Belge 1

You might also like

Download as docx, pdf, or txt
Download as docx, pdf, or txt
You are on page 1of 59

KİŞİLER KİŞİLE KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.
KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.
(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,
raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.
CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli
sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)
Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)
(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık
pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.
Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.
CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli
sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)
Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış ç KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.
CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli
sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)
Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)
(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık
pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.
Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.
CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli
sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)
Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.
FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir
boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)
(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık
pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.
Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.
FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir
boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.
Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.
FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir
boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.
Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi


okmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

Fırat: Vay be, ben hallederi

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.
CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli
sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)
Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.
Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm
konuştuk be (KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)
(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu
tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

bavulunu açar, bir şişe viski çıkarır) eee,


bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan


ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

KİŞİLER

MEHMET: 30 yaşında. Bir şirket sahibi. Üzerinde


beyaz gömlek, siyah kravat, siyah bir ceket,
lacivert bir kumaş pantolon, siyah şık bir rugan
ayakkabı, gri metalik bir saat ve bir valizi
vardır.

FIRAT: 30 yaşında. Şirkette muhasebeci. Siyah bir


boğazlı kazak, siyah bir ceket, gri kumaş
pantolon, siyah şık bir rugan ayakkabı ve bir
valizi vardır.

YASİN: 30 yaşında. Çaycıdır. Üzerinde beyaz


gömlek, başkasından kendisine verilmiş gibi duran
eski bir koyu kahve rengi bir ceket, kahve rengi
bir kumaş pantolon, lacivert bir iskarpin vardır.

CENK: 30 yaşında. Sahafçıda çalışmaktadır. Kirli


sakallı, dağınık saçlı, tekinsiz bir tipe benzer.
Üzerinde bordo bir kazak (kolları ve boğazında
yırtıklar olan), siyah kapüşonlu bir yağmurluk,
elinde içinde bira şişeleri olan bir poşet.

SARHOŞ ADAM: Sakallı, kirli beyaz bereli,


parmakları kesik eldivenli. Yaşlıca bir adam. Ara
ara dışarıdan sesi duyulur.

(Arkada kırık ve tozlu ahşap bir bar tezgahı,


raflarında devrilmiş kimisi dolu kimisi boş
şişeler, cam kırıkları. Duvarlarda poker oynayan
köpek tablosu.)

(Sağ tarafta soluk bir mavi ışığın sahneye vurduğu


tuvalet bulunur. Sol tarafta ise kırık ahşap bir
cam vardır içeri sarı sokak ışığını andıran bir
ışık vurmaktadır. Devrilmiş ve kırılmış masa
sandalyeleri, içinde ateş yakılacak bir teneke ve
oyun boyunca tavandan sahnenin sağ önünde duran
kovaya su damlar.)

(Yasin, Fırat ve Mehmet sol taraftaki kırık


pencereden içeriye girerler, yağmurdan
ıslanmışlardır ve nefes nefeselerdir. Fırat ve
Mehmetin elinde birer valiz vardır.)

Yasin: Şunu yakarsam iyice kırar havayı.


Fırat: Dur be, olum, zehirleyeceğin bizi ya.

(Mehmet geride etrafı gezmektedir, bir süre sonra


bir şey aramaya başlar.)

Yasin: Zehirlenmezsin.
Fırat (gülerek): Mangalda da öyle demiştin.
Yasin: Ya o rahmetlinin bok yemesiydi.
Fırat: Ne alaka be.
Yasin: Nasıl ne alaka, mangala plastik atan
haydardı olum. Hatırlasana, dövdü ya Mehmet
(gülerler)

(Yasin ateşi yakar, yaktığı ateşle duvardaki gaz


lambalarını da yakar, içerisi biraz daha
aydınlanır.)
Fırat: Ulan be, tam eşekti ya, mekanı cennet
olsun, çok saf çok temiz biriydi arada aklıma
gelirdi yani hepten unutmuş sayılmamız buraları.
Neden intihar etti acaba... lan valla annesini
öyle görünce sabah cenazede içim parçalandı, bize
camdan ekmek veren neşeli kadına ne olmuş öyle ya
yaşlanmış çokmuydu.

Mehmet: Mekanı cennet olsun. Bugün çok ölüm


konuştuk be (bavulunu açar, bir şişe viski
çıkarır) eee, bardağı nasıl halledelim.

Fırat: Vay be, ben hallederi

You might also like