Download as pdf or txt
Download as pdf or txt
You are on page 1of 65

ÇÜRÜK TESPİT

YÖNTEMLERİ

DR.ÖĞR. ÜYS. ÖMER ÇELLİK


• Klinik olarak çürük diagnozu, çürüğün belirlenmesi, riskin belirlenmesi,
koruyucu stratejilerin belirlenmesi gibi kavramları içinde barındıran
ve klinikte karar verebilmeyi kolaylaştıran önemli bir anahtardır
• DİŞ HEKİMLİĞİ BİLİMİNDE, ZAMANINDA, KESİN VE DOĞRU YAPILAN BİR
DİAGNOZ BAŞARILI TEDAVİ UYGULAMASININ İLK ADIMIDIR
ÇÜRÜK TESPİT YÖNTEMLERİ

A- GELENEKSEL YÖNTEMLER
-GÖRSEL (VİSUEL)
-SOND (TAKTİL)
FİZİKSEL PRENSİPLER TEMELİNDE ÇÜRÜK TESPİT YÖNTEMLERİ
X-IŞINLARI
✓GELENEKSEL RADYOGRAFİ
✓DİJİTAL RADYOGRAFİ
GÖRÜNÜR IŞIK
✓FİBER OPTİK TRANSİLLÜMİNASYON (FOTI)
✓KANTİTATİF IŞIK FLOROSANS (QLF)
✓DİJİTAL FİBER OPTİK TRANSİLLÜMİNASYON (DİFOTI)
LAZER IŞIĞI
✓LAZER FLORASANS ÖLÇÜMÜ (DİAGNODENT)
ELEKTRİK AKIMI
✓ELEKTRİKLİ ÇÜRÜK BELİRLEYİCİSİ (EÇB)
✓ELEKTRİKSEL EMPEDANS SPEKTROSKOPİSİ (EES)
ULTRASON
✓ULTRASONİK ÇÜRÜK BELİRLEYİCİ
GELENEKSEL YÖNTEMLER
GÖRSEL YÖNTEM

• klinik görsel inceleme


ışık ve ayna
yardımıyla diş yüzeyi
iyice temizlenip
kurutulduktan sonra
yapılan incelemedir
• diş hekimliği günlük klinik uygulamalarında en sık kullanılan yöntem
olmakla birlikte, pek çok lezyonu geniş kaviteler oluşana dek
saptayamamakta ve koruyucu önlemlerin uygulanmasında geç
kalınmasına neden olmaktadır
BU YÖNTEMLE:

✓Düz Yüzeylerdeki Kavite Oluşmamış Mine Çürükleri,


✓Kavite Oluşturmuş Mine Çürükleri,
✓Bukkal Ve Lingual Yüzeydeki Dentin Çürükleri,
✓Anterior Aproksimal Alandaki Dentin Çürükleri,
✓Kavite Oluşmuş Sekonder Çürükler,
✓Aktif Veya İnaktif Kök Çürükleri Tespit Edilebilirken
✓Posterior Aproksimal Ve Oklüzal Lezyonlar Belirlenemeyebilmektedir
SOND İLE İNCELEME(TAKTİL YÖNTEM)

• pek çok diş hekimi ışık ve aynanın yanı


sıra sond ile yapılan incelemeyi
diagnostik yöntem olarak
benimsemiştir

• bugün çoğu avrupa ülkesi çürük


diagnozunda sond ile muayeneyi etik

bulmamaktadır
• sond ile dokunarak yapılan inceleme, başlangıç safhasındaki
oklüzal çürüklerin ilerlemesini hızlandırarak iatrojenik zararlar
oluşturabilmektedir

• ekstrand ve ark. yaklaşık 20 yıl kadar önce, remineralize


olabilecek, kavite oluşmamış mine ve dentindeki
çürüklerin sond ile dokunularak geri dönüşü olmayacak
şekilde travmatize edilebileceğini ortaya koymuşlardır
• bununla birlikte, sond ile muayene sonucunda
enfekte alandan çürük yapıcı bakteriler başka
alanlara taşınabilmektedir. dolayısıyla, görsel+sond
ile inceleme sadece görsel olarak yapılan
incelemeden daha fazla üstünlüğe sahip değildir.
GEÇİCİ DİŞ SEPERATÖRÜ İLE GÖRSEL İNCELEME
• ara yüzde çürük varlığından şüphelenilen dişi komşu dişten ayırmak
suretiyle klinik görsel yöntem ile çürük diagnozunun etkinliğini arttırmak için
ortodontide kullanılan lastik veya seperatörlerden yararlanılmaktadır.

