Professional Documents
Culture Documents
Haçlılar Döneminde Antakyadaki Mucize Söylentileri İLİMNUR VE MİRAY
Haçlılar Döneminde Antakyadaki Mucize Söylentileri İLİMNUR VE MİRAY
Papa II. Urbanus’un haç çağrısının ardından harekete geçen insan güruhu 20 Ekim
1097 tarihinde Antakya surlarına ulaşmıştı. Haçlılar Antakya surları önünde şehri kuşattıkları
sırada Urfa’da da ilk haçlı devleti kuruldu. (10 Mart 1098)3
Oldukça sağlam surlara çevrili olan Antakya, Türkler tarafından oldukça iyi
savunuluyordu. Haçlı ordusu Cenovalılar’ın takviyesi, İngiliz filosunun ve Kıbrıs’ta bulunan
Kudüs patriğinin yardımlarına rağmen aylarca süren kuşatmadan kesin bir sonuç alamadılar 4.
Şehir daha önce 1085 yılında Süleyman Şah tarafından fethedilmişti. Antakya şehri Haçlı
kuşatması sırasında Haleb Meliki Rıdvan’a bağlı olup vali Yağısıyan’ın idaresi altında
bulunuyordu ve Antakya’nın Haçlılar için stratejik bir önemi vardı.
Haçlı orduları Antakya’nın liman şehri Samandağ(St. Symeon)’a gelen bir Cenova
filosunun yardımı sayesinde limanı ele geçirip deniz yoluyla batı ile bağlantı kurdukları gibi,
kasım ayında da haçlı komutanı Antakya ile Haleb arasındaki bağlantıyı sağlayan
Harim(Harec)’i işgal etmişti.
Bunları duyup endişeye kapılan Antakya valisi Yağısıyan Haleb Meliki Rıdvan’dan,
Dımaşk Meliki Dukak’dan, Hıms Emiri Cenahüddefvle’den ve Musul valisi Kürboğa’dan
yardım istemişti. Bu arada şehirdeki Grek ve Ermeni halkını ihanet korkusuyla şehrin dışına
çıkartmışlardı.5 Haçlıların şehrin coğrafi konumu yüzünden şehri tam anlamıyla kuşatmaları
mümkün olamadı. Çünkü şehrin güneyindeki uçurumlu araziye asker yerleştirip tam bir
kuşatma yapmak neredeyse imkânsızdı. Vali Yağısıyan bu durumu bildiği için yardım gelene
kadar Haçlılara küçük birlikleri sayesinde saldırılar düzenliyor ve Haçlıları dağıtmaya
1
Demirkent ışın, “Haçlılar” İslam Ansiklopedisi c.14, Türk Diyanet Vakfı Yay. , İst. , 1996. s.525
2
Demirkent Işın, Haçlı Seferleri, Dünya Kitapları, İst., 2004. s.5-6
3
Küçüksipahioğlu Birsel,”Haçlı Devletleri ”Türkler Ansiklopedisi c.6, Yeni Türkiye Yay.,ank. 2002 s690
4
Demirkent, a.g.e., s.528-529
5
Demirkent, a.g.e., s.39
çalışıyorlardı. Haçlı orduları hava şartlarının kötüleşmesiyle birlikte ele geçirebildikleri her
yeri talan edip tüm yiyecekleri tüketmişlerdi. Kıbrıs’ta bulunan Kudüs Patriği Symeon’un
yolladığı yiyecekleri de kısa bir sürede tüketen haçlı ordusu oldukça zor günler geçirmeye
başlamıştı. Antakya önlerine gelen birçok haçlı açlıktan ve aşırı soğuktan telef olmuştu. Buna
rağmen kuşatmayı kaldırmamışlardı6. “Haçlı ordusu baharın gelişiyle de birlikte İngiliz
filosunun getirdiği gıda ve inşaat malzemeleri sayesinde moral buldular. Fakat aylar
geçmesine rağmen Haçlılar hala Antakya surlarının önünde beklemekteydi.
7 Haziran 1098 tarihinde Kürboğa Antakya’ya ulaştı ve şehri kuşattı. Had safhaya çıkan
açlığın yanına kuşatılmanın vermiş olduğu korkuyla Haçlı askerleri surlardan kaçmaya
başlamışlardır. İç kalenin hala ele geçirilememesi de bu durumu tetikleyen faktörlerden
biriydi.8 Musul valisi Kürboğa’nın Antakya’yı kuşatmasından sonra şehir üzerine akınlar
yapılmaktaydı. Haçlılar yapılan bu akınları oldukça büyük bir güçlükle geri
püskürtmekteydiler. Bunun yanı sıra Haçlı liderleri şehrin hâkimiyeti hakkında anlaşamamıştı.
