Professional Documents
Culture Documents
55
55
ŞANLIURFA VALİLİĞİ
"N E .3 Î
T.C.
ŞANLIURFA VALİLİĞİ
•• ••
HER YÖNÜYLE
ŞANLIURFA97
İL YILLIĞI
✓ \
ŞANLIURFA VALİLİĞİNCE
HAZİRAN 1997'D E YAYIN LAN M IŞTIR
Hazırlama Komitesi
HAŞAN DURUER
Vali Yardımcısı
SABRİ KÜRKÇÜOĞLU
HRÜ.Öğretim Görevlisi
HAMİT ÇALIŞ
İl Planlama Müdürü
A.CİHAT KÜRKÇÜOĞLU
HRÜ. Öğrt. Görevlisi-Sanat Tarihçisi
MÜSLÜM C. AKALIN
Avukat
ABUZER AKBIYIK
A raştırm acı-Yazar
ISBN 975-7565-48-2
Dizgi
ORHAN AYDIN
İllüstrasyon
HALİT ÖNCEL
Redaksiyon ve Mizanpaj
SABRİ KÜRKÇÜOĞLU
Baskı:
G ü n e y d o ğ u G a z e te c ilik - M atb a acılık
R a d y o TV. Y a yın cılığ ı
v e A m b a la j S a n a y i A .Ş.
Tel 3 1 2 33 22 FaX: 3 1 4 6 4 81
ŞANLIURFA
CUMHURİYETİMİZİN KURUCUSU
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
CUMHURBAŞKANI
SAYIN SÜLEYMAN DEMİREL
BAŞBAKAN
SAYIN PROF. DR. NECMETTİN ERBAKAN
BAŞBAKAN YARDIMCISI
SAYIN PROF. DR. TANSU ÇİLLER
İÇİŞLERİ BAKANI
SAYIN MERAL AKŞENER
ŞANLIURFA VALİSİ
SAYIN ŞAHABETTİN HARPUT
TA KD İM \ / u i
A srım ızın en b ü yü k p ro je le rin d e n b iri olan G üneydoğu A n a dolu P rojesi1nin
m erkezi k o n u m u n d a k i Peygam berler şehri Şanlıurfa hızlı b ir gelişm e ve
değişm e süreci yaşam aktadır.
Tarım dan sanayiye, sosyal yapıdan k ü ltü r hayatına kadar b ir çok alanda etkisi
görülen bu değişim süreci içerisinde m eydana gelen ta b lo n u n O ca k 1997 'd e
b ir te s b itin i yapm ak ve yayınlam ak, b ilg i çağında ile tişim in sağlanmasına da b ir
vesile ola caktır.
Bütün ilg ilile rin istifadesine sunarken, emeği geçenlere teşekkür e d iyorum .
Şahabettin HARPUT
Şanlıurfa Valisi
v - -J
9
NE RUHA, NÜSHÂ-İ GÜLZÂR-I CİNÂN
M ASKAT-I RE'Sİ HALİLÜRRAHMAN
NE RUHA, GIPTA GEHİ HITTA-İ ŞAM
M AZHAR-I M UCİZE-İ "BERD Ü SELÂ M ”
NÂni
mm
14 Şanhurfa'97 TARİH
6. R ız v a n iy e C a m ii
PEYGAM BERLER
ŞEHRİ
ŞA N LIU RFA
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin
Orta Fırat B ölüm ii'nde bulunan
Ş a n lıu r fa , doğuda M a r d in ,
kuzeydoğuda Diyarbakır, kuzey
batıda Adıyaman, batıda Gaziantep
ve güneyde Suriye toprakları ile
çevrelenmiş bir sınır şehridir.
Ş a n l ı u r f a '97 T A R İ H
7. R ız v a n iy e C am ii. T a ş b a s k ı. (C h e s n e y -1 8 5 0 )
ESKİ ÇA ĞLA RD A
ŞANLIURFA
Şanlıurfa'nın bilinen belgesel
tarihi M .Ö . 2000 yıllarında H urri-
M itanni ile başlar. Bu devletin
başkenti Vaşugan (Resul Ayn)'di. Bu
dönemde Şanlıurfa büyük bir kültür
merkezi olmuştur. Daha sonra
büyük tarihi göçlerle bu bölgeye
Sıimerler ve Sümer Uygarlığı hakim
olmuştur.
S ü m e r, A kat ve Elam
U yga rlıkla rına tanık olan Şanlıurfa
ve çevresinde Keldani, Hurri,
M itanni ve Astır uygarlıkları da
egemen olmuştur.
Astır devletini kuran, devlet
merkezi Astır Şehri' n i yaptıran
I.Şemis Ruman'dır. Astır D evleti'nin
M .Ö . 606 yılında yıkılmasından bölgesi sıfatıyla tarih boyunca ün ve de tarihe karışmıştır.
sonra M .Ö . 4. yy'da Keyhtisrev önem kazanmıştır. Bu arada Asur Şanlıurfa M .Ö . 332 tarihine
k u m a n d a sın d a İran o rd u la rı Prensleri, başkenti Harran olan yeni kadar Pers im p a r a to r lu ğ u
tarafından Pers egemenliği altına bir Astır Krallığı kurmuşlardır. Bu yönetim inde kalmıştır. Pers Kralı III.
s o k u lu n c a y a ka da r Ş a nlıu rfa, devletin ömrü pek kısa olmuş, DARA (Darytıs) isos Savaşı'nda
a te ş g e d e m e r k e z i o la r a k Harrân, Pers kavimleri tarafından Mekadonya Kralı İskender'e yeni
yeryüzünde çok önem li bir uygarlık tahrip edilmiş ve son Asur Prensliği lin c e , Y ukarı M e z o p o ta m y a
ve d o la y is iy le Şan 11 u rfa ,
M akedonyalılar'ın eline geçmiştir.
Şanlıurfa bundan sonra Helen
Uygarlığı ’n ın bir kültür merkezi
o lm u ş tu r . B üyük İs k e n d e r,
Hindistan seferi dönüşünde ölünce,
yönetim i altındaki ülkeler, general
leri arasında taksim edilm iştir.
Şanlıurfa General Selefkos'tın yöne
tim ine . . girm iştir. Selefkos,
Ş a n lıu r fa 'y a İs k e n d e r 'in
M akedonya'da doğduğu şehrin adı
olan 'Edessa' adını verm iştir. Helen
yönetim i ve kültürü Şanlıurfa'da
237 yıl sürmüştür. Selefkoslar
dönem i, Rom alılar'ın Pompeus
kumandasındaki ordularının Urfa'yı
alm alarıyla tarih sahnesinden silin
miştir. Bu olayla Şanlıurfa'ya
Romalılar hakim oluştur.
ŞAN LIURFA'DA
O SRH O EN E KRALLIĞI
H elenizm devrinde Selefkos
D e v le t i'n in son y ı lla r ı n d a
M ezopotam ya'da birtakım beylik
lerin kurulduğunu görmekteyiz. Bu
kavim ler zamanla kuvvetlenerek
merkezi Şanlıurfa olm ak üzere
Osrhoene Krallığı'nı kurmuşlardır.
(M .Ö .132)
16 Ş a n l ı u r f a ’9 7 T A R İ H
Latin tarihçilerinden T as itli s ve Yaklaşık dörtyüzyıl ayakta kalan
p r.H L R ö V fd X - - . X X
Pelin, Osrhoene krallarını Abgar bu krallık, H ristiyan lığı kabul
diye adlandırmışlardır. H ıristiyanlık ettikten sonra gelişmeye başlamıştır. HAKİM İYETİ DEVRİ
d in in in V. Abgar (U k a m a ) Bu krallığın yükselme dönemi
islamiyetin doğuşu yıllarında
zamanında Şanlıurfa'da yayıldığı ve HristiyanIıkla başladığı gibi yıkılışı
Şanlıurfa Bizans imparatorluğu
Ukam a'nın Hz. Isa'yı Şanlıurfa'ya da H ristiyan 11kta baş gösteren
idaresinde bir eyalet merkezidir.
davet ettiği rivayet edilmektedir. mezhep çatışmalarından olmuştur.
Bizans tahtında Herakliııs Şanlıurfa
Osrhoene Krallığı M .Ö .132 yılında Sonunda yıkılmaya yüz tutmuş,
eyaletinde de vali ve kumandan
kurulmuş ve M.S.244 yılına kadar M.S.244 yılında Roma hakimiyetine
olarak Hoannnes gibi Bizans'ın
bağımsız yaşamıştır. Bilahare girmiştir.
güçlü bir generali bulunuyordu.
Roma'nın hakim iyetine girmiştir.
Roma imparatorluğıı'nun Batı ve
Roma idaresinde Şanlıurfa sıradan Hicretin 18. yılında (640) İslam
Doğu diye ikiye bölünmesi üzerine
bir şehir iken, Roma İmparatoru D evleti'nin başında oldukça yete
Şanlıurfa Doğu Roma
Büyük Konstantin zamanında ehem nekli, adalet timsali Hz. Ömer,
İmparatorluğıı'nun sınırlan içinde
miyeti anlaşılarak eyalet haline geti S u riy e 'd e k i İslam o rd u la rın ın
kalmıştır. Şanlıurfa uzun yüzyıllar
rilm iştir. (M.S.349) başında ise Hz. Übeyt ibni El
tarihte Bizans İmparatorluğu diye
Cerrah gibi değerli bir kumandan
Osrhoene Krallığı devrine ait anılan bu yeni devletin idaresi
bulunmaktaydı. Bu dönemde
Şanlıurfa'daki tarihi eserlerin en altında kalmıştır. Bizans ve İran'ın
Şan 11 u rfa B iz a n s 'ta n a lın a ra k
kıymetlisi Kale'deki çifte sütundur. yüzyıllar boyu devam eden kanlı
M. S. 640 yılında Arap ve İslam
H a lk ta ra fın d a n bu sü tu n la ra boğuşmalarında Şanlıurfa daima ön
topraklarına katılmıştır. Şanlıurfa,
m a n c ın ık d e n ilm e k te d ir . Bu safta yer almış ve elden ele
M ıislüm anlar tarafından fethedil
sütunlar Osrhoene krallarından g e ç m iş tir. Bu o la y la r şe hrin
dikten sonra şehrin nüfusu tesbit
Eftuha tarafından eşi Şalmet adına yıpranmasına harap olmasına sebep
olmuştur. edilmiş ve kadastro cetvelleri
d ik ilm iş tir. Bu sütunlardan başka
tanzim edilm iştir. Halk artık aradığı
c iv a r ın d a b ir çok esere
huzur ve emniyete kavuşmuştur.
rastlanmaktadır.
17 Ş a n l ı u r f a ’9 7 T A R İ H
Bizanslılar Şanlıurfa'yı yeniden işgal
etmişlerdir. Bu işgalle beraber
Şanlıurfa yeniden büyük bir katliam
ve yıkıma sahne olmuştur. Şanlıurfa
uzun süre huzur ve sükuna kavuşa
mamış ve kanlı rekabetlerin
b a s k ıs ı a ltın d a y a ş a m a k baht
sızlığına katlanmıştır.
ŞAN LIURFA'DA
SELÇ U K O Ğ U LLA R I VE
TÜRK HAKİMİYETİ
Ş a n lıu rfa ta rih in d e ilk kez
Selçukoğulları'nın istilası ile Türk
egemenliğine girm iştir. .Bu devlet,
Anadolu'yu ebedi bir Türk yurdu
yapmıştır. Bu genç Türk devletinin
ikinci sultanı Alparslan 1071 yılında
Bizans'a karşı kazandığı M alazgirt
Savaşı'yla Anadolu kapılarını
yeniden T iirkler'e açmıştır.
18 Ş a n l ı u r f a '9 7 T A R İ H
gayretiyle harekete geçiyor ve Haçlı Vakıflar M üdürlüğü binası) M ısır'a gönderm işlerdir. Bu olayla
Orduları güruhlar, dalgalar halinde birlikte Şanlıurfa, M ısır yönetim ine
II. H a ç lı o r d u la r ı S e lç u k lu
İslam yurdu Anadolu'ya akmaya geçmiştir.
sultanlarından I. Mesut tarafından
başlıyordu.
E skişe h ir'd e im ha e d ilm iş ve A k k o y u n lu h ü k ü m d a rı
Bu insanlık dışı saldırıların böylece Şanlıurfa yeni bir Haçlı isti Karayiilük Osmanbey,. 1435 yılında
başlangıcında Selçuklu Devleti lasından kurtarılmıştır. öldüğü zaman ülkesini, oğulları
ikiye bölünmüş, Selçukoğullarında a ra la rın d a ta k s im e tm iş le rd ir.
taht kavgaları başlamıştır. I. Haçlı OSM ANLILAR Bunların içinde Karayiilük Osman
S e fe ri'n d e büyük b ir H a ç lı Bey'in veliahtı olan Ali Bey, Mısır
to p lu lu ğ u etrafı ya kıp yıkarak
DEVRİNE KADAR Sultam'ndân muvafakat alarak
Kudüs'e girerken başka bir topluluk ŞANLIURFA Ş a n lıu rfa y ö n e tim in i o ğ lu n a
da F ra n sız k o m u ta n la r ın d a n vermiştir. A li Bey, M ardin Valisi
Baudouin komutasında Şanlıurfa'ya Selçuklu D evleti'nin yıkılışından Hamza Bey'e mağlup olunca önce
giriyordu. (1098) sonra Şanlıurfa 1250 yılına kadar Osmanlı Padişahı II. M urat'a, sonra
Eyyubi D evleti'nin yönetiminde da M ıs ır S u lta n ı Ç a k m a k 'a sığın
Merkezi Şanlıurfa olm ak üzere k a la c a k tır E y y u b i D e v le t i'n in mıştır. Böylece, Akkoyunlu yöneti
kurulan bu kontluk yörede 48 yıl y ık ılış ıy la Ş a n lıu rfa T im u r ’ un m inde olan topraklar Hamza Bey'in
L atin K ra llığ ı o la ra k h ü kü m istilasına uğramıştır. D icle'yi geçip eline geçmiştir.
sürmüştür. Şanlıurfa 1146 yılında Rasul-ayn bölgesindeki Türkmen
Musul Atabeyi Alaattin Zengi'nin Boy ve Oymaklarını darmadağın H am za B e y 'in 1 4 4 4 'd e
oğlu Nurettin M ahm ut ve onun eden Timur, daha sonra ordularıyla ölüm üyle A li Bey'in oğlu Cihangir,
Başkomutanı Selahattin. Eyyubi tara Şanlıurfa'ya girmiştir. Bu arada Hamza Bey'in yerine geçmiş, ancak
fından geri alınarak Fransız Harran'da tahrip edilm iştir (1404). Şanlıurfa'nın idaresini kardeşi
K o n tlu ğ u 'n a son v e r ilm iş tir . Kuveys'e bırakmıştır. Şanlıurfa 1450
Şanlıurfa'nın TLİrkler tarafından geri Akkoyunlıı hükümdarlarından yılında Karakoyunlu Hükümdarı
alınması, II. Haçlı Seferi'ne sebep K a ra y iilü k O sm an be y, T im u r Cihan Şah dönem inde Karakoyunlu
olmuştur. Selahattin Eyyubi' nin o r d u la r ın ın A n a d o lu 'd a n yönetim ine girmiş, fakat Kuveys bir
hatırasına kardeşi Adil Şah ta ra ç e k ilm e s in d e n y a r a r la n a r a k yıl sonra şehri ve ka leyi tekrar
fın d a n S e la h a ttin - i E yyu b i Şanlıurfa'ya girmiş, şehrin idaresini geN a la ra k K a r a k o y u n lu la r 'ı
Medresesi yapılmıştır, (bugünkü oğlu H abil'e bırakmıştır. Fakat Şanlıurfa'dan kovmuştur. Böylece
Yıldız M eydanı'nda bplunan 1426'da Mısır M em luklııları şehri Şanlıurfa, M em luklar'a bağlı olmak
kuşatıp Vali H a b il'i esir alarak
12. Ö n d e H a ş a n P a d iş a h C a m ii ve Ş e h ir
21 Ş a n l ıı ı r f a '9 7 T A R İ H
17. U rfa K u rtu lu ş u n d a n B ir T a blo (7 0 x 1 0 0 c m ) Y a ğ lı B o y a : N ih a t K ü rk ç ü o ğ lu
COĞRAFYA
25
URFA GECELERİ
Gök toprağa eğilir, yaklaşır;
Sarardı onu şefkatli bir anne gibi
Karanlık.
Ilık,
Yıldızlan iri iri...
Ve uzakta çöl, ezelî bir sır!
Ilık karanlık şarkı söylerdi,
Ay tşığı öperdi susamış toprağı.
Kemanlar inler,
Neyler dua eder
Ve güzel sesler avuturdu her dert
Güzel, bir güzel masal kadar
Urfa da yaz geceleri...
Urfa'da saz
Geceleri...
O gecelere hasretim var;
Hasretim var!
H. Nusret ZORLUTUNA
..
• «
İLİN GENEL
COĞRAFYASI
M e h m e t A k b ıv ıf
MATEMATİKSEL K O N U M U
T ürkiye'nin Güneydoğu Anadolu
bölgesinde bulunan Şanlıurfa 37'
49' 12"- 40° 10' 00" doğu meridiye-
ni ile 36” 4 1 1 28"- 37° 57' 50" kuzey
paralelleri arasında yer alır.
27 Ş a n l ı u r f a ’9 7 COĞRAFYA
S»»A$
OKuyucuk
M A R D İN
*K«N*«4
TATÜffR
-arûjl^ k^BARAJI
ŞANLIURFA
(w?) çp
iMBMüS
28 Ş a n l ı u r f a ’9 7 COĞRAFYA
rakları yeni a liiviyal toprak ile örtü az engebeli bir yapıya sahiptir. topraklarına girer. Fırat N ehri'nin,
lü olup kırmızı renklidir. Dem iroksit yurdum uz ve ilim iz için büyük bir
Hilvan Ovası: Düz bir araziye
toprağa bu rengi vermiştir. 150.000 önemi vardır. Çünkü bu nehir üzeri
sahiptir. Yer yer engebelere de rast
hektar genişliğindedir. ne bir çok baraj inşa edilm iştir. Ata
lanır. Toprağı kırmızı renkli olup ve
türk ve Karakaya Barajı tamam lan
Suruç Ovası: Yeni aliviiyal top rim li bir ovadır. mış, Birecik Barajı inşası ise devam
raklarla örtülü bulunan Suruç O va
etmektedir. Ayrıca Fırat'ın suyu inşa
sının yüzölçüm ü ortalama 710 AKARSULAR edilen 2 adet Urfa tüneli de Harran
km 2'dir. Harran Ovası gibi kırmızı Ovası ve çevresine yıllardan beri
Şanlıurfa akarsular bakımından
renklidir. V erim li topraklardan o lu suya hasret topraklara suyu ulaştır
zengin değildir. Şanlıurfa'da ortala
şan bir ovadır. mıştır. Fırat Nehri üzerinde ulaşım,
ma yıllık yağış miktarı 462 mm, bu
Viranşehir Ovası: 1200 km2 ala na karşın buharlaşma 2048 mm o l 1956 yılında inşa edilen 750 m.
nı ile Şanlıurfa'nın en büyük ovasını duğundan dolayı akarsuların uzunluğunda 10 m. genişliğinde bir
oluşturan Viranşehir Ovası, dalgalı rejim leri düzensizdir. Bazı akarsular köprii ile sağlanmıştır. Yer yer sal
ve engebeli bir ö ze llik gösterir. Bu muvakkat rejim li akarsular şeklinde larla da ulaşım yapılm aktadır. Ata
ova Tektek dağları ile Karacadağ dir. Kışın ve ilkbaharda akan, yazın türk Barajı gölünde ise ulaşım feri
arasında geniş bir alanı kaplamakta şiddetli buharlaşma sonunda kuru botla sağlanmaktadır. Yine Atatürk
dır. A livtiyal topraklarla örtülü olup, yan bir özelliğe sahiptir. Ayrıca kal Barajı'nda yeni inşa edilen köprü ile
temeli kalkerli bir yapı gösterir. kerli arazi özelliği olduğundan sa Şanlıurfa Adıyaman arasında kara
tıhlarda akarsu meydana gelmesi ulaşımı yapılmaktadır.
H alfeti Ovası: Fırat nehri kena zordur.
rında bulunan H alfeti Ovası'nın et Culap Suyu: Şanlıurfa Kabahay-
rafı tepelerle çevrilm iştir. Fırat Nehri: Siverek ilçesi, Dağ- dar bucağı Edene köyü ile Diphisar
başı Bucağı yakınındaki Maktalan köyünden çıkar. Önce güneye doğ
Bozova: Toprağı boz olduğu civarında ilim iz topraklarına giren ru akar sonrada iki kaynak birleşir
için bu isim verilm iştir. Kuzeybatı Fırat Nehri Adıyaman ve Gaziantep ve Culap Suyu adını alır. Uzunluğu
sından Fırat nehri geçer. Dalgalı ve sınırını belirledikten sonra Suriye yaklaşık 60 km 'dir.
29 Ş a n l ıı ı r f a '9 7 COĞRAFYA
H abur N ehri: Karacadağ'ın gü
ney eteklerinden doğar. Fırat'ın kol-
larındandır.
G Ö LLERİ
A tatü rk Baraj G ölü: Atatürk Ba
rajı inşa edildikten sonra barajın ar
kasında önem li bir göl oluşmuştur.
Alanı yaklaşık 817 km 2 'dır. Bu ala
nı itibariyle T ürkiye'nin en büyük
baraj gölüdür. Bu göle balıkçılık fa
aliyetleri için çeşitli balık türleri yu
murtaları ve yavruları atılmış ve ge
lecekte T ürkiye'nin ve bölgenin
önem li bir balıkçılık merkezi olması
planlanmıştır. Göl üzerinde ulaşım
feribotlarla sağlanmaktadır. Atatürk
Baraj Gölü oluşurken 34 köy, 85
mezra, 1 ilçe olm ak üzere toplam
120 yerleşim merkezi su altında kal
mıştır.
H alil-ü r Rahman ve Aynzeliha bulunmaktadır. Bu nedenle Konti 1 2 .4 7 C (Şubat) ölçülm üştür. Şanlı
gölüne Gölbaşı veya Balıklı göl adı nental iklim özelliği ağır basmakta urfa'da y ıllık ortalama yağış 462
da verilm ektedir. dır. Bu özellik sıcaklık ve yağış ba mm olarak hesaplanmıştır. O rtala
kımından kendisini göstermektedir. ma sıcaklık 18.6 °C, nisbi nem
İKLİM Atmosfer yeter dere cede nemli o l %48, buharaşma 2048 ınm, rüz
Şanlıurfa ik lim i kontinental iklim madığından ve karalar daha çabuk gar hızı 2.8 m / sn'dir. (D.i.E 1995
(kara) özelliği gösterir. Yazları çok ısınıp daha çabuk soğuduğundan Yıllığı)
kurak ve sıcak, kışları bol yağışlı ve Şanlıurfa'da günlük ve yılık sıcaklık Donlu ve karlı günlerin sayısı o l
nisbeten ılıman geçmektedir. farkları daima şiddetlidir. Türkiye'de dukça azdır. Ortalam a olarak 10
Şanlıurfa matematiksel konum en yüksek sıcaklık Şanlıurfa- günü geçmez. Şanlıurfa'da hakim
itibariyle Ekvatora daha yakındır. Ceylanpınar'da 46,5 °C (Temmuz) rüzgarlar kuzeybatı - batı yönlerin
Deniz etkisinden uzak bir bölgede ölçülm üştür/Ş anlıurfa'da en soğuk - den eserler.
30 Ş a n l ı u r f a '97 COĞRAFYA
BİTKİ Ö RTÜ SÜ
Şanlıurfa tabii bitki örtüsü bakı
mından oldukça fakirdir. Çünkü yaz
sıcaklığı ve kuraklığı, tabii bitki ör
tüsünün gelişim ini engellemektedir.
Tektek Dağları'nda ise geniş bir fa'da 54 kişidir. Şanlıurfa'nın nüfusu melerde meskenler karataş denilen
alanda yabani fıstık ağaçları yer 1985 yılında 795.034 kişi iken (Bazalt), Harran ve civarında kerpiç,
alır. Bunlar zamanla aşılanarak üre 1990 nüfus sıyımına göre merkezde ise kesmetaş denilen (kal
tim e kazandırılmıştır. 1.001.455 kişi olmuştur. siyum karbonat) yapı malzemesi
Step kalktıktan sonra bir çöl olarak kullanılır. Şanlıurfa'da evle
manzarası ile karşılaşılır. Sulama YERLEŞME
rin m imarisi değişik bir yapı göste
yapılan alanlarda ve özellikle Fırat Şanlıurfa ilinde 1 adet merkez rir. Harran ve civarında kerpiçten
Nehri havzasında erozyonu önle ilçe olmak üzere 11 adet ilçe, 950
mek için ağaçlandırma faaliyetleri yapılan kubbeli evler, şehir merke
köy, 737 mezra bulunmaktadır. 19
ne hız verilm iştir. zinde bulunan avlulu, düz damlı
Belediyeye sahiptir. Nüfusun % 55'i
evler Dünyaca ünlüdür.
şehirlerde %45 ise köylerde yaşa
N ÜFUS maktadır. Son yıllarda modern yapı malze
Şanlıurfa, nüfusu hızla artan bir mesi kullanılm aya başlanmıştır.
Yerleşmelerde daha çok mahalli
şehirdir. Türkiye'de y ıllık ortalama
im kanlar ve iklim önemli rol oyna Şanlıurfa merkezi başta olm ak üze
nüfus artış hızı % 0 21 .71 iken, Şan
maktadır. Köy yerleşmeleri genellik re şehir yerleşmelerinde hızlı nüfus
lıurfa'da % 046.16 olarak gerçekleş
le topludur. Kullanılan yapı m alze artışı nedeniyle gecekondu en
miştir. 1990 nüfus sayımına göre
mesi ve mesken tipleri iklim ve önem li bir problem dir. Şanlıurfa
Şanlıurfa nüfus büyüklük sırasında
çevrenin etkisi altındadır.
15. sıraya, yükselmiştir. Türkiye'de m erkezinin % 6 5'in i gecekondular
nüfus yoğunluğu 73 iken Şanlıur Karacadağ ve civarındaki yerleş oluşturmaktadır.
31 Ş a n l ı u r f a '97 COĞRAFYA
Kahraman yatağı, erler otağı
Bir eşi bulunmaz diyar bu Urfa
İç açar kırları, bahçesi, bağı,
Yılın her ayında bahar bu Urfa.
H. Nusret ZORLUTUNA
İDARİ YAPI
33
24. H ükü m e t Konağı
25. A b id e K a v ş a ğ ı
DİYARBAKIR
ADIYAMAN
İDARİ D U R U M Çaylarbaşı
Ovacık / / ,
Şanlıurfa, 1908'de Halep V ila
y e ti ' ne b a ğ lı b ir sancak iken G oicûk V Demırcık
Karakeçili
1919'da gerçekleştirilen idari ve v0
Yaylak j
.60Z0VA
*
(\
\ [o Akzfyaret
O Kalecik
m ülki düzenlem eyle bağımsız bir HALFETİ \ VİRANŞEHİR
26. A ta tü rk B u lv a rı ve Ş e h ir G ö rü n ü m ü
35 Ş a n l ı u r f a '97 İD A R İ Y A P I
Şanlıurfa doğuda M ardin, batıda
Gaziantep kuzeybatıda Adıyaman
ve kuzeyde D iyarbakır ile çe vrilidir.
G ü n e y in d e ise 1921 A n ka ra
Antlaşması ile çizilm iş bulunan 223
k m 'lik Suriye sınırı uzanmaktadır.
27. A k ç a k a le 'd e n B ir G ö rü n ü m
36 Ş a n l ı u r f a '97 İD A R İ YAPI
29. B o z o v a ilç e s in d e n B ir G ö rü n ü m
m arnım ızda da k u lla n ıla n Urum - kenti de den ild iğ ini, Harran'da İb
HALFETİ gala ve Rumkale adlarını alarak rahim Peygamberin evinin, adını ta-,
1954 yılında ilçe haline g etiril şıyan bir mescidin, onun otururken
ilçe M .Ö .855 yılında Asur kralı miştir. yaslandığı bir taşın varolduğunu
III. Salmanassar tarafından zaptedil- söylemektedir.
diği zaman Şitamrat adım t a ş ı il merkezine uzaklığı 120
km 'dir. Yukarı G öklii adlı bir kasa Harran tarihiyle ilg ili en doğru
y o rd u . Y u n a n lı la r b u n u d e b ilg ile r arkeolojik kazılardan elde
ğ iş tir e r e k U r im a a d ın ı verm iş bası 35 köyü ve 34 mezrası vardır.
edilen buluntulara dayanmaktadır.
lerdir. Süryaniler ise Kal'a Rho- 1990 Genel Nüfus sayımına göre il
Harran adına ilk defa, Kiiltepe ve
meyta ve Hesna dhe Romaye çenin nüfusu 36.058'dir.
M ari'de bulunan M .Ö . II. bin başla
adlarını kullanm ışlardır. rına ait çivi yazılı tabletlerde "H a r-
Şehir Arapların eline geçtikten
HARRAN ra -n a " v e y a "H a -ra -n a " şeklinde
sonra Kal'at-ül Rum adı takılmıştır. Şanlıurfa'nın 44 kilometre. G ii- rastlanılmaktadır. Kuzey Suriye'de
XI. yüzyılda Bizanslılar'ın eline ge neydoğusundadır. Her yıl binlerce bulunan Ebla tabletlerinde ise
çince bu kez Romaion Koyla adını yerli ve yabancı turist tarafından z i Harran'dan "Ha-ra-na" olarak bah
almıştır. yaret edilen tarihi Harran Kenti, sedilmektedir. M .Ö . II. binin ortala
kendi adiyle anılan Harran Ovası rına ait H itit T a b le tle rin d e ,
1280 yılında Beysari k o m u ta merkezinde kurulmuştur. H it it 'le r le M it a n n i'le r arasında
s ın d a k i M e m lu k o rd u s u ta ra yapılan bir anlaşmaya Harran'daki
Tevrat'ta Hârân olarak geçen
fın d a n k u ş a tılm ış , s o n u ç alına Ay Tanrısının (Sin) ve Güneş T a n r ı
yerin burası olduğu söylenilir. İslam
mayınca şehirdeki hristiyan m a h a l s ın ın ş a h it tu tu ld u ğ u b e lirtil
tarihçileri kentin kuruluşunu Nuh
le le ri beş gün sü re yle yağma mektedir.
P e y g a m b e r'in to r u n la r ı n d a n
landı. 1290 yılında bu kez M em luk
K a y n a n 'a ve ya İb ra h im Pey Bu t a r ih i b e lg e le r d e n anlaşıl
Sultanı Eşref tarafından feth edildi.
g a m b e r 'in k a rd e ş i A r a n 'a dığına göre, Harran adı 4.000
Ve son kez M em lukler tarafından
(H a ra n ) b a ğ la r la r . 1 3 .y ü z y ıl yıldan beri değişmeden günümüze
tam ir edilen şehre Kal'at-ül mıis-
tarihçilerinden ibn Şeddad, Hz. İb ka da r g e lm iş tir. H arran adı, Sü-
lim in adı verildi.
rahim 'in Filistin'e gitmeden önce bu merce ve Akatca "Seyahat-Kervan"
Yavuz Sultan Selim zamanında şehirde oturduğunu yazmaktadır. anlamına gelen "Haran-u" ften gel
O s m a n lıla r a g e ç e n ş e h ir, za- Bu nedenle Harran'a Hz. İbrahim 'in mektedir. Bazı kaynaklar b ir keli
38 Ş a n l ı u r f a '97 İD A R İ YAPI
menin kesişen yollar veya ç o k ş id süre gelen Sabiizm varlığım M.S. XI. Meıvan, Harran'ı devletin başkenti
d e tli sıca k a n la m ın a geldiğini de yüzyıla kadar sürdürebilm iştir. Bu yapmıştır. Emevileıın Asya bölüm ü
kaydetmektedirler. nedenle Hrıstiyanlar Harran'a Put 750 yılında Abbasftere yenilerek
perest şehri anlamına gelen "Helle- Harran'da sona ermiştir. Abbasi hü
Gerçekten de Harran, Kuzey
n o p o lis " a d ın ı v e rm iş le r d ir . kümdarı Harun Reşit zamanında
M ezopotam ya'dan gelerek batı ve
D ü n y a d a k i üç b ü y ü k felsefe k u ru la n "H a rra n Ü n iv e rs ite s i"
krizey batıya bağlanan önem li ti
caret yollarının kesiştiği bir noktada ekolünden birisi "Harran ekolü"diir. dünyada büyük bir ün kazanmıştır.
bulunm aktadır. Bu ö zelliğ ind en Harran'da bir çok büyük bilgin ye Fatimiler, Zengiler, Eyyübiler ve
dolayı Harran, Anadolu ile sıkı ti tişmiştir. Devrin, en büyük Matema Selçuklular gibi İslam D evletlerinin
caret ilişkileri bulunan Asur'lu tü c tikçilerinden, Tabiplerinden ve yerleşmelerine sahne olan Harran,
c a rla rın da ö n e m li u ğrak y e r Y u na n f ilo z o fla r ın ın e s e rle rin i 1260 y ılı b aşlarında M o ğ o lla r ta
le r in d e n b ir i id i. Ana A ra p ç a y a ç e v ire n le rd e n 821 rafından işgal edildi. 1270 yılında
d o lu 'd a n M e z o p o ta m y a 'y a M e doğumlu Sabit bin Kıırra, dünyadan M oğollar burayı ellerinde tutamaya
zopotam ya'dan da Anadoluya olan ay'a olan uzaklığı doğru olarak he caklarını anlayınca Harran'ın Ca
tic a r e t b in le r c e y ıl H a rra n üze saplayan Battani (Avrupalılar Albe- m iin i, surlarını ve kalesini yakıp yı
rinden yapılmıştır. Bu da burada tegni veya Albataniııs derler), karak kenti tahrip ettiler. Bundan
zengin ve köklü bir kültür b irik i Yunan filozoflarının maddenin bö- sonra Osmanlı Dönem inde dahi
m inin oluşmasına neden olmuştur. lünebilen en küçük parçasının Harran eski parlak günlerine b ir da
(atom) parçalanamaz olduğuna dair ha dönemedi.
Harran; Ay, Güneş ve gezegen iddialarını kabul etmeyen, oysa bö
lerin kutsal sayıldığı eski M ezopo lünmez kabul edilen bu parçanın H a rra n , C ıilla b ve D eysan ır
tamya putperestliğinin (Sabiizm) müthiş bir enerji ile paraçalanarak maklarının suladığı bir ovada
önemli merkezi olması yönüyle Bağdat gibi bir şehri yıkabileceğini k u z e y M e z o p o ta m y a 'd a ku ru l
ü n lü id i. Bu n e d e n le d ir ki söyleyen ve böylece Atom 'un mu- muştur. Harran ovası bir ağ gibi su
Harran'da Astronomi ilm i çok iler cidi sayılan Cabir bin Hayyan, Din kanalları ile örülm üş bir tarım sa
lemiştir. bilgini Şeyhülislam İbni Teymiye hası idi. 1184 yılında Harran'ı z i
U r fa 'n ın H r ıs tiy a n lığ ın en Harran'daki okullarda yetişmiş dün yaret eden seyyah ibni Ciibeyr, bu
önem li merkezlerinden biri haline yaca ünlü bazı alim lerdir. rasının gölgelik ve ağaçlık oldu
gelmesine karşılık, Asur, Babil ve ğunu, çeşitli meyve ve sebzelerin
Emevi hükümdarlarından II. yetiştiğini yazmaktadır. Uzun süren—
H itit devirlerinden beri Harran'da
39 Ş a n l ı u r f a '97 İD A R Î YAPI
33. S u ru ç İlç e s i'n d e n B ir G ö rü n ü m
SURUÇ
Eski çağların önem li ticaret yo l
larından biri Harran'dan sonra b u
rad an g e ç iy o r d u . M .Ö .I I. yüz
yılda Urfa bölgesinde kurulan Osr
hoene eyaletinin önem li b ir'ş e h ri
idi ve Anthemusia ya da Batnai
adını taşıyordu.
Latin kaynaklarında şehrin adı
Sororgiae olarak geçer, Araplar tara
fından Saruğ, Sarûc-ve Serûc olarak
40 Ş a n l ı u r f a ’9 7 İD A R İ YAPI
35. S iv e re k ilç e s i
SİVEREK
Y ö re d e y a p ıla n a r k e o lo jik
kazılar buranın M .Ö . 3000 yıllarına
ait bir yerleşim bölgesi olduğunu
ispat eder. H urri-M itanni, H itit,
Arâmi, Asur, Keldânî, M ed ve Pers
egemenliğine geçen şehir, M .Ö .
331'de Büyük İskender'in istilasına
maruz kaldı. M .Ö .3 05 'd e Seleu-
k o s la r'ın e lin e g eçe n y ö re ;
m iislüm anlar tarafından fethedilin-
ceye kadar Edessa (Osrhoene), Ro
ma, Bizans ve Sasânî krallıkları ara
sında el değiştirmiştir.
640 yılında Şam ordusunca fet
hedilen Siverek 660'da Em eviler'in;
7 5 0 'd e ise A b b a s ile r 'in e lin e
geçmiştir.
1065 - 1066 y ı lla r ı n d a dönem lerinde Telia (Tepe) olarak T im ur tarafından yağma ve büyük
Selçukluların hakim iyetine girdi. biliniyordu, sonra imparator Kons- ölçüde tahrib edilerek viran bir hale
Şehir bu tarihte Bizanslılar'ın elinde tantin tarfından bazı şehirlerin ad getirilm iş ve bu haliyle Osmanlı dö
bulunuyordu. ları değiştirildi. Buraya da Kons- nemine ulaşmıştır.
XI. yüzyıl sonunda Urfa Haçlı tantia ya da Konstantina adı verildi. 1 5 1 7 y ılın d a O s m a n lı to prak
Kontluğu, 1182 yılında da Eyyu- Şehir 640 yılında Şam ordusu ta larına katılan şehir 1792'den sonra
b ile r'in hakim iyetine giren şehir, rafından fethedilm iş ve T e ll-M u z in M ardin'e, 1924 yılında da Urfa'ya
1400 yılında T im ur tarafından zap- adını a lın ıştır. Sonraki dönem bağlanarak ilçe haline getirilm iştir.
tedildi. lerde yine Araplar tarafından TelI- II merkezine 90 km uzaklıktadır.
1451 yılında Safevi hakim iye Mavzen ve Tell-Mavzelath adları da 1990 Genel Nüfus sayımına göre
tine giren Siverek, 151 7'de Osmanlı kullanılmıştır. nüfusu 100.361'dir. 1 Bucağı, 98
topraklarına katılmıştır. Şehrin adı, Urfalı Mateos'un köyü ve 204 mezr.ası bulunm ak
E rm e n i ve S ü ry a n i kaynak Vakayinam esinde Ermenilerin kul tadır. tarafından son kez kurulmuş
larında şehrin Sevaverak, Seba- landığı Tılm uz şeklinde geçer. ve Örenşehir adını almıştır. Ancak
barak, Sebabarok, Sevaveragh ve 660 yılında Emeviler, 750'de 1258'de Hülagu ve 1400 yılında da
Severags şeklinde isim lerine rastlan H am daniler ve Abbasiler arasında Tim ur tarafından yağma ve büyük
mıştır. el değiştiren Viranşehir, Türkm enler ölçüde tahrib edilerek viran bir hale
A r a p la r s iy a h ta ş la r ın ın tarafından son kez kurulmuş ve getirilm iş ve bu haliyle Osmanlı dö
çokluğundan dolayı Sûveyda adını Örenşehir adını almıştır. Ancak nemine ulaşmıştır.
verdiler. 1258'de Hiilagu ve 1400 yılında da
OsmanlI dönem inde Diyarbekir
vilayetine bağlı bir kaza olan Si
v e re k , 1*926 y ılın d a U rfa 'y a
bağlanarak ilçe haline getirilm iştir.
İl merkezine uzaklığı 91 km 'dir.
1990 genel Nüfus sayımına göre
nüfusu 133.892'dir.
6 Bucak, 98 köy ve 375 mezrası
vardır.
V İR A N ŞEH İR
H u r r i- M it a n n i, H i t i t , A s u r,
Aram i, Med-Pers ve Keldani hakimi
yetlerini gören şehir, M .Ö .3 31 'de
M a k e d o n y a im p a r a to r lu ğ u n a ,
M .Ö .163'te de Roma idaresine
girdi.
Bizans im p a ra to rlu ğ u n u n ilk
40. C e y la n p ın a r'd a C e y la n la r
42 Ş a n h u r f a ’9 7 İD A R İ YAPI
1899 Hüseyin Efendi (Ulâ) Mutasarrıf
URFA KAYMAKAMLARI 1900 Mehmet Emin Beğ (Ulâ) Mutasarrıf
1901 Mehmet Emin Beğ (Ulâ) Mutasarrıf
M UTASARRIFLARI VALİLERİ 1902 Haşan Re'fet Bey (Bâlâ) Mutasarrıf
1903 Haşan Re'fet Bey (Bâlâ) Mutasarrıf
Müslüm Akalın 1904 Haşan Re'fet Bey (Bâlâ) Mutasarrıf
Bugüne kadar yayınlanan Salnameler dikkate alınarak resmi kay 1906 Ethem Sabri Efendi (Bâlâ) Mutasarrıf
naklara dayanan Kaymakam, Mutasarrıf ve Valilerin adları tesbit 1907 Neş'et Bey (Bâlâ) Mutasarrıf
edilmiş ve Hicri 1284 (M.1867) yılından itibaren yayınlanmış bulunan 1908 ilyas Sami Bey (Ulâ Sanisi) Mutasarrıf
Halep Salnameleriyle karşılaştırma yapılarak aşağıdaki liste hazırlan 1909 Muharrem Mümtaz Bey Mutasarrıf
mıştır. 1910 Abdülkerim Bey (Mirmiran) Mutasarrıf
Yönetici adlarının yanında yeralan deyimler dönemin mülki rütbe 1911 Abdülkerim Beğ-ismail Fevzi Paşa(Mirmiran) Mutasarrıf
leridir, Beylerbeyi ve Mirmiran, Valilik mertebesi olup aşağıya doğru 1912 İsmail Fevzi Paşa (Mirmiran) Mutasarrıf
şöyle sıralanmaktadır, 1913 İsmail Fevzi Paşa (Mirmiran) - Esat Rauf Bey Mutasarrıf
Bâlâ, Ulâ Evveli,Ulâ Sânisi, Mütemayiz, Saniye, Sâlise. 1914 Muharrem Mümtaz Bey (2. defa)-Haydar Bey Mutasarrıf
1848 Osman Paşa (Mirmiran) Kaymakam 1915 Fethi Bey Mutasarrıf
1849 Hüseyin Paşa (Mirmiran) Kaymakam 1916 Fethi Bey-Ali Haydar Bey Mutasarrıf
1851 Haşan Paşa (Mirmiran) Kaymakam 1917 Ali Haydar Bey- İsmail izzet Bey-Nusret Bey Mutasarrıf
1852 Haşan Paşa (Mirmiran) Kaymakam 1918 NusretBey Mutasarrıf
1853 Haşan Paşa (Mirmiran) Kaymakam 1919 Musret Bey -Ali Rıza Bey Mutasarrıf
1854 Bican Paşa (Rumeli) Kaymakam 1920 Ali Rıza Bey-Münir Hüsrev Bey Mutasarrıf
1855 Bican Paşa (Rumeli) Kaymakam 1921 M ünir Hüsrev Bey-Ahmet Tevfik Bey Mutasarrıf
1856 Yusuf Paşa (Mirmiran) Kaymakam 1922 Kadri Bey Mutasarrıf
1857 Rızvan Paşa (Mirmiran) Kaymakam 1923 Kadri Bey İsmail izzet Bey (2, defa) Son Mutasarrıf ilk Vali
1858 Rızvan Paşa (Mirmiran) Kaymakam 30.03.1924-21.10.1928 Fuat Bey Vali
1859 Takiyeddin Paşa (Mirmiran) Mutasarrıf 21.10.1928-20.09.1931 İbrahim Etem Bey Vali
1860 Takiyeddin Paşa (Mirmiran) Mutasarrıf 20.09.1931-20.06.1932 Kadri Paşa Vali
1861 Ali Paşa (Mirmiran) Kaymakam 20.06.1932-05.01.1933 Feyyaz BOSUT ValiV.
1862 Ragıp Paşa (Mirmiran) Kaymakam 05.01.1933-20.06.1935 Nizamettin Bey (Atakar) Vali
1863 Tayyip Paşa (Mirmiran) Kaymakam 20.06.1935-30.05.1936 Necati Bey Vali
1864 Tevfik Paşa (Rumeli Beylerbeyi) Kaymakam 30.05.1936-11.06.1937 AtıfULUSOĞLU Vali
1865 Tevfik Paşa (Rumeli Beylerbeyi) Kaymakam 04.06.1937-10.11.1941 Kazım DEMİRER Vali
1866 Haşan Paşa (Mirmiran) ' . Kaymakam 10.11.1941-21.09.1942 Ekrem YALÇIN KAYA ValiV.
1867 Ziya Paşa (Mirmiran) Kaymakam 21.09:1942-03.06.1944 Hasip KAYHAN Vali
1868 Ziya Paşa (Mirmiran) Mutasarrıf 26.07.1944-30.06.1945 Feyyaz BOSUT ValiV.
1869 Salih Efendi (Salise'den) Mutasarrıf 30.06.1945-09.11.1946 HalisERGÜN ValiV.
1870 Mehmet Şibli Paşa (Rumeli Beylerbeyi) Mutasarrıf 25.11.1946-19.06.1948 Kamuran CUHRUK Vali
1871 Ali Kemal Paşa (Mirmiran) Mutasarrıf 03,07.1948-12.12.1949 Ali Rıza ÜNAL Vali
1872 Ali Kemal Paşa (Mirmiran) Mutasarrıf 14.01.1950-25.06.1950 Halis BİLALOĞLU ValiV.
1873 Tevfik Bey (Ulâ Sınıfı Saniyesi) ’ . Mutasarrıf 19.07.1950-28.07.1951 İsmail Hakkı BAYKAL Vali
1874 Tevfik Bey (Ulâ Sınıfı Saniyesi) Mutasarrıf 30.07.1951-07.02.1952 Fevzi TUGAY Vali
1875 Asım Paşa (Rumeli) Mutasarrıf 11.02.1952-07.12.1953 Rıfat BİNGÖL Vali
1876 Asım Paşa (Rumeli) Mutasarrıf 07.12.1953-05.02.1955 Nedim EVLİYAGİL Vali
1877 Asım Paşa (Rumeli). Mutasarrıf 26.06.1955-01.09.1956 Fahrettin GÖRÜRLÜ Vali
1878 Süleyman Bey (Saniyesi) Mutasarrıf 30.09.1956-24.12.1957 Celal İZGİ Vali
1879 Süleyman Bey (Saniyesi) Mutasarrıf 31.12.1957-04.07.1959 Kadri EROĞAN Vali
1880 Rasim Paşa (Rumeli) Mutasarrıf 20.07.1959-08.06.1960 Şerafettin ATAK Vali
1881 Rumi Efendi (Ulâ Sanisi) Mutasarrıf 13.06.1960-06.02.1961 Necdet YALÇIN Vali
1882 Rumi Efendi (Rumeli) Mutasarrıf 06.02.1961-17.10.1962 Alaeddin KIRAL Vali
1883 Celal Bey (Mütemayiz) Mutasarrıf 22.10.1962-01.08.1965 Nurettin HAZAR Vali
1884 Celal Bey (Mütemayiz) Mutasarrıf 09.02.1965-22.01.1966 M. Doğan ULUERGÜVEN Vali
1885 Turhan Bey (Ulâ Sınıfı Evveli) Mutasarrıf 02.02.1966-16.10.1968 Kemalettin GAZEZOĞLU Vali
1886 Turhan Bey (Ulâ Sınıfı Evveli) Mutasarrıf 31.10.1968-20.08.1971 Nazım Kemal DİNİZ Vali
1887 Cavid Paşa (Rumeli) Mutasarrıf 22.06.1972-23.07.1975 Fikret Turgut SAYIN Vali
1888 Mehmet Tevfik Paşa (Rumeli) Mutasarrıf 07.08.1975-25.06.1976 Galip DEMİREL Vali
1889 Mehmet Tevfik Sami Paşa (Rumeli) Mutasarrıf 29.07.1976-15.02.1978 Rafet ÜÇELLİ Vali
1890 Haşan Rıza Efendi (Mütemayiz) Mutasarrıf 17.02.1978-18.11.1978 Musa ERAN Vali
1891 Rauf Bey (Mütemayiz) Mutasarrıf 23.11.1978-02.12.1979 Erol TUNCER Vali
1892 Tahir Bey (Ulâ Sânisi) Mutasarrıf 03.12.1979-25.05.1980 Nurettin TURAN Vali
1893 Yahya Nüzhet Bey (Mütemayiz) Mutasarrıf 22.04.1980-17.10.1980 Akın GÖNEN Vali
1894 Haşan Efendi (Mütemayiz) Mutasarrıf 27.10.1980-16.05.1981 Ziya ÇÖKER Vali
1895 Haşan Rızâ Paşa (Mirmiran) Mutasarrıf 25.06.1981-31.05.1985 M. Erdoğan CEBECİ Vali
4896 Yahya Dede Paşa (Rumeli) Mutasarrıf 31.05.1985-07.04.1990 Alpaslan KARACAN Vali
1897 Yahya Dede Paşa (Rumeli) Mutasarrıf 07.05.1990-17.04.1996 T. Ziyaeddin AKBULUT Vali.
(Ulâ Sânisi) 21.04.1996- Şahabettin HARPUT Vali
1898 Muharrem Efendi
43 Ş a n l ı u r f a '9 7 İD A R İ YAPI
IX. DÖNEM (14 Mayıs 1950) XVI. DÖNEM (5 Haziran 1977)
TBMM'DE ŞANLIURFA Haşan Oral Necmettin Cevheri
Necdet Açanal Mehmet Celal Bucak
MİLLETVEKİLLERİ Dr.Feridun Ayalp Mehmet Aksoy
Ömer Cevheri Celal Paydaş
I. DÖNEM (23 Nisan 1920)
Feridun Ergin Ahmet Melik
Ali Saip (Ursavaş) Bey
Celal Öncel Sabri Kılıç
Hacı Salih Hayali Efendi
Reşit Kemal Timuroğlu Salih Özcan
Bozan Bey (Şahinbeyzade)
Esat Bey (Dağyutan) 9.10.1920 Müstafi X. DÖNEM (2Mayıs 1954) DANIŞMA MECLİSİ (15 Ekim 1981)
Hacı Mustafa (Hacıkamiloğlu) 9.10.1920 Müstafi Haşan Oral Nihat Kubilay
Dr.Feridun Ayalp Mehmet Velid Köran
II. DÖNEM (11 Ağustos 1923)
Feridun Ergin XVII. DÖNEM (6 Kasım 1983)
Hüsrev (Gerede) Bey (22.5.1924 istifa)
Celal Öncel Osman Doğan
Ali Bey (Ali Fuat Bucak)
Saim Önhan Mustafa Demir.
Dr. Refet Bey (Topçuoğlu) Ara seçimle
Mehmet Hatipoğlu
Refet (Ülgen) Bey (Ara seçimle) Bahri Karakeçili
Aziz Özbay Aziz Bülent Öncel
Saffet (Yetkin) Bey
Muzaffer Timur
Yahya Kemal (Beyatlı) Bey (23.5.1926 İstifa) Vecihi Ataklı
XI. DÖNEM (27 Ekim 1957)
III. DÖNEM (1 Kasım 1927) XVIII. DÖNEM (29 Kasım 1987)
Osman Ağan
Ali Saip (Ursavaş) Bey Osman Doğan
Atalay Akan
Dr.Refet Bey (Topçuoğlu) Mustafa Demir
M.Yaşar Alhas
Refet (Ülgen) Bey Aziz Bülent Öncel
Aziz Gökkan
Mahmut Bey (Odabaşı) Bahri Karakeçili
Dr.ibrahim Ethem Karakapıcı
Ferit Celal (Güven) Bey Necati Akıncı
Esat Mahmut Karakurt
Murat Batur
IV. DÖNEM (4 Mayıs 1931) Abdullah Koksal
Cenap Gülpınar
Ali Saip (Ursavaş) Bey Abdurrahman Odabaşı
Dr.Refet Bey (Topçuoğlu) Ömer Yüksel XIX. DÖNEM (20 Ekim 1991)
Refet (Ülgen) Bey Necmettin Cevheri
KURUCU MECLİS (28 Aralık 1960)
Mahmut Bey (Odabaşı) Sedat Edip Bucak
Vasfi Gerger
Mehmet Emin (Yurdakul) Bey Fevzi Şıhanlıoğlu
XII. DÖNEM (15 Ekim 1961)
Behçet (Günay) Bey F.Aydın Mirkelam
Kadri Eroğan
Abdürrezzak Yavuz
V. DÖNEM (1 Mart 1935) Atalay Akan
İbrahim Halil Çelik
Ali Saip Ursavaş Osman Ağan
Şeydi Eyyüboğlu
Refet Ülgen Bekir Sami Karahanlı
Cenap Gülpınar
Mehmet Emin Yurdakul Sabri Kılıç
Behçet Günay Celal Öncel XX. DÖNEM (24 Aralık 1995)
Fuat Gökbudak Kemal Badıllı Necmettin Cevheri
Ahmet Yazgan Sedat Edip Bucak
X III. .DÖNEM (10 Ekim 1965)
Muhittin Dinçsoy Fevzi Şıhanlıoğlu
Halil Balkıs
Ahmet Kırvar
VI. DÖNEM (3 Nisan 1939) Behice (Boran) Hatko
Abdülkadir Öncel
Ali Saip Ursavaş Necmettin Cevheri
İbrahim Halil Çelik
Refet Ülgen Mahmut Çetin
Zülfikar İzol
Mehmet Emin Yurdakul Cemal Güven
Şeydi Eyyüboğlu
Razi Soyer Ramazan Tekeli
Cenap Gülpınar
Ahmet Yazgan Atalay Akan (Vefat)
Şeref Uluğ Hüsamettin Köran (Ara Seçim)
Hüseyin Sami (İşbay) Coşar XIV. DÖNEM (12 Ekim 1969) CUMHURİYET SENATOSU
V II. DÖNEM (8 Mart 1943) . Necmettin Cevheri
Razi Soyer Bahri Karakeçili
ÜYELERİ
Hüseyin Sami Coşar Vehbi Melik 15 Ekim 1961
Ahmet Kudsi Tecer Dr. Mehmet Ali Göklü Vasfi Gerger
Kâzım Berker Necati Aksoy Esat Mahmut Karakurt
Esat Tekeli Mehmet Aksoy
5 Haziran 1966
Suut Kemal Yetkin XV. DÖNEM (14 Ekim 1973) Haşan Oral
V III. DÖNEM (5 Ağustos 1946) Necmettin Cevheri İbrahim Etem Karakapıcı
Esat Tekeli Mehmet Celal Bucak
14 Ekim 1973
Suut Kemâl Yetkin Mehmet Aksoy
İbrahim Halil Balkıs
Osman Ağan Celal Paydaş
Atalay Akan Necati Aksoy (12.04.1975 istifa) 12 Ekim 1975
Vasfi Gerger Mustafa Kılıç Haşan Oral
Haşan Oral Abdülkadir Öncel Abdülgani Demirkol
Razi Soyer Halil Milli (Ara Seçim -1 2 Ekim 1975)
45 Ş a n l ı u r f a ’9 7 İD A R İ YAPI
IL ÖZEL
İDARESİ
Mahalli İdarelerin en önemli bi
rimi olan İl Özel İdaresi eğitimden
sağlığa, tarımdan spora kadar birçok
alanda hizmet veren ve öncelikle so
runları mahallinde çözüme kavuş
turan kuruluşlardır. •
il Özel idaresi, Şanlıurfa'daki
önemli yatırım hizmetleri ile yatı
rımcı kuruluşların başında yer al
mayı sağlamış ve öncülük etmiştir.
M ülkiyeti Özel idareye ait olan
38 okuldan 3 4 'ü ilkokul, 4'Lİ ortao
kuldur.
İl Özel İdaresinin toplam 54 per
soneli vardır. 5. Ş A N LIU R F A V A L İL İĞ İ SERACILIK TESİSLERİ: Merkez
KONUKEVİ: Tarihi bir Urfa Evi olup, Karaali Köyü Kaplıca tesislerinin bu
YATIRIM FAALİYETLERİ otel, lokanta ve kafeterya hizmeti lunduğu saha içinde 14.500 m2 cam
1. Hizmet Binası, Sosyal Tesis ve vermektedir. ve 10.800 m2 plastik yapı şeklinde
Sabit Yatırımlar 6. VALİ AKBULUT FİDANLIĞI: yapılan seralarda domates üretimi
2. Tarihi Eser Restorasyonları A k ç a k a le ilç e s i G ü lv e re n Kö- 1000 ton/yıl kapasitelidir.
3. T a rım s a l K a lk ın m a ve yü'ndedir. Meyve fidanı, orman SİVEREK 100 YATAKLI DEVLET
Ağaçlandırmaya Yönelik Yatırımlar ağaçları, aşılı fıstık fidanı ve süs bitki HASTANESİ İNŞAATI: 110 m ilyar TL
4. Fabrika Tesis ve Sanayi Yatı leri üretmektedir. proje bedelli olan inşaat 1996 yılı so
rımları 7. MARANGOZ VE DEMİR nunda tamamlanmış olacaktır.
