Professional Documents
Culture Documents
İmam Gazali - Adab-I Muaşeret
İmam Gazali - Adab-I Muaşeret
(<fELENEKI
2017
İMAM GAZALI
ADAB-1 MUAŞERET
Farsça'dan Osmanlıca'ya çeviren:
VANLI MUSTAFA EFENDİ
E
y aziz, kişi! Bil ki, yolculuk (sefer) iki kısımdır:
1- Batıni yolculuk (gönül seferi)
2- Zahiri yolculuk (dış sefer)
Batını sefer gönülle yolculuktur ki, yer ve gök ale
minde, Allahu Teala'nın acaip sun'unda olur. Din yo
lunun duraklarında ve konaklarında yolculukta bu
lunmaktır. Mercilerin, Allah adamlarının yolculuğu,
böyle bir batını seferdir. Beden varlıklarıyla evlerin
de oturmaktadırlar. Fakat yedi kat gök, yedi kat yer
den daha geniş olan cennette gönülleri dolaşır, ce
velan eder. Ariflerin cenneti o melekfit alemidir ki, ne
yolu kesilebilir, ne sonsuzluğuna varılabilir. Ne ziya
reti yasaklanabilir.
Hak Sübhanehu ve Teala bu gönül yolculuğuna şu
davette bulunur: "Onlar, yer ve gök alemlerine ve Al
la hu Teô.lô.'nın yarattığı şeylere nazar eylemedi/er
mi?" (Araf: 185)
Eğer bir kişi bu iç alemin yolculuğundan acizse ve
ondan uzak kalmışsa, zahirı yolculuk yapmalı, bede
nini bir yerden bir yere dolaştırmalı. Her yerden bir
fayda, ibret edinmeli. Bu da kendi ayağı ile Kabe'ye
9
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
10
Yolculuğun Edepleri
ilim öğrenmek için bir yola girse Allahu Teala ona cen
net durağını kolay kılar." Yine bir hadıs-i şerifte de
şöyle buyurulmuştur: "Melekler, kendi kanatlarını,
ilim öğrenmek isteyenlerin yollarına döşerler."
Eski müslümanlardan kimileri bu hadisten ötürü
uzak yolculuklara çıkmışlardır. Şa'bı şöyle der: Eğer
bir kişi bir kelime duymak, bellemek için Şam'dan
Yemen'e yolculuk yapsa, o kelimenin o kişiye faydası
vardır.
Lakin ilim öğrenmek isteyen o yolculuğu, ahiret
azığını hazırlamak için yapmalıdır. Bir ilim, ahirete
hazırlık için okunmuyorsa, hırstan geçip kanaat için
değilse, riyayı unutturup ihlas için değilse ve halk
korkusunu bırakıp Hak korkusundan değilse böyle
bir ilim o kişinin noksanlığına sebep olur.
İkinci Yolculuk: İnsanın kendisini, ahlakını bilmek
için yaptığı yolculuktur. Kişi, böyle bir yolculukta, ken
disinde olan kötü sıfatların giderilmesi ilacı ile uğraşır.
Bu da çok önemlidir. Çünkü evinde oturan bir kimse,
işlerini istediği gibi yapınca sanır ki, kendisi iyi bir ki
şi, ahlakı güzel bir kimsedir. Oysa, yolculukta gizli olan
ahlakından perde kalkar, her şey aşikare olur. Öyle
halleri ortaya çıkar ki, onlardan kendisinin zayıflığını,
kötü huylarını ve kendi acizliğini anlar. Böylece hasta
lığın ne olduğu bilinince onun ilacı ile meşgul olmak
kolaylaşır. Eğer bir kişi yolculuk yapmamış olursa,
yaptığı işleri merdane olmaz.
Bişr-i Hafi zahid kişilere şöyle derdi: Sizler yolcu
luğa çıkın. Çıkın ki, temizliğe eresiniz. Çünkü durgun
su, yerinde durdukça, kokusunu artırır.