Açlık, sefalet içinde olan Haçlılar bu olumsuz olaylar içinde oldukça zor günler
geçirmekteydiler. Mücadele ruhları oldukça kırılmış, manevi anlamda bitkin düşmüşlerdi.
Avrupa’dan memleketlerinden yola çıktıkları andan itibaren mücadele heyecanları gitgide
zayıflamıştı.9 Haç çağrılarında dinledikleri sokaklarından bal ve süt akan zengin Doğu silueti
6
Demirkent, a.g.e., s.,40
7
Demirkent, a.g.e., s.,41
8
Demirkent, a.g.e., s.,529
9
Demirkent, a.g.e., s.,43
giderek kayboluyor, yerini gerçekçi bir tablo alıyordu. Ancak bu kadar olumsuzluk içinde de
olsa birtakım mucizevi olayların anlatılması halkın ve askerlerin moralini ve motivasyonunu
yükseltiyor, onlara yeni umutlar veriyordu. Günümüz insanı için mucizevi olaylar ne kadar
hikaye gibi gelse de Ortaçağ insanı için kimi tabiat olayları dahil nadir karşılaşılabilecek
olaylar doğaüstü mucizevi olaylar olarak algılanıyordu. Söz konusu olaylar din adamlarınca da
Tanrı’dan gelen mucizeler olarak yorumlanıyordu. Hele de yenilgi veya olumsuz bir hayat
koşulları doğurduysa, insanoğluna Tanrı’dan gelen ceza olarak kabul ediliyordu. Tersi bir
durumda örneğin bir başarı elde edildiği sırada veya öncesinde meydana geldiyse elde edilen
başarının habercisi, Tanrı’dan gelen bir işaret olarak kabul ediliyordu. Mucize söylentilerinin
ortaçağ toplumunun maneviyatında ve yaşamında dini, gizemli, etkileyici ve güçlü bir yanı
vardı. Haçlı işgalindeki Antakya Türkler tarafından kuşatıldığı sırada mucize söylentileri
Haçlıların mücadele etmelerinde etkili oldu.
10 Haziran 1098’de fakir giyimli bir köylü Kont Raymond’un çadırına gelerek onunla
görüşmek istemişti. Adı Pierre Bartholomaeus olan bu kişi Guillaume-Pierre adındaki
Provence’li bir hacının uşağı olarak sefere katılmıştı. Aşağı tabakaya mensup olmasına
rağmen okumayı yazmayı iyi biliyordu. Ancak pek güvenilir birisi olmadığına dair söylendiler
de bulunmaktaydı. Son zamanlarda gördüğü rüyaların sıklığından şikayet ediyordu. Bir süre
sonra Pierre Bartholomaeus kendisini bir depremdeyken görmüştü. Depremden korkarak
dua etmeye başlayan Pierre’e birden bire gümüş saçlı yaşlı bir adam ve yakışıklı bir genç
görünmüştü. İhtiyar adam kendisinin Aziz Andreas olduğunu söylemişti. Kendisine hemen
Adhemar’ın ve Kont Raymond’un yanına gitmesini emretmişti. Vaazlarda yaptığı ihmaller için
ona çatacak, Raymond’a ise mızrağın yerini siyleyecekti. Pierre kendini bir anda Aziz Petrus
Kilisesi’nin içinde buldu. Andreas bir anda kayboldu ve elindeki mızrakla birlikte tekrar
göründü. Pierre mızrağı almak istemiş fakat Aziz Andreas, şehrinalınışından sonra kiliseye on
iki arkadaşı ile birlikte gelip burada mızrağı aramalarını söylemişti. Aziz bir anda ortalıktan
kaybolmuş ve Pierre kendisini tekrar karargahta bulmuştu. 10
Aziz Andreas bütün azizlerin insan kılığına bürünerek Haçlıların yanında savaşmak için
can attığını söyleyerek ortadan kayboldu. Pierre bu olay üzerine Antakya’ya dönmüştü.
Burada yine cesaretini kaybetmişti. Büyük şahsiyetlere bir türlü yaklaşmaya cesaret
edemeyen Pierre sahibinin onu Kıbrıs’a götürmesiyle biraz rahatlamıştı ama seyahat
esnasında konakladıkları bir mekanda Aziz Andreas Pierre’e tekrar göründü. Söylentiye göre
Bartholomaeus korkarak Aziz’e yalvarırken Aziz ona korkmaması gerektiğini söylemişti.