• bu amaçla interproksimal alanlara yerleştirilen ayıraçların, premolarlarda


3 gün molarlarda 5 gün süreyle kalmaları sağlanır.

• bu yöntemle radyografik olarak gözlenebilen aproksimal mine (d1) ve


dentin çürükleri (d3) çıplak gözle saptanabilmektedir
GEÇİCİ DİŞ SEPERATÖRÜ İLE GÖRSEL İNCELEME

• DİŞ HEKİMİ İÇİN ZAMAN ALICI BİR UYGULAMA OLMASINA VE HASTANIN TEKRAR
GELMESİNİN GEREKMESİNE RAĞMEN, GEÇİCİ DİŞ SEPERATÖRÜ İLE GÖRSEL
APROKSİMAL ÇÜRÜK DİAGNOZU HEKİM VE HASTALAR TARAFINDAN DAHA AZ
TRAVMATİK OLDUĞU DÜŞÜNCESİYLE BENİMSENMEKTEDİR !!!!
ÇÜRÜK TANISINDA RADYOGRAFİNİN YERİ

• WİLHELM CONRAD ROENTGENİN


1895 DE X IŞINLARINI
KEŞFETMESİYLE DİŞ
DOKULARINDA DİŞ
ÇÜRÜĞÜNÜN NEDEN OLDUĞU
ETKİNİN SAPTANMASINDA
KULLANILMAYA BAŞLANMIŞTIR.
Radyografi diğer diagnostik
yöntemlerle birlikte
kullanıldığında çürük lezyonun
geri döndürülebilecek
safhada saptanmasına olanak
tanımaktadır
• Radyolojik indeks kullanılarak çürük derinliğinin ölçülebilmesi, bu
diagnostik sistemin önemli bir avantajıdır.

• bu yöntem kalıcı kayıtlara sahiptir ve belli aralıklarla tekrarlanmasında


çok büyük bir güçlük yoktur.

• bu sayede çürük ilerlemesin izlenmesine olanak tanımaktadır.


• intraoral, panoramik ve ekstraoral
radyograflar dentomaksillofasiyal bölgeyi
kapsayan sert dokulara ait patolojilerin
tanımlanması için kullanılan yöntemlerdir.

• diagnostik bir görüntü elde edilebilmesi için bu


yöntemlerin uygulanması sırasında x
ışınlarına, röntgen filmi ve banyo
solüsyonlarına gereksinim duyulmaktadır.
• sağlığa, hijyene ve görüntü kalitesine yönelik bir çok
dezavantajı bünyesinde barındıran ve film kullanılan bu
teknoloji gelişen çağın gereklerine uygun olarak yerini
dijital yöntemlere bırakmaktadır.
DİJİTAL RADYOGRAFİ
• diş hekimliğinde yeni geliştirilen teknolojiler, moleküler
biyoloji ve dijital teknolojiden kaynağını almaktadırlar.
geleneksel radyografik yöntemlerin yetersiz kaldığı
durumlarda 1980’lerde kullanıma giren dijital radyografiler
imdada yetişmişlerdir
• direkt dijital intraoral radyografların elde edilebilmesi için 2 farklı geçerli
yol vardır. bunlardan birisi ccd (charge-coupled-device) diğeri de sp
(storage phospor) sistemleridir.

• ccd sisteminde bir kablo sensörü bilgisayara bağlar ve görüntü


sensörün ışınlamasından hemen sonra bilgisayar ekranında oluşur.
depolanan bilgiler,ışınlama ile lazer tarayıcıya iletilmiş olur.
• DİREKT DİJİTAL RADYOGRAFİNİN TANI DEĞERİNİN SAPTANMASI İÇİN BİRÇOK
ÇALIŞMA YAPILMIŞTIR.

• YAPILAN ARAŞTIRMALAR SONUCUNDA DİREKT DİJİTAL RADYOGRAFLARIN


KONVANSİYONEL RADYOGRAFLARA GÖRE BİR TAKIM AVANTAJ VE
DEZAVANTAJLARI GÖSTERİLMİŞTİR.
AVANTAJLARI
• 1. görüntü konvansiyonel radyograflara göre daha hızlı bir şekilde oluşur.
böylelikle çalışma süresi önemli ölçüde azalır.

