu doldurdu ve
onu uğursuzluk doldurdu. Kamrušepa tanrıyla konuşur: ‘Onun tanrısı g[el], bak Hapantaliya
Güneş tanrıçasına koyun s[unuyor(?)]! Şimdi on iki koç seçilsin. Ben Telipinu için seçilen koçu
ritüelde kullanmak istiyorum. Ben ‘bin göz’lü bir tarak/bir tüy aldım ve seçilen koçu ben
Kamrušepa’ya fırlattım. Ben burada Telipinu’nun (öfke, hiddet ve kinini) yakıp kül ettim ve
orada yakıp kül ettim ve böylelikle Telipinu’nun (yaptığı) kötülüğü onun bedeninden aldım;
onun kötü varlığınıben aldım; onun öfkesini ben aldım; onun hiddetini ben aldım; onun
kızgınlığını ben aldım; onun kinini ben aldım” (KUB XVII 10 III 3-7). 25

Hitit panteonunda yer alan tanrıçalardan Ištuštaya ve Papaya, insanların yaşam


sürelerini belirleme özelliğine sahiptir..26 Bu tanrıçalar, yeni bir sarayın inşa ritüelinde yer alan
mitolojik bölümde, insanların içinde en ayrıcalıklı olan kralın yıllarını bir iğle eğirirken
betimlenmektedirler.27 Çocuk sahibi olmak için sıkça başvurulan tanrıça Hannahanna’dır.

“[ve?] Hannahanna’nınru[hu? (canı?...)] aydınlan[sın eğer bir erkek çocuğu […doğduğu


zaman] sonra onu Hannahanna güçlü yapsın (KUB XXX 30 [ I ] 2-7).28

Hannahanna bir aile ve doğum tanrıçasıdır. Doğum esnasında kadınlara refakat ettiğine
inanıldığından “Kadınların Tanrıçası” olarak da kabul edilmektedir. Tanrıça’nın özel statüsü
bir doğum ritüelinde şu şekilde dile getirilmiştir:

“ [Tanr]ılara toprakları verilir; Güneş Tanrıçası Arinna’da oturur; Halmašuit Harpia’da oturur;
Hatepi<nu>Maliluha’da oturur; Koruyucu tanrıça Karahna’da oturur;

Beckman, age, s. 229; Frank Starke, Diekeilschrift-luwischenTexte in Umschrift (StBoT 30), Wiesbaden,
24

1985, s. 226-228.
25Volker tHaas- Gernot Wilhelm,“Hurritische und luwische Ritenaus Kizzuwatna”, AOAT, C. 3, 1974,

s.23,24.
Ali Dinçol, Anadolu Uygarlıkları-Görsel Anadolu Tarihi Ansiklopedisi, C.1, Görsel Yayınlar, İstanbul,
26

1982, s.77.
27Hans G. Güterbock,”Hittite Mythology”, Mythologies of Ancient World,(Ed. S. N. Kramer ), Chicago,

1961, s.149.
Beckman,age, s.22-31; Haas, age.s. 434.
28
[kork]unçTelipinuTawiniya’da oturur ve HuzziyaHakmiša’da oturur. Fakat Hannahanna için
geriye hiçbir yer kalmaz; onun yeri insanoğlunun yanıdır(KUB XXX 29 III 9-15) 29

Hitit panteonunda ölüme hükmeden tanrıça, Lelwani’dir. Bu tanrıçaya Hitit kralları ve


kraliçelerinin dualarında sıklıkla rastlanmaktadır. Yazılı belgelerde, Hitit Kralı II. Muršili,
hasta eşi Gaššulawiia için, Hitit KraliçesiPuduhepa hasta eşi III. Hattušili için Tanrıça’ya
yakarırken görülmektedir.30Lelvani ile ilgili en ilgi çekici bilgi Kral Tašmi-šarri (Tuthalya III)
dönemine aittir. I.Arnuwanda’nın oğlu olan kral Tašmi-šarri, döneminde krallığın neredeyse
yıkılması ile sonuçlanabilecek gelişmeler yaşanmıştır. Doğuda Azzi Ülkesi, batıda Arzawa,
kuzeyde Pontus dağlarında ölümve felaketin kol gezdiği; Hattuša’nın moloz ve kül yığınına
döndüğü anlaşılmaktadır. Böylesi bir ortamda Tanrıça Lelvani’ ye ait tapınağa
dokunulmamıştır. Tanrıça’nın tapınağı, kentin kaderinin bir sembolü olarak yükselmeye
devam etmiştir.31