5. M illi Eğitimde; ilköğretim, O r
ATÖLYELERİ: Okul sıraları, yazı tah ŞANLIURFA ÖĞRETMENEVİ İN
taöğretim ve Halk Eğitimi Yatırımları
tası, masa ve çeşitli ağaç işleri ima ŞAATI: 1991 yılında yapımına başla
6. Sağlık Yatırımları (Devlet Has
latı yapılmaktadır. Evren Küçük Sa nılan bina 180 yatak kapasiteli olup
tanesi, Sağlık Ocağı yapımı)
nayi Sitesi'nde bulunmaktadır. 1996 yılı sonunda tamamlanmıştır.
7. Köy Hizmetleri Yatırımları
8. CEBECİ İŞHANI: Zemin katta BOZOVA İLÇESİNDE ÇOK
8. Spor ve Gençlik Yatırımları
ve üst katlarda 40 adet işyeri ile teras
9. Fidanlık - Ağaçlandırma Faali AMAÇLI LİSE İNŞAATI: Okul inşaa
yetleri katta polis evi bulunmaktadır. tının toplam proje bedeli 40 m ilyar
TL'dir. 1996 yılında hizmete gir
İL ÖZEL İDARESİNİN ÖZEL İDARE İŞTİRAKLERİ
miştir.
1. Karacadağ Menba Suları Şişe
ÖNEMLİ TESİSLERİ SİVEREK İLÇESİ A N A D O L U Lİ
leme ve Pazarlama A.Ş.:1987 yılında
1. HİZMET BİNASI: Tarihi, eski SESİ İNŞAATI: Projenin toplam be
kurulan şirketteki Özel idare hissesi
hükümet konağı restore edilerek hiz deli 30 m ilyar TL'dir. İnşaat 1996 yılı
% 41 oranındadır. 1993 yılında 5 yıl
mete açılmıştır. sonunda tamamlanmıştır.
lığına kiraya verilmiştir.
2. VALİ AKBULUT İŞ MERKEZİ:
Hizmet Binası arkasında yer almak 2. Yeni Güneygaz LPG Dolum ve
tadır. Zemin ve asma katı market Tevzi A.Ş.: 1987 yılında kurulan şir
olup, iki katında 18 büro, kalan 3 kat ketteki Özel idare hissesi % 20'dir. 1996 YILININ DİĞER
ise dersane olarak kullanılmaktadır. 3. Güneydoğu Yağ Ticaret A.Ş.:
ÖNEMLİ FAALİYETLERİ
3. DİNLENME VE SOSYAL TE 1990 yılında kurulan şirketteki Özel
1. Köy H izm etlerine 5 adet 14
SİSLER KOMPLEKSİ: idare binası m i İdare hissesi % 4 1 'dir. 1. Organize
Sanayi Bölgesi'nde olup 100Ton/gün m 3 'Iük dam perli kamyon, bir adet
safirhane, kafeterya ve halı sahadan
Pamukyağı üretme kapasitelidir. silindir, bir adet yükleyici alınmıştır.
oluşmaktadır. (Şanlıurfaspor Ku-
lü b ü 'n ü n te s is i o la ra k kullanıl 2. 1996 yılında A cil Destek Fo
maktadır.) 1996 YILI YATIRIMLARI nundan 136.5 m ilyar TL çeşitli pro
4. PROF. DR. ABDÜLKADİR KA- KARAALİ KAPLICA İNŞAATI: jelere harcanmıştır.
RAHAN KÜTÜPHANESİ: Prof.Dr. 1996 yılında 28 m ilyar TL harcama
3. 34 adet kö.y içme suyu sondaj
yapılmış olan kaplıca inşaatının %90
Abdülkadir Karahan'ırı bağışladığı 7 kuyusu inşaatının ihalesi yapılmıştır
bin kitaptan oluşmaktadır. fiziki gerçekleşmesi vardır. Toplam
45 m ilyar TL. proje bedellidir.
47 Ş a n l ı u r f a '9 7 İD A R İ YAPI
İLDEKİ
BELEDİYELER
Şanlıurfa Belediyesi 1908 yı
lında faaliyete geçmiştir. GAP'ın
merkez şehri olması konumuyla
Türkiye'deki önem li belediyelerden
biri haline gelmiştir, il genelinde 19
belediye bulunm aktadır. Bunlardan
biri merkezde il Belediyesi, 10'u il
çe belediyesi, 8'i ise belde beledi
yesidir.
ŞANLIURFA
46. Ş a n lıu rfa B e le d iy e s i H iz m e t B in a s ı
BELEDİYESİ
EYYÜPKENT PROJESİ Şehiriçi ağaçlandırma :5.000 fidan
Şanlıurfa sürekli gelişmekte ve Akabe ağaçlandırması :50.000 fidan
bu gelişmeye paralel olarak nüfus Belediye, ürettiği arsaları halka
Buluntu Hoca Parkı: 9.000 m2
yoğunluğu artmaktadır. Bunun so açarak, park ve yol çalışmalarını
Tarihi çarşılarda: 2.000 m2 parke
nuncu olarak her yıl bir mahalle başlattığı Eyyüpkent, gecekondunun
oluşmaktadır. Şanlıurfa Belediyesi önlenmesi yönünde başlatılan bir 5 ana caddede refüz çim lendirm esi
yeni kurulan mahallerde kamulaş projedir. Eyyüpkent Konut Projeleri
DİĞER BİLGİLER (A ralık 1996)
tırma, yol açma, kanalizasyon, as müstakil iki katlı evler halinde ger
M em ur sayısı: 395
faltlama, su şebekesi ve park -bahçe çekleştirilmek üzere belediye tara
Kadrolu işçi: 574
hizm etlerini yürütm ektedir. fından vatandaşa sunulmaktadır.
G eçici İşçi: 676
Şanlıurfa Belediyesi çevre dü 1996 nın Ö N îM L İ FAALİYETLERİ Sözleşmeli Personel: 6
zenlemesine önem vererek şehrin Asfalt: 80 km. Toplam personel: 1651
belirli yerlerinde parklar oluştur 1996 bütçesi :1.306168 (m ilyon TL)
Kanal: 10 km.
maktadır. Bu parkların en ö nem li Belediyeye ait Otobüs Sayısı: 20
leri Necm ettin Cevheri Parkı ile Ka- Sıı şebekesi: 10.5 km. Özel Halk Otobüsü: 69
saptaşı Parkı 'dır. Bordur Taşı :5 km. Ö zel M inibüs: 115
Parke Taş: 18.000 m2 Emlak Ver. m ükellefi: 56.000
Şanlıurfa Belediyesi'nin emlak
Kaldırım: 3.000 m2 Çevre Tem. Ver. m ükellefi: 57.800
vergileri, su aboneleri tahsilatları,
Saha Betonlaması :5.000 m2 Su abonesi sayısı: 76.000
personel hizm etleri, Çevre Tem izlik
Vergisi hizm etleri bilgisayarlarla ya Beton Merdiven: 5.000 m2
pılmaktadır.
T em izlik işleri ve şehir içi yolcu
taşımacılığı işlerinde kısmi özelleş
tirm e yapılmıştır.
Yeni yapılan Buğday Pazarı ve
Hayvan Pazarı hizmete girm iştir.
KARAKO YUN DERESİ PROJESİ
Şehir merkezinden geçen Kara-
koyun Deresinin Köprü Başı m evki
inde uygulanan bu projede iki katlı
170 araçlık otopark, 1 süper
market, 1 sergi salonu, 115 dükkan,
48 büro, 1 restorant ve kafetarya, 1
alt geçit ve 9 bin m 2 'Iik bir yeşil
alanla Güneydoğu'nun en büyük ti
caret merkezi olacaktır.
Proje inş. alanı 30 bin rh2'dir.
47. K a s a p ta ş ı P a rk ı
48 Ş a n l ı u r f a '97 İD A R İ YAPI
İLDEKİ BELEDİYE BAŞKANLARI İLDEKİ BELEDİYELER
Ahmet BAHÇIVAN Şanlıurfa Belediye Başkanı HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Ahmet AKAY Akçakale Belediye Başkanı
Bld. Adı Bld.oluş Nüfusu M ah. 1996 Bütçesi Toplam
Abdülkadir YÜKSEL Birecik Belediye Başkanı
Tarihi (1990) Savısı (m ilvon TL) Pers.
Sıtkı URAL Bozova Belediye Başkanı
Faik ÖCALAN Ceylanpınar Belediye Başkanı Şanlıurfa 1908 2 7 6 .5 2 8 52 1 .3 0 6 .1 6 8 600
Mehmet GÖKÇEK Halfeti Belediye Başkanı Akçakale 1946 4 8 .5 5 0 5 4 3 .9 5 0 58
Mustafa BAYIK Hilvan Belediye Başkanı Birecik 1923 5 8 .9 0 7 8 2 2 0 .9 7 5 82
İbrahim ÖZYAVUZ Harran Belediye Başkanı Bozova 1930 5 6 .8 1 2 3 1 02.871 35
Haşan ÇELEBİ Siverek Belediye Başkanı Ceylanpınar 1960 4 9 .5 5 5 6 1 0 0 .0 0 0 45
Şükrü YÜKSEL Suruç Belediye Başkanı H alfeti 1954 3 6 .0 5 8 4 2 8 .5 9 3 23
H alil KELEŞABDİOĞLU Viranşehir Belediye Bşk. Harran 1987 2 9 .5 9 2 3 1 8 .7 3 0 18
Salih KALENDER Ayran Belediye Başkanı Hilvan 1946 3 5 .5 6 6 3 5 5 .7 3 4 37
M.Emin GÜNEŞ Mezra Belediye Başkanı Siverek 1920 1 3 3 .8 3 2 19 2 8 0 .1 9 2 194
Abdullah YİĞİT Yk.Göklü Belediye Başkanı Suruç 1891 8 0 .2 0 2 5 1 3 8 .3 7 5 72
Müslüm ÇETİN Argıl Belediye Başkanı V iranşehir 1904 100.361 14 4 5 7 .9 4 3 160
M.Faik ALAKUŞ 11 Nisan Belediye Başkanı Ayran 1974 2 .5 8 8 3 1 6 .0 2 5 10
Ali GÖG Karaköprü Belediye Başkanı Mezra 1994 2 .2 1 4 - - 12
Aİi ERSÖZ Kısas Belediye Başkanı Yk.Göklü 1968 6 .6 4 0 3 5 0 .0 0 0 25
İ.Halil AKCAN Yaslıca Belediye Başkanı Argıl 1989 2 .7 0 5 3 2 0 .0 0 0 15
11 Nisan 1989 4 .6 1 3 3 2 0 .0 0 0 15
Karaköprü 1991 2 .7 1 9 4 2 0 .0 0 0 15
ŞANLIURFA BELEDİYE BAŞKANLARI Kısas 1992 2 .5 1 6 1 1 6 .6 0 0 15
Sadık Efendi 1869-1871 Yaslıca 1992 2 .2 0 0 3 1 6 .4 0 0 15
Hadar Ağa (Akyüz) 1885-1894
Halil Efendi (Akyüz) 1895-1899
Abdurrahman M uhlis Efendi 1900-1902 ŞANLIURFA DEFTERDARLIGİ
Ömer Edip Efendi (Kürkçüoğlu) 1904-1904 Şanlıurfa Defterdarlığı, yaklaşık 20.000 m2. alana sahip
Siverekli Ali Fuat Efendi (Bucak) 1905-1906 8 katlı binada; içersinde 3 adet Vergi Dairesi ile Defterdar
Neşet Bey (Doğan) 1907-1907 lığın diğer birimleri hizmet vermektedir. 2 Blok halinde ya
Ömer Edip Kürkçüoğlu 1908-1912 pılan asansörlü hizmet binasında ısıtma ve soğutma sistemi
Halil Akyüz 1912-1914 Merkezi sistemle çalışmakta ve içersinde yemekhane, misa
Osman Remzi Kürkçüoğlu 1914-1916 firhane, kreş ve lokal gibi Sosyal tesisler bulunmaktadır.
Şıhmüslüm Parmaksız 1916-1917 Şanlıurfa'da 1995 yıl sonu itibariyle, 33.148 Adet Gelir
Mustafa Hacı Kamiloğlu 1917-1923 Vergisi Mükellefi, 1.068 Adet Kurumlar Vergisi Mükellefi,
Reşit Görgün ,1923-1926 23.983 Adet Katma Değer Vergisi Mükellefi mevcuttur.
Ömer Alpan ' f 926-1929 Gelir vergisi Mükelleflerinin 17.454 adedi Gerçek
İbrahim Yorgancıoğlu 1929-1930 usulde, 15.694 Adedi ise götürü usulde Gelir Vergisi Mükel
1930-1933 lefi olarak kayıtlıdır.
Celal Nedim Kürkçüoğlu
. 1995 yılında 2.697.003.989.000.TL. gelir Vergisi Tahak
Ömer Alay 1933-1946
kukundan 2.155.643.215.000.TL. tahsilat yapılmıştır. 1995
Fazıl Kürkçüoğlu 1946-1947
yılındaki tahakkuk artışında, 1994 yılına oranla % 60'lık,
Celal Güllüoğlu 1947-1949
1995 yılındaki tahsilat ise % 62'lik bir oranda artmıştır.
Reşit Akyüz 1950-1953 Yoğun ve yaygın Vergi Denetimlerinde toplam, 91.133
Aziz Özbay 1953-1954 Mükellef denetlenmiş ve bu denetimler sonunda 4.605 Adet
Reşit Rastgeldi 1954-1955 cezalı tutanak ile 5.790.526.000.TL. ceza kesilmiştir.
Hacı Tevfik Saraç 1955-1957 İldeki Müteşebbislik gayretleri ve ticari hayattaki başa
Cemil Hacıkamiloğlu 1957-1960 rılar vergi gelirlerine de yansımış olup gelişme bu hızla
Reşit İpek 1960-1960 devam ettiğinde ileriki yıllarda Şanlıurfanın ilk 10 il arasına
Alaaddin Kıral 1961-1962 gireceği düşünülmektedir.
Nurettin Hazar 1962-1963 Son üç yıl Gelir Tahakkuk ve tahsilat durumu.
Mustafa Kılıç 1963-1973 Yılı Tahakkuk Toplamı TahsilatToplamı
Kadri Barut 1973-1977 1993 781.095.061.000 226.888.813.000
Feridun Yazar 1977-1980 1994 1.534.627.348.000 1.128.187.639.000
Ziya Çöker 1980-1981
1995 2.697.003.981.000 2.155.643.215.000
Erdoğan Cebeci 1981-1981
Yukarıdaki verilerden de görüleceği üzere tahakkuk
Alaattin Turhan 1981-1984
eden vergilerde bir önceki yıla oranla % 100'ün üzerinde
İ.Halil Çelik 1984-1991
artış görülmekte ve bu oranların ortalama % 80'lık kısımları
Hüseyin Kılıç 1991-1992
tahsil edilmiştir.
Uğur Esat Akgöl 1992-1994
Ahmet Bahçıvan 1994-
49 Ş a n l ı u r f a ’9 7 İD A R İ YAPI
48 . Y e n iş e h ir K a s a p ta ş ı P a rk ı
50 Ş a n l ı u r fa '97 İD A R İ YAPI
GEÇM İŞTE EĞİTİM
Şanlıurfa'mızda eğitim kurıımla-
rının faaliyet göstermesi ta millattan
önceki yıllara kadar uzanmaktadır.
Bunun da en büyük örneği ilk ç a ğ
la rd a n g ü n ü m ü z e deva m eden
HARRAN Üniversitesidir.
Bu ü n iv e r s ite m iz İs la m dö
neminde yeniden önem ini ve haya
tiyetini kazanmış ve Harun Reşit dö
neminde ilk İslam Üniversitesi ola
rak dünyaya adını duyurmuş ve
altın çağını yaşamıştır. M ila di 750
yılında çok meşhur İslam bilginleri
burada eserler vermiş ve bu eserler
asırlarca batı üniversitelerinde ders
olarak okutulm uştur. Astronomi,
Felsefe, Tıb, Hendese, M atem atik
gibi ilim alanlarında dahiler
yetiştirmiştir. y ılla rd a da ilk o k u lla r o la ra k kültürel ihtiyaçlarına cevap vermek
açılmıştır. için 1982 yılından itibaren merkez
Örneğin Sabit Bin Kıırra M .821
yıllarında Yunan Filozoflarının eser ve ilçelerde öğretmenevi ve lokalle
lerini arapçaya çevirm iş, Al Battani
BU G Ü N KÜ DURUM ri açılmıştır. M illi Eğitim personeli
dünyanın aya olan uzaklığını doğru ne hizm et veren b ir sağlık eğitim
1967-1968 öğretim yılından gü
olarak hesaplayan ilk astronomi merkezi de hizmete girm iştir.
nümüze kadar, Tıirkiyenin her alan
a lim i o lm u ş tu r . Y in e Y u n a n da olduğu gibi eğitim ve ö ğ re tim Şanlıurfa'da 1995-1996 öğretim
Filozoflarının parçalanamaz dediği a la n ın d a da gel işti ği b ir g e r yılı başı durum una göre eğitim ku
atomun parçalanabileceğim izah ç e k tir. Ş a n lıu rfa da bu gelişme r u m la n ile i l g i l i b ilg ile r , tü r
eden ve parçalandığında Bağdat den payını almıştır. Bu dönem için ve ö z e llik le r in e g ö re a şağıda
gibi bir şehiri yok edecek b iiyıik bir de ilde örgün ve yaygın eğitim siste g ö s te r ilm iş tir .
enerjinin ortaya çıkacağını teorik mi çerçevesinde her tür ve derece
olarak anlatan Cabir Bin Hayyam, deki okullara paralel olarak
büyük din alim i İbni Teymiye gibi
Okul Öncesi Eğitim
yetişkinlerin eğitim ine de önem ve
d ü n y a c a m e ş h u r i l im a d a m rilm iştir. Bu amaçla merkez ve ilçe İlim izde okul öncesi eğitim kuru
la r ı H a r r a n Ü n i v e r s i t e s i ' n d e lerde Halk Eğitim merkezleri kana mu olarak, ilkoku lla r bünyesinde 4-
y e tiş m iş le r d ir . lıyla okuma-yazma kurslarının yanı- 6 yaş grubu çocukların eğitim gör
sıra, diğer mesleki kurslara da ağır düğü 22 anasınıfı bulunm aktadır.
Şanlıurfa'mızda eğitim kurum lan
lık verilmiştir.
Osmanlının son dönem lerinde Ayrıca, okul öncesi eğitim kurumu
Sübyan mektepleri ve daha sonraki Ayrıca, öğretmenlerin sosyal ve olarak ilim iz genelinde kız meslek
lisesi bünyesinde uygulamalı ana
okulları bulunm akta olup, yine il
m erkezim izde bağımsız olarak bir
Anaokulu bulunm aktadır. Bu o kul
lara devam eden çocuklar 3-6 yaş
grubunu oluşturmaktadırlar.
54 Ş a n l ı u r f a '9 7 EĞ İTİM
56. K ö y d e O k u m a -Y a z m a K u rs u
olm ak üzere toplam 12 ortaokul bu
lunmaktadır. Bünyelerinde ortaokul
bulunan lise ve dengi okullar
şunlardır. İmam H atip Lisesi, Kız
Meslek Lisesi, Kız Lisesidir, il mer
kezinde bulunan müstakil lise ve
dengi okullar ise, Şanlıurfa Lisesi,
Anadolu Lisesi, Gazi Lisesi, Davut
Zeki Akpınar Lisesi, Anadolu
Ticaret ve Ticaret Meslek Lisesi,
Anadolu Kız Meslek ve Kız Meslek
Lisesi, Anadolu İmam Hatip ve
imam Hatip Lisesi, Kız Lisesi,
Anadolu Teknik Lise ve Teknik Lise
ve Endüstri Meslek Lisesi ayrıca
1993-1994 öğretim yılında Anadolu
Güzel Sanatlar Lisesi faaliyete
geçmiştir.
55 Ş a n l ı u r f a ’9 7 EĞ İTİM
M illi Eğitim Yayınevi
Memurluğu
1975 yılında faaliyete geçen bu
b irim in esas görev alanı, i! genelin
deki ilk ve ortadereceli okullardaki
ö ğ r e n c ile r in ders k ita p la r ın ı
karşılamaktır. Ayrıca, M illi Eğitim
Bakanlığı ve Kültür Bakanlığının da
yayımlarının satışını sağlamaktır.
Öğretmen Evleri ve
Lokalleri
Merkez ve tüm ilçelerim izde öğ
retmen evi ve lokallerim iz mevcut
olup, öğretmenlerin sosyal ih tiy a ç
la r ın a c e v a p v e re c e k düzeyde
dir. Ancak, merkezdeki öğretmen
evi ve lokali ihtiyaca cevap vereme
58. Y e n i O ğ re tm e n e v i B in a s ı
diği için, 200 yataklı b ir öğretmene-
Bu merkezin temel amacı, okul Eğitim Araçları Merkezi vi inşaatı bitm ek üzere olup, çok
öncesinden, üniversiteye kadar her Müdürlüğü yakın bir zamanda ö ğ r e tm e n le r i
tür dereceli okul ve çevrede, beden m iz in h iz m e tin e geçecektir.
Bu merkezin kuruluş amacı ise il H a le n o ğ re tm e n e v i lo k a li
sel, zihinsel, duygusal ve sosyal
genelindeki okulların, araç-gereç, b ü n y e s in d e ö ğ re tm e n le r k a n tin i
p ro b le m le ri ola n ö ğ re n c ile re , a i
makina ve teçhizat ihtiyaçlarını kar h iz m e t v e rm e k te o lu p , ih tiy a ç
le le rin e ve o k u lla rın a re h b e rlik
şılamaktır. Ayrıca, 1994 yılından bu lara b ü y ü k b ir ö lç ü d e cevap
etmektedir. v e rm e k te d ir.
yana bu kurumumuz Açık Öğretim
Fakültesi ve Açık Öğretim L isesi Ö ZEL Ö Ğ RETİM
Ayrıca, zihinsel engelli ve üstün
ö ğ r e n c ile r in in k a y ıt k a b u l ve ilim izde özel öğretim kurumlan
yetenekli çocuklar için özel okul ve
imtihan işlemlerini sürdürmektedir. olarak, Özel Çağlayan ilkokulu,
sınıflar açmak, program hazırlamak Ö ze l Fırat Lisesi b ün ye sin d e b ir
ve geliştirme çalışmaları yapmak Ayrıca, okullardaki öğretmenlere ilkokul ile Özel Fırat Lisesi ve Özel
gibi görevleri yanısıra normal öğ peryodik olarak Fen bilgisi araçları M urat Lisesi faaliyet göstermektedir.
Ayrıca, Şanlıurfa'da Akfen, Şanlıurfa
rencilerin de, mesleki yönelim en k u lla n ım d e rs le ri y ıl boyunca
ve Feza Dershaneleri ilş bunlara
vanterini uygulayarak, branşa yö verilmektedir.
bağlı Birecik'te şube bulunm aktadır.
nelm elerini sağlamaktır. Yine ilim iz merkezinde, orta öğre
nim öğrencilerine hitapeden Şair
Nabi Öğrenci Yurdu ve Harran
Yurdu hizmete devam etmektedir.
Siverek ve Ceylanpınar'da orta
öğrenim öğrencilerine yönelik C.
Pınar, ipek Eğitim Vakfı Yurdu ve-
Siverek Hamidiye. Ö ğrenci Yurdu
bulunmaktadır.
M otorlu Taşıt Sürücü
Kursları
İl m e r k e z in d e A kabe,
Bayramoğlu, Bilban, Dergah, Hasat,
Kaptan, Karakuş ve M üjde olm ak
üzere toplam 8 M otorlu Taşıt
S ürücü k u rs la rı v a rd ır. H a lfe ti
ilçem iz dışına tüm ilçelerim izde
birer adet m otorlu taşıt sürücü kurs
ları faaliyet göstermektedirler.
59. S u ru ç S a b a n c ı K ız M e s le k L is e s i
56 Ş a n l ı u r f a '9 7 EĞ İTİM
60. H ü k ü m e t K o n a ğ ı ve H a rb -ı U m u m i Ş e h itle ri A b id e s i
58 Ş a n l t u r f a ’9 7 EĞ İTİM
gelen "Harran-u"dan gelmektedir. oluşan aydın gruplar vardı ve bun
ŞA N LIU R FA 'D A Diğer bir görüşe göre de "Kesişen lar araştırmalar yapıyorlardı. Harran
Yollar" anlamındadır. O kulu'ndaki Sabii alim lerinden
YÜ KSEK A n tik k ü ltü r ü n te m s ilc ile r i büyük kısmı sonradan miislüman
S a b iile r , H r is tiy a n la r ve olmuştur.
Ö Ğ R E N İM Mıislüm anlar Harran'da büyük bir V II. Y ü z y ıl s o n la rı ile V III.
uyum içerisinde birlikte yaşamışlar, yüzyılın ilk yarısında Harran
buradaki okullardan dünyaca ünlü O kulu'nda tercüme işi hızlandı, ilk
alim ler yetişmiştir. çağ -yunan bilg in lerinin eserleri
Emevi hükümdarı II. Mervan Arapçaya tercüme edildi. Harran;
AKADEM İK BİRİMLER
A. FAKÜLTELER
1. FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ
Bölümler: Fizik, kimya, matematik,
b iy o lo ji, Türk d ili ve edebiyatı,
coğrafya, eğitim bilimleri, tarih, doğu
dilleri ve edebiyatı, sanat tarihi ve arke
o lo ji, batı d ille ri ve edebiyatı,
sosyoloji.
2. İLAHİYAT FAKÜLTESİ
Bölümler: Temel İslam bilimleri,
İslam tarihi ve sanatları, felsefe ve din
bilimleri.
3. İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER
FAKÜLTESİ
Bölümler: İktisat, çalışma ekonomi
si ve endüstri ilişkileri, işletme, ulusla
rarası ilişkiler, kamu yönetimi, maliye,
HARRAN Bilim leri Enstitüsü kuruluş kanu ekonometri.
nunda yer almıştır. 1994 yılında bu 4. MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ
Ü N İV ER SİTESİN İN birim lere Siverek, H ilvan, Suruç, Bölümler: inşaat, makina, çevre,
Birecik, Viranşehir ve Bozova mes elektrik-elektronik, endüstri, bilgisayar,
K U R U LU ŞU lek yüksekokulları, 1995 yılında ise jeodezi ve fotogrametri.
H a rra n Ü n iv e r s ite s i' n i n Veteriner Fakültesi ile Akçakale ve 5. TIP FAKÜLTESİ
09.07.1992 tarih ve '3837 sayılı ku Ceylanpınar meslek yüksek okulları Bölümler: Temel tıp bilimleri, cer
ruluş kanunu, Resmi Gazete'nin eklenmiştir. rahi tıp bilimleri, dahili tıp bilimleri.
1 1.7.1992 gün ve 21281 sayılı nüs
10 Kasım 1992 tarihinde Harran 6. VETERİNER FAKÜLTESİ
hasında yayınlanmıştır. Bu kanuna
Üniversitesi Rektörlüğüne atanan 7. ZİRAAT FAKÜLTESİ
göre Şanlıurfa'da bulunan
Prof.Dr. Servet Armağan, 25 Kasım
Gaziantep Üniversitesi'ne bağlı Bölümler: Tarla bitkileri, toprak, zo
1992 günü Şanlıurfa'ya gelerek va otekni, bahçe bitkileri, tarım ekonomi
ila h iy a t F a k ü lte s i ile , D ic le
zifesine başlamıştır. si, tarımsal yapılar ve sulama, bitki ko
Ü n iv e rs ite s i'n e b a ğ lı Z ira a t
Prof. Dr. Servet Armağan, 2 ruma, tarım makinaları, gıda bilim ve
Fakültesi ve Meslek Yüksekokulu
Kasım 1994 tarihde 4 yıl için yeni teknolojisi.
üniversitemize bağlanmıştır. Fen-
Edebiyat Fakültesi, Tıp Fakültesi, den Rektörlüğe seçilerek tayin B. ENSTİTÜLER
M ühendislik Fakültesi ve Sağlık edildi. 1. SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
H izm etleri Meslek Yüksekokulu, 14 O c a k 1 9 9 6 ta r ih in d e Anabilim Dalları: Temel İslam bi
Sosyal B ilim ler Enstitüsü, Fen r e k tö r lü ğ e P r o f.D r. M ahm ut limleri, felsefe ve din bilimleri, İslam
Bilim leri Enstitüsü ve Sağlık Sert a ta n d ı. tarihi ve sanatları, Türk dili ve edebiya
tı, tarih, Alman dili ve edebiyatı, doğu
dilleri ve edebiyatı, iktisat.
2. FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
Anabilim Dalları: Tarla bitkileri,
toprak, tarım ekonomisi, tarım makina-
ları, zootekni, bahçe bitkileri, bitki ko
ruma, biyoloji, kimya, matematik, fizik,
çevre, inşaat, makina.
3. SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
Anabilim Dalları: Tıbbi biyoloji,
halk sağlığı, çocuk sağlığı ve hastalıkla
rı (beslenme programı), farmakoloji, bi
yokimya, fizyoloji, morfoloji, histoloji,
beden eğitimi ve spor, deontoloji, biyo
fizik, mikrobiyoloji.
C. YÜKSEK OKULLAR
1. Ş.Urfa Meslek Yüksek Okulu
Programlar: Bilgisayarlı muhasebe
ve vergi uygulamaları, elektrik, gıda
66. Ş a n lıu rfa M . Y.O. U s a n L a b ra tu v a rı
60 Ş a n l ı u r f a ’9 7 EĞ İTİM
teknolojisi, harita-kadastro, iklimlendir-
me-soğutma, inşaat, işletme, makina,
muhasebe, tarım alet ve makineleri
2. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek
Okulu
Program: Hemşirelik
3. Birecik Meslek Yüksek Okulu
Programlar: Elekrik, Pazarlama.
4. Bozova Meslek Yüksek Okulu
Program: Su ürünleri
5. Hilvan Meslek Yüksek Okulu
Programlar:inşaat, Makina
6. Siverek Meslek Yüksek Okulu
Program lar: Gıda te k n o lo jis i,
Radyo-TV yayımcılığı
7. Suruç Meslek Yüksek Okulu
Program lar: Endüstri b itk ile ri
y e tiş tirm e ve d e ğ e rle n d irm e ,
Sigortacılık, Seracılık. SOSYAL ve B. BA R IN M A HİZMETLERİ
8. Viranşehir Meslek Yüksek Okulu
Programlar: Bilgisayar Donanımı,
KÜLTÜREL HİZMETLER Üniversitenin müstakil öğrenci
yurdu yoktur. Ancak Kredi Yurtlar
Elektronik, Hayvan Yetiştiriciliği. Kurumunun erkek öğrenci yurdunda
A. BESLENME HİZMETLERİ
9. Ceylanpınar Meslek Yüksek 432, kız öğrenci yurdunda 350 olmak
Okulu Ü n ive rsite n in yemek h iz m e tle üzere toplam 782 öğrenci devlet yurt
Programlar: Bahçe Ziraati, İşletme ri m üte ah h it firm a tarafından yü larında kalmakta olup, şehirde çok sa
Organizasyonu ve Çiftlik Yönetimi rütülm ekte olup yıl içerisinde öğ yıda dernek ve vakıf yurdu da
rencilere 180 gün, personele 240 gün mevcuttur.
10. Akçakale Meslek Yüksek Okulu
yemek çıkartılmaktadır. Yenişehir kam-
Programlar: Pamuk Eksperliği ve C. SAĞLIK HİZMETLERİ
püsünde öğrenciler için 200, personel
İplikçilik, Muhasebe iç in 200 ve Eyyubiye kampüsünde Ü n iv e r s ite n in b ü n y e s in d e
D. ARAŞTIRMA MERKEZLERİ öğrenciler için 200 kişilik kapasitede rektörlüğe bağlı olarak kurulan mediko
1. B ilgi işlem U ygulam a ve olmak üzere 3 merkezi yemekhane bu sosyal merkezinde 2 pratisyen doktor,
Araştırma Merkezi (HÜBİM) lunmaktadır. İlçe meslek yüksek okul 3 diş doktoru, 1 laborant ve yeteri
2. Sağlık Araştırma ve Uygulama larında ve kampüslerden bağım sız kadar personel ile üniversite çalı
Merkezi (SAĞUMER) b u lu n a n b irim le rd e müteahhit fir şanlarına ve öğrencilere hizmet veril
3. GAP Araştırma ve Uygulama manın sağladığı mekanlarda yemek ve mektedir. Öğrenci personelim muaye
Merkezi (HÜGAP) rilmektedir. Bu yemekhanelerde günde neleri ile ayakta tedavileri mediko sos
ortalama 1000 kişilik yemek servisi yal merkezinde yapılmakta gerekli g ö
4. Bilim ve Teknik Araştırma ve
yapılmaktadır. rü le n le r H arran Ü n iv e rs ite s i
Uygulama Merkezi (HÜBİTAM)
Araştırma ve Uygulama Hastahanesine
5. GAP Bölgesi El Sanatları
Uygulama ve Araştırma Merkezi
6. Antepfıstığı Araştırma ve
Uygulama Merkezi.
E. HARRAN ÜNİVERSİTESİ
ARAŞTIRMA VE U Y G U LA M A
HASTAHANESİ
10 Kasım 1994 tarihinde resmi açı
lışı yapılan hastahanede 1996 yılbaşı
itibarıyla şu birimler hizmet
vermektedir:
Poliklinikler:
K.B.B. hastalıkları, ruh hastalıkları
ve sağlığı, beyin sinir cerrahisi, çocuk
sağlığı ve hastalıkları, üroloji, kadın
hastalıkları ve doğum, ortopedi ve trav
matoloji, iç hastalıkları, deri ve zührevi
hastalıklar, genel cerrahi, nöroloji, göz
hastalıkları, fizik tedavi, radyoloji.
Laboratuarlar: Patoloji, biyokimya.
68. H a rra n Ü n iv e rs ite s i H a lk o y u n la rı T o p lu lu ğ u
D. KÜTÜPHANE HİZMETLERİ
62 Ş a n lı u r f a '97 EĞ İTİM
70. G A P ik in c i U lu s la ra ra s ı S u S p o rla rı Ş ö le n i Ö d ü l T ö re n i
• •
İLİMİZDE
SPOR
Şanlıurfa'da düzenli spor faali
yetleri 1910'ların sonlarına doğru
başlamış, aynı yıllarda kurulan jiiIk
kulüpler 1928 de başlamak üzere
ç e ş it li y e re l ve b ö lg e s e l karşı
laşmalara katılmışlardır.
Jl T r e
63 Ş a n l ı u r f a '9 7 SPOR
72. Ş a n lıu rfa s p o r (1 9 9 6 )
65 Ş a n l ı u r f a '9 7 SPOR
SAĞLIK
HİZMETLERİ
İlim iz d e sa ğ lık h iz m e tle ri;
Koruyucu ve Tedavi Edici Sağlık
Hizmetleri olmak üzere iki ana başlık
altında toplanmaktadır.
MEVCUT YATAK
HASTANELER SAYISI
Şanlıurfa Devlet Hastanesi ................. 200
Ş. Urfa Doğum ve Çocuk B. Evi Hast.... 125
Akçakale Devlet Hastanesi.................... 50
Birecik Devlet Hastanesi..................... 150 75. 1903 Yılında E them P aşa Tarafından Y aptırılan M ille t H a sta n e si
Ceylanpınar Devlet Hastanesi................ 50
Hilvan Devlet Hastanesi........................25 lında Polio Eradikasyonu Programına 1995 YILI İLİMİZ HASTANELERİ VE
Siverek Devlet Hastanesi...................... 50 uygun olarak Şanlıurfa ve İzmir illeri SAĞLIK OCAKLARINDAKİ POLİKLİNİK
Suruç Devlet Hastanesi........................50 pilot bölge seçilerek 0-59 aylık tüm ço
SAYILARI
Viranşehir Devlet Hastanesi ................. 50 cukların aşılanarak çocuk felcinin orta
Hastanenin Poliklinik
Bozova Sağlık Merkezi .........................10 dan kaldırılması amaçlanmıştır.
İlimizdeki bu uygulama % 95'lik gibi Adı Sayışı
Halfeti Sağlık Merkezi...........................10
TOPLAM ........................................... 770 büyük bir başarıyla tamamlanmış ve Ş. Urfa Devlet Hastanesi.................. 190.515
Şanlıurfa SSK Hastanesi..................... 110 1995 yılında tüm Türkiye genelinde Ş. Urfa Doğum ve Çocuk B .E vi 115.710
uygulanan “ULUSAL AŞI GÜNLERl"ne Akçakale Devlet Hastanesi................ 23.320
TOPLAM ........................................... 880
örnek uygulama olarak ilim iz gös Birecik Devlet Hastanesi.................... 68.359
İlim iz d e k i tedavi h iz m e tle ri terilmiştir. 1995 yılı Nisan ve Mayıs ay Ceylanpınar Devlet Hastanesi 20.653
yu ka rıd a ki hastaneler tarafından larında iki tur halinde ve 1. Tur'da Hilvan Devlet Hastanesi......................14.026
y ü rü tü lm e k te d ir. 167.445, 2-Tur'da 164.120 çocuk Siverek Devlet Hastanesi.................. 69.529
polio aşısıyla aşılanmış olup ortalama Suruç Devlet Hastanesi..................... 22.813
%91 ’lik başarı elde edilmiştir. V.Şehir Devlet Hastanesi................... 31.084
2- KORUYUCU SAĞLIK
HİZMETLERİ TOPLAM........................................... 535.356
SAĞLIK GÖSTERGELERİ Şanlıurfa SSK Hastanesi................ 207.139
Sağlık Ocakları..................................... 57
Kaba Doğum Hızı :%016 GENEL TOP....................................... 742.495
Sağlık Evleri ...................................... 123
Kaba Ölüm Hızı : %01.6 Sağlık ocakları toplam
Verem S. Disp........................................ 4
Bebek ölüm Hızı : %066 Poliklinik Sayısı:............................... 302.675
AÇSAP Merkezi ..................................... 6
Ana Ölüm Hızı : %000329 (yüzbinde)
Sıtma Savaş Birim i................................ 1 SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜNE BAĞLI
Trahom Savaş Birimi..............................1 Personel Başına Düşen Nüfus SAĞLIK TESİSLERİ
Frengi- Leora Birimi ................................1 Personel Nüfus TESİSİN ADI: SAYISI
Halk Sağlığı Lab...................................... 1 Uzman Hekim.............. 62............ 17.397 1- Sağlık Müdürlüğü Hizmet binası 1
Pratisyen.....................185 5.830 2- Hastane..................................................... 9
İlimizdeki koruyucu sağlık hizmet
Diş Hekimi.....................13 82.970 3- Sağlık Ocağı........................................... 57
leri yukarıdaki birimler tarafından yü
Sağlık Memuru 94............11.474 4- Sağlık merkezi......................................... 2
rütülmekte olup, bu hizmetlerin başın
da Ana ve Çocuk Sağlığı, bulaşıcı has
Hemşire 275 3.922 5 - Sağlıkevi ..............................................123
talıklarla mücadele ve aşılama hizmet Ebe............................243............ 4.438 6- AÇSAP...................................................... 7
leri gelmektedir. GAP bölgesinin 7- Verem savaş Dispanseri ........ \ ............. 3
merkezi durumundaki ilimizde hızlı YATIRIMLAR 8- Sağlık Meslek Lisesi..................i............4
nüfus artışı ve buna bağlı olarak altya İlimiz merkezinde 1992 yılında iha 9- Halk Sağlığı Laboratuvarı L 1
pı, içme ve kullanma sularının yeter lesi- yapılmış olan 500 yataklı Devlet 10-16 No’lu Bölge Donatım Müdürlüğü....1
sizliği nedeniyle son yıllarda bazı has Hastanesi binasının inşaatı devam Not: Çocuk Hastanesi, Doğumevi
talıklarda önemli artışlar olmaktadır. etmektedir. bünyesinde olduğ un d an hastane
Bölgeyi tehdit eden hastalıklar Şark Çı Akçakale ve Suruç ilçelerinde sayılarına ilave edilmemiştir.
banı, Trahom, Brusella, Barsak Verem Savaş Dispanseri binalarının in
Enfeksiyonları ve Sıtma'dır. şaatları devam etmektedir. YEŞİL KART DURUMU (1995 YILI)
Koruyucu sağlık hizmetlerinin ana Ceylanpınar ilçesinde Verem Savaş Başvuru Sayısı : 15.704
unsuru olan aşılama .hizmetleri ak Dispanseri binasının yapılması progra Verilen Kart Sayısı : 10.714
satılmadan yürütülmektedir. 1994 yı ma alınmıştır. Gelen Ödenek Mikt. : 4.994.000.000.TL.
/ / £ m!mmarn.
Tjmr---x ____________ 1
KÜLTÜR-TURİZM
IIRFA’DA SABAH
Ağarıyor, tan yeri...
M ehtap, g öld e b a lık la ra gelin gitti!
İnce, tatlı bir saba h rüzgârı
Ezeli sevgiliden sevgiler, selâm lar
getiriyor!
Minarelerden,
Selâ 'lar yükseliyor!...
U rfa’da,
H alilürrahtnatıda
Sabah oluyor!
A.Naci İPEK
TURİZM
Yüzeysel araştırmalar ve arkeolojik kazılardan elde edilen buluntulardan Şanlıurfa'nın, in
sanlık tarihinin başlangıcından bu yana çeşitli kültür ve m edeniyetlere sahne olduğu anlaşıl
maktadır. Zengin bir kültür birikim ini bağrında taşıyan Şanlıurfa, D İN İ TURZİM ve
ARKEOLOJİ TURİZM İ (TA RIH 'I TUR'IZM) açısından zengin b ir potansiyele sahiptir.
ŞANLIURFA'NIN
DİNİ TURİZM
POTANSİYELİ
Kentin "Peygamberler Şehri" ola
rak tanınması dini turizm açısından
büyük önem taşımaktadır. Musevi,
H ris tiy a n ve M ü s lü m a n la r tara
fından tanınan Hz. İbrahim (A.S)'ın
U rfa'da doğup yaşadığına inanılmış
olması bu kentin her üç dine men
sup topluluklarca kutsal olarak ta
nınmasına neden olmuştur. H z.
İb ra h im (A .S )'ın d o ğ d u ğ u mağa
ra, ateşe atıldığında düştüğü yerde
oluşan H a lil-iir Rahman ve
Aynzeliha G ölleri ile çevrelerindeki
kutsal m ekanlar her yıl binlerce
yerli ve yabancı turist tarafından z i
yaret edilm ektedir.
M . Ö . l 3 2 -M .S 250 y ılla r ı
arasında U rfa'da hüküm süren ve
mahalli krallık olan OSROENE
K ra llığ ı dönem i H r is tiy a n lık
a ç ı s ı n d a n b ü y ü k ö n e m taşı
maktadır. Osroene Krallarından
Abgar U kom o'nun H ristiyan lığı
dünyada resmi din olarak kabul
eden ilk krallardan olduğuna, bu
şahsın Hz. İsa'yı d in ini yaymak
üzere U rfa'ya davet ettiğine, Hz.
İsa'nın yüzünü sildiği m endile
çıkan m ucizevi resmini ve Urfa'yı
kutsadığına dair bir mektubunu
A b ga r U k o m o 'y a g ö n d e rd iğ in e
H r is tiy a n lık a le m in c e
in a n ılm a k ta d ır. Bu n e d e n le
H ris tiy a n la r g ü n ü m ü z d e b ile 77. H z. İb ra h im (a .s .)'in D o ğ d u ğ u M a ğ a ra n ın G iriş i
U rfa'ya "Kutsanmış Şehir" anlamına
ve Elyesa Peygamberin Türbelerinin Ş a n lıu r fa 'n ı n H a c y o lu gü
gelen "The Blessed City" demekte
yer a ld ığ ı V ira n ş e h ir ilç e s i ya zergahında bulunması, hacı adayla
ve bu t a r ih i k e n ti z iy a r e t
nındaki Eyüp Nebi Köyü, il merke rının ve Umre ziyaretine giden,
etmektedirler.
dönen kafilelerin peygamber ma
zinde Eyyüp Peygamber'in hastalık
Ayrıca Şuayp Peygamberin ma kamlarım ziyaret etmek amacıyla
kamının yer aldığı tarihi Şuayp çektiği mağara, çok_ sayıda y e r li en az bir gün süre ile il merkezinde
Ş e h r i'n in k a lı n tı la r ı , E yyüp y a b a n c ı tu r is t ç e ke n Peygamber konaklamaları turizm e büyük canlı
Peygamber hanımı Rahime Hatun makamlarındandır. lık getirmektedir.
ŞANLIURFA
MİMARİSİ
C ih a t K ü r k ç ü o ğ lu
ŞANLIURFA MİMARLIK
TARİHİ
1894 yılında Gautier, 1946 ve
1952 yıllarında Kılıç Kökten, 1947
yılında VVilliam Briçe tarafından ya
pılan arkeolojik araştırmalarda elde
edilen buluntular Şanlıurfa bölgesi
tarihinin Peleolitik Çağa kadar
(M .Ö . 5 0 0 .0 0 0 -8 .0 0 0 ) uzandığı
tesbit olunmuştur.
1963 y ılın d a İs ta n b u l
Üniversitesi’nden Prof. Dr. Halet
Çambel ve Şikago Üniversitesinden
ŞANLIURFA'NIN Prof.Dr.R. Braidvvood başkanlığında
ARKEOLOJİ TURİZM İ oluşturulan Tarih Öncesi Karma
Projesi Araştırmaları, Şanlıurfa böl
(TARİHİ TU R İZM POTANSİYELİ) gesinin tarımcı köy topluluklarının
Ş a n lıu rfa ; H a rra n , Ş u a yp , en eski bölgesi olduğunu ortaya
Soğmatar gibi dünyaca ünlü tarihi koymuştur.
kent kalıntılarına sahip olması, il Paleolitik çağın avcı ve toplayıcı
merkezinde çeşitli dönemlerden göçebe insanları, N eo litik çağda
kalma tarihi evler, çarşılar, hanlar, (M. Ö. 7250-5500) doğa ile olan
hamamlar ve cam iler gibi mimari ilişkilerini kendi tarafına çevirm eyi
e s e rle rin y o ğ u n b ir d o k u oluş başarıp, çevresinde var olan bitki ve
turması, bu dokunun bozulmadan hayvan cinslerinden bazılarını ev
günümüze kadar gelmiş olması ne cilleştirerek kendi eliyle üretir hale
denleriyle tarihi eserlere meraklı tu gelmiş ve ilk çiftçi ve çoban köyleri
ristlerin ilgisini büyük ölçüde ni kurarak yerleşik düzene g e ç m iş
çekmektedir. le rd ir. Y e rle ş ik d ü z e n e geçilm e
siyle birlikte m im arlık sanatı da ilk
kez neolitik çağda ortaya çıkmıştır.
M oloztaşlar, kerpiç d olgu lu ahşap,
s ıva nm ış d a lla r bu ça ğın inşa at
m a lz e m e le rin i oluşturmaktadır.
Şanlıurfa’nın H ilvan ilçesine
bağlı Ovacık Nahiyesi, Gülıışağı
(Kolik) Köyü M u h ta rlığ ın ın Argaç
(K a n ta ra ) K ö yü y a k ın ın d a k i
NEVALAÇORİ adıyla anılan tarlada
Adnan Mısır başkanlığında 1983 ve
1985 yıllarında yapılan arkeolojik
k a z ıla rd a ra s tla n ıla n m im a ri ka
lıntılar neolitik çağın Akeram ik ev
resine bağlanmıştır.
Ayrıca, Bozova ilçesine bağlı
Şaşkan Köyü yakınındaki Küçük ve
Büyük Şaşkan H öyükleri arasında
yer alan tarlada 1983 yıiında
A.Cihat Kürkçüoğlu başkanlığında
70 Ş a n h u r f a ’9 7 K Ü LTÜ R ve TU R İZ M
yapılan kazılarda da geç neolitik
döneme ait yerleşmeler tesbit e d il
miştir. Bu kazılarda rastlanılan m i
mari kalıntılar toprağın 1-2 metr al
tında ve birbirinden son derece
uzak parçalar halinde bulunmuştur.
Ş an 11 u r f a ' d a k i n e o litik
yerleşmeye ilk defa Nevalaçori ve
Şaşkan'da rastlanılmış olması bu ka
zıların önem ini daha da arttırmakta
dır. M im arlık tarih in in başlangıcı
olan N eolitik çağa ait bu iki yerleş
me yerinden başka Şanlıurfa'da
Sultantepe, Harran, Lidar, Hasek,
Kurban H öyük ve Çavi Tarlası kazı
larında Kalkolitik, Tunç, D em ir ve
Helenistik Çağ ile Roma, Bizans,
Emevi, Fatımi, Anadolu Selçuklu,
Eyyübi, M e m liik ve Osmanlı devir
lerine ait m im ari k a lın tıla ra rastla
nılm ış olm ası bölgenin m im arlık
tarihi açısından zengin bir geçmişe
sahip olduğunu göstermektedir.
MİMARİ MALZEME
Çevrede ağaç m alzem enin bu
lunmayışı, taşın Şanlıurfa m im ari
sinde hakim malzeme olarak kulla 81. A k y ü z le r E v i
nılmasına yol açmıştır. Urfa taşının
kolay işlenebilmesi ve yüzyıllardan
beri yerleşip süregelen taşçı gelene
ği de Urfa yapılarında ağaç m alze
menin kullanılm am asına yol açmış
tır. D iyarbakır'daki bazalt'a karşılık
Urfa yöresinde açık renkli (Ocre
Jaune) sarımsı kalker taşı m im ariye
hakim dir. Kolay işlenen ve ocaktan
çıktıktan bir süre sonra sertleşen bu
kireçli oluşum Urfa yapılarının her
devrinde rahatlıkla kullanılm ış ve
kullanılm aktadır.
H alk arasında "Havara Daşı"
olarak adlandırılan bu taşın kentin
güneybatısındaki dağlık bölgeden
getirildiği bu bölgeye yayılmış çok
sayıdaki antik taş ocaklarından a n
la ş ılm a k ta d ır . D a ğ ın b ir y a m a
c ın ın d e lin e re k d iğ e r yam acın
dan çıkılan taş ocakları (D elikli
Mağara) yanında, uzunluğu 50-75
m., eni 25-30 metreyi bulan büyük
taş ocaklarına; Kanlı Mağara
Deresi, Kasarcı Deresi ve Ehber
Deresinde yoğun bir şekilde
rastlanılmaktadır.
71 Ş a n l ıu r f a '97 K Ü LTÜ R ve TU R İZ M
lardan beri mesire yeri olarak kulla
nılan Şakşak, İpek, D ire kli, Nalbant
Harabası, Şahan Yuvası, H a m a m
M a ğ a ra s ı, K ö k o 'n u n Mağarası,
Yıkık Mağara, Dabbak Mağarası,
Göncü Mağarası, Ceylan Mağarası,
Şekerli Mağara, Savuh Mağara,
Ağaçlı Mağara, D ede'nin Sarnıcı
Mağarası, Hacı Abbasın Mağarası,
Develik Mağarası, Hacı Kâm illerin
Mağarası, D ip Karlık Mağarası ve
daha isimsiz yüzlerce mağara b öl
gedeki önem li taş ocakları arasında
yer almaktadır. Taş ocaklarının
hakim olduğu bu bölgede yaptığı
mız araştırmalarda taşçı a ra b a la
rın ın k a y a lık la r üzerinde açmış
oldukları derin teker izlerinin mey
d a n a g e tir d iğ i a n tik y o lla r a
rastlanılmıştır. 83. R ız v a n iy e C a m ii ve B a lık lıg ö l
Taşın bu kadar yaygın olarak melerine rağmen, yüzlerce ev ara lardı. Yapıcılar ise yapının tasarımı
kullanıİmasına karşılık,duvarları ve sında b irbirini aynen ta klit eden ev nı yapan m im ar pozisyonunda usta
tavanları 'Bağdadi Tekniği'nde ya lere rastlanılmayışı Urfa'lı m im arla lardı. Bugün bile T ürkiye'nin bir
pılmış bir iki ev dışında Urfa yapıla rın d e ğ iş ik plan aram ası a n la y ı çok yerindeki eski eser onarım ların-
rında ahşap malzemeye pek rastla şına n asıl ö n e m v e r d ik le r in i d.a U rfa'lı yonucu ve yapıcı ustalar
nılmaz. Ancak evlerdeki odaların iç göstermektedir. çalışmakta ve aranmaktadır.
dekorasyonunda, pencere ve kapı
kanatlarında zengin süslemeli ahşa USTALAR SÜSLEME
ba büyük ölçüde yer verilm iştir.
Şanlıurfa'daki mimari eserlere Urfa'daki m im ari eserlerde evler
PLAN ZEN G İN LİĞ İ imzalarını atan ustalar yaptıkları iş dışında m im ari süslemeye pek
lere göre; taşçılar, yonucular ve ya önem v e rilm e m iş tir d e n ile b ilir.
Şanlıurfa'daki m im ari eserlerde pıcılar olm ak üzere üç gruba ayrılır "U rfa E v le ri"n d e k i z e n g in taş iş
zengin bir plan çeşitliliği göze ça r lar. Taşçılar, taşı ocaktan kesen ç iliğ in e ka rş ılık C am i, H an,
par. B in le rce y ıllık ta rih i geçmişi gruptur ki bunlar dağlardaki taş Hamam ve Medrese gibi anıtsal ya
bulunan bu yörenin m im a rla rı çe öeaklarında çalışırlardı. Ocaktan pılarda çini süslemeye hiç, taş süs
ş itli d e v irle rd e k i m im a ri eser gelen taşları işleyen yonucu ustaları lemeye ise nadir olarak rastlanıl
le rd e n e tk ile n d ik le r in d e n yapıla inşaat alanının bir köşesinde çalışır ması ilgi çekici b ir konudur.
rında değişik plan uygulamaları yo
luna gitm işlerdir. M ilattan ö n c e k i
çağlardan Ösmanlı imparatorluğu'na
kadar çeşitli m illetlerin hakim iyeti
ne giren Urfa'da, bütün bu devirle
rin b irib irle rin i etkilem elerinden
doğan plan tip le ri, b irib irle rin in
kopyaları olmaktan ziyade yeni ara
yışlar içerisinde varyasyonlar mey
dana getirecek şekilde z e n g in lik
g ö s te r m iş le r d ir . M im a rinin her
şubesindeki çeşitli örneklerde bu
z e n g in liğ i iz le m e k m üm kün
olabilm ektedir.
72 Ş a n l ı u r f a ’9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
Dabbakhane Camii M inaresi'ndeki Anıtsal eserlerdeki bu duruma
ç in i p a n o la r U rfa 'd a k i ç in i süsle karşılık olarak ağaç süsleme "Urfa
menin tek örneğini teşkil eder. Evleri"nde şaşırtıcı derecede bir
Yusuf Paşa, H ız a n o ğ lu ve zenginlikle karşımıza çıkmaktadır.
N im etullah Cam ileri dışında m ih Evlerdeki odaların kapıları, pencere
rapları taş süslemeli cami yoktur. kanatları, duvar kaplamaları, göz
N im etullah Cam ii, klasik "Osmanlı göz tabir edilen süslemeli ahşap raf
porîalleri" tarzındaki mukarnas süs ların meydana getirdiği nişler, ayna
lem eli kapısıyla da Urfa cam ileri lar ve çeyiz sandıkları ağaç oyma
arasında ayrı bir yere sahiptir. sanatının inceliklerini ve m otif zen
Güm rük H anı'nın giriş eyvanı yan gin liklerini yansıtmaları bakımından
duvarlarındaki geometrik firiz, ayrı bir inceleme konusu teşkil ede
Nakibzade Hacı İbrahim Efendi bilecek derecede bir öneme sahip
M ed re sesin in eyvanı ve o d a la rın tirler. Evlerdeki ahşap kapı ve pen
d a k i s ü s le m e le r, D a b b a kh a n e cere örneklerinden önemli bir grup
C am ii'nin batı ve güney avlu kapı Şanlıurfa Müzesinde teşhir
larındaki geometrik geçmeler edilmektedir.
U rfa'daki anıtsal eserler üzerinde
n a d ir o la ra k ra s tla n ıla n taş "Urfa'daki M im ari Eserler"de taş
İ ş ç t lf k le r in d e n d ir . A y r ıc a ve ağaç işçiliğinin anıtsal eserlerden
Karam eydan'daki Hüseyin Paşa ziyade sadece evlerin iç mekanla
Ş a n lıu rfa V a liliğ i K o n u k e v i
C am ii ve 'Y u s u f Paşa Camii gibi rında zengin olarak kullanılm ış o l
bazı cam ilerin m inber korkulukla ması, Albert G abriel'in "Tiirkler
rında şebekeli oyma tekniğinde taş süsü kendi zevkleri için yaparlar, Askeri m im ariye örnek olarak iç
işçiliği dikkati çekmektedir. gösteriş için değil" sözünü doğrular kale ve şehir surlarının kalıntıları
niteliktedir. örnek olarak verileb ilir.