11
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
12
Yolculuğun Edepleri
13
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
14
Yolculuğun Edepleri
15
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
16
Yolculuğun Edepleri
17
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
Yolcunun Edepleri
Zahirı yolculuğun başından sonuna kadar olan
edepleri sekiz tanedir:
Birinci Edeb: Yola çıkacak kişi önce vecibelerin
den sıyrılmalıdır. Onları üstünden atmalıdır. Onlar
da şunlardır:
1- Kimlere nafaka veriyorsa o nafakayı devam et
tirmeli, vermelidir.
2- Yol ağzını helal maldan temin etmeli.
3- Bu azık öyle çok olmalı ki, yolculukta yoldaşla
rına da menfaat sağlamalı, faydalı olmalıdır.
4- Yolda arkadaşlarını yedirmeli, içirmeli, güzel
konuşmalar yapmalı, kafileyi götüren kişiye güzel
ahlak örneği göstermelidir. Bunlar güzel ahlakdan
dır.
18
Yolculuğun Edepleri
19
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
20
Yolculuğun Edepleri
21
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
22
Yolculuğun Edepleri
23
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
24
Yolculuğun Edepleri
25
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
26
Yolculuğun Edepleri
10- Eğer oturduğu yerde bir iş, bir hizmet ile meş
gul ise ve bu işinin kendi memleketinde yapılması
daha kolay ise iş bulmak, geçimini sağlamak için yol
culuğa çıkılmamalıdır. Yolculuk yapmak bu gibi kişi
ler için küfran-ı nimet olur.
27
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
28
Yolculuğun Edepleri
29
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
30
Yolculuğun Edepleri
31
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
32
Yolculuğun Edepleri
33
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
34
SEMA VE VECDİN EDEPLERİ
A
ilah kısmet ederse sema'ın hükmünü iki bö
lümde açıklayacağız. Birinci Bölüm: Hangisi
helal, hangisi haramdır. Onun beyanındandır.
İkinci Bölüm: Sema'ın eserleri, edebleri nelerdir?
36
Sema ve Vecdin Edepleri
37
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
38
Sema ve Vecdin Edepleri
39
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
40
Sema ve Vecdin Edepleri
41
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
42
Sema ve Vecdin Edepleri
43
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
44
Sema ve Vecdin Edepleri
45
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
46
Sema ve Vecdin Edepleri
47
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
48
Sema ve Vecdin Edepleri
49
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
50
Sema ve Vecdin Edepleri
51
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
52
Sema ve Vecdin Edepleri
53
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
54
Sema ve Vecdin Edepleri
55
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
56
Sema ve Vecdin Edepleri
57
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
58
Sema ve Vecdin Edepleri
59
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
60
Sema ve Vecdin Edepleri
61
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
62
Sema ve Vecdin Edepleri
63
EMR-İ MA'RUF VE NEHY-İ MÜNKER
E
mr-i ma'ruf ve nehy-i münker dinin erkanın
dan öyle bir rükündür ki, bütün peygamber
ler, Emr-i ma'ruf ve nehy-i münker için gön-
derilmişlerdin Eğer, Emr-i ma'ruf ve nehy-i mün
ker'in esasları bozulup halkın arasından gidilirse gö
zetimin bütün esasları batıl olur, din bozulur, düzen
yıkılır. Emr-i ma'ruf ve nehy-i münker'in bilgisini biz
üç bölümde bildireceğiz:
Birinci Bölüm: Emr-i ma'ruf ve nehy-i münker'in
farz olmasının beyanıdır.
İkinci Bölüm: Emr-i ma'ruf ve nehy-i münker'de
olan yasakçılık şartının beyanındadır.
Üçüncü Bölüm: Çok kez vaki olan münker nesne
lerin beyanındadır.
65
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
66
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
67
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
68
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
69
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
70
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
71
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
72
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
73
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
74
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
75
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
76
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
77
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
78
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
79
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
80
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
81
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
82
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
83
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
84
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
85
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
86
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
87
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
88
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
89
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
90
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
91
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
92
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
93
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
Mescitlerdeki Münkerler
Mescitlerdeki münkerler şunlardır:
1- Bir kişinin namaz kılarken rüku ve secdeleri
tam etmemesidir.