Guillaume-Pierre konuşmayı işitiyor ama hiçbir şey göremiyordu. Bu olay üzerine
10
Runciman Steven, Haçlı Seferleri Tarihi, c.1 TTK, Ank., 1998 s. 185
11
Demirkent, a.g.e., s.,186
Antakya’daki ordugaha dönen Pierre Bartholomaeus, Kont Raymond ile görüşmek istemişti
ama yine cesaretsizliği yüzünden başarılı olamamıştı.
Bu sefer Pierre Bartholomaeus Kıbrıs seferini tamamlamak için Misis’e dönmeye karar verdi.
Misis’e döndüğünde Aziz Andreas tekrar Pierre’e görünmüştü. Bu sefer çok azarlanan Pierre
her ne kadar geriye dönmek istemişse de sahibi onu zor kullanarak gemiye bindirmişti.
Yolculuk esnasında dalgalar tarafından geriye doğru savrulan gemi Süveydiye taraflarında
karaya oturmuştu. Buolaylardan sonra Pierre hastalanmış ve hastalığı uzun bir süre devam
etmişti. Bu sürede Antakya Haçlılar tarafından ele geçirilmiş, Pierre nihayet iyileşip
Antakya’ya dönmüştü. Hikayesini ilk olarak arkadaşlarına anlatmıştı. Arkadaşları bu
anlatılanlara her ne kadar inanmasalar da kont Raymond ve Piskopos Adhemar ile görüşmesi
sağlanmıştı. Piskopos Adhemar Pierre’in anlattıklarına inanmadı çünkü onun ne kadar
güvenilmez birisi olduğunu biliyordu. Belki de Adhemar’ın bu hikayeye inanmamasındaki
etken verdiği vaazlara Pierre’in yaptığı eleştirilerdir. İnancı daha ilkel olan Kont Raymond,
Pierre Bartlolomaeus’un anlattıklarına şüpheyle yaklaşmış ve kilisede kazı yapılması için
gerekli hazırlıklara başlanmasını emretmişti. 12
Görülen hayallerin sayısı gitgide artıyordu. Haçlı reisleri ile iç kalenin savunma
duvarının orada konuşmak isteyen Etienne adındaki Valence’li bir Papaz bir gece önce
kiliseye arkadaşları ile birlikte dua etmeye gittiklerini ve duadan sonra arkadaşlarının uykuya
daldığını ve kendisine uyanıkken Hz. İsa, Etienne’e Piskoposa gidip adamlarının açgözlülüğü
ve ihtirasları yüzünden günaha girdiklerini ve cezalandırılacaklarını; tekrar Hristiyanlık dininin
gerektirdiği gibi yaşamaya dönerlerse onlara beş gün içinde yardım yollanacağını söylemesini
emretmişti. Daha sonra Etienne arkadaşlarını uyandırmaya çalışırken hayaller biranda
kaybolup gitmişti. Etienne’nin güvenilir bir papaz olması ve kutsal kitap üzerine de yemin
etmesi dolayısıyla Piskopos Adhemar anlatılan bu mucizevi olaya inanmıştı. Hikayesinin
reisler arasında etki bıraktığını anlayan Etienne Antakya’yı terk etmemeleri üzerine yemin
ettirmişti. Bu yemin etme töreni orduya yeni bir umut vermişti. Bu anlatılanlar doğrultusunda
bir mucize beklenmekteydi. 13
12
Runciman age, s.187
13
Runciman age, s.187
14
Runciman age, s.189
Ünlü tarihçi Steven Runciman’a göre Pierre Bartholomaeus mabedin yeniden ibadete
açılmasıiçin yapılan çalışmalarda bulunmuş ve muhtemelen bulduğu demir parçası
ibadethanenin tabanına bu sırada yerleştirmiş olmalıdır.15
Söylencede Haçlılar için bir mucizeydi ama bunun başka bir açıklaması daha vardı.
Kürboğa’nın ordusundaki beylerin ve emirlerinin çekişmesi, orduda anlaşmazlıkların baş
göstermesine yol açmıştır. Kürboğa’nın Haçlıların karşısında alacağı bir zafer kendilerine de
zararının dokunacağını düşünerek bağlı beyler ve emirler geri çekilmişlerdi. Haçlılar bmu
durumu kendi başarıları gibi anlatmış ve yaşanan mucizevi olaylara bağlamıştır. Ne kadar da
Bohemund mucizelere inanmasa da halk ve askerler arasında artık mucizelere inanmayan
kalmamıştır. Antakya uzun bir süre için İslam dünyasının elinden çıkmış Haçlı egemenliğini
yaşamaya başlamıştır. 18
Antakya’nın işgalinden sonra Haçlı liderleri sonbahara kadar burada kalmaya karar
vermişlerdir. Çünkü ordunun dinlenmesi gerekiyordu. Bu arada şehirde başlayan salgın
hastalık Le Puy Piskoposu Adhemar ile birlikte birçok kişinin ölümüne yol açmıştır.Bu
gelişmeler devam ederken Haçlı reisleri arasında şehrin hakimiyeti konusunda anlaşmazlıklar
çıkmıştı.Fakat bu mücadeleyi Güney İtalya Normanlarının Reisi,ünlü Haçlı komutanı
Bohemund kazandı. Böylelikle Bohemund doğuda kurulan ikinci Haçlı Devleti’nin lideri oldu.