Ağaç süsleme anıtsal eserler ara
sında yok denecek kadar azdır. ŞANLIURFA MİMARİ Ticaret yapılarına örnek olarak
Rızvaniye C am ii'nin inşa tarihinden 10 adet han (Bunlardan Bican Ağa
kalma (1716) ahşap oyma kapıları, ESERLERİNİN Hanı yakın zamanda yıktırılarak
müezzin m ahfilinin renkli kalem iş GRUPLARA G Ö RE yerine kuyum cular çarşısı yapılmış
leri, Nakibzade Hacı İbrahim Efendi tır.), 8 adet kapalı çarşı, 1 basmaha
Medresesi Kütüphanesinin süsle DAĞILIM I ne bulunm aktadır.
meli kapı kanatları ile Haşan
Şanlıurfa mimari eserleri; D ini
Padişah Camii m inberinin kapı ka Köşkler, konaklar ve evlerin
M im ari, Mezar M im arisi, Sosyal
natları anıtsal eserlerdeki ağaç işçi oluşturduğu sivil m im ari (konut m i
Tesis .Mimarisi, Su M im arisi, Askeri
liğinin tamamını temsil ederler. marisi) grubunda ise yüzlerce güzel
M im ari, Ticaret Yapıları, Konut
örnek bulunm aktadır.
M im arisi (Sivil M im ari) ve Anıt
M im arisi olm ak üzere başlıca 8 A n ıt mim arisine örnek olarak
gruba ayrılmaktadır. şehir merkezindeki Harb-ı U m um i
Dini M im ari içerisinde Urfa'da Şehitleri Abidesi, Mustafa Kemal
bugün tarihi değere haiz 39 adet Paşa Anıt Çeşmesi (Yol Gösteren
cami, 1 namazgah, 7 tekke, 5 kilise Çeşmesi), M illi M ücadele Şehitleri
(Bunlardan üç adedi camiye çevril Abidesi ve Garnizon Şehitleri
miş olup cam iler listesine eklenm iş Abidesi gösterilebilir.
tir). Mezar mimarisi içersinde 13
K ısaca d e ğ in d iğ im iz bu ör
adet türbe, Roma devrine ait bir anıt
neklerden de anlaşılacağı gibi,
mezar ve yüzlerce kaya mezarı
büyük bir kısmı islami dönemlere
bulunmaktadır.
ait olm ak üzere Şanlıurfa'da m im a
Sosyal tesis m im a ris in d e n rinin her şubesinden eser örneği
Urfa'da halen 7 adet medrese, 4 bulunm aktadır.
mektep, 1 kütüphane, 2 hastane, 1
yetimhane bulunmaktadır. Su m i Bu eserlere, yakın zamanlarda
marisine örnek olarak 8 adet köprü, yıktıklarım ız ve yazılı kaynaklardan
12 adet çeşme, 2 sebil, 1 su kemeri, ö ğ re n d ik le rim iz de: e k le n in c e
1 su bendi, 1 maksem, 8 hamam, 3 Urfa'nın ne derece b ir m im ari zen
ç im e c e k (g u s ıilh a n e ) 21 su de g in liğ e s a h ip o ld u ğ u o rta y a
86. N e b o z a d e H .im a m E v i çıkmaktadır.
ğirmeni yer almaktadır.
U LU CAMİ
Urfa m erkezindeki cam ilerin en
eskilerindendir. U lu Cami, bazı
kaynaklardan anladığımıza göre
eski bir sinagog iken M.S. V. yüzyıl
başlarında St. Stephan Kilisesi adını
alan ve kırmızı renkteki mermer sü
tunlarının çokluğu nedeniyle "Kızıl
Kilise" olarak da adlandırılan bir 87 . U lu C a m i ve M in a re s i
Hristiyan kilisesinin yerine inşa
edilm iştir. Bu kilisenin avlusuna ait
duvarlar, bazı sütun ve sütun baş linmemektedir. Camideki mevcut 1 170-1 1 75 y ılla r ı a ra sınd a y a p
lıkları ile halen minare olarak ku lla kitabeler onarım devirlerine ait olup tırılm ış o la b ile c e ğ i ta h m in
nılan sekizgen gövdeli çan kulesi inşa tarihi hakkında fik ir vermemek edilmektedir.
bugün ayaktadır. tedir. Nurettin Zengi tarafından
tam ir ettirilerek bugünkü şeklini HAŞAN PADİŞAH
i’nşa kitabesi bulunm adığından alan, Halep Ulu Camii ile benzer
c a m in in ne zam a n ve k im tara bir plan gösteren Urfa Ulu
CAMİİ
fından yaptırıldığı kesin olarak b i C am ii'nin Zengiler zamanında Eş değerde çok kubbeli cam iler
grubuna giren Haşan Padişah Camii
15. y ü z y ılın ik in c i ya rıs ın d a
Akkoyıınlu Devleti Sultanı Uzun
H aşan ta ra fın d a n T o k te m u r
M escidi'nin batısına bitişik olarak
yaptırılmıştır.
74 Ş a n l t u r f a '9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
Bir gece Urfa 'da Halil-ür Rahman 'da
Suda ay doğduğu garip zamanda,
İçimde hicranlı bir bülbül sesi,
Altımda seccade bir gül bahçesi,
Üstümde yıldızlar, önümde havuz,
Pırıl pınl bir aşk gecesi, temmuz
Orada sularla başbaşa kaldım,
Asırlar boyunca hülyaya daldım.
A.Kutsi TECER
89.
75 Ş a n l ı u r f a '9 7 K Ü LTÜ R ve TU R İZ M
91. H a lil-ü r R a h m a n C a m ii ve K a le
HALİL-ÜR RAHMAN
CAMSI
H a lil-ü r Rahman G ö lü 'n ü n gü
neybatı köşesinde yer alan bu camii
medrese, mezarlık ve Hz. İbrahim'in
ateşe atıldığında düştüğü makamdan
meydana gelmiş bir külliye
halindedir.
Caminin güneydoğu köşesine bi
tişik kare gövdeli kesme taş minare
nin batı cephesindeki kitabede,
E y y ü b ile r'd e n M e lik Eşref
Muzeffereddin Musa'nın emriyle
1211 yılında yaptırıldığı yazılıdır.
Halk arasında Döşeme Camii
veya Makam Camii olarak da a d la n
d ırıla n H a lil- ü r Rahm an
Cam ii'nin Bizans devrine ait
Meryem Ana kilisesi'nin yerinde inşa
edildiği tahmin edilmektedir. Bir gö
rüşe göre de şehirdeki en eski c a m i
le rd e n d ir. H a life M e 'ın u n zama
nında Hz. İbrahim Makamı'na inşa
edilmiştir.
URFA KALESİ VE
ŞEHİR SURLARI
Kentin güneybatı kesiminde,
H alil-ür Rahman ve Ayn-ı Zeliha göl
lerinin güneyindeki Damlacık Dağı
üzerindedir. Doğu, batı ve güney ta
242)'dur. Saltanat tarihleri dikkate lerde şehir surlarında; batıda Sakıbın
rafı kayadan oyma derin savunma
alınırsa, bu sütunların 814 yılındaki Kapısı, Su Kapısı, Batı Kapısı; kuzey
hendeği ile çevrili, kuzey tarafı ise
surlar ve kalenin esas inşa tarihinden batıda Samsat Kapısı, Saray Kapısı;
sarp kayalıktır.
önce buraya birer anıt sütun olarak doğuda Beg Kapısı, Su Kapısı ve
814 yılında (Abbasiler Dönemi)
dikildikleri ortaya çıkar.
şehir sularının yeniden inşa edilmesi güneyde de Harran Kapısı olmak
Kale üzerindeki Seleukoslar,
sırasında kalenin de Seleukoslar dö üzere sekiz kapı bulunduğu
Bizans ve İslami devirlere ait çok sa
nemine ait eski kalıntılar üzerine ye anlaşılmaktadır.
yıda yapı kalıntısı bulunmaktadır.
niden inşa edildiği kuvvetle muhte Selçuklular, Eyyubiler, Memlükler,
meldir. Güneydeki kayadan oyma A k k o y u n lu la r ve O s m a n lıla r dö
hendeğin M.S. III. yüzyıla ait kaya nemlerinde çeşitli onarımlar geçiren
m e z a rla rın ın ü ze rin e y a p ıld ığ ı kalenin kuzey, güney ve doğu cephe
ke silm iş kaya m eza rla rın d a n sindeki duvarlarda toplam beş kitabe
anlaşılmaktadır. mevcuttur. Bunlardan üçü aşınma ve
Kale üzerindeki Korinth başlıklı kırıklardan dolayı okunamamış; diğer
iki sütunun arası 14 m. olup yüksek ikisi de Akkoyunlu ve Osmanlı döne
likleri 17.25 ve çapları 4.60 metre mine ait olup okunabilmektedir.
dir. Doğudaki sütunun kente bakan Kentin etrafını çevreleyen surlar
yüzünün 3 metre yukarısında 20.yy.'ın başından günümüze kadar
Estrangela türündeki Süryanice kita tahrib olmuş ve yıkılmıştır. Urfa şehir
bede: "Ben askeri kofmutan] BARŞ surlarından; Harran Kapısı, Bey
[AMAŞ] (=Güneşin O ğlu)'m oğlu Kapısı'na ait Mahmutoğlu Kulesi ile
AFTUHA. Bu sütunu ve üzerindeki yer yer duvar ve burç kalıntıları gü
heykeli başbakan M A 'N U kızı, [kral nümüze kadar ulaşabilmiştir. M.S.
M A 'N U ] eşi, hanımefendim ve [veli VI. yüzyıla ait kaynaklarda geçen
nim etim ] kraliçe ŞALMETH için yap Urfa surlarının ilk inşa tarihi
tım ." yazılıdır. Kitabede adı geçen bilinmemektedir.
Edessa kralı IX. M A 'N U (240- Çeşitli kaynaklarda yapılan tesbit-
92. Ş a n lıu rfa K a le s i
76 Ş a n l t u r f a '9 7 K Ü LTÜ R ve TU R İZ M
77 Ş a n h u rfa '9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
97. H a lil-ü r R a h m a n G ölü
A YN ZELİH A VE
HALİL-ÜR RAHMAN
G Ö LLERİ
U rfa ş e h ir m e r k e z in in gü
neybatısında yer alan ve İbrahim
Peygamberin ateşe atıldığında düş
tüğü yer olarak bilinen bu iki g ö l,
k u ts a l b a lık la r ı ve çevrelerindeki
tarihi eserler ile Urfa'nın en çok zi
yaretçi çeken yerleridir.
İBRAHİM
PEYG A M BER İN
D O Ğ D U Ğ U M AĞARA
VE M EVLİD İ HALİL
CAM İİ
İbrahim Peygamber'in doğduğu
m ağara, H a lil-ü r Rahman ve
A y n z e lih a g ö lle rin in 100 m etre
doğusunda yer almaktadır. M evlid-i
H a lil C a m ii a v lu s u iç e rs in e
a lın m ış tır . H z. İb ra h im bu m a
ğ a ra d a y e d i y a ş ın a k a d a r kal
mıştır. Mağaranın içersinde bulu-
99. H z .İb ra h im (a .s .)'in D o ğ d u ğ u M a ğ a ra
78 Ş a n l ı u r f a '97 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
100. İb ra h im P e y g a m b e r'in D o ğ d u ğ u M a ğ a ra ve M e v lid -i H a lil C a m ii Y a ğ lıb o y a T a b lo ıN ih a t K ü rk ç ü o ğ lu
EYYÜP PEYGAM BER tılmıştır. "-Urfa'yı ziyarete gelenler kuyunun için i dışını aydınlatır.
MAKAMI VE KUYU SU den birisi Hz. Isa'nın m endilini Böylece m endil bulunarak kuyudan
çalar ve cebine koyar. Kosmas ma çıkarılır ve manastırdaki yerine iade
Eyyüp Peygamber'in hastalık nastırında geceleyen ziyaretçinin edilir." H alk arasında bu olay Ulu
çektiği mağara ve kutsal suyunda cebindeki bu mendil karanlıkta ışık C a m i'd e k i ik i k u y u iç in de
yıkanarak şifa bulduğu kuyu, Urfa ve nur saçmaya başlar. Yanmaktan anlatılmaktadır.
şehir m erkezinin Eyyüb Peygamber korkan mendil hırsızı, m endili
semtinde yer almaktadır. Sabrın 'Eyyüp Peygamber Kuyusu'na atar. EYYÜBİ MEDRESESİ
sembolü Eyyüp Peygamber bu ma Kuyudan güneş misali bir ışık çıkar,
VE FİRU Z BEY
ğarada 7 yıl şiddetli bir hastalık
çekmiştir. ÇEŞMESİ
M.S. 460 yılında Piskopos Nona U lu C am i'nin doğusuna bitişik
o la n E yyübi M e d re s e s i'n d e n gü
ta ra fın d a n E yyü b P e yg a m b e r
nümüze sadece 1191 tarihli kitabesi
Kuyusu'nun cfizzam lı hastaları iy i
kalmıştır. Aynı yerde bugün görülen
leştirdiğinin keşfedilmesi üzerine
tek eyvanlı medrese, Eyyübiler
buraya bir cüzzam hastanesi yapıl
Devri medresesinin üzerine 1781
mış ve h asta lar bu k u yu n u n tarihinde Nakibzade Hacı İbrahim
suyu ile yıkattırılarak sağlıklarına Efendi tarafından yaptırılmıştır.
kavuşmuşlardır. Medrese eyvanının doğusunda
Hz. Isa'nın yüzünü silerek res tonozlu, batısında kubbeli büyük
bir oda yer almaktadır. Kubbeli
mini çıkardığı ve Urfa Kralı'na gön
o d a n ın b a tıs ın d a m ed re se n in
derdiği m ucizevi m endili bir hırsız
kütüphanesi olduğu anlaşılan bir
tarafından çalınarak "Eyyüp
oda daha bulunm aktadır.
Peygamber Kuyusu"na atılmıştır. Bu
Medresenin güney duvarında
olay, 1145 yılında Urfa'yı alan
1781 tarihinde Firuz Bey tarafından
İslam komutanı imadeddin Zengi'ye yaptırılan çeşme bulunm aktadır.
Süryani kilisesinin - reisi Basil Bar
Şumana tarafından şu şekilde anla
ıo ı .
79 Ş a n l ı u r f a '97 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
102
ff KARAKOYUN
SU KEMERİ
M ille t Köprüsü ile Samsat
Köprüsü arasındadır. Bizans impara 103.
toru Jünstinyen ta ra fın da n 525
senesinde y a p tırıld ığ ı ta hm in ît HARB İ UMUMİ
edilmektedir.
ŞEHİTLERİ ABİDESİ
4= HIZMALI KÖPRÜ Şehir m e rk e z in d e , H ü k ü m e t
Karakoyun Deresi üzerindeki konağı önündeki kavşaktadır. I.
köprülerin en güzellerindendir. Dünya Savaşı'nın bütün cephelerin
Halk arasında anlatılan bir efsaneye de savaşa katılan U rfa'lı şehit ve ga
göre K a rakoyunlu T ürk B eyliği zilerin hatıralarına 1917 yılında
hükümdarlarından birinin kızı olan yaptırılmıştır.
Sakine Sultan tarafından Hac yolcu
luğu sırasında y a p tırılm ış tır.
Köprünün orta ayağının doğu cep
hesindeki kitabede 1843 tarihinde
ta m ir e ttirild iğ i y a z ılıd ır.S a k in e
Su İtan' ın mezarı dere üzerindeki su
104.
kemerinin kuzeyindedir.
KARAKO YUN DERESİ MUSTAFA KEMAL PAŞA
Karakoyun deresinin tarihteki
adı Deysan Irmağı'dır. Urfa'nın ba ANIT ÇEŞMESİ =>
tısından doğan, şehir içersinden ge (Yol Gösteren Çeşmesi)
çerek Harran Ovası'nda Cüllap Urfa Şehir merkezinin kuzeyin
Irmağı'yla birleşen bu dere günü de, Gaziantep, Diyarbakır, M ardin
müzde kurumuş bir durumdadır. yolu kavşağındaki park içersindedir.
Karakoyun Deresi üzerinde batı I.Dünya savaşında Çanakkale'de
dan başlamak üzere doğuya doğru; Mustafa Kemal Paşa komutasında
Hızm alı Köprü, M ille t Köprüsü, savaşan U rfa 'lı ş e h it ve g a z ile
jıinstinyen Su Kemeri, Samsat rin h atıra sına 1917 y ılın d a
Köprüsü (Eski Köprü), Hacı Kamil yaptırılmıştır.
Köprüsü, Beg Kapısı Köprüsü (Kısas Abidenin üzerinde Kafkas yolu,
K öprüsü) ve D e m ir K öprü Ankara yolu, Bağdat yolu ve şehir
bulunmaktadır. merkezine giden M. Kemal Paşa
Caddesi'ni gösteren yazılar ve ok
işaretleri bulunmaktadır.
URFA EVLERİNİN
GEN EL ÖZELLİKLERİ
Urfa evleri genellikle haremlik
ve "oda" denilen selâmlık kısmı
o lm a k ü z e re ik i b ö lü m d e n o lu
şurlar. Bazen bu iki bölüm , araların
dan bir duvarla ayrılmış ve sokak 108. P a b u ç c u H a c ı B e k ir E v i
tarafından ayrı birer kapıları olan
müstakil iki ev görünüm ünü verdik
leri gibi, bazen de tek kapıyla g iri
len selâmlık bölüm ünden sonra
ik in c i b ir k a p ıy la h a r e m lik b ö
lü m ü n e g e ç ile n b ir p la n
gösterirler.
83 Ş a n lı u r f a '97 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
110. H a c ı T e v fik S a ra ç E v i (Y e m e n A s k e ri E vi)
84 Ş a n l ı u r f a ’9 7 K Ü LTÜ R ve TU R İZ M
hemen günün her saatinde güneşte adet sarayın bulunduğundan söz Urfa Evleri'nin biçim lenm esinde
yanmadan yürünebilecek gölgelik eder ki bunlar birer saray özelliğine iklim in, islami inanışların, birleşik
bir kesim elde edilm iştir. sahip o la n U rfa E v le ri'n d e n aile düzeninin ve ev kadınına ferah
başkası değildir. bir ortam yaratma düşüncesinin et
Bölgenin ormandan yoksun bu
kileri yanında sosyal ihtiyaçların da
lunması, kentin güneybatı kesimin E v le r in b ü y ü k o la r a k ya-
etkisini görmek m üm kündür. Çatı
deki dağlarda bulunan kalker taşı pılmasının diğer bir nedenini Hz.
y e r in e " d ü z d a m " ı n b ü y ü k
nın (ünlü Urfa Taşı) işlemeye elve İbrahim (a.s) den geldiği kabul edi
çoğunlukla kullanılmış olması salça,
rişli olması ana inşaat malzemesi len U rfa'lıların misafir sevme gele
biber, bulgur, pekmez gibi kışlık za
olarak taşın kullanılm asıaa neden neğinde aramak gerekir. Bu gele
hirenin kurutulması ihtiyacından
olmuştur. nek, sokak kapılarının birer han ka
doğmuştur. Bugün inşa edilen apart
pısını andırır ölçüde büyük olmasın
Urfa Evleri'nin harem lik ve se- manlarda bile düz dam g e le n e ğ i
da, mutfakların geniş ve 6-7 ocaklı
lam lıklı olarak inşa edilm eleri ve n in devam e tm esi aynı ih tiya cın
olarak teşkilatlı yapılmasında da et
sokak tarafından penceresiz yüksek bir sonucu olarak karşımıza çıkm ak
kili olmuştur denilebilir.
duvarlarla çevrilerek gizlenm eleri tadır. Ayrıca sıcak yaz gecelerinde
İs la m 'd a ki a ile h aya tın ın m ahre Dış görünüşündeki penceresiz açık havada yatma ihtiyacı da düz
m iyeti gereği ortaya çıkmıştır. Bu yüksek duvarlarla bir kale gibi soka damların yapılmasını etkileyen ne
şekilde dışarıya kapalı olan evlerin ğa kapalı olan Urfa Evleri'nin iç k ı denler arasında sayılabilir.
birer "saray"ı andırır ölçüde büyük s ım la rın d a k i ahşap ve taş süsle
Geniş ve açık "hayat"ın (avlu) or
ve teşkilatlı yapılmasının nedenini menin cami, han, hamam, medrese
taya çıkmasının nedenini birinci de
de birleşik aile düzeninde ve d o la gibi anıtsal eserlere nazaran son de
recede iklim in sıcak olmasında ara
y ıs ıy la a ile le r in k a la b a lık olm a rece zengin bir şekilde karşımıza
m am ız gerekir. A n ca k; sünnet,
sında aramak gerekir. Ailedeki çıkmasının nedeni, günlerini evinde
düğün, süpha (düğün yemeği) gibi
erkek çocukların evlenm eleri halin oturarak geçiren kadına, sıkılmaya
sosyal g e le n e k le ri de h a y a tın b i
de ayrı birer ev tutmayarak baba ev cağı zevkli bir ortam yaratma dü
çim lenm esindeki e tkili nedenler
le rin d e ' o tu rm a la rı b ü y ü k ve şüncesinde ve Albert G abriel'in
arasında göstermemiz müm kündür.
teşkilatlı ev planlarının doğmasına "Türkler süslemeyi gösteriş için
neden olm uştur. Evliya Çelebi, değil, kendi zevkleri için yapmışlar
"seyahatnamesi"nde U rfa'da 75 dır1' sözünde aramak gerekir.
' ♦
111. A b d ü lk a d ir H a k k a ri E v i
85 Ş a n l ı u r f a ’9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
GÖ RÜLM EYE
D EĞ ER Ö R N EK
URFA EVLERİ
S A K IB IN KÖŞKÜ
1 796-1 8 76 y ılla r ı arasında
yaşayan Şair Sakıp Efendi tarafından
yaptırılan bu konak Halepli Bahçe
içerisinde bulunur. Nedim Efendi
Konağı gibi harem lik ve selâmlık
olarak geniş b ir alana yayılır. 1985
yılında Şanlıurfa Belediyesi Başkan
Yardımcısı M ehm et O ym ak nezare
tinde Belediye Başkanlığı tarafından
o n a rılm ış tır. Park ve B a h çe le r
M üdürlüğü olarak kullanılan iki 113. S akı b in K öşkü
katlı konak doğu batı istikametinde
dikdörtgen planlıdır. A lt katta kuzey
cephede ortada beşik tonozlu
büyük bir eyvan ve yanlarında birer
oda yer alır. Çatıyla örtülü ikinci
katın ön ta ra fı, ortası s iitu n lu
ik i k e m e rle g eze n e k o la ra k teş
kilatlandırılm ış ve yanlara odalar
y e r le ş t ir ilm iş t ir , ik in c i ka tın
doğusunda yer alan odanın duvar
larını Sakıp Efendi'nin mavi boyalı •M arn
ahşap üzerine 1263 (1845) tarihli
ta 'lik hattıyia yazılmış şiiri dolaşır.
Konağın da bu tarihte yapıldığı tah
min edilm ektedir. Konak avlusunun
batısında soğukluklu, sıcaklı ve kül-
lahiı küçük b ir hamam bulunur.
114. M e le k le r E v i
86 Ş a n l ı u r f a '97 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
115.
87 Ş a n l ıu r f a '97 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
HAM AM LAR
Urfa'da Osmanlı Döneıni'nden
kalma 8 hamam bulunmaktadır.
Bunlar; Cinci kİ ı, Vezir, Şaban,
Velibey, Eski Arasa, Serçe ve Sultan
hamamlarıdır. Eski Arasa Hamamı
hariç diğer hamamlar sabah saat
4.00-10.00 saatlari arasında erkek
lere, öğleden sonra 12.00-18.00 sa
atlari arasında kadınlara hizm et
verm ektedirler.
HANLAR
U rfa'da Osmanlı D önem i'nden
kalma çok sayıdaki hanın en güzel
örnekleri G üm rük Hanı, Hacı Kamil
Hanı, M ençek Hanı, Topçu Hanı,
Bican Ağa Hanı, M ille t Hanı ve
119. M e n ç e k H anı
Barutçu. H anı'dır.
G Ü M R Ü K HANI
Haşimiye Meydanı yakınındadır.
Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan
S ü le y m a n z a m a n ın d a 1 5 6 2 y ı
lın d a Behram Paşa ta ra fın da n
yaptırılmıştır. Avlusundan H alil-ü r
Rahman suyu geçmektedir. İki katlı
bu h a n ın üst k a tın d a k i o d a la r
da te r z ile r ç a lış m a k ta , a v lu -
s "n d a çayhaneler bulunm aktadır.
120. G ü m rü k H a n ı
KINACI PAZARI
1 M ençek hanının batısında yer
alan ve kuzey güney istikametinde
uzanan bu çarşının kuzey kesimi
beşik tonozla örtülü, güney kesim i
nin üzeri a ç ık tır. Ç arşının ik i ya
n ın d a b e ş ik to n o z ö rtü lü o la
rak s ıra la n a n d ü k k a n la r g ü n ü
m ü z d e k u y u m c u la r ta ra fın d a n
kullanılm aktadır.
126. K ü rk ve Y elek
125. B e d e s te n
KAZZAZ PAZARI
(BEDESTEN)
1562 ta rih li G üm rük Ham 'nın
güneyine bitişik olarak aynı tarihte
inşa e d ilm iş tir. 1 740 ta rih li
Rızvan A h m e t Paşa va kfiye sin d e
"Bezzazistan" adıyla geçen bu çarşı
nın tam ir ettirildiğ i yazılıdır.
KASAP PAZARI
M evlevihane C am ii'nin batısına
bitişik olarak inşa edilm iş olup
b e ş ik to n o z la ö r tü lü "T "
p la n ı n d a d ır . İn ş a ta r ih i
bilinm em ektedir. 128. N e c c a r P a za rı
E v in d e h u z u ru o lm a y a n la r,
"Gön Dabbaklığı", bu sanatı yapan
EL lara da "Göncü" denilm ektedir.
dükkanında işleri ters gidenler, ken
dilerine sihir yapıldığını hissedenler
Buradaki gön kelimesi kösele anla
(bilhassa kadınlar) Cuma Selası sıra
SANATLARI mında olmayıp, kalın deri anlam ın
dadır. Bu deri, postallarda yüz ve sında dabbakhaneye giderek o gün
C ih a t K ü r k c ü o â lu astar olarak kullanıldığı gibi sarraç- sile çukurunda hangi su var ise
lıkta da kullanılm aktadır. (köpek pisliği, dövülm üş mazı koza
DABBAKLIK lağı ya da dövülm üş sumak yaprağı
2- DERİ DABBAKLIĞI
Büyük baş h a y v a n c ılığ ın suyu o labilir) b ir şişeye doldururlar.
Çakeri C am ii'nin doğusunda yer Buna "Ahırvan Suyu" denilm ektedir.
g e liş m iş o ld u ğ u Ş a n lıu rfa 'd a
D abbaklık sanatının geçmişi çok es alan ve günümüzde gecekondularla
Daha sonra sile çukuru etrafında
kilere dayanmaktadır. Bu sanat gü işg a l e d ilm iş o la n "Y u k a rı
dönerek şu m aniyi söylerler:
nümüzde fabrika türü derilere yenik D a b b a kh a n e " d e n ile n yerde
düşerek tamamen terkedilm iş bir yapılırdı. Dağda darı harmanı
durumdadır. Koyun ve keçi gibi küçük baş İçinde değirmeni
Gön dabbaklığı ve deri dabbak- hayvanların derilerinin işlenmesine
Kırk yıllık cadıların
lığı olm ak üzere iki bölüm e ayrılan " D e ri D a b b a k lığ ı" , b u n la r ı iş
bu zenaatın her bölüm ü ayrı dab- leyenlere de "Dabbak" denilm ekte Ahırvandır dermeni
bakhanelerde ve ayrı ustalar tarafın dir. Gön denilen kalın derilere na
dan icra e d ilird i. Gön dabbakları zaran daha ince olan bu deriler pos Daha sonra şişeye doldurulan
aşağı dabbakhanede, deri dabbakla- tal ve ayakkabılarda astarlık deri su, "Pislik pisliği giderir" düşüncesi
rı da yukarı dabbakhanede çalışır olarak kullanılm aktaydı. ile içerisinde huzursuzluk olan,
lardı. 1883 ta rih li Halep Vilayet sihir yapılan evlere, işleri iyi gitme
Başlıca deri çeşitleri şunlardır:
Salnamesi'nde her iki dabbakhane- yen dükkanların önlerine, köşeleri
den söz edilm ektedir. 1- M e ş in : K oyun d e ris in d e n ne serpilir, böylece sihrin b ozu la ca
yapılır ve postallarda astar olarak
1- G Ö N DABBAKLIĞI ğına , k ıs m e tin a ç ıla c a ğ ın a inanı
kullanılır.
Bugünkü Et ve B a lı k lır. 2 0 -3 0 y ıl ö n c e s in e kadar
2- S a htiya n : Keçi d e ris in d e n s ü rd ü rü le n bu b a tıl in a n ç , dab-
K u ru m u 'n u n b atısınd aki Aşağı
yapılır. b a k h a n e n in fa a liy e tle r in i d u r
D abbakhane (A h ırva n) d e n ile n
verde yapı11r d ı. Bu d abbakhane 3- ince Astar: Meşin ve sahtiya durm ası n e tic e s in d e g ü n ü m ü z d e
halen muhafaza edilm ektedir. nın cildi bozuk olanlarıdır. terkedilm iştir.
A Ğ A Ç O YM A C ILIĞ I
E v le rd e k i ve İl M ü z e s in d e k i
kapı, pencere, dolap kanatlarına,
sandık ve ayna gibi diğer ahşap
e s e rle re b a k ıld ığ ın d a ağaç oy
macılığın Şanlıurfa'da çok eski ve
parlak bir geçmişe sahip olduğu
anlaşılmaktadır.
97 Şcınlıurfa'97 K Ü L T Ü R ve TU R İZ M
kertmekte olması H avutçuluk sana
tının günüm üzde tamamen kaybol
masına neden olmuştur.
K Ü R K ÇÜ LÜ K
Hayvan kürklerinin işlenerek
giysi haline getirilm esi insanlık tari
hinin en eski sanatlarından biridir.
Ana rahminde ölen, ya da en fazla
5 aylık iken ölen kuzuların tüylü
‘d erilerinden yapılan düz yakalı (ya
kasız), dış kısmı "Şakaf" denilen
siyah kumaşla kaplı aba gibi bolca
giysiye Urfa'da KÜRK denilm ekte
dir. Urfa'ya has olan bu giysi
Anadolu'da Urfa dışında bir yerde 135. S ip a h i P a z a rın d a B ir D ü k k a n
98 Ş anlııırfa'97 K Ü L T Ü R ve TU R İZ M
y a p ılm a m a k ta d ır. B ilhassa kış ve bugün hayatta olmayan en eski
KEÇECİLİK
aylarında yaşlı ve orta yaşlı kimse keçeci ustalarıdır. Horasanlı Hacı,
ler tarafından g iyilir. Dükkanlarında Bu tarihi ata sanatı Şanlıurfa'da H a y a ti U sta ve H a c ı O sm an
cam ekan b u lu n m a y a n esnafın Keçeci Pazarı d e n ile n eski ça r günümüzün yaşlı ustalarıdır.
büyük bir kısmı kürklerine sarılarak şıda ve çevresindeki hanlarda
sürdürülmektedir. KEÇENİN DOĞUŞ ÖYKÜSÜ
soğuktan korunmaktadırlar.
Eyvana serdim keçe Şanlturfalı genç keçeci ustaların
Kürk yapım ında kulanılan kuzu Neçe bir ömrüm geçe dan Salih Karcı, bu sanatın m ucidi-
d e r ile rin in % 5 -1 0 'u U rfa 'd a n , Acep o gün olur mu nin Ebu Said Libabid (Libabid:
% 90'ı Tokat, Afyon ve İsparta ille Yarim elime geçe Arapça Keçenin çoğuludur), adında
rinden sağlanmaktadır. bir zat olduğunu ve keçeyi nasıl
dizeleriyle Şanlıurfa türkülerine
icad ettiğini şöyle anlatmaktadır.
Kürkler kalite bakımından; İnce konu olan keçe, çocuk oyunlarına
da "Ya şundadır, ya bundadır, keçe "- Ebu said Libabid bugün bizim
Kürk, Orta Kürk ve Kaba Kürk
külah şunun bunun başındadır" te yaptığımız gibi keçeciliğin bütün iş
o lm a k ü z e r e ü ç k ıs m a ayrıl
kerlemesiyle geçmiştir. lem lerini yerine getirmiş, ayakla
maktadır. ince Kürk ana rahminde
tepm e işle m in d e n sonra açtığı
ölen kuzunun yününden, orta kürk Fakçı Mustafa, Deveci Abo,
keçenin y ü n le rin in b irib irin e
1-2 aylık iken ölen ku zun un y ü Deveci İsa, İsa Karcı adları bilinen
n ü n d e n , kaba k ü rk ise 4-5
a y lık k u z u n u n y ü n ü n d e n y a p ıl
m a k ta d ır. K u z u n u n yaşı büyü
dükçe kürkün kalitesi ve değeri
düşmektedir.
K ürk d e r ile ri tü y c in s le ri b a
k ım ın d a n K ıv ırc ık , Ç a km a klı
(beyaz tüy dalgalı b ir şekildedir.) ve
düz (tüyler beyaz renkte ve dalga
sızdır) olm ak üzere üç gruba ayrılır.
136. K eçeci H am am ı
99 Ş a n lıu r fa '97 K Ü L T Ü R ve TU R İZ M
137. K e ç e n in H a z ırla n ış ı
k a y n a ş m a d ığ ın ı ve ç a b u k d a rin d e , k ir li r e n k lile r ise o rta t a yapılan bu işlemde rulo ayakla bir
ğ ıld ığ ın ı g ö rm ü ş . T e p m e süresi b a k a y a g iz le n e r e k değerlendiril ileri bir geri hareket ettirilerek vuru
nin az olduğu kanaaatine vararak mek üzere ayrılırlar. lur. Yarım saat süren bu ilk tepme
tepm eye devam etm iş. A n ca k b ir Bu yünler dut dalından yapılmış işleminden sonra rulo açılır. Bu saf
daha a çtığ ınd a y ü n le rin kaynaş yaya takılan kirişe annep ağacından hada keçenin kenarları saçaklı ve
m adığını ye n id e n gözlemiştir. y a p ılm ış to k m a ğ ın " H a lla ç " ta dağınık bir durum dadır. D ü z le m e k
Tepme işine 40 gün devam eden rafından vurulmasıyla atılır (kabartı a m a c ıy la k e n a rla r "Pevantlanır".
Ebu Said, yine b a şa ra m a yın ca lır). Yere serilen "Life-kahke Bezi" Keçe üzerine tekrar su serpilerek
ü z ü n tü s ü n d e n ağlamaya başlamış. (Amerikan Bezi) üzerine "Basta" dan ağaç direğe sarılır. Bir saat kadar sü
Hem ağlayıp hem tepmeye devam kesilen nakışlar ve "Fitle" ler d izilir. recek ikinci tepme işlemi başlar.
ediyormuş. Keçeyi açtığında göz Boşluklara "Boya" tabir edilen ka Bütün bu işlemler e s n a s ın d a u s ta
yaşlarının d ü ş tü ğ ü y e rle r d e k i bartılmış renkli yünler yerleştirilir. la r ta ra fın d a n karşılıklı olarak
y ü n le r in kaynaştığını büyük bir se Üzerine keçenin üst yüzeyini oluş Şanlıurfa folklorunun zengin kay
vinçle farketmiş ve böylece tepme turacak kabartılmış yün "Sepki" ile naklarından olan hoyratlar ve türkü
işlemi sırasında yüne su verm ek ge eşit kalınlıkta serilir. Bunun üzerine ler söylenir. Keçeci P a z a rın a
rektiğini öğrenmiştir." işe yaramayan kirli renkli yünler, en y o lu d ü ş e n h e r Şanlıurfalı'nın
KEÇENİN YAPILIŞI üste ise keçenin tabanını oluştura kulağında bu ezgilerden bir iz
cak yünler serilir. Bazen ilk serilen vardır.
Sulak yerlerde büyüyen kuzula
rın yünlerinin keçe yapım ında iyi birinci tabaka yün kalın tutularak ikinci tepme işleminden sonra
netice verm ediği, çöl kuzularının ikinci ve üçüncü tabakanın serilme yünler sıkışmış ve "ham" tabir edi
yünlerinin daha makbul, olduğu, sine gerek duyulmaz ve bu şekilde len keçe türü elde edilm iştir. Sıra
bilhassa Harran Ovasında büyüyen yapılan keçe daha kaliteli olur. ham keçenin pişirilm esine gelmiştir.
3-4 aylık kuzuların yünlerinden ya Bez üzerine serilen yünler el ile Bu amaçla Keçeci Ham am ı'na götü
pılan keçelerin ideal olduğu ustalar sulanarak bez ile birlikte ağaç dire rülen keçe, bir insanın kucaklayıp
tarafından söylenmektedir. ğe rulo yapılmak suretiyle yerde sa göğüsle dövebileceği şekilde katla
rılır. Rulonun her iki ucu ve çevresi nır, hamamdaki seki üzerinde ç e v
Keçeci dükkanına getirilen siyah
kendir ile iyice bağlanır. A y a k la rilm e k s u re tiy le g ö g ü s le dövü
renkli yünler nakış işinde, beyaz
te pm e işlem i başlar. Keçenin bü lür. Keçeyi gögıisleyenin teri, hama
yünler keçenin alt ve üst y ü z e y le
yüklüğüne göre iki veya beş kişi ile mın sıcaklığı ve su yünlerin b irb irin
100 Ş a n h u r f a '9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
den ayrılmaksızın kenetlenmesini ü zerine se rild iğ in d e n ebatları a lt Bazen üzerine eğer yerleştirilir. 2
sağlar. Beş saat kadar süren bu ta ki m in d e rin ölçü sün e göre cm . k a lın lığ ın d a o la n k e ç e n in
işlem çok yorucu olup sanatın en değişmektedir. üzerinde değişik renklerde zikzak
zor yanıdır. ve ay-yıldız nakışları bulunur.
3- EV KEÇESİ: Evlerde günlük
K eçeci H a m a m ı, S u lta n yaygı olarak kullanılan bu keçeler 6- SÜNGER YATAK KEÇESİ:
H am am ı'nın doğusuna bitişik olup Kauçuk m in d e rle rin piyasaya çık
mor, siyah ya da beyaz renkli olur
Kuzey-gtiney istikam etinde beşik to masıyla gelişen bu keçe türü 1cm.
lar. Üzerleri nakışlı olup 2 cm. ka
nozla örtülüdür. Soğukluk ve sıcak kalınlığında olup m inderin ölçüsü
lınlığında yapılırlar.
lık bölüm leri olan hamamın iki yanı ne göre yapılır ve nakışsız olur.
boydan boya taş sekilidir. Evliya 4- SEDİR KEÇESİ: Ev keçesi gibi M inderin üzerine serilir ve çarşafla
Çelebi'nin seyehatnamesinde, bu dir. Sedir üzerine serildiğinden ö l kaplanır. Kauçuk m inder ile insan
hamamdan bahsetmiş olması hama çüleri buna göre ayarlanır. vücudu arasında kalan bu keçe
mın XVII. yüzyılda m evcut olduğu 5- AT KEÇESİ: Çıplak ’at'ın üze sıhhi olması bakımından tercih
nu göstermektedir. edilmektedir.
rine atılarak eğer vazifesi görür.
Hamamdan çıkarılan keçenin
eğrilmiş kenarlan düzlenir, tekrar
direğe sarılarak "Drrekbaşı Tepilme"
denilen ve 15-20 dakika kadar
süren son tepme işlem ine geçilir.
Bundan sonra hazır durum a gelen
keçe açılarak gölge ya da güneşe
kurum aya bırakılır.
G ünüm üzde fa b r ik a tü rü
yaygıların üretilm esiyle bu tarihi
sanat önem ini kaybederek can ç e
k iş m e s a fh a s ın a g ir m iş tir .
Sandalye m inderi, duvar halısı, sec
cade, heybe, külah, çizm e, patik
gibi taşınabilecek ve turistlerin ilg i
sini çekebilecek türde çok renkli
k e ç e ü r ü n le r in in y a p ım ın a ge
çilm esiyle bu sanata canlılık kazan
dırılması m üm kün olabilecektir.
ŞANLIURFA'DA YAPILAN
KEÇE TÜRLERİ
1- ÇOBAN KEÇESİ: "Kepenek"
adıyla da anılan bu keçe türü, ço
banlar tarafından giyilm ektedir.
Beyaz ya da m or yünden yapılan
bu keçe genellikle nakışsız olm akta
dır. Ancak göğüs kısımlarının n a
k ış lı o la n la r ın a ra s tla m a k
müm kündür. Tek parça halinde ya
pılan, yaz güneşinde kalın gölge
sağlamasından dolayı serinlik, kışın
ise sıcaklık veren çoban keçeleri d i
kişli ve dikişsiz olm ak üzere iki
gruba ayrılmaktadır. Ustalık ve itina
istem esi b a k ım ın d a n b u n la rın
dikişsiz türleri daha değerlidir.
2- KIŞ KEÇESİ: Beyaz yünden
düz ve nakışsız olarak yapılan bu
keçelerin çevresi "çirtik" tabir edilen
zikzaklı bir şekildedir. Yapıldıktan
sonra yün boyası ile tamamen tu
runcu veya pembe renge boyanır.
Kış aylarında evlerde ağırlanan m i
safirlerin oturdukları yün m inderler
138. K e ç e n in Y a p ılışı
C Ü LH A C ILIK
(BEZ D O K U M A C ILIĞ I)
Yün ipliği, pamuk ipliği ve
floş'un kamçılı tezgahın tek ayakla
çalışan çeşidi olan "çakarlı" ve 2-4
ayakla çalışan çeşidi olan "çekmeli"
tezgahlarda dokunarak "Yaşmah"
("Neçek"-"Çefiye") ve "Puşu" gibi baş
örtüsü, "Ehram" gibi kadın boy örtü
sü haline getirilmesi sanatına Urfa'da
"CüIhacı11k" denilmektedir.
Cülha tezgahlarının kamçılı ol
mayan, yani mekiği el ile atılan çe
şitlerinde “Aba" (kadın ve erkek boy
örtüsü) ve "Çaput Çul" (Kilim)
dokunmaktadır.
3 0 -4 0 y ıl ö n c e s in e ka d a r
Kamberiye Mahallesi'nde 100'e
yakın kamçılı tezgahta icra edilen
Yaşmah ve Neçek dokumacılığı
(CüIhacıIık) son zamanlarda önemini
y itir m iş , te zg a h sayısı 5 -6 'y a
d ü ş m ü ş tü r . H e k im D ede
Mahallesinde "Kumaşhane" denilen
evdeki 10'a yakın tezgahta 100 yıl
dan beri cülhacılık yapılmaktaydı.
Ancak son yıllarda bu sanata olan il
ginin azalması neticesinde bu tarihi
im a la th a n e d e k i te z g a h la r 1991
yılında dağıtılmış, imalathane konuta
dönüştürülmüştür.
G ü n ü m ü z d e : H acı Elagöz,
H ü s e y in A c ı, H acı Ram azan
Ç atkın, M ahm ut Karataş ve Emin
Tek a dlarındaki ustalar tarafından
sürdürülen bu sanatın adları bilinen ve
bugün hayatta olmayan başlıca ustala
rı şunlardır: Eyyüb Narnur, İstanbullu
Mahmut (aslen Urfa'lı olup lakabı
İstanbuliu'dur.), Hacı Abdullah Kırıkçı,
Muhiddm ' Bayraktar, Yusuf Kaplan,
Abdullah Tek, Ramazan Topal, Emin "Çekçegili" de denir. Yamşağın yüze
Çiftçi, Hacı İbrahim Cömert, Şıh KAMÇILI (CAKARLI-ÇEKMELİ)
yi karelerle donatılmıştır.
Müslüm Kırmızı, Müslüm Demirel ve CÜLHA TEZGAHLARINDA
KURU HAFIZ: Küçük karelidir.
Hacı Sinan. D O K U N A N ÜRÜNLER
AHMEDİYE: Çözgü ve atkısı sarı
1650 yıllarında Urfa'yı ziyaret 1- YAMŞAH (NEÇEK-ÇEFİYE):
floştandır. Yüzeyi beyaz renkte
eden Evliya Çelebi, Urfa'da pamuk Genelde kadın başörtüsü olup
pamuk ipliği ile işlemelidir.
ipliğinden kapu gibi sağlam bez do köylü erkekler de kullanmaktadır.
DİREKLİ: Küçük karelidir.
kunduğunu, bunun Musul bezinden Pamuk ipliği ve sarı, yeşil renklerde
DÜM BÜLLÜ: İki kenarına kalın
daha güzel ve temiz olduğunu söyle floş'tan dokunmaktadır. Floş; birinci
floş çizgiler atılmış, ortadaki kare
mektedir. Evliya Çelebi'nin sözünü kalite elyafta pamuktan yapılmış,
boşluk floşla işlenmiştir.
ettiği bu bez, Urfalılar'ın "Kahke p arla k, ipek g ö rü n ü m ü n d e b ir
bezi" dedikleri bez olmalıdır. ipliktir. 2- PUŞU: "Çakarlı" denilen tek
ayaklı tezgahlarda koyu kırmızı ya
1883 tarihli Halep vilayet Başlıca Yamşah Çeşitleri:
da kahverengi ipekten sırmalı olarak
Salnamesinde Urfa'da 221 adet HIŞVALI: Ortası nakışlı, çevre ka
dokunan erkek baş örtüsüne "Puşu"
kumaş tezgahının varlığından söz relidir. 125x135 cm. ölçüsünde olur.
d e n ilm e kte d ir. Ayrıca göm leğin
edilmiş olması dokumacılığın bu ilde Küçük Hışvalı ve Büyük Hışvalı
üzerinden bele sarılmak suretiyle de
çok önemli bir sektör olduğunu olmak üzere iki ayrı çeşidi vardır.
kullanılmaktadır.
vurgulamaktadır. ŞAKKALI: Kareli anlamına gelen
KU YU M CU LU K
Kuyumculuk sanatı Şanlıurfa'nın
en eski el s a n a tla r ın d a n d ır .
Günümüzden elli yıl öncesine kadar
Aslanlı Han bitişiğindeki "Eski kuyum
cu'Pazarı" denilen kapalı çarşıda icra
edilen bu sanat günümüzde Yıldız 144. B a k ırc ılık Ü rü n le ri
BAKIRCILIK ÜRÜNLERİ meydanı civarındaki dükkanlarda ve
0.70 mm. ile 1.5 mm. arası kalın bedesten ya k ın ın d a k i Pam ukçu
lıklardaki düz ya da disk (yuvarlak) Pazarı ve Kınacı Pazarı kapalı çarşı
p ir in ç ve ya b a k ır le v h a la r iş larında sürdürülmektedir. Hacı
le n e r e k ç e ş it li f o r m la r d a Durak Başbuğ, Hikmet Yeğin, Hacı
şekillendirilm ektedir. Şanlıurfa ve Ali Çınar, Mehmet Ayoğlu, Seyfeddin
çevresi mutfağının zengin olması, Gözoğlu, Derviş Doğanlar, Hacı
bulgur kaynatma, pekmez ve şire Güzeldemirci, Haşan Çınar geçen
yapma (üzüm suyunun kaynatılması kuşağın tanınmış kuyumcu ustaların-
ile yapılan "bastık" (pestil), çekçek, dandır. Şanlıurfa'da halen bu ustala
kesme,sucük ve benzeri tatlıların rın ye tiştird iğ i 30'dan fazla ku
genel adı "şire"dir. Süpha yemeği, yumcu ustası çalışmaktadır.
hacı yemeği, tirit (fakirlere verilen bir
Urfa'nın en eski kuyumcu usta
çeşit yemek) gibi 300-500 kişiye ve
la r ın ın H a le p li o ld u k la r ı
rilen ziyafetler bakırdan yapılan mut
söylenmektedir. Bu nedenle Urfa
fak gereçlerinin zengin bir çeşitlilik
kadın takıları ile Halep takıları a ra
göstermesine neden olmuştur.
sında b ü yü k b e n z e r lik le r görül
Yemek çeşitlerinin zengin olması,
mektedir. Şanlıurfa merkezindeki ta
her yemek türü için ayrı bir kazan,
kılarda maden olarak 21 ayar altın iş
ayrı bir tencere, ayrı bir sahan türü
lenmekte, gümüş hemen hemen hiç
nün gelişmesine neden olmuştur.
kullanılmamaktadır.
145. K u y u m c u lu k Ü rü n le ri
Y o rg a n c ı S o k a k ta B ir E v in A v lu s u n u n D u v a rın d a Taş S ü s le m e le ri
106 Şanlıurfcı'97 K Ü L T Ü R ve TU R İZ M
i
U RFA'DA EL SANATLARI
M ul, fikir, bilek gücü, alınteri, göz nurudur,
İH N d a el sanatları nesillerin onurudur..
Keçecilik, culhacılık, bakırcılık, oymacılık,
Ahi'lerin meclisinde esnafımın sürürüdür..
Kuzu'm ölmez, yumuşacık kürk olur sırtımda yaşar,
mhurlara sunulurken Memleketin gururudur..
?^ksüslü eyvanlarda, çeşmelerde, havuzlarda
£ rle ş e ıı sular kadar sanatını ak'tır, durudur..
parmaklı ellerde işlenen oya, makrame,
el, nakış, kanaviçe gönlümün al'ı-mor'udur..
ta âşık ustalar yarını unutnıasalar...
, kalfadan çırağa el vermek işin zorudur..
areti kucaklayan ağalar, paşalar nerde?
'serler boyun büktükçe aklıma gelen sorudur..
Sen yine al çekicini, vur bakır'a aziz ustam,
ik Iftk u n ü , yap rahleni...Şevk işlerin uğurudur..
u rc H ı yine seninle şen olsun, şakısın mekikler,
er<J|| şıkŞanatsız Urfa, GAP sulasa da kurudur.. 1
ı .* ı Mehmet H. ÖCAL
\ 4 ! .
* ■
İ? At
1 = ’l»
'
152. T e p e lik - Ü Ç ko r-R e şm e
TAKILAR
A . C ih a t K ü r k c ü o a lu
l-MERKEZ İLÇE
TAKILARI
G erdanlıklar:
B a ş lıc a ' g e r d a n lık ç e ş it le r i
ş u n la r d ır : T e lk a r i A k ıtm a lı
Gerdanlık, Hasırlı Gerdanlık, İncili
Telkari Gerdanlık, Haplı Gerdanlık,
Elmas G e rd a n lık (U rfa işi d e ğ il
d ir ancak ço k yaygın o la ra k k u l
la n ılm a k ta d ır.), Y ıld ız lı üçgen
G e rd a n lık , K o ru k lu G e rd a n lık ,
Y a p ra k lı G e rd a n lık (U rfa işi de
ğildir), Liralı Gerdanlık, İncili ve
Liralı Gerdanlık, A ltın Hamaylı,
Deste, Üstanbul (İstanbul) Bütünü, Yüzükler: İğneler: Urfa'da "Dal", "gögüs
U ru b iy a , K azya, M a h m u d iy e , Yüzükler, gerdanlık ve b ile zik Dalı" olarak adlandırılan iğnelerin
B e ş b irlik , Panaz, D o b ra ve lerle birlikte takım olarak ku lla nıl başlıca ç e ş itle ri ş u n la rd ır: T elka ri
O n birlik. dıklarından çeşitleri de bunlara U rfa Kelebeği, Papatya, İncili İğne
Kolyeler: göredir. (Buket İğne), Yıldızlı İğne.
Frenk Bağı, Koruklu Kolye, İncili Başlıca çeşitleri; Telkari Yüzük, K e m e rle r: Frenkbağı Kapaklı
Kolye, A kik Kolye, O ym alı Piramit Haplı Yüzük, Koruklu Yüzük, Taşlı Kemer, Liralı Kemer, Telkari kemer.
Kolye, Taşlı Kolye, Kordon. Y ü z ü k , İn c ili T e lk a ri Y ü z ü k ,
II- SİVEREK-SURUÇ
Boyuna takılan gerdanlık ve Parparalı Yüzük v.s.
kolye çeşitleri yanında ayrıca Küpeler:
BOZOVA VE HİLVAN
"kelep" (inci) büyük bir öneme sa Bunların da çeşitleri gerdanlık ve YÖRESİ TAKILARI:
h ip tir ve çok yaygın olarak ku lla n ıl bileziklere göredir. Başlıca çeşitleri Bu yörelerde daha değişik kulla
maktadır. H akiki Bahreyn incisi şunlardır: İncili Küpe, Koruklu Küpe nım yerleri olan ve değişik adlarla
U rfa'da tutunm aktadır. Şimdi bu (Salkım Küpe de d e n ilir, A ltın anılan gümüş ya da altın ta klid i ta
lunmayan bu inci halk arasında Koruklu ve İnci Koruklu O lm ak kılar kullanılm aktadır.
"eski inci" adıyla anılmakta ancak üzere iki ayrı çeşidi Vardır.), Telkari Bunların başlıcaları şunlardır:
mezatta satınalınabilm ektedir. Gül Küpe, Kuşlu Telkari Küpe, Tepelik: Başa takılan tacın (fes)
Bilezikler: Haplı Küpe, Yıldızlı Küpe, Yapraklı üzerine tutturulur. Üst kısmı telkari
Tahta Bilezik, Ahıtm a Bilezik Küpe, Taşlı Küpe, İncili Yıldızlı işlemeli, çevresi gümüş paralardan
(Telkari Kapaklı Yarım Ahıtma, Düz Küpe. oluşan saçaklarla süslüdür. Diğer
Kapaklı Yarım Ahıtma, oymalı adı taç'dır.
Ahıtma, Şımra Z encirli ve Telkari
Kapaklı Ahıtm a olm ak üzere Dört
ayrı çeşidi vardır.), Fişenkli Bilezik,
İncili Telkari Bilezik, İncili ve Toplu
B ile z ik , H u n ili B ile z ik , H aplı
B ile z ik , Y ıld ız lı B ile z ik , Taşlı
B ile z ik , Şebekli B ile z ik , Ç ift Çak-
m alı B ile z ik , Y ıla n lı B ile z ik ,
Kakmalı Bilezik, Kordonlu Bilezik,
Fıstıklı Bilezik, Parparalı Bilezik,
U rubiyeli Bilezik, Ayneli Bilezik.
B u n la rd a n F iş e n k li B ile z ik
a s lın d a Van işi o lu p U rfa 'd a
ç o k tu tu n m a k ta d ır. Y ıla n lı ve
K a km a lı B ile z ik le r de İsta n b u l
işi o lu p U rfa 'd a ya yg ın o la ra k
kullanılm aktadır.
ÖREN
YERLERİ
A . C ih a t K ü rk c ü o a lu
111 Ş a n l ı u r f a '97 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
?
112 Ş a n l ı u r f a '97 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
160. H ö y ü k te K a z ı S o n ra s ı
113 Ş a n l ı u r f a '9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
163. Han-el Ba 'rür Kervansarayı
EYYÜB NEBİ K Ö YÜ VE
EYYÜB PEYGAM BER
TÜRBESİ
166. Soğmatarda Pagnon Mağarası Soğmatar'dan Urfa-M ardin yo lu
na çıkılır. Viranşehire 5 km. kala
kuzeye sapılır. Buradan 15 km. as-
valt yol ile Eyyüb Nebi Köyü'ne ula
şılır. Burada Eyyüb Peygamberin
T ü rb e s i, H a n ım ı H z. R ahim e
Türbesi ve Hz. Elyasa Peygamber
Türbesi bulunm aktadır. Türbeler ba
kımsız ve harap b ir halde iken
1992 y ılın d a Ş anlıurfa v a liliğ i ta
rafından başlatılan restorasyonlarla
tüm üyle yeniden inşa edilm iştir.
AYN-EL ARUS
"Düğün Pınarı " anlamına gelen
b ir su kaynağı ve g ö lc ü k tü r.
U r fa 'n ın 50 km g ü n e y in d e ,
Harran'ın 20 km güney batısında,
Akçakale ilçesindedir. Yolu asfalttır.
167. Eyyüp Nebi Türbesi Yarısı T ü rk iy e 'd e d iğ e r yarısı
115 Ş a n l ı u r f a ’9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
Suriye'de kalmış olan bu su kaynağı
vaha görünüm ündedir. Hz. İbrahim
ile Sara H aleb'e g e ç e rk e n bu
konaklama yerinde evlenmişlerdir. Bu
n e d e n le buraya düğün gözü
anlam ında Ayn-el Arus d e n ile re k
h alk a ra sın d a a n la tıla g e lm iş tir .
Gölün b ir d iğ e r adı ise "Ayn Halil
ü r R ahm an" d ır. Bu da H a lil-ü r
Rahman kaynağı ve gözü demektir.
ÇAR MELİK
KERVANSARAYI
116 Ş a n l ı u r f a ’9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
174. Şuayb Şehri Kalıntıları
120 Ş a n l ı u r f a '97 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
lışmaları stitrafik bir kazı stili yani
merdiven usulü yapılmış ve böylece
kısa bir zaman sürecinde bu geniş
yerleşim alanında kaç kültür taba
kasının olduğu saptanmıştır.
KURBAN HÖYÜK
KAZISI
Bozova ilçesi'ne bağlı Kurban
H ö y ü k 'te k i ka zı ç a lış m a la rı
Chicago Üniversitesi adına Dr.