• 2. radyasyon dozu konvansiyonel radyograflara göre %60-90 daha azdır.


• 3. görüntü bilgisayarlar aracığıyla oluştuğundan, görüntünün manüple
edilebilmesi, saklanabilmesi ve transferinin(tele radyoloji) sağlanabilmesi
mümkündür.

• 4. kimyasal banyo solüsyonlarının kullanılmamasıyla, çevresel atıkların


oluşmaması ve maliyetin düşürülmesi sağlanmıştır.

• 5. çapraz kontaminasyon en aza indirilmiştir.


DEZAVANTAJLARI

• 1. rezolüsyon konvansiyonel radyograflara göre daha


düşüktür.

• 2. bazı sensörlerin oluşturduğu görüntü, periapikal filmlere


oranla dardır.

• 3. yazıcılardan alınan baskı kalitesi ekran görüntüsüne


eşdeğer değildir.

• 4. fiyatın yüksek olmasıdır.


ISIRTMA RADYOGRAFİLERİ
• ısırtma radyografileri diş hekimliğinde uzun zamandır
kullanılmaktadır.günümüzde ara yüz çürüklerinin teşhisinde bu
radyografik muayene yönteminin önemli bir rolü vardır.

• bu yöntemle,koruyucu yaklaşımla tedavi edilebilecek küçük ara yüz


lezyonlarının teşhisi mümkün olmaktadır
FLORESANS YÖNTEMİ
• floresans, herhangi dalga boyundaki bir ışığın (uyarıcı dalga boyu) doku
tarafından absorbe edilmesinin ardından daha uzun bir dalga boyuyla
(yayılma dalga boyu) yayılmasıdır.

• floresans oluşabilmesi için belirli bir maddenin belirli bir dalga boyuyla
uyarılması gerekir.

• sağlıklı mine ve dentin, demineralize dokularla kıyaslandığında farklı


floresans özellik gösterir.

• çünkü demineralize dokular ışığı daha az absorbe ederek daha az floresans


özelliği gösterirler.
• laser floresans yöntemi diş dokusunun ışık uygulanması sonrası, sağlıklı
ve çürük mine arasındaki floresans farkının ölçümü esasına dayanır.

• minenin mineral içeriği düşük bölgeleri, düşük floresansa sahiptir.


dolayısıyla mineral kaybıyla floresans radians arasında ilişki vardır.
➢LAZER FLORASANS ÖLÇÜMÜ (DİAGNODENT)
➢KANTİTATİF IŞIK FLOROSANS (QLF)
LAZER FLORASANS ÖLÇÜMÜ (DİAGNODENT)
• LAZER FLORESANS YÖNTEMİ İLK OLARAK, 1981 YILINDA
BJAKHAGEN TARAFINDAN, 488 NM LİK MAVİ YEŞİL ARGON LAZER
IŞIĞIYLA, SAĞLAM VE ÇÜRÜK İNSAN MİNESİ KARŞILAŞTIRILARAK
DENENMİŞTİR .

• CİHAZIN TEMEL ÇALIŞMA PRENSİBİ, ÇÜRÜK LEZYONUNUN ÇEVRE


SAĞLAM DOKUYA GÖRE LAZER IŞININI FARKLI ABSORBE ETMESİ
VE SAÇMASIDIR.

• AMAÇ OKLUZAL ÇÜRÜKLERİN SAPTANMASI VE NİCEL OLARAK


ÖLÇÜLMESİDİR
• bir dişin lazer floresans sistemi ile değerlendirilmesi, şu şekilde yapılır:
• porselen bir standart ile kalibrasyon yapıldıktan sonra, düz bir yüzeydeki
sağlam bir alanın floresans değeri ölçülerek başlangıç değeri oluşturulur.
• bu değer, incelenecek bölgenin floresans değerinden elektronik olarak çıkarılır.
• mekanizmasında; çürüğün diş dokusunda neden olduğu değişiklikler, uyarılmış
dalga boyunda floresans özelliğinin azalmasına neden olur.

• cihazda 655 nm dalga boyundaki kırmızı diod lazer ışını, fiber demetinden
geçerek özel uç ile dişin okluzal yüzeyine taşınır.

