Professional Documents
Culture Documents
Sermet Muhtar Alus - İstanbul Kazan Ben Kepçe
Sermet Muhtar Alus - İstanbul Kazan Ben Kepçe
MUHTARALUS
KİTAPLARI
SERMET MUHTAR ALUS • İstanbul Kazan Ben Kepçe
llelişim Yayınlan 274 • lslanbul Dizisi 18
Sermel Muhlar Alus Kilaplan 1
ISBN 975-470-468-6
© 1995 llelişim Yayıncılık A. Ş.
1. BASKI 1995
iletişim Yayınlan
Klodfarer Cad. llelişim Han No. 7 Cağaloğlu 34400 lslanbul
Tel: 212.516 22 60-61-62 • Fax: 212.516 12 58
SERMET MUHTAR ALUS
İstanbul Kazan
Ben
YAYINA HAZIRLAYAN Necdet Sakaoğlu
• t ' m
İçindekiler
Sunuş/ 7
Önsöz • NECDET SAKAOGLU/ 9
•
Bakırköy/ 153
Boğaziçi-Köpri'den Rumelilüsarı'na/ 159
Boğaziçi-Baltalimaru'ndan Yenimahale'ye/ 167
Beykoz'dan Kanlıca'ya/ 173
Anadoluhlsarı'ndan Kuzguncuk'a/ 179
Üsküdar/ 185
Seliıniye'den Çamhcalar'a/ 193
Kadıköy/ 199
Yoğurtçu'dan BaAdat Cadi Boyu/ 205
Haydarpaşa ve Hat Boyu/ 211
Köpri'den Adalar':ı/ 217
Büyükada/ 223
Dizin/ 229
6
SUNUŞ
l• ıetişim Yayınları bir büyük İstanbul yazarının, Sermet Muhtar Alus'un (1887-1952) bü
tün eserlerini yayımlamaya başlıyor. Yazarın bugüne kadar çok azı kitaplaşmış zengin
yazı verimi böylelikle ilk kez. <;>kurun eline bir "külliyat" halinde ulaşmış olacak. İstanbul
Dizisi içinde Sermet Muhtar Alus Kitaplığı adı altında yayımlanacak kitap sayısının şim&
den yirmiye ulaşacağını söyleyebiliriz.
Büyük bölümü gazete ve dergi sayfalarında unutulup kalmış eserleri gün ışığına
çıkt� ğında görülecektir ki Alus, bir dönemin İstanbul'unun en canlı tanığıdır.
Eserlerinde Ah med Rasim'in keskin gözlemciliğiyle Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın ince
mizahını kaynaştır mış, İstanbul'un her semti ve her kesimden insanı onun kaleminden
nasibini almıştır.
Sermet Muhtar Alus'un eserleri· Taha Toros. Necdet Sakaoğlu, Nuri Akbayar, M.
Sab ri Koz ve Fahri Aral'dan oluşan bir kurulun denetiminde yayına hazırlanmaktadır.
Her h tap yazarın diline ve üslubuna dokunulmadan bugünün okuruna kolaylık
sağlamak ama cıyla açıklayıcı notlarla zenginleştirilmiş, kullanımdan düşmüş sözcüklerin
karşılıkları ya da eşanlamlıları parantez içinde verilmiştir. Bunun yanısıra kitaplara,
gazete tefrikalarındaki fotoğraflar da dikkate alınarak orijinal ya da benzeri resimler
yerleştirilmiş, Alus'un yazıla rındaki kendi çizgileri de korunarak aslına sadık kalınmıştır.
Ayrıca külliyatın sonunda ver� lecek genel dizinin yanısıra her kitap için de ayrı bir dizin
hazırlanmıştır.
Bugüne kadar sürdürdüğümüz titiz yayıncılık anlayışımıza güvenerek bu benzersiz
İs tanbul hazinesini gün ışığına çıkarmada değerli yardımlarını ve katkılarını
esirgemeyen Alus'un kızı Sayın Elhan Türsan'a ve damadı Sayın Dr. İsmail Türsan'a,
torunları Sayın Ela Koşar ile Sayın Leyla Atalık'a ve Sayın Taha Toros'a teşekkürü bir
borç biliriz.
İLETİŞİM YAYINLARI
.,
ÖNSÖZ
sanmak
_
ise Sermet Muhtar'ı kavrayamamaktır.
Fakat bugün bizim onu anlayabilmemizde, konular ve dil bakımindan bazı sıkıntılar
sözkonusu ise bu şanssızlık, geçen zamandan kaynaklanmaktadır. Sermet Muhtar,
1930'1arda genç ya da yaşlı, kendisiyle aynı kültür kuşağından okuyuculara, sınırları,
semtleri, özellikleri henüz değişmemiş bir İstanbul'u anlatmış ve gezdirmiştir. "-Şimdi
Üsküdar'ı beraber gezeceğiz. Ewela Marmara'ya doğru yalı boyunu_ tutalım." derken,
okuyucuların şaşırmadan, yabancılık çekmeden kendisini izleyeceklerinden emindi. Oysa
bugün Üsküdar'dan Marmara'ya yalı boyu öylesine değişmiştir ki, Alus'uh verdiği
nirengilerden ancak en belli başlı olanlarını apartman yığınlarının şurasında burasında
bulabiliriz. Bu nedenle de İstanbul Kazan Ben Kepçe, yazıldığı zaman için ne ölçüde bir
rehber ise günümüz için de aynı değerde bir kent belgeseli, hatta istanbul'un romanıdır.
Akşam Gazetesı nde, 1 Kasım 1938 7 Mart 1939 tarihleri arasında aralıklarla ve 31
' -
ayrı başlık altında yayınlanan fakat şimdiye kadar bir kitapta toplanmayan bu değerli
eserin yayına hazırlanmasında Alus'un diline ve üslubuna, baskı - yayın hatalarının
düzeltilmesi dışında müdahale edilmediği gibi, yazarın ancak birkaç yerde ihtiyaç
duyduğu (*) işaretli gönderme notları da aynen korunmuştur. Bugünün okuyucusu için
pek çok eski sözcüğün, kurum, kişi, olay vb.'nin açıklanması gerekliliği konusunda da -
S-sonradan
ermet Muhtar, 28 Mayıs 1 887'de doğdu. İlk çocukluk yıllarını önce Şehzadebaşı'nda
yıkılıp yerine Letafet apartmanı yapılan- dede konağında, daha sonra
Göz tepe'de bir saray yavrusu niteliğindeki köşkte geçirdi. Semtin en büyük binasında,
geniş bahçesinde, bol misafirli bir aile, dadılar, hizmetkarlar, özel hocalar arasında, bir
eski za man parıltısı içerisinde gençlik yıllarını yaşadı.
Küçük yaştan peri İstanbul'un her semtine aşık olan bu konuda değişik kitaplarla ve
yaşlı insanlarla haşır neşir olan, İstanbul'un bütün semtlerini titiz bir tecessüsle inceleyen
ve bütün bunları bilgisayar niteliğindeki hafızasına depo eden bir kişiydi. Her semtin
tarihini, ünlülerini, olaylarını, en ince detayına kadar, bir film seyrettirir gibi okurlarına
aktarırdı. İs tanbul'a dair bilgi dağarcığımızı zenginleştiren bu orijinal yazılar, o günlerin
gazete sütunla rında kaldı. Sermet Muhtar Alus'un bütün yazıları İstanbullular tarafından
büyük bir tutkuy la okunurdu. Çünkü bunların hepsinde İstanbul'u seyretmek, lstanbul'u
yaşamak olanağı vardı. Romanlarının da hepsinde, eski İstanbul bütün ihtişamı ile
güzelliği ve geleneğiyle ya şamaktaydı. Belki onun içindir ki -mizah alanında güçlü bir
kalem arkadaşı olan- Refik Halit Karay, Sermet Muhtar'a çok güzel deyim bulmuştu.
Ona göre Sermet Muhtar, büyük bir "İstanbulist"ti. İstanbulluların gönüllerinde orijinal
yazılarıyla, taht kuran bir kişiydi.
Sermet Muhtar ailesinin geçmişinde çok sayıda paşa var. Babası Ahmet Muhtar
Pa şa, müzecilik tarihinde adı zirveye ulaşmış, kurmay bir topçu subayıydı. 1 861
yılında İs tanbul'da doğdu. Babası -erken yaşta ölen- kıdemli yüzbaşı Hasan Efendi idi.
Ahmet Muhtar, Topçu Kurmayı olarak yetişti. Harbiye'de ve Topçu Okulu'nda sınıf
arkadaşı sad razam iken suikaste kurban giden Mahmut Şevket Paşa'ydı. Aynı sırada
oturdular ve sı nıflarının birincileri olarak diploma aldılar.
Ahmet Muhtar Paşa, kışlalarda ve cephelerde değil, tamamen askeri okullarda ve
Askeri Müze'de görev aldı. Yıllarca Harbiye'de ve Mühendishane'de hocalık yaptı. Çok
sayıda subay yetiştirdi. Bu arada Atatürk'ün ve Enver Paşa'nın da hocası oldu. Ahmet
Muhtar Paşa'nın asıl şöhreti ve memlekete
büyük hizmeti, Askeri Müze'nin kurucusu ve
müdürü olmasıyla başlar. Ahmet Muhtar Pa
şa Müze Müdürlüğü'nden önce, mesleki bil
gisinin üstünlüğü ile, devletçe silah ihtiyacını
sağlamak amacıyla Avusturya, Almanya,
Fransa ve İngiltere'ye gönderildi. Askerlik ta
rihimizdeki yeri, hem Askeri Müze'nin kuru
cusu olmasından, hem birçok mesleki eserler
hazırlamasından kaynaklanır. Ahmet Muhtar
Paşa'nın belirgin özelliği, dünyadaki nadir as
keri müzelerden biri seviyesine ulaşan bu
mü essesenin tohumunu atmasıyla başlar.
1908 Meşrutiyet İnkılabı'ndan sonra. fe
rik (tümgeneral) Ahmet Muhtar Paşa İstan
bul'da bir askeri müze oluşturulmasıyla gö
revlendirildi. Bu amaçla, kapısı Topkapı
Sara yı'nın girişindeki avluya bakan Aya İrini
Kilise si seçildi. Burası daha önce silah
deposu ola rak kullanılıyordu. Aya İrini'nin
ilginç bir geç
Serıııel Mıılıltıı 111 ilk oı. ılııııt•ıııııı .�ıızel
. . mişi var Büyük Korıstantin tarafından inşa
.
kadınlarıııdaıı Semiha //11111111. edildiği söylenirse de, ondan önce burada Bi-
12
zanslıların büyük bir mabedi varmış. Bu bina,
Ayasofya'nın ahşap olarak inşasına kadar,
şehrin baş kiliseliğini yapmış. Ahşap Ayasofya
yanınca, şehrin baş kiliseliğini Aya İrini
sürdürmüş. Daha sonraki yıllarda Aya İrini, bir
kere zelzeleden, bir kere de yangından büyük
zarar görmüş.
Sultan il. Mehmet, İstanbul'u fethettikten son
ra, Aya İrini Kilisesi'ni camiye çevirmeyi düşünme
di. Burası değerli silahların ve savaşlara ait asar-
ı atikanın saklanması için depo olarak kullanıldı.
111. Sultan Ahmet döneminde burası, Avrupa
ülkelerindeki gibi bir askeri müzeye dönüştürül
mek istendi. İlavelerle genişletildi. Dar-ü�slah yani
silah ambarı oldu. Bu adla bir kitabe
hazırlanarak, kapısına yerleştirildi. Yeniçerilere
ait tüm toplandı.
buraya silahlar Ne yazıktır ki, bu silahların bir S emu:ı
ııin .ıtttlıtar'ııı
kıımm.m babası,
Altmet Askeri
Muhtar Müze·
Paşa.
kıs-
mı, daha sonra, demir fiyatına Avrupalılara
satıldı!
Daha sonra Tophane Müşiri Fethi Paşa'nın hizmetiyle Asker;:.i Osmani'nin çekirdeği
oluştu ruldu. Binanın bir köşesine de Mısır'daki Ehramlardan getirtilen mumyalar, üstleri
yazılı tuğlalar, eski küpler yerleştirildi. Daha sonra bunlar, Osman Hamdi Bey'in Müze
Müdürlü- ğü sırasında, Çinili Köşk'e taşındı.
Yukanda da belirttiğimiz gibi 1908 Meşrutiyeti'nin ilanından sonradır ki, burada -Av
rupa'daki benzerleri gibi- bir askeri müze kurulması kararlaştırıldı. Mahmut Şevket Paşa,
Parjs'te gördüğü lnvalides gibi. bir ordu müzesi kurulmasını istedi. Böyle bir müzenin
kurulması, Ahmet Muhtar Paşa'ya havale edildi. Ahmet Muhtar Paşa, burada geceli
gündüzlü çalışarak. şimdiki Askeri Müze'nin çekirdeğini oluşturdu. Muhtar Paşa, bu işr
başlarken yanında üç alaylı subay ile iki hademe bulunuyordu. Müzenin bütçesi ve
para sı yoktu. Muhtar Paşa, zaman zaman. kendi parasından da katkılarda
bulunarak ve borç alarak her taraftan silahlar, toplar, tarihi yadigarlar topladı.
Sultanahmet'teki Yeni çeri kıyafetlerini buraya taşıttı. Mehterhane Bandosunu burada
canlandırdı. Özetle. A\ keri Müze'yi. göğüs kabartacak bir düzeye ulaştırdı. Şüphe
yoktur ki, Askeri Müze Mıılı tar Paşa'nın hizmetiyle kimliğini kazandı. Gerek halkın.
gerek dış ülkelerden geleıık•rıı ı takdirlerini topladı. Bütün övgüler. Ahmet Muhtar
Paşa gibı, bir bilgının gayretınd<•ıı kaynaklanıyordu. Ahmet Muhtar Paşa, Askeri
Müze'nin oluşumuna hizmeti açısınd.ııı müzecilik tarihinde- ikinci bir Osman Hamdi'dir.
Hizmetleriyle daima anılacak olan Muhtar Paşa'nın bir büstünün, bugünkii /\•;ko·ı ı
Müze'nin özenle yenilenmiş oları salonuna konulmuş bulunması. takdir edilecek lııı � .ı
dirbilirlik örneğidir.
Ahmet Muhtar Paşa, topçuluğu, hocalığı. müzeciliği ötesinde bır ;ı•.k"ıı ı.ııılı ıımı.ı
nıydı. Bu konudaki derin bilgisi Batılılarca da takdir edilmişti. Kırk kiıd;ırı y.ıyıııl.ııııııı·, ..111
lf
mıştan fazla eseri vardı. 2 ciltlik Külli
yat-ı Fenn-i Esliha, Osmanlı Topçuları,
Dumansız Barutlar, Seri Ateşli Sahra
Topları, 2 ciltlik Feth-i Celiı-l Kostanti
niye, 3 ciltlik Tarih-i Asker� 40'dan
fazla büyük paftayı kapsayan Muha
rebat-ı Osmaniye Albümü, 3 ciltlik Di
siplin bunlar arasındadır. Emekli ol
duktan sonra da tarih yazarlığını sür
düren Ahmet Muhtar Paşa'nın üze
rinde çalıştığı son eseri 2 ciltlik Türk
Rus Savaşları'dır. Bu kitap, cumhuri
yetin ilk yıllarında, dönemin genelkur
may başkanı Mareşal Fevzi Çakmak
tarafından, Muhtar Paşa'ya sipariş
edilmişti. Muhtar Paşa, bu kitabı ta
mamlayıp son krokisini çizdikten son
ra 16 Mart 1 926 günü öldü.
Ahmet Muhtar Paşa'nın, askerlik
tarihimizle ilgili olarak gazete ve der
gilerde. çok sayıda makaleleri yayın
Sermet Muhtar, ilk göreve, babasının müdür landı. Bunlardan bazıları Almanya'da
oldu,�u Askeri Müze'de başladı.
Reichsniehr, Fransa'da Revue de l'Ar-
mee, Belçika'da Reveue de l'Armee tarafından iktibas edildi. Muhtar Paşa, Japonyalı
Mori Hıreco takma adıyla da makaleler yayımladı. Öylesine çalışkan bir kişiydi ki, oğlu
Sermet Muhtar onun çalışkanlığını ve alışkanlığını şöyle anlatırdı:
"Peder merhum, yazın Tepebaşı kışın Taksim Bahçesi'ne yayılır, ne eyyam-ı buhur
(kavurucu sıcak günler), ne de erbain (eski takvimlerde, Aralık ayının dokuzuncu
günün den Ocak ayının onyedisine kadarki kırk gün [Karakış]) dinlerdi."
Sermet Muhtar Alus -dönemin tanınmış Paşa çocukları gibi- özel tutulan hocalar tara
fından eğitildi. Bu arada Doğu ve Batı kültürüyle büyütüldü. Özellikle Fransızcası çok
kuv vetli olduğundan, Galatasaray'a imtihanla alındı. Buradaki eğitimi 1,5 yıl kadar
sürdü. Serrnet Muhtar. Galatasaray'a 1003 numarayla kaydedildi. Ve bu numarayla
diploma a� dı. Sınıf arkadaşlarının çoğu, ileride memleketin tanınmış kişileri oldular.
Bunlar Galatasa ray'ın 190fı yılında mezun ettiği talebelerdi. Merkez Bankası'nın ilk
Müdürlerinden olan w lııı ,ır.ılık ırııllPtvekilliği yapan Selahattin (Çam). hayatını Türk
sporuna adamış olan ve adı Galata�.ır.ıy 1 utbol Sahasına verilen, Ali Sami (Yen).
romancı izzet Melih (Devrim), ünlü hukuk profP�örü Vasfi Raşit (Seviğ) bunlar
arasındaydı. Dostları arasında olan ve bir üst sınıft;ı bıılıııı.ııı. Vırlıy Aüyükelçimiz Ali
Şevki (Berker), Moskova Büyükelçimiz Ali Hay dar (Aktay), yazar 1 rn'irnent Ekrem
(Talu) bir yıl önce diploma aldılar.
14
Kültür ve düşünce dünyasındaki manevi zenginlikleri bulunan, kıvırcık saçlarıyla ve
sakalıyla, köşe bucaklarda sessiz, kimsesiz yaşayan Sakallı Celal de Sermet Muhtar
Alus'tan 1 yıl sonra diploma aldı. Bu yüzdendir ki, Sakallı Celal, soyadı olarak Yalnız'ı
benimsemiş ve bir yalnızlık içersinde dünyamızdan ayrılmıştır. Sermet Muhtar'la de�işik
görünüm. yaşam ve düşünüşte olmakla beraber, bu iki okul arkadaşı birbirlerini tapar
casına sevmiş, nükteler ve espriler içersinde yaşan;ıışlardır.
Fakülte Arkadaştan
Mehmet Ali Tevfik, Ahmet Süreyya (Örge Evren), gazeteci ve profesör Suphi Nuri
(İleri). edebiyatçı ve Türk Dil Kurumu genel sekreteri İbrahim Necmi (Dilmen), son
döneminde Şeyhülmuharririn sıfatı verilen ünlü gaze
tecimiz Burhan Felek vardı.
Edebiyata ve yazı hayatına hevesli
olan bu Hukuk talebelerinden bazıları,
takma kadın adlarıyla Hanımlara Mahsus
Gazete'ye yazı yazarlardı! Sermet
Muhtar da yabancı dilden çeviri yapmış
gibi bazı makaleleriyle, bu kervana
karışmıştı. O yıl larda Hanımlara Mahsus
Gazete'nin baş muharrirliğini -Sermet
Muhtar gibi gaze telere uzun seri yazılar
hazırlayan- Ziya Şakir yapmaktaydı.
Memuriyet Hayatı
'ıl'rrıtl'I Muhtar Alus ömrünün son yıllarında kırk beş yılı aşan perakende yazılarını
�ıl.ıpl.ırd.ı topl;ınıak arzusundaydı. Bu gayretle, elindeki kupürlerin bazılarını konusuna,
lı.1111.111111 �ıııııuloıik sırasına göre numaralamıştı. Ne var ki bunları sağlama almak için,
lı.111•11 ıkı �ııpy.ı h.ılırıdP listelere geçirmişti. Sermet Muhtar, hazırladığı makaleleri, da
ını.ı kopy.ı �:11'1111.ırıyl,ı kaleme alıp kopyasını saklardı. Zamanın tahribatıyla, bazı yerleri
güçlükle• okıııı.ılıılı•rı lııı , ..,ki harfli kopyalar bugün elde bulunuyor. Sanıyorum ki, maka
leleı 111111 �ıı.ıp lı.ılıııı· ılıııııı·�ıı·iıülmesinde en sağlam kaynak bu kopyalardır. Sermet
Muhtar Alu� cır.rı•k lııı � 11 py.ıl;ırı gerekse gazetelerde yayınlanan makalelerini çift olarak
16
saklamış ve bunları kendine ·göre numa
ratandırmıştır. Bu kupürlerden bazıları şu
veya bu nedenle değişik yerlere
dağılmış, bazıları da meraklılar
tarafından saklan mıştır. Esasen Sermet
Muhtar'ın gazete lerde yayınlanan bütün
makalelerini o dö nemin meraklılarından
birkaç kişi keserek saklamış
bulunmaktadır. Sermet Muh tar'ın ha-ngi
gazete ve dergilerde yayın yaptığı, imzalı
ve imzasız bazı ansiklope dilere not ve
yazı şeklinde verdiği konular binden
fazladır.
etti. Sanırım adedi kırka yakındır. Sermet Muhtar'ın bu türden yazıları olağanüstü ilgi uyan
dırınca Akşam gazetesinin sürümü de bir hayli arttı. Bundan sonra Sermet Muhtar İs
tanbul'un aynası olarak niteleyebileceğimiz "İstanbul Kazan, Ben Kepçe" başlıklı yazıları
na başladı. Büyük bir çekicilik kazanan bu yazıları okumak, izlemek hatta kesip sakla
mak bir tiryakilik haline geldi. Yıne Sermet Muhtar gördüğü büyük ilgi üzerine "40 Yıl
Evvel İstanbul", "40 Yıl Evvelkiler", "Eski Günlerde", "Görüp Duyduklarım" gibi başlıklar
altında yüzlerce makale yayınladı. Sanırım Akşam gazetesinde -yayınladığı romanlar ha
riç- bu türden münferit yazıların adedi 250'yi geçmiştir. Bütün bu makaleler, sosyal,
folklor açısından İstanbul'un yakın tarihini ve yaşantısını kapsamaktadır.
Akşam gazetesindeki yayınlarından sonra, Sermet Muhtar bu tür yazıların tek ada
mı olarak aranır oldu.
Nitekim konusunda uzman olan bu yazarımız Tan, Son Posta, Yeni Sa/J.-ılı, /.ıwıı ı
Efkar, Cumhuriyet, Aydede gibi gazetelerde geçmişi bugüne, geleceğe t;ıtlı lıır ıı.,lııpl.ı
aktaran çok sayıda makaleler yazdı. Bunlara ilaveten değişik dergilerdf' Vf' iiı,.lliklı> t;ırılı
ağırlıklı mecmualarda, Srrmet Muhtar'ın hayli yazıları çıktı.
,,
Sermet Muhtar ve İstanbul Ansiklopedisi
Sermet Muhtar'ın değişik gazete ve dergilerde bini aşkın yazısı akla gelen ve
gelme yen yüzlerce konuyu içermektedir.
Böylesine yarım asırlık bilgi ve birikim hazinesinden gazetelere aktarılan makaleler
dı şında da tarihçi Reşat Ekrem Koçu'nun İstanbul Ansiklopedisi için istediği bilgileri
kapsa yan çok sayıda yazı verdiği fersudeleşmiş evrakı arasından anlaşılmaktadır. Birkaç
sahifesi noksan olan listesinin içerdiği konuların akıbeti meçhuldür. Çünkü İstanbul
Ansiklopedisi
(G) harfini aşamadı. Sermet Muhtar'ın verdikleri yüzlerce konuyu kapsayan bilgilerin bazı
kişilerin eline geçtiği söylentisi yaygındır. Hatta bunlardan, ufak tefek cümle değişikliği
yapılmak suretiyle, üstüne oturanlarca makale ve bazı kitapların esas malzemesini oluş
turduğu ileri sürülmektedir. Tarihçi Reşat Ekrem'in ölümünden sonra bu değerli malze
melerin akıbeti değişik yorumlara neden olmuştur. Ancak elimizde bulunan, bir kısmının
okunmasında güçlük çekilen eski harfli listelere göre bunların adları bilinmektedir.
Ayrıca Reşat Ekrem'e Sermet Muhtar tarafından çok kıymetli fotoğraf ve resimlerin
de verilmiş olduğu elimizdeki müsvette listeden anlaşılmaktadır.
Sermet Muhtar Alus İstanbul'un canlı rehberiydi. Bu konudaki bilgilerini bir İstanbul
Rehberi'nde toplamak istiyordu. Eğer ömrü elverseydi, o zengin birikimlerinin ışığı altırı
da böyle bir rehber hazırlayabilseydi şüphesiz o güne kadar yapılanların en mükemmelini
yaratabilirdi.
Eserleri
18
Roman/an
Kıvırcık Paşa, Harp Zengininin Gelini. Pembe Maşlahlı Hanım, Sülün Beyin Hatıraları,
Rüküş Hanımlar, Havalanma/ar, Bir Varmış Bir Yokmuş, Tombul Mirasyedi, İki Gönül Bir
Olunca, Onikiler, Kırkından Sonra, Anasını Gör Kızını Al, Eski Çapkın Anlatıyor, Hacı Ba
banın Havalanması, Masal Olanlar (Sermet Muhtar'ın bazı romanları beyazperdeye akta
rılmıştır. Kıvırcık Paşa bunlar arasındadır).
Piyesleri
Dert, Zincirleme, Helal Mal, Kof Ramiz Yahut Kurusıkı, Ev İlacı, Duvar Aslanı, Yıldız
lar Banştı, Mazi ve Ati (Bu eser Sermet Muhtar'ın sınıf arkadaşı Sait Hikmet 'Kıran' le
müşterek yazılmıştır).
Mutsuz Evlilikler
Sermet Muhtar Alus, birkaç kez evlendi. Ne var ki kısa süren evliliklerde, eşleriyle
mutlu olamadı. Kısa evliliklerin ilki Semiha Hanım'dan, tek çocukları olan Elhan Hanım
(Türsan) doğdu. Anasına çok düşkünlüğüyle tanınan Sermet Muhtar, kızına da fazla
düşkündü. Daha genç kızlık çağına girmeden, elinden tutarak Beyoğlu'nun en kibar lo
kallerine götürür, modern hayatın basamaklarına alıştırırdı. Belki de bu alışkanlıkladır
ki, Sermet Muhtar'ın kızı Elhan Hanım -kapanıncaya kadar- meşhur Lebon
Pastanesi'nin en kıdemli müdavimi oldu.
Sermet Muhtar, espri küpü bir varlıktı. Zengin hatıralarını, en ince detaylarına
kadar depo etmiş, bir hafızaya malikti.
Anıları, siyah-beyaz kartlara basılmış fotoğraflardan öte, renkli kartpostallar nitel�
ğinde parıltılı eski zaman görünümlerini kapsardı.
Olanca sadeliğiyle geçmişi geleceğe aktaran bu altın kalemin ustalığı, bir tanrı
vergi siydi.
İstanbul'u böyle yaşayan ve yaşadığı yılları böylesine bütün sadeliği ve özü ile
anla tan, benzeri yazarımız pek azdır. Eski olayları, eski kişileri ve bugün artık çehresi
çok de ğişmiş olan o eski güzelim semtleri bütün renkliliği ile yansıtan bu İstanbul
beyefendisiııı anlatabilmenin zorluğunu en çok hissedenlerden biriyim.
Onun, olaylara canlılık veren, espri gücü, nüktedanlığı, samimi bir hava
yaratmakt.1 ki hüneri, geniş okuyucu topluluğunu büyülemişti.
Daima hayranlık duygularıyla andığım bu pırıl pırıl İstanbullunun birkaç niiktl'�ıııı .ı�
tarmakla yetineceğim.
Çok güzel bir kızın, zenginlerin oturduğu, birkaç evi soyduğunu gazetı•lı•rdı• ııkııy.111
üstad duygularını şöyle dile getirir:
- Hey gözünü sevdiğim zenginlik. Hırsızı bile güzel oluyor!
'"
Göztepe'deki köşkünün bahçesin
de dinlenmekteyken, bahçe kapısın
dan -ellerinde makbuz- birkaç kişi gi
rer. Sermet Muhtar'ın oturduğu ka
meriyeye yanaşırlar:
- Beyefendi, derler. Sahra-yı Cedid
Mezarlığına duvar yaptıracağız. Sizin
de bu hayır işine yardımınızı ricaya
geldik.
Sermet Muhtar'ın cevabı:
- Eğer fakirlere taş dikecekseniz,
elden geleni esirgememı Fakaaat,
mezarlık duvarı için yardımda buluna
mam.
Ellerinde makbuzlu ricacılar, ezile
büzüle, sorarlar:
- Niçin beyefendi?
- Çünkü fuzulf masraftırl Hepimiz
biliriz ki. mezarın içindekiler dışarı çı·
kıp kaçamazları Dışardakiler de içen·
Anne Sevgisi
Serııwt Muhtar saadeti, annesi Kevser Hanım'la, geceli gündüzlü yaşamında buldu. ı'\
lııd i'dşa'ııııı ıyı eğitilmış kızı olan Kevser Hanım, nazik, duygulu bir kadındı. Paşa konak
lilrıııd" hliyüyen oğlu Sermet Muhtar ise içine dönük, daim;ı okuyan, bütün sevgısini
,ın,)�ın.ı ;ıd.ıy;ııı bır yaradılıştaydı. Genellikle her çocuk. anasına düşkün olur. Fakat Ser
ııı!'t Mı ılı t . ır ' cl,ı kı tutkunluk, ileri yaşında bile görülmem:? bır doruktaydı. Her gün
anney i<• hırlıklı• olııı.ık ..ıııııl' a şkının imbikten süzülmüş bir örneğını vererek ömrünün
son gün IPriıw kaılilr .ıııııı",ıyl<' birlikte sokağa çıkar, her yere onunla bırlikte giderdi. Çok
uzak yPrlerd0rı k.ılk.ıı.ık y.ıııl.ırıııı Babıali'deki gazete bürolarına göt\jrürken bile, daima
yanın d.ı anne;i buluı ıı ıı ılı ı J ı. ııııvayrla, vapurlarda, yanyana gör0nler, onları takdir
duygularıy l;ı 11 lerlerdi. Döncrıııı ı q .ı1 r> tPrılerı ve özellikle Sermet Muhtar'ııı okuyucuları, bu
yaşlı an neyle oğlunu , Balıı.ilı yııkıı�ıırırlan ağır ağır çıkarken -imrenerek- bazen
tebessümle. ba zen lıüLüııle '>eyreıll·ılı·ıılı Y.ıı.ıııııııLırı arıasırıa böylesıııe düşkün olması, belkı
de -kısa evliliklerınde- mutluluıııı lıııl,ıın.ırrı;ısından ve bu nedenle , yufka yüreğindeki
zengin sev-
20
giyi, annesiyle paylaşmak istemesinden kaynaklanmaktaydı.
Rahmetli dostum Adnan Tahir, bir yazısında Sermet Muhtar Alus'un son defa mat
baaya gelişini, özetle, şöyle anlatır:
"... Bembeyaz saçları daima dağınıktı. Parmak dokunulursa, sönecek köpük gibi
du ran bu karmakarışık saçlar. isyankar bir ifade ile ya şapkadan dışarı taşar, yahut da
alnı na dökülürdü. Fakat alnındaki sonsuzluk ifadesini bozmadan bir dökülüştü bu...
Endişe ile tereddütü birbirinde eriten acayip ürpermenin, zeki gözlerinde mütemadiyen
teker rür etmesi, onu adeta çocuklaştıran hususiyetlerden biriydi. Sermet Muhtar, o
derece çocuk adamdı ki, onu sokakta annesiz göremezdiniz. Matbaaya bile beraber
gelir, bera ber giderlerdi. Onu, dudaklarında kırık dökük bir tebessüm yanında da
yorgun argın an nesi olmadan tasavvur edemiyorum. Gördüğü herşeyi, ilk defa
görüyormuş gibi daima hayrete kapılan bakışlarında elle tutulmaz, gözle görülmez, bir
meçhule karşı ürperen tecessüs sezebilirdiniz. Bu, mazinin karanlık sonsuzluğunda
kaybolup gitmiş büyük re fah için duyulan bir nevi sıla hastalığı mıydı acaba!
Zannetmiyorum, çünkü bu mazinin edebiyatıyla o kadar haşır ve neşirdi ki ondan uzak
kalmış sayılamazdı."
Aklına esti mi, herşey, herkes onundu. Aşka susamış bir genci, hayalindeki
sevgiliye kavuşturması, en zor kadınları bile önünde dize getirmesi için elini uzatıp
kaleme alması kafi geliyordu.
' Böyle anlarda çehresi bir delikanlı kadar güzel, çocuk bakışlı gözlerindeki ifade de
bir mabet kadar derindi.
Ufuksuz denizlerle, şehirsiz iklimlerin ötesinde kalan bu müstesna mazi, onu da çe
kip koynuna alıverdi. Bir varmış bir yokmuş...
Ölümü
Bir yaşlı anne için, yaşlanmış tek oğlunun ölümünü görmek, acıların en acısıdır. Ser
met Muhtar, yaşlı anneciğini adeta öksüz bırakarak, sessiz ve sedasız bu dünyadan
ayrıl dı. İstanbul'un fotoğrafçısı, ressamı, tarihçisi, folklorcusu ve bir açıdan da aktörü
olan o güçlü kalem, bir an bile yanından ayırmadığı annesinden önce dünyamızı
terketti. Tarih:
28 Mayıs 1952. Sermet Muhtar 20 Mayıs 1887'de doğduğuna göre, ölümünde 65 ya
şındaydı. İstanbul'u yaşayan, binlerce makaleyle ve değişik türdeki romanlarıyla
yaşatan· lardan biri olarak, o altın kalemini kimselere bırakmadan beraberinde alıp
götürdü.
Maziyi ve anılarla dopdolu bilgiler kervanını beraberinde götüren Sermet Muhtar
Alus bize sandıklar dolusu yazılarıyla, sanki İstanbul'un renkli kartpostallarını bıraktı
Onun ölümüyle eski İstanbul'un dili sustu. Gözü kapandı ve kulağı tıkandı. Ne var kı, lııı
günlerde Sermet Muhtar'ın bütün eserlerinın yayımna yıllar sonra başlanıyor. Eski l�tan
bul onun orijinal yazılarından oluşturulacak seri kitaplarla, bir kere daha yaşatılacaktır
Altıncı Daire: 18�4 't" lst:ınhul �ehrem:ıneti (lldt!<.liye> kunılunca k"nı ilkin 14 hizın"t hiilg"sinl'
1 Konak :ıı�ıhal:ın: 19. yüzyılda ""' 20. yüzyıl h:ışında kt!nt İ\'i ulaşımında :ıılı :ır:ıha kullanımı yay
gınl:ıştı. Fayton ve kupa türü :ıı�ı lıal:ınnın yanı smı Zt!nginlt!rin, Ut!\'let ricalinin kt!ndi kıınaklan
na özel ar:ıhal:ırı Vt! hunları süı't!n iizt!nli giyimli ar:ılı:ıcıları varı.lı. lsıanlıul yollarının \'oÇ:u Yl'l'<lı·
topr:ık ""' tozlu olması nedt!niylt! dt! aı�ıhalar rüzg:lr alan yükst!k noktalarda durı.lunılııp ıozd:ııı
anndınlırı.lı.
(*)"Un sejmır :\ l':ınıhassade dt! Fr:ınce :"ı Consıantinoplt!. Plon - i'a ris: 1902.
:\ ll"yoÇ:lu Mt!zarlıÇ:ı: Galata Mcza rlıÇ:ı. Kü\·ük Mt!z:ırlık, (i'etit-Chaıııps dt!s Monsı d:ı dl'll<'ll lıı ı
k:ıhrist:ın, Tepdxışı sınl:ırından Kasııııp:ış:ı ya ,.,. l lalir kıyısına kadar uz:ınıyordıı Egiııı lı hiı .ıı .ı
zidt!ki hu Müslüııı:ın llll'Zarlığında hinlerlt! yazılı nı"z:ıı1aşı vardı. Bur.ısı aynı z: ıııı:ınd:ı hir "·ll·ı
onn;ını giiıiinümündeydi. Günümüze kadar ıaııı:ıını işg:ıl edilmiş w kaldırılnıışl ır.
J.f
4
orada ... Kürek malıklımla rı
yordu ."
<;ıkmıştır:
neke ka pla m: ı l ı ku l i i h d e r i n
l u ra p l o l n ı u � . d e v e d e k u l : ı k
kadarı k u n u l nıu� : ı v o ı ı .
derlerıııi � .
h t e hu Ka h r i s t ;ı ıı yol u
ntl'Vl'lld.
l h ı r : ı d : ı ıı gL\'erkeıı nıernıerle rdeki lıa <.·la r:ı l ı:ıs n·\ i r i p sd ı:ı det geti ren
ı l 't· ı.-. ; ı ı w 1 L ı pı·.l ı . "ı ı 1 t . .. ı : 1 >. ı l ı;ı l·ok l b 1 1 yol. l b m l ı u l : ı d l : ı n ık L ı ı ı ı ı ı : ı ı ı l ı tı ı ı ı ı liı /.ıııdaıı. K;ısııııp:ı
... . ı t Lı k i Tt · ı � . ı ı H · . ı l . 1 1 1 1 ı ı · ı ı ı d ı · � ı l i S: n : ı.-. ıuı : .. :ı k b r ı ı u ı ı . ; ı z ı l ı l " ' " " · ' ll' t:,h·ı ı ı ı i ı ı . l ı ı r , ı z l : ı rıı ı l ı:ıp.'>l:d i l d i ·
t • kı ı r k 1 1 1 ı 1. 1.-.l,1 · 1 1 1 · d ı ·1 1 1 1 1 1 \ .'. : 1 1 1 . ı ı ı d ı ,'.-! 1 1 1 1 ilt.·ri .-. i"ı rııı f ı s l v n l i r Tt ·ı-.. ı ı ı · · 1 Lı p i " l ı : ı ı w " i 1 :-(ı_ rte k;ı p;ıt
24
Tünel Meydanı'na çıkan Yemenici Sokağının alt başında bodrumvari
bir muhallebici dükkanı vardı. Hala yerindedir. Bundan otuz, otuziki yıl
evvel mağaza yanaşması, berber kalfası, lokanta garsonu kılıklı Rum de
likanlıları, Tekke sırasındaki şapkacı çırağı kızlarla bu izbenin bölmeleri
arkasında buluşurlar, kafa kafaya aşıkdaşlık ederlerdi.
Geçenlerde bir öğle sıcağında yolum o tarafa düştü. Bir bardak su
içmek için girdim. Gene aynı hal; başbaşa verenler gırla.
Sokağın karşı köşesindeki beş altı katlı alamet, o zamanlar Galatasa
ray Lisesinin son sınıfının matematik muallimi Blanşon'un eviydi.
Mösyö cenapları, iktidarca hayli yayanlardan olmakla beraber ukala
mı ukala; sahte vakar mı sahte vakar. Şakası yok, sıfırı dayayıvermede. . .
'
Bakalorya imtihanlarında numara koparmağa yeltenenler evinin ka pısını
aşındırıp dururlar; saati yarım sarı liraya , hatiada bir kere, iki ay cık
olsun hususi ders aldılar mı , herifçioğlunu yu muşatıverirlerdi.
Bu binaya en layık ad "Leçon prive palais" (özel ders konağı!) tır.
Tramvay yolundan karşı kaldırıma geçelim ve biraz yi.irüycliın. Bahçe
içindeki şeddadi (büyük) mermer binada senelerce ecinniler top oynadı.
6
Tatlısu frenklerinden mi, yoksa ecnebilerden mi, bilmem h:ın � i ha n
7
ker kurdurmuş derlerdi. Dillerde dolaşan rivayet de şu merkezde: 1 1,·inc
girenler, "dağlara , taşlara" hemen çiçek ha s ta l ı ğın a tutuluıfa rıııı � . ilk
yaptıran kaç tane kurban ve çopur görmüş. Ondan alan aynı fıkıhcıc
uğramış. Daha sonraki sa hibi hfıkcza (gene öyle) ...
11
Önünden her ge1: işle göze çarpardı. Tıpkı eski Adliyc'nin oıta katın
daki Mebusan Dairesinin eşi: Perdeleri şahrem şahrem (yııtık); camla rı
'i Bakalorya ( Fr. lıaccal:ıut"real ) l'mnsa 'daki uygulamalar fırnt"k alınar:ık 18<ı9'da "ınülfızenıeı rü
usu" adıyla ilk kez G:ıl:ıt:ıs:ır:ıy Lisesi'nde uygul:ın:ın sınav yiinteıni. 1926- 1 9.�'i :ır:ısınd:ı Türki
yc'deki list• nıezu niyeı sın:ıvl:ırına da yanlıs olara k h:ık:ılol)':ı denilmiştir.
<ı Tatlısu Frenkleri: Levanten de denilen lıu zünu-.,. Avnıpalıları taklit eden lst:ınlıul Hırisıiy:ınlany
dı. Kentin yerli halkından olan Levantenler irin "kahvesi ltum, modası Fr:ınsız, paltosu lngiliz,
lıir:ılıanesi Alm:ın. müziği lıaly:ın . lıt'kdsi Türk... " denirdi. Çoğunluğu Galata ve lleyoğlu'nda,
'
lloğ:ıziri ndt• c ıtunııa kt:ıydı.
7 ll:ınkt'r (Fr. lı:ımıui<·rl Osııı:ınlı lkvk·t i'ııiıı ağır dış ve ir lıorrlannıal:ı ı�ı girdiği 19. yüzyıl ikinci
yansında p:ır:ı piy:ıs: ısııı:ı <'g<· ıııen ol:ın gayrimüslim zenginlerdi. llunlaı�ı Galata sa rı �ı llan, kuy
ruklu sarr:ıf da deniyordu. Ya ptıkları iş hir tür lıanka muamelesi olup daha rok kamu lıor�fan
ın:ıl:ırınd:ı faiz vı.: komisyon alnı:ıktaydıl:ır.
H Eski Adliye: Daıi:ılfümııı llııı:ısı cıl:ı ra k da bilinir. ·'İ Aı�ılık 19.�j'tı.: yanan ünlü yapı. Ayası ıfya 'ıı ın
karşısında. Marnıar:ı'ya lı akinı yanıarıa ki ya pının minı:ın Fı ıss:ıti K:ırdeşlerdi. Anl ik Senato l ıina ·
sının :ırs:ısın:ı y:ı pılan lıin:ı. üniv ·rsit ı ı· ııl:ım k ıas:ırl: ınınıştı. Anı:ı, 20 yıldan fazla süren inş:ı:ıt (a ·
lışın:ıl:ırı lıitim-., IH<>'l 'tt' Mal iyl' \'l' Evkaf Nl'z:ıretleriııe ı:ıhsis l'll iltli. I H76'da ilk Osnı:ınlı Medis· i
Melıus:ını d:ı ı
l ur:ıda ıopl:ı ııdı. ı •ırnfdl'ı t " 'ıı"ı Adliye Nez:ıı-.,ı int'. Cuııılıuriy<·I di'ıııı.:ıııirıde hl' b
t:ınlıul Adliyesine verilmişti.
kir, pas içinde; ba hçesini otlar, dikenler, alyandozlar bürümüş.
"Çiçekli" diye çıkarılan şayianın boşluğu, kaşanenin (köşk) bunca se
nedir mis gibi Amerika Sefarethaneliği' etmesiyle sabit.
Bugünkü Novotni'nin salonlarında cazlar çalınıyor, danslar ediliyor,
lçkllcı· içilip keyifler çatılıyor. Bina eski Kroker Oteli'dir. Bir vakitler ne
de nct:.ımeliydi (uğursuz). Abdülhamid devrinde Yıldız'da pa t l ayan
Bomba Hadisesine10 adı karıştığı için, önüne gelmeden öbür kaldırıma
:ıthı nır, Müta reke senelerinde 0918-1922) ltilfıf Devletleri zabıtasına
merkez olduğu sıralar yanına yaklaşırken karşıya kapak atılı rdı .
Yolumuza devam edelim: Etrafta değişiklik yok . . . "Pcra Palas" Be
yoğlu nun bundan kırküç yıl evvelki
' 0895) ve hugi.lnkll en cüsseli ote
li. .. Karşısında antikacılar halıcılar, resimciler. Bunkırın , :ırasında, şehrin
en eski fotoğrafçılarından Gülmez Biraderlcr' in ı;iiı ııczi ve halefi "Apol
lon" Fotoğrafhanesi sahibi Aşil'in seyyahlarıı ımı hsus hir şubesi vardı .
Aşil, mesleğinin ehli olduktan başka ş:ı il' mlz:ı�· da; müşterisini uya
nıkça gördü mü derhal "resistation" (yu ıtscver) lo(İhi ı,ıiir okum a d a. The
ophile Gautier, Lamaıtine, Victor Hugo, elhak czherimk·.
'1
Belediye Bahçesiniı1 duva rları sonrada n hiraz ı.wriyc :ıl ın mış, cadde
farklı-farksız genişlemiştir. Saçını süpü rge ede l'lk! a d)zcleşen, hiila da
iş gören emektar ha layıkların ayn ı ola n 'l 'l' jll'l ıa 1,:iı Tiyat rosu , �ehremini
Rıdvan Paşa danız kalmadır ' .
Susan Dapres, Jea n Hadding , Sa nıh Bcrn:ı rd lo(lhl l!ll yüksek aıtistleri
seyrettiğimiz bir ta rafa , bugüne hugü ıı �d ı i ı Tiy; ıl 1 1 1 1 > 1 1 1 1 u ı ı l ı ii l ;I oraya sı
ğınışına şahit olduktan sonra diyc<:ck b aşka si'ız yok ; h:inisini nıhmetle
anmak gerek.
da ıanınan l'kilik l ı i ı ı a s ı . l' I . yiiıl'lda l ı.ıı ıl"'" ı :ı ıq ıl'ı ı ı ı ı ı : ı p ı ı ı ı ı ı ı : ı l ı ı ı ı\l'l'ı ıp:ıi konak. sahibinin
iilüıııiiııdt·n sı ııır:ı i'ıı ın· kir: ı ill' l ' H J7'dl' dt• " ı l ı n : ı l ı ı ı : ı ı . ı � ı\111 l'ı ı l ı ı 1 .-ı : ı nhı ı l Sl'1'ıı"th:ıncsi ol:ır:ık
kull: ı nı ldı . Ekil iğin l 'J.i7'dl' ı\ ııkar:ı\ :ı l;ı"ı ı ı ı ı : ı " m laıı 1 ıı •rl ı\111 ı ll;ı�koıı,t ıloslu,r:u<lur.
ıo l lcıınl ıa l ladb .. ,i: 11 'l '<'ı ı ı ı ı ı ı ı ı 1'11 1'> ı : ı ı ı ı ı . ı gı l ı ı ı l i l . ı\l ıdı ı l l ı : ı ı ı ıld'" k:ır�ı düzenlenen suik:ısı. Tr
o 'ak E n ı ı t · ı ıi l l ı ı il:'ı li C : ı · ı ı ı ıı·"ı ı ı ı ı d ı · ı ı ı ı ı ı ı pl. ıı ıl.ıı lıgı l ı ı ı ı ıl.ıı"ı ı, :ı n�anl:ır, atlıgeçen oıd<le
k:ılınış l:ınlı . �ı ıi11o .1 !-ıl1t·. p; ıdi ... 1 1 1 1 1 1 .. ;ıg l,1 1 1 ı ı ılı 11.ı ..,11 1.1 ı, ,ıı .. ılıl.. .!tı a .. ı\.' "r, Mvil c"ılmüş, :;x kişi
y::ar.ılannuştı.
1 1 lll'll'd iy" l l :ıl ır""· Tq ıı ·l >.ı" 1 1 . ı l ı ı • · ' ı dı · """""·' Ilı" ı\lı ııın l >:ı irt··i llclctliyc'nin Oleyoğlu llcle<li
)'l'Sİ ) 2·i Tl·rnıu11 1. I HHO' dı · lı.ıll.. . ı ;ı ı,:ı ıgı , l(ll ıt h · ,., . \'l'\'l't'�indt• konser salonu, lokant::ı, orkestra
\'l'l'İ . (·onık p: ırkı . gı· ı.ı ı ı ı ı n ıll. ı ı ı . .ıı ıl, ı ı · ı•. ıp.ı lı l ı \·aı ı ı ı 'alc ııılan bulunan modern bahçeydi. O:ı
l ı ; ı iiı ın· hur;ı, .l.ı . Y. ıl ı. ı ı ı ı ıl . 1 1 1 1 1 l'l 'lıl ' . l ı . ı ı ı ıp-. dt·l lıl,ll'ri. Müslüman nıezarlığmın çayn·Iığ:ı vardı.
<i ünümüzdt· i�t· l\ h·...ıut ı)·ı · ı ' « ' ·ıi ııl,ı ı p . 1 1 . 1 1 1 ı·;u.l"k·k·ri arasındaki aynı yt'ıdt! TlJYAP st-rgi hinası
ı·t· kapalı ı ıu ıparl, lııılııııııı.ıl,ı.ıılıı
il I<ıtlv:ııı l'aşa < ıH��- ı•ıııı. ı I H•ıı ı ı• ıı ıı , ar;"ıııda lsıanlıul :)dırı:minliAi <lıdediye lı:ış�ınlığıl yap:ın
it' Eırııki'ıy'deki ki ' " kı iı ll' ;: ıd" ı l'"" ıı .. d i ı l ı;ı ııı ıgullarıııın ıctik(ilcri ıar:ılintl:ın vurularak iildiirü
len Osmanlı veziri.
26
Tef> 1.1ba,�ı '11da11 gl.ll1.111 tmm raylar (iıı/11/asamr liwsi 'ııiıı k11r,mwılı111 7iıksi111 (• do.�/'// kıınlmlı.
20 '/i yıllarm /Jl.lyoğ/11 'su. (l'oıo. Sclahaıtiıı lliz)
Merhumu dile dola rla rdı. Yok. kera het vak itleri lxı lıredeki lıu susi
lıi.icresinde <loca ) dem \'Ckerıniş (i<;erıniş); yok Fra nsız aktrisi ınada ı ı ı
Sandre Packa rcl':ı tutku nımış: yok gene de gcıcr toza r, " � evk i ı ı l c . l ı : ı y : ı
!inle olur neşe bedida r" , diye dilberkrc şarkı güfteleri yaparınış! . . . ı\y ıp
mı, keyif ehli ada m ...
Bahçe, o za ma n el a h ıncahınç. Açıktaki sahnesi o vakit de va rdı Vl'
vaıyeteler ya pılırdı. ::_iimd iki Asri Sinema ve sabık (esk i) anfir iyatro'.I tl:ı
Rıdvan Paşa 'dan yad igfü-d ır.
İtalyalı Castellano, Fransalı Gontran gibilcrin trupları gibi. operal:ı r.
operetler oyna rla r, orta lık iğne atsa n yere düşmez hfü al ırdı. ürkl'st r: ıtl:ı
kırk kişi, sa hned e kul islere bd:ı r :ı ktris ve aktör. Antre <:ey reğl . sa ııd '
15 Anfiliy:ıtnı ( ; ımfitc.::ıı r> Amfi Tiy;ııru:-.u d:ı dı:.·nıni�t ir. Tepeh;ı�ı Rıl ıc.'l'."iİ.ııdv l �1rıl.1 , .ıpıl.ııı r.ı.·
lık a(, ıklı:ıv:ı t iy: t ln ısu. AllıgL·1.·en h:ıl tl.'l"llİll 111,t.: ilh: n: Konsı ılosh ı.Qu t:ır:ıfıııd:ıl, ı \ . 1 1 1 1 .11 l . ı \ d ı 1 1 . ı ll,
kı!'>al-:ı Anfi dL'rdi. l 1Jo=. ·tL· yL'ııilL'ııdigirn.k: k:ıp:t lı tİ�'�ll n > hin: ı.sı ( ı k . h ı . l izı ı ı ı n l l . 1 1 '>ı ·lın ı " . ıt ıı •·.t
l·ı 11 . . 1 1 1 1 1 . ı " ' ' ı i'ı ' " '" ı ı ı . ı n l w ı : I Hlı'l'<l:ı lsı:ı nlıul'd:ı lsıikl�I Cıddesinde :ı�·ıl:ın ünlü m:ığ:ız:ı . llir
g< 'ııd 111 .ıı:.1 1.:ı ı ıl.ı ı ı 1 1111 . ı d : ı . dı 'ı1 1<·ıııiıı lı l'lllt:n lıütün ın:ıll:ırı s:ııılın:ıkı:ıydı. M:ışruıiyeı
C:ıddesine
dt.' kıpıM 4 ıl.ıı ı ıı ıa)!.11.1 1 m p. ı � :ıj gi'H"ünümündeydi ve iki cu.klc arasında geçit J.:C>revi de yapı
yun lı ı ı 1 1 1 ı ı · d . ı ( . 1 1 1 1 1 1 . 1 1 1 1 1 .ı ı l ı · - . ı ı w gt·ı,:ıikıc. 11 sonr;ı burası Karlınan Pasajı ;ıdını almış, �ıync;ı her
ıürlü g i y i 1 1 1 n· l'\' t' :o-.\ ,1 ·.11 1 1 1 1 ... ıııldı � : ı ıı ı: ıj.:a:t.:ıl:ır:ı d:ı hu�ıdan �sinl�n�ft'k ··honm:u�"
d�niln1i�tir.
28
dönemecindeki meşhur "modistra"yı (kadın terzi) unutmayalım.
u
En yüksek ve en gizli randevu yeri olduğu, Fehim Paşa'nın hima
yesi altında bulunduğu ağızdan ağıza fıslanır; erbabı vızır vızır içine gi
rer, kulakları bükükler de perdeleri inik pencerelere kedi ciğere bakar
gibi bakarlardı.
Gerisin geri dönüp gene caddeyi tutalım. İngiliz Elçiliği16 binası ve
güzergahı sittin sene evvel ne ise gene aynı şekildedir. Sadrazam Küçük
17
Said Paşa'nın Abdülhamid'e hunıç ederek (karşı ç;ıkarak) dalıverdiği
cümle kapısı, santimi santimine aynı hiilde.
Yoldan kıvrılıyonız. Balıkpazarı boyunda da değişmiş, tek taşı kaldı
rılıp yerine başkası konmuş nokta yok. Aynalıça rşı'nın tam karşısına dü
18
şen banker Zarifi'nin kapısında Tunus fesli, koca püsküllü, kırmızı 1.· u
ha çepkenli zenciyi hala görür gibiyim.
Az ilerisindeki şekerlemeciden, Sultan Aziz (1861-1876) va ktinde bü
yük dayım kaynanasına zamklı öksürük şekeri alırmış. Babam H•ı rhi
ye'de talebe iken, her hafta başı orada trigona tatlısı yermiş. Ben Gala
tasaray Lisesinden çıkışlarımda , "Sinalko" denilen ıneyvalı gazozu İ(l'l"
dim. On, on beş gün evvel kızımla beraber girdik ve aynı köşede don
durma yedik . . .
Dükkanda bir fazlalık varsa , o ela frijider dolabı ...
ıo; Fehim Paş:ı ( 1 873- 1908 > il. Alıdlilhamid'in esvalx;ıh:ışısı ve süt kardeşi ismet lley'in oğlu ııl:ııı
Fehim l'aş:ı. p:Klişah yaveri ve �r-hafiyl· ıılaı,ık lstilıdat diineıninin pt'k çok kirli isk·riııi ,·,•vır
ııliş. halkın korktuğu ve nefrt't t'lliği lıu saı,ıy şımarığı 1 <)()8'de llurs:ı 'y:ı sürülmüş, oı"ıd: ııı l l l l ı ·
cik't' ka(arken halk ı:ı mhnda n iiklürlilmüşıür.
16 lngiliz .Elçiliği : lngiltere set:ıreth:ınt'si, l't'm Houst' oliır:ık da lıilinir. G:ılatasar:ıy'daki lııgllıı·ıı·
Konsolosluk lıinasıdır. lluı,ıda ilk eldlik IHOl 'dt' kuruldu . Bina. 1831 'de. 1850'de, 187.i'll- y<·ııı
lendi veya restorl' l'dildi. Eldliğin Ank:ır:ı')':I tasınmasınd:ın sonr:ı konsolosluk oldu .
17 Kü�·ük Said l ':ısa : ( 18.�8- l <J i 'i l i l . Al ıdülhaııı id diint'minde ( 1876- 1 <)()<) ) dokuz kl'Z saı l r a z . ı ı ı ı l
ıl, yapan Osın:ınlı \'l'Ziri . IH<J�'!e �. kez at:ındığı sadr:ızamlığı kısa sürdü ve azll'dildi. A ı w : ı k
il
Abdülhamid. kt'ndisini yenklcn aıamak isteyince :ıı,ılannda tuhaf hir (ckişml' l ıa � l aıl ı. ı >l. ı \ l oıı
skand:ıla diinüslli. l'adisahın ısrarından <'t'kinen Sa id l'aş:ı 4 Ar.ılık I H<J<;'ıc llL-yoğl ı ı ' ı ı d . ı l . ı lııı:ıl
tt're Ekiliğint' s ığına ra k Avrup: ı'y:ı giindt'rilınesini istedi. Bu gdişmeden k:ı y ı : ı l : ı ı ı . ı ı ı il �l u loıl
h:.ımid. Said l'aşa 'ya Yl'lllinli güvence vererek konağında oıurın:ısın:ı nılis:ıadc · ı ·ı 1 1 1 1 •.1 1
IH ll:ınkt'r Zarili: 19. yüzyılın ikinl'i ya rısınd:ı lsı:ı nhul'da, ilıiz:ıııı. ıııenlu:ıı ,.., ı,ınlı ı " l c · ı ı ı lı · ı ı ı .ı
pan, kamu maliyesine. padisaha. selızadl'lere. devit'! adamlarına hı ırc n-n·ı ı ı l ı ı lı ı l h ı ı ı ı "' ' 1 1 1 1 1
yt'da rdı . Jorj Zarifi Efc·ndi. kısın M:ı<·k:ı \C' lll'vı ığlu' nd:ıki konakl: ırıııd: ı . ııı, " · """l oıl ı . ı ı o l ı 1 1 1 1
yükad:ı 'd:.ıki, yazın Taralı)'a'd:ıki kiişkünde oıun.ırdu. Zarili ailesiıı ııı ıı·ııl,lı ı . 1•.. 11111 l•ol. ı ı ı l ı ı ı l o l ı
dillt'ft' destandı. Zariti kadar ünlü w 7.t'ngin hir diğt'r Rum hankl'r l lrl.,l : ı k ı le lı
JU
Tünel Meydanı'ndan Taksim'e
selmiş olan Metro Hanı hariç meydan bundan 40 sene evvel ki ayvaz ka
,
ne: ''Yavnıcuklara , arife �· iç;eği, leş böceği diyecekler " diye nl' fl's t i i k l ' l i p
dururken, birden 1,· ığlığı koparıyor: "Yumurcaklar kenara (l'k i l i ı ı l ı:ı l , , ı
.u
(ieçeıı yiizyı/111 sıııılı1 1·1 1ıı/ıı ılll'lm 1/1111 yıı/11lrıuıtlı1 11 ijııw Tiiııel'i11 giiriiııiimıi.
rerken heyl ıcyln g\ ' \ ' İ n l i nı. Meğerse kaz ın ayağı l x ı ş k ı y ı ı ı ı ş . ki fera h
feza mı ferah fl:z;ı. 1 >ı ın ılı r t;ıvanla ra kada r öyle enfes t;ı hlob ılı herafta
gül ler, gülist:ı ıı la r. k ı r Lır. t k·n izler... Bak bak için açılsııı; fe leğe kelek
deme...