Leon Marfoe başkanlığında 1980
yılında başlanmış ve 1984 yılında
çalışmalara son verilm iştir. Bu hö
yükte de 3 kültür tabakası tesbit
edilm iş olup bunlar kron olo jik sıra
ya göre M. Ö. 5000 - 3000 yılı kal-
kolotik devir, M . Ö. 3000 - 2000
180. Etnoğrafik Eserler Salonu
yılı eski tunç çağı ve M . Ö. 2000 -
1500 yılı orta tunç çağıdır. Kazı ça
lışmaları sonucunda pişmiş toprak M iih û r baskısında şöyle b ir tasvir yapılan kurtarma kazısı herşeye rağ
tan yapılmış çanak ve çömlekler, göze çarpmaktadır : "Bir ağacın iki men Güneydoğu Anadolu ilk tunç
tunç iğneler, işlenmiş kemikler, taş yanında art ayakları üzerine kalkmış çağ ölü gömme adetlerine bir ışık
iki keçi, sağdaki hayvanla ağaç ara tutmuş olmaktadır. M ezarların yer
tan dibekler, pişmiş topraktan yapıl
sında bir platform üzerinde yay boy le ş tirilm iş ş e k ille ri, doğudan b a tı
mış bina m odelleri bulunm uştur.
nuzlu bir keçi durmaktadır. Ağacın ya d o ğ ru d u r ve baş doğuya
TİTRİŞ sağında kanatlarını açmış yılan gibi getirilm iştir.
bir kuş, bir akrep ve başını aşağıya
H Ö Y Ü K KAZISK1) çevirmiş bir yılan vardır. Bunların
Bozova İlçesi'ne bağlı Titriş hemen solunda duran ve belinde
H öyük'te M üze M üdürü Adnan kemeriyle hançeri bulunan bir boğa
M ısır'ın başkanlığında 1981 - 1982 adam elleriyle akrebi ve yay boy
yıllarında yapılan kazıların amacı nuzlu keçiyi tutmaktadır. Bütün bu
bu ye rleşim y e rin d e k ö y lü le r ta tasvir göz önünde tutulduğunda
rafından soyulmakta olan nekropol- k o m p o z is y o n ' a çısın da n erken
lerin (mezarlık) durum unu sapta sülâleler devrinin bütün ö zelliklerini
mak, planlarını çıkartmak m oloz taşıdığı görülür.
dan g e le b ile c e k b u lu n tu la rın Çok tahribata uğramış olmasına
yardım ıyla gömü hediyelerinin bir rağmen Titriş Höyük mezarlığında
katalogunu yapmak ve definelerin 181. Kazı Buluntuları
durum una bir açıklık getirmekti.
M. Ö. 3000 - 2000 yılı eski tunç
çağına tarihlenen bu nekropolde 38
mezar açığa çıkarılmış ve 150 adet
m üzelik eser elde edilm iştir.
G öm ü.hediyeleri olarak bulunan
bu küçük buluntular arasında t ü r
ban b a şlı iğ n e le r, g ü m ü ş y ü
z ü k le r, m id y e ka b u ğ u n d a n ya
pılmış kolye ve küpeler, pişmiş top
raktan yapılmış geometrik desenli
ve boyalı vazolar, kâseler, bardak
lar, biberon ayaklı kaplar ile taştan
yapılmış idoller (keman biçim inde)
ve Titriş M ezarlığı'nın erken
sülâleler III. devrine tarihlendiğini
kanıtlayan kalkerden yapılmış bir si
lin d ir m ühürle katiyet kazanmıştır.
182. Titriş Höyük Kazısı
122 Ş a n h u r f a ’9 7 K Ü L T Ü R ve TU R İZ M
ÇAVİ TARLASI KAZISI
Siverek ilçesi'ne bağlı Nisibin
A z ık lı Köyü y a k ın ın d a k i ÇAVİ
TARLASI yerleşim yerindeki kazı
çalışmaları M üze M üdürü Adnan
M ısır'ın başkanlığında 1983 ve
1984 yıllarında yapılmıştır. M . Ö.
5000 - 4500 yılı erken kalkolotik
devere ait bir yerleşme olup, Kuzey
M ezopotamya Teli H alaf kültürüne
aittir.
N EVALA-ÇORİ KAZISI
H ilvan İlçesi'ne bağlı Kantara
K ö yü y a k ın ın d a k i N e v a la -Ç o ri
y e r le ş im y e r in d e k i kazı
ç a lış m a la rın d a M ü z e M ü d ü rü
Adnan M ısır'ın başkanlığında,
Heidelberg Üniversitesi öğretim
ü y e le rin d e n P ro f. D r. H a ra l
H a u p t m a n n 'ı n b i l i m s e l d a
n ış m a n lığ ın d a 1 98 3 y ılın d a
b a ş la n m ış ve 1991 y ı lı n d a ça
lışmalara son verilm iştir.
12 4 Ş a n l ı u r f a '9 7 K Ü LTÜ R ve TU R İZ M
H a lil-ü r R a h m a n G ö lü ve C a m ii
M a h m u t K a ra k a s Dede Osman Avni (K. S.) Efendi'nin ayak dikrinesinde ise şöyle
bir manzume yazılıdır:
Şanlıurfa uzun zamandan beri bir kültür merkezi olma özelliğini Günahım çok makarrım ya İlâhî
korumuş, bunun delili olarak da birçok alim ve mutasavvıf yetiştir Ümidim geru sen perverdigare
miştir. Yetişmiş olan bu alimlerin çoğu, öğrencilerden başka yazılı İlahi red kılma mürüvvetinden
bir kitap bırakmamışlardır. Şanlıurfa alimlerinin yazılı bir eser bı Kapına gelmişim ben yüzü kara
rakmamış olmaları, onların zamanla unutulmalarına sebep olmuş Günahkârım deyu Derviş ümidin kesme (cennetden)
tur. İlmiye sınıfındaki dereceleri ne kadar yüksek olursa olsun, on Muhammed Mustafa gibi şefaatkârımız vardır
ları devamlı hatırlarda canlandıracak bir eserin olmaması, zaman Katre-i eşkimle Rumi fevt-i tarihin yerdim
la unutulmalarına, genç kuşağın ise asla tanıyamayacağı kimseler Kurb-i hakkı tutdu menzil-i münevveri Osmanî
durumuna düşmelerine sebep olmuştur. Huve'l-Hayyu'l-Baki
Şanlıurfa'da yetişmiş olan alimler, gerek müsbet ilimlerde ve irham hali Ya Munis Ya Selam
gerekse din ilimlerinde kitap yazmadıklarından onların ilmi seviye Son mısrada Rumi tarih düşürülmüştür. Noktalı harfler toplan
lerini belirten hiçbir belge de elimizde bulunmamaktadır. dığında 1299 tarihi çıkar. Buna katre'deki bir damla anlamından
NEBİH EFENDİ (? - 1789) bir sayısı da eklenirse 1300 rumi tarihi Miladi 1883 tarihi çıkar.
Dede Osman Avni Efendi, hakkında çok fazla keramet söylenen
Devrinin en büyük alim ve evliyalarından olan Nebih Efendi'nin bir Allah dostudur. Açık açık kerametler gösterirmiş.
türbesi Bedi'üzzaman Mezarlığı'nın batı tarafındadır. Nebih
Dede Osman Avni Efendi'nin (K. S.) türbesi içinde Kadiri tari
Efendi, halk arasında "Nebi Efendi" diye tanınmaktadır. Aynı tür
katına mensup, Dede Osman Avni Hazretleri ile birlikte 10 kişi
benin içinde ve Nebih Efendi ile Kürt Hacı Ali Efendi'nin mezarları
medfun bulunmaktadır. Bunlardan iki mezarda ikişer kişi üst üste
bulunmaktadır. Bu türbe halk tarafından devamlı ziyaret edilmekte
defnedilmiştir. Böylece hepsi sekiz mezardır. Bunlardan bir kısmı
dir. Mezar taşı üzerine sık sık yeşil boya ve kına yaktıklarından,
Dede Osman Avni Hazretleri'nden evvel, bazısı da sonradır. Fakat
üzerindeki yazı artık okunamayacak duruma gelmiştir.
içlerinde en çok Dede Osman Avni Hazretleri büyük ve meşhur
Mezarının baş dikmesindeki yazı şöyledir:
olanıdır. Yalnız Dede Osman Avni Efendi'nin adından söz ederken
Fatiha
"şeyh" ismi kullanılmış, diğerlerinde sadece makamın hadimlerin
Haza kabr el-merhum ve'l-mağfur
den ifadesi kullanılmıştır.
Mürşid el-arifin ve fi tarikati
El-aliyei Nakşibendiye HACI HAFIZ MUSTAFA EFENDİ ( ? - 1908)
Eş-Şeyh Nebih efendi kaddesallahu sirrehu'l-aziz
ibni Abdullah intekalee min dari'l-fenai Devrin büyük alim ve hafızlarından olan Hacı Mustafa
İla dari'l-bekaa bi-nidai Efendi'nin mezarı Halilürrahman Camii kabristanındadır.
Ya eyyetuha'l-nefsü mütmeinne Mezarının baş dikmesinde şu bilgiler vardır:
ircii ila rabbiki radiyeten mardiye Haza kabre'l-merhum ve'l-mağfur
Min el-vasıti şaban el-muazzam a'lamü'l-ülema ve ev'arü'l-Züheda
Sene selase ve mieteyn ve elfün ve'l-hadim el-mekamı ceddi'l-enbiya
Gafarallahu rahmeten vasiaten ■ el-Hac Hafız Mustafa Efendi
Fi sene 1203 fi şehri safer el-hayr 27
Hicri 1203, Şaban ayında, miladi Nisan 1789 senesinde vefat sene 1326
etmiştir. Hacı Mustafa Hafız hicri 1326 senesi Safer ayının 27 sinde
vefat etmiştir. Miladi Mart 1908 tarihinde vefat etmiştir. Büyük alim
ŞEYH DEDE OSMAN AVNİ ( ? - 1883)
Buluntu Hacı Abdurrahman Efendi kendisinin talebesidir.Diğer bir
Devrinin en büyük Kadiri şeyhi büyük mutasavvuf, Allah dostu, öğrencisi de Miftahi Haşan Açanal Efendi'dir. Hac Hafız Mustafa
Seyyid Şeyh Dede Osman Avni (K. S.) Hazretleri'nin kabri, Mevlid-i Efendi vefatına kadar Halilürrahman medresesinde ders vermiştir.
Halil Camii avlusu içindeki kendi türbesindedir. Türbenin üzerinde Hacı Mustafa Hafız Efendi'nin üçüncü büyük talebesi ise müs
bir kitabe yazılmıştır : bet ilimlerde de söz sahibi olan Abbas Vasık Efendi'dir.
Dergah-ı pâk-ı
Gavs el-a'zam sultan-ı külli 'l-evliya Abbas Vasık Efendi 1859 yılında doğduğuna göre, Hacı
Hazret-i Abdülkadir el-Geylani Kuddise sirruhu'l-a'la Mustafa Hafız da bu tarihten daha önceleri doğmuş olmalıdır. Bu
duruma göre Hac Hafız Mustafa Efendi 1850 tarihinden önce
Burası bütün evliyanın sultanı Gavsü'l-a’zam hazret-i doğmuştur.
Abdülkadir Geylani Hazretleri'nin pâk dergahıdır denilmektedir.
Türbenin içinde bulunan mezarlardan Dede Osman Avni (K. S.) HACI HAFIZ RAMAZAN EFENDİ (7 -1 9 1 0 )
Efendi'nin mezarı hemen öndedir. Mezarın baş dikmesinde şunlar
Hacı Hafız Ramazan Efendi, devrinin büyük alimlerinden biri
yazılıdır
dir. İbrahimiye Medresesi'nde müderrislik yapmıştır. Bu yüzden
Rızalillahilfatiha ■
"ibrahimiyye Medresesi Müderrisi" diye şöhret kazanmıştır. Hafız
Haza kabr el-merhum el-mağfuru lehu
Ramazan Efendi'nin mezarı, Bediüzzaman Kabristanı'nda ve Nebi
Hadimu haza'l-makam el-mübarek el-mukbilu
Efendi türbesinin doğu tarafındadır. Mezarının baş dikmesinde
Ala'Allahi'l-mu'ridu ömru nevat (veya amnen mevat)
şunlar kayıtlıdır:
eş-Şeyh es-Seyyid Dede Osman Avni eş-Şeyh
es-Seyyid Abdal Muhammed Baba kad intakale Dahilek ya Muhammed
Min dari'l-fena ila dari'l-beka Lailahi illallah Muhammedün Resulallah
bi'nidai ircii Haza kabre'l-merhum el-mağfur
Fi şehri zi'l-ka'dei'l-şerife el-alim el-allemetü'l-muhakkik el-mudakkik
ÖMER HAFIZ (GÖÇ) (1899 - 1983) Said Tekin Hoca 1990 senesi 14 Nisan, Hicri 18 Ramazan
1410 gecesi, her günkü gibi Kur'an-ı Kerim okumasını bitirip yata
Devrinin meşhur alim vaizlerindendir. Kendisi hem bütün din ğına girdikten sonra vefat etti. Harran Kapı Mezarlığı'na defnedildi.
ilimlerini tahsil etmiş, hem de Kur'an hafızı olmuştur. Mezarı Rahmetli, Ramazan ayı içerisinde her gün bir hatim yapardı.
Bediüzzaman Kabristam'ndadır.
Said Hoca, ilim deryası, ağırbaşlı, halim, selim bir zattı.
Babasının adı Hasan'dır. Miladi 1899 senesinde doğmuştur. 8 Kendisini yemeğe davet edenlerin davetlerini mecbur olmadıkça
Şubat 1983 tarihinde vefat etti. kabul etmezdi. Bundan mümkün olduğu kadar kaçınırdı. Kendisine
1899 senesinde Siverek'te doğdu. Babası Haşan Efendi'dir. sorulan soruları en ince noktalarına kadar düşünür ve öyle cevap
Annesi Fatima Hanımdır. Annesi, - meşhur alim Kürt Hac Ali verirdi. Muhakeme ve mukayese kabiliyeti çok kuvvetli idi.
133 Ş a n lı u r f a '97 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
19. yüzyıl Urfa şiiri hem nicelik hem nitelik bakımından
ŞANLIURFALI yüklüdür. Bu asrın ünlü şairleri şöyle sıralanabilir: Abdî
(1857-1911), Mahmud Abdî (Melek Mahmut) (?),
Muhammed Admî (1818-1900), Mustafa Âlim (?), Âtıf (?),
ŞAİRLER Ahmed Azmî (1888-1914), Ahmet Berkî (1840-1889),
Ahmed Bîcân (?-1910), Muhammed Durak (1860-1916),
İ b r a h im T e z ö lm e z Müslüm Fâiz (1823-1877), Muhammed Fatih (1870-?),
Fehim Ahmed (1837-1900), Derviş Fenayi (1860-?), Fürûği
Yapılan arkeolojik araştırmalara göre tarihi M.Ö. 8000'Ii (18 77-?), Hâfız (1842-?), Mehmed Hâkî (1851-1876),
yıllara uzanan Urfa, 639 yılında Hz.Ömer devrinde İslâm or Abdurrahman Hâlis (?), Şeyh Hâlid (1845-1915), Mevlânâ
duları tarafından fethedilerek islamiyetle müşerref olmuş,
Hâlid (1823-1891), Hâfız Hatâyî (1823-?), Ahmet Hikmet
1087 tarihinde ise Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah'ın
(1832-1878), Bakır Hilm î (1857-1910), Muhammed Hilmî
komutanlarından Bozan Bey'in Urfa ve Harran Valiliğine ge
(1881-?), Bîkeszâde Hulûsî (1879-?), Şekercizâde İsmail
tirilmesiyle de Türklüğü tanımıştır.
(1859-1914), ismet Beşir (1827-1875), Bekir Kâmi Özbay
Böylesine köklü v > zengin bir tarihi olan Urfa'da sayısız (1860-?), Birecikli Kâni (1845-?), Kâni Baba (1812-1877),
ilim ve fikir adamı yetişmiştir. Nâbî gibi memleket-adına tek Muhammed Kâtib (?-1836), Ahmed Lâmî (1826-1888),
başına iftihar vesilesi olabilecek bir şiir dehasını yetiştiren Mustafa Lâmî (1865-?), Lâtif (1820-?), Muhammed Muhiddi.n
Urfamız şüphesiz büyük bir san'at, edebiyat potansiyeline Mahvî (1821-1871), Şeyh Marûfî (1842-?), Mihri Zülfikar
sahiptir.
(1832-1878), Abdurrahman Muhibbî (1854-1906), Nâtık (?-
Memleketimizin yetiştirdiği mümtaz ilim ve fikir adamla 1866), Mustafa Reşid (1841-1912), Muhammed Râtib (1812-
rından Prof.Dr.Abdülkadir Karahan'ın tesbitlerine göre 1866), Birecikli Râzi (1850-1922), Osman Remzi (1875-
Şanlıurfamız, Yavuz Sultan Sel i m' i n idaresine geçişten 1924), Sabir (1819-1893), Muhammed Sabri (1800-1871),
Cumhuriyet'in ilânına, yani 1517'den 1923'e kadar 200 do Saffet Yetkin (1866-1950), Emin Sakıb (?-1873), Muhammed
layında muhtevalı şair yetiştirmiştir. Sâmi (?), Muhammed Salih Sani (1783-1848), Şeyh
Bu şairlerimiz Klâsik edebiyat vadisinde eserler vermişler, Muhammed Selim (1785-1857), Müslüm Sıdkı (1850-1914),
bu şiirin değişik nazım şekillerinde arûzu başarıyla kullan Muhammed Şevket (1861-1907), Muhammed Şükrü (1881-
mışlar, klasik şiirin diline, mazmunlarına, estetik anlayışına 1915), Abdurrahman Takî (1848-1909), Mustafa Tevfik
bağlı kalmışlardır. (1861-1907), Vecdî (?-1863), Ahmed Vefik (1860-?),
Bu şairlerin çoğu; Urfa'nın, o devirlerin kültür merkezi Muhammed Salih Yektâ (?-1859), Zihnî (?), Ziyâî (1825-
konumundaki büyük şehirlere uzaklığı münasebetiyle, adları 1887)
nı yeterince duyuramamışlar, tanınamamışlar ve eserleri de
20. yüzyılda Kemal Edip Kürkçüoğlu (1902-1978), Suut
zamanla kaybolup gitmiştir.
Kemal Yetkin (1903-1980), Abdülkadir Karahan (1913 - ),
Dolayısıyla eldeki kaynaklar bizi ancak 17. yüzyıla kadar
Zübeyir Yetik (1941 -), M. Ragıp Karcı (1945 -), M.Akif inan
götürmektedir. Eseriyle günümüze ulaşabilmiş en eski
(1940 -), M.Atilla Maraş (1949 -), İhsan Sezai (1947 -) gibi
şairimiz Şeyh Şânî'dir. Mutasavvuf bir şair olan Şeyh Şânî
Türk Edebiyatı tarihine mal olmuş şair ve edebiyatçılarımızın
(1 631-1 693), Nâbî ile çağdaştır.
yapinda; günümüzde rahmet-i Rahman'a kavuşmuş bulunan
Nâbî (1642-1712) ise Klasik şiirimizde hikemî şiir ekolü bazı şairlerle; bugün hâlâ çalışmaları devam etmekte olup bu
nün kurucusu ve en büyük temsilcisidir. Yusuf Nâbî 24 yaş vadide emek veren isimlerden tespit edebildiklerimizi şöyle
larında İstanbul'a gitmiş, Musahip Mustafa Paşa'nın önce sıralayabiliriz:
divan katibi, sonra kethüdası olmuştur. Mustafa Paşa ölünce
Haleb'e gitmiş, eserlerinden Hayriyye ve Hayrâbâd'ı orada Abdurrahman Rahmi, Namık Ekrem, Muhammed Nuri,
yazmış, 25 yıl kadar kaldıktan sonra Vali Baltacı Mehmet Halil Hâmi, Ahmet Hamdi, Muhammed Hıfzî, Refet İbrahim,
Paşa Sadrazamlıkla İstanbul'a dönerken Nâbî'yi de yanında Abdülkadir Diriöz, Kıratoğlu Muhammed Emin, Nüzhet Gani
götürmüştür. 70 yaşlarına gelen Nâbî, İstanbul'da üstad ola Özbay, Abdullah Edip, Hâdi Durak, İbrahim Hakkı, Hulûsî
rak büyük saygı görmüş, darphane emini ve baş mukabeleci Kılıçarslan, Muhammed Lütfi Okumuş, Halil Refet Tanışık,
olmuştur. Mezarı, Üsküdar'da Karacaahmet Mezarlığındadır. Bedri Alpay, Mahmud Alpay, Mustafa Dişli, M.Şevket
Didaktik şiire verdiği derinlikle kendisine büyük Divan Akkaya, Halil Gülüm, M.Yaşar Uğur, M.Sırrı Savaşan, Yaşar
şairleri arasında özel bir yer edinen Nâbî, yaşadığı altı padi izgördü, M.Ayhan Abamor, Necip Mirkelâmoğlu, Aziz
şah (l.ibrahim-lll.Ahmet) devrinin sosyal zaaflarını görmüş, Özbay, Mustafa Yazgan, Mehmet Mısır, Fatih Batıbeki,
halkın ruh haline tercüman olan, toplum hayat ve psikolojisi Ökkeş Ülgen, Verdi Kankılıç, Aydın Hatipoğlu, Rüknettin
ne bağlı hakimâne gazeller yazmıştır. Devrinde şiirleri çok Akbaş, Mehmet H. Öcal, İhsan Sezai, Şükrü Algın, A.Naci
sevilmiş, kendisinden sonra gelen bir çok şair de onun etki ipek, Zeki Coşkun, Halil Biner, Ahmet Gözühoş, Mehmet
sinde kalmışlardır. Oymak, Arif inan, Fuat Kürkçüoğlu, Hüseyin Baykuş, Fuad
Manzum ve mensur onbir eserinden en ünlüleri Rastgeldi, Osman Güzelgöz, İbrahim Tezölmez, Hanifi
şunlardır: Divan, Hayriyye, Hayrâbâd, Tuhfetü'l Haremeyn, Düşmez, M.Emin Ercan, Faruk Habiboğlu, Bekir Şirinoğlu,
Sûrnâme. A.Rezzak Elçi, İsmail Kurt, Mahmut Öztürk, Veysi
17. Asırda Şeyh Şânî ve Nâbî'nin yanısıra Muhammed Dörtbudak, Siraç Sümen...
Zâhir ve Zâki isimli iki şairin de varlığı bilinmektedir. Âşıklık geleneğini devam ettiren Şan11urfalı halk ozanları
18. Yüzyılda Fânî (1738-1800), Hafız Ömer Ferdi (1760- mızın en tanınmışları ise şunlardır:
1825), Nüzhet Ömer (- 1776), Nâfî (?), Sânî (?) gibi isimlere Halfetili Ali Çevik, Dertli Divani, Veli Aykut, Mehmet
rastlıyoruz. Bunlardan Nüzhet Ömer ünlenmiş, İstanbul'a gi Acet, Kadir Gedikhanlıoğlu, Mehmet Batur.
derek ünlü vezir Koca Ragıp Paşa'ya intisap etmiş hâkirnâne
edalı şairlerdendir.
MAHALLİ GAZETELER
S.NO GA7F.TF.NİN KURULUSU SAHİBİ YAZI İŞLERİ BASKI YAYIN
AD I MÜDÜRÜ CESİDİ PERİYODU
MAHALLİ TELEVİZYONLAR
TFI F V İZ Y O N U N A D I KURULUSU SAHİBİ YAYIN A l A N I YAYIN SÜRFSİ
MAHALLİ RADYOLAR
S.NO RADYONUN KURULUSU SAHİBİ YAYIN YAYIN
AD I ALAN I SÜRESİ ISaatl
BEHÇET ARABİ
1889 yılında doğdu. Arabizade H am it Bey'in tek
e v la d ıd ır. 13 - 14 y a ş la rın d a H a lil- ü r Rahman
Medresesi'nde Ahm et Vefik Efendi'den hat dersleri ve
akabinde icazet aldı. Ü ç çocuk babası iken seferberlik
te askere alındı. M edine'de 5.5 sene askerlik yaptu
M edine'de bulunduğu sırada Peygamber Efendimiz'in
makamına İstanbul'dan gönderilen yazıları işledi ve
kendi yazılarından yazdı. Bu hizm etinden dolayı ken
disine Peygamber Efendim izin Sakal-ı Şerifleri hediye
edildi (Bu Sakal-ı Şerif halen Urfa Çarkoğlu Kardeşler
Cam isi'nde muhafaza edilm ektedir.)
Askerlik dönüşü Urfa'daki bazı mekteplerde meşk 206. "Ve Hüve Âla Külli Şey'in Kadir" Hattat: Behçet Arabi
verdi. Bugün U rfa'nın bütün cam ilerini, çok sayıda ev
137 Ş a n l ı u r f a '9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
ŞANLIURFA'DA
ur
VAKIFLAR
S a b r i K ü r k c ü o a lu
Yardı mİ aş m a ve dayanışm a
düşüncesinin Türk toplumunda en teş
kilatlanmış şekli vakıflardır. Tarih bo
yunca kurulan bir çok vakıflar; sosyal,
ekonomik ve kültürel alanlarda toplu
mun refahı için önemli hizmetlerde
bulunmuşlardır.
Arapça bir kelime olan vakıf; kişi
nin taşınır veya taşınmaz mallarını
kendi isteğiyle şahsi mülkiyetinden çı
karıp, hayır ve hizmet gayesiyle yine
kendisi tarafından belirtilen şart ve hiz
metlerin yerine getirilmesi için ebedi
20 7. E y y ü b i M e d re s e s i (V a k ıfla r Ş u b e M ü d ü rlü ğ ü )
olarak tahsis etmesidir.
bepten kendi hüsn-i rızası ile işini oğlu tarafından kurulmuştur.
Vakıf kuran kişiye vakfeden, vakfın na devr etmek istediğini bildirir. Aynı
hangi şartlara göre yürütüleceğini be ŞANLIURFA'DAKİ MAZBUT
şartlarla evladına vazifesinin verildiği VAKIFLAR TESİS TARİHLERİYLE
lirten yazılı belgelere de vakfiye denil berat kaydından anlaşılmaktadır. Bu
mektedir. Vakfiyeler aynı zamanda BİRLİKTE ŞUNLARDIR
vakıf şu anda mazbut vakıf olarak
k ü ltü rü m ü z ü y a n s ıta n b ilg ile r 1-284 Tarihli Mevlid-i Halilürrahman Zaviyesi
Vakıflar Şube Müdürlüğünce idare edil
açısından çok önemli belgelerdir. mektedir. 2-775 Tarihli Emir Mencek ibn-i Abdullah
V a k ıfla rı id a ri yö nd en şu bö 3- 786 Tarihli Cami Kebir (Ulu Cami)
903 Sayılı Kanunla Kurulu Yeni
lümlerde inceleyebiliriz.
(mülhak) Vakıflar: Vakıf senedinde be 4- 884 Tarihli Kadızade Mehmet RehaVioğlu
Mazbut Vakıflar: Bunların idaresi lirtile n şartlar gereği oluşturulan Seyyidi Ali
doğrudan doğruya Vakıflar Genel m ütevelli Heyetince iuare edilir.
Müdürlüğü'ne aittir.Vakıf emlâkleri, 5- 939 Tarihli Şeyh Mahmut oğlu İbrahim
Denetim diğer mülhak vakıflarda oldu
mahalli vakıflar müdürlüğünce kiraya ğu gibi Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne Mahmud Ahmet
v e rm e ve ya iş le tm e y o lu y la aittir. 6- 939 Tarihli Allahverdi oğlu Haşan Efendi
değerlendirilir. Temin edilen her vakfın
Yukarıda zikredilen mazbut ve 7- 948 Tarihli Kanuni Sultan Süleyman Han Bin-i
geliri o vakfın vakfiyesinde yazılı şart
mülhak vakıflarda kendi aralarında Sultan Selim
ve gayeye sarfedilerek vakıf şartı yerine
hayrat nev'inden vakıflar ve akar
getirilir. 8- 972 Tarihli Ahmet Oğlu Hacı Hamza
nev'inden vakıflar olmak üzere ikiye
Mülhak Vakıflar: Vakfiyelerinde ya ayrılır. 9- 973 Tarihli Hoca Şakir Efendi Bin-i Halil Efendi
zılı, vakfeden tarafından ileri sürülen Hayrat Vakıflar: Doğrudan doğruya 10- 976 Tarihli Behram Paşa
şartlara haiz vakıf evlatları tarafından hayrattan olan vakıflardır. (Cami, 11-1018 Tarihli Şah Hüseyin-Hacı Yusuf Bin-i
idare edilen vakıflardır. Bu vakıfları Mescit, Hastane, Medrese, Kütüphane, Hacı Haşan
idare edenlere mütevelli adı verilir. Türbe, Çeşme, Sebiller, Sarnıçlar,
Mütevelliler vakfeden adına vakfiye 12- 1030 Tarihli Abdülfettah Bin-i Şaban
Kuyular, Göller, Mezarlıklar, Mer'alar,
şartlarına göre vakfı idare ederler. Her Köprüler, vb) 13- 1048 Tarihli El'emir Ebülcevat Mencik (Şeyh
yıl yapmış oldukları faaliyetleri Hayatı Harrani) Mezarı
Akar Vakıflar: Vakfiyedeki hayır
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından
şartlarının ifası için gelir getirecek ev 14-1100 Hâce Fatma Bint-i Elhac Mehmet
d e n e tle n ir. Bazı v a k fiy e le rd e
m ütevelliler hizm etlerinden dolayı safta olan (ev, dükkan, bina, arazi, ar 15- 1105 Tarihli Şilikçizade Mustafa Ağa ibn-i
sa, v.s.) vakıf emlakleridir. Mehmet (Şirikçi)
vakıftan ücret de almaktadırlar. Bu va
kıftaki idarecilik, vakfiyesinde belirtil Şanlıurfa'da en eski tarihli vakıf 16-1105 Tarihli Velibey
mek kaydıyla babadan evlada intikal 284 tarihli Mevlid-i Halilürrahman za-
viyesi'dir. 17-1108 Tarihli Abbasiye
edebilmektedir.
Şanlıurfa çok sayıda vakıf ve vakıf 18-1122 Tarihli Rakka Valisi Yusuf Paşa
Buna örnek olarak Urfa'daki 786
ta rih li Cami Kebir Vakfıyla ilg ili eserlere sahiptir. Geçmişte ve bugün 19-1123 Tarihli Doğancızade Maksud Bin-i
başbakanlık Osmanlı Arşivinde bulu vakıf hizmetlerinden bir çok sahada ya Osman
nan 19 Rebiülahir 1118 (1 Ağustos rarlanılmıştır. 20-1125 Tarihli Siverek'te Hüseyin Çeribaşı
1706) tarihli bir dilekçede; Cami kebir Ş a n lıu rfa 'd a V a k ıfla r Şube
21- 1126 Tarihli Divan Efendisi Abdurrahman
(Urfa Ulu Cami) vakfı mütevellisi olan Müdürlüğü'nde kayıtlı toplam 180 ad.
vakıf bulunmaktadır. Bunlardan 130 Efendi ibn-i Süleyman Efendi
zat, yaşının ilerlemesinden dolayı hak-
kiyle vazife yapamayacağından bahs adedi mazbut, 15 adedi mülhak, ve 35 22- 1128 Tarihli Aynızeliha Binti Hâcı Ali
ederek adı geçen vakfın idareciliğinin adedi yeni vakıftır. Bu vakıflar toplum 23- 1130 Tarihli Elhaç Ali ibn-i Mehmet (Şeker
evladiyet şartına bağlı olduğunu bu se daki her kesime mensup olan insanlar
1 38 Sıa n h u r f a '9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
Ş u ık a v T a s a v v u f M ü z iğ i T o p lu lu ğ u
140 Ş a n l t u r f a '9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İ Z M
3- İhlasiye Camii Vakfı (1979): 1 taç öğrencilere yardımda bulunmak, 6- Hilal Eğitim Vakfı (1991)
adet dükkanı vardır. 1994 yılına kadar başarılı öğretim üye ve elemanları ile 7- M illi Gençlik Vakfı
vakfeden kişinin tasarrufunda olup, bu ö ğ re n c ile re ö d ü lle r ve rm ek, Üni
tarihten sonra idaresinin Vakıflar Şube versiteye bağlı araştırma kuruluşları aç ŞAN LIU R FA'DAKİ
M üdürlüğü'ne devredilmesi şartı mak, başarılı öğrencilere burslar
VAKIFLARIN EMLÂKLERİ
vardır. Ve geliri ihlasiye Camii'ne sar- sağlamak, kültürel faaliyetleri destekle
mek, Üniversitedeki yatırımlara katkıda Urfa merkez ve ilçelerinde idaresi
fed ilecektir
bulunmak, araç gereç almak ve bu ko V a k ıfla r Şube M ü d ü rlü ğ ü 'n c e yü
4- Harran Üni. İlahiyat Fakültesini
nularda çalışmalar yapmaktır. rütülen mazbut vakıfların 84 adet hay
Güçlendirme Vakfı (1989): Şanlıurfa
İlahiyat Fakültesi'nin güçlendirilmesi 8- Bediüzzaman Eğitim Kültür verat nev'inden (cami, mescit, medrese,
Sanat Vakfı (1993): Vakfın amaçları; türbe, v.s.) emlaki bulunmaktadır.
için faaliyetler yapmak amacıyla kurul
m illi, nanevi, ahlaki değerlere sahip in Bunlardan 64'ü camidir. Mazbut vakıf
muş ve bu amaç doğrultusunda çalış
malarda bulunmaktadır. san yetiştirmek, eğitmek fertler arasın lara ait 706 akar nev'inden emlak bu
da sevgi ve işbirliğini arttırmak lunmaktadır. Mülhak vakıflara ait 535
5- Şanlıurfa İli Kültür Eğitim Sanat
beraberliği temin edici her türlü faali akar nev'inden ve 3 hayrat nev'inden
ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV) -(1990): yetlerde bulunmak, İslam büyüklerinin (cami) emlak bulunmaktadır. Merkez
25 Aralık 1990 tarihinde Şanlıurfa şahsiyetlerinin fikirlerini ve eserlerini ve ilçelerde vakıfların toplam 1.328
V a lis i T. Z iy a e d d in A k b u lu t baş araştırıp neşretmek, bu amaçlar doğ emlâki bulunmaktadır.
kanlığında Şanlıurfa'nın ta rih i, kül rultusunda özel okullar açmak, konfe
türel, sanat eserlerini bulup ortaya ranslar, seminer ve toplantılar VAKIFLARIN HİZMETLERİ
çıkarmak, bu maksat doğrultusunda düzenlemek, maddi imkansızlık içinde Urfa'da camiyi inşa edip vakfeden
konferans, sempozyum, panel, kongre, bulunan öğrencilere burslar vermek,
seminer, sergi, anma günleri ve benze hayır sahibi caminin masraflarını karşı
kütüphaneler açmak, araştırma ve ince
ri faaliyetler düzenlemek, iştirak et lamak üzere çeşitli emlak ve gelir geti
leme çalışmaları yapmak, gençliğe y ö
mek, maddi ve nanevi katkılarda ren mallarda vakfetmiştir. Bu camilerde
n e lik ya rış m a la r, ş e n lik le r
bulunmak, korunmaya değer kültür, ta görev yapanlara vakıf gelirlerinden üc
düzenlemek, toplantı salonları açmak,
biat ve sanat varlıklarını korumak ve nişan, düğün, sünnet merasimlerine ret verilmesi de düşünülmüş ve bu
ta n ıtım ın ı sağlam ak p ro je le r ha yardımlarda bulunmaktır. h iz m e tle rin devam etmesi sağlan
zırlamak, Şanlıurfa ilinin tarihi ve kül mıştır. Aynı zamanda vakıf gelirlerin
türel değerlerinin yaşatılması ve C- Şanlıurfa'da Şubesi Bulunan
den vakıf eserlerinin tamirleri,
tanıtılması için gerekli araştırma ve Vakıflar
bakımları yapılarak devlet bütçesine
derleme çalışmaları yapmak, bu alan 1- Hak Yol Eğitim Kültür Vakfı yük getirilmemiştir. Bazen vakfedilen
da yapılan çalışmalara maddi ve ma (1985) bir emlakten gelir elde edilmesi için bir
nevi destek sağlamak amacıyla takım insanların çalışması gerekmekte
kurulmuştur. 2- PTT Personeli Emeklileri Dul ve
Yetimleri Sos. Yrd. Vakfı (1985) dir ve bu insanlar çalışmalarından do
6- Sosyal Y a rd ım la şm a ve layı ü cre t a la ra k a ile le r in i
Dayanışma Vakfı (1986): Şanlıurfa 3- Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı geçindirmektedirler, (zirai bir arazinin
merkez ve ilçelerinde toplam 11 adet (1987) işletilmesi gibi)
tir. 1986 yılında Türkiye genelinde ku 4- Türk Kadınını Güçlendirme ve Şanlıurfa'da vakıflar; dini, sosyal,
rulmuştur. illerde Valiler, ilçelerde Tanıtma Vakfı (1987) kültürel, ekonomik, tıbbi konularda çe
kaymakamlar vakfın başkanıdırlar.
5- Hancıoğlu Eğitim ve Kültür şitli hizmetler vermiş ve bu hizmetlerle
Mütevelli heyetçe idare edilmektedir
Vakfı (1988) diğer müesseselerin de gelişmesine yar
ler.
dımcı olmuşlardır
Vakfın küruluş amacı; fakru zaruret
içinde ve muhtaç durumda bulunan
vatandaşlara yardım etmek ve sosyal
adaleti pekiştirici tedbirler alarak gelir
dağılımının adilane bir şekilde tevzi
e d ilm e s in i sa ğlam ak, sosyal yar
dımlaşma ve dayanışmayı teşvik et
mektir.
7-Harran Üniversitesi Güçlendirme
Vakfı (HÜGEV) (1993) : Harran Üni
versitesinin güçlenmesine yö n e lik fa
aliyetlerde bulunm ak amacıyla
kurulmuştur. Vakfın Başkanı Harran
Üniversitesi Rektörüdür.
Harran Üniversitesi bütçesinden
karşılanamayan öğretim , eğitim
araştırma ve yayın konularındaki ihti
yaçları sağlamak, öğretim Üyelerine
maddi ve manevi imkan sağlamak,
Harran Üniversitesinde yardıma muh
277 .
Y e rle ş im m e rk e z i o la r a k
M illattan önceki dönem lere uzanan
bir tarihe sahip olan Şanlıurfa, fo lk
lor yönünden de aynı tarihlere ka
dar uzanan bir seyir takip eder.
Bugün engin ve derin bir fo lklo r hâ
zinesi olan Şanlıurfa'da yapılacak
araştırma ve derlem elerin Şanlıurfa
folkloru hakkında daha ayrıntılı b il
giler vereceği gibi şu andaki fo lk lo
213. Sıra Gecesinde Müzik
rumuza daha değişik boyutlar
Bunların tamamını yazmak taktir ker ve hayvanların göz kulak ve
g e tire c e k tir. T arih seyri iç in d e
e d ilir ki çok kapsamlı bir çalışma b u r u n la r ın a g ir e r e k h e p s in i
b irç o k ko n u la rd a o ld u ğ u gib i
konusudur, bu bölüm de bunlardan püskürtür. N em rut güç bela kendisi
Şanlıurfa folklorunda da değişmeler
ancak önem li gördüğümüz birkaç ni odasına atar ve kapıyı, bacayı ve
ve gelişmeler olm uştur.
konuyu ele alıp sizlere Şanlıurfa bütün delikleri kapatarak saklanır.
C um huriyet dönem indeki kültür folklorundan bir demet sunmaya ça Topal b ir sivrisineğin, A lla h 'a
değişimleri sınırlı da olsa bu alanda lıştık. "Yarabbi ben gazaya yetişemedim.
da etkisini göstermiş, kültür hayatı Topallığım mani oldu" diyerek yal
mızda yeni kurum lar yerini almış, URFA ADI VE varması üzerine, Allah da ona "Seni
kültür hayatımızın önem li unsurla de N em rut'un helakine m em ur et
NEM RUT EFSANESİ
rından giyim kuşam, gelenek ve gö tim , git onu bul ve helak et" diye
renekler gibi fo lklorum uzun birçok Urfa'da yüzyıllar önce Nemrut em ir buyurur. Bu topal sinek
konularında değişiklikler olmuştur. isminde bir hükümdar yaşarmış. N em rut'u bulur ve odasının anahtar
Nemrut çok zalim ve A llah 'a isyan d e liğ in d e n g ir e r e k s a ld ır ır .
GAP projesine bağlı olarak son eden biriymiş. N em rut'un burnundan girerek bey
yıllarda Şanlıurfa'daki nüfus artışı, nini kemirmeye başlar. N em rut ba
Ş a n lıu r fa 'd a k i k ü lt ü r d e ğ iş im i Allah, N em rut'un zayıf bir kul
şının ağırısından kurtulm ak için
sürecini hızlandırm ış ve bu süreç olduğunu göstermek için en aciz
türlü çarelere başvursa da kurtula
artarak devam etmektedir. mahluklarından sivrisinekleri kendi
m az. Bunun ü z e rin e keçeden
s in e g ö n d e r e c e ğ in i b ild ir ir .
yaptırdığı tokm aklarla başına vur
Bugün, sıra gecesi, dağ yatısı, Nem rut'ta harp etmek için ordusuy
durmaya başlar. Bu - tokm aklar
düğün, nişan, gelin hamamı gibi la karşı çıkar isede sivrisinekler as-
birçok gelenek bütün canlılığıyla
yaşamaktadır. Sanayileşme, nüfus
artışı ve te kno lojinin gelişmesi, bu
gün m evcut olan birçok geleneğin
yok olmasına, b ir kısmının da değiş
mesine neden olacaktır.
ŞAN LIURFA'DA
GELENEKLER
Şanlıurfa'da günlük hayat o lduk
ça renkli ve canlıdır. U rfalılar'ın
sosyal ve günlük yaşantılarında,
başka y e r le r d e o lm a y a n ,
g ö rü lm e y e n ö z e llik ve m o tifle r
vardır. G ünlük hayattaki gelenekler 215. Dağ Gezme ve Yatı Geleneği
çoğu 4<ez mevsimlere göre şehir
S ö zg e lim i k ö fte y a p ıla c a k ise, Odada oyunlar oynanır, saz.çalınıp
merkezi ile kırsal kesimdeki hayat
köuteyi en iyi yoğurabilen yoğurur. türküler ve gazeller söylenir. Sohbet
arasında fa rklıkla r gözlenir. G ünlük
Köfte olunca ayran mutlaka olur. edilir, hatıralar anlatılır ve kitaplar
hayatı genel bir çerçeve içerisinde okunur. Oda genelde her gece açı
Yemekten sonra da tatlı yenir.
temel özelliklerine göre ele almak lır. Bilhassa yağm urlu ve soğuk kış
daha doğrudur. Gerek yemek ve gerekse tatlılar
günlerinin pazarlarında oda alemle
mutlaka evde yapılır. Çarşıda pek
ri çok güzeldir. Pazar günleri hava
Sahaniye yapılmaz ve çarşıda yaptırılan ye
açık ve kıra gitmeye uygunsa oda
mek ve tatlıya da sofrada itibar e d il
Şanlıurfa'ya özgü b ir toplantı ve arkadaşları hep birlikte kıra giderler.
mez. Bazı evlerin kendine özgü,
eğlence b içim id ir. Genelde orta yaş meşhur yemek ve tatlıları vardır, iyi Bu bir köy olabileceği gibi, bahçe
arkadaşlar arasında yapılır. Kaç kişi de o labilir.
hazırlanmış yemek ve tatlı getiren
arasında olacağına dair kesin bir ku önce m ethedilir, iltifatlar yağdırılır, Bazı odalar devamlı olur. Yani
ral yoktur. Sahaniye gezecek arka gururu okşanır ve sonunda da ödül yaz kış devam eder. Böyle odalarda
daşların çok samimi ve akran (!) olarak bir ziyafet yüklenir. m u tfa k m a lz e m e le r i, y e m e k
o lm a s ı g e r e k ir . S a h a n iy e 'd e takımları ve küçük bir kiler de bulu
arkadaşlıklar daha da pekişik ve Oda Geleneği nur. Kilerde yağ, bulgur, salça tuz,
ile rle r. S ahaniye g e zm e le ri ge biber, baharat p irinç gibi yiyecekler
Oda, sıra gecelerine çok benzer.
nelde kış a yla rın d a , ö z e llik le bulunur.
Aynı çevrenin arkadaşları belirli bir
Ramazanlarda olur. Belirli b ir arka
yerde bir oda veya bir daire tutar ve Bağ-Bahçe-Dağ Gezme ve Yatı
daş grubu ya b e lirli bir yerde, bir sererler. Sergi için gerekli eşya ve Geleneği
odada toplanırlar, ya da herbirinin malzemeleri ya çarşıdan ortaklaşa
evinde sırayla birer gece toplanırlar. Bağ, bahçe dağ gezme ve yatma
a lırla r, ya da herkes e v in d e n ları U rfalı'ya özgü bazı ö ze llikle r ta
Üst üste her gece o labilileceği gibi, birşeyler getirir. Bir de işleri yapa şır. Kırlara bahar ve yaz aylarında
gün aşırı ya da haftada 2-3 gece de cak, etrafı temizleeycek bir adam g id ilir. Kişi sınırlaması yoktur. 5 ila
yapılabilir. tutarlar. Odanın bütün giderleri or 20 arkadaş arasında değişir. Yatıya
Sahaniyede genel ku ra l, her taklaşa ödenir. ya devamlı, ya da b ir-iki geceliğine
kesin evde p iş irile n yem ekten Odada Cumartesi öğleden sonra g id ilir. Devamlı gidenler, daha do
to p la n ıla c a k yere g e tirm e s id ir. ve Pazar günleri oturulur. Odaya nanımlı giderler, gidecekleri yere
Sözgelimi, arkadaş grubu 8 kişiyse hergece belirli bir saatte gelinir. önce halı, k ilim , keçe ve hasır gibi
o gece sofraya 8 çeşit yemek konul Orta hizm etini gören adam, daha ye re s e rile c e k le rle y a ta k la rın ı
muş olur. Sahaniyede bazen ye evvel gelir. Tem izliği yapar, manga götürürler. Geceleri soğuk olacağı
m e k le r ve ta tlıla r , a rk a d a ş la r lı ya da sobayı yakıp odayı ısıtır. gibi kürkler de unutulm az. Ayrıca,
arasında taksim e dilir. 8 kişi 2 gruba Acı kahveyi hazırlar. Nargile iç e n g e re k li m u tfa k m a lz e m e le r i,
da ayrılabilir; 4 kişi bir gece, diğer 4 le rin n a rg ile le rin i te m iz le r. mangal, kebap için şiş ve köm ür de
kişi de başka bir gece yapar. Odaya, sahaniye usulü yemek geti- götürülür. Yatıda genellikle 1-2 gün
Sahaniyede yemek, genelde yer sof r ile b ilin d iğ i g ib i h a ra fa n e de kalınabilir. Bir ay ve daha fazla ka
rasında yenilir. Ev sahibi-m isafir ay yapılarak çeşitli yemekler ya da çiğ- lan gruplar da olur. Kalma süresi,
rımı yoktur. Herkes ev sahibi gibi köfte yapılır ve yenir. Odadaki ye arkadaş grubunun durum una göre
hizm et eder, sofrayı hazırlar. mekleri yemek yapabilenler yapar. değişir.
1 44 Ş a n l ı u r f a '97 K Ü LTÜ R ve TU R İZ M
Cumartesi ve Pazar günleri de ha çok dar g elirliler arasında yapılır. Yemeğe m isafirler gruplar halin
vamlı kalınır. İş günlerinde ise, sa H are fe n e d e y a p ıla n m asrafda de alınır. Yemekten sonra ise yine
bah e rk e n d e n şe hire g e lin ir , yapılır. Harefenede yapılan masraf acı kahve ve sigara ikram edilir.
akşamları dönülür. Yemek ya sıray ları bölüşmek esastır. Tüm masrafla
la yapılır, ya herkes elinden geleni rı bir ya da iki kişi yapar. Sonra KİRVELİK
yaparak ortaya koyar, ya da yemek bölüşülür.
Türk toplum unda kirveliğin yeri
pişirmesini b ilenler devamlı yemek
Harafene gündüz olabileceği gi ve Önemi büyüktür. Urfa'da ise kir
yapmayı üslenirler. Her grup bir
bi gece eğlencelerinde de olur. velik çok daha başka anlam lar yük
adam tutar. Bu adam etrafı tem izler,
lenir, derin bağlar kurar. Oğlunu
bulaşıkları yikar, ateş yakar ve gere SÜNNET D Ü Ğ Ü N Ü sünnet ettirecek ya da evlendirecek
kirse şehre giderek malzeme ve y i
ailenin kirvesi yoksa, aile reisi çok
yecek satın alır. Ulaşım ve yük Sünnet düğününde yine küvre
iyi düşünerek, ailenin kirveliğini ya
taşıma aracı genellikle ya bir mer denilen vekil vardır. Küvre sünnet
pacak uygun b irisini bulur, seçilen
kep, ya da bir beygirdir. olacak çocuğu veya çocukları kuca
adaya kirve lik önerilir. Aday genel
ğına alarak sünnet ettirir.
G e c e le ri s a z la r, c ü m b ü ş le r likle öneriyi kabul eder. Zira, kirve
çalar, davudi sesliler gazel ve türkü Sünnet düğününden birkaç gün lik, bir onur ve itibar meselesidir.
ler okur. Bu gazel ve türküler etraf önce, gelecek olan misafirlere ve ril
Kirvelik kabul edilmişse, kirveye
taki komşu gruplardan duyulur. mek üzere yemekler hazırlanır.
uygun b ir hediye gönderilir. Bu ço
Duyanlar da, gazel, türkü ve hoyrat Sünnet düğününün belli başlı yeme
cukların sünnetine ya da delikanla-
lara cevap verirler. Bu hallerde ba ği yörede tirit denilen yemektir.
rının evlenmesine işarettir. Kirve
zen iddialaşm alar olur.Karşılıklı
Sünnet düğününden bir gün ön hediyesini hoşnutlukla alır. Sünnet
söylemeler sabaha kadar devam
ce sünnet olacak çocuk at, atlı ara sözkonusu ise, çocukların sünnet el
eder.Dağlarda yatıya kalmak çok
ba, otom obil v. s. binek hayvanı biselerini yaptırır; evlenme ise, dü
eski bir gelenektir. G itm enin, kal
veya vasıtalardan biriyle şehirde ğün, süpha, hamam yemeği ve
manın, yemek hazırlam anın, yemek
gezdirilir. G enellikle Dergâh deni diğer törenleri üstlenir. Düğünde
yemenin, oturm anın ve eğlenmenin d a m a d ın e lb is e s in i g iy d ir ir .
le n İb ra h im H a lil C a m ii'n e
bir adabı vardır, adaba uymayanlar, Düğünde damadın yanıbaşında bu
götürülerek buradaki kutsal sayılan
taşkınlık yapanlar gruptan uzaklaştı lunur ve süpha ziyafetinde damat
suyla yüzü yıkanır ve içirilir.
rılır. ile beraber tahtta oturur. Aşçıya, da
Sünnet yapılacak günün (genel
Bir ya da iki geceliğine yatıya gi vulcuya, berbere, kahveciye ve ge
de pazar) sabahı erken saatlerde m i
d e n le r ise ya C u m a , ya da reken yerlere damat ile b irlikte bol
safirler toplanırlar. Sünnet olacak
Cumartesi akşamı gidip Pazar akşa bol bahşiş verir. Damadın gerdeğe
çocuğu küvre kucağına alarak s ü n
mı dönerler. konulmasında bulunur. Düğünden
n e t y a p ıla c a k m a s a n ın yanın
sonra, uygun bir hediye ile evli çifti
Geçmişte kadınlar da kıra gider daki yerde oturur. Sünnet a n ı n d a
ziyarete gider.
lerdi. Çarşamba ve Cumartesi gün u y u 'ş t u r u c u iğ n e yapılm adığın
leri öğleden sonraları genllikle aile dan, sünnet olacak çocuk acıyı duy K ir v e , a ile n in k ir v e s id ir .
fertleri, komşu ya da akraba aile eş masın diye sürekli ağzına şeker ve G enellikle kendisine, "Kirve" diye
liğinde giderlerdi. Kadınların g ittik lokum konur. Hazırlanan yatağına hitap e dilir. Kirve ile kirve olunan
leri gezi yerleri günüm üzde artık yatırılır. aile arasında çok sıkı ilişkiler kuru-
iskan sahaları oldu, gecekondulalar-
la kaplandı. Kadınlar genellikle çiğ-
köfte ile giderler; bazen de e v d e
y a p t ı k la r ı y e m e k le r i götürür
lerdi. Ö z e llikle erkeklerin gittikleri
başlıca dağ ve diğer mesire yerleri
şunlardır: Kanlı Mağara, D elikli
Mağara, Şeyh Maksut, ipek
M ağarası, M erkefe, Top Dağı,
D i p Kar 11k, K a rlık la r, D ev Teşti,
Halepli bahçesi, Karaköprü, Cavsak
su ve Zeytinlik.
Harefene
Harefene akran ve samimi arka
daşlar arasında olur. V a rlıklılar ve
gençler harefeneye pek itibar et
mezler. Bu bakımdan harefene da
216 . Sosyal Yardımlaşma Vakfınca Sünnet Ettirilen Çocuklar
145 Ş a n l ı u r f a ’Q7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
lur. bu ilişki, kan bağı kadar yoğun
ve güçlüdür. İki aile artık b irb irin
den kız alıp vermez. Kirvenin say
gınlığı ve otoritesi tartışılmaz.
Kirvelik, babadan oğula geçer. Eğer
arada çok önem li b ir poblem çık
maz ise, kirve lik bağı asla kopmaz,
devam eder. Beş-on kuşak öteler
den gelen kirve likle r vardır, kirve
nin oğlu olm az ise , kendisinden
sonra, kirvelik de noktalanmış olur.
ŞANLIURFA
FO LK LO R U N D A SIRA
G ECESİ GELEN EĞ İ
A b u z e r A k b ıv ık
146 Ş a n h u r f a ’9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
Ş a n lı u r f a 'd a m u s ik in in geliş başlanır. NOTLAR: /
mesinde, gençlerin yetişmesinde 1. T e n e k e c i M a h m u t G ü z e lg ö z 'le yap ılan
Çiğköfte yendikten sonra tatlılar d e rle m e le rd e n
böylece m usikim izin nesilden nesi-
gelmeye başlar. Tatlı olarak dışarıda 2 . A b d u lla h B a la k 'ı n Ş U R K A V 'ı n dü
le aktarılmasında sıra gecelerinin ze n le d iğ i 10 O cak 1992 ta rih in d e
y a p tırıla n k a d a y ıf veya evde
büyük etkisi olm uştur. Sıra gecele Ş a n lıu rfa 'd a ya p ıla n "S ıra G e c e s i" p ro g ra
yaptırılan katmer, cennet çamuru, m ın d a ki a ç ık o tu ru m d a ' y a p tığ ı k o n u ş m a
rinden yetişen Urfalı sanatçılar ün
şıllık, hırtlevik gibi mahalli tatlılar dan
kazanarak m em leketim izi en güzel m is a firle re ikra m e d ilir . Kadın 3. H a ş a n H a yırlı'n ın a. g. k.
şekilde temsil etmektedirler. sıralarında palıza, küncülü akkıt, 4. Ş a n lıu rfa V alisi T. Z iy a e d d in A k b u lu t'u n
a. g. g e c e y i a çış k o n u ş m a s ın d a n
M ü zik faslı rast veya divan ma zingil, bastık, çekçek, sucuk ve kes
5 .Diş D o kto ru O sm a n B e n g is u 'n u n a .g .k
kamından başlar, hicaz, uşşak gibi me gibi mahalli tatlılarında verildiği
6. S am i B a rla s'ın a. g. k.
makamlar geçildikten sonra kürdi olur. Tatlının yanında çeşitli meyve 7. N aci İp e k 'in a. g. k.
makamında son bulur. Bu şekilde ler de misafirlere ikram edilir. 8. Ş a n lıu rfa 'n ın S ıra G e c e le ri ve Y a tılı Kır
G ü n le ri, A ra ş tırm a yazısı, C e m il G ü lse re n ,
şarkı, türkü, gazel ve hoyratın söy Sıra g e c e le rin in en b ü y ü k İçel K ü ltü rü D erg isi, E ylül 19 91, S a y ı : 17
lendiği, sırasıyla birçok makam ge ö z e llik le rin d e n b ir i de sıranın 9. A cı K ahve : Y ö re d e b u n a “ M ırra" de nir.