Tanrıçalar, hastalıkları tedavi edebildikleri gibi hastalık verme gücüne de sahiptir.


Örneğin Tanrıça Išhara’nın adıyla anılan bir hastalık bile vardır.32Tanrıça, hastalık verdiği gibi
şifada verme yetisine de sahiptir. Hititlerde bir hastalık söz konusu olduğunda Tanrıça
İšhara’ya başvurulduğu ve ondan yardım istendiğine dair örnekler çoktur. Kraliçe
Puduhepa,bir adak metninden anlaşıldığı kadarıyla (KUB XV 11 III 6), kocası III. Hattušili’nin
hastalıktan kurtulması için Išhara’ya başvurmuştur. Hititler’de Tanrıça Ishara’nın adıyla da
lanetleme yapılmaktadır. I. Šuppiluliuma’nın dul eşi Tawananna, Išhara ismiyle II. Muršili ve
ailesini lanetlemiştir.33Tanrıça Išhara’ya lanetlemek için olduğu kadar lanetten kurtulmak için
de başvurulmaktadır.34

Hitit panteonunda yaşam, doğum, ölüm, kader, hastalık ve sağlığın dişilikle


özdeşleştirilmesi durumu toplumun sosyal yapısıyla paralel arz etmektedir. Hitit yazılı
belgelerinde güç ve şifa veren ritüellerinyaratıcısı ve uygulayıcısı olarak kadınların çokça
zikredildiği görülmektedir. Ritüelleri, MUNUSŠU.GI (yaşlı kadın, büyücü kadın), MUNUShašaua
(yaşlı kadın, büyücü kadın) MUNUS SUHUR.LÁ (oda hizmetçisi kadın, hizmetçi kadın),
MUNUS
hašnupala (ebe), MUNUSŠÀ.ZU (ebe) MUNUSA.ZU (kadın hekim), MUNUSkatra (tapınak
görevlisi kadın) ve yine MUNUSÉ.DINGIRLIM (tapınak görevlisi kadın) gibi unvanları taşıyan
kadın görevliler tarafından da icra edildiği bilinmektedir.35 Sağaltım konusunda görev alan
kavramların zenginliği, Hitit tıbbının büyü ve din ile iç içe olmasıyla ilintili görünmektedir.
Hititlerde hastalıkların teşhisi ve tedavisi ile ilgili bilgilere ritüel, fal ve kehanetlerin anlatıldığı
metinler aracılığıyla ulaşılması da bu görüşü desteklemektedir. Örneğin KBo VIII 130
numaralı metinde hamile bir kadına verilmesi gereken ilaçtan, KBo XVII 61 numaralı metinde

AlbrechtGoetze, “HittiteRitual of Tunnawi”, AOS 14, Yale University Press, New Heaven,1938, s.129;
29

Gary Beckman, “Behexung, Entsühnungund Heilung: dasRitual der Tunnawiya fürein


Königspaarausmittel hethitischer”, OBO 47, 1990, s. 247,248.
Itamar Singer,Hittite Prayers, Leiden-Boston-Köln, 2002, s.70,71,103.
30

Haas, age, s.22.


31

Haas, age,s. 398.


32

CorneliaBurde, HethitischeMedizinischeTexte ( StBoT 19), Wiesbaden, 1974, s.15.


33

Haas, age,s.1994:399; Leyla Murat, “Tanrıça İšhara”, VII. Uluslararası Hititoloji Kongresi
34

Bildirileri,Çorum 25-31 Ağustos 2008, C.2, Ankara, 2008, s.529-554.