Sofra t ; ı k ıı wı ı ı. ·.� Cıjis dycvnı ha ki (bugün de )'L'ri ııdl' l. k:ı rş ısıncbki
1
dara:; , yl'ık se k l ıiı ı;ı l l linki'ırın serfotoğrafçısı Abdull:ıh Biraderler'in atöl
y e s i y d i.
M a l ı u d < hil i ı H ' ı ı ı ı\rap hi ldyesindcki "minare mina re iist ü" hesabı \' Ik
(ık, bit ip t ü k \ ' 1 1 1 1 1\ '/.. O vakitler b ü t ü n fotoğraflıander, Seh:ı l ı , Fehüs,
A poloı ı , N i k ( ıL.ıki ı\ ııd riomeno, P:ı rınas, Egl de öyleyd i y; ı . . .
Bir z:ı ııı;ı ı ı L ı r ı\hdülha nıid'den bir irade
savu nı lıııuşt u . Askerlerden
1
nıü Ş,irdvıı l ı i ı ı l ı; ı o.,ıv;ı ve sivillerden vezirden mütenıayize kada r bütü
n
pa:;a la rı ı ı \'ı· 1 ll '\' l niıı hepsi üni forına la rıyla ve elpent·e diva n vaziyetin-
ınliıcnı:ıyiz: < > ... ı ı ı ; ı ı ı l ı l . ı nı ı ..ı ııı dc">ııemiııde. ilmiye <dini ) VL' askL"rİ rüthdl're ko�ut mülkiye ısivil >
rl 11 l ı dl' riı ı iı ı ;ır;ı d l · ı ı·· ı · ·.ı .... . 1 1 1 1 � 1· n ı ı l ıı.·.. i ı ı i n üsı ü olup hu rüt hcdeıı terfi edenler uı�-, s�inisi rüthc
sin" yüksd irll'rdi
32
de resimlerini çıkıı rtıp sa ruya tukdim edecekler... Fotoğrafçıların par
maklarında zilleri eksik!
Setreleri" eteklere kudur nişa n dolu, romatizmalı, nikrisli, idrar zorlu,
prostatlı birçok udamcu�ızın merdiven busamııklarına oturup otu ru p ba
şağalarına :
- Aman bacaklarımı, mafsalhırı mı ov Şa ha ncıAım!
- Bana bir memşa ( ayakyolu , abdestha ne) bulamaz mısın eşek heri-
fin damadı?...
- Evrak çantamdaki ördeğimi (sidik şişesi) çıkars:ı k mı Ar:ıp�irli? . . .
diye diye yukarı tırmandıklarınu mslamışlardanım...
Asmalımescid'in dörtyol ağzından sonmki şekerlemeci Löbon , de
demden kalma olsa gerekir. Eski Dimitrakopulo'nun bitişiAindeki �·u kur
dükkan da Istrazburg ( Strasburg) Birahanesiydi. Tanınmış kimselerden
birçok akşamcıların mihman (konuk) olageldikleri mahaldi. Yu ka rıdan
kuşbakışı seyir var da aşağıdan kurbağa bakışlısı neye olmasın?
Karşıdan karşıya el verilecek, güneş girmez, gün görmez sım du ki iki
sokak, yani Deıviş ve Timoni, gene oldukları halde ... lkisi de boydan bo
ya umumhaneydi. Kapı önüne iskemle atıp kelle kaşıyan beyaz pa laska lı
belediye çavuşu , muayeneci doktorun içeride bulunduğuna alametti.
Bugünkü Pazar dö Levan'ın selefi Pazar Alman'dı. Binanın scras kl.·r4
Rıza Paşa'nın olduğu söylenirdi. Yenisinin alt katı yana doğru genişle
miş olmakla beraber her iki pazar, muhteviyat (içerik) itibariyle hirihir
lerinin ikiz gibi örneği.
Kaçın kur'ası olan Baker Mağazası eskisine nisbetle hayli gelişmiş ,
1 6
anaçlanmış sayılır. Mabeyn başkatibi müteveffa Süreyya Paşa'nın sıra
daki kebir (büyük) mağazasına yerleşen Karlman Blumberg, Galata 'da ki
Büyük Millet Hanından oraya kavançcdir (geçmiştir).
3 setre: Oüz ve k:ıp:ılı y:ıkalı iinii J ıoydan lıoya düğmeli. eteği uzun Tanziımıt diincmi <"ckl'l i. M1 1
deli Avrup:ı'd:ın :ılınan sclrl'. nıhad:ın yapılır, sivil ve :ısker devle! gfırevlilerincl' giyilird i . Tfıll' ıı
!erde v e giirev sırasında seırenin c ıımızlmına giiğsüne ve kollarına ı"iiıhe işareıleri. konloı ıl:ır. ıı ı
ş:ın ve m:ıdaly:ılar ilisıirilirdi.
4 se r.asker: ı9. yüzyılda Osın:ınlı savaş lı:ıkanlarının resmi unv:ınıydı. llu giireve )ll'l irill'ıılı · ı .ıı.ı
sınd:ı iki Rı:w P:ış:ı vm'<lır. Cih:ın Ser.ıskeı·i Rıza P:ış:ı < ı 809- ı 877l. Ser.asker l<ız: ı l':ı .�a < I H H
1920). Adı ge�·cnin hu ikincisi okluğu ı:ıhnıin l'llilınektedir.
'; Maheyn: M:iheyn-i Hüın:iyun d:ı dl'nilıniştir. il. M:ıhınud'd:ın lı:ışl:ıy:ır:ık sı ın di'ıı ll'ııı p.ıı lı... ıl ı l . ı ı ı
nın ç:ılışm:ıl:ınnı sürdürdükleri saray hiilüınü. Se�·kin ve k:ıl:ıh:ılık lıir kadrosu ol.ı ı ı � l . ı h n ı ı dı
p:ıdiş:ıh, s:ıdm2'ıını vezirleri n:ızırl:ın ekil.,ri k:ılıul .,U.,r, huynıkkırını wrir. hiikliıııı·ı � . ı l ı � ı ı ı . ı l . ııı
nı izl.,ı'<li. Bur:ıd:ıki giirevlilere Maheyn-i Hümayun ridli vey:ı erkanı denirdi.
<1 Süreyy:i i':ı�ı ( 1 84 ';-189'1 ) 1 884- 189'1 :mısınd:ı Yıldız S:ır.ıyınd:ı M:ılıeyn-i l l ı ıııı. ı yı ı ı ı l ı. ı �ı. . ıı ıı ıı ııı
ı
y:ıp:ın v" dürüstlüğüyle ı:ınınan Osmanlı veziri.
.u
Baba kasada, ana paket gişesinde otururken küçük oğul köşede bu
cakta pinekler, büyük oğul Ferdinand da aynagöz ortada dolaşırdı.
Beyoğlu ticarethaneleri içinde katar katar vandöz bulundurmak ade
tini ilk tatbik eden ve rekoru muhafaza eyleyen mumaileyhtir (adıge
çendir).
Şimdiki Karlman Geçidi bir vaktin adlı sanlı Bonmarşe'siydi. O taraf
halkının dört mevsimlik, İstanbul kibarlarının (seçkinlerinin) da yalnız
karakışlık piyasa mahalli. Kapısından girip çıkmanın bile usulü, erkanı
7
vardı. Faraza (sözgelimi) guguruklu başlı, tiril tiril çarşaflı, dirseğe ka
dar beyaz eldivenli bir küçük hamfendi mi buyurmak üzere? .. Hemen
seğirtilip kapı ardına kadar açılacak; bir reverans yapılıp durulacak. İş
vekarın (nazlının) elinde Les Annales Lecture pour, fe sais tout gibi mec
mualar varsa, veya yanındaki "institutrice" ile (mürebbiye) Fransızca ko
nuşuyorsa ve yahut etrafına "Viviç", "Azüreal", "Flörami" kokuları yayılı
yorsa derhal son derece de nazika ne:
- Entre si'l vous plait ma chere ... denecek.
Şivekarda alafrangalık göze çarpmıyorsa , ikidebir arkasına d ö n üp
"anne! . . . Hanımteyze! ... Komşanım... " diyorsa, oıtalığı da hacıyağına an
dmın bir lavanta buram buram bürüyorsa:
- Kerem buyuru n, teşrif edin güzelim! . . . yollu bir ifade kafi . . . Onlar
mütebessim bir vaziyetle, ya :
- Mersi mon bey! ... yahut
- Teşekkür ederim efem!... deyip hafifçe bir baş kırdıkta n, yahut te-
mcnnfıya (yerden selam) varacakken kendini toplayıp kırıttıktan sonra
içeri dak.lıhı r veya dışa rı çıktılar mı, kapıyı açan ihya oldu gitti.
Eski ismi Oliyon ahın, sonraları baştaki O'sunu yutmuş bulunan
dü kk :1n. l sta n bul ' un ilk harcıfılem asansörünü kurmuş olan mağazadır.
l �;inc ü�· kişi dardarına sığan hücrecik. su tazyikile ya lnız bir kat çıkardı.
Zcmi ndl·n yükselirken binen hanımlarda ve madamalarda ciyak ciyak
fcıyad la r; ik inci kata ayak basa r basmaz hafakan (çarpıntı) arasında su
isteyen l e r, ı ılrnyup ü fleyenler, istavroz çıkaranlar!
Ka rşıki ıııcşlıu r-u fılcm (dünyaca ünlü ) Konkordiya Tiyatrosunun ye
rine Sa inı Antoi nL' Kil:sesi kondu. Eynessera vessürcyya? (nereden nere
ye?) .. Va ktindl' lll'ler yoktu orada? Kışlık tarafı ayrı, yazlık bahçe ay rı.
Sahnelerinde Fra nsız, İta lyan, Rum ırupları; şantözler, dansözler, canı-
7 ııuııuruklu h:ış: lsı:ı nlıııl lı:ıııım l:ırının tepelerinde yaptıkları saç lupuzıı . ı <JOH'de Meşrut iy<·I il:lıı
edildikıen sonr:ı ııuııunık yı·ı iı ıl' <'i l"' ıopuzu mod:ısı y:ıyııınl:ıstı.
34
l lJJ0 1ıı )�/farda Beyoğlıı 'ndaıı Tüııel'e doğru. (Foto: Sclahattiıı Giz)
8 9 111
1 ı: ızlar. .. Karnava l rnevsiminde Kel Hasan'ın tullıat kumpanyası ve a r
d ı ı ı d a n maskeli ba lolar...
Buranın karşısında da Krista l denilen bir cafe chantant. Kapısından
gi rince sağda solda, baka nı ya leylek, ya da bodur yapan aynalar; yu
k:ırki salonunda Roma nya lı ve Macar kızl ardan orkestra ; sahnesinde
.�: ı nla r, danslar; fuayesi nde boğuntu . . .
Maden kuyusuna iner gibi hayır aşağı, dar, glıhi (pis), berbad, koku
lu Çiçekçi Sokağı, Beyoğlu yan sokaklarının en işleği , en curcunalı ve
�:ı ıııat:ı lısıydı. Gündüz gen: laterna ile zilli tef, zurna ile çiftenara , sey
v:ı r saz takımları; sarhoş s:ıyha l:ı rı (bagırmal:ırı), cam çerçeve şangırtıla
11
rı; teyzelerin, yosınaların yaygarası; belalı Hü nkar yaverlerinin, sa ray
s k: ını:l\·:ıl llH.'\'Simi: Büyük l't'rlıiz denen dip.:ı :ıyın:ı girıııezdc:n ünce hol hol hayvani gıdaların yen
diği. türlü cğll'ncl'lcrin düzl'n ll'ndiği ocık \'t' �uh:ıt :ıyları. lst:ınhullu l lırisıiyanbr hu aybr<.l:ı. Be
yc ığlu 'nd: ı. Kurtuhı.-;t:ı. B: ığl: ırh: ı.<:>ı 'nd:ı. S:ı m:ıty:ı ·da. B: ıkırkc ·ıy'de birbiri :ırdınc:ı :;erılikler y:ııxırbrdı.
') Kd ı (;ıs:ı ıı kı. 1 '!2') ) Ad ıvb :ııııbıı kuıııp:ıny:ısı ik �O yıb y:ıkııı bt:ıııhul h:ılkını cğlendi n:n tinhi
kı ıınik.
11 1 llılu:ıı: < >rt;ı o y u n u n u n s:ıhıll')'l' uy:ırl:ınmıs ı : ı r z ı . Müzik. t:ı klit \"l' tekt:rlemelerle rl' nklt:ndiril nı i.-..
ı> iyl'sler c ) Lır:ık <,ynan:ın t u l u : ı r J <JOH'dL· ı\lcsnıtiyL·t'in il:1n ınc.la n Sl mra üncmini y i t i n ı ı i � t ir.
111 t:ı � ıy;ın . ... :ır:ıy:ı ııH:nsup hirvok sım:ınk suh:ı y vardı.
11
tüfekçilerinin havaya altıpatlar gürletişleri ...
O kolda, cadde üstündeki pürocu Angelidis kirmanço halinde ve ha
la sağ... Haçopulo Çarşısı sırasındaki şapkacı Yervant Mesçiyan: "Babam
Sahak efendi rahmetliden beri altmış, altmışbeş senedir bu civarlarda
yız; tam otuz beş yıldır da bu dükkandayım" diyor.
Meşhur Kafe Komers, Aznavur Pasajı'nda, şimdiki lmre'nin yerindey-
di. Yeniçarşı'ya sapan karşı köşedeki kümeş gibi turşucu dükkanı, cebi
yufkalara çifte meteliğe (iki kuruşa) maa meze (meze ile) tezgah başı
yaptırırdı.
Lisenin (Galatasaray) kapı karşısında , altmış sekiz sene evvel
(1870'te) Hoca Naum'un meşhur tiyatrosu varmış; Beyoğlu yangınında
silip süpürülmüş. Banker Hristaki'nin bu arsaya çıktığı Şeddadi akaret
(Çiçek Pasajı) sonra Küçük Said Paşanın mülkleri arasına katılmıştır.
Burası da eski halinden farksız. Nihayetindeki Horozlu Lokantada bir
adet çeyreğe (1 /4 liraya) dört tabak yemekle bir şişe şarap gövdeye atı
lır, fesler de yıkılırdı.
Galatasaray Hamamına sapan yolun köşesinde Kafe Ruayal'dan ev
13
vel serkuyumculardan Babayanların dükkanı vardı. Hünkarın cülus,
14
veladet donanmalan oldu mu vitrinini görme. Arşın boyundaki kadife
üstüne fındık kadar pırlantalarla "Padişahım çok yaşa"yı konduruverirdi.
Mığırdıç Ağa'nın Kapamacılar İçinden aktarma ettiği, oldum olasıya
lord harcı Tokatlıyan Lokanta ve Gazinosu sonra sokağa kadar genişle
miş, üstüne de bir otel çıkılmıştır. Oranın bugünkü pasta dairesi eski
den Kate Kunın'du .
Anadolu Ha nı 'nın geçidinde anafora ve ayaza mani oh�n yaylı kapı
hırda n başka hir dq'.\işiklik yok. Bira han e, Kalavani zamanındakinin eşi.
O kada rı na ki, Ü(,' adım ötesinde ka rides ve lakerda satan bile gene ye
rinde.
1 l s:ıı�ıy liil«·kdlı·ri: 20. yiizı•ıl lı:ışın:ı değin Osmanlı saray muhafız birliklerinde görevli askerler.
Tii f<"l-dkr. ı\rıı:ıvııı. llı ısn:ık. Tiirk ve Çerkez :ısıllıydıl:ır.
l .i s.·rkııyı ıııını: Kı ıyı ıııınıh:ısı ııl:ı ı:ı k d:ı bilinir. Osın:ınlı s:ır:ıyının gereksinimi ol:ın nişan, takı \'I>.
:ılı ınd:ııı. ı ·ı·l u· r
ı ıiin işli olıjl'lerini yapan ve temin eden Ermeni kuyuınnıy:ı verilen unvandı. Bu
unvanı ı:ısıy:ııı. diikk:"ııı ın ın c:ıınckiinın:ı yaldızlı y:ızıyl:ı "scrkuyuınrn" siizcüğünü; h:ıyr:ıml:ırda
d:ı yine y:ıldızl:ır '"' pırl:ını:ıl:ırl:ı k:ıdi te üstüne ··padişahını çok yaşa" siizcüklcrini yazıp asardı.
14 cülus vc vdild<"I doıı:ıııııı:ıl:ırı: l':ıdis:ıhın t:ıhı:ı çıktığı gün, tahı:ı çıkış ve doğum yıldönüınlerin
dc, şchz:ıdc ve sıılı:ınl:ınn do ğıııııund:ı y:ıpıl:ın gündüz ve gece şenlikleri. Ç:ırşıl:ırd:ı dükkfınl:ır
süslenir. sok:ıkl:ır h:ıyr:ıkl:ır ve lencrlcrlc don:.ıtılır. konserler verilir, ıopl:.ır atılır, gc<:dcri hav:.ıifı
şck giisıc ilcrir y:ı pılınlı. Ayrıcı lııı ı:ünlerdc. ııeyd:ınl:ırd:ı
ı ·· ıckdlüfat " denen iizd giisıeriler
(güreş, hokk:ıh:ız. lıüıll'ıh: ızl yapılırdı.
36
Halep Çarşısı dükkanları ve ni
hayetindeki tiyatrosu ile ilk gör
düğüm halinin ayni... İşte cadde nin
bundan ilerisinde hayli farklar göze
çarpmadadır:
Sıra sıra sinemalar, pastacılar,
muhallebiciler, mezeciler, yeni bi
nalar ve şipşirinleşen Ağa Cami
75
" si ... Ol ağa hazretleri her kim ise
1 kabrinden kalksın da Türkiye
Cumhuriyetine teşekkür etsin.
Ekler midir, daha yeni ismi ne
dir? Pek farkında değilim amma o
sinemanın yeri önce Verdi, sonra
da Odeon Tiyatrosu'ydu. Apukur
16
ya zamanlarında öyle maskeli
balolar verilir, bilhassa lstridye
1 'i Ağ:ı H:ızreıleri: l leyoğlu'nd:ı ı\ğ:ı C:iıııii'ni y:ıpıııt:ın G:ılat:ıs:ı"ıyı :ığ:ısı �eyl ı üllı : ı n·ı ı ı 1 hi .'< ·yııı
ı\ğ:ı < l (ı. yüzyıl sornı l'dır.
16 :ıpukuıy:ı : lst:ınhullu Huınl:ırın perhize girmeden. �uh:ıt :ıyınd:ıki k:ırn:ıv:ıl günlniı ıd" d 1 1 1. .. ı ı l"
dikleri eğlencelerdi. Huınl:ır hu eğlenl'elert: .. :ıpekriy:ı•· demekteydiler. O\' h: ı l ı : ı """" :ıpıı i-ııı
y:u.b g:ec.:deri tulı:ıf m:ıskderlc.: \'e maky:ıjbrl:ı onaya (ikan ınask:ırabr ılirlfı ıiıdu l ı t ı r H' ı kr ..,.,
gilerlerdi. lleyoğlu· ııd;ı cb r:ılgılı gi'ısteriler y:ıpılırdı.
17 Gani Topc;.ıni: Arn;ıvutluk·un l>;ı.Qımsızlığı h:in ._·alışan Es:.ıd J>aşa Topt:111i'ı 1 1 1 1 ( 1 1 !IJ (I)) h . ı ı ı l ı · " ı
IH99'd:ı hu suikast. o '"ım:ın dedikodubr:ı neden olmu�tu.
, ,
Şişhane Karakolu'ndan Tarlabaşı'na
1 Van.lacı: Ar.ıhal:ırın. ımmvayın. sırık haının:ıllarının iinün<l.,, bom çal:ır:ık Vl'yoı " · ' · ' " ı ı l ı ı ı ı , "" ·'' "''
<liy" lxığmırak yüriiy"n kılavuz.
.flol
ll11kajJatıı KöjJriisii ve sağ tarafta Azapkapı Camisitıi geçtikte11 sonra yol yııkanya Şişlıa11e )•e
tlogru çıkar. Cami lnıgütı biraz çukurda kalmıştır.
40
raköy Börekçisinden alınıp bitirilememiş kuru poğaçalar atılır, merha
met daha kabarırsa arabacının yanındaki haremağasına tembihler de
geçilirdi:
- Aman Dilaver unutma, Şemsinisa, Mihrinisa, Haynnisa'nın eskile
rinden verelim de şu masumcuklara getirip dağıt!...
Şişhane Karakolu'nun yanından arkaya sapan, şimdi sıvırya otomo
biller, otobüsler, kamyonlar işleyen asfalt caddeyi, ilerideki yeni yeni
apartımanları rüyasında gören kim? Oralardan ne kervan, ne insan ge
çerdi. Yazın toz toprak, kışın balçık çamur deryası, aynı zamanda Eğri
z
deremsi bir yer ve ötedenberi de netameli (uğursuz).
'
Piyalepaşa sırtlarında, Okmeydanı tepelerinde kesişmeğe çıkan; yata
ğanlannı, palalarını sıyıran yeniçeri ve kalyoncu zorbaları bazan da ora
cıklarda kozlarını paylaşırlarmış. Kırkı, ellisi karşı karşıya gelip biribirleri
ne giriştiler mi, yarılarından çoğu yıkılır, geri kalanlardan mağluplar ka
çar, galipler de nar.ıları basa basa Galata meyhanelerine dönerlermiş.
Biraz daha aşağıda, Kasımpaşa'ya uzanan selvilerin altına da mezar
lık bülbülleri aşımlar, yosmaları ortaya sürüp oynatırlar, kafalar çekilir,
binlikler (büyük içki şişeleri) boşalır, mutlaka gene bir haraza (ağız kav
gası) çıkıp bıçak bıçağa gelinir, kan gövdeyi götürürmüş... O taraf kırk
yıl evvel de Beyoğlu ve Galata çakanozlarının, maltızlarının (yankesici
ve dolandırıcılarının) uğrağı idi. Yolunu şaşırıp dalacak mı oldun, kar
manyola4 hazır... Semti güllük gülistanlık gören, ilk telleyip pullıyan Pi
5
erre Loti dostumuzdur. Les Desenchantees (Mutsuz Kadınlar) adlı ma
hud romanında ne de çok ballandırıp durmuştu.
Edibcağızın (yazarın) kır traşlı çenesini avucuna dayayıp Eyüp tepe
lerindeki gunıbları, ergüvan rengine bürünmüş İstanbul minarelerini ve
damlarını seyrederek nice cezbeler geçirdiği bu dağbaşı kılıklı yamaç-
j kesişmeye çıkmak: Yeniçeri ocağı dağıtılmaz<l:ın ( 1826) Cince hu ııc.·:ığ:ı mensup askerleri<' Ter··
s:ıne'de ve Don:ınına'da giirevli k:ılyoneular a r.ısında hazan sokak savaşları lxızan da hir tür dü·
ello gibi, Okmeydanı'nd:ı iildüresiye kavgalar olurdu. Buna kesişmeye çıkmak deniyordu.
'i karnı:ı nyola <hal. c:ırnıagnola J Argoda kem içinde yapıla n soygun anlamındadır. l sı:ııılıul'd:ı
iizellikle Galata \" t: K:ısımp:ış:ı semtlerinde eskiden k:ırm:ınyolacılık yaygındı.
') Picrn.- Loti ( 18�0- 1 92.:.S>: Türk tlostu Vt' İstanbul lı;.ıyr:.ını olar:.ık tanımın Fr.ınsaz yazar. IH7Cl'da ,
l 887'de ve 1890'd:ı lstanhul'a geldi. 1903- 190-; ar.ısında lsıanhul'<la kaldı. lst: ı ııhul y:ış:ıııııııııı
tüm iizelliklerini giizlemlenıeye ça lışt ı. Mutsuz Kadınlar Hı ıınanı, ha�·ali l ı i r l ı ; ı ı ı · ı ı ı y.ı . � :ıııımı .ııı
laımasına kan;ılık Avıı.ıpa'da ilgi giirdü. 19l l'de ve 191 3'te iki kez daha lst:ıııhul':ı gddl. Tiirk lyı ·
ve Doğu üzerine romanlar, makaleler yazdı, konli;,r:ınslar venli.
..,
larda şimdi şeffaf organtin fistanlı, kolları, bacakları fora kızlarla atlet
nileli gençler, gece yanlarına kadar vızır vızır geziyor; yan bakan bile
yok... Ve sıra sır.ı kaç tane kahve. İçlerinde radyolar, gramofonlar. Ki
minde Safıye'nin (Ayla), Hamiyet'in (Yüceses), Münir Nureddin'in (Sel
çuk) şarkıları; kiminde gıranete taksimleri ile Hafız Burhan'ın gazelleri;
kiminde de yerli, yabancı tangolar, nımbalar. .. Mösyö Loti sağ olup ta
bu hali görseydi, o anda külçe mi kesilirqi acaba, yoksa oynatıverir
miydi?
İngiliz Elçiliği binasının arkasındaki caddeye de derli toplu, her ke
seye elverişli apartımanlar yapılmıştır. O vakitler hava karardı mı, Ayna
lıçeşme ve Emin Camisine (Hasan Çelebi Mescidi) doğru açılmak ta
hayli korkuluydu.
Bıçkınların, kaldırım kabadayılarının geçit yeri. .. Dar
6
Beyoğlu sıfır numara vapur dumanı fesi yıkıp sıma kartal kanad caket,
yumurta ökçeli şıpıtıklarla pavurya pavurya geçenler arasında zom ol
muşlardan birinin de çattığı çullanıverdiği olurdu:
- Beni dikiz mi geçiyorsun, beğenemedin mi ulan?
Demin bahsettiğimiz çakanoz ve maltızların bir basamak daha aşağı
7
sı Tatavlalı, Papazköprülü palikaryalar da arada eksik değil. Etraf ka
ranlık ve tenha ise, sen yalnız, onlar da üç beş kişi ise, gene altıokka
olmak haritada yazılı.
Vaktiyle yalnız Beyoğlu Rumlarıyla Tatlısu Frenklerinin nevale (yiye
cek) yeri olan Balıkpazarı'ncla bugün elleri ip torbalı, orta tabakadan
bayanlar ve baylarla , peşleri uşaklı, hamallı, otomobilli zatlar gırla ...
8
Bir Türk kadının buraya girmesi, hatta Cadde-i Kebir'den şaşırıp ya
na sapması ne mümkün?... Evi Bursa Sokağında olan zamanın Lokman'ı
Za mbako Paşa 'ya, Asmalımescit'teki ci kl hekimi Düring Paşa'ya gide
ceklerin b il e , o kadarcık yer için mutlaka bir arabaya binmeleri şart!
Ha ma lhaşı, Ka lyoncukulluğu , Ta rla b a şı şimdi adeta birer şehrah
<anayol ) olmuşlardır. Evvelce hava karardı mı, sayılabilecek kadar insan
ıı d:ır il<')'ı ığlıı: llir il·' hirü ı ılup kılıp bi(imlerine giire !eslere verilen w .. sıfır'" denilen 1 nuınar.ı
daı ı l <>'r:ı k:ıdr mıııı:ır:ıl:ındınıı:ıd:ı 2 num:ımlı kalıptı. Bunun d:ı H:ıınidiye, Büyük Hamidiye, ı\
ziziy<'. T: ıııı Zilı:ıf. l'h·ııdi llidı ı ı i. lzmir Bit·imi ıürleri v:ırdı. Fesk·r. renklerinin :ıçıkt:ı n koyuya
ı ı l ı ısun:ı gi"ın· dı· ıiirlii :ıdl:ırl:ı bilinirdi. Siy:ıh ııl:ının:ı v:ıpur duııı:ını denmekteydi.
H C: ı ddc- i Kebir: G ü ı ı ü ı ı ı i ızdl' l'ı i l-.l :"ıl Caddesi denen. Tlind-T:ıksiııı :u�ısı. Avrupalılar hur.ıy:ı
Gr:ınd l{uc· de l'cr:ı dl"llikkıiı ıd,·ıı < hm:ınlıl:ır uiinemindc :ıynı :ınl:ııııd:ı C:ıdde-i Kebir uenilıniş,
Cuıııluıriyet'in ilfınınd: ın "1111: 1 d:ı lsı ikl:11 C:ıddt"si adı verilmiştir.
42
Tepeba,�ı 'ndaıı Kasımjıa,m )'a doğru ıı;;ııııım büyük se/l'ili 11ıl'::t1rlıg111 1910 '/ardaki güriiııümii.
Yukanda Pera Palas görünmektedir.
geçen, yatsıdan sonra birkaç mahud ( bilin e n ) sokağına ancak tek tük
kişi dalan, açık bir tütüncüsü bulunmayan Ta rlabaşı Caddesi şimdi sa
bahlara kadar cayır cayır işl iyor.
Mesela İmam veya Saksı Sokağında otunıyorsun, gece yarısını geç
miş, sigaran da tükenmiş ve tiıyakilerdensin. Parmak kadar beslemeye,
yahut bıngıl bıngıl hizmet<;iye daya üç çeyreği; iki dakikacığın i<:incle ;ı l
dır bir paket Tiryaki yi (sigara) ... '
9
Beyoğlu'na kancayı takan yalnız esbak devrin Hünkarı, onun Beşik
1° 11 12
taşlı muhafızı, Za ptiye Nazırı ve işgüza r hafiyeleri değildi. Karısını.
') Eslıak Devir: Eski di'meııı :ınbıııında il. Alıdüllıaıııid'in s: ılı:ın:ıtın:ı tbıilıd:ıı De\'l'i l sonradan Vl'
rilen addır. l\u deyimle ll:ı�l;ı Al>düll ıamill <ıl m:ık üzen: < > di'ınem in <lt·vlct :ı c.bınbrıııın yapt ıkl:ırı
kiitülükler ve yolsuzlukl:ır l ı:ııırl :ıtıl ııııs olurdu.
10 Besikt:ıs Mulı:ıfızı: il. Alıdüll ı:ııııid diineıııimlı: < IH71ı- 1 909 > Yıldız. l lolııı:ıh:ılı�·e. Çır:ığ:ın s:ır:ı)
brının bulu nduğu He.';:iiktı.-:; SL'Jllt inin kn soru mlu z:ıht i� l' k o ı n u ı a ı ı ı ı ı ı ı ı l l l l \ ' : 1 1 1 1 � d ı
B u g<">fL'Vİ uzun yıll:ır slirdün.:ıı ( Yed i-Sek iz) I Lls; ın P:ı ::-:ı u·ı. j l)()O:-, ) lıerkl'�ll' kc ıı-1\11 ı l \ · ; ı ı ı d ı r ı ı ı ı ...
ıı
11 Zaht iye Nazırı: Z:ıht iyl' <.k'llL'll u... m:ınlı k( )lluk \"l' gÜ\'l'lllik ("ırgütüııü n g<.'ııd kı ı r ı ı ı ı t . 1 1 1 1 . l\ıı ,!._!i ı
reve mülkiye ( � İ\' İI ) sınıh:ıı1 aıan:ınl:ır:ı n:�ızır. ' ırdlı<.lan ata11:111 nı;ıre�:ıl il'rl' dl' Z;ı l ı t ı \ l ' � l i 'ı :-:ıiri llı·
nirdi.
12 hafiye: 11. Abdülhamid d< ınl'ıninde dde ett ikten �ı�lı ,,t;ın vey:ı olm;ıy;ııı .. ıık. 1...,1 . ı,, ınıpll ı vl ı. J:ı
ri�im duyumbrını "jurn:ıl . . denl·ıı r: ıpı ırl:ırl;ı Yıldız S:ır:ıyın:ı ul:ı � tır:ın gizli } '.t. 1 1 1 ·,· ı· l1·111 a 1 1 l;ınvı lı
., f
Tanıdıklardan bir Hacı Bey vardı ki, elliden sonra odalıktan13 evlad
sahibi olmuş, kızın gözünün içine bakmadaydı. Olacağa bak, tazenin
de her neredense kulağına gitmiş. Boyuna "Şu Bonbarşa'yı -yani Bon
marşe'yi- bir görsem" diye vızıltıda... Her tutturuşunda "O tarafın kö
pekleri kudurmuş" diye atlatırlardı biçareyi. ..
Konaklarda yıllarca çanak yalayıcılığı etmişler vardı ki, velinimetleri nin
Nişantaşı cihetine taşınacaklarını duyunca:
- Darılma, gücenme kadınım, bundan böyle yazları yalıda etek öp
meğe geliriz. Zira bu yaşımı buldum, daha o musibet taraflardan geç
medim!... diyen eskilere çok rastladım. Tuhafı neresi, bu kafayı taşımış
lardan hala sağ olanlar var ve şimdi Beyoğlu'nun en koyu göbeğinde,
altı Rum, üstü Ermeni kiracılı katlarda bal gibi oturmadalar...
Beybabalar akşam sabah tin tin Taksim'deki kahveleri boylamada .
Hanımnineler, iki parmağının arasında sigara, bütün gün pencereden
sokağı seyirde. Hanımanneler gecelik entarisiyle aşağı sepet sarkıtıp sa
tıcılarla alışverişte. Tazeler de caddede fing atmada... Büyüğünden kü
çüğüne kadar hepsi de memnun mu memnun; hepsinin ağzında aynı
nakarat:
- İstanbul yakası mı?... Allah nızi kılmasın (Allah kısmet etmesin), bir
gecelik bile yapamam; heyheyler bastırır alimallah! . ..
!:\ odalık: Satın alınamk "" i�ll'rindl' �·alıştırılan ve efendisinin yatağını <la paylaş:ın köle k:ıdınl:ır
dı. Özelliklt' zengin y: ı� l ı L'l"kt· kll·r. gc:nı,: odalıklar edinir hunlar:ı tutkuyla IYJğlanırlar ve her na
zını �·ekerlerdi.
44
Taksim Meydanı, Ayaspaşa, Talimhane, Pangaltı...
B"ntl.,r: Jldgı:ıd Orm:ınl:ırı su h:ıvz:ısıml:ı. Osın:ınlı p:ıdiş:ıhl:ırının "" v:ılid" sultanların y:ıpı111-
tıkları har:ıj w regülatiirl.,rdir. Büyük lknd, K:ımnlık lknd, Ayv:ıt 11.,ndi, KirJZlı B"nd, Topuzlu
lknd, Valid" lkndi, il. Malıımıd lkndi bunlardandır.
2 Taksim Maks.,ıui: 111. Alını.,d'in yapunını haşl:ııtığı 1731 'd" 1. Mahmud z:ıın:ınında t:ımaml:ınan
T:ıksim'd.,ki su dağıtım ı"sisi. s.,kiz kiişdi "" pir:ımit �:ıtılı hir yapı ol:ın Maks.,m, lstikl:ll Caddl'
si il" Taksim Cadd.,sinin k"siştiği kiiş"d"dir. Önünd.,ki m"y<lıın:ı Taksim adının v"rilişi dl' lııı
Maks.,md"n 11.,yoğlu s"mtl.,rin" su taksim .,..ıum.,sind.,ndir.
j T.,vfık Paşa Konağı: 19. yüzyılın ikinci y:ırısınd:ı lt:ıly:ın dçisi ll:ıron lll:ınc ıaı:ıhnd:ııı Aya,p:ı
şa'da yaptırtıl:ın d�·ilik lıinası. il. Alıdülhaınid tar:ılind:ın satın :ılınar:ık H:ıriciy<· N:lzırı < "' 1111':0
sadrJz:ıın) T.,vfik Paş:ı'y:ı (ii. 19%> v"rildi. Oışişll'ri konı ıııı işll·viıı
Bur.ısı lıir lı:ıkıına Osmanlı
d"ydi. T"vfik Paş:ı 'nın son yıll:ı rında oıd" diinüştürüldü. 19.�0'da yıkı l:ı ı: ı k y<·ııih ·ııdi V<' l' :ırh
Otd adıyl:ı uzun yıllar ��ılışıırıldı. 19H8'd" yıkıldı ve y"rin" iin.,mli hir im:ır son ııııı oi:ın şimdiki
y"ni Park Otd inşaatı lı:ışbtıklı.
Yılzyı/11 ba,mıda Tahim nıeyıl"ııııu/aki salaş b"mk" ı:e kuliiheleı:
ı Yı ıll; ır;ı kum . .. l· tpı ı l t ' k . c » - ı ı ı ; ı ı ı l ı l : ırın son d c. .llll'llli rn.: kadar lst � ınhul\ın roğu anayolbrında hile
J.; : ı l d ı r ı ı ı ı huluı ı ı ı ı ; ı d ı g ı . k . ı l d ı r ı ı ıı dt'ısl·li � oll:ırın be lı:ır:ıp \'L' pis olu.)U nt.:dl'niyk· ti"ırL'll. kar�ıbm: ı.
ıı;-�ı ı ı l ı ı ı u . -.t:l:"ıı ı ı l ı k \ . q ı ıl.ı· . •::• ı . ı r ı u ı ı g<xıkl·l'k yol l : ı r : ı \' l" nH.:yd:ıııl;ır;ı k u m Sl'rilir \'l.' drkinlikll'r
kap;ıt ı l ı ı ı : ı y ; ı t:.·;ı ) ı s ı l ı n l ı
46
1930 '/u yılrda Talimlıaııe ıruıydanıtıda bisiklet ve motosikletliler.
hitte en modern bir fılem kuruldu . Araya sıkışmış türediler, daha doğru
su nazarlıklar da eksik değil ha . . . Kabul salonla rına Wagncr' in, Mo
zart'ın , Chopin'in büstlerini sıralayanlar, büfelerinin içine yalancı yemi�
ler dizenler, adam boyunda ki Çin vazolarını kağıttan çiçekler ve ya p
raklarla donatanla r da tümen tümen ... Fransız Hastanesini geçtikten bi
raz sonra Ta ksim Meydancığının solu nda parmaklıklı bir duv:ı r b:ı � b
r;
'> Wilhdıuk;.iri bıyık: Birinci Düny:ı S:ıv:ı�ı < 1 9 1 4 - ı <JIH) yılbrınd:ı Alııı:ınya ilı: dost hıgı ııı ve Alııı:ııı
hayranlığının simgesi <,!;ırak impar;ll' c ır il. \'\.'ilhdm'inki gibi luyık l)lrakma ııtı ıt b � ı. l�ııv..·r ı • . ı ::"ı
ha.'jla olmak üzen.: tızdlikll' genr :-uhaybr �ır;ı :-.11 1d�ı y;ıygındı. B ı yı k 1. 11 . 1 1 1 1 1 \ t ' t1 1, l. 1 1 1 ) 1 11.. . ı ı ı
bir
vakitlermiş ve sonra yasak edilmiş Ç>lacak ki, ben orada ne bir top, ne
bir toparlak, ne de bir top kadanası görmüşlerden değilim. Bildiğim bir
şey varsa, koca arsada mütemadiyen tozun toprağın biribirine karıştığı,
mekteplerden boşalan kopillerin koşuştuğu, kuruşu verebilenlerin de
kiralık hurda bisikletlere yapıştığıdır.
Burası gitgide bir panayır halini almıştı. Helaların az ötesine yapılan
ahşap binada Meşrutiyetin 0908-1918) ilk seneleri, Kurtdereli, Filiz Nu
nıllah, Macar Çaya, Rus Baradanof gibi profesyonel güreşçilerin en ya
manları kapışmış, meraklıları oraya üşüştürmüştü. Civarın apartıman tar
lası oluşunun arifesinde de Ben Amar Cambazhanesinin fılleri, aslanları,
kaplanları bütün İstanbul halkını o koca çadıra taşıdılar.
Akşamları Doğruyol piyasasına çıkıp "trotoir" (yürüyüş) yapanlar Ağa
Camisinin önünden döndükleri için, kalabalık daha yukarıya taşmazdı.
Taksim Stadyumunu çevreleyen harap bina meşhur Topçu Kışlasıdır.
Abdülmecid (1839-1861) yaptırmış; mimarı da Beşiktaş Sarayını yapan
Balyan Kalfa olacak galiba.
Şimdilerdeki "Şa, şa , şa; Fenerbahçe çok yaşa!.. Galatasaray, Galatasa
ray, cim bam bom!" diye IY.ığırtıların, "Yetiş Cicibunın!. .. Kavra Bay Da
mad!. .. Yakala Baba Hüsnü!. .. " gibi yaygaraların yerine, topçu askerlerine
çalınan "Kalk karavana! Yat!. .. " boruları aksendaz olurdu (yankılardı).
Kışlanın ve bahçenin karşısındaki kat kat, pırıl pırıl apartımanlar tık
lım tıklım dolu. Her mezhepten, şehirdeki kalbur üstündekiler, yahut
borç harç böyleliye yeltenenler hep orada . . .
7
Ta ksim Bahçesini ayrı bir yazı mevzuu ettim. Dağcılık Kulübü'nden
ötesi Vali konağı Caddesine kadar gene bildiğimizden şaşmıyor. Ortada
ki iki sıra ağaçlar müstesna olmak üzere, sağ sol eski hamam, eski tas . . .
Caddeyi takip edelim: Sipahi Ocağı ve müştemilatı kendimi bildim
hileli ayni hakle. Açık manejinde (at eğitimi alanı) Harbiye talebelerin
den süva riler at koştururlar, duvar kenarlarına gene bugünkü gibi halk
biriki rdi . O esk i Harbiye'nin süvari talim muallimi Giridli İsmail Paşa,
Cı 'li ıp1,·u Taliıııg:ll ı ı ,.,. Kı � l:ısı: Glinümüzde Taksim Gezisinin bulunduğu alanda. i1,· avlulu hüyük
bir kışla. Atatürk Kiilıiir Mt•rkl'zinl' doğnı ahırbr. kışla ile ahırlar iinünde de Topnı Talimg-.Jhı
vardı. l 930'lu yıllarda Tı ıp\'lı kışlası Vl' ahırlar kaldırıl:ır.ık ar.ıları park ve meydan yapıldı.
7 T:ıksiın llah1,·esi: Taksim lll'lt·diyt· llalwesi de denen hur:ıya kimi z:ım:ın da Bdle-vue (lklvü l
denmiştir. Günümüzdc:kı Sl ıt·r:ııı ın Otdi'nin yerinde 1870'de a1,·ılan huı�ıd:ı hir h:ıvuz, ah�ıp ga
zino, hlifl' vardı.
48
Taksim kışlasmııı yıkılmasııultm iiııce binaıım öııiiııde apkm lastik ve otomobil acımtalan.
bitene; Nazır-ı Sani (Müdür ya rdımcısı) Rıza Paşa başta olmak üzere çe
nesi titriyen titriyene . . .
Fesi ka l ıpl a tmada n , potinleri boyatmada n , üste başa ç e kidüzen vt:r
meden kapılarından geçen yok. Kıl ı cını şıkırdata şıkırdata piyasa edt:n
ri ka 'ya gitmişler.
Gene mektebin cümle kapısı karşısındaki evlerin birinde madam So
yetmişbeşlik bir kadın otururdu ki bütün gün
fi Zelinga isminde yetmiş,
pencere önünde kukumav. İçi hiç ölmemiş: Saçlarında sarı boyalar, yü
zünde pudralar, allıklar, gözlerinde sürmeler. Genç zabitlerin meftunu ,
delisi... Triyesteliymiş ve vaktinde meşhur güzellerdenmiş. Loyid Kum
panyası başkaptanlanndan birinin de �nsı. Boy boy kızları, damadları,
torunları var...
Gel gelelim hepsini tepmiş ve otuz yıldır tek başına İstanbul'a yer
leşmiş. Bir zamanlar, Fransızca ve Almancasını ilerletmek isteyen deli
kanlılara dershane açmış. Hatta Hareket Ordusu kumandanı Mahmud
Şevket Paşa'ya, İstihkam Kumandanı Sabit Paşa'ya , babama da yüzbaşı
lıklarında ders vermiş.
Para pul teklifi yok, pir aşkına . . . Maksadı çeşni çerez (oyalanma)...
Lüzumu olan kitapları bile kendi hediye edip üstlerine, imzasıyla " filan
caya, falancaya yadigar" diye yazmada ... Zira kadın varlıklı. Memleke
8
tinden şıkır şıkır Kremisler geliyor.
Babam rahmetli:
- O zamanlar bile acfızeleşmişti. Fakat doğrusu liizımsa, Fransızca ve
Almancasından hayli istifade ettik! . .. derdi.
H Krcınis: kski Alın. Kn·ıııinızı i'ızl·rinde iınp:ıı�ıtor F. Joseph'in portı"t:si bulunan Avustuıya M:ıca
risı:ın :ılıın p:ır:ısı. l.� < h ı ı ı : ı ı ı l ı :ılt ııı li r:ısın:ı esil ol:ın \'e ziynet :ılı mı olaı�ık d:ı kullanılan hu pa
r:ıy:ı lstanhul'd:ı ve Aıı:ıdulıı 'd:ı Kl'l·ınis. Kı�ıınis. Kr.ıınis:ı deniyordu.
50
Eski Taksim Bahçesi
Ne haldeydi?. İçinde neler vardı?..
En ziyade kimler gelir giderdi?...
1
Uir va kit ki, Hünka rsuyu, Çırçırsuyu , Lihade, Mama ınesirelerindeki ha
nımlar yerleri gibi, kafeslerle bölünmüş tarafları yok, o vakitler.
Sağda inn:saz, Arap çalgısı, solist Hamiyet (Yüceses), Tunuslu Flifla ;
solda Rum opereti. varyete, cambaz, caz; ortada sağa sola sokulup ka
feslerin önünden içeriye göz dikmiş, kulak kabartmış, anafordan geçi
nen ku ru k a l a b a l ı k d:ı yok . . . Kışla n ın şakrak lalesi Panornma Gazinosu n
da n vt: Sa fiyt:'nin ( i\ylil > oradan taşa n hillfır gibi heyheylerinden de eser
a rama ...
Cephede bir tek cümle ka pısı . Girince, karşılıklı iki gişe ve içlerinde
bi letçi ka rt Rumla r. Ku ruşu veren da la rdı bahçeye . . . O zamanlar -şimdiye
aynı ya- Bt:yc ığlu ta ra fın da iki Beled iye Bahçesi var: Biri bu , öbürü Tepe
başı'ncla k i . . . Bir ıanl'cik clt: lsta nbu l ya kasında Sultanah mecl Meyda nı'n ın
cinündeki . . .
Ta ksim ve Tept:h: ışı bahçelerinin mevsimleri ayrı. tiki baharlarda do
lup boş:ı lır. ikincisi yaz sıca klarında ma hşerleşir. Sulta nahınedcağızcla ki
va kti. sa at i yok. () ıeki lt: r gibi müşterileri de tabaka tabaka ve çeşitli (eşit
li değil. Bir siya kta ( t ü rdl'n ) ve hepsi ele kalem mümeyyizleri, kiltipll' ri.
ayl ıksız mülilzimler ( .. Hava müsa itse ağaçların altında , değilse ta hta sa
la s.111 i(,'imle gelsin t:ı vl:ı , domino. iska mbil. ..
1 .\'lt!sİı'l': <)snı � ınlıl:ır dc'Jı1L· ıııiııdl� lsıanlnll·Lbki g:ünli llirlik gczmL" }'l:rlt.·rilll' dl·ııi)'' ı n l ı ı .
.!. l"all'm müıııl'yyız.lt·ri nuil;"ızımll·rı: t >smaıılıbr düııt·minc.k· kalt·nı den�n n·sıııı l u ı ı ı ıl. ııl l.ıl\ı ·'''llı·ı ııı
v t · miidOrlenn tı nv:ını münıt• y,·izdi. Ada�· menuırl:ır:.ı cb ınübzim deniy, ırchı.
"
liık.l'illl Balıçesi 'nde saat 5 çıır111ıtıı d1111s. . . (l'olo: SvL.ılıattiıı (;iz)
O za man la r Ta ksim Ba l ı�·csinc girdin mi. bugün bir ka rış yeri bile de
,Q işmemış olan aynı yol , etr:ı tta aynı tarlı Lır. tatla nl:ır, ağaçlar. . .
Her akşam, daha hava ka ra rmaya haşla macbn, dolan dolana:
Paşa , bey, dendi, ecnebi kırması, Tatl ısu Frengi, çorbacı (Rum), ahbar
Ermen i ) , bezirg:'.in ( Yahudi): mada ma , kokona , dudu , poliça . . . (hunların
ka rıl:ı rı, kızla rı ) Bir lıayl i de gizli ev veya pansiyon sahipleri ve yosma b
rı . . . Pazar akşa mları dersen öyle bir huıva (hu rra ) ki medet Allah! . . . Ma
ğaza tezg:llıta rla rı , komisyoncu ya makb rı, berber ka lfa la rı; vanclözler.
ıııodistr:ıl:ır (k:ı d ın terziler), şapk:ıo çırağı kızlar ve yan soka kların harcı
:l lcııı scrııı:ı ydcri . . .
< )ı1:ıy:ı tcsad l'ı f eden g:ızino binası ayn ıyla mevcuddur. Sağdaki çı lgıcıla
ı .ı ı n : ı l ı s u ..., tk ',�i rıııi sundurııı:ıda bando ıııuzıka ça lardı. Ikpcıtuar
opera ' l. ı ı ı 1.i ı ı l ı : ı r s: ısı ı ı : ı 1.dı Cdsin Fa ust , gelsin Traviata , gelsin Aicl:ı . . .
Arad:ı bir ı ı ı . ı ı ı d o l i ı ı l i , kiı:ı r:ılı lü ı ı n t:: ılgısı peyda olur, sıtma görmemiş
sesler lzmir ı ı ı : ı ı ı i lvri ı ı i i '>l t -rlv r. l ı:ı <;( > n· kontrallo perdeli gııtlak lar "Ya
nınıbi", "P:ı ncla ı ı ı ı ı ı ı ı ıı ıri 1.cs". '' l ' a l i ı ı w ı i 1.ıı1t·ı ıos" (Rum) türkülerini ayyuka
çıkarırlardı.
'fJ
Bahçeye tik girenlerin ortalığı bir boy devretmesi şart; fakat işi kunışla
sa�:_Jsteyenlerde de mutla� sağdan sola doğru, opera nağmelerine
ayak ufdururcasına, gayet ağır ezgi; fıstıki makam bir piyasa saatlerce
dön . ..
· Bir duble bira veya bir fincan kahve getirtip maa garson (bahşiş) çey
reği gözden çıkarmış olanların önlerinde ellilik (kuruşluk değil ha, elli
paralık), kırmızı kağıtlı bir sıra "Bohça" sigarası paketi ve ayak ayak üs
tüne atmışlar... Masalarında, pahası gene aynı fiyata , dondurma, limona
ta , ş '
da sandalyelere kurulmuşlar. Yos
erbet olan madama ve kokonalar
ma takımı köşebaşı -dönüm yeri, mızıka köşkü bitişiği gibi en göze çar
,
pacak taraflarda ... Hepsinin ayak altları fıstık, fındık, kabak çekirdeği ka
buklarıyla pıtrak. ..
Malfım ya o kÜ!hanilerin gradosu (düzeyi) en yüksekleri bile, çöplen
,
.� Yusuf İZZL'lklin: ( J 8�7- 1 9 1 (ı) Sulı:ın Al xlülaziz"in l ıürlik oğlu. il. Al ıdülh anıid diiıwıııiı ıdl' � :anılı
ca'daki kiişkünde otuı�ın �dız:ıde Yusuf lzzeddin. Osmanlı Hanedanının "Sulıaıı Aziz·· kı ı h ı ı ı ı ı ı ı
temsilcisi s:ıyılııı: ıkı:ı. ı:ıhn:ı lı:ıkkı olduğu siiyl ent isi y:ıyılm:ıkt:ıydı. llund:ın. ··sı ı l ı . 1 1 1 Al ıdı ı lı nl' dd' "
kı ılund:ın Alıdülh:ııııid ve k:mlc�lı:n kaygı duymaktaydılar. Yusuf lzzeddiıı. V. Md ıı m·d lk�;ul 111
s:ılt:ıruıtın<.la < ı909-1 9 1 8 ) vdialıd ikt"n ınıilı:ı� etmiştir.
Tahim /Jalıçesi 'ıııle 1920 '/i yıllardıı /Jeyleı; 11uula11111/ar, koko11alm; dııdulaı; b1111/arı11 kızları,
çocuk/an... Masaltmltı biralar, çt�ıı/m; jiııdıkjistık, kabak çekirdeği... Kabuklar ayak altımı...
4
Bahıa l i hukuk müşaviri Hakkı Bey: Sadrıazam Hakkı Paşa ;5 mutlaka
birini bulup masasında boyu n;ı Fra nsızca tekellümde (konuşmada ).
6 7
1Wsuınat ınektupçusu sola hiç bakmazken talebelerini
Sırrı Bey : Sağa
8
ıııis gibi görür. sela m ını asla esirgemezdi. Mekatih-i Askeriye nazır- ı <i
nisi Rıza Pa şa : Gözleri daim velfecri (kurnaz bakışlı) . . . � ura- yı Devlet
9
;l zasından Ta lib Bey (sonra Hasra mebusu olan) . . . Deli Rıza Paşa zade
1°
ltıgıp Bey ( saka l ve endam güzelliği kralı) . . MemCırin-i Mülkiye Komis- .
l\:'ıl u:ili: C)sın;ııılı l)L'vlet i ' ııin �·ünc.·ıin1 llh..'l'kL'Zİ. S:ıdr:ızaml:ı kimi n:'"ızırl:ırııı (·:ılı�m;ı l)Ür<>brınııı
l ı ı ı h ı ı H hıgıı lıükümct l>in:ısıydı. tfüııCımüzdı.· ist:ınlllll Vil:ıyct idir.
� 1 l : ı l ,kı Pa.-.:ı c 1 �<> 1- P J I X ı PJO:·rl' değin Btıhdli lıukuk ınü�:t\'irliği. i l . .\ lc.':'ruıiycne !vta;ı rif, D:ı lıili
\"t• ı ı : 1 1 1 r l ı k l : ı n . Honı:ı Ekiliği. J < > I O - J l J l 2 :ır;ısınd:ı s:ıdr:ız:ımlık � ·:ıpıı. Berl in l\liyükelt:isi iken i 'ıl
di "ı ı\ L ı l ı ; ı ı ı g : ı l ı g ı ilL" ı:ınınm ı.)t ı.
tı Hii ... 1 1 1 1 1 : 1 1 . T: ı ı ı ı :ıdı Hiisum:ıı Em:tnl'Iİ 01:111 Osm:ı nlı gümrük id:ıresi. l 1JO:·-l'deıı sonr:ı Rüsum:ıı
,\ l l i l l l l H d ı ı ı 1 1 1 1 ı ı ı ı i n · ... i :ıdıı11 :ılın ı.,ıır.
1 1 1 1.:kı upı 1 1 · < h ı ı ı . ı ı ı lıLı r dı"ını.:minde n:ızırlıkl:ırın \'t• v:ılilikll'rin y:ı z.ı hlerini yi·merenlerin un,·:ınıy
d ı . :\ ll'kı ul ıi dı· dc ·ı ı i ı d ı
� ı\ kk:·ııih i :\ ... ı.. ( · ı l \ t · ı h ı ı ı : ı n l ı b r di'ınvmiııdl'. (ı rt:ı ,· 1.: lise düz.eyindeki :ı :-.kl'ri okull:ır. Bu okull:ı
nı ı n:izır 1 1 ı n · . 1 1 ı l ı hir ,! :� · ı ı d kc ı 1 1 1 1 1 1 ; ı n ı . ı ü z ı r - ı s:inı dc:ıwn hir dl' k< ımuı: ı n y:ırdımn... ı v:ırdı.
1) S 1 1 r : ı - y1 llv\ ' lc: I : I H<ıKdı · l\ t ı n ı l : ı ı ı < hm:ı nlı d:ınısm:ı n: id: ı ri y:ırgı kurulıı. D:ınısı:ıy. hu kurulun
dt·,·: ıını s:ıyılır
10 llh..'lllllrin-i ınülkiyı. ·: ( ) ... ı ı ı : ı ı ı l ı sİ \ il k:llHll gı "ıredilcri. Sur;ı-yı Dcdeı c·ırgLilliıu.lc hunl:ırl:ı ilgili <.1:1-
\':ıl:ır;ı lı:ıkın i\ll' ı rnırıı ı ı ,\ l ı ı l k l \· ı.· yı ımı ,·:ırdı.
54
yamı azasından Dilberzade Efendi (Meşrutiyetten sonra ayan azası
olan)... Hünkar yaveri Çerkes Ahmed Şevket Paşa ve biraderi Rıza Paşa
(Osmanlı ordusunun zabit nümuneleri (subay örnekleri) olarak haftalık
11
"Petit Journal" gazetesinde renkli resimleri çıkmıştır)... Hariciye mek
tupçu muavini Baki Bey (Neşe ve neşat mucidi)... Altıncı Daire-i Beledi
11
ye sermühendisi Ferid Bey (Mütekaidin-i Askeriye Cemiyeti reisi iken
vefat eden Ali Ferid Paşa)... Evkaflı Kazım Bey (Aksaray güzeli ve Benli
diye şöhretliydi)... Resfılziide Hüseyin Hüsnü Bey (Askeri muharrirler
den, "Kamus-ı Askeri" müellifi). ..