2- Kur'an okurken, şarkı söyler gibi, teganni ile
okumasıdır.
3- Müezzinlerden kimilerinin ezan okurken ma
kamlı okumaları hakkında yasaklama gelmiştir. Ya
hut müezzinlerin "Hayye ales salah ve Hayye al'el fe
lah" dedikleri zaman bütün vücutlarını kıbleden çe
virmeleridir.
4- Bu da hatibe aittir ki, kara ipekli cübbe giymesi,
kılıcının kabzasının altın ile süslenmiş bulunmasıdır.
Bunlar haram şeylerdir.
5- Camiye gidip gürültü yaparlar, hikayeler, kıssa
lar anlatır, şiirler okurlar. Muska, teşbih, koku gibi
başka şeyler satarlar. Bunları satmak caiz değildir.
6- Delilerin, küçük çocukların ve sarhoşların mes
cide gelmeleri yasaktır. Ama kavga, şamata etmeyen,
uslu duran, sessiz çocukların, kimseyi incitmeyen,
mescid halkını dağıtmayan delilerin mescide gelme
leri caizdir.
Mescide zaman zaman gelip oyun oynayan çocuk
ların oyunlarını yasaklamak doğru değildir. Ve bun
lara nehy-i münker yapmak vacip olmaz. Çünkü Mes
cid-i Nebevi karşısında zenciler mızrak ve deriden
kalkanlarla oyun oynarlardı. Ayşe onları seyretmeye
bile gelirdi. Ama çocuklar nıescidleri oyun yeri haline
getirirlerse yasaklamak gerekmektedir. Eğer bir kişi
mescidde terzilik eylese, ya da bir şey yazsa, mescid
94
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
95
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
96
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
97
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
98
Emr-i Ma'ruf ve Nehy-i Münker
Hamamlardaki Münkerler
Hamamların münkerleri şunlardır:
1- Hamamda olan kişinin dizinden göbeğine ya da
oyluğuna kadar tellak önünde kirlerini gidermek için
bedenini açması;
2- Tellakın elini yıkadığı kimsenin peştemalının
altından sokması caiz değildir. Çünkü elle mahrem
yere dokunmak da görmek gibidir. Hamam duvarla
rında hayvan resmi bulundurmak münkerdir. O res
mi silmek, bozmak gerekir. Yahut o hamamdan çıkı
lıp gidilmelidir. Temiz olmayan eli veya temiz olma
yan hamam tasını suya sokmak münkerdir. İmam Şa
m katında böyledir. Ama Maliki katında olan kimseye
münker olmaz. Çünkü Maliki mezhebine göre caizdir.
Suyu çok döküp israf etmek mekruhtur. Bu söyledik
lerimizden daha başka münkerler vardır ki, taharet
kitabında bildirilmişti.
Konukluk Münkerleri
Konukluğun, ziyafetin münkerleri ipek döşek, gü
müşten buhurluk, gül suyu kabı ve resmi yapılmış
perdeler gibi şeyler kullanmaktır. Ama döşekle ve
yastıkta resim olması revadır. Hayvan resmi bulu
nan, hayvan şeklinde olan buhurdan kullanmak mek
ruhtur. Ama sema' eylemek ve sema' halinde genç
kadınların ve genç erkek çocukların birbirine bak
ması fesad ve fitnenin tohumudur. Bütün bunları
baştanbaşa yasaklamak vaciptir. Eğer yasaklamağa
güç yetişmezse oradan kalkıp gitmek vaciptir.
99
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
100
MUAMELELER
E
y ilahi sırlara ermek isteyen!
Sen bil ki, ibadetin yolu da ibadettendir. Din
yolunun yemek yemeğe ihtiyacı vardır. Nasıl
ihtiyacı olmasın ki, Hak talibi olanların muradı Alla
hu Teala'nın yanındadır. Yüce Yaradanı görmek işti
yakıdır. Bunun da tohumu ilim ve ameldir. İlim ve
amel ise bedenin sağlıksızlığı ile olmaz. Bedenin sağ
lığı ise ancak yemek ve içmekledir. Yemek yemek din
yolunun ihtiyacındandır. Bu sebeple yeme-içme de
din topluluğundandır.