çilir. Geçilen makamların sayısı başladığı ilk gece kararlaştırılan ye
gecenin durum una göre değişebilir. mek ve tatlıdan başka herhangi bir 218. Sıra Gecesinde Sofra
M üzik faslında söylenen şarkı, tür çeşidin çıkarılmamasıdır. Mesela,
kü, gazel ve hoyratlar, belli b ir ma ilk sırada çiğköfte ve kadayıf karar
kam seyrini takip eder, buna "Urfa laştırılmışsa bütün sıra arkadaşları
Makam Geleneği" denir. Eskiden bu kurala uymak m ecburiyetinde
makam geleneğine çok ehemm iyet dirler. Buna uymayıp bir çeşit daha
v e rilir ve m utlaka o sıraya göre mü fa z la y a p a n k iş in in s ıra s ı sayıI-
zik icra e dilird i. Bugün ancak b ir mayarak cezalandırılmış olur.
iki grup ta ra fın d a n bu gelenek Bunun nedeni gelir düzeyi farklı
ya şatılm aya çalışılmaktadır. olan sıra arkadaşları arasında bir
eşitlik sağlamak, sıra gezenleri ye
M ü zik faslı bitince oyun oyna
mek çeşidi çıkarma yarışına sokma
ma sırası gelir. Sıra gecelerinde ge
mak içindir. Yemekler yendikten
nellikle "Yüzük fincan" ve "Tolaka"
sonra acı kahve iç ilir, kısa bir m üd
oyunu oynanır.
det daha oturduktan sonra ev sahi
Oyun bölüm ü de b itince gece binden müsaade alınarak bir dahaki
de b ir h a y li ile rle m iş o lu r. hgıfta başka bir arkadaşın evinde o l
Arkadaşlardan biri sıra gecelerinin mak üzere sıradakiler evlerine dağı
baş yemeği çiğköfteyi yoğurm ak lır.
üzere hazırlıklarına başlar, elini
güzelce yıkar, daha sonra kendisi
ne yardım cı olm ak üzere b ir arka
daş alır ve çiğköftenin yoğrulacağı
leğenin önüne o turur ve m alzem e
leri kontrol eder, eğer tamamsa
yoğurm aya başlar. Ç iğköftenin
yoğrulması bitm ek üzereyken sof
rayı kurma hazırlıkları da tam am la
nır. Sofraya çiğköftenin yanında
yenilecek, m evsim ine göre nane,
hardal, marul, lahana ayrıca eşkili,
salata çeşitlerinden bostana veya
cacık, ayran ve yufka ekmek sofra
ya d iz ilir. Ç iğköfte hazır o lunca ta
baklara konarak servis yapılır, ev
sahibi ve yoğuranın sofraya gelm e
si beklenir, geldiklerind e hep b ir
likte "B ism illah" deyip yemeye 219. Sıra Gecesinde Fincan Oyunu
147 Ş a n l ı u r f a ’9 7 K Ü LTÜ R ve TU R İZ M
ERKEK G İYİM İ
GELENEKSEL Erkek giyim inde önü kapalı, göğ
222 .
19.yy. Sonu
Urfa Erkek
Kıyafetleri
(C.Kürkçüoğlu
Arşivi)
221.
148 Ş a n l ı u r f a '97 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
EVLENM E
ADETLERİ
E m in E rg iri
Urfa'da eski bir adet olan eşlerin
birbirlerini görmeden, görücü usulü ile
evlenmeleri eskisi kadar yaygın olma
makla birlikte bugün karşılaşılması
muhtemel bir evlenme şeklidir.
Bu evlenm e şe k lin i incelediği
mizde Urfalılar'ın örf ve adetlerine sıkı
sıkıya bağlı olduklarını görürüz.
Geleneklerine bu derece bağlı olmala
rının ise başlıca üç nedeni vardır.
1. Urfalılar'ın çevre illeri ile derin
bir ilgisi yoktur. Köklii ve kalabalık ai
lelerin bulunduğu bir yerleşim birim i
dir. Daha düne kadar Urfalı, kızını
başka illere gelin vermez ve Urfa deli
kanlısı dışardan evlenmezdi.
U rfa 'd a y a b a n c ıla ra "K er'ip",
dışarıdan evlenenlere ise "Keripten ev
lenmiş, kim bilir kimin nesini almış"
denilirdi.
2. Urfa, büyük ticaret ve sanayi
merkezlerine uzak, bir tarım ve hay
vancılık kenti olduğundan büyük yol
güzergahlarının birleştiği noktada bu
lunmamaktadır.
3. Bir kıyı şehri olmaması nedeniy
le yerli ve yabancı turistlerin hemen
hemen yok denecek kadar az olması
değişmeleri l^olay kolay kabul etmeme
sine neden olmaktadır. 223. Düğün Alayı Sulu boya: Yusuf Erkişi
1 50 Ş a n l t u r f a '9 7 K Ü LTÜ R ve TU R İZ M
nın kız evine gidip gelmesi hoş karşı hu okşayıcı renklerde kumaşlar atılır. DÜĞÜN
lanmaz, dini nikâh yapılmadığı için Buna da "Gelin Hası" denir.
Düğünün tarafların tesbit ettiği gün
birbirlerine görünmeleri, konuşmaları,
NİKAH ve yerde yapılmasına karar verilir.
yörenin örf ve adetlerine göre ayıp, di
N ikahı iki kısımda incelem ek Urfa'da evlenme düğünü denince akla
ni kurallara göre haram ve günah sayı
mümkündür. iki düğün gelir.
lır.
1. A vra t Düğürrü, 2. Erkek
Nişan merasiminin çevrenin adetle Resmi n ikâha yörede "Saray
Düğünü.
rine göre kız evinde yapılması gerekir. Nikahı" denir. Belediye sarayında ya
Oğlan evi tarafından birkaç kadın ni pıldığından bu şekilde isimlendirilir. Gerçekte bu iki düğünü ayrı ayrı in
şandan bir veya iki gün önce nişan Dini nikaha ise "Hoca Nikahı" denir. celememizin sebebi, avrat düğünü; kız
şerbetinin hazırlanması için kız evine evinin hanımları ile oğlan evinin ha
1. Resmi Nikâh : Türk Medeni
giderler. nımları arasında yapılır. Erkek düğü
Kanunu'na göre nasıl yapılacağı tarif
nü ise sadece oğlan tarafının akraba ve
Kız evi nişan iç in g e re kli ha edilm iştir. Uygulama yurdumuzun
tanıdıklarının katılmasıyla yapılır.
zırlıkları tamamlar. Nişan günü hazır bütün illerinde aynıdır.
Kız tarafından bir erkeğin yapılacak dü
lanan şerbetleri genç kızlar misafirlere 2. D in i Nikâh : D in i nikâh ya ğüne katılması ayıp sayılır.
servis yaparlar. pılmadan birkaç gün önce bütün akra
1. Avrat Düğünü: Düğün gününden
Hazırlanan bu şerbetten damat ba ve yakınları çağırmak için haber
bir hafta önce taraflar akraba ve kom
adayının da içmesi arzulanır. Bir süra veya davetiye gönderilir.
şulara indekçi aracılığı ile haberler
hi içerisine şerbet konur, üzerine be Yörenin adetlerine göre nikahın kız gönderip düğüne davet ederler. Düğün
yaz ipek bir mendil örtülür, mendilin evinde yapılması gerekir. Kız evinde sonbahar veya kışa rastlıyorsa patpat,
üzerine ise kırmızı bir kurdela ile oğla yapılmayan nikahlar ayıp, başkasının kavurga, ağzıyumuk, çekçek, bastık,
nın nişan yüzüğü bağlanır. evinde oğlanın nikâhının yapılması ise kesme, sucuk, v.s. yiyecekler götürülür.
Kız evinin tanıdığı yaşlı bir hanım oğlan evine hakaret sayılır.
Gönderilen indekçiler ev ev dolaşa
şerbeti alarak oğlan evine götürür, oğ Dini nikâh genellikle pazar günü rak düğün sahiplerinin yani kız ve oğ
lan da yüzüğü parmağına takar ve erken saatlerde yapılır. lan tarafının davetini sözle iletirler.
şerbetten içerek nişanlanmış olur.
Kız evinde, oğlan evinin göndermiş Haberi getiren indekçiye hanımlar bah
Nişan yapılan kız evinde gelin ada olduğu malzemeler şerbet yapılarak şiş verirler.
yı giyinip hanım misafirlere "Hoş geldi- hazırlanır. Nikah yapılacak günün sa Düğünün yapılacağı evin avlusu
yiz" diyerek misafirlerin yanında bahı hoca gelir ve kendisine ayrılan ye nun büyük olması gerekir. Amaç misa
oturur. re oturur. Kız tarafının tanıdığı bir fir çokluğu karşısında düğün
Kirve kızı tebrik ederek oğlan evi erkek kızın kendisine vermiş olduğu sahiplerinin mahcup olmaması içindir.
nin yaptırdığı yüzüğü onun parmağına sözlü akit vekâletnamesine dayanarak
Düğünün yapıldığı gün düğün evin
takar. Müzik dinlenir, sohbet edilir. söz sahibidir. Oğlan tarafından da bir
de hiçbir erkek bulunmaz, daha doğru
Mevsimine göre yiyecekler, içecekler erkek yine nikah için damat adına ni
su bulundurulmaz. Sadece evin dış
ikram edilir, nişan merasimi bittikten kahlanma yetkisine sahiptir.
kapısında bir erkek oturtulur. Bu da dı
sonra zılgıtlar çalınır, nikah ve düğün Hoca vekillerin hangisinin kızın, şarıdan gelecek bir haberi içeri kimseyi
günü kararlaştırıldıktan sonra misafirler hangisinin erkeğin vekili olduğunu so sokmadan yüksek sesle bağırmak veya
dağılır. rar." Daha sonra vekiller hocanın dua bir çocukla haberi hanımlara iletmek
Nişandan sonra pazar ve perşembe ve sorularından sonra "Vekâletim hesa görevini üstlenir.
olmak üzere haftada iki gün oğlan evi biyle aldım hellallığa kabul ettim" diye
Düğünde enstrüman çalanların hiç
tarafından kiralanan otomobillerle ge rek dini esaslara göre nikahı kıymış
birinin gözü görmez. Şayet kör çalgıcı
lin adayı ve hanım akrabaları şehirde olur.
bulunamaz, gözlü müzisyen getirme
gezdirilir.
İki tahta çakarlar
Arasından bakarlar
Daha yaşım küçükken
Biye nişan takarlar
hala hala heee...
Bu gezmeler nişan gününden nikah
yapılacak güne kadar fasılalarla devam
eder.
Nişanlanan erkek, kurban bayra
mında nişanlısına koç gönderir.
Boynuzuna kırmızı eşarp ve buna bağlı
bir çeyrek altınla süslenmiş olan koç
hediye edilir. Buna "Gelin Kurbanı" de
nir. Nişanlılık devresi yaz aylarına te
sadüf ederse, ki genellikle tesadüf
eder, oğlan nişanlısına bahçelerde özel
olarak hazırlanmış has gönderir.
Gönderilen hasın üzerine gözü ve ru
225. Düğünde Dörtlü Fasıl
zorunda kalınırsa hanımları görmeme derik, dörtlü degenek gibi mahalli olan damadın çamaşırları, damatlık el
leri için araya perde çekilip arkasında oyunlar oynanır. bisesi, terlik ve pijaması, çorap ve
oturtulur. Yaşlı bir kadın veya çocuk Bu oyunlardan dörtlü degenek oyu ayakkabısını almak üzere çalgıcılarla
aracılığı ile müzisyenlere isteklerini ile nu oldukça maharet isteyen oyunlar ol birlikte çala söyleye kız evine giderler.
tirler. Günümüzde azda olsa bu kural duğundan düğünün en görkem li Asbap getirmek için yola çıkan bu grup
geçerliliğini yitirmek üzeredir. bölümünü oluşturur. Erkek düğününün mahalle aralarından sokaklardan türkü,
Düğünlerin çoğu artık salonlarda yapıl yapıldığı evin çevresinden, damlardan mani söyleyerek geçerler.
maktadır. ve duvarlardan yüzleri bürüklü düğünü Yoğurt koydum dolaba
Düğünde genellikle "dörtlü men izleyen hanımlar ise zılgıt çalarak oyu Bögün başım kalaba
dil", lorke gibi mahalli oyunlar oyna na ve oyunculara heyecan ve hareket Küçücükken böyüttüm
nır. vermek için onları coştururlar. Seni vermem araba
Düğün esnasında . gelin oynatılır, Bu iki oyun sırasında düğünün da Kalaylı tas ayranı
gelin oynarken başına para çevrilir. ha da coşkulu devam etmesini isteyen Sürmeli göz hayranı
Çevrilen bu paraları düğünde hizmet düğün sahipleri ise başını yukarıya kal Seni doğuran ana
eden hanımlar nişanlı veya sözlü kızla dırarak kadınlara hitaben "Zılgıt çalmı- Eder çifte bayramı
rın başına çevirip "Ağbatı siye ola" der yanın gişisi öle" der. Bunun üzerine ellere vay...
ve yakınında bulunanlar da "Amin" di bütün kadınlar coşkulu bir şekilde zıl
gıt çalarlar veya misafirleri biraz kahka Kız evi ö n ü nd e s ö yle ne n tür
yerek tasdik ederler.
haya boğmak için "Zılgıt çalmayanın külerden sonra, damadın elbiselerinin
Düğüne yemek için getirilen yiye bulunduğu siniyi bir erkek işçi başına
cekler, düğüne bir süre dinlenmek için kaynanası öle" dendiğinde "İnşallah"
diyerek zılgıt çalmayanlar olduğu gibi, alarak mani, türkü söyleyerek yine ay
ara verildiğinde yenir. Gelenler birbir nı şekilde dönüp düğün yapılan eve ge
kaynanasıyla birlikte düğüne gelenler
lerine yiyeceklerinden ikram ederler. lirler. Düğün evinde daha önceden
Düğün öğlenden sonra başlar, gecenin ise ister istemez zılgıtla katılırlar.
hazırlanmış olan üstünde zeytin dalları
geç saatlerine kadar yaklaşık 7 - 8 saat Bir tarafta düğün ve eğlenceler de
ve dallara bağlanmış mumlarla bezen
sürer. vam ederken diğer tarafta davetliler miş "Güvegi Tahtı"ndaki mumlar yakı
için yemekler hazırlanır. Yörenin ye
2. E rke k D ü ğ ü n ü : D ü ğ ü n lır. Uzaktan düğünü seyreden hanımlar
m e kle rin i çok sayıda m isafire ha
gününden birkaç gün önceden bütün ise zılgıt çalarak olayı şenlendirirler.
zırlamak için usta aşçılar ve
misafirlere bir erkek işçi tarafından ha Damat ise düğün evinde boş bir
hizmetçiler tutulur. Düğünün bir anın
ber gönderilir. Düğün genellikle geniş odaya arkadaşları ile birlikte girer ve
da damadın yakın akraba ve arka
hayadı (avlusu) olan evlerde yapılır. getirilen çamaşırları ve elbiseyi giyer.
daşlarından birkaç büyük ve çocuklar
Düğünde; îkiayak, abravi, girani, daha önceden kız evinde hazırlanmış Odadan ceketsiz olarak çıkar ve kendi
U rfa B ib e ri (İs o t) ve K u ş la r
Sr
233. Ç iğ k ö fte M a lz e m e le ri ve K a d a y ıf
6. SAHANİYE
Sahaniye, sıra gezmesi gibi arka
daş grupları arasında sürdürülen bir
gelenektir. Sahaniye yapılacağı za
man arkadaşlar birbirlerine "Şu g ü
n ün g e c e s in d e s a h a n iy e m iz
v a rd ır , h a b e rin o ls u n " d er.
Belirlenen gecede herkes o gün
evinde pişen yemeklerden bir iki sa
han (tabak) toplanılan eve getirir.
2 3 5. Ç iğ k ö fte Y ap ılışı
158 Ş a n l ı u r f a '9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
ŞILLIK TATLISI
M alzem eler : 2 su bardağı un,
300 gr. ceviz içi, 600 gr. şeker, 3
yemek kaşığı sade yağ.
Derin bir tencerede 2 su bardağı
un, 4 su bardağı su ile akıcı hamur
kıvamına gelinceye kadar elle çırpı
lır. Sacın altı yakılır, hamurların ya
pışmam ası iç in sacın üzeri
yağlanır. Hazırlanan hamurdan bir
kepçe alınarak saca dökülür.
Oklava ya da tahta bir kaşık yardı
m ıyla saca incecik yayılır, pişince
diğer tarafı çevrilir. Bütün hamura
aynı işlem uygulanır. Bir kaşık yağ
tencerede e ritilir, üzerine şeker ila
ve e dilir. Üç su bardağı su ilave edi
236. Ç iğ k ö fte lerek şurup kıvamına gelinceye
kadar kaynatıldıktan sonra ateşten
kırmızı taze biberi ayıklayıp özel tuz, kuru isot, tarçın, kara biber, sal
alınır. Ceviz içi döğülerek bir kaba
m etotlarla kurutup döverek kuru ça ve et eklenir. Kuru soğan soyu
alınır. Sacda pişirilm iş ekmekler
isot haline getirir. Kuru isot, sadece lup doğrandıktan sonra bu
(yufka) sayılarak iki kısma bölünür.
çiğköfte de değil, köftenin diğer çe malzemeye eklenir. Yeşil soğan ve
m a y d a n o z y ık a n ıp in c e c ik Bir tepsiye b irin ci yarısı üst üste se
şitlerinde, lahmacunda ve diğer ye
rilerek üzerine ceviz serpilir. Sonra
meklerde bolca kullanılır. d o ğ ra n a ra k b ir ta ra fa a lın ır .
Leğendeki malzemeler çok az su ile ikinci yarısı da üst üste serilir.
Ç iğköftenin Doğuş Öyküsü H a z ırla n a n şurup sıcak o la ra k
yavaş yavaş bastırarak bulgur iyice
Hz. İbrahim dönem inde yaşayan yumuşayıncaya kadar yoğrulur. üzerine dökülür, beş on dakika bek
bir Urfalı avcı, avladığı ceylanı eve Doğranmış maydanoz ve soğan ka letildikten sonra d ilim le re kesilerek
getirerek hanımından yemek yap rışımı e kle nir, h afifçe e zile re k to sıcak olarak servis yapılır.
masını ister. Hanımı evde odun bu parlanır. Küçük sıkım lar haline BORANI
lu n m a d ığ ın ı s ö y le r. Ç e v re d e getirilerek marul, salatalık, nane, se
toplanacak b ir tek dal dahi k a lm a M alzem e : 500 gr. parça et, 500
miz otu ve turpla servis yapılır.
m ış tır . Z ir a N e m r u t, H z. gr. yoğurt, 250 gr. kara et, 2 kg.
Sıra g ece le rin de çiğkö fte d e n pencer (pazı), 1 su bardağı nohut, 1
İbrahim 'i ateşe atmak için yakacak
sonra şıllık, daş ekmeği, katmer, ka su bardağı lolaz (börülce),. 3 diş sar-
ne varsa toplattırm ıştır. Avcı, hanı
dayıf, baklava, küncülü akıt, şire gi mısak, 3 su bardağı bulgur, 3 ye
mından b ir çare bulmasını ister.
bi tatlılar da ikram edilir. Şıllık mek kaşığı sade yağ, 1 çay kaşığı
Bunun üzerine kadın, ceylanın bu
Urfa'ya has tatlıların en güzel olan kara biber, 1 çay kaşığı tarçın, 1 tat
dundan bir m iktar yağsız et çıkara
larından biridir. Yapımı oldukça lı kaşığı tuz, 2 su bardağı sıvı yağ, 1
rak bir taş üzerinde başka b ir taşla
maharet ister. yemek kaşığı biber, 1 yemek kaşığı un.
ezmeye başlar. Sonra ezilm iş eti
bulgur, biber tuzla karıştırarak yo
ğurur. Yeşil soğan, maydanoz ekler.
Böylece U rfa'nın o leziz ve tadına
doyum olm az çiğköftesi meydana
gelir. Hz. İbrahim 'in ateşe atıldığı
günden bir hatıra da bu yemek ka
lır.
Ç iğköftenin Yapılışı
M a lz e m e le r : 2 su b a rd a ğ ı
köftelik bulgur, 250 gr. döğülmüş
yağsız kara et, 6 yemek kaşığı kuru
isot, 1 tatlı kaşığı tuz, biraz tarçın, 8
- 10 adet yeşil soğan, 1 kuru soğan,
biraz kara biber, 1 demet mayda
noz, bir tatlı kaşığı salça.
Ç iğköftelik bulgur özel olarak
yaptırılmış köfte leğenine konur,
23 7. Ü nlü , B o ra n ı Y e m e ğ i
PATLICANLI KEBAP
4 kişilik malzeme: 1 kg az yağlı
kıyma et, 3 kg uzun doğranmaya
müsait patlıcan, şiş ve bir m iktar kö
mür.
Yapılışı: Genişçe bir mangalda
odun kömürü yakılır. Kıyma ete tüz
katılır ve biraz yoğrulur.Patlıcanlar
2 3 8. M a s lu k a Y e m e ğ i (B ir tü r k ö fte ) üçe ya da dörde bölünür. Bu işte
özel olarak yapılmış şişe, sırasıyla
Hazırlanışı: 500 gr. parça et yı üç su bardağı köftelik bulgur, isot, biber patlıcan ve et sıkıca saplanır
kanıp kuşbaşı doğranır, 1 yemek ka tuz, kara biber, tarçın, döğülmüş ka ve ateşte yeteri kadar pişirilir.
şığı sade yağla kavrulur. N ohutlar ra et konularak az su ile yavaş ya Pişirilen kebap bir kaba çekilerek
ayıklanıp yıkanır, ete ilave edile- vaş yoğrulur. Köfte kıvamına üzerine çok az miktarda su tanele
rek25 - 30 dakika yumuşayıncaya gelince (kavrulurken dağılmaması nir ve üzeri kapatılır. Biraz bekle
kadar haşlanır. A yıklanıp yıkanan için) un eklenip yoğurmaya devam dikten sonra servis yapılır.
lola z üç bardak su ile ayrı b ir yer edilir. Yoğrulan köfte bir tarafa a l ı
de haşlanır. Pancarlar yeşil yap n ır. N o h u t b ü y ü k lü ğ ü n d e par LEBENİ ÇORBASI
raklarından a yrılır, sadece sapları çalar alınarak avuç arasında 4 kişilik malzeme: Yarım kilo
doğranarak az su ile yum uşayınca yuvarlanır. Bir tavaya sıvı yağ ko dögme, 2 kg yoğurt ve 250 gr. no
ya kadar haşlanır. Fazla suyu sıkıla nur, yuvalaklar pembeleşinceye ka
hut.
rak alınır, 2 yemek kaşığı yağ ile 5 dar kızartılır. Sarmısak az tuz ile
- 10 d a k ik a k a v ru lu r. Haşlanan döğülüp yoğurda eklenir. Birinci Yapılışı: Dövm e b ir tencereye
lolazın suyu süzülerek nohut tence aşamada hazırlanan nohutlu ve konur, üzerine bir m iktarda su ko
resine eklenir. Aynı tencereye kav pencerli yemekten tabaklara bir narak kaynalıtılr ve suyunu çekmesi
rulmuş pencer eklenip tuz katılarak m iktar alınır, üzerlerine kızarmış beklenir. Başka bir kabta ıslatılan
bir taşım kaynatılır. yüvalaklar konularak sarmısaklı yo nohut dövmeye katılır ve kaynatılır.
Bundan sonra "boranının yuva- ğurt dökülür ve servis yapılır. Kaynayan dövm e ve nohut karışımı
Ia ğ ı"n ın ( k ö fte s in in ) y a p ım ın a T o p lu m s a l d e ğ iş m e s ü re c i üzerine yavaş yavaş yoğurt dökülür.
geçilir. Bunun için de; bir tepsiye içe risin d e , U rfa m utfağ ının gele Pişince tabaklara konur ve biraz
bekletildikten sonra servis yapılır.
BOSTANA (SALATA)
4 kişilik malzeme: 4 Domates, 2
Yeşilbiber, az m iktarda kuru biber,
4 -5 y e ş il s o ğ a n , 1 /2 d e m e t
M aydanoz, 100 gram Pirpirim (se
m izotu), 4-5 yaprak taze nane, 1
bardak nar pekmezi.
Yapılışı: Sebzeler yıkanır, iyice
ayıklanır, soğanların kabuğu soyu
lur. Daha sonra bütün sebzeler çok
ince doğranır. Tuz atıldıktan sonra
ezilerek karıştırılır, üzerine nar pek
mezi, az m iktar da da su eklenerek
k a r ış t ır ı lı r ve s e rv is y a p ılır .
Domatesin tadı az ise bir m iktar
salça da konulabilir.
23 9. Lahm acun
160 Ş a n l ı u r f a '97 K Ü L T Ü R ve TU R İZ M
24 0. K ö y d e E k m e k Y a p ılışı
161 Ş a n l ı u r f a '97 K Ü L T Ü R v e TU R İZ M
2 4 2. G ü m rü k H a n ı S u lu B o y a : D r. Y u s u f E rk iş i
ŞANLIURFA'DA
YAŞAYAN
AHİLİK
• o ®® es
KÜLTÜRÜ
A b u z e r A k b ıv ık
163 Ş a n l ı u r fa ’9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
245. C ü lh a T e z g a h la rı ve U sta la rı
mal satışa çıkarılm adan bir kefil is mal getirilmemesi demektir. Yani teriye satarken malının arızasım
tenir. Kefil verebilirse malı mezata ceza m tiddetince o esnaf pazardaki söylemek zorundadır. Arızasım bile
çıkar. M alı d ellallar sırtına alarak açık arttırmadan mal alamaz. Esnaf rek para söyleyen esnaf, mal kendi
oradaki esnafı dolaşır. Esnaftan biri daha ağır bir suç işlerse dükkan ka sinde kalınca bu malı almak
mal için bir kapı açar (bir fiyat söy patma cezası dahi verilebilir. zorundadır. M alı almaktan kaçınırsa
ler) bunun üzerine diğer esnaflar Dellal başının nakletiğine göre bu esnafa ceza ve rilir. İşte bu ve bu
açık attırmaya girerek malı almaya yakın zamanda şöyle bir hadise ö l na benzer alışverişin kuralları vra-
çalışır. M alın çilesi dolunca (dellal ümüş; " Mezatta bir halı geziyormuş. dır. Bu kurallar sıkı sıkıya taviz
malı dolaştırdığı halde artık para Bir müşteri, bir esnafın yanına otu verilmeden halen uygulanmaktadır,
söyleyen kalmadığında) kim en faz rup bu malı kendisine almasını söy aynı esnaf arasında büyük bir daya
la para söylemişse mal onda kalır. lemiş, O esnaf da o halıya para nışma ve yardımlaşma da vardır.
Dellal malı o kişiye vermeden diğer söylemiş. Halı en fazla fiyatla ken Esnafın fakirleri gözetilir, g iyd irilir,
para söyleyenlere uğrayıp "M alı fi d is in d e k a lın c a h a lıy ı a la ra k evinin ihtiyaçları karşılanır. Bir ih ti
lan kişiye bu kadara indiriyem " der. müşteriye teslim etmiş. Sonradan yaç olduğunda şeyhin emri ile he
Yine de arttıran olmazsa mal sahibi mezatta satılan ve esnafın para söy men esanaftan para to p m a n ır ve
ne danışır. M al sahibi malını o fiya lediği malın yine o esnafa ait old u ilg ili hayır işine s a rfe d ilir. Esnaf
ta satmaya razı olursa malı alandan ğu anlaşılmış bunun üzerine o buna itira z etm ez, m em nu niye tle
gidip parasını alır, bu paradan %5 esnafın şeyh tarafından onbeş gün ka tılır. Dellalbaşının anlatığına gö
Belediye harcı ve %5 del lal 11k kesil harcı kesilmiş.. Oradaki bir kurala re geçenlerde halıyı satarken düşüp
dikten sonra malı satılanın parası göre esnaf kendi malına para söyle ölen bir dellalın cenazesini esnaf
verilir. yemez, çünkü malın fiyatını haksız kaldırmış. Cenaze masrafları karşı
Bu pazarda malın satışı paranın olarak yükseltmiş olur. Kendi m alı lanmış ve ailesine de bir m iktar yar
alınışı, mala para söylenişi gibi hu na para söylediği tespit edilirse har dım yapılmış.
suslar belirli kurallara bağlıdır. Bu cı kesilerek cezalandırılır. Harcı Y in e e s n a f y ılın b e lir li
kurallar herhangi b ir dellal veya es k e s ile n e s n a fa D e lla l m a l gö günlerinde "Tirit" denen yemek ya
naf tarafından ihlal edilirse esnaf türemez. Mal götüren dellal olursa parak fakir fukara doyurulur. Bu ve
idare heyeti aracılığıyla çarşının ona da ceza verilir. buna benzer birçok a h ilik geleneği
şeyhi o kişinin "harcını keserek" ce Malı satan dellal malın eskiliği bütün canlılığıyla Şanlıurfa'da halen
za verir. O esnafın harcının kesil ni, yırtık, yanık gibi arızalarını para yaşamaktadır.
mesi demek, harcının kesildiği gün söyleyen esnafa söylemek z o r u n
kadar kendisine dellal tarafından d a d ır. Y in e e s n a f m a lın ı müş
ŞANLIURFA
MUSİKİ
TARİH S
A b u z e r A k b ıv ık
İnsanlık tarihiyle yaşıt olan m u
siki, ilkel dönem lerden günümüze
gelinceye kadar çeşitli değişikliklere
ve gelişmelere uğramıştır. Yerleşim
merkezi olarak m ilattan önceki dö
nemlere uzanan bir tarihe sahip
o la n Ş a n lıu rfa , m u s ik i ta r ih i
yönünden de aynı tarihlere kadar
uzanan bir seyir takip etmektedir.
Yapılacak kazılar Şanlıurfa ta ri
h in e ışık tu ta rke n buna p aralel
o la ra k m u s ik in in ta r ih in i de ay
dınlatacaktır.
Şanlıurfa musikisi ile ilg ili ilk b il
gile r m ilattan önceki dönem lere
kadar dayanır. Şanlıurfa'ya bağlı
S u lta n te p e K ö y ü 'n d e y a p ıla n
kazılarda çıkarılan bir tablette
Gılgamış Destanı'na ait parçalar bu
lunmuştur.
M ila di 168 senesinde Edessa'da
(Şanlıurfa'nın, eski ismi) dünyaya ge
len Bar Daişan 222 senesinde öl-
müştürO). Büyük bir din filozofu
aynı zamanda da şair ve kuvvetli
bir sportmen olduğu bilinm ektedir.
M usikiye de çok düşkün olan Bar
merkezi olan Harran Üniversitesi Zeriab, Kordova'da kurduğu konser
Daişan, musikişinas oğlunun adını
sayesinde bu yöre kültür ve sanat vatuarla Endülüs m usikisin in te
ahenk anlamına gelen "Harm onius"
merkezi haline gelmiştir. M usikinin m e lin i atmış, Arap ve İspanyol
koymuştur. D ini konulara vakıf olan
geliştiği yerlere baktığımızda kültür m usikisine tesir e tm iş tir. A yrıca
Daişan, mersiyeler yazar, bunları
ve sanat m erkezlerini görmemiz bu engin b ilg is i sayesinde ud ens
besteler ve besteletirdi. O nun za
m üm kündür. Ayrıca yöre birçok trüm anına beşinci teli ilave ettiği bi
manına kadar ayinler m usikisiz icra
dinlerin merkezi olmuştur. İşte bu linm ektedir. •
e dilird i. Bar Daişan din i ayinlerle
nedenlerle tarihte din, ticaret, kültür Ş a n lı u r f a 'n ı n E .y y u b iy e
m usikiyi birleştiren ilk fik ir ve sanat
ye sanat merkezi olan Şanlıurfa'da M a h a lle s i'n d e ya p ıla n k a z ıla r sı
adamı olarak Şanlıurfa, musiki ta ri
musiki alanında büyük gelişmeler rasında bulunan bir m ozaikte sihirli
hinde yer almaktadır.
görülmüş ve bu sayede de çok de musikişinas Orfeus ve onun m u s ik i
Tarihte İpekyolu üzerinde bulu
ğerli musikişinaslar yetişmiştir. sini d inleyen kuş, aslan, g e yik.ve
nan ve ticaret yollarının kesiştiği yer
Bunlardan biri m iladi 789 - 857 m eleklerin resm ine rastlanmıştır(2).
olması dolayısıyla ticaret merkezi seneleri arasında yaşamış olan islam iyetin ilk yıllarında etkileri
olan Harran, aynı zamanda kültür Z e ria b 'd ır. Şanlıurfa ya kınınd a ni duyurduğu yörelerden biri de
ve sanat merkezi konumundadır. M usul'da doğan Zeriab, Bağdat Şanlıurfa olmuştur. H alife Hz.
Eski H a rra n y e rle ş im b ö lg e si ka A b ba si h a life le rin in sa ra yınd a Ö m er dönem inde araplar yöreyi ele
lın tıları Şanlıurfa'ya otuz k ilo m e t Harun-EI Raşit ve A l-M a'm un zama geçirmişler ve buralara nüfus yerleş
re mesafede ve Harran ilçesi nında vazife gördükten sonra tirm işlerdir. İşte buraya yerleşen
sınırları içerisindedir. Dünyanın ilk İsp a n y a 'n ın K o rd o va şe h rin d e m üslümanların, Şanlıurfa'da m usiki
üniversitesi olarak b ilinen Harran Halife Abdurrahm an'ın sarayına baş nin bilhassa din i m usikinin gelişme
Üniversitesi ve rasathane kalıntıları musikişinas olarak gönderilmiştir. sinde büyük etkileri olm uştur. Hatta
şu anda da mevcuttur. Tarihte bilim
165 Ş a n l ı u r f a ’9 7 K Ü LTÜ R ve TU R İZ M
Şanlıurfa'daki gerek klasik gerekse sup demektir. Bu makam ibn-i val eşliğinde o yu n la r oyna n m a k ta
halk m ü z ü ğ im iz in te m e lin i din i ta Sina'dan geçmiştir. Buna göre bu dır.
savvuf m u s ik im iz oluşturm uştur d i makam 10. asırdan öncedir. Rehavi 14. y ü zy ıld a Şanlıurfa'da musiki
y eb iliriz . Bugün için de Şanlıurfa makamı iki türlü dür, biri basittir ve g e liş m e g ö s te rm e s in e ra ğ m e n
musikisi içerisinde dini m usikin in kararına doğru yegah(Re) perdesine 1517 y ılın d a ş e h r in O s m a n l ı
çok bü yü k bir yeri vardır. Urfa'da kadar iner ve bugünkü "Rast" maka im paratorluğu 'na katılmasıyla bu
m ü z ik icra e denle r içerisinde b irçok mının hemen hemen aynısıdır. Yani gelişmeler . daha ela hızlanmıştır.
haliz, hoca veya tarikat ehli kişiler bugünkü "Rast" makamının Osm anlı d ö n e m in d e k i başşehirlere
vardır. Bunlar yeri geldiğ inde kla Ş a n lıu rfa 'd a n ç ık tığ ın ı ra h a t lı k la uzak olmasına rağmen sanat ve m u
sik, yeri geld iğ in d e halk m üziği, ga söyleyebiliriz. Diğer Rehavi ise sik i fa a liy e tle ri i le r i düzeye
zel ve hoyrat okud u kları gibi yeri Beyati makamının Rast makam ına u la ş m ı ş t ı r . Bu d e v i r d e U r f a ' y a
geldiğ inde ilahi, çifte gibi tasavvuf eklenerek yapılmış iki basit m a ka m sürgüne gönderile n devrin ünlü m u
musikisi ö rn ek lerin i de en güzel dan meydana gelmektedir. Yine sikişinaslarının Urfa'da kaldıkları
şekilde okumaktadırlar. Şanlıurfa'da ortaya çıkan "Urfa" m a süre içerisinde yöre halkının bilhas
Bü y ü k S e l ç u k l u kamı vardır ki bugün birç o k Arap sa klasik m ü z ik k ü ltürün ü n gelişme
im p a r a t o r lu ğ u n u n g e n iş le m e s i ü I k e l e r i n d e bu m a k a m k u lla n ıl- sinde b ü yü k katkıları olmuştur.
sırasında bölgeye T ürklerin yerleş maktadır(3). Ayrıca Şanlıurfa'da Yörede m e vcu t ciağ, yatı, sıra gece
tikleri görülmekteyse de esas i t i b a icad edilen bir diğer makam da leri ve odalarda yapılan m ü z ik to p
riy le yö re T ü rk le rc e 1 i 44 "Kılıçlı" makamıdır, bu makam sevi lantıları gibi gelenekler adeta birer
t a r i h i n d e e le g e ç i r i l m i ş t i r Bu lerek icra edilir, Rehavi, Urfa ve açık konservatur o lm uş ve m us iki
d ö ne m de n sonra da musiki gelişme Kılıçlı makamlarının Şanlıurfa'da o r nin gelişmesinde bü yü k katkıları o l
sini sürdürmüş ve T ürkler musikiye taya çıkması tarihte m us ikin in yöre muştur.
doğudan esinlenen yeni bir tavır ve mizd e ne kadar gelişmiş old uğunu 15. yü zyıld a Şanlıurfa'nın en
nefes getirm işlerdir, işte g ü n ü m ü z gösteren bariz örneklerdir. ü n lü m u s ik iş in a s la r ın d a n b iri
deki sanat ve halk m usikis inin te 1984 yılında Şanlıurfa'nın ilçesi Kuloğlu Mustafa'dır. Bu kişinin çok
mel taşlan bu dönem le rd e Harran'da Nurettin Yard ım cı'nın güzel bağlama çaldığı ve hoyrat
ko nm uştur d iy e b iliriz . başkanlığında yapılan kazılarda 13. o ku d u ğ u söylenir. 4, Murat, Bağdat
Şanlıurfa'da gayet ince ve hazin yüzyıl Eyyubiler d ö ne m in d e n kalma s e fe r i n d e n d ö n e rke n U rfa 'y a
bir sesle yapılan a yinle r "Rehavi" kemikten yapılmış küçük bir kaval uğramış ve b ir m ü d d e t kalmıştır.
m a k a m ın ı ortaya çık a rm ış tır. bulunmuştur(4). Bugün de aynı y ö Kaldığı m ü d d e t içerisinde o devrin
Rehavi, Urfalı, Urfaya ait veya m e n rede yapılan düğün törenlerinde ka ünlü musikişinaslarını her gece ça
247. 1946 Yılında Osm an Özsoy Başkanlığındaki Urfa M usiki C em iyeti Heyeti
166 Ş a n l ı u r f a ’9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
ğırtır ve onları dinlerm iş kendisine
Kuloğlu M ustafa'nın ününden bah
sedilince çağrılmasını emretmiş.
K uloğlu'nun o gün canı bir şeye sık
kın olduğu için gelmek istememiş,
bunun üzerine Kuloğlu'yu getirmek
üzere kılıçlarını kuşanmış iki zapti
ye gönderm işler ve zorla p ad işa hın
h u z u ru n a g e tirm iş le r. Kuloğlu
eline sazı almış ve "Güle ko n d i
ke ne k o n m a " m a y a lı türküsünü
irticalen besteleyip okumuş. 4.
M urat bunu çok beğenmiş ve kendi
sine bunun hangi makamdan oku
duğunu sorunca bunun "Kılıçlı" 248.. T e n e k e c i M a h m u t G ü z e lg ö z ve T a le b e le ri
makamı olduğunu, şu anda bestele diğim iz zevatın hemen cümlesi mu Ankara'da verdiği konsere dönem in
d iğini ve kılıç zoruyla getirildiği sikiye vakıf insanlardı, terennüm et cumhurbaşkanı katılmış v e e k i b i
için makama bu ismi verdiğini söy tikleri parçaların hangi makamda t e b r i k e d e r e k ö dü lle nd irilm iş
lemiş. K uloğlu'nun anlattıkları olduğunu ve o makamın seyrini b i tir.
Padişah'ın "ç o k hoşuna gitmiş ve lerek okuyorlar. Urfalıların sesleri Son yıllarda m üzik konusunda
kendisini tebrik ederek hediyeler çok tem iz ve tizdir. İlk işittiğim va daha sistemli ve kapsamlı çalışma
vermiştir. O gün bestelediği eser gü kit erkek sesinin bu kadar yüksek lar yapılm ak am acıyla Şanlıurfa'da
nüm üzde "kılıçlı" makamı olarak se perdelere fennin vesaitinden istifade Kültür Bakanlığına bağlı Türk Halk
vilerek icra edilm ektedir (6). Yine o etmeksizin erişebileceğine hayret M üziği korosu ve M illi Eğitim
y ü z y ı lla r ı n ü n lü m usikişinasla ettim" diye yazmıştır(7). Bakanlığına bağlı b ir A nadolu mü
rından biri de Kirişçi Baba H a lil'd ir. 1934 ve daha sonraki yıllarda fa zik Lisesi kurulm uştur. Harran Ü n i
Devrinin ünlü gazelhan ve hoyratçı- aliyet gösteren H alk Evleri musikişi versitesi bünyesinde de Türk Sanat
sıdır. nasların devam ettiği bir mektup ve H alk m üziği çalışmaları ve, yine
18.ve 19. yüzyıl Şanlıurfa'da olmuş ve burada her hafta halka Harran Üniversitesi bünyesinde bir
m u s ik in in z irv e d ö n e m id ir. Bu açık konserler verilm iştir. Daha son konservatuar kurulması için çalış
yüzyılda değerli m usikişinaslar ye raki yıllarda gerek belediye, gerek m alar yapılm aktadır. Şanlıurfa'da
tiş m iş tir. B u nla rd an K irişçi oğlu halk eğitim merkezleri, gerekse mu kültür ve sanat faaliyetlerini yürüt
Baba H alil, Hacı İbiş (Lülebizade) siki c e m iy e tle rin d e ça lışm a la r ya mekte olan Şurkav b ü n ye sin d e de
Kanuni Cürre Mehmet, Damburacı pılmış ve m usikim iz öğretilerek sanat, halk ve tasavuf m ü z iğ i ça
Derviş (Vatansever), Kirişçioğlu yaşatılmaya çalışılmıştır. Bilhassa lışm aları kapsam lı b ir şe kild e sür
H alil, A li Hafız sayılabilir. Qn bir Nisan U rfa'nın kurtuluş dürülm ektedir. Yine gençlerin kendi
19.yüzyıl, tasavvuf m usikisinin g ü n le r i v e s ile s iy le önceden aralarında oluşturdukları guruplar
de en parlak dönem lerinden biri o l hazırlıklar yapılmış, gerek Urfa'da nota-solfej gibi m üzik ve repertuar
muştur ve birçok ünlü musikişinas gerekse Urfa dışına konserler ve ril çalışmaları yaparak temel m ü z ik
yetişmiştir. Bunlardan en ünlüsü m iş, o z a m a n ın u la ş ım im k a n b ilg ile r in i bu ş e k ild e sağlamakta
M ih iş 'in ,oğlu A li H a fız 'd ır(5 ). s ız lık la rın a rağ m e n büyük dırlar.
Kendisi büyük mutasarrıf Dede özverilerle radyoevlerine gidilerek Son yüzyılım ızda Şanlıurfa'da
O s m a n A v n i H a z r e t le r in in çok başarılı canlı programlar yapıl yetişmiş ve Şanlıurfa musikisine çe
m ürididir ve sesi gayet yüksek ve mıştır. 1946 yılında Urfa ekibinin şitli şekillerde hizm et vermiş b irç o k
berraktır. Ünü Urfa sınırlarını aşmış
tır. Bir m üddet İstanbul'a da giderek
büyük cam ilerde hafızlık yapmıştır.
19. yüzyıl başlarında savaşlar
nedeniyle m usikim iz de duraklama
dönem ine girilm işse de C um huriyet
dönem inden sonra hızlı bir atak ya
parak büyük gelişmeler göstermiştir.
1926 yılında D ar'ül Elhan heyeti
olarak derleme çalışmaları yapmak
üzere Şanlıurfa'ya gelen heyette bu
lunan Ekrem Besim Bey daha sonra
derlem elerle ilgili yazdığı Dar'ül
Elhan D ergisi'nin önsözünde "Şunu-
ilave etmek isterim ki Urfa'da dinle-
24 9. K a z a n c ı B e d ih ve A rk a d a ş la rı
1 68 Ş a n l ı u r f a '9 7 K Ü L T Ü R ve TU R İZ M
(boyraz), patlıcan (balcan) v.s.
URFA . U R P / ^ 'Ğ 1 IN D :
- Genel yazı d ilin in yalnızca
ikinci tekil (n) sesleri (y) sesine dö
Ö L Ç Ü K a V P Â i 4)
ÂĞZB nüşür. Baban (babay), amcan (am-
cay-emmiy), yengen (yengey).
' S a b r i K ü r k c ü o a iu
- (g) sesi kelime başlarında (k) gi
M e h m e t H .Ö c a l bi okunur. Gömlek (köynek), gölge Şanlıurfa ağzında, eskiden olduğu
(kölge), keçi (geçi), kişi (gişi) şekline gibi günüm üzde de geçerli resmi
Ş a n lıu r fa 'n ı n , G üneydoğu dönüşür. ö lç ü b ir im le r in in y a n ın d a , de
Anadolu Bölgesinin diğer illerinden ğerlerini ancak kullanan halkın b ild i
farklı, kendine has ayrı bir dil özel - Kelime başlarındaki (y) sesi ço ği bir takım ölçüler de vardır. Bu
liği vardır. Kentin eski kavşak yo lla ğu zaman düşer. Yüksek (üskek), ölçü birim leri zamana uygun olarak
rının üzerinde olması; ticaretini, yürek (ürek), yüzük (üzik), yüzen değişiklikler göstermektedir. Fakat
ziraatini, san'atını etkilediği gibi d i (üzen) v.s. günlük hayatta kullanılması ve halk
lini de etkilem iştir. Yüzyıllar boyun bilgisi olarak ele aldığımızda bunla
- Sessiz harfler arasında yer de
ca devam eden kültür haraketleri rın tarihi gelişim içindeki yerleri
ğiştirmeler de olur. Ekşi (eşki),ağrı önem taşımaktadır.
d ile d e ğ işik b ir z e n g in lik k a z a n
(argı), sofra (sırfa), çıplak (çılpah)
d ır m ış tı r . Ç e ş itli c o ğ r a fi deği
v.s. Çeşitli bölümlerde sıralanması
şimler ve tarihi kaynaşmalar ana
mümkün olan, ölçü birim i olarak
d ilde bazı fa rklılıkla r ortaya ç ık a r Aynı zamanda fo lklo r zenginliği kullanılan kelim elerin bir kısmı es
mışsa da, k e lim e le r genel yapısı m izin de bir ifadesi olan Urfa ağzı kiden resmi ö lçüler olarak kullanıl
itibariyle Türkçenin Azeri lehçesine ile söylenmiş bazı kelim eleri hatırla mıştır. Bugün bunların yerlerini,
yakınlık gösterir. talım: çoğu batıdan ve diğer dillerden ge
Urfa ağzında Türk d ilin in esas Ağbatı: Darısı lenler almıştır. Fakat yine de halkın
gramer kuralları hakim dir. Büyük Arahçın: Takke, külah dilinde bir kısmı yaşamaktadır. Bu
ses uyumu yaygındır. İsim ve sıfat Behteniz: Maydanoz kelimeler eskisi gibi bir birim olarak
lardaki ilk hecelerin sesli harfleri Bayah: Demin, biraz önce kullanılm asa b ile , bazı deyim , ata
kalınsa, diğer hecelerdeki de kalın, Bibi: Hala sözü, mani ve türkülerim izde yerinde
ince ise diğerleri de incedir. Alm a, Bürük: Yüz örtüsü durmaktadır.
havla, zalim , zulum , bayaz, dellek Cemel: Duvar
Harmanlar kilelendi
(Elma, helva, zalim , zulüm , beyaz, Çındır: Sinir
tellak) gibi kelim eler birer örnek teş Çizo: Zayıf, sıska, kısa Timinler silelendi
kil ederler. Çörten: Yağmur oluğu Sen benden ayrılalı
Deleme: Topaç
Fiillerdeki (mek, mak) mastar ek Benzime kül elendi
’ ' Gedemeç: Eşik, papuçluk
leri ister kalın, ister ince olsun Urfa
Hapan: Çok acıkmış "manisinde olduğu gibi."
ağzında (mah) olarak yerleşmiştir.
Harhut: Bozuk
Gelmah, getmah, yatmah, kahmah Türkçe olanların yanında yabancı
Has: Marul
(gelmek, gitmek, yatmak, kalkmak) dillerden de halkın diline geçmiş ö l
Kabala: Götürü
gibi.. çü birim leri vardır. Arapça, Farsça ve
Kerip: Yabancı, yerli değil
diğer yabancı dillerden bizim d ilim i
Bunlardan başka Urfa ağzını Kınıfir: Karanfil
ze geçmiş olanlar değişikliğe uğra
simgeleyen bazı hususları da şöyle M ibar: Turfanda
mış ve halk d ilinde kullanılarak
sıralayabiliriz; Pehkem: Kuvvetli Türkçemize girmiştir. Bu bölümde
- Ci ve cü ekleri çi, cı; dem irci Şapkana: H içbir zaman, şimdiye bunlardan kendi yöremizde kullanı
(demirci), kömürcü (kömürcü), kah kadar lan sözcüklerden bir bölüm alınmış
veci (kahveci) olur. Serinç: Sarnıç tır. Ayrıca bizde ve diğer yörelerde
Sıyrınçah: Kaygan de kullanılan kelimeler de vardır.
- Cu eki çı; kuyum cu (kuyımçı),
oduncu (odınçı) şeklinde söylenir. Suhra: Angarya
Taka: Pencere Bu derlenen ölçü birim lerini
- Bazı kelim elerin başındaki (b) Genel - Uzunluk - Alan - Ağırlık -
Teberik: Hatıra eşya
harfi (p) olarak okunur. Bozuk (po- M ik ta r - Z am an - V a k it g ib i bö
Teti.rbe: Çıkmaz sokak
zıh), bakır (pakır) gibi. lümlere de ayırmak mümkündür. Bu
Tırefe: Alıngan
- (d) harfi (t) şeklinde söylenir. ölçüler bazan kesin ve belli bir biri
Üsküre: Büyük tas
Dükkan (tüken), döken (töken), d i mi vermeyebilirler. Bugün için tespit
Yanfırı: Eğri, çarpık
ken (tiken) v.s. edilebilenlerden bir bölümünü belirt
Zahar: Galiba menin halk bilim i açısından yararlı
- Bazen baştaki (p) harfi (b) gibi Zerzembe: Kiler olacağı kanaatindeyiz.
değerlenir. Pişen (bişen), poyraz Zuvah:Sokak
169 Ş a n lı u r fa ’9 7 K Ü L T Ü R ve TU R İZ M
Gülle: Yumurtadan küçük yuvarlak nesne. U rubiye : Çeyrek altın.
URFA AĞZINDA GENEL ÖLÇÜ "Bir gülle kadar büyüktü. Urup: Dörtte bir çeyrek. "Urup ekmek."
Çıkın : Ufak bohça. "Kör çıkın." U. De. De. Halbır: Daire şeklinde, tahta kenarlı tabanı Üsküre: Büyük, çorba veya ayran tası. "Bir
Çındır: Etin sinir kısmı, elastiki. "Çındır gibi." örgülü kabın alabileceği nesne, "iki halbır sa üsküre yoğurt."
Değirmi: Yuvarlak, daire ."Değirmi yüzlü." man." Yuvalah: Cevizden küçük yuvarlak köfte.
Dolam: Defa, çevrilme durumu. "Kapıyı kaç Hatra: Defa, kez, sefer. "İki hatra kadar taşı "Yuvallah büyüklüğündeydi."
dolam kitledin?" yabildim." Yarıbayarı: Eşit miktarda.
Ebra: Dara, saf ağırlık. Hırhana: Bir sürü, fazla kalabalık. "Bir hırha- Zırnık: Çok az. "Zırnık bile vermem."
Mangır: Bakır sikke, bir akçenin dörtte biri. na gelmişler." UZUNLUK-YÜKSEKLİK ÖLÇÜSÜ
Metelik: On para olarak değeri olan ayarı Haşa: Büyük çuval, "iki haşa buğday geldi." Arşın: Dirsekten orta parmağın ucuna kadar
bozuk rayicin yarım kuruşluk parası. İçim: Bir defa da içilecek nesne. "Bir içim olan uzunluk.
Posta: Defa, kez, kere. "Kaç posta gitti." su." Boğım: 2 cm. civarında bölüm. "Bir boğımlık
Perk: Sert katı."Yoğurt çok perk olmış." İfah: Ufak, küçük. "İfah olsın." boru."
Serinç: Sarnıç, su b irike n geniş kuyu. Küp: içine su, yağ gibi sıvı maddeler konu Ç ırpı: A ğ a çla rd an , b ilh a ssa üzüm kütük
"Serinç gibi y e r ." lan çeşitli ebatlarda topraktan yapılmış kab. lerinden kesilen ve kurutulan ince dallar. "Çır
Tokkaç: Çam aşır yıkarken vu rm a k için Kırtik: Ufak parça. pı gibi bdyu var."
yapılmış saplı tahta alet. "Eli kolu tokkaç gi Kazan: Geniş ve çukur, büyüklükleri değişik Dördü Bi Para: Çivinin boyu için kullanılır.
bi." bakır veya madeni kap. "Bir kazan yemek ha Firdolayı: Çepeçevre.
Tay: 1. Yük dengi 2. Dolu küfe 3. Eş, akran. zırlanmıştı." Kuttik: Kısa. "Kuttik boylu."
Toklı: Bir yaşında erkek kuzu. Keşkül: Seyyah dervişlerin içerisine su, ye AĞIRLIK ÖLÇÜSÜ
Zebelleh: iri cüsseli, kaba adam . "Zebelleh mek koydukları sefertası ödevini gören kap. Batman: Sekiz okkadan iki okkaya kadar de
gibi adam." Kese: Para konulan, ağzı büzülen kese. "Bir ğişen bir ölçü, kantarın 30'da biri 8 kg.lık bir
MİKTAR ÖLÇÜSÜ kese altın verdiler." ölçü. "Ağır ol ki batman dögesen." U. De. At.
Ağız: Defa, kez, kere ."Bir ağız su." Kırat: Bir tahıl ölçüsü, bir kilenin sekizde bi Barmil: Fıçı, bir tonun üçte bir.
Avurd: Yanakla alt çene arasındaki boşluk. ri, tim inin dörtte biri. Dirhem: Okkanın dörtyüzde biri, ağırlığı
"Avurdını doldura doldura yedi." Kucah: Kucaklanacak miktar, kucak dolusu. 3.207 grama eşittir.
Buhça: Büyük çıkın, uçları bir yere getirilmiş Külah: Huni biçiminde kağıttan kap. "Bir kü Kırat : Altın ve gümüş tartılarında bir ölçü.
dört köşe bir sargı. lah şeker." Altın için 0,176, gümüş için 0,186 gr. Bir dir
Baş: İnsan, hayvan, k im i n e sn elerin Külek; Tahtadan yapılan, yarım fıçı biçimin hemin onikide biri.
sayımında tane, dilim. "Bir baş peynir." de kulplu su kovası, sütün sağıldığı kova. M ıs k a l: Zamana ve yerine göre ağırlığı
Böğcik Kadar: Böcek büyüklüğünde, küçük "Yarım külek süt." değişmekte olan bir buçuk dirhem ya da 24
nesne. "Bir köme tavuk." kırata eşit bir ağırlık birimi.
Beşli: Büyükçe, iri. "Çok beşli bir koyun." Küp: ' Kulpsuz ağzı dar karınlı büyük toprak Okka: Dörtyüz dirhem tutarında.
Camhana: Büyük gömme dolap ."Bir cam- kap. "Bir küp yağ aldım." Timin: 23 kg.lık bir ölçü birimi.
hana yatak." Len g er : Büyük, yayvan bakır kap ."Üç lenger ZAMAN ÖLÇÜSÜ
Cole: Yavru, köpek yavrusu. "Cole kadar ol pilav geldi." Bayah: Biraz önce . “Bayahtan uğramıştı."
muş." Leğen: Kenarlı geniş kap. "Bir leğen dolusu Bıldır: Geçen yıl. “Bıldır bi dam yanmış bi yıl
Cücik: Palaz, küçük, ufak. "Cücik kadar ka köfte." kohısı çıkmış." U. De. De.
fa." Loğ: Ufak taş silindir. "Loğ gibi olmuş." İkigöz Arasında: İki kez bakmadan geçen
Curın: Taştan oyma sabit su kabı, yalak . Marhama: Büyük mendil ve bunun alacağı süre, bir saniye gibi.
"Karın değil curın." U. De. De. kadar nesne. "Bir marhama dolusu badem." Kuşluk Vakti: Tan ağarmadan önce.
Çanah: Bir çeşit yassı kabın alacağı nesne, NeJıit: Büyük kesme taş. "Bir n ehit bü- Lehse: An, biran.
"iki çanah pilav getir." yüklüğündeydi." Nefes: Bir solukluk zaman . "Bir nefeslik sü
Çenem: Bir defada çiğnenecek kadar bir Ölbe: içine, katı ve sıvı nesne.konan kap. re v a rd ı" '
nesne. "Bi çenem sakız." U. De. De. Sıtıl: Madeni, kulplu taşınır kap. "Bir sıtıl su." Sigara İçimi: Bir sigara içinceye kadar ge
Çitmik: Bir üzüm salkımının ayrıldığı küçük Sağım: Sağma işinde kere/kez. "Koyunlar çen zaman. "Bir sigara içimi kadar bekledim."
kollarından her biri, ufak salkımlar. "Bi çitmik kaç sağım sağıldı."
kadar." Sahan: Madeni yayvan kap. "Bir sahan ALAN ÖLÇÜSÜ
Çömçe: İçi çukur büyük kaşık. "Deve çömçe ödünç un aldım." Bazlamaç: Orta büyüklükte ev ekmeği
ile suvarılmaz." U. De. At. Sele: Kulplu büyük sepet. "Bir sele ekmek.” "Bazlamaç kadar dı."
Çimdik: Tutam, iki parmak ucuyla tutulacak Sile: Ağzı ağzına, dopdolu. "Tencere sile ol Baran: Bağda kütük, bostanda fidelik sırası.
m ik ta r. "Bir çim dik tuz." muştu." "Beş baran bağ aldım."