Esma Reyhan, “Hitit Büyü Ritüellerinin Uygulama Şekilleri Üzerine Bir İnceleme”,
35

ArchivumAnatolicum, C.6, S.2, Ankara, 2003, s.166.


de yeni doğan çocuğa taze ilaç verilmesinden söz edilmektedir. Bunun yanı sıra KUB XXX 29
numaralı metinde kadının doğumu için yapılan teknik hazırlıklar anlatılmaktadır:

“Bir kadın doğum yapacağı zaman, ebe şunları hazırlar: iki sandalye ve üç yastık öyle
bir hazırlanır ki her tabureye bir yastık yerleştirilir. Ve bir yastık taburelerin arasına,
yere koyulur. Çocuk düşmeye (yani doğmaya) başladığı zaman, kadın sandalyenin
üstüne oturur. 36

Belgelerde MUNUSḫašnupala ve MUNUSÀ.ZU olarak geçen ve günümüzdeki ebe


sözcüğüne denk düşen kadınların37 doğuma yardımcı olduktan sonra bebeğin uzun ve sağlıklı
bir ömre sahip olması için tanrılara dua etmesi 38 ise Hititlerde tedaviyi kuvvetlendirmek için
büyüsel ya da dinsel bir öğenin işin içine dahil edildiğini göstermektedir. Aslında bu
kaçınılmaz bir şeydir çünkü Hititler felaket ve hastalıklarla tanrılar ve kötü güçler arasında
doğrudan bağlantı kurmaktadır. Hitit toplumunda hastalıkların kaynağının tanrılara karşı
yükümlülüklerin yerine getirilmemesi, fiziksel ve ruhsal kirlenme, kötü güçler/ruhlar ya da
kara büyü gibi nedenlere bağlanması teşhis ve tedavide drogların yanı sıra büyü ve tanrıların
da devreye girmesini zorunlu kılmaktadır. Kraliçe Puduhepa’nın, kocası Kral III. Hattušili’nin
sağlığına kavuşmasında doktorlar ve büyücülerin yetersiz kalması durumunda tanrılara
yakardığı bir metin (KUB XXI 27 ), konuyu en iyi temsil eden örneklerden biridir. Hititlerde
büyü ve tıbbın birbirinden ayrı tutulamayacağına dair bir başka örnek de III.
Hattusili’nin Kassite kralı Kadasman-Enlil’e yazdığı mektuptur. Mektupta başkent
Hattusa’ya gönderilen Babilli bir hekim ve Babilli bir büyücüden bahsedilmektedir:

“…Kardeşim Muvattalli’ni nyanına bir büyücü ve bir hekim kabul edildiğinde, onlar
[ama ] alıkoyduklarında (daha o zaman) ben ona şöyle dedim: Onları neden
alıkoyuyorsun [onları ]alıkoymak haksızlık (uygun değil). Şimdi ben de mi hekimi
alıkoymalıyım? [ ] Büyücü öldü. [ Ama hekim ] iyi ve onun aldığı kadın
benim yakınlarımdan” (KUB/KBo ???)

Belgelerden anlaşıldığı kadarıyla Hititlerin hastalıkları sağaltmak için başvurdukları


büyüsel yöntemler şunlardır:

1- Hastalık kötülük ve felaketleri insan, keçi, koyun, fare, boğa, eşek ve oklara
aktarmak ve bunları düşman ülkelere göndermek (Günah Keçisi Ritüeli)
2- Hasta olan uzuvları bir köpeğe yalatmak
3- Rahibin hastanın haberi olmadan tuttuğu partuni-kuşlarını aniden ağaca
salıvermesi suretiyle psikolojik etki yaratmak

Beckman, age,s. 8.
36

Reyhan, age,s.115
37

Gaye Şahin Erginöz, Hititlerde Anatomi ve Tıp, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları,
38

İstanbul, 1999, s.208.