Şimdi de bahçenin müdavimi nazeninlere (her zamanki nazlılarına)
gelelim:
Yeniçarşı'daki pansiyoncu madam Hanriyet ve el ulakları Nemseli
(Avusturyalı) Anna (Beyoğlu'nun en adlı, sanlı ve güzide dilberlerin den)...
Fırıncıyan hemşireler (şimdiki Sipahiocağının karşısına düşen, merdiveni
balkona ulaşan evde otururlardı... Arnavutköylü Polimniya (Sağmış, Paris'te
imiş)... Kara Katina (Pire'de büyük bir vapur kumpan yası sahibi bir
milyonerin karısıymış) Ça kır Filomeni (Sakızağacı'ndaki
"Şebek" Sokağından Selfınik'e kapağı attığını söylerler) Hususi muhab
13
bet tellallarındanKarantinacı Corci, Adalı Llizaridis, Artin Reşid de her
halde bu dünyadan çekmişlerdir ayağı...
11 Harkiye: Tam adı Hariciye Nez:ırcı-i Celilesi olan Osmanlı Dış işleri Bakanlığı .
12 Müıekaidin-i Askeriye Cemiyeti: Osmanlı silahlı kuvv.,tlerind"n .,m.,kli olan sulıay \'<' ınt·murl;ı
rın kurduğu emekliler derneği.
lj ımılıalıhet ıellfılı: Kaç gii�: diineminde hir erk.,kl" hir kadının huluşmasııı ı '"gl: ı y a ı ı V<' hu ıl.ı
m.,s(.,k edinenler" d"niyordu.
"
Galata'dan Tophane'ye Doğru...
Sdaınlık: Selfıınlık resın-i :ilisi. cuma sd:iınlığı. sdfıınlık abyı tla denen w padişahın nıma nama
zı kılmak üZt·rt" saı�ıydan cfııııiye gidisinde düzenlenen tiirendi. llu tiiı"t"nlere bahriye sila lıl'nda 1.
hırı (deniz piyadderi l. nişancı Cavcı l birlikleri ve süvariler de katılırdı.
.!. Eıtuğnıl Akıyı: il. Alıdüllıaınid'in. Osmanlı Devletinin kurulduğu Siiğüt ve Eı1uğnıl yi irell· rindl'ıı
getirttiği gendeı"<.it"ıt oluştunıbn iizd süvari lıirliği.
:\ nokta: Eskiueıı. bağımsız kücük kamkollaı�ı dendiği gilıi. trafik polislcnı ıiı ı duıdı ıkl.ıı ı ıı ıcyd.ıı ı "'
kavşakbr d :ıki seııısiydi sabit kahinl e re d e nokta denmekteydi .
f7
TojJlıa11e 'den Ga/ata)'a tloğrıı. Solda bir ara MıılıarijJ Gaziler Ylrdıı olarak kııllamlan,
şimdi Mimar Sinan Ü11i11ersitesi'11e 11eri/e11 Ntısretiye Kasn ve ilerde solda Tophane Camii.
1i kı::;er:ıt: sokllL'll l ıı"ın:kll'r \'l' sfı ıü ngc.: nlt.' r :ıııl:ımı dı�ınd:ı Osın:ınl ıc:ı hir deyim obr:ık kanun k:h,::ı
ğı. hırsız. yolsuz. dl'ğt.:rsiı ins:ınl:ır dt.:m<.:kt i.
� l\üylik i'.dzdl': lll Tl ·ı ı r n ı t ı z U·N: ı"teki dcpn.:m. isunhul ' un. t ı ri h hoyunc: ı ge,·irdiği hüyük dep
remlerin hu son 1 1 nnı su <· ·ızcll ik ll' Surid'nde üncınli h:ıs;ır;ı ve ülüınlere neden olmu�tu. J{umi
15 1 0 yılın:ı ı:ısı l:ıdığıııd:ı ıı l ı : ı l k :ır:ısınd:ı · -,; lO Zelzelesi" ol:ır:ık :ınılın ı�tır.
(ı K:ır:ı kc· ·, y l';ıl:ı :-.: f C)2ffdv lt:ıh·:ııı ıııiııı:ır Cuilio ,\ longc.:ri tarafından y:ıpıl:ııı. K.emer:ıllı C:ıddc."iİ ha
::;ınc.l:ıki büyük hin:ı . Cl fınl'ııııi 'ızdl· b merkezi olup idndc lxınkı �uh eleri vardır.
58
Ondan sonraki sokak Şerbethane; içinde de Arap Yorgi'nin Şerbethane
7
Balozu. Kapıdan girdin mi, tezgaha benzeyen taştan set, mal sahibinin
yeri. Karşıki sette de çingene Iavtacı Sadıkoğlunun takımı: Bir lavta, bir
klarinet, bir zilli maşa .
Ortada büyük gaz lambası, kenarlarda ufakları, etrafta mermer masa
lar... Mezesiz rakının şişesi çeyrek, kadehi kırk para, biranın bardağı yüz
para. Zira çalgılı baloz. Meze işportacılardan alınır.
Şerbethanede üç veya dört kadın bulunurdu. Etek üstüne al, mavi, sarı
parlak atlastan bluzlar giyerler, ortalığı dolaşırlar , tanıdıklarından birini
görünce: "Hoş geldin!. .. Bana bir kahve ısmarlar mısın?" diye yanına çö
kerler. Çünkü en ucuzu kahve, fakat onunla kalırlar mı? Hemen işi bira
ya dökerlerdi. Yani bugünkü konsümasiyoncuların tarzı. Müşteriler, mav
nacılar, balıkçılar, hamallar, at sürücüleri filandı. Kabadan İkitelli vurdu
mu , kadınlar ortaya çıkıp kıvırır, alınlarına çeyrekler yapışır, müşteriler
den oyuna kalkanlar da olurdu. Yanındaki başka tarafa baktı, işmar geçti
diye haraza (ağız kavgası) da hazır. Llimbalara iskemle atıp gırtlak gırtla
ğa , bıçak bıçağa gelmeler de çok vaki. Aron Yorgi, Tatavlalı ve melezdi.
Sayılı kabadayıları yanına çekip anafordan içki ikram eder, yerinde böy
le tutunurdu. O bıçkınların en namlıları şunlardır:
Çeşmemeydanlı Arap Nuri: kuzguni siyah, yirmi bıçağın altına girer,
kurtulur. Her tarafı yara , here içinde. Meşhur Çerkes Hurşid'i meydana
çıkaran ve fedaisi... Kürd Osman Reis: Galata gümrüğünde hamalbaşı ve
tulumba reislerinden ... Çeşmemeydanlı Sulu Galib, Kiliseli, yani Panaiya
Kilisesi tulumbacılarından Tabaka . . . Papazköprülü Kamçı . . . Galatalı
Hamdi de araya karışmağa yeltenirdi. Çukurçeşme'den Çeşmemeyda
nı'na tulumbacı gelmişti. Üfürükçü bir ak Arabın oğluydu.
O zamanlar gençlik zamanı. Toy, hem de kof amma konıyanları var.
Baş himayecisi de Aksaray'daki şekerci Hakkı Bey. Ne vakit bir vukuat
yapsa , karakola, zaptiyeye, kodese düşse Hakkı Bey hemen yetişirdi.
Hamdi bir akşam traş olurken, Tophaneli bir genç dükkandan içeri
saldırıyor. Yiğitlik davasında ve hınçlı da; hakikaten fikri bozuk. Hamdi
onu aynada görünce, berber fulası boynunda okluğu halde şipşak ka
masını çekiyor; delikanlıyı iki yerinden vuruyor.
,,,
Yüzyı/111 başında Nusref�J'e Ct11ııii ı•e lıeııiiz yıkıl111ı11111,� ToJ>lıarıe.
gömlek kih:ırıyd ı. llu r; ı d ; ı l'ıı:ıvi boğma k daha fazl:ı . .. K:ı rı l:ı r bir:ı l:ırı
,, ,
zurka, vals, horayı tuttururlar. Buradaki kokonalar on, oniki tane ve
hepsinin eli yüzü düzgün. En güzelleri Kambur Manya idi; Boynu biraz
çıkıkça olduğu için o Iakab verilmişti. Alafranga Baloz'un üç dört kapı
ötesindeki Şekerci Sofi'nin gazinost�nda Beyoğlu tertibi şekerleme, pas
ta, falan fıstıkla beraber içki de verilirdi. Üstünde odaları vardı. Burası
kalantorlar, mirasyediler harcı.
Sofi, biçimli ve kaş göz güzeliydi. Babası Karabet, yalancı şahidlikle
geçinirdi. Şehlili Mustafa ile Altındiş Nuri bu dükkanı kırıp tar ü mar
(darmadağın) ettiler. Beş altı adım daha yürü, Rıfat'ın bitirim yeri,8 köhne
kumarhanesi. lki üç adım daha gidince Kayışdağı sulu, tıklım tıklım dolu
meyhane ile üstünde Sakallı Yorgi'nin, sonra da Zorbanın Balozu.
Meyhaneye bitişik bölme, sarraftı. Sakallı, herife borçlanmış. lflas edin ce,
sarraf baloza sahip çıktı; idaresini Şişman Virjin'e bıraktı; kendisi de
meyhane olan yere iki üç yosma koyarak alafranga dansettirip ecnebileri
çekmeğe başladı ... Sarraf yaşlı, cansız, yüri.imeğe takatsiz amma, çaka
nozlara (yankesicilere) dayanıyor. Çuvallarda kırık kadehler, bardaklar,
tabaklar saklanır. Dangalakça birini gördü mü "Şu kadar borcun var; kır
dın, döktün" diyerek garsonları yakasına yapıştırır; patııtı arasında para
ları alır. Zorba denilmesinin sebebi bu . . .
Nctameliliği (uğursuzluğu ) bunlarla da kalmadı. İçinden yangın çıkan
ve kapı kapamaca ya nan balozunda, çoğu mavnacı olmak üzere, 30, 35
kişi de kül olmuştur. Arkadi Sokağı buranın tam karşısına düşer. Tram
vay yolunda şimd iki sütçü dükkan ının bitişiği Hamdi Reis'in sonraki
kahvesi, yanıbaşı Fazlı Baba'nın oteli ve sürgünde ölen Papazoğlunun
makam (evi), onun ötesi de meşhur Küplü'nün Meyhanesiydi. Sokaklar
da dilenip dolanan bütün küplüler' oraya huryada. Zeytinyağı ölçüsüne
benzeyen '50 dirhemlik tenekelerle, 20 paraya rakı kapışırlardı.
Civardaki meyhaneler ve fabrikacılar, Küplü'nün böyle adeta bedavası na
sunduğu rakıların bozukluğundan tutturup Belediyeye şikayet ettiler. Memurla
r bur:.ıyı ü�· dört kere bastı. Rakıları muayeneye yolladı. Halis kayık
düzlerilc (i.izüm ra kısı) bir ayarda çıkmaz mı?
8 l ıiı iriın yeri : lsı:ınhul k:ılı:ıd:ıyıl:ı nnın. küllı:ınlıeylerinin işleııikleri k:ı�·:ık kum:ı rlı:ınderı.li . An:ıdo
'lu d:ııı ve l<uml'li'ndt• n gl'lt·n \'e p:ır:ısı okluğu anlaşılan acemilt'r lıur.ıhır:.ı düşürülür, hileli kumar
9 Küpltiler: Küplü günı l ıu tl:ı tk•nirdi. Eski lsı:ınhul'da işsiz gü(süz ve par.ısız alkoliklerdi. Bunlar.
Kiiplii'ııiirı
gt'nelliklt' G : ı l : ı ı : ı \ l : ı k i Ml'ylı:ınt·sintle İ(erk·r. Ki'ıprü'dt· \'L' K:ıı�ı kiiy Meyd:ını'nda "dem
paı�ısı!" diyerek dilenirlt·rdi .
Karaköy'den Tophane'ye Doğru..
64
Hepsi yakalandığı halde elebaşıları ele geçmez de geçmez. Büyük
Hendek'te bir eve saklanmışmış. Civardaki bakkalın karakola gidip yeri
ni haber verdiğini işitince, fırlıyor bakkal dükkanına. "Benim burada ol
duğumu bu dilinle mi söyledin?" deyip, zavallının dilini ortasından kesi
veriyor. Bunun üzerine takibat daha şiddetleniyor. Geçen yazıda ismi
geçen, Voyvoda . Karakolu hafiyelerinden (sivil polis)Küçük Hüseyin,
Galata'yı bir dolaşıp "Uskumru'yu kim vurursa ceza görmeyecek, üste lik
ihsan da alacak" diye en mimlilerin kulaklarını büküyor. O aralarda Yani
gene bir gece işine çıkıyor. Vaktin gecikmesini bekleyerek kayıkta uyku
kestirirken, hempalarından (ayaktaşlarından) birisi alnına kuburu sıkıp
beynini paramparça ediyor. Kubur, namlusunun ağzı geniş, içine barutla
beraber çivi, demir, kurşun, cam parçaları doldurulan battal bir tabanca. İşte
bundan sonra Küçük Amelya ile Todori birbirlerine kavuş tular; nikahlı karı
koca oldular. Sonraları ikisi de Kel Hasan'ın en göz bebeği
oyı.ınculanndandı.
Amerika Tiyatrosunda meşhur komik Abdi (Abdürrezzak) de oyna mıştır.
Peşinde Kel Hasan aptal çocuk rolüne çıkardı. Bir gün oyun ar.ı sında lafa
karıştığı için, Abdi'nin köpürüverdiği, Hasan'ı kavrar kavra maz aşağı
fırlatınca , çalgıcıların arkasındaki demir parmaklığa suratını ça rptığı ve
burnunun o vakit kırıldığı rivayet edilir. Abdi'nin aktörleri de
Terlikçi Büyük İsmail, Deveci A gah,
Paşabahçeli Raşid, Küçük İsmail, Hacı
Manuk'tu. (Küçük Şamram'ın babası).
Amerika Tiyatrosunu geçince, Kafes
çi Sokağı ile karşı karşıya, bir de Avru pa
Tiyatrosu vardı. Burayı tutan da Komik
Arif. Ortaoyuncu Kavuklu Hamdi
merhum, Küçük Asım, Komik Ali Rıza,
Davulcu Ahmed bu tiyatroda
oynamışlardandır. Kadınları da : Ha
nende (şarkıcı) Sa rhoş Penız, ka nto
mucidesi (icat eden) meşhur Peruz,
Aranik, heni.iz türeme Küçük E l<:n i.
Peruz. o zamanlar lstanhul 'da biricik;
bayılan bayılana. Kaşı göz(i , vünıdu ,
enda mı , nağmeleri, d a vu d i sl"si uya r
f111/ii orta oyuncı Abili �fe11di. sız. Mısırbuğdaycı ka ntosu ııd;ı :
Karaköy 'den Toplıane'ye gelirken, sağda Tophane çeşmesi ilerde Nusretiye Camii.
''Mısınmı k.avumrken
Dumanını savumrken "
Diye girişti mi, atılan çiçeklerle şanonun (sahnenin) İÇİ çiçek pazarına
döner. Nazeninin (cilvelinin), en hatırlı kimselerden, mirasyedilerden,
her tebadan meftunları sayısız. Aktör Büyük İsmail bile deli divanesi.
Terlikçi değil mi ya , kantoya çıktığı ipek pabuçlarını kendi diker, elile
giydirirdi. Bir defa, perde kapanır kapanmaz, ayağından çıkaıtıp içine
suyu boca etmiş ve lıkır lıkır içmiştir.
Nazengizin (nazlının) belalıları (sevgilileri) da çoktu. Çeşmemeydanlı
Aşir, Bıçakçı Petri en baştakiler. Petri, tiyatronun alt katındaki meyha
nemsi odada kıskançlık yüzünden adam bile öldürdü. Penız'un bir saray
tüfekçisinin dostu olduğu sıralar, Telgrafhane katiplerinden Şevki isimli
bir genç de ona gönlünü kaptırmıştı.
Tığ gibi bir delikanlı; Üsküdar'da, Doğancılar'da binbaşı Hurşid Bey'in
oğlu . . •
.
1 Zürafa Sokağı: Bu sokak ile Küınürcü. Sidikli. Beyzade. !jeh:ıli. K:ır�ıoğb ıı �t >k. ık l.ıı ıııd. ı . h.ıı. ı l, ı ı\
S4. ırıtinin l>aşl ıca gcndcvlcri \·;ırdı.
..!. .,·�ıc.;:ı: gc:mid V<.: usta � ınl:ınıın:ı gelen hu süzcük. :ırgotb genelev id:m· t·dı·ı ı k.ıdıı ıl.11 ıı. 1 1 1 ı, ı ı l
l:ınılırdı.
,, ..
1885'te Galata nlıtımı.
bilhassa Avustu rya tebaası gaga dilliler. Gelene geçene: "Bana bak efen
di . . . ", "Gel buğda delikanlı! .. ", kara Araplara da: "Mercan mercan, iki
.
miz bir can! . . . " diye asılırlar. Yosma lar arasında yerli olanları da bulu
nurdu . En el üstündekileri Yahudi Mari, Kasımpaşalı midyeci Deli Ah
ıned' in dostu . Deli Ahmed, Çeşmemeydanı'nın en aca rlarından B:.ısri'nin
can ciğeriydi; içtikleri su ayrı gitmez.
Bir gece, Kürekçi'lerden geçerken zaptiyenin sıkı fıkı aradığı, bir türlü
ya kalayamadığı bir Kefalonyalı ile karşılaşıyorlar... Herif bunları hafiye sa
nıyor; s:ıldırmasını çekerken, ayağına bir çelme, imiğine biniyorlar. Tekmil
haberi ıamam (öldürüyorlar). Çerkez Hurşid Reis, mahalleden, Ahmed'in
deli okluğuna imza topladı da beraat ettirdi. Basri de yakayı kurtardı.
68
Haliç'teki Köprüler
1 K:.ıptan-ı Ocrya: K:.ıptan Paşa cılamk <kı bilinir. Osmanlı deniz kuvvetleri komut:ını. l <J. yiizyılııı
ikind yarısında ise Bahriye N:izırı ( Ocniz Bakanı) :ınl:ımındaydı.
:\ bendeg:in: Hashendeg-:ın, lıt:ndegfın-ı şiihfıne de denirdi. Padişahın özel hizmetl<·riıı<• hak ı ı ı : , W'
rektiğinde dalkavukluk yapan samy mensupları. Herhirinin kalıvedbaşı, esv:ı lıı;ıh:ı�ı. l ll'rl ll'rl ı: ı � ı.
tlitüncüh:ışı, seu::ıdedlı:.ışı vlı. unvanları vardı. Genel olarak k:.ınıu gürevlileıiu" dı· l ıl'ı ıdq.:,"ııı d· ·
nilirdi.
(,'akıta Kr)jıriisü 'ıulen lıer giiıı geçeıı yiizlerce iıısan geçiş iicreti ridımli. ijııde lıeyaz giimlekli
J.,,ijmi lulısi/ılıırları.
4 5
padişah çadırına gelmiş. Rikab Resmi yapıldıktan sonra Ders vekili Hacı
() ıı ıL· r E fendi dualar etmiş, kurbanla r kesilmiş. Tersa ne önündeki donan
ııı ı.'.i gcıııilcr ıophı r atmış. En evvel Sulıan Mahmud at üstünde,* maiyeti
dl' yaya n < ı la rak Unkapanı tarafına geçmişler; Kapan Naiplerinin Daire
'
siııdv ' hi r:ız dinlendikten sonra hünka r dönmüş, kalabalık da dağılmış.
Bu l ı ; ı y ı rl ı i ş l l ' k i g:ıyrctine mebni (ç a b a s ından dolayı) Fevzi Ahmed P:ı
>; ı ' y;ı d ı ı ı ; ı s l ı l ı iı k ı l l \ l ı k u t u , Divan katibi Mümta z Efcndi'ye salise rütbe-
Lıl.;x i ı ı ı i \i·k. l \ ı " dt· u· lı ı ı ! i T: ırilıi 'ndl' p:ıdiş;ılım :ıtb değil ar�ıh:ıyl:ı gertiği y:ızılıdır.
ı ıı k:.ıl ı n· ... ı ı ı i _ l ' ; ı d ı.· .. ı l ı ı ı ı ı l.ı k ; ı t ıldıgı ti ırl'nlen.: ve k:ı hullere deniyurdu.
dc.:rs \'ek ili: !';ı.·yl ıtil i.-. l ; ı ı ı ı ı ı ı 1 1 1 1 ıdl'nislik gürc:·Yini o n u n :ıdına yerine getiren müderns. Ti irenlerde
de 1,·ı >gu z: ıııı:m �l· yl u i l i ... L ı ıı ı ı ll'lll... il l'dcrdi.
i) K :ıp:ın N:ı ihlvri D:i i n · ... i · ı » .. ı ı ı : ı ı ı l ı l ; ı r di'ııwın i ntk· k:ıp:ın dc.:nL·n ıopı:ınn i ."'kdc.: \"l' JXlzartınnd;ı gr>
n.:v lı k; ıd ı n·kilkriı ı i n 1. :; ı J ı -. ı ı kl.ırı \ l ' n l i
70
sl.7 Tersane takımına dahi ihsanlar" verilmiş. Köprünün muhafazasıyla
Melen geçen gemilere kapıları açıp kapamak hizmetine memurlar tayin
edilmiş. Bunların masrafına karşılık olarak köprüden "müruriye"' namıy
la para alınması düşünülürken, İkinci Mahmud:
- Cisrin (köprünün) inşasından garaz (amaç), bila ivaz (karşılıksız)
ahaliye sühulet (kolaylık) ve menfaat iraesidir (sağlamaktır)... diyerek,
irade etmiş: Zinhar kimesneden bir akçe alınmaması!...
O vakit bu köprüye "Hayratiye" denilmesinin sebebi bu ...
İradeye rağmen, Kandilci Reşid isminde biri, iki değnekçi bulup geçen
yük beygirlerinden para almağa koyulunca, herif hemen İstanköy Adası
na sürülüp değnekçiler de hapse tıkılmış.
Aradan sekiz sene geçiyor. Abdülmecid tahtta... Eminönü ile Galata
arasında bir köprüye daha lüzum görülüyor. Bundan müruriye alınması
da mukarrer (kararlaştırılmış). Kapitülasyonlar dolayısıyla müşkilfü ve ga ile
çıkmaması için İngiltere, Fransa, Rusya ve Avusturya devletlerinin muteber
(saygın) tüccarları Tersane ve Tophane'ye davet olunarak mu vafakatları
(olurları) alınıyor. Bir sene sonra köprü bitiyor. Gene hünkar tarafından
küşad resmi (açılış töreni) yapılıyor; geçenlerden teyemmü nen (uğurlu
olsun diye) iki üç gün para alınmıyor.
1863 senesinde köprüyü bir daha yenilemek, demir dubalar üstüne
oturtmak tarafına gidilip inşaat yüz bin lira bedelle Jorj Vals isminde biri
ne havale edilmiş; eskisi Hayratiye'nin yerine konmuş; o da Ayvansa
ray'la Hasköy arasına nakledildikten on gün sonra yanmış ... Yahudi
Köprüsü10 derlermiş.
Şimdiki Galata Köprüsü Meşrutiyet devrinindir. 23 bin liraya malolup
Almanya'da, Nürnberg'de "Feraynikte maşiner fabriken Avgusburg"
kumpanyasının yapısıdır. Boyu 462, eni 25 metredir. 1912 senesi nisa
nında açılmıştır.
Çocukluğumuzda ve gençliğimizde daima yolumuz olan mahud (bili-
7 sfılis" rüılıt:si: Mer:.ııih-i ınülkiy" d" d"nen Osmanlı sivil kamu giir.,vlil.,ri aşamalarının aşaAıdaıı
yukarıya üçüncüsü. rjhb ile s:iniy" ar.ısında bir ıiıh.,y<li.
8 ihsan: ihsan-ı şahan.,, ihsan-ı hümayun <la denirdi. Y"ı"n"Ai ve haşarL'1 gereAi kişiy.,, doAnıdaıı
pa<lişahç:ı verilen giirev, ıiith" "" i"ı<lüllere <leniyordu.
9 müruriye: H:ılk kiipıiil.,rind"n geçiş p:ır:ısı. 1845 'ıen 1930'a kadar yaya ve aılılard:ııı ;ır:ıhal.ıı d.ıı ı
yük taşıyıcılarından :ılınınışıır.
10 Yahudi Köpıiisü: c.,z:ıyirli Mıgırdıç'ın Ayvans:ır:ıy ile Piripaşa amsın<l:ıki hu iizcl ki"ıpı·ü.ıi , :ılı
şap k:ızıkl:ır üsıüne kurulınuşıu. Mıgır<lıç'ın ıicareı amacıyla yapıııtııAı hu ki"ıpriid,· ıı ı-:•·d� iı nr
ıi, iki kıyı ar.ısında dolmuşçuluk yapan kayıkol:ırın al<lıAı üı:reııen düşiikt i i . llıı yıı ı.dı·ıı • '.·""
kalan kayıkçılar, açılışınd:ın on gün sonr:ı Yahudi Kiipıisünü yaktılar.
"
nen) "Cisr-i Cedid"11 de tam aynı noktadaydı. Gel gelelim iki başında,
üstünde, etrafında değişiklikler mi ararsın? Galata tarafında sağın bir kıs mı,
solun ise kamilen hepsi yıkılmış, cadde iki mislinden fazla genişle
miştir. Bugünkü vapur acenteliğinin bulunduğu binanın yerinde meşhur
Aziziye Karakolu vardı. Önünde "rahat dur" vaziyetinde -estağfurullah
soluğu kesilmiş halde,- iki üç nöbetçi asker... Zabitanı (subayları), üme
rayı (üstsubayları), erkanı ferade ferade (tek tek) selamlamak mecburiye
tindeler... Mülazimisaniden (teğmenden) binbaşıya kadar "has dur!"; üst
tarafına "selam dur!". Biri koltuk hizasından ve yandan, öbürü cephe
den. Mafevkınki (üstünki) maduna (asta), madununki (astınki) mafevka
(üste) katiyen olmaz.
Güzergah mahşer; kalabalık oluk gibi akıyor. Zavallı mehmedcikler bu
toz dumanda, binbir gövde arasında omuzlardaki yıldızın, kollardaki şe
ridin, avniyelerdeki (kaputlardaki) düğmelerin rengini, adedini görecek
ler de ona göre selamlayacaklar...
Mehmed Ali Paşa Hanı hala durmada... İçindeki muhallebici ve don
durmacı Receb, İstanbul'da bir taneydi. Tokatlı'nın olduğu yer Konsolid
Hanı, köşedeki tütüncü ve gazeteci dükkanı, hazır elbiseci İştayn'ın ka
pısıydı.
Ziraat Bankasının yerinde rıhtım yapılmadan evvel meşhur Hallaç}ran
Hanı, sonra Kredi Llyone Bankası. Havyar Hanı hala baki. Bitişiğinde ve
liahd Reşad Efendi'nin kuyumcusu,12 sinek avlıyan Konstantara Birader
ler. Eczane gene mevcud, fakat adı Madella . . . Sağda, solda, avuçlarında
Mecidiyeler13 şıkırdatan sarraflar; "Çekiliyor, yarın çekiliyor, kazanan 600
bin frank kazanıyor!" diye gırtlak paralayan, eteklere yapışan lotaryacılar..
Tam karşıya gelen, arabalara kestirme yolluk eden Haraççı Sokağında
boydan boya , haşa meclisimizden dışarı, kelle kulaklı, gayet iri kıyım hın
zırla r (domuzlar); yağlı yağlı butları, salkım saçak jambonları, sosisleri.
Köpri.i'nün Eminönü cihetinin bugünkü ve yarın daha da artacak fe
rahfeza lı � ına (açıklığına) doyamıyoruz. O vakitler dünkü halini bile ara-
11 Cisr- i Cedid: Y<·ııi Kiiprü . K:ı ı�ıkiiy ile: Eminönü :ırasın<lı, iincc:ki Atc:ş Mc: hmc:d Paşa
Köprüs�i nün yerin<· IH7h'd:ı monte: edilen yc:ni kiiprü. Demirden oluşu nedeniyle Hadid Köprü
de de nihniştir.
11 Vd iahd füşıd Ell·ı ı d i ' ı ı ı ı ı h.uyumcusu: il. Abdülhamid, k:ırdeşi veliahd Reşad (V. Mehmed Re
şad> ile ilişkis i olan h<"rkcsi �·ok sıkı izleıtiğinden onun kuyumcusu olan Kon,tantarJ Bimder
ler'in dükkfınına d:ı ıııüşl<'l'ilcrin girmektc:n çc:kindikleri ima edilmektedir.
B Mecidiye: Sultan Ahdülııı<·<·id OH:\9- 1861) diineminde h:ısılan altın ve gümüş paralar. Mecidiye
altını y:ınnu ve (cyrcği ile Mm ıı ıcl' idiye dc:nen gümüş 20'lik, lO'luk, S'lik, 2'lik ve 1 kuruşluklar
cumhuriyetin ilfınına kadar süıiiımle kalmıştır.
72
ıııa . . . S irk e c i 'ye giden ta rafı at l ı t ra mvayla rın , kira aralxıbr ının, süt�: ü lx:y
g irl e rinin durak yeri. Gerisi barakalar, kulübeler, çadırla r . . . Sabahlan zer
zevat pazarı; o dağıldıktan sonra kavu n karpuz sergileri ve gııtlağa da ir
seyyar satıcılar: Köfteciler, kuskus\· ular, aşureciler, ınu lıallebiciler .. . A l t ı n ı l
:ı s aatçı mağazası bul unan lıa n yok . Ad<1 önc: doğru dalıa taşkın , sokak ı
braş. Yıkıla n Sehinik Bonrna rşesinin sırasında dar yüzlü, kat kat, kargir
l ı i ı ıa l :ı r . . . O sefer tasl:ı nnclı diş�; i 13onifc:, doktor Kokolatos, terzi Fila ni
dis, komisyoncu Fa la ı ı oplos . .
ı\sıl ömür ola n Köpr(.ı ııü n üst üydü.
' Gq,· c:ıı yazıların birinde de lxı l ısL'l
14 balık !!mini olınak: l l<' ııi �A· düşüp b:ılıkl:ır.ı şef olın:ık :ınl:ımındı bir d!!yim. (Eskidl!n, Bosı:ıncı
Ocağı'nın llalıkham· Ol'ağı denen bülüğünü yünı:tı:n S:ıı-Jyın balık gı:reksinirnini k:ırşıl:ıy:ın vı:
IloA:ız d:ıly:ınl:ırına lıak:ın lıir balık ı:mini vardı.)
1� mirim : "saygıdeğer l)('viııı. d(·ndiııı. aziz dosıuın" anl:ıınl:ırında ı:ski lsı:ınbullul:ırın kull:ındığı
bir hiı:ıp siizcüAüydü.
74
getirip sıvışan oldu mu dörtnala yetişip yakasındalar:
- Ulan çık meteliği!...
Haliç tarafındaki altları ızgaralı, ahşap iki deniz hamamı16 kuyudan
farksız; loş mu loş, içleri de boş mu boş. .. Oraya ne zaman gelirler, gi
rerler ve kimlerdi onlar acaba?
Boğaziçi ve Üsküdar iskelelerinin17 karşısında bir uçtan bir uca salaş,
karanlık gı1hl (pis) kıraathaneler. Pencerelere yakın yer bulamazsan,
günlük güneşlikte bile ceridelerden (gazetelerden) bir satır okuyabilirsen
oku...
Kadıköy, Haydarpaşa, Adalar iskelelerinin tarafı daha kalabalık ve alış
verişliydi. Oradaki manavların raflarında, küfelerinde, sepetlerinde gör
düğüm yemişler dünyadan kalktı diyeceğim geliyor. Ne enfesleri, aliyyü
laliiları, turfandaları... Şimdi Beyoğlu'nun, Talimhane'nin, Maçka'nın en
yaman meyvacılarındakiler bunların yanında sıfır kalırlar.
Saydığım üç iskelenin ensesindeki Şekerci İsmail Ağa'nın dükkanı kü bera
aramgahı,18 en emin emanetçi" idi.
16 deniz hamamı ( Fr. hain de nıer) 19 . yüzyılda lstanhul'da denizin sığ okluğu yerlerde yapılan
çevresi kapalı banyo yerleri. Derin yerlerdeki deniz hamamlarının altında ise hdli seviyedt• ız
gar.ı bulunurd u. Kadın ve erkekler için ayrı ayrı yerlerde kurulan ahşap haın:İınların h:ışlıc:ıl:ın
Yeş ilkiiy. llakırkiiy. Yenik:ı pı, Üsküdar. Salacak. Moda ve Fenerhahçe'deydi.
19 eın:ınetçi: Y:ıkın z:ıın:ına kadar K<ır:ıkiiy ve Eminünü'nde, Küpnialııı ıd:ı yolnıl.11 1 1 1 ı· � y.ı, l ı.1\ 11 1
hıı-.ıktıkları emanetçiler v:ırdı.
.,,
Yüksek Kaldırım, Tekke, Kuledibi
< " ) lst:ınbul'da ilk atlı tramvayın işleyişi 1871, Tünel'in açılışı da 1873 senelerindedir.
1 Onikiler: il. Abdülhamid ( J 87<ı- ı 909 l di'meminde. lst:ınbul'da ünlenmiş kah:u tıyı ,.,."."· � "''"" "'
şell Fehim !'aşa 'yılı. Senıu:ı Muhıar Alus'un Cunıhuriyeı Gazetesinde 9 1 laziı a ı ı � : ı\gı '·'" ' " I 'ı " •
,,
hur Maks Früh
terman'ın.
Ö teden beri
den derleyip
topladığı İsta n
bul manzaraları
nın, tipik şahıs
ların, camadanla
şalvar giyip sö
züm yaban a,
Şark gü zeli ol
muş Beyoğ lu
yosmalarının fo
toğraflarını Viya
na 'da kartpostal
olarak bastırır,
ec nebi seyya h
lara sata sa t;ı
para kırardı.
O zamanın en
be l l i b a ş l ı T ü r k
rcssa rn la rı
da
ın üşterisi. Nuri Yiiksekkaldırıın '111 kaldırım/an dalıa sonra diizle,�tirilerek, ııasıta/anıı
78
durur, bozuk dilli, kısık bir gırtlak kendini paralar:
- Asker, çocuk yirmi para; başıbozuk 40 para!...
Kömürcü dükkanı kılıklı, kapısına kırmızı astardan perde gerilmiş, ya
nındaki delik deşik levhaya da ayı balığı, yılan, inek, kuru kafa gibi re simler
yapılmış bu yerde Amerika'nın deniz canavarı, Hindistan'ın ejder hası, beş
bacaklı buzağı, konuşan kesik baş... gibi numaralar temelli. ..
Birkaç adım ötede çipil gözlü, kelkük bıyıklı, pişmiş kelle Avusturya
kırmasının dapdamcık barakası... Mostrada renkli birkaç yağlı boya mo deli.
Meşhur tablolardan kopye tek tük kara kalem resim, tuhafiye eşya sından da
bazı ufak tefek... Gelgelelim, herif erbabını şıppadak çakar, hemen
gözünün birini kırpıp "Çok yeniler vağ!" diye içeri çeker, Havva anamız
kıyafetli kartları eline dayardı. Akşam olmadan kepenkleri çatılı.
Ağızlık, tarak, kozmetik, esans gibi �efarikler (öteberiyi) doldurduğu
çekmecesini alıp kahve kahve, birahane birahane dolaşır, usulcacık ya
naşıp enselere ekşirdi. Baş kar ve kisbi (kazancı) gene ceplerindeki re
simler... Köhne kitaplar satan büyücek ilk kitapçı, toz toprak, küf koku
su, örümcek ağları içinde, seksenini geçmiş halde hala o dükkanda ...
Oralarda çorap, mendil satan yerden yapma (cüce) Yahudiyi hatırlayan
lar var mı bilmem? Ne de şaklaban şeydi. Aklınca espriler de yapar, bar
bar bağırırdı:
- Ben küçükken benim baba bana maymun demiş, kırk yun büyüme
mişim; benim ana maymun demiş, gene kırk yün büyümemişim; amca ,
dayı, teyze epsisi yariş etmişler; boyle kalmişim! .. . *
Kuledibi'ndeyiz. Pirinççi'nin adlı sanlı gazinosu oracıkta, yani Küçük
Hendek Sokağının başlangıcındaymış. Kaç kere bahsettiğimiz veçhile alt mış
yıl evvelki İstanbul'un en yüksek kırat eğlence yerlerinden biri. M a beyincilerin,
hünkar yaverlerinin, mirasyedilerin ve namlı babayiğitlerin de mekanı...
Dilber hanendelerinin (şarkıcılarının) yüzünden aşka gelen gelene; para
saçan saçana; soyulup soğana dönen dönene... Öyle bir
boğuntu yeri ki nice akarlar, hanlar, hamamlar yemiş; nice kimseleri fu
2
lüs-i ahmere muhtaç etmiş.
Pirinççi, Karamanlı bir Rummuş. İstanbul'a yarım pabuçla gelmiş. As
maaltı'nda zahire simsarlığı, Balıkpazarı'nda pastırmacılık etmiş ...
l fülüs-ı ahınere muhıa�: olmak: Kişinin rn: düzeyde yoksullaştığını anlatı ıı;ıl,ı.ı k ı ı l l . ı ı ııl.ıı ı l ııı . ı, ·
yiın. Fülüs-ı :ıhıner, "kızıl par:ı" demek olup en düşük de!ler<leki bakır paraydı.
Taal zaman, nıh
zaman (gel zaman
git zaman), Kule
dibi 'ndeki bir
kahveci ile ortak
oluyor. Hin oğlu
hin, işi kavrayınca
ortağını atlatıp ak
satayı ( işi) da bü
yütüyor...
Ke m a n i Ağa ,
lavta cı ş a i r Ser
kis'in oğlu, kamı
n! Oseb, Kör Ci
van gibi devrin
en meşhur sazen
deleri (çalgıcıları);
Beşiktaşlı Sofi .
Ya h u d i S a ra ve
R oza gibi g ü z e l
se sli, yakıp yıka r
Dü11de11 bugüne çok az bir degişim gösteren Büyük Hendek sokagı
nağmeli ha nende- ve Galata Kulesi.
1 er h e p o r a d a . .
Gazino ağzına kada r hınca hınç; kayış kayış liralar, şa kır ş uk ur Mecidi
yeler yağmada . . . Biraz evvel buraya devam edenlerden ba hsederken,
namlı babayiğit dediklerimiz, öyle palavracı , kunısıkı kişiler değil. Karşı
dan görününce, hele b ir eli kaldırıp tersini gösterince, etrafın kabadayı
tasla k lar ına fare deliğini bir paraya a ratanla r. .. Mesela : Kasımpaşalı Kap
tan M e hme d Bey ( kapta nlık mesleği değil lakabı. 1877 Rus Harbinde
Anadolu ordusunda n fevkaWde kahramanlıkları görülen mirliva Kaptan
Mehınecl paşa ). Vefa lı Nuri Efendi (aynı muharebede Milliye taburu bin
başısı i k en K:ı rs't;ı şehit olmuştu). Zorlu Zabit (Halep'te sürgünden vefat
eden erldn-ı l ı : ı ıp k aym a kamı Manastırlı Rıfat Bey.) Merhum ehl-i seyP
olmakla hcr al >er c l ı l - i k:ı lemd i'1 de. G ü l l ü Ago b 'un tiyatrosunda piyesleri
:\ ehl-i scyf: Kılır kull:ııı:ııı. hkıdl'Jı usı:ı s:J\·;ı�;ı;ılara dıl-i seyf y:ı d:ı s:ilıilı -i scyf denirdi.
•i ı·hl·i k : ı l ı · n ı · Eski v:ız:ıı l:ır kııı «· t . t 1.ınlıkı:ıki usı:ılıkbrını lıdinınek :ııııacıyb kulbntlan lıir deyim.
80
oynanmış, lisan ve edebiyata dair hayli eser yazmış, bilgili bir zattı. Daha
sonraları, civar haşaratını (kanun kaçaklarını) bu kabil sindirmişler ara
sında bir bahriye mülaziminden (deniz teğmeni) de bahsederler ki, Meş
rutiyet senelerinde Ertuğrul Yatı süvarisi ve Sultan Reşad'ın yaveri İbra
him Paşa rahmetlidir. Yaşlı vaktinde bile, ne de erkek ve tosun halliydi.
Kulenin önünden Belediye Dairesinin yokuşunu ortalayan Küçük
Hendek sokağı da eski halini aynen muhafaza ediyor. Burası ve etrafı,
5
Kamantolaşmışların mahallesiydi. Balat, Hasköy, Ortaköy, Kuzguncuk
Hibi Musevi semtlerinin en kibarı ve lüksü olduğu halde son senelerde
pabucu dama atıldı. Mevkiini kışın karşıki tramvay caddesinin önünde
ve arkasındaki yeni apartırnanlara, yazın da Büyükada'ya kaptırdı.
Yüksekkaldırım Yokuşunun daha yukarısı, şimdiki gibi gene şapkacı
lar diyarı idi. Çitlembik gibi çırak kızlar üstteki pencerelerde fıkır fıkır fı
6
kırdaşır, cıvıl cıvıl cıvıldaşırdı. Sabık Mevlevi Tekkesinin kapı komşusu
börekçiye "doksan yıllıktır" diyorlar. Kırım Muharebesi senelerinde
0854-1856) mevcutmuş: Didonlar (Fransızlar) üşüşür, tıka basa simit,
poğaça, lokma atıştırırlarmış.
Saç denilen nesnenin devacı başısı, topuklara kadar saç temincisi, bu
sebeple de eski İstanbul bayanlarının derd dinleyicisi ve Marko Paşası,
cild hekimi Menahim Hodara'ydı. Tevekkeli mi, zavallıda saç sakal birbi
7 8
rine karışıverdi; Melami dervişlerine döndü. Eyyam-ı bahurda bile kış
lık elbise, hırka, palto, boyun atkısı içinde börtüp dururdu. Muayeneha
nesinin altında, cadde üstündeki fare düşse başı yarılacak pastacı, tale
beliğimizde, bilhassa Galatasaraylıların uğrağıydı. Orası şimdi kadın şap
kacısı. Geçenlerde dükkanın önünde duraladım. içerisine dikkatli dik
katli bakarak dalmış olacağım ki, saçları kırlaşmış, yahniyanak, şişko, fa
kat hala akça pakça bir madam başını uzatıp sordu :
- Şapka mı istiyorsunuz?
Muhakkak ki civarın otuz, otuzbeş yıl evvelki çitlembiklerinden biri
'i Kamantolaşmışlar: Avı�ını K:ımomlo (ii. 1873 ) 19 . yüzyılın ikinci yarısım.kı lst:ınhul'un en zengin
hankerlerimizdendi. Bankası, hanı, taşınmazları. serveti ile ünlenmişti. Jlu nedenle de aşırı zen
ginliğin simgesi sayılıyordu. Halk, galat olamk Kamanto demekteydi. Kamantolaşmışlar, hüyük
zenginler anlamındadır.
� Md'1mi dervişleri: 16. yüzyılda lsmail Maşuki tar:ılindan lstanhul'a sokul:ın V<' gidı·n·k v: ıvgıııl:ı
şan Mdfüni tarikatine mensup dervişler.
8 eyyam-ı halıur: 2-9 ağustos günlerindeki aşırı sıcaklar. Oeyim, "sıcak günl<·ı·" :ıııl:ıııııııd:ıdır.
Hl
olacak. "Hey gidi günler hey!" dedim; ağzım açık yürüdüğümün farkın
dayım.
Karşı kaldırımdaki kitapçı Hristodulos'tan Galatasaray Lisesinin üçüncü
kafile (dönem) mezunu, yani 1289'da (1872) diploma alanlardan Abdur
rahman Şere� merhum da kitap alırmış. Otuz sene sonra bizler de o ka
pıdan girmişlerdeniz. Bir otuz bu kadar yıl daha geçti, dükkan hala eski
haliyle baki. ..
Yüksekkaldınm Yokuşu malum a, hele yağışlı ve don havalarda taban
la bile zor inilir ve çıkılır.
Beyoğlu'nun eski hovardalarından ve Bab-ı Seraskeri10 kanun zabitle
rinden (inzibat subaylarından) Mazhar Bey (Ereğli Liva kumandanı Maz har
Paşa, dayım), mülazim (teğmen) Çerkez İzzet Bey (Plevne'de Os man
Paşa'nın yaveri; birkaç sene evvel Kadıköyü'nde vefat eden, emekli süvari
feriği (korgener.ıli) İzzet Paşa) o yokuşu beygirle dörtnala aşarlar mış ki, bu
o günlerin binicilik rekoru...
1) Ah<lurr.ıhman !)eı-.f: < l lfi.�- 192'; 1 Tarihçi, eğitimci. devlet adamı ve son Osmanlı vak'anüvisi ( res
mi t:ırilı yazınsıl. Mektcl ı-i Sultani denen Galatasar.ıy Lls.:sinin ilk mezunl:ırın<lan<lır.
10 llah-ı Ser.ıskeri: Osmanlı S:ıvas ve Savunma lkık:ınlığı. Günümüzde lst:ınhul Üniversitesi Mcr
kez binası ve Hekti'>rlüğüdür.
82
Eski Kadıköy, Haydarpaşa,
Anadolu hattı ve Ada Vapurları
lda..-i Aziziye: lstanhul sularında yoku ve yük taşımanlığı yapan şirket. I H<ı2'dı:ki adı Fı:vaid-i
Osmaniye ikı:n !87l 'de diiııemin padişahı Sultan Alxlülniz'e iz:ıleıı:ıı hu ad verildi. Direkıiirlü·
ğüne geıirilı:n Con Pasa (Yuvan Avı�ınıidis l şirkete yeni vapurlar alarak Kar.ıdeniz'e ve Akd<•niz\·
sclerler h:ışlaııı. J 876'da Alxlül:ıziz tahttan indirilince şirketin adı ldare-i Mahsusa olar.ık d<•ğişı ı
rildi.
2 Seyr-i Sefain lda..si: ld:ıre-i l\lahsıısa 'nın yerini alan denizcilik "kıınılıısıı. l lJI O'd:ı l:ı:ı liyl'lt' g•·ı·• ·ı ı
hu kunıluş d:ı hem lsı:ıııhı ıl şehir h:ııl:ırınd:ı hem de K:ır.ıdeniz l"l' Akd<·ııi ı."d• · ı.1 � 1111.u ıl ı l. yapıı
Mustafa Kem:ıl l'aşa'yı <At:ııürk l 1 9 1 9'da S:ımsun'a giitliren ll:ındınna V: ıpıırı ı da l ı ı ı ıd: ın ·yc• : ı l t l l
I 9:H'ıe. Oenizyolları, Akay. F:ıl ırik:ılar ve Havuzlar olmak üzere ik<· :ıy rıhlı.
N. I
Almanlar tarafitıtlan inşa edilen Ha;•darpaşa gan ve Halep vapuru
:\ Mulı:ıyyd:-ı ı - ı Aziz l · k ı u l ı : ı :iriı li Aziz Ekndi'ııin (i'ı. 1 7'J8 l y:ızdığı roın:ın-ın:ıs:ıl k:ırı�ımı, Ü( uzun
hülümden olu.':i:ın l'Sl' r. l\.;ı ınl'rcın :ıdlı �ehz:ıdenin. ihn Sina'nın ü,L:rencisi Cev;.ıd'ın ve Molla
Eınin'in strüvenlerini. Mısır Suh:ı nının lxışından ge(enleri zengin hayallerle süslü olarak anlatır.
ı tonlon-ı lxıhrl: bt : ı ı ı hul " u ı ı gı ı ı ı h 'ı k �- ; ı.-:ı:ı mıyb ilgilı y:ızıl:ın ve eserleri ile t:ının:ın Ahmed ltısim'in
( !8(>4- 1932) llc ığ:ızid'nde ,·:ılı""' ,· : ıpurbr:ı ı:ıkıığr "lonıon deniz i 'ırdekleri" :ınl:ırnıntbki :ıd.
84
Bir tarihte içinden yangın çıkan 8 numaralı Hereke ile 10 numaralı
Tonton-ı salis (3 Nolu) ve rabi (4 Nolu) Adalara öğle seferlerini yapıp
yolu üç dört saatte aşar, Haydarpaşa'nın 11 numarası da Köprü'ye laakal
(en az) üç çeyrekte varırdı.
Bundan 38 yıl evvel (1900'de), Büyükada'da, Hristos Yokuşunda, Ke
şanlıların• köşkünde kiracı olarak bir yaz geçirmiştik. Köprü'den alaturka
saat lO'da direkt olarak kalkan 14 numaralı Aydın, Büyükada İskelesini
dakikası dakikasına tam bir saatte tutardı.
Parmağım ağzımda şaştığım şu ki, bugünün Burgaz'ı, Heybeli'si, hatta
Suvat'ı o köhne rekoru kiramadı gitti.
Adalar'ın temellisi olmadığım, gitsem de bir iki ay istirahatle geçirerek
Köprü'ye ancak üç beş kere inip çıktığım halde kaygı çekenlerdendim.
Bu güzelim, canım yerlere daha çabuk erişebilecek hiç değilse iki va
purcuk atla deveye mi?.. Bugün, 85 bin tonluk transatlantikler torpido
hızıyla uçuyorlar! ... kabilinden düşünüp dururken, Büyükada'yı da tutup
Yalova'ya gidecek 18 millik motörlerin yaptırılacağını okuyunca "yarabbi
şükür!" dedim.
Gene eskilerden 15 numaralı Nüzhetiye ile 16 numaralı Kadiriye nam
(adlı) iki bacalılar da Marmara'da bocalarlardı. Bunlara da düştün mü sa
atlerce al deniz havasını. .. Hele kağıt oyununa mı meraklısın, alt salona
yerleşip otuzbir, piket, poker, gık deyinceye kadar oyna . . .
Kaçın kurası imişler biliyor musunuz?.. Mithat Paşa 1864'te Tuna valisi
iken bunları müstacel (ive;:di) olarak aldııtmış. Yıllarca Tuna 'da işlemişler
lstanbul'a oradan aktarmalar. 17 numaralı Şahin, Moda, Kalamış, Cadde
bostan'ı ilh... gibi Anadolu kıyılarına uğrardı.
18 ve 19 numaralı Fenerbahçe ve Haydarpaşa, İngiltere yapısı, kunt
(ağır) yollu gemilerdi. Beş altı sene evveline kadar çalıştılar; hatta biri is
kelelik bile yaptı. Bir de iki başlı Kalamış adlı 21 numara vardı ki en zi
yade Haydarpaşa'nın akşam ve sabah postalarını yapar, hat boyu sayfi
5
yelerindeki paşalar ve beyfendiler hazaratını (hazretlerini) taşırdı.
İçinde kimler yoktu, kimler? .. Haydi etrafa bir göz gezdirelim:
( " ) Ktşınlı hemşirelı: ri llüyük:ıd:ı 'd:ı otur:ınla r<l:ın bilmeyı:n yoktur. Evlı:rini tuttuğumuz sı rnl:ır
ikisi d t: kırkını :ışmış, hfıl:i m:ıtııı:ızel, sa(l:ı n, yüzleri boyalı iki :ıdt:d rüküştült•r. n;ll .. r i ı ı ı lı· l u •
yun:ı '·komilfo" lıir erkekle evlenmek. Ü( sene evvel onlarla gene k:ırşıla ştıııı. l'ı·ra l ı l c - ı . ı l ı
seksenlik oldukları halde gene :ıllıkl:ı r, düzgünler içinde, kırım kırım kırıt:ır:ık gi'ız " ı m y c ı r l a ı
tlı.
� Il:ıtl ıoyu sa yfiyeleri: Kızılıoprak'!:ın llostancı 'ya k:ıd:ır, ist:ısyonl:ır:ı y: ı k ı ı ı " · ı ı ı ı l , . ı c ld, ı \- . 1 1 1 1 1 ,
kiişkler.
Nf
Borazan Teefik 'iıı fıkms111a kot111 olan ünlü Feralı vapuru.
(*) Evrakta ccıll'hi kdiıııclcriıı parantez içine alınmalarını mütemadiyen emreder durumıuş. Alarivaye
tin (süylcııt iyı· l>akı lırsa) hir gün imza edeceği bir kağıdı okurken tepesi auvenniş:
- Sizkn.: l :"ı l ;ıı ı l : ı t : ı m : ı d ı m .ı. itt i . Honktr:ız mıdır. rünktr:ız nutlır her ne karın ağrısıys;ı �u
Frenk., l ·· Fı fı gl· rn· IHtlll'l'İZl' C p : ır: ınll'Z } arasına sıkıştırmaınıssınız. (oysa ) O kelime ( f'arsc._'a ) re\'
n�ıkı ır:ız'oı ı.� ...
6 ikinci esv: ıpc.:ı: l ' : u . l i � : ı l ı ı ı ı giyim kusa ııı i;:;lerinden sorumlu es a v pc.:ıha�ının yardımcısı.
9 1 l:ıril " iyl' l ! ı n u r - ı �dıhl· ııdl·ri nıüdlirli: Dışişleri konsolosluk i�lcri müdürü .
ıo l sta hl - ı A.ınin:: l l:ıs Al ııı t ı l : ı L ı k d:ı lıilinir. S:ı r:ı y: ı :ıit ko�uın t:tkıml:ırının. aı:ılxıların hulundugu
."il�yislerin y: ıtıp k:ılktıgı yı.·rl ı. · i \ r ı.· :ı ı l :ı ı:ı ın:ıhsus :ıhırbn ka ps:ı y:ın birimdi.
86
mabeyinci Bekir Bey, Topçu livası (tuğgeneral) Ali Refik Paşa, Altıncı
Daire başmühendisi kaymakam (yarbay) Ferid Bey (geçen sene vefat
eden emekli general Ali Ferid), Evkaf muhasebecisi Canib Bey'le oğlu
terzi Hasan Bey, mahalleye cami yaptıran ve adı konan tütüncü Meh med
Efendi, Posta ve Telgraf Nezareti Meclis-i İdare reis vekili Kamusçu Salahi
Bey, Alaybeyi Hafız Sabri Bey... Erenköylülerde de vüzera (vezir ler) ve
kübera (ulu kişiler) çoktu: Tic.ıret ve Nafıa Nazın Zihni Paşa, Ev kaf
Nazırı Galip Paşa, Maliye Nazırı Reşad Paşa, Masraf Nazın Müşir Ha san
Paşa, Makam-ı Seraskeri reisi (Savunma Bakanlığı Sekreteri) Şerefed din
Efendi, Maliye ser (baş) veznedarı Halid Bey, Maliye muhasebecisi Ziya
Bey, Babıali Evrak müdürü Baki Bey, Divan-ı Muhasebat (Sayıştay)
azasından Uzun Zühtü Bey, İstihkam ve İnşaat reisi küçük Hüseyin Pa şa,
Sadrazam yaveri Cemal Paşa .. .
Bostancı'daki kasrına ( köşküne) hususi çatanasıyla gidip gelen, Anado
lu Şimendiferleri direktörü Hügnen, deniz yolunu çabuklaştırmak cihetin
den çok kim-;eleri sevindirmiş, ya renliklerini kısa kestirmeğe iilet oldu
ğundan da bir haylisini yerindiımişti. 1904'te Haydarpaşa ile Köprü arası
için Almanya'dan beyaz boyalı, pırıl pırıl üç yeni vapur getirtmişti: Halep,
Bağdad, Basra. Biri daima yedek durarak tamir görürdü. llamaşallah hiila
da Adalar'a ve Anadolu iskelelerine cayır cayır işliyorlar. Mahud (bilinen)
iki başlının orta salonunda ve yan kamaralarındaki yarenlikler aşağı yu
karı şu vadilerdeydi: Meyva bahçesine derdest-i celb (getirtilen) Kütah
ya 'nın vişneleri, Çengelköyü'nün ayvaları, Yakacık'ın kirazları, Sultan Se
lim' in incirleri... Bağdaki kütüklerin kiimilen kal'edilip (kpldırılıp) Ameri
ka çubuklarile tebdil kılındığı (değiştirildiği)... İçerenköyü'ndeki Şarapçı
Tomson'dan alınan çamlara deryalar kadar su sarfedildiği halde kavruk
kalışları... Sakızlı bahçıvanbaşının bahçedeki karize (loğusa) giden künge
bir deve boynu takmak, zerzevatlığı ihya etmek (canlandırmak) teklifi ve
herifin derhal defedilişi . . . 0 seneler moda olmuş olan pervaneli ri.izgfir tu
lumbasının serçe parmak kadar su isale edemediği (akıtamadığı). . . Dön
me tulumbayı çeken haşan atın tekme, çifte, boyuna sırıkları parçaladığı,
Hayvana iğdişin eşedd-i lüzumu (gerekliliği) ... Ahçıbaşının börekte, tatlı
da yeganeliği ve lakin gözlemesinin ağza kanmazlığı ... Kerimenin (kızın )
ınızrab vurmadaki ım;:hareti, feemma ( fakat) piyanoyu t:.ırz-ı Efreıw < B a t ı
tarzı) üzere bir türlü başaramadığı ve bu hususta yerden göğe kada r hak
lılığı . .. " Kulağa eğilerek:" damadın son vapurla dönüşü ve h u n u n Ja)7;- ı
derfın (üzüntü nedeni) oluşu ... Mahdumun (oğulun) rütbe w llll' llllll'İ Y l'I
H"I
ten ziyade at,
araba merakı. . .
pehbarekallah
(Tanrı kutlu kıl
dirilişi) . . . ilh . . .
idare-i Mahsusa hesabıııa gelen ve Avustu ıya 'da yapt ırılan "İhsa n" ile
ve hepsinin küçüğüydü . Pat, pat, pat Ya lova 'yı boylardı. Boylu , endamlı
Öyle obur çıktı ki ocı kb rın;ı kiimür dayanclırabilirsen dayandır. Aslı asta
- Bu geminin eski ;ıdı şuydu; ')() yıl evvel İngiltere'cle fil :ln yerden f:ı
8H
Bayram Yerleri
Şimdi de kenarda, bucakta gene var. Tıkız mahallelere civar bir yangın
yerine veya genişçe bir arsaya, Şeker ve Kurban bayramları geldi mi, üç
beş salıncaklı hücre, bir iki kayık salıncak, makarasına yapışıp boydan
boya kayılacak teli de gerdin mi oldu bitti. lki yıl evvel Büyükçamlıca
Tepesinin yamacındaki Kısıklı'da bile rastladım böylesine. Eskiden de,
her semtin haline göre bir bayram yeri vardı. Mesela Şehremini civarları
nın Hastane Çayırı, Aksaray havalisinin Yeşil Tulumba , Kocamustafapaşa
taraflarının Eseka pısı'nclaki viranelik, Unkapanı yakınlarının Karakol
önündeki boşluk, Tophane ve Beşiktaş yakasında da Valideçeşmesi'nde ki
arsa ...