Çirtik: El parmakları arasına sıkıştırılabilecek Sıhım: Bir avuç sıkımı kadar nesne. "Bir sı Evlek: Dönümün dörtte biri, tarlaya tohum
miktar. kım köfte." ekmek için saban iziyle bölünen parçalardan
Çizo: Sıska, kıssa, zayıf. "Çizo kalmış." Teşt: Madeni geniş çamaşır leğeni, ."Bir teşt her biri, bahçelerde sebze ve benzerlerini dik
Çüt: İki adet, çift. unum var." mek için ayrılan bölümlerden her biri.
Dibek: İçinde bazı şeylerin dövüldüğü çukur Tas: Madeni su bardağı, maşrapası. "Bir tas Gedemeç: Eski evlerde, odanın ilk girişinde
kap. "Dibek dolusu kadardı." yağ." ayrılan yer, yaklaşık 2 ila 8 m2 lik bir yer.
Deleme: 1. Peynir tekerleği.2.Topaç . "Kaç Taylık: Sebze ve meyve konulan büyük se “Bize gedemeç kadar bir yer bırakmışlar."
deleme peynir aldın?" pet. "Bir taylık üzüm." Maşara: Bağ ve bahçelerde sebze ekmek
Dadımlıh: Bir yiyeceğin tadına bakılacak ka Tepeleme: Tepe teşkil edecek kadar doldu için ayrılan küçük bölümler. "On maşara do
dar küçük miktar. rulmuş. "Tepeleme olsun." mates etmişler."
Dam: Ev veya odanın alabileceği nesne.. "Bir ■ Tike: Parça. "Bir tike et." Sini: İnce kenarlı, geniş madeni kap. "Sini
dam dolusu saman." Topah: Toparlak, yuvarlak, yumru kadar kü büyüklüğünde vardı."
Diş: Diş büyüklüğünde nesneler. "Bir diş sa me. "Birtopah olsun." Kısaltmalar
rımsak." , Tuluk: Koyun, keçi ve sığır derisinden (U.De. Ma.) Urfa'dan Derlenmiş Maniler
Doyurtılıh: Doyacak miktarda yemek. yapılan içine sıvı nesne konan kap. "Bir tuluk (Û.De.De.) Urfa'dan Derlenmiş Deyimler
Ferik: Küçük, taze. yağ." (U.De. At.) Urfa'dan Derlenmiş Atasözü
1 72 Ş a n l ı u r f a '9 7 K Ü LTÜ R ve TU R İZ M
255. 1 9 4 0 'lı y ılla rd a M u s ik i C e m iy e ti M e n s u p la rı
makam herkes tarafından bilinen
ünlü "Urfa Divan Makamı"dır.
"B ö y le B a ğ la r, G a rib e m Bu
V atanda, Kalemi Kaşta Koydun, İkinci özelliği: Divan tarzı uzun- d inlediğim iz "Urfa Divan Ayağı" -
Coşkun Sular ve Bulanık Akarsın" havaların okunmasıdır. Bunlar ge "Urfa Hüseyni G ezintisi" gibi ezgi
gibi Urfa uzun havalarını plağa nellikle gazel tarzında yazılmış ler işte böyledir. O n la r aslında
okumuş, bunların birer Urfa havası şiirlerin, süslü ve zengin ezgilerle Uzunhava türünde okunan gazel
olduğunu belirtm iştir. serbest bir ağızla söylenmesinden havalarının ayaklarıdırlar.
oluşmuş biçim lerdir. Uşşak, Rast,
Ayrıca Elazığ, Urfa ve Kerkük Üçüncü özelliği ise : İcra ve üs-
Segah, Hüseyin, Divan ve Nevruz
arasında sadece ezgi bakımından lubundadır. Urfa halk ezgilerini icra
gibi adlar verilen bu biçim ler, dizi,
değil, aynı zamanda Çeşitli uzunha- eden sesler d ik ve parlak seslerdir.
seyir-ve icra bakımından İstanbul
va adlarında bile bir beraberliğin Bu, y ö re n in ses k a ra k te rid ir.
ağzı gazellerden tamamen farklıdır.
b u lu n m a sı, a yrıca in ce le n m e ye Genelde inici ö ze llik gösteren Urfa
Y akın za m a na k a da r M a h m u t
değer bir konudur. Beşiri, m uhalif, halk ezgileri icrasında sesler, daima
Güzelgöz, Ahmet ve H alil Uzungöl
kesik ve kürdi, bu üç yörede de b ili gür, parlak ve toktur. Ezgiye hakim
kardeşler tarafından icra edilen bu
nen birer hoyrat türüdür. bir biçim de kıvrak gırtlak sesleri ve
havalar, ne yazık ki günüm üz genç
bezek notlarıyla çağlayan misali yu
sanatçıları tarafından pek ilgi gör
Divan, Nevruz, Rast, Müstezat, karıdan aşağıya doğru inerler.
memektedir.
ibrahim i veya ibrahim iye, Elazığ ve
Şanlıurfa'da bilinen hemen hemen Çıkıcı ö zellik gösteren nadir bir
'D ivan tarzı havaların halk m üzi
aynı ezgilerle okunan birer gazel kaç türkü ile gazellerin tümünde
ğine bir başka katkısı, gazel arala
havasıdır. ise, sesler g id e re k gürleşen ve
rında çalınan "ayak"lardan oluşan
g üzelleşen b ir b iç im d e g e lişir.
peşrev ve gezinti gibi saz havaları
Şanlıurfa halk m üziğinin üç Kademe kademe yükselen gazelle-
dır. Radyolarımızdan zaman zaman
önem li yanı vardır.
173 Ş a n l ı u r f a ’9 7 K Ü LTÜ R ve TU R İZ M
257. U rfa lı M u s ik i U sta la rı
rin son mertebesinde icra, bir başka ya da baharda dağlara yatıya giden GAP u y g u la m a s ı s o n u c u n d a
güzellik kazanır. Ses burada yapabi gruplar arasındaki rekabet, bir yan Şanlıurfa'da ekonom ik hayatla b ir
leceği bütün hüneri göstererek, d in dan to p lu ic ra n ın g e liş m e s in i likte sosyal ve kültürel hayat da de
leyici de heyecanı doruk noktaya sağlarken, bir yandan da sanatçı ğişecektir.
ulaştırır. ruhlu bu insanları yeni eserler yarat
Bugünden, unutulm aya terk edil
Urfa, sözlü halk ezgilerinin ses maya zorluyordu. Çünkü her sıra
miş b ir takım değerler hızla ortadan
bakımından genişliği, tonalite bakı gezen topluluk, bünyesindeki sanat
k a y b o la c a k ve to p lu m e s k i kül
mından gürlüğü, bu yörede mey, çı sayısı ve bunların ustalık düzeyi
ile övünürdü. türünün yüceliğinden habersiz, bel
sipsi, d ü d ü k g ib i nisbeten ilk e l
ki zengin ve m utlu, fakat yoz bir
ve az sesli ç a lg ıla rın ku lla nılm a Bugün önce radyonun, sonra te
hayat tarzının içinde yaşayacaktır.
masına, unutulmasına; aksine, bağ le v iz y o n u n evlere g irm e s iy le bu
lama, ud, cümbüş, kanun ve keman ortam artık eski y a ra tıc ılığ ın ı y i Bu bakımdan U rfa'da beklenen
gibi daha gelişkin ve gür sesli çalgı tirm iştir. Halk tarafından artık, ede önem li meselelerden biri de köklü
ların benimsenmesine sebep olm uş biyat sohbeti, ' m üzik ziyafeti ve b ir ekonom ik kalkınm ayla birlikte,
tur. eğlenceli oyunlar yerine, televizyon köklü bir kültür kalkınmasının bir
G ü n ü m ü z g e n ç le ri arasında seyredilmekte, radyo dinlenilm ekte- likte başarılması meselesidir.
bağlama en yaygın çalgı olarak de dir.
ğer kazan-ırken, sesi ve çalm a
te k n iğ i b a kım ın d a n cüm büşü
çağrıştıran "tar"ın da giderek önem
kazandığı görülm ektedir.
Şanlıurfa'daki bu zengin ezgi
hâzinesinin, d in le yiciy i büyüleyen
icra b içim in in varlığı, belli ki b ir se
bebe dayanmaktadır.
Bu sebeplerden en önem lisi, es
kiden beri süregelen sıra gecesi ve
yatı geleneğidir. Radyo ve televiz
yonun olm adığı dönem lerde, her
akşam bir evde toplanarak sıra ge
zen gruplarda, sanat ve edebiyat
sohbetlerinden sonra, sıra müziğe
gelirdi. Her grubun bir çalgı takımı,
bir kaç usta okuyucusu olurdu.
Bunlar bir düzen içinde sistemli
m üzik yaparlardı. Sıra gecesi gezen
25 8. K a z a n cı B e d ih ve O ğ lu N a c i Y o lu k
iT H ™ - i». ■ J— J j ».-»—J—>—
—W -J < ^F— r -
J
—
f
- J -J 4 -----9 — 9 -
Y? * . 9 9 4 —
Cf ^=#=3
Ur
m
b ir
9
da ha kük re r g ö rü r
I i I: ^
le r H er on b ir ni
iT j ^ iü b y y
san da
—
a n a rk e n d ü nü
■ö-
m ~W W
İÜ ~9 S m
B ir eş s iz des ta n d ır k u r tu lu şu En bü yük şe re t T ü rk o lu şu
25
Dağlarda uğuldar, göklerde gürler, Dur, o gün kanlarla ıslanan yerde, Atalar kanıyla bağlıyız yurda
Yankılar dinmeden söyler o günü.. Yükselen sesleri duy perde perde.. Kuzu kaptırmayız sırtlana, kurda..
Urfa'yı bir daha kükrer görürler Bir eli bağrında, bir el ilerde Sırası gelince biz bu uğurda,
Her 11 Nisan'da anarken dünü.. Haykıran erlerin dinle ününü.. Kurarız, yine o şanlı düğünü
1 75 Ş a n l ı u r f a ’9 7 K Ü LTÜ R ve TU R İZ M
zeni b a k ı mı ndan be l ir l i bi r kal ıba Kurbanım her gelene
ŞA N LIU R FA 'D A sokul maması bu anl aml ar ı çağrıştır Zülfünden ter gelene
maktadır. Çöp yığdım yuva yaptım
M ANİ ve H O Y R A T Hoyratı Yunanca "oryatus" Yavrularım kölgelene
sözcüğünden d i l i m i z e gi rmi ş bi r gibi...
G E LE N E Ğ İ sözcük olarak göstermek Grek kültürü M aniler özellikle Urfa'da kadınlar
hoyratlığından başka bir şey değildir. tarafından terennüm edilir. Kadınlar,
A d il Saraç Zaten bu tür transferleri batı kökenli söyledikleri bu manilere "düzme" adını
Televizyonda basında ve diğer ya ansiklopedilerin yapması da oldukça verirler ve bu düzmeler mutlaka 4 'lük
yınlarda Şanlıurfa üzerine yapılan araş anlamlıdır. biçim indedir. Düzmeler önceden ez
tırmalarda Şanlıurfa halk oyunları, halk Hoyrat, birinci mısraında 7'den az berlenmiş olmayıp günün, anın anlam
müziği zenginliği üzerinde durulmuş hece bulunduran ve ekseriya cinaslı ve önemine uygun doğaçlamalardır.
ve nedense U rfalı'nın hazır cevaplığı, kafiye kullanılan, Anadolu'nun çeşitli Urfa'da erkekler genelde "hoyrat"
keskin zekası, ince espri gücü, kısacası yerlerinde kesik mani, cinaslı mani, söylerler. Bir erkeğin mani okuması ve
söz ustalığı üzerinde durulmamıştır. ayaklı mani olarak telaffuz edilen bir ya söylemesi bir dönemde ayıp sayıl
Halbuki bilmecelerinde, dua ve türdür. Bu türe Urfa'da ve Kerkük'te ve mıştır. Hoyratlar tek ve çifte olarak
beddualarında yer alan söz doku I a r ı - rilen addır. söylenir. Tekler bir kişi tarafından söy
n ın z e n g i n l i ğ i , d o ğ m a c a özel Bu bilgilerden sonra ana konu olan lenir ve karşılık beklenmez. Doğal ola
liklerinin orijinalliği Urfa'nın bu Urfa mani ve hoyratlarına gelince: rak doğaçlamadır. Mesela:
alanda ne kadar usta olduğunu göste Bu konuda şim diye kadar üç ça
Ne m avidir
rir. lışma yapılmıştır.
Kız göziy ne m avidir
Mesela, muhatabının ölmesini dile 1- ERGİN, M. Emin: Urfa'dan
Avudırsay sen avut
yen birinin ettiği şu bedduanın inceli Derlenmiş Hoyrat ve M aniler 1972
El benim nem avudır
ğine bakın: 300 civarında hoyrat ve mani.
"Sıccah-yataşan, savuh kahâsan" 2- ERGİN, M. Emin: Urfa'dan Urfa hoyratlarının bazıları da cinas
Y in e d o ğaçlam ası b ir c iğ e rc i Derlenmiş Hoyrat ve M aniler 1983. 2. bakımından zayıftır. Daha doğrusu ci
dükkanında meydana gelen b ir olay Baskı, 450 civarında hoyrat ve mani. nas barındırmaz.
üzerine ortaya çıkan, bir açıdan mani, 3- A K B IY IK , A b u z e r; Bı demde
bir açıdan hoyrat sayılabilecek şu KÜRKÇÜOĞLU Sabri: Şanl ı ur f a Yaram sızlar bı demde
neğin güzelliğine bakın: . Hoyrat ve Manileri 1991, 979 mani ve Mevlam bizi affeyle
Kuşbaşı var hoyrat. Ahır nefes son demde
Ciğer var kuşbaşı var Burada, yayınlanan bu kitaplarda Çifteler ise genelde bir atışma b i
Yadlara üz mi verir yer alan mâni ve hoyratlardan alıntılar ç i m i n d e d i r . V e r i l e n a y a k çer-
Dostı var oynaşı var yapmaktan ziyade Urfa'daki hoyrat ve çevesinde değil, atışma hızının tersine
Mani: aaba kafiye düzeninde mani geleneği üzerine notlar düşmek lk sözcük gözetilerek yapılır. Şunu da
hece ölçüsüyle söylenen genelde 4 ve bu kitaplarda yer almayan özgün lave edelim; Urfa'da dini musikinin
m ı s r a d a n o l u ş a n a n o n i m h; mani veya hoyrat sunulmuştur. lahi türüne de "çifte" denmektedir.
edebiyatı nazım şekiIlerindendir. Urfa'daki mani ve' hoyrat geleneği Çiftelere şu örnekleri verelim:
Mani: Arapça Man sülasi kökünün nin çok eskilere dayandığını söylemek Sürmemeni
sonuna bir nisbet "i"sinin yerleştirilme-, için gerekli belgelere sahip değiliz. Çek göze sürme meni
si sonucu ortaya çıkmıştır. Anlamı da Şuna eminiz ki, Ösmanlı mührü 16. Bala beşikte ağliy
"manayla ilg ili" olarak değerlendirili yüzyılda Urfa'ya vurulmuş ve mani Ağzına sür memeni
yor. gel eneği bu y ü z y ı l d a başlamıştır.
Mani: Aynı kökten türemiş çoğul Sürme beni
18.yy. daki veba salgını, 19.yy.da
bir sözcüktür ve "meani" sözcüğünün Çek göze sürme beni
Kırım ve 93 harplerinin getirdiği göç
bozulmuş bir söylenişidir. Kapıyda kul olmışam
ler, hemen 20.yy'ın başında patlayan
A r a p l a r ı n bu t ü r d e ş i i r s ö y Ermeni katliamının getirdiği iç göç, Naçarım sürme beni
l e m e m e l e r i b u i h t i m a l l e r i za- Urfa'da kullanılan mani ve hoyratların, Yara yeri
yıflatmaktadır. Urfa'da son bulan bu göçlerin başladı Sağalmaz yara yeri
Başka bir ihtimalse şudur: ğı yörelerde de değişik biçimlerde El getti menzil aldı
Maniheist Türklerin tanrılarına ada söylenmesi (Azerbeycan-Kars-Elazığ- Ben derem yara yeri
dıkları şiirlerdir. M aniheizm in "mani" Bingöl-Bitlis-Van-Kerkük) bu geleneği Yarasızlar
adını verdikleri tanrılara adanmış ancak 300-350 yılın birikm eleri olduğu Oh değmiş yara sızlar
şiirlerdir. sonucunu doğurur. Yaralının halından
Zaten Türklerin ulusal ölçüsünün Hoyrat ve manilerde yer alan dilin Ne bilsin yarasızlar
hece ölçüsü, ulusal nazım birim lerinin tazeliği ve aynı mani ve hoyratların gü
4 'lük olması bu ihtim ali daha akılcı kıl nümüzde de kulanılması bu kanaati Kalemi kaşta kodiy
maktadır. desteklemektedir. Gözimi yaşta kodiy
Hoyrata gelince; Maninin değişmez özelliği olan 7'li Sen başıy alıp gettiy
Sözcük anlamı bakımından kaba, hece ö l ç ü s ü Ş a n l ı u r f a ' d a da de- Beni ataşta kodiy
kırıcı, sıra dışı bir kabalığı anlamlarını ğişmemektedir. Ancak bu ölçüyü aşan, Kalemin ucu kara
çağrıştırmaktadır. aceleye getirilmiş 3+4, 4+3, 5+2 gibi du Kalbimin ucu yara
Hoyratın dik bir sesle söylenmesi, rakları çiğnemiş maniler de vardır. Heberiy tez yerişti
her mekanda teğanni edilmesi, ses d ü Gel ağlama beçara
176 Ş a n l ı u r f a ’9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
260 . U rfa K a le s in d e H o y ra tç ı
Ç a l U rfa lım s a z ın ı ç a l!
A le v a le v , ş im ş e k ş im ş e k
B e ş ir i'd e n h o y r a tla r al,
Y a n s ın te lle r, y a n s ın y ü re k ...
Ç a l k i, s a z ın d ile g e ls in ,
Ç a l ki, U rfa te le g e ls in
Ç a l U rfa lım , U rfa k o k s u n
B u rc u b u rc u , b u ra m b u ra m .
H ü z ü n lü y ü m b u g ü n le r d e
Ş u g u r b e tle h iç y o k a ra m .
Ç a l U rfa ‘h m d ü ğ ü n o ls u n .
G ö n ü lle re U rfa d o ls u n .
Ç a l U rfa lım , s e s le r g e ls in
B E R K A F E 'd e n , D İP K A R L IK 'ta n
Y a n ık h o y r a tla r y ü k s e ls in
K A R A K Û P R Ü 'd e n a rlık ta n ...
& Ç a l U rfa lım ç a l, v a k it d a r
K a lb im m ız ra b ın d a ç a rp a r.
M . H u lû s i K IL IÇ A S L A N
1 77 Ş a n l ı u r f a ’9 7 K Ü LTÜ R ve TU R İZ M
Mert nerde Oyah geldim
Namert nerde mert nerde
Namerdi bi yana ko
Yatmadım oyah geldim
Öm ür der bin yaşadım
ŞANLIURFA
Mühbe olmayın merde
Suyı tasla aşladım
Göyil der bayah geldim
Ağlama naçar ağlama
ATASÖZLERİ
Dövmelere başladım Gündür geçer ağlama
Kapıdan sesi geldi
Titremeğa başladım
Bı kapıy örten Mevlam
Bi gün açar ağlama
DEYİMLERİ ve
K inifiriy has mıdır
Şahsı m ıdır tas mıdır
Aldadiy
Dünya bizi aldadiy
BİLMECELERİ
Dar yere düştim bögin Altında bi tas zeher A d il S a ra ç
Keder m idir yas mıdır Üsti verir bal dadı
Birden fazla sözcüğün kısmen veya
Çapıtta durır bastıh Her ayından tamamen anlam kaybına uğrayarak
Onbeş yaşına bastıh Her yılın her ayından meydana getirdiği deyim ile yüzyıllar
Her gişiye varmamh Günde bi kerpiç düşer boyu ulusal tecrübeyi özümleyerek ta
Biz Kur'an'e el bastıh Ömrirhin serayından şıyan ve insanımıza üstü açık veya ka
Aya damlar Gamda gül palı bir öğüt veren atasözünün,
Yaldızlar aya damlar Gamda bülbül gamda gül U r f a ' d a k i yapısal ve a nl amsal
Seher üzini açtı Nadanlar her gün güler özellikleri Türkiye'deki diğer deyim ve
Sebbehtir ay adamlar İgid isey gamda gül atasözlerinden ayrı olarak düşünüle
Bahçada yeşil hıyar mez.
Ağam benim
Birdımış ağam benim Boyı boyıma uyar Ancak biraz doğmaca nedenleri, bi
Benim mehle şeniğim Ben dedim gizli sevim raz fonetik özellikleri, varyant olarak
Derdim dağdağam benim El ariftir tez duyar değerleri, söz dokuları bakımından bir
Urfa'da inci tutar çeşitlilik gösteren Şanlıurfa atasözleri
Maşarayda ne'ne var
ve d e y i m l e r i i n c e l e n d i ğ i n d e şu
Sözleriyde me'ne var Dolanır genci tutar
Bi can bi canı sevse özelliklerle karşılanılır:
Eliyden çoh çekmişem
Üz astiy gene ne var Alemi sancı tutar I. Kuruluş O la ra k Şanlıurfa
Kınifir ezenim yoh Atasözleri ve Deyimler :
Yazı benim
Hat benim yazı benim Taslara süzenim yoh A. Atasözleri:
Ardımdan ağlamayın Yıhılsın babam evi 1. Eylem cümlesi biçim indeki ata
Bı kara yazı benim İçinde gezenim yoh sözleri :
Dam üstinde fotıraf Kimse bilmez, kim kazanır, kim yi-
Bağlarında mayana yer.
Suyı verdim o yana Gelin kızlar otırah
Otırmahtan ne çıhar 2. Ad c ü ml e s i b i ç i m i n d e k i ata
Demirden ürek ister sözleri :
Bı sözime dayana Gelin olah kurtılah '
Diş görmah yuhıdan soyradır.
Al alma dörd olaydı 1 .. Ağ çuha, kara çuha 3. G izli ek eylem bildiren atasözleri
Çuhanın dibi yuha
Yiyene derd olaydı
Bı almanın sehebi Ne söledim hulandıy
Him , him üstine; herkes bi din üsti-
Sözine merd olaydı Vay benim gözüm çıha
ne.
Kişe tavuğım kişe Bahçıya serdim halı 4. G izli yüklem li atasözleri :
Başıya bitler düşe Boyı kınifir dalı Ettarnan gezenin bırnı misten, kar-
Fransız kuyu eşmiş Gören maşallah desin kanan gezenin bırnı pisten
İnşallah gendi düşe Kimin var bele yarı 5. Konuşmalı atasözleri :
Gör bı dağın başına Tilkiye demişler, tavıh yayar mısan;
Kulıyam demiş, hangi emriyizden geri kaldım.
Kurbanlyam kulıyam Topla çağıl daşını
Ele bi öksemişem 6. Simetrik atasözleri :
Mevlam kulım demezse Hey densiz, sen olırsay bensiz, ben
Ya ben kim in kulıyam Kaynımın kardaşını
de olıram sensiz.
Altın tasın kenarı Ay doğar bedir Allah
Bı sevda nedir Allah B. D eyim ler:
İçine kırdım narı
Ya yara bi merhamet 1. Mastar biçim indeki d e y im le r:
Tuttım ecele verdim
Ya biye sabır Allah Cabda kalmah, kesip atmah, mığal
Sırma bıyıhlı yarı
almah.
Alma yanı Beyaz ağıl balıyam 2. Tamlama biçim indeki d e y im le r:
Kızarmış alma yanı Kardaş ben Urfalıyam Kille kedeh, kermeli kavun, kelbı
Nasıl kebre koyarlar Canım çıhsa vazgeçmem hülhüllü.
Mırazın olmayanı O yara sevdalıyam 3. Cümle biçim indeki d e y im le r:
Bala ben Almayı dörde pöldim Keyme ola, oğlını evere
Düştim haldan hala ben Pıçağı güle sürdim Gendi başını bağladı, toyda gelin
Çöp yığdım yuva yaptım Niye o gün ölmedim başı kaldı.
Uçurmadım bala ben Yar söledi, ben güldüm
179 Ş a n h u r f a '9 7 K Ü L T Ü R ve TU R İZ M
ŞANLIURFA
MAHALLİ
ÇO CUK
OYUNLARf
O s m a n G ü z e la ö z
M a h a lli çocuk o y u n la r ı,
Şanlıurfa folklorunun en zengin bö
lüm lerinden b irin i teşkil etmektedir.
Şanlıurfa'da şu ana kadar derlenen
çocuk oyunlarını öncelikle 261. Bayram Yerinde Ç ocuklar
"Tekerlemeli / Tekerlemesiz" olarak Serçe parmak.yatırılarak;
ik i k a t e g o r id e in c e le m e k TEKERLEMELİ ÇOCUK
- Bu Hocadan geldi, "hani biye
m üm kündür. Bu ayırım yaş grupları OYUNLARI hani biye" dedi...
itibariyle de yapılabilir. Bu grupta yer alan oyunların ba Bu tekerlemenin son cümlesi
Bebek O yunları : Kala kala, inne zıları şunlardır : Yağ Satarım Bal söylenirken çocuğa "bak bak (kuş
Satarım, Çömçe Gelin, M in i M in i kuş) diyerek çocuğun yukarıya bak-
m inne kiraz gibi.
Havuz, İnne M inne Kirazı, Bezirgan masi sağlanır. Çocuk kuş var diye
O rta Yaş Ç o c u k O y u n la rı : Başı, Açıl Kilidim Açıl, Şakşakalillo yukarıya bakınca da oyunu oyna
D ello bir, deleme çalmak, el el üs Hacı Baba, Leyli Hop veya Yerde yan b ü y ü k , ç o c u ğ u n b o y n u n u
tünde, açıl kilid im açıl vb. Ne Var, Yaz G eliy - Güz Geliy, g ıd ık la y a ra k onu g ü ld ü rm e y e
Büyük Çocuk / Genç Oyunları : Takır Takır Tik Tik... çalışır.
Koza kırık, b ird ir bir, sapan harbi M ini Mini Havuz: Çömçe Gelin:
gibi... Bu bir çocuk eğlendirme oyunu Bu oyun kuraklık senelerinde
dur. Tekerlemesi ile çocuğun ilgisi yağmura ihtiyaç duyulduğunda orta
Şanlıurfa çocuk oyunlarının kay
ni çe km e k, ağlayan ço cuğ u yaş çocuklar tarafından oynanan bir
nağına bakıldığında; aile yapısı,
susturmak veya çocuğun birisine oyundur. Şanlıurfa'da yağmur ih ti
m u h it ö z e llik le r i, m e s le k le r,
alışmasını sağlamak amaçlanır. Bu yacından dolayı büyükler "yağmur
coğrafik şartlar, akraba ilişkileri, ye
aynı zamanda bir bebek oyunudur. duası"na çıkarken çocuklar da ken
tişme tarz ve ortam ının, mahalli örf
Oyunu oynatacak olan büyük, ço di m ahallelerinde kapı kapı dolaşıp
ve adetlerle günlük hadiselerin
cuğun bir elini avcunun içine alır. bu o y u n u o y n a y a ra k y a ğ m u r
oyunların doğmasında, gelişmesin
Kendi şehadet parmağını ağzına gö yağmasını talep ederler. Büyüklerin
de ve şekillenmesinde en önem li et
türerek aşağıdaki işlemleri yapar ve ç o c u k la r ı o y n a m a la r ı iç in
kenler olduğu görülebilir.
bunları yaparken de oyunun teker yö nlendirdikleri bir oyundur. Oyun
Şanlıurfa m ahalli çocuk oyunla lemesini s ö y le r: için önce küçük bir çapraz tahta ça
rının en önem li özelliklerinden biri Çocuğun avucunun içinde par kılır. Bir insanın kol ve bacaklarını
de, bir çok oyunun büyüklerle bir mağını gezdirerek; andıran bu çapraz tahtaya yırtık ve
likte oynanmasıdır. Ö ze llikle baba- - M in i mini havız, bıriya bi kuş ya eski bir elbise g iy d irilir. Oyun
çocuk, ağabey-kiiçiik kardeş veya kondı... grubunun başı, eline bu "Çömçe
anne-çocuk ilişkilerinde bu o y u n Çocuğun baş parmağını avucu G elin"i alarak arkadaşlarını da peşi
la rın a p a yrı y e rle ri v a rd ır. nun içine yatırarak; ne takar ve kapıları teker teker do
M a h a lli ç o c u k o y u n la rın ın ge - Bu tuttı... laşmaya başlarlar. Çocukların
liş m e s in d e de, U r fa lı'n ın ince Çocuğun işaret parmağını avu çaldıkları kapı açılınca oyunu oyna
zekâsı, espri gücü ve m üzik merakı cunun içine yatırarak; yan çocuk grubu hep b ir ağızdan şu
etkili olmuştur. - Bu kesti... tekerlemeyi s ö y le r:
Orta parmağı avucunun içine Çömçe gelin nur ister
Burada bütün oyunları teker teker
yatırarak; Allah'tan rahmet ister
ele alıp onları tarif etmek yerine, yu
- Bu bişirdi... Koç koyun kurban ister
karıda bahsedilen gruplar itibariyle
Yüzük parmağı avucunun içine Göbekli harman ister
oynanan oyunların isimleri ve nasıl
yatırarak; Balıklara yem ister
oynandığından örnekler verilmiştir.
- Bı yedi... Ver Allah'ım ver bi yağmırdan bi sel
180 Ş a n l ı u r f a '97 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
Kapıyı açan kişi de bu tekerle ve diğer çocuklar hep birlikte elle ri G üldü, Şakşaka Lillo Hacı Baba,
meyi dinledikten sonra o ana kadar ni dizlerine vurarak devamlı şu te Uçtu Uçtu Kuş Uçtu.
elinde hazırladığı kova ile Çömçe kerlemeyi s ö yle rle r: Kala Kala:
G e lin 'in başına (bazen şaka olsun Takır takır tik tik Bu oyun özellikle baba ve ağa
diye çocukların da başına) su d ö Takır takır tik tik... b e y le r in m in ik ç o c u k la r ı eğlen
k e r.. Bu a ra d a ev s a h ib i çocuk Çocuklar tekerlemenin ritm ine dirm e, onlarla haşır neşir olma
lara, balıklara yem olsun diye bir kapılmışken oyunu yöneten kişi sa oyunudur. O yunu çocuğa oynata
m iktar da bulgur verir ve evinden dece "Tik" der.. Tam bu esnada ço cak olan büyük yere yatar ve ayak
uğurlar. Bu gezi her kapıda aynı cukların tümü ellerini başlarına larını havaya kaldırır. Çocuğun
m inval üzere bir süre devam eder. götürmek zorundadır. Başında men karnı, ayaklarının taban kısmına
Çocuklar topladıkları bulgurların bir dil olan ebe de ellerini başına götü yerleşecek şekilde konulur. Oyunu
kısmı ile-kendilerine çiğköfte yapıp rür. Çocuklar "Tik" sesi ile birlikte oynatan büyük, çocuğun ellerini tu
yerler. Bulgurların önem li bir kısmı ellerini başlarına götürürken aynı tar. Daha sonra ayaklarını yavaşça
da Balıklıgöl'e götürülüp oradaki zamanda ebenin başındaki mendili ind irip kaldırarak çocuğa "Kala Kala
(halk tarafından kutsal bilinen) ba kapmaya çalışırlar. Ebe ise mendili Kala Kala K ala" d iy e y a rım b ir
lıklara yem olarak v e r ilir . Bu a ra kaptırmamak ister. M endili kapan te k e rle m e s ö y le n ir. A y a k la rın ın
da B a lık lıg ö ld e çocuklar ellerini kendi başına kor ve kendisi ebe üstündeki çocuk yere inip havaya
açıp Cenab-ı A lla h 'a yağmur yağ olur. Oyun bu şekilde devam eder. çıkarken söylenen tekerlemeden de
dırması için dua ederler.
YAŞ GRUPLARINA aldığı zevkle gülüp eğlenir.
Takır Takır Tik Tik: Geldi Geldi Güldü:
GÖRE ÇOCUK OYUNLARI
Bu o y u n da ev iç in d e k i ço
1. BEBEK OYUNLARI Bu oyun da yine bebeklerin ağ
cukları eğlendirm ek için ö zellikle
lamalarını dindirm ek için oynanır,
kış geceleri oynanır. O yunu genel Bu o y u n la r g e n e llik le ev
işaret parmağı ve orta parmakların
likle babalar, çocuklarını etraflarına halkının çocukları ile oynadıkları 0
ücu yerden çocuğa doğru yavaş ya
toplayarak oynarlar. Çocuklar halka - 5 yaş grubuna hitap eden o y u n la r
vaş yürütülerek "geldi geldi geldi,
şeklinde d iz ilip d iz dize otururlar. dır.
güldü, gıdı gıdı" diye parm aklşr ço
Çocuklardan biri ebe o lu r ve ebe Bazıları ş u n la rd ır : İnne M inne
cuğun kollarına sonra da boynuna
nin başına. b ir m endil konulur. Kirazı, El Elin Üstünde, M in i M ini
doğru y ü rü tü le re k , ç o c u k boy
Ebenin dışında oyunu yöneten kişi Havuz, Kala Kala, Geldi - Geldi-
nundan gıdıklanır.
26 2. Ç o c u k la rın G e le n e k s e l B a y ra m Y eri
1 81 Ş a n l ı u r f a '9 7 K Ü LTÜ R ve TU R İZ M
2. ORTA YAŞ ÇOCUK oyunlar daha güçlü ve yaşça büyük ları takip eder. O yunculardan her
çocuklar arasında, özellikle de artık hangi biri yorulup diğer ayağını ye
OYUNLARI gruplaşmaya başlamış olânlarca oy re basarsa ebenin yerine yatar.
Bu oyunlar 5 - 1 2 yaş grubu ço nanır. Bu oyunlarda sokaklar veya O yuncular bu sektirme dolaşma sı
cuklar arasında oynanan oyunlar mahalleler arası rekabet de vardır. rasında ancak birinci oyuncu izin
dır. Bu oyunlarla çocuklar artık Bazıları şunlardır : Sapan Harbi, verirse durup dinlenebilirler.
sokağa çıkm aya başlam ışlardır. Gülle - Peşte O yunu, Birdir Bir,
D okuzuncu atlayışta birinci
O yunlar genellikle arkadaş grupları Eşsek Bekleme, Yastık Taklası, Koza
oyuncu "dokuzum durak" diyerek
arasında, bazen de evde misafir ve Kırık, Tolaka, Kasa Kasa Va Kasa,
atlar ve düştüğü yerde durur. Diğer
ya akraba çocukları ile oynanır. M ehlem izde Yiğit Çok, Derrebu
oyuncular da aynı şekilde atlamaya
Bazıları şunlardır : Deleme Çalmak, Derinebu, Yüzük Saklama Oyunu
b a ş la rla r. O y u n c u la r a tla m a sı
Ç elik Çubuk, Ebe Saklama, Köşe (Fincan Oyunu), Kolçı Kaçakçı, Hac
rasında karşı tarafta daha önce atla
Kapmaca, Ç ındır Pır, Duvardan Haccik, Arpa Çarpa, Pabuç Atlama.
yıp durmakta olan oyunculardan
Duvara, Kör Ebe, Bezirgan Başı,
Birdir Bir: birine değerlerse veya atladıktan
Açıl K ilidim Açıl, Al Kuç Mal Kuç, sonra düştükleri yerde kıpırdarlarsa
Beş Parmak, D ello Bir, Çile Bu oyun gençler arasında özel
ebenin yerine cezalanıp yatarlar.
Bülbülüm Çile, Çömçe G elin, Piş likle kır gezmelerinde oynanır. Açık
Onuncu atlayışta "O n'um vurak" d i
kütte, Elim Sende, Hop Leyli veya saha oyunudur. Uzun ve ayrıntılı
ye atlanır ve ebenin sırtına hızla vu
Yerde Ne Var, Hamam Puç, Yaz bir oyundur. Bir takım yeteneklerin
rularak atlama yapılır. Vurmak
Geli Güz Geliy... gelişmesinde etkilidir. Taş tutm ak
istemiyen oyuncu "bağışladım" d i
suretiyle bir "ebe" seçilir. Ebe bazı
Açıl Kilidim Açıl: yerek atlayışını yapar. O n b irin ci at
oyunlarda "ayrıcalıklı kişi" olduğu
layışta oyuncular "onbirim yağlı
Bu oyun kış gecelerinde evlerde halde bu oyunda "cezalı oyun-
çörek" diyerek atlarlar. Atlam a yapı
misafir çocukları ile oynanan bir cu"dur. Ebe olan oyuncu ellerini
dizlerinin üzerine koyarak iyice eği lırken yerden alınan taş, bez, cam
o y u n d u r . Çocukların tüm ü oturmuş
lir. Diğer oyuncular ebenin ü s tü n parçası, tahta gibi parçalar ebenin
vaziyette e llerini yum ruk yaparak
den a tla y a ra k g e ç e rle r. Oyunun sırtına bırakılır. Ebenin sırtına eşya
üst üste korlar. Ebe olan çocuk işa
ilk : dört atlayışı alıştırma atlayışları bırakmayan veya bırakılanları düşü
ret parmağı ile yum ruk halinde üst
dır. Her birinde "B irdir Bir, İkidir İki, ren oyuncu ebe o lu r ve yatar.
üste duran elleri açmaya çalışır.
Üçtür Üç, Dörttür Dört" diye söyle O n ikin ci bölüm de "onikim fıstık kır
Her birinde "Açıl K ilidim Açıl" den
nerek ebenin üstünden atlanır ve mak" diye atlanır. Bu arada yerden
diğinde eller açılır. Böylelikle en
karşı Jarafa geçilir. Sözleri, tam at alınan iki taş parçası b irbirine vuru
alttaki ele gelinir. Ebe "açıl kilid im
larken söylemiyen oyuncu yanar ve larak atlama yapılır. Bazı oyuncular
açıl" sözü ile bu eli açamaz. Bu sı
ebe olur. Beşinci atlayışta ilk atla ellerini de çırpabilirler. O nüçüncü
rada son elin sahibi ile ebe arasında
yan kişi bir m endili ebenin sırtına bölüm de yere b ir çizgi çiz ilir.
sorulu cevaplı şu konuşma g e ç e r:
atlarken bırakır ve "Beş, değmeden Ebenin gözü bağlanır. Atlayanlar
- Hani bunun kilidi? / "Kuya düş geç" der. Diğer oyuncular da onu "onüçüm postal teki" diyerek atlar
tü.." takip ederler. Ebenin sırtındaki men lar. Ebenin eline de b ir postal (ayak
- Kuyu nicoldu? / "İnek içti.." d ili yere düşüren oyuncu, ebenin kabı) teki ve rilir. Atlayanlar bittikten
yerine cezalanır ve yatar. Altıncı ge sonra ebe gözünü açarak o sırada
- İnek nicoldu? / "Dağa kaçtı.."
çişte yine birinci atlayan "Altı, men sağa - sola koşuşm akta'olan oyun
- Dağ nicoldu? / "Yandı kül o l dil kalktı" diyerek atlar. Diğerleri de culara postâİ tekini fırlatır, İsabet et
du.." ebenin üstünden atlar. Yedinci atla tirdiği oyuncu kendisinin yerine ebe
Külü nereye savruldu? / yıştan sonra oyunun en heyecanlı olur ve yatar. O ndördüncü atlayışta
"Havaya..!" bölüm lerinden biri başlar. Birinci birinci oyuncu "ondördüm sesler kı
oyuncu ebenin üstünden atlarken sıldı" diye atlar ve karşı tarafa geçin
Bu konuşm adan s o n ra
"sekizim sek sek tek ayak" diyerek ce ağzını açmaz, konuşmaz. Diğer
çocukların gülüşm eleri arasında son
atlar ve tek ayak üzerine karşı tarafa oyuncular da atlayışını tam am ladık
el de açılır. O yun bu şekilde ebe ile
konup bekler. Diğer oyuncular da tan sonra ebe kalkarak çeşitli hare
en alttaki elin sahibi değiştirilerek
aynı şekilde oyunu tekrarlarlar. ketlerle oyuncuları konuşturmaya,
devam edip gider.
Karşı tarafa, tek ayak üzerine atlayıp güldürmeye çalışır. Konuşan veya
3. BÜYÜK Ç O C U K / geçemiyen oyuncu ebenin yerine gülen oyuncu ebe olur. O nbeşinci
yatar. Bütün oyuncular ebenin üs atlayışta "onbeşim jandarm alar" d i
GENÇ OYUNLARI tünden atlayıp tek ayak üzerine kar ye atlanır. Bütün oyuncular atlayış
Bu oyunlar da 12 - 18 yaş arası şı tarafta durmayı başarmışsa birinci larını tam am layıp koşmaya başlar.
çocuklarla gençlerin oynadıkları oyuncu yine te k ayak ü z e rin e d i Ebede b u n la r ı y a k a la m a y a u ğ
oyunlardır. Yaş ilerledikçe oyunla ğer oyuncuları gezdirmeye, sektir ra ş ır. Yakalanan veya ebenin elini
rın kurallarında ve ceza şartlarında meye başlar, istediği kadar zor vurduğu oyuncu ebe olur. O naltıncı
zorlukların başladığı görülür. Bu yerleri gezdirebilir. Ebe de oyuncu atlayışta b irin ci oyuncu "onaltım
18 2 Ş a n l ı u r f a ’9 7 K Ü LTÜ R ve TU R İZ M
sahra topu" diyerek elini top gibi H a k h a k h a k ta ş ı
ebenin sırtına hızla vurup atlar. ŞANLIURFA A l t ı n b i l e z i k ta ş ı
Diğer oyuncular da onu takip ede S e n in b a b a n b e y is e
rek aynı şekilde atlarlar. Daha sonra FOLKLORUNDA B e n im b a b a m S u b a ş ı.
sayılar yeni şekillerle çoğaltılarak S u b a ş ın ın k ız la r ı,
veya yeniden başa dönülerek TEKERLEMELER E te ğ in d e k o z la r ı ,
BİRDİR BİR oyunu sürdürülür. K ır d ım y e d im k o z u n u ,
A b u z e r A k b ıv ık Ö p t ü m e la g ö z ü n ü .
Ebe:
Tekerleme, daha çok çocuk ge Ö p e ö p e k ü s tü rd ü m ,'
O y u n la rın en ö n e m li kişisi
leneklerinde yer alan bir fo lklo r B ir ç a lıd a k ıs tır d ım .
e be dir.B a zı o y u n la rd a ebe ik i k i
Ü rü n ü d ü r. T e k e rle m e le rin k o B ir ç a lı s e n in o ls u n ,
şi o la b ilir. Ebe, m a h a lli ço cu k nularında ve yapılarında çocuksu B ir ç a lı b e n im o ls u n .
oyunlarım ızdaki esas konumu itiba tavırlar görülür. Bunun yanında ki
riyle "cezalandırılan oyuncu"dur. İki m i tü r k ü le r d e , m a s a lla r d a A h m e t P a şa le y le ğ i,
ebeli oyunlarda ebelerden biri oyu büyüklerin de söyledikleri tekerle G e y m iş k e te n g ö m le ğ i.
nu yönlendiren, yürüten oyuncu, melere de rastlanır. Tekerleme söy K e te n g ö m le k d iz in d e ,
diğeri ise oyunun cezalı oyuncusu leniş yerine göre "Döşeme", G ö z ü v e z ir k ız ın d a .
dur (Birdir b ir oyununda olduğu gi "Sayıştırma"(1) adlarını da alır. K ız ın ı k u c a k la d ım .
bi). Bir de ölm ek / yanmak deyimi V e z ir k ız ın a n e g e r e k ,
Tekerlem enin ö ze llik le rin d e n
vardır oyunlarım ızda. Bu da oyun A lt ı n h a m a y lı g e r e k ,
biri belli başlı bir konuyu anlatma
cunun cezalı durum a düştüğünü, B ir u c u y e rd e g e re k ,
masıdır. "Tekerleme, baş-uyaklar ve
ebe olduğunu ifade etmek için kul ayaklarla elde edilen ses oyunları B ir u c u g ö k te g e r e k .
lanılan bir deyim dir. ile bu ç a ğ r ış ım la r la b ir i b i r in e Aynı şekilde diğer bir tekerleme;
Mahalli çocuk oyunlarım ı b a ğ la n ıv e rm iş , b e lir li b ir ş iir
z ı n h e m e n b ü y ü k bi r ç o ğ u n l u d ü z e n in e u y d u ru lm u ş , b i r b i r i B e lim i b ü k e b ü k e g i r d im b a n a ,
n i tu tm a z b ir ta k ım h a y a lle rle H a n c ı d e d i " s iz d e b iz e , b i z d e
ğu g ü n ü m ü z d e o y n a n m a k t a d ı r .
G ü n ü m ü z şartlarında o yu n la r düşüncelerin sıralanmasından mey s iz e . "
dana gelmiştir."(2) E lim i a tt ım e n k ü ç ü k k ız ın ç e n e
değişmiş, eski oyunların çoğu u n u
s in e ,
tulmuştur. Tekerlem e söyleniş y e rle rin e
N e n e 's i t o k m a ğ ı a ld ı d ü ş tü e n s e
göre masal te k e rle m e le ri, oyun
Şanlıurfa m ahalli çocuk oyunla s in e .
te ke rle m e le ri, ke lim e o yun u te
rını sosyolojik, p sikolojik, pedagojik A lt ı n a k i l i m s e r in n e m ç e k m e s in ,
kerlemeleri gibi çeşitleri vardır. Bu
ve çevre - insan ilişkileri açısından Ü s tü n e ç a d ı r k u r u n g ü n v u r m a
saydığımız tekerleme örneklerinin
ayrıca incelem ek gerekir. Bebek s ın ,
hemen hepsine Şanlıurfa fo lklo ru n
oyunlarında, çocuğun baskı altın da' rastlamaktayız. A lt ı n a k i l i m s e r in n e m ç e k m e s in ,
dan kurtarılıp eğlendirilm esi, güldü- İ t in e k e m ik v e r in h a v la m a s ın .
rülmesi, kulağının te k e rle m e le rle Sekiz ori yaşlarında çocukların
m e lo d ik b ir y a p ıy a alıştırılması, ekseriyetle yalnız, bazen de beraber
söyledikleri ve Ziya G ökalp'in "Ala T e p e b a ş ı g ü lp a z a r ,
ağlamasının kesilmesi, sayıları öğ İ ç in d e k o la n g e z e r.
Geyik" tekerlemesini andıran bir te
renmesi gibi gayeler va rd ır. O rta K o la n b e n i k o r k u tt u ,
kerleme örneği(3):
yaş ç o c u k o y u n la rın d a da ç o c u K o r k u m d a n k u y a d ü ş tü m , -
ğun sokakta kötü alışkanlıklar Ü şüdüm üşüdüm , T o s p a ğ a y a y a p ış tı m
edinmemesi, eve gelen m isafir ço Y o la k ü n c ü ta ş ıd ım .
T o s p a ğ a b e y im iş .
cukları ile iyi geçinmesi, bilgi da K ü n c iy i e lim d e n a ld ıla r ,
ğarcığının artırılması, okul veya B e n i y o la s a ld ıla r ,
Y o ld a b i r e lm a b u ld u m . Çocuk oyunu ve çocuğu avut
çıraklık yorgunluklarının oyunlarla
mak için söylenen tekerlem elere b i
atılması, eğlenmesi amaçları vardır.
rer örnek(4);
Büyük çoçuk/genç o yu n la rın d a E lm a y ı T a t'a v e r d im ,
ise, y e te n e k le rin g e liş tir ilm e s i, T a t b a n a d a r ı v e rd i. " K u tu k u t u p e n s e ,
so syal ç e v re d e n etkilenm elerinin D a r ı y ı k u ş a v e r d im E lm a y ı y e s e ,
ortaya konulması, dayanıklılığının K u ş b a n a k a n a t v e rd i. A rk a d a ş ım A yş e ,
artırılması, grupların, rakip oyun A r k a s ı n ı d ö n s e ."
grupları haline gelmesi ile müsaba K a n a tla n d ım u ç m a ğ a , " O ğ lu m o ğ lu m o h g e tir ,
ka disip lin in e g e ç i l m e s i , z e k â H a k k a p ıs ın ı a ç m a ğ a . O t u r S e la v a t g e tir ,
v e b e c e r i ö r n e k le r in in s e rg i A n a s ı p i l a v b iş ir m iş ,
le n m e s i g ib i ayrıntılar görülür. G e t a r k a d a ş la r ın ı g e t i r . "
183 Ş a n l t u r f a '9 7 K Ü L T Ü R ve TU R İZ M
Masal tarzında, büyükler tarafın D e d i "E y S u lta n H a n ım D ö rd ü köse,
dan hoşça vakit geçirm ek için söy B u ç o c u ğ u n e li a y a ğ ı b ü y ü m ü ş , O n ik i s i h a r m a n lık t a ,
lenen tekerlemeye örnek;(5) E v le n m e k is tiy o r " O n a ltıs ı s a m a n lık ta ,
H a b e r v e r ild i s a ra y a . D a h a s ı v a r k a b ir lık ta ,
Z a m a n z a m a n iç in d e ,
B a ş k a t ip le r g e ld i, D ü m b e le k A h m o 'd a n b a ş k a ,
K a lb u r s a m a n iç in d e ,
O r ta y a p e ş ta h t a la r a tıld ı, R a h m e tli d e d e y d e n b a ş k a ,
C in le r c i r i t o y n a r k e n ,
K ır k g e c e m u m .y a k ı ld ı. Y ır tı k e le k te n b a ş k a ,
E s k i h a m a m iç in d e .
S a y b re , s a y b re , B i cühü m ü doydu,
H a m a m ı n ta s ı y o k ,
B ir b ı ç ı k m a n g ı r p a r a ç ık tı. B i y ü z ü m ü g ü ld ü ,
A n a m ın b o h ç a s ı y o k ,
G e lin d e d i " a d i n e ? " B i g iş iy e m i v a rd ı,
G e z e r ç a rş ıla r d a ,
Ç ık tım b a k tım d a m ın a , 6/ m ı r a z m ı a ld ı . "
B o y n u n d a h a lta s ı y o k .
M a h m u t o ğ lu a z a b ı,
O y a n ı y a la n b u y a n ı y a la n , Masalların girişinde, masalcının;
A lla h 'ı n k a h r - ı g a z a b ı
F ili y u tt ı b i r y ıla n . dinleyenlerin dikkatini toplam ak
Urfa'nın K a ra k o y u n ' una
E şşe ğe b in m iş , için söylediği Döşeme de denen te
g ö m ü ld ü .
D e v e y i ö n ü n e a la n . kerlemeye bir örnek(6):
S a b a h ta n k a lk t ım k a ç a k a ç a ,
E re d i ü r e d i, Z a m a n z a m a n iç in d e
N e le r g e le m id e m a ç a ,
B u m e m le k e t te b i r ü v e z tü r e d i. K a lb u r s a m a n iç in d e
A lt m ı ş k a z a n k e lle p a ç a ,
O C iv e z i a v la d ık , D e v e le r d e l la l ik e n ,
Y id im y id im d o y m a d ım .
E tin d e n k u r d u k u ş u d o y u r d u k , E s k i h a m a m iç in d e .
G e m ig in d e n s a r a y k u r u p , C u h c ığ a z ım d o y m a d ı
E s k i p a ş a h a m a m ın ın o r ta s ı y o k .
H in d is t a n 'd a o tu r d u k . Ü z c ig a z ım g ü lm e d i
A n a m ı n h a tu n b o h ç a s ı y o k ,
K ü lle r a n a y ın b a ş ın a
B iz b iz b i z id ik , B a b a m ın a ğ a a k ç a s ı y o k ,
Bi cühü m ü doydu
O t u z ik i k ı z id ik , Ç a rş ıd a b i ta z ı g e z i,
B i y ü z ü m ü g ü ld ü
E z ild ik b ü z ü ld ü k , T a z ın ın h a lta s ı y o k .
B ir a r a y a d iz ild ik . K e n d ir , t u t u c u n d a n y e r e e n d ir , H a lt a c ı h a lta y a p a r m ıs a n ,
S e k s e n k a z a n b a y a t p e n d ir , B e ş y ü z a lt ın k a p a r m ıs a n ,
E ş ittik k i ö t e k i d ü n y a d a b i r b a c ı
Y id im y id im d o y m a d ım . B u r n u n d a a lt ı n h ız m a ,
m ı z o lm u ş ,
CCih c ığ a z ım d o y m a d ı, A y a ğ ı n d a s a rı c ız m a ,
G e t t ik e b e n in b a h ş iş in i v e r d ik
' Ü z c ığ a z ım g ü lm e d i. C e b in e in c e h o ş a fı d ö k m ü ş ,
de döndük.
K ü lle r a n a y m b a ş ın a ,
Ç a tır d a d ı k o s k im in ,
G el zam an g e t zam an, Bi cühüm ü doydu
P ila v y a ğ a y d ı b a ş ım a ,
B i k e r id e n b i r k o c a , B i y ü z ü m ü g ü ld ü .
D o lm a d e ğ e y d i d iş im e ,
G e ld ile r d ü m b e le k ç a lm a ğ a .
K ır k y ı l y a tt ım y a tm a d ım , B i k u ş o la y d ım ,
T o s b a ğ a a y a ğ ın ı k a ld ır d ı,
U lu C a m iy i m im b a r e ttim , K o n a y d ım b a k la v a n ı n b a ş ın a .
D e n iz i a ş m a ğ a .
' ■ K a f d a ğ ın ı p i l a v e ttim ,
B ir k e r i g ö r d ü m t e r le ğ i v a r, S e k s e n i k i k a ş ık ta n ,
T e r le ğ in in te r le ğ i v a r, Y id im y id im d o y m a d ım , DİPNOTLAR:
B ir y a n ın d a n s e y r e y le d im , C C in c ığ a z ım d o y m a d ı, 1. Prof. Dr. Şükrü Elçin, Halk Edebiyatına
Ü ç y ü ız m e r m e r d ir e ğ i v a r. Ü z c ığ a z ım g ü lm e d i. Giriş, Kültür Bakanlığı Yayınları
18 4 Ş a n l ı u r f a '9 7 K Ü L T Ü R ve TU R İZ M
ŞANLIURFA
HALK
OYUNLARI
A b u z e r A k b ıv ık
O y u n la r ım ız ın çoğunda
halkım ızın neşesini, yasını, aşkını,
biçareliğini, yakarışını, A llah 'a yal
va rışını, kıs k a n ç lığ ın ı, m e rtliğ in i
görm em iz m üm kündür.
A- OYNANIŞ DÜZENİNE GÖRE rak gösterilebilir. Bugüne kadar ha kapsamlı b ir çalışma ile tespiti ve
lay oyunlarına örnek Şanlıurfa yöre arşivlenmesi gerekmektedir.
1. Halay tü rü oyunlar sinde oynanan 86 oyun ismini, 2. Karşılıklı Oynanan O yunlar
Girani, Tek ayak, Çüt ayak, Üç bunlardan büyük bir kısmının m üzi Değenek O yunu, Kılıç Kalkan
ayak, Beş ayak, Tergi, Soseh, Düz, ği ve figürlerini de tespit etmiş bu O yunu, Pıçah O yunu sayılabilir.
Abvari, Teşi gibi oyunlar örnek ola lunmaktayız. Esasında bu oyunların
26 4. Ş a n lıu rfa K ız M e s le k L is e s i E k ib i
Bu o y u n la ra Ş a n lıu r fa 'n ın
Akçakale ve Harran ilçesi ve köyle
rinde rastlanır. Kavalı çalan kişi ay
nı zamanda arada bir kavalı keserek
oyunun türküsünü söyler ve tekrar 265. Ş a n lıu rfa B e le d iy e s i H a lk O yu n la rı E k ib i
kaldığı yerden kavalı ile devam eğlencelerinde oynanır. Bu oyunla- Oyunun içinde uyulması gere
eder. Bazen de kavalcı oyuncular ra örnek olarak çiftetelli oyunu gös ken bazı kurallar vardır. Mesela,
dan zengin b irinin yanına gelir ve terilebilir. o y u n u n o y n a n d ığ ı s ıra d a başa
oyunun ritm ine göre o kişiyi öven geçilmesi çok ayıp karşılanır, başta
Şehir ve köylerde oyunlar en çok
d ö rtlü k le r söyler, o kişi de kavalcı oynayan kişiye hakaret sayılır.
düğün, nişan, kına, asker uğurlama
ya bahşişini ve rir, eğer bahşişini az Ancak düğünün sahibi, kirve ve
gibi törenlerde oynanır. Köylerde
verir veya hiç vermezse kavalcı o yaşlı k iş ile rin oyun esnasında
düğünler günlerce sürer ve varlıklı
kişiyi yerici dörtlük söyleyerek bah başa g e ç m e s i hoş k a rş ıla n ır.
kişilerin düğün evine beraberlerinde
şişi vermeyeni küçük düşürür. Bu O yunlarım ızın birçoğunda vakar ve
davul zurna getirmeleri adeti vardır.
oyunlara örnek olarak da Soseh ve ciddiyet hakim dir. O yun esnasında
Bu nedenle geniş köy meydanların
Çıit ayak oyunu gösterilebilir. güliinm esi tasvip edilmez.
da birkaç davulun birlikte çalındığı-
3. D ef eşliğinde oynanan oyunlar na sık sık rastalanır. Ş A N LIU R F A H A LK
Köylerde oynanan halaylarda ka O Y U N L A R IN D A N BA ZILA R I
G e n e llik le ta sa vvu f kö ke n li
dınlar ve erkekler birlikte gruplar GİRANİ
oyunlardır. Tek kişinin oynadığı, iki
oluşturduğu gibi erkeklerin baş ta
kişinin karşılıklı oynadığı ve dizi Bu oyuna ağırlama da denir.
rafta, kadınların ise son tarafta ayrı
halinde bir grup halinde oynanan R itm ik o lm ayan ve ağır hareket
a yrı o y n a d ık la rı da g ö r ü lü r.
oyunlar vardır. Bu oyunlar Şanlıurfa lerle oynanan b ir o y u n u m u z d u r.