4- Köpek pisliği ve çeşitli bitki çiçeklerinin karıştırılması sonucu elde edilen macunu
yaralanan bölgeye tatbik etmek. Aynı macunu büyülendiği düşünülen hastanın
vücuduna sürmek.
5- Hasta olan uzvun üzerine hayvanların parçalanmış baş, boğaz, kulak, ayak,
parmak, kaburga, bağırsak gibi uzuvlarını yerleştirmek.
6- Yıkama, merhem sürme, yapay bir kapıdan geçirme, renkli ipliklerle bağlama, kuş
vurma, kulakları yünle tıkama ve giydirilen elbiseleri yırtma gibi büyüsel işlemler
uygulama.
7- Hastalanmış kişiye sonu iyi biten masal ve efsaneler anlatarak hastayı iyileşme
yönünde motive etme.
8- “Yıkanan bez nasıl beyazlaşırsa”, “atılan ok nasıl yatağını bulamazsa”, “nehirde
akıp giden su nasıl geri dönmezse” gibi analojik büyüsel ilişkiler kurarak hastalığı
yok etme.39

Hitit toplumunda büyü, tüm eskiçağ uygarlıklarında olduğu gibi ak (tedavi edici-
olumlu) ve karabüyü (kötüleştirici-olumsuz) olmak üzere iki çeşittir. Ak büyü baş ağrısından
öksürüğe; ses kısıklığı, göz hastalıkları, yaralanma, sarılık, ağız hastalıklarından kalp krizine;
depresyon, kısırlık, kâbus görme, doğum-hamilelik sorunlarından, salgın hastalıklara; cinayet,
şiddet, dedikodu, kral ve kraliçeyi arındırmadan; arkadaşlar arasındaki kavganın çözümüne;
üzüm bağlarının verimsizliğinden ordudaki salgına kadar her alanda uygulanırken kara büyü
her zaman ve yerde mücadele edilmesi gereken bir pratik olarak karşımıza çıkmakta hatta
yasaklanmaktadır. 40

Krallığın kurucusu I. Hattušili, vasiyetnamesinde karısının “Yaşlı Kadınlar” ile


münasebetinden şikâyet etmekte; hatta karısından kendisini yaşlı kadına danışmadan
gömmesini istemektedir.41 Yine Hitit krallarından Telepinu, yayımladığı fermanın
50.maddesinde kraliyet sarayında büyücülük yapılmasını yasaklamaktadır.42 Bu fermanla
kraliyet sarayında büyücülük yasaklanmış olmasına rağmen metinlerde, bir başka kral II.
Tuthalya, Kraliçe Nikkalmati ve prens oğullarının, “Zipalantavi(ya)” adındaki kötü bir kadının
büyülerinden korunmak için “kefaretle uzaklaştırma ritüeli” düzenledikleri
öğrenilmektedir.43Kötü sözler ve büyü kraliyet çiftinin oğullarına yönelmiştir. Kötü sözlerle
dolu büyüyü yapan kadın ise kralın kız kardeşidir.44Forlanini’ye göre ritüel metninde (KBo
XV 10) Ziplantavija isimli şahıs II.Tudhalya’nın kız kardeşi olarak gözükmektedir.45Yine
İmparatorluk dönemi krallarından II. Muršili, üvey annesi Tawananna’yı karısı Gaššuliwiya’ya
büyü yapmakla suçlamış, karısının ölümünden üvey annenin büyülerini sorumlu

Leyla Murat-Fehmi Katırcıoğlu, “Hititlerde Tıp”, Bilim ve Ütopya, S.170, İstanbul, 2008, s.56,57.
39

Esma Reyhan, Eski Anadolu’da Büyü, Akademik Bakış, C.2, S.3, Ankara, Kış 2008, s.227-230.
40

41Ferdinad Sommer- Adam Falkenstein, Diehethitisch-akkadischeBilinguedes Hattušili I (LabarnaII) ,


München, 1938,s.16.
IngeHoffman, “Der ErlassTelipinus”,THeth 11, Heidelberg, 1984,s. 54.
42