En baş safta olan, mevcudun hepsinden kat kat üstün bulunan üç
bayram yeri vardı ki, birincisi Kadırga'daki Cinci Meydanı, ikincisi Fatih
Camisi dış avlusu, üçüncüsü de bunların arasında uğrak ve durak yeri
olan Beyazıt. ..
Şeker bayramının üç günü, Kurban bayramının dört günü bu meydan
ların üçü de maha!akallah (bütün yaratıklarla dolu) . . . İçine dal, pestile
dön; patııtı gürültüden mankafa ol . . . Al, pembe, efültun, mavi, sarı bay
ramlıkları giymiş, saçları aynı renkte kurdeleli, şakakları karanfilli, fulyalı,
sümbüllü, hercai menekşeli; kabacalarının başları örtülü, ağızla rı sa kızl ı.
parmakları kınalı kız çocu kla r . . . Mahmudpaşa Yokuşund an , C,:ar � ı
içi'nden, Bitpazarı'ndan alınmış yeni elbiseleri sırtlarında , mavi honnı k
la r fes ibiklerinde, caket ve pantalon cepleri yemişle dol u crkl'k (onı k
lar... Ağabeylerinin, ablalarının eteğine sımsıkı yapışmı� . aAızla rı, l nınııı
HIJ
l"iizrı/111 lıa,mııla lıir Kıırb1111 baı·raııııııı/11 lle mzıt Mey ı/11111.
l;ı rı l ıı ın ı ı. �d .:e r l e r i n ı n hoya l:ı ri le nıü lem nıa (boya nmış ) sübya nla r. ..
Konısu d°l· ndi a ı ııc ılar da n . l u n ını teyzelerden aldıkla rı e l öpmelik men
dillerdv ('İl ktı nı�la r. i k i l i k l e r düğ Cı rnlü: hepsinde ağızlar işliyor, bir abur
nı hu rd ur g i d i y < ır: Lehlehi. k:ıh:ı k ('l. kirdeği. Arabistan fıstığı, fındık, ceviz
derken k t · ( · i l >< ıy ı ı u z u . :ı l ı d ü l lcziz. iğde . . . Ardından pestil, macun, şıra
,
�erl ıet , g:ı Z< l /.. ı \ ı k ı s ı ı ı d : ı ı ı " Be� p:ı r:ıya l ı i r ta bak , ina nmazsa n ye de bak
"
l l:u.ldl'h:ı rwli. 1)l'nı irl1 :11 il 'lı /.I ·\ ı ır ıl 11 1 1 1 ıı ı l ı ı: i " ı : ı n h u l ' d : ı k i hti \-Cık s:ın:ıyi tt·si ... Jcrindl' cır: ık i'>ğı'l'rıci
n·y:ı i ... ci c ı b n l : ı r
90
(özel sınıf öğrencileri), Baytar ve Eczacı rüştiye-i askeriyeliler (askeri or
taokullular), Darüşşafakalılar, Aşiret mektepliler'...
Sarkık kuşaklılığa, bol pantalonluluğa, yumurta ökçeliliğe (kabadayı
'
lık) yeltenen toy afililer (gösterişliler)... Kahya kadın, 4 çırak çıkmış kalfa,
sütnine oğullarına çır.ık çıkmış kalfa, sütnine oğullarına uyup konaktan
kaçamak yapmış küçük beyler... Mavi saltalı ve şalvarlı, sallandırma kös-
tekli, Bolulu, Mengenli ahçılar... Lastik yakalıklı, harar veya mumya gibi
setreli, Arabgirli, Refahiyeli, Şebinkarahisarlı uşaklar, arabacılar, seyisler...
Kirli sarıklı, saltamarkaya (denizci ceketine) dönmüş cübbeli softalarla
medrese yobazları' da arada ...
Feslerine yemeni, boyunlarına yazma sarmış, camadanlı (yelekli) ve
7
poturlu sırık hamalları ... Arnavut elbiseli celepler, sakatçılar (sakatatçı
lar), ciğerciler... Kefyelerine agel dolayıp maşlah bürünmüş ak Araplar...
Duvar dipleri de dolu: Llihuraki (Hindistan'da Lahor'da dokunmuş şal)
çarşaflı, başörtülü yeldirmeli, kucakları çocuklu tazeler, orta yaşlılar, ko
ca karılar... Hele öğle yaklaştı mı, Beyazıt Meydanı bir misli daha yükü
nü alır, halkın çoğu parmaklığın önünde balık istifine dönerdi. Gür, gür
atılacak bayram toplarını bekleyen bekleyene. "Düşman
bağrına!" derne
8
ğe hazırlanan hazırlanana . . . O zamanlar "Havz-ı Haydar" , etrafındaki
tarhlar, falan fıstık yok. Yazın toz toprak birbirine karışıyor, kışın çamur
dizkapakları aşıyor. Bayramlarda yangın kuleleri herkese açıktı. 300 bu
kadar basamağı göze alan dalardı içine... Beyazıt'ın uğrak ve durak yeri
olduğunu söyledik. On binlerce çocuk ağzından bir yaygara, gürültü,
uğultudur gidiyor. lstanbul'da ne kadar sırık arabası varsa, alayı . orada.
Üstlerine renkli astarlardan bir tente, içlerine de kıtık veya şilte konmuş,
3 Aşiret Mektebi: il. Ahdülhmnid'in huyrujiu ile 1892'de lsıanhul'da :ıçıl:ın özel okul. Önceleri Ar:ıp
aşireti reislerinin <,� ıcukl:ırı, d:ıha sonr.ı Arnavut ve Kürt çcıcukları :ılınmış, 1907'de kapatılmıştır.
4 kahy.ı kadın: Sar.ıy ve konak haremlerindeki diriyelerin amiri. H:ıremin işlerini 1,.-ekip çeviren de
neyimli ve y.ışlıca <.�İriye.
<; çır.ık çıkmak: Haremde ejiitilip türlü beceriler k:ız:ındırıldıkı:ın sonr:ı cariyelerin ı.,oelin edilmesi
vey.ı eşe dosta hizmet için verilmesi. Bu şekilde yetiştirilen cariyelere k:ılfa denirdi.
6 medrese yoh:ızı: Yeterin<.-e haş:ırı giisteremeyerek uzun yıll:ır medreselere dev:ım eden, cahil ol
m:ıl:ırın:ı karşılık sarık s:ırıp bilgiçlik taslay::ın ve :ışın dinci ı,oeçinen medrese öjirencileri.
7 sırık hamm:ılı: Bir h:ımm:ılın y:ı <.kı tek hayvanın t:ışıy::ım:ıya<.'<ljiı, :ır:ılxı ile de götürülemeyen ajiır
vey:ı hacimli yükler. iirnejiin dolu fıçıl:ır, �·ok hüyük t:ışl:ır, dişhud:ık :ıjiacınd:ın uzun sırıkl:ıı'1
h:ıjil:ınır; en :ız dört h:ımm:ıl, sırıkları omuzl:ıy::ır:ık yükü orta<.l:ı denı.,oeleyerek t:ışırl:ırdı. Önlt•rin
de de hir v:ır<.l:ıcı hajiır:ır:ık yol a<,�ırdı.
8 H:ıvz-ı H:ıydar: lley:ızıt Mey<.l:ını. Ali Haydır (Yuluji) lley'in şehreminlijii Chelt'C.lly•• lı:ışk:ınlıAı >
döneminde 1923-1 924 yıll:ırınd:ı. mimar Asım Kiimürdiojilu t:ır:ıfın<.l:ın diizl'nll'ııc ll ve· ıııc·yc l : ı ı ı ı ı ı
ort:ısıruı ov:ıl hir de havuz y:ıpıldı. O z:ıın:ın, H:ıy<.l:ır lley'in eseri olduğu i�·iıı lııı lı:ıvıı�'ı l l:ıv 1. ı
H:ıyd:ır denilmişti.
91
beygirlerinin boyunlarına çıngıraklar takılmış. Ver meteliği, istersen Cinci
Meydanı'nı, istersen Fatih'i boyla...
Hepsinin içi de pıtrak mı pıtrak. .. Atlara kamçının sapıyla tekmeyi ve
riştirir veriştirmez, elebaşı arabacıda türkü hazır; fakat arabaya müteallik
olanları daha makbul. Mesela:
Yahut:
Arabası camlı,
Alacahamamlı;
Donini dola boynu, donini vay/
Takır tukur yol tutulmuş. Hep bir ağızdan avaz... Sokaklar çın çın çınla
mada . . . Sürücü beygirlerindeki erkek çocuklar da önde, etrafta, arkada . . .
92
!erinin kuradalıktan (yaşlılık ve zayıflıktan) geri kalması da haritada var...
- Amca sıkıştım, dur da ineyim! diyerek, onluğa yandı deyip başka
a rabaya kavança olanlar (geçenler) da çok...
Kadırga'daki Cinci Meydanı ana baba gününden farksızdı.
Bir tarafta pedavra (çatı) tahtalarıyla Amerikan bezlerinden yapılma
iki, üç tiyatro. Borulu, davullu, zilli muzikaları, komikleri, aktörleri, kan
tocu kızları tamam. Bir tarafta kocaman bir çadır. tlerisinde gümrük ha
malları omuz omuza vermişler; ciyak ciyak öten kısa zurna ve gümbür
c.liyen davulla Kürt oyı.ınundalar... Beri yanda barakalar: Kutb-ı Şimalinin
(kuzey kutbunun) ayı balığı, Afrika çöllerinin timsahları, Amerika or manlarının
yaban öküzü ... Daha ötede daha küçük kulübeler. Hava tüfe
�ile nişan atacaklara çığırtkanlık eden, düzgünlere bulanmış bıraf, yani
" ınotoskop" adlı, hareket eder resimler gösteren kutular... Daha öbürün
e.le Çin ü Maçin saraylarının panoraması . . .
Para dolabı başka nesneler de çok: Sinirin sağlamlığını saatinin yelko
vanıyla bildiren makine, yani iki sapından tuttun mu kolları titreten ma
hud (bilinen) dinamo. .. Pazının sıkılığını numara ile gösteren alet, yani
avuca tükürüp balyozu babaya indirdin mi, halkası yı.ıkarı çıkan demir
'
�·ubuk .. Pençenin kuvvetine alamet. Doktor Mazhar Osman'dakinin eşi
mengene. Avuçlayıp da ibresini nihayete erdiren Kara Ahmed pehlivan .. .
Sakız leblebisi ile "tek mi çift mi?" oynayıp mütemadiyen yutanlar.. .
�cınsiye üstüne iskambil kağıtlarını açıp kesedekileri çekenler. .. Fırdön
dü tahtasından boyuna cebellezi edenler (ceplerine para atanlar)...
Başka taraflarda da neler yok? .. Adım başında, yiyecek, içecek satıcıla
rından maada (ayrıca) mezad malcılar, Eyüb oyı.ı ncakçıları, baloncular, ni
yetçiler, hacıyağcılar... Meydanın ilerisi de başka güna (türlü)... Orada da
havalanan kayıklar, dönme dolaplar, atlı karıncalar. Salıncaklarda gene
hep bir ağızdan çıngır çıngır bağırtı. O zamanın en harcıalem türküleri:
"Ciındallı", '"Entarisi ala benziyor", "Karga da seni tutarım aman", " Kırmı
ı.ı gül takarsın", "Anne ben hastayım", "Eğil dağlar", "Felek bana neler etti",
"Sandık sandık üstüne", "Hekim dükkan şişeleri parlıyor", "Oduncular dağ dan
odun indirir", "Adanalı", "Konyalı" ve "Ah yalel yalel" ilh ...
Bu salınca kları tercihte de, a rabada olduğu gibi önden gözetilecek
mühim noktadır: Hangisinin sahibiyle yardağı (yardakçısı) alaycı ve hok
ka bazsa , hangisi daha çok türkü biliyor, şıkır şıkır da oynu yorsa ora
ya
•ı M:ızlı: ır Osman C llzın:ı nl: C I HWı-l 'J';cJ) Ünlü sinir ve :ıkıl lı:ısı:ılıkl: ın ı ı z ı ı ı : ı ı ı ı . l l : ı � ı � • \ y ltı ılı vı· .�ı
ııir l·l:ısıalıkl:ırı Hast:ılı:ııwsini kurımı�. lı:ıst:ıl:ırını ıı·d: ıvi l"llll<"< k·ki ytııııı·ıı ılı·rll'lı· ıııılı · ı ı ı ı ı l , ı ı ı
'J.I
koşuşan koşuşana ... Eğlence, şenliklilik, rağbet hususlarında Cinci ve Fa
tih meydanları atbaşı beraber idiyseler de tiyatro bozuntuları, tefarikli
(ufacık tefecik) barakalar, çalgı çağana (teO ikincisinde pek yoktu.
Onda da ötekinde olmayan, civarlardaki Tatar çocuklarının otuzu kırkı
bir araya toplanıp gayet canla başla, yarışırcasına birdirbir, uzuneşek,
üçadım, tuğra, orospubohçası oyunları ...
94
Nişantaşı, Teşvikiye
Ddterh:ıne: Osmanlı tapu dfürl'sı. Tanzim:ıt diineıııindl' Ddil·r-i Hakanı NL"zarl'lı adı altında a)TI
lıir hakanlık olarak iirgütlenıııiş. I H7J ',k· Sulı: ın:ıhıııl't kki lıin:ısına taşınmışt ır.
2 Mektep Yeınekha nl's i : l'angalıı'daki L"ski 1 l:ırp Okulunun Valikı ınagı Caddesi ı:ıı�ıfındaki lıal Kl0dı·
}'l'I" alan. ana hinad: ı n hagı msız hin;ı. <�üııümüzdt.• A�keri Müzc:nın rl'."illlı g:ılt.:n�ı c ıl:ırak düZl'l l ·
lenml'ktl:dir.
:'\ M:.akam-ı Seraskeri rL'isi: Doğnısu ··J\lakam-ı St·raskcri Dairl'si" rt· ısidir. Osma nlı �: ıv;ı ... n· �; ı n m ı ı ı ; ı
hakanhğmm fJzd kalemi olup huranm n..·isi \'«.' nuıavinleri sivil mt·murlaıd ı.
ı l;iriıli l\ ıul ı ı: ı r Ekııdi < l 8 ı 7- l ' J l l J ) y:ız:ırm lıiı\ · ıı ı, kl'z :ıdıııd:ın sı ·ız l'll igi hu 1.;'ıl . ı l ı ı w 1<· .ıl ıl.H,.ı ı
l.ı ir eserleri. eski diineıııin gl'll·neklerindl'n ol:ııı ııı:ııızuın t: ı rilıll'r y. ızııı: ı.,ı ih· ı . 1 1 1 1 1 1 1 1 11 .,1 1 . 1 1 11 1 1 1
ı ıl hır Seı�ıskerl ik!l' giil'l'V y: ıptıkt: ı ıı soııı�ı l li<':ız·:ı : ı ı : ı ı ı ı ı ıı�. ıli'ıı ıiisiindı· ı.,ı : ı ı ı l ı ı ı l'ı l.ı i'ı lı ı ı ı ı , l i l ı
Bu yemekhane geçilince, ilk olarak yana gelen Süreya Paşa'nın kona ğıydı.
Paşa, Abdülhamid'e on sene başkatiplik ettiği halde, halı1kluğu (iyi huyluluğu),
temizliği ve münşiliğile (yazarlığıyla) tanınmış zevattandır.
Orada şimdinin meşhur Emek Apartmanı var. Süreyya Paşa müştemila tının
ilerisine de Nişantaşı Apartımanı yapıldı. Köşedeki Tunuslu Hayred din
Paşa konağının arsasına da kaç tane apartıman çıkıldı. Hayreddin Paşa'nın
(ö. 1890) aslı Çerkez. Tunus valisi okutup yazdırdıktan sonra Avrupa'ya
göndermiş, askerlik de tahsil ettirmiş... Ferik (korgeneral) rüt besile
lstanbul'a gelmiş, vezir olmuş; 1878 senesinde bir aralık sadra zamlık da
etmiş. Malfımatlılığı ve dürüstlüğü söylenirdi.
Dörtyol ağzında hiila duran ve semte adını veren taş (nişan taşı) hak
kında rivayetler muhteliftir: Buraları vaktile dağ, bayır ya ; bir kavle göre,
Yeniçeriler devrinde kemankeşlere hedeflik etmiş; bir kavle göre de
Üçüncü Selim'in Nizam-ı Cedid ve İkinci Mahmud'un Eşkinci neferleri o
civarlarda tüfekle nişan atarlarmış; bu sebeple dikilmiş.
Abdülhamid, Yıldız'a yerleştikten ve has bendeganını - gerek sevgi,
gerekse korku yüzünden - yakınına toplamak arzusuna düştükten sonra
Nişantaşı ve havalisi bostan kulübelerinden, inek ahırlarından kurtularak
5
vükela yatağı koskoca bir mahalle olup çıkmış.
6
Hamidiye kelimesi bol keseden her nesneye eklenirken ne diye bura
ya takılmamış bilmem?
Aşağı doğru yürüyoruz. Bugünkü boydan boya apaıtımanların yerinde
en kalbur üstündekilerin kaşaneleri (köşkleri) sıralanmıştı. Bunların arsa
7 8
ları, çıkmış çatıları hep Ceb-i Hümayun'dan. Mansıp ve ikbal güvercin
lik misali ya, gürleyip gidenlerin veya gazaba uğrayanlarınkiler yenilere
kavança (geçmede) ...
Hepsi de selamlıklı haremli, at koştu racak sofalarla yirmişer, otuzar
odalı, içleri tıklım tıklım, kapıları Arnavut, Boşnak bekçiliydi.
Dört yanlarında koskoca ağaçlar, eflake (göğe) ser çekmiş duvarlar,
'> vükela: Vükel:i-yı devleı de denilmiştir. Osmanlıların son döneminde. Medis-i Vükela, Hey'et-i
Vükela denen lıak:ınlar kunılunda gi\rev al:ın <lxık:ın olan) devlet adamları için kullanılan "vekil
ler" anlamında (oğul lıir deyimdi.
6 Hamidiye: Sultan il. Alıdülhamid'in adını taşıyan kurum veya yer. lfamidiye Suyu, Hamidiye Ma
hallesi, Hamidiye K:ı �""'· l lamidiye Mektelıi vlı.
7 Celı-i Hümayun: Haziıw-i l lassa ol:ıı�ık da lıilinir. Osmanlı padişahların:ı ayrılan ödenek ve hu
iideneğin işlemlerini yüıiitl·n sar:ıy dairesiydi.
8 mansıp ve ikbal: l'alliş:ılı lıuynığu ile elde edilen rütbe mevki '"' gi\rev. Mansıp ve iklı:'.il bir huy
nıkla kaz:ınıldığı gibi lıir lıuyrukla da kaylıedilelıiliyordu.
96
llJJO'lıı yıllarda, llarh�re'11i11 ı·e Valiıu11uı.�ı Cııddesi '11i11 .�irişi11i11 lıa11adtı KiJrii11iimii. En stı<qda
caddenin Kirişindeki apartımanlar. kar,m,11ula hııKtlıı miize olan yemeklıane binası.
•) scrkarin: St·r-kurl'n:'"ı-yı h:ızn:ı-i .-.l'hny:ıri dl' dt:nl'n \'l' ıxıdb:ıh:ı t·n y:ıkın ki...;ilc·rııı ı kıııı·ıı.ı. kıı 111
kr> ...l'lliğini y:ıp:ın \'t•zir.
10 v:ılidc.: k:ih}':tsı: Valide.: .'>tıh:ııı kl'lhlid:ısı d;ı dc:ninli. l':ıdb:ıhm :ınnc:...ıııi lıııl,1111wı1t· ıı·ııı·.ıl ı·ılı·ıı
lıyl·y(li.
')�
arsadan bir kısmının verilmesine vaktile irade şerefsadır olduğunu, o
(•)Said l'aşa'nın hatıı�ııı. Isı. U28 ikinci cildin kı"n-ı 'anisi. sahife: 50�. .�06.
11 Aı�ıp izzet (i·ı. l'J2'ıl İzz<·t Hohı. Awp İZZ<"I Pasa ııl:ıı:ık da ıaııınır. lsıilıdat diineminde adı pek
ı.
rıık yıılsuzlukl:ıı�ı k:ırıs:ııı s:ır:ıy :ıdaıı ı 1908'de Mesnıliyet ilan edilince Türkiye'den k:u;mı�tır.
I..! Mektdı-i Mülkiye: ıHW'd:ı isıanlıul'da :ı(ıl:ın yiinet idlik okulu. Buradan (lk:ınlar kaymakam ve
n:ılıiye müdürü ataıııyıırl:ırdı. Siy:ıs:ıl llilgiler F:ıkültesiniıı lı:ı�l:ıngın sayılır.
l.i imam ve ınüczzin-ı t•vvd. s;ini. s;1lisler: Saray ha� imam ve ınüezzini ile ikinci ve üçüncü im�un
vt• ıııÜl':t.Zinlcri.
'JH
!ar; tüfekçiler, Hademe-i hassalar,14 Muzikalılar...
Teşvikiye Camisi'nin arkalan da dolu. Kilari-i sani (ikinci kilerci) İbra
him Bey'in (bayan Zihniyar'ın babası), Ihlamur'a inen mahud (bilinen)
ağaçlıklı sokakta Babıali Hukuk müşaviri Hakkı Bey'in (Meşrutiyet devri
nin adi ü ihsancı sadrazamı Hakkı Paşa), daha aşağıda Esvapçıbaşı İsmet
Bey'in15 konakları.
Karşı sırtta yaver-i hususi (özel yaver) Fehim Paşa'nın yaptırdığı kebir
(büyük) köşk.
"Saray-ı Hümayununuzdaki mer.ısim dairesinin modelinde, hem de
6
kaç misli büyüğü! .. " diye yukarıya curnal1 yetiştirmişler. Nice benzerleri,
daha da babaçkoları mevcudken, göze batıvermiş böyle, Fehim de içine
adımını atamamış. Oniki, onüç yıl evvel Han-ı Halil'e17 dönmüştü. Bö
lüklerinin hepsinde kaç tane kir.acı. Nilıayet enkazcılar.ı satılarak o da yı
kılıp gitti.
Nişantaşı ana caddesinin arkalarına düşen, cicili bicililiğiyle emsallerini
(benzerlerini) geçen Halil Rıfat Paşa Konağı şimdi (Şişli) Terakki Lise
si'dir.
Yanındaki büyük arsayı Berberbaşı Mustafa Bey yok pahasına almış,
ihya olmuştur, derler.
Güzelbahçe adını taşıyan sokakta da üç aded büyük kaşane (köşk)
vardı:
Biri serhafiye Kel Ahmed Paşa'nın (o da şimdi mektep), ikincisile
üçüncüsü Tophane müşiri18 Zeki ve devrin son Erkan-ı Harbiye reisle
rinden Arapgirli Şakir Paşa'nınkiler. Bunların yerlerine de apartımanlar
türedi.
Nişantaşı'nın önünden Cabi Sokağına sapınca mabeyinci Bekir Sıtkı
Beyin hala dur.an kırmızı renkli binası, sonra da Köse Raif Paşa'nın kışlık
ikametgahı.
l'İ hadı:mı:-i h:ıss:ı: Hadt:mı:-i hümayun da dt:nirdi. Tanzimat <lint:ınindı:n itilxıren sar.ıy iirgütün
dt: vı: padişahın k:ıııldığı tiircnlı:rdc giirev alanlardı.
I� Esvapçıbaşı ismet llcy 0843-1906) il. Ahdülhamid'in süt kardeşi ve g:ırdnıpçusu. Ünlü hally<·
Fdıim l'aşa'nın b:ıhası.
Ilı jurnal/nırnal: il. Abdülhamid diineminde kişileri suikast ve komplo düzenlemek \'l'ya dii�ıiıı
mek sudam:ısıyla s:ır.ıya ihbar etmekti.
ı7 llan-ı H:.ılil: Asmaaltı'ndaki tarihi han. 18. yüzyılda lsıanhul':ı gelen yolcular w i� arayaıılaı
,·oklukl:ı hur.ıda k:ılırlardı.
IH 'lhphanc müşiri: Osmanlı ordusu içın top ve diğı:r silahların imal "dildi!li '""''" l.ılıııl...111111 �"
nı:ti<'isi ve komut:ınıydı.
Bekir Bey'in yazlığı Göztepe'de, İstasyon caddesinde; mimarı da ama
,
tör: Nümune-i Terakki Mektebi'nin1 meşhur mezunu, Zülüflü İsmail Pa
10
şa'nın eniştesi, Babıali Tercüme odası serhalifesi Mustafa Mazhar Bey...
Köşk şimdi Varşova sefiri bay Ferid'in (Ahmet Ferit Tek) uhdesindedir.
Köse Raif Paşa Rüsumat Eminliği, Beyrut, Halep valilikleri, Teçhizat-ı
Askeriye (Askeri Donatım) reisliği ettiği halde, Mithat Paşa yetiştirmele
rinden olduğu için, öteden beri mirnlilerden...
Necmi Molla'nın şimdiki Nişantaşı Apartımanının (yerinde), tam karşı
sında da kurenadan (yakınlarından) Karagözcü Arif beyin konağı. Bu la
kabının sebebi, talebeliğindeyken değme hayalilere (Karagözcülere) taş
çıkartması. Perdeyi kunıp, şem'ayı (mumu) yakıp, cif caf caf cif cafa baş
layıp öyle bir Karagöz oynatırmış ki Katip Salih-i sani (ikinci Salih) . . . Lli
mı cimi yok, çalışkan. ve müstaidlerden de. Mekteb-i Mülkiye'nin 301
(1885) senesi mezunlarının birincisi. Dillerde çok pasaparola olmuş (ya
yılmış) bir rivayeti de ilave ediverelim bari:
Delikanlı, Kayseri'den gelme, eli avucu da yufka. Mektep arkadaşlarını
toplayıp hayiil oyununa girişti mi hepsini kahkahadan kırar, para toplar,
onunla ders kitaplarını alırmış.
l<J Nüınune-i Ter:ıkki Mektebi: 18%'<la açılan ve ı.,>ilnüınüz<leki lsıanhul Erkek Lisesinin başlangıcı
olan okul.
�O ll:ihı:ili Tercüme Odası scrh:ılifcsi: Osmanlı Hariciye Nezaretinin <dışişleril nota ve güven mek
ıuphırının y:ızıklığı (evirildiği lıümsun<la giirevli şef.
100
Eski Kıraathaneler
1 kalı:ın dı:ndisi: Osın:ınlı Dı:vlı:tinin yazı işlı:ri bürolarını yiinı:tı:n sı:kreıı:rlerin unvanıydı.
l ınüını:yyiz: Eski devlet dairclerindı: hüro şeflerine ve şube ınüdürlerinı: denıyıınhı.
ifil
kapkara ... İki yanda taş basması;' renkli veya karalajem, koca koca lev
halar: Tepesi sorguçlu ve taçlı, göğsü dizi dizi incili, kollan bileziklerle do
lu, camadan şeklinde ceketli, yani aynı aynına Tuluat tiyatrolarının kanto
culan kıyafetinde, fakat onlar gibi geçkin değil, körpe, hoşor da değil, ba
lık eti, ahu bakışlı dilberin tasviri. .. Kahve, gazino, birahane, lokanta gibi
yerlerin hepsinde karşıdan "cee!" diyen bu sima, her halde Avrupa'nın fi
tarihli güzellerinden biriydi, amma kim? Sonra gene o levhalar arasında
mutlaka karanlık, gfıhi (pis), kasvet verici manzaralar. Gök yüzüne karış
mış dağlar, lngiltere'deki Fingal mağarası, Norveç'in fiyortları...
Arada bizlere ait resimler de var: Sivastopol'daki üç ambarlı Mahmu
diye,4 Tersane'nin yirmibeş senede yaptığı Hamidiye fırkateyni, 31 3
(1897) Yunan Muharebesi akabindeki (sonrasında) Malulin-i Guzat tane
Sergisi'nin5 Mecidiyelik piyangosundan çıkma, çerçevelenmiş ipekli ve
resimli mendil...
Kıraathanelerin en hoş zamanları öğleleriydi.
Masalar bir kenara çekili, sandalyeler üst üste... Tezgahın önünde pı
rıl pırıl pirinç sigara mangalcıkları. .. Yerler süpürülmüş, sulanmış, yaş;
pencereler açık, püfür püfür esiyor; arka arsadan horozlar ötüyor.
Tavanda yenidünyalar, yani renkli cam karpuzlar. Kafeslerde Malta
kanaryaları, anaç floryalar, sekenetli sakalar; hepsi şakırdamada . . . Yoru
lup bir kenarda şekerleme kestiren ocakçıya, arka kapının dışına çöme
lip güneşlenen garsonlara:
- Haydi çeneniz kısılsın, amma dırlanıyorsunuz be! . . . dedirtecek ka
dar coşmuşlar...
Köprü başında, geçenlerde yıkılan binanın altındaki Valide Kıraatha
nesi bu şekilden müstesna... Orası sabahtan akşama kadar yol geçen
h an ı .. .
taş lı:ısması: Taş lı:l'kı, liıoğı�ıfya. Kireç taşı ÜZ<!rine işlenen şekil ve yazıların iiZ<'l tekniği ile kağı
da ııeçirilınesi.
4 Mahmudiye: Sulı:ın il. Mal ıımıd' un adını taşıyan ve 1814'te deniZ<' indirilen kalyon türünden sa
vaş ,.;eınisi.
5 M:ı'lulin-i Guz:ıt line Sergisi: 1897 Osm:ınlı-Yun:ın s:ıv:ışınd:ı y:ıı-.ılan:ın askerlere yardım kam
p:ıny:ısı.
102
/lir kım11//11111e oııiiııde ııargilejiık11nlıılt111/111:
10.f
Salih, Hacıvad'ı Şeyh Küşteri meydanına çıkarırken, perdenin önüne
taktığı yaylı muşambayı tiyatrolarvari çıngırakla kaldırır, deve derisi çen
gilerine Penız'un "Nale-i cangah", Şamraın'ın "Yandan yırtmaç fistanlar",
Küçük Virjin'in "Güvercin" kantolarını söyletir; Beyoğlu dansözlerinin
"Maçiç" danslarını yaptırır, Mınakyan usulü "Masum Delikanlı", yahut
"İhanetin Encamı" gibi dramlar da oynatırdı ki, kapıya asılan resimli ilan
larını unutamam bir türlü ... Tuzsuz Bekir, Razzakizade'yi yatırıp göğsüne
çökmüş, gırtlağına kocaman bir huni sokmuş, lıkır lıkır zehir içirtiyor.
Yaşlılar Karagöz'deki bu yeniliklere kızarlar, "buna bid'at (uydurma)
derler efendim; bid'atin de hasenesi (güzeli) değil , seyyiesi (kötüsü)" di
ye atıp tutarlardı.
Çarşıkapısı'ndaki Sarafiın'in Kıraathanesi bir vaktin enikonu umumi
kütüphanesiymiş. Yevmi cerideler (günlük gazeteler), risale-i mevkuteler
(süreli yayınlar), bunların cild cild kolleksiyonları, çeşid çeşid romanlar...
Beğen beğendiğini oku .. .
Devrin bütün üdeba (yazarları) ve şuarası (şairleri), ehl-i kalemleri
(yazıcıları) oraya müdavim: Şinasi, Namık Kemal, Ebüzziya , Ali Bey, Las
tik Said Bey, Ahmed Mithat Efendi, Muallim Naci, Şeyh Vasfi ...
IJeyazıt'ta, tramvay d ura k yerindeki Merkez Kıraathanesi, Aksaray - Di-
1ı l.c 1111..':ılıl:ır l:tkımı: < >snı:ınlıl:ınn son dünl'ınimll' lsı:ınhul'd:ıki t::ılgınl:ır kl'ndi :ır:ıbrıııı l.ı l ııı ıııı lı 111
ı·:ı olu�tuı�ıı�ı� men."itıpl:ınnın iicl'rli lıl':-.c..·rli ı:ıkııııl:ır lı:iliıu.lc s;ın:ıt icr:l l'lllll"kriııi .·..ı1:l.1111.ık1.1\ılıl.11
ltl'I
Aşağıki köşe, yani eski Osmanbaba Türbesinin yamacı da meşhur
Fevziye Kıraathanesiydi. Sinema yapılacağı söylenen, hala arsa halinde
duran yer.
Fevziye'nin cadde üstündeki yan penceresi her akşam meşgul. Bab-ı
Seraskeri Tahsilat Komisyonu reisi ferik (korgeneral) Arnavut Mustafa
Paşa'nın makamıydı; yanında da hanende (şarkıcı) Osman Bey.
Rahmetli paşa, kalıplı, kıyafetli, gayet yakışıklı, kırlaşmış dolgun bı yıklarına
rağmen, genç simalıydı. Çalgı bulunan gecelerde oradan eksik olmazdı. İşte
inces:.ızı burada dinle. Ya Tatyos, ay kemençeci Vasi! , ya da Memduh'un
idaresinde, piyasanın en namlı sazendeleri (çalgıcıları) ve okuyucuları : K:.ımınl
�em5i, udi Selim, hanende Karakaş, Astikzade Bo ğos, Ahmed Bey...
Sonraları yenilerden Zafiraki isminde bir kemani türe mişti ki hem yayı
kuvvetli, hem musikiye hakkıyla aşina, hem de zarif, çelebi. Giriştiği
fasılfar da hep müntahap (seçme) ...
O günlerde lstanbul'un en musikiperverlerinden biri, belki de başı,
Mustafa Paşa merhumdu . Sarıgi.izel'deki konağında yapılan ahenklerde
kimler yok kimler? Memleketin en yüksek üstadlarından, şöhretleri afaki
tutmuş, kolay kolay ele geçmez, hiçbir yere adımını atmaz, müstağni
(tokgözlü). nazlı kimseler: Tanburi Cemil, udi Nevres, udi Şekerci Cemil,
hanende Hafız Kirami vesaire...
106
Beyazıt'dan Saraçhanebaşı'na
1 şit:ıiyyt': KL'ilık ik:ıınt'tg-:Uı. lst:ınhul'ı.kı 18. yüzyıl sonl:ırın:ı doğnı g.,ı.,n.,kleşl"ll y:ı�:ıııı:ı ıliit.•·ıııııc·
giire v:ırlıklıl:ır y:ız h:ışınıl:ı Jloğ:ızi�·i kiiyl.,rint'. K:ıılıkiiy Vt' Yeşilkiiy"ılekı y:ı1.lıl, ı-..�ı-ı.- 11 111· ı.1>1 11
ııı:ıkt:ı, kışa doğnı kent mt'rkezimJ.,ki kon:ıkl:ırın:ı dfınmt'ktt'ydilt'r.
'°'
Serasker Rıza Paşa 'nıtı yaptırdığı Vezneciler'deki Letafet Apartmanı. (Foto: Selahaddin Giz/ESer
Tutel Koleksiyonu)
108
nesi. Eczacılığın Rumların, Ermenilerin elinde olduğu sıralar, Türkler ara
sında bu mesleği tutan, ilk dükkan açan merhumdur. Sanatının ehliydi.
Nişantaşı-mişantaşı gibi ta nerelerde oturanların çoğu ilaç yaptıracaklar
mı, "Kanzuk'', "Della Suda" filan gibi eczaneleri kaale almayıp (önemse
meyip) buralara kadar adam koştururlar.
Serasker Rıza Paşa inşakerdesi (yaptırttığı) olan Letafet Apartmanını
oracığa çarçabuk çıkıvermişti. Bir evvel (ilk) bahar mahallemizden yazlı
Aa gittik; Kasım girmeden dönüp de bir bakalım ki Fesçi Mürtaza'nın,
tatlıcı Şamlı'nın, Şems Kıraathanesi'nin, Feshane satış mağazasının üstün
4
de koskocaman bir kallavi! .. Yanıbaşındaki Birinci Daire-i Belediye de
mostr.alık. Harap mı harap; sıvaları dökülmüş, pencerelerinin üstüne tah
talar mıhlanmış, altlarındaki camlar gazete parçalarıyla yapıştırılmış, eğri büğrü
dışarı sarkan soba borularından aşağıya zifirler damlamada; ne kadar
sokak köpeği varsa hepsi önünde, duvarlarının dibinde. (Bur.ası Konseıvatuar
yapılacak olan yerdi.)
Borazan Tevfik'in bir latifesini daha söyleyeyim: lstanbul'a misafirliğe
5
gelen Almanya İmparatoru il. Wilhelm, surları görmeğe gittiği sırada,
oradan geçerken sormuş:
- Bu bina her halde tarihi olacak. Eski sipahilerinizin ahırlarından ba
kiye midir? ( kalma mıdır?)
Arabada karşısında oturan mihmandarı Arapgirli Müşir Şakir Paşa :
- Hayır haşmetmeab, Bizanslıların zamanından kalmadır; Konstantin
burada otururmuş! cevabını vermiş.
Direklerarası'ndayız. 6 Semtin şenlikliliği o zamandan yadigar. Rama
zanlarda her gece, kışları da cu ma ve pazar geceleri kaç tane tiyatro: Sa
raya alınmadan evvel Abdürrezzak, Kel Hasan, Şevki, Mınakyan; aynca
at cambazları; lastik kulakla dinlenen fonograflar, canlı fotoğraf kutuları,
çaycılar, kahveler; hatta dükkanların birinde resim sergisi.
Derünunda (içinde) Üsküdarlı Ali Rıza Bey, Kuleli İdadisi (Lisesi)
'i llirind Daire-i lldediye: JH(ıH'de yapılan düzenleme ile lsıanhul 14 belediye dairesine aynklı. ili
rind Ofüre Yenikapı. Süleymaniyı:. llnkapanı semtleri ile Sulı:ınahmeı'e kadar olan kesiıııi k:ıp.'1
yordu. IH77'deki düzenlemede ise kent 20 daireye ayrıklı. lleyazıı w (evresi Birinci Dair<·, Sulı.ı
nahmeı \'e çevresi ikinci Daire. l':ııih Ü(üncü Daire oldu.
-:; il. Wilhelın'in ziyareti: 18-22 Ekiın 1898 t:.ırihlcrindc İst:.mhul'da il. Alx.lülhamid'in kc unıHll c ıl.ııı
Almanya imparatoru ve eşi. Topkapı s,ııoıyı'nı. ArkL�ıloji Müzesini. surları gezdi. l lıılwım ıllı·ııı
Yatı ile kentten aynklı.
(ı Direkleıoır:ısı: 19. yüzyılın ikinci y:ırısınd:ı VL' 20. yüzyılın h:ışında lsıanhul'un ı•)':lı-ıur ııll'rl\l·ılı·
rindendi. Bayezit! Camiiden :;ehz:ıde Caıniine u7"ınan cadde hoyunc:ı ııv:ıınıl:ır. ı·algılı k:ılı\'dı·ı
mnh:ızlı:ınder. oı1aoyunu. kar:ıgiiz, meddah giisterilerinin sergilt"ndiAi yı·rlı·r \•:ırılı
kozmografya muallimi yüzlY.ışı Ahmed Ziya Bey, Tepedelenli Kamil Bey,
Tekezade Said Bey, Asaf Bey ve tığ gibi mülazim (teğmen) Sami Bey
(üstad Sami Yetik) gibi ressamlarımız ve tabloları ...
Direklerarası nihayetlenince sol gene bir çıkıntı yapardı: OsmanbalY.ı
Türbesi. Aman yarabbi, öyle sakar bir türbedarı vardı ki ömrü günü so
7 Satlalıadcı: Bu 'ıbıla Nevşelıirli Oamatl llır:ıhim l'aşa'nın W. 1730) L:ile Oevri'ntle K:iğııhane'tleki
Satl:ilıad kiisk n· lıalı\'elerini yaptırttığı lıeliıtilmek istenmiştir.
X St"lıil: H:ıyır idıı kaynak suyu. lıelirli günlenle de şerlıeı tlağıtılan vakıf kunımu. Üstü kulılıeli,
�·evresi p:ınn:ıklıklı sl'lıilll'r işlek caddelerde ve kiişe lı:ışl:ırıntl:ı yapılır, hizmet için selıiki ve sa
kalar giirevk·ntlirilirdi.
9 Muzika-i Hümayun: 18:11 'de kuml:ın Osmanlı lı:ıntlo takımı. Bu kunıluşa eleman yetiştiren lıir tle
Muzika-i Hümayun Mekll'lıi vardı.
1O fevkalade komiser: Özerklik tanınan Osmanlı eyaleılerıne gönderilen ve devlet adına yerel hükü
ıneıin cahşmalarmı izleyen vezir ve müşirlere deniyordu.
110
<.iımhuriyet dö11emi11de Beyazul Me)'danı.
11 Mcdis- i Vükcl;iya dülıil: Ya da aynı anlamda Meclis-i Vükclüya memur denilirdi. Osmanlı lı11lrn
ıncıkrindl' devlet haka111 olarak giln'\' alan fakat 11J.zırlık (hakanlık) gorrvi hulıınmay;ın dı·ıH·uııılı
\'l'Zirkn.· deniyordu
1 ! kurlı-i sdırırari: l'adisalıa yakınlık . il. ı\hdüllıaıııid <löncmindc lıu padisalıla ilhl<i'I 1\1 .. ı......dn kı
adamları genellikle Yıldız: Sarayma yakın �eıntlcn.k nttırınakıaydılar.
l ; zıllulLılı: Zıllullah-i fi'l-o.iknı de Jl'ıuıdi. ···L11nıııııı ynyu::lııH.kki giılgrsi" aııl.1111111.ı 1•.ı·kıı lııı ·.ıl.ıı
Osmanlı pa<lişahları icııı kullanılınışıır.
111
Yüzyı/11 başmda Direkk'Tarası.
15 Harem-i Hümayun masraf nazırı: Saray haremi ile il�ili harcamaları yürüten yetkili.
112
halde mabeyinlerinde (aralarında) adı (Çocuk) ...
Horhor Yokuşuna geldik. Zamanenin Hayriye Lisesi, o vakitler vüze
r.tdan (vezirlerden) Bursa valisi Münir Paşa Konağı... O çatı da netameli
lerden (uğursuzlardan). Biter bitmez nazara gelip yukarıya (Yıldız Sara
yına) gamzedilmiş (jurnal edilmiş), paşacağız da soluğu taşrada almıştı.
içinde bir düğün olmuştu ki, meded Allah... Elimden tutarak götürdükle
ri ve gördüklerim hatırımda: Sokak mahşer mi mahşer; araba, araba, ara
16 kandilli temenna: Osmanlı usulü bir selam. Yarı bele kadar eğilip doğrularak sol el göbek üzerimi•·
iken sağ elle de yerden başa doğru saygı hareketinde bulunmaktı.
17 Suphi Paşa Konağı: Aksaray Horhor'da, Samipaşazade Abdüllatif Suphi Paşa'nın 0818- IHHtı) kona
ğı. l 966'da ölümüne değin Hamdullah Suphi Tanrıöver'in oturduğu konak günümüzd•· J , ı a n h ı ı l
Üniversitesine aittir. Sermet Muhtar'ın tanıııığı köşk ve konakların hemen hemen ıaıııaıııı, '>ıı p l ı ı
P aşa Konağı gibi birkaç istisna dışında zamammıza ulaşmamıştır.
18 Arap bacı: Eski lstanbul ailelerinin köle pazarından satın alıp yetiştirdikleri ve ev l rnlkııulıııı "'Y<l ık
lan zenci kadınlardı. Bunlar, çocuk bakımı, mutfak işleri yaparlar, hamama, çar�ıyu puzıırıı ııı•h•k ı
de ailenin kadın ve çocuk bireylerine koruyuculuk ederlerdi.
11.1
Beyazıt'dan Aksaray'a
1 C:cm: ıl l':ış:ı Kon:ığı: l'iyer Loti Caddesi girişinde günümüzde Eminiinü Belediye ll:ışk:ınlığı ol:ı ıı
hin: ı.
2 H:ıs:ın l':ış:ı : (ii. 1748) Afyonlu olup yeniçerilikten yetişmiştir. 174�- 1746 yıll:ı rıııd:ı s:ıı l r:ız:ııııd ı.
lley:ı zıt't:ıki külliyesi dnıi. �·esme. sebil. mektep ve h:ın birimlerini k:ıpsıvorı h ı . < iiiniiıııii 1.ı· l ı ı ı ı ı
l:ınl:ın. H:ıs:ın l':ış:ı H:ını'nın hir hiilümü kalmış, Ordu Caddesinin genislcıilnll'slııd" kiilliyt•nlıı ı:ı
m:ımı yıkılmıştır.
'"
saklı, kukumav gibi talebeler, çıtırpıtır, çıtırpıtır mekteplerine
bir gider
gelirlerdi ki. ..
Koska Caddesi şimdikinden çok daraşken, aşağısı büsbütün ensizle
şirdi. Az çok bir fikir mi edinmek istiyorsunuz? Cağaloğlu'ndaki İran Se
farethanesinin yanından inen yokuşun bıçak tersi kadar genişini gözü
nüzün önüne getirin... Bu dapdaracık yerde ramazanlarda, kandillerde
3
araba piyasalarıyapılmasına ne buyurulur?... Bu piyasalar 300 küsur se
ne kadar devam edip durmuş, sonra Şehzadebaşı'na göçetmiş.
4
Yolumuza devam edelim: Llileli'deki Harikzedegan Apartmanlarının
olduğu köşede, cami ile kapı-karşı olan konak, Süvari Dairesi reisi Aksaç
Mehmed Paşa'nın .. .
:\ piy:ısa: Osm:ınlıl:ı nn son di'ıneıııınde lsıanhullul:ırın yaya veya ar:ılı:ıl:ırla y:ıpııkları akşam gezin
tileriy<li.
116
laleli'den Aksaray'a atlı tramvaylamı geçt(�i cadıle parke taşt�ı·dı. Dalıa .�mıra lnı alan çıkan
ya11g111/11r sumıcıııula bii;riik luısam uğradı. C11111/111r�)'el döneminde de geni,�letilerek
bııgii11k11
lıalini aldı.
Ye-?iltulu mha 'ya vardık. [) u ismin sebebi de k i.i 1;Lırel\ ı ı ıl·\ d, 1 1 1 1 1 1 ' ı ı ı .ı
sında , ye-?ile boya l ı . ta lıt:ı . çık rıklı hir tul u mha nı ı ı bu l ı ı ı ı ı ı ı : ı. -.,ı
Etrafında sıra sıra kahveler. Yazları masalar, iskemleler dışarıda. Daire
dönüşü, kalem efendilerinin, mümeyyizlerin, ketebelerin uğrağı olmakla
beraber, bütün şık beyler de orada. Gözleri mavi gözlüklü, kolalı göm
lekli, parmaklarının arası kalın sigaralı, öbür ellerinde fırıl fırıl baston ve
ya şemsiye, gelen geçen hanımlara ışmar geçenler...
Yukarıda da bahsettiğim gibi, 300 tarihinden (1884'ten) evvelki rama
'
zanlarda lstanbul'un en keyifli, civcivli tarafı orasıymış. Katar olmuş ku
palardaki' yaşmaklılara6 çeşınl çerez (göz eğlencesi); geceleri meddah,
Karagöz, incesaz ... Hayır, tiyatro, miyatro yok. O biricik, Gedikpaşa'da . . .
Şehzadebaşı ve Direklerarası o vakitler sinek avlıyor. Ezandan sonra ka
ranlık, zulümat.
Köprübaşı'nda , Üsküdar'da, ötede-beride hayli Valide Camisi7 bulun
duğundan, buradakinin kime ait olduğunu bildirmek gerek: Abdülaziz'in
annesi Pertevniyal'in... 1870'te yapılmış. İçindeki ''Allahü yu,-aımiküm "
levhasına, oğlunun (Abdülaziz'in) yazısıdır, derler. Aksaray yangınından
sonra cadde genişletilirken Valide'nin türbesi geriye alındı. Derununa
(içine) muallak (asılı) Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere min yatür
resimlerinde, göze görünmediği halde pertavsızla bakılınca hacıla rın
bile gözüktüğü rivayet edilirdi.
Caminin arkasındaki Pertevniyal Lisesi, şimdiki kübik şekline girme
den evvel Mahmudiye Rüştiyesi'ydi.8 Şakirdanının (öğrencilerin) çoğu
fukara-yı sabirin (yoksul ailelerin) evladları. Bayramlarda avaidleri (harç
lıkları) dağıtılırdı. Civar çocuklarının mahalle mektebinden sonra ilk
merhalesi orası. Çıkınca, Serasker Kapısına dört mecidiye aylıkla katip
olmak isteyenler Beyazıt'ta Jandarma Dairesi binasındaki (şimdiki Dişçi
Mektebi) Menşe-i Küttab'a', zihni evveller (zekiler) de yukarıdaki 'Nfı
mune-i Terakki'ye veya vaktiyle sadrazam Mütercim Rüştü Paşa konağı
olan Vefa İdadisine (Lisesine) taşınırlardı.
5 kupa: Kapalı atlı ar:ılıa. llu ve lıenzeri olan lando, lstanbul'da, Tanzimat'tan önce ve sonr:ı en
yaygın taşıt ar:ıcıydı.
6 y::ışm:ıklıl:ır: Fer:ıce ve yaşmak denen üstlük ve peçe ile örtünmüş kadınlar. Eskiden lstanbul ha
nıınları :ır:ılxıyla da olsa sokağa çıktıklarında uzun ve hol fer.ıce giyip yüzlerini de ince bir tül
olan ve daha güzel giirünmelerini sağlayan yaşmakla iirterlerdi.
7 Valide cfımileri: Padişah analarının lsıanlıul 'da yapıııtııkları büyük dmilerdir. Eminiinü, Üsküdar,
Aksar:ıy, Dolmalıahçe Valide dmileri lıunl:ırdandır.
8 rüşdiye: 1838'den lxışlay:u�ık isı:ınlıul'da, 19. yüzyılın ikinci yarısında da taşr:ıda açılan ortaokul
düzeyindeki eğitim kuruml:ınn:ı deniyordu .
9 Menşe-i Küttah: Menşe-i Küttalı-ı A'keri adıyla da bilinir. 1876'da açılan ve ordu için sivil memur
yetiştiren okuldu.
118
Mimar Kemalettin /Jey'in yaptı,qı Harikzedegtin AjJartımanları ve çevresi (1920).
Pa
.-;a ile berabc.:r, meşhur Seraskc.:r Hüseyin Avni Paşa da aynı sınıfa dahil
olmak üzere, ilk erkan-ı harble rden (kurmaylardan). Harbiye'de hocalığı,
Kars Kalesini zorladığı sıralar öyle bir vaziyette sıkışık kalmış ki,. apa nsı
zın yükleniver. gafil avlayıp kat ün ederek pıtrak gibi esir, top, ccph:ııw
topla . . .
Za rifcağız h ürü n kıtala rı n ı ayakl:ı ndırıyor; gece baskını yapaca k. h..
nerler, ıneş a l e l e r yaktırı p, horub r. trampetler çaldıra � ;aklım, köy d i ( Q i ' ı ı ı ı ı
ne gider gibi, ;ı hı a la hey s;ıvlet ( saldırı ) etınc.:z mi( . . Moskotlu d:ı k ı · ı 1< liı ıı
d e n k alıp. burnu bile kanamadan, b<: rzalıtan (boğazdan) k ı ı 1 1 ı ı l ı ı ı : ı 1. ı ı ı ı'
Selimp: ışa Yokusu dedikti. Bu hazret ele il. Mahmııd ' ı ı ı ı Yı · ı ı i ı ı · ı i l « ı ı
kaldırdığı günlerin s;ıdraz amı. . . Dişli ve aca rlarclannı ış. 1 8+ı ·ı "ı l< ı ı .� l ı .ıı
i l ')
binde orduya serdar olarak Varna'yı muhasaradan kurtarmak, Tuna'yı
tutmak için Karadeniz'e çıkmış. Varna teslim olunca haydi tepetaklak
sürgüne...
Aksaray'ın göbeğine geldik. Sağdaki caminin banisi (yaptıranı), Fatih
Sultan Mehmed'in vezirlerinden Murad Paşa, şadııvanı yaptıran Genç
Osman'ın (1618-1622) katili Sadrazam Kara Davut Paşa, dış avlusundaki
kahve de, İstanbul'un kabadayılığı ile ün alan Aksaray'ın "Onikiler"inin
aramgahı (oturdukları yer)... Bir romanımızda hepsini anlattık. Uzun
uzadıya maceralarını geçtik amma gene sayalım: Kahraman Bey, Arap
Abdullah, Karakulağın Lfüfi, Kadayıfçı Ali, Sakızlı Yusuf, Gümrüklü Şa
hap Bey, Kavanoz Mehmed, Kazasker Ahmed, Endenınlu Mehmet Bey,
Dragon Ahmed, Mektepli Raşid, Dökmeci Hayrullah...
tık reisleri Kahraman Bey; o vurulunca başlarına Arap Abdullah geç
miş. .. İşleri güçleri o kahvede toplanıp kumpas: "Nerede hangi yosma,
hangi ev tavuğu var? .. Yumurtadan sağlamlardan kimler ortalığı karıştırı
yor? .. Aksaray'dan geçen kadınlardan kim tek başına, eli sübyanlı veya
peşi kocakarılı?... "
120
herifçioğlu haydi duvardan içeri... Saldırma elinde, kadını önüne katar
katmaz fırlamaz mı kapıdan dışarı?...
Aksaraylı Ata'nın da maceraları çok. Bir taneciğini anlatalım: Caddede
bir fıngirnozun peşine düşmüş. Çabuk anlaşmışlar. Kadın, usulcacık evi
ni tarif edip "yatsıdan bir saat sonra bekliyonım" demiş.
Ata çekmiş kafayı; sağa sola yalpalaya yalpalaya sokağa dalıp çalmış
kapıyı, dalmış içeriye...
Bir kıyamet... Or.ısı yüksek zatlardan bilmem kimin hanesi imiş. Tak
yesi başında, kürkü sırtındaki efendicağız: "Yetişin bekçiler, polisler,
Onikiler bastı! ... " diye bar bar bağırırken Ata'da bir kaçış ki,
Meğerse sarhoşlukla bir kapı ötesini çalmışmış! ..
'''
Ayasofya ve Sultanahınet Civarları
ı Soğukçeşme Rüşdiyesi: ı875'te Soğukçe�me'de açılan ilk askeri ort:ıokull:ı nl:ın. llımı .•ı ııwıı •111'1 '
Adli Tıp binası ve daha sonr-.ı d:ı Devlet Güvenlik Mahkemesi olar.ık kull:ınılınışıır.
"· '
Ayasofya Camii ve
2 :j;ıın kuınisi: Örgüsünde ipek de lıulun;ın kalın \'e değerli dii�eıııelik kuma�.
124
Tarih bilgiçliği taslamak gibi olmasın amma önüne
kadar gelmişken biraz da Ayasofya'dan bahsedelim:
lstanbul'a kendi adını takan Büyük Kostantin, ilk ola
rak 325 senesinde kurdurmuş. Sonraları bir iki kere
yanmış, genişletilerek tekrar yapılmış. 1. Jüstiniyen
527'de Şark lmparatorluğu'na geçtikten sonra meşhur
Nika İhtilalinde bir daha kül olmuş.
Bu sefer paçaları sıvayan o. Meramı öyle bir kilise
yaptırmak ki eşi yeryüzünde görülmemiş olsun. İm
paratorluğun her tarafındaki en meşhur mabedlerden
sütunlar, mermerler, nakışlı taşlar getirtmiş.
İşi üstüne alan iki mimarın ikisi de bizim yurdlu.
Biri "Tralles"li (Aydın'ın pek yakınına düşüyor) Ante
miyüs; öbürü de "Millet"li (Miliis'ın garbinde ve sahil
de) lzidor.
Fatih, lstanbul'u alınca Ayasofya'yı camiye çevirip
bir minare dikmiş. il. Selim (1 566- 1574) bir minare
daha , 111. Mu rad (1 574- 1595) da diğer ikisini eklemiş.
�imdi ele Bizans eserleri müzesi .
Birkaç sene evvel yanıp yok olan Adliye Binası,
buranın enseköküne Dfııii'l-fünun olarak çıkılmadır.
Abdülfıziz devrinde Evkaf, Ticaret, Maarif daireliği et-
· - --- --- rni ;ı. Abdülhamid 'in cülGsundan ( 1 876) sonra sağı
Adliye, oıtasının üstü Ayan ve altı Mebusan Meclisi, solu gene Evkaf ol-
muş. 1 908 Meşrutiyetinin ilk Millet Meclisi gene orada açıldı. Nihayet
yalnız Adliye iken yandı gitti .
Ayasofya 'nın dış avlusundaki caddenin karşısındaki sıra sıra kahveler
de iskemle çürütenlerin hemen hepsi de yobaz gürühu ve ipsiz sapsız
lardı.
Su lta nahmet Meydanında park, tarh, yeşillik, parmaklık, kaldırım ne
gezer? . . . Önünde salaş bir çatı adı Millet Bahçesi. Karşısındaki taş mck
tep3 de !nas Rüşdiyesi. Bacak kad:.ır yavrucuklar başlarında başöıtülcr,
sııtbrında yckJirmelcr. e l l e r i nd e gergefler. taşınıp dururlardı.
Alman Çeşmesi . son Almanya imparatoru il. Wilhelın'in 1 89H'dl' 11111-
hibb-i hassı (özel dostu) Sultan Abdülhaınicl'i ikinci ziya ret in i n lıaı ır:ı .o;ı
5 t:ı .� ınt'."klep: Bin�ısı ki rgir ol:ın eski okulbra deniyordu. St>zü edilen okul. S ı ı h : 1 1 1 ; ı l 1 1 1 u-l ' h • k l < .ı ·\ ıı
K'11fa Sıhy:ın Mekıdıidir. (;(iııüınüzdl' Türk Edehiy:ıtı V:ıkfı t'1r.ıfınd:ın kııll:ııııl111: ı l<ı:ıılıı.