• diş tarafından absorbe edilen ışın, floresans fotonları olarak geri yansır. filtreden
geçen floresans sinyalleri aynı uçtaki farklı fiber demeti tarafından toplanır ve bir
fotodiyod tarafından sayısal olarak ölçülür ve monitöre ulaştırılır.

• geri toplanan floresans ışınının yoğunluğu lezyon derinliği ile doğru orantılıdır.
• bu sistem, sağlıklı standart mine göz önüne alınarak kalibre edilmiştir.
• toplanan sinyal 0-99 arasında sayısal bir değerle cihazın göstergesinde
izlenir. sayısal değer arttıkça çürük olasılığı artmaktadır.

• İMALATÇI FİRMA TARAFINDANÜRETİLEN ÖLÇÜM SIKALASI


ŞÖYLEDİR:

➢5-25 ARASI DEĞERLER BAŞLANGIÇ LEZYONU,


➢26-35 ARASI DEĞERLER ERKEN DENTİN ÇÜRÜĞÜ,
➢35’ TEN BÜYÜK DEĞERLER İSE İLERLEMİŞ DENTİN
ÇÜRÜĞÜNÜ BELİRTİR.
• lussi ve ark.’ları 2001 yılında yaptıkları çalışmada dıagnodent okumalarında
• 0-13 değerini: çürük yok,
• 14-20 değerini mine çürüğü
• >20 değeri ise dentin çürüğü olmak üzere gold standart olarak belirlemiştir.
• sonuçlarda 20 değerine kadar olan değerler pratikte restoratif bir müdahale gereği
hissetmediğimiz değerler olarak saptanmıştır.

• diagnodent kullanırken diş yüzeyinin temizlenmesi önemlidir. diş dokusu


yüzeyindeki tartar ve renkleşmeler hatalı değer oluşmasına neden olabilir.
• DIAGNODENTSİSTEMİNDE İKİ TİP FİBER OPTİK UÇ KULLANILIR. BUNLAR FİSSÜR VE
APROKSİMAL YÜZEYLER İÇİN KONİK ŞEKİLLİ A UCU VE BUKKAL VE LİNGUAL YÜZEYLER
İÇİN GENİŞ B UCUDUR.
• DİAGNODENTİN AVANTAJLARI
1-x ışını içermemesi

2-klinik ve radyografik olarak teşhisi zor olan fissür sahalarda


erken çürük tespitine imkan vermesi

3-lazer gücü düşük olduğu için non destrüktiftir

4-tekrarlanabilir özelliği olması

5- ağrısız teşhisin hastanın hekime güvenini arttırması sistemin


avantajlarıdır.
DEZAVANTAJLARI
1- pahalı olması,

2- ekspoze pulpalı ileri dentin çürüklerinde ayırıcı tanı yapamaması

3- restorasyonlu ve restorasyona komşu dişlerde ve sekonder çürük teşhisinde

başarısız olması

4-plak ya da diş taşı varlığına oldukça hassas olup dikkat edilmezse mine veya

dentin yapısında değişiklik varmış gibi sinyal verebilmesi (yani yanlış pozitif değer)

5- ayrıca çürük doku dışındaki renklenmelerin de floresans sinyaline sebep

olması çözüm bekleyen bir sorundur.


KANTİTATİF IŞIK ÖLÇÜMLÜ FLORESANS
(QLF)

• LAZER FLORESANS YÖNTEMİNİN, LAZER YERİNE IŞIK


KULLANILAN ŞEKLİDİR.

• DİŞ ÇÜRÜKLERİ, DENTAL PLAK, BAKTERİ AKTİVİTESİ, DİŞ TAŞI,


RENKLENME VE DİŞ BEYAZLATMASI İLE İLGİLİ İN VİVO VE İN
VİTRO OLARAK KANTİTATİF DEĞERLENDİRME İMKANI SAĞLAYAN
TEŞHİS CİHAZIDIR.