43GabriellaFrantzSzabó, “EinhethitischesEntsuhnungsritualfurdasKonigspaarTuthaliiaundNikalmat”i,
THeth1,Heidelberg, 1971, s.7.
Muhibbe Darga, Anadolu’da Kadın, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2013, s.130.
44

Massimo Forlanini, “Hattušili II: Geschöpf der Forcherodervergessener König?”, AoF 32, 2005,s. 230 -
45

245.
tutmuştur.46Metinlerde Manna-DUGUD adındaki birinin vekil bebekleri kullanarak Šarri-
Kušuh isimli hanedan üyesini büyülendiği anlatılmaktadır. Bu örnekler, Hitit hanedan
üyelerinin, güçlü kralların ve kraliçelerin kara büyüden ne kadar korktuklarını
göstermektedir.47

Hitit toplumunda hanedanlığın büyük kral ve kraliçelerini, kara büyü ile korku içinde
bırakan büyücüler olduğu gibi kralı ve ailesini; ülkenin bağ ve bahçelerini, komutanları,
korumak için büyüler yapan büyücüler de bulunmaktadır. Bunlardan biri Allaiturah(h)idir. Bu
şahsın Amq-ovasında bulunan Mukiš ülkesi, başkent Alalah’tan gelmiş bir kimse olduğuna
dair bazı verilere rastlanmaktadır. Söz konusu sözcük ilk olarak MÖ 18. yy.da Mari’de gün
ışığına çıkarılan bir şahıs listesinde telaffuz edilmiştir. Ayrıca aynı ismin MÖ 14. yy.ın
ortalarında Nuzi metinlerinde de pek çok defa zikredildiği anlaşılmaktadır. II.
Šuppiluliumadönemine tarihlenen Allaiturah(h)i’ nin yaptığı anlaşılan ritüelde bahçe, tarla ve
harman yerlerinin de aralarında bulunduğu alanlar ile kralın şahsı dışında bütün hanesinin
büyüden arındırılarak ve kötülükten uzak tutulmasını amaçlayan biz dizi ritüeluygulaması
dikkati çekmektedir.48 Ordu ile ilgili bir büyü ritüelinde adı geçen büyücü kadınlardan biri de
Ummaya’dır. Ummaya, Boğazköy’de henüz rastlanmayan Hurri kökenli bir kadın ismi olup,
söz konusu ismin yalnızca Nuzi metinlerinde telaffuz edilmiş olduğu tespit edilmiştir. Söz
konusu kadının büyü ritüeli Hitit ordusu zor duruma düştüğünde ve düşman başarılı olduğunda
gerçekleştirilmektedir.49Metinlerde adı geçen bir diğer büyücü de Azzari’dir. Azzari
tarafından düzenlenen büyü ritüeli, orduya liderlik eden komutanın kendisini, atını, tüm
teçhizatı ve savaş arabasını korumaya yöneliktir. Azzari’nin adına rastlanılan başka bir
metinde ise, büyücü kadının herhangi bir ordu komutanı düşman tarafından tehdit edildiğinde
çeşitli uygulamalar yaptığı bilgisine ulaşılmaktadır.50

Büyücüler, sadece hanedan üyeleri ve güçlü komutanlara değil sade Hitit insanına da
hizmet vermektedir. Örneğin yazılı belgelerde adı geçen büyücü kadınlardan biri olan Aštu
büyülenmiş bir insanın yine büyü yoluyla arındırılması maksadıyla ritüelini
gerçekleştirmektedir:

“[Aš]tu’[nun sözleri]: ‘Ben büyülenmiş bir insanı arındırdığım zaman’, sona erdi”. (KUB XXX
65 III 5,6)51.

Günümüzde modern tıbbın sahasına giren her konu Hitit çağında büyü sisteminin
kapsamındadır. Örneğin metinlerden bir erkeğin iktidarsızlık sorununun Arzawalı Piskuvattis
adındaki kadın büyücünün işlemiyle çözülmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır:

Shoshana R. Bin-Nun , TheTawananna in theHittiteKingdom, Winter, 1975,s.189.