'"'
Yiizyı/111 haşmda Sıılta11 a11nı ed Camii, Dikili/aş ve hurmalı sii/1111.
obrak oracığa kurduruldu. Resm-i küşadını < açı l ı ş ı n ı ) pek iyi bilirim. Ka
faları sorguçlu elçik:r; yt:rl i vezirler, mü şirle r birbirlerine girift oldular (gir
galib a ku rba nlar ela kesikli: seyircilerin çoğu c.hı pestile dündü idi. Senesi
Bun la r an:ılarına. lxıhab rına pay verınis,lcr de böyle taş kesil miş -
lcr1 • . .
deki A p o l l o n ı\l :ıhedi nc konı rnış. Buray:ı taşıta n da glıy:ı Büyük Kons-
ı Sı:l ı r i y : ı r :\�: ıl h'Y l l : ı s ı ı w ı l lı Hir:ıdl' r: A r: ı d: ı ki dt ı... ı l ı ı k gt:rl'gi y: ı zı snı : ıl:ırd:ı \'t' hiı:ı pl:ın..l:ı. A l m : ı n
\ : ı imp: ı r:ı ı ı nu i l . \\ - ı l l ı d r ı ı 1 1 1 . l l . :\hdüll1:111 ıi 1..l "t: --sc. l ı r i y : ı r Ag: ıl ıt·y ·. p:ıdb:ılım d:ı lıgen�ıı imp:ır;ı
126
tantin. Yılan kafalarının ne zaman koptuğu kestirilemiyor.
Daha arkadaki . Örme Taş Sütunu VII. Kostantin P o r ırf ogenete atfedi
yorlar. Resimli tunç levhalarla kaplıymış. lstanbul'u karman çorman
eden N. Haçlılar (1204) tunçların hepsini söküp para yapmışlar...
Meydanın görüp geçirdiği badireler hesaba sığmaz. Vaktiyle Hipod
rom, yani at ve arabaların yarış yeri iken ne ayaklanmalara, arbedelere
(çarpışmalara) sahne olmuş. Hatta bu koşuların birinde gırtlak gırtlağa
gelen yarışçılar derhal barışıverip imparatorun aleyhine kalkmazlar mı?...
532'de patlak veren ve sekiz gün süren meşhur Nika lhtilali... şehir
alevler içinde, kan gövdeyi götürüyor, imparator Jüstinyen'de fare deliği
bir paraya...
"Dayan!" diyen, aktristlikten yetişme karısı Teodora ; ortalığı mayna
eden de general Belisar. Herifcağızın (sonradan) ama halde dilene dile
ne can verdiğine dair rivayetler vardır.
İstanbul bizlere geçip orası At Meydanı adını aldıktan sonra da ana
baba günleri tümen tümen: Avcı Mehmed'in zamanındaki Vaka-i Vakva
kiye; il. Mahmud'un yeniçerileri kaldırdığı sıralardaki herc-ü merç (karı
şıklık); biraz berisinde, Meşrutiyet'in 31 Mart Vakası5. ..
Sultanahmed Camisi'nin minarelerinde 14 şerefesi var, bundan da an
laşılacağı üzere 14. padişah 1. Ahmed'in (1603-1617) inşagerdesi (yapısı);
mimarı da nur içinde yatsın, Sedefkar Mehmed Ağa...
Süleyrnaniye'den sonra lstanbulumuzun en yüksek bir abidesi olduğu
aşikardır; Türk'ün büyük sanatkarlığı her noktasında ayandır. İkmal edi
liş tarihi "Ni'me darülmüttakindir" ki 1 026, yani 1617 senesine rastlıyor.
Hünkar efendi, ırgatbaşılık bile yapmış, yevmiyeleri eliyle dağıtırmış. Bi
zim çocukluğumuzda dış avlusuna çarşamba pazarları kurulur, satıcı ses
leri etrafı uğuldatırdı.
Mühendishane-i Berr-1 Hümayfın'un (Kara Mühendis Okulu) resim ve
ornörnan (süsleme) muallimi Reşid Bey (Emekli kaymakam ve baha
dostumuzdur. Kunm Gazetesi muharrirlerinden Bay Selim'in pederi>.
merhum dayımıza hediye ettiği yağlı boya bir tablosunda Sultanahnll'd
Camisini o kadar inceden inceye, adeta minyatürcesine resmetmi�t i ki
'i Vak'a-i Vakv:ıkiye: Çınar Olayı adıyla d:ı bilinir. 4-ı4 Mart 16'i(ı'd:ıki :ıyakl:ının:ıd ır. K:ıpıl,ıılıı ·'"
kerlerinin başlattığı :ıy:ıkl:ının:ıd:ı i'ıldi'ıriilen s:ır:ıy :ığ:ıla rının cesetleri Sult:ın: ılıı ıll'l ' i c ' k ı ,·ııı:ır .ıı:. ı
canın d:ıll:ırın:ı :ısıtmıştı. 1826'da Yenireri Oı::ığının kapatılması d:ı lst:ınhul'u :ıv:ıg.ı 1-.:ılı lı ı ; ı ı ı "' '"
bir büyük olay olmuş ve Vak':ı-i Hayriye adıyla tarihe ge\:ıniştir. ;ı ı M:111 \':ık':ı•. ı ,.,, . 11 Nı· . . ı ı ı
190'J'da hir gerici eylemi ol:ır:ık yine lstanbul'da haşlamış, Hareket OrduMı'ııı ı ı ı h.ı ·ıııı· 1111 1 1 1 1 · ' 1 1 1 ·
IJ?
bak bak, hayran ol. .. Tablo elyevm (bugün de) dayızadelerirnizdedir.
Sultanahmed Camisi eski ramazanların da en kaynaşma yerlerinden
biriydi. Birincisi Şehzadebaşı'ndaki, ikincisi de bu. ikisi de mesirelerin
aynı, düğün dernek olan konakların eşi... Gidilirken hanımlarda ne ha
zırlık, ne çeki düzen. .. Bilhassa en modaya uygun çarşaflar diktirenler;
pelerinlerinin altına pelüş, karakül, astrakan bolerolar yaptıranlar; iç ça
maşırlarını bile yenileyenler... Beyler de kapı önlerinde, içerinin kafesleri
bitişiğinde dört dönmedeler. işmarlar, işaretler, kalıp cigaralan atmalar,
kokulu kağıtlar vermeler... Bir taraftan da patırtı, gürültü, yaygara. Ço cuklar
koşmaca, köşe kapmaca, saklambaç oyununda; kayyumlar (hade meler)
süpürgelerle kovalamada; hanım nineler tazelere, beylere:
- inşallah boyunuz devrilir şırfıntılar!.. Başımıza taş yağdıracaksınız
çapkınlar! .. diye çemkirmede...
Orman, Maadin ve Ziraat Nezareti'nin6 (şimdiki yüksek ticaret mekte
bi) sağ bölmesi Yeniçeri Kıyafethanesiydi. 310 0894) zelzelesinden son
ra bir aralık Vezneciler'de makineci Salim'in üstündeki binaya göç eden
bu kuklalar ardından gene buraya getirilmişti. Birkaç ecnebi seyyahtan
maada gelen giden arama . Yaşlı hatunlar etrafa gözdağı verip dururlardı:
- Sakın çocuk götürmeğe kalkmayın, dağlara taşlara boncuğa tutul
duğu gündür! . . . Sizler de görmeğe gitmeyin, şıppadak sarılık hazırdır.
Alimallah idrarınız da kanınıza karışır! . ..
Oranın sol cebinden inen bir sokak vardı ki Labirent... Aşağıda, Çatla
dıkapı'ya yakın, Nakilbend isimli bir mahallede anneannemin amca kız
larına, büyük teyzelerimize giderdik. Eğri büğrü, dolambaçlı, yamrı yum
ru birkaç yokuş. Her seferimizde arabanın beygirleri kapaklanır, ürküp
şahlanır, tökezleyip nalları düşer, kendimizi dar atardık dışarı. Yürünür
yol değil, aman bir kira arabası! .. O mübarek oralarda nerede?... Tesadü-
fe bak, ekseriya da bir kenardan çıkıverirdi. Bizler haydi içine.. .
Bir sokak daha döner dönmez, garçadak gene bir istoper: Makas kı rılmış...
Arabacı kuşağı elinde bağlamağa çalışırken, gerisin geri, tabana kuvvet o
yokuşları tırmanışımız, meydana kapağı atıp selamete çıkışımız çok vuku
bulmuştur.
Akşam, 8 Kfınun-ı sani (Ocak) 1939
6 Orman M:ı:ıdin ve Zir:ıaı Nezareti: Sulıan:ıhmed Meydanına h:ık:ın hu hin:ı geçirdiği y.ıngınd:ın
sonr:ı restore edilmiş olup günümüzde M:ırm:ır.ı Üniversitesi Rektiirlüğü<lür.
128
Aksaray'dan Topkapı'ya...
l Ka�· yol ağzındaki karakol: 19�0'1.,rdeki kamulaştırma v" yıkımlardan iim·.,ki Aksaray Ml'ydaı ııı ı
d:ı y"r alan ünlü kaı�ıkol. llur:ı<b diin an:ı yiin" uzayan caddd.,rl" v" aı�ı sokak giri�l<·ri vardı.
2 h"rhan": Büyük. kullanışsız, "ski güzdliğini w hakıınlılığını yitirmiş konut.
.� kavuklu K:ırun : Osma nlı ilmiy<' (din > sınıfının �'Ok z"nginl.,rin" deniyordu.
4 omuz iipüş.,nl.,r: llmiy" <din ) sınılinın iind" gd.,nl"ri r"smi v" dini tfü<•nl<·nl<· padl.�a hla vı• kı•ııı lı
ar:ıların<l•ı birhirl.,rinin dl.,rini d"ğil. omuzlarını iiJ""rl"rdi.
/Jdirııekapı 'dan şellre giren bir deve kervatıı
nıt·m iş1 Bir bıçak vu ru şta en battal kılıç balığını ikiye mi biçmemiş, çeki
taşla rını bohça gibi mi havalamamış?... Uzatmayalım,
130
Bağdadlının Konağındaki düğüne gittik. Tam içeri girdik, bir Öörö! . ..
Denizli horozu ...
"Aman boğmacalı var!" diye beni derhal kapı dışarı edip arabada
oturttular; çok durmadan dönüp geldiler. Hafta geçti, geçmedi. Zırt zırt
gelip bize post serenlerden, o düğüne de beraber gidenlerden ellilik Zil hanım
(Zeliha Hanım) çırpına çırpına ötmeğe başlamaz mı? Boğmacayı kapmamış
mı? ... Hemen evine yollandı. Yattığı, dolaştığı, öksürdüğü odalar tekrar
tekrar dezenfekte edildi. Mikrop kaldıysa diye, haftalarca üzüntü de cabası.
.
Taşkasap sakinlerinden birkaç zat daha ilave edeceğim: Makam-ı Se
raskeri reisi tarihnüvis (tarihçi) Giridli Muhtar Efendi, Hassa Birinci Liva
(tugay) kumandanı üç kerimeli (kızlı) Emin Paşa, Mekteb-i Harbiye mu
allimlerinden Nusret Paşazade Nasır ve Rusçuklu Şevki Bey bacanaklar
(İlki birinci feriklikle ikinci ordu kumandanlığına, ikincisi de taksim-i
arazi hocalığından livalığa kadar çıkmıştır).
Tevekkül Hamamı meşhursa da hamamcısı Ziba Hanım daha meş
hurdu. Habeş denilecek kadar esmer, kupkuru orta yaşlı; gelgelelim şirin
mi şirin, çevik mi çevik, neşeli mi neşeli. Civanlara zart çıkaranlardan,
çengilere peştimal kuşatanlardandı.5
Gözümün önüne getiriyorum, josephine Baker'dan ayırdedemiyo
6
rum. Velime, sünnet cemiyetlerinin hepsine mutlaka çağırılır, teşrifatçılık
ve soygunluk eder, yani davetlileri karşılayıp feracelerini ve çarşaflarını
soyar, zilleri takıp bir oynardı ki. ..
Yüksekkaldırım'dayız. 7 Sağ bayırın aşağısı yeniçerilerin mekanı Et
meydanı'dır. Vaka-i Hayriye'de' topçu yüzbaşısı Kara Cehennem İbrahim
Ağa'nın toplarının gülle, yağlı paçavra yağdırarak altüst ettiği kışlanın
bulunduğu mahal.
Cadde boyunda , az ötede esbak (eski) Maliye nazırlarından ve Rüsu
mat (Gümrük) eminlerinden Nazif Paşa'nın konağı vardı; Yalısı da Vani
köyü'nde. Merhum, iV. Mehmed'in (1648-1687) şeyh-i sultanisi,' Vanlılı-
5 çengiye peştemal kuşatmak: Çengi denen oyuncuyJ ustalık edecek kadar iyi oyruunak.
(ı velime, sünnet cemiyetleri: evlenme ve sünnet düğünleri.
7 Yüksekkaldırım: Siizü edilen hu yokuş, Taşkasap't:ın aşağıya inen bir sok:ık olup Kar.ıkliy-Hlıwl
amsındaki ünlü Yüksekkaldırım'la bir ilgisi yoktur.
8 Vak'a-i lfayriye: 1826'da Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması ile sonuçlanan h:ırekaı.
9 şeyh-i Sultani: iV. Mdımı:d (1 648- 1687) tar.ıfından kendisine hu san verilen vı· 11111 1�.lı ·,ı ·yl ıı nl.ı
mk da anılan Yani Mduned Efendi (ti. 1686) adı g"l,-en padişahın şehzaddcrlm· lıı"·:ılık, pıııll�a
ha danışmanlık etmiŞti.
'·''
ğından ötürü Yani denilen efendinin ahfadındanmış. Dedesinin Vanikö
yü dururken, Revan Kalesi dizdarı Emirgfin Oğlunun10 Emirgan'ında otu
racak değil a...
Artık sağımı.Z, solumuz büsbütün yangın yeri. Sekiz bin şu kadar yüz
bap haneyi süpürerek rekoru kıran Fatih - Altımermer yangını 12 Hazi
ran 1917'de veryansın etmişti. 23 Temmuz 191 1 'deki Aksaray yangını
300 ev kavurup ikinciliği, 26 Ağustos 19Q8'deki Çırçır yangını da 1500
çatının dumanını savurup üçüncülüğü almıştır.
Çapa denilince ilk akla gelen oradaki Derviş Paşa konağıydı. Paşa,
Lofçalı ve alaydan yetişme.11 Kırım Muharebesinde miralaymış (albay).
Sonra liva (tuğgeneral), ferik (korgeneral) olmuş; Abdülaziz, tahta çıkışı
nın senesinde (1862) müşir etmiş. Valilikleri, Erkan-ı Harbiye Reisliği, Se
raskerliği (Savunma bakanlığı) var. Rumeli Fevka!ade Kumandanı ve
müşirlerin en kıdemlisi iken 18%'da ölmüştür.
Sultan Aziz'in hal'i (tahttan indirilmesi) sıralarında Serasker Hüseyin
Avni paşa en ziyade ondan çekinirmiş. "Bu işte başımıza bir çorap örebi
lecek varsa ancak odur" diyerek hal' gecesi konağını gizlice abluka da
ettirmiş. Bereket versin, yok...
Koska'daki Darü'l-Muallimat (Kız öğretmen okulu) en önce o konağa
nakletmişti. Kız Muallim Mektebi olarak karşısındaki yeni yapıya göçetti.
Köhne bina da yıktırılıp yerine kagir çıkıldı ki şimdi Selçuk Hatun Sanat
Mektebi'dir; çok kıymetli müdürü de Asım Tevfik kardeşimizdir. Evvelce
orada bulunan Daü'l-kelb (kuduz) müessesesine, bir köpek yavrusu yü
zünden, çoluk çocuk yedi kişi onbeş gün taşınıp iğne yemiş, akla karayı
seçmiştik.
11
tlerideki G ureba Hastanesine Va lide kelimesinin katılması, Abdi.il
mecid'in annesi Bezmifılem Kadın'ın hayratlığından bakiye kalışıdır. Şim
diki mükemmel, modern haliyle eskisi arasında dağlar var. "Hastane kö
şelerinde süıii nmek" tabiri, onun gureba-i müsliminliği (kimsesiz müslü manlar)
zamanından kalma olacak.
Ya k ın ındaki Hastane çayırında enseli kelleli, kollu bilekli gençler, bil-
11 :ıl:ıyd'ın yetişnıl': ı\l:ıylı d:ı dL"nıniştir. Askeri okullarda okum:ıtl:ın, erkl'n l ı:ış:ırı gösterip rütlıe
al:ın ve yükselen sulı:ıyl:mı denirdi.
12 Gurel x1 -yı Müslimin l l:ı,ı:ıl ı:ı ııt·si: llezııı-i Alem Gurelx1-yı Müslimin H:ıstahanesi adıyla 18'17'de
hizmete a�·ıldı. Halk kıs:ı<'a "Gurehfı-yı Müslimin" demekteydi. naha sonm "Gureha Hastahanesi"
denilmiştir.
132
Topkapı 'dan Edirnekapı 'ya doğru giden yol. Arkada görünen Milırlmalı Sultan Camii'nin kubbe
si sag tarafla surlann arkasında Sulukule ve civan.
1:1 l l:ıyı-Jm l':ış:ı: (i'ı. 1638) Yeniçeri Ocağını.kın yetişme Osmanlı veziri. 1. Ahmed'in kızı Hanzade ile
evliydi. 1636-1 631! :ırasında sadr:ız:ımlık yaptı. lsıanhul'da adını taşıyan semtte çiftliği vanlı. Avr:ıt
p:ız:ırı'n,lıı medrese y:ıpıırmışıır.
''' K:ıvuklu Hamdi: !ii. 191 1 ) Eyüplü ünlü oıt:ıoyuncusu Kavuklu denen role çıktığı için hu sanla
anılmıştır.
1 <; zenne: Oıtaoyunund:ı k:ıı.lın rolü y:ıp:ın erkeklerdi. Aynı anlıımdı "g:ıca" da deninli. Bu rollere
�·ık:ınl:ır peruk t:ıkıp yazma lı:ığlaıfar, JO,r:ıce giyerler ve ortaya r:ıksederek çıkarlanlı.
U4
Aksaray'dan Silivrikapısı'na...
J Oğlanlar Tekkesi: Aksar:ıy'<l:ı Çakır:ığa M:ıhallesin<le karakolun yanındaki Mı·L1ıııi ıd,kı·' ı "t ııı
!anlar", "Gavsi", ":)eyh lbrahim Efendi", "Yakub Ağa ", "Cism-i Lltil" tt"kkt•.,I ı lı• dı•m·ıı lı1t r:ıM,
1957'<leki yıkunlar<la ortadan kadmlını�tır.
'·"
I9301u yıllarda Haseki 'dım aşağıya Tevekkül Hamamı 'nın olduğu yerden Aksaray'a doğru
bir görünüm. (Foto: Seliihaddin Giz;Eser Tutel Koleksiyonu)
2 Bekri: Eskidt:n :ılkolikl«r idıı deııirdi. A�ırı ;,·ki dü�künlüğü ile hu s:ını :ıbn Bekri Musı:ıfo. obsı
l ıkla iV. Muı";Jd ( Hı2.�-t M O ) diiııeminde y:ı�amı� nükı:ıtbn bir k:ıh:ıd:ıyı idi.
5 yumruk mezesi: Meze olmadığı ;,·in ;,·ki yu<lumladıkı:m sonra elin tersiyle ağız silmek. Hu, yok
sul :ıyy:ışbrın bir �deliydi.
136
dum derken sabah oluncaya kadar binliğin dibine darıyı ekmez mi?...
4
Kırk yaşını bulmadan se!amünkavlene uğramışlığını da hemen ilave
ederlerdi.
Oraya kadar geldik; az ileriye, Sultan Çeşmesi'ne doğru yürüyüverelim:
Sultan Mecid'in altıncı kadını Bezmi Hanım'ın evi. ..
Malum a, zillfillahların (padişahların) ikballeri, gözdeleri, iltifatgerde
5
leri sayısız, fakat nikahlı kadın efendileri dördü aşmaz. Bunu beşe, altı
ya çıkaran Abdülmecid'dir.
6
Bezmi Hanım'ın hasna müstesnalıktaki m enendsizliğini (benzersiz
güzelliğini), cennet hurilerinden farksızlığını ihtiyarlardan çok işittim.
Geçkin zamanında bile yaşmağını sarıp feracesini giyip meydana çıktı
mı bütün halk kahvelerden, dükkanlardan, itişe kakışa, deli gibi dışarıla
ra fırlar, görmeye seğirtirlermiş.Önceden tuttuğumuz yola gene dönelim:
Perşembe Pazarı'nda Ticaret ve Nafıa Nazırlığında vefat eden Mahmud
Celaleddin Paşa'nın eski evi. Karşı tarafında Bab-ı Seraskeri Muhasebat
Dairesi Kısm-ı Sani (İkinci Kısım) reisi Şişman Ahmed Bey'inki (o vakit
ler şişman kulübü yok ki hazret rakibsiz reis olsun), sırada Anadolu ls
tihkamatı müfettişi ferik Şebab Paşa ; ötesinde Haseki Hastanesi'nin piri
operatör Ahmed Nureddin Bey' in güvey girdiği hane ...
Merhumun istanbul afakını tutan güzellik şöhreti yanında bugünün
en meşhur sinema jönprömiyelerininki kaç para eder?
ve
4 sdaınün-k:ıvlen: Üstüne sağlık anlamında bir deyim olup eskiden ldç ge(irenlerden siı' z l'ı lilir
ken kullanılırdı. Selaınün-kavlene uğmınak. ldç gedrmek demekti.
6 Jlezmi Kadın: Bezm-:ir:i ol:ıı:ık da bilinir. Alx.lülınedtl"in OH39- JH6I J nik:"ılılı ,.,,ı, •riı ılıı .ılıııın."ı·ı lı
F:ık:ıı harem y:ış:ımın:ı uyaınay:ıı:ık boş:ındı. Ht:ss:ım Tevfik l':ış:ı ile evk·mlı. llır .-ıın· 11111 .,,1 ıl.ı
y:ışatlı. Tevfik l'aş:ı'dan d:ı :ıynldı, Uzun Ahmed Jley'lt: t:vlcndi. Ölüm ı:ıril ıi blllııııu·ıııı•lıtı•ıllr
/,f 7
Kalbi sevdazedeler, ah ile daim inler
Bir açık ydreye doktor vurulur mu
neşter
7 Mazhar Paşa: ( 1834-189()) 1879- ı890 :ır.ısımlı lstanhul şehremini (hele<liye başkanı) olan vezir.
Sef.ıhete düşkün damadı Kemal lley, Mazhar Bey'in ölümünden bir süre sonr.ı bir J.,>ece sarhoş
ken ar.ıhasıyl:ı a�·ık duruınd: ıki <i:ılata Kiiprüsünden geçmek istemiş, memurların uyarıl:ırını din
lemeyerek uçmuş ve hoğulımıştur. lstanhullular hu ol:ıyı yıllarca unutrn:ımışlarclır.
138
yapılmış. 1489'da camiye çeviren Koca Mustafa Paşa da Fatih'in oğlu
İkinci Bayezid'in sadrazamı. 1. Selim tahtı koparınca, kardeşi Ahıned'le
münasebeti var diye Bursa'da başını vurdurup oraya gömdürmüş. Mina
relerde kandil yakmak adeti ilk defa bu Koca Mustafa Paşa Camisi'nde
başlamıştır, derler.
Türbedeki Merzifon! Sünbül Sinan Efendi, sufiyun ve meşayihden
(mutasavvıf şeyhlerden); Halveti tarikatinin bir şubesi olarak Sünbüli ta
rikatini kuran zat. Tasavvufa dair şiirler, risaleler yazmış; 1529'da Rahma
nına kavuşmuş. Merkadi (mezarı) ziyaretgah idi. Selviye asılı olan zincir
de meşhurdur. Eski kanaate göre, bir nesnede haklı olan kimse ucunu
tutabilir, haksız da imkanı yok el değdiremezmiş. Zincirin uzayarak yere
kadar sarkması da kıyamet alameti.
Kocamustafapaşa'dan Silivrikapı'sına yürüyoruz. Etraf ve eknaf (çev
re) ötedenberi fukara-ı sabirin (yoksul) yatağıdır ve içler acısıdır. Dış. me
zarlıklarda' ölmüşlerini ziyarete giden arabalı hanımlara beylere, mahal
leli ve çoluk çocuk, sokaklara dökülerek:
- Şıllıklar, maça beyleri, kıtıpıyözlar!. .. diye çıngır çıngır bağırırlar, ek
seriya taşlara bile tutarlardı.
Emektarlarımızdan Peyker Kalfa, kırkından sonra "nasibim, kısme
tim!" deyip babası yerindeki bir belediye çavuşuna varmış, buralara ge
lin gitmişti de, bin pişman olmuştu.
Yenice evlilik zamanında, evlerinden yüz dirhemcik üç kanat pirzola
nın kokusu yayıldı mı, komşularda ne çığlıklar:
- Boğazından aşağı kor olsun karı!. Gözüne, dizine dursun; son lok
mandır inşallah kart kahbe!.. Belediye kavası kocam var diye böbürlen
me, ondan büyük de vezir var! . . .
'
Silivrikapı'sının eski ismi Pigis; bu da Balıklı Ayazmasının yakınında
ve karşısında bulunuşundan ötü rü. Ayazma , mevcud mah1mata göre, da
ha evveller de mevcudmuş amma kiliseyi ilk yaptıran gene o mahud (bi
linen) Jüstiniyen. Ayasofya'dan arta kalan taşlar, harçlar kullanılmış; son
raki imparatorlar da tamir mamirden geri kalmamışlar.
Bulgar Çarı Simeon (890-927), İstanbul üzerine yürüyüp müdafileri
bu ovada mağlüp ettiği sıralarda kilise ve ayazmayı altüst etmiş. Bizim
8 dış mez:ırlıkl:ır: lstanlıul surları tlışıml:ıki Eyüp. E<limek:ıpı, Topk:ıpı, Silivrik:ıpı, M<·rkt•zt•lı •ıu il
mez:ırlıkl:ırı.
9 :ıy-Jzm:ı: HırL,tiy:ınl:ırın <Ortodı ıksl:ırın) şifalı s:ıy:ımk kutı;,ı<lıklan su k:ıyn:ıkl:ın üzcrlnıl<•kl ıhııı \· ı•
su içme }'t'rleri. Siizcük, Yunancı "kuıs:ıl yer" anlamına gelen "h:ıgl:ısm:ı "ıl:ın 'l'Uı'k\'t'lt·�ıııltl lı·
l.fV
Topkapı 'da surlara yakm ahşap evli eski bir lsta11bııl mahallesi.
Son ya pılışı ve şimdiki hfüi alışı il. Mah ımıd un (1808- 1839) fermanı'
10
Balıklı yonusu Büyük Paskalyayı takib eden ilk cuma gününe raslar
vc Rumla r ak ın a kın orayı boylar Başkaca kalabalığa karışanlar, kırlarda
.
1 O paskalya \T yortu: l lırı,ı ıı . ı ı ı l .11 1 1 1 . l lo. b:ı·ııııı Jı rı li � iı ı i kudaJıkları bayram. Yortu ise kilise ve ayaz
ıııalan.la ayiııler Jüzcıılcıınck kuı laııaıı ıızcl gün ve bayramlardır.
140
Aksaray'dan Yedikule'ye
,.,
vudpaşa 'ya ait
olsa gerektiF;
Ca d d e n i n
ilerisi Etyemez.
Bu acayip nam
burada mukim
"gelincikli", ya
ni albuminli bir
hazretten kalma
olaca k. Etye
mez'de de hayli
kibar konakları
na raslanırdı.
Masarifat- ı
Yıızyı/111 bıı,mıılıı .mrltırdtııı Yedikule'ye giden yol.
Umumiye-i As
keriye ve Askeri
Tekaüd Sandığı nazırı müşir Sadeddin Paşa'nın livalıktaki (general iken)
konağı. Sonra , kaynatası Şeyhülharenl Şevket Paşa'nınki. Paşa'nın üç
damadı da erkan-ı harb (kurmay). Büyüğü müşirlerden ve sayılı edibler
den (yaza rlardan) Hasan Bedreddin Paşa; ortancası bahsi geçen Saded
din Paşa; küçüğü de seyif (kılıç) ve kalem sahiblerinden, memleketin en
yakışıklı erkeklerinden Fatihli Tevfik Paşa .
Bir istitradcık (ara sözcük): Ali Tevfik' in gayet tuhaf ve nekre (şakacı)
bir sınıf arkadaşı vardı. Akibet mesleğini bulup tuluat tiyatrolarına düşen,
gen�; yaşında vefat eden Kambur Sadi... Bir aralık Samatya'da posta mü
vezziliği yapmıştı ve derdi ki: "Etyemez'de bir Hasan Bedreddin Paşa'nın
kızı var ki adresine gelen Fransızca, İngilizce, Almanca kitabları, mecmu
aları, g:ızcıdcri taşımaktan gayri işim gücüm yok!"
Gene aynı caddede, Çavuşzade'ye çıkan sokağın köşesinde Sa'adi ta
rikatinden meşhur Salı tekkesi. Banisi veli misalmiş (ermişmiş). Ağırlığı
bilmem kı �.· okka tutan Kadem-i Şerif'i1 ta Mekke'den 1stanbul'a başının
üstünde gct irıııiş. 1 1 1 . Selim mi, il. Mahmud mu: "Dile benden ne diler
sin?" demiş. Or;ınğ;ı bir tekke kurmasını, vefatında da yanına defnedil-
1 şeylıüllı:ırenı: Aynı z: ı ı ı ı : ı ı ı d : ı lı:ılilL· ııl:ın Osnı:ınlı rxu.Ji�:ılıı :ı<.lın:.ı Medine ve Mekke"nin koruyucu
luğunu y:ıp:ın, lı:ınl:ırın gvreksininık:riyle ilgilenen gi"ırevli.
2 Kıdeın-i �erif: N: ı k.)-i K:ıdl·ı ıı i �l'rif olarak d�ı bilinir. Ül.erlt:rinde Hz. Mukımme<l'in ayak izi işli
ı:ı� ve ıuğl:ıl:ırdır. Topbpı S:ır:ı yı·nd:ı Kuıs:ıl Enuneıler Dfıiresindedir.
142
mesini isteyince irade (ferman) derhal sadır olmuş (çıkmış)... Encamkar
irtihal eylemiş (sonunda ölmüş); fakat türbesinin sakıfsız (üstü açık) ol
masına vasiyeti varken, ya hatırdan çıkıp, ya da aceleye gelip kapalı
yapmışlar. Çok geçmeden damı göçüvermez mi?
Sırada, set üstündeki şahnişli (çıkmalı) konak, geçen yazıla rımızın bi
rinde ismi geçen şimdiki Milli Sinema binasının eski sahibi hünkar yave
ri miralay (albay) Esad Bey'indi. ötesinde de, Feshane' başkatibinin ko
nak yavrusu. Keza, mahallede eskilerden Galib Efendizade Nuri Bey
varlıklı, atlı arabalı, ayvazlı uşaklı) bir kimesne idi. .. Yukarı doğru çıkan
Yokuşçeşme'ye sapınca Şura-yı Devlet evrak müdürü İsmet Arabalı
Bey'in konağı.
Merhum erbab-ı liyakatten (yetkinlerden), zürafadan (zariflerden) ve
pek şanlı şöhretli idi. Erzurum Hanındaki Müradzadelerin muhasibi Bay
Hasib ve sabık Sadaret Mektubi (Sekreterlik) Kalemi hülefasından (şefle
rinden) Bay Fuad biraderlerimizin pederidir. Balkan Harbinin (191 2-
1913) başkumandan vekili Nazım Paşa'nın ağabeysi Rıza Paşa da o so
kakta otururdu.
Etyemez'deki kale duvarlarının önlerinde de bostanlar dolu. Yaz ak
şamları "bitli Kağıthane" halini alırdı. Civarlılar öbek öbek yayılır, satıcı
lar birikir, çocuklar mu m sandıklarına iki fasulye sırığı mıhlayıp tulumba
cılık oynarlar, ekseriya da "sala"ya kalkışırlardı.
Sala, adeta taş muharebesi. Bir mahallenin çocukları başka mahalle
ninkilerle çatıştı mı ekseriya iş büyür, "Sala! Sala!"' diye ceplere taşlan
doldurup birbirlerine veriştirirler; kafalar gözler yarılır galipler kaçanları
yuhalarla kovalardı. Kale bedenlerinin üstünü ilk tutanlar karlı. ·
3 Feshane: Eyüp'de Ddierdar'd:ıki eski fes f:ıl ırik:ısı. 183�'tl- fes üretimiıw gl'rı·ıı l ı ı ı ı , ı ı l . ı � ı ı l ı . ı 1111'
timi ve çetitli dokumalar tkı y:ıpılıyor<lu. Cumhuriyeı <liinemin<le Süım:rh: ı ı ı � 1 >ı - l l < · ı d . ı ı ,ıı
Mı·ı ı.,ııı
Falırikası olar.ık �·:ılışıı. 1986'<l:ı bir salonu dışındı bütün biilümleri yıkıldı.
l<f.f
<ieçeıı yüzyılın sonıııula Yenikapı iskelesi.
4
c.k:rdini dökmüştü: Senelerce böyle göz nurları dökerek drahomasını bi
ri k ti r mi ş . Aydeck: kada r pa rlak bir delikanlı bulmuş ve nişanlanmışlar;
b ü y ük perh izden sonr:ı d ü ğü n l e ri olac:ı k. N i ş anl ı sın a . arkadaşla rında n
biri bir g ü l uzatmış: "Kokla, am m a kıyak kokla ki kokuyu ağna!" demiş.
Zavall ıcık koklar koklamaz aksıra aksıra, öksüre öksüre, öğüre öğüre rı
kan ıvern1eı. mi? . . Meğerse ma ytap olsun diye gülün içine dövülmüş kır
mızı hihl' r Sl' r p me mi ş le r mi' D u d u cağız za ri zari ağlayara k : "Genç idi, ci
va n id i. s;ı ğ ola idi daa otuz be ş inin içinde, ben yaşta olacak id i" derdi
ki, kend isi o va kirk:r fera h fe ra h elli beşlik.
S a m : ı ı y : ı ·n ın üstü Sulumanastı r'dır. Buraya dair de bir fıkra var:
lsr:ı n b u l ':ı yvni gelen bir Ma nastırlı, kahvede otururken kulağına Sulu
ınanasıır lalı � .·:ılınn ııs. lkyni dii nü p yerinden fırla mış: " 13enim memleket
sulu ha?" . . . S u l uyu :ı r.-;ız. sı rnaşık m:lnasına alıyor. "Biz senin memlcke
rinc.len lxı lıseı nıi yı ı n ı ı . l s ı : ı n hu l' cl:ı S u l u ına nastır diye bir Ermeni maha lle
si va rd ı r" deııı iskr: isi :ı Lı y:ı da c.lii k m üş l e r : "Bu a dı t:ı kan oradaki Erme
nilerdir. Gir. ımı l ı ı : ı r l : ı nvLı kozu nu paylaş1"
/ı dı-;.ıhom;ı : Hırisıiy:ınl:ırd:ı kızl:ırın gel in olurken eşlerine gf>tünnderi gelenek obn para vey:ı ın:ıl .
144
Adam koşmuş, Ermeni muhtarı bulmuş; "Sulu, manastır değil, baban
dır!" diye atmış silleyi, basmış tekmeyi...
İmrahor, "emir-i ahır"dan gelme; yani padişah ahırlarının, atlarının
amiri olan kişinin ünvanı. İstanbul'da bu isimde birkaç semt daha vardır.
Bu İmrahor'un bir camisi de mevcuddur.
Sahildeki Narlıkapı, İstanbul yakası delikanlıları içinde denize ve yüz
meğe düşkün olanların adeta baş plajıydı. Kayığa, küreğe, yelkene me
raklıların da toplantı yeriydi. Düz, geniş kayanın üstü halı, kilim yıkayıcı
ların; yanı da yazmacıların. Kale duvarlarının eteklerinde de seyre çıkmış
kadınlar, tazeler...
Buraya dair de bir firaklı hikaye nakledeceğim: Çok eski ahbablardan
Necibanımın Vasıf isminde, 18 yaşında, tosun gibi oğlu, akşamları mek tebden
çıktı mı, yaz tatillerinde bütün gün, kendi kafasındaki arkadaşla rıyla
boyuna sandalda. Bir taraftan yüzme, bir taraftan da kürek çekme. Bir
kurban bayramında Narlıkapı'dan bir kayığa doluyorlar, yelkeni açı yorlar,
Fenerbahçe'ye doğru bunın veriyorlar... Gidiş o gidiş. bir daha hiç
birinden, hatta kayıktan ne nam, ne nişan.
Açıklarda ya rüzgar fazla esmeğe başlamış, acemi çocuklar yelkeni
kullanamadıklarından alabora olmuşlar; yahut da kayık çürük olduğun
dan dört bölük olup sekiz gençle beraber dibe kaynayıvermiş.
Aradan yirmi sene geçtiği halde Necibanım oğlunun acısını dilinden
düşürmez, deniz yüzü de görmezdi.
Yedikule ... Yürük Çelebi biraderimiz bu babda uzun uzadıya kalem
oynattığı için fazla lafa mahal yok ...
, .. ,
Haliç
Avrupalıların Altın Boynuz deyişleri, Rumca eski adı olan Hriso Keras'ın
tercümesi. Kağıthane ve Alibey derelerinin çatal vaziyette, boynuzu an
dırışlarından dolayı.
Haliç evvelce daha geniş ve derinmiş. Derelerin molozları, bayırların
döküntüleri gittikçe doldurmuş, dibini de balçık haline getirmiş.
Dünyanın bu en latif manzaralı yerinin baş nazarlığı vapurlarıydı. 68
yıl evvelki (1871) Çıngıraklı Tatar isimli mizah gazetesinde meşhurlaş
mış bir karikatür vardı: 2 numaralı vapurun burnundaki lostromo: "Var
da!.. Çiğneneceksin!" diye bağırır. Öndeki kayıkçı da cevab verir: "Yeti
şebilirsen çiğne!.. "
ı ll:ıhriy" Nt!Z:ıreti llin:ısı: Kasıınp:ış:ı'da "ski Tersane al:ınındaki ı:ırihi yapı. K:ıpı:ınp:ı.�:ı l >lv:ınl ı.ı
n"si Ahdül:ıziz diineınind" (1861-1876) yapıldı. Günümüzde Ku7.t'y l>•mlz Saha Kııııııı
yıkılamk
ıanlığı<lır.
141
2
kalkışan konferansın içtimagahı (toplantı yeri) idi.
Kasımpaşa ile Hasköy arası boylu boyunca Tersaneydi. Pek gerilere
gitmeyelim, Abdüliiziz devrinde ( 186 1- 186) dünya bahriyeciliğindeki
mevkiimiz üçüncülük. İngiltere ve Fransa'dan sonra biz.• Hiç şek (tered
düt) ve şüphe yoktur, bu varlığın köküne incir diken il. Abdülhamid'dir.
Gayet iyi hatırlarım: 313 0897) Yunan Muharebesine kadar Haliç, zırhlı
hırla, korvetlerle, gambotlarla tıklım tıklım doluydu. Hareketsizlikten
midye kumkuması olmuşlardı. Mallım a, bunlar "ayaklı"; belki Ortaköy
önlerine açılıverecekleri, Yıldız'a (Saraya) toplarını çeviriverecekleri tu
tar. Binaenalazalik (bunun üzerine) bir işgüzarın tavsiyesiyle bacaları çı
karılıp büsbütün yatalak edilmişlerdi. 313 (1897) Yunan Harbinde bir
çıktılar, bir daha lstanbul'a dönmediler; senelerce Çanakkale pinekleyip
durdular. 308 (1892) senesindeki Haliç'in donuşunu hayal meyal hatırlı
yorum. Buzların üstünde çocukların koşuşması biraz gözümün önüne
geliyor. Hasköy ismine memleketimizde çok raslanır: bilhassa bıraktığı mız
Rumeli topraklarında...
İstanbul Hasköy'ünün Beni İsrail makarrı3 oluşu, Kösem Sultan'ın Ye
nicami temellerini attırışından sonradır. O havali o vakitler Yahudi yatağı
imiş. Cami yapılırken onları Haliç'in karşısına göç ettirmişler. Sirkeci'de
kiler de, şimendiferin rayları döşenirken, gene Hasköy'e yollanmış. Hala
Demirkapı'da oturanlar bakıyeleri.
Hasköy bayırlarının üstündeki Okmeydanı eski kemankeşlerin, yani
yayla ok atanların talimgahı. Padişahlar bile gelir, kabza alır, atışlara karı
şırlarmış.
Halıcıoğlu'ndaki Mühendishane-i Fünun-i Berrl-i Hümayun (Kara Mü-
(") Emekdar Mesudiye (zırhlısı> 1871'de denize indirildiği esrı:ıda lngilizlerin Akdeniz filosunun :ııni
r:ıl gemisi Sultan 'hı iimekmis.
Eski salrı:imek·rin birinde· giirdüğüın a�ığıdaki r:ıkamlar. Ters:ınenin o zamanki vaziyetini giisler
mek itibarile hayli sayan-ı dikkattir.
Tezg:ihların Sayısı: Makine fahrik:ısında 24. modclh:ınede 25. tamir:ıt kısmında 35, honı imal:itha
nderinde 12. makinl' dl'ınirhanesinde 48, kdıir reki�1e 5. sagir (ekirte 18. kaz:ınh:ınelerde 53,
g:ılv:ınizma dairl'sindc· 1. lıakırhanede 8. in�ıat tezgfıhl:ırında 87. imalfıt diikümh:ınesinde 35.
imalat demirhant:sindl' 58. ılitekh:ınt:de 7. kurşun honı fabrikasında 5. roket kısmınd:ı 9, tuğla
fabrikasında 7.
Havuzlar, Girid'dc·ki Suda. lzınit. l\asr:ı'daki k�ıı't:-İ Ndıriye tersanderı ve fabrikaları da cabası.
l Tersant: Konft:ı�ınsı: li Aralık l87(ı'da Bahriye Nezaı't:li binası salonunda toplandı. Osmanlı Dev
leti ddegderi ile llaıılı lıüyük <k·vleılerin tt:ınsikileri katıldıl:ır. 1. Meşnıtiyet'in ilfın edildiği günlt:
re r:ıstl:ıııl:ın hu konleıoınsın gündemi. Osmanlı Devleti'nin lıaşlıc:ı ir ve dış sonınları ile Bosna
Hersek. llulg:ıristan sorunları idi. Sonu( alınamadan dağıldı.
:\ !leni isr:ıil makam: Yalıudik·rin yt:rlesim merkt:zi. Uzun z:ıman Eminiinü'ndeki Cuhut Mahalle
sinde otur:ın Yahudiler 1 'i<J7'de Yc·ni Cami i�·in hur:ıda y:ıpıl:ın kamul:ıstınnada, ikinci kez ise
1661'de hur:ıdan Haskiiy'c· gii<: ellirilmislenlir.
148
Hali(te Tersane-i Anıfre 15/J'te kıırııldıı. Evki bir kartpostalda 19. Yiizyılda inşa edilen Diva11-
lıa11e ve sol tarq(ta bir lıamz .�öriilmekteıliı:
hendis Okulu) denilen eski topçu mektebi III. Selim'in. Kapısındaki tarih
de Hüsn ü Aşk �airi Galib Dede'nindir ( ö. Son iki mısraı �udur:
1210 hicri yılın:ı Cl79S) dü'.:jüyor. Cami, llL Selim'in annesi Milıri�;ılı
Kadın'ındır.
Sütlüce'de Süt Membaı diye bir Rum köyü varmı �; isim oradan gelnw.
··ı bt�ınhul ınuh:ıs:ır:ısı: ()(,Kdl' Ellll'Vİ l-l�ılill:.\İ 1. f\·lu:ı\'iye'nin f-:ıd:ılet ibn l lhl'yd k1111ı.111ı l.ı·.111ı l.ı �'.ı ıı ı
derdiği <m.lu. <l yıl K:ıc.lıkr)y'dl' kısl:ımı.":>. l'ı1esi yıl. ı\lu:ıviye'nin <)ğlu 'ı'L'zid (( ı 1111 ı.ık\l\ı· ıııılıı·.ıı
ile gdmi.'i n· kus:ııııı:ı .t.:l'n:ddı..·stirilmisıi. Rıv:ın·tt· g()rt· llz. ;\.hıh:ımmt•tl"iıı h:ı\1.ıld.111 l·lııı h\ııl·
el-Ens�ıri dt• hu kuş�ıun:ıy:ı kıtılmı ş \'L' ."iurbra y�ıkm hir rn>kcada ( Eyl'ıp'td.. ı 1111 l ı ".ıı ı ııı ı \ ı
·11111 lı ·ı (>lmü�tür.
l ·l'J
Haliç'te adacıklar çok eskiden beri vardı. Yüzyılın başında Haliç'tetı bir görünüm.
<; deftenl:ır: Osm:ınlıl:ınl:ı Maliye Nezareti kurulunc:ıy.ı dejiin h:ızine ve ın:ıliye işlerini ylin<·1t·nlen·
deniyordu. Il:ış defterdara ··şıkk-ı evvel"' de dendijii gibi, ikinl'i ve ü�·üncü sırJd:ıkilcl'l· dt· şık� ı
s:lni. şıkk-ı s:llis, şıkk-ı r.ihi deliel'll:ırl:ın deniyordu.
6 re:ıy:ı: Çohan ve ııtl:ııtığı sürü :ınl:ımını.kıki •·r:ıiyyct" siizd:ıjiünün �·ojiulu ııl:ın lııı clı·ylııı. ilk .ı..
nemlerde tüm Osın:.ınlı uynıkl:ın için kullanılıyordu. ili. yüzyıldan itih:ıren de Mü•IOnı:ııı ıılnııı
y-Jn azınlıklara ·•re:ıy.ı", "re:ıy:ı nı:ıkulesi" denildi.
"'
tabakası Fenerlilermiş. 17. ve 18. asırlarda Eflak ve Boğdan voyvodaları
onlar meyanından seçilirmiş. O kibar familyaların bir kısmı Beyoğlu'na
taşınmışlar, bir kısmı da Yunanistan'ı boylamışlar.
Fener'deki kırmızı boyalı büyük bina, 1880'de yapılmış olan Rum
mektebidir (Özel Rum Lisesi). Demirden mamul olan Bulgar Kilisesi de
1897'de, Viyanalı mimar Waagner'in yapısı.7
İskelenin bitişiğindeki Kılburnu Gazinosu, otuzbeş, kırk sene evvelin
ince sazlı ve en rağbetli bir gazinosuydu. Kağıthane'den, Siliihtarağa'dan
dönenleri seyre gelenlerle hıncahınç olurdu.
Ayakapı'daki Gül Camisi tarihi sayılır. Eskiden Aya Teodosya Kilisesi
imiş. lstanbul'a girişimizin arifesinde impataror XII. Kostantin Paleolog,
peşinde maiyeti, Ayasofya'dan buraya kadar yayan gelmiş. Halk geceyi
orada dualarla geçirmiş; beraberlerinde gül çelenkleri de getirmişlermiş.
Gül Camisi denilmesine bunu sebeb gösterenler var.
Cibali'nin8 Cebb-i Ali şeklinde yazılışına çok rastladım, fakat ötesini
fazla tırtıklayamadım. Burası da ötedenberi Reji'siyle' meşhurdur. Tütün
inhisarımızın (tekeliınizin) en büyük fabrikaları, depoları el'iin orada.
7 B:ıl:ıt't:ıki Bulgar Kilisesi: JH';O'c.le yapıl:ın ilk kilisenin ıniın:ırı lstanlıullu Hovsep Aznavur,
1893'teki pmje ve yapımın üstlenicisi. R l'h. Wa:ıgner'c.lir. Demir Kilise 1898'de fıyinı: açılmıştır.
8 Cibiili: Bu semt adının Cı:lıı: Ali"den lx ızın:ı olc.luğu ic.lc.li:ısınc.l:ın :ıym:a Haliç' in en c.lerin çukunı
nun lıuı:.ıc.l:ı olc.luğu ve nıkuı:.ı '"dilılı-i fıli'" c.lenc.liğinc.lcn semtin :ıc.lının c.l:ı z:ıın:ınl:ı Cilı:ıli kale.lığı
c.l:ı ileri sürülür.
9 Rı:ji: <Fr. regie) Devlet tekelini iingiiren l'knnomi yaklaşımı. Osmanlı yiinetimi, tütün üretimini it
l�ıl ilır.ıç ve işlenişini tekelinl' aldığınc.l:ın lıununl:ı ilgili kurulu:;:ı c.l:ı Reji lc.l:ıresi denilmiş, Ciha
li'c.lek.i tütün işleme f:.ılırik:ısı da ( JHH<; l hu :ıdl:ı :ınılınıı;ıır.
152
Bakırköy
1 elıl-i ı.livan: Bu ı.leyiın. 19. yüzyıla katlar Div,ın-ı Hümayun üyeleri için kull:ınılırtlı. Adıııı·�·ı·ıı Ilı·
şiı.l lley'in hiiyle hir iizelliği olınaı.lığın:ı giire ı.livan şiiri ile uğraşmış oldugıı k:ı,dı•ılılıııl� 11lııı.ılı
lf.i
l'J}Olarılıı /ialm·�"�I' çaı;m·ı (lııq.:a) Tuna Kolı:ksıyonıı).
dır. Ht:�id lley'in (!8<ıl-l'J.il>) '"' �iıli konularda pek çok eseri ve "Mdüın Emeller" �dlı bir şiir
mecmuası vardır.
154
nir Hastalıkları) Hastanesinin kestirme yoluna sapınca köşede babamın
büyük dayısı piyade livası (tuğgeneral) Faile Paşa'nın konakvaô hanesi...
llerisinde gene babamın küçük dayısı, Harbiye Mektebinin en eski Fenn i
esliha muallimlerinden, emekli albay bay Tahsin'in evi. .. Zuhuratbaba
Türbesinin karşısında topçu feriği (korgeneral) Boşnak İbrahim Paşa'nın
köşkü.
Zuhuratbaba, himmeti hazır olsun, velilerden. Türbesi ziyaretgah idi.
Merkadinin (mezarının) keşfedilişi de Ebu Eyyub gibi rüya ile. Bir zat-ı
şerif menam (rüya) aleminde orayı ve medfun (gömülü) olan Babayı
görmüş. Toprağı kazmışlar, devletli, kefeni ve kalbiyle olduğu gibi yatı
yor. Bunun üzerine kabri yaptırılmış. Yanındaki karakolun neferleri kan
dillerine mumlarına bakarlar, akşamları yakarlardı.
Akıl Hastanesinin tarafları arz-ullahi vasia (bomboş ve geniş arazi).
Binaları kışla olarak yaptıran galiba Enver Paşa'dır. Sazını, cazını bilmem,
fakat sineması bulunduğu bazan kulağıma çalınıyor.
Bakırköyü'nün asıl şenlikliği vaktiyleydi. Şimendifer hattı o zamanlar
bu yarma arasında, çukurda değil; istasyon ha keza... Gericeğezinde açık
filizi boyalı, Art nouveau'ya1 çalar, bahçeli bir gazinosu vardı. Cuma ve
pazarları ikindiden gece yansına kadar incesaz, hanendeler (şarkıcılar)
arasında fevkalhad (olağanüstü) gür ve güzel sesli bir kokona, ortalığı
çınlatır dururdu. Fakat şunu da söyliyeyim. Orası, pek ayakaltı olduğun
dan mı, kaç göç tarafının noksanlığından mı, hanımlara memnu (yasak).
Maamafih onlara da yer vardı: Millet Bahçesi. .. Bir incesaz da burada.
Bahçe, ortasında bir yolla ikiye bölük; bir tarafı kadınların, bir tarafı er
keklerin. Aradaki yolda geç vakitlere kadar gelsin piyasa... Üçüncü saz
takımı da deniz kenarında, Sakızağacı'nda. Zannıma kalırsa şimdiki Milti yadi
o günlerden kalmadır ve aşağı yukarı 40 yıllıktır. O gazino, geceleri, bilhassa
mehtablarda deniz keyfi çıkaranlarla dolardı.
Bakırköy'üne hafta arası Kel Hasan'ın, Şevki'nin, Mınakyan'nın kum
panyaları da gelir, ekseriya Millet Bahçesinin yakınındaki salaş tiyatroda,
bazan da Sakızağacı'ndakinde oynarlardı. Kuşdili hesabı. Yani yukarı kat
kafesli ve hanımların, aşağısı beylerin. Bermı1tad localardan localara yel paze
ve baston oynatışlar; çiçekler, ipekli mendiller koklayışlar; pcrdcyl· sırt
çevirip işaretler, işmarlar... Bir aralık, haremle selamlığın böyle lıir
2 Art Nouveau: 19. yüzyıl sonu. 20 yüzyıl başını.la yaygın mim;ırlık akımı. Aynı di'ııll'ıııdı· ı ..ı.ııı
hul'<la <la y:.ılı, ap-Jrtm:ın, han hu üslupta ya <la hu üsluptan esintilerle y:ıpılmışıır. fl•luhun l•taıı
hul'<laki ıniımırlan :ır:ısın<l:ı füıymon O'Ar:ıru.1ı ckı var<lır.
"'
1910'/arda Ye,�ilköy'cle lsta.�w11 Caddesi.
arada bul unuşu yasak edilerek ayrı günler tahsis edilmiş, kimsecikler ti
yatrolara ayak atmaz olunca ipullah hale gelmiş, nihayet yalvara yakara
gene eski şekline izin alabilmişlerdi .
ista syon istikametinin ta m nihayeti Zeytinlik. Çifte deniz hamamı iki.
Ü(.' yüz :ıdım a ra ile ora ya yapılırdı. Bakırköy bağlarının çavuş üzümleri
ne uya r mı vardı acaba? Emsali ender. Ben hu üzümlerin benzerine yal
3
nız bir mahalde tesadüf ettim: Çiftehavuzlar'da operatör Cemil Paşa' nı n
sabık ve :)ekerci h:ıy Hayri'nin lahik (yeni) köşkünün yerindeki eski
lxığd:ı ... Y:ır:ıdaıı:ı kuıhın olayı nı her bir ta nesi hemen hemen ceviz ka
dar. incecik kabuk mis gibi koku bal gibi tad. Maamafih Erenköyü'nün,
Kozyat:ığı'nın, Y:ık:ıc ık'ınkiler de rnfes şeylerdi ya . . . O güzelim bağların
ı.;:ı tılma k:ıhwli lıir wr. Cclgclclinı gec;mişi mevcud. incirli Çiftl iği bir za
a�·ılan 1829 sefer iııdl' orduyu uğurladığı sıra lar burada bi rkaç gece
bile
5 Opeı:ııi'ır Cemil !':ısa <Topuzl11J; < IH<>'i-l'ViHl l'Jl2 ve 1919'd;ı iki kc:z İstanlıul s dırenıiııi (lıeledi
yc h:ı::;k:tnıl ol:ın \'L' kL'llh.: t\\ nıp;ıi g<..ııünüın lırm�ık idn ilginr giri.�imlcrde bulunan ht.'kim.
156
geçirmiş. Bakırköy tenezzühçüleri bu harab türab (bakımsız) çiftlikten
ileri, mesela Yeşilköy'e, meşilköye kadar açılmazlar mıydı derseniz,
mümkünü mü var? Yol, yok denecek kadar bozuk.
1877'deki Rusya Muharebesinde Moskoflunun Edirne'ye yürüdüğü sı ralar
Çatalca hattında dayanılmasına Yıldızca (Saray) karar veriliyor; Ana dolu
ordusundan çağınlmış olan Gazi Ahmed Muhtar Paşa da kuman dan
tayin ediliyor. Paşa Hadımköy'ünden "tabur, top, cephane yetiştirin" diye
feıyad edip dururken, düşmanın ileri karakolları görünmüş. Yıldız, askeri
geri çektirmiş ve Ruslar Ayastefanos'a vasıl olmuşlar...
Bakırköy sırtlarından Karadeniz'e kadar bir müdafaa cephesi tutaca ğız.
Paşanın yolsuzluktan akla karayı seçtiğini kendi yazılarında oku dum.
Bakırköy de Adalar gibi ezelden susuz ve yangındır. Vakıa her evinin
kuyusu, emme basma tulumbası yok değil. (Yukarıda ismi geçen Ali Re
fik Paşa'nın kuyusu tam tamamına 28 kulaçmış). Gelgelelim rumi hazira
nın 16'sında (28 Haziran) yaprak aşısı (zamanı) nihayetlenip Kızıl Erik
Fırtınası geçer geçmez, yani yaz kumluğu başlar başlamaz kuyulardaki o
kireçli suyun damlasını bul; ortalık Kerbela.
Eski mutasarrıflardan ve ahbablardan, mir-i miran payeli (onursal
beylerbeyi) bir Tevfik Paşa vardı. Gayet sofulardandı. Bir sene Bakır
köy'üne yazlığa gitmiş, dad bir, feıyad iki ağustos başında kaçmış. Yaka
silkerdi: "Kuyular kurudu. lyi sucu ortalığa yetişemiyor. Abdest almak
için boyuna eczah<ıneye dayanmağa, şişe şişe Çitli maden suyu sarfet
meğe mecbur kaldım!" derdi.
Bakırköy'ünün nazarlıklarından biri de şimendiferleri ve kondüktörle riydi.
O ne küçücük küçücük, ötüşleri bile çoçuk düdüklerini andıran lokomotiflerdi. O
ne daracık daracık, boyaları dökülmüş mundarı çıkmış vagonlardı? Ya
kondüktörleri palikaıyaların suratsızlığı, aksiliği. Başla rın da yağlı şapka,
sırtlarında harçlı, mavi renkli, lekeler içinde ceket. Kam pana vunıp tren
kalkacağı esnada "Fertik!" diye bağırırlardı ki 'J'erti.fJ.i kırmak"tabiri buradan
kalmadır.
�u da bahsin sonu olsun: Küçükçekmece'den itibaren Veliefendi (:;ı
yırı'na kadar bütün dağlar, taşlar, o uçsuz bucaksız arazi
Ohannes Efendi'nin meraları.
Bir kısmını il. Mahmud, kaç misli fazlasını da oğlu Ahdülııll'dd 1 ıc ıl
keseden ihsan edivermişler! ...
""'
Boğaziçi
Köprü'den Rumelihisan'na
"Bosphore", Avnı pa lügatlerinde "az geniş olan boğaz" diye tarif edil
mektedir. Rumca Bosporos'tan geliyor; "İnek geçidi" manasına. Mitoloji
ye göre, güya mabfıd "İo" inek şekline girip Boğaz'ı yüzerek geçmiş.