Haçlı birlikleri Kudüs’e doğru gitmek için yolu çıkmışlardır. Şehri Bohemund’a bırakarak
Kudüs’e giden ordunun başında ise Raymond bulunmaktadır. Haçlı ordusu yolu üzerinde
bulunan birçok Müslüman şehrini işgal ederekburada yaşayan bütün Müslümanları
Öldürmüşlerdi. Haçlılar Kudüs’e gitmek için önlerindeki tüm engelleri yakıp yıkıyorlardı.
Kudüs’ün 15 Temmuz 1099 tarihinde ele geçirilmesinden sonra Bohemund, Urfa Kontu
Baudouin de Boulougne ile birlikte Kudüs’e gidip Haçlı yeminini yerine getirmiştir. 19
15
Runciman age, s.188
16
Runciman age, s.185
17
Demirkent age, s46
18
Sevim age, s 378-381
19
Küçüksipahioğlu age , s.690
Tarihçi Radulfs Codomensisise “Askerlerimiz yetişkin Müslümanları yemek
kazanlarında pişirdiler. Çocukları ise şişe geçirip ızgara yaptılar.”20 Diyerek haçlıları yaptıkları
kıyımı gözler önüne sermektedir. Haçlılar yaptıkları bu olay sonrasında Papa’ya bir mazeret
mektubu yazıp ordunun açlıktan ölmek üzere olduğunu belirtmişlerdir.
1098 yılında Antakya’da kurulmuş olan ikinci Haçlı Devleti gerek Türklerle gerekse
Bizansılarla yapılan mücadelelere rağmen yaklaşık yüz yetmiş yıl ayakta kalmayı
başarabilmiştir. Memluk sultanı Baybars’ın 18 Mayıs 1268 tarihinde Antakya’yı fethedip
kendi egemenliğini sağlamasıyla Antakya Haçlı Prinkepsiliği sona ermiştir. 21
1096 yılında Avrupa’dan yola çıkan Haçlı orduları Urfa, Antakya ve Trablus’ta Haçlı
Devletleri kurup bölgenin uzun yıllar boyunca Hristiyan egemenliğinde kalmasına neden
olmuştu.22 Özellikle diğer devletlerle olan mücadelelerinde dini unsurlarını da kullanıp
orduyu bir arada tutmaya çalışmışlardı. Özellikle Antakya’da ortaya atılan mucize söylentileri
ve olaylar nedeniyle Haçlı ordusu moral ve motivasyon bulmuştu. Çatışmalardaki kimi
üstünlükleri de bumucizevi olaylara dayandıran dini liderler halkı ve orduyu yaşanan tüm
olumsuzluklara rağmen bir arada tutmayı başarabilmişti. Mucize söylentileri sayesinde dini
ve askeri liderler haçlı güruhunu kolaylıkla yönlendirmişlerdir. Haçlıların Antakya kuşatması
sırasında yaydıkları mucize söylentileri ve bu söylentilere bağlı olaylar, ortaçağ insanının
yaşamında ve maneviyatında dini mucizelerin ne kadar etkili olduğunun çarpıcı bir örneğini
oluşturur.
BİBLİYOGRAFYA
Demirkent Işın, Haçlı Seferleri, Dünya Kitapları, İst, 2004.
Demirkent Işın, “Haçlılar” İslam Ansiklopedisi c.14, Türk Diyanet Vakfı Yay. , İst, 1996
Küçüksipahioğlu Birsel, “Haçlı Devletleri” Türkler Ansiklopedisi c.6, Yeni Türkiye Yay., Ank,
2002
Runciman Steven, Haçlı seferleri Tarihi, c.1, TTK, Ank, 1998
Sevim Ali-Merçil Erdoğan, Selçuklu devletleri Tarihi T.T.K, Ank, 1995
Uluslar arası Haçlı Seferleri Sempozyumu., 23/25 Haziran 1997, T.T.K, Ank., 1999
20
Demirkent age, s. 47
21
Küçüksipahioğlu age , s.692
22
Uluslar arası Haçlı Seferleri Sempozyumu., 23/25 Haziran 1997, T.T.K, Ank., 1999