• IŞIĞIN DAĞITILMASI, SAÇILMASI PRENSİBİNİN MİNERAL


KAYBIYLA İLİŞKİSİNİ KULLANARAK, ÇÜRÜK LEZYONUNUN
ÖLÇÜMÜNDE KULLANILIR.
KANTİTATİF IŞIK FLORESANS (KIF) (QUANTİTATİVE LİGHT-
İNDUCED FLUORESCENCE- QLF) YÖNTEMİ, ERKEN ÇÜRÜK
TESPİTİNİ SAĞLAYAN VE İLERLEMESİNİ VEYA GERİLEMESİNİ
LONGİTUDİNAL OLARAK GÖRÜNTÜLEYEBİLEN BİR
YÖNTEMDİR.
İKİ FARKLI FLORESAN FORMU (KIRMIZI VE YEŞİL)
KULLANARAK LEZYONUN AKTİF OLUP OLMADIĞI HAKKINDA
BİLGİ EDİNİLEBİLİR.
FLORESAN, BİR OBJENİN BELLİ BİR DALGA BOYUNDAKİ
IŞIKLA UYARILMASI VE DAHA GENİŞ DALGA BOYUNDAKİ BİR
IŞIĞIN YANSIMASI ŞEKLİNDE TANIMLANABİLİR.
• KIF, 370 NM DALGA BOYUNDAKİ GÖRÜNÜR IŞIĞI (MAVİ IŞIK)
DİŞE GÖNDERİR.
• DİŞ MİNESİNDEN YANSIYAN IŞIK BİR İNTRAORAL KAMERA
YARDIMIYLA TOPLANIR (540 NM’DEN BÜYÜK DALGA
BOYUNDAKİ IŞIĞI TOPLAR).
• BU KAMERA MAVİ IŞIĞI FİLTRE EDER.
• SONUÇTA MİNENİN FLORESANSI YEŞİL VE KIRMIZI OLARAK
BELİRLENİR.
• MİNE İÇİN BASKIN RENK YEŞİLDİR.
• MİNE DEMİNERALİZASYONU BU FLORESANSIN AZALMASINA
NEDEN OLUR VE ELDE EDİLEN VERİLER BİLGİSAYAR
TARAFINDAN DEĞERLENDİRİLİR.

• KIF CİHAZI AĞIZ İÇİ KAMERAYA BENZER BİR CİHAZ VE XENON


LAMBADAN OLUŞAN BİR IŞIK KUTUSUNDAN OLUŞUR.

• CİHAZIN UCU, LİKİT BİR IŞIK PROBU VE BİR GEÇİŞ FİLTRESİ


İÇERİR. GÖRÜNTÜLER BİLGİSAYARA AKTARILABİLİR VE
KAYDEDİLEBİLİR.
• ÖZELLİKLE DÜZ YÜZEYLER İÇİN UYGUN BİR
YÖNTEMDİR.

• DİŞİN GÖRÜNTÜSÜ ELDE EDİLDİKTEN SONRA


LEZYONLAR İNCELENİR VE DEMİNERALİZASYON
DERECELERİ BELİRLENİR.

• BU AMAÇLA ÖZEL BİLGİSAYAR YAZILIMLARINDAN


YARARLANILIR.
• SAĞLAM MİNENİN PİKSEL DEĞERLERİ İLE LEZYON OLAN
BÖLGELERİN PİKSELLERİ KARŞILAŞTIRILIR. FLORESANS
KAYBINDA SINIR %5 OLARAK BELİRLENMİŞTİR. DİĞER BİR
DEYİŞLE, %5’TEN FAZLA FLORESANS KAYBI GÖSTEREN
PİKSELLERİN LEZYONA AİT OLDUĞU KABUL EDİLMEKTEDİR.

• ELDE EDİLEN GÖRÜNTÜLER ARŞİVLENEBİLİR, ÇOĞALTILABİLİR


VE BUNLAR HASTA İÇİN MOTİVASYON AMACIYLA DA
KULLANILABİLİR.
KIF görüntü örnekleri a) maksiller dişleri etkileyen erken çürük
lezyonlarının beyaz ışık altındaki görüntüsü b) aynı anda alınan KIF
görüntüsü c) hastada ağız hijyeninin sağlanmasından 6 ay sonraki görüntü
• KIF YÖNTEMİ MUTLAKA GÖRSEL KLİNİK MUAYENE İLE
BİRLİKTE UYGULANMALIDIR, ÇÜNKÜ YÖNTEMİN ESASI
HİPOKALSİFİYE ALANLARIN BELİRLENMESİNE YÖNELİKTİR.