Bundan ötürü Allahu Teala şöyle buyurmuştur:
"Ey Resuller! Temiz/helal şeylerden yiyin, sô.lih amel
işleyin. Çünkü ben yaptıklarınızı hakkıyla bilenim."
(Mü'minun: 51) Böylece Allahu Teala yemekle salih
amelleri birbirinden ayırmayıp aksine birbirine bir
leştirerek zikreyledi. Bir kimse yemeği ahiret için ye
se, yani "Üzerimde ilim ve amel gücüm artsın, ahiret
yoluna gitme kudretim çoğalsın!" diye yese o kişinin
yemek yiyişi ibadet olur.
Bundan ötürü Resul (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle
buyurmuştur: "Mü'min'e her şeyden sevap vardır.
101
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
102
Muameleler
103
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
104
Muameleler
105
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
su içme Adabı
Su bulunan bardak sağ el ile tutulmah. "Bismillah!"
denilip ağır ağır tamamı içilmemeli. Ayaküstünde iken
su içilmemelidir. Nitekim Resul (aleyhisselam) şöyle bu
yurmuştur: "Suyu yudum yudum ve ağır ağır ;ç;n;z. für
den boşaltıp ;çmey;nfa." Çünkü böylece ciğerler hasta
lamr. Su içilmeden önce bardağa bakılmah, sonra içil
melidir. Belki çer-çöp, böcek filan olabilir. Eğer su kek
remsi gelirse ağız su kabmdan uzaklaştmlmahdır.
Eğer su bir kereden fazla, arahkh içilecekse üç defada
içilmeli, her içişte: "Bismillah!" ve her duruşta, "El
hamdü lillah!" denilmelidir.
Su kabmm da altma dikkat edilmelidir. Ta ki, bir
yere su damlamamah. Ve su tamamen içilince şu dua
okunmahdtr: "Hamdolsun o Allah'a ki, içtiğim suyu
orta kararda kıldı. Bizim günahlanmıza karşıhk ne
tuzlu, ne acı eyledi."
106
Muameleler
107
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
108
Muameleler
109
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
110
Muameleler
111
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
112
Muameleler
113
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
114
Muameleler
115
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
116
Muameleler
117
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
118
Muameleler
119
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
120
Muameleler
121
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
122
Muameleler
123
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
124
Muameleler
125
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
126
BÜTÜN YÖNLERİYLE EVLİLİK
E
y saadet kimyasını öğrenmek isteyen!
Bil ki, evlenmek, din yolunda gereken bir
şeydir. Yemek yemek nasıl lazımsa evlenmek
de insana lazımdır. Nitekim, insanın hayatta olup
biraz baki kalmasına din yolunun bir miktar ihtiya
cı vardır. İnsanın hayatta kalması yemeden, içme
den mümkün olamaz. Bunun gibi, insanın aile zinci
rinin baki kalmasına, soy ve çocuklarının meydana
gelmesine dinin ihtiyacı vardır. Bu da evlenmeden
olmaz. Evlenme insanın asıl varlığına ve yeme içme
de o varlığın devamına sebeptir. Evlenmenin helal
olması bundandır, şehvetten ötürü değildir. Şehvet
de insanın neslinin devamlı, baki kalması için yara
tılmıştır.
Ta ki şehvet insanı evlenmeye zorlasın. Ve ta ki,
din yoluna gidici evlat ve zürriyet meydana gelsin.