Meşhur İngiliz şairi Lord Byron1 da bundan aşka gelmiş olacak ki, to
pal topal bir kıyıdan öbürüne yüzüvermiş. Boğaziçi 27 kilometre boyun
da, 550-3000 metre eninde, en derin yerleri 50-70 metre derinliğindedir.
Yeryüzünün Cenneti...
Kılıçali Camisine ve semte ad bırakmış olan zar, il. Selim ve III. Mu
rad zamanlarında, evvelce beylerbeyliği, sonra birçok seneler kaptan-ı
deryalık etmiş, en büyük denizcilerimizden biridir. Aslı Anadolulu; ilk
mahlası Uluç'muş.*
Kıbrıs adasını zapttan sonra İstanbul'a dönen Müezzinzade Ali Pa
şa'nın kumandasındaki donanmamızda Uluç Ali Paşa da filo kumandanı.
Lepant limanı açıklarında düşmanlar tarafından gafil avlanıyorlar (1 571 ).
Papa V. Pi (Pius)'nin teşvikiyle Venedik, İspanya, Malta ve ltalya'daki
prensliklerin gemileri birleşerek Avusturyalı Don juan'ın kumandasında.
(") Alımed Midh:ıı Eli:ndi'nin kana:ııint' giirt' ""ulu�"· kelimesi ""olmak""ı:ın, yani mt'vlı'.id ın:lıı:ı"""
iıniş.
ı,ıı-.1 llyron <J788-18l·'ll: Rom:ınıik diinem lngiliz sairi w desıirmen. IHIO"d:ı lsı:ııılıııJ·:ı gddı 11·
ef."111e kahmın:ıııı l.e:ındms":ı iizent'rek lloğ:ız·ı )'Üzerek ge(li. Osm:ınlılar':ı k:ır.�ı h:ıg1111"1.lıJ, •.,ı
:.! Kılır Ali l':ıs:ı: (i\. l'i87) lndxılıtı lkniz ""·asınd:ı (J'i71) filosunu kuıt:ııoııı dl•nizı·i l\:ıpı:ııı ı 1 lı·ı
ya acandıkcan S<>nr:ı Osıu;ınlı J)<>namnasmı eski gücüne ufaşurnuttıır. ·ı«>J>lı;ııu· lll· ı .11111, lı.1111,1111
ve medrese y:ıpıınnıstır.
lfl)
Rume/lhisan 'nın kar�-ı yakadan görünümü. Soldaki burcun üstün
den Robert Kolej bi�-ı görülmektedir.
5 A<lilc Sulı:ın: C IH2<> IH')<)) il. M:ılınıud'un kızı. ı845'ıe Mdınıed Ali P:ış:ı ile evlendi. Fın<lıklı'<l:ıki
Neşeı5h:ıı S:ır:ıyııı:ı ı:ısıııdı. Kowyolu'nd:ıki kiişkü (.Adile Sulı:ın K:ısrı) ve konısu günümüze ka
dar kcJn.ınmu�tur.
4 nı:ıiyeı v:ıpuru : l'J. ı·iizyılııı ikinci y:ırısınd:ı ve 20. yüzyıl lxışın<l:ı lst:ınhul'<l:ıki elçiliklerin Os
manlı kaı:ısul:ırınd:ı hulundurdukl:ırı :ısk«ri g:ıınhotl:ırdı. llu v:ıpurbr ve içlerindeki deniz piy:ı<lc
lcri ekilerin huyruğund:ıydı.
160
(bindiği) okluğu, cüllıs ve vel:ldeı �dır:'ıyinl<.:rinde donattığı Vauıour n:ını
() Cemile : r:ıyı: Al1dtilınl'dc.l'in kızı Cl'milc Sult;ın ( 18-f"'ı-l<JI!)) kin. <l:ılı;ı 111111· : \ılı l ı· •,ııl
Sıılt;ın S ı
ı:ın':ı t:ıhsis l'dilmi.':>( ıl:ııı Fındıklı Ct\l'Sl't:İh:ıdl .•-:ır:ıymın yl'rinl' IX!)'J'd:ı �-:ıpıl.ııı \1·111 ·..ıı.ı\ l\11 ,f,,
nem Cifle S:ır:ıybr d:ı dc.:ııilınesi Cl'mill' \'l' rvlünire Sult;ınl:ırın oturm:ılan ilı· ılgılıdıı c .11111111111:1
ı. her ikisi c.le Mim:ır Sin:ııı ( lnın·r:-.ıtl'sidir.
' "'
Şimdi otel bitıasmm bulıınduğu bir zamanlamı Şeref Stadı sert, lopmk zemiıı�rle
1111/ı:11111i,�li. (Eser Tutel Koleksiyonu)
Yerlerine şimdiki sarayı7 yaptıran Abdülmecid, mimarı Hacı Kalfa deni len
Serkis Balyan Usta, sarayın tamamlanışı da 1853'tedir. Beş milyon al
tın lira gittiği söylenir. Gene Hacı Kalfa'nın eseri olan cami, Abdülme
cid'in annesi Bezmiatem Kadın ın. '
7 Dolıııalıahı,:c Sarayı: Y:ıpııııı IH'i) lt.: ıaınaıııbndı ve a,·ılı�ı 10 Haziran ıH5ıi'ı.a yapılı.lı. Mimarı Ikıl
yan ailt:sindt:n G:ır:ıh"ı Aıııir:ı ll:ıly:ın'tlır ( 1800-J8(ı(\) ..
162
yiğitin sakalı kınnızımtrak olduğundan frenklerin "Barbe rousse" tabirin
den türeyişine atfediyorlar. Memlekete aşın hizmetlerinden dolayı Hay
reddin ismini Kanuni takmış.
Cami sahibi olan Sinan Paşa 1552'de Trablusgarb'ı fetheden kaptan-ı
deıya olup sadrazam ve "Karun-ı zaman" (dönemin zengini) Rüstem Pa-
·
şa'nın kardeşidir.
Dört duvarı kalan, bahçesi Beşiktaş Kulübü'nün Şeref Stadı olan Çıra
ğan Sarayı8 önündeyiz. Sanki saray denilen nesnelerin köküne kibrit su
yu dökülmüş de, barınacak yer kalmamış gibi, Abdülaziz'in Avrupa'dan
milyonlar istikrazı sıralarında çıktırıverdiği alametlerden biri; mimarı ge ne
mahud (adıgeçen) Serkis Balyan usta. Yapılması 1863'ten 1867'ye ka dar
sürmüş. Nam eskiden kalma. Sadrazam meşhur Nevşehirli Damad İbrahim
Paşa (ö. 1730), buraya kurdürduğu köşkte çırağan şenlikleri ya parmış.
Çırağ, şem'a manasına; yani kaplumbağaların sırtına mumlar di kerler,
şimşirlikler içinde dolaştırırlar, gayet keyifle seyrine bakarlarmış. Yıkılıp
tarümar olan bu köşkün ve müştemilatının yerine il. Mahmud betekrar
(yeniden) bir kasır çıkıverip ayni ismi koymuş. Bu seferki adı
da şimdiki haline uygun: İçine çırak çıkarılan cariyeler ve harem ağaları
doldurulmuş.
Ortaköy Burnundaki sülün gibi cami Abdülmecid'in. Kapısındaki ki
tabeden 1853'te yapıldığı görülüyor. Atlı ve çifte katlı Beşiktaş tramvayla
rı burada dama derlerdi. Ortaköy'de küber-J (ulu kişiler), sultanlar, şeh
zadeler tümen tümen: Serasker ve Tophane müşiri Ali Saib Paşa, Bahriye
Nazırı Bozcaadalı Hasan Paşa, sadr-ı eşbak (eski sadrazam) Edhem Paşa,
·gene sadr-ı esbak Kıbrıslı Kamil Paşa, keza sadaret mazı1llerinden (eski
sadrazamlardan) Tunuslu Hayreddin Paşa yalıları (bu sonuncu şehzade lere
kavançe edilmiştir).
Defterdarburnu'nda Gazi Osman Paşazade Nureddin ve Kemaleddin
Paşaların hanımları Zekiye ve Naime hemşirelerinki:9
Kuruçeşme'ye bu ismin takılışı eski tezkirecibaşılardan10 Osman Efen
di denilen bir kişicağızın bina ettirdiği çeşmenin kunıyup kalmasıncl:ın
H Çır:ığan Sar:ıyı: Yapımı ıH72'dt: tamamlandı. (ı Ocak 1910'da yandı. llalı�'t!si uzun sün· '''"' ol.ı
ı-.ık kullanıldı. Çıı-.ığ:ın Sar:ıyı ve fer'iyı: Cikincill daireleri 19HO'den sonr:ı onarılm:ıy:ı lı:ı�l:ıııılı. s.ı
r:ıy, günümüzde Kempinsky şirkı:tince işletilen hir otd konumundadır.
9 Zı:kiye ve Naime: Sultan Ahdüllıaınid'in kızları Zekiye Sultan (1872-19�0), N:ıinll' Sıılı:ın ( IH7ıı
1940?).
1O tezkirecibaşı: Doğrusu ıezkire-i evveldir. Sadrazamın özel kalem müdürü kııııuıııııııılıı nlııp ııı·lı·ıı
dilekçeleri okurdu.
ltH
ötü rü. Burada da bazı kodamanların sahil sarayları mevcuddu. Şeyhülis
lam Cemaleddin Efendi'nin kaşanesi (köşkü) ve tepeleri aşmış korusu;
Sultanzade Sabahaddin11 pedermande (babadan kalma) yalısı; mabeyinci
Arif Bey'in tıkıza girmiş yazlığı.
Karşıdaki, küllü çörek, mimar Serkisbey Adası11 Hazine-i maliyenin
(kamu hazinesinin). Kömür deposu olarak Şirket-i Hayriye'ce kiralı. ls
tanbul'da islimle ilk kumaş boyacılığını ·· kuranlardan Volkman bundan
40, 45 sene evvel (1890'larda)tezgahlarını Ortaköy'de açmış.
Arnavutköy akıntısı saatte beş, altı milmiş. Biraz daha dişini sıksa De
nizbank'ın çiçeği bumundaki Etrüsk vapurunun yolu.
Akıntıbumu'nun içkili gazinoları o vakitler de vardı; mandolin, gitara,
laterna seslerini ayyuka çıkarırlardı.
1 1 Sultanzdde Sabahaddin: (1877- 1945) Prens Sabahaddin olarak tanınır. Sultan Abdülmecid'in kızı
Seniha Sultan'la Danıacl Mahmud Celaleddin Paşa'nın oğlu. il. Meşrutiyet'te onaya attığı siyasi dü
şünceleri ile tııınmıştır.
12 Serkisbey Adası: Yazarın küllü çöreğe benzettiği bu ada, günümüzde Galatasaray Adası olarak anıl
maktadır. Abdülaziz ( l 8 6 1 - 1 876)'da mimar Serkis Balyan'a verilmiş ve bir süre onun adıyla anıl
mıştır.
13 Musurus Paşa: ( 1 809- 1891) Konstantin Müzürüs olarak da bilinir. Oğlu Stefanaki Musurus (1842-
1907) da bahası gibi Osmanlı veziriydi ve elçiliklerde bulundu. Hıristiyan olmalarına karşın konak
larının kapısmdaki levhada yazı lı hadisle devlete bağlılıklarını belgelendirmişlerdir.
14 Kız Koleji: Arnavut köy Amerikan Kız Koleji. 1 9 7 1 'de Roben Kolej ile birleştirilmiş olup günümüz
de Özel Amerikan Rohert Lisesidir.
1 5 Bebek: Büyük lkhcl< , ı\rııavuıköy'dcn koya doğru geniş bir alanı kapsarken Küçük Bebek semti,
Rumclihisarı yönün d<· özelliğini yitirmiş bir mahalledir.
16 valide paşa: Osmanlı padişahlarının annelerine valide sultan dendiği gibi, hıdiv sanını taşıyan Mısır
valilerinin annelerine ele hir protokol unvanı olarak valide paşa deniliyordu.
17 Robcrt Kolej: Günüınuzdc llogazi�i Üniversitesi olan bu Amerikan okulunun kurucuları Christop
her Rhinelander Rohert ve Cyrus Hamlin'dir.
164
/Joj!azm sırtlan11da11 Bebek kopııııııı .�örii11iimiı.
1H Asi yan: Sair Tevfik Fikrct'in ( 1 8 6 7 - 1 9 1 5) Rumclihisarı sırtları ndaki tasarım ı l..:t' ııdı .. 1 111· . ı ı ı ol. 1 1 1 n ı
Sözcük "yuva" anlamndadır. Bulundugu yer daha önce "Kayalar" adıyla lıi liııiı l<rn 1 hluı· ı 1 1 1 "" '"
den dolayı günümüzde Aşıyan olarak anılmaktadır. Ev ise Aşiyan Müzl''1 dir
iM
re, geceyi gündüze katarak iki bin amele çal ıştırarak dört ayda yaptırmış
ve dediği gibi de B oğaz"ı kesivermiş .
Rumelihisan'nın kültür ümüze taalluk eden (ilgilendiren) ciheti, büyük
alimimiz Ahmed Vefik Paşa'yau me'va (yurt, mekan) oluşudur. Pek kıymet
li olan kütüphanesi ve kolleksiyonlan, ne yazık ki parça parça elden git
miş; hanesini satın alan ve bu eserlerin çogtınu elde eden Adliye Nazır-ı
es bakı (eski bakanı) Rıza Paşa terekesinden de bellibaşlı bir şeyler
çıkmamış.
Rumelihisarı'nın lstibdad günlerinde s on yapılan binalarından en
meşhuru , Tophane müşiri Zeki Paşa 'nın10 granit taşlardan mamul
(yapılma) yalısıdır ki Mütareke senelerinde (1918-1922) veliahd Mecid
Efendi 'nin oğlu (Ömer Faruk) bu raya kurulmuş, hayli keyifler sürmüştü.
19 Ahmet Vefik Paş;ı (1 823- 1891): Önemli devlet hizmetlerinde bulunmuş, iki kez sadrazamlık ve çe
şitli nazırlıklar yapmış olan Alımcı Vefik Paşa, meşruti fikirlerin Osmanlı Devleıi'ne uygun olmadı
ğını savunurdu. Dil konusunda uzman olan paşa, Moliere'in eserlerini Türkçe'ye adapte etmesiyle
tanınmıştır.
20 Zeki Paşa (1849- 19 14): il. Meşruıiyeı'ten sonra rütbesi alınarak, sürgüne gönderilen Zeki Paşa, il.
Abdülhamid döneminin iıç dil bilen en bilgili bürokratlanndan olup, onyedi yıl tophane müşirliği
ve yirmibeş yıl da Askeri Mektepler Nazırlığı yapmıştır.
166
Boğaziçi
Baltalimanı'ndan Yeniınahalle'ye
demiş. Koca şehri karış karış gezmişler, burada ka rar kılmışlar. Bu köyün
sahillerinin eski halini bilirim. Kayıkhanelerinin üstü tümsekli, inişli çıkışl ı,
ga yet daracık rıhtımları vardı. Arabayı, otomobili bırakalım; yanyana iki in-
1 llalı:ı liııı:ını ı\ntl:ısııı:ıl:ın: Mı ıst:ıb lksid l':ıs:ı 'ııın ll:ılt:ıliıııaııı'nd:ıki (günümüzde Kemik l l:ısı:ılıl- .
l:ın Hastahanesi olan> s:ılıillı:ıııesindt· tic:ıri :ınl: ısııı: ıl:ır iııız:ıl:ınııııs. siy:ısi giirüsnıdl'r y:ıpılı ı ı ı.,ı ıı
ll:ıslıc:ıl:ın : 18.�H'de Osııı:ııılı-l lekik:ı. Osııı:ınlı-lngilıere ticaret :ınlasıııal:ın. lıunla rııı wnllı ·ı ı ı ı ı ı "''
ne iliskin IH.�'). 1840 anl:ısnı:ıl:ın. l 8'i6'da Osnı:ınlı-Hus tk�ıret :ınl:ısınası. Hl<i'J'd:ı ı >Mıım ılı Ilı "
Anılasııı:ısıdır. !lir diiııenı. Al ıdiilıııedd'in kızlannd:ın Fatma Sultan, son 7�ı nı:ıııl:ınl:ı ıl:ı l'ı·nı l l':ı
�" i l e e v l i ol:ın Medil ı:ı Sulı:ııı lıuı�ıda oturıııuslur.
.!. Bulgur l'al:ıs: Koc: ıımısl:ı f:ıp:ışa ·daki kulesiyle ünlü eski old binası.
"''
t:mirgii11 'da Şerifler l'ah\·1 'nda11 1940 '/ı yıl/arcı ait bir görünüm. (Eser Tutcl Koleksiyonu)
san bile zor geçer. Büyük yalıları yok değildi. Daire-i Askeriye Muhasebat
reisi müşir Sadeddin Paşa'nınki, Mazhar Paşa'nınki, Emirgan'a doğru Musa
Saffeti Paşazade Ahmed Ziya Bey kerimesininki (kızınınki) vesaire . . .
Emirgiin .. IV. Murad Revan kalesini za ptettikten (1 63'i) sonra kale diz
.
.� St:ritlt:r Yalısı: lloy:ıcıki»v- 1'.ın irg:"ın volu iizerindt:ki 18. yüzyıldan k:ılm:ı :ılış:ıp v:ıh. Sonraki yıll:ır
<l:ı lıirk:ıı· kt:z yenilt:ııcıı ' <' lı;ıı·<·ın d:ıi n:si yıkılan yalıd� lıir diinem Mekke �erit1 Ahdülilbh Paşa
( 184�- 1908) oıur<luğu i\'in :ıdı Serith:r Yalısı olar.ık kalmıslır.
1 68
rinden bilmem kimin emektarı Arnavut Bekir Efendi'ye intikal etmişti. lki
kapı eveli, Galatasaray'ın eski idmancılarından Ragıb ve Talat biraderlerin
cedlerine aiddi. tleride Karadağ prensi Nikola'ya4 bahşedilen köşk vardı.
Tokmakburnu'ndaki Mısırlı İsmail Paşa'nın malikanelerini (yalılarını)
dönüp biraz yürüyünce müşir Deli Fuad Paşa'nın kuleli sahilhanesi...
Önündeki dok eni-konu ufak bir tersane haline geldi.
İstinye'nin eski Rumca ismi Stenos yahut Sosteniyon. Çayırında vak
tiyle Bomonti bira fabrikasının buz depoları, bir hayli de kireç ve taş
ocakları vardı. Koydaki Rıza Beyzade Ömer Bey, onun da oğlu Fuad
Bey biraderimiz, köyün eşrafındandırlar.
Artık sahil boydan boya yeni yapıdır. İpekçi Kani'nin köşkü (şimdi
Babanzade Fuad Bey'in uhdesinde); iskelede Levazım reisi Edirneli Ah
med Afif Paşa'nın akarları; dönemeçten sonra Art nouveau şekilli şahane
yalısı; kıyıcığında camisi ve mahallesi. Rumluktu ve aşağı yukarı hala da
aynıdır a ... Deniz kenarında Mısırlı Said Halim Paşa; Celal, Suphi ve Se
dat Nuri (tleri) biraderlerimizin pederleri Nuri Bey, tepede Köse Raif Pa
şa gibi ekabir (büyükler) de onırurlardı. Hristaki, Vlasto, Evyenidi, Balta
zi kabilinden Rum bankerleri de yazlığa gelirlermiş. Bu Baltazi, Mayer
ling Faciası'na' uğrayan Avusturya veliahdi Arşidük Rudolfun sevgilisi
meşhur Vetsera'nın amcası oluyor.
Burundaki Avusturya, Macaristan- Sefarethanesini dolanıp yürüyelim.
Kalender bundan otuz bu kadar sene evveline kadar Boğ.ıziçi'nin en kibar
mesiresiydi. Hem karalı, hem denizli... Rıhtımında konak arabaları, numa rasız
kira faytonları, paraşütler ve yayan piyasacılar. Açığında yalıların pırıl pırıl
futaları (sürat kayıkları); sandallar, kayıklar. Gazinosunda incesaz, or kestra.
Kalender köşkü de Damad Nevşehirli İbrahim Paşa'nın (ö. 1730) zevk ve
safa yerlerinden biri imiş. 1827'de çıkan Rusya Muharebesinde il.
Mahmud Sancak-ı Şerifi6 getirip köşkü askeri karargah yapmış.
Burası Çırağan'ın tamamıyla aksi: Yani önünden geçerken yüz mutla-
4 Karadağ Prensi Nikola: ( 1 84 1 - 1921 ) 1878'd" bağımsızlık cld" "d"n w "Kyn;ız" sanını. 1 9 1 0'd:ı
kr.ıllığını il:ın "d"n 1. Nikola. il. Alxlülhamid diin.,mind" lst:ınhul"a gclişl.,rind" llojl:ızt�·l'mlı·
k"ndL,in" tahsis "dil"n kiişkıc kalırdı.
� Mayerling F:ıci:ısı: Avusturya vcli:ıhdı l!udolf ile s"vgilisi M:ıri:ı V"tser:ı'nın, Viy:ın:ı y:ıkııııml:ı�ı
May.,rling"d.,ki kiişkt" .�o o.ık 1899'd:ı intihar "tmcl.,ri. llu olay dünyada ).,'t:niş y:ınkıl:ır uy: ı m l ı ı
mış, nım:ın ve filml"re konu olmuştur.
lı Sancak-ı :)erif: Hz. Mulı:ımm.,d'" :ıit olduğu g"rek�·.,siyl" s:ıv:ışlar.ı ı,<iitürül"n w on lunun ıııı ı rnlı
ni yüksclt"n kutsal h:ıymk. llunun Topkapı S:ır:ıyı'n<laki Kutsal Eman.,tlcr D:lln•slmll•n <"lk:ııııl
ması, or<lugilı<ı v" <""Plı"Y" giitürülın.,si ordunun diinüşünd" y"rin" konu lıııa-ı •<·ın r<·-ını w dıııı
tiirenl"r yapılırdı.
'""
ka o tarafa döndürülecek; zinhar sırt çevrilmeyecek. ..
Biraz gittikten sonra Knıpp ve Mavzer fabrikalarının vekili Huber'ın
kaşanesi7 (sonra Mısır prenseslerinden Kadriye Hüseyin'e intikal etmişti)
ve Avrupa devletlerinin yazlık sefarethaneleri başlardı.
Almanya'nınki 1886'da inşa edilmiştir. Parkında, lstanbul'un Alman
kolonisi tarafından yaptırılan mareşal Moltke'nin8 bir abidesiyle üstünde
mareşalin resmi bulunan, Prusya Kralı ve Osmanlı padişahı namına dikil
miş mermer bir sütun vardır. İngiltere sefarethanesi 1911'de yanmıştı.
Tarabya, şifa manasına olan Rumcasından gelme. Eski patriklerden
biri umulmaz bir hastalığa tutulmuş; burada havayı tebdil edince iyileş
miş ve isim bu şekilde kalmışmış. Boğaz'ın en lüks oteli Summer Pa
las'tı. İskelenin karşısına tahtaperde gibi dikilen Tokatlıyan Oteli çanına
ot tıkadı. Aşı boyalı Fransa Sefarethanesi fi tarihinde Fenerlilerden' ve
Eflak ve Boğdan'da voyvodalık edenlerden prens lpsilanti'ye aitmiş. III.
Selim, general Sebastian sefirken hediye etmiş. Bunun da bir kısmı
1913'te yandı. Kışın Salıpazarı önünde demirleyen ecnebi istasyonerler
(elçilik gemileri) yazın buraya toplanırlardı.
Eskiler Kireçburnu'na Karadeniz'in anahtarı diyorlar. lstanbul'dan çıkı
lırken Karadeniz'i ilk gören burasıdır. Köy, Keçecizade Fuad Paşa'nın sa
daretinde (1864), Yeniköy namıyla bazı kimseler tarafından kurulmuş.
Rus harbinden (1877-1878) sonra muhacirler oturtulmuş. Başlıcası Dahili
ye Nazırı Memduh Paşa'nınki olmak üzere tek tük yalıları da yok değildi.
Kefeliköyü, saf havası, leziz suyu, asude muhiti, bilhassa Dede Yu
sut'un dalyanıyla şöhretliydi. Bristol Oteli olan bina Petersburg büyük el
çisi Hüseyin Hüsnü Paşa'nın, aşağısındakiler de yaver-i şehriyarilerden
(padişah yaverlerinden) Talar Paşa'nın pederi Rıfat Paşa'nın, Sabah ceri
desi (gazetesi) sahibi Mihran'ın yalılarıydı.
Büyükdcre çok zamanlar küçük bir balıkçı köyü halindeymiş. lstan
bul'a daimi olarak yollanan Avrupalı sefirler kışlarını Beyoğlu'nda, yazla-
7 Huher Kiişkü: ı:ır.ıhya kurundaki Auguste Huher ailesine ait Kiişk. 198'5'te k:ıınulaştırılmış ve
Cumhurbaşkanlığı J{czidansı olar.ık kullanılnı:ıy:ı başlanmıştır.
8 Hdmuıh von Molıkı:: < 1 800- 189 1 ) Alman mareşalı. 183'5'ten sonı�ı Osmanlı OrdusuncJ:ı d:ınış
ın:ınlık yapmış. aynca lsıanhul'un kent planını h:ızırl:ımakla görevlendirilmişti. lst:ınbul ve Türki
ye izlenimlerini "llridl.· iiher Zusı:ınde und lkgebenheiıen in der Türkci aus dem j:ıhren" :ıdı ile
J841 'de y:ıyınl:ınnuş. hu eser 1%0'd:ı 'Türkiye'deki Durum ve Olayl:ır Üzerine Mekıupl:ır'" adı al
tınd:ı Türk�·e'ye �·evrilmişt ir.
9 Fenerliler: Osmanlı yiineıiıııindc revirınenlik. Etl:ık ve Boğlkın Beyliği gibi görevler :ıl:ın, banker
lik ve ıadrlik yapan, �uğu Fı:ııc·r semtinde oıur.ın soylu J{uınl:ırdı. 19. yüzyıld:ı lleyoğlu'n:ı ve
Boğ:ıziçi'ne taşınar.ık giirkeıııli konaklar ve yalılar yaptınnışlar<lır.
1 70
1940 '/ı yıllarda Biiyiikılere Piyasa Caddesi. (Foto: Selahaıtin Giz/Eser Tuıcl Koleksiyonu)
10 Büyükderc piya�ası: Büyük<lcrc iskelesinden koruyil kadar Büylikdnl' <:ayırı mla y;ıpı l . ı ı ı , � . . . · ı ı ı ı ı k ı ı
deniyordu. Yaz aylarında Büyükderc'dcki sayfiyelerine taşınanlar h u gczintilrri gdt· ııcldc";>l ı ı ı ı ı ı "ln ılı
1 1 Giritli Hüseyin Haki Efendi: ( 1826- 1895) Türkiye'ııin ilk büyük Denizcili)< ı�kt ııı"'' .. ı.1 11 ';>ıı lu·ı ı
1 fayriyc'nin 1868- 1895 yılları ar�lsındaki müdürü. i şletmeyi geliştiren ve Bogaz i ..:ı 1 . ıı ı l ı ı ' ı ı dı· .11 1 lııı .ı
kan Hüseyin Haki Efcndi'nin ismi günıimüz<lc Denizcilik lşlctmcsi'niıı h ı ı .)ı · l ı ı ı l l . ı ı l. 11 1 ' · ı ı ı 1 1 1 1 1 1 1 .ı
verilmiştir.
1 11
Sanyer 'den sonra gelen Yenimalıalle de sayfiye yeriydi.
Sarıyer adı, çarşıdaki türbesinde yatan Sarı Baba isimli bir zattan türeme.
Sarıyer'in Çırçır, Hünkar, Şifa, Fındık, Kestane suları, incesazlı, hokka
bazlı, ortaoyunluydu . . . Kadınlar tarafı kafeslerle bölünmüş; hepsi de iğne
atsan yere düşmez halde. Ekseriyet paraşütlerle gider, çokları da Adalar
vari eşeklere binip "deh çüş, deh çüş" yollanırlardı. Kafesler ardıyla gel
sin pandomimalar... Tebessüme karışmış yelpaze sallayışlar, göz süze sü
ze çiçek koklayışlar, kalbgiihın (göğsün) üstüne el koyuşlar...
Yenimahalle Ermeni yatağı olmakla, Pazarbaşı'ndaki dalyanıyla, salaş
tiyatrosu vt: bir iki gazinosuyla meşhurdu . Fırıldak Bahçesi dünyanın en
dilfırib (gönül oyalayan) mevkilerinden biridir...
Akşam. 7 Şubat 1939
1 72
Beykoz'dan Kanlıca'ya
Mısırlılar: Mısır'da Kavalalı Hanedanı i(indeki veı�ıseı soıunl:ın nedeniyle 19. yüzyılın ikinci y:ırı
sın:ı doğru lsıanhul'a gii�'.en h:ınedan mensupları. Hunl:ır j.,'t' nellikle Jloğ:ıziçi kiiylerine yerlt·şıniş
ler, lsı:ınhul'd:ıki lüks ve :ıl:ıfr:ını::ı y:ış:ım:ı k:.ııılmışl:ırdır.
2 Beykoz: ,Bu adın kökeni tanışmalıdır. Sonunun Rumca "kos" (kiiyl vey:ı "koz" keviz l okhığıı, iz
mit sanc:ık heyleri eskiden lıur:ıd:ı oturduğu için 'hey ki'ıyü" :ınbmınd:ı Bey-km d..ııdi):i y:ı d.ı
köyün cevizleriyle ünlenerek hu :ıdı aldığı ileri sürülür.
.� Yuş:ı Aleyhisse1:1m: Iloğ:ız'ın en yüksek tepesi Yuş:ı'd:ıki y::ıtır. Ilur:ıd:ı eskiı.len l ıir z.,,._ Mıı ı:ı)lı
v:ırdı. Iliz:ınslılar diineminde II:ıgios Mik:ıci adına bir kilise y:ıpılmışıı. Türk diim·ıniıııl<· ı-.· ,ıy ııı
yere bir tekke ve türhe y:ıpılar:ık bur:ının kuıs:ıllığı korunı.lu. H:ılk in:ııı rnı.ı gi ıı l' Yu:.. ı, l .ır ·'.·• ·ı l ı ,
ermiş veya Hz. ls:ı'nın h:ıv:ırilerinı.lendir.
1'1.f
Boğaziçinde Anadolıı k�yı.�ımn ıızak köylerinden Anadolu kavağı
ı ı . ı l i k:ı: D:ıl"ı i"ıııcclcri ko, u <k1 1L·11. ı .:k :ıım çı:kıiği küçük ve üstü i>ılcilü amha. lsıanhul'dıki gt:z
llll'k·rde k:ıdml:ır vı: ronıkl: ır hiı ll"rl.:rtli .
1 74
Beykoz Çayın 1stanbul'un en sayılı mesirelerinden biriydi. Cuma . ve
pazarları kalabalıktan inlerdi. Ç imenlere yayılıp kuzular çevirenler, , helva
meyanesi getirenler, dolmaları istif edenler. Öğle sıcağında kilimlere uza
nıp uyku; daha sonra da gelsin piyasa (gezme). Boğaziçi'nin en ileride
dalyanı Beykoz'dakiydi. Malum a, dalyan sahibi tıpkı bir tarlada olduğu
gibi denizin o kısmına da hakanı sened (tapu) ile mutasari'ıf... Bu dalyan
en enfes kalkanları devşirmekle şöhretliydi.
Çarşı boyundaki çeşmeye ad bırakmış olan İshak Ağas hamallıktan
yetişmiş; 1. Mahmud'un 0730-1754) zamanında gümrük emini olmuş.
Çeşmenin lülelerinden güldür güldür boşanan buz gibi su biraz acımtı
raksa da testiye, bakraca koyup biraz dinlendirdin mi, hikmet-i hüda tat
lılaşıveriyor.
Hey yara bbim... O ne sanatkar ve yaman paçacılardı. Koca koca len
gerlerde paçanın tiritlisi, nohutlusu, dolması, çorbası. Üstlerinde bir par
mak yağ, etleri latilokum yumuşaklığında. Parmaklarını bile ye!.
Beykoz'un civarlarında AkbaiY.ı, Dereseki, Kaymakdonduran gibi mü
6
teaddit (birden · çok) gezme yerleri ve Ahmed Midhat Efendi ve Mustafa
Bey çiftlikleri vardı. Geçen yazılarımın birinde ayıyı bir hamlede tepetak
lak ettiğinden, battal kılıçbalıklarını bir bıçak vuruşta ikiye biçtiğinden
bahsettiğim, akrabadan Rüstem misal7 Sadık Bey, semtin eşrafındandı.
lncirköyü vaktiyle incirlikmiş. Buranın sonraki meşhurluğu da, müşir
Fuad Paşa'nın pederi Clncirköylü) Hasan Paşa'ya adeta soyadı oluşudur.
Hazret, yedi padişah devri gürmüŞ. Mısırlı ile Nizip'tc çarpışılırkcn8 bin
başı rütbesiyle Ağa Hüseyin Paşa'nın yaveri. O günlerde frenk taklitcili
ği'9 moda olduğundan, yaverlere (Fr.) "aide de camp" denildiğinden ya
ver-i mumaileyhe (adıgeçen yavere) "Dükkan" diye hitab edermiş.10
'5 ishak N:;ı: ( 18. yüzyıl ) Günınık t:ıninliği yapan hu z:ıtın lkykoz'daki çe;:şındt:rindt:n ilki Tt:ı�ı zihaşı
çe;:şnıt:si 07'50 tarihli), ikincisi adı gt:<;t:nt:n <.fınıisinin y-.ınında kt:ndi adıyla anılan (1746 tarihli) �·eş
mt:dir. Üçüncü çe;:şıut: ise;: Mustafa N:;ı CTımiinin y:ınınd:ı olup 19/'13'tt: rnddt: y-.ıpıınında yıkılmı�ır.
6 Ahmt:d Midhat Elendi Çiftliği: Gazeteci yazar Ahmt:d Midhat Et't:ndi'nin 0844-1912) llt'ykoz ı\k
haha kiiyündt:ki çitiliği.
7 Rüstt'm mi.,al: Rüste;:m fırnt:ği dt:mt:k olup pdılivanlar için kull:ınıl:ın bir dt:yimdir. IUisıeııı i'.:ıl .
lr:ın t:fa:ındt:rindt: yiği!liği ve gücü ile;: ünlt:nmiş bir k.:ıhr:ıı�ındır.
8 Nizip S:ıvaşı: Osmanlı Ordusu ile Mısır vali.'i K:.ıvalalı Mdımt:d Ali Paşa kuvvt:tlt'ri amsıııd: ı 2'!
H:ızir:ın 1839'da Nizip ovasında yapılan ve;: Osmanlı Ordusunun yt:nilınt"siylt' som ı<; l: ıı ı: ı ı ı ııwı
dan muhareht:si.
9 Frt'nk taklitçiliği: Frenk mukallitliği dt: dt:nmiştir. 19. yüzyıl sonl:ırına doğnı lsıanl ıııl'd:ı V•· l ı ı i y ı ıl.
kt:ntlt:rdt: giyim kuşaıııdan yt:mt: içıne;:ye;: kadar Avnıpalıları iiykünınt:yt: dt:niyordıı.
10 lndrkiiylü Hasan Paşa : ( 179.�-1 901 ) 107 yaşında iilt:n Osmanlı müşiri. Nizip S:ıv:ı .,ı "r:ı,ıı u l:ı ı\jl.ı
Hüse;:yin P:ışa'nın y:ivt:ri ikt:n p:ış:ı, Fr:ınsızcı yiive;:r :.ınlamıntl:ıki "aidt: d t: C:ııııp" ,,.,1,, ·11111 1 1 1 1 1 do •fi
ıu tt:l:ıffuz t:dt:mt:z, kt:ndisint: "Dukkin· Bt:y" dt:rıniş.
"'
Geçen yüzyılın ortalannda Beykoz
nı bilen yok.
Çubuklu denilmesine iki rivayet vardır: 13iri. il . Bayezid 0 481 - 1 512)
ga zaplanır oğlu Sdiın'e burada sekiz kızılcık çu buğu vurmuş. Yavuz,
hu n l a r ı oracığa diktirmiş; tutımışbr , ems;ı l s i z yemiş vermişler. lkinci.'>ı de.
lıurada çubuk lüleleri yapılırmış .
Çubu k lu ' nu n h Cıl hüllerine uyar yok. Evvel (ilk) baharda ta nerelerden
11 Ay:ınd: ın : Ayan Medisı üye � i. 1 ky·el·İ Ayan d�ı dern.n Osm:ınlı �en�llosunun. gi'>revleri ya�am hu
yu süren i.iydcrinc: denmekteydi.
1 76
gelirler, "feıyad-ı andelip" (bülbül ötüşü) dinlerlermiş...
Hala mahallesi kalan Rıfat Paşa, Abdülmecid'in elçilerinden, Maliye
ve Hariciye nazırlarından, aynı zamanda da kalem erbablarından. Oğlu
Rauf Paşa, hemşireleri, soyu sopu yerleşmişler... Topraklarının çoğu son
Mısır Hidivi Abbas Hilmi Paşa'nın kasrına ve müştemilatına (köşküne ve
eklentilerine) geçmiştir. Bir iki sene evvel belediyece satın alınan bu
köşke 1 50 bin lira sarfolunduğu söylenir. İskeleden sağa dönünce, mez
kOr Rıfat Paşa ailesi damadlarından Emin Bey'in ötesinde sabık (eski)
Müzeler Müdürü Halil Edhem (Eldem) Bey'in, Çakalbumu'nda esbak
(eski) şeyhülislamlardan Hüsnü Efendi'nin, daha ileride de B. Ahmed İh
san (Tokgöz) üstadımızın, Alem matbaası şeriklerinden (ortaklarından)
ve ehl-i dilandan (gönül kazananlardan) Asım Bey merhumun yalıları s ı
ralanırdı. Bu şipşirin Çubuklu'da onaltı sene evvel 0923'te) bir yaz ge
çirdim ve tadı damağımdadır hiila. Manzaranın doyulmazı, havanın mü
kemmeli, suyun ekmeli (en güzeli), cuma ve pazarlarının da şenlikliği...
Karaköy'ün malfım-u enam (tanınmış) börekçisi Hasan ve oğlu İbra
him Beyler bu kariyeyi (köyü) ihya ettiler. İskelenin, karşısında bol bolu
na bal gibi su; bir yanında gazoz fabrikası, öbür yanında çalgılı gazino.. .
Musiki: 1916'd:ı lsı:ınhul'd:ı kunıl:ın musiki de:meği. AnGık Y"�"ırın si'ıziiııü l'ıtilli.
12 Ofırii't-Tfılim-i
lsm.ail H:ıkkı Be:y'in ( 18(ı6- 1927) Şehz:ıdeh:ışı'nd:ı Fe:vziyc Kmı:ıılı:ııw � lııııı
he:sıe:kfır ve: muallim
üstünde: :ıçtığı Musiki-yi Osnxıni Me:kıe:hi olmalıdır.
1 77
eni, boyu 40 arşın. Banisi (yaptıran) her kimse bir dönümün ne kadar
tuttuğunu göstermek için yaptırmış. Yağcı.zade Şefik Bey, Tülbendci Ha cı
Muhiddin Efendi de buraya daha sonra yerleşmelerden. Rahmetli Ha
cıcağızın veli misallerden (ermiş gibilerden) olduğunu bilirim. Çarşı-yı
Kebir'deki (Kapalıçarşı) dükkanında "Allah bereket versin!" demeden
paraya el sürmezdi. Bir ramazan gecesi kırda teravih namazını kılarken
basbrıverip şehit ettiler.
Doğma büyüme Kanlıcalılardan ve çok eski ahbaplardan bir Sıdıka
nım vardı ki, kocası Abdülaziz'in hamalcıbaşılarındanmış.13 Ev kadınının
ta kendisiydi. Tepsi tepsi domates pestilleri ezer, turşular kurar, ipe çi
rozlar serer, .tütün balıkları kurutur, kaymak gibi yoğurtlar yapardı. Bun
ları bize taşır durur, avaidini (karşılığını) de alırdı.
14
- Önüme kesahçeler saysınlar, konaklar sarnylar göstersinler, bu ca
nım Kanlıca'dan bir hatve (adım) atmam!.. derdi.
Körfezin eski mehtap sefalarının15 üstüne yok. Koyun aks-i sedası
(yankısı) meşhur. Bir "hey hey" yerine kaç "hey hey" dinle...
Boğaziçi'nin kalantorları, mirasyediler ay doğmaya başlarken, gıcır gı
cır sandallarının ehramlar yapılmış kadife döşemelerine kurulurlar, yavaş
yavaş açılırlardı. Öyle hazırlıklı çıkış ki, Karakulak suyu dolu hasırlıların
içinde kar kuyularının karları, amlarında içki sümhileri. Saç mangallarda
cızır cızır şiş kebapları, cızbız köfteleri pişiyor; lüferler, çinakoplar ızgara
ediliyor. Havanlarda fındıklar, bademler, sarmısaklar dövülüyor. Tarator
hır, cacıklar yapılmada; tabak tabak yt:ınişlt:rin üzt:rint: karlar st:rpilmede.
Gelsin bade, gelsin sıcak, soğuk mezeler... "-Mededd!"ler; ud, tanbur
zımbıruları; keman, kemençe gıygıyları...
Böyle ayrı ayrı kaç kafile. Etrafları sayısız sandallarla çevrelenmiş.. .
Kah dunış, kah gayet aheste beste (yavaş) gidiş. Horozlar ötünceye ka
dar keka ...
Bu gel keyfim gel senelerce sürüp gitmiş; il. Abdülhamid de ocağına
incir dikti.
Akşam, 9 Şuhat 1939
14kes:ılwe: Kese ak�·e. Osınanlıl:ırd:ı 'iOO kuruşluk paraya denirdi. 1877'<len sonra "kese" ve "yük"
deyimleri ile :ınl:ııılan p:ıı�ı hiriınlcri kullanılmaınış, :ınrnk halk ar:ısın<l:ı "çok para" :ınlaının<l:ı hir
<leyim ol:ır:ık kalmıştır.
1 'iMehtap sefaları: Serv-i simin seyri <le <lenmiştir. lstanhulluların 18. yüzyıl ort:ıların<l:ın h:ışl:ıy.ır.ık.
denizin durgun ol<luı:u mehtaplı ı.:"":clerde k:ıyıklarl:ı çıkııklan gezintilerdi. Erkekler ve kadınlar
ayrı ayrı k:ıyıkl:ır:ı binerler, erkekler s:ız ç:ıl:ır, g:ızcl siiylerlerdi.
1 78
Anadoluhisan'ndan Kuzguncuk'a
(") l'.,yg:ımlı.,rimizin tonımı Hz. Hüs.,yin'in K"rlıda'da uğradığı fad:ıdan dolayı "skil.,r, Muh:ırıl·ınlıı
onuncu gününd" suyu cam w şdfaf lxırd:ıkl:mlan içm"zl"rdi .
1 Kiiprülül"r Yalısı: Kiipıi.ilü Mduu"d l'aşa'nın y.,ı:,..,ni sadr.ız:ım Aıncazad" Hüsı:yin l':ışa 'ııııı Ana
doluhi�:ın'nd:ıki yal ısı. llir lıiilüınü günümü� kad:ır koruruılıilmiı:;tir.
2 Kontun yalısı: An:ıdoluhisarı'nd:ıki Ahnı"d N"cil> ıı.,y y:ılısı. Yalının sahihi hir Fr: ı ı ı " ' '"\''"""
(marki) ik"n Mdik" Aliy" Hanıın'l:ı .,v1.,nd1ilın"k i�"in ınüslüın:ın olmuş w Ahnwd N<•ı·ll ı llı•y
olar.ık tanınmıştır.
1 79
Bu fıkırdak derenin kenarlarında da yemyeşil ağaçlar, incirler,· sazlar,
kamışlar. Gerideki İçgöksu ve Baruthane çayırları da zümrüt gibi. ..
Göksu, İstanbul'un en şahane, en saltanatlı, en kibar mesiresiydi. Fi
tarihinde (eskiden) koca kavuklu padişahlar taşınıp dururlarmış. Onlar
ayaklarını çekmişler, şehzadelere, sultanlara, vüzera (vezirler) takımları na
sıra gelmiş. .. Ecnebi elçilerden, lordlardan da gelen gelene; Beyoğlu
zenginleri, Tatlısu Frenkleri de eksik değil...
Cuma ve pazarları mahşer orası... Seyrangahın (gezinti yerinin) en şa
tafatlı günleri Abdülaziz <1861-1876) devrindeymiş. Hanedana mensupla
rın altlarında altın yaldızlara bulanmış futalar (sürat kayıkları), kayıklar.
Küreklerde pembe zar gömlekli, sırmalı camadanlı (yelekli), sakız gibi
şalvarlı hamlacılar (kürekçiler)...
Necabetpenahların3 kravatlarında, gömlek yenlerinde, parmaklarında
pırlantalar, zümrütler, yakutlar... Zıllüllahtan (padişahtan) gayrisine sakal
yasak olduğundan, başlarında veliaht, kaffesi matruş (hepsi sakalsız),
hepsinde kat kat pudra, buram buram lavanta ..
4
Aliyyetüşşanların papazi yaşmakları5 altında da tek taş küpeler, dekol
te göğüslerinde salkım saçak gerdanlıklar, bileklerinde ışıl ışıl bilezikler.
Peşlerinde fingir fingir saraylılar (cariyeler) ve böbrek dudaklı harem ağa
ları... Vükela (devlet adamları) aileleri de cafcaftan yana aşağı yukarı o
ayar. Yaşmak feraceler, pek alafrangalarda kaşpusiyerler (hafif üstlükler).
Bu dekorun ve artistlerinin hayli kağşamış haline yetişen Pierre Loti,
özene bezene birçok parlak sahifeler kaleme almı:;Lır.
Küçüksu çayırı da dopdolu. Mermer kasır (Küçüksu Kasrı) evvelce
ahşapmış. IIL Selim (1789-1807) tamir ettirirken, çeşmeyi de ilave etmiş.
Yeni baştan yaptıran Abdülmecid (1839- 1861).
Toplarönü denilen mahalden karşıya kablo
buralarda geçtiği için,
oyalanmak memnu (yasak) idL Göksu'nun mısırı, patlıcanı, panayırı6 da
meşhurdu. Panayırın son günü, anane mucibince, Rumi 11 Ağustostaki
180
Eski adı GüzeUıisar olan Anadolulıisan 'nın yüzyıl önceki görünümü
7
(23 ağ.) "Evl-i jasl-ı harije ' , yani "Kestane kurusu fırtınasına" tesadüf
edecek. Perşembeden başlar, pazara kadar dört gün sürerdi.
Çayırlar, çimenler, kırlar büsbütün pıtrak. Bu sefer her zamanki küllü
çöreklerden maada , başka tabakalar da mevcud. Beyoğlu'mın, Tatav
la'nın, Fener'in, Arnavutköy'ünün, Yeniköy'ün Rumları; palikaryalar, ko
konalar. lstanbul'un kaç bucağının da efendileri, omuzdaşları, hanımları,
ev tavukları...
Bir tarafta laternalar, mandolinler, gitaralarla hora tepenler; kadril,
polka oynayanlar. Bir tarafta zurna ve çiftena ralarla ikitelliye kalkanlar...
"Mustafa ve �ürekası"nın Göksu Tuğla ve Kiremit Fabrikası'na işleyen
dekovilin küçücük vagonlarına dolarak ala ala heylerle gidip gelenler de
sayısız.
Bu müessese gittiyse yerine daha atatan türedi. Güzergahta mektep
ve gençlik arkadaşımız Bay Kazım'ın, dostumuz Mehmed ve Abdull:ı lı
bayların işlettikleri, yüzlerce amele çalışan ip, halat ve kendir imalilılıa
7 evvel-i fasl-ı harife: 23 eylülde haşlayan güz mevsimi. Mevsimin ilk ayına d:ı lıaril i <"V\TI dı·ııııdı
Mevsimin ilk fırtınası olan kestane karası ise ı8-2'\ eylül ar;ısıntladır.
IHI
Yenimahalle'de Makam-ı Vala-ı Serasken Dairesi reisi, tarihnüvis Giridli
Muhtar Efendi; Teftiş-i Askeri Komisyonu azasından ferik İshak Cevdet
Paşa; daha beride, Hamamcı Ayşe Hanımzade Rıfat Bey...
Kandilli'ye, elli, altmış sene evveline (1880'ler) kadar Kandillibahçe
denirmiş. Revan kalesini zaptedip gelen iV. Murad, şehzadelerden biri
nin doğuşu münasebetiyle burada yedi �ece kandil yaktırmış. Bir kavle
(görüşe) göre, ismin gelişatı bu cihetten... Diğer kavle göre de, padişah
lar tenezzühe (gezmeye) çıkıp yukarı Boğaz'da akşamladıktan sonra dö
nerlermiş. Sırtlarda bir papaz otururmuş. Yaranmak için bahçesini kan
dillerle donatırmış.
Kandilli akıntısı, Boğazın en çetin akıntılarından biridir. Yamaçtaki
büyük bina Mısırlı Mustafa Fazıl Paşa yapısı, sonra Cemile Sultan Sarayı,
şimdi de kız lisesidir.8 Buraya hayli ecanib (yabancılar) yerleşmişti. Elli,
altmış hane tahmin ederlerdi. Bilhassa İngilizlerden Watson, Fransızlar dan
Glavani aileleri, hukukşinas (hukuk bilgini) ve Meşrutiyet'in ilk se
nelerinde Adliye müşavirliği eden Kont Ostrorog' vesaire... Sadr-ı esbak
(eski sadrazam) Kıbrıslı Mehmed Paşa yalısı da nihayette. Damadı ferik
Mustafa Paşa ve ailesi otunırlardı. Kerimeleri (kızları) çok asil ve münev
ver, mahdumları (oğulları) pek yakışıklı, uyanık ve monden (eğlence se
ven) gençlerdi.
Her semtin kendine has bir şeyi mevcud ya , Kandilli'nin de yazmala
rı;10 yani yemenileri, yorgan yüzleri, çevreleri... Bir de midyeleri, Ha
liç'teki gemilerin diplerine, köprülerin dubalarına yapışıp sem (zehir) al
mışlarla kabil-i kıyas (bir tutma) değil. Hemen dolmasını, salmasını, pila
kisini yap, afiyetle yut. ..
Vaniköy, iV. Mehmed'in (1648- 1687) Sultani şeyhi ve şehzadeler ho
cası Vanlı Yani Efendi'nin ismini taşıyor. Hünkar Efendi, oraları hazrete
bahşedivermiş. Zat-ı şerif tde cami ve çeşme yaptırmış. Bunlara vakıf ol
sun diye onyedi bab (kapı) akar (emlak) çıkıverdikten sonra kendisine
de bir sahilhane (yalı) kurdurmuş.
kadiye Tepesi deniz yüzünden 130 metre yüksektir. 30 sene evveline
(1910'lar) kadar yangınlarda buradan yedi pare top gürletilir, akabinde
H K:ındilli Kız Lisı:si: K:ındilli sııtınıfaki l 9H6'd:ı y:ın:ın t:ırihi biruı Adilı: Sultan S:ır:ıyı'dır. Yaz:ırın sö
zünü t:ttiği Cı:ınilı: Sultan s.ahils:ır.ıyı isı: kıyıda olup yıkılmış, yı:rinı: yeni yalılar ve binalar y:ıpıl
mıştıı'.
9 Kont Ostror og Y:ılısı: Kandilli'de ilk sahihi bilinmeyen ve 20. yüzyıl b:ışınd:ı l'olony:ı asıllı hu
kukçu s rorog' un satın aldığı y:ılı.
I.i:on O t
10 Kandilli yazması: 19. yüzyıldan itibaren Kandilli'de dokunan ve kalem işi türden yazmalar.
182
(ardından) Ga
lata ve Beyazıt
kuleleri gündüz
sepetler, gece
fenerler çeker:
kırmızı ceketli,
eli harbili köş
11
lüler mahalle
lere dağılırdı;
geceyse bekçi
ler bangır ban gır
Bogazın Anadolu yakas11daki mesire yerlerinden Göksu
deresinde bir sandal sefası bağırırdı.
Bu nöbetçi
kulesi birçok ilavelerle Rasathane (Kandilli Rasathanesi) haline sokuldu .
11
Fatin Efendi hocamızın karargahı oldu .
(*) lstanhul i çi olursa dört sepet veya fener ; harici ise iki
11 kö�lü: Doğrusu "köşklü"dür. Bcyazır Yangın Kulcsi'nde görevl i yangın gözc.:ülcriıll' denirdi Hııııl.11
gece günduz , e
kuled n lstanhul'ıı l
gözetler er. yangın belirtisi görünce sırtlarında kı rııı ızı ' "'"' ' ..ıı,·
rinde dcynck koşarak semtlere gider ve haber verirle r i . d
12 Fatin Hoca (G ökmen): 0877- 1955) Kandilli Rasathanesi'niıı kurucusu ve müdü nı
I H.1
Abdülmecid (1839-1861) bir iki kere kudum buyurunca (onurlanclırınca)
naçizane hediye edivermiş! ..
O Beylerbeyi'nin hangi beylerbeyi idüğünü bir türlü keşfedemedim...
Cami, 1. Abdülhamid'indir 0774-1789)
14 il. Abdülhanıid'in ölümü: 1909'da tahttan indirildikten sonra Selanik'e götürülen il. Abdülhamid,
Balkan Savaşı öncesinde lsıanbul'a getirildi ve 1918'de ölümüne değin Beylerbeyi Sarayı'nda tutuk
lu yaşadı.
184
Üsküdar
tık adı, ''Altın Şehir" demek olan Hrisopolis. Şimdiki Frenkçesi, 11. asır
da Eskütari denilen askerlerin kışlası ve Eskütariyon sarayının bulundu
ğundan kalmış. Üsküdar,1 Acemce menzilhane, menzil atı, posta tatarı ve
çantaları manasına geliyor.
Küçük Asya (Anadolu), Irak ve Arabistan'la İstanbul arasında gidip
gelen eski kervanlarımızın, ordularımızın ilk ve son menzili orası ya; ke
limeyi bu noktaya atfedenler de var.
Üsküdar bizlere geçtikten sonra yüzyıllarca pek işlek, ticaretgah bir
şehirmiş. Tezgahlarında dokunan bezler, kumaşlar, iplikler emsalsizmiş;
çatması1 hala rağbettedir. Anadolu Demiryolu3 yapıldıktan sonra mevki
ini (önemini) kaybetmiş.
Şimdi Üsküdar'ı beraber gezeceğiz. Evvela Marmara'ya doğnı yalı bo yunu
tutalım: İskele Camisi veya Cami-i Kebir, Kanuni Süleyrnan'ın kızı Mihrimah
Sultan'ın. Önünde ve duvarına bitişik arsada, birkaç sene ev vel kazma
küreğe kurban giden büyük debboyu iV. Murad (1623-1640) Bağdad seferine
çıkmadan önce, ordunun erzakını koymak için yaptır mış. Araba vapunı
iskelesinin karşısındaki tarihi çeşmeyi ve şeddadi (bü yük) Tütün Deposunu ,
Voli (ağ) Yeri kıyısını geçelim. Evkafça tamir cdi-
ı Üskü<lar: Bu :ıdın "Skuıarion"d:ın vcy:ı l':ıCS<.�ı. gcmi vc k.ıyık IY.ığlanan iskdc, su ı.;�'l.·idi aıılaıııl:ı
rıruı ı.;dcn "lisı.;üz:ır"d:.ın hoznı:.ı okluğu ilcri süıillir.
2 Üsküı.l:ır ç:ıını:ısı: Üsküı.l:ır'ı.l:ı vc Selimiyc'ı.lc ı.lokunan ı.lcj:,>erli ı.liişt:ındik kunı:ışlanlı.
An:u.lolu �ıniryolu: 11!73'tc :ıçıl:.ın Hay<larp:.ışa-lzmit ı.Jcmiryolu. Sonr.ıki yıll:ırc.l:ı Amı<k ılu yoıııııı
llH
lstanbul 'ım en eski semtlerinden Osklidar 'da iskelenin yüzyılın başındaki giiriinıinıii
len türbe, �emsi P a ş a' n ın 4 olsa gerek. .. Yanındaki, birkaç sene evvel ka
dar duran Direkli Yalı, küber:ldan (büyüklerden) Tevfik Bey'indi. Bu zat
�
Beytülmal müdürü Hüsnü Efeııdi'nin damadı olan, ıvleşrutiyet'ten sonra
bir ara mabeyincilik, sonra da Halep Valiliği eden Galib Bey'in pederidir.
Şemsipaşa Meydanı'ndayız. Bahçe duvarları kalan Şemsi Paşa'nın ya
lısı oradaymış. Paşa , Kanunl'nin 0 520- 1 566) beylerbeylerinden; II. Se
lim'in (1566- 1574 ) de vezirlerinden ve musahibi (danışmanı); Sokollu
Mehmed P;.ışa 'nm düşmanlarında n. Meyda n, Ü sküdar'ın en kalabalık
mesire ve piyasa (piknik ve gezi) yeriydi. Anadolu Spor Kulübü binası
(eskiden) karakoldu. Arkasındaki bostanlarda iri hıyarlar yetiştirilir, tur
şuları yapılırdı. Medhali (girişi), lıaz:l (tıpkı) mahzen; i\·inde sıra sıra , ko
ca koca turşu fı,·ıb rı. G irl'. r girmez keskin havasından geniz yanarak,
"hapşu hapşu'" aksı r hre. aksır...
Erkekler orada ;l r;l nı l'.dl'.rlcr ( oyala nırlar), kadın lar ela sağdaki kapı-
'i �eııısi ı':ı�:ı Külliyesi: İskndıy:ın ıgull:ırınd:uı Osııı:ınlı veziri �c:msi l':ı�:ı·nın W. ı �HÜ ) Üsküd:ır is
kdesirn.: y�ıkın y�tptullı,41 caıııı ıürhL' vı.· metlrcsedL"n olu�an lı;ıyır kurumu.
::; Beytülınal: V:ıris."iz l ">lenleriıı v:ırlıkl:ınnm tc >plandığı yer. Bey1ülmal Müdürlüğü l908'Ue kık.lırılını�ur.