• BU HİPOKALSİFİKASYON BÖLGELERİ ARASINDA DENTAL


FLOROZİS GİBİ GELİŞİMSEL DEFEKTLER DE BULUNDUĞU
İÇİN, GÖRSEL OLARAK ÇÜRÜK OLUP OLMADIĞI
İNCELENMELİDİR.

• KIF GÜNÜMÜZÜN EN UMUT VADEDEN YÖNTEMLERİ


ARASINDA KABUL EDİLMEKTE VE GELECEKTE DE KLİNİK
ÇÜRÜK ÇALIŞMALARINDA YAYGIN OLARAK
KULLANILACAĞI DÜŞÜNÜLMEKTEDİR
Kantitatif ışık etkili floresan sistemi

Kantitatif ışık etkili floresan


sisteminin ağız içi uygulanması.
ROPTİK TRANSİLLÜMİNASYON YÖNTEMİ (FOTI VE
Tİ )

ÇÜRÜĞÜN GÖRSEL MUAYENESİNİN TEMELİNDE, IŞIĞIN


DAĞILMASI İLKESİ BULUNMAKTADIR.
SAĞLAM MİNE, SIKICA BAĞLANMIŞ HİDROKSİL APATİT
KRİSTALLERİNDEN MEYDANA GELİR VE HEMEN HEMEN ŞEFFAF
BİR YAPI OLUŞTURUR.
MİNE BÜTÜNLÜĞÜ BOZULDUĞUNDA, PENETRE OLAN IŞIK
FOTONLARI YÖN DEĞİŞTİREREK DAĞILIRLAR; BUNUN
SONUCUNDA DA BİR OPTİK KIRILMA MEYDANA GELİR.
NORMAL GÖRÜNÜR IŞIK ALTINDA “BEYAZ NOKTA” ADI
VERİLEN GÖRÜNÜM ORTAYA ÇIKAR.
• SUYUN KIRILMA İNDİSİ MİNENİNKİNE YAKINDIR. LEZYON
KURUTULARAK SU ORTAMDAN UZAKLAŞTIRILDIĞINDA
KIRILMA İNDİSİ DAHA DÜŞÜK OLAN HAVA İLE YER DEĞİŞTİRİR
VE LEZYON DAHA NET GÖRÜLÜR.

• TÜM GÖRSEL ÇÜRÜK İNCELEMELERİNİN TEMİZ VE KURU


DİŞLERDE YAPILMASI GEREKLİLİĞİ BU PRENSİBE
DAYANMAKTADIR.
Erken çürük lezynunun a) kurutmadan önceki görüntüsü ve b) kurutmadan
sonraki görüntüsü
• FİBEROPTİK TRANSİLLÜMİNASYON YÖNTEMİ 1970’LERİN
BAŞINDAN BERİ KULLANILMAKTADIR.

• BU YÖNTEMDE SOĞUK IŞIK KAYNAĞINDAN GELEN YÜKSEK


YOĞUNLUKLU BEYAZ IŞIK, FİBER OPTİK UÇ YARDIMIYLA DİŞİN
BUKKAL VEYA LİNGUAL TARAFINA UYGULANIR.
• YÜZEY OKLÜZAL AÇIDAN İNCELENİR.
• MİNE VE DENTİNDEKİ DEMİNERALİZASYONA BAĞLI GÖRÜLEN
KOYU GÖLGELERE GÖRE ERKEN MİNE VE DENTİN LEZYONLARI
SAPTANIR.

• BU YÖNTEM ÖZELLİKLE ARA YÜZ LEZYONLARININ TEŞHİSİNDE


BAŞARILIDIR.
FOTI aleti
FOTI’un dişe uygulanması a) Normal klinik inceleme b) FOTI ile inceleme
• FOTI BASİT BİR YÖNTEM OLMASINA KARŞIN SUBJEKTİF
OLDUĞUNDAN, GÖRÜNTÜNÜN KAYDEDİLEMEMESİNDEN VE
VERİ ÇIKTISI ALINAMAMASINDAN DOLAYI SINIRLI
KALMAKTADIR.

• BU DEZAVANTAJLAR NEDENİYLE, DİJİTAL GÖRÜNTÜLEME İLE


BİRLİKTE UYGULANABİLEN FOTI (DİFOTI) YÖNTEMİ
GELİŞTİRİLMİŞTİR.