46

47VolkertHaas- IlseWegner, “DieRituale der Beschwörerinnen ŠU.GI”, Corpus der hurritischen


SAL

Spracdenkmaler, I Abteilung Die Texteaus Boğazköy, C.5, S.I: Roma, 1988, s.4-13.
Haas -Wegner, age, s.4-13
48

Haas -Wegner,age,s. 4-13.


49

Darga, a.g.e, s.206.


50

Haas ve Wegner, age,s. 4-13.


51
“Parašša’da yaşayan Arzawalı kadın Piškuvattişöyle (der): Eğer bir adam üreme gücüne sahip
değilse ve kadınları arzulamıyorsa, onun adına tanrı Ululiyaššiš’e kurbanlar götürür ve üç gün
boyunca ona yalvarırım”. (KUB IX 27 III. 1-3.) 52

II.Muršili de karısı Gaššulaviya’nın hastalığının çaresi olarak güzel bir kadını


Tanrıça Lelvani’ye sunmuştur.

“Ey tanrım, eğer bende hastalık arıyorsan …. Bu kadın benim yerimi alacaktır. Onu sana güzel
bir kıyafetle sunuyorum. Benden daha zekidir, saftır, parlaktır, beyazdır, her bakımdan güzel
görünür.” (KBo 4.6, Vs (?) 10-14)

Hitit sosyal yaşantısında da büyü pratiklerinden yararlanılan ve özellikle


kadınlar tarafından uygulanan “büyüyle arınma“ ritüelleri oldukça yaygındır. Bu
kadınlardan biri de Kizzuvatna’lı büyücü kadın Maštikka’dır. Yaptığı
ritüellerdenbazıları, kavga eden aile bireylerini barıştırma; bir dostunun, arkadaşının basına
vuran kişiyi suçundan arındırma; cinayet işleyen birini arındırmadır. Yani yüz yüze ilişkide
olan insanların birbirlerine karşı işledikleri suçlardır. Aslında ritüellerdeki amaç, bu suçları
işleyen kişi/kişileri (kurban sahibi/sahipleri) işledikleri suçun vicdani rahatsızlığından
arındırmaktır. Maštigga’nın, baba-oğul; koca-karı ya da erkek kız kardeş arasındaki husumeti
gidermek için yaptığı ritüelde tarafların her ikisinin de hazır bulunmasını gerekmektedir:

“Kizzuwatna’lı kadın Maštigga şöyle (der): Eğer baba oğlu ile, koca karısı ile ya da erkek
kardeş kız kardeş ile kavga ederlerse onları birlikte iken barıştıracağım ve onlara şöyle
yapacağım”. (KUB/KBo???)

Maštigga’nın yaptığı ritüellerden biri deešhariia- ritüeli’dir (kan


yapmak/akıtmak, cinayet işlemek). Bu ritüel, metnin kolofonunda da belirtildiği gibi,
“cinayet işleyen ve bu sebeple ruhen kirlenmiş kurban sahibini temizlemek, arındırmak
için yapılan bir kefaret ritüelidir”.
“Kizzuwatna’lı Maštigga’nın sözünün ikinci tableti: ‘Eğer herhangi bir kimse cinayet işlerse
onları şöyle arındıracağım’ : KUB/KBo???) 53

Muhtemelen cinayet işleyen kişi hukuki olarak cezasının suçunu


çekmiştir.“Öldürme” eylemini gerçekleştiren kişi, ister kraliyet ailesinden olsun ve
tanrıların gazabı ile cezalandırılsın, ister sıradan bir kişi olsun ve kanunların ön
gördüğü şekilde cezasını çeksin; sonuçta, öldürülen kişinin ruhu ve yapılan eylemden
dolayı ortaya çıkan “kirlilik” ve “suçluluk” duygusu onu rahatsız edecektir.Aslında
kişi, bu suçun kendisinde yarattığı depresif durumdan kurtulmak için büyücüye müracaat
etmektedir. İşte büyücü Maštigga ve yapacağı ritüeller bu sorunun giderilmesi için aranan
çaredir.