Köylerde oynamak üzere meydana
merkez ve bazı köylerde "El defi" Düğünün kivresi çoğu kere oyuncu
gelen yan yana dizilm eye "Govent"
denen özel yaptırılm ış defler eşli larla b irlikte girani oyununu oynar
adı verilir.
ğinde oynanır. El defi Peygamber ve tekrar yerine oturur. Bu oyun
Efendim iz'in M ekke'den M edine'ye
hicreti sırasında M edine'ye gelişin
de M edinelilerce sevinçlerini ve
coşkularını dile getirmek için kulla
nılmıştır ve, Peygam berim iz'i öven
ilahiler söylenmiştir. Bu kaynaktan
esinlenerek Şanlıurfa'da El defi eşli
ğinde oyun oynanırken m üziğin rit
mine uygun ilahiler de söylenir. Bu
oyunlara örnek olarak da M enduhi,
M evlayi oyunları örnek olarak gös
terilebilir.
ayaklar dizden kırılarak davulun rit kızdır ve çok güzel de oynar, oynar Bu bakımdan kım ılla mücadele çok
mine uygun olarak ağır ağır oyna ken kuş kadar hafif, çekirge kadar zordur. Perişan olan köylü bu du
nır. çevik hareketler yapar, güvercin gi rumda bile umudunu kaybetmeme
bi süzülür, D erik'in bu oyunlarına ye çalışır ve kım ılla mücadeleye
DÜZ
herkes hayran kalır ve düğünlerde başlar. Kurulları toplam ak için özel
Basit fakat çok ritm ik hareketler Derik aranır. Derik o düğüne gel elekler yapılır ve başaklara vurula
den oluşan b ir o y u n u m u z d u r. mediğinde düğün sahibi üzülür, şu rak kım ıllar toplanır. Daha sonra da
O yuncular davulun ritm ine uygun türküyü s ö y le r: eleklerle toplanan bu kım ıllar torba
h a re k e tle r y a p a rla rk e n h a fifç e lara konulur. Yerlere düşen kım ıllar
. . Derik gilde bir kuş var
om uzlarını oynatırlar. Köylerde "go- ise toprak eşilerek tek tek toplanır.
Kanadında nakış var
vent" kurulduğunda genellikle "düz" Bu şekilde kım ılla mücadele de çok
Toy'a derik gelmedi
oyunu oynanır. Bazen "düz" oyu zordur ama tek çaredir. Bu oyunda
Elbet bında bi iş var.
nun sonuna doğru figürleri hemen Şanlıurfalının azm ini ve mücadele
hemen aypı olan fakat ayak hare KIMIL gücünü görmek müm kündür.
ketleri biraz farklı olan "Çeçen k ız ı" K ım ıl, haşere tü rü n d e n b ir İşte bu kımıl böceğinin getirdiği
o yu n u n a g e ç ilir. D üz o yun un böcektir. Kımıl'a "süne" de denir. felaket, kımıl üzerine türküler yakıl
içinde başta oynayan kişi ortaya çı Sürüler halinde gelip, buğday daha masına sebep olmuş, kım ılla m ü c a
karak maharetini sergiler, davulcu süt halinde iken onu emer ve sütü d e le m iz a n s e n le ri iç e re n "kımıl
da o kişiyle b irlikte çeşitli oyunlar emilen başak bir daha dolmaz. Yani oyunu"nu ortaya çıkarmıştır.
oynayarak oyuna ayrı bir hava ve buğday artık ölmüş olur. Bir yıl
rir. boyunca sürüp ektiği, elleriyle te İKİ AYAK (Diniğ)
TEK AYAK m izlediği tarlasında tek umudu olan
Şanlıurfa düğünlerinde oynanan
buğdayın kımıl tarafından yenmesi
Şanlıurfa'da sevilerek oynanan oyunlardan b iridir. O yunda sol
çiftçiyi perişan eder, bir yıl boyunca
o y u n la r d a n b ir id ir . O yuna ayakla iki defa yere vurm a hareketi
kurduğu bütün hayalleri yıkılır,
başlarken sol ayak topuğuyla yere olduğu için bu oyuna "iki ayak"
umutlarını yok eder. Kımılla birlikte
b ir defa vurularak başlandığından oyunu denmiştir. O yunun birkaç
evlilikler, başlık paraları, cep harç
bu oyuna "tek ayak" oyunu denmiş bölüm den oluşan figürleri vardır.
lıkları, bayramlıklar da yok olur.
tir. Bu oyunun "D erik" isminde çok Çok ritm ik ve göze hoş gelen figür
güzel bir kız için yakılan türküden Kımıl çok enteresan bir böcektir, leri içerir. O yunun devamında sol
çıktığı yaşlılarımız tarafından anla taş ile ezsen ezilm ez, ateşe atsan ayak topuğuyla yere iki defa vurul
tılm aktadır. Derik, çok güzel bir yanmaz, buzluğa koysan donmaz. duğunda om uzlarda bu topuk hare
187 Ş a n l ı u r f a '9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
268. G e n ç lik M e rk e z i H a lk O y u n la rı E k ib i
ketlerine uygun olarak oynatılır. rağmen, figürleri yapabilm ek için, eğilm eleri şeklinde devam eder.
Oyunun bölüm leri içerisinde sağ ritm ik bir vücuda sahip olm ak gere O yuncular eğildiklerinde sağ ayak
ayakla sol' ayak dibine vurma, sağ kir. "Urfalıyam Ezelden" türküsünün topuklarıyla yere vururlar ve sol
ayakla geriye doğru vurma, sağ
m ü z iğ iy le o yna nır. O yn an ırken a yakların ı ile riy e doğru ç ık a rır
ayakla sol ayak önüne vurm a gibi
vücudun ayak hareketlerine uygun lar. Daha sonra yine doğrulup oyu
bölüm ler vardır. Yine bu oyunun
olarak ellerin sağa ve sola doğru nun esas figürlerine geçilir.
içinde oyuncuların birlikte yukarıya
sallanmasıyla başlanır ve vücut da
doğru sıçrama hareketleri vardır. DEĞENEK O Y U N U
buna uygun olarak sağa ve sola
doğr-u hafifçe yatar. Bu oyun dört kişi ile oynandığın
TERGE (Türk-i Tergi)
dan yörem izde bu oyuna "D ö rtlü k"
Bu oyuna yörem izde, Türk-i ABRAVİ (Lorke) "D ö rtlü Fasıl" oyunu da denir.
Beraza da d e n ilm e kte d ir. Terge O yun b irç o k zor figürleri kapsadı
Bu oyun bölgenin tamamında
oyununun Suruç O vâsı'nda halen ğından ancak usta oyuncular tara
oynanır. Sağ ayakla başlayan bu
y a ş a m a k ta ' o la n A la e d d in fından oynanabilir. O yun ağır
oyun sol ayağın yere vurmasıyla de
Keykubat'ın torunları olan Alaeddin hareketlerle başlar ve sona doğru
vam eder. Yine sağ ayağın yere vur
aşiretinden çıktığı söylenmektedir. çok hareketlenir. Degenek oyunu
masıyla sol ayak, sol ayağın yere
Bu o y u n g ö ç e b e T ü rk m e n çeşitli bölüm lerden oluşur. Bazı bö
vurmasıyla da sağ ayak ileri doğru
a ş ire tle rin d e n çıktığ ı iç in T ü rk -i lüm lerini dört kişi b irlikte oynar, ba
savrularak devam edilir. Oyunun d i
te rg i d e n ilm e k t e d ir . Z e n g in zı bölüm lerinde ise oyuncular teker
ğer bölüm lerinde bu hareketleri
kültürüm üzün bir çok ö zellikle rin i teker m aharetlerini sergilerler. Dört
oyuncular yerlerinde durarak yapar
taşıyan bu oyun kardeşliği ve sevgi kişi birlikte oynarken oyuncular
lar, önce sağa daha sonra da sola
yi simgeler. Bu oyunun da birkaç oyunu en iyi bilen ve yaşça büyük
parm a kları ü z erin d e sıçrayarak
bölüm ü vardır. Bölüm ler arasında olanın gözlerine bakarak hareketle
yükselirler. Oyun çok hareketli ve
kesiklik yoktur ve b irib irle rin i ta rini b irlikte yapmaya çalışırlar.
ritm iktir ve genellikle bütün oyunla
mamlarlar. O yunun son bölüm ünde O yunun sonuna doğru dut ağacın
rın sonunda oynanır.
"Seylani" oyununun figürleri vardır. dan özel olarak yaptırılan değenek-
SOSEH
ler ortaya atılır ve her oyuncu eline
URFALIYAM EZELDEN Yöremizde çok sevilerek oyna
bir değenek alarak karşılıklı olarak
R itm ik a ya k h a r e k e tle r in in nan bir oyundur.Kaval veya davul
döğüşürler. O yunun sonunda oyun
üzerine, kurulu bur oyunum uzdur. zurna eşliğinde oynanır. Doğru va cular ellerindeki değenekleri bıraka
Ç ok k o la y g ib i g ö rü n m e s in e ziyette başlayan oyun, oyuncuların rak kucaklaşırlar.
im *.
ŞANLIURFA
FOLKLORUNDA
KUŞLAR VE
KUŞÇULUK
S a b r i K ü r k ç ü o ğ lu
Ş a n lıu r fa 'd a h a lk ın ik in c i
uğraşları arasında kuşçuluk başta
gelmektedir. Her Şanlıurfa'lı, kendi
gibi endamlı ve mağrur bir yaratık
lara çok yer verilmiştir. Ö zellikle gü rü az olur, elin taşı ile kuş vurulmaz,
olan güvercini canı gibi sever, bes
vercin, edebiyatımızın en gözde kuş yuvayı yapan dişi kuştur, kuştan kor
ler, süsler, takılar takar ve kendini
larından b iridir ve barış sembolüdür. kan darı ekmez, en bilinenleridir.
ona bağlar.
K u ş la r, b e d e n ve d a v r a n ış Kuş ile ilg ili deyim lerim iz ise:
Bulundukları ortama neşe dağıtan
özellikleriyle atasözleri ve deyimleri Ağzı ile kuş tutmak, bir taşla iki kuş
ve tabiat özlemini gideren kuşların
mizde de yeralmışlardır. vurmak, devlet kuşu, gece kuşu, kuşa
her birinin güzel bir manası ve hayır
ç e v irm e k , kuşbaşı, kuş b e y in li,
lı bir tesiri vardır. Atasözlerimizden bir kaç örnek kuşhane, kuşüzümü, kuş sütü ile bes
verecek olursak: Kanatsız kuş olmaz, lemek, uçan kuşa borcu olmak, tak
Anonim Halk Edebiyatı ürünleri
kuşu kuşnan tutarlar, alıcı kuşun öm lacı kuş gibi, en yaygın olanlarıdır.
büyük ölçüde kuşların varlığına da
yanır. Kuşlar halk şiirine herzaınan
ilham kaynağı olmuşlardır.
H a lk d ilin d e ö v m e -o kşa ın a
sözlerindeki b ir b ölüm ü sevilen
kuşlarla y a p ılır. Bunlara örnek:
G ü vercinim , kuşçağızım , m in ik
kuşum, bülbülüm gibi sözlerdir.
T ü rk ü le rim iz in b ir çoğunun
iç in d e ç e ş itli ku şla rın a dları geç
mektedir. Hatta çok sevilen bazı tür
külerim izin adları kuşa bağlı
türkülerdir. Bunlar: Garip Bir Kuştu
G ö n lü m , G ü v e r c in V u r d u m
Kalkmaz, Bülbüller Düğün Eyler,
Bülbülün göğsü al olur gibi çok
sevilen türkiilerim izdir.
1 91 Ş a n h u r f a ’9 7 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
278.
Ayrıca n in n ile rd e b ilm e ce le r
de, m asallarda, tekerlem elerde,
fık r a la r d a ç o c u k o y u n la r ın d a
kuşlarla ilgili bölüm ler yer almakta
dır.
1 92 Ş a n l ıu r f a '97 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
leri: "Kuş tutulunca verilınez"dir. Bu başlıcaları; Angut, Çiçi, Karagöz ve
tutulan kuşa "garip" denir. Bir müd Kumru'dur.
det dişi bir kuş ile yanyana konur ve 2. Kafes Kuşlan: Kafeste besle
yeni yerine alıştırılır. nen, evcil olmayan kuşlardır. Bunlar;
Kuşçu, yakaladığı kuşu; ya eski Yâkerim Kuşu ve Hâkkuran
sahibine verir yada kendine alıkoyar. Kuşü'dür.
Yakalanan kuşun sahibi, kuşundan 3. Evlere Alışmış Yabani Kuşlar:
vazgeçmek istemiyorsa, gelip yakala Bu k u ş la r e v le r in m u h te lif bö
yandan para ile geri almak . ister. lümlerinde, çatı üstü, çatı arası ve
Bazende kuşun sahibi gelip almazsa, kuş takalarında kaşarlar. Evcil o lm a
kuşçu bu kuşu satmak için kuşçu yıp e vlere alışm ış ku şla rd ır.
kahvelerine götürüp orada satar. Bunlar; Kit (Güvercin) ve Yusuf Tutan
Bazende kuşlar değişikle geri alınır. Kuşu'dur.
Bazen birkaç kuşçu aralarında 4. Halis Kuşlar (Köıııe Kuşlar): Bu
"said" denen bir anlaşma yaparlar: kuşlar evcil ve eğitilmiş olup u ç u ru -
Bu anlaşmaya göre b ir kuşçu, di la b ile n k ıy m e tli tü rd e n kuşlar
ğerinin kuşunu yakaladığında geri dır. Takla vurmazlar, düz uçarlar ve
v e rm e z . A n c a k , tu ttu ğ u kuşa tumansızdırar. Bu kuşların erkek
kuşçular arasında bir fiyat biçilir. olanları (bölük) ayrı ınatarda beslenir
Kuşun esas sahibi bu fiyatı ödeyince ve yetiştirilir. Böliik kuşların yanında
kuşunu geri alabilir. dişi kuş bulunmaz, çünkü kuşçu ge
MİMARİDE KUŞ TAKALARI
KUŞ TAKILARI reken eğitimi veremez.
H alkın kuşa ve rd iğ i değer ve
K u şçula r, k u ş la rın b a k ım ın a Halis Kuşların çeşitleri: Mısırlılar,
kuşa y ö n e lik insancıl davranış
büyük özen gösterirler. Onları bon Kuzerler, Fitilliler, Nakışlılar (Yazılı),
"Geleneksel Şanlıurfa Evleri"nin avlu
cuk ve takılarla süslerler. Ayaklarına Amberli, Kınıfırlı, Kuyrak, Perçemli,
ya bakan oda pencerelerinin üstünde
"takım" denilen kemikten veya kehri A y n a lı, Ş arabı, D e v riş A lile r ,
yeralan "kuş takalarında (kuş evleri)
bardan yapılmış takılar takarlar. C ü b b e l il e r , A b a lı , Z e y t u n i,
görülmektedir.
Ayrıca ayaklarına halhal denen k ü M e v re n d i, Lem savey, K ırk te lli,
Bu b a r ın a k la r in s a n o ğ lu ile Şıhşelli, Şamı, Zırhlı, Karalı, Tağlit,
çük çın g ıra kla r (z il) ta k ılır.
kuşların dostluğunun yeşerdiği ve ya Şekerli, Şafrakaragöz, Killo, Gez,
Kulaklarına sarı madenden işlemeli
şadığı mekanlardır. Ehles, Şafra, Arans (Keşpir), Baş,
küpeler takılır. (Yazın çıkarılır) iki ku
KUŞLARIN UÇURULMASI lak arasına takılan ve boyunda duran Ü veys, B a lin a , İs ra il, M a ca r,
Kuş uçurmak için damların uy "gerdanlık" takılır. Bu takılarla kuşlar H o lla n d a , İs p ir, M ü s e v v e d ve
damda ve hayatta yürürken çok gü Alacalar'dır.
gun olması çok önem lidir. Kuşlan
damdan havaya kaldırıp uçurmaya zel sesler çıkartırlar. 5. Yapşan Kuşlar: Halis kuşlardan
yarayan uzun bir sırık vardır. Bu sırı farklı tarafı ayaklarının "Tumanlı"
BEŞLENME - YUMURTLAMA
ğın ucunda bir "çapıl" (bez) bağlıdır. (Tüylü) oluşu ve takla atmasıdır. Çe
Kuşların çoğu tahıl tanesi, bitki şitleri: Siyah Yapşan, Gök Yapşan,
Kuşları damdan kaldırma bu sırığın
tohumu ve özel olarak hazırlanan Beyaz Yapşan, Hume, Miski, Yandı
sallanmasıyla olur. Kuşlar gelenek
yemlerle beslenirler. Ayrıcı buğday, D ö n d ü , Ç a k m a k lı , S a r ıb o z ,
olarak sabah ve ikindi zamanı olmak
ağ darı, sarı darı, çekilmiş darı ve nar K ırm ız ıb o z , K u la , K ü re n k ve
üzere g iin d e jki defa uçurulurlar.
tanesi de verilir. Yavru kuşlar daha M usullu'dur.
Uçurulan "köıne"ler (çoğunluğu
çok yem yer hızla büyürler.
erkek kuşlardan meydana gelen kuş
Dişi kuş, birinci yumurtadan bir
topluluğu) damın etrafında uzak me
gün arayla ikinci yumurtayı, verir.
safeli daireler çizerek uçarlar. Bunun
Kuluçkaya yanlız dişiler yatar, yaz
sağlanması sırık ve ıslıkla olur.
ise 16-18 günde, kış ise 24 günde bu
Kuşçu, kümeyi dama geri çağırırken
yumurtadan yavru alınır. Yavrulama
bu işi ıslık çalarak ve dişi kuşu göste
ilkbaharda başlar kışa kadar devam
rerek yapar.
eder. Yumurtalar açılıp yavrular çı
Kuş uçurma saatlerinde şehrin üs
kınca ana-babaya çok iş düşer, yav
tü kuşla dolar, havada kümeler bir
rularına yiyecek taşırlar.
birlerinin içinden geçerler. Kayıp
vermeden evine dönen kuş kümeleri ŞANLIURFA'DAKİ KUŞ
e v in e b a ğ lı, s a d ık ve "y a v u z (GÜVERCİN) CİNSLERİ
kuşlar"dır.
1. Ev Kuşlan: Bu kuşlar kapısı
Kuşçu, başka kö m e de n bazı açık bir kafeste veya evin yüksekçe
kuşları kendi kuşları arasına katar ve ve açık bir kuş takasında beslenir.
onu yakalarsa o günkü kârı o olur.
Bunlar evcil kuşlardır. Eve alışınca
Kuşçuların bu konudaki son söz hiçbir tarafa gitmezler. Bu kuşların 282. G ök G es
193 Ş a n l ı u r f a '97 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
devresinin başlangıcında yuva daha
KELAYNAK ta m a m la n m a m ış tır. Yumurtalar
üzerinde yatmamış olan kuş sık, sık
uçarak yuva metaryalı getirir ve eşine
KUŞLARI taktim eder. Kuluçkada yatan kuşun
son devresindeki hareketleri ve dav
A . F a ik D a a d e le r ı ranışları değişir. Bu değişim yavrula-
Yeryüzünde Kuzey Afrika hariç, an gelen ses ve dokunun uyarılarıdır.
üremeleri için sadece Birecik'e gelip II günlerde yavrular hiç yalnız bıra
burada yuva yaparak yavrularını bü kılmaz. Yatmakta olan kuş, gagası ve
yüttükten sonra tekrar kışlaklarına başı ile zaman zaman altına gider ve
kusma hareketleri ile yavrulara yiye
dönen nadir göçmen kuşlarımızdan
cek verir. Daha sonraları yiyecek
olup sayıları gittikçe azalmaktadır.
toplamaktan gelen ergin kuş getirdiği
Kelaynakların Avrupada 1504 yı
yiyeceği kendi midesinden yavrula-
lından itibaren yaşadıkları eski el
rınkine boşaltır.
yazma belgelerden tesbit edilmiştir.
İstasyonda korunm aya alm an
Orta Avrupa'da Alpler yöresinde ya
ku şla r siyah yağsız kıym a et,
şamakta olan bu kuşu ilk defa 1555
re n d e le n m iş havuç, ren de len m iş
yılında yayınladığı Historia
haşlanmış yumurta ve fenni yem kar
Animalium adlı eserinde Corvus üretime başlanmıştır. Kelaynak Üret ması ile b e s le n irle r. G ö çm e n
Sylvaticus adı altında C.Gessner tarif me Çiftliği Birecik ilçesine 3 km: me Kelaynak kuşları ise et ihtiyaçlarını
etmiş ve hayatı hakkında bazı bilgi safededir, halen iki adet kafes tarıma zararlı böcekleri yiyerek gide
ler vermiştir. bulunmaktadır. 1977 yılından bu ya rirler. Ve böylelikle tabiatın dengesi
D aha s o n ra la rı A v ru p a 'd a n na kafeslerin kapasite fazlası tabiata nin korunmasında tarımdaki zirai
O rta d o ğ u m e m le k e tle r in e ve serbest bırakılmaktadır. m üca de leye katkıda b ulun m akta
Afrika'ya gelen Bilim adamları bu dırlar. Uzun göç yolculuğuna hazır-
kuşların hala yaşadıklarını ve sadece
KELAYNAK KUŞLARININ
lanabilmeleri için yavruların iyi
Avrupa'dan kaybolduklarını tesbit YAŞAMA TARZLARI beslenmeleri gerekmektedir.
etmişlerdir. Kelaynak kuşlarının Şubat ortala Yöresel şive olarak Keçelaynak da
1879 yılında Türkiye'de inceleme rından Birecik'e gelip kayalıklara yer denilen Kelaynak kuşları Birecikliler
yapan ve Birecik'e de uğrayan iniliz leşmeleri Mart ortalarını bulmaktadır. ta ra fın d a n kutsal sa y ılm a k ta d ır.
C.G. Dan Ford Kelaynakların bu Üremelerini yapıp yavrularını büyüt Kuşların Şubat ortalarında gelişleri
rada yaşadıklarını tesbit e tm iştir. tükten sonrada Temmuz ortalarında Birecikliler için ilkbaharın gelişinin
Birecik'ten başka Fas'da da bir kolo Birecik'ten tekrar yavruları ile birlikte b ir işareti s a y ılm a k ta d ır. Daha
nisi mevcuttur. ayrılmaktadırlar. Kışları Kızıl Deniz ö n c e le ri k u rb a n la rla karşılanan
1950'lerde Birecik'te 1000'den kıyılarında yaşadıkları tesbit edilmiş Kelaynak kuşları için son yıllarda
fazla olan Kelaynakların sayısı 1954 tir. B ir e c ik 'te K e la y n a k fe s tiv a li
yılından sonra hızla azalmıştır. Kelaynak k u şla rın ın B ire c ik 'e düzenlenmektedir.
Azalma nedeni olarak; bu tarih üreme için gelmelerinin nedeni; bu
ten itibaren zirai ilaçların fazla kulla radaki kayalarda bulunan kalsit
nılmaya '.başlanılması, uzun süren maddesinin Kelaynak kuşlarındaki
göç esnasında gerek avcılar tarafın üreme gücünü artırdığı şeklinde
dan vurulması ve gerekse soğuk ha söylenm ektedir. Kelaynaklar tek
va şartlarından e tkilenm esi ve eşlidirler. Yani genellikle her sene
böcekçil olan bu kuşların tabii denge aynı eşler yuva yapar ve çiftleşirler.
bozulması sebebiyle tabiatta yiye Kelaynak kuşlarının ergin olanları yu
c e k le r i n i n a z a lm a s ı o la r a k va yaparlar. 5 yaşından sonra er
görülmektedir. Bu azalmayı ve nesil gin hale gelm ektedirler. Bunların
lerinin tükenmesini önlemek için ba ömürleri 25-30 yıl arası olduğu söy
zı girişimlerde bulunulmuş; Tarım lenmektedir.
O rm a n ve Köy iş le ri B a k a n lığ ı Genellikle Mart ayı sonunda dişi
b ü n y e s in d e k i Ö r m an G enel Kelaynak ilk yumurtasını yapıp; ku
Müdürlüğü tarafından 1977 yılında luçkaya yatar. İki ile dört arasında
B i r e c i k 't e K e la y n a k Ü re tm e değişen yumurta sayısını dişi kelay
İstasyonu kurulmuştur. nak kuluçka esnasında tamamlar.
Yeni kurulan Kelaynak Üretme Eşler yavru büyütmede olduğu gibi
İstasyonuna önce iki ergin ve dokuz kuluçkaya yatma görevinide paylaşır
adet yavru Kelaynak kuşu ağ ile tutu lar. 27-28 günlük kuluçka devresini
larak kafese konulmuş, 1977 yılında eşler nöbetleşerek geçirirler. Kuluçka
194 Ş a n l ı u r f a '97 K Ü L T Ü R ve T U R İZ M
286. D a b a k h a n e C a m ii M in a re s i ve K u ş la r
I
- M i/ r n n rr jj
,K f / U ı- .
.GAP
197
DİYARBAKIR
I B£ŞTAŞ I
Mazıda^
I r ^MLUCA I
MARDİN Omerli
SURÎYE
z ö lç ü m iin ü n y ü z d e 9 .7 's in i o lu ş tu rm a k ta d ır.
Türkiye'de sulanabilir 8.5 m ilyon hektar araziden,
GAP
yüzde 20'si Aşağı Fırat ve D icle havzalarındaki geniş
ovalardan oluşan GAP bölgesinde yer almaktadır.
Böylece Türkiye'de havza çalışmaları yapılması ların gerçekleştirilmesi, için; plan, altyapı, ruhsat,
fik ri oluşmuş ve DSİ çalışmalarına başlamıştır. 1961 konut, sanayi, maden, tarım, enerji ulaştırma ve diğer
y ılın d a D iy a r b a k ır 'd a k u ru la n F ırat P la n la m a hizm etleri yapmak veya yaptırmak, yöre halkının eği
A m irliğ in c e yapılan çalışmalar sonunda 1964 yılında tim düzeyini yükseltmek için gerekli tedbirleri almak
Fırat Havzası'nın sulama ve enerji potansiyelini belirle veya aldırmak, kurum ve kuruluşlar arasında koordi
yen "Fırat Havzası İstikşaf Raporu" hazırlanmıştır. Bu nasyonu sağlamak olan Güneydoğu Anadolu Projesi
rapora ilaveten 1966 yılında "Aşağı Fırat istikşaf Bölge Kalkınma idaresi Teşkilatı, 6 Kasım 1989 tarih ve
Raporu" g e liş tirilm iş tir. D ic le Havzası için d e , aynı 20334 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 338 sayılı
p arale ld e ç a lışm a la r DSİ D iy a rb a k ır Bölge Kantin Hükm ünde Kararname ile kurulm uştur. GAP
M üd ürlüğ ü 'nce sürdürülmüştür. Yüksek Kurulu, Başbakan veya Görevlendireceği bir
Devlet Bakanın Başkanlığında, GAP'tan sorumlu
Böylece Aşağı Fırat Havzası ve D icle Havzası'ndan
Devlet Bakanı, DPT Müsteşarlığının bağlı olduğu
ne şekilde faydalanılacağı açıklık kazanmış ve 1977 yı
Devlet Bakam ile Bayındırlık ve İskan Bakam'ndan
lında bu iki havza projelerinin "Güneydoğu Anadolu
oluşmuştur.
Projesi" şeklinde adlandırılması benimsenmiştir.
G üneydoğu A nadolu Bölgesinin Bölgesel Planlama GAP İdaresi; Başkanlık Ankara'da ve Bölge
çevçevesinde ele alınması, yürütülm ekte olan faaliyet M üdürlüğü Şanlıurfa'da olm ak üzere örgütlenm iştir.
lerin koordinasyonunun sağlanması ve yönlendirilm esi
GAP'ın meydana getireceği yüksek tarım ve sanayi
görevi 1986 yılında Devlet Planlama Teşkilatına
potansiyeli bölgede gelir düzeyini 5 kat arttıracak,
verilm iştir.
2005 yılında 9 m ilyonu aşacak bölge nüfusunun yakla
Kuruluş amacı Güneydoğu Anadolu Projesi kapsa şık 3.5 m ilyonuna iş imkanı yaratılacaktır.
mına giren yörelerin süratle kalkındırılması ve yatırım
29 2
ŞANLIURFA TÜNELLERİ
GAP'ın büyük k ilit yapılarından biri olan Şanlıurfa
Tünelleri yaklaşık 358.000 hektar cazibeyle ve
118.000 hektar pom pajla olm ak üzere 476.000 hektar
araziyi sulayacaktır.
asr
294. A ta tü rk B a ra jı
2 03 Ş a n l ı u r f a '9 7 GAP
m inde «arakaya takriben 462 m ilyon dolar ve Atatürk birlikte özellikle ürün deseninde büyük bir değişiklik
ise takriben 505 m ilyon dolar gelir sağlamıştır. gözlenm iştir. Sözkonusu 30.000 hektarlık alanda ilgili
kurum ve kuruluşların yoğun çalışmaları ile aşağıda
Bu iki HES'in 1995 yılında ürettiği toplam elektrik
yeralan ürün deseni gerçekleşmiştir.
enerjisini (16.1 m ilyar kwh) üretebilmek için takriben
3.42 m ilyar m 3 doğalgaz ithal etmek gerektiği gözö- U rıi n Alan(ha) (*) %
nünde tutulursa, GAP Bölgesi'nde üretilen enerjinin
Buğday+Arpa ....... .......... 25.600 .............. .............64.00
ülke ekonom isine katkısının önemi daha iyi
Pamuk .................... .......... 24.000 ............. ............. 60.00
anlaşılacaktır.
Mısır (2.ü rü n )........ ................ 4 1 0 ............................. 1.00
Susam (2.ürün) ..... ................ 1 0 0 .............. ............... 0.25
HARRAN'DA G ELİR ÜÇE KATLANDI Soya (2.ürün) ........ ...................1 0 .............. ............... 0.03
Şanlıurfa-Harran ovalarında sulamaya açılan alanda Sebze ...................................... 300 ............. ............... 0.75
1994 dönem inde gerçekleşen ürün deseni aşağıdaki M ercim ek .............................3000 ............. ............... 7.50
gibi olmuştur. Toplam .................. ........... 53.420 ............. .......... 133.53
Ürün Alan(ha) % (*) Sulamaya açılan 62 köyde ekili alan 40.000 hek
tar olup, bunun yaklaşık 30.000 hektarı sulanmıştır.
B u ğ d a y ............................. 1 4 .7 0 0 ............................. 49
1995 yılı içerisinde özellikle hasat edilen buğday
Arpa 6.000 20
ve arpadan sonra, geç olm akla beraber sulamanın baş
Pam uk 6.300 .................................. 21
laması ile pamuk ekim leri yapılmış ve toplam pamuk
M ercim e k.......................... 2 .4 0 0 ................................... 8
ekilen alan 24.000 hektara ulaşmıştır. Bunda dünya pi
Sebze 600 2
yasalarında kütlü pamuğa olan talep büyük etki yarat
T o p la m ............................. 3 0 .0 0 0 ................................. 100
mıştır. 40.000 hektarlık alanda yaratılan tarımsal üre
Sulamaya açılan bu alanda yaklaşık 6.500 hektarlık tim değeri toplam 121 m ilyon ABD doları olarak ger
bölüm ünde yeraltı sııyu ile sulama yapılmakta ve çekleştirilecektir. Birim alandaki katma değer ise, yak
pamuk yetiştirilm ekte idi. laşık 181 ABD doları/dekar (9 m ilyon TL/dekar) olarak
hesaplanmaktadır.
1994 yılında tarımsal üretim in yapıldığı bu alanda,
1995 yılı fiyatları ile yaklaşık 31.5 m ilyon ABD doları Sulama ile dekar başına yaratılan katma değerlerde
tutarında tarımsal üretim değerine ulaşılmıştır. Böylece 3 kat bir artış gerçekleşmiş olacaktır. Bu da GAP kapsa
yaratılan katma değer yaklaşık 60 ABD doları / dekar mında sulama amaçlı yapılan yatırımların ülke ekono
olarak gerçekleşmiştir. misine geri dönüşünün hızını ortaya koyma açısından
oldukça önemli bir göstergedir.
1995 yılında aynı alanda sulamanın başlaması ile
Ayrıca sulama öncesi 100 olan ürün deseni yoğun Diğer taraftan 1987 yılında bölgede 6 il ve 53 ilçe
luğu %34 artarak yaklaşık 134 olmuştur. Bunun yanışı- varken, bugün itibariyle bu rakamlar sırasıyla 9 il ve 72
ra, sulanan alanda yaşayan ailelerin gelirlerinde ortala ilçe düzeyine ulaşmıştır. Ayrıca 1987 yılında 89 olan
ma 3 katlık bir artış gerçekleşmiştir. Çok kaba bir belediye sayısı 1995 Ağustos sonu itibariyle 169'ya
hesap ile, bu alanda yaşayan nüfus için 1994'de 56.9 uluşmıştır. Buğıin bölgede belediye sınırları içerisinde
m ilyon TL olan kişi başına yıllık gelir, 1995'te 218 m il yaşayan n ü fu su n to p la m nüfu sa o ra n ı %61 dola
yon TL'ye yükselmiştir. yındadır. Diğer bir ifadeyle bölgede kentsel servis götü
rülmesi gereken nüfusun oranı son 8 yılda yaklaşık
Sulu tarıma geçilmesi ile bitkisel üretim hacminde
%50 artmıştır.
büyük bir patlama olm uştur. Üretilen bu ürünlerin hiz
metler ve tarıma dayalı sanayilere etkisi ile yukarıda GAP SANAYİ ALTYAPISI
belirlenen rakamların çok üzerinde bir değerin ülke
ekonom isine kazandırılması mümkün olacaktır. H A ZIRLAN IYO R
Tohum , gübre, ilaç, taşımacılık, tasnif, boylama, depo GAP'ın tamamlanmasıyla özellikle pamuk, çeltik,
lama vb. konularda hızlı bir gelişme ve bölge ekono yonca, yağlı tohum lar, sebze, meyve ve. benzeri ürün
misine katkıları olacaktır. Böylece GAP kapsamında lerde ülkem izin bugünkü tarımsal üretim ini katlayabi
sulamadan beklenen sosyal ve ekonom ik etkiler kendi lecek Liretim potansiyeli doğacaktır. Tarımsal üretim
ni bölge bazında hızla gösterecektir. fazlası ve yeni sanayi ürünlerinin dış satımı ile GAP
2 05 Ş a n l ı u r f a '9 7 GAP
29 6. A ta tü rk B a ra j G ö lü n d e K ü re k Y a rış m a s ı (E k im 1996)
• e r vV
ekonom iyi canlandıracak ve bölgede yeni endüstrilerin rulması faaliyetleride hızla yürütülm ektedir. 1995 yılı
kurulmasında itici bir güç olacaktır. Doğal kaynakların içinde GAP bölgesi nde 4764 işyeri kapasiteli 14 adet
harekete geçirilm esi ve altyapıların tamamlanması so KSS tamamlanmıştır. Tamamlanan KSS'lerin 5' i
nucunda yerli ve yabancı sermaye için bölge çekici bir Diyarbakır, 5 'i Gaziantep, 11i M ardin ve 3'ü Şanlıurfa
duruma gelecektir. Ö ncelikle un, unlu gıda, deri, bitki ilinde yer almaktadır. Halen çalışmaları yürütülen
sel ve hayvansal yağlar ve tekstil sanayilerinin, sonra 6713 işyeri kapasiteli 22 adet KSS projesi y ıllık yatırım
diğer sanayi dallarının gelişmesi beklenmektedir. programında yer almaktadır. Bu projelerin 6'sı
Gaziantep, 2'si Diyarbakır, 3'ü Şanlıurfa, 3'ü
GAP idaresi'nce yaptınlan "GAP Bölgesel UJaşım
Adıyaman, 2'si Batman, 1 'i Şırnak, 4'ü M ardin ve 1'i
ve Altyapı Geliştirm e Çalışması" ile bölgedeki ekono
Siirt ilinde yer almaktadır.
m ik gelişme ve bunun coğrafi mekandaki muhtemel
dağılımı belirlenm iş, sanayi alanında konumları ve ih ti
GAP İÇİN EKO N O M İK KALKINMA
yaç duyabilecekleri altyapı hizm etleri tespit edilmiştir.
Aynı çalışmada ayrıca bölgenin hızlı gelişmesi bekle AJANSI M ODELİ
nen 9 yöresinin çevre düzeni planları yapılmış ve bu
GAP Bölge Kalkınma idaresi Başkanlığı, yapılan
planlarda GAP'ın ihtiyaç duyacağı sanayi alanları için
kamu yatırımları sonucu büyük potansiyelli bir iş ve
ye r a y rılm ış tır. B ö lgesel ö lç e k te y a p ıla n bu çalış
yatırım ortamına dönüşecek olan bölgede, ülke kalkın
maların, sonuçları ve sarjayi yatırımları GAP Hareket
ma planı ile GAP bölgesel kalkınma stratejilerine
Plam'nda ve yıllık yatırım programlarında yer almıştır.
uygun olarak, yatırını yapacak bölge içi ve bölge dışı
1996 yılı itibariyle bölgede üç adet Organize yatırımcılarına yardımcı olmak, bölgeye yönlendirm ek,
Sanayi Bölgesi (OSB) (Gaziantep, M ardin, Şanlıurfa) sanayileşmenin yaygın laşmasım sağlayacak b ilgi, teş
çalışır d u ru m d a d ır. D iy a rb a k ır, G a z ia n te p (II) vik, müdahale yollarını araştırarak genel amaçları ile
O SB'lerinin inşası devam etmekte olup, Adıyaman, kurulacak bir "Ajansın" yapısını ve yetkilerini araştır
Kilis, Siirt ve Batman OSB'leri kamulaştırma safhasın mak amacıyla "Ekonomik Kalkınma Ajansı Model
da, N izip OSB ise etiid aşamasındadır. Gaziantep III., Etüdü" çalışmasını yapmıştır. Çalışmanın sonucunda,
Şanlıurfa II. OSB çalışmaları devam etmektedir. Ajansın fonksiyonları bölgede sınai kalkınmayı sağla
mak amacıyla özel sektör ve yabancı sermaye y a tı
Bölgede OSB haricinde ve onu tamamlayıcı faali
r ım la rın ı d e s te k le m e s i; iş g ü c ü b e c e r ile r in i ge
yetlerin yer alacağı Küçük Sanayi Siteleri'nin (KSS) ku
liştirmesi; yatırımcılara yatırım alanlarının tesbiti, yatı
2 06 Ş a n l ı u r f a '9 7 GAP
rım projelerinin hazırlanması, işletmelerin yönetim, katı olan bölge -Belçika, Danimarka, H ollanda, İrlanda
teknoloji, finansman, pazar imkanlarının geliştirilmesi ve Lüksemburg'dan büyük olup, Yunanistan'ın yarısı
gibi konularda danışmanlık hizm eti vermesi; sınai arsa na, İngiltere'nin %İ30'üna, İtalya'nın % 25'ine,
stoku yapması ve emlakla ilg ili faaliyetlerde bulunması Alm anya ve Japonya'nın % 20'sine eşittir.
şeklinde tarif edilm iştir. Çalışma kapsamında 10 adet
4- GAP Bölgesinin nüfusu 6 m ilyon civarında olup
ön fiz ib ilite etüdü hazırlanmıştır. Bunlar:
Türkiye nüfusunun % 10'u kadardır. Bölge nüfusu
1 - Tahıllardan ethanol üretimi, İsrail'in nüfusundan fazladır. Türkiye nüfus artışı %2.2
2- Tahıl ve sebzelerden nişasta üretim i. iken GAP bölgesinin nüfus artışı % 3.8 dir.
3- Yeni te knoloji çırçırlam a tesisleri,
5- GAP Bölgesi havzalara göre T ürkiye'nin yıllık su
4- Yeni te knoloji ve pamuk ipliği tesisleri,
potansiyelinin % 28'ine (53 m ilyar m 3/yıl)sahiptir.
5- Yeni te knoloji ile dokum a tesisleri,
6- Yeni te knoloji ile ham ve rafine bitkisel yağ tesisleri, 6- GAP kapsamına giren 13 proje demetinde 22
7- Sebze konservesi üretim i, baraj ve 19 hidroelektrik santralı vardır.
8- Tahıl sapları ye kullanılm ış kağıttan kağıt üretimi,
7- Bu barajlardan Atatürk Barajı dolgu hacmi itiba
9- Güneş enerjisi kollektörii üretim i,
riyle dünyada a ltına dır.
10- Plastik ve benzeri kimyasal maddelerden sert ve
yumuşak ürün üretim i 8- Birbirine paralel 26.5 km uzunluğunda ve 7.62
m çapında iki tünelden oluşan Urfa Tünelleri dünyanın
GAP'TA TEMEL BÜYÜKLÜKLER en büyük tünelleridir. Ayrıca saniyede 328 m3 debiyle
de yine dünyada birinci sıradadır.
1- Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) Türkiye'nin
en büyük ve en kapsamlı projesi old.ığu gibi dünyanın 9- GAP'ta 7500 M W kurulu güç tesis edilecek ve
da sayılı projelerinden biridir. y ıld a 27 m ily a r k ilo v a ts a a t e le k tr ik e n e rjis i üreti
lecektir. Bu kurulu güç kapasitesi T ürkiye'nin bugünkü
2- Batının önem li yayın organları GAP'ı modern
kapasitesine yakındır. Ü retilecek enerji ise Türkiye'de
dünyanın harikalarından b iri olarak tanıtmaktadırlar.
sudan elde edilecek enerjinin % 2 5 'in i oluşturacaktır.
GAP önemi ve büyüklüğü itibariyle Küresel Süper
Projeler arasına da dahil edilm iştir. 10- 1995 yılında Atatürk ve Karakaya Barajlarının
ürettiği enerji toplam 16.117 GVVH'dır. Bu 1995'de
3- GAP'ın kapladığı alan 75358 km 2 olup
Ttirkiyede üretilen benzer enerjinin % 52'dir.
T ürkiye'nin % 9'una tekabül etmektedir. İsrail'in 3.5
29 7. H a rra n O va s ı
12- GAP su kaynakları projeleri ile bölgede 1.7 m il 1 7 - S u la m a in ş a a tla r ın d a bugüne kadar
yon hektar alan sulamaya açılmaktadır. Bu Türkiye'de gerçekleştirilen tesisler şunlardır;
ekonom ik olarak sulanabilir alanların % 22'sine eşittir.
İsale kanalı ...............................................................4060 m
13- G AP s u la m a la rı Ç u k u ro v a s u la m a la rın ın Ana kanal ........................................................... 1 63000 m
yaklaşık 4.5 katı büyüklüğündedir. Tahliye kanalı ..................................................... 894000 m
14- Sulanan alanlardaki artışlara bağlı olarak; buğ Sanat yapısı ........................................................ 9294 adet
day üretim inde % 90, arpa üretim inde %43, pamuk Kanalet imalatı ................................................ 1452865 m
üretim inde % 600, domates üretim inde %7Ö0, m erci Kanalet m o n ta jı.............................................. 1361435 m
mek üretim inde % 250, sebze üretim inde % 167 oranın Tünel ......................................................................... 7388 m
da artış olacaktır. Urfa tünelleri ........................ 52000 m
15- Kuru koşullar nedeniyle bölgede şimdiye kadar 1 8 -1 1 Nisan 1995'de Şanlıurfa Ovası'nda 30000
hiç yetiştirilem eyen fasulye, soya , mısır, ayçiçeği, p i hektar alan sulamaya açılmış ve ilk ürün alınmıştır.
rinç gibi ikinci ürün türleri önem li m iktarlarda yetiştiril
Bu alanda:
meye başlanacak, topraktan yılda birden fazla ürün
Toplam k ö y ...................................................................... 62
alınacaktır.
Nüfus ........ 26000
Ç iftçi ..............................................................................4000
Tesviye yapılan köy ......................................................... 19
Tesviye yapılan alan 9000 ha
298. Ş a n lıu rfa T ü n e lle ri Ç ıkışı Toplulaştırma yapılan a la n 20000 ha
SO SY O EKO N O M İK
G Ö STERG ELER
20- GAP Master Planı'na göre bölge için hesapla
nan gelişme projeksiyonları şöyledir;
büyüyecektir.
TARIM
K a v n a k : T a rım i l M ü d ü r lü ğ ü
TARİH ÇE
Şanlıurfa, tarih boyunca Irak,
Suriye, Mısır ve A nadolu'da kurulan
sayısız devletin sınırları içinde
kalmıştır. Bu açıdan Şanlıurfa tarihi,
M ezopotam ya'ya bağlı sayılır.
300. Buğday Başakları
M e z o p o ta m y a , Y u n a n ca "ik i
nehir arasındaki toprak parçası" TARIMSAL NÜFUS
anlamına gelmektedir. TARIMSAL Şanlıurfa'nın 1990 genel nüfus
Doğuyu batıya bağlıyan ticari ve Sayımı sonuçlarına göre nüfusu
askeri yolların buradan geçmesi YAPI VE 1.001.455 'tir. Tarım kesimindeki
faal nüfus 249.243'tür. Şehirlerde
Ş a n lıu rfa 'ya geçm iş d ö n e m le rd e
yaşayan nüfusun da bir kısmı tarım
büyük önem kazandırmıştır.
ÜRETİM kesiminde çalışmaktadır.
M e ş h u r A ra p T a rih ç is i Ebul Tarım sektöründe istihdam
F araç'a g öre Ş a n lıu rfa N uh % 70.7 oranında olup ilin ekonom ik
T u fa n ı'n d a n sonra y e ry ü z ü n d e yapısı tarıma dayalıdır.
kurulan ilk yedi yerleşim m erkezi TARIMSAL YAPI
nin ilki ve en önem lisidir. Hz. Genelde düz arazi yapısına
Adem (a.s.)'ın ç iftç ilik yaptığı bu sahip olan il topraklarının % 61.7'si
bölgede tarih boyunca Sümer, platolar, % 16.3'ü ovalar ve %22'si
Akad, Elam, Asur, Pers, Helen, dağlarla kaplıdır. İl topraklarının
R om a, B iz a n s , A b b a s i, %63 gibi önem li bir bölüm ü tarım
S e 1ç u k o ğ u 11 a r ı , E y y u b i l e r , arazisidir.
M e m lu k la r , A k k o y u n lu la r ve
Osm anlılar hakim olmuştur.
ŞANLIURFA
TARIM INDA SULAM A
Ş a n lıu rfa H a rra n O va sın d a ,
d iğ e r G üneydoğu A n a d o lu
Ovalarında olduğu gibi toprak
kaynaklarının ve diğer iklim etmen
le r in in e lv e r i ş l i l iğ i n e k a rş ın
yağışların, ö zellikle yaz ayalarında
yetersizliği, bölgedeki tarımsal
gelişmeyi olum suz yönde etkileyen
başlıca etm endir. Başlıca etmen
ola n su n o ksa n lığ ın ın , sulam a
y o lu ile g id e rilm e s i için GAP
çerçevesinde Aşağı Fırat Projesi
planlanmıştır. Atatürk Barajından 30 3. P am uk H asadı
p o m p a j s u la m a la rı da d a h il Toprak Frezesi....... ......... -... ...... 26
874.200 hektar alan sulanacaktır. Merdane (Yuvar).... .... 1333........ 997
Bu alanın yaklaşık 700.000 hektar ŞANLIURFA
Capa Makinası ..... ..... 480... ..... 595
kadarı Şanlıurfa İli sınırlarındadır.
Ekim Makinası....... .... 4734...... 6268 TARIMINDA
1995 sonu itibariyle ilk etapta
Gübre Dağıtıcısı.... ... 1676 ... ... 2267
Şanlıurfa Harran Ovası'nda 30.000
Pulvarizatör............ .... 2486... .. 2945
BİTKİ DESENİ
hektarı kapsayan 62 köy sulamaya
açılmıştır. Tozlayıcı................. ..... 172... .... 180 Şanlıurfa ili Güneydoğu Anadolu
iklim bölgesine dahil .olm asına
Şanlıurfa Ovası Sulaması, kanal Atöm izör................. ..... 513... .... 460
rağmen, Akdeniz iklim in in de etkisi
ları debisi kanalet ile i leti leb i lelen- Motopomp.............. ... 6397 ... ... 4614 altındadır. Yazları sıcak ve kurak
lerin tamamı kanalet, daha büyük Yağmurlayıcı......... ............. 1 ... .... 355 kışları ise ılık olan bir iklim özelliği
o la n la rı ise açık ka na l o la ra k g ö s te r m e k te d ir . B itk i d e s e n i
Bicer-Döver............. ...... 23 ... .... 231
yapılmaktadır. oldukça zengindir. Ü retim miktarı
Harman Makinası... .... 1043....... 1362
D.S.İ'nin kanal ve kanaletleri açısından b itkile r az olm akla b irlik
Sap Döver.............. ..... 602... .... 797 te, diğer tür b itkileri az da olsa
tamam ladıktan ve ilk suyu kanal ve
k a n a le tle re v e rm e s in d e n sonra Bakla Makinası...... ....... 26 i l i m i z c o ğ r a fy a s ın d a g ö rm e k
suyun dağıtımı ve idaresi için sula Selektör ................. ...... 23 ... ..... 62 m üm kündür. Ancak, Şanlıurfa ilinin
ma b irlikle ri kurulm uştur. topoğrafik yapısının bitkisel üretime
Traktör.................... .... 5926... ... 7898
elverişliliği uygun iklim şartları ve
Şanlıurfa Ovası sulaması halen, mekanizasyondaki gelişmeler, Fırat
Sulama B irlikle rin in ve Tarım il
M üdürlüğünün kontrolü altında
devam etmektedir. Şanlıurfa Ovası
sulamasına salma sulama, karık
sulama yöntem i, Uzun tava sulama
yöntemi hakim dir.
ŞANLIURFA'DA TARIMSAL
ARAÇ VE GEREÇ SAYILARI
Tarım sal A raç ve
Gereçlerin Cinsi 1991 1995
2 . S e b z e ta r ım ı: Toplam
alanı 16498,46 hektar. Patlıcan
(sebze alanını %9), Karpuz (sebze
a la nının % 44), B iber (sebze
a la n ın ın % 12), D om ates (sebze
a la n ın ın % 1 2), Kavun (sebze
a la n ın ın % 9), D iğ e rle ri (lahana,
marol, ıspanak, nane, maydanoz, ŞANLIURFA'DA
fasülye, bakla, bamya, kabak, hıyar, 1995 yılında Harran Ovasına
sarmısak, taze soğan, havuç, turp
PAMUK TARIMI
Fırat Nehri suyunun verilm esiyle
oranı = % 14) B ir li f b itk is i o la n p a m u k, 3 0 .0 0 0 h ekta r alan sulam aya
ülkem iz ekonomisinde önem li bir açılmış ve sulamaya açılan bu
3 . M e y v e c ilik : Toplam alanı alanın yaklaşık % 8 0'in d e pamuk
•yere sahiptir. Ülkem izde üretilen
100706,6 hektar (toplu m eyvelikler bitkisinin tarımı yapılmıştır. Bölgede
p a m u k li f i y u r tiç i ih tiy a c ın ı
esas alınmıştır). A. Fıstığı (oranı pamuk bitkisi genellikle ana ürün
karşıladığı gibi, ham ve mamül
%73), Üzüm (oranı %18), Diğerleri olarak ekilm ektedir.
halde dış satımı yapılmakta ve
(Armut, Ayva, Elma, Erik, Kayısı,
ö n e m li ö lç ü d e d ö v iz g ird is i
İğde, Zerdali, Kiraz, Şeftali, Vişne, Şanlıurfa ilinde pam uk tarımına
sağlanmaktadır. Yaklaşık 2,5 m ilyon
Ceviz, Badem, Dut, incir, Nar, T. ilişkin son beş yıllık istatistiki verile
insanımız tarımını yaparak, 2,5
Hurması oranı %9) re bakıldığında; 1991 yılında ekiliş
m ilyon insanımız da tekstil ve 51527,5 hektar, üretim (kütlü
konfeksiyonda olm ak üzere toplam olarak) 143729 ton, 1992 yılında
5 m ilyon yurttaşımız geçim ini bu ekiliş 58372,5 hektar, üretim (kütlü)
üründen temin etmektedir. 170945 ton. (1991 yılına göre
Şanlıurfa ilin in tüm ilçelerinde üretim artışı %19) 1993 yılında
pamuk tarımı yapılmaktadır. İl 'de ekiliş 62375 hektar, üretim 168290
pam uk ta r ım ın a ne z a m a n ton (1992 yılına göre üretim % 1,5)
başlandığı net olarak bilinm em ekle 1994 yılında ekiliş 67329 hektar,
birlikte, 1950'li yıllara dayandığı üretim (kütlü) 187099 ton (1993'e
sanılmaktadır. 1995 yılına kadar göre üretim artışı %11). 1995 yılın
Şanlujrfa ilinde pamuk tarımı yeraltı da ekiliş 91920 hektar, üretim
su rezervlerinden faydalanılarak (kütlü) 277696 ton (1994'e göre
üretim artışı %48). 1995 yıllarındaki
sürdürülmüştür. İlin sıcak iklim
k u şa ğ ın d a y e r a lm a s ı, k u ra k il verim ortalaması (kütlü) 300 kg/
da, en yüksek verim kütlü olarak
k u ş a k la rd a p a m u k ta r ım ın ın
yapılmasını engellemektedir. 500-550 kg/da olmuştur.
3 0 6. P am uk K ozası
214 Ş a n l ı u r f a '9 7 TA R IM
30 7 . Ş a n lıu rfa F ıs tığ ı
H UBU BAT
Ş a n lıu rfa İlin d e b u ğ d a y ve
arpanın ekim alanı toplam ekilen
alanın % 57'sini kapsamaktadır.
Buğdayın ekim alanı 1992 yılında
380.034.5 hektar, üretim i ise
424.907 tondur. 1995 yılında
362.122,2 hektar olup, üretimi
656.537 ton olarak gerçekleşmiştir.
KIRMIZI M ERCİM EK
Ş a n lıu rfa 'd a ekim alanı b a k ı
m ından h u b u b a tı, kırm ızı m erci ilin toprak yapısı ve iklim özelliği 7.526.000 adet meyve veren,
mek izlem ektedir. Ekim alanı, fiyat Antepfıstığı plantasyonuna çok elve 6.856.340 adet ise meyve verme
politikasına bağlı olarak d algalan rişli olmasıdır. yen çağda toplam 14.382.340 adet
m alar g ö ste rm e kte d ir. 1992 yılın ağaçtan 18.627 ton üretim elde
Şanlıurfa'da Antepfıstığı ilde gide
da ekim alanı 158.794 hektar, edilm ektedir.
rek önem kazanan bir üründür.
üretim 138.442,7 ton olup 1995 Yabani fıstık ağaçlarının aşılanması Şanlıurfa'nın önem li ihraç ürün
yılında ekim alanı 140.323,7 ile başlatılan Antepfıstığı üretimi, lerinden olan Antepfıstığının yağ,
hektar, üretim 147.282,4 ton olarak 1970'lerden itibaren çöğürler aracı arom a ve d o lg u o ra n la rı çok
gerçekleşmiştir. Bölgemiz için Fırat- lığıyla bahçe düzenleme şekline yüksek m ik t a r d a d ı r . İld e k i
87 çeşidi tavsiye edilm ektedir. dönüşmüştür. İlde; Antepfıstığı daha Antepfıstığı ü retim indeki sorunlar
çok Halfeti, Bozova, Birecik, Suruç ise ağaç başına verim in çok düşük
M EYVECİLİK ve Merkez ilçelerinde görülmekte olması ve iyi çeşit aşı kalem lerinin
dir. Diğer ilçelerde ise tek tek ağaç kullanılm am asıdır.
İlde; Antepfıstığı ve bağ dışında
lar şeklinde olup, son yıllarda ise
ki m eyvecilik ile çok az miktarda
yapılmakta olup, ekonom ik bir
kapama bahçeler şekline dönüşme BA Ğ CILIK
ye başlamıştır.
uğraş o la ra k ya p ılm a m a k ta d ır. Şanlıurfa ili ülkem izdeki bağ
*
İlçelerden H alfeti'de Fırat'a yakın Ü lk e m iz d e m eyve v e re n alanlarının yaklaşık olarak % 8 'ini
olmasından dolayı oluşan m ikro kli- Antepfıstığı ağaçlarının % 27'si ve bulundurmasına rağmen üretim
ma sebebiyle turunçgil tarımı üretimin % 54'ü Şanlıurfa'ya aittir, ülke o rta lam asınd an d üşü ktür.
kısmen yapılm aktadır. ilde halen 74163 hektar alanda Halen ilde mevcut 15773 ha.