• BU SİSTEM, IŞIK SAĞLAYAN FİBER OPTİK BİR UÇ VE BİR GRİ


SKALALI DİJİTAL KAMERADAN MEYDANA GELİR.
• DIFOTI SİSTEMİNDE GÖRÜNTÜLER BİR DİJİTAL CCD KAMERA İLE SAĞLANIR

• CCD KULLANIMI, ANLIK GÖRÜNTÜLERİN PROJEKSİYONUNU SAĞLADIĞI


İÇİN ZAMAN İÇİNDEKİ FARKLI MUAYENELERDEKİ DEĞİŞİKLERİN
KIYASLANMASINA OLANAK SAĞLAR

• GÖRÜNTÜLER BİLGİSAYAR EKRANINA AKTARILIR VE KAYDEDİLEBİLİR.

• ANCAK BU SİSTEMDE GÖRÜNTÜLERİ ANALİZ EDEN BİR YAZILIM


OLMADIĞINDAN, DEĞERLENDİRME MUAYENE EDEN KİŞİ TARAFINDAN
GÖRSEL OLARAK YAPILIR.
• (BİLİMSEL ÇALIŞMALARDA YAPILAN MUAYENELER VE DİĞER GÖRSEL
DEĞERLER GENELDE 2 TECRÜBELİ UZMAN TARAFINDAN
DEĞERLENDİRİLİR.)
ELEKTRİKSEL İLETKENLİK ÖLÇÜMLERİ(ECM)
• ÇÜRÜK TEŞHİSİNDE ELEKTRİK AKIMININ KULLANILMASI FİKRİ
İLK OLARAK 1878 YILINDA MAGİTO TARAFINDAN ORTAYA
ATILMIŞTIR.

• ELEKTRİKSEL İLETKENLİK ÖLÇÜMLERİNİN KULLANIMIN


ARKASINDAKİ TEORİYE GÖRE, SAĞLAM MİNE YÜZEYLERİ
ÇOK SINIRLI VEYA HİÇ İLETKENLİĞE SAHİP DEĞİLKEN,
ÇÜRÜKLÜ VE DEMİNERALİZE MİNE YÜZEYLERİ ÖLÇÜLEBİLİR
İLETKENLİĞE SAHİPTİR VE BU İLETKENLİK
DEMİNERALİZASYONUN ARTMASI İLE ARTIŞ GÖSTERİR
• ÇÜRÜK VE SAĞLAM MİNENİN ELEKTRİKSEL
İLETKENLİĞİNİ ESAS ALAN ÜÇ ALET GELİŞTİRİLMİŞ VE
TEST EDİLMİŞTİR. BUNLAR;

• VANGUARD ELECTRONİC CARİES DETECTOR


• CARİES METER L DİR.
• ELEKTRONİK CARİES MONİTÖR
• HER ÜÇ ENSTRÜMAN DA ELEKTRİKSEL İLETKENLİĞİ,
FİSSÜRE YERLEŞTİRİLMİŞ BİR SOND VE YÜKSEK
İLETKENLİĞE SAHİP OLAN DİŞ ETİ VEYA DERİ GİBİ BİR
BÖLGEYE BAĞLANMIŞ BİR KONNEKTÖRLE ÖLÇERLER.
Electronic Caries Detector
• SÜREKLİBİR DEĞİŞKEN OLARAK ÖLÇÜLEN İLETKENLİK, DAHA SONRA
BİR SKALAYA GÖRE DEĞERLENDİRİLİR

• VANGUARD VE ECM SİSTEMİNDE 0’DAN 9’A RAKAMLARA,


➢1.0–3.00: SAĞLIKLI MİNE VEYA ERKEN ÇÜRÜK BAŞLANGICI,
➢3.01–6.00: MİNE-DENTİN SINIRINA KADAR İLERLEMİŞ MİNE
ÇÜRÜĞÜ,

➢6.01 – 8.00: DENTİN ÇÜRÜĞÜ,


➢8.01–13.00: DERİN DENTİN ÇÜRÜĞÜ GÖSTERGESİDİR.
• CARİESMETER L DE DÖRT RENKLİ IŞIĞA DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR
ÇÜRÜK YOK

MİNE ÇÜRÜĞÜ

DENTİN ÇÜRÜĞÜ

PULPAYA ULAŞMIŞ ÇÜRÜK


• POLARİZASYONUN ÖNLENMESİ İÇİN HER İKİ SİSTEMDE DE DÜŞÜK
FREKANSLI ALTERNATİF VOLTAJ KULLANILMIŞTIR.