52
H. A. Hoffner, Paskuwatti’s Ritualagainst SexualImpotence (CTH 406), Aula Orientalis 5, 1987,s. 271-
287.
53
Esma Reyhan, “Kizzuvatna’lı Kadın Maštigga’ya Ait Ritüel Metinler”, (Yayımlanmamış Doktora Tezi),
Ankara, 2002, s.148-188.
Maštigga’ya ait ritüel metinler, büyünün Hitit sosyal yaşantısında da önemli olduğunu
göstermektedir. Bu ritüellerin, ritüeli yaptıran kişileri (EN SISKUR ‘kurban sahibi’) içinde
bulundukları olumsuz durumdan kurtarmak için yapılan bir çeşit psikolojik tedavi şeklidir.
Kadınların büyü faaliyetlerindeki önemi yanında, bu kadınlardan, birçok konuda büyü ile
arınma ritüeli yapması sebebi ile Kizzuwatna’lı Maštigga’nın özel bir önemi olması
gerekmektedir.

Sonuç olarak geleneksel tıp anlamı ve mantığı olmayan inançların gelişi güzel bir
sıralaması değil, gözleme, deneme ve yanılma yöntemine dayalı organize olmuş bir sistemdir.
Bu sistemin parçalarından biri olan büyü, eskiçağ dünyasında modern tıp, psikoloji, sosyoloji
gibi bilimlerin ilgi alanına giren hemen hemen bütün konuları içeriyor görünmektedir.
Hititlerin karşılaştıkları ya da başlarına gelen olayların nedenini doğaüstü bir alana referans
ederek anlamlandırmaya çalıştıkları hesaba katıldığında doğaüstü alanı yönlendirebilme gücü
ve becerisine sahip büyücü kadınların böylesi bir dünya tasarımının önemli öğelerinden biri
olması kaçınılmazdır. Hitit toplumunda hastalıkların büyü ve tıp ile iyileştirilmeye çalışılması
hekimler kadar büyü konusunda uzman kişileri de önemli kılmaktadır. Hitit toplumundaki
şifacı kadınların bu konudaki oranları da bir hayli yüksek olmalıdır.

KAYNAKÇA

ACHTERBERG, Jeanne, Kadın Şifacılar, (Çev. Bilgi Altınok), Everest Yayınları, İstanbul,
2009.

BECKMAN, Gary, HittiteBirthRituals (StBoT29),Weisbaden, 1983.

BECKMAN, Gary, “Behexung, EntsühnungundHeilung: das Ritual der


TunnawiyafüreinKönigspaarausmittelhethitischer”, OBO 47, Fribourg, 1990.

BIN-NUN , Shoshana R. , TheTawananna in theHittiteKingdom, Winter, 1975.

BOHANNAN, Paul, SocialAnthropology, New York, 1969.

DARGA, Muhibbe, Anadolu’da Kadın, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2013.

EMİROĞLU, Kudret, “Büyü”, Antropoloji Sözlüğü, (Haz. K. Emiroğlu-S. Aydın), Bilim ve


Sanat Yayınevi, Ankara, 2003.

ERGİNÖZ, Gaye Şahin, Hititlerde Anatomi ve Tıp, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Yayınları, İstanbul, 1999.

ERGİNÖZ, Gaye Şahin, “Hititler Devrinde Anadolu’da Tıbbı Faaliyetler”, IV.Türk Tıp Tarihi
Kongresi 18-20 Eylül 1996, T.T.K Yayınları , Ankara, 2003.
FORLANINI, Massimo, “Hattušili II: Geschöpf der ForcherodervergessenerKönig?”,
AoF32, Berlin, 2005.

GARSTER, Theodor, The New Golden Bough, A New Abridgment of the Classic WorkbySir
James Frazer, MentorBooks, Chicago, 1964.