Çünkü bütün halk din için yaratılmışlardır! Bundan
ötürüdür ki, Allahu Teala şöyle buyurmuştur: "Ben
cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye ya
rattım." (Zariyat: 56) İnsanlar ne kadar çoğalırsa, Alla
hu Teala'ya ibadet de o kadar çok olur. Bu sebepten
dir ki, Rasillullah Efendimiz şöyle buyurmuştur:
127
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
128
Bütün Yönleriyle Evlilik
129
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
130
Bütün Yönleriyle Evlilik
131
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
132
Bütün Yönleriyle Evlilik
133
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
Evlenmenin Zararları
Evlenmenin üç zararı vardır:
Birinci Zararı: Helal kazanç elde etmekten aciz,
yoksun olmaktır. Hele bu zamanda ailesi sebebiyle
şüpheli mala ve harama düşmek ihtimali olursa bu
hale düşmek kişinin hem kendisinin, hem çoluk ve
çocuğunun dininin helak olmasına sebep olur. Hiçbir
sevap, bu günahı ortadan kaldırmaz. Resul aleyhis
selam bu yolda şöyle buyurmuştur. "Kıyamet günü,
kul kişiyi, terazi başına yakın getirirler. Onun hase
natı (iyi amelleri) dağlar gibi yüce görünür. Ondan
sonra ona: Çoluk çocuğuna nafakayı nereden bul
dun? diye sorarlar. O kişiyi sorumlu tutarlar. Bütün
hasenatı alacaklarının haklarına karşılık verilip borç
ları ödenir. Sonra..." Sonrası için Resul aleyhisselam
şöyle buyurmuştur. "Melekler nida ederek: Bu o kişi
dir ki, çoluk çocuğu onun bütün hasenatını (iyilikleri
ni) yedi, bitirdi. Kendisi de bugün (borçlarına karşı
lık) rehin alındı!" derler. Sahabelerden şöyle rivayet
edilmiştir: Kıyauıet gününde insanın ilk alacaklısı ka
rısı ve çocuklarıdır. O gün Allah'ın huzurunda eşi: Ya
Rabbi! Der. Benim hakkımı bu kişiden al! O bana ha
ram yemekten yedirdi. Biz o yiyeceğin haram oldu
ğunu bilmiyorduk. O, bize haramı ve helali de öğret
meliydi. Oysa öğretmedi, bildirmedi. Bundan ötürü
134
Bütün Yönleriyle Evlilik
135
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
Evlenmenin Edepleri
Bu konu, evlenecek olan kadınlarda bulunması ge
reken sıfatları açıklar. Evlenmenin şartları beştir:
Birinci Şart: Velidir. Yani kadının yakın hısmıdır
ki, velisiz nikah dürüst olmaz. Bir kimsenin eğer veli
si olmazsa, onun velisi sultandır.
136
Bütün Yönleriyle Evlilik
137
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
138
Bütün Yönleriyle Evlilik
139
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
140
Bütün Yönleriyle Evlilik
141
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
142
Bütün Yönleriyle Evlilik
143
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
144
Bütün Yönleriyle Evlilik
145
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
146
Bütün Yönleriyle Evlilik
147
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
148
Bütün Yönleriyle Evlilik
149
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
150
Bütün Yönleriyle Evlilik
151
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
152
Bütün Yönleriyle Evlilik
153
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
154
Bütün Yönleriyle Evlilik
155
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
156
Bütün Yönleriyle Evlilik
157
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
158
Bütün Yönleriyle Evlilik
159
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
160
Bütün Yönleriyle Evlilik
161
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
162
TİCARET ADABI
E
y aziz, bil ki bu dünya, ahiret yolunun bir kona
ğı gibidir. Ve insanın bu konakta azığa ve güce,
kudrete ihtiyacı vardır. Azık da, insanın kazan-
cı olmazsa elde edilemez. Ama insan kendisini sadece
dünya işi ile uğraştırırsa o kişi bahtsız, mutsuz kişidir.
İnsanın hem dünya işine sarılması, onunla uğraşması,
hem de ahiret azığını elde etmesi gerektiği unutulma
malıdır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'inde Allahu Teala
şöyle buyurur: "Biz gündüz vakitlerini geçiminize ayır
dık." (Nebe: 11) Hicr Suresi'nde de şöyle buyurulur: "O
yerde hem sizin için, hem de rızıklandıracağınız (canlı
lar ve köleleriniz gibi) kimseler için geçimlik/er vardır."