S
Son yıllarda sulamaya açılan
köylerde m eyveciliği teşvik edici
çalışmalar yapılm aktadır. İl ik lim i
nin kurak ve çok sıcak olmasından
d o la y ı m e y v e c ilik te iste n e n
gelişmeler olmamıştır.
ANTEP FISTIĞI
Ü l k e m iz , A n t e p f ı s t ı ğ ı n ın
dünyadaki iki gen merkezinden
birisi üzerindedir. Bu gen merkezle
rinden birisi de Şanlıurfa'nın da
içerisinde bulunduğu Güneydoğu
Anadolu Bölgesidir. Bunun nedeni;
30 8. K u ru F ıs tık
216 Ş a n l ı u r f a ’9 7 TA R IM
ŞAN LIURFA'DA
SIĞIR YETİŞTİRİCİLİĞ İ
Şanlıurfa'daki sığır ırklarının
çoğunluğunu yerli hayvanlar oluş
turmaktadır. 1995 yılı itibariyle
5161 kültür ırkı, 35446 kültür mele
zi, 75069 yerli sığır tesbit edilm iştir.
Kültür ırklarının çoğunluğu ise
Siyah - Beyaz alacalar oluşturm ak
tadır. Saf sütçü ırklara ve bunların
melezlerine daha çok büyük yerleşim
alanları çevresinde, sulama yapılan
yerlerde, Birecik, Suruç, Akçakale
ilçelerinde rastlanmaktadır.
ŞAN LIURFA'DA
K O YU N YETİŞTİRİCİLĞİ
K o y u n c u lu k en y a y g ın
hayvancılık uğraşıdır. İlim izde 1996
yılı itibariyle 1.662.895 adet koyun
tesbit edilm iştir. Bölgenin en önem
li ırkı İvesi ve Akkaraman k o y u n
l a r ı d ı r . K o y u n c u lu k , büyük
baş hayvan yetiştiricilğ i için uygun
olmayan yörelerde en uygun
hayvancılık dalıdır. Bu uğraş, ç iftç i
lerin gıda ihtiyacını gidermektedir.
Düşük verim li meraların değerlen
dirilm esini sağlamakta ve kısmen
31 2.
KÜMES HAYVANLARI
YETİŞTİR İCİLİĞ İ
Şanlıurfa'da kümes hayvanı sayı
sı, yumurta ve et üretim i Türkiye
ortalamasının altındadır. Bunun
sebebi yetiştiriciliğ in köy tavukçulu
ğuna dayalı olmasıdır. Genel olarak
köy tavukçuluğu 5-50 tavuklu
küçük aile işletm elerinde yapılm ak
tadır. Bu kümeslerde karışık belirsiz
ırklar bulunm akta, bunlar köy civa
rında b ulab ild ikleri şeylerle beslen
mekte, elden düşük kaliteli tahıl
verilm ekte ve böylece verim leri çok
düşük olm aktadır.
2 18 Ş a n l ı u r f a '97 TA R IM
Bilhassa Şanlıurfa'da yetişen Zirai Kombinalara, 1984 yılına
ARICILIK
Arap atları koşuculuk alanında isim kadar Devlet Üretme Ç iftlikleri
yapmış, Türkiyenin önem li hipod GAP'ın devreye girmesiyle (DÜÇ) ne bağlı olarak çalışmıştır.
rom larında yıllarca fırtına gibi birlikte bitki deseninin artması, 1984 yılında çıkan 233 sayılı
esmişlerdir. Bunların sahibi olan teknik arıcılık kurslarının açılması, K.H.K. ile Tarım İşletmeleri Genel
yetiştiriciler, b in ici (Jokey) duru ve bölgeye gelen gezginci arıcılarla M üdürlüğüne (TİGEM) bağlanmıştır.
munda olunca daha büyük başarı olan iletişim gibi sebeplerden dola
larla ayrı b ir gurur kaynağı teşkil yı, arıcılıkta bir .canlanma sözkonu- İŞLETMENİN GÖREVLERİ
etmişlerdir. sudur. 1995 yılı sonu itibarı ile TÜRK Çiftçisine kaliteli ve döl
ilim izde 3000 civarında kara kovan, kademesi yüksek tohum , fide, fidan
Urfalı atı uğur sayar. "Evinde at
2 0 0 0 'i aşkın fenni kovan olmak ve dam ızlık hayvan tem in etmek
besliyemiyorsan bile, at'a yönelik
üz,ere toplam 5000 dolayında arı gelişen tarım tekno lojisin i yakından
bir pencere aç, nefesi gelsin" der.
kovanı mevcuttur. Sulama alanları takip ederek değişen çiftçi ih tiy a ç
Hayatında önem li yer verir. Tay'ına
nın genişlemesi ve Karacadağ yöre la rın ı ta m ve z a m a n ın d a
çocuk gibi bakar,büyütür, efsaneler
sinin arıcılığa elverişli olduğu dikka karşılamaktır.
yaratır.
te alındığında, tarımın diğer kolla
Bu özelliği b ilin d iğ i için gerek rında olduğu gibi, İlim izde arıcılık, D .Ü . Ç iftliğinin arazi ve hayvan
Devlet Haralarında ve gerekse özel parlak bir gelecek vadetmektedir. varlıkları şöyledir.
yetiştirme yapan çiftliklerde Urfa
1 - ARAZİ VARLIĞI
Arap atları aranmış, sahip olanlar
gurur duymuşlardır. Tarla arazisi 983.241 dekar
Bahçe arazisi 46.208 "
Sonbaharda Atçılık Haftaları
yapılan Şanlıurfa'da durum bugün CEYLANPINAR M er'a arazisi
Kültür dışı arazi
481.080 "
241.629 "
elbette eskisi gibi olm am akla bera
ber canlı b ir at sevgisi mevcuttur. TARIM TOPLAM 1.761.629 dekar
H a lkın b ir b ö lü m ü kö yle rd e ve 2- H A Y V A N VARLIĞI
ç iftlik le rd e a t'la m eşguldürler. İŞLETMESİ a) Sığır sayısı 1.632 baş
Devletin, 1947 yılından beri faali
yette bulunan Aygır Deposunda b) Koyun sayısı 26.843 baş
bugün de (1995) 18 aygırla aşım c) Keçi sayısı -
2 19 Ş a n l ı u r f a '97 TA R IM
316. H a rra n 'd a D o m a te s H a s a d ı
2- BAHÇE K Ü L T Ü R L E R İ:
İşletme çevreye örnek ve önder
ton/saat kapasiteli savvgın tesisinde Dağıtılan
o lm a k a m a c ıy la ö z e llik le
çiğitlerinden ayrılıp elyaf hale getiri Yil Sıaı Mev. Süt Ver. Damızlık
Antepfıstığı plantasyonları tesis
lip tohum luk çiğitler Çukurova ve 199 1......2.154.....3.081.540........ 581
etmiştir. Yetiştirdiği çöğür ve aşı
bölge çiftçisine dağıtılmaktadır. 1992...... 2.150.... 3.625.175........ 461
kalemleri ile bölge çiftçisine büyük
hizm etler yapmaktadır. Son 2 yıllık hazırlanan ve dağıtı 1993.... 2.014.... 4.176.512........ 888
mı yapılan tohum luk buğday ve 1994.... 1.905.... 3.800.850.......... 665
Toplam 46.386 dekar sahada
pamuk çiğidi miktarları cetvel 3 'te 1995.... 1.490.... 3.555.865........ 539
çalışmalarını sürdüren Bahçe
gösterilmiştir.
Şubesinin son 2 yıllık üretim leri 2 2- K O Y U N C U LU K : İşletmede
N olu çizelgede gösterilm iştir. Koyunculuk faaliyetleri 1995 yılla
H AYVAN CILIK rında bölge çiftçisinden alman İvesi
3- T O H U M H A ZIR LA M A VE 1- SIĞIRCILIK: İşletmenin kuruırkı koyunlarla başlamış olup, sıkı
D A Ğ IT IM I: İşletmede 3 adet sabit luş yıllarında yerli Sarı Kırmızılar ile bir seleksiyonla ana kadro seviyeye
selektör ve 1 adet pamuk Savvgın sığırcılık çalışmaları başlamıştır. getirilm iştir.
tesisi m evcuttur. Selektörlerin Daha sonra 1969-1978 yıllarında İşletmede koyunculuk yarı
toplam kapasitesi 30 ton/saat'tır. HOLSTEIN (Siyah-Beyaz Alaca) entansif ve yarı yerleşik bir şekilde
Üretilen yüksek döl kademesindeki ırkına kademeli olarak geçilmiştir. sürdürülm ektedir. K oyunculuk tesis
b u ğ d a y la r b u r a la r d a e le n ip Son 5 yıllık Sığırcılığa ait bilgiler leri tarla ve bahçe ziraatına uygun
ilaçlanarak çiftçisini to hu m lu k ih ti aşağıya çıkarılmıştır. olmayan kıraç bölgelerde ve mer'a
yacı karşılanmaktadır. Aynı şekilde olarak kullanılması gereken araziler
işletmede üretilen kütlü pam uklar 3 dikkate alınarak 12 değişik mevkide
kurulmuştur.
3 1 7. C e y la n p ın a r D .Ü .Ç .'d e C e y la n la r
2 20 Ş a n l ı u r f a ’9 7 TA R IM
Son 2 Yıllık Ko yu n cu lu k işlenerek peynir, tereyağı ve sade tatbikatlarla ilg ili e ksikliklerini gide
Faaliyetleri yağ üretilmektedir. rici b ir eğitim kuruluşu olarak
Son 2 yıllık süt üretim değerleri kısmen hizm et verilm ektedir. Bu
1994 1995
aşağıya çıkarılmıştır. çalışmalar ilerle tileb ilir.
Sağılan koyun sayısı. 14.383 14.848
Üretilen Süt .... 1.702.000 1.765.030 YILLAR 1994 1995
Baş'a Verim 96.2 ....... 118 Yıllık süt üretimi 5.536.196 .5.327.455
ŞANLIURFA'DA
Dağıtılan K o yu n 7.741 .. 4.772 Satılan ............ 3.113.431 ..2.919.674 ORMANCILIK
Peynir İmal 1.604.005 ..2.166.941
Üretilen Peynir... 486.292.... 524.551 ÇALIŞMALARI
Üretilen Krem a 24.420 ......25.755
Üretilen T.Yağı.... 20.573 ..... 20.711 Ş a n lıu r fa O rm a n İş le tm e
M üdürlüğü, Şanlıurfa'yı GAP'ın
Üretilen S. Yağı ...15.951 ....... 15.612 merkezi yapma fikri ile Şanlıurfa'da
1995 YILI ÜRETİM ALANLARI VE tüm kurum ve kuruluşları iyi te ş k i
ALINAN VERİMLER la tla n d ırm a düşüncesinden
C insi D e ka r V e rim Ş a n lıu rfa 'n ın ih tiy a ç duyd uğ u
B u ğ d a y ............... ... 3 2 .2 3 6 ....... .......... 5621 O rm ancılık faaliyetlerini düzenli ve
M e rc im e k .............. .... 8 .5 9 5 ........ ........ 211.5 iv e d ilik le g e liş tirm e k a m a cıyla
P a m u k ................. ..... 7 .6 7 8 ...... ......... 360.0 2 8 .0 2 .1 9 8 9 ta rih in d e B akanlar
Y onca (K.Ot)...... .... 1 .0 0 0 .............. 2963.1 Kurulu Kararı ile kurulm uştur.
Y o n c a (T ohu m ) .. .....1 .9 5 5 ..................... 44.2
Siverek Orm an İşletme Şefliğinin
S. M ısır............. ..... 1.000 ....... ........ 6.500
ağaç türü meşe olan çok bozuk
Fiğ (T ohu m ) ....... ....1.800 ...... ........140.2 baltalık işletme sınıfından 8266 ha.
3- CEYLAN ÜRETİMİ: Adını
ormanı bulunm aktadır. Şanlıurfa
İşletmeye veren Ceylan neslinin İŞLETMENİN GAP Orman İşletme Şefliğinin ise 3551
giderek azalması nedeniyle 1978
İÇİNDEKİ YERİ VE H a. o rm a n ı b u lu n m a k ta d ı r .
yılında ilk olarak Çırfı Deresi kena
Viranşehir Orman İşletme Şefliğine
rında 260 da. açık çitle ç e v r ile r e k ÖNEM İ bağlı ormanı ise bulunm am aktadır.
b ö lg e d e m e ra k lı çiftçilerden
satın alınarak tem in edilen 2 dişi ve a) İşletme yaklaşık 50 yıldır Şanlıurfa için büyük öneme
2 erkek ceylanla üretime başlanmış bölgede yaptığı ve elde ettiği tarım sahip olan M erkez İşletme Şefliği
tır. 1994-1995 yıllarında ziyaretçi sal üretim, yetiştirme ve eğitim faali bünyesindeki 3551 Ha. ormandan
lerin daha kolay g ö r e b ilm e le r in i yetleri ile bilgi ve deney birikim ine 2289 hektarı Şanlıurfa'ya 10 km.
s a ğ la m a k ve 1.000'e yaklaşmış sahiptir. mesafedeki G ölpınar Köyünden
olan ceylanların daha iyi bakım ve başlayıp D oğu'ya doğru Osmanbey
b) Bölgede kuru ve sulu şartlarda
beslenmesi ve h ır s ız lığ ın e n g e l ve Tekelli köylerine Batı'ya doğru
m uhtelif bitkilerin; hayvancılıkta ise
le n m e s i iç in merkezde . 800 da. Akabe'ye kadar uzanan Yeşil Kuşak
nelerin yapılabileceği büyük ölçüde
da yeni bir üretme istasyonu P ro je s i k a p s a m ın d a k u ru la n
açıklığa kavuşmuş ve ortaya
yapılmıştır. Ş a n lıu rfa Y e ş il K uşak s e ris i
konulmuştur.
Ü lkem izde ceylan üretim ine ilgi o r m a n ıd ır . Bunun iç in d e
c) GAP alanı için gerekecek Şanlıurfa'lıların rekreasyon ihtiyaç
duyan yetiştiricilere dişi ve erkek
başta tohum, dam ızlık hayvan, larını karşılayan sosyal amaçlı 270
ceylan satışı yapılarak özel teşebbü
fidan ve fideyi hemen hemen tek Ha.Iık Atatürk Ormanı Piknik
sün de ceylan sayısını arttırmasına
başına karşılayabilecek üretim sevi Mesire yeri de dahildir. Geriye
yardımcı olunm aktadır.
yesine gelinmiştir. kalan 1262 Ha. ormanda Şanlıurfa
4- A R IC IL IK : Ç u k u ro v a ve GAP için çok büyük öneme
d) Bölge için gerekli tarımsal
Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile sahip ve asıl gayesi sulama ve enerji
araştırmalar ve bilim sel çalışmalar
geçmiş yıllarda yürütülen A rıcılık üretmek ve buna bağlı olarak bara
için geniş bir alan ve laboratuvar
Araştırması GAP çiftçisine örnek jın teknik öm rünü uzatmak açısın
olarak hizm et verebilecek haldedir.
olması açısından proje tam am lan dan son derece gerekli olan Atatürk
mış olmasına rağmen halen devam e) Ü rü n d e ğ e rle n d irm e y e Barajı sol sahil şeridinde kurulan
ettirilm ektedir. yönelik tarıma dayalı sanayi tesisle ormandır.
rin in b a ş la n g ıç la rı y a p ılm ış tır.
5- SÜT ÜRÜNLERİ: işletmede A ta tü r k B a ra jın ın k u lla n ım
Duyulacak ihtiyaca göre yenileri
üretilen koyun sütünün tamamı ile öm rünün uzaması açısından çok
yapılabilecektir.
inek sütünün bir kısmı günde 25 ö n e m li o la n B a ra j H avzası
ton süt işleme kapasiteli son derece f) Bölgedeki teknik elemanların, Ağaçlandırma çalışmaları devam
modern ve h ijyenik süt fabrikasında lider çiftçilerin ve diğer çiftçilerin etmektedir.
ŞANLIURFA'DA
TOPRAK VE
TARIM REFORMU
UYGULAMALARI
Toprak reformu ile ilg ili ilk yasal
düzenleme 26.7.1972 tarihinde
yürürlüğe giren 1617 sayılı yasayla
getirildi. Uygulam anın yapılması
için gerekli ön tedbirlere ilişkin
hüküm leri kapsayan Toprak ve
T a rım R e fo rm u Ö n te d b ir le r
Kanunu'ndan sonra 19.7.1983 tari
hinde yürürlüğe giren Toprak ve
Tarım Reformu Kanunu, uygulama
ya ilişkin temel hüküm ler getirdi.
mesi gereken arazi miktarı ise
Bu kanuna göre, Urfa ilk toprak ve TARIM REFORMU BÖLGE
8 4 5 .4 0 6 .0 1 3 dönüm o la ra k
tarım reformu bölgesi ilan edildi ve MÜDÜRLÜĞÜNÜN
belirlendi.
ilde uygulama başladı.
FAALİYETLERİ
3083 sayılı yasa, iade ve dağıtım
D em okratik Parti1nin başvurusu A- PROJEYE DAYALI FAALİYETLER
faaliyetlerinin yanında arazi toplu-
üzerine Anayasa Mahkemesi 1757 1 .Taşlı A ra zi Islahı
laştırılması, ekonom ik ve rim liliğin
sayılı kanunu iptal etti ve iptal kara 2. Arazi Toplulaştırması ve
artması yönünde önem li hüküm ler
rı 10 Mayıs 1978 tarihinde yü rü rlü Dağıtım Uygulamaları
de g e t ir d i. Bu f a a liy e t le r in
ğe girdi. Uygulam anın başladığı 3. Arazi Kullanım Planlaması
yürütülmesi için kanunda, gerekli
01.11.1973-10.05.1978 tarihleri 4. Ç e v re D ü z e n le m e s i
süre 5 yıl, sulanan alanlarda ise 10
arasında 329 köyde 1613 kişiden (Ağaçlandırma)
yıl olarak belirlendi.
1.616.090 dönüm arazi kamulaştı- 5. Tarımsal Yerleşim Planlaması
rıldı. 47 köyde 230.897 dönüm 3083 sayılı kanun hüküm lerine 6. Yeni Köy Y e r le ş im i
arazi dağıtılarak 1218 aile toprak dayanarak ve Beşinci Beş Yıllık Uygulamaları
landırıldı. Ancak bu aileler, aday Kalkınma Planı'nın ilke ve politika 7. Konuk ve Tarımsal Tesis
ç iftç ilik süresi olan 3 yılı doldurm a ları doğrultusunda Şanlıurfa İli "iki Kredisi
dan kanun yürürlükten kalktığından Gırcıp" sahası, proje alanı olarak 8. Şanlıurfa ve Harran Ovası
tapularını alamadılar, tasarrufları seçilmiş ve "Kırsal Bölge Kalkınma Köyleri İmar Planı
Planı" hazırlanmıştır. B- EĞİTİM FAALİYETLERİ
kiracılığa dönüştü.
1. Sulama Ustası Yetiştirme
12 Eylül 1980'den sonra yeni bir Hazırlanan proje, DPT tarafın Kursları (6 yılda 25 köyden 343 çift
yasa yeni ç ık a rtılm a s ı iç in dan kabul edilerek, 1988 yılından çi katılmıştır.)
çalışmalar yapıldıysa da başarılı itibaren uygulamaya konulmuştur. 2. Kısa süreli (3-4 gün) çiftçi
olunamadı. 01.12.1984 tarihinde e ğ itim le ri (1 9 8 8 -1 9 9 5 y ılla rı
yürürlüğe giren 3083 sayılı Sulama T o p lu la ştırm a A la n la rı arasında 78 köyden 2078 çiftçi
Alanlarında Arazi Düzenlenmesine katılmıştır.)
Şanlıurfa Ovası (54.000 Ha)
Dair Tarım Reformu Kanunu, uygu 3. Beceri Kazandırma Kursları
Harran Ovası I (45.750 Ha), (1990-1995 yılları arasında (6 ay
lamayla ilg ili yeni hüküm ler getirdi.
Harran Ovası II (42.700 Ha) süreli) halı, kilim , dikiş nakış kursla
Kanun, 1757 sayılı yasayla kamu
rına çiftçi ailelerinden toplam 292
laştırma esnasında m ülkiyet sahibi Ceylanpınar (20.700 Ha) genç kız katılmıştır.)
ne bırakılan ve 1030 dönüm olarak
O lm ak üzere 163.150 Ha'dır. C -D İĞ ER FAALİYETLER
belirlenen bölge normunu geçici bir 1 . İfra z ve A p l i kasyon
maddeyle 3. sınıf arazide 2000 Ş.Urfa Ovası'ndan 20.000 Ha,
Çalışmaları
dönüme çıkardı. Aradaki fark Harran I ve ll'den 49.750 Ha. ve 2. Arazi Kiralama Çalışmaları
toprak sahiplerine iade e dildi. Bu Ceylanpınar'dan 20.700 Ha alanın 3. Arazi Tahsisleri
kanunla daha önceden tapusunu toplulaştırması bitmiş olup geriye, 4. Arazi Satış İzinleri
alamayan aday çiftçile r de tapuları Harran 11'deki 18.700 H a'Iık alan 5. Topraklandırılan Ç iftçilerin
nı alma olanağına kavuştular. 1997 sonunda b itirilm ek üzere Hali Hazır Durum larının Tesbiti
Bugüne değin 530 aileye 73.760 54.000 H a'lık arazi kalmıştır. 6. T o p r a k la n a n Ç iftç ile r i
dönüm arazi tapulandı. İade e d il Destekleme Kredileri
222 Ş a n l ı u r f a ’9 7 TA R IM
SANAYİ ve TİCARET
32 2. I. O rg a n iz e S a n a y i B ö lg e s i
ŞANLIURFA VE
SANAYİ
GAP projesinin hayata geçirilm esi, Atatürk
Barajının faaliyete geçmesi, tünellerden Harran
Ovasına su verilmesi, eskiden tarih ve kültür şehri olan
Şanlıurfa'yı, bunların yanında bir sanayi şehri konu
muna getirm iştir. Şanlıurfa'da yapılmakta olan fabrika
sayısı yıllardır ağır aksak giderken son beş yıldır büyük
bir artış göstermiştir. Şanlıurfa Organize Sanayi
Bölgesinin faaliyete geçmesiyle sanayi tesisi yapımında
adeta bir patlama olmuş ve bu hız halen artarak devam
etmektedir. Harran Ovası ve proje kapsamında yer Ş A N L IU R F A İÇ İN U Y G U L A N A N TEŞ V İK LE R
alan diğer ovaların sulanmasıyla üretilen ürün desenin
1- Güm rük ve Fon M uafiyeti (% 100 oranında)
de artış olacağı gibi üretim m iktarında da büyük artış
lar olacağı bilinm ektedir. İlk üretim artışı 1995-96 se 2 - Yatırım ind irim i (% 100 oranında)
zonunda pamukta meydana gelmiştir. Şanlıurfa'da tü
3- Kredi (% 40 faizli)
nellerden su verilm esiyle, pamuk ekim alanları genişle
miş ve Şanlıurfa'da pamuk üretim i yüzde yüz artış 4- Vergi Resim ve Harç İstisnası
göstermiştir. İşte Gap projesi dolayısıyla oluşacak ürün
5- Yatırım Finansman Fonundan Faydalanma
çeşidi ve üretim artışı dikkate alındığında Şanlırfa'ya
yapılması gereken daha yüzlerce tesise ihtiyaç olduğu 6- Bina İnşaat Vergisi istisnası
görülecektir.
7- Katma Değer Vergisi Ertelemesi
Ş A N L IU R F A İÇ İN T E Ş V İK ESASLARI 8- Yerli M akina için KDV Desteği (KDV + 10 Puan)
Devlet; kalkınma planları uygulamasında, kamu 9- Enerji Desteği (% 2 5 'e kadar)
sektörü olarak üretime bizzat kendisi katılırken, özel
sektörün ise yerini ve hedeflerini de belirlemektedir. 10- Arsa Sağlanması
Kamu sektörünü devlete bağlı olduğu için devlet, plan
11- Dış Kredi Tem inat M ektubu Masraflarına Katkı
ları doğrultusunda istediği gibi yönlendirir. Fakat özel (Masrafların % 50'si)
sektör için em redici olamaz. Ancak hedef ve yol gös
terici ola bilir. İşte hür ve dem okratik ülkelerde özel 1 2 - Taşıma Desteği (Taşımanın % 50'si)
sektörün de kalkınma planlarında gösteriler? hedeflere
13- Kalite ve Standart Desteği (% 100)
varmasını sağlamak için bulunan en etkili yol, teşvik
tedbirlerinin uygulanmasıdır. Bakanlar Kurulu'nca; Bu teşviklerden istifade edebilm ek için, en az 6
Karar ve Tebliğe göre Türkiye'deki bazı iller; Normal m ilyarlık bir yatırım projesi olması ve Projenin asgari
Yöreler, Gelişmiş Yöreler, Kalkınmada l . * v e 2. % 40'ının öz sermayeden karşılanması ve Hazine
Derecede Ö n ce likli Yöreler, Sanayi Kuşağı Müsteşarlığı Teşvik ve Uygulama Genel M üdürlüğüne
Kapsamında Yer Alan Yöreler olarak çeşitli yörelere ay başvurulup "Teşvik Belgesi" alınması gerekmektedir.
rılmış ve her yöreye değişik teşvik uygulamaları getiril Yürürlükteki mevzuata göre teşvik belgesi alıntında
miştir. Şanlıurfa kalkınm ada 1. derecede ö ncelikli iller konu sınırlaması yoktur. Diğer bir ifade ile Şanlıurfa'da
kapsamında yer alm aktadır ve Türkiye'de sanayi yatı yapılacak 6 m ilyarın üzerindeki her sanayi yatırımına
rımlarına uygulanan teşviklerden en yüksek oranlarda teşvik belgesi verilm ektedir.
istifade etmektedir.
Ş A N L IU R F A 'D A T E Ş V İK BELG ELİ
Y A T IR IM L A R IN D U R U M U
1980 yılından 1995 yılı sonuna kadar çeşitli konu
larda yatırım yapmak gayesiyle 212 firm a teşvik belge
si almıştır. Bunlardan teşvik belgesi yatırımı tam am la
nıp faaliyete geçen firm a sayısı ise 5 0'dir. Yatırımını ta
mamlamış olup teşvik belgesi kapatma vizesini yaptıra
cak firm a sayısı 10 dur. Yatırımı devam eden firma
sayısı 3 5 'dir. Teşvik belgesi almış olup yatırımına
henüz başlamayan firma sayısı 2 3 'tür. Teşvik belgesi
aldıktan sonra yatırını yapmadıkları için teşvik belgesi
iptal edilen firm a sayısı ise 94'tür. Şanlıurfada yatırım
225 Ş a n l ı u r f a '97 S A N A Y İ ve T İC A R E T
yapmak üzere teşvik belgesi alımı, kaynak kullanımı
FAALİYETTE OLAN TESİSLERİN SEKTÖREL DAĞILIMI
d e s te kle m e p rim i ö d e n e n , 1 9 8 9 -9 0 y ılla rın d a ya
Sanavi Kolları 1967-80 1981-90 1991-96 Toplam
tırım lar yoğun olarak başlamış ve devam etmektedir.
Pamuğa Dayalı
Şanlıurfada kaynak kullanım ı ve teşvik prim i gibi dev Sanayi tesisler 1 7 18 26
letin teşvik imkanlarından istifade eden sanayi tesisleri Gıda maddeleri
nin tamamı, yatırım larını tamamlamıştır. 1992 yılında ile ilgili tesisler 5 5 8 18
prim uygulamasının kaldırılmasıyla teşvik Belgesi alı- Diğer sanayi
mında azalma görülmüşse de, GAP projesinin devreye kollan 3 6 10 19
girmesi Urfa Tünellerinden Harran ovasına su verilm e
Toplam Tesis 9 . 18 36 63
si ve Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi'nin faaliyete
girmesiyle teşvik belgesi alımı ve tesis yapımı tekrar
artmıştır. 1995 yılı içerisinde teşvik belgesi alan firma
KÜÇÜK SANAYİ SİTELERİ
A-Evren Küçük Sanayi Sitesi : M erkez ilçedeki 1000
sayısı 11'dir. Belirtilen toplam yatırım miktarı ise 1.
işyerine sahip site Akebe M evkiinde kurulm aktadır.
923. 6 trilyo n TL'dir. Bu konuda öngörülen istihdam
Sitenin 1. kısım 500 işyeri tamamlanarak hak sahipleri
557 kişidir.
1995 yılı başından itibaren taşınmaya başlamışlardır.
ŞİR K ETLE R İN D U R U M U 1. Kısım altyapı işlemleri tamamlanmıştır. Yolları asfalt
lanmaktadır. Çıraklık Eğitim M erkezi, PTT, Banka,
1989 yılından itibaren kurulan anonim ve limited
Sağlık Ocağı, Karakol binası b itirilm iştir. Sitenin 2.
şirket sayısında büyük artışlar olmuştur. Şirketleşme ha
kısım 500 işyerinin temel inşaatının çelik konstrüksi-
lende bütün hızıyla devam etmektedir. Sadece 1995
yon işleri tamamlanmıştır. 146 işyerinin üst yapı çalış
yılı içerisinde 21 Anonim şirket, 162 Limited şirket ku
maları devam etmektedir.
rulmuştur. 1996 yılı Ekim ayı itibariyle Şanlıurfa'da
toplam 935 şirket faaliyet göstermektedir. B- Siverek Küçük Sanayi Sitesi : Siverek ilçesindeki
100 işyeri kapasiteli sitenin üst yapısı tamamen bitmiş
1989 ve 1996 Nisan ayı itibariyle şirket sayıları aşa olup, altyapı çalışmalarına devam edilm ektedir. Hak
ğıdaki gibidir. sahiplerinden henüz taşınan olmamıştır.
Şirket (Adı) 1989 1996 (Ekim) C- Suruç Küçük Sanayi Sitesi: Suruç ilçesindeki 105
işyeri kapasiteli sitenin üstyapısı tamamen bitm iş olup,
A N O N İM 40 166 elektrik ve diğer altyapı çalışmalarına devam
LİMİTED 74 769 edilmektedir. Hak sahiplerinden 70 kişi yerlerine
taşınmışlardır.
Ş a n lıu rfa I. O rg a n iz e S a n a y i B ö lg e s i
325.
ALTYAPI DURUMU
ŞANLIURFA 1 . O r g a n i z e S anayi Bölgesi alt yapı çalışmaları
1997 M a yıs ayı itibariyle aşağıdaki gibi
gerçekleşmiştir.
1. ORGANİZE K a na lizasyo n : K a n a liza syo n inşaat çalışmalarının
% 95'i tam amlanmıştır.
SANAYİ BÖLGESİ Y a ğ m u rsu yu K a na lları: Y a ğ m u r suyu ve refüj ç a
lışmaları 1 9 9 7 yılı içerisinde bitirilecektir.
Şanlıurfa O r g a n iz e S a na yi Bölgesi çalışmaları 1 9 76
İçm e ve K u lla n m a S u yu: T o p la m uzunluğu 12 .9 4 5
yılında Bakanlar kurulu kararıyla benimsenmiş olması
metredir. Bunun 1 2 .0 0 0 metresi tamamlanmıştır.
na rağmen 1991 yılına kadar pek bir çalışma
olmamıştır. Yol İn şaa tı : Yollar stablize üst ko du n a gelmiş,
1 9 9 7 yılında asfalt çalışmaları yapılacaktır.
Şanlıurfa - G a z i a n t e p karayolu üzerinde bulunan
Şanlıurfa 1 . O r g a n iz e Sana yi Bölgesindeki çalışmalara T e le fo n S a ntra l B in a s ı: 5.000 A b o n e y e hizm et v e
1991 yılında müteşebbis heyetinin kurulmasıyla b a ş recek santral makinasının montajı tam amlanmıştır.
lanmış ve 2 5 .0 5 .1 9 9 2 tarihinde temeli atılmıştır. Ja nd arm a K a rako l ve L o jm a n B in ası: Karakol bi
nasının inşaatı tam am lan m ış ve hizm ete açılmıştır.
M e vzi imar planı S a na yi Bakanlığı ve G A P idaresin
ce onaylanarak aynı yıl iç yolların açılm asına başlan E le k trik Ş ebekesi ve K e s in tis iz ENH: 20 adet bina
mıştır. Bir taraftan altyapı çalışmaları d e v a m ederken tipi trafo tamamlanmıştır. 1 A d . 16 0 K W A ve 1 A d . 400
bir taraftarı da sanayi tesislerinin ya pım ın a KVVA'lık trafonun montajı yapılm ış. Terfi 2 ’de 2.3 K m ’ lik
başlanmıştır. E N H ‘ nin yapımı tam am lanm ıştır.
32 6. O rg a n iz e S a n a y i B ö lg e s i
2. ORGANİZE SANAYİ
BÖLGESİ
Organize Sanayi Bölgesinin hızlı gelişmesi ve 1.
Organizede yer kalmaması nedeniyle 2. Organize
Sanayi Bölgesi çalışmalarına başlanmıştır.
Bu maksatla DPT ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na
2. Organizenin kurulması ve ek yatırım programına
alınması için müracaat edilm iştir. Ayrıca 2. Organize
Sanayi.Bölgesinde serbest bölge kurulması ile ilgili ça
lışmalara başlanmıştır.
2. Organize Sanayi Bölgesi mevcut Organize
Sanayinin karşısında. M erkez Koçören Köyü sınırları
içinde 5.000.000 m2 olarak düşünülmektedir.
229 Ş a n l ı u r f a '9 7 S A N A Y İ ve T İC A R E T
YATIRIMLAR
231
D e rg a h -B a lık lıg ö l Ç e v re s i
Abuzer AKBIYIK (Arşivinden) 225, 243, 247, 248, 255, 264, 265, 268
Mehmet AVCIDIRLAR 26, 27, 28, 36, 54, 55, 61, 87, 144, 145, 193, 207, 245, 269, 276, 277,
283, 284, 305, 309, 310, 311, 312, 314, 315, 317, 318, 327
Cemal DURNA 20, 29, 43, 44, 46, 53, 57, 58, 59, 70, 74, 98, 102, 167, 197, 208, 213, 214, 216,
217, 218, 219, 224, 227, 233, 235, 250, 256, 271, 282, 289, 290, 291, 294, 320, 321,
322,323,324,325,326,331,332,333
A. Rezzak ELÇİ 2, 24, 25, 37, 45, 47, 48, 49, 52, 60, 95, 146, 161, 162, 177, 178,179, 181,186,
187, 188, 189, 194, 201, 202, 203, 204, 210, 211, 313
A.Cihat KÜRKÇÜOĞLU 1, 3, 6, 10, 11, 12, 13, 14, 18, 19, 21, 23, 31, 38, 39, 41, 42, 51, 56, 63,
64, 69, 75, 77, 78, 70; 80, 81, 82, 83, 84, 85, 86, 88, 89, 90, 91, 93, 94,.96, 101, 103,
104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111, 112, 114, 115, 116, 117, 118, 119, 120, 121,
123, 124, 125, 126, 127, 128, 129, 130, 131, 132, 133, 135, 136, 137, 138, 139, 140,
141, 143, 147, 148, 149, 150, 151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158, 159, 160; 163,
164, 165, 166, 168, 169, 175, 176, 180, 182, 185, 190, 191, 192, 195, 196, 198, 199,
200, 209, 226, 229, 232, 234, 236, 237, 238, 239, 240, 241, 244, 251, 254, 259, 260,
266, 278, 279, 280, 281, 287, 298, 300, 307, 308, 316, 328, 335, 336, 337
237
İÇİNDEKİLER
TAKDİM............................................9 EĞİTİM -SPOR- SAĞLIK 51
Geçmişte E ğ itim ............................................ 53
TARİH...................................... 13 Bugünkü Durum................................... .".......................... 53
Peygamberler Şehri Şanlıurfa ........................................... 15 Okul Öncesi Eğitim................................................................53
Urfa Adının Kaynağı...........................................................15 İlköğretim..............................................................................54
Eski Çağlarda U rfa ............................................................. 16 Ortaöğretim...........................................................................54
Urfa'da Osrhoene Krallığı.................................................. 16 Çıraklık Eğitim Merkezi.........................................................55
Urfa'da Arap Hakimiyeti D e vri...................... 17 Halk Eğitimi Merkezleri.......................... ,..............................55
Urfa'da Selçukoğulları ve Türk Hakimiyeti .<..................18 Sağlık Eğitimi Merkezleri.......................................................55
Haçlı Savaşlarında U rfa.....................................................18 Rehberlik Araştırma Merkezi................................................ 55
OsmanlIlar Devrine Kadar U rfa........................................ 19 Eğitim Araçları Merkezi.........................................................56
OsmanlIlar Devrinde Urfa........................................... :....20 Milli Eğitim Yayınevi..............................................................56
Kurtuluş Savaşında U rfa ................................................... 22 Öğretmen Evleri........................................ 56
T.B.M.M. tarafından Urfa'ya Özel Öğretim........................... 56
Şanlı Ünvanının Verilm esi............................................. ....23 Motorlu Taşıt Sürücü Kursları...............................................56
11 Nisan'a Destan (Şiir)..................................................... 23 Harran Ü niversitesi.................... 59
Tarihte Harran Üniversitesi i.............. 59
POTİ RAFYA 25 Harran Üniversitesinin Kuruluşu...........................................60
Akademik Birimler................. 60
ilin Genel Coğrafyası..........................................................27 Sosyal ve Kültürel Hizmetler..................................... 61
Matematiksel Konumu....................................................... 27 Sosyal Tesisler......................................................................62
Özel Coğrafi Konumu........................................... 27 Yerleşim................................................................................62
Yer Şekilleri.........................................................................27 Rakamlarla Harran Üniversitesi............................................62
Dağlar...................................................................... 28 İİİmizde S p o r............................................................................63
Ovalar............................................................... 28 Spor Tesisleri................................................................ 64
Akarsular ................................................ ;................. 29 ilin Tescilli Spor K ulüpleri............................ .........................65
Göller.............................................................. i...... 30 Lisanslı Sporcu S a y ıs ı.......................................... ............... 65
İklim .................. :..... 30 Sağlık H izm e tle ri........................................................... 66
Bitki Örtüsü.................................... 31
Nüfus.............................................................................. .....31 KÜLTÜR ve TURİZM ............67
Yerleşme............................................................. 31
Turizm .............................................. 69
IDARI PI 33 / Şanlıurfa'nın Dini Turizm Potansiyeli.................................... 69
Şanlıurfa'nın Arkeoloji Turizmi...............................................70
Şanlıurfa'da İdari Durum.................. 35
Şanlıurfa M im arisi............................................................... 70
Şanlıurfa'nın İlçeleri............................................................36
Şanlıurfa Mimarlık Tarihi ........................................ 70
Akçakale...........................................................................36
Mimari Malzeme....................................................................71
Birecik.......................... 36 Plan Zenginliği......................................................
Bozova................ 37 Ustalar..................................................................
Ceylanpırtar............................................................... 37
Süsleme..........................................................
Halfeti.............................................................................. 38 Şanlıurfa Mimari Eserlerinin Gruplara Göre Dağılımı 73
Harran............................................................................. 38 il Merkezindeki Önemli Mimari Eserler ve
Hilvan..................................................................... 40 Görülmeye Değer Yerler........................................................ 74
Suruç......................................... 40 Ulu Cami...............................................................................74
Siverek............................................................................ 41
Haşan Padişah Camii............................................................74
Viranşehir.........................................................................41 Rızvaniye Camii.................................................................... 75
Urfa Kaymakamları-Mutasarrıfları-Valileri........................43
Halil-ür Rahman Camii.......................................... 76,
T.B.M.M.'de Şanlıurfa Milletvekilleri.................................. 44
Urfa Kalesi ve Şehir Surları...................................................76
İldeki Kamu Görevlileri ....................... .45
Aynzeliha ve Halil-ür Rahman Gölleri............................ 78
i İçe Kay m akamları ........... .45
İbrahim Peygamberin Doğduğu Mağara ve
il Özel idaresi................. 46
Mevlid-i Halil Camii................................................................78
İl Genel Meclisi Üyeleri.......................... 47
Eyyüp Peygamber Makamı ve Kuyusu.................................79
İldeki Belediyeler....................................................... 48
Eyyübi Medresesi ve Firuz Bey Çeşmesi............................. 79
Şanlıurfa Belediyesi............................................................48
Karakoyun Deresi .................................
İldeki Belediye Başkanları......................................... 49
Hızmalı Köprü...............................................
Şanlıurfa Belediye Başkanları.................................. ..49
Karakoyun Su Kemeri ş................... .............. 80
ildeki Belediyeler Hakkında Genel Bilgiler.....................,.49
Mustafa Kemaİ Paşa Anıt Çeşmesi...................................... 80
Şanlıurfa Defterdarlığı....................................... 49
238
Harbi Umumi Şehitleri Abidesi.............................................. 80 Harran Kazıları.................................................................. .122
Geleneksel Şanlıurfa Evleri.................................................. .83 Çavi Tarlası Kazısı............................................................. 123
Urfa Evlerinin Genel Özellikleri............................................ 83 Nevala-Çori Kazısı.............................................................. 123
Urfa Evlerinin Biçimlenmesinde Etkili Olan Nedenler 84 Titriş Höyük Kazısı (2 )........................................
Görülmeye Değer Örnek Urfa Evleri.................................... 86 Yazılı Tabletler ve Mozaikler...............................................124
Hacı Hafızlar Evi...................................................................86 Ziyaret ve Adak Y e rle ri.......................... .t............................127
Sakıb'ın Köşkü......................................................................86 Hz. İbrahim Peygamber Makamı........................................127
Küçük Hacı Mustafa Hacıkamiloğlu Konağı........................ 87 Eyyüp Peygamber Makamı.................................................127
Şurkav Kültür Merkezi.......................................... 88 Eyyüp Nebi.......................................................................... 127
H am am lar................................................................................. 88 Hayat El-Harrani..................................................................127
H anlar........................................................................................ 88 Şeyh Mes'ud ......................................................................127
Gümrük Han.................................................. 88 Bediüzzaman Ahmet El-Hemedani.....................................127
Şanlıurfa Ç arşıları................................. 91 Hac Kermo.......................................................................... 128
Sipahi Pazarı.......................................................... 91 Abdurrahman Dede............................................................. 128
Kınacı Pazarı.............................................................. 92 Yakup Kalfa.:....................................................................... 128
Pamukçu Pazarı....................................................................92 Şazeli Ali Dede....................................................................128
Boyahane..............................................................................92 Arş Hoca.....................................................
Hüseyniye Çarşıları............................................................. 92 Şeyh Ebubekir.....................................................................128
Kazzaz Pazarı (Bedesten)................................................... 93 Dipsiz Ziyaret...................................................................... 128
Eski Kuyumcu Pazarı........................................................... 94 Boztepe Ziyaret.................. ............................................... 128
Kasap Pazarı........................................................................94 Akbalık................................................................................ 128
Şanlıurfa El S anatları..............................................................94 Öküz Daşı..................................................
Dabbaklık..............................................................................94 Dabakhane.......................................................................... 128
Tarakçılık.............. 95 Şanlıurfa Alim leri.........................................
Ağaç Oymacılığı....................... 95 Nebih Efendi........................................................................129
Saraçlık.............................................. 96 Şeyh Dede Osman Avni......................................................129
Kazzazlık.............................................. 97 Hacı Hafız Mustafa Efendi..................................................129
Çulculuk............................................................. 97 Hacı Hafız Ramazan Efendi...............................................129
Kürkçülük ..................................................... ■„........ 98 Kürt Hacı Ali Efendi............................................................. 130
Keçecilik.................. 99 Abbas Vasık Efendi.................................................... 130
Cülhaçılık................................................. 102 Şeyh Abdurrahman Efendi............................................ 130
Bakırcılık............................................................................. 103 Miftahizade Haşan Açanal Efendi..................................... 130
Abacılık......................................... 104 Şeyh Müslüm Hafız............................................................. 131
Kuyumculuk......................................................................... 105 Buluntu Hacı Abdurrahman Efendi.................................... 131
Taşçılık.................................................... 106 Kurra Muhammmed Hafız...................................................131
T a k ıla r ................. 109 Hacı Abdülhamid Efendi .........................................132
Merkez İlçe Takıları....................................... 109 Ömer Hafız (Göç) ........................................................132
Siverek-Suruç-Bozova ve Hilvan Yöresi Takıları............... 109 Said Tekin Hoca.... *............................................ 13
Harran Yöresi Takıları...................... 110 Şanlıurfalı Şairler ...................................................... 134
Ören Y e rle ri....................:....................... 111 Şanlıurfa'da Basın Yayın H a y a tı .................................136
Harran'ın Görülmeye Değer Eserleri................................. 111 Şanlıurfalı H attatlar................................................
Harran Evleri..................................................................... 111 Ahmet Vefik Efendi.........................................
Şehir Surları......................................................................... 111 Behçet Arabi ....................................................................137
Harran Kalesi .........................................................112 Şanlıurfa'da V a k ıfla r............................................................. 138
Harran Ulu Camii.................................................. 112 Mazbut Vakıflar...................................................................138
Şeyh Hayat El Harrani Türbesi ve Camii............................ 112 Mülhak Vakıflar...................................................................140
Harran Höyüğü....................................................................113 Yeni (Mülhak) Vakıflar.........................................................140
Han-el Ba'rür Kervansarayı.................................................114 Vakıf Emlakleri............................................................. 141
Şuayb Şehri Harabeleri....................... 114 Vakıf Hizmetleri ............................................................141
Soğmatar Harabeleri...........................................................115 Şanlıurfa Folkloru......................................................... 143
Eyyüp Nebi Köyü ve Eyyüp Peygamber Türbesi............... 115 Urfa Adı ve Nemrut Efsanesi....................................... 143
Ayn-el Arus....................... ;............................. 115 Şanlıurfa'da Gelenekler.......................................................144
Çar Melik Kervansarayı......................... 116 Sünnet Düğünü...................................................................145
DeyrYakub (Yakub Kilisesi).................. 116 Kirvelik....................................................
Sit Alanları........................................................................... 116 Şanlıurfa Folklorunda Sıra G ecesi..................................... 146
Şanlıurfa M üzesi....................................................................119 Geleneksel G iy im ................................................................. 148
Şanlıurfa'da Yapılan Arkeolojik K a z ıla r............................120 Kadın Giyimi............................................
Hassek Höyük Kazısı..........................................................120 Erkek Giyimi.......................................................
Lidar Höyük Kazısı..............................................................120 Evlenme A d e tle ri .............................................................. 149
Kurban Höyük Kazısı.........................................................121 Kız isteme......................................................
Titriş Höyük Kazısı (1 )........................................................121 Sakal Öpümü .....................................................................149
239
Nişan...................................................................................149 Kırmızı Mercimek..................................... 215
Nikâh...................................................................................151 Meyvecilik............................................................................215
Düğün........................................................... 151 Antep Fıstığı.......................................................................215
Kına Gecesi ve Asbab Gecesi.......................... 153 Bağcılık............................. 215
Süpha Yemeği........................................................ 154 Susam.................................................................................216
Güveği Hamamı.................................................. 154 Şanlıurfa'da Hayvancılık......................... 216
Duvak Günü ................................................................154 Şanlıurfa’da Sığır Yetiştiriciliği .................................... 217
Gelin Hamamı.................................... 154 Şanlıurfa'da Koyun Yetiştiriciliği..........................................217
Şanlıurfa Yemek G eleneği.................................... 157 Kümes Hayvanları Yetiştiriciliği.......................................... 218
Yemekli Toplantılar L 'T r a n ı m» ,. ......... 157 Atçılık..................................................................................218
Urfa Mutfağı........................................................................ ISa-- Şanlıurfa'da Keçi Yetiştiriciliği............................................. 219
Çiğköfte.......................i-:...-:-...,........................ 7...'...r..;..f...:'lâer'' Arıcılık........................'........................................................ 219
Şıllık Tatlısı................ i..v................,v ,v..p/.../..yr.TT.:r.V.:.v:.-r45a— eylanpınar Tarım işletmesi........................................... 219
Boranı......................... | ....... 159 '! Kuruluş Amacı ve Tarihçesi .............................................. 219
Patlıcanlı Kebap........ jj. ..O .....i................. 160— işletmenin Görevleri............................................................219
Lebeni Çorbası.......... j ................................... j .................160 i Arazi Varlığı.............................................................. 219
Bostana (Salata)............ — i.. Hayvan Varlığı................................................................... 219
Şanlıurfa'da Yaşayan Ahilik Kültürü. Bitkisel Üretim.................................................................... 219
Şanlıurfa Musiki T a rih i......................................................... 165 Hayvancılık.................................................... 220
Urfa A ğ z ı................................................................................ 169 işletmenin GAP içindeki Yeri ve Önemi............................. 221
Urfa Ağzında Ölçü K a v ra m ı............................................... 169 Şanlıurfa'da Ormancılık Çalışm aları ............................. 221
Türk Halk Müziğinde Urfa Halk Müziğinin Y e ri............... 172 Şanlıurfa'da Toprak ve Tarım Reformu Uygulamaları ...222
Şanlıurfa Devlet THM K o ro su.............................................173
Urfa Kurtuluş M a rş ı.............................................................. 173 SANAYİ VE TİCARET.... 223
Şanlıurfa'da Mani ve Hoyrat G e le n e ğ i.............................. 176 Şanlıurfa ve Sanayi........................................................... 225
Şanlıurfa Atasözleri-Deyim leri-Bilm eceleri....................... 178
Şanlıurfa için Teşvik Esasları.......................................... 225
Şanlıurfa Mahalli Çocuk O yu n la rı ........................... 180 Şanlıurfa İçin Uygulanan Teşvikler................................. 225
Şanlıurfa Folklorunda Tekerlem eler..... ..... .183
Şanlıurfa'da Teşvik Belgeli Yatırımların Durumu 225
Şanlıurfa H alkoyunları..................................... 185 Şirketlerin Durumu .............................................. 226
Şanlıurfa Folklorunda Kuşlar ve K uşçuluk............... .......191 Faaliyette Olan Tesislerin Sektörel Dağılımı..... 226
Kelaynak K u ş la rı .......... ..:.......194 Küçük Sanayi Siteleri............................................. 226
Şanlıurfa I. Organize Sanayi Bölgesi.............................. 227
GAP. 197 Şanlıurfa II. Organize Sanayi Bölgesi ....................... 228
GAP'ın T arihçesi.......................................... 199 Şanlıurfa Sanayisinde Ulaşım ............................ 228
Atatürk Barajı.................................................................... 201 Ticaret....................................... 228
Baraj ve Baraj Gölünün Özellikleri..................................... 201 Ticaret ve Sanayi Odaları....................... 229
Hidroelektrik Enerji Santralinin Teknik Özellikleri............... 202 Ticaret Borsası ............ 229
Şanlıurfa Tünelleri.................................... .....202 İthalat ve ihracat........................... ........*..229
GAP'ta Hidroelektrik Üretimi-............................................203 İldeki Bankalar .... ;... ................................. ......229
Harran'da Gelir Üçe Katlandı..........................................204
GAP Bölgesinin Nüfusu Hızla Kentleşiyor..................... 205 YATIRIMLAR..... ....... 231
GAP Sanayi Alt Yapısı Hazırlanıyor....................... 205 Birecik Barajı ve HES.............. .233
GAP İçin Ekonomik Kalkınma Ajansı M odeli................ 206 Karkamış Barajı ve H E S ........ 233
GAP'ta Temel Büyüklükler...............................................207 Merkez 500 Yataklı Devlet Hastanesi............................ 233
Mevcut Sulamalar...................................... 208 Elektrifikasyon..................... 233
Sosyo Ekonomik Göstergeler..........................................208 Türk Telekom A.Ş........................................................ 233
Kanalizasyon ............ 233
R K^/l .................... 211 Y o l..................................... 233
Otoyol.................... 233
Tarihçe............................................................................... 211 Karâali Kaplıcası ........................................................ 234
Tarımsal Yapı ve Ü retim ....................... ..211 30.000 Kişilik Stadyum .................. :................ 234
Tarımsal Nüfus.............. 211 Uluslararası Havaalanı..................................................... 234
Tarımsal Y apı................. ................................................. 211 Vali Akbulut Fidanlığı ......................................................234
Şanlıurfa İl Toprağının Dergâh-Balıklıgöl Projesi................................................. 235
fa rım Yönünden Değerlendirilmesi................................ 212
Toplam Alanın Tarımsal Dağılımı.................................. 212
Şanlıurfa Tarımında Sulama.............. 213
FOTOĞRAFLAR... .............237
Şanlıurfa'da Tarımsal Araç ve Gereç Sayıları ...... ...213
Şanlıurfa Tarımında Bitki Deseni.................................... 213 İÇİNDEKİLER................ 238
Şanlıurfa'da Pamuk Tarım ı ................................... 214
Hububat .................................................................. 215
2 40
I
İ AN T E P
S UR İ Y E +
TÜRKİYE’DE ŞIMLI URFA
İKİ
x x x *
NOKTÜ
Tflk O (2 1 6 ) 349 O
-
Oymaıığaç
Kayalık Söğütlü
Yakınyurt OVACIK
AKPINAR'A
TÜRK .Mllisaray
GİDER
RAJI ç çEstağfirullah
Yığınak
HurnkOI
Yaşlıca
Karacaören
Sırotoşlar Ortatape
Kırağılı
yDÇakallı )Maşuk p
’ Ürûnlû
Dutluk
f Hamur
Gülaçan Koçhlsar Mûlkören AKZİYARET
Kayalar
Kabacık k Soğukkuyu
/ Bozyazı x — .. Kurugöl Gözenek Akziyaret
Aronnk
ıracaörom Kındırall , — *
Gözeli Yukart GÖklO' Kuşlucz
Türkmenören lımtepa ^
'— s. ûmorll (Dokuza; Sancak Aş«
Köseşahin • Uzunburç Horzum
, Günnıık o
t Yaylacık
Ortayol O
rükKa gılı CKızla
Savaşan Durak j Macunlü
Boyburcu
Ciblnörarı' KANLIAVŞAR
İrcûnlû \o tlu k a la n
Tovşonöron Q Büyük A lâ r ü r ^ N
Köksüren
\ _ K ç . Alanlı
Tozluca
özveren
,Boztepo
1Akmaftara ızl“ ” « V Küçükler P!
.Göbekli
Şoke/köy
Akpınar ŞANUURFA
YAYI ASI
Bağlarbaşı Ağılcık
.Tüten
rıûım ÖYukarı Karabaş
Atmaçar
Yukarı
KULAYSAK
rn r r.ırz JKızıkuyu
çını.lr.ı " Kırkmağara PAYAMLI
Imisan
BLI.KIS
HMUIIELF.Rİ f Küçük Sorgon CUDİDAĞJ
Yanıkçöğûr
NİZİP’E Suruç Ov-m
GİDER Bozdoro
avûjuia
m,ırîr
^ y m a k lı
ıMozrakây
jzte p ît Akören
Mağnroiı
-jAltıkonak
Konakköy Yukarı
Akarçay Bcyboyi
IMertismall
Çongdll
Haktanır t
^Edebey
Doru mali.
DAĞBAŞI
Kapıkaya
«AİSfKIA
Güvercin
KARACADAĞ
^ayırözû Karabahçe 1
Güvercin
^/K a rp u z c u
VEREK
\KVWKHM^/ KAR AC ADi
jAvurtcpo
Karakoyun
'■^Kamışlı
° Yücelen Çinhisar
Erkonağı
Büyük Kozanlı
ŞEKERLT
pirkucak
Çağdaş j
jç k uy u
[Kadıköy
>Büyük Görümlü
Konakyeri
Topraklı
Kapaklı
.2 Kınalılope
Tepedibi
Yoşilalıç
Büyük Mûrdesl
Yukarı
Gürpınar
Altıntepe Aşağı C
Karataş
Akbulut
O Tozluca
Yukarı O.
luroba Taşlıdoro
DEVl.ET ÜRETMF
ıYağmurlu ÇİFTLİĞİ
f Olgunlar
Düzlük YukarıYen'köy ı
Duraklı
Yolbaşı
•• O"-" CEYLANPINAR
Büyük Ojluca. Büyük çâyiı j
GÖMEETFPF
•474 KüÇûk Yıldız
G ö fc ta ş ^ —
Avlak
Meydankapı
Büyük Tokaç
Yalınlaş
Şimdi,
gözünüzü
dört açın!
ı,
ı
in d ir im li t a k s it le
a lm l fa iz s iz ö d e y in !
4
1 0 y ıla k a d a r G r u p o lu ş tu r u n ,
2 v a d e y le a lın ,
ta k s itle ö d ey in !
d ah a cok
in d ir im a lın !
w
r ; EMLAK BANKASI
“ D a h a U y g a r B i r Y a ş a m İ ç i n ”
A Y R IN T IL I B İLG İ V E S A T IŞ İÇİN T Ü M E M L A K B A N K A S I Ş U B E L E R İ, Y U R T D IŞ I T E M S İL C İL İK L E R İ V E P A Z A R L A M A O F İS L E R İM İZ H İZ M E T İN İZ D E D İR
/Hıçkıran bir ney di orada duygu... Okşardı akşamı sihirli bir el...
Melale dönerdi kuşlarda arzu; Meltemden incinir, solardı emel;
dlkşam garipliği sarınca ufku; Mülkimde neşterdi; "araban Çazel..."
“Rüzgarla söyleşen sedası vardı.. O yerde sevdanın davası vardı!...
Mddyhan MBMMOOk
ISBN 975-7565-48-2