GOETZE, Albrecht, “HittiteRitual of Tunnawi”, AOS 14, Yale UniversityPress: New


Heaven,1938.

GURNEY, Oliver Robert, TheHittites,Penguin, London, 1990.

GÜTERBOCK, Hans G., “Hittite Mythology”, Mythologies of Ancient World, (Ed. S. N.


Kramer), Chicago, 1961.

HAAS, Volkert, Geschichte der hethitischenReligion,Brill: Leiden, New York-Köln, 1994.

HAAS, Volkert - WILHELM, Gernot, “Hurritischeundluwische Ritenaus Kizzuwatna”, AOAT


3, C. 3, Neukirchener VerlagNeukirchen – Vluyn, 1974.

HAAS, Volkert - WEGNER, Ilse, “DieRituale der BeschwörerinnenSALŠU.GI”, Corpus der


hurritischenSpracdenkmaler, I AbteilungDieTexteaus Boğazköy, C.5, S.I: Roma, 1988.

HOFFMAN, Inge, Der ErlassTelipinus (THeth 11), Heidelberg, 1984.

HOFFNER, Harry A.,Paskuwatti’sRitualagainstSexualImpotence (CTH


406), AulaOrientalis 5, Sabadell (Barcelona),1987.

KİRMAN, Mehmet Ali, Din Sosyolojisi Terimleri Sözlüğü, Rağbet Yayınları, İstanbul,2011.

MALINOWSKI, BronisławKasper, Büyü, Bilim ve Din, Kabalcı Yayınevi, İstanbul, 2000.

MALINOWSKI, Bronisław Kasper, Yabanıl Toplumda Suç ve Gelenek, (Çev. Şemsa


Yeğin),İthaki Yayınları, İstanbul, 2016.

MAUSSE, Marcel, Sosyoloji ve Antropoloji, (Çev. Ö. Doğan), Doğu-Batı Yay., Ankara, 2005.

MORRIS, Brian, Din Üzerine Antropolojik İncelemeler, (Çev. T. Atay), İmge Yayınevi,
Ankara, 2004.

MURAT, Leyla, “Tanrıça İšhara”, VII. Uluslararası Hititoloji Kongresi Bildirileri,


Çorum 25-31 Ağustos 2008, C.2, Ankara,2008.

MURAT, Leyla- KATIRCIOĞLU, Fehmi, “Hititlerde Tıp”, Bilim ve Ütopya, S. 170,


İstanbul, 2008, 53-59.

REYHAN, Esma, “Hitit Büyü Ritüellerinin Uygulama Şekilleri Üzerine Bir İnceleme”,
Archivum Anatolicum,C.6, S.2, Ankara, 2003.
REYHAN, Esma, “Kizzuvatna’lı Kadın Maštigga’ya Ait Ritüel Metinler”, (Yayımlanmamış
Doktora Tezi), Ankara, 2002.

REYHAN, Esma, Eski Anadolu’da Büyü, Akademik Bakış, C.2, S.3, Ankara, Kış 2008,
s.227-242.

SINGER, Itamar, HittitePrayers,Leiden-Boston-Köln, 2002.

SOMMER, Ferdinad - FALKENSTEIN, Adam, Diehethitisch-akkadischeBilinguedesHattušili


I (LabarnaII) , München, 1938.

STARKE, Frank, Diekeilschrift-luwischenTexte in Umschrift(StBoT 30), Wiesbaden,


1985.

SZABÓ,GabriellaFrantz,
“EinhethitischesEntsuhnungsritualfurdasKonigspaarTuthaliiaundNikalmati”, THeth
1,Heidelberg, 1971.

TOSUN, Mebrure - YALVAÇ, Kadriye, Sümer, Babil, Assur Kanunları ve Ammi-Şaduqua


Fermanı, Ankara, 1981.

TÜRKMEN, Hafize, “Tarihsel Olarak Kadın Şifacılık Ve Tıbbın Değerler”, Lokman Hekim
Journal,C.1, S.2, Mersin, 2011, s. 21-27.

You might also like