(Hicr: 20) Cuma Suresi'nde de rızk hakkında şu ayet bu
yurulmuştur: "Yeryüzüne dağılın da Allah'ın fazlından
azıklarınızı arayın." (Cuma: 10)
Biz şimdi bilinmesi vacip olan kazanç işlerinden
bahsedecek, onları açıklayacağız. Bunlar da beş kı
sımdır.
1- Kazancın sevabı ve fazileti.
2- Kazanç işinin doğru olmasının şartları.
3- Alışverişte vicdanlı olmak, adalet ve insafı gö
zetmek.
163
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
164
TiCARET ADABI
165
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
166
TiCARET ADABI
167
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
Alım-Satım
Alım-Satım muamelesinin bilgisini öğrenmek farz
dır. Hiçbir kişi alışverişten uzak kalamaz. Hazret-i
Ömer pazar yerine gider, oturur, halkı kamçı ile dö
ver ve: "Hiçbir kimse alışveriş ilmini öğrenmeden
önce bizim pazar yerimize gelip iş yapmasın. Yoksa
bilmeyerek harama ve ribaya düşer!" derdi.
Ey aziz kişi! Sen bil ki alışverişin üç rüknü vardır:
Birincisi, satıcı ile alıcılardır. Onlara akidler (söz
leşmenin tarafları) denir.
İkincisi, satılan maldır. Giysiler, kumaşlar ve baş
ka şeyler ki, üzerinde sözleşme yapılır.
Üçüncüsü, '"sattım, aldım" denilerek söz kesmeli
dir ki, buna sözleşme (akit) denir.
Şimdi bunları da açık olarak görelim:
Akidler
Pazar yerinde beş kişi ile alışveriş yapılmamalıdır:
Çocuklarla, Delilerle, Haram yiyicilerle, Kölelerle,
Gözü kör olanlarla.
Ama çocukların alım-satım yapması Şafii Mezhe
bine göre doğru değildir. Hatta, anasının, babasının
izni de olsa batıldır. Delinin de alım-satımı dürüst de
ğildir. Eğer bir mal çocuklardan veya delilerden satın
alınsa ve o mal helak olsa, alan kişiye ödemek gere
kir. Bir mal, çocuklara veya bir deliye satılmış olsa ve
168
TiCARET ADABI
169
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
170
TiCARET ADABI
171
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
172
TiCARET ADABI
Sözleşme (Akit)
Mal satılıp alınırken sözleşme (akit) kelimelerini
söylemeden akit yapılamaz. Yani sözleşmekte satış
173
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
174
TiCARET ADABI
175
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
176
TiCARET ADABI
Faiz (Riba)
Faiz (Riba) iki türlü şeyde olur:
i-Nakit parada. 2-Yemekte.
Parada Faiz: Paranın satışında iki şey haramdır:
Birisi veresiye satıştır ki, mesela ikisi de orada ha
zır olmayınca altın altınla, gümüş gümüşle veresiye
satılmaz. Birbirlerinden ayrılmadan önce ikisi de mal
alışı (kabzı) yapmazlarsa satış batıl olur. İkincisi de
bir şeyi cinsi cinsine satmak gerekir. Bundan fazlası
haramdır. Bir tam altını, bir tam altınla bir çekirdek
altına satmak caiz değildir. O bir çekirdek altın ha
ramdır. Ve iyi altını, kötü altınla fazlasıyla satmak da
caiz değildir. Çünkü altının iyisi olsun, kötüsü olsun,
sağlamı, çürüğü olsun hepsi eşittir, birdir. Bir elbise,
tam bir altına alınıp da bir altın ve bir çekirdek altına
satılmak istenilse bu caizdir. Gümüşle karışık altını
halis altına satmak ve halis gümüşe satmak yahut yi
ne karışık altınla satmak caiz değildir. Aksine, pazar
lıkta ara yere başka bir şey eklenmesi, mesela bir es
vah ilavesi gerektir. Ki o altınlı, sırmalı esvabın, altını
177
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
178
TiCARET ADABI
179
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
Selemle Satış
Selem bir malı, vakti gelmeden bedelini verip sa
tın almaktır. Selemle satışta on şart vardır. Ve bu
şartlara uymak gerektir.