• YÜZEY İLETKENLİĞİNİN ENGELLENMESİ İÇİN NEM İLE


TÜKÜRÜĞÜN UZAKLAŞTIRILMASINDA VANGUARD SİSTEMİNDE
SÜREKLİ BİR HAVA AKIMI KULLANILMIŞTIR.

• AKSİNE CARİES METER DA İYİ BİR ELEKTRİKSEL KONTAKT


SAĞLAMAK VE TÜKÜRÜĞÜN ETKİSİNİ EN AZA İNDİRMEK İÇİN PİT VE
FİSSÜRLER SALİN SOLÜSYONU İLE NEMLENDİRİLMELİDİR
• ELEKTRİKSEL İLETKENLİK OKLÜZAL VE APROKSİMAL
ÇÜRÜKLERİN TEŞHİSİNDE İN VİVO VE İN VİTRO ÇALIŞMALARDA
OLDUKÇA İYİ SONUÇLAR GÖSTERMİŞTİR.

• ASHLEY POSTERİOR DİŞLERDE KAVİTASYON GÖSTERMEYEN


OKLÜZAL LEZYONLARIN İN VİTRO TEŞHİSİNDE ECM NİN GÖRSEL
MUAYENE, FOTI, KONVANSİYONEL VE DİJİTAL BİTEWİNG
RADYOGRAFLARLA KIYASLANDIĞINDA DAHA KESİN SONUÇLAR
VERDİĞİNİ GÖSTERMİŞTİR.
ULTRASONİK GÖRÜNTÜLEME SİSTEMİ(SONOGRAFİ)

• ULTRASONUN TEMEL PRENSİBİ, PROBE TARAFINDAN OLUŞTURULAN


YÜKSEK FREKANSLI DALGALARIN(1-20MHZ) TEST EDİLECEK MATERYALE VEYA
BİYOLOJİK DOKUYA UYGULANMASI, GERİYE DÖNEN DALGALARIN PROBE
TARAFINDAN EMİLİP ELEKTRİKSEL İMPULSLARA ÇEVRİLMESİ VE EKO
OLARAKSAPTANMASIDIR.
• HER DOKUNUN KENDİSİNE HAS BİR AKUSTİK ENGELLEMESİ VARDIR.
• BU ÖZELLİĞİNDEN DOLAYI HER DOKU AYRI BİR İÇ EKO DÜZEYİNE SAHİPTİR.
BÖYLECE DOKUNUN EKO DÜZEYİNDE KAYDEDİLEN DEĞİŞİKLİKLER, DOKUDA
PATOLOJİKDEĞİŞİKLERİN MEYDANAGELDİĞİNİ İFADE EDER.

• PROBE VEYA TARAYICI İÇİNDEKİ TRANSDUCER, ELEKTRİKSEL İMPULSLARI


ULTRA YÜKSEK FREKANSLI SES DALGALARINA ÇEVİRİR VE DOKUYA İLETİR.
PROBE, GERİ YANSIYAN SES DALGALARINI ELEKTRİK İMPULSLARA ÇEVİREREK
İŞLEMDEN GEÇİRİR VE MONİTÖRE GÖNDERİR.
• ULTRASON,KAVİTASYON OLUŞTURMAMIŞ MİNE ÇÜRÜKLERİNİN
TANISINDA, İKİ AYRI ORTAMDA SES DALGALARININ KAT ETME
ZAMANI FARKLI OLDUĞU İÇİN SAĞLAM VE DEMİNERALİZE MİNE
DOKULARI KOLAYLIKLA AYIRABİLİR

• ULTRASONİK DALGALAR YÜZEYE DİK ŞEKİLDE UYGULANIRSA


DOKUDA BULUNAN DEFEKT DAHA KOLAY BİR ŞEKİLDE
SAPTANABİLİR.

• ULTRASONİK YÖNTEMLERİN ERKEN ÇÜRÜK TANISINDA İYİ


SONUÇLAR VERDİĞİ YAPILAN ÇALIŞMALAR İLE GÖSTERİLMİŞTİR

You might also like