186
dan bostana girerlerdi. Yemeklerle gelen gelene, hasırlarda yayılan yayı
6
lana. Bostan dolabının suları arklardan akıp duruyor. Hıyar turşusu su
yuyla dopdolu bardaklarını daldırıp daldırıp soğutan soğutana, lıkır lıkır
içen içene... O taş ve karanlık medhal adeta randevu yeriydi. Aşna fişne siyle
sözleşip buluşanlar, girip çıkanlarla işaret geçenler, kapı aralığından uyuşanlar,
araya giren vasıtalar da eksik değil. Hulasası herkes memnun; aksata pişmede,
kotarılacak hale gelmede.
Deniz kıyısı yazmacıların. Kandilli gibi Üsküdar'ın da yazması eşsiz.
Adamcağızlar yazmaları denizde çırpıp çırpıp yıkarlar, güneşe yayıp ku
rutular, sıcağı sıcağına alışverişe bile girişirlerdi.
Oracıkta 10-15 basamakla inilen, camiye (Ayazma Cimii) ve mahalle
ye adını takmış olan bir ayazma vardı. .. Köşebaşındaki kebir (büyük)
konak, Antikacılar'ın; lakabları da Kırk Anahtarlar... Sözde, konaktakinin
babasından kırk akar anahtarı kalmış; kırkbirinci anahtar olmak üzere
kendisi o binayı çattırmış. Sırada Edirne mebusu Asım Bey'in, doktor
bay Mahmud Ata'nın denize nazır evleri şimdi ortada yok. Kaptan-ı der
ya ve şeyhü'l-vüzera 7 Hacı Ahmed Vesim Paşa Yalısı harab halde dunı
yor. Selimiye kumandanı Mehmed Paşa'nınki el'an sağlam maşallah ...
Bugünkü Salacak Parkının yerinde Molla Bey Yalısı vardı ki, mah
dumları (oğulları) kazasker payeli8 iki birader, fazlasına temiz ve trandaz
surette giyinirler, gümüş başlı bastonlarına dayana dayana, kerliferli, va
karlı yakarlı gezerlerdi. Civarın meşhur Köprülü konağı unutmayalım.
Malum sadrJzarnların (Köprülüler) sülalesiyle münasebeti yok, bölmele rinin
arasında köprü gibi geçidleri bulunuşundan isim böyle kalmış. Sa hibi,
Sultan Aziz mabeyincilerinden Hafız Mehmed Bey, oğlu da Mısırlı Prens
Halim Paşa'nın kerimelerinden (kızlarından) prenses Nazlı'nın zevciydi.
Fevkaliide muhteşem bir landoya' rakiben (binerek) mesire mesire
dolaşırmış. Prenses Avnıpa'ya gittikten sonm ayrılmışlar.
Salacak Parkı'nın bulunduğu noktada Yalıboyu bitiyor. Yukarı doğnı
İmrahor'a doğnı çıkalım: Sol koldaki Derici Hacı Bey servet ve saman
( mülk) sahibliğiyle manıftu.
6 bostan <lolahı: kuyudan veya su havuzundan. h!:'ygirin diindürdüğü �·:ırkla su (ık:ırtıp :ırk:ı :ıkıı:ııı
aygıt.
7 �l:'yhü'l-vürerfi : Osmanlılarda yasayan wzirl!:'rin 1:'11 kıdl:'ınlisinl:' Vl:'l'İll:'n onursal lıir ııııv:ıııdı.
H kaz:ısk!:'r pfiydi: K:ız:ıskl:'rlik (ha� kadılık) giirevini fül!:'n yapmayan fak:ıt kı<bnll'rı g<'rt'ili l ı ı ı :ı�.ı
ınay:ı gdl:'n ilıniy"' sınıfı ınl:'nsupl:ırına wrill:'n sandı.
9 lando: <Fr. l:ınd.,au) Saray h:ılkmm bindiği lüks fayton. iki ya <l:ı dürt :ıtla ı·diil••ıı lilrh·rı v:ıı ılı
Üstü, öndt!n V I:' arkad:ın açılan kiiıi.iklü tl:'ntdiydi. Halk dilindi:' landon d<·niyc ırdıı.
""
&'kiden beri bir ticaretsemti olan Üsküdar'm ünlü çarşısının bir görünümü
1 O lll. Mustafa camileri : Osmanlı padisahı 1 1 1 . Mustafa"ııın ( 1 7�7- 1 774) lstanhu l"da yaptırttığı camiler:
Laleli. Ayazma, Kadıköy iskele camileri ile depremde yıkıldığından yenilenen fatih ve Eyüp camı
leridir.
188
(duruyor). Cami
nin gerisindeki
Eski Han göç
müş, sıradaki ak
tar, kasap, bak
kal dükka nları
kamilen yanmış
lardır. Saha par ka
karıştı. Bir
kısmı da kupku
nı arsaydı. Üskü
dar' ın en belli
başlı bayram ye
ri. Salıncaklar, at
lıkarıncalar, satı
cılar... Arsanın
yan boyunda da,
manıf (tanınmış)
zatlardan birkaç
kişi mukim (otu
ruyor) : Üçüncü
Ordu müşiri İb ra
Yiizyılııı başımla Oskiidıır 'da iskele Camii re ii11ii11de çeşme
him Paşa ha
Üsküdar "
Ana caddeyi tutup biraz daha ilerliyelim: Mutasarrıflığının
merkezi ola n Paşaka pısı Mütareke senelerinde 0 9 1 8 - 1922) yanıp kül ol
l 1 Üsküdar Mutasa rn"1ğı: l hmaıı lı Devlrti'ııiıı son döneminde valilik ile kaymakamlık """""la vı· ,.,
ki sancakların yerine bir y oııctım kademesi oııgörulmüş, küçük illere " liva" clrııilnı· k hur.ıl;ır.ı Y"
nctici olarak mutasarrıf u n\'anlı yönc Lidlcr aıanını�l l. Üsküdar ve Beyoğlu <la bir su l"t· l s ı a n h u l )dı
rcmancli'nc bağlı birer mutasarrıflık olnwştu.
12 Hoca Ali Rıza: (1858- 1930) Usküdarlı Hoca Ali Rıza olarak da bilinir. l s ı a n h n l l n 1111111 r""""'
IHIJ
gelip aşağı doğ
nı yolu tutalım.
Biraz evvel
bahset tiğimiz
Todoraki'nin ak
tar dükka nının
yan ında adlı
sanlı İ mra hor
Turşucusu , ileri
s i n d e Te p i r h a
3
ne / sola kıvrıl,
Hareket Ordusu
kumandanı Mah
Eski bir kartpostalda Usküdar'da Karacaalımet mezarlıjınıtı gi�"i
mud Şevket Pa şa
'nın yıllarca
otmduğu konak. .. Yokuş aşağı, caddeye devamdayız. Ermişlerden Aziz
Mahmud Efend i Dergahı solumuzda. Ahmed Rasim merhumun rivayeti
ne göre, kırk yıl evvelin, eşi gelmemiş gazelhanı (gazel okuyucu) Nedim
Bey, burada bir ezan okumuş, Tophane ve Cihangirdekiler duymuşlar.
Ahmediye'nin meşhur bozacısı Misak Boyacıyan kaç yıllıktır? Büyük
14
yangından sonra da dükkanı daha yukarıda ve üstünde hiila tabeliisı
15
asılı. Vefa 'dakilerle yarışa çıkardı ahbar. Zamanenin (dönemin) hususi
1 ) kpirhanc : (Tc hlıirlwncl Buf!_u evi ek drııcn ve gıysikrin buhardan gcçırilcrck mikropların öldürül
düğü yerlerdi.
14 Büyük yangın: Usküdar"cla Ahıncdiye semtini harap eden yangın 1 9 1 8'dedir. Bundan sonra da 1921
ve l 927'dc Üsküdar iki kez dah.ı büyük yangın geçirmiştir.
15 ahbar : lrıııcnicc .. kardeş.. anlanıındakı bu sözcük. kendisinden söz edilenin Ermeni olduğunu bil
dirmektedir.
190
Hava kararmışsa, mesele daha sarpa sarar; zira etraf başarılarla dolu ...
Bülbülderesi, hovardaları, yosmalarıyla ad vermişti. Zurnalar, incesaz
6
lar, hana cuma selamlıklarına1 gidip dönen askeri bandolar tarafından
yıllarca çalınmış türküsü bile var:
16 cuma selamlığı: Osmanlı padişahlarının her cuma günü namaz kılmak için camiye gidişlerinde dü·
zenlenen resmi ve dini törendi.
17 selı'ltin cami: Padişahlar, valide sultanlar tarafından yaptınılan büyük camiler. Bu eı'lmilerde padişa
hın namaz kılması için hünkar mahfili de vardır.
18 Valide-i Kebir Camii: Üsküdar'da iskele başındaki Jll. Ahmed'in annesi Emetullah Gülnüş Sultan
(ö. 1 7 1 5 ) adına yapılan külliyedeki büyük cami. Yeni Valide Cı'lmii adıyla bilinir.
19 Valide-i Atik Cdmii: 111. Murad'ın annesi Nurbanu Sultan'ın (ö. 1 580) Üsküdar Toptaşı'nda yapı ırı
tığı külliye kapsamındaki cami.
20 tulumba sandığı: itfaiye örgütü kurulmazdan önce yangın söndürme işini üstlenen t ul um bacı l arı ı ı
omuzlarında taşıdıkları honum ve tulumba aygıtı. Aynı tulumba örgütündekilcrc nıııuzc.la� tlrı ı ı ı ,
her semtin tulumbacıları bir adla anılırlar ve sandıklarının işareti olurdu. Yangına süraıle ııic.lı·ıı 111
lumbacılara "acar ve kaçak" denir, yolda geçilen tulumbacılar da "sandık kaptırmış" soıyılırlarılı.
21 Mecelle Cemiyeti: 1868'de Cevdet Paşa'nın başkanlığında fıkıh (din hukuku) uzmanları mlıııı 11)11�
turulan bilim kurulu. Çalışması 1876'ya değin sıirmıiş ve Mecelle denen Osnıaıılı Mı·dı·ııı 1\1111111 111
bu kurulca hazırlanmıştır.
191
Selimiye'den Çaınlıcalar'a
Semti gözbebeği eden, adıyla andıran
II. Selim (1 789- 1807)
tafa'nın ( 1 7S7- 1 774 ) da bir kasrı varmış. Burada harem-i hümay lııı t a k ı
ı Selirniye Kısbsı: E..;ki K:ıv:ık S:ır:ıyı'nm �'erine H L Sel im'in JHOO'c le y:ı ptıı11 1.Qı :ıh J. : ı ı ı ı:ı ·. iı "ı k. ııı
ah�ap olan kısl:ı 1807 Kalıako Ayakl:ınınasım.la ve Alemdar Ol:ıyında yakılıp yıkıldıgıı ıdaıı 11
Mahmud 1827'c.le bugünkü kı�byı yaptııtnıı�tır.
1 9.i
mi civardaki iskeleden İstanbul'a kayıklarla gidip geldiklerinden, Ha
rem İskelesi namı bu sebeple.
Şam, Halep, Bağdad kumaşlarıyla yarışa çıkan Üsküdar'ın o meşhur
ipeklileri, dokumaları, çatmaları civardaki hanları dolduran tezgahlarda
dokunurmuş. Selimiye'ye kadar gelmişken, karşıya yolumuzu tutmadan
evvel, biraz daha yalı boyu gidelim: Sabık (eski) Askeri Tıbbiye, lahik
(şimdiki) Haydarpaşa Lisesi önündeyiz. il. Abdülhamid (1876-1909),Av
rupa'daki Jön Türkler'den3 fena halde korkar, bunların aralarında tıbbi
yeliler de bulunduğundan, Mekteb-i Tıbbiye'den ödü patlardı. Hep bir
den ayaklanıp ve bur ya ediverip Yıldız'a yürüdüler mi, ayıkla pirincin
taşını; taç ve tahttan oldun gitti! Binaenaleyh bu tehlikeli müesseseyi
deniz aşırı bir yere aparmak şart. O binanın yapılmasındaki başlıca hik
met budur. Mimarı, eski Düyı1n-ı Umumiye4 ve şimdiki İstanbul Erkek
Lisesi binasını yapan Vallaury'dir (ö. 1921). İnşaatı 310 senesinden 316
veya 17'ye (1894-1900) kadar sürmüştü.
tlerideki askeri hastanenin -kışla olmak üzere- temellerini attıran, ha
valiye ismi verilmiş olan Haydar Paşa, III. Selim'in vezirlerinden. Hasta
nenin bitişiğindeki mezarlık İngiliz Mezarlığı, Kırım Muharebesinde ya
ralanıp gelen ve ölen İngiliz askerlerinin. İçindeki granit abide, mimar
Marochetti'nin eseri.
Şimdi gene ana caddeden Selimiye'ye dönüp dört yol ağzına gele
lim: Karşımız Karacaahmed... lstanbul'un ilk ve en büyük İslam meza
ristanıdır. Kabe toprağı sayılır, diğerlerine tercih edilirdi. lranilerce de
mergup (sevilen) "Seyid (Karaca) Ahmed Dede"leri orada...
Ucu bucağı bulunmayan bu selvi ormanının içinde nice vezirler, ser darlar,
şeyhülislamlar, kazaskerler medfundur. Mezarlığın ortasında, beş altı yolun
birleştiği noktada, altı aded mermer sütunlu harap bir kümbet göze çarpar.
Burada güya II. Mahmud'un en sevgili atı gömülüymüş." Daha aşağısı,
Koşuyolu sırtları, Asya tarafına sefer eden eski ordularımı zın ordugah
kurdukları, hazırlıklara giriştikleri sahalar...
2 harem-i hüm:ıyun takımı: Osmanlı sar.ıyı harem dairesi halkı. Haseki, ikbal denen padişah eşleri,
padişahın annesi, kalfa ve cariye kızlar, harem ağaları bunkırdandı.
3 Jiin Türkler: Gen( Osm,ınlıl:ır, Yı:ni Osın:ınlıl:ır olar.ık da tanınan ve Osmanlı Devleti'nin demok
r.ı tik bir rejim benimsemesi için çalışmalar y.ıpan örgüt. 1865'te kuruldu, 1878'de dağıldı.
4 Düyun-ı Umumiye: Tam adı Düyun-ı Umumiye-i Osmaniye V.ırid:ıt-ı Muhassasa ldaresi'dir. Osman
lı Dt:vleti'nin h>t:nel lxırçl:ınnın iidenmesine aynl:ın h>t:lirlerin yönetimiydi. 1881 'dt: kurulmuştu.
5 At mezarlığı: K:ır:ıc:ıalunet'te özel bir bölümün hu adla aruldığı ve padişahların ölen atlarının bu
r.ı y.ı h>iimüldüğü bilinmektedir.
194
Oskii<lar 'da Dogam.ılar eskfrleıı Nasuhi tekke.ı'iyle ünlenmişti. Şimdi bir bölümü park olan Do
ğancılar 'ırı o yıllar<laki görüniimii.
<• Thl'ophile <�:n Hier: < I H I 1 - n n . n ist ı nhul' : ı ilişkin gi'ızlcınleri ill' l�ının:ın Fr:ıı ı :-.ız y ; ı ı. .ıı . -.. 111 \ı· d•".
ıirınen. lsıanlıul':ı J8';2 'de gelınisıir. Consı:ınıinople a<llı kiıahı ıH';,�'ıe y:ıyınl:ııııııı�. Tı ır�< •"Y" '"
virisi 1972'de vapılını�lll'
l lJ'f
zın7 pederi ve şair Tahsin Nahid merhumun ceddi Mesud Bey'in konağı.
Üsküdar'ın Yenimahalle, Selamsız, kadiye tarafları Ermeni yatağı.. .
Bağlarbaşı'nda şehzade Mecid Efendi,' Üsküdar mutasarrıfı Hatndi
Bey...
Tophanelioğlu'ndaki el'an. ve park olan Millet Bahçesi, ne
günler görmüş, geçirmiş ... Abdül�iiz devrinin (1861-1876) başlıca piya
sa yerlerinden biri de orada. Bahçenin önQ.ı:deki cadde boyunda, hane
dan, konak, kira kupaları ve faytonları; birbirlerine kenetlenmiş, iki sıra
araba zinciri. İçlerinde cicilere bicilere müstağrak (boğulmuş) şehzade
ler, kıl pranga kızıl çengi sultanlar, (prensesler) pür tuvalet hanfendiler,
süslü püslü beyfendiler... Gazinonun ağaçları altında bir tarafta orkestra,
bir tarafta incesaz; meşhur udi Afet de burma bıyıklı olarak aralarında.
Dinince dinensin;9 dünyayı gözü görmezmiş. Kantocuların kadinnesi
meşhur Peruz'a'0 çılgıncasına tutkun ...
Aradan 25 yıl geçtiği halde heyecanlı heyecanlı oflar çeker, sevgilisi
için bizzat güftelediği ve bestelediği türkünün nakaratını söyler dururdu:
"Mıstık diye bağınrken, jistık gibi sesi var. "
7 klmancılar �"ylıi Faik: ( lli59- I 943 l Türkiyed., spora m"r.ıkı uy-.ındır.ınlar<landır. Uzun yıllar Ga
l:ıtasar.ıy'<l:ı bed"n "ğitiıni iiğr.,tın.,rıliği y-.ıptı. ldman"r soyadını almış, son yıllarında, yetiştirdiği
!:"nç sporcular k.,ndisin" "ldm:ıncıbr �"yhi" sanını v"rınişl.,rdir.
8 Mecid Ef.,ndi Kiişkü: ll:ığl:ırlı:ışı'ndaki konı 189';'t" Mısır Hıdivi lsmail l':ışa'nın oğlu lbr.ıhim P:ı
ş:ı'dan satın alınmış ve şehz:ıde Abdülmecid Etendi'ye (son lı:ılifel verilmiştir. Buraya mimar A.
Vallaury tar.ıfındın y-.ıpıl:ın kiişk, Alxlülm.,cid Efendi'nin adını almıştır. Günümüzd" Yapı v" Kr"
di Bank:ısı'nındır.
10 Kantocuların kadınnincsi Pcruz: lsıanbul'da sahneye çıkan kantocuların (Kamelya. Küçük Peruz,
Nemzur, Şamram, Efıelya vb.) en ünlülerinden ve öncülerinden olan kadın sanatçı.
11 Esma Sultan Köşkü: 1. Ahdülhanıid'in kızı , il. Mahmud'un ablası Esma Sultan'm, Çamhca'da Esma
Sultan Bağı olarak bilinen has bahçedeki köşkü. il. Mahmud son günlerini geçirdiği bu köşkte 1
Temmuz 1839'da ölmüştür.
196
Kınm Savaşı 'nda ölen lngilizlerin gömüldüğü askeri hastanenin bitişiğindeki lngiliz Mezarlığı.
yışc.lağı, Alemc.lağı. ..
Ya Çamlıc;ı 'nın temiz, lt:ziz, :lh-ı hayat gibi suları; hinbir dere.le dt'\';-ı
olan Tomrukağ:ı nwmhaı. . . Küçük Çamlıca d:ıhi cennet misali değil ıııi
tlir' .. V:ı ktiy le hüyüğ(i kadar r:ığhct görmemişse de o da sonr:ıLırı p;ırl:ı
ınıştı. Tepesint: <,·ıkarkt:n yol üstündt:ki Serasker Rıza P:ış: ı Ki"ı.�kıı 'ıııl(
·ı ı
12 lrab<lan mahalsiz: Dognısu "irahda mahalli (yeri) yok' olup değersiz, önemsiz ;ıııLıııııııd.ı ı··.J" lııı
deyimdir.
ı•n
kuşbakışı dört canibi doya doya temaşa et... O cihannüma (Yıldız Köş
kü) da birkaç sene evvel enkazcılar elinde göçüp gitti.
Eteklerde Uzunçayır"a nazır -galiba gene Köçeoğlular'a aid olan köşkü
ve korusunu serhafıye Kel Ahmed Paşa satın almış, yanına iki köşk
daha çıkmıştı ki, bu sonrakiler yanmışlardır.
Beş altı yıl mukaddem (önce) "Güzel Orman Çiftliği" diye gazino ha
line getirilip, ensesine camekanlı bir bölme eklenen, cazlarla
dansedilen mahaldir. Binanın eski şatafatlılığını tavanlarındaki resimler,
yaldızlar göstermede...
O ahbar (Ermeni) veya çorbacı (Rum) her kim ise Abdülmecid'in
has bendeganından. Alçakgönüllü olan Zıllı1llah (padişah) oraya da kaç
kereler ikbal buyurmuş (onur vermiş).
Bu Üsküdar bahsini bitirmeden evvel, şimdi hatırıma. gelen, dillerde
destan olmuş iki türküsünü de ilave edeyim:
198
Kadıköy
1 Belediye D-.ıiresi: Kadıköy lskel" M"y<lanınclaki hir "şi <le Fatih't" olan, tarihi llel.,<liy<· ll:ışk:ııılıAı
hin.ası. il. M"şrutiyet <lön.,minU., y:ıpılınıştır.
199
,\'irket-i Hayriye kumlduktan sonra lstanbııl'da inşa edilen iskelelerden biri de Kadıköy iskele
siydi. iskelenin yüzyıl önceki görüniimii.
meşhur tiplerinden udi Zenop. . Yağlı fesli, kirli suratlı, yırtık redingotlu,
.
kırık udlu, fakat kendini müthiş musikişinaslardan sanan kart bir Erme
niydi.
Çatır çutur mızrap vurarak, gayet berbat sesiyle böğürür durur; onar,
yirmişer para parsa toplardı Boyuna sataşırlar, udunu paramparça edip
.
..ı
nı'nın yerinde ve karşıs ında iki sehitin meyhane . Müşterilerinin çoğu
Rumlar; içlerinde güldür güldür liiternalar. . .
sd�ilill ml'ylı:ınl': J{ulı.s:ıtlı �·:ıll''<llı ls1:111hul meylı:ım·IL·rııe i"uıcderı ··gl'dikli llll'ylı:ınc.·" dl'nilirkl'n
Sulı:ın Ahdübziz diiıwıııiııde < IX(ıJ-JX7<ı> hunl:ır:ı. koltuk ıııeylı:ınelerine ve küplü meylı:ınelerc
t>r:ınl:ı (<>k ltiks <>lm:ıları ıll'dl'niyll' sel:ııin (sultan) ıneylı�ıneleri denilmı�tir.
200
elli altmış yıllıkmış; karşısındaki Moskoflunun Fırını da gene fırındır.
Pazar yolundayız. Yanyana iki dükkan tutan Yorgancı Kamil Efendi,
gençliğinde Onik iler'in peyrevlerinden (ayakdaşlarından), kabadayılığı
ve hovardalığı ile şöhretli, kılık kıyafeti de yerindeymiş. Fesinde dobril
püskül, sırtında Frenk gömleği ve mum gibi elbise, yeleğinde altın saat
köstek, elinde siyah ipek şemsiye... tleride Merkez Eczanesi; derununda
(içinde) da müdavim (devamlı) tabibi, çok yakışıklı erkeklerden doktor
Fehmi Bey merhum. Az ötesinde, bozacının olduğu noktada Mısırçarşısı
tertibi aktar Nazif...
Şimdi yıkılmakta olan eski İtfaiye Karakolu'nun yanındaki sokakta
da Alaeddin Bey'in Darü'l-lrfan Mektebi. Kumaşçı ve manifaturacı Asa dur,
kendimi bildim bileli o civarlıdır. Öteden beri ahbaplık tanır, hak ve
hukuk güder. Karakolun karşısındaki gümüşi konağın sahibi olan
Ağabeyler, semtin eşrafından. Eski Belediye Dairesi de onlarındı. "Veli
ahd Reşad Efendi'ye mensuplar'ı3 diye bu konak tarassud (gözetim) al
tında bulundunılurdu. Hususi hamamı, daha sonra "Ağabey Hamamı"
ismiyle umuma açılmıştır.
Buradan sonrak i sıra dükkanların arsaları kamilen maşatlıktı.4 Kilise,
mezar taşlarını kaldırıp akarlar yaptırdı. Altıyolağzı'nda, bir vakitler pos
tahanelik eden , şimdi de Fenerbahçe'nin sabık solaçığı dişçi Bay Bed
ri'nin muayenehanesi bulunan sarı bina, zengin koltukculardan Meh
med Ağa 'nın inşagerdesi (yapısı). tik futbolcularımızdan merhum Ha
san'ın peder id ir.
Bahariye Caddesine kıvrılmadan, geride kalan birkaç mühim yeri
aradan kaçırmamak için, gene yıkılan karakolun önüne gelelim ve Mı
sırlıoğlu'na doğru yolu tutalım: Gazi tlkmektebi ve kübik evler, apart manlar
yapılmış olan Talimhane Meydanı. Malum a.. . dört beş sene ev veline
kadar bomboştu . Ahırlar civardaki süvari zaptiyeler (jandarmalar) burada
talim yaparlarmış. Anadolu Şimendiferleri direktörü Hügenen 'in meydanı
satın alıp uhdesine geçirdiği söylenirdi.
Mısırlıoğlu , Abdülmecid devrinin maruf sarraflarından. Bir zamanla
rın sinema ve tiyatrosu kargir bina, konağı; incesazlı cazlı gaz ino , bah
çes i; hamam da zatına ma hsus hamamı. Boyuna öteye beriye teşrifi di
riğ etmeyen hünkar efendi bu bendes in in hanesine de bir gün uArayı-
.� Veliahd Reş:.ıd Efendi'ye mensuplar: il. Alx.lüll1'ıınid diineıninı.le 0876-190\ll vdi:ılıd lll'�:ıd'ııı ı V
Mehıneı.1 Reşaı.Il :.ıtlamlan olaı�ık mimlenenler sürekli güzelim altıntla ıuıuluıkmlı.
J(l
Yüzyılın başında Moda burnu otel ve gazinolarla doluydu. Semt dalıa çok yabancılann, öze/füı
le de lngilizlerin yerleşim yeriydi.
.: Cihan Scr..ı.�keri R.17.:ı P;ış:ı: ( IH09-1877> Osın;ınlı müşiri. 8 kez ser:.ıskerlik Csavunnıa ve sav�ı� lxı
k:ınlığı). lıirvok kc·z Toplı:ıılt' ıı:ızırlığı. K:ıpt:ııı-ı deıy:ılık y:ıp:ın. n:ızırlık ve v:ıliliklerde lıulun:ın hu
ünlü Osın;ınh ıxısasının. müsirlcri y:ınında yay;ı yürüttüğü. büyük meınurlar.ı ayağını üptürıtüğü,
servetinden ve s:ıygınlığınd:ııı dol:ıyı d:ı kılk :ıı:ısınd:ı "Cilı:ın Ser:ıskeri" olarak anıldığı lıilinir.
202
Süreya Sineması'nın yeri Kadıköy'ü Metropolidhanesi'nindi.6 Oraların
şenlenmesine Süreya Paşa'nın7 himmeti büyüktür. Allah razı olsun, yar
dunı dokundu. Kurduğu binada büyük sinemadan başka tiyatrolar, ope
retler seyrediliyor; balolar veriliyor; nişanlar, düğün dernekler yapılıyor.
Yolumuza revan olalım: Maiyet-i Seniye Erkanı Harbiye Reisi" müşir
Abdullah Paşa'nın Konağı da maalesef enkazcılara düştü. Frerlerin (Sa int
joseph) mektebi hayli güzide Türk gençleri yetiştirmiştir. Bir vakitler
talebelerden mürekkep (kurulu) bandosu vardı. Papazları başta, kır, ba
yır dolaşmağa çıkarlar, Fenerbahçe'ye gelirler, Marseillas, Faust, Karmen
operaları çalarlardı.
Moda deniz hamamlarına inilecek sokağın üstünde , son sadrazamlar
dan müşir Alımed İzzet Paşa'nın köşkü; ilerisinde de Tubin'in arazileri...
Sonraları Bomonti Bahçesi şeklini alan harap duvarlı arsa, Beyoğ
lu'nda da bir koleji bulunan Jül Fort'un Mektebinden kalmadır. Umumi
Harp (1. Dünya Savaşı) esnalarında, çamaşırlığından çıkan ateşle yanıp
gitmişti.
Bu Jül Fart, gayet eksantrik adamlardan biridir. Ata binmek meraklı
sı . Kendi doru kısrağında, bacak kadar oğlu da eşek üstünde ve peşin
de, baba İngiliz süratçi, eyere otura kalka, mahdum (oğul) tıkır tıkır
rahvan, ortalığı dolaşıp dunırlardı.
Moda Burnu 'ndaki Moda Palas otelleri, önlerindeki gazinolar da ka
çın kurası?.. Bundan 40 yıl evvel (1899 'da) ilk kayık yarışını, cankurta
ran sandallarının alabora oluşunu , yağlı direklerden denize yuvarlanan ları
ilk defa olamk buradan gördüm.
Moda çayırıyla Mühürdar arasında Vitollerin, Mahmud Muhtar Paşa'nın
kaşaneleri (köşkleri) vardı . Son zamanlar ölüp gitmiş olan Mühürdar Ga
zinosu taşıp taşıp boşalırdı . Orkestrasından maada varyete yapılan sahne
si de var, dansları da. lstanbul'da ilk yazlık baloyu icad eden orasıdır.
Ş imdi bumyı bırakıp gene Altıyolağzı'ndan aşağı, caddeyi takip ede
lim: Sol yanımızdaki Kuşdili Çayırının öbür başında Mahmud Baba Tür-
6 K:ıdıki\y Metropolitlıanesi: lstanhul Rum Onodoks Patrikliğine h:ığlı metropolitlik. llur:ıd:ın. K:ı
dıkiiy yakasınd:ıki (loğ;ızi�·i'nin ,\n,ıdolu yakası dahil) kiliseler yönetilirdi.
7 Süreyy:.ı Paşa Cllmenl: (1874-1955) Ser:ısker Rız:ı l'aş:ı'nın (1844-1920) oğlu, :ısker ve siyaset :ııl:ı·
mı. K:ıdıkiiy'de kentsel hizmetlere diinük �'ılışm:.ıları ile ad hır:ıkmıştır. H:ılk Tr:ıınv:ıyl:ırı �irkl'tiııı
kurmuş, 1927'de Süreyyap:ış:ı Sinemasını ve sahnesini, aynı yıllard:ı Malıepe'dcki Slin.·yy:ıp:ı�:ı
Plajını hizmete sokmuş, Üsküd:ır ve Kadıkiiy'e elektrik �etirilmesini, K:ıdıkiiy su şl'ill'kcslıılıı y:ı
pılmasını sağlamıştır. Yoğunçu !':ırkı, Mod:ı Bahçesi, Maltepe'deki Süreyya l':ış:ı S:ın:ıtoıyuıııu d:ı
onun eserleridir.
204
Yoğurtçu'dan Bağdad Caddesi Boyu...
Çayırın nihayeti eskiden kır gazinosu, bir aralık tiyatro, sonra da çep
kenli ve poturlu Mustafa Ağa'nın işlettiği, Dede denilen Ermen in in
ocakçılık ettiği kahveydi. Kış geldi mi, balık meraklıları hep orada; baş
gediklileri de Barometre Ali Bey. Zat-ı şerif göğe ve bulutlara bir göz
atışta , ertesi günkü havanın poyraz mı, lodos mu , karayel mi eseceğ in i
zerretüma (zerrece) yanılmadan bildirsin gitsin... Galatalı Hamdi Reis,
Kadıköy yakasında ilk bu kahveyi tutmuştur. Hatırımıza gelivermişken
kaçırmayalım : Yukarıda, Şifa'ya sapılan sokağın başındaki Aziz Ağa'nın
ufacık bağının üzümlerine eş yok. Yanındaki Yervant'ın meyhanemsi
barakası da ekseriya Ahmed Rasim merhumun aramgahı (uğrağı)...
lstanbul'da ilk futbol , Kuşdili Çayırında oynanmıştır. "İngilizler top
oynuyorlar" diye etraf halkı seyrine üşüşürdü. Bizlerin ilk amatörümüz
de, hiç şüphesiz Bahriyeli Fuad Bey'd ir. Meraklıların çoğalması, oyunla
rın Papaz Bahçesi Çayırına (şimdiki Fenerbahçe Stadı) geçmesi bundan
epeyce sonradır. Papaz Bahçesi'nin o zamanki adı ise Hadika-i Basari
ye.1 Bana, yeıyüzünün en kühi, en kasvetl i yeri orası gelir. Rahmetli
Ahmed Ras im buraya da hayli müdavimli (devamlı), fakat Mcşnııi
yet'ten (1908) sonra... Zira daha evvelleri bahçenin büyük kapısı mıhlı;
içi bakımsız, metrük. .. Bir vakitler bir tarafında basık, sinema kad:ır ka
ranlık, şanosunda lambalar yanmasa gözgözü görmez salaş tiy:ıtrosıııııı
1 H:ıdaik-i B:ıs:ıriye: Osın:ınlılar diineıninde s:ııoıy dışındaki çiftlik ve konı nil<0likli h:ıdlk:ı '""�!ııhı
lıad:ıik) denen sulı:ınlık 11'ıhçderinden. llu 11'ıhçderin h:ıkımınd:ın ve yiiıwtlınlııd<·ıı ltıı•t:ııınh.ı•.ı
sorumluydu.
Mınakyan, Şevki falan tutarlardı. Ahmed Fehim'in Osmanlı Komedi ve
Vodvil kumpanyası ilk temsillerini burada vermiştir.
Yoğurtçu Köprüsünün karşısındaki Halile-i Mahmudiye Mektebi ön
celeri Hasırcızadelerden Neşet Paşa ile Zeman Bey'in idaresindeymiş.
Sene imtihanları bittikten sonra Papazın Çayırına çadırlar kurulur, davet
liler toplanır. Parlak tevzi-i mükafatlar yapılırmış.z
Görenler naklediyorlar. Bu alayişli merasimlerin birinde, Maralı İbra him
Paşa'nın küçük kızı, (ldmancılar şeyhi Faik hocamızın haremi), sı nıf
birincisi olarak kucak dolusu mükafat almış; ondan sonra da amiral Hasan
Rami Paşazade'nin koltukları kitapla dolmuş.
Paşa , Moralı'nın büyük damadı idi. Kayını Ali Bey'in refikası, Bahçe
kapı'sındaki Celal Bey Hanının sahibi Maralı Celal Bey'in kerimesidir
(kızıdır); Hasırcızadelerden ve semtin eşrafından bulunan Ali Paşa'nın
köşkü de oracıkta, sokağın içinde. Çayırın nihayetiyle öbür koldaki iki
kargir bina, yani orta mektepler, Kadıköy'ünün kız ve erkek Hamidiye
rüşdiyeleriydi.3
Kızıltoprak'a doğru yürüyoruz . Caminin ve (yanındaki) ilk mektebin
banısi (yaptıran) , mahalleye ismi kalan Zühdü Paşa, vezirlerden ve Ma
arif Nazırı; köşkü şimdiki kız orta mektebi... Aynı noktada, aynı çapta,
havai mavi boyalı ilk köşkü, halayıkların ateşli ütüyü musluğun altındaki
dolaba koyuşlarından yanıp gidivermiş; yerine bu şimdikini yaptırmış .
Ihlamur'daki çarşı oldum olasıya mevcuttur. Kızıltoprak'ın da eskileri
ve hatırlıları çoktu : İstasyona çıkan yolda ve solda Pirinççiler denilen
Hasan Amirler (bay Tevfık Amir'in babası); yanında Taşçızade Hakkı ve
Hilmi beyler; yolun sağına sapınca fabrikatör Raif Bey; hat tarafında
Bahriye Fabrikaları müdürü Hüsnü Paşa... Dönüp tekrar caddeye çıka lım.
Hemen orada da Sadık Bey merhumun (hukukta sınıf arkadaşımız avukat
Salahadd in Sadak, Akşam gazetesi sahibi Necmeddin Sadak , musıki
üstadlarımızdan Muhiddin Sadak beylerin pederleri) köşkü. Ueri de ,
sağdaki beyaz boyalı, içi kırmızı pancurlu yalı Kazım Paşa'nın ve ol dukça
sonranın yapısıdır. Ötesindeki ö.. lü Molla'nın ev i elli, altmış yıl lık, daha
.
2 tevsi-i mükafat: Osmanlıların son diineminde okullar tatile girmezden iince sınav ve ödül tören
leri düzenlenir, hu törenleri dönemin vezirleri, paşaları d:ı katdırlardı.
3 Hami<liye Rüşdiyt:leri: 189<.l'd:ı hizmete giren Hamidiye !nas (kız) ve Hamidiye ZükCir (erkek)
rüşdiyeleri. Curnlıuriyeı döneminde Kadıköy Erkek lisesi, d:ıha sonı-.ı ortaokulu olmuştur. Günü
müzde biri Kenan Evren lisesi, dilleri lhr.ıhim Öktem llköAretim Okuludur.
206
Yüzyılın başında eski btr kartpostalda Kıışılili (,'t�rırı.
4 Es:ıd P:ış:ı (]87�-19:-12): J920'de lsı:ııılıul Milli l\liid:ıt:ı:ı iirgütiiııi·ın h:ısk:ınlığını ii.,llı·ııdl ı,ı:ıııl>ııl
Mt:rkez Kuınand:ınlığı ve l'olis Müdürlüğü gürevlerindt· bulundu. 192J'dt· TllMM ıar:ılııul.ııı h
tanhul Valisi ve Tmkya Süvari Fırkası Kumandanlığına atandı. 1924 'tc ınirliv:ı l).:<"lll"r:ılı oldıı
Fenerbahçe'ntn havadan görünümü. (Foto: Selahaddin Giz/fuer 1\ıtel Koleksiyonu).
208
de balıklar, ıstakozlar, pavuryalar taşırlardı.
Boşluk olan köşeden sonraki bağın çavuş üZÜmleri de ağızlara layık
sa da nerede Sallapatininkiler? Sallapatinin Bağını operatör Cemil Paşa
(Topuzlu) alıp arabesk köşkü ve mükemmel parkı kurdu. Orada ne do
nanmalar, İstanbul doktorlarına, ne garden partiler yapmadı ... Burası
şimdi Şekerci bay Hayri'nindir. Büyük operatörümüzün kulakları çınla
sın , köşkünün önündeki ve karşı yolundaki havagazı fenerlerine kese
geçirtmiş , ortalığı pırıl pırıl etmişti... Gıpta eden edene; memeye bir tel
takılması ve kesenin örtülmesi sanki atla deveye?...
Çiftehavuzlar adı oradaki gazinonun ç ifte havuzundan türemedir.
Büyüğünün içinde kırmızı balıklar, etrafında da akşamcılar doluydu. Fe
nerbahçe'den dönen arabalar burada bir müddet mola verirler; karşıdan
karşıya bir m iktar daha nazarlar atfedilir, badehu (sonra) dağılınırdı.
Ötede ve gene sahilde, "Şirin'in kasrı"7 m isillfi kat çıktıkça küçülen yalı
sında Hasan Rami Paşa8 az oturmuş, Abdülaziz'in kızı Saliha Sultan yan
gelmiştir. Yalı boyunu tuttuk, gidiyoruz . Amiralin duvar dibinde Evkaf
muhasebecisi Canib Beyzade terzi Hasan Bey'in evi; çıkıntılı burunda
da Zift Fabrikası ... Göztepe'nin, Merdivenköy 'ünün, Erenköy'ünün boğ
maca öksürüğüne tutulmuş ne kadar sübyanı varsa , kucaklarda, ellerde ,
fabrikanın etrafına çerçeve olurlardı... Dağlara taşlara , o kahrolası boğ
macaya birebir ilaç, yalnız merkep sütü , gazhane havası değil, zift ko
kusu da iyimiş.
Bahsettiğim tarihlerde mabeyinci Ragıp Paşa kerimesinin (kızının) ve
kendisinin şatoları9 daha meydanlarda yok; sıradakiler şu zevat : Seras
ker Kapısı'nın İstihkam ve İnşaat Dairesi reis-i sinisi (ikinci başkanı)
Avni Paşa ; esbak (eski) sadrazam Kamil Paşazade Ziraat Bankası müdü
rü Şevket Bey; süvari Ertuğnıl Alayı kumandanı Horoz Ali Paşa. Hazret
ten bir zaman bahsetmiştik: Cuma selamlığı dönüşünde kıtaatın bando
suna Namık Kemal'in "Ama/imiz, efkarımız ikbal-i vatandır" şarkısını
çaldırması dolayısıyla menküb ve hanesinde ikamete memurdu (evinde
tutuklu).
7 Şirin'in kasrı: Hüsrev ile Şirin, Ferlı:ı<l ile :)irin öykülerinin ka<lın kahr.ıın:ını, Ermen hükiiıııd:ın
Mehin Bamı'nun yeğeni :)irin'in güzelliğiyle ünlü köşkü.
8 Has:.ın ltııni Paşa Köşkü: il. Alxlülh:.ııni<l dönemi Bahriye nazırlarından olan H:ıs:ııı H:ııııı l':ı
şa'nın (1842-1 923) 1908'<le süıiilınesin<len sonr.ı hu kiişkün Salilıa Sulıan':ı (18'ı2-194ll Vl'rilıllAI.
Saliha Sultan'ın ise 1924'te Osmanlı H:ıne<l:ını ile yurt <lışın:ı çık:ııtıl<lığı biliniyor.
9 Mabeyinci Ragıh Paş:.ı Kiişklı:ri: Ca<l<lı:lxıst:ın'ıkı Sarıca ltıgıh P:.ış:ı'nın (18';7-19;!0) ııılnı:ır A. J:ı.,
mun<l':ı l 907'cle y:.ıpıııtıığı köşkler. Günümüze k:ıcl:.ır korunmuştur.
Caddebostanı plajı, cazla dans edilen Sayfiye Bahçesi merhumun
müştemilatıridandır. İskeleye akşam sabah Şahin Vapuru uğrardı. Oracı
ğaz odun kayıkları, ardiyeleri, kavun, karpuz sergileriyle dopdolu. İki
adet de deniz hamamı. Beride erkeklerinki, beş altı yüz adım uzağında
kadınlarınki... Hanımlar hamamında tezgahdar, Çok çocuklu kadın de
nilen on, onbeş evlad sahibi becerikli bir hatun vardı ki çamaşıra, tahta
ya gider; kabakulağa okur, sıtma keser, kurşun da dökerdi.
Caddeye çıkalım: Sadrazam yaveri Cemal Paşa'nın bağları, bostanları,
kebir (havuz) havuz, kaskatları (çağlayan) ve sayfiyegahı (yazlığı) solu
muzda.
Sağımızda sonradan yapılan cami; Şemseddin Sami10 rahmetlinin ka
muslarına göz nuru döktüğü köşk; yanında maruf dahiliyecilerimizden
doktor Celal İsmail Paşa'nın yazlık ve kışlığı... tlerisinde tek tük evler.
Şaşkın Bakkal'daki ağaçlığın altına Bolbedros derler, pazarları Hıristi
yanlarla dolar; lfüernalarla ve mandolinlerle hocalar tepilirdi.
Daha ötesi, Suadiye muadiye arzullah (bomboş)...
10 Şemseddin Sami: (1850-1904) Kamusu'l-Alilm adlı 6 ciltlik tarih ve coğrafya ansiklopedisi ile Ka
mus-ı Türki, Kamus-ı Fransevi sözlüklerini, telif ve çeviri roman, piyes, öykü türünden eserleri
edebiyatımıza kazandıran dil bilgini ve yazar. il. Abdülhamid döneminde Erenköy'deki köşkünden
dışanya pek ender çıkarak zamanını bilimsel çalışmalarla geçirmiştir.
210
Haydarpaşa ve Hat Boyu
Haydar Paşa, 111. Selim'in vezirlerinden. Şimdi asker! hastane olan bina
yı kışla olarak yaptıran, oraya ismi kalmış olan adam...
Otuzyedi sene evvel 0902'de), şimdiki garın yeri doldurulmamış;
dalgakıran malgakıran arama. Her taraf deniz, lodosta dağlara çıkmada.
Eski istasyon Kadıköyü'nden uzanan rıhtımın sağındaydı. Kıyısında
külüstür iskele; başlıca vapurları da 11 numara, iki başlı 21 numara...
Haydarpaşa - İzmit hattı 1874'te açılmış. Hükumet başaramayarak alt
tarafını 1887'de Anadolu Demiryolları Şirketi'ne devretmiş...
Kumpanyanın başlıca sermayedarı Deutsche Bank. Raylar Krupp'un,
traversler muhtelif Alman fabrikalarının·. Haydarpaşa limanı inşaatının
kumpanyaya verilişi 1900'de, kısmen açılışı da 1902'dedir.
Trene binerek yukarı doğru yolu tutalım: Sağımız Haydarpaşa Çayırı,
solumuz tbrahimağa. Buralar Anadolu'yu aşıp sınırlara giden, şark se
1 Haydarpaşa Ç:ıyınnda düğün: 12 Hazimn 1845'te Adile Sult'ın ile Mdmıed Ali l':ış:ı'ııııı dilllilıııı
Gele�ksd sur-ı hüm:ıyun düzeninde yapılmış, padişah Alxlülmecid, vczirl<·ı', hıiyııkl'l�·ılı·ı· w
yüzlerle davetli katılmıştır. Bu düğünün en ınt!r:ık uyandımn özelliği, Kom:ıskl'nin lı:ılcııı lı:ı\':ılaıı
dırrn:ısı olmuştur.
211
Bizim çocukluğumuzda gayet kalabalık olurdu. Bilhassa
Hıdrellezler de Kadıköy, Üsküdar, Çamlıcalar halkının kaffesi (hepsi)
oralı. Sair za manlar da ismi züğürdler yaylası... Araba ile gezemeyen,
tabana kuvvet dolaşan, yirmi paraya kahvelere çöken meteliksizlerle
hıncahınçtı.
Vagonun içinde, gidiyoruz. Mükemmel "ecel beşiği" olan, çok kim
seleri verilmiş sadakalarına bağışlayan Ziverbey Yokuşundaki şimendi
fer geçidini geçer geçmez, hemen solda Acemler denilen kalantorların
kaşanesi, bahçesi, limonlukları. Ve boyluboyunca köşkler... Zühtü Pa
şa'nın çok ağaçlıklı malikanesi, gene haneler ve Kızıltoprak İstasyonu.
Adının gelişatı toprağının kızıl oluşundan... Semtin Kuyubaşı tarafları
sonra rağbet görmüş. Abdülaziz (1861- 1876) zamanında en tehlikeli
mevkilerden biriymiş. Sebebi de Veliahd Murad Efendi Köşkünün ve
çiftliğinin2 oracıkta oluşu. Civanbaht3 göz hapsinde amma deryadil
(hoşgörülü).
Mimarlık meraklısı imiş. "Hanedan-ı Osman'iye'ye mensup olmasay
dım muhakkak mimar olurdum" dermiş. Guya karısının resmini de ken
di eline çizmiş. Hiila meydandadır; eski redif debboyları şeklinde bir bi
nadır. Çiftliğinin küçük bir hayvanat bahçesi teşkil eden tarafındaki ge
yikler, ceylanlar, tavşanlar, papağanlar, güvercinler ve nadide kuşlardan
eser kalmamıştı. Sekiz on sene evveline kadar, o zamanlardakilerin ah
fadından (soyundan) iki tavuskuşu sağdı.
Kızıltoprak'la Feneıyolu arasında da seyrek seyrek köşkler mevcud du.
Geçende dediğimiz gibi Frenkçesi "bifurcation" olan Feneryolu İs
tasyonundan Fenerbahçe'ye hat ayrılır,4 gidip gelme bilet üç, beş kuru
şa müşteri taşır dunırdu.
Fenerbahçe müdavimleri konak arabalarının, kira faytonlarının içinde
kurulu, Belvü Otelini ve sıradaki ecnebi villiilarını geçip set üstündeki
namazgahın" önünden kıvrılırlarken, trenden çıkıp tabanı tutmuşlara gö
zucu çevirmezlerdi. O yayancıkların hemen hepsi de kenar semtler sa
kinleri; İstanbul'dan gelenler, Üsküdar'dan bayır aşağı vuranlar, Yeldeğir-
2 Veliahd Mur.ıd Efendi Kiişkü: Osmanlı padişahı V. Mur.ıd'ın veli:ıhdlık yıll:ırınd:ı (1861-1876)
oturduğu Kurlxığ:ılıdere'deki kiişkü w çiftliği. Günümüzde kiişkün ve çiftliğin yerinde M:ırmar.ı
Üniversitesi kampüsü vardır.
� civanb:ıhı: Osmanlı şehzadeleri i(in kull:ınıl:ın ve şanı yüce anlamına gelen bir deyim.
4 Feneryolu-Fenerhalı(c Hattı: Sonr.ıc.l:ın kaldırılan bu kıs:ı demiryolu askeri amaçlı olup Fenerbah
çe iskelesine uzanmaktaydı.
5 n:ım:ızg:lh: �elıir girişleriııue. a�·ık h:ıv:ıu:ı nam:ız kılmak için yapılmış, yer<len yüksekçe ib:ıdeı
yerleriydi. Namazgfüıı:ı bir �·eşme ile mihr.ıp ı:ışı, :ıync:ı bur.ıyı ı,>fılgelendiren bir çın:ır vey:ı çit
lenhik aır.ıcı bulunurdu.
212
lstanbul'un yoğun yerleşim yerlerinden biri olan Fetıerbahçe eskiden bir sayfiye idi. Yazlan is
tasyon, kışlan karakol olarak kullanılan Fenerbalıçe tren istasyonu. (Şinasi Akbatu Koleksiyonu).
() kar�ıntin;ı l:ılı:ıffuzkınesi: s�ılgın h:ıst:ılıkbn ünlemek İ(İn lxı.':'kl yerlerden gdenll'fİll hl'liılı "ılllC'
lıekktiltliklc:ri s:ığlık. lı:ıkıııı ve konınıl yerleriydi.
7 serk5tih-i ,dıriy;iri: P:ıdis:ıhlık lı;ı.� k:itihi. T:ınziın:ıt'ıan sonra p:ıdi,:ıhın fızl"I y:ızı i�kıiıw l>:ıl,.ııı
sar:ıy g('>revlisiydi.
H Nüınune B:ığı: İst:ınhul'd:ı IH87'de Gi\ztepe'de 40 diinümlük hir :ıı:ızid<: kunıl:ııı lıd:ııılı�. llııı:ıv.ı
Amerik:ın Asına Fidanlığı, A'ı Anıeliy:ıt Mektebi de deniyordu.
ıı.ı
olan Vehbi Bey'in altı tuğla, üstü ahşap hanesi. Demiryolunun karşı ya
kasında, bir kodeks mecmuası yutmuşçasına ilaç bilen, meşhur dahili
yecilerimizden doktor Rıfat Hüsanıeddiri Paşa'nınki; yanında, 31 Mart
maslublerinden (asılanlardan) Hakkı Bey... Çayıra dolanır dolanmaz
da, Beyoğlu zabıtası alay beylerinden Hafız Sabri ve ağabeysi Şam
polis müdürü Ömer Beyler...
Göztepe'nin o vakit ki, şimendifer yolu n� derbentte (dar geçitte),
ne de istasyonu kaç kulaç fevkte (yukarıda); hepsi düzayak. Biletçi
Tekgöz Miltiyadi'nin gişesinin bitişiğinde Adalı Yanin'nin bahçeli
gazinosu. 315- 16 (1899- 1900) senelerinde cuma ve pazar akşamlan
incesaz getirtir, kar şıki tarlalara civarın aileleri kilimler yayarak birikir,
çoluk çocuk attar Aleksi'den aldıkları maytap kibritlerini yakarlardı.
Bu gazinonun yanındaki çardaklı kahvenin müdavimleri de: Mümtaz
Kaptan, Beşiktaş Askeri Rüşdiyesi lisan-ı Fransevi muallimi kaymakam
(yarbay) Şevki Bey, Merdivenköylü Osman Beyoğulları, Vehbi Beyzade
vesaire...
Çarşamba günleri Mama'da ortaoyunu oynayan, Kavuklu Hamdi'nin
zurnacısı Şişman Ahmed dönüşte çardağın önünde ahenk geçerdi.
Caminin banisi (yaptıran) Tütüncü Mehmed Efendi, Göztepe'ye ilk
yerleşmişlerden, mahalleye de adını vermişlerdendir. Reji İdaresi (Tekel)
kurulmadan evvel tütünler Çifte Kılıç, Ay Yıldız, Sarı İbrişim isimleriyle
ve bandrolla satıldığı zamanların tüccarı. Göztepe'de dükkan dükkan
akarları, deniz tarafına giden caddede köşkü vardı ki, burasını Gazi
Os
man Paşa ailesi satın almış, mevcud binayı birkaç misli büyültmüştü. İs
tasyonun çok yakınlarında oturanlar: Fesçi Said bin Cebbare, Fethi Kap
tan, Mabeyin kfüiblerinden Nihad Bey, Evkaflı Reis Ali Efendi, Mümtaz
Kaptan ve kaynatası Ahmed Bey, Ceb-i Hümayun katibi Faik Bey.
Erenköy Kız Lisesi olan Rıdvan Paşa Köşkünün eski ve mütevazı za
manki sahibi, meşhur maliyecilerden, Defter-i Muktesid muharriri (He
sapişleri saymanı) Süleyman Sadi Efendi idi. Lisenin yatakhane dairesi
olan bina topçu reisi Hacı Hüseyin Paşa'nın sonra yaptırdığı köşk.
Vüzera ve rical (devlet adamları) sayfiyelerinin çoğu Erenköy'ünde
ve havalisinde: Evkaf Nazırı Galib Paşa, Divan-ı Muhasebat reisi Zühtü
Bey, Maliye muhasebecisi Ziya Bey, Beytülmal müdürü Hüsnü Efendi,
Ticaret ve Nafia Nazırı Zihni Paşa; daha gerilerde Maliye Nazırı Reşad
Paşa, Maliye Serveznedarı Halid Bey, Masraf Nazırı Hasan Paşa, Gazi
Edhem Paşa...
214
Köyün ecnebil�ri de var; Şarapçı Almanyalı Ekerlin, gene
Almanyalı Herter; bunların daha kodamanı İç Erenköy'ündeki Tomson
Biraderler.
Yolumuza. devam ederek Zürafalı Köşkü, Ebenin hariesini geçtik; o
zamanlar Suadiye yok, Bostancı'ya vardık. Buranın 40 yıl evvelki
(1900'deki) meşhurluğu donanmacı başı,9 Nafia muhasebecisi Sadi
Bey'in mukimliğinden (oturmasından).
Şimdiki çarşı marşı, cami mami, iskeledeki gazino mazino ne arıyor?
Y ıldız kumandanı'0 Şevket Paşa'nın büyük oğlu Cavid Paşa burada ga
yet Art Nouveau bir köşk kurdurmuştu ki şimdi eczacı Etem Pertev
merhum ailesindedir.
Maltepe, deniz kıyısındaki yarı kahve, yarı meyhane salaşlarıyla, son
vapur kaçırıldı mı Adalara aşıverilecek kayıklarile, Rum dilberlerinin is
tasyondaki piyasalarile, sebze bahçeleri ve bostanlariyle şöhretliydi.
Rağbeti tarumar eden yangındır."
Kartal ötedenberi kaymakamlıktır. Hükumet konağı, mahkeme-i şeri
yesi (kadılığı), rüşdiyesi mevcuddu. Maltepe, Pendik gibi Rumluk değil,
Türk ve Müslüman yatağı. Havasına, suyuna, manzarasına uyar olma yan
Sakızağacı'nın da yolu...
Gelip gidiş faciası Yakacık'ın nazarlığı idi. Yollar berbat, arabalar çü
rük çarık, beygirler lağar; bayırı tamamlayıncaya kadar akla karayı seç ...
Pendik baştan aşağı Rumluktu. Deniz üstündeki direkli gazinolarında
garsonlara "Nero!", "Psimo!", "Düziko!" demesen haddin varsa meram
anlat...
11 Maltepe yangınları: ı903•ıe ve 1926'd:ı iki büyük y-Jngın ı,>eçiren Maltepe'de ilklndt• 1.1ı1 yapı.
ikincisinde 110 yapı yanmıştı.
'''
Köprü'den Adalar'a
:lllJ
1920 '/i yıllarda Heybeliada.
cağı, bir tarafını çiftlik şekline sokacağı söylenip du rurdu . Bunları yaptı
da, ben mi farkına varmadım, yoksa lafta mı kaldılar bilmem; bildiğim
şu ki adacağızın oldum olasıya kupkuru ve ıssızlığı; içinde, hala duran
bir balıkçı kulübüsinden başka nesne bulunmayışı. ..
Heybeli.. Arası basık iki dağ tepesiyle hakikaten heybeye benzer...
Bizimkiler en mü nasip ve yakışık alan adını takmışla r. Heybeli, adalar
içinde İslam ahalisi en çok olanıydı ve elyevm de öyledir. İskelenin biti
şiğindeki Deniz Harp Okulu, yani eski Mekteb-i Bahriye binası 1860 ya
pısı. İttihad ve Terakki'nin Bahriye Nazırı Cemal Paşa zamanında ve da
ha sonraları bazı ve ilavelere uğramıştır.
Adanın, dindaşlarımızla doluşuna bir sebep de herhalde bu mektep
tir. Bahriye'den hayli erkan, ümera , zabitan tabiatıyla oraya yerleşmiş
lerdi. Yelkenli Nüveyd-i Fütuh talim gemisi de karşıda demirli.
tık tepenin yamacındaki Rum Papaz Mektebi' eski bir ma nastır yeri
ne 1844'te inşa edilmiş. Keşişhanelik zamanında ve 1828'deki Rus Harbi
sıralarında buraya Moskof esirleri getirilmiştir. 310 (1894) zelzelesinde
zedelenen binayı u ınir ettiren, Rum zenginlerinden Pavil Stefanoviç.
1 Rum Papaz Mektelıi: Hcyhdi:ıd:ı Rulıh:ın Mektehi, günümüzde ise Heylıeliad:ı Rum Erkek Lisesi
dir. Heyhdiada P:ıp:ızd: ığı'nd: ıki Hiz:ın.'\ manastırının yerinde 1772 'de :ı(ıbn nı�ına.�tır ve okul.
195l '<le Hum Azınlık Lisesi ve Teoloji llülümü ayrılmıştır. Okuk.l:ı üğretmen ve üğrenci hulunma
m:ıkıadır.
220
lki tepe arasında Rum Ticaret Mektebi 1831 'de yapılmış.
Oteller ve ga'zinolar itibarile Büyükada'yla yarışamamakla beraber
Heybeli'nin de Paris, Avrupa, Servet isimleriyle geniş, temiz, konforlu ,
gazinolu, çalgılı otelleri vardı ki, saydıklarımızın sonuncusu haftalık Ma
lumat, gündelik Türkçe ve Fransızca Servet gazetesinin sahibi Baba Ta
hir'indi.