1. Şart: Sözleşme vaktinde bir kimse bir kimseye:
Bu altını yahut bu elbiseyi veya başka bir şeyi sana
bir yük buğdaya selem veriyorum! Der. Ancak buğda
yın sıfatlarını "şudur, şudur" diyerek açıklar. Bu sıfat
ların meydana gelmesi için mümkün olan vasıflar ol
malıdır. Zaten maksat da bu sıfattadır. Buna göz yu
mulmamalı. Hesaba gelmeyen şeyler de olmamalıdır.
Bu temel sıfatların tam olarak zikredilmesi gerekir.
Ta ki her şey bilinmeli, ileride kavgaya mahal kalma
malıdır. Öteki kişi de: Kabul ettim! Demelidir. Ama
selem sözünün yerine: Satın aldım! Bana verdiğin
mal da şu sıfatta, bu sıfatta olmalıdır! Der.
2. Şart: Satışta verilen malın satışını yapan kişi,
fazla fazla, ölçüsüz, tartısız vermemeli. Ağırlığını, ha
fifliğini, ne kadar olduğunu bilip vermelidir.
Ta ki, selemi bozup verdiği malı geri almak isterse,
o zaman önceden verdiği mal bilinmelidir.
3. Şart: Pazarlık yapılan yerde veya mecliste ora
dan ayrılmadan önce malın bedeli teslim edilmeli,
ödenmiş olmalıdır. Eğer bedelin teslimi sonraya ka
lırsa, selem bozulmuş olur.
4. Şart: Bir şeyi selem verip satın alınan malın da
sıfatı, vasıfları bilinmelidir. Mesela, hububat gibi ta
neli, pamuk, yün, ibrişim gibi, süt, et, hayvan gibi şey
lerin vasfı ve hali bilinmelidir. Ama bir şey ki, bazı
şeylerle karıştırılmış, yoğrulmuş, macun haline
180
TiCARET ADABI
181
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
Kira
Kiranın iki rüknü vardır: Birisi ücrettir. Birisi de
menfaattir. Ama icareyi akdeden kimselerin gerekli
ği ve icare sözleşmesinin akdinde icap ve kabul lazım
olduğu, yani: kareye aldım, icareye verdim! diye söz
leşmesi bey'de (alım-satımda) olduğu gibidir.
ücret:
Ücret belirli olmalıdır. Eğer bir ev, tamirine karşı
lık kiraya verilirse icare batıl olur. Çünkü tamir işi
belli değildir. Kasabı koyunun derisine icareye tut
mak, değirmenciyi önündeki unun kepeğine ya da bir
miktar una icareye tutmak batıldır. Bir şeyin ürünü
eğer ücretle tutulan kişinin işlediği işle meydana ge
liyorsa, o ürünün o kimseye ücret tutulması caiz de
ğildir. Bu dükkanı ayda bir altına icareye verdim! De
mek batıldır. Çünkü icarenin müddeti belli değildir.
182
TiCARET ADABI
Menfaat:
Ey aziz! Sen bil ki, icarede meydana gelen menfaat
belli olmalı, bilinmeli. O icarede zahmet çekilmeli ve
icarede yerine vekil dikmek kabil olmalı. Böyle bir
icareye cevaz vardır.
İcarda 5 şartı gözetmek gerektir:
Birinci Şart: İşlenen işin değeri, itibarı olmalıdır.
O işte zahmet çekilmelidir. Dükkanını süslemek için
bir kimsenin yiyeceğini kiralamak, üstündeki elbise
yi kurutmak için ağaç kiralamak, koklamak için elma
ağacı kiralamak, bunlardan başka daha benzeri neler
varsa bunları kiralamanın hepsi batıldır. Çünkü bu
işlerin değeri, itibarı, tek buğday tanesinin kıymeti
kadar yoktur. Eğer sözü sohbeti yerinde, hürmet ve
izzeti olan bir tüccar aracı olursa ve bir sözü ile pa
zarlık olursa o tüccara birkaç söz söylesin ve pazarlı
ğı kolaylaştırsın diye bir ücret vermek şart değilse bu
pazarlık batıl olur. Ve verilen ücret de aracıya haram
olur. Çünkü bu işte hiçbir zahmet ve yorgunluk yok
tur. Ama aracı ve tellalın aldığı şu zamanda helal olur
ki, çok söz söyler, malı satarken çok gidip gelir. Zah
met çeker ve çektiği zahmetin zaruri karşılığını al
ması vacip olur. Ama o tellalların adet ettiği onda bi
rini almak, o ücretin miktarı belli olmadığı ve malın
değeri ile çektiği emek ve zahmet arasında bir nisbet
de bulunmadığı için böyle alınan ücret haramdır.