Tapusu da , madaması (eşi) ve Abdülhamid'in viyolonisti Vondra'nın
hemşiresi (kızkardeşi) Hatune'nin üstünde.
Heybeli, havasının ceyadeti (sağlamlığı), çamlarının bereketi, muhiti
nin samimiyetiyle hiç şüphesiz öbür adalardan üstündür; Çam Limanı
nın letafeti de eşsizdir.
Sırası düşmüşken şu fıkray ı yazıverel im :
Balkan Harbi 0912-1913) avakibi (sonlarında) s ıralarında sadrazam
Kamil Paşa, Sultan Reşad'a yana yakıla Rumeli'yi ve Adalar'ı (Ege'deki)
kaybetmek mecburiyetinde kaldığımızı söylemiş. Hakan:
- Aman sus paşa, demiş; hele Adalar'a çok yandım, Çam Limanı'na
bayılırdım!...
Bahsett iğimiz tarihlerde, Heybeli'nin ne sanatoryomu, ne Halkipalas,
ne civarındaki köşkler, ne plajı, ne de ilkteşrinde (ekimde) turfanda
mandalinalar yetiştiren bahçeleri vardı.
Gelin olacak vükela vüzera kızlarına çeyizlik beyaz çamaşırlar diken,
nakışlar işleyen kız kurusu ve birer yaş aralı meşhur "Dört Kardeşler"
seksenini aşkın olarak elan hayattalar...
:l:l l
Büyükada
22.i
Büyükada 'da dalıa sonra Akalya oteli adım alan ünlü Kalipso oteli
bağı da yakında . ..
1 Cavıd Bey: S:ıdr:ız:.ıın H:ılil Rıf:ıt l':ış:ı 'nın oğlu !jur:ı-yı Devlet üyesi C:ıvid ll<"y, h:ıh:ısı ·" ıı lr;ı 1..1111
ken ıx99'd:ı G:ıl:ıı:ı Kiiprüsün(in Ad:ıl:ır iskdesinde Y:ıny:ılı lıir Arnavut ı:ır:ıfıııd:ııı sııik:ı.,ıı· ıı�r.ı
dı vı: iildürüklü.
ZZf
Eski bir kartpostal 'dtı /Jiiyiiktıtla Nizam J'olıı ve plafııı olduğu koy. Sol taro:fla Dil.
hayattadır.
Bahçıvanoğlu, y; ı ı ı i bugünün Alpa sla n sokağının üstündeki caddede
tahini boyal ı. ya nya ıı:ı iki k<işk C:ema l Bey' iıı; karş ı s ın daki ça m ağaçlısı
da Mahmud Cdlleddiıı Paşa ' n ı n d ı .
Az ileride, Çak ır l.·ık ın:ızının lxışınd:ı Mabeyincill'ı·dcn Tahir Bey; biti
şiğinde Ada nıul ıı:ı rı s;ı:ıt 1,·i Milır;ı ıı. Bur:ı sın ı ressam Bay Laga Mehrned
Ali aldı; boyattı . nıovattı. Kö.�e lxısında ki güllü eve, s am imi ahbaplığı do
l : ıy ı s i l e doktor l l ı ııı ıry; ı ı ı t: ışıııır durur, da lıa ötede Aslan Frcskon'un evi
nin karşısında ela il. Ahd ül l ı a mid ' i n oğlu Şehzade Abdülkadir otururdu.
226
Şehzade şıpsevdilerden; burada da bir balıkçı kızına vurulmuştu.
Yosma'nın kulağında tek taş küpeler, göğsünde pırlanta pandantifler;
arabalarda, çamlarda beraber gezerlerdi. Evde her gece saz , ahenk; ne
cabetpenah (şehzade) da piyano başında ...
O sokaktan kumsala inilirken, Aya Yorgi meyhanesini tutan Andri yan'ın
evini tarihçi Ahmed Refik (Altınay) merhum almıştı ki, biçareyi ölüme
kadar götüren hastalığı orada başlamıştır.
Gene yukarı dönelim: Şazili Dergahı şeyhinin oğlu Hüseyin Bey'in
köşkü. Mumaileyh (adıgeçen), Cezayirli Emir Abdülkadirzade Muhiddin
Paşa'nın damadı olduğundan, bu köşktekilere Ada Rumları "Arap Paşa
lar" derlerdi.
Büyükada'da kırk yıl evvel (1900'de) kayık yarışları yapılır; Otel Ka
lipso'nun rıhtımına bayraklarla donanmış seyirci mahalleri ve hakem
barakaları kurulur; müşter ilerle tıklım tıklım dolu olan ldare-i Mahsusa
ve Şirket-i Hayriye vapurları, muşlar, sandallar açığa sıralanırdı.
Adada polis, molis hiç göze görünmezdi. Eminlik bu kadar olur. lki
zaptiye, esbak (eski) sadrazam Cevad Paşa'nın biraderi Şakir Paşa Köş
kü'nün altında, iki dahası da Nizam'da dururlardı. Ufacık bir vakayı du
yan yok.
Musevller rağbet etmeye ve yazlığa gelmeye başladıktan sonra Ada
bakkalları ve kasaplar ı, "Bize a lışveriş bırakmadılar, iflas edeceğiz; her
şeylerini lstanbul'dan taşıyorlar" diye önceleri şi kayetçi olmuşlarsa da
sonra, aksatalarını yoluna koymuşlardır.
Adalar, hiç şüphesiz dünyanın cenneti, lstanbul'un en baş tacı sayfi
yeleridir. Ah, şu sularına ve yollu va purlarına bir an evvel kavuşsak!...
ll7
DİZİN
31 M:ııt V.ık:ısı 127, 130 Ahmed Midh:ıt Efendi 104. 174, 175
Ahh:ıs Hilmi P:ış:ı 164, 1 77 Ahmed Muht:ır P:ışa , Gazi 1 1 , 12, 13, 14, ! Hl,
Ahdi (Komik) 65, 109 157, '1.07
Ahdull:ıh ( Ar.ıpl 1 20 Ahmed Nureddin llt!y, Oper.ıtiir 137, 131!
Ah<lulkıh llirmJ.,rl"r .�2 Ahmed Paşa ( Hez:ırpare l 176
Ah<lull:ıh Cevd"ı 1 'i3 Ahmed P:ışa ( Kel. St!rh:ıfiyel 99. 1 91!
Ah<lull:ıh Efendi Lıık:ını:ısı 'i8 Alııne<l !<asim 9, 3 1 , 84, 1 90, 205
Ahclulkıh P:ış:ı <�rifl 1 (-.H Alımed Refik (Altın:ıy) 227
Ah<lull:ıh Paş:ı, Müşir 20.1. 22(ı Ahmed Vefik Paşa J (ıCi
Ahdurr.ıhm:ın Ef.,nc.li < T:ııa rl l'i4 Ahmed V"sim Paş:ı 11!7
Ah<lurr.ı hm:ın �ref. V:ıkanüvis 82 Alııne<l Zly:ı lley 110, 1 61!
Alx.lülfıziz 29, Hl'>, 108. 1 W. l l 8. 1 1 9. 125. 1 :-12. Ahmed, 1. 127, 147
135, 141!. ! 'il, 163, 1 71!. 1%. :!()'). 21 2 Ahmt!d, ili . 13, Hl7, l 'il, 1 60
Alx.lülh:ık H:ımid 1 64. 1% Alınıediy" 190
Ahdülh:ık Moll:ı 164 Alınıt!t Ağ<ı. Muhııllehid 1 1 2
Alx.lülhıık !:)inasi <Hisar) 9 Ahmet Süreyya ( Örgt! Evren) l 'i ·
Alx.lülh:ımid. 1. 1 (-.H, 1 81 Alıınet su:ıyıp lley 1 'i
Ahdülhamid, il. 26. .�2 . .W. IH, %. 1 1 9, 125, Akay ll3
141!. 161 . iM. 178. ııı:�. 184. 194. 211!. 221 . Akıntıhurııu 16'1
226 Akif Paşa < K:ılk:ındelt!nlil 111
Ahdlilk:ıdir seyhz:ıde 22(ı Aks:ıı�ıy 59. 77. 89. Hl l, 104, 1 1 'i, 1 20, 129. U'>,
Abdülkerim Nadir l':ış:ı <Cırp:ııılıl 1 1 9 141
Ahdlilkerim Paşa . Scnl:ır-ı Ekı"'nı 191 Aksar.ıy K:ır:ıkolu H 'i. 14 1
Ahc.lülmedc.I 7 1 . 137. J'i7. HıO, Hi2. l <d. 174. Aks:mıy y:ıngıııı 132
177. 184, 20 1 . 2 1 1 Akşam Hl, 17
Ahdtilmedd Efendi J(ı(ı Akıfr:ıng:ı ll:ıloz (ıl
Ac"m Tahir Kıı�ı:ııhanesi ıo 1 A].,ksi, Att:ır 214
Açık Tüıi'I<" 19 1
Alem<l:ığı 197
Ad:ılar lskdesi 2 1 7
Ali (Hımhııııl 'iH
Adil" Sult:ın J (ıO. 2 1 1
Ali ( K:ı<layıl�'.1) 120
Adn:ın T:ıhir 21
Ali (Kız) 1 20
At-.ı <Udil 19(ı
Ali !ley Okıronıeıre l 20'>
Agah mewd ı <ı'i Ali lley <nirektiirl 1 04
Ag:ııo Eleni (ı7 A l i Ferid ((rt,ner:ıl l 'i'i. 87
Agop Efendi (Kii<:eoğlul ll{i Ali Hayd:ır < Akıayl 14
Ağa Camisi 37 Ali l':ış:ı (Horoz ) 209
Ahmed ( Davulnı l <ı'i
Ali l'aş:ı <llluı; l 1 59. 1 60
Ahım.'<l <Deli. Kasıınp:ısalı l CıH
Ali Refik Paş:ı 1 'i3. 213
Ahmed <Dr.ıgon l l :W
Ali Rız:ı < Kı ııııikl M
Ahmed ( K:ızask.,rl 1 20 Ali Rız:ı lley. Alus'un :ııııc:ısı 1 1
Ahmed (Sişmanl. Zum:ın l .i'İ . 2 1 ,i
Ali S:ıid l':ış:ı l (d
Ahm"d Ahud Efendi Kon:ığı <llerlk· l\kkıehi l
Ali S:ııııi < Yen ) 14
1 23
Ali s:ınıil l':ış:ı ( 1 led irh:ıııil 204
Ahmed Allf l'aşa Hı'J Ali selılı:ız EIİ:'ndi H>'I
Alımed lley <Sisnı:ıııl. Mul ı:ısd ı:ıı Dairesi ikisi Ali Sevki ( l lerkt!rl 14
86 Ali Fa ik < flsıünidnı:ınl. idııı:ınnl:ır s<'ylıi l 'l'i l'JC ı
Ahmed 1 ley ıo<ı Alilıey 147
Ahmed Eylih Paşa :!07 Alııı:ın Çc�nıcsi 12 'i
Ahnıt!d Fehim 20<> Alman S�farctlı:ınt=si ı.i :;
Alımt·d l't·rid <Tek l ıoo Altuı Jlı ıynuz H7
Ahmed llı"ııı Cliıkgi'ızl 1 T' Alııyı ıl Ağzı .W.i
Ahmed lzzt'I l'aş:ı 20.i Aıııh:ıs:ıdiir Oteli 171
Amely.ı <Hüyük) 63
Aaiziye K:ır.ı kolu 72
Amely.ı (Kii\,1ik) 63, 64, 6'i
Amerika ny.ıtm•u 60, 63, 65 AZn:ıvur P:ıs:ıjı 36
Anadolu Demiryoll:ın Şirketi 211
U:ıoo T:ılıir (M:ılı'.iın:ıtçı) 221
An:ıdolu Hanı 36
Anadolu Kulübü 223 U:ıA<l:ıd C:ıddesi 205, 208
An:ıdolulıisan 179 Bağdat 193, 194
And<>n ( Paskal) 63 U:ıAlar Caddesi 153
230
llor:ızan Tev61t 114, 109
Ç:ırşı H:ım:ımı 200
llomı Kır.ı:ıtlı:ınesi 101
Ç:ırşüçi 89
Jlost:ıncı 21 'i
Ç:ırşık:ıpı 101 , 104, 115
Jlost:ıncı KCipıüsü 208
Ç:ıt.ılcı 157
IloyJcıldiyi.i 167
Ç:ıtladık:ıpı 121
llristol Oteli 21, 1 70
Ç:ıvuşzade 142
llulgar Kifüıesi l 52
BulJ,'lr P:ıl:ıs 167 Ç:ıvuş:dde Mescidi 136
:l.'1
f>oğ;ınc:ıl:ır 66 Fdıiın i':ış:ı 29, 99
r>owıncıl:ır Cami.'i ı HH Fdııni Jlt'y (Doktor) 20 1
f>olımıh:ıhç<" 147. Hı l F<"n<"r 1 5 1 , 152, 181
f>uv:ınlihi 191 f<"nerh:ıh�-., 145, 200, 20 1, 203, 204, 212, 217
Düring l':ış:ı 42 F<"nerh.:ıh1,.-., St:ıdı 205
Düyun-ı UmumiY"' ı 94 F<"n<"rl<"r idaresi 217
F<"ııeryolu 212
Ehu Eyyuh d-Ens:ıri 149. I 'iO. 1 ';5 Ft'ri<l l':ış:ı < Avlonyalı> CJ8
Ehüzziy:ı T<"vfik 104 F<"riıl l':ış:ı ( D:ımaıı 167
Ec.lh<"m l':ış:ı ( Kiir l 98 frrih:ı Tt'vllk 219
Ec.lh.,ın l':ıs:ı ı 6;1 ft'sh:ın., 109. 143. 151
Edim<" 1 57 Fethi Paşa, Toph:ınt' müşiri B
EııJ Fotoğı�ıth:ın<"si .U Ft'ıt:ıh Koş:ır 12
ı:l-(friik Hı Fevzi Alıuı�l l':.ış:ı, K:ıpt:ın-ı dt'ry:.ı Vt'kili 69, 70
Elrı Koşar 12 Ft'VZi Ç:ıknı:ık, Mareşal 14
Elhus llt'y C (:t'rkez ) 18.ı i't'VZiy<" Kır:ı:ıth:ınt'si 1 0 1 . 1 06. 1 1 0
El<"ni (Agaıo, Küc:lik l M. ff7 F<"yzi l':ış:ı, Dr. 1 JO
Elh:ın Ko�ır L! F<"yziy<" Ç:U-ŞL'I 1 10
Elh:ın Türsan 12 . 19 Fındık Suyu 172
Eınin ( Zurn:ıcı ) .1 :\'İ Fındıklı 57. Hı l
Eınin llt'y U>:ığıst:ınlı ı 97 Fmld:ık Bahçesi 172
Emin Camisi 42 Filiz Nurullah 48
Eminiinü 71. 72. ı o ı . 1 :-18 Filı >m<"ni <Ç:ıkırı 55
Emir Alxllilk:ıdir7"1ll<' Muhiddin J>:ıs:ı (Ce7"ıyirli) Finız:ığ;ı 60
227 Fitıı:ıt Hanım 1 1 7
Emirg-Jn ı <ıH Flilla <TumısluJ 51
Emirg(ın Oğlu l .-1. 1 Cı8 Foto Süren·a :il
Enwr (Aı�ıpı <ı.-\ Foty:ıtlis. Doktor 22<ı
Enwr P:ış:ı 12, l 'i'i Fmnsız H:ıst:ınt'si :-\7. 47
Eıüinı<"nd 1 lt'hz:ıt C L:ı v l 2l föınz .Joscph 1. 184
'J Eırünıent Ekı-.,m C 'löılu l 1 .- Fu:ıd Bt'y C ll:ıhanz:idd 169
1 Eı-.,nki\y l 5(ı. 20CJ Fu:ıtl lky C ll:ıhriyeliJ 20'>
Eıtuğnıl Y:ıtı 81 Fu:ıd lley Cl l<"y1"'ıht:yli) 105
Esad llt'y 105. 14 :1, 207 Fu:ıd l':ı�ı C f>dil 1 10. l (ı9
Esckapısı 89. 1:18 Fu:ıd l':ış:ı (Kt'çel"iz:ıde > 107. 1 77
Eski S:ıı�ıy 107 Fu:ıt Kiiprülü 15
Eski Valide Camisi 195
Esküt:ıri 185 G:ıhi Sok:ığı 99
Esma Sultan l 9<1 Gal:ıta 33, 39. 41, 57. 63, 64, 7 1 , 218
Eth<"nı i'eıtev. Ec:z: ıcı 215 G:ılat:ı Kiipıi.isü 71. 7�. 74 . 8 <;
Etnıeyda nı t .ı 1 Gal: ıta Kult'si 1 8.�
Etyenıt'z 1 '1 2. l •1.-\ Gal:ıtas:ır:ıy 23. <ıO
Evyenidi. Banker llı' I tial:ıı:ıs:ır:ıy Lisesi 2'>. 29. 82
Eyüh 4 1 . 9:1, 150 G:ılih l':ış:ı c Gt'ıüınkıı�ın J l '>4
Eyüp Sulı:ın 1 1 1 G:ılip (Sulu ı. Çcşınemt'yıl:ınlı 59
ti:ılip Bey CGiizügüzd ) 105
Fa ik llt•y 1 (ı'; Galip Bey. H:ılep V:ılisi 18'ı
l':ıik l':ıs:ı. Alus'un lıal ı: ısı nın lıliyük dayısı l 5 'i G:ılip ll<"y. tcşrif:ıt�:ı x<ı
Faik Pa�a. ıstahl-ı amire ınüdürü Hh lialip l':ıs:ı. Evk:ıf N:ızın 87, 214
Fa lanoplos. komisyoncu 7:\ G a n i Toptani .ı7
F: ıtih - Altıınernıer yangını l.i2 G:ızi llkmcktdıi 201
Fatih 92. 1 1 :1. 1:1 ı (icdikpa�a 1 1 8
l':ıtih Camisi 81) tieliholu l(ı7
Fatih Meydarn 9·ı (ii:ıkonıo Otdi 21.-\
232
Gülhane !':ırkı 12:\ H:ıs:ın P:ışa 115
Güllü Agop Tiyatrosu 80 Hasan Paşa, M:ısmf Nazırı 214
Gülmez Jlir:ıderler .!(ı H:ısan Paş:ı, Müşir, M:ısr.ıf N:ızırı 87, 123
Gürel Sanatlar Akad..ıııisi l(ı 1 H:ıs:ın füııni Paş:ız:1de 206
Güzdh:ı!Ke 99 H:ıs:ınp:ış:ı Hanı 1 1 5
Güzdhi.o;.;ır 179 H:ısanp-Jş:ı Hanı Caddesi i l
5 1-!:ısanp:ış:ı K:.mıkolu il 5
Halıilı lky l!ı7 H:ı"'ki 141
H:ıcı Akif l':ıs:ı Konağı 112 Hasib lky 14.�
Hacı Bekir ( !;ekerci) 207 Haskiiy 71, Hl, 148, 184
!facı Bey ( Derici ) 187 Hastane C:ıyın 89
H:ıcı Hüseyin l':ıs:ı !07 Haşim Pasa 165. 184
ifan M:ınuk 65 1-!:ıvy:ır H:ını 71
Hacı Pasa Hamamı 1 8.'l H:ıyd:ır P:ısa 111
Haçopulo Pasajı 28, .% H:ıyd:ırpaşa 75. 83. H.'l . 194. 208, 2 1 l . 217
Haddehane Ll:I 1-!:ıyd:ırpaşa Çayırı 2 il
Hadıınkiiy 1 17 H:ıyd:ırpaşa Lisesi 19"1
Hafız Kiı:ııni ( ifa nende ) l ( l(ı H:ı yreddin lskdesi 1 (ı2
H:ıfız l'asaz:ıde ( DivrikliJ 207 H:ıyrt'.<.ldin P:ış:ı ( Tunuslu ) 9<ı. 1 (d
Hakkı <T:ıs(ız:ıdt• ı .!Otı Hayriye Lisesi 1 H
Hakkı !ley ( �ckel'l'i l 59 Hayıı.ıll:ıh ( Oiikınecil 1 20
Hakkı Bey. lkılııfıli ınüsaviri 5,ı H:ıyrull:ıh Elendi l (ıq 1-!
ll:ıkkı Bey. Mal ıeyin Kfıtil ıi 207 elıdoınon 1 11
1-f:ıkkı Pasa . S:ıdmz:ı nı 5'ı. 1>9 Helyopolis 126
H:ılep 19/ı Ht:nıy llulvair, Sir 219
Halep Çarsısı :P Heylıeliada < H:ılkD 21 '). 220, 221
H:ılınoğlu Jtı8 Hınııry:ııı. Doktor 2 1 9 . 2'2.(ı
H:ılk· 2:;. 40. W. l ·ı'i. l,18. 182. 1 '!7 1 !ilmi <Taşçız:ıde ) 2()(ı
H:ılid <Said Elendizade ı ](15 Hohyar L\1
Halid Bey. M:ıliye Seıvt·znedan 87 lloc:ı Ali Rız:ı Bey, Ressam 16, 78. 1 09, 189
Halil Bey. J l e l e d i w Ml'cfo fivl'si 1 5-ı 1- Hı ıı-Iıc ır Yc ıkusu 1 1 :1
J:ılil Bey. Servcznedar 2 1 · ı Hovardanın Meyhanesi <ıO
H:ılil Ethem (Eklenı ) 177 Hriso Keı:ıs 147
H:ılil Rıfat l':ıs:ı .!25 Hrisopolis 185
Halil Hıfat l'as:ı Kon: ığı l)l) 1 lristaki ( Banker> .�<ı. l (ı()
l Ulile-i M:ılınıudiyl' Mekıdn 2t 1C ı Hristo Vergi 202
H:ılinı i':ış:ı Hı4 Hristos Tepesi 225
1-f:ıll:ıı;y:ın H:ını 7'.!. Hristos Yokuşu 85
Ha111arn S< >kağı :;x Hulıer Kiiskü 170
H:ıındi Jley (S:ık:ıllı> !OH Hulusi Esend:ıl l <JI
H:ıındi Bey. Beyoğlu Mut:ıs:ırnfı 1':\ Hurskl (Cerkez) 59. (ı8
ll:ıındi lkis ( l;:ıl:ıt:ılı> .!O� Hursid Bey, llinlxısı !ı(ı
H:ıındull:ıh Suplıi ff:ınnfıYerl l<ı 1 lügnen, siıııendilerler dirt"ktiirü 87, 20 1
H:ıınidiye Fırk:ıteyni I02 ı lünkar Elendi 182
Hamiyl�t Yüct:scs 'İ1. -=) 1 Ilünk:1r K:ısn 17:1
J-lanımkıra ;W.ubs11s (,"a::elc· 15 Hünk:1r Suyu 5 1 . 172
H:ınriyet, pansiyonl'll �� Hüseyin ( Küçük ı 58. (ı5
l l:ıı:ı�-çı Sokağı -, 2 Hüseyin Avni l':ısa. Seı:ısker 119. 1 :\2. l<J l, 20'7
ll:ırhiye ld: ıdisi 1 8.i Hüseyin H:ıki Elendi (Giritli> 171
H:ı rikzede,c:fın Ap:ınııı:ınl:ı rı 1 Ilı llüseyin Hüsnü !ley < lkslılz:ıde ) 15
H : m maı..·i. Serkuyumnı 1 ():; Hüseyin Hüsnü Pa�a 170
Has:ın Eleııdi ( Kol:ığ:ısı l 1 1 Hüsnü Elendi. Beytül �l:ıl ı'vlüdürü l8<ı. 2 1 '1
J l:ıs:ın l':ıs:ı ( lloz,·:ı:ıda lı ı ICı.i Hüsnü Pa�a. Mirliv:.ı 202
-
1 l: ıs:ın P:ı <.t:ı <Ct·za,·irlil 1 ı
f l:ıs:ı n P:ış:ı < Cırn;< m ) 8<> il ır:ılıiın C C:ıkır > 15-ı
Ha...an Pa�a ( lndrki'ıyl Cı > J 7.: ll ıı:ılıiın ( f )eli) lll. 17(ı
l.'U
thr.ılıim Aj:i:ı (Kar.ı Celrenneın ) 131
Kiıdııg:ı 89, 93, 141
İhr.ılıim Ala:ıckl ( Gövıı:ı > 1 5
Kadri !ley 130
lbr.ılıim Hey, Adliye N:ızın 176
K:ıfe Korner.; 36
lbr.ılıim Bey, kil:lr-ı s:lnl 99
K:ıfe Kurun 36
İhr.ılıim P..ış:ı (Boşn:ık) 1 55
İhr.ılıim P:ış:ı (Kaval:ılıl 1 29, 174 K:ıfe Ru:ıy:ıl 36
Kilğıth:ııre 49, 147
lhr.ı lıim P<ışa (Mor.ılı) 206
K:ılır.ıın:ın !ley 120
İhr:ılıim P<ışa (Nevşehirli, nanı:ıtl 110, 1 1 2, 163.
K:ıl:ımış 85, 217
169
lhr.ılıim:ıj:i:ı 211 Kalifaqı:ı, Peruz'un anesi 67
K:ılkedııny.ı 1 99
lc:ıdiye 1%
K:ılypso Oteli (sonr.ı Akasy.ı) 223, 227
İc:ıdiye Tepesi 182
K:ımçı, P:ıp:ızkiiprülü 59
İd:ıre-i Aziziye 83
Kamil !ley (Tepe<lelenli) 1 10
İd:ıre-i M:ılısusa 83, 225
Kamil Efendi (Yorg:ıncı) 201
lhs:ıniye 191
Kamil P3li:l <Kıbrıslı) 97, 163, 221
İkh:ıl Kır.ı:ı tlı:ınesi 101
Kandilli 182, 187
lly:ıs !ley, esv:ıpçı il(,
Kandilli H:ııı:ıtlı:ınesi 183
İın:ım Sokağı 43
K:ındillih:ıh1,.-e 182
lmr.ılıor 145
K:1ni <ipekçi) 105, 169
İınr:ılıcır Turşucusu 1 90
Kanlıca 173
İruıs Rüşdiyesi 125
K:ınzuk Eczanesi 109
İncirli 1%
K:ır:ıağ:ı�· Mezbahası 149
İncirli Çiftliği 1 56
K:ımcaalıınet 194
İngiliz Elçiliği 42
K:ır:ıdeniz Ereğlisi 77
İngiliz Mezarlığı 194
K:ır:ık:ış <H:ınende) 106
lr:ın Sefarethanesi 116
Kar:ıköy 39, 63, 177
!sa Kapısı 1 38
K:ır:ıköy Biirek�·isi 40-4 1
lslı:ık Cevdet l':ış:ı 182
K:ır:ıköy Haın:ıını 58
iskele Caddesi 200
K:ır:ıkiiy Palas 58
iskele C:ımi•i 185, 199
K:ırlın:ın Bluınheq: 33
!sınai! (Jlüyük) 6'i, 66
K:ırlman Geçidi 34
İsmail (Ktiçükl 65
Karlnı:ın Pas:ıjı 28
İsın:ıil Aj:i:ı, Şekerci 75
Kars K:ılesi 119
!sınai! Hakkı (Muzikalı) 177
Kaıtal 223
lsmail Paşa (Giritli ) 48
Kaıt:ıltepe 1 53
lsmail Paşa <Zülli tlü) 100. 1(,9
Kasaplar Sokağı 61
lsmail Paşa, mek:1tıhı askeriye müfettişi 86
Kasım Paşa 147
lsın:ıil Paşa, Mısır Hidivi Hı8. Hı9. 184
K:ısımp:ışıı 4 1 , 147, 148. 161 , 195
lsın:ıil Zülıtti Tiirsan 12
K:ışık A<l:ısı (Pita ) 219
L•ınet Bey <Ar.ıh:ılı > 143
K:ıtin:ı ( Kar:ı ) 'i'i
ismet Bey, esvapçıhaşı 99
K:ıvasın ll:ığı 134
ismet Mc ıll:ı 1 1 2
K:ıvuklu Hamdi 65. 67, 134, 214
lsıanhul Erkek Lisesi 1 1)'1
K:ıyışd:ığı 197
lstinye 169
K:ıyınak<lon<lur:ın 175
lttilı:ı<l ve Ter:ıkki 220
Kayseri 100
lzınir Kır:ı:ııh:ınesi 10 1
K:1zım Bey ( Evk:ı tlı> 55. 105
lzıniı Körfezi 13 'i. 197. 219
Kfızıın Paşa 2o<ı
izzet Melih <nevrim ) 14
Kfızun'ın Kır:ı:ıtlı:ınt'si 105
izzet Paşa <Ar:ıp. Hnlo l 98. 224
Kefelikiiy 170
izzet Paşa. süvari teriği 82
Kel Has:ın :\'i, 65, 105. 109. 1 'i5
Kel H:ıs:ın'ın Tiy:ıtmsu 204
Je-.ın Ha<lding 26
Kcm:ıl lley. Cı:miyeı-i Rüsumiye Azası 138
Josephine llaker 1 .i1
Kenı:ıni Ağa 80. 1 05. 202
Jül Foıt 203
Kt'mer:ılıı 78
Jüstinyen, 1. 125. 1 27, B'J
Kt'st:ıne Suyu 172
Kt'vser Hanım, Alus'un annesi 11, 20
K:ıhrist:ın C:ı<ldesi 2.i
Kıbrıs l 'i9
K:ı<lıköy 75, 8.�. 88. 1 29. 191 . l 'J9. 205. 2 1 1 .
212 Kıllıurmı Gazinosu 152
234
Kınalı (J>nıtil 219
Kının -Mulıarebeıi 132, 193
L:ız-.ıridL' (Adılı) 'i'i
Leon, 1. 219
Kırk 167
ı:.et:ır Ap:ııtım:ını 11, lO'i
Kısıklı Çeşmesi 196
Leyl:ı Ar:ılık 12
Kızıl Ad:ıl:ır 219
Kızıltopmk 86, 191, 206, 212
Uh:.ıde Mesiresi 'i 1
Lltnl.'1 153
Kızkulesi 114
I.nnl Bynın l'i9
Kireçbumu 170
Liihon J>ast-Jnesi 33
Kirkor K:ılf:ı 160
1.Qtfı (l(:lkul:ıAınl 120
Kle-.ınti H:ıçopolu, M:.ınifatur:ıcı l 'i4
l.ük.'lemburg K:ıre 101
Kı ><."'J Must:ıf:ı l':ışa C:ıınisi 139
Kı><.�ıeli 173
Maçk:ı 7'i, 98
Kı><."'Jmust:ıfap:ışa 89, 13H, 139
Maden 226
Kokol:ıtı�'· doktor 73
M-.ılunud At:ı ( f)oktor) 187
Komers K:ıfc� 101
M-.ılımud ll:ıl\ı Türhesi 203
KonkonliyJ Tiy-Jtm'u 34
Malımud Bey (Nişli) 97, 98
Konsolid H:ını 72
M-.ılımud Cet:lleddin Paşa 137, 161, 177, 226
Konst.ınt:ım Bir.ıderler 72
Mahmud Muht:ır Paşa 203
Konst:ıntin <Büyük> 12, 12'i, 1 26-1 27, 138
Mahmud Nedim Bey 183
Konst:ıntin l'orfımgenetos Sar:ıyı 1 'il
Malımud P:ış:ı ( f>Jm:.ıdl 110
Konst-Jntin, VII. 127
M:.ılımud Paşa (Tunuslu) 196
Kont Ostmmg 182
M:.ılımud Paşa, Muh:ıkemat Dairesi lleisi 113
Koruluk 191
M:.ılımud 1ievket l'aş:.ı 12, 13, 'iO, 190
Kn'k:ı 132
M:ıhmud, 1. ll'i, 17 'i, 184
Kosk:ı O.uldesi 116
Malunud, il. 69, 70, 71, 96, 107, 119, 127, 129,
Koıik:.ı H:.ını 11 'i
140, 142, 156, l 'i7, 160, 163, 183, 194, 196,
Kn'ti (Çingene, Tiı�ı n) 63
211, 218
Koşuyolu 194
Mahmudiye Rüştiyesi 118, 119
Kozy-.ıt:ığı 1 'i6
Kiimün'.ü Sok:ıAı 67. 78
M:ılımudp:ış:ı Yokuşu 77, 89
M:ık:.ısçıl:ır 1 l 'i
Kiiprühaşı 118
Makri l 'i3
Kii.'leın Sult:ın 148, l 9'i
Maks Friihterm:ın 78
Kredi Liyone Il:ınk:.ısı 72
Mak.,ud CMeyh:ıneci) 141
Kmker Oteli 26
Maltepe 197, 2l 'i, 223
Kuleh:ıhçe 18.�
Malünuıt 221
Kuledihi 77. 79
Mama Mesiresi 'il
Kulek:.ıpısı 40
Manastır 144
Kuleli A'keri Lisesi 183
M:ınyo (K:ımhur) 62
Kumk:ıpı 141, l'i3
M:ırko P:ış:ı 81
Kuıtdereli 48
M:ımcheıti 194
Kuruçeşıne 163
Mayer MaAaz:.ısı 31
Kıırun 127
Mayerling F:.ıdası 169
Kunın K:ıfe 101
Mazlı:ır Osman CUzm:ın> 93
Kuşdili Ç:ıyırı 60, 200, 203. 204
M:ızlıar P:.ış:.ı , Alus'un d:ıyL'1 82
Kuyuh:ışı 212
M:ızlıar l':.ış:.ı, �hremini 74, 138
Kuzı.,'lncuk 81, 179, 184
Medilı:ı Sultan Sar:ıyı 167
Küçük Aynalı 'i8
M"'line 149
Kü�·ük Ç:ımlıc:ı 1 84, 197. 218
Mehın"'I C Amhl B4
Küçük Hendek SokaAı 79. 81
Mehmed CK:ımhur) 67
Küçüksu 179
Mehmed C K:ıv:ınoz ) 120
Küplü'nün Meyhanesi 62
Mehmed (Said Efendiz:ıde ) lO'i
Mehıned AA;ı CSedetk5rl 127
La Piyer Oıeli 171
Mehın"'I Ali CI�ıg:ı ), Ressam 226
Lileli 1 10, 1 Hı
Mehıned Ali Paş:.ı CK:ı v:ıl:ılı > 108, 129, 174
Lileli Hah:.ı 116. 1 17. 1 88
Mehıned Ali P:ış:ı Cuız> 160
Lileli Camisi 1 88
Mehnıed Ali Paş:.ı Hanı 72
Laınartine 2(ı, 74
Mdınıed !ley CEndenınlıı l 1 20
L:ımho, lşkemhed 1 1 2
Mehnı"'I Bey (Hafızı 187
Lfıng:ı 141
Mehnıed !ley (K:ısımpaş:ılı, kaplanı 80
:l.U
Mdimed Cemil (fvlolla ) J IVi
Mor.ılı Cdal J ley 20(ı
Mehıned Eti:ndi < Tütüncü ) Hl. 21 'ı
Melımed l'asa <Aksa<· ) 1 Hı Muallim Naci 104
Muaviye l 'iO
Mehmed Paşa < Ccrı�ıh ) l.�'i
Mehmed l'a>;:.ı <Kıbrıslı ) 1H2
Muhiddin <Sadak) 206
Mehıned l'asa <Sokollu) l(ıO. lH<ı
Muhiddin Bey 1 'i4
Muhiddin Efendi <Hacı. Tüllıendçi) 178
Mehım:d Resad. V. H l . 22 1
Muhtar Eli:ndi <Giridlil <J'i. 1 3 1 . 182
Mehmed Vahideddin. VJ . IH.i
Mehmed ve Kfızını Kıraathanesi lO l Mumd. ıı. lW
Mehmed. il. < Fatih l l :I. (ı<J. 107. 120. 12'i. l .�4.
Mur.ıd. III. 12'i. l<J'i
LW. 141, 147. l'iO. l !Yı. J (ı 'i
Mur:ıd, iV. 1 (,'l , 182, 18'i, 193. 1 96
Mchmed. ili. 1 27 Muıoıd, V. 212
Mur:ıdiye 98
Mehmed. iV. 131 . lK!
Mur:ıdp:ısa Camisi JOH
Mehmet Ali Tevfik l 'i
Mehmet lleh\'et ( Yazar> l 'i Muıtaz:ı < Fcsçi J [()<)
Mehmet izzet 1 (ı Musahilız:lde Cd:ıl <J
Mehmet izzet Elendi < I'ar: ılı:ıs. Ciıı l J .i'i Mustafa < !)ehlilD (ı2
Mustafa Ağa 20'i
Mehmet'in Kıı�ıathaııt·si lO'i
Mustafa Jley < lierheıixışı l 99
Mekke 142. J4 <J
Mektelı-i Bahriye 220 Must:ıt!ı Fazıl P:ışa l07. 182. l <)(ı
Mektelı-i Harlıiyye l l :I Must:ıfa Kemal <Atatürk ) 12
Mt'ktelı-i Mülkiye ııxı Mustafa Mazhar Bey HXl
Efendi 1 70
Milu�ın Namık Keııı:ıl l<H. 20'J
Mihran. llüyükad:ı Mulııarı 22(1 N: ırlıkapı H 'i
Mith:ıt Ct·ııı:ıl <Ku111: 11· ı l 'i Nazif l':ı.,:ı. Hüsumat Emini 185
Moda H'i. l <J<J. 2 1 ":' Nenleı IU'ıslli <Eil» l l . J(ı
l\loda llunıu 21 1.i Nt'cip P:ı::-;a 98
Moda l':ıl:ıs 20:i Nenııeddin tSad:ıkı 20<ı
Molla llt•ı Ya lısı 1 H- Necmcııin Molla 100
,\·lohke 1711 Necmi <Dilmen ı l 'i
M( >f:I 147
Ne.�tt l'a!:ia 20h
236
Nevres (lldiJ 106
l':ış:ık:ıpL'I 189. 19'i
Nikol:ı. Kar:ıı.l:ığ Kr:ılı lM, 18'1
l':ıı:;:ılim:ını 191
Niknl:lki Andriomeno Fotoğr:ıllı:.ıııt·si :\1
l':ıvil Stef:ınoviç 220
Nişant:ısı <Xı, 99, Hl'), 1 1 1
l':ız:ırh:.ışı 172
Nişant:ışı Ap:ııtım:.ını HX>
l'enı.lik 21 "i
Niy.ızi I S:ırr:ıf> 1 20
l'em l':ıl:ıs 26
Niz:ım 22"i. 117
l't'l'Şellll>t! l':ız:ın 1:17
Niz:ım C:ıddesi 22'i. .!2'i
Pe11evnly:ıl 118
Niz:ım-ı Ct'<.lil 19.�
l'ımt'vniy:ıl Lisesi 1 1 8
Nı ırv"(' ltl2
Nı ıvoıni 26
l't'11.IZ ( S:ıdıoş) 6'i
Nuhkuyusu 19'>
l'eıı.ız Afı, 104. 196
l't'trl <Bır:ıkçı l 6<ı
Nuın:ın Efendi Kon:ıgı 1 1 .!
Pcykt'r K:ılf:ı l :ICJ
Numune H:ısı:ıncsi 191
Pit'rre Lııli 4 1 , 160
NCımunc-i Ter:ı kki 1 1 8
l'igis 1 39
Nuınuneh:ığı 2 H
l'irin�·d'nin Gazinosu 79
Nureı.ldin !ley lll:ıhı:ili lil 21 H
l'iy:ılepaşa 41
Nuri IAltındisl <ı2
l'iy:ıs:ı l\oyu 171
Nuri IAr:ıpl. 1,:Csnıt•nıevdanlı ';<)
l'l:ıt:ın Otdi 171
Nuri llcy (Galip Elcııdiz:idl' l 1 ı.i
Nuri Efendi ( Vefülı J 80 l'olimniya <Arn: ı\'lılki"ıylü > 'i'>
l'olonezkiiy 176
Nuri Pasa 78, 207
l'rt'ns Adaları 219
Nusretiye C:ıınisi HıO
l'rinkipo l':ılas 226
Nümunc-i Ter:ıkki Mektdıi HH ı
Psam:ıtya 14.�
Nüveyd-i Fütuh 220
l'iiz:ınt ıGardmpl <ı.�
Odeon Tiy: ıımsu ."\"'"
lbfad < Kel > lı."\
Olı:ı nnes Elendi ( ll:ınıınıhası i l '>7
ıı:ıgıp lley ı l':ıs:ız:ide J. Odi Iıız:ı '>4
Okçukırhası ı 1 <;
Iıagıp l'aş:ı. Mal>t!yinci 21l')
Okmcyd:ın ı 4 1. 148
l!aif Pasa < Kiisc > 99, ıoo. l (ıCJ
Onikilcr 10. 77. 20 1
l!:ısid <Mektcpli > 1 10
Oıt:ıki\y 81 . 148. l <ı:I. ((,..i . l 8 i ııasid < Pasahal\\"dil <ı'>
Oscp ( K:ımıni l 80 Iıauf Paşa 1 77
Osman lley I H:ınend<: J I Olı lk<"Cp matiz> 1 24
Osman !ley. kilerdh: ısı H(ı lkfik Halit < K:ııoıyl 1 1
Osman Hamdi llt'y 1 .-1 lk"ıd l'a,a. Maliye· il<a/.ırı 87
Osnı:ın lkis ( Küıxl > '>'J Resai Ekrcm < Konı > 18
Osn1'111 Said llt•v ]8·1 Iıcsid Akif Pasa Hl'>
Osman. il. <Gt·nı·> 120
l!csid llcy (Alnıy:ınkl Temyiz Az:ısı l 'i3-l 'i1
< )s111an�ığa Camisi 10( )
lksid llt'y. K:ıyıııak:ını 1 27
Osııı:ınh:ıh:ı Tüıhesi 1 10
l<«sid Pasa 2<M
< lsııı:ınlıcy .!08
lksiı <AıtinJ 'i'i
Osmanlı Komedi n_· Vr n. h·il Kumpanya:-ıı .!Oh Re\·an Kalesi l .�2
Iııdv:ın Pasa 2<ı. 17. 'i.�. 20'1
Ömcr lley <Rıza lleyz:idl' > l hC)
Iııf:ıi Tekkesi 1 9'>
Ömer llly Sam Polis Miidiiri.i 21 'I Rıfat l lcy ( Man:ıstırlı > 80
Ömcr Elendi. i lacı. d:11·a vl'kili 70
I<ıf:ıt Hiis:ımcddin Pasa . l loktc ır 2 1 'İ
<'iıncr Fa nık Eli.·ndi l (ılı
ıııf:ıı Paşa 1 70. 177
Örme ·ı :ıs Süıunu I """
Rıl:ıt Pasa . Alus"un :ınneannesinin IY.ıh:ısı 1 1 2
Rı7"' lley. Askcri l'vlulı:ısclı:ıı :jlı. Md. 2 1 5
(>:ılyaıul �I< ıs 2.2.'i
l<ız:ı Pasa . Adliyc Nazın 1 <ı<ı
P:ıngalt ı �i .:;
l<ız:ı l':ıs:ı. Sl'mskl'r ım. 11)7. 202
P;ım m.1111: 1 < i;ızi nc ısu .:; 1
l!c ıl ıl'ıt Kc ıll'j Hd
Papa . Manifatur:ın .!2.h
J<c ı�"' < Yahudi> 80
Pap:ıdonisya 2 1 9
J<u:ıv:ı l K:ıli.· ıo 1
Papaz llalıwsi < Cavırı > .!O'> . .!Olı
l!ı ıın Ml'ktchi l 'i2
Park ı >ıl'I ''''
l<uııı l':ıp:ız Ml'kll'l ıi 220
P:ınna!". F< >lt >ğr:.ını:ı nl'si 52 l<ı ıııı l':ıırikl ı:ın<''i I '> 1
l,as�ı lxılıc.·t�si l 7h
l<ııın Tic:ırcı Mckll'lıi .!.! 1
l.'1 7
Rwneli Hanı 37 SangiI Konağı 106
Ruıilıis:ın 159, 165, 167 Sarıyer 172, 173
Rüı.tem Paşa 163 Sarkis B:ıly.ın 162, 163
Rüştü P. (Mütt:rciml 111!, 164 S:ırr.ıfhumu 164
Rüştü P·.ış:ı (Şirvııni7;:ıtle) 111 S:ıtenik Dudu 143
Seh:ılı Fotoğr.ıflı:ınesi 32
Sabah 170 Setl:ıt Nuri <lleri) 169
satxılı:ıddin (Sultanzatleı 164 Setlef A<l:ısı (Antembintn•) 219
Sabit P..ış:ı 50 Sefen>Alu 224
Sabri (Hafız), Z:ıl )ı Ahıyllı:yi 214 Sel:ılı:ıtin ( Ç:ıml 14
S:ıhwK."U (Maruni), M:ıl�in Mütercimi 226 Selfuışmesi 20I!
Sabuncu Hanı 107 Selfun.•ız 1%
Satlt:tltl P;ı�a. Müşir 142, 161! Selilnik llorun:ırşesi 73
Satlık Bey Clleykozlu) 130 Selçuk lliıtun S:ın:ıt Mektebi 132
Satli (Kambur) 142 Selim (Makineci) 108
Saffet Efentli <K:ır:ıı.,'Ümrilklü> 116 Selim <Utlcu, Ş:ımlı) 106, 108
S:ıffet l':ış:ı, Hk.�ız V:ılL•i 116, 119 Selim, 1. (Yavuz) 139, 176
Safi (ıjt:kerci) 62 Selim, II. 125, 159
S:ıfiye Ayl:l 42, 51 Selim, III. %, 117, 142, 149, 150, 160, 167, 193,
S:ılıne-i Alem (ı(ı 194, 21 1
Salır.ı-yı Cetlitl Mezarlığı 20 Selimiye 191, 193, 194
Saki !ley ( Llistik) 104 Selimiye Camisi 193
S:ıkl !ley <Tekezitle > 110 Selimiye K.ışl:ısı 1!4, 193
Saitl !ley, Nafıa Mulıasellı:cisi 215 Selimp:ış:ı Yokuşu 110, 119
Sai<.I Halim l':.ışa Hı9 Semiha H:ırum (Sermeı Mulıt:ır'ın eşi) 11
S:ıitl Paşa <Küçük) 29, 36. 97 Seren�-ellı:y 1 1 1
S:ıid l':ış:ı (Kiirdl 97 Serkishey Adası 1 64
S:ıitl l':ış:ı ( Mi�ı ) 130 Senıet 221
S:ıinı Anıoine Kilisesi 34 Senıet-i Fünuıı 120
S:ıiı Hikmet ( K.ır:ın l 15 Seyfettin Efentli 191
Saksı Sokağı 43 Seyiti Alunetl Rıfai 195
S:ıl:K':Jk !':ırkı 11!7 Seyr-i Sefain 1!3
S:ılalı:ıtldin (S:ıtl:ıkl 206 Sırrı Bey, Rüsümat mektııp�·usu 54
S:ılalıi Bey ( K:ımuscu l 1!7 Sitlikli Sokak 51!
S:ılıp-.ız:ırı 160 Silivrikapısı l::l'i. 139
S:ılilı (llülhülil 105 Simeon, l\ulg.ır Çarı 1:9
Salilı (Hayali, K:itip l 103, 104 Sinan l':.ış:ı 163
S:ımi lley < Ar.ıpl. şuı�ı-yı devit!! tızası l!(ı Sım Pn�tu 17
Sami lley <Mıısııllıı l 2 1:1 Sosıeniyı ın 169
238
Suluman:ı.1ır 144
Talı.•in IO'i
Summer Palas 170
Tahsin !ley, Emekli Alhuy 1 'i5
Suphi Nuri Clleri) l 5, l<ı9
T:ılı.•in N:ıhi<l 15, 1%, 204, 224
Suphi l':ış:ı Konajiı 113, 1 %
T:ılı.•in l':ış:ı CK:ır:ı) 98
Surp AJ,ot ıp Kilio;esi 48
T:ılı.•in l':ış:ı, Serlcltih-i :)ehriyJri 213
Susan Dapres 26
T:ıif Hıl
Süleyman (K:ınuni) 1 1 0, 116
Takiye<l<lin Paş:ı 135
Süleyman Bey <B:ılt:ıoğlu) 167
T:ıksinı 31, 37
Süleyman, I. (K:ınunD 107. 147, 160. IH'i
Taksinı U:ıhçesi 48, 52, 53
Süleymaniye C:ııni•i 1 27
Sünhül Sin:ın Efendi ( Merzifoni) T:ıksim Meydanı 45, 47
T:ıksim Stadyumu 48
139 Süreyy-J Bey, B:ılıkesir Mebusu
T:ılilt Bey < Han:ıtl 19 ı
224 Sürey l':ış:ı 33, 96
T:ılat l':ışa 1 70
Süreyy:ı Sineması 203
T:ılinıhane 45, 7'i
Sütlüce 149
T:ılimhane Mey<l:ını 201 , 202
T:ılip Bey, :)um-yı Devlet azası 54
!):ıh:ıp Bey ( Gümrüklü) 120
Tun 17
:)akir l'aş:ı (Ar:ıpgirlil 99. 109
T:ınlıuri Cemil Bey 1 06
:):ıkir l'aş:ı Köşkü 227
T:ımhy:ı 170
s:ımlı CT:ıtlıcı l 109
·ı:ırl:ıhası 39
saınr:ım < Küçük) 65, 104
Tarl:ılıaşı Caddesi 43
:):ışkınh:ıkk:ıl 2 10
Ttfülr-1 J;"/kilr 17
:):ızili Derg-Jlıı 227
T:ışk:ıs:ıp 1 29, 131
sefik Bey ( Y:ığcızfı<le l 1 78
Taıavla 181
seh:ıh l':ış:ı 137
·ı:ııyos Efendi < Kenı:ıni) 105, 106
!)ehahe<l<lin Süleyman 224
Tavşan Atlası ( Ne:ındn "l 219
sdıremini 24. 89. 13.�
Telıriz 151
SdıZ<ı<le Camisi 1 10. l l l
Tekfur S:ır:ıyı 151
sehz:ı<lelıaşı 101, lO'i, l l<ı. 118, 128
Tekke 77
!)ekerd Sokağı 112
Teodn•, !. 126
sekür Bey 78
Tepeh:ışı Tiy:ıımsu 26
!)ems Kır:ıatlı:ınesi Hll, Hl'i, 1 09
Teşvikiye C:ımisi 99
!)emse<l<lin S:ımi 2 10
Teşvikiye K:ır:ıkolu 98
semsi ( K:ınuni) 106
Tevekkül H:ı m:ımı 131
semsi Bey < S:ı k:ıllıl 'i8
·ı;,vtık <Tütüncü > 120
semsi Paşa 186, ı 91
li:vfik Amir 2<><1
seı�ıfed<lin Efendi. Makam-ı Seraskeri Reisi 87
1hl1k !ley (Torpil > 2 1:1
seıiıetlı:ıne B:ılozu 'i9
Tevfik Bey C Tııı11il l. hariciye umur-ı şehbender
serlıeth:ıne Sok:ık 59. 60
ıııüdlirü 86
seref Stadı 163
Tevfik Fikret 1 (ı'i
sevket l':ışa, Yıldız Komutanı ll 'i
Tevfik P:ısa < F:ıtihli> 142
sevki ( Acem ) 120
Tevfik l':ısa (Vidinlil 1 10
s.-vki < Küçük l 6.�. 1 09. l 'i'i. 20Cı
Tevfik Paşa , hariciye n:ızın 45
Sevki !ley ( itUS<."llklu ) BJ
Tevfik Paşa. Muı:ıs:ırrıf 157
sevki !ley. Kaymak:ım 214 ·
1b•fik Paşa, S:ı<lareı Müsteş:ın 1 76
ijeyh Vasfi l 04
"ll ıl'< >phile G:ıuıhier 26, 74 , 95
ı:;.-yı:ın Akıntısı J <ı 'i
Tiring Mağ:.ı7"ısı 31
sif:ı 20'>
1i ıdori (Simrl İı:I. M. (ı'i
ijifa Suyu 172
'lhk:ıılıı•an Lokant:ısı .�6
ijinasi 104
'lhk:ıtlıy:ın Otdi 170
ijirket-i Hayriye 16,i . 19'J. 227
'l\ ıkmaklıu rnu 1 (ı<J
SL•h:ıne K:ıı�ıkolu .W. 1 1
1< >nıson Biı�ıderlcr 2 l 'i
sisli 208
lhpnı Kışlası /ı8
sisli Ter:ıkki LiS<.·si 99
'lhpnı T:ılimgfıhı 18
ijişınan Alımed Bey U7
foph:ınc <ı3. 7 1 . 89, l .U
'li ıph:ıne-i Amire l'i.i
Talıak:ı <Kiliseli) 'i<J. (ı7
"ll ıpkı pı L1. !07. 1 29. U.i, l:\'i
Tahir Bey 22Cı
' li ıpk:ıpı S:ıı�ıyı 1 <J.>
Tahsin ( Deli l 'i8
Tunıısh:ığı 189
Tuzsuz llt:kir Hl4 !'imiSal1ab 17
Tünel 77 Yt:ni\�m;ı '5X
Tünel Mt:yd:ını 2';, .'H Yeııikiiy 170. IHI
Yt:niın:ıh:ıllt: 1 1 1 , 172. 1%
lllud:ığ l 3"i Yt."reh:ıt:ın S:.ırnıcı l 2:i
llnk:ıp:.ını H'J . L I L l .�8 Yerv:ınt (Meyh:ınl'l'il 20"i
Urhan 134 Yeşil Tulumba H<J
Yeşiltuluınh:ı 1 17
Ünivt:r Ott."li 171 Yezid 14
Üsküiliır Hl, 66. 7"i. 1 1 8. 1 77. IH"i. IH7. 19 1, 19"i. Yıldız %, 19'i
1%. 20H. 2n ;
Y l(lız S:ır:ıyı 1 1 3 . 12:i
Yoğurt�'u c:ıyın 204. 20';
V:ık:ı-i H:ıyriyt." 1 :1 1 1
Yoj:;'lıı �·u Kiiprüsü 206
V:ılidt: C:ımisi l IH Yoğurtw Parkı 200
V:ılklt: Kır.ı:ıth:ını:si 10 1 Yord:ın CÇiirekçi l M
V:ılidt:-i Atik 191 Yorı:i (Arı ın l "i9
Valic.lt."-i Kt:hir l 'J 1 YoıJ.:i CD:ıvdil Cd
V:ıl ic.lt."1,'t."Şmesi H'J Yoı};i ( S:.ık:ıllı l 62
V:ılikon:ığı C:ıddl'Si '18. 'J"i Yiiıiik:ıll C Yoı-ı:ol il 22"i
V:ıll:ıuıy 1 1)4 Yusuf CS:ı kızlı) 1 20
V:ıni Efendi < V:ınlıl IH2 Yusuf lzzeddiıı FJendi "i"i. 98 , 197
V:ınikiiy 1 :1 1 . B2. 182 Yusuf Kfımil l'aş:ı 108
V:ırmı 1 20 Yuş:ı Tepesi 197
V:ısıf llt."y, Alus'uıı anıl<'siııin dayısı IOlı Yüksek ll:ıloz (ü 6 1
V:ısil C Keınt:n\'t." <"il l.O"i. I Olı, 2112 Yüksekk:ıldırını 77. 78. Hl, H2, Bl
Vd<ı Lis.-si 1 18
Vdıhi lll'y 2U Zatkıki CKemanil IO(ı
Vt:hhi lleyz:ide 2 1'i Z:ığ:ınos l':ış:ı 1 (ı(ı
Vdiefendi Cayın 1 "i'.' Z:ıml ı:ıko J>:ış:ı 42
Vezııedlı:r IOH. 1 1.<.; Z:ııııhoğlu ll:ıhresi 202
Victor Hugo ıc, Zarifi. llankl'r 21J
Vidos l "i:I Zeki l':ış:ı <c.-rk.-zı <JH
Viıiiıı ( Sişın:ın l (ı2 Zt."ki l':ış:ı. 1hplı:ıne Müşiri 99, 166, 224
Vitol Kiiskü 205 Zekiye Sulı:ın UM
Viv:ın:ı Kır:ıatlı:ınl'si I C l 1 Zeımın lll'y 201ı
Vlasıo. ll:ınkl'r l lı'J Z.-nop ( l l d i l 2CM 1
Vondı�ı . Viyolonist 22 1 Z<-yncp Hanını 108
Z.-yn.-p H:ınıın Konağı !07
Wilhdm. il. 41ı. l 2"i Zcytinlıurnu lJO. l.i3
Zilıfı H:ınım. H:ım:ınıl'I U1
Y: ıl ıııdi Ki'ıpri'ısi'ı "'" I Zihni l':ı�:ı. Tic:ıı't."t Vl' N:ıfıa N:ızırı 87, 1 1 1 . 2 l 'i
Y: ılıY'ı K<•m:ıl C l k y : ı t l ı l 22 "i Ziverlx-y Yokuşu 2 1 2
Y:ık:ınk H7. l 'ilı. 22.1 Ziy:ı lll'y CÇ.-rkez ) I HN
Y:ıkoıııisi (Zurnan > l .l·l Ziy:ı Bt:y. M:ıliy.- Mulı:ısdll'l'isi 2 1 4
Y: ıl ıkiiyü 17.1 Ziy:ı llcy. S:ıd:ırt•ı l\kklupnısu Vi.1
Y: ılov:ı 8H. 217 Ziy:ı S:ı kir 1 :;
Y: ıniıı C ı\d: ı l ı l .! l ·i Zorh:ının llalozu (ı:!
Y: ınko C l lr. ll:ıti·:ı l ı > l "i·ı Zuhuı:ıtlı:ılı:ı l "i"i
\': ıııko C Sisııı:ııı >. H ı ı ı i l < ı ı u r : ı ı · ı 21 �'-: Zuhuı:ıth:ılı:ı l'ürlıesi ı :;:;
Y: ıııko Ell-ndi lSisııı: ııı ı 81ı Zühdü l':ıs:ı :!Olı
Y: ıssı:ıd:ı ( ı • l : ı ı i y : ı ı 2 l' J Zühtli lll')' C l Jzuı ıı. Div:ın-ı Mulı:ıselıaı ikisi H7.
Y: ıı l\.uliihi"ı 12.� . .!.! ı 2 1 •1
Ynlikııle 1 ı I Züı:ıblı Ki'ısk 2 1">
Yt'ınl•nid Sokagı .!.:; Zün.:·t:ı S< ıka.�ı 78
240