183
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
184
TiCARET ADABI
185
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
186
TiCARET ADABI
187
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
188
TiCARET ADABI
Mudarebe
Bir yandan sermaye, bir yandan emek konulan bir
ortaklıktır. Yani bir kişi başka bir kişiye para verir, o
189
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
190
TiCARET ADABI
191
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
Şirket Akdi
Bu, şirket (ortaklık) sözleşmesidir ki, mal şirket
üzerine yapılmıştır. İki ortak birbirine malda tasar
ruf etmeğe izin verirler. Eğer ortaya koydukları
malları eşitse kazancı, karları da yarı yarıya olur.
Eğer bu mallar eşit değilse karları da ona göre olur.
Şartları değiştirmek caiz değildir. Eğer işi birisi gör
mek dilerse bu vakit şartı değiştirmek caizdir. Çün
kü işi idare edene çalışması sebebiyle kar şartlarını
artırırlar. Bu cins şirkette (mudarebe) ortaklığı
meydana gelmiş olur.
Fakat üç ortaklık (şirket) daha vardır ki, üçü de
batıl oldukları halde halk arasında adet haline getiril
miştir:
1- Biri taşıyıcıların, hamalların ve sanat ehlinin
şirketidir ki, her ne kazanırlarsa aralarında müşterek
olmasını şart koşarlar. Bu cins ortaklık batıldır. Çün
kü her kişinin kazancı kendi emeğine göredir.
2- Ötekisi de müfavaza şirketidir. Yani eşitlik iş
birliğidir. Bu şirket iki kişi arasında olur. Ve: "Her ne
kazanç olursa hepsi ortaya konulacaktır. Zarar ve
192
TiCARET ADABI
193
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
194
TiCARET ADABI
195
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
196
TiCARET ADABI
197
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
198
TiCARET ADABI
199
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
200
TiCARET ADABI
201
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
202
TiCARET ADABI
203
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
204
TiCARET ADABI
205
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
206
TiCARET ADABI
207
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
208
TiCARET ADABI
209
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
210
TiCARET ADABI
211
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
212
TiCARET ADABI
213
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
214
TiCARET ADABI
215
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
216
TiCARET ADABI
217
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
218
TiCARET ADABI
219
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
220
TiCARET ADABI
221
Adab-ı Muaşeret imam Gazali
222
lf atıni sefer gönülle yolculuktur ki, yer ve gök
aleminde, .Allahtl Teala' -- acaip SLın'unda olur. Din yolunun
dµraklaı·ında ve konaklarında yolculul<ta bulunmaktır.
Mercile · , Allah ad�ınlarının yolculuğu, böyle bi.r batını
seferdir. Beden varlıklarıyla evlerinde oturmaktad_ırlar.
Fakat yedi kat gök., yedi l<a.t ·yerd. en da·h.a geniş olan
ceı1nette gönülleri dolaşır, cevelan eder. Ariflerin cenneti
o ınelek:üt alemidir l<i., ne yolu l(esilebilir, .ne sonsuzluğ a
vaı-ılabilir� Ne ziyareti yasaklanabiliı·.
- . - . - .
t �>
��-�ak SCtbhanehu ve Teala bu gönül yolculuğuna şıı
davette bulunur: ''0.11lar, yer ve göl< aleın.lerine ve Allahu
Teala' · y ttığı .şeylere nazar eylemedileı4 mi?" (Araf: 185)
. . .
ISBN 978-605-4810-77-2
9 